yalnız mı?

maalesef :|

bize gel.

kahvalti yaptiktan sonra sigara ic. sigara kullanmiyorsan kahve olabilir. oraya gitmek bence de guzel fikir. aksam olunca da eve donebilirsin. bir gun de boyle eksilir hayatimizdan.

beni gezdir,nickini sevdim

beyler yalnız hatun buldum diye ümitleniyor olabilme ihtimalinize karşı boşa heyecan yapmamanızı tavsiye edicem :) mesaj atan bile var la

@hamaliel
sizde napıcaz? ben dışarıda olmak istiyorum. gerçi sağanak yağış gösteriyor meteoroloji ama bakalım artık.

@harrage
sigara içmiyorum ama kahve de içmek istemiyorum. zaten bu dediklerin iki dakikalık iş.

@amilaz
ben kendim gezecek yer arıyorum zaten. sen beni gezdir bence.

yarın hava yağışlı, açık alanda gezmeyi düşünme pek ;) (tabi sırılsıklam olmayı sevmiyorsan..)

edit: hava konusunda benden önce davranmışın.
edit 2: Dolmabahçe sarayını gezebilirsin mesela?

tek başıma gidince göze batmayacağım kapalı bir mekan söyleyin diyeceğim ama, oturup bir şeyler içebileceğim bir mekandan öteye gitmeyecek muhtemelen söyleyecekleriniz. ölücem lan yakında yalnızlıktan. dışarı bile çıkamıyorsun :'(

yok ben şey demek istemiştim,yalnız gezilir mi al birini yanına gibilerinden.
iyi bilmiyorum avrupa yakasını,tek tavsiyem yalnız gezmemelisin olcaktır.

yaaağ bak işte.benden önce kendin demişin

dışarı çıkalım diyebileceğim iki kişi var, onlar da gelmez yarın. başka kimse yok maalesef. ben de istiyorum yanıma birini almayı da, yok ne yapayım.

ozaman cık dedıgınde dusunen tasınan sonra ama olmaaaz ki diyenle arkadas olma buradan cıkarılması gereken sonuc bu bence :)

@shnhkn

havanın nesi güzel yahu. yağmur varmış yarın.

@dyg

iki üç arkadaş var diyorum, onlarla da ilişkimi keseyim tam olsun değil mi.

tam olsun ne ya gecmısten gunumuze yenı arkadas edınmedın mı hıc elındekılerı mı tukettın hep.
yenı arkadas edın kendıne bunun yas sınırı yok malum.tamam yarın yalnızsın orası garantı ama ondan sonrasını da dusunmek lazım ama dı mı?

kitapseverseniz kabalcı, alkım falan gezin. sonra bir yere gidin bir şeyler için, kek börek yiyin. kitap, cd vb bir şeyler aldıysanız onlara bakarsınız vakit geçer. olmadı bir dergi falan alın. hava yağmurluyken iyi gider okumak.

a

üflemeden yerim

b.

a

a. temiz hayvandır , calıskandır.

a

a

a.

c)ya bu tiksintiden ziyade hijyenle de alakalı biraz. sonuçta karınca hayvanı her yerden gelmiş olabilir. pislik taşıyordur vs. dolayısıyla tiksinti oluşturur. bu yüzden de asla yemem. yani cevap b.

a

o karıncalar dışarıdaki ölü sıçanı da kemiriyorlar. o yüzden

b

a

a

a şıkkı.

açıklama:

karıncalar temiz hayvanlar genelde. havadan bile daha temiz olabilir hatta. dışardan gelip yıkamadığımız elimizle yediğimiz ekmek bile çok daha tehlikeli olur. kendilerini temizlerlemiş ve anitbakteriyel sıvı salgılıyorlarmış.

bir de toksik karınca çeşitleri de var ama evlermizide bulunmaları zor bir ihtimal. onun dışında karasinek değmiş bir ekmeği yemem mesela, onlar pis hayvanlar :)

a

edit: karıncada kan yoktur o nedenle tiksinmenize gerek yok.

@blackmail:

hayvan difüzyonla mı yaşıyor?

tiksinmek = kan mıdır?

karincadan tiksindigimden degil ama yemem

adana

karıncayı da yerim haha. şaka şaka.
kovarım karıncayı ordan, yemeye devam ederim. ya da yiyesim gelmediyse o kısmı hafif koparır atarım.

garip bir şekilde karınca birkaç tane olunca tiksinti yaratmıyor bende. çocukken çok oynadığımdan mıdır nedir bilmiyorum. devasa karıncalar olmadığı sürece, atıp yiyebilirim de. o ana bağlı. ama insanlar genelde karıncadan pek tiksinmiyor.

@truvaiti

tinsinmenize gerek yok derken, karıncanın kanı olmadığı için herhangi bi hastalık bulaştırma riski yoktur demek istedim.

c)karıncayı kibarca alıp ayakaltı olmayan bir yere koyar yemeğime devam ederim.

feriha koy panpa.

ermanenium.

kâmil

eleman koy

aysegul koy .ustume alınmam .


edit:sorun su ki herkes de yemis.

angerona fena isim değil

amerikanyum germanyum hepsi var amk. türkanyum falan olsun.

Kardashian koy. anladın sen.

sen koyma kayar elinden mazallah yepisyeni element kırılır

elemente koyma, gel bize koy haci. rahatlarsin en azindan :/

element koy.

annenler bi yere mi gitti kanka?

amına koy. hihihihi =)

(kimse yazmamış,biri yapmalıydı)

*** FENERIUM ***

ben de yeni nota bulmuştum. adını ne koysam diye düşünüyorum.

uydurukyum

bora de.
gerisi gelir zaten...

(bkz: hasret mi vuslat mı adını sen koy)

ara canım neden aramıyorsun?

1 hafta taziye için kısmen geç ama yine de ara.

Ev sahibim üst katımda oturuyor cenaze için yoklar 1 haftadır ben "geçmiş olsun diye" arasam mı aramasam mı diye ikileme düştüm?

Geçmiş olsun diye olmaz. Başın sağ olsun diye ararsan olur. Ama şimdi geç oldu biraz. Yarın ara bence.

Bir de benim de bir tanıtığım evlendikten 3 gün sonra intihar etmişti 1-1,5 yıl önce. Evlendikten sonra intiharın eskilerden bir örneği var mı ?

arama.
geldiği zaman söylersin.

ara da evlendikten sonra neden intahar etti öğrenincede benle paylaşş merak ettim

@insanlik icin buyuk bir adim
doğal bir ölüm olmadığı için ikileme düştüm.Gazetler babasının kanser olduğunu öğrendiği için intihar ettiğini yazmış ama pek inandırıcı değil.

Evlendikten sonra intiharın eskilerden bir örneği var mı ?

===> bu yeni çıkmış bir şey değil ki? hatta bana kalsa eskiden daha da çoktur belki.

@sekho:

sen cumhuriyet savcısı - adli tıp uzmanı değilsin ki ?

sana ne ölüm nedeni nedir ne değildir?

sen aç telefonu "allah rahmet eylesin biz de üzüldük elimizden bir şey gelirse yardımcı oluruz iyi günler" gibi şeyler söyle kapat.

olay bu herhalde

www.dha.com.tr

@trinitrotoluen beni korkuttun şimdi ev adresimide bulursun:)

Canon serisi iyi

Canon 1100D nin kasasını pek sevmemiştim, benim gönlümde 550D yatmıştır hep :) Parasızlık yüzünden 450D aldım gerçi neyse. Eğer fiyat farkı çok yoksa 550D tercih ederdim ben.

spottan 500d 550d 600d gibi modellere bakmanızı tavsiye ederim.

@sli canon'un o saydığın modelleri pahalı ama bütçemi aşıyor...

spottan bak demiş zaten sli. fiyatı bu gösterdiğin 1100d ile aynı olur. hatta daha düşük olur.

anladım haklısınız da spottan da garanti olayı sıkıntılı olmuyor mu?burada en azından 2 yıl garanti var...

valla arkadaş 1,5-2 yıl önce 550d aldı spottan. hala taş gibi.

www.netsiparis.com
son olarak Canon 600D var burada, bu işimi gören bir alet midir yoksa şimdilik bu kadarına gerek yok mu?profesyonel sanırım...

ölmemek.

birkaç yüz milyon insanı kekleyebileceğin bir din kurmak. hatırlanmak anlamında soruyorsan tabi.

sihirli iksir

buyuk iskenderin de dokundugu iktidar tasina sahip olmak.

bence sevişmek

telomeraz

doğmamak.

ölümsüzlüğün sırrına en erken cevap verecek şey genetikte bilimi. yakında tüm organların ve sistemlerin yenilenmesi değiştirilmesi ortaya çıkacak ve işte o zaman doğal yollardan ölüm ortadan kalkacak gibi görünüyo. bunun dışında henüzbu sırra erişebilen yok .

95 yaşında geldiğinde 20 lik çıtırla seks yapmaktır.

Osbir

muhtemelen kök hücre olacaktır.
2020küsürde harvard ölümsüzlüğü açıklayacağız demiş diye bir haber vardı bir aralar.

ismini bırakmaktır.
onu boşver de resimde zeus kusuyo lan!

tüm tıbbın nihai amacı o. o amaca ulaşılırsa topyekün ateist olunabilir. o zamana kadar sübhanke.

kalbi dondurmak.

hücre yenilenmesi veya bilinç aktarımı.

telomeraz +1

eğer metabolizmamız hep 7-8 yaşlarındaki gibi hızlı olsaymış 300-400 yıl yaşarmışız nerde okuduğumu hatırlamıyorum ama

www.akvaryum.com

-akvaryuma bitki koyup co2 ver. (maya ile yapılan bir sistem var adını hatırlamıyorum şu an.)

çok iyi akvaryum siteleri var. gugıl'dan bulup kurcala onları biraz. maalesef sanıldığı kadar kolay olmuyor balıkları uzun süre yaşatmak. 1,5 ayda komple temizlik yapıyorum diyorsun mesela. eğer komple temizlikten kastın suyu tamamen değiştirmek ve filtreleri iyice temizlemek ise bu çok yanlış bir şey. akvaryumdaki ekosistemi yok ediyorsun bi kere öyle yaparak.

Akvaryumunun diğer ölçülerini de yazar mısını? (50 x ? x ?)

Bu akvaryumda hangi türden kaç balığın var?

Akvaryumda filtre, ısıtıcı gibi ekipmanlar var mı?

Su sıcaklığı kaç derece?

Sorularıma cevap verirsen ben yardımcı olacağım sana. Yalnız hemen gözüme çarpan yanlışlarından bahsedeyim. 2 haftada bir 1/3 su değişimi yetmez, haftada 1 kez %25-30 civarında su değiştirmelisin. Ayrıca o komple değişimi de çok gerekmedikçe sakın yapma. Akvaryumda balıkların sağlıklı yaşaması için yararlı bakteriler oluşması lazım. Sen suyu komple değiştirdiğin zaman o yararlı bakterilerin hepsini öldürüyorsun. Bu çok büyük bir yanlış. O yüzden nitrat birikmesi oluşturmayacak bir zaman aralığında (yani haftada 1 kez) kısmi su değişimi yapılmalıdır. Sorularıma cevap verirsen daha ayrıntılı yardımcı olabilirim.

@marcelle
tam olarak ölçüleri hatırlamıyorum ama 45 lt diye geçiyor sanırım.
şu an 6-7 cm 2 tane oranda japon.
4-5 cm 2 japon (şu klasiklerden) 1 teleskop.
2-3 cm çöpçü var.
ölen vatozda 5 cm falan bu bembeyaz olanlardan.
öldüğünde karın kısmı mosmordu.
genel olarak 24-26 arası değişiyor sıcaklık.
filtre dediğin bu temizleyip hava üfleyen motorsa evet ama ısıtıcı hayır.

akvaryumun tabanına zeolit döşe ve zeolit filtre kullan. akvaryumcularda bulabilirsin. zeolit balıkların dışkı ile çıkardıkları ve zehirli olan amonyağı absorbe eder.

Evet tam tahmin ettiğim gibi. 45 litrelik hacim için 5 japon çok çok fazla, dolayısıyla akvaryumun çabuk kirleniyor, nitrat artışı sonrasında olumsuzluklar yaşıyorsun.

Japon balığı başına 20 litrelik hacim olmalıdır. Ben olsam 45 litrede 2 japondan fazlasını kesinlikle beslemezdim. Bence orandalar kalsın, diğerlerini bir başkasına ver.

Su değişimlerini de dediğim sıklıkta ve oranda yaparsan iyi olur. Sıcalık 22-23 derecede sabit olsun. Ani sıcaklık değişimleri balıkları olumsuz yönde etkiler. Bu yüzden ısıtıcı kullanmanı öneririm. Ayrıca su değişimleri sırasında akvaryuma eklediğin su mutlaka akvaryumdaki ile aynı sıcaklıkta olmalıdır. Eğer çeşme suyu kullanıyorsan, akvaryuma koymadan önce suyunu en az 3-4 gün ağzı açık bir kapta dinlendirmen lazım.

aynı ebattaki akvaryumda 37 yaşındaki kuzenim deli gibi yavru veren 20+ ciklet besliyor o kayıp vermiyor ben 5 balık besliyorum her ay bi tane gidiyo. ne gıcık bir durumdur ?

yukarda f diye bi düğme var.

bende yok öyle bir düğme :(

töbe... temadan olmasın ? temadan değilse önbelleği temizlemek ya da farklı tarayıcı derim. tipi şuna benziyor: i.imgur.com

bende 8 senedir yok lan o tuş. favori entry ne işe yarıyo diyodum olayı bak. naapmalıyım la ??

Ne sos bulursam dökerim, affetmem.

dökmem. kötü oluyor. pizza soslarıyla yiyorum onun yerine. sos yoksa kuru kuru yerim.

asla dökmem. bu arada eğer bilinçli yazmadıysanız; piza değil, pizza.

dökmem, dökeni de sevmem.

mayonez ve ketçabı bol dökerim.

izmir'de cok normal birsey , nasil olusmus bilmiyorum ama pizza kulturu boyle olusmus izmir'de.ben de her pizza yedigimde ustunu ketcap mayonez doldururum. muhakkak ki diger sehirlerde de oyle yiyenler vardir ama genelde garip karsiliyorlar. sonucta fil pizza'da buyumus bir neslin aliskanlikalrini degistirmek zor:D

dökmem. hardalın ne oldugunu bile bilmiyorum zaten. 1 kez tadına baktım kötüydü.

sadece ketçap değil mayonez de dökerim ben. pilavi da ketçağla yerim.

dökmem ama döken bi arkadaşım var izmirli kendisi tesadüfmü bilemedim

bin ada sosu orjinal adıyla thousand island sos baya yakışıyor

pizzasına bağlı. bazısı hakikaten ketçap mayonezsiz çekilmiyor ama adam gibi bir pizza oldu mu önümde, bence bunu yapmak saçmalık.

bir de izmir, evet :)

konuyla alakasız ama izmir olayı, pizza pizzanın izmirde mantar gibi türediği zamanlarda masalara bi de ketçap mayonez şişesi koyması ve o zamanın çocukları-genç ergenleri olan jenerasyonun "ohaaa ketçap mayonez beleşmiş istediğin kadar" gazıla pizzalarıı sıvalamalarıyla başlar. Ben şahidim.

www.eksisozluk.com

pizzanın ingredients ine göre değişir. tadını bozabilir.

dökmem, dökeni de kınarım.

ben azıcık dökerim, ama italya'da pizzanın üzerine sos,tuz,baharat falan eklemek şefe hakaret sayılırmış, tadını beğenmedim demek gibi oluyormuş.

aslında her yerine etkiyor. o an başında ağrı olduğu için sen sadece başına etkidiğini sanıyorsun. aynı anda hem belin hem başın ağrısa, içince ikisi de geçer.

sinapsları engellediğini düşünüyorum. yani daha çok ağrıyan yere değil de genel olarak ağrıyı ileten sistemi pasifleştiriyo olsa gerek

genel olarak sinir uçlarına etki ediyor acı eşiğini yükseltiyor en basit anlatımıyla.

sinir uçlarına etki edenler anestezik maddelerdir
eğer ağrı kesiciden kastınız aspirin ve benzeri ilaçlarsa, vücudunuzda siklooksijenaz denilen bir enzim vardır. bunun 3 çeşidi vardır ancak bizim konumuz 2si. cox-1, her yerde bulunur ve sadece ağrı ile ilgili dğeildir. cox-2 ise ağrı ve inflamasyon (yangı) ile ilgilidir. aspirin de bu enzimi inhibe eder.

kilolu değiseniz ltb - super slim serisi - 89 TL

boy kilo vücut tipi cinsiyet yazsanız iyi olurdu. levi's dan şaşma derim madem az alıyorsun aldığına değsin. gidip her modeli deneyeceksin en güzel olanını al.

hayatımda ilk kez 501 aldım geçenlerde ve verdiğim paraya cidden değdi gibi geliyor. paraya kıyıp git al bence.

mavinin kotları yumuşacık ve likralı. Ben çok severim.

mavi işi iyice bozmuş, renk atmalar, sık giyilmemesine rağmen diz yapmalar falan..

bence levis veya diesel almalısın.

@kayranın kedisi +1

levi's diesel. madem 1 sene giyeceksin biraz paraya kıyıver.

Sadece kot giyerim ben de, aynen alıp sürekli aynı kotu giymek gibi bir huyum var. Neyse, bir ara levisten cayıp mavi vb. giydim, ama malzeme kötü sürekli yırtılıyot yıpranıyor renk atıyor vb. O yüzden Levis'ten şaşmıcan.

507 diye şahane ötesi bir modeli var, ama bu sene itibari ile 527 adı altında mı ne üretilecekmiş. Neyse, yeni hali 150 TL, 507 olan versiyonları Boyner'de 70-100 TL bandında bulunabiliyor. Koş, kaçırma.

hepinizi biiir biiir ayrı ayrı yanaklarınızdan öpüyorum. ne güzel insanlarsınız siz ya valla bildiğiniz derdime derman oldunuz.

tekmer'i bilmiyorum da, kosgebi tarif edeyim;

ayazaga kampusunde, istinye park tarafina daha yakin. eger metro ile gideceksen itu duraginda inip, fen-edebiyat kapisindan girip sol tarafa dogru biraz yurumen gerecek, ari-4 teknokent'i gecince gorursun, prefabrik yapida bi yer.

Burası

goo.gl

@trinitrotoluen, açamadım sayfayı?

ısı dediğimiz şey konsept olarak iletim, yayılım ve ışıma yolları ile taşınır. mesela elektrikli ocaklar genellikle iletim ve fırınlar, yayılım yolları ile ısıyı taşırlar.

mikrodalga, bir radyo frekansıdır evet ve ısı yaratmak için ışıma yolunu kullanır. fırınlar, su moleküllerinin rezınansı olan bir radyo frekansında, çok güçlü bir radyo dalgasını fırının ortasındaki bölmeye gönderirler. bu enerji yalnızca su moleküllerini etkilediği için kağıt, cam, porselen, plastik gibi su molekülü içermeyen maddelerin içinden geçer -çoğu metal tarafından geri yansıtılır- ve fırının ortasındaki bölmede bulunan su moleküllerini "titretmeye" (omzundan tutup sallar gibi) başlar. bu titreme ısıya sebep olur, ortaya çıkan ısı, artık su molekülü neyin içinde bulunuyorsa, onu pişirmeye başlar.

bütün mikrodalga fırınlar kapağı açıkken çalışmayı reddedeceklerdir, ama, ben cevabını şöyle vereyim: insan beyninin %99'u su moleküllerinden oluşur.

peki yalnızca 3 saniyelik bir frekansa maruz kalmada insana neler yapabilir? yani öldürmeyebilir ama uzun vadede başka sonuçlara yol açabilir mi? yoksa beyin kanaması 3 saniye bile olsa kaçınılmaz mıdır?

sıkılmışsın :) ben de sıkıldım, cevap vereyim. Dalga ışığın dalgası tabi, radyo dalgası da ışığın dalgası. (Işığın ne olduğuna bir bakmanı öneririm bu arada.)Işığın hızı sabit, bu yüzden ışığın dalga boyu kısa olduğunda enerjisi daha yüksek, sonuçta daha çok aşağı yukarı hareket ediyor aynı mesafede, x-rayler gibi. Mikrodalga ışınlar enerjisi düşük, dalga boyu yüksek(yani milimetrelerle ifade edilebilen) ışınlar.(x-ışınlarının dalga boyu 0.1 nm civarında mesela 10 üzeri -10 metre yani)

Moleküllerin elektronlarının çeşitli enerji düzeyleri var. Elektronik enerji düzeyleri, bu elektronik enerji düzeylerinin her birinin de vibrasyonal enerji düzeyleri, vibrasyonal enerji düzeylerinin de her birinin rotasyonal enerji düzeyleri. Örneğin uv ışını yolladığınızda moleküle, molekülün elektronik enerji düzeyinde bir excitation olup(Türkçe ne deniyor bilmiyorum) elektron bir sonraki enerji düzeyine zıplayabilir. Ama kızılötesi ışın yolladığımızda, kızılötesi ışın çok güçlü olmadığı için elektronik düzeyde bir değişim olmaz, vibrasyonal düzeyde bir excitation olabilir. Mikrodalga ise daha bile güçsüz olduğu için rotasyonal düzeye etki edebiliyor.

Moleküllerin bir çoğunun kısmi pozitif ve negatif yükleri vardır. Örneğin suda oksijen üzerinde kısmi negatif, hidrojen üzerinde ise kısmi pozitif yük var. Yük eşit paylaşılmıyor yane. Mikrodalga fırınlarda mikrodalga ışınlar vasıtasıyla sürekli değişen bir elektrik alanı uygulanıyor. bu dielectric moleküller de elektrik alanlarında, elektrik alanına göre kendilerini align etmek istedikleri için sürekli hareket ediyorlar ve birbirlerine çarpmalarının vs. sonucu ısı oluyor. VE ISINIYOR YEMEK. Minerallere etki eder, tuzlu su falan gibi
kafayı soksak bişey olmaz(bence). Ama tabi her tür ışık gibi yüksek şiddette ışınlar yanığa vs. sebep olabilir. Kanser uzun süreli maruz kalımda olma ihtimali var diyolar, ama onu her şeye diyorlar.

Dielectric materyallere etki ediyor mikrodalga ışınlar. Yani polarize olabilen moleküllere etki ediyor, yani molekül içinde kısmi farklı yükler varsa etki ediyor. Metaller mikrodalga ışığı yansıtır, o yüzden metal koymayın içeri diyolar, alet bozulmasın diye. Yoksa bişey olmaz. Tabak falan farkmıyor.

düşük düzeyde mikrodalgalar nörolojik tedaviler için dahi kullanılıyorlar aslında, ama bir mikrodalga fırın bence ilk birkaç saniyede insan kafasını öldürecektir. eğer canlı tutmayı becerebilirsen, ki ben imkan görmüyorum, beyin kanaması olacağını sanmam ama basınç muhtemelen ilk dört beş saniyede yüz derisini pişirmeye ve hatta yırtmaya başlayacaktır, gözler zaten ilk saniyelerde buharlaşmaya başlar. ilk 10-15 saniyeden sonra köfte gibi pişeceğini hayal ediyorum.

oha boşu boşuna yazdım :D

radyo dalgası, x ışınları, görünür ışık, morötesi ışınlar falan elektromanyetik dalgadır. farklı isimlerde olmalarının sebebi farklı frekans değerlerine sahip olmalarıdır. mikrodalga da diğerleri gibi elektromanyetik dalgadır.

kafanı içine sokarsan ses duyamazsın. çünkü ses dalgaları boyuna dalgalardır. elektromanyetik dalgalar ise enine dalgalardır.

sorunla biraz alakasız ama belki şuna bakmak istersiniz

haber.gazetevatan.com

bu mevzuyu şöyle hatırlıyorum: bebek ölüyor fakat neden öldüğü ilk başta anlaşılmıyor. yapılan otopsi sonucunda ortaya çıkıyor gerçek. fizikçi değilim ama sanırım içerden pişirmeye, yakmaya başlıyor alet...

şuradan kendisinde mesaj atılabilir bence. ben üşendim biri sorsun :) ben de merak ettim

www.facebook.com

Epeydir facebook hesabım kapalı. Biri cevap alabilirse buraya da yazsın çok rica edicem.

gerçek fb hesabı değilmiş sanırım bu.

Benim aklıma mennan geliyor

Bana da aynısı mancınık da oluyor. Bir tarih dersinde mancınık derken gülme krizine girdiğimi hatırlıyorum. O ne lan öyle bak yine :D

yok olmuyor bende

keşkül
keşşül
kaşşül
kaşşal
kaşşak
daşşak

keşkül gibi meme
muhallebi gibi göbek

bu şekilde yapılan, romanlarda geçen benzetmeler olduğuna göre demek ki bi çağrışım yapıyor..

sanırım bu yüzden:

www.youtube.com

geçmiş olsun

cem yılmaz'dan dolayı olabilir. keşkül titretmesi

www.youtube.com

şu videoda 6:55'den itibaren izleyebilirsin

kutuda kapak açıldıktan sonra ne kadar süre daha kullanabilineceğine dair bir bilgi yok mu?

yok maalesef

serin ve kuru yerde, ağzı açılmadan muhafaza edilmişse, bir şey olmaz.

en fazla rutubetlenir küflenir falan. küf de adama bir şey yapmaz korkma en fazla proteğin değeri birkaç yüzdelik dilim düşüp onun yerini küf mantarı almıştır.

yabancı forumlara baktım. bir şey olmuyormuş. dağılabiliriz.

ayrıca küften bir şey olmuyor mu insana? alla alla ?

Bol miktarda alırsanız mideyi bozarsınız en fazla, aşırı hassas bir bünyeniz yoksa bir şeycik olmaz. Küften bahsediyorum tabii.

küften korkmayanlar için geliyor: infeksiyon.dergisi.org

@hibernating black bear, konuyla ilgili uzmanlığınız ne noktada bilmiyorum ancak küf ve mantarlar nedeniyle insanlar ölüyor zaten.

küften kormamak başka bir durum, zamanında hiv'den kormayan insanları da gördük televizyonda. isteyen küflü yesin, ancak sonra niye karaciğer kanseri oldum diye de ağlamasın.

küflü ekmek yedi ertesi gün evde ölü bulundu şeklinde öldürmese de küf, özellikle akciğer kanseri ve diğer bazı kanser riskini arttıran bir şey. hastaneler bana bir şey olmaz diyen insanlarla dolu, bilmiyorsak atmayalım kafadan.

ilginç bir korelasyon aramışsınız. bence doğrudan bir bağlantı kurulamaz, kurulmaya çalışılırsa doğru olmaz. ben de bir soru sorayım, sizce solaklar çikolatayı daha mı çok sever?

@farabi: gülerek aydınlandım :)

ot ne zamandan beri cesaret veriyor yahu? bana olmadı en azından öyle bir şey.

@cro magnon aslında solak insanların ataları kılıcı sol, kalkanı sağ elle kullandıkları için kalkanlarıyla kalplerini yeteri kadar iyi kullanamıyorlardı ve çikolata da aşırı tüketimi neticesinde kalp sağlığına zarar verdiği için solaklar "amaaan atalarım iplemiyor kalbini hem de savaş meydanında yüklen çikolataya" diye düşünüyor olamazlar mı?

bu kadar erken niye uykum geldi onu merak ediyorum ben (:

17 mayıs 2000 den beri yaklaşık 4000 gündür hergün üfleyen biri olarak diyeceğim HAYIR değildir.aksine bünyenin alışkın olmadıgını varsayarak sende yaratacagı his paranoya - ya red edilirsem korkusu olucaktır.etki altında o korku ve stressle iki lafı bir araya getiremeyebilir yada istemediğin şeyleri agzından kaçırabilirsin.mj yaratıcılıgı körükler ilk zamanlar dogrudur ancak bu etki direkt ilanı aşk etmek için değil ;'' ilanı aşk ı doğru ve red edilemez bir biçimde nasıl ederim i '' bulmak için kullanılabilir.

eğer bahsettiğiniz cesaret veriyor mu, konuşurken bi' özgüven gelir mi filan gibi bir şey ise, hayır diyorum. kıçını bile kaldırmak istemezsin oturduğun yerden.

aslında mevzu cesaret değil söylenilmemesi gereken bir şeyi söyleme durumu. ki rededilcek gerçeğinin her türlü farkındayım. (bu arada deneyimim var)
edit büdüt: yani söylememem gereken şeyleri söylemek istemiyorum olay bu.

söylenilmemesi gereken bir şeyi söyleme cesareti edinmek istiyorsan scarface filminin gizli başrol oyuncusunu araştırmalısın ;)

asıl ilan-ı aşk etmek istediğiniz kişinin de olduğu bir ortamda alakasız birine ilan-ı aşk ederken bulabilirsiniz kendinizi. Hatta eve gitmeyi falan da beklemeyebilirsiniz. Aman diyeyim!

aslında haklısınız, kapalı veya açık olduktan sonra hukuken değişen birşey yok.

ama bu durum, sözlük yazarlarına duyulan ihbar etmeyeceklerine dair güvenden kaynaklanıyor.

suç teşkil eden şeylerin buraya yazılmasının serbest olduğunu nerden çıkarttınız?

@mea

o da doğru tabii ki :D ama bakıyorum mesela arada esrar muhabbetleri falan dönüyor. bunlar yazılırken de dışarıya kapalı yazıp kendilerini rahatlatmaya çalışıyor gençler.

öyle duyurular varsa ispiyonlayın hemen.

olur mu öyle saçmalık? ne genci, ne sözlük yazarı? eğer böyle bir şeyden yetkili makamların haberi olursa herkesin başı yanar. böyle güzel bir ortam ziyan olur.

@wide'ın dediği gibi sadece torrent vb linki dışarı kapalı istenebiliyor.

aslında bu kurallar değişmeli belki de. duyuru açıldığında, bu kurallar koyulduğundan beri şartlar değiştiği gibi kanunlar, kurumlar da değişti.

esrar muhabbeti yapmak suç mu yahu? (en son ben yaptım sanırım bu muhabbeti de)

adam nereden bulabilirim, bana temin edin ya da ne bileyim size temin edebilirim demediği sürece... ohoo o zaman tecavüz hakkında da konuşulmasın, ona sus buna sus ahey.

duyuruyu görmedim, bir şey söyleyemeyeceğim ama bir seferinde bizzat esrarla ilgili entryler yüzünden sözlük kapatılmıştı. hatırlatırım.

ne gerek var bunlara bilmiyorum.

yahu biz de biliyoruz bunlar hakkında konuşmanın suç olmadığını. ben esrar'ı sadece örnek olarak verdim. başka şeyler de olabilir. aklıma gelmiyor şimdi. illa takılıp kalacaksınız yani bir yere.

dabii dabii aynen öyle.

ben kadınlar nerelerine dokunulmasından çok hoşlanıyorlar, efenim hanki pozisyonu sefiyorsunuz, eki eki tarzı duyuruları anlayamayacak kadar da "incelikten" yoksunum.

takılıp kalıyorum bazı öküslüklere.

- www.youtube.com

- hungarian dances, tümü

- www.youtube.com

mozart - requiem (academy of ancient music yorumlaması muhteşem)(lacrimosa dies illa en beğendiğim bölümüdür)

arvo part - fur alina ve spiegel im spiegel

ayrıca anna netrebko - opera arias da muhteşemdir.

dimitri shostakovich - ballet suite no 1

***bu duyuruyu silme favorilere ekledim, daha sonra ben de bakacağım.

www.eksiduyuru.com

bach-Brandenburg Concerti-Nr. 2 in F Major-Allegro
www.youtube.com

yo - yo ma / slavonic dance
handel - sarabande

Eric Satie - Gymnopedie No.1 www.youtube.com
Tchaikovsky - 1812 (Özellikle son bölümü) www.youtube.com
Ravel - Bolero www.youtube.com

soprano kabul eder misin bilmem ama ben çok seviyorum bunu.
www.youtube.com

bir de bu kadın şarkı söylerken sharon sultan diye dansçı dansediyor. orada söylediği çok güzel. ama adını bilmiyorum.
www.youtube.com

Brahms - Hungara. No: 1. 2. (tom ve jerry swh) 4. 5. (bi reklamda vardı)
Beethoven - 5. 8. Fur Elise, Moonlight Sonata
Bach - Toccata And Fugue D Minor, Canon
Stephen Salters - Largo al Factotum
Boccherini - Quintet No: 11
Karl Jenkins - Palladio (bu canavar be)
Mozart - Alla Turca, Pequena Musica Nocturn, Pantasie in D Minor, 25. 31. 40.
Russian - Kalinka Katuisza, Midnight in Moscow
Tchaikovsky - Waltz of the Flower, Dance of the Sugarplum Fairy
Vivaldi - Concerto in B Minor, The Four Seanson Summer Presto
...

one and only;

handel, sarabande
www.youtube.com

maurice ravel'in bolero'su.
www.youtube.com

mozart'ın iki piyano için sonat'ı
www.youtube.com

yine mozart'ın obua konçertosu do majör
www.youtube.com

beethoven'ın 7. senfonisi 4. bölüm
www.youtube.com

çaykovski'nin 1812 uvertür'ü
www.youtube.com

Beethoven Symphony No. 7 in A major II. Allegretto (The Fall filminin de soundtracki aynı zamanda, çok ama çok güzeldir)

piller sağlam mı?

190 boyunda sevgili yaparak.

Kendi boylarında birini bul, onunla mutlu olmaya çalış. Bu durumu atlatırsın.

çocuk reyonundan giyinebilirsin.

hazal kaya isen sikinti yok

180 boylarında bi sevgili de fena olmaz bence ya :p

ya bence böyle ufak tefek kızlar daha şirin oluyor. her türlü uzun boylu kızlara göre tercih ederim ben.

cevap: seni bu halinle sevebilecek bir sürü insan olduğunun farkında olarak aşabilirsin bu kompleksini.

iyi bi terzi bul, elbiselerini vs. ona diktir.
minyon olmanın avantajlarını kullan,
boyundan büyük işlere kalkışma.
(sdfghjklş sesli güldün itiraf et ^_^)

şebnem ferah gibi platform giyebilirsin ama bi o kadar da iğrenç görünebilirsin.
bence aş bunları boşver türk kızlarının %90ı kısa değil mi zaten? ben de 1.67im ama kısaymışım gibi geliyor napıcaz? zaten şişkoyum ühühü

değiştiremiyorsan seveceksin.

Uzun boylu olmak,renkli gözlü olmak bunlar ıvır zıvır.Hadi sana göre yazıyım bonus şeyler.İnsan bunların daha sonra önemli olmadığını anlıyor.Dış görünüş evet,bakımlı olmak vs günümüz çağında önemli.Ama bunları önemseyerek içten içe yalnızlaşma gibi şeyler çok fazlalaşıyor.Senin ihtiyacın olan şey bir canan.

afrika'ya git pigmeler kabilesini bul daha iyi bir çözüm olmaz gibi.

www.genckafe.net

kilolu tombalak bir şey değilsen hiçbir sıkıntı yok. normal bence boyun.

çok şanslısın. uzun boydan şikayetçiyim, topuklu ayakkabı giyince at gibi oluyorum ve hiç hoşlanmıyorum.
istediğini giyersin işte, ben hep orta boylu olmak isterim. çünkü herşey daha estetik duruyor sizde.
sinir etme insanı kardeşim. ne güzel işte minyonsun.

kilon 40-55kg arasında ise giderin vardır.

Pilates ve duzgun durusla 1-3 cm atabilirsin, diyorlar. Topuklu giyeceksin, 160cmi yakaladin mi sorun etmezsin. Ayrica bu kadar takma kafana.

ya en son takcağın şey bu olsun hem türkiyede boy ortalaması 160 değil mi kadınların. bence avantajlarını kullan şirin etekler,elbiseler.ben 18 yaşındayım boyum 173 ama sor bakalım memnunmuyum etek elbise deniyorum çıkıyor tepeme hiçbirşeyi çekiştirmeden rahatca giyemiyorum.

İncelmeye bak. Kemik yapın inceyse ve vücudun orantılıysa kısa boy problem değil bence.

(bkz: bodur tavuk her dem piliç)

herifine söyle çabuk bitirsin askerliği. iyice pssikopatlaştın sen böyle yalnız :D

52 gün kaldı :(

kylie minogue 1.50 boyunda....
kısa boylu olmak, uzun boylu olmaktan iyidir. mutlu olmalısın.

yav daha geçen hafta 85 değil miydi? ne ara 52 gün kaldı?


edit: geçen hafta değilmiş geçen aymış. benim fil hafızam ..çmış :D

minyon kadinlar bence daha hos. takma haci.

kusura bakma ama elbise konusu da biraz garip olmus, olmuyosa olmuyo git baska sey begen sen de.

kötü ettin.
en son aldığım mavi jeans pantalon sık giyiyor olmamama rağmen hemen dizlerini saldı ve dizlerin rengi açıldı. ayrıca boyası da çıkıyor. bir daha mavi jeansten bir şey alacağımı sanmıyorum.

üstünde nasıl durduğuna bağlı biraz. içine sindiyse 40 da versen 140 da versen farketmez. ama densizin teki gelir bazen senin özene bezene arayıp zor bulduğun kendine yakıştırdığın bi elbiseye iki laf eder, moralini o dakka sker atar.

sen kulak asma her şeye, tadını çıkarmaya bak.

yok ben kalite açısından soruyorum. yoksa gayet iyi durdu üstümde. ayrıca mavi renk kot da değil. böyle gri gibi ama değil de gibi; içinde siyah da var ama aynı zamanda yok gibi(ne renk olum bu?) bir pantolon. her yerde bulabileceğim bir tona sahip olmuyor bu renk. o yüzden almıştım. iki ay sonra mundar olacaksa bir anlamı yok. gidip geri versem onun yerine başka bir şeyler mi alsam? ykm'den aldım nasılsa.

edit: oha direkt geri veriyorum. aynı pantolon mavinin kendi sayfasında 80 lira :S
tinyurl.com

hocam genelde jean dedıgın zaman eger bütçen varsa diesel guess bu markaların kotları superdır. ama bıraz tuzludur. guess ın kotları 350den 110 mlyona ınmıstı ıstedıgım kotun bedenı kalmadı dıye alamadım anaısnı satım. dıeselın kotlarıda jeanslab magazasında 250 tl ama omurluk onlar yıkayınca hemen eskımez 3 yıl gıyersın. onun dısında 100 150 arası ıstıyorsan gapın kotlarıda fena degıldır. tıpın duzgunse zara'da ıyıdır kesımlerı fln. eskıden mavı gıyerdım mal gıbı abı sekıl durmuyor mavı haberın olsun. yanı duz bır kot.ne ıstedıgıne baglı ıste..

füme ve siyah arası bir renkse bende de mevcut. ne giri ne siyah işte, tuhaf bir renk. ince kot kumaşı. eğer buysa; bol kesim mavi kotlarında ki kadar esneme ve diz izi yapmıyor. ama iki kere giydiğinde üçüncüde yıkamaya yollaman gerek. levis kotlar gibi falan istediğim zaman yıkatırım lüksün olmuyor. gene mavi kotların genelinde olduğu gibi bel kısmı diğer markalara göre daha çok esniyor.

işin özü: kotun rengi arada ama güzel ve çoğu şeyle uyumlu. ama mavi açısından ne tişörtler ne de kotlar verimli değil. gömlekler kesim, model ve dayanıklılık açısından daha sağlam. montlar ısıtmaz, sıvı geçirebilir. aslında mavinin ilk çıktığı yıllarda ki malları çok iyiydi. 99 ya da 2000 yılıydı tam hatırlamıyorum bir kaşe mont aldım. hala taş gibi. ama ondan sonra alınanlar hep fos çıktı. kazaklar çabuk çeker falan.

sürekli kullanım için düşünüyorsan, yani 'haci beş gün kıçımdan çıkartmam' diyorsan değiştir derim. ama iki-üç günde bir yıkatırım zaten diyorsan diğerlerine nazaran iyidir.

kendi çelişen bir cevap vermiş olsam da hayrını gör :=)

neyse, gidip değiştirdim. taş gibi bir 501 aldım onun yerine.

yoo niye -2 olsun. kök iki olur cevap

hakkkatten de çünkü şundan şundan dolayı diyebileceğiniz bi açıklama yapacak olan varsa iyi olur.
-2 nin karaköklerini neden aldık. niye -2 olsun onun sorgulamasını bende yapıyorum zati..

türevini doğru almışsın, sıfıra eşitle gitsin ikinci denklem ne oluyor onu anlamadım.

6-3x^2=0
3x^2=6
x^2=2
x=+kök 2 veya x=-kök2

bu arada bu noktaların ikisi de yerel maksimum, biri yerel maksimum diğeri yerel minimum, ya da ikisi de yerel minimum olabiler. denkleme bakmalı onun için. şu denklemi niye kurdun nerden kurdun onu çözemedim ben: 6/(-3) -3x^2/-3.

yerel maksimum'un apsisini değil de ordinatını soruyor olsaydı ana denklemde x yerine kök2 yazacağıdın.

valla ben tek parça olanı aldım , okumak için güç sarfetmeniz gerekiyor , ve maalesef hareket halindeyken yanında taşıyıp okuyamıyorsun çok büyük .. günlük metro , otobus , tramvay vb.. kullanıyorsan ayrı ayrı olanı al. yok evde okuyacagım diyorsan tek parça al.

tek cilt halinde olan var bende de. hiç tavsiye etmiyorum. dışarıda okuyamıyorsun. evde okurken bile elinde koca bir cisim. ayrı ayrı alın.

bende de tek cilt halinde olanı var, pişmanım ayrı ayrı almadığıma.

5i bir yerde var bende cildi muhteşem sırf onun için bile alınır,

ayrı olanlar ise bildiğin cep kitabı dışarıda falan çatır çutur gezdirilir ama ciltsiz, aşırı ciltsiz hemde dışarı çıkarırsan parçalanır gider.

2 tane insanda şahit olmuşluğum var.

olur. arkadaşımda olmuştu aynı şey.

Evet olabiliyor. Ortaokuldayken bir arkadaşla kavga etmiştim, burnum kırılmamıştı ama 3-4 gün içeri doğru kanıyordu. Yani genzimde hep kan tadı vardı. Doktora falan da gitmemiştim. Muhtemelen çatlak ya da kayma gibi bir şeyler oldu ben de tam anlamadım ama şu an burnumun üst kısmında hafif bir yamukluk var. O yamukluk da burnumun daha büyük bir şekilde gelişmesine sebep oldu. Eğer böyle bir durum yaşadıysanız acil doktora gidin, yoksa birkaç yıl sonra burnunuz burun olmaktan çıkabilir.

Ortaokulda biriyle atışırken burnuna zarar vermiştim (o benim kafamı kırdıktan sonra tabi) ama kırılmamıştı. Bayağı bir kanamıştı sadece. Yakın zamanda yeni fotoğrafını gördüm. Kemerli veya kırılmış da kaynamış gibi görünmüyor fakat değişik bir havası var. Ne yapılmış gibi ne de hiç dokunulmamış gibi...

ciltli kapaklılar baya fiyatı değiştiriyor. senin aldığın da hardcover mıydı? bir de orijinal olup olmamasıyla da ilgili. aldığın orijinal mi yoksa orijinalin renkli fotokopisi mi? o kadar fark olamaz normalde çünkü.

senin aldığın korsan, bu orijinal.

hardcover ve orijinal türkçe çeviri kitap benimkisi. kütüphanede ingilizcesi var. baktım, sadece kağıdı farklı.

www.nobelkitap.com

açıkçası tam orospu çocukları oldukları için bence. Ders kitaplarında eliniz mahkum çünkü.

Korsanla ne ilgisi var:
Bahsedilen kitap idefixte 50 lira:
www.idefix.com

Örnek olarak şu kitabı inceleyelim: Signals and Systems (2nd Edition)
www.amazon.com

Bu kitap Amazonda 123$ a satılıyor. Türkiyede İngilizcesini 70Tl ye, Türkçesini 45 TL ye bulmak mümkün.
www.akademikitabevi.com
www.pandora.com.tr


Gerçekten ilginç bir durum.

alım gücü ile alakalı.

domates gibi. domatesin kilosu türkiye'de 2 tl. ortalama maaş ise 1500-2500 tl arası.

amazon'da domates satılsa kilosu belki 5$-8$ olurdu, ki gerçekten domatesin kilosu 5$ kadar galiba. benzer şekilde ingiltere'deki bir süpermarketin web sitesine baktım, domatesin kilosu orada 3.30 paund imiş (9,5 tl yapıyor).

dolayısı ile amazon'daki kitap fiyatları da alım gücüne göre şekilleniyor diye düşünüyorum. bir de talep miktarı tabii. türkiye'de orijinal kitap alma isteği pek yok, 30-40 tl üzeri kitaplar için fotokopi çok sık tercih ediliyor. o yüzden belki biraz da bu sebepten dolayı kitap fiyatları aşağı çekilmeye çalışılıyor ki daha fazla alıcı bulabilsin. bir de hukuki açıdan abd'de mülkiyet kavramı daha önemli olduğu için orada bir kitabın fotokopisini bulmak buraya kıyasla çok zor olabilir.

özet: satın alım gücü farklılığı. orada bu kitap ortalama maaşın %1'i ise, türkiye için 75 tl de ortalama maaşın %3-4'üdür, gibi.

umudunu kesmene gerek yok. gemiyle falan geliyorsa normaldir.

priority mail teslim süresini yaklaşık 13-14 gün olarak veriyor. gemiyle gelecek olsa öyle demezlerdi muhtemelen.

us - 1 ay
g. amerika - 40 gün
doğu asya - 25-30 gün oluyor genelde

bilgin olsun.

bildiğim kadarıyla sistemi daha az yoruyor

Bu mu yani? Winamp de yormuyordu halbuki.

ikisi de yüklü bilgisayarımda ama ben hala winamp'ı açıyorum. alışkanlıktan kopamıyor insan. aimp'in de birkaç kullanım kolaylığının olması dışında öyle ekstra bir özelliğini göremedim. ha kötü program demiyorum. ama dediğim gibi, 10 yıldır winamp kullanan bünye başka şeye kolay geçemiyor. ses kalitesi olarak belirgin bir şey de fark etmedim. zaten 128k, 312k vs.. şarkı dinliyoruz amk. o dosyaları ne kadar mükemmel hale getirebilir ki bir oynatıcı. sistemi yorma meselesini de geçiniz efendim. mesela şu an 18mb bellek yiyor benim winamp. kaldı mı sana 2gb :S

(bkz: #25646442)

Arada dağlar kadar fark yok yani. Teşekkür ederim.

winamp'taki auto-tag özelliği yok mesela aimp'de. bu bile aimp'in artılarını görmezden gelmeme sebep oluyor.

Winamp akar. Ikisini de kullandim ama uc mb ram icin playerimi degistiremem.

aimp tırt da, asıl keramet foobar2000'de.

aimp3 çıktı onu kullan.

winamp'tan aimp'e terfi etmemin tek sebebi: bir şarkıya çift tıkladığım zamanki bekleme süresi. eğer winamp arka planda açık değilse en az 5 saniye bekletiyor. aimp saniyesinde açılıyor ve çalmaya başlıyor. ayrıca bana göre aimp'in arayüzü daha kullanışlı. ayrıyetten arka planda müzik çalarken sağ alt köşeye kullanışlı bir mini bar koymasına da bayılıyorum.

aralarında dağlar kadar bir fark yok hakikaten. tamamen tercih meselesi yani.

ışıklar kapandıktan sonra hepsi aynı

farketmez

eder aslında ya. cevahir daha iyi.

Cevahir'in salonlari daha iyi.

cevahir çok kötü. çalşanlar, ortam, büfeler vs. acayip rahatsız edici.

prfolio temiz sinemadır. o tarafa gidecekseniz astoria'yı da düşünün.

astoria +1

Sevişmek için soruyorsan hiçbiri. Sinemada sevişmeyi önermiyoruz uzmanlar olarak.

@lazor başlıktaki "sinema için" kısmında mecazi bir anlam yoktur :) bildiğin salon sorduk yahu.

flash oyun tarzında olsa daha iyi olur. bir şey indirip kurmakla uğraşmak istemiyorum.

akıllı telefonun varsa(belki internette de vardır bilmiyorum)kesinlikle the moron test. tam söylediğin tarzda bi' oyun.

pc için sonic generations

turkiye'ye gondermiyorlar elektronik urunlerini.

ulaşmaz.

elektronik göndermediğine emin misiniz? Ben son aşamaya kadar geliyorum, kargo ücretini de 30 dolar yazıyorlar. Bi tık daha yapsam sipariş gerçekleşecek. Ama mesela başka bi ürün almaya calıstığımda gönderemiyoruz diyorlar.

evet eminiz

yasak. iş ve işçi bulma kurumuna mı ne 1600 lira para ödenmesi mi ne gerekiyormuş bunu yapmak için. öyle bir şey.

es mes fark etmez. buradan ilan veriyorsun sonuçta. o da yasak.

rayda elektrik olmaz bebeyim.

bunu yaptığına pek inanmadım ya neyse =)

Çünkü elektrik raylarda değil. Elektrik vagonların yanında bulunan ve üzerinde elektrik simgesi olan küçük kutucuklarda. Bu kutucuklar ile rayların yanında bulunan hat (istasyonlarda duvar dibinde görürsün) arasındaki manyetik alan sayesinde ilerliyor vagonlar.

uyandığında su falan içseydin keşke.

şehir efsanesi mi yani oralarda bilmem kaç voltluk elektrik olduğu ? ortadaki bölümden bahsediyorum ben. rayda olmadığını biz de biliyoruz. ((:

çünkü elektrik diye bir şey yok. bunca yıl bizi kandırmışlar.

ayrıca bir daha bilmediğiniz yerlere dokunup öyle saçma sapan şeyler yapmayın

www.metacafe.com

tahta elektriği iletmez.

@isikarkadasim, sesli güldüm.

çünkü raylarda elektrik yok.

@hkndgn,

zeka fışkırıyor. keşke cevabımı okusaydın bi' önce. :)

onlara ırkçılık yapmak maymun demek için olabilir.

maymun demek isteniyor. afrika kökenli oldukları için.

üstüne basarak kayıp düşsünler diye

adamlar çok koşuyor çok yoruluyor vücutlarına az vitamin girsin diye

çükünüzü bizden uzak tutun diyor olabilirler.

Potasyum şart

sadece mayonezi ben de sevmiyorum. ketçap ve mayonez ikilisine kimse hayır diyemez. illa makarna vb bir ürün tüketilecekse, mayonez yerine sarımsaklı mayonez dene, tad almaya başlarsın.

sen tuhafsın.

sevip sevmeme meselesi değil. yiyorum ama tadı gelmiyor. mayonezi böyle pattize sürüp sadece mayonezi yalıyorum, ya da parmaklayıp ağzıma götürüyorum ama cık. akılda kalıcı bir tat bırakmıyor ağzımda.

tat alma duyularında problem var.

hıım kısmen doğru, mesela ketçapla kıyaslıyorsan haklısın. ketçap daha belirgin bir tat bırakıyor ağızda.

sarımsaklı mayonez ye, daha güzel.

marketlerde satılan kötü mayonezler yerine evde yapılmış gerçek mayonezin tadına baksan mutlaka beğenirsin. öbürleri fabrika işi.

ayrıca sağlığa çok zararlılar. yemiyorum uzun süredir.

maslak'a gelirken askeriyeyi gectikten sonraki ilk altgecitte inip oradaki kapidan gireceksin.. sonra "agacli yol"dan yardirip merdivenlerden ineceksin.. karsinda olacak insaat fakultesi..

beşiktaştan 40B'ye; ya da sürekli geçen dolmuşlara bin. metro istasyonunun orada inip şu işaretlediğim yerden gir. ağaçlı yol'dan dümdüz gidip merdivenlerden inince inşaat fakültesi direkt önüne çıkacak(arı yolu yazan yerdeki fakülte)

maps.google.com

not: ağaçlı yol yazan yer sola doğru kıvrılıyor ya, sen soldan gidip yolu uzatma. arı yoluna inen bir yer gözüküyor bak. orada merdiven var. oradan in.

ben de aynı yerde giricem sınava ama nasıl gideceğimi bilmiyorum. metro falan var demişti arkadaşlar ama, haberim yok...

tamam sen de metrodan yukarı çıkıp yine aynı yerden gireceksin. bir fark yok. o yan taraftaki beyaz yer metro durağı.

tamam ben de teşekkür ederim, o zaman.

Amerikadan yollanan fakat USPS First Class Mail International ile gelmeyen paket var.

benim usps de 1 kere sorun oldu priority mail de.

benim açıklamam ptt elemanları nin bunun takibi olmadıgını bildigi icin, çalıyolar kargoyla ne geldiyse.

priority'nin takibi var kodunu isteyin, bilmiyorsa ve eğer gümrüğe takılırsa posta kutunuza bi kağıt gelicek, onu gözetleyin küçük bişey.

ondan sonra gider gümrükten alırsınız. priority için 20 gün az 1 ay derim ben en az.

priority'nin takip kodu var ama ptt'nin sorgulama ekranında şu yazıyor

"Yurtdışından postaya verilerek ülkemize yollanan "LX,LJ,LC" ve benzeri "L" harfli ile başlayan barkodlu gönderiler kayıtsız gönderi kapsamında olup sözkonusu gönderilerin takibi yapılamamaktadır."

ve benim takip kodum da L ile başlıyor.

40 gune kadar gelmezse ebayden ticket acar, refund yoluna gidersin. ben 10 gun daha bekleyecegim ve refund alacagim.

öyle yapmak da doğru gelmiyor bana. kargoya vermeme gibi bir durum yok ortada. fazlasıyla güvenilir bir satıcı ve sonuçta gönderen kişinin suçu değil.

amerikalilarin ne kadar irkci oldugunu bilsen boyle soylemezsin. adam bakti adresin turkiye, fake track id girdi tamam. basimiza gelmedi degil.

daha önce alışveriş yapmışlığım var. o yüzden eminim. zaten satan "kişi" değil, ebay'den satış yapan bir firma sanırım.

yatağa gir suratına yastığı bastıp öyle bağır

istasyonun oraya ya da tren raylarının olduğu bi yere git. tren geçerken bağır, duymazlar, anlamazlar.

beni eskişehirli arkadaşım götürmüştü şelale park diye bir yer odun pazarının yukarısında olabilir sanki

@wishes; futbolu sevmiyorum ki abicim, o stat olayı istediğim ortam değil...

@trinitrotoluen; o işe yaramıyor be abicim...

@defnee; o da bi bakıma uçak geçerken bağırmayla özdeş ama ihtiyacımı gidereceğini sanmıyorum..

@traxes; orası da turistik bi yer, günün her vakti insanlar var..

sarıcakaya ya doğru git. bozdağ da arabayı durdur, at çığlığını:)

@wishes; o da trenle ya da uçakla aynı kapı be abicim...

@naturelist; orası tam olarak neresi bilmiyorum ama işimi görebilir heral?

emek mahallesinin tepeleri boş hem tramvayda yakınlarında indiriyor sanırım

geçen gece saat 23.00 civarı Çarşı Durağı'nda tramway bekliyordum. orduevi tarafından bir böğürme sesi geldi. daha sonra böğüren çocuk ve yanındaki arkadaşı birlikte durağa gelip yanıma oturdular. bağıran çocuk hala titriyordu ve hakkaten çok rahatlamış gibi görünüyordu ve heyecanlı bir biçimde arkadaşıyla konuşuyordu: "abi hakkaten çok rahatladım ya ne güzel şeymiş bu... evde nerdeyse duvarlara tırmanacaktım, ne güzel deşarj oldum" diyordu. arkadaşıda onu onaylıyordu.

neyse sanırım çok uzattık:) gece saatlerinde aslında ikieylül caddesi gibi merkezi bir yerde bile içini dökecek şekilde bağıranlar, çığıranlar oluyor. hem kış hala devam ettiği ve hava çok soğuk olduğu için saat 21.00 dan sonra sokaklarda pek kimse kalmıyor. bu seçenekte düşünülebilir.

açıkcası o gece şahit olduğum olaydan sonra bu şekilde deşarj olmaya ve avazım çıkana kadar bağırmaya ben de çok özenmiştim ama şimdiye kadar fırsatım olmadı:) benden bu kadar panpa:)

@yokumbenburda; evet bi bakıma o da bi alternatif ama amaç burda diğer insanları da rahatsız etmemek...aslında çok pis içip de yapılabilir de...

belli ki afyonlusun... ankara yoluna git deli gibi bağır.

@sndnzr; bu kanıya nasıl vardın bilmiyorum ama çok güzel yanıldın...

spider03 yazıyor panpa. 03. sıfırüç.

kırmızı, şu noel babalı, hatunlu olanlardan. yılbaşına özel olmaktan çıktı artık benim için.

beyaz slip

klasik pazar boxer'ı hani biliyosunuz işşte hepimizde vardır

ilk ''hiçbir şey giymiyorum'' diyene hediyeler var.

siyah, slip.

hiçbir şey giymiyorum

az önce sen ayar veriyordun forum gibi takılanlara hayrola?

eflatun dantelli, en iç gıcıklayıcısından olsa iyi olurmuş. malum ne zaman sevişiceğimiz belli olmuyor.

yeşil

hemi de koyu.

@kivanc1 ekteki dondan kazandınız!!!

evet celeron 300a troll müsün sen? az önce ne diyordun şimdi napıyorsun??

Füme trunk

@merena hayır ya sensin troll, ne var ki yani insanlar ilgileniyor olabilir ?

Tutku marka siyah baksır.

L beden.

tutku marka siyah boxer ama medium.

şimdi baktım da hakiymiş lan. yıldızlar falan var ama tam asker tipi deyil. trunk ayptır söylemesi.

her daim siyah boxer. elastin kumaş yalnız.

celeron 300a burada prostat kanserine dikkat çekmek için soru sormuştur. bilmeden yargılamayın cocuğu.

ya da konu hakkındaki cehaletimizi trunk ne la?

@niye ama: sliple boxer karışımı bişey. şöyle: www.trenderkekicgiyim.com

vücut yanında gelmiyor malesef :/ trunk dedik ve şimdi rajrex gelecek.

www.perapalace.com

burda kalsınlar kimse evlimisin diye sormaz..

çok pahalı olmasın dedik iyi ki :) oda fiyatları 500 eurodan başlıyor.

oldukça ucuz ve bir o kadar da güzel bir yer. geçen sene kalmıştık tavsiye ederim.
chilloutpera.tumblr.com

evlilik cüzdanı soran otel kalmadı ki yav? taksim sıraselviler'deki otellere baksınlar..

@trinitrotoluen

odaları bekar evi gibi kalınmaz burda

ifile.it

dropbox

wetransfer.com

dropbox

kesinlikle wetransfer.com

olur, bu mümkün gibi geldi bana.
şöyle de düşünmek lazım bula bula seni mi buldu? kanımca yalan

mümkün

kesin yalandır. milyarda bir olur öyle.

bizim kadir vardı. mümkündür bunun olması.

olur. ben yaptım.
okula erken başladım. liseyi 3 yılda bitirdim. ilk öss"de kazandım. 20'de üni'yi bitirdim(4 yıl) ve aynı sene yüksek lisansa başladım. aynı hızla gitseydim prof. olurdum ama doktora bitmedi hala. :/

olur. birçok arkadaşım var. 3 yıllık düz lise okuyup, sonrasında 4 yıl üniversite okuyanlar (belki bir de erken başlayanlar) yapabilir.

not: liseler 4 yıl ama dimi artık?

19 yaşında üniye başladığımda sınıfta 16 yaşında bi kız vardı. mümkün. sinir bozucu ama mümkün..

31 yaşında profesör olmuş insan tanıyorum, mümkün

şu an 22 yaşında olduğumu ve üniversitedeki 6. yılım olduğunu var sayarsak, olabilir. neden olmasın..

Eşim liseyi 17 yaşında bitirmiş ama hazırlık okudu, ünv. çift anadalla 3,5 senede bitirdi. Olur gibi görünüyor.

alt üst yan komşunuz toptan kanalizasyonun gittiği yerden birileri içmiş koku çıkmıştır. havalandırmadan girmiş olabilir. bizde de aynen sigara kokusu var ama evde sigara içen yok. sonra çözdük üst komşunun oğlu içiyormuş tuvalette sigara.

Sevgilin seni kandırıyor! kesinlikle.

çok yüzeysel bir cevap vericem ama bütün gün lastik ayakkabı içinde kalmış ayak da doritos gibi kokar? Olur öyle arada

ya hepsini geçtim, çiş ot kokar mı ki? bence de başka bir yerden geliyor koku, ya da ona benzettiniz.

Çişten ot kokusu alabilen tek insansın sanırım. Tebrikler. Bence bir emniyet biriminde işe başla.

çişten anlaşılmaz dışkısını koklamak lazım.

Çişten ot kokusu alabilen bir insanın keş olma olasılığı nedir acaba? Ben de bunu merak ettim. Vay arkadaş...

o değil de sen ot kokusunu nerden biliyorsun?

yeterli su icilmediginde o cis neler neler kokar, daha yogun , koyu sari olur. kiz arkadasiniz bol bol su icmeyi denesin bence; gecmezse idrar tahlili yaptirir, belki de idrar yollarinda enfeksiyonu filan vardir.

tracking no'lu airmail.

Ürünün kendi sayfasında "shipping and payments" kısmında gönderim seçenekleri yazıyor. Onlardan hangisini seçerseniz onunla gönderim yapılır size.

Ortalama fiyat diye bir şey söylemeyiz çünkü ürünün boyutuna göre değişiyor kargo ücreti. Amerika için en ucuzu first class international. Takip numarasız gönderim olduğu için gönderiler allaha emanet geliyor. O yüzden en azından priority falan kullan da kayıtlı olsun postaların.

(bkz: #27586268)

e-mailini ver göndereyim hemen.

tamam beyler sakin. ben gönderdim.

cok tesekkurler ilginiz için.trinitrotolue n gonderdi

dudağının üstü favori

kalçasında.

hiçbir yerinde

kadın güzel olduktan, ben de mercimekten büyük olmadıktan sonra her yer erkek için uygundur.

sirt gamzesinde

viki blows.un ki tam yerinde mesela. burun altı dudak üstü bir yer.

tam olarak natalie portman'ın yanağında durduğu yerde. ama bi şartla, o kadın da natalie portman olmalı.

dahinnotha +1

dudak üstü

4.bp.blogspot.com