[]

Sabah sekiz akşam beş

Daha önce ufak tefek işlerde çalışmış olsam da tam gün mesai ile tanışmam yaklaşık 1 ay önce yaptığım staj ile başladı. Sadece iki hafta git gel yaptığım halde sabahları sürekli erkenden kalkıp akşam işten çıktıktan sonra da eve yorgun argın dönünce tepem attı. Yemeği yedikten sonra uyur oldum resmen. İnsanın kendine ayıracak vakti kalmıyor lan. Bir tane film izlemek için hafta sonunu beklemek zorunda kaldım. İki haftada bu kadar bunalınca tüm hayatımı bu tempoda devam ettirmekten korkar oldum. Bir de şu başlığı okuyunca iyice moralim bozuldu (bkz: iş hayatının insana kaybettirdikleri)

Mühendislik okuyorum ama hayatta yapmaktan zevk aldığım tek şey müzik yapmak. Bir yandan da müzikten para kazanamayacağımın farkındayım.

Şu vaziyete gelmemek için yol yakınken neler yapmalı? "Yapacak bir şey olsa ben yapardım zaten" dersiniz muhtemelen de, ben sorayım yine dedim.

 
kırmızı hap.


  • k4l3m  (07.07.11 23:33:55) 
üzgünüm ama gerçek hayata hoş geldiniz. her çalışanın sıkıntısı o sıradanlık.
yine de yaratabildiğin tüm boş zamanlarında zevk aldığın şeyleri yap!
kaçış yok yani zevk almanın yollarini bul!
  • oku oku yazar ol  (07.07.11 23:35:12) 
O zaman müzik yap arkadaş. Hayat bu yani.

Ya da çok sağlam bi yere gireceksin, kafana göre takılacaksın. Şu an staj yaptığım yerde işe saat 11'den geç olmamak kaydıyla istediğin an gelebiliyorsun, istediin zaman çıkabiliyorsun, işler bitmiş olsun yeter. Firma da bayaa taşaklı yani ona rağmen düşün.
  • roket adam  (07.07.11 23:35:34) 
Niye tersliyosunuz yeaa :( insan azıcık şefkatle yaklaşır.


  • trinitrotoluen  (07.07.11 23:37:41) 
aga birebir aynı dertten muzdaribim. arada iş çıkışı bira içmek biraz faydalı geliyor. biraz ayıltıyor insanı. onun dışında bi bok yapamıyorum.


  • kta  (07.07.11 23:39:19) 
o kadar da kötü değil bence. 3 yıldır sabah 9 akşam 6 bir işte çalışıyorum. ilk sene bende ot gibi yaşamaya başlamıştım. ama zamanla bu tempoya ayak uyduruyorsun. Tabi her gece bir etkinlik olamaz. bitersin. cuma mübarek gündür benim için. hem ben akşam işten çıkıp eve gidip tekrar hazırlanıp dışarı çıktığım çok hafta içi bilirim. şunu da unutmamak lazım ki paran olmazsa vakit ayırmana gerek kalacak aktivitelerde bulunamazsın zaten. Kısıtlı zaman+para>bol zaman+ kısıtlı para. budur denklem hocam! önemli olan neyle tatmin olduğun. ben para dolayısıyla kariyerle tatmin olanlardanım. sen hayalinin peşinden giderek bu hayatı daha çekilir kılacağına inanıyorsan öyle yap.


  • sheridans  (07.07.11 23:41:47) 
benzer durumdayım, devrim gerek :))

bağların yoksa araya yurtdışı falan sokmayı deneyebilirsin, staj falan deyip kaçmakta fayda var bence. arada bir nefes almış olursun belki.
  • siradisi00  (07.07.11 23:45:32) 
Şu 8 5'i ne kadar abartıyorlar yahu. Ben ilk defa geçen yaz çalışmıştım 3.5 aylığına. Sabah 10 da başlayıp gece 1 bazen 2 de biten ve çalışırken değil oturamadığın arkana yaslanamadığın bir işti. O günlerde ileride yapacağım daimi işleri düşündüm de abi 8-5 nedir ya. Ofiste çalışyosan gün boyu oturuyosun zaten.
Bir ben mi böyle iyimserim bilmiyorum tabi.

  • reddediyorum  (07.07.11 23:50:16) 
@redd

anlatmak istediğimi bir kalıba uydurmak amacıyla öyle dedim. temsili olarak... yoksa sekizi çıkar onu koy, beşi çıkar gece on ikiyi koy.
  • trinitrotoluen  (08.07.11 00:01:54) 
öğrencilik güzel sorası boktan, alıştır buna kendini.. işte kazandığın parayla da bayramlarda filan tatile gidersin, o kadar, bu arada biz 8-6 çalışıyoz :)


  • paltar yuyan masin  (08.07.11 00:20:05) 
aynı durumdayım seninle. zaten biliyordum iş hayatının böyle bişey olduğunu ama stajda bir aylığına da olsa yaşamak apayrıydı, hayattan soğudum yeminle. ya buna katlanacaksın, ya proje bazlı/freelance falan bişeyler bulacaksın ya da roket adamın dediği gibi bir yer olacak ama türkiyede öyle bi yer bulma ihtimalin bence çok düşük. sana böyle seçenekleri yazdım ama ben ne bok yiyeceğim hiç bilmiyorum:)


  • mayaa  (08.07.11 00:22:33) 
eskiden günde 10-11 saat calisirdim eve gelirdim dus alirdim sonra disari cikardim gezer tozar icer yerdim az biraz uyurdum sonra sabah cap canli ise giderdim. tabi o zamanlar spor da yapiyordum, spor yapiyorum dedigim haftada bir iki kez hali sahada top oynardim.

neyse zaman gecti su bu derken hem baska ise basladim hem de günde 8 saat calismaya basladim ama hayvan gibi yorgun geliyorum eve. doktor bir arkadasa sordum bu ne lan dedim, dedi ki abi hep ayni kaslarini kullaniyorsun, vücudun dinc degil, 8 saat sadece otursan bile oturmaktan yorulursun dedi, az biraz spor yap yavas yavas düzelirsin dedi, ben de kendimi kastim hayvan gibi yorgun olmama ragmen eve geldigimde biraz agirlik calistim 5-10 dakika en fazla. ama farkli kaslarimi kullaniyordum (belkide sadece psikolojiktir bu).

aradan yine zaman gecti geldik simdiye; günde 8 saat calisiyorum bazen 8 saat ayakta geciyor bazen 1-2 saati otururarak geciyor ama en az 6 saat kosturuyorum mutfagin icinde (asciyim).

eve geliyorum aksam 6 da ve daha önümde kocaman gün var diyorum.

özet; spor yap.
  • keseci  (08.07.11 00:56:20) 
kendi hayatını başka biri gibi yaşamak isterken zaman tükenip gidecek ve işin ironik tarafı, geriye dönüp baktığında, yaşadığın hayatın zaten sana ait olmadığını görmek olacak. hep kendinden eksik, hep tam olarak kendin gibi olamadığın bir hayat yaşayıp sonuçta aslında herkes gibi yaşadığını gördüğünde amınakoyayımbenböyleişin deyip balığa çıkacaksın. rastgele.


  • sarap dumani  (08.07.11 01:11:32) 
Yurtdışında staj yap diyen arkadaşa, ben de yurtdışında staj yapıyorum ama rahatlama diye bir olay yok. Evet saat 10'da işe gidebiliyorum ama akşam 9.30'da işten çıktığım da çok oldu :)

Rahatlamak istiyorsan erasmus yap derim :)
  • roket adam  (08.07.11 01:24:28 ~ 01:24:46) 
bu daha başlangıçç


  • smlzr  (08.07.11 09:30:17) 
özelde az zamanın ama çok paran, kamuda az paran ama çok zamanın olur. bende bu konuyu zamanında çok düşünmüş olup, hele ki özel sektörde çalışan bazı arkadaşlarımdan duyduğum kadarıyla akşam kasayı kapatıp işten çıkmamız 10'u buluyor. özel hayat diye bir şey kalmadı. işten eve evden işe bir pazarımız kaldı onda da evde dinlenerek geçiriyoruz derlerdi ve bende iyice hezeyana kapılırdım. maslow'unda dediği gibi insanı güdülemek için bazı nedenler olması lazım ki bu sabah 9 akşam 6 hayatı çekilir kılınsın. bu ofis ortamıysa ofisteki güzel bayanlar olur, ne bileyim her ay sonu hesabına yatan yeşil yeşil tllerin çokluğu ve çekiciliği olur bunun gibi şeyler. işini sevmek önemlidir bu noktada. günün yarısından fazlasını işinde geçiriyorsun, veya geçireceksin. en iyi ihtimalle özel sektörde mesai bitimi 6 olan bir iş bulsan bile saat 6'dan sonra kendine 4-5 saat kalıyor. eğer yaptığın işini sevmezsen ve ayakların her gün geri geri gidiyorsa sokakta şarapçı ol daha hayırlı olur senin için çünkü mutlu olursun.

bir gün 2001 yılından sonra ilk defa amerikadan kuzenim geldi ve onunla muhabbet ettikten sonra bir parça rahatladım. sordum bir günü amerikalılar nasıl geçiriyor diye? burada hafta içi hiç aktivite olmaz. harfta içi herkes işinde gücündedir. adamın altında ferrariyle işine gider ama sadece işine gitmek için arabayı kullanır. bizim türkiye'de apaçi kültüründekiler gibi kıytırık bir doblo veya hafif süslenmiş tipo ile aynı caddede 10 defa tur atmaz ki adamın altında ferrari olmasına rağmen dedi. herkes hafta sonu eğlenir onda da amerikalıların pazar eğlencesi şöyledir. sabah kiliseye gidiş ondan sonrada ya beyzbol, ya amerikan futbolu izleyim çimlerde barbekü yapmaktır dedi. benim için burada sihirli kelime ''hafta içi full business, hafta sonu eğlence'' kısmı oldu.

işte seni bilmem ama benim için bu güdülenme olayı şunlar olmalıdır ki bünyemi artık gerçek hayata alıştırıp matrixten çıkayım.

1-paranın cazibeliği olur. ilk iş hayatımda aldığım ilk maaşın hazzı ap ayrıydı. hakikaten harcamaya kıyamayıp o parayı ay sonu elimde gördüğümde bütün ayın o yorgunluğu, sniri, stresi uçup gitmişti. işte bu noktada da 650 tl maaş insanda pek güdüleme yapamayabilir. ha alırsan 3.5oo tl roket etkisi yapar ama onun da maliyetleri olur. bütün yaz çalışırsın yazın 15 günlük tatilinde her sene ya 1 hafta alanyaya giderim, ya da bazı tanıdıklarımın yaptığı üzere her yaz ispanya, ingiltere, fransa, hırvatistan, rusya gibi çeşitli ülkelere giderek yılın stresini tatille ve o parayla atmaya çalışırım.
2-ölümü görüp sıtmaya razı olarak güdülenme. ölümü görüp sıtmaya razı olmayı istememk sıtmadan pansumanla kurtulmak pek olası değil. bu yüzden bizzat abimin çalıştığı tv ve dizi sektöründe gece 2-3'te gelip 4 saat uyuyup tekrar 7'de sete giderk bir çalışma temposuna şahit olup cumartesi yarım günlü 8.30-18.30'lu işe razı olmak.
3-insanın hayatını devam ettirmesi için gereken 1. hiyerarşik ihtiyaçlardan olan barınma, yemek içmek, ve cinsellikle aşk ihtiyaçlarını doyurmak. barınma ve yemek içme kolay ve geriye kalan sosyalleşme ile cilveleşme işini de şöyle halletmek. evlenip bir yuva kurarak akşam işten çıktığında barlarda cafelerde aşk peşinde koşacağına evde eşinle yemekten sonra oynaşır, cilveleşir ve cinsellik ihtiyacını da doyurduğunda yaşam daha zevkli hale gelebilir.
4- son olarakta pollyanna güdülenmesi. öyle enerjik ve atom karınca misali insanlar tanıyorum ki adamın akşam mesaiden kaçta çıktığına hiç takmıyor. full sosyal hayatına ve sosyalleşmeye devam ediyor. hafta içi işten çıkıp her akşam ayrı bir aktiviteye katılıp danslara gitmek, eğlencelere cafelere barlara gidip gecelere kadar takılmak. akşamda 12-1de eve gelip uyuyup sabah 7de kalkıp tekrar işe giden ama genede mutlu olan insanlara nominal çapa atmak.

son olarak benim bünyeme de iş ve çalışmak ters olduğu için büyük konuşmam ama aylık 2.5oo tl maaşa karşılık kendime daha az sosyal hayat ayırarak bir yaşam mı yoksa memur kafası yaşayarak sabah 8- akşam 5 de çıkıp kendime daha çok sosyal zaman ayırıp daha az parayla ama daha mutlu bir yaşam mı tercih ederim? sanırım ben büyük denizde küçük balık olmaktansa küçük denizde büyük balık olmayı yeğlerim. az param ama daha çok sosyal hayatım olsun...
  • marjinal kereste  (08.07.11 17:44:40) 
1
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.