aynı mhz olanından seçerseniz sorunsuz çalışır. yüksek alırsanız eski ram in mhz ayarında çalışır ikisi de.

ayrıca C14 denen naneyi biraz araştırın C19 a kadar çıkıyor ve ne kadar az olursa o kadar iyi, emin olmamakla beraber hızı da etkileyen bi kalite faktörü. ve sizinki gayet iyi. C14 genelde en pahalıları olur. CXX segmenti farklı olduğunda beraber çalışır diye düşünüyorum ama tam olarak emin değilim tabii ki.

Anakart'in sitesine girin. Uyumlu marka / modellere bakin.
Şu an piyasada 2133 ram yok gibi birşey .
Uyumlu 2400 ram varsa alın takin. 2133 olarak çalışacaktır.

Normal mi bilmiyorum ? Ama sokakta baktığım bazı yavru ve yetişkin kedilerde de ara sıra oluyor.
İnsan korkuyor ama çok ciddi bir değil gibi.

kediler kus gorunce falan yapar onu av ustunde iken yani. sikinti yok oynat ugurcum.

@turbo, aynen ben de gözlemledim onu, av sevinci, ilkel bir ritüel olsa gerek.

Sinek ya da kuş görmüştür. Çok tatlı oluyorlar o sesi çıkarırken.

Kekav sesi, bayılırım :)

kuş taklidi yapıyordur :) benim kedi de neredeyse her gün yapar. 6 yaşında.

almanyada türkleri dışlayanlara küfrediyor işte, hem bu hem de rap müzik yaptıkları ve o zamanlar anlaşılmadıkları için. hala 60'lar ve 70'lerdeki gibi ayrımcılık yapılıyormuş gibi konuşuyor orası problemli. ama bir killa böyle, mesela fuat da alamancı ama bu kadar dem vurmuyor.

türkleri dışlayanlara küfür ediyor ama kendisi gibi gelen suriyeli, afgan ve arap göçmenlere it kopuk serseri diyor. kısada ne dediğini bilmeyen meczup un teki bu herif.

mültecilere sallayan adam silahlı soygundan ceza yatmış birisi. bunu da türkleri savunmak için yaptığını falan iddia ediyor.

bir yerde yabancı olmak çok zordur. ne kadar entegrasyona yatkın olsanız, hatta asimile olsanız, siz yabancısınız.
çok yakın zamanda Türkiye'de Suriyeliler bu tarzda bir yaşamı benimseyecekler. Adli olaylar olmamasını umuyorum ama polyanna değilim.

ilk dönemlerinde sosyal çevre ve ilk kuşak göçmen işçilerin yaşadığı zorluk nedeniyle kendince bir hayatta kalma mücadelesi var. bunun için hızlı para derdinde herkes illegal peşinde. ki söylediği gibi kurşun atmışlığı, soygun gibi pis işlere bulaşmışlığı da var. "dazlak" mücadelesi ile de saflarını güçlendiriyor hem para hem güç kazanıyor. uzun süre hapislerde falan da kalıyor bu dönemde.

sonrasında asıl mücadele başlıyor. bu işlerden elini kolunu çekip temiz iş yapma derdi. illegalin içindeki bir insan için bu süreç çok sıkıntılı. kolay parayı itmek, arada kalmışlık, temiz çevre kurabilmek vs çok çok daha zor. ki boe b'den sonra buna niyetlense de uzun süre yine başı dertten kurtulmuyor.
üstü kapalı bahsedilen diğer birçok yabancı ve türk çete de hala bu tayfaya bilenmiş durumda. 36 boys'un ağır abilerinin çoğu hala temiz değil. diğer çeteler de bu ağır abilere ve tabii ki killa'ya karşı hala.

ki berlin'in yeraltı dünyası öyle berbat ki Türkiye'den ya da dünyadan başka bir örnek veremedim şu an. adana hürriyet mahallesinin en az 100 kat belalı çevreleri içinde "temiz iş" yapabilmeyi hayal edebilirsiniz. bugün bile Hürriyet'te efendi takılıp helal para kazamaya çalışsanız ilk ara sokakta ezerler sizi.


ek: @ada meltemi'ne cevap olarak, bu adamın siyaseti tipik alamancı siyaseti. bugün sorsak türkler iyi de bu afganlar bulgarlar her yeri kirletiyor diye ağlar.
ek olarak bunlara öfkeli olmasının diğer sebebi de şu. türkler çeteleşmeyi bırakmış topluma artık adapte olacakken berlin deli gibi yeni dalga göçmen nüfus kazandı. gerçekten de şu an Berlin'de içtiğiniz ottan park yerine ödediğiniz paraya kadar her şey afgan, rus, bulgar, suriyeli mafyalara gidiyor. bu da massaka gibi yurdum alamancı tiplerini tekrar illegale itmeye başladı. onlar yapıyorsa biz de yaparız gibisinden.

tabi şu an suçlu aramıyoruz ama bu olaylarda asıl suçlu evi alman marka tanklarla yıkılan suriyeliler, natonun elinde büyüyen taliban yüzünden kaçan afganlar, Merkel'in almanya refahı için aç bıraktığı yunanlar ve bulgar değil.
deli gibi büyük coğrafyada topraksız bırakılıp 60'lardan sonra Almanya'ya satılmış türk köylüler de değil.

Duvar yıkıldıktan sonra diğer taraftan bu tarafa geçen almanlar "buraların ekmeğini bu göçmenler yiyor, bunalrı kovmamız lazım" mantığında hareket ediyor. Bir paylaşım savaşı başlıyor böylece, duvar yıkılana kadar dazlak problemi yok bildiğim kadarıyla.

Tek tek gezip dayak yememek, şiddete maruz kalmamak için de göçmenler gruplaşıyor ve çeteleşiyor mecburen, o sırada bu 36 boys vs kuruluyor.

Özetle zamanında ciddi bir mücadele verdikleri ve "harbi ghetto" oldukları doğru, ama şu an hala o zamanları anlatıp ekmeğine bakıyor adamlar. Nihayetinde "gangsta rap" yapıyorlar, napsınlar bu zamanda berlinde silahlı suça mı karışsınlar müziklerini ve kültürlerini beslemek için? Mecburen geçmişi anlatıp duruyorlar.

Killa adamdır, uzun yıllardır severek dinlerim.

Bu Almancı muhabettleri , İnternetin çıkışıyla bitmeliydi.
Youtube var . Yaz Kreuzberg walk . Bak Videolara. İnanmayın bu Alamancılara.
Kreuzbergle kıyasla Kadıköy, Beşiktaş daha tehlikelidir.

Not: Yanlış anlamayın. Eskiden Kreuzberg tehlikeliymiş. Demiyorum. Kreuzberg her zaman İstanbul'un/ Ankara'nın / Diyarbakır'ın o zamanına göre güvenlidir.

bence direkt uzun kablo al. aparat etkiler muhtemelen.

teorik olarak her bağlantı, her uzatma bir kayıp yaşacaktır ama tüm kabloların ve cihazların düzgün/kaliteli olduğunu varsayarsak, eve gelen fiber internetin hızını etkileyecek bir şey olmaması lazım. kablolar ve cihazlar 10bin mbit iken, bağlantınız maksimum 10mbittir.

öte yandan başka bir önerim var. ethernet kartınız arızalı ise usb'den bağlanan ethernet girişlerinden alın ve modeme kablo ile bağlanın. kablo her zaman wifi'dan güçlüdür. kesin.

bunu soyleyebilmek icin internet hizini, kullandigin kablolarin destekledigi maksimum hiz vs bilmek lazim. paylastigin linkte 10Gbps'e kadar destekledigini soyluyor. eger bu dogruysa herhangi bir etkisi olmaz. ne senin internetin bu kadar hizli ne de muhtemelen modemin ve bilgisayarin 10Gbps'lik Wi-Fi standardi destekleyebiliyor.

hocamlar şimdi şöyle.

aletin ethernet kartı arızasını çözdüm, ethernetten bağlanmak istiyorum modemin yerini değiştirmeden.

2 adet uzun kablom var hali hazırda. ikisini birleştirince anca uzanıyor modemden pc'ye. kabloların biri baya kaliteli ve yeni cat6 kablo, diğeri eski cat5 kablo. elektrikçiye gidip ikisini birleştirip tek kablo mu yaptırayım yoksa aparatla mı uzatayım yeni olanı ziyan etmemiş olurum ilersi için?

pardon 2'si de cat6 imiş şimdi baktım

Etkiler. Ama siz fark bile etmezsiniz . Şirketlerde duvarda cat kablo girişleri var (data prizi) benzer mantıkla çalışıyorlar.

Fakat şunu unutmayın. Kabloların ve aparatın oynamaması lazim . Güzel sabitlerseniz sorun olmaz.

fark edilmeyecek bir fark yaratır dedi aynı aparat için bir teknisyen.
Bu adamın asıl işi, kablo çekmek. Daha iyisi, kabloları birbirlerine tek tek bağlamak dedi, ama onu da düzgün yapma ihtimalin daha az, bu aparat ile arka arkaya birkaç tane kullanmazsan fark etmezsin dedi.

Bence 200mbit internet filan kullanmıyorsanız hiç düşünmeyin, alın gitsin.

Hangi programlama dili?

php

index.html in içinde çalışması gerekiyor. include edersem çalışır sanırım.

<?php $kayitip = $_SERVER['REMOTE_ADDR']; ?>

$kayitip yi zaman ve kullanici bilgisiyle db'ye yaz.
Cepten yazıyorum kusura bakma.

Ohoo. Vizonlara bulaştı. Danimarka yüz binlerce vizonu itlaf ediyor. Hatta koronavirüs ilk çıktığında şempanzeler korumaya alınmıştı. Hayvanlara da bulaşabiliyor ama kediler için son durumu bilmiyorum. Kaplanlara ve aslanlara bulaşıyor.

evet insanlardan kedilere bulaştığına dair haber de vardı.

Kesin olarak bir şey söylemek zor.
Bulaştığını dair bazı haberler vardi; ama ne kadarı doğrudur orasını kestirmek zor.

konunun uzmanı değilim ama bu mesele çok önemli. lütfen işin doğrusunu bilelim kulaktan kulağa yanlış bilgi yayılmasını engelleyelim.
kedilere köpeklere o lanet hastalık bulaşmıyor.

Covid 19 dediğimiz şey bir virüs çeşidi. Bu tip virüs ailesinin temel adı "Corona" bugün gündemimizdeki de bunun bir yeni türü.
Kedilerin kendi içlerinde de bu isimle adlandırılan bir virüs var. Ama onların "Corona"sı ile bizim "corona" mız birbirlerinden tamamen farklılar sadece isimleri benziyor ve hatta aynı. Ama sadece üst aile isimleri aynı yoksa farklı farklı şeyler.

Kedi-köpekten yana endişemiz yok.
Ama başka hayvanlarda olabilir mi olabilir diyorlar. Virüs komple yepyeni olduğu için bilgi birikimimiz de yok her şey olabilir. Çalışılıyor, öğreniliyor.

Kedi - köpekten yana endişemiz yok. Bizden onlara - onlardan bize bulaşmıyor, yayılmıyor.

Yamuluyorsam düzeltin. ( konunun uzmanı değilseniz düzeltmeyin. yoksa birisi o ihtimale inanıp hayvanları katledebilir. )

Gripte hayvan hastalığı domuzdan insana bulaşıyor. Ama insandan kediye bulaşıyor mu ? Veterinerlere sormak lazim.

Hi-Level HLV-M2PCIESSD2280/512G SSD
Bunu almayın. hi-level ssd diye aratın şikayetleri görün

Anladigim kadari ile TV'ye baglayacak ufak bir sistem kurmaya calisiyorsunuz. Yani 4K yapar yapmasina da yine de optimist bir istek, genel olarak biraz zayif kalir 4k icin. Ayrica su anki oyunlarda mumkun (kimilerinde degil) ama 2021'den sonraki iyi oyunlarda 4K30FPS zor olur.

Ayrica islemcinin sogutucusu 54 mm yukseklikte, kasanin destegi 56 mm. belki sigmayabilir veya kapaga cok yakin olacagi icin hava almasi zor olabilir, onun yerine daha dusuk profilli bir sogutucu dusunebilirsiniz.

Çok büyük ihtimal elektronik gaz pedalıdır 2016 model aracınki, yani bir tel ile hareketi motora iletip gazıı açmıyor sistem.

Bir kademeli swich gibi bişey yeni model araç gaz pedalları, ne kadar bastığınızı elektrik sinyalleri ile iletiyor sisteme.

Neden anlattım bunları, yani bir tel ya da yay sıklık ayarı olacağını sanmıyorum debriyaj gibi.

Ha ama şu var, bu bir elektronik swich olsa da pedalı bıraktığında geri iten bir yay mekanizması var içinde mutlaka.

Zamanla bu yay sönümlenmiş ve yumuşamış olabilir, ama 4 sene bunun için çok erken.

Fakat her halukarda ustaya ya da servise gidip bunu söylediğinizde bön bön bakacaklardır bu ne diyor diye.

Hele servise gitseniz pedalı komple değiştirmeyi isteyecekltir, malum servislerde tamir mantığı yok direkt değişim.

Soruyu sorarken bana bile saçma gelmişti zaten, hiç sesimi çıkarmayayım o zaman.

Bu dediğiniz şey olay bazi modellerde çok basittir. Tel veya sensör ayarıyla çözülür.

Torpil var diye başvurmayacak mısınız bir yere? Başvurun polislik, jandarma, subaylık.

26dan küçükse hava trafik kontrolörlüğü

Yas 30 dan ufaksa. Kpss 76 ile polisliğe başvurulur sporda iyi olmaya gerek yok. Sadece parkuru izleyin 1 hafta kasın yeter.

Fare kedi kokusu olan yere gelmiyor. Yemeyi birak, kedinin kokusu bile fareye korku veriyor.

İlaçlama yapılıyor. Kediler fare konusunda büyükşehirlerde hiçbir işe yaramıyor. Bazı kedilerin fareden korktuğu oluyor, bazısı yanından fare geçse umursamıyor. Aynı şey fareler için geçerli, illa kediden korkuyor diye bir şey yok. İstanbul'da Kadıköy-Beşiktaş gibi ilçelerde fare sorunu oluyor, ilaçlama yapılıyor. İlaçlama olmadan da kedilerle fare sorunu çözülemez.

Mantık yürütüyorum, Kadıköy Beşiktaş gibi kedi besleyen ve sokağa mama bırakan insanların çoğunluk olduğu ilçelerde bu sorun olabilir.

Ama kedilerin tam bir orman zorluğu yaşadığı ve insanlardan kaçtığı, kimsenin mama vermediği ilçelerde fare sorunu olacağını sanmam.

Mesela Anadolu'da köylerde kedileri gereksiz besleyenlere kızar köylüler, kedilerin hazır yemeğe alıştığı için avlanmadığını ve fare böcek vs problemlerinin çoğalacağını söylerler.

kedilerin etkisi var elbette.
fare sorununun kökünden çözülmesi imkânsız, öyle olsa avcının olduğu yerde başka hayvan barınamazdı.

bir de, farelerin çok zeki olması da bir etken tabii.
sokakta kedi var ama kedilerin var olamadığı lağımlarda, apartman içlerinde falan çoğalıyor ve yaşıyorlar.
kedilerin olmadığı yerlere göre strateji geliştiriyorlar.

kedinin varlığı fareyi ürkütüyor ama fare var, fare var.
lağım faresi insana bile saldırabiliyor yeri geldiğinde.
ama daha küçük türler için kesinlikle caydırıcı.

bu arada fare peşine (tercihen) doğum yapmış olan dişi kediler düşer.
erkek kediler fareye ne yapacağını pek bilmezler.

bu video 2 aylik anca. daha sap dokmemisim cunku.
santiyede iki tane kedi besliyorum. ikisi de cesur olsun yurekli olsun diye, sarinin adini cecen siyah beyaz olani kosovali koydum. nerdeeee.
bizimki fare izin verirse oyle bakiyor. videonun sonunda da fare kediye saldiriyor bizim kediler topuk. videoda kufur cok oldugu icin yarida kesti. istek olursa farenin saldirdigi anlarini da atarim.

streamable.com

Köylerde kediler aç bırakılır ki fare yakalasin. Şehirde karnı tok sırtı pek kedi pek fare yakalamiyor.

Ethernet için 100m sınır değerdir. Dikkat ettiniz mi ona?

Bir de 568 miydi, a ve b standardı var. Kablo üzerinde yazan neyse o standarda uygun çakmayı deneyin

kablo cat5 konnektör cat6 ise yeterince sıkı tutmaz.

cat6 kablo cat5 kabloya göre daha kalın. ( 22awg vs 26 awg)

serverfault.com

kablo kılıfı ile beraber jakın içine giriyor değil mi? penseyi basınca kablo kılıfını jak sıkıştırıyor o şekilde yerinde tutuyor.

Evet ben de kılıfı söyleyecektim, ben de çok uğraştım zamanında. Pinlerin içeride olması yeterli değil, kılıfın da içeride olması lazım ki tutsun + kılıf dışarıda olursa zaten gbit bağlantı kesinlikle sağlayamıyorsun pinler oturmuş olsa da.

Patch mi Cross mu bağlantı yaptığının da önemi oluyordu diye hatırlıyorum

www.somut.net

cat5-cat6 rj45 her türlü uyar. Uydurmayı bilmek lazım. Şunlara dikkat edin.

1. kablonun dış plastik kısmı jack'ın içine girecek. kablo ve jack bir bütün olacak. Öyle sağa sola kafasını sallamayacak.
2- Bütün uçlar eşit olarak sonlanacak. Yani jack'ın içinde biri ilerde biri geride olmayacak . Çakarken 1-2 kere kontrol edin.
3- Switch dediğin için corss ihtimali yoktur. Bu yüzden Renk kodları önemli değil. Ama 2 uç aynı olmak zorunda.
4- RJ-45'in dişlerine dikkat edin. Hepsi düzgün olmalı. Bazen bazı dişler yukarda kalıyor. Kabloya temas etmiyor.

Varsa iş yerinden test cihazınıda al. Her kabloyu test et.
+ olarak bazı insanlar kabloları soyuyorlar. Sakın kabloları soymayın.

Ben 1.5 sene sonra götürdüm. 20 bin bakımı gelmiş unutmuşum, 24 binde götürdüm. Sorun olmadı.

götür bence ama illa götürmücem ben diyorsan. motor yağını bir kontrol et. rengi ve kokusuna bir bak. bir yanık kokusu varsa kesinlikle götür. yoğunluk çamura döndüyse götür. bir sıkıntı çıkar falan daha fazla canın yanar.

yasal bir zorunluluk yok bakimla ilgili. ama yagina, suyuna filan mutlaka bak; ihmal etme

Yasal olarak hiçbir şey olmaz. Araç senin aracın.
Garanti dahilinde ise araç, garanti şartları düştüğü için bundan dolayı üretici garanti içerisinde yapacağı tamiratı kabul etmeyebilir.

Birkaç aylık gecikme, aracın saklanma ve kullanım şartlarına göre bir şey yapmaya da bilir.

Kış bakımı gerekiyorsa sıkıntı olabilir. Bulunduğun yerdeki soğuğu bilmiyorum. Ben burda motor yağını değiştiriyorum kışın.

o arada bir sikinti olursa servis serefsizse olusan arizayi garantiye sokmayabilir.

yasal bir probleme neden olabilir mi
-Olmaz.
mekanik bir probleme nede olur mu?
- Mekanik sorun olmaz Ama. Garanti ve iyi niyet konularında sorun yaratabiliyorlar. Siz yinede servis'e bir sorun.

hiçbir şey olmaz. kilometre olarak zaten gelmemiş zamanı.

istanbulda 10k kazanan biri icin almanyada 2.3k az. idealindeki iyi hayati surmek surada kalsin pisman olursun.

istanbul'da net 10 bin kazanana önerilecek para 2300 euro netten fazlası olmaz. ortalama normali 2000 euro'dur, 300'ü de ekstrası olmuş. ama bu demek değildir ki kabul et. istanbul'da 10 bin lira ile tutturduğun yaşam standardının yarısını zor yakalarsın berlin'de 2300 euro ile.

öncelikle cevaplar için teşekkür ederim
gelecek diğer cevaplara yönelik şunları hatırlatmak isterim.

bu ücret benim bu şirketten beklentim ya da tahminim. henüz netleşen bişey yok.
aylık 10k net değil, yan kazançlarla edindiğim ücret. 2,5kira. min. 1000 yemek/market alışverişi. faturalar, üst baş, beklenmedik giderler falan derken ay sonu zaten elime 1,5 -2 k falan kalıyor maks. hangi standart allaesen? :D

şirket amerikan şirketi ama konuşacak kadar almanca bilmiyorum,
aranan meslek kategorisinde olsam da deneyimlerim sebebiyle şu projeyi bana bırakın, sırtlar götürürüm, merak etmeyin diyecek bir durumda değilim ya da kendime az güveniyorum belki, bilmiyorum.

amacım 1 yıl içinde tr'den gitmiş olmak.
Ek olarak şu an doktora yapıyorum. Tez aşamasında gitmiş olmayı umuyorum. ha ama oralarda ünivde bir pozisyon kısa vadede bence zor.
bu soruyu da genel bir fikir alış verişi olsun diye açtım.
yani mesela hangi şartta hangi şehirde kaç liraya okey demeliyim?

mesela başka hangi avrupa ülkesine başvurabilirim.
us ve canada uzak.
iskandinavyaya iklim nedeniyle bakmıyorum.
uk'nin zaten kendi durumu belli değil, talibi çok ve diğer rakiplerle yarışacak potansiyelim var mı bilmiyorum.

NE YAPSIN BU KARDEŞİSİNİZ :D

Gelen her cevaba kalpten teşekkürler bu arada.

10 lira'dan kala kala ay sonuna 1.5-2 lira bırakabilen hayat standardından bahsediyorum zaten :) saving oranı yüzde 20'nin altında olan bir ekonomik birey için avrupa'nın hiçbir yerinde yaşamak kolay değildir. yaşanır, ama tüketime harcanan pek çok kalemin ya üstü direkt çizilir, ya da daha küçüğüne/kalitesizine ok denmek durumunda kalınır. naçinazene.

Berlin'den cok daha ufak bir fransiz sehrinden (300 bin kişi falan).
Bütün kariyerim 3.5 yıl falan. Net 2600 euro kazaniyorum.
Kısacası xportant gibi; seniora o parayı veren sirket dandiktir. Ha ya da senior degildir pozisyon?
Süper hayat olmaz da normal bir hayat olur. Iki uc sene disinizi sikip baska yere geçersiniz.
Yani Avrupa'ya kapağı atmak için dusunulur. Biraz parayi kullanmayi öğrenirseniz kenara para da kalir. Ben 2600 euro ile esimin masraflarini da karsiliyorum, araba kredisi, onun egitim kredisi, benim egitim kredim derken elime 200 euro civari kaliyor. Sizin aslında para bile ayirabilmeniz lazim ama senior dediginiz icin dedim az diye.

istanbul'da 10k kazanan adama niçin 2.3k euro net verilmesi normalmiş?

istanbul'da 10k net kazanarak;
iyi bir binada en az 2+1 (istersen 3+1) dairede yaşayabilirsin, üstüne araç kredisiyle araç da alabilirsin. kalan parayla da yaşarsın.

berlin'de 2.3k euro net maaşa;
1+0 daire bulursun, veya paylaşımlı bir evde kalırsın. araç taksidine falan da giremezsin.

hayat kaliteni dramatik bir şekilde düşürmüş olursun yani.

yurtdışına gidecekseniz, hayat kalitenizi artırmaya gidin. sürünmeye değil.

2300 eur sana yeter. 700 paylaşımlı eve verirsin, 300 mutfak masrafin olur. 100 eur da faturaların olur. Kalanı senin ister biriktir ister harca. Türkiye de 2 bin TL kaliyorken burada 1000 eur atabilirsin kenara.

Biz 4 kişi mutfak masrafı 500 eur yapiyoruz maksimum. Dışarda yemiyoruz ve çok güzel para kalıyor kenara. Araba bile aldık hemen.

yine herkes kendi söylemek istediğini söyleyip çıkmış.
soru Berlin'de ne kadar paraya yaşanır gibi birşey.
bence senin standardında biri için (yeni mezun değilsin, deneyim var, aranan mesleklerden) berlinde 3k-3,5k. ama gördüğüm 3k üzeri neti çok az kişinin alıyor olduğu.
bol şans.

yani yasamasina yasarsin ama oyle bir yasam icin berlin'e gelmiyorsun, buna emin ol.

ben de almanya'ya ilk geldigimde minimum blue card ucretine gelmistim(o zamanlar 39k idi). ama ben dusseldorf'ta yasadim. mesela ev kiram 550 euroydu ve gayet rahattim.

su anda berlin'deyim. birisi bana 43k berlin teklif etse hayatta gelmem. bunu almanya'yi cok ama cok seven, berlin'den acayip mutlu biri olarak soyluyorum.

ustelik pozisyon senior gibi diyorsun. yani tipik yurtdisindan ucuz kalifiye eleman bulma hamlesi. yerinde olsam sirket 43k onerirse, berlin'e yetmeyecegi icin degil, bunu onerebilen bir sirket oldugu icin gelmezdim.

tecrubeni bilmiyorum ama minimum 55k'dan baslayan tekliflerle gel, kafan rahat olsun. hatta fintech filan olursa 60-65k bile isteyebilirsin.

berlin'de ev kiralari 1k ama o evlere basvuran binlerce kisi var. benim su anda esimin de geliriyle beraber iyi bir kazancim var ama 2 ay yeni bir ev aramakla gecti vaktim. kisacasi, ucuza evin talibi cok, pahali evler de cok pahali.

ayrica, cogu ev sahibi kira/maas oraninin 30%'ten(hadi 35% belki) fazla olmamasini istiyor.

gelmesine gelirsin ve yasarsin ama bundan ne kadar zevk alirsin emin degilim.

ayrica "istanbul'da net 10 bin kazanana önerilecek para 2300 euro netten fazlası olmaz. ortalama normali 2300 eurodur" diyen arkadasa da sevgilerimi yolluyorum. sanirim ben 4 yildir bambaska bir ulkede yasiyorum.

berlinde tercihine gore 800 ile 1300 arasi kira odersin. 400 euro market masrafi. 200 euro telefon internet elektrik ivir zivir. yani yasatir, orta halli tatilini de yapabilirsin, araba alabilirsin.

2300 berlinde orta halli bir maas. ne cok ne az.

burada bakman gereken potansiyel olarak ileride alacagin maas ne olacak. almanyaya disaridan gelen kalifiye kisiler icinde bu civarda rekabetci bir maasla calismaya baslayanlar oluyor. doktor bile olsa bu rakama calismaya baslayanlar var. ama bu potansiyeli yuksek kisiler biraz ortama adapte olunca, almanca ve ingilizcede kendini gelistirince, ve gerekli baglantilarini kurunca baska firmalara gecip hizla maasini 3000-4000 euro araligina cikartiyor. 4000 euro da berlinde iyi bir maas diyebilirim.

Burada yazılanlara bakma, Berlin'de 2.3'e mis gibi yaşarsın. Kiralarda öyle dendiği gibi bin falan olmak zorunda değil. Benim kuzenim Berlin'de 1+1 daireye 450 euro veriyor. İlla Kruezberg'de Mitte'de yaşayacağım dersen tabi fiyatlar daha yüksek olur (ki benim arkadaşlarım Kreuzberg merkezinde (kotti) bile 1+1 daireye 1000 euro civarında para veriyorlar). İstanbulda illa Moda'da ya da cihangir'de yaşayacağım dediğinde de fiyatlar daha yüksek oluyor.

Üstelik Berlin'de hayat çok daha ucuz, yukarıda bir arkadaş Düsseldorf'la karşılaştırmış, iki şehre de her yıl düzenli gittiğim için çok rahat söyleyebilirim ki Berlin'de dışarı çıkıp yiyip, içmek çok daha ucuz Düsseldorf'a göre.

Fransa'da küçük yerde daha çok alıyorum diyene de bakma, Fransa'da süpermarketler nerden baksan %25 daha pahalı Almanya'ya göre, maaşlar da ona göre daha yüksek doğal olarak.

Ayrıca @emrahday'in dediği çok doğru. Bu teklife atla git. Senin için sıçrama tahtası olur, 1-2 seneye çok daha iyi maaşla çalışmaya başlarsın.

cok ozur dileyerek noluyo yaa'ya cevap vermek istiyorum, cunku soylediklerinin hic katilamadigim birkac noktasi var.

eger berlin'de 1+1 eve 450 euro veriyorsaniz bunun birkac nedeni olabilir. ya cok uzun yillardir ayni evde kaliyorsunuzdur ya orasi berlin degildir.

ayrica her ne kadar kreuzberg'i genel olarak cok sevsem de kotti'de 1+1 evin 1k olmasinda sanirim sadece ben bir absurdluk goruyorum.

kendisi de dusseldorf ile berlin'i kiyaslamis ancak bir ulkede yasamak ile turist olmak arasinda daglar kadar fark var. buyrun numbeo mesela: www.numbeo.com

kendisi turist oldugu icin tabii ki disaridan yemek yemis ve pahali oldugunu hissetmistir(ki kendisine katiliyorum). ama burada yasayinca disaridan bir turist gibi yemeyeceksiniz. ana gideriniz kira ve market alisverisi olacak ki berlin'de bariz daha pahali oldugu gozukuyor. ben dusseldorf ile berlin'i kiyaslarken hayat standardi vs maas ile kiyasliyorum ve ortalama alim gucunun birbirine yakin oldugunu soyluyorum. dolayisiyla dusseldorf'tayken ben o maasi alirken, ayni hayat standardina erismem icin berlin'de bir tik fazla almam gerektigini soyluyorum.

katildigim tek nokta da sicrama noktasi olmasi. gelirseniz eh iste bir hayatiniz olur, bir sonraki iyi maasli ise gecinceye kadar(psikolojik rahatlik, ozgurluk gibi kavramlara paha bicmiyorum tabii ki)

agresiflik derken beni kastetmiyorsunuz umarım :D hahaha
bence de henüz bişey net değil.
iş başvurusu yaparken güncel koşulları sağdan soldan takip edebiliyorum zaten o nedenle 1k kiralardan söz edebiliyorum.
amacım ortamı germeden olabildiğince çok sesli bir fikir alışverişi yapmak. herkesin farklı avrupa şehirlerinde farklı koşullarda yaşadıkları deneyimleri görmek.

@xportant bana mı agresif diyorsunuz bilmiyorum ama ben Paris'te yaşıyorum, üzerine Berlin'de hem yaşadım, hem çalıştım. Düsseldorf'ta da yılda toplam bir-iki ay kalıyorum annemin orada yaşamasından dolayı. Şu an ikinci evim diyebilirim. Bu yüzden üç şehir ve iki ülke arasında çok rahat karşılaştırma yapabiliyorum. Agresif bir şekilde yazmadım ama sizin diliniz bariz bir şekilde agresif.

@Tennen bana turist demişsiniz, ama "turist" en son olduğum şey buralarda :). Düsseldorf'ta birçok defa market alışverişi de yaptım, neredeyse Paris kadar pahalı geldi bana. En son daha Ekim ayında yaptım bunu. Berlin'deyse ne zaman alışveriş yaptıysam çok daha ucuza çıkıyorum. Kotti'deki bin euroluk(tam olarak 1100 euroluk) evde de ben kalıyordum, şu anda da eski ev arkadaşım kalıyor o yüzden birinci elden biliyorum.

Belki ben sürekli yaşamadığım için daha ucuz yerleri bilmiyor olabilirim Düsseldorf'ta, ama bunlar kişisel tecrübelerim.

@tennen, "istanbul'da net 10 bin kazanana önerilecek para 2300 euro netten fazlası olmaz. ortalama normali 2300 eurodur" görüşümde ısrarcıyım. 4 yıl önce 10 bin alıp 4 yıl önce 2.3 binin üstünde euro teklifi tabii ki alınabilirdi ama bugünün 10 bin tl'sini kazanan x meslek mensubu, avrupa'da 2 bin euro'nun üzerinde net teklifi alamaz. şöyle alabilir, sektörü buna uygundur. o sektör nedir IT ve mühendislik. bunun dışında beyaz yakalılar için diyorum, bugün 2300 euro'nun üzeri iş teklifini türkiye'de 10 bin üzeri alan senior'a önerirler.

@xportant, arkadaş sektörünü yazmış mı? "lafı çevirmek" filan çirkin bir ifade olmuş, saygılı olmaya davet ederim

Yalniz geliyorsaniz oldukca mantikli derim. 2.300 ile gayet iyi gecinilir. Iyi bir semtten kucuk bir daire 1.200 civari tutulur. Hayat cok daha ucuz oldugu icin, cok zorluk cekmeden gecinilir.Spora da gidersiniz, disarida da yer icersiniz, bir kursa da yazilirsiniz. Yiyeceginizi bio alirsiniz. Sosyallesmek vs. pahali degil zaten. Biriktirecek paraniz kalmayabilir ama.

(Cok genel konusmak gerekirse, 2.500 civari, master bitirmisler icin, giris seviyesindeki iyi isler icin verilir, aklinizda bir karsilastirma icin bu bilgi dursun. 2.300 ise Bachelor bitirenler icin diyebiliriz.)

Türkiye´nin durumunu goz onune alinca, dusuk de olsa buradan baslamak ve sonrasinda daha iyi kazandiran bir isi buradayken aramak mantikli.

"Berlin'den cok daha ufak bir fransiz sehrinden (300 bin kişi falan).
Bütün kariyerim 3.5 yıl falan. Net 2600 euro kazaniyorum.
Kısacası xportant gibi; seniora o parayı veren sirket dandiktir. Ha ya da senior degildir pozisyon?"=Fransa'da küçük yerde daha fazla aliyorum...

Belki gaza gelip okumadan gectiniz ama yazdigim ile anladiginiz alakasız. Senior pozisyon icin benim gibi bütün kariyeri 3.5 yıl olan birinden 300 euro daha az alacaksa o pozisyon ya senior degildir ya da sirket kötüdur.
Denildiği gibi insanlara bir sey bilmiyorlar gibi davranirsaniz alacaginiz cevap bu basliktaki gibi olur.

Senior icin o para cok az. Cok cok az. Logistics manager+1
Tannen +1

Eger amac sadece kapagi atmaksa berlinde ancak paylasimli evde kalip 2-3 sene disinizi sikabilirsiniz, o sirkete katlanabilirsiniz. Ama ben sizin yerinizde olsam 50-55bin brutten asagi gitmem.
Soyle diyim, ben junior olarak ilk senemi bitirdim daha, brut olarak size teklif edilen maasin az daha dusugunu aliyorum.
Boyle sirketlere firsat vermeyin, almanya’da o paraya kimse calismaz, boyle ucuz isgucu avliyorlar.

Millet kafa kol dalmış. Ben Yurt dışında yaşamıyorum. Yazdıklarım hava gazı. kusura bakmayın.
Bütün arkadaşlarım Yurt dışına kaçtı. Bulgaristan vatandaşı oldukları için vize mize zorlanmadan gittiler.

Hepsinin İstanbul'da evi , arabası vardı. İyi kötü beyaz yakalı işlerde çalışıyorlardı.Türkiye şartlarında iyi kazanıyorlardı. Hepsi mavi yaka amelelik işlerine düştüler. Ama hepsi mutlu. Hepsi çoluğun çocuğun hayatı kurtuldu diyor.
2 aile aynı evde kalan insanlar oldu. Bu insanların Türkiye'de evi yoktu, Apartmanları vardı.

Fırsatım olsa bende giderim . 3-5 sene hayvan gibi yaşarım. Ama çocuklarım kurtulur. Ama o fırsat yok.

Sizin soruya gelince. 10 bin güzel para 2,3 bin € kötü para. Tek tabanca adamsınız.
Gitseniz kötü yaşarsınız. Kalsanız 3-5 sene sonra ülke ne olacak .

ben cok daha başka bir yerden bakacagim duruma. kizim almanyada yasiyor ben de iş geregi yilda birkac kez almanyaya gidip geliyorum, en son gecen mart ayinda berlindeydim.

eger sehir merkezinde yasayayim mitte'de kalayim her yere yürüyerek gidip geleyim diyorsaniz söylediginiz kiralar dogru. kreuzberg son 10 yilda cok degisti, hipster mekanı oldu, oralarda da ucuza ev bulmak zor olur. 45 dk. 1 saat tren yolculugunu göze aliyorsaniz ki bence mantikli istanbul kosullarini düsününce, cok ucuza cok daha rahat yaşarsınız. 800 euro kira üst limiti koysaniz geri kalani sizi yaşatmaya yeter de artar bile. berlin yeme icme restoran konularinda diger alman sehirlerinden daha pahali ama secenek de cok, cok uygun fiyata yemek yiyip alisveris yapacaginiz yerler de var.

ama asil mesele şu, her sabah bugun dolar ne oldu, rte bugun ne söyledi, hangi arkadasim hapse atildi, hangi yolsuzluk yapildi da cebimden para cikti, depremde koca apartmanlar yikildi hangi arkadasim altında kaldi derdi yaşamayacaginiz bir hayatiniz olacak. sokaklarda esnaflar bagirmayacak, trafikte bisikletle rahatca gezebileceksiniz, markette gördügünüz insanlar sizi tanımasa bile selam verecekler, bir kadın olarak gecenin bir yarisi istediginiz yere gideceksiniz, kimsenin sizi takmadigi, ne yaptiginiza aldirmadigi bir yerde yasayacaksiniz.

buradaki kosullarin dörtte birini öneren bir iş olsa bile gidin lütfen. burasi bizi öldürmek isteyenlerin ülkesi, burada kaldikca hergün ölüyoruz.

@ycaycayca, @proteus
valla hay ağzınıza sağlık :D

diğer arkadaşlara da tek tek teşekkür ederim.
bu soruyu açma sebebim zaten herkesin deneyimlerini, fikrini öğrenmek.

gitme planında da amacım müthiş paralar kazanmak, bakmakla yükümlü olduğum birine para göndermek vs değil. bu maaş da şu an bir varsayımdan ibaret, piyasa nedir bunu öğrenmek istedim. kaldı ki yıllarca hep 2300 alacakmışım gibi bir durum olacağını da sanmıyorum. (ama bu da bir varsayım) almancam yok, yeni bir ülke; henüz network yok vs.

umarım daha iyi koşullar doğar, buradan yine konuşuruz.

Ms Excel şart degilse. Google'ın Excel (Google sheet) inde bu formül olarak var.
=GoogleTranslate(text, source_language, target_language)

Zor bulunan paylaşılmayan filmler varsa kötü olmuş. Gişe filmleriyse gerek yok. Torrentten daha iyisini daha hızlı indirebiliyoruz artık.

Büyük bir kısmı kolay bulunan filmlerdi.

Zor bulunan paylaşılmayan filmler, muhtemelen yüzde 2'e geçmezdi.

Küçük çaplı bir film arşivim vardı ki hepsi her zaman her yerde bulabileceğim filmleri. Ben de sildim geçen hepsini. Açıp açıp tekrar izlediğim filmlerin sayısı beşi geçmezdi. Onları bile yedeklemedim. İyi yapmışsınız bence :) fiziki olarak elinizde bulunsa bu filmler belki içiniz giderdi, kıyamazdınız ama dijital ortamda çok gerek yok bence. Bağımsız, sanat filmlerini her zaman bulamıyoruz onlar hariç tabi.

Abim lise yıllarını cd'de dizi ve film yazdırarak geçirdi nero'da. Şuan hepsi çöp oldu, muhtemelen atmıştır hepsini. İyi yapmışsınız hiç gerek yok.

lise yıllarımı cd'de dizi ve film yazdırarak geçirdim nero'da. harçlıkları biriktirip her ay 1 ya da 2 tane 50'lik boş cd paketlerinden alırdım. cd çantaları alırdım özenle dizerdim. şu an hepsi çöp. çoktan attım hepsini gitti.

bir filmi insan kaç kere izleyebilir ki. hayat kısa. kaldı ki çoğunu bir kere bile izleyemedim. o izlemediklerimden birini şu an izlemek istesem internetten daha iyi kalitede izleyebilirim zaten.

nerocuların gözü yaşlı :,( benim babamın vcd -evet vcd- ve dvd film arşivi vardı ANNEM BAVULLARA KOYDURUP KOYDURUP ÇÖPE ATTIRDI. gerçi çoğu youtube'da bile bulunuyor artık -babam eski türk filmlerinin hastasıdır da-

ha, benim de böyle filmlerim var, geçende çoğunu sildim, hakikaten de zor bulunan, bir kısmı b sınıfı olan filmler var, sırf oyuncusunun/yönetmeninin hatrına indirmişim de -altyazısı bile yok.. yani türkçe'yi geçtim, ingilizce bile yok- onlar duruyor sadece. festival filmleri var -gerçi onları bile artık malum sitelerde, mubi'de -gösterimde olduğu sürece-, netflix'de felan bulabiliyorsun, torrent'i geçtim- ne bileyim eski animeler var -onlar da türk anime'de falan var- o yüzden çoğu silinesi... de işte silsem gönlüm razı değil XD

Abi sil gitsin. Çoğu çamur gibi oluyor zaten.

soru ne?

vod platformları artıyor, o yüzden kolay bulunamayan filmler de yakında kolay erişilebilir hale gelicek diye düşünüyorum. mubi ve criterion channel ilgi görüyor bence, git gide kütüphaneleri genişleyecek, hatta başka platformlar da kurulacaktır diye düşünüyorum. amazon da bu tarz bir hamle yapabilir deniyor hatta. o yüzden çok sıkıntı yapma.

imza: 2tb arşivi piç olduktan sonra arşivciliği bırakmış bir dost.

geçmiş olsun zor bir karar. benim de 1 yıla benzer durumum olacak gibi. harddisk doluyor çünkü.
bazen kurtulmak gerekiyo böyle.zaten internetten hepsini bulabiliyoruz artık

evet.

Norveç, İsvec, İngiltere,Hollanda, kanada, Almanya Japonya. Bu ülkelerin hepsinin coğrafi olarak zorlukları var. Bazısında tarım zor. kimisin de madencilik.
Ama hepsi gelişmiş. Önemli olan insan kaynağın iyi olsun.

O verimsiz topraklari boşalt. İsviçreyi kompile taşı . Hakkari`ye Ağrı'ya kayağa gideriz.

Kalitesiz değil ama sanki değerlendirmeyi bilememişiz gibi geliyor. Üstteki arkadaşım dediği gibi aslında.

Bizim gereksiz çok problemimiz var. Şu sorunu bu sorunu. Aşamadığımız çok şeyler var. Din ve ırkla ilgili biraz rahat olsak kimseyle karışmasak kimseyi hor görmesek kafasına taktığına elindeki alkole karışmasak ve bu karışmamayı refleks olarak devamlı hale getirsek süper olur.

Mesela kavgamız; en iyi üretim yapan fabrika, en iyi kayak merkezi, en kaliteli en lezzetli yemek olsa o zaman çölde bile süper şeyler yaparız.

Fakiriz, alınganız,takıntılıyız, nispeten tembeliz vs. yani bunlar aşağılamak için filan değil. Sanırım en aktif en sağlam en başarılı olduğumuz dönem cumhuriyetin kuruluşu ve hemen sonrası.

Demek istediğim almanyayı ellemesen orman olur ortadoğuyu ellemesen çöl olur. İnsan faktörü dışında coğrafi avantajları da yok mu bu ülkelerin?

Dağlık olunca kalitesiz mi oluyor otomatik olarak? Torosları kazdağlarını verimsiz ve işe yaramaz mı sayıyoruz?
Her dağ kato dağı gibi kel değil, kendi faunası florası endemik türleri oluyor, bunların hepsi zenginlik. Zengin coğrafya çeşitlilik demek, her yer shire olsa ancak sonradan satın alınan arazi durumundayken keyfi çıkarılır. Neticede coğrafyanın kendisi bu çeşitliliği ve zenginliği oluşturuyor.

Görüntü, renk ya da makyaj aldatıcı olabilir. Yer üstünden bulamadığımızdan fazlası başka şekilde yer altında bulunuyor.

Hiç değilse diğer ülkelerin Türkiye'yi parçalanmış olarak gösterdikleri o paçavra haritalar ülkemizin ne kadar değerli olduğunu bize gösteriyor.
İş sadece yeşilliklere kalsa onları da yakanlar var. Başka ne kaldı ki elde ozaman?
Dağlık veya kayalık yerler değersizdi de ermenistan neden doğu Anadolu'yu veya o dağlık Karabağ ı istiyor düşünmek lazım. Tabi ki bir devlet için Maksat sadece sınırların gelişmesi değildir.
Rusya'da, Akdeniz ve Afrika ve Suriye de kendince bir emperyalizm kurgulamışken o aşırı soğuk ve karasal, buz tutmuş topraklarından vaz geçiyor mu ? Asla .

Ayrıca O edirnenin batısı da bizim olacak zamanla..

bok gibi bir coğrafya. avrupa kadar yeşil değiliz ama ortadoğu kadar da zengin yer altı kaynaklarımız yok. tam geçiş bölgesindeyiz. iki tarafın da kötü özelliklerini almışız.

ilkokulda türkiye'nin doğu ile batı arasında bir kavşak noktası olduğu, doğunun zengin yer altı kaynaklarının avrupa'ya iletilmesi konusunda kritik jeopolitik öneme sahip olduğu ezberletildi durdu. ama dünyanın afyonkarahisar'ı olmak o kadar da övünülecek bir şey değil bence.

komunist rejimden gelme ülke. görece geri kalmış bir ülkeydi. zaten şu anda bizden daha iyi duruma geldiklerinden, en azından para değeri açısından, onların üzerinden aslında kendimizi vuruyoruz.

Cem Yılmaz’ın “Ali Baba ve Yedi Cüceler” filmi hep eleştirilir ama Bulgaristan’ı ve soğuk savaş sonrası AB ve demokrasileşme süreci arasında kalan Doğu Avrupa ülkelerini çok iyi anlatır, bana kalırsa siyasi mizah filmidir. Filmi izlerseniz anlarsınız Bulgaristan’ın neden kötü olduğunu.

gittim, gördüm, yedim. gömülecek kadar kötü değil ama türkiyeden iyi olduğunu da söylemeyiz. ha iyi olduğu yönler de var elbette. ama moda, teknoloji, inşaat vs anlamında bir 10-20 yıl belki bizden geriler.
ülkede genç yok, hepsi almanyaya hollandaya kaçmış. kalanlar 50 yaş üstü. dolayısıyla o eski kafayı yaşamaya devam diyorlar. bürokrasi çok ağır ve hantal. çoğu yerde kural, müdürün ya da o an karşına çıkacak memurun kafasına göre işliyor.
üretim yok, sadece tarım o da, buğday, mısır, gül, lavanta. bizde de yok tabi de, katma değer yaratan hiç bir sanayi üretimleri yok.
yollar çok bozuk, hakkaten gittiğinizde, bizim yollara kurban oluyorsunuz. yol olmadığı gibi, inşaat da yok. hala komünizm döneminde yapılmış olan o eski rus filmlerindeki binalarda oturuluyor. inşaat ustası yok ve hatta tamirci de yok.
ha ama şu var, trafikte kurallara uyuluyor, kavşakta kimin geçiş üstünlüğü var, yayalara ne zaman yol verilir herkes biliyor ve uyuyor. sokaklarda bir tane dahi çöp yok, tüküren aksıran hayvan gibi bağıran yok, egzozu patlak araba ya da tekerlekli disko gibi dolaşan apaçi yok. istersen çıplak gez, dönen bakan, laf atan, sarkıntılık yapan yok. beyin s.ken çocuk bağırtısı yok.
ayrıca yasaklar ülkesi ne yazık ki. biz ordayken sofyada gösteriler vardı tam da bu konuda. hık diyeni alıyorlar içeri. zaten onların reis bizim reise hayranmış demokrasi konusunda. halk şikayetçi ama yapacak bir şey yok diyorlar. gençlerin kaçmasının bir sebebi de zaten bu kafa ve işsizlik.
ayrıca paraları bizimki kadar değersiz derseniz onlara ayıp etmiş olursunu. 4 sene önce gittiğimizde 1 leva 2 tl idi. şimdi 1 leva 4.5 tl.
zaten leva, euroya sabitlenmiş durumda. 2 euro eşittir 1 leva. dolayısıyla bizim tl euro karşısında değer kaybettikçe, leva karşısında da değer kaybediyor.

Büyük ihtimal kıskançlık. Adamlar AB üyesi.
-Sen ben turistik vize alacaz diye uğraşıyoruz. Bulgar gençleri çalışacak ülke seçiyorlar.
-Sen ben araba alacaz diye kasıyoruz. Adamlar telefon alir gibi 2. El alman arabası alıyor.
- Eğitim sistemi bizdeki kadar bozuk değil.
- Türkiye kadar kadına şiddet sorun değil.
- Evet Türkiye de fabrika var . Usta var . Yollar güzel. Genc nüfus var. Ama şuan AB kimliği verseler Türkiye'de kaç kişi kalır ?

son on yılda bizim ekonomi dibe doğru çöküşe geçmeseydi bulgaristan'ı kimse eleştirmeye bile zahmet etmezdi. sırf ab üyesi diye neyi bizden çok iyi?

ayrıca ülkeleri "gençleri istediği zaman almanya'da fransa'da çalışabilir" diye iyi kötü şeklinde sınıflandırmak çok üzücü. koskoca türkiye cumhuriyeti'nin vatandaşları ab'ye girmeyi bu ülkelere kapağı atma fırsatı olarak görmesi benim için hayalkırıklığı. istanbul'da ankara'da yönetim nasıl el değiştirdi ve her şey yavaş yavaş avrupa standartlarna getiriliyorsa ülkenin yönetimi de el değiştirdiğinde kısa sürede benzer bir süreçten geçip hak ettiği yere ulaşacaktır diye umuyorum.

Bulgaristan bizden çok daha iyi durumda falan değil, iyi durumda bile değil.Kim uyduruyor bunları. Bulgaristan, Romanya falan gibi AB üyesi bazı ülkeler var, hala bizden her yönden çok geride. Gittim gördüm.

"ab'ye girmeyi bu ülkelere kapağı atma fırsatı olarak görmesi benim için hayalkırıklığı"

Normalde kimseye cevap vermek istemem . Ama Rüyalar gerçek olmuyor.
Öğretmen, Mühendis , Teknisyen vs Türkiye'de ne kadar kazanabiliyor ? 1000 euro alabiliyor mu ? Yeni mezunu sormuyorum deneyimliler. C-level olup .maaşı 2000 euro olmayan kaç kişi var.

Türkiye'de ortalama üstü maaş dediğiniz şey . AB'nin işsizlik maaşıdan az kardeşim.

Tam olarak böyle ama TL neticede sürekli değer kaybettiği için adam faiz artsa bile yatırımını TL'ye çevirmeyi tercih etmeyebiliyor, hele faiz puanları bu kadar düşük seviyelerdeyken hiç mantıklı olmuyor haliyle 100-200 puanlık artışların bir etkisi olmuyor, geçen dönemlerde bir ara %25 falan faiz veriyorlardı, şimdi %10'a yeni çıktı.

100 dolar 800 lira olarak düşünün.

1 yil sonunda 100 dolar 850 lira olacak gibi planınız var.

Faiz olarak 800 lira 1 yılda 910 lira olursa . Piyasaya dolar girer. Yabancı para getirir. Yerli dolar satar vs.

Kesinlikle gelir.

Gelmez diye dusunuyordum fikrim 360 derece degisti son durumla.
Daha fazla sekilde gelir hem de

hayır gelmez hiç bir şekilde gelmeyecek.

bence gelmez. beyaz çayın kilosu 4 bin

gelmez

gelmeyecek

Gelmez, daha kötüye gitse bile gelmez. Spor salonu işini bilemem ama.

kapsamını bilemem tabii ama gelecek. kaçışı yok. ekonomiyi ayakta tutmaya çalıştıkları için olabildiğince geciktiriyorlar ama hastanelerde yer kalmayıp ölü sayısı artmaya başlayınca mecburen önlem alacaklar.

sadece türkiye değil her ülkede aynı kaygı söz konusu. hem ekonominin göçmesinden hem de halkın "eeh yeter ulan" tepkisinden çekiniyorlar. o yüzden aşamalı ve yerel olarak uygulanmaya çalışıyor karantinalar ama pek işe yaramadı şu ana kadar. koptu gidiyor.

***

genel olarak çok evhamlı ve pesimist biriyim bunu kabul ediyorum ama allah seni inandırsın daha ocak ayında "çin'de bazı zatürre vakaları görüldü, değişik bi olay, uzmanlar inceliyo" tarzı haberler gördüğümde kız arkadaşımla konuşmuştum bunu... çünkü şubat'ta türkiye'ye gelecekti. hatta plague inc'de onun adını verdiğim bir virüs yapmıştım. "ya gelemezsen?" diye konuşmuştuk.

o dönemde "virüs gelecek hepimizi öpecek" dediğimde herkes bana işsiz diyordu, "yazık bu mal da kendisi hayatsız olunca tüm dünya dursun istiyo" diye sataşıyodu. gördüler sonra ne olduğunu.

görünen köy kılavuz istemez kardeşim, tablo ortada. millet yasaklardan bunaldı, kimse umursamıyor ve önümüz kış. virüs içimizden geçmezse sürpriz olur.

Geleceğini düşünmüyorum ama belli de olmaz. İlk seferinde de gelmez diye düşünüyordum ama ters köşe oldu.

Bu arkadaşın patronlarına sormak lazım, geçen sefer bilmişlerdi.

www.eksiduyuru.com

yahu devlet, okulları açıyor ne yasağı?

Gelmeyecek, en azından haftaiçi için. Yazı geldi bu hafta , idari izinli olup dönmek isteyenler dilekçe verip gelebilirler diye. Birde bu hafta vergi affı çıkıyor ilk iki taksit zorunlu olan. Kapatma verirlerse kim ne ile neyi ödeyecek.

Askerde eğitim zaiyatı olurdu , benim kanımca devlet o mantıkla bakıyor konuya. Bu nüfus yoğunluğunda telafi edilmeyecek ölüm rakamları gelmediği sürece devam.

yasak getirebilmek için ekonominin iyi olması lazım. GELMEZ

Sadece Türkiye için değil, diğer ülkeler için de aynı şey geçerli; hastaneler dolup taşmadigi sürece mart-nisandaki gibi sert önlemler gelmez. İnsanlar bu sefer virüsten değil, parasızlıktan dolayı sıkıntılar çekecek çünkü. En kötü durumda Fransa modeli gibi gece sokağa çıkma yasağı getirebilirler belki ilk etapta ama daha ağır önlemler birkaç ay daha geleceğe benzemiyor.

Nasıl ki dolar alan yaya kalır dedikçe dolar uçuyorsa, yasaklar gelebilir dedikçe o kadar yasak olmayacağından emin olabilirsin. Boş şarjörle sıkarım deyip duruyorlar. Klasik akp menavraları. İlkokul terkler heyecanlanıyor sadece.

Hiç birşey belli olmaz. Büyük 3-5 sanayici kapatın kardeşim hizmet sektörünü. Bunların yüzünden benim işçiler korona oldu üretim düştü . Yurtdışı mal bekliyor. Falan derse kapanır. Yoksa yarın zombi / uzaylı vs gelse bile kapanmaz

Niye olsun ki ? Cafeye laptopla gidiliyorsa modemle de gidilir .

Superbox’ın amacı o zaten. Bir çok arkadaşım kütüphane de dışarda falan nete girmek için superbox aldı

windowsun arka plan servsleri. resource monitor üzerinden o anda hangi servisin diski kullandığını görebilirsin.

Harddiskte bad sector oluşunca da bunu yapar. Eski bir pc ise ve önemli bilgiler yoksa içinde çöpe atmanın zamanı gelmiş olabilir.

@IncredibleMau yok, daha yeni sayılır. 2018 yılında aldım.

ayarlar->güncelleştirme->windows güvenliği->virüs ve tehdit koruması->virüs ve tehdit koruması ayarları->ayarları yönet->gerçek zamanlı korumayı kapat. benim çözümüm bu oldu.

masaüstü bilgisayar hdd'si açılıştan sonra bir süre
-normal bilgisayar açıldı diye herşey acilmadi.
Daha antivirus Skype zoom teams güncelleme firewall ot bok pusur açılacak.
Bu durum normal.

ssd olsa bu sorunu yaşamayacaktın büyük ihtimalle.

@ycaycayca yav yıllardır bilgisayar kullanıyorum, o kadarını biliyorum.

her şey geldikten sonra bile hala %100 olarak devam ediyor bir süre.

laptoplarda sık sık karşılaşıyorum ben bununla. çeşit çeşit şey denedim ama sonuç değişmedi. ssd almadan herhangi bir çözüm de bulamadım açıkçası. ssd alıp windows'u ona kurduğumda tüm bilgisayarlardaki senin problemin çözülmüştü.

hazır yapılmış kablo mu alacaksın ? yoksa bir top kablo mu ?

Modemi laptopa bağlayacağım int. daha iyi çeksin diye. Laptop wirelessı görmüyor kafayı yemek üzereyim. Eba ya giremiyorum. Nasıl bir kablo olsun. Altın uçlu vb. çok çeşidi var Google da.

takılmayın böyle şeylere. datacenter kurmayacaksınız, altın falan sallayın gitsin. en fazla cat6 olmasına dikkat edin diyebilirim, %99 cat6 alırsınız zaten.

çok dandik kablo da almayın. dandik olanların içinde bakır bile olmuyor. digitus iyidir ;

www.hepsiburada.com

cat5e'de işinizi görür.

burada kablodan çok , wi fi neden görmüyor diye sormanız lazım.

modemden ne kadar uzaktasınız ?

aynı ev içinde bir çok wifi yi görüp sadece sizinki gözükmüyorsa , wifi kanal ayarı sıkıntılıdır. kanal değiştirin sorun geçer .

Hama çok güzel kablo yapar.Digitus falan ortalamadır.
Fakat 50 metre altı uzunluklarda. En kaliteli kablo ile ortalama kablo arasında fark olmaz.
3-5 metre için her kablo uygundur.

En ucuz cat5 kullanıyorum, 2 metresini 5 liraya almıştım zamanında. İss’nin verdiği değerlerin hepsini sağlıyor, değer kaybı yok ve bozulmuyor.

Takılmayın*1

Twitter kullanıyor mu

Mitomani

Aynısı benim liseden bir arkadaşım. 15 yıldır en samimi arkadaşım kendisi. İyi günde kötü günde hep yanımda ama söylediği yalanlara artık tahammülüm kalmadığı için araya mesafe koymak zorunda kaldım. Huylu huyundan vazgeçmez çünkü.

Ya boyle insanlar hep var her yerde var. Benim de hayatimin hemen her doneminde oldu en az bir tane. Su an da var. İsin garibi mesela artik bozuyorum "olum ben de oradaydim lan ne salliyosun haahahah soyle soyle oldu iyi salladin ha" diyorum kafasini cevirip baska bir konuya geciyor asiri garip.

7 yil onceki duyurumu hatirlatti eksiduyu.ru

Büyük ihtimalle hayatını çok sıkıcı bulduğu için renklendirmeye çalışıyordur.

benim de var böyle 2 arkadaşım.değişik değişik hikayeler yazıyorlar kafalarında.seviyorum da kendilerini.he deyip geçiyorum artık.

böyle insanlarla direk sonlandırıyorum ilişkimi.

yarın başka birine benim hakkımda bir yalan anlatmayacağının garantisi yok.

Arkadas grubumuzda bir mitoman vardi. Acima duygumuzu kullanarak surekli sempatimizi topluyordu. Isin komigi bize zarar veren bir davranisi da yoktu (Gruptaki bazi kizlara yuruyordu ama o da dert degil herkes yapiyor), sadece surekli onun iyiligi icin endise duyuyorduk. Bir noktada insanlar notlarini karsilastirip yalanlarini detayli bir sekilde cikarinca gruptan attik.

Hala arada acikli mesajlar yaziyor gruptakilere, sallamiyoruz.

Ikinci mitoman baska bir arkadas grubumuzdaydi. O da ilki gibi zararsizdi ama bi ara Amerika'ya gidiyorum diye milletin elektronik siparislerini topladi, paralarini aldi sonra memlekete dedesinin yanina gittigi ortaya cikinca bazi arkadaslar dolandiriciliktan mahkemeye verdiler. Gotum gotum odedi paralari geri.

Kisasi, mitomanla ugrasilmaz. Uzucu ama kesip atmak lazim hayattan.

Yalan derken fikra gibi mi anlatıyor. Ciddi mi ? Ciddiyse selamı sabahı kes.

Yalan söyleyen insanla dost olunmaz . Zorunda değilsem selam bile vermek istemem .

Birçok firma kargo bölümünde taşıyor. Muavine rüşvet verirseniz yada kavgacı olursanız otobüse alıyorlar .

Arkadaş yaptırdı. Beylikdüzü medicana . Fiyat 400 e yakın. Direk test olmuyor önce doktor muayenesi var.

İstanbul covid pandami hastaneleri yazın liste çıkar internette devlet hastanesine gidip yaptırın ücretsiz.

semptonlarınız yoksa eklem ağrısı ateş öksürük vs.. yapmayabilirler

medical park gibi özel hasteneler parasıyla yapıyorlar ama hem yaptıkları testin doğruluk oranı düşük, hem de kovid testine girenleri bir kulubeye tek tek sokuyorlar çok sakıncalı.

pasaportunuz varsa bakanlığın açıkladığı hastanelerden birine gidip yurtdışına çıkacağım test lazım diyin. 250tl ödeyip direkt yapıyorlar testi.

neden herkes özel hastane önermiş anlamadım.
atatürk havalimanına prefabrik hastane kuruldu. orada test yaptırın mis gibi.

Kuşların sizin yeminize ihtiyacı olduğunu sanmıyorum. Siz kendinizi manevi olarak tatmin edeceksiniz diye ben sürekli kuş pisliği temizleyeceksem şikayet ederdim.

Ederdim.
Yaptiginiz sey kotu bir sey, kus pislikleri hastalik bile yapabilir.
Ayrica insanlarin camlarinin onunde sizin yem koymanizi bekleyip gurlamalariyla onlari uykudan uyandiriyo bile olabilirler.
Yapmayin. Kedi-kopek besleyin, kus beslemeyin.

Kus pisligi dediginiz sey tuyuyle, bokuyla gurultusuyle geliyor. Yapmayin.

Teşekkürler dusunceniz icin fakat ben bir avuc yem koymuyorum. Hayvanlar ciddi ciddi karnini doyuruyor emin olabilirsiniz

Kuşlar özellikle belli bir yere alışınca gerçekten sonu gelmiyor ve temizlemesi zor. Siz sorun etmeden temizliyorsunuz diye alt katlarınızdaki herkesten de aynı şeyi bekleyemezsiniz.

Madem sitedesiniz, uygun ağaçlar varsa kuş yemliği yapıp koyun, pet şişeyle kolayca yapılan modeller bulursunuz internetten bakarsanız.

Kedi köpek için de, mesela ev yemeğiyle beslemeniz yanlış. Zaten çöpten de ev yemeği bulup yedikleri için hayvanlara zararlı kısmını geçeceğim ama gerçekten pislikten başka bir şey değil. Site içinde besleme yapacaksanız sadece kuru mamayla beslemelisiniz. Sokak hayvanlarıyla ilgilenen bir belediyeniz varsa yakınlarda bir yere mama su kabı ve belki kedi evi koymalarını isteyip bunu kovalayabilirsiniz. Belediyenin eşyası olduğu için daha az tepki görür, siz de gidip orada beslersiniz.

kesinlikle şikayet ederdim. kimse siz kedi köpek kuş seviyorsunuz ve beslemek istiyorsunuz diye hayvanların pisliklerine katlanmak zorunda değil.

kendinden başka hiç bir şeyi önemsemeyen biri olsam ederdim, şükür ki değilim.
şehirlerde kuşlara konacak ağaç dalı, solucan molucan rızkını bulacakları bir avuç toprak kalmadı. çöpte yemek arayan güvercin gördüm ben. kışın karlı havada aç kaldığı için kaskatı kesilen bir kumru buldum, doyurdum ısıttım ama elimde çırpınarak öldü. komşularınızın penceresinde bok dağları oluştuğunu zannetmiyorum üç beş tane kuş bokunu bu kadar dert ediyorlarsa hiç ölmesinler malum toprağın altında yok yok. camlarının önüne şu plastik zamazingolardan koysunlar konamaz kuşlar o zaman. bir de dilerim aç kalsınlar, dertlerini anlatamasınlar. kimse de sormasın bir şeye ihtiyacın var mı diye. onlarla mı uğraşacak insanlar herkesin işi gücü var. pis pis ağzı da kokar, hastalıklı mıdır, aşıları tam mıdır, virüs mü taşıyorlardır bilemeyiz neticede.

işgüzarlığa gerek yok. kuşlar orada yem olduğu için başka yerde aramayıp direkt oraya geliyor. yoksa aç kaldıklarından değil. köpeğinizi gezdirirken sokağa sıçtığında almamak gibi bi şey. inip temizleme şansınız da yok o yüzden bir an önce vazgeçin bence.

@kobuzchu kiz, cevabınız için teşekkür ederim.
ev yemeği kısmını yanlış anlamışsınız. ben hayvanlara zarar verebilecek yemek artığına(kemik, baharatlı gıda, toksik içerik vb) karşıyım fakat zararı olmadığını bildiğim bir şeyi de uygun kaplarla uygun yerlere koyuyorum zaten. mama her zaman benim de önceliğim fakat doğru gıda ise ev yemeği zararlıdır denemez.

ayrıca ağaç olmadığını da belirttim. yerden yuksek bahçe yemliği gibi bir şey bakarım artık. bana yük gelmiyor diye insanları rahatsız edecek değilim zaten.

Ben senelerdir kuşları besliyorum bu şekilde. Şikayet eden olmamıştı daha önce. Şimdiki evde büyük bir teras var ve bizden başkasına dertleri olmuyor, biz de kendimiz temizliyoruz. Yani ben asla şikayet etmezdim böyle bir şeyi.

Ailemin oturduğu sitede de kedi ve köpek besliyoruz diye şikayet ediyorlardı. Şikayet eden insanları balkondan yerlere peçete atarken ya da çocuklarının tuvalet ihtiyacını site bahçesinde giderirken falan gördüğüm için umursamıyorum açıkçası böyle tipleri. Ki bir kez bile bir hayvana yemek verdiğim kabı çöpe atmadan bırakmadım.

özellikle kuş pisliği araçların boyalarına ciddi ciddi zarar veriyor. Kuş ve kedi beslemek çok insanca, güzel bir davranış ama şehir yaşamında bunun için kimseye dokunmayacak özel alanlar belirleyip orada beslemek gerek. Yoksa haklı tepki kaçınılmaz.

@msb, konuyu yanlış anlamışsınız. camın alt kısmında araç yok. aracıma kuş pisledi diye beni şikayet eden de yok. evin camının önündeki mermerin pislenmesi konu.

Ne güzel ülke olduk. Kuştan bile şikayet ediyoruz.
Aç mı kalsın garibanlar . Şikayet eden etsin .

Konudan bağımsız olarak kuşlara sıcak havalarda yem vermek doğru değil. Kolay yem bulan yavru kuşlar avlanmayı öğrenemiyor. Bahar ayları yumurtadan çıkma zamanı olduğu için bu aralar koymamak lazım. Kışın karlı havalarda koyabilirsiniz.

Ev yemeği yazın sıcakta çabuk bozuluyor ve ayrıca sinekleniyor. Özellikle köpekler o kapların içinde güzel güzel yemiyorlar yemeği, etrafa dağıtıyorlar. Oldu mu size sitenin içinde etrafa dağılmış yağlı yemekler, üstüne doluşan sinekler. "Pislikten başka bir şey değil" derken bunu kastettim. Sade makarna bile olsa temizlenmediğinde sıkıntı, şikayet eden insanları da anlıyorum. Kışın zaten hemen donuyor öyle şeyler, yine mantıklı değil.

Besleme yapma isteğinizi anlıyorum ama sitede yaşıyorsanız ortak alanların kullanımına dikkat etmek de gerekiyor.

Merhaba. Ben de hayvanlari seviyorum ve besliyorum. Ama cam onune kus yemi koymuyorum. Yan komsum koyuyor. Bu yemleri yiyen kuslar gelip benim camimin onune pisliyor. Zaten cati katindayiz ikimiz de. Bazen kus kakalari ve saga sola sacilmis yemler yagmur olugunda toplaniyor. Her islandiginda les gibi koku yapiyor. Cami acinca temiz hava yerine evin icine kus kakasi ve islak yem kokusu giriyor ve tahmin edersiniz ki mide bulandirici bir durum bu.
Bu sebeple kus yemini cam onune dokmek kadar dusuncesiz bir durum olamaz. Cok istiyorsaniz gider bir parka vs kimseyi rahatsiz etmeyeceginiz bir kamusal alanda bu isi yaparsiniz ancak pencere onune yem koymak cok da guzel bir is degil.

Cevap veren herkese teşekkür ederim. Farklı düşünceler okumus oldum.

Ben de eskiden balkonun içine kuşların yiyeceği ekmek bırakırdım her zaman. Ancak bir sure sonra gerçekten pisliklerini temizlemek çok zor olmaya başladı. Hemen temizlenmezse kuruyor, yapışıyor, çıkarması ayrı dert. Bu sebeple artık dışarda görebilecekleri yerlere koyuyorum ekmekleri. Özetle balkondan kuş pisliği temizlemek cidden zor bir şey.

çatıda besleme şansınız yok mu? hem pislemezler, hem karınlarını doyurmuş olurlar, hem de düzenli olarak temizlerseniz kimseye bi zararları olmaz.

Ben bu konuda insanların birbirine daha çok anlayışlı olması taraftarıyım. Siz seviyorsunuz diye onlar da pencerelerinin önünde kuş sevmek zorunda değil. Ki kuşlar cidden alışıyor ve inanılmaz tüy fln bırakıyor vakti zamanında bir balkonumda onlara buğday verdiğim için biliyorum.

Şimdi normalde hayvanların hastalık bulaştırmaması lazım ama hiç bir şeyin doğalı kalmadı ki.

Kedi evinizi parçalamaları insanlık dışı olmuş. Suyu dökmeleri de. Ama sizde de bir miktar yer konum seçme açısından hata olabilir. kuşları pencerenizin önünde besleyip alt kata rahatsızlık vereceğini düşünmemişsiniz mesela.

Sizin de biraz yaparken çevredeki kişilerin rahatsız olabileceğini düşünmeniz lazım. Ben de hayvanları çok seviyorum köpek maması alır arada sokağın başına dökerim, ama tutup da apartmanın bahçesine dökmüyorum. çevremin sinirlenmeyeceği rahatsız olmayacağı ayarda tutmaya çalışıyorum. Hem insanları bu duruma karşı negatifleştirmemiş oluyorum/(çünkü bu benim zorlamalarımla onlarda açılacak bir bakış açısı değil, zorlamalarımla onları hayvanlardan iyice soğutur uzaklaştır usandırırım) hem de kendime ve onlara hayatı zindan etmiyorum.

sakın yapmayın ben yaptım pişmanım, güvercinler balkonlari camları mahfetti

Alt kattaki komşu olsam bende şikayet ederdim ama yemleri parka veya bu çardak dedikleri şeylerin üzerine vs bırakmanız mümkün değil mi? Hem şikayet eden de olmaz. Ben çok görüyorum gazete ile yere buğday bırakan veya çardak üstüne ekmek atan.

Hayır orda da gümrük var.

ticaret şüphesi doğuracak kadar alırsanız sıkıntı olur. yani mesela 2 kişi gittiniz, millet sipariş verdi 5 laptop, 8 telefon aldınız sıkıntı olur. ama kendinize birer telefon aldıysanız sıkıntı olmaz. iyice garanti olsun diye kutularından çıkarır cebinize koyarsınız.

tütün ve içkide freeshop kuralları geçerli diye biliyorum, kişi başı 1 lt ağır alkollü, 2 litre hafif alkollü. tütün kullanmadığım için tam bilmiyorum 1 karton mu 2 karton mu neydi limit.

bunlar işin mevzuat kısmı, ne kadar ciddi bir kontrolden geçeceğiniz de şansınıza kalmış. ama koli koli içki karton karton sigara alıp bagaja tepeleme doldurursanız illa ki sıkıntı çıkar. bavulunuza sığabilecek kadar bolca alıp deneyebilirsiniz belki. güncel durum nasıl bilmiyorum ama eskiden eliniz yüzünüz düzgünse ve sınırdakilerin keyfine göre üstünkörü kontrol edip gönderebiliyorlardı.

sigara ve içki gibi ürünlerde sınır var. iyi saklarsanız bir şey olmaz ama şans işte, türkiye sınırı sorun çıkarıyor yani. laptop telefon getirebilirsiniz ama kanuni olarak vergi olayı var belirli limitin üzerinde sıfır ürünlere. garanti olsun diye ambalajı çıkarıp kişisel eşyam demeniz mantıklı olabilir. ben 500 euroluk kahve makinesi getirmiştim aracımla, adam kutuya bakmıştı öyle fazla da bir şey sormamıştı

Hayır. Ben sinirda mangal yapip kafayı çeken adam tanıyorum . Arabada fazla alkol var . Çöpe at demişler .

Açık öğretim işletme okudum . Sirf askerlik kisa olsun diye.

Bu bölümler , Hobi için bile okunmaz. İllaki öğrenmek istediğiniz birşey varsa . Piyasa ders kitabı videosu dolu.

bir fayda sağlamaz, hobi olarak okuyabilirsiniz.

Kesinlikle fayda sağlar. AÖF sistemi eskisi gibi değil tamamen dijitalleşti materyalleri çok kaliteli ve örgün müfredatıyla aynı müfredat. 3 yanlışın 1 doğruyu götürmesi, kredili sisteme geçilmesi ve baraj puanının yükseltilmesi AÖF'ün kalitesini ciddi şekilde artırdı. Ayrıca AÖF sisteminde okutulan bölümler bellidir zaten mühendislik veya tıp eğitimi verilmiyor sonuçta. Hukuk yanında işletme uyumlu olur diye düşünüyorum.

Ben bilgisayar mühendisiyim kariyerimden ziyade kendim için çocuk gelişimi okuyorum. Çok güzel şeyler öğrendim. Senede 4 kere 10’ar gün ayırabilecekseniz, ebeveyn olmayı planlıyorsanız öğrenmek niyeti ile okuyabilirsiniz.
İş için de hukuk mezunu arkadaşlarım uluslararası ilişkiler okudu hep.

isgç öneriyorum. herkes işe yaramadığını biliyor söylemişler ama yarın bir gün "gelişime açıklık" göstergesi olarak cv de durur. ha yüzde 1 dir bunun fayda getirme ihtimali ama olsun

Gidiş dönüş 30 dk ortalama desek, saatte 2 servis, günde ortalama 20 servis diye sallıyorum ben.

Abi yerine göre değişiyor. Korona oncesi icin yazıyorum. evin yanındaki lokantadan birşeyler alıyordum . Yoğun zamana denk geldi mi arabali kurye 5-6 farklı kişinin paketini goturuyor. Moto kuryenin 2-3 pakedi ayni anda götürmesi normal bir olaydi. Koronodan sonra iyice artmıştır.

Ben tecrübe etmedim ama donanımhaber'de siliniyor yazmışlardı. Tecrübe eden varsa yazar herhalde.

Silinmiyor ama pasif kalıyor, öğrencilik hakların yararlanamazsın

Silinmiyor, okulu dondurmuş gibi oluyorsunuz. Siz tekrar kayıt yenileyene kadar pasif olarak görünür.

Geçen sene AÖF kaydoldum ilk harcı yatırdım sadece hiçbir sınava girmedim, pasif gözüküyorum sistemde ama öğrenci akbili devam ediyor.

@vedatchilipeppers yılbaşından itibaren tam akbile dönecek muhtemelen.

silinmiyor. Pasif oluyor.
Öğrenci değilsiniz. Ama parayı verirseniz öğrenci olursun.
Sildirmek için gidip büroya gitmeniz gerekiyor.

anti manyetik poşet diye geçiyor o. alelalde bir poşet değil yani. ikinci el olduğunu hiç zannetmiyorum.

3.5" hdd'lerin çoğu böyle satılıyor zaten. Bu da oem-laptopa takılan ssd'lerdendir.

Cihazdan çıkarılmış olabilir. Laptop alıp SSD ile değiştiren çok kişi var. O yüzden OEM ürünlere mesafeliyim.

superuser.com Şu yöntemle bir fikir edinebilirsin.

@nhk ni youkosu; 2.5 inch hocam bu.

roket adam; hocam, poşetini hiç açmadan, sıfır olup olmadığını anlayabileceğim bir yöntem yok mu acaba? eğer ikinci else poşetini hiç açmadan iade etmeyi düşünüyorum.

sutlu nescafe; kesin emin olabileceğim bir yöntem var mı hocam? çünkü 2. el hdd kullanmak bana çok riskli geliyor. neticede eski sahibinin ne halt yediğini bilmiyoruz.

çeşitli programlarla eski dosyaları arayabilirsin. eğer bulursa ikinci el olduğunu düşünebiliriz galiba. emin değilim bundan.

şimdiye kadar aldığım hdd'ler hep bu şekildeydi. ssd'ler kutuda gelir çünkü daha narin. hdd tuğla gibi.

hocam
crystal disk info
kur
hdd kac saat calısmıs gör

bu hdd ssd değil üstelik neden aldın ki? eski nesil disk yavaş çalışır.

üzerinde üretim yılı yazar. 2018 veya 2019 ise sıfırdır. seagete'in sitesinden seri no ile de kontrol edebilirsin.

Sıfır hdd'ler de bu şekilde gelir.
SSD'ler kutuda geliyor.

oem ürün

yani son kullanıcıya değil pc toplayan veya teknik servis veren firmalara satılan ürün kategorisinde.

Yani zorda kalinsa icilir ama gerek yok git marketten 5 lt su al 3 lira. Damacanadaki suyu da ciceklere dok

Zorunlu olmadıkça, ben içmezdim.

çiçekleri sula , çay yapmak için kullan ama normal tüketim için kullanma derim.

10 ayın sonunda damacana içerisinde rutubet ve plastik kokusu sinmiş olabilir.

içilmez.

icilmez

Ben cicege de dokmem.

Cok da ziyan olsun istemiyorsan al kovaya, tuvalete dokersin.

belki kettle'a koyarsın ya da içilmeyecek ama tüketilecek yerlerde kullanırsın.

patates, yumurta haşlama gibi.

İçmem, yemek de yapmam.

Sağa sola dök işte musluk suyu gibi davran.

Onermem. Temizlik icin bile kullanmaya gerek yok dokun gitsin.

Kapalı damacana içilebilir gibi . Ama ben o riske girmem. Kimseye de gir demem.
Alkol vs olsa iç derdim ama su için o riske girilmez.

içme aman diim. Ben sudan zehirlendim zamanında, korkunç bir durum.

musluktan iç daha iyi. onun içindeki bakterilerle uzayda yaşam başlar.

ben de sizin duruma düşmüştüm geçen ay.

6 aydır kalan su vardı kaynatıp içerim diye düşündüm. hatta çay falan demledim ama tadı çok tuhaftı. döktüm gitti.

ama kaynatıp yumurta haşlama fikri iyiymiş üstteki yorumlardaki

quick format yapma(hemen geri getirilebilir), uzunca tüm veriyi formatlasın.

Ama en güzeli shredder yazılımı bulup (aratsan bedava da çıkar eminim) 3-5 kere verileri silip üstüne yazıp tekrar silmesi. Bu şekilde biri geri almaya çalışsa da alamaz.

Abi şart değilse hdd ve ssdleri satma .
Sartsa sag tik format yap. ama çabuk/quick olani yapma lowlevel denen yavas formatı yap.
Cok uzun surer ama etkili olarak siler.

Tam anlamadım kusura bakmayın ama Java yazabilirsiniz. Her yerde iyi kötü çalışıyor.

Java bilmiyorum, Java kurmak ölüm geliyor.
thinfinity dediğim şey herhangi bir exe yi, Web sitesi olarka yayınlıyor.

Kullanıcı başına 70 dolar olduğu için kullanamıyorum.

alternativeto.net

winflector var bu işi yapan.
o da 10 kullanıcı 450 € olunca 3. dünya ülkesi olmanın acı gerçekleri ile karşılaşıyoruz.

pek tabii ki. adamlara para veriyorsun, koşa koşa gelip işini hallederler.

tek şart, eve - binaya - sokağa gelen port sayısı yeterli olsun.

Ev müstakilse yada apartman kutusundan yer varsa 2. Bir tesisat çektirip yaptirabilirsiniz .
Fiberden önce fabrikalar ve ofisler yaptırıyordu. Hatta çalıştığım bir yerde 12 farkli telefon hattı vardi . Ama ev icin yapanı görmedin.

co2s2 +1

Bağlatabilirsiniz. Hatta 2 aynı ISP üzerinden bile bağlattım. Kriter size hizmet veren noktada boşta port olması. Bunu iletişime geçtiğinizde öğrenebilirsiniz ne kadar sürede olacağına dair. Boş port yoksa size bilgi vereceklerdir.

En bilindik dolandırıcılık yöntemi, tamam silin diyip geçiniz

sakin dusme bu tuzaga.
caniniz sagolsun de kapat:)

Çok sağolun :)

her hafta bizi de ariyorlar, 0850 ile baslayan numaradan ariyorlar. ilk basta aciyordum sonra, tum numaralari engelliyorum, yeni numara bulup ariyorlar yine.

dolandirmak ve paranizi almak icin boyle kiliflar uyduruyorlar, kanmayiniz, acmayiniz, engelleyiniz ve geciniz.

Dolandırıcı +1

Firma bilgilerini filan iste sizi şikayet edeceğim de bir daha aramıyorlar ben öyle kurtuldum.

hesap bilgisini alıp polise ihbar edin.

inanma google seni beni aramaz :)

diyelim ki para vermeye kalktın ne yapıyorlar? iban falan mı veriyorlar yoksa kredi kartı bilgisi mi istiyorlar senden?
eğer kk bilgisi istiyorlarsa devletin bir sistemi olmalı girip ordan kk üret demeli mağdur kişi, gelen numarayı telefondaki dolandırıcıyla paylaşmalı, dolandırıcı bu numara üzerinden işlem yapmaya kalkınca da o sanal pos ya da her neyse parayı zimmetine geçirmeye çalıştığı sistem kendini ele vermiş olmalı.
bu sayede çoğu dolandırıcılığın önüne geçileceğini düşünüyorum. ya da buna benzer bir yaklaşımla...

lanet olsun 2 haftadır arıyorlar günde 3 kez. toplamda 6 numaralarını engelledim, btk'ya şikayet ettim.

Bi denk gelseler ben de kekleyeyim o zaman

Adamlar dolandırıcı. Para vermeyin.

-konudan bağımsız-
Bu memlekete dolandırıcılık serbest mi ? Her gün birileri çıkıp milleti kandırıyor.

Burada sözlükte öğretmen olanlara sorup ihtiyaç sahibi çocuklara uzaktan eğitim için tablet yardımı yapabilirsiniz. Numaralarını alıp çocuğa/ailesine doğrudan ulaşabilirsiniz öğretmeni aracılığıyla.

yoksul bir mahalleye gidip sokakta oynayan çocuklarla muhabbet et. yardım yapacağını direkt söyleme. ağzını yokla anlarsın zaten. kurum, vakıf falan boş iş. git ve gör.

Hayrın kime geçeceği belli olmazmış. Siz alın içinizden ne geliyorsa poşet elinizde gezin eve kadar karşılaştığınız boyacı ya da herhangi parkta sokakta oynayan çocuğa fakir mi zengin mi demeden verin. O yerini bulur musibetleri def eder.

Muhtarlar bilmez akilli ama gariban çocukları. Okul falan vardir çevrende. Okul müdürüne soracaksın. Beylikdüzü/Hadımköy tarafindaysan özelden yaz yardımcı oluruz.

Dernekleri falan salla. %99u kendine çalışıyor. Hiç bir vakfa derneğe zerre guvenmiyorum. Doğu'da öğretmenlik yapan tanıdığın varsa o halletsin.

Filli boya 2017 kataloğundan petrol mavisi sanırım, bu fotoğraf böyle bir açıklamanın olduğu sitede kullanılmış.

2017 filli boya iç cephe kartelasına bakın.

Edit: Kozmik 120 olabilir.

renk ismi okyanus mavi olarak geçiyor, eski odamın rengi (tavan siyahtı)

bu renk 2018 yılında yılın rengi seçilmiş. orjinal renk için ; Sherwin-Williams firmasının Oceanside ı inceleyebilirsiniz .

HEX code 015A6B (RGB / 1,90,107)

www.sherwin-williams.com

Koçtaşta 2-3 boya markasının kataloğu var.
Resimle gidin . Elemanlar renk konusunda yardımcı olurlar.

Ben çok alışveriş yaptım hiç böyle bir sorun yaşamadım.

güvenilir. herhangi bir alışveriş sitesinden farkı yok. (hepsiburada, n11 vb)

güvenilir ama kazıkçı.

Hiç sorun olmuyor.merak etmeyiniz.

Sitede havuz sistemi var. Siz onaylamadan para düşmüyor satıcıya.

çok vazgeçilmez değilsin demek ki. yenisi bulunur hem de belki daha ucuza.

Senin istifandan çok önce senden vazgeçmişler.

Hiçkimsenin yeri doldurulamaz değil hele ki profesyonel hayatta. O nedenle normal olanı yapmışlar.

Bu zamana kadar kurumsal bir firmada "istifa ederim haa" diyen insanı tuttuklarını görmedim.

Blofune rest demisler, olur oyle arada :)

pandemi donemi. millet issizlikten kiriliyor, ik'da sirada ne referanslar ne torpilliler vardir, bosluk olsa da alsak diye bekleyen, normal bu zamanda

neredeyse herkesin yerine aynı paraya ya da daha ucuza çalışacak daha nitelikli kişiler bulunur, ki ekonomi berbat işsizlik tavan, corona muhabbeti vs. özellikle bu dönemde gayet normal. canınızı sıkmayın.

uk'de istifa eden adama neden diye bile sormadıklarına şahit oldum. çok normal sonuçta istifa ediyorsa vardır bir bildiği bana ne diye düşünüyoruz.

genelde de maaş konusu olduğu için 4 alan adama aynı şirkette 5 vermek söz konusu bile olmayacağı için kal vs denilmiyor.

tr piyasası ise bunun tamamen tersi ama ben yöneticilik zamanımda gidene kal demedim hiç. buna izin verdiğim anda başka yollar açılacaktır. kimse o kadar vazgeçilmez değil. yine de olan bana oluyor sonuçta tabi. adamı sıfırdan al yetiştir. 1 sene çalışsın maaşının 2 katını talep etsin. sonra yeniden başla..

şirket prensibi de olabilir. eski şirketimde gidene kimse dur demezdi. kralı olsa güle güle diyip yolladılar.

yöneticilerde istifa edeni geri çevirmemek, ısrar etmemek bir prensip meselesi olabilir.
zorlanacağını bile bile, yeni personel alırken, eğitimi, yeni kişiyle süreçler, bunlar yorucu işler. ama gitmek isteyen insanı tutmak doğru değil. ben de bu şekildeyim. istifa ettiğinde bana istifa edeyim mi diye sormuyor. geleceği için önemli bir kararı almış. ben de saygı göstermeliyim. sonuçta bu işte yeni personel alınması da var. hayat devam eder bir şekilde.

Hafta sonu, bayram seyram demeden iş yerine çağrılan mühendisler , teknisyenler , operatörler vardır .
Bu insanlara ağa dur soluklan derler.
Ama aynı işi yapan başka biri varsa abi yolun açık olsun derler.

istifa etmişsin, gidiyorum demişsin. adamlar da git demiş.

Onlar bu şekilde diğer personellerinin daha sıkı işlerine bağlanacağını düşünüyor olabilirler.

Ne diyebilir ki? Kreş mi yani orası? Kollarını açıp getme mi deyeydi?

Görevle ilgili sorumluluklarının başkalarına aktarılması için de ihbar süresi diye bir şey var. İşlerini aktarır ve gidersin.

Gene bu tarz durumlar için prosedür ve talimatlar da var. Yeni başlayan o talimatları ve prosedürleri uyguladığı sürece akış devam eder.

Edit:egoya bak, pohpohlanmadığından cevabı beğenmemiş minik çekirge.

Hocam sen daha iyi bir iş bulmuş gidiyorsun, yöneticin eski kötü şirkette kalıyor. Buna konsantre ol, niye keyfini bozuyorsun :)

olur oyle, bosver,

herkes isyerinde "ulan bir ayrilsam butun isler bunlara kalacak" diye dusunmusuzdur, bu sekilde dusunmedim diyene inanmam, ben de cok dusundum ama istifa edince isler bir sekilde yuruyor...

eksisozluk.com

ya salla gitsin kimse vazgeçilmez değildir kafana takman bile gereksiz.

Akli basinda hicbir sirket gidecem diyen adama ne olur kal demez, derse ornek teskil eder sonra calisanlarin maskarasi olursun. Dunyada tek olsan yine de yol verirler, bu isler boyle..

twitter.com

Odunu kullaniliyor, Satılıyor. Para ediyor. Daha çabuk büyüyor diğer ağaçlara göre. Ve daha çabuk çoğalıyor.

Meyve ağacı diksen 2 senede kurur. Hem bakımsızlık, hem hastalık, hem susuzluk sebebiyle.

Bakımı en az maliyetli olduğu, çam türleri için Trükiye'nin çoğu yeri doğal yetişme ortamı olduğu, ömrünün uzun olduğu, odun vb. ürünlerinin çokça kullanılabilir olduğu ve üretim maliyetinin en az olduğunu düşünürsek çam ağacı ile yapılan ağaçlandırmaların nedenini anlayabiliriz.
saydığınız diğer ağaçlar meyve ağacı olup yıllık bakım, gübre, ilaç ve budama gibi işlemler olmadan doğada tek başına bırakıldığında yok olup gitmekte ve/veya kısa ömürlü olması sebebi ile yeniden ağaçlandırma çalışmasına gerek duyulmaktadır.

Çam ağaçlandırmasının bir alanda doğru yapılması sonucunda yüzyıllar boyunca o ormana müdahale yapmasanız da çam ormanı olarak hayatını devam ettirecektir.

bazı bölgelerde örn doğu karadenize bakarsak orada da kayın ormanlarına rastlarsınız. batı karadeniz bölgesinde yine çam ve göknar ve sedir ormanlarını göreceksiniz. bu arada lafı açılmışken her iğne yapraklı ağaç çam değildir ya da her çam aynı değildir diye eklemeliyim. dünyada 20 türden fazla çam türü bulunmakta ve türkiye'de de bu tür çeşitliliği oldukça fazladır.

tamamen ekonomik, ekolojik ve uzun vade planlarına göre hareket edilmesi sonucu çam türünün türkiye'ye en uygunu olduğunu söyleyebiliriz.

@winston'a bir ilave yapayım.
Kızılçam ormanını yangından sonra yeniden ağaçlandırmaya gerek yoktur.
Tohumlarının yangından etkilenmeme ve yangın külüyle beslenip yeşerme özelliği vardır.
Yeter ki yanan yere otel falan inşa etmeyin. Kendini yeniler o.

Ben de ekleyeyim su istemez.

Orman dediğin şey büyük çoğunlukla bulunduğu şartlarda kendi tabiatıyla ayakta duran bir ekosistemdir. Her tür iklim ve doğa koşullarına destek almadan ayakta durur. Yani biz 322345 milyar tane ağaç diktik diyenler o an bir orman oluşturamaz. Onlara yürü git burdan çomarlarını eyle diyebilirsiniz. Endüstriyel olarak yetiştirilenler haricinde bir orman ekosistemine gübre veremezsiniz, bakım yapamazsınız, budama yapamazsınız, sulama yapamazsınız, ilaçlama yapamazsınız. Toprağın, havanın, hayvanların ve hatta ağaçların şartları neyse ona uygun ağaçlar ayakta kalır. Bir çam ağacının altında başka bir bitki yetiştiremezsiniz.

Türkiye'deki iklim koşullarına en uygun olan ağaçlar ladinler ve çamlardır. Kızılçam, Sarıçam, Fıstık çamı, Ladin, Köknar, Sedir gibi ağaçlar...

Senin bölgende çam ağacı ısrar ediyorsa buyur sen onun yerine zeytin portakal salatalık patlıcan ağacı falan dik yüz binlerce dönüm araziye.

Dağ başını ağaçlandırmaniz lazımsa.
Su ve çapa istemeyen. Bir ağaç seçmeniz lazım. Çam buna uygun.
Yerel meyve ağaçları susuz yaşarsa oda dikilir.
Ege'de mezarlıklara bile zeytin ağacı dikiyor insanlar .

fotoğraflarını isteseniz ve paylaşırsanız daha sağlıklı fikir verilebilir. Ahşap mı? betonarme mi? kaç katlı? bahçesi ne durumda? çatısı kiremit mi?

bolca böcek ilacı.

Bölgeden tecrübeli birinden tavsiye alarak bilimum böcek ilacı, fare kapanı, bir kedi. Bolca naylon, çivi, vida, dübel.
Açık yerleri kapamalık köpük.
Boru anahtarı, musluk, conta, su sızdırmasın diye sarılan beyaz bant, saç gibi olan şeyden, birkaç boy kelepçe, tornavida, çekiç.

Bagaja bir 4 mevsim çadır, bir mat ve bir uyku tulumu koymanı öneririm.

Hocam herşey sorun yapar hele 2 yıldır kapalıymış.size şöyle örnek vereyim bizim de köyevimiz var 4 ayda olanlar
Leylek yuvası,eve fare girmiş,sansar girmiş bulaşık makinesinin borılarını kemirmiş,akrep kene zaten hep oluyor.
Her türkü böcek oluyor.
Yılan da olabilir bizim ev iç anadoluda karadenizde yılan da vardır.
Baya dikkatli olmanızı öneririm 1 hafta temizlik yapıp her yere böcek ilacını 2-3 kez sıkıp heryere fare zehri veya kapanı kurup öyle oturun derim.
Ben küçükken kafamın yanındaki dolap kapağını tırmalayan fare sesine uyanıp koridorda tahta yere yattığımı bilirim.bir de geceleri çok soğuk oluyordur baya kalın yatak alın biz yazın yorganla yatıyorduk.
Isınma için sobayı kurun.
Yemek depolayın köylere gezici bakkal kışları az geliyor.haftada 1
Böyle benim aklıma gelenler ama düşündüğünüz kadar havalı olmayacağına garanti veririm

Bir de unutmuşum eğer ağaç ev ise bizimkine rüzgar giriyordu içeri amcamlar böyle metal tente çaktırmıştı dış duvara baya ısı tututor onu da öneririm bir de kiremitlerini kontrol edin kışın yağmurda çamurda rezil olmayın

Evin içi böcek ve akrep yapmıştır. Böcek ilacı vs.
Elektrik ve su olmayabilir evde.

@Mirket haklı
Kamp yapacakmış gibi gidin. Çadır , ocak/tüp , içme suyu ve yiyecek.

4g mobil bağlantı üzerinden wi-fi sağlayıcılar var. çok temiz. hiç altyapı falan bakmana gerek yok. sadece orada hangi operatör 4g çekiyorsa onu araştır...

turk telekom-turkcell-vodafone mobil wi-fi diye arat. (hangisini kullanacaksan)

turkcell superbox

hattan emin değilim ama sanırım çekiliyor.

turkcell superbox, vodafone red box

Öncelikle binanın altında internet kafe var.

---
Bu adamlara sorun . Gerekirse az biraz para verip bu adamlarla ortak kullanırsınız .

Muhtemelen port yok demek istemişler. Bana da aynısını demişlerdi. Türk Telekom Bölge Müdürlüğüne gidip yalvarmıştım. Yeterince yalvarınca bir tane boş port buldular... Gururla anlattığım bir anı değil :D

eskiden almancılar bunun gibi cihazlarla yapıyorlardı.
Fakat çokta güzel olmuyordu.

tane boyutu homojen olmayacağından güzel olmaz. yoklukta gider mi dersen eh derim.

çekilmiş kahve almaya devam o zaman :)

biz denedik gayet de guzel oldu :)

Bence eşiniz istemiyorsa almayın. Bahçeli eve çıkarsanız alırsınız. Barınakları vs ziyaret edip yem götürerek de bu ihtiyaç bir seviyede karşılanabilir belki. Onun dışında kesin alacaksanız şu link belki yardımcı olur:

ankaravetrium.com

Tamamı tüylerle kaplı bir hayvanın tüy dokmemesi mümkün mü? Sizin durumunuzda ben olsam hayvanın günahına girmezdim.

Toy poodle bakın. Çok az tüy dökerler. Küçük ve akıllılar.

her tarafı tüyle kaplı bir hayvanın (kedi ya da köpek) bizden daha fazla tüy dökeceğini hesaba katın.

köpek dışarı çıkarılacak, gezdirilecek. bunu yapabilecek misiniz? köpek dışarıda gezdiği patileriyle eve girerken eşiniz nasıl tepki verecek? patisini sildiğinde yeterli gelecek mi? temizlik takıntısı var mı?

eşiniz tamamen yeşil ışık yakmadan hayvanın günahına girmeyin.

Almayın . Hayvana da size de yazık. Köpek bakmak zordur. Hergun ama hergun ilgi bekler sizden.
Eşiniz Kil / Tüy seviyormuş zaten. Köpek esyalara zarar verecektir. Eşinizle sorun olacaktır.

Hocam yapmayın. En tüysüz köpek bile 5 dk oturduğu yerde bir sürü tüy bırakır. Bunun günde 2 defa gezdirmesi var, enerjisini atabilmesi için oynatması var. Ayrıca köpek kokusu da ağır olan bir hayvandır. Daha önce beslemediyseniz alışık olmadığınız için rahatsız eder. Ufak köpek istemişsiniz ama ufak köpekler genelde agresif cinslerdir, eğitilmeleri de hiç bakmayan biri için zor olur. Bence kedi veyahut muhabbet kuşu sizin için ideal olur.

evde köpek beslemek = evde 1 aylık bebek bakmak

bu kadar emek istiyor. sen onunla ilgilenmez o ölür. temizlemezsen pislenir hastalanır. gezdirmezsen delirir.

su kaplumbağası alın mesela.

Almayın.

Köpek bakmak kolay bir iş değil, köpekler oyuncak da değil. 4 yaşında çocuğunuz varken bir de yanında köpek bakmanız, hele eşiniz de istemezken mümkün değil.

Türe göre değişmekle beraber her köpeğin günde en az 1 saat egzersize ihtiyacı var. Eşinize, çocuğunuza, kendinize ayırmaktan feragat edeceğiniz 1 saatiniz, hem de her gün var mı? Her sabah ve akşam yaz kış demeden yarım saat köpeği gezdirebilecek misiniz? Tatile giderken yanınızda götürebilecek misiniz? Köpek istemiyorlar diye 4-5 yıldızlı otellerden vazgeçebilecek misiniz?

Eğitene kadar zaten ama eğittikten sonra bile zaman zaman köpek evin parkesine, perdesine, halısına işeyecek, sıçacak ve kusacak. Tüy dökmeyi geçtim, muhabbet kuşunu bile istemezken bok/kusmuk temizlemeye, her ay halı yıkamacıya para vermeye gönlünüz var mı? Köpekli bir ev olduğunuzda ister istemez hijyen standartlarınız düşecek, bundan kaçış yok, ev halkı buna ikna olacak mı? Çocuğunuzun alerjisi çıkarsa ne olacak? Her hafta fazladan 3-4 saat temizlik yapmayı göze alıyor musunuz?

Köpek alınca sadece köpeği değil, ev halkını da eğitmeniz lazım, herkes köpek eğitimine katılmazsa köpek yeterince disiplin sağlayamaz, mutsuz olur, hatta belki ters gününe gelirse eşinizi çocuğunuzu ısırır. Böyle durumları handle edebilecek misiniz?

Bence illa hayvan istiorsanız kedi alın. Akarı kokarı yok, ilgi istemez, takılır kendi halinde. Köpek bakmak zor iş, sizin durumunuzda hiç mantıklı gelmedi bana.

Ev ahalisinden biri hayvan istemeyince büyük problem oluyor. Bizzat yaşadım. İkna ederim diye düşğnüyorsunuz ama olmuyor bir şekilde bir şeyler ona batıyor. Kıldı tüydü derken eşinizle papaz olmayın. Bir zaman sonra hayvana da bağlanınca büyük problem oluyor hem hayvan için hemde sahibi için

Tüy meselesi problem olacaksa almayın

Yani adam diyor ki ihbar süresi haricinde bir de önceden bildirmeliymişim.

saçmalık iş arama izni vs için desen o da zorunlu değil bildiğim kadarıyla, iş bulamazsan nolcak ben şirkete iş aradığımı belli etsem varya bana zindan ederler burayı.

isten cikmada once calisma suresinize gore suresi var sizin de mesai saatleri icinde is arama izniniz var. en az 2 hafta onceden isten cikacagim diye demeniz lazim. 2 aylik deneme surecinde degilseniz.

@turbo sadık,

soylediginiz sey istifa dilekcesi yazildiktan sonra gecerli. calisanin is ariyorum deme zorunlulugu yok. isini bulur, istifasini yazar, isveren isterse yasal sure dahilinde calistirir veya istifayi aninda kabul eder. yasal sure dahilinde calistirmasi durumunda gunluk 2 saat is arama hakki dogar.

dedigim gibi calisanin ben is ariyorum deme zorunlulugu yok. istedigi sebeple istifa edebilir.

yönetici yabancı olduğu için bir iletişim sorunu yaşıyorsunuz bence.

ya gönül koydu sizi sevdiği bir eleman olarak gördüğü için ya da sinirlendiği için böyle bir cümle kurdu.

adam nereli bilmiyorum da böyle bir şeyi yurt dışında da söylemek zorunda değilsiniz. o yüzden yasal olarak böyle bir zorunluluk yok. sözleşmeye eklenmesi falan diye bir şey de yok.

hadi sözleşmeye koydu diyelim aranızda şöyle bir şey geçer muhtemelen:
ne zamandır iş arıyorsun: bugün aramaya başladım teklif de az önce geldi. size haber vereyim istedim. bitti gitti.

alınganlık yapmıştır.

istifa ettiyseniz bildirmeyebilirsiniz.
ancak istifa etmediyseniz, sırf bu nedenle sizi tazminatsız işten çıkarabilir. resmiyette böyle olduğunu biliyorum.

Yasal olarak, İş arayabilirsiniz, canınız sıkılabilir kimseye hiç birşey bildirmek zorunda değilsiniz.
İstifa edersiniz. Yasal ihbar süreniz vardır.

Bazen yurtdışına gitsem hayatımda ne değişir diyorum.
Kesinlikle alkol içerken suçluluk duymamak.
Abi 35 lik vodka dünyanın parası. İçim acıyor.

Benim tüketim alışkanlığıma göre zorlamıyor ama bu durum alkolün ucuz olduğu manasına da gelmiyor.

yurtdışında yaşıyorum, bir yıldır falan buradayım. işten arkadaşlarla haftada üç gün çıkıyorum ve sabaha doğru evin yolunu zor buluyorum bir aydır. haftada 40-50 euro falan harcıyorum ki günlük kazancımın yarısı bile değil ve bir öğrenci işinde çalışıyorum.

buradan kıyaslayın.

katılıyorum. 3 bira alınca suçluluk oluyor. çok vergi alıyorlar. yani bu hayattaki belki kendimizi rahatlatabileceğimiz 2 3 şey varken onlara bile ulaşırken sıkıntı yaşıyoruz.

kktc'de 4-5 liraya tuborg gold alabiliyorsun. orada ortalama mekanlarda 10-15'i gecmezken, burada 25-30'lara dayandi.

hukumet degisirse bir sure zam gelmeyip, zamanla normallesebilir. tek ihtimal bu. yillar once jim beam'e mail atmistim: "tr'deyim, viski alirken evi ipotek ettiriyorum" diye. bolge mudurlugunden "%300 vergiyle bir dunya markasisisiniz, valla biz de kazanmiyoruz" diye cevap gelmisti. simdilik cozumum: senede 1 kibris'a git, olumune ic. tatili bedavaya getir. halloween'de bir baska oluyormus ozellikle... (covid bunu begendi)

butcemi zorlamasi butcemle ilintili daha cok, alkol bagimsiz bir parametre oluyor burada.

2 yıldır usa’de yaşıyordum. Haftanın 3-4 günü her türlü içkiyi rahatlıkla alıp içebiliyordum. Hem dışarda barda, hem de evde. Türkiye’ye döneli 1 hafta bile olmadı, ama burada çok sevmeme rağmen pek kullanacağımı düşünmüyorum. Maddi olarak zorlanmakla ilgili değil, bu bir tepki, bir içkiye dünyanın parasını vermek istemiyorum.

Zorluyor abi zorlamaz mi. Ben seviyorum alkol almayı. Özellikle gün içinde dahi durup dururken canım bira çekebiliyor özellikle yazları.

Cuma akşamı mesai bittiği gibi buz biramı açınca haftanın yorgunluğu gitmeye başlıyor. 6 bira alıyorum 75 tl gidiyor yanında aldığım turşu ve cipsle. Cumartesi de çıkıp dışarıda içsem en iyi ihtimal 150 tl.

Ama yapacak bir şey yok. Şu an yemekten kisiyorum onun yerine. 1.5 tl'ye makarna alıp onu yiyorum. Makarnayı da sade sevmem yanında et tavuk olması lazım ama yapacak bir şey yok, bir yerden kısmak gerekiyor.

Bir ara ayda bir Kıbrıs’a giderdim. Alkollü içkiler o kadar uygun ki ihtiyacım olmamasına rağmen hep almışım. Şimdi evde 20 şişe falan premium içki var. Market fiyatlarını gördükçe bitmesin diye içmeye kıyamıyorum neredeyse.

Bira desen, 24lü alırım hep, artık tuborg gold bile 300 liralara dayandı ve hali ile zoruna gidiyor insanın. Dediğin gibi, mesele para da değil, insanın zoruna gidiyor.

azaltıyorum.

yurt dışından gelen bir tekilam var bitmesin diye shot bardağının yarısını doldurarak içiyorum. bira + tekila en büyük keyfim. zaten başkaca keyfim yok gibi. ama tekila olmuş 200 lira. yazık yani. o paraları vermem cidden. tekila bitince bira ile devam. bu arada birayı da efes malt alıyorum. eskidendi bomonti falan.

Ben genelde bira içiyorum, evde içmem, haftada 2-3 kez iş çıkışı arkadaşlarla yemek + 2 bira yapıyorum. Çok zorlamıyor, ama bu ucuz demek değil tabi.

Ara sıra evde güzel şarap alıp içiyorum, o biraz üzüyor. Çünkü eskiden 50-60 liraya güzel şarap bulmak mümkünken şu an 200 lira altına içilecek bir şey bile bulunamıyor.

az önce 70'lik yeni rakı yeni seri 'ye 162,50 verdim :'(

Hiç zorlamıyor.
Niye?
Çünkü kendi alkolümü kendim damıtıyorum.
Şekerden damıtırsam Litresi 20-25 TL
Meyveden (Üzüm, incir gibi) damıtırsam 30-35- TL ye geliyor. :-)

Zorlamiyor, cunku bilerek ve isteyerek ve de zevkle maasin yarisini saraba veriyorum.

Mental olarak yorucuysa, zevk alinan bir sey olmaktan cikar. Amacina aykiri kullanim. Bu durum duzelmez derken, alkollu icecekler ucuzlamaz, hayir. Mecburen azaltacaksiniz tuketiminizi.

Yani bu yüksek vergi muhabbetiyle evde bira ve şarap üretmeye başladım. Şu haliyle zorlamıyor. Ama hiç evden çıkmamış halimle haftada 2 şişe şarap 7-8 bira tüketiyor olsam verdiğim para beni rahatsız ederdi.

Bir şey var ki çözüm bulamıyorum; mekana gitmek. Tek biraya 25 vermek can yakıyor.

20 senedir özel sektörde çalışıyorum, sektörümde çok ciddi uzmanlığım var, utanmasam rakam da söylerim de yani ülke geneline göre iyi kazanıyorum diyeyim kısaca.

haftada minimum 20 bira içiyorum, her hafta içiyorum istisnasız.
alırken o kadar koyuyo' ki anlatamam.

bira sevmiyorum, içilebilir şaraplar da anlamsız vergiler yüzünden 200den başlıyor.
haftada bir arkadaşlarla gidip iki üç bardak kokteyl içerdik şimdi corona da bahane oldu gitmiyoruz. bizim çözüm bu.

zorluyor.
yurt dışına göç edeceğim. sebeplerden biri daha. sadece alkol değil, geneşl tüketim alışkanlıklarım artık zorluyor beni.

çözüm olarak azaltmak ve metro gross gibi, yurt dışından dönen arkadaşlardan satın almak ve daha kaliteli içecekler almak gibi çözümlerle idare ediyorum.

Devleti hiç araştırmadım. Var mı yok mu bilmiyorum, hiç bilgi vermeyeyim. Ben özelde yaptırdım ve iyi ki de öyle olmuş. Bazı anlarda her gün üst üste hastaneye gitmem gerekti. Devlette öyle bir ilgi olmayacaktır.

Ücreti de değişiyor tabii ben sanırım ilaçlar + operasyon + muayene dahil 20bin civarı ödedim geçen sene.

Çok uzun yıllar saklanabiliyor. Ama her 5 yılda bir farklı bir prosedür ile sözleşme yenileniyor. Normalde yıllık olarak dilekçe ile devam ediyor.

Bence güvenilir. Arka planda inanılmaz bir prosedür var zaten. Öyle gideyim ben saklatayım falan diyemiyorsunuz. Belirli kriterler var. Onları sağlamazsanız paranız varsa bile yapmıyorlar.

Tüp bebek merkezleri döllenmiş yumurtaları saklıyorlar. 5 yil için 2 bin gibi ücreti vardı. 5 yılın sonunda isterseniz devam ediyorlardı. Saklama işi kolay zor olan toplama.

önce ilac kullanıp sonra ameliyat olup yumurta toplayacaklar. Bu süreç hem pahalı 10-15 bin tutar. hem de acılı bir süreç.

öncelikle geçmiş olsun. (sağlıkçı değilim ama atlatanları dinliyorum) muhtemelen stres kaynaklı olduğu düşünüyorum (psikolojik)

ama sorunun cevabı: sadece boğaz ağrısı ilk günler için evet.

burun akıntısının ise alakası yok.

Icha, benim haberim yoktu arkadaşımın hasta olduğundan; bugün boğazım ağrıyor deyince söylediler ki öyle hafif kaşıntı değil, bayağı ağrıyor yani.

corona pozitif çok sayıda tanıdığım var. ve gördüğüm şu: gerçekten belirtiler kişiden kişiye değişiyor. siz en iyisi bir sağlık kuruluşuna gidip durumu söyleyin. test yaptırın.

benzer durumdaki bir arkadaşım hiçbir belirtisi olmadığı halde, sırf çalıştıkları yerde 2 kişide covid pozitif var diye, kurum zoruyla test yaptırdı. pozitif olduğunu öğrendi

Aynı ortama maskesiz giriyor muydunuz? Dipdibe konuşuyor muydunuz? Yani bulaşması yönünde bir çabaniz oldu ise bulaşmış olabilir. Olabilir diyorum çünkü aynı evde pozitif ve negatif vakalar olabiliyor. Belirtiler kişiden kişiye değişir.

geçen bir tanıdığımın kardeşi burnu aktığı için gidip test yaptırmış ve pozitif çıkmış. ondan önceki gün de tanıdığımla vakit geçirmişler. tanıdığım hiçbir belirti göstermedi. test yanlış da çıkmış olabilir tabi doğru çıkma oranı çok yüksek değil. atlattı zaten. geçmiş olsun.

Pazartesi grip diye işe gelmeyen adam Çarşamba günü korona çıktı. Tat ve koku dışında sorunu olmayan adam aile boyu korona çıktı.

Burun akıntısı coorna belirtisi değil diye söyleniyordu hep, coronada burun akıntısı olmuyor diye, ama tek belirtisi burun akınıtısı olup evdekilerden birine de bulaştıran birini biliyorum.

Devlet hastanesinde yapıyorlar test. Ama sanırım illere göre çok fark ediyor.

Geçmiş olsun. Umarım negatif çıkar.

Daha önce iş tecrübeniz var mi ?
İlk işiniz mi ?

icine o kuruntu girmis bir kere, orda kaldigin muddet periyodik olarak gelip gidecek o kuruntu. sokup atman lazim. radikal bir karardan ziyade uzun sureli bir planlama, hazirlik yapmani tavsiye ederim.

1. neleri seviyorsun, ne yapmak istiyorsun belirle.
2. birikim yap veya kursuna git, videolarini izle, pratik yap, kendini gelistir.
3. is bul veya is kur ve ayril

Hangi kurumdasınız bilmiyorum fakat kurum içinde farklı bir müdürlüğe/birime geçmek üzere dilekçe verebilirsiniz. Ben de bir kamu çalışanıyım ve müdürlüğümdeki birkaç kişi yazı vererek farklı müdürlüklere gittiler. Siz de biraz araştırıp böyle bir değişikliğe gidebilirsiniz.

Kamudan ayrılmak pek akıl karı değil bana sorarsanız şu dönemde.

İşi sakın bırakma, bu senin dediğin sektörden bağımsız olarak her çalışanda oluyor. İşi bırakırsan çok ararsın mevcut şartlarını. Devlet memurluğu zaten üretmek üzerine değil standart olarak on yıllardan beri süre gelen işlerin yapımına aynı şekilde devam etmek üzerine kurulu o nedenle işini yap ve çık. Kendine hobiler edin, gezme tozma işlerine gir, ancak işte yaşadığın bu durumu orada telafi edersin. Yani anlayacağın işe sadece para için bak ki zaten memurluk öyle bi şey.

Haftada bir gün tatil yapacağınız, cumartesi günü işe gideceğiniz, hafta içi fazla mesai yapacağınız, işten 5'te değil, 6'da çıkacağınız, kriz zamanlarında işten çıkarılma korkusu yaşayacağınız bir iş sıkılmanıza çözüm olabilir. Sıkılmak aklınıza bile gelmez, gelse de bunu düşünecek zamanınız olmaz. Hayatta ciddi hedefleriniz yoksa emekli olana kadar devam edebilirsiniz.

Başka iş ayarlamadan çıkmazdım ben. Hele bu dönemde çok zor.

Çok alakasız ama burcunuz ikizler mi merak ettim.

@ycaycayca daha önce ufak tefek tam iş denemeyecek işler yaptım, ama kurumsal ve resmi ilk işim burası.

@lapris yok değil, benimki düzenlilik ve titizlik ile bilinen burç.

1-işi bıraktıktan sonra kendi işini mi yapacaksın? Cevabın evet ise bırakabilirsin. Bir arkadaşın tanıdığı memuriyet bana uymuyor diye bıraktı ve şimdi kendi işini yapıyor.
2-özel sektöre geçersen daha iyi bir kariyer yapabilir misin?
3- mesai sonrası ve haftsonu kendine ait bir çok hobi vs yapabilirsin.

@1917 3'e cevap vereyim, bu iş kafamı çok dolduruyor ve akşam mesai çıkışı zihinsel şeylere çok fazla kuvvetim olmuyor. haftasonu da su gibi geçiyor ufak tefek şeyler yapıyorum, çeşitli okumalar, spor vs.. ama hobi işini de biraz zaman kaybı olarak görüyorum "şu dönem" şartları iyileştirmiyor, şu an yaptığım şeylerin beni ileriye götürüyor olması gerektiğini düşünüyorum. Fakat kendi işimi bile yapacak olsam üzerinde istiktarlı bir şekilde çalışmam lazım işi bırakmadan evvel, ama iş sonrası da dediğim gibi zihinsel bir doluluk oluyor.