düşünemedi.

@zgrydn

www.komiklik.org


birebir olarak aynı şey geçti.

ama böyle sorarsanız da yani...

saırım buradaki insanlar aynı duygu yogunlugunda degiller..

ne dusundum...
ayrılık, kavuşamama

buraya ne cevap yazabilirim onu düşündüm, ama bu senin şiirini okuduktan 5 saniye sonra olabildi.

şiir Özdemir Asaf'a ait, bari onu da yazsaydınız.

cevap: aynı anda o kadar çok şey düşünüyorum ki, burada yazmaya başlayamam bile.

omegle

omegle haricinde :)

ask.fm :D

pek benzer alternatif yok sanırım. eldekiyle yetinin.

similar sites like ... ve alternatives for ... diye aradım bayağı ama.... cık.

turk romancilar arasindan; oguz atay-tutunamayanlar bir basyapittir gozumde.hayata yon vermek ya da birgun bir kitap okudum hayatim degisticilerden degilim velhasil belirtmekte fayda var.

yeni hayat - orhan pamuk

fight clubı yılda en az bi defa okuyorum. bakış açımı zenginleştiriyor birşeyler katıyor.
karanlıkta 33 yazar diye korku öyküleri antolojisi var. hayal gücümü geliştiriyor. karanlık yönlerini sorgulatıp yazarlar üzerine inceleme yapmana ve bu öykülere yol açan şeyleri irdeliyorsun. çok zevkli lan.
bir otostopçunun galaksi rehberi var. mükemmel bir hikaye apayrı bir kafanın eseri. espri anlayışına bayılıyorum. (sonsuz dumura uğratıcı ile reenkarne olan saksı favori karakterlerimden)

hani savaş sanatı şu bu diyen olacaktır denmeyeceklere diyeyim dedim

hobbit - kaç defa okuduğumu bilmiyorum
dava - işte bu hayatımı değiştiren, yön veren kitap

saatleri ayarlama enstitüsü - ahmet hamdi tanpınar

simyacı (paulo coelho) beni çok etkilemişti bir zamanlar

son zamanlarda okuduğum en iyi kitap için:

(bkz: dublörün dilemması)

Edgar Allan Poe - Bütün Eserleri
H.P. Lovecraft - Bütün Eserleri
J.R.R. Tolkien - Silmarillion / The Lord Of The Rings

Bu yazdıklarımı kesin olarak kaç kez okuduğumu söyleyemem, o derece çok okudum.

marquez - yüzyıllık yalnızlık. o kadar çok okudum ki kitabım parçalanacak neredeyse.

Baricco' nun Öfke Şatoları. İki yıldır dönüp dönüp okurum. Ama henüz okuyan başka kimseyle karşılaşmadım.

monteine-denemeler

pierre loti- izlanda balıkçısı
jack kerouac- yolda

Resimleri kesmen gerekiyor.

tarayıcı eğer windowsa bağlıysa taratırken resmi seçip tam resme çevirebiliyorsun. hele de tarayıcı bir hawletpackard hp ise cdsinden çıkan yazılımlardan çok daha detaylı işlem yapabiliyorsun. yok değillerse paintten ne zorluk çıktı hayal dahi edemedim. kesin, yerleştirin, sağ en altta köşeye gelin çift yönlü ok haline geldiğinde imleç tıklayarak alt zemini kırpın resme göre. kaydettiğinizde o alt zeminin boyutunda kaydolacaktır.

paintle komple siyaha boya sayfayı, en çok bu şekilde harcarsın bence.

yani simsiyah sayfa ile en çok gider ama adama koymaz o. zira adam bir sayfa parasını zaten o simsiyah paint sayfasına göre alıyor en baştan.

asetat kağıdına yazdırmasını isteyin. simsiyah olsun tonlama ama çok ince spiral falan olsun baskı. holografik çizim yapmam gerekiyor deyin bahane olarak. gitmeden önce asetatı ordan almayacaksanız yanınızda götürün azıcık yağ damlatıp güzelce silin. ya da azıcık el kremi koyup çok ince belirsiz olacak şekilde yayın. mürekkep tutmayacak ve sürekli hata verecektir. tekrar tekrar yazdırtıp abi ama yine yanlış bastırdın deyin.

hpnin iki tip mürekkepli yazıcısında denendi istemedenç parmaklaya parmaklaya asetatları yağlandırmışız. muhtemelen de aynı sonuç alınacaktır. orjinal mürekkeplerin kimilerinde yemeyebilir mürekkep kalitesine de bağlı.

20 sayfa hakkım var demek, 20 yaprak kağıt hakkın mı var demek, yoksa 20 sayfa yüzü hakkın var mı demek? Diğer türlüyse arkalı önlü olarak 40 simsiyah sayfa harcayarak maksimum etki yaratabilirsin. Bir de kenar boşluklarının hepsini sıfır yapabilirsin. Ayrıca ayarlardan yine baskı kalitesini maksimum/fotoğraf gibi üst değerlerden seçebilirsin.

Evet bunları yapabilirsin, çok da mutlu olabilirsin.

Ama dönüp baktığında aslında zarar verdiğin kişi adam değil, doğa olacak. O mürekkeplerin, kağıtların, makinenin üretilmesi için harcanan doğal kaynaklar, para, emeği bir düşün. Ek olarak mürekkebin yok olması, kağıdın yok olması, kartuşun yok olması için çevreye vereceği zararı düşün. Ve kendi kendine şunu söyle; "ben çevre için onlarca euro harcarken, 1 euro daha harcayayım ve boş yere kağıt, mürekkep ve kartuş israfı yapmayayım"

neredesin bilmiyorum ama eğer üniversite fotokopi makinesi falansa, kötüye kullandığın ortaya çıkarsa başın belaya girebilir.

(bkz: erke dönergeci)

erke değil ki bu. erke ve diğer benzerleri devir daim mekanizmalarıdır (sözde). sürekli hareket vs. burda adam bildiğin voltaj akım değerlerini oynatmakla falan uğraşmış. bildiğin güç kaynağı o. dc ac converter tarzı bir şey.

9 volt bile dili acitiyorsa 4m voltu dusunemiyorum.
ayrica volt gerilim birimi degil miydi yahu?

4 milyon volt mu!? yanlışın vardır, 4 milyon volt seni aya yollar. standart şok cihazlarındansa seni sadece sersemletir biraz.

mazoşist misin arkadaş niye kendi üstünde deniyorsun

Yıldırımlar en az 10 milyon, genelde de 100 milyon civarında volt tepe değere sahiptir.

diyor google efendi.

denerseniz yedi günü falan bırakın. hayatınızın gözlerinizn önünde geçtiği ana odaklanın

kendi elinle boynunu kiramadin bunu mu deniyorsun?
www.eksiduyuru.com

5 santigrat dereceden az soğuk ortamda dene, ayrıca tişörtle bi 5 dakika bekle o halde. derin ısıl dengeye gelsin bir miktar. titremen falan kesilsin. (neden diye sorma)
o zımbırtılar adamın tekini kameralar önünde öldürdü bu arada, onu da söyleyeyim.

bence yapma. yapman halinde, kalbinin durup ölmene %100 gözüyle bakıyorum.

1- tam donanımlı bir hastanenin acil servisinde insanların görebileceği şekilde yap.

2- ölebilirsin. felç, havale, sinir krizi geçirebilirsin. her şey olabilir amk mal mısın?

"Tam 4.000.000 volt anlık elektrik akımı!"????

resmen sıkmışlar 4.000.000 nedir amk zaten akımın birimi volt bile değil, volt gerilim farkının birimidir.

cidden akıl fikir diliyorum.

4 milyon volt elektrik akımı diye bi kavram yok. 4 MV oluşturur belki ama onun vücudunuza etkisi 8 Amper olacaktır. Bu da sizi yerde kıvrandırmaya yeter.. yalnızken sakın denemeyin. toprakla temasınız olmasın, ayağınızda kalın tabanlı bişi olsun.

haju adam olmek istiyor, acisizca.

polis cagirin eger elemanin kendi vucut butunlugune zarar verecegini dusunuyorsaniz.

o nasıl bir alet lan öyle?
yapacaksan yanında ilkyardımdan anlayan birisi olsun,olmalı bence.

1.si o elektroşok cihazı değil defibrilatör olabilir
2.si o ne için üretilmiş dinazorlarda mı kullancan 4 milyon voltu insana verilen değer kilo başına 1 j falan veriliyor yani sen bi yetişkinsen 70 80 falan daya kendine :D
apex ve sternumu iyi yerleştir vücuduna sonra tünelin sonunda ki ışığı göremedim deme :/

Amper olarak
1 mA algılama(hissetme) eşiği
5 mA karıncalanma eşiği
10 mA ağrı eşiği
20 mA bırakamama eşiği
50 mA şiddetli kas kasılması
100 mA ventrikül fibrilasyonu eşiği
1-6 A solunum felci, kalp durması, elektrot yanığı
>6 A kömürleşme

7de kapa sonra tekrar ara! inşallah 4 saat ödeniyordur.
ayrıca: entry nick!

yanlış bilmiyorsam (görevlinin söylediği şekilde)

arama yapıldığı ve karşı tarafın açtığı an konuşma için kayıt başlıyor. bu kanana kadar ne yapılacağı falan bu açılış anına bağlı. yani 630da açarsa karşı taraf 5000 dk konuşmuş olun yine de aramanın yapıldığı ana bakar işlem.

yani ödüyorsunuz.

diye biliyorum

oha tırstım. avea müşteri hizmetlerini arayıp sorsan?

online işlemlerden dökümlere bakabiliyorsun galiba

:O
bence operatörü aramadan bekleyin, olaylar böyle devam etsin sonra hepsini toplayıp korku filmi senaryosu olarak satarsınız

bence çok eğlenceli, keşke benim hattımda sizin hattınız kadar zıpır olsa.

Bugun birisi avea'nın numarasını başkasına sattığını yazmıştı. Garip olaylar

pek yalnız dolaşmayın. korku filmi gibiyse yalnız ölmeyin.

1-ilk olayla ilgili yönlendirme var mı? telefonları değiştirip (farklı model bir telefon) bir süre öyle takılın.

örnek hikaye:komşumda ben de aynı telefonun aynı modelini kullanıyorduk arada onun sesi bana geliyordu falan.

2-yedek sim denen olay var simleri değiştirebilirsiniz. yönlendirme vs operatör kaynaklı olabilir ona bakabilirsiniz.

3-2. olay dediğiniz mesajlar hala sizde mi? gönderilemiyor diye ard arda tıklamış ancak telefonunuz işlemleri anca yoluna koyuyor olabilir. bir ara esaj kutum doldu silmedim yeni mesajlar birikmiş birikmiş 300 kadar mesaj sildikten sonra 4 ay arayla geldi. benim gönderdiklerimde de öyle aylarca gecikmeli gitti.
türkcelldim o zamanlar

4-müşteri hizmetlerine elde telefonlarla gidin. cidden. yönlendirme şu bu artık sık rastlanan bir şey. hele akıllı telefonlarda bu tarz işlemler olabiliyor rahatça.

dipnot:vipermış textfreemiş ıvır zıvırmış onlara üye misiniz? numaranızı verdiniz mi? benim telefonu sallayıp biri üyelik almış diye az rahatsız olmamıştım geçen günlerde.

a dan z ye esaslı bir iş planı. piyasa araştırması.. yuksek bir yatırım gerektiriyor ve ona sahip değilsen sponsor.

sunum da çok önemli. misal:

www.kickstarter.com

sponsor arayışına eli boş gidilmez

çevrende ihtiyaç duyabileceğin insanları iyilerinden seç, sen iyi kötü para kazandıkça, dahası iş sahibi diye anılmaya başladıkça dallamalıklarına şahit olacağın insanlar da çoğalacaktır. işin sosyal kısmı tabii ama ben bunları takarım kafaya.

KOSGEB'in eğitimlerini ve hibelerini takip et, İTÜ Arı Çekirdek'e başvur, seneye de Teknogirişim'e başvur. Özellikle Teknogirişim'e başvurma aşaması bile insana inanılmaz tecbüre kazandırıyor.

gayet iyi

cızırdama yok, çanakkalede dağ başındayken bir iki defa görüşmem kesildi ancak kopmadı uyarı geçti 10 snyede geri bağlandı. bu son dediğim geçen yazdı geliştirmişlerdir bir de istanbulda sorun yoktur.

5 sn ve 90 dk arası görüşmeler yaparım bodrum katlarında ve turkcellerin çekmediği kimi alanlarda çektiğine sahit oldum.

samsung chat335 kullanıyorum.

Tuzla gibi bölgelerin bazı noktalarında bırakın konuşma kalitesini, çekmiyor bile.

program files'dan bulup siliyorum ben.

program files dan bulup shfit+delete le sil, sonra da regetid e bir bak bakalım dosya klasör falan varsa onları da temizle hiç kaydı kalmasın.

revo uninstaller yklenir. freewaredır.

avcı moduna alınır dosya tutulur avcı modundaki namlu ucu gibi gözüken ikonun üzerine bırakılır. program tarar kaynağı işlevi neymiş arar. bulursa detaylı siler bulamazsa siler geri getirtmez.

virüsse bir de cc cleanerla kapatmadan sildikten sonra wipe the disk and free spaces denir tekli seçeneğe tıklanır takriben bir saat içerisinde dönülmez bir şekilde silinir.

ps:abarttım dönüyor da öyle kolay kolay dönmez

spor da yaparsan tez zamanda vereceğin kilonun haddi hesabı yok. her türlü karbonhidrat da aslında şekerdir. internetten glisemik endeks, insülin nedir bir araştırmanı tavsiye ediyorum.

protein tüket. yağı komple kesme ayrıca. birazcık zeytinyağı (naturel sızma zeytinyağı olmalı) kullanman iyi olur. az ama abartmamak gerek. yağı komple kesince vücut kıtlık moduna girip yakmaya eğilimli olmuyor. oysa sağlıklı yağlardan ihtiyaç kadar alınınca vücutta birikmiş yağları yakmaya da yararı oluyor. gerçi sadece yağ için de değil genel olarak vücudun ihtiyacı olan şeyleri almak gerek ki kıtlık moduna girmeyesin. şeker dışında tabi. şekere ihtiyaç yok.

depolardan yakar ama bu şekilde yavaş olacaktır, sporsuz olmaz bu iş .

haklısın ama belki başka bir sebep vardır.benim sana tavsiyem diyetisyene git.benim de kilo problemim var,bugüne kadar çok diyet maceram oldu.bıraktım kilo veremedim,kafama göre bişeyler yaptım.geçen gün diyetisyene başladım,o kadar rahatım ki şimdi.kilo veriyorum,hiç aç değilim,tam bana göre vermiş diyeti.

editi yeni gördüm. o kiloda yavaş verirsin tabi. kilo ne kadar fazlaysa o kadar hızlı verilir ama kilo azaldıkça verme hızı da azalır.

alınan besini tüketmek var olan depolanmış yağa çevrilmiş besini tüketmekten çok daha kolaydır. ilki matabolizma hızınız değişmiş olabilir. bu beslenme düzenini ne zaman değiştirdiğiniz önemli. bir de yağ hücreleri ölmüyor pek. kalıyorlar orda. ne demek istiyorum? yani yağ depolayan hücreler büyüyebilir küçülebilir yağ miktarına göre ancak yağ dokusunu oluşturan bu hücreler kendi çaplarında yer işgal eder. öyle hipidi hupada kaybolmazlar.

ps:yağ hücrelerinin sayısı gençlik çağlarındaki abur cuburla tavan yapabiliyor ve ölene dek büyük bir kısmı eşlik ediyor. kilonuzu arttıramıyor olmanız azaltabileceğiniz anlamına gelmiyor kısacası.

hayat adil değil.

bonus dipnot:cardio paklar sizi.

vücut kendini kıtlık moduna almış olabilir. önceden bol bol enerji harcarken şuan bir sorun olduğunu düşünüyor ve az enerji harcıyor. eski diyetinize döndüğünüz anda vücut bunları depolamaya başlicak ve siz de kilo alıcaksınız. aman dikkat.

edite edit:yüzmeyi denediniz mi? ufak ufak başlar terlemeden yorulduğunuzu farketmeden egzersiz yapar komple tm vücudu çalıştırır üstüne ciğerinizi geliştirirsiniz.

olmaz mı?

boyla kiloyu şimdi gördüm de aslında bana normal gibi geldi.belki de olması gereken kilo budur ve kilo verme durmuştur artık,daha fazla vermeyi engelliyodur bu şekilde.

metabolizman yavaş. hızlandır.

Kilon zaten fazla olmadığı için dramatik düşüşler zaten olmaz sende. Cipsi, çikolatayı sağlıklı zannedip kepekli ekmekle falan ikame ettiysen de kilo veremezsin.

şekeri kesmen güzel de yağlar faydalıdır. taş devri diyetine göre beslen ve daha çok hareket et.

senin vücudun düzenli yağ ve şeker alımına alışmış. birden bıraktığında da vücut bunları depolamaya çalışır. o nedenle bu kadar zor.
dediğin gibi sağlık problemin de varsa sadece cardio yeterli olmaz. hem cardio hem de, squat tarzında hareketlerle kaslarını çalıştırman lazım.

Ses kalınlaştırdığını pek zannetmem ama saçını döker.

vücudun ürettiği dihidrotestosteronun saç dökme etkisi sanıldığı kadar fazla değil. biz erkekler kelliğin genlerimizde oldugunu kabul etmek yerine kendimizi kandırıyoruz biraz abi testom çok fazla ondan oluyor yeaa diye.

testoyu arttırmak istiyorsan ağırlık kaldır, yağ ye (kırmızı et, tam yumurta ve kuruyemiş) ve düzenli uykuyu ihmal etme.

sesin de kalınlaşmayacağına emin olabilirsin. zira sesini değiştirebilecek kadar testoyu doğal yoldan üretebilmen mümkün değil.

çinko tüketiminin arttırılması (günde 15 mg üstü) sperm üretimi, menide artış, saç dükülmesinde azalarak durma, baışıklık sisteminde iyileşme ve testesteron üretiminde artışa yardımcı olur. doğal yollardan en kolay alınabilecek gıda kabuklu deniz ürünleridir. geceleri alınırsa uyku sırasında emilimi artar. solgar ve bilimum firmaların takviye ürünleri mevcuttur.

hani hepsi bittiyse bu da var diye.

şebeke ile iletişime geçmediği sürece sorun yok.

hatsız yap gıtsın yatarken.

Telefonların maksimum radyason yayma zamanı, arama geldiğindeki ilk birkaç saniye ve de yakın şebekedeki arıza nedeniyle daha iyi çeken baz istasyonuna geçiş zamanları. Mesela şebeke çok az çekiyor/çekmiyor gibiyse telefonu hiç yanına alma, tabii ki uçak modu en iyisi.

derler ki:

yatarken telefon nerede duruyorsa aynı mesafeyi düşün. hoparlörün o kadar uzağına yerleştir. telefon seste değişikliğe neden oluyor mu omuyor mu? telefonu bir çaldır değişiyor mu değişmiyor mu?

samsung chat 335 dibinden dahi etkilemiyor ancak ablamdaki nokia c bişey bişey 1-2 metreden durduk yerde arama olmaksızın cızırdatıyor.

şimdi bu şehir mitinin de doğruluğunu sorgulamak isterim. Ama muhtemelen etki alanına dair ipucu vermesi mantıklı.

uçak modunda zaten herhangi bir yayın yapmıyor.

açık olsa bile telefondan çıkan radyo dalgalarının canlılara zarar verdiğinin bir kanıtı yok.

şöyle düşün zaten her an uzaydan ve güneşten gelen telefondakinden daha fazla kozmik radyasyon ve radyo dalgalarına maruz kalıyorsun

elektromanyetik radyasyon ile iyonize radyasyon farklı şeyler. insan vücudunun kendisi bile radyasyon yayar ona bakarsanız :) hiç bir zararı yok diye biliyorum. bilmem kaç birimi bilmem kaç cm2 de bilmem kaç derecelik ısı artışına sebep oluyor. saç kurutma makinaları elektrikli sobalar falan bunun bin katı falan. rahat olun.

kızı da yakmadın inşallah.

Beyaz atlu birens olacam derken kendini yakmışsın be tolgam.

kendini de kızı da yaktın.

geçmiş olsun. kız çok sövecek sana.

"Bana sorunun cevabini fisildadigin icin tesekkur ederim" olarak da yorumlayabilirler o kagidi. Dua edin de asiri iyi niyetli insanlara denk gelin.

Sınava gidiyosun kaleminde uç yok birader nasıl bir sorumsuzsun sen? Hadi kendine hayrın yok. Ne hakkın var insanlara zarar vermeye?

ya hayır teşekkür etme, olmadı gülümseyerek kafa işaretiyle teşekkür et ya da ne bileyim çıkarken teşekkür et ama insanın aklına gelecek en son şekilde niye teşekkür ediyosun kardeşim..Durduk yere al başına belayı..

yedim deseydin keşke.

ben yapmazdım ama onlar yapabilir. insiyatif meselesi. bence sınavlarda bir daha böyle romantiklikler yapma.

"""ah be evladım yaktın kendini'""" o kağıttan sonra bunu diyen ve sana kopya muamelesi yapan orospu çocuğunun önde gidenidir, benzer tavırlarla zamanında ben de karşılaştım, küçük insanlara büyük yetki verince sınav gözetmeni vs olunca kaldıramıyorlar böyle çekinmeden kopya vs. yazıyorlar...

ufakken matematik olimpiyatlarında katlamalı soruyu düşünemedim kağıdı yırttım ve katlayıp soruyu çözüp geçtim. çart curt seslerine gözetmen geldi durum izah edilince sorun falan çıkmadı.

ama gelip de yaktın kendini diyorsa iş yaş demek. kadının /gözetmenin insafına kalmışsın gibi.

bir de ucum bitti şeklindeki bir sorumsuzluk ifadesini inandırıcı bulmayabilirler. sürekli gülümsemeniz ise hehe nasıl da kandınız ifadesi şeklinde yoklanabilir. çünkü ben biliyorum ki panikle afallayıp izah edip yanmamaya çalışan kişi gülen kişiden daha masum gelecektir bana.

umarım bir şey olmaz. kopya için tutanak mı ne diyorlarsa doldurulan bir form var. size bildirilmesi gerekir ama pek de umurlarında olmuyor. yani kopya muamelesi yapılmış olabilir.

sözlü etseydin daha iyiydi, o zaman kopya muamelesi yapmazlardı ama şimdi yapabilirlerde yapmayabilirler de

Kime gore gerekli? Turkcell pusula uygulamasi gerekli bence etrafinda ne var ne yok goruyosun

Ucretsiz soyluyorum

Oplayer lite - format degistirmeden ipoda video atmak ve izlemek

Usb sharp - ipoddan pdf word vs goruntulemek ve wifi uzerinden dosya aktarmak

Fxf by joby - fotograf seysi geri sayim vs ekliyor eh idare eder

Readability - bilg. Gordugunuz sayfalari ipoda aktarmak vs arayin anlatmasi zor

30/30 - iyi bir zaman idarecisi

8Tracks - online radyomsu sey

Skype youtube splashtop speedtest dictionary opsiyonel islevsel

sorun olmaz da gereksiz pahalı olmaz mı? kalınlaşınca daha rahat yazarsınız bence.

düz beyazda 80 kareli sarı renklide 100 kullanıyorum. ağırlığın artması mürekkep için avantajlı ama kurşun için çok etkisi yok. işin zevki sekreter altılığınızda. mesela bende tamamen metal altlık var yazarken çok keskin oluveriyor yazınız alt alta birkaç kat karton üzerinde yazarken daha yumuşak olup gömülüyor ayrı bir zevk ama daha yoruyor.

daha kalın kullandım 120 ama çok bir über yanı yok.

bozulmamis olabilir.

kokla bir koku alamazsan azicik tat. eger hala sorun hissetmezsen ic.

ben sahsen iciyorum. gecen mideyi bozdum yarisi bitmis 2 liralik sutu dokmemek icin.

evet. içme

acıldıktan sonra 3-4 gun ıcınde tuketılmesı gerekıyor dıye bılıyorum ben ama bozulmamıs da olabılır. lavaboya bıraz dokun,kotu bır kokusu varsa ve kesılmısse bozulmus demektır.

sıkıca kapanan cam günlük sütler var onlar bi ihtimal dayanmıştır da kutuysa riske değmez.

koklayınca anlaşılmıyor mu ki? bi hafta yine de çok ama.

annem corba kasigina koyup atesin uzerinde bekletirdi. kaynayinca boyle peynir gibi olursa bozulmustur derdi. ben bu yontemi kullaniyorum.

evet.

bozulmuştur...

süt bozulmuş olsa koklar ve şüphe etmezdin.iç bence:)

arkadaş onun üzerinde 2 gün yazıyor ama 2 hafta tüketince bir şey olmuyordu bana, ama seni bilmem bunyeden bunyeye değişebilir.

uht sütler 100 küsür derecede şoklanır, içinde mikrobun esamesi kalmaz, bu yüzden rafta altı ay dayanır dolapta da uzun süre bozulmaz.

marka da fark eder: ben dolaba koydum uht sütün bozulduğunu görmedim, istisnası kay süt markalı ucuzun aldığım bir süt iki hafta durunca bozulmuştu. bir yudum alıp ağzında dolaştr, bozulduysa zaten tadından anlaşılır, ekşimtırak bir tadı ollur.

emin olmamakla birlikte taksim www.turvak.com.tr bakın. bi ihtimal. son çare olarak diyorum.

edit: nette bulamadım. masa üzerinde çekilmiş 500x700 gibi bişey var ama bırak afişi a4e basmam dedirtiyor.

Aynen ben de onu gördüm ama işe yaramaz..

yok mudur bilen?

geçmişte yapmadıysanız piknik + trekkingle yetinin.

yok yaptım diyorsanız gezenbilircom gibi sitelerde motora-arabaya atlayıp çadırını alıp haftasonu sürekli dışarda olan yetişkinler var. bu tarz yerlerden rota-ekipman vs bilgisi toplayıp çıkın.

avcılığa sıcak değilim. illa avlayacağım diyorsanız balıkçılık trekking kesmeyebiliyor. dağcılık bilgi ve tecrübe ister. kanoiyi bir seçenek olabilir. bisikletle uzun mesafeler rahatlatıcıdır. rahatlatıcı ve yormayan bir süreç olarak kamp kurun kamp alanı oluşturun.
marmaraya doğru karadeniz hattında kanyon seçenekleri var. mağara geçişlerine elverişli noktalar var. ama onlar da bilgi isteyebiliyor.

tüm tatillerini kamplarda geçiren biri olarak bedenen yorulur ruhen dinlenirsiniz. beden yorgunluğu da bir güne atılıyor. ruh yorgunluğu ise kolay kolay atılamıyor. yapın derim.

ben de cok aradim boyle bir sey ve universitedeki doga yuruyusu ekibine katildim. fakat lanet olasilar 1 kez bile gitmediler yuruyuse. bu konuda ankara yetersiz kaliyor sanki. elbette vardir duzenli gidenler ama bu is icin ciddi ekipmanlilar onlar. sahsen benim icin fazla profesyonellerdi. daha sade bir sey araniyorsa en ideali doga yuruyusudur ankara kosullarinda. ben cevremde bulamadim. odtu kulupleri saglam bu konuda diye biliyorum. fakat sorusturdum disardan birini almiyorlar. hala istekliyim ama umudu kestim, bol sans.

Eskisehir'de Esdak var.Dagcilik Klubu gayet calisan adamlar gidiyo.Ankara'da da bu tarz bi olusum vardir elbet bi arastirin derim.Baharda Karakaya Tirmanis Senlikleri oluyo yakinsiniz katilin.Biraz gec bi tarih tabi :)

benim ona alışmam zor.

sevilecek gibi değil zaten.

ben de fazla sevmiyorum ama skrillex'in bazı mixleri fena değil.

cok cirkinmis.

şarkı içi dubstepler güzel olabilir. şunun gibi www.youtube.com

yeri ve zamanı var.

bir de iyisine denk gelmemişsinizdir.

not:bayılmıyorum ama gittiği yerler var.

çoğu çok kötü. hani yüzde bir ya da iki iyi çıkıyor. dinlemesen bir şey kaybetmezsin. skrillex'i beğeniyorlar genelde. skrillex i beğenenlerden uzak durursan sen kazanırsın.

belki bu kız sevdirir
www.youtube.com

bu tanımların hepsi ya da hiçbiri.

ilköğretimdekiler yanyana oturmaya da çıkmak der, 25indeki adamlar gelip one night stand modunda geceyi birlikte geçirip çıkmak saymayabilir.

tanım yok pek.

geri kalan kısmı cevaplamaktansa deneyip yanılmanızı tercih ederim.
iyi şanslar...

bence ne zaman ki kız arkadaşım dersin, bi sahiplenme olur, o zaman çıkmak. dışarı çıkmaya ya da sevişmeye bağlı değil. arkadaşlık kurmak istiyorum demek bana gereksiz geliyor ama sizin kararınız. karşısındaki insanın hoşlandığını hal ve tavırlardan anlıyor insan. ilişkinin resmileşeceği varsa da kendiliğinden olur taraftarıyım ama herkes böyle düşünmeyebilir.

bunlar hep 21 aralık

Sadece youtube'dayken mi oluyor? Yoksa bilgisayarda mp3 falan gibi sürekli birşeyler dinlerken de oluyor mu?

sadece youtube da

Ben de bi benden kaynakli sanip kulakligima yoruyorsum durumu.

Ama evet sadece youtube da rastliyorum dusununce.

Evet cok enteresan bir durum. pıt pıt pıt pıt diye giden sarkı calarken arka planda sinir bozucu sekilde bir ses geliyor.

lavabodan geliyo olabilir.

@invicta çık dışarı hava al çocuguğum

sana cins biri denk gelmiş. turnuvalara katılmayı severiz küçük bir ekibimiz var diyebilirsin. mesela dart. ayrıca squash de 2 kişiyle oynanabilir.

yüzme, squash, sinema'dan yola cikip, takım calısmasında başarılı olamayacağın sonucuna varan IKciyi essekler kovalasin.

"ailece kitap okumak" de. aciyoruz, ayni kitabi okuyoruz, takim halinde...

en büyük hobim futbolda oyun kurucu olmak de.

her boku bilen ikcı modeli.
salak sorsan insan sarrafı.

eşli okey yaz.

sinillendim.

çok iyi şevişirim de 2 li 3 lü 4 lü fark etmez de. böyle de soru mu olur

teşekkürler, içimi rahatlattınız. ik cılardan nefret ediyorum. tekrar bir gol yemek istemiyorum. yüzme squashın yanına bir de voleybol falan ekliyim yazıyım gitsin bari :) hiç de sevmem voleybol

Bu görüştüğün kişinin işini bilmediği çok açık. ya da başka bahane bulamamış, torpilli birini öne almak için filan. hayatımda böylesine denk gelmedim çünkü.

astronomi de yaz.

e dans yaz? tracking yaz?
amatör dağcılık veya yelken takımı olabilir, kürek olabilir?

en son nerde tırmandın falan demesin bu sefer manyaklar?

biraz kendine güven. verirsin cevabını gerekirse.

interview with the vampire, torpilli birini one surecekse neden almayacagi adami gorusmeye cagirsin? haa cagirmiyor mu cagiriyor dallamalar.

su boyali silahla oynan takim oyunu var ya (adini hatirlayamadim simdik) onu da yazabilirsin.

paintball diyorsun. ayrıca görüşme yapmış olmak durumunda oldukları için çağırabilirler. onların da rapor verecekleri insanlar var.

ters soruya nasıl tepki vereceğini ölçmek için sormuş olabilir. Ya da sadece dallama olduğu için sormuştur.

sinemada yeni filmleri takip etmek zorunda değilsindir ki. mesela kubrick giden bir arkadaş var ben de fincher takılıyordum son dönemde. nolan tarantino seven falan falan belirli adamları giden çok herif var. güncel olmak zorunda değil.

enteresandır. duyuru da başlı başına hobi işi ya. farklı görüşlerle bir araya gelmek iletişimde bulunmak yardım etmek ve yeni çok yönlü şeyler öğrenmek.

varsa izcilik - kamp vs yaz. yoksa aile-arkadaş hike'a çıkıyoruz trekking yapıyoruz de. acil durumda hızlı ve etkili problem çözme yeteneği algılarda keskinleşme öngörü ve takım yeteneği

kano-kürek diyebilirsin. arada xx gölüne gideriz arkadaşlarla. uyum ve harmoni kadar yönlendirme de önemlidir kürekte der geçersin.

son olarak spor olmak zorunda değil. neden hep spor geldi bilmiyorum. ama verimli şu bu derler. ona bakarsan maket yapan herifin sabrı hiçbirinde yoktur mesela.

bir de soran ters bi kere. ekliym istedim.

1-nintendo wiiye benziyor
2-www.youtube.com
3-spor falan yapmak amaçlı almayın deli gibi kasan birine karşı biraz el kol sallayan biri yenilebiliyor. ne kadar güçlü uğraştığınız değil ne kadar net hareket ettiğiniz önemli.

wii'nin kumandası o.

yazın giydiğinden 2 tane üst üste giy. bi kapşonlu çek bide yüzünü koruyabileceğin bişe giy/tak.

dekatlonu bi incele kardeşim. bisiklet bölümünde var aradığın şeyler.

ben tshirt ve şort kullanıyorum. yani dışarıdan bakan salak filan diyodur içinden ama ben yanıyordum. yağmur yok ama onu söyliyim. sadece hava soğukken.

1-windproof-windstopper türevi yelek edinin. aksi durumda ciğerlere kadar bi şekilde iniyor.

2-ben alta tişört üstüne polar hırka üstüne yağmurluk-windproof bişi giyerdim. artık yapamıyoruz bu aralar işler sıkışık. neyse. birden çok kat olsun durunca sıcaklayıp değiştirme imkanınız olmalı.

3-pantolon tercihi falan önemli değil bence o kadar.

4-boyunluk. - bende polar bi buffa benzeyen bişey vardı. boru gibi bişey boyna geçiriyorsun atkı vs gibi dolanmıyor. belki şapka falan da edinilebilir rüzgarda baş ağrısı yapmasın diye.

5-motorcu ürünlerine de bakılabilir.

link bakamadım diye ürün marka sıralıyorum.
bendeki buffımsı şey marka değil, decathlon - forum istanbuldan 15 liraya alındı. üstümde regetta yağmurluk var iç kısmı dış kısmı ayrı kullanılan ürünler var yağmurluklarda çok işlevseller 150 civarı idi. ama alternatif olarak jack wolfskin, marmott adidasın clima cool ya da clima proof gibi yelekleri var.

teşekkürler hepinize, rüzgarlık+yağmurluk birşey edinmek gerek sanırım ve bir de boyunluk şart gibi.

bisiklet eldivenini de ihmal etme.

eldiven önemli gerçekten. benim parmakları kesik eldivenler kurtarmıyordu. üzerine bi kat daha geçiriyodum.

rüzgârı adam gibi kesecek kıyafetlere ek olarak elleri kulakları ve mümkünse suratı rüzgârdan koruyacak eşantiyonlar.

arrow

Arrow

arrow!

arrow +1

Alcatraz

alcatraz!

alcatraz yazanlar kafa buluyor. Arrow.

alcatraz bok gibi bitmişti. arrowu izlemedim ama. konusu ilgi çekici olsa bile alcatrazı izleyip vakit kaybetme.

ne yalan söyleyeyim ben bi' çok insanın aksine alcatraz'ı beğenmiştim. ama bu karşılaştırmada arrow derim.

:( ya çok çok çok üzüldüm. Umarım tez zamanda bulursunuz. Çok da güzelmiş. Çok üzüldüm ya, bu şerefsiz pezevenkler üretmek için çalıyorlar hayvanları allah belalarını versin.
Haysev'e haber verdiniz mi?

Öyle umuyoruz ancak özellikle çalınması ve bu üretim muhabbeti canımızı sıkmıyor değil. Baya baya sektör olmuş.

Haysev haber verildi. Oturduğumuz muhitte ünlü bir köpekti zaten, esnaflar, kafeler vs olsun tanırlardı. Onların da haberi var, kayıp ilanı vs yapıştırıldı. Bakıcaz :/

moderatörlerce yukarda tutulabilir mi? insan hayvan vs kayıp vakalarında sonuçların çoğu ilk 72 saatte alınır çünkü.

umarım bulursunuz çok tatlıymış

Merhabalar;

Köpeğimiz Armin 1 günün ardından hayvansever dostların yardımı ve dikkati ile sonunda bulundu ve şu an sağlıklı bir şekilde evinde. Armin kadar şanslı olamayan hayvan dostlarımızın en kısa sürede sahiplerine kavuşmalarını temenni ederim.

değmez bence ama bir zevkler ve renkler durumu da var tabii.

değmez. tam bir palavra dizi.
son dönemin yeni modası: "ya fantasik dizi çekiyoruz" gibi yapıp, sikindirip amerikan ailesi hayatını falan işliyorlar. çok baydı bunlar.

izleyecek başka bir şeyin yoksa izleyebilirsin. konu güzel, işleyiş kötü. her hafta yeni bir olay kasıcaz gazı var, elemanların kurtulma şansı olmayan işler geliyor başlarına, hatta başında biri çıkıp diyor bunu yaparsak kesin ölücez gibisinden, sonra çat diye çözüyorlar olayları doğru düzgün zarar görmeden. gerçekçiliği azaltıyor bu da ister istemez. yoksa muhabbet merak uyandırıcı. çerez niyetine gidebilir, çok uzun ömürlü olacağını sanmıyorum zaten.

the walking dead gibi post-apokaliptik bir şey bekleme ama başlayabilirsin. oyunculuk boktan, konu güzel.

downton abbey var mesela. izlemeyen ölsün.

fikir güzeldi başta ama spoilervari olmasın diye zorluyorum kendimi. işin içine "fantastik" ögeler girip bir açıklama getirmediklerinden iyice çocuk dizisine döndü. ama en başta fikir iyiydi. şimdi ana karakterler arası çoluk çocuk falan.

izliycek bisi yok diye baslayayim dedim, ucuncu bolumde biraktim.

konu,fikir mukemmel; hatta bu konuyla dunyanin en iyi dizisini bile cekebilirsin.

Ama gel gor ki, isleyis cok cok kotu,oyunculuk vasat... Guzelim fikri kesinlikle heba etmisler...

haklısın ama onların da haklı yanı var. dumanımla kimseyi rahatsız etmediğim sürece kimse bana bir şey diyemez, demiyor da.

@1 saat bende 50 dolar anlamadım, biraz daha açsan?

izninle gönderdiğim mesajı paylaşıyorum aynen; takdir ediyor, ayakta alkışlıyor, destekliyor ve önünde saygıyla eğiliyorum :)

aga şimdi açık hava olsa dahi içtiğimizde dumanı başkalarının üzerine, sağına soluna gidiyor ya, o zaman şikayet etmeleri normal bence. anca o zaman karışabilirler demek istedim. yoksa onları zerre ilgilendirmemeli. ha çok samimi arkadaşın valla içme,kendine zarar verme diyebilir ama bir kere kibarca sanane dersin, o da susar.

Laf sokulan kişi olarak cevap verme hakkımı kullanıp gidiyorum:

Benim sigara içenleri aşağıladığım, içmeyerek kendimi üstün gördüğüm falan yok. Sonuçta kısa bir zaman önce ben de fosur fosur tüttüren ve sigaramla mutlu olan bir adamdım. Sadece sigarayla mutlu olmadığımı ve kendimi kandırdığımı anladım. Kimsenin gözüne bir şey de sokmaya çalışmıyorum. Tek düşüncem belki bir kişi de olsa görüp de sigarayı bırakır diye yazdım onca yazıyı. Beni de birileri tetikledi ve bıraktım, belki ben de birini tetikleyerek zinciri devam ettiririm diye düşündüm.

Sana sigaranla mutluluklar, kimsenin, özellikle de benim sana bir şey dediğim, karıştığım, gözüne bir şey soktuğum yok.

@mr rosebud bak işte burada bile sigarayı bırakmış olmanın reklamını yapıyorsun. bundan bahsediyorum işte ben.

adamsın.

maalesef öyle. kırk yıldır rahatsız olmayanlar yasaktan beri bir rahatsızlar, eskiden beri olsa neyse. misafirin içeceği bir tek sigaraya burun kıvıranlar var. çocukların kendi odasında takılsın efendim, üstelik kendin de sigara içiyorsun, rahatsız olacak diyilsin. hem insan arkadaşının bir sigarasından rahatsız olacaksa, yarın bir gün nelerden rahatsız olmaz, kimse kimse için en ufak sıkıntıya katlanmayacak bundan böyle. ki tek bir sigaradan ölen ya da hastalanan olmuş mu merak ederim. (evine senede bir bile gitmediğiniz birini düşünürseniz daha iyi anlarsınız.)

bu yasak öyle sadece sağlık meselesi diyil, toplumsal ilişkileri ve sahip olduğumuz olumlu nitelikleri de silip geçecek. demedi demesinler...

@tedirginlik hucresi benim derdim o da değil. İçirmemeyi de anlarım bi yerde kapalı ortamlarda falan. Benim iyiliğimi ister gibi yapıp alttan alttan sigara içmemekle övünenlerden bahsediyorum.

sigarayı bırakamayan insan iradesiz, ezik, zayıf, dombili ve de taocu bir insandır. bilinçli olarak bırakmayana bir şey denmez zaten. sadece sağlık problemi olanların ve küçük çocukların yanında sigara yakanlara, başkasının suratına üfleyenlere kafa atma hakkı saklıdır.

al işte bi tane daha :)

sigarayı bırakın, nargile için. çok daha güzel.

kapalı yerlerde içilmediği sürece bence problem yok. ama siz de kokan nefesinizi, parmaklarınızı ve dişlerinizi uzak tutacaksınız.

-sigara dumanına hassas olan insanlar var yolda içerken sis içinde bırakıp nefessiz kalmalarına neden olabiliyorsunuz.
-özellikle apartmanımda ailesinden gizli gizli sigara içene söylüyorum. havalandırma boşluğunu bok gibi kokutmuşsun pencere açamaz oldum lan.
-sigara içilmiş ortamlarda iğrenç bir koku kalıyor farkında değilsiniz rahatsızım birader
-sigara dumanı - pasif içicilik - o kısmı biliyorsundur zaten.

-yani öldürceksen kendini yine öldür hatta öldür yahu. iç hatta bonzai şu bu hepsine bulaş pipo al daha hızlı olur ama bırak bunu bana dokunmadan uzakta yap. canına verdiğimiz önem önemli değilse yine öl ama uzakta öl.

olmaz mı?

bencede problem yok içte geber banane ama dumanın herhangi bir şekilde bana gelip durmasın. ne demiş ünlü bir üçüncü sınıf öğrencisi buna hakkın yoh buna hakkın yoh

yahu siz okuduğunuzu anlamıyor musunuz? içilme yerinden falan bahsetmiyorum ben, o yönden savaşın sigarayla, istemediğiniz bir şeye maruz kalmayın zaten. ama ben o kabul ettiğim kanunlar çerçevesinde bile sigara içsem bu sefer de "sigarayı bırakın sağlığınıza zararlı" diye başımın etini yiyorsunuz. size ne yahu, benim sağlığım.

arkadaş aramızdan biri çıkıp sana öyle bişey dedi mi? ailen diyordur, arkadaşların diyordur, ya da yanında sigara içip rahatsız ettiğin biri diyordur. onlara yap tribini.

ben de otobüs durağında beklerken, bir kafede dışarıda otururken vs. dibimde sigara içip yeni yıkanmış giysilerime ve saçıma sigarasının dumanını, külünü savuran insanlar beni rahat bıraksın istiyorum, rahat rahat temiz hava alayım istiyorum, ama maalesef hayatta her istediğimiz olmuyor.

insanlar "açık hava bir şey olmaz" zihniyetinden kurtulup biraz düşünceli davrandıkları sürece kimin sağlığına ne zarar verdiği ya da vermediği beni en ufak ilgilendirmiyor.

ey sigara içenler,

sizin sigara içmeniz umrumda değil. ama beni rahatsız ettiğin noktada umrumda olur ve bi gün biriniz çok tersime gelecek, yazık olacak. ayrıca gelip sana içme şunu diyen adam seni düşünüyordur muhtemelen.

dumanın herkesi rahatsız ediyor, genlerini bozuyorsun ve gelecek nesiller eciş bücüş olacak senin yüzünden :(

şaka bir yana illet oluyorum sigara olayına, bana zararı olmayacaksa geberene kadar için de bazen dibimde içen oluyor o çok fena.

kız arkadaşım astım hastası ve sigara içen birçok dingil yüzünden çok sıkıntı çekiyor.

insan bile bile kendini, çoluğunu, çocuğunu, anasını, babasını, tanımadığı insanları zehirleyip bir de üstüne para verir mi? hakikaten tuhafsınız la.

esas bizim sigara içenlere çemkirmemiz lazım.

insanların 'içme sağlığın' demekle ilgili şöyle bir 'minicik' hakları var. sağlık giderlerine vergilerimizle katkıda bulunuyoruz ve sigara müthiş bir oyuk açıyor bu giderlerde. amerikada bazı yerlerde sigara içiyosan bırakmadan seni tedavi etmeyebiliyolar. böyle de bi balkış açısı olabilir.

sivrisinek eğer toplama kampında değilsen çalışan herkesin 5 dk molaya ihtiyacı var, sigara içse de içmese de. ara vermeden eşek gibi çalışmak verimi arttırmıyor düşürüyor.

Tepkisi olan buradan versin demişsin ama sadece kendi görüşünü destekleyenlere tik koymuşsun?

İşte sigaraya bakışınız da bu şekilde. Tek taraflı, tek açıdan bakıyorsunuz. Sizin yüzünüzden herkese ait olması gereken caddede, sokakta bile NEFESİMİ TUTMAK ZORUNDA KALIYORUM. Sen kendi dumanınla kendini zehirle, beni zehirlemeye ne hakkın var?

boxhead the zombie wars

www.crazymonkeygames.com

zombisiz olan öneriyim bende
machinarium
unmechanical
puddle
world of goo (ödüllü bu süper oyun)

www.vazgectimsenden.com

braid var bide unutmuşum, süper oyun ama zor oyun söliyim baştan

en temizi sıraya yazmak..

soljenitsin +1

sıra iyidir.

Sınıflar kilitli oluyor, sınavdan 15 dakika önce açılıyor kapılar.

cesaret edebilirsen; önden cepli bir kapşonlu gibi bir şey giy, minik minik a4'e yaz daha sonra onu küçült. o cebin içine koy elini kağıt da tam avucunun arasına sığsın mümkünse arada sıranın üstüne elimizi koymak suretiylen avucumuzu okuyoruz. yemiyorsa, sıraya yazıyoruz. yalnız bu kağıt olayını girilecek hoca var girilmeyecek hoca var, pşv tarzı bir ders mevzu değildir diye umuyorum.

Tırsak da bi tipim biraz ya. Sınıf arkadaşlarım falan kopyayla bitirdi çatır çatır, ama bi iki kişi yakalandı, ceza falan aldılar, ceza alıcak durumum kesinlikle yok. Nası sakinlesem de etsem acaba.

hocam otur çalış, ben anladım seni sen de bendensin. benim arkadaşlarım da kopyayla bitirdi, ben eşşek gibi çalıştım cesaretim yok hiç kağıt çıkarma, kitaptan bakma çatır çatır şort giyip bacağına yazan erkek arkadaşım vardı sınıfta ama yapamadık biz, sen de çalış velhasıl.

Freekara bi arkadaş sayende mezun oldu, onun adına teşekkür ederim. Adam sırf bu yöntemi yaptı ekşiden okudum diye, bitirdi okulu. Ama riskli bi yöntem. Bi kere denedim, biraz sıkı olmuş, dönmedi, çıkıyodu falan, altıma sıçıyodum korkudan.

Çalışmak istiyorum ama çok ezber var, nefret ediyorum ezberden, motivasyon sıfır.

hazır kış da geldi koluna yazsan, çok sıkışırsan kolu sıyırıp bakarsın. ama hiç çalışmayıp bunu yapmak olmaz bir iki bir şeyi hatırlayamazsan metodu bu. aslında en güzeli önündekine bakacaksın, bak bunu ben bile yapabiliyorum hatta küçük küçük kağıtlara yazıp arkadaşıma vermişliğim bile var. aslında düşününce şu küçültülmüş a4 olayı iyi gibi olmadı atarsın sınav kağıdının altına, hele bir kaç kağıt istedin mi oh neyin ne olduğu da belli olmaz. ama aman diyeyim sıranın altında tutma o kağıtları sakın geçen yakaladım öyle, çok sırıtıyor yazılı yazılı küçültülmüş kağıtlar.

- sınav kağıdı hangi renkte veriliyorsa o renkten a4 kağıtları
- bir adet makas
- sınavda kullanılacak kalem
- bol cepli mont ve/veya sweatshirt
- cep telefonu ve kitap (tercihen)

elinin içerisinde, avucunun içine sığacak büyüklükte kare kağıtçıklar kesip içine yazacaksın.

buradaki püf nokta, kestiğin karelerin uç kısımları mutlaka ovalletilmiş olacak makasla. hilal tarzı ovalleyeceksin yani uçları.

ufak ufak, sınavda aynı kullanacağın kalemle kullanacaksın.

konulara göre kendine bir cep belirleyip oralara indeksleyeceksin. elini atıyorsun sol tarafa, hop, psödoefedrin içeren kimyasallar var mesela. buluyorsun o kağıdı elinin avucunun içine sokuyorsun. kalan kağıtları koy aldığın yere, hiç sıkıntı yapmana gerek yok bunu yaparken yakalanman imkansız.

şimdi kritik kısım ama aslında kritik değil. avuç içinin içine sığacak şekilde kestiysen yine yakalanmazsın. ha baktın çok mu sağında solunda gözetmen oldu ve sen tam ortadasın? ben direkt kağıdı a4'ün üzerine koymuştum. zaten aynı renkte kağıt olmasının ve aynı kalemi kullanmanın bilimseli orada.

ovalleştirmenin sebebi insan gözü tam bir kareyi a4ün üzerinde uzaktan fark edebilir ancak gözetmen olarak ovalleştirilmiş bir kağıt neredeyse a4 ile aynı olarak görünür belirli mesafelerden. kağıdın altına da sıkıştırabilirsin bu yüzden.

cep telefonu yasak demişsin ama yapabiliyorsan bir kitap bir de cep telefonu koy sıranın üzerine. telefonu kitabın üzerine yani. bizde de yasaktı. ben de yavşaklık yapıyordum "buyrun burada telefon, olmadı sıraya koyun" gibi "ben bi şey yapmicam bak elleşmeyin" kısımları yakalandığında da artı olarak dönebiliyor.

- Avuçiçine
- Kol içine
- (Yazın) bacaklara yazmak

az riskli ve kolay yöntemlerdendir.

Şu şişesi, silgi içi, uç kutusu arkası

orta derecede riskli yöntemlerden.


Kendi yöntemlerim:

Az kopyaya ihtiyacım varsa 2-3 stabilo vb kalemin üstüne incecik yazıyodum. 1 satırına 4-5 madde sığar dersine göre. Kimse de kalemi kaldırın demez genelde.

Lise boyunca cılkını çıkardığım alet kalem kutusuydu. İçine –kurşunkalemle- (çok dikkat çekmez ve parlamaz olduğu için) yazar, aralık bırakırdım. Hatta abartıp içini post-it doldurduğum da olmuştur.

Lisansta cep telefonundan feci çekmiştim. Püf noktası telefonu hatsız çalıştırmak (ki msj, çağrı vs gelmesin). Not şeklinde veya düz mesaj telefona göre değişir kopyaları kısaltarak yazıyodum. Örneğin iktisatta uzun uzun talep ihtiyaç fln yazmıyodum demand yerine D artarsa P (fiyat) düşer şeklinde yazıyodum. Bir diğer püf noktası bölüm halinde hazırlanması gerektiği. Yani sadece çıkacak konuları değil ünite ünite kopyalar hazırlıyodum. Soru nerden gelirse gelsin o ünitenin özet kopyaları telefonda oluyodu.

Bir diğer yöntemimim çantamın içine herhangi bir kağıda yazdığım notların üstüne ceketimi/montumu atıp fırsat bulduğum anda bakmaktı. Bu yöntemde kopyaları pcde 3-4 sütuna bölüp tek kağıda yazdırıyodum. Yazın işe yaramaz.

Ayrıca,
Özellikle hoca tekse kağıtlar dağıtıldığı anda kopyanın %50sini çekmeniz lazım. Sınıf sınava başlamadan siz yazacaklarınızı hesaplamış olmalısınız. O sınav başlangıcındaki karışıklıktan faydalanmanız gerek.


(Tüm teknikler sınavın içeriğine, oturduğunuz sıraya, gözetmenlere, sınıftaki ineklerin erkenden sınavı bitirip çıkmalarına ve benzeri koşullara göre değişir. Ön sıranıza sınavın sonuna kadar kalkmayacak bir arkadaşınızı oturtmanızı tavsiye ederim. ‘’Cover friend’’ şeklinde isimlendirdiğim bir durumdur kendisi hatta.).

Başarılar :)

bir adet silgi alınır falçata alınır silginin üzerinden çok ince bir tabaka kesilir. silginin kağıttan markasının bulunduğu kılıfın içinde zorlanmadan hareketi sağlanır. 0.1-0.3 gibi bi kalem alınır ince uçla minik minik not yazılır silgiye sardırılır ve bantlanır. kap geri geçirilir. gözükmeyecek boyutta olmasına dikkat edilir.

hoca göürrse elde silgiyle oynanıyor gibi yapılır veya silgi kullanılır. genelde de elde tutulur.

dikkat silgiyi sınav sırasında başka adama ödünç vermeyin istemeden ifşa edebilir.

zihin sarayı(mind palace) tekiniği bir araştır, hem kopya çekmemiş olursun hem de finallerde de bilgiler hafızanda olur.

hocu bak küçük küçük kağıtlara yaz kopyaları sonra sınav esnasında sınav kağıdının altına diz onları yazdıkça sıranın altına atarsın anlatabildim mi anlamadıysan mesajla sor burdada sor herkes öğrensin ben lisedeyken yapardım sen üniversitedeysen kesin yaparsın :D

tarım çok (çooooooooooooook) sonra. herhalde ilki avcılıkla ilgilidir. resim de hemen o sıralarda gelişmiştir. resim için alet yaptıklarını sanmıyorum başta. ağza alıp püskürtüyolarmış veya parmakla boyuyolarmış.
bi de belki av aletinden önce giysi yapmış olabilirler çünkü hem göç halindeler hem buzul çağları vs oluyor filan. sonuçta giysi de avdan olduğuna göre artık denktir sanıyorum zamanları.

bence resim yapma malzemeleri çeşitli yapraklardı.

yani ben küçük ve ilkelken çok güzel resimler yapıyodum farklı renkli yapraklarla.

silah

taş balta, kemikten bıçak, taştan kesici aletler.

sperm ?

üretme kavramından ne anladığınıza bağlı. sonuçta herhangi bir araç/gereç yapmış olsalar da, bunu başkalarına aktarmak için dil gerekli.

kemikten delici ve tastan yapilma kesiciler. oldovan'in ilk ornekleri. aratin, cikar karsiniza. tarim harbiden cooooooooooooooooooooooooooooook sonra.

insanların ilk ürettikleri şeyler ya da başka deyişle en eski insan yapımı şeyler taştan aletlerdi. etiyopya'da 2.6 milyon yıl öncesine ait kuartzdan yapılma kesici alet bulmuşlar mesela. ondan sonra el baltaları falan yapmışlardır işte, aletler giderek gelişmiştir. en eski silahlar da odundan mızraklarmış.

en eski duvar resmi 40 bin yıl öncesine aitmiş ve ispanya'da bulunmuş.

ilk giyecek veya en eski giyecek 170 bin yıl öncesine dayanıyormuş. sondan bir önceki buzul çağında giyinmeye başlamışlar. bunu da, saç bitinin giysi/vücut bitine 170 bin yıl önce evrilmesine dayanarak bulmuşlar. bir de insanlar maymun gibi vücut kıllarını kaybettikten çok sonra giyinmeye başlamışlar. afrika'dan kuzeylere göç ettiklerinde modern giysilere benzer daha gelişmiş giysiler giymeye başlamışlar.

en eski ayakkabı ise 5500 yıl öncesine dayanıyor. bir mağarada koyun bokunun içinde bulmuşlar.

ilk kullanılan silah. sonuçta taş. ama üretim için işleme gerekli diye üretime sayamam onu. şekil verme opsiyonu da var. üretimin tanımına göre sayabiliriz de saymayabiliriz de sonuçta kemik bıçaklar var.

ama ilk "üretilen" giyim amaçlı. muhtemelen deri/bitki karışık bişiler.

barınağı genelde hazır şeylerden yaptıklarından üretim saymıyorum.

Resimler daha sonra. önce ilk işleri temel ihtiyaçlardı. maymun alet kullanmaya başlayınca işler değişti. resim sanat veya hikye anlatma derdi çok daha sonra.

ilk aletler çok ilkel olduğu için taşlardan ayırt etmek pek mümkün değil.

yani taşlarla bir şeyler yaparak başlamışlar.

abi haklısın, çoğu zaman da öyle yapıyorum ama birbirlerinden haberleri oluyor bir şekilde. Çocuk gibi hesap soruyorlar. Zike sürülecek akılları yok ama vazgeçmek istemiyorum onlardan.

www.eksisozluk.com

daha bugun yazdim ben de bunu. yapacak bir sey yok.

kusura bakma da, senin yanındayken diğer(ler)ini kötülemene izin veriyorsan baştan hatalısın zaten. seni de onları da/sizi de onu da seviyorum ve karalamanız hoş değil de.

abi karışınca da taraf tutmuş damgası yiyorum. Dediklerinde haklısın. Oradan girişmek lazım biraz.

bence hiç seçim falan yapmaya kasma. böyle takılmaya devam et. bu saçma sebeple senden hangi taraf uzaklaşırsa sen de siktir eder öteki tarafa yakınlaşırsın. bırak kendi kendileri elensin =)

kimse için kimseyle aranı bozma derim ben. olduğun gibi davran her 2 gruba da.

sen gider tercih yaparsın ; sonra tercih ettiğin o kız sevgili yapar ; ya arayıp sormaz eskisi gibi ya da sevgilisi seninle görüşmesini istemez ; kızın arkadaş çevresinden ilk şutlanan sen olursun.

hangisini seçersen seç, o seçimin yaptığın gün iki tarafın da gözünde değerin kalmaz. şu an çekişme yaratıyosun böyle kalsın iyidir. ayrı ayrı görüşürsün, tüm arkadaşlarınla bir arada olmak zorunda değilsin, doğum gününde falan aynı ortamda olurlar ondan da zarar gelmez. sadece dedikodu yapılmasına izin verme, "dedikodu yapmayalım yakışmaz bize, ayıp yahu" falan de hem kızların gözünde değerin artar hem başın daha az ağrır.

ilköğretim demek istedin sanırım... ne biçim ortam yahu.

hiç unutmam ilköğretim 1. sınıf bir hocam vardı Tamer Hoca.

Sınıfta iki kız kavga etmişti birkaç hafta öncesinde. A kişisinin tarafını tutanlar ve B kişisinin tarafını tutanlar diye. Sonra gruplar büyüdü saç baş girdiler her tenefüs birbirlerine. herkesi bir taraf tutmaya zorladılar zamanla.

bir gün tamer hoca geldi dedi ki böyle böyle bi olay varmış. A dan olanlar sağa çıksın dedi. Bden olanlar sola çıksın dedi. kalan birkaç avuç insandan biriydim. siz niye birini seçmediniz dedi. sizce haklı olan kim. (erkek kavgasıydı altında yatan da üst neden kıskançlık falan aptal bişey vardı)
biri hocam ikisi de haklı dedi biri ikisi de arkadaşım dedi ben kalktım ikisi de saçmalıyor ortada taraf tutulacak bi olay yok dedim. hoca döndü he iyi öyleyse. a grubu çıksın dışarı dersi a anlatsın size dedi. b grubu da çıksın b anlatsın size dersi. kalanlar benim grubum burda kalsınlar devam edicez birazdan dedi. diğerleri zırıl zırıl dersten atıldı. teneffüste bir araya gelip anlaşmışlar ders sonunda sınıfa gelip affedin hocam bi hata yaptık diyip af dilediler. affetti tabi ki adam. ne kral adamdı be ya.

özetle: a grubu ve b grubu varsa ve saçma sapan nedenleri var ortaya bişey koyamazlarsa yol ver ikisine de.

bi de ilköğretim bir yahu o zamandan bu zamana benzer bi olay yaşamadım. bence arkadaş grubunu komple değiştir.


bonus hikaye: gelenlerden biri ağlayarak hocam ben anlamadım grup oluşturunca tahtaya oyun oynuycaz sanıp çıktım katıldım dersten atmayın beni ühü ühü diye zırlıyordu. ne zaman hatırlasam gülerim. ilahi hüsnü.

create.visual.ly

infographic maker vs diye aratırsanız daha da seçenek var. ama bu yeter diye sanıyorum. çeşitli themelerde facebook accountuyla hemen girip yapabilirsiniz.

yetmezse pmden iletişime geçebilirsiniz. eğer sunumunuzu canlı sunacaksanız prezi neymiş bi bakın derim.

Her güne gider: Intouchables! On numara film, hem de gerçek hikayeden uyarlama.

detachment depresif bi film onu başka bir güne saklamanı öneririm. ve evet the intouchables güzeldi.tavsiye ederim.mutluluk veriyor.

inglorious basterds da gider, kayar gider.

düşündükçe çok daha anlam kazanan çok hoş konuşmaların olduğu bir filmdir det sjunde inseglet. yedinci mühür.

ancak böyle şen şakrak vakit geçirmelik değildir sıkma ihtimali mevcuttur iyi kafayla çekilmesi anlaşılması gerekir. eğer azıcık bişey katsın derseniz izlemeden geçmeyin.

diğerleri arasında hepsini bilmediğimden yorum yapmıyorum ama 1-2-5-7 içinden elbette bu.

editine edit: o film de iyidir de hala 7. mühür

önce intouchables sonra inglorious basterds.

benim anladığım tüm asya amerika avrupa nükleer savaş ile mahvolacak geriye afrika devletleri kalacak.

nükleer savaş, çevre felaketi falan işte. afrikayı kimse sallamayınca herkes birbirini öldürüyor, bunlar hayatta kalıyor, sonra ortalık yatışınca yeni topraklara, yani avrupaya yayılıyorlar.

acaip saçma bir video bu arada.

bayrağın yeşili o dostum.

o değilde türkiye uzun bir müddet suya sabuna dokunmuyor sonra bayrağı değişiyor. ne ayak lan bunlar?

@buyuyup buyuk adam olacaktim
@mattiadestro

videonun açıklamasını ilave ediyorum gözden kaçtıysa diye.

"Please read this description. If you can't read, its your problem, not mine.

A video from my friend Zeromms, about a vision completely randown of the future!
If you think this video is serious, if you are ofenced, you are really stupid."

yani video geyik. değersiz.

arada aciliyor, daha 2 gun once acikti misal...

Yazarların kendilerini özel hissetmelerini istiyor olabilirler.

bazen buranın boku çıkıyo o zamanlarda modlar kapatıyolar, sonra açılıyo.

cok dogru bi uygulama ama sözlük kadar abartırlarsa o zaman işin rengi kaçar

bir başka nedeni de arada temizlik sanırsam.

çünkü burdaki 5 kişinin 4ü erotic/pron/duygusal/illegal soruları için ayrı hesap almış bulunmakta. bi dur demek de lazım ufaktan.

bi açılır bi kapanır o, olur öyle.

aga açılıyor sürekli

direk o dosyayaı web browserın üzerine sürükleyip bırakın (internet explorer, firefox, chrome)

gomplayer (diğerleri de doğru)

eğer kullanacağınız bilgisayar herhangi bir yüklemeye izin vermeyecekse portableapps.com'dan bir program flash belleği kurup ordan maxthon ile açabilirsiniz. chrome vs seçenekleri de mevcut.

ama öncesinde flash player yükeleniliyor mu deneyin. olmadıysa sırayla yukarıda yazanları deneyin. dediğim şey son çare.

barfiks sırt egzersizidir ama ön koluda etkiler(ön kol bicepsten ziyade dirsekten bileğe kadar olan kısım) eğer asılıp bacaklarını kendine çekersen karın çalışır

Şöyle bir şey var, büyük ihtimalle çatır çatır çekecek durumda değilsin. O yüzden bacak konumun, el konumun, kullandığın kaslar sebebiyle ön kol, kanat gibi kas gruplarıyla beraber karın kasların da çalışacaktır. Hatta zorlarsın büyük ihtimalle, ertesi gün ağrır.

vardır. Bacakları yukarı çekersen mükemmel karın hareketi olur.

Serçe tutuş ne bilmiyorum da benim de üstteki arkadaşın dediği gibi var. Bir ara spor yaptım, sonra saldım 1 seneden fazla oldu. Kas hacmi gitti haliyle. Hatta yağlandım. Ama şu an spor yaptığım zamandan daha fazla barfiks çekiyorum, kanat bölgem zayıfladı, ona rağmen böyle.

Barfiks veya ona katkı sağlayan hareketlerin hitap ettiği bölgeler özellikle sıkmadıkça pek görünmez zaten.

@divit:

barfikste kendi vücut ağırlığın çok çok çok önemli.

180cm 64 kilo incecik bir adam 10 tane çeker diyelim. kolu incedir ama vücudu o kadar hafiftir ki, 10 tane çeker.

180cm 92kilo kaslı bir adam 4 tane çeker diyelim. 40 santim kol var ama adam çok ağır.

ama kendi ağırlığına karşı değil de sabit ağırlığa karşı antreman yapsalar, 2nolu adam bir nolu adamdan çok çok güçlüdür.

6 tane çekerken beline 10 kilo bağla, dediğimi anlayacaksın.

serçe tutuş avuçiçi karşıya bakacak şekilde tutmaktır.

yani adam kendi kol saatini görebiliyor diyelim.

www.bodytr.com

---

barfiks kapatıcılar çalıştırır. geniş tutuş sırt dar biceps ağırlıklıdır.

arkadaşların ne yazdığını okumuyorum, onun için cevap verildiyse kusura kalma:

ön kol, arkakol ve karın için izometrik egzersizdir
pazu, sırt ve omuz içinse izotonik

yani etkisi var ama kası büyütmeye yönelik değil

barfiksin tutuşunun ve tipinin binlerce varvasyonu var. upperbodyde her yer çalıştırılabilir.

detaylı bilgi nette var olur da bulunamazsa özelden ulaşılabilirim.

@divit:

başparmak kısmında hata var da en yakını bu ama.

komando taburunda yaptım askerliği, rahat ol :)

bir de başparmağı kıvırmak lazım içeriye.

hook grip var var da var vs vs.

kiloyla ilgisini düşünmüyorsan, dediğim gibi, beline 10 kilo bağlayabilirsin.

veya deaflitte benchte bench over row'da hayvan kilolar kaldıran ama kendisi yüz kilo üstü olduğu için çok az barfiks çeken veya hiç çekemeyen adamları da görebilirsin.

@wiillii:

üst bedende her yer çalışamaz çünkü bu çekme hareketi.

itmeler (triceps - göğüs) minimal çalışır.

www.exrx.net

grafikleri halletmek derken? çizilmesini mi istiyorsunuz yoksa değer tablosu mu?

değer tablosu .. Ama çizebiliyorsa ve çok pahalı değilse mükemmel olur.

okulda falan kullanmayacaksan ios ve android için çok güzel bilimsel grafik çizebilen hesap makinesi uygulamaları mevcut.

ti 82, ti 84, ti 89 serileri bu konuda oldukça başarılı.

ikinci el olur diyosan sahibinden.com benzeri sitelerde sık sık yarı fiyatından daha ucuza görüyorum bu tip makinalardan.

Malesef okulda kullanıcam...

en ucuz opsiyon casio fx-991es en son 25-30 lira gibiydi.ama grafik çizmez.

üstte anasayfada soruyor sana ing kullanmak istiyorum diyorsun aksi durumda sana göre öyle kabul edildiyse bi tane google account alıyorsun ordan dili seçip devam ediyorsun

en altta var dil seçenekleri.