şöyle bir şey önersem?

www.deepl.com

2024de yargıcın emri ile dökümanların gizliliği kalktı diyor. Bu video o dökümanlardan mı alınmış yoksa zaten internette dolaşan bir video muymuş?

Mekanın Rixos oteli olduğu kanıtlanmış ama tam yılını anlayamadım.

vertigo bir çok şeyin neden olabileceği bir sonuç. yani aslında bir teşhis değil. vertigo yani baş dönmen varsa bunun nedeninin bulunması gerekiyor.
tavsiyem bu tip bir durum 2-3 günde kendi kendine toparlanmıyorsa doktora görünmek.

Hazır belirti varken nörolojiye git önce

Leyla
Majestik
Vedat Milor

Ucuzdan pahalıya sıraladım

Kayra Versvs - Viognier (bu üzümü bulmak çok kolay değil, bulursan Kayra olsun diye direnme bulduğunu al)
Kayra - Crispy Chardonnay
Sarafin - Fume Blanc

yabancı düşünürseniz, efsane şaraplardır:

Arthur Metz - Gewürztraminer
Arthur Metz - Riesling

vino dessera bağlarından. VD Blanc De Noirs ve VD Alexandria Muscat

Ah ben de arıyorum. Altında mum yanan tas tipi olanlardan verim alamadım.

WMF diyecektim ama 999 lira olmuş.

@marla is in my head
Bu çok iyiymiş ama çok pahalı gerçekten.

@SiyamkedisiZorro
kendi soruma o zaman kendim cevap vereyim. böyle bir şey pek yok gibi. en yakını Xiaomi'ninki ama onun da bazı kusurları var. zamanlayıcısı yok bir de saçma bir tasarım hatası var. ama yine de en mntıklısı o gibi. diğerlerinde daha saçma kusurlar var.

TR çok kısıtlı Golabal'de stake imkanı var, al-unut yapacaksan pasif gelir elde edersin.

global'e para atmak için tr'ye uğraman gerekiyor zaten. hem ne kadar uğraştırıcı olursa parayı çekmen de o kadar zor olur, onunla mı uğraşıcam derken üşeniyor insan çekmeye. o yüzden global. ayrıca zaman tamircisi +1

@Zaman Tamircisi

globale bildiğim kadarıyla tl gönderilmiyor. döviz gönderirken banka yüksek swift masrafı çıkarmıyor mu?

TR hesabı ile Global'i bağlayıp TR'ye TL atacaksın onunla USDT alıp Global'e göndereceksin, bu işlemler ücretsiz. Ya da istediğin bi coin TR'de varsa onu da gönderebilirsin. Gönderebilirsin derken kendi içinde transfer sistemi var o şekilde rahatlıkla gönderebiliyorsun. Bunlar toplamda 15 dakika sürmüyor. Bizim nerelerden nerelere transfer yaptığımızı görsen aklın çıkar bir keresinde sırf metamask'a coin göndermek için 3 ayrı borsa üzerinden gitmek zorunda kalmıştım.

=MAX(FREQUENCY(IF(A1:L1="x";COLUMN(A1:L1));IF(A1:L1<>"x";COLUMN(A1:L1))))

Her satırın sonuna bunu kopyalayın, A ve L olanları kolona göre editleyin, bendeki kolonlar A'dan L'ye kadardı yani. Sonra array olarak girmeniz lazım: formülü enterlarken ctrl + shift + enter yapın yani. Aşağı kaydırırsınız. Sorunuz olursa yazın.

@do you remember me

oldu çok teşekkürler

çok kaliteli bir şey istiyorsanız Türkiye'de olmayan bir Alman markası var Gastroback

Adobe Illistrator, indesign

Photoshop evet.

foto haricinde metin vs eklenecekse, photoshop tek başına yeterli gelmeyecektir.

çok ilginç bir öneri yapayım. powerpoint'i biraz kurcalayın. ufak tefek ilan afiş etiket işleri için yeterince kullanışlı bir program. sonuçta vektörel (dışarıdan eklediğiniz fotolar hariç tabii ki) foto dekupe edebiliyorsunuz, ufak tefek gradyan efektleri verebiliyorsunuz. (fotonun en dışa doğru solması gibi)

hepsinden güzeli de, neredeyse her bilgisayarda var.

daha ne isteyeceksiniz ki?

@co2s2 zaten yıllardır paint ve powerpointi sömürüyorum, artık yetmiyor o nedenle biraz daha yetenekli bir programa ihtiyacım var :)

hdmi ve aux alternatiflerini kullanabilirsin, her ikisi de sesi taşır

sac lazeri olan bir yere gitmen lazım.
sonra kestirdiğin şeyi boyaya göndereceksin.


urun.n11.com

onun yerine bunu al kesinlikle daha ucuz

Elinizde vektör bazlı bir çizim olması lazım. Autocad vb. programda çizilmiş tasarımı lazer kesimciye verirsiniz, çat çat keserler. Lazer kesim süresi, metal malzeme üzerinden fiyatlandırılır. Artık kırtasiyelerde de lazer kesim var ama mukavva, karton filan kesiyorlar sadece; metal kestirmek için sanayiye gitmek gerekir. Mukavvadan kestirip siyaha boyamak da benzer bir görüntü verir ama o kadar dayanıklı olmayabilir.

Ugrasmak istiyorsan uygun olcude 3-5 metre metal bir cubuk alirsin. Uygun boyutlarda ve acilarda keser sonra da tig kaynagi yontemiyle birlestirirsin. Eger amac ugrasmaksa en uzun surecek yontem bu.

öncelikle bilgisayar çizimi olması lazım CAD,
neredeyse her sanayide bir lazer kesimci bulunur, kesimci laser kesim ile sacı keser size istediğiniz geometriyi verir.

hakikaten böyle bir tehdit yok.
xiaomi al

dilersen arama çubuğuna 'xiaomi' yazıp aratarak önceden yazılmış pek çok şeye erişebilirsin. insanlar defalarca xiaomi memnuniyetini belirttiği için artık yanıtlamak istemeyebilir.

huaweiyi ile ilgili karar bildiğim kadarıyla ertelendi
ayrıca huawei yıllardır kendi yazılımının argesini yapıyor yakında yepis yeni süprizler çıkabilir
ben senin yerinde olsam xiaomi alirdim

Ben kullanıyorum 6 aydır Xiaomi bir yamuğun görmedim daha. Taş gibi. Hızlı akıyor. Tasarım güzel. Tavsiye ederim

Huaweinin şu ana kadar çıkmış tellerini alabilirsin. Sonuçta Google desteği olacak. Bundan sonrası için emin değilim. O yüzden huawai al.

abooow başlığı okuyan yardırmış geçmiş. babuşlar siz hiç okumuyor musunuz la? ben ne sordum millet neler yazmış :D

Trump'a sormadığın sürece o tehdidin varlığını onayabilecek veya reddedecek kimse yok, dolayısıyla biz tercübelerimizi aktardık, hata etmişiz kusura bakma.

Bir duyuruya da yazmıştım, buraya da yazayım. Xiaomi Huawei kadar r&d'si, kendi işlemcisi, farklı servisleri filan olan bir şirket değil. Ayrıca diğer Çinli markalar Huawei, Oppo, One Plus gibi ABD pazarında da değiller. Bu nedenlerden ötürü Huawei kadar büyük bir tehdit değil.

Ayrıca Qualcomm'un da en büyük müşterisi konumunda. Huawei kendi işletim sistemi Kirin'i kullanıyor mesela.

Xiaomi'yi daha çok parçaları biraraya getirip harika cihazlar çıkaran firma olarak nitelendirebiliriz. Ekosistem ürünleri de cabası.

Vergilere rağmen Türkiye pazarında muadillerine göre halen daha ucuza telefon satıyorlar. Mesela Oppo pop-up'lı cihazı Reno'yu 4999'a satıyor. Snapdragon 710 var. Xiaomi ise bugün pop kameralı mi 9t'yi tanıttı. Snapdragon 735'li fiyatı ise 3999.

Ezcümle Xiaomi candır.

Klasik "biz seni koruruz" tehdidi. Paranin hizli dondugu her sektorde vardir. Bar, kumarhane, sex isciligi. Bunlara dunyanin her yerinde cokulur. Buralar guvensiz biz seni koruyalim denir. Hem tehdit hem koruma ayni paket icindedir. Muhtemelen bundan bahsediyorlar.

nasıl oluyor ki acaba? internet üzerinden bulup görüşmüyorlar mı? twitter bence pezevenklik sektörünü de öldürmeliydi.

hangi otele gideceği, hangi taksiye bineceğine kadar takip ediliyor.
bağımsız çalışanı takip edip linç ederler.

hangi otellere baskın yapılacağını bile biliyorlar . o derece diyim.

vallaaslında programla pek alakalı mı bilmiyorum

fotoşopda yapılır da öte yandan bu print etme ekranında kağıda tam sığdır, kağıda orantılı şekilde büyüterek sığdır, kenarlarda boşluk kalsın kalmasın olayı oluyor.

yani sen atıyorum 3:4 oranında bir fotoğrafı a4 e tam sığdırmaya kalkasan yine deforme olacaktır. istersen o ekrandan bir deneyiver.

fotoşopda yapıcam dersen eğer, çalışma sayfanı a4 olarak yaratırsın onun üzerinden free transform aracı ile (cmd t macde) ölçeklendirip dizersin istediğin gibi.

www.youtube.com

@killerbee
sıkıntı photoshop bilmemem zaten.
a4'ü komple kullanmayacağım. ben sadece çıktıyı kırpıp sağından solundan çektikten sonra istediğim boyutta çıktı almak istiyorum. a4'ün neresinde kaldığı önemli değil. ben kenarlarından keseceğim zaten.

word ile yapabilirsiniz.

resmin üzerine tıkladığınızda resim - metin konumunu "boyunca" olarak değiştirin, bu sayede resmi sayfada istediğiniz yere istediğiniz şekilde gerip yerleştirebilir ve çıktı alabilirsiniz.

free transforma linkini koyduğum videodan bak.

ben de sana nasıl a4 ölçüsünde sayfa yaratacağını göstereyim.

i.hizliresim.com
i.hizliresim.com
i.hizliresim.com
i.hizliresim.com
i.hizliresim.com


bunları sana gösteriyorum.

mantığı şu. a4 boyutunda çalışma alanı yaratacaksın ki, üstüne koyduğun fotoğrafları ölçeklendirirken net olarak görüp kararverebilesin.

a4 boyutunda çalışma ekranı yarattıktan sonra, file ekranından open de, kullanacağın görselleri aç. sonra katmanlar panelinden tutarak yukarıdan bu yarattığın a4 boyutunda sayfanın üstüne at.

ondan sonra ctlr t yaparak free transform aracını aç köşelerden tutarak shifte basılı bir şekilde büyült küçült. sonra artık yazdırırmısın, dosya olarak jpeg formatın da mı kaydedirsin , psd olarak kaydedip bastıracağın yere öyle mi götürürsün senin bileceğin iş.

Birden fazlaysa ps ın herhangi bir sürümünü indirin action kaydedip yapalım. Tek fotoysa çare youtube.

pixlr editor iş görür.

word'e yapıştırarak yapacaksınız en basiti o

pencereden duvara kadar, santa bu salonları süsleyene kadar...

ya da daha düz metin istersen şöyle de olur:

santa, pencereden duvara bu salonları süsleyene akdar...

@sos fistik olsun mu

Eyvallah. Ne sacma bi sozmus bu yav. Anlami ne ola acaba? Tekerleme gibi bi şey mi acaba?

Sanıyorum bir dahaki yılbaşı zamanı, bir sonraki yıl gelene kadar gibi bir anlamı var ama tahmin tabii

Oyle deme.
Piyasasina gore pazarlik payi birakacak sekilde bir rakam belirt

"Tecrübesiz olduğum için" deme de, nasıl istersen... Çok yüksekten konuşmak kadar kendini küçültmek de iyi değil.

tecrübesiz istanbul piyasasını bilmiyorum ki. bir sürü etmen var ben nasıl bileyim piyasayı, kaç para edeceğimi.

2500den asagi gitme

Tecrübesiz olduğunu biliyorlar zaten yeni mezunsun, bunu dillendirmene gerek yok, demek istemiştim.

işi gerçekten istiyorsanız, "benim için önemli olan deneyim kazanıp yararlı olabilmek, sizin ücret skalanıza uyabilirim" diyebilirsiniz.

yeni mezunsun, seni diğerlerinden ayıran bir özelliğin yoksa sana ne kadar istiyorsun diye sormazlar bile. çünkü o kadar fazla alternatif var ki sen olmazsan bir diğeri o ücreti kabul edecek.

benaslinda +1

"Benim elbette bir beklentim var ancak sizin de bu pozisyon için belirlediğiniz bir bütçe vardır. O yüzden benim beklentimden ziyade sizin teklifiniz duymak ve bu pozisyonun bana sunacağı diğer imkanlar ve sağlayacağı faydalar ile birlikte değerlendirmek isterim."

open.spotify.com


Bu muydu

@kablelvuku
değil ne yazık ki. filmin sonunda da soundtrackler arasında yazmıyor acayip bir şekilde

shazamladın mı?

evin büyüklüğünden ziyade hayvan tüm gün evde yalnız kalacaksa evet eziyet olur. aynı şey jack russell için de geçerli, cinsten bağımsız söylüyorum.

bu senaryoyu daha önce gördüm desem. arkadaşım 1+1 evde oturuyordu ve labrodor aldı. sonuç 6 ay sonra başka bir arkadaşına verdi.

bence 1+1 çok ufak her köpek için ufak hemde.

ayrıca köpeklerin boyutuna nazaran günlük olarak enerjilerini atması gerekiyor.

yani sen günde 4 defa en az yarım saat gezdirebilirsen, oynatabilirsen, çevrende koşturbileceği oynayabileceği yer varsa tamam


eğer günün çoğunu işte geçiriyorsan, sadece akşamları eve geliyorsan ve senden başka ilgilenecek insan yoksa kesinlikle alma.

çok büyük eziyet.

kedi de alma, köpek de alma. ilgi alakaya muhtaç hayvanlar.

ayrıca iyi zamanları değil kötü zamanları da düşünmen lazım.

kedi köpek bakmak ekip işi.

tatile gidicen götüremezsin, bi yere gitmen gerekir götüremezsin, evde bırakamazsın, 2 gün bırak sen kediyi köpeği bunalıma giriyor küsüyor.

ee ömürleri de nerden baksan 15 sene desen.

ayrıca veterinerlik sistemi komple sorunlu türkiyede.

veterinerlerin yüzde90ı aşı yapıp mama satıp bu hayvanlar üzerinden prim yaparak geçiniyor.

al bak kedim öldü 15 gün veterinere götürdüğüm halde öldü, üstelik her gün 2 defa.

yok düzgün veteriner yok, hasta olsa, ameliyat olması gerekse en az 10k masraf açar. en az.

kedi köpek otelleri açılmış eskiden de vardı ama hiç bir zaman ucuz olmadı.

tamam gelelim ikinci kısma, diyelim ki yukarıda saydığım şeyler yüzünden kedi köpek alamayacak durumdasın.

sokak hayvanlarını besleyebilirsin, onlarla ilgilenebilirsin, senin köpeğin olmasa bile çok keyifli bişeydir.

bu arada ben 6 köpek baktım. en son köpeğim 2014 de yaşlılıktan öldü. bakamayıp sahiplendirdiğim tek köpek labrador oldu. bebekken aldık annesinin altından, tabi 2 ayı doldurmuştu, aşılarını yaptırdık geldik, hayvan aşırı asabi. sonra bize alıştı, herşeyi güzel, dışarı çıktığında yanından birisi geçtiği andan hiç ses seda etmeden hart diye ısırıyor, 2 3 kişiyi ısırdı öyle, yine bizimle çok iyi ama aşırı derece korumacı. başa çıkamadık, yarım gün dışarda gezdirdim oynattım ettim yok ne enerjisi bitiyor ne bu aşırı korumacı tavrı, sonra ona kocaman bahçeli böyle ucu bucağı olmayan bir ev buldum. orada da erkek labrador vardı 1.5 yaşında.

bunun dışında da sokaktan alıp tedavi edip sahiplendirdiğim de çok oldu.

evde bekliyor işte 7 senedir bizim labrador çakması köpeğimiz. almayın, etmeyin. hayvana eziyet.

jack russelllar da hareketlidir. kedi alın en güzeli.

labrador olmazsa jack russel hiç olmaz demeye geldim. jack russel en hiperaktif cinslerden biri.

söylenebilecek her şeyi söylemiş üstteki arkadaşlar. lütfen alma. hayvanı düşün. özellikle köpekler sürekli ilgi ve sevgi bekliyor. yalnız kalınca ağlıyor çoğu. akşama kadar evde sıkıntıdan patlar yazık değil mi? ayrıca benim jack russell kırması bir köpeğim var. çok hareketli. ben de akşama kadar çalışıyorum ama kardeşim boş olduğu için 2 defa dışarı çıkarıyor. evde kalan vaktinde de annemle birlikte sürekli o nedenle sıkılma, ağlama gibi durumları olmuyor. uzun lafın kısası biraz olsun vicdan sahibi isen alma lütfen kedi köpek falan.

Bak kardeşim.

Köpek dediğin hayvanın en tembelini bile günde 2 kere yürütmen lazım sabah akşam. Veya akşam işten gelince bir, yatmadan önce bir defa şeklinde.

Bunu yapamıyorsan hayvan sahibi olup da işkence etme hayvana bu birincisi.

İkincisi bunu yapamazsan hayvan davranış bozukluğu, psikolojik sorunlar falan yaşar. İşte bu nedenle Türkiye'deki tüm köpekler(%99) eğitimsiz ve kafadan kontak.

Evin büyüklüğünden ziyade dışarı ne kadar çok çıkarttığın önemli. Köpeğin boyutu büyüdükçe yürüyüş mesafen de artmak zorunda.

Köpek sahibi olmak öyle lakayıt bir şey değildir. Yağmurda çamurda, karda, sıcakta deli mi sikti lan beni bu saatte dediğin zamanlarda Allah'ın her günü o hayvanı dışarı çıkartmayacaksan köpek sahibi olma.

İnsanların sorunu bu işte. Hayvan veya çocuk farketmez sorumluluğunu düşünmeden ediniveriyorlar anlık bencil heveslerle. Aga bir cana sahiplik etmek, yoldaşlık etmek emek ister, sabır ister. Komşunun köpeğini, kuzenin bebeğini muncuklamakla aynı şey değil.

Her tip kopegin tembeli, daha sakini var. Su sevmeyen, yagmur yaginca disari dahi cikmak istemeyen Retriver biliyorum. Siz de tembel bir JR ya Labrador bulabilirsiniz belki. 4-5 yasindaki bir kopek, 1-2 yasindakine gore daha az hareketli ve yorucu olabilir. Barinaklari iyi arastirirsaniz, zor degil aslinda size uyum saglayabilecek bir kopek bulmak.

Sorun evin buyuk olmamasi degil, sizin zamaninizin olmamasi. Bir kopek eve yeni geldiginde onu 6-7 saat tek basina birakamazsiniz. Birakirsaniz davranis bozuklugu gosterecek. Burasi kesin. Basta 3-4 saat birakabilmek icin bile uzun sure alistirma yapmasi gerekecek kopegin.

Kopek egitimine zamaniniz ve sabriniz yoksa, evde tek yasadiginiz muddetce bu hayalinizden vazgecin derim. Sizle beraber yasayan ve kopegin sorumlulugunu yuklenebilecek biri oldugunda sahiplenin lutfen. Kopek pansiyonlari uzun vadede bir cozum degil. Kaldi ki, cok masrafli.

Sorumun amaci bence gayet acikti. Kendimi degil kopegi dusundugum icin sormustum soruyu ama yine de atarli cevaplar yazilmis. Komik ama yine de tesekkurler :)

çok iyi bilmemekle birlikte bu olay ithal etten kaynaklandı.
ve yine çok iyi bilmemekle birlikte bu meret 80 derecenin üzerinde ölüyormuş ama köfte gibi şeylerde orta bölgenin sıcaklığı bu kadar yükselmeyebiliyor bu nedenle risk de artıyor. fakat tencere yemeği gibi kaynayan yemeklerde risk daha az.
ben bildiğim yer de olsa eti şu ara sadece sulu yemekte tercih ediyorum. köfteden, orta pişmiş etten falan uzak duruyorum ama bu daha ne kadar böyle gider bilmiyorum. etsiz hayat hayat değil...

ben takip etmedim ama takip eden yakınlarımdan dinlediğim çok abzürt hiç yapılmayacak hatalar silsilesi yapılması.

örnek olarak meksika şuan bir çok ülke tarafından şarbon sebebiyle ambargo altında.

kimse meksikadan hayvan almıyor , almak istemiyor.

sen bunca olaya rağmen kalkıp devasa bir gemi hayvanı türkiyeye getiriyorsun, sonra burada kıyamet kopunca da gemiyi geri göndericem almıyorum deyip izmir açığında bekletiyorsun.

veterinerler kontrol etmek görmek istiyor, izin vermiyorsun.


şarbon çok çok tehlikeli.

1 deri yoluyla bulaşan deri şarbonu var. tedavisi sadece pansuman yada şarbonlu yeri oyarak çıkarmak

2 sindirim sistemine giren şarbon var, bu öldürücü ve tedavisi yok.

3 akciğerlere giren şarbon var. bu da hayvan tüyleri ile yerleşiyor akciğere bu da öldürücü.

yani düşün bak ne kadar tehlikeli bir hastalık. evet ben de senin gibi düşünüyordum, tanıdık kasabımdan alırım kendisi yetiştiriyor hayvanı diye de.

aralarına 1 tane şarbonlu hayvan karşısa ötekileri de hasta edecek, dolayısıyla bize bulaşacak. bu saatten sonra kesinlikle ama kesinlikle kırmızı ete ağzımı sürmem.

salam sosis türü şeyleride katiyen alıp yemem, hangi marka olursa olsun istisnasız olarak.

dışarıda da katiyen yemek yemem. et yemeği yemesen aynı kaplarda pişiyor ediyor, öteki yemeklere bulaşmayacağının garantisi yok.

şarbonlu eti 126 derecede 20 dakka kaynatırsan şarbon zayıflıyormuş, yine ölmüyor.

dün annem gelip açıklama yapana kadar benim bu olaylardan pek bi haberim yoktu, ülkede net haber olmadığı için haber izlemem.

yanlız bundan önce dikkatimi çeken şey oldu, süpermarkette herşeye aşırı derece zam gelmesine rağmen, bazı kaliteli marka işlenmiş et ürünleri sanki 5 ay önceki fiyatlardaydı, bunu gördüm almadım ama bi bokluk olduğunu oradan anladım.

hala uyarılar çok yetersiz, sanki bu olay hiç olmamış gibi bir durum içindeyiz, kimbilir kaç kişi bu hastalığa yakalandı ölüyor ya da hastalığı devam ediyor ama haberimiz yok.

bence böyle her koldan saldıran bir hastalık çok çabuk yayılır ve çok can yakar. umarım kendimizi bu durumdan koruyabiliriz.

ayrıca ben kırmızı et yemiyorum demek te bizi sanırım kurtarmayacak. çünkü bu et tavuk üreticilerinin bir çoğu entegre tesise sahip. et de işliyor, tavuk da, et olarak da satıyor, çiğ tavuk olarak da, salam , sosis, füme bilmem ne olarak da.

şarbon tencere yemeklerinde ölmüyor, 126 derecede 20 dakika kaynatırsan eğer zayıflıyormuş, yine ölmüyor yani.
tr.sputniknews.com

hayvandan hayvana, etten ete bulasan bir sey. hatta trakya bolgesi icin 20 yil iyilesme suresi var diye bir haber okumustum. sporlu bir bakteri oldugu icin hayvanlarin yedigi ottan ya da ne bileyim topraktan bulasma riski var deniyor.
acikcasi ben kafayi yedim, paranoyak oldum. afedersin bok yoluna gitmek bu resmen. o yuzden yemiyorum, yedirmiyorum, burasi guvenli diyebilecegim bir yer de yok!

hepimizin vejetaryen olması için güzel bir sebep.

Bir sevgi faresine katılıyorum. Bununla ilgili başlığa da yazı yazmayı düşündüm şu an bunun aklıma ve başıma nasıl geldiğiyle ilgili.

Yurtdışından gelen şarbonlu hayvanlar pek çok şehirde hayvan pazarlarına giriyor. Aynı ahırdaki diğer hayvanlara da bulaşıyor. Sonra o ahırda hastalık kapan inek satılıyor başka bir ahıra hastalık taşıyor derken sizin güvendiğiniz kasabın da ahırına kadar ulaşabiliyor. Kurban dolayısıyla çok büyük bir hayvan transferi yaşandı. Mesela normal zamanda Yozgattaki canlı hayvanlar sadece civardaki 7-8 ile satılırken kurban dolayısıyla İzmir'e İstanbul'a gitti. Bu transferler sırasında yüzlerce inek direkt birbirine hastalık bulaştırabilir. Bi de dolaylı yoldan teması da düşünürsek salgının boyutu korkunç düzeylere çıkabilir.

Tedbir açısından dışardan et yememek en garantili çözüm. Veteriner kontrolünden geçtiğine emin olduğunuz ya da geçmişini bildiğiniz (yaylıma çıkmamış vs) ineğin etini alıp iyice pişirerek tüketilebilir.

Yeni ehliyetle sürebilirsiniz, dünyayı bilmem ama avrupa ve amerika'da geçiyor. Ama ehliyet alma yılınız az olduğu için belki kiralayamazsınız.

Yani kiralamada en az 2 ya da 3 yıllık ehliyet isteniyordur çoğu yerde.

Bir de bizdeki yeni yasaya göre aldığınız motosiklet ehliyeti ile ilk zamanlar her motoru kullanamıyorsunuz, belli cc ve güce kadar kullanılabiliyor orası biraz karışık.

artık ehliyetler uluslararası. avrupada geçerli onu biliyorum ama kamboçyadaki polis bu ne lan diyebilir tabi.

Edit: uluslararası ehliyetin arkasında belirtilen 4 çeşit motor ehliyeti mevcut: M, A1, A2, A bunları araştır, kendine uygun olanı al.

Teşekkürler. 2-3 yıl niye bekliyoruz ya scooter bile kiralayamayacak mıyız saçmaymış o bekleme süresi

Scooter kiralarsin tabiki her türlü

yenir

bizim oldugumuz yörede bulunan bir mantar türü değil. ilk defa gördüm. kokusu kültür mantarından biraz daha keskin.

cinsi nedir acaba?

bence bilmediğin şey yenmez. yeme.

Hocam mantarin şakasi olmaz

çimenlik bir alanda ağacın altında

yalnız bunun gövdesi kestane mantarı gibi değil daha çok şirinlerin evlerine benziyor. daha tombul

Sence risk almaya değer mi ufacık bir mantar için? Emin olmadığın bir şeyi yeme. Yemediğin için fazla bir şey kaybetmezsin ama yiyip de taklaya geldiğinde çok şey kaybedersin.

kestane mantarına benziyor fakat fotoğraftan mantar tespiti yapmak çok kolay iş değildir. toplandığı bölge, şapka altı yapısı, ring durumu, kokusu gibi bir sürü detay var. hele ki çayır mantarlarında öldürücü mantara rastlama olasılığı daha yüksek bu nedenle bu riske girmeyin.

Mantarın şakası olmaz +1.

Küçücük bir detayın bile her şeyi değiştirdiği canlılar bunlar. Bence risk almaya değmez.

sikinti yok cekmez falan ddiyenlere aldirmayin atak bir araba degil ama gayet normal gidecektir.

o arabayı bilmiyorum ama ben 70 beygir 1.4 motor araba kullandım, çekmiyordu.

çekmekten kastım tabii ki düz yolda gitmesi değil. ama az eğimli rampada bile hır hır gitmesi hoş değil bence. hele de ankara gibi bir yerdeyseniz.

ceker hocam
araba yeni
ama ucmaz kacmaz

Arkadaşım aynı aracın kırmızısını aldı,40bin km de,42₺ ,3ay oluyor.Eski aracı 3008 dizel otomatikti.Şehiriçi (istanbul) tatminkar olduğunu ancak şehirlerarası yorucu olduğunu söylüyor.

çekmezden kastın nedir ona göre değişir. hız seviyorsan alma bu aracı. bu araç az yaksın, yedek parçası ucuz olsun, ayağını yerden kessin aracı. uzun yolda rampa gördün mü sağ şeride geçeceksin pek tabi bu araçla. 72 beygirden bahsediyorsun. piyasadaki en güçsüz binek araç motorlarından biri.

yalnız ben başka bir noktaya dikkat çekeceğim. bu araçta fakir modifiyesi var. beni araç alırken en çok geri adım attıran şeydir. en ucuzundan çelik jant ve cam filmi. belli ki para az ama yine de bir arabayla hava atma tripleri var sahibinde. bu da gözümün önüne arabanın hor kullanıldığı günlere ait kareler getiriyor.

O çelik jant çok ta ucuz değil,clionun opsiyon jantıydı senesinde.

Hocam çekmeyen araba yok, 20 sene önce üretilen şahin çekiyor, 5 yıl önceki clio mu çekmeyecek? Arabalar da öyle bi detay kalmadı ama çok iyi gider diyemem.. Ben ekstra hızı seviyorum, güçlü araba seviyorum dersen alma..

çekerde çok yakar. 7 lt/100 km dediğine bakmayın yokuşlu yerlerde 10 lt yakarsınız.

yokuşta şov yapmayacaksan gayet gider. bmw bile 3.20leri 1.5 motorla getiriyor. çekmemesi değil yakmamsı problem olmalı.

aynı model, aynı donanım, aynı motor eşimin kardeşinde var. ben de kullandım.

çekmemesi şöyle. elbette çekiyor ama bir keçi gibi de tırmanmıyor. kendi arabam da 2001 model 1.4 16v 98 beygir clio, benim üçüncü viteste zorlanıp ikiye takarak rahat tırmandığım yokuşta ikinci viteste zorlanıyor, beni bire tak anca çıkarım diyor. ama bire takınca da çıkıyor. bu sebeple alınmaz denecek bir araba değil.

şehirlerarası yormaz, adam neredeyse 2 haftada bir istanbul ankara gelip gidiyor. hız sabitleyici var, sabitliyor 110'a mis gibi gidip geliyor.

beğendiyseniz tavsiye ederim.

joy modeli reno'ların en boş paketi. ama her paketin de ek opsiyonları var. buna opsiyon paketi alınmış. kayınçoda olmayan çelik jant ve park sensörü mevcut mesela. o jantlar orijinal reno.

Eğer mağazada en boy bilgisi varsa kabaca desimetreküp hesabı yap. kerestenin fiyatları kalite ve malzemeye göre farklılık gösterse de 0.32 tl olarak kabul et. (desimetreküpü) kaba bir hesapla malzeme fiyatını buldun işte. ama işçilik değişir standart bir şey söyleyemeyiz. ve marangoz bunu bir kere yapacak daha pahalıya da gelebilir.

en güzeli bu sevdadan vazgeçmel

Aslında yapılan bir şey yok, gördüklerin işlenmemiş doğal ağaç. Zaten o yüzden pahalılar, daha ucuza mal olacağını sanmam.

Sadece gidip ağaçları alır, bir araya getirir ve bir de minder vs diktirip uğraşırsanız ucuza mal edersiniz. Yani bir marangoza gidip bunu bana yap deseniz 5500 TL yapmaz emin olun.

istanbuldaysan natoyolu caddesine git, modakonun arkasında kalıyor. orada kütükçüler bol. hepsinden fiyat topla piyasayı çözersin aşağı yukarı.

Marangoz daha pahalı der emin olun

marangoz bunu 5500 tl ye yapmaz, ben de atölye sahibi olarak açıkçası o fiyata yapmayabilirim.
dış mekanda kullanılacağı için her ağaç olmaz, yine dış mekanda kullanılacağından her vernik olmaz.
bundan ayrı ağaçlar ham halinde ve gayet serbest haldeler, altında muhtemelen 4 kütük var ayak olarak. ve araları açık. bu da demek oluyor ki kereste ne kadar fırınlanmış da olsa zamanla çalışmayacak dönmeyecek malzeme kullanılmalı.
kaliteli bir ağaçtan yapılacak olsa sırf kerestesi 2-3bin civarı tutabilir. işçilik de eklenince durum ortada. beğendiyseniz bu fiyata alın.

marangoz daha pahalı der +1

mutfağa masa yaptıralım dedik 1200 lira fiyat çekti. dümdüz masa iste 120 cm uzunluğunda 100 cm yüksekliğinde düz masaya 1200 lira istedi şeref yoksunu adam.

olmamasini umduğum savas serisi. bu serinin 1. ve 2. bölümlerinde milyonlarca insan etkilendi, oldu, zarar gordu. su an insanoğlu olarak elimizdeki teknolojilerle yaratabileceğimiz korkunç bir silahı asagidaki videodan izleyebilirsiniz. bu tur silahların yapilmasi, biz insanoğlunun varligina bir tehdittir. kaldı ki savaslarda icata dokulup kullanılması durumunda bir suru insan hayatından olacak, daha önce yasanmis savaslarda olen tüm insanların toplamı kadar, insan ölebilir. yani belli bir ülke degil, insanlik olarak boku yeriz.

kesinlikle aptalca bulduğum bir düşünce. olmamasını umuyorum. dunya'da yapılacak o kadar güzel ve faydalı seyler varken, bazı gerizekalıların kalkıp birbirimizi daha kolay ve pratik nasıl oldurebilirizin yollarını bulma çabası aptalcadir.

(git: www.youtube.com )

Valla böyle bir şey olacaksa eğer , tanık olmadan önce ölmeyi diliyorum, cidden.

Dünya zaten giderek ultra kötücül bir yer haline geliyor. Devletler adeta gövde gösterisine meraklılar. Barış cümleleri falan hak getire.

Ben, o romanlardan, filmlerden gördüğüm dünya savaşlarını dünya gözüyle görmek istemiyorum.

Eğer gerçekleşirse zaten şu izlenimle Türkiye'nin de arada kaynayacak olması kaçınılmaz.

henüz değil. bi 8 senesi var. ama mutlaka çıkacak. global ekonomi çöküyor toparlanması için tek çare savaş ekonomisi olduğu noktada patlak verecek. ama öncesinde türkiye gibi orta seviye ekonomiye sahip ülkeler bir açlıktan kırılma noktasına gelecek bu da büyük ekonomik güce sahip sömürgeleri olan ülkeleri etkileyecek ve çıkış için savaş çıkaracaklar.
zaten bunu hazırlığı olarak milliyetçilik duygusunu basmaya başladı her ülke. fransa, hollanda, amerika, türkiye... bu milliyetçilik olayları ilk bir arşa çıkacak ki halk savaş istsin. aksi halde cepheye gidecek adam bulamazlar. bu çok kısa sürede oluşabilecek bir şey değil. muhtemelen 5 yıl içinde her ülke vatandaşlarına en üstün ırk olduğunu ve diğer herkesin düşman olduğu fikrini aşılamayı bitirecek ve o süre içerisinde de savaş hazırlıkları tamamlanıp 3. dünya savaşına start verilecek.
bu hazırlıkların bir başka boyutu da kuzey kore olayları. kuzey kore çok uzun yıllardır aynı sistemle yönetilmesine rağmen farkındaysanız özellikle son 2 yıldır kuzey koreden kaçıp binlerce kişinin olduğu konferanslarda hikayelerini anlatan insanların videoları sosyal medya da yayılmaya başladı.
fakat bu seferki çok hızlı olacak. 2. dünya savaşından sonra kitle imha silahlarında acayip çalışmalar yapıldı. ülkelerin birbirlerine boy gösterisi yaptıkları silahlar bile bu kadar korkutucu boyutta tahribata neden olurken bir de gizli tuttuklarını düşünürsek savaşın çok kısa sürmesi muhtemel. sonrası daha da vahim. hayatta kalabilenler nükleer etki nedeniyle çok farklı coğrafyalara hareket edecekler ve baya distopik durumlar ortaya çıkacak gibi.
ama merak etmeyin türkiyede yaşayanlar şanslı çünkü muhtemelen bir ışık göreceğiz ve sonra ne olduğunu anlamadan moleküllerimize ayrılacağız.

çıkması o kadar da kolay değil. eminim süper güç dediğimiz abd bile korkuyordur. neden çünkü herkeste inanılmaz silahlar, bazılarında da nükleer güç var. atıyorum abd saldırırken düşmanlarının da eli armut toplamayacak. belki yine abd kazanır ama bu sefer şehirleri de bombalanmış olur. abd üzerinden örnek verdim ama herkes için geçerli bu. silahlar o kadar kuvvetlendi ki haritadan siler devletlerin şehirlerini ve insanlarını. kolay kolay göze alınamaz bu.

devir terör örgütlerine el altından destek verip rakipleri yıpratmak ve böylelikle daha yıkıcı olan açık bir savaşa girmeme devri.

Uzaylılar dünyayı işgal etse keşke.
Bütün dünya birleşip uzaylılara karşı savaşsa, ama uzaylılar kazansın lütfen.

Buyuk devletler yada birlikler, bunlarin disinda kalanlari savasa zorlar, once savastirir sonra mudahale eder. Kucuk parcalara boler ve somurmeye dev eder. Buyukler arasinda savasmaz. Baskalarinin topraklarinda savasirlar.

çıkması yakın olduğunu düşündüğüm savaş. warwatti.com sitesini inceleyebilirsiniz konu hakkında güzel makaleler var. ülkelerin savunma durumu en yeni savaş icatları gibi konular var.

benim önerim kursla ilgili değil tarzla ilgili olacak. ne kadar böyle küçük yaşta piyanoya başlayan çocuk varsa hepsi klasik müziğe yönlendiriliyor. sanki piyano sadece klasik müzikte varmış gibi...
klasik müziğe bir diyeceğim yok ama genelde müzik bilgisi zayıf olan ebeveynlerin bu alanda tek bildiği isim fazıl say.
yalnız şu nokta unutuluyor. klasik müziğe gönül vermek öyle kolay şey değil. klasik müzik bir kere enerjisi çok düşük olduğundan çoğu çocuğa hitap etmiyor bu nedenle de çocuk devam etmek istemiyor sonra da kaş yapayım derken göz çıkarılıyor. çocuk başarısızlık duygusuna kapılıyor.

bunun yerine çocuklar jazz ağırlıklı bir eğitime yönlendirilse hem daha fazla keyif alacaklar, hem önlerindeki örnekler daha renkli kişilikler olacak ve daha üretici olacaklar gibi geliyor bana.

4 yaşındaki çocuğa jazz armonisi öğretebilecek adam ahsen ben tanımıyorum. oysa klasik müziğin temelk eğitim metodları çok farklı sayıda olduğu gibi, renklerle, oyunlarla o yaşlarda öğüretebilecek ve kendini ispatlamış çok fazla metod var.

ayrıca jazz dediğin müziği çalabiliyor olmak için %90 klasik eğitim alınıyor. ayrıca şöyle birşey var. jazzı, ruhunu anlamak için en azından biraz büyümüş, biraz da müzik biliyor olmak gerek. ve elbette klasik müzik eğitimi wagner, berg, ligeti, stockhausen ile başlamıyor. bilginiz olsun diye dedim...


aç parantez, profesyonel müzisyenim, tarz merak ediyorsan klasik, jazz, tango, skoch, rock /kapa parantez.


şimdi duyuruyu cevaplayayım:
kurs araştırırken öncelikli olarak çocuklarla çalışan, onlara özel metod ve teknik uygulayan kurs veya hoca araştırınız. şahsen ben hoca tavsiye ederim. zira iyi müzisyenler kurslarla uğraşmıyorlar...

nerede eğitim aldığı, kaç senedir piyano çaldığı ve kaç senedir öğretmenlik yaptığı da çok mühim.
ayrıca sakın uzman.tv türevi sitelerden tavsiye almayın. yakarsınız çocuğu.
şahsen biz haftada bir toplaşıp saatlerce izleyip gülüyoruz.

saygılar, kolay gelsin..

ters bağlanmış olabilir mi?

ana lambanın duy'a temas eden kısmı yetişmiyor olabilir, yandaki değil de merkezdeki temas eden noktadan bahsediyorum, tornavida yardımıyla duy'daki demiri biraz kaldırın eğer çok basıksa.

bazı ampüller bazı duylarda çalışmayabiliyor, ampül değiştirip denemeye çalış.

ters olacağını sanmıyorum, bi faz bi nötr olması lazım, bunların yerleri değişik olsa da farketmez.

@zebragibi'ye ek olarak, bu işlemi yapmadan elektriği kestiğinizden emin olun.

Bi ihtimal de faz var ama nötr yoktur, daha önce yanıyordu da durup dururken mi yanmamaya başladı?

Avizeyi yeni aldım,

Duy da elektrik var mı? Bi kontrol edin

Duyda elektrik vardı, topraklama kablo kopmuş onu düzelttim oldu şimdi :)

aslşkjda hastasıydım ben o abinin.
(bkz: sandro)
tribute olsun: eksisozluk.com

Daha dün kendi kendime vişne süt bımbık deyince uyuyan kuzunun kaybolması dedim ahahahaha sıkı takipçisiydim sandro’nun.

abi nasıl gider ya allah belasını versin ekşisözlüğü bu hale getirenlerin. adam gibi yazan kimse kalmadı...

(bkz: bebek patiği yediği için köyden dışlanan civciv)

:D

tüh ya neden sildi ki? :( yedekleyen yok mudu? sözlüğün en orijinal yazarlarındandı.

filtre kahve yapmak varken granül kahve içmenin esprisi neyse bununki de o.

dolapta sürekli süt bulunmuyor. coffee mate daha uzun ömürlü saklama imkanı sağlıyor. benim için sebebi budur.

Kahve kreması vs. süt

Yurtdışında bunu toz olarak değil krema olarak da satın alabilirsiniz. Daha yoğundur.

Ben de toz değil ama krema versiyonunu seviyorum. Artık turkiye'de de var, minik minik kutucuklarda tek kullanımlık oluyorlar. Hem kahvenin tadını bozmuyor hem de güzel bir yumuşaklık veriyor. Süt yerine bunları tercih ettiğim oluyor.

Bu arada kremalar süt tozu gibi katkı maddesi dolu değil. Yine koruyucu vs vardır tabii ama farklı bir şey oluyor krema dediğimiz şey. Siz süt tozundan bahsediyorsunuz sanırım.

sütü saklamak zor ve maliyetli. çabuk bozuluyor.

cafee mate süt tpzu degil bu arada, yumuşatıcı

Sütün ısındığında ortaya çıkardığı kaymağı brnim gibi içi almayanlar olabilir, süt ve yoğurt kaymağını yiyemiyorum mesela. Benim için ideal.

Kaymak midemi bulandırıyor

çünkü dünya kahve konusunda her gün daha fazla bilinçleniyor ve bunun gibi firmaların pazarları giderek daralıyor. çareyi de bizim gibi bi boktan anlamayan ülkelere itelemekte buluyorlar. o nedenle hayvan gibi reklam basıyorlar.

goksinbalim.com.tr

Coffee Mate daha uzun süre saklanabiliyor, saklama alanı daha küçük gibi nedenler var bir de sıcak kahveye soğuk süt koyunca direk ısısını düşürüyor. Bu yüzden coffee mate daha mantıklı ama bence en güzel Hochwald Kahve Beyazlatıcısı satılıyor Migros ve Macrocenter'da coffee mate'den daha çok yakışıyor kahveye.
online.macrocenter.com.tr

bence anneniz yalnızlıktan çok bunalıyor, zaten boşanmadan sonra anladığım kadarıyla da travmayı atlatamamış.
hobi edinmesini sağlayın, ismek kursları var istanbul'da. yeni insanlarla tanışsın en azından.

bunu söylemek çok acımasız gelebilir ama ölüm korkusu gerekiyor biraz sanırım. insan bunun farkında olmadan yaşayıp gidiyor çünkü.


ben 32 yaşındayım, annemi temmuz 2017'de kaybettim, ölümden sonra bütün bunların hiç önemi kalmıyor inanın, bizler biraz kaprisleri yutmak zorundayız, sonrasında pişman olmamak için, onlar yaşlandıkça çocuğa dönüyor çünkü.

aynısından bende de var. anne, baba, kardeşler, akrabalar bunlar seçemediğimiz sosyal çevremizdir ama bize verdikleri zarara rağmen yanımızda tutmak bence kendimize yapabileceğimiz en büyük kötülük. insan herkese karşı adil olmalı. nasıl ki bir arkadaşının sana bunları yapmaya hakkı yoksa bir annenin de yok.

anneler kendilerineatfedilen kutsallığı suistimal etmekte çok başarılılardır. sizinki gibi bazıları bunu en üst seviyede sürdürür. bence bu tip bir durumda yapılması gereken ilişkiyi yüksek bir ivmeyle azaltmak. ilk başlarda zorlayıcı oluyor fakat sonra gerçekten insanın hayatından sürekli kafayı meşgul eden ve içini daraltan bu olgu çıkınca neden daha önce yapmadım diyor.

profesyonel bir yardım alsın diyeceğim ama kendisinin çok mükemmel olduğunu kabul ettiği için tedaviyi bile kabul etmeyecektir, keza benimki öyle yaptı.

benim şu an ilişkim minimum seviyede seyrediyor. ne bana dert anlatmasına izin veriyorum ne de sık sık aramasına. sürekli prblem yaşadığım dönemlere göre çok daha rahatım.

kim olursa olsun size zarar vermesine izin vermeyin.

Basiniz sagolsun... Sizin oldugunuz yerden bu sikayetlerim elbet anlamsiz geliyordur...
Annem calisiyor zaten, cevresi de var. Derdi bizimle..
Simdi aradim, 15 dakika ikna konusmasi sonrasi dogumgununu kutlamamiza izin verdi allah razi olsun. Resmen fiziksel olarak yoruldum, kaslarim agriyor...

@sos fistik olsun mu, o zaman da vicdan azabi cekiyorum sanirim. Anne baba ayri olmasi da bu anlamda sorun. Yalniz yasiyor ve artik yaslaniyor, o kadar kopuk olmamiz imkansiz. 20li yaslarimda uzun donemler konusmadigim olmustu.. Simdi yapamam.

@honfleur

o zaman bu böyle sürer bir çaresi yok ne yazık ki.

ya, bence yaslanan anne babayi nasil ele almaliyiz, diye dersler almaliyiz.

bizimkiler de cok degisti: cok ilgi bekliyorlar.

gecmise gelince, hepsini unuttular; yapacak birsey yok.

he, deyip gecmek zorundayiz.

kolayliklar...

heheh analar ya.. benim annem de tıpkı böyle. hayatı duygu sömürüsü yapmak.

ben 8-9 yaşındayken bir sabah annem beni uyandırmaya gelmiş, ben de itmişim uyku sersemi. "sen beni sevmiyorsun galiba" demiş. "sevmiyorum git" demişim. ama bir yandan manda yavrusu gibi uyuyorum yani. 27 yaşıma geldim, hala en alakasız konuda bile tartıştığımızda "sen zaten beni sevmiyorsun, kendin söylemiştin" der. komikliğine de değil yani ciddi ciddi hala bunu söylüyor. işin yoksa 1 saat "iyi de anne o iş 20 sene önceydi ve onu söylerken uyuyordum" u anlat.

aynısını ben yapınca üste çıkıyor ama. ben lisede ailemden başka şehre geldim okumaya. komikliğine bile olsa bunun duygu sömürüsünü yapmaya çalışsam, "14 yaşında beni bir başıma ellere gönderdiniz" falan desem her şeyi bizim iyiliğimiz ve geleceğimiz için yaptığını ve madem o zamanlarda onlardan uzak yaşamak istemiyorduysam gitmeyebileceğimi falan anlatır. sonra ağlar.

aylardır görüşmüyorduk, geçen gün babamla geldiler İstanbul'a. gelmeden aradı, "müsait değilsen ya da yerin yoksa otel odası tutalım" diyor. neyse yalvar yakar bende kalabileceğini otel tutarsa asla gidip görmeyeceğimi falan anlattım zorla kabul etti kalmayı. ertesi sabah kahvaltıyı toplarken "sen elleme ya ben yaparım" dememe sinirlendi, "sen bizi burada istemiyorsun, ben anladım zaten istemeye istemeye burada kalmamızı söyledin, keşke otelde kalsaydık" dedi.

ay ne yapiim yani kaç yaşında kadın ama bir yanı hep çocuk işte ilgi şımarıklık falan istiyor bence. "hayır anne, aslında biz seni seviyoruz ve yanımızda istiyoruz" u sık sık duymak istiyor, o yüzden böyle yapıyor. biraz şeye bağlıyorum, gerçekten çocukluğunu yaşayamamış, üniversiteye göndermemişler, çok erken yaşta anne olmuş falan. belki ondandır.

anne ikizler burcumu? benimkine benzer hareketleri var. kesinlikle tatmin olma yok.

@istanbul kanatlarimin altinda, ay bak sizinkini okurken de darlandim:))) iddialiymis sizin anne de. 7 yasindaki cocugun dedigini 27 yasinda basina kakmasi bayagi basari. Karsilastirip carpistiralim bence, bizimkinin de benzer hikayeleri mevcut.
@mikahakkinen, astroloji pek bilmem ama annem oglak burcu, seneler once ekside oglak burcu annesiyle ilgili "cocuk gelisim kitabini cocugun kafasina atar" gibi bir cumle okumustum ve neredeyse inaniyordum burclara falan:))

maalesef ebveynler yaşlandıkça huyu değişiyor, çocuklaşıyorlar. bir şekilde görmezdebn gelmek, idare etmek lazım.

KValidem bahsettiğiniz insan tipi. Bir gün önce iyisinizdir, ertesi gün telefon açarsınız - cevap vermez. Merak edersiniz, bir bakarsınız eşinizle konuşmuş, neden torunum aramadı diye bana surat yapmış. Böyle heyheyleri geldiği zaman üzerine düşmüyorum. Eşim şükür biliyor annesini, idare ediyoruz öyle böyle. Tüm olay kendi fedakarlıklarının bilinip görülmesi, takdir edilmesi. 15 senedir evliyim, o fedakarlıklar neymiş, ben göremedim. Eşime yazdığı bir mektup var, senelerce önce, "sen okuldayken de bizim evde kaldın, o yüzden sana hakkım daha fazladır". Bakın bir anne böyle diyebiliyor. O yüzden de büttün çevresinden hizmet, takdir, ilgi alaka bekliyor. Bu da istediği düzeyde olmazsa terör estiriyor.

Temelde mutsuz insanlar bunlar, kendi üzerinize alınmayın. cevabım uzun oldu ama, bugün benim de annemin doğum günü(ydü). Geçen sene kaybettik onu. Allah rahmet eylsein, hakikaten çok çok fedakar biriydi. Deme o ki, anne ne olursa olsun bir tane. Öpün koklayın onu. Yaraları var, sizden değil ama yine de acıtıyor. Öpün sıkı sıkı. Sonra çok özlüyor insan...

Benim gözlemim acımasız olup süründürmek tarafında. 1 ay 2 ay atarlanıyorlar sonra ellerinden kaçtığınızı görüp panikleyip şartlarınızın yarısını kabul edip çeyreğini uyguluyorlar. (ahahaha sözlerini tutmalarını mı bekliyordunuz, manyak bunların hepsi)

Not: Bunlar sadece yurdum annesinde oluyor sanırdım ama genel olarak balkanlardan ortadoğuya bir problem var.

aa bu benim annem! ben ağzımla kuş tutsam annemi memnun ve mutlu edemeyeceğimi ve onun mutluluğunun benim görevim olmadığını kabullenmeye çalışıyorum kendi ruh sağlığım için. tavsiye ederim.

onlarda fatura kaydı vardır. yalnız sennheiser'in teknik servisi biraz sıkıntılıdır haberiniz olsun. üstünden çok zaman geçti ama benim bozulan kulaklığımın yerine içinde kulak pisliği olan farklı bir kulaklık göndermişlerdi.

@fxintürevi


Tam tarihi hatırlamıyorum ama zorlarsam tahmini bir şey söyleyebilirim. Mailime baktım, bulamadım bi şey.

bir alternatif gün tespit etme yöntemi olarak, eğer kredi kartıyla aldıysanız ekstrelere bakın.

tr.aliexpress.com
Tavsiye ederim.

eu plug versiyonu sadece almanyada var onu da türkiyeye göndermiyorlar. çinden us plug alsam burada sadece kafa dönüştürücüsüyle çalışır mı yoksa transformatör falan gerekir mi acep?

Tplink gibi firmalar cloud hizmeti veriyor. Ücretli ve ücretsiz verdiyonları oluyor.

senin linktekini ben aldım , yaklaşık 3 aydır kullanıyorum, online görüntü ve ses kaydı yapıyor. Uzaktan istedigin gibi yönetebiliyosun. Evdeki diske kaydeder. eu plug ile aldım ben

uzun hortumlar var bunun için. pahalı bir şey değil. almanızı tavsiye ederim, her türlü sızdırmazlık denemeniz riskli olacaktır, ortalık batmasın.

makinenin kirli su borusunu değiştirmek tam bir ölüm o nedenle ekleme yapmak istiyorum. makinenin baya içini falan açmak gerekiyor.

makineden gelen hangisi bunlardan?

bi belgesel onermeyecegim ama oraya gidiyorsan imkanin varsa mutlaka breendonk kampina da gitmelisin. Auschwitz kampina bin basar

schindler's list.

La vita è bella
Pianist

www.bbc.co.uk

biraz uzun ama

Genel kültür olarak ikinci dünya savaşı hakkında da sağdan soldan araştırma yapabilirsiniz:

Mesela: en.wikipedia.org

veya aşağıdaki linkteki listeler gibi listelerden merak ettiğiniz konuyu tekrar google ile araştırmayı deneyebilirsiniz.

onedio.com

şu da izlenebilecekler hakkında bir liste:

www.imdb.com

life is beautiful

belli saat ya da gunlerde girisi daha ucuzdu, onu da bir kontrol edin bence gitmeden. (5-10 € oynuyor)

Tur servisleriyle gidiceksen yolda arabada da belgesel gibi bişiler gösteriliyor ona bakarsın. Bi de rehberler güzel açıklıyor zaten gezdirirken. Bence ermeni meselesiyle ilgili bişiler oku gitmeden, gidince anlayacaksın. Göç ettirilme mantığı vs bunları açıklarsa rehber kafanda çağrışımlar, bişiler yanıcak.

bilet aldınız mı bildiğim kadarıyla grup grup alıyorlar ve yoğu.n en erken bir hafta sonrasına ingilizce çevirmen grubuna yer bulunabiliyordu.

Ornegin soyle salak salak hareketler yapip tutuklanmayin

www.hurriyetdailynews.com

bence kullanışlı bir uygulama fakat sürekli hata veriyor ve hatalar birikince telefonu hayvan gibi yavaşlatıyor.

kullanıcı deneyimi açısından beğenmedim. şuan aklımda yok problem yaşadığım konular ama; sanki bazı entrylerden sonra tümünü göremiyorduk vb. bu tür sorunlar vardı. akıcılık yoktu yani.

çıktığı günden beri kullanıyorum. hiç sıkıntı yaşamadım.
ios.

İlk çıkınca kurdum ama sevmedim, tarayıcıdan kullanıyorum. Başlıkları sekme sekme açıp okumayı seviyorum, uygulamada bu yok.

gayet başarılı bence. kullanıyorum

Web site gayet iyi. Fakat dedigin gibi uygulama ciktigindan beri sayfa acilislarinda berbat bir bekleme suresi var. İnsan niye boyle bir sey yapar anlam veremiyorum cideen komik.

yazarin ismini kocaman uste yaziyor baslik gibi. sevmedim. bi de zirt pirt herseye hata.

tek bi artisi var, mesaj gelince haber veriyor.

Çıktığında bir iki kez baktım ama tarayıcı daha güzel.

olmadı evin fotolarını çek gönder, o da sana seneti kargolasın ama kargolamadan önce mutlaka imza bölümünü ortasından yırtıp öyle kargolasın

bende de senet vardı. paramı alınca senetin fotoğrafını çektim, daha sonra seneti elli parçaya ayırıp bir de öyle fotoğrafını çektim ve sahibine fotoğrafları yolladım.

Operasyonu çok maliyetli bildiğim kadarıyla.
Teknolojisinde bir şey olmasa gerek. Yüzlerce konteyner taşıyan gemi yapan bunu da yapar biraz mühendislikle beraber.

Nükleer enerjiyle çalışıyor uçak gemileri. Türkiye hala nükleer enerji konusunda tecrübesiz. O gemiye gerekli teknolojileri koymak zor olan. Yoksa o boyuttaki bir gemi kocaman bir kayık niteliğinde olur. Bir de ciddi anlamda çelik ve kaynak işçisi gerekli. Yapılabilir ama sıra ona gelene kadar çok iş var. Bana kalırsa ihtiyacımız da yok.

uçak gemisi çok zor bir olay.

ilk bakışta düz metal gemi gibi gelmiş olabilir sana ama orada ciddi bir mühendislik var. hadi projeyi sağlam bir mühendis ekibi oluşturdun yazdın çizdin. türkiyede bildiğim kadarıyla ne bu kadar büyük bir kızak ne de bu kadar büyük bir havuz var. hadi onlar da dert değil önce onları yaparsın. gelelim işçiliğe bizim tersaneler 2009 krizine kadar deli gibi gemi yapıyordu, aslında gemicik yapıyorlardı. 2009'dan beri türkiyedeki tersanelerde gemi yapılmıyor. sadece bakım yapılıyor. bu nedenle gemi "inşa" anlamında zaten çok bir bilgimiz yoktu ama 8 yılda olan bilgi de uçtu gitti.

bu arada bu tip gemilerin işçiliği inanılmaz önemlidir. hiç bir hataya yer yoktur. türk işçiyle bu kadar teknik bir şey yapmak çok zor. inanılmaz iyi bir kadro toparlanması gerekir ki neredeyse imkansız. türkiyede genelde işi iyi yapmaktansa denetçi yemeğe götürülür, karı ısmarlanır, o da olmazsa bıçak çekilir...

hadi bunları da hallettik. yıldızlar takımını oluşturduk başladık üretmeye. bu gemi nasıl yürüyecek? o gemi nükleer enerji dışında bir şeyle yürüyemez. cüssesinden falan kaynaklı değil. askeri stratejik nedenlerden dolayı. senin uçak gemine nükleer enerji koymana kim izin verecek? o nükleer enerji kaynağını kim kuracak? işte dışa bağlı olunca bu soruların sonu gelmez. o nedenle haddini bilip ilk önce uçak gemisi değil de ilk önce kendi buğdayını üreteceksin...

hadi bir şekilde yaptın. bir de bu aleti yüzdürmenin maliyeti var. öyle saldım gittim olmuyor. hayvan gibi eskort ediliyor korumak için.

Şurada örneğiyle açıklanmışı var: eksisozluk.com

Kolay bir iş değil sanırım. Rusya'nın bir tane uçak gemisi vardı, Suriye'ye getirdiler. Kaza üstüne kaza oldu. Geri çekip, bakıma aldılar.


Türkiye emperyal bir ülke olmadığı için uçak gemisine ihtiyacımız yok ama o büyüklükte bir gemi ve teknolojisini öğrenmek adına 1-2 tane yapılmasında fayda var.

Herkes %100 yerli yapmıyor zaten. Motor gibi bazı aksamlar gerekirse satın alınır.


.

Merhaba,

Öncelikle Türkiye uçak gemisi yapabilir. Bunun için gerekli olan tüm kaynaklara sahibiz. Yeterli uzunlukta kızağımız da var, gemi inşa etmek için bilgi ve tecrübemiz de var.

Şu anda 240 metrelik askeri geminin inşa edilmekte olduğunu hatırlatırım. Bu gemiye de dikine kalkış ve iniş yapabilen uçaklar için bazı ayarlamalar yapıldığını biliyoruz. (bkz: tcg anadolu). Bu gemiyi yaoabilen Türkiye uçak gemisi de yapabilir.

Neden büyütüldüğüne gelince; çok fazla ülkede uçak gemisi bulunmuyor. Sadece deniz aşırı politik hedeflere sahip ülkeler bu tip gemilere sahip oluyor. O yüzden biraz saldırgan bir hareket uçak gemisine sahip olmak. O yüzden ilgi çektiğini düşünüyorum.

Sınırlarından kalkan uçakların müdahale edemeyeceği kadar uzak ülkelerde savaşmak gibi hayallerin varsa uçak gemisi yapmayı düşünebilirsin.
Öyle bir hayalin yoksa, ara sıra ailenle alışverişe gitmek için otomobil almak dururken gidip otobüs almaya benzer ki salaklıktır.
İlla birşey yapmak azim ve kararlılığındaysan uçak yap. Uçak gemisi kusur kalsın.

Teknolojik yetersizlik değil, siyasi yetersizlik bizdeki. Zira deniz aşırı uzun süreli savaşlara girmek dışında bir işe yaramıyor uçak gemisi. Bizim öyle bir misyonumuz olmadığı gibi defansımızı bile zor yapıyoruz.

kolay bi iş olsa ruslar becerirdi bunca yıldır. uzaya gitmiş adamlar neticede. bi tane kıçı kırık uçak gemicikleri var 2 ayda bir bakıma sokuyorlar.

ben bikeresinde rami geri takmayı unutup kafayı yemiştim. bu veya bunun gibi bir parçayı takmamış veya bağlantısını tam yapamamış olabilir misin?

caps

bende de var, önemsemedim hiç

alerjiden tut da sinir ucu iltihabına, deri kanserine kadar bir sürü farklı şey olabilir, mutlaka git doktora

Evet Dr gittim bu sebepten güneşin ışınlarından oluyormuş güneş koruyucu krem sürebilirsin demişti birde oje şeklinde bir ilaç vermişti ama hangisine süreceksin zaten bir süre sonra azalıyor.

bimde hala oluyordu etki, macrocenter'da da var ama bimdekinden pahalı tabi. ayrıca 5M migroslarda da bulabilirsin.

nero'da satıyorlar. sanırım starbucks'ta da var.

ek. az önce nero'ya uğradığımda bir bakayım dedim. 2 tanesini 6.5 liradan satıyorlar.

ufak migros jetlerde bile oluyor stroopwafel.

bu arada o nesne bime yıllar önce ilk geldiğinde hayvan gibi yiyordum. geçen hollandadan gelen orjinalini yedim. bimdeki çöpmüş meğer.

bim'de hala var. dün aldım. genelde ekmek reyonunun yanında oluyor.

bim' de halen var. migros' ta da var.

219 liralıkta çift taraflı yazdırma özelliği var yanılmıyorsam ki başlı başına alma nedeni olurdu benim için, tabi senin alış amacın da önemli

ikisini de alma. kartuş mu kaldı artık.

tank sistemliler var, onlardan al. hayvan gibi mürekkep alan sistemler.

hp'nin sikko kartuşlarıyla uğraşılmaz. bas mürekkep hortumlu cihazı adam gibi kullan.

@binder dandet
tank sistemliler biraz pahalı 200 liranın pek üstüne çıkmak istemiyorum.

@rain when i die
mürekkep hortumlu dediğin tank sistemli olanlar mı?

kredi kartınıza euro harcaması kısmını açtırırsanız bankadan harcamalarınızı hesap kesim tarihinden sonra euro olarak ödeyebilirsiniz. iş bankası maximiles kartının bu şekilde bir özelliği var. harcama ne ise direkt olarak karta o yansıyor.

para çekmek veya oraya tl ile gidip döviz bürosundan euro'ya çevirmek seni acayip zarara sokar. komisyonlar çok yüksek.
ya nakit euro ile git ya da kredi kartını kullan. ben genelde 2sini karışık kullanıyorum gittiğimde.

yanında euro ile neden gitmiyorsun ki? karttan euro olarak çektiğinde yüksek kurdan bozulacak o hep.

Yunanistan'da krizden dolayi bircok restoran ve cafe kart kabul etmiyor. Nakit para al.

izmir'de sadece beyaz yakaya hizmet edebileceğin yer yok desem yeridir. Manisa bu iş için daha uygun. Hatta öğle yemeği vakti fabrikalara servis kaldıran yerler var.

Sanayilerde açamazsın (1-2-3-4), hedef kitlenin tam tersi bir kitleye sahip olursun. Organize sanayide de benzer bir tablo seni bekliyor.

En fazla ofislerin de olduğu rezidans bölgelerinde bir yer açmayı düşünebilirsin. Bizim gittiğimiz yer "ayda 30bin tl kar ediyorum, ufak paralar için uğraşamam" diyip kapattı sdkjfgd. Şimdi sanırım el değiştirmiş, ufalarak tekrar açıldı. Keşfedilmemiş böyle bir bölge bulursan olabilir.

izmirde şehir içindeki iş yerleri, bayraklı ve alsancakta.

aslında şehir dışında daha yoğun beyaz yaka var, onlar da şu şekilde: gaziemir serbest bölge, çiğli organize sanayi, pınarbaşı, kemalpaşa

ayrıca kimlanbu+1

çankaya'da gümrük diye geçen bölge yani migros çevresi. güzel yemek yapan 3-5 yer var. kebapçılar ve 11-12 tl ye 3-4 çeşit yemek veren yerler dolu var. hepsi de güzel iş yapıyor. yemekleri süper güzel değil gerçi. ev yemeklerine rağbet ancak çok güzel yemek yaparsanız olur benim görüşüm. insanlar kebabın yağına lavaş banmak istiyor, zyağlı deyince yüzü buruşuyor milletin öğle vakti :)

ne kadar kazanmayı düşünüyorsunuz? ortak olacak mı? kaç masa x kaç defa sirkülasyon olsun istiyorsunuz? beyaz yakalılara hizmet vermenin en büyük handikapı her öğlen o masaları 1,5 saat meşgul etmeleridir. masa döngüsü bu şekilde yetecek mi size?

bu gibi soruların yanıtını verdiğinizde daha isabetli yer önerilerinde bulunabiliriz bence. mesela haşmetizm in söylediği bölgede ev yemekleri yapan bir arkadaşımız var. en büyük derdi öğle yemeği saatinde beyaz yakalıların 1,5 saat oturması ve masa sirkülasyonu olmaması. hedeflediği ciroya bu sebeple hiç ulaşamıyor.

alsancak vali kazim dirik'ten bildiriyorum. burlarda ev yemeği gidiyor. bankalar falan da var. alternatfi 3 tane falan 4. olsa tutar. boşta dükkan da var.

@Phoebe

yanlış yönlendirmemek için detay sorduğunun farkındayım, çok teşekkür ederim ama bu konuda tecrübeliyim o nedenle şu an sadece bölgeleri öğrenmek istiyorum, sonra işin işletmecilik ve gereksinimleri konusunda o bölgeleri detaylıca inceleyip bizim iş planımıza uygun olup olmadığını araştıracağım.

tecrübeliyseniz yekten yazıyorum o zaman :).

gümrük bölgesi. topçularla hilton arasında ki sokak.

bayraklı manavkuyu/adliye, yeni plazalara ve açılan banka şubelerine yakın bir dükkan olmalı. ben olsam burayı seçerdim, daha önce ev yemekleri yapan küçük bir cafe işlettim, tecrübeye istinaden söylüyorum. sevim lokantası var orda, öğlenleri bir uğrayıp bakabilirsiniz.

aynı şekilde bayraklı towers, tepekule, hilton double tree tarafı yenileniyor orayı araştırmakta fayda var. ama bu çok çok kısa vadede oturmaz. 1 yılı var daha bu bölgenin. kendi yemek çıkaran yerler var mı emin değilim ama tam istediğiniz gibi, 6 dan sonra müşteri olmaz orda.

edit: alsancak merkezde çalışıyorum ben. zeytinyağlı restoran var mesela, bana göre iğrenç ötesi. ama millet bayılıyor. onun karşıyaka çarşıda da şubeleri var. alsancak merkezde aklınızda olabilir. gerçi çok seçenek var bu tarafta.

izmir'de adalet mah. bunun için biçilmiş kaftan olabilir, gerçi orada rekabet de çok olabilir :)
Phoebe'nin dediği gibi adliye-folkart-öğretmenevi civarında oldukça iş yaparsınız diye düşünüyorum.

bir de alternatif olarak buca'da güzel ev yemeği yapan tek bir yer var. zeytin diye, devlet hastanesinin karşısında. onun dışında bir de sini köşk var ama kalite giderek düşerken fiyatları anlamsızca arttı. 9 eylül'ün teknoparkının içindeki kafe/yemekhanenin yemekleri çok kötü ama seçenek olmadığından mecburen yiyoruz. burada en az 20 şirket, bilemmkaç beyaz yakalıyız, bu taraflara gelirseniz bizi mutlu edebilirsiniz :)

konak konak konak baska diyecegim yoktur

gümrük'te selahattin'in yeri diye bir esnaf lokantası vardı mesela, hasmetizm'in bahsettiği yerlerden biri de kesin orasıdır, baksan aşırı salaş bi yer ama her öğle arasında etraftan gelen banka memurları, dershane öğretmenleri(ve öğrencileri) vs gelip orada yerdi. Sahibi de hayatımda gördüğüm en kibar insandı sanırım, bayadır yolum o tarafa düşmediği için gidemiyorum ama o taraflarda açacağın bir ev yemeği konsepti tutabilir.

Bayraklı da zaten çok bahsedilmiş. İzmir'in iş merkezi orası olacak şekilde bir planlama var yıllardır ve gelecekte de sürecek gibi. Pek çok gökdelen yapılıyor o bölgeye ve beyaz yakalı nüfusu gayet fazla. Ama bu konuda rekabet çok olabilir çünkü bunu düşünen tek girişimci siz olmayacaksınızdır muhtemelen

tam dediğiniz işi yapan bir yer izmirde. hakkıyla yapıyor ve her yerden geliyorlar sadece beyaz yakalılar degil ama hep duzgun insanlar. fiyatlarda makul. yemekler harika. gelince bence ilk oraya bir gidin. karşıyaka yeni girne caddesinde meftune ismi.

birçok firma 30 gün falan deneme hakkı veriyor. hatta hemen hemen her firmada böyle bişey var, zorunlu bile olabilir..

eğer aylar geçmediyse üstünden değişirler ya.

değişimi zorlayın, yatağın sertliği yaylarının yapısından geliyor, yumuşatmak için herhangi bir çözüm yok. en kötü üstüne 2 kat en kalın alezden falan alın ama çok bir şey değişmez.

maalesef arkadaşlar, zorlamıştık ama değiştirmediler. sonrasında annem eski yatağına geçti. şimdi tekrar deniyelim dedik ve yeni yatağı koyduk. ben daha çok acaba alezlerla falan bir şey değişir mi diye düşünmüştüm.

Yatak pedleri var, onlara bakın.

yataşta görmüş hatta elemana sormuştum. visco tarzı 6-7 cm kalınlığında bir ürün var. yatağın üzerine konulup yatılıyormuş. benimde yıllardır yatağım çok sert ve eskidi bilseydim bunu yıllar önce alırdım dedim. bir de siz bakın isterseniz.

cayma hakkı diye bir hakkın var.
değerlendir tereddüt etme.

içindeki yay sistemi bozulmuştur. bir şekilde hafif temas edip ışık yanar. ama tam da temas etmediği için kontak noktasında epey ısı oluşup geri atabilir.

anahtarı değiştirin, cinlerin evinizi terk ettiğini göreceksiniz.
(eski anahtarı sıkıca poşetleyip karanlık ay ışığında 3 metre toprağa gömmeyi unutmayın)

sökülan anahtarın kontak noktasına bakın teorim doğru ise ısıdan dolayı epey bir kararma belirtisi olması lazım. yoksa bol şans.

cin diye bir sey yok, olduguna inaniyorsaniz, gonderin bana gelsin; sizi kurtarmis olurum.


bendeki de oyle ama hareket ettigi filan yok. isigin anahtarini aciyorsun ve kafasina gore 1 dk ya da 30 dk sonra kendi kendine yaniyor. bendekinin sorunu ampulun girdigi duydan kaynaklaniyor, onu degidtirdigimde duzelmisti.

sizinkinin herhalde klipsi yalama filan oldugundan agir gelen anahtar asagiya dusuyor. hadi yukariya dogru aciliyor dersen iste bu mumkun olamaz, psikiyatr a git derim.

Korkarım ki bu cindir. Bi arkadaşımın da başına gelmişti. Kaçmanıza gerek yok o sizi bulur.

@Scars dont fade yalama degil ya normal bi dugmeden daha sert bi dugme. Yay sistemli degil. Eski tip bi dugme.

hocam bu cindir. musfer cinlerinden oldugunu tahmin ediyorum, cunku musfer cinlerninin en buyuk hobisi isiklari yakmak, zillere basmak falandir. benim tahminim, bu cinler sizlerle cinsel iliski kuruyor ve daha sonrasinda dusalmak uzere banyoya giriyorlar, temizlik takintilari vardir. iyi bir cin turudur, umarim beraber mutlu bir hayat gecirirsiniz.

Bizim de gecen hayvan gibi su acildi ama cok uykum vardi hic sallamadim kapayip yattim.

Tusu degistir duzelecektir. Muhtemelen tusta bir bozukluk vardir. Insan kendini ozel hissetmeyi sevdiginden hemen ilk akla siradisi seyler geliyor. Oncelikle rasyonel cozumleri aramak lazim.

ben önceki evimden taşınmak için eşyaları toplarken çat diye bi ses gelmişti. önce anlamadım da sonra kafamı kaldırdığımda hemen yan odanın ışığının açıldığını gördüm. düğmeye normal basmak değil de birisi çat diye vurarak açmış gibi. yalnızdım da bi tırstım ama yorgun da olduğum için uyudum sonra. 1-2 gün sonra da taşınmıştım zaten. düğmenin de öyle mekanik bi sorunu yok gibiydi, gayet normaldi sonra kullandığımda. bilemiyorum.

musallat olmuş. dikkat edin bu cinler cima etmeyi pek severler. ağzını, gözünü iyi koru.

tecil bittiysen bakayasin. ilk gbt de gidersin askere.

yoklama kaçağı durumundasın muhtemelen. bi şey olmaz.

@sos fistik'in cevabını görüp ciddiye alma. panikleme.

ben çok aktif olmasa da kullanıyorum, sesli kitap dinlemenin ötesinde program olarak da kullanışlı. nerede kaldığını işaretleyebiliyorsun, kolay ileri geri alma fonksiyonları var vs.

ben işe arabayla gidip geldiğimden yolda kitap okuyamıyorum ne yazık ki o nedenle bazen buradan kitap satın alıp yolda dinliyorum.

audible üyesi oldum bakalım

bence bu işin en temiz başlangıcı lego mindstormsdur.

gidip kendine bir mindstorms al, bir tane de en büyüklerinden lego technic seti al ve oradan başla.

eğer lego gözünde "oyuncak" ise youtubedan mindstormsla milletin yaptığı şeyleri biraz izle. millet bununla evdeki tuvalete otomatik sifon çeken aparat falan yapıyor.

ne kadar derine inmek istiyorsanız, o kadar büyük bir küreğe ihtiyacınız var.

videodaki gibi ve benzeri pek çok robot arduino ile yapılabilir. ama yazılımcıysanız çok iyi bilirsiniz ki bu tip platformların dezavantajları var. eğer daha hassas, detaylı, özgün bir robot yapmak istiyorsanız pic programlamaya girmeniz lazım. s

donanım konusunda yapmak istediğiniz robotun benzeri muhtemelen daha önce yapıldığı için oralardan bakmakta fayda var. zira deneme-yanılma yolu çok masraflı olur.

devre için de proteus (ares, isis) kullanabilirsiniz.

ama baştan söyleyeyim, kompleks bir robotun tasarımı, donanımı, yazılımı ve prototipi yıllara malolabilir.

Ben de bu is uzerine kafa yoruyorum. Ozetle bu tarz bir robot icin 3 temel konuda ilerlemek gerekecektir.
- Platform: Arduino bunun icin iyi bir platform.
- Yazilim: platform uzerinde gerekli sensorler, motorlarin kontrolu icin yazilim gerekecektir, mesleginin yazilim olmasi avantaj bu konuda.
- Malzeme: Iste aslinda en zor kisim bu. Yapmak istedigin robota, kontrollerdeki hassasiyete, performansa gore kullanilacak malzeme yelpazesi o kadar genis ki hangi malzemeyi kullanacagin, nereden temin edecegin tamamen tecrubeye bagli. Kitaplar ve internetteki kaynaklar temel malzemelerle anlatiyor ama sen kendi aklindakini yapmak istediginde, ornegin bir motor kullanmak istediginde, bu motorun farkli hassasiyette olani, farkli guclerde olani, farkli hizlarda olani arasindan birini secmen gerekecek. Bu durumda da birkac farkli malzemeyi tanimak, gerekirse denemek, sonucu gormek, olmazda degistirmek gibi surecleri var. Bunun yaninda malzemeyi temin etmek de ayri bir asama.

Ogrenmek icin ve giris icin en standart yol bir arduino kit almak, bu kitler icinde birkac temel sensor barindiriyor (uzaklik, isik, ses sensoru gibi) bunlarla yazilima ve platforma giris yapip daha sonra daha iyi malzemeleri tanimak olabilir. Giris icin piyasada bircok kitap var ama malzeme icin en iyi yol deneme yanilma.

eğer yazılım ya da elektronik altyapınız yoksa arduino, rapsberry pi gibi hazır platformlar ve kitlerle başlamak daha uygun olabilir sizin için. ilk aşamada bunlar için maker shiledlar kullanarak işin mantığını bir iki ayda çözebilirsiniz. bir de bunlar artık açık kaynağa döndüğü için bunlarla yapılmış çok farklı uygulamalara erişebilirsiniz. bu uygulamaları inceleyerek, üzerinde değişiklikler yaparak sistemi çözmeniz daha çabuk olur. daha sonrasında zaten ihtiyaçlarınız sizi yönlendirecektir. mikrodenetleyciler, fpga ler gibi sınırları ve yetenekleri daha ileri sistemlerle uğraşırken bulabilirsiniz kendinizi

ilk aşamada proteus, altium gibi simülasyon uygulamaları işinizi görebilir. diğer malzemeler ve kitler ise yurtiçi-yurtdışı bir çok sitede bulabilirsiniz, robot kol, palet, v.s gibi şeyler de var. önerebileceğim yerli bir kaç site
robotistan
direnc.net
robishop.com
robotus.net
robotkutusu.com

www.instructables.com 'dan benzer projeleri inceleyebileyerek başlayabilirsin.

Şurada da internetten bulduğum bir kitap var. İlgini çekebilir.
www.dropbox.com

gearbest'ten alabilirsiniz.

30 USD gümrük sınırlamasını nasıl halledeceksiniz? Merak ettim de.
Yurtdışı sitelerinden dealextreme var, vakti zamanında çok alışveriş yapmıştım.

aliexpres sanırım standart posta ile göndererek gümrük olayını aşabiliyormuş doğru mudur?
bir de diğerlerinde de bu durum uygulanabiliyor mu?

@SiyamkedisiZorro o işi satıcı hallediyor. üstüne webcam yazıp 10 dolar diyorlar. öyle geçiyor.

yine de şans işi. üstüne 10 dolar yazarlar ama gümrükteki memur şüphelenip bakarsa alıkoyabilir.

neden yurt içi sitelerden almıyorsunuz? n11.com'da aynı fiyata (değilse bile uygun fiyata) satan türk satıcılar mevcut.

gümrükten geçirmek istiyorsan dhl ile falan gelmesini isteme. normal kargo ile gelirse geçer dhl üzerine düşük de yazsa araştırıp gerçek fiyatından sokuyor.

Gearbestten cok alisveris yaptim. Memnunum

tarihin olduğu hücreye sağ klik > format cells > number > date kısmında istedğiniz biçimi seçebilirsiniz

tamamdır onu ben de biliyorum da o şekilde yaparsanız sadece görsel değişir. siz 2 tane alt lata mart 2015 görürsünüz ama excel onlardan birini 07.03.2015 ; diğerini 12.03.2015 olarak işlemeye devam eder. benim isteğim mart 2015 olanların tamamını 01.03.2015'e sabitlemek

+DATE(YEAR(a1);month(a1);1) şeklinde formül kullanabilirsin.

@cakabo
allana kurban :P

=SAĞDAN(tarihin olduğu hücre;7)

yapıp bu kodu aşağı doğru çekersen o hücredeki metnin yani tarihin en sağdan 7 hanesini senin için alır yani 03.2017 şeklinde

siz kabul etmediğini sürece üfe'den fazla zam yapamaz. ayrıca ev sahibi çık diyemez 10 sene dolmadan.

Hiçbir şey yapamaz. Aynı şeyi benim ev sahibim de yapmaya çalıştı, borçlar kanunun 344. maddesinde buna yönelik bir düzenleme var, hukuksuz bir şekilde artırım yapmak istiyorsanız dava açın, mahkemede hakim karar versin dedim. Ve sonrasında kirayı kendim üfe artırımına uygun şekilde yatırdım, hiç de bir şey diyemedi. Bu ev sahiplerine karşı cazgır olmak gerekiyormuş onu anladım ben.

teşekkürler yalnız şu 10 sene olayını anlayamadım. 10 yıl dolmadan evi boşaltmamızı isteyemiyor mu?

ev sahibi sizi haksiz kira artisi yuzunden tahliye edemez, kirayi duzenli oduyorsaniz tabii. kontrqt bitmeden size haber verip tahliyenizu isteyebilir ama ayni sehirde evi olmamasi lazim. ki siz evden cikmadiniz mahkemeye verdi siz de beni kira artisi yuzunden cikariyoru ispatlarsaiz yine sizi cikaramaz

Kanuna göre en fazla ÜFE'nin son 12 aylık ortalaması kadar zam yapılabiliyor. Ancak ÜFE oranları gerçekten çok düşük, reel enflasyonun çok altında. İşvereniniz size her yıl ÜFE kadar zam yapsa isyan edersiniz. Yıllık %8-10 civarı zam yapılmalı bence. Ortada buluşun 1300 TL olarak yatırın kirayı bence.

zam yapamaz siz kendiniz oranı belirleyin banka hesabına yollayın. madem ev sahibi ile böyle bir dalaşa gireceksiniz kesinlikle kiraları elden veya bir kısmı bankadan bir kısmı elden şeklinde ödemeyin.önceden verdiğiniz kiraları elden verdiyseniz ve karşılığında herhangi bir yazı almadıysanız biraz sıkıntı.

selamlar,

sözleşmede aksi tespit edilmemiş,

bu durumda maksimum aylık ortalama üfe oranında kira ücretini arttırabilir.

bu da 2017 mart ayı için yüzde 5.87

olarak belirlenmiştir.

daha fazla artış için yasal bir dayanağı mevcut değil.

her yere çadır kuramazsınız. hem belirlenen bölgeler dışında yasak hem de güvensiz. çok iyi bildiğiniz, köyünüzün yakınında bir yer falan olsa tamam, etraftaki florayı faunayı biliyorsunuz derim ama bilmediğiniz yerde gece çökünce kalmak tehlikeli.

bunun ayısı, kurdu, tilkisi var. ayrıca Türkiye'de yaşadığınızı da unutmayın, bir de doğal olmayan hayvanlar var.

benim tavsiyem yumuşak başlayın bu kampçılık olayına. bu yaz datçaya gidin akturda bi 3 gün kalın. görüp görebileceğiniz en temiz, en nezih çadır kampıdır. çocuğunuz için de doğayla güzel bir tanışma olur. eğer severseniz daha sonra maceraya atılırsınız.

yok datça uzak derseniz de, ille gece kalmanıza gerek yok. yedigöller bölgesi var. ankaradan arabayla 2 saat falan sürer diye tahmin ediyorum. gidin bütün gün gezin dolanın, akşam da ya orada bir otelde konaklayın ya da evinize geri dönün.