doktorundan doktoruna değişir. kimisine ben soru soruyorum cildimle ilgili geçiştiriyor kimisi ayrıntılı cevap veriyor. doktorun sana gülmesi gibi bir durum yok ama dediğim gibi her dermatolog, cilt doktoru bu konuda yeterli değil. yani sorunlara göre ilaç yazmaya programlanmış bir çoğu.

o nedenle doktor araştırması yap bence.

güler, çok gereksiz. iyi bir cilt bakım merkezine gidin, oralarda cildinize bakıp size ürün satacak uzmanlar oluyor. o da illa birisine baktırmak istediğiniz için, yoksa kendiniz de iyi bir eczaneye gidip tavsiye alabilirsiniz.

gönül ergenekon
sibel alper
banu taşkın

bu kişiler dermatolog ama cilt bakımı yapan dermatologu olan bi yere de gidebilirsiniz yine de bence coğu para tuzağı,size ürün satmaya aklınızı çelmeye çalışacak bi cilt bakım merkezine gideceğinize dermatokozmetik alanında iyi bir doktoru tercih edin

Cilt bakım merkezine gitmeyi düşünmüyorum zaten zira tikican'in dediği gibi sadece ürün satmaya odaklanan insanlar cok fazla oyle yerlerde.

sana nacizane tavsiyem, cilt bakım konusunda takıntılı biri olarak. kendin araştır kendin öğren. doktora da gitsen cilt bakım uzmanına da gitsen kendi anlaştıkları marka vs üzerinden sana tavsiye yapacak. sen sadece cilt tipini öğren ürün seçimini kendin yap. artık birçok yerde ürünleri kullananların yorumları var, ürünlerin içeriklerinin ne derece sağlıklı olduğunu öğrenebileceğin siteler var. yani bu konuda kendin araştırsan çok daha fazla yol kat edersin. sen sadece cilt tipini öğren onu da artık birçok yerde öğrenebiliyorsun zaten

oyun oynatıyor musun? benimki de enerjisi çok birikirse haşin sevmeye başlıyor zor kurtuluyorum. iyice oynat enerjisini atsın pamuk gibi olur.

acaba amacı ısırmak değil oynmak olabilir mi?
yani oyun olsun diye yapıyordur, ama siz ürküp hızlıca elinizi ayağınızı çekince yaralanmanıza neden oluyordur?
Eğer böyleyse ani tepkiler vermediğinizde kimseye bir zarar gelmez. Isırmaya çalıştığında hızlıca çekmeyin yani bacağınızı, ama "eğer böyleyse" yoksa bilemiyorum.

Oyun oynamak değil niyeti bence çünkü az önce ısırmaya çalıştığında tıslamayla karışık sesler çıkarttı. Baya baya sinirleniyor ve tabir-i caizse saldırıyor. Şakacıktan değil yani, belli /:

Kedinizi kısırlaştırmadıysanız cevap orada gizli.

Kendisi Erkek ve kısır.

tırmalama tahtası ve bol bol oyuncak alın yoksa. biraz kafayı yemiş sizinki o zaman. kısır olmasaydı daha çabuk çözüm bulunurdu ama kısırsa bi tuhaflık var.

Tırmalama tahtası, oyun kutuları, fareler, toplar vb. hemen herşey var. Ama şimdiye kadar hiç tırmalama tahtasını kullanmadı mesela.

ısırdığında bağırın. bayaa yüksek sesle. vurmadan ama. vurmadan bağırın.

bende de kör bir kedi var. o da 1 seneden fazladır yanımızda. o da dediğiniz gibi evde yürürken birden ayaklarımıza atlıyor, gece uyurken bazen ısırıyor falan.

bunun çözümünü biraz şöyle bulduk. kedi size saldırmaya çalıştığı anda bağıracaksınız korkutacaksınız biraz. kediler dövmeyle anlamıyor(hayvana şiddete hayır), onlara bağıracaksınız. bir de bir süre çok yüz vermeyin, çok sevmeyin normalleşiyor mesafeli davranınca.

kosla damlatin. belki sadece basit bir deterjan kullanmak da ise yarar. makineyi bosken calistirmak falan gerekebikir belki.

beyazları daha yüksek derecede yıkayabilirsiniz, ama tişört pantolon gibi şeyler için 30-40 derece yeter (etiketlerinde de öyle yazar). makine yeni demişsiniz yoksa alt kısmını açıp filtresine bakın derdim. bir de makine boşken 90 dereceye ayarlayıp sirkeyle çalıştırmak işe yarıyor. ama yeni makinede kötü temizleme sorunu olmaması lazım. beyazları yıkarken bir dahaki sefere 60 dereceye ayarlayıp deterjan ve azıcık çamaşır suyuyla yıkayın.

tok bir sesin, duzgun bir turkcen varsa 4

öykü yazabilirsin aslında.sonra kitap haline getirirsin.bence güzel olur,böyle bir tavsiye vereyim sana.

onun da müşterisi vardır. arkadaş çevreniz ona göre şekillenir. fakat böyle bir arkadaş çevresi edinmek ister misiniz bilemem :)

aha aynı eşim. kaptırıp karşınızdakini sıkmadığınız sürece bence sorun yok. eşim çok sevilen biridir mesela, anlattığı şeyler insanların ilgisini çeker genelde. o da çocuklara çok güzel tarih, bilim anlatır. ama oldu ki çok dallandırıp budaklandırırsa ben arada "asıl hikayeye dön" derim. kendi ailemdeki erkekler de hep lafı kısa keser, bir şey paylaşmaz. çok sıkıcı. her konuda uzun uzun muhabbet edebilmek ve beraber kaç yıl geçerse geçsin hep konuşacak ilginç mevzu bulmak süper bir şey bence. öte yandan bir şeye kırılırsa mevzu kolay kapanmıyor, o kadar kusur da olsun artık. yani bence 4, kendiniz olun.

@nax, türkçem hayli düzgün fakat sesim tok değil. Biraz alıştırma yaptım aslında kalın sesten konuşmak için, fakat unuttuğum anda eskisine dönüyor. İnce sesli de değilim. 4 nedir, anlayamadım.

@rock n roll, öncelikli derdim konuşacaklarımı konuşmak değil, insanlar arasında daha az konuşmak. Nesir yazmayı pek sevmem ama öykü yazmayı deneyeyim. Belki de denemediğimden sevmedim.

@nereye bu gidis, ümidim zaten o yönde. Arkadaşlarım beni şimdiye dek terketmediyse pek de rahatsız etmiyorumdur herhalde. Ya rahatsız ediyorsam endişesine kapılıyorum ara ara.

@quasiromantic, tamam süper. Ben de müstakbel (ve henüz tanışmamış olabileceğim) eşimi bezdirmekten korkuyordum içten içe. Meğer bizim gibiler de sevilebilirmiş, sevindim. Asıl hikayeyi kaçırmıyorum genelde, yine de dizginleyecek birisi lazım olabiliyor. 4 nedir, sadece ben mi bilmiyorum bunu :)

4) böyle devam edeyim mi?

kendi sorunuzun parçası olan 4 :p

yazımın bile oldukça akıcı görünüyor, okutuyor kendini. eğer konuşman da böyleyse elbette devam et. ayrıca çok konuşan, hele de konuşurken ''bir şeyler anlatan'' erkek, cool takılmaya çalışıp ağzını bıçak açmayan ''sıkıcı'' erkekten bin kat daha tercih edilebilirdir.

4 :)

Okumadım ama 2.

herşeyin fazlası zarar.

boyle soru olmaz olsun.

1 dersek, konusmaktan vaz mi gececeksiniz yani?

baskasi olmayin kendiniz olun. kasmayin, takmayin, sallamayin, pasa gonlunuz nasil istiyosa oyle olun. hayat o kadar kisa ki, aman su boyle mi dusunur, aman sunu rahatsiz mi ederim filan gibi kaygilariniz hic olmasin. ne guzel! keske sizin kardesiniz olsaydim, ne cok bilgili olurdum ve hayal gucum de ne cok gelisirdi!

yarin ayni seyi cocuklariniza da yaparsiniz insallah. onlarin da hayal gucleri cok gelisir, siz boyle yaptiginiz icin...

aynen devam hocam, ihtiyac duyuyosunuz cunku. sizin fabrika ayarlarinda, cene dusuklugu switch'i on gelmis. oynamayin ayarlarla...

bildiğim kadarıyla belirli bir ihbar süreniz var sizinki 1.5, 2 ay gibi bir süre olabilir. Tazminat ise askerlik nedeniyle ayrılıklarda alabiliyorsunuz diye biliyorum ya da sağlık nedenlerinden ötürü ayrılıklarıda

mobbing yüzünden ayrılmak istiyorsanız önce duyuruda bir mobbing diye aratın derim. bu konuda bir sürü başlık var, yardımı dokunacaktır.

Tam olarak mobbing sayılmaz. Yönetici ile iyi geçinmeme diyelim. Kendi yapamadıklarını bana itelemek istiyor. Ben de dik durunca ara sıra gücünü kullanmaya çalışıyor.

ben kobo mini kullanıyorum, bir sürü formatı destekliyor ve sürükle-bırak yaparak kitapları içine atabiliyorsunuz. ama pdf için kullanışlı değil (ekranı minik kalıyor). kobo'dan çok memnunum, eğer söylediğiniz versiyon pdf belgelerini iyi görüntüleyebiliyorsa alın derim. ayrıca satırları highlight edebiliyorsunuz evet.

tabiki kindle DX.

o okulu bilmiyorum ama genel anlamda türkiye'den öğrenci kabul ederler herhalde. diğer sorularınız için de başvuracağınız okulun sitesine bakmanız ve gerekirse admission office'e mail atıp sormanız lazım, her ülkede her okulun kendince kuralları var.

genelde cok pahalidirlar sinema okullari. iyilerini soylemiyorum bile. zaten unlu yonetmenler falan giriyor derse iyilerde.
(bkz: lodz)

Ortada haksız hukuksuz bir durum yok
Adamların roamingini kullanmışsınız, karşılıgında ücreti ödeyeceksiniz
Adamlar da roaming hizmeti aldıgınız yurtdışındaki operatöre para verecek.

Sırf bu yüzden iphone de data roaming'i kapa diye tuş var.

En fazla taksitlendirirler, ortada sizin "yanlışlıkla" da olsa kullanımınız hariç bir sorun yok. Operatörün hatası yok.

tamam hatam var ama firmanın bana uyarı göndermemesi de bence hata. raoming ücretlendirmesi hakkında uyarı gelmedi. kredi limitini aştığım için uyarı gelmedi. telefonum kapatılması hakkında uyarı gelmedi. telefonu kullanmadım bile.

gazetede böyle bir haber okumuştum, malesef kurtaramamışlardı durumu.

Uyarırlar mı yaw, akan musluk ne güzel. :p

Belki akıllı tarifeleriyle kullanımı değerlendirip, bir miktar indirim yapabilirler.

oraya ilk gittiğinizde mesaj geldi mi peki? diğer operatörleri bilmiyorum ama mesela avea, x ülkesine hoşgeldiniz, arama x tl, aranma x tl, roamingde her mb şu kadar tl diye bir mesaj atıyor. öyle bir mesaj yolluyorlarsa biz gerekli uyarıyı yaptık derler belki? umarım uygun bir çözüm bulunur çok geçmiş olsun.

bana da vodafone'dan 400 tl borç çıkmıştı. dikkat etmek lazım. paşa paşa ödemiştim.

türkcell de bir defaya mahsus faturada %10 indirim isteme hakki vardi ben onu kullanmistim bu roaming girdisi yuzunden.

Bir sey yapamıyorlar ama ödemede kolaylık sağlıyorlar;taksit seçeneğini konusun bence.

Firmanın bir kabahati yok. O yuzden maalesef odeyeceksiniz gibi.

14.000 borç ödeyen adam biliyorum tek bir ayda sadece. Yapacak çok bir şey yok.

geçmiş olsun. yukarıdaki mesajlardan birinde yazıldığı gibi, en fazla taksitlendirirler.

ancak, firmayı hatalı bulmanız yanlış. mesaj gönderirler her seferinde, roaming konuşma sms ücretlerini.

Benim bildiğim indirim yapabiliyorlar.
Merak ettim bu arada ne kadarlık borç geldi?

Gerçekten anlamadım.

Ben yurt dışındayken turkcell'den düzenli olarak "internet kullanımız x MB oldu" tarzında mesajlar alırım. 3G'yi açık tutup telefondan internet kullanmayarak nasıl bir roaming faturası geçmiş olabilir? Ben roaming'de hem interneti kullandığım hem de telefon ile görüştüğüm hâlde (şirket hattı), 5-7 bin lira fatura gelmiştir en fazla (Paketlerden yararlanıyorum ama o paketler de ucuz değil).

Ama tutup da internetten video izlemiyorum. Kişisel olarak en fazla sözlüğe girer veya arkadaşlarıma eposta gönderirim. Dediğim gibi bana genelde uyarı mesajları gelir. Ama bazı ülkelerde, o ülkeden döndükten sonra uyarı geliyor, onu da turkcell "yurt dışındaki operatör internet kullanımınızı bize şimdi belirttiği için, size bilgi mesajı gecikmeli olarak geliyor" diye açıklıyor.

Not: Ben indiğim ülkede gelen bilgilendirme mesajındaki internet paketlerinden birisini satın alırım. O yüzden bu mesajlar geliyor olabilir. Ama internet paketi satın almayana gelmemesi de saçma olur.

telefondaki app'ler yüzünden oldu büyük ihtimalle. MB kullanımı çok az olmasına rağmen, roaming ücretinin öküz gibi olması yüzünden çok pahalıya geldi.

video izlemedim
download yapmadım
konuşmadım
mesaj atmadım

bi de bunları yapsam binlerce dolar borç olacaktı.

telefon şirketinden de hiç mesaj gelmedi.

borç 1000 dolar civarı. alın bütün aptallığım gözler önünde :) mağdurum da :(

1000 dolar gene iyi, neden diyeceksen benim duyduklarım 15-20 bin lira falandı. Ya öyle gelseydi napıcaktın onu düşün, kendini öyle teselli et..

japonca. bu kadarı benden, çevirisi başkasından:)

sanki "kishi no memo" yazıyor.

bi japona sormak lazım aslında

cok ucuzdur. ama dikkat et alisveris yaparken. genelde defolu urun oluyor.

çin'in neresine gidiyorlar? ucuz ürün bulabilirler ama sıkı pazarlık ve dikkat lazım. sahte olma ihtimaline karşı arkadaşınızın üründen iyi anlaması lazım. bir de çok dolaşmak, fiyat almak gerek. ucuz alalım derken kazıklanıp döneni çok gördüm. arkadaşınızın bunu yapacak vakti varsa isteyin, bulduğu ilk yerden alıp çıkacaksa hüsrana uğrama riskiniz yüksek. zaten büyük markaların ürünleri kendi mağazalarında aynı fiyattır o yüzden illa çinli satıcılarla muhatap olacaklar, yanlarına biraz girişken bir çinliyi alıp gezerlerse çok faydasını görürler.

hangi şehre gittikleri çok önemli. taobao.com a bak fiyatlar konusunda bi fikrin olur 3 aşağı 5 yukarı

Guangzhou'ya gidiyorlarmış :)

üniversite kaydına yalnız gitsen daha doğru olur.

götür tabiki adettir,üniversiteye kayıtta çoğu okul hala çocuk olarak gördüğü için ailenin yanında olması ayrıca bir artı olur. bunun yanında annen gurur duyacaktır,sevinsin kadın

götür tabi görsünler. götürmemenin bir anlamı da yok zaten.

pek doğru, pek güzel bir karar

götür, bir sürü insan ailesiyle geliyor çekinmeye gerek yok.

aynen mutlaka götür herkes getiriyor..

neden dogru bi karar olmasin? anneniz istiyorsa yapmalisiniz. belli ki heyecanlanmis ve sizi orada görmek istiyor. eger sirf anneniz kardesiniz yaninizda kayda geldiniz diye dalga gecip sizi " utanc icinde " birakmak isteyenler veya bu tarz düsünenler de olursa, bu onlarin utanci olmali. Cekinceniz nedir bilmiyorum, fakat cekinecek bir sey yok, dogru veya yanlis bi kararlik bi durum da yok. anneniz bir sey istemis, cok gelmez bence üniversitenizde gecirdiginiz 1 saat.

Götür bence de yoksa adam yerine koymuyolar 27 yaşında olsan da. Özellikle yurt meselesinde.

Not: Tecrübeyle sabittir

gotur tabiki dalga gecme filan olmaz filmlerde olur o. Annenin gozundeki gururu hic bir seye degismezsin.

yurt kaydına da okul kaydına tek gitmiştim ben. sorun olmadı tek gitmem ama imkanım olsa ailemden birileriyle giderdim. ki sizin aileniz de görmek istiyormuş o ortamı. kesinlikle birlikte gidin derim ben.

2-3 gün önce annesiyle gitmeye utanan bi bebe vardı, millet ne der falan

götür tabi en güzeli. ne mutlu yanında götürebilecğein bi ailen var

Onemli adimlarda imkanlar elveriyorsa aileden birileri ile olunmasi gerektigini dusunurum hep
Universite kaydi muhim birsey, anneni kesin gotur
Severler, sevinirler, duygulanip aglasildi zamaninda (hep annem agladi valla ben aglamadim)

üniye gelen aileden bağımsızlığını fazla ilan ediyor heralde direk red etmek değil amk bazıları olayı çok yanlış anlamış.
gitmek istiyorlarsa gitsinler bidaha yüksek ihtimal mezuniyetine gelecekler.

Goturun tabii hem mutlu oluyorlar hem de kendileri yerlestirdikleri icin icleri rahat ediyor.Benim de universite kaydima annem,babam,kardesim hep birlikte gelmisti;kayda gelenlerin buyuk cogunlugu da oyleydi.

götür. 6 sene önce babam gelememişti içinde kalmış mezuniyette öğrendim :)

Götürmezseniz, sonradan pişman olursunuz. O heyecanı ve sevinci mutlaka tatsınlar, yaşasınlar.

götür yahu ne olacak, ama sıkılırlar o sırada onu söyleyeyim. babam beni okulda bırakıp arkadaşıyla kadıköy'e inmişti mesela.

Ürünlerin fiyatlarının raflarda olmaması veya karışık yazılması beni en çok rahatsız edenlerden.
Kasada fiyat farkının çıkması.
Promosyon ürünlerinin üzerinde "para ile satılmaz" yazmasına rağmen etiketlenip satılması vb.
Çoğaltılabilinir (;

bilmem ne gunleri bilmem ne kadar indirim etkinligi.
eve servis kolayligi veya telefonla siparis getirebilmeleri. bir de meyve sebzenin uzerinde minik sinekler gezinmesin. son olarak son kullanma tarihi yaklasan urunleri raflarda en one koyup yeni urunleri raf dibine koymasinlar.

Market arabasının rahat geçebileceği koridorlar, sırada beklemeyi gerektirmeyecek kadar çok kasanın çalışması. Bunun haricinde zırt pırt "şunu deneyin, bunu deneyin" diye bulaşmayan marka çalışanları (bir de sucuk kızartmasınlar). Yakın otopark ve market arabası-benim arabam- market arabasını geri bırak, bozuk asfalt yolda gitmesin, zangır zangır ses çıkartsın falan... kötü.
Marketten bir etkinlik beklentim olmaz açıkçası.

bir de spam sms atmasinlar

-genelde ya ortada kimse olmaz, bir şey sormak istediğinizde insan bulamazsınız. ya da eleman doludur her yaptığınız hareketi izlerler. ikisi de rahatsız edici.
-ürün etiketlerine dikkat edilmesi lazım. ikide bir şu kaç lira bu kaç lira sormayalım kasaya.
-marketin, raflardaki ürünlerin temiz olması, tozlu olmaması lazım.
-kozmetik ürünleri didiklenmiş paketleri açılmış olmamalı. testerlar olmalı ve temiz tutulmalı.
-sebze bölümü temiz ve düzenli olmalı.
-ekmekler herkesin ellemesine açık olmamalı.

-reyonların önünde yeni dizilmiş ürünlerin karton kutularının durması. o ne arkadaş öyle. kocaman karton duruyor ortada.
- kamera ekranının başına birini oturtup oradan gözetlemek varken, 2-3 genç girdiğinde peşlerinden kravatlı adamın sanki görünmüyormuş gibi dolaşması. dingil.
- reyonlarda bulunan; patlayan cipsler, erimiş dondurmalar, ağzı kenarından açılmış sütler.

uzar bu böyle :)

çakma indirimler olmamalı, mesela 5 liralık bir üründe 5 kuruş indirim yapıp bana indirim yaptım dememeli(belli bir markanın ürününe yönlendirmek için ya da binlerce üründe indirim yapıyorum demek için) veya bir alana bir bedava yazıp 250 gramlığı 12 lira olan ürünün 100 gramlığını 10 liraya satmamalı(sanki 1 alana 1 bedava olmasa 100 gramlığı 10 lira 250 gramlığı 12 lira olacak), hiç yapmasa anlarım ama az biraz 4 işlem yapabilince salak yerine konulmaya çalışıldığımı hissediyorum.

arpacık önce kaşıntıyla başlıyor yanlış bilmiyorsam. hiç geçirmedim, bunu da kaşıntı başlar başlamaz sarımsak basmama borçluyum. ama çok acıyor diyorsunuz, arpacık mı değil mi onu da bilmiyorsunuz. ben olsam bir göz doktoruna görünürdüm.

Teramicyn merhem 12 saat ara ile acıyan yere sür.

white list ihtiyacınız yoksa telesekretere yönlendirme yapabilirsiniz. sim tool'dan...

White List gerekiyor cunku oraya acil numaralari ekleyecegim. Bana her durumda ulasmasi gereken bir kac numara var.

s3'de engelleme modu var işine yarar

mr. number diye bir program denemiştik eşimin telefonunda. görüşmek istemediği kişi arayıp arayıp ulaşamıyormuş başkalarından duyduk. işe yarıyor yani. ama komple white list/black list ayrımı var mıydı hatırlamıyorum, bir bakıverin.

istediğin şekilde kapsama alanı dışında uyarısı verdirecek uygulama mümkün değil. Onu ancak operatör öyle ayarlayabilir, sorman lazım böyle engelleme hizmeti varmıymış.

Afirewall'u denedin mi dostum? Ücretli sürümünü denersen orada direkt meşgule atıyor çalıp meşgule atma süresi en başarılı uygulama bence.

Mr. Number'i denedim ama onda da buna benzer sorun var, once caliyor sonra mesgule dusuyor. Az once Afirewall'u denedim, bu daha basarili bir program.

evlilik bekleyen kadınla olmaz yaştan bağımsız olarak. duvara toslar ilişki, hiç bulaşma derim ben.

ciddi dusunulmuyorsa bence de hic bulasilmamali. evlilik beklentisi tek tarafli olursa o iliskiden bi bok olmaz, ilk firsatta da patlar.

kadın genelde komplekse girer. daha erken çökeceğim, buruşacağım beni beğenmeyecek diye. nitekim doğrudur. sağlıklı bi seks hayatından öteye geçemez genelde

bu yaş farkı eğer ikisi de iş güç sahibi insanlarsa ilişki için de evlilik için de çok önemli olmayabilir. eğer birbirlerini seviyorlarsa.

ama birisi evlilik istiyor öbürü istemiyorsa hiç girmeyin.

herkes kendi istediği bir şekilde hayat sürsün ve başkasının da vaktini almasın.

ben 23'üm şu anda 29 yaşında bir kadınla takılıyorum. kesinlikle ciddileştirmesin olayı, büyük beklenti içerisine girmesin, evlilik falan olmaz bence. takılsın fuckbadi kıvamında.

32lik hatun 25lik erkekle evlilik beklentisine pek girmesin bence, kendi üzülür:)
anlaşıyorlarsa devam etsinler ama bana pek uzun vadeli görünmüz böyle işler.

Kisa vadeli heyecanli gider. Orta vadede büyük çatırtılar oluşur. Uzun vade de ayrilik

ayrıca benim cevabım çok iyimser bir cevaptı

erkek arkadaşlar olaya çok farklı yaklaşıyorlar.

bunu gözardı etmeyin. hatta erkek bakış açısı daha önemli.

ilişkiye girmeden en başından geri dönmekte fayda var.

O çocuk senle evlenmez.

benim annemle babam arasında bu kadar yaş var ve annem büyük. yaş farkı (7 yaş) veya kadının büyük olması için çok da önemli değil ama beklentiler farklı farklı ise o zaman ya erkek için zorla evlilik ya da kadın için hayal kırıklığı olabilir. bu arada yaş farkı olmasa bile sorun çıkarır.

kesin evlilik beklentisiyle alakalı bişey yok ama arkadaşların evlilik nişan konuları açılınca rahatsız olduğu belli oluyor kadın tarafının.

evlilik beklentisi olabilir diyorsun yaşına ve cinsiyetine bakarak ama belki yoktur? veya erkeğin niyeti yoktur da ilişki o kadar güzel gider ki fikrini değiştirir? bunlar flörtte anlaşılmaz. bence takılın, önyargılı olmayın. kafalar denkse gayet güzel olabilir.
ek: konu açılınca rahatsız olması üzerinde baskı hissettiğinden olabilir. çok evlilik meraklısı olsaydı daha yaşıtı birisini arardı gibi geliyor bana.

@quasiromantic ne yazık ki bu yaştaki erkeklerde kendilerinden büyük (sözde olgun) kadınlar beraber olma fantazisi var. :(

yani amacı sadece böyle bir ilişki yaşamak olabilir.

evlilik beklentisi olmayabilir ama bu yaş farkı ile kadın tarafının büyük olasılıkla vaktini harcayacağı kesin.

çünkü yaş ilerliyor.

bazen iyimser cevaptan, yaşlı teyze mode on yaparak öğüt vermeye geçebiliyorum. :)

evet doğru aslında. baymayself harcama kızcağızın vaktini bir fantazi uğruna. tanıdığın 30'larında hoş bir adam varsa onunla tanıştır :)

ooo @baymayself erkekmiş.

ben yorumları kızsındır diye yapmıştım. bilemedim şimdi :/

@quasiromantic o işi geçiceksin :)

@mea maxima culpa kızı düşündüğüm ilerde üzmek istemediğim için sordum aslında. yoksa erkek tarafına hava hoş herkesin de bahsettiği gibi. o yüzden isabet oldu yorumlar.

okul o dönem için açılan tüm derslerin bir listesini yayınlar ders kayıtlarından önce. boğaziçi mis'i bilmiyorum ama adı üstünde unrestricted olduğu için açılan bütün derslerden istediğini seçebiliyosun normalde.

edit: ayrıca her bölüm için ayrı ayrı bir liste yayınlar, öğrencilerin alabileceği bölüm içi seçmeli dersleri ve fakülte içi seçmeli dersleri gösteren. fakat unrestricted elective için böyle bir listeye gerek yok.

adı üstünde unresticted. kafana göre seçebilirsin. ama seçmek istediğin dersin kota kısıtlamalarına dikkat et ve bölüm yönetmeliğini mutlaka oku.

unrestricted elective'de istediğini alabilirsin. bence en güzeli dil dersleri. öğrenmek istediğin bir dil varsa 101'ini al hemen. hem artan ders yükü içinde insanın kafasını boşaltır, hem giriş dersi olduğu için illa ki kolaydır ve AA gelir, hem de zevklidir.

emın ol aklı basında olan bır erkek gıymez.

sahsen ben alınsada gıymem.

bir kaç sene öncesine kadar dalga geçilen renkli pantolonlara bakın. bugün dockers/levis'e girdiginizde bütün vitrinler renkli pantolon dolu avrupa'da ve abd'de, çoğu ülkede renkli pantolon giyenlerin sayııs tipik erkek renklerini geçmiş durumda. türkiyede de 2-3 seneye kadar pantolonlar rengarenk olacak bundan eminim. ilk dockers ile basladi furya, artik her marka en one renkli pantolonlarini suruyor.

bunu da uyduran çıkar üzerindekilere. şimdi çok garip geliyor fakat yavaş yavaş renki ayakkabılar da öne çıkmaya başlıyor.

niye başkalarının neyi sevip giydiği bizi bu kadar geriyor ben de bunu anlayamıyorum.

valla ben bunu alıp giymem ama kimseye de sakın giymeyin emi demem. arz varsa talep olduğundandır.

isteyen istediğini giyer, giyebilmeli. böyle yapıp da sonra erkekler giydiğimiz kıyafetler için bize kezban falan dediğinde sinirlenmeyin. aynı şey çünkü.

@quasiromantic +1

ben bu şekil giyinirim, bu bayan bu şekil giyinir, bu bu şekil giyinir. kimse kimseye garışamaz.

okul müdürü müsün anlamadım ki. şunun gibi yüzlerce ayakkabı bulabilirsin neden sadece bu? kötü bir şeyler mi çağrıştırıyor :)

baban puzzle yapsa?

1) asus'n dokunmatik ekranlı çok tatlı bilgisayarları var 700 tl civarları. Model hatırlamıyorum ama ilgilenirseniz bulursunuz.

2) Evden birileriyle, sıkıntıları bilen birileriyle daha fazla vakit geçirmekten ziyade hiç tanımadığı insanlarla takılması, gerekirse bi daha yüzünü görmeyeceği insanlara içini dökmesi daha iyi olabilir. Havalar da güzelken günübirlik ya da iki günlük turlara gönderebilirsiniz tek başına. Hem fiziken yorulduğu için beyni daha az enerji harcar hem de farklı insanlarla farklı şeyler konuşabilir.

3) Dikiş nakış dergileri var çok süper. Her şey anlatımlı tarifli. Bir kitapçıya gidip onları tarayın.

4) Yüksek şeker için limon. Başka bilgim yok. :)

5) Babanızın ilgi alanlarını en iyi siz bilirsiniz. Bayram, doğumgünü, yılbaşı vesilesiyle ona bir program satın alıp hediye edin. Fırsat sitelerinde gerçekten çok uygun fiyatlı bi sürü şey var. Amatör denizcilik öğrensin mesela ne bileyim.

6) Eve bir limon ağacı (babaya)(40 tl filan), bi sürü de dikiş nakış dergisi (anneye) alıp gidiverin. Devamı için de biraz bu söylediklerimle ve gelecek diğer tavsiyelerle ilgilenin.

Kolay gelsin.

harikasınız,
babam eskiden çok kitap okurdu,beyni ile alakalı bir sıkıntı çıktı,odaklanamıyorum diyor,

deniz sevmez,dağ orman insanıdır,

annemin yaptığı şeyleri birilerine satsam mı acaba diyorum ,çok şık şeyler yapıyor

belki babama büyük parçalı bir puzzle alabilirim,dikkat toplamaya gerek kalmaz

annenin yaptıklarını sahibinden de satmayı dene istersen. alıcı buldukça şevklenir hem iyi olur

derya baykal programına böyle ev hanımlarının vs yaptığı el işlerini çıkarıyor sunuyor nasıl yapıldığını anlatıyor falan. eğer öyle çok becerikli bi anneniz varsa derya baykal aracılığıyla daha rahat satarsınız, öyle aklıma geldi birden.

3. bilgisayarı alın bir de etsy.com'u açıp gösterin. el işine meraklıysa o noktadan sonra sıkılmaz. tabii çılgınca alışveriş yapmayıp siteyi ilham almak için kullanacağını varsayıyorum:)

Gaspar Noe'nin kadınlara öfkesi olduğunu nereden çıkardın anlamadım?

Niçe de öyleydi galiba.

en.wikipedia.org
burada birkaç filozof ismi var. google'da misogynist authors diye aratın bir de.

ek: norman mailer geldi aklıma.

Türklerden Ahmet Haşim.

@mountaincat

irreversible filmindeki meşhur tecavüz sahnesinden çıkartmış olabilir.

ayrıca gaspar noe filmlerini izlemek isteyenlere, enter the void filmini de tavsiye ederim. ben sırf "aa tokyo'da geçiyormuş lan" diye izlemiştim. ama çok değişik bir film. kamera açıları, ışıklar ve özellikle hikaye..

yusuf has hacib. kutadgu bilig'den bazı alıntılar:

- kadini boş bırakma kapalı tut
- korkak insanlar kadınlara benzerler
- aslında bu kizlar doğmasa, doğarsa yaşamasa iyi olur; eğer dünyaya gelirse onun yerinin toprağın alti veya evinin mezara komşu olması daha hayırlıdır. (beyit 4511-4512)
- yemekte içmekte kadını erkeklere katma. katarsan ölçüyü kaçırırılar. (beyit 4517)
- kadının aslı ettir, eti muhafaza etmeli, gözetmezsen et kokar.
- evinin kapısını kilitle, eve erkek sokma. (beyit 4519)
- bunlarda vefa yoktur.
- erkek insan sözünden dönmez, dönenleri sen kadın bil (beyit 4520-4522)

bir diğeri alain fournier. kendisinin bir sözü: "kadınlar, yabancı bir adam tarafından arzulanmayı isteyen sefil yaratıklardır."

doğu klasikleri adı altında çıkan 12. yy alimi ibn-i cevzi'nin kadınlar kitabından:
"kadın, kocası için bir köle gibi olduğunu bilmelidir. kendisinin ve kocasının malvarlığının sahibi değildir, onun izni olmadan malına dokunamaz.” (sayfa 105)

"kadınların sünnet olmasını “farz“ olarak kabullenmek gerekir."(sayfa 252)

Abartanlar var ama bence Oreo Negro'ya 1000 basar. Neden bilmiyorum ama tadında bir hoşluk var.

sütle iyi gidiyor oreo fakat negro sütle iyi gitmiyor. Oreonun biskuvisi daha güzel geldi bana ayrıca ama kreması o kadar iyi değil

"tadı bildiğin negro"
Yok canım o kadar da değil. Oreo Negro'ya 1000 basar +1 ve çok abartanlar var evet ama hepsinden daha güzel bence.

Evet.

sütle denemediğim için birşey diyemiyorum. ama düz yediğimde öyle fazla bir fark alamadım. sanırım bende sorun var :)

bence overrated. en güzeli eti'nin kakaolu kare bisküvisi, üstüne tanımam.

negronun daha bayan versiyonu. hiçbir numarası yok.

negro oreoyu donunda sallar.

çikolata kaplı negro vardı bir ara. o hepisini ezerdi. oreo neymiş. ben beğenmiyorum.

clinomyn.

macun falan hikaye. (bkz: crest whitestrips)

clinomyn +1

Parodontax whitening

Hem beyazlatma hem de diş ve diş eti sağlığı açısından harika.

ben de beyazlatıcı parodontax'tan çok memnunum. yalnız tuzludur tadı, alışana kadar yanına çok az normal macun koyup fırçalayabilirsin.

resmen taciz ediyor seni. seni mutsuz ettiğini söyle yine de anlamıyorsa şikayet et.

'söz ile uslanmayanı etmeli tekdir, tekdir ile uslanmayanın hakki kötektir' demiş ziya paşa. koskaca paşa, vardır elbet bi bildiği.

şimdi adam normal değil orası kesin ama sen neden adam arayınca açıyorsun onu anlamadım? ayrıldın bitti bir daha telefonlarına çıkmaman ve hayatını ona anlatmaman gerekirdi. kesinlikle şikayet et devam ederse.

@eyyor haklı, mutlaka tanıdığın, tanıdığının tanıdığı bir "kabadayı/mafya vari tip" vardır. Söyle biraz tırstırsınlar. Polise git savcılığa git diyeceğim ama pek etkili olmaz bu "tiplere".

adım 1, kendisine rahatsız olduğunu, artık aramamasını, devam ederse şikayetçi olacağını söyle. telefonlarına çıkma.

işe yaramazsa adım 2, polise, savcılığa git.

işe yaramazsa adım 3, "dinsizin hakkından imansız gelir".

şikayet edersen tutuşur.

annene de söyle ararsa açma de. ikiniz de açmayın o arayınca. hatta baktın başka numaradan arıyor. açtıktan sonra suratına kapat. 1 arar 2 arar sonra pes eder yorulur. eve gelirse de kapıyı açma. kapıda çok taciz ederse polis çağırrısın.

istanbuldaysan gidip dövebilirim

evet kasımpaşalıyım

ayrıldık diyorsun ama her gün arayıp konuşmasına izin veriyorsun, konuşuyorsun ve hesap veriyorsun. ayrıldıysan niye hala sevgili gibi konuşuyorsun ki, açma telefonu.

polisi ara alsınlar içeri akıllanır

savcılığa dilekçe ver. yine işe yaramazsa çok sağlam dövdür ama öyle basitinden olmasın. resmen adam doğduğuna pişman olsun.

aynı olayları ben de yaşadım :/ tehditleri, kapıya dayanmaları, hakkımda çıkardığı kötü laflar sonucu savcılığa başvurdum. bi kaç kez duruşmaya çağırılmışım ama adres değişikliği yüzünden farketmediğimden bi gün gidip şikayetimi geri aldım. hatta arada şikayetini geri almazsan başını yakarım diye tehditlere devam etti falan. tek çaresi zaman öyle diyim sana. ne yaparsan yap o herif ruh halinden çıkamayacak. benim de denemediğim şey kalmadı yani telefonu bi erkeğe açtırıp ben yeni sevgilisiyiz kızı rahat bırak da dedirttim. babama aratıp bu kız delidir peşini bırak da dedirttim. hiçbir şey işe yaramıyor. o çocuğun psikolojisi tamamen seni geri kazanmak üzerine programlı şu an.
iki seçeneğin var, ya savcılığa gideceksin ya da suyuna gidip sakinleşmesini bekleyeceksin. her gün telefonda havada sudan konuşsan bile o bi süre sonra rahatlar. ama ağlamaya falan başlarsa ve sen de kes ulan sesini dersen tekrar başlar küfür etmeye.

işte bu tür şeyler sık oluyor, bu riske girmek istemeyen kadınlar da erkeklere mesafeli duruyor haliyle, sonra da kezban mezban diyorlar o kadınlara. allah belasını versin ne diyeyim. dövdürmek lazım herhalde.

ne kadar çok taviz verirsen o kadar fazlasını isteyecek.
belki sana iftiralar sallayacak, belki paylaştığınız özel anları annene anlatmakla, camı pencereyi indirmekle tehdit edecek.

artık daha fazla taviz vermemelisin. ayrılmışsınız ama sözde kalmış o ayrılık. annenle konuş, yaşadıklarını anlat, sonuçta olan biteni senin ağzından en net şekilde öğrenirse senin de için rahat edecektir. annen de karşıda nasıl bir model olduğunu bilecektir.

bir anda bıçak gibi kes görüşmeyi, telefonunu değiştir vs.
hala rahatsız etmeye devam ediyorsa polise gitmekten çekinme.

yazlıkçı emekli kıyafeti :D

hanım değilim. ben hoş buluyorum. açık mavi olsun.

Herkese yakışmıyo, ayağına giydiğin ayakkabıya bağlı. Ben de hoş buluyorum.

Fümenin üstüne beyaz ve siyah gider diğer renkleri yakıştıramadım fümeye zihnimde. (Gadınım)

açık mavi iyidir. keten de olabilir. bir de slim fit olsun, üstünüze tamamen yapışacak kadar değil ama güzel otursun. şort ve ayakkabı seçimi de iyiyse gayet güzel durur.

aklıma big lebowski'yi getirdi nedense:))

maybelline likit ruj gibi olandan. adını unuttum ama çok doğal.

öyle ısmarlama olmaz. gidip deneyeceksin. teninin rengine göre alacaksın.

teninin rengine göre alırsan çok fark edilmez. beyaz yapanlar özellikle öyle yapıyorlar. ör. bülent ersoy :P

estee lauder in gözaltı kapatıcısı güzel

mac studio finish concealer kullanıyorum, gayet güzel.

Benefit - Erase and Paste şimdiye kadar kullandıklarımın en iyisi. Porselen etkisi yapıyor resmen ciltte. Hayatımın sonuna kadar kullanabileceğim bir ürün.

www.benefitcosmetics.com

Bu arada benim tenim açık buğday 2 numara kullanıyorum. 1 çok beyaz 3 bronz oluyor. 2 ideal.

benefit erase paste

ben bourjois touche healthy mix kullanıyorum memnunum, yapısı çok ince ama güzel kapatıyor gözaltını ve kalıcı. benefit erase paste de güzel kapatıyor ama yapısı oldukça kalın ve çizgilere dolabiliyor. benefitin lemon aid'i de güzeldir bu arada, ama o gözaltı değil göz kapağı için.

garnier kafeinli roll-on www.bakimstore.com

tabii yapabilir. sorun çıkacaksa farklı ülkeden giriş yaparken çıkar genelde.

ben ikinci kediyi almak istediğimden araştırmıştım, millet 2 kutu olması lazım yazmış hep. 2 kutu koyun, baktınız değiş tokuş kullanıyorlar teke düşürürsünüz diyorlardı bir de. bazı kediler rahatsız olabiliyormuş başka kediyle aynı tuvaleti paylaşmaktan.

senin kedi deplasmanda sıçamıyor. ikinci kum kabını al

ortopedik yastık alın. ben birkaç senedir kullanıyorum ve çok memnunum.

visco ortopedik kullanıyorum ben de.

viskoda yan yatılmıyormuş doğru mu?

değil. türüne göre değişir.
deneyerek alın bi de.

o kaynak veya çıtçıtlar bence korkunç görünüyor. saçım çene hizasında ve küt kesim diyorsunuz, nasıl saklayacaksınız onu bilmiyorum. kötü bir görüntü. ben olsam saçımı dinlendirirdim. ama haberiniz olsun bu birkaç sene sürecek. eğer beyazlarınız yoksa boyatmayın kesinlikle, kendi saçınızın rengine boyatın ve bırakın o noktadan itibaren. fön çektirmeyin ısı iyice berbat eder. evde kendiniz hafif bir fön çekin ama mutlaka saçı ısıdan koruyan ürünlerden kullanarak. hiç olmadı saç uzunluğunuzun müsade ettiği en kalın bigudiyle sarın, hafiften saça hareket verecek kadar. o zaman ısıya da gerek kalmaz. %100 doğal saç maskeleri yağları şampuanları kullanın. uzaması için de kırıkları düzenli aldırın en ucundan. bir arkadaşım da mahvolmuş saçlarını böyle böyle iyileştirdi. saçı rahat bırakmak ve iyi bakmak lazım, kaynak yaptırmak yine tam tersi yöne doğru atılacak bir adım olur.

Yukarıda yazılanlara ek olarak sunu söylemek istedim ;1-2 ay icinde sac gözle görülür sekilde uzamıyor zaten.Sacin uzaması da kişiden kişiye farkedebiliyor.Duzenli bakimla birkac ay icinde saclarınız kendine gelip uzamaya baslar bence.

Ayrıca soylendigi gibi saclarınız o kadar kısayken kaynak yaptırmak pek akıllıca degil zira hos görünmüyor,saklanmıyor.

Saçlarımı kısa kestirmeye karar verip sonra da istediğim gibi kullanamayınca kaynak yaptırmıştım.2 sene boyunca boncuk kaynak kullandım. taktırdığımda saçlarım ensemde küttü. eğer iyi bir kuaför takarsa onların dağılımını çok iyi yapar ve gizler. sonrasında da kullanıma bağlı görünmemesi. iyi bir şekilde toplarsanız yine belli olmaz. benim saçlarımda kaynak olduğunu ben söyledikten sonra insanlar "aa gerçekten mi, hiç belli olmuyor " şeklinde karşılıyorlardı. yıprattığı bir gerçek fakat vahim boyutlarda değil. benim saçlarım ince telli ve çok narin ona rağmen iki sene sonra kaynakları çıkarttığımda omzuma kadar uzamıştı. fakat asla bakımını ihmal etmemeniz gerekir. kuaför 3 ayda bir çıkarılıp bakımının yapılmasını tekrar takılması gerektiğini söyleyecek. ama ben hiç 3 ayı beklemedim. 2,5 ay olduğunda kuafördeydim. çok rahat ve memnun kullandığımı söyleyebilirim.

Biliyorum çok zor, hiç uzamıyor gibi geliyor ama dayanacağın şunun şurasında bir senecik.

Geçen yıl upuzun saçlarımı bir sinir harbiyle gittim bahsettiğin gibi küt kestirdim. Nasıl korkunç oldu anlatamam (aynaya bakınca kendimi severus snape'e benzetmiştim var sen düşün) uzamıyor, uzamadı falan derken 1 sene içinde baya bi kurtardı kendini şuan iyi durumlar. Küçük, minik tokalar falan al kendine, taç al. Zaman geçiyor, uzuyor. Bi de yukarda söylenenleri dikkate al. Boyatma, ısıdan uzak tut.

Badem yagiyla sac bakimi yapabilirsin buarada

Telefonu güç tasarrufunda kullan. Bir de Advanced Task Killer ile arkaplandaki gereksiz şeylerin belli aralıklarla otomatik olarak kapanmasını sağla. Başka yapılabilecek bir şey yok. Kapalı mekanlarda ekran ışığını düşürebilirsin bir de en fazla.

pil sorunu bende de vardı, facebook uygulamasını silince düzeldi.

hayır engelliyemiyosunuz maalesef..

fotoğrafın sahibinin gizlilik ayarlarına göre değişir. public veya arkadaşların arkadaşlarına açıksa görünür, sadece belli kişilere gösteriyorsa görünmez. sizin yapabileceğiniz bir şey yok.

mac derim ben. ama beni dinlemek ister misin bilmem çünkü mac hayranıyım biraz :)

Sephoranın kiler kaliteli.Mac ler dökülme yapıyor.Ecotoolsun çeşit çeşit fırça setleri var.Göz için ayrı cilt için ayrı vs vs.Ben olsam ecotoolsun tüm setlerini alırdım.Ecotools cidden kaliteli

şu ecotools yerli yabancı sitelerde deli gibi övülüyor diye iki-üç sene önce abd'den sipariş etmiştim yahu neymiş bu kadar diyerek. aldığım setteki küçük fırça güzel ama büyük fırça korkunç, hiç eşit dağıtamıyor. far fırçaları da berbattı kesimleri bile yamuktu, onları direkt atmıştım zaten. şu an küçük fırça ve kaş fırçası duruyor hala. iyi bir markaya yatırım yapın, ecotools'a para vermeyin derim.

biraz pahalı ama sihirli sünger denen bişi var beyaz scotch brite sanıyorum markası. hafif nemlendirip kullanıyorsun, her tür boyaya uygun bence duvar kağıdında da çalışır.

Maalesef o tarz şeyleri arayıp da bulabilecek bir yerde değilim. O yüzden daha basit çözümler aramaktayım. Sıvı sabun vs. gibi.

şu çöp evleri temizleyen ingiliz kadınların programında duvarlardaki kirleri traş köpüğüyle hafifçe ovalayarak çıkarıyorlardı (susuz). duvar kağıdında işe yarar mı bilmiyorum ama önce kenar köşe ufak bir noktada deneyebilirsiniz emin olmak için.

öncelikle belirteyim hollanda ile ilgili bi tecrübem yok ama prosedür aynıdır diye tahmin ediyorum. bilen birileri gelene kadar biraz oyalayayım seni :)

turist vizesine mi başvurdun? onun işlemleri başvurduğun konsoloslukta yapıldığı için gayet hızlı çıkar, benimki 2 günde gelmişti. eğer eğitim vizesiyse onlar daha uzun sürer yazışmalardan dolayı.

başvuru yaparken belgelerin içine uçak bileti rezervasyonunu koymuş muydun? sana dedikleri 12 gün sonrası bana standart prosedür gibi geldi, yani 12 güne kadar sürebilir manasında.

bir de ben olsam şimdiden 1 gün erteleme işine sıcak bakmam, 28 mayısta gelse bile aynı günkü uçağa yetişeceğinin garantisi yok. bilete ne kadar verdin bilmiyorum ama o riske girip tekrar bilet almak daha mantıklı yetişemezsen. zaten vergilerini falan geri alabilirsin bilet iptalinde.

@ben de turistik vize için başvurmuştum. otel rezarvasyonu, uçak bileti falan hepsi tamam dosyada.

normalde bugüne kadar rahattım, nasıl olsa verirler diye ama bugün gidip de muhatap bulamayınca gerildim hafiften :)

en iyisi yarın sabah tekrardan konsolosluğun kapısına dayanmak olacak gibi :)

konsolosluğun vize bölümü sadece belli saatler arası aranabiliyor, sitesinden bakın. o saat gelince devamlı bıkmadan arayacaksınız, düşer de çalarsa ama açmazlarsa hemen kapatmayın bırakın çalsın çalsın, açan oluyor.

normal. benim yeğen de böyle.

bırakın istediğini giysin.çocuklar bu yaşlarda biraz inat oluyolar.

şımarıklık değil demişsin ama şımarıklık bu anlattıkların. Bir kere 4 yaşındaki bir çocuk nasıl oluyor da bir pantolon yüzünden ortalığı birbirine katabiliyor ki? Bu toleransı ona siz vermişsiniz yani şımartmışsınız. Kesinlikle pedagog şart

benim kuzen de küçükken öyleydi.büyüyünce geçti.

o yaşlarda ben de sevmediğim kıyafetleri giymezdim. şimdi de boş zamanlarımda seri katillik yapmıyorum. abartmayın bence çocuğa istediği şeyleri giydirin bitsin.

Annen baban düşünüp karar verse, sen niye bu kadar sorumluluk alıyorsun ki anlamadım.

kizi goturmeyin annesini goturun. cok simartmis kiz, cocuk oldugunun farkinda degil

@rock n roll Ya öyle bişey değil. Gel sen kendin al, ne istiyorsan onu giy diyorum ona da yanaşmıyor sadece ağlıyor.

@gallipoli Sadece şımarıklık değil diye düzelteyim o zaman. Yaz gelince böyle sadece onu da söyliyim. Alerjik bi kaşıntısı var sanırım o yüzden bi hırçınlık söz konusu birazda.

@demoniclewinsky
İnşallah geçer kardeşimin ki de. Benim korkum zaten hep böyle kalması, başa çıkılıcak gibi değil

www.forumdas.net

Burada yazilanlari okudugunuzda ve biraz arastirma yaptiginizda 4 yasindaki cocuklarda boyle seylerin gozlemlenmesinin normal oldugunu gorebilirsiniz.Egitimi icin farkli acilardan yaklasmak gerekir,hangi durumda nasil davranmaniz gerektigi bircok psikologun internet sitesinde de anlatilmis,bunlardan yararlanabilirsiniz.

Ayrica 1 yasindan itibaren cocuklarin psikolojik gelisimlerini anlatan,sizin nasil davranmaniz gerektigini cok guzel orneklerle aciklayan bir suru kitap var.Bunlardan birkacini alip okumakta fayda var.

Pedagog icin de sunu soyleyebilirim;cocuk yetisrirken mutlaka bir uzmana danismalisiniz diye dusunuyorum.Maalesef Turkiye'de cogu anne-baba cocuga karsi nasil davranmasi gerektigini bilmiyor.

Kisaca bu donemki psikolojisi icinde boyle seyleri yapmasi normal,onemli olan sizin ona karsi yaklasiminiz.

Bu aralar ben ilgileniyorum da kardeşimle. Anca ben ikna ediyorum, edebildigim kadar.

4 yaş hırçınlık dönemi. bence bizim milletçe en büyük hatamız çocuğun aşırı üstüne düşmemiz, pantolonu giymiyorsa, yemeğini yemiyorsa saatlerce peşinden koşup mücadele etmeyin. sakin olun, hiç yüksek sesle konuşmayın. giyinmiyor hırçınlık yapıyorsa mesela (evde bakabilecek biri varsa tabii) gayet sakin ve normal şekilde, giyinmediğin için bizimle gelemiyorsun deyip gidin. ama yapın bunu tehditte bırakmayın.

bildiğim kadarıyla 3-4 yaş döneminin ergenlik gibi kendine özgü özellikleri var ve bu dönemde her şeye hayır demek gibi huylar ediniyorlar yani yaptıkları normal bir araştırın derim.

benim de 3 yaşında kardeşim var seni anlayabiliyorum. ilk olarak "annen baban düşünsün sen niye ilgileniyosun" tarzı apsal saptal sözlere aldırış etme. ben kardeşime bu durumlarda oturup açıklama yapıyorum. ağladığı sürece istediği hiçbir şeyi yapmıyorum. ağlaması bitince -illa ki bitecek unutma- anlatıyorum her şeyin sebebini. ancak kendi seçimlerini yapmasına izin verin ona zarar verecek bir sonuç doğurmayacaksa. mesela hep aynı pantolonu giymek istiyor ve ağlıyosa önce ağladığı sürece hiçbir şekilde onu dinlemeyeceğimi ve istediği kadar ağlayabileceğini söylüyorum. sonra artık başka pantolon giymesi gerektiğini çünkü diğer pantolonun kirlendiğini söylüyorum. %99 sorun çözülüyor. önemli olan ağlarken istediği şeyi yapmamak. kızmamak ve sinirlenmemek gerekiyor. çünkü onun amacı seni sinirlendirmek. ağlıyorsa hiç ona bakmayın bile. orada yokmuş gibi davranın. ayrıca her şeyin açıklamasını mutlaka yapın. çocuğa "bu pantolonu giyeceksin" demekle olmaz. neden onu giymesi gerektiğini anlatın. 4 yaşında bir çocuğun algılama kapasitesini küçümsemeyin eğer sebebiniz mantıklıysa kesinlikle hak verip anlayacaktır. önemli olan inatlaşmamak. dediğim gibi, ağlarken ilgilenmemek ve sakince sebepleri açıklamak kilit çözümler. ağlarken onunla uğraşırsanız kafayı yersiniz. bırakın ağlasın. ilginizi çekemediğini fark edince susup sizi dinleyecektir. dinlerken de makul sebepleri açıklamak sorunu çözmeye yeterli olacaktır. pedagogluk bir durum olduğunu sanmıyorum. sabır çok önemli. bu tabii ki benim fikrim.

Annen baban ilgilensin sözü neden aptal saptal olarak nitelendiriliyor anlamadım. Sadece pedagoga götürmek gibi, çocuğa nasıl davranılacağıyla ilgili temel kurallara karar verme gibi sorumlulukları anne babanın üstlenmesi, bu konuda da abi ya da ablayı bilgilendirmesi lazım.

@ack3000 bende kesinlikle ağlarken dinlemiyorum, ne dediğini anlamiyorum diyorum mecburen susuyor. Bu sefer o ikna etmeye çalışıyor beni. Benim istediği seyi yapmamam mümkün olmadigindan dolayı oluyor genelde. Sonunda da benim dediğim oluyor ama olana kadar çok uğraştıriyor sorun orda zaten.

Kendi haline bırakmak konusunda da şunu soyleyebilirim. Ben onu bıraktığım zaman o beni bırakmıyor peşimde koşup ağlıyor resmen.

Herkese ayrı ayrı teşekkür ederim. Herkese cevap veremedim ama çok yardımcı oldunuz gerçekten.

Annem babam tabiki ilgileniyor ama bende uzerime düşeni yapmaya çalışıyorum. Ben burdanda yardım almak istedim. Duyuruda muhatap benim yani :)

@snowflake uzun uzun yazmışsınız çok teşekkürler dikkate alıcam mutlaka :)

sen gelme ulan ayı denmez olm ayıp. usulü ile anlatın.

sen davet edersin isteyen gelir, istemeyen gelmez. gelmeyenle sabah selam kesilir. en fazla gelip tebrik edip takısını takıp gidecek şunu yapamıyorsa zaten öyle arkadaş olmaz olsun.

x'in gorevi arkadaslarini dugunune cagirmak, gerisine karismasin.

X, Y ile evlenecek.
A ile B ise bir zaman C'yi sevmiş ve husumet bu yüzden.

A ile B'yi bağlayan C ile X veya Y'nin bir olayı olmadığına göre X her iki arkadaşını da davet etmeli. X'in düğününde husumet çıkaracak toy değillerdir herhalde. sonuçta birbirlerini görmeye değil, X'in düğününe geliyorlar.

Dost hatrına çiğ tavuk bile yenebilir diye öğrenmiştik biz zamanında.

B kişisi duygusal değil bu arada, çocuğun bile yapmayacağı ölçüde toy. selamlar ona.

sizin tamam A'yı çağırmıyorum sen gel demenizi umuyor ki düğün boyunca rahat etsin. çok bencilce ve çocukça. siz ikisini de davet edeceksiniz tabii ki. ama görmek istemediği biri gelecek diye en yakın arkadaşının düğününe gelmezse o B kişisi arkadaş değildir bana göre.

ikisini de davet eder gelen gelir kimsenin şımarıklıklarına prim vermeyin bence

davet et, gelen gelsin. bu ikisinin problemi, senin değil.

Amma tuhaf biçimde mesele etmişler. Düğün tantanasında bazen insan salonda özellikle görmek istediği eşini dostunu bile arayarak zor buluyor. İkisi de gelsin, otursun ücra köşelere, eğlencesine baksın. Laf!

davet edersin. diğerini çağırdığını da belirtirsin. çağırmak zorundayım ikinizi de, ayrı gayrı yapmam doğru olmaz dersin. hatta gelmem derse ne olacak olm ya öff kırma beni dedikten sonra ikisi de gelir.

not: uzun süredir bir konunun bu kadar kötü anlatıldığını görmemiştim. a,b,c,x,y,z?

ikisinide çağır. ikiside birbirinin geleceğinden haberi olsun. hangisi gelirse onunla yola devam.

saçmalık. davet eden kişi ikisine de davetiye verecek. ikinizi de çağırıyorum, aranızdaki olay beni ilgilendirmez, benim için geliyorsanız gelin diyecek. o kadar basit.

pismemis pirinc ve sirke ile iyicene calkalayin sonrada su ile durulayin.

süt ile bi de durulayın

kaynar suyla doldurun ve karbonat ekleyin. biraz beklesin öyle sonra yıkayın. kahve lekeleri de kokusu da çıkar tertemiz olur içi.

krema - kuru fesleğen - tuz.
böyle bir tarif var, çok güzel oluyor.
yani kuru fesleğen kullanabilirsiniz.

kremaya sumak olabilir eksi olur

ben kremasına tuz, karabiber, nane, kırmızı toz biber ve birazcık da köri atıyorum. çok güzel oluyor.

kori, zerdecal, kekik (opsiyonel), cok az kirmizi toz biber + karabiber tuz

aynisini kremali tavuk ile de yapabilirsiniz

kremalıya, köri ya da fesleğen olur.

film çekilip bakılmalı. alttaki dişe kanal yapıldı mı? bu soruların cevabına göre kurtarma şansın var veya yok.

bastırdığında dibinin acıması kökte problem olduğu anlamına geliyor sanırım. benim kaplamalı dişime oldu aynısı, röntgende kökün iltihaplandığı çıktı. çekildi.

eğer uzun kalacaksan orada bir kursa başla veya özel ders al. pimsleur'le temel edinilmez. sıfırdan başlıyorsan başında hoca olmadan imkansız. çince için böyle yani.

www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com

zeki müren - yaşlı gözlerimi kuruttum bu gece
müzeyyen senar - göze mi geldik
perihan altındağ sözeri - mümkün mü güzelim unutmak
müzeyyen senar - gezer dolaşırsın
zeki müren - sevmiyorum seni artık
zeki müren - bir kere bakanlar
müzeyyen senar - ağlamakla inlemekle ömrüm gelip geçiyor
zeki müren - ne senin aşkına muhtaç ne esirin olacağım
zeki müren - bir muhabbet kuşu
zeki müren - zehretme hayatı
zeki müren - bir gönül hikayesi
zeki müren - mehtaplı gecelerde
müzeyyen senar - geçti sevdalarla ömrüm
necdet tokatlıoğlu - artık yeşerecek bir dalım yok
müzeyyen senar - güzel bir göz beni attı bu derin sevdaya
zeki müren - unutamam seni
gece kirpikli kadın
zeki müren - bir tatlı tebessüm
tatyos efendi - gamzedeyim deva bulmam
tatyos efendi - çektim elimi gayrı dünya hevesinden

yaşar özel

Bir Kindle Paperwhite sahibi olarak:

1 - Tercih meselesi. Dokunmatik daha rahat bence.
2 - Haber sitelerine girmek için kullanıyorum. Twitter vs. de var ama bu meretten de girmeyiverelim.
3 - Hiç uygulama yüklemedim, yüklemeye çalışmadım daha doğrusu.
4 - Nook konusunda bilgim yok. Kindle bu işin öncüsüdür ama. Şarj, ekran kalitesi vs. baya iyi.

kobo kullanıyorum ben, çok memnunum.

Eğer okuyacağın ortamda parlak ışık olayı yoksa ev ortamı gibi biryerde okuyacaksan yada toplum taşım aracında falan ben tablet öneririm. Ucuz da olablir film/müzik gibi özellikler de güzeldir. Ben Dell Streak 7 aldım herbişey var mübarek işte parlak ekran olması direkt gün ışığı altında okumaya engel.

Şimdi Fransız Edebiyatı sevmeyen birisine normalde tavsiye vermez idim ancak sen sevebilirsin bence, o nedenle paylaşıyorum. Fransız Edebiyatı'nın babalarına zaten google üzerinden ulaşabilirsin ama bunlar dışında benim için özel olan iki isim var ki;
Patrick Modiano
Andre Maurois

yabancı - camus

dişi biriyseniz ve feminist duygular meyliniz varsa, colette nin avare kadın ını okuyabilirsiniz.. fransayı sarsmış bir kadındır ve okunması bilinmesi bence insanlık için çok şey ifade ediyor..

Üç silahşör, monte kristo kontu

stendhal - kızıl ile kara (halit ziya uşaklıgil 'mai ve siyah'ı bu romandan etkilenerek yazmıştır)
jean-paul sartre - bulantı

ek: kültlere zaten internetten ulaşabilirsiniz. victor hugo, balzac, flaubert... okunması gerekenlerden olarak görüyorum.

nasıl biri olduğuna göre değişir bu tavsiyeler, değişmeli de.
victor hugo ile rousseau ya da zola bambaşka fransızlardır..

bulantı jean paul sartre değil miydi?...

raymond queneau
ne bulursan.

valla ptt dışında hepsinden fiyat al. ups, dhl, fedex. başka seçeneğin yok. pahalı. yapacak bişi yok.

işinizi ptt'ye bırakmayın. denedim, pişman oldum, oradan biliyorum. ptt'yle hızlı göndermek diye bir şey yok.

kitap aklıma i am legend geldi. filmi de var bunun ama tabii ki kitabı daha güzel eheh. hatta eski iki uyarlaması daha var (post-apokaliptik evet ama pek de metro 2033 gibi değil sanki). hah bir tane daha hatırladım, piknik na oboçine ştrugatski kardeşlerin. bundan da tarkovski'nin stalker'ı uyarlanmıştı.

film olarak bir de şimdilik the road, the book of eli ve twelve monkeys söyliyeyim.

ekleme: oha lan mad max serisi var.

cormac mccarthy - the road
stephen king - the stand
kurt vonnegut - cat's cradle

bu türün atası olarak:
mary shelley - the last man

Stephen King The Stand kesinlikle.

lensmarket.com

ben de maalesef dünya gözden alıyordum, sonra bana 120 liraya geçirdikleri lenslerin lensmarket'te 60 lira olduğunu gördüm. o günden beri sövüyorum aklıma geldikçe. lensmarketten alın.

lensci.com'dan alıyorum ben de, ve memnunum.

Ev arkadaşlığı çok zor, para mevzusunda sorun yaşamadım ama bilirim. Büyük ihtimalle devamlı kafanı kurcalıyor ve sinir oluyorsun. En iyisi durumu açıkça belirtip evden göndermen.

ben çocuğa 150 lira borç verdim.
ağzını siktiğimin ibinesi gidip mangal yapıyor ocakbaşında ve 70 tl ödüyor.
ama bana olan borcunu ödemiyor.
adama etmediğim hakaret kalmadı.
adam hala yemin billah ediyor.
ben de hergün arayıp hakaret ediyorum.
50-30-50 yavaş yavaş alacağım.
en azından hakaret etmem zevkli oluyor :))
bir de şerefsiz mahalleden arkadaşım yani:)

of ya ben de hayatım boyunca para ile ilgili konularda o kadar fazla enayi yerine kondum ve o kadar fazla para kaybettim ki seni çok iyi anlıyorum. bence başta dürüst davranmamış olması çok itici çünkü en baştan beri o parayı ödeyemeyeceğini muhtemelen biliyordu.

ayrıca sende bir enayi yerine konma psikolojisi oluştırduysa eğer ona belli bir zaman dilimi verip başının çaresine bakması gerektiğini söyleyebilirsin. çünkü sen de ihtiyacın olduğu için ev arkadaşı arıyordun.

iş bulabilir yani hayat çaresizlikten ibaret değil.

ben on beş yıllık canciğer arkadaşımın evinde kalmak zorunda kalsam bile kiranın üzerime düşenini vereyim, fatura ödeyeyim bilmemne yapayım diye teklif ederim, seninki hiç tanımadığı insanın evine girip para veremem diyor. basbaya beleşçilik. arkadaşlık bağı da oluştu falan diye hiç kendi kafanı karıştırma, böyle böyle zaman içinde garipsememeye başlarsın hepten enayi durumuna düşersin.

ortak yasamlarda cok var oyle tipler, yuzu yumusak, dost canlısı bir insansin anladigim kadariyla ama sunu bil ki gelecekte yüzüne dahi bakmayacaktir muhtemelen. bu tarz insanlari sırtında taşıman gereksiz.

ha varsa durumun, koymuyorsa, veren el alan elden üstündür hesabi okşuyorsa gururunu, bi bağ varsa aranızda komple gozlerini yumup bir daha para meselesini aklina dahi getirmemen gerek kendini kotu hissetmemen icin.

öyle arkadaşlık bağı olmaz. ayrıca cevap bile vermemek ne demek ya. bence mühlet verin ve o zamana dek ödeme yapmazsa yol verin. bakımevi açmadınız orada, siz de araştırma görevlisiymişsiniz geliriniz belli sonuçta. enayi değilsiniz fazla empati yapıyorsunuz ama kimse size aynı hoşgörüyü göstermezdi emin olun.

Bence tez vakitte karşına al konuş, evden gönder. İyi niyetini suistimal etmiş. Gidecek yeri olmayan, maddi sıkıntısı olan adam harcamasına dikkat eder, keyfi harcamalarını mümkün olduğunca azaltır. Belli ki ona da yanaşmıyor. Kimseye böyle bir iyilikte bulunmak zorunda değilsin, üstelik enayi yerine konarak. Faturalar için biriyle evi paylaştığına değmez, bence gereğini yap.

kapı açık arkanı dön ve çık istenmiyorsun artık.

Haberi demin okudum, ağladım. Abartmıyorum. Büyük terbiyesizlik, hatta artık hayvanlık sınırı.
Bi de kıvırmaya çalışmış dingil yok ben yardım etmeye çalıştım da kız yanlış anladı falan diye. Biz yine gereken yardımı yaparız demiş.
İdris Naim Şahin'in takla at vakasına benziyor. Ağzım açık kalıyor bunları gördükçe/okudukça.

Bakan kendisine yakışanı yapmış. Kanser hastaları da bundan sonra cami önlerinde bakan bekleyip dilencilik yapsınlar, başka türlü onları takan yok belli ki.

Şu kıza mal dengesiz diyenler umarım kanser olurlar da, işini yapması gerekenlerden yardım istediklerinde ceplerine üç kuruş koyup yollanırlar. Lan kız ölüyor hala derdini anlatamıyor, bir şey anlamadım diyorsunuz. Ne yiyip içiyosunuz da kafanız böyle iyi oldu sizin?

kız kansere tutulmuş ilacını temin edemiyor. bir tek bu kız mı var türkiye'de bu durumda olan? başka kimse yok mu? niye bu kız bakan peşine düşüp dert anlatmak zorunda kalsın? niye hastanede tedavisini olamıyor? ama hayır, bir de sorgulanıyor yok kız derdini güzel anlatamıyor bak anlatan yurtdışına gitti, yok kız problemli falan, bu neyin kafası yahu? tedavi olmak isteyen herkes illa bakana mı çıkacak bu ülkede? bakan herkese cepten para mı dağıtacak, sistem bu mu? kızın problemi var evet, ölümcül hastalığı var be! bakanın normal şartlar altında hemen araştırma emri vermesi lazım bu kızın niye tedavisi yapılmadı sorumlusu kim, hangi hastaneye gidip hizmet alamadı diye.

bu ülkede paran yoksa ve hastalanıyorsan yanmışsın bu kadar basit. bir devlet hastanesi aciline yolu düşmüş herkes bunu bilir.

kanser değilim ama kronik bir hastalık için ilaç kullanıyorum
sevgili devletim ilaç firmaları ile bozuştuğu için bu ilacı bulmak sorun ben ankarada yaşıyorum kendim medikal sektörde çalışıyorum da bi şekilde ilacı buluyorum ama anadoluda alamayan bi dünya insa var biliyorum
ben bile -ki o kız daha öğrenci, genç, kanser hastası bi dünya vahim durumu var-- ilaç yok diyen --bana var diye ayak yapıp sonra yok diye geri gönderdi eczacının biri--nasıl dellendiğimi söyleyecek söz bulamadığımı biliyorum Allah sizi ilaçsız bıraksın diye çemkirmiştim adama en son...
Yani her neyse hastalık ilaç filan öyle kız malmış malakmış...denecek konular değil beyler yapmayın yavv. Her kız kezban her ağlayan konuşamayan mal of Allah'ım afakanlar basıyor.
Bakanın bu tavrında ne hissettim ne hissedecem normal başbakanın çikolata dağıtarak oy topladığı bir ülkedeyiz.

kız gidip bir iş adamına beni tedavi ettirin demiyor.
kız milletin vekiline gidip derdini anlatıyor.
orada o adam devletin temsilcisi.
yani o adamdan yardım istemek, devletten yardım istemek demektir.
"ilacımı alamıyorum" değil de, "bilmemne oldu, ondan şöyle böyle" demeye gerek yok.

kızın hastalığı, adamın bilmemnesi, kızın dert anlatamaması vsvsvsvs. bunlar hikaye.

bir millet vekili, ne şartla olursa olsun bir vatandaşın cebine nasıl para koyar?
ha, ailesiyle belki yardım ettiği birileri vardır, okuttuğu çocuk vardır falan filan.
ama o kişisel bir şey.

millet vekili unvanıyla, millet vekilliği görevinin bir parçası olarak gittiği bir yerde karşılaştığı vatandaşın cebine para koyması hem uygunsuz, hem yanlış, hem yol yordam bilmezliktir.

adamın kendi niyeti o an kötü olmayabilir.
"dur kameraların karşısında kıza dilenci muamelesi yapayım" demiş olduğunu sanmıyorum.
ama sahip olduğu görevin içini ne kadar dolduramadığını ve yükümlülüklerini ne kadar anlamamış olduğunu gösteriyor bence.

böyle düğün arabasının önünü kesen çocuğa para verir gibi hareket etmek, hem de bunu kameraların önünde yapmak çok çok çok yanlış bir şey.
adam kim olduğunun, neyi temsil ettiğinin farkında değil.

not:
milletvekili olarak yazmışım, ama adam bakan.
konuştuğumuz başlık altında devleti temsil etmesi açısından değişen bir şey olmadığı için değiştirmiyorum, üşendim.

'bakanın yaptığı doğru bir davranış. kız dengesizin teki.' diyebilenin akıl ve vicdan sağlığından şüphelenerim. Allah ıslah etsin. Vicdan versin.

sebebi tam olarak söyler misin?

ayrılma sebebi? tam olarak onun aşırı muhafazakar bir ailede aşırı muhafazakar olması. (ailesi de beni istemedi) başta senin böyle olmaman sorun değil diyordu, sonra değiştirmeye çalıştı, olmayınca da terk etti beni. ve o kadar kararlı ki.

valla bu durumda senin acı çekmemen lazım,çok mutlu olman gerek.

@rock n roll neden mutlu olmam gerek? klasik terk edilme psikolojisi yaşıyorum ve atlatamıyorum işte..

yani,
çok mutlu olmak değilse de zararın neresinden dönülürse kar hesabı olmuş. Üzme kendini zaten olmazdı o iş o aşırı muhafazakar, ailesi ne derse o oluyor, fikrini değitirmiş vs vs. Sen çok üzülürdün bu iş devam etseydi.
Geçer bu acı, geçiyor.

böyle bi insandan hayır gelmez çünkü.aşk,sevgi bu kadar kolay harcanmaz.

yol yakınken kurtulmuşsun. böyle söyleyince şimdi acımasız gibi gelebilir ama ilerde sakin kafayla düşününce sen de iyi ki ayrılmışız diyeceksin. adamın karakteri ortada, kendin açıklamışsın çok güzel.

doğru düzgün bi adamı harcamışsın bence. belli ki düpdüzgün bi adam. ailesine sayılı sana karşı saygı ve sevgisi varmış ama keşke kaybetmeseymişsin

sen acını diri tutup, sürekli karşına alıp inceleyip durdukça geçmez. bırakınca geçer. bazı hastalık da öyledir tutulma filan unutunca geçer. unutmak için başka şeyle ilgilenmek gerekir. sen şu an geçsin istemiyosun, acının geçmesi sevginin geçmesi gibi geliyor ve bundan da vazgeçesin yok. bu duyuru bile durumunu sana hatırlatıp pekiştiriyor.

kalbin ve yüzün duruysa neden olmuyormuş?
muhafazakarlıktan kastın ne bilemedim ama bu kadar duruysan sen olmayacaksın da kim olacak?
tam olarak nedir sorun yaratan?
nasıl geçerin bir formülü yok.
zamanla dikkatin başka şeylere kaydıkça etkisi azalır.
azala azala da söner.

@berend bilsem keşke neden olmuyormuş. tamam ailenin görüşü, yaşam tarzı, politik görüş, din bunlar önemli anlıyorum ama beni hem fiziksel hem karakter olarak çok beğendiğini de biliyorum. kıyamıyor da hala, ilgileniyor hasta mıyım, keyfim yerinde mi. türk filmi değil ki bu bizim hayatımız. bu kadar kati karar vermesi, neden, altında başka sebep mi var bilemiyorum. deliricem düşünmekten. şu insan olarak seviyorum ama aşık değilim klişesi vardır ya, o vardır belki diyorum bazen. ama gözlerime bakamıyor bazen konuşurken. öyle işte. bilemiyorum yani.

kendini muhafazakar olarak tanımlayabilecek bir insan evladı olarak belki benim de görüşlerim faydalı olabilir diye düşünüyorum.

(olaylara muhafazakar ya da eğip bükmeden söyleyelim direkt dindar bir adam bakış açısıyla yaklaştığım için buradaki bir çok insana ters gelebilir. ama neyse yakalayıp dövecek biri yok. aha yazıyorum)

sevgili kardeşim,

esasen bu arkadaş ilk hatalı adımı uzanmaması gereken bir meyveye el uzatarak yapmış demeliyiz. çünkü bugünün dünyasında her ne kadar normal karşılanıyor olursa olsun, bir erkek ve bir kızın bu şekildeki bir gönül ilişkisi meşru sınırlar içinde değil çoğu zaman. arkadaş aşık olmuş ve hisler karşılıklı olmuş bu kısmen irade dışında kabul ancak bundan sonraki adımda muhtemelen aldığı eğitim ve görgü ile mantığı ona aslında böyle yapmaması gerektiğini söylerken, hisleri mantığının önüne geçip şimdiki durumu sürdürmesine sebep olmuş. seni değiştirmek istemesi ise sadece klasik iki sevgilinin birbirini değiştirmeye çalışmasından ibaret değil. en azından ileride bir gün daha ciddi düşünmesini sağlayacak günlere bir nevi alt yapı hazırlığı sayılabilir bence. Yani demek istiyor ki ben allah’a ve peygambere inanan bir insan olarak hareket tarzımı da onların istediği yörüngede şekillendirmeliyim (ki buna kitap ve sünnetin emrettiği daire denilebilir) dolayısıyla ileride bir gün hayatımda bir kadın olacaksa, o da benim paylaştığım değerleri paylaşmalı. Bu, birlikte geçmesi muhtemel ömrün devamında ikiniz adına da kolaylık sağlayacağı ve aile saadetinin temelini oluşturacağı düşüncesiyle böyle. Yalnız tabi sözlükteki bir kısım dingillerin bahsettiği gibi “nisanur bize gelsene namaz falan kılarız” tarzında şeyler değil. Ve eğer işler bu şekilde olmayacaksa da o zaman ben bana emredilen şekilde yaşama azmini devam ettirmeli ve etrafımı da buna göre şekillendirmeliyim düşüncesi olabilir bu arkadaşta.

Dediğim gibi bunlar sözlüğün büyük çoğunluğunun ya hor ya da çok gereksiz gördüğü şeyler olduğu için burada anlamsız gibi görünüyor olabilirler. Tabi diğer taraftan ben yazdım diye kesin böyle olmuştur da demiyorum. Ama ailesi de muhafazakar falan dediğine göre benzer bir eğitimden geçmiş olması akla çok uzak değil. Aklında bulundur isterim.

Yani arkadaş samimi bir niyetle düşünmüş bence ama karşıdan istediği tepkiyi alamayınca serden değil yardan vazgeçmiş gibime geldi.

kuul'un dediği gibiyse yani gerçekten çok hassas bir müslümansa, meşru dairede kalmak istiyorsa çok naif olurdu ben maalesef çok sanmıyorum
zira en müslümanının bile meşru dairede kalmak gibi bi derdi yok acı ama öyle
ailesi "o kızdan bize gelin" (ya da karşı cins için de öyle) dediyse olay orda bitiyor anasının kuzusu olup boyun büküp oturuyorlar 10 durumdan 9'unda hal budur.
Yahut kendine "yediremiyor" --o seni kendine yediremiyor yavrucum ötesi var mı bunun asıl bu noktadan sonra senin ya bi bas git demen gerek--
Her durumda yapacak bişey görünmüyor devam etse daha fazla üzülürdün karşı taraf da sürekli ikilemde kalırdı ona da sıkıntı böylesi hayırlısıdır belki
unut ve üzme kendini

o tarz kremler kullanmayın daha fena yaparsınız. alkol,abur cubur vb çok tüketiyorsanız o da yapabilir. cildiniz yağlıysa sabah uyanınca ve akşam yatmadan önce sadece suyla iyice temizleyin. onun dışında cildiniz hassassa güneş ışınları da yapabilir. bence hiç riske atmayın doktora görünün. malum cilt önemli.

benzer sorun bende de vardı, kızarıklık, kaşıntı ve pul pul dökülme... sıradan nemlendiriciler iyi geldi sanmıştım ama geçirmiyorlar ..cildiyeye giderseniz ona uygun bir krem verir hemen.

doktora görünün. kurumadan daha başka bir şey sanki bu.

burda bikaç cümle soruluyor. sayfalarca yazı çevirmiyoruz ki

soranlar genelde aynı kişiler ama, topladığımızda epey bir cümle oluyor

Ben sorun yapmıyorum o kadar.Sonucta duyurunun amacı bir sekilde insanlara yardımcı olmak.Parayla da ceviriyorsa ben para kazanmasina yardimci oluyorum,ustelik sayfalar dolusu cumle de cevirmiyorum,niye rahatsız etsin ki?o kadar ince düşünecek kadar paragoz degilim sanırım.

this is book ingilizcesiyle intternational trade yapmaya kalkan adamı fena trolluyorum adam e ticaret yapıyor çinliyle yada herhangi biriyle 10000 parçalık iş yapmaya kalkıyor ama ingilizce bilmiyor boylelerini iş batırtacak derecede trollemek lazım ki ingilizce bilen eleman çalıştırsınlar yada yiyemeyecekleri yarrağın altına yatmasınlar.
öğrenci işi oldugu belli cevirileri ise gönül rahatlığı ile yapıyorum gocunmadan zevkle.

bir cümle ya da şu ne demek gibi şeylere cevap yazıyorum
kendi alanımda --ki aynı alanda çalışıyoruz bildiğim kadarıyla--ekstra bakıyorum zaten
çevirdim ama olmuş mu'lara kendi alanım değilse çok bakmıyorum zira edebi çok soruluyor ben de anlamam
bazen kendim de soruyorum çok basit bi şeyi atlamış olabiliyorum
ama paragraf hatta sayfa tadında çeviri soran öğrenci arkdaşlara -öğrenci olduklarını umuyorum hele bi de öğrenci filan da değillerse pis küfrederim- kızıyorum tabi ki.

madem siz de çevirmensiniz, çok çeviri yapınca insanın bazen kafasının durma noktasına geldiğini biliyorsunuzdur. yeri gelince insan kolay bir şeye bile takılıp cümleyi düzgün kuramayabiliyor. genelde başından biraz kalkıp sonra dönünce problem çözülür ama bazen onu yapmaya vakit olmayabilir. zaten ancak bir cümle ya da deyim soruluyor çoğunlukla. rahatsız olunacak bir durum yok bana göre.

bana çok sayıda "şu kişiye vermiştim ama çeviri iyi olmadı, bi de sen yapıversene" diye çeviri geliyor. bilmiyorum benim etik anlayışım açısından eğer "ben" yapmıyorsam o işten para kazanmamalıyım. elbette kafam bulandığında bi 5 dk mola verip geri geliyorum, bazen olmuyor. o zaman 2 seçeneğim oluyor: google translate'e yazıp berbat türkçe/ingilizce halini güzelleştirmek (en azından bi taslak oluşturuyor) ya da bu işi yapan başka BİR ARKADAŞIMA danışmak. zaten çeviri işi içindekiler 9 sayfa çeviriden 1 cümlenin çevrilmesinin 9 sayfayı çevirmekten daha zor olduğunu bilir. çünkü girişini ya da sonucunu bilmezsin, yorumunu katamadığın için çok saçma bir şekilde çevirebilirsin

ben de ticari olmadığı belli olan bazı sorulara cevap veriyorum. ticariyse ingilizcesini geliştirsin hakkıyla yapsın

ahahahha böyle saçma soru mu olur? ben de bilgisayar teknik desteğinden para kazanıyoum, ama deli gibi yardımcı oluyorum insanlara.

bilgi paylaşıldıkça çoğalır, bencillik ederseniz öyle kalırsınız olduğunuz yerde. sen yardımcı ol, para zaten geliyor buna emin olabilirsin.

ayrıca çeviri sandığın kadar kalifiye insan işi de değil, çok ucuza kaliteli çeviri yaptırtmak mümkün. öööyle dediğin gibi 'kalitesiz çeviriler :((' diye ağlamanıza gerek yok, çünkü shakespeare çevirtmiyor insanlar. idare etsin yeter diyor geçiyor.

mutlu bile oluyorum yardım edebildiğim için.