Hayır.

bunları sokabilene inişte 4 ton kimyasal gübre hediye ediyorlar diye duydum.

bir adet freeshop poşeti 2 şişe votka (votkalar içilir ya da dökülür?) içine doldurursunuz freeshop poşetine koyarsınız bu kadar.

Freeshop poşetleri üstten yapışıktır, kontrol ederler uluslararası uçuşlarda.

uçağın neresine olduğuna göre değişir. kabine 100 mL'den fazla ise sokamazsınız.
Diğer türlü, bagaj bölümüne, valizin içinde sokabilirsiniz tabii. Kloroform taşımışlığım var. Düşük hacim tabii ki.

bagaja göndereceğim tabii ki. 100ml etil alkol, 100ml propilen glikol sadece. olur mu olmaz mı yani?

Benim tasidigim 250 mL kloroform sisesiydi. ABD-Almanya-Turkiye ucusuydu. x-rayde parfum sisesi gibi gorunuyor sanirim. Buyuk ihtimal bir sorun cikmaz.

Soktum. Bir şey olmadı.

bende çalışıyor

açıldı bende.gerekse chrome ve dns 8.8.8.8 8.8.4.4

geçiciymiş galiba. düzeldi.

çay veya sıcak şeyler iç.Ardından su iç.

çay sevmem açikcası sıcak şeyleride pek beğenmem ama denedim onuda bir nevi ama buzlu ice tea içince onun mideye bi inişi var gittiği yerleri hissediyorsun onda biraz sussuzluk hissi bastırıyorda şişkinlik veriyor hayır hava sıcak kışında oluyor bu 3-4 litre su içen biriyim ben günde.

soğuk su içtiğiniz için olabilir.

oda sıcaklığında su içince bana oluyor aynısı, şişiyorum ama susuzluğum geçmiyor. Yaz kış soğuk su içiyorum, donma limitlerindeki su da susuzluk hissimi gidermiyor, buzdolabının hızlı soğutma alanı mı nedir işte o bölümü optimum soğukluğu sağlıyor.

bana da oluyordu. maden suyu içince de geçiyordu. bi dene istersen.

maden suyunun tadı berbat ya su içmeyide seven birisiyim gelmiş geçmiş en iyi içecek benim için su :D

suyu ne sıcak ne soğuk içmek lazım.

su, "serin" olmalı.

bende de oluyor zaman zaman. maden suyu ıc daha doyurucu. sguk su daha cabuk doyurur ustelik soguk sudan dıyenı soguk suyla ıslatırım.

içine nane yaprağı at sürahinin. bir dilim de limon. sonra bana dua et her bardak suyunda..

böyle bir karışım yok. su limonlu ya da naneli olmuyor ama koku veriyor. bu da ferahlatıyor suyu.

cakma limonata denmıyor mu ona.

(bkz: guiro)

jew's harp veya jaw harp.

(bkz: berimbau)

mountain dulcimer

(bkz: santur)

aqua drum

sipsi

otomatone bit.ly

eminim bayılacaksın ;))

bu 250gblık harddiskinizde windows kurulu değil demi :D

@ trinitrotoluen

hayır değil :)

biçimlendirme yaptığınız zaman düzelmez muhtemelen o sorun. görülebilen alan biçimlendirilecek orada.

bilgisayarım - sağ tık, Yönet, Disk Yönetimi bölümüne girip orada o kayıp alan görülüyor mu bir kontrol edin.

www.youtube.com

Free Bird-Lynyrd Skynyrd

buckethead +1

floods
the sleep
domination
cemetery gates
cowboys from hell

özetle dimebag

sözlükte 100 greatest rock guitar solos diye bi başlık var

www.youtube.com

Queen'in hemen hemen bütün şarkılarında sona doğru gitar solosu vardır. Önerilerim:

We Will Rock You
Somebody to Love
Innuendo
Show Must Go On...

Dream Theater- Hollow Years (budokan live)

pink floyd - comfortably numb

Extreme - More Than Words (Single Edit)

www.youtube.com

bence seni başarısızlık korkusu almış. bu ne zaman, ne tip bir olayla başladı anımsıyor musun? aslında bu dediklerini yapmak istesen de içten içe, bi şekilde başarısız olacağını veya zevk almayacağını veya zorlanacağını ya da üzüleceğini düşünüyor olabilir misin dersin? kendine bu tip önyargılarla ket vurursan beynin yaşadığın olayları da bu çerçeveden algılar. nereye gitsen, kiminle konuşsan sıkılır, gıcık alırsın. beynin önemli bi yapısı bu, benzer şeyler bağdaştırıyor kolaylık olsun diye, ama arada böyle saçmalayabiliyor da. ufak anlamsız bir olayı tüm yaşantıya yayıyor filan. o yüzden bir psikologdan yardım almak sana iyi gelebilir, çünkü insan kendi içinde aynı beyinle olayları sorguluyor, başka bir beynin nöron bağlantıları seninkileri düzenleyecektir heh :) bi de ne olursa olsun hep içinde ufak da olsa bir keyif tut, onu kaybetme. karikatürcüler gibi mesela, sığındığın bu tip bi bakış açısı olsun. mesela insanlar suriyede, libyada nelerle uğraşıyo benim bu güzel yaz gününde kastığım şeylere bak gibi bir kaçış noktası...tabi benim dememle olması mümkün değil kendi içinde bulursun. seni mutlu eden bir anı da olabilir.

tamamen kapatmışsın kendini. bugüne kadarki ilişkilerinde hep boktan insanlar olduysa çevrende, bundan sonra da olacak demek değil. sevdiğin bir şeyi keşfet; spor olur, sanat dalı olur. onun kursuna ya da onu icra eden ekip varsa onlara katıl. keyif alacak bir şey bul.

istediğin bir şeyi bul.

ben de tam olarak senin gibiydim yakın zamana kadar, ama her zaman öyle gitmiyor işler. bazen ummadığın kadar güzel şeyler oluyor ve yeniden hayata dönüyorsun. sadece kendini tanı ve istediğin herhangi bir şeyi bul, sonra onu elde et. tüm keyfin yerine gelecek.

oha baştan sona ben.

ben de iki sene bu tarz bir psikoloji icersindeydim, yeni yeni bu psikolojiden ciktim, spor yapmak da iyi gelebiliyor.

evet mümkün

evet,evet.

taksitler peşin ödenmiyor.

yoo ödeniyor

taksit peşin ödenmiyor.
Örn:1000 limit
500 toplam borç
600 yatırırsan
1100 lira olur limit
100'ü taksit ise
1000 lira olur net kart limiti
Diğer türlü 900 olacaktı.

vadesi gelmemiş vade farklarının iptali söz konusudur. arayıp sormanda fayda var

Fark falan ne olur bilmem; ama peşin ödersen o para orada duruyor sonra günü gelince otomatik çekiyor parayı...

kırmızı hap.

üzgünüm ama gerçek hayata hoş geldiniz. her çalışanın sıkıntısı o sıradanlık.
yine de yaratabildiğin tüm boş zamanlarında zevk aldığın şeyleri yap!
kaçış yok yani zevk almanın yollarini bul!

O zaman müzik yap arkadaş. Hayat bu yani.

Ya da çok sağlam bi yere gireceksin, kafana göre takılacaksın. Şu an staj yaptığım yerde işe saat 11'den geç olmamak kaydıyla istediğin an gelebiliyorsun, istediin zaman çıkabiliyorsun, işler bitmiş olsun yeter. Firma da bayaa taşaklı yani ona rağmen düşün.

Niye tersliyosunuz yeaa :( insan azıcık şefkatle yaklaşır.

aga birebir aynı dertten muzdaribim. arada iş çıkışı bira içmek biraz faydalı geliyor. biraz ayıltıyor insanı. onun dışında bi bok yapamıyorum.

o kadar da kötü değil bence. 3 yıldır sabah 9 akşam 6 bir işte çalışıyorum. ilk sene bende ot gibi yaşamaya başlamıştım. ama zamanla bu tempoya ayak uyduruyorsun. Tabi her gece bir etkinlik olamaz. bitersin. cuma mübarek gündür benim için. hem ben akşam işten çıkıp eve gidip tekrar hazırlanıp dışarı çıktığım çok hafta içi bilirim. şunu da unutmamak lazım ki paran olmazsa vakit ayırmana gerek kalacak aktivitelerde bulunamazsın zaten. Kısıtlı zaman+para>bol zaman+ kısıtlı para. budur denklem hocam! önemli olan neyle tatmin olduğun. ben para dolayısıyla kariyerle tatmin olanlardanım. sen hayalinin peşinden giderek bu hayatı daha çekilir kılacağına inanıyorsan öyle yap.

benzer durumdayım, devrim gerek :))

bağların yoksa araya yurtdışı falan sokmayı deneyebilirsin, staj falan deyip kaçmakta fayda var bence. arada bir nefes almış olursun belki.

Şu 8 5'i ne kadar abartıyorlar yahu. Ben ilk defa geçen yaz çalışmıştım 3.5 aylığına. Sabah 10 da başlayıp gece 1 bazen 2 de biten ve çalışırken değil oturamadığın arkana yaslanamadığın bir işti. O günlerde ileride yapacağım daimi işleri düşündüm de abi 8-5 nedir ya. Ofiste çalışyosan gün boyu oturuyosun zaten.
Bir ben mi böyle iyimserim bilmiyorum tabi.

@redd

anlatmak istediğimi bir kalıba uydurmak amacıyla öyle dedim. temsili olarak... yoksa sekizi çıkar onu koy, beşi çıkar gece on ikiyi koy.

öğrencilik güzel sorası boktan, alıştır buna kendini.. işte kazandığın parayla da bayramlarda filan tatile gidersin, o kadar, bu arada biz 8-6 çalışıyoz :)

aynı durumdayım seninle. zaten biliyordum iş hayatının böyle bişey olduğunu ama stajda bir aylığına da olsa yaşamak apayrıydı, hayattan soğudum yeminle. ya buna katlanacaksın, ya proje bazlı/freelance falan bişeyler bulacaksın ya da roket adamın dediği gibi bir yer olacak ama türkiyede öyle bi yer bulma ihtimalin bence çok düşük. sana böyle seçenekleri yazdım ama ben ne bok yiyeceğim hiç bilmiyorum:)

eskiden günde 10-11 saat calisirdim eve gelirdim dus alirdim sonra disari cikardim gezer tozar icer yerdim az biraz uyurdum sonra sabah cap canli ise giderdim. tabi o zamanlar spor da yapiyordum, spor yapiyorum dedigim haftada bir iki kez hali sahada top oynardim.

neyse zaman gecti su bu derken hem baska ise basladim hem de günde 8 saat calismaya basladim ama hayvan gibi yorgun geliyorum eve. doktor bir arkadasa sordum bu ne lan dedim, dedi ki abi hep ayni kaslarini kullaniyorsun, vücudun dinc degil, 8 saat sadece otursan bile oturmaktan yorulursun dedi, az biraz spor yap yavas yavas düzelirsin dedi, ben de kendimi kastim hayvan gibi yorgun olmama ragmen eve geldigimde biraz agirlik calistim 5-10 dakika en fazla. ama farkli kaslarimi kullaniyordum (belkide sadece psikolojiktir bu).

aradan yine zaman gecti geldik simdiye; günde 8 saat calisiyorum bazen 8 saat ayakta geciyor bazen 1-2 saati otururarak geciyor ama en az 6 saat kosturuyorum mutfagin icinde (asciyim).

eve geliyorum aksam 6 da ve daha önümde kocaman gün var diyorum.

özet; spor yap.

kendi hayatını başka biri gibi yaşamak isterken zaman tükenip gidecek ve işin ironik tarafı, geriye dönüp baktığında, yaşadığın hayatın zaten sana ait olmadığını görmek olacak. hep kendinden eksik, hep tam olarak kendin gibi olamadığın bir hayat yaşayıp sonuçta aslında herkes gibi yaşadığını gördüğünde amınakoyayımbenböyleişin deyip balığa çıkacaksın. rastgele.

Yurtdışında staj yap diyen arkadaşa, ben de yurtdışında staj yapıyorum ama rahatlama diye bir olay yok. Evet saat 10'da işe gidebiliyorum ama akşam 9.30'da işten çıktığım da çok oldu :)

Rahatlamak istiyorsan erasmus yap derim :)

bu daha başlangıçç

özelde az zamanın ama çok paran, kamuda az paran ama çok zamanın olur. bende bu konuyu zamanında çok düşünmüş olup, hele ki özel sektörde çalışan bazı arkadaşlarımdan duyduğum kadarıyla akşam kasayı kapatıp işten çıkmamız 10'u buluyor. özel hayat diye bir şey kalmadı. işten eve evden işe bir pazarımız kaldı onda da evde dinlenerek geçiriyoruz derlerdi ve bende iyice hezeyana kapılırdım. maslow'unda dediği gibi insanı güdülemek için bazı nedenler olması lazım ki bu sabah 9 akşam 6 hayatı çekilir kılınsın. bu ofis ortamıysa ofisteki güzel bayanlar olur, ne bileyim her ay sonu hesabına yatan yeşil yeşil tllerin çokluğu ve çekiciliği olur bunun gibi şeyler. işini sevmek önemlidir bu noktada. günün yarısından fazlasını işinde geçiriyorsun, veya geçireceksin. en iyi ihtimalle özel sektörde mesai bitimi 6 olan bir iş bulsan bile saat 6'dan sonra kendine 4-5 saat kalıyor. eğer yaptığın işini sevmezsen ve ayakların her gün geri geri gidiyorsa sokakta şarapçı ol daha hayırlı olur senin için çünkü mutlu olursun.

bir gün 2001 yılından sonra ilk defa amerikadan kuzenim geldi ve onunla muhabbet ettikten sonra bir parça rahatladım. sordum bir günü amerikalılar nasıl geçiriyor diye? burada hafta içi hiç aktivite olmaz. harfta içi herkes işinde gücündedir. adamın altında ferrariyle işine gider ama sadece işine gitmek için arabayı kullanır. bizim türkiye'de apaçi kültüründekiler gibi kıytırık bir doblo veya hafif süslenmiş tipo ile aynı caddede 10 defa tur atmaz ki adamın altında ferrari olmasına rağmen dedi. herkes hafta sonu eğlenir onda da amerikalıların pazar eğlencesi şöyledir. sabah kiliseye gidiş ondan sonrada ya beyzbol, ya amerikan futbolu izleyim çimlerde barbekü yapmaktır dedi. benim için burada sihirli kelime ''hafta içi full business, hafta sonu eğlence'' kısmı oldu.

işte seni bilmem ama benim için bu güdülenme olayı şunlar olmalıdır ki bünyemi artık gerçek hayata alıştırıp matrixten çıkayım.

1-paranın cazibeliği olur. ilk iş hayatımda aldığım ilk maaşın hazzı ap ayrıydı. hakikaten harcamaya kıyamayıp o parayı ay sonu elimde gördüğümde bütün ayın o yorgunluğu, sniri, stresi uçup gitmişti. işte bu noktada da 650 tl maaş insanda pek güdüleme yapamayabilir. ha alırsan 3.5oo tl roket etkisi yapar ama onun da maliyetleri olur. bütün yaz çalışırsın yazın 15 günlük tatilinde her sene ya 1 hafta alanyaya giderim, ya da bazı tanıdıklarımın yaptığı üzere her yaz ispanya, ingiltere, fransa, hırvatistan, rusya gibi çeşitli ülkelere giderek yılın stresini tatille ve o parayla atmaya çalışırım.
2-ölümü görüp sıtmaya razı olarak güdülenme. ölümü görüp sıtmaya razı olmayı istememk sıtmadan pansumanla kurtulmak pek olası değil. bu yüzden bizzat abimin çalıştığı tv ve dizi sektöründe gece 2-3'te gelip 4 saat uyuyup tekrar 7'de sete giderk bir çalışma temposuna şahit olup cumartesi yarım günlü 8.30-18.30'lu işe razı olmak.
3-insanın hayatını devam ettirmesi için gereken 1. hiyerarşik ihtiyaçlardan olan barınma, yemek içmek, ve cinsellikle aşk ihtiyaçlarını doyurmak. barınma ve yemek içme kolay ve geriye kalan sosyalleşme ile cilveleşme işini de şöyle halletmek. evlenip bir yuva kurarak akşam işten çıktığında barlarda cafelerde aşk peşinde koşacağına evde eşinle yemekten sonra oynaşır, cilveleşir ve cinsellik ihtiyacını da doyurduğunda yaşam daha zevkli hale gelebilir.
4- son olarakta pollyanna güdülenmesi. öyle enerjik ve atom karınca misali insanlar tanıyorum ki adamın akşam mesaiden kaçta çıktığına hiç takmıyor. full sosyal hayatına ve sosyalleşmeye devam ediyor. hafta içi işten çıkıp her akşam ayrı bir aktiviteye katılıp danslara gitmek, eğlencelere cafelere barlara gidip gecelere kadar takılmak. akşamda 12-1de eve gelip uyuyup sabah 7de kalkıp tekrar işe giden ama genede mutlu olan insanlara nominal çapa atmak.

son olarak benim bünyeme de iş ve çalışmak ters olduğu için büyük konuşmam ama aylık 2.5oo tl maaşa karşılık kendime daha az sosyal hayat ayırarak bir yaşam mı yoksa memur kafası yaşayarak sabah 8- akşam 5 de çıkıp kendime daha çok sosyal zaman ayırıp daha az parayla ama daha mutlu bir yaşam mı tercih ederim? sanırım ben büyük denizde küçük balık olmaktansa küçük denizde büyük balık olmayı yeğlerim. az param ama daha çok sosyal hayatım olsun...

sigara, alkol falan kullanmasa belki endişelenmek gerekirdi ama. o da belki. o nedenle sakin ol yahu. yabancı dizilerde, filmlerde falan denk gelmişsindir. çoğu kişi gençken kullanmış bundan gençliğinde ama her meslekten insanlar olmuşlar büyünce.. bende kullandım, deli gibi ortamlar yaptık ot, cigara falan.. biraz aklı selim bi insansan zaten onun bataklığına girmezsin. sadece bir süreçtir o bence. tam da anlatamadım ama, neyse.

abartma atla deve değil ama diğerlerine geçişi kolaylaştırır.

yani öyle bi insan değil, düzgün biridir. daha önce denemiş heralde. öyle demişti. bi şey olmaz heralde.

2 fırttan bi şey olmaz

Ottan bir şey olmaz merak etmeyin.

kimyasal olmadığından bağımlılık yapmadığı ve zararsız olduğu düşünülür. olaya ise, "herşeyin fazlası zarar" dürtüsüyle yaklaşılabilir.

ot içmesindense ot içmeyi düşünmesi daha tehlikeli. ne gerek var ki? ben hiç normal karşılamadım.

ben aktif olarak aylarca ot kullandım üniversite öğrencisiyken, sigara içmekten delicesine zevk alan biriydim ki çok zaman sonra sigara içtiğim anlar hayatımda aldığım tek zevkli/mutlu anlarım oldu. yine o zamanlarda bira, vodka, cin, şarap gibi içkilerde gırla gidiyorduk ortamlarda olsun, tek başınayken olsun (parayı bulunca demek daha dorğu burada). ama aradan yaklaşık 10 sene geçti; şimdi sigara, cigara kullanmıyorum, o gittiğim rock, metal bar'lar çekici gelmiyor bile, şu an oturmuş rakımı içiyorum. şimdi bunları bana 0 7-8 sene önce söyleselerdi, siklemeyen bi tarzda gülerek "seektir lan" çekerdim. ama ilk yazdığımda dediğim gibi; az muz bi aklı olan otun bataklığına düşmez, korkmayın.

bu duyuru göte girebilir.

downloadhelper

autopager olsa gerek

addons.mozilla.org

(bkz: fastestfox)

trinitrotoluen +1

1. sinek havada olduğu için sanırım tartılmaz. (pek bilemedim)

2. otobüsün içinde ki hava da aynı şekilde gittiği için top yere düşerken aynı noktaya düşer geriye düşmez.

3. bilemedim.

not: cevapları götümden uydurdum.

pratikte:
1- evet
2- aynı nokta
3- kaymaz/hissetmez

teoride:
1- evet
2- geriye
3- kayar/hisseder

başka şeylere benzeterek cevap vermeye çalıştım.
1-otobüsün teki sen zıpladığın anda tartıldığında sen tartılır mısın? hayır..(ama içindeki hava tartılıyor balonun dolayısıyla kafa karıştırıyor.. biraz daha araştırmalı gibi.. çünkü suyla dolu bir balonda askıda kalan bilye düşündüm.. garipsedim.. öte yandan uçmak zıplamaya benziyor.. ama otobüs.. aman tanrım kafayı yiyor muyum?? )
2-aynı noktaya düşmesi lazım (eğer rüzgar gibi diğer bir kuvvet etkilemiyorsa topu.. dümdüz tavana attığını varsaydım, basketbol hakemi gibi..)
3-yer altımızdan kaymaz çünkü o kadar kısa kı göreceli olarak.. : ) helikopterin hissetmesi lazım ama havada dururken belli bir süre sonra.. uçaklar da bu yüzden 12 saatte gittiği yerden 13 saatte dönüyordu galiba.. (ben bunu uzun mesafe 13 saat bir uçuşta test etmek istiyordum fakat test edemedim çünkü aktarmalı uçtum..)

teoride de pratikte de

1. tartarız
2. aynı noktaya düşer.
3. kaymaz, hissetmez.

1- tartilmaz. tartilmasi icin basinc uygulamasi gerekir. f=m.a , a=0 dolayisiyla tartilmaz.

2- ayni noktaya duser.

3- kayar diye dusundum basta. fakat bir sorun var;

turkiye'de dunyanin cevresi 48.000 km desek. 48.000/24= 2.000 km saatte , 2000/60 = 33 km dakikada, 33/60 = 0,5 km saniyede donuyor dunya. yani 2 saniyelik bir ziplama esnasinda 1 km yer degistirmesi gerekir dunyanin bu hesaba gore? neredesinde hata var mantigimin?

1: balona temas etmiyorsa hayır
2:ivme olmadığı için aynı nokta
3:hayır / hissetmez
edit: tiksiz bırakma bizi , hepimiz birer tik istiyoruz.

3. soruya benim de kafam takılır hep. zıpladığımızda ya da kısa süreli olarak havada kaldığımızda tabii ki yer altımızdan kaymaz. ama mesela helikopterle havada asılı kaldık diyelim, yirmi saat aynı şekilde havada duruyoruz. eylemsizlik kuvveti bir süre sonra etkisini yitirip helikopterin dünya ile birlikte hareket etmemesi dünyanın fırıl fırıl altımızda dönmesi gerekir. ama niye öyle olmuyor?

1) öncelikle balonun içindeki basınçtan dolayı sinek uçamaz diye düşünüyorum bu da sineğin balon zeminine düşmesi demek. dolayısıyla tartılabilir.
2) trenin hızına bağlı olarak bir merkez kaç kuvveti olur tren yeterince hızlı ve top yeterince yükseğe atılırsa mutlaka geriye düşer. tren hareket halindeyken denge sağlamayı deneyin, veya harekat halindeki otobüste fren yapılınca oluşan denge kaybını. ani hızlanmada da denge kaybı olur. bunlar hareketlenmenin şiddetinden dolayı daha çok hissedilir. dediğim gibi trenin hızına bağlı olarak mutlaka düşeceği noktada hareketlenme olur.

3) bizim zıpladığımızda aynı noktaya düşmemizin sebebi yeryüzünden kaynaklanan yerçekimidir. yer çekimi bizi o an tam da çekirdekle aramızdaki doğruya düşürür. dünyanın çekirdeğinin tam ortasından bacaklarınıza uzanan bir doğru düşünün, o doğru üzerine düşersiniz. dünya kendi etrafında dönerken o doğru da hareket ettiği için dolayısıyla yer çekiminin yönü de hareket eder. bu da bizim aynı yere düşmemizi sağlar. yani dünya dönerken onunla birlikte yer çekimi de döndüğünden bizi yine en stabil doğruya götürür.

yukarıdakiler tamamen kendi mantığımla ulaştığım sonuçlar olup bilimsel değerlerden uzak olabilir.

1- evet sineğide tartarsınız çünkü sineğin hava kalabilmek için kullandığı destek noktası balona dahildir.

2-top aynı yere düşer, otobüsün içindeki hava, top ve çocuğun birbirlerine göre başlangıç hızları sıfırdır.

3-hayır. atmosfer ve dünyanın üzerindeki herşey dünya ile aynı hızda dönmektedir. eğer böyle olmasa idi şu an dışarıda 1500km/s hızında esen rüzgarlar olması gerekirdi.

abi insan, helikopter, kanat takılıp havalandırılmış gökdelen... bişey farketmeyecek dünyanın kütlesiyle karşılaştırıldığında.

1. balonun ağırlığına içindeki hava da dahil, demek ki sinek de tartılır.

2. bunu bilemedim.

3. dünyanın atmosferi de dünyayla birlikte döndüğünden atmosferin içindeki her şey hareket etmediği takdirde dünyanın aynı noktasında kalmaya devam eder. yani zıpladığınızda atmosfer dışına çıkmıyorsanız veya helikopter atmosfer dışında asılı durmuyorsa dünya altından kaymaz.

Çoğunuzun bilemeyeceğini biliyordum :))))

Öncelikle 3 sorunun cevabıda aynı mantığa dayalı.O da dünyanın çekim gücü.Dünya yakınındaki cisimleri öyle güçlü çekerki hiçbir şekilde döndüğü hissedilmez.Etrafındaki atmosferde dünyanın çekim gücüne bağlı olarak oluşur.Atmosfer olmasaydıda yerçekimi aynı biçimde hissedilecekti.Bunu en iyi uydularda görürüz.Dünyanın etrafında dönen uydular atmosferin dışındadır.Şimdi gelelim cevaplara..

1- Sineğide tartarız tabi.Çünkü sinek havada asılı kalabilmek için kanat çırparak yere(tartıya) ağırlığı kadar baskı uygular.

2- Burada dünyanın dönüşüne ek olarak otobüsün hareketi ekleniyor.Otobüsün içindeki herşey içindeki havanın etkisiyle otobüsle beraber aynı hızla hareket ettiği için top balangıç noktasına geri düşer.Ancak otobüs ivmeli hareket etmeye başlarsa top bir miktar geri düşer.aynen fren yaptığımızda geriye doğru çekilmemiz gibi.

3- Ne güzel olurdu öyle olsaydı.O zaman biraz havalanırdık örneğin altımzdan paris geçtiğinde inerdik.Uçakların işi kolaylaşırdı.Ancak dünyadaki herşey aynen otobüstekiler gibi dünyayla aynı hızla döner.Bu atmosferden çok dünyanın çekim gücüyle alakalıdır.Bu nedenle uçakların doğuya doğru uçmasıyla batıya doğru uçması arasında dünyanın dönüşü dolayı oluşan toeride bir fark yoktur.Bahsedilen fark oluşan rüzgarlarla ilgilidir.

Bu arada dünya aniden ivmelenirse aynı arabada oluşan geriye doğru harket gibi hepimiz dünyadan fırlatılırız

Umarım aydınlatıcı olmuştur...

1- tartarız. çünkü sinek uçarken havaya aşağı yönde itme uygular kendi ağırlığını hissettirecek biçimde.

hatta sinek balonun içinde yukarı hareket ediyorsa tartıda sinek + balon dan daha fazla ağırlık çıkar. aşağı yönde hareket ediyorsa sinek + balonun ağırlığında daha az ağırlık tartarız. eğer olduğu seviyede sabit uçuyorsa tamı tamına sinek ve balonun ağırlığı tartılır.



2- aynı noktaya düşer. (eylemsizlik)

3- yeryüzü ile hava sürtünme kuvvetinden dolayı ayrı hareket etmezler. bizim hızımız dünyanın bulunduğumuz noktasındaki çevresel hızı ile aynıdır mutlak surette. zıpladığımız anda eylemsizlikten dolayı aynı hızda hareket eder ve önceki konumumuza düşeriz. (zaten öyle olmuyor mu)

bu uçakta da helikopterde de insanda da küçücük birşey de de aynıdır.

fıratı cok seviyorum ama okulun son gününe kıyamam ya

okulun son günü !

azındanmıöpmaüdsaids

ne için seçiyoruz?

fırat bir klasik, okulun son günü de orjinal bir espri. zor soru ya. ama oyumu okulun son gününden yana kullanıyorum. erkek olduğumu da belirteyim. hani biraz da erkekler ikincisini kadınlar da birincisini(Fırat) tercih eder gibi geldi. hani onların daha şirin şeylere ilgilerinin yatkın olmasından dolayı. örn. kedi.

@ermanen avatar kapıştırıyoruz. benimki döver dedim. anlatamadım. ben yaseminden yanayım. şu anda 4-3 okulun son günü önde.

@insan opusen hayvandir aynen öyle oldu bizde de.

edit: ben oyumu değiştirdim fırat diyorum.

edit2: okulun son günü lan. bende ciddi değildim.

okulun son günü

çok zor bi seçim bu abi ya. ben yasemin diyorum, kız arkadaş var yanımda oda fırat diyo, bizden sana 1-1 lik skor :)

son gün

oldum olası sevmem şu fıratı. çok itici geliyor yahu gülücek bişi de bulamıyorum ki. ben mi salaaaam aceba ?:o

okulun son günü +1

2

fırat ayrı vallahi kalbimin en nadide köşesinde ama burda okulun son günü resmen ağzından öpmüş
osg+1

okulun son günü! :)

fırat :D

başlat menüsünden notped simgesini bulup sağ tıkla ve yönetici olarak çalıtır de. açılan notped ile host dosyasını açıp öyle değişiklik yap.

ben araştırdım başka bi çözüm yok gibi, kanıtlanmış bu ikisi var, diğerleri somut kanıtlara ulaşılmamış fasa fisolar işin doğrusu.

yok

bir de spironolakton diye bir şey var. bu da meşhur oldu son zamanlarda. işe yaradığını söylüyorlar. en azından dökülmeyi durdurma konusunda. Yakın zamanda buna başlamayı düşünüyorum ben de.
Şurayı kurcala biraz goo.gl

minoksidil ya da spironolakton gibi ilaçlar temelde dahilen hipertansiyon tedavisinde kullanılan ilaçlar olup kıllanma yapmaları bunların yan etkileridir. lokal olarak uygulamaları ile saç derisinde kıllanma yapmaktadırlar. ancak bu etkiler ilaç bırakıldığında geçer. sonuç olarak ilaç olarak ne yazık ki kalıcı bir çözüm yok...

yumurta bu sıcakta bozar panpa.

yumurtasız isterim

yumurtasız

valla ben adana sıcağında bile günde 2 yumurta yerim. ha kışın yağda yerim yazın haşlanmış. tamamen alışkanlıklar ve bünye ile ilgili. o kadar dert etmeyin sıcak ve yumurta ikilisini. tabi genç iseniz.

aga mekanın pidesi güzelse yumurtasız olabilir ama pide kötü ise onu ancak yumurta kurtarır...


ayrıca forza yumurtalı pide...

Sağlamlık yönünden başka avantajı yoktur bence(tamamen salladım). Tek zincirli pedal kullanırken aniden kopacakmış gibi geliyor bana her seferinde. Torka etki eder mi, ederse ne şekilde etki eder bilmem.

ben çift zincirli kullanıyorum, sağlamlık dışında bir farkı yok bence.bir de tek zincir incecik hemen kopacakmış gibi bir hissiyat veriyor.

requiem for a dream iyiydi be abi (:

2001 a space oddsey benimki de bu. o zaman yapılan görsel efektler dışında bi numarası yok bence veya cok uykulu izledim. kubrick bizi affetsin.

Eternal Sunshine of the Spotless Mind

taslanmaya hazirim ama yine de soyleyecem cogunluk. birseyler soyleyecekmis gibi yapip hicbirsey soylemeyen bi film.

eat pray love çok gayret edip bulmadım, boş bir anıma denk geldi.
sonuç: 'gözlerim acıdı'
ayrıca rurouni +1 kubrick hadisesi beni de benden almıştır. deneysel ötesi.

çağan ırmak zaten yönetmen sınıfında yer almıyor.o daha çok varoş delikanlılarına, mızmız kızlara hitap ediyor.unutmak, görmek dahi istemediğimiz 70 lerin yeşilçamını taklit eden bi melodramcı.

bence stalker.
(bkz: #23909412)

@rurouni

space odyssey de iyiydi be abi.:)

68 yapımı bir film olmasına rağmen yapay zekanın ele alındığı ve gayet başarılı kotarıldığı ender filmlerdendir. beğenmek için uykulu olmaya gerek yok. filmin tarihinden haberdar ve ele aldığı şeyi gerçekten kavramış isen bu filmi beğenmemek için sebep bulamazsın bence.

trouble every day - claire danes.

ekşi sözlük aleminin meşhur ama kof çıkan filmleri dersek donnie darko ve time traveller's wife.

beyler izlemediklerime tık işareti koymadım.

of ben de trouble every day ve donnie darko önerilerine karşı çıkıyorum!! nayır nolamaz. :)

requiem for a dream diyorum ben de. gayet sıradan bir film lan. niye bu kadar abartılıyor anlamıyorum.

bence wristcutters: a love story

how to train your dragon.

how to train your dragon'u bu listede gördüğüm için ben de godfather diyorum. o güzelim film yanlız kalmasın buralarda. :)

--ciddi mode on--

the fountain

birde zamanın ötesindekiler listemin zirvesinde olan film the imaginarium of doctor parnassus

--ciddi mode off--

köy (hayatımda gördüğüm en kötü korku filmi)
kıskanmak

Aklıma sadece taksimdeki hosteller geliyor. O civarda dediğiniz tarzda hiç bir yer yok çünkü.

beyoğlu öğretmenevine de sordunuz mu?
sorduysanız evet tek seçenek hostel kalıyor.

evet hocam öğretmenevlerini sordum, tamamı dolu. hostellerede bakıyorum ama internet üzerinden araştırmayla gitmek çok güvenli olmayacak gibi. bildiğiniz güvenilir ve temiz hostel var mı ?

var ama güvenilir ve temiz değil.
adı bile yok. o kadar!

anladım, farklı çözümler bulacağız o zaman teşekkür ederim tavsiyeleriniz için.

chilloutpera.tumblr.com


bir ay önce falan kalmıştık. çok temiz ve çok güzel odaları var. banyo, tuvaleti de hiç beklemediğim kadar temizdi. şiddetle tavsiye ediyorum. şu anasayfada görüncen turuncu odada kalmıştık. kişi başı 35liraydı günlüğü.

avcılarda ist. üni. kampüsünün orada ineceksin karşıya marşıya geçmeden 50 m kadar ilerideki durağa yürüyeceksin (üst geçitden geçip yolu görünce anlarsın demek istediğimi)sonra mavi silivri otobüsüne bineceksin.

Yola çık, birkaç adam öldür. Birileri gelip seni götürür.

evet en güzeli yenibosnaya git, oradan bin silivri otobüsüne, ooohhh.. miss.. al mp3 çaları, kitabı vs.. zira en az 75 dk sürer..
ha hızlı gideyim dersen, metrobüsle avcılar, oradan silivri.. yukarıdaki avcılar tarifi ile..

76 beylikdüzü-bakırköye bin.yenibosna kulelide in.silivri otobüsüne bin oturarak gelirsin kuleliden binersen.sonrası son durak zaten ;)

Evet yaz okulunda başka üniversitelerden ders alabiliyorsunuz.

goo.gl

kendi okulunun yaz okulu yönergesi de önemlidir.
bir de müfredat programı tabi. bu şekilde giden çok fazla tanıdığım oldu. ama genellikle kendi okullarında o dersler açılmadığı için gitmişlerdi.

Taşkışla'da var ama dışarıdan gelenleri alıyorlar mı bir fikrim yok.

Şu numaraları arayıp sor istersen.

Tel : (0212) 293 13 00/2346-2220

17:00'de kapanıyormuş. Nasıl iş anlaamdım. 5'de kapatıldıktan sonra ne faydası var.

taksim atatürk kütüphanesi ne durumda acaba?

uyarsa maslakta Mustafa İnan kütüphanesine git gec saatlere kadar acık olması lazım... kütüphanenin sol kısmı 7 24 acık olması lazım

Maslaktaki merkez kütüphane 24 saat açık. Sadece doherty'nin dediği sol kısım değil, tüm kütüphane açık. Oranın telefon numarası da 212 285 3596.

@doherty67

Maslak çok uzak kalıyor bana. taşkışla olsaydı süper olacaktı.

var. dışarıdan misafir öğrenci olarak girebiliyorsun. atatürk kütüphanesi daha sessiz sanki.

you give love a bad name'i biliyorum ben de bir tek.

www.lastfm.com.tr

(bkz: wanted dead or alive)
bu da güzel

crossroads albümü best of tadındadır

always en sevdiğim şarkıları. kliple beraber dinlenmeli.

konserlerde çalarlar mı bilmem ama (bkz: my guitar lies bleeding in my arms)

lie to me ve these days de iyidir

bed of roses da söylerler herhalde. bi de bad medicine.

Dondurmaya gerek var mı ki öyle? Gitmezsin olur biter.

odetirler.

ayrıca kayıt dondurmak bazı şartlara bağlıdır ki genelde yurtdışına çıkacak olanlar yararlanır bundan.

peki ilk dönem harç yatırmasam okula kayıt yaptırmasam yani ? 2 dönem üst üste yatırmayanların ilisiği kesiliyor sanırım, 1 dönem yatırmasam olmaz mı :|

mezun olamassın , dondursanda harç ödeyeceksin başka seçenek yok ödenecek.

bu konuyu bizzat yaşadım. harç yatırmasan da mezun aşamasına geldiğinde yani çıkış belgesi alacağın zaman o parayı alıyorlar...

sistemden kaçış yok. ayrıca okula bir belge vermene de gerek yok. gayet keyfi bir durum bu. ister kayıt yenilesin ister yenilemezsin...

* * *
Beni dinle aradığın bilgi bende.

3 ana sebeple okulu dondurabilirsin;

a. rapor
b. yurtdişi eğitim
c. VE en önbemlisi ve kolayı. Fakirlik kağıdı. muhtarlıktan alacağın fakirlik kağıdı ve dilekçeyle okulunu dondurabilirsin. ister 1 yıl is ter bir dönem olmadı bir yıl dondurup 2. dönem param var deyim bozdurabilirsin dondurmanı.. en kolayı bu ben böyle yaptım.

Harc parasına gelince.

HARç parasını ancak harc yatırma zamanı gelmeden önce dondurma işlemini yaparsan Ödemezsin. bu kadar basit. her 3 seçenek içinde geçerli...

www.mydukkan.com

(bkz: elixir)

biraz pahalıdır ama fiyatını sonuna kadar hakeder.

Şuraya introduction to genetics gibi şeyler yazıp ara istersen. Bir şeyler çıkar belki.

library.nu

bizde en çok bu kullanılırdı:
www.amazon.com

moleküler genetik için odtü'de genes ıx okutuluyor. şimdi x da çıkmış gerçi. onun dışında alberts'ın cell i çok tutuluyor bildiğim kadarıyla.

e-book mu normal kitap mı? bir de ingilizce mi türkçe mi?
ingilizce araman durumunda molecular biology of the cell üzerine kitap yok.

dediğin ölçüler çok göze batıyor kadında, 160 boyundaki kadında 90 60 90 ölçü ararsan olmaz. bence uygunu 85-65-85'tir 1-3 +/-, hem zaten nefes alsın yetmiyor muydu :)

üstte 90, biraz daha olsa iyi olur gibi
60, ütopik :/
altta 90 iyidir iyi..

not: erkeğim.

90 60 90 kadın nasıl olur ki lan? Bildiğiniz biri varsa bir tane örnek versenize.

Gisele Bündchen 89-59-90 mış.
tr.wikipedia.org

bir zamanlar gülben ergen 90-60-90'dı.

90-95/65/95 erkekim

90-55/60-80-85 seviyorum. bence ideal bu.

ben 95-65-85 erkeğim
sevgilim 95-65-90 165 boyunda. gayet uyumlu bi çift olmuşuz.
ama demekki böyle bir kadın olurmuş :D

ölçü yoktur önemli olan oranlardır aslında.

ideal diye bir şey yoktur, bunlara itibar etmeyiniz. önemli olan kişiye özgü bir stil ve güzelliktir.

tabi değişir boya göre aga. düşünsene 1.45 boyundaki birinde 90 60 90 kum saati gibi olur.

o genelde manken takımı için söylenen sözümona ideal ölçüler. benim gözümde değeri yok. biraz da ağıza oturduğu için klişeleşmiş. medya, popüler kültür v.s

o boylarda bir kadın için de göze hoş gelsin yeter. gözüme hoşgelenleri de izin alıp elimde metreyle ölçemedim. izin vermiyorlar. deneyin bak.

Sayfa 29'da bir dilekçe var. Onu doldurup gerekli yere yolla.

www.osym.gov.tr

Abi peki son olarak bir sorum daha var
Şimdi ben bu Evrak Referans Numarasını aldım ya, Bu aldığım evrak referans numarasınının ekran çıktısınıda alıyımmı? yoksa bi tek nosunu Genel amaçlı Dilekçeye yazsam yeter mi?
Çok karmaşık gibi mi duruyo yoksa ben mi kuruntu yapıyorum. Eksik çıkmasın istiyorum moruk. Yoksa şu işlerin ne kadar gereksiz olduğunu biliyorum ama şu devlet işlerini bi türlü anlamadım anasını satim.

library.nu

(bkz: library.nu)

library.nu

Şüphelendiğim bir şey yok. Öylesine sordum. Hiç akla gelmeyen bir yerde kanserli doku geliştiğini varsayalım. Belirtisi falan da yok. Doktora gidip "şöyle genel bir tarama yapın da kanserli hücre falan var mı bilelim" diyebiliyor muyuz yani. Onu sormak istedim.

kan testleri genel olarak bir sorun olduğunun habercisi olabilir ancak.

kanser teşhisi için kanserli hücrenin aranıp bulunması(mr, film, baska baksa görüntüleme yöntemleri) gerekli.

ha kan kanseri bu noktada adından dolayı ayrılıyor olabilir ama emin değilim.

CA-125, 242 filan tarzı tümor marker'larını içeren kan testleri erken tespitte bir derece yararlı oluyor, check-up'larda var bu testler.

bizim kliniği de her 2-3 ayda bir arayan bir teyze vardı, hastalık hastası bir insan. Nereden duyduysa PET-CT çektirmeyi. Kafasına koymuş, ben kanser miyim, öğrenmek istiyorum diyor.
PET-CT çekiminde tamam tümörlü dokuyu çok rahat bir şekilde görebiliyoruz ama hasta gereksiz yere radyasyon alıyor. Kanser şüphesi çok kuvvetli olmayan kişilerin spor olsun diye PET-CT çektirmesi çok saçma. Kimseye tavsiye etmiyorum.

:D ahahah bunlar dental tedavilerde kullanılan zımparalar. o zımparaları hekim kullanabiliyor. ortodontistler özellikle.hastanın kullanacağı zımpara kağıdı diye bişe yok. siz bir film çektirin bir üniversite hastanesinde önce cerrahi sonra ortodontiye muayene olun ok?

Bu gösterdiklerime benziyor dedim zaten, bunlardan değildi.

Ayrıca, zaten ben muayene olduktan sonra bana önerildi bu. Kafamdan uydurup da kullanmaya çalıştığım bir şey değil.

o doktor saçmalamış.. ben ortodonti uzmanlığı yapan biri olarak söylüyorum; hangi dişten ne kadar mine aşındırılacağını doktorun bilir.
ayrıca sırf çapraşıklık var diye de rastgele aşındırma yapılmaz.
sen mineni aşındırdığın zaman, ortaya çıkacak diş hassasiyetini napacaksın*
mine kalınlığı ne mesela?
estetik duracak mı alt çenende ince dişler üst çenende enine kalın dişler?
hm?

Doktorum bunu bana söyleyeli baya olmuştu; ama ben 20lik diş ağrısı çekince tekrar aklıma geldi. Diş aralarını öyle rastgele zımparalamak dişe zarar verir gibi bir şey düşünmemiştim tabi doktorun yanındayken. Sonradan geçti aklımdan "lan alıp zımparalayacağım da, diş minesine zarar verir bence bu" deyü.

Bir daha doktora görüneyim en iyisi.

ocean86+1 ama ben de ortodonti tedavisi gören biri olarak katılıyorum. ayrıca en yakın arkadaşlarımdan biri diş hekimi.

hem mantıken zımparalamak oradan milimetrenin onda biri gibi diş çapıyla oynamak olur. diyelim ki her dişi zımparaladın. toplamda iki diş kalınlığında zımpara yapman demek olur bu. ayrıca buna dayanarak söylüyorum ki zımparayla düxeltilebilecek dişlerin varsa hiç düzeltmeni gerektirecek bir çapraşıklığın yok demektir.

@ocean86 hasta ve hekim işbirliği böyle bir şey işte :)

:))))

@bıdıbıdı

Alt yirmilik dişlerim yer bulamadığı için çıkamıyorlar. Minicik ufacık bir yer olsa çıkmaları için hemen fırlayacaklar. 3 senedir uçları gözüküyor; ama bir türlü çıkamadılar. Filmde göründüğü kadarıyla herhangi bir yamukluk da yok. Düzgün yani 20lik dişlerim. Fakat dediğim gibi işte, çıkacak yer bulamıyorlar.
Dişlerim çok sıkışıkmış(diş ipi bile sor giriyor. doğrudur) o yüzden öndeki dişlerimi ittirip de kendine yer açamıyormuş. Bu yüzden zımparalamamı söylemişti.

anladım ama ortodontik tdv göreceksin bunun için. dişlerini zımparalamak ancak senin diş ipi kullanabilmene olanak sağlar. bunun dışında pek bi amacı olmaz diye düşünüyorum. az bi derken atıyorum bir mm yer lazımsa zaten dişin o 1mm'ye aldırmaz, çıkar. olmadı git cerrahi yoldan alsınlar dişini.

dişlerini zımparalama. hele bu tip konuda pek bilgin yok gibi görünüyor, hiç elleme. illa yapılması gerekiyorsa söle hekimine o zımparalasın. hem diğer dişlerin inci gibi sıralandıysa 20likleri aldır gitsin. evrimsel açıdan zaten bi kaç yüzyıla tamamen yok olacaklar di mi? bari katkın olsun :)

valla soyle soyleyeyim; 2 tane buyuk azi disine yer acabilmen icin.. en az iki tane buyuk azi buyuklugunde zimparalama yapman lazim
senin yapacagin sey o yirmiyas dislerini kuzu kuzu cektirtmek
baska birsey degil

2012'de çektirdim yirmilikleri

Erkeklik göstergesi değil aslında. Futbol ile ilgili olanların büyük çoğunluğu erkeklerden oluştuğu için öyle bir anlam çıkmış muhtemelen.

Asıl sorulması gereken futbolun niye erkeklik göstergesi olduğundan ziyade, neden bu sporla ilgili olanların nerdeyse tamamı erkeklerden oluşuyor? Futbolu erkeklerde çekici kılan ne?

evet aynen öyle. bir erkek olarak futbol sevmiyorum, çok sıkılıyorum abi bekle babam bekle, 90 dakika mal gibi izliyorsun 2 gol için. hiç sarmıyor. futbol muhabbetine fransız kalınca da önce şaşırıyorlar sebep soruyorlar, söyleyince de gay lan bu ahsuzxzudha diyorlar, ben de sallamıyorum doğal olarak ne yapayım yani.

erkekler de futbol sevmeyebiliyor. buradan duyuralım.

erkekler sevmeyebiliyor tabi, bunu 'duyurmak' için halihazırda bilimum başlık var sözlükte.

sorunun cevabına gelince; testosteron

kesin duyuruyu açan futbol sevmeyen bir erkek.
birinci cevaba cevap olarak ise erkekleri çekici kılması için illa kadınlardan oluşması gerekmiyor. o zaman her boku kadınlar yapsın.

genel cevap ise futbol mücadele oyunudur. hırs gerektirir. koşmak gerekir. takım olgusu vardır. birlik olursun. tam erkeklere göre. taraftarlık ise aşk gibidir. bağlanırsın. sevgilin gibi olur senin takımın. bir nevi içindeki boşluğu doldrumaktır futbol aşkı.

he futbolu sevmek zorunda değildir tabi erkekler. anlamak zorunda da değiller. sonra 90 dakika izle sadece 2 gol için gibi aptal aptal yorumlar yaparlar.

mücadele gerekir, şu gerekir bu gerekir diyenlerin büyük kısmı izleyicilikle yetinen tipler işin garip yanı. mücadele istiyorsan, kavga dövüş istiyorsan doksan dakikada koşmaktan başka hiç bir şey yapmadığın bir spor yerine basketbol gibi her uzvunu çalıştırdığın, oyunun sürekli hızla değiştiği bir spor çok daha mantıklı.

futbola fazla değer biçmemizin sebebi babadan oğula gelenek olması, başka bir şey değil.

evet duyuruyu açan futbolla alakası olmayan bir erkek (sevmeyen demeyelim de, öyle arada sırada izlerim maçları, bağımlılığım falan da yok çok öyle tuttuğum takıma vs). insanların bu kadar bağlanmasını, heyecanlanmasını da gayet anlıyorum, insanların ihtiyacı olabilir böyle bir şeye. takım olayı, güç vs gibi söylenenleri de anlıyorum. ama erkeklikle ilgisini hala çözebilmiş değilim cidden. testosteron ne alaka ayrıca, evet bir erkeklik hormonu da, futbolla nasıl bir bağlantısı var, futbol oynarken koşan ya da stadda iç içe erkekler testosteron kokusu alıp bunun erkekler için ideal spor (ya da tv'den izlenen bir şey olduğu için spor değil de hobi diyelim) olduğuna mı karar veriyorlar? aslında aradığım cevabı kısmen vermiş horace wells ve lorenzen gibi, ama bu kadar dayatılmasının sebebini çözemiyorum. ha dayatılması beni bağlar mı bağlamaz, ama yine de insan merak ediyor nasıl bu kadar insan aynı görüşte diye.

daha milyon tane erkeklik gostergesi olabilecek durum varken futbol maci izlemek de neymis?
alakasi yok bence.

horace wells mevzuyu doğru yerinden yakalayıp yorumunu yapmış. mevzu sahada oynananın ötesinde. bugün sokaklardaki fenerlilere, trabzonlulara bakmanız yeterli bunu görmek için. illa herkes kavgacı asalım keselimci demiyorum, mevzu güç üzerine lakin. bu yüzden erkeklerin daha çok "taraftar" olması normal. olayın futbol üzerine şekillenmiş olması da tamamen mevcut koşullardan. aynı durum farklı ülkelerde basketbol üzerine olabiliyor, misal amerika. sahada oynanan futbol/basketboldan bağımsız bir konu üzerinde konuşuyoruz, onu da vurgulayayım. şahsen böyle güdülerimi başka mevzularla tatmin ettiğim için futbolla pek ilgilenmiyorum.

ek: "taraf" olmak istersem ben de çok pis gaza gelebiliyorum ama. bugün laf olsun diye fener-sivas maçını izlemeye gittim bi mekanda, az küfür etmedim. izlemesem sikimde bile olmazdı.

@horace wells, söylediklerinizin hepsin katılıyorum, ayrıca ilkokul hayatımın tamamı kola kutusu ezip maç yapmakla geçti. futbolun insanlığın ortak paydası olmasını ve kolay ulaşılabilir olmasını da kabul ediyorum. ama bunu erkeklikle bağdaştırabildiğim anlamına gelmiyor hala tüm bunlar. yoksa tabi futbol sadece futbol değil, birçok anlam yüklenmiş üzerine.

@horace wells
sürü psikolojisi erkeklerde daha çok görülüyor diyorsun; fakat kızlar da tuvalete tek gitmiyorlar mesela. üstelik ortada futboldaki gibi bağlanacak bir şey de yok :) ben hiç bilmem erkeklerin öyle beraber tuvalete gidip takıldığını falan. kızlarda sürü psikolojisi erkeklerden daha fazla bence. erkekler- yani çoğu- futbolu seviyor işte. bunu kabul etmek gerekir. tutku cidden. şöyle söyleyeyim tribünde 40 bin kişi oluyor ve hepinizin ortak noktası tuttuğunuz takım. çok güzel bir şey bu. tabi ki futbolu şiddete dönüştürenler kınıyoruz.

ayrıca bana bugün gs forması giydim diye önümde duran ve arabanın içinden fb marşı söyleyenler ibnesiniz olm ibne. halı saha maçına gidiyorduk napalım?

sirt ustu yuzme tavsiye ederler hep ama denemek lazim tabi.. ben de kamburum oradan biliyorum :/

Ergenlik döneminde baş veren memeleri saklamaya çalışmaktan işte hep bunlar. ah ah

duruş bozukluğu şikayetlerinin büyük kısmında çözüm olarak pilates kullanılıyor, bilginize.

pilates

omurgada bir egrilik olma ihtimali var mi?

(bkz: skolyoz)

omurgada eğrilik yok diye düşünüyorum ama bi tetkik yaptırmadım, ama sırtım yuvarlak falan olmuyor dik durunca sadece yamuk duruyorum. bilmem alakası var mı

Çözüm 1: Dik dur.
Çözüm 2: Arka sıraya otur.

dediklerine bakilirsa bir egrilik yok gibi ama bir tanidigin eliyle omurgani yoklayarak kontrol etsin bence. oyle daha iyi anlasilabilir sanirim bir egrilik olup olmadigi. egrilik bel kisminda da boyna yakin kisimda da olabiliyor.

spor salonuna git. ben de uzun boyum sebebiyle maruz kaldığım kamburluktan bu sayede kurtuldum.

www.monkeysee.com ben de bunları buldum, masa başında çok durmaktan sırtı ağrıyan varsa uygulayabilir çok güzelmiş gerçekten, biraz yaptım sırtım çok rahatladı, belki yaparım bi süre sıkılmazsam ya da unutmazsam

Yakıştırmıyorum çünkü benim göz zevkime hitap etmiyor

yakıştırmıyoruz ve ölmelerini istiyoruz. altına da "ama çok rahat ya tigerları"ndan giymişse, popbusters'ı arıyoruz şahsı gördüğümüz yerde, gelip vakumluyorlar kendisini.

yakıştırmıorz.

Yok yahu yakışır mı hiç,ben şahsen beğenmiyorum lan.Ama böyle sevilesi oyuncular/sanatçılar vs. bu aralar kırmızısındn turuncusuna hepsini giyiyor hem de dar paçalısını,göz zevki açısından uygun bulmuyorum ulen.

www.itusozluk.com

skinny bir kirmizi pantolon eger tarziniza ve vucut olculerinize uygunsa uzerinizde harika gorunecektir. yalniz bu sezon butun ispanyol markalarinda bayan ve erkek icin kirmizi pantolonlar mantar gibi turemisler ben o yuzden tavsiye etmiyorum. ama yakisana yakisiyor tabii onemli olan belinin oturmasi.

t0.gstatic.com Jack abimize yakışıyo yani...

sadece formula 1 pistindeyse yakışır

pembe daha güzel.

giyme

yakistirmiyoruz. leopar desenini neden yakistirmiyorsak ayni sebepten.

ben bir tek kisiye cook yakistiriyorum cunku harika tasiyor o rengi ve daha bi suru canli rengi.kim mi? ayhan sicimoglu

kişinin tarzıyla ve kombinasyonuyla alakalı. ama sırf bu sezonun trendi diye giyilecekse giyilmesin. hele dar olarak hiç hiç hiç.

Ugg gibi sanırım, bir trilyonda bir kişiye yakışıyordur herhalde. Ben ikisinin de yakışanını görmedim :)

yakışmıyor hayır.

yep yakıştırıyorum
giyiniz :D

bilmem kırmızı hoş duruyor
muse dan etkilendim sanırım

yakışıklı adama çuval giyse yakışır.
vücudu düzgünse dar paça kırmızı pantalon bence yakışır.

herşey bununla başladı.
(bkz: behlül ve kırmızı pantolonu)

pizza hut varsa orada sınırsız menü oluyor, ona bir bakabilirsiniz.

bi de dominoslarda su an bol malzemos diye bi şey var 11tl ydi sanırım orta boy. onun dışında da kampanyalar oluyo gel al larda falan.

Ucuz pizza görmedim ben hiç. Sanki çok özel bir şeymiş gibi delicesine pahalı satıyorlar.

Yemeksepeti'ne üye olup fiyatlara bakabilir, oradan sipariş verebilirsin.
Ayrıca bol malzemos güzel. Deneyebilirsin.

eskişehir'de en ucuz pizza es'pizza. hani pialvcı varya hallerin orda, o aralıkta işte. ki dominosa on basar bence.

son 2 haftadır evde pizza yapıyorum. inan bana pizza pizza nınkinken daha güzel oluyor. fırınım da yok tavada yapıuorum. hayret ediyorum kendime ama çok güzel oluyor. kesinlikle tavsiye ederim. en fazla 20 dakikamı alıyor ve çok uygun. 20 liralık malzeme harcasan 10 tane pizza yaparsın.

ben vermiyorum. hava yağmurluysa, aşırı soğuksa falan belki olabilir. maaşları var elbet. belki primleri de vardır.

ben genelde veriyorum. 1 tl.

versen iyi olur. 18 liraysa 20 ver işte. yüzde on iyidir.

ne vericem yeaa

ben tutarın yüzde 10'unu veriyorum ama o da bazen. hemen getirdiyse, geç kalmamışsa, güleryüzlüyse... dış faktörler de havanın kötü olması. bunlar kriterlerim.

ben veririm.
adam zaten işe girerken maaş+bahşiş diye giriyor.
tutup 10 lira da vermiyoruz.
2-3 lira yeter.
zaten günde 10 kişiden 2 lira alsa ayda +600 tl eder ki günde sadece 10 kişiden bahsediyorum.
ama verin yani eliniz kopmaz,birşey olmaz.iyidir.

Ben veriyorum,oyle bir iste calissam beklerdim ben de karsi taraftan ne biliyim,empati yapiyorum biraz:)

para üstü dört beş liradan azsa ben üstünü almıyorum, bahşiş oluyor.

bazen %10 veriyorum, bazen 4 liralık şeye 5 lira verip üst almıyorum, bazen daha az veriyorum, bazen de hiç vermiyorum.

mantığı var mıdır yok mudur bilmiyorum ama ben vermem. ancak bilmemkaç lira 90 kuruş tutuyorsa siparişimin miktarı 10 kuruşu istemeye utanırım o kadar.

acayip kufur yersin, ama onun disinda bi sey olmaz, vermeyebilirsin tabi. kuryenin kurye olmasi ve yollara cikip turlu sey yasayip sana yemek getirmesi aslen bahsis olayi yuzunden. yani adam restoranda oturup garsonluk, kasiyerlik falan da yapabilir ama bahsis gercekten guzel bi etken bu durumda. ama tabii ki maasi var oyle dusunursen. ama ben varsa veriyorum bir iki lira. aramiz guzel olsun, herhangi bi durumda arkamdan is cevirmesin, pizzayi yerlere dusurup boklu pusurlu getirmesin (hep ayni yerden siparis verdigim icin bu boyle tabii)

paran çok olduğu halde ikilemde kalıyorsan verme bence sana kalsın paran ha öğrenciysen verme 2 lira çok lazım oluyor. otobüs, siğara falan..

biri bunu yapmalıydı neyse konu tam o değil ama, bozuk paranın olmaması gibi istisnai durumlar dışında ben veririrm.

Mr. Pink: I don't tip.

Nice Guy Eddie: You don't tip?

Mr. Pink: I don't believe in tipping.

Nice Guy Eddie: You don't believe in tipping?

Mr. Blue: You know what these chicks make? They make shit.

Mr. Pink: Don't give me that. She don't make enough money, she can quit.

Nice Guy Eddie: I don't even know a fucking Jew who'd have the balls to say that. Let me just get this straight. You don't ever tip, huh?

Mr. Pink: I don't tip because society says I have to. Alright, I mean I'll tip if somebody really deserves a tip. If they really put forth the effort, I'll give them a little something extra. But I mean this tipping automatically--it's for the birds. I mean, as far as I'm concerned they're just doing their job.

Mr. Blue: This girl was nice.

Mr. Pink: She was OK. She was nothing special.

Mr. Blue: What's special? Take you in the back and suck your dick?

Nice Guy Eddie: I'd go over 12 percent for that.

Mr. Pink: I ordered coffee, right. Now we've been here a long fucking time and she only filled my cup 3 times. When I order coffee I want it filled 6 times.

Mr. Blonde: 6 times. Well what if she's too fucking busy?

Mr. Pink: The words too fucking busy shouldn't be in a waitress' vocabulary.

Nice Guy Eddie: Excuse me, Mr. Pink, but the last fucking thing you need is another cup of coffee.

Mr. Pink: Jesus Christ! I mean, these ladies aren't starving to death. They make minimum wage. I used to work for minimum wage and when I did I wasn't lucky enough to have a job that society deemed tip-worthy.

Mr. Blue: You don't care that they're counting on your tips to live?

Mr. Pink: You know what this is? It's the world's smallest violin playing just for the waitresses.

Mr. White: You don't have any idea what you're talking about. These people bust their asses. This is a hard job.

Mr. Pink: So is working at McDonald's but you don't feel the need to tip them, do you? Why not? They're serving you food. But no, society says don't tip those guys over there but tip these guys over here. That's bullshit.

Mr. White: Waitressing is the number 1 occupation for female non-college graduates in this country. Its the one job basically any woman can get and make a living on. The reason is the tips.

Mr. Pink: Fuck all that. I mean, I'm very sorry the government taxes their tips. That's fucked up but that ain't my fault. I mean, it would appear that waitresses are one of the many groups that the government fucks in the ass on a regular basis. I mean, if you show me a piece of paper that says the government shouldn't do that I'll sign it. Put it to a vote, I'll vote for it, but what I won't do is play ball. And as for this non-college bullshit you're giving me, I've got two words for that: learn to fucking type. 'Cause if you're expecting me to help out with the rent you're in for a big fucking surprise.

Mr. Orange: He's convinced me. Give me my dollar back.

Nice Guy Eddie: Leave the dollars there.


[Joe returns from paying the bill.]
Joe: Alright Ramblers, let's get rambling. Wait a minute. Who didn't throw in?

Mr. Orange: Mr. Pink

Joe: Mr. Pink. Why not?

Mr. Orange: He don't tip.

Joe: [to Pink] You don't tip. What do you mean you don't tip?

Mr. Orange: He don't believe in it.

Joe: [to Orange] Shut up. [to Pink] What do you mean you don't believe in it? Come on you. Cough up a buck you cheap bastard. I paid for your goddamned breakfast.

Mr. Pink: Alright, since you paid for breakfast, I'll put in, but normally I would never do this.

Joe: Never mind what you normally would do. Just cough in your goddamned buck like everyone else.

bence var mantığı. sonuçta adam o kadar ayağına kadar getiriyor yemeğini.
bir, iki bişeyler vermek gerekir.
yarım elma; gönül alma.

pos makinesi isterim ben genelde ordan çektiririm ücreti. bahşiş derdim de olmuyor haliyle.

tek bahşiş verdiklerim kuryeler. riskli, stresli bir iş yapıyorlar. uzun vadede sağlık sorunları yaşamaları da olası. yaptıkları işe göre maaşları da düşük, iyi para kazanıp başka işlere yönelsinler falan istiorum. hiç kimse bahşiş vermese maaşları yükselir muhabbetini de bir kenara bırakmak lazım bu sektörde.

para üstü kalırsa 2-3 lira, istemiyorum geri.
öteki türlü vermiyom utanıyoum.

ben veriyorum. sonuçta adam türkiye'nin bu manyak trafiğinde hayatını tehlikeye atıp yemeğini ayağına getiriyor. ha dersen ki maaşı var, sonuçta sen de bir iyilik yapmış olursun. ayrıca eve yemek söyleyecek paran varsa 2-3 lira bahşiş verecek paran da vardır.

facebook profilinin bulması senin hakkında herşeyi bildiği anlamına gelmez. ama tabikide şifreni değiştir.

yani diğer sitelerdeki bütün hesaplarımıda biliyormu diye mrak ediyorum

şahsen mümkün olduğuınu sanmıyorum. blöf yapıyordur.

Ben de biliyorum senin feysbuk hesabını. Şu değil mi?

www.facebook.com

dostum şöyle birşey vardı. adam sana bir facebook linki veriyor ve o link direk olarak senin profiline yönlendiriyor. inci sözlük 1 nisan şakasında kullanmışlardı o linki. aradım bulamadım şimdi.

edit: trinirotuluen bulmuş bak linki.

www.facebook.com bu mu? eğer buysa fena keklenmişsin.

kaşların arasına ve üst kısmına uyguluyorlar. yalnız alt kısımlar göze yakın olduğu için uygulamıyorlar. en azından benim gittiğim yerde öyle yapıyolar.

ne kadar tutar peki sadece o bölge? bilginiz var mı?

ataşehir acıbadem hastanesi 25-30 lira arası tek seansı.

mekiksiz göbek erimez.

edit: göbek eritmek için daha çok üst karın hareketleri etkilidir. değişik hareketler var araştırın. mesela bende göbek 0. six pack uğruna bir ay kadar mekik çekmiştim. günde yaklaşık 300 adet farklı mekikler çekiyordum. setler 10*4 yerse 25*4.

mekik iyi, güzel, hoş da... nasıl mekik? sistemi nedir? kaç adet? kaç set? bunu anlatın bana. internette hep farklı farklı şeyler var, hangisini yapayım bilmiyorum.

pazar can sıkıntısından aklına gelmiştir öyle. yarın birşeyin kalmaz.

göbek kardeşliği

Göbek çıkmaya başladı mı hem beslenme de hem de egzersizde sorun vardır.Mekik sonraki aşama bence.Önce abur-cubur dan kurtul,gün aşırı en azından tempolu yürü.
Yemek yemek istemiyorum falan yazmışsın.Yapmayın öyle şeyler,yazık etmeyin kendinize.Sonra yağ yerine diğer öğelerden kaybedersiniz.Sonra sağlık sorunları.

Yardımcı olur mu bilmem ama buradan bir arkadaşın 'Sen bir enkazsın'programı var.Onu oku kendine çeki düzen verebilirsin.

www.bodytr.com

Göbeksiz bir yaz dileğiyle :))

www.sportmeniz.biz

gobek kosmasiz erimez. ne kadar mekik cekseniz leg lift etc. yapsaniz gunde bi 15-20 dakika kosmadan kolay eritemezsiniz.

sadece abur cuburu ve akşam 7'den sonra yemeyi keserek (çay, kahve, meyve vs olabilir) 95-96 kilolardan 84'lere geldim birkaç ay içinde. gün içinde, tabii ki hergün olmamak kaydıyla hamburger, pizza filan da yedim, işkence etmedim kendime. ha kilo artık gerilemiyor o ayrı mesele. vücudum bana "benden bu kadar, azıcık spor yapmaya başlasan iyi edersin" mesajı veriyor sanırım.

İstediğin herhangi bir spor ve diyet. Şekeri tamamen kes, akşam 8'den sonra hiçbir şekilde karbonhidrat tüketme, protein alımını arttır. Salona gitmeyeceksen spor tercihini şınav, barfiks, mekik ve air squat 4'lüsünden yana kullanman avantajına olur. Güç çalışmaları en hızlı yağ yakımını sağlar.

Mekik çekerek göbek erimez efendim. Erir diyene inanmayınız. Göbek denilen şey yağ kitlesi ordaki. Sadece mekik çekersen karın bölgendeki kaslar şişeceğinden ve ordaki yağlar aynen kalacağından şimdi olduğundan daha göbekli bir insana dönüşürsün.

Göbek eritmek için yağ yakman gerekiyor. Karnındaki yağ kitlesi gittikten sonra baklava olucam ben dersen, o zaman çekersin mekiği. Yağ yakmak için de koşu, bisiklet, ip atlama vs. iyidir. Tabi düzgün beslenmeyle birlikte.

bölgesel zayıflamada yoktur. kadında kalçada erkekte göbekte toplanır yağlar. vücudun besinsiz kaldığı zamanlarda kullanacağı kaynaklardır yağlar. o yüzden yemek yemezseniz önce kaslarınızı kaybedersiniz.

mekik çekerek göbek eritilmez. şu anda zaten six packleriniz var sadece yağ dokusuyla kaplılar. yağdan kurtulunca six packler çıkacak ortaya direkt. o zaman bir de mekikle ekstra şekil verirsiniz.

yapmanız gereken hareket. büyük kasları çalıştırmanız avantajınıza. nerde büyük kaslar bacaklarda? bisiklete binin. evde de şınav çekin. şu anda ihtiyacınızı görür bunlar.

yemeğe dikkat! düzenli spor yapanlar bile bu işin asıl kısmının beslenme olduğunu bilir. spor merkezinde 2 saat geçirirsiniz geriye kalan 22 saatte uyur yer içersiniz. o yüzden 22 saati düzene sokmanız önemli.

havaş en rahat ve temizi. uçuş yurtiçi ise taksim'den kalkan 19.30 veya 20.00 Havaş otobüsü en uygunu gibime geldi.

(git: 165992)

19:45'de 4. levent metronun oradan binebilirsin..
edit: e3'e

trafik ve hava durumunu da hesaba katarak 19:30 daki taksim havaş mı, yoksa 19:45 e-3 mü dersiniz?

sizin maddi durumunuza ve keyfinize kalmış bir durum bundan sonrası. ben olsam Havaş'a binerim.

kimin karikatürüydü?

hatırlamıyorum kimin olduğunu zaten bir hatırlasam bütün karikatürlerini tarayacağım ama lanet!

Cihan Ceylan ya da Uğur Gürsoy'undu sanırım ya. Ben de arıyorum şimdi =)

Cihan Ceylan değildi sanırım moruk. Uğur gürsoy olma ihtimali yüksek ama.

aralığa kadar geri gittim arşivde, tarayıcı olmadığından fotoğrafını çektim idare edersiniz,

umut sarıkayanındır

img808.imageshack.us

imageshack görünteleyemiyorum belirleyemediğim bir nedenden dolayı şu an için başka bir görüntüleyiciye yükleyebilir misin zahmet olmazsa :) 2010 aralık mı tarih bir de? şu an uykusuzlar elimde değil ama yakında ulaşabileceğim yine. sayıyı da söyleyebilirsen bir de çok müteşekkir olurum :)

mendokusee...

i52.tinypic.com


sayısına bakmadım hoşgeldin 2011 yazdığına göre aralıktan bişeyler, çözünürlük tatmin eder sanırım sizi ama.

eyvallah moruk.

son zamanlarda üretilen bütün ip protokolüne sahip cihazlar ipv6 destekliyor bunun yanı sıra windows, linux, cep telefonları, godaddy deki satılan domainler vs. herşey v6 destekliyor.

Eğer kullandığınız sistem v6 desteklemiyorsa muhtemelen erişimde sorun yaşarsınız. Ama elinizde ne var ki desteklemeyecek? Modemler filan da v6 destekliyor artik

O degil de v4 teki ipleri ezberlemek zordu v6 olunca ölecez heralde

isp'ler halledecek onu. erişimde problem yaşamayacaksınız.

anladığım kadarıyla videoların belli kısımlarını kesip, upload etmek istiyorsunuz. windows movie maker video'nun uzantısını kabul etmemiştir büyük ihtimal.
bu programla bir deneyin .vob uzantılı dosyaları kesip biçmeye yönelik bir program

goo.gl

olmazsa videonun formatını bir converter(dönüştürü) ile .avi formatına dönüştürün (bu işlem videonun kalitesini düşürebilir!) sonra da windows movie maker ile istediğiniz parçaları kesip farklı kaydedin ve upload edin.

sony vegas ile yaptığınızı internet video diye de değerlendirebilirsiniz. böylece çok uğraşmazsınız.

avs video editor kullanın

dosyanın uzantısını mpg olarak değiştirip öyle atın movie maker'a

www.damacana.org

tamamen gostermelik.

(bkz: eloy)
(bkz: ozric tentacles)

www.progarchives.com

vdgg
king crimson
yes
anekdoten
marillion
believe (yesterday is a friend albümü)
gazpacho
phideaux
supertramp(supertramp albümü)
dredg


daha çok var ama yeter heralde

eloy, yes ve king crimson'a birer oy da benden.

kansas
gordian knot
magic pie
gentle giant
genesis
animals as leaders
btbam (mutlaka)

between the buried and me
atheist
unexpect
dan swanö - moontower

curved air ve van der graaf generator

king crimson ve yes dinlemeyen progressive rock dinlerim demesin.

Kult

voivod

(bkz: öyle ki)

ee?

133 öyle ki...? ne?

ekşibişın'a döndü lan site. açılmıyor.

siteyi açıyorum, seçimi yapıyorum ama en düşük fiyat 51 tl görünüyor. e ben zaten o fiyata alıyordum?

yok hacı bi numara.67 liraya maloldu izmir ankara.

zaten 69du amk.

aynen. google earth'de binalar, arabalar falan tepesinden gözüküyor. hatta biraz açılı görürüzüz.

ya da söyle sorayim güney kutbunun assagisinda bulunan bir gezegendeyiz ve dünyayi teleskopla izliyoruz, haliyle güney kutbundaki insanlari bas assagi görürüz di mi ?

(çok saçma bi mantık kuruyor olabilirim belki, önceden söyleyeyim bunu)
bence ters görmek zorunda değiliz. gittiğimiz yerde 3 boyutlu uzayda hangi yöne doğru durduğumuza bağlı olması gerekir. uydu fotoğrafları farklı, onların mercekleri dünya eksenine dik duruyor ve dünya çevresinde döndükleri için de açıları değişmiyor.

baktığımız yer gökyüzü olduğu için insanların da ayakları yere yapışık olduğu için başaşağı görürüz panpa bence.

@ronaldo17

zaten hepsini tepeden görüyoruz benim dedigim daha farkli bi görüs acisi.

evet. böylelikle marstan bakınca dünyanın en alt kısmında amuda kalkan birini dünya'yı ellerinde taşıyormuş gibi görebiliriz.

e yerçekimi yani.
çekirdeğe doğru çekiliyoruz hepimiz. hepimiz ayağa kalksak uzaktan bakınca dünya at kestanesine benzer.

referans noktasını kuzey kutbu alırsan, güney kutbu aşağıda oluyor evet. fakat bu, güney kutbunun gerçekten de aşağıda olduğu anlamına gelmiyor ki?

çık uzaya, bak dünya'ya, kuzey kutbu yukarıda güney kutbu aşağıda olarak bak ama. heh. şimdi sol elini kaldırıp indir, anında ters dönmeye başlayacaksın. bir önceki konuma göre kafan aşağıya gibi duruyor di mi? heh tam o ana geldiğinde diğer elini kaldır ve kendini dengele. heh. şimdi ne oldu? ta-da! güney kutbu yukarıda, kuzey kutbu aşağıda oldu. senin mantığına göre de artık kuzey kutbundakiler tepetaklak duruyor.

sonuç olarak, panik yapmayın kimse tepe taklak durmuyor. bir yeri referans noktası aldıktan sonra oluşuyor yukarı/aşağı kavramı. uzayda öyle bir şey yok yani. güney kutbunun aşağısındaki gezegen ne demek ayrıca yahu? :) sabit değil ki hiçbiri. dön baba dön.

ha ama takımyıldızları milyonlarca km ötede olduğu için sabit gibi duruyor. o yüzden güney kutbu ile kuzey kutbunun gök atlasları farklı. güney kutbundaki insanların bir kutup yıldızı bile yok! (bi 20 bin yıl sonra falan bizim de olmayacak yalnız).

edit: bakın biraz algılarınızı açayım. önce derin nefes alın, şimdi de algılarınızı açın ve linke tıklayın: cultivatedpages.files.wordpress.com

dünya haritasını böyle kullansaydık, bu soru bu sefer de "kuzeydekiler tepe taklak mı duruyor yea" diye sorulacaktı.

yaa yaa, oysa ki bunların hepsi kuran'da yazıyor!

güney kutbunun aşağısında gezegen yok pampa.

hem uzayda ne aşağısı lan?

butun bu tabloyu bir deniz kestanesi gibi dusunun.

ben de at kestanesi demişim ama demek istediğim leci gibi deniz kestanesiydi :)) yani diken diken. haha çok güldüm kendime :)

guney yarimkurede ay ters gorunur mesela. yercekimine bagli goreceli bir olay.
www.woodlands-junior.kent.sch.uk

yaşar. daha fazla bile yaşar.

bir balık çok yediği için ölebilir, ama az yediği ya da hiç yemediği için ölmez.
zira akvaryuma doldurduğun suyu süzerken, kendine faydalı bir şeyler de bulacaktır kendisi. vicdanını rahatlatmak için ille de gözle görülür bir yiyecek vermek istersen, bir tutamdan daha az ekmek kırıntısı verebilirsin.

www.akvaryum.com/forum 'a üye olun, orada sorabilirsiniz tüm aklınıza takılanları.

Yarına kadar bir şey olmaz, ama sabah mutlaka gidip yem alın. (Evden alternatif bir şeyler vermeyi denemeyin sakın.) Şu yemlerden birini tercih edebilirsiniz:

New Life Spectrum Goldfish Formula
Sera Goldy Gran

Not: Lütfen açık yem almayın. Mutlaka markası ve son kullanma tarihi belli olan, kapalı kutu yemleri tercih edin. Yukarıda adını verdiğim yemler Japon balıkları için uygundur.

Akvaryumunuz kaç litre, kaç tane japon balığı aldınız?
Filtreniz, ısıtıcınız var mı?