haci
kendiniz oturacaginiz evi alacaksanız mantıklı.
usd alıp bir hesaba koyacaksınız ve bozdurmayacaksınız. bozdurması zor bir hesaba koyacaksınız hatta.
bu kadar basit.
kiracı ödemezse zorlanmayacak mısınız?
kiracı eve zarar verse o zararı ödemeyecek misiniz?

ben de su anda bir sipariş kovalıyorum.
yaparsam oturmalık ev alacağım.
biz de öyleyiz sizin gibiyiz. 20 k tl yi 2 ayda yedik bitirdik :)

olayın mantığı bi yana ev kredisi çekerseniz kiraya vermeniz yasal değil kredi bitene kadar. toki evleri için geçerliymiş ibretlik olarak dursun :)

Ağzı olan konuşuyor ev kredisi çekince kiraya verebiliyorsun. Öyle bir şey sadece TOKİ sözleşmelerinde var.

bence de oturacağınız ev alın ama kira çarpanı gözeterek. İlle de oturacağın evi alıp atıyorum 2 bin lira kirası olup da 650 bine satılan evi almayın. 1+1 alın eşyalı kiraya verin 2bin liranız yine olur.

Pide oyle bir sey yok bence yanılıyorsunuz. Küçük enişte de söylemiş zaten. Toki evleri için gecerli o.

Yok hayır durum şu zaten; atıyorum 3-4 ay boş kaldı, odemede herhangi bir sıkıntı yaşamayız hatta hiç kiraya vermesek yine sıkıntı yaşamayız ama evin boş boş durması saçma.

Şu anda oturduğumuz eve daha yeni taşındık, bütün eşyaları buraya göre aldık ve benim için stresli geçti. Açıkçası bir 3-4 yıl daha o stresi yaşamak istemiyorum.

kestireceğim zaman saçlarım seyrek olduğundan küt değil katlı keselim demişlerdi. saçlarınız seyrekse katlı daha iyidir. çok gürse katlı kesim daha da çok gösterebilir.

hiç farktmez, her halinle güzelsin sen. değiştirirsen de yakışacağına eminim.

Aslında saçların dalgaliysa da katlı saç daha rahat kullanılıyor, illa dümdüz olmasına gerek yok. Benim saçlarım iri dalgalı kolay kabaran cinsten. Küt veya düz kullanınca şekil vermesi çok güç oluyor, kafamda ağırlık varmış gibi dolaşıyorum. Kabariyor. Katlı kullandığım zaman çok rahat şekil veriyorum ki yıllardır da bu şekilde kullanıyorum. Bazen uzatıyorum bazen omuzlara kadar kisatiyorum ama hep katli kesim.

Ezbere konuşulmaz. Görmek lazım :)

bu saatten sonra getirmezler. kimliksiz vermezler.

düzgün çalışan bir şubesiyse normalde 6ya kadar dağıtım yapıyorlar.

kaca kadar gitsem alirim kargoyu?

taşıma durumundaysa şubede bulamazsınız, telefonlara cevap veren bi şube olduğunu varsayarsak arayıp öğrenmek en sağlıklısı.

akşam 6buçuk-7 gibi şubeden teslim almışlığım var. aras kargo bir defasında kimlik kontrolü yapmadan teslim etmişti paketi ama normalde yapmamaları lazım.

2'ye kadar ev dağıtımı. şube 5,30 gibi kapanıyor.

Bildiğim 2 farklı şube için konuşuyorum,
6'ya kadar adrese dağıtım yapıyorlar. Şubeden almak istersen 7'ye kadar şube açık oluyor.

Kına kız, düğün erkek tarafında oluyor. Lokasyon Trakya/Kırklareli

nişan kız, düğün erkek tarafında olur bizde. kınayı da düğünden hemen önce yapıyorlar. doğru mu yapıyorlar bilmiyorum.

Üsttekiler +1

Kına gelin, düğün damat tarafında yapılır normalde ama ille de öyle olmak zorunda değil.

biz herkes gelebilsin de olası altınlardan olmayalım diye nikahı gündüz benim akrabaların olduğu yerde, düğünü aynı gün akşam eşimin memleketinde yaptık.

O yöreden bildiriyorum; düğün haricinde her şey kız evinde. Hatta kız evi "uzak yakınlarımız oraya gelemez" derse ufak çaplı bir düğün de kız tarafında ama bunun masraflar kız tarafına ait.

yös dersanesinde çalışmıştım bi sene. herhangi bi yös dersanesini arayın, danışın. onlar mevzuata hakimler. bu arada pinkpeony farklı yazmış ama boğaziçi, odtü ve itü yösle almıyor bilginiz olsun.

YÖS olmak zorunda değil, hatta boğaziçi SAT kabul ediyo benim bildiğim.

adaylar.boun.edu.tr

Genelde yos ve sat ile aliniyor. Ben de yos ile gelmiştim turkiye'ye. Üniversitelerin kabul ettiği sınavlar tek tek sitelerinde yazılı. Yoste sistem değişti; her okul kendi sınavını yapıyor artık. Bazı devlet universiteleri sınav yapmayıp başka üniversitelerin sınavlarını kabul ediyor, sat ile başvuru yapabilirsiniz diyor.

Özel universitelerin bazıları da yos yapıp indirim sağlıyor. Bir kısmından da notları sayesinde indirim alabilirsiniz hatta tanıdık birileri olunca bölüme göre %75 indirim bile alınıyor.

Not: istanbul ya da ankara'daysaniz metropol dershanelerini arayin ya da ziyaret edin derim. Adamlar bu konunun piri gibi.

yös'le istediği her üniversiteye girer. boğaziçi, istanbul tıp, galatasaray hiç fark etmez, yös'lü öğrenci için her şey çok kolay.

Boğaziçi başka üniversitelerin yoslerini kabul etmiyor; kendi de sınav yapmıyor, sat ile kabul yapıyor. Galatasaray (ki ben de ordan mezunum) son 3 senedir yos yapsa da bir tane öğrenci almadı. İstanbul kendi yos'unu yapıyor fakat giren kişi sayısı 10000 filan. Tıp için garanti ilk 10da olmak gerekiyor.


Kısacası yos çok zor bir sınav değil evet ama giren kişilerin cinsiyetlerinin, yaşlarının bile onemli olduğu saçma bir sınav. Her yose giren kolayca en iyi bölümlerde okuyor diye bir şey yok. Bilmeden her şeye yorum yapmasak keşke.

iyi olmuş bence, tamam lise 2'de bilinçsiz olarak almışsınız ama şu anda bilinçli olarak aldıysanız müstehak, isterseniz bir soralım ördeklere, "moruk sizin tüyler kaz hayvanlarına kıyasla daha mı dandik?" diye, ya da kaz bulup sorabilirsiniz, dikkat edin ama, "tıss"layabilirler.

amacınız "benim gibi yaşama hakkı olan hayvanlara sırf rahatım için eziyet edilmemeli" olmalı, öğrenmeye çalışın bunu, yararı olur :)

keşke amazondan daha ucuza alsaydın. north face,jack wolfskin ya columbia montları daha rahat alabilirdin bundan ucuza.

ürün güzelmiş güle güle kullansın.

gereksiz pahalı bence. outdoor markalara bak.

bu arada şu meşhur kaz videosuna değinecem. bir arkadaşım var karslı, kazları var haliyle. ben hiç canlı yolan görmedim, niye yolunsun ki? tekrar tüy mü çıkacak sanki dedi. ben ona inandım. kazı canlı yolmak çok saçma değil mi?

@cekilmis gayfe canlı yolunca daha diri mi oluyomuş güzel mi oluyomuş öyle bi şeyler...

diri olsa ne olur zaten iç malzeme oluyor tüyler, dışardan görüntü verecek olsan anlarım da değil. doldur geç

duyurunun böyle ona buna duyar kasanlarla dolması bence artık bö dedirtti.

arkadaş kaz,kuş,ördek,tavşan tüyü ısınmak için iyi bir yöntem. bende istemiyorum hayvanlar zarar görsün, afrikalılar aç kalmasın, doğuda insanlar ölmesin, suriyede çocuklar anasız babasız kalmasın, güneydoğu asyada seks işçiliği bitsin vs. ama şuan bu cevapları vererek duyuru sahibinin duyurusunu amacı dışına çıkarıyorsunuz.

@istanbul kanatlarımın altında

bence iade et. 570 liraya ne montlar alırsın.

kuş, kaz tüyü olayına girmiyorum. alınmasa daha iyi olur tabii.

adidas'ın sizdeki montunun hangi model olduğunu tahmin edebiliyorum.

bunun ondan farkı bariz olarak görülüyor. orta kısmının malzemesi farklı, kolları çok ince. bunlar fotoğrafta da çok net. neden aldınız ki? pahalıymış da.

yerinizde olsam hemen iade ederdim.

2 kat mont giyip üşümedin mi? valla büyük başarı asdfasf
kaz tüyü mont tişört üstüne giysen de sıcak tutuyor. gerçek kaz tüyü montla üşümen imkansız. kapiş?

poların üstüne ne giysen sıcak tutar zaten. bende kolları suni deri kolej montu var onun içine polar giysem eksi 20'de ben de üşümem. lahana gibi giyinmek istemiyorum yahu kaz tüyü mont bu opsiyonu verdiği için iyi.

öss tercihim. mezuniyet sonrasında bölümden nefret edip başka yanlış bi sektör seçtim ve onla ilgili eğitim aldım. o sektörde de artık iş çıkmayınca yeniden bok bölümümle ilgili iş bakıp bulamıyorum :')

Simdilik benim de universite tercihim.

öss..

aşırı ve biraz da bilinçsiz spor. ek olarak yanlış hareket neticesinde bel fıtığı.
belki başka da vardır ama kendime söyleyebildiğim biricik ciddi hatam vücudumun kıymetini bilememek.

Arkadaşım sandığım sozune guvendiğim serefsizin ev eşyalarını hayatımın mallığını yaparak evime aldım. Üstüne yer açılsın diye kendi koltuğumu atmıştım. Evden çıkarsam eşyalara ihtiyacımın olmayacağımı düşünerek:)eşyalarını alınca hukuken ona borçlu olmuşum, aramızda sozlude olsa bir anlaşma yapılmışmış. Evden çıkacağım zaman haber verdiğim halde eşyalarını almadı. Fazla kira odedim. Üstüne bir ay nasıl bu eşyalardan kurtulacağım diye başımı ağrıttım. Hayatımın en büyük hatası oldu. Buradan bir arkadaş yardımcı oldu çok sağolsun, kurtuldum.

üniversiteye başladığım sene saçmalamış ve neticesinde 4 sene kaybetmiştim/kaybettim.

23 yaşında hala üniversiteye yeni başlıyor olmak evet büyük bir hata ve kayıp ama çok da pişman olduğumu söyleyemem açıkçası. istediğim bölümü seçtim çünkü sonunda. artık liselilikten mi, cesaretsizlikten mi bilmiyorum, 4 sene boyunca dolaştım durdum, istediğim şeyi seçemedim bir türlü. çekindim. şimdi sülalem raad.

çok pişman değilim çünkü eğer bölümümü 18 yaşında seçseydim, belki yine ergenlikten kaynaklı gerzeklik yüzünden okulu bırakırdım. şimdi bir çıkış yolum var. o bölümü 18 yaşında bıraksaydım, 22'me geldiğimde ikinci bir alternatifim olmazdı. o açıdan, geç olsun güç olmasın diyorum.

toparlandım diyemem açıkçası, tek yaptığım "olm nabıyon sen amk" deyip istediğim şeyi yapmaya karar vermek oldu. yumurta göde dayanınca hareketlendim işte, klasik. okulu bitirince de bi bok olamıcam nasılsa, o açıdan pek kaygım yok, mal geldim mal gidicem.

Çişin rengi beyaz olana dek sıvı tüketmek lazımmış, yoksa taş yırta tırta çıkıyor.

Oss tercihi
Okulun gereksiz uzamasi
Evlilik

Üniversiteye geç (4 sene kadar) başlamak,

Üniversite'de erasmus yapmamak (gerçi aynı şartlarda yine olsa aynı olurdu),

Daha çok var da, daha yakınlarda olup aklıma ilk gelenler bunlar oldu. Özellikle de birincisi doğrudan zamanla ilgili olduğu için ne kadar uğraşırsam uğraşayım, telafi edemedim, edebileceğimi - çok sıradışı iyi bir şeyler olmadıkça - de pek sanmıyorum artık.

Zamanında puanım yetmesine rağmen GS Lisesini yazmadığım için gidememiştim.O zamanlar Anadolu liseleri tercihleri sınavlardan önceydi ve sadece 3 tercih hakkımız vardı.Ne kadar saçma sistemmiş.

eve bilgisayar almak, ilk akıllı telefon.

Üniversite hazırlık döneminde iki tane yakın arkadaşımı sallayıp çocukluk arkadaşım olan, okulda ve dershanede aynı sınıfta olduğum bir kızla takılmaya başlamıştım. Bu kızla bütün gün beraber takılıyorduk. Karı koca gibiydik resmen. Kız bir de aptal sarışın olunca ders çalışmak yerine boş boş muhabbet edip gülmek daha zevkli geliyordu. Eğer dershanedeki arkadaşlarımı sallamayıp onlarla beraber ders çalışmaya devam etseydim belki de sınavda daha başarılı olurdum. Bu benim için çok ciddi bir hata sayılmaz ama önemli bir dönemde yaptığım stratejik bir hataydı.

Üniversiteden düşük ortalama ile mezun olup yurtdışına gidememek.

sektörde çalışma amaçlı mı, hobi olarak mı? ingilizce biliyor musunuz?

sektörde çalışma amaçlı değil ama baya profesyonel olmak istiyorum. ingilizce başlangıç seviyede

3d modelleme yerine after effects gibi 2d programlar öğrenmeniz daha mantıklı. hele maya filan derya deniz.

3d animasyon için maya veya 3ds max, 2d animasyon için toonboom gibi programlar kullanılıyor. ben 3d biliyorum, onun için konuşayım. ingilizce biliyor olsaydınız yığınla kaynak var. türkçe kaynak ve kitap sayısı kısıtlı. kurslar 3000 civarı filan en az. dünyada yaygın olarak maya programı kullanılıyor, trde 3ds max kullanan da yerler var maya da.
bu iki programla bi sürü daha şey yapabiliyorsunuz, modelleme, ışık kurma, iskelet oluşturma, animasyon, render, efekt yapma gibi gibi. hepsi ayrı uzmanlık gerektiriyor. ilginiz hangisine yönelik onu da belirlemek gerekiyor.
konu iyice dallanıp budaklanacak o yüzden öncelikli tavsiyem ingilizceyi halledip öyle kaynaklara yönelmeniz. öteki türlü ilerlemek istedikçe ingilizce hep engel olacak önünüzde.
bir de türkçe şu site var, türkçe kaynak ve işinize yarayacak bilgiler bulabilirsiniz: sinefx.com

ilk olarak bu işe tutku derecesinde bir merakınız varsa, yaşınız gençse, azimliyseniz gsf lerin çizgi film bölümü için sınavlara hazırlanın. oturup bir senelik çok sıkı bir çalışmayla zor olsa da başarma şansınız var. ki zaten türkiyede adam gibi bu konuda eğitim veren bir iki üniversite var. daha önce hiç çizim yapmamış olmanızın bir önemi yok.

yok üni. işi yaş iş derseniz izmirdeyseniz sizi bir kursa yönlendirebilirim. sağlam yerdir. özelden mesaj atarsanız bilgilendiririm.

-karakter modelleme için zbrush. ek olarak programı esnek biçimde kullanabilmeniz için bir çizim tableti.

-maya programını kesinlikle öğrenmelisiniz. 3ds max türkiyede genelde katı modelleme için kullanılır. organik modelleme ve animasyon için maya daha esnek bir program.

-after effects gibi programlar işin post production kısmı ile alakalı. apayrı bir iş dalıdır neredeyse. maya, zbrush gibi programlardan belirli bir seviyeye geldikten sonra öğrenmek için çabalayın.

- pide demiş ben de ısrarla söylüyorum ingilizce şart. sırf youtube üzerinde bile tonlarca ingilizce kaynak var. adamlar oturup uygulamayı yapıyor, yaparken anlatıyor. ha tabi bakarak görerek kaparsınız ama aynı verimi alamazsınız.

- bu benim şahsi düşüncem eğer gerçek anlamda profesyonelleşmek istiyorsanız eliniz kalem tutsun. oturup çok gerçekçi çizimler yapın demiyorum ama aklınızdakileri, tasarladığınız şeyleri farklı açılarda, gesture larda çizmeniz yaptığınız iş sürecinde çok artı kazandırır. en azından bir kursla eskiz çizebilecek, aklınızdakileri kağıda dökebilecek kapasiteye erişmeniz lazım.

- onun dışında ışık, renk bilgisi, proporsiyon, espas gibi temel tasarım konularını araştırın bilgi sahibi olun, çalışmalarınızda uygulayın araştırdıklarınızı.

türkiye için 3d nin en zor alanı animasyon. kendini gerçek anlamda yetiştirmiş eleman az. akademik eğitimi veren bir kaç yer var bunların bir ikisi sağlam eğitim veriyor, alaylı olanların da çoğu sadece program kullanmayı bilerek bu işi bildiklerini sanıyor. yanlış anlamayın alaylılara lafım yok benim max hocam alaylıydı lakin bir çok ortalıkta sanatçı havalarında dolaşan alaylının eline verirdi. dediğim gibi sadece program öğrenmekle ancak tekniker olursunuz, farkınız olması için işin özüne inecek araştırmalar yaparak yetiştirin kendinizi.

3ds max için daha fazla video tutorial var, türkiye piyasasında daha fazla tutuluyor ona göre seçimini yapabilirsin. arkadaşların söylediği gibi ingilizce şart işin inceliğini öğrenmek için, ortaya iş çıkarırsın fakat kaliteli bişeyler yapmak istiyosan inceliği öğrenmen gerek. özellikle material oluşturmak için önemli modellemeyi görerek halledebilirsin. her programın başarılı olduğu, iyi oldupu konular var o kısımları iyi incelemen gerekiyor. ben daha çok makine sektörüne hizmet verdiğim için metal vb. materyallere daha hakimim. katalog veya web için render aldığımdan genelde stüdyo ortamında render alırım bunun gibi şeyler senin seçim yapmanı kolaylaştırır. hizmet ettiğin sektör seni yönlendirir genelde. ayrıca önce 2d olayını ve mantığını çözersen altyapı olarak 3d de daha rahat kavrarsın ve çalışırsın. bu öneriler senin tamamen özgün işler yapmak istediğine göre değişir. yoksa 1 haftalık bi eğitimle standart renderlar alır basit animasyonlar yapabilirsin. şimdilik bu kadar.

adresemama.com
evcilbesinleri.com
hizlimama.com
kolaymama.com
zooplus.com.tr
bu siteler sorunsuzdur, düzenli alışveriş yaparım. temizmama sadece mama satıyor. yavruyken temizmamadan değil daha kaliteli bi mamadan almanızı tavsiye ederim, ediyorlar.

temizmama, hem ucuz hem kaliteli hem de türk malı.

mamayıda kumuda temizmamadan alıyorum (bentonit kum) kum konusunda en iyisi temizmamadır hemde çok ucuzdur. mama konusunda bişey diyemem fakat fiyatına göre çok kaliteli mamaları.

once sahipleriyle gorusun yeni yuva aramaya ikna edin. sonuc alamazsaniz orman ve su isleri mudurlugune ulasin. sahipli kotu bakilan hayvanlarla onlar ilgileniyor. para cezasi ve hayvana el koyma durumu oluyor. tabi sonra barinak. o yuzden bi taraftan da yuva ararsaniz cok super olur.

Sahipleriyle gorusmek vakit kaybi. Hayvan sevgisi yok, kopegi orda tutmalarinin tek sebebi tavuklari korumak. Nasil koruyacaksa. Bagli zaten hayvan. Bir iki kez tepkilerini olcmek icin yazik bu kopege de usuyordur bu sogukta yapayalniz yasiyor dedim. Umursamaz tavirla usumez, mamasini suyunu veriyoruz dediler. Benden baska ilgileneni yok hayvanin. Tek yaptiklari sabah aksam mama ve su vermek. Demek istedigim nasil bir sikayette bulunabilirim? Hayvana el koyarlar diyorsunuz, gidecegi yer barinak. Eski hayatini bile ozleyebilir. Barinaklarin durumu ortada.

bence hiç karışmayın. adam alalı 2 ay olmuş daha. ağlama meselesini sahibi ile görüşün. onlar dikkate alacaklardır.

laftan anlamiyorlarsa sikayet ederim diye acikca soyleyip sikayet de edin. haberleri olmadan yuva bulsaniz calinmis numarasi yapsaniz mesela, tekrar baska kopek alma ihtimalleri var. yine bi cana yazik olacak. ceza geleceginden korkup yuva ararlar ya da aramanizi kabul ederler.

ara ara gezdirsen izin alip. ciftlestirmeye falan kariya gotursen.

sokakta olsa daha iyi degil bence.. bunu sahiplendirseniz, yerine tekrar alacak kopek. tavuklari sikayet etseniz? hem yasaklanmamis miydi zaten?
bir de bence de alip gezdirmek en iyi cozum gibi duruyor. kopege cigneme kemigi alabilirsiniz.

kesin çözüm iğneli. ama güvenilir bi yer bulmanız lazım iz kalmaması için.

İğneli epilasyon + 1 ama hormon sorunu olduğunda kesin sonuç için biraz zaman feçmesi verwkştoe. Hemen sonuç alınmayabilir.
eksisozluk.com

normali ayda 4 kgdır, haftada 1 kg. ilkin daha hızlı kilo verir, sonradan yavaşlar. özetle ortalama yine 4-5 ayı bulur 20 kg vermesi. bunu metabolizma hızı, bünyesi vs de etkiler tabi. ortalama bi cevap verdim.

Ayda 4'ü geçmesin +1
Teknik bir kanıtım yok ama gecen derste hoca soyledi daha dogrusu ayda dort kilodan fazla vermenin kalp kasini(miyokard) zayiflatan bir durum olduğunu söylemişti.

20 verir, tşkler.

yaşınıza, metabolizma hızınıza ve de şuanki kilonuza göre haftalık kilo kaybınız değişkenlik gösterebilir. bazı haftalar 2 kg yağ kaybederken bazen hiç kaybedemeyebilirsiniz.

4 ay'da verilebilir neden olmasın ama 5 -6 aya da sarkabilir bireysel özelliklerinize göre.

fat camp'e giderse 1 ayda da verir.

kısırlaştırdım. veteriner prostat kanseri riski olur kısırlaşmazsa demişti. diğer köpeğime sürekli çiftleşme hareketi yapıyordu.
bunun dışında zaten çiftleştirmeyecektim, çünkü doğacak yavruların akıbeti benim sorumluluğumda olacak. ben bakmayacak olsam da vebali bana. ki türkiye'de gözüm kapalı kimseye sahiplendirme yapamam, ömür boyu bakar bu diye kimseye güvenemem. ciddi sorumluluk isteyen bir şey. ve o yavrular da büyüyünce kısırlaşacak mı yoksa onlar da mı yavrulayacak, sonrası ne olacak vs vs.
hayvanın doğasına müdahale kısmına gelince, zaten doğası mı kaldı? evde bakıyorum, yürüyüşe çıkartıyorum, yemeğini veriyorum. evcil hayvanın doğası diye bir şey yok, doğal olan bu değil ki. bakımı benim sorumluluğumdaysa olası her şeyine müdahale etme hakkını kendimde görürüm.
herhangi bi barınağa ya da orman beslemesine gidip hayvan kısırlaştırılmazsa ve çiftleştirilirse nelere sebep olunduğu görülür zaten.
bunları düşünüp kısırlaştırdım.

şubeden ya da internet bankacılığı ile yapabilirsiniz. ama maaşı denizbank'a bağlamak için şubeye gitmeniz gerekicek zaten. şubeye gittiğinizde söylerseniz yardımcı olurlar. faturalar için abone numarası vs gerekiyo. yanınızda talimat vereceğiniz fatura da olsun. onun üzerinden bakarlar.

telefondan halledebilirsiniz

müşteri hizmetlerini arayıp talebinizi iletiyorsunuz

otomatik ödeme talimatı vereceğiniz en az iki faturayı da denizbankla anlaşırken götürün. hem iki kere gidip glmemiş oluursunuz. telefoon ya da internet bankacılığıyla da halledebilirsiniz. 3-4 tane faturaa götürürseniz en azından iyi olur. bbelki denizbankın almadığı faturalar olabilir.

bence mart'ı bekleyin emekli maaşı aktarımı için. kamu bankaları 1000-2000 tl maaş için 375 tl promosyon verecek.

ekonomi.haber7.com

yine buna göre özel bankaların daha fazla promosyon verme durumu var. benim annem 3 yıl önce denizbank'tan 450 tl promosyon almıştı.

denizbank için şu anda geçmek isterseniz 2 değil, 1 adet otomatik ödeme talimatı vermeniz yeterli. bir de kredili mevduat hesabı açılıyor.

www.denizbank.com

otomatik ödeme talimatı internet şubesinden yapılabiliyor. ayrıca şubeden de halledebilirsiniz abonelik numarasıyla.

mantar tedavisi uzun sürer, ama daha çok dökülme oluyorsa belki merhem etki etmiyordur. veterinerden başka ilaç önermesini isteyin. bunun dışında da burdakileri kullanabilirsiniz: eksiduyu.ru

veteriner ne diyorsa yapmayın. bu konularda inanılmaz bir tecrübeye sahip oldum ve şunu diyebilirim ki çok hassas konular, kısırlaştırma dışında veterineri siklemeyin. aynı sorunu bende yaşadım ve çözümü sirke/sarımsak ikilisi. bu dediğim %99 değil, %100 çözümdür.

sirkenin içine sarımsağı ezip koyun ve kedinize günde 2 defa pamuk yardımıyla sürün. biraz canı yanar fakat 1 ay gibi kısa sürede mantarın tamamen gidip 2/3 ay gibi sürede tüylerin yeniden çıktığını gözlemlersiniz. sakın merhem yahut krem benzeri şeyleri kullanmayın iyileştirmek yerine daha çok yayılır.

bunların dışında suyuna bir damla sirke koyun hem tüylerinin sağlığı için hemde mantar için iyi gelecektir.

@veri
veteriner konusunda dediklerinize bi şey diyemiyorum haklı olabilirsiniz, iyisi var, kötüsü var. ama baya bi süre mantarla uğraştım, merhem ve şampuan iyi geliyor gerçekten. (benim uzun süre uğraşmamın sebebi karaciğeriyle alakalı bi durum olmasıydı)

ben pek kokusuz vajinal akıntı görmedim. Büyük ihtimalle normaldir, kişiden kişiye değişmekle birlikte.

koku nasıl? yani şimdi nasıl anlatayım. vajinal akıntı illaki kokulu olur ama ekstra rahatsız edecek bi koku varsa hastalık belirtisidir. senin değil de kızın anlaması lazım bunu.

koku varsa sıkıntı vardır, doktora gitsin. doktor bi arkadaşım demişti bunu. bi de rengi sarıya dönükse hastalıktandır.

rengi önemli

yediklerinden de olabilir, enfeksiyon da olabilir. sadece kokuyu degistiren enfeksiyonlar vardi, diye hatirliyorum.

temastan once eller, agiz ve penis temiz olmali. fazla tahris halinde durulmali. beraberlikten sonra isemek de iyi sey... yoksa sikinti sikinti gezersiniz.

Koku rahatsız edici bir kokuysa, yani insanda pislik veya sorun düşüncesi uyandıran türde bir kokuysa ya alerjidir ya mantardır ya kız ayaklarını üşütmüştür ya da bir hastalık vardır. Yoksa normal akıntının da kokusu olur ama, o koku insanın temiz teninin kokusu gibidir, temiz bir kokudur, kendine mahsustur.

Akıntı şeffaf veya beyazsa sıkıntı yok ama sarı/yeşil gibiyse hastalık belirtisi olabilir. (Ciddi bişi diye düşünmeyin, üşütünce bile etkilenir)

Koku konusunda da normalini değişiğini kız arkadaşın bilir. Yani "normalde böyle kokmuyordu ama şimdi bi farklı" diyorsa doktora gitsin alsın ilacını.

Renkte bir sıkıntı yok saydam. Kendisi ısrarla bişeyim yok diyor ama eski kız arkadaşlarımdan böyle bir koku almamıştım. Bu biraz keskin bir koku. Ama bayağı ıslanıyor.

Tadılmayacak derecede kötüyse bir rahatsızlığı olabilir. Ama yukarda da söylendiği gibi akıntı (discharge) kokusu yediğinden içtiğine, stres durumuna, hormonal dalgalanmaya kadar birçok sebepten etkilenebilir. Bir kadınınki seni rahatsız etmezken diğerininki edebilir. Ten uyumuyla da alakalı. Çok rahatsız etmiyorsa alışmanı tavsiye ederim. O koku pek değişmez. Onu seviyorsan kokusunu da sev. Yoksa da ayrıl ne bileyim.

ağır bir koku varsa, enfeksiyon, mantar yada rahim içi yaradan olabilir. bunların tedavi ve ilaçları farklı olduğu için mutlaka bir doktora görünsün. kadınlar bazen fark edemeyebiliyor bu kokuyu. koku körlüğü yaşayabiliyorlar. 15 günlük tedavi ile geçecek türden oluyor çoğu. bu arada ilaç kullanımı sırasında cinsel hayatınıza bir ara vermeniz gerekecek :)

Israrla bir şeyim yok diyorsa üstün gitmeyin boşuna. Kişisel bir şey bu, nasıl her insanın ter kokusu farklıysa bu da farklıdır. Kendi belki daha önce gidip muayene olmuştur ve bir şey yok cevabı almıştır.

ctrl'e basarak acmayi deneyin

sutun icine ekmek parcalari koyabilirsiniz. peynir yiyor olabilirler.

Ekmek dogramak bizim de aklimiza geldi fakat yine de yuzune bakmadilar. Peynir deneyelim madem. Teşekkurler

düzenli besleyecekseniz mama en kolay yoldur. genelde temizmama.com'dan alıyorum ben.

Kediye sütü sulandırmadan vermeyin. Hatta mümkünse hiç vermeyin faydadan çok zarar verir hatta yavru kedi ise ishal olup ölebilir.
Onun dışında petshoplarda kilosu 5-6 tlye bile mamalar var, en pratik olanı odur.
Ya da ben düzenli besleyeceğim derseniz temizmama.com mito veya micho mamalarını kediler hapur hupur götürür daha burun kıvıranını görmedim.
Ama lütfen süt vermeyin.

ucuz kedi maması.. paranız hiç yetmeyecek durumdaysa ve kediler aç kalıyorsa bu durumda ekmek+ knorr bulyon. knorr zımbırtısını kaynatıp ekmek doğrayıp verin. aç kalmaktan iyidir.

bulgur pilavını çok seviyor bizimkiler

temizmama.com +1

laktozsuz süt de içiyor bizimkiler yoklukta. hatta kuru mamayı tamamen kestim çünkü yemiyorlar artık. genelde laktozsuz süt içiyor bebekler. bir de aç bitir salama saldırıyolar.

yumuşak peynirlerden muratbey sürmeli, sert olarak da herhangi bi ezine peyniri.

biz ailecek süzme peynir hastasıyız

Bim aknaz ftw

yörsan... aknaz bazen iyi bazen kötü çıkıyor.

Tahsildaroğlu tam yağlı sert ezine peynir efsane!

suzme mi oluyor yumusak surmelik gibi olmayacak yani sert olacak kivami. o tarz olanlari daha cok seviyorum.

Tahsildaroğlu ezine(inek vey keçi)

tahsildaroğlu ezine inek

Tarım kredinin ezinesi (inek)

İçim gurme

ekici

camasir hassassa kurutucuda zarar gorme ihtimali yuksek. ic tarafindaki etiketten kuruticiyla ilgili talimat var mi kontrol edin.

Ağ içinde yıkaman gereken çamaşırları zaten kurutucuya atma. Hassas şeylere zarar verebilir.

İlla atacam dersen o ağlar dayanır endişe etme.

ağlar dayanıyor da kuruması çok uzun sürüyor

ya narinler için aldım da, çorapları onun içine doldurup yıkamayı/kurutmayı düşündüğümden sordum:) bu arada cevap gelene kadar denedim, sıkıntı olmadı:)

losev belki ona yapilan eftlerin kayitlarini verebilir?

zamanında lösev'e yaptığın makbuzu göndermişsin, eğer o kayıtlar ve "geri gönderme lösev'e bağış yap" tarzı yazışmalar duruyorsa bir sorun yaşamazsın

iş yaptığınız şirketler gurubu fetöyle bağlantılı falanmıydı ?

iş yaptığınız şirketler gurubu fetöyle bağlantılı falanmıydı ?

Yazışma olmadı telefonla konuşmuştuk diye hatırlıyorum zaten.Beni arayan kadın kılıklı canavara da durumu anlattım fakat çok oralı olmadı.
Ben bir avukata sordum ama o da tam emin olmamakla birlikte" masak bunu görebilmesi lazım" dedi. Sonuçta ben bir şahıs olarak bir yere para gönderiyorum.Bunu denetimsiz bırakmaları bana saçma geliyor sanki.

Hayır fetölük bir durum yok.Geçmiş hesaplar incelenmiş.Bazıları para kaçırmış tabiki öyle 500 1000 lira tarzı paralar değil sanırım.Onlarda bu giden 500 liranın kaynağı olmadığı için peşine düştüklerini söylediler.
Müdüre ulaşmaya çalıştım yurtdışında adam mail attım bakalım umarım döner.

Arayan kurumun avukatı.Yazılı ihtarname gibi bir şey de yolladılar.Araştırdım doğru.Zaten arayan kişi bana 500 lira gönder demedi."Bununla ilgili yasal süreç başlatacağız haberin olsun" dedi.

Ben vezneden bir yere tc no veya ad soyad vererek bir para yatırıyorum fakat bunun kaydı kuydu tutulmuyor mu? Böyle saçma iş mi olur.Ee ne diye bizden tc no istiyorlar mesela atm den para yatırırken ?

löseve bağışı ispat etsen bile bu aslında firmayı bağlamaz. bunu sana diyen müdür hala o firmada çalışıyorsa belki sorunu çözersin ama çalışmıyorsa iyi bir avukata konuyu danışmanı tavsiye ederim. bu tip konularda 3 veya 5 yıllık zaman aşımı gibi bir şey vardı. çekte senette bile var. ama sen durumunu bilip doğru şekilde itiraz etmezsen ve onlar takip başlatırlarsa bu sefer gerçekten borçlu oluyorsun.

konu hakkında bilgili avukatlar çok daha fazla yardımcı olacaktır.

kaydı kuydu tutuluyor. bankaya gidip xx.xx.xxxx tarihinde saat yy:yy 'de yaptığım kasadan eft 'nin dekontunu tekrar istiyorum derseniz verirler. bu bilgileri vermezseniz trilyon tane eft'den hangisini istediğinizi neye göre bilecekler? hesap üzerinden yollasaydınız bu kadar uğraştırıcı olmazdı.

@507 neye göre diyorsunuz fakat çok basit bana göre.Eft yapan kişiler içinde Tc no ya göre bir filtreleme işlemi yapılırsa benim yaptığım işlemler kabak gibi ortaya çıkar ya da bu işlerden hiç çakmadığım için bana öyle geliyor.
Sanırım başım biraz belada.Avukata sordum ondan ayrıntılı cevap bekliyorum bakalım hayırlısı artık.

Sana gönderilen para senin olmadığı için şirket tahsil etmek istiyor anlaşılan. Bağış yapmanı isteyen kişi senin arkanda duracak mı, dursa bile şahsın parası değil de şirketin parası olduğu için geriye yatırmaman seni her türlü bağlar diye düşünüyorum. Bağış isteği telefonla olduğu için de kanıtlanabilir bir durum yok.
Bence bağış yaptığınız -eft numarası gibi bir şeyle- kanıtlansa bile sizin olmayan bir parayı teslim etmemeniz her halükarda sonuç doğurur gibi. Tamamen kişisel fikrimdir, yazdıklarımın hukuki bir karşılığı olmayabilir, moralinizi bozmak gibi olmasın.

@kodadiirem teşekkürler moralim zaten yeterince bozulmuştu.
Avukat en iyi ihtimalle dolandırıcılıktan dava açılacağını söyledi :)
Hayırlısı arkadaşlar.Hepinize tekrar teşekkürler.

dolandırıcılıktan dava açılmaz, sen bir hırsızlık yapmış değilsin. bu gelen parayı fark etmemiş ya da hesabını yanlış yapmış olabilirsin, gözünden kaçmış olabilir. bunlar suç unsuru değil. sen banka hesabını her gün kontrol edip gelen paraları muhasebeci gibi fazla mı diye hesap etmek zorunda değilsin.

bu avukatların insanları korkutarak iş çözme çabaları beni tiksindiriyor artık. dediğim gibi bir avukat bul ve danışmanlık al. o para zaman aşımına uğramış bile olabilir. boş atıp dolu tutturma çabası gibi geldi bana.

önce bir noterden ihtarname çekmeleri lazım fazla ödedigimiz parayı geri öde diye. talep etmedikleri bir fazla ödeme için sizi suçlayamazlar.

sarki soylerim bir de evi turlarim

disardaysam oturamam yerimde.

Şükrederim

hemen saçma salak dansımsı bir şeyler yaparım. sonra en sevdiğim hareketli şarkılardan birini patlatırım. sevgimin kabardığı kişiye de "seni çok seviyorum." diye sade bir mesaj atıyorum.

yazıyorum ben

Ben ağlıyorum. Teksem kesin ağlarım yanımda biri varsa gözlerim dolar tutarım bir şekilde kendimi

İçerim sonra taşarım

ısırırım

cimcikliyorum

müzik aletlerine göre ritim ya da vurmalı çalgılar en çok zorlayanlardır müzik kulağı olmayanları. al bitane ucuzundan dene derim.
ben keman ya da klarnet çalmak isterdim.

Çello ya da saksafon sanırım. İkisini de çok beğeniyorum

Piyano, çünkü virtüöz olmaktansa aranjör olmak isterim. Moroder stayla

Hang drum.

Piyano

Halihazırda piyano, gitar, akordeon ve kajon çalan biri olarak yakın zamanda bir ud edinmeyi planlıyorum. Çalabilmeyi çok istediğim bir şey olursa genelde çalıyorum sanırım :)
Bu da naçizane olsun
www.instagram.com

Klarnet, saksafon

piyano be.. abi nasıl çalıyorlar onu hem 10 parmak hatasız basacaksın hem ritmi kaçırmayacaksın..bana imkansız geliyor üstelik çok sevdiğim bir enstrüman.Galiba benim bu yönüm gelişmemiş, flüt bile çalarken zorlanırdım .
Hemi de zenginlik kodamanlık ensesi kalınlık göstergesi.Yani parayı bol bulmuş da sıvıyacak yer arıyor dedirttirecek cinsten.Ama bunun konumuzla ilgisi yok.

kanun, keman, piyano

ben de piyano çalıyorum.
tıngırdayıp şarkı söylemek için klasik ya da akustik gitar öğrenmek istiyorum.

çello. (12 senedir piyano çalıyorum)

Bateri.

tabi yapar. delim küpesini geri tak kapanmadan delik.

gümüş ya da altın alerjin yoksa delim küpesinden sonra bu ikisinden birini takmalısın. bujiteri takma sakın

valla taktım ya, delim küpesi takma gibi de bi şansım yok şu an. e peki bu küpeler niçin satılıyor o zaman ? önceden olan küpemin birebir aynısı onu da 5 liraya falan almıştım sanırım onda sıkıntı olmadı. yaparsa eğer en fazla ne olur yani 1-2 gün beklesem sıkıntı olur mu :/

Cerrahi çelik küpe varsa onu da takabilirsin ama bijuteri küpesini yaralı deliğe takma. Yara iyileştiğinde, kanınla temas etmeyecek hale geldiğinde takabilirsin diğerlerini.

aynen çelik de olur.

onları yeni delinen kulaklar için satmıyorlar tabiki

valla kulak senin, iltihaplanır yani haberin olsun yara büyürse. sonra da delik kapanır. boşa acı çekmiş olursun.

eczaneden oksijenli su alin yaraya cok iyi geliyor.

teşekkürler arkadaşlar yardımlarınız için. çıkarıp delim küpesini taktım.

Bende metal alerjisi var hiç takamıyorum mesela kot pantolonun düğmesi tenime değerse bile yara oluyor, öyle bi şey yoksa iyileşince takabilirsiniz.

Misery

yeşil yol

shining
misery
the mist

bonus: it

"It" yakında gösterime girecek. ben de onu bekliyorum (stephen king meraklısı olduğum için değil de celebrity crush'ım baş rolde oynadığı için sabırsızlanıyorum).

hepsini izledim. :(

başka?

rosemary konagi ya da buna benzeyen bi ismi var. iyi olup olmadigini hatirlamiyorum ama cok oldu izleyeli

hayvan mezarlığı var bir de. bir yeşil yol değil ama.

children of the corn var bir de. çok iyi değil ama idare eder.

(bkz: nightmares and dreamscapes)
(bkz: rose red)

Stand by me ve hayvan mezarligi + 1

Christine
Carrie
The mist

dizi olmaz mı :)

under the dome.

stand by me, 1408, misery (he bir de yüzyılın fırtınası var 3 bölümlük televizyon filmi o da güzeldi)

dernekler ve dernek avukatları aracılığıyla ve sosyal medya desteği ile olur ancak.

bagli oldugunuz orman ve su isleri mudurlugunu arayin. sahipli kotu bakilan hayvanlarla onlar ilgileniyor. kanit olarak fotograflarini cekmeyi unutmayin.

offf içim parçalanıyo ne vicdansız insanlar var!
ama lütfen daha sonra insan gibi bakacak birine sahiplendirilecekse şikayet edin, yeri hazır olsun yani. biz de öyle bahçede rezil halde bakılan bi köpeği kurtardık 5 dakika içinde gidip yeni ailesine teslim ettik. barınaga falan giderse daha perişan olmasın yavrucak :(

orman ve su işleri bakanlığı'nın yaşadığınız yerdeki bölge müdürlüğü'ne ihbar edin.

fotoğraf, video gibi deliller çok önemli çünkü muhtemelen inkar edeceklerdir.

bu fotoğraf ve videoları sosyal medya üzerinden haykonfed, yasemin babayiğit (istanbul barosu hayvan hakları komisyonu avukatı), hayvan hakları izleme komitesi - HAKİM, pati şeyler gibi aktif kişi ve grupları etiketleyerek paylaşın. bunlar gibi dernek, stk vs grupların bilgisi olursa yeni bir yuva bulma şansı da yükselir hayvancağızın.

o aile de yaşattığının bin beterini yaşar dilerim.

abi bu bir sıfat. cemiyetlerde varlığı belli olan karakter anlamında.

hodri meydan sıfat değil ki.
asdgshdjk

dobra da değil. sağ ol yine de.

kalender?

@neynep

maalesef değil.

haşmetli diyecektim ama fransızca kısmı bozdu

evet, içinde haşmetli anlamını da barındırıyor gibi biraz.
daha çok entelektüel ortamda kullanılır bu sözcük. yani ne bileyim, dönemine göre sert-iddialı çıkışlar yapan bi sosyal bilimci için falan kullanılır mesela.

haşmetmeap ?

maalesef
:/

Hegemonik?

@chicha

:(( maalesef

karizmatik
dominant

maalesef bunlar da değil. kafayı yiyeceğim; aklıma gelmiyor.
:(((

radikal? entelektüel bi kelime değil ama türkçem bitti

kudretli?
ihtişamlı?

arkadaşlar böyle günlük hayatta pek kullanılan bir kelime değil. anne-babalarımızın yüzde90'ı belki hiç duymamıştır bile.
belki de hiç türkçeye geçmemiştir.

ingilizce-fransızca ya da almanca da olabilir sözcük.

:/

iyice karıştı iş.
:)

Terim gibi bir şey mi?

Umarım bulunur, ben de merak ettim.

hıred/ hıredmend
fransızcadan geçen bi kelime. çok çok eskiden ananem zamanında akıl/ akıllı anlamında kullanılır idi. :)

@hayat aklini

teşekkürler ama bu da değil. bu fransızcadan değil farsçadan sanırım ayrıca.

benim söylediğimde hafif kibir, ego, küstahlık da var. böyle tartışmaya açık falan bi eda.

daha çok egoistlere denir ama hodbin mi?

@hicgudu
maalesef.

büyük ihtimalle batı dillerinden birinden. arapça ya da farsça olmas ihtimali çok düşük.

Normal cilt. Nütrücina

Cilt tipim hassas normal. La roche posay toleraint gel mousse ile komple yüzümü yıkıyorum makyajımı da çıkarıyor.

Cildim karma, sivilceye meyilli. La roche posay effaclar jel ile yıkıyorum hemen hemen hiç kalmamış oluyor. Yine de emin olmak için kulak pamuğunun üstüne garnier'in makyaj çıkarma suyunu döküp kirpik diplerimın üstünden geçiyorum.

yalniz sunu da ekleyeyim, ben ten makyaji nerdeyse hic yapmiyorum. kirk yilda bir bb krem suruyorum. fondoten kullanimim yilda 2'yi gecmez.

cliique take the day off. cildim hassaslı, t bölgesi yağlı, karman çorman.

Karma ve hassas. Bioderma h2o ile makyajı çıkarıp avene cleanance ile yıkıyorum.

Ben nivea ve bebe nin makyaj temizleme mendilini kullaniyorum. (Hangisini aldiysam)

Sonra the body shop vitamin E li serisinin yikama jeliyle yikiyorum.
Sonra cay agaci iceren tonikle siliyorum.

Ama bu rutini 3 haftadir yapmadim sanirim. Gozeneklerim insaat tozu doldu:/

Göz icin nivea
Cilt icin babe temizleme sütü (normal ve karma ciltler icin uygun )
En son gül suyunu tonik niyetine kullanıyorum.


Cildim karma normal arasi.

Normalden yağlıya dönük.
Çoğu uygun fiyatlı markanınkileri kullandım ama en beğendiğim Garnier argan yağlı yüz temizleyicisi oldu.

aşırı kuru ve hassas. bioderma h2o kırmızı olanla bol bol temizliyorum. başka bir şey yapmıyorum bunun dışında.

La roche posay toleraint gel mousse bende ama temızledıkten sonra.

organik ürünlere bakın sevgili devilred. organik temizleme jelleri ile veyaz gül suyu yahut bebek şampuanı ile yüzünüzü yıkayın lütfen, deterjan kadar kimyasal var çoğunda

Cildim kuru. Once bee beauty nin makyaj temizleme suyuyla siliyorum makyajimi, sonra gozlerimi goz sampuaniyla yikiyorum -onceden bebe sampuaniyla yikardim ama cok kurutuyordu goz cevremi- yuzumun kalanini da pure beauty nin white and bright serisinden yuz yikama kremi mi kopugu mu oyle bir seyi var onunla yikiyorum.

Makyaj temizlerken bebe şampuanı ile yıkıyorum yüzümü. Lens kullandığım için kirpik dibi iltihabını önlüyor ve iyi temizliyor. Haftada birkaç kez garnier 3ü bir arada. Gülsuyunu tonik olarak kullanıyorum. Nemlendirici olarak da çayağacı yağı. Cildim hassas, kuru, alerjik ve sivilceye yatkın.

@fraise

Benim fondötenim bile yok :)

Açıklıyorum.

Bir dünya markanın makyaj temizleme sıvısına şununa bununa sahibim. (Loreal var, Clinique var, Clarins var, Nivea var; epey var yani.)

Sabunla temizliyorum ben. Süslü conconlu iş yapasım varsa da Clinique yüz yıkama şeysiyle yıkıyorum yüzümü. O cancanlı zımbırtılara da yalnızca jel eyeliner falan gibi suyun sabunun temizlemediği bir şeyler sürdüysem gidiyor elim.

Kuruya dönük cildim. (32 yaşında ve hiç kırışıksız olduğumdan bahsetmiş miydim?)

Aşırı derecede kuru ve hassas bir cildim var. Bununla birlikte cilt problemlerine çok yatkın ve alerjiktir. Bioderma Sensibio H2o'dan başka ürün kullanamıyorum. Makyaj yapınca da bununla çıkartıyorum, makyaj yapmadığım günler cildimi temizlemek için yine bu ürünü kullanıyorum.

Cilt tipim kuru ve karma karışığı. Yanaklar kupkuru, burun falan da kuru ama zamanında yağlıymış, onun izlerini taşıyor hala. Aşırı hassas, en ufak hatayı kaldırmıyor.

Önce makyaj temizleyici mendil ile genel bir toplama yapıyorum. Fondöten olsun olmasın, şöyle bir genel kirini, pasağını alsın diye bir tur hafif geçiyorum. Hatta makyaj yapmamış olsam bile günün yüzüme yapışan pisliklerini üstünkörü toplasın, temizliğin diğer aşamalarında daha verim alayım diye de yapıyorum bunu.

Peşinden Shiseido'nun makyaj çıkarıcısı ile çıkarıyorum.
www.shiseido.com
Göz bölgesi rimelli mimelli ve daha zor çıktığı ve tenimi aşındırmamak istediğim için disk pamuğu ikiye ayırıp iki tarafına da bu krem çıkartıcıdan sürüyorum. Gözümün üstünde bir iki dakika bekletip makyajı yumuşatıyorum. O arada yüzüme hafif hafif, pıt pıt masaj yaparak kan dolaşımını bir hareketlendiriyorum. Gerçi bu markaya bağlı değil, bunu hep yapıyorum markası ne olursa olsun. Çok yoğun göz makyajı yapmasam bile rimel olduğu sürece onu çıkarmaya çalışmak, cildim için teflon tavayı tel bezle silmeye eşdeğer bir şey. Makyajın çıkması için cildimi acıtmam gerekiyor hiç yumuşatmadan silersem. Makyaj yumuşadığı zaman silerek temizliyorum. Peşinden L'Occitane'nın temizleme köpüğü ile temizliyorum.
img.loccitane.com
Sonrasında, tonik-nemlendirici serum-krem-göz kremi diye serime devam ediyorum.

Sadece göz kalemi+rimel olsa da böyle yapıyorum, birinin düğünü için ortama uymalık pandamsı makyaj yaptığımda da.

Ben direkt otacı'nın sabunlarıyla yıkıyorum. Tertemiz oluyor. Şimdi herkes böyle ayrıntılı yazınca, "gözenekler pis mi kaldı acaba?" Diye bir çekinmedim değil ama. :/

Cilt tipim kuru, göz altı kapatıcısı + eyeliner + rimel + allık dışında makyaj malzemem yok.

Cilt tipim normal. Dirty works'un makyaj temizleme suyunu kullanıyorum. Ama duş almam yakınsa hiç ellemiyorum, duşta normal sabunla yıkıyorum. Makyaj yapma ortalamam haftada 2 gibi bir şeydir. Fondoten hiç kullanmıyorum. Sabun yeterli oluyor o yüzden.

cildim karma, bioderma h2o ile makyajımı temizleyip neutrogena pembe olan yüz yıkama jeli ile yıkıyorum gayet iyi temizlendiğini hissediyorum cildimin. (her gün makyaj yapan birisiyim) yıllardır aynı ürünleri kullanıyorum, yüz yıkama jelinden belki ama makyaj temizleyicimden asla vazgeçemem.

Rembrandt. özellikle şu tablosu: anadolusanat.org

frederic remington bir de. onun da özellikle şu tablosu: www.frederic-remington.org

Velazquez, Rembrandt, Vermeer, jacques-Louis David kesinlikle..

Bir de Raphael de School of Athens ten dolayi yeri ayridir :)

James Abbott McNeill Whistler

mucha

klimt galb galb

yeni kesifler icin dailyart uygulamasini tavsiye ederim. her gun bi eser paylasiyor.

Goya

edward hopper
edward munch
myasoyedov

munch

gerhard richter. yaşayan en büyük sanatçı diyebiliriz. sanırım en pahalısı da...

Mucha
Van Gogh

Yazılanlar dışında Henri de Toulouse var sevdiğim.

monet
rembrandt
geoffrey johnson
osman hamdi bey
michelangelo (so much ronesans, floransa, Davut*)
raphael
da vinci
+rene magritte nasil unuturum

ne kadar çok insanın sevdiği bir veya birkaç ressam varmış vay anasını. salvador dali benimki de.

o kadar kişiden bahsediliyor, kimse de çıkıp Rene Magritte demiyor. Çok ayıp. Benim en sevdiğim ressam, net.

Sandro Botticelli.
Caravaggio.
Toulouse-Lautrec.
Marc Chagall.

Kandinsky ve Miro yu çok severim ama

Tetsuya Ishida

Gustav Klimt

Fernando Botero

Jackson Pollock

Willem de Kooning

Frida Kahlo


adlarını hatırladıkça eklicem

Paul Klee

bir kişi de fikret mualla dememiş, dedim

Canim Frida kahlo, dumbuk Diego Rivera
Egon Schiele

Pek bilgi sahibi değilim ama rene magritte, goya hoşuma gidiyor. Picasso ve hayatıyla ilgilendim bir süre onu da severim. Salvador dalinin penceredeki kız tablosuna galiba saatlerce bakabilirim. Keza goya'nin çocuğunu yiyen satürn tablosuna da. İlk anda aklıma bunlar geldi, gelirse eklerim.

bir suru, az once de sunu izliyordum. yeni bir seyler ogrenmis olduk:

www.youtube.com

Hundertwasser
Matisse

Egon schiele. Resimden zerre anlamam, varoşum ama bu dayıyı tanır hürmet ederim.

Rembrandt

müzesinde eserlerini canlı görmüş biri olarak resme olan ilgimi arttırmıştır. bir de türklerden burhan doğançay'ı severim. ikisinin de toprakları bol olsun

Monet.
Twitter'da @MenschOhneMusil hesabını takip ediyorum harika paylaşımlar yapıyor.

en.wikipedia.org

www.guggenheim.org

üstteki resmi bir dizide görmüştüm. ben genelde bu tür resimleri seviyorum. sanattan hiç anlamam, arada müzelerin sitelerini geziyorum sadece :))

rembrandt, vermeer, halz, ruisdael, cuyp gibi hollanda altin cagi ressamlari

mark rothko. bu kadar sikimsonik resimlerle isim yapabildiğine göre alt metni çok sağlam hazırlamış olmalı.

kandinsky. manifestosu aklıma yatmıştı. üstelik soyut manifesto ciddi iştir.

Henry Matisse ve Paul Cezanne + 1, Fovizm hastasıyım.
Bir de Paul Klee, Alphonse Mucha ve Georges Seurat.

Edgar Degas'yı hiç sevmem, seveni çok sever.

Sevdiğim birçok ressam var ama, bende ayrı bir yeri olan: ivan aivazovsky

sayacaklarım arasında yeni isimler bulur musunuz bilmiyorum ama en sevdiklerim bunlar:
baba pieter bruegel
ls lowry
andrew wyeth
edward hopper
gustave caillebotte

anmadan olmaz: bedri rahmi eyuboglu, fikret mualla, abidin dino.

kimse yazmamis: jmw turner da olmali.

4 çıktı ikisi çekildi. Temizlersen olmaz bir şey panpa.

Bir tanesi tam çıkmadı. Yarısı gömülü kaldı. Bir yerden okuduğum kadarıyla 20'lik dişler evrimsel olarak körelmiş bir yapıymış. İnsanlar eskiden daha sert şeylerle beslendikleri için o dişlere ihtiyaç duyuluyormuş. Yediğimiz yemekler daha yumuşak hale gelmeye başladıktan sonra o dişlere de ihtiyaç duyulmamaya başlamış. Çene yapısı nedeniyle de onları pek kullanamıyormuşuz. Bana göre çabuk çürümez ama fazla kullanılmadığı için diş taşı oluşumu görülebilir. Fırçanın oraya tam ulaşması gerek.

biri yamuk olmak üzere dördü de çıktı. ve evet acayip hızlı bir şekilde 2 tanesi çürüdü bile. çürüyen üsttekiler bu arada. fırçayla ulaşması üsttekilere daha da bi zor. he bende çürüdüğü halde ağrı falan yapmadı. ben de çektirmedim öyle takılıyoruz. çok da önemsemedim açıkçası.

İki tanesi baş verdi, yıllardır öyleler. Dişçi o ikisine dolgu yaptı. Çürümediği sürece problem yok sanırım.

hic cikmayan birini cerrah aldi; digerlerini cenede yer olmadigi ve cikmis disleri sikistiracagi icin, ilaveten zaten pek de saglikli olmadiklari icin aldilar.

12 yaşında ağrımaya başladı 16 yaşında dördü birden çıkmıştı. hala hiçbir sıkıntıları yok.

4ü de aynı anda belirdi önce sağ alt. sonra sağ üst en son sol üstü çektirdim. şu an sol alt kaldı ameliyatla alınacak diye çok acele etmiyorum.

bir de sağ üstte tekrar çıktı. yani totalde 5 tane var bende.

benimkiler tam çıkmadan çekildi. sürekli kulak ağrısı çekiyordum; doktor bir şey bulamayınca dişçiye yönlendirdi. Film çektiler çapraz yönlenmiş meret, ağrısı kulağa vuruyormuş. sırayla hepsini çektiler. çene cerrahı şart...

çıkmadı hala ara ara yokluyor ama dişçi korkum var gidip gösteremiyorum bakalım ne olacak. bu arada çıktı gibi oluyor sonra bakıyorum tekrar gömülüyor değişik değişik hareketleri var yani seninki de öyle olmasın.

Benim üsttekiler çıkmayacakmış zaten ama alttakiler çıkmaya başladı. Biri yeni gibi ama diğeri bayağı görünüyor artık.

Neden çabuk çürüyorlar bilmiyorum ama ben bir de diş teli kullanmıştım, 20'likler alt dişlerimi bozmaya başladı. Çok iyi de fırçalasam çektirmem gerekecek yani bu yüzden ama çok korkuyorum. Çocukluktan beri hayatta en korktuğum şey diş hekimleri sanırım. Şimdi bu duyuruyu gördüm, iyice tavan yaptı diş hekimi fobim. Bu gidişle nasıl çekilecek o dişler hiç bilmiyorum.

bende yok! 25 yasima kadar çıkmadı. sonra dişçiye gittim, "ne zaman çıkar, çıkmadan almak gerekir mi vb" sorayim diye. muayene etti, röntgen çekti.
yok.


yaş 35 hala yok :)

ya fazla evrildim ya çok şanslıyım.

4 ünü de çıkarttırdım 18 yaşımda. 2şer 2 şer.

galiba genetiğin de etkisi var. benim 4ü de çıktı biri sıkıştırıyor diye çekildi. diğer üçünü de bi ara sıkıştırdığı için çektiricem ama ne çocukken ne de ana dişlerim çıktıktan sonra çok şükür tek bi çürüğüm olmadı. yapısal olarak çabuk çürüyen dişleriniz varsa ekstra dikkat etmek gerekir heralde.

26 yaşındayım, çok şükür hiç çıkmadı. en son dişçiye gittiğimde sende çıkmaz artık demişti ama, belli olmaz tabii.

üç dört sene önce diş röntgeni mi çene röntgeni mi her neyse onun sonucunu görünce orada olduklarını fark ettim. dördü de gömülü ve gömüldükleri iki taraftan diğer dişleri birbirlerine doğru iteliyorlar gibi görünüyordu.

bende hiçbir rahatsızlık yaratmadılar. şu saatten sonra da yaratmazlar sanırım.

20 yaş dişlerini, dişlerin en arka kısmımda olduğundan pek kolay temizlenemez, o yüzden çok kolay çürürler. Pek bir sıkıntısı yoksa çektirmeye gerek yoktur. Ama yine de hekimin değerlendirmesinde fayda var.

benim sadece sağ alt çıkayazdı. yarı gömülüydü ve yamuk çıkıyordu. ben de operasyonla aldırdım. diğerlerini bekliyoruz. 28 oldu hala duruyor diğerleri.

üsttekilerden haberim yok ama alt çenelerdeki 2si de gömülü, bir tanesini cerrahi çekimle aldırdım, diğeri de sürüyormuymuş neymiş, o da sıkıntı çıkaracak dedi doktor ama şu an kötü bir ağrısı yok iyice kötü olunca o da cerrahi çekimle alınır artık

dördü de gömülüydü, operasyonla aldılar. dişleri sıkıştırıp estetiği bozuyormuş. dahası zaten ağzımı tam açamıyordum bile alınmamışken, bir şey çiğnerken cenem kırılıyormus gibi ses geliyordu. çene eklemlerini de kötü etkileyebiliyor.

organics
sensodyne

çok yeni duş jeline geçtim. body shop ya da little marseiljbhjhb (fr)
öncesinde nemlendirici içeren bir takım sabnlar kullanıyordum. dove, yves roche vb.

sebastian şampuan, o sırada kampanyada diş macunu yoksa sensodyne. duş jeli de benri.

dalan markasının şampuan ve kremini kullanıyorum parapen vs zararlı maddeleri içermiyor diye tercih ediyorum.
watsons markasının duşta yapılan bira özlü saç maskesini kullanıyorum.
duş jeli bana her zaman neden bilmiyorum çok yapay geldiğinden yine dalan marka sabun kullanıyorum.
diş macunu oarak colgate'in kırmızı beyazlık etkili olanını kullanıyorum.

Sebamed ve Sensodyne

en ucuz ipana signal ya da colgate
zeytinyağlı sabun
loreal nemlendirici şampuan

sensodyne, head and shoulders, wella, loreal, duş jeli

clear
sensodyne
sabun değişiyor (hacı şakir vd)

şampuan Clear for men.Yazın mentollüsü, kışın diğeri.

Markette ve mağazalarda satılan duş jellerini denedim,hiç biri beyaz sabunun verdiği temizlik hissini vermiyor.Sanıyorum bunda alışkanlığın etkisi de var.Beyaz sabun,banyo sabunu kullanıyorum.Kafamın bütünü, özellikle yüz için sebamed sabun kullanıyorum.Tüm vücuda sebamed sabun kullanınca problem olabiliyor.Deri üzerindeki tabakanın böylesine derinden temizlenmesine karşıyım.

Diş macunu sensodyne ferah nefes veya colgate sensitive pro relief veya ipana pro expert. markaların ek açıklamaları önemli çünkü aynı markanın ucuzu ile pahalısı arasında dünya kadar fark var. Gargara suyu Listerine bazen hayat kurtarıyor.

Organics veya Otacı şampuan.

Arka ucunda mavi işaret olan herhangi bir diş macunu, elime ne gelirse (genelde signal)

Ek olarak, bath & body works duş jelleri, mm bayılırım kokularına.

Syoss kuru saç / Dalan zeytinyağlı boyalı saç dönüştürüyorum. (Saç kremi de aynı ikili)
Sensodyne / Ipana'nın adını unuttuğum mavi macunu. (Edit: Ipana değilmiş ya Signal)
Jel, kozmetik marketlerde tipi/kokusu güzel olanlardan random.

Parodontax, john frieda, gratiste üstünde kocaman yazılad yazan adını bilmediğim duş jeli

şampuan gliss
diş macunu sensodyne
duş jeli, palmolive vanilyalı olan ama yakında yves rocher'den de alıcam

Şampuan Yves Rocher.

Duş jeli Palmolive'in mavi spası.

Diş macunu değişiyor, sabit kalmıyor.

sensodyne kullanıyordum, bigün paradontax denedim. daha iyi bi his veriyor.

sabun çok kurutuyor. duş jeli daha az kurutuyor.

Şampuan Urban Naturals veya Gliss
Sabun pek farketmiyor ama genelde argan aromalı natural bişy bulunca alıyorum.

elidor (pembe olanından)

sensodyne

le petit marsellais lavanta balı özlü duş jeli.

Şampuan Otacı argan yağlı.
Diş macunu genelde değişiyor ama en son kullanıp memnun kaldığım Signal White Now.
Duş jeli Palmolive Thermal Spa Massage kullanıyordum normalde ama şu an Le Petit Marseillais Portakal Çiçeği kullanıyorum.

duş jelini bırakalı baya oldu sabuna geçtim (hacı şakir ve arada dove)
şampuan bioblas ve head&shoulders dönüşümlü
diş macunu: signal white now veya sensodyne

Sampuan gliss.
Dis macunu glister

Ikisini de yillardir kullaniyorjm, asla degistirmem.

- Hacı Şakir beyaz kalıp sabun ile liflenip Nivea Duşta Vücut Kremi ile bitiriyorum.
- Sensodyne F
- Pantene Aqua Light

Duş jeliyle duş aldığım vakit o tertemizlik hissini kesinlikle alamıyorum, sabunsuz duj olmaz. :)

şampuan olarak bioblas kepeğe karşı olan,
duş jeli petit marseillais şeftali ve nektarin,
diş macunu da dönüşümlü olarak paradontax ve sensodyne kullanıyorum ama şu an kullandığım bitince opalescence denemek istiyorum.

www.youtube.com önce bunu izle. Sonra florence foster jenkins'i izle, ordan sonra da sherlock'a geç. Sherlock bittikten sonra da a series of unfortunate events yazıyorum sana. Hadi bakalım.

çok net sherlock

the young pope, arrival, planet earth ıı

ay sherlock hiç ilgimi çekmiyor. bir yandan da o kadar öneri aldın izle diyorum.

anime

The missing müthiş dizi, izlemeyen izlesin.

malcolm in the middle bitmek uzere. it's always sunny in philadelphia'ya baslayacagim sonra.

@ senialanaglasin hangi anime?

ne tarz istiyorsun?

romantik
komik
romantik - komik
kanlı
zeka oyunu olan
hareketli
dövüş sanatı olan
doğa üstü güçleri olan
var yani bir sürü şey

@ senialanaglasin güzel olan herhangi bir sey olabilir.

fakat illa ki cevap vericeksem; komik, hareketli, doğaüstü güçlü

dizi olarak interni
film olarak 1300 filmlik listeden herhangi biri. arada bir de eski kültleri yeniden izliyorum.

Ben çok uzun zamandır tatilde gibiydim aslında ama şu kalan 2-3 haftalık boşluğumda düzenli izlemeyi planladığım tek şey 10 yıl aradan sonra yeniden izlemeye başladığım Lost. Birkaç film de getirdim yanımda ama aynı anda 1'den fazla dizi izlemeyi sevmediğim için Lost'la nostalji yaparak geçer herhalde zamanım.

ben en çok
kamisama hajimemashita ya gülmüştüm.
kenshin i de sevmiştim
izlemediysen FMA yi kesinlikle öneririm

the leftovers'in ikinci sezonunu izleyeceğim. muazzam bir drama.

bunun dışında oscar öncesi ödül sezonunun eksik kalan filmlerini tamamlayacağım.
fences, manchester by the sea

www.imdb.com

black mirror, utopia, sherlock

puzzle delisi bi insan olarak oyum kanvastan yana. puzzle sanki oturma odası için hafif gibi basit gibi.

eğer öğrenci evi vs ise puzzle yoksa kanvas

Kanvas tablo.

Kanvas tablo daha şık olur.

Puzzle yap

teyit com
teyit org
?

Maalesef bu değil

dogrulukpayi.com

Snopes?

muhtemelen biliyorsunuzdur ama terkos pasajı. 15 liraya kapşonlu polar aldım daha yeni.

anadolu yakasında optimum avm var. mağazaların tümü outlet.

acıbadem telekom'un yanında ali butik. üst kat kadın giyim, alt kat erkek.
çok güzel ürünler getiriyor, hem ucuz hem de bazen üzerine bir de yüzde 50 yapıyor.
oradan ilk kez alışverişim 2014 sonuydu, 3-5 Tl'ye bir etek almıştım, etek hala mis gibi ve şık, sapasağlam duruyor. ayrıca cos marka bir pantolon almıştım, seri sonu falan bile değildi, sezon malıydı, 30 tl'den fazla değildi.

dişi kokusu olabilir. başka bi erkek kokusu almıştır onun üstüne tekrar işemek için kaçmış olabilir. yemek kokusu bile almış olabilir. kısırlaştırınca hareketleri miskinleşecek kadar etkilenmiyor. benimki de küçük ırk, kısırlaştırıldıktan sonra da hala çok hareketli.

@pide yemek oldugunu sanmiyorum, 2 saat once falan yedi. zaten oyle yemege cok duskun degil, evin icinde et pisirsen yanina gelmez :D

kopeklerle falan oynarken hatta yemek yerken bile ben seslendigim an ne olursa olsun aninda yanima gelirdi. esek sipasini evladim gibi seviyorum basina bir sey gelse aylarca kendime gelemem; bugun inanilmaz tedirgin oldum bundan sonra tasmasiz nasil parka salacagim bilemiyorum.

nihayetinde hayvan bu. hep tetikte olmak gerekiyor. çok dikkatini dağıtacak uyaran çıkıyor. siz yine şanslıymışsınız benimkiler dışarda hiiiç iplemiyor beni. o yüzden tasmasız ve insan, araba vs olan yerde salmıyorum hiç, kısır olmalarına rağmen.

Bizimki kakası gelince yer bulmak için ya da kedi görünce kaçmaya teşebbüs ediyor genelde. Dişi bir köpeğin kokusuna gitmesi çok olası ama böyle başka sebepleri de olabilir belki.

bu aralar besiktas cevresinde sokaklarda normalden cok daha fazla kopek var, buyuk ihtimalle dediginiz gibi koku falan aldi onun pesinden gitti.
cok enerjik, cok oyuncu biz de buna cok alisigiz seviyoruz bu hallerini modu falan dusecek diye kisirlastirmiyordum. madem burda kopegi olan 2-3 kisi okuyor yazdiklarimi, sizce kisirlastirmali miyim benim maymunu?

endişeniz hareketlerinde azalmaysa hiç değişmiyor merak etmeyin. tek farkı heyecanlanınca erekte oluyordu benimki. kendisiyle emişiyordu :D şimdi böyle bi şey kalmadı. ama hala çok hareketli ve hala iz bırakmak için her yere işemeye çalışıyor, ama dişi görünce de çıldırmıyor. bunun dışında sağlık konusunda da prostat kanseri riskini azalttığını biliyorum. başka endişeleriniz varsa da bildiğim kadarıyla cevaplayabilirim.

başlığı bence belli ediyor fake olduğunu.

gonderen mail adresi ne? aboneliginiz yoksa feyk. hatta biri daha boyle paylasiyodu virusluymus mail.

indirme sakın. virüs o.

eksisozluk.com

fake

tahin pekmez + ekmek

granola bar ve muz ilk aklıma gelenler.

edit: biraz daha abur cubur olsun dersen beef jerky bol su eşliğinde bayağı tok tutabilen bir şey. sizin oralarda bolca çeşit de bulursun bence :)

Eti gong olmasın, yağ miktarı diğerlerinden çok ve benim midem fena olmuştu. Mavi yeşil'in veya eti form'un mısır ve pirinç patlağı iyi olabilir.

Mutlaka bir tombik ayran al gel odana. Ayran çok iyi bir şey.

Ayva yiyebilirsin, hem çok tok tutar hem meyve şekeri açısından da sağlıklıdır.

Form veya Altınbaşak gibi suntaları düşünür müsün?

Odada veya çok yakında mini buzdolabı vs varsa veya soğuk havalar süresince pencere dışında muhafaza imkanı varsa kaşar peyniri de olur.

Gün kurusu kayısı+ceviz+kahve benim açlığımı 2-3 saat bastırıyor. Tabi makul miktarlarda olmak koşuluyla.

misir patlat 5 torba

Protein bar kesinlikle güzel oluyor hatta hazır paketli ürun yemiyorum diyorsan evde kendin de yapabilirsin. Ben yapıyorum, 1 haftaya kadar da kek standında tazecik duruyorlar.

Muz, mandalina ve türevleri mantıklı olabilir, bunlar içinde en tok tutanı muz bence. Ilık süt icebiliyorsan yanına minik paket süt de ekledin mi saatlerce tok tutar.

Yine protein kekler var (hatta tuzlulari yabancı sitelerde ekmek diye geçiyor sanırım), onlardan yapıp birkaç gün taze tutabilirsin. Ben fasulyeli browni yaptım, inanamadım tadına.

Salatalık

wasa

beyaz leblebi. 1 su bardağı kadarında 1 dilim ekmekteki kadar karbonhidrat var.

konserve alabilirsin. barbunya, ton balığı cart curt.

kurutulmuş et çok iyi oluyo hem tok tutuyo hem protein hem de bozulma gibi bişi söz konusu değil, füme somon da sandaviç içine konulduğunda sağlıklı ve pişirmeye gerek olmayan bişi ama oda sıcaklığında saklanmaz.

tipten çok karakterinin size uygun olması önemli. aldıktan sonra zaten çok seveceksiniz tipe takılmadan.

Merhaba, bu "cins" diye tabir ettiğiniz kediler mal oluyor bence, bizim sokaktan aldığımız nispeten tüylü tekir kedi şu anda evin sahibi konumunda, gayet akıllı, dışarıda hayatta kalabiliyor ve avcılık yetenekleri çok üst seviyede, cins kedi akşama kadar miskin miskin uyuyacak, evde uçan kelebeği yakalamaya tenezzül bile etmeyecek, kedi dediğin enerjidir, aura'dır, tekir kediler üstün ırktır, haberiniz olsun.

Muhtaç olduğunu düşündüğünüz kediyi alın, cins kediyi değil.

benim de hep aklımda hep uzun tüylü ve toparlak ponçik bi kedi sahiplenme düşüncesi vardı çünkü çocukluğumdan beri birlikte büyüdüğüm ve 3 sene kadar önce vefat eden kedim inanılmaz uzun boylu, kısa tüylü ve atletik bi tekirdi. hiç yerinde durmaz, doya doya sevdirmez anca atlasın zıplasın koşsun isterdi. bu sefer de ufak tefek sevmelik bi tane olsa derken günün birinde kapımıza yine ilk kedimin tipinde sadece rengi siyah beyaz olan bi yavrucak geliverdi ve görür görmez resmen aşık olduk sahiplendik. herkesin kafasında bir ideali oluyor ister istemez. ben de asla para verip cins kedi almam derim, ille sokak kedisi olmalı benim bakımıma muhtaç olmalı ki ben onun özgürlüğünü elinden aldım diye vicdan azabı çekmek yerine hayatını kurtardım diyebileyim diye düşünürüm. iki kedimde de öyle oldu fakat dediğim gibi göz göze gelince zaten kafasından kalpçikler çıkıyo insanın.

zaten derler ya kedi insanı sahiplenir diye, sahiplenilince anlarsın eminim :)

haha tabii ki istersiniz sıkıntı değil, insanoğlu bu ama o uzun tüylere kakalar yapıştığı ya da halılara tüy kusulduğu zaman ah tekir vah tekir dersiniz :)

Şakası bir yana, biraz beyaz atlı prens gibi. Görünce anlarsınız kedinizi. Sahiplenmek de kolay değil, fb'den falan bakıyorsanız o telefonlar ya açılmıyor ya gitmiş oluyor. Zaten doğru kediyi görünce alıp gidiyorsunuz. Sıkıntı yapmayın hiç, önemli olan niyet. Satın almayın yeter.

Biz sokaktan tekir (sarman) bir kedi sahiplendik. Birçok kedi var, neden o diyorsan bilmiyorum.. İçimin dediğin gibi "cız" etmesi ona karşı oldu. Sokakta çok savunmasızdı ve yüzü gözü yara içindeydi, belki de bu yüzden.
Kedimizin muhteşem bir karakteri var, bize karşı sevgi dolu, çok sakin ve uysal, komutlarımızı bile anlamaya başladı kısa sürede. Bin tane cins kediye değişmem kendisini:)

Cins kedi sahiplenmek isteyenleri (para ile satın alınmadığı sürece) yargılamıyorum veya bunu yanlış bulmuyorum. Sonuçta hepsi yuva arayan, sokaklarda yaşayamayan hayvanlar, hepsi bir benim için. Benim gönlüm bir tekire gitti, seninki başka bir kediye gidebilir.. Suçluluk duymaya gerek yok:) Sadece diğer kedilere de önyargı ile yaklaşmayın, bakarsınız hiç ummadığınız bir kedi beyaz atlı prensiniz oluverir:)

satın almadığınız sürece istediğiniz ve beğendiğiniz bir kediyi sahiplenebilirsiniz bence bunda yanlış bişey yok. kaldı ki sokakta yaşayan ama halinden gayet memnun olan bir kediyi sahiplenmenin pek doğru olduğunu düşünmüyorum. örneğin kadıköyde sokaklarda bin tane kedi var, herkes sürekli mama koyuyor kapıların önüne ve hayvanlar benden sağlıklı. onları almak mantıksız. ya da şirketin bahçesinde kediler var, doğurdular ama yavruların keyfi yerinde. onlar da alınmaz. bir tanıdığın kedisi doğurmuşsa onu almanız daha iyi olacaktır. ya da sokakta diğer kediler tarafından dışlanmış, dövülen kediler var. onlar olabilir. veterinerlere de sorabilirsiniz onların muhtaç hayvanlardan haberleri oluyor.

asıl tavsiyem, fotoğraftan bakarak almayın. gözünüzle görmeniz, o enerjiyi hissetmeniz lazım. siz onu evde istiyorsunuz tamam ama kedi sizi sevmeyebilir, evde yaşamak istemeyebilir, sonuçta karakterli bir hayvan :)

bir de diğer bir önemli kou, dişi mi erkek mi istediğinize karar verin. ikisinin de evde beslendiklerinde can sıkıcı olabilecek farklı yanları, huyları var.

o kediyi görünce anlayacaksınız bence de. benimki yavruyken gittiğimiz veterinere bırakılan bir kedi vardı, çocuklar kulaklarını ve bıyıklarını kesmişler,kaburgalarını kırmışlar... böyle uzun tüylü siyah beyazdı, çok minikti bi de ağzının kenarında ben vardı o yüzden veterinerde türkan şoray koymuşlar adını. şimdi benim domuz yanına başka kedi yaklaştırmadığı için 2. kediyi alamıyoruz ama yavruyken o türkan şorayı alsam alışırdı hala da düşündükçe içim cız eder.
neyse ki türkan sahiplenilmişti bir sonra gittiğimizde. umarım hayatı güzel geçiyordur.

sahiplenmek istediğim kediyi başka birisi almıştı, gözüme çarpan diğer bir tekiri sahiplendim. neden onu seçtim bilmiyorum. şimdiki hali çok sevimli, erkek olmasına rağmen dişi sanıyorlar. fakat sahiplendiğim haline bakınca pek bir çirkin olduğunu görüyorum. neden niçin alıp eve getirdim bilmiyorum ama iyi ki birbirimizin olmuşuz :) siz de sahiplendikten sonra dünyanın en güzel kedisiyle sahip olduğunuzu düşüneceksiniz :)

eğer kaçma huyu yoksa bence sizin kontrolünüzde ve insansız ortamda serbest gezmesi ideali. serbest koştukça cidden çok mutlu oluyorlar. benim şerefsizin kaçma huyu var mesela salamıyorum.
öte yandan kayıp ilanlarında, "hep gezip geliyordu ama bu sefer gelmedi" tarzı cümleler çok görüyorum. o yüzden sizin gözetiminizde serbest olması önemli.

Sokakta pek kimsenin olmadığı saatlerde (gece 12-1) koşması için salıyorum. Onun dışında tasmasız gezdirmiyorum.

Açık alan olursa (İnciraltı Kent Ormanı) (2.bp.blogspot.com ) orada salıyorum. Köpeğinizi salmayın diyenlere -bi siktir git- diyorum.

ağızlık taktıysam evet.

takmadıysam insanların çoluğu çocuğu var, fobisi olan var. hak olarak görmüyorum o şekilde salmayı. ayrıca ne kadar eğitimli de olsa sonuçta o bir hayvan, robot değil. Dolayısıyla yapmaması gereken şeyleri de yapabiliyor.

komut dışına çıkmayacak özel eğitimli bir köpekse olabilir sadece.

şu anda köpeğim yok, ama rahmetli yaşıyorken hiç tasmasını çıkarmazdım.
sadece bizim kulübe götürdüğümüzde, koşsun oynasın diye serbest bırakırdım kapıları kapatıp.

serbest bırakmamamın nedeni insanlardan çok, köpeğin kendisiydi aslında.

bu şekilde kaçıp giden, bir kedi ya da başka bir şey peşinde koşarken araba çarpıp ölen/yaralanan köpek ya da bu yüzden durup dururken şikayet eden/dava açan (manyak çok ne de olsa) insan çok.

özellikle İstanbul gibi bir şehirde, doğru bulmuyorum tasmasız köpek dolaştırılmasını.

valla geçen kızın biri gece vakti parkta golden köpee tasmasız salmış, bizim haberimiz yok hiç görmedik bankta sigara içiyorduk köpek arkamızdan gelip önümüz ve üzerimize doğru fırladı kendini sevdirme maksatlı, bizim aklımız çıktı tabi. kesinlikle en ufak kızma olmadı köpeğe karşı ama korkudan aklımız çıktı. refleks bişey elimizde değildi sonuçta beklemiyorduk, kız koşarak gelip niye korkuyorsunuz oyun yapıyor, ne biçim insanlarsınız, hayvan sevginiz yok bıdı bıdı diye trip attı. özür mözür de kar etmedi.lütfen siz böyle yapmayın :3

Muhtarlık?

facebook'ta freecycle gruplarına da ilan verebilirsiniz

@hayde bre, inan hiç aklıma gelmemişti bu, yarın konuşacağım teşekkürler.

@pide, önerebileceğin gerçekten ihtiyacı olabileceklere gidecek birkaç grup önerebilir misin burdan ya da özelden? Bildiklerin var ise tabiki.

www.facebook.com

Bazı belediyeler de gelip evden alabiliyorlar. Belediyenizin beyaz masa birimine bir sorun isterseniz.

Öncelikle geçmiş olsun. Alarm sistemi konusunda bir bilgim yok. Ama eviniz bahçe katı mı?
Eğer ki bahçe katıysa demirleri de söküyorlar. Bizim demirleri bişeyle söktüler. Gece onun ışığına uyandım. Ben odaların ışıklarını açtığım için kaçtılar. Sabah uyandığımda mutfak camının demirinin tamamen çıkartılmış olduğunu ve yere bırakıldığını gördüm. Ben uyanmasaydım içeriye giriyorlardı yani.

Evimiz giriş katı. Yani yerle arasında bir kat daha var. Ancak garaj yokuşu balkonun seviyesinde. O yüzden tek giriş noktası ön balkon.

bizde normal alarm takılı. alarm ötmesi halinde telefonla arıyorlar en fazla 20 sn içinde. eğer böyle bi şey de olabilir derseniz daha detaylı bilgi vereyim.

evi sigorta ettirsene. hem ucuz, hem de birçok durumda faydası oluyor.

şimdi hırsız girince sana bildirim gelse hırsızla burun buruna kalacaksın, ya hastanelik ya hapisanelik olacaksın. sıkıntılı işler onlar.

yaptır sigortanı, ver yıllık 200 lira (o kadar da çıkmaz da gerçi) sonrasını sigorta şirketi düşünsün.

tüm cevaplar için teşekkürler. xiaomi'nin akıllı ev sistemine dahil olan şu parçaları toplamda 200 TL gibi bir fiyata gearbest.com sitesi üzerinden aldım.

kutu içeriğinde
-ana ünite
-hareket sensörü
-kapı/pencere sensörü

mevcut. ana üniteyi telefon uygulaması yardımıyla kablosuz ağınıza bağlıyorsunuz. sensörleri de bu ana üniteye tanıtıyorsunuz. ana ünite aslında üzerinde ışık ve hoparlör bulunan bir bağlantı cihazı. sonrasında sensörler aktif olduğunda size bildirim gelmesini, alarm sesi çalmasını, ışık yanmasını vb. gibi senaryolar üretebiliyorsunuz.

internet bağlantılı olduğu için telefonunuzdan kontrol edebiliyorsunuz ve herhangi bir sensör aktif hale geçtiğinde size bildirim de gönderebiliyor.

Daha fazla bilgi almak isteyen olursa seve seve bilgi verebilirim.

tekrar güncelliyorum bi umut :(

Ölmezsin bi şey olmaz böyle şeylerden zarar görmeyecek kadar çok evrim geçirdik.

bi arkadaş sınav döneminde deneyip acile kaldırıldığını anlatmıştı.

@pide; ben de hep duyuyorum bunları. ondan biraz tedirgin oldum ama n'apıyım, yapmazsam da olmayacak.

belki birilerinin bildiği daha etkili şeyleri vardır. sert kahve yapıyorum kendime, en iyi ihtimal uyku süremi 2 saat geciktiriyor. bi kere 2 tane kahve içtim 2 saat arayla, sonra hepsini kusup daha erken yattım :(

bildiğim kadarıyla üniversite sınavına hazırlanıyorsunuz. bi yol bulsanız bile sınavlara kadar o yola da tolerans geliştireceksiniz. öğrenilenlerin oturması için kesintisiz, normal bir uyku da çok gerekli. uyanık kaldığınız zamanı daha verimli kullansanız aslında?

@pide; günde en fazla 5 saat çalıştığım oluyor, o 5 saatin de son 1 saati çok bulanık geçiyor, son yarım saatte kapanan göz kapalarını tutmakla uğraşıyorum.

şimdi 2 ay kaldı, yetişmesi gereken o kadar çok şey var ki. ya hiç okula gitmeden konuları bitireceğim ya da okula gidip eve gelince kendimi dinç tutacak bir şeyler bulacağım.

ne yazık ki böyle durumlar :(

Veteriner arkadaş N&D'yi çok övüyordu.

n&d dışındakileri duymadım. diğerlerini türkiye'deyseniz rahat bulabilecek misiniz?

@pide türkiye'de olan markalar. zaten bildiğim kadarıyla n&d ve matisse'yi aynı marka üretiyor. (Farmina)

pardon benimki resmen algıda seçicilik olmuş. rastgele bi siteye girdim hepsi vardı :) ama iyi mama olarak duyduğum n&d, origen, acana. bi düşük kalite olarak da proplan, royal canin, hills. yavru kediyse royal canin kitten'ı da tavsiye ediyordu veteriner.