abi bence eşyalarını bariz gönderme. ayrıldık, it's over olarak anlar bence.

onun eşyalarını gönderirseniz, çok güzel bir yanlış anlamaya sebebiyet verip kızcağızı doğum gününde hüngür hüngür ağlatırsınız.

insanlar sms ile ilişki bitiriyor artık, karşı taraf gerçekten de bitirmiş olmasın? sakın ola eşyaları göndermeyin, kim olsa bunu al mektuplarını ver mektuplarımı şeklinde algılar. oturun ellerinizle aşk mektubu yazıp gönderin mesela, çok daha iyi.

telefon ile ayrılmayı ciddiye almıyorsunuz ama msn üzerinden bile terk edilenler var artık - hatta tecrübeyle sabit - . Neyse, eski eşyalarının geri gelmesinden romantik birtakım mesajlar çıkarabilecek bir insan olabileceğine pek inanamıyorum. Lütfen o ihtimali de geçin. Anladığım kadarıyla uzak mesafeli bir ilişki yaşıyorsunuz. Bence en güzeli o gün atlayın otibise minibise gidin karşısına çıkın hediyesini elden verin.

hayvana işkence yaptığınızdan ötürü kaçmaya fırsat kolluyor olabilir. ayaklarını bağlayarak banyo yaptırmışsınız hayvana var mı bundan büyük bir eziyet. kedilerin yıkanması zaten önerilmeyen bir şey kendilerini temizliyorlar diye.
gözdeki kızarıklık için sanırım asit borik iyi geliyor.
umarım hayvancağıza bir şey olmaz.
edit: abi bi de prille yıkamışsın ya. banyoya girip mintaxla ovun bakalım senin cildine nasıl geliyor.

ya umarım troll girişimidir bu. birincisi bir canlının gözüne limon neden damlatılır beynim almıyor. biber gazı mı yedi bu hayvancık sanki 1 mayıs'ta.
ayrıca ayaklarını bağlayıp su dolu lavaboda bulaşık deterjanıyla yıkamak nedir? ne tür hasta bir ruh haliniz var? hadi hayatınızda hiç kedi yıkanmaz diye duymadınız diyelim, bulaşık deterjanıyla canlı yıkanır mı be?
ayrıca arkadaşınız da umarım bunu okur da sizin nasıl bir garip ruh halinde olduğunuzu görerek kedisini size bıraktığına pişman olur.

son söz: siz bi veterineri arayın. oraya pansiyona bırakın. arkadaşınız gelince ödesin parasını. olmadı buradan para toplayıp ödeyelim. o garibanın sizin elinizde işkence çekmesinden bin kat iyi olacaktır kafeste beklemesi.

inşallah ölmez hayvancık.

celeron 300a geyik yaptığını var sayıyorum ayak bağlayıp yıkamakla ilgili kale almıyorum o yüzden.
Yapmıyorsan da yıkama hayvanı.
Boynuna taktığın şey ağırsa ve hızla ivmeleniyorsa rahatsız edebilir rahatsızlığı bundandır. Gerek yok çıkar o ağırlığı ucundan yeter.

bence çok güzel olmuş eline sağlık. çamaşır suyuyla da yıkayabilirdin daha temiz oluyorlar. ama koksuunn gitmesi için üstüne ucuz da olsa biraz parfüm sıkman lazım. limon yerine de limon ruhu kullan daha güzel oluyor gözleri de parlak parlak oluyor.

arkadaşlar neden dalga geçtiğinizi anlamıyorumm ama ben bilmediim için soruyorum zaten daha önce kedi bakmadım hiç ama niye işkenceci diyosnz bana niye ölsün ya ben istermiyim ölmesini. bende seviyorm bi kere kedileri en az sizin kdar sevmesem niye bakmak istiyim.

@madam evet iyi geliyomuş arkadşaım önerdi hem dediin gibi biber gazı içn sıkıyolarki?

kedi o kedi! insan bünyesiyle kedi bünyesi bir mi? ayrıca göz o! aşırı nazik bir organ! bunları duydukça sizin gibilerin bir de çocuk yetiştirdiğini ya da yetiştireceğini düşünüyorum. yahu allah aşkına mantıklı düşünün biraz. kendi elinizin ayağınızın bağlanıp suyun içine sokulup, üzerinde kişisel hijyen için kullanılmaz yazılı etiketi olan bir deterjanla yıkandığınızı varsayın. üstelik yıkanmaması kendisini temizlemesi gereken bir canlısınız. elinizin altında bir can olduğunun farkında değil misiniz? peluş oyuncak mı sanıyorsunuz o hayvanı? 9 canı yok kedilerin. ölünce ölmüş oluyor. tüylerinde kalan o bulaşık deterjanını yalayıp temizlemeye kalkarsa zehirlenir. zehirlenen canlılar da ölür. yakınlarınıza söyleyin, sizin de gözünüze toz kaçtığında limon sıksınlar, peşine de elinizi ayağınızı bağlayıp su dolu küvete soksunlar, bir güzel çamaşır suyuyla da ovsunlar. püripak olun.

kardeşim ekşi duyurunun kedi severlerini çıldırtmak için açtın herhalde bu duyuruyu. şaka de lütfen de rahatlayalım.

şaka değilse arkadaşının iletişim bilgisini ver de zavallı kedisinin ne işkencelerden geçtiğini haber verelim alsın hayvanı. seni de evire çevire bir dövsün.

peki çok özür diliorum yardım istediğm için kendim halletçem demek

Yani, halledeceginiz belli zaten. Arkadasiniza kedinin cesedini verirsiniz artik. Yalniz bu duyuruyu da mutlaka gosterin de hayvani eceliyle oldu sanmasin, mislerrrr gibi limonlu pril kokan cesedini gorunce.

Gercekten bu hayvana bakmak icin oneri istiyorsaniz, size tek onerim lutfen hayvancagizi veteriner hekime birakin, size bir can adina yalvariyorum.

edit: hslihazırda aklıma gelmişken yapabileceğiniz diğer işkenceleri de söyleyeim. bakkaldan kutu alıp içine çamur doldurup fakiri içine atıyorsunuz. 11 yaş hareketi, aynı şekilde yaptıklarınızdan farklı değil.

@sanal hayvan +1

burda yazılanlar gerçek değil değil mi?

zavallıya bu işkenceleri yapmadınız değil mi? lütfen söyleyin. ağlayacağım yoksa.

kumuna biraz camaşır suyu damlatırsan eve daha kolay alışıyor. bide öyle dene.

Bu kedinin akıbeti noldu yaşıyor mu, arkadaşına geri verebilmişsindir inşallah. Kedi bakımı için duyuruları okurken denk geldim, ne insanlar var ya ne kadar üzüldüm kedicik için :( duyurularını görüyorum celeron biliyorum ki hala buradasın, lütfen kedinin akıbetini de yaz.

Ulan ben benim pezevengi yakalayıp tutamıyorum ki veterinerin verdiği ilacı damlatayım gözüne diye, ki su gibi bişey yakmıyor etmiyor, elalemin kedisi limon damlattırıyor arkadaş olcak iş değil. Normalde sen suya sokmak istediğinde onun senin elini ayağını bağlayıp tırnak içinde bırakması lazımdı seni iyi bak bakım kedi diye başka şey bırakmış olmasın arkadaşın sana.

ya burada kedisi kuma isemiyor diye, tesvik amacli kuma iseyen bir kedi sahibi vardi, bence onun gibi bi yontem izleyebilirsin, kediyi tesvik et seni sevmeyee, onun isine yaramamisti ama belki senin isine yararrr =))

(bkz: abd'de tuvaletlerde taharet musluğunun olmaması) burada incelenmisti zamaninda.

bonus
www.handyspray.com

(bkz: taharex)

bence kötü bişey kesinlikle ama hepsi kötü kokuyor diyemeyiz. zira gecenlerde biraz da önyargıyla bir sizden iyi olmasın stockholüm beyefendisi ile yakın mesafeden konusmak durumunda kalmıstım, gayet temizdi adamceğiz. parfüm yanılsaması değildi üstelik, belki vucutlarına bişey suruyorlardır bilemedim.

bi de (bkz: bide) var?

ya nasıl bir sonuca varmaktır bu anlamıyorum, banyo yapmayan birine denk gelmişsiniz, "bunlar taharetlenmiyor ya kötü kokuyorlar" diyorsunuz. adamın kıçını mı kokladınız anlamıyorum ki. duş almamış dolayısıyla kokmuş işte adam.

ayrıca avrupada taharet musluğu yok evet ama süpermarketlerde ıslak tuvalet kağıtları satılıyor, ben hep görüyorum insanlar alıyorlar bir güzel. bizdeki gibi baktığınız yerde yağlı kafalarla karşılaşmıyorsunuz, otobüs camlarında yağlı yağlı izler olmuyor. herkesin saçları temiz, parfümü deodorantı ihmal etmiyorlar. popolarını da temizliyorlar duşlarını da alıyorlar. şu avrupalılar pis geziyorlar geyiği ne zaman sönecek merak ediyorum.

ek: türklerle alakalı olan kısmı geyik değil gerçek maalesef.

quasiromantic ; türkler yağlı kafayla geziyor geyiği ne zaman sona erecek ben de bunu merak ediyorum.

mesleğim gereği bir çok milletten kişi ile çalıştım,taharet olmamakla adam kokmaz,bu kişiler her sabah kalkışta ve akşam duş alırlar köylü kişiler olmasına rağmen, gelelim bize adam taharet musluğunu kullanıyor elini yıkamıyor haftada bir duş alıyor biz kendimizi temiz görsekte değilizdir.bunun yanında dr ların katıldığı bir programda da taharetin sağlıksız olduğu görüşü vardı sebep olarak taharetten sonra elin uzun bir süre sıcak su ve sabun ile yıkanması gerektiği belirtiliyor ve bunun yapılmadığı belirtiler ve genel wc lerdeki kuru sabunların mikrop saçtığı belirtildi.

annie hall ya da manhattan

play it again sam

manhattan

celebrity

bi londra filmiyle tamamla.

match point ya da cassandra's dream

annie hall

annie hall ve manhattan başbaşa...sanırım 4-5-6-7 diye diye hepsini izleyeceğim...

bütün woody allen filmlerini izlemiş biri olarak söylüyorum, bunu dramasından tutundan screwball komedilerine kadar, hollywood ending'i çıkarıp yerine deconstructing harry'yi koyun, bir de üstüne love and death'i ekleyin. daha isterseniz de üstüne broadway danny rose ve tabii ki woody allen'ın en iyi filmi(kendisi en iyi filmi diyor hem de ben demiyorum sadece) the purple rose of cairo derim altın vuruş için.

Manhattan, ama diğerlerini de izlememek (k)ayıp olur WA seviyorsanız.

hadisi bilmiyorum fakat geçenlerde aynı bu konuyu bana düşündüren bir şey oldu:
kedimle evden çıktım. asansörden indiğimde karşıma yere kadar siyah paltolu, çember sakallı takkeli genç adamlar çıktı. iyi günler falan derken taşıma kabındaki kedimi gördüler ve o koca adamlar bi anda gevşeyip kedime agucuk gugucuk yapmaya başladılar.

ben bunlar kedileri pis bulur sanıyordum ama demek ki bulmuyorlarmış. bu adamlar faslıydı bu arada, baya fanatik oluyor bunlar (tipten de belli olduğu üzere). bir yerde günah falan yazsaydı yüz vermezlerdi diye düşünmüştüm o zaman. onların fikrini güvenilir bulur musunuz onu bilemem tabii.

bakmadıysanız: www.mumsema.com

hırkanın üzerinde uyuyan kediyi uyandırmamak için hırkanın kolunu kesme olayı var ya, büyük ihtimal ondandır.

Hz. Muhammed'in kedileri çok sevdiği söylenir.

Bir sabah namaza gitmek için kalkmış, kedisi hırkasının üzerinde uyuyormuş. Kediyi rahatsız etmemek için kedinin uyuduğu yerden hırkayı kesmiş ve o şekilde giymiş üzerine, öyle gitmiş namaza.

konu hakkında bir fikrim yoktu.
google da "hz. muhammed hadis kedi" gibi gayet yüzeysel bir arama yapınca bahsi geçen hadislere rastlamadım ama peygamberimiz ve kedi sevgisi temalı yazılar mevcut.

şimdi ben bu armayı konuyu çok çok merak ettiğimden değil de esasında ateistler ve antilerin laf kalabalığı hakkındaki bırakılan not kısmı dolayısıyla araştırdım.

ateist ya da anti (ne demekse) değilim de, ateistler bir dine inanmıyorlar diye din hakkında her türlü dalga geçer izlenimini garipsiyorum. çevremde şu an hatırladığım 5 tane ateist arkadaşım var ve hiç biri bu tip insanlar değil. bu da böyle bir bilgi olsun.

@hier kommt die sonne
facebookta gördüm

@the piano has been drinking
malesef dünyamız çevremizden ibaret değil.teşekkür ederim bilgi için.

süt boy uzatmaz.reklam kokan hareketler onlar.süt satmak ve çocuklara sütü sevdirmek için.

tek başına bir işe yaramaz. spor yapılırsa; uzamak isteyen kemiklere yapı maddesi olarak destek olur.

kemiklerdeki kıkırdak yapıdaki epifiz plağı kemikleşip kapanan kadar boy uzar.. spor,sağlıklı beslenme(süt iyidir), düzenli uyku, alkol ve sigaranın olmaması ve genetik(anne baba faktörü) boy uzamasında etken..erkeklerde biraz daha ileri yaşlarda boy uzaması durur. kızlar için aynı durum geçerli değildir.. fizyolojik etkenlerdern dolayı.

14 yaştan sonra boy uzar zaten daha. sütü de normal olarak içmeye devam. süt iyidir.

Eder.Sporla desteklenmeli.

14 bir kere çok küçük bir yaş zaten, yapısal bir bozukluk yoksa eğer o boy daha uzar. erkek çocukları için böyledir yani. kız çocuklarının baştan nasılsa öyle gidiyor genelde.

bir kısmı gece yatmadan olmak üzere, günde bir litre süt iç. hayvan gibi basket oyna. hayvan gibi kebap ye. sonra tepemizden bak.

21 yasına kadar hersey olabılır.

uzun zamandır kullandığım tek kırmızı avon - eternal flame. mat kırmızı ama nasıl güzel bir renk var ya off off.

www.google.com.tr

chanel

mac - russian red, mac - ruby woo. ikisi de muhteşem kırmızı rujlar. russian red biraz daha mavi alt tonlu, ikisini de denemekte fayda var. fiyatları da 43 tl. iki ruj da mat yapılı olduğundan duruşları çok güzel, kalıcılar bir hayli.

özellikle çok para verecekseniz başkalarına seri, renk sorarak karar vermeyin bence. herkes için bir kırmızı ruj bulunur derler genelde, iyi bir parfümeriye gidip deneyerek almanız daha iyi olacaktır. birisine kırmızının bir tonu gidiyorsa belki size başka bir tonu daha çok yakışacaktır.

tr.strawberrynet.com

tr.strawberrynet.com

tabiki bu ikisi!! paraya kıyarım diyorsan tabi. yoksa daha cazip olanları da var.

kırmızı ruj seçerken sizin ten/diş kombinasyonunuz çok ama çok önemlidir. tavsiye renkleri denemeden almayın. mac veya inglot gibi mağazalara gidin veya chanel desklerinde beğendiğiniz renkleri deneyin. denedikten sonra alın derim.

3 gün olmuş daha. biraz alışmasını, size güven duymasını ve evi benimsemesini bekleyin. bir ayı bulacaktır alışması...

canı sıkılıp oyun isteyince iner aşağı. zaten 12 yaşında demişsiniz. aşırı hareketli bir hayvan olmayacaktır. aşağı indiğinde kendini sevdiriyor madem yavaş yavaş sevme süresini uzatmaya çalışın. belki de sadece yüksek yerleri seven bir hayvandır ki kedilerin çoğu yüksekte olmaya bayılır :)

kesinlikle henüz alışmamış. dert etmeyuin. bi de eski yaşantısını öğrenin. belki gerçekten yüksek seviyordur. eskiden sık sık yattığı yere benzer yer arıyordur. canım benim ya. üzüldüm. mümkünse merdiven ile çıkıp hizasına gidin ve orada sevin uyuklarken. tabi tepki göstermiyorsa. ama böyle yapınca uzaklaşıyorsa zorlamayın. indiğinde ilgi gösterin yeterli. bi de sıcak soğuk konularına bakın. sıcak hava yukarı çıkar biliyorsunuz. o da belki orayı ılık bulmuştur. başka sıcak bir yer ayarlarsanız (derdi buysa) oraya da gelebilir. yaşlı bir kedi. (insan yaşında 65 oluyor) sıcak daha çok sevecektir.

eski sahibi neden bıraktı?
bi de eğer sizden huzursuz değilse bırakın orada uyusun. çünkü illa sizin yanınızada veya köpekler gibi sepet/yastık üstünde falan uyumaz kediler. hatta pek umursamaz da. boyoz 1 ay dolabın tepesinde içinde kablo dolu kolinin içinde kabloların üstünde yattı. üstelik kablolar karman çorman. yani konfor dertleri yok. :)

benimki farklı bir eve geçtiğimizde günlerce koltuğun altından çıkmadı. yani bırakın sahip değiştirmeyi bir tek mekan değişti. hiç ortaya çıkmıyordu, mecburen çıkınca da karnı yere yapışık kafasını eğerek yürüyordu, işini halledip kuytuya dönüyordu falan. sonra alıştı işte tozunu attırıyor ortalığın yine :) bekleyin, alışacaktır.

bende bizimkini zorla kucagıma alıyorum sevıyorum, oda kendini sevdiriyor gıdısını ve basının üstünü masaj yapar gibi okşa hoşuna gider dahada sevdirir kendini.

Eski sahibi hamile olduğu için evde kedi istememişler, sonra arkadaşıma vermiş, o da bakamadı, birine vermeyi düşünüyordu, eşimin iş yerine aldık.

Sıcak konusunda sorun yok bence, merkezi sistemli bir yerde. Kaloriferin önüne minder koydum, şimdilik gelmedi oraya.

Bir yatak veya minder yapayım diyorum. Dışarıdan hazır yataklardan mı almalıyım? Ve onu yeni yatağa/mindere nasıl alıştırabilirim? Kendisi keşfeder mi?

ayak altı olmayan bir yere koyun, bir iki kere siz götürüp koyun içine, benimserse ne ala. baktınız gitmiyor, gittiği yerleri izleyip genelde nerede yatmayı seviyorsa oraya koyarsınız.

siğil bendede vardır. çok sayıda kadınla korunmasız ilişkiye girince oluyor. antıbıyotık bı ıse yaramaz. sadece gıtsın medıcal parka sıgıllerı dondursun. ıste 4-5 defa gıdecek gececek. ama yaktırmasın. yaktırınca yıne cıkıyor. ama dondurup yok etme yanı kreyoterapı en ıyı sonucu verıo. bende cok vardı yenıden cıkanlarından medıcal park kurtardı beni.

benim de aklıma direk herpes geldi, bi doktora danışsanız?

hpv'de antibiyotik tedavisi yok, bi dermatoloğa gitsin uygun tedaviyi seçsin.

ek olarak lütfen iyileşinceye kadar kimseyle ilişkiye girmesin çünkü hpv'nin kadınlarda kansere kadar gidebilen sorunlara yol açma potansiyeli var. erkeklerde o risk yok bildiğim kadarıyla. prezervatif geçmesini engellemiyormuş bu arada.

ameliyatla alıyorlar onları.

kadınlarda koruyucu ası var bu arada erken yaslarda yapılırsa. erkeklerde nuksedebiliyor. antibiyotik tedavisi yok. sıvı azotla ya da elektrikle yakıyorlar ıkısı de aynı sey zaten.

sıvı azot ya da elektrikle yakma ikisi aynı şey değil ve tek tedavi seçenekleri de değil. artısını eksisini doktoruyla konuşmasında ve tedavisini seçmesinde fayda var.

simdi herpese baktik ve o da olabilir sanirim. ama agri sizi yok boyle sigil gibi, kabarcik gibi. ici dolu ama sivi falan yokmus icinde. ayrica once 1 tane olmus boyle gozun kenarinda falan cikar ya yag bezesi gibi onun gibiymis aynen sonra yaninda bi tane daha cikmis, bi tane daha derken 10 tane falan olmus.

cuma gunu icin randevu aldi doktordan ama merak ediyoruz yine de nedir bu diye.

bir de molluscum'a bakın

ızgara olayında alimunyum folyo kullanıyorum. ne yaptıysam yapışıyor çünkü

buğulama tarifi verebilirim istersen, hem hafif hem lezzetli.

teflon bir tavanın dibine bir soğanı halka halka dilip dizin, üzerine de hamsileri dizin. hamsilerin üzerine de 1 patatesi ve domatesi de halka halka dilip dizin. maydonoz ve yeşil biberleri de ekleyin, biraz nane ve tuz ekleyin, azıcık su gezdirin, istersen biraz da sıvıyağ ekleyebilirsiniz. sonra kısık ateşte pişirin. süper olur.

ızgara da demirin emayesi yapışıyor balığa (o kırmızı et ve tavuk etine de yapışıyor). o yüzden herşeyden önce yeni alınan ızgara telini iyice bir yakmak gerekiyor. ondan sonra yağlama olayını kuyruk yağı ile. birde balık kızartırken, et pişirmek için kullandığımız sıkıştırmalı ızgara telini kullanmayın. telin üzerine olduğu gibi koyup spatula ile çevirin.

sağlığınız içinde kaplamasız saf demirden ızgara teli alın. emaye kaplı olanlar sağlık açısından zararlı.

1. tavada yaptığınız balık somon tarzı lop etli fileto vs. ise önce folyoya sarın. folyonun alt ve üst kısımlarını da bükün ki suyu tavaya akmasın. arada bir çevirerek pişirin, çok güzel oluyor. tava da balık kokmuyor böylece. bir de ben yapmıyorum ama yapanlardan gördüğüm kadarıyla: mesela hamsi dizdiniz tavaya, onu tek tek değil de tavayı kapağa ters çevirip sonra kapaktan tavaya geri aktarma yoluyla alt üst ediyorlar. o zaman balıkları tek tek mıncırmaya gerek kalmıyor. ama tabii biraz sıkı dizilmiş olması iyi olur bu yöntemde.

balığı bol yağda kızartmanız lazım. (cidden bol ama. tercihen derin, aliminyum kızartma tenceresinde) yağı çok koymak balık yağlı olacak demek değil. yağ kızgın da olursa balık yağ çekmez.
unlarken de mısır unu güzel olur.

alüminyum folyo kesinlikle kullanmayın. kansere davetiye resmen.. çok fazla ızgara ve kızartmada aynı şekilde. soruya gelince
belki iyice pişmeden çevirdiğinden dağılıyordur. ona dikkat et. benim annem mısırununa batırıp kızgın tepsiye full diziyor. hareket edecek yer bile kalmıyor sonra çeviriyor, yapışmıyor.

tavada şöyle yapılır. önce derisi olan taraf altta olacak şekilde pişirilir. ne zamana kadar? mesela levrek. et parlak beyaz oluncaya kadar. ilk koyduğunuzda da 30 sn hafifçe bastırın balığa. sonra parlak beyaz olunca güzelce çevirin. bunun dışında asla oynanmaz balıkla yoksa dağılır.

yavas konusmus zaten bende 2.dinleyisimde anladım .toefl'la baglantı kurmak icin biraz yetersiz gibi

hmm toefl ile bu videoyu karşılaştırmayın bence. şöyle açayım, videoyu izledim, dil olarak açık ve net buldum zorlayıcı sözcük geçmiyor içinde. toefl'da ise lecture dinletiyorlar size, sanki biyoloji, sosyoloji, ekonomi vs. sınıfında ciddi bir ders anlatımı dinlediğinizi düşünün. çok terminoloji varsa kritik 2-3 sözcüğü onlar veriyorlar bazen o kadar.

bunun %90'ını anlıyorsanız ingilizceniz iyi durumda, çalışmaya devam :) toefl deneme sınavı çözmeniz lazım bol bol. çünkü dilin yanı sıra sınav tekniğine hakimiyet de önemli.

@efendilik dizboyu:

anlaşılır konuşmuş deseniz tamam da neresi yavaş? dakikada 180 kelime normal konuşma hızı. kadın 54 saniye boyunca konuşuyor. tek tek saymadım ama 160 kelime çıkmıştır kadının ağzından.

@quasiromantic: e tabi ben de sorarken zaten süperim diye değil de "çok kötü değilim di mi?" anlamında sormuştum.

(bkz: north country )

(bkz: the hours)

disney yapımlarını da katabilirsiniz:

www.newint.org

(bkz: the color purple)

(bkz: made in dagenham)

direkt değil ama dolaylı olarak jodie foster'in oynadığı "the contact" diye bir film vardı, uzaydan gelen mesajlarla ilgili, jodie foster daha bilgili olduğu halde ekibin başına üçkağıtçı bir erkeği getiriyorlardı.

klasik ki o kitap zaten :P :))

o algi biraz sanirim,kabul görme toplum tarafindan.surada biraz metodolojisi verilmis.

en.wikipedia.org

bu konuyla ilgili "literary canon" başlığıyla araştırma yapabilirsiniz google'dan.

kült olmak gibi birşey olsa gerek. klasik bakanlığı diye birşey yok. şu klasiktir bu değildir. ama ben de merak ediyorum nasıl seçiliyor o eserler.

yalnız klasik kavramını tanımlarken, evrensel olan, eskimeyen ve mesajını her yerde her zaman taşıyıp, genel tarafından kabul gören olarak yapıyoruz. bu değerlere sahipse toplum içinde yavaş yavaş kendine bir yer buluyor galiba.

klasik dediğimiz şey tüm zamanlarda beğenilen anlamına geliyor. burdan hareketle yola çıkabilirsin. burada popüler edebiyat ve gerçek edebiyat ayrımı ortaya çıkıyor. popüler edebiyat sadece yayınlandığı zamanlarda beğenilir.

hehe soğuk olur patileri merak etmeyin. normaldir bir şey olmaz. siz sıcak bir yuva alın ona içine girip oturabilsin.

hills gibi profesyonel bir markanın kitten mamasını alın. kum olarak da silikon pek tavsiye etmiyorum sağlığa zararlı. onun haricinde herhangi bir marka işinizi görür. çişleri top haline getiren bir yapısı olsun yeter (üzerinde yazar).

size kısa zamanda alışacaktır merak etmeyin. zaten mamasını suyunu veren, oynayan ilgilenen kişiye hemen alışır.

mama için hills ya da proplan kullanın.
kum için yararını zararını bilemedim ama ben silikon kullanıyorum. gayet memnunum.
bir de oyuncak alın şu 1-2 tl lık farelerden. benimki ölüyor onun için.
iç parazit için bir veterinere götürün mutlaka. yazık oluyor sonra hayvana.

yavru kedi gözümün önünde bin kere tuvalete girdi çıktı bir kere kum yediğini görmedim. hatta yavru kediler o kadar cahildir ki bu konuda kumu eşelemeyi, poposunu temizlemeyi bile bilmez. girer yapar çıkar. ama bu dediğim 1-2 aylıkken falan. sizinki 3-4 aylıkmış zaten. rahatça kullanır tuvaleti. gönül rahatlığıyla alabilirsiniz.

ek: merak edip baktım anemik kedilerde görülebiliyormuş kum yeme beton yalama gibi davranışlar. bu zaten veterinerlik bir durum yani tipik kedi davranışı değil.

Tabi karakterine göre değişecektir ama birkaç günden bir-iki haftaya kadar olan sürede alışır hemencecik. Bu arada bu evredeyken sürekli patilerini okşayın, ilerde hiç tırmalamaz böylece.

mama için proplan kittens'ı öneririm illa kuru mamaya alıştıracaksanız, onun dışında evde yapılabilen birçok tarif var ama kediler etçil hayvanlardır bunu unutmamak lazım. kum olarak doğal silikon kullanıyorum iyi markalar sağlık güvencesi veriyor bence topaklaşan kumdan daha sağlıksız değil. alışma sürecine gelince, kediler asla köpeklerle karıştırılmamalı, siz sevmek istediğinizde değil kendisini sevdirmek istediğinde gelir yanınıza unutmayın, daha küçük oyuna bayılır onunla oynayın ne bileyim aliminyum folyodan toplar yapın yumaklar yapın oynatın alışma süreci hızlanır, bir de kedinin gözlerine direk bakmayın tehdit olarak algılarlar.patisi soğuk olur normal, ama sıcak bir yer yapmak için petshopa ihtiyacınız yok büyükçe bir sapet alın içine yumuşak bir yastık üzerine polardan örtü işte en sevdiği yer hazır bile.. aşılar çok önemli aşılarını mutlaka yaptırın.. iyi günler:)

ne alırsan al ama asla whiskas alma. bildiğin cips. idrar yollarında problem yapıyor ayrıca. unutma o artık sokakta değil. senin sorumluluğunda.
benim de kedim 4 aylıkken sokaktan gelme. ama şu an soguk havada burnunu dahi çıkartmıyor dışarı, deli yemek seçiyor. artık sokak kedisi değil yani. silikonlarda söyle bir sorun olabilir, sert olduğundan dolayı patilerine batma yapabilir. vancat diye bir kum var onu kullanmıştım ben bir süre. topaklanıyor direkt.

hazır mama verme rica edşyorum, kasaptan ciger akciger alın (kilosu 2lira) pişirip verin, hazır mamaların hepsi çook zararlı, biraz zahmetli ama zahmetsiz hiçbir şey yok ki!

lacat adlı markanın kuru mamalarını ve yavru kediler için olan mamasını aldım.

bir de mırmır diye bir kum aldım ince taneli topaklaşan. lakin pek hoşuma gitmedi değiştirmeyi planlıyorum.

patileri hala soğuk dediğim gibi taşta gezindiği zaman soğuk yok normal ısıya ulaşıyor sanırım.

bir de çok uykucu ya gece uyanıyor zibidi...

bir de son soru çok pırt yapıyor bu hayvan nedendir?
aklıma soğuk yer geliyor bu hayvanlar da insanlar gibi karınlarını üşütebiliyorlardır herhalde....

biraz daha iyi bir mama kullanabilirsiniz aslında sanki. arkadasım purina kullanıyor www.petburada.com bir bak istersen memnun da.
vancat kullanmıştım ben ilk gayet güzeldi de tuvaletinden çıkarken her yeri kum yapıyordu.
evet gece azıyorlar malesef.
bi veterinere göstermek gerebilir mi diye düşünüyorum ama sanmıyorum açıkcası pırt sorunu için. ya da yoldan geçerken girip soruverin olmadı. ben yakınlarda götürücem veterine bizimkini olmadı soruveririm pırt sorununu :)

merhabalar...

veterinere gittim ve karma aşısını yaptırdım hills marka kaliteli mama da aldım.
pırt sorunu yok oldu aslında.

kum işini ise kullandığım kullanılamaz hale gelen kadar kullanmaya devam etme kararı aldım zira fazla para harcadım bu aralar.

herkese teşekkür ederim.

sen de içmeye başlarsan ne alerji kalır ne bir şey. onun haricinde bir bardağın yarısına kadar sirke doldurup odanda tutabilirsin.

mutfak kapısı kapalıyken içilse de o koku illa ki yayılır. sonuçta mutfağa sık sık girilip çıkılır. anti-tütün isimli şu otomatik koku basan makinelerle uyumlu olan ürünler var. onlardan kullanabilirsin ama otomatik olarak bir fayda etmez. sigara içildikten sonra mutfağa girip sinek ilacı gibi her tarafa yoğun yoğun sıkman lazım.

bence balkonda kapıyı da kapatıp içmelerini söyle. hava soğuk ama yapacak bir şey yok. ceketle çıkılsın. ev içinde herkesin sağlığı düşünülmeli.

annen baban için üzücü ki aileni saygısız şahıslar olarak anons edebiliyorsun.yaşın 18 i geçmiş evdeki ortamı beğenmiyorsan kendi evini kur.kesin çözüm.bırak onlarda sigaralarını istedikleri şekilde içsinler.

balkonda, olmadı camda içecekler o halde. balkon işi tutar üstelik sigara sayılarını da azaltır çünkü her içiş öncesi ceket giy, çık, iç, gel, ısın merasimi tekrarlanıyor. mesela tv izleniyorsa, az daha sabredeyim reklamda içerim gibi düşünülüyor. uygulamaya geçiren tanıdığım var, sigara sayısında azalma oldu gerçekten. hem siz de solumamış olursunuz. win-win denen cinsten.

duptıs o beni de rahatsız etti hoş değil böyle lanse etmek ama kim olursa olsun beni böyle rahatsız etmeye hakları yoktur olamaz. ben nasıl onları etmiyorsam. ev olayı zaten kesinlikle kafamda. ancak bu kalan kısa zaman için geçici bir çözüm arıyorum. ben gidince isterlerse günde 5 paket içsinler banane.

biraktircaksin onlara.

saygisiz denebilir ailenin senle olan iliskisine göre,bende cok kizardim,onlar anlayisla karsilarlardi.sonra biraktilar zaten.

ailene rahatlıkla saygısız diyebilirsin. zatn biz anladık bu sözün sevecen bir öfke içerdiğini.
sigara içenler böyle oluyor. sigara içen birinin odasında mecburen uzun süre bulunmamdan kaynaklı bir öksürük ve ifrazatla uğraşıyorum günlerdir. canımdan bezdim. sigara içenlerin bunu anlaması imkansız ve dünyanın en iyi insanı olsalar bile, canları ciğerleri için bile sigaralarından fedakarlık edemezler.
o yüzden bir öğüdüm yok. sigara dumanına bir çare de yok.

başarabiliyorsan balkonda içmeleri için ikna et. evet biliyorum zor olacak ama hem daha az içersiniz, hem ev kokmaz. (anne perdelerin leş gibi kokuyo, koltuklar sapsarı oldu gibi psikolojik yöntemler işe yarayabilir)

eğer olmuyorsa, içtikleri yerde (pencere açık vaziyette içsinler bari) büyükçe bir mumu tabağa yapıştırın, dibine de su koyun (tabağın içine yani) içilirken mum yansın. kokuyu epeyce alır. ama pencere yine açık olsun.

şu kadar söyleyeyim. bir kadın olarak sigara içen hemcinslerimi anlamıyorum. sarılırsınız o saçlar nasıl kokar, yanak yanağa öpüşürken bile ağzından sigara kokusu yüzüne çarpar, dişlerini fırçalarlar ama hep pistir o dişler, rengi berbattır. gidip macuna fırçaya para dökerler kar etmez yine de. bir sürü para verip güzel rujlar alırlar ama gülünce dişler gri/sarı.

sigara içmeyen kadın duşunu alır, saçını yapar, hafif bir parfüm sıkar, ve sokağa çıkar oh mis gibidir. sigara içen kadın bütün bunları yapar, sonra oh ne güzel banyo yaptım manikür pedikür yaptım yoruldum bir sigara çakayım üstüne der bütüüün yaptıkları boşa gider o an. o yeni yıkanmış saçlar, eller pis pis kokar. cildi bozulur erken yaşlanır, gider bir sürü para döker kremlere.

sağlık kısmına ise hiç girmiyorum bile. hiç sigara içmemiş biri olarak içen kadınlar hakkındaki gözlemlerim böyle. uzun uzun yazdım umarım caydırıcılığı olur.

şu saçma videolar bile çok iş görebilir... hani sigara içenlerin ne hale geldiğini gösterenler... kişiden kişiye etkileri değişebiliyor ama çocukluğunda sigaraya bayılan ben, şu an, sigaradan nefret ediyorum. para verip o iğrenç zehri almak ve vücudu eritmek, berbat bir hale getirmek iğrenç geliyor bana, üstüne para verseler yapmam... ki 18 yaşındayım, hayatımda bir kez paket aldım, o paketten sonra da sigara içmedim zaten.

iğrenç bi' şey ya iğrenç.

ya açıkçası sağlığa zararları zaten aşikar. o yüzden bırakmak için bu kadar motive olmam, çabalamam. ama ilaç yardımı almak istemiyorum. zaten tek ve en büyük engel işte canımı sıkan ciddi bir durum olduğu anda istemem. o ruh halinin üstesinden nasıl geliyorsunuz anlatsanız belki daha yardımcı olacak :/

"allen carr'la sigarayı bırakma" diye aratın google'da, 1 saatlik bir video. izleyin. o can sıkıntısı, keder vb. konularda sigaranın size iyi geleceği yanılsamasını kırmakta faydalı oluyor baya.

birine kırıldığınızda yürüyüş yapın, bir yakınınıza olanları anlatın, paylaşın, mesaj atın :) sonra da satranç oynayın sigara içmek yerine.

sadece ilk paragfarını okudum, 10 sene önce kendimi hatırladım. 5-10 kere başlayıp bıraktıktan sonra bir daha bırakamadım. selamlar.

sigarabirakmakicin.com sıra sigara içenler

aman arattım öyle, bu ne böyle yahu. her maddeden sonra "en acınacak durumda olanlar bunlar, en kötü durumdaki bu" filan demiş. iyice moralim bozuldu :/

sigara yerine ikame edecek bir şey bulsanız? Canınız sıkıldığında sigaraya değil de ona başvursanız belki işe yarar. Ne bileyim özel bir çikolata olur (toblerone gibi) ya da poligona gitmek olur, kum torbası yumruklamak olur, nargile olur(tavsiye etmem ama nikotin lazım illa diyorsanız) yani duygusal anlamda zayıfladığınızda sigara yerine başka bir şeyle özdeşleştirin ki aklınıza sigara içmek değil yeni bulduğunuz eylem gelsin.

ayrıca sigara içme fareler sıçıyomuş ona hep (anne mod: on :) )

aynı durumdayım hemen hemen. bende senin yaptıklarını yaptım. arkadaş ortamı, alkol vs. ama ben ara sıra kendime hediyeler filan alıyorum kaç gündür sigara içmiyorsun helal olsun filan diye kendi kendimi motive ediyordum. sabah kahvaltı da filan da canım cekmiyor artık. aklıma da gelmiyor değil ama sürekli bırakmak için yaptıklarım aklıma geliyor. unutma bir tane içersen ardı hep gelir bıraktıktan sonra asla bir daha içme..

sinirli zamanlarımda içiyorum demişsin. yanında her zaman sakız bulunsun bu mentollu oluyor onlardan. sinirli oldugunda veya canın istediğinde çiğne. emin ol faydasını göreceksin. klasik olacak ama seni strese sokacak kişilerle de fazla irtibata geçme. sağlıcakla..

galeri.uludagsozluk.com

hiçbirşey olmaz rahat ol.

bir şey olmaz. 150 kişiye birden disiplin cezası verirlerse milli eğitim müdürlüğü gelip napıyosunuz siz burada diye sorar. anlaşılan okul gezi işinden istediği parayı koparamamış sizi korkutmaya çalışıyorlar. tırsmayın, gerekirse milli eğitime şikayet edeceğinizi söyleyin sağlam durun bir bok olmaz.

he yaw zamanında sicil denen bi olay vardı... söyle tüm okulu bana yazsınlar.

Yok düzeltiyorum okulda 250 kişi imiş çarşamba günü gelmeyen, savunma yazdıracaklarmış yarın, ne yazmalıyım peki?

hiçbir şey olmaz. :) "sıçtınız adamları" her yerde. :)

ya liseyi bitireli 10 sene oldu ama demek ki "raporu olmayanlar sıçmış" adamcıkları neslini devam ettiriyor. vardır böyle tipler kuzu kuzu her denileni yaparlar, yapmayanları da fişteklerler sürekli "olm var ya sıçtınız siz" diye. zevk alırlar böyle nedensizce.

gereksiz insan'ın dediği gibi korkutmaya çalışırlar. hiiç yüz verme.

ailem izin vermedi diyebilirsin. ayrıca hiçbişey olmaz merak etme.

mudur yardimcisindan gec kagidi al

lisedeyken disiplin kurulundaki tek öğrenciydim. bir bok olmuyor. disipline gitsen de ceza almazsın alsan da en fazla kınama alırsın ki onu da sen mezun olurken silerler olmadı meb e başvurursun karara itiraz edersin

bazen öğrencileri korkutmak gerekir. Ailen okula gitmediğini biliyorsa sorun çıkmaz. savunma yaz derlerse ki hayatta demezler ailem izin vermedi ya da ailemin haberi var rahatsızdım evde dinlendim de. atıyolar o savunmaları geri dönüşüme.

ülke ne halde. üzücü. korkulacak bir durum yok. en kötü daha üst mercilerde ararsın hakkını.

google'a "surrealist painting girl books fireplace" yazıyorsunuz ve:

Dominique Appia - Entre les Trous de la Memoire

senin kartı güney afrikada kullanmışlar, bankayı ara bir an önce durumu bildir, işlemleri senin yapmadığını, bilgin dahilinde olmadığını söyle, onlar yardımcı olur

Teşekkürler ama daha önce tecrübem olmadığı için paraya elveda mı diyoruz onu da söyleyebilirseniz sevinirim.

ona sanırım banka karar veriyor, başıma böyle bir durum gelmedi. Banka muhtemelen ödemeye razı olmayacaktır, azıcık sıkıştırmak vs gerekiyor ve tabi ki kartı iptal etmeniz lazım.

Aynı şekilde bankaya, kartın nasıl ve neden limit aşımına izin verildiğini de sorun. Limit aşılabiliyorsa limite gerek yok o zaman

benim anlamadığım size nasıl olup da haber vermedikleri. bir kere iş bankası atm kartımla yurtdışından küçük mebla çekim yapmıştım hemen aramışlar, tr hattım kapalı olduğundan ulaşamayınca kartı kapatmışlardı anında. kart johannesburg'dan kullanılıyor ve banka size haber vermiyor. buradan da sıkıştırabilirsiniz bence.

quasiromantik
kartın kullanıldığı yer önemli bence. ben amazondan 1100$ harcadım. ses çıkmadı. dealextreme'den 11$ harcadım gece 11'de aradılar :))

benim de benzer bir sey hsbc'nin kredi kartiyla basima geldi. itirazlar edildi filan bir seyler, bekliyoruz bakalim. 2-3 ay sonra anca alinirmis sonuc.

top40-charts.com

Güncel olarak ne dinliyolar araştırarak başlayabilirsin. Biraz top 10 chart, biraz youtube neler dönüyor orada anlarsın.

Ne tip bir ödev için ne tip bilgi arıyorsun ?

jay chou, s.h.e., beyond, jacky cheung, andy lau, wang lee hom, wang fei (faye wong), eason chan
bunlara bir bak, en tepedeki popçulardan bazıları.

müzik bölümünde okuyorum. güncel müzik hocamız istedi, şansıma bu düştü. bilgi işte, her türlü bilgi olur, yeter ki kağıt dolsun :p

bilmiyorum bu kaliteli midir ama eğer derisi kalitesiz ise çok terletir.

derinin üzerinde sivri birşey olursa, pantalon düğmesi vs ve takılıp çizerse ya da yırtarsa o koltuğu kaldır at.

Onun dışında deriler zamanla çatlar ve hoş görünmeyen izlere sahip olurlar ama ne kadar sürede olur bilemedim

öhöm öhöm,

öncelikle deri koltuk yazın terletir, kışın dondurur. illa deri istiyorsanız kasaları deri düşünün, oturum ve sırt minderlerinizi kumaş kaplatın.
diğer yandan yok illa deri diyorsanız yaz/kış moduna alışmanız gerekmekte.
soğuk büro koltuğu olması da cabası.

diğer yandan ikea'dan bu paralara 3'lü kanepe almayın derim. işin içinde birisi olarak kullanılan sünger ve deri kalitesi neredeyse (genel standartlara göre) en dip seviyeye yakın olacak kadar kötü.

he yok ben taş çatlasın bir kaç sene kullanıcam, öğrenci evi, param bok gibi diyorsan ona da diyecek bir şey yok ama piyasada çok daha iyileri bulunabilir bu rakkam'a.

sorunuza cevap değil ancak, www.ikea.com.tr'lu_kanepe.aspx şu model kanepeleri hep çok beğenmişimdir. bonjurkes'in dediklerine katılıyorum deri konusunda.

bizde deri koltuk var ama hiç çatlaması patlaması yok. ama ikea değil, mobilyacıdan alınma. evde kedi de var, mis gibi ne tırmalıyor ne ilişiyor koltuklara. ayrıca dwyn'nin linkini verdiği ikea kanepe aynen var ve eskiyince kötü oluyor, tavsiye etmem.

ne kadar dayanır nolur bilmiyorum ama o koltuk çok rahat!!!

sözlüğe bakarak okuyun. o anda cümle içinde görmek daha akılda kalıcı oluyor.

ikinci söylediğiniz yöntem çok uzun sürer ve atarsınız o kitabı sıkıntıdan.

sözcüğün anlamını cümle gelişinden tahmin etmeye çalışın önce. sonra sözlüğe bakın, ardından cümleyi anlayarak bir kez daha okuyun ki anlamı yerleşsin kafanızda.

herkesin yontemi farkli olabilir, cok ise yaradigini dusundugum yontemi yazayim:

- bos bir kagit al.
- bilmedigin kelime ciktikca kagida yaz.
- hemen sozluge bak, anlamini/aciklamasini o kelimenin yanina yaz
- son olarak kitapta gecen ornek cumleyi yaz.

cok zahmetli gelmiyorsa ise yarayacagini garanti ederim. bunu 0 ingilizce ile universiteye baslamis biri olarak soyluyorum.

:), onları sorunsuzca yapmak istiyosan iphone 4 almalısın, o telefona 1800 verilmez ama iphone 4'e verilir.

aynen git i 4 al. çok gereksiz telefon

dediklerini çok rahat yaparsın. o para verilmez bence. ötv zammından önce 1650 civarıydı. ne yap ne et yurt dışından getirt. çok daha karlı olur.

arkadaşım 1750 ye almıştı bir iki ay önce, memnun ama, şarj yetmiyor telefona, hayvan gibi ekranı olduğu için sorun oluyor. Sanırım iphonelar da batarya sorunu yaşıyor ama düzeltirler bir nebze de olsa.

Sonuç olarak şöyle bir örnek vereyim, 40" televizyona 1500 tl verdim, gidip göt kadar telefona 1800 tl vermem ben, ayfon da olsa samsung da olsa bu böyle.

Film izleme olayı telefonun şarjını çok çabuk sömürür bu arada söyleyeyim

iphone 4 pahalı ama baya. 2200tl civarında türkiye fiyatı. bi de herkesin elinde var. usandım görmekten. sonuncusu, 4s ve 5 çıkacak. eski bir şey olacak yani elimdeki.

fiyatı hakkında yorum yapamayacağım, ben yurtdışında yaşıyorum abonelikle ek ücret vermeden aldım. iphone kullanmışlığım da yok onu da karşılaştıramam. ama bana göre şahane bir cihaz. tabii film izlersen şarjın hemen düşer ama telefonu şarj eden kılıflar bile var şimdi. ama saydıklarını ve çok daha fazlasını rahat rahat yaparsın. cihazın hızı süper, internette gezinmek sorunsuz, hoparlörü mükemmel. çok da güzel fotoğraf çekiyor. dışı da sağlam. bir eksiği yok bana göre.

rotring 0,7 mis.

jhon faber mi ne 200 liralık uçlu kalemleri var

kaliteli uclu kalem insanin kendine yakisani almasidir :)

rotringler filan fena degildir ayni sekilde bahsedilmis faber in bikac yüz liralik kalemleri de var.

ben parker in uclu kalemlerini kullaniyorum,ne mükemmeller ne de en islevseller ama en cok yazarken haz aldigim kalem diyebilirim,bir de kendisinin dolma kalemi varsa tadindan yenmez.

parker diyorum ben.0,5

ek olarak 0,5 üstü kalemler digerleri kadar zevk vermiyor kanaatindeyim.kaba bir yazi ortaya cikiyor:)

en kalitelisini bilemem ama ben tesadüfen aldığım pentel energize kalemi iki sene kullandım, çok memnun kaldım. hala sapasağlam duruyor da ben mezun oldum. yoksa iki sene daha giderdi bu.

şu kalem: www.papeleriamvg.com

pahalılarını kullanmadım ama bütçeye uygun seçeneklerden üniversiteden beri 7 senedir elimde olan faber castell grip plus 0.7'yi öneririm. taş gibi kalem bir kere teklemedi.

faber castell grip plus 0.7 gibisi yok.

(bkz: pentel)

bi erkeğin eline faber grip yakışır kadınada rotringin moru :) ama faber grip plus ile saattlerce elinizi yormadan yazabilirsiniz. been çizimde kullanırdım

grip plus ı 10 yıla yakın kullandım, taş gibi duruyordu halen ama kaybettim ühüh. 0.7 bence çok kalın. 0.5 öneriyorum.

Şu tombul rotringlerden var bende.. Çok iyi hatırlıyorum 0rta2 nin başında almıştım... 4 yıl lise + üniversiteyi bitirdim... hala kullanıyorum...kullanmaktan da büyük keyif alıyorum..eline hangisi uygunsa onu seç..

parker. yüzyıllardır kullanıyorum.

Ne amaçla kullanacağını yazmamışsın herkes de Faber Castell Grip demiş. Onunla cetvel kullanarak çizim yapılamıyor, uçla beraber çıkan metal ucu yüzünden.

grip plus'ın 0,5'i yok sanırım. ben de gittim tombow deep aldım 0,5. çakma grip plus gibi duruyo fakat en azından 0,5

caran d'ache

2500 3000 tl civarında el yapımı hoş kalemler de mevcut.

yav ben 3 sene önce mudadan almıştım, 40 lira mıydı 50 lira mıydı neydi, taş gibi çıktı, çok da şık. bir oraya baksanız.

marks & spencer

ben de iki kere zara'dan almıştım birini hala giyiyorum bırak eprimeyi diz yeri bile yapmadı.

spor kesim için wranglerı tavsiye ederim.. mudo da fena değil ama bazen renk atabiliyor.

wrangler

mavi outletlerden 3 tane alırsın o fiyata. mis gibi de pantalon hiç öyle renk atma filan yaptığını görmedim.

bazı ilaçların prospektüs bilgileri internette oluyor, o ilaçların da vardır belki.

uzun uzun aradım ama hiçbir bilgi bulamadım ne yazık ki.

www.myvetmeds.co.uk ingilizce olarak aratınca bir takım bilgiler çıkıyor fakat benim ingilizcem pek iyi değil.

www.petdrugsonline.co.uk

merhaba, şu numaraları arayabilir misiniz? sabaha kadar açık olan bir veteriner, (0212)2934672 ve (0212)2934672

amsterdam'da park ücretleri son yıllarda coştu diye biliyorum, orada yaşayan tanıdıklar isyan ediyordu. hostel deneseniz? bir de 4- kişi aynı arabada uyuyup birbirinizin oksijenini bitirmeyin.

biz geçen sene 5 saat civarı arabayı bırakıp 27 euro gibi bişey ödemiştik. 12dakikası 1euroydu sanırsam.

www.parkerenindestad.nl

google translate'le bir bakıverin. ortada kocaman bir harita da var pdf formatında.
sayfanın en altında "Leuk alternatief om te parkeren" yazan yeri çevirtin özellikle. anlamadığınız yer olursa bana mesaj atabilirsiniz.

ek: soldaki listeden de amsterdam'ın hangi bölgesine gideceğinize göre bakabilirsiniz yine.

teşekkür ederim.

her hangi bir devlet hastanesi psikiyatri bölümüne gidebilirsin, terapiyle falan uğraşmıyorlar zaten hiç direk ilaç verirler.

bir çok özel psikiyatrist geç saatlere kadar çalışıyor (neden olduğunu bilmiyorum, onlara sorun :)
o yüzden ankara'da bildiğim yoksa da bence ilaçtan çok doktora gidip haftada bir de olsa bir terapi ile başlamanız daha doğru. ayrıca en az 5 gün derken, geriye 2 gününüz kalıyor. o 2 günde ne yapıyorsanız bunun 1 saattini sanırım kendi ruh sağlığınıza ayırabilirsiniz.

ilaca bulaşma. başka birşeyden medet umma. terapi yapan bir doktor bul ve zaman yarat ve git. spora başla. ilacı deneyeceğine meditasyonu dene.

internetten ilaç sormayın, sağlığınızı riske atabilirsiniz. bir kez olsun doktora gidiverin, çok daha yararlı olacaktır.

dikkatim kolay dağıldığı için test çözerken elimde kalem tutmak ve önemli yerlerin altını çizmek bana çok yardımcı olurdu. özellikle "değildir" gibi sorunun anahtar sözcüklerine dikkat çekmek açısından iyi oluyor. soruyu sesli okumak da işe yarayabilir.

Dikkat toplama egzersizleri diye internette güzelce bi' arama yap. Kişisel önerim çizgi roman bir kaç tane ya da Uykusuz, Penguen... Bunları okurken odaklanman çok kolaydır, basamak olabilir.

Puanda bir miktar azalma oluyor. Kitapçıkta var. O kısımları çözeceğine göre TM'den ya Sözel'den bölüm seçeceksin. Çok çok yüksek yerleri hedeflemiyor isen -bu puan kırılma olayı eskisi gibi dehşet verici değil- önüne büyük engeller koymaz. Kolay gelsin :)

ben o şekilde çok iyi bir bölümü bitirdim. bazen ders dinlerken sınıfa girdiğimi bir de çıktığımı hatırlardım o derece, zamanla alışıyorsun, sadece dikkatin dağılınca odaklanmaya çalış tekrar, ne kadar uğraşsanda dikkatin dağılır ama zamanla daha çabuk dikkatini topluyorsun.

meditasyona başla. çok ciddi yardımı olur. bi de o an çalışmak içinden gelmiyorsa çok zorlama iyice nefret etme olaydan. baktın olmuyo ara ver 15 dakika sonra geri dön.

makarnaya dokunma,
patates ne kadar var ?

tavada kavurdugunuz soğana azcık salça da ekleyip üzerine haşlanmış olan patatesleri koyun iyice ezin gayet güzel oluyor.uydurmada değil annem baya baya yapar yani. bunun yanına ton balığı salata yapın malzeme varsa eger yoksa makarna ile ton balığını karıştırın sadece. ayrı olsun yani hepsi bi arada hoş olmaz gibi.

hepsini karıştırmak yerine soğanları ve tonbalıklarını kavurup bunları makarnaya sos olarak yapsan, yanına da patates püresi yapsan sanki daha güzel yenir gibi geldi bana..

patates 2 minik olarak var..

makarnayı sadece tereyağlı yapıp diğer tarafı aynen yapsam makrnanın yanına koysam nasıl olur peki?
patates+ton balık+soğan artı baharatlar ve makarna..?

az önce çok sevdiğim şöyle bir şeyi yapıp yedim, pek güzel oldu.

yoğurt varsa tonbalığıyla karıştırın, tuz karabiber ekleyin, üzerine de haşlanmış makarnayı sıcak sıcak ekleyin, ılık ve nefis bir makarna salatanız olsun.

soğanla patatesi de tencerede kavurun, üstüne iki yumurta kırın varsa, yoksa da fark etmez, ikinci yemek olsun.

bem de diyorum nick tanıdık geldi :) (türk filmi zirvesi)

teşekkür ederim ama yoğurtum ve yumurtam yok malesef.. :/

bundan iki öğün çıkar. illa karıştırayım deyip makarna ve patatesi aynı yemeğe koymak bana anlamsız geldi.
1. patatesler çok yumuşatmadan haşlanır, soğan zeytinyağında kavrulur, patatesler içine küp küp doğranır, bol tuz nane kırmızı toz biber eklenir, az su konur kapağı kapatılır iyice pişmeye bırakılır. patates kavurma.
2. ton balıklı makarna soğuk salata veya sıcak yemek şeklinde hazırlanır.

hepinize teşekkür ederim an itibariyle yemeğimi yiyorum ve gerçekten ortaya çok güzel bi şey çıktı.. daha önce hiç yemedeğim ve bundan sonra sık sık yapacağım bi şey..

isteyen olursa neyi ne kadar koyduğumu nasıl yaaptığımı anlatabilirim..
hepinize yönlendirmeler için teşekkür edeirim

@pongiyen evet oradan hatırladım ben de :) afiyet olsun. üçüncüsünü açtım hatırlatınca, ona da beklerim.

reçel yapabilirsin.

#25934256

ocakta da olur aynısı

muhallebinin içine karıştırın, en azından bir kısmını.

hım biraz şekerle kaynatıp böyle reçelimsi bişi yapabilirsin konsantre. onu sonra sulandırınca çok güzel meyve suyu oluyo... hatta şimdi bile sıkıp meyve suyu yapabilirsin imkanın varsa.

@patik, ben bunu tencerede, elektrikli ocakta kapak kapatarak yapabilirim di mi?

rendeleyip veya mikserden geçirip hazır jöleyle birlikte tatlı yapabilirsiniz

sade puding alın bir paket. pişirin onu bir borcama yayın. üzerine sevdiğiniz bir bisküviyi (pöti bör olabilir veya etinin kare kakaolu bisküvisi olur falan) döşeyin. arkadaşın dediği gibi şeftaliyi mikserden geçirip (olmadı çatalla iyice ezip) jöleye karıştırarak pişirin, en üste dökün. biraz soğusun borcamı buzdolabına koyun. akşam yemeğinden sonra güzel bir tatlı. acayip basit.

ek: unutmuşum, bisküvileri biraz sütle ıslatıverin ama lök olmayacak. hafifçe süte batırıp öyle dizin borcama.

burda kremali mantarli beyaz hindiba var (biliyorum, kulaga cok kotu geliyor ama sasirtici derecede lezzetli) yanina da yogurt ve cavdar pilavi.

sen git bi mantar al, onu sotelik doğra, genişce bir tavada kavur, üzerine yumurta kır, yanına da bi kola
afiyet olsun

üç beyazdan uzak duruyoruz, bir elma ve haşlanmış tavuk göğs... şaka şaka güzel bir sebze çorbası yapabilirsin terbiyelisinden. yanına ne yaparsın bilemem ama sebze çorbası iyidir evdeki her sebzeden yapılabilir ne de olsa. terbiyedeki yoğurt da mideyi rahatlatır sonrası için. benden bu kadar.

taze fasulye, bulgur pilavı ve yoğurt
el clasico

Mantar benim de aklımda vardı ama arkadaşlardan biri yiyemiyor :(

mantarları haşladım :) soisleri doğrayıp domates rendeliyip pişirip mantarın üstüne dökeceğim en üste kaşar rendeleyip fırına vereceğim. 3 numara makarna alıp çeyrek paketini kaynatıp başemel soslu fırında makarna da yapacağım salata sevmeyen bi tipim bi tatlı eksik

pilav,bamya ve üstü graten tavuklu enginar ya da tavuk enginar graten neyse işte ondan yaptım dün.

bugün de fırın tepsisine yığıcam mantarı,patlıcanı,patatesi yanında da tavuk butları.

üstüne de yoğurt ve domates sos yapıcam.

of acıktım.

yemeksepeti :D

Farkında olmadan bir istatistik yapmış olduk. Türkiye'de çok fazla mantar tüketiliyor :)

herkesin mantar yapası mı gelmiş anlamadım ben :) kremalı mantar soslu makarna diyordum ben de, daha güzel nasıl yaparım diye düşünüyordum, var mı iyi bir fikri olan?

Şaka gibi yaw :)
Bir mantarda benden, yeşil biber ve domatesle şöyle bir çevirdim.

sosa soslu kremalı tavuk var.

bence aşağıdan yukarı sırasıyla tavuk, patates ve domatesi derin bir tavada baharat ve sarımsakla pişirip (suyu biraz çekilebilir hatta) yanına biraz pilav yaparak kotarabilirsin madem mantar yok.

hamsi tepsi, istersen tarifini verebilirim, hem kolay, hem lezzetli.

hindi göğüs sote + körili kepekli pirinç pilavı

kuşbaşı et sote + patates püresi (püreyi kaba döküp üstünü rendelenmiş kaşarla kaplayıp fırına veriyorum kaşar kızarana kadar) + salata.

barbunya , yoğurt

:DDDDDD

ya yemin olsun mantari dogradim, iki tane yumurta kirdim karistirip pisirdim. negzel oldu valla.

ilk defa balık çorbası yaptık, fena değilmiş. o yüzden yazdım zati.. çüzoptkibbye

Cevap veren herkese teşekkürler. Bu akşamki menüm tavuk sote, körili kuş üzümlü pilav ve yoğurt :)

Herkeslere afiyet olsun!

cidden herkes mantarlamis. bizde de icine mantar parcalari atilmis hazir mantar corbasi uzerine patatesli tavuk yemegi yaninda pilav seklinde bir menu vardi.

yağlayın tepsiyi bir dahakine.

altına yağlı kağıt yada alüminyum folyo ser..

yağlı kaat yok ama alüminyum? tutuşmayalım soora.

yağlı kağıt

tepsiye un dök

yağlı kağıt felan boşver amerikan oyunu hep

mikrodalgada kullanılmaz mesela ama normal fırında rahatlıkla folyo serebilirsiniz.

alüminyum folyo pişirme kağıdı değildir. ısıyla temas edince hoş olmayan kimyasallar ortaya çıkıyor.

en iyisi ve temizi yağlı kağıt.
o yoksa bi parça margarini tepsiye sürün.

kendi işim olduğundan direk alırım ben pastayı. eskiden abd'de çalışırken böyle şeyler yapardık biz, herkes de katılırdı fakat sıkıntı içerisindeyseniz istedikleri kadar tepki göstersinler tepkilerini şey etmişim ben onların afedersiniz.

düğün olur doğum olur veya yardım olur direk katılırım. doğum günü biraz abartı gibi geldi bana.

hiç bulaşmam öyle şeylere
hele zorlama işlerden nasıl nefret ederim var ya.
bizim iş yerinde organizatör tayfa gider alır(herkesten para istemezler kimler pasta almak istiyorsa onlar zaten birbirini buluyor) diğer kişileri de ayıp olmasın diye davet eder.
ben gitmem pek.

bu işler dediğiniz gibi imece usulu, ay sonunu getirmenizi zorlayacak bir meblağ istiyorlarsa zaten utansınlar da 10-20 liraya kadar vermemek bence ayıp. yani nihayetinde güzel bir olay bu. want2die örneğinden gidersek 20 kişiden 5 lira alarak 20 kişilik pasta-kola alınır zaten en fazla, iki dakika birileri mutlu olur. illa bi çıkarım olsun diyorsanız da birgün sizin de doğumgününüz gelir nasılsa.

sonuçta sana da dönecektir o. atıyorum birinin doğum günü var herkes 3-5 para verdi çeyrek altın alındı arkadaşa sen de verdin 10-20. e senin doğum gününde de sana alırlar. gün olayı gibi bir şey

hehe yaşadığım yerde doğumgünü olan kişi herkese yetecek kadar turta getiriyor iş yerine. nasıl ama. herkes makinadan kahvesini ve bir dilim turtasını kapıp muhabbete koyuluyor.

bence hatalı davranmamışsınız. herkes para vermek zorunda değil, gidip kutlarsınız yeter. kimsenin tepki vermeye falan hakkı yok. takmayın öyle tipleri kafanıza.

Konu Arjantin'de olursa bir süre sonra Arjantin vatandaşlığı verdiklerini biliyorum.
Diğer ülkeler için prosedür farklıdır muhtemelen.
Sınır kapılarında kameralar sayesinde her yüzü kaydediyorlar artık, mutlaka arar bulurlar heralde.

uluslararası hukuk bakımından uyruksuz muamelesi görür normalde.

ama bu devirde artık parmak izi, uçağa nerden bindi, nerden geldi vs bulmak çok kolay. zaten uçak biletlerinde isim yazıyor ki.

uçak biletsiz, kaçak olarak ülkeye girdiğini düşünürsek?

tipine giyimine bakarak vatandaşı olabileceği ülkere fotoğrafları gönderilerek kimlk tespiti isteyebilirler.

mülteci kampına koyarlar, o kafada olan diğer kişilerle aynı boktan ortamı paylaşırlar. Çözüm bulunana kadar o ufak odada kalır

bu söylediğiniz her gün olan bir şey. hele avrupa birliği ülkeleri gayet hazırlıklıdırlar böyle şeylere. adam mülteci merkezine gönderilir orada bir güzel sürünür durur bir karar çıkana kadar. bu arada defalarca sorguya çekilir her yönden sıkıştırırlar. illa buluyorlar bir şekilde çünkü oraya kaçak gelen ipsiz sapsız adam devletin yardımıyla geçinecek, her şekilde yük yani. kurtulmak için ellerinden geleni yapıyorlar.

pasaportla giriş yaptıysa ve sonradan yaktıysa eğer, hatta her şeyi, yine de parmak izi sistemde olduğundan parmak iziyle çok rahat bulurlar. eğer kaçak girdiyse ama daha önce ülkede parmak izi bıraktıysa herhangi bir sebeple karakola falan, dilini öğrendikleri vakit, ülkene parmak izi analizi yollar yine bulurlar. yok eğer parmak izin yoksa, fotoğrafını yollarlar ülkene, sistem taraması falan yine bulurlar. kamboçya vatandaşı değilsin yani, bulmak istedikten sonra sıkıntı yok. ülkeni bilsinler yeter.

yok

goodreads'e bir bakın.

elde yıka.

ya soğuk suyla ya da 30 derece suyla yıka. 15 dakka iyi.

kısa program, 40 derece iyidir. bir şey olmaz, 3 durulama, 800 devir sıkma :) standart programlarda da oynama yapılabiliyor, aklınızda olsun.

elde yıkamayın temizlenmez ve yaka kısmı bozulur.

bir kere giyilmiş gömleği leke vs yoksa yıkama daha iyi. elektrikten sudan tasarruf edersin.

elinde yıka evet.

febreze tarzı kumaştaki kokuları gideren bir ürün de kullanabilirsiniz. gömleği çıkarınca koltukaltları başta olmak üzere bir spreyleyin, havadar bir yere asın. bir süre sonra koku tamamen gitmiş oluyor. böyle 2. kere giydikten sonra makinaya atabilirsiniz. illa yıkayacağım derseniz 15 dk.lık programda da hiçbir iş gelmez başına.

"erkek" kelimesi örnek olarak verilebilir. ilk e geniş ikincisi ise dar okunur. yazıldığı gibi okunmadığı içindir ki ruslar "türk erkekleri çok yakışıklı" derken erkek kelimesini ikisi de dar olacak şekilde okurlar. ama kesin kaynak arıyorsan www.haberturk.com belki işini görebilir

Türkçe yazıldığı gibi okunan bir dil değildir. İstanbul türkçesi ile bir yazıyı okurken yazılandan farklı şeyi okursunuz.

"Size bi hediye getiricektik ancak yolumuza çıkan Elazılı bir tanıdık bizi hediye almaktan alıkoydu." gibi...

www.gulerkazmaci.net
belki bu link işe yarayabilir.

yazıldığı gibi okunur. arada konuşurken bir iki harfin yumuşatılması veya kaybolması bunu değiştirmez.

getiricektik denildiği gibi getirecektik
elazılı yerine elazığlı
kullanılıyor kullanılıyor zaten konuşma dilinde çokda farketmiyor

Yazildigi gibi okunan bir dil degildir. Erkek ornegine ''herkes'' kelimesi de eklenebilir. bu kelimedeki 'e' harflerinin biri acikken digeri kapalidir.

yazıldığı gibi okunur lafı bile başlı başına hatalı.

türkçedeki a harfi çeşitli ses kombinasyonlarında farklı okunur mesela. e harfi de öyle, l, k, r, v gibi sessiz harflerin bile yanındaki sesliye, sözcüğün içindeki pozisyonuna göre farklı okunuşları vardır. geleceğiz yerine gelicez demekse tamamen konuşma diliyle alakalı bir şeydir. bir metni birilerine sesli okurken gelicez diye okuyorsanız o hatadır. ama konuşma dilinde öyle söyleriz o ayrı.

wikipedia'da şuraya bakın:
tr.wikipedia.org

7. numaralı Türkçe Sesbilimi başlığına tıklayın doğrudan. Türkçe'deki sessiz harflerin fonetik sembollerinin tablosunu göreceksiniz (sesli harf tablosunda sadece aeıioöuü'yü göstermişler ama hatalı. aslında sesli harflerin fonetik tablosu daha kalabalık. wikipedia işte.) Turkish phonology diye internette aratırsanız alfabeyle temsil edemediğimiz bütün sesleri görebilirsiniz.

Dünyada yazıldığı gibi okunan bir dil yoktur zaten. Fonetik düşünüldüğünde hiçbir dile kesin olarak yazıldığı gibi okunur denemez. ama yazıldığı gibi okunmaya yakın dillerden biri Türkçe denebilir belki.

türk dili ve edebiyatı ve diksiyonla ilgili kişilerle onaylayabilirsin.

online olarak güvenilir kaynaklar:
tdk.org.tr
www.uzmantv.com

okunmadığına dair (birçoğumuzun farkında bile olmadan yaptığı bir şey için):

(bkz: türkçede bazı r harflerinin rş sesi vermesi)

www.sinusrinse.com.tr

Bazı eczanelerde bulursun ya da getirt. Kronik sinüzit hastası olarak söylüyorum işe yaramazsa gel bana

20 tl den az olması lazım fiyatının.

@erobur bu mumkun diil pek malesef, italyada bulabiliceğimi sanmıyorum bunu...

umca içmeniz lazım kesin çözüm. türkiye'de umca, bulunduğum ülkede kaloba adıyla satılıyor ama patent sahibi alman bir ilaç firmasıymış:

www.schwabepharma.com

herhalde bütün avrupa'ya satıyorlardır ama adı değişik olabilir. tamamen bitkisel bir şey. bu sabah burnum tıkalı uyandım ve sürekli akıyordu gözlerim yanıyordu falan. bundan içtim bir şeyim yok şu an. şahane bişi.

Bu akşam eve gidince kolayından tuzlu su yapıp burnuma çekmeyi planlıyorum sanırım..

ölü hücreler diye biliyorum onları. düzenli spor + sağlıklı beslenme + stresten, üzüntüden uzak durma ile ileri bir zamana atılabilir sanırım bu durum.

hücreler bir süre sonra deformasyona uğruyor. yapacak bir şey yok.

bepanthen merhemi de iyi gelebilir her gün kullanırsanız
(bkz: babam)

engellenebilir mi bilmiyorum ama artık yaşlılık lekelerini falan lazerle yok ediyorlar. ellerindeki lekelerden kurtulan birini tanıyorum mesela. ha ama yenisi çıkar mı çıkar tabii.

hayır. içmeseler daha iyi. çok tuzlu onlar.

kendi kedime vermezdim kedilerin proteine ihtiyaçları vardır. ama sokakta aç bilaç kediler varsa onları besleyebilirsiniz, midelerine yemek girmiş olur zavallıların. koyu pişirin içine de ekmek içi doğrayın ama biraz et tadı kokusu verecek bir şey olsa güzel olur. etli bir yemek varsa onun suyundan bir kaşık karıştırabilirsiniz.

Rus salatası, Amerikan salatası gibi şeyleri yerler mi?

kediden kediye farkeder aslında dediğin, onlarda insan gibi bazıları burun kıvırıyo diğeri ise müptelası oluyor.. mesela dayımın kedisi karpuz, kavun falan görmesin çıldırma seviyesine geldi suyunu özellikle yalamaktan bi hal oluyor.. ama arkadaşımın kedisi var hiç oralı olmuyor..

ve kedilere tuz, şeker ve baharat gibi şeyler zararlı..

hazır çorba da içer ama tuzu ve baharatı olduğundan zararlı.. açsa hayvan başka yol yoksa içirilmeli bence..

salatada bildiğim kadarıyla zararlı değil ama kedininde yiyeceğini pek sanmıyorum.. meyvelerle araları biraz daha iyi..

karınlarını doğal bi yoldan doyurmak istiyorsan bunu yap derim..
ama patates, havuç, biraz pirinç ve (kırmızı et, balık, tavuk) bu üçünden tekini az bir miktar olsada bi kaba atıp haşlarsan ortaya aşırı sağlıklı ve doğal kedi maması çıkacaktır.. ve bugüne kadar yemeyen kedi görmedim denilebilir..

kediler doğada çiğ et yer, bazı durumlarda bazı otları yerler. onun dışında vereceğiniz hiçbir şeyin kediye bir yararı yoktur. Yapay mama ile beslerken zaten yeterince zarar görüyorlar. İnsanlar için bile zararlı şeyleri kediye vermeyin bence.

gereksiz bir iş olur. hazır çorba ile beslemek yerine 1.5 kilosu 5tl olan kuru mamalar var, onlardan verin daha iyi. onlar da iyi değil ama en azından hazır çorbadan daha iyidir. illa verecekseniz vereceğiniz çorbanın kremasız olmasına dikkat edin. amerikan salatası vb. şeylere yorum bile yapmıyorum.

aynı şekildeyim ama sanırım pek sağlıklı bir düşünce değil.

yalnız değilsin panpa.

beceremeyen erkeğin yazılmaya çalışması da, kadınlara fazla cüretkar geliyor.
biz de yaşıyoruz o yabancılaşmayı ters taraftan.

"bu muyum la ben? bu bayat numaralarla tavlanabilecek kadar basit bi kız mıyım? öyle mi görünüyorum dışardan?" gibi filan hissettirebiliyor.

güven eksikliğidir la o dediğin.
bir de arkadaş canlısı olanlar var hacı onları da yazsaydın ya.
kanka ama verse sikertecek kızı.

sorun yok sende. kendin olmak en güzeli. nihayetinde kendi kafa yapına uyan kızlar çıkar karşına merak etme. aklı başında kızlar gıcık olur yavşayan tiplere.

ama şunu da belirtmeden geçemeyeceğim, çoğu kızda sinir olduğum durum şu, erkek ortalama bir görünüşe sahipse "ay asılıyo bu bana", eğer yakışıklıysa "yaa ne candan çocuk di mii, ne samimi"... ulan herif ağzını yaya yaya asılıyor sana. te allaam.

kimi piç sever kimi efendi
kimi yavşak kimi adam gibi adam.

sorun vs değil bence kişilik bu.

sen kıza yavşamazsın, sana yavşayabilecek belki daha ortalama bi kızla beraber olursun.
başkası patronuna kendini göstermeyi yavşaklık sayar, oralı olmaz ortalama bi pozisyon,maaşla yaşar.

herkesin kişiliği apayrıdır yani diyeceğim.

yavşamak var "yavşamak" var. olmayacağını bile bile, karşı tarafı rahatsız, huzursuz ederek yapanlara ben de uyuz olurum.

nokta kadar menfaat için virgül kadar eğilme, it ölür kervan yürür , to be yourself is all that you can do.

(bkz: vazelin)

yanımda bir deri uzmanı var şu an. ne tür deri diye soruyor, genellikle gerçek deri için yavaşça deriyi kırmadan masaj yapılarak yumuşatılabilir diyor. vazelin gibi şeyleri asla sürme üzerinde yağlı gibi lekeler kalırmış. deri mağazalarında veya lostra salonlarında yumuşatmak için içeriden sürülen maddeler de olurmuş. ama yapay deriyse unutsun çantayı diyor.

oo şansa bak:) foto ekledim. bunu belçantası gibi bişeye dönüştürmek istiyorum ama şu an bildiğin taş gibi.. türünü bilmiyorum ama yapay değil sanki

resim çok net değil ama işlem görmemiş deri gibi görünüyor (boyanmamış, üzerinde herhangi bir tabaka olmayan), o halde kenarlardan başlayarak yavaş yavaş kırmadan yoğuracakmışsın. işlem görmemiş halis deriyse zaten kırılma yapmaz dedi. öyle öyle açılması lazımmış. sonra lostra salonundan deriyi su geçirmez yapan spreylerden alacakmışsın, açık havada çantayı spreyleyip kurumaya bırakacakmışsın, böylece yağmur yağarsa sular üzerinde damla damla kalacak içine işlemeyecekmiş.

wax kullan.

evrenin sizi sınama şekli.. sabır diyip geçiceksin.

Haksızsın.

öküzün birine denk gelmişsiniz. tamam koltuğunu yatırabilir ama arkadan rica geldiyse en azından birazcık düzeltebilirdi. genel hal tavırdan da yüzsüz bir şey olduğu anlaşılıyor.

sinir bozucu bir durum evet ama para verilen koltuğun bütün nimetlerinden yararlanmak kişinin hakkıdır. arka koltukta yaşlılar olduğu için koltuğunuzu yatırmamak sizin tercihinizdir. aynı şekilde öndekilerin koltuklarını yatırmaları da kendi tercihleri.
koltuğunuzu yatırmadığınız ve yatırılan koltuktan rahatsızlık duymanız sizin sorununuz oluyor maalesef ki :/

şayet servis/ikram sırasında aynı tutumu sergileselerdi siz haklı konuma geçerdiniz.

aynısı bana ankaraya giderken olmuştu. 1. kez uyardım iplemedi. 2. kez uyardım iplemedi. en sonunda seni 3. kez uyarmıcam dedim koltuğu kaldırdı. tehdit etseydiniz işe yarardı.

Haklısınız. Öndekilerin öküzlüğü. O koltuğun o kadar yatırılabilecek biçimde üretilmiş olması demek saygısızca davranabilecekleri anlamına gelmiyor. Öndeki para verdiyse arkadaki de verdi. Öndeki para verdi diye bir başka yolcunun hakkına tecavüz edebileceği anlamına gelmez.

Bu arada ona bakılırsa bir otomobilin gidebileceği azami hız da şehiriçi sınırlarının çok çok üstünde. Millet şimdi "Bu otomobil bu hızda gidebiliyorsa, ben de giderim arkadaş!" mı diyecek yani? Öndekilerin terbiyesizliği, muavinin basiretsizliği. Sinir bozucu bir durum.

otobüsü yapan mühendis suçlu..

Aslında o koltuk aralıkları standartlara uymuyor ama muavinin patronları standartlara uymayan koltukları herkes yarım yatıracak kimse rahatsız olmayacak der mi? demez. Çünkü standartlara uymayan bi hizmet vermek marka imajını zedeler:)

haksızsın. ben olsam ikram servisini bekleyip koltuğu mecbur kaldırmalarını beklerdim. sonra 2 taktik var ya içeceğini koyup içmeden bekleyeceksin ya da dizi dayayacaksın öne yatıramayacak koltuğu.

özet: öndeki haklı

---boş vakti olanlar için benzer bi hikayeyle ilgili anı---

aynısı başıma geldi. ama senin yerinde değil, öndeki eleman yerindeydim.
aynen inatlaşma oldu arkamda oturan 100 kiloluk kadınla. atar yaptı kadın. ben de ters yapmasına kızıp daha beter atar yaptım. bi süre arkadan dizleriyle sırtımı tepeledi taciz olarak. sonra söylene söylene söylene kalkıp gitti, arkalarda boş bi yere oturdu...

gece otoban kenarında arıza yaptı otobüs. elektrik sistemi kitlenmiş. 20 dakka durduk. sonra (karanlık ya) bi patlama sesiyle savaş alanına döndü içersi. hepimiz yerlere savrulduk. dumanlar bastı ortamı. çığlıklar...
otobüse arkadan kamyon girmiş meğer. uyudu heralde kamyon şöförü yolda... zaten sabaha karşıydı. zaten de bi süre çok kötü can çekişip, sanırım sonra sıkıştığı kabinde öldü inleyerek o kamyon şöförü.
arkaya giden kadın yaralandı sanırım. çok emin değilim.

ben de hıyarım gerçekten di mi?

bi de benden dinle;
o otobüse bindiğimde, hayat memat meselesi diyebileceğim bir proje yüzünden yaklaşık 6 gündür (evet hiçbir abartı yok, tamı tamına 6 gün!) uykusuzdum. uykusuzluktan ölmek diye bişey varsa, işte o başıma gelmek üzereydi.
aslında işin bitmesine 1 günlük süre vardı. ama o akşam, geceye doğru bir telefon aldım. telefondaki ses annemdi. hastaneye kaldırıldığını ve sabah ameliyat olması gerektiğini söyledi. acil bi durum işte, ona da doktorlar söylemiş.

tek çocuğum ben. bizimkiler ayrı. üstelik teyzem, dayım, bişeyim de yok.
bir komşu gitmiş refakate o gece için. annemin benden başka kimsesi yok gerçekten...
velhasıl otobüse bindiğimde, 6 gündür uykusuzdum, annem sabah ciddi ve riskli bir ameliyat olmak üzere hastaneye kaldırılmıştı, ve benim tüm gün hastane/ameliyat prosedürlerine koşturabilmek için -en azından- birkaç saat boyunca (mümkün olan en rahat pozisyonda) uyumam gerekiyordu...

böyle şeyler her zaman olmaz. ama bazen oluyor işte.
her biri parmağım kalınlığında, kocaman altın bileziklerini, kolyelerini şıkırdatarak, çene altındaki yağlı gıdıyı tavuk gibi şişirip şişirip bırakarak, üstten üstten, buyruk verircesine konuşan bu arkamdaki kadına çok uyuz olmuştum. (o anda onu böyle görüyordum)

belki de çok iyi biriydi, bilemem... bilemiyoruz...

---boş vakti olanlar için benzer bi hikayeyle ilgili anı---

bildiğim tek şey şu ki; o koltuğun o kadar yatış payı varsa, arkadakinin bir miktar kıyak alan talep etmesi için birazcık kibar ve tatlı dille ricacı olması lazım...

@mrtksn, olayı mümkün olduğunca kısa anlatmaya çalıştım. yerime ilk geçerken zaten normal bir şekilde rica ettim, iplemediler. sonra da normal bir ses tonuyla koltuğunu kaldırır mısın dedim elemanlara. ben başka bir şey demeden adam bana direk başka koltuğa geç diyor. muhabbet uzayınca zaten arkada yaşlı çift var, ben de onların üzerine mi yatırayım koltuğu falan dedim muavin gelmeden, ister yatır ister yatırma dedi bebeler.

burda muavinin de suçu var sanırım, istese orta yol bulurdu direk kestirip attı. ilk defa başka bir firmayı tercih ettim onda da böyle bir durumla karşılaştım.

@delfina, senin yine gerekçen varmış. adamların ki tamamamen keyfi, zaten 2. uyarımdan sonra bi daha uyumadılar, yol boyunca ayakları öndeki koltukta tv izlediler. önümdeki eleman 1,60 civarı bir boydaydı düşünün artık.

ha bi de şöyle bir şey var, başka bir koltuğa geçmiş olsaydım herhangi bir kaza durumunda sigorta kapsamı dışında olacaktım..

tatilden böyle bi zamanda döndüğün için haksızsın hacım millet unu eledi eleği astı okullar başladı , sen yeni tatilden dönüyon

@delfina, kadinin sisman ve altin takiyor olmasi nasil bir etkendi? yani manken gibi ve sade giyimli, hos bir kadin olsa yapmayacak miydin?

bence herkesin koltugu istedigi kadar indirme hakkı var. ama konuya saygı ve rica gibi durumlar da giriyor tabi. bos koltuk varsa oraya gecilebilir bir de.

konu kisilerin nasıl biri oldugu degil illa yani. delfina'nın hikayesi de dogruluyor.

ben olsam ben de koltugumu indirirdim veya bos bir yere gecerdim. arkadaki yasli cifte de söylerdim durumu, onların da indirmesini söyleyebilirdin.

Firma hangisi merak ettim?

bence de ondeki hakli. en dogru davranis otobuste "ananizi skiim otobus muhendisleriiii" diye haykirmaktir.

öndeki iki tip teknik olarak haklı. ama ben onların aldığı eğitimi ve terbiyeyi ailelerinin ve öğretmenlerinin bir tarafına sokayım. nasıl insanlar lan bunlar.

@zekicalik, metroydu..

@anorexic,
insan psikolojisi işte. x, y, z sebeplerden tahammülsüzsen o anda, ne olursa olsun sana itici gelecek bi yan buluyosun şu durumda...

yani tip etken değildi. ruh halimi anlatmak için verdim o örneği... arka koltuktan atar yapan o teyze değil de, manken gibi, hoş, güzel bi kadın olsaydı, o anda "çiroz, sosyetik" olarak görecektim muhtemelen.

olayı anlatırken "o anda onu böyle görüyordum" dememin sebebi bu zaten. normalde insanlara asla böyle etiketler yapıştırmam, yapıştırılmasını tasvip etmem...

ama bak işte, durum ne hale getirmiş yani beni :)

@toshiro, haklısın. bu açıdan hiç düşünmemiştim. sigorta konusu yani...

yillardir otobusle seyahat ederim, bu sorunun cevabi "sagduyu ve hosgoru" olmasi gerekiyor.

seneler once benzer bir durum benim basima gelmisti. ondeki gerizekali adam (75-80 yaslarinda her zaman hakli oldugunu zanneden amcalardan), muavin ikramlari dagitirken koltugunu okuz gibi yatirmis, benim ikramlari onumdeki koltugun arkasindaki tepsiye/masaya koymami imkansiz hale getirmisti. koltugu diklestirmesini istedigim de, "bu koltuklarin yatma ozelligi olduguna gore istedigim kadar yatiririm" demisti. muavini cagirdim, o da en azindan ikram suresince diklestirmesini istedi ama adam kabul etmedi. muavin de bana yerimi degistirebilecegimi soyledi, sansa bakin ki amcanin hemen onundeki koltuk bostu. o koltuga oturdum ve tum gucumle koltugu olabildigine hizli geriye yatirdim. gerizekali amcanin yeni oturdugum koltugun arkasindaki masada/tepside yer alan sicak cayi uzerine dokuldu. sinirlendi ve bana bagirmaya basladi. ben de sakin bir sekilde koltuklarin yatma ozelligi oldugu icin istedigim kadar yatirabilecegimi soyledim. muavin geldi, "kaza olmus" falan dedi gitti, hic ilgilenmedi. muavin daha sonra mola yerinde sigara icerken yanima geldi, "abi iyi ki yaptin, bende gicik oluyorum bu tiplere" dedi.

Normal yatırmaya kimse bir şey diyemez ama sizin sorununuzdaki şey bir hıyar ve yatırırken kullanılan bölge onun olduğu kadar sizin de bölgeniz. Hatta onun koltuğunun arkası da sizin her şeyiyle. Sonuna kadar kullanıp yatırdığına bin pişman edebilirsiniz. Bacak dayayıp sallamak, tutamaçları çekip çekip bırakmak, ekran varsa düğmelere ayı gibi basmak, öndekini zıplatmak, gazeteyi kafasına değdirmek. Hepsi tarafımdan denenmiş, hıyarları doğru yola sevketmiştir.

ben de önce kişiden rica ediyorum, azıcık indirse neyse ama 180 derece kucağımda sırf keyfinden elin adamının yatması ayrı bir şey, ki ben romatizmalı, vb. teyzelerin ayağı kucağımda yol gittiğimi bilirim, hastalık neticesinde.

otobüsten otobüse değişiyor bu olay da. mesela a firmasında muavin benim yapacağım bir şey yok diyorsa, tüm yol zamanımı öndekini taciz etmekle geçiriyorum (koltuğa alttan vurma, dizlerle arkadan dayanma, çoğunda böyle tutunmalık bir yer oluyor onu tutup sallama, perdesini kendinime alıp onu güneşte bırakma vb.)

ama b firmasında muavin öndeki yolcuyu uyarmıştı. öküz de, e bu bu kadar yatabiliyorsa yatırırım ben de demişti. muavin de beyefendi (adam mcbur beyefendi demek zorunda kalıyor büyükbaşa) eğer arkanızda hiç kimse yok ise bu derece yatırabilirsiniz, ama arkanızda bir yolcu var ise şu kadar indirebilirsiniz falan demişti. öküze ben de arkadan çemkirince mecburen kaldırmak zorunda kalmıştı. sonra da firmaya teşekkür maili yollamıştım, şu şu muavininizin tavrından dolayı, onlar da bana teşekkür ettiklerini ama zaten muavinin yapması gerekinin bu olduğunu, başka yolculuklarınızda başınıza gelirse bu şekilde isteğimi yinelemekte haklı olduğumu yazmışlardı.

koltuğunu yatıran haklı.
benzer bir durumda ışığını açıp gece kitabını okuyan da haklı.
adamın aldığı bilet yatan koltuk bileti. "arkada oturanın kalbi kırılmayacaksa yatırılabilir koltuklu seyahat" değil.

Sırasıyla:
1-Muavin haksız,
2-Öndekiler de haksız.
3-Burada "öndeki maalesef haklı" diyenler de haksız.
4- Metro turizm de haksız.
kim haklı:
siz haklısınız. (konuşma üslubunuzun öndekiler tarafından nasıl algılanmış olabileceğine bağlı olmak koşuluyla.

@delfina anladim, ben de de oluyor bu :p

Haklısınız. Öndekiler haksız. En haksız olan da yatabilen koltuk diye bişey yapan mühendis. Şezlong mu bu allasen?

Yıllardır sürekli otobüsle yolculuk yaparım. Daha bir kez keyfimden koltuğumu yatırmış değilim. Bir iki yolculukta böbrek rahatsızlığımdan kaynaklanan aşırı bir sancım vardı biraz dinmesi için dönüp arkamdaki kişiden izin isteyerek sadece bir iki derece yatırdım koltuğu.

Hadi önümde oturan kişiden belki o kadar hassas olmasını bekleyemem. Belki hastadır, yaşlıdır, hamiledir yani cidden sorunu vardır. Yatırabildiği kadar yatırsın, helali hoş olsun. Ama dönsün en azında bak yatırıyorum diye haber versin. Biraz eğilmiş kitap okuyorum, küt diye birşey iniyor kafama. Bilgisayar kullanıyorum ekrana öldürücü darbe iniyor.

Default turk erkegi
O degilde kamilkoc ise muavin hakkinda direk tutanak tutturabilirdin.

Sorduğum sorunun cevabının Metro olduğunu tahmin etmiştim Metro turizim dedikten sonra başka bir şey demeye gerek bile yok...

öncelikle tırnaklarını kesin.

kısırlaştırma zamanı da gelmiş yavaş yavaş. veterinerle görüşün.

altı ay civarları oyuncu çocukluk döneminin devam ettiği ve büyüyen bedenine uyum sağlayamadığı zamanlardır. ergen yani sizin kız. hoşgörün. bi altı ay daha sabredebilirseniz hepsi geçer.
kısırlaştırmak için henüz erken ama evden kaçıp gebe kalıp gelebilecek kadar da büyük.
kolay gelsin valla.

ben de buna yakın bi soru sormuştum.bizimde evde bi canavar var.aklıma tek gelen çözüm : eve yeni bir kedi daha almak birbirleriyle oynasınlar kudursunlar ısırsınlar.size belki sadece sevdirmeye gelir.yani bizim oğlana bi haftalığını çiftleşmesi için dişi almıştık eve. dediğim gibi oldu onu ısıırdı peş peşe gezip tozdular canı sıkılıncada bır bır bır sevdirmeye geldi kendini...başka ne olabilir?neden ısırar kedi?oyun yapıyor herhalde kendince.ya da anlatmak istediği bişi mi var?başından bişi mi geçti dicem ama gözleri açılmadan almışsınız yanınıza ne geçebilir mi?yani tırsak psikolojisi bozuk bi kedi mi?yok yok alışcaksınız.gülü seven dikenine katlanır.

aa evet 1 yaşından önce kısırlaştırmyaın bende öyle duydum.hatta yavru istiyrsanız bi buçuk yaşını bekleyin doğum yapsın.ondan sonra kısırlaştırrın.

1-2 ay içinde kısırlaştırın öncelikle. veteriner de genellikle 6-8 aylıkken kısırlaştırılır diyor. biz erteledik ettik derken hayvancağız 8-9 aylıkken kızgınlığa girdi, çok fenaydı gerçekten. o yüzden vaktiyle yaptırın.

ayağa atlaması da çok normal, benimki 2 yaşına girecek hala tuzak kuruyor bazen. elle ayakla oynatmayın, oyuncak atın her yere onların peşinde enerjisini tüketsin. daha bebek, oyuncu olması normal.

türk mağazasıysa arayıp ellerinde olup olmadığını sorabilirsiniz mesela.

benim çocukluğumda koru tesislerinde bi kaşarlı tost yaparlardı ki artık kars kaşarı mı kullanıyolardı her neydiyse öyle bir uzardı ki, bayılırdım o tostlara. tadı da çok güzeldi evet, sen güzel kaşar yememişsin.

güzel tabi. hem kaşar hem beyaz peynirli daha güzel oluyor ayrıca. tavsiye ederim. bir de krem peynir sür.

yok tadı iğrenç ama sen böyle saçma bi soru sorabilesin diye yiyoruz.

tadı güzeldir kaşar peynirinin. katımsı halindense ekmeğin arasında erimiş hali daha bir lezzetli oluyor sanki. pizzada mozarella seviyorsan benziyorlar aslında sanki...(illa ki subjektif)

ben de karpuz sevmem mesela. çok da kızılır, ayıplanırım.

her türlü kaşarı çok severim;)

uyduruk tostçu boktan kaşarları koyacağı için ona kaşarlı tost denmez tabi. kaliteli tadı tuzu yerinde halis kaşarla yapılırsa şahane olur. ekmeğin kalitesi de önemli.

kaşarlıyı geç dilli kaşarlı yiyen var hıcı. bsildiğin hayvanın dili lan ıyyyk

Merhaba Hocam,

Uygun oldugunuz bir zaman sizle gorusebilir miyim? Konu e-mail konsepti ve e-mail yazim sekilleri ile ilgili.

Saygilarimla.

edit: tabii isminizi cisminizi alta yazacaksiniz ve uzantilari dert etmeden mailinizi atacaksiniz.

Ayşe Hocam,

xxxxx xxxxx xxxx


Saygılarımla,
Hope Ender.

cevap: atabiliyoruz.

Sayın Funda Hocam Şu şu konu için sizin fikirlerinize danışmak istiyorum.Uygun bir zamanınızda sizi rahatsız etmek isterim.İyi Günler(hocayla samimiyetine de bağlı)...veya Sayın Cumali Hocam diye girebilirsin.Nasıl hitap edeceğin önemli ama yazının devamını nasıl yazacağın daha önemlidir dostum.

"Merhaba Hocam" gayet yeterli. Kendi boş olduğunuz saatleri de yazarsanız ona göre gün verir. Hotmail'den filan da atarsınız, hiç önemi yok ama hocanız yavşağın tekiyse ve adresiniz [email protected] filansa sizi her gördüğünde "vaay çılgın tırtıl naber" diyebilir.

Sayın X Hocam,

Uygun olduğunuz bir zamanda sizi şu konuda rahatsız edebilir miyim? bla bla bla.

Saygılarımla,
İsim Soyisim
(Gerekliyse bir satır daha info)

Tamam o kadar ince düşünmeye gerek yok demek.
ayrıca @orcu ;sesli güldüm

merhaba hocam diye başlayanlara çok kıl olduğunu söyleyen hocalara rastlamışlığım var. sayın diye başlamak daha güzel, onun cevabına cevap vermen gerekirse daha rahat takılabilirsin.

"Merhaba Hocam"dan kıl kapacak hoca bizzat odasına gitmek yerine e-posta atmanızdan da kıl kapar. O bulur kıl kapacak bir şey :)

Ben Hocam Merhaba, diye başlarım.

sayın ıdı vıdı ,
danışmanlığınızı yaptıgınız ıdı vıttırı bolumu vıdıvod opsiyonu vıttızıtlak sınıfı 1xxx numaralı ogrencinizim.
zebeloçyadaki aç insanlar konusunda sizinle özel olarak gorusmek istiyordum.
saygılar dattiri dat
(çok ciddi konusmak istediğinde olabilir.)

eğer samimiysen direk hocam merhaba ben dattiri dat diye dal gitsin. zaten samimisin.eğer kılın biriyse yukarıdaki gibi yazman seni daha net bulmasına yardımcı olacaktır belki otomasyondan felan bakar kimdir bu diye :D

almanca dersi tek olamaz bir sürü section'ı vardır, diğerlerinin saatlerini kontrol ettin mi?

mavi iyidir, levis iyidir, ltb en son çok ucuz ve dandikti ama asıl sorun şu,

Mesela benim giydiğim tüm kotlar Mavidir, mavideki W L ölçülerim üç aşağı beş yukarı aynıdır kalıplarına uyarım.

Levis giymek isterim ama kalıpları bana uygun değildir, ya büyük ya da küçük.

Markalarla ilgili azca bilgi verdim zaten ama asıl olay dediğim gibi kalıp

levi's eskidikçe güzelleşebilen pantolonlar yapıyor. wrangler bir kere aldım, aynı özelliğe haiz değildi ama yine de dayanıklıydı. bu ikisinden daha sağlam bir marka yok bana göre, tommy falan tırt.

wrangler'ın texas slim fit mi ne öyle bir modeli var likralı, inanılmaz rahat. pijama giymiş gibi. kot giydiğini farketmiyosun bile. esnek falan. salla levis ı 2 ayda yırtılıyo.

levis eğer doğru ölçüyü bulursan rahattır. ben 10 yıldır giyiyorum. fiyatlarını hakediyorlar.

Diesel al.

levi's diyorum. maviden ne kadar kot aldıysam ya ağzı burnu yamuldu ya da pantolonu çıkarttığımda 3 gün şirinler gibi gezdim. mavi, boya konusunda hakkaten marka adının hakkını veriyor.

lcw'nin kotları da kalitelidir.