"birinin sırtından para kazanmak" anlamına geliyor. çünkü karşıdaki kişinin yaptığı bir hata, ve kazanan kişinin bu hatadan yararlanıp sırıtması, keyif alması söz konusu. buna bağlı olarak ve verdiğim deyimin anlamını taşıyacak şekilde herhangi birşey kullanabilirsin.

yatarak para kazanmak?
baskasinin sirtindan para kazanmak

yattığı yerden para kazanmak.

elinizdeki videoya uygun altyazı indirmemişsiniz bence ya da ben demek istediğinizi anlamadım. ben normal indirdiğim 2d altyazıyı televizyonda 3d olarak izliyiyorum. senkron sorunu altyazının filme uymamasından bence.

sağolun hayır senkronla ilgisi yok sizin dediğiniz olay tv marka modelle alakalı her tv de sizinki kadar pratik olmuyor malesef 3d alt yazı olayı.

alibeyköyde inip servise bineceksin. ( ama firma belirtmemişsin tabi o önemli en başta )

edit: tamam kamilkoç alibeyköy'e geliyor.

Alibeykoy'de indiriyordur heralde firma, ordan istinye/tarabya servisi sor. istinye'ye var da tarabya'ya direkt var midir bilmiyorum. istinye tarabya arasinda dolmus seferleri var. kolay gelsin.

ortak kamilkoçtan yer ayırttım.

tip olarak jj johanson aklıma geldi ama o da rockçı değil.
david bowie var rockçı olarak. tim minchin de tip tarifine uyuyor ama her yerde çalacak kadar ünlü değil.

3 ü de değil dostum :(

@rumuzsuz şarkı hangi yıllardan? sözlerinden aklında kalanları yazabilir misin? bu şekilde daha kolay bulunur. saçları uzun mu kısa mı? dazlak gibi demişsin ama tamamen kel mi veya çok kısa mı saçları yoksa önleri mi açılmış? :) detaylar önemli.

matt bellamy'nin kırmızı saçlı halleri de var ama ettiğin tarife pek uymuyor.

aha da bu

www.google.com.tr

çenede çift halka piercing var mı abinin ?

prodigy?

bitti güncelleme olayı. kampanya gibi birşeydi.

evet yüklesersen crackli falan geri dönebilirsin.

edit: travel uygulaması şunun arayüzü farklı olanı www.bing.com

Çok sağolun. Peki şeyi de sorsam, ben win 8 yüklemek için direk bodoslama torrent'ten falan indirip mi yükleyeceğim? Daha önemlisi ise geri dönerken nasıl döneceğim?

Sen baya bi bakıp çıkıcam modundasın... Hiç yukleme kardeşim, pişman olursun! Ekşi duyuru lafı dinle ba!

@urnganic Hehe ya bakıp çıkacam modunda olmak istemiyorum ama lisanslını yükleyecek 500 küsür liram olmadığı için lisanssız yüklemek zorundayım. Bu durumda da Windows devamlı hata falan verirse lisanslıya dönebilmek istiyorum :)

@utkucbkc Ya o uygulamaya baktım da arayüz çok farklı sanırım, oradaki gibi kullanıcıya hazır fotoğraflar, yorumlar falan sunmuyorlar sanırım. Belki de henüz çözemedim :)

olur da bi aksama, bir soru işareti olursa (yapamadığın, zorlandığın) özelden yaz bana. Her turlu yardımcı olurum..

elinde lisanslı windows 7 kurulum cdsi varsa win95 yüklesen bile geri dönersin.

windows 8i dediğin gibi indirip yükledikten sonra, normal windows7 cdni takıp geri yükleyebilirsin.

travel app bir çok seyehat sitesinden bilgileri toparlayıp sunuyormuş evet bing travel o kadar kapsamlı değilmiş.

Arkadaşlar cd'si yok ki bende galiba ya. Hatırladığım kadarıyla bilgisayar alırken cd falan vermiyorlar da direk içinde yüklü geliyor. Yoksa veriyorlar da kutunun içinde bir yerlerde küçük boyutlarda duruyor mu?:))

Cd olmadığı için merak ettim, bir yere product key'i not düşsem, sonra torrent'ten bile indirmiş olduğum rastgele bir windows 7'ye o key'i girsem acaba lisanslı hale geri dönecek mi diye merak ettim.

O travel şeysi beni çok etkiledi abi ya, 29 lira olsaydı valla paraya kıyıp alcaktım. Bir müşteri kaybetti microsoft pahalı yaparak :))

kutuda yoksa bilgisayarın recovery modu falan vardır? açılırken şu tuşa bas der ya da direk ona özel tuş olur, böyle bir şey var mı?

cracklenmemiş, oynanmamış bir windows7 indirirsen. o keyi kullanabilirsin evet.

destekler

bit.ly

Yeşil şeyin adı wasabi. Direk ağzına atmamalısın.

wasabiyi yeme.

Erkeklik yapıp azıcık acı nolcek deme.

Birde, suşi ne, ne diye insan suşi yemeye gider?

Bu arada; Kız arkadaşlara entel dantel görüneceğiz, dünya mutfaklarını bilen über-gurme imajı vereceğiz adına bizi abidik gubidik tatlar denemeye zorlayan yerleşik sistemi kınıyorum.

hahahah :d zombi +1 .. wasabiyi minicik ama gercekten minicik ebatlarda deneyebilirsiniz susiyle beraber.. california roll tavsiye ederim sevmistim ben

@efrasiyab87 Yemek yemeyi çok seven bir insanım. Ve farklı kültürlerin farklı yemeklerini yemeyi çok seviyorum. Kız arkadaşım da benim gibi. Kısaca entel görünme derdimiz yok. Eğleniyoruz sadece :)

Bir de 12 parça ile iki kişi doyar mı acaba?

kimse adam gibi cevaplamamis.
soya sosunu kabin icine bosalt ve her lokmadan once susi'yi bu sosa dalip cikart. daha pratik olmasini istiyorsan sosu susilerin uzerine boca edebilirsin. (soya sosu tuzludur, cok abartma)
hosuna gidiyorsa wasabiyi max leblebi buyuklugunde susi uzerine bulastir ve o sekilde ye.
susi turleri arasinda gecis yaparken genelde agizdaki tadin notrlenmesi icin servis edilen zencefil tursusundan (adini hatirlayamadim su anda) kucuk bir parca yiyorsun.
rituel bundan ibaret.

yemek yemeyi cok seven bir insan 6 taneyle doymaz bence.. oncesinde bir corba icilebilir.. sonrasinda bir kizarmis dondurma

wasabiyi hiç tatmadıysan nokta kadarcık dene daha büyük miktarda alırsan yanarsın :)) Onun dışında sushiye soya sosu koymadan yememeni tavsiye ederim. İlk defa tadanlar sade halini beğenmiyorlar genelde. 12 parça ile 2 kişi doymaz aslında ama ilk deneme için daha fazla almayın derim. Yanına tempura söyleyin doyurucu olması için. Seveceğinize eminim.

soya sosuna batırmassan tadi bişeye benzemez

önden bir edamame söyleyin, altlık olur, 12 parça ile doymazsınız, tempura da söyleyin yanına. 12'lik set içinde 4 tane california roll olsun mutlaka.

california roll uçan balık yumurtalıysa yumurtaları koydurma.

wasabiyi (o yeşil olan) fıstıklı bir sos sanıp hepsini tek seferde ağzına atma :((

kieve gitmeyin moraliniz bozulur
hırvatistan-slovenya turu yapın

amacınız nedir paylaşırsanız tavsiye vereyim. gece hayatı? doğal güzellikler? alışveriş? tarihi yapılar?

balkanlar.

Hirvatistan artik vize istiyor sanirim, Kiev iyidir guzeldir de baska da vizesiz gezilecek yer az. St. Petersburg'a gidebiliyorsaniz, su zamanlarda on numara orasi. Baska da Kiev'in yanina yakistirdgm bi alternatif yok acikcasi.

balkanlardan birkaç vizesiz ülke.

ben ay sonunda bosna-karadağ-makedonya-sırbistan yapacağım mesela.

hem ucuz, hem güvenli, hem de karadağ'ın çok güzel sahilleri var arada bir yaz turizmine dönmek isterseniz.

romanya vizesi 5 dakikada alınıyor. bosfor ekspresi var yabancı bir gezi sitesinde en güzel manzaralı tren yolcukları arasındaydı. istanbul- bükreş

kiev güzel olabilir.

balkanlarda karadağ'a uğramayın. bosna hersekte deniz kıyısı bir yerlere gidebilirsiniz. belgrad güzel olur yazın. saraybosna tarafları sıkıcı bence.

kesinlikle bilgi'yi tercih ederdim ben olsam. özyeğin bana diğer e5 üniversitelerinden farklı gelmiyor.

özyeğinin geleceğini parlak görüyorum ben. gerçi rektörü istifa ettirilmiş.

ama bugün için bilgi.

bilgi kesin olarak iyidir. ama zordur da. pahalıdır ayrıca. bursun yoksa,zengin olman lazım. hazırlıkta var. ulaşım,ücret,kampüs yeri etkenleride göz önünde bulundur öyle tercih yap.

bilgi +1

bilgi'nin 20yillik tecrubesi var. rektor eski ekonomi profu remzi sanver ogrencilerini yurtdisinda cok iyi okullara yollarlar. bocconi, lse, vb. degisim programlari zengindir. kampusu buyuk ve istanbul'un icinde her yere ulasilabilir. halic kenarindadir. ucretsiz servisi vardir. sabanci gibi servise 6-9tl almaz. ozyegin'in yeni kampusu (cekmekoy) iyi dediler. yurtdisindan iyi hocalar getirmisler. ama bilgi'nin uluslarasi agi daha onemli. gecen yaz 4 tane nobel ekonomi odulu almis profu getirdiler.

fazla bir iddiam olmamasına rağmen demişsin, yerleşmek istediğin bölüm boğaziçi iktisat. :)

25 puan az buz değil, şimdi bir yere yerleşirsen daha sonra hedefine ulaşman için full'e yakın bir net çıkarman gerekecek bu kesintiden dolayı. gerçekten hazırlanırım diyorsan 1 sene büyük kayıp değil. yurtdışında çöp yerlere gitme. otur çalış, sayısalın iyi sözeli de hallettin mi alır yürürsün.

1) Burada bir üniversiteye girip dondurmanıza gerek yok çünkü üniversiteler harç almadığı için luzum yok. Bu mantıkla devam edersek şu an bildiğim kadarıyla kalsanız bile, ki sınıfta kalacaksınız doğal olarak, üniversite 10 yıl devam eder.
2) Sadece ertesi sene girdiğinizde puanınız kesilir , sonraki seneler de kesilmez
3) Bence aldığınız puan fena değil, çok iyi diyebilirim ama istediklerinizin yanında çok iyi değil.
Kafanızın karşıklığını anlıyorum.. Yurtdışı imkanınız varsa sonuna kadar değerlendirin tabi ki hangi üniversite olacağı da önemli.
Başka sorunuz varsa özelden mesaj atın

25 puan kesilmiyor. okuldan gelen puanın yarısı kesiliyor. o da ilerleyen yıllarda değil, sadece ilk yılında yapılıyor. yani 2013 sınavı ile giriş yaptıysan 2014 puan kesintisi yaşıyorsun sonra tekrar 2015'de normal hesaplanıyor.

@utkucbkc 25 puan dedim çünkü diplomadan gelen ek puan 51. yani yarısı 25,5 puan ediyor.

yerleşmesem de mi kesiliyor seneye?

Şahsen kamil koç ilk tercihimdir,iyilerdir.Ulusoy da olabilir tabi.

metro dışında saydıklarının hepsi artık aynı standartta. biraz şans işi artık, çünkü arabadan arabaya değişiyo. aynı firmanın 2 seferi arasında rahatlık hizmet hijyen açısından dağlar kadar farkediyo. yaradana sığınıp birini seç..

ulusoy ve varan aynı zaten.

ulusoy, kamil koç, pamukkale benim sıralamam.

kamil koç rahat hat...

kilolu değilsen sorun değil zaten ya. eğer kiloluysan canına okunuyor. 12 saat yolu gidip geliyordum. rahat hat derdime derman oldu. al bileti 1-2 hafta önceden rahatına bak...

1. kamil koç 2. ulusoy/ varan (zaten ulusoy, varan aynı şey artık) 3. pamukkale.

metroya ölsen binme.

Ulusoy ve Pamukkale iyidir. Bir de eğer varsa Nilüfer Turizm'i öneririm.

hangi firmadan ziyade hangi otobüs önemlidir. hizmetleri 3 aşağı 5 yukarı aynıdır. Hangi firma Setra kullanıyorsa ona bin.

setra mı? neoplanlar daha iyi. çokça otobüs kullanan biri olarak dediğime güvenebilirsin.

pamukkale diyorum. şehirden şehire değişiyor gerçi kalite ama bana yine de en tutarlı onlar geldi

ailesinden uzakta 6 yıl öğrencilik yapmış, bütün otobüs modellerini kullanmış biri olarak inatla setra diyorum ;)

pamukkale ve varan derim. ulusoy'un son yıllarda hizmet kalitesinde ve yolcu konforuna verdiği önemde düşüş yaşadığını düşünüyorum.

donate.wikimedia.org

takibini bilmiyorum ama ben lösev'e yapılan hiç bi bağışın yersiz olmadığına inanıyorum. ayrıca çok güzel kupaları vs. de var, o şekilde küçük küçük katkılar bile yapabiliyosunuz.

wikipedia var. reklam almayan bir proje olduğu için senin benim gibi insanların desteğiyle yürüyor site. edeceğiniz yardımlar sitenin bakımına gidiyor tamamen.

bir de ihh var mesela. örneğin parasını verip afrika'da kuyu açtırdınız; size o kuyunun açılma aşamasını foto/video olarak ulaştırıyorlar, kuyuya isminizi veriyorlar falan. veya katarakt ameliyatı yaptırıyorsunuz bir fakire; o ameliyatın fotoğraflarını ulaştırıyorlar size, sonrasında o fakirin göz durumunu aktarıyorlar.

bunun dışında tema gibi kurumlara ağaç da diktirebilirsiniz.

yılan ve bi de böcekgiller.

bazı insanlar çok sevimsiz ama genel olarak çıyan bence

bizim yan apartmanda birinin köpeği var.denk gelirsen ona yandın.deli gibi havlayıp ,insanın üstüne yürüyo.ufak tefek bişey.kimseyi bulamazsa kendiyle kavga ediyo.bence en sevimsiz hayvan o.

Damla balığı.Aklını alır.

bağırsak kurtları da gayet sevimsizler

kurbağa galiba. diğer hepsinde sevimli bir hal bulabiliyorum ama o vıcık yeşil görüntüsü yok mu ıyhh..

her türlü böcek allah belasını versin hepsinin

sırtlan

böceklerden iğrenmem ama şunları görünce nefes alamıyorum;

www.dailyfundose.com

www.documentingreality.com

mary river kaplumbağası

Maymun. Nefret ediyorum maymunlardan.

Tartışmasız, rakipsiz... Sivrisinek!

örümcek

tavuk,horoz

tazmanya canavarı, rakun

dünyada tek tiksindiğim hayvan çıyandır.tarantula besleyen biriyim :)

istanbuldan yola trenle mi çıkıyorsun? yunanistana tren yok bildiğim kadarıyla. trene ilk nerede biniyorsan biletinle orada başlar.

uçakla.

Son soruya Almanya'da yaşamış biri olarak cevap veriyim:Eğer eğlenelim,metropol havası yaşayalım,underground kültür'ün dibini görelim derseniz ilk olarak Berlin,sonra da Hamburg derim.Ama yok ben doğa görücem diyorsanız da güney almanya'ya gitmelisiniz.Bodensee gölünün civarındaki şehirler olur,münich olur,heidelberg olur.

Edit:Bana doğa ya da metropol farketmez,ille de birini tavsiye edin diyorsanız Berlin derim.Berlin'i herkes ölmeden görmeli.

Bileti aldığın gün başlar. Biletle istanbuldan gidemezsin. Ben roma-münih-amsterdam yapmıştım. Münihte gece kalmayıp 2 gece üst üste gece trenine binmek kaydıyla bir gündüz geçirmiştim. Çok güzel şehirdi tabii ama Berlin'i veya diğer şehirleri görmedim. Berlin uzak olacağından bence Münih'e git.

1. bileti alırken geçerli olacağı tarihleri söylüyorsun ona göre alıyorsun. dolayısıya trene ilk bindiğin gün başlamaz. atina'dan trene 2 eylülde bineceksen 2 eylülde geçerli olacak şekilde kestireceksin bileti.

2. atina'dan değil patras'tan geçiyorsun. o da doğrudan roma'ya değil bari'ye gider. 35 euro civarı ekstra ödersin feribot için. güvertede yatarsın. yolculuk 16 saate yakın sürer. bari-roma arası da 4 saat. atina patras arası da bir kaç saat sürüyor. 24 saati gözden çıkar.

3. alman şehirlerinin hepsi kötüdür ama madem amsterdam'a gideceksin hamburg'a git oradan geçmesi kolay olur hem de güzel şehirdir. yine yakın olan köln ve dortmund var. köln de güzel şehir.

Ben sınırsız almıştım. Brüksel'e uçakla gidip, oradan almıştım 22 günlük. İstediğin kadar binebildiğinden. Aldığın anda başlıyor üstüne tarihi vuruyor o günden 22 gün.

yanlış yönlendirmeyin arkadaşı. aldığı gün başlamaz. bileti alırken seyahat tarih aralığını söyler o tarihte başlar biletin geçerliliği. yani yarın gidip 1-22 eylül arası için bilet alabilir. 1 eylüle kadar da kullanamaz bilet.

bir soru daha: türkiyede kullandığım operatorun kampanyasıyla 3g bağlantıdan faydalanabilir miyim?

3gden faydalanabilirsin ama inanılmaz pahalı oluyor.Pakedin varsa geçmiyor yurtdışında.

gideceğin ülkeden pre paid hat al en ucuz yolu bu...

pre paid nedir? tam olarak ne iş yapar? neredelerden temin edilebiliyor?

1- atina'ya uçakla gideceksen atinadan patras'a gideceğin tarihte başlat biletini. boşuna gün kaybedersin yoksa. o yüzden gidiş kısmını iyi planla. sonra aceleye gelebilir süren kalmayınca.

2- atinadan patras a ordan bari ya da anconaya gidebilirsin. romaya direk gidilmiyor. bunlarda bir hakkını kullanmış oluyorsun tabi.

3- berline gitmedim bilmiyorum fakat münih'i kesinlikle öneririm. 3 gün kaldım yetmedi. ayrıca yakın yerlerde füssendi galiba meşhur 2 kale var. interrail biletiyle bedava gidebiliyorsun hakkını kaybetmeden.

floransaya gitmemezlik etme.

Pre paid bizdeki kontörlü hatta tekabül ediyor.
Kullanacağın kadar konuşma veya internet paketinin parasını ödeyip alıyorsun
Her yerde kolayca bulabilirsin.
3g yurtdışında mutlaka gerekli yol tarifi, navigasyon vs için.
Google maps özellikle Almanya Hollanda ve kuzey ülkelerinde yol tariflerinde otobüslerin, trenlerin geleceği dakikaları bile neredeyse hatasız olarak veriyor.
Benim çok işime yaramıştı.

Bence internetten alın hacı, çünkü beleş gondol seyahati veriyorlar. İnan bana fiyatları orada duyunca birileri "toplu girelim, toplu girince 25 euroymuş!" dese de bir daha gondol görmek istemiyorsun. 125 euro duydum gondolcunun birinden ya, en düşüğü 80'di.

istanbuldan atinaya trenle gitmek pek akıllıca değil zaten 20-30 euro trene ek ücret ödicen direk uçakla git ya da benim gibi izmirden atina vapuruna bin.Biletinide ona göre başlat gün kazanmış olursun

kapalı kapta dolaba koyun.

Saklama kabına alıp dolaba koyun, unutmayın, geçen gün uyuya kalmışım, sabah kalktığımda berbat olmuştu, bir gece bile mühim..

saklama kabına gerek yok, direk pişirdiğin tencerede koy işte. buzdolabına tabi.

bence de tencere kafi ama suyun içinde kalırsa nolur bilemedim. ben olsam suyundan ayırır kaldırırdım. tabakta bile olur aslında. sen buzdolabına koysan yeter yani.

suyunu alırsan kurur olmaz. suyuyla koymak lazım.

ingilizce bilmeden işe başlarsam sorun olur mu mu? o ne demek? adam sana şu belgeyi çevir, hongkongdaki yetkilerle görüş derse napacaksın? adam ingilizce bilen eleman arıyorsa, ingilizcesini kullanacak ki arıyor. ingilizce bilen akıllıdır ben ingilizce bilen biri alayım demiyor kimse. hatta bir çok yabancı firma ingilizce mülakat yapıyor.

işletme iktisat v.s okumayın, okutmayın. neredeyse köylere bile iibf açacaklar. pişman olursunuz. potansiyel işsiz şu andaki iibf öğrencileri.

tamm ne kızıyon ogrenırık

öncelikle işletme okuma diyen cahillere lütfen aldanma. 500 binle girilen uzaktan eğitimle okunan işletme mezunuyla diğerlerini bir tutar bunlar.

ingilizce bilmeden demiyorum bak, ingilizceyi "ana dilin gibi" bilmeden işletmeden mezun olma. öyle kursla falan halledebilecek bir şey değil, direk dersleri ingilizce öğrenmen lazım. ingilizce biliyor musun diye sormuyorlar, yabancı dil ne var diyorlar. ingilizce bir yabancı dil değil yani artık.

budapeşte'de her sene 600 küsür festival oluyomuş. elbet müzik, dans da vardır :D

bremen'de mızıkacılardan gelen kültür olarak sokak sanatları meşhurdur.

pragdan bremene oradan amsterdama interrail biletinin geçerli olacağı trenler var mıdır? nereden kontrol edebilirim

en.wikipedia.org bayağı sokak sanatçısı vardı ve oldukça iyi apra kazanıyorlardı.
birde barcelona la rambla var ordada gösteri yapaiblirsiniz

tam olarak ne istiyorsun hacı?

heavy rain'i beğeniyorum çünkü interaktif bir film gibi. oyuncuya bir çok konuda seçme şansı tanıyor ancak aynı zamanda film havasındanda kopmuyor.

gibi mi?

Bioshock inanılmaz sevdiğim bir oyun. Oyunun senaryosu film gibi,bir yerde mesela ters köşe bir şey ortaya çıkıyor. Bunun yanında mekan ve çıkış fikri çok güzel. Narsist ırkçı bir adamın (bir nevi Hitler gibi) sular altında bir şehir kurması, daha sonra burada iç savaşvari bir durum oluşması söz konusu. Detaylara verilen önem de çok güzel, çevredeki yazılar vs. Oyun konusu olunca yazamadan duramadım Bioshock'u :)

Bende tam ne istediğini anlamadım?
Benim için sinematik oyun= Max Payne

assasin's creed tabi ki.

sinematografik platform oynu olarak limbo oynunu inceleyebilirsin.

uncharted serisinin surukleyiciligi cok guzel ve sinemaya yeni nesil "indiana jones" tarzi seklinde uyarlanabilir.

bioshock'un essiz atmosferi ve bircok karakter ozelligiyle de on plana cikiyor. bunun filmi gelecek zaten.

modern warfare'in yeri ayrıdır(özellikle COD4). başlangıcından bitimine film gibi anlatımı FPS ile çok güzel harmanlamaktadır.

blur'da "previously on blur" olayı çok hoşuma gitmişti, sanki bir diziyi bitirir gibiydi.

the ballad of gay tony çok güzeldi, özellikle bitimi klasik aksiyon filmi sahnesiydi.

sniper elite mermi sekansları ile beğeni toplamıştır(nişan al, ateş, çekil kenara izle, mis).

l.a. noire türünün gelişmesini, çoğalmasını dilediğim noir tarzı bir oyun.. yapımı uzun zamanlar almasıyla birlikte oyuncunun "değdi be!" demesini sağlayan bir oyun.. teknik, yapım ve işçilik yanının türkler tarafından öğrenilmesi halinde yeni jenerasyon görsel sanatçıların bir girişimde bulunmalarını dilerim şahsen..

heavy rain oynayamadım şu ana kadar, maksimum 10 dakika oyun görüntüsü izledim o kadar. o yüzden o konuda yorum yapamayacağım.

modern warfare serisini oynarken giriş, gelişme, sonuç bölümleriyle; antagonist karakter gelişimi olsun, protagonist karakterler arasındaki ilişkiler olsun, savaş psikolojisini oyuncuya yedirmesi olsun; baştan sona oyunu yaşatan, film gibi izlettiren bir oyun olarak hissettim.

bunun dışında; oyun ve karakterlerin hikayesi, filmleri aratmayan gta serisi var. gta 3, gta vice city ve gta san andreas aynı evrende geçen ve hikaye olarak birbirlerini tamamlayan oyunlar. üçünde de ana tema aynı (hapisten çıkan adamın şehirde saygınlık kazanması ve kendine kazık atan kişiyle oyunun sonunda hesaplaşması). sandbox teması yüzünden lineer bir oyun değil, bu yüzden de sabit bir film olduğunu söyleyemeyiz ancak gerek detaylı hikayesi, gerek sinematik sahneleriyle; gta oyunları bence aradığınız sinematik oyunlarda başı çekiyor.

-------

yeni aklıma geldi, onu da ekleyeyim. the walking dead'in oyunu var telltale games tarafından çıkarılan. shoote oyunu değil de point-and-click adventure tarzında. cut sahnelerinin çizgi romanları andıran öyküselliği ve oyundaki diyalogları oyuncunun belirlemesiyle oyunun farklı yönlere kayması da oyunun klasik bir macera oyunundan ayrılıp "acaba ne olacak" diye sizi düşündüren bir sinematikliğe doğru kaymasını sağlamış. zombi konseptini seven herkese; kurgusal bir zombi istilası sırasında hayatta kalan insanlar arasında yaşanan olayları anlatan bu oyunu oynamasını tavsiye ederim.

prince of persia'nın üçleme dışında olan oyunu. 2008'de çıkmıştı sanırım. elika diye natalie portman'a benzeyen bi kız vardı, onunla birlikte hareket ediyorduk.
sorularına gelince; oyunun en güzel yanı elika ile prince arasında geçen diyaloglar idi, ve bunlar en akrobatik hoplamalı zıplamalı adrenalin dolu aşamalardan tut, en sakin kısımlara ve hatta düşman ile dövüşülen bölümlere dek gidiyor. aralarında bir sıcaklık olduğunu hissedebiliyorsun, karakter özellikleri (prince, serseri ve alaycı; elika ise game of thrones'daki arya stark tipinde bir karaktere sahip) sırf bu diyalogları sevdiğim için oyunun oynanış özelliklerinin çok eksiği olduğu halde defalarca oynamıştım.
bu oyunla assassin's creed'in harmanlandığı bir video oyunu; sanırım zirve olur. yani prince of persia'nın o sürümünün masalsı yanı ile karakterler arasındaki diyalogları yönetebileceğimiz bir format, ve assasin's creed'deki gibi çevreyle etkileşimin had safhada olduğu bir evren.

l.a. noire çok sinematografik bir oyun, oyunun gidişatı çok hoş. konusuyla uyumlu. fakat üsteki bir yorum aksine bazen sıkılıyorsunuz. mesela o gazetelerdeki başlıkların hikayelerini izlememiz gereksiz bence. ha oyundan sıkılanlar için değişiklik oluyor olabilir ama tümüyle düşünürsek bu kadar sinematografik öğe de bunaltıyor.

sinemetografik oyun lazımsa mafia the city of lost heaven biçilmiş kaftandır. tam film gibi ilerliyor. 30'lu yııllarda geçiyor. normal bir vatandaş oyuna başlanıyor. arabaya mafyadan biri binincee işler değişiyor. önce aile için ufak tefek işler yapması, sonra aileye girişi, çeşitli eğitimler(araba kilidini açmak, silah vb.), ailede yükselme, ihanet... böyle bir film olsaydı oyunu böyle olurdu. bu oyunun filmi yapılsa çok başarılı olur.

oyunun ikincisini pek beğenmesem de ilk oyun benim için efsanedir.

bir de indigo prophecy var. diğer adı da fahrenheit. bu da film gibi. sorulacak soruları oyuncu seçiyor. verilen cevaplara göre oyunun gidişatı değişebiliyor. daha az ipucu ya da daha fazla ipucu öğrenilebiliyor. polisiye gerilim tarzında birşey olurdu. film olarak vardı sanki ama emin değilim.

www.youtube.com
Ne kadar uğraştıysam da kim yönetmiş bu cinematicleri bulamadım. Diablo bu konuda oldukça başarılı. Çekim senaryolarını kim yazıyor bilmiyorum ama epik bir anlatım mevcut iyi bir yönetmenin parmağı olduğu anlaşılıyor.

Abi bunu buraya 2 satırla nasıl yazalım, uzun uzun yazarım akşama falan, rezerve ediyorum editleyeceğim bu entrymi mutlaka bak

edit: ödev ne zamanaydı?

black ops ve Last of us, aklima ilk gelenlerden. Oynadim mi? Sadece black ops'u oynadim. Last of Us'in 20dk'lik sinematografisini izledim, hostu. Battlefield'in 'fishing in Baku' diye de oyle tarzda videosu vardi sanirim. Ama oyun cikti mi bilmiyorum. Bilgsyr dunyasindan uzak kaldim bayagi kusura bakmayin.

www.youtube.com

heavy rain'in yapımcısı quantic dream'in bir teknoloji demosu. oyun değil ama qd'in her hangi bir oyunun ara sahnesi olarak kabul edilebilir. film gibi oyun dememizin nedeni de bu tür sahnelerin oyuna çok güzel yedirilmesi.

heavy rain'in başlangıcında eşinizi ve çocuklarınızı beklerken evde istediğiniz gibi dolanabiliyorsunuz. isterseniz tv açıp izliyorsunuz, isterseniz elinizi yıkabiliyorsunuz vs. eşiniz geldiğinde sizden tabakları masaya yerleştirmeniz isteniyor. hızlıca yaptığınızda eşiniz "bey napıyorsun onlar çok kıymetli dikkatli ol" diyor. bu hareketleri çok efor harcatmayan bir kontrol mekaniğiyle yaptığınız için neredeyse film izler gibi oynuyorsunuz. dolayısı ile ara sahnelerle beraber bir bütün olarak film izlemiş gibi hissediyorsunuz. ama kontrolün sizde olduğunu bildiğiniz için heyecanı bir başka oluyor. özellikle aksiyon sahnelerinde.

başka bir yönü ise; oyun seçim şansı da verdiği için ne yöne gideceğine siz karar veriyorsunuz. bu da film izlerken "arkana bak katil geliyor laaan" diye bağırmak yerine oyunda arkanızı dönebiliyorsunuz :) kısaca interaktif film diyebiliriz.

oyun kavramının algısıyla alakalı. herkesin oyundan beklentisi farklı; örneğin arkadaşlarla iyi vakit geçirmek (dota, lol, cod...), boş vakitlerde stres atmak (küçük oyunlar, wii oyunları...), iyi bir hikayeyi yaşamak (half-life, ac serileri ve senin konun olan sinematografik oyunlar). seçenekler çoğaltılabilir. bana kalırsa keyifli olabiliyor ama içindeki "oyun" ögelerini silikleştirmemeli ama oyun olsun diye saçmalamamalı. mesela ilk olarak fahrenheit'ı denemiştim, başlarda gayet keyifliyken sonlarda tüm detaylar baştan savma gibi gelmişti. bu tarz oyunlarda dengeyi kurmak ve hatta yenilikler getirmek önemli oyunun başarısı için. kısaca bu kadar olabildi cevabım...

3TB oyun arşivim var. En sevdiğim iki oyun; Call of Duty: BlackOps ve Assassin's Creed 2. daha iyi hikayesi olan oyun görmedim.

sinematik oynanış ve hikaye anlatımı sadece oyuncunun elinden kontrolü alarak ve araya cutscene' ler veya qte' ler koyarak yapılmaz. bunu bu şekilde en abartılı biçimde yapan quantic dream firmasıdır fahrenheit ve heavy rain ile. ama bunun dozajını çok iyi ayarlarıp oynanışı geri plana itmeden harika bir şekide yapanlarda var. mesela uncharted serisi ve son olarak the last of us oyunları ile naughty dog buna en iyi örnek.

valve ise kontrolü oyuncunun elinden hiçbir şekilde almadan, normalde diğer bütün firmaların cutscene' ler sayesinde anlatabildiği şeyleri direk oyunun içine yedirme konusunda tam bir ustadır. half life ve portal oyunlarında bunu gördük.

genel olarak sinematik oynanışa karşı değilim. hatta oyunları çok daha etkileyici ve akılda kalıcı kıldığını düşünüyorum bu anlayışın. ama dozaj olarak heavy rain' deki kadar da abartılmaması gerektiğini düşünüyorum. yapılıyorsa last of us gibi yapılmalı.

bu işin kralları half-life 2, bioschock 1 ve Call Of Duty 4 - Modern Warfare'dir. Ek olarak aşağıdakiler de iyidir.
F.E.A.R
Bioshock2
Crysis
Hitman
Need For Speed Most Wanted

Fakat ben oyunları detaylı anlatma işini bize vermene biraz bozuk atıyorum. Senin bu saydığımız oyunları oynayıp kendi görüşlerin üzerinden yazını yazmalısın. Bu oyunları oynamadan anlatmak istediğimizi anlamazsın, anlama peşinde olmamalısın. Oyunları oynayıp kendi görüşlerini yazmanı öneririm.

"Uncharted 3: Drake's Deception" bu oyunu biri oynarken sen film izler gibi izleyebilirsin. o kadar basarili video gecisler vardi bolum aralarinda, bolum sirasinda vb.

bununla birlikte iyi bir turkce dublaji da vardir oyunun.


benim bu oyunu oynadigim zamanalrda evdeki annem ve babanim "hadi ac da izleyeyim" dedigini biliyorum.

sinemasal anlatım deyince benim aklıma tek bir oyun geliyor god of war serisi
oyunun kamera kullanımı ve senaryosu sayesinde kendini oyunda hissediyorsun.bu oyunla ilgili dikkatimi en çok çeken şey sen oynarken başkası eline kola-cips alıp izlemeye koyuluyor.bu birçok oyun için geçerli değil

birçok oyun sinematik geçişlere sahip bu nedenle de bu kategoriye girer ama daha detaylı değerlendirmelerini üşenmezsem bi ara yazarım. bu arada sözlükten entrylerine bakarsan orada da fikir belirtiyorlar bu konularla ilgili. işine yarayabilir.

Kimsenin bahsetmemiş olması üzücüdür ki sinema ve oyun denince akla Metal Gear Solid gelir. PSX'e çıkan ilk oyunundan beri belli bir kesim bu oyuna "oyun" denmesinden haz etmez. Hatta MGS4'te sinematik süresi, oynanış süresinden daha çok, kimse de bundan şikayetçi değildi. Halen de twitch.tv de story runları olur. Caster oynar ve izleyenlerin hepsi muhabbet eşliğinde izler. Ben bile başında kaç kere sabahlayıp tekrar seyrettiğimi hatırlamıyorum. Bıraksanız sabaha kadar övebilirim MGS'i bu konuda.

TL;DR oyun + sinema = MGS

Metal Gear Solid bu konsepte sahip ilk hatta en iyi oyunlardan biridir, hatta bu oyuna oyun değil film demek daha doğru olur. 5 saatlik bir MGS Serisinden bir oyununun yaklaşık olarak 3 saati Ara videolardan oluşuyor. Tezini Kojima reyiz üzerinden yazarsan AA garanti;)

Oyundan bahsetmek gerekirse Tüm MGS serisi birbirine bağlı bir bütünün parçalarını oluşturuyor, o yüzden hepsini oynayıp tezinde belirtmen daha mantıklı olacaktır.

team fortress 2 ve tüm karakterler için tek tek yaptıkları "mee the ..." videoları. süper. filmi bile çıkacak diyorlardı ama yalan oldu herhalde.

www.teamfortress.com

bunun için en doğru yer reddit'te gaming sub reddit ine başlık açmak, oradakiler muhtemelen aşmış yanıtlarıyla seni tatmin ederler.

(bkz: beyond two souls)

unutmuşum :) quantic dream'in yeni oyunu. tribeca film festivalinde bir ön gösterimi yapılmıştı. oyun-film ilişkisinin tepe noktası sanırım.

şurada da quantic dream'in kurucusu ve heavy rain, fahrenheit ve beyond two souls'un yaratıcısı david cage ile yapılmış bir röportajı okuyabilirsin.

www.merlininkazani.com

(bkz: the elder scrolls v skyrim)

Ortaçağ gibi eski konulara meraklı olanların kesinlikle oynaması gereken bir oyun. Konusuyla, grafikleriyle bence çok iyi yapılmış bir oyun. Game of Thrones dizinin bu oyundan esinlenerek yapıldığı söyleniyor.

Assassin's Creed. barmen desmond'ın tapınakçıların günümüzdeki uzantısı tarafından kaçırılması ve bir makine de dna yapısından genetik hafızasına girilerek atalarının yaşadıklarını görmesi sağlanmasıyla başlıyor. ilk oyunda Altair isimli haşhaşinlerin en yeteneklilerinden biri olan atasıyla başlıyor ve hz.süleyman'ın gizli hazinesinin yerini öğrenmeye çalışıyoruz. görevlerbir yerden sonra başa sarsada sanat yönetmenliği güzel, çevre etkileşimleri devrim niteliğinde, özellikle checkpoint olan yüksek noktalara çıkınca şehrin panaromik görüntüsü çok güzel.

asıl olay 2. oyun ile başlıyor ve rönesans İtalya'sında Altair'in soyundan ve Desmond'ın atalarından Ezio oluyoruz. Oyunda senaryo çok güzel ilerliyor. Ezio'nun ailesi haşhaşin tarikatine bağlı olduğu için tapınakçılar(papalığa kadar el atmış borgia ailesi dahil) tarafından idam ediliyor ve ezio da intikam yemini ediyor. zamanla leonardo da vinci en iyi arkadaşı, Machiavelli akıl hocası oluyor. yine aynı görsel güzellik devam ediyor. oyunun içindeki sinematikler haricinde oyunlarla ilgili live action kısa filmler mevcut ve uzun metraj filmi 2015te gelecek.

Last Of Us:
www.youtube.com

ve Beyond: Two Souls da var...

bu iki oyun bence direkt insanı daha fragmanlarından içine çeken oyunlar. bir kere aynı bir film sahnesi tasarlar gibi tasarlanmış, sinematik öğeler çok fazla, manzaralar, kameranın önünden uçan kuşlar, normalde oyun içinde pek bir özelliği olmayan ama sadece görsel estetiğe adanmış detaylar. Last Of Us özellikle de sanki sen görüntüyü bir kamera ile çekimliş gibi oynadığın şekilde yapılmış. fragmanda da görülüyor, kanlar lense sıçrayıp orda kalıyor, ya da lens flare efektleri çokça kullanılmış. bu da sinematografiye alışkın bünyeler için özellikle uygulanan bir şey bence. sanki çekilmiş bir film izliyormuşçasına zevk alınmasını hedefliyorlar.

sinematikten kastın sürekli belirli bir hikaye içinde olsun, öyle bir hikayesi olsun ki oynadıklarımıza senaryoya baka baka ilerisi hakkında da küçük küçük çıkarımlar yapabilelim diyorsan ikv'ye kesinlikle bak. 2006 yılında çıktı ilk piyasaya, mmorpg oyunu. öyle ki 2006 yılında hazırlanıp kenara konulmuş şeylerden bile yararlanıyorlar güncelleme yaparken. sitesindeki hikayeleri ve görev metinlerini detaylıca okuyup 2 sene önce kimsenin tahmin bile etmediği şeyleri 2-3 ay önceden söylemiştim. eğer istediğin buysa, kesinlikle bak ikv'ye.

edit: oyundan bahset demişsin. yaklaşık 50 yıl önce dünyaya bir meteor düşüyor, o anki iletişim koşullarını biliyorsun. kimsenin bırak dış dünyayı istanbul dışında hiçbir yerden haberi yok. yeraltında saklı kalmış türler, büyü ve bilimle ortaya çıkmış yeni ırklar, ve istanbulun bununla savaşmasını anlatıyor oyun. ama oyun 50lerde geçmiyor. sitesindeki hikayelere bakarsan 2000li yıllara kadar anlatıyor. biz oradan başlıyoruz. teknoloji de ona göre gelişmiş. mesela fotoğraf makinesini kimse görmemiş neredeyse. onu da bir görev metninde okumuştum, görevi aldığımız kişi karakterimize fotoğraf makinesi kullanmayı öğretiyordu. :)

oynanışı öbür mmorpg'lerden biraz farklı. grafikleri de. mesela ilk oynadığımız bölge, eminönü. lisede okulla istanbula gittiğimde serbest sürede herkes mısır çarşısını 1-2 kez turlarken ben gayet rahat bir şekilde her yere girip çıkmıştım. adım gibi bildiğim harita. :)

hikayesi gerçekten çok kompleks. eğer istersen mesaj da atabilirsin.

Star Wars serisi için KOTOR 1 ve KOTOR 2 demek istiyorum. C 64 zamanından beri oyun oynarım, senaryo olarak aklıma bu 2si geldi şimdi. Oyundaki diyaloglar ile senaryonun değişebildiği, her cümlenin oyuna etki ettiği bir senaryoyu adeta sen çiziyosun, yazıyosun. hikayede çok başarılı twistler var, heyecan var, cutsceneleri merakla bekliyosun falan..

aklıma gelirse başka oyunlar yazarım.

Sinematografi görüntüyle ilgilidir sanat yönetmenliğiyle karıştırılıyor. kameranın açıları, ışık, renkler, çekim ölçekleri vs. bu bakımdan mı değerlendirmemizi istiyorsunuz ?

Blizzard'ın herhangi bi oyununu oynayan birisi bul, senin ekmek yiyeceğin kişiler onlar. Efsane sinematikler yapıyorlar ve bazı görevleri sırf o sinematikleri izlemek, tekrar izlemek için yapıyoruz. Hatta blizzard film yapsa izlerim kafasındayız. (Ve evet, normal şartlarda böyle olayları sevmesem, hiç izlemeden geçmeye kassam bile bazı oyunlarda o introlar falan daha feyz veriyor oyunu oynarken)

fare boku.

edit: cevap vedigimde resim yoktu. hamambocegi ootekasi olabilir. buyuklugune de bagli.

o degilse baska bi bocegin veya orumcegin olabilir.

fare boku böyle olur www.gezerilaclama.com

edit: düzenli hayvanmış ama neyse.

kelebek kozasına benzemiyo - fotolarına baktım da. ama ilginç. baya da dizmiş.
bu işlerle ilgilenen dernekler falan var veya böcek ilaçlama falan bi çağırın baksınlar. ellemeyin. ne olduğunu anlayın ki önlem alabilin. sonra ne olduğunu anlayınca bana da özel bir mesajla atarsanız iyi olur acaip merak ettim ne olduğunu, ilginç geldi

fareler niye böyle nizami sıçsın ki? bu şey dizilmiş resmen,boktan daha değerli bir şey olduğu kesin. ama çözemedim çok garip görünüyorlar merak ettim bende ne olduklarını

Kelebek olabilir. Bizim banyoda vardı sanırım ama bu kadar düzenli değildi. Büyüklükleri nedir yaklaşık olarak? Bir tanesinin yani? Uzunluğu ve eni mesela?

arı

arı evet.
eşek arısı hem de.

içini kırdığın zaman da içinden bilimum ölü böcek, sinek kıl tüy yün çıkacaktır.

arı ağaoğlu senin evi kovan rezidans yapacak panpa :(

eşek arısı evet;
i55.tinypic.com


www.google.com.tr

ayyyy :/

bu zımbırtıları alan bi dernek vardı arılarla ilgili onları arayın hemen gelip alsınlar içim bi hoş oldu :/

Arkasındakiler.

kalkıp illüminati'ye bağlamak istemiyorum ama, müzik piyasasında ruhunu satarsan seni bir şekilde başarıya ulaştırırlar. güzel şarkı yazarlar, ünlü prodüktörlerle çalışırsın, reklamını iyi yaparlar vs.

Unfaithful zamani basarili degildi,
Ne zaman ki devreye jay-z girdi iste o zaman isler degisti.

Bkz.
ft. Jay-z - umbrella

bu jay-z zaten illuminatinin menajeri gibi bir şey heralde. ünlü etmek istediklerine yolluyorlar adamı ardından patlama oluyor.

ya asıl olayı jay-z'nin yanında olması, ancak kendisinde star havası da var ve bence zenciler dışında beyaz erkeklerin de ciddi anlamda hoşlanabileceği yapısı var.

illuminati diyorum ben de.

www.google.com.tr

bildiğim kadarıyla baştan beri jay-z ile çalışıyordu ama ne zaman sıradan tek kullanımlık r&b-pop yapmaktan vazgeçip ilginç altyapılar falan kullanmaya başladı, alışılmadık soundlar kullanmaya başladı o zaman patladı. ayrıca sesinin orjinalliği var. ama en büyük etmen magazine yönelen hayat tarzı, giyimi, şarkılarındaki seks ve şiddet içerikleri falan oldu bence. maalesef magazine oynamıyorsan kolay kolay popüler olamazsın. he bunlar illuminati'dir, özel hayatındaki taşkınlıklar falan hep planlıdır, birileri de bunların basında yer alması için destekliyordur falan orasını bilemem.

sıçayım illüminatinize.

plak şirketi jayz'nin. jayz de şuan amerika'da müzik piyasının önde gelen isimlerinden. bir nevi o ne derse o oluyor. zamanında chris brown rihannayı dövünce, bir ton single, albüm çıkardığı halde adını duyamadık. ne zaman jayz gel karşim dedi anında her yerde dinlenmeye başladı, ödül törenlerine çıktı. yani bu adam ünlü olacak diyorsa ünlü oluyorsun, tvlerde, radyolarda şarkıların dönüyor. ödüller alıyorsun.

aç instagramine bak bi. yaptığı herşey rockstar havasında. herşey orjinal.

ben de faturalıda (vodafone) 500 dakika, 5000 sms 30 lira veriyorum. turkcell faturasıza geçmeyi düşünüyordum. www.turkcell.com.tr

faturasızda da var 100 sms her yöne paketi. gerçi 5 tl

faturalı tavsiye etmem ota boka para kesiyolar. daha fazla ödersin

@fuzzy: Hani abi? Ben onu faturalı sanıyorum, sitelerinde sadece faturalı diyor.

Benim tarifem 25 yaş altını geçtiğim için şu anda "genç tarife" ben yaptım pakedi ile 500 dakika (250 TR + 250 her yöne) yapıyorum 19 TL'ye üzerine her yüklememde ücretsiz 1200 sms geliyor (600 TR + 600 her yöne). Bunlar da yetmemiş gibi bi de her ay Turkcell içi indirimli 600 dakikam oluyor (ben yaptım pakedi dışında). Eğer aynı tarifedeysen veya geçiş yapabiliyorsan denemeni tavsiye ederim..

O tarifeye internet sayfasında "vakti geçti" diyor. Zaten ben ayda 43 yiye yiye 19 tlyi geçmiyorum ki?

dediğim 100 sms paketinin linki. daha yeni yaptım. faturasızım.

www.turkcell.com.tr

ödeme şekline bağlı.

12 aylık üyelik mi aldın? eğer öyleyse toptan çeker.

benim arkadaşım ea dan üniversiteye yerleşti.. sözelde ilk yüzdeymiş ve başvurmadan ona üç katı başbakanlık bursu yollanmış.. hala daha alıyor..

Hangi puan türünden tercih yaptığı önemli değil diye biliyorum. Herhangi bi puan türünde ilk 100'e girerse bursu alıyor.

mümkün. herhangi bir puan türünde ilk 100e girmesi yetiyor.

kivi kuşu
edit: şunu da ekleyeyim... www.youtube.com

kuçular.

kaplumbağa tabi ki.

bal porsuğuna bayılıyorum ben. 2-3 tane evcilleştirebilmeyi çok isterdim (bana zarar vermeyecek kadar).
mybrute tadında hayat ohh miss!

bal porsuğu +1

hayat bu hayvana güzel

koala ve panda.

penguen

köpek tabii ki de:
cl.jroo.me

onun dışında şunlar da üst sıralara girer:

panda, lemur, lama, fok, kedi, baykuş, muhabbet kuşu

sincap

penguen idi. en sevdiğim ve görmek istediğim tek hayvandı.

son olaylardan sonra ne yapacağımı şaşırdım. sanki penguenler yüzündenmiş gibi çelişkilere düştüm.

yeni sempatik hayvan arıyorum. denizatı olabilir.

tavşan, tabi nasıl yaklaşacağını bilirsen.
köpek
axolotl, nam-ı diğer su semenderi animals.nationalgeographic.com

Panda ve yunus

gorod.tomsk.ru
animalinventory.files.wordpress.com
www.resimdizin.com
www.magiclands.ru

baksana şunların tatlılığına.

Uzak ara Koala.

Saygımdan adını bile büyük harfle yazmışım:)

zip zip baligi.

lama

rakunları çok seviyorum ben. bi de quokka.
(git: s3-ec.buzzfed.com )

koala +1
panda
penguen

bal porsuğu +549818

isim nasıl yanlış, tamamen mi yoksa harf hatası falan mı? harf hatasıysa belki görmezden gelebilirler ama bilgileri girdikten sonra farklı isim çıkınca ödemeyi almayıp iptal de edebilirler. bence uyuyana kadar aramayı deneyin, olmazsa sabahleyin ararsınız.

babamın adı yerine kendi adımı yazdım, soyad aynı sadece.

hangi kartin? kredi karti mi?

oyleyse zaten odeme cekilemez karttan. siparis iptal edilir otomatik olarak.

teknosa banka iletişime geçer sorun olmaz dedi. ama bence de ödeme yapılamayacak.

online şube varsa gir orada bekleyen işlemler(yada provizyonlar)'e bak yada dönem içi harcamalara.

online şubeye girişi ben yapamıyorum, babam şehir dışında ve uyuyor malesef. yarına kaldı artık.

alışverişi yaptığın sitede provizyon alınamadı gibisinden bir hata mesajı vermesi gerekirdi. sitenin müşteri hattını arayıp ödemenin alınıp alınmadığını sorabilirsin.

sipariş yola çıkmış. bir sorun olmadı.

e ara 1i geçince olmuyorsa otogara git işte.

arkadaşım gece 1 de otogara niye gideyim. verceğim taksi parası 20 tl zaten.
bilet parası :D

neyse risk budur.
gece 1den sonra arayacağım.

taaa otogara mı gitsem demişsin ondan dedim

Hannibal'ı izlemedim bilmiyorum.
Vikings güzel ama öyle çok övemeyeceğim. konu güzel, oyuncular iyi, görsellik güzel, senaryo kötü. Ama dizide floki diye bir karakter var, o olduğu sürece izlerim ben o diziyi.

Da vinci's demons da güzel dizi.

Çok yeni değil ama Orphan Black güzeldir.

hannibal güzel bence değişik tarzı var. herkes beğenmeyebilir...
castle izle derim...

utopia çohhoş

hannibal'a hevesle başlamıştım ama bariz overrated bir dizi balonu söner yakında.
da vinci's demons da aynı şekilde hayal kırıklığı oldu. vikings sadece ilk bölüm izledim bana hitap etmedi ama bir bak derim yine de.
onun dışında under the dome'a başladım ben de oyunculuklar pek parlak olmasa da kendini izlettiren bir dizi sevdim yani.
"bates motel"i izlemelisin mutlaka efsane olabilecek bir dizi değil belki ama yeni dizilerden en iyisi diyebilirim.
bir de ingiliz dizisi "dates" var her bölüm farklı karakterlerle randevu olayı var pek olay yok ama güzel diyaloglara sahip..

bende de hd'ye geçirmiyor videoları.

bende de yorumlar yükleniyor diye takılıp kalıyor. videoda sorun yok.

(git: 225980) gelen cevapların bazıları olur sanırım

(bkz: bassnectar)

yok o da çok technomsu.

su tarz sever misin ona gore ornekler vereyim
www.youtube.com

ya da su tarz
www.youtube.com

ya da...
www.youtube.com

iste bunlar hep bass

@düşünüyorum öyleyse vurun, hepsi bass da ben de iki örnek attım yukarıya :D


bu da olur ama böyle sade olmaz
Attilio Berni plays J'Elle Stainer sub-contrabass sax

örneğin: www.youtube.com

iste maalesef hic o tarz dinelemigim icin senin istedigine yaklasacak ornekler veremiyorum :(

jamie woon'a bakabilirsin belki. bir de belki bi ihtimal burial da olabilir.

ML574 burgundy

mor değil kalitesiz resim

i3.stycdn.net

Ayakkabı bordo yazacaktım. Teşekkürler. Nah nedir? Kafayı sıyırmışsın arkadaş.

nah mor.

mor: upload.wikimedia.org

uzun soluklu, çok hoşuna giden bir dizi bulabilirsin.
ben yardım ederim.

Buzlu badem ehehe :d maynet batak

web sitesi yapmayı öğren.

ulen ne güzel olur, kendi siteni yapıcaksın. insanlar o sitede paylaşımlar falan yapıcak. sen ne istersen yazıcaksın falan. harika olur ha off

hayat boyu başlayıp bitirdiğim dizi yok hep bölük pörçük. pek sarmıyor sanırım beni pek açmıyor.
+
eyvallah da batak hiç bilmiyorum ben. kağıt oyunları da pek açmıyor beni.
+
aslında bu mantıklı ama çok uzun iş hacı ya bi de hazır taslaktan şaapabiliyorum. öbür türlüsünü de beceremem diye düşünüyorum.

minecraft

abi yok oyun falan da aman aman ilgili olduğum bi alan değil. fm dışında oturup uzun uzun oynadığım oyun olmadı diyebilirim.

Ozaman sen sey yaap ya ıncaps ve ıncıswf de takıl panpa

yok hocam o da çare olmadı

pisiklet sür.

pisikletim yok

puzzle al 2000lik filan

puzzle'a dayanma sürem 7 saniye

kuzenin evet

Kuzenin olur, başka neyin olacak :)

evet kuzen ama bence halamın oğlu gayet güzel bir kullanım

kuzen

kuzen

dayin olur.

elti.

kuzenin oluyor da murat kuzen denmez zaten abi demeye devam.

kuzene abi denmez diye bir kural mı var, ben 34 yaşındayım, amcamın oğlu 58 yaşında. ben de ona abi diyorum. benim yaşımda çocuğu var, birbirimize kuzen diyoruz. aslına bakarsan ben onun amcası gibi bir şey oluyorum.

Harbı hacı bızım oralarda da dayı derler :d cok cıddıyım

görümce

Kuzenin olur abi diyebilirsin hala oğlu diyebilirsin

amca yarın

Ama biri elma diğeri armut?

aslında soruyu kendine sor panpa.

atölye ortamı mı maden ortamı mı.

işini severek yaptığın sürece her türlü 2sinde de para kazanırsın.

illa ki siz hangisi diyorsanız diye soruyorsan makine yaz derim makineci olarak

makine ama kendine güveniyorsan makine, yılda 2154561024865431321 makineci mezun oluyor.

tabi kou makine derim. hocam maden bitirip alanın dışında iş bulmak için ona buna ağız eğip, ölene kadar "maden mühendisi" tavrını yiyeceğime babalar gibi makine mühendisi olurum.

unutmayın şunu okuduğunuz bölüm sizin mesleğiniz,

sırf odtü diye ölü bir bölüme gitme
yaz kou makine. oku. sonrasında yatayla veya da yüksek lisansla istediğin üniyi seçersin

evet canım. ben de 5ın bı yerlerınde bırakmıstım

bi ara bayiyor ama sonra tekrar sariyor. olsa da tekrar izlesem.

genel olarak evet. bi akis rutini var dizinin. biri gösterilir bölüm basinda, ona odaklanirsin sonra baskasi hastalanir hemen yaninda, sonra house a gelir olay, almak istemez ama ilginc bisi olur semptomlara uymayan, sonra kabul eder, milletle ugrasir, pislik yapar, hastalik milyonda bir görülür filan, bir kac farkli hastalik teshisi konur, tedaviler yapilir, hasta ölüme cok yaklasir ama ölmez direnir, sonradan house "hasktir" der, hastaligi bulur, arada bir gec kalir hasta ölür ama %90 kurtulur, millet "bu kadar gicik olmak zorunda misin house" der, bölüm biter.

rutini bu. ama olaylar güzel isleniyo genele yayilmis birde hikaye var. maceralar oluyo. seversen bu rutini cok güzel dizidir. ama diger türlü sikilabilirsin.

birde house öyle 5 bölüm arka arkaya seyredilmez, sikar, bayar. günde 1-2 doz alinir maksimal.

house da hasta tedavisi standarttır. teşhis konulumaz, son dakikada tam hastadan ümit kesilmişken birden bire ya wilsonla konuşurken ya cuddy'e laf sokarken house'un ampül yanar.

ama diziyi asıl çekici yapan house'un karakteri, wilson ve cuddy ile olan arkadaşlığı, house'un takımının ilişkileri vs vs.

hayır. o ikiden üçe geçerken bazı bölümleri bitirince diğer bölümü izlemeden bırakmayacaksın. 5-6 gibi de hastalık üstü konular başlıyor. hatta favori bölümüm 4x15

çok güzel dizi fakat:

d24w6bsrhbeh9d.cloudfront.net

rating bence, yaş sınırı falan yani.

iki dil. rusça ve azericesi olanlar. ben öyle bi keşif yapmıştım sanıyorum kendi kendime bi zamanlar. (veya azerice artı ingilizce gibi)

Açık renklerden gidin, loşluğu perde ve ayaklı lambalarla falan yakalayın. Koyu renk çok boğuyor. Yıllarca kırmızıydı odam, sanırım ruh hastası etti beni.
Hatta bence beyaz yapıp duvar çıkartmalarıyla falan süsleyin, tarz olsun.

10 yıldan fazladır bordo kullanıyorum çok memnunum ama artık sıkıldığımdan koyu yeşile (petrol yeşili gibi bir şeye) geçicem ben de.

bir diğeri için eflatun/leylak diyorum.

Çakıl taşı rengi.Koyu renk tavsiye etmem,bir süre sonra boğar.

3.5 5 ise koyu renk kullanabilirsin rahatlıkla.
tek duvarı koyu renk güzel oluyor.
koyu yeşil +1

enerjik olsun dedim koyu yeşil dediniz, iyice bezginleştirmesin beni?

Benim için en ideal oda rengi krem.. Şöyle hafif koyu krem rengi seviyorum ben beyaza yakın olan değil, eğer çok sade kalırsa tabloyla vs. dolduruyorsun gayet güzel duruyor..

oda çok küçük, koyu bir renge boyatırsan iyice kasvetli bir hale bürünecek.
bence filli boya'nın kesekağıdı rengine bakabilirsin. astar üzerine boyadığında göründüğünden daha açık bir şey çıkıyor. koyu istersen bir kat daha geçersin.

gri

Odan aynı zamanda yatak odansa çok canlı renkleri kullanmamanı tavsiye ederim. Yatak odalarında soft renkler daha rahatlatıcı oluyor.
Örneğin turuncu yerine yavruağazı olabilir, yakın tonlar ama daha yumuşak olur.

sarı.

ama açık pastel ya da turuncuya çalan tonları.

Edit: yalnızca tip fakultesi düşünüyorum

iddalara güvenme bence. yeditepe tıp daha köklü, kendi hastahaneleri var. eğitimi de daha iyi olacağına inanıyorum.

yeditepe kendini tıp dünyasında nispeten daha çok oturtmuş bir üniversite. bau kişisel fikrimce bir güven vermiyor bana.

ileride itü endüstri yazmayacağın için çok pişman olacaksın o ayrı :))

maddi durumun nasıl bilmiyorum ama o kadar puan alıp üstüne de 20 milyar para vermek mantıklı gelmiyor kardeşim. (7tepe için diyorum)

20 degil 13 milyara geliyor.

tıp zaten okunmaz sen üstüne para verip okuyacağım diyorsun. şahsi fikrim Anadolu'da bir tıp oku. gerçekten parana yazık olur.

Bence de mühendislik okunmaz hocam o ayrı bir olay. 13 milyar yıllık yurt da bedava, Anadolu'da da aynı paraya gelicek yaklaşık eviydi yol parasiydi. Durumum da uygun ona sorun yok o kadar. Asıl soru hangi okul olsun iste.

mühendis değilim ama dayanamayıp, sıralama yaptım:)

Bilkent
İtü
odtü
Tobb

@ne nicki be
Benim kafamda da dbcae şeklinde şu an için, siz neye göre sıraladınız?

çünkü boğaziçinden sonra bilkent hem etiketiyle hem teknik donanımı ile hem de öğretim elemanlarının kalitesi ile benim gözümde tepede... iş hayatında iyi noktalarda birçok bilkentli(burslu) ile karşılaşıyorum.
itü yine kaliteli öğretim üyeleri ön plana çıkıyor. yeğenim orada okuyor:)
odtü yıllardır saçmalamaya devam ediyor. bir tarafları kalkık öğrencileri de bu duruma çanak tutuyor. sadece adı kaldı...
tobb u zaten salla:)

boğaziçi
bilkent
itü ing

neden odtü değil itü? istanbulda olduğu için. ama odtü daha eğlenceli prestijli geliyor.

Boğaziçi demeyin, hatırlatmayın şunu:(

1-odtü = ortamıyla benim gözümde üst sıraya çıkar eğitimi de bilkente yakındır heralde
2-bilkent
3-itü ing
4-itu tr
5-tobb

bilkent 2010 girişlyim.

@ne nicki be, iş hayatında iyi noktalarda karşılaştığın birçok Bilkentli'nin hepsinin burslu olduğunu sanmıyorum. Bilkent'te burssuzlar burslulara gıpta ederler, burası doğrudur; ancak bazı kalın kafalılar dışında Bilkent öğrencilerinin hepsi aynı eğitimi alır. Ben sıralamalarda ya da piyasada burslu burssuz ayrımı görmedim. Bunu da Bilkent'i seçen kişinin hırsına ve Bilkent'in eğitimine/yönlendirmesine bağlıyorum.

Sadece bu yıl mezun olan arkadaşlarımdan bahsedecek olsam bile burslu/burssuz karışık çok iyi firmalarda hiç beklemeden iş buldular. İyi firmalardan kastım, daha orta seviye bir üniversiteden mezun olup da hakkında "iyi bir yerde iş buldu" denilen firmalardan değil, Türkiye'deki top firmalardan bahsediyorum. Bunu sadece kişinin ÖSS başarısındaki hırsına bağlamak yanlış olur. Bunu sağlayan Bilkent'teki eğitimdir.

Aynı şekilde, direkt olarak kendi firmasını kuran ve para kazanmaya başlayan da çok arkadaşım var. Bunu da bir anlamda Bilgisayar Mühendisliği bölümünün inovatif bitirme projesi zorunluluğuna bağlayabiliriz. Bir yandan akademik başarıları üst seviyedeyken, bir yandan da okulla endüstriyi yakınlaştırmaya çalışıyorlar. Bunu sağlayan da Bilkent'in doğru yönlendirmesi olmuştur.

---

Ayrıca bir dipnot olarak, Bilgisayar Mühendisliği eğitiminin kesinlikle İngilizce alınması taraftarıyım. Buna sebep olarak, Türkiye'de bu alanda yeni teknolojilerin geliştirilmediğini hatırlatmak isterim. Teknoloji konusunda dışa bağımlıyız ve bu teknolojileri öğrenmenin yolu İngilizce'den geçiyor. İngilizce bilmekten değil, mesleki İngilizce'den de değil, İngilizce düşünmekten geçiyor. Bunu da ancak kaliteli bir İngilizce eğitimle yapabilirsiniz, İngilizce adı altında Türkçe ders anlatan, hayatında yurtdışında eğitim almamış hocalardan değil. Diğer üniversiteleri bilmiyorum ama Bilkent'in bu yönü güçlü. Arkadaşlarımdan bildiğim kadarıyla ODTÜ de aynı şekilde. İTÜ'yü ve TOBB'u bilmiyorum.

Bilkent, sağlam yerlerde çalışanlar arasında bu etiketi taşıyanlar çoğunlukta, ayrıca kendi bölümlerinde yöneticilik kanadına geçenler/tercih edilenler bu üniversite oluyor gibi.

İtü, buradan mezun olanlar hep kendi işlerini kuruyorlarmış gibi geliyor bana. Elektronik sektöründe vs. kime nereden mezunsun desem bu üniversitenin adını veriyor. Ayrıca İstanbulda.

Odtü, savunma sanayi galiba buradan mezun olanlar üzerine kurulu. Tai, aselsan, roketsan vs. hep zibil gibi odtülü kaynıyormuş gibi gelir.

Gibi diyorum, çünkü unlar benim denk geldiklerim.

güncelledin mi sürümünü. androidde de var.

yeni güncelledim hala yok alla alla. telefonu kapatıp açayım falan fişman bari

android 4'te var sadece.

okul okuduğun için otomatik tecil oluyor.

edit:ha sen yine de götür öğrenci belgeni tecilin bitince ne olur ne olmaz.

yok tecil oluyor üni'de okuduğun süre boyunca. üni bitince de 2 sene hakkın var.

okulun genelde kendisi tecil eder, etmezse bakaya kalırsın ama okul tecil etmemiş bilmiyordum deyip, kendin de tecil ettirebilirsin.

yapacaksınız tabi zaman dolunca... yaka paça okuldan toplarlar alimallah...


:))) şaka yahu... öğrenci belgesiyle gidip tecil ettirirsiniz... 29a kadar mı ne yolu vardı... biz biliyoruz siz bilmiyorsunuz nasıl oluyor bu iş vallahi anlamıyorum :))

sen yaparsın evde yahu. www.fenokulu.net

Kastamonu, osmaniye, yozgat ve gümüşhane'yi sil.

ordu yerine samsun olmuyor mu?

1- bolu (hem konumu hem de doğal güzellikleri)
2- ordu (doğal güzellikleri ve kısmen insanları)
3- manisa(konumu ve iklimi)
4- adana(ulaşım kolaylığı ve büyükşehir oluşu)

diğerlerini hiç düşünme bence de.

3ü hakkında bilgim var, dolayısı ile 3ünü sıralayacağım.
adana > manisa > osmaniye
Adana çoğunu döver sanırım listedekilerin, gelişmişlik bakımından.

samsun da var onu yazacağım kesin olduğu için eklemedim buraya. ya zaten sadece bu şehirler yok ist., kocaeli, izmir, bursa, ankara gibi yerler de var. onları üste, bu şehirleri de teker teker alta döşeyeceğim. ama ben de gümüşhane, yozgat, osmaniye'ye takıktım. kastamonu da mı kötü?

uzaklara uçma kuşum kocaeli yeter

manisa -merkezde oturuyorum ne ararsan var (gece hayatı sadece bell başlıyerlerde oralardanda 20 yıldır geçmedim bilemicem )

izmir dersen arabanla 15 dk de bornavadasın otobüsle 30-40 dk
5m migros var , şehir merkezi sağlam burada bi sevgi yolu var istanbul istiklal caddesine benziyor ama 1/100 ölçekle küçültüşmüş hali :) max 500 -700 metre falan full dükkanlar vs. vs.
şehir merkezi gece 2 ye kadar canlıdır
çok sesis sakin yerleri de var laleli -uncubozköy civarları mesela
iktisadi idari bilimler üniversitesi uncubozköyde şehir merkezinde sayılır

izmirden gelenler şöyle bir tabir kullanıyorlar ''manisada yaşanılır , izmirde gezilir'' yani öğrenciler için 4-5 gün üniversite cuma cts pazar izmir yapabilirsiniz . ekonomik bir şehirdir
ulaşım kentkart geçerli öğrenci 1.25 lira

dahada aklıma başka bir şey gelmiyor ama sorarsan yardımcı olurum

adana en gelismisi
bolu en yasiniliri

tabii senin beklentilerine de bagli

"beam a beer" sanki?

beam'la google sonuç bulamıyor hiç

beam a beer up to me

olsa olsa beam over olur sanki. "beam me over a beer" bilemedim.

ışınla demek zorunda da değilim. argoda/ günlük konuşmada böyle bir anlam verebilcek bir şey. yani bi bira verin versiyonları işte.

beer me

ya da jesse pinkman stayla:
gatorade me, bitch

gimme beer dan iyisini tanımam.

shoot me a pint of ... (buraya bira ismi)

not: ingilizim

green mile...

the departed (köstebek)

germez ama sıkmaz da. sightseers, rahat film sadece. pizzalık olabilir.

o zaman sana kanlı elması da verelim:)

9 queens çokzel bişe

prestige düşün bence. gayet güzeldi.

The Sixth Sense
www.imdb.com

The Others
www.imdb.com

Identity
www.imdb.com

game

shutter island
www.imdb.com

2 ye girersin. 3e atmaz. sıra neyse o

tercih listesinde yazdığın sıralama farketmiyor diye okudum bir yerde. istersen en sona yaz başarı sırası en yüksek yere atıyor diye yazmışlar.

bu yüzden B, A'nın İÖ sünden yüksek olduğu için oraya atar mı diye merak ettim.

Atmıyorsa iyi ozaman

yok öyle bir şey. benim tercih listem de böyleydi.

sıralamanı yaparken sadece kaç binle aldığına ya da puanına göre yapma.

mesela 27 k lık olan 13 k lıktan belki de daha kaliteli eğitim veriyordur.Öğretim elemanı kadrosunu araştır

öyle saçma sey mi olur? senin tercih sıran önemli. hangisinin daha yüksek olduğu değil. hem şöyle düşün, senin tercih listene göre değil de okulun sırasına göre girseydin şu an okulların sırası nasılsa sonsuza kadar öyle olur hiç değişmezdi:)

specify it.


hangi üniversiteler ve bölümler?

Çok iyi bölümler haricinde iyi okul normal bölüm

iyi üni, normal bölüm. ama normal bölüm kötü değil.

bölüm olarak ver ama bence yine de.çünkü mesela itü cevher müh vs kocaeli elektrik-elektronik de kocaeli alır bence.

çok çok iyi bölüm ( tıp,hukuk vs. ) dışında bence üniversitenin iyi olması daha önemli.Boktan üniversitenin derdi bitmiyor.

her zaman ilk önce üni gelir.

Açıkcası okul ismi önemli diye düşünüyorum, fakat bu sosyal bilimler için geçerli deneyimlerim bu yönde. Fen bilimleri belki farklıdır.

Benim gözlemlediğim şu: sadece okul ismi ile işe girerken elenen veya öne geçen insanlar var. Tercihiniz biraz da bölüme bağlı olabilir ama. Eğer idealiniz olan bir bölüm yoksa ya da çok nefret ettiğiniz bir bölüm yoksa, okul ismi daha ön planda bence. Çünkü piyasada iyi okul mezunları, büyük kurumsal firmalara girmede daha avantajlı kesinlikle. Daha normal bir üniversitede anca çok iyi bir ortalamanız olması lazım dikkat çekmeniz için (Bir de staj, sertifika vs ile destek)

edit: Bazı iş yerleri, ilanlarında belli üniversitelerin isimlerini bile yazabiliyor, sadece oralardan başvuru alıyorlar.

Çok iyi bölümler haricinde iyi okul normal bölüm
phoenixboy+1

türkiye'de kesinlikle iyi okul/normal bölüm. ülkenin hali bu. aslında diğeri asıl olması gereken ama böyle maalesef.

çok dandik bir üniversitede bilgisayar mühendisliği okuyan arkadaşım ios developer oldu paraya para demiyor.
top 3 okuldan istatistik mezunu olan arkadaşım, kurumsal firmada müdür oldu, onun da iyi geliri var.

dandik okuldan istatistik mezunu olursan hiçbir bok olmaz, ama iyi bir üniversitede ne okursan oku şansın daha yüksek olur.

itude cevre muhendisligi okumak yerine osmangazi'de makine okumayi yeglerim. universite kotu derecede olmadiktan sonra (yeni acilan boktan okullar gibi) orta derece okul, iyi bolum derim.
muhendislikler genel anlamda iyi kabul edilmese de (tipin yaninda) iyi muhendislik kotu muhendislik var. (iyi kotu meslek acisindan degil de toplumsal bakis acisi is bulma olanagi ve puanina gore)

misal makine insaat kimya endustri elektronik elektrik mekatronik gibi muhendislikler genel anlamda iyidir. bunlari zaten itu odtu bogazici koc bilkent gibi yerlerde okumak kolay degil.
ama sirf bu okullarda okuyacagim diye gidip ilgin olmadan sirf yazmak icin jeofizik falan yazmanin bir manasi yok.

ortalama okul iyi bolum diyorum.

iyi okuldaki normal bölüm, kötü okulda okuyacağın iyi bölümle alakalı ise iyi okul. yani atıyorum odtü de kimya oku ama 1992 de açılan okullarda malzeme müh. okuma.

bilkentte okumuyor musun sen? havacılık klüpsüz üniversite mi olur

Hacı nerdeyse şimdi atlayıp gitmek istiyorum ben ama.

denizlide oluyor böyle şeyler diye biliyorum ama kim yapıyor bilmiyorum. güneye inersen;

www.skysports-turkey.com

www.focusparagliding.com

ah bir de bu varmış
www.ypforum.com

seri numarası falan da var cihazın. faturaya gerek yok. ama direk samsung'a götür bence. vatan da oraya yollayacak eğer samsung türkiye garantisi varsa cihazın, daha hızlı olur.

bende de samsung syncmaster ın farklı bi modeli var. bahsettiğin sorunu beş yıl içinde üç kere yaşadım. son seferinde garanti sürem dolmuştu. samsung servisine götürdüm. yanlış hatırlamıyorsam 90 TL almışlardı. hmm... 120 de olabilir... ama 120'den fazla değil.

7

denişiklik yapayım 8.1

Win7 ultimate yada pro.

8.

neden 7 diye merak ettim üsteki cevaplar? ( not: gerçekten merak ettim, çok teknik bilgim yok, bilmişlik yaparak sormuyorum yani :D )

oyun manyağı değilsem ubuntu veya pardus

dokunmatikse kesinlikle 8
değilse kesinlikle 7.

taksime gel, oradan gümüşsuyundan aşağı doğru yürü yürü teknik üniversite durağındaydı sanırım hemen orada. ya da beşiktaşdan inönü stadyumun kenarından takimse doğru yürü ( aynı cadde ikisi de ) parkın yanındaki binanın giriş katı.