istiklal caddesi'ndeki yesilcam sinemasi Taksim'in en ucuzu. epeydir gitmedim ama.

şişliden osmanbeye inerken solda bir sinema salonu var ama adını bilmiyorum

osmanbey'de, evkur'un yanında var cinemax olması lazım ama adını tam hatırlayamadım. yine osmanbey metrosuna giderken var bir tane de.

yeşilçam sineması öğrenci 6 veya 7 tl.
istiklal'deki diğer sinemalar bundan pahalıdır.

camel active'in durumunu bilmiyorum ama Beyoglu is merkezinde ihrac fazlasi xxxl'li urunler cok olur.

ben de iki kere açtım kimse yardımcı olmadı : ((
(git: 120853) ben de faydalanırım bundan ...

hem ielts e hem toefl a 1 hafta arayla girmiş biri olaraktan, toefl kursları da işini görür. Hatta toefl ielts e göre çok daha zor, daha iyi çalışmış olursun.

d&d eğitim, danışmanlık ve lisan koçluğu merkezi
ortaklar caddesi bahçeler sok. inci apt. no: 8/6 kat: 4 mecidiyeköy istanbul
02122741913

gidin, danisin, faydalanin. selamimi da soyleyin.

koca semtte fellik fellik pikapçı aramamam açısından daha açık adres tarif edilse memnun olurum

galata kulesinin dibinde netses radio var. ama fiyatları pahalıcadır. en iyisi internetten araştırıp, bulmak, gidip- almaktır. ben öyle yaptım. sahibinden.com'dan bendeki bozuk pikabın aynı modelden bulup, aldım. çok da memnunum. tavsiye ederim. ayrıca robinbook nickli kullanıcı ekşi duyuru'ya da ilanlar vermişti, pikabını satıyordu. bir bakın derim.

cihangirde firuz kafe çevresinde var. Biraz dolaşman gerekecek ama gramofon görmüştüm birkaç tane.

Taksim ya da Kadikoy'deki bazi sahaflarda da olurdu eskiden. Oralara bi bakin derim ama onlar bile artik gittigidiyor'dan satis yapiyor.

Ekşime için değil de ishal halinde:

Bol su, meyvesuyu, kola (İsviçreli doktorlar öneriyor); haşlanmış patates, pirinç lapası.

Geçmiş olsun.

kus. en azından kusacak bişey yoksa bile midende öğürmek iyi gelir.

işte parmağını boğazına sokuyosun falan. bende işe yarıyor.

ishalin kökten çözümü için:
yemek kaşığının yarısına kuru türk kahvesi döküyoruz. üstüne de 5, 6 damla limon sıkıyoruz. sonra bunu yiyoruz.
yakında su da bulundur, boğazında takılabilir. kesin keser olayı.

gastrit başlangıcı olabilir, sabah aç karna prosek, yemeklerden önce aç karna meteospasm alabilirsin. aynı belirtiler bende de vardı doktora gittim final haftamdı gecen hafta bunları verdi şu an çok iyiyim. tabi bir doktora görünmende fayda var ne olur ne olmaz. geçmiş olsun arkadaşım.

beyaz leblebi ve kola. gayet iyi toparlıyor deneyebilirsin.

kahve-limon ishal için iyidir. ama ishalin sebebi, mideyi üşütmense bi işe yaramaz. mide ekşimesi-üşütmesi için nane-limon birebirdir. 1-2 kaşık kadar kuru naneyle bir limonu ince ince dilimleyip bir bardak suda kaynat, sıcak sıcak iç. hem ishale hem midene iyi gelir. (doğal olarak ishal bir süre daha devam eder ama o da geçecektir kısa bir süre içinde, geçmezse ozaman kahve-limon dene)
bişiciğin kalmaz. geçmiş olsun.

geğiriğinin kokusu için de bir tavsiye benden olsun; maydonoz yemeyi deneyebilirsin büyük ölçüde azaltacaktır o rahatsız edici kokuyu.

, midedeki sorun için nane limon!

cevap veren herkese tekrar teşekkür ediyorum , yaptıklarım sırasıyla ;

yağsız pirinç pilavı
haşlanmış patates
domates ( bu üçü bayaa toparladı tavsiye ederim )

sonrasında leblebi ve kola - bunlar da cilaladı ^ ^

şu an daha iyiyim , sınavımda güzel geçti sayılır ^ ^

bu arada ekliyceklerim var sırayla ;
kusmak iyi güzel de böğürmek felan baş dönmesi yapıyo ,tansiyonu düşürüyo

sadece ishal olmaması nedeniyle kahve limonu denemedim ama aklımda bulunsun ^ ^

kahve konusuna dikkat edicem , bayaa kahve tüketen bi insanım (:

o arada abim benim hesaptan girip bana cevap vermiş :P uyandığını bilsem sorardım kendisine ^ ^

leblebi kolayı biliyodum ,tekrarladım tavsiye edilir

nane limona antipatim var :P şaka bi yana midemi de bulandırıyo bu nane limon , o yüzden es geçtim :P

maydonoz deneyemedim ama domates te bayaa iyi geldi domatesi de mide bulandırıcı geğirik kokusunu gidermeniz için tavsiye ederim - maydonoz u da deniycem bi daha ki sefere ( gerçi umarım bi daha olmaz :/ )

cevap yazan herkese tekrar tekrar teşekkür ederim (: kalın sağlıcakla

kuru kahve

boyner.

mavi

adidas

mudo outlet, annapurna indirimdeyken ozellikle.

defacto en uygun fiyatlı olanı bu seçenekler arasında.

beyoğlu iş merkezi abervrombie modelinde 70-80 civarı bulursun.

söylediğin markalar zaten en iyisi

Dual

cok gicir pikaplarda soyle bir sorun olabiliyor: eski, azcik yipranmis bir plak caldiginizda, zirt pirt atliyor. o nedenle alacaginiz zaman yaninizda bir tane de eski, yipranmis bir plak goturun ve aletin performansini dinleyin.

aslinda olay pikaptan ziyade amfide bitiyor. (ses kalitesi babinda) hali hazirda bir amfin varsa, pikaba uyumlu mu diye bir sor.son model pikaplardaki durumu bilmiyorum ama benim 5+1 bagladigim amfi pikabi calmiyor. pikap icin 'phono' cikisli baska bir amfim var.
yillarca dual'lerim oldu, son pikabim panasonic. mes'uduz. yani DJ'lik bakimindan ucup kacmayacaksan herhangi birini alabilirsin bence ama dedigim gibi amfi kismini asil bir arastir.

mesajla oldurdum :)

ulkeye giriste de vize alirken soylediklerinizin aynisini soyleyin.
nerede kalacaginiz, planlariniz vs, soyledikleriniz ayni, tutarli olsun.
giriste sana max. su kadar kalabilirsin demiyorlar benim bildigim. girdikten sonra da kursa falan gidersen, 3 ayi gecsen bile kalabiliyorsun ama onun detaylarini bilmiyorum.

diyorlar işte benim bildiğim de. ben gidenlerin yalancısıyım. turistik vize benimki. öğrenci vizesiin hem prosedürü hem masrafı daha çok diye böyle yaptım. o yüzden uçak biletime bakıp ne yapacaksın o kadar zaman dediği zaman tutarlı mantıklı bi hikaye uydurmam lazım amcaya ki "dolan bi hafta, sonra kaybol gözüm görmesin!" demesin. ürküyorum.

pyro clustic flow'in dedigi gibi vize gorusmenizdekiyle tutarli seyler soyleyin. Genelde 6 ay izni veriyorlar direkt. Fakat verilen surenin uzerinde kalirsaniz (sureyi uzatmak icin basvuruda bulunmadan) kacak durumuna dusuyorsunuz. Kesinlikle bir gun dahi olsa gecirmeden donmeniz gerekiyor. Aksi takdirde sonraki girislerinizde sistemde siciliniz dokulur ve sorun teskil edebilir.

Taktik vermem gerekirse: Kiliga kiyafete saca basa dikkat ediyorlar, sempatik gozukun ve yalandan uzak durun, tum inisiyatif adamin elinde, isterse sizi geri cevirip evinize gonderebilir.

Ha bir de soyle bir durum var, turist vizesiyle gidip orda birkac ay kurs almanin bir sakincasi olmamasi lazim. Yani bu durumu soyleseniz de soylemeseniz de bir sey degismemeli. Fakat emin degilim.

ok! şahane!
bi haftalık otel rezervasyonum var zaten. ondan sonra da kalacak yerim belli. gezmeye geldim ben, bu arada da dilimi geliştiririm diye düşündüm, burda arkadaşlarım da var onlarda kalıacm azar azar dersem amca benden nefret etmez diyebilir miyiz?
sevimlilik? sonuna kadar olabilirim. günde 8 saat bunu yapıyorum zaten. işim bu. ama 16 saat uçuştan sonra ne kadar dağılmamış kalabilirim bilmiyorum. çok teşekkürler arkadaşlar ikinize de...

Ben turist vizesiyle 6 hafta yaz okuluna gitmiştim, ama okulda öğrenci vizesi çıkartacak vakit kalmadığı konusunda kağıt almıştım, ve daha da önemlisi sene 1999'du, gençtik, 11 eylül diye bişey yoktu

vize 6 ay kalma hakkı veriyorsa da, immigration officer'ın girişte vize süresini kısıtlama hatta toptan iptal hakkı var. ama ben daha önce böyle bir şeyle karşılaşmadım, duymadım da. bir sorun olacağını sanmıyorum. genel görüşüm, vize konularında dürüst olunmalı.

bu arada vize sitesinde şöyle bir şey yazıyor:
"
If you are going to the U.S. primarily for tourism, but want to take a short course of study which is recreational or avocational, and of less than 18 hours per week, you may be able to do soon a visitor visa. If your course of study is 18 hours or more a week, you will need a student visa. "

ülkeye girişte pasaportuna bir damga basılıyordu d/s ____ diye (pasaportum yanımda değil bakamıyorum son girişimde basılmış mı dşye). o "duration of stay". 6 ay da olabilir, bir ay da, iki gün de... orada ne söylediğine, tipine, ne için gittiğine ve oradaki gümrük görevlisinin moduna göre değişebiliyor. diğerlerinin de dediği gibi, tatil yapacağım, alışveriş yapacağım filan de, eğitim için geldim dersen f vizesi niye almadın diye kıllık çıkarabilirler ve haftada 18 saat/ders kuralını bilmezden gelebilirler.

neyse o d/s damgasında ne kadar yazıyorsa o kadar kalma hakkın var. onu geçersen statün kaçağa düşüyor. vizen olması orada bulunabilmen anlamına gelmiyor yani. o süreyi geçersen de ileride vize alman, greencarda başvurman iflan zorlaşıyor.

'arkadaslarim var' deme. o vakit potansiyel kacak durumuna dusebilirsin.
gezcem dedin ya onlara, 1 haftalik rezeyvasyonun da var tamam. sonrasinda nereye gidecegin hakkinda soru sormasi muhtemel. o nedenle gidecegin yerden sonraki destinasyon hakkinda bir dusun. mumkunse dogru laflar et. ne bileyim, iste yellowstone'a ya da sekoya national park'a gitcem, tam karar vermedim, kabaca surayi, burayi goresim var de.

niye uzun kalcan derse de, ulkeniz cok buyuk dersin ama kafanda gormek istedigin yerler hakkinda kadataslak bir fikir olsun.

www.buowl.boun.edu.tr

carpinti (tasikardi) genc yaslarda ozellikle buyuk oranda stres ve anksiyete baglantili oluyor. sakinlesmek iyi gelebilir bu durumda :) melisa cayi icip yat uyu mesela.

tabii en kisa zamanda kardiyologa gorunup altta yatan baska bi$i var mi, ogrenmek lazim.

aşık olmuş olabilir misiniz?

abi ne aşkı :D ciddi bir durumdayım aşık olsam leylayım derdim dimi :)

bir kan tahlili yaptır. ne var ne yok çıkar orada.

eğer saç dökülmesine karşı kullanılan minoksidil den kullanıyorsan da çarpıntı yapar.

minoksidil kullanmıyorum.

tasikardiye neden olan seyin bulunmasi gerekli once. protein tozunda yan etki olarak yaziyor mu? kafein de yapar kimi insanda. belki kahveye abanmissinizdir. yeme aliskanliginizda degisiklik olmadigi halde devam ederse, ozellikle aritmi sirasinda ekg cektiriniz. en yakin acile gidin, kolay bir sey.
sonra ekg'nizle bir kardiyologa gidin. ona bakip, gerekgorurse daha detayli tetkikler isteyecektir ama umarim sadece yemek, kafein, stres falan yuzundendir.

not: ben olsam protein tozunu bir sure keser, duruma bir bakardim.
imza: yillarin supraventrikuler tasikardilisi

balat musevi hastanesi onceden tamamen karsılıyordu sgk lılar ama son duzenlemeden sonra nasıl oldu fiyatları bilmiyorum arayıp bi sorun istersenız. gayet iyiydi hastane.

www.orahayim.com

Aslında yeni anlaşmalardan sonra özel hastaneler de oldukça makul fiyatlara geliyor skk'lılar için. Bence devlet hastanesinden ziyade öyle bir hastane dene. Avusturya Hastanesini de deneyebilirsin muayane ücretleri oldukça düşüştü skk'lılar için ve hiç kalabalık olmuyor gayet güzel temiz bir hastane iyi de bir jinekolog var bildiğim kadarıyla.
www.sjh.com.tr

devlet hastanesinde ultrasonu aylar sonrasına veriyorlar.Ancak acile gidersen anında sonuç alıyorsun. En kısa zamanda sonuca ulaşmayı düşünüyorsan bir an evvel gitmelisin. Anadolu yakasında e-5te fatih sultan mehmet var fena değldr.

istanbul'da belediyenin kadin sagligi merkezleri ucretsiz diye biliyorum. istanbul'daysaniz bi arastirin, degilseniz de belki bulundugunuz ilde de benzer bir uygulama olabilir.

özel hastanelerde ultrasona girmek muayene ücretine dahil. ben öyle girdim ve oldum iki kez. ha pap smear testi falan fıstık varsa onu bilmiyorum. özel hastaneler 15 20 gibi bir fiyat alır en fazla. tabii süper lüksüne gitmezseniz.

selam, ben de şişlide oturuyorum. Bisikletimle devamlı beşiktaşa ortaköye bebeğe giderim.
İstersen bana katılabilirsin bebek sahili çok güzel oluyor.
aralker(et)hotmail

Havalar sogudu ama seyrek de olsa cikiyoruz.

[email protected]

asidi toksik ve msb bisiklet edineyim iletişime geçeceğim sizinle. teşekkür ederim.

www.criticalmassistanbul.org

pedalbasicilar.org boğaziçi üniversitesi mağaracılık kulübü menşeili bir grup.kafa adamlardır..

yok. ancak sole bi fikrim var. www.livemocha.com sitesinden malezya dan birini bulup fikir alisverisinde bulunabilirsin.

bi arkadasim var malezya'da yasiyor ve turk konsoloslugunda calisiyor. mail adresini bulabilirsem.. sozluk'ten haberleselim.

kuru temizlemecilerin hepsi ütü de yapar. artık ev kadınları bile pantalon-ceket ütülerini oralarda yaptırıyor.
gömlek ütüsünü de, nasıl olsa üstüne ceket giyeceksen sadece yaka ve düğme kısımlarını kendin de yapabilirsin. ütünün ısı ayarını doğru tuttur, gerisi kolay.her ürünün etiketinde hangi sıcaklıkta ütülenmesi gerektiği yazar zate. yalnız acil bişey olur da ceketi çıkartmak zorunda kalırsan orası senin mahcubiyetin olur.
kıyafet alırken de eğer rahatsız olmayacaksan, saf coton-pamuk değil de biraz sentetik karışımlı gömlek alırsan hem kolay kırışmaz hem de kolay ütülenir.
nası bi yerde oturuyosun bilmem ama, eğer kapıcınız varsa, onun karısına da 3-5 lira karşılığında yaptırabilirsin. (ki ütüyü nasıl yapıcam diye sorduğuna göre anne-kızkardeş-eş yok, bu durumda evin temizliğini de yaptıracak birini bulman gerekecek, o zman aynı kadına ütü de yaptırırsın)

Ya ev temizliği konusunda sorunum yok yapıyorum ama para verip ütü yaptırabileceğim birisi yok ne yazık ki, kuru temizlemeci-çamaşır evi formülüne bakacağım mecburen galiba.

terzi yok mu yakınlarda, utuler onlar.

apartmanızın kapıcısı varsa, belki eşinden ücreti karşılığında yardım talep edebilirsiniz ya da komşularınıza temizliğe gelen birisi, iş çıkışında 1 saat ütünüzü yapsa daha ucuza gelebilir. kuru temizleme ya da diğer yıkayanlardan fiyat alıp kıyaslama yapabilirsiniz.

kuru temizlemeciler pahalıya yapar terziye ver hakikaten.

O zaman bir terziden fiyat alayım ben, tanıdık terzi filan olsa hallederdik ama, periyodik olarak gidecek pantolon+gömlekler.

gomlek utusu 2-3 tl kuru temizlemecilerde. eve gelen temizlikciler de utuluyor ama eve temizlikci cagirmayinca en kolay yol kuru temizlemeci.

Gömleklerini fazlalaştır. Her gün değiştir. Kuruturken düzgün kurut. Hafif nemli iken, daha kolay ütülenir. Biraz sentetik karışımlı kumaşlar daha az buruşup, daha kolay ütülenir. Halanne de yazmış zaten. Bence gömleklerini ütülemeyi öğrensen, çok iyi olur. Nereden başlayacağını bilirsen, başarabilirsin. Öğrenmek istersen, tarif edebilirim. Gömleklerin iyice kirlenmeden, yıkamalısın. Kendin yapmıyorsan da, kırıştı diye kirli bir gömleğin yaka ve manşetlerine sakın olaki sıcak ütüyü değdirme. O kirler bir daha asla çıkmaz. Bir de gömleklerini, kesimi iyi markalardan al. Kendin ütüleyince, ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksın. Kolay gelsin.

Yanıtlarınız için hepinize teşekkürler :)

Vize verilme süresi -benim daha önce incelediklerimde en azından-, vize türüne göre değişmiyordu. Bu da öyle ise, 5 günde almanız gerek, ben turistik vizeyi o sürede almıştım. Vizeniz farklı özellikte ama, ona göre de belge istemişlerdir ve incelemeleri veya gerekiyorsa teyit etmeleri bir ay sürmez sanırım.

ben de turistik vizeyi 1 günde almıştım istanbul'dan. değişken olabilir diye yazayım dedim. isterseniz tel. edip, onlara bir sorun. pek sevdiydim çalışanlarını.

miele bu konuda en iyi kalite ve en üst sınıf kabul edilir keza öyledir ama fiyatları çok yüksek. general electric yada whitewestinghouse sevgili annenizin beklentilerini karşılar diye düşünüyorum.

samsung alın, fiyat ve kalite bakımından çok makul. gayet memnunuz

biz de annemlere emektar bekodan sonra bosch aldık işte şu:
tiny.cc

annem son derece memnun dolaptan. gerçekten güzel. bekonun dolaplarına hiç bakmayın zaten acayip kalitesiz. biz boschta herhangi bir tenekelik gözlemlemedik. ayrıca samsung'un da çok güzel modelleri var, madem 2000 liraya kadar çıkabiliyorsunuz samsunga bakmadan geçmeyin.

siemens sanirim bu gruba girmekte, ha ama ne olursa olsun mutlaka az enerji tuketeninden alin (a+) elektrik faturasi tellerden daha onemli.

yazın evlenen yakın bir arkadaşım için beyaz eşya konusunu bayağı bir araştırmıitım. çıkan sonuç buzdolabında siemens-bosch almayın. benim tavsiyem samsung.

elektrolux bizimki, guzel bi dolap.
yazin anneme samsung aldik, azcik sicak bi sey koyunca dolap sapitiyormus. cok memnun degil ama bazen sans bu isler.

hiç beklemediği bi anda

bu arada otobüsle gidicez otobüste mi etsem mal gibi. hani aniden ya o bakımdan : o

kayak yaparken dustugu bir ani kollayin. o dusunce siz de yere atin kendinizi, onun yanina. ikiniz de karlarin icinde uzanirken, girizgahi yaparsin ... :)

edit: havada ucmiycaksin, yere uzanivercen, yumusak inis kara :P

ne kadar romantik olur bilemem ama şunu bilirim ki gözlemlediğim kadarıyla bayanlar bir kalabalığın içinde evlenme teklif edilmesinden orgazmik bir haz alıyorlar. örneğin akşam eğlence salonunda, diskoda, kalabalık bir saatte otel lobisi..

otel de akşam yemeğinde olabilir o zaman ? kayak yaparken kendimi attığımda kolumu kanadımı kırarsam nolcak :o

sevincini, heyecanını coşkuyla belli edebileceği bir yerde olsun bence.
otobüste yan koltukta otururken sorarsanız, nasıl sevinsin kızcağız :)
o yüzden başka bir şey düşünün bence.

modunun iyi olduğu, keyifli bir anını kollayın bi de.

hayırlı olsun..
kararınızdan hiiç pişman olmaz, hayat boyu huzurla yaşarsınız umarım.

++ kimi insan özel anların yalnızken yaşanmasından hoşlanır, kimisi de kalabalıktan.
ben olsam akşam yemeğinde teklif edilmesindense, odamızda başbaşayken şampanya eşliğinde falan sorulmasını isterdim.. ama dediğim gibi, türlü türlü cinsimiz var bizim:)
kız arkadaşınızı da sizden iyi kimse tanıyamaz..
akşam yemeği de kulağa hoş geliyor, odada romantizm fikri de..
her türlü güzel olacaktır :)

hacı biliyosun ben bi kaç defa benzer duyurular açmıştım hala ne halt yicem karar veremedim ama sanırsamki hatun zaten bekliyorsa sende kabul edeceğinden eminsen çok abzürt bi şekil ve durumda olmamak kaydıyla nerde edersen et sevinir.

1. önce derin bi kac nefes al, ben ne yapıyorum diye.
2. isteğin hala geçmediyse kafanı takriben 10 kere filan duvara vur.
3. geçecektir.
4. hala geçmediyse, 2 numaralı maddeyi uygula.

uludağ'a gitmeyi beklemeden onu göreceğiniz ilk fırsatta teklif etseniz?

telesiyejde tepeye varmaya 5 kala mesela.

@hickiran karasinek ve uyuyan karinca; temennilerin için teşekkür ederim, şampanya fikrini ortaya attım aslında ama alkolden nefret eder kendisi belki içmez diye onu elemeyi de düşünüyorum, alkolü görür görmez çemkirir belki.


@zen spider; onu ilk havaalanında göreceğim. o zaman etmeyi düşündüm fakat yanında kız arkadaşları da olacak, vazgeçtim o yüzden.

@pposeidon1; senden önce ben teklif ediyorum hacı. sen de et hayırlısıyla da sonucu görelim :p

@blu; :d hocam, hayatımı o kişiyle paylaşmaya karar verdim, kafamı duvara vurmak gibi niyetim yok, inş. da ileride olmaz :)

@endless dream, o da hoş bi fikir aslında ama öyle kayak yapmayı pek sevmiyor, zor zahmet yapıcaz artık kayak falan. gerçi sevmiyo derken düşerim diye korkuyor :)

ulan mekan sıkıntısı yaşıyoruz şuna bak.

hacı aynı odada kalmayacakmısınız? kalacaksanız orda teklif et işte uyumadan önce kenarda biyerde içecek bişiler filanda sakla (alkol sevmiyormuş ama bul bişiler)

bak aklıma geldi yine gece yatmadan dışarı çıkar karların arasında hafif ay ışığı altında küçük bir masa yerleştir biyere içecek ufak tefek yiyecek filan böyle :) "bu ne aşkım" filan der sende gizemli gizemli "bekle hayatım göreceksin" dersin sonra.... sonrası malum romantik kısa bir konuşmadan sonra teklif et tak yüzüğü parmğına yengenin. nasıl ama?

dışarı çıkmaz o saatte dersen allem et kallem et çıkar işte okadarını daha düşünemedim :D

Edit: bak çok hoşuma gitti be ben böylemi yapsam acep...

hahah. denemek lazım gerçekten hoş olabilir bu teklif. gece dışarı çıkarmak falan : ) bu iyi oldu.

edit: senin daha bi 2 yılın vardır hocam teklif için. :p

yuh o kadarda değil yahu karlar erimeden gider uludağa teklif ederim belki :D

hocam güzel fikir aslında bu dışarıda yemek vs. sıraya bunu da aldım, allah razı olsun :o

öyle masa donatıp yemek filan ye demiyorum yahu afedersin götünüz donar valla :D minik atıştırmalık tarzı şeyler kanepe filan gibi :) haaa yok soğuktan büzüşelim dersen oturun yiyin ama yenge söver sana :D

yüzüğü eldiveninin içine koy

mevlana'dan geliyor;
ya göründüğün gibi ol, ya olduğun gibi görün.

tarz sahibi görünen kadınların birçoğunu (hepsi değil tabi) biraz tanıdıktan sonra onların aslında çok sıradan olduğunu, problemli insanlar olduğunu görüyor insan. bence sonradan hayal kırıklığına uğratmaktansa, nasıl iyi hissediyorsanız öyle olun, kendiniz olun.

herkesin bi tarzi vardir illa, onemli olan bu mevcut tarzinin ne kadar siradan ya da ilginc oldugu olabilir. o nedenle 'tarz' kismiyla degil de 'guzel, bakimli' olmak kismina hitaben;

1. oncelikle kendini kendinle ilgili mutsuz eden elemanlari saptamak lazim. tombis misin, sacin, kasin mi yamuk? vs. gibi..

2. fazla kilolarin varsa, kurtul. bu sana, giysi ve hareket ozurlugu getirecektir. insanoglu tuhaf iste, 10 kilo verince yuruyusun bile degisiyor, bi kendine guveni geliyor insanin.

3. sonra bir kuafore git, sacini degistir, sekil ya da rengini. ama sunlara dikkat et, mesela normalde fon cekemiycek biriysen, illa fon isteyen bir modelde kestirme, yani sana her turlusunden giden bir seyler olsun. rengi de ayni sekilde. misal, azcik cekingen bir tipsen, platin sarisina boyatma gibi seyler kastettigim.

4. tipini biraz, kendinle barisik hale getirdikten sonra da, butcen el verdigi olcude yeni giysiler al. simdi bu kismi onemli. yeni giysilerini alirken, moda ya da etrafindaki suslu kadinlari ornek almamalisin. kendi begendiklerini, sana yakin gelen giysileri, ayakkabilari al. haaa, simdi ortaya eski sen cikabilir ama bu dert degil. ne bileyim baskasinda gorup begendiklerinle, kendi uzerinde de begeneceklerin farkli olabilir.

ortaya bir tarz cikabilir ya da cikmayabilir ama lutfen sunu unutma; aslinda hepimiz ayniyiz. yani mesela cok tarz bir kadin bile aslinda, ona benzeyen milyonlarca kadindan birisi.
'kendinle barisik ol' seklinde yorumlar gelecektir, zaten su noktada onemli olan tek sey, senin kendini kendine begendirmen. erkekler ya da cevre kesinlikle ikinci planda su an. o nedenle, kendini begenip sevecegin, onunla barisagin, usul, yontem, gorunus, tarz her ne ise ona burununuz. bu sade giyinen, oglan cocugu gorunumlu birisi de olabilir, kokos, suslu biri de olabilir ya da orta karar bi tip olur.

onun arayisi ve o yolculuk cok ozel ve tum patiklari sizin kesfetmeniz gerekiyor. aklima gelmisken stalker icin tarkofski buyugume minettarlik hislerimi yazmak isterim.
iyi gunler

@pyro clustic flow teşekkürler.Fakat şu var ben kilolu değil baya zayıfım.Bunu çok fazla takıntı yapıyorum.

tamam iste, goruntunle ilgili bir sey. olayi tersine cevirip, kilo almanin yollarina bakicaz. :) giydigimiz bir pantolonu ustumuzde gorunce begenecegimiz oranda kilo.

pyronun soylediklerine ek olarak, makyaj yapmayı ogren. yakışan bir şekilde tabi, suratını beş kilo boyayla boyamaktan bahsetmiyorum. topuklu ayakkabı giymeyi öğren çok lazım oluyor :) bir de kolay yoldan tarz olmanın sırlarından biri de desensiz giyinmek. düz ama modeli süper olan, üzerinde güzel duran şeyler giy. koyu renk giydiğinde daha canlı renklerde aksesuar -işte fular filan- takabilirsin. şapka, bere bul kendine yakışan.çok zayıfım demişsin o zaman çok dar giyinme, dar pantolon giydiysen üzerine bol bir şeyler giy, silikonlu sütyen kullan vs.

Bence oturup sophie'nin dünyasından başlayarak felsefe kitaplarına ver kendini. Nietzsche falan oku, Platon'u oku, Sokrates'i oku. O kadar derin şeyler düşünürken ve bundan zevk alırken; makyajın, kilonun, tarzın marzın saçma sapan dayatmalar olduğunu, insanı dış görünüşüne göre değerlendirmek ve bu şekilde değerlendirmenin ne kadar aptal ve gereksiz, gerizekalıca olduğunu göreceksin. :) Güzelliğe falan bakış açın garanti değişecek.

O zaman rahatlayacaksın bence:) Ayrıca illa kilo almak istersen de otur her gün sabah akşam ye nedir yani :)

güzel şeyler söylenmiş, ama bunları yapmadan önce kıyafetin altındakilere de özen gösterirsen kendini çok çok daha iyi hissedeceğini düşünüyorum, (alışkanlıklarını tabii bilemem belki bunları zaten hiç aksatmadan yapıyorsundur) örneğin mutlaka her gün, uzun saçlıysan gün aşırı duş almak çok önemli, 2-3 günlük hatta bariz yağlı saçla gezen bir kadın çekici olamaz. temiz cici iç çamaşırları giymek de çok iyi hissettirir. epilasyon, kaş, bıyık vs ihmal etme. tırnaklarına özen göster, yapamıyorum uğraşamıyorum diyorsan direkt kısacık kes cila sür, uzun ve bakımsız olmasından bin kat iyidir. makyaj bilmiyorsan eğer güzel pembemsi mat bir allık, dudak parlatıcı ve rimel al öyle başla, yüzüne çok boya sürme.

dış görünüşün önemsizliği, kadına yapılan kilo ver makyaj yap epilasyon yap vs dayatmaları da saatlerce tartışılabilir tabii ama ben şahsen sonuca bakarım. herkes moda dergisinden fırlamış gibi olmak zorunda değil ama temiz olmak kıyafetlere bakıma özen göstermek kesinlikle toplumla ve kendinle daha barışık yaşamak için gereken şeyler.

Önce tarz sahibi olunup sonra karakter yaratılmaz. Önce karakterinizi geliştirin. Bunun için de bir dünya görüşünüz olsun, varlık amacınız olsun, "şey"leri açıklama yolunuz olsun. Bol bol okuyun, farklı uğraşlar edinin. Gerisi zaten kendiliğinden gelecektir.

cihangir'de var, atilgan ismi. orada cok veteriner de var, onlar da satar muhtemelen alacagin seyi. hatta yeni yuva sok. ta efendiler market var, orasi da pet shop ama bakkal gorunumlu.
soyle oluyor; siraselviler caddesinden asagiya sallandiktan sonra, carrefour gorceksin. onun tam karsisindaki sokaga gir, 20 mt ilerde efendiler var.
aradigin orda yoksa, ayni sokaktan yurumeye devam et, sagdan 2. sokaga sapinca da atilgan var.
not: efendiler market bugun aciktir sanirim. en gec oglen gibi acmislardir illa.

"A++" olsun...
(bkz: enerji tasarrufu)

Butceniz varsa kurutmali olanlardan aliniz. Buyuk rahatlik. Fakat kurutma ozelliginin elektrik sarfiyatini bir hayli arttirdigini da eklemeliyim.

-eğer yeni evleniyorsanız: 2 kişi olacağınızdan çok çamaşırınız olmayacaktır. 6 kg lık makinalar yeter size zira 12 kglık fln da var. en yaygın olanlar 6-7-8 kglıklar.
-onun dışında sıkma hızları var 600 devir aslında en mantıklısı yoksa ecüş bücüş oluyorlar. tabii ki mesela ankara'da yaşıyorsanız astığınızda çamaşırlarınız is kokacağından kısa sürede kurusun isterseniz 800 devir 1000 devir fln da tercih edebilirsiniz. bu konu tamamen tercih meselesi. bazı makinalarda 600-800-1000 gibi sabit seçenekler bulunmasına rağmen bazı makinalarda ara devirleri de seçebiliyorsunuz.
-bazı makinalarda elmas kazan diye bir özellik var o da çamaşırlarınızın tiftiklenmesini önlermiş. (onların yalancısıyım henüz. ama ben elmas kazan aldım. henüz kullanmadığımdan yorum yapamayacağım.)
-airwash diye bir özellik var o da çamaşırlarınızı buharla temizliyor. çok az bir su alıyor onu buharlaştırıp çamaşırlarınızı yıkıyor.
-silver nano tech diye bir şey var. o da saç kılının 1/7000 oranında mı ne gümüş iyonlar veriyormuş çamaşırlarınıza; her yıkamada. size yararı da çamaşırlarınızda ter kokusu fln olmuyormuş.
-kurutma makinalı makinalar da güzel. fiyat farkı çok var tabii ki ama hayatı kolaylaştırıcı bir şey işte.
-kendi fikrim olarak asla arçelik beko almayın derim. zira şu andaki evimde beko var. zıkkım bir şeymiş. rezil etti bizi. 78 kere servis geldi. ilgilenmediler bile. arçelik beko servisleri işe yaramazlar. arçelik beko satanlar, servisleri bile o markaları almazlarmış çünkü çok sorun çıkartırlarmış. hatta o kadar servis var çünkü çok bozulurlar yoksa iyi hizmet için değil diye bir şehir efsanesi de vardır.
bunun dışında eğer zamanınız varsa kampanyaları takip edin derim. büyük yerler bazen çoklu alım veya daha değişik bir sürü nedenden dolayı çok indirim yapabiliyorlar.
şimdilik bu kadar. daha aklıma gelirse söylerim.

kisa yikama programi seceneginin yikama suresi de onemli. bazisi en kisayi bile 60 dakikada yikiyor.
yillarin bosch'cusuyum, oneririm.

hiçlik. çünkü fotoğraf yok.

şimdi oldu demin tam yüklenmedi sanırım...

bir şey ifade etmesi mi gerekiyor? benim için bir şey ifade etmiyor da.

Çok önemli bir şey oluyor sanırım o taraflarda.Kediyi de köpeği de kitlemiş.

Köpeğin kuyrugu ne kdar uzunmuş adeta bir attan koparılmış gibi.

bir ses geliyordur oradan da oraya dönmüşerdir.
ayrıca resim değil fotoğraf :p

ordaki kedi benim kedime benziyor.

kedinin kulaklarının damarları kabarmış yol gözüküyor

ormanda olmaması gereken iki evcil hayvan bunlar, oraya terk etmiş sahibi mama bırakmış sonra da terk etmiş öküz! neyse işte sonra bunlar da bakakalmışlar gidenin ardından. öyle olmuş bence.

Küçük balık büyüğü keser.

yazın yediğim böğürtlenleri hatırlattı (ortam itibariyle benziyor)

köpek daha kediyi farketmemiş?

he o kedi mi? ben onu da köpek sandıydım.

şey gibi olmuş o zaman. öküz trene bakıyor, adamın teki de öküze gibi sanki.

@letranger

ormanda olmaması gereken telefon direği, sokak lambası, tabela falan da var. bayağı organize çalı$an bi öküze benziyor..

godot'yu beklerken'i hatırladım şahsen

kedilerde göte kilitlenme

@ ateistan allaha şükür telefon direği tabela olmayan ormanımız kalmadı. oküz derken devletimizi kastediyorsan o başka...

köpek tam kediye dalacakken arkadan ürkütücü bir ses geliyor, tırsıp bakıyorlar, bir sonraki sahnede black smoke geliyor, tüttürüyor.

olması gereken bir ortamda bence kedi ve köpek

köbek siyah
kedi beyaz

tezat, karşıtlık ne bileyim ying yang, beşiktaş...

köpek daha kediyi görmedi.
kedi köpeğe bakıyor.
fotoğrafı çeken de kedinin arkadaşı, sahibi, vs.
bir de ters yöne bakıyorlar.
karşı taraftan araba bisiklet neyin geliyor büyük ihtimal.
dağın başında ne işiniz var olm diycem ama büyük bir ihtimalle bir köy kasaba girişi gibi bir şey.

hayatta başarılar dilerim.

Şimdi bu ikiside o ormanın hayvanı. Biri çıksa da havlasam diye bakar köpek. Kedi de zaten yalaka hayvan, biri çıksa da sırnaşsam iki yemek kapsam derdinde. Ne anlatacak allah aşkına bir şey anlatması için 1 metre daha yukarıdan çekilmeliymiş. Ama böyle olunca da sanki Takeshi Kitano gibi filmin sahnesini seyirciye bırakmış hangisini istersen onu anla diye. Ne boş konuştum iki dakikada bravo.

sanki düzen tersine dönmüş de kedi köpeği arkadan kıstırmış her an üzerine atlayacakmış gibi duruyor.

sahibinin gidişini izleyen köpek ve köpeği izleyen kedi.

sanki daha büyük bir sey geliyor gibi. agaclari yika yika bir dozer vs gelecek gibi. biz birbirimizi kovalarken dogamizi yikiyorlar tarzi.

kedi oraya sonradan konmuş gibi.

kedi kesin bi pislik yapacak.su kopegi bi punduna getirsem dio.ıntıkamım acı olucak hesabi

ufo gören masum köylüler...

ee sonuç? neden soruyorsun bunu?

bence bu ikisi ayni evin hayvani. ormanda ev hatta biraz arkalarinda. bahcede takilirken, bir araba sesi duymuslar, kopek binden firlamis, kedi de arkasindan. arabanin yaklasmasini bekliyorlar.

tek kelimeyle ifade ettigi sey, 'bekleyis'

ayı var en arkada şimdi fark ettim. ayıya bakıyolar.

bir grup insanın "kedinin köpeği ve ayıyı, köpeğinse ayıyı gözlemesini" gözlemlemesi

devamlı düşmanın arkasına olmak gerekir.

Kısırlaştır Aşılat Yaşat kampanyası fotosu olabilir bir ihtimal
bu arada ayı nerde??? ben göremedim kafa mı buluyorsunuz yoksa

ağacın gövdesini ayıya benzettim. ama öyle görünüyor yani ve tam da oraya bakıyorlar.

ne fotoğrafmış arkadaş. bu kadar millet yorum yapmış.

o tabelada ne yazıyor yaw bende onu merak ettim??

neymiş neymiş?

en yaşanılası şehir en iyi para kazanabildiğin şehirdir.

eskişehir.

eskişehir, soğuk iklimi yadırgarım dersen izmir :)

Muğla hayalet şehir gibi bir yer, çok tırt bence. Kendi memleketim diye söylemiyorum Aydın'da çok pis yaşarım. Akşamları çıkıp oturulabilecek pek yer yoktur ama bu önemli değil diyorsanız überdir.

@quadropol

güzel bir yaklaşım.

@simten, akrep13

evet, Eskişehir'in methini ben de duydum, bu şehirdeki insalların eğitim-kültür seviyesi bayağı yüksekmiş.

@cevap verecek arkadaşlar

şehir isminin yanına bir cümle de olsa hangi özelliğinden dolayı bu şehri seçtiğinizi de yazarsanız çok güzel olur.

@trinitrotoluen

şehrin sakin bir atmosfere sahip olması güzel bir şey sayılabilir.

istanbul ve izmir bence de...

ama bu iki şehir de koskocaman olduklarından dolayı, bazı yerlerinde yaşamak çok büyük çileyken bazı yerlerinde yaşamak gerçekten süfer.

göç almamış neresi olursa olsun ama tabiki ege bölgesini tek geçerim.

eskişehir; sosyal yaşam, üniversite öğrencilerinden oluşan genç nufüs, yıl boyunca bolca kültür sanat etkinliği [film festivali, şehir tiyatroları,senfoni, sergiler, sokak festivali, amatör tiyatro festivali, uluslararası eskişehir festivali...daha da var :)], düzenli şehir yapısı, düşük suç oranı, bolca eğlence mekanı, ulaşımın kolaylığı, şehrin herkesin birbirine aşina olabileceği kadar küçük ve samimi ama büyük şehirleri aratmayacak kadar renkli ve hareketli olması... daha ne anlatayım :)

eskişehir diyorlar ben bilmem. şahsım adına izmir diyeyim, keza yaşadığım şehirdir de kendisi. bilemiyorum, bana ucuz geliyor. bir yerden bir yere giderken her seferinde para vermiyorsun yahut akbil basmıyorsun. 90 dk içinde istediğin kadar kentkart basabilirsin, beleş, ehehe. alışveriş merkezleri de çok iyidir, balçova kipa, forum bornova, ege park vesaire. bunlar sadece birkaçı. kordonunda içkini yudumlarsın, kahvaltını yaparsın, mükemmel bir zevktir. kıbrıs şehitlerindeki birbirinden farklı onlarca insanı görüp şaşırısın, karşıyakasına gider çarşıda tur atarsın vesaire. seviyorum yahu burayı. ha, konser organizasyonları, festivalleri bakımından pek iyi bir yer değildir ve sanırım tek eksiği de bu. :)

izmir mümkünse de karşıyaka, pişman olmazsınız...

o üçü arasından artvin derim eğer her yere uzaklığı senin için önemli değilse

İstanbul'un elit bi ilçesinde yaşayacak finansal özgürlüğe sahipsen Eskişehir'i eleyebilirsin çünkü bahsi geçen tüm sosyal/kültürel aktivitelerin merkezi İstanbul'dur ve arada bi kıyaslama bile yapılamaz.İzmir'de tercih edilebilir ilk alternatif olarak.Üç Eskişehir olur.Bursa aslen çekirge'den Yeşile uzanan tek bir caddeden oluşan ve geliştikçe artan göçten dolayı giderek yobazlaşan her geçen yıl daha steril ama daha sıkıcı bi şehir oluyor bunu da not et kenara bence.

@sarper361

Artvin hakkında birz detay verebilir misiniz?

eskişehirde okuyan bütün çevrem eskişehiri övmekten bi hal olmuştu. izmirde yaşıyorum, mutluyum ama eskişehiri de inanılmaz merak ediyorum...

gelirin iyi, isyeri ile ev arasi yakinsa istanbul. o kendini zaten yasar ve sen de halin, vaktin, naktin ne kadarina yeterse o kadari yasarsin. aci ya da tatli surprizlerle doludur, ne bileyim hayatin kendisi gibidir, icinde her sey yuklu. hastasiyim ozetle.

her ne kadar istenbul'un elit bir ilçesinde de otursan, istanbul'un çilesi bitmez :) altından en kral araba depon benzin dolu olsa da, bir kere insanın ömrü yollarda geçiyor. ayrıca güvenlik sorunu da hat safhada. istanbul arada bir gezilecek, ihmal edilmeyecek güzellikte bir sevgili gibi bence... hasret kalınması gereken ama sürekli onunla olursan da adamı deli eden!

ayrıca evet kültür sanat etkinliklerinin merkezi elbette istanbul ama hem pahalı hem de ulaşım sorunu nedeniyle sıkıntılı...

gençlik(22 ve sonrası) izmir.
öğrenciysen eskişehir.
emekliysen aydın.

izmir'dir, çünkü siz izmir'de yürürken sokakta yürüyor gibi değil de sanki evinizin bahçesinde dolaşıyormuş gibi hissedersiniz kendinizi, o kadar sıcaktır. insanı güzeldir, ne bileyim. sıcakkanlıdır en azından.

akrep 13
sevgili arkadaşım,zaten ''finansal özgürlüğün varsa'' diyerek böyle bi tavsiye verdim,yani pahalı olması sorun olmuyor o girişten sonra.
Ayrıca sırf ulaşım ve güvenlik için İstanbul'dan vazgeçilmez,İstanbul her şeye rağmen böyle hatırlanacak veya gözden çıkarılacak bir şehir değildir.Ben adam gitsin Kağıthane'de otursun demiyorum,şayet bi Arnavutköy'de bi Fenerbahçe'de bi Ulus'ta oturacaksa o sıkıntı hayatında büyük yer kaplamaz diye düşünüyorum.Boğaz Porsuk Çayına benzemez,hem tarihi mekanlarını nasıl atlyacaksın bu şehrin? Eski bi Kütahya kazası yerine yüzlerce yıl başkentlik yapmış bi şehri tercih et derim ben tavsiye isteyene.

ne gibi bir detay istiyorsun?

@sarper361

Şehrin etnik yapısı, insanların kültür düzeyi, ulaşım imkanları, iş olanakları, varsa alışveriş merkezleri, yapılabilecek aktiviteler vs.

@kogan

tarihi mekanlar can çektiğinde gidilip görülebilir :) hem yaşanırlık kriterlerine göre yapılan sıralamada istanbul çok düşük sıralarda yanılmıyorsam. aksine eskişehir üst sıralarda. benim için kafam rahat yaşamak, şehirlerin manzaralarından daha önemli.tercih meselesi boşver :) bir de ben "yaşanılası" deyince bir huzur arayışı sezdim sanki. daha küçük, daha huzurlu ama aynı zamanda hareketlilik istediğinde elinin altında olan bir şehir... hem ankara'ya hem de istanbul'a yakın üstelik. demiryollarının keşişiminde, günden güne de gelişiyor. hızlı tren izmir-eskişehir ve izmir-istanbul güzergahında da başlayacak ileriki yıllarda. aman ne bileyim seviyorum işte :)

Bu gidişte bu haftasonu bir Eskişehir gezisi yapacağım galiba :-)

turkiye'de sorarsan, izmir diyebilirim, eskisehir'i deniz kiyisinda olmadigi icin ikinci siraya atabilirim.

dunyada sorarsan, bazi en yasanilir sehirleri soguk olmasindan dolayi eleyerek, "melbourne" demek istiyorum.

istanbul anadolu yakası göztepe, erenköy, caddebostan civarları, belki ataşehir. hayat orda güzel yeminle. ben zira bi istanbullu olarak eskişehirde okumaya başladım fena değil ama kültür falan istanbulla kıyaslayamazsın. ama maddiyat önemli istanbul için malum. gelip de gaziosmanpaşa gibi bir yerde kalırsan hayattan soğutur seni.

insanı mükemmel bi kere hatta insanlık öldü diyen ben için bir umut teşkil etti. sırf bu nedenden ötürü artvini başa çektim. Etnik yapıdan kasıtı anlayamadım? kültürlü insan çoktur burdan gidenler okumak için gider genelde yarısı döner yarısı dönmez ama dönen yarısı iyidir candır okumayanın da gönlü boldur ayrıca(bkz: kazım koyuncu)(bkz: volkan konak). ama aynı şeyi kültürel aktiviteler için söyleyemem. sanırım sohbet etmek varken kimse operaya gitmek istemiyor:) başka başka hımm?

etnik yapı derken şunu kasdetmiştim; şehrin yerleşik yapısı oturmuş mu yoksa bir çok kentimiz gibi göç alıyor ve yapısı sürekli değişime uğruyormu, ama gereksiz bir soru oldu gerçi; çünkü İstanbul, İzmir, Ankara ve ayrıca birkaç şehirden başka diğer iller göç almıyor, oturmuş bir yapıları var.

artvin gürcistan üzerinden rus göçü alıyor baya başka bir göç durumu söz konusu değil:)

öyle göçe can kurban :-)

izmir. o kordonu, denizi, kendini böylesine huzurlu hissetmeyi başka bi şehirde tadamazsın bence. türkiye için yani. kürtler ve çingenelerin fazla olması rahatsız edici sadece.

Eskişehire 1 oy da benden. 8 sene izmirde yaşadım, 8 ay önce Eskişehire taşındım. Eskişehir diyorum.

izmir gibisi yok ben kendim ankaralıyım ama izmir bi başka

izmir e bir de şu bakış açısını getireyim. Her haftasonu tatildir. Cuma mesaiden sonra atlarsın didime bodruma gidersin pazar akşamı dönersin.

o üç şehirden artvin hatta mümkünse (bkz: hopa). deniz var insanı var doğası var yazın festivalleri var. ama önce sen ne istediğini bileceksin.

eskişehir.

(bkz: 13 tzameti)

(bkz: intacto)

matthias coltrain +1

merhabalar,

karışmak istemem ama listening aktivitesi olarak neden müziği düşünmüyorsunuz? lise döneminde çok keyifli gelirdi bana. Recycling konusunda da youtube'da muhtemelen aradığınız gibi bir video bulabilirsiniz, onu ses formatında kaydedip kullanabilirsiniz?

ne yazık ki yapılcak bir aktivite değil, ders kitabı tasarlıyoruz, onun içinde 'listening' aktivitesi olcak ana konuyla ilintili. yani bu aktiviteyi yaptırmak için değil "materyal tasarımı" dersinde hazırlayacagımız ingilizce kitap için arıyorum.

o zaman youtube'da recycling'le ilgili reklamlar var seri halinde, onlar belki yarar işinize?

suraya bi bak, gonlunce bulursun belki. hazir aktiviteli.
www.esl-lab.com

bir otelde süit kiralayın.

gecenlerde burda biri taksim'deki evini o gece icin kiraliyordu ama. aratin bi isterseniz.

saclari yipratan renkli boya degil, rengin tutmasi icin platin rengine acilma islemidir.
renkli boyalarda amonyak olmadigi icin yipratmaz. aksamdan boyayip, sabaha kadar tutardim ben mavilerimi. ilk birkac seferinde 10 gunde 1 boyarsaniz renk iyice oturur, ondan sonra da ayda 1 yeter hale gelir.

jean's color kullaniyodum, o semi-perminant ( yari kalici) boyaydi. Confidence'i da deneyeyim bi ara.

yeni araçlarda eurodiesel kullanmak zorundayız diye biliyorum. üretici genelde onu öneriyor. normal motorin ile de çalışır elbette ama üretici önermiyor gidip çalıştırır da motora birşey olursa başınız ağrır. ağrımakla kalmaz cebinizden tonla para çıkar. şimdi bir daha düşünün bakalım o kadar çok seçenek var mıymış?

yeni araçlar eurodizel ile çalışır, euro dizel kısaca iyileştirilmiş, zengin bir motorin türüdür. kırsal motorin dediğimiz traktör yakıtı da koyabilirsiniz aracınıza;fakat hem performansı düşük olur hem de mazot pompası, mazot filtresi gibi ekipmanlar kolay aşınır. hem de bazı satıcılar garanti kapsamına almazlar böylesi bir arızayı.

bu meselede bu kadar net olup bunu sitelerine yazmayan üreticilere selam olsun o zaman.

peki, hangi firma daha iyidir? seçenekler, opet, total, petrol ofisi

Çıkıntılık yapıp Shell demek istiyorum... Özellikle Ankara için, Bilkent'teki Shell.

eğer yeni bir dizel araç alıyorsan bu soruyu sorman bile hata. kesinlikle eurodizel kullanmalısın. yeni nesil common rail dizeller buna göre tasarlanmış olup bildiğim kadarıyla mazotu püskürten enjektörler oldukça hassastır. mazottan 3 kuruş kar edicem derken mazot pompasından 3-5 milyar zarar edebilirsin aksi halde.

eurodizel'i de ya shell'den ya da opet'ten almanı öneririm. her ikisini de denedim ve gayet verimli olduklarını gördüm. total'den uzak dur derim. bana bi tuhaf geldi mazotları.

hayırlı olsun şimdiden.

Bende diesel arac kullanıyorum. Kendi capımda yaptıgım denemelere gore shell ortalama bi depoda 50 km fazla gidiyor. Ki bu denemeler hem İstanbul sehir içi hemde uzun yol içermektedir:). Shell den sonra opet oneririm.

arabaya göre deişir mi bilmem, ben toyota yaris kullanıyorum.

Yeni nesil dizel otomobillerde "Diesel Particulate Filter" - Kurum Filtresi denen olay da var (kendi araciniz icin ogrenin)... Kalitesiz yakit kullanirsaniz bu filtre tez vakitte rezil olur, sonra da motorda performans dusuklugu ve hatta teklemeler yasarsiniz maazallah!

birbirinden bağımsız motordan anlayan 3 farklı kişi, eurodiesel için opet'i önerdi araştırdığımızda.

Ben total'den alıyorum çok memnunum açıkçası ama unutmaki firma değil benzinlik seçmelisin.Sonuçta aynı marka altında da olsa hepsi aynı değil deneyerek kendine uygununu bulursun.

Şöyle ki: Bir kıraathane bul. Gir oraya, "selamunaleyküm" de. Git kahveyi işleten adama, "nakliye işi yapan var mı, tek parça çamaşır makinesi" de. Küçük pikap gibi bir şeyleri olan birileri çıkar, pazarlık edersin. Mesafesine göre bişey ister.

(edid: mahalle bakkalı varsa o da tanır öyle birilerini.)

tsıama sirketi epey pahalıya gelir sana. doblo tipi aracı olan biriyle pazarlık yap onla tası.

Doblo, caddy gibi bagajı geniş hacimli birileri yardım edebilir. hiç olmadı küçük kamyonetlerde yük eşya taşınır yazar onların telefonunu alıp ararsanız hemen gelirler. gümrük, antrepo, mobilya mağazası (modoko vs gibi) gibi yerlerin yakınında olurlar. göktürk'te de vardır herhalde böyle birileri.

arka koltuklar yatınca arabayla da taşınıyor. Arabalı bir arkadaşın varsa, ya da arkadaşının arkadaşı hallolur aslında.

bu tip caylarda, su kaynadiktan sonra icine ot atilir ve bir tasim kaynatilir ( bikac dakka) sonra agzi kapali bir sekilde demlenmeye birakilir. ben genelde 10 dakka bekletiyorum.
oranini da goz karari yapin. tadi yogun gelirse, ustune sicak su eklersin, az gelirse de azcik daha ot koyup, bir tasim kaynatip, biraz bekletip, sonra icersin.

not: safi yasemin demlemedim hic ama genel olarak mantik budur. sade icilir bence, baktin tadi fazla aromatik, limon damlatirsin ya da elma gibi meyve parcalariyla kaynatirsin, egzantirik olur. serbest atis.

"Yasemin çayı için ister poşet, isterseniz de kurutulmuş çiçeğin kendisini kullanabilirsiniz. Yasemin çayı kaynatılmaz, haşlama veya demleme yöntemiyle hazırlanır. Çok koyu demlerseniz veya kaynatırsanız rengi koyu olur ve tadı acılaşır. Eğer yanlışlıkla çok koyu yaptıysanız içine sıkacağınız birkaç damla limon rengini açar, tadını iyileştirir."

içinizden biri diğerinin kız arkadaşına aşık olsun. adrenalin manyağı olun

banka soyun. tabi planı yapmak uzun sürecek. beyin fırtınası yaparsınız. adrenalin tavan yapar.

@efsunlu ya bir ara oyun serverı filan açtık beraber yani o da baydı :D cafe açmakta baya bir sorumluluk gerektiriyor hepimiz okuyoruz.
@atrin bizi daha sıkı fıkı yapacak şeyler arıyoruz.birbirimize düşman olmak değil :D
@ateististanbul din fikri de bize uygun değil :D

madem okuyorsunuz, parti organizasyonu yapin. hem ugrastirir, bir atafinizdan kan gelir hem cevre yaparsiniz hem de eglenirsiniz. partileriniz anlamli olsun. parti yapiyoruz super olacakgelin seklinde degil...

hahahahaha abi organizasyonda yaptık ya =( sonra bir kez patlayınca bir daha yapmadık :D

ogrencıyız dedıgınıze gore 20lı yasların basında oldugunuzu farz edıyorum.

-film çekin. oturun senaryo yazın. muthıs olması gerekmıyor kı. sonra da alın bı kamera cekın. amacınız bıtırmek olsun bence 40 dakkalık falan bı fılmın cekımını. guzel olması sart degıl fılmın. tabı bu ısı sadece 4 kısı halledemezsınız belkı. bazı asamalarda kımı dıger arkadaslarınız da olaya dahıl olur. e ama o kadar da olur.

-istanbul'u tanıyın. pek cok sey yapmıssınız. emın ıstanbul'u da ıyı bıldıgınızı dusunuyorsunuzdur ama yıne emınım kı ıstanbul'u tanıyor olamazsınız tam olarak. asla da ıstanbul'u tanıma ısı bıtmez ama ıstanbul'u tanımakla ugrasmak keyıflıdır bence. buna ornek ben veremem sız bulursunuz yapılacak somut eylemı. tabı kıs aylarındayız. gezmektense oturup da eglenmeyı tercıh edebılırsınız. haklısınız.

-ilginiz varsa fanzin/dergi çıkarın. spor dergısı olur, erkek dergısı olur, edebıyat olur; olur da olur...


ayrıca; cok sanslısınız be!

bu bir yıl bunu yaptık bir dönem bunu yaptıkları daha az sıklıkta yapıp hepsini yapsanız?
yani bir hafta kayağa gidin, bir hafta için, bir hafta spor yapın(ya da haftada bir gibi).
tarikatlar, cemaatler, dernekler falan da renk katabilir.
en azından kafeye gitmekten baymazsınız?

ne güzel arkadaşlığınızın kıymetini bilin.

Tiyatroya atılabilirsiniz.
avrupa turu

film yapın. biri yönetmen olsun, biri müziğiyle ilgilensin, biri kurguyla, diğeri de senaryoyu yazsın. dördünüz de oynayın..

@yasakani film çekmedikte bir dönem frp ye sarmıştık DND vampire the masquerade filan oynadık storyler yazdık.sonra online oyunlara sardık :D knight lineage2 archlord ayrıca ankara dayız istanbulda değiliz :) ve ankara nın en ince deliğine kadar girdik tahminim küçükken arabamız yokken rastgele otobüslere binip gider gezerdik bilirdik her yerden kızılaya otobüs olacağını :D
@natnan ya o tarz şeyler plan program gerektiriyor genelde böyle ani kararlar verip birşeyler yapıyoruz.cemaat filan değil de.şu cinsel ayin hurafelerine son vermek için rotarye girmeyi planlıyoruz :D
@chaud avrupa turunu karşılayacak kadar bütçemiz yok ve tiyatro şahsen beni bile sarmıyor :D

ama film işi ciddi ciddi kafama yattı

dunyayi gezin.

spora tekrar merak salın
evlenin
yap boz yapın
damaya, satranca falan merak salın

gonullu calissaniz bir yerlerde, bazi projeler, barinaklar olabilir mesela.

model yapmak ya da model ucak ucurmak olabilir.

ata binmek, yelken aklima gelen sportif bazda etkinlikler.

merakliysaniz, ucus dersi alabilirsiniz.

özellikle belirttiğin gibi yağmur sularından korunmak istiyorsan alacağın ayakkabıda gore-tex veya benzeri bir malzeme kullanılması gerekli. gore-tex suya kesin bir koruma sağlarken bu özelliğe sahip ayakkabılar biraz pahalı olur. ama şansın varsa 110-130 civarına bulabilirsin.

sezon sonu gibi iner gore-tex botlar 100 tl'nin cok az alti fiyata.
camel active suet, bilekten bot kullaniyorum yillardir. esnek, yurumesi falan da rahat.
alirken ayakkabiyi tart, agir olmamasina dikkat et. bir de gore-tex botlarda bas ayak tirnagini cok uzatma, botun koruyan ic kismini kesebiliyorsun, aklinda olsun.

tamamdır olmazsa 130a kadar çıkarım beğenirsem modeli gore-texe dikkat edicez o zaman teşekkür ederim direk marka önerilerini yine bekliyorum

dostum kinetix kampanya yapıyor gayet güzel olan botu 50 tl ye satıyor. gayet kaliteli. kalan 40 tl ile de benden bi yemek ye :)

forum daki deichman a bir bak. kampanya var orada. 50 civarina bir sürü bot ve ayakkabi var.

deichman a bakmayı düşünüyorum evet bugün o zaman önce ona gideyim bi

Merrell'in gore-tex ve waterproof özellikli bir botunu al bence. Genelde %100 su geçirmez oluyor merrell' lar. Şu aralar sezonu olduğu için en az 180 olur fiyatları, kampanyaya denk gelirsen 140 civarı bulursun. Ben 3,5 sene giydiğim hiçbir aykkabı hatırlamıyorum,hem de hala yeni gibi.

Şu linkteki www.merrell.co.uk
vector u almak istiyorum ama bulamadım. Apollo da çok güzel ve bulunuyor İstanbul' da. Capone mağzalarında var en azından.

Sahaflar çarşısı var. En kolay gidiş yolu: Galatasaray Lisesi'nin karşısındaki sokağa gir.(İstiklal'den inerken sağdaki, açık küpeci tokacı ile kumpircinin arasındaki sokak)

10-20 metre ileride sağda göreceksin Sahaflar Çarşısı'nı. Galatasaray Store'ın karşısında bir yerlerde.

2 katlı bir yer. Bulabilirsin sanırım :) Kolay gelsin.

sözlük'ten robinbook ya da radikalherif bulur bence. Onlara bi mesaj atınız derim.

yollara düşmeden önce www.nadirkitap.com u tavsiye ederim. oldukça fazla sayıda sahafın bir araya geldiği bir portal. sadece taksim değil kadıköy, moda, ankara vs... sahaflarını da kapsıyor. aradığınız kitabı bulamasanız bile iletişime geçip sorabilirsiniz.

Bogazici elektrik degil de, Tedas diye yaziyor olmali.

kendi sitesinde "Elektronik Bankacılık" basligi altinda mumkun gozukuyor fakat nasil bir tanimlama Elektronik Bankacılık bilemedim. ilk defa duydum hatta.

www.bedas.gov.tr

*ekleme: olmuyor galiba, sitede soyle bi dolandim da:

Kredi kartı ile fatura ödenebiliyormu? [evet soru eki olan mi bitisik yazilmis.]


Kredi kartı ile fatura ödeme imkanı bulunmuyor. Ödemelerinizi veznelerimizden, ptt veznelerinden, anlasmalı oldugumuz bankaların; şube veznelerine veya hesabiniz var ise otomatik ödeme talimatı ile yapabilirsiniz.

www.bedas.gov.tr

kimi zamanlar bazı firmaların ödemelerini durduruyor garanti. Ama ne bankadan ne de ödeme yapılan firmadan tatmin edici cevap alamıyorsunuz. genellde bir süre sonra tekrar açılıyor.

Büyükşehir belediyesi'nin ve RTE'nin kalesi diye bilindiği için semte yönelik hizmetler maksimumdur; Tesisler, çarşı, yolları vs.

1) Bence orda ev bakabilirsiniz, stüdyo tipi ya da 1+1 bir daireyi 500 civarına kiralayabileceğinizi düşünüyorum. Halkalı'ya da bakabilirsiniz, orda da 450 civarına 2 + 1 bulabilirsiniz, geçen bir arkadaşım kiraladı evini ordan biliyorum.

3) Metro yakında oraya kadar gidecek deniyor ama tarihi nedir bilemiyorum. Ulaşımla ilgili detayli bilgim yok ama ibb'nin otobüs hat arama seçeneğinden sorgulatabilirsiniz.

4)Akbil alın, az kullanacaksanız bile. Okul toplu başvuru yapıyor bu aralar, tarihini kaçırmayın. Artık bireysel başvuru almıyorlar dedi geçenlerde bir arkadaşım ( öğretmenler için öyleymiş)

5) Otobüs şirketinizin oraya servisi var mı? bir öğrenin bence. Servisi olan bir şirketi tercih edin, metro direkt oraya gitmiyor. Esenler'den sonra metro, havaalanı yönüne gidiyor, Başakşehir ise sağda kalıyor. Otogardan direkt otobüs olabilir, onu da ibb sitesinden arayabilirsiniz.

Merhabalar İstanbul'a yeni gelmiş arkadaşım :) Sanırım öğretmensin, tebrik ederim şimdiden.

1) Başakşehir biraz uzak olduğundan orada yaşamadım, yaşayan birisi kira gibi durumları daha detaylı yazacaktır. Fakat arayınca İstanbul'da illaki uygun fiyata kira bulursun site içinde bile olsa.
2) Dediğim gibi ayrıntısıyla bilmiyorum oraları.

3) Gelelim daha iyi bildiğim alanlara. 89C mesela, Başakşehir 1. etap'tan Taksim'e direk giden, sanırım tek biletli otobüs. Elbette gidiş biraz uzun sürecektir, çünkü e-5'i boylu boyunca gideceksin. Trafiğin yoğun olmadığı saatlere zamanla alışacaksın.
Metrobüs kullanmanı tavsiye etmek durumundayım bu durumda. Avcılar'a kadar herhangi bir otobüsle gelip, Avcılar'dan metrobüse binince Mecidiyeköy en fazla 35-40 dakika, Söğütlüçeşme(Kadıköy sayılır) 1 saat falan sürüyor.

Mecidiyeköy'den ise metro ile Taksim'e gidebilirsin. Yeraltı metrosu bu bildiğin. 4.Levent'ten Taksim'e kadar gidiyordu. Şimdi uzattılar biraz, Şişhane'den İtü Ayazağa'ya kadar falan gidiyor. Seyrantepe yapılırsa (umarım yapılmaz) oraya da uzayacakmış.

Metrobüs 24 saat çalışıyor, fakat gece 1.30 ile saat 6.30(7.30 da olabilir) arası yarım saatte bir geçiyor. Ama geçiyor sonuçta. Tabiî sonrası zor biraz senin için. Minibüs-otobüs olaylarını sor tekrar. 89C ile 146M (Başakşehir-Mecidiyeköy direk bu da) belki sabaha kadar vardır diyecektim ki, 89C Taksim'den en son 23.45'te var. 146M de 23.00 pazarları sanırım.

4) Akbil gibi şeylerden almana gerek var. Fakat aylık akbil almana gerek yok. Yani akbilini alacaksın, 10 lira yükleyeceksin, bitince tekrar yükleyeceksin. Bu şekilde kullanımın son kullanma tarihi yok. Aylık alırsan zarara geçersin çok kullanmayacağın için.(Gerçi Kadir bey amca sağolsun kullansan da her türlü zarara geçiyosun ama neyse sinirlenmeyeyim)

5) Yeşilköy'e geldikten sonra, Aksaray hafif raylı tramvayına binerek Esenler otogarının ortasında inebilirsin tramvaydan. Yeşilköy de İstanbul Atatürk Havalaanı'nın bulunduğu yerdir. Buraya da otobüs ve metrobüs ile gelebilirsin.

Ayrıca sanırım Galatasaraylısın =) Eğer öyleyse istersen maçlara birlikte gidebiliriz, bende kalırsın dönüşler zor olursa :)

[email protected] eklersen daha detaylı konuşabiliriz.

Umarım yardımım dokunmuştur.

şurası iyidir diye bir yer tavsiye edemesem de avrupa yakasında bir yer baksanız daha iyi olur. sabahaları avrupa yakasından anadoluya geçişte trafik daha rahat.

metrobüse çok yakın olsun yeter.

bahçelievler bakırköy haznedar incirli ve çevresi olabilir muhit olarak düzgün yerlerdir ulaşım olarakta çok seçenek vardır...

@eyke:
metrobüsten sonra nasıl devam edecek?

@boilteau:
iki taraf da yollarda kalabilir derken?

Mecidiyeköy olursa her iki taraf metrobüs kullanabilir ve şartlar eşit olur bence ama iş saatlerinde metrobüs kalabalık oluyor, o nedenle Gayrettepe, Zincirlikuyu olursa, ikiniz de ilk duraktan binmiş olursunuz. Gayrettepe diyorum özetle.

Bence bakırköy incirli taraflarına taşınma arkadaşım (eğer yeni ve sağlam bi ev değilse)
Burada orta risk grubuna giren evlerin bile olası istanbul depreminde yerle bir olacağını bas bas bağırıyorlar.

metrobüsün bağcılar yüzyılla uzak yakın alakası yok, bugünden sonra da olmaz. sizin bakırköy incirli, bahçelievler tarafı uygun olabilir. metrobüsle ataşehir'e dolmuşla bağcılar'a ulaşım kolay olur.

metrobüsle ataşehir'e mi? metrobüsle ataşehir'in ne alakası var?

bakırköy'den kadıköy deniz otobüsü var yol 20 dk sürüyor. size uyan saatlerde varsa bakırköy olur bence. kadıköyden ataşehire gidiş trafikte biraz sıkıntılı olur mu bilemem ama.

acıbadem'den sonraki durağın adı şimdi aklıma gelmedi orada inip ataşehir otobüslerine binebilirsiniz. aktarma yapmadan bi alakası olmuyor tabi.

bağcılarda ev tutarsan ataşehire ulaşımın şöyle olur: bağcılar meydana yakın (100-150 m sanırım) tramvay durağı var ordan tramvaya binersin 20-25 dk içinde zeytinburnuna gidersin ordanda metrobüse geçebilirsin rahatça veya minibüsle incirliye gidip metrobüse binersin, metrobüsle karşıya geçip (hangi durak bilmiyorum ama sen sor söylerler) uygun durakta inip minibüsle/otobüsle ataşehire geçersin

bakırköy,incirli,haznedar,bahçelievler civarında oturursan eğer metrobüse minibüsle ulaşırsın hatta oturacağın yere göre yürüyerek bile gidersin en fazla 10 dakikanı alır metrobüse ulaşmak sonrası malum zaten.

iett'nin sayfasında nereye kaç vasıtayla ortalama kaç dk'da gidersin söyleyen bir yer var. oradan tek tek söylenenleri dene. yengeye de selam söyle. okuldan servisle e-5 üzerinde bir yerde inebilirse zeynep'in bu yakaya geçmesi metrobüsle çok kolay olacaktır ayrıca.

öncelikle evli falan olmadığımı söyleyeyim. yani baba olma konusu bana hala uzak bir konu. yorumlarım bu yüzden bu hissiyatta olacak.

eşinizi seviyorsunuz, o da sizi seviyor. eğer ikinizden birinden kaynaklanan bir sorun nedeniyle çocuğunuz olmayacaksa olmayabilir. yani bu değişmiyorsa değiştiremezsiniz. böyle de mutlu olabilirsiniz, ama çocuk özleminiz varsa eğer, ki bende de böyle bir problem olabilir henüz bilemiyorum doğal olarak, benim yapacağım şeyi size de tavsiye edebilirim ancak. shçek'nda çok güzel bebekler var. evlat edinebilirsiniz. hem böylece bir çocuğunuz olmuş olur, hem de belki 15-20 yıl sonra bir köşede yitip gidecek bir hayatın çok daha güzel geçmesini sağlayabilirsiniz.

thor odinsson güzel söylemiş.

ayrıca, kısırlık varsa tüp bebek deneyebilirsiniz tabii, ancak o da bir defada olmayabilir.

çevre baskısıyla çocuk yapmamanızı öneririm, hem size hem çocuğa yazık; çevre bencilce bir talepte bulunuyor, onları kırmamak üzere hareket etmeniz doğru değil bence.

tüp bebek yöntemleri oldukça gelişti, biraz sabır ve inatla(tedavi süresi için) muhtemelen sorun olmaz. ama önce buna ihtiyacınız olup olmadığını anlayın, bir an önce doktora gidin. hatta eşinle beraber, ailenden gizlice git size biraz daha zaman kazandırır

bence doktora gidip ne var ne yok diye danisin, bu sürecten aileniz haberdar olmak zorunda degil, ayrica esinizin de bu yüzden sizi birakacagini hic sanmiyorum, muhtemelen sizin hissettiginiz tedirginlikleri o da yasiyordur, acaba benden mi kaynaklaniyor ya eküri ailesi ve toplum baskisi yuzunden beni bırakırsa diye korkuyordur.

Ablam ve eşi boyle bir durum yasamislardi, cocuk sahibi olmak isteyip bir sure yapamamislardi, aile baskisi baslamisti vs. bi yil doktora gidip geldiler, herhangi bir ameliyat olmadan tüp bebek vs olmadan ilac tedavisiyle hallettiler ve su an cocukları 2 yasinda cok sukur. İlaclarin yaninda doktor bir de erkek sunu yesin bunu yemesin, kadın sunu yesin bunu yemesin gibi bir diyet de uygulamisti, bence once esinizle korkularinizi paylasip sonra birlikte doktora gitmeniz en iyii olur.

öncelikle 3. maddeyi aklınızdan çıkarın, birbirinizi sevdiğiniz sürece sorun olmaz.
tüm diğer sorularınız için doktorla görüşmenizde yarar var.
belki de hiçbir problem yoktur, bu sırada kilo vermeniz iyi olacaktır.
paniğe kapılmayın elbette ancak böyle bir şey düşünüyorsanız çok da zaman geçirmeden gidin doktorla görüşün.öncelikle sorun neymiş bu konuda bilgilenin.

yanıtlayan herkese sonsuz teşekkürler, çok dikkatle okudum. genelde erkekler cevaplamış sağolun. bu son zamanlarda toyota'nın bir reklamı var, dikkat etmişsinizdir belki, araba koltuğunda uyuyan bebekler var. hatta en sonda bir sarışın kız bebek var. eşimin o reklamı görünce işini gücünü bırakıp dikkat kesilip sonra da o bebeğe göz bebeği parlayarak bakışını bir görseniz, toplum baskısı falan da var evet. ama bu kız anne olmak istiyor, deliler gibi istiyor, bana fazla belli etmiyor, çünkü ben şimdiye kadar hep çocuğu sallamayan adam rolünü oynadım. çünkü kendimle alakalı endişelerim vardı.

toplum baskısına gelince... ailesi evlenmemizi zaten istememişti. çünkü ben kiloluydum, o benden daha iyi eğitim almıştı. evlenince ailesinden uzakta yaşayacaktık. vs. vs... ona annesi söylemiş, "bak bununla evleniyorsun ama bu kırk yaşına gelmeden kalp krizinden ölür, sen de dul kalırsın" falan demiş... ama beni çok seviyor, herkesi, kardeşlerini ailesini abilerini karşısına aldı, benim için her şeyinden vazgeçti. ama annelik içgüdüsünden vazgeçebilecek mi... en büyük korkum işte bu, bu anlamda daha çok hanımlardan yanıt bekliyorum. böyle bir durumda eşinizden vazgeçer miydiniz? bu ülkede çocuk sahibi olamadığı için bırakılan terk edilen bir sürü kadın var, aynı şey erkeklerin başına gelince durum değişiyor sanki kadınlar daha fedakar.. yine de çok korkuyorum. napacağımı bilemiyorum. doktora gideceğim tabii. zavallıcık kendisinde bir sorun olduğunu falan sanıyor, ama şu ana kadar jinekolojik bir sorunu olmadı, hiçbir düzensizliği falan olmadı. kilosu normal, sağlıklı biri... yüzde doksan sorun bende... en azından onu bu sıkıntıdan kurtarmak için gideceğim. herkese tekrar tekrar teşekkürler. umarım hiçkimse böyle bir sıkıntılı durumda kalmaz..

öncelikle doktor olmadığımı ve bu konularda şahsi tecrübem olmadığını söyleyeyim. gazetelerin sağlık yazı dizileri tvdeki sağlık programları gibi yerlerden duyduklarımı yazdığımı belirteyim.
eşiniz doktora gitti mi bilmiyorum ama bu tür durumlarda öncelikle erkeklerin doktora gitmelerini tavsiye ediyorlarmış sebebiyse, kadın kısırlık tetkiklerinin erkeklerinkilerden daha uzun sürmesi ve maliyetli olmasıymış. toplumda genel kanı "çocuk olmuyorsa sebebi kadındır ve onun tedavi olması gerekir" şeklinde olduğu için, erkeklerin tedavi için başvurması çok daha geç oluyormuş; çok kolay tedavi edilebilecek durumlar için bile çok zaman kaybediliyormuş bu yüzden.
ilaç, diyet, ameliyat vb tedavilerden uygulanıyormuş duruma göre. mikrocerrahi yöntemleriyle testislerde sperm aranması ve alınan spermlerle tüp bebek tedavisi gibi şeyler yapılabiliyormuş.
fazla sayıda tüp bebek merkezi olduğu için iyi bir araştırma yapmak şart sanırım(hem umudunuzun hem paranızı sömürülmemesi için)
ama bence öncelikle üniversite hastaneleri gibi çok yönlü araştırmaların yapılabileceği bir yere başvurmanız, tüp bebek tedavisinde karar kılınırsa iyi bir merkez aramanız daha doğru olacaktır(çünkü tüp bebek tedavisinden önce başka yöntemler denenebilir ve tüp bebekle uğraşmadan hamilelik elde edilebilir). tüp bebek tedavisinde ilk seferde sonuç alamayabilirsiniz, 7. 8. denemede hamile kalan insanlar var, sabır önemli.
ayrıca eşinizin üzerinde çok daha fazla baskı vardır şu anda, ve zaman geçtikçe daha da artacaktır. sizin bu durumu savsaklamanız da(durumu onun kadar ciddiye almıyormuşsunuz gibi) onu daha çok üzüyordur. ona haber verip vermemek size kalmnış bir karar ama bence bir doktora gidip danışmakta fayda var.

bir kadın olarak düşündüklerimi yazayım:
demişsiniz ki, bu ülkede çocuğu olmadığı için terk edilen bir sürü kadın var. doğru, çünkü genellikle erkekler çocuk sahibi olmak, soylarını sürdürmek isterler. (tüm genellemeler yanlıştır). kadınlarsa anne olmak isterler evet, ama sevdikleri adamdan çocuk sahibi olmak isterler, sırf çocuk olsun diye değil. bu da genelleme, ama bence çocuğu olmayan erkeklerin terk edilmesinin nadir olmasının nedeni bu. eşiniz o kadar önemli bir şeyi, ailesini karşısına almış sizin için, sanmam ki çocuğunuz olmuyor diye sizi terk etsin. öncelikle bunu düşünmeyin, bu sizi yıpratmaktan başka işe yaramaz.
benim fikrim, acilen birlikte bir doktora gitmeniz. eşinizin yerinde olsaydım çocuğunuz olup olmamasına değil, benim duygularımı önemsemeyip doktora gitmediğiniz için size kırılırdım. kısırlıkların pek çok çeşidi var, doktora gitmeden tedavi edilip edilemeyeceğinizi bilemezsiniz. gidin, öğrenin, ondan sonra önünüzdeki seçeneklere bakarsınız. evlat edinme seçeneğini silip atmayın. annelik illa kendi doğurduğun çocuğu sahiplenmek değildir, evlat edinmek gözünüzü korkutmasın.
sonra ekleme yaparım ama şimdi zamanım yok...

sevgili eküri,
şimdi evlenirken insan her ihtimali gözden geçiriyor.evlilik bu iyi günde kötü günde diye yola çıkıyorsunuz.
bende de sorun olabilir eşimde de, bu ihtimali düşündüm ben.çocuk aşırı seven, 3 kardeş, kardeşleriyle çok mutlu bir aile hayatı yaşamış biriydim ben.yani çocuk özlemini geçin tek çocuk bile düşünmem, çocuğu kardeşlik duygusundan mahrum bırakmak olur diye.
ama bu işler kader kısmet.hiç sahip olamayabilirim, Allah korusun engelli bir bebek sahibi olabilirim, Allah korusun evlat acısı görebilirim.hayat bu, ne getireceği belli olmaz.Allah eşime sağlık sıhhat versin, elbette isteriz çocuk ama hiçbir şey dünyanın sonu değil, elinde olmayan nedenlerinden ötürü onu bırakmam onu geç sevgimde en ufak azalma olmaz.
çocuk konusunda ondan dolayı, ya da benden dolayı olacak bir sorun onun/benim değil bizim sorunumuzdur.

İçinizi rahat tutun, yıllarca bebek isteyip ummadıkları bir anda bebek sahibi olan o kadar çok aile var ki, umarım en doğru zamanda sağlıklı bir bebeğiniz olur.

merhabalar, çok yakın çevremde benzer bir durum yaşayan bir çift var. bir süredir denemelerine rağmen bebek sahibi olamadıkları için doktora başvurdurlar. bu gibi durumlarda önce kadın bir takım jinekolojik muayenelerden ve hormonal testlerden geçiyor, daha sonra erkekten bazı testler isteniyor. bahsettiğim çiftin sorunu erkeğin azosperm (menisinde hiç sperm yoktu) olmasıydı. bir takım tedavilere başlandı vs vs. uzun hikaye ama size şunu söylemek istiyorum: hiç korkmayın/karamsarlığa kapılmayın. bu tür süreçler karı-kocanın birbirlerine daha da çok bağlanıp kenetlendikleri süreçlerdir ki bahsettiğim çiftte de durum bu şekilde gelişti.

tekrar tekrar teşekkür ederim. ben burdan aldığım gazla bir hastaneden randevu aldım. medical park göztepe hastanesinde bir doktora gitcem cumartesi günü. tüp bebek merkezinden bir erkek doktordan. eşime de o gün iş olduğunu falan söyledim şu anda. söylemeyeceğim sanırsam. negatif bir sonuçla karşılaşırsam da onu da o zaman düşünürüm dedim kendi kendime. en azından olup olmadığını bilmediğim bir şey için beynimi kemirip durmasın bu düşünce...

beni yanıtsız bırakmayan herkese özellikle de bayan arkadaşlara teşekkür ediyorum. zahmet ettiniz. ben eminim ki bu duyuruyu açan başka biri olsaydı benim eşim de aynı şeyleri söyler ya da yazardı. objektif bakıldığında insan olmak bunu gerektirir. eşimin insanlığından kendiminkinden daha fazla eminim aslında. ama iş başa gelince neler olur, nasıl açıklanır, ne tepkilerle karşılaşılır. böyle bir durumda insan daha mı hassas olur, daha mı hırçın olur, daha mı kırılgan olur. bu durum bizi yıpratır mı noktasında, ben çocuk istemiyorum deyip kestirip atmak işin kolayına kaçmak olacak galiba. yaşayıp görmek lazım. iyi dilekleriniz için minnettarım. umarım her şey gönlünüzce olur.

neticeyi burdoan bildoirmeye çalışcam. eğer olumlu bir şey olursa kesin bildiririm de, olumsuz bir şey olursa bilmiyorum naparım. söz veremiyorum yani:))

kolaylıklar...

önceki cevaplara şöyle bir göz attım. Neyse, şey diycem.
Bence doktora birlikte gidin. Öncesinde birlikte bunu konuşup, bir doktardan yardım almayı kararlaştırın ve bu süreçte birbirinizi yalnız bırakmayın. Yani sen gizlice git, sonra o gizlice gitsin ve amaç birbirinizi üzmemek olsun, bana tuhaf geldi. Şayet bir sorun varsa, bunu iki taraf birlikte aşmalı ve bu tanı sürecinde de böyle olmalı.

Hadi siz gittiniz, bir sorun çıkmadı diyelim. Daha sonra doktora gittiğinizi eşinizden hep saklayacak mısınız? Söylerseniz de ondan sakladığınız için alınabilir, kırılabilir ve bunda haklıdır da. Vicadanınızı / içinizdeki kuşkuyu giderirken, eşinizde güven sarsabilecek eylemlerden kaçınınız derim.

Eşim benden habersiz doktora gitse, şahsen bozulurum buna. Madem bebek 2 kişilik bir eylem ve sorumluluk, sonrasında da olduğu gibi öncesi de paylaşılmalıdır yani eşim bu sıkıntısını bana neden anlatamadı, bana güvenemedi mi? vs gibi şeyler düşünür, bana güvenini sorgulayabilirdim. Bazı kırgınlıkların tamiri olmaz ya, ben böyle bir şeye şahsen çok kırılırdım.

Doktora birlikte gitmeyi neden düşünmüyorsunuz ki? Belki onda da benzer kuşkular ve o da size anlatamıyor. Otutun bi akşam karşılıklı, de ki; hanım, böyleyken böyle, gel beraber bi doktora danışalım... vs vs.. gerisi gelir zaten.

@pyro clustic flow

siz çok haklısınız, ama ben hep negatif düşünüyorum...

şimdi birlikte doktora gittik, ve ben olumsuz bir cevap aldım diyelim. mesela, benim fazla kilolarıma beş senedir üzülen karımın yanında doktor bana önce zayıflayın, fln dedi... ya da tahlil yaptılar sonuçta benim çocuğumun olmayacağını söylediler. o zaman karımın gözünde kızgın bir bakış ya da bir pişmanlık görürsem falan... ben işte asıl o zaman yıkılırım. asıl o zaman aramıza duvar gelir dikilir. ben diyorum ki önce ben bir gidiyim, negatif bir şey bile varsa eve gelir, ona sarılır ağlaya ağlaya ona anlatırım. tanısanız siz de anlarsınız, o nasıl yumuşak kalplidir, benim üzülmeme zerre dayanamaz. ama dışarda bi yerdeyken belki o kadar rahat olamam. tepkilerimi ayarlayamam, yine aldırmaz, sallamaz tavırlar takınırım o da kızar, üzülür...bu bebek istemek konusunda pazar günü hamile olmadığını öğrendi, bana söyledi, ilk önceki tepkim öküzleşmek oldu,. boşver ya... hadi sinemaya gidelim dedim. çok ağladı. tamam sonrasında çok özür diledim ama insanın yapısı değişmiyor işte. ben bu öküzlüğümden korkuyorum, böyle olumsuz bir şey duyunca, "napalım ya hayırlısı olsun" falan diyorum, o hemen yas tutmaya başlıyor. yoksa , ben de isterim el ele tutuşup da beraber gitmeyi ama çok korkuyorum karşılıklı tepkilerimizle birbirimizi yıpratmaktan..

ama dediğiniz çok doğru, her şeyi birlikte paylaşmak lazım. ben napcamı tam bilmiyorum aslında şu an. bugün belki konuşurum, cumartesile alakalı itiraf ederim. cumartesi için kesin olarak bildiğim şey doktora gideceğeim. ama eşime bunu söyler miyim bilmiyorum. size yerden göğe kadar hak veriyorum da ... napcamı bilmiyorum...

sağolun zahmet edip fikrinizi belirttiğiniz için.

Düzenli olarak cinsel ilişkiye girdikleri halde bir yıl boyunca gebelik oluşturamayan çiftler infertil sayılır. Bu nedenle izlemeniz gerek yolu şöyle özetleyebiliriz:

1 - İlk olarak sizin spermiogram yaptırmanız gerekir. Spermiogram sonucu normal gelirse bu durumda eşinizin testlerine geçilmesi gerekir.

2 - Fazla kilolu olmanız çocuk sahibi olmanıza engel değil.

3 - Birbirinizi seviyorsanız bazı şeyler mutlu bir evlilik için engel teşkil etmez.

4 - Aspermi (hiç sperm olmaması) olmadığınız sürece tüp bebek için bir sürü yöntem var. Mikroskop altında hareketsiz spermlerin alınması ve invitro fertilizasyonla ovumun döllenmesi işlemi yapılabiliyor. Tüp bebek merkezine tek başına gitmeniz bir anlam ifade etmez. Eğer kendinizden şüpheleniyorsanız herhangi bir üroloji kliniğine başvurun. Üç günlük cinsel perhiz sonrası sperm vermenizi isteyecekler. Çoğu devlet hastanesinde ne yazık ki bu test çok uygun olmayan koşullarda yapılıyor (merdiven altı odalar, ortak kullanılan tuvalette bu işi yapmanızın istenmesi gibi). Eli yüzü düzgün bir yere giderseniz testi daha uygun koşullarda yaptırabilirsiniz.

Bence bunları kafaya takıp sorun yapacağınıza eşinizle beraber doktora başvurun ve çocuk için ilk adımı atın. Geçmiş olsun.

enteresan bir şekilde bu akşam geniş aile adlı dizide de bu konu işlendi:))

dalga geçtiğimi falan sakın sanmayın, ama dizide konu şöyle ele alındı, takip edenler bu isimleri biliyorlar. içgüveysi damat mürsel kendisinin çocuğu olmayacağını sanıyor, korka korka doktora gidiyor, ama eşinin bir sorunu olduğunu anlıyorlar. muhteşem bir destek veriyor eşine. fln fln...

kendi yorumum: bence son sözü benden önce yazan arkadaş söylemiş. ben de bir bayan olarak şunu diyeyim: evlilik denen şey sorunsuz olmuyor, aileler falan bir şekilde "hadi hadi torun nerde" diye bastırabiliyor. çocuk süresi biraz uzasa, bir sorun mu var diye işkillenmeye başlayabiliyorlar... ilk başta onlara bir bahane bulunmalı, biz şu tarihten önce çocuk istemiyoruz, biz çift olarak böyle karar verdik denilebilir. diğer konu: benim eşim benden habersiz doktora gitse ve bunu da ben üzülmeyeyim diye yapmış olsa, üstte de yazılmış zaten, fena halde üzülürüm, kırılırım, düşünürüm: acaba benim bir sağlık sıkıntım olsa falan "sen kendi başına hallet, beni karıştırma" mı demek istiyor, biz çift olamamış mıyız? ne biçim iş bu? falan diye düşünürüm...

sizin derdiniz benim ilgimi çekti, kişisel olarak, biz de yeni evli sayılırız, bebek istemiyoruz şimdilik ama eşimin fazla kiloları var, kardeşi bir süredir bebek sahibi olmak için tedavi oluyor, o da variko.. ameliyatı oldu falan falan... benim de ailem biraz karşı çıkmıştı, ama sonra sen bilirsin demişti... biz bebek istediğimiz zaman eğer eşimden kaynaklı bir sorun olsa idi, benim de yanıtım şu olurdu: tamam bir bebek sahibi olmak isterim, ama bunun seninle ortak çocuğumuz olmasını isterim. sen baba olamıycaksan, ben de anne olmamaya razıyım. çünkü seni çok seviyorum, bebek olmazsa olur, ama sensiz yaşayamam ben..


bence tedaviye eşinizle beraber ve bir an önce başlayın, sakın ondan gizli iş çevirmeyin, bunu asla yapmayın, tepkilerinizi ayarlarsınız, her duruma hazırlıklı gidin doktora, olumsuz bir cevapla karşılaşırsanız, duygularınızı kontrol etmek gibi falan kasmayın kendinizi, ağlayacaksanız orda ağlayın, nolcak ki!! sonra da bakın duruma göre, bebek sahibi olmayı çok istiyorsanız, eşiniz anlattığınız kadar sevgi dolu bir insansa, (şahsen ben cesaret edemeyebilirdim ama) evlat edinme seçeneğini de es geçmeyin bence...

iyi şanslar, başarılar, mutluluklar...

doktora eşinizle birlikte gidin, eşinizden gizli yapmayın bu işi, sakın...

çok teşekkür ederim tüm cevaplar için...

@ yattara valli

akşam oldukça sıkıntılı bir halde başladı benim için. o diziyi eşim çok seviyor ve seyrediyor. dün akşam da bu dizi sayesinde ben kurtuldum nasıl bir tesadüfse artık senaristler günübirlik burda grüp de mi yazdılar bilmiyorum... diziyi izledik bu sırada ben de gülüyorum bir yandan bir yandan da reklam arasında, biz de doktora gidelim mi? dedim..
çok sevindi evet dedi. ben de ona ben sana sormadan bir şey yaptım dedim. böyle böyle cumartesi için yalan söyledim. cumartesi doktordan randevu aldım dedim. doktorun ismini verdim. hemen internetten araştırmaya falan başladı. gece de ben ona benle alakalı bir sorun olursa nolur dedim. bişey olmaz, tedavi oluruz sorun kimdeyse inşallah çözülür dedi. hatta "ben mürsel kadar olamıycam mı sanıyosun" dedi güldü.. çok sevinçli şu anda, eşimin beni bu sebepten terk etmeyeceğine çok eminim. ama ben sizin sayenizde çok rahatladım sağolun.

cumartesiden sonra ben burdan haber vermeye calışcam durumları. tekrar tekrar teşekkür ederim.

ne oldu acaba bu çift çocuk sahibi oldu mu?

soru ta 2009'da sorulmuş. oldu mu acaba, ekuri beeyy??

sanıyorum taze patatesten bahsediyorsun..
bişey olmaz,küp küp kesin,zeytin yağı,taze karabiber,tuz hatta varsa taze biberiye ilave edip fırına atın..biberiye yerine köri ilede deneyebilirsiniz..
Kızarıp yumuşayınca afiyetle yenebilir..

kabuklarini soy, en azindan yesilli kisim gidinceye kadar soymalisin. o kisim acidir ve kimisi zehirlidir der. aci kismi dogru ama zehirli olup olmadigindan emin degilim. annem oyle derdi.

patates yeşilleşmenin yanında filizlenmişse zehirleyebilir evet; ama yıllar önce bizim pazarcının "abi patates zehirleseydi memlekette adam kalmazdı" sözüne de katılmamak mümkün değil :)

taze patates kabuğuyla pişirilip yenebilir, zararı yok, lezzeti de yerinde. kalın kabuklu patatesi kabuğuyla pişirseniz bile kabuğunu sıyırıp yemek gerekiyor, kabuk pişince iyice sertleşiyor.

vadi, vadim, kocaoba (bu bir köy adı), beyaz çiftlik. faturayı adrese atarız.

kahvaltı

peysüt

kahvaltı sofrası

çimen
yeşil
sıhhat
lezzet çiftliği
mööö

- kuzu

- siyah ve beyaz ( logo'da hem peynir hem zeytin olursa manidar olabilir ve fanatik bjk'ye kil olan futbolseverler icin de sorun olmaz. hem bu tip seyleri kadinlar alir)

- akdeniz ( beyaz peynir ve zeytin diyince ilk akla gelen muhit, yurtdisina acilirlarsa karsiligi da var)

bulucak.com
buraya da bir bak

ucuzabiletten bihaberim, ama ekobilet.com'dan epey bir ucus icin bilet almisligim var. bir yamugunu gormedim! ayrica abd ucusu icin istiyorsaniz mesaj atiniz...

@mrtksn : haklisin aslinda. ama iki sitenin tasarimi %90 ayni olunca, isin icinde bir cakallik mi var acaba diye merak ettim.
@etna: bulucak.com'da sadece yurtici ucuslar var o yuzden isime yaramiyor, yine de tesekkurler.
@ucan sincap : prag'a bilet ariyorum, tesekkur ederim :)

kayak.com'da da aratin bi.

güzel kızların böyle sktr boktan şeyleri yapmayacağını düşünüyorlar. :p yok yok. bilemedim ki şimdi niye böyle yapıyorlar.

internet kullanıcılarının çoğu erkek olduğu için?

- la olum böyle duyuru mu açılır ?

onun dışında her soru İstanbul'dan soruluyormuş gibi cevaplama var bide.

genellersek, erkeklerin kafasi daha duz calisir, olaylar nettir, ya da oyle olmalidir. cetrefil, karmasa, labirentimsi mevzulara uzaktirlar. o tip sorularda da soruyu soran erkek zannedilebilir ( mevzulara uzak olduklari, cok anlam ifade etmedigi icin vs. daha cok yardima ya da baska bakis acilarina ihtiyac duyabilirler). tabii tum genellemeler yanlistir.

genelde anlaşılıyor kız mı erkek mi, anlamamışsam da sorarım. şimdiye kadar yanıldığımı hatırlamıyorum.

@elxa: ahsdufshd

(bkz: ilk görüşte aşık olunan erkeğe söylenecek laflar/@kofteburger)

"şehir belirtilmemişse istanbul, cinsiyet belirtilmemişse erkektir"

ekşi duyuru genel prensibi ve kullanıcıların genel temayülü bu şekilde. rahatsız oluyorsanız, "sevgilime hediye sordum erkek sandılar" dememek için cinsiyet belirtiniz. biz de müneccim boku yemedik.

şimdi istatistiklere* göre, duyuru sakinlerinin %70i erkek olup, toplamın %80i ise İstanbul'da ikamet etmektedir. duyuru sakinleri, sorulara, büyük içtenlik ve samimiyetle, kendilerini soru sahibinin yerine koyarak yanıt verdikleri için böyle bir durum oluşmaktadır. tamamiyle normaldir ve alınılası, kızılası bir durum değildir.

* istatistikler için (bkz: kaynak kıçım )

kibritsuyu +1 ayrıca sana mail attımdı gecen sallamadın. bu iki.

12punto bi yazıdan cinsiyet ayrımı yapmaya ugrasmıyoruz.

büryanım maili gördüm de öyle bi yoğunlukta attın ki cevap yazamadım. ama aklımda untumadım. şu ay sonu telaşı bi bitsin yazıcam.

ok dude, c ya later.

gitmiş değilim ama bildiğim kadarıyla her zaman daha sıcak oluyor. ancak kuru bir sıcak olduğu için çok fazla rahatsız edici değilmiş (son cümle giden akraba yorumundan alınmıştır).

Yillar once subatta gitmistim, orda bahardi. kasim - nisan arasidir zaten oranin sezonu. azcik serince olur ama gezilmiycek kadar degil. surda dereceler falan da var:

www.colonialvoyage.com

www.eurometeo.com

diskografisine baktim ama adi denisik galiba. belki sana tanidik gelir, gorunce.
'sevmek' 'sen sen' ve 'sevdalandim' isimli eserlerden suphelendim ama.
www.diskotek.arkaplan.com.tr

not: 70 - 75 arasi 45'lik kayitlari eline gecerse aklinda olsun monsenyor. mersi.

valla güzim, ablamı aradım, "sen var ya sen" dedim. direk ibo dedi ama gerisini o da hatırlayamadım. allah allah ya bulamayacağım galiba.

Abi
bülent sertaş olmasın bu yav?
inanmak gelmiyor sana içimden
hep çektim inan ki ben bu dilimden
hayattan uzaksın gerçek sevgiden
yere batsın senin sevgi dediğin
yere batsın senin o sevgi dediğin

sen var ya sen
beni mahveden
sen var ya sen
beni kahreden
sen var ya sen
ahhh
beni mahveden
sen var ya sen
ahhh
beni kahreden

haah evet abi budur ya. sen var ya sennn. sağolasın valla. ibo nun sanıyodum ben.

aranız iyiyse kutlanır. onun haricinde ne gerek var ki? :)

kutlanir, kutlanmalidir da. sacma ama birilerinin hatirlamasi insanin hosuna gidiyor. beser iste.

bikaç arkadaş bi hocanın odasına gitmişlerdi de "ben öğretmen miyim?" diye kovalamıştı hoca bizimkileri. hey gidi günler.

sonuç: hocadan hocaya değişir.

biz de kutlamıştık hoca kızmıştı. "öğretmek bizim işimizin küçük kısmı, esas araştırmacıyız biz" demişti... gerek yok yani...

sen yine git saatini, yerini biliyorsan. ismi oraya eklemen kritik bişey değil yani. sonradan da eklenirsin ya da limon açılmasa da eklenmezsen de bişey olmaz sonuçta. ya da zirveyi açan filan aklındaysa mesaj at illa haberleri olsun diyorsan. limon bi türlü doğrultulamıyor zaten.

pashaa gidebilmen için ismini yazdırman şart değil.adresi biliyorsan her şekilde gidebilirsin.zaten organizatör sana mekanda nickinin yazılı olduğu bir etiket verecek ve sende ilk zirvede sözlük yazarı olmanın heyecanını doyasıya yaşayacaksın :)

mekan için (bkz: 312)

:) peki arkadaşta getirebilirm gibi bişe denmişti o işi nası yapcaz? garip bi şekilde isim yazdırasımda var :p

sulaleni toplamadikca yaninda 3, 5 arkadas getirebilirsin tabii ki, o da sorun olmaz.ortama uyum babinda vs en ideali bence max. 1 badidir ama 3 olursa da kimse sarlamaz.

arkadaşınla da gidebilirsin. orda görünen katılımcı sayısı zaten yazarlar artı yanında getirdikleri badileri toplumundan oluşuyor. ama mahalleden adam toplayıp gitme tabii :)

haha yok ya 1 kişi gelcek :) tamam gerekli cevapları aldım :9 teşekkür ettim cevaplayan yazar arkadaşlarıma

ordakilere soyleyince seni bu ise bakan birisine gonderirler. kitap bolumunde kompiterli masanin orda birisiydi eskiden.

istiklal'de orhan veli kitapci kafe, ve de ada muzik de satar fanzin. asil yuvasi pentimento'ydu fanzinlerin, maalesef orasi kapandi ama yeni bir yerde acildi mi bilmiyorum.

psikiyatriste gidin.

böle şeyler her insanın hayatında olur sizde daha sık demek ki. psikiyatristlik bişi olduğunu düşünmüyorum.

psikiyatrisklik bi durum yok bencede; bence keyfini çıkar.

çoğu kişinin yaşadığı olaylar bunlar. netten deja vu denen nanenin bilimsel veya mantıklı açıklamalarını okursanız bi nebze yardımı olabilir. en azından bana oldu.

bakın büyük olasılık demiyorsunuz.
%100 oluyor demişsiniz ve bunu bir kaç defa tekrarlamışsınız.
kendi kendinize böyle olduğunu sanıp, buna kendinizi inandırıyorsunuz gibi geldi bana, açıklaması bu yani. küçük çaplı bir delüzyon.

olur öyle, normal yani. yukarda da denmiş kimisine daha çok olur ya da dönem dönem azalır çoğalır. çok alakalı olmasa da annem çoğu şeyi rüyasında naklen görür mesela.
pozitif bilimin çok ilgi alanına girmediğinden, o anlamda açıklaması var mıdır bilmem ama parapsikoloji, tasavvuf vs gibi kavramlarda var açıklaması.

tr.wikipedia.org bakın dejavunun gayet bilimsel acıklaması elbet vardır onunda bir açıklaması

bahis oynayın kumar oynayın

bayramdan sora başlar indirimler.

outlet'lerinde hep yüzde 50 indirim oluyor, oralara gidebilirsiniz bence.

Anadolu Hisarında

Veterineria (Poliklinik)
Begonya Cad. B246A Göksu evleri Sitesi Anadolu Hisarı
Beykoz / İstanbul
(216) 465 01 52

Bizim köpeğimiz kanser olmuştu, önce ameliyat, sonra da ciddi/zahmetli bir kemoterapi sürecinden geçti, daha sonra komşunun köpeğine de aynısını yaptılar (evet, hayvanlarda bulaşıcı olan bir kanser türüydü). Çok ilgili/bilgili ve kaliteli hekimler. Ziyaretlerim sırasında, çok sayıda ameliyatlı kedi de gördüm.

Şimdi başlarına birşey gelse, başka hiçbir yeri düşünmem bile. Arzu ederseniz bir görüşün (yönlendiren kişi olarak, Çıtır ve Eddie'nin annesi diyebilirsiniz isterseniz).


Öte yandan, eğer Bahçeşehir'e yakınsanız,
Asya Veteriner Sağlık Merkezi
Badem 08 - Villa 02
Bahçeşehir / İstanbul
Telefon:
212 669 62 87
212 669 62 88

Animalia vs. gibi para tuzaklarından bahsetmiyorum dahi.

Geçmiş olsun.

Çok geçmiş olsun. Bilgi sahibi değilim ve veterineriniz de herhalde olsa önerirdi ama insanlarda olduğu gibi kan yapıcı ilaç veya iğne kullanılamaz mı? (Kediler de bizim kullandığımız ilaçlardan kullanabildiği için aklıma geldi.)

kedim 13 yaşındayken meme tümörü oldu, birkaç ayım ameliyat için uygun veteriner aramakla geçti. yeşilköy'de doğuş veteriner kliniği'nde fakülteden prof. dr. kürşat özer ameliyat etti. kedim şimdi 16 yaşında.
kürşat bey ameliyat için zeytinburnu veteriner kliniği'ne de gidiyor, iletişim bilgileri aşağıda.
cedilla'nın öenrdiği asya veteriner de çok iyidir.
aslında en iyisi hem ameliyatı yapabilecek hem de evinize uzak olmayacak bir yer bulmak.
ameliyat sonrasındaki kontroller için gidip gelmek de eziyet olmaz böylece kediciğe.
eğer ameliyat için uygun bir yer bulursanız bence narkozun etkisi geçince veterinerde kalmasın, eve getirin. kediler alıştıkları ortamda daha çabuk iyileşiyorlar.

kan değerlerini toparlamak için aslında serum verilse iyi olur gibi geliyor ama tabii ki kendisinin de yemesi lazım. ben et suyu ve haşlayıp püre haline getirdiğim bir miktar eti karıştırıp 50lik büyük enjektörde zorla veriyordum kedime. günde en az 2-3 kez bunu yaptım. gün içinde su içmemişse suyu da aynı şekilde verdim. ama ameliyat öncesinde kan değerlerini düzeltmek için bir kaç gün ve sonrasında da kendisi yemek yemeye başlayana kadar 1 hafta serum da bağlandı.

doğuş veteriner kliniği
0212 573 86 01 - 574 04 00
sarı yakup sok. no: 2/1 yeşilköy

zeytinburnu veteriner kliniği
0212 546 81 51
58. bulvar sok. no: 3/1 zeytinburnu

kedinize acil şifalar dilerim.

istanbul ataköyde yaşadığımız için sanırım en uygunu yeşilköydeki doğuş veteriner kliniği. bizim götürdüğümüz veteriner umut yok benzeri konuştuğu için zaten çok sinirliyim. buradakilerin serum vb. birşeyler konusunda ilgili, istekli olacağını ümit ediyorum. hepinize çok teşekkürler, hala her türlü tavsiyeyi beliyorum...

nasıl bir dert olduğunu en iyi ben bilirim. vizeyi mizeyi bırak bütün gün başka bir şey düşünemiyor insan 11 yıldır birlikte yaşadığı arkadaşı böyle olunca.

istanbul için net bir adres veremem belki ancak veterinerlik fakültesi ile bir görüşün durumu anlatın. ama öğrencilerin eline bırakmayın tabii, cerrahi profları falan vardır illa ki. ameliyat için olmasa bile ne yapabileceğiniz hakkında bilgi verebilirler diye umuyorum.

büyük geçmiş olsun.

cok gecmis olsun belki istanbul universitesi veteriner fakultesi klinigi size yardimci olabilir.iletisim bilgileri asagidaki linkte mevcut.
veteriner.istanbul.edu.tr

kürşat bey bizim köpeğin de cerrahı. uzak olduğu için aşı vs. için götürmüyorum ama ciddi sorunu olduğunda ona götürürüm, arkadaşlarımı da yönlendirmişliğim çok.
randevu alırken onun olduğu saatleri sorun, çoğu zaman zeytinburnu'nda bazen de yeşilköy'de oluyordu eskiden.
not: erken saatlerde fakültede oluyor ama siz kliniğe gidin isterseniz, daha rahat olur, beklemezsiniz vs.

önce yeşilköy doğuş veteriner kliniğini aradık ama kürşat bey artık oraya gitmiyormuş. zeytinburnunu aradık orada da kürşa beyin muayne yapmadığını sadece operasyona girdiğini söylediler. sonra bir kere daha arayıp konuştuk, saat 5ten sonra getirin dediler şu an bıdık ablam ve babam orada, ben sınavım oldğu için gidemedim, umarım kürşat bey ilgileniyordur.
diğer tavsiyeler için de çok ama çok teşekkür ederim, bu zor durumumda emin olun daha iyi hissetmemi sağladınız. yeni tavsiyeler isteyebilir/gelişmeleri buradan bildiririm...

merhaba arkadaşlar. bıdık 19 kasım günü ameliyata alındı ve aşağı yukarı ceviz büyüklüğünde bir kist alındı bu ameliyatta. ancak doktorumuz kistin başka yerlere de yayıldığını, 90% ihtmalle lenf kanseri olduğunu söyledi. farklı yerlerden bir kaç parça alıp veterinerlik fakültesi patolojiye yolladılar. tahlil sonuçları da bizi şaşırtmadı ve lenf kanseri olduğunu öğrendik. bayramdan sonra kemoterapiye başlayacağız. doktor bu şekilde 2-3 yıl daha uzayabileceğini söyledi bıdık'ın ömrünün. ben daha fazla da yaşayabileceğini umuyorum. ben burada gelişmeleri yazmakta geç kalınca bana bıdık'ın durumunu soran arkadaşlara -kendilerine çok teşekkür ediyorum- da dediğim gibi; her ne kadar kanser ilk başta kulağa kötü bir haber gibi gelse de; biz bu ameliyattan önce bıdık'ın her an, her an olmasa bile 1 hafta içinde öleceğini ve hiç bir şey yapamayacağımızı düşünüyorduk. oysa şimdi önümüzde bir tedavi süreci, yapılacak işler vs. var. bu bile çok olumlu ve önemli bir gelişme. umuyorum ve inanıyoeum ki bıdık da hastalıkla savaşacak ve yenecek.
yardım eden, ilgilenen herkese çok teşekkürler. ayrıca tüm ekşiduyuru camiasına iyi bayramlar (:

(bkz: facebook'ta tanışmak için atılan ilk mesaj )

(bkz: merhaba)
sonra sorar zaten kim olduğunu, laf lafı açar.
sonrası içinse; (bkz: burası kasıyor, msn var mı)

yok mu şöyle ortak bir arkadaş, bir mekanda karşılaşılsa falan sonra aynı masada oturulsa vs... (ulen en eski numaralar :) eski ama hep işe yarar)

facebook uzerinden olcak madem, cektigi belgeselin bi grubu vardir sanirsam, yoksa da siz kurun, sonracigima iste belgesel muhabbeti yapin ( mesajla yani). sohbet sohbeti acarsa bulusma faslina gecersiniz. kafaniz uymazsa ya da manitasi varsa bunu ima eder ya da direktoman soyler. o zaman baska bahari beklersiniz, kismet.

kendisi hakkında "fazla cool, kızlarla fazla ilgilendiği pek görmedik işi gücü sinema, bi konuştuğu kişiyi sonra gördüğünde hatırlamaz, bırak yea boşver onu" gibi şeyleri çok duydum. 1,5 sene önce kapattığım hesabımı geri açtım onla konuşmak için.

kendisi şu an başka bi şehirde ortak arkadaşlarla oturup buluşma imkanımız yok bu yüzden,
bi de mesaj attıktan sonra cevap yazmazsa yıkılma ihtimalim de var, çok hassasımdır.

mesaj konusunda bi fikrim yok; fekat "bi de mesaj attıktan sonra cevap yazmazsa yıkılma ihtimalim de var, çok hassasımdır" demişsin ya..cevap yazma ihtimalinden çok yazmama ihtimalini düşün derim. cevap gelirse sevinirsin gelmezse de en azından yıkılmazsın. "myspace sayfasına en son 7 ay evvel girmiş" demişsin bi de.. belki internet uzak bi hayat sürüyordur şu sıralar. mesajını görmeme ihtimali de var. evet evet bence sen benim dediğimi yap :)

belgeselin grubunu açma/ grubuna dahil olma fikri güzel . atacağın mesaj da "merhaba" dan daha çok şey içermeli bence. en azından çektiği belgeselle ilgili bi şey sorabilirsin ki "merhaba belgeselin çok güzel :)" tarzı bi şeyden daha ilgi çekici ve merak uyandırıcı olabilir. misal ilk mesajda merhabadan sonra belgeseline dair bi soru, 2. mesajda övgü, tebrik..

"kendisi hakkında "fazla cool, kızlarla fazla ilgilendiği pek görmedik işi gücü sinema, bi konuştuğu kişiyi sonra gördüğünde hatırlamaz, bırak yea boşver onu" gibi şeyleri çok duydum. 1,5 sene önce kapattığım hesabımı geri açtım onla konuşmak için."
Eğer böyle deniyorsa, böyledir.
Cool muyum bilinmez ama ondan sonraki cümleler gayet uymakta. Pek sağa sola bakmamak falan benimkisi. Yani derim ki, kendini göster bir şekilde (Mümkünse yüz yüze). Sittin sene uzaktan bakarsın yoksa.

ortak arkadaşlarınız kendisiyle msnde çoklu konuşmaya başlar. konu oldukça kişisel anlamsız bir geyik de olur, yeni bir filmin eleştirisi de olur ne olursa artık. sonra arkadaşınız sizi de konuşmaya çağırsın ve ikinizi en azından msn ortamında tanıştırıp konuşturmuş olsun böyle bir topluluk içinde.geyik muhabbeti olursa çok iyi olur aslında, dikkat çekmez,stres yaratmaz her iki taraf için de. iyi anlaşırsanız bu konuşmada zaten birebir msnden de konuşursunuz sonra, facebooktan mesaj atıp tanışmayı geç direk fotoğraflarına yorum yapıcak konuma da hoop diye gelirsiniz..nasıl fikir?

grup açarsam veya dahil olursam çok peşinden koşuyomuş, böyle hayranıymışım gibi olmaz mı :/ (durumum açığa çıkmaz mı)

çoklu msn işi çok güzel fikir lakin pek mümkün görünmüyor :(

durumun acıga cıkınca ne oluyor ki ? bunu bu denli "ayıp" kılan ne ? ne var bunda utanılacak? nesi garip bunun ?

bu tırsaklıkla bosver kuzum sen ask mesk islerıni, otur orgu or dizi izle mısır patlat.

bence mektup yaz. onun tarzina daha bi uyar gibime geldi. ayni sehirde degilseniz, tanismak icin ilk hamleyi senin yapacagindan, yani az da olsa sarkiyor durumunda olcaksin. amaan oluversin, ne var ki bunda. hafifmesrep izlenimi vermedigin surece inceden asilan kadin iyidir bence.

merak ettim de naptın ?