Liseyi okuduğum yer. Metrobüse geç, ayvansaray durağında in. Halı saha ve ilkokul göreceksin yolun bir tarafında. O tarafa geç birine sor tarif eder çok yakın.

559c ya da 43r ile metrobüs, sonrası arkadaşın tarif ettiği gibi.

baz alacağın fiyat, senin sahip olduğun ve satmak istediğin macbook'un güncel sıfır fiyatı. bir alt veya üst modelle kıyaslama yapılmaz.

macbooklarda yenisi çıkınca eskisi satıştan kalkıyor ama? sıfır fiyat diye bir şey kalmıyor ortada.

aynı modele bakılır, bir de sıfır fiyattan ziyade su anki 2.el piyasasına bakılır fiyat için.

neyse biraz daha elde tutayım madem :) ikinci el piyasası da yükselmiş. daha artar herhalde.

millet de kafasına göre fiyat koymuş net bir şey bulamadım. neyse kısfmet.

türkiyede satıştan kalkmaz. bir bakın vatanbilgisayara ve diğer elektronik marketlere satılıyor mu satılmıyor mu?

Sevgili değil evli olunur yani sana yaramaz ve evet düşüncesi, yaşama bakışı son derece mantıklı.

merhaba.

evet ya o kız niye öyle? ağa 30 yaşımı geçtim biri bir diğerine benzemiyor biz nerden bilelim o kız niye öyle?

son cümle'ne hitaben o kızla sevgili olunur. sen olmasan da olacak bir adam illa ki olacak sende biliyorsun. olmayacak mı? hep o kız o hayallerle mi kalacak?

sana uymaz belki rahat adamsındır, kız öyle bi konuşmuş ki ben okurken ruhum daraldı. sende rahatlığım önemli diyen bir insansan uzak dur. kız sorumluluktan bahsediyor. sen kimsin nesin bilemem de. kızın niyeti ciddi işte daha ne yapsın gelinlikle mi gezsin?

ciddi ciddi buradaki duyurularda da pek sınıflandırma yapmam ve sevmem.
ama yazdığın şeyler bu kızın tam bir kezban olduğunu gösteriyor.
kaçarak uzaklaş

hayali de hamileyken okuduğu 2.üniversitenin finallerine girmekmiş. kıza haklı olarak kezban denilmesinin nedeni bu cümle aslında. burası kilit cümle

ama kız ben türkleri çekici bulmuyorum, tek eşlilik çocuk doğurup evde oturmak tam bir kezbanlık. italya'ya gideceğim frankoyla, markoyla ömür tüketeceğim dese yine kezban olurdu. hayallerde yaşayamıyor bazı kadınlar (ablasız, kardeşsiz meriç olmayan bi adamım.) dipsiz kuyu be ya.

hacı kız seninle ilgilenmiyor, sen de anlamamışsın redlerini o yüzden seni pes ettirmek için bol keseden uydurmuş arada da eğlenmiş. Başka adrese geç.

Var böyle kızlar, bir arkadaşım koca gerekmese 15 yıl önce evlenmiş, sperm gerekmese 14 yıl önce doğurmuştu,zaten şu anda da yüksek lisans yapmış bir şekilde çalışmıyor. Gerçekten bazı kadınların böyle hayalleri oluyor. Trollemiş olabilir, o ayrı konu da; gerçekten bunu isteyen insanlar da var. Eğer sen evlenmek ve çocuk istemiyorsan, haliyle sana göre değil. Niye'sini bilmiyorum, bilsem belki ben de öyle düşünürdüm.

İlk madde hariç -en azından su an için - aynı ben. İmkânın olsa ben de çalışmam evde otururum.

Kızda sorun yok bence. Ama sevgili olunmaz sendeki bu kafa ile.

kız olsam ben de öyle olurdum

Hayali bu olabilir tabi. Ama bence gerek yok sevgili olmanıza eğer rahatsız olduysan bu kafadan. böyle düşünen birisi benim de ilk seçeneğim olmazdı sanırım. Belki çok çekiciyse..

bu kızı al el üstünde tut. dedi dersin tecrübeyle sabit. dünya ahiret bacım olsun da eğer bir ilişkin yoksa tanıştırsana beni. ben her türlü alırım bu kızı.

basindan beri boyleyse alinir, sonradan olduysa amann kezbanlarin modasina uymustur uzak durulasi.

Ucan balik iste, evden nasil kacsin akvaryumdan... ucmasi icin belirli bir hiza ivmelenmesi lazim, oyle kus gibi kanat cirpmiyor

kardes trol musun kocaman okyanus baligi bu. bunu besleyebilecek akvaryum milyoner degilsen senin ev kadar olur zaten.

evde beslenemez sanırım. buradaki sahne unutulmaz:

www.youtube.com

yakalansa motor parasi kadar cezasi var, sacmalamis olur bence.

motor parasindan daha fazla cezasi var. 1000 liralik motorun evraklari tam olmaz genelde. Hem 1000 liraya hem evraklari muayenesi tam hem de honda aktiva bulursa kacirmasin. Ama cok zor.

Peki bu ehliyetsiz yakalandiginda mahkemehe cikariyorlar 1 ay kadar hapid cezasi alip para cezasiyla cikiyorlar ya.

Bu devlet memuru olmaya engel bir ceza mi?

Ehliyetsiz yakalanmayla alakali o sekilde bi ceza duymadim. Benim bildigim kullanana 1400, ruhsat sahibine 1400 seklindeydi.

mahkeme olayını bilmiyorum ama hem araç sahibine ceza kesiliyor hem de ehliyetsiz sürücüye, ayrıca motosiklet bağlanıyor. bizim komşunun oğlu ben polisten kaçıyorum kehekehe diye gizyordu ufak bir motosikletle bir gün yunus polis peşine takılmış öttürdüler. ruhsatda sorunolursa işler iyice sarpa sarar.
ekipmanla gezenide durduruyor polis. birde hız sınırlarını önemli arabadan daha düşük sınırlar.

www.maviylepembe.net

not: surada ehliyetsiz motosiklet kullanayla ilgili ayrıntılı bilgi var.
www.eksiduyuru.com

kiraya veremeyeceksen suculuk mantıklı. ama hem biraz ağır olur, hem de çok tanıdık olması lazım. adını duyurabilecek kapasiten olması lazım.

istanbul'da piyasa nasıldır nasıl işler bilmiyorum ama eskişehir'de bu iki şeye sahip olanlar spotçuluk yapıyor. bu işi de düşünebilirsin.

vitrin olarak küçük bir dükkan kiralayıp spotçuluk yapabilirsin +1.

araba sedansa spotçuluk zor. değilse, pikap falansa mantıklı. mezun olma tarihlerinde öğrenciler çok ucuza eşyalar satıyor. bi beyaz eşya tamircisiyle anlaş. tamir gerekenleri ona yaptır. 50ye al 100e sat. aldıklarını depoya yığ. fotoğraflarını öğrencilerin grubunda paylaşırsın. ucuza ver biraz öğrencilerin de işi görülsün. hem reklam olur.

El ilanı bastırıp ikinci el eşya alım satım olabilir gibi geldi

Ben 2.76 ile başvurdum İngiltere'de. lisanstan zor mezun olmuşsun dediler skypeta. MBA için durum ne bilmiyorum.

edit: ne kadara patlar dersen pound 4 lira ve ingiltere'de hayat cidden pahalı. en azından londra'da benim başvurduğum 20bin pound istiyodu bölüm taşşaklı olunca fiyat yüksek ama mba'ler 15bin falandır. 80bine falan kapanır sana yemek+yatacak yer.

Okulu bitirip, iş hayatını gördükten sonra MBA ile ilgili fikirlerin şekillenir ve hayat akışına göre planlarsın. MBA'e göre planlarını yapma, kendi planlarıni, sevdiğin şeyleri yap mantıklı olursa akış içerisinde o da olur zaten. Duyurularına baktım kısaca, imkanlarını zorlayan ve birşeyler için çabalayan bir arkadaşa benziyorsun, bu kafa yapısıyla yaptığın işlerde olumlu sonuçlar da alabiliyorsan, almaya da devam edersen 2.8 ortalamaya rağmen iyi bir hikayeyle gidebileceğin iyi yerler olduğunu düşünüyorum.

evet, 2.8 iyi okullar için bir challenge olarak çıkacak karşına. en basitinden dünya çapında deloitte/pwc'den başlayarak mck, bcg ye kadar butikler de dahil olmak üzere onlara şirket, binlerce çalışan var. yatırım bankacılığı, pazarlama vb. üst düzey şirketlerde de bi binlercesi daha var. Buralarda çalışanlarının tamamına yakınının çok iyi ortalaması var ve gmat de çok iyi puanlar alabiliyorlar. Hevesini kırmak değil amacım ama istediğinin ciddi bir şey olduğunun farkında olmanı ve ona göre kendini ayarlamanı isterim nacizane. Ki mba'in de son 3-4 yıldır amerika ve avrupa'da gerekliliği çok tartışılıyor. Neden vakit ve para kaybı olduğunu anlatan onlarca yazı bulabilirsin, tam tersini de. Tartıp, kendi tecrübelerinle yoğurup değerlendirmeni yapabilirsin. Ama ben kendim için şunu farkettim ki mba gerekli diyenlerin çoğu business school'lar ya da gmat kursları o yüzden objektif değerlendirmek önemli.

favladım, silme bu duyuruyu lütfen. Bernim de benzer dertlerim var :)

Biz de yapıyorduk ama eve girmiyorduk ya, kapıdan istiyorduk :D

ben de kapıdan istiyordum.

Küçük şehirde büyümüş bir kişi olarak biz de yapardık bunu, herkes birbirini tanıyıp bildiği için problem olmazdı.Ama büyük şehirlerde aynı olacağını sanmıyorum durumun.Bonus olarak: nerde o eski komşuluklar.

Ben hiç yapmadım bunu.

Büyük şehirde büyümüş biri olarak kapıda istiyorduk.

kimseden su istemedim, hoş ben sokakra da oynamadım. annem her gün bir saat parka götürürdü.

o kadar sokakta oynadim da hic yapmadim boyle bir sey. yani su icmeye giderdik ama grupta kim varsa artik onun evine girdik. niye baskasinin evinden su istiyorsunuz ya shaksh.

ben de yaptim bunu ama apartmandaki herkesi tanidigimiz icindi.

istanbul / biz de kapıdan camdan istiyorduk ama evet. gerçekten o zamanlar daha güvenliymiş sanki. şu an yapılmaz.

Biz istiyorduk ama eve girmiyorduk. Genelde zemin kat balkonu bahçeye bakan tarafta olan aileden ister, balkondan alırdık. Herkesi tanıyorduk ama birilerinin evine gitmeye üşenirdik. Ancak birileri karpuz keserse. Düşündüm, yüzsüzmüşüz.

ben de hiç dışarıda oynamadım, su istemedim.

Sadece su mu? Mahalledeki evlere patır kütür dalıp ekmek arası peynir domates yaptirirdik. Tabi illa ki gruptan bir çocuğun tanıdığı akrabası falan olurdu o teyzemiz :)

İstanbuldaydım. Hep dışarıda oynardım ama hiç istemedim su. Ama güvenden ziyade annem böyle öğrettiği için sanırım. Başkasının evinde içtiğim suyun tadı bana garipmiş gibi gelirdi hep.

artık insanların yakınlarında oturanlarla ilişki kurup yeni insanlar tanımasına gerek yok çünkü ilkokuldan iş yerine kadar herkesle sanal da olsa bağlantıda kalıp sosyalleşme ihtiyaçlarını giderebiliyorlar. eskiden bir kıyafet, aksesuar, telefon, araba aldığı gösterecek insan komşuydu o yüzden yakın olması gerekiyordu. akşam evde birşey lazım olduğunda komşudan alıyorduk çünkü telefon/internet sipariş yoktu. böyle olunca komşuyu tanımana ihtiyaç yok, tanımayınca da çocuk su isteyemiyor tabi.

sahi ha böyle bişi vardı :d kapıdan istiyorduk biz de

Bizim sokakla kesişen bi sokakta bi evin önünde hayrat vardı hic evlere girmezdik :/ o sokakta top oynar oyun oynar o hayrattan içerdik duygulandim :(

biz sokaktaki çeşmeden içerdik ama salçalı ekmek isterdik komşulardan :)

Kazandaydık biz, Ankara'da. 2003-2006 arası kaldık sanırım çok eski değil yani. Arkadaşlarımızın evi dışında uğramazdık ki site olmasa da mimarisi site gibiydi oturduğumuz yerin. Biz site diyorduk yani kendi aramızda üzülmesin diye. Öyle bir ortam vardı ona rağmen arkadaşlarımız dışında kimsenin evine gitmedik.

bizim sokakta da çeşme vardı ordan içerdik hiç istediğimi hatırlamıyorum. ama şimdi yeğenim arkadaşlarıyla sokakta oynuyor mesela zile basıyorlar su istiyorlar. indirip veriyoruz. :)

ben yapmıyordum ama mahallenin çocukları bizim camı tıklayıp (giriş katta oturuyorduk) istiyordu. bazen aralarında tanıdıklarımız olurdu bazen hiçbirini tanımazdık. şimdi yiğenim böyle birşey yaptığını söylese kalbim durur. (ankara)

Ben de lojman çocuğuyum
Ev beşinci kat, asansörün düğmesine boyum yetmezken eee çişte gelmişken zemin katın tuvaleti bizimdi, çişim geldi benim diye kapı vurduk ilkokul üçüncü sınıfa kadar falan

Ne su içmesi

Duygulandım

bogaziçi iktisattan mezun olup da iş hayatında sıkıntı çekenini görmedim. "mesleğin olmayacak" gibi bir saçmalık nedir allasen?

anladıpım kadarıyla ankarada yaşıyorsun. istanbula git. boğaziçinde oku. kendi kendine yaşamayı öğren.

ezbere dayalı olmayan hukuk diye bir şey yok. tabi ki uygulamaları vardır ama hukuk bu sonuçta.

hukuka özl ilgin yoksa ki yok gibi duruyor zorlanabilirsin. çok disiplinli çalışman gerekecek vs. boğazıçi de öyle ama iktisatta o kadar kasman gerekmez.

senin hukuka ilgin var mı, bitirince hangi işi daha severek yapacaksın gibi sorulara cevap vermen gerekiyor önce. bunun dışında biz ne desek boş çünkü ikisi de güzel, gelecek kaygısı yaşatmayacak bölümler.

bu arada boğaziçi ekonomi bitirince iş hayatında sıkıntı çekersin diyenler çok yanılıyor. biraz kafasını çalıştırana, staj vs. ilgilenene güzel imkanlar var işletme, ekonomi gibi bölümlerde. boğaziçi olunca daha da kolaylaşır işler. ha ama nasıl olsa boğaziçine girdim diye mal mal yatan bir arkadaşım vardı mesela ekonomide, şu an işsiz.

illa bir cevap istiyorsan ben boğaziçi ekonomi seçerdim.

edit: boğaziçi işletme olmuyor mu?

müsait bi gününde istanbul'a gel. sana boğaziçi'ni gezdireyim, sonra karar ver. boğaziçi'ne gelip de kafasını kullanabilen insanların güzel paralar kazanamadığını görmedim ben. aptalsa kazanamıyor.

Teşekkür ederim cevaplarınız için. Açıkçası hukuğa karşı özel bir ilgim yok, matematiksel bir bölüm daha çok ilgimi çekebilir. Ama uluslararası avukatlık ve ingilizce hukuk okumak da farklı bir şey sonuçta, bir türlü karar veremiyorum.

edit: @king lizard, işletme çok sınırda yani olmaz yüksek ihtimalle. bir de işletme okuyasım gelmiyor nedense.

Ekonomi pişmanlıktır. Ders içeriklerini iyice incele öyle karar ver ama iş olanağı bakımından 3. Senende bile işini ayarlayabilirsin uzun dönem stajla. İstanbul olmasının avantajı kesinlikle burada çıkıyor mesela.

Bilkent hukuk ise hukuklar arasında belli saygınlığı var özel devlet diye düşünme o yüzden.

İkisi de iyi kağıt üzerinde iş sıkıntısı da olmaz iyi para kazanırsın. Önemli olan hangisi sana daha uygun. Avukat hakim savcı ya da danışman olmak ister misin? Yoksa şu an karar veremem, farklı alanlara da kayabileyim seçeneğim olsun/bilemiyorum diyorsan ekonomi daha iyi bir seçenek olacaktır. Ve dediğim gibi mutlaka ders içeriklerini inceleyip karar vermelisin. Anketle olacak iş değil.

boğaziçi ekonomi.

tesekkurler yorumlar icin.
@patiska, guzel anlatmissiniz ama ekonomi neden pismanliktir onu tam anlayamadim :(

ikisi de çok güzel bölümler öncelikle tebrikler.

acemi'ye cevap olarak yazacağım biraz.

iş düşünmek zorunda kalıyorsun mecburen bu seçimi yaparken, anlıyorum. Ama işleri düşünürken de egonu karıştırma seçimine. orkid, prima satarken ajanslarla, yaratıcı insanlarla çalışan, reklam çekimlerinde ünlülerle takılan, satışları arttırmak için deneyler vs yapan ve çok mutlu olan insanlar da tanıyorum, şampuan mı satıcam ya diyip bir sene dolmadan çıkanlar da. Ama onlar şampuan satıyor, bunlar audit şirketinde skecıl ediyorlar demek, avukat zenginlerin ağız kokusunu çekiyor, milletin evlilik hikayelerini dinliyor, pilot havada şoförlük yapıyor, manken kıyafet askılığı yapıyor vs demekten farklı değil.

Beyaz yakalı işlerin hiç biri diğerinden önemsiz ya da diğerinden üstün değil. Sonuçta kar amaçlı kurulmuş büyük şirketler var, bunların fonksiyonlarını yerine getiriyorsun ve başarılı olursan yükseliyor, iyi bir hayat standardına kavuşuyorsun. Başlangıçta bazı pozisyonlar daha hızlı yükseltse de bir yerden sonra Boğaziçi, Bilkent gibi bir yerden mezunsan çok farketmiyor. Audit şirketine girersin yıllarca deli gibi çalışırsın 10-15 sene sonra auditte partner ya da bi şirkette CFO olursun, avukatlık ofisine girersin orada da deli gibi çalışırsın yıllarca orada da sonra partner olursun ya da bi şirkette hukuk direktörü, p&g ye girersin 10-15 sene sonra direktör olursun ya da daha ufak bir şirkette genel müdür vs örnekleri çoğaltmak mümkün. o yüzden sana ne keyif veriyor, neyi 30-40 sene daha severek yaparım onu bulmaya çalış. tabi bunu 2 ayda bulamayacaksın o yüzden ben a)boğaziçi diyorum, hem daha geniş iş alanından hem de ist vs ank dan.

@acan
dediklerinize katılıyorum ileride yaşam şartları vs. açısından çok büyük farklar oluşacağını düşünmüyorum ben de. matematik kafam ağır bastığı için ekonomiye kayıyorum biraz ama burada okumanın rahatlığı vs. gibi şeylerde de bilkent ağır basıyor. tercih fuarlarına falan gideceğim tabi daha, bir karar vericem mecbur.

Öncelikle ben boun ekonomidenim.

İkisi de çok spesifik alanlar aslında ama hukuk daha can sıkar herhalde uygun olmazsa. Ezber yok diye bir şey yok, ne olursa olsun her bölümde ezber var, hukukta çok daha fazla var. Lise gibi değil artık. Sayısal seviyorsan ekonomi sana sanki daha uygun, hele boğaziçinde bol bol matematik görürsün, sayısal sevgini tekrar gözden geçirirsin bile :) İş bakımından iki okul da sıkıntı yaratmaz, eğer 4 yıl yatmazsan, kafayı çalıştırırsan iş bulmak çok kolay. ben daha 3. sınıfın başında bir yere girdim hala hiç fena sayılmayacak bir maaşla full time çalışıyorum, yazın da 2 stajım var yoğunluktan kafamı kaldıramıyorum. Boğaziçi hakkında hayallerini çok yukarıda tutma, okul gerçekten amele kaynıyor sonuçta tek bölümü ekonomi değil, zibilyon tane saçma sapan bölüm var ve iyi öss kafası çalışan adam demek değil. Ekonomi nispeten iyi.

İyi yanları: Eğitim iyi, ingilizce ciddiye alınıyor, ismi oldukça saygı uyandıran bir bölüm, hocalar iyi, yoklama alınmıyor neredeyse hiç bir derste (bu benim için kötü bir özellik aslında ama çoğunluk seviyor), okul güzel, istanbul güzel, güney kampüs güzel, kütüphane güzel.

Kötü anları: Okul çok kalabalık, devlet okulu olduğu için ilgi alaka minimum seviyede, elinden tutan kimse olmayacak yani; hocalar da öyle ne ödev var ne yoklama ne ilgi, kendin kovalaman lazım; güney kampus diye geleceksin derslerin neredeyse hepsi kuzey kampusde, güneydekiler de natuk birkan'da; ders yükü yine de ağır, işletmeye göre falan çok daha zor; bölüm öğrenciyi iş hayatına değil de akademiye hazırlamaya çalışıyor, staj, kariyer vs hak getire kendin ayarlaman lazım; etiler trafiği, hisarüstünde acayip fiyatlara kalabileceğin dandik evler, yokuş yokuş yokuş :)

Yani gördüğün üzere şikayetim de çok ama ben genel olarak memnunum yaptığım tercihlerden, bölümü de seviyorum. Ben iyi ki işletme seçmemişim diyorum, bana göre değilmiş ama sen bir düşün, seveni çok. Yatarak mezun oluyorsun falan.

Bu da benim yıllar önce senin durumundayken sorduğum soru, nostalji oldu duygulandım :) :

www.eksiduyuru.com


Bu arada bana verilen şu tavsiye doğruymuş, dikakt et: Eğer mutlaka yurtdışında master/doktora yapacağım diyorsan ve deli gibi ders çalışıp 4 e yakın bir ortalama getirecek karakterin yoksa boğaziçine gelme. Koç'taki arkadaşların rahat rahat takılıp mis gibi ortalamalarla kabul alıyorlar, bizim bölümde daha çok çalışıp daha düşük ortalama getiriyorsun; e yurtdışında da boğaziçi öyle çok bilinen bir okul değil, ortalamaya bakıyor millet patlıyorsun.

taze bir avukat olarak hukuk kısmıyla ilgili yorum yapacağım.

istemeden hukuk yazdım, hukuk denildiğinde akla gelen ilk okullardan birinde okudum. okulu ilk dönem bırakmayı düşündüm. össden yeni çıkmış birine tarih, iktisat ve anayasa hukuku ağırlıklı program sudan çıkmış balık etkisi yarattırdı. ikinci dönem roma hukukuyla okulu ve bölümğ sevdim. bilkent hukuk, "hukuk camiasında"(sevilir böyle sözler:)) diğer okullara oranla bilinen ve sayılan bir hukuk. mezunlarının geldiği yerler de gayet iyi yerler. yani bir berkesu üni mezunu gibi olmayacaksın ondan emin ol. ama hukuk zor, onu diyeyim. ezber de çok onu da diyeyim. fakülteye girdiğimde ilk duyduğum laf kanun ezberleyecekseniz gidin buradan olmuştu. gerçekten de kanun ezberlemedim. ama bir noktada bir baktım ki kanun numaralarından tut maddelerine kadar hepsi beynime işlemiş resmen. zevkli bir bölüm, toplumun temel taşlarından birinin nasıl oluştuğundan başlıyor, günlük hayatın her noktasına etki eden her ıncık cıncığı öğreniyorsun. bir de gerçek şu ki, gerçekten istemeden hukuk okursan heder olursun. bunun daha 1 yıllık rezil bir stajı var. avukatlık sınavı desen piyon olmuş, canları sıkılınca öne sürüp geri alıyorlar. sonra gerçekten doktorluk gibi, ömrün boyu okumak zorundasın. her gün yeni bir karar her gün yeni bir mevzuat. alanına göre çok azını da bilmen gerekir, çok büyük kısmını da. şirkette de çalışabilirsin, gece 4 te çıkılan ofislerde de. büro da açabilirsin, hakim savcı olup il il gezebilirsin de.
avukatım demek beni mutlu ediyor, bu ünvan vardı ve ben onu almak için gece gündüz çalıştım. ileride sen de böyle hissedebilirsin, buna eminim.

gel gelelim, yurt dışında/türkiyede çok daha rahat iş bulabileceğin, pek çok pozisyonda çalışabileceğin ve hard core prestijli bir okul boğaziçi. ben olsam kaçırmazdım. hukukta sınırlı bir alandasın, bir yere kadar yükselirsin ama ekonomi bu kadar dar bir alan değil.

bunlar benim düşüncelerim. gerçekten 6 sene sonra stajyer avukat olarak adliyede memura kendini sevdirmeye çalışmak mı, çalışmaya gerçekten başlamış olmak mı? 8 sene sonra işini beğenmediğinde değiştirebilmek mi yoksa "ulan bunca sene ceza yaptım şimdi nasıl m&a'ye geçerim" düşüncesiyle iş değiştirmeye çalışmak mı? benim perspektifimden durum bu.

Ikisi de kendi icinde iyi. Bolum secin, hukuk mu ekonomi mi.

Anketle karar verilecek bir is degil, sizin sahsi ozellikleriniz dikkate alinarak karar verilecek bir secim.

Yazdıklarından yola çıkarak bence okulundan bağımsız olarak Ekonomiyi seçmelisin. Neden dersen, diğerlerinin de yazdığı gibi çok normal olarak ne işle ilgilenirsen mutlu olacağını kestiremiyorsun.

Hukuk baya özel bir bölüm. Hukuk okuyup sonra kariyerini 360 derece döndüren bir insana henüz denk gelmedim. Fakat ekonomi altyapısı ile mühendislik ve tıp hariç istediğin neredeyse her konuya yönlenebilirsin.

Ayrıca İstanbul'a alıştıktan sonra ankaraya dönmek istesen de dönemiyorsun. Ankarada özel sektör baya kısıtlı hem de istanbul koşturmacasına alışmış biri olarak onu arar oluyorsun.

Hukuk okumayın. Bilkent hukuk şahanedir, ama hukuk sırf okumuş olmak için okunacak bölüm değil. Kaldı ki rekabet çok yüksek, mezun çok, maaşlar düşük ve piyasa şu an çok kötü. Kendi işini yapman ayrı zor, bir büroda senelerce günde 10-12 saat çalışıp ancak öyle bir yere gelebilmen ayrı zor. Hukuk okuduktan sonra iş imkanı da çok kısıtlı. Avukatlık yapmak istemezseniz hakimlik savcılık yapacaksınız, onlar zaten sevilmeden yapılmaz. Noterlik sırası emeklilik yaşında gelşyor. Danışmanlıkta da pek para yok. Hukuk okursanız uzmanlaşmanız da lazım. Yani yüksek lisans yapıp daha az rekabet olan daha gelişime açık alanlara yönelirsiniz ama tabi bu arada seneler geçecek. Bir yandan çalışacaksınız da tabi.

Hukuk ezber kesinlikle değildir, son olarak da bunu demiş olayım.

Ekonomiyi tercih edin bana sorarsanız çünkü bir mesleğe yapışıp kalmamış olursunuz yolun sonunda. Dediğim gibi, hukuk sırf adı var diye okunmaz. Sevmek şart.

Ben de ekonomi üzerine bir şeyler söyleyeyim


Türkiye'de Odtü-Boğaziçi yerler de dahil olmak üzere bu bölümde sen kafanı kullandığını mı zannediyorsun? Adam çıkıp portakalın talebe bağlı fiyat elastisitesinin grafiğini çiz dediğinde- mikro 1 dersi - senin analitik beynin onlarca faktör ararken sen hocanın sana ezberlettiği şekilde öğreneceksin. Aynı şey maliye para politikaları için de geçerli -makrekonomi- Matematik geometri dersleri gibi geçmiyor bu bölüm sadece ama sadece ezber yapıyorsun. Bir yerden sonra ekonomi okudğunu bile unutursun. Git istediğin ekonomi öğrencisine sor, AB ekonomisini
Türkiye ekonomisini yorumlamasını iste ne söyleyebilir sana. Keynezyen iktisat ile şikago okulu arasındaki farkları kaçı biliyor? Kaçı adam smith okumuş keynes okumuş*

Abicim bunları sana niye söylüyorum, fizik kitabı vardır değil mi kanunu Newton yazmıştır Serway kitaplaştırmıştır. Ekonomide her ne kadar kanun derecesinde kesinlikler olmasa da referans kitaplar bellidir. Hangi okul referans kitaplar üzerinden ders işliyor veya okumayı zorunlu kılıyor?

Hangi okula gidersen git adamın kadının biri gelecek sana elinde notlarla tahtaya bişeyler yazıp çizip gidecek sen bunları not adı altında toparlayıp ezberliceksin.
Matematik altyapısıymış ekonomi altyapısıymış bırakın bunları.


ps* boun ekonomi

cevaplar için teşekkür ediyorum. bilkent hukuk beni diğer hukuk fakültelerine göre biraz daha ayrıcalıklı yapmaz mı peki?

hangisine göre mesela?

gözlemlediğim kadarıyla iyi denilen okullar istanbul, marmara, ankara, gsü, bilkent, bilgi, koç. akademik kadrolar, yayımlar ve kaliteleri bakımından durum bu.

-şahsi görüşüm tabii ki, vurmayın-

seni, mezunlarına karşı ayrıcalıklı yapmayacağı okullar şunlar olabilir kanımca,

koç, istanbul, gsu, ankara

@whimsical
bana kalırsa boğaziçi ekonomi ismi çok daha havalı. artislik yapmak tek amacım olsa direk boğaziçi ekonomi yazarım zaten. ama hukuk mezunlarının yaptığı işleri çok kısıtlı anlatmışsınız gibi geldi bana.

Neresi geldi ?

küfredicem ama bu kesin ekonomi yazmıştır o kadar anlattık.
kendi bilir.

#52950596

bilkent hukuk olmuş

Arbanın dayanıklılığı önemli sanırım, yani emniyet kemeri takılıysa çarpmadan öleceğini zannetmiyorum ama sonra kurtulup arabadan çıkmak lazım.

Araba içeriden tamamen suyla dolmadıkça kapı açılamaz. Ha okyanusu kaldırmaya çalışıyorsun komple ha kapıyı açmaya çalışıyorsun. Aynı şey.

Araba suya çarpınca ciddi bir çarpma efekti olur ve bence içerideki kişi o çarpma hissiyle ölür. Ama bu tamamen subjektif yorumumum.

en son lise 1'de fizik gördüm, onu da ortalamayla geçtim ama bildiğim kadarıyla suyun içindeyken kapıyı açamıyorsun basınçtan dolayı. öyle kapıyı açıp yüzeye çıkayım olayı yok. bi de ben etrafın başka bi cisimle çevrili olduğu için arabayla düşersen ölmeyeceğin varsa da ölürsün diye tahmin ediyorum. beton etkisi nedeniyle arabanın içinde ezilirsin, pestilin çıkar.

tabii bu benim hiçbi şeye dayanmayan düşüncem, because fuck science.

araç sualtına girdiğinde camları kapalıysa ve araç içerisine su girmemişse kapıyı açma ihtimali yoktur. kurtulamaz. tek kurtulma şansı; aracın içerisine su dolmasını sağlayıp basınçları dengeler ve çok ama çok şanslıysa kapıyı açar ve kurtulur.

Arabanın kütlesinden bağımsız olarak yer çekimi ivmesini 9.8 alırsak arabanın 64 metreden düşmesi 3.61 saniye alır, bu sürede arabanın hızı 35.42 m/s yeye ulaşır. Bu da saatte 128 km hıza denktir. Her ne kadar tam olarak doğru olmasa da 128 km ile giden bir araba ile duvara bodoslama çarpmak olarak düşünebilirsin bunu. Böyle bir çarpmadan sağ kurtulma ihtimali sıfıra yakın ama emniyet kemeri, hava yastığı falan derken yine de münkün. Lakin sağ kalsan da kesinlikle baygın olacağın ve büyük ihtimalle bazı kemiklerin kırılacağı için arabadan çıkman imkansız. Çarpmadan sağ kurtulsan bile boğularak ölürsün.

Ki bu senaryo en iyi ihtimal olan arabanın burun üstü düşmesi için geçerli, araba ters dönüp tavan üstü düşerse falan direk ölürsün.

Buradan, sapasağlam arabanın ne hale geldiğini videonun sonunda görebilirsin:
www.youtube.com

Beton etkisini arttırır araba içinde olmak. İnsan, suya değil arabanın sert zeminine çarpmış oluyor öyle bir durumda.

not: mühendisim dağılın.

boğaziçi köprüsünden düşerse ölebilir ama fatih sultan mehmet'ten düşerse bilemem.

Arabanin kapisini acamazsin su icindeyken. O durumda yapabilecegin tek sey arka veya yan camlari kirmak. Onlar daha kolay kirilir.

araba kağıda döner. içinde parçalanırsın. 64 m boru mu :(

Ya o degil de beton etkisi yapacagindan neden bu kadar eminiz ki? Normal dusse dahi tekerlekler var ve ilk once onlar girecek ve hizi yavaslatacaklar. Tekerleklerin de yuzey alani cok fazla degil ki. Yapar mi gene bu durum halinde?

Adam öler.

yaz günü malum camların açık olduğunu düşünürsek, kemer takılıysa ve arkadaş yüzme biliyorsa kurtulur.

ancak diğer ihtimallerde kurtulma şansı yok denecek kadar az.
içeride sağ kalsa bile kapıyı açması imkansız.

Önce tekerler suya değer ve yavaşlatır diyen kişi trollüyor. Trollemiyorsa da ilkokulu henüz bitirmemiştir... :/

@scent of a pastrami: hayır trollemiyorum. beton etkisini hafifleteceğini düşünüyorum. yüzey alanı daha az olduğu için. suya atlarken elleri önde götürmekle aynı mantık.

kapıyı açmak? Hahahahhaha
Camı açsan daha iyiydi tabi elektronik olarak çalışırsa o esnada :)
Rüzgarlı havada bile kapıyı açmak zorken sen suyun içinde kapı açıcaksın?
Kurtulması çok zor düşen kişinin %1 diyebilirim.
Araba ile 1 metre yüksekten suya düşüyorlar içinden çıkamıyorlar.Seninki çok fantezi olmuş.
Inception izledin galiba

bak bu düşmüş bi araba; fbcdn-sphotos-h-a.akamaihd.net

bak bu da düştüğü yükseklik; fbcdn-sphotos-b-a.akamaihd.net

Kapatıyorum , açık olanları da çaprazımdaysa filan ispitliyorum, yanımdaysa uyarıyorum.(yanımdakini ispitlemiyorum tüm uçuş onun tribini suratını çekemem afsdagad)

30 yaşında eşşek kadar adam o hale düşürmesin kendisini bi zahmet, kapatın diyorlarsa kapatılsın, türk mantığındaki gevşek insanlara uyuz oluyorum bu yüzden.


Bir de hostesten uyari yiyince " benimki ucus modunda?!!!" Diye atar yapan mallar var onlar yilin dahisi odulu filan vermek lazim. Kulakligi cikarsa anonsu duyar en azindan.

kapatırım da aslında kapatılmasına pek gerek yok sanırım. kabin ekibinin hep telefonları açık.
geçen yanımdaki çocuk uçak kalkıp inene kadar mesajlaştı foto çekip yolladı falan, ispiyonlamadım. öyle gittik.

ben uçağa binmeden uçuş moduna alıp kapatıyorum, kalktıktan sonra açıp müzik dinliyorum. İnişe hazırlanıyoruz dediklerinde kapatıyorum, sonrası malum.

Normalde uçuş modunda olduğu sürece sıkıntı değil diye biliyorum ama yine de kapatıyorum ben. baya açık dediğiniz mesajlaşıyorsa falan sıkıntı uyarmak lazım, gerçi o bile etkilemeyebiliyor galiba ama ne gerek var 3-5 saat bakmayıversin insanlar yahu. Bir pilot forumunda bi tartışma vardı birkaç alet arızalanmış doğru göstermiyormuş, pilot hostesi çağırıp telefon kontrolü yapmasını istemiş 4-5 kişininki açık çıkmış falan öyle bişey okumuştum bi ara. Dikkat etmeyen de vardır yani ama edilmeli.

Müzik dinlemeden yolculuk mu geçer?

uçak kalkıp/inerken kapayan, uçak modundan da çıkarmayan birisi olarak ben uçakların açık olan bir iki ya da beş telefonla düşürülebileceğine inanmıyorum. teröristler niye o zaman uçak kaçıracağı zaman o kadar kassın ki?

bir sey yapmiyorum.

@reavelyn super mantık böyle devam
birincisi zarar vereceği kesin değil, sadece zarar verme ihtimali var. yoksa illa bir kaç salak açık bırakıyor her seferinde uçak düşerdi.
ikincisi bu aletler uçağı düşürmüyor zaten. Kimi elektronik sistemlerin yanlış göstermesine sebep olabiliyor yaydıkları dalgalar yüzünden, bu da normalde çok sıkıntı olmasa da iniş ve kalkış gibi uçuşun en kritik anlarında kazaya yol açabilir bu yüzden tehlikeli.

eskiden tüm otobüslerde de telefon yasaktı. şoförler epey yaygara çıkarıyordu. üstelik otobüsler mercedes 303 falan yani. sanıyorum önümüzdeki 3-5 senelik süreçte bu sıkıntı olmaktan çıkacak. ancak ben de her seferinde kapatıyorum.

uçakta 100 kişiye aynı anda arama geldiğini düşününün. o radyo dalgaları elektromanyetik alana sebebiyet verip uçağın sistemlerinde arızaya neden olabilir.

ha o kadar da değil, birden öyle arama mı gelir diyeceksiniz, ama nerden bilebiliriz, düğünde adamın kafasına havaya atılan kurşun sekip geliyor ve öldürüyor misal.

kapatmak lazım.

çok tehlike arz etse kesin uçağa bindiğimizde toplarlardı. O nedenle bence çok da etkileyen bir mevzu değil sadece önlem amaçlı yapılıyor ama ben yine de kapatıyorum, sonuç olarak amaçladıkları şey mantıklı, riski düşürmek.

olm milet sesli konusup baskasini rahatsiz etmesin diye konmus bir uygulama. sonucta 10-11 saat suren yolculuklar var millet uyuyor. otobusle ayni mantik. bakin simdi hicbir yerde otobuste telefon kullanmayin tabelasi yok. onceden millet birbiriyle kavga ederdi lan. vay aq ne gunlerdi.

@yakuza baba haklısın o minvalde bi şey yazmamışım, illa ki zararı vardır da kapatın diyordur adamlar kıllığına yapmazlar herhalde farkındayım ben de :D demeye çalıştığım bu uçakta açık telefon görünce deliren insanların daha sakin olması gerektiğiydi :D

Ucak moduna aliyorum ve hic kapatmiyorum. Gerek yok. Milyon dolarlik alet benim sikindirik telefondan etkilenip dusecekse dussun amk. Hangi cagda yasiyoruz. :)

Komple kapatıyorum, uçuş boyunca açmıyorum. Zaten en fazla bir saat sürüyor o arada da kitap okuyorum.

telefon acik olsa dahi seyir yuksekliginde sinyal alamayacagi icin acik tutulmasi telefon sahibinin bir isine yaramayacaktir. hatta cep telefonlari baz istasyonu bulamadiklarinda daha yuksek enerji kullanip daha genis kapsamdan sinyal almaya kastiklari icin sarji da hizlica dusurecektir. dolayisiyla sadece inis ve kalkis esnasinda sinyal alabilen cihazin seyir irtifasinda acik olmasini zaten sacma degil mi? Elektronik haberlesmeci vardir illa, daha iyi aciklar elbette ama telefonlarin tum seyir ya da inis-kalkis esnasinda acik olmasi halinde de ucaktaki telefonlarin tumu ornegin iniste baz istasyonuyla iletisime gececekler, siz konusmasaniz dahi bu iletisim ve sinyallesme olacak. dolayisiyla ucak elektronik sistemle inis yaparken yuzlerce cihazin sinyal kirliligi yaratmasi riski goze alinabilir mi?

kapatiyorum, bilimum elektronik aletle ilisgimi kesmek hosuma gidiyor, okumayi seviyorum, uyumayi seviyorum, ama bir sure sonra bi film acip izliyorum, yoksa zaman gecmiyor:)

Hevesini kırmak istemem ama kilometresi oldukça yüksek. Dediğin gibi vespaların ömrü gayet uzun ama bu iyi bakılırsa geçerli. Eğer adam motoru haşat etmişse ama dışardan iyi gözüküyorsa acemi halinle anlamayabilirsin. Sonra elinde kalırsa bir dünya masraf. Ya çok iyi anlayan biriyle git, servisine göster vs. ya da bütçeni zorlayıp daha düşük km bir şey al. Yarım kask alma, çenen de oldukça değerli bir organ. Gidip 100 liralık bir kask alma. Ona da bütçe ayır ve en önemlisi eğitim al.

Motora en azından kaza sorgusu yapmayı ihmal etme.

Neyyy 66bin mi masallah. 5. Sahibi filan olabilir motorun. Sen sen ol az km al kaski da full face al derim. Cene darbeye alan bir bolgemizdir:) Bu arada motorum yok ama guvenlikli surus egitimleri alip, motor almaktan vazgecen bir insanin tavsiyeleriydi bunlar

km'si fazla yazan arkadaşlar napıyolar acaba çok merak ettim. 9 seneden bahsediyoruz adam gezmiş ne güzel, iyi bakmış kötü bakmış tartışılır, ben senede 10 bin yapıyorum en az. servisine baktır hocam içine sinerse alırsın

tum kekleri caylari teker teker dene

couchsurfing etkinlikleri? hangi şehirdesin bilmiyorum ama adamın teki amsterdamda eski bi tekneyle her hafta free canal tours düzenliyordu. free walking tours gibi gönlünden ne koparsa atıyorsun sonunda.

Trenle gidebildiğiniz her yere gidin. Ülke küçük, şehir bol. Yerel pazarlara, bit pazarlarına gidin, ilginizi çekebilecek müzelere bakın.

10 gün klmıştım ve bende acayip sıkılmıştım, insan diyo ki bizim memleketin toprağını öpeyim

Dillerini ogrenmeye bak bence.

dilleri çok zor ki insanların çoğu ingilizce biliyor zaten. boğazdan konuşulan iğrenç bir dilleri var :d

bir insan hollanda da nasıl sıkılır arkadaş? vursana cigaranın dibine dibine :)

sevmiyorum pek öyle şeyleri ya :d

Insanlarla konus hergun baska insanlarla takil. Ülkelerinin gecmislerini ogren. Nasil buraya gelmisler nasil bu kadar ozgurler? Egitim sistemlerini öğren cesitli meslek dallarindan insanlarla tanis konus. Koy sayilabilecek yerlerine git sosyal yasamina dahil ol. Insan olan yerde heyecan vardır odanda oturma.

Belki de kaldigin sehir sikicidir. Baska sehirlere gunubirlik git. Yemeklerini ogren. Sairlerini yazarlarini. Belki de hayatinin amaci onların dillerinde yazilmis kitaplarda yaziyor belki o dilde yazilmis bir kitap mutlu edecek en cok seni.

Ayrica ingilizce biliyorsun illa yoksa nasil vize verecekler sana anlatamasan da en azindan dinle

7 tane butunlemeye kaldim. Hersey berbat en yakin arkadasim erkek arkadasim sürekli sorumsuzlugumu sorguluyor. Burdan kacip gitmek yerinde olmak icin vermeyecegim sey yok suan. Lutfen bulundugun yerin kiymetini bil. Benim icin gez.

Eheh biraz dertliymisim galiba kusura bakma :)

hangi şehirdesin? canın sıkılıyorsa atla trene bol bol gez, belçikaya git, brugge ü falan gör. öğrenciye trenler ucuz. yelkene başla, neredeyse her ilçede bir yelken öğrenci klübü var.

Hollanda'm ikinci vatanim evim mutlulgum ya. Hangi sehirdesin?
Hollanda'da her sehrin ESN - Erasmus Student Network aglari cok aktif oluyor, hos su an yaz ne alemdedir bilmiyorum ama yine de bak etkinliklerine katil. Ayrica mesela Utrecht'te BuddyGoDutch diye bi grup minnos insancik da vardi. Bende yerlisi cok sicak ve arkadas canlisi insanlar, aksamlari disari cik mutlaka gir bir iki gencler arasinda popüler barlada insanlarla tanis kaynas. Kwak ic. Utrecht'e git. Hatta duvarina Hollanda haritasi asip her gün bir sehri gezerek ülkeyi bitir. O güzelim bisikletlerin tadini cikar, sehirler arasi bisikletle git hava güzellesince.

Tip: 4 Temmuz'da Tour de France Utrecht'te kacirma derim.

6 ay hollanda'daydım ben de, benim de kek-ot-mantar vs. hiç aram yok.

gez abi, bisikletten sıkılma. daha çok gez, aç google maps'i park bul uzakta oraya git otur albert heijn'den sandviç falan al yanına orada ye geri dön. yine google maps'ten street view'la gez abidik gubidik binalar falan var onlara bakarsın ilgin varsa.

cafe'lere git 1-2 euro'ya filtre kahve iç mis gibi insanları izle, ne konuştuklarını anlama oyunu oyna kendi kendine.

van gogh müzesi'ne gitmediysen git.

değişik etkinlikler oluyor, ben oradayken kano yarışı vardı haarlem'de o tarz şeyler bulmaya çalış. van der saar, frank de boer falan katılmıştı.

hangi şehirdesin bilmiyorum ama genel olarak turistlerin değil yerlilerin gittiği mekanlardan daha çok zevk alıyordum ben.

ek: allahım inşallah yine uzun süreli hollanda'ya giderim, amin.

hangi şehirdesin? ona göre bir şeyler önerelim.

eindhoven'dayım

Tinder'dan arkadaş bul

natlab'da güzel filmler var, bu akşam türk filmi var hatta, veya ilgini çekerse blade runner final cut var:
www.natlab.nl

sanattan hoşlanırsan çok yakındaki nuenen'a gidip bisikletle van gogh turu yapabilirsin:
www.vangoghvillagenuenen.nl

basitçe kırtasiyeden bir kira kontratı alıp aynen kendi adına doldur ve onunla git igdaşa.

uyuyor

bir çeşit toz akıyor oradan

Şelaleden dökülen su değil sudan ağır tozumsu bir şey bence.

Fondaki şarkı sizi etkisi altına almış

www.akvaryum.com

www.youtube.com

Eindhoven bakın bir de

dusseldorf, koln vs almanya'ya uc ve oradan otobus ya da trenle hollandaya gec. 150-160 euro ve civarina yapabilirsin bunu. meinfernbus.dbhe'ye otobus biletlerine bakabilirsin.

atlasjet ve onur air'e de bak. ikisi de bu yaz amsterdam'a ucmaya basladi. ben simdi aratinca 400, 500tl'ye bulabiliyorum bilet.

klm'e de bak. yoğun talep olan dönemlerde thy ve pegasustan ucuz oluyor genelde.

ayrıca eindhoven ve rotterdam havaalanlarına da bak.

transavia hollanda'da 3 şehre uçuyor diye biliyorum. kesinlikle bir bak derim. fiyatlar uygun.

onur air e bak, ben daha yeni 50 euroya geldim. amsterdam disinda dusseldorf, koln ve bruksele de bakabilirsin.

transavia +1

Vay on numara sarkilar. ben bir de zz top dan sharp dressed man dinlemeyi seviyorum.

80ler, glam, hair, classic rock.

www.youtube.com

born to be wild :P

@selam nice try ama listede o var :)

o zaman bana gaz verenlerden devam edeyim, seninkiler ile direk bir ilgisi yok ama benzer zevklerin değişik halleri.

mötley crüe - girls girls girls
iron maiden - trooper, run to the hills (dıgıdık dıgıdık)
ac/dc - hells bells, highway to hell, back in black
dream theather - as i am, 6:00,
malmsteen - as above so below
korpiklaani - vodka, happy little boozer, keep on galloping
cindeleralla - The Last Mile, Somebody Save Me,
edguy - mysteria, king of fools
europe - final countdown
deep purple - perfect strangers, highway star
impelliteri - Rat Race
Steel Attack - dragons skull,
Judas priest - Hellion -> electric eye
luca thurilli - Black dragon
thunderstone - Worlds cry
lynam - Rise up
journey - dont stop believing

nope

no way. newton mekaniğinde böyle.

newton fiziğinde ağırlaşmaz. ama ağırlaşır.

şöyle ki enerji girişi olduğunda bu bir miktar kütle artışını da getirir. sadece ısınmaya ve metale de bağlı değil. örnek olarak sıkıştırılmış bir yayın kütlesi sıkıştırma öncesinden daha fazladır çünkü enerjisi daha yüksektir.

kütle sabit, yerçekimi ivmesi de...

Bombayı patlatıyor ve çok az bir miktar hafifleyebilir diyorum. Eğer atmosferli bir ortamda yada suyun içinde ise artan hacim cisim üstündeki akışkanın kaldırma kuvvetini de arttıracaktır, böylece cisim hafifleyecektir.

terazin ne kadar hassas? bu sorunun cevabına göre değişir. (#nohomo)

penseyle de halledilebilir gibi duruyor

14-15'in küçük gelme ihtimali var gibi görünüyor. gerçi buradan anlamak biraz zor. küçük kurbağacık anahtarları oluyor. onunla her türlü işini görebilirsin.

%40 14-15
%60 16-17

...diyorum.

evde kucuk karga burun var, kayiyor olmuyor. ille de anahtar lazim.

* ingiliz anahtarinin adi ne zaman kurbagacik anahtari oldu yahu? :) google'dan baktim nedir diye.

Bence göründüğünden daha küçük bu, 10 yada 12 olabilir.

*Kurbağacık ile ingiliz anahtarı farklı şeyler, ingiliz anahtarı sabit kafalı olur,
galeri7.uludagsozluk.com
kurbağacık ayarlanabilir.

d=m/v olduguna ve hacimler de esit olduguna gore yogunlugu yuksek olan taraf agir basacak. Dogru isaretlemissiniz.

@hzben yavaş salla da saçın başın dağılmasın. olay @crown nun dediği gibi, su 4 derecede 70 den daha yoğun o yüzden aynı hacimde kütlesi daha fazladır.

ikisi de aynı model zaten, sadece yıl farkı var, paran varsa ikincisini al. Hem daha yeni, hem daha güzel hem de kilometresi düşük. Zaten sana daha az masraf çıkartır. Onun dışında diğeri de seni üzmez herhalde, vespa uzun ömürlü motordur.

ucuz olan hangisi ise onu al. kmleri düşük zaten.

sanantonio.craigslist.org
sanantonio.craigslist.org
sanantonio.craigslist.org

araya kaynadım ama bu fiyatlar gerçek mi ya?

yükselen yuro dolar değil alçalan türk lirası.

euro dolar da yükseliyor uluslararası piyasalarda 1 aydır, sebebi abd nin faiz arttırımını daha da erteleyeceği beklentisi bence.

Euro: €
Biz: b

b: yüro neden fırladı?
€: yükselen ben değilim, bak alçalan duvarlar.

genel olarak avrupa ekonomisinin toparlanma belirtileri nedeniyle. bugüne özel abd özel sektör istihdam verisi beklenenden düşük geldi.

Yuh. Fırlamış mı? Ben de uçak biletini düne göre 10 € daha ucuza aldım diye seviniyordum :)

Yakuza
Haziran beklentisi zayifliyor sanirim.

"Biz alcaliyoruz" diyen arkadaslar, eur/usd 1.12lerde.
Biz ayrıca alcaliyoruz zaten, o ayri konu:)

bloomberg ht direkt bloomberg terminal grafik ve ve datasını kullanıyor.

Hem BIST, hem altın ve döviz fiyatlarındaki hareketliliği ve seçtiğim kalemdeki işlem hacmini birden izlemek istiyorum, bu Yaşar Erdinç diye bir Doçent var Bugün TV'de çıkıyor bu aralar, onun sunumlarındaki gibi işlem hacmini de görebilmek (timeseries olarak) istemekteyim. Realtime (ya da saniyelik) olması gerekmiyor ama 1 dakikalık güncelleme intervalleri yeterli.

Doğru çizebileyim eğri çizebileyim, curvefit edebileyim - mümkünse.

*egzoz

trafiğe şikayet et. ne kadar umurlarında olur bilemem, herkesin iş disiplini farklı.

egzost = exhaust

normal polise şikayet etsem bişey yaparlar mı

o ingilizce okunuşu bizdeki karşılığı değil.
www.tdk.gov.tr

trafik polisi ya da direk emniyeti ara. sonradan takılma olanlar için cezai yaptırımı var. hatta söktürüyorlar fln. en azıdnan araçlar için durum böyle ki motor için de aynısı geçerlidir. herhalde. 1-2 defa ceza yerse daha da kullanamaz onu. kafan da rahat olur. milletin kafasını s*kmeye hakları yok yani

ek not : mesela polis subarudan çıkan hayvani sese ceza kesemiyor çünkü fabrika çıkışı öyle. ancak sonradan takılmalara cezayı kesiyor

abartılı egzoz rahatsız ediyor ama dandink motosikletlerden bahsetmiyorsan aldıkları egzozun sesi zaten belirli sınırlar içerisindedir(ses sınırının bir tık altı olarak üretiliyor). ceza kesilmez. ses hayvanı bir sesse büyük ihtimalle susturucuyu çıkartmıştır. o ses işte evlerden ırak. cezası var.
ehliyette yoksa zaten her türlü sıkıntı ara polisi şikayet et, sonuçta bir şey kaybetmezsin.

bi daha yakalarsam plakasını alıyım, normal motor sesi değil az çok fikrim var neyin ne ses çıkarabildiği hakkında. bunlar özellikle birşey takıp sesi arttırmaya yönelik birşeyler yapmışlar belli yani.
bilen bilir şu motorlar vardır taşra yerlerde
i.imgur.com
bundan daha fazla ses çıkarıyor

biberonla beslenen buzağı..

bunun peki bizim hayvancılığımızda bi adı var mı?

biberonla buzak beslemek

bilgili olduğum bir konu değil ancak yaklaşık 10 dakikalık google araştırması sonucu:

sütten kesilmemiş buzağı (calf)'yı annesinden ayırınca haliyle kendileri besliyorlar (biberon veya kovadan-bucket calf diye de geçiyor) kuru yiyeceğe geçene kadar bu isimle anılıyor.

türkçe'sini bulamadım.

faydalı link:
animals.pawnation.com

bottling kelimesi zaten biberonla yavru beslemek olarak kullanılıyor, bottling baby biberonla bebek beslemek vs. biberonla beslenen buzağı yani bunun anlamı. he detaya girersek anneden uzakta beslenen buzağı. annesi tarafından dışlanmış olabilir veya belli bi diette beslemek için bilerek anne altından alınmış buzağı olabilir. özel biftekler için vs.

tr.wikipedia.org

%90 olmaz. benim başıma gelmişti lufthansa ile.

benim de ü ve ğ'den dolayı banka kartlarım ve uçak biletlerimde 4-5 farklı şekilde yazıyorlar adımı, hatta pasaportumda bi harf eksik, hiç sorun çıkmadı senelerdir.

ucak biletleri simdilerde elektronik bilet yani kodu söyluyorsun kisa bakiyorlar pasaporta tamam germanwings den ben de bilet aldim ö yü o yaziyorlar ama pasaport da ö veya ü yaziyor. sen yine de musteri servisi ile konus saglama almak icin.

Link çalışmıyor.
Güç kaynağının amperi 1.58 den yüksek olduğu sürece çalışır sıkıntı olmaz.
20/1.58= 12 saat civarında gider.

Cevap için teşekkür ederim linki yeniledim.

düz mantık şöyle bir şey geliyor aklıma: eğer bölgede elektrik kesintisi varsa apartmanın içindeki sinyal dağılımını sağlayan kutu da elektriksiz kalmıyor mu? yani modem güç kaynağıyla çalışsa bile sinyal kablosu o esnada çalışmıyorsa bir anlamı yok. bu konuda teknik bilgim yetersiz olduğu için bir ihtimal olarak değerlendirmek lazım diye düşünüyorum.

apartman içindeki telefon kutusu benim bildiğim elektrikle çalışmıyor zaten 48 voltluk bir dc akım her zaman hatta bağlı.bence sizin dediğiniz problem fiber internet kutularında meydana gelebilir tabi ben siparişten önce bir kez daha kontrol edeceğim.

Modemin UsB girisi varsa bilgisardan USB kablosu çekip elektrik verrbilirsin.benim asus marka modemimi bu şekilde kullanıyorum elektrik kesilince.

Hocam aynı düşünce ile ben www.bulabilirim.com bu cihazı aldım çok memnunum. Öyle sırf modem için düşünme çift priz çıkışı mevcut telefon şarjı veya diğer elektrik ihtiyaçları içinde kullanılabiliniyor.

Teşekkürler cevaplar için,
-Usb girişi yok üst seviye çift band bir 19v modem olduğudan 5v usb ile nasıl beslenir hiçbir fikrim yok.
-Amazondan sipariş vereceğim ürünün üzerine usb olduğundan telefonuda şarj edebileceğim.Zaten istanbulda olduğumdan çok uzun süreli elektrik gideceğini düşünmüyorum.

Ayrıca,bir fikir daha geldi aklıma eğer bu ürünüde alırsam
www.amazon.com

Çıktığım gezilerde macbook air'imi de 3 kata kadar şarj edebileceğim ki bunu hiçbir ups yapamaz.

robotistan'dan aldım ben shield'leri vs de var; yaptığım alışverişlerde de hiç sorun yaşamadım.

karmaşık projeler de yapmak istiyorsan, arduino mega modeline bakmanı tavsiye ederim.

arduino çok tatlı, ama shieldleriyle vs biraz pahalı, aklında bulunsun.

banggooddan sahtesini al, aynısı çok daha ucuz.

Aşırı mantıksız bir hareket yapmış olursun. Bol paran yoksa satma sakın dursun, mis gibi motor. Şekle takılan gitsin kendine güzelini alsın.

İlla ben taktım diyorsan o iş de 4500TL ile olmaz, çinliye bulaşma. önerilerim pulsar, hyosung gt 250 comet yada hyosung gv 250. 8-9 civarı bunlar.

1500 kilometre kaza yapmamana güvenme daha çok yenisin.
ybr 125'de en azından bir yıl daha piş sonra 250cc veya daha büyük bir motosiklet alırsın.

-sen kendine daha gösterişlisini alırsın.
+he pizzacıda işe girdim.
-uyuşturucu taşıyacağım

gibi cevaplarla sinir olduğunuzu belirtebilirsiniz. siz motorunuzdan memnunsanız onlara bok yemek düşer. tatlı alettir ybr. akarı yok kokarı yok.

motoru seviyosan satma hacı gidiğ sıfır almışsın bir de. ama evet bence de çirkin bi motor :) benim başlangıç motorum honda eğitim + cbr 250 olurdu

Farkında olmadan çok güzel başlamışsın. Ybr iyi motordur,gaz tepkisi, parça fiyatı, yakıt tüketimi falan. Satarken çok şey de kaybettirmez. 4500 liraya alacağın hiçbir makina istediğini vermez sana. Çinliden uzak dur hele o kadar yaşlı çinliden kesinlikle uzak dur. Canını almışlardır o makinanın. Yeni daytonalar falan fena değil bak ama bütçenin çok üstünde olur.
Sonuç olarak satma. Can var abi işin ucunda. El sikiyle gerdeğe girilmez. Sen bi 5 10 bin km yap bununla.

Akli olan motoru degil egitimi dusunmeli, egitim alinca aslinda hic birsey bilmedigini goreceksin. Baskalari da birak nederse desin, millet anlamadigi konularda konusmaya bayiliyor. Ybr125 guzel motor, takilma.

ben de aslında sizin gibi düşünüyorum. gv250 niyetiyle başlamıştım. 1 yıl 10-15bin km birkaç eğitim sonrası belki 400-650 cc bir şey alırım diyerek.

metehan01 , motor bence çirkin değil. güzel bile derim :) bir topcase taktım. o çirkin gösteriyor evet ama inanılmaz rahatlık. bir yere gittiğinde elinde kask olmaması, nereye koyacağım derdinin olmaması çok iyi.

satmayayım ya. mis gibi motor. gayet de memnunum. şehiriçinde yetiyor bana

Motora binmek usturayla traş olmaya benzer mutlaka birgun bir yerini kesersin

sen dogrusunu yapıyorsun emin ol, motosiklete binmek tecrübe gerektiren bir durum, gerçekten iki tekeri sevenler için cc'nin bir önemi yoktur. Şu an satarsan pişman olursun bence gaza gelip de değiştirme sakın. Bir de sana tavsiyem yeni başlamışken eğitim alman, sonradan eğitim alınca öğrendiğin yanlışları düzeltmen gerçekten zor oluyor(tecrübe ile sabit). he illa ki değiştiricem dersen 250'lik virago'yu öneririm sana çok güzeldir benim de ilk motorumdu ben aldıgımda 16 yaşındaydı ama canavar gibiydi. Egitim ve tam koruman oldugu sürece trafikte kendini daha güvende hissedeceksin en azından benim için öyle, tekrar belirteyim arkadaşlarını sallama bi halttan haberleri yok, tekerin düz bassın.

illa içine sinmiyorsa, ki bence 10.000i görene kadar devam et en az, bajaj hero derbi 150'liklere bakabilirsin. 5bin lira dolaylarında ve güzel aletler onlar da.

dagcılara onerıyorlar onu genelde, daha dırekt gunes alan yerler ıcın belkı.
ben de ona benzer bır sey sıparıs ettım 2 hafta once, bır ay ıcınde gelır.
senın ıcın gec olacak cevap ama.. :D beklersen yazarım gene (unutmazsam).

yorumlarına bak urunlerın, ruscaları cevır google translate'ten.

solar destekli olanini hic kullanmadim hakkinda birsey de okumadim fakat direk linkteki urunu alma
"solar power bank" diye aratip order sayisina gore siralatabilirsin
www.aliexpress.com
xioami 5200mah almistim ondan baya memnunum daha gecen hafta da 10400mah siparis ettim banggood.com'dan 18$'a.
gunlerce disarida kalmayacaksan @aithra'nin dedigi gibi dagci vs degilsen bence hic gerek yok boyle bir seye. telefonun ne model bilmiyorum ama bataryasi muhtemelen 2000 kusurdur ortalama biseyse, buyuk boylardansa iphone 6, samsung note ise 3000 kusur sanirim, onlari 3 ila 5 defa sarj edebilecek kapasite de.
xiaomi'nin icindeki pil falan kaliteli ya LG ya samsung'du sanirim. boyle gunes enerjilerin icinde ne var bilmiyorum

aithra hocam, aldığın ürün hangisi? link atar mısın? bi de ürün geldiğinde sözlükten yeşilimi yakar mısın?

dağcı falan değilim de malum elektrik kesintisi fenaydı. birkaç defa daha gidecek diyolar. ayrıca günboyu dışarda olduğum zamanlar oluyor. 7800'lük normal bir bataryam var zaten. ona kardeş yapayım demiştim.

akşam güneş bulamayabilirsin ama bununla şarj etmeye devam edebilirsin.
www.aliexpress.com

Bende benzeri bir alet var, pil olarak güzel de çalışıyor ama güneşe bel bağlama. O kadar küçük bir panelden gelen elektrik çok az oluyor, 1 kere doldurmak için günlerce güneşte bırakman lazım. Xiaomi al gitsin.

bende bundan değil de buna benzer bir alet var, güneşten tam şarj olması 18 saat sürüyor ve tam şarjlı hali ile bile telefonu %50 şarj edemiyor.

karaköy'e bakmaya deneyebilirsin, yada kadıköy yazıcıoğlu. Ebay denedin mi?

Karaköy, bulamazsan e bay ya da aliexpress

karaköyde akbankın ara sokağında çemen elektronik var, oraya sor, yoksa nerden bulabileceğini sor.

iletişim kurmayı deneseniz? arkadaşın yan binadaki komşunun kapısını çalsın. durumu anlatsın. sorun olmaz herhalde.

Diyebilsen ne olacak? adam gece farlarını kırarsa, lastikleri delerse kime ne anlatacaksın? Arkadaşının evinin önüne çekin arabayı. Ya da git bir otoparka bırak.

eğer mevzuat değişmediyse;

orası sokak. belediye tarafından engelli park yeri vs.. olarak ayrılmayan ve park yasağı tabelasıyla park etmenin yasak olduğu gösterilmeyen her yerine herkes aracını park edebilir. yasal olarak bir sıkıntı yok. evet garaj çıkışları dahil.

ama park yerlerinin yetmediği mahalle ve sokaklarda bu iş yasal boyuttan çıkıp kim güçlüyse park eder haline geldiğinden dolayı bir tavsiye veremiyorum. uzakta bırakılan bir otomobile iletişim bilgilerini zaten mutlaka koymak gerekir ancak şikayet durumunda araç yine uzakta olduğu ve o sokakta oturanlar tarafından zarar verilebileceği için, sana ne kardeşimle başlayan cümle kuracaksan eğer, aracının kaskolu ve güvenlik kamerasıyla kayıt altında olması mantıklı.

önerim; arkadaşın ya da sen ara sıra aracın yerini değiştirin, ortalarda görünün. mahalledekiler de aracı ve sizi tanısın. böylece çok ses çıkarmayacaklardır. hep aynı yerde uzun süre kalması zaten bir süre sonra belediyenin gelip alacağı kadar kötü duruma gelmesine sebep olacaktır.

apartmana girisi engelliyor olabilir misin? belki apartmanda hasta, engelli vs. biri vardir ve girisin acik olmasi gerekiyordur. bildikleri bir araba park ettiginde haber verme sanslari oldugu icin de yabanci arabayi gorunce silecek kaldirmislardir.
arkadasin numara biraksin.
bir de kaldirim hizasinda dairesi varsa apartmanin, evlerine girecek bir damlacik isigi kesiyor olabilirsiniz.

hakkın var ama camını çerçeveni patlatırlarsa ne olacak?

arayan olursa tabi ki alttan alırım, tatsızlık çıksın bende istemem. ha işi yokuşa sürerlerse "sana ne kardeşim belediyenin sokağı" kozunu kullanıcam, yoksa alo der demez saydıracak kadar ayı değilim :)

binanın arkasına koydum, girişi ve dairenin ışığını etkilemiyor. zaten araba ile bina arasında 10 metrelik bahçe var, kimseye zararı yok.

araba zaten taş çatlasa 3 bin lira eder (24 yıllık küheylan), o yüzden camı çerçeveyi patlatsalar bile maddi kaybım düşündüğünüz kadar olmaz ama otoparka çektirirlerse altından kalkamam.

ben yinede telefonumu yazayım o zaman, arayan olursa yalayacağız artık.

onu mu alsam, bunu mu..istikrarsız türk parası usd ve euro karşısında her zaman değersiz.

ben birkaç gün önce aldım 2.81 idi, sabah baktım 2.87 olmuş. neticemden sallayarak artar diyorum.

her türlü al, artsa de azalsa da sana koymaz ondan sonra çünkü zaten € olarak harcayacaksın.

yayınevini arayıp sorabilirsin

ben bugüne kadar gördüğüm korsan kitapları çok net anlayabildim hep. çok belli oluyor sanki baskısından kapağından kalitesinden. bence çok gereksiz kıllanmışsınız hocam.

"Bandrol" denilen kursini etiket yoksa korsandir. Varsa, etikete bandrola iyice bakmak gerekir, sol yarisi parlak olmali.

boyle yanar döner bir bandrol olmalı üzerinde

bandrol ile anlayamazsınız.onları satın alıp korsan kitaba yapıştıran korsancılar da var.
soluk sayfalardan da anlayamazsınız zira kendim yky'de yky kitaplarını incelerken aynı durumu gözlemledim.
sonuç: %100 tespit edilemez bir durum.

her kitabın kendine özel bir bandrol seri numarası vardır. kitabın orjinalindeki bandrol seri numarasına bir kitabevinden bakın. sizdeki numarayla alakası yoksa korsandır. nerden biliyorsun derseniz hiç sormayın derim:)

foto atarsan anlayabilirim , ayrıca korsan kitapların %99unda sayfalarda yazılar kayık oluyor bu hiç değişmedi , okurken rahatsız edici derecede belli ediyor.

sayfanın kalitesizliğinden baya anlaşılıyor bir kere. kitabın kapağı da bir tuhaf oluyor, resim varsa net gözükmüyor, hafif flu görünüyor. baskı hataları fazlasıyla belirgin. kitabın dikiş yerlerinde de orantısızlık hakim, kitap yamuk yumuk çıkıyor. içinde de bazı sayfalarda yazılar birbirine geçmiş olabiliyor. sadakatsiz'in de dediği gibi kimi yazıların mürekkebi soluk oluyor.

@loch ness çok kitap kurdu değilim o yüzden çat diye anlayamıyorum ben.

@sadakatsiz kitabın tüm sayfaları aynı mürekkep tonunda ama yazılar biraz açık renkli gibi

Kitabın basım yılı 2006, bandrolu var üzerinde ancak sol yarisinin bi farkı yok üzerindeki kırmızı yazının harfleri dağınık gibi biraz da üzeri çizik cizik gibi duruyor

@grace margeret mulligan dediklerinden sadece yazılarin açık renkli olmasi var o da tüm sayfalarda standart diğer koşullarda sıkıntı görünmüyor

Evet sanırım kitap orijinal herkese teşekkürler:)

kızsan zararı yok, erkeksen erojen bölgeye zararlı. Taşakların püfür püfür esmesi lazım.

erkeğim de hacı bu şekilde kullanımı rahat ya. sırtım ağrıyor artık. taşaklar rahat edecek diye ağrı çekiyoruz arkadaş...

elektronik aletler radyasyon yayar o taraflara yakın olması iyi bişey değil.

Masa al kendine, ben comfydesk aldım aşırı rahat ama pahalı biraz çakmaları da var.

şu comfydesk'e bakayım ben de madem. habire para veriyoruz zaten, nereye kadar böyle gidecek bilmiyorum :'/

Kusura bakma guldum ben biraz. Gecmis olsun.

ilişkiyi ta buralara kadar yayıp seni şikayet ediyorsa zaten hayır gelmez hacı ondan. boşver iyi olmuş, üzülme.

Hatirliyorum belki ben de gaz verenlerden olabilirim kusura bakma üzüldum :/

şimdi kardeş kızın başkasının fikriyle ayrılması yanlış ok da sende de hata var, kabul ediyorsun zaten.

kendin demişsin bir iki takıntısı dışında çok iyi diye. e "sevgililik" dediğin müessesede bunlara biraz daha fazla özen göstersen çok mu yani? yorulur musun?
ben de takılıyorum böyle şeylere bazen. istediği, konuşmayı kesin olarak bitirmekse bitir yani nedir, o kabalık olarak görmüyorsa sanane ki?

neyse geçmiş olsun.

sevgililer günü belki bahane olur barışırsınız.

Millet ayrıl dediği için ayrılıyorsa kız zaten maldır siktir et.

madem neden cevap vermiyodun kıza?

ayrılmanızı isteyen yürekler şimdi barışmanız için kenetleniyor

evet söz duyuruda

ona bu şarkıyı armağan et:

www.youtube.com

Sizin gibi çiftlerin azalarak bitmesi iyi oluyor.

whatsapp'daki mavi tick bitirdi kardeş seni. duyurunun suçu yok. mesajları okuyup okuyup cevap vermemişin. halbuki öyle cevap vermeyeceksek mesajları kısa kısa görünen kadar okuyoruz, açmıyoruz. hata sende.

kız adına mutluyum. Ne üzüyon la kızı. ilgilenmiyon ilgilenmiyon sonra ayrıldık mutlumusunuz. mutluyuz !

İki yildir sevgilisiniz, kiz da huyunu anlayamamis mi? Ya da niye oturup hic konusmamis ki yani? Niye bir cozume ulasamadiniz ya da? Ayrilasi varmis bence.

Tam da bu yüzden whatsapp ve SMS kullanmıyorum. Sevgiliyi geçtim saçmasapan insanlar bile trip atıyorlar. Minicik ve saçma telefon tuşları ile yazışmakla aram inanılmaz kötü, zaten telefonum da bozuk, pek yazamıyorum. Birine söylemek istediğim bir şey varsa arar konuşurum, bana mesaj gönderirse de cevap alınamaz genelde. Bu da karşımdaki kişiyi sevmediğimden değil; karşımdaki kişiye olan sevgimin mesajlaşmaya olan antipatimi bastıramamasından. Telefonu hala telefon olarak kullanıyorum; mutluyum, huzurluyum, ilişkim yıkılmıyor.

Diğerini ayrıntılı okumadım ama ilişkinin bitiş nedeni "Mesajıma cevap vermedi" ise ben olsam çok da üzülmezdim, "Uymuyormuşuz" derdim. Ama mesajına cevap yazmamanın daha derin bir anlamı varsa, ilişkinizin dinamiklerinden biri bu mesajlaşmalar üzerine ise tabii ki başka tartışılası şeyler de olabilir. Sevgililer günü geliyor, barışırsınız umarım ve umarım bir daha mesajlaşmalar sorun olmaz.

make up sex yapın.

vay anası millet duyurudan sevgilide buluyormuş. hacı sende niye kıza zaman ayırmadın?

hayırlısı be gülüm.

Ayrilma tavsiyesini iliskilere cozum onerisi olarak goren zihniyet kime mutluluk getirmis ki.

konuyu bilmiyorum ama genelde mantıklı tavsiyeler veriliyor burada. demek ki ayrılmanız gerekiyormuş.

ayrıl

bence ayrıl.

Gonus isleri lobisinin isi bunlar hep.
E siz de mevzuyu lobiye deklare etmissiniz.

he bişi daha yazayım. vakti zamanında böyle bir ilişki yaşamıştım.

Hatun sürekli bir mesajlaşma konuşma derdindeydi.

Her gün 1 saat konuşulması lazımmış filan, sürekli mesaj atardı kısa cevap verince triplenirdi.

bazen 5-10 adet mesaj ardarda yollardı, yok benimle ilgilenmiyorsun ıvır zıvır.

2. ayda artık dedim bu ilişki çekilmez.

ayrıldım filan sonraki dönem hayatımın en güzel dönemiydi. zart zurt mesaj atan yok, beni sevmiyorsun benle ilgilenmiyorsun tripleri yok.

kafa rahat, stressiz filan.

bence sevgililer döneminde de barışma salla gitsin, biraz kafa dinle ciddi ciddi aşığım modunda takılmıyorsan.

burada kimseyi suclama abicim.
whatsapp'tan mesajlasmiyoruz diye bir ayrilik sebebi olamaz. Kiz zaten sebep ariyormus kendine. Duyuru da cesaret vermis.

hem telefon mesajlasmak icin degil ki, konusmak icin?

Burada duyuru açanlar hep "bizden" gibi gelmiyor da ilişkinin öteki tarafındaki suçlu olmuyor. çok yüklendiğimiz, sorguladığımz üyeler de var. çemkirmek hakkımız, engellenemez.

Toplu genel bir cevap yazayım:

- Evet benim de kabahatlarim oldu.
- Tek sorumlu duyuru değil elbette, ayrılık seviyesine gelmese buraya düşmezdi mesele zaten.
- Tek sorun mesajlaşma da değildi. Sadece "mesajıma geç cevap veriyor" diye iki yıllık ilişki bitmez.
- Ama duyuru'nun da sorumluluğu var. Zira o sabah kız "erkek arkadaşımla sorun" diye duyuru açarken, ben birkaç saat sonra mesaj attığımda bana cevabı "ayrıldık bitti" ile başlıyordu. Demek ki duyuru açılırken ben 'problemli sevgili' iken cevaplardan sonra 'eski sevgili' olmuşum.
- Şimdiye kadar çok kez ayrılık seviyesine gelmiştik (hatta birkaç aylık ayrılıklarımız da oldu) ama son zamanlardaki onun ayrılık çabalarını onu ikna ederek geçiştiriyordum. Artık ben de kabahatli olduğuma ikna oldum, belki böyle olması gerekiyordur diyerek kabullendim, bitti.

3 yil icinde toplam 90 gun kalabilir bunu ister 1 hafta 1 hafta kullanir istersen 90 gun kullanir, 90 gun uzerindeki kalimlar icin oturma iznine basvurmak ya da o ulkeye ozel vize almak gerekir

toplam 90 gün. her seferinde sıfırlanmıyor yani.

Peki referans verebileceğiniz bir link var mıdır kesinleştirmek adına. Ya da bilgileriniz kesin midir? Kritik bir durum, o yüzden onaylatıyorum.
Teşekkürler,

arkadaslarin soyledikleri bilgiler kesin, guncel ve dogru.

c tipi schengen vizeleri maksimum 90 gundur, bu sure doldugu zaman tekrar bas vurulmasi gerekir.

Kesin bilgi, yayalım.

konsolosluklarin ve elciliklerin web sitelerinde sengenle ilgili genel bilgiler var, ornegin asagidaki macaristan buyukelciliginin sitesinde gayet kisa ve acik bir sekilde bilgilendirmisler, benim de emin olmak icin ararken denk geldigim ilk sonuctu;

www.mfa.gov.hu

arkadaslarin yazdigi bilgiler kesin.
kaynak bulmak yorar ama verilen bilgiler zaten cok seyahat eden herkesin bildigi, kesin bilgiler.

3 yil : vizenin gecerlilik suresi
90 gun: 3 yil icerisinde yoplam kalabilecegin gun sayisi
mult: coklu giris cikis. yani bir kere giris cikis yaptiktan sonra 90 gunu doldurmadiysan ve 3 yil bitmediyse tekrar girebilirsin.

Merhaba,
Bilgiler kesin değil. Araştırdıktan sonra mesela Fransa için şöyle .Son 180 gün içinde 90 max. kalmak suretiyle istediğin kadar vize sürenin içinde o ülkede kalabiliyorsun:
vosdroits.service-public.fr

Macaristan'nınkinde tam belirtilmemiş ama yukarıda linkte çok açık söylenmiş.

"Ainsi vous disposez d'une période globale de 180 jours pour effectuer un séjour ininterrompu de 90 jours ou plusieurs séjours d'une durée cumulée de 90 jours maximum. À l'expiration de ce délai maximum de 90 jours, vous devez quitter Schengen. Vous ne pourrez y revenir que 180 jours après votre première entrée pour un nouveau séjour maximum de 90 jours, et ainsi de suite pour tout autre voyage."

@diable
zaten alti ay icerisinde maksimum 90 gun schengen vizesi alinabilir, o da c tipi oldugu icin. daha uzun oldugu zaman uzun donem vizesi aliyorsunuz, o bakimdan bilgiler kesin, bu bilgilere her yerde ulasabilirsiniz ancak biraz karisiktir, spesifik noktalarda kafa karisabilir.

Evet, 6 ay için en fazla 90 gün turistik alabiliyorsun. Fakat 3 veya 5 senelik vizeler var. Bunlarda son 180 gün içinde max. 90 kalma şartı işliyor. Yani bir sonraki altı ay içinde de 90 gün kalınabiliyor.

yarısını dolara yarısını euroya çevir, risk azaltmış olursun. sonra bankada vadeli döviz hesabına koy. tl olarak tutma.

kendisi ile karşılaşmış oluyor... e ^x in türevi yine kendisi. ben öyle anladım...

d/dt türev operatörü, bir denklemin t ye göre türevini alıyor. E^x in x e göre türevi yine e^x. O yüzden başta kafası rahat bana bir şey olmaz modunda, karşıdan geleni d/dx zannediyor. Sonra d/dt olduğunu görünce göt oluyor çünkü e^x in t ye göre türevi 0.

Bunları uzun uzun yazdım ya allah bildiği gibi yapsın beni.

Yakuza 123 Yazmış uzun uzun. D ye göre değil t ye göre Türev alıyor. E üzeri t olsaydı artistlenebilirdi. Şu an 0.

Bu arada e tam bir gerizekalı, yok olurum demesinden anlamalıydı.

e'lerde genel olarak bulunan asiri ozguven bu kardesimizde de var. bi dur dinle, yok. olayi bi dusun, yok.
kime oy verdigini buradan anliyoruz.

çok teşekkür ederim yakuza123, anladım şimdi :) hımmm! demek e^x in t ye göre türevi sıfırmış.

Kıbrıs

hahaha, çok iyi ya, bence mahsus yazmışlar. yani yırtınmışlar.

hemen klavayede s ile b nin yerlerine baktım, yakın da değiller.

şöyle de bir eleştiri çıktı: istanbulunbitleri.blogspot.com.tr

4200 liraya alınmış 98 bu gün. şu an 15.000 lira ediyor.

hisselerin piyasa değeri 50,1*300=15030tl. Aradaki temettüler nereye gitti o daha önemli, eğer her dağıtılan temettü yine hisseye yatırıldıysa çok daha fazla hisse birikmiş olmalı.

@mermize Hissenin ilk işlem tarihi : 30.05.1991 imiş.

arkadaşlar hisse bi kere bedelli iki kere bedelsiz sermaye arttırımına girmiş.Ayrıca her sene temettü dağıtmış ama biz ödeme falan almadık.bu durumları da göz önünde bulundursanız sevinirim.

dostum temettüleri alıyorsun benim bildiğim. bunu bir aracı kuruma danış derim. binde bilmem kaçlık bir komisyon kesseler de onlar daha iyi bilecektir.

resim link lazım ama ben bayan olarak hoslanmazdım sanırım.

link ataydın iyiydi. Beyaz olmasına olur, hele motorun rengiyle uyumluysa daha güzel olur ama inanılmaz çabuk kirlenir. Bana kalırsa siyah, gri renkleri varsa onları al. Eğer gerçekten çok ciddi bir indirim varsa beyaz da düşünebilirsin.

ekledim efenim link :)

çok güzel olur ama inanılmaz kirleniyor ve zor çıkıyor motor ceketi kumaşından. hatta leke leke kalıyor grileşiyor vs. :/

100 lira notere veriyorsun, bir de trafik sigortası masrafın olacak ama o bir çok faktöre göre değişiyor, 50 ile 500 tl arası her hangi bir rakam olabilir.

notere alim-satim islemi icin para veriyosun: 70tl civariydi galiba.
bir de zorunlu trafik sigortasi yaptiriyorsun, motosiklet el degistirince var olan sigorta gecersiz sayiliyor; bunun fiyati degisiyor, motosikletin modeline, motor hacmine vs gore.

plaka degistirmek istersen bir de ona para gider ama cok gereksiz bir islem.

hücre birleştirme (merge) kullanman lazım, ilk sütunda sırayla 1 ve 2. satırları, sonra sırayla 3 ve 4'ü vs. birleştir. ikinci sütunda da 2 ve 3. satırı, 4 ve 5. satırı vs. birleştirerek git. ilk sütundaki hücrelere değerleri gir, ikinci sütunun ilk birleştirilmiş hücresine formül olarak ilk sütundaki 1. değer eksi 2. değer gir. köşeden aşağı çek işin tamam.
i.hizliresim.com

20 yazan yerdeki formül =b4-b6

@yakuza123 daha kısa bir yolu yok mu? veri fazla olduğundan tek tek iki satır seçip birleştirmek çok zamanımı alacaktır. bir defada bir sütundaki tüm hücreleri iki tane satırdan bir satır elde edecek şekilde birleştirebilir miyim?

km sütun altına denk gelecek 2 hücre seç (örneğin A2 ve A3),
"birleştir ve ortala" komutuyla tek hücre haline getir,
yatay ve düşey olarak ortalama butonlarına bas,
bu hücre seçili haldeyken sağ alt köşesinden tut istediğin kadar çek aşağıya

fark sütunu altına denk gelen hücreler için de iki tane seç (B3 ve B4),
"birleştir ve ortala" kullan,
yatay-dikey ortala,
formülünü yaz (=A2-A4 ya da =A4-A2)
bu hücreyi de tut istediğin kadar çek aşağıya

son olarak tablonun sol üst köşesindeki üçgene tıkla (tüm tablo seçili hale gelecek),
cetvel üzerinden satır yüksekliğini azalt (10 pixel yapsan uygun olur sanırım)
güle güle kullan.

yine de çok zor geldiyse dur yapayım da atayım. ama şunu bilmem lazım, sayılar hep azalıyor mu? yani km sütunu altındaki her sayı bir üstteki hücrede bulunan değerden küçük mü? eğer değilse negatif sonuçlar da çıkar ortaya; bu sorun olur mu?

böyle bir şey mi mesela istediğin?

i.imgur.com

hızlı yapmanın tek yolu macro yazmak. rastgele bir macro kaydet, kısayol ata (mesela ctrl+y) içindeki kodu bununla değiştir:


ActiveCell.Range("A1:A2").Select
With Selection
.HorizontalAlignment = xlCenter
.VerticalAlignment = xlBottom
.WrapText = False
.Orientation = 0
.AddIndent = False
.IndentLevel = 0
.ShrinkToFit = False
.ReadingOrder = xlContext
.MergeCells = False
End With
Selection.Merge
ActiveCell.Offset(1, 0).Range("A1").Select


sürekli ctrl-y ye basarak istediğin kadar alt alta ikili hücre yapabilirsin.

Vampire the masquerade bloodlines

tek kelimeyle: skyrim, yazdıklarının tümünü karşılıyor.

prince of persia üçlemesi

bioshock infinite yi de oynadım harika oyun

tavsiyem komik gelcek ama

LİMBO (tam anlattığın gibi ) :D

Half-Life tabi ki de

Gordon Freeman'dan âlâ kahraman mı var?

skyrim +1

ah be sistemini yazana kadar dark souls diyecektim.

portal oynayabilir misin bilmiyorum ama söylenenlerin hepsi çok iyi oyunlar onlara ek olarak portal diyorum.

O pc skyrim'de biraz zorlanır gibi.

Grim Fandango ve Sanitarium diyeceğim,grafikleri çok kötü gelebilir fakat aradığın şeyler bu oyunlarda olabilir.

adventure olarak sanitarium var geçmişten, stream'de yeniden satışı var.

proletarier aller lander vereinigt euch'a ek olarak portal 2 diyorum.

skyrim +1

max payne 2
warcraft 3- frozen throne
halo: combat evolved
portal+1

Crysis.

Revit'in montları iyidir ben memnunum tavsiye ederim. Fakat revitler düzgün (knox marka) omuz ve dirsek koruması ile gelmesine rağmen, sırt koruması acayip dandik, eğer istiyorsan yine revitin kendi güzel sırt korumasını çok yüksek olayan bir fiyata alıp takabiliyorsun. şekli de bu sas-tec'e bayağı benziyor ama sas-tec girer mi bilemeyeceğim. Sas-tec satışı yapılan bir yere sorsan daha kesin bir cevap alabilirsin.

Not: Bütçen ne kadar bilmiyorum ama ok yüksek değilse, sırt korumasından önce kask, mont, eldiven, dizlik/pantolon, motor botu, bel koruma, sırt koruma önem sırası ile bütçeni paylaştırmanı tavsiye ederim.

cevap icin tesekkurler. ben de revitin montlarına bakıyorum genellikle. dragon, jupiter ve mercury modelleri arasında kaldım. hangisi daha uygunsa onu alacağım ve icine mumkunse sas-tec yerlestirmek istiyorum. eger o koruma uymuyorsa o zaman dedıgınız gıbı revitin knox sırt koruması var onu koyabilirim. toplamda ekipmana 1250 tl civarı bir bütçe ayırdım. kask olarak nolan n86 hi-vis fluo orange alacağım. en cok kafama o yattı. 550-600 tl arası bir meblayı ona ayırdım. kalan 700 tl ile eldiven ve dizlik alacağım bir de mont ve sırt koruma istiyorum. bu konuda da tavsiyelerinize acıgım.

eger gerekirse butceyi bir 200 tl civarı daha arttırabilirim.

Nolan pek tavsiye edilmiyor, yerine shark, bell yada marushin bak bence.

bence almadan önce zamanın varsa fuarı bekle daha uygun fiyata alabilirsin ekipmanları

ben kaskı sharp test sonucuna gore secmistim. orada 5 uzerınden 4 yıldız almıs gozukuyor. nolan neden tavsiye edilmiyor bilginiz var mı?

ek olarak motor fuarı ne zaman acaba?

Sharp her şey değil, ls2 bile 4 yıldız. Malzeme kalitesi pek yüksek değil diye biliyorum ben, ve ses alıyor diyenler var. Ekşiteker'e gelsene orada bu tartışmalar çok döndü okuyabilirsin.

Direkt evden atıyorsunuz kendisini.

Hahaha ev masrafına eklenir mi abi o, sandalyeden düştüm. Siktir git okula yakın bi ev tut derim. Evden çıkarırım direk. Kişisel giderdir bu.

nasılı var mı yahu o zaman senin içtiğin sigara da, dışarıda yediğin yemek de, aldığın bot da ev ihtiyacına eklensin.

skerler der konuyu kapardım. kötü bir espriymişçesine, bu talebi duymamazlıktan gelirdim.

e çıkmasaymış o eve madem. normal değil tabii ki.

öyle ev arkadaşımı olur be sende taksiyle git hergün ozaman:) normal değil tabiki

hayatımda böyle saçma istek görmedim :)

oyle sacma sey olur mu yahu? ilk kez sizden duyuyorum. boyle olmaz diye anlatin. akil mantik var yani.

haa eve cikarken onun okuluna uzak bir yerden tuttugunuz icin minibus parani biz de bolusuruz dediyseniz orasini bilemeyecegim.

o ne lan? direkt (bkz: ölücülük) derler ona. evlerden ırak.

sen de bindiğin taksiden fatura al o ayın giderlerine ekle bi daha öyle bişey yapmaz

tabi ki bağlamıyor. ev masrafı evin ortak giderleridir.

Başta öyle konuşmadıysanız saçma. Ama onun okulun yakın bir ev vardır ve çocuğa gel uzaktakini tutalım yol paranı ortak karşılarız dediyseniz saçma ama mecburen kabul etmeniz lazım.

saçmalığa bak. sende sigara,alkol kullanıyorsan ev masrafına ekle hehe

ahaha toplanın dövün ya ne demek yol masrafını ev masrafına eklemek. adı üstünde ev masrafı

yeni nesil aptal mı yetişiyor dicem ama olayın iç yüzünü bilmiyorum.
öyle şey mi olurmuş?

sepetleyin kendisini ya da düzeltin bu saçmalığı. kimsenin yol parasını ödemek zorunda değilsiniz.

git araba kirala sen de masrafını eve yık. ne farkı var?

Ocak disi birakin o kardesimizi fazla kurnazmis.

Hahahah millet ne yüzsüz la

Biz de yürümeye utanırız millete yanlış olur diye. Eleman süpermiş linç edip mumyalayın derim ibret olsun

banane lan bende taksiyle giderim o zaman eklerim ev masrafına.

bu arada eksiduyu.ru bu duyuruda bahsetmiştim eve çıkma durumumu.
evi bulacağını söyleyen ve bu konuda herkesi ikna eden arkadaşım, o minibüs parasını ödemeyi hepimiz adına vadetmiş kendisine. yani "sen eve çık bizimle, minibüs paranı biz öderiz." diye. ama hiçbirimizin haberi de yoktu bundan. ta ki arkadaşım az önce "benim yol ücreti konusunu konuşalım. minibüs parası için evden para istemiyorum, ortak hesaptan ödeyeceğiz ya" dedi.

bir de bu minibüs parası yüzünden eve çıkmıştı bu arkadaş. şimdi de hepimizin ödemesini çok makul buluyor.

ne salağım değil mi?

ahahahahah çok çakalmış ya kendisi :D

bu durum kaç aydır böyle, siz kaç aydır buna razısınız merak ettim ha. böyle bişey mümkün mü allah aşkına.

o lafı söyleyen, herkesi ikna eden arkadaşınıza paslıyorsunuz o zaman o parayı. hadi bakalım.

hahhdsa hasktriahsahsaa

kusura bkamayın henüz cevapları okumadım.

abi yemin ediyorum yazık ya. yani bunun olabilme ihtimalini düşünüp sormuşsun bir de burada. inanamıyorum ya. o kişi her kimse temiz dayaklık. siz de bu kadar saf oldugunuz için siz de :P

koskoca üniversiteye gelmiş adamların muhabbetine bak ya.

memleketi neresi çok merak ettim :D

hiç güleceğim yoktu lan ahahaha. kardeş sen en kısa zamanda bu elemanı evden ayıklamaya bak :)

edit: arkadaşınızın halt yemesi var ortada. devilred'in dediği gibi elemana paslayın, söz vermiş.

dikkat edin arkadaşınız ayaküstü size galata kulesini, boğaz köprüsünü filan satmasın. öğrenci halinizle paranız da yetmez şimdi :)

siz ortak masraf olayını çok yanlış anlamışsınız :D

o ne ya öyle.

Üşenmedim tüm yazılanları okudum, sinirim bozuldu.

Minübüsçüye kim söz verdiyse o ödesin parasını. Sizin adınıza nasıl söz veriyor?

Olmadı, ayrılırım la ben o evden. İki kişinin rahatı için kendi arasında yaptığı anlaşma için milleti finanse edemem valla.


Gerekirse evden bile çıkarım. Biraz asabiyim.

butun yorumlari okudum. aglanacak hale guluyoruz. arkadasim kim soz verdiyse minibus parasini veririz diye o versin. Elemana soz veriyor ama size neden soylemiyor. senin icin cok gec degilse kyk yurduna geri don derim ben. boyle tiplerle yasanmaz, aman diyim.