yaşamazsın free shippingmiş bi de

sahtedir bence bu

yaşamazsın gibi ve bence satıcı güvenilir, zaten top rated olmuş. sahte satmaya yelteneceğini sanmam. eksi oy almamak, kazanacağı 3-5 dolardan çok daha önemli şu an ebay üzerinde.

birde paypal kartımı kabul etmiyor.halbuki geçen gün gittigidiyordan alışveriş yaptım sorun ne olabilir..yeni bir paypal hesabı açıyorum bu arada..

ebay'den sennheiser kulaklik almak neredeyse tamamen kumar. ratinglere bakmayin hic, zira sahtesini fark etmesi oldukca zor. bence bu urun de sahte; saticinin negatif ratinglerinin cogu sahte urunler hakkinda, ayrica bu tip urunlerin sahteleri genelde hong kong'dan gelir, tipki saticinin sattigi urunlerde oldugu gibi.

ben de sahte olduğu kanısına vardım..
orjinal bu! diye insanın gözüne sokuyorlar genelde

o zaman paypalin kartımı kabul etmemesine sevinip..şipariş etmiyorum..peki ben nereden kulaklık almalıyım..

ne gördüğünle de alakalı, ben de kendimi öyle bilirim ama bazen öyle şeyler oluyo ki dizlerimin bağı çözülüyo, zaten bakmıyorum zorunlu değilse.

olur öyle dönem dönem, değişken şeyler bu tarz hisler insan için, özellikle de gençlik dönemlerinde. fena oluyorum derken? bayılmıyorsan çok sorun yok.

yok bayılmıyorum ama tarif edemeyeceğim bir his oluşuyor ellerim ayaklarımda. elimdeki güç çekiliyor resmen bir şey tutamaz hale geliyorum.

bir de bir ekrandan bakmakla yakından gerçek olan bir şeye bakmak arasında da fark oluyor, ondan olabilir.

@ocanal

yakından baktığım şeylerden bahsetmiyorum zaten. ekranda gördüğüm şeyler hep.

peptid mis. Bakir Peptid.

bakır peptit. yara onarıcıdır

biz copper peptide diye biliyorduk amk. prezatide de neymiş.

(bkz: aynı bokun laciverdi)
the zengin edition v2.06

birinin vizitesi 100 lira ise diğerinin 1000 Dolardan başlıyor.
birinde sen ayağına gidersin diğerini çağırırsın gelir vs. kapiş?

daha pahalı herkes birlikte olamıyor. ayrıca eli yüzü daha düzgün kadınlar. 22-23 yaşında, rezidansta oturan taş gibi bir eskorta gittiğini söyledi geçen bir arkadaş. 300 lira vermiş.

bi de bunların erkek olanları var e bizde elitiz yok efendim 45 yaş üstü olmaz ibaresi ile katılalım o zaman madem her bi şey elit. evet.

aslında escortun olayı farklıdır. escort size eşlik eder. yani diyelim ki paris'e gittiniz. haliniz vaktiniz yerinde ama akşam zaman geçirecek bir tanıdığınız yok. şık bir restoranda escort size eşlik ediyor. bu escortlar aslında hem güzeller hem de kültürel açıdan dolular. yani size beyinsel olarak da hoş vakit geçirtebiliyorlar. normalde escort ayarlayıp gece beraber olmayan da çoktur, tabii ki bunlar yabancıdır :)

kısacası sen 100 dolar verdiğin kızla ulus 29'a gidip güzel bir sohbet eşliğinde saatler geçiremezsin. bu boşluğu kapatıyor escortlar.

hacı rusya'da otelde eline katalog gelir. seçersin oradan yemeğini yersin gece dolaşırsın falan filan gece evde sonuçlanır. eğer güvenilir biri değilseniz koruma da yolluyorlar :)

edit: güvenilirden kasıt eski müşteri olma durumu

Biri alelade bir taze kaşar, diğeri Kars eski kaşarı.
Kaliteyi ucuza alamazsın ;)

mesela bekarlığa veda partilerinde geceliği 1000 dolara iş gören hatunlar. diğer paralı askerlere göre çok üstdüzey tabi fizik-güzellik-leşlik olarak.

senden benden daha iyi eğitimli 6 dil bilen ve vakit geçirmek için gecesi 1000 euro olan ablalar bunlar yurt dışında.

Bilen kaç kişidir bu adamları ki seyirci çekeceğine inanan organizatörler çağırsın grubu?

nevermore'a gelen seyirciden fazla olacağına eminim. nevermore içinde "kaç kişi gelirki ?" diye soruyordum kendi kendime ama gayet kalabalıktı. bence gelen olur

adam haklı.

portal 1-2

skyrim ve prototype (ikisinide oynamadım ama bak bakalım)

(bkz: tower defense) başlığın içinde bir çok örneği mevcut.

stealth action seversen splinter cell serisi derim..

portalı ve prototayp'ı oynadım. sıkayrim'i geç. ya böyle 123234 gb yer kaplamayan basit ve eğlenceli oyun arıyorum. sıkıyor artık beni uzun uzun oyunlar oynamak. cod warfare'i bile sıkılıp yarıda bıraktım.

Çok enteresan bişey arar isen Limbo www.youtube.com var. Aklını başından alır...

Yada Portal ve Portal 2 var once 1 sonra 2 oyna www.youtube.com ...

limbo'yu da oynadım. açıkçası o da ilginç gelmemişti.

Portal
Bioshock
Half life 2

Öneririm

@sinematematikci

onları da oynadım :S

şöyle limbo gibi, plants vs zombies gibi ufak tefek ama değişik oyun arıyorum yahu. fps falan istemiyorum.

her tavsiye duyurusuna yapıştırdığım cevabı vereyim: The Tiny Bang Story. 3-4 saatte bitirirsin ama bence gerçekten iyidir.

Online zombie oyunu www.deadfrontier.com
yada alien shooters imageshack.us

(bkz: braid)

crimsonland

(bkz: world of goo)

klasik olacak ama angry birds. küçük ve eğlenceli.

ya da emülatör kullanıp final fantasy serisini inceleyebilirsiniz. eskiden grafikler kötüydü ama hikayeler sağlamdı.

(bkz: q.u.b.e.)

trine ve trine 2.

aradığın oyun (bkz: minecraft)

yapıyor çünkü cumartesi günü öğlen arkadaşıma kargo gelmişti yurtiçi kargodan.

cumartesi günleri yapar pazar ünleri yapmaz

pazar yapmıyor.

cumartesi yapıyorlar. pazar yok.

cts ypylr pzr ypmylr qnq:=)

cumartesi var pazar yok :D

artık hayatım boyunca unutmam heralde :D :D

Resmi tatil olmayan Cumartesi gunleri teslimat yapar, pazar gunleri yapmaz. Ve aksam 6'ya kadar şubeleri açık da olabilir.

kemiği yamultacak kadar bir şey yaptığınızı zannetmiyorum :/

anlaşılmaz

Tesekkur ederim :) yok canim hersey normal

spiral falan varsa sakat

Yok hicbirsey yalniz filmi cekecek olan babam oldugu icin tedirginim hala

çizmiyor hala

epiyedir yok.

Çocuk mimarlık okuyo, bitirme projesi vardır bişeyi vardır naapsın.

Kulaklik butcesini kisip ses cikisi yapacak ekipmana ayirin. daha etkili olur.

sttc haklı. 1000 liralık kulaklığa yeterli kalitede sesi sağlayabilecek ekipmanın var mı? yoksa 10bin liralık kulaklık da alsan aynı sesi duyacaksın.

edit: adam gayet normal bir şey sormuş. azıcık ciddiyet lan.

www.mydukkan.com

beats by dre'den iyidir.

piranha al. çin malı. çok iyi.

stüdyo gibi bi yerdemi yoksa yolda fln mı kullanıcaksın bilmiyorum ama beats proyu 2-3 saat deneme şansım oldu binlerce kez dinlediğim şarkılarda daha önce hiç duymadığım ses efektlerini duydum tam bir kulak orgazmıydı benim için ama büyük olduğu bi gerçek

beats studioda gayet başarılı o fiyat aralığında daha iyisini denemedim henüz böyle bi bütçeyle şansımı beatsten yana kullanırdım ama performansla birlikte ürünün by Dr.Dre olmasınada baya para yatırıcağın bi gerçek

tr fiyatini bilmiyorum ben almanya saturn fiyati olarak kiyasladim
pro 399€
studio 299€

Grado'nun modellerine bakmanı öneririm. Uzun kullanımda rahatsız edebilir tabi. Onun dışında Sennheiser da diğer göz atılması gereken marka.

en iyisi (git: www.akg.com)dir.

-bişi değil gençler.

beyerdynamic, ultrasone, grado ve sennheiser model kulaklıklara bakmanı öneririm. Gidip monster falan almak ahmaklık olur, sadece bas canavarı başka bi işe yaramazlar.

Ayrıca alacağın kulaklığı besleyebilecek bir headphone amplifier almanı da öneririm. Yoksa gerekli performansı alamazsın.

www.head-fi.org forumlarından bolca yardım alıp, hali hazırda sorulmuş ve önerilmiş kulaklıklara göz atabilirsin.

headphone amplifier den bahsediyosunuz ama zaten beatslerin kendi içinde bu var diye biliyorum haa eğer yoksa kulaklığa taktığımız pilin amacı nedir bilen var mı ?

store.bilkom.com.tr

el yapımı kulaklık beats ten daha iyidir merak etme.

veya shure un headset modellerine bakabilirsin. beyerdynamic te olabilir

Koss portapro. Hediye geldi, çıkarmıyorum kafamdan.

gerek yok.

gerek var

merak etme benimde yok hiç olmadı bile (yaş:19)

neden?

çünkü, bunu bile burda seni zerre tanımayanlara soruyorsun sebebi bu. cevabını kendin bileceksin. neden/nasıl olmadı şimdiye kadar? okuyor musun?

piç değilsin(şu dakkadan sonrada olamazsın zaten)
ağzın laf yapmıyor
utangaçsın
girişken değilsin
ortamlara giremiyorsun
kız gördüğün zaman atak yapmak yerine, işi artisliğe vuruyorsun ama bunun hata olduğunu bilmiyorsun çünkü yaptığın artislikle kalırsın ancak

dost acı söyler hacı kusura bakma ama daha sayayim mi?..

sanırım biraz atack olman lazım ılk baslarsa cok konusup kızları sıkma cıkar ılıskınde olmasın sonra devamı gelır ıste

sosyal bi ortama dal. üniversitedeysen öğrenci kulübüne gir, dışarda da bi sürü sosyal gruplar var. barınak olur, başka bi organizasyon olur. hiç bilemedin çalışmıyosan bi iş bul. biraz kendini sevdirirsen girersin aralarına.

bendede aynı durum var, hatta çevremde erkek bile yok nerdeyse. insanlarla fazla muhatap olmayı sevmiyorum.

yapman gereken; o erkek arkadaşlarından yavaşça uzaklaşman. "siz gidin, benim ufak bir işim var, gelicem." diyebilmek çok önemli. daha sonra bir kızın yanına gidip "notlarını fotokopi çektirebilir miyim?" vb. bir cümleyle başlayabilirsin. (bkz: yaptım oldu)

haceli kursa filan git sosyal ortamın yok ( okumuyorsan ). çağırılan ortamlara git eşeklik etme onlar da bizim gibi insan bunu unutma ona göre muhabbet et öptüm bye ilknur

kız ortamını boşver. kaliteli yaşamaya çalış, bunu başarırsan hayatında olması gereken ne varsa olur, emin olabilirsin.

blackmail doğru söylüyor.
piç değilim
ağzım laf yapmıyor
utangacım
girişken değilim
ortamlara giriyorum ama üstteki sebeplerden dolayı bir bok olmuyor
kız gördüğüm zaman atak yapmak yerine mal mal onlara bakıyorum. sadece muhabbet ediyorum.
22 yaşımdayım ve benim de kız çevrem yok.

boşver kafan rahat olur diyenleri siktir et. kız olsa da kafam rahat olmasa amk. boş boş konuşmaktan başka bir şey yapmıyorlar.

sen hatunları gözünde çok büyütmüşsün kardeş, kız ortamı erkek ortamından 1000 kat daha sıkıcıdır söyleyeyim. özellikle türk kızlarıyla edebileceğin muhabbet çok kısıtlıdır.
onunçin bi keraneye git, kadınların ne kadar basit olduğunu anla derim. 5 gr et parçasından fazla bişey değil, göreceksin. açılırsın hem bu şekilde...

dost orgy söyler kusrakalma.

diğer cevresi olan arkadaşlarınla takil.

ben de senin gibiydim bu yıla kadar. bu yıl kızlarla takılıyorum erkeklere göre çok daha sıkıcı. boşver kızları saplar gibisi yok. kızlara sadece sevgili durumunda bulaşmak lazım.

Aşiret gibi gezeceginize iki erkek gezin en azından sansin artar.

elektronlar aslında dışarı doğru dağılmak istiyor ama protondan ötürü de çekirdeğin etrafında kalıyor olabilirler. yani aslında birbirlerini çekiyorlar, ama elektronlar da dışarı doğru kaçmak istediğinden bir denge oluşuyor...

diye sallarım

kinetik enerjilerinden dolayı. dünya da ay'ı çekiyor ama ay dünya'ya yabışmıyor neden?

bu arada parçacık boyutunda newton fiziği ile düşünmek çok sağlıklı olmaz gene de sanırım. bir fizikçi cevaplasa daha iyi olur.

çünkü elektromanyetik kuvvet aynı zamanda elektrostatik potansiyel kuyusu oluşturuyor. bu kuyu denilen şey belli bir potansiyel enerji barındırıyor ve elektronları burda tutuyor. elektronlar fotonlardan enerji alabilirse kaçabilirler mesela.

borh modeli ve bohr yarıçapı konularına bakabilirsin.

atomik orbital ve açısal momentum olayları da var tabii. o kadar basit değil açıklamak..

@cro magnon

ama elektromanyetizma kutlecekime gore cok cok cok daha kuvvetli.

parcacik boyutunda newton fizigi dusunmek saglikli degil evet. internetten okudugum fakat tam olarak anlayamadigim kadariyla kuantum mekanigi ve belirsizlik ilkesiyle aciklaniyor. ama ben gene de buraya yazdim, belki bir fizikci gorur de basitlestirerek anlatir umuduyla.

van.physics.illinois.edu

soyledigi sey ermanen'in soylediklerinin modernlestirilmis hali.

yoo. tartışma başlatıcı nitelikteki şeyler yasak sadece.

Dinlediğiniz müzik tarzına göre kendiniz belirleyin ne çalmak istediğinizi. Keman, klarnet gibi yüksek ses çıkartan aletleri her yerde çalışamazsınız. Çalacağınız enstrüman için ev durumunuz müsait mi bunu da göz önünde bulundurun.

Piyano evet oldukça zor bir alet(en azından bana zor geliyor) ama iyisinden bir org ile, yeteneğiniz de az çok varsa evde güzelce öğrenebilirsiniz. Hem her türlü müzik için kullanabileceğiniz bir alet.

Türkü seviyorsanız bağlama da olur tabi. Akordun dert edilecek bir yanı yok. Başlangıçta tuner ile falan akort edebilirsiniz. Sonrasında zaten kulağınız alışıyor ve kafadan akort edebilmeye başlıyorsunuz.

piyanoya karar vermek zor. zorluk şurada: eve piyano alıp, çalamazsan atacak ya da satacak mısın? öğrendin diyelim, her istediğin yere götürebilecek misin? ama gittiğin bir çok yerde piyano vardır. orada piyanonun başına geçip kör topal bir parça çalabilmek bile, seni çok mutlu eder.

ben sana mandolin almanı ve ders almanı öneriyorum. neden biliyo musun? klavyesi kemanla aynı. mandolini çok iyi öğrenirsen, kemana kolay geçersin. çünkü "ağlıyor be alet" demişsin. mandolini iyi öğrenmiş kişinin gitara geçmesi de farklı oluyor.

Türk müziğini daha çok seviyosan, cümbüş de alabilirsin. uda göre hem daha ucuz, yani çalamazsan, boşuna para gömmemiş olursun, hem de sesi daha çok çıkıyor, bakarsın açık havada çalacağın tutar. sonra ud gibi kırılgan değil netçe itibariynen.

doğrudan gitara da başlayabilirsin. seni ne türküye bağlar, ne de türküden mahrum bırakır. Türk müziği de çalarsın, gâvur müziği de.

klarinet için ciğer ister, nefes ister.

özet geç piç: hepsi için azim ve çok çalışmak, çok sevmek ister.

biraz para ve yeterince yaratıcılık lazım. var mı bu ikisi?

girişimci olmak program bilmekle alakalı bir şey değil ki girişimcilik nedir onu öğrenebilirsin mesela.

üsdat sene 1995.ler falan internet yeni yeni giriyor ülkeye biz daha lisedeyiz. insanlar internete bırak resimlerini koymayı mail alırken bile gerçek isimlerini falan yazmazdı. sonra biri çıktı okul arkadaşlarını bul tarzı bir site yaptı türkiyede pek tutmadı sonra bu facebook çıktı adam ilkti internette bir ilki başardı insanlar bırak adlarını yedi sülalerini döküyor. ortaya yanı bir nevi ilk olacaksın. mc.donalds, kfc, microsft, bunlar ilk ve dünyada başka yok taklitleri var.

@genius

bu arkadaşa katılmıyorum. facebook varken, facebook gibi bir sürü site vardı zaten. aynı şey youtube için de geçerli.

olay sadece patlamak. insanlar beğeniyorsa, girip çıkıyorsa, sitede süre geçiriyorsa o senin projendir. ne olduğu çok mühim değil. amacım para kazanmak dersen tek gerekli olan ziyaretçidir. ziyaretçi varsa parada vardır.

para varsa sende zuckerbergsindir zaten.

ha birde garaj lazım. onu unutmamak lazım.

Bu duyuru sahibini tanıyor musunuz ?

nakit her zaman iyidir.

neden nakit.

nakit verecek durumun varsa ve nakit almak senin için bir alternatif ise kredi kartı ile tek çekim al bence. puan kazanırsın :D

ben bu devirde nakdi elde tutmaya inanıyorum.
kredi kartıyla vade farkı olmayacaksa taksitle alırdım.
ama tabii bir düzenim varsa ve ödemelerimi aksatmayacağım kadar yeterli gelirim varsa.
bin beş yüz lirayı da atardım hesabıma. ne yapacaksam yapardım.

Kenarda nakit bulunmasi her zaman iyidir. Vade farki yoksa kredi karti.

vade farkı yoksa ya da çok azsa kredi kartı derim ben de.. taksit seçeneğin de bolsa hele; kafana göre 3-5-8-12 seçersin; istediğin gibi ödersin.
bir de kredi kartını kontrolsüz harcayan biriysen; taksitli alışverişler limitini doldurduğu için gelecek aylarda da kontrollü harcamana yardımcı olur.

babalarının çiftliği malesef.

sakin ol. vardır bir bildikleri. bunu paylaşmaları lazım ama bazen dayanılmaz derecede çok olunca trollenen adamlar bıkabiliyor. bu arada arada kaynayanlar da olmuyor değil, belki bunlardan biri de sensin diye düşünüyorum.

bunca zamandır burada vakit geçiriyorum ama ekşi duyuru ile ilgilenen kimse ile bir sorun yaşadığımı hatırlamıyorum. yanlış davranışlar sergiliyorsanız doğal olarak istemediğiniz tepkileri de alıyorsunuzdur modlardan. adam duyurumu siliyorsunuz diye moderatörün sülalesine saydırıyor. nelerin silinip nelerin silinmeyeceği gayet ortada. bunu göremeyip hâlâ zırlayan insanların yaptıkları hiç akıl karı değil.

ekşiduyuruda kanka olayı var sanırsam. defalarca acil bir durum için üstte kalmasını istediğim ilanlar oldu. z*kine sallamadılar. onlardan biri de bir limon zirvesiydi.
ama şimdi bakıyorum anketi bile yukarıya sabitliyorlar. jan valjan'ın da dediği gibi bir babalarının çiftliği durumu var.

@trinitrotoluen, zırlamak falan cok ayıb şeyler. allah akıl, vicdan vs. nasip etsin. senin gibi insanlardan allah korusun, hayatta en korktugum canlı türü. tam dda şu başlıktaydım adam yerime özetlemiş: www.eksisozluk.com
çok laflar hakediyorsun ama israf olur benim icin.

diğer arkadaslar, dun kalandarı kutladıgım gayet hoş bir duyurum sebepsiz yere silindi, 2 kez duyuru actım neden boyle oldu diye kimseden yanıt alamadım.

@lazuri

benim ahlakımı, aklımı, vicdanımı sorgulamak sana kalmadı. duyurunun kuralları belli. bunu öğrenemediyseniz biraz daha fazla vakit geçirmeyi, yapamıyorsanız da alt tarafı bir internet sitesine yazdığınız mesajın silinmesini dert etmemeyi öğrenin. ekşiduyuruda sorulan sorudan sonra verilen cevaba teşekkür etsen onun dahi silinmesi gerekir. neyin ne olduğunu bilmeden buraya gelip "bönöm duyuromo köm söldö" diye "zırlayıp" durmak evet saçmalıktır. bunu sana özel söylemiyorum. hakikaten saçma sapan şeyler yazıp sonra bu niye silindi diyen insanlar var. yazdığın şeyin içeriğini tam olarak bilmiyorum. ama benim açtığım saçma sapan duyurular silinmezken sizinkisi siliniyorsa vardır bir şey.

internet gerçekten herkese verilmemesi gereken bir hizmet. böyle resmi yazışma ciddiyeti bekleyenler hayattan tiksindiriyor beni.

@trinitrotoluen, sen hiç tanımadıgın insanlara gelip hakaret edersen herşey bana kalır. yazdıklarının içeriği umrumda değil, einstein olsan o karakterle bana kar etmez.
dedim ya hayatta en korktugum canlı türü, allah dostumu düşmanımı esirgesin.zırlama gibi hakaretlerine değinmeyecegim bile, nasıl cevaplar alabileceğimi kestirebiliyorum. bulaşık işler bulaşık insanlar, vaktim yok.

zırlama kelimesi sizin lügatınızda hakaret mi sayılıyor? o_0 vay canına. çekinmeden dava açabilirsiniz o halde.

ama önce ne nedir onu öğrenin
tdkterim.gov.tr

dediğim gibi internet herkese verilmemesi gereken bir hizmet. özellikle de tahammülsüz insanlara.

bence de iq barajı getirilmeli, ehliyet verirken de internete girerken de ama kişisel fikirler işte "insan" haklarına uymuyor, gerçi insan olan için her şeyin bir yolu yordamı bulunur ama hayatta hiç bir ahlaki değerlere sahip olmayanlar için nasıl bir düzenleme gerek, esas zor soru bu.

tabii herkesin kafasında oluşan ahlak tanımını aynı potada eritmek mümkün değil. zaten o yüzden şu ahlaka sahip olanlara yasaklansın demek yerine; interneti kullanmada belli bir olgunluğa erişememiş, ucu kendisine dokunan her yazıyı hakaret sayan, tahammülsüz ve daha birçok şekilde tanımlayabileceğim insanlara sınırlandırma getirilsin diyorum. neyse kuzum sizinle uğraşamayacağım. kolay gelsin size.

e zor tabi, saglam dayanak olmaksızın.

bu arada bu kadar gereksiz yazışmalarda nerde modlar?

siz saygı ve ahlaktan yola çıkarak duyurunun özel mülk olup olmadığı sorguladığınız ve biz de bunları tartıştığımız için silinmesine çok da gerek yok. ha gereksiz şeyler olduğunu düşünüyorsanız istediğiniz cevaplar için "moderasyonu uyar" butonuna tıklayıp "soruya cevap değil" şıkkını işaretleyebilirsiniz.

istihzayı anlayacak iq ya rab!!1! bi de üstüne alınıyor adam. kimseden icazet alanlardan ya da yalakalık yapanlardan olmadıgımız icin, o butonlarla pek ugrasmıyor ya da üstümüze vazife olmayan mevzularda birilerinin avukatlıgını yapmıyoruz.
madem bu kadar vakit kaybettim, şunu da ekleyeyim. bizim oralarda zırlamak hayvanlara genelde köpeklere kullanılan bir tabirdir, sizin yörede insanınız böyle anlaşıyorsa çok üzgünüm.

valla ben de hiç çözemedim bu durumu. bir indirim lafıdır almış gidiyor, ne oluyor, neden bu tantana anlayan beri gelsin.

özellikle zara indiriminden bahsedenler göze batacak şekilde reklam mesajı. adamlar iyi çalıştı ama 10 gündür bik bik bik.

Zara bershka oysho pull and bear stradivarious body shop accessorize indirimleri dun basladi. Gecen yil yilbasinin hemen ertesi gunu yapmislardi bu yil hafta ortasi sasirtmaca yaptilar insanlar o yuzden heyecan icersinde soeuyorlardir

kesinlikle işe yaradı. zerre ilgim olmamasına ragmen merak edip sitelerine baktım ama çok şükür kendimi toparladım hemen. cok da fifi bu neymiş ya, 250 lira 50 lira düşecek de aman ne mutlu.

bu ara zara aşağı zara yukarı duyuruya sponsor olsunlar bare.

ben de girip baktım sitelerine, belki çocuklar bu şekilde hit üzerinden para alırlar, harçlık yaparlar, belki ev ekonomisine yardımcı olurlar diye ama benden bu kadar. o parkaları , montları eşeğe semer etsem, eşek huysuzlanır, terslenir, hafazanallah.

gittim bugün zaraya. 10 liraya rahat rahat bulabileceğiniz gayet sıradan sikko bir t-shirt'ü, 45 liradan 29.90'a düşürmüşler. alın size indirim.

troid hormonlarının testi. tsh troidden değil beyinden troidi çalıştırmak için salgılanıyor. t3 t4 te kandaki troid hormonları.

yani troit hormonları azıcık hatalı bir tanım oldu.

evet

bir kısmını

bin çeşit hormon var. bunlar sadece üç tanesi.

kraliyet ailesine mensup olduğunuzu gösteren arma olmasaymış daha güzel olacakmış.

Açık ve net ben hiç beğenmedim. Garibanmış gibi durmuş. Zaten armalı kıyafet de sevmem.

modelin gözleri mi bozuk bana mı öyle geldi? hırka kötü, çok ucuz duruyor. pazardan alınmış gibi.

ben sevdim. gördüğün gibi bu işler kişisel zevk meselesi. seni de tanımadığımıza göre tarzına uygun olup olmadığını bilemeyiz. sen sevdiysen yeterli, sevmediysen alma zaten.

arma kotu duruyor arti yakasi cok acik biraz daha kapali olsa belki ben giyerdim.

çok dar, badi niyetine hırkamsı bir şey olmuş. arma, renk, boğaz kısmındaki kavis, vücuda yapışması, kollardaki çizgiler.. çök kötü bence.

hoş değil hiçbir şekilde.

ben de begenmedim, cünkü:
modelin üstünde emanet durmus, cok dar
kol dikisleri cok düsük
rengi cok acik
arma sevmiyorum

bence de guzel degil

emanet gibi durmak dedikleri bu hırka için söylenmiş olmalı:) güzel değil

berbat

çirkin, ucuz konfeksiyon işi.

uğraşıcan büyük puzzle almışsın amaçta o uğraştırmak zaman geçirmek ders çalışmamamak için bahane yaratmak vs..

lol :)) kolay gelsin..
once koseleri cikariyosun.. sonra colour-coding yapiyosun :)) yani buyuk resimde butunluk olacak renkleri grupluyosun.. atiyorum sol ustte gunes var.. gunesin rengindeki parcalari bi tarafta topluyosun gunesi yapmadan once..

önce kenarlarını yap. sonra benzer renkte olan parçaları bir araya getirip gruplandır(hiç kolay bir iş değil)
daha rahat yaparsın böylece.

sabır lazım. öyle bi oturuşta değil de boş zamanlarınız da falan uğraşın. kolay değil bin parça.

2000 parçalık olanı masamda duruyor ve 3/1'i düz mavi olan bir puzzle. renkli olan yerleri bitirdim sen de bitirirsin orada çok sıkıntı yok. düz renkte olan yerler için de parçaları gruplarına göre ayır. açıcak olursak, mesela 2 tarafı çıkıntılı iki tarafı da girintili olanları ayrı bir yere ve düzenli bir şekilde koy (ayakkabı kutusu falan), 3 tarafı çıkıntı tek tarafı girinti olanları ayrı bir yere koy vs vs. hepsini grupladıktan sonra, aradığın yere göre oraya uymayacakları kafadan elemiş oluyorsun. kalanları da ihtimal dahilinde olanlar içerisinden deneyerek yaparsın. yok ben daha hızlı bitiricem dersen de puzzle üzerinde olmuş parçayı eline alıp bu az önce gruplandırdıklarının yanında deneye deneye tara o zaman hızlanıyorsun ama 2000 parça 1 haftada bitince pek tadı kalmıyor.

yazipdurrum.blogspot.com

notaları tıklaya tıklaya yerleştirip müzik yapmak istediğinize göre siz beethoven, bach falan olmalısınız.

midi formatında olmasını önemsemiyorsanız en basitinden guitar pro falan kullanın.

guitar pro belki?

1 saniyeyle..

genel bir cahillik söz konusu, evet. öğrenmek ve karşındakinin argümanını dinlemek konusunda da bir isteksizlik. okumaya devam edin siz tabii.

Kendisini yeniden üretmeyi iyi bilen hatta yeni sistemlere de kendisini adapte etmeyi layıkıyla başaran ataerkillikte aramalısın cevabı diye düşünüyorum. Tüm dünyada kapitalistleşme sürecinde kadının konumu ve en önemlisi aile kurumu açısından güçlü değişimler söz konusu oldu. İlk defa kadın, işçi olarak üretim sürecine katıldı. İlk defa gücünün farkına vardı. Kalabalık aileden çekirdek aileye geçişte eve para getiren kadının güçlenmediğini varsayamayız. Dolayısıyla erkek ve kadının toplumdaki rol paylaşımları sırasındaki çatışma ortamı oluşmasını ve erkeklerin kendilerince bir savunma geliştirmiş olmalarını göz ardı etmemeliyiz. Sırf bu yüzden bile bi erkeklere herhangi bir kadın hareketi öcü gibi gelebilir. :) Bir belgesel önereceğim. Türkiye'de 1970lerdeki kadın hareketini ilk ağızdan anlatıyor. Hatta Şirin Tekeli'nin yıllarca feminist tabirini kullanmaktan neden çekindiğini satır aralarında yakalayabilirsin.

(git: www.sinematurk.com

feminizmin ne oldugunu okumak yerıne ıkı atarlanmaya aa bak femınıstmıs bu dedıklerı ıcın tamamen olayı anlamamıslıgın verdıgı tepki bunlar okumaya devam et ki en azından bıkacına ne oldugunu anlatırsan belkı bu sekılde uzun bır surede de olsa alt edılebılır bu yalan yanlıs bılen fakat kendını bılge sanan kişiler.

feminizm temelinde kadın egemen bir toplum kurmak amacı ile ortaya çıkmış bir akım iddia edilenin aksine. daha sonradan biraz daha değişerek kadın erkek eşitliğini savunur hale gelse de günümüzde de kadın üstün toplum amaçlıyor.

kendi düşüncemi söyleyecek olursam, evet, feminizme alaycı yaklaşıyorum ben de. zaten kadınların -her ne kadar bunu kadınlar da istemese bi nebze- kadınlıklarını bir silah olarak kullanıp erkeklerin fersah fersah önünde oldukları/önüne geçebildikleri bir dünyada yaşıyoruz. ondan bence.

@klassno feminizm kadın-erkek eşitliği ile ilgili olmaktan bir 30-40 yıl önce çıktı. kendi fikrinizi şekillendirmeden önce okusanız azıcık keşke.

çünkü her alanda olduğu gibi politikada da kadınları "kendi" alanlarında görmek istemiyorlar ve içinde "kadın" olan her şeyi küçümsüyorlar. sebebi bu. trafikte veya futbolda kadınların bu denli dışlanmasının nedeni hep "kendi alanına tecavüz" algısıdır erkeklerde. korkuyorlar kadınların "birey" olarak var olabilmesinden.

not: burada bahsettiğim "erkek" tanımı, erkekegemen iktidarı içselleştirmiş, normalleştirmiş erkekler. neyse ki onlardan değilim.

@klassno

İşte ben de şunu merak ediyorum, niye koskoca feminizm tarihinden tek bir düşünce şekli çekip çıkartılıyor ve "işte bak feminizm budur ve komiktir" deniliyor? Yani ben kadın egemen toplumu savunan bir düşünce şeklini benimsemek istemiyorum. Feminizmin ortaya çıkma sebebine aykırı zaten bu. 2012 yılında feminizmi savunuyoruz diye bu illa evrimleşen feminizmi savunuyoruz anlamına mı geliyor?

Gördüğünüz gibi hala "kadın egemen" toplum kurma amacı var, o yüzden dalga geçiyorum diyen de çıkıyor..

Derdi eşitlik ve özgürlük feminizmin, o yüzden siz denilenlere aldırmayın, genel cahillik meselesi. Uçlarda savunanlar varsa bile esas dert eşitlik ve özgürlük. Hegemon erkeklik kodlarını kırmaya çalışmak.. Falan filan.

Biraz da klassno'nun yazdıkları üzerinden gitmek gerekirse; ilk kadın hareketleri biraz da biz buradayız çığlığıydı. İnternetten kaynak göstermek istemiyorum affola. Diğer atılımlara dikkat çekmek gerekir diye düşünüyorum. Pek başarı elde edemeyen liberal feministler kadının toplumdaki yerini bilip sisteme saldırmadan belki de reformist bir şekilde hak kazanmak istemişlerdir. Sonraki aşamada marksist feministler, sosyalist feministler sorunu birazda kapitalizmde aramışlardır. Muhtemelen herkesin aklında oluşmuş olan korkulacak tabir feminist radikal feministlerin doktrinleri doğrultusunda açığa çıkan kadın hareketi imajından kaynaklı bir durum. (bkz: radikal feminizm )

benim hedeflediğim toplumda, ütopyamda, kadın erkek eşit bir tolum var. evet bunun için fikirlere ihtiyaç var ancak dünya üzerindeki tüm fikir akımlarında olduğu gibi feminizmde de bozulmalar var. ve evet bahsettiğiniz gibi bu 30 40 yıl önceden, hatta daha önceden başlıyor. ancak bu alaycı yaklaşımın nedeni -bence- bundan başka çıkar yol yokmuş gibi gösterilmeye çalışılması ve bunun -hani bize okumuyorlar diyenlerin olduğu gibi- gerçekten okumayanlar bu işi sırf "feministim ben yha" modunda savunanlar tarafından öne sürülüyor olması.

ayrıca, trinitrotoluen'ın sorusuna gelecek olursak, insan ırkı tarihte hep bir lider aramıştır ya hani, onun gibi bir nevi. burada da, feminizm çatısı altında en çok hangi fikirler öne sürülüyorsa -doğru ya da yanlış- o fikirler genelin istedikleri imiş gibi algılanıyor, bunun üstüne fikri tümden kabul edip gerçek anlamda savunanlar da bir yerden sonra kendi düşüncelerinden sapıp çoğunluğun peşinden gidiyor. bu yüzden de böyle garip bir durum ortaya çıkıyor.

ben de isterim ki kadın ve erkek eşit olsun. ancak dediğim gibi bunun için gerekli fikri alt yapıyı şu an feminizm sağlayamıyor. elden geçirilip, düzenlenmesi lazım.

@klassno

e o zaman sen de çoğunluğun peşinden gitmiş gibi oluyorsun?

@want2

hehe o biraz feministlikten ziyade mallık. "feminikim ben feminik! kimse bir şey yapamaz bana" diyerek bahsettiğin gibi ortalarda dolaşmak gerçekleri görmezden gelmek oluyor.

@trinitrotoluen evet, ben de çoğunluğun peşinden gidiyorum ama benim istediklerim zaten yüzyıllardır ulaşılmak istenen ama ulaşılamayan şeyler. feminizm konusunda ise çoğunluk uçlarda. bu yüzden zaten bu "alaycı tavır" takınılıyor. biraz daha gerçekçi istekler bekliyor insanlar.

kezban türk kızlarının kendi frijit triplerini feminizm adı altında sunup insanı kanser etmesi. sadece erkeklerin değil kendini bilen erkek kadın herkesin canını sıkıyor. öte yandan hakkını arayan her kadını "feminiz la bu" diye aşağılayan taşak beyinli bir erkek kitlesi de var. her sonuç temelde cahilliğe çıkıyor gibi. en temel eğitimlerin daha çocukluktan eksik ve yanlış verilişi. kız erkek ilişkileri, birey olma bilinci, insanların toplumdaki yeri ve saire. bunun sonucu olan kokuşmuş toplum sokakları bilhassa kadınlar için tehlikeli bir yer haline getiriyor. bu da gerçek feminist tavrı pratik hayatta uygulanamaz kılıyor. "ben feministim, istediğimi yaparım, kimse karışamaz" diye rahat dolaşmaya başlarsan bir tenhada sikerler afedersin. ama eğitim en baştan gerektiği gibi verilse hiçbirine gerek kalmaz.

genel kabullere uyan herşey o kadar şematik şekilde, sistemli veriliyor ki, üzerinde biraz düşünülmesi, uğraşılması, önyargıdan bi adım öteye gidilmesi gereken her durum, her kavram, yaklaşım için olduğu gibi feminizm için de kolaya sarılıveriyor insan, içselleştirmek zor zanaat.

nereden nereye gittiğine bağlı olarak değişebilse de bir haftayı bulur. aceleniz varsa kargoyla gönderin. ertesi gün ya da iki gün sonra ulaştırırlar.

aps ile 2-3 günde, elinde olur..

4,5-5 lira gibi bir şeydi ücreti.

aps ist 4,5
ist dışı tüm ülke 5,5 olması lazım.

ist'ten yazdığını farzettim.

evet istanbul .. teşekkür ederim her birinize arkadaşlar cevaplarınız için

çooooook. hatta epey bir kesim de öyle... okuldayken iki lafı bir araya getirip konuşamayan ya da saçma sapan konuşan bir sürü tip tanımıştım. ama adama baktın mı dersler 10 numara, hatta bunlardan tusta derece yapanlar falan bile var.. ama yapacak bir şey yok...

ders dünyası ile sosyal yaşam farklı şeylerdir. birine bakarak ötekini analiz edemezsiniz.

malesef çok var. sosyal zekası ayakkabı numarasından düşük olanı bile var.

benim çok samimi bir arkadaşım var böyle, yüzüne de söylüyorum yani, samimi olduğumuz için :)

arkadaşlar çocuk konuşamıyor diyorum boşverin arkkadaş ilişkilerini yorum bile yapamıyor bir konu hakkında

gerizekalı bir sınav sistemiyle üniversite kazanmayı neden bu kadar önemsiyorsunuz? tıp kazanmışsa nolmuş ki? başarı bu kadar kutsanacak, önemsenecek bi şey değil. ve pekala "gerizekalı" bi tip öğrencisiyle karşılaşılabilir.

tamam işte bütün beynini oraya yönlendirmiş demek ki, benim de vardı böyle bir arkadaşım hatta geç anlardı biraz ne bileyim, ben 1 saatte anlıyorsam o 5 saatte anlardı ama fark burda işte ben o 1 saati çalışmaya üşenirdim, adam 10 saat çalışırdı yeter ki doktor olayım diye. Olur öyle şeyler.

etrafında gerizekalı insan göremeyenler varya, işte görememelerinin bi sebebi var..

insan işte, her çeşidi var. ailesinin "benim oğlum doktor" diye ağzından salyalar saçarak övünmesinden psikolojik rahatsızlıklar edinen; "doktorum saygı duyun amuğagoyyim" tripleriyle mesleğinden ötürü kişiliğine saygı beklerken, umduğunu bulamayınca "asıl sen kendine bak" diyenleriyle yazarlığının ilk gününden doktor olduğunu belli etme çabasına girenleri bi potaya koy gitsin.

iq il eq farklı şeyler.
hem tıp öğrencisi deyince kafanda neyi kurguladığın önemli, bu adamlar farklı bir dünya içerisinde, çoğunuzun anlatılınca bile "kuscaaam galibaaa" dediği şeylerin içinde. hem görsel hem de duygusal olarak iğrenç şeylerden söz ediyorum.

ayrıca tıp öğrencilerinin de gerizekalı olma hakkı vardır.
@trdoctor sana da büyük oranda katılıyorum ama tıp öğrencilerinin çoğu böyle değil mi sanki?
ha bir de toplumda doktoru sevenden çok doktordan nefret eden var, burda da bunu görmekteyiz. ne önlükmüş arkadaş, giydin mi herkes küfrediyor.

not: doktorum ve nerdeyse hiçbir doktorla anlaşamam, öğrenciyken de pek fakülteden arkadaşım yoktu, müh'lerle falan takılırdım. ancak doktorlara saygısızlığı anlayamıyorum ve kabul edemiyorum.

Cevabım mod. tarafından silinmiş sanırım.
Neyse Adamlar olayı çözmüş. Karalamak konusunda insanlarımız bir numara.
Soruyu açan zat'ın tıpçılar ile ciddi sorunları olduğu zaten diğer soruları ile apaçık ortada. ayrıyeten sosyal zeka dan dem vuran zat'ın sosyallik konusunda çok kötü olduğunu bizzat kendisi söylemiş.
@siradisi00 nerden nasıl mezun oldunuz bilemiyorum ama elbette ki tıp öğrencilerinin çoğu böyle değildir.

şapkalar artık yok kanısı yanlış. tdk.gov.tr de görebileceğiniz üzere şapkalar kullanımda. yalnız adları şapka değil. "düzeltme işareti"

sorunuzun ilk kısmına işe şu linkte cevap bulabilirsiniz.

www.tdk.gov.tr

şapka aynı zamanda sesi uzatmanız gerektiğini gösterir. madam'ın verdiği linkteki örnekleri incelerseniz daha iyi anlarsınız.

burda da "haalâ" oluyor yani o işareti koyunca.

bu inceltme işareti de garip aslında. bizim incelttiğimiz a değil ki. dikkat ederseniz "l" inceliyor.

@trinitrotoluen
www.uzmantv.com
1:13'ten itibaren izleyebilirsiniz.

Ben tdk'ya göre konuşuyorum. Orda verilen "aşık ve âşık" örneğine bak mesela. Uzatarak söylemen gerektiğini gösteriryor şapka. İnceltmen gerektiğini değil.

şimdi hâlâ'da her iki a üzerinde de düzeltme imi var. hala'yla karışmaması için. mana'da böyle bir karışıklık söz konusu olmadığı için şapka kullanılmıyor. sonuçta yazım kuralarından söz ediyoruz, fonetik transliterasyon kurallarından değil. sözcüklerin okunuşu kulaktan öğrenildiği için mana'da bir sorun yok.

öte yandan şapka/düzeltme iminin kullanımı konusunda tdk'nın uygulamalarında çelişkiler mevcut. bunu defalarca yazdım. 1980 sonrası tdk güvenilir bir kurum değil. onun yerine 1980 öncesi tdk'nın son başkanı olan ömer asım aksoy başkanlığında hazırlanan ana yazım kılavuzu kullanılıyor ve güvenilir kabul ediliyor. bu kılavuzda düzeltme iminin hangi durumlarda kullanılacağı açıklanmış.

buna göre

1- hala, hâlâ; hakim, hâkim; kar, kâr vb. aynı yazıma sahip olup okunuşu farklı olan sözcüklerin yazımında.
2- k ve g harfinden sonra gelip ince okunan u ve a seslerinde düzeltme imi kullanılır. kâğıt, girizgâh vb.
3- bunlar dışında düzeltme imi kullanılmaz.

ayrıca ana yazım kılavuzu'nun başında şimdiki tdk'nın bir kaldırıp bir koyduğu l harfinden sonra gelen a sesinde düzeltme iminin kullanılması hatasından da söz ediyor. bu durum çok çetrefilli olduğu ve en önemlisi gereksiz olduğu için kullanılmıyor. gereksiz ve hatalara yok açıyor. örnek, lâik dediğimiz zaman adam buradaki a'nın uzatma için mi yoksa inceltme için mi olduğunu karıştırıyor laağyik diye okuyor. l'den sonra gelen uzun veya ince a için şapka kullanmıyoruz.

ayrıca bir de ana yazım kılavuzu'nda yazmayıp yapılageliş kuralı haline gelmiş şeyler var. misal, anı ve ânı (an-ı), ana ve âna(an-a) sözcükleri karışmasın diye an sözcüğü -i veya -e hal ekleri aldığında da şapka koyuyoruz.

aslında bu dediğim hususların (son kısım hariç) hepsi ve tdk'nın yanlış uygulamalarının mantıklı bir biçimde çürütülmesi, imla kılavuzlarındaki uygulamaların kısa tarihçeleriyle birlikte ayrıntılı olarak ana yazım kılavuzu'nda anlatışmış. çelişik uygulamalara açıklamalar getirilmiş. ekşi sözlük'ten de ana yazım kılavuzu diye yazarsanız hakkında bilgi edinirsiniz. bir de biz zamanında şöyle bir şey yazmış idik:yazarodasi.blogspot.com

hızlı

bir sürü alıp kimini yavaş kimini hızlı yiyenlerdenim.

yavaş yavaş diye başlayıp gaza gelip hızlı bitirmek.

yemeğin yanında bir bardak ice tea, kola neyse bir içecek koyuyorum. niyetim bir bardağı yemek bitene kadar azar azar içmek. ama ilk veya ikinci yudumda o kadar datlı geliyor ki o içiş, lökür lökür dikiyorum kafaya.

hızlı. yediğimin tadından çok doymanın hazzı benim için mühim.

fazla yavaş

moduma göre değişiyor, hadi bakalım. çürüdü tezin.

tekila bir dikişte, şarap yudum yudum. hamburger 5-6 ısırıkta, çikolata yavaş yavaş..gazete hızlı hızlı, kitap satır satır..işim varsa çabuk çabuk, yoksa yaya yaya..

soğuk içecekler haricindeki şeyleri yavaş tüketmekten zevk alıyorum.

ben de katılıyorum sana. ben sanırım hızlılardanım. bir de şöyle birşey var.

diyelim arkadaşımla üçer paket çikolata aldık. o çikolataların birini yiyor diğer ikisi yenmeden günlerce belki haftalarca masasının üstünde durabiliyor. ben ise ya ilk günden üçünü birden bitiriyorum ya da ikinci. yani ne olursa olsun daha fazla durmaz. o orda yenmeden durursa içim huzursuz olur.

limonata ve onun gibi sevdiğim sıvıları pipeti 3 yerinden kırıp peyderpey içmeyi severim. genel olarak yavaş tüketimciyim.

ben sıkma portakal suyunu bazen yavaş içerim keyif almak için. o kadar sıktık elimizle. ama bazen de bünyede mutluluk hormonları patlama yapsın diye kafama dikip 1 saniyede bitiriyorum. müthiş oluyor ama 5 dakika uğraş verip 1 saniyede tüketince biraz da huzursuz oluyorum.

ben araftayım.
iksini de yapıyorum.
çikolata da sevmiyorum, hıh.

bence güzel bi anket oldu :)

zanaatkar ustasından öğrendiği tekniği tekrarlayarak ilerler , bi yerde yenilik yoktur , yaratıcı her zaman yeniye doğru yelken açar , yeni fikirler ortaya koyar , daha önce görülmemiş şeyler çıkarabilen insandır . .

zanaatkar ile sanatçı(sanatkar) arasındaki farkı mı soruyorsun?

Yok, soru yazdığım gibi. Hoca ders çıkışı sormuştu sınavda çıkacağını tahmin ettiğimden. Bi de duyuru insanlarına danışayım dedim :)

soru saçma geldi bana. mühendislik ile mutluluk arasındaki fark nedir gibi bir soru bu.

evet bu soru çok saçma. zanaatkarlığın içinde de yaratıcılık vardır zaten.

eğer benim dediğim şeyi sormaya çalıştıysa, sanatçı ortaya koyduğu şeyi ticari amaçla yapmaz(günümüzde böyle değildir ama temeli budur sanatın)
zanaatkar ise yaptığı işi para için yapar.

Hostelde de kalırım diyorsanız istiklal caddesinde tünele doğru chill out var. Sevimli bi yer.

güzelmiş ama hostel pek düşünmüyorum. teşekkür ederim öneri için. :)

bojangles'in dediği yeri şiddetle tavsiye ediyorum. orada iki gece kaldım ve hiç beklemediğim kadar temiz bir yerdi. hem de ucuz. iki kişilik oda kişi başı 35 lira idi geçen sene. bence orayı düşün derim.

bu chill out hangisi sizin dediğiniz? chillouthc.com burada bi çok şube var gibi gözüküyor tam anlayamadım hangisi olduğunu.

chilloutpera.tumblr.com

şu turuncu odada kalmıştım ben de. hostelin önüne geldiğiniz an "nereye geldim lan ben? ev burası?" diyebiliyor insan ama sorun yok. çalışanları da iyi ve ilgili insanlardı.

başka önerisi olan yok mudur? hostel olmayan alternatifleri de değerlendirsek pek şukela olacak. :) chillout da şirin gözüküyor pek tabii.

grand hisar olabilir, balıkpazarı'nın dibinde hemen.
grand hotel de londres da olabilir.

de londres iyiymiş de pek pahalı yauv. aynı güzellikte azcık daha ucuzundan bulamaz mıyız. :( çaresiz mode on.

belki doluluk vardır veya fiyatlar biraz değişmiştir. bikaç yıl öncesi fahiş diyildi grand hotel de londres. grand hisar da olabilir, şimdiki fiyatlarını bilmiyorum.

muhabbet et.

hayalet avcılarını çağır

beraber film izleyin. sever o da.

www.cizgifilm.in

yıl 2012 oluyo hala hayalet kaldı mı yahu?

varsa da kıvrıl uyu ne muhattab oluyosun elin hayaletiyle gece gece boşver ne hali varsa görsün.

hayalet değil cindir onlar. nas+felak surelerini oku

Raki ic agzini burnunu kir..

@hier kommt die sonne
olur mu len, sarımsak vampire iyi gelir. ruhani varlıklara nas+felak

ciddi mi yazdınız bilmiyorum ama hayalet, gerçekte var olmayan, sadece zihninizde yarattığınız bir varlıktır. o halde merak etmeyin, evinizde hayalet yok.

nasıl anladığını merak ettim. anlatsana

itiraf ediyorum o benim.

(bkz: who you gonna call)

sabah sabah içim titredi

hayır! benim o

grip olsan doktora gidersin ya aynen öyle bir psikiyatr'a gir

hacı kusura bakma ben birine bakacaktımda yanlış gelmişim.

olmadıklarını hayal-et. (evet iğrençleştim)

the others izle.

anladın sen...

vimeo.com

cevap 39:12'de

YouTube dediginiz sekilde ofisi, sunuculari yurtdisinda olan bir siteyken bile Turkiye'de erisime engellendi. Yani sirketin ve sunucunun yerinin bir etkisi yok hukuki yaptirima ugrama konusunda. Ama eger siteye engelleme karari degil de sahiplerine tutuklama karari cikarsa o zaman yurtdisinda olmanin bir etkisi olur belki.

elbette kapatılabilir ben eksik sormuşum biraz: "kim bu adamlar ver bakayım IP'lerini" dayatmasından bahsediyorum. youtube'a gidip falanca kullanıcının IP'sini kendi ülkemin yasalarına dayanarak talep edebiliyor muyum ?

bu arada 12.30da bir gripin aldım daha önce de 6da almıştım saat ama o zaman bu kadar fena değildim, arada üç bira içtim. şimdi acile gitsem bana serum verirler büyük ihtimalle ama alkol de aldık. ne yapmalıyım sabahı beklemeli myim 5 saat kaldı

Soğuk suyun altına gir. Baya soğuk ama ılık değil. Ondan sonra da rahatlamaya çalış. Düşme belirtisi göremezsen ara ambulansı gelsin. Bende genelde işe yarar.

çok kötü hissediyorsanız acili arayın. hastaneye gitmek istemiyorsanız havlu ıslatıp koltuk altlarınıza ve kasıklarınıza koyun.

evet acilde serum vermeleri olası. ama serumu bence evinizde de verebilirler. "zahmet verdim kusra bakmayın, ama hastaneye gidecek gücü kendime bulamadım tuvalete bile zor gidiyorum, çok titriyorum" şeklinde kibar bir dille yaklaşırsanız evde serum vermeleri ve bir süre beklemeleri gayet olası bence.

bireysel bir şeyler yapmak istiyorsanız;
soğuk duşu kesinlikle önermiyorum.

en iyisi, sirke ile havlu ıslatıp önce alnınıza, sonra koltuk altınıza, sonra diz kapaklarınıza, tekrar koltuk altınıza, tekrar diz kapaklarınıza koyup bir süre bekletmeniz. daha sonra, ne sıcak ne soğuk olan ılık su ile duş almak ve güzel bir uyku çekmek faydalı olabilir.

duş alamam, sirke kokar veya evde yok diyorsanız aynı işlemi su ile yapabilirsiniz. trinitrotoluen +1.

buz gibi suyun altına falan girmeyin sakın. hemen ıhlamur veya çay demleyin kendinize bol limonlu şekilde. sonra battaniye altına girip, çayın buharını da yüzünüze vuracak şekilde tutun/için. güzelce terleyin ve ardından üstünüzde kurumadan değiştirin. ferah şeyler giyip bir tane ateş düşürücü için ve üzerinizi "çok" örtmeden uyumaya çalışın.

heğinize çok teşekkür ederim biraz daha sakinleştim, sabahı bekleyeceğim hastane için, çok sağolun yardımlarınız için

Öğrenirsiniz tabii. Yakınlarda bilen biri varsa o anlatsın, daha çabuk olur.

bırak

öğrenemezsin

eğer bu durumdaysan yazılımcı olmaktan şimdiden vazgeç. (ben denedim %100 çalışıyor)

Bir fikrin olacak kadar öğrenirsin.

kavram olarak ogrenirsin ama kullanamazsin

yok hocam hiç zorlama git yat uyu bence.

programlayacaksan zor, algoritma yazacaksan bişeler karalarsın bence bırakma.

www.cagataycebi.com

bir deneyebilirsin en azından.
uyumaya yarın da uyursun :)

www.kadirga.k12.tr

bizde bu tür bir uygulama yoktu. sadece, 3. sınıfta ders almış olmak için 2.00 barajını aşmak, 4. sınıfta tez almak için ise 2. sınıftan ders bırakmamış olmak gerekiyordu.

bazı üniversitelerde bazı 2. sınıf derslerini almak için bazı 1. sınıf derslerinden başarılı olmak gerektiğini duydum ama böyle hepsi sırayla birbirinin önşartı olan 4 dersi ilk kez duyuyorum.

var maalesef. x i geçemezsen y yi alamazsın,y den kalırsan c yi hayatında göremezsin tarzı garip kurallar var.

vardı ama 4.de sececeğin opsiyonla da ilgiliydi.

A (bahar dönemi)
B (güz dönemi, ön şart A)
C (bahar dönemi, ön şart B)
D (gün dönemi, ön şart C)

şeklinde işte. mesela B'den kaldın diyelim. 1 sene uzar. ondan geçip C'den kalırsan yine 1 sene uzar. şansın yok yani başka. ne kadar dilekçe verirsen ver, dil dökersen dök. hiçbir şekilde başka dönemde açmıyorlar bu dersleri. piçlik resmen amk.

valla piçlik:) son 1 senem tamamen öyle bir kural yuzunden uçmustu:/

inşaat müh ve şehir bolge planlama da var. sanırım çoğu mimarlıkta da var

bilkent de de vardı fen fak. da biz okurkene

1. dönemimizdeki algo dersi 2 3 ve 4 teki dersleri bağlıyordu. ilk dönemden okulu uzatmış oluyordun :(

İstediğin tarzı da söylersen daha iyi olur sanki.

www.sahneonu.com

Tarz olarak pek bir takıntım yok, kalite ön planda.

www.listeny.com

pitchfork.com

www.alternatif-istanbul.net

sanmıyorum bunla ilgili bir tutorial olduğunu.. acelesi yoksa bir ara ben yazabilirim ama.

yok ben kendim öğrenmek istiyordum.

öğrenilecek pek bir kısmı yok. wrap ve perspective ile uygun yere yayıyorsun yazıyı. daha sonradan opaklıktır, türlü layer trick'leridir.. hayal gücüne göre süslüyorsun. standart bir tool'u yok yani.

yazı derken yanlış açıkladım aslında. kendi elimle yazdığım bir yazıyı oraya koymak istiyorum. mesela bir kağıdın üstüne "EHEHE!!" yazıcam ve kağıt kısmını almadan sadece EHEHE!! kısmını bir buzdolabının üstüne aktarıcam. bilmem anlatabildim mi?

hmmm, süper. o da çok farklı şekilde yapılmıyor zaten kağıt beyaz olduktan sonra. kağıda istediğin metni yaz. resmini çek. yeni bir layer olarak eklemek istediğin resmin üstüne aç. sonra aynı layer'ı kopyala. ardından üstteki layer'ı hide et (bu kontrol layer'ı olacak, kazara orijinal resmi kaybedersen gidip yine dosyadan almakla uğraşma diye. bir numarası yok.) alttakinin layers mönüsünde içinde "normal" yazması olası bir yer göreceksin. ona tıklayıp kafana göre birini seç. beyaz kağıdı saydama en yakın yapanda kararını sabitle. muhtemelen multiply, overlay veya lighten da denk gelmesi lazım. resimden resime göre değişir, bambaşka biri de olabilir. bu esnada opacity'le filan da oynama yapabilirsin elbet kusursuzlaştırmak için yazının gerçekliğini. hatta alt layer'ı bir kere daha kopyalayıp.. o "normal" yazan yerden değiştirilmiş layer'ın üstüne başka değişirilmiş bir layer seçerek harmanlayabilirsin. son olarak hardness'ı sıfırlanmış eraser tool'u eline alıp en alttaki layer hariç, diğer tüm layer'ların köşelerini siliyorsun. ne yaparsan yap hafif belli olacaktır kağıdın köşeleri çünkü. kısaca böyle bir şey. belli bir standart yok dediğim gibi. bambaşka tool'larla da halledebilirsin bu işi.

kolonya

yakar mis gibi

sonra krem, rahatlatır bi güzel

Kolonya şap şap şap tekniği ile sürülür :)

mantık olarak da kremden sonra kolonya sürülmez hani.

krem sürüceksem kolonya sürmem ben şahsen. Kaldı ki traş kolonyaları kadar kötü kokan başka bir şey yok herhalde

kolonya.

kolonya kullanmayin.. traş bıçağıyla hasar gören bölgelerin onarımını engeller. after shawe denilen kremler onarıcı modeldeyse sorun yok. o sebebila pahallı oluyor işe yarayanları ;)

kaç ml o seçtiğiniz parfüm? 212'nin fiyatı o kadar değil diye biliyorum.

100 ml hocam.

ben olayı anlamadım, zaten erkeğim ama fiyat uygun olursa 100ml kenzo indigo alabilirim. fiyat hakkında bilginiz var mı? diye soracam ama saçma olacak.

mümkün. nickin yanında gördüğün |es| |i| kısmıyla ayrılıyor.
yazar olan dışarı kapalı olan duyuruları görebilirken, internet kullanıcısı olan göremiyor.

benim de bildiğime göre aynı nickten 2 tane olamaz i ve es diye ayrılsada. yani eğer önceden bir xy |i| alındıysa ekşi üyesi olan kişi buradan xy |es| alamaz farklı bir nick seçmek zorundadır diye hatırlıyorum. bunlar yalan yanlış bilgiler de olabilir bilemedim şimdi.

çok saçma ama maalesef oluyor. benim nikimin aynısından var bir tane daha.

genç osman.

maalesef hayallerde yaşıyorsun.

sallıyorum tamamen ama ip değilde proxy değiştirirsen, sen değil vekil sunucu torrente girmiş olur gibime geliyor..

hotspotshield indirip denesen?

wupload'dan devam edeceğiz o zaman.
bir de şunu sormak istiyorum

mail adresimizle ve tc kimlik nomuzla giriş yapıyoruz kablosuz ağa. acaba sen çok kullanıyorsun bu interneti diyip keserler mi? ya da yasa dışı işler çeviriyorsun diye bir yaptırım gelir mi ?

@miucee
bi denerim

"en çok kullanıyorsun bu interneti diyip keserler mi":

sen çok kullanmıyorsun, bi ton öğrenci var. herkes bişeyler indiriyor, göze batmazsın bile.. bi yerlerde sessiz bi çocuk var, asosyal.. torrent kurmuş porno indiriyor, rapidshare gibi yerlerden türk filmleri indiriyor.. bi taraftan da online oyun oynuyor.

(bkz: seedbox) konusunu biraz araştırabilirsin.

mantık olarak torrentleri, kiraladığın sunucuya indiriyosun, ordan da kendi bilgisayarına indirebilirsin.

bi kaç ortak da bulursan ucuza halledilebilir.

@miucee

ne yazık ki böyle ağlarda bahsettiğin gibi olmuyor. ben de okulun yurdunda kalıyorum ve günlük 4gb kotayı geçtiğimiz zaman hız otomatik olarak 512kbps'ye düşüyor. bunu 3-4 gün üstüste yaparsan 1 hafta interneti kesiyorlar.
proxy değiştirmek de çözüm değil. indirilmiyor.
seedbox'un çalışma şeklini tam olarak bilmiyorum ama işe yarar muhtemelen.

@trinitrotoluen
senin iş daha kötüymüş. benimkinde bir sınırlama yok. wupload ile bugün 24 film felan indirmişimdir 2 saatte. hızda bir sorun yok,sınırlama da. lakin torrent kullanmak daha cazip geliyor.seedbox konusunu az çok biliyorum, işe yarayabilir ama ortak bulmak da mesele

torrific kullanabilirsiniz. (bkz: torrific.com)

herhangi bi girişim sonuçsuz kalacaktır, eğer bilgi işlemdeki adamlar geri zekalı değilse.

hatta vpn ve vpn tarzı(hotspot, tor, bilmem ne) ilk çalışsa bile sonradan fark edileceği için engellenir.

en temizi git bi vps al, ayda 15-20 lira, üstüne torrent kur, ftp kur emule kur keyfine bak, hatta niyetin varsa web sitesi vs de kurabilirsin.

hotspot shield ile utorrent çalışmıyor söyleyeyim.

Ayni durum bende de var. Cozumu soyle;

Torrenti siliyosun. İndiricegin dosyayi torrent olmadan indiriyosun torrent linkinden. Dolayisiyla torrent olarak inmiyo sonra tekrat torrenti kurup indirmeye basliyosun. En azindan ben oyle yapiyorum

+1

algı yapılarıyla ilgili olduğunu okumuştum..
bence gayet normal.
ben şiiri çok seven birisi olarak
herkesin dünyaya aynı pencereden bakmak zorunda olmadığını düşünüyorum.
herkesin kendini ifade etme şekli
ve dünyayı yorumlama şekli kendine özgüdür...

şiir var, şiir var.

kitaptan okumak var, başka yerlerden okumak var.

Hayır ondan sonra "ıyyy cahil. hiç şiir okumuyor musun" diye yaftalanıyorum. Bilmiyor ki şiir dışındaki şeyleri okumayı sevdiğimi.

senin abartılmıs halin bile olabilirim. okumaktan da dinlemekten de zevk almam bunu bılen lise edebiyat ogretmenim bana okuturdu bi de yuksek sesle! aklıma geldikçe bi tuhaf olurum hala :)

hocam hiç mi yok yahu şöyle severek okuduğun bir şiir ?

yok abi yok. dyg'nin de dediği gibi ne dinlemekten ne de okumaktan zevk alıyorum. böyle hisli hisli okumaya çalışanlar falan çok arabesk geliyor hep kulağıma.

Bende önceden öyleydim...ve o halimle şimdiki şiir merak ve sevgimi ele alınca, birini fazlasıyla sevmediğin için zevk almadığını söyleyebilirim...

edit: yani en azından bende öyle oldu.

evet aynen hisli falan okununca da ilginç geliyor anlamlandıramama bi mala baglama oluyor halbuki ben de diğer yazın türlerini gayet okuyan biriyim.

kendimi bildim bileli nefret ederim. seveni de sevmem, alay ederim. aşağılarım.

"ıyyy cahil. hiç şiir okumuyor musun?" diyen geri zekalılardan uzak duracaksın bir kere. şiir okumamak genel kültür eksikliği değildir. böyle düşündüğü için kişinin kendisi kıttır, bu bir. ikincisi, şiirden zevk almamanda hiçbir problem yok bence. her yazı türü sevilecek, okunacak diye bir kaide yok sonuçta. aç romanını, kısa öykünü ya da artık neyden hoşlanıyorsan, babalar gibi oku. oh mis!

dinlemekten zevk almam,okumak ise seçmecedir. Şiirine göre okurum.

@sukrug

ya tabi öyle demiyorlar. abartarak söyledim ama bazı insanlarda böyle "şiir okumuyor millet hiç. yazık yazık." ifadesi oluyor. kötü hissediyorum kendimi.

ben de senin gibiyim. deli gibi kitap okuyorum ama siiri sevemedim bir turlu. denedim sevmeyi ama olmadi, ben de fazla zorlamadim, romanlara ve denemelere devam ettim.

herkesin kendi zevki ama siir olayi abartiliyor bence. kimisi de butun sanat dallarindan ustun gorur gerci, ama ben goremedim pek bi olayini.

ben sadece biçimsel açıdan (ölçü-uyak vs.) estetik şiirlerden, ve sadece bu yönüyle hoşlanıyorum. çok sözcükle hiçbir şey anlatmayan anlamsız devrik cümleler, hisli ses tonları baygınlık veriyor bana da.

hiiiiç kötü hissetme kendini. istediklerini söyleyebilirler. sığ bir düşünce çünkü. her şey şiir okumak değil ki. evet çok harika yazarların efsanevi şiirleri, eserleri var ama sen sevmiyorsan, iş bitmiştir.

Tabii tek tek söyleyen kişileri bilemem ama inanıyorum ki "Aaa... Şiir okumuyor musun?" diyenlerin büyük kısmının şiirden anladıkları Facebook'taki çakma Can Yücel şiirleridir.

Zaten çoğu insanı şiirden soğutan şey de aslında böyle fonda bir müzik, ağdalı biçimde okunan ağlak manzumeler, Facebook'ta paylaşılan, aslında şiirle ilgisi bile olmayan metinler. Zaten bu şiiri müzikle birlikte okumak Türklerin keşfi falan olsa gerek. Elin gâvuru şiir okuma gecelerinde, hiç de öyle ağdalı, duygusal havalara bürünmeden, fona müzik koymadan çat çat diye okuyor şiirlerini. Benim sinirimi bozanlarsa şiiri sevemediğini söyleyen samimi insanlar değil, şiiri Facebook'ta paylaşılan zımbırtılardan ya da duygusal bir hava vermeye çalışılarak yukarıda birisinin daha dediği gibi anlamsız devrik cümlelerden ibaret sananlar.

Bakın size nasıl şiir okunur göstereyim: vimeo.com (Şiir dediğim, videonun başındaki neyli kısımda okunan değil. Daha sonra 6 45 tayfasından Şenol Erdoğan'ın okuduğu şiiri diyorum) (bkz: howl) Aynı şiirin adıyla bir film de vardır. bu uzun şiirin basılmasıyla müstehcenlik yüzünden bir dava açılmıştır. Bir dinleyin, izleyin bakalım. Belki kafanızdaki şiir imgesinden çok farklıdır.

@sir gawain +1

neden normal olmasın?

herşeyin seveni ve sevmeyeni var.

parayı bile sevmeyen insan var...

aynı ben

son zamanlarda çoğu kişiden duyuyorum bunu, hoşlanmayabilirsin o senin seçimin, bir de şiirine, şairine göre değişir, şiir okumaktan ya da birinin okumasından hoşlanmıyor olabilirsin çünkü gerçekten iyi şiir okuyabilen çok az insan var bence.

ben divan edebiyatı şairlerinin şiirlerini de seviyorum misal, bu tarz şairlerin hayatlarını araştırmaktan da zevk alıyorum, bu kişiden kişiye değişen bir şey ama bence en bilinenlerinden gireyim, bir nazım, bir orhan veli, cemal süreya ,bir shakespeare vs.. (daha yazmaya kalksak çok uzar bu liste) şiirlerinden zevk almamak, hiçbir şey hissetmemek eksikliktir.

Baştan belirteyim, kadınım, şiirden de hiç hazzetmem. Çok da kitap okurum aynı sizin gibi ama şiir sevmiyorum. Herkes her şeyi sevmek zorunda değil, gayet normalsiniz.

Edit: Şiirden bir şey hissetmemek de eksiklik değildir, sizin algınıza hitap etmiyor olabilir. Başka bir şey o şiirin hissettirmesi gereken şeyi haydi haydi hissettirebilir.

Ama tutup Shakespeare'in eserlerine falan "Kötü" diye bok atmak bildiğin eşekliktir, zırtapozluktur o ayrı. Yapılan işi taktir etmekle, o işin size hitap etmesi başka başka şeyler. Ben de aynı hazzı quantum teorisi okumaktan alıyorum belki, ya da kozmoloji, o mükemmelliği göremeyen insana da "Bunu anlamamak eksiklik" demek gibi bir hakkım yok, o da şiirden anlıyordur mesela.

Not olarak; şiirden kasıt olarak ben romantik şiirleri falan aldım ama Dante'nin Inferno'su falan da şiir yani, onu gayet bayıla bayıla okudum. Ama işte günümüzde şiirden kasıt pek onlar değil.

Böyle gözlerini kısıp ufuklara bakan adam havasını yaratmaya çalışan şiirleri sevmiyorum evet.

Normallik gorece bir kavram. Fakat genellikle, bu tur cumleler kuranlar bir cumle sonra kendilerini bir cumle sonra tekzip ediyorlar. Bu tur insanlar, malesef kendini ifade etmenin bir formunu iskalayan insanlar.

Soyle aciklayayim basit bir ornekle. siirden hoslanmiyorum dedik. fakat ikinci cumlemiz , cem karaca severim oldu. Dolayisiyla, O`nun ya da daha sonra coverlayanlarin(burada yas da onemli) Sende herkes gibisin adli , nazim hikmetin ergen akli ile yazdigi bir siirin muzik ile yorumlanmis halini sevmiyor olmak gerekir. Eger boyle bir ikilem yasamiyorsan yani , sokarim cem karacanin sarkilarinin %80 ine diyorsan, tutarlidir yaptigin, Yoksa malesef, siglik vardir.

Bunu zilyon tane ornekle cogaltabiliriz. mesela sezen aksu, kendine ait siir kitabi var , eksik siir diye, hit olan bir cok sarkisi orada siir formunda, cunku kadin siir yazmiz, sonra o ya da baska biri muzikal yetenegi ile onu notalandirmis. Yasar da oyle, Eline gitari alip,kafadan yazmiyorlar. Yada ne bileyim. o nirvana bile something in the way adli turkusunu siir formunda yazip sonra muzik ile birlestirmis adam.

Ha yokmu eline sazi alip, hep yazip hep soyleyen adamlar. Var Bizim edebiyatimizda asik deniyor, ki onlarindan bir cok sozu yine once yazilmis sonra baglama ile bulusturulmustur.


Sen bu tutarsizligi yasamiyor ve hayir benim icin muzik, sadece Klasik muzik diyorsan , ya da hayir ben sadece tecno dinlerim yada ne bileyim kill em all denmesi beni ifade ediyor diyorsan. Sorun yok.

Unutma , rap gibi cok extrem bir muzik formu dahi, iyi bir sair degilse rapci yine kotu oluyor. Ha diyorsan ben candy shopcuyum, o zaman celiski yok yine. ama eminem dahi Cleanin out my closet ile aslinda bir siir okuyor.( bak dikkat et burada siir kavramini o kadar genis tutuyorum ki; oha aruzdan baska vezinde yalinana siir demem deyip , seni iyice itmeyeyim)

Bu nedenle, bu nedenle siirden hoslanmamak buyuk bir lokma yutmak icin,

Ama sunu dersen ( yani hali hazirda soyledigim celiskiye sahipsen) Ya ben seneze cem karacaya laf mi ettim. Benim bahsettigim siir daha bestelenmemis olanlar. :) o zaman Ben tembelim ya da misralarla cizilen bir resmi yorumlayacak tecrubeye sahip degilim sorun mu ? diye sorman gerekiyor.

Cevabim ise; hayir degil, ama yapan yada yapabilen, daha bir makbuldur gozumde olur.

Lutfen bu celiskiye dusme, Cunku sabahattin ali sinopta hucresinde, flarmoni orketrasiyla yatmadi. Aldirma gonul der iken, bestesi nasil olur ben olduktan sonra diye dusunmedi. O yazdi. Allahin verdigi yetenekle, o rada notlar sakladi. birisi geldi. o notalari buldu. sarki yapti. Belki 100 yil sonra baska birisi gelip daha baska seyler bulacak.

Unutma ki, 600 yil evvel kacacaoglan , olunce sevemezzem seni derken, gitar cordlari yoktu. onun nasil soyledigini bile bilmiyoruz. Belki hic bir zaman baglama ile bile soylemedi.

umarim olmustur.

@pie

uzun süredir müzik ile ilgilenen bir insanım ve sözlere dikkat ederek şarkı dinlediğim çok nadir olmuştur. yani dediğin gibi genellikle "sokarım onun yazdığı sözlere" deyip geçiyorum. bana bir şey ifade eden müzik olmuştur hep. o yüzden müzikal ağırlığı fazla olan şeyler dinlerim hep.

o zaman dedigim gibi problem yok. lakin su handikap hep olacak. Sadece ensturmental dinlemedigin surece.

bir cok sarki; o yazilan sozlerin icindeki gizlenmis notalari bularak yapiliyor. yada en azindan benim ifade seklim o. yani hotel california nin ara melodisi o sozler olmadan birsey ifade etmeyebilirdi. yada hic cikmayabilirdi. tabiki klasik muzik vs farkli. bu ikilemi astigin surece problem yok.

bir film muziginde bile yine bir konu oluyor. filmin hissetirdigini muzisyen yorumluyor, direk siir yok ame bir metin senaryo ve gorsel materyal var. hatta bazen golgesizler gibi film muzigi , filmin onune gecebiliyor.

şunu da ekleyeyim facebook ergenleri hakkında bir bok bilmeden paylaşıyor diye nazım hikmetin yazdığı herhangi bir şiire " ergen aklıyla yazılmış " demek yanlış olur, sizin de o ergenlerden bir farkınız kalmaz.

söylemeden edemeyeceğim pie. acayip saçmalamışsın. genel olarak yazdıklarının hepsiyle de.

şiir dinlemekten nefret ederim, dinlemem kesinlikle, kaçarım duyarsam. ama şiir okumayı da bi o kadar çok severim ben mesela. zevk meselesi, normaldir.

@ nedensizce.

Tesbihte kusur osmaz. O siirin nazim hikmetin gayet yasca gencken yazildigini dolayisiyla ergenlik caginda oldugunu, buna ragmen yine de ifade ettigi butunun, bir cok ayni yastaki insandan daha ilerde oldugunu vurgulamak istedim. bu nazimi elestirmek icin degildi.onu ayriyetten yaparim baska bir konuda.

-Populer olmanin en kolay oldugu dal yani muzikte bile bir cok kalici seyin, genelde iyi siirler uzerine yazilmis oldugunu vurgulamanin nesi sacmalik?

Siirden hoslanmadigini soyleyen birinin, bu konuda da bir diyecegi olmasi gerektigini istemek.

Ben iyi melodi , iyi sozsuz olmaz demedim ki, iyi sozlerin bircogunun iyi melodiler uretilmesine vesile oldugunu ve o uretim surecinde bagimsiz dusunulemeyecegini, cunku genelikle melodinin o siirin dizeleri arasinda sakli oldugunu soyledim. Ve bunu ornekledim kalici ve her koseden ornekler ile.

eger varsa karsi bir savin, yazarsan aa hic boyle bakmamistim derim. fakat yoksa , soyledigin pek birsey ifade etmedi. cunku leonard cohen bana hic oyle once hissetirmiyor!

Enstrümantal iyidir

www.youtube.com

kişiden kişiye değişiyor onun etkileri ya. sivilce tedavisi için hastanın imzasını alarak verdikleri bir ilaç vardı. baya güçlü bir ilaç. kardeşim ondan kullandı ve acayip yanetkiler beklerken hiçbir sorunla karşılaşmadı.

Azitro antibiyotik . yazdıdığınız yan etkileri göstermez
diferrin biraz soyulma yapabilir.ancak bu kişiden kişiye değişir.

pul pul dökülmeler = isotretinoin ( roaccutane )

p.akne bakterisi antibiyotiklere karşı çok dirençli. roaccutane doktor gözetiminde ve devamlı kullanılmalı, doktorun sürekli kontrolü olmadığı durumlarda kullanılmamalı. akneye karşı en etkili medikasyondur. riskli fakat herhangi bir yerde yasaklanmış bir ilaç değildir. hatta avrupa'da oldukça yaygın şekilde kullanılır.

not: doktorun önerileri burada yazılanlardan daha niteliklidir. doktorun önerdiğini ancak daha çok güvendiğin ve muayene olduğun başka bir doktor değiştirmeli bence.

ben jiletle kesiyorum ve ilginçtir ki hiç kaşıntı yapmıyor. ilk başta tereddüt etmiştim ama sıkıntı olmadı.

peki sizce kaşıntı olmaması size özel bir şey mi yoksa çoğu kişide böyle midir ?

hiçbir fikrim yok.

jilet çok pis kaşıntı yapar, bence lazer epilasyona git. ha ama düzenli gitmek gerekiyor
ıyy muhabbetlere bak

jiletle alınca ki alması çok zor oluyor, biraz uzadıktan sonra batmaya başlıyor

kaynak: götüm

kendi kendime ağda yapabilir miyim peki o bölgeye ?

kolay mı sanıyorsun? kolaysa yap o zaman.

Abi çok iğrenç görünüyor ya. Şöyle aynada arkamaya bakayım dedim bi kere de kendimden tiksindim. kız olsam o götü görünce vermezdim kendime. kızın yanında rahat sevişemiyorum. saklayasım geliyor her seferinde.

hoşuma gitmiyor. genel olarak kılı seven birisi değilim zaten.

@trinitrotoluen mantıklı. deneyeceğim.

ha bir de, tüy dökücü kreme falan girişme. dünyanın en gereksiz icatlarından biri muhtemelen.

www.vatanbilgisayar.com

şöyle bişey var ama işe yarar mı bilmiyorum

@hkndgn

aynısı var bende. bir boka yaramıyor. jilet ile kesilmiş kısımdan kıllı bölgeye geçişi yumuşatmak için kullanıyorum. keskin bir geçiş iyi görünmüyor. jilet on numara.

tritinotnotn gibi ben de bir kere jiletle almıştım, bir sorun yaşamamıştım bahsedildiği gibi.

şöyle bir şeyler denmiş: forum.donanimhaber.com

AÇIKLIYORUM. en mantıklı çözüm hamam otu. aktardan alın suyla karıştırın sürün bölgeye. kaymak gibi oluyor. zaten tüy dökücü kremlerin hammaddesi de bu. tek sorun biraz kötü kokuyor.

Yak bi ates otur ustune. Cozum kesin.

veet'in tüy dökücü spreyleri varmış, arkadaşım kullanıyor. dediğine göre baya etkiliymiş..

riding in the rough water was an adventure.

ride ve water?

water da demiyor ki sanki.

ycan'ın yazdığı doğru.

water diyor.

ycan07 doğru yazmış

elektronik dediğin şey uygulamalı matematik gibi bir şey zaten. her yerde kullanıyorsun.

biraz daha açsak en az beş sayfalık bir ödev hazırlamam gerek de yardımcı olursanız sevinirim. kaynak kullanabileceğim siteler de hoş olabilir.

Çok geniş kapsamlı bir soru, o kadar farklı biçimde ve sayıda kullanılıyor ki saymakla bitmez.. Mesela, elektromagnetik alanlarla ilgili derslerde vektör analizi gibi.
devre ve sistem analizi, elektrik devrelerinde türev, integral aktif şekilde..
signals & systems gibi derslerde fourier dönüşümleri..
otomatik kontrol gibi derslerde laplace dönüşümleri..
diferansiyel denklemlerde çok fazla kullanılır

bu saydıklarımı bi fikir vermesi açısından yüzeysel bir şekilde yazdım %1 bile etmez yazdıklarım..

su kitabin icerigine bakabilirsin

www.amazon.com

ermanen, ekşiduyuru'nun efsane soruları arasında kendine yer edindin bence şimdiden :)

adam acil cevap gerektiren bir şey sormuş. bu saatte "sevgilimin içine boşaldım ne yapmalıyım?" diye soru sorabileceğin bir doktoru sen bul bakalım.

ben olsam 1.si utanırdım, 2.si de bu saatte doktor yokki

ekşi duyuru bu sorunun sorulabileceği, adam akıllı, samimi ve içten cevapların alınabileceği nadir sitelerden biri de ondan.

sevgilinin icine bosaldiktan sonra elini yüzünü yikamadan bilgisayar başına gecip, log in olup, soruyu yazip, ekran başında iki sevgili cıbıl cıbıl merakla acaba ne cevap gelecek diye bekliyorlarsa, o iki sevgili meşe odununu hak ediyordur. buradan nasil bir acil yanit gelecek ki? nasil bir zihniyettir bu.

bu saatte doktor isteyen icin saglik bakanliginin ücretsiz danisma hatlari var, acil servisler var, özel poliklinikler ve hastanelerin acil servisleri var. ac telefonu sor. sevgilinin icine şorrrr diye bosalmaya utanmıyorsun da bunun sorusunu sormaya mi utanacaksin.

bilmiyorum ama ben aşk hayatımla ilgili birşeyler sorunca küfür yiyorum azarlanıyorum boşalanlar rahat.

ahahahahaha bomba soru :) aynı şeyi yaşayan bir arkadaş okey'in hattını aramış orda yol göstermişlerdi. jackofalltrades + 1

@zlatan www.itusozluk.com şu meselenin bu kadar cuk oturdugu başka bir örnek olmaz herhalde. seni bir kez daha tebrik ediyorum, aşk hayatinda başarilar diliyorum.

aşk diyorum hala ve hala.

adam toy işte. haberi yok ertesi gün haplarından, öyle bi kavramdan bile haberi yok ki tırsıp soruyor burada. ya da "bişey olmaz korkma" gibi duymak istediği cevaplar istemeye geliyo. bunların tümü kendi mallığı o ayrı. ama gözünüze batan bir insanın dünyaya gelme riskini/şansını barındıran sorular mı? yapmayın allasen, daha ne saçmalıklar çıkıyo da herkes pek bi beğeniyo dıstıpdıs.

bu bir feromon olayı ercan, tip değil.

kendinden olan bişe