Uyanır uyanmaz mutfağa geçip 3 yumurtayı suya atıyorum. Zaten el yüz yıkayıp üstünü giyinene kadar haşlanmış oluyor. Peynir zaten dilimlenmiş şekilde üstü kapalı kapta duruyor, bi domates biraz yeşillik ve süt ile hallediyorum.

Bu kadar da zaman yoksa akşamdan yumurtayı da haşlayıp soyup dolaba atabilirsin, ben eğer bekleteceksem sarılarını atıp sadece beyazlarını saklıyorum, soğuk yemek de hoşuma gidiyor ama aksi durumda mikrodalgada 1 dk orta derecede atınca tamamdır.

omlet yapıyorum. iki yumurta, süt, peynir, biber, domates, maydanoz, kuruyemiş, hatta brokoli, artık dolapta ne varsa. hazırlaması pişirmesi 10 dakika falan sürüyor.

Ekmek arasi peynir, yanina üzüm veya domates. 1 bardak da su.
Cayi icmem cok uzun zaman alir diye can demlemiyorum.

musait bir zamanda humus yapip Sabahlari ekmek ustune surmek

kahvaltına ne kadar süre ayıracaksın mesela? Sabah 5 de kalkıp işe gidiyorsan evde kahvaltı işi çok zor olabiliyor. Ancak domates peynirli bir sandviç hazırlayabilirsin çay ile gider. Yada seviyorsan hazır çorbalardan içebilirsin.

Yok sabah 8 de kalkarım 9 da evden çıkarım tarzında bir vaktin varsa akşamdan pişirmeye hazır yumurta patates vs yapabilirsin.

Şeker/gluten kısmına pek hakim değilim bu sebeple net şekilde tarif veremiyorum.

uyanır uyanmaz yumurtayı suya atıyorum +1
yanında da yulaf ezmesi+ceviz+süt karışımı.
bir kaç dilim hindi füme

yulafı, çığ ay çekirdeği içini, çiğ kabak çekirdeği içini, chia yı ve çekilmiş keten tohumunu kaseye koyuyorum. oran %95 yulaf, %5 diğerleri şeklinde oluyor. yulafın ıslanması için ben müsli hazırlar gibi süt kullanıyorum, su ile ıslatmak daha sağlıklı oluyor. üzerine de istediğim bir meyveyi doğruyorum.

0 = En kötü
1000 = En iyi
Arasındaki yerinizi karma gösteriyor işte.

Benim 566, buradan bakınca kötü :P

troll ve garbage entry giriyorsundur. futbol ve siyaset holiganlığı falan da varsa normal. çok da dert etme sözlüğün 3/4'ü senin gibi adamlarla doldu artık.

Hiç dediğimiz gibi biri değilim. Niye böle oldu ki?

yatak odası takımım yok, yatak başıyla baza aldım. (yataş)
daha gelmediği için bir şey diyemiyorum.
yatağın kendisi istikbal.

komodinlerim annemin eski yatak odası takımından. (koleksiyon)
bir de berjerim var.
hepsinden çok memnunum.

salon mobilyaları aynı şekilde aileden kalma.
aralarında antika eşyalar da var, eski ama antika olmayanlar da var.
çok memnunum.

buzdolabı westinghouse, 20 küsur yıllık, bir kere servis görmedi.
çok elektrik çekmesi dışında en ufak sorunu yok.
bulaşık makinesiyle çamaşır makinesini değiştireli 1-2 ay oluyor, ikisi de samsung.
bulaşık makinesi çok matah değil, çamaşır makinesinden aşırı memnunum.
makinenin aşkından ev çamaşırhaneye döndü, devamlı çamaşır yıkıyorum.
kurutma eski sayılabilecek bir model siemens, memnunum.

Yatak idas
Koltuk masa ikea soderhamn koltuk masa unuttum adini
Buzdolabi ve camasir ariston
Tencere tava ikea celik
Baska bir seyim yok.

yatak odası tepe home. memnuniyet durumu orta.
koltuk ryo mobilya memnunum.
yatak idaş hiç memnun değilim.
beyaz eşya siemens ortalama çamaşır makinesinde randıman sağlayamadık.

Yatak odası,salon,oturma odası komple weltew. Assiri assiri memnunum.
Beyaz eşya Bosh yine aşırı memnunum.

yatak odası doğtaş, pek memnun sayılmam, dolap kapagı düştü, şifonyerler gevşedi.
beyaz eşyalar bosch, memnun değilim, tekrar alacak olsam bosch almam.
salon mobilyaları özel yaptırdık. bir sıkıntıları yok.

mobilyalar full artı full ikea.
bulaşık makinesi ve buzdolabı siemens, çamaşır makinesi vestel.

vestel zırt pırt arıza yapıyor, zaten eskidi değiştiricem yakında. belki yine siemens alırım. diğerlerinden memnunum.

Tüm mobilyaları alfemodan aldım. Koltuk takımımdan ve yatak odamdan memnunum.

Yemek odası takımını beğenmiyorum ama o zamanki maddi durum ve evi kurduğumuz şehirde çok seçenek yoktu.

Yatak odamdan çok memnunum, çok fonksiyonel bir takım ama artık üretimde yok.

Tüm beyaz eşyaları boschdan aldık hepsinden memnunum.

Koltuk takımımın modeli alaçatı. Şimdi renk seçenekleri çıktı. Alacaksanız tavsiye ederim hem genç işi, hem rahat hem de leke tutmuyor.

Yatağı alfemo bayi hediye etti, kaliteli bir yatak ama bana sert yatak lazım galiba onu da yeniden alacağım.

Perde ve halı almadım, yeni bir şehre taşınınca alacağım. Annem ve kayınvalidemin eskilerini kullanıyorum.

Mobilyalar IKEA. Salondaki koltuk hariç. IKEA'nın koltukları hoşuma gitmiyor. Aşırı yumuşaklar. Onu Tepe Home'dan almıştık. Çok memnunuz.
Yatak odası filan hep IKEA. Yatak odasındaki en önemli şey yatağın kendisi. İyi yatak al, gerekiyorsa baza olmadan yere at, daha kıymetli :)
Beyaz eşyalar Bosch/Siemens grubundan.

yatak odası+koltuk takımı alfemo. 15 yıl olmuştur alınalı hala taş gibiler.
yatak yataş
beyaz eşyalar çoğunluğu arçelik. bulaşık makinasını yeni değiştirdik bi o miele. bulaşık makinasını miele'nin internet sitesinden aldım. diğer hepsi mağazadan.

Sağ arka cüzdan. Sol arka telefon. Sol ön zippo. Sağ ön bozuk para.

Sağ arka. Çalınmasın diye kalabalıklarda (metro vb) götünle de kontrol edersin mis gibi, kimse çalamaz. Bu özellik tüm erkeklerde içgüdüsel bu arada. Yapamayan varsa sıkıntı büyük.

Cep sıkıntıları yüzünden yazı biraz daha az seviyorum.

Ben cüzdanı sağ ön cebimde taşıyorum. Sol öne anahtar ve kulaklık koyuyorum. Telefon da genelde elimde, cebe gireceği vakit de sol arka cepte oluyor. Göt cebinde cüzdan cidden çirkin duruyor, emmi gibi gösteriyor, otururken de rahatsız ediyor, çalınma ihtimali çok daha yüksek oluyor.

cüzdan küçümen bir şeyse sol arka cep.

ama kabarık bir şey ise onunla oturmak falan zulüm. o nedenle çanta.

ben sağ arkaya telefon. önlere de bir şey koymuyorum çünkü yürüdükçe batıyor oraya koyduğum şeyler. evet arka cepte bu kadar değerli şeyler olunca yürürken tedirgin oluyorsun.

sol önde cüzdan, sağ önde telefon, arka cepte bozukluklar. yıllardır böyle, tamamen alışkanlık.

Sağ ön cep: Cüzdan + Anahtar
Sol ön cep: Telefon + Kulaklık

sağ arka. alması rahat olsun diye.

hesap öderken geleneksel ön-yana doğru gerinme hareketi de yaparsın, iyi olur.

arka cebe koyulan cüzdan göt baskısıyla eziliyor piç oluyor, ayrıca oturması da rahatsız edici. bu yüzden sol öne cüzdan, sağ öne telefon koyuyorum. dikine duran ve kalın olmayan cüzdan kullandığım için, içine de gereksiz şeyler koymayınca kalın olmuyor. arka ceplere kağıt mendil koyarım genelde 1-2 tane ya da o anda elime gelen fuzuli şeyleri.

Ben yazın kullanmıyordum. Sonra kış ne güzel yaa montun cebinde rahat rahat cüzdan taşınıyor derken bir anda kendimi kışın da kullanmazken buldum. Alışınca çok rahat çünkü. Bi kere her şeyden önce arka cebe konan cüzdana oturunca çok büyük sağlık problemleri peydah oluyor, araştırırsanız çıkar, kalça kemiğinin yapısını bozuyor. Sonrasında, başlı başına stres bana göre. Yok çalındı mı, unuttum mu, üstüne oturdun kalk çıkar, kalkarken tekrar kontrol et cüzdanı aldım mı diye... Oysa cüzdansız yaşamda, bi cebinizde ehliyet, banka kartı, bi cebinizde telefon mis gibi geziyorsunuz. Ev anahtarını tekli olarak çakmak cebine, araba anahtarını kartın olduğu cebe koyuyorum onlar da yer kaplamıyor.

Daha da cüzdan taşıyabileceğimi zannetmiyorum.

Cüzdan - sağ arka cep.

İnce bir cüzdan kullanıyorum, içine sadece kağıt para ve iki üç tane kart koyuyorum, bu yüzden rahatsız etmiyor oturunca.

Sol ön: telefon.
Sağ ön: sigara ve çakmak (eskiden buraya kulaklık ve bozuk para koyardım).
Sol arka: çoğunlukla boş kalıyor ya da cüzdandan çıkardığım kartı koymaya üşendiğim için kart & dekont & fiş & kağıt vs. koyuyorum.

kalın cüzdan kullanıyorsan 2.05'e kadar izle

www.youtube.com

Ben ceketin cebinde taşırım.

valla 2-3 dakika iyice inceledim. kesinlikle farklı kedi. renk dışında da bir sürü farklılık var.

Yetişkin kedilerin tüy renkleri değişmez. Benim denk geldiğim sadece beyaz kediler ilk doğduklarında kafalarında siyah benekler olabiliyor, onlar 1 yaşına kadar tamamen beyaz oluyor. Bana göre alakası yok

spotify aile paketiyle ayda 3,5 liraya mı ne geliyor. daha ucuz derken ne kadar olsun mesela? 25 kuruş falan mı?

www.spotify.com

@sir gawayin aile üyleiği denen şeyi bilsem böyle bir soru sormazdım. Küstahlığın sende kalsın. sen de bsg.

yoo.

Dünya edebiyat sinema vs. tarihi bunla dolu olabilir mi?

suç olarak sayılmıyor ne yazık ki;
ama çok ayıp etmiş olursun.

Ayıp da etmezsin. O zaman korku filmi çekenleri de hapse atalım:)

niye suç teşkil etsin ki? belirli bir kişiye kuruma hakaret etmediğin müddetçe düşünce senin düşüncen. ona sataşmayayım, buna ayıp olmasın deseydi insanlık sanat olmazdı. bu kadar korkmayın yav.

airbnb'de hem misafir hem hostluk yaptım/yapıyorum. rezervasyonunuzu iptal ederse host'a yaptırım uygulanıyor, o yüzden kimse kolay kolay yapamaz. sizden farklı ücret tahsil edemez, zaten ödeme online karttan çekilerek yapılıyor. ne kadar ödeyeceğiniz rezervasyonu yaptığınız an belli. ev sahibiyle site dışında kişisel sorun yaşarsanız airbn'yi arayıp şikayet edebilirsiniz, muhtemelen banlanır. mağdur olursanız zararınızı da karşılarlar. ben şimdiye dek yurtdışı dahil çok kereler kaldım, en ufak sıkıntı, hele para konusunda, hiç çekmedim. seçim yaparken referanslı ve yorumlu hostları tercih ederseniz hiçbir sorun çıkmaz. hostlar sizi kandırmaktan dolandırmaktan çok, güzel yorum ve 5 yıldız alabilmek için ellerinden geleni yaparlar genelde airbnb'de.

Farkli bir ucret talep edemez, zaten Airbnb uzerinden oduyorsunuz parayi. Gittiginizde nakit olarak bir sey vermiyorsunuz. Yorumlari iyi olan bir ev sahibi secerseniz buyuk ihtimalle sorun yasamazsiniz. Ben simdiye kadar hicbir problem yasamadim.

güvenilir, hiç bilmediğin diyarlarda gayet oranın yereli gibi evlerde kalabiliyorsun. daha ne.

ben dolar alıyodum. sonra dedim ki ilerde doları kullanma ihtimalim düşük. yani amerikaya gitme ihtimalim avrupaya gitme ihtimalimden düşük. bu yüzden yurt dışına çıkarsam kullanırım diye doları satıp euroya geçtim.

secimlere kadar dövizi baskılayacaklar muhtemelen.
ayrıca sepet iyidir.

gram altın > euro > dolar şeklinde üçünden de alıyorum ben elime para geçtikçe.

airpods'tan mı bahsediyorsun? ya da lightning uçlu kulaktıktan mı? jaklıysa taktığın an çalışması gerek, lightning uçluysa da dönüştürücü kullanmalısın.

Earpods icin sir gawain +1

AirPods için ise Windows filan ile de kullanmak mümkün. Bluetooth ile eşleştireceksiniz

Çıplak tartılıyorsun genelde. Tartı meyve ve sebze için de kullanılabiliyor. Küçük bir ayrım var.

ben de geçen hafta tartı almak için araştırma yaparken bunu sorguladım. banyoda çıplak olabildiğin için banyoya koyuyor insanlar. üstlerinde kıyafet yokken tartılıyorlar, o yüzden banyo baskülü diyorlar.

duş öncesi/sonrası çıplak tartılıp kendini 0,5 kg daha hafif görüyorsun, mutlu oluyorsun. o yüzden artık banyoda tartılıyor insanlar. neden tartı değil de baskül deniyor ben de bilmiyorum. baskül-tartı-kantar üçü de kullanılıyor sanayide, yani baskül de her şeyi kapsıyor tartı gibi.

Yatak odasinda ciplak dolasamayan insanlarin olmasi uzdu :(

Neyse, firmalarin bir urunu nereye koymam gerektigini dikte etmesine uyuz oluyorum. Mesela banyo baskülü guzel bi ornek. Istedigim yere koyarim kardesim :/

Neden banyo baskülü deniyor? Evde kullanılacak bir cihaz olduğunu belirtmek için, evlerde basküller genelde banyoda olduğu için böyle isimlendirilmiş zamanla.

Tartı üreten bir firmasınız diyelim, nasıl sınıflandıracaksınız? Patates tartan baskül ile insan tartanı ayırmak lazım.

Aslında çok fazla anlam karmaşası var bunlarda, patates vb büyük hacimli şeylerin tartıldığı basküle kantar diyenler de var. Ama aslında kantar ağır vasıta araçların tartıldığı tartı.

Şöyle mi acaba?

Terazi = Küçük hacimli ve düşük ağırlıklı şeyleri tartmak için

Baskül = Orta hacimli ve orta ağırlıklı şeyleri tartmak için

Kantar = Büyük hacimli ve yüksek ağırlıklı şeyleri tartmak için

@John bloor
Vucut tartisi denilebilir? Kim baskül diyor ki gunluk hayatinda acaba:/

kalkıştan bir saat önce havalimanında olmanız gerekiyorsa ve bir saat de yol sürse en geç 05.00'de kalkan havabüs'e binmeniz lazım. 04.15 ve 04.45 seferleri var. 05.15 riskli olabilir.

havabus.com

taksiyle kadıköy rıhtım iett duraklarına gelip, binin.

üsküdar-kadıköy dolmuşuyla kadıköy rıhtım. oradan havabüs.

o saatte kadıköy'den sabiha maksimum bir saat sürer. dolmuş da beş dakika. ona göre ayarlarsınız.

göm

ikisi de tazeyse hiçbir şey olmaz.

balık yoğurt zehirler olayı türkiye'deki en büyük şehir efsanesi. Hala nasıl inanan var bilmiyorum ama bi şey olmaz göm gitsin.

Not: olayın çıkış noktası eskiden balıklar bayat olarak ulaştığı için şehirlere, bayat balıkla yoğurt yersen kusuyodun. Yani yoğurt zehirlemiyodu ama zehirden kurtarıyodu

Tabiki problem olur. Karın ağrısı yapar

yapıştır

ton balikla yogurt yenir mi ya nasil bir zevk arkadas bu

yıllardır ton balıklı, yoğurtlu ve mayonezli (üçü birlikte, bazen turşu da var) makarna yerim. şu zamana kadar bir şey olmadı.

mide varsa yenir hocam neden olmasin

sabahları tonbalıklı sandviç harcı için mayonez yerine yoğurt koyuyorum arada, sorun olmuyo.

zehirlenmezsin ama her sey de her seyle uyumlu degil kanka. ben yemem.

Spotify içerisinde adres kısmınıza aynı şeyi yazmanız yeterli. Ben adresimi yazdığımda tüm arkadaşlarıma o adresi verdim bunu yazın diye. Şu ana kadar da yakalanmadık :)

az önce farklı bir soruda buna cevap yazdım tam olarak.

"eşimin kardeşi aldı aile paketi. ben, eşim, kardeşi, erkek arkadaşı ve farklı bir arkadaşı kullanıyor. sadece eşimle benim soyadım sabit, diğerleri farklı. sadece üye olurken aynı adres bilgisini girdik o kadar.

not: bu arada o zamanlar eşimin kardeşi gerçekten bizimle kalıyordu."

%95 hiçbir şey olmaz. ama spot check yapıyorlar, düşük bir ihtimal de olsa aileyi dağıtabilirler. onun da soyadıyla alakası yok, ip üzerinden tespit ediyorlar genelde.

Hiçbir şey olmuyor. Ben ilk aldığımda da 5 kişi aynı yerde değildik hatta şimdi bir kişi ingilterede bir kişi romanyada 3 kişi farklı şehirlerde. Sıkıntı olmadı 2 yıldır

aile paketi satın alıp 6 kişi bölüşmek.

Soyadları ve oturdukları yer sorun olmuyor mu? Ben bireysel premium kullanıp indirimsiz ödüyorum da her ay merak ettim.

@wertyu: eşimin kardeşi aldı aile paketi. ben, eşim, kardeşi, erkek arkadaşı ve farklı bir arkadaşı kullanıyor. sadece eşimle benim soyadım sabit, diğerleri farklı. sadece üye olurken aynı adres bilgisini girdik o kadar.

not: bu arada o zamanlar eşimin kardeşi gerçekten bizimle kalıyordu.

en ucuz spotify aile. o olmuyorsa öğrenci.

Spotify öğrenci + en para ile ödeme. Ben 3 aylık 3 lira ve küsuratı ödeme yapıyorum.

Bakkal, firin, simitci, borekci, mahalle marketi...

dolmuş, bakkal, minibüs?

dolmuş, bakkal

en cok firincilar ihtiyac duyar. sonra dolmus, otobus soforleri, marketler vb.
ankara'daysan ulustaki merkez bankasina goturebilirsin. tamamini nakite cevirebilirsin orada. cevreki bankalara da sor istersen belki yaparlar.

Marketlere sor hemen alıyorlar.

Geçen gün Bim'de 1500 tl tümlettim.

Abi öyle tek tek çok uğraştırıcı olur. kimisi 50 liralık alacak, kimisi 20 liralık alacak falan. İstanbul'da yaşıyorsan karaköy merkez bankasına gidiyorsun, ufak bir form doldurup veriyorsun bozuk paraları bitiyor. Ben merkez bankasında 5 ve 10 kuruşlardan oluşan 400 liramı bütünleştirmiştim. 5 dakikaya hallediyorlar :)

süpermarkete git kesin alırlar.

çok sevişgen bir hayatım olmadığından yırtık,pırtık olmadığı sürece giyerim.lastiği falan çok gevşeyince,kıçımdan düşmeye başlayınca atıyorum.
bi de halı sahaya giderken düzngün olanlardan giymeye çalışıyorum.

Don dediğin rengiyle, dokusuyla, kokusuyla temiz ve canlı olmalı. Eskimiş donları direkt çöpe atarım. Hiç acımam.

prensip olarak don giymiyorum.

güzel don giymekten mutlu oluyorum. o yüzden rengi solan eski don giymem çöpe atarım.

Ev donumla dışarı donum ayrı benim o konuda hassasim (:

Don jilet gibi olmali

benim donları hanım alıyor, eskiyenleri de o atıyor. atmayınca da kavga çıkıyor. o sebep bizde son sözü ben söylüyorum: "tamam karıcım" :))

eskidigini dusunursem atarim. don bu ya ne aciyacagim.

Temiz olduğu sürece eskimiş, pörsümüş vs olmasına pek aldırmam ama alabula olmuş donu da giymem muhtemelen. Belli olmuyor zira, nadir de olsa akşam eve gideyim yatayım diye düşünüp de akşam yatakta iki kişi yatarken bulabiliyor insan kendini. Önceden planlı bir durum varsa daha güzellerini seçerim tabii.

donun tanesine servet veriyorsam, yırtılana kadar giyerim. soluk moluk farketmez. konforu asla bitmez.

benzeri başıma geldi. boxer ile donları aynı makineye attım. beyaz donlar oldu mu kırmızımsı turuncumsu donlar :D

sporda giyiyorum onları rahat oluyor :)))

güzel don rahat dondur.
eskimiş donlarımı da tozbezi yapıyorum.
hatta bir tanesini ayakkabı silmek için su saatinin yanına koydum.
inşalla sayaç okuyan kişi bundan bir meşaz çıkarmaz.
gerçi erkeğim, sıkıntı yok.

yav don bu. erimediği, götten düşmediği müddetçe giyerim.

kumaşı esnek penye olacak, ama giydikten sonra gevşemeyecek, esnek dediysem de öyle lastik gibi fazla sünmeyecek.

bu şartları sağladıktan sonra rengine bakmam, eriyip yırtılana kadar giyerim.

i.hizliresim.com

şurda adamın üstündeki gibi olan donlarımı sadece gece yatarken giyerim, dışarı giymem. ama atmaya da kıyamam.

Olabilir denemek lazım :)

Böyle bir uygulama halihazırda var galiba. Tam olarak nerede gördüm hatırlamıyorum, ancak Tezgahçılar olabilir, sayfalarına bakabilirsiniz.

Öte yandan kahve iç&karşı cinsle tanış gibi bir fikrin ülkemizde tutması biraz gerçeküstü. Bunun için kafeye gerek yok zaten, dayak yemekten çekinmemek önkoşul :)

TR de olmaz o iş. bkz ukrayna`da türklerin sevilmeme nedenleri

kafeye 150 tane amele dadanır, sıfır kız gelir. ortam bir haftaya kıraathaneye döner zaten. sen de havluyu omza atıp çay falan demlersin.

Oyle cafe acmak sacma ama acacagin kafede onceden registration yapilmasi gerkeen speeddating organizasyonlari yapabilirsin.

Kız gelmez +1

Gay kafe/bar'a döner orasi.

Bizde tanışma=sex!

Algi boyle yani.

selfhukuk.com

akip tarihi itibariyle kiracı sıfatınız bulunmaz ise yani takip tarihi itibari ile taşınmış iseniz yönetici sizin hakkınızda icra takibi başlatamaz.

Kira sozlesmesinin bir yukumlulugu yok ama ben borc takip hayatima devam ederim diyorsaniz sorun yok.

Orada oturduğunuz zamana ait bir borç varsa ödemelisiniz, "kimse ödemiyordu biz de ödemedik" demek mantıklı değil.

"kimse ödemiyordu biz de ödemedik" değil, "kimse istemiyordu biz de ödemedik." apartmana temizlikçi bile gelmiyordu, aramızda para toplayıp biz temizlettik birkaç kere. sözümona bir yönetici vardı, kadın bir seneye yakın kayıptı yurtdışında yaşadı. öyle bir apartmandı yani.

Ödemeyin apartman temizlenmedi ise.

Artık eskisi kadar ucuz değil avrupa uçuşları. Zaten THY de genel olarak pahalı. O nedenle bence iyi diyorum.

90 euro. Bedava bence.

100 euro eder. zaten promosyon biletler 40 euro civarında. bence gayet uygun.

Çok çok iyi.

bedava cok iyi.

bir sene önce olsa normal derdim. şimdi ucuz diyorum.

çok iyi

super

O kadar güçlü bir hayatta kalma isteğim yok benim. İntihar ederdim sanıyorum.

Not: Bu cevabı serin ve çikolatayla dolu bir çekmecesi olan bir masanın bulunduğu odamdan yazıyorum.

hiçbirimiz ölecek kadar aç kalmadığımız için bu soruya cevap vermek zor. "ben çok iyi insanım kimseyi öldüremem", "ben çok onurlu adamım kendimi feda ederim" gibi basmakalıp karakter cümlelerinin geçersiz kalacağı koşullar bunlar. kendi bacağını da kesip yiyebilirsin, bebeğini de öldürürsün, bir köşe geçip sessizce ölmeyi de bekleyebilirsin. ha ben hala mantıklı düşünebilecek haldeysem napardım? pragmatik davranıp en iri çocuğu öldürürdüm ailece gömerdik herhalde.

@cureforlove
1. Dünya Savaşı yazmışım, yanıtını görünce fark ettim.
Benim okuduğum kaynaklarda kendi çocuğunu öldürenlerden de bahsediyor. Mesela;
www.dailymail.co.uk

benim de öyle aman aman bi yaşama isteğim yok, kaldı ki bi çocuğu hatta kendi çocuğumu öldürecek cesaretim de yok. bi yerlerden çalar çırpar mıydım acaba? en oluru o gibi duruyor öyle bi durumda.

çoğu hep asgari ücretle çalışıp dış dünya ile kıyaslama yapmamış insanlar.
eskiye oranla diyorsun ekmek kuyruğu diyor, hastaneden internetten sıra alıyoruz diyor.
domates, elma diyorsun almanyada daha pahalı diyor. (domates 4 tl almanyada 1 euro gibi)
benzin araba fiyatı diyorsun dolar euro diyor,
e dolar diyorsun sanki dolarla mı alıyoruz maaşı diyor.

Laf anlatmak imkansız.

kimiside gerçeği bildiği halde hainlik yapıp sorgulamaya korkan tipler açıkçası.

hayatı boyunca eline geçen en büyük para 1500 tl olan adama 47 milyar dolar cari açığımız var dersen "ne diyor lan bu değişik" der içinden.

yeni sloganları "ekonomi kötü olsa nasıl santral yapıcaz?" olmuş mesela.

halkınız bu kadar cahilken ekonomiyi sayılarla değil, açlıkla terbiye ederek öğretebilirsiniz ancak.

cevaplar çok güzel açıklamış, "azıcık aşım, ağrısız başım" kafalar bu.

benzin zammına "ben hep 50 liralık alıyorum" diyen insana bişi anlatamazsın, ancak pompacı; "abi 50 liraya pompayı açmıyoruz" derse o zaman jeton düşmeye başlar, düşer demedim fark ettiysen :)

ekonomi çok iyi diyen akraba bir aileden örnek vereyim:

-gezme tozma sıfır, sadece ev misafirliğine gidiyorlar
-hayatlarında sinemaya, tiyatroya, sergiye, konsere hiç gitmemiş olabilirler.
-dışarıda yemek yemiyorlar. restoran kafe bar nedir bilmezler.
-yurtdışı hiç yok. maksimum hacca umreye gitmeye basıyor kafaları.
-hediye, kutlama, özel gün kültürleri yok. hatta karşılar.
-elektronik eşyaya merak, ucuz akıllı telefonla çanak okey oynamaktan ibaret.
-giyim kuşam derdi yok, marka moda falan hiç bilmezler.
-alışveriş sadece bim, şok, a-101 ve semt pazarından.
-tatlıyı bile abuk subuk glikoz şuruplu tatlıcılardan (tatbak, vs.) alıyorlar.
-eskiden eskaza bir ev sahibi olmuşlar. başka mal varlıkları yok.
-geleceğe dair tek planları köylerine geri dönüp domates biber yetiştirmek.

bu adamlar için ekonomi tabii ki çok iyi. bunlara asgari maaş ver, sonsuza kadar yaşasınlar mormon gibi. sanat, bilim, eğlence, kültürden bihaber, hiçbir şeyi merak etmeyen, hiçbir şeye heveslenmeyen, hayatı türkiye'deki sığır gibi yaşadıkları fakir hayattan ibaret zanneden dev bir ordu yaratıldı kasıtlı olarak. bu ekonomik buhran başka türlü hasır altı edilemez çünkü.

biraz 1 biraz 3

1+ daily mix + podcast

En cok Kendi playlistlerimi dinliyorum ve podcastleri takip ediyorum.

radyo ve haftalık listeleri nerdeyse hiç kullanmadım.

bazen bana özel mixlere bakıyorum arada sırada.

Kendi playlistlerim, haftalık keşiften keşfedip kendi playlistime eklediklerim ve baska insanların playlistleri şeklinde takılıyorum.

1
3
+ başka insanların playlistleri
+ podcastler

ben albüm dinlemek için kullanıyorum sadece. merak ettiğim albümleri ilk oradan dinliyorum, kolay erişilebilir olduğu için. sonra beğenirsem rutracker vs.den indiriyorum. indirilebilir ortamlarda bulamazsam ama yine spotify'dan dinlemeye devam ediyorum.

1) Kendi playlistlerim var, kategorilere ayirdim onlari dinliyorum.
2) Haftalik kesifimi dinliyorum.
3) Spotify’in piano ve jazz listelerini dinliyorum bir de.

Baskasinin playlistini dinledigim hic olmadi galiba.

1 ve 4 daha çok.

Üzerine takip ettiğim birkaç playlist var. Mesela Suits'ün playlistlerini dinliyorum sık sık.

Büyük oranda sadece kendi listelerimi dinliyorum ama haftalık listemi de dinlerim, güzel şarkıları uygun listeme eklerim.
Mood hiç dinlemedim. Çok nadir sanatçı radyolarını çaldığım oluyor.

genelde 2

bazen kısır döngüde kalıyorum kendi müzik listemi dinlemekten. haftalık keşif, cuma günü çıkan bi liste daha var yeni müzikler diye bi de yeni müzik radarı genelde bu üçünü dinliyorum. bazen bi şarkı çok hoşuma gidiyo, moduma falan uyuyor, o şarkının radyosunu dinliyorum ona benzer müzikler açtığını iddia ediyor ama pek bişi çıkmıyor oradan. bi iki şarkı beğenirsem onları atıyorum yıldızlılara. genelde gözatta önerdiği listelerden gidiyorum.

1 ve 2 daha çok.
Onun dışında şarkılar kısmında bütün şarkılarım bir arada bulunduğu için shuffle açıp dinliyorum genelde.

Benzer tatlar arıyorsam da şarkı radyolarını açıyorum ama en nadiri budur.

Sadece kendi listemi dinliyorum. Begendigim parca olursa listeme ekliyorum.

kendi listelerimi nadiren.

haftalık keşif ve your release radar mı neyse es geçmiyorum. misal pazartesileri sabahtan ilk dinlediğim şey haftalık keşif.

genre ya da mood'lardan kendime göre bir şey bulamıyorum. illaki kendim arama yapıp ona göre bi çalma listesi seçmem gerekiyor. zaten spotify'ın hazırladığı listelerin hepsinde hemen hemen aynı şarkılar dönüyor.

bi sanatçı seçip onun radyosunu dinliyorum.

arada kendi playlistlerimin benzerini oluştur diyip onu dinliyorum.

tutup da bi albümün ya da sanatçının tüm şarkılarını dinlemem.

hedefim olabildiğince random ve olabildiğince farklı şarkılar dinlemek.

Çoğunlukla 1
Nadiren 3

pazartesi haftalık keşif, cuma son çıkanlar (bunun için sevdiğin artistleri follow etmelisin), onun dışında kendi listelerim, başkalarının listeleri, sanatçı/parça radyoları, sevdiğim listelerden sıkılınca onların radyoları. nadiren podcast dinlediğim de oluyor. daily mix'e başlarda sarmıştım, çok tekrar düşünce artık dinleyesim gelmiyor. özetle, iliğine kadar sömürüyorum.

hiç kullanmadıklarım mood'lar ve chart'lar (top 50 vs.) sanırım.

kendi playlistlerimi dinliyorum, haftalık keşif'e bakıyorum. daily mix'e giriyorum arada

1-2-3 okey. radyolar dediğiniz podcast yayınları ise sadece nba radyolarını dinliyorum. onu da son 1 aydır yapmayı bıraktım. ama radyo dediğiniz sağ tıklayıp şarkı radyosunu aç dediğimiz şeyse onu sık sık yapıyorum. beğendiğim bir şarkıya benzer şarkıları çok keşfettim.

1-2-3, song radiolae, playlist radiolar. Discover weekly, adkadaslarimin playlistleri ve baskalarinin belli temalarda yaptiklari playlistler.

daha bugün gördüm.

çayır çimen mi kaldı memleketde ?

yeşilliği nispeten bol bir yerde yaşıyorum ve buna rağmen yıllardır görmüyorum. göç mevsiminde pelikan bile gördüğüm olurdu. artık, görebildiğim en değişik hayvan kirpi. onlar da yaz mevsiminde arabaların altına saklanıyorlar artık, çok üzülüyorum.

Çocukken helikopter böcekleri olurdu yazın bahçemizde, çamaşır tellerine konarlardı da usulca yaklaşıp elimize atlatırdık. Nerden baksan bi 15 senedir görmüyorum artık o böceklerden. Zaten ne bahçe kaldı ne de evin arkasındaki ormanlık alan :(

Evim bi kentormanının dibinde aradan sadece tek şeritli küçük bir yol geçiyor gerisi alabildiğince orman kaç km bilmiyorum. Ama malesef çok çok nadir görebiliyorum :( Bununla paralel olarak sivrisinek vs da olmuyor paranoyakca da olsa belediyenin ilaçlaması onları da öldürüyor olabilir mi diye düşünüyorum.

perşembe günü 15 sularında gülhane'de gördüm.

onları görüyorum da eskiden ateş böceği olurdu. artık hiç yok. üstelik ormanı bol yerde yaşıyorum.

Geçen gün at çiftliğinde gördüm. At şeyine konmuştu.

5-6 ay kadar önce Konya’da Kelebek bahçesinde. :)

2-3 gün önce beyaz bir tane

Her gün beyazından tutun müthiş motifleri olanlarına kadar yaklaşık 8-10 tane görüyorum. Yer Ataşehir, gümrük civarları.

Kelebek fotoğraflamayı çok seviyorum. Muhtemelen ekstra dikkat ediyorumdur uçan kaçan şeylere. Eminim sizin etrafınızda da vardır fakat dikkat dağıtan onca saçma sapan şey arasında gözünüze çarpmıyordur.

Youtube’tan indirmiyon. 320 kbps dinliyon. Keşfet modu süper. Kendi playlistleri var. Haftalık keşif çok iyi. Birde legal müzil dinliyon işte 3 kuruşa. Çingenelik etme git al :(

aslında o kadar da bir numarası yok, sadece "hype"

spotify ve diğer stream servisleri üzerine güzel bir yazı bence
manifold.press

edit: ben hype derken youtube'dan indirmek spotify dan aslında daha iyidir anlamında demek istemedim, spotify kullananların savunduğu sanatçıya giden telifin miktarı diğer stream servislerinde daha yüksek olmasına rağmen spotify'ın tercih edilmesine hype demek istedim, çünkü arkadaşın da onun arkadaşı da spotify kullanıyor bu da daha iyi olana değil de daha yaygın olana bir yönelim sağlıyor

+her albüm artık youtubeda yok, şarkının sahibi yüklerse ulaşabilirsin şarkıya
+spotify ve youtubedan gelen ses kalitesini karşılaştırdığında spotify döver.
+spotifydaki listeleri seviyorum
+kendi listelerimi paylaşmayı seviyorum
+spotify önerilerini seviyorum

bence yeter bu kadar

İlk olarak iki farklı şeyi kıyaslamamak lazım. Youtube'a yüklenen müzikler legalken bunları indirmek legal değil. Yani youtube bunu indirip arşivlemek için kurulan bir servis değil. O yüzden bu ikisini bu anlamda karşılaştırmak doğru olmuyor. Diğeri legal. Buna "hype" demek çok manasız oluyor bence o yüzden.

Dinlenilen türe göre bir sürü eser youtube'de bulunamayabiliyor. Bulunsa bile legal hali bulunmuyor, birileri bir şekilde yüklüyor. Onlar da sürekli olarak kaldırılıyor, falan. Bazen oradakiler bile legal olmuyor yani.

Tabii spotify'da ya da diğer servislerde olmayan şarkılar da olmuyor değil. Yine bazı türlerde buna rastlamak mümkün.

kendi adıma vaktim yok, o yüzden spotify yerine youtube indir vs uğraşamam. basıyorum 320 kbps geliyor. ayda 1 kahve parasına.

ya abi aylık 100 lira olsa da "supotifay'a para verme" meselesi tartışılsa.

aylık 10 lira. bi paket sigara alamazsın.

her şeyi geçtim, sadece "haftalık keşif" özelliği sayesinde onlarca muhteşem şarkıyı öğrendim.

özel değil, aynı hizmeti sunan uygulamalardan en popüleri sadece. evde harddiskte yüzlerce gb müzik var ama yıllardır açıp dinlemedim spotify kullanmaya başladıktan sonra.

her şeyden öte ara yüzüyle derli toplu geliyor bana. haftalık keşif, liste yapma, radyo gibi şeylerini geçtim. youtube çok karışık ve gözümü yoruyor.

O an aklina gelen parcalari bulup dinleyebiliyorsun albume hemen gecis yapabiliyorsun muzik turune gore arama yapip sevdigin bir sarki buldugunda albumu kisa surede check edebiliyorsun
Bana kalirsa arama ve kategorizasyon iyi. Playlist cok ama ben sevmiyorum.

- az da olsa sanatçıya bir katkın oluyor
- haftalık keşif ile benzer muzisyenleri keşfediyorsun.
- arşiv çok iyi. nadir bulunan anadolu türlülerinden tut, rock gruplarının canlı albümlerine kadar çeşit çok fazla.
- seni tenzih ederim ama sadece power fm müziği dinleyen için çok cezbedici olmayabilir.

haklısın.

uğraşan insan için bence de gerek yok para ile hizmet satın almaya.

yolda giderken cep telefonundan aklına gelen şarkıyı dinliyorsun. sırf bu bile yeterli değil mi?

not: youtube'da ekranı kilitlediğin an ya da başka bir uygulamaya geçtiğin an şarkı duruyor. youtube arkaplanda çalışabilen bir uygulama değil. bu özelliği youtube red'e ekleyip paralı abonelik başlatacaklardı en son, şimdiki durum ne bilmiyorum.

çok kolay başka hiçbir özelliği yok. belki moda olduğu için bu kadar insan övüyor ama bu kadar insanın üye olmaya devam etmesi çok kolay olmasından kaynaklanıyor. yoksa bizde biliyoruz internetten indirmeyi. ama aşırı gereksiz bir zaman kaydı internetten indirmek. hatta indirmeyi geç playlist oluşturmak bile aşırı gereksiz birşey şuan. hatta o an aklıma birşey gelmiyorsa bile açarım sevdiğim birini sanatçı radyosunu başlat derim saatlerce o tarzda çalar hemde araya ne reklam girer ne de serdar ortaç felan kaynar. müthiş kolaylık

6s takiliyor cidden. gecen calissin diye vurdum bu sefer de ekrani kirildi. samsung'un gozunu seveyim.
(tamam kirilmasi benim sucum ama bazenn yarim saatlik videoda dokunmatik takiliyor, bekle ki video bitsin)

7 al. şu saatten sonra 3 model düşük telefon almanın mantığı yok. ayrıca ikinci el bak, şimdiye kadar hiçbir iphone'unumu sıfır almadım, sıfıra yakın az kullanılmış garantili aldım hep.

illa 6s diyorsan onun yerine SE al. ilk ciktigindan beri kullaniyorum, son guncellemeyi de yaptim hala canavar gibi calisiyor.

7'yi bilmem

tesekkurler ey sebab.
onerilerinizi dikkate alarak ayfon 7 (32gb) aldik, 2150'ye buldum.

boylece, simdiye dek bir telefona bayildigim en buyuk para cikmis oldu cebimden :P hayirlisi insallah.

keçi? cinsini bilemedim.

ilk video koyun, alttaki keçi.

merak ettim, buna keçi değil diyen ne olduğunu iddia ediyor?

@sir gawain, ben lama diyorum kamki.

ibex

dağ keçisi oluyomuş sanırım

eğer şirket 40 saatlik çalışma saati uyguluyorsa, iş kanununda maksimum çalışma saati 45 olması sebebiyle cumartesiyi de çalışma günü olarak göstererek düşüyor. Kurumsal olanlarda falan genelde bu sistem kullanılıyor.

Fakat çalışma saatin haftaiçi 45 ise; biz zaten çalışma saatini dolduruyoruz ve cumartesi çalışma günü değil diyerek saydırılmıyor. En azından şu anki iş yerimde bunu kullanıyoruz.

Ama kötü haber, çoğunluğu 6 gün sayar.

iş hayatına hoşgeldin. kurumsal firmalar bile yapıyor bunu, avrupa ortaklı ya da avrupa menşeili firma değil ise.

Bizimkiler de pazartesi başlatılan izin için pazartesiyi iki günden sayıyor. Ve kurumsal bir hayli.

Yine iş saati açısından yapıyorlar bunu bizde de

iş hayatına hoş geldin mi? dakjsgdkda. 11 yıldır bilfiil iş hayatındayım ama mesleğim icabı daha ajans tipi küçük ve rahat işletmelerde çalışıyorum, şirkete bir anda kurumsal olma kafası geldi, bugün de bunu çıkardılar. o yüzden sormuştum.

bizdeki durum haftalık 45 saati 5 günde dolduracak şekilde.

cuma izin alınırsa 1 gün,

pazartesi izin alınırsa 1 gün,

ama perşembe + cuma alınırsa 3 gün,

üzerinden hesaplanıyor.

yıllık izinlerde ise cumartesi dahil edilerek 6 gün düşülüyor.

(bkz: oldboy)

(bkz: handmaiden)

(bkz: my sassy girl) korean version

Benim favorim;

* Death Note (büssürü var biliyorum ama sonunda akan jenerikte red hot chilli paper ya da gorillaz çalan versiyonu olacak)

Bunun dışında herhangi bir kore yapımı aşk filmi olabilir. Böyle hafıza kaybetmeli, filmin başı meğersem son sahneymişli, tersine akmalı, beyin yakan, resmen matematik yaptıran tarzda oluyorlar, aşkı meşki bırakıp bilimkurgu gibi izleniyor. Psikopatlar yaa.

Not: Önce yazılan örneği sildim.

(bkz: the man from nowhere )

(bkz: salinui chueok)
(bkz: bin-jip)
(bkz: sen to chihiro no kamikakushi)
(bkz: shichinin no samurai)
(bkz: batoru rowaiaru)
(bkz: goksung)

kore-japon karışık yazdım.

(bkz: pieta)

(bkz: chungking express)

sakın alma çok rahatsız ve kalitesiz

Sportsoulda newbalanceların bazı modellerı 150-200 bandında.Bence oraya bir bak. Hummel iyi değil pek.

Tabanı çok rahat ama işaretli yerlerdeki astar maalesef çabuk bozulup yırtılıyor.
i.hizliresim.com

2 yıla yakın oldu alalı o zaman 130tl civarındaydı.

Ayak çok taraklı değilse ne çok rahat ne vuruyor, normal Adidas rom'dan farksız.

ama 1adam'ın gösterdiği yerin önündeki süetimsi yapı diplerden beyaza bürünüyor. Hatta resimde bürünmüş bile. Bu tam renk atma değil de soğumuş terin kumaşta bıraktığı beyazlık gibi oluyor.

yaklaşık 5 senedir hummel kullanıyorum ayakkabıları çok sert ve ortapedik değil. 2 hafta üst üste gezerken giymek zorunda kaldım ve ayağım şişti.

hummel ayakkabı çöp +1

bir kere alma gafletinde bulundum. ikinci ay bağcığı koptu.

güzel boyanırsa 20 tl'ye okutulabilir.

kermeslerde filan 5 liraya gider onun dışında böyle düz figürden ziyade konsepti olan bi şeyler satılmaya daha uygun olur, simpsons donut'ı, rick and morty yüzleri vs.. gibi.

benim hoşuma gitti valla. izmirdeysen 10 tl ye alabilirim.

15 eder en az. tabii ele aldım mı sağlam hissettirmeli cebe sokup çıkarırken ağzı burnu dağılacak gibi hissedersem hiç almam mesela.

50 kurus ?

donanimhaberden transfer ettiler beni

5 liradan fazla etmez.

Yaa çok şirin olmuş
Ne zamandır şirin anahtarlık arıyordum girmediğim oyuncakçı kalmadı bunu beğendim
Tek sorunun müşteriyi sağlamlık konusunda ikna etmen
Yamulup bozulmayacaksa 12 tl verirdim

bir ara istatistikler kısmında yaşlara göre dağılım vardı, orada büyük çoğunluk 18-25'ti.
şimdi yine öyledir diye düşünüyorum. belki bu yaş aralığı şimdi (o zamanlar bu yaşta olanlara göre) daha fazla gürültü çıkarıyordur.

evet türkiye standardına indi ama ineli herhalde 5-6 sene oluyor. yeni bir değişim değil.

@sir gawain; sanki 5-6 yıl önce böylesine baskın bir görüntü yoktu ya, özellikle 1 kasım seçimleri veya genel olarak 2015 sonrası böyle arttı diye düşünüyorum.

biraz daha geriye gidebilirsin. 2013.. gezi parkı direnişinden sonra iktidar sosyal medya da istediği kadar var olmadığını gördü ve ağırlık verdi sosyal medyaya.

Ekşi Sözlük düşünce yapısı olarak Türkiye'nin de altında bence. Herhangi bir şehri gezsen bu kadar değişik insana denk gelemezsin. Özenle seçilmiş gibiler. Birbirlerini çekiyorlar demek ki.

bu değişimi ne kadar hissettiğiniz, sözlüğe hangi dönemde başladığınıza bağlı. ben 2003'teki halini de bildiğim için aslında 2010 sonrası bozmaya başladığını söyleyebilirim. 2000'lerde genel kullanıcı profili bilgisayarla, fantastik edebiyatla, video oyunlarla, çağdaş bilimle vs. ilgilenen üniversite öğrencileri (namı diğer nerd/geek) tayfa iken 2010'larda kitlesel yazar alımları ve popülerlikle seviye bir anda uçurumdan yuvarlanır gibi düşmeye başladı. bunu en çok hissettiğim dönem de 2012-2013 civarı olsa gerek. bilhassa gezi ve sonrası. bana göre 5-6 yıldır var olan bu şey sözlük demek bile zor, ondan öncesinde en azından tanım içeren entry girme zorunluluğu vardı, her okuma yazma bilen bu kadar rahat ve kaygısızca yazı yazamıyor, haliyle trollük falan yapamıyordu. sözlük içine daha fazla insanı almak için çizgilerini genişlettikçe ortalamalaşması da kaçınılmaz oldu. şirketin sahipleri 2000'ler sonrası yeraltında kalıp az para kazanmakla mainstream olup paranın dibine vurmak arasında bir yol ayrımına geldi. hangi tarafı seçtiklerini söylememe gerek yok sanırım.

Önceleri yaş aralığı 18-25 iken şimdi 14-20.

Önceleri siyasi görüşü boşverelim ekseriyetle üniversite mezunu veya öğrencisi geek tipler veya dünya vatandaşı olabilmiş yurtdışı görmüş, yabancı dili olan kalite üst tabaka kişiler yazar iken şimdi inci sözlüğün 3-4 sene önceki halinden farkı kalmamış durumda.

Eskiden de abuk subuk tipler vardı ekşi'de ama yazmaya hadleri yoktu çünkü kaliteli bir kitle vardı ve itin götüne sokuluyorlardı, moderasyon zaten gerekeni yapıyordu.

Şimdi formatı sikip atıyorsun bana mısın diyen yok malesef.

Kalitesizlik, sözlükte son 5 senede J şeklinde bir grafikle uçuşa geçti.

Sözlüğe ilk okur hesabımı 2005'de aldım sanırım 2003'te falan keşfettim. O dönemler donanımhaber'de takılırdım. Asla göze batan biçimde kafa üstü çakılmamıştı. Ssg bıraktı abd'ye gitti, kanzuk aldı ve sözlük bitti.

rezalet bıcımde su anda. 6 yıl once her sey hala iyi gibiydi. şu an sadece işsizlıkten gırıyorum bu sıteye. sıkıldıgım ıcın. bır yıl sonra artık hemen hemen hıc gırmemeyı planlıyorum.

Bunun nedenini ise Türkiye'nin değişimine değil, sözlüğün değişimine bağlıyorum.

Bahsedildiği gibi, format kalmadı, önüne gelen yazar yapıldı. Önceden yazar olmak için 'ekşi'nin ruhunu' almak gerekiyordu. Tanım yapmak, boş bakınız vermemek, dedirten kalıbını kullanmamak, entrylerde karşılıklı konuşmamak vs. gibi kurallar sayesinde sözlük belli bir seviyede kalıyordu. Üstelik yazar alımında filtre daha etkindi.

Gerçekten de troll olmayan muhafazakar ve milliyetçi kesimde çok büyük artış var.

Ekşi sözlük hep aynı tipte insanların 'safe space'i ya da echo chamber'ı idi. Şimdi farklı kafada kimseler de geldi ve olaylar troll başlıklarla ayran gibi köpürtüldükçe köpürtülüyor her fırsatta.

@idonthaveatvset
Önceden de vardı pkk'lısı, milliyetçisi, dincisi, solcusu, ulusalcısı vs. Mesele o değil. Mesele düzey, kalite, yaş.

Önceden kim olursa olsun belli bir formatta yazmak zorundaydı, anket başlığa direk ayar dolu bakınızı verirdi birileri, imla hatasından çaylak edilenler vardı. Şimdi başlığı yanlış açsan bile bir şey olmuyor.

bene eskiden deli gibi tüm makyaj malzemelerini taşıyordum. artık bıraktım. bu sayede yüküm yarı yarıya indi.

telefon, cüzdan, kulaklık, dudak nemlendiricisi, polo şeker, anahtar. bazen de ufak su şişesi.

bunun dışında ekstra makyaj malzemesi vs taşımam gerekiyorsa makyaj çantasına koymayıp direkt çantanın dibine atıyorum, daha az yer kaplıyor.

yaz mevsimi için gözlük tabi, unutmuşum.

hatta al bak da salaklığımı gör.
www.eksiduyuru.com

hayır bi insan allık ve fırçasını neden yanında taşır, nasıl bi manyaklık benimki acaba? sanki acil podyuma çıkıcam asşkaşdlf yalnız küçük bi törpü ya da tırnak makası özlemi çekmiyor değilim çünkü tırnaklarım çok kolay kırılıyor ve deli ediyor beni düzeltene kadar o kırık,tırtıklı kısım.

Telefon, cüzdan, bir tane ruj, kalem, kulaklık, kitap, gözlük kutusu, anahtar, dudak balmı, ıslak mendil, kuru mendil, orkid

Benimki deprem çantası kıvamında anlayacağın :D

ne var ki o kadar? bende cüzdan, anahtar, şarj aleti, kulaklık, göz kalemi, ayna, krem, ruj, günlük ped, deodorant, hava yağışlıysa şemsiye var. böyle yazınca çok gibi oldu ama boyutları küçük olduğu için pek yer kaplamıyor.

bilgisayar, dosya, ıslak mendil, kuru mendil, başka mendiller(xd), ruj, kulaklık, minik parfüm, şarj aleti, minik defter iki tane, kalemlik, soğuksa şal veya kapşonlu, su, cüzdan, krem ve antibakteriyel sprey. dışarıya gezmeye gidiyorsam bilgisayar, defter, dosya ve şarj aleti çıkar makyaj çantası girer.

not: normalde sırt çantası taşıyorum da gezmeye vs giderken normal çanta.

edit: yazdıkça aklıma geliyor ve ekleniyor:D

cüzdan, kağıt mendil, ıslak mendil, güneş gözlüğü, anahtar, lipbalm, günlük ped, kulaklık, powerbank veya şarj aleti, telefon. bütün gün dışarıda olacaksam böyle.

ama fırsatım olduğunda en elzemleri cebe atıp çıkıyorum, mis.

bu arada sen ne taşıdığını yaz, biz de hangisinden vazgeçebileceğini söyleyelim bence.

Yok yok diyebilirim. Cüzdan, güneş gözlüğü, anahtarlık, gözyaşı damlası, ağrı kesici ve bir ilaç daha, naneli şeker, ped, makyaj çantası, parfüm, tablet, cep telefonu, ıslak mendil, kuru mendil, gözlük silme mendili, kulaklık, el kremi, termos bardak, şarj aleti, kindle ya da kitap. Aklıma gelenler bunlar.

laptop-iş notları-ders notları-günes gözlüğü-powerbank

Deodorant dış fırçası ve macunu tıraş köpüğü ve bıçağı krem

erkek olarak şunu dene diyebilirim cesaret edebilirsen.
yanına cüzdan,telefon ve anahtarlarını al.
dayanabilirsen 3 gün böyle gez.
sonra esas ihtiyaçların ortaya çıkacaktır.
benim laptop çantam için güzel bir çözüm olmuştu.

anahtar, cüzdan kulaklık, bir adet lastik toka, ruj ve allık.
çantam da el kadar bu arada.

beyfendiye edc gönderelim

everydaycarry.com

bilgisayar
şarj aleti
kitap
cüzdan

şarj aleti
kulaklık
su matarası
selpak
gözlük
defter
hırka
kalem
kitap
parfüm
krem
çantanın dibinde de bir sürü ıvır zıvır var, ne olduklarını ben bile bilmiyorum.

cüzdanı ve telefonu cebimde taşıyorum.

Şu an olanlar:
Cüzdan, optik gözlük ve güneş gözlüğü, şemsiye, ajanda, not defteri, kalem, dudak nemlendirici, iki tane ruj, ıslak mendil, peçete, anahtarlık, diş fırçası ve macunu, şarj aleti ve kulaklık.

Su, telefon, mendil, nemlendirici krem(kis aylarinda), el kremi, dudak nemlendiricisi. Tüm kremler cok kucuk metal kutularda. Ama bir litrelik su kabim nedeniyle cok da hafif bir canta olamiyor.

Cüzdan
Bozuk para cüzdanı
Gözlük kabı
Kulaklık
Su şişesi
Şemsiye
El kremi
Dudak nemlendiricisi
Islak mendil
Peçete
Anahtarlık
Telefon

Cüzdan, kulaklık, anahtar, güneş gözlüğü, bez çanta (market alışverişleri için)
Dudak nemlendirici, kitap, peçete

Genelde cuzdan, pecete, su sisesi, anahtar, gunes gozlugu, goz kalemi, ruj, market alisverisi icin poset/bez canta, tukenmez kalem ve a6 boyunca ajanda.

Cüzdan
Ruhsat
150ml’lik parfüm
Ev anahtarı
İş anahtarı
Araba anahtarı
Güneş gözlüğü
El kremi.

-Telefon
-Cüzdan
-Bozuk para cüzdanı
-Anahtarlar
-Toka
-Kitap
-Kalemlik
-Sağlık ve makyaj çantası (içinde yara bandı, gözlük bezi, ıslak mendil, kuru mendil, dudak balmı, el kremi, el dezenfektanı, kolonya, diş fırçası, göz damlası, ruj, ped)
-Kulaklık
-Sakız, şeker
-Termos
-Su

Bir sürü şeyi de arabada bırakıyorum. Yedek ayakkabı ve kıyafet, gözlük, şemsiye, fazla kitaplar, ayakkabı süngeri, powerbank vs.

Kitap
Cüzdan
Kent kart kulaklık personel kartı
Islak mendil kuru mendil
Göz damlası
Anahtar
Üç beş malzemeden oluşan minik makyaj çantası (kalem kutusu aslında)

Yazın da güneş gözlüğü

Bütün günü dışarıda geçireceksem eğer sırt çantamda:
Kitap
Defter
Birer Kursun- tükenmez kalem ve silgi
Yeşilçay dolu termosum
Su şişem
Telefon-şarj
Selpak
Naneli şeker
Cüzdan

Normal kol çantamda:
Telefon/şarj
Kitap
Defter
Kalem
Cüzdan

boxer, tişört, çorap, (havaya göre) yağmurluk, el kremi, saç kremi, deodorant ve roll on, diş fırçası ve macunu, listerine; bot giymişsem, iş için spor ayakkabı, yara bandı, yanık kremi, şarj aleti, ıslak mendil(ler), kağıt mendil, şarj aleti ve power bank, isviçre çakısı, iş eldiveni :P , kedi maması, içme suyu, birkaç kalem, çakmak :) bir de çok ağırlık yaptığı için çıkardığım çok amaçlı bir alet vardı. testeresi, çekici, makası vs bir sürü aparatı olan.

bonus: (git: #1190902 )

edit: küpelerim :P

goz damlam
powerbank
gozluk
bandana
yemegim.
kuruyemis
su
meyve
kulaklik

Ben modelini begendim aslinda ama o kirmizi cizgiler olmamis.

Duzeltme: Ayakkabiyi gormeden yorum yapmistim. Icime dogmus kirmizi cizgiler ^^

Gercek yorumum soyle: Ben cok begendim, kirmizi cizgileri de.

çok beğendim. fiyat da gayet uygun. Allah'ın dandik supergaları daha pahalı :) al al hiç durma numaran 46 ya da 44,5 ise. :)

ben beğendim, linçlik bir ayakkabı olmadığı için ufak bir hayal kırıklığı yaşattı ne yalan söyleyeyim.

ben de beğenmiş ve denemiştim ama numarası uymamıştı. al gitsin.

Onitsuka tiger'ın beyaz, yanlarda mavi kırmızı çizgili aşırı klasik modeli vardı 5 yıl önce falan, aşırı modaydı, içimde kaldığı için o tarz beyaz bi spor ayakkabı arıyordum mesela; bunu görünce aa fiyat da güzel oldum, ama; renk kreme kaçtığı için bi süre sonra giymekten haşat olmuş, rengi solmuş, aşırı eski ayakkabı havası estirebilir. Fiyat da bu yüzden kırılmış olabilir. Zaten bu tarz dramatik fiyat düşüşlerinde, outlet tayfasında kısacasıyla, o düşüşün nedenini ''kendince'' tespit ettiğin an, tipik umut sarıkaya tipi mutsuzluk tanımlarından biri.

Vans gibi, güzel.

model güzel ama beyaz renk alma.

net güzel

Yaş kaç? Nerede giyeceksiniz?

Bence çirkin.

güzel model. renk konusuna girmiyorum, beyaz ayakkabılı adamlardan olmadım hiç.

@westblack Yaş 27. Genellikle ofiste, hafta sonu dışarı çıkınca da giyerim.

çok güzel de leş gibi kirlenir bu sürekli ya. öyle ıslak mendille silinecek bir model de değil. zor iş valla :(

Bir tek ben beğenmedim herhalde. Bana göre bu ayakkabı bayağı kötü, özellikle tabanı felaket. Bir erkeğe en ama en çok yakışmayan şey nedir, bir erkeği en amele gösteren şey nedir diye sorsalar hiç düşünmeden beyaz ayakkabı derim.

vokal andırıyor ama müziği benzetemedim. tame impala bunun yanında çok daha pop.

iphone 7 ile 8 arasındaki fark; bu başlığı tekrar 2-3 sene sonra mı, 4-5 sene sonra mı açacağını etkileyecek kadar bir fark. 8'e gerek yok evet.

Ben de 6 kullanıyorum. Üstelik ios 11'e de geçmemiştim. Uygulamalar son zamanlarda çok geç açılmaya başlamıştı. Ayrıca aletin şarjı yoğun kullanımlarda bir anda %50'lerden %10'lara düşmeye başlamıştı. Apple'ın pil performansı düştükçe telefon hızını yavaşlattığı ile ilgili haberleri duymuşsunuzdur. 29 euro'ya bataryasını değiştirttim, şimdi memnunum. Yoksa ben de yeni bir telefon alacaktım. 7 ve 8 kullanmadım ama dediğiniz gibiyse ve fiyat farkı beni düşündürecekse 7 alırdım.

işlemcileri tamamen farklı. bildiğim kadarıyla iphone 8 ile x arasında fark az, 7 ile 8 arasında epey performans farkı var. ayrıca bu iphone dünyasında telefonu yenilerken mümkün olan en üst modeli almakta fayda var. ben olsam sadece bir üst model için masrafa girmezdim.

8 ile x'in işlemcileri ve grafik işlemcileri aynı ve 7 serisine göre çok çok daha güçlü bir işlemci. snapdragon'un son işlemcisini dahi komik duruma düşüren bi işlemci.

artı, 7'nin rami 2 gb, 7 plus'un 3 gb, 8'ler ve x'in de 3 gb. şu an için iphone 7 alınması en mantıksız iphone. 7 plus olabilir.

Evvela evdekileri bilgilendirmelisiniz. Kısırlaştırılmış kediler daha pasif ve tembel olur, ev kedisiyse üstelik daha az enerji harcayacağından kilo alması çok olasıdır. Aşırı kilolu kedilerde hastalık riski artar.

Kediye acıyıp yemek vermek ona kötülük etmektir. Optimal düzeyde yem verin, arkasında kalorisi de yazar yemin joule jinsinden falan, yaşına ve durumuna göre kedilerin günlük alması gereken kalori miktarı çizelgeleri vardır bulup bakıp ona göre vermeniz lazım. Tek kalemde vermeyin günlük yemi 2-3 parçaya bölerek verin ki hayvan hepsini tek seferde gömmesin öğünlere bölsün.

Yoğurt yedim bulaşığını yalasın falan olayına da girmeyin.

Ödül mamayı da ancak taneyle 2-3 tane olacak şekilde hoplak zıplak oyun oynayıp koştuktan sonra verin günde 1 posta max.

Bende de 10 yaşında ev kedisi var şişman ama obez değil, diyet yaptırıyoruz şu an. Zaman içinde kilo alması kaçınılmaz oldu.

Kilo en önemli sorundur kedide. Yem olarak da indoor sterilised senior wheat free yem verin derim markaya takılmaya gerek yok.

ifşa edeydin de tombik bir kedi göreydik.

Kedinizi görmeden bir şey denemez bazı kediler boydan uzundur ve kilosuna nazaran zayıftır ama önlem almazsanız önerilerin üstünde yem verirseniz kilo alır. Genç olduğu için bol bol oyun oynayın tolore edecektir.

soru: sizce nasıl bi yöntem uygulayım mama verirken?
cevap: ölçülü mama verin, ikiye bölüp bir sabah bir akşam verin. her mama istediğinde vermeyin. ekstra bir şeye gerek yok.

soru: ilerde üzülür müyüz?
cevap: evet, kesin. kedim 7 küsür kilo ve artık ne yaparsak yapalım kilo verdiremiyoruz. muhtemelen ömründen birkaç yıl kısaldı. 15 yıl yaşayacakken belki şimdi 10 yıl yaşayabilecek.

i.hizliresim.com
i.hizliresim.com
i.hizliresim.com

Bizim kızın fotoğrafları bunlar :)

oo beyaz tüy göğüslü kedi, en sevdiğim! :)

@acemi, cumartesi sangrola nasil bir sey?

Yogun alkollu, sert bir sey istemiyorum. Icimi guzel rahat ve hafif tatlı sarhosluk olsun.

fiyatı normal geldi bana. vincent şirince de iyi, varsa ona da bakabilirsin. fiyatı kutman'dan daha ucuzdu galiba..

ben meyve şarabı sevmiyorum gerçi, çok şekerli.

illa şekerli olsun istemiyorsan rose ya da blush'lara bakabilirsin. içimi kırmızı şaraptan daha hafiftir.

bira konusuna katılıyorum. sarhoş olmak istiyorsan bira çok maliyetli. al bir şişe şarap yavaş yavaş götür, en güzeli.

angora var migrosta. içimi yumuşak ve güzel. seviyorum ben. en son 23 müydü neydi fiyatı.

Vincent yok da migros'ta, kulvar degistirdim bu arada. Villa doluca neo'ya bakicam :p

Altıntepe beyaz tavsiye ederim. 1lt. 23.90 çok güzel bir içimi var. Birde rose mimoza ve Leyla var 70lik biri çevir aç Leyla mantarlı ikisinin de içimi çok rahat sevilen grubu üretiyor. 15.90tl tekellerde ki merdiven altına 25 ten fiyat biçiyorlar berbat ötesi hepsi şahsen tekellerden şarap almam bira bir tl bırakmaz ama bir köpek öldürenden 10tl kazanırlar.

oha o nasıl fiyatlar öyle, ben 2 şişe şarap parasına 20 şişe yapıyorum. kendiniz yapın.

villa doluca neo aldım. içimi nasıldır bilmiyorum. sert gelmez umarım.

şimdi bu şarabı ne kadar bekletsem o kadar iyi mi?

ne kadar bekletebilirim ki en fazla? daha birkaç aylık.

kuru kuruya da gider mi, ne alsak yanına?

yarın, ev arkadaşıma votka falan bir şeyler gelecek patronundan. son ukrayna seyahatinden :P şarabı beklemeye alabiliriz. viski umuyoruz ama dur bakalım.

Şeyh Bedreddin (toprak işleyenin, su taşıyanındır.)
Mustafa Suphi

sevinç yavuz'un türk seri katiller diye bir kitabı var. içinden 10 tane film senaryosu çıkar. gerizekalı türk korku yönetmenlerinin biri de çıkıp bu adamlardan birini işlemiyor filmlerde. hala cin peri y*rak kürek filmi çekiyorlar. okurken "bu insanları neden kimse tanımıyor" demiştim. içlerinde epey ilginç karakterler var.

Tiryaki hasan paşa

akıl.dll bulunamadı çünkü

sabika kaydinin temiz olmasi gerekiyor mesela uber icin. yarisi ilk maddede elendi bile.

yapıyorlar zaten, ama taksici kafa yine taksici kafa olduğundan insanlar uberden taksi çağırmak istemiyor.

Uber için belli standartları yakalaması gerekiyor. Sarı taksi ve standart kelimeleri hiç yan yana geliyor mu sence?

istanbulda sadece uberxl var su anda. onlarda vito tipi araclar kullaniliyor, yolcu sayisi ve aracla alakali belli standartlari oluyor yani halihazirda kullandigi taksiyle yapamiyor.

sitesinden baktım. uber taksisi (xl değil) olmak için gereklilikler şunlarmış:

Ehliyet
Sabıka Kaydı
SRC
Psikoteknik
Şöfor Kartı
Araç Ruhsatı

bunlar zaten standart taksicilik yapmak için de zorunlu. uber'in ekstra istediği tek şey sabıka kaydı. binlerce taksicinin hepsinin sabıkalı olduğunu düşünmüyorum, ortada başka bir salaklık olmalı. mahalle baskısıyla birbirlerini kilitliyorlar galiba, kimse korktuğu için kullanamıyor. bir rahatlasalar beyne oksijen gitse kullanmaya başlayıp sorunu kendileri çözecekler.

kendi sorumu cevaplamış oldum :/

Akıllı olanlar kullanıyor zaten. Bi taksiye bindiğimde taksici uber kullandığını söylemişti. Düzgün ekmeğinde olan birine benziyordu öyle uber düşmanlığı da yoktu zaten. Muhtemelen sabıkası yoktur diğer çoğu sabıkalı zaten bi de öküz gibi hizmet vermek daha çok hoşlarına gidiyor.

Bunu ben de anlamiyorum ama bu taksicilerin magandaligini gorunce taksi kullanmayi birakmayi dusunmeye basladim. Magandalikla kazanacagini dusunen adamlar kazansin istemiyorum cunku.

Sahsen bu yasima kadar hic oc taksiciye denk gelmedim. Hicbir taksiciyle bizzat sorun yasamadim ama bunlar i gorunce taksi kullanmamaya karar verdim cok cok mecbur kalmadikca.

Bence insanlar taksiden Uber'e gecmeye baslasin ve mecbur kalip onlar da Uber soforlugu yapmaya baslasinlar ve taksicilik sektoru yok olsun. Boyle olmasini umit ediyorum. Vay efendim evimize ekmek goturemeyecez mi falan bu muhabbetler de bos, uber soforlugu yapsinlar. Sartlari saglayamiyorsa da yapacak bir sey yok.
Taksi plakasi olayi zaten hepten sacma bir sektor. Yok olmasi gerek boyle balon piyasalarin.

Geçtiğimiz yıl Eczacıbaşı'nın üst yönetiminden birileri helikopter kazasında öldü. Onda da benzer şekilde haber yapıldı. Sadece bir grup çıkıp "onun ölümüne üzülmedünüzzz" öküzlüğü yapmadığından bu kadar dikkatini çekmemiş olabilir..

Özetle aslında haberi büyüten ona karşıt olmaya çalışan vicdan yoksunlarıdır. "Onun ölümüne bu kadar üzülmedinizciler" ya da "zenginsin ölsüncüler"dir.

Benim için 2si hamile, 1i yeni anne, 3ü nişanlı olan gencecik kadınların öldüğü bir kazadır. Üzücüdür.

Ya aslında algıdan değil, gerçekten durum bu. zenginlerin ölümü dikkat çekiyor çünkü. 3.havalimanında 400 işçinin ölüm iddiası çıktı, haber bile olmadı. sonra bakan çıktı pişkin bir şekilde 30-40 kişi dedi geçti, kimse sallamadı bile. ama burada özel jetle keyif yapan zengin insanlar söz konusu.

the dark knight's joker'in tiradını hatırlatırım; eğer bir emniyet müdürü ya da bir önemli biri ölecek desek, yer yerinden oynar oysa yüzlerce mahkum ya da sıradan insan ölecek desek, kimsenin umrunda olmaz. durum bu.

uçak kazası her zaman popüler bi mevzu, normal bence. aynı zamanda ölen kişilerin genç olması, bu instagram paylaşımları filan insanların empati kurmasını daha güçlü hale getirmiş olabilir. zengin olmaları bunlardan sonra geliyor bence. sözlükte yazılanları okumadım gerçi.

bu sabah sözlükte görünce haberim oldu. herhangi bir şey hissetmedim. olur öyle diyip geçtim.

başlığa şöyle hızlıca bir baktım da konu yine taraftarlığa gelmiş. bir taraf üzülmüş sol köşeye geçmiş, diğer taraf zengin düşmanlığı yapmış sağ köşeye geçmiş, mal gibi birbirlerini yiyorlar.

düşük kültürlü boş insanlar kendilerini ilgilendirmeyen konularda taraftarlık yapmaya bayılıyor bu sosyal ortamda. yarına unutulur taraftarlığını yapacak başka bir şey bulurlar. bu kadar konuşulmasına sebep olan şey olayın kendisi değil, iki farklı görüşe yol açabilmesi sadece.

detayını bilmiyorum, otuz saniyede edindiğim izlenim bu yönde oldu.

haberi açıp bakmadım bile. iki gündür telefona haber sitelerinin konu ile ilgili bildirimleri geliyor. yine de merak edip bakmıyorum.

dünyada ölen bir çok insan var. haberi yapılabilecek tüm ölümlerin haberi yapılırsa samimiyetlerine inanırım. trafik kazalarında otobüsler, servisler kaza yapıyor da 10+ kişi hayatını kaybediyor. 2 gün haber dönmeyi bırakın 2 saat duruyor internet sitelerinde, sonra yerini başka bir haber alıyor.

savaşlarda ölen insanlar, açlıktan ve hastalıktan ölen insanların haberi yapılsın. bir üzüntü duyulacaksa bu insanlara üzülmeli.

uçak kazası popüler +1, bir de yurt dışı, bir de tehlikeli bölgeler; bodrum'da bir jiple yaşansaydı kaza, bu kadar duyulmazdı diye düşünüyorum ben de. ben ekşi'de başlığı görünce aklıma direkt uçağın düşürülmüş olma ihtimali geldi mesela, because middle east!

Genç insanlar öldü. Bir de babaları tanınmış insanlar. Ölene ayrı üzülüyorsun, evlat acısı Allah göstermesin bambaşka bir şey.

Öte yandan askerliğini yaparken ölen onlarca genç var, bazılarının eşi hamile, çocuğu yeni doğmuş göremeden ölmüş. İnsanın içi acıyor.

1- Allah göstermesin kimseye evlat acısını
2- Zenginin ölümü manşete haber olur, ki normal
3- 3 güne cenazeler kalkar, herkes bunu da unutur. Ateş düştüğü yeri yakar.

Çünkü hergün ölenler hergün ölüyorlar, bir uçak seyahatinde tamamı kadınlardan oluşan bir grup zengin kaç yılda bir ölür ki?

Gayet net, ozel jetiyle eglenceye giden bir is adami kizi daga cakilarak oldu. Dikkat cekici bir olay. Ekran basindakilerin ilgilenme potansiyeline orantili olarak haberlerde yer buluyor olaylar. Her sey izleyici endeksli. Olay bu kadar basit.
Hani cok zengin olmasina ragmen trajik bir kazada olmesi ilginc ve trajik geliyor kulaga ister istemez. Bu yuzden.

Ucak kazasi buyuk olay falan degil, neredeyse hicbir ucak kazasi ozel bir durum olmadikca ertesi gun konusulmaz bile. Kaza seklinin, lokasyonunun ya da olenlerin ozel bir durumu, dikkat cekici bir durumu olmasi lazim. Ucak kazalarini surekli takip ederim. Ne kadar gundem oldugunu goruyorum.

Su an sterese giren o ucagin sahibi zenginler degil Bombardier yetkilileri ve filosunda bu ucagi tutan ozel havacilik firmalaridir.

@sour, itici gelmiyor, bilakis mantıklı, ben soruya şunu yazamamıştım, "bu uçakta kanserin tedavisini yitirmedik. ölenler önemli bilim insanları değildi, hatta sermaye sahibi bile değildi. O halde, neden?"

edit: muhtemelen yanlış anlaşılacak bu ifade ama yapacak bir şey yok, gelen yanıta göre editlerim artık.

@sour, Yönetim kurulu üyesi, baba kontenjanından?

sanatçı, sporcu vs.'i de ekleyebiliriz oraya. bu insanların ölümü de bir şey değiştirmeyecek bence, sermaye bu insanların ellerinde değil ki? o projeler varsa yine yapılacak. elbette afaki konuşuyorum şu an ama bu insanların tek başlarına o firmaları yönetmediklerini düşünüyorum.

Yani, bu insanlar öldü, geri kaldık, şu kadar insan işsiz kaldı gibi bir durum olmayacaktır. Bu tür firmalar (holding) da zaten tek bir kişinin eline bakmaz, haksız mıyım?

haksız mıyım deyince de aklıma şu geldi: www.youtube.com

@sour, yok, pas geçmedim, tiklerini verdim, stavro'nunkini mantıklı da buldum ama kafamda yine oturtamadım. Çünkü "Gayet net, ozel jetiyle eglenceye giden bir is adami kizi daga cakilarak oldu. Dikkat cekici bir olay." dedi. Katılıyorum. Dikkat çekici ama ben büyütülürken bir yandan da bu kişilerin arkasından edilen ahlara ve vahlara takılmıştım. Nihayetinde böyle bir olay Türkiye'de "oh iyi olmuş" gibi çiğ ve iğrenç bir tavırla karşılanır.

Fakat genel itibariyle makul bir yanıt.

Edit: Tabii, ben haberleri düzgün takip etmediğim için nasıl servis edildiğini bilemedim. Nasıl bir algı yaratıldıysa öyle tepki alındı.

Artık her şey çok daha berrak. Teşekkürler @Stavro!

herkeese sık sık olur

Evet çok oluyor, hatta yakın zamanda ben de sormak istiyordum. Bizim fark edemediğimiz bir şey bize o görüntüyü hatırlatıyor diye düşünüyorum. Benim genelde çok küçükken gördüğüm, bulunduğum ortamlar geliyor gözümün önüne. İlginç gerçekten.

Yav sana gene anı geliyormuş, ben bilmem kaç sene önce gördüğüm rüyalardan sahneler hatırlıyorum böyle alakasız bir anda. Kim bilir niye oluyor.

çağrışım denen şey tam olarak bu. illa köpek resmi görünce o köpek gelmiyor aklına, beyin bu kadar basit değil. bilinçaltının derinliklerinde senin farkında olmadığın bir çok veri birçok başka veriyi çağrıştırabiliyor.

"akla geliyor bazen rakıyla ankara"

bu sürekli olur bana. çok detaycı olabiliriz biz.

Evet elbette oluyor. Gözümüzün önüne gelen şey, farkında olmadığımız bir ayrıntı ile zihnimize kazınmış olabilir. Yine hatırlamanın gerçekleştiği an farkında olmadığımız bir ayrıntı o eski ayrıntıyla örtüşüp birden kafada böyle bir şimşek çakıyor olabilir. Mesel küçükken o balkonda boyama kitabını boyuyorken, o esnada yolda biri diğerine "Çevre Tiyatrosu neresi" diye sormuş olabilir, sorulan da "aha orası, önünde duruyo ne soruyosun" demiş olabilir. O diyalog o esnada dikkatini çekmiştir, kafanı kaldırıp tiyatroya bakmışsındır ve beyin fotoğrafı çekip bu verilerle birlikte depolamıştır. Şimdi fotoşokta renk seçerken küçük bir ayrıntı birden bu dosyayı açmış olabilir.

Beyin çok acayip çalışan bir mekanizma. Belki de bununla hiç alakası yoktur durumun. Sen işini yaparken beynin arka planda başka uygulamalarda geziyordur. Birden Facebook gibi "Bunu hatırlamak isteyebileceğini düşündük" diye çıkarıp önüne koymuş da olabilir.

Bana çok sık olur ama sıkıntılı olduğum, çaresiz hissettiğim zamanlarda ÇOK DAHA fazla olur. Belki beyin onları güzel/sakin/dingin/mutlu günler olarak görüyordur, özlem duyduğu veya umuda ihtiyacı olduğu için öyle anlarda daha çok ortaya çıkarıyordur.

Bir de bunun kısa vadeli olanlarını anlatayım. Arada bir telefona oyalanmalık yeni oyun yüklerim. O oyunu ilk oynadığımda etrafta kimin hangi cümlesini duyarsam duyayım beynimde mermer bloklara kazınır o cümleler. Sonraki her oynayışımda, üzerinden zaman bile geçmiş olsa, o cümleler kulaklarımda çınlar durur. Film repliği de olur, sepet sarkıtmış mahallenin bakkalına sipariş veren bir komşu da olur, fark etmez. Bak 2002 senesinde ben ortaokul ikinci sınıftayım, "iş teknik/eğitimi" adındaki o... derste hoca kilim dokuma ödevi vermiş. Biliyorsundur, çıtalardan bi tezgah yapılır, karşılıklı uçlar arasına çivi çakılıp aralarından ip geçirilir o iplere yün benzeri iplikler bağlanır halı yapılır. İşte ben o çok gerekli minyatür halımı yaparken, arkada Yedi Numara açıkmış. Vahit Emmi ile Zeliha Yenge yine çocuklarının olmamasından yakınıyordu. Yanlış hatırlamıyorsam bir an Zeliha Yenge hamile diye ümitleniyorlar ama boş çıkıyor. O konuşma esnasında Vahit Emmi hayallerini anlatırken, "daamat adaylaruna dünyaaayu dar ederdüm!" diyor sesini incelte incelte. Sene 2018, üzerinden 16 yıl geçmiş, ama benim aklımdan hala çıkmadı bu. Soruyu okuyunca da direkt bunu hatırladım :)

caddebostan sahildeki nero. cuma akşamı kadıköy'ün içinde zor.

moda page cafe genelde sessiz oluyor. büyük masa var ama dolu olur bence. onun dışında caferağa spor salonunun sokağında akademi mi öyle bir kafe vardı, ismi değişmiş olabilir. onun sessiz bir kısmı bulunuyordu, arayıp sorabilirsiniz.

yine moda caddesinde cherrybeans coffee var, alt katında baya büyük masalar var ve sessiz oluyor.

sonuç olarak moda caddesine gidip page ve cherrybeans e uğrayın derim

ben de akademi diyorum, alt katı baya uygun oluyor çalışmaya. yalnız büyük gruplar vs de çalışmak için kapatabiliyor masaları, en iyisi bir arayın sorun müsait mi diye. onun dışında cuma akşamı sakin bir yer bulmak biraz zor gibi geldi. /:

Idea Kadıköy

Şuraya göre herhangi bir sample kullanılmamış:

www.whosampled.com

soundcloud.com

bir insan doğuştan gelen bir özelliği yüzünden aşağılanıp belirli haklardan mahrum bırakılmışsa kutlanır.

otur tarih çalış biraz, rosa luxemburg kim, bu kadınlar günü nedir, niye böyle denir. sonra doğrusunu öğren, aslının "dünya emekçi kadınlar günü" olduğunu gör.

tr.wikipedia.orgünya_Kadınlar_Günü

okuyalım bilinçlenelim bence.

viki linki çalışmıyor ama;
www.sozcu.com.tr

Valla gerçek anlamda cinsiyet eşitliğine gönülden inanıyorum ancak aptal saptal sebeplerle cinsiyet övücü her türlü davranışa ya da cinsiyet eşitliğinin sadece pozitif yönlerinin de gözümüze sokulmasına tahammül edemiyorum.

www.deepdotweb.com

Bir kadın olarak kadınlar günü saçmalığından iğreniyorum. “Ahagahsh alın size kadınlar günü, bir gün de sizin gününüz olsun sevinin fukaralar xd xd” der gibi geliyor bana. “Size özel bir gün tanıdık bak, alın hadi gönlünüz olsun. Bir gün kendinizi iyi hissedin izin veriyoruz. Sonrasında saçınızı süpürge etmeye devam ama ;) ;) ;)” der gibi. Hakaret gibi bir şey. Her şey koskoca bir göz boyamasından ibaret.

bir insanın kadınlar günü neden kutlanır biliyor musun dostum?

insanlar, kadınlara karşı yıllardır yapmış oldukları negatif ayrımcılığın yaratmış olduğu vicdan azabını az da olsa onları onore ederek ve diğer insanları da bilinçlendirerek bu hatadan en kısa sürede dönülmesi amacı ile kutluyorlar.

zaten bu konuda, bunu telafi etmek adına halihazırda kadınlara karşı yapılan pozitif ayrımcılığa karşı kadınların da tepkileri ikiye ayrılabiliyor.

bu kadar negatif yaklaşmamak lazım.

memeleri ve kukusu var diye kutlamıyorsun, farklılıkları var diye yıllardır eziyet ettiğin için kutluyorsun. iyidir, korkma.

Kadınlar gününün nereden çıktığını bilmeden bayağı boş soru olmuş.
Keşke biraz açıp okusaydın, az öğrenseydin de böyle bir vizyonla bakmasaydın olaya.

Kadınlar günü değil; Dünya Emekçi Kadınlar Günü!

Sorduğun soruyu gayet mantıklı bir soru, fakat bugün kadınlar için mantıklı değil, duygusal bir gün. @i m cool with that'in tespit ettiği gibi bugün kadınların kendini önemli hissetmesine yarıyor, kitlelerin gazını alıyor.

Böyle bir günün ortaya atılmasına sebep olan zamanında bir direnişte yaşanan trajik bir olay var. Bu günü yaşanan olayın unutulmaması için ortaya atılmış bir anma günü, hatırlatma, bilinçlendirme vesilesi vs. olarak görüp geçmek lazım.

Gerçekte olan nedir? Amaçlanana ulaşmış mıdır? Ulaşabilir mi? Hepsi tartışılır.

Diğer taraftan 3. dünya feminizmiyle 1. dünya feminizminin farkları ortada.
Birinin canı burnunda, ötekine rahat batıyor...

Hiç haberlere dikkat ediyor musun? Medyanın dili nasıl diye düşünüyor musun?

İronik olarak modern erkek için bu günün bir önemi de kendisinin toplum nazarında ne kadar değersiz olduğunu hatırlamasına sebep olması. Milyonlarca erkek her gün ağır şartlarda çalışıyor, binlercesi iş kazası geçirip ölüyor, çok daha fazlası sakatlanıyor.

'2'si kadın 1'i çocuk 5 kişi feci şekilde can verdi' haberlerini duyunca garipsemiyoruz. Çünkü kadının adı yok ama erkeğin hiçbir şeyi yok. Bu durum kanıksanmış.

kaynak: artidanhaberler.files.wordpress.com

Üstteki linkte sgk verilerine dayanarak hazırlanmış bir derleme var. Bu derlemede 'iş kazası ve meslek hastalığı sonucu en çok ölüm yaşanan sektörler' sayfasına gelince nedense tamamı -değilse bile tamamına yakınının- erkeklerin bulunduğu alanlar olduğunu görüyorsun. Piyasada bu durumun seksist olduğuna dair tartışan kimse de yok.

Malesef bu sektörlerde birileri çalışmak zorunda. Çünkü altyapıyı kurup işletecek birileri olmak zorunda. Kimsenin yapmak istemeyeceği bu işleri erkekler yapıyorlar. Bunlara üzülen biri varsa ancak bu kişilerin eşleri olabilir. Geri kalan kadınların pek de umurunda değildir.

'Okuyalım' ve 'Bilinçlenelim'+1

www.youtube.com

Son olarak: Kutlamış veya anmış olanların başı göğe ermediği gibi kutlamayanlara da bir zararı yoktur. 'Yürümekle yollar aşınmaz' misali.

dünya emekçi kadınlar gününe varım, tarihsel gerçeklik içinde mantıklı bir çıkış hikayesi var ama bugünkü haliyle kadınlar günü başlı başına kadını aşağılayıcı bir olgu. erkek halimle ben utanıyorum.

Oyumu Hatay'dan yana kullanıyorum.

linç edilmeyi göze aralarak belirtiyorum, karadeniz mutfağı anadolu'daki en yavan mutfak bence.

yapılış tarzıyla ilgili sanırsam hiçbir şeyin tadı tuzu tam değil, kuru ve yağlı geliyor bana. bi sütlacını çok övüyolar onu yemediğim için bişey diyemeyeceğim.

hatay diyorum zira zeytinyağlıcı ege/akdeniz mutfağı ile etci doğu/güneydoğu mutfağının birleşim noktasında herifler.

hatay et yemeği ağırlıklı değil mi ? karadeniz mutfağı derken tüm karadenizi mi kast ediyorsunuz yoksa herkes gibi doğu karadenizi mi? düzceden artvine kadar çok fazla yemek çeşidi var. bu halde eşitsiz bir versus olmakla birlikte ben karadeniz diyorum.

tek bir il ile tüm bir bölgenin karşılaştırılması saçma ama yine de hatay tokatlar, hep söylediğim gibi karadeniz mutfağı olmayan bir mutfaktır.

karadeniz mutfağı derken? lkjfsd.

Bir karadenizli olarak tabii ki hatay mutfağı.
Bizde barahat kültürü pek yok. Bu sebeple yemekler yavan oluyor. Elimize geçen her şeyi kavurur yeriz sadece tuz atarız. Ama kimisi de çok leziz oluyor mesela fasülye turşusu kavurması 10 numaradır bana göre.
Yine de hatay mutfağı yemeğiyle tatlısıyla öndedir.

Karadeniz asıllı biri olarak kesinlikle hatay mutfağı. Karadeniz mutfağı türkiyedeki en yavan mutfak. Tarih boyunca da böyle çünkü kaynak az, halkı fakir ve diğer bölgelerle etkileşimi az olmuş. Karadeniz mutfağı diyince sevdiğim 2 3 yemek geliyor aklıma, ki onlar da basit yemekler. Hatay mutfağı havada karada alır.

hatay mutfağı.

karadeniz mutfağı pidesi dışında hiçbir şekilde ilgi alanımda değil.

Ben de karadenizli biri olarak kesinlikle hatay diyorum. Yanına yaklaşamaz.

karadeniz mutfağı ne allasen. kara lahana ve benzeri otlar, eywallah arada bir yenir de yani nereye kadar? hamsi, iyi hoş. bunların dışında ne köftesi, ne pilavı ne fasulyesi, ne yağı, ne peynirine, ne pidesine kendine has denemez; pişirme tarzı hep aynı dolayısıyla çeşit olması bir şey değiştirmiyor.
hele hele o laz böreği denen şey kimin fikriymiş merak ediyorum hakikaten.
hatay mutfağından da etleri çıkardın mı çok kan kaybeder ama yine de tercih ederim.

karadeniz mutfağı, hatay mutfağı karşısında diz çöker tövbe eder o kadar net söylüyorum.

karadeniz mutfağı anadolunun en kısır mutfağı, antakya ise zibilyon çeşitle dünya mutfağına girmiş durumda.

Hava güzel.

bizim burada hava da güzel değil ? your turn @angelus

hedeflerim var, bunlara ulaşmak için de umudum.

yüzerek

ben artık hak ettiğimiz gibi yaşadığımızı düşünüyorum. sınırlı bir çevrede, belli insanlarla görüşerek suya sabuna dokunmadan yaşıyorum.

ko g*tüne rahvan gitsin prensibi en iyisidir. ben o moddayım artık tavsiye ederim.

bir de sevdiğin kadınla/erkekle birlikte olunca hayat daha çekilebilir oluyor, öneririm.

Kendi etkileyebileceğim çevre içinde en iyisi olmaya çalışıyorum. Planlarımı da öyle yapıyorum. Evet, başımıza kötü şeyler gelebilir, ama iyi şeyler de gelebilir. Kötüye yoğunlaşmak istemiyorum.

Yaşamak için motivasyonum yok. Kendimi bildim bileli depresifim. Hayatta zevk aldığım; bu dünyanın sıradanlığını unutturan sadece diziler ve filmler var benim için.

bütüne bakmayarak buluyorum ben. hayatı bütün olarak ele almayarak.

yoksa bana kalsa insanlık dediğin ayakkabı giyen virüsten* başka bir şey değil.

"We're a virus with shoes."

B. Hicks

edit: bir de abijim, ben bu hayatta herkesin bir "kişisel isa'sı" olduğuna inanıyorum. onu bulunca her şey çok güzel oluyor.

Hava guzel +1

Yasamin bu dediklerinden ibaret oldugunu dusunmuyorum. O yuzden sanirim. Ha super coskulu bir yasama sevincine sahip degilim ama her donemin kendi boktanligi, kendi savaslari vs var. kah bencil olarak kah aktivist olarak "elimizden gelenin en iyisi"ni yapmamiz gerekiyor. Rahatsizsan degistirmek icin bir seyler yap. Gosterilere, imza kampanyalarina katil. Sonucta elinden gelenler muhtemelen bunlar.

Neyse, hava guzel.

delirmeye çalışıyorum, başarırsam müthiş olacak

Kusra bakma da kimsenin skinde degil cocuk tacizi, cinayet, egitimsizlik, savas vs.
Cunku ates dustugu yeri yakar. Sayisiz sehit cenazesine protokol geregi katilmis biri olarak sunu rahatlikla soyleyebilirim ki o cenazeye katilanlarin tamami 2 saatte etkisinden kurtuluyor. Sadece ailesi kaybettigi ile kaliyor kisiyi.

Insanlarin kisisel konforuna mudahele edilmedigi surece her seyi yapabilirsin kimsenin de sesi cikmaz. Bunun cehaletle falan da alakasi yok ayni seyi Isvicre'ye de gitsen farkedebilirsin. Herkes kendi hayatindan sorumludur.

Icinde yasadigin ortami sorguluyorsan ve begenmiyorsan degistirmek istiyorsan denersin olmayinca da basar gidersin veya umursamayi birakirsin koyun modunda digerleri gibi yasar gidersin baska bir secenek yok zira.

yaşama sevincim çok yok, kendimi bildim bileli nötr yaşıyorum.

yakın zamanda Allah izin verirse kızım olacak. Şu sıralar tek tesellim, sevincim, heyecanım bu :)

ustalık gerektiren kafaya takmama sanati diye bi kitap aldım, onu okuyorum.

www.kitapyurdu.com

hava güzel +1
kendi hayatımı yaşamaya çalışıyorum elimden geldiğince ailemle sevdiklerimle paylaşıyorum zamanımı

bana kalırsa dünyanın her tarafı böyle, tarih boyunca da böyleydi bu sebeple çok da oflayıp puflamıyorum.

Buradan gideceğim tarihe kadar gün sayıyorum.
Gitme ihtimalim olan şehirleri google maps'te hergün bir başka yerini geziyorum, oralarda yaşayan insanların yazılarını okuyorum.
Kiralık evlere, satın alınabilecek ikinci el arabalara bakıyorum. Facebook'ta o şehirdeki expatların gruplarına giriyorum inceliyorum.
Böyle böyle 1 sene geçireceğim sanırım.

Öncelikle kimse hayatını güllük gülistanlık yaşamıyor.
Ama duyduğun ya da yaşadığın bir şeyi de böyle kafana takarak yaşamak işkence oluyor.

Daha dün akşam öğrendiğim bir şey beni o kadar üzdü ki resmen zar zor uyudum oldukça sarsıldım ama bugün hayatıma devam etmem gerekiyor. Çalışıyoruz, planlarımız var bunlara duyduğumuz kötü şeyleri yansıtamayız.
Dün gece çökmüş haldeyken bugün ohh hava şahane modunda geziyorum yapacak bir şey yok çünkü.

Katılıyorum. Yaşama motivasyonu bulmak çok zor. Umut da bir yerden son kâr etmiyor.
Hayatımda ilk kez türkiye’den uzaklaştım Ocak ayından bu yana, geçici süreliğine.

Ve şu an o kadar iyi anlıyorum ki ülkede yaşadığımız çileyi, karamsarlığı. Burada ilk kez uzun’un sesi olmadan, televizyonun kirli gündemi olmadan günlerimi geçiriyorum ve dedim ki işte yaşamak istediğim hayat.

Kaygısız, sadece günlük yaşantın bireysel streslerinden müteşekkil bir hayat, kendine kurbanlık koyun aramayan bir ülkede yaşama hissi.

Ve cidden gözlerim doluyor düşündükçe, tüm bunları hak edecek ne yaptık? Sevebilirdik ülkemizi, daha çok sevebilirdik, eğer böyle dipsiz kuyu haline gelmeseydi.

O yüzden burası ile kıyaslayınca varsın beyaz peynirini, simitini, ekmeğini özleyeyim, bunlar sineye çekilir. Ben yarın ne olacak diye düşünmeden yaşayacağım bir ülke istiyorum.

kişisel olarak taşıyamayacağım büyük bir yük, kendimle ya da yakınlarımla ilgili ciddi bir sağlık problemi gibi şeyler olmadıkça ben oturup karamsarlık listesi yapıp üzülmüyorum açıkçası. ülkenin dünyanın problemlerine kafa yorup üzülüyorum ama yaşama sevincimi engelleyecek kadar içselleştirmiyorum. genel olarak mutlu bir insanım, hevesliyim. hava güzel demişler, çok doğru mesela.

bulamıyorum. günlük tek tesellim ise havanın güneşli olması.

gündem takibi yaptığım tek mecra ekşi sözlük. buradakiler de canımı sıkmaya fazlasıyla yetiyor.
yani şöyle düşünün; herşeye kulak tıkayıp, ulan hayatımı ekran başında netflix izleyerek sonlandıracağım diye plan yapıyorsun, sistemin kölesi olmaya razı gelmişsin, ona bile müdehale ediliyor. senin adına başkalarının bu kadar çok karar verdiği bir ortamda yaşama sevinci bulabilene pes diyorum. hatta çocuk doğurup, onunla mutlu olacakları hiç anlamlandıramıyorum.

Hava güzel +1

Ben de eskiden sizin gibiydim, her şeye kafamı takar üzülürdüm. Özellikle ülkede, dunyada olan biten şeyler beni yiyip bitirirdı. Sonra baktım benim üzülmem hiçbir şeyi değiştirmiyor. İnsanlık tarihi boyunca şu anda yasadigimiz şeylerin çok daha kötüleri yaşandı, yaşanmaya da devam edecek. Üstelik sadece bizim ülkemizde değil, başka ülkelerde de insanlar çok daha farklı sorunlarla boğuşuyor. Ben artık daha izole bir hayat yaşıyorum.


Hayata bir kere geldim; üzülerek, umutsuzluk içinde ömrümü geçirmeye niyetim yok. Cevremdekilerin ve benim sağlığımız iyi olduğu sürece hiçbir şeyi kafama takmıyorum zira biliyorum ki her kötü dönem geçiyor. (Bundan 5 yıl önce deli gibi kafama taktigim şeyı şu anda hatırlamıyorum bile) önemli olan andan keyif almak, kendi hayatını güzelleştirmek.