zf2 32gb +1

zenfone +1

bugün zenfone laser 5.0 aldım. telefon akıyor, zenfone 2 ondan çok daha iyi. bütçem daha yüksek olsa kesinlikle zenfone 2 alırdım.

Lg g4 u gittigidiyor'dan o fiyata alabilirsin bir iki hafta bekleyerek. Ben 1300e denk gelmistim.

(bkz: lg g2)

ahahah. 10 oldu belki ama xiaomi mi4

1150 liraya lg g3,ısınma problemi olabilir forumlardan bakın

yes, bu da yenı bı durusları degıl zaten.

sorunun amacını bilmiyorum ama adamların nerede duruğuna değil ne dediklerine bakmalı. şu an medyada cemaatten iyi muhalefet yapan yok. maalesef.

filmini izlemedim

kitabı güzel bir solukta bitiyor 1 haftada bitirebilirsin.

kitabı okuduktan sonra izlersen filmi zevk alamazsın, film kitabın yanında çok cılız kalıyor. önce filmi izle, sonra kitabın neden daha zevkli olduğunu daha iyi anlayacaksın.

Keyif alırsın. Kitap daha detaylı haliyle. O yüzden önce filmini izlemen kitabın zevkini bozmaz.

kitabı okumadım. ama film çok kötü. tv'de rastlasaydım yarısında kanal değiştirirdim. o derece.

kitabi mükemmel, ben bir günde bitirdim, o kadar akici.

wrc serisine bak. bi de sega rally var. ama en iyisi dirt serisi. dirt ve dirt 2 yi oynamadıysan oyna. ayrıca xbox varsa forza horizon 1-2 ve rally dlc paketini öneririm. dlc yi dirt i yapan ekip yaptı zaten.

ps de gran turismo serisi var o da baya cıddı basarılıdır.

daha bugun okudum boyle bı degerlendırme en realistik racing oyunlar da sımdı bulamadım.

Rally icin Richard Burns Rally en gercekcisidir.

(bkz: assetto corsa)
(bkz: dirt rally)
(bkz: project cars)

(bkz: grid)

dirt rally hacı

şu videoyu 2 dk. boyunca çekerek olası bir ölümü engellemek için çabalamayan vicdansız ve gerizekalıdır.

sorunun cevabına gelirsek sanırım korkunun daha temel seviyesi olur ancak o yaşta. o da vücudun fiziki tepkileriyle. aç kalma, yaralanma, yüksek sese maruz kalma gibi hayatta kalmaya yönelik temel tepkimeler.
doğuştan itibaren yerçekimi, düşme, hız, mesafe vs. tehlike oluşturabilecek etmenleri sonradan tecrübe edinmedikçe korkmayacaktır bebe.

ek: bir de bunu izle
www.koreus.com

videoda annesini komşuya gönderdiğini söylüyor ama kadın gitti mi ne oldu belli değil. bağırıp çocuğu korkutmaktan da korkmuş olabilirler ama genel rus hali işte. genelde hiçbir şey yapmıyorlar.

@yons güzel açıklama yapmış senin soruna.

ve evet, hakikaten nasıl gerildim anlatamam. çocuk iki ayağını da pencerenin dışına attığında istemsizce elim monitöre gitti. kaldı ki, bu ana ben tanıklık etseydim duramazdım lan orada, bunlar nasıl insan?

nasıl ki erkekler için kadın aksesuarı takıp hipster olmak moda oldu, aynısı kadın için de geçerli. saat erkek saati, retro dediğin hipsterlıksa tak. hoş, değilse de tak kime ne de, sıradan değil yani. sıradan olmamak kötü bişey değil tabii.

Siz begenmissiniz ve tarziniza da uyuyorsa fazla maddi sorun yasatmayacaksa alin.

Ben begenmedim bacım.

beğenmedim +1. erkek saati.

ben takıyorum aynısından (erkek)

kadınlar altın rengini takıyor. ama kezo saati olarak tanımlanır günümüzde.

Ben sevmiyorum bunları nedense

Berbat

din kültürü ve ahlak bilgisi hocası saati.

ben bu modeli sevmiyorum ama birçok kadın arkadaşım kullanıyor. bu tam içinize sinmiyorsa biraz daha küçük olanları var aynı modelin onlara da bakabilirsiniz.

casio nun sadece hesap makinesini kullandım.
saatleri nedense hiiiiç mi hiiiç çekici gelmiyor.

erkek saati

Erkek saati +1

Tarzın retroysa gayet güzel olur diyecektim ki, zaten retro seviyormuşsun. Ben bu modele erkek-kadın saati diye bakmıyorum. Nostaljik bir ürün. Yakıştırabiliyorsan, neden olmasın?

gecen senelerde yok satti, hem de kadinlara satti. alin, gitsin.

kirada %10 artış yasal. 500 lük ev kabataslak bir hesapla yaklaşık 750 tl yapar. Kiracı değişiminde ev sahibi eve masraf yaptıysa bunu karşılamak için bir miktar zam yapar. 900 normal bir rakam.

satılıklara gelirsek, yakınına metro durağı yapılan bir evin değeri 2 karına bile çıkabilir.Konum çok önemli. Kentsel dönüşüm de zaten evin değerlenmesi için yapılıyor. Kentsel dönüşümde ev sahibinin cebinden azımsanmayacak miktarda para çıkıyor

emlak krizi uzak değil, bir süredir bankalar inşaat firmalarına kredi vermiyorlar. en azından benim konuştuğum banka müdürü öyle demişti. büyük projelerin de satış sorunu var, piyasa reklamlardak kadar iyi değil yani. hatta bu seçim muhabbetine piyasa daha da durgunlaştı, millet ev almıyor

Herkes borçlanarak alıyor tabi, çoğu maaşlarının yarısını ev kredisine verip, başka yerlere de borçlanarak zar zor yaşıyor. İstisna bence çok az, çocuklarımız bile borçlu doğuyor.

Kiralarin artis sebeplerinden biri de suriyeliler.

her şey balon. tek gerçek dolar.

4 sene önce 10 lira olan peynir de şimdi 20 lira,
1.85 olan dolar şimdi 3 küsür lira
ev fiyatları belki biraz daha fazla artmıştır -ki yazıları okuyorum enflasyon hesabına göre bakılınca artış fazla gibi çıkıyor, ancak o hesapladıkları enflasyon külliyen yalan. alışveriş yapan bilir gerçek enflasyonu.

Maliyetin 2,5 katı kar yapıldığını düşünmüyorum çok yüklü bir arsa maliyeti var. Ancak elbette rant sağlanan yandaş kişiler, kıyak geçilen firmalar, peşkeş çekilen kupon araziler vs. böyle şeyler oluyordur. Daha kötüsü doğanın içine ettik, zevksiz ruhsuz beton şehirlerimiz var, berbat haldeyiz bence. Yoksa sıradan müteahhitler için konuşursak öyle maliyetinin 2.5 katına ev satmıyor kimse, tanıdığım bildiklerim en azından.

dünyada para bolluğu olan bir dönemden geçtik, o parayı da inşaata yatırdık, bunu bir devlet politikası olarak benimsedik, insanlar da krediyle aldı. olan bu. ancak çoook kötü şehirleşmiş bir ülke olduğumuzdan kentsel dönüşüm gerekiyordu, kaçamadık, kaçarımız yok. -bunu ranta çevirmek de genlerimizde var.

kalan bir kısım insan içinse, parayı yatıracak başka bir mecra bulunamadı, yok maalesef. en iyi bildiğimiz şey ev almak. bu da genlerimizde var.

üstelik evi belli bir fiyata alınca, üstüne -ev almak zorunlu değil ama kiralamak zorunlu, mecbur bir yerde kalacaksın- talep de olunca, kiralar da otomatik olarak yükselişte.

bence durgunlaşsa da patlamaz, 30umu geçtim daha evin ucuzladığını görmedim bu memlekette, bizdeki dinamikler ABD gibi, İspanya gibi değil. 1 evde 2-3 oğlu kızı 2-3 geliniyle yaşayan ve her gelini kendi evine çıkacağı günün hayalini kuran aileler var daha. Herşeyinden kısar ama o evi alır. Çok lüks evlere kafam basmıyor benim ancak orta ve alt segmentte bu nüfusla, bu taleple, bu aile/kafa yapısıyla balon filan patlamaz diye düşünüyorum. Aşırı şişirilen semtlerde balon olabilir, bu ayrı mevzu.

şunu da merak ediyorum: banka inşaatçıya kredi vermezse kime verecek? sanayiciye mi? sanayici mi kaldı? ithalatçıya mı? ne olacak kimse ev almayacak ama ithal tüketim çılgınlığı aynen devam mı edecek?
evet, belirsizlik dizboyu. seçim var, çok iyiye de gitmiyoruz. evet, çok parlak günler olmayacak gibi görünüyor. Ancak ev 1. derece öncelikli bu toplumda. inşaatçı kredi alamazsa bu sefer evler yarım kalır, istenen lokasyonda ev bulunamaz, ev-tüketici kredi faizleri çok artarsa (ki yükselişte) alıcılara maliyeti artar totalde yine düşmez o fiyat. Piyasa dalgalanır, ancak bi süre sonra illa ki durulur. Zira biz ne boşalan köylere bunca insanı geri gönderebiliriz, ne üniversite mezunu o kadar genci anne-babayla oturtabiliriz, ne de sanayi toplumu oluruz şu saatten sonra.
Patlarsa emlak balonu değil topyekün ülkenin patlaması lazım.

bu balon muhabbeti senelerdir sürüyor ama bi türlü patlamadı. ben 5 sene önce krediyle ev aldım o zaman da söyleniyordu ama ev fiyatları hala çok artıyor. sonuç olarak ben inanmıyorum balon olduğuna.

5-10-15 yıl önceki tüketicilerin ev almak için ileriye doğru borçlandığı ortalama süre (toplam ay/yıl) ile şu an ki ortalama süre karşılaştırılabilseydi keşke. merak ediyorum.
o zamandan bu yana vatandaşın geliri ile gayrimenkullerin satış fiyatı eşit şekilde yükselmedi zira. hayatımızdan daha fazla bir bölümü satıyoruz artık. çoğu insanın verimli çağlarının büyük bir kısmı borç ödeyerek geçiyor.

Kentsel dönüşüme giren binadaki ev sahibine devlet 700 TL civarı bir şey veriyor, yerine göre 1500 TL falan da mütahit veriyor, adam havadan gelen parayla 2300 TL verip aynı mahallede ilk bulduğu eve çıkıyor zaten uğraşmamak ve muhitini değiştirmemek için. Hal böyle olunca Acıbadem'de 2000 TL'nin altına adam gibi ev yok, onların çoğuna da 2 3 yıl önce 1500 vermezdi kimse. Hatta kiralık ev bulamıyorsun, emlakçı ilan asmadan gidiyor.

Yok, hep daha fazlasini isterim.

20.000 dolares

Duyuruya girdiğimden beri bu soruyu bekliyordum. Öncelikle cenkist arkadaşımıza bana bu şansı verdiği için teşekkür ediyorum. Bu konuda çok düşündüm, zaman zaman gece uyuyamadığım oldu, rüyalarımda hep bu sorunun cevabını aradım. Her yaşadığım problemin bu sorunun cevabiyla çözüleceğine inandım ve bugüne kadar da hiç bu denli yüz yüze gelmemiştim. Cevabım 30bin amerikan avrosu.

7000
2000 kira, 1k ev/yemek masrafi, 2k yatirim, 2k alisveris

daha fazlasını her zaman isterim. milyar dolarlarım olsa bile bir tık fazlası olsun derim... yok öyle bir rakam...
ama aylık $10k civarı kazanabilsem mesela daha fazla kazanmak için kendimi zorlayıp daha zor bir işte daha çok çalışmayı da kabul etmem... yeterli derim bu miktara o açıdan...

minimum 2, maksimum 3000 TL.

insanoğlu hep daha fazlasını ister. çünkü kazanç arttıkça yaşam standardı da artar, yine yetmez olur. yani kazancı 3000 lirayken 800 lira kira verip kıtı kıtına mutlu olan adam, kazancı 8000 lira olduğunda hala 800 liralık evde oturmaz, 2000 liralık eve çıkar, yine kıtı kıtına mutlu olur. 800 lira kira verirken "apartmanım asansörlü olsun, ev daha geniş olsun, içi yapılı olsun" derken, parayı bulup bu şartlarda bir eve geçince bu sefer de "müstakil olsun, bahçesi olsun, dubleks olsun" demeye başlar.

şu anki kafa yapıma göre ayda 7000-10.000 civarı bi para girse evimize şahsen fazlasını istemem gibi görünüyor. ama kesin isterim.

niye bu kadar? şu anda evimize eşimle birlikte düşünürsek 5000 lira civarı bir para giriyor ayda. 850 kira. 1100 lira çocuğun okulu. yeme, içme, giyinme, ulaşım, faturalar vs. minimum 4000 lira ev harcamamız var. 15 sene önce ilk işe başladığımda ailemin aldığı 2001 model heçbek clio'yu hala kullanıyoruz. artık sığamıyoruz ama ayağımızı yerden kesiyor işte, arabamız var mı var. bi ev taksidine girip kiradan kurtulsak, biraz daha konforlu bir eve sahip olsak. arabayı değiştirip büyütsek de rahat etsek, tatile giderken ikinci bavulu kucakta taşımayıp bagaja koyabilsek, halılar çok eskidi değiştirelim diyince ekonomimiz çökmese, hadi değiştirelim diyip sıkıntıya girmesek. şu anda istediklerim bunlar.

bir sure icin soyleyebilirim belki bunu. mesela, "bu sene su kadar kazansam, mesut olurum" diye... sonrasi baska olur.

10 bin beni paklardı.

5 bin yeterli olurdu benim için. daha fazlasında gözüm yok.

5k yeter.

para mutluluk getirmez

5000 yeterdi bana. istediğim bir yerde yaşar, çevremdeki insanlara ve hayvanlara yardım edebilir ve kafama göre yaşabilirdim. üstü olursa daha iyi olur tabi.

tek lüksüm biraz içmek ve kitap alıp durmaktır. üzerine birikim bile yapardım.

isteklerinize göre harcama planınız yoksa hep daha fazlasını isteyebilirsiniz. zamanı verimli kullanamamak gibi bir şey. herkeste var ama herkes kullanamıyor. nasıl kullanacağınızı bilmezseniz hep daha fazlasını isteyeceksiniz. daha fazlasına da planlı olursanız daha da mutlu olursunuz.

€7k+

düsününce hayat pahali. alt sinir bu, 15in üzerinde kendimi harap edip etmedigime bagli olarak daha fazlasini nereme sokucam diyip daha minimalist bir yasam tarzina kayardim.

Türkiye şartlarına göre 5-6k tl kafi olurdu benim için. Daha fazlası eğer ileriki yıllarda çalışamayacak duruma gelmeyeceğim, gelsem bile benim, ailemin ve sevdiklerimin ihtiyaçları karşılanabileceği garanti ise çok gereksiz.

Ha Avrupa olacaksa eğer lokasyonumuz, para birimini dolar, euro, sterlin yaparak mevzuyu şekillendirebiliriz :) frank olursa ihtiyaç iki katına çıkar.

6 bin TL iyi olurdu

şimdilik min 2k max 5k derim lakin birkaç sene sonra da 5k yetmez malum çok gelen çok harcanır vs vs

işte bu yüzden diplomalı işsiz oldum galiba.

yalnız yasayacaksam 3bin ki bu artar,
eşimle 3500,
cocuklar varsa 8000 iyi bir eğitim almalarini isterim.

4000 TL

u anda 2.200 alıyorum. 4k alsam fazlasını istemem.

Aga bana ayda 8.000 tl ver gıkımı çıkarmam hıammına.

not: enflasyon 0 olarak kabul ediyoruz.

15 bin lira isterdim. bunu bir ayda alan müdürler var, çok kıskanıyorum.

limitsiz bir kredi kartı versen olur, tabi borcunu ben ödemem.

çünkü saha geniş olduğundan kaç şehit olduğu net değil. bütün kayıplar bulunamadı vs.

Bu soru bile troll olmamak icin yeterince iyi bir kanit.

Youtube, Twitter neden kapandi...
Kitaplar neden yakildi...
Aydinlar neden olduruldu...

Ogrenmememiz icin!

bana da en mantikli ihtimal cenazelerin hepsinin toplanamamasi tam gibi geldi.

şehitlerden yaralılardan hariç kayıp-haber alınamayan askerler var diye bi laf dolaşıyor bir de.

askerin çıktığı bölük tabur her ne ise sayısı bellidir. hatta yazılıdır herşey.
bence esir olup/olmadığını bilmiyorlar. o yüzden direk şehit diyemiyorlar.

çünkü çok büyük bir ülkeyiz. ortadoğunun abisiyiz. müthiş bir istihbarat birimimiz var.

açıklama geldi 16 şehit 6 yaralı demişler

yons +1

Yooo
Aksine daha bi hirsla tepki oyu verecegim ampulu sondurmek icin.
Zorbaya daha fazla zorbalik yapmasin diye boyun egecek degilim.

400'ü alınca çekip gitmeyeceği için aklımın ucundan geçmedi bu fikir. Alırsa daha kötü şeyler yapar.

Ama insanların ölümünden ziyade zaten bitmiş bir ekonominin yeni bittiğini sanıp, "bu sefer oyum AKP'ye" diyenler çok var etrafımda.

ölümün suçlusu erdoğan değil ki o amaçla vereyim.
ya da en son suçlanacak kişi burada erdoğan, öyle diyeyim.

Çekip gidecek olsa verirdim.
Ancak çekip gitmek ne kelime, daha çok çökecek.

Ölümlerin en son suçlusu Erdoğan olduğunu düşünen milyonlarca kör insan varken, tepki oyu versek ne vermesek ne?

Hicbir zaman katile oy vermedim, yine vermem. Ha ülkenin düzeleceğini düşünüyor muyum, asla.

400ü alırsa daha çok ölüm daha çok zülm olacak...

Demokratik bir ülke gibi gözüksekde padişahlığa doru bir gidiş söz konusu...

Bu ülke adam olmaz ki.
Mümkün olsa da tası tarağı alıp gitsek

Ak parti demisiz Erdoğan diyorsun bro. Tarafsiz degil miydi o?

hayır, asla vermeyeceğim.

tayyipten sonra da şehzade bilal gelicekmiş ona oy vereceklermiş. hala adamı savunanlar var ya.

sacma.

bu gidişte iç savaş çıkacak memleketten suriyeliler gibi botlara atlayıp yunanistana iltica edeceğiz adam ruh hastası ve en az %40 onun gibi düşünen destekleyen tabanı var ben akp vereceğim dediği gibi bu iş huzurla anca böyle çözülür.

400 ü bir tek akp mi aliyor chp mhp ne güne duruyor adam olsunlar millet onlara oy versin .

bu daha fazla yeri işgal etmesin diye hitler'e ilk başlarda gösterilen töleransı hatırlatıyor :) sonuçları da pek iyi olmamıştı, bu tip yaklaşım sadece olacak ıolan felaketi biraz geciktirir. engellemez.

duyuru da ne çok akp trolü varmış. şimdi farkettim

bana da lazım :(

Takvim uygulamaniza ekleyin bunu. Sonra da isteginize gore hatirmatma ayari yaparsiniz.
www.google.com

lg g2

Su anelimde olan telefon :) baska?

nexus 5
zenfone 2

Htc desire 820 kullanıyorum. Memnunum.

ip 5s yada zenfone 2

note3, cebe sığıyor, alışıyorsun, büyük gelmiyor bana. tabii belki cüsseye de bağlıdır bu

çorabımın içine koyuyorum.

5.2” kullanan biri olarak haggaten pantolon cebinde kutuk gibi duruyor telefonum.
Bence ideal telefon boyutu iphone 6`nin ufak olanlari kadar olmali.

götüme sokuyorum böylece cepsiz şort giydiğimdede telefonumu yanımda taşıyabiliyorum.Tek sıkıntı içimdeyken titremesi onu çözemedim daha

Bu büyük telefon cebe sığmıyor lafını çıkaran kimse, harbi laflar hazırladım ona.Kota,şorta(*tamam bu abartı oldu biraz) ve bilimum giysi ceplerine sığmakta.

5.5 inch'lik note2 var bende.

ya cebe sığıyor telefonlar da cepte hayvan gibi telefon izi oluyor, görüntü hoş olmuyor. iphone 5s bile kot giyince rezil bir görüntü çıkarıyor ortaya. o yüzden sevmiyorum ben. yoksa alıcam galaxy note affetmiycem yani, tek çekincem bu.

5.5 inç telefonum var, cebe çok rahat sığıyor. artık büyük de görünmüyor gözüme

6.4ü arka kot cebine koyuyorum, unutup oturacağım bir yere ortadan ikiye ayrılacak korkusu yaşıyorum ama, genelde de elimde tutuyorum.

telefonum 5 inch üzeri ama cebimde taşıyorum. rahatsız da olmuyorum.

dramaqueenne.files.wordpress.com

4.7" benim telefonum ben de cevap vereyim mi? gayet cebimde taşıyorum. skinny pantolon giymiyorsan, boyun da 1.70 falan değilse cebin gayet yetiyor taşımaya. hele kotta boşluk bile kalıyor. tabii 5" demişsin. o aradaki 8 mm'de fark oluşuyorsa bilemedim :D

5.5 note2 var bende 3 yıldır, her şeyin cebine sığıyor. Gömlek cebine bile sığıyor (ciddiyim, tepesi biraz taşıyor ama). Telefonun genişliği 4 parmak kadar zaten, 4 parmağını cebine sokabiliyorsan bu telefonlar da sığar. 4 parmak girmeyen cep zaten çakmak cebi falandır.

"Bu büyük telefon cebe sığmıyor lafını çıkaran kimse, harbi laflar hazırladım ona." +1000

note 4, cüzdanımdan biraz küçük ikisini üstüste koyup taşıyorum ya da çanta tabiki :)

5.5 inc. kot'un arkasına rahatca sıgıyor

Ahan da yer burasi:akcayhafriyat.com.tr

Etrafi komple sanayi bolgesi, tam onu de sikisik trafikten gecilmeyen, egzoz dumaniyla dolu bir cadde. O muhitteki faal olmayan sanayi yerlerinde evsizler, kacak calisan hindistanlilar, Pakistanlılar filan kaliyor. akp de bolgede, son secimden ℅50 oyla cikmis.

o iş öyle değil işte benim tanıdığım 3 usta var..üçü de birbirinden kaliteli böyle makineyi tesisatı göster hiçbirşey sormadan aynısını yaparlar sana..bunlar zamanında para kazanıp hepsi kendi kendine apartman yapmaya karar veriyorlar..3 sene inşaat 5 sene dairelerin satılması..adamların elinde 8 yıl sonra ne kalıyor biliyor musun? 3000tl-5000tl arası.. adamlar en kaliteli malzemeyi de kullanmadık bilerek diyor..herşeyi orta karar yaptık birşey kalmadı elimizde diyor..yani se malzemeden işçilikten sigortadan vs ne kadar kısabilirsen o eline kar kalıyor..ee bi düşün bakalım sen onları yapabilecek misin? doğunun bilmem ne köyünden 30 tane adamı kamyonla getirebilecek misin?

Bu da binanin google map deki yeri:

Muratpaşa

goo.gl

bunlar yapabilişle alakalı en basitinden adamlar kooperatife giriyor iki üç daire için. sonra bittiğinde onları satıp para kazanıyor.

1 milyon TL'lik ev alan beyaz yakalı nasıl bir maaş alıyor la. bir yerde yanlış var.

burayı biliyom la bizim eve yakın, gop bereç yol ayrımında. sanayi bölgesiydi yıktılar şimdi konut dikiyolar. ben ordan siksen ev almam la hergün adam bıçaklıyorlar orda amk. o bölgede dershaneye gidiyodum uzun zaman önce evden çıkarken cebimde kesici alet felan oluyodu hep. nası satıyolar acaba ordaki evleri ya

Baska yanit verecek olan var mi?

çorapsız ayakkabı giyemiyorum. yaz kış farketmez.

giyiyorum.

-meli, -memeli bilmem ama giyiyorum

Çorapsız ayakkabı giyemediğimden çoraba mahkumum :/
keşke yok gibi çorap olsa hani böyle aslında var ama yok işte. İncecik havadar.. hayali bile güzel..

giyiyorum çünkü çorabsız giyilecek açık ayakkabı vb şeyler sevmiyorum. bileksiz çorap yazın iyi gidiyor.

spor ayakkabı giyiyorsam evet.
(işe giderken) topuklu ayakkabı giyiyorsam hayır. ince külotlu çorap asla.

ayakkabısına göre hem evet hem hayır. ayakları terlemeyen/kokmayan bir kişiyim. timberland giyerken çorapsız giyiyorum. spor yürüyüş ayakkabısı giyerken ise çorap giyiyorum.

giymiyorum. böyle çok rahat.

Çorapsız ayakkabı giymeyenlerdenim ben de

olm corapsiz ayakkabi giyememi mi var bunun. ayakkabi corapsiz giyilir mi?

sonra terleyen ayagin terini ayakkabin emecek, durdukca boyle bildigin doritos peynirli kokusuna burunecek. ayakkabi corapla giyilir.

çorapsız hiç bir zaman ayakkabı giymedim.

açık sandalet tarzı bir ayakkabıysa giymiyorum ama kapalı spor ayakkabı vb olunca giyiyorum.

Erkeksen giy
hatunsan dert diiil giymesen de oluyo

Alfabetik Sıralatıp yapabilirsiniz ya da süzdürerek görüp yana kendiniz yazabilirsiniz.

listenin tamamını diğer sayfaya taşıyın, sonra:

data (veri) -> remove duplicates (yinelenenleri kaldır)

ben en kısa böyle yaparım herhalde.

örnek listeden tüm elma, armutları mı çıkarmak istiyorsun yoksa sadece seçili olanları mı? Yani senin örnek listende iki elma var. çıkarmak istediğin sadece bir tanesi mi yoksa tüm elmalar mı?

@sarap dumani,
tüm listeden sadece 1 tane elma, 1 tane armut .. almak istiyorum.

@yons,

anladığım kadarıyla bu 4000 satırı oluşturan 160 farklı kelimenin ne olduğunu tek ve birbirini tekrar etmeyen bir şekilde görmek istiyorsun. yani bu 160 farklı kelime sürekli birbirini tekrar ettiği için sen sadeleşmiş bir biçimde bu 160 kelimeyi görmek istiyorsun diye anlıyorum. Eğer böyle ise cevap; pivot table. Pivot tablo oluşturarak bu dediğiniz listeyi hemen görebilirsiniz. İnternette pivot tablonun nasıl kullanılacağı ile ilgili pek çok örnek mevcut.

adobe photoshop express kullanıyorum ben.
hazır filtrelerdense fotoğrafı düzenleyerek de filtre gibi efektler verilebiliyor. windows phone kullanıyorum ama android de aynıdır herhalde bu uygulamada...

snapseed

Pixlr

Pixlr +1

Eğer belirli kasiyer bir eleman varsa, bi elemanın 200 lira (bu miktar değişebilir ama genelde 200dür)kasa avansı olur.
Atıyorum maaşı 1200 liradır, artı 200 lira kasa avansı 1400 lira olur. Her günün sonunda zaten kasa sayılır, ve çıkan açık bu kasa avansından kesilir. Mesela ay sonuna kadar toplamda 100 lira açık çıkmışsa, alacağı maaş 1300 lira olur. 200'un üstündeki açıklar da direkt maaşından kesilmeye başlar.
Hatta bazı yerler kasada fazla çıktığı zaman bile para keserler elemandan.

Ama mekanın belli bir kariyeri yoksa kasaya ya müdür bakar, ya da başka bir eleman. Böyle durumlarda da kamera kayıtları incelenir.

Ama bunlar mekandam mekana, patrondan patrona değişir.
Mesela ben baristalık yaparken kasa barın içindeydi ve genelde kasaya ben bakardım. Açık çıktığı zaman patron sadece sorardı haberin var mı diye. Eğer haberim varsa ya da ilgisi olabileceğini düşündüğüm bir durum varsa söylerdim. Yoksa konu kapanırdı. Tabi burda iş güvene de bağlı biraz. Eğer elemana yeterli güven duyulmuşsa, üç beş kuruşun hesabı edilmiyor, en azından bana kimse etmedi.

Fişsiz işlem yapılmadığı taktirde her gün sonunda alınan z raporunu kasa ile karşılaştırmak mümkün.

Kasiyerlik de bir is, bu konuda tecrubeli kisiler calisiyor ve referans ile giriyorlar ise, bir kere yanlis yaparsa (hirsizliktan bahsediyorum tabii) geriye dogru herkesin haberi oluyor ve o referanslari kullanamaz hale geliyor kisi.

Hirsizligin sadece kasa da olmayacagini da dusunmenizi tavsiye ederim, ornegin calisan kisi peceteleri, tabak canak bardak vb. Seyleri de evine goturebilir
Eger tek subeli bir yer ise guven soz konusu oluyor.

Ikinci subede ise guvenilen elemanin guvendigi kisi vb. Sekilde isliyor. Kurumsallastikca yukaridaki gibi kariyer olarak isliyor.

Bununla birlikte hemen hemen her is kolunun aylik belirli bir hirsizlik payi var zaten, bu oran is kolu/kalem urun sayisi ve metrekare uzerinden hesaplaniyor ve bekleniyor. Bu sayi tabii olarak hirsizlik olarak gecmiyor ama pratigi bu sekilde.

Bizde yedigin kaba sicmayacaksin diye bir soz var genelde bu dustur isliyor zaten.

calinmayi asla onleyemezsin. Ben de bir mekan isletiyorum ve her satisa fis de kesmiyoruz dolayisiyla tamamen calisana kalmis. fis kesmek de cozum degil, fisi keser sonra siparis iptal oldu der ama cayi kahveyi goturur atar cebe ruhun duymaz.

Buyuk subeli yerler sunu yapiyor, calinma payi da koyuyor, ayda 20 kazanacagima 18 kazaniiim eyw mantigiyla ilerliyor.

Müdüre uyuz oldum. Ne yavsak müdürler var ya

Gitmek isteyene dur demez genelde çoğu firma. Ne demesini bekliyordunuz? En doğru olanı yapmış müdürünüz.

ben de zorluk cikarmislar ondan sikayetcisin sanip geldim duyuruya. birak ego tatminini de yeni isine bak derim ben. cikmak istemissin onlar da tamam demis. daha dogal ne var?

problemli bir noktanın kilit elemanı degilsen yani alternatifin varsa biraz da memur zihniyetliysen aldıgın cevap normal.
şirketler rotasyona önem veriyor artık. mars sinemalarının bilet gişe memurlarının iş ömrü ortalama 8 ay 1 yıl gibi bişey diye duymuştum. bu durumu çözmek bir yana, soz konusu personel heyecanını zaman içinde yitirdigi için bu durumu teşvik dahi ediyolarmis.

velhasıl aldıgın cevap normal yani, ekstrem bi durum olmadıkca bu sekilde karşılarlar.
ha soyle de bir şey var, ''işleri planlayalim''a odaklan, eğer senin yerine yerleştirecek birini bulamazlarsa ihbar süresinin sonuna dogru ''tekrar görüşelim istersen'' diyeceklerdir :)

adamına bağlı aslında. çok insan ayrılan yerlerde bazen müdürler gitme derler çünkü kalifiye elemanda zorlanırlar ve hep sıfırdan başlamaktan sıkılmışlardır.

ama bazı yerlerde de, iş niteliği gelişmemesine, zorlaşmamasına rağmen tecrübelenen insana kademe, zam vermek zorunda kalırlar yıldan dolayı. halbuki yeni biri gelse çok da farklı olmayacaktır, aynı işi yapacaktır. bir de bu tecrübeli insan artık ekip liderliği falan isteyebileceği için, motivasyonu da dalgalı olacaktır. bazı günler sıkılıp yarım yamalak çalışacaktır.

benim ilk istifa ettiğim yerde sorun çıkarmamışlardı ama en azından bi sormuşlardı ne yapacaksın, nereye gideceksin falan diye.
ondan sonra istifa ettiğimde ise müdür gibi bir kavram yoktur şirkette, patron vardı. patron baya zorluk çıkarmıştı. gideceğim şirketi falan aramıştı manyak herif.

ne güzel işte sorun çıkarmamışlar, nereye gittiğini de önemsemiyor demek ki. bence olması gereken hareket bu.

Birisi de demiyorki sirketi tazminat odemekten kurtariyorsun

Meraktan soruyorum, bu anketin sonuçları bir şeylerin değişmesinde etkili olacak mı? Mesela simit asarayı yöneticileri bu anketi görecek mi?

@büyük engizisyoncu internette yayınlanıcak paper, eğer nette marka algı araştırması yapıyorlarsa görürler :) onun dışında direk bir bağlantısı yok.

ankete bakınca sanki simit sarayının halkla ilişkiler çalışması/anketi gibi geldi.

ccc viral ccc

ben cloud atlası beğenmiştim şahsen

ben beğendim konsept güzeldi amabir şeyler eksik kalmış. birde matrix sonrası ne yaparlarsa yapsın beğenilmeyecekler zaten zor o

Film haggaten kotu. Beklenti ile de ilgisi yok.

Bence biraderlerin sikintisi hikaye yaratmakta. Yonetmen cok iyi olabilir ama senaryo da en az yonetmen kadar filmin kalitesini belirler.

Cevaplar burada yazılı olabilir.

www.altyazi.net

tam olarak 6,022 tl aylik, 72,264 tl yillik brüt.
detaylar: www.verginet.net

74023.89

@the junior: ben de oradan baktım da kesin midir bilemedim.

hangisi yahu :/
neyse ya belli ki 72000 TL civarı olması lazım.

aylık 6168,66

@teritori
aslında thw junior jr'ın gösterdiği tabloda da brüt toplamı 74023.92 görünüyor.
asgari geçim indirimi tutarına göre az çok değişebiir. bekarsan bu rakam geçerli.

en.wikipedia.org/wiki/Big_Mac_Index

@tescillimarka bu kura göre değil mi ?

ben su üzerinden oranlıyorum
avrupada sokakta satılan su 1 euro
türkiye de 1 tl
burger king/mc donalds fiyatları da aynı şekilde türkiyede 12 tl olan menü avrupada 12 euro şeklinde

ha o zaman alım gücü aynı demek mi değil tabi ki,
avrupa üreten bir topluluk olduğu için ürettikleri şeyler türkiyeye göre daha ucuz.
şahsi fikrim böyle

edit:ülke olarak fransa belçika hollanda ispanya italya da fiyatlar böyle

50k euroya audi, mercedes, bmw gibi arabaların hemen her modelini (lüks segmentler hariç) full paket alabilirsin. 50k tl'ye onların 20 yıllık olanlarını alabilirsin.

5 euro'ya 2 şişe bira ya da en az 1 şişe import bira alabilirsin. 5 liraya en fazla bir şişe bira alabilirsin.

5 euro'ya orta büyüklükte hamburger menü alıp, üstüne misss gibi bacon ekleyip alabilirsin. 5 liraya cocuk menüsü bile alamıyorsun sanırım.

5 euro'ya 250 gr. kadar kırmızı et alabilirsin 5 liraya en fazla 100-110 gram.

Almanya bunlar. Usd başkası belirtsin.

@nawar almanya için; örneğin kahvaltıya 1-1,5€ ya peynirler, salamlar alabiliyoruz. veya cheeseburger alabiliyoruz €1'e aynen. yada 50cent,ten veltins bira gibi.

ama merak ettiğim alım gücünü ülkeler arası hesaplarken milli gelire mi bölüyoruz almak istediğimiz ürünün fiyatını?

Satın alma gücü paritesine bakacaksın. Wikipedia'da ülkelerinde SAGP'ye göre sıralaması var.

Bu paritenin bir ust leveli "bir bardak bira icin ulkelere gore isciler kac saat calisiyor" istatistigi var.
Refah seviyesini en net gosteren bir cizelge benim icin.
qz.com

tr.wikipedia.org/wiki/%C3%9Clkelerin_ki%C5%9Fi_ba%C5%9F%C4%B1na_GSY%C4%B0H%E2%80%99ye_(SAGP)_g%C3%B6re_s%C4%B1ralan%C4%B1%C5%9F%C4%B1


buradan anladığım;

Ülkelerin kişi başına GSYİH’ye (SAGP) göre sıralanışı

almanya:30579
türkiye:17330

almanya'nın türkiye'ye göre alım gücü 1,76 kat daha mı fazladır yani?

www.imdb.com

5-6 tane favori filmim var. onlardan birini tekrar izlerdim.

ama madem tek film diyorsun vertov'dan "kameralı adam"ı izlerdim.

Kieslowski - "krotki film o milosci/aşk üzerine kısa bir film"

Mia aioniotita kai mia mera, angelopoulos

Blade Runner

tosun paşa, ölecek adam hayatın anlamını arar şekilde derin filmler izler mi la? ben yeşil vadinin akibetini merak ederek ölmeyi tercih ederim.

Drive

Çok zor lan heralde Truman show önerirdim hayatın ne kadar sahte olduğuna dair moralli gitsin öteki tarafa

Kesinlikle "Ambiance"

yeditepe hukuk ben okan iç mimarlık hahahaha bizimkiler vizyon sahibi değiller pek sanırım

küçük yerleşim yerlerinde hep camiye gömülür. benimki de bir camide, o yüzdendir cumaya gitmelerim :)

bizimkiler sanırım sifonu çekmişler üstüne

bizimkiler pilava katıp yemiş. vizyonsuzluğun gözü kör olsun.

Benimkini de bir üniversiteye gömmüşler ve evet o üniversitede okudum.

benimki ilk çıkan saçlarımdan bir tutam ile annemin dolabında duruyordu en son.

Cope gitmistir sanirm :(

Bu olay ne ki
Agaca caput baglama gibi birsey mi?
Duymamistim hic

Esinin onerisi supermis ya :)

Benimkini Harvard'in kampusunun disina gommustuk, hatirliyorum buyuktum baya(10-11 yas)

Benimkini saklamışlardı, yakın zamana kadar görmüştüm hatta mandal gibi bişeyle sıkıştırılmış kurumuş sertleşmiş ufak kordon gibi bi şey.

Okul bahçesine gommusler. Oku oku bitmiyo hala.

benim hem göbeği hem de sünnet şeysini camiiye gömmüşler. sonuç olarak ateist oldum. roberte gömüp sanayide çırak olması gibi bir şey olabilir.

Evde benimki hala. Göz göre göre evde kalıcam galiba :(

benim göbek bir camiide, sünnet derisi ise odtü'de.

Benimki de hala evde duruyor

32 yıl önce çöpe gitmiş

benimki de mersin universitesi'nin kampusunde gomulu.

Benimkini marmara universitesine gommusler

bak sünnet derisini bilmiyodum :D iyi birini topkapıya birini roberte gömeriz :D

vignette3.wikia.nocookie.net'sJustWrong.png/revision/latest?cb=20110720130529

Evde bir yerlerde duruyor.

benimki ansiklopedinin arasında mı neydi :(

mezarlığa gömmüşler,
bugün yarın gidiciyim. iyi bakın bana.

Evde saklaniyordu en son, hala duruyor mu bilmiyorum.

Bir de insan gerçekten hayret ediyor ablamınkini ilkokula gömmüşler o lise mezunu olarak kaldı benimkini üniversiteye gömmüşler ben lisans mezunu olarak kaldım , bilemiyorum acaba? sfdhnfd

Benimkini cami bahçesine gömmüşler. Dinle alakam yok ve kendi işini yapmayan bi' inşaat mühendisi oldum. Yani topkapı cami ortamı sayılır hafiften, camiye gömmeyin çocuk şuursuz olabilir. ^_^ İlla saray olacaksa da ispanya'da bi' saraya gömün bari. En azından onlarda hala kral var. aşsldkaşlsd

Evde duruyor kanka.

www.youtube.com

eyw ustad da bu hint müziği değil mi ya?

evet öyle ama arap ezgili bişeyimsi gibi. bana öyle geliyor en azından. ))

(bkz: lena chamamyan)

ya işini görür mü bilmiyorum ama natacha atlas'ın gafsa'sı -bin jip'in de tema müziğiydi zaten- www.youtube.com

bi de rome'un jenerik müziği: www.youtube.com

Arabic chillout olarak arama yapın.

Azam ali
Yasmin levy

www.youtube.com

ve bilimum Yasmin Levy

natasha atlas

souad massi
fairuz

www.youtube.com

Sagopa Kajmer'in "Yakın ve Uzak" adlı şarkısında kullandığı şarkı.

terakaft

kingdom of heaven soundtrack. içinde benzer esintiler mevcut.

no blues isimli gruba bakın.

ben hiç izlemedim. bir bile yeterince fazla bence.

ben izlemedim, popülerite düşmanıyım popülerliği bitsin bi kaç sene sonra izlerim

bugun ya da yarın izliycem.

Sinemada izledikten sonra bir kez de evde izledim. Bir kez de beraber izlemek istedigim bir kisi var, onunla izleyebilirsem onunla izlemek istiyorum.

izleyecem bu akşam torrenti açıp bilgisayarı açık bırakmayı düşünüyorum. hatta hdmi ile tvye aktarıp aileme izletecem. biraz kaliteli film görsünler survivor izleyeceklerine.

torrentle indirmekle uğraşmayın popcorndan tıkla izle full hd veriyor.
popcorntime.io

Cevaplara gel :) c.nolan filmlerinin altin kurali, tekrar tekrar izle.

İnterstellar basyapit. 1.izlersin. sonra okur, arastirir, tekrar izlersin.

Izledim evet.

inception ve interstellar son yıllarda çıkmış 2 başyapıt bence.

evet iki kez izledim.

İzlerim.

sinemada izledim tekrar izlemek için 31 martı bekliyorum digitürk salonlara gelecek tv'den rahat rahat izlerim diye düşünüyorum

izle kesinlikle.

antipopülistlere de buradan bir kaç şey söylemek istiyorum, akımın önderlerinden olarak. behey gılgamışın boz delganlıları; öyle kafana göre antipopülist olamazsın. her şey gibi bu işin de raconu ve önemli sorumlulukları var. madem herkesin beğendiği şeyi, hakkında yorumlar yaptığı, taptığı şeyi beğenmeyeceksin, o zaman o şeyi ilk sen seveceksin. yani demek istediğim bu bir filmse, milletin yorum yapmasını beklemeden o filme gideceksin, ilk izleyen sen olacaksın ve değerini ona göre kendin vereceksin.

oturduğunuz yerden ben herkesin beğendiği şeyi beğenmem ulan demek kibir, bencillik ve tembellik kavramlarına hizmet eder.

(the dark knight hariç) nolan'ın filmlerini ikinci kez izlemeye gerek yok bence. senaryonun güzelliği ve gizemlerini öğrendikten sonra çektiği filmlerini tekrar izleme isteği gelmiyor. bütün büyü bozuluyor.
2. kez izlemek için beyni resetlemek lazım :)

izlemedim, izlemeyeceğimde oldukça overrated vasat bir film.

benim düz bi arkadaşım var. dünyanın en düz adamı.
losttan sonra fringe geldi hani. ilk bölümü izledi. abi bu ne yaa adam uçaklarla başlamaya alışmış. dedi.
bu nolan nanesi için de, interstellar inception gibi dedi, adam zamanın bağıllığına kafayı takmış dedi.
bence haklı lan. yaşasın düz adamlar.

2. kez izlenecek film değil kesinlikle.

param olsa sinemada bir daha izlerdim. boş olduğum bir vakit izliycem

Daha evlenmeden işin sonunun düşünülmesi hoş değil tabii ama hayat, her şey olabilir, herkes kendini garantiye almak ister..
Kabul ederdim..
Kadın..

Samimiyetsizlik gibi geliyor bana bu durum asla böyle bir şey istemem.
28 E

Boşanmak için evlenilmez. Yol verirdim.

dur bir soluklan derim.

(erkek)

evlenmem ki o adamla. daha evlenmeden boşanma durumunda ne olacağının planını projesini yapıyor, kaldı ki kimsenin onun parasına, malına ihtiyacı yok. beni ne olarak görüyor acaba diye düşünürüm ve ona da sorarım. kadın

Sözleşmeyi eline verir ortamı terk ederim. Kadın


Pardon da neyin güvencesi bu?

kadın olsam eyvallah der imzalar, yarın bir gün benden cocuk istediginde bir sözleşme de ben uzatirdim ona. hemde hazır bulundurur, yatakta verirdim eline al bakalim nasil oluyomus diye.

cabbar17f

edit: ha bu demek degil ki ''alcak erkek al sana bombe'' diye cakma feministlik yapıyorum erkek halimle, zira evliligi karsisindaki erkegin iligini kemigini sömürmek, kanını emmek, rahat bir hayata konmak olarak algılayan kezbanların sayısı hiç de az değil ve bunlar degil sözlesme, en aşağılık muameleleri hak eden cinsler.
üstteki yorum bu tarz kezbanlardan olmadiginiz önkabulu ile yapıldı.

olur derim. neden eşimin ailesinden kalacak olan ya da kendi kazanıp aldığı malı isteyeyim?

başlamadan sonunu düşünüyorsun diye de suçlamam. kağıdı yüzüne fırlatmak falan çok çocukça geliyor.

Bunu isteyen tarafta guvensizlik sozkonusu.
Suphe icinde gecen bir evlilik yurumez bence.

Ayıplamam. Mantıklı ve makul bulurum; hatta son bir madde de ben eklerim,

"Eğer boşanma durumunda eşlerin birbirinden bağımsız malvarlıkları arasında gözle görülür bir dengesizlik söz konusuysa, iyi niyet ve dürüstlük kuralları dahilinde, bir taraf, diğer tarafa, hakim tarafından belirlenecek miktarda nafaka vereceğini temin eder. Gelir ve malvarlığı olarak diğerinden daha varlıklı olan taraf, boşanma ya da ayrılık halinde, doğacak çocukların masraflarını da üstlenmeyi kabul eder."

E ama konusu hiç mal nafaka istenmeyecek şeklinde olan evlilik sözleşmesiydi demeyin. Daha da ilerisini için düşünerek söylüyorum. Nasıl olsa benim ekonomik güvencem az çok var. Onun olmayabilir.

23, E.

Elbette ki hayatıma girecek kadını, hayatımdan çıktıktan sonra mağdur edecek değilim.

pinkpeony, madem istemezsin boşanırken istemezsin. istememek için sözleşme imzalamak istemen ilginç bir kafaymış.

bu sözleşmeyi yapan adamlar 1. zengin oluyor 2. daha önce boşanmış oluyor. sadece bu vakalarda duyuyorum. artık adamlarda ya da kadınlarda eş 'boşanılabilen' bir şey çünkü. işim gücüm yerindeyse kabul ederim ama çocuk için madde ekletirim.
sımdı hem cocuk sorumlulugu sana vercek işinden olcaksın, hem adam senı boynuzlayacak hemde bosandın basını sokacak bır evın dahı olmayacak. öyle bir dünya yok. eger cocuktan oturu çalışamazsam atıyorum bir ev alır ve cocugun masraflarını karsılar. onun dısında cocuk olmazsa ısım gucume de karısmazsa atarım ımzayı. kadın.

biriyle evlenecek olursam zaten birlikte oturup karar veririz böyle bir sözleşmeye, getirip imzala şunu durumu olmaz yani. gayet mantıklı geliyor bana, olması gereken bir şey bence. kadınım.

neden sadece erkeğin malını koruduğu düşünülüyor ki zaten. belki ben adamdan daha zengin olcam:D boşanırsak niye paylaşıyım ki kendi kazandığımı.

öncelikle sen ne diyon la denişik derdim

ardından da

ohooo arkadaşım evleniyor muyuz, yoksa esnafız birbirimize mal mı satıyoruz onun sözleşmesini mi imzalıyoruz. ayrıca para neymiş önce onu anlat da bilelim der sadri alışık vari bir laf da sokardım. tövbe tövbe de get işine diyerek kapanışı da yapardım.

erkek olduğum için nafaka alma durumum olmaz sanıyorum gerçi de, gene de aynı şeyleri söylerim ya ne itici.

bir iki madde de ben eklerim.

mesela eşin akrabalarıyla yüz göz olmaktan korunmak gibi önlemler.

28 E

normal karşılarım - oturup sözleşmeye bakar, çift taraflı yapar sözleşmeyi ve eksik varsa tamamlar imzalardım.

burada "ama nasıl, n'ayır, kaba adamlar =/" diyen arkadaşları da garipseyerek kaçar adım uzaklaştım.

sözleşme şartlarına göre değişir
nafaka istemeyeceksin diyorsa, baybay bebişim
evlenmeden önceki malları paylaşmam diyorsa, bana uyar, ben de paylaşmak istemiyorum zaten

ayrıca sözleşmede ne yazıyor olursa olsun kanun üstündür

Kendimi kötü hissederim. "Bu ne ya seninle maddiyat için mi evleniyorum ya da sana kazık atabileceğime, çirkef biri olduğuma mı inanıyorsun?!" der ortamı ter kederim sanırım. (Kadın)

Gururum kırılır, kabul etmezdim. -kadın-

kabul ederim. Boşanma hayatın gerçeği.

Sokaklar ölene kadar eski eşiyle evli kalacağını düşünen dullarla dolu.

evlenmeyi düşünmüyorum, ama evlenecek olsam evlilik sözleşmesi isteyen ben olurdum zaten.

en başından olası bir güvensizlik kaygısı bünyeyi sarıyorsa zaten doğru insanla birlikte değilizdir.

Devir mantik devri. Bu sozlesmeyi hazirlamak ve imzalamak bosanacaginiz anlamina gelmez ya da bosanma ihtimalini arttirmaz.

Ama tek tarafli da olmamali bence. Iki tarafin da fikirleri alinmali ona gore bir sozlesme hazirlanmali

Bu şu demek değil mi ya; "Bir gün boşanacak olursak sen benim malımı mülkümü her şeyimi sömürmeye çalışırsın, hakkın olmayanı benden koparmaya çalışırsın, aman diyim." Karşısındakinin böyle biri olduğunu böyle şeyler yapacağını düşünen biri hiç evlenmesin zaten diyerek ben o evliliği iptal ederdim heralde. Böyle hesaplar yapmak çirkin geliyor.

ssyumusakg ee tamam aynısı işte. fark etmez yani, imzalarım. ayrıca yazanlara da katılıyorum, sözleşme tek taraflı olmaz, diğer tarafın da istekleri olabilir, aynı şekilde eklenmeli.

Bence bu sözleşme olayı evliliklerde gerekli standart prosedürlerden biri olmalı. gidip müstakbel karına "şuraya bi barnah bas hele bakalım" çakallığından bahsetmiyorum. ama bu sözleşme iki tarafında evlilik ve olursa evlilik sonrası haklarınıınn korunması için elzem. hele hele türkiyede.

Kabul ederdim, olabilir yani, bence bir sikinti yok

tek taraflı olmamak şartıyla imzalanabilir neden olmasın, eğer sadece kendine yontmak istiyorsa o zaman kesinlikle o iş yürümez.
kadınım
ama şunu da eklemek istiyorum çevremde bir sürü boşanmış kadın ve nafaka ödemeyen baba var. adamlar yeni genç kız arkadaslarıyla sürterken, kadınların çocuklarına yetememe duygusunu gördükçe o kadar üzülüyorum ki bazen bu psikoloji yüzünden ağır kredi kartı borcuna bile giriyorlar. iki taraflı düşünmek lazım hem kadın hem erkek de mağdur olmamalı. benim cevremde nafaka ödeyip çok mağdur olan cocuksuz bosanmıs erkek yok, tam tersine nafaka ödenmeyen cocuklu kadınlar var.

Evlilik sözleşmeleri, Türk dizilerinde de çok işlenmesiyle gündemini hep koruyan bir konu olsa da, Türk medeni kanununda aslında pek yeri yoktur.

Kadın bir şey almayacağına dair imza atmış da olsa hukukun ona boşanma ile sağlayacağını alır yani... Evlilik sonrası alınan mallarda hem kadının hem erkeğin hakkı vardır, bunu sözleşme değiştiremez.

çok mantıklı. evlenmeden önce mutlaka böyle bir sözleşme hazırlayacağım.çocuk falan yoksa tabi. boşandıktan sonra maaşın 3 de birini pis karıya vermek çok koyar zaten.

Evlenmekten sogurdum.

bunu söyleyen taraf aşık değildir, seviyordur, bu bağlamda:

eğer bunu teklif eden taraf genç ise yadırgarım, bu yaşlarda aşk evliliği yapılır ve göz hiçbir şey görmez, aşık değilsen evlenme birader, daha yolun başındasın, derim

eğer bunu teklif eden taraf 30 civarı ve üstüyse yadırgamam, çünkü evlilik treni kaçmadan son vagona atlayayım bari ama kendimi de güvenceye alayım kafası anlaşılabilir bir kafa. mantık evliliği yani. bu durumdaki birinden gelen evlilik sözleşmesi şartını anlayabilirim.

29 yaşında bir insan evladıyım. (oha lan, yaşlanmışım! en son 23tüm ne zaman 29 olmuşum)

womb geldi aklıma. beklentilerine tam uymuyor ama zorda kalırsan izlenebilir.

aradığın tam olarak nedir çözmüş değilim. ama tek mekan ve uzun planlarıyla derviş zaim filmi nokta bence hoşuna gider.

the man from earth. tek bi mekanda geçiyo ama konuşuyolar bayaa.

Nothing Personal (2009)

ya okyanus temalı bi film vardı. abi tek başına okyanusu geçerken fırtınaya yakalanıyo. tüm film boyunca 3 cümle falan kuruyodur heralde. inanılmaz baymıştı beni ulan aç da ağzını bi küfret diye. tam senlik film gibi ara bulursun.

buried

A torinói ló

sabredebildiğim kadarı tek odada geçiyordu. durağanlıkta nuri bilge yarışamaz sanırım bu filmle.

LOCKE gördüğüm en senaryosuz film. yani demek istediğim günlük rutin şeyleri alıp senaryo diye itelemişler. hergün yaşadığımız dert sıkıntı şu adamın çektiğinden 10 kat fazladır heralde. zaman kaybı.

www.imdb.com
(bkz: rabbits )

senaryo biraz tırışka da machete'yi arıyorsun sen.

Iklimler

snatch
lock , stock and two smoking barrels

Gerçekçi kısmından ödün ver Machete Kills'i izle. Ben ilk filmini pek sevmedim ama bu ikinciye bayıldım çünkü daha çılgın :D

The raid ve the raid 2,her anı aksiyon dolu.

ilk buluşmada "bundan cacık olmaz" dediğim kızla yedi ay çıktık.
bu hafta ayrılık. geçirdiğimiz güzel vakitler aklıma geldikçe içimde birşey acıyor.
cevap: ilk izlenim değil zaman belirliyor herşeyi.

O insanı ilk gördüğünüz an yaşadığınız duygular değil ama o insanla ilk etkileşiminizde (konuşma olsun, bakışma olsun) hissettikleriniz önemlidir ve de doğruluk payı yüksektir. Onun kendini ifade şeklinin, tavırlarının, vücut dilinin, sesinin sizde antipati yaratıp yaratmadığına, sizi korkutup korkutmadığına bakın derim. Bunlar denge içindeyse ve size güven veriyorsa tamamdır.

Edit: Anlatım bozukluğu yapmışım, düzelttim.

Ondan etkilenmekten korkuyor da olabilirsin belki. Ya da seni etkilemeye başladığı için sinir oluyor da olabilirsin. Kulağa saçma geliyor ama valla var böyle bir şey. Ilk izlenimlerin çok da etkisinde kalmamak lazım yani, boşver. Zamana bırak+1

ilk izlenimime çok güvenirim, testlerde de ilk işaretlediğim doğru çıkar, ilk aklıma gelen tarihler doğrudur genelde de.

ilk izlenimlerime cok guvenirim. bir insanin iyi olup olmadigini hemen anlarim. sonradan taniya taniya sevdigim kimse olmamistir hayatimda. onyargiyla yaklasmam kimseye.

elektrik denen sey var, onu soyleyebilirim. havada bir seyler ucusur ve anlarsin. yani ben anlarim.

Hiç tutturamıyorum ben, hep göte geliyorum. En son bi adamla tanıştım, dedim çok tatlı bi herif bu, iş bilir piç bi tip değil, hatta ezik bile biraz, adam don juan çıktı anasını satayım. Sonra da üzülüyorum tabi.

Cocuk yakisikli degil galiba

ilk izlenimlerim hep doğru çıkıyor. ilk tanıştığımda hoşuma gitmeyen bir şey varsa, o insanı sevmeye çalışsam ve yakınlaşsam da sonradan mutlaka bir uyuşmazlık yaşıyorum. sadece sevgili özelinde değil, herkesle böyle oluyor.

ilk izlenimlerimin tam tersi çıkıyor.
"ya bununla olmaz" diyorum. pat olmuş.

ilk izlenimlere çok takılmamak gerekli bence. çünkü genelde asıl yanıltan ilk izlenimle beraber edinilen ön yargı oluyor.

ilk izlenim, önceki yaşantılarımızdan beslenen bir önyargı, subjektif bir fikirdir.
her ne kadar bazı insanların bu konuda doğru teşhis koyma yeteneği güçlü olsa da herkes ilk izlenim konusunda zaman zaman yanılır.
bir insanla birlikte yeterince zaman geçirmeden o insanı tanıyamazsınız.

YES

ilk izlenimlerime güveniyorum, yaşadıklarımdan genelleme yaparsam doğru çıkıyorlar çünkü.
ama antipati duysam da tanımadığım birine set çekmem, sonuçta sadece bir his. yanlış çıkma ihtimali mümkün.

benim ilk izlenimlerim de genelde doğru çıkmaz. çok önyargılıyım.

İlk izlenimlerime çok güvenirim. Yanıldıklarım kayda değer bir oran değil. İlk izlenim sadece tipe bakmak değil tabii ki. :)

Youtube'da excelisfun kanalina bak

Formüller türkçe olduğu için ne yazık ki yabancı kaynaklar pek faydalı olmayacaktır.yani temel mantığı
Anlamak için tabiki faydalı olur.Ama formülleri kullanamazsın

Bursa kisir bu konuda.
Benim dikkatimi ceken kultur sanat etkinliklerinin de hemen hepsi nilufer belediyesinin duzenledikleri.
m.facebook.com

Sergi için kültür merkezleri var, ancak içerik olarak yerel ve alaylı dediğimiz icracıların çalışmaları oluyor genelde.Eskiden bir hafta süren Karagöz ve İpek Yolu Film Festivali olurdu. Hala var mı bilmiyorum. Tiyatro için şehir merkezinde AVP Devlet Tiyatrosu var. Sezon boyunca güncel bir akışı var sanırım, tiyatro sevmediğim için hiç takip etmedim. Bu tiyatronun 50 metre yanında da Tayyare K.Merkezi var. Burada da tiyatro, sinema, sergi ve konser aktiviteleri düzenleniyor. Yine eskiden ( 10 yıl önce falan ) Cuma akşamlari Bursa Devlet Senfoni Orkestrasının konserleri oluyordu aynı mekanda. Sanırım bu da devam ediyor. Uludağ Uni. Kampusunde büyük bir kültür merkezi var. Burada da görece daha kaliteli etkinlikler, söyleşiler, paneller vs. oluyor. Mete Cengiz k.m. diye aratırsan facebook sayfasında günlük güncellemeler yapılıyordu. Bildiklerim bu kadar. İstanbul'a göre çok çok yetersiz ama bir anadolu şehrine göre istediğin zaman keyif alacağın bir etkinlik bulabilirsin. Telefondan yazarken çok zorlandım imla için özür dilerim.

Bir Bursalı olarak net ifade etmek isterim ki yokluk çekmezsin.

Küçük İstanbul olan güzide şehrimizde her şey mevcut. Onlarca kültür merkezi, paneller, konserler, sergiler vs. vs.

İrtibata geçebilirsin benimle dilediğin zaman.

Arkadaşlar çok güzel özetlemiş kültür sanat yönünü şehrin. Ayrıca sanılanın aksine gayet eğlenceli bir gece hayatı ve sosyal yaşamı mevcuttur şehrin.

bence orada olayın büyüklüğünü anlamamış uzakta olduğu için, biri kar yuvarlıyor falan sanıyor.

ya hemen bişeye saldırmayı çok seviyoruz, adam belki röportajın heyacanı, olayın ciddiyeti falan anlayamamış boş konuşmuş işte anlık olarak.

Canli yayinda iken olagan ustu seyler oldugunda genelde insanlar heyecanlanir, biraz aptallasir ve bozuntuya vermemeye calisir. Adamin sesinden ve yuz hareketlerinden de heyecanlandigi gayet kolay anlasiliyor. Zaten o an yayindaki tavri dusen cig konusunda hicbirseyi degistirmez. Birilerinin cig altinda kaldigi da belli olmuyor bence roportaj yaptiklari yerden.

adamdan ziyade sende problem var.

çığ düşmesi bir doğal afettir. o adamın o anda " şu an deprem oluyor. depremi yakaladınız şu an heheh" demesi gibi bir şey.

Kamera karsisinda mala baglamak sendromuna yakalanmis adam.
Cok ustune gidilmemeli bence.

olay tam anlamadan saldirmayi ben de anlamiyorum. belli ki adam olayin buyuklugunu o an farkedemedi. ona bakarsaniz kamersmani da linc edilmesi gerekir o da kamerayi atip yardim edecegine cekmeye d evam etmis.

cevap. adam o an olayin buyuklugunun farkinds degil

1. Biriktiremiyorum ama bankalarin birikim hesabina maas hesabindan otomatik talimat vermek kesin cozum
2. Bilmiyorum prim dusukse anlamsiz geliyor
3.kirdim attim gercekten. Bi adet kaldi limiti dusuk ve evde birakiyorum kullanmiyorum

3- Ayarlamiyorum, sadece internetten ivir-zivir almak icin kullaniyorum zaten, o yuzden cok kabarmiyor.

1- her ay belirli bir miktarı yok sayıyoruz.
3- belirli bir limit koyuyoruz. Mesela kartin limiti 7500 lira, biz aylik sadece 500 liraya kadar harciyoruz Ki ggenelde harcanan en fazla 200 lira oluyor. O da internetten siparis vs.

Bir miktar birikmiş param var aylık vadede. Maaş yatınca kullanacağım kısmını günlük vadeli hesaba koyup kalanını vadeliden gelen parayla birleştirip tekrar aylık vadeye koyuyorum.

Bes kullanmıyorum.

Nakit neredeyse hiç kullanmıyorum. Herşeyde kredi kartı kullanıyorum. Asgarisini değil, tamamını ödüyorum.

Bes hakkinda Ali Tezel'in yazisini okuduktan sonra soguk bakiyorum. Yaptirmadan once yatiracagin paranin enflasyondan arindirilmis tahmini gelecekteki degerini hesaplamak lazim.

1- gereksiz para harcamıyorum. gelen paranın yarısını aylık vadeliye yarısını birikime atıyorum.
2- çok uzun vadeli bir birikim. genç biri için pek mantıklı değil diye düşünüyorum.
3- bir şey alacağım zaman kredi kartından alıyorum. para giriş ve çıkışının ayın belirli dönemlerde net olarak gözükmesiyle ne kadar harcadığımın hesabını daha sağlıklı yapabiliyorum. hesap kesim gelince hepsini ödüyorum.

Şantiyede kendine iş bul harcayamadığın için birikir :)

1-harcamayarak. olmazsa yasayamamlar ıle olursa hayatım kolaylasırlar bır araya gelıyor. oha ıyıymıs alayım ben bunular cıkıyor. cok temız kenara koyulabılıyor böylece. irade + kendını bılmek.

2- boş

3-kullanmıyorum. nakıt paranın elden cıktıgını görmeden düzenlemek zor. bır de fınans programı tutuyorum kıramdan en ufak aldıgım suya sakıza kadar her faturayı telefona gırıyorum ödeme yapar yapmaz. neye ne zaman ne kadar vermısım cok temız bır yıllık hesap var. yenı yılda da tutmaya devam edecegım.

En önemlisi kredi kartını evde bırakıp hayata basamak sanki. Hmhm
Ben hiç böyle biri değildim la:/

aynen

ben hiç sevmem. dün çalgıcılar sülük gibi yapıştı ama.

yüksek ses ve ışıktan rahatsız oluyorum. (yaşlılıktan olsa gerek)

Ben de sevmem
Şöyle 5 dakika, ama gerçekten 5dk sürecrk deseler olabilir belki eğlenirim ama uzadıkça uzadıkçaa geliyolar bana

biz çift olarak sevmiyoruz. zaten insanlar bana itici gelir, ağzını yaya yaya şarkıya eşlik eden kadın/erkek.

Ben.
Ama beceremedigimden mi yoksa hakkaten sevmedigim icin mi bilemiyorum.

Ben de sendenim sanırım.

yes

yes ama bardaki koserleri severim hele sevdiğim grupsa değme keyfime ama iyi ses sisteme lazım

nefret ederim.
o tür ortamlarda bulunmam.

ender olarak sadece "izlemekten" keyif alırım.

Var

Her türünden değil. Böyle gazinomsu, Sibel Can, Serdar Ortaç veya onların daha az para isteyen versiyonları olan; ne bileyim Kanki Orçun gibi isimlerin sahne aldığı şeylerdeki "Bu gece barda, gönlüm hovarda" veya "Bas bas paraları Leyla'ya", "Buralara yaz günü kar yağıyor canım" şarkılarıyla ve ilgili ortamla çok eğlenemiyorum. Ama bunun dışında bar olsun, karaoke olsun, disko olsun, konser olsun ama müzik bana uygun olsun; ilk dansa kalkan ve bağıra bağıra eşlik eden ben olurum. Bir de düğünlerde göbek atmaya kalktığım oluyor. Bir Hit the Road Jack çalarken söylemeden olmuyor ya da yabancı olmak zorunda değil. Genelde kimse kalkmadığında "Hadi, bir kalk da millet peşinden kalksın" misyonunu bana yüklüyorlar.

ben

herhangi bir türü nedense benim için bir şey ifade etmiyor. anti-rezonansa sokuyor beni.

böyle milletin delice eğlendiği yerlerde daha çok strese giriyorum "lan ben niye eğlenemiyorum bende mi problem var" diye.

ghjklkjh :D

ödemelerini yaz. Excel tablosu oluştur aylık

şu an senin başına gelebilecek en güzel şey şirketinin büyük bi darboğaza düşüp 2-3 ay boyunca sizlerin maaşını ödeyememesi olur. böyle deyince "oha" dedin belki içinden ama, bi kere bunu tatman lazım. o 3 ay bitip hayat normale döndüğünde bak nasıl da birikim yapmayı öğrenmişsin :)

edit:
şirket değil devletse iş biraz değişir tabii. fakat anlatmak istediğim şey, daha eni konu 24 yaşındasın, bi şekilde yokluğu görmen gerek. en hızlı öğrenme, deneyimlemedir.

şirket değil devlet ödüyor. 15inde tık yatıyor maaş. dakika oynamıyor.

Excel tablosu denmis zaten, ya da bu is icin pek cok ucretsiz uygulama var onlari kullan. Sakiz alsan onu bile girmen lazim tabi, ama bu sayede nereye ne harcadigini gorup farkindalik kazanirsin.

Ek olarak vadeli hesap ac, her ay maasinin bir kismini ayin 15'inde o hesaba aktar maas yatar yatmaz. Ya da daha iyisi her ay kira gelirinle fon al ya da vadeli hesaba aktar, sadece maas ile gecin. Neticede insanlar o maasla ev gecindiriyorlar, sen tek basina haydi haydi yasarsin ama hayat kaliten biraz dusebilir.

yemeği evde kendin yap.

yemeği kendin yap evet bu çok doğru.. çok hem de.

evet excel tablosu pek faideli olabilir. kendi bakış açımdan biraz açmak gerekirse:

her ay el mahkum ödemen gereken tüm mecburi giderleri yaz ve onları maaştan düş. sonra elinde kalan parayı nereye harcadığını biraz düşün. sonuçta her ay harcama yaptığın kalemler o kadar da değişmiyor olsa gerektir. belki bu ay giyime yüklenmişsindir, sonrakinde gezip tozmaya yük biner ayrı mesele...

şimdi mecburi masrafları çıkardıktan sonra elinde kalan parayı günlük parçalara bölebilirsin mesela. diyelim ki günlük 50 tl kalıyor. böylece günlük harcaman gereken maksimum miktarı daha net tespit edebilirsin. ha tabi her gün bunu tutturmak mümkün olmaz. diyelim ki 2 gün limitinin üzerinde harcadıysan diğer birkaç gün içinde yeniden dengeyi kuracak şekilde kısma yapabilirsen istediğin denge tutturulabilir bence. kendi üzerimde deneyip sonuç aldığım yöntem budur yani.

kirayı yatırdığı hesabın kartını bana ver ya da kullanma amk yok say

Birikim harcama yaptiktan sonra kalanla degil, harcama yapmadan once kenara ayirdiginla yapilir.

kira hesabının olduğu bankada vadeli hesap da açtır otomatik talimat ver her vade döneminde kiradan gelen parayı cart diye alsın vadeliye. cebinde oldukça kendin de besle hatta ufak ufak. o şekilde hallolur. bir de bu parayı harcamama gerek var mı diye soracaksın elin her cüzdanına gittiğinde.

sigara alkolü de bırak varsa. çok farkediyor.

(bkz: deadliest catch)

Petrol arama muhabbeti vardı, o çok enteresandi.

Baraka
Home

benim için "home" idi.

kuş manyaklığı sebebiyle, earth flight ve Le Peuple Migrateur(kanatlı uygarlık).

bbc büyük dünya tarihi
film izler gibi izleniyor, çok keyifli.

Stephen Hawkings The Meaning of Life belgeseli

Conway'in the game of life denilen oyununu ilk orada görmüştüm. Simülasyon programlamaya yeni başlamıştım.

Beni hayatım boyunca o kadar etkileyen başka bir şey olmamıştı. O günden sonra her şey farklı.

Dediğim kısım ( 3 dk 29 sn'lik kısacık bir video) aşağıda:

www.youtube.com

ışıklı spor ayakkabı zaten başka da hediye almadım

babamın zamanında bana aldığı sony discman. hala saklıyorum ve hala çalışıyor.

alinmistan ziyade verilmis bir hediyeydi. kiz arkadasim seneler once vefat etmis olan babasinin muhtar cakmagini vermisti. ayrilinca geri verdim. onun icin manevi degeri cok yuksekti sonucta.

Uzaktan kumandali sari ferrari

çikolata şelalesi :) ehe.
bi de boşnak kahve takımı.

doğum günü hediyemdi. arkadaşlarım inönü stadının kristal içine işlenmişini almıştı.

BTTF Lego

Tüp arabası

6-7 yaslarında alınan bilimsel oyun takımı...

Bilim adamı oldum sonna.

babam bahçeye kurbağalarımız için doğal havuz yapmıştı biz küçükken.

isviçre çakısı

iphone abi net :)
bir de öküz eski sevgilim çok beğendiğim bir kabanı almıştı bana.

g2

s5'ten gayet memnnunum. g3 g2 kadar iyi bir cihaz değilmiş stabilite açısından...
z2 hakkında ısınıyor falan diyorlardı. elime almışlığım yok...

LG tercih ederim, 2 senedir kendilerini felaket toparladılar ve şu an Android için öncü firma oldular.

daha sonra satarım, üstüne para koyar başka telefon alırım diyorsan samsungdan şaşma.
diğer türlü ne alırsan al. hepsi aynı. gerçekten aynı.

S5 var ben de. Nisanda aldim hala bi yavaslama donma kasma vs olmadi. Tikir tikir masallah.

şuan z2 kullanıyorum burdan sormuştum millete gayet güzel alacaksan bi model no su var ondan sonrasını al hatırlamıyorum alıcaksan mesaj at bulmaya çalışırım

telefonu yatırım aracı olarak görmüyorsan z2 al derim, fiyatı da düştü oldukça, kronik sorunları da oldukça azalmış durumda.