whatsapp verileri bbm gibi şifrelemiyor diye biliyorum, telefona keylogger, trojan yükleyerek, telefon interneti wi-fiden kullanıyor ise sniffing yaparak, yada doğrudan whatapp serverlerına erişim varsa oradan yazışmalar öğrenilebilir.

not: iktisat öğrencisiyim

alman bi şirket vardı, bu yazışmaları okuyabilen bir programa sahip, hatta türkiyede bir bu programı satıyorlardı.

şu şekilde test edildiğini biliyorum. iki kişi arasındaki konuşmada ttrrrt22rr535tr gibi bir kelime yazıyor, bu program bu kelimenin geçtiği konuşmaları buluyordu. geçen sene katılmıştık şirket olarak .ok pahalı bir programdı, adı di... gibi bir şeydi, yarın bakarım şirket maillerinden.

teoride mümkün. pratikte zor.
çok dert ediyorsan ben olsam vpn kullanırdım. tek çaresi o ki vpn sağlayıcına ulaşırlarsa o da çözüm değil.

(bkz: fotoşok)

Geçen düblaj dedi.

(bkz: yargının içine sıçmış)

bir çok mitinginde bulunduğu şehirin adını yanlış söylemişliği var, üzerine bir de şakır şakır alkışlanmışlığı.

'bindirilmiş kıta' denilen olayın fotoşopla çoğaltıldığı fotoğraflar vardı, googleda bulunabilir belki.

kimin, hangi cümlesi doğru ki ayrıca?

white sea?

white sea, one minutes.

dostoyevski'ye birden fazla defa dostoviski demişliği vardır.

en krali white sea bence.

cehape sayilir mi? esad esed olayi vardi bir de o sayilir mi?

(bkz: eşek ölür kalır eseri)

tek uyanığın sen olmadığını düşünürsen zaten direkt olarak vazgeçersin, o işlerin o kadar kolay olmadığını anlarsın.

o işler öyle kolay olmuyor hocam, olsa herkes yapardı.

evrakta sahtecilik büyük bir suç ayrıca, ileride gitme ihtimalini de yitirirsin.

üç kuruş için değmez. yakalanma ihtimali binde bir de olsa çok ciddi cezası var. www.mevzuatdergisi.com

yaparsan muhtemelen farkedilmez. ama yakalanirsan banlamazlar kicklerler onu bil.

not:teorik konusmadir. hicbir seye tavsiye veya ögüt icermemektedir. tanimam etmem zaten amirim.

büyük ihtimalle almancı yada ağzına kürekle vurmuşlar.

bu kadar güzel almancı olmaz.
bence türkçe vine çeken amerikalılar kervanına katılmış bir amerikalı.

asetonla olmuyo mu

aseton denemeyin, eritirsiniz led'i

alkol deneyin bir.

aseton olmaz evet.

ıslatabilirsiniz. yumuşadıktan sonra bantla çekilebilir hale gelir belki.

asetonsuz oje cıkarıcılar var, yaglı gıbı. olma mı acep? çıkarttıktan sonra nasıl gerçekleştirdiğinizi yazın da ben de aklımın bir köşesinde tutayım.

ben hala aseton diyorum, ojeyi çıkardıktan sonra bi güzel silersin hallolur.

Minik bi köşede dene bişey olmazsa sil aseton la. Baska türlü cikmaz o.alkol cikarmiyo boşuna ugrasma.

aseton plastiği eritir benden söylemesi. asetonsuz oje çıkarıcı dene +1

aseton plastiğe büyük ölçüde zarar verir. dikkat edin derim.

çocuğu alay konusu etmeyi bırakabilirsiniz. siz teşvik etmişsiniz buna, bir de o açıdan bakın.

bir şey demeyin. farkında olmadan adamı zorlamışsınız bayağı

bozmayın lan adamı herif demekki imrenmiş gayet doğal. sevgili konusunu açmayın, şaka yapmayın ve sevgililerinizle hep beraber program yapmayın düzelir bi süre sonra

olur gençlikte öyle şeyler. arkadaş grubu içinde sürekli konu olunca üzülmüş, böyle bir çıkış yolu bulmaya çalışmış kendince.

edit: sözünü ederseniz bu sefer daha kötü olur. kız arkadaşından falan da konu açmayın hiç.

Abi saçma sapan iş yapmışsınız, bırakın herkes istediği gibi takılsın. İsterse 5 yıl daha sevgilisi olmaz size ne? Belli etmeyin tabiki. Bu konuda üzerine gitmeyin zaten bir süre sonra ayrıldık der.

Özetle: Şaka olmuş kaka.

çok sorunlu arkadaşları olduğunu düşünürüm.
size neydi kardeşim, sevgili yapmak ne bir kere? belki adam istemiyor rastgele bir sevgilisi olsun? niye adamı zorladınız? çaktırmayın bildiğinizi o da yakında anlaşamadık ayrıldık der zaten.

Eğer baştan ezik değilse adamın özgüvenini ne biçim sikmişsiniz de bu hale gelmiş. Boş verin söylemeyin üzülür. Onun yerine hepinizin sevgilisi varsa kız arkadaşlarınıza söyleyin de ona da bir sevgili ayarlayın. arkadaş arkadaşın pezevengidir.

adamı delirtmişsiniz sonunda, ne yapacaksınız daha? üzerine gitmeyin artık şu konularda işte, demek ki fazla hassas.

kimse sevgili yapmak zorunda değil, bu bi zorunlulukmuş, olmazsa olmazmış gibi zorlamış, dalga geçmişsiniz çocukla. uygun birisiyle tanıştığı zaman olur size ne? hem belki çocuk gey, belki aseksüel ve bu durumdan utanıyor ki haklı bence, sevgili olmadı diye taşak geçenler gey diye ne yapmaz diye düşünmeden edemedim. sırf çenenizi kapatın da kafası rahat etsin diye oyun oynamış size, siz de 2,5 ay boyunca ""ulan adam sevgili olsa getirip tanıştırmaz mı?" demeden yemişsiniz.

Yazık be, hayali sevgili yapmış çocuk. Bilmezlikten gelin.

altı üstü bir boya firması dediğiniz şirketlerin hepsi holding..

Örneğin:
www.filliboya.com.tr

filli boyaya alt tarafı boyacı mı dedin :D

baboli inş mühendisleri gelir zaten ama ben kendi kafamdaki mantığı sunuyorum, her gün yüzlerce yeni, inşaattan çıkmış ev boyanıyor ve ayrıca boyanan binlerce duvar var. şimdi piyasada zaten 4-5(sallamadır) büyük marka olsa filli boya en büyüğüdür. e düşün nasıl para kazandıklarını işte

dandik boyacı dediğin şirket isterse kanalların anasını laciverte boyar.

modemin ayarlarına gir, bakman gereken terim "(IPv4) varsayılan ağ geçidi" onu 192.168.2.1 yap.

modem arayüzüne gir, LAN > IP ve DHCP Ayarları > Düzenle diyip açılan sayfada 1.1 ile biteni 2.1 olarak değiştir.

Sonra modemi güç tuşundan yeniden başlatman önerilir.

gönderdiğin linkteki fotoğrafın altında gayet açıklamış zaten adamlar?

uykusuz olduğum içün burada bugün 'atayizmin temsilcisi' rolünü üstlenemeyeceğim, kusura bakmayasınız.

abi richard dawkins var, charles darwin var. senin dediğin gibi biri yok.

adam bunu bir gerçek olarak kabul ediyorsa sonuçlarına da katlanıyordur bir şekilde. 5.000 metre yüksekten uçan uçaktan düşen birisinin ölmesi kesindir. Sen şimdi ne kadar ağlasan sızlasan da düşen ölür, bu gerçeği değiştiremezsin. Ancak kabullenebilirsin. sanırım böyle bir durumdur.

Örnek saçma olabilir, zira atayiz değilim elhamdülillah. Atayiz arkadaşlar daha iyi açıklayabilirler durumu. Öte yandan şu da var ki, bu sorunun cevabı da çok somut değil. Her bir ateist bireyin kendince bir cevabı olabilir.

sen bir yakının ölürse sonra göreceksin diye mi üzülmüyorsun.. üzülmeyeceksin?

ne yapalım be kardsm allah da bizi böyle sınıyor.

insanlar kolay olduğu için dine inanma ihtiyacı hissediyor zaten. Ahirete sadece sevdiklerimizle hep beraber olmak için değil, bu dünyanın adaletsiz düzeni yüzünden de inanma ihtiyacı duyuluyor. Kendisi asgari ücretle sürünürken kim Cem Uzan gibi adamların bu dünyada yaptıklarının yanına kalacak olmasından rahatsız olmaz. Adaleti sağlayan bir tanrı olmalı, bu kadar haksızlıkla yaşanmaz.

Tebrikler dinin sosyolojik olarak nasıl ortaya çıktığını buldunuz.

duyuruyu acanin bir troll oldugunu bildigimden ona cevap verme amacli yazmiyorum.
bir ateist icin olumu kabullenmek cok daha zor. tutunacak bir seyiniz yok. intihar etmek isten bile degil. ama yasadigimiz yalnizca bir hayatimiz var ve onu en iyi sekilde kullanmaliyiz diye dusunuyorsun.

ananı babanı göremeyecen ama huriler var.
Edit: yok lan ben karıştırmışım biraz.

Ananı, babanı, bacını görecen diye bir şey mi var?(hakikaten biri beni aydınlatsın) Erkeklere huriler var, kadınlara da bir şey yok zaten.

sanki senin inancına bakıyor amk.

olm, varsa da %99 ihtimalle yanlış dini seçtiğin için göremeyeceksin zaten.

Hep bir ad hominem, hep bir logical fallacy, hep bir straw man, hep bir Argumentum verbosium?

Soru ortada, su an en sevdigin insanlara oldukten sonra kavusamayacaksiniz bunun bilincindesiniz, onlarin yoklugunu nasil sindirebiliyorsunuz allahsizlar, tanritanimazlar? Biz elhamdulillah muslumanlar anamiza - babami sevmiyorum onu gec - bacimiza kardesimize kavusacagimizi biliyoruz, cunku kuranda oteki hayat var diyor.


Ay yordunuz beni yeminlen, hayir zaten su soruyu bile anlayamayan insan , allahin varligini hic anlayamaz. Siz ateyiz olmayacaksiniz da ben mi olucam ? - tovbe tovbe.

bu da geçer be gülüm! dawkins alışık kaybetmeye. dna da onu erkenden bıraktı gitti. biz de alışırız.

inananlar kavuşacakları için üzülmüyorsa cenaze namazlarında ağlamaktan göz pınarları kuruyanlar hep ateyiz mi?

açıklayacak bir şey yok. bir daha göremeyeceği için ağlıyor. bir daha göreceğini düşünenler niye ağlıyor peki sen de onu açıkla o zaman?

adam kendi kendini göt etmiş. cenazelerde ağlayanlar hep atayiz yani harbiden o zaman.

@baldur, yahu nasil bir soru bu? Orantisiz zeka ornegi galiba. Yahu, oteki dunyada anama bacima gacima - babami sevmiyorum - kavusamayacagimi bilsem, onlar oldugunde, ben de aklimi kaybederim. Ama elhamdulillah musluman oldugumdan, sadece kisa bir sureligine onlardan ayrildigim icin agliyorum. Ne yani, hic mi aglamam gerekiyor?

Yemin ederim kimileriniz gezizekali!

moruk hiç göremeyeceğin biri için mi ağlamak daha mantıklı, yoksa göreceğinden emin olduğun biri için mi?

E seninki de poisoning the well yani. Şeye benziyor, düşse öleceğini bildiğin halde niye uçağa biniyorsun. Kardeş, ateist realist yaklaşıyor olaya. Ölünce yok oluyor napayım diyor yani. Gerçek bu kendini kandırmaya gerek yok diyor. Din daha çok canın acıyınca buna katlanamayıp uyuşturucu almaya benziyor senin anlatımınla.

Dil işi sakat olsa da çek cumhuriyeti eğlence açısından iyidir. Hem ucuz olduğu için elinde gezmeye para kalır. İspanya da olabilir.

Ben Valencia'da bir süre kaldım (7 ay kadar) Erasmus değildi gerçi, iş içindi. Her gün mesai yapmama rağmen hayatımın en güzel 7 ayıydı ve ölmek istediğim yeri buldum. Resmen şehre aşığım. İspanyolca öğrenmeden zor ama İngilizce konuşan hemen hemen hiç kimse yok. Öğrencilerin de çoğu konuşmuyor İngilizce. O nedenle İspanyolca şart gibi bir şey ama değer.
Hatta şehir ile ilgili şöyle bir şey yazmıştım. Şu anda git deseler, eve uğramam, mesaiden çantamı aldığım gibi çıkar giderim.
eksisozluk.com

heidelberg veya roma'yı seçerdim. hem güzel şehirler, hem de dilleri ingilizce dışında öğrenilebilecek dillerin başında geliyor.

erasmusa gittiğinde zaten illa ryanairla falan ucuz biletler bulup bu ülkelerin çoğuna gidiceksin.öğrenci ortamı olarak ispanya italya çek cumhuriyeti yidir sağlam partiler yaparlar ama ispanya ve italyada euro kullanılırken çek cumhuriyetinde çek kronu olduğundan çek cumhuriyeti daha ucuz.

çatıya koyarsan hidrofora gerek yok. ben gibi evdeki küçük tuvalete koyarsan muslukların hizasından yukarı koymak lazım. ya da ufak bir hidrofor lazım.

ankara'da ulus rüzgarlı sokak'a git. depocuyu da, hidroforcuyu da bulursun. takacak ustaya da onlar yönlendirir.

2007 yılında depo+hidrofor+işçilik 600 lira verdim.

1 ton ağır olmaz da küçük kaçabilir. Su faturanızdan aylık kaç ton tükettiğinize bakın ona göre kaç gün gideceğini bulabilirsiniz.

üst kata çıkarmak zor olabilir, uygun bir noktaya hidroforla koymak daha mantıklı. tesisat bağlandıktan sonra dikkat et, kaçak vs olmasın.

eğer normalde kullanmayacaksan depoyu boş tutman gerekir. dolu kalırsa yosun yapar. eğer su sürekli bu depo üzerinden geçecekse de yine dikkat etmen gereken bazı noktalar olacak. iyi danış araştır.

olmaz, tadı değişik gelir sadece

kaynamış çay suyu varsa onu iç direk çesmeden içme ya da kaynat iç. birde tadı normal içme suyu gibi değil çeşme suyunun.

tadına dayanabiliyorsan iç.

gecen agustos, maltepede acemiydim, 1000 kisi var, su makinalari ve kantindeki sular hemen bitiyodu. 20 gun cesmeden ictim, hala yasiyorum.

iç gitsin ölmezsin

hiç bir şey olmaz iç gitsin ayrıca aklım almıyor hepi topu içeceğin yarına kadar 3-4 bardak olabilir ne zararının olacağını düşünüyorsun? insanların hep hazır su içtiğini düşünmeyin.

su toptancısı arkadaşım var ve unlu butun markaların toptanını yapmakta.onun analttıgı ve sahit oldugum.
sidik,mazot,benzin,izmarit ve bilumum butun ıgrenc maddeleri bizim güzide turk halkımız bu damacanalara boca etmekte.
evin boruları ne kadar temizse o damacanalarda o kadar temizdir.

Borulardan gelen su soğuk olacağından pisliği nispeten az alır. Sıcak su daha çok pislik barındırır. Zaten yıllardır o sularla yıkanıyoruz, 3-4 bardak içmekten bir şey olmaz bence.

icilir bir sey olmaz

kendimi bildim bileli hazır su aramam, dayanır içerim çeşmelere. evdeki sokaktaki de fark etmez pek. hala yaşıyorum.

Su İSKİ'den geliyorsa muhtemelen bir şey olmaz, kontrolleri yapılıyor. Ancak siteler, apartmanlar çeşme suyunu sondajla çekilebiliyorlar ya da farklı bir yerden tedarik edebiliyorlar. Böyle durumda da özellikle belirtiyorlar "çeşme suyu içmeyin" diye.

çeşmeden su içen öldü de içmeyen ölmedi mi :P iç gitsin (:

yeterince izlenirse (milyon) youtube sana ulaşıyor, reklam parasına ortak ol böyle videolar yapmaya devam et diye.

çok bilmiyorum ama youtube partnerlik diye bir araştırın.

liseli misin bebeyim?

hayir tabi ki. gelir dagilimi denen bir sey var duydun mu?



mesela fransa/ingiltere ve bilimum gelismis gordugun ulkelerdeki ogrenci, yeni mezun kizlarin kayda deger miktari, okul masraflarini cikaramadiklari icin fahiselik yapmak zorunda. hem de ev sahibiyle de yatmak zorundalar, kiralarini odeyebilmeleri icin. iste "haftada 2 gun benimle yatarsan kira vermek zorunda degilsin/ su kadar daha az verirsin filan" uzerine anlasiyorlar.

benzer olarak usa deki insanlarin kayda deger miktari tam saglik sigortasi olmadan, cunku tam saglik sigortasi pahali bir sey ve her sirket de saglamiyor. bunun eksikligi yuzunden, acil bir ameliyat icin hastanelik olan amerikali kol gibi faturayi evini/arabasini satip, olene kadar calisiyor.

@gadanallah +1. usa'da hasta olma da nerede olursan ol.

Amerikali,avrupali olsaydin sordugun sorularin yarisini sormana gerek kalmayacakti.en onemli farkin bu.yasam stillerinin farkliligida geriye kalan sorularinin cevabi.benim babam 70 yasinda hala gayrimenkul alalim ileride rahat ederiz diyor.demiyorki aq evde kimse kalmadi satayim evi gideyim taylanda aylik 500 dolar verir ev tutarim.yanima da alirim bakici bir kadin olsun bana fil mezarligi.

@gadanallah fantastik adammissin kardesim tebrik ederim.senin kesin fransada 10-20 odali bir ev alman lazim.girisimcilik budur.az zarar edersin falan ama dolce vita iste.

@gadanallah

avrupa için söylediklerin konusunda, bu kafayı nasıl ulaştın la? (bkz: akıl fikir)

@nolan nediyonlan? ne demek istiyorsun?

avrupa ülkeleri için attığın çıkarım için herhangi bir dile bir tane haber, kaynak vs verebilir misin?

8 kişi tanıdım, 4'ü böyleydi demek yeterli olmuyor.

abd hakkında söylediğin doğru mesela.

@gadanallah yeni mezun erkekler ne yapıyor aga, tokmakçılık mı? İngiltere hariç avrupanın neredeyse tamamında üniversite öğrenimi bedava yada ihmal edilebilir ucuzlukta.

@christopher nolan, @yakuza123 @vs. google diye bir sey var duydunuz mu?

www.europeandme.eu

www.reuters.com

www.thegrindstone.com

www.businessinsider.com

amerika, kanada ve iskandinav ülkelerinde (ve kısmen ingiltere) gap year denilen bi nane var. o 1 sene gezmeye ayrılıyor. ama gezerken öyle 5 yıldızlı otellerde en lüks yemeklerle gezmiyorsun

danimarka'da evinde kaldığım amca anlatmıştı. ikiz oğulları mısıra falan gitmişler. işte kaç ay dolaşmışlar afrikada. en son dönecek paraları kalmamış. ama ailelerine haber de vermemişler. trene artık napalım yoksa yok paramız, gidebildiğimiz yere kadar gider ordan bakarız diye binmişler. trende bi kadına yardım etmişler bavulu konusunda. öyle olunca muabbet falan başlamış, kadın da bunların tren biletini ödemiş.

yani bu hikayenin ana fikri: acından geberse de evden para istemiyor.

bu gap year neredeyse mecburi gibi bir şey. adamların kültürlerinde var.

@gadanallah

biri, %4 biri %10 arası diyor. kayda değer miktar ile pek alakası yok bana kalırsa.

çalıştığım bir italyan restoranı tipini beğenmediği müşterilere kaliteli italyan şarabı diye cumartesi'yi dayıyordu yüksek fiyata. Çalıştığım başka bir restoranda da masalardaki heinz ketçap mayonez şişelerinin hepsi ucuz toptan ketçap-mayonez ile dolduruluyordu boşaldıkça.

ben beşiktaşlılara her zaman daha fazla iskonto veriyorum.

beşiktaş düşmanı olanlara da "net fiyat bu" deyip aslında brüt fiyatın bi tık altını veriyorum. bide onlara sevkiyat olacağı zaman "aracım yok" diyorum. gelip kendi alıyor pezevenk.

şirket değil de devlet çakallığı söyleyeyim. hatta çifte çakallık.
-atıyorum x hastanesi kbb kazanacak puan aldın. arıyorsun oradaki asistanları. nasıldır, nedir diye. adamlar acayip biçimde kötülüyorlar, sakın ola gitme diye.
-sen biliyorsun ki kadınsın diye istemiyorlar. doğum iznin, süt iznin vs. olacak. nöbetler onlara kitlenecek. bir de bir erkeğe telefonla arattırıyorsun, bakıyorsun erkeğe ne diyecekler. işte hesaplar hesaplar

edit: bu arada goca dünyanın g*tünü büyüten fast food'cuda 2 ay kadar çalışmıştım. süresi geçen şeyleri direk atıyorlar, affetmiyorlar.

Kanyak elbette

edit: İnternete bakınca yerli kanyak üretiminin yasaklandığı ile ilgili bir-iki haber vardı. Uzun zamandır bakmadım ama yerli kanyak yok demektir o zaman. Konyak alırsanız da pahalı olur, gerçi kolay bulunur :)

kanyak +1

alkol oranı yüksek içkileri sek tüketince ellerin alev alev olur.

kanyak üretilmiyor diyorlar. nerede bulurum ki ? marketlerde migros, karfur vs olur mu ?

tabii ki jagermeister.

jager+1 derdine birebir.

salep. harama tevessül etmeyin, zinhar çarpılırsınız.

jägertee

en.wikipedia.org

kanyak direkt.

jageri kamp ateşi başında olmadan içemeyen bir insanım, ama iç ısıtır o da.

Faiz düşünüyorsan enpara 11.75 veriyor aynı süre için. Gerçi pek bir işe yaramaz tabii ama harcamazsın en azından.

o yıllık faiz haberin olsun, yani ayda 10 lira falan getirir bu şekilde.

evet 10 lira civari. faiz disinda ne olabilir?

Çok çok küçük düzeyde ticaret. Bir şeyler getirtip satma.

1200 lira'ya en iyi borsa olur. alirsin bir hisse ohh miss.

ticaret yapmayacaksan ya faize koy kafan rahat olsun ya da ye içinde durmasın.

en guzeli harcamak. yatirim yapilip da beklenecek bir para degil. bir sey alip da deger kazandirabilecek bir gucu de yok. siz harcamazsaniz, borsada baskasi sizin icin harcar :)

oyle buyuk sirketlerin, holdinglerin kagitlarina dadanip da 1 yil bekleyip 3-5 lira kazanip cikmayin bosuna.

en guzeli harcayin.

iddaa. galatasaray beşiktaş maçına üst oyna.

rulet...
ancak 1500tl gerek, sabit renk oynuyorsun.

100 tl ile başla, kazan ya da kaybet 200 koy, sonra 400, en sonda da 800.

kaybedersen tecrübe, kazanırsan adrenalin.

ha bir de kumarhane bulman gerek, elbet;)

dogecoin al bir yıl bekle

o paraya yatirimi kendine yap. 2 tane rus (son fiyatlari bilmiyorum, pahaliysa 1 tane al ama en kalitelisinden), 1 sise guzel scotch, 3 gram da kokain. o paraya en guzel yatirim bu olur.

laptobuna göre değişir adaptörüne bak kaç watt diye sonra

w*24

i7 ise 90wattan aşağı değildir

laptop max 80 watt a kadar çıkıyor.
Ortalama 50watt falan harcar saatlik
50*24 = 1200watt
1200*30 36000 watt

1kw= 16 kr.
36*16 = 576 kr yani aylık 5,70 TL gelir aşağı yukarı

Tabi laptop kullanımı sadece internet kullanımı olurken 30watt a kadar düşebiliyor.

vergileriyle birlikte 28 krs/kWh hesaplarsak 36*0,28=10,08 TL harcar.

tabii 24 saat 50 W calisma ihtimali yok, bunun yaklasik ücte birini alin: 3,36 TL harcar.

@croswell'in hesabı doğru sayılır da katılmadığım bir iki nokta var.

Laptop 80 watt'ın üstüne çıkabilir (benimki 2.nesil i5'li 96 gördüm) ve kw fiyatı (istanbulda) 16 kr değil. Vergiler dahil 35'e falan geliyor.

Ortalamayı ben biraz daha yüksek alıcam, 85w*24~ günlük 2kw diyorum, aylık 60kw*0,35=21TL. Tabi bu laptop'a göre çok değişir.

laptop adaptörü 170 w. ben bitmisim:)

iyi lan taş çatlasa 10 lira harcıyodur benim işlemci p8600 adaptörde 19,5 volt yazıyo watt yazmıyor iyiymiş 10 lira bişey değil :)

belgede sahtecilik yaparsan ve bu açığa çıkarsa günlük hayatında şok etkisi yaratacak bir durumla karşılaşırsın. lisans bitirdiysen git yap askerliğini bence yoksa iş konusunda daha çok sıkıntı yaşarsın.

Doğru ama anlaşılma durumu var mı? Yani firma bunu sorgulayabiliyor mu ki? Zaten 2-3 ay içerisinde gerçek tecil alacağım çünkü.

yapma öyle bir şey hapse bile girersin, olmadık yerden tutarsızlık olur anlaşılır vs. büyük risk.

Peki ne tavsiye edersiniz? Mesela 3 ay içerisinde belge getireceğime dair taahhütname imzalama seçeneği sunsam ciddiye alınır mıyım?

3 ay sonra getireceğim de sansını dene bence

firmaya zaten belgeyi veremeyeceğin için sıkıntı çıkar. yoksa senin askerlik durumunu sorgulayamazlar. eğer sorguluyor olsalardı senden bu belgeyi istemezlerdi. ama senin şu an belgeyi veremiyor olman onlar için risk oluşturur. durumu anlatmalısın. o şirkette olan çalışma isteğini güçlü bir şekilde dile getirmelisin.

Teşekkürler arkadaşlar. Durumumu anlatacağım bakalım, inşallah bir sorun çıkmaz.

abi compadrito özellikle çok bilgilidir, umarım o bilgilendirir ama sağlık sektörü çok karanlık bir sektör bildiğim kadarıyla. tıp okuyan bir arkadaşım sadece birkaç şey anlattı ve o bana yetti. şu anda 40 derece ateşle yatarken bile hastaneye gidemiyorum korkudan

zorla yapmıyorsun ki, ilacın etkisini anlamak için bu deney gerekli. ona bakarsan eğer yeni ilacın zararlı bir etkisi varsa onu alanlara da yazık. o zaman bunu hiç yapmayalım elimizdeki ilaçla yetinelim. riske girmek istemeyen etkisi belli lacı kullanmaya devam eder.

bu dediğine randomize kontrollü çalışma deniliyor

eğer kime ne verdiğini bilmezsen ve etkilerini bilmeden gözlemlersen çift körlü olur ve en değerli çalışmadır

şöyle ki baktın o hiçbir şey vermediğin ve plasebo verdiklerinin tansiyonu 3-4 ay sonra kötüleşti, o zaman onları standart tedaviye alırsın, bulgular kısmında da belirtirsin

kaldı ki bi gruba plasebo vermene gerek yok çünkü referans ilaçla karşılaştırma yapman lazım ki piyasada yerini alsın. diceksin ki x'e göre benim ilacım şu şu açılardan daha iyi, yan etkisi daha az

teşekkürler..
ilaç deneyi yapılmasın demiyorum, helbet ilerleme için yapılacak ama unuttuğum kısım deneyi durdurabilme ihtimaliymiş ! :) sanki bitirilmek zorunda gibi bir düşünce ile sormuşum

gibson, geçmiş olsun. fekat 40 derece ateşliysen düşürmen gerekir hocu, farzet ki tıp okuyan arkadaşın 40+ derece ateş kalıcı hasar yapabilir da dedi. ParolRules!

Gipsın reyiz, sağol varol!
Fallop gülüm bu soruyu sormuş olduğun için gafayı bunnara yorduğun içün öncelikle tebrik ederim seni!
Amma wa laqıynnn, ateşi düşür demen ve üstelik Parol önermene biraz içerledim doğrusu. Neyse, doğru yolu bulursun umarım. bonus: (bkz: ateş/@compadrito). Çok mecbur kalmadıkça acetaminophen etken maddeli ilaç yazma hastalarına. Hele dozuna özellikle dikkat et. Yani günlük doza. Bi de mevzumuzla alâkası yok ama aklıma gelmişken bir ölümü önlerim belki düşüncesiyle hemen yazıyım: Coumadin kullanman gerekirse, amman diyim çeyrek tabletle başla. Hop diye yarım veya tam tabletle başlama. Küt diye öldürürsün hastayı maazallah! INR değerini de it gibi takip et. Hergün!

Mevzumuza dönelim:

Biliyosun, ilaç olabilecek moleküller şimdilerde bilgisayarda tasarlanıyor. O moleküllerin laboratuar tüpünden eczane rafına kadar olan yolculuğu, ortalama 15 sene süre ve 1 milyar (evet milyar) dolarlık bir masraf gerektiriyor.

Anası bellenen vücut, hür iradesiyle, kendini insanlık hizmetinde feda ediyor. Bunun özeti bu.

Tam detayını farmasötik kimyacılar bilirler, onlar aydınlatsınlar ama atıyorum bir hastalık için 10 adet molekül aday varsa elimizde, bunların önce hayvanlar üzerinde denenmesi lâzım.

(bkz: hayvan hakları savunucuları/@compadrito) he heh!

Buna preklinik deneyler deniyo. O deneylerden başarıyla çıkan moleküller ilaç formuna getiriliyo ve

First in Human Trial isimli insanda ilk deneme safhası başlıyor. İşte isimsiz kahramanlar onlar! O kahramanlar olmasaydı, elinde ilaç nâmına bişey olmaz ya da, yan etkilerden bir sürü hastayı kaybediyor olurdun.

Peki kim bu kahramanlar? Para karşılığı, vücutlarını, klinik araştırmacılara kiraya veren ve kanlarını satan sağlıklı, erkek, yetişkin gönüllüler. Genellikle 12 kişi olur bu gönüllüler. Araştırma klinikinin veri tabanından davet üzerine seçilir.

O 12 gönüllüye başlanır bu ilaç. Sonra daha önceden belirlenmiş zaman aralıklarıyla kanları alınır. İlacın farmakodinamikine ve farmakokinetikine bakılır. Eğriler, veriler, biyoistatistikçiler tarafından gönüllüler arasında mukayeseler de yapılarak incelenir.

Bir sonraki aşamada, doz arttırımına başlanır. Nasıl? Kâbus gibi di mi? Misal 5 mg'la başladın. 10 mg, 20 mg, 40 mg, 80 mg gibi arttıra arttıra gidersin. Tabii ki sen dozu arttırdıkça, gönüllüler üzerinde yan etkiler görmeye başlarsın. Bunları it gibi kaydetmen ve belgelemen gerekir.

Elinde ne var şimdi? çok değerli bilgiler var. Belki bu doz arttırımı çalışmasının gönüllü sayısını biraz arttırmışsındır. Misal 24 kişi yapmışsındır. İçlerinden çalışmayı tamamlayamayıp çekilenler olur. Çok çok nadiren ama çok nadiren ölenler olur. Belki milyonda bir! Çünkü bu çalışmaları çok ciddi emniyet tedbirleri alarak yaparsın. Nadiren hastanelik olanlar olur. Eh, ilaç deyip geçme bundan sonra. Yere ilaç düşerse, üç kere öpüp alnına koy. O kadar kutsal bir şey ilaç!

Eh, ne var şimdi elinde? 36 filan kişinin bilgileri. Falanca saatte vermişsin. Nasıl emilmiş, nasıl atılmış, hepsini görüyosun grafikte. Nasıl tolere edilmiş. Ne yan etkileri hangi saatlerde görmüşsün.

Bi sonraki aşamaya geçelim mi? Hadi geçelim.

Hastalar üzerinde denememiz lâzım. Çünkü ilk aşamalarda neyi gösterdik? Bu ilaç sağlam insanları öldürmüyor kardeşim! Emin değiliz tabii ama biraz güveniyo gibiyiz bu ilaca artık. Öldürürse de, A aaa! bak gördün mü! Tüh! Öldürdü! diycez. Yannış annama olmasın! Hâlâ araştırma klinikindeyiz. Hastanede filan değiliz. Bilmeyenler hemen şarlamasın, atarlanmasınlar. Hastalara verecez şimdi. Ama hastanede vermiycez. Araştırma klinikinde verecez. O hastaları seçeriz buluruz veririz. Neye bakacaz? Tamam ilk grubu öldürmedi ama onnar sağlamdı. Bunnar hasta. Bunnara naapacak? Zarar verecek mi? Aynı zamanda, bunnarı iyileştirecek mi bakalım?

Double-blind, Randomized, Placebo-controlled, Cross-over olması lâzım bu araştırmaların. Doube-blind ne demek? Hastaya verilen maddenin ilaç mı nişasta mı olduğunu veren araştırmacı da bilmiycek, içen hasta da bilmiycek. İki taraf da kör. Kim biliyo kime ne verildiğini peki? İlacı piyasaya çıkaracak olan şirkette sınırlı sayıda bir kaç kişi. Gizli bilgi.
Randomized ne demek? Kime ne verileceğini rastgele seçiyosun demek. Bilgisayar marifetiyle rastgele verirsin. Hiçbi şekilde şuna şunu verelim buna bunu verelim yapamazsın. Placebo-controlled ne demek? Bir gruba ilaç diğer gruba nişasta verecen demek? Peki gelelim zurnanın zırt dediği yere: Cross-over ne demek? O grup A maddesini aldı. Şimdi B maddesini alsın demek. Diğer grup da B madesini aldı. Şimdi onlar da A maddesini alsın demek. Yani onlar tedavi alırken bunlar plasebo içiyodu. Şimdi değişsinler rolleri demek.

Çalışmadan çekilme kararı mutlak surette önce katılımcı hasta veya gönüllüye, sonra da, klinik araştırma sorumlu hekimine aittir. Hasta, istediği herhangi bir anda, herhangi bir gerekçe göstermek zorunda olmaksızın, ben vazgeçtim, hadi yeriyin gidin işinize!!! deme hakkına sahip! Helsinki'yi bul ve iyi öğren onu...

Sorumlu hekim de, en ufak bi sakatlık hissettiğinde, o hastayı derhal çalışma dışında bırakmakla yükümlü...

kontrollü deneylere katılan deneklerin sağlık verileri sürekli kontrol edilir. bir aksilik olduğunda da çalışma durdurulur. ilaç alan için de almayan için de geçerlidir bu. imza olsa da sağlık riske atılmaz.

herkeslere teşekkür ettim, bilgileri aldım kabul ettim.
@compadrito, o kadan asetaminofen, ibuprofen çocuk dozu bilmemnesi duymuşum ki bugün, çam devirmişim hakketen, sağol uyarılar için.

bildiğim kadarı ile ödemek zorundasın eğer apartman toplantısı yapılıp karar verilmişse, senin imzanın olması gerekmez. Ben park olayına takıldım, neden kendi apartmanının önüne park edemeyecekmişsin? bunların gözünü korkutmak lazım, bir daha laf ederse kapıcıya bir yatakhane adamı buraya dökerim sülaleni siktirtirim diyeceksin bir daha bulaşmaz.

Yıldım hocam hakikaten yıldım. Büyük resimde boktan bir yerde yaşamıyormuşuz gibi bir de mahalle de bombok. Bu arada tam anlaşılmıyor gibi, hasta falan çıkabilecek şekilde park ettim.

aidatta sorun var bence fazla yani.
ama apartman gideri olarak sadece çöpü düşünmeyin.
asansörlü ise asansör ücreti,
merdiven yıkama ücreti,
elektrik ücreti ve kapıcı ücreti var.

B1'deyiz asansörle hiç işimiz yok. Merdiven hiç yıkanmadı şu ana kadar.

aidat içinde ortak giderler (ilk akla gelen bina elektiriği, temizlik, apartman görevlisi maaşı) vardır. onları ödememezlik olmaz. o yüzden ben aidat ödemeyeceğim diyemezsiniz.

yönetici ile neden konuşmuyorsunuz? apartman görevlisi böyle bir şey söylüyorsa belki makul bir gerekçesi vardır.

bir de topluluk içinde yaşadığımız için canımızı sıkan olaylarda öyle gemileri hemen yakalım moduna girmemek lazım. makul bir şekilde çözüm aramaya çalışmalı.

arabaya telefon no yazılabilir ayrıca.

ödemezsen haklıyken haksız duruma düşebilirsin. Ödemek zorundasın, isterlerse mahkemeye filan verip icrayla alabilirler. Ama ödediğin aidatların nerede nasıl kullanıldığını da sormak en doğal hakkın.

Yönetim, aidat vs. varsa illaki toplantı olmalı, bütçenin, harcamaların nasıl olduğunu bilgilendirmekle mükellef sonuçta parayı toplayan yönetici.

115 Lira az değil vallahi.

Bir de aidatı ödemezsen ve kiracıysa ev sahibinle kötü olabilirsin.

Öncelikle bence aidatı ödememe sikime kadar yolunuz var de ve bu paranın tam olarak kuruşu kuruşuna nerelere gittiğini ödendiğini belgeleri ile yöneticiden iste ayrıca o kapıcının haddini bildir ağzının payını ver ayrıca arabanı yine evinin önüne park et ve şöyle kullanışlı uygun bir kamera al arabanı geniş açıdan ve net bir şekilde görecek şekilde evinin balkonuna ne bilim cam kenarına içeriye dışarıya bir yere monte et bilgisayara bağla kayıt etsin sürekli kim arabana dokunursa çizme zarar verme çekmeye itmeye çalışma ne bok olursa olsun kaydet ve hemen savcılığa git yani geri çekilme alttan alma analarını sik...

Toplantı isteyeceğim sanırım. Bakalım neler olacak.

belge iste. merdiven yıkanmıyor diyorsun, belirt.
peki millet nereye çekiyor arabasını?
b1 dediğin ne? asansörle işin olmayabilir ama giriş katında değilsen ona da katılmak zorundasın.

@zekicalik valla benim de kafamdaki ideal şey bu. Öyleyse böyle gibi. Ama cidden zihnen bunla uğraşabilecek bir programım yok. İyi niyetlilikle eline vur ekmeğini al olayı hep karıştırılıyor sıçtığımın memleletinde cidden.

dediğim gibi bu civarda 55tl civarı aidatlar. ona göre tut işini

Herkese teşekkürler toplantı ayarlanacak en kısa sürede. Bakalım neler olacak.

yakuza123 entry nick amk hahahahahha!

ama adam doğru diyor. bu itleri korkutup ağzına sıçarsan bırak sana laf etmeyi, abi çöpün var mı ayağına bile yatarlar

Bu arada yaman hayatsızmışım haa. Sabri bey gibi uğraştığım şeylere bak.

freedos yada linux kısaca windows yok demek. yani eğer linux kullanmayacaksanız bir de windows lisansı satın almak zorunda kalacaksınız demek.

Buna para vereceğime, az daha biriktirir, sahaflarda düzgün bakımı yapılmış Dual, Thorens gibi modelleri almaya çalışırdım.

'90lardan kalma phono katı olan bir müzik seti bulabilirseniz, sıfır Thorens TD 158 öneririm. Yoksa, sahaflardan bakımlı bir model almak daha iyidir. 160 TLlik pikaptan düşük verim alınır. Çok meşakatli cihazlar bunlar, iğne açısının hatalı olması bile sesi etkiliyor ki iğnenin kolun düzgün olması gerek.

www.eksiduyuru.com

burada 50tl ye pikaplı müzik seti satıyor

eskişehirdeyim. hiç denk gelmedim buralarda pikap satın alabileceğim bir yere.

o bahsettiğiniz model bin liraya kadar gidiyor fiyat olarak. dual, thorens gibi markaların ikinci elini bulmak da çok zor. ileride para biriktirip üst modellere geçerim diye düşündüm. şimdilik 200tl.nin üzerine çıkamam.

babamsagolsun+1

miço kartım vardı lan benim, hey gidi yıllar

liseliler bilmez.

bazen

yapmıyor bence sen bir doktora görün

miden boşsa yapar; içinde sadece sıvı olunca döner durur.

Bazen. Art arda iki-üç bardak su içince.

en cok kullanilan o mu bilmiyorum ama yahoo nunki baya iyi.

geyige vuran gene var ama ciddi usenmeyip uzuuun uzun cevap yazan kullanici da cok. tabi konudan konuya degisiyordur mutlaka. "kesin iyi cevaplar alabilirsin" bunu kimse soyleyemez bence herangi bir site icin. kimsenin bilmedigi cok alakasiz bir sey sorabilirsiniz zira

answers.yahoo.com/
www.ask.com/
www.answers.com/

en çok kullanılanlar bunlar ama ben sana nasıl kesin ve ciddi cevap alırsın diyeyim? kesin cevap almanın tek yolu o meselenin profesyoneline parayla danışmak.

www.quora.com

BAZI televizyonlarda çıkıyor, muhalefet yayınlıyor mecliste, trt yayın kesiyor, yine BAZI gazeteler yayınlıyor.

Kasetler bence kesin gerçek çünkü tayyip bile kabul etti kasetleri.

e bunu nasıl hala sorabiliyorsun ki internet kullanan biri olarak? SANSÜR var çünkü. hangi gazete yazacak, hangi yazar söyleyecek? muhalefet konuşurken kanal hemen durduruyor onu yayınlamayı.

bu sayede adamlar hala oy alabiliyorlar.

muhalefet yayinliyor ama sonra mahkemelerde yargilanip ceza aliyorlar. Ozel hayatin gizliligini ihlal vs. Sebeplerden. O yuzden her anal yayinlamaya cesaret edemiyor.

Abi adam kürsüden okudu ses kayıtlarını evine gelip sana özel okuma mı yapsın adam ne yapsın?

Aralık'taki cemaat-AKP kopmasına kadar hangi kanal neyi yayınladı ki de bunu yayınlasın. Sadece muhalefet yapabilen birkaç kanal yayınlayabiliyordu. Şimdi ne haksa, Kanal D yeni yeni bir şeyleri ufak ufak yayınlamaya başladı. Muhalefet anlattı, adam doğruladı, kim ne yapsın daha.

kılıçdaroğlu geçenki grup toplantısında bu kayıtları dinletti. zaten 2-3 kanal veriyodu konuşmayı, ses kayıtları girince yayını kestiler.

adamlar anlatıyor ama vatandaşın duyurmasını hükümet engelliyor.

gazeteden televizyondan muhalefetten medet mi umuyorsun?

artık 16 yaşındaki kardeşim anladı bütün medyanın satılmış olduğunu, muhalefetin akpnin oyuncağı olduğunu.

Neredeydin bilmiyorum ama ülkeye hoşgeldin. Baskı, sansür ve medyanın sermaye anlamında hükümete göbekten bağlı olmasından dolayı yayınlamıyorlar. Muhalif medya da yayın yasağı olmadığı sürece yayınlıyor zaten.

Madem olayın hepiniz farkındasınız, siz neden tepki vermiyorsunuz?

Tepki veriyoruz, gazı yiyoruz ama yayınlanmıyor. Sonra tepki vermemiş sayılıyoruz. Sıra sıra eylemler başlar yine.
Bir gün ıssız bir ormanda bir ağaç devrilse, ancak kimse duymasa, yine de ses çıkarmış olur mu?

Bir de bizde tepkiler anlık değil, daha çok bekleyip bekleyip patlama şeklinde oluyor. Gezi de öyle oldu, birçok şeyin birikip patlaması sonucu ortaya çıktı.

1 mayıs akabinde haziran başlarını bekle, bakalım bu yıl nolcak.

ses kayıtlarında ne var? tayyibin fatih üzerinden bi tv kanalına müdahalesi, sansürü var. istemediği haberi yayınlatmıyor, istemediği yazıyı sildiyor.

şimdi bu ses kayıtlarını dinleyip gazeteler niye yazmıyor demek saçma. basbaya sansür var ondan yazmıyorlar. yazamıyorlar demeyelim. yazmıyorlar.

muhalefetinde haber kanallarındaki yeri 3 5 dakika. o dakikalarda da neyi yayınlayacakları yine bu kanallerın elinde.

00.00'dan sonra giriş yap bekle yarın yazar olma ihtimalin var.

sil evet fazla girme sakin. en iyi 10u se

silmene gerek yok. ama arada kuralsız entry kaçması ihtimali artıyor. sadece tehlikeli görünenleri, anketleri falan silebilirsin.

Company Of Heroes 1-2

@birfincankahvedahaisteyenadam+1

1 daha iyi.

uyurken atletini yırtanı ilk defa gördüm.

rüya deyü hatırladığın şey aslında rüya değilmiş bence, ama gecenin bi vakti, uyurken, niye insan atletini yırtar orasını bi yüce rabbim bilir ehm.

benim rüyamda şarj aleti bozuldu kaltım telefonu sarja taktım sarj olmuyor

Sebebini bilmiyorum ama ben de rüyamda tırnağımla tek hamlede kendimi bıçakladım sabah kalktım her yer kan içinde, dikiş atıldı.

Çok afedersiniz ama ben rüyamda işediğimi gördüm bi kalktım altıma işemişim. Salaklıkta bir dünya markasıyım.

bende bir keresinde rüyamda birini dövüyordum duvarı yumruklayarak uyandım.

rüyamda soyunuyordum bi uyandım ki soyunmuşum.

Çok zor iş, hele böyle dümdüz insanlara izah etmek çok zor, kız kardeşi varmış eminim o söylüyordur kokuyorsun diye, en rahat insanın ailesi söyler çünkü bu tarz şeyleri. En fazla yakın zamanda doğum günü varsa böyle roll on, deodorant
seti gibi bir hediye alabilirsiniz diyeceğim ama her gün aynı şeyi giyen insan yine de kokar. Bir de para ile pek ilgisi yok bunların, isterse her türlü temiz tutar insan kendini. Temiz ve bakımlı olmak için illa çeşit çeşit kıyafete, bakım ürününe gerek yok, evinde suyu akıyordur muhakkak.

www.terkokuyorsun.com

Her gün duş alabilir tamam da aynı gömleği giyerse olmaz ki?
Normalde fazla terlemiyorsa ve gömleği, çamaşırı her gün değiştiriyorsa kimyasalı vücuduna sokmayacak iyi yapıyor diyebilirim ama gömlek aynı sıkıntı var.
Ayrıca yolda görüğü insanlarla geçmesi çirkin.

Bu adamı biri yola getirir ilerde, bir bakarsın metroseksüel olmuş. Şimdiki halindeki adamlarda dalga geçer falan...

iyi de arkadaşının sana ne demediğine sevin nazik çocukmuş. sen gömleğini beğenmedin diye yırtıp atsın mı.
ama sorun ter kokması galiba. o zaman facebookuna, askfmine, twitterina falan msg ilet. ter kokuyorsun xoxo

harika bir site yapmışlar , ofiste soyleyemediğim herkes biliyor hatta herkesin olduğu mail grubuna da yolladım * herkes ayağını denk alsın

terkokuyorsun.com imdadıma yetişti *

izah etmek zorunda değilsiniz, sonuçta görüşmek sizin tercihiniz. ofiste oda arkadaşı olsa anlarım da.

(bkz: www.terkokuyorsun.com)

Harem öyle dizilerdeki gibi bir yer değil. Harem aile demek, yani padişahın ailesi. Buradaki kızların hepsi padişahla halvet için beklemiyordu. Bir kısmı Enderun'dakilerle, İmparatorluğun elitleriyle falan evlendiriliyor. Ayrıca padişah da pek çok kere kafasına göre halvet olamıyor, padişah analarının çok etkisi var bu konuda. Hem derler ki Kanuni Sultan Süleyman VIII. Henry'e nazaran çok daha mazbut bir yaşam yaşamıştır. Yalnızca bir seks odası değil yani.

yıllardır söylüyorlar. lisede hatta üniversiteler de bile bunu iddia eden hocalar var.

hatta şey vardı karı kız kovalarken sabuna basıp hamamda düşerek ölen vardı.
arkadaş samanyoluna muhalefet olucam diye girmeyin şu hallere.

eksisozluk.com

Hmm soyle bir sey var, sarayin haremlik-selamlik diye ayrilan bolumleri, diplomatik misafirleri agirlamak icin selamlik, padisahin ve ailesinin yasadigi yerler de haremlik olarak geciyor. Bunun haricinde padisahin kariyi-kizi-oglani bir yere doldurup saapmasi gayet gercek bir olaydir.

edit: haremlik-selamlik'i karisik yazmisim, duzeltildi.

harem yan gelip yatma yeri değildi kesinlikle. müthiş bir hiyerarşi ve düzen hakimdi ortama.
buraya kabul edilen kızlar ileri seviyede edebiyat ve gramer eğitimi alırlar, musiki dersi almayanı yoktur her biri en az bir saz çalmayı bilir ya da şarkı söyler, her türlü el işini en iyi şekilde yaparlar, islami bilgiler elbette sıkı şekilde öğretilir vs. buna benzer pekçok eğitimden geçer bu kızlar -ki sadece padişahın odalığı değildirler
zaman zaman padişah tarafından tercih edilmeyenleri valide sultan tarafından saray dışından eşrafın önde gelenleri veya paşalarla evlendirilirler. halk arasında "saraylı" tabir edilen kadınlar bunlardır işte. saray terbiyesi ve görgüsünü saray duvarları dışına taşımanın bir yoludur bu kadınlar.
o kadar ki mesela, hürrem sultan o zamana kadar haremde tırnaklarını uzatan ilk kadınmış. bu da onun sarayda hiçbir iş yapmadığının göstergesiymiş. düşün ne yoğun şartlarda elleriyle çalışıyor bu kadınlar ki tırnaklarını bile uzatamıyorlar.
o yüzden dizilerde ya da oryantalist bakış açılı yabancı yapımlarda gösterilen harem hayatı gerçeği tam olarak yansıtamazlar. sürekli eğitimin, disipilinin hüküm sürdüğü bir kadın topluluğundansa, padişahın dilediğince sevişebileceği kadınlar konsepti daha çok ilgi çekiyor maalesef.

osmanli sevicilerine kalsa bilimin temelleri haremde atilmistir.

egitimli orospular vardi diyebiliriz.

@fortisvita tam tersi olacak o dediğin haremlik-selamlık olayı.

ne kerhane, ne de ilim irfan yuvası, ikisinden de var. Olay şu, harem de genel olarak padişahın tasarrufundaki bütün kadınlar yaşıyor, bunlar arasında annesi de var, karısı da cariyesi de. bunların kendi içinde bir düzeni var. Padişahların hepsi seks bağımlısı değil ama isteyenler karıları dışındaki cariyelerle de birlikte olabiliyorlar. Bu islama da aykırı değil. Stv ye kalsa padişahı tek eşli yapacaklar. Ki adam padişah olduğu için istediği her şeyi yapma gücü de var, zevk ü sefaya dalabilir yani isterse.

tüm seks odaları kültür yuvasıdır.

Padişahlar tek eşli değildi. Cok sayida cariye ile birlikte olabilirdi. Fakat bu demek değil ki harem padişahın cinsel zevkinin tatmini için kurulan bir yerdi. Oncelikle harem padisah ailesinin yaşadığı aşırı disiplinli, kendi içinde yüksek eğitim veren bir kurumdu. Pek çok cariye burada yetistirilir muzik dil bilgisi edebiyat dini konular vb eğitimi alip sonra pasalara yuksek görevli kisilere eş olarak verilirdi. Saray eğitimi alan bu hatunlar gittikleri yerlerde bir nevi saraydaki kültürü ve eğitimi yayarlardi. Ki harem günümüzde en az bilinen konudur zira ne osm ne sarayin dagitildigi 1920lerde haremin içinden tek bir kişi bile harem hakkinda konusmamistir.

Hal bu iken bazi avrupali ve yerli romancılarin yazdığı haremde seks fantezileri haremi sanki padisahin seks bahcesi Olarak zannettiriyor. Bizim yerel osmanliysa tükakacılarda hemen atlayip cahilane bilgilerini etrafa saçıyorlar

harem tam anlamıyla eğitim merkeziydi..

yeteneklerine göre kızlar el işi, müzik, söyleyebiliyorsa şarkı ve pek çok konuda eğitim alıyorlardı.. gösterilen çoğu şey yanlış..

haremde kadınlar ince tüllerle memelerini açıkta bırakan kıyafetlerle gezerlerdi.. çünkü amaç padişahın ilgisini çekip onunla gece geçirip bu seviyeye yükselmek.. yani nerdeyse çıplaklar.. ama bu onların hiçbir eğitim almadıkları anlamına gelmez..

zaten bütün günü nasıl geçirecekler, düzenli desler alırlar..

in pyjamas, ortanyalistlerin günahını alma boşuna, baksana öz be öz bizim milletten olan gerizekalılar neler söylüyor. yabancılar bizden çok daha iyi araştırıyor bu konuları.

"

Harem meselesine gelince, evet, padişahların çok sayıda kadınlarının olması onları şehvet düşkünü olarak damgalamaya yetmez ama doğrusu padişahların dünyevi zevklerden elini eteğini çekmiş sofular olmadığını biliyoruz.

İlk dönemlerde padişahların İslam şeriatına uygun olarak dörtten fazla kadınla ‘nikâh’ yapmadıkları ama sonraları bu eşlerin bazılarının siyasi ittifaklar için saraya gönderilmiş kadınlar olması yüzünden, padişahların ‘gönüllerinin sultanını’ cariyeleri arasında aramanın dine uygun yollarını bulmakta gecikmediklerini kaynaklar yazıyor. Öte yandan harem denilen oluşum, bir yandan padişahın ‘yatak odası’ iken bir yandan da devlet işlerinin görüldüğü, iktidarı elinde tutan çeşidi zümrelerin kadınlar arası güç dengelerini kullanarak siyasetlerini yürüttükleri bir mekanizmaydı. Yani gerçek ne milliyetçi-İslamcı yaklaşımlar içinde olanların iddia ettiği gibi sofuca ne de Osmanlı’yı eleştirmeyi onu yerden yere vurma sanan kesimlerin iddia ettiği gibi süfliceydi. Gerçek bu ikisinin arasında bir yerdeydi.


"


www.radikal.com.tr

tescillimarka haklısın. işte self-oriantalism denen şey de bu zaten. adamlar zamanında kendilerine yapıştırılan yaftaya o kadar sıkı tutunmuşlar ve öyle bir kimlik bellemişler ki onu, doğruları söyleyince bu sefer de osmanlı sevici oluyorsun. kendinden olmayan tu kaka anladım da, hiç olmazsa ne olduğuklarına kendileri karar vermiş olsalardı bari.

ilber ortaylı: harem kesinlikle bir et pazarı değildi.

şimdi dağılın :)

www.youtube.com

Bu ülkede cemal kafadar ilber ortayli halil inalcik ismail hamdi danismentli gibi ordinaryüs prof seviyesinde ki adamlarin dedikleriyle siz Türkiyeli kendi tarihinden bihaber oryantalistlerin dedikleri tamamen ters. E o zaman 20li yaşlarındaki adamlarin dedikleri yerine harvard Üniversitesinde prof olan halil inalcikin dediğine inanirim. Gidip biraz sizde bir şeyler okuyun belki işinize yarar

www.youtube.com

Sıkorsiğse diye telaffuz ediyordum ben. Çok da düşünmemiştim üstüne :/

ben skorseys diyorum.

skorsesiğ videoda da var zaten

skorsegsii seklinde vidyoda goruldugu uzere :)

ben martin sıkorsisi diyorum.

skorsesi diyorum ben www.youtube.com

Değil.

dedikleri gibi çok ince olmuş, anlayana. artık ömrü hayatımda karikatür okuyamam.
img.pandawhale.com

berbat :/

hatta: lh3.googleusercontent.com

off rezalet. değilse de çogacayip ince bi esprisi olması lazım benim anlamadığım. ama benim anlamayacağım kadar über espriyi yapacak bi adam bu kadar beceriksizse hiç karikatür çizmez diye düşünüyorum :)

Hic gülmedim

gülmedim. bir de basit, dandik esprisini açıklaması beni bitirdi.

Ahahahaahahahahahahaahahah hayatımda gördüğüm en komik karikatürlerden biri. Nasıl anlamadınız ya?

paylaşan dalga geçiyor bence.

öncelikle söyliyim: bu işler için paslandım.
ama bir yorum getirmeye çalışayım:
%70 i 1..5 kasa alıyor yani ortalaması 3 kasa
500 * %70 * 3 = 1050 kasa
Kalan %30 u olan müşteriler için ise 6 ile 50 kasa arası diyelim:
(500 * %30) = 150 müşteri
6..50 kasanın ortalaması 28 kasa
150 * 28 = 4200 kasa
toplamda 5250 kasa etti...
(50 kasa alan tek kişi var diye onu %30 dan ayırmaya çalışınca daha mantıklı oluyor ama küsüratlı sayılar çıkıyor diye salladım o hesap şeklini)

baya çokmuş ya
nicin ben, gözlerinden öpüyorum

abi şimdi ben de tam doğrusunu hatırlamıyorum ama sanki o iş öyle değil ya. z-table, normal distribution falan kullanmak lazım bence.

ya siteden de bakıyorum kampanyalara falan bütün, bulamadım. muhabbet arası söylemişti, arkadaşa mesaj attım bugün gündüz paketin adı ne diye. hala dönmedi. yalan söyleyecek biri değil yani, görünce soracağım bakalım nerel olacak.

30 liralık paket de sağlammış, onu yapayım madem:)

23 liralık paket bende var, ama 5000 değil 500dk, 1000sms, 1gb internet. adı yıkılan paket. sanırım artık almıyorlar ama bu pakede üye.

hee, o zaman yine 30 liralık daha avantajlı yani 500dk ise. peki teşekkürler yardımcı olduğunuz için.

woopsta vardı öyle. 500 her yöne, 5000 sms 1 sene boyunca 1gb ekstra net. yani toplamda 2 gb net 23 lira. halen var mı bilmiyorum. woopsun sitesine bakmakta fayda var.

paranın miktarı da önemli.

önemli bir miktarsa döve döve itiraf ettir.

ulan ben de maaşı ayakkabı kutusunun içine saklamıştım dikkat çekmez diye. yer mi değiştirsem napsam

aile ve yakınlarına duyur, polise gideceğini de kesin duyur. yine de itiraf etmezse gerçekten polise git.

Çek kenara anlayışlı babacan şekilde konuş. Önce kabul etsin. Bir kez kabul etti mi artık inkar edemez. Sonra parayı tahsil edersin göz korkutmayla şantajla.

getir eve kayıtları göster. bakalım ne diyecek.

polisi çağırdım, kanıtlayamazsın dediler, öyle dediler, böyle dediler.. Keşke en baştan arasaymışım dedim ben de.

parayı unut ve kuzeni de başka bir bahaneyle hastanelik et o zaman.

ya sen iftira atıyorsan? ben niye iftira atayım kadar ben neden çalayım da aynı kapıya çıkıyor. ben kendi bileziğini bozdurup çalındı diye küçük çocuklara suç atan akraba gördüm oradan biliyorum :)

Ne bileyim armagan vurmak kırmak, gemileri yakmış olurum. gitti cidden para.. bir hırsızlık vakasını zihnimde bu kadar basit sonlandıracağım aklıma gelmemişti, çalınmış geri gelir gözüyle bakmıştım hep, tecrübe oldu.

Kuzenin kamera kayıtlarına göre falan tek şüpheli fakat senin tanıdığın kuzenin böyle bir şey yapar mı, herhangi bir yere borcu falan var mıydı? Eğer kuzenin öğrenmemiş olsaydı 1-2 gün içinde o parayla bir şey yapacaktı ya da yapmış da olabilir tabi ama eğer haberi olmasaydı yüksek ihtimal illaki sana o kadar parayla yapılabilecek bir şey yaptığından falan bahsederdi veya kendisine bir şey alırsa görürdün.

Ha bir de ne kadar kanıtlar onu gösterse direkt bi insanı suçlamak kötü yani bilmiyorum.

aslında yine haberi olmasaydı eğer mesela ben olsam eve gelip beraber, benim bir ödemem vardı dur parayı alayımda ödeyeyim gibisinden konuşup parayı bulamamış gibi yapıp hareketlerini izleyebilirdin, işte ne kadar önemli bir ödeme falan olduğunu söylerdin falan, sonra biraz seccadenin etrafından uzaklaşır acaba başka bir odaya mı koydum gibisinden söylenir odadan çıkardın, yüksek ihtimal o şuraya düşmüş gibisinden bulup getirecekti ya da orada bir yere koyup senin bulmanı sağlayacaktı. Ne senaryo yazdım he.

edit: cümleler çok düşük la, ben yatıyom :)

abi benden nasıl şüphelenirsin ben öyle bi insanmıyım gibi şeyler söylüyosa şüphelen tabi öyle bi şeyle yüzyüze gelen biri böyle oturup açıklama yapmaz ne diyosun sen der küfreder iftira var ortada çünkü. yine de eve iyice bi bak

bana pek mantikli gelmedi kuzeninizin almis olmasi. eger cok salak bi insan degilse paranin tamamini degil, icinden 200-300 gibi bisey alir ki calindigi belli olmasin. cunku o para ortadan kayboldugunda kendi ustune kalacagini bilir.

seccadenin etrafini, dolap cekmece vs neresiyse oralari iyice bi arayin bakalim. belki kenardan kaydi dustu siz acarken falan.

ararken de seytan aldi goturdu, satamadan getirdi diye soyleyin. seccade, ateyist ve seytan. tam sirlar kapisi gibi anasini satayim.

hocam en yakın karakola git durumu anlat, kamera kayıtlarına bakın, oradaki polislere rica et.böyle böyle benim amacım bu parayı kurtarmak, şikayetçi olmak istemiyorum, ama durumda böyle böyle de. ver telefon numarasını arayıp konuşsunlar, işte biz şu karakoldan arıyoruz lütfen en kısa sürede buraya gelin diye. iki dakka oradaki polis sıkıştırsın, kamera kayıtlarını izletsin zaten çözülür olay.

hani adamın diyeceği bak senden başka giren çıkan yok, madem öyle neden gelmedin eve kaçıyorsun kuzeninden diye.

gerekirse diye söylüyorum, kapı cam çerçeve parmak izi bile alırlar, şikayetçi olursan.ha umarım eminsindir eve camdan pencereden birinin girmediğine, ve paranın hakkaten kayıp olduğuna

bir kötü senaryo: bahis oynar yerine koyarım dedi ve yattı, para uçtu

kuzeninin geldiği değil, geçen gece akşam 22:00'dan itibaren (paranın orada olduğundan emin olduğun son an) olan kayıtları izledin değil mi?

"kendi üstüne kalır diye yapmamıştır" fikrine katılmıyorum.
sonuçta senin o parayı ne zaman oraya koyduğunu bilmiyor.
3 ay önce koyup, bir daha kontrol etmemiş ya da 1 ay daha kontrol etmeyecek olabilirdin.
o arada da evine 10 kişi girer çıkar, kim olduğunu anlayamazsın.
sanırım o zaman diliminde yakalanması şans olmuş biraz.

açıkçası bence de böyle bir şeyi yapmamış insan çok daha farklı tepki verirdi.

bence 12 angry men filmini izle ve olay hakkında yeniden düşün.

Hata en başta parayı seccadeye saklaman.Ondan sonra eğer kesin ispatın yoksa kimseyi suçlayamazsın.İkinci hatanı yapmış olursun.

kuzenin namaz mı kılıyor da seccadeyi açmış? nerden aklına gelir ki seccadenin altına bakmak?

sen neden direk kız arkadaşına mesaj attın ki?
Sende de var bir kabahat.
Önce kendin soracaktın kendisine.
Para gitmiş bence döve döve itiraf ettir.

@anection haklı bence, kuzenin neden seccadeyi kurcalamış olsun? Tesadüfen bulma ihtimali nedir? Parayı oraya koyduğu biliyor mu, bilen başka biri var mı? bir ihtimal paranın yerini değiştirmiş olabilir misin?

Ne oldu sonuç

evet ya ben de merak ettim, gitti mi paraciklar?

@yakuza123 uzun süredir call of duty'nin cd'yi istiyordu benden, cd de seccadenin yanında.

Sonuç olarak; para henüz elimize geçmedi. Kuzen pek ortalarda görünmüyor. Ailesi ve etrafı olayı öğrendi, yelin kulağı varmış harbiden. Ben olayı uzatmadım çünkü işler istediğim şekilde gitmedi ve paranın tekrardan elime ulaşmayacağına yeterince kani oldum.

Önümüzdeki aylarda düğünü var, sıkıştırdığımda düğün ve takı ile alakalı 2-3 cümle sarf etti, sanırım düğünden sonra parayı geri teslim etmeyi düşünüyor.

Çok teşekkür ederim ilginiz ve paylaştığınız bilgiler için.

Umarım bir benzeri sizlerin başına gelmez.

kulturlere gore degisiyor acikcasi. koltukalti killarini hayvan gibi uzatmis cok tas hatunlar da gormustum.

öhm... şimdi benim kastettiğim bacak değil yalnız.

alıyorlar da jiletle değil.

belki turkler de oyledir. pek ciplak turk goremiyoruz sinemalarda.

Şekil bırakanlar da varmiş ;D

@rca'nın kastetti bacak kıllarını almak değil zaten, bacakları kıllı bir insan orayı komple alırsa orman yangını gibi görünüyor hoş değil. o yüzden çevresi kıllıysa kesilir ama bi miktar kıl bırakılır her türlü.

Olabilir.

olmasa daha güzel olurdu ama olabiliyor malesef..

ata demirer 6,5 kilo doğmuş, anne karnında bunu yapan sonra da yapabilir.

annesinin hamilelik döneminde balık yağını abarttığını düşünüyorum.. amma sumo yavrusu gibi olur, çok datlı olur. yirimmm ben onuuğğ

bebek gelişim mama tablolarında vs 10.6 kiloya kadar çizelge var, demek ki normal.

13 olanını biliyorum.
"9 aylıkken 15 kilo falandım" denebilir dolayısıyla :)

alarm taktır abi. en temizi.

pit , dogo yada rot besleme şansınız var mı ?

@the imp, köpek de alıcaz eve zaten. bundan bağımsızdı gerçi o konu ama.

ucuza gelsin diyorsan bir alarm izlenimi veren o sallanan ışıktan takın. bir kaç tane de gerçek güvenlik kamerası. kameralar o kadar pahalıya gelmez.

ipad mini 748'den başlıyor.

ipad mini her anlamda linktekinden kötü. 16gb, full hd değil, ram yetersiz, vs.

linktekini kullanıyorum,ben buralara sorduktan sonra aldım,fiyat performans açısından on numara 1 tablet,mobil olması süper her yere taşıyabilyorm çok hafif ve ergonomik.

ya bunu al 0 olarak ya da ipad mini retinanın ucuzlamasını bekle,şansına güveniyorsan da ikinci el al bence.

aynisindan kullaniyorum 270 dolara almistim ilk ciktigi hafta amerika'dan.. 800 liraya satiyorlar helal olsun.. LTE versiyonu bile 770 liraya geliyor, amerika'dan siparis etme imkanin varsa oyle al derim ben her turlu..

nexus al kesinlikle, 10 numara. ipad miniden her türlü iyi.

istanbul bilişim güvenilir midir online siparişte? üründe sıkıntı çıkar mı?

ben gidip mağazalarından aldım, güvenilir bir yere benziyordu. baya büyük.

yuzde 1 bilemedin 2 daha fazladir o da hicbirseyi degistirmez.

erkeklerin abazanlığının kadın erkek oranıyla alakası yok.

o erkeğin sürekli cinsel dürtü içinde oluşu, maddi durumun, kültürelliğin verdiği tavır v.b. şeylerin birleşiminden ortaya çıkan bir durumdur.

oranlarda arama sorunu :)

fark çok çok az, hiç bir zaman da doğal yollarla artmaz. en.wikipedia.org's_principle

kızların hepsi aynı erkeklerle birlikte oluyor, yani abazalık probleminiz varsa bunun anlamı kadınların beğendiği/çekici bulduğu/birlikte olmak istediği biri değilsiniz, kadınlara nasıl yaklaşılacağını bilmiyorsunuz, ya da kadınlara o kezban bu bilmemne yakıştırması yapan adriana lima bekleyen bir adamsınız.
şöyle ki, bir dolu erkek tanıyorum sürekli cinsel hayatı olan, 2 hafta bir kızla takılıp sonra 3 gün başka kızla takılıp sonra 1 ay başka kızla takılan. yani kadın erkek sayısı eşit olsa hatta kadın nüfusu %70 de olsa, kadınlar gidip o adamlarla birlikte olacak, gerekirse sıra numarası alıp sıraya girecek.
hemen zengin adam arayan, arabaya veren kadın falan demeyin bunlar zaten genelde abaza olan ve neden abaza olduğunu bilmeyenlerin lafları, zira kadınlar bu adamları seçerken onlarla evlenip yuva kurmak için seçmiyor zaten. bir kadını eğlendirmeyi iyi hissettirmeyi bildiği için seçiyor. işin içinde sevişme olsun olmasın, bir kadının gözlerine bakmayı kapıyı tutmayı anırmadan gülmeyi, saçma küfürlü yılışık olmadan muhabbet kurmayı bilen az erkek var. kadın sayısı ne kadar çok da olsa kadınların ilgisi o az sayıdaki erkeğe dönük olacak.

gecen haberlerde cikmisti turkiyede erkek nufusu kadin nufusundan bir -iki puan fazla demisti. tuik sitesinde vardir kesin.

kesin bilgi yayalim

evet, genç nüfus içinde erkek sayısı tüik'e göre 300 bin küsür fazla. zaten sosyal hayattada en iyi ortamlarda bile bulunsan genellikle eli yüzü düzgün kızların hep sevgilisi olur. eli yüzü düzgünleri bıraktım vasat altı olarak denelibileceklerin bile var kendi çevreme baktıgım zaman. bir kız arkadaş. ama erkeklerde bir ton sap bulabilirsin çevrene baktıgın zaman. bir kız arkadaş sahibi olmak rekabet bu ülkede, kim ne derse desin, ayrıca evet kadın bu ülkede değerli bir şey.

savaş çıkmadıkça bu oran tersine dönmez.

aradığın ülke lübnan. savaşlar yüzünden erkekler ya ölmüş ya da yurt dışına okumaya çalışmaya gidiyor. 6 kadına 1 erkek düşüyor. sonuç olarak kadınlar artık kredi çekip estetik ameliyat yaptırıyor ve evlenecek adam bulmak için müthiş bir rekabet var.

Yabancı ülkelerde millet 15 16 yaşında sex ile tanışıyor.burada ise 25 30. Daha doğru tespitler yap lütfen :)

türkiye'de öyle uçurum yaratacak kadar bir fark yok. soru geçersiz o yüzden.

@fransızkalanadam

o nasıl bir kafa yapısı yahu? kim kimle rekabet ediyor, bizim haberimiz niye yok? şu kafadan çıkmanı tavsiye ederim bir an önce. insan olmayı dene.

Erkek kız oranı ile ilgili problem yok Türkiye'de sorun daha çok kapalı bir toplum olmamızdan kaynaklanıyor. Kadınların büyük çoğunluğu gün yüzü göremiyor bu ülkede.

sistemdeki arıza nedeniyle atılamazsın. yatırma imkanı sağlarlar.

tabii olay dediğin gibiyse.

Yardım edin evdekiler beni öldürür eskişehir'de doktor tanıdığı olan yok mu

Ben tatildeyim şu anda o yüzden anonsu duyma imkanım yoktu. Acındırma amaçlı söylemiyorum ama depresyon tanısı koydular bana ve intihar etmek istiyorum şu an ne olur yardım edin

Aileme söylemeyecektim ama bi şekilde öğrendiler tanı konalı da 2 ay oldu, 2 aydır da prozac kullanıyorum.

lütfen sakin ol önce. ailene anlatsana durumu? sistem arızalıydı parayı yatıramadım, aha para burada. yatırmadığım için problem çıkabilir bana yardım edin diye babana söyle. niye bu kadar panik yaptın?

Biri bana sağlık raporu yazsın eskişehir ya da çevre illerden olması fark etmez bütün paramı verebilirim

ilk önce panik yapma. yurttan atılma gibi bir durumun yok. ayrıca sorumlulukların varken tatile çıkmaman gerek. tatile çıkacaksan da yapman gerekenleri hallettikten sonra tatile çıkmalısın. o yüzden tatilini biraz erken bitir ya da ara ver ve hemen yurt müdürlüğüne mi gidersin, nereye gidersin bilemem. durumu anlat, netlik kazandır, ne yapman gerektiğini öğren.

hemen depresyondayım, intihar etmek istiyorum demek yerine, sorumluluklarını yerine getir.

Siz linç etmeye insan arıyorsunuz. Tatildeyim diyorsam sömestrdayım. Bu kadar acımasız olmayın yeter.

arkadaş sanırsın ki kanser hastasısın
ühü ühü ergen bunalımında,

tatile giderken depresyon yok, yurt parası ödemeye gelince depresyon.

Prozacmış, prozacı ben şeker diye alıyordum bir dönem, bonibon al daha çok işe yarar.

olm sakin ol amk. bir şey olmaz rahat ol abartma, panik yapmışsın anlıyorum ama gerek yok gerçekten. yurttan atılmak falan da öyle kolay değil. yurdun telefonu yok mu? ara yönetimi sakin sakin anlat derdini, bir şekilde çözülür. buraya yazacağına da git aile hekimine ona da sakin sakin anlat derdini rapor iste. insansa yazar. bu kafayla kimse dinlemez derdini.

kısıtlı bilgimle konuşuyorum.

kredi kartı, kredinin kartıdır. sen kredi kartı alırsın bankadan. senin olmayan parayı yani. kart bu işi kolaylaştıran bir aracıdır.

bütün para değeri olan kaynaklar ise menkul kıymetler sanırım. yani fon olarak falan. kalkıp ev, dükkan diyorsan onlar da gayrimenkul olarak geçiyor zaten.

kredi kartı "kısa vadeli kaynak"tır.
parakart özel bir bankanın markasıdır.

Kısa vadeli yabancı kaynak

kısa vadeli kaynaktır. iktisatta en çok paranın "velocity"sini etkiler. terimin türkçesini bilmiyorum ama el değiştirme hızı gibi bir şey.

adam kirayı uzatmak istemez ise 2014 yılının mayıs ayında olayın biter diye biliyorum.

hele bi satsın. alan ibne "evden çık" derse "çıkmıyom amk" deyip kira da vermezsin. yiyosa mahkemeye versin puştoğlisi. 10 sene çıakrtamaz seni, sen istemedikçe.. kira da verme amk çamura yat.

sözleşmenin aynen devam etmesi lazım, mayıs ayında başladığına göre mayıs ayında biter. ondan sonrası tamamen ev sahibinin insiyatifinde. yeni ev sahibini ikna etmeye bak.

kontratın devam ettiği sürece sahibi kim olursa olsun çıkartamazlar, kontratın bittiği günden sonra çık derseler 30 günün var sanırım.

pdf icin e inkli olan hicbir seyi önermem simdilik. sony hayvan gibi bir reader üzerinde calisiyor o cikana kadar pdf icin önermem. ha bir yerden dx bulurum demiyorsaniz eger.

@wiillii, en önemli kriter e-inkti bak, onu söylemeyi unutmuşum.

kindle dx.

Kindle'ların pdf'te sıçızladığı bana göre büyük bir geyik. Boş laf... 3 sene Kindle 4 kullandım ve tüm kitaplarım pdf idi.

@nevarki, üstad takribi 2 sene önce bende de bir kindle vardı, modelini tam hatırlamıyorum şimdi. pdf konusunda felaketti, ekrana sığdırsan bi dert yan çevirsen bi başka dert. çözünürlük zaten yok denecek seviyede. yani kindle pdf'i gösteriyor göstermesine ama performans epic fail. dx'i bilemem ama.

kindle fire hdx'im var. oneririm. 7 inclik olanlarda piyasadaki en guclu islemci onda. ekran mukemmel.

dxin efsanesi ekran boyutuydu sadece. tepki süresi simdiki kindle 5ten falan kötü elbette. ama a4 ekran, metin tabanli degil komple resim tabanli magazinler falan ölümcül olabiliyor. ha gene de. dokunmatik e inkleri sevemedim o ayri bir konudur.

icindeki kimyasala bagli olarak degisse de yanda parafin eritin ve hepsini agzini batirip cikartip dikey kurumaya birakin. cikartma kisminda ise direkt elle remove.

icerik sakat degilse ayni sekilde pipetlerin agzi eritilip mühürlenebilir kullanim sirasinda kesilebilir. göz damlasi misali.

edit: sivi icerigi ve özelligi vermemistin. ne kadar saklanacak süre vermemistin. aklima gelen ilk bunlar.

silikon, mum ve wiillii +1

parafilm işe yarar, lakin bir kısmı parafilme yapışabilir sıvının. mikrolitreler üzerinden işlem yapacaksan olmaz yani. gerçi ne kullanırsan kullan yapışır. hacim önemli değilse iş görür ama. bir de parafilmleyip de pipetin ağız kısmı yukarı gelecek şekilde saklayabilirsin.

Parafilm kullanabilirsiniz sanki. Biliyorsunuzdur su beher,erin agzini falan kapatmak icin hafif cekince esneyen ve dokundurunca kendiliginden yapisan ince bantimsi sey.

ne olduğunu tam bilmiyorum ama sanırım esnek naylondan yapılma, eğer sadece tek seferlik kapatılmaya ihtiyaç varsa en sağlamı ya yumuşayacak kadar ısıtıp bir pense ile iyice sıkarak ağzını yapıştırmak ya da ucunu 1 cm falan geriye katlayıp bir şeyle bağlamak/sabitlemek(amerikan kelepçe olabilir). eğer çıkar tak bir şey istiyorsan bu kağıt sıkıştırmak için siyah çok güçlü kıskaçlar var küçük, onlarla ağzını sıkıştırabilirsin.
image5.sahibinden.com
t1.gstatic.com

ne yaptınız arkadaşlar, pastör piper malzemesi hassas bir şeydir. öyle eritmeye, kıstırmaya gelmez. en iyisi parafilm.

Parafilm +1

iyide arkadaşlar ben 1mm'lik boşluk için bu parafilm'i nasıl kullanayım? incecik kesip sarayım mı yani?

birde süre uzun..içerikte gıda boyası standartlarında..

ince şeritler halinde kesip kesip saracaksın.

e demişler ya işte, parafilmi deliğin üstüne koy, zaten kenarlarından pipete bastırdın mı yapışacak.

önce ters çevir, sonra parafilm ile ağzını kapa, bu kadar. da sıvılar ne olacak onu bir deseydin, her şeyi parafilm ile kapatamazsın. bir de biz mesela pipetleri böyle kullanmıyoruz, ihtiyaç halinde hemen kullanıp atıyoruz, o pipetler -içindeki sıvı içeriğine bağlı olarak- bir zaman sonra kullanılmaz hale geliyor çünkü -hcl olur, hf olur artık hangi asit varsa elimde, onu kullanırken bir zaman sonra sıkılan yeri patlıyor misal, ona göre dikkat et yani, sen ters çevirip koyacaksın diyelim bir yere ama, çok uzun süre kalırsa pipete zarar verebiliyor, ilk kullanımda elinde kalır kullanan kişinin valla, içindeki asit falansa misal, çok tehlikeli olur. bunları başka bir kapta tutsan, ne bileyim, tüplerde falan? hani hf falansa da plastik tüpte? dereceli tüpler oluyor, santrifüj için falan da kullanılırlar misal, onlarda saklasan daha iyi olmaz mı, sonra pasteurle alsınlar işte?

@pasp
ya bunu özel bir deney seti hazırlıyormuşum gibi düşün..yani 100 kişiye özel bir sunum yapıyorum..o yüzden bu deneyin veya işlemin 30dk gibi bir sürede bitmesi gerekiyor. 30'ar kişilik gruplar halinde yaptıracağım. işte o zmn dediğiniz gibi bir ortak kaptan hepiniz 1ml'lik alın desem (insanların hiç bir bilgisi el alışkanlığı yok tabi) en az 15-20dk belki bu işlemi bekleyeceğim bir de belki benimki az oldu döküldü vs derdi var.. o yüzden ben önceden hazırlayayım kafam rahat olsun diyorum..

hmm o zaman çok da problem olmaz ya. ama asitli bir şeylerse aynı gün içinde tüketilsin bence, sen de o gün atıyorum sabahtan hazırla. ya da bi gün önceden maksimum.

gıda boyası içeriği bir şey yapmaz pastör pipete, rahat ol. ama saklama koşullarına uygun bir yerde saklamalısın sıvıyı, yoksa bozulabilir. pastör pipet şeffaf bi şey çünkü, ışıkla bozulabilecek içerikteyse sıvı, ışığı çok net geçirir içeri.

Workshop gibi bir sey zannederim. Parafilm isini gorur de, onu cikarirken de dikkat etsinler, ters tutup falan. Yani pastor kullanmak cok basit bi olay, damlalik nihayetinde.
30 kisilik grup icin mesela 30 mlik siviyi, cok ucucu degilse koy behere at onlerine, alabilir bence ya insanlar. Cunku parafilm cikarmaydi falan, ayniya gelir sanki zaman olarak.

Korozif yahut isiga duyarli falan degilse siviniz, bir sikinti cikmaz oyle buyuk. Kolay gelsin dillerm:)

ekonomist degilim ama benim gordugum en kotu senaryo su:
emlak balonunun patlamasi, konut fiyatlarinda ani dususlerin olmasi (olup olmayacagi supheli). insaat sektorunun durgunlasmasiyla (ki su anda pompalandigi icin er gec olacak) turkiye ekonomisinin durgunlasmasi. diger yandan ekonomi durgunlasmis olsa da fiyatlarin masraflarin artmasindan dolayi artmasi.

ha bu boyle olmak zorunda degil. emlak balon degildir patlamaz, sislik yavasca normale doner. ya da ne bileyim turkiyenin ekonomik yapisini degistirirsiniz insaat sektorunun yanina lokomotif olarak teknoloji ve katma deger ureten sektorleri koyarsiniz ekonomi durgunlasmaz vs..

enflasyon aksine azalabilir. işsizlik artar. ikisi aynı anda olursa o zaten yarrağa yan basmanın sözlük anlamı oluyor. kolay kolay olmaz. aklıma gelen en kötü senaryoşu: artan faizle beraber yatırım ve tüketim azalır, kredi talebi de azalır ve inşaat ve otomotiv sektörü çöker, firmalar iflas eder, türkiye çapına yayılmış minik müteahhitler de patlar. işsizlik artar. politik belirsizlik sebebi ile neredeyse bütün yabancı sermaye ülkeyi terk eder,bir de olaylar çıkıphükümet düşerse değme yediğin yarrağın keyfine.

Kredi faizleri de artacağı için yükselecek.

Faizlerin yükselmesi,dolayısıyla krediye bağlı alımların ve talebin azalması anlamına gelmiyor mu? Talep düşerse fiyat neden artsın?

İnşaat sektörünün kullanacağı paranın da maliyeti artıyor ama. Maliyetleri karşılamak için fiyat yükseltmek zorunda.

faizin artması enflasyonu azaltacaktır. ayrıca zaten çok kalemde girdi dolar bazında oldugundan dolar düşüşü de fiyatlara olumlu etki edecektir.

öte yandan dahili meddah doğru diyor. kredi ve para fiyatı olan faiz arttığından bunlara olan talep ve dolayısıyla ev ve araç fiyatlarında düşüş beklemek normaldir.

dahili meddah, twelfth+1
türk lirası cinsinden satılanlar önce indirimler görmeye başlar. sonra gidişata göre ya tekrar stabil olur ya da dip görür.

hayır son gün 31 ocak, hesap kesim tarihin 15-31 ocak arasında ise ondan sonra alırsan ilk ödemen 15 şubattan sonra olur.

onun hakkında bir düzenleme olacak diyorlardı ama henüz birşey yok...
umutla bekliyorum, en azından 6-9 taksit olsun.

12 ay'a kadar taksit var.