bildigim kadariyla turku o. baris manco guzel soyler. ondan dinleyin bir de isterseniz. ayrica eski saykedelik gruplarimizdan soyleyen muhakkak olmustur, ne bileyim mavi isiklar mesela, ya da tpao orkestrasi, onlardan da supheleniyorum.

onun türkü olduğunu biliyorum, türk rock müziğini de senelerdir takip ederim, o ses bana çok tanıdık büyük ihtimalle de dinlediğim bir müzisyen ama bir türlü çıkaramadım. kafamda dönüp duruyor o şarkı, kim olduğunu bir bulsam süper olacak.

seslendiren fatih erkoç

ewt yahu nedir bu zaman zaman ben de oluyor.

(bkz: ketoral) benimde benzer sorunlarım vardı anında kesti bu şampuan tavsiye ederim.

bende de aynı durum var. bende ki kesin sedef.

eğer seninki de sedefse,

ilacı dermovate losyon.
sgk lıysan cilt doktoruna yazdır kurum ödüyor. eğer değilsen 10-12 tl falan herhalde çok pahalı olmadığından eminim ama fiyatından emin değilim.

egzama da olabilir pek tabii. gerçi öyle kan man olayları da fazla olmaz egzama da. eğer egzama olduğuna kesin kanaat getirirseniz de prozinc şampuan idealdir geçirmeye.

saçlarını daha sık yıkamayı dene bence. özellikle uzun saçta geç yıkamak da buna sebep oluyor. en azından bende öyle.

yok ya saç yıkamakla alakası yok sürekli yıkasam dahi hatta yıkadıktan sonra ya da yıkarken bile hissedebiliyorum onları.

dermatolog tavsiyeli sampuan kullan. bioderma node ds (sanirim adi bu) biraz pahali ama ise yariyor. bir de sampuanin az kopureni makbuldur demisti bir doktor. gun asiri ama ilik suyla saclarini yika. kurutma makinesi kullanma. sac derini kasima.

madem teshis koyuyoruz (bkz: seboreik dermatit)

doktora gittim seboraik dermatit dedi. ketaral verdi bi de dermovate losyon verdi. 5.5 phlı şampuan kullan normal olarak da dedi. bu head and shoulders falan kaç ph? 5.5 phlı markette satılan şampuanlardan hangisini kullanayım sizce? onu günlük olarak kullan ketoraLı haftada 2 kez dedi doktor.

sebamed ph 5.5 olan şampuan. ben kullanıyorum çok memnunum. bir kaç çeşiti var şu an hepsini hatırlamıyorum ama şunlar aklımda : sık yıkanan saçlar, kepeğe karşı, normal saçlar. varsa hassas saç derisi için olanını alın yoksa sık yıkanan kullanıyorum ben yumuşak bir şampuan memnunum.

şöleki ben sade nescafe değil belli bir oranda sütlü seviyorum,sade filtre kahve pek sarmamıştı beni ama filtre kahvenin sütlüsünü deneyebilirm,@bloodgroove evt suyu kaynatıyorum sıcak içecekleri genelde çok sıcak severim ama tadını etkiler mi bilmiyorum,yani bu makinadan evde olsa sürekli nescafe içerim heralde kremalı gibi tadı süper:)

birde şöyle bir durum var daha hafif oluyor bu makinadan çıkan:)makina pahalıdır heralde dimi?

ocak üstü espreso demliklerinden alın.

bu sıcaklık olayını deniyim ozaman:)bu ocak üstü demliği nerde bulabilrm?

mesele mediamarkt, electroworld, darty gibi yerlerde oluyor.
www.evdekahve.com

ehe şimdi reklamda da gördüm.
çay kahve demlenirken kaynar suyun durulması beklenir.

makinaya konan kahveyle hazir granul kahve farkilidir zaten.
kahvecilerde satilan french press denen presli kavanozlardan alsaniz, sonra da filtre kahve kahvesi, makinanin aynisi olmasa da en ucuz yollu, nescafe'den daha leziz kahve elde edersiniz. basincla puskurttugunden midir ne, makinadan cikanlarin yeri baska oluyor, ama ona en yakini yine de french press sanki.

madem ilk hedef düğünler, folklor kursları ideal olacaktır kanımca başlangıç için..

www.istanbulfolklor.com

bence herhangi bir stildeki dans kursu da uyar sana. onemli olan ritm duygusunu kapmak vs olunca, kursta bu tip cekingenligini atip, azcik uc bes donme kismini halledebilirsin. amac bu zaten anladigim kadariyla.

enseden iyi bir sekilde, "korkmadan" tutmaktir en iyisi. enjektoru de hizli bi sekilde sikin gitsin.

ensesinden havadayken degil de, yerde duruken sikica tutun. dort ayagi da yere bassin ve bu sekildeyken enseden asagiya bastirin biraz ki patiler yer tutusuyla ilgilensin, elinizle degil. veterinerde boyle yaptiklarini gordum hep.
agzini acmazsa' kopegimde ise yariyor, kedide noolur bilmem ama onlarda cene kilitleme yoktu galiba. neyse aagzini acmazsa da hafifce cikolatali bi seyler yalatiyorum, fistik ezmesi vs de olur. yalanirken hooop iceri :)

kolay gelsin, veteriner için söylemesi kolay ama kedi sahibi için uygulaması zor bir görevle karşı karşıyasınız.
1- ilacı gereken dozda çekip enjektörü hazırlayın, yakında birkaç peçete bulundurursanız iyi olur.
2- iki kişiyseniz biri ayaklarını ve ellerini, siz de bir elinizle başını tutup diğer elinizle enjektörü sıkabilirsiniz. ama eğer tek başına bunu yapmanız gerekiyorsa en iyisi oturma pozisyonu. kedinin arka ayaklarını bacaklarınızın arasına sıkıştırın, bir elinizle ellerini tutun, kedinin başını göğsünüze dayayıp kollarınızın da yardımıyla fazla hareket edememesini sağlayın.
3- çenesini açmaya çalışmayın, ağzının ortasından değil yanından, dişlerinin aralığından enjektörün yalnızca ucunu sokup yavaşça boşaltın.
4- kediyi hemen bırakmayın, ağzını biraz kapalı tutmasını sağlayın ki ilacı tükürmesin.
uygulama sırasında sinirlenmeyin, sakin ve sabırlı olun, kediyi tüm gücünüzle sıkmayın, çok debeleniyorsa bırakın gitsin, uykulu falan olduğu bir zamanda yakalayıp yeniden denersiniz. bu sırada kediyle sakin bir ses tonunda konuşup rahatlatmak da iyi olur.
enseden tutma benim kedide işe yaramıyor, patilerini ağzına tutup elimi engelliyor ve tırmalıyor.
geçmiş olsun.

arkeoloji müzesi iyi gidiyor bu havada.

halloween partyleri var ortalikta.
bebek taraflarinda cay icmeye de goturun, ya da hisarustu.

bir de kariye de gezilmesi gereken bir yerdir kanimca.

bir insan nasıl yaşar konulu bienale gidin.

Mimarsa gelecekte işine çok yarayacak olan italyanca ile ilgili bir şey olabilir. Konuşma kitapları, CD falan. Çok saçma bir öneride bulunmuşta olabilirim. Aklıma bu geldi.

kupa al. şimdi değerini anlamaz ama hazırlıktan sonra geceler boyu süren proje çalışmaları sırasında kahve en iyi dostu olacaktır.

pasabahce'de 'canim istanbul' isminde tealight mumluk var. siyah, metal cizim gibi istanbul silueti, kisa ya da uzunu var. istanbul'daysa ya da seviyorsa guzel bir hediye kanimca. sahsen kendime hediye ettim, mimar adayi icin en guzel hediye midir, gorup siz karar verin.
tahta kuslar, metal kuslar falan da var, bence bir pasabahce'ye ugrayin ( hediye alincak kisinin cinsiyeti + + diye dusunuyoruz, degil mi?)

ben olsam en iyi 100 mimari falan temasında bir kitaba cok sevinirdim.
ya da birsürü rekli çizim kalemine de çok sevinebilirdim

butce, zevk, yas, cinsiyet?

yine de cevap:
-ilginc dizayni olan ev esyalari
-mimarlikla ve tasarimla ilgili kitap
-dunyadaki ilginc mimari yapilarin maketleri oluyor, sen kuruyorsun tabi, 3d puzzle maket gibi

hediye alacak kişi de verecek kişi de erkek. yav kupa, pcf'nin önerdiği şey falan güzel de daha mimarlık içerikli bişi olsun istiyorum.

böyle mimarlık temalı eğlenceli bir roman falan gibi.

@gyroscope italyanca ne alaka yav? ben de mimarlık hakkında hiç bişi bilmediğim için soruyorum. kusura bakma.

@purpurum o dediğin iyiymiş. sağolasın.

@ermanen süpersin :)

neufert al. seveni var sevmeyeni var ama bence işe yarar.

maket olabilir.

gemi veya bina

cetvel al kullandıkları, çizim tahtası falan olabülür. paran varsa mac al en çok o işine yarar:)

bu erkekler de hediye isinden hic anlamiyo :s bi kere kitap alma. daha hazirlikta, tamam severek okuyacak olsa bile maket, kitap gibi seyler ders hatirlatan mevzular. yani icinde ozel bir incelik yok. gayet risksiz hediye tadinda. sayet hoslandigin biriyse bunu gozardi etme derim.
hatun kismisinin sevecegi 2 sey vardir; guzel, dekoratif ya da fonksiyonel bir obje; digeri de canta. kullandigi cantalari bir gozunun onune getir, tarzina karar kil ve ona uygun canta al bence. mesela hanim isi seyler mi takiyo, daha siportik mi, yoksam tribal, alternatif tatta mi? ya da dedigim gibi isine yarayacak bir obje al. :)

@alchemistt mac pahalıdır yav.

@pcf yukarıda da belirttim ama görmedin herhalde. hediye alacağım kişi erkek :)

www.amazon.com

autocad for dummies

ayn rand'ın fountainhead romanı olabilir.

en basta niye demedin, ben de arabulmak icin ugrastim :)
ama olsun en azindan okuyan erkekler hediye alma hususunda aydinlandi.

www.tchibo.com.tr

resim yapiyosa, burdaki firca seti fena durmuyo.

erkekse, o zaman plastik maketlerden alin. hatta bulabilirseniz asker arazi mutfagi var, 2 tane at cekiyor. guzel bir maket, oneririm.
( hala kitap almayin bence, seneye kendi alsin)

kitap.ntvmsnbc.com burada var bir iki güzel kitap mesela.

eğer aboneliği yoksa bir tane mimarlık dergisine abonelik hediye et ( XXI, Yapı, Tasarım...)

fotograf cekmeyi seven bir mimar ise makinasina uygun "tilt shift" lens:

www.bhphotovideo.com

who killed him? onu kim oldurdu?
who did he kill? o kimi oldurdu?

dişi ise;
him yerine her
he yerinede she

cümlenin öğeleri meselesi.

object - subject - verb
subject - object - verb

bu dizilimle alakalı sorunuz.

cinsiyeti belli degilse de "he/him/his" kullaniliyor. ama "they/them/their" kullanan da var, "singular they" deniyor buna.

onu kim oldurdu derken, ozneyi bilmiyoruz ya, onu soruyoruz, haliyle de kullanamiyoruz. bu durumda da ( ozne soruyorsak) duz cumle gibi soru yapiyoruz.

who broke this glass? ( bu bardagi / cami kim kirdi?)
who is coming with me? ( benimle kim geliyor?)
who goes out every weekend? ( her haftasonu kim alemlere akar?)
diger tenselerde de genelde tekilmis gibi sorulur.

what happened? ( ne oldu?)
what country won the cup in 1998? ( 98 de kupayi hangi ulke kazandi?)
bunlar da 'who'suz ama ozne soran sorular. yani illa who sart degil, ozne sormasi yeterli.

not: bu konu 'asking questions' soru sorma konusunda irdelenir. dusuk seviyede bulamazsan bile pre-int level egzersizlerdeki soru sormada mutlaka ogretilir.

ikinci cümlede öldürülen şahıs önemli olduğundan "he killed whom?" diye de whom a vurgu yapılarak sorulabilir. daha çok "kimi öldürmüş?" gibi bir şaşkınlık ifade eder.

medikal sampuan kullanin. eczaneden prozinc, watsons'larda da novocrin placenta'yi oneririm. burda da aratin baska oneriler de olcak. kimine ise yarayan kimisine yaramayabiliyor. biraz denem yanilma mevzusu bu isler, hele bir de (bkz: seboroik dermatit) iseniz.

(bkz: ketoral)

ben neler neler kullandım kuaförden şu acaip pahalı şampuanları bile denedim. umudu kesmiştimki ulan bi de bunu deneyeyim diyerek avonun bööle kampanyada koca şişesi 7 ytl filan olan mavi kapaklı kepeğe karşı şampuanını denedim. ve gitti bitti. şu an devam etmiorum bile. sora bi arkadaşımda çıktı kepek. o da denedi avonunkini. onunda bitti.

o hangisi öyle hoca avonun kafada kepek falan bırakmayan şeysi?

images.gittigidiyor.com

yani iki kişide başarılı olduğu için yazdım. çok da pahalı değil denemeye değer diyorum.. İşala geçirir bi duanı alırız ;)

denedin mi?

aşağılık kompleksi gibi geldi.

sanane akıl hastalığından ya da diğer şeylerden, o onun kendi sorunu. işin içine yalan girmiş bi kere isterse dünyanın en iyi sevglisi olsun silerdim hayatmdan. yalan varsa gerisi yalan anlıycaan.

Şizofren gibi değil de daha çok bana şizoid gibi geldi. Tabii tam gözlemlemeden "şudur" demek hem imkansız hem de doğru değil.

sizofren falan degil, terbiyesiz. yahu adam/kadin ilgi cekmek icin yalan soyluyor, abuk sabuk hareketler yapiyor. cocukken annesi az sevmis, babasi birakip gitmis benim teshisim bu.

(bkz: borderline kisilik bozuklugu) bu taniyi seviyorum. hatta bence ileri evreleri.

böyle bir insana vakit harcamakla hata ediyorsunuz desem ukalalık olacak ama evet ukalayım. ben size takıldım siz nasıl bir zevk alıyorsunuz bu insanın sacmalıklarıyla uğraşırken onu merak ettim ben.

kusura bakmayın ama hayali bir ilişki yaşayan sizsiniz. ilişkinin anlattığınız kadarıyla büyük bi kısmında hiç görüşmemişsiniz. internetten tanışılır, sevgili olunur da, buluşmadan sevgili nasıl olunuyor? ekrandan yazıştığınız insanların yarısından fazlası kendini hayali tanıtır zaten. normal bi sevgilinin bunları yapmasıyla bir tutulamaz bu durum. bisürü entrika anlatıyorsunuz ama bunlar olurken bu insanı daha hiç görmemişsiniz. ilişki yaşamamışsınız ki ilişki yazışmışsınız.

ya adını bilmiyorum mekanın ama şöyle bir yer var, böyle istiklalin orta-sonlarına yakın. tğnele doğru yürürken. sağa doğru bir sokağa giriyorsun. sokak gibi de değil pasaj gibi bir yer. o pasajı az geçtikten sonra orta bir yere açılıyor. kahve var, insanlar türk kahvesi içiyor. sahaf falan var 1-2 tane derici var. orada gene sağda iş kıyafetleri satan bir dükkan var. birazdan çıkıcam sokağa. anımsat gelince neresi olduğunu daha net söyleyeyim. ama var yahu. retro falan da değil. 10 liraya yanmaz pantol satan yer var. vallahi var.

mecidiyekoy'de var, yolunun ustuyse yazayim dedim. caglayan'a giden yol ustunde caddede. mecidiyekoy'den caglayan'a dogru sagdan yurursen gorursun. kustepe bilgi uni'ye sapiliyor ya, orayi az gecince. resitpasa mi ne diyorlar oralara.

(bkz: kapı arkası askısı)

japon pazarlarında kapı arkasına asmalık askılar var genelde 6-7 asma yeri oluyor ve iki ucundan kapınıza asarak kullanıyorsunuz..çiviye falan gerek yok..ya da genelde mutfak havluları için arkaları yapıştırıcılı olan tekli askılar var onları da japon pazarlarında bulabilirsiniz.

tchibo'lara geliyor surekli. yeni temada da gordum. hem kucuk tekli askilar, hem de kapi arkasina gecirmeli celik gorunumlu askilar var.
www.tchibo.com.tr

duyuru'nun kopek egitimi uzmani galahad, mesaji gorurse daha net bir cevap verebilir ama nacizane 10 kusur yillik kopekle yasam deneyimlere dayanarak saldirmadigini, sadece oyun oynadigini soyleyebilirim. su an Toprak efendi oyun caginda ve bu eriskinlige dogru ilerledikce azalacak ( tamamen bitmiyor hic bir zaman :P ) bu donemde terlik, ayakkabi ve yastik parcalama gibi sureclere de geleceksiniz. oyun icin saldirdiginda kararli bir sekilde yaptigina tepki verin. bu saatleri yaklastiginda hareketli oyuncaklarla oyun oynayin. isirip, kemirebilecegi oyuncaklar ve kemikler alin. oyunun yani sira arkadasin disi de kasiniyor, bu ihtiyacini sizin eliniz, bacaginiz degil de baska bir yolla gidermesi icin ona olanaklar sunun. yavru kopek egitimiyle ilgili internette epey bilgi var, okuduklariniza gore tutumunuzu belirleyebilirsiniz.

Aynı hareketleri bizim kangal yavrusu da yapıyor. Kesinlikle elinizi ısırtmayın (Yani oyun olarak elinizi ağzına sokmayın) ve onun da elinizi kapmasına mümkün mertebe izin vermeyin. Isırdığında da kızın, fakat vurmayın. Ben de bizim köpek daha küçükken biraz sert davranmak zorunda kaldığım zamanlar olmuştu. O yüzden aile içinde bir tek beni sevmiyor hayvan.

bundan hoşlanmadığınızı sizinle başka türlü oynaması gerektiğini çok sert olmayaan bir diile öğretecekseniz. bunun nasıl yapılacağına dair onlarca makale ve yazı mevcut internette. buraya yazmak çok uzun sürer. havhav.com u öneririm. orada çok bilgi bulabilirsiniz.

dişleri kaşınıyo toprağın. elinizi hiç kaçırmadan ağzının içine sokun ve gözlerinin içine bakın, çenesini tüm kuvvetiyle kapatamıcaktır. asla kapatmaz, size belki acı verebilir ama ona göre oyun o. koparırcasına ısıramaz. ayrıca arada vurabilirsiniz de. o eğitim merkezlerinde eğitilirken de dayak yiyorlar, sanmayın ki pamuklara sarmalayıp "yapma oglum yapma yavrum" diyerek o komutları anlatıyorlar. öyle popoya iki tane falan hiç sorun değil köpek için.

her zaman olmasa da elinizi ayağınızı artık neyse ağzına sokabilirsiniz, bu onu denemek, sınamak, size zarar vermeyecek oldugunu bilinç altına kazımak amaçlıdır. bu bir ölçüm, kriter olabilir...

bebek dişleri dökülüp yerine kalın-küt gerçek dişleri çıkınca rahat edeceksiniz. benim çıtır kızım (ki rott-kurt kırmasıdır kendisi) büyüyene kadar, babam "kızım müslümcü mü oldun" diyordu, jiletli gibi eller-kollarla geziyordum..

bu arada işin uzmanı asla değilim, ama pyro'nun da dediği gibi, yastık, ayakkabı, terlik, hatta mobilya kemirme faslı da yedi-sekiz ay sürüp geçecek.

Şu an 2 küsür yaşında, bana birşey söylemek göstermek istediğinde, evet, ağzıyla elimden tutup çekmek istiyor. eli yok ki, neresiyle tutacak..


vurmanız ise, elinizden korkmasına yol açacaktır. sizi sevmesini istersiniz değil mi? korkmasını değil.

Cok tesekkur ederim sevgili romalilar! Verdiginiz bilgiler isiginda Toprakla guzel gunlere yuruyecegiz! insh cok sukur amin :)

benim köpeğim bana henüz ikinci taksidi ödenmiş bir adidas ayakkabı, bir adet kiğılı takım elbise (pantalon kemirildi, ceket ise nasıl olduğu halen bilinmeyen bir nedenle astarından ısırıldı ve söküldü) ve bir adet nike spor çoraba maloldu. bunun yanısıra kollarım harita gibiydi.

köpek o çağlarda ısırır mirim. hatta iğne gibidir dişleri şu an, yetişkinken o kadar acıtmaz ısırığı, ama bu hayvan şu an diş değişimi döneminde+ sosyalizasyon periyodunda. şimdi çok teknik girmeyeyim ama köpek sosyalize olurken genelde burun kullanır. bunun yanısıra bunu bir de şartlayanlar vardır, tat gibi, ses gibi.

misal tat uyaranına bir örnek vereyim; mesela köpek diş kaşıntısından kablo kemiriyor. kabloya acı bir şey sürmeniz zıt koşullandırmadır ve köpek bir daha o kabloya sokulmaz, ama kemirecek bir şey bulur, bu da o an için aynı yumuşaklıkta başka bir şeydir.

mesela 5-6 yıl önce bir arkadaşımın köpeği sürekli yatağına zıplıyor ve eşiyle arasına giriyordu, bunun için türlü eğitmenlere gitmişler ama netice alamamışlar. ben aralarına balonlar koydurdum, köpek atladığı zaman balonlar patladı ve köpek korktu bu sesten, bir daha yatağa sokulmadı, çünkü onun için yatak=ses= korku oldu.

şimdi bu gibi yetişkin ve yavru köpeklere olan örneklemeleri neden yaptım? köpeği istemediğiniz bir şeyden vazgeçirmenizin tek yolu o şeyi istemediğinizi ona doğru uyarımları yaparak anlatmanızdır. ben pozitif eğitmen değilim, köpeğinizi dövün veya sövün benim için önemli değil, ama köpek istemediğiniz bir davranışı bir alışkanlık haline getiriyorsa;

köpek istemediğiniz bir davranışı bir alışkanlık haline getiriyorsa
köpek istemediğiniz bir davranışı bir alışkanlık haline getiriyorsa
köpek istemediğiniz bir davranışı bir alışkanlık haline getiriyorsa
köpek istemediğiniz bir davranışı bir alışkanlık haline getiriyorsa
köpek istemediğiniz bir davranışı bir alışkanlık haline getiriyorsa ( bakın burası köpek rehabilitasyonunun başladığı safhadır, bunu süreci iyice belleyin)

bunu engellemeniz lazım. nasıl olur? mesela elinize alırsınız bir şırınga, içine basarsınız tuzlu suyu, paçanızı ısırdığı an sıkarsınız genzine genzine. öğürür, kusar, morali bozulur bir daha yapmaz. ne bileyim paça mı ısırıyor? paçanıza sürün acı biberi gelsin ısırsın, akabinde yansın kavrulsun, verilecek ceza siz ve köpeğiniz arasında kalmış bir şey, ama bu tip durumları cezasız aşamazsınız, aşabileceğini söyleyende ya yalan söylemiş olur ya da işi az bilen birisi tarafından espri unsuru olur, hatta buraya gelir tartışırız konuşuruz beraberce nasıl aşılacağını.

köpek şu an gördüğü pek çok şeyi dişleyecektir, bu onun doğasında var, ama paçaya saldırdığı an siz o hareketi istemediğinizi nasıl belirtiyorsunuz? sert sesle hayır mı diyorsunuz? peki hayvan anlıyor mu türkçe? hayır' ın ne olduğunu nasıl öğrettiniz ona?

yapacağınız şey basit bu durumlarda; petshoplarda kemirme ipi satılır, veya yumuşak toplar. köpeğe elinizi verirseniz elinizi ısırır. topu veya ipi verirseniz onu ısırır. köpek yanınıza yaklaştığı an atın topu önüne, ha paçaya mı geldi, vurun gelişine voleyi, ciddi diyorum. yani bu hayvana anlatın bunu istemediğinizi , hani köpek önümde olsa derim bu tip bir cezalandırmaya girişin diye ama göremiyorum nasıl ısırıyor.

zıt koşullandırma olayını araştırın. faydasını görürsünüz.


edit : bu arada köpeğiniz herhangi birisini ısırdığı zaman 'bravo oğlum, aferin' deyü ödüllendirme veya motive etme yapmadınız değil mi?

karşıcinsel

gunluk konusmada escinsele karsilik 'normal' kelimesi de kullaniliyor. tabii ortamda escinsel birisi varsa bu cok hos bir tabir degil.

cok alakali olmasa da 'straight' ifadesi de aslinda escinlerrin kullandigi bir tabirdir, icinde hafif bir alay etme, kucumseme imasi vardir. nasil ki bir hetetoseksuele kendisininki 'normal' geliyorsa, escinsellere de kendi tercihi normal geliyor ve karsi taraf 'duz'lesiyor. gerci artik her iki taraf da siklikla kullanmaya basladigi icin bu tonunu kaybediyor 'straight' kelimesi.

zitcinsel bu durumları karşılayan iyi bir kelime.

eminim daha tatmin edici cevaplar gelir ama benim aklımda 60-70'lere ait bir şarkının ufak bir parçası gibi kalmış. hani türk filmlerinde konu hippilere fln gelecekse calan sarkılar olur ya (yazar burada saykodelik demis) işte oyle bir şey.

bir şarkı tabi ama acaba kemal sunal'ın filminden önce de var mıydı bilemiyorum.

beyaz kelebekler - sen gidince ?

senay - honki ponki sandiydim ama dinledim onda degil. bir tane oryantal arapca sarki var, ciki ciki babaa, busi busi ayniiii :s diye. ismi ciki baba olmali. ondan gibime geldi. mail atayim istersen sarkiyi. evdekilere tekrar selam.

youtube'da ferdi tayfur yorumu var. ordan da dinleyebilirsiniz.

www.thefreedictionary.com

oogsburg
oznabrük
yutreht (ing.)
leta (olsa gerek)
rişelüü (bundan ben de cekmistim zamaninda, bir de robespierre vardir ayni boyle)

Hollandalılar 'ütreht' diye okur Utrecht'i. Siz ister ing. ister hollandaca okuyun.

Sonuncusunu 'Nant' diye duydum hep.

Leta (doğru)
Rişelyö
Nant (doğru)

Edit: Evet, rişliyö.

rişliyö

bence moral bozarak gaz vermeye çalışmayın, çevresindeki herkesten aynı lafları duyuyor olabilir, yazık. belki gerçekten pes etmesine sebep olur çünkü öğrenme hırsı olan birine de benzemiyor.

Moralini bozarak gaz vermek mümkün mü bilmiyorum, ters de tepebilir. Ama gaza geldiğini varsaysak bile mucivezi sonuç alması çok zor, hatta imkansız olabilir. Stres altında beceriksizlik sözkonusu olabilir; evinde bir sorunu olup olmadığını sorabilirsiniz, yoksa sizden çekinip çekinmediğini/korkup korkmadığını öğrenebilirsiniz. Öyle ise, onu rahatlatmaya çalışın, onu tedirgin edecek tavırlarınız olmasa bile. (Gerçi bu koşullar altında bile kendisiyle ilgilendiğinize ve ne yapmanız gerektiğini düşündüğünüze göre, o tarz tavırlar içinde olacak biri değilsinizdir zaten.) Tabii evdeki sorunlar veya kişisel problemleri, bu derece sonuçlara yola açar mı, bilemiyorum. Böyle sorunları varsa sizin bunları sizin gidermeniz düşünülemez.

Açıkça konuşsanız, kırılmasına yol açmadan, giderilebilecek bir sorun olup olmadığını sorsanız ve bu durumunun kendisini değil ÖSS'de, bütün hayatında olumsuz etkileyebileceğini, iyi niyetle yardımcı olmak istediğinizi söyleseniz bir ipucu elde edebilirsiniz belki. Uzaktan konuşmak kolay tabii, ben olsam iki-üç kez söylediğimin anlaşılmaması (sebebi ben olmadığım takdirde) çıldırmama neden olabilirdi.

Umarım çaresini bulursunuz, kolay gelsin.

gerçekten zor bir durum. dikkat eksikliği de olabilir bu arkadaşta. aslına bakarsanız sizin üstünüze düşen bir vazife olmamasına rağmen bunu görev bilmeniz bile fazlasıyla önemli bir davranış. eminim şu yaptığınızın birazcığını yapmayan insanlarla dolu bir çevresi vardır. aşağılamak veya pohpohlamanın bir faydası olmaz şu gibi bir durumda. ödev verseniz eğer yaparsa bilin ki sizin ayırdığınız zamanı önemsiyor. yoksa işim mi lan bu deyip çıkabilir de işin içinden. ama bunu ödev gibi değil de, iş gibi verirseniz belki daha iyi olur. mesela illa sizin elinizde rakamlar bulunan bir excel dosyası vardır; onun rakamlarının yanına türk lirası değerlerinin okunuşunu yazdırın. kuruşlu falan olması daha sıkı bir çalışmaa sebep olacaktır. bu gibi bir durumda yine sizin göreviniz değil ama ailesinin bir profesyonele başvurması gerektiğini bilmesi gerekir diyeceğim. ama ailesi de belli ki sallamıyor. öss ile ilgili bir yönlendirme yapmanızın bir faydası yoktur. hatta şu şartlar altında yönlenmemesi daha iyi. çünkü eğer bu vakte kadar aile ittirmesiyle, torpille geçiyorsa gerçekle yüzleşmek zorunda kalacaktır. yok öyle değilse zaten barajı geçecek puanı yapabilir. ki zaten onlar össye girmeden yüksek okula gidebiliyorlar diye biliyorum. yani siz sadece gösterdiğiniz özveriyi göstermeye devam edin. stajyer olduğu için, ekstra bir özveri göstermeniz staj sonunda karşılıklı kırıklığa yol açabilir.

bu neki, sen bir de yurtdışına okumaya giden öss den ancak özel kazanabilen elemanları gör, bırak okumayı yazmayı bile zor sökmüşler.

açık açık söyle, gerçeğinde farkında değildir o.

lise sona nasil gelmis? ailesi ne durumda? saglik problemleri var mi? hayatinda zor donem mi geciriyor? heyecanla ilgili bir sorunu olabilir gibi geldi. unutkanlik da var. bir hastaligin semptomlari bile olabilir.

Niçin kendini onun için bir şey yapmak zorunda hissediyorsun?

aha...bunun aynısından bende de var:)kendisiyle geçen 10 aydan sonra söyleyeceğim şudur ki,olmuyor...siz ne kadar öğretmeye,kafasını kullanmasını,düşümesini sağlamaya çalışsanız da olmuyor...kafa onu almıyor.kendinizi de onu da fazla zorlamayın.kağıtlar zımbalanıp dosyalanacaksa,şu kağıtları zımbala sonra da dosyala diyceksiniz.ne eksik,ne fazla.çünkü siz söylemediğiniz sürece,söylemediğiniz ama yapılmasını beklediğiniz şeyleri yapmayacaktır.
eğer ki illa eğiticem ben bunu diyorsanız,3 yaşındaki bir çocuğa herşeyi nasıl sıfırdan öğretiyorsanız,ona da herşeyi sıfırdan öğretmeyi göze almanız lazım ki,bunun da iş hayatında mümkün olduğunu düşünmüyorum açıkçası.
ben benimkinden umudu kestim en azından.

bi arkadaşım vardı. alfabeyi bile sayamazdı. hayatımda gördüğüm zeka özürlü olmayan ama zekası en düşük insandı. bu kız benimle beraber liseyi bitirdi. ilk sene üniversite kazanamadı. bilgileri ezberleyerek çalışırdı. hiçbi şeyi anlamazdı. ezberlediği kadarıyla ikinci seferde barajı geçip özel bir üniversiteye girip, iki yıllık, onu da bitirdi. üniversiteye girip bitirmiş sonuçta, ne kadar aptal olabilir ki diye düşünüyor insan di mi?
kız düyanın içinde yaşadığımızı, bebeklerin anüsten çıktığını ve çarpmayla toplamanın aynı şey olduğunu sanıyodu.

bi kere sınıfta bişey satılıyordu. öğretmen ona verdi satış görevini. 10 liralık bişey. satın almak için 20 tl verene önce bozuk yok mu yaa diye ağlayıp sonra 10 tl para üstü veriyor ve toplam paradan 10tl eksildi diye kendi cebinden tekrar 10 tl koyuyordu. sonunda öğretmene gidip hocam para üstü vere vere bende para kalmadı, 5 kere para ödedim bi kere almak için dedi. lise sondaydı. bir hatasını düzelttiğinde ha öyle mi der ve beş dakika sonra aynı hatayı tekrar yapardı. yani öğrenmiyordu.

bu kız hiç de öyle sosyal fobili, psikolojik sorunlu bir kız değildi. bir dediğini iki etmeyen bir ailesi ve çok geniş bi çevresi vardı. sürekli de sevgilileri olurdu. ailesinden dolaylı, her yerde el üstünde tutulurdu ve ailesi bu kızı sen müthiş bi insansın diye diye büyüttü. aynı zamanda biraz peltekti bu kız ve ne zaman söylediği bir şeyde bir hataya dikkat çekilse, hemen trip yapar ve peltekliğini öne sürerdi. halbuki bu hataların pelteklikle hiç bir alakası yoktu. ama o bunu öne sürünce akan sular durur ve onu rencide etmemek için kimse bişey diyemezdi.

bu kız bu şekilde krallar gibi yaşadı. ailesinin tanıdığı olan okullar onu mezun etti, ailesinin tanıdığı olan yerler ona iş verdi. bu kız hiçbi zaman kendini eksik hissetmedi. çok sağlam bi özgüveni vardı.

diyeceğim odur ki, kendisini eksik hissetmesini sağlayın. varsın rencide olsun. böyle olmanın kabul gördüğünü sakın sanmasın.

averaj zekalı insanlar hayatınız boyunca her yerde karşınıza çıkabilir arkadaşlar. bu kişilere destek olmak hepimizin görevidir (bir üstteki durumdan bahsetmiyorum algısı gerçekten düşün olan insanlardan bahsediyorum). zira kullanılmaya sizden çok daha fazla yatkındırlar. kibritsuyu'nu bir şeyler yapmaya çalıştığı için tebrik ediyorum. yalnız bir gerçek var... bugüne kadar çevresindeki insanlar destek olmadıysa yaşı 18 olan bir kişiyi 5-6'ayda normal insan seviyesine çekemezsiniz. bu çok uzun ve meşakkatli bir iş olacaktır. eğer çabaladığını ve olduğundan daha iyi bir şeyler yapmak istediğini gözlemliyorsanız öncelikle anlayabileceği basit işlerle başlayın sonra yavaş yavaş komplike hale sokun. siz konuşurken not almasını ve istediğiniz işleri aldığı notlara bakıp eksiksiz yapması gerektiğini söyleyin. ödül verin, mutlu edin. ama dediğim gibi çok uzun bir süreç bu sizin yapabileceğiniz bir şey değil ailesinin yapması gerekli. sizin yapabileceğiniz en iyi şey hayırlı bir kısmet bakmak olur kendisine. =)

bu egitim sistemi ile bu kizin lise okuyor, muhasebe okuyor olmasi hic de imkansiz degil. üniversite de kazanabilir ve hatta bitirebilir de. bana psikolojik destege de ihtiyaci varmis gibi geldi.

(bkz: disleksik) olabilir. sorunlarinin bir kismi bundan kaynaklaniyor olabilir. (bkz: dyslexia)

(bkz: mardin)

seferberlik denir mi bilmem ama, belki (bkz: sirince)

(bkz: beypazarı)

tantum verde sprey
karabiberli ya da zencefilli bal
tarçın, karanfil ve kekikli çay

sıralaması önemli: önce çay, sonra bal, en son da sprey şeklinde.

amoklavin bid 1000 mg
agrı kesici bide tantum verde sprey
gecen benm de agrıdı bunları verdi.

-balotelye

köpük

atol yeah!
tamam lan igrenc.

sunlar olabilir:
süsevi
orna

saksı

S&S (sabuncu-süsçü)

Cam Tanesi

iyi fikirler geliyor (: gelsin daha da gelsin ..başının üstünde ampülü yanan herkese teşekrler :)

çok basit bir tavsiye olacak ama, tuzlu su çekmeyi denersen bir süre rahatlık sağlayabilir.

okyanus suyu satiliyor ya eczanelerde sprey, onlardan kullanabilirsin.

3-D chuck,
simdi abicim bende de et vardı, nefes almamı engelliyordu, gece uyuyamıyordum, alıdırıcan onu, doktor narkozu vuruyor, aa bi bakyon nefes alıyon, tabi ben hastaneden cıkarken doktor tam " kanlı balgam atabilir, telas yapmayın" dedigi anda bir kan kusmusum, kendimden igrendim valla, her neyse, uzun bi ameliyat degil, aldır kurtul 1 gun tutarlar hastanede, egrilik icin bisey diyemem, gerekirse estetisyene gitmen gerekebilir.

nasil yani? sprey kullanmadigin zamanlarda 24 saat zorluk mu yasiyorsun? faydasi olur mu bilmem ama kendimde tespit ettigim bir sey, bira ictigim zamanlar, benim de nefes almam cok zorlasiyor, sanki burun deliklerim kuculmus gibi, aldigim nefes yetmiyor. ne alaka ben de anlamadim, kimsede de duymadim boyle bir sey.

Evet devamlı zorluk yaşıyorum, okyanus suyu olayını denemek istiyorum ama sanırım baya pahalı bişey o olay,tuzlu su olayını da beceremedim nedense. Bir de yanlış anladın hubble, burnumda et yok, kendi burun etlerim şişiyo. İşte neyse o nanenin adı.

uydurmak gibi omasin ama bir sprey 10 kusur liraydi galiba, aklimda oyle kalmis.

o burun etlerini (konka) ameliyatla kucultuyorlar iste. radyofrekans dalgalariyla kansiz da yapiyorlar artik operasyonu.

1. yöntem ameliyat
2. yöntem otrivine sprey. mentollü yada mentolsüz
3. yöntem nozovent diye satılan burun hava girişini açan aparat yada bannlar var gece takıyosun onlardan kullanmak.

aynı sorun bende de var anlıyorum halini birsürü sprey hap kullandım geçmiyor en kesin çözüm yolu ameliyatla etleri yaktırmak sanırım.

izmir'in gazi kadınlar, muzaffer izgü sokağı gibi düşünebilirsin. orda yaşayan var mıdır bilmiyorum kira olaylarını filan. yoğundur, kalabalıktır tabii. genelde kafeler var yola masa atmışlar işte nargile vs. öyle.

sokak bastan sona kafelerle doludur. masalri disardadir, nargile de vardir cogunda. bar da vardir. orda oturulmaz, evet cok gurultu olur, zaten disardaki masalardan dolayi artik cogu sokakta oldugu gibi 2 kisi yanyana gecerken zorlanir. sosyo ekonomik olayi, beyoglu iste her turludu vardir ama sokagin ortasindaki kafelerde ogrenci, girise yakinda da erkek agirlikli gruplar gorulur. ayrica ust katlarda da kafe, bar olay oldugundan ve de sokagin gurultusu yukari cikacagindan gunduz ve de ayni hizla gece gurultu olur. oralarda oturulmaz, daha arka kisma dogru ( cukurcumamsi) trafik azaldigindan oralar daha mantikli.

balik pazarinda oturan bir arkadasm vardi. evinde degil de surekli meyhanede oturuyor gibiydi.

tercümanlık ya da çeviri tarzı şeyler yapsanız olabilir mi?

cevirmenlik dısında baska?:)

rehberlik filan?

ingilizce rehberlik isi zor. sinavlar genelde nadir dillerden aciliyor ama transfer yapabilirsiniz. gerci ingilizce olunca fazla kazanamayabilirsiniz ya da isi bulmasi kolay degil.

havaalaninda yer hizmetinde calisabilirsiniz ya da ucus ekibinde. yer hizmetlerini dusunurseniz de 'operation' ya da mumkunati varsa 'dispach' kismi iyidir. yolcularla degil de ucakla ilgili kisimlari yani. thy'yi bi kovalayin derim.

gemi, yukleme, ihracat/ ithalat gibi sektorler de olabilir ama ilk basta az kazanirsiniz.

yer hizmeti degil de ucus ekibi için basvurumu yaptım fakat thy de işler bayaa yavas gidiyor sanırım:)onda da beklemedeyim uzun süredir.
hocalarımla konusmustum trt de bakanlıklarda calısanlar varmıs.onlar için kpss gerekiyor.ve benim de matematikle basım belada oldugu için biraz sıkıntı cekeceğim sanırım.
diksiyonuna güvenen seslendirme yapıyormus falan filan..
böle biraz daha uç neler yapabilirimin pesindeyim..

ithalat-ihracat sorumlusu falan olabilirsiniz biraz işi öğrenip. çok zor değilmiş öğrenmesi de.

komik olacak ama hakkaten böyle dürüm yemedim ben istanbulda :)

(bkz: fulya daki durumcu)

o zaman harbi adana mekanlarına gidicekler. şenol kolcuoğlu, küçükyalı. ya da yüzevler kebap.

Asmaaltı vardı Anadolu yakasında. Semti anımsayamadım, google bilir belki.

(bkz: ziya şark sofrası)
(bkz: adana dostlar kebapçısı)

dürüm için, (bkz: fırat dürüm)

(bkz: medi) karisik kebabi efsanedir.

beşiktaş sahil'de otobüs duraklarının olduğu yerde dürümce var. sahibi ve çalışanlarının çoğunluğu adanalı ben istanbul'da en adana'ya benzeyen adana'yı orda yedim (bu nasıl bir cümle oldu lan). bir adanalı olarak dürümceden sonra (bkz: fulya daki dürümcü) seçeneğini de 2 numaraya koyulabilir diyebilirim.

ayrıca dürümce tam adana işi bol salata, turşu, ezme ekstra lavaş ne istersen geliyor. ama sipariş verirken pilavsız olsun diye belirtin, malum adamlar istanbul'da olduğundan ve gerçek adana yememiş müşteriler kebabı pilavlı istediğinden default olarak vermek zorunda kalıyorlar.(lan bak canım çekti şimdi)
ayrıca 24 saat açık, üst katı deniz manzaralı, fiyatlarda efsanevi derecede uygun (sanki çok reklamını yaptım, ben gidim çileklerimi biçim :))

palladium'un karşısında adana dostlar sofrası

(bkz: hatay has kral sofrası)

adanadaki gibi bir servis olmayacağını önceden belirtin de hayalkırıklığı yaşamasınlar.
fulya'daki dürümcü önerisine ben de katılıyorum. ama şu an orada artık iki dürümcü var. meşhur olanı, ıhlamur kasrının duvarına tezgah açan dürümcüydü. adamlar parayı bulunca biraz daha ileride tam köşede bir mekan açtılar. adı YES, Yasin Eyüp Servet kısaltması. o mekana gidin. ıhlamur kasrının karşısında hala bir adet dürümcü var ama bunlar o meşhur dürümcü değiller.YES'e götürün misafirlerinizi, ama yine söylüyorum yüksek ihtimalle beğenmeyecekler. Bugüne kadar beğenen Adanalı görmedim. Çünkü Adana'dakilerle karşılaştırıyorlar. Oysa anlatamıyorsun, abi elimizdekinin en iyisi bu işte diye.

yok ben çok daha güzelini istiyorum dersen. misafirlerin için değil ama yolun düşerse senin için tarif edeyim. AĞVA'da otobüs durağının yanında Liman adlı bir restoran var. Ustası Adanalı'ydı. Eğer hala aynı Adanalı usta ile çalışıyorlarsa yolun düştüğünde dene. Şu ana kadar Adana'dakine en yakın tat ve servisi orada gördüm. tek geçerim. kebabın yanında limon veren İstanbul'da gördüğüm ilk ve tek restoran oldu.

kesinlikle çapa da miço.
kesinlikle ama kızılayın karşısından giriyosunuz içeriye doğru bayağı bir gidiyosunuz cadde üstünde solda kalıyor.orada kime sorsanızda söyler zaten.lezzeti inanılmazdır.sahibi yusuf usta da şeker ötesidir.hem fiyatları da çok uygundur.

aynı kebabı kesinlikle yiyemezler. eti yenilen hayvanın beslenme şeklinden dolayı

etiler'deki yüzevler harika.

ama fiyatlar biraz tuzlu tabi.

beni bir göz atti - sevval sam
benzemez kimse sana- müzeyyen senar
simdi uzaklardasin - zeki müren
sensiz saadet neymis - yasar güvenir
söyleyemem derdimi - gönül akkor

yasemin kumral - bim bam bom

erkin koray - aşk oyunu

www.birzamanlar.net

ben varım - ayten alpman

ask defteri - ayla dikmen
yalnizim ben - nil burak
fikrimin ince gülü - müzeyyen senar yorumu
olmaz olmaz - semiramis pekkan
son verdim kalbimin isine - seyyal taner

www.youtube.com

Adaçayı ya da ıhlamur boğaz için birebir. Hatta 2 handikaplı oynarsan 1'e 2.25 verir.

Ha bir de yıllardır süren bal + süt + karabiber karışımı geyiği vardır ki ben pek itibar etmem. Sıcak süt zaten tek başına yumuşatmaya yetiyor.

bi süre pastil kullansın, daha sonra zaten boğazı yüksek tempoya alışacaktır =)

ıhlamur en ideali. bir de sıcak değil ılık. sıcak da soğuk da iyi değildir, ideali ılıktır. ya da ben yanlış biliyorum :/

tarcin ve karanfil ses tellerine iyi gelir. dogadan galiba neyse farketmez, bir markanin tarcin- karanfil poset cayi var. o iyi gelir.
bir de sorun sadece ses tellerinde olmayabilir. burnundan randimanli nefes alamiyorsa, gunduz sesini yorup, bir de aksam agzindan nefes alma sureciyle sorun tetiklenebilir. belki onceden sesini cok yormadigi icin tolere edebiliyordu bogaz ve ses telleri.

tum bunlar varsayim tabii ama basta bu tip sorunu olduysa, klasik ogretmen hastaliklarindan biri de nodul sahibi olmaktir. o acidan bence bir kbb'ciye gorunup, daha baslamadan onlemini alsin.

bir de kisin buhar makinasi kullansin, gece kuru havada bogaz ve ses telleri iyice gider.

imza: tecrube etmis birisi

bunun gibi bir durumda 3 ihtimal var sanki:
1- yalan soylemek (ailevi durum cikti biraktim vb)
2- gecistirmek = sucun uste kalmasi (o programi begenmedim vb)
3- sucu baskasina atmak

ben 3.yu tercih ederim.

yeni programdakiler eski programdakileri arayip arkadasinin gerekcesini teyit ettirme ihtimali var mi? mulakatta oylesine, usulen sorulcak bir soruysa bence sucu baskasina atmasin. yani o ortamda adamlarin manyak oldugunu nasil ispat edebilir ki? dedikodu yapar moduna gircek ve hos kacmayacaktir.

ailevi sorunlar vs desin, ki karsi taraf da detayini soramasin. sorarsa diye de bir seyi olsun ama hazirda soylecek.

(bkz: cukurova universitesi)

ben oradayken hep bir geyik vardi "icinde ickili kafeterya olan ilk universite" diye, kampusun giris kapisinin sol tarafinda tip fakultesinin karsisinda, idari bilimler fakultesinin gole bakan tarafinda (sanirim kaktus kafeydi oranin adi) icki satilan yerler var, bi de bahar senliklerinde bizim zamanimizda gida muhendisliginin kendi urettigi saraplar satilirdi. ha bi de su vardi, hocalara ait olan balcali lojmanlarinda ickili balik lokantasi vardi, oraya gitmenin tek yolu kampus icinden gecerdi, oturdugunuz zaman biz bilmem ne hocanin oglu kiziyiz derseniz sorun olmaz, haliyle parasiyla balik yer raki icebilirdiniz. bi iki kisiye sordum halen oyle dediler.

ege'de yeşil köşk var mesela.

(bkz: santralistanbul)

dokuz eylül iibf'de de eylül köşk var.

ankara ünv. cebeci kampüsünde çınar var. vardı ya da. şimdiki akıbetini bilmiyorum.

Yıldız'ın Beşiktaş kampüsünde vardı ama hâlâ duruyor mu bilmiyorum.

kabalcının ordan girip dümdüz devam et.Hacıoğlu lahmacunu geçtikten sonra sağdaki 2 3 sokakta hep 2. elciler var. Yine ana caddeden devam edersek solda Barbaros halının ordan dön biraz ilerde sağda bir kaç dükkan daha mevcut. Ana caddeden devam ediyorum yine : İş bankasını geç iki ya da üç sokak sonra sağda köşede bi' fırın - pastane tarzı bi' yer var ordan sağa dön orda da bi' kaç dükkan var ikinci el için.

bu anacadde hangisi oluyor, barbaros mu, yosa sahilden kabataşa doğru giden cadde mi..
bir de ordan devam et derken, hangi yönden gitmemi söylediniz orayı anlayamadım..
evim taksimde ve kabataş tarafından yürüyerek geldiğimi farzederek tekrar anlatır mısınız?
ben karşı tarafın öğrencisiydim, pek bilmiyorum beşiktaşı.. evim de tünelde şu an.. ve buralarda beyaz eşyacı varsa bildiğiniz, o da olur
ya da cadde-sokak ismi biliyorsanız işim daha kolay, googlemapsten bakıp gelirim oraya

Sag tarafında iskele var, Taksım'e sırtın donuk yani, düz gidersen Ortaköy'e gider hani. Orda bir üst geçit vardır, dibinden de Taksim dolmuşları kalkar. Orda köşede bir Garanti bankası vardır, ordan içeri girersen Beşiktaş2ın içine girersin. Ordan tarif etmiş, Kabalcı o caddenin hemen şağında.
Barbarosun sol tarafındaki paraleli yani.

Beşiktaş'ta devamlı olarak öğrencilerin barındığı Şehitasım Caddesi civarında bu tür istediğin 2. el eşya satan dükkanlar mevcut. Şehitasım Cad.'ına ise gidiş kolay: Beşiktaş'taki "büyük" kartal heykelini bul; heykelin orda Mado falan vardır. Sonra heykelin arkasından yukarı doğru uzanan yayalar için ayrılmış arnavut kaldırım yol bitip de araba yolunun başladığı yer de Şehitasım Cad. Az ilerde pastanenin orda yol çatallanır; soldan devam ediyor cadde. Bu cadde üzerinde ve sola doğru giren sokaklarda bi dolu 2. el eşya satan yer var. Tabi Bu caddeye paralel olan Ihlamurdere Caddesi'ne açılan sokaklarda da bi dolu eskici bulman mümkün. Ama çok uygun fiyatlar bekleme; burada esnaf uyandı; Koçtaş'tan alsan 10 birime, marangoza yaptırsan 20 birime malolacak eşyayı 30-40 birime sokmayı çok seviyorlar...

maps.google.com

metal revolution' ın linkini verdiği haritadaki Ihlamurdere caddesi bahsettiğim anacadde.
o ana caddede sağda soldaki sokaklarda mevcut dediğim ikinci elciler paşam.

social networks.

ya da 'social networking sites' da denilebilir. Ek bilgiolaraktan da bir listesini yazasım geldi, belki lazım olur.
en.wikipedia.org

philips en iyisi evet. 700 watt olanı. taze nanenin bile suyunu çıkardığını görünce 700 watt neymiş, ne işe yararmış, anlıyor insan.
700 watt lık braunlar filan da iyidir ama aşağı yukarı aynı parayı verip en güveniliri almak daha mantıklı.

Süper harika birşey istiyorsanız:
Philips HR 1861 Alu Katı Meyve Sıkacağı
Şurada fotoğrafı var mesela
www.hizlial.com

Geçici bir heves değilse, almışken Philips alu alın diyorum ben de.

gecen sene ulkeye giriste almistik, havaalaninda. degistigine dair bir bilgi yoksa hala bu sekildedir sanirim. kapida alinan vizelerden. para veriyorsunuz, pul veriyorlar tadinda bir seydi yani.

being carried out şu anda yapıldığını gösteriyor, to be carried out olsaydı o eylemin yakında gerçekleştirecek olduğunu anlatırdı, amaç belirtirdi bir nevi.

see smb. do sth ile see smb. doing sth. kullaniminin gerund passive'i gramer yapisi.

i saw her dancing. onun dansettigini dordum.( yani dansin bir kismini gordum )

i saw her dance. onun dansettigi gordum. ( ama kompile basindan sonuna kadar izledim)

senin cumlende cocuk top denize suruklenirken gormus. yani bi bakmis top gidiyor, en basindan sonuna kadar gormemis o yuzden ' see smb. doing ' yapisi kullanilmis. ' carrying out' denmemis cunku top eylemi kendi yapmiyor, surukluyor degil de edilgen, surukleniyor demek gerekiyor. yani gerund'i passive yapmamiz gerek, bunun icin de ' being carried out' being+v3 ile yapiyoruz.

ek bilgi: bu arada her fiil bu kural dahilinde kullanilmaz.
kullanilan bazi fiiller;
feel
notice
watch
listen to
smell
find
gibi gibi.
bir ornek cumleyle de bitirisek:

sevdigim sarkinin radyoda calindigini duydum.
i heard my favourite song being played on the radio. ( bir kismini duyduysam)

bkz: "verbs of perception" ve "passive"

genelde bachelorette partilerinde cok oynanan amerikan isi 'i have never' oynayabilirsiniz. herkes onunde bir bardak icki olacak sekilde oturur, birisi cikip hic yapmadigi bir sey soyler (hic kopya cekmedim gibi masum seyler de olabilir, cinsel yonu olan seyler de) kisinin soyledigini yapan kisiler onundeki ickiyi bir dikiste bitirmek zorundadir. o kadar alkol almak istemiyoruz filan derseniz, sise cevirmecedeki gibi bir ceza vs verebilirsiniz.

striptizci değil ama bir tanesinde zenne ayarlamıştık, güzeldi.

bir de şöyle bir geleneğimiz var arkadaş arasında. beyaz düz bir tişört ve kumaşa yazan renkli markörler( beyaz tahta kalemi) oluyor. büyük kırtasiyelerde bulunur. gelin kıza tişört giydirip, sonra da üzerindeyken yazı, çizim temenni yazılıyor. alkol olacaksa bunu biraz geç saatte yapmak daha iyi olur.

bir de parti katılımcıları için bazı aksesuarlar alın. ne bileyim çocukların kafaya taktığı komik püsküllü taçlar, kurdela, rafya gibi şeyler. onlardan kendinize taç, süs vs yapabilirsiniz. evde olunca daha yaratıcı olmak mümkün.

zenne olmasa bile katılımcılardan seven varsa, dansöz kıyafetiyle dansöz moduna girebilir.

ya da hareketli bi müzik eşliğinde sandalye kapmaca?

Namaste!


İki yıl önce kolaylıkla aldım, bir hafta ya da biraz daha kısa sürdü. Evrakınız tamamsa özel bir sıkıntı çıkmaz; hele kongre vb. falan varsa hiç sorun çıkmaz herhalde.

Bu arada Özcan Yurdalan'ın Namaste kitabını okuyabilirsiniz okumadıysanız.

gerekli evrakları sabah verip, aynı gün içinde öğleden sonra almıştık (2 sene önce temmuz gibiydi)
zorluk çıkarmıyorlar, istenen evraklar ve de vize ücretiyle hallolur.

arayan olursa diye kendi yanıtımı da vereyim;

17 kasım sabahı gittim, evrakları teslim ettim (başvuru formu, 2 foturaf, hesap cüzdanı fotokopisi, 40$), akşam 5'e çeyrek kala falan gittim, kapıdan aldım.

sitma icin simdiden koruma ilaci almaya baslaminiz gerek, doktora danisin ama biz lariam almistik. (bkz: #11228027) ve (bkz: #11225817) genel olarak entry'lerde anlattiydim, yinelemeyeyim. bir de pune ulkenin ne tarafinda kaliyor belirtirseniz, cevap yazacaklara kolaylik olur diye dusunuyorum.
bir de gideceginiz yer rajastan'daysa suraya goz atabilirsiniz.
www.fotografligezirehberi.com

ekleme: vaktiniz varsa tac mahal ve varanasi'yi gormeden gelmeyin derim. konaklama ve yemek cok ucuz nasilsa. gezecekseniz kutsal kitapsiz gitmeyin ve gereken tum temizlik malzemelerinizi yaninizda goturun. purel, tuvalet kagidi, kagit mendil ve sabun tasiyin yaninizda.
ilac olarak, agri kesicinin yani sira, mikrop oldurucu solusyon, ne bileyim, oksijenli su, biokadin, antibiyotik, yara bandi gibi seyler bulundurun enfeksiyon durumlarina karsi.
burdan iyi bir yagmurluk goturun, cok da agirlik yapmayin derim giyeceklerle. ordan giysi alirsiniz.

teşekkürler bilgiler için. entry okuma işlemi zaten ilk hindistan konusu açıldığında hemen yapıldı. seninkini de çok iyi hatırlıyorum. gideceğimiz yer Pune, Bombay'a oldukça yakın. tekrar teşekkürler.

redd :)

last.fm'in similar fasilitesini kullan.

sana bir tane önereyim çok seversin zaten: secondhand serenade..

kardeşim benle yakın müzik tarzın hatta baya bi yakın. birde moby i dene

aslında en iyisi, bir gruba ya da tarza bağlı olmamak. al last.fm'den 1 aylık üyelik (5 lira falan), takıl kafana göre. bir dinlediğimi ertesi gün unutuyorum. çok sevdiklerimi not alıyorum.

gerçi bu yüzden 300 gb müzik arşivim oldu, çığırından çıkıyor işler :/

opeth

creedance clearwater revival (ccr diye de bilinir)
uriah heep
jefferson airplane
porcupine tree
audioslave
queens of the stone age
epica
haggard
therion
sentenced ( slow'lari)
bizden de, mavi isiklar
ilk aklima gelenler.
amorphis'i de ekledim gitti.

anathema
placebo biliyosundur.
blur
beck
the white stripes
the flaming lips
slipknot
disturbed
No Smoking Orchestra, Fanfare Ciocarlia, shantel, Boban Markovic Orkestar ( balkana alternatif)
ayyuka, çamur, pillibebek..

ilk aklıma gelenler. istersen parçalar da önerebilirim.

okurken "oha kim benim d klasörümdekileri yazdı lan, ama şunları unutmuş" dedim :)

- firewater
- figli di madre ignota
- pink martini
- devotchka
- emir kusturica no smoking orchestra
- honeyhoney
- dvig
- couer de pirate
- kultur chock
- oi va voi
- paris combo

gothart
esma redzepova
koçani orkestar
oi va voi
luxus
taraf de haidouks

Nirvana,Travis ten şaşma.Oasisin bazı şarkıları incubus-love hurts.Raindrops keep falling on my head.Ve the beatles ne dinlersen dinle alternatif rockta 1 numara.

yahoo games

gamyun.net

gamyunda scrabble'a benzeyen kelimekule diye bir oyun var güzel gibi sanki.

bi arkadaşım hekimcibaşı salih efendi yalısında evlenmişti. ikinci köprünün ayağında çok güzel bir yer.

Hemen araştırıyorum. Sağol başka başka, işte tam istediğim stilde bir cevap. Amacım gözden kaçan bilmediğimiz reklamı tanıtımı olmayan saklı kalmış bir yere ulaşmak.

bir tanıdığım cemile sultan'da evlenmişti, kırtepedeydi bayağı sevmiştim. havuz fln da incelenebilir.

www.cemilesultan.com

feriye lokantası: fiyatlar ucuz olmaz tahmin ama düğün güzel oluyor orda. yemekler ve manzara güzel.

geçen armada'da gittik bir arkadaşımızınkine. gündüzdü koytelli gibi. fotolardaki kadar süslenmemişti, belki daha az süslüsü daha ucuza malolabilir.
www.armadahotel.com.tr

validebağ öğretmenviydi sanırım. birarkadaşım da orda yaptı, bahçe böyle, güzeldi.

sarıyer civarlarında hakimevi var, orda yapmayın. ortada kocaman bir havuzvehemen etrafında sıkışmış masalar. güzel olmadı orda gittiğim 2 düğün de.

bir arkadaşımın düğünü giritli restauranta has ege konsepti ile yapılmıştı. manzara sadece o gün/gece çifte tahsisedilen 'ev'de var. bence bir göz atmaya deyer. mutluluklar.
www.giritlirestoran.com

Rumelihisarında bogaza nazır bir mekan var hemen Boğaziçi universitesi hisar kampüsünün oradaki parkın yanı,

restoran tekneler mevcut. bir akşamlığına kiralanabilir. boğazın içinde güzel bi gece olur. 300 kişilik masalı tekneler bile varmış ki siz kokteyl tarzı daha rahat bulursunuz. fiyat hakkında bilgim yok ama bi google + iletişim kadar yakın.

Güzel öneriler geliyor, çok sağolun, tekne işi zor olur çoluk çocuk bence, gelen önerilerin 2-3 tanesiyle görüştüm zaten misal Cemile Sultan müthiş bir yer, ama fiyatarı da o göklerde o süper manzara gibi. Başka akıllara gelen varsa hiç çekinmesin, süpersiniz.

çook pahalı olacaktır ama kuzenim feriye lokantasında yaptı düğününü. muhteşemdi.

kaç para tutar bilmiyorum ama ıhlamur kasrı var beşiktaş'ta kır düğünü için ideal, hatta benim de böyle bir planım var, sen bir fiyatını öğren :))

Cemile Sultan konusu geçmişken, düğünü yapan insan ito'dan bişeyler bulup indirim falan yaptırmıştı, bu yönde bi çevreniz varsa faydalanabiliyorsunuz sanırsam :)

yuh yahu yine yapamadım

görünmez bakınız içine ":" ekleyerek.

görünmez bkz butonu zaten hiç olmadı ki.

en açıklayıcı benimki oldu. hıh!

img4.imageshack.us

akıllı bkz vereceğin kelime "yıldız" olsun.

:yıldız

hepsini seçip, (bkz)'ın yanındaki tırnak butonuna basacaksın. 2noktaüstüstenin başında ve kelimenin sonunda tırnak varsa ok.



`

kendine mesaj atarak deneme yapabilirsin.

bernard shaw'ın heartbreak house diye bi oyunu var ama 5 kisi mi 6 mı simdi hatırlayamadım bi de modern derken konu itibariyle mi tür mü? türkçesi kırgınlar eviydi bi de.

tür olarak modern. klasikte, dönemi yansıtmak bir parça daha zorlaştırdığından modern oyun arıyorum önerin için teşekkürler

arnold wesker - four seasons ( 2 kisilik ) oz ozetle konu; mevsimler uzerinden kadin, erkek iliskisi.

harold pinter'ın "one for the road" var, kısa bir oyun 4 kişilikti sanırım, diğer oyunlarına da bakılabilir, 3-4 kişilik oyunları var gene yanlış hatırlamıyorsam.

hospitality suit (filmi the big kahuna) çok güzel.
(bkz: zoo story)

bunlar 2 3 kişi gaba

kadıköy nezih kitabevi, akmar pasajı yanı.

biraz uyduruk ama büyük mağazaların (migros vb.) kendinden yapışkanlı poşetleri var, çok pratik. tercih edilebilir. kutlama kartı orda da vardır.

bir çiçekçiye gidip rica edersen yardımcı olurlar sanıyorum. onlarda çeşit çeşit kapmalama kapıdı vs. var kart da vardır.

okullar açıldı, şimdi bütün kırtasiyelerde, marketlerde, bakkallarda çakkallarda defter kabı satılıyor. en cicili bicilisinden al istediğin gibi. üstelik o saatlerde ve yolunun üstünde denk gelir mutlaka.

aslında cicili bicili değil de daha klas bir şey istiyorum. desensiz, düz renk çok güzel kraft kağıtları var. onlardan aslında bulmak istediğim. bir de mektup için güzel kaliteli bir kağıt istiyordum. düz beyaz bir kağıt değil de daha farklı bir şey..

aslında sirkecide kağıt malzemelerin vs satıldığı bir yer varmış. nasıl bulabileceğimi bilsem?

taksim'de d n r, mephisto vs gibi yol üstü kitapçılar geç saate kadar açık.mephisto'nun al katındaki kırtasiyesi çok geniş, her türlüsü bulunur.

divxm.com

peki bu pilot bölümlerinin torrent ya da rapid linki var mıdır?

eski dizinin yeni diziyle süreklilik açısından alakası yok, o yüzden onu izlemen gerekli değil.

2 pilot bolumden sonra kaptiriyorsun diziye. ( eski diziyi bosver bence de) cok selam ederim. hasretle.

(bkz: battlestar galactica seyir rehberi)

van halen, joe satriani, steve vai, buckethead falan iyi gelir umarim. ha bir de quo vadis vardir ki bu saydiklarimdan tarz olarak baya bir ayrilir.

(bkz: manu chao)

Korpiklaani dinle
Vodka ve beer beer tavsiye şarkıları :)
hatta linkleri
vodka www.youtube.com
beer beer www.youtube.com

(bkz: gogol bordello)

Valla bende 10 senenin ardından fark etmiştim sizdeki bu durumu kendimde. ulen dinlediğim parçaların %99'u hep derin şarkılar.. Yokmu şöyle neşeli şeyler diye. ve o günden sonra tek tek bulduklarımı ayrı bir yerde biriktiriyorum. al bunlar birkaçı. sana ilaç gibi gelecektir.

Led Zeppelin - Dyer maker
spongebob squarepants - Idiot friends
Jarvis Cocker - Angela
Jackie Collins - Existential Question Time
Sonny j - handsfree(if_you_hold_my_hand)
Julian_Casablancas - Little Girl
jackson_5 - abc
Delinquent Habits - Return of the Tres
Frankie Valli & The Four Seasons - Beggin' (Pilooski Edit)
KT Tunstall - Black Horse and the Cherry Tree - You're Not The One For Me
Yes - We have heaven
Otis Redding - Something Is Worrying Me
Inna - Hot

Türkçe olarak;
Kukla - Panik atak
RAKI - 700 Milyon

Max Raabe & Palast Orchester

haraketlı slow ne ararsan calarlar.laco tayfa dene ıstersen
sozluk.sourtimes.org

tam istedigin gibi; (bkz: the toy dolls)

Kaiser Chiefs


ayrıca nokta atışı yaparaktan...

The Shins - Australia (çok eğlenceli)

zeytin, krem/beyaz peynir, tereyagi, belki yogurt, bi tane haslanmis yumurta, varsa yulaf, yoksa corn flakes. sut veya cay.

tabi ki en onemli besin oldugu icin onemsiyorum.

en kral kahvaltı domates beyaz peynir ve zeytinden oluşan kahvaltıdır. yanına da demli sınırsız çay. ohh mis.

evde, aileyle birlikte olunca daha göz kamaştırıcı bir kahvaltı yapıyorum. içecek nesquik ahah vazgeçemem, yiyecek olarak da her gün bir spesiyal oluyor gibi. omlet olabiliyor; domates, sucuk, yumurta karışımı bir şey olabiliyor; yağda kızartılmış hamur olabiliyor. annemin yaratıcılığının sonuçları olarak bazen tadı çok kötü şeyler de çıkabiliyor gerçi ortaya.

ama senenin diğer 10 ayında yok kahvaltı diye bir öğün hayatımda=) maksimum 1 ay yer alıyor hayatımda. o da sabah dersi ve dersten çıkışta zaman olduğu günler. alıştığım için olabilir ama pek gerekli bir öğün olarak görmüyorum..

boşlukları tamamlayalım: şimdi de aileyle sofraya oturabildiğim yok pek:/ düzenlerimiz baya farklı. bahsettiğim 10 ayın 9'unda da sabah acıkırsam 1 ya da 2 poğaça, yanında da kahve ya da ufak paket meyve sularıyla geçiştiriyorum bu öğünü..

eğer çalışıyosam ya da staj yapıyosam poğaça ya da tost yerim, yemem aslında yutarım bildiğin aceleyle
diğer zamanlar kahvaltıyla öğle yemeği aynı öğün olur genelde. omletten lahmacuna kadar herşeyi yiyebilirim o anki ruh durumuma bağlı
pazar ve bayram kahvaltılarındaysa annem sazı eline alır masayı donatır kahvaltılıklarla yanına krep omlet sucuk sosis pancakeden herhangi birini yapar. 2-3 dakika hem anneme hem babama kahvaltıda neden nutella yenilebileceğini anlattıktan (tartıştıktan) sonra yumulurum :)

hep yalnız kahvaltı ederim hiç öyle büyük aile kahvaltılarımız olmaz.ama eğer işim yoksa ve vatkim varsa, 2 dilim ekmekle beyaz peynir domates birkaç zeytin haftada bir de yumurta yerim yanında kesin çay içerim.
eğer okul veya işe gitmem gerekiyorsa sabah kahvaltı etmem ama yanıma bir tost alırım saat 9,5 10 civarı yine çayla onu yerim.

kahvaltı önemlidir atlamamak lazım.

yıllardır bikaç istisna dışında yemedim.

mümkün oldukça hafif şeyler ve sıcacık bir çay

pita ekmeğinin arasına fesleğenli mozarella peyniri ve terayağı karışımı, domates, füme salam, yaban mersini reçeli ha bir de espresso.

nesfit:(

iki dilim beyaz ekmek üstüne bal kaymak ve çilekli süt

(kilolu falan değilim)

Zaman zaman çorba.

en fazla bi tost meyve suyuyla. ama genelde direkt öğle yemeği.

günün en verimli zamanını bişeyler yemekle harcıyamam.

Hep yalnız kahvaltı eden bir insan olarak kahvaltıda çay vazgeçilmezimdir. İşe gideceğim günler sabah yüzümü yıkamadan ketıla su koyarım. Yanında kızarmış ekmek, beyaz peynir, zeytin... Canım tatlı çekiyorsa da nutella, yoksa çikolata :) Bazen akşamları da bunları yiyebiliyorum. Memnunum halimden.

Geç uyandığım zaman da çayı şirkette mutlaka içerim. Bisküvi, kek gibi bi şeyler atıştırırım ya da bi şey yemem öğle yemeğini beklerim. Ama asla poğaça veya açma tarzı şeyler yemem.

çavdar ekmeğiyle beyaz peynirli, veya (üşenmezsem) beyaz peynir+kaşarlı, ya da sadece kaşarlı tost. yanına bi fincan çay.

salam sosis reçel kızarmış ekmek çay domates peynir. tereyağı kesinlikle kullanmıyorum kahvaltıda. cheedar peynir vs vs

yukarda arkadaşların yazdığı seyleri yemediğim kesin.sabahları midemle aramız limoni oluyo,oğlene kadar bekleyip(öğlene kadar meyve atıştırıyorum)yemek yiyorum direk.bir de çoğu zaman öğlende kalktığım için kahvaltı faslını es geçiyorum

ben hergün en az 1 saatlik bir kahvaltıyla başlıyorum güne. her kahvaltıda mutlaka bir çeşit omlet ya da menemen oluyor. arada bir jambon ya da kavurma yiyorum yumurta yerine, kızarmış ekmek arası kavurma nefistir. bazen de zeytinyağı ve siyah susamlı tulum loru (bunu da tavsiye ederim nefistir, tavada pişirilip de yenilebilir, çiğ olarak da) canım çektiğinde küçük kare ekmekleri tereyağı ile kaşarlı tost yapıyorum. bu sıcak tercihinin yanında mutlaka közlenmiş kırmızı biber (toplu alıp mangalda közleyip stokluyorum bunu da. biber yoksa tukaşınki de iyidir), domates, zaman zaman taze ince acı biber ve jalapeno oluyor. jalapeno'yu artık kavanozda değil 5 kiloluk market tipi ambalajda alıyorum zaten, onsuz olmuyor. finali de nutella ve çay ile yapıyorum.

zaten gazete okuma ve sigara kısımlarını da ekleyince 1 saati kafadan geçiyor.

büdüt: "günün en verimli zamanını bişeyler yemekle harcıyamam." diye bir laf geçmiş. kahvaltı iyi yapılmazsa gün boyu acıkıp duruyor bünye, ne yese tatmin olmuyor. kahvaltıyı iyi yapmak o yüzden önemli. kahvaltı sıkı olursa tüm gün bir şey yemesen de vücut güçsüz düşmez, verim artar. arkadaşın olaya bakış açısı yanlış.

oglene kadar acikmiyorum niyeyse. insanlarin uyandiktan sonra nasil yemek yediklerini de anlayamiyorum. ola ki yersem de normalde 12:30 civari yedigim ogle yemegi saat 15'e kayiyor. pazar gunu yayilmaca kahvalti fasli oluyor evde, o da oglene dogru. pazar gunleri de klasik anadolu kahvaltisi.
peynir tabagi, zeytin, sucuk, bazen yumurta, findik ezmesi, zeytinyagli naneli domates, salatalik, ceviz receli(yenigun marka).
salam, sosis olmaz asla.

kahvaltı yapmadan evden çıktığım senede en fazla 3-5 kere olur. derse falan gitmek gerekirse iki dilim tost, çay ve vazgeçilmezlerim beyaz peynir-reçel. acelem yoksa haşlanmış veya sucuklu yumurta, peynir, en az iki çeşit reçel ve nutella. ve elbette güzelce demlenmiş çay.

Yurtdışında -italya'da- yaşıyorum. Sabahları ofisimizin arka tarafındaki bar'dan yeni çıkmış 2 kruvasan (genellikle biri çikolatalı, biri orman meyveli oluyor.) alıyorum, yanında da espresso. Hem lezzetli oluyor, hem ayılmamı sağlıyor.

bir fincan çay, bir dilim ekmege sürülen nutella :))

5 yumurtalı omlet 120 gr beyaz peynir 2 dilim çavdarlı ekmek ılık çay ve domates

tam trafik olduğu saatler.ama iftar dan dolayı boş olabilir.alibeyköy e-5 te trafik olacağından daha mantıklı gözüküyor.aslında taksime gitmek istiyosanda sahil yolundan taksime gidersen 30 dk ya taksimde olursun bence.

tamamen e5 trafiğine bağlı. taksiye binmeden internete girme imkanın varsa tem ve e-5 kameralarına bak alibeyköye hangisi uygunsa onunla git.20-30 arası tutar ama zamlandı gerçi.sahil yolu da mantıklı.

trafik olur diye diyorum havalanından metroya binip esenlere gidebilir, oradan taksi ile alibeyköye geçebilirsin ucuz yolu bu... trafik varsa kısa yolu da bu.

ama 19:15 iftar .. 19:30 da trafik rahatlar, 19:15 te taksiye binersen çevre yolundan 20-30 dakikaya gidebilirsin.

fiyat bilemicem 30 diyeyim fazla olmasın

otobus otogardan kalkiyor zaten de onun kalkis saatini bilemiyorum. bileti alibeykoy terminalden binmek uzere aldim, rotar olayi sonradan aklima geldi.

kesin rotarli inecegiz tr'ye, saat 7'de falan binsem taksiye demek ki 8:30'daki otobuse yetisirim alibeykoy'e iftar saati de olsa. degil mi?

bence de otogardan servisi araştırman en mantıklısı.
havaalanından metroya yürüme: 7 -10 dk
metro - otogar: 15 dk
böylece trafiğin beklenmedik sürprizlerinden uzak durursun.

ekleme: biletlerin üzerinde otogardan kalkışı da yazar, hiç olmadı tel. edip otogardan bineceğinizi söyleyin. bir deyanınıza tel no sunu da alırsınız, havaalanına iner inmez ararsınız.
metroyla otogar, alibeyköy ya da taksim'e taksiyle gitmekten daha mantıklı geldi bana.

en mantıklısı otogar ancak trafiği düşünürsek en hızlısı da şu: havaalanından metro'ys binilip alibeyköy'e en yakın durakta (bayrampaşa) inilir. oradan terminale taksiyle gidilir. bu durumda taksi 15-20 arası yazar. ve bütün alibeyköy sokağa dökülse söylediğim güzergahta pek trafik olmaz.

kuskonmaz

edit: evet burusuk bezelye kapari.ince uzun sapli olsa kuskonmaz olcakti ama. :P

kapari efendim. salatalara şahane olur.

Trivial pursuit , bilgi yarismasi

monopoly

(bkz: risk)

risk denizin ortasında katil edeibliri adamı.
Denizde jenga oynamak çok fantastik ve değişik olabilir ama.

Ben de hatunum.

Maço olmadan da maddi ve manevi yönden güvenilir olması önemli. Bir arkadaşım (erkek kendisi) bozulan evliliği için "erkek kadından bir gıdım olsun fazla kazanmalı" demişti. Tersi erkek için bazen zor olabiliyor ama kadın kaldırmakta daha fazla zorlanıyormuş. Kocam kıskanç değildir ancak gerektiği yerde kolunu omuzuma atmayı da bilir, öyle yani...

her konuda ileride olman belki bir avantaj sayılabilir eğer ki bununla karşı tarafı ezmek niyetinde değilsen. Efendi olup bu üstünlüğünü sükunet ile daha da perçinleştireceksin. Bir de hangi kadın yanında bir kılıbık ister ki?? sanmıyorum, abartmamak kaydıyla, gerektiği yerde onu daima koruyacağını hep bilmeli.

her zaman üstün olmalıyız. zaten böyle etkilenir kadınlar. her yönden üstün olmalıyız ama.

maddı yonde guclulugu de gucsuzlugu de abartırsan kadını her halukarda kaybedersın. dengı dengıne olmaya en yakın yerde bı yerlerde durmak lazım.

maddi, manevi farketmez bence her ikisi de birbirinden bagimsiz, ayri ayakta kalabilecek kadar olmalidir. birbirlerine mecburiyet hissetmeden voltran'i olusturabilmelidirler. biri kollari olur, digeri govdeyi olusturur gibi.. sorun sadece kadinin ya da adamin tek basina voltran olmak zorunda kalmasi, ki bu da once bireyi sonra iliskiyi yorar.

bunu yazan: XX

bence yeri geldiğinde ikisi de güven verici olmalı. her dakika birinin sırtından geçinilmemeli.
ancak şu da var ki mesela bir kampa gittiğimizde erkekler beceriksiz, güçsüz, mızmız olunca ben çok uyuz oluyorum. kamp ortamında erkek güçlü ve becerikli olmalı. hatta evde de. tamir bilmeli, elinden iş gelmeli. bir kızdan bunları beklemem ama erkekten beklerim. kız gibi erkeklerden hiç hoşlaşmıyorum ve bu kamp ortamlarında kimin ne olduğu da anında belli oluyor. :)

kimin güçlü olacağını sorgulayanla ilişkide olunmamalı.

daily cat kadar kötü bir mama olamaz, sokak kedilerine dağıtıyordum ben, o kadar berbat ki sokak kedileri bile yemiyor, burun kıvırıp gidiyorlar.

annem 15 kadar kediye bakiyor. nihayet micho bulabildim, tum kediler bayilarak yiyorlar. 15 kiloluk 59 liraya aldim petsiparis.com'dan. 100 tl'nin ustu de kargo bedava.

mısır çarşısının yan tarafındaki çiçekçilerin orda kiloyla açık mama satılıyor. sanırım fiyatları uygun.

@pyro clustic flow 15liği 49 a almıssın ya yazmadan edemedim.. elxa nın verdiği linkte en altta micho 44 liraya...

@maxpainn: ben yazarken onun linki yoktu, gelcek sefere kampanyasi devam ederse ordan alayim.

hmm edit'i: bunlar istanbul disina gondermiyormus, anneme olmaz o zaman. :(
anlamadim edit'i: ups'le her yere gidiyor diyor, eve teslim detaylarinda. neyse lazim olunca iyice okur, anlarim artik :s