Para ile toefl puanımı veriyor? Atıyorum bana 95 lazım al sana 1000 tl diyorsun o sana 95 almıştır diye sınav sonuç kağıdı mı gönderiyor?

Eğer böyle ise bence yalandır bu söylenen.

hiç duymadım, zannetmiyorum da.

20 bin lira istediklerini duydum toefl için ama hiç bilmiyorum kim yapıyor nasıl yapıyor.

arkadaşım dolandırıldı. bu işlere bulaşmayın. olmayan tarihte toefl sınavı olduğunu iddaa bile ediyorlar. kimi bulsalar onu yoluyorlar.

parayla toelf alan birini tanıdım, hem çocuğu hem ona parayla toelf aldıran kurumu(!) savcılığa verdik. g.tlerinden kan aldılar. yani öyle bir olay var. ama bazı eşeklerin aklına karpuz kabuğu düşürmemek için bu illegal olayın detayını vermiyorum.

Ne kadar yakın arkadaşım olduğuna ve ne kadar param olduğuna bağlı. İyi arkadaşsa ve paranız varsa çeyrek alın.

bebek bezi. dalga geçmiyorum he. altın alırsan zaten o da bebek bezine harcanacak:) altın fiyatı kadar bebek bezi al valla

yakın arkadaşsa hem altın hem bebek bezi diyip çıtayı yükseltiyorum

Normal bi arkadassa cok da paran yoksa 50 liraya falan bi tulum al boyle yuzde yuz pamuklu

elbise tulum falan almayın, herkes alıyor, çoğu kullanılmadan küçülüyor. altın en orta kararı, paraya herkesin ihtiyacı olur, ama ben değişik bir şey alayım yıllarca kullansınlar kullandıkça beni yadetsinler, diğerlerinden farkım olsun diyorsanız:

çeyrek altının yarısı veya üçte biri fiyatına alından ateş ölçer alın. bebeği uyandırmadan-rahatsız etmeden ateşini ölçüyor,

çeyrek altın fiyatına kraftın bebek telsizlerinden alabilirsiniz, bebek ağlayınca haber veriyor, anne-babaya evde müthiş bir özgürlük veriyor.

yaklaşık yarım altın fiyatına sallanan beşik alabilirsiniz (misal:www.google.com.tr hem sallanıyor, hem müzikli, hem titreşimli. bebeği 1.5-2 yaşına kadar taşıyabiliyor. bebekle uğraşmaktan yorulan-sıkılan ebeveynler için bebeği sakinleştirmekte-uyutmakta çok başarılı.

not: tecrübeli bir 13 aylık melek babasıyım

yemrem güzel hoş yazmış da o nasıl tecrübeymiş ben anlamadım. kusura bakmasın.

telsiz, ateş ölçer falan da almayın. abicim anne baba hevesle bunları kendileri alır zaten. biz de almıştık. giysi dediğin hiç olmadı 1-2 kere giyilir yine de. olmadı, değiştirme kartı koyarsınız, gidip mağazadan büyük boyunu alır ilerde giydirirler. ama telsiz olan, ateş ölçer olan eve ikincisini alırsanız, umut sarıkaya'nın borcamı hesabı ya kutusu açılmadan başkasına gider, ya da götürecek kimse yoksa ziyan olur dolapta. paranıza yazık.

ayrıca sallanan beşik ilk aylarda falan iyi de, hepsi o. hem bebeği sallayarak uyutmaya karşı olan idealist ebeveyn iseler o da boşa gider. ayrıca bebeği 1,5-2 yaşına kadar taşıyabiliyor olması, bebeğin onun üstünde duracağı anlamına da gelmez. biliyorum o aleti, benim 13 aylık oğlumun yayla gibi yatağında bir amuda kalkmadığı kalıyor ne beşiği. mümkün değil durmaz onda çocuk. ilk 6 ayda, henüz dönemiyorken iyi.

tavsiyem çeyrek altındır. olmuyorsa yaşına uygun ve sık bulunmayan bir oyuncaktır. o da olmuyorsa giysi, ama içine değiştirme kartı da alın.

ben de 13 aylık bi eşşek sıpası babasıyım.

yeMMek

nerede?

evle alakalı olduğunu vurgulamanız lazım bi onu biliyorum. insanlar ev yemeğine hasret. kardeşim ayağını kırınca yana döne ev yemeği yapan yer aramıştık adından çıkarmaya çalıştık hatta.

Evinden

sakarya da

"mutfak" güzel isim bence.

"mutfak" malesef adapazarında kocaman bi kafe var

Benim de ev yemekleri yaptığım bi yerim var Şişli kurtuluşta . Keyifli iştir başarılar diliyorum.
TENCERE bence çok yakışır bu tür bir işe. Grafik olarak da şık bi ikon olabilir.
Tencere yemeği der ya anneler o tür ev yemeklerine :)

@olivia çok teşekkür ederim iyi dileklerin için....tencere yi düşünücez....

bi kaşık daha ? bir anne klasiğidir :D

@kupakızı aynen bi kaşık daha bizimde düşündüğümüz isimlerden....

Not : bu arada ilgi için teşekkür ederim

hanımeli, anaeli falan her yerde o tarz isimler hemen her semtte var.
ayşe anne, selma sultan, anne yemeği olduğu izlenimi bırakacak isimler
bakır tencere, güveç, pembe mutfak, küçük mutfak, pötikare gibi mutfağı çağrıştıran isimler olabilir.
veya biber, rezene, roka, mücver, tarator, çilek... gibi yine ev yemeklerini daha doğrusu fast food olmayan yemekleri hatırlatacak isimler olabilir.

"Anne Elinden" de olabilir sanırım.

yimah

hanımca ev yemegi satan yerlerin default ismi bu

evimden
hanimeli
lezzetci (bu uyduruk oldu)
tadımca
damak catlatan
damak tadi

organik gibi bi şeyler de olabilir.

-tepeleme
-elceğiz
-arkandan ağlar
-o tabak bitecek
-enfes

nasıl salladım 2 dakikada ya.

kırıntı

lezzetlimis (lezzetlimissss)
bandırr
tabakta
evcimen
evdeye
evindenye

2. mutfak

Atiye

anne mutfağı
annemin mutfağı
ev gibi
tıpkı ev :)

askere git elazığa gitme diyor ve susuyorum.

1 haftada elazığın tüm gidilecek yerlerine gidersin.sonra patlarsın :/

"sosyal ve gezmeyi çoks even bir istanbullu için" bunu demesen git derdim ama bu şartlar altında gitmemen daha doğru olur bence. ben izmir'den malatya'ya gidince bile travma yaşamıştım, seni düşünemiyorum.

yahu tamam o kadar da abartmayın, işte zaten bir istanbul bir izmir olmasını beklemiyorum, ama hiç mi bir sosyal yaşantısı yoktur? insanlar yabani midir o kadar?

insanlar yabani değil. sosyal hayatı ortalama bir anadolu şehri gibidir demek istiyor arkadaşlar. ortalama bir anadolu şehrinin sosyal yaşantısı da istanbulun yanında soldan sıfırdır.

Elazığ ehem, öhöm bir Erzurum değildir mesela. Kayak pisti yoktur ama neylersin. Keban barajı var, zorlarsan su kayağı bile yapabilirsin :)

üniversite var, hem de eski üniversitelerden ama tahminim sosyal hayat halı saha maç ile sınırlı olabilir.

eskiden elazığ'ın pavyonları meşhurdu. hatta ibrahim tatlıses orada yetişmiştir. ama şimdi onlar da kalmadı. gerçi o da seni açmazdı.

rezalet bir yer demek istemexdim ama sehir cok tırt be kardesim.

hahahahhaa tamamdır, gitmiyorum ake :D

bana asker ocağı gözükür gençler. hade kalın sağlıcakla.

askerliği elazığ'da yaparsan fena değil ama :)

askere de gidemiyormuşum kasımda! hay sokkam böyle işe!

bi soru tabiri pek gerçekçi olmamış tabi:)

yukarıda yazılan tanım yurtdışından borçlanma ve yabancı para girişleri ihmal edilerek yazılmış. yukardaki tanıma göre 2. ve 3. sorunuza cevap vereyim (1'e cevap vermek biraz uzun olur, tembel herifim)

2) arz-talep mevzusu. eğer tasarruf artarsa (buradaki tasarruftan kasıt, yastık altındaki para-altın vs. değil, bankaya yatırılan paradır (al bir yanlış önerme daha, bu tanıma göre tasarrufların hepsinin bankalara yatırıldığı varsayılmış)) bankaların borç verebileceği kasasındaki para miktarı arta. bankaların elinde fazla para varsa bol kaynağı (parayı yani) daha düşük faizle borç verecek, elinde az para varsa, para kıymete bindiğinden faiz oranlarını artıracaktır. bir malın saysı az ise fiyatı artar, sayısı fazla ise fiyatı düşer (arz-talep dengesi). aynı şekilde piyasada borç verilebilecek bol miktarda para varsa faiz oranları düşer, borç verilebilecek para az ise faiz oranları artacaktır. (teoride böyle)

3) faizler yükselirse kimse parasını riske atarak yatırım yapmaz (fabrika kurmaz, işlerini büyütmez vs.), onun yerine parasını bankaya yatırıp risksiz olarak vade sonunda parasını alır. yani kimse yatırım yapmaz parasını faize yatırır, bu da yatırım teşvikini yok eder (kimse yatırım yapmıyor ki teşviki olsun)

mümkün ancak küçültmek büyütmekten daha zor.

benim bir arkadaşım yaşını büyültmüştü geçen sene, tam prosedürü bilmiyorum ama ailesine dava açmıştı. beni geç yazdırdılar diye, ortalama 1-2 ayda hallolmuştu yanlış hatırlamıyorsam.

yaşının nüfus cüzdanında yazandan daha küçük olduğunu kanıtlaman lazım. ki o da sana lazım. artık doğum belgesi olur vs. ama mahkemelerde yaş küçültme ve büyütme artık çooook zor.

ben de hep merak etmişimdir.bu yaş küçültme büyütme nasıl yapılabilir diye?herşey kayıt altında değil mi?

kemik yasina bakiyorlar diye biliyorum

Elimizde kanıtlanabilir herhangi bir belge yok, aileye dava açılacak bir mevzuda yok, eskiden evde vs. yapılan doğumlarda bu şekilde değiştiriyormuş ama şimdi her şey hastanede kayıtlı, buna rağmen insan sadece değiştirmek istediği için yaşını küçültemiyor mu? Sebepsiz yere yani..

bi ara hukuk forumlarından çıkmıyordum, oradan okumuştum. yaş küçülmüyor bildiğim kadarıyla, yanlış yazıyorsa düzeltilebiliyor.

küçültmek daha zor tabi. beni geç kaydetmişler diye bir şey var ama erken kaydetmişler diye bir şey olamaz. ancak senden önce doğup yaşamayan kardeşin nüfus kağıdı kullanılmış olabilir. o zaman bir raporla halledilebilir diye düşünüyorum.

gene de forumları iyice bi okuyun derim. benzer örnekler görürsünüz zaten. hukuki.net filan...

o zaman bu işleri takip etmiş biri olarak 1. ağızdan cevap vereyim.

öncelikle işin uzun ve karanlık bir tünel olduğunu belirteyim.

yaşını değiştirme aralığın doğum tarihinle nüfus tescil tarihinin arasında olmalı. yani doğduğun tarihle sana ilk nüfus cüzdanı çıkartıldığı ya da devlete başvurulup bizim mutekebbir isimli bir evladımız oldu dedikleri tarihlerin arasında oynama yapabilirsin.

örneğin ; nüfus cüzdanında doğum tarihin 01.01.1985 ve nüfus tescil tarihin 01.01.1990 . buna göre sen bu iki tarih arasında oynama yapabilirsin. tescil tarihinden daha ileri bir tarih seçemezsin. gerekçe ise doğmamış çocuğa kimlik çıkartılamayacağıdır.

tabi bu arada doğumunun resmi bir evrakla yapılmamış olması gerekiyor. hastane, sağlık ocağı , ebe vs kaydı resmi evrak sayıldığından, farz-ı misal 01.01.1990 tarihinde mutekebbir isimli bir çocuk doğmuştur işte bu da doğum belgesi ile nüfus dairesine kaydın yapılmışsa bu işi başlamadan bitir.

yani sana şu aşamada iki bilgi lazım.
1. doğum kaydın hastane doğum belgesi ile mi yapılmış yoksa beyan usulüyle mi ?
2. nüfus tescil tarihin

bu iki bilgiyi de bağlı bulunduğun nüfus müdürlüğünden öğrenebilirsin. ancak bu bilgilere erişmede sıkıntı yaşayabilirsin çünkü doğum kaydı sadece nüfus kütüğünün olduğu nüfus müdürlüğünde gözüküyor. ordaki memurlara daha uygun bir dille biraz mağdur pozisyonunda anlatırsan yardımcı olurlar. bu gibi durumlarda her zaman işe yarar.

bunların sonucunda eğer doğum kaydın beyan usulüyle yapılmış ve nüfus tescil tarihin ileri bir tarihse asliye hukuk mahkemesine nüfus müdürlüğünü yaş tashihi konusuyla dava edeceksin. ailenden iki kişi şahit göstereceksin. ben mutekebbiri tanıyorum doğum tarihini 85 olarak yazdırdık ama kendisi 89 yılında doğdu derlerse olabilir. tabi takdir yine de mahkemenin.

çok kişi oynar. yani gereken puan ile boğaziçi'ne falan da girebilirsin (abartıyor da olabilirim ama durum buna yakın).

ayrıca kılavuzlara göz atıp kendin de görebilirsin bunları?

mesela koç ekonomi için 165.000 kişi oynar :D burslu burssuz farketmez tabi ama okulda arkadaş çevren ona göre olacak chanel çantalı kızla arkadaş olup takılacak gücün varsa olursun tabi arkadaş. zaten koçun tam burslu programına girersen bölüm birinciliğine oynarsın sen 200. olmuşsun adam 165000. olmuş tabi ki işlemci farkı olacak yani.

iyi vakıfların mühendisliklerinde öyle aranızda bariz çalışkanlık farkı olmaz bence. herkesin kişisel tercih meselesi tabi ne kadar çalıştığı ama uçurumlar olmaz yinede. her burssuz da öyle zengin züppesi gibi takılmıyor sonuçta insanlarla burs durumuna göre değil kişisel özelliklerine göre kaynaşacağını düşünüyorm

Koçluyum, pek çok yakın arkadaşımın burslu olup olmadığını bilmiyorum bile. Tabii ki bazı ortamlarda çok bariz herkesin maddi durumu ancak "Gidersem tikilerin arasında kalır mıyım?" diye korkmana gerek yok.

Fakat şunu söylemem gerek, okulda yaşam diğer üniversitelere kıyasla çok pahalı. Örneğin ucuz olması gereken yemekhanedeki tabldot yemek 6 TL. "Ooo 400 TL veriyorlarmış, rahat rahat yaşarım." gibi düşüncelerin varsa hayal kırıklığına uğrarsın. Yine de TEV gibi kurumların ek bursları var, onlara başvurabilirsiniz.

Herhangi bir bölüm için puanlar bir google araması uzağında.

Başka soruların varsa yardımcı olabilirim.

burslular derece yapacak diye bir kaide yok. ben de burslu okudum. sınıfta toplam 3 burslu vardı. mezun olurken ilk 5'te bir tek ben bursluydum. 2. 3. 4. ve 5. parayla okuyan elemanlardı

Senin gibileri "herhangi bir şey" görmüyorum; ve senin gibilerin de beni "herhangi bir şey" gibi görmemesini diliyorum. Bir tane hayat var. Herkes nasıl istiyor ve hissediyorsa öyle yaşasın ve yaşamalı işte. Kimse kimseye müdehale edip değiştirmeye çalışmadığı sürece hiçbir ön yargı, problem vs yok.

hayatımda bir yudum bile alkol almadım(içki anlamında). Dinen yasak ama başka günahları işliyoruz o yüzden direk dine bağlamıyorum olayı, sağlık(küçükken geçirdiğim karaciğer rahatsızlığım), kötü kokması, içenlerin halini görmem(altına işemeler, duvarlara kusmalar falan) bunlar etken oldu içki içmememe,

İçmeyenleri cahil görmüyorum, içenlerede farklı/kötü bir gözle bakmıyorum tabi ki.

hiç alkol kullanmadım, öğrenciyken ev arkadaşlarım sünger gibi içerlerdi, hatta evde sazlı sözlü alemler de yapılırdı. ben de katılırdım ama alkol içmezdim, mezelerden tırtıklardım.

onca zamanda ne ben onları hakir gördüm ne de onlar bana bir şey dedi. ne ben onları cehennemlik olarak gördüm ne de onlar beni yobaz olarak gördü. mesele karşındakini sınıflandırmadan olduğu gibi görmek. ha içmeyenle yobazlarla işim olmaz diyen "ilerici" vatandaşlar yok mu? var. o da onların teranesi.

ne önyargım olacak. karpuz sevmemek gibi bir şey. ne yapak zorlaylım mı insanları, keyif için yapılan bir şey, keyif almıyorsan içmezsin bu kdr basit. rahadol.

çevremde kullanmayan var, hiç bir ön yargı duymuyorum, umrumda değil. içen kendine, içmeyen kendine.
günah diye alkol kullanmayan ama esrar içen adamları da tanıyorum.

içmeyene hiç bir önyargım yok hatta çok vardır arkadaşlarım yılbaşında bile içmez kendi eğlenebiliyorsa içmeden bana ne, kendiyle çelişiyorsa içki günah diye içmeyip çevresindeki haksızlıklara göz yumuyorsa o zaman da arkadaşlık etmem bu ön yargıdan olmaz kişiliğini sevmemişimdir

önyargım yok, bana karışmadıkları sürece sorun yok.
alkol kullanmıyorum demesi bana yeter bi cevaptır.

Alkol ben de kullanmıyorum arkadaş çevremin %90'ı kullanıyor. Nadiren bazı kişilerde ee ama bi kadeh bari iç gibi şeyler duyuyorum bunu takıntı yapanlar var. Ama genel için konuşursak kimse kimseyi alkole göre değerlendirmiyor. Yobaz olmadığım 3 cümle konuşunca anlaşılır bişey.

Fiyat olarak İmam Adnan Sokak'taki Beyaz, gerikalan kısımlar için cadde üzerindeki Borsa.

bereket döner

(bkz: Ehli Tat)

Galatasaray lisesi'nin karsisindaki ara sokakta fıccın diye bir yer var. Ticket kismindan emin degilim yalniz yemekleri kotu yaptiklarini hic gormedim. Fiyat da uygun gibiydi son gidisimde. Dene derim.

Rochefort +1

ticketı bilmiyorum ama halep pasajının içinde bi yer var.adını unuttum şimdi. kocaman bir bahçenin içinde. çok ferah bir yer. bir bakın derim. pasaja girinde karşına çıkan merdivenlerden giriliyor.

Hatırladım, Cafe krepen.

medyadan duyduklarınıza gördüklerinize inanmayın der kaçarım başka da bişey demem

öncesinde de diktatördü. şimdi isyancılarla birlikte sivil halkını da katleden bir diktatör.

yok yalan bunlar, ÖSO yapıp esad yapmış gibi gösteriyor diyenler (birkaç olayda haklı olmakla birlikte) ramazanda ekmek kuyruğundaki halkı uçakla bombalama haberine baksınlar. ÖSOnun elinde uçak da yok ya.

insan tenezzül edip aklını kullanınca açıkça görebilir ki; birileri çıkarları için esada bok atıyor. yalan haberlerle kurgu görüntülerle diktatör kasap gibi ithamlar yapıştırmaya çalışıyor. en basitinden bir suriyeyliyle konuşun, yetmez ikitanesiyle konuşun. onlar size gerçeği anlatır. tabi iyi inceleyip iyi araştırmak gördüklerini iyi analiz etmek düzgün bir insan omlak gerekir bu gerçeği görebilmek için. sorgulamadan ana yalan akımı ve amerika baba ne diyosa inanmak şu devirde kasabının bıçağını yalayan sığır sürüsü olmaktan başka bişey değil.

özel yurtlar alır diye düşünüyorum.
google yaz şişli özel kız yurdu , beşiktaş özel kız yurdu dene hepsini bulursun sonra ara sor.

meb öğrenci olmayanların yurtta kalmasını yasakladı. çünkü bu yurt, hotel falan değil. vergileri daha düşük. dolayısıyla çok ciddi bir suçtur. bizim yurtta (özel) böyle bir olay olmuştu. odama bir herifi vermişlerdi 35 yaşında. gittim yönetmeliği yazıcıdan çıkartıp müdürün masasına koydum. dedim ki ya bu adamı yurttan çıkarırsın ya da dilekçe yazıp şikayet edecem. 1 saat sonra odamdaki adamı yollamışlardı. dediğim gibi çok ciddi bir suçtur. bunu yapmayı götü yiyen bir yurt varsa da tebrik ederim. bu riski almak mallıktan başka bir şey değildir.

baktım öyle aramadım ama istenen belgeler arasında öğrenci belgesi var. oyüzden almadıklarını düşündüm.

peki adı yurt olmayan pansiyon falan olan ama yurt görevi yapan yerler var mı?

özel yurtlar muhtemelen alır.

emlak sitelerinde denk gelebilirsin, yurt olmayan ama yurt tipi yerlere. ilan koyuyorlar genelde.

aöf'ye girin. öğrenci belgesini öyle halledersiniz. 4 yıllık bir üniv mezunu iseniz sınavsız olarak aöf'ye kayıt yaptırabiliyorsunuz.

çok para aöf e kayıt yaptırmak. yani en son öyleydi.

Cerrahpasada ben gazi kiz yurdunda kaldim o şekilde, arkadaşim hazal kiz yurdunda kalıyor. Birçok kalan kisi var illaki bulursunuz size yakin bi yer.

taksim özel öğrenci yurdu. taksim hostel diye de geçiyor. kızlı erkekli kalıyorlar : )

sözlükten praetor aegis the genuine'e mesaj atın. avukat kendisi. bu konularla ilgileniyor. kibritsuyu önerdi derseniz o bilir.

benim kayın peder seninle aynı olayı yaşadı. hsbc bank'tan 8000tl dosya masrafını geri aldı. hakem heyeti kararından sonra banka dava açtı, hatta eve de tehditkar bir mektup yolladılar, yok efendim "davayı kaybederseniz masraflar dahil herşeyi ödersiniz" diyerek resmen tehdit ettiler davayı geri çekmeleri için.

demek ki hepsi bu yolu deniyor, orospu çocukları afedersin. sen sen ol sakın geri adım atma, kuruşu kuruşuna geri al paranı.

işkembei kübra +1
aynı değil ama benzer bir durum benim de başıma geldi. kulak asmayın.

onların suan tek dayanak noktası sızı mahkeme surecı ıle korkutmak ve davaya katılmamanız yada davadan vazgecmenız..

hacım yılma , bu davayı kesınlıkle sen kazanacaksın , tut avukatını tum davaya katıl , hem senın avukatın masrafını hem senın dosya masrafını faızıyle bırlıkte gerı odeyecekler..

ıbnelerın olayı ınsanları yıldırıp bu surece dahıl olmamalarını saglamak.. yoksa hukukı olarak bı dayanakları yok..

teşekkürler. avukatla iletişime geçtik.

türkiyenin en büyük bankalarından birinde çalışan arkadaşım, bu tarz durumlarda davayı kaybedeceklerini bile bile karşı dava açtıklarını, bankada çalışan onca avukatın yan gelip yatmasındansa milletin gözünü korkutma amaçlı bu davalarla ilgilendiklerini söylemişti.

bunu bilmeme rağmen hukuk sistemindeki boşbeleşlikler yüzünden ( aynı olayda bir mahkeme tüketici diğeri banka lehine karar veriyor) garanti bankasına dava açmaya çekiniyorum şahsen. çünkü çoook çirkef bir banka

ciğerlerini ve gırtlağını kullanmayı daha tam öğrenemediğinden olabilir. morarma yoksa endişelenmeyin.

not: 367 günlük bir babayım

en.wikipedia.org

sakin olun :) panik geçirmeniz gereken daha çok an olacak

aynısı benim yeğenimdede oldu. kendini çok fazla kasarak ağladığı için nefessiz kalıyor, ama bu durum tehlikeli değil. 2-3 kez nefessiz kaldıktan sonra kendi kendine "ben napıyorum amk" moduna geçip ağlamayı azaltıp adam gibi nefes almaya başlıyor. tek önerim bu şekilde ağladığı zaman sakin olmanız. siz sakin olmayınca bebekte körüklenmiş olur.

arkadaşım da kızı ile ilgili aynı şeylerden bahsetmişti daha ufak bebekken. katıla katıla ağlarken bir süre nefes almayıp öylece duruyormuş, hatta kızarıyormuş, babası kızım nefes al, ay ölecek diye kafayı yediği anda da hop alıyomuş nefes. bi sorun çıkmadı. benim ağlarken böyle nefessiz kalmalarım (hem de fena derecede) çocukluğa kadar sürdü mesela ama hayattayım. sakin olduğu vakitlerde rahatlatıcı masajlar yapın. belki ağlarken daha az kasılmasını sağlar normalde de daha rahat olması. kasılma nedeniyle nefes yolu daralıyosa ötebilir.

gugılda aratınca "inanç ömer benlioğlu" diyor.

inanç benlioğlu?

inanç benlioğlu

samanyolu'nda bi dizide oynuyor bu.

NT'de 9.90 idi

Pil kumbaraları var özellikle kamu kurumlarında. Devlet dairesi, hastane, karakol vs. Kurumsal şirketler, alışveriş merkezleri ve büyük iş merkezlerinde de bulabilirsiniz. Cebinizde gezdirin, böyle bir yerde güvenlik görevlisine sorun, yönlendirsinler.

sanırım eczane ve muhtarlıklarda da olmalı

pil kutusu bim'de de var. migros carfur real türevleri utansın!

bi ara proje vardı muhtarlıklarda sanırım kutu olacak

bimde var da hoş adamın onları çöpe döktüğünü gördüm. adamın duyarsızlığı mı, bimin yapmacıklığı mı yoksa oraya kağıt pil karışık atıp böyle bir çözüme zorlayan insanların salaklığı mı bilmem ama oraya atmıyorum artık.

migroslar hala alıyor biliyorum bu arada.

devletlerin kardeşliği ile halkların kardeşliği çok ayrı şeyler. azerilerle aşağı yukarı aynı sayılırız, ama politik açıdan arada ciddi farklılıklar var gibi geliyor.

'azerbaycan'

azerbaycan devleti ile değil halkı ile kardeşiz, yoksa devlet olarak eski parayla 5 kuruş etmez. mesela güney kıbrısa silah satışının zarar görmesini istemeyen rusyaya yaranmak için kktc'yi bile henüz tanımış değiller.

tam tersi pakistan için geçerli. türkiye ve pakistan halkı birbirlerini tanımaz etmez ama iki devlet çok yakındır. uluslararası platformlarda birbirlerini mutlaka korur-kollarlar (kktc'yi tanıyorlar mesela)

zır zarar, yenmemesi gerekli topunun. karatay yaşam biçimi de bunu öngörür zaten. en az zararlısı doğal meyvenın kendisi dengeli tüketildiği taktirde. canın çikolata gibi şekerli ürünler çekerse tavsiyem hurma, incir ve kurutulmuş meyveler gibi yiyecekler olur ilk başta. çikolata konusunda ise en güzel alternatif evde kendin hazırlayacağın kakao-muz-süt gibi bazı doğal yiyeceklerin kombinasyonudur. % 70 kakao yazan o bitter çikolatalarda bile seni baya iyi edecek şeker benzeri ürünler mevcut, unutmayasın.
not: yaptığın kombinasyonlarda o şekerimsi tadı ararsan göz kararı hakiki keçiboynuzu pekmezi ilavesini öneririm uygun düşerse.

sagra, toblerone ve milka nın çikolatalarında onlardan yok diye biliyorum. normal şeker kullanıyorlar.

Gelir dağılımı daha homojendir. Yani milyoner sayısı bizdekinin 10 katı olabilir.

çünkü türkiyenin politikası: zenginleri daha da zengin edip, fakiri ve orta gelirliyi o über zenginlerin altında çalıştırmak, iken.

ingiltere'nin politikası, daha homojen gelir dağılımı.

ingilterede gelir vergisi türkiyedekinden çok daha fazla olduğu için ingiliz dolar milyarderleri daha düşük vergi verebilecekleri (vergi cenneti diye tabir edilen) ülkelerin uyruğuna geçiyorlar. dolayısıyla ingiliz vatandaşı dolar milyarderlerinin sayısı çok büyük miktarda düşüyor.

paranın dini-milleti olmaz. bizim koskoca koç'lar bile daha az vergi vermek ve marinalardan daha ucuza faydalanabilmek için yatlarına abd veya ingiltere bayrağı çekiyorlar.

turkiye'de tek kisilik zenginlik 10 kisiye paylastiriliyor, onun icin sayi cok gorunuyor. sabanci, koc falan boyle yapiyor. ailenin zenginligi avrupa'da genelde mulk olarak tek kisi uzerine gorunur. ondan oyle turkiye'de.

(bkz: gelir adaletsizliği)
(bkz: gini katsayısı)
(bkz: orta sınıfın gittikçe yok olması)

gelir adaletsizliği ile alakası yok. ingiliz kökenli çoğu varlıklı aile bu tür sıralamalarda yer almaz, kökeni çok eskilere dayanan aileler bu bahsettiklerim ve sayı olarak da az değiller.

Aşağı sepet falan sarkıtsanız, içine girerse yukarı çekersiniz. Aklıma daha parlak bi fikir gelmedi.

sepet gibi bir şeyi içine yemek, salam vs. doldurarak sarkıtın. sepetin içine girdiğini anlarsınız ağırlaşınca. sonra da yavaş yavaş çekin. kendini atmaz diye düşünüyorum.

ayrıca güçlü bir el feneriyle de hayvanın durumuna bakın, sakat mı yoksa hareket ediyor mu.

İtfaye nasıl yardımcı olamıyormuş ? Tekrar arayın ,hangi ilçe sınırlarındaysanız belediyeyi de arayabilirsiniz.

Diğer arkadaşın da dediği gibi aşağı üzerine çıkabileceği bir platform sarkıtmanız en iyisi sanırım.

öncelikle öyle itfaiyenin taallukatını sikeyim. tekrar arayın.

daha da sonra, sizinki nasıl bilmiyorum ama normal bir vasistasın içinden bir insan geçebilir. ince bir insan... olmadı bir çocuk... pencere sökülecek, ip merdiven bulunacak, aşağı biri inecek.

İtfaiye gelmek zorunda. Nasıl bi tepki verirler bilmiyorum ama apartman boşluğuna çocuk düştü diyin gelmeyiz diyolarsa ve geldiklerinde çıkarmadan gitmezler heralde emin olamıyorum.

Ama onlar keyfi davranmış o kesin. Bi daha arayın. İlçe olmuyosa il belediyesini arayın durumu anlatın belki duyarlı birine denk gelirsiniz.
O da olmuyosa facebooktan hayvansever gruplarla iletişime geçin itfaiyeyi mecbur bırakabilirler belki.

aşağıyı görebiliyor musunuz? dedikleri gibi fenerle bir durumuna bakın.

bizi de haberdar edin bir de.

komşulardan sepet istedik, ip bulduk. içine salam koyup sarkıttık. bu esnada sandalyeye çıkıp baktık gördük ki hayvancağız boşluğun dibinde değilmiş, bize yakınmış. boşluğun ortasındaki su boruları arasında bir yere saklanmış bekliyormuş. yetişkin bir kedi. sepeti sarkıtınca kaçtı aralara bir yerlere girdi. birkaç dakika bekledik belki salamların yanına iner diye, inmedi. biz de ne edeceğimizi bilemedik bekliyoruz.

@mist salam değil de tavuk ciğeri, yaş mama veya sosis gibi daha çok ayılıp bayıldıkları bir şey koysanız belki gelir
kokusu daha keskin şeyler hem belki dayanamaz

ne oldu naptınız?

2-3 gün sepetle su mama gönderdik. çarşaf sarkıttık çıksın diye, çıkmadı. sepet sarkık duruyordu öyle. sonra bugün akşam eve geldim, tuvalete girdim, bir de baktım ki kedi tuvalet penceresinde :)) nasıl çıkmış bilmiyorum. kurtuldu yani. ıslak mama ve su verdim. biraz korkak, saklanıyo banyoda. ev arkadaşım gelir birazdan, o da görsün sonra sokağa salarız herhalde.

@mistreated, Allah razı olsun. Allah, müşkül durumlarında yardımcın olsun.

çookk sevindim harikasınız :)

ben günde 2-3 saat uyuyarak 20 günde tezi yazdım. düzeltmeyle falan filan 1 ay sürmedi. ciddi manada kasarsan yapabilirsin

her sey belli olduktan sonra bir haftada yazilamayacak tez yoktur. gunde 20 saat calisarak tabi ama olsun. sen gunde 5 saat calis. dogru oranti olmuyor yalniz. yogun calisinca verim artiyor enteresan sekilde. neyse gunde bes saatle 1.5 ayda biter bence garanti.

iktisat ozelinde cevap vereyim kendi alanim oldugundan. elinde literature review namina bir seyler varsa, ispatlari falan yaptiktan sonra bir gunluk is yazmasi.

master tezimi 3 haftada yazdım.

ama herşeyi hazırdı. planı hazır, okunacak birincil kaynaklar okunmuş filan.

garanti.

ne olursa olsun garantiden uzak dur.

işbank candır.

iş bankası

en az kesinti için kuveytturk ü öneririm. çalıştığım yerlerin hiçbiri kuveyt ile çalışmadığından mecburen başka bankalarla çalışıyorum. garanti, işbankası, ziraat ve yapıkredi ile çalışmış biri olarak en müşteri yanlısı kuveyttürk diyorum. (ayrıca tefeciyle çalış ama garantiyle çalışma, o derece)

enpara.com

kesinti yok, eft ücretleri yok.

enpara.com +1

iş bankası +1

iş bankası.

Is diyorum.

Kuveyt türk. interneten eft, havale ücreti yok. kart ücreti yok, aidat yok

belirli bir sayı yok. bünyeye göre kişiden kişiye değişir.

192 civarını görmüşlüğüm var bünyeden bünyeye değişir. ayrıca 12 yaşındaki bir çocuk gün içinde en az bir kez 170i çok rahat geçer. :D

üniv. spor salonunda tablo vardı 20 yaş için max 200 gösteriyordu.
benzer bir tablo:www.kondisyonservis.com

hangi anadolu?
ona da bağlı ama bence devlet

hangi özel hangi anadolu olduğuna göre değişir.

mesela bir özyeğin 75% gayet güzel bir seçenek.

ankara olabilir. onun dışında maddi sıkıntı yoksa istanbul.

%100 burslu vakıf üniversitesi mezunu olarak tavsiyem:devlet

aydın'a para verseler de gitme demişti bi tanıdık.
istanbulda özelden kasıt yeditepe veya özyeğin olsaydı..
ankarada devlet üni. daha iyidir bence.

itu matematik mühendisliği

ben olsam itü matematik mühendisliği üstüne mba çakardım. boğaziçi matematiği bitirip ne olacaksın ki?

itu.

itü ne lan boğaziçi matematik elbette. kıçında mühendislik var diye atlamayın şu bölümlere

kendini satmayı iyi biliyorsan kesinlikle boğaziçi matematik.

itü

boğaziçi'nin markası dışında pek nanesi yok. itü'de okursan bildiklerinle bir yerlere gelirsin boğaziçi'nde okursan "boğaziçi'nde okudum" diyerek.

tartışmasız itü derim

itü

İTÜ ama neden? nedenlerinizi de belirtiniz lütfen. teşekkürler.

-itü'nün iyi bir üni olduğunu duyduğum için
-bil müh konusunda tobb'a fark atacağına inandığım için
-devlet okulu olması sebebiyle (diğerinde burslu olabilirsin ama ben tercihi devletten yana kullanırdım)
-itü bil geliyorken 'tobb ne la' anlayışında olduğum için
-istanbul

İtuye hakaret gibi olmuş bu karşılaştırma

İ.T.Ü.
tobb ne la :D

Verilen eğitimler, sağladıkları olanaklar ve daha birçok sebep nedeniyle İTÜ'yü tavsiye ettim. Hocaların nitelikli olması da gerçekten çok önemlidir bir üniversite için ve İTÜ bu konuda en iyilerden biridir.

okurken toob da maddi ve manevi rahat edersin. itü de ise ortalama ve altı bir yaşantın olur ama mezun olduktan sonra rahat etmek istiyorsan tercihin itü olsun

Tobb elektrik elektronik'de burslu okuyan biri olarak ve aynı yollardan geçmiş biri olarak aşağıdaki kriterleri sağlıyorsan Tobb diyorum:
-Bilgisayar Mühendisliği okumaya gerçekten istekliysen, üni.de bir şeyler yapmak istiyorsan
-Ailenin maddi durumu çok iyi değilse
-Maddi manevi rahat bir ortam istiyorsan
-Sosyalleşmek gibi bir kaygın yoksa
-Paran yok ve yurt dışı deneyimi istiyorsan
-Staj olanaklarını önemsiyorsan
Sırasıyla nedenler:
-Özel üni. olmasına rağmen Tobb'un bir tabela üni. olduğuna inanmıyorum. İçerisinde cidden cok iyi yerlerde bulunmuş (akademik veya ticari) hocalar var. Bu hocalarla öğrencilerin iletişimi herhangi bir devlet üniversitesiyle karşılaştırırsak çok daha yüksek. Ama kendini göstermen de çok çok önemli. Lisans eğitimi yaparken çok güzel projelere dahil olup çok güzel tecrübelere sahip olabilirsin. Şu an bir arkadaşım çalıştığı proje sayesinde dünyanın en iyi teknoloji şirketlerinden birinde, Amerika'da uzun dönem staj yapıyor.
-Tobb'un verdiği burs sayesinde 5 yıl boyunca ailemden para almadım. Ücretsiz konaklama vs. gibi imkanları da var (Tam burslu için)
-Okulun kampüsü yok. O yüzden çok büyük bir sosyal hayat bekleme olduğu kadar ile idare et.
- Ortak eğitim olanağı süper bir şey. Şu an Almanya'da Fraunhofer ensitütülerinin birinde 6 aylık staj yapıyorum. Toplamda okul bana aylık 400 euro (700 lira burs+500 lira konaklama yardımı) veriyor. Çalıştığım kurumdan da uzun dönem staj yaptığım için para alıyorum. Yurt içi veya yurt dışı olsun uzun dönemli stajlarda şirketlerin sana bir çalışan gibi bakmasından dolayı kazandığın tecrübe çok üst seviyelerde.
- Okulda ikinci yabancı dil zorunlu. Ben ispanyolca seçtim ama üstüne çok düşmedim. Eğer üstüne düşersen en az B1 seviyesinde bir ikinci yabancı dil ile mezun olabilirsin.

Daha fazla sorun varsa mesaj atabilirsin.

noxell+1 ek olarak istda iş ve staj olanakları çok daha fazla ve ankarada odtü ve Bilkent gibi 2 önemli rakibin olacak mühendislik konusunda istanbulda rakipsizsin bu arada arkadaşım tobbda tatili falan unut okul 3 dönem iyi araştır gidersen ağlama. İtü gelmese TOBB derdim iyi vakıf ünilerden ama itü varsa itü derim net ama bölüm ing olsaydı daha iyi ama tobbda da eğitim Türkçe ama hazırlıkta hayvan gibi kastırırlar o ayrı, kısaca TOBB pişmanlıktır derim ama iyi araştır sen 400 lira gözünü boyamasın

transfer teklifi aldım manisa spor mu bayern münchen mi sorusu gibi olmuş bir nevi.

Türkiye'de üniversite eğitimi yerlerde şimdi bu bir gerçek. İTÜ'ye de gitsen TOBB'a da gitsen eğitim berbat. Bunu kabullenmek gerek.

Fakat TOBB mezunu mühendis diye bir tanım yok bu ülkede. Bak ODTÜ mezunu mühendis diye bir gerçek var, Boğaziçi mezunu diye bir şey var, İTÜ var ama TOBB yok. 2075 yılında falan olur o tanımlama. TOBB'da mühendislik okuyanlar alınganlık göstermez umarım.

Bölüme ot gibi gidip gelirsen mit diploman da olsa bir ton sorunla karşılaşırsın. Bölüme ot gibi gidip gelmemek de sana kalmış. İstanbul ve Ankara'nın bu konudaki imkanlarını karşılaştırmak bile yersiz. Yazılım konusunda bir çok büyük firma İstanbul'da ve bunlar okurken çalışan adamlarla dolu.

Bunun dışında üniversite tercihinde dikkat edilecek bir diğer husus da networking olayı. İTÜ mezunları İTÜ mezunlarını boğaziçililer boğaziçilileri koçlular koçluları, odtülüler odtülüleri tutar. TOBBluların piyasada bir etkisi yok henüz. Dolayısıyla bir ayrıcalığın olmayacak.


Ha tabii dediğim gibi Türkiye'de bütün üniversitelerin eğitimleri bok gibi. Kendini ne kadar geliştirdiğine bakar insanlar. Sen İTÜ'den ot gibi mezun olursun, sakarya'dan mezun olan adam gelir senin alınmadığın bir işe girer, olabilir yani. Eğitim kalitesi makası darladı üniversiteler arasında (iyi eğitim verenlerin hızla kötülere yaklaşmasıyla).

Dolayısıyla eğitim olanakları bilmem ne saçmalıklarını geçersek, networking, marka, İstanbul'da olma gibi sebeplerden dolayı İTÜ çok net ağır basar.

NOT: İkinci yabancı dili itü'de de öğrenebilirsin sorun yok. İtü'de de var dersleri.

Bir de itü'de bilgisayar ve bilişim elektronikten ayrılıp tek başına fakülte oldu. Araştırma zart zurt olanakları da çok daha fazla olacaktır diğer bilgisayar mühendisliği bölümlerinden.

Ders programının linkini de vereyim. Seçmeli derslere falan da bak. TOBB'la falan karşılaştır. Ne bileyim. Bana böyle bir ikilemde kalmak bile çok ilginç geliyor ya neyse.


www.sis.itu.edu.tr

bu arada itüde genel bir ortak seviye olacak öğrenciler arasında ama TOBB iyi bir okul da olsa paralı sıralaması çok kötü olmasa da yine de bir tam burslu ve paralı öğrenci arasındaki fark olacak bunu da bil

itü'nün ingilizce olmaması kötü bir etken

İtü (tr) dediğin bölüm %30 ingilizce.

yani 100 kredi ders alıyorsan "minimum" 30 kredisi ingilizce olmak zorunda. istersen sen 80 kredisini ingilizce al. Bir dersin ingilizcesini aldın diye kimse seni dövmez. Ama ingilizce dersi dinleyeceğin adam its di kompütür dets di kompütür vat ken aydu saymtayms da diyebilir. Boğaziçi gibi ingilizce geleneği olan bir okulda okumuyorsan ingilizce bölüm okumak çok sağlıklı olmayabiliyor. Eğitim dili mevzusuna çok takılmamak lazım.

tobbda da eğitim dili Türkçe ama zorunlu ve zorlu bir hazırlık var TOEFL falan veriyorsun yani bu tabi iyi bir şey TOEFL falan

haliç üniversitesinin mecidiyeköy kampüsünde kursu vardı bir ara, oraya sorun isterseniz

halicin bu sene 15. yılı olmasından dolayı kapıdan giren herkese farklı oranlarda burs veriyorlar.

ayrıca bahçeşehir ve özellikle beykent üniv.in burs pazarlığına açık olduğunu biliyorum. kime ne tuttururlarsa hesabı

muhasebede değilim ama sorularını cevaplarım.

genel müdürlükte ve teknik a.ş.'de muhasebe bölümünde staj yapmıştım

daha dün aldım, almadan önce biraz araştırdım. herkes paslanmaz çelik en iyisi diyor. ayrıca fissler markanın dışında alacaksanız eski tip olanlardan alınmasını çoğu kişi tavsiye ediyor.

Aluminyumun dezavantaji ne peki ?

300 ne lan!

50 liraya mis gibi makina alırsın rahat ol.

Hiç bir makina sinek kaydı yapmaz bunun bilincinde ol. Ben berberlerin kullandığı saç kesme makinesinden aldım sakal traşı için ve kstediğimde kirli sakal modunda oluyor. Ama daha hassas olan yine berberlerin kullandığı biraz daha ufak tasarımlı makineler var onları deneyebilirsin.

genel olarak tırnaklılar daha kirli, dişliler daha bi sıfır yapar. onu da göz önünde bulundur. "300 lira mı verilir lan 50 liraya al işte" diyenlere de kulak asma. keserken ucundaki tırnağı kırılır üç hafta kocaman bi çizikle dolaşırsın. yaşadığım şey. kişisel bakımda bu kadar cimri olmayın amına koyim, tamam paran yoktur anlarım ama varsa en iyisini al.

abicim erkek adamsın, çağır bi arkadaşını falan olmadı yanında gir jiletle. makinelerin sinek kaydısı hem tahriş ediyor hem tam almıyor.

braun series 1/150 kullanıyorum gayet memnunum.Benim sakallarım çok sert ve gür değil sendede aynı etkiyi yapar mı bilmiyorum ama gayet güzel sinek kaydı olunuyor.bu tipler bazı ciltlerde sivilce yapabilir.philipsin 250liraya RQ1155/16 diye bir modeli var abim kullanıyor tavsiye edebilirim.50 liraya felanda bişey alma.bu makinemden önce 45liraya bişey almıştım.şimdi kullanıdığımla aynı tipteydi o üst tarafındaki yer kırıldı 1 ay gibi sürede.Çok pahalı bir şeyde alma çok ucuz bir şey de.
ben almadan önce baya araştırmıştım.braun anlıyor diyolar traş makinesi olayından.

braun 3 5 ve 7 serilerine bak. özellikle 7 serisi efsanevi.

traş makinesi deyince panasonic hepsinin eline veriyor. çok uzunca bir süre araştırmıştım en son panasonic te karar kılmıştım.

not: daha önce braun kullanıyordum, resmen derimi kazıyordu. braunla traş olduktan sonra bir de jiletle alıyordum.vsonra panasonic'in 200 lira civarındaki bir modelini aldım 4-5 sene önce. hala aynı makineyi kullanıyorum ve çok memnunum.

oraya gitmen gerekiyor. genelde tez yazma seviyesinde olanlar yapıyor bunu, ders almadıkları için okula gitme zorunlulukları olmuyor.

önceden dekan veya bölüm başkanı ile konuş, ben ist.da yl yapıyorum, eğer kazanırsam devam etmeme izin verir misiniz diye. olumlu cevap alırsan başvur.bu durumda 2 alternatif var.

1)eğer kabul ederlerse ders günlerinde sana akademik izin verirler, gidip derslerine girersin, dersinin olmadığı günlerde kütahyaya geri dönersin

2)sana 35. madde ile görevlendirme çıkarırlar. yl bitene kadar seni ist. üniv.in kadrosuyna atarlar. sen yl bitene kadar ist. üniv.de araştırma görevlisi olarak çalışırsın. bitince kütahyaya geri dönersin (kanunen bunu yapmak zorundalar ancak hemen hiçbir üniv. elindeki personelini geçici de olsa kaybetmemek için bunu uygulama yoluna gitmiyor)

yemrem +1

Kütahya'da çalışacaksın ama yüksek lisans dersleri için İst.'a gidip geleceksin.

Birde 39. madde ile gorevlendirme var. Mecburi hizmeti yok, sadece ders zamani 3 ayligina gidiyorsun. Derslerin bitince tekrar Kutahya'ya yani calistigin yere donuyorsun. Simdi genelde herkese 35. maddeyi kitliyorlar ama yapabilirsen 39. madde ile mecburi hizmetin olmadan gidebilirsin.

Diger secenek ise bolum baskani ile konusup ders zamaninda git-gel yapman. Biraz yorucudur, ornekleri cok...

stephen king - kara kule serisi

stephen king daha fantastiğe yakın sanki kara kule dısında bi kaç kitabını okumustum. bahsettiğim daha realistik bişeyler, ha! eğer kara kule de öyleyse eyvallah...

tabiyki tanrı daima tebdili kıyafet gezer

doblörün dilemması

(bkz: evrenden torpilim var) olabilir belki

aynen gerçek, katılım koşullarında yazıyor

eğer büyük marketlerden aldıysanız zor da olsa rica minnet o saatte kasadaki rulodan bi fotokopi çekip aslı gibidir yaptırıp fatura yerine geçecek bi belge alabilirsiniz.

hangi halk? halkın çoğunluğu mursi'yi destekleyip seçmişse, bunu değiştirmek orduya mı düşmüş? daha 1 yıl olmuş üstelik. demokrasi bu mu? demokrasi ne allah aşkına? aynı ordu yeni gelecek hükümete ayaklanacak mursi taraftarlarının da yanında yer alacak mı? aslında hepimiz olan biteni biliyoruz sanırım.

mısırda kaldığım süre içinde mursi'yi seven bir kişi bile görmedim.

e peki mübarekler, mursi, bush, tayyip, esed vs. vs. şerefsizin fırsatçının içten pazarlıkçının ahlaksızın namussuzun önde gideni diyelim. bunun çözümü çevreye zarar verip yakıp yıkıp polisle çatışmaya mı girmektir? orduyu göreve(!) mi çağırmaktır?

pasif direniş denen zamazingodan hiç mi haberiniz yok güzel gözlülerim? toplu iş bırakma, "yalana dolana girmeden" sanal mecralarda propagandayı hiç mi duymadınız?

mısırda olan boku direngezi adı altında burada yapmaya çalıştılar. doları 1.8'den 1.95'e çıkarmak, yolları kesip yakıp yıkmaktan başka neye yaradı? yollara barikat kurup sözde protesto özde eşkiyalık yapan özgürlükçü(!) arkadaşlarımın yarısı şimdi güney illerinde tatilde diğer yarısı da acaba tatile nereye gitsem planlarında.

hala çıkıp polisle çatışanları haklı göstermeye çalışmıyorlar mı, polis gçöstericilere ne kadar insancıl davrandıysa bu göstericiler de o kadar barışçıl bir protesto sergilediler. al birini vur ötekine!

@irminti gel bak güzel kardeşim sana gözünün gördüğü ama farkına varmak istemediğin birkaç söyleyecem. olayların 4. günü beyoğlunda iş yeri göstericiler tarafından yıkılıp dökülen bi tanıdığımıza geçmiş olsun demeye gittik. hemen yan dükkanda koli koli demir bilye satılıyordu. o dükkan, sahibi senin arkadaşına gaz attı diye talan edildi dimi? yan dükkan da o demir bilyeleri parktakiler canları sıkılmasın diye oyun amaçlı satıyordu, kolilerce demir bilye de (ki sadece 1 dükkandaki satışı söylüyorum genelini sen düşün) tesbih yapımında kullanıldı zaten.

ulan adamlar binlerce motolof kokteyli attılar, kusura bakma ben daha nasıl yapıldığını bilmiyorum, normal vatandaşın da bildiğini sanmıyorum. ama senin sevgi böcükleri o molotofları daha uzağa atabilmek için dev sapanlar yaptılar, bu gözler o dev sapanlarla molotof atanları gördü. ellerine peşpeşe havaifişek atan el yapımı silahları alıp peş peşe ateşlediklerini gördüm. bunu yanındaki kız arkadaşı yaralanan mühendis bile yapamaz. ama dur siz sevgi böcüklerisiniz ya! o molotof kokteylelerini, tam otomatik fişek atarlarınızı, demir bilyelerinizi, içine çivi saplanmış tenis toplarınızı vs. sırf yanınızda olurda kız arkadaşınız yaralanırsa elimiz armut toplamasın diye hazırlayıp sırt çantanızda tutuyordunuz zaten!

içinde yaralı polis var mı diye ambulansın önünü kesip içine bakan çağdaş arkadaşlar, ambulansın içinde yaralı polis olsaydı gıdıklayarak adamı sevgi yumağının içine alacaklardı tabi ya!

ayrıca biber gazı zehirlemez, "o gaz da zehirlenen çırpınan insanlar yeniden nefes alıp vermeye başladıklarında... " diye kendinizi acındırmanıza gerek yok, komik oluyorsunuz. dünyanın neresine giderseniz gidin bir grup insan kamuya açık bir yeri işgal ediyorsa oraya müdahale edilir. gelişmemiş ülkeler cop gibi direkt şiddet, gelişmiş ülkeler ise biber gazı gibi pasif şiddet yoluyla oradaki kalabalığa müdahale eder (biz gelimiş olmasak da polisimiz en azından pekçok yerde copu bıraktı).

ayrıca anlamadığım noktalardan biri de şu: polise karşı cengaver olan siz vatanseverler günlerce taksim meydanındaki pkk ve diğer terör örgütü filama ve bayraklarına, propagandalarına ses etmediniz, ses eden 1 (yazıyla bir) kişi ise gözlerinizin önünde ordaki terör örgütü sempatizanları tarafından öldüresiye dövüldü. içinizden 1 Allahın kulu çıkıp yardım etmedi. ama nedense iş polis olunca vay anam vay. sizin lümpen çelişkinizi yesinler!

polis yer yer orantısız şiddet uyguladı mı? uyguladı! göstericiler molotof kokteyleleriyle, tam otomatik fişek atarlarıyla, demir bilyeleriyle, içine çivi saplanmış tenis toplarıyla istanbulun içine etti mi? etti. al birini vur ötekine.

demokrasi'nin kuralları akp iktidara geldiğinden beri mi değişti. bu ülkede şimdiye dek hangi hükümet bir icraat yapmadan önce referandum yaptı, halka sordu? kaldı ki siz halka sorulmasını da istemiyorsunuz. esasen sorun halkın seçtiği şeye karşı hazımsızsınız. çünkü siz kendinizi zeki, mantıklı ve ilerici görüyor, halkı ise gerizekalı, koyun ve gerici olarak görüyorsunuz. size göre halk kömür ve makarna yüzünden akp'ye oy veriyor. akp'ye oy verenler koyun. aptal. bu stereotip'in içini doldurmak için örnek bulma yarışındasınız. oysa toplumda karşılığı olan her kitlenin içinde mal da vardır, akıllı da.

bu yüzden adnan menderes'i astınız. şimdi elinize imkan geçse tayyip'i öldürmek, param parça etmek istiyorsunuz. mısır'ın darbeci ordusuna alkış tutuyorsunuz. siz kendinizi demokrat görüyor, başka herkesi de baskıcı, gerici ve faşist olarak görüyorsunuz. bu ülke baskıyı akp öncesinde gördü. baskı nedir görmek için akp öncesine şöyle bir bakmak lazım.

bu konuya daha fazla vakit ayırmak istemiyorum. alelacele ve duygusal bir yazı yazdım. elbette "siz" diye bahsedegeldiğim kesim muhalif kesimin cuntacı, darbeci, antidemokrat damarıdır. bunlar sizi yansıtmıyorsa üzerinize alınmayıp geçiniz. ama herkes her şeyi görüyor. milletin sesi çok çıkmıyor, ama sizin sandığınızdan çok daha akıllılar. bakmayın usül, yöntem bilmebilirler, "hocam" yerine "bak hele gardaşım" diyebilirler. ama vicdanın dilinin grameri yoktur. vicdan insanın billurlaştığı noktadır.

sevgiler.

Bence yok.Çünkü parayı basan alabiliyor sonuçta.Orada eğitime devam etmeden bişey öğrenmeden sertifikayı rahatça alabilir herkes.

sertifika, aynı yere başvurmuş aynı donanıma sahip iki aday arasında kalındığında tercih nedeni olur. ayrıca hiçbir sertifika bir işe yaramaz demek yanlış olur. mesela SAP deneyimi veya en kötü sertifikalarının tercih nedeni olduğunu biliyorum.

söyle aciklanabilir, sertifika kurslari etc diye pazarlanan kurslar tirttir.

ama ise girersiniz, size sap kursu verirler, gereklidir, bu ise yarar sertifikadir. buna benzer bir kac sertifika daha var ki bu sertifiklarin degerleri ve maliyetleride cok fazla ondan dolayi kisiler degir sirketler kendi calisanlari icin finanse ederler.

kisaca ik uzmanlik sertifikasi filan geyiktir. zaten demisler parayi bastiran xxx uzmanligi sertifikasi aliyor.

bence hiç de hikaye değil. en basidinden şöyle düşün, düz mezun olmuş bilgisayar mühendisini mi işe alırsın, yoksa üniversite eğitiminin yanı sıra çeşitli programlara katılıp kendini geliştirmiş adamı mı işe alırsın.

yemrem'in dediği gibi SAP deneyimi seni bi çok adayın önüne koyar.

hep ayni örnek verilir de söyle yanlis anlasilma var.

düz bilgisayar mühendisi denen adam dandik bi okuldaysa arada cok kendini gelistirmis ve saygi duydugum elemanlar cikiyo bu da var, ama dandik üniversiteden mezun adam onlarca sertifika sahibi olsun, bogazicindeki, bilkentteki adamin da eli armut toplamiyo, gidiyo iyi sirketlerde calisiyo, o sirada bir kac dil ögreniyo, her halukarda o sertfikalinin önüne geciyor.

yani düz adamla bu adam gelse mantigi sacma.

cv'nin yanındaki sertifikalar yani cv'ni kabarık gösteren o kağıtlar senin sosyal olarak ahtif, girişken olduğunun göstergesidir. bu da senin için büyük bir artıdır. zira bu tür alımlarda bence bu çobuk bu işten anlıyor mu? mantığıyla bakılmıyor ilk planda. zira zaten genelde mezunlar işi çalışırken öğreniyor. bundan mütevellit alımlarda biz buna bir şey öğretebilir miyiz? bu adam girişken mi gibi şeylere bakıyorlar. en azından büyük firmalar böyledir diye mantık yürüttüm.

ne yazık ki seve seve ödemek zorundasınız. tüm vakıf üniversitelerinde dolayısıyla devlette durum bu. adamlar kafalarına göre zam yapabilir, öğrenciler de o tutarı ödemek zorunda.

(bkz: türkçeye saçma çevrilmiş film isimleri)

direkt çeviri değil de, filmin içeriğine göre isim verebiliyorlar

normalde türkiyede satılmayacak filmlerin ismini değiştirip bazı kesimler için daha cazip hale getirme meselesi. kısaca filmi daha fazla sattırmak için yapılıyor.

basit mantıkla genç cadıyı kaç kişi alır, azgın cadıları kaç abaza alır

çorabın kalitelisini giymek için zengin olmak gerek bence. yoksa hepsi 5-10 giyimden sonra yırtılıyor veya inceliyor.

ucuz yerlerden al 20 liraya 20 tane mesela 2 sefer giy at. kaliteli 5 çoraptan daha uzun süre giyersin.

collins ve penti'nin çorapları iyidir. özellikle penti'nin.

Daha dun arkadas aldi. Altinyuldiz magazalarina bakabilirsin.

ben 2 yıl önce sararın outletlerinden birinden almıştım. hala taş gibiler

apolitik biri olarak ikinci seçeneğin gerçekleşmemesi için chp.ye oy vereceğim. oy kullanmmak istiyorum aslında fakat bu durumda akp yine tek başına farkı açacak.

Ben akpnin yuvarlağına hülooğğ yazmayı planlıyorum.

Oy verilecek parti yok. Geçersiz atıcam oyu.

geçersiz bir oy ya da barajın altında kalan oylar matematiksel olarak akp'ye gidiyor diye biliyorum.
o nedenle yeni bir oluşum gelmezse chp'ye oy vermek dışında bir olayım yok.

genç bir arkadaşım da nasıl olsa chp iktidar olamaz diyerek osman pamukoğlu'nun partisine oy vermeyi tercih ediyor. bu adam olayın matematiğini benden daha iyi biliyor ama yine de meclisteki partilerden birine oy vermiyor. chp gıcıklığı çogacaip. haklılar mı gıcık olmakta, evet aslında ama...

gelecek yeni oluşumun chp oylarını bölme ihtimalini ben de ilk ayakta görüyorum ama sandığa gitmeyenlerin oyları ve chp'nin dağılan gıcıklık oyları toplanırsa bir şeyler olabilir belki düşüncesindeyim.

şu durumda chp tek seçenek,
boş, geçersiz, barajın altında kalan partiye oy vermek veya hiç sandığa gitmemek akp ye
+ oy demek olduğundan chp ye oy vereceğim. ama mesela ( yerel seçimlerde)belediye başkanlığında akp ile kafa kafaya giden başka partiden biri varsa ona oy veririm namussuz şerefsiz bir adam olmadığı sürece tabi.

Kufrede kufrede chp ye veririm heralde. Gozumde pek de farkli degiller aslinda chp ve akp ama rte nin gazinin alinmasi sart oldu.
Bdp oyumu alabilirdi ama akp gudumunde olduklari surece zor.

Eylemcilerin yüzde 75 i CHP ye oy verecek diye bir anket vardı geçenlerde haber sitelerinde

üstünde hemfikir olunan bağımsız adaylar çıkacaktır. onlara oy verilebilir.

oy vermemek çok yanlış. detayı şurda var:
antik.eksisozluk.com

emine ülker tarhan için, muherrem ince için evet chp...

ama kılıçdaroğlu dahil görmek istemediğimiz bir çok milletvekili var.

yerel seçimlerde partiye değil adaya oy veririm her zaman. ancak genel seçimlerde parti programı, duruşu, söylemi vs önemli. aynı şekilde bağımsız adaylar da değerli. mesela sırrı süreyya benim bölgemden aday olursa ona veririm oyumu. ya da e.ulker tarhan. ancak sırf chp li diye saçma adaylara oy vermem.
konyada yaşasaydım konya torkunun genel müdürüne akp li de olsa oy verebilirdim. adam ağaçlandırma için yaptıklarıyla fena halde kalbimi kazandı mesela.
böyle.

vah chp vah! adamlara partisinin vizyonu için değil de başka bir parti karşıtlığından dolayı oy veriyorlar.

+1 chavezding
Bunca zaman hep boş oy kullanan biri olarak (hiçbirinden hazzetmediğim için) son seçimlerde akp kazanmasın diye istemeye istemeye chp'ye verdim. O sebeple yine chp'ye vereceğim herhalde. Yalnız maalesef Kemal Kılıçdaroğlu ile işleri biraz zor. Bari Emine Ülker Tarhan olsa.

Meclisteki AKP çoğunluğunu azaltabilmek adına CHP. CHP'nin güçleneceğini bilsem AKP'ye veririm daha iyi, ama öyle bir ihtimal yok. AKP meclisteki çoğunluğunu kaybetsin yeter, bir kanun geçirirken önce bi tartışılsın, parti sırf çoğunluktan dolayı yasa geçiremesin. Şuanki dağılımda padişah gibi kanun koyuyorlar.

Yeni bir parti olmasa bile, üstünde hemfikir olunan bağımsız adaylar çıkmasını umuyorum. Böyle bir durumda benim oyum bağımsız çapulculara.

Ben de tutumlarından cok memnun olmasam da tek seçenek olarak kötünün iyisi deyip CHP'ye oy vereceğim zira bölünmeler sadece AKP'nin işine yarıyor.

Konda bununla ilgili anket yapıp istatistik toplamıştı:

www.youtube.com

bdp kürt milliyetçisi olmasa ona verirdim. en azından bir duruşları var. şu an #direngezi yazıp akp haricinde o piti piti yapmayı planlıyorum. anti kapitalist müslümanlar bi parti kursa falan.

CHP dışında atılacak tüm oylar AKP'ye yarayacağından mecburiyetten CHP

Neden kıyma veriyorsunuz ki. Kendi yemelerini kullanmalısınız. Sorun bundan kaynaklanıyor olabilir

ara ara normal yağlı kıyma vermeniz doğru, devam edin. uyumasına gelince ocaktan beri bizimle demişsiniz. ve anladığım kadarıyla bu problemi daha önce görmemişsiniz ki mesele de bu zaten sanırım.

su kablumbağaları kış uykusuna yatarlar, kışın metabolizmaları yavaşlar, zamanlarının çoğunu uykuda geçirirer. ama sizinki size kışın gelmiş, kış uykusuna yatamamış. yaz-kış ayrımını yitirmiş sanırım. belki metabolizmasını onu kış uykusuna yatırıyordur.

Gözlerinde bir problem olup olmadığını nasıl anlayabiliriz? Anlayan veteriner bulabilir miyiz?

aşırı soğuk su, vitamin eksikliği, yalnızlık bir sürü etken olabilir(6 sene su kaplumbağası baktım)

hangi ilde hangi semttesin bilmiyorum. zaten su kaplumbağaları konusunda uzman-bilgi sahibi bir veteriner tanımıyorum ancak aklıma şu geldi: petshop sahipleri(ki böyle bir mesleğin varlığını düşününce bile sinirleniyorum) sattıkları hayvanlar ve hastalıkları konusunda ciddi düzeyde bir pratik bilgiye sahipler. hayvanın ufak bir hastalığı varsa ne olduğunu ve çözümünü de biliyorlar, yoksa ellerindeki hayvanlar satılamadan telef olurlar. bikaç petshop sahibine soran yardımcı olabilirler diye düşünüyorum.

yıllarca su kaplumbağası besledim. bu konuda hayli bilgiliyim.

kaplumbağanız kış uykusuna yatmış ve muhtemelen yavru olduğu için vücudunu bir nevi "kapatmış", "dondurmuş" durumda. çok acil bir şekilde harekete geçip hayvanın vücudunu normal seyrine döndürmeniz lazım. bunun için gerekenler;

1- su ısıtıcısı. su sıcaklığı 28-29 derece olsun.
2- geniş ve bol su içeren bir akvaryum.
3- direkt güneş ışığı veya UV lambası.
4- sudan çıkıp kurulanabilmesi ve güneşlenebilmesi için kayalık gibi bir kuru alan.
5- kaliteli yem ve vitamin takviyesi.

bunları yapınca çok hareketli ve canlandığını göreceksiniz.

keşke bu başlığa biraz göz gezdirseydiniz.

antik.eksisozluk.com

Biz sucuk kıyma falan veriyorduk başlarda. Hastalnınca veterinere götürdük. Veteriner yemi dışında bir şey vermeyin deyince kestik eti, peyniri falan. Sadece yemiyle besliyoruz. Ne kadar doğru bilmiyorum ama

sağlam bir ekipmana ihtiyaç var eğer şu dandik palmiyeli plastik kaplardan verdilerse size.
ısıtıcı, ışık, büyük bir akvaryum şart.

nesilsiz'i dinle. yıllar önce (5-6 sene önce falan) bizim hayvanı yine nesilsiz kurtarmıştı. hatta duyuruyu görünce nesilsiz'in söylediklerini yazmaya geldim. akvaryumunuzun şu anki koşullarını da verirseniz daha iyi yardımcı olabiliriz.

Herkese çok teşekkür ederim, gereken şartları sağladık, biraz düzeldi, sanırım kış uykusuna yatmaya hazırlanıyordu, inşallah daha da iyi olacak.

duyuru için bir şey diyemem de sözlükte evet money talks.

peki burdaki direniş sembolünün kalkmasıyla ekşide garanti reklamının alınmasının aynı güne denk gelmesi sizce tesadüf müdür?

tabii ki money talks. ne bekliyordunuz ki? boykot diye reklam almayacak mı ssg?

buradaki yumruğun kalkması da iyi olmuş. çünkü bugüne basacakken hep ona kayıyordu mouse.

Yumuruğun kalktığını sen söyleyince fark ettim, çok ayıp etmişler çünkü
www.direnisbittimi.com

mahfi eğilmez- kolay ekonomi

karşılaştırmalı iktisat okulları - yüksel bilgili

olayın köküne girer ama iyidir işte.

yukarda yazılanlar daha akademik düzeyde, gerçek olaylardan kopuk teorik bilgiler veriyor. üniversitede yardımcı kitap olarak okutulan eserler.

genel kültür düzeyinde iktisadın gündelik hayattaki yansımalarını öğrenmek istiyorsanız "görünmeyen ekonomist-tim harford"u tavsiye ederim.

zarar vermek istemiyorsan biraz zor. yarım limon bırak sevmezler kaçarlar diyorlar bir deneyebilirisn. emin değilim ama ondan da.

İlacı var sanırım koku yayarak uzaklaştırıyor öldürmeden

normalde yoksa; yarın giderler merak etme, onları çeken bir şey olmuştur. gitmezlerse diğer yöntemleri uygularsın.

Kaya tuzu serp giriş yollarına

yere yemek kırıntısı döküldüyse hemen süpür,bi de kahve serpebilirsin,gelmiyolarmış o zaman.

Limon sik odanin her yerine, %100 calisiyor.

odanızda mutlaka yiyecek buldukları için geliyorlardır. öncelikle yiyeceklerini ortamdan uzaklaştırın.

karıncalar nereden çıkıyor, yollarını takip edip bulun. çıktıkları yerin etrafına tebeşirle çizgi çekin, kalın bol tozlu tebeşir izinin üzerinden geçmiyorlar. veya marketlerden karınca tebeşiri alıp onunla da yapabilirsiniz bunu.

ayrıca karıncaları öldürmek istememenizden dolayı size teşekkür ederim.

hemen doktora gidin lütfen.

sizin söylediğiniz şeyler beyin sıvısı sızıntısı belirtileri. beyin çeperi bazen deliniyor veya çatlıyor buradan akıntı olabiliyor. bu akıntı renksiz şeffaf oluyor. vs. vs.
www.haber7.com
www.internethaber.com

lütfen doktora gidin!

hastanelerin kronik hastalık bölümü var oraya gidin

oha lan beyin sıvısı falan demeyin. öyle deyince başım döndü bak şimdi.

Ekleme: Kafamı öne eğip aşağıya falan baktığımda akma hızında bariz bir artış oluyor.

ya sen hala burda mısın? koşsana doktora.

Renksiz sıvılar bildiğim kadarıyla alerjik de olabiliyor. Doktor görüşünden sonra konuyla ilgili bilgilendirme yaparsanız sevinirim. 2 ay şikayeti ertelemek için çok uzun bir süre...Bir an önce gidin bence de.

@sgbg çalışıyorum ha deyince gidemem ki. yarın için izin almaya çalışıp hastaneye gideyim bari. tırsıtmayın adamı yalnız rica edeceğim.

@ytse teşhisten sonra bilgilendirme yaparım isterseniz tabi.

sonuç noldu?

@sgbg hastaneye gidemedim daha. haftaya ayarlamaya çalışacağım.

bilgilendirme isteyen arkadaşlar için;

doktor alerjik rinit olabilir dedi, belirtiler az çok benziyomuş. crebros diye bi ilaç verdi, geçmezse haftaya bi daha gel ayrıntılı bakalım dedi. bos için de mealen "kırılsa duramazsın" dedi.

rinit yazacaktim. alttaki yorumunu gormeden.

he dediydim ben :)

Sundan basla antik.eksisozluk.com

platon'un diyalogları faydalı olabilir.

12 angry men
www.imdb.com

@rentts, tartışma adabıyla ilgili yaklaşımları okudum, gayet yararlı.

@dafaiss, kitabı alacağım, önerebileceğiniz bir yayınevi \ çevirmen varsa sevinirim.

@yemrem, izledim. başka film önerileriniz olursa sevinirim.

teşekkürler.

Aristotales - Retorik. Mutlaka okumuşsunuzdur ama yine de yazayım dedim.

@quanche: hem eserlerin tamamını okumadığım için hem de iki farklı çeviriyi karşılaştırmadığım için yayınevi/çevirmen ne/kim önersem hatalı olur.
Bir de, platon'un bilinen çoğu eseri diyalog şeklinde. Bunların bir kitapta toplandığı bir basımvar mıdır bilemiyorum ama kitap değil "kitaplar".
Devlet, menon, phaidon, parmenides, protagoras... Bunlar ilk anda aklıma gelenler ama sanırım yaklaşık 20 farklı diyalogu var yazılı.

nasıl bir alet ki? mekanik bir şeyse makina yağı olabilir mesela.

su ile soğutma yöntemleri vardır ama cihazın uygun olup olmadığını sorgulamak lazım. elektrikli bir cihaza bilgisiz ve bilinçsiz su uygulaması yapmak ölümle sonuçlanabilir bir risk almak demektir.

elektrikli bir alet. laptop aslında :/

o zaman amacın metal parçasını soğutmak değil ısınma problemini ortadan kaldırmak olsun. termal macun, fan temizliği, laptop soğutucusu gibi şeyleri gugılla.

fırın olarak da tabir edilen hp laptopum var. soğutucu aldım işe yaramadı. ben de sinirlenip arka kapağın bi kısmını kestim bıçakla, hava alsın diye. manyak mısın diyeceksiniz ama ne yapayım, zaten o şekilde kullanılmıyor. neyse şu an daha geç kapanıyor ama arkadan böyle metal çubuklar çıktı, ateş valla ateş, ne yapayım bunlara ben, termal macun mu süreyim?

termal macun fanla fanın bağlı olduğu parça arasına sürülür ki o parçadan fana ısı transferi daha iyi olsun.

sizin söylediklerinize bakarak bilgisayarınızın fan temizliğine ihtiyaç duyduğu kanısına vardım. aleti bi teknik servise götürüp fanlarını temizletin, termal macun çekmelerini söyleyin.

o çubuklar muhtemelen işlemcinin soğutucu plakaları. onlara birşey sürmek bir işe yaramaz kanımca. fan temizliği+1

Su bile içmedim yahu. Sabahlamama rağmen hem de.

Hatta şu anda çok az sıvı aldığımı fark ettim. Gidip içeceğim bir litre kadar su.

iki ince belli çay.

sabah 9 da kahvaltı çayı + 9bucuk da bır çay daha + şimdi de 10 kahve mı içiyorum
yanı butun çaycı abla lar öyle

Çaycı ablalara karşı koyuyorum, bir bardak meyve suyu ve iki kupa su içtim.

2 bira içtim.

3 bardak kahve bir çay. sabah 4:30dan beri.

2 koyu ve sade kahve. 8den beri.

bi buçuk saattir bir fincan kahve 3 dal sigara.

330ml kayısı meyve suyu
2 bardak su

bir fincan filtre kahve

hicbir sey.

sabah 5:30'da kalkan birisi olarak şu ana kadar,

3 su bardağı çay
2 bardak su
1 fincan kahve
hatta gidip bir kahve daha alayım bari :)

çay, su, tylolhot

sınavı vermeden kaydını kabul etmeyebilirler. yada daha iyi niyetlilerse önce özel öğrenci olarak alırlar, sonra sınavı verince normal öğrenci statüsüne geçirebilirler

kabul etmiyorlar

parfüm

güneş gözlüğü

spor ayakkabı, saat gibi günlük aktivitelerinde kullanabileceği şeyler

saat

klasik takım. baba olduğunu anlasın amk.