dedi ayca'nın yazdıklarını okuyunca 'Aaa, ben mi yazdım dedim'. Sonra nick'in gördüm, 'Ya ben şaka yapıyordum, hakkaten ben yazmışım galiba' dedim. :)
Çok fena utanıyorum olan malımdan. Öyle çok malım da yok ama işte, yolda yürürken telefonum, cebimde öyle çok sayılmayacak bir param var. Fakir durumda birini gördüğümde kendimden utanıyorum, çok suçlu hissediyorum. Ki hissetmekten öte, suçlu olduğumu da düşünüyorum. Gidip özer dileyesim gelmiyor ama içimden geçmiyor değil.
Yemek isteyen biri olduğunda elimden geliyorsa yardım etmeye çalışırım ama 'Ben tokum, para ver'e çevirirse 'Ben de kredi kartıyla alacaktım, param yok ki'ye yatarım. Ki yanımda nakit taşımadım uzun süre çalınır diye, bir açıdan çok da yalan değil. Para isteyenlerle ilgili şöyle bir durum yaşadım. 5 yıl önce, üstümde çok borç olan bir dönem aysonuna iki gün kala parasız kalmıştım. İşten çıkışta da servisi kaçırmıştım, cebimde de eve gidecek para yoktu. Kasım ya da Aralık'tı sanırım. Bir arkadaşımı aradım, ondan borç alacaktım 20 TL ama arkadaş Okmeydanı tarafında. Ben de Beşiktaş merkezdeydim. Yol param yoktu, başladım yürümeye. Mecidiyeköy'ün arkalarında bir yerdeydim sanırım. Ağlasam ağlayacak durumdayım, kafamda sürekli 'Nasıl bu hale geldim' diye sorular dönüyor. O sırada bir dilenci çıktı, adam 'Kızım, Allah rızası için' derken sinirle adama 'Cebimde yol param olsa kaç saat yürümez, otobüse binerdim' demişim. Adam az sonra beni durdurdu. 'Kızım, al bu 10 TL'yi, yol parası yaparsın kendine' dedi. Ben gayet saf saf 'Yok amca, sana da lazım' falan diyorum. Adam ısrar etti, 'Kızım, gecenin bu saatinde dışarılarda yürüme tek başına. Bir daha karşılaştığımızda verirsin' demişti de, 'Yok amca, ben arkadaşa yaklaştım, ondan borç alacağım' deyince bırakmıştı. Bayağı şaşırmıştım.
Bir kere de geçen seneydi sanırım. Bir yerde yemek yemiştim, bir de kurabiye verdiler kocaman. Ben yemeyecektim, 'Bir arkadaşa veririm, dursun' diye çantaya attım. Yolda dilenen bir kız vardı. Kızı çağırıp kurabiyeyi verince çok sevinmişti. Bir o denk geldi, bir de iş yerinin yakınlarında aşırı kültürlü evsiz bir adam vardı. Meğer İstanbul Üniversitesi İktisat mezunuymuş, bir şekilde evsiz kalmış. 50'li, 60'lı yaşlardaydı; tam da anlayamadım o zaman. Adam zaten haber spikeri gibi aşırı düzgün bir artikülasyonla konuşuyordu. Giysilerinin de zamanında çok iyi ve marka olduğu belliydi ama pislenmişti delicesine. O yol kenarında bizim üniversiteye baka baka ağlıyordu, ben adama gitmiştim. Adamla 2 saate yakın lafladık sanırım. Hikayesini anlatmıştı bana. Önce eşini, eşinden sonra aklını kaybetmiş. Zaten bir noktadan sonra adamla birlikte ağladık. Yalandan insan hıçkıra hıçkıra ağlayabilir mi, bilmiyorum. Belki bir kısmını yaşamadı, attı; belki bana anlattıklarını yaşamadı ama adamın bir şeyler yaşadığı belliydi. Belki de adamın evi vardır ama o aklı kaybetme sonrası kendini dışarı vurmuştur, belki kendi hayal dünyasındadır. Adama sandviç ve ayran almıştım, hatta ayranı birlikte içtik. Bir de 20 TL vermiştim. Ara ara gelmesini söylemiştim ama bir daha görmedim. O adama ne oldu diye çok merak ediyorum. Hatırlayınca gözlerim doluyor, daha da utanıyorum.
Düşünüyorum da, beni iyi kaçırmadılar, öldürmediler bu zamana kadar. Çok fena içim eziliyor öyle birini görünce. Deli gibi suçlu hissediyorum.
0