mümkün mümkün. ben de taciz yaşadım hepsi otobüsteydi. yani toplu taşımada taciz oranı yüksek istanbul'da. metrobüsün dezavantajı çok aşırı bir kalabalık oluyor belli saatlerde. o nedenle de saati iyi seçip iş çıkışına yakalanmadan binersen taciz filan olmaz. diğer saatlerde ister istemez akraba oluyorsun insanlarla.

Abartıldığı kadar olduğunu değil bence. Ya da uzuuuun zamandır ilk durağa gidip oturana kadar (genelde yarım saat civarı) beklediğim için de olabilir. Ayaktayken bir kere taciz edilir gibi oldum, onu da ben hissetmedim bile; daha teşebbüse geçmeden, adamın hareketinin şekli değiştiğinde birtakım adamlar "Heleee, ne yapıyorsun sen" diye patakladılar adamı. Bir kere de yanımda oturan adam bana değmemek için bacağını o kadar kasmış ki 15 civarı durak sonra adamın ayağı kasılmaktan ne hale gelmişse, bacağı kendini bıraktı, tekme attı istemeden. Ben de adama "Rahatlayın, söz, yanlış anlamayacağım. Biraz da ben kasayım bacağımı" dedim. Ama şu var, kalabalıkta yanındakine yapışık gidebiliyorsun. Genelde yanındaki de bu duruma çekiniyor, sen de çekiniyorsun.

Otobüsten çok farksız değil oranlar.

mecburi taciz var. bazen istemeden de dayıyorsun birine o kalabalıkta. tek ayağım hava gittiği hatırlıyorum

Çok uzun zaman düzenli olarak kullandım metrobüsü. Taciz edilmedim ancak ben çok dikkatli bi' insanım. Kişisel mesafeye kadın olsun erkek olsun çok dikkat ederim. Tanımadığım bir insanın bana temas etmesi çok geriyor beni. Kimseyle temas etmeyecek şekilde dururum hep. Bir yaklaşınca da fark ediyorum haliyle. Bir kere tramvayda tacize uğradım, sene 2006, yeni yeni toplu taşıma kullanmaya başlamıştım. Adam kalabalık bahanesiyle beni kıskaca aldı. Ben de kötü niyetli değildir diye sesimi çıkarmadım ama bir süre sonra üstüme abandı hepten. Teyzenin teki "kızım sen şöyle gel" diye çekti beni adamın kollarının arasından. O gün bugündür de dikkat ederim.
Benim gibi ayık olmayan, hafif leyla olan kardeşim ise birkaç kez taciz vakası yaşadı. Özetle, sağına soluna dikkat etmeyen bir İstanbul'da toplu taşıma genel olarak tacize çok müsait.

arada oluyor işte. her bindiğinde taciz ediliyorsun gibi bir durum yok. fırsatını bulanlar yapıyor, özellikle aşırı kalabalık olduğu durumlarda.
metrobüse çok binmiyorum gerçi, bindiğim zamanlardan birinde popomu avuçladı birisi. kalabalıkta kim olduğunu anlayamadım. sapık var burda diye bağırdım. başka bir kadın inecekmiş, yer verdi, oturdum.
onun dışında geçenlerde otobüste tutunurken dirseğiyle göğsüme baskı yapıyordu biri, yer değiştirdim. birkaç sene önce hafta sonu vapurla adalara gitmek isterken biri yine popomu avuçlamıştı, ondan beridir tövbe ettim adalar'qa gitmiyorum.
gözünü dikip rahatsızlık evrecek derecede bakanları saymıyorum bile.

kadın halimle beni bırak, erkek kardeşim bile tacize uğradı. kendisi uzun boylu, sarışın vs. sultanahmet tarafında tramvayda sırt çantasıyla falan yabancı turist sandılar herhalde. ben onu tramvay durağında bekliyorum. kendisi indi, yanında iki tane tip indi, buna bir kağıt uzatıp hemen koşar adım uzaklaştılar. baktım kağıdın üzerinde telefon numarası ve call me yazıyor. sordum ne alaka diye, zaten tramvayda bana "fazlaca" yaklaşmalarından anlamalıydım dedi. köşeye sıkıştırmışlar sanırım. durağa gelene kadar ter dökmüş çocuk.
olmaz demeyin, her zaman dikkat edin.

normal, tatil ihtiyacı hissetmiyorum. istanbul'da yaşıyorum.

tatili genelde eylülde yaptığım için şimdilik sıkıntı yok. herkes tatilden dönmüşken ben yeni gidiyor olacağım, onlar düşünsün:p

İzmir'deyim tatil ihtiyacı hissetmiyorum ve tatil planı yapanları da çok fazla sallamıyorum..

ankarada hava leş gibi olunca tatil beldelerinde de hava böyle diye şartladım kendimi, bu biraz rahatlatıyor. bütünlemeler bitsin de bi :(

normal, tatil ihtiyacı hissetmiyorum. istanbul'da yaşıyorum.

İstanbul'da yaşayanların zihin sağlığı için gitmesi gerekiyor ama deniz kenarı ve küçük ölçekli kentlerde yaşayan bizler için tatil olsa da olur, olmasa da.

canım bazen gitmek istiyor bazen de istemiyor, moral durumumu etkilemiyor.

hayatımda hiç tatile gitmedim ben :((

çevreden duyduğum tatil planları hele de bu sıcak havalardakiler bana pek hitap etmiyor o sebeple moral durumumda her zamanki tırt seviyesinde şu ara. bunu dert etmiyorum o sebeple . klimalı ofiste gün ışığından uzakta serin serin yaşamak daha cazip geliyor. ama bugün aşka gelip bi haftalık iznimi aldım, tatil için değil tabi anamgilleri görmeye gitmek için :D

Sevgilimle bira içerekten izlemiştik, tavsiye ederim. ^_^

www.imdb.com

www.imdb.com

www.imdb.com

www.imdb.com

yalnızdım, sevgilimle izlemedim ama beni seven kız bu filmi de severdi herhalde.
www.imdb.com
ayrıca ammeli bacı +10000

www.imdb.com

Abi simdi kesin birisi gelip ramazanda ne birasi diyecek. O yuzden ilk ben demek istedim.

Sevgileeerrrr

Cagri

www.imdb.com

@kosun lan mevzu var, nick ve cevap uyumu hahah. ramazanla filan alakamız yok bizim, olsa içmezdik zaten :)

The man from earth.

hiç öyle bişey yok ya kaç tane arkadaşım aldı işyerine getirdiler hiç bi kuryenin ne böyle bişey dediğini duydum, ne de arkadaşlarımın bahşiş verdiğini gördüm. uyanıkmış o kurye biraz.

gidin şubeden alın. bu ne yüzsüzlükmüş hakikaten. hani getirdiği de odtü'yü kazanmış üniversite sınavı sonucu falan olsa neyse. pasaportu parayı veren çıkartıyor ne müjdesi getirdi diye?

ilk kez duyuyorum bahşiş isteyen, genelde apartmanın içine atıyolar ya da bırakıp koşa koşa kaçıyolar

Şikayet edin.

devlet memuru nasıl bahşiş alıyor ki?
zaten vazifesi o.

şikayet edin bence.

Eskiden o şeyler. Çalıştığım yere her gün onlarca paket geliyor her birine müjde verecek olsak battık.

adamın yaptığı ayıp. hatta suç. sakın bahşiş vermeyin.

yok öyle bir dünya.

Pasaportun neyi mujdeymis?? Prim vermeyin

PTT'nin web sitesinden şikayet edebilirsiniz, gerçekten ilgileniyorlar.

ADALET TİR

faşizmdir işte, boş lafa gerek yok. ona faşizm dediğimizde mevcut çoğunlukçu demokratik durumumuzun da faşistçe olduğu gerçeği değişmiyor sonuçta.

değildir.

"Bütün insanlar özgür, onur ve haklar bakımından eşit doğarlar." ama sonradan herkes farklılaşıyor be anam? biri okuyup profesör oluyor, öbürü kaldırım mühendisi(boş gezenin boş kalfası vs).

haa ben oy atma oy kullanma konusunda bir tıp profesörüyle hukuk ya da siyasal bilimler profesörünün de aynı hakka sahip olmaması gerektiğini düşünüyorum. tıpta çığır açsan da, oy kullanmaya geldi mi sen en güzel olasılıkla üniversite mezunu olarak değerlendirilmelisin.

ama yeri geldiğinde tıpçı olduğun için tek bir dilekçeyle sağlık politikasının yanlış bulduğun kısımlarını düzelttirme hakkının olması lazım. çeşitli çeşitli yani.

aysun kayacı +1

buralar karışacak ya da bu vapör duyuruyu silecek.

@feel the blanks

bu duyuru senin cevabın diğer nesillere ibret olsun diye burda duracak!!!
sen cevabını silsen bile ben buraya kopyalıyorum...

sen bunu diyorsun @feel the blanks:

"ama sonradan herkes farklılaşıyor be anam? biri okuyup profesör oluyor, öbürü kaldırım mühendisi."

ama kimse doğuştan gelen haklarından feragat etmiyor, isterse prof olsun isterse çoban. bu insan onuru ve hakları ile ilintili ama senin bu konularda bir yorum yapman konuyu hem anlamadığından kendi nickinin zararına hem de -bir görüşe inandığını ve o görüşün de sol olduğunu farzederek- inandığın görüşe zararlı.

bakalım kim silecek, gerçi artık silsen de bir şey değişmeyecek benim faşist arkadaşım..

dursun anam, seni mi kıracam, canın sağolsun.

edit: solcu değilim, sağcı da değilim. kendimi böyle küçük anlamlar ifade eden etiketlerle yaftalayamam.

Evet faşistliktir. Turkiyede bunu savunan salaklar kendisine solcu diyor.

Karşı tarafı savunmuyorum ama bence senin argümanın yanlış. Bunun insan hakları ile alakası yok. İnsan Hakları bildirgesi bireylerin doğuştan gelen, değiştirilemeyecek özelliklerine yoğunlaşıyor.

Eğer beyazların 2 oy, siyahların 1 oy hakkı var denilseydi faşizm olurdu. Aynı şey tüntüm ırk ve dinsel ayrımlar için de geçerli. Ama burdaki parametreler bireyin elinde olan şeyler. Devlet yeteri imkanı sağladıktan üniversite okur veya okumaz ama bu zaman yapılan ayrımcılık bireyin elinde olduğu için faşizm olmaz, hukuk olur.

Senin analojin bir konuda fikrini söylediği için ortamlardan dışlanan, siteden banlanan adamın ama fikir özgürlüğü diye ağlamasına benziyor.

haldamir +1, oy verme ile insan hakları arasında bir bağlantı yok.

bu işlerin çözümü bu değildir. bu işlerin çözümü genel seçimlerden cok bölgesel yönetimlere ağırlık vermektir. böylece cahiller cahil ile, eğitimliler eğitimli kişi ile yönetilir.

(bkz: meritokrasi)

antik yunan devletlerinin çoğunda yalnızca yurttaşların oy hakkı vardı. yurttaşlık da kolay kazanılmıyordu, köleler vs yok hükmündeydi. o dönemde faşizm diye bir şey icat edilmemişti... faşizmin ne demek olduğunu bile bilmiyorsun ki daha bu öfke, bu iddialı söylemin kaynağı ne?

türkiye'de köyde doğan çocukla suadiye'de doğan çocuğun eğitime ulaşma ve başarı ihtimalinin aynı olduğunu sanan elitistler de varmış.

faşizmdir.

Biraz düz mantık olacak ama lise, üniversite okumak isteyince eşit sayılmıyoruz, sınava tabi tutuluyoruz, üniversite bitiyor yine eşit sayılmıyoruz, sınavlara, puanlara göre atanıyoruz. Oy kullanmaya gelince üniversiteye yerleşme hakkını bile elde edemeyenle, derece yapan kişi eşit sayılıyor. Sınavlar faşistlik değilse buna da faşistlik denmez bence.

yönetmek nedir? yönetmek için şart koşulan eğitim nedir? yöneticilik vasıfları nelerdir? eğitimli birinin daha iyi yöneteceğini düşündürten nedir? kabilelere dönüp bakınca kabile reisi yöneticidir, güçlü olan-yönlendirici vasfa sahip olan. kabilelerde bilgeler de vardır ama onlar yönetici değil nasihat veren kişilerdir, ve eğitimsiz "cahil" kişilerin de saygı duyduğu kimselerdir. yöneticiliğin seçiminde birilerinin tercihinin diğerlerinden daha meşru olduğunu düşünmeyi absürt buluyorum. zira bana kalırsa yönetici belirlemede kıstas ahlak, adalet ve eşitlikçi yaklaşım olmalı; bunu da eğitimli eğitimsiz herkes gerçekleştirebilir. ama insanlar eğitimli eğitimsiz fark etmeksizin seçimlerini çıkarlarına göre yaptığına göre; elitizm de, meritokrasi de faşizme çözüm olabilecek seçenekler değildir. aynısının laciverti.

hacı tövbe tövbe insan hakları sözleşmesini allah mı sanıyosun nedir? "AMA SÖZLEŞMeYE AYkIrIıı tmm Mı?!?!?" ahsakxksjsjsj

aihs, sözleşmeye taraf olmayan ülkeyi bağlamaz. devletler kendi istekleriyle benimsiyolar sözleşmeyi. kaldı ki sözleşmenin bazı kısımlarına taraf oluyosun bazılarına olmuyosun yine devletin kendi isteğine bağlı. mesela türkiye bazı kısımlara taraf değil. bu demek oluyo ki türkiye o konuda istediği gibi davranır.
bi de öğrenmişsiniz bir "faşist" her boka faşist diyosunuz az bi okuyun aq

okumuş insanın hali de bi başka oluyor...

@littlejack
o "BİLDİRİ"nin isminde boşuna EVRENSEL ibaresi geçmiyor. ne "taraf"ından bahsediyorsun sen?

büyü artık littlejack!

kendini sol sanıpta aslında yaptığının faşizm olduğunu bilmeyen güya okumuş cahil insanlar bu ülkenin en büyük takozudur.

bunun üstüne tartışmak isteyen varsa özelden yazsın, kim okumuş kim okumamış orda belli olur herşey. duyurunun mantığına ters kaçıyor yoksa burda tartışmak.

eğitime veya sosyal statüye göre insanları ayırmak tabii ki yanlıştır.

ancak oy kullanmadan önce, herkese Türkiye ve dünyadaki siyasi durum hakkında test yapılsa, kişilerin ne kadar bilinçli şekilde oy verdiği tespit edilip ona göre verdiği oya katsayı eklense bence olur.

OP korkunç cahil beyler sözleşme evrensel diyor. tartışmaya değmez bilginiz olsun.

@ontheroad yazmış

"Biraz düz mantık olacak ama lise, üniversite okumak isteyince eşit sayılmıyoruz, sınava tabi tutuluyoruz, üniversite bitiyor yine eşit sayılmıyoruz, sınavlara, puanlara göre atanıyoruz. Oy kullanmaya gelince üniversiteye yerleşme hakkını bile elde edemeyenle, derece yapan kişi eşit sayılıyor. Sınavlar faşistlik değilse buna da faşistlik denmez bence."

o sınavlar bilenle bilmeyeni ayırmak için yapılıyor, sen herkesin tıp okuyup cerrah olduğu bir dünyada yaşamak ister misin?

"x öyleyse y de şöyle değildir" demek nasıl bir mantıktır açıklayabilir misin?

burda doğuştan, sırf insan olmaktan gelen bir haktan, konudan bahsediyoruz ama nedense çok okumuş ama birşekilde çok az bilen arkadaşlar saçma sapan teorilerle faşizmin mantığını açıklamaya çalışıyor ya beni bu kahrediyor.

Madem burda tartışmak duyurunun amacına aykırı, niye açtın diye sorarım. Sorma amacın belli.

Ayrıca bellemişsin bir faşizm faşizm, hoşunuza gitmeyen her şeye faşizm yaftası vurmak gerçekten kavramın içini boşaltılıyor.

Bak sour ne güzel açıklamış. Demokrasi karşıtı her düşünce gerici değildir. Hele faşist hiç değildir. Bana kalırsa demokrasi çok hantal bir sistem ve çok ütopik. Bir demokrasinin işlevsel olabilmesi için yargının bağımsızlığı, medyanın tarafsızlığı gibi birsürü şey gerekiyor. Dünyadaki çoğu ülkede bunlar yok, e böyle olunca napayım ben sandığı. Bunların mükemmel çalışması da çok zor, o yüzden demokrasi aşırı derecede ütopik. Diğer türlü bizim ülkede olduğu çoğunluğun tiranlığına dönüyor.

Eğer konuya biraz tarafsız bakman mümkünse aç wikiden criticisms of democracy sayfasını oku. Niye demokrasinin etkisiz olduğuna dair bir fikrin olur.

eğitim ve statü bu açıdan hiçbir şey ifade etmiyor. etmiş olsaydı, dünya cennet olurdu. güçlüyle zayıf arasındaki korkunç uçurum her geçen gün büyürken, insanların eşitlendiği tek noktaya bile tahammül edememek nasıl bir bencilliktir?

"Bütün insanlar özgür, onur ve haklar bakımından eşit doğarlar" lafını bir sözleşme vesilesiyle imzalayan ve imzalamayan ülkelerin olduğunu halen inatla sanmaları çok ilginç.

kelimeler kifayetsiz kalıyor işte bu noktada ki biz de bu "insanlara" laf anlatmaya çalışıyoruz.

onlar ne kadar kendileri gibi görmediklerini insanlıktan dışlasa da biz onları halen insan olarak görmeye devam edeceğiz.

insan hakları tüm insanlar için, bu BİLDİRİDEN haberi olmayan amazon ormanlarında yaşayan kabilelerde buna dahil.

@vapurlafalan; herkes tıp okusun, tıp okuyan bizi yönetsin demiyorum ki. Eşit olmadığımızı, tutulmadığımızı eğitim sisteminden örneklendirdim. Bilenle bilmeyeni ayırmak nasıl faşistlik sayılmıyorsa, oy verebilecekle veremiyecek olanı da ayırmak faşistlik sayılmaz dedim. Anlamamışsın.

@ontheroad

bana anlamamışsın diyorsun da sen benim ne yazdığımı bile okumamışsın.

bu ülkede faşizmi solculuk sanan insanlar dışında cevap alamadım.

ya 3 tane türkçe sorusu 3 tane mat sorusu çözünce üniversiteye giriliyor neyin derdindesiniz?

türk halkının ekseriyetini özetleyen bir alıntı bırakıp sessizce ayrılıyorum buradan:
"biz zulümden değil, zalimin bizden olmayışından şikayetçiyiz."

zalim bizden olmadığında böyle saçma salak önerileri görüyoruz etrafta.

hocam ekşi duyuru'dan ne gibi bir yaptırım bekliyorsunuz ki. polis mi gönderelim adamın evine, ne yapalım? bunun yaptırımını dolandırılan uygulatabilir ancak. o da savcılık marifetiyle.

yaptırımdan kastınız duyuru'dan uçurulması mı? uçurulmasını bekliyorsanız açıkçası uçurulmazsa daha iyi yahu. bırakınız açsın. şimdi adam duyurudan uçurulsa lösev'e 5 lira bağış yapıp yeni hesap alıp yine dolandıracak. en azından birileri duyuru açarak mimliyorsa ve kişi de mimlenmiş nickiyle yapmaya devam ediyorsa, kimin dolandırıcı olduğu bilindiği için, dolandırılmamak adına daha iyi değil mi bu?

not: bu yorumu moderatör olarak değil, kullanıcı olarak yapıyorum.

ama yine de duyuruya giren her insan adamın mimlendiğini bilmeyebilir ve dolandırılabilir. herkes her gün takip etmiyor burayı, işi olduğu zaman giriyor. o yüzden göz göre göre burada tutulması da yanlış geliyor bana.

Kibritsuyu, sitede kac tane uye var, herkes herkesi tanımıyor. adamin ddolandirici oldugunu bilmeyen elbette cikar( ben bile simdi ogrendim). 1 kisinin bile bu tuzaga dusmesi kotu bir sey. Bu durumda birakin kalsin mantigini benim aklim almiyor.

Adamın ucurulmasi gerekiyor.

siz de anlamaktan acizsiniz gördüğüm kadarıyla. ben oturup kendi fikrimi yazıyorum, üstelik de bunu kullanıcı sıfatıyla yazıyorum diye belirtiyorum, gelip beni iş yapmamakla, acizlikle, hatta dolandırıcıyı korumakla suçluyorsunuz.

oysa azıcık yazılana dikkat etseniz dolandırıcıyı değil, sizi korumaya çalıştığımı anlayabilirsiniz. olur uçurayım, yarın 5 lira bağış yapıp başka nickle geri gelsin, tertemiz biri gibi iş yapsın.

evet onun dolandırıcı olarak mimlendiğini herkes görmeyebilir, ama uçurulursa yepyeni ve tertemiz bir nickle gelir, aynı işi yapar. dolandırıcı olduğunu 1000 kişiden 5 tanesi bile görse kardır. yepyeni bir nickle gelirse 1000 kişiden 1000'i de onu temiz zanneder. bunu demek istiyorum. uçurulmaması, bilinen bir nickle dolandırıcılık yapmaya devam ederse, bunun bilinirliği açısından daha koruyucu olacaktır. bu benim şahsi fikrim.

bu noktadan sonrasını moderatör sıfatıyla yazıyorum.

ayrıca "dolandırıcı olduğu tescilli" demişsiniz. nereden tescilli? kusura bakmayın ama duyuru moderatörleri dedektif değil. oturup forum forum gezerek adamın sicilini araştırmamız da mümkün değil. burada dikkate alacağımız tek şey kullanıcı şikayetleri olabilir ancak.

kullanıcı şikayetine bakıyoruz, "serdar mı selman mı sordum diye bir daha telefonunu açmadı" dışında bir suçlamada bulunmuyor.

şimdi soruyorum size. biri çıkıp "minik donut canavarı şöyle parayı aldı kayboldu, böyle telefonunu açmadı, paramı cukkaladı, dolandırıcıdır" diye duyuru açsa buna itibar etmeli miyiz? dolandırıcı olarak bildirildi diye üste alsam yarın çıkıp demez mi "iftira atıyor yok öyle bir şey, beni niye itham ediyorsunuz" diye? ben bundan nasıl emin olabilirim? ortada tek bir kullanıcının "telefonunu açmıyor"undan başka bir şikayet yokken bunu nasıl üste alabilirim ki? adamın çıkıp "telefonum çalındı o yüzden açamadım, niye beni dolandırıcı diye itham ediyor ve bunu üstten ifşa ediyorsunuz" dese hoş olur mu? ya adam gerçekten dolandırıcı değilse?

bakın tekrar ediyorum, ben ŞAHSİ OLARAK duyuru açana da, burada şikayet edenlere de inanıyorum. adamın dolandırıcı olduğundan da eminim. yine ŞAHSİ OLARAK yapılması ve yapılmaması gerekenler hakkında fikrimi yukarıda belirttim. ama MODERATÖR OLARAK bu şikayet ile işlem yapmam, üste alarak ifşa etmem mümkün değil. savcıya da gitseniz delil yetersizliğinden kovuşturmaya gerek görmez.

o yüzden tek taraflı düşünmeyin.

site yönetiminin olaya bakışı şu şekilde;
"kullanıcılar birbirini dolandırabilir, hakaret edebilir, suç işleyebilir. şikayeti olan varsa savcılığa gitsin. bizi uğraştırmasın. uçurmak çözüm değil nasılsa 5 tl bağış yapıp tekrar hesap alınabiliyor."

şikayetler dikkate alınmadığında bu tür olaylar daha da artacaktır. (bkz: kırık pencereler teorisi) nasılsa yaptırım yok diye site günden güne çöplüğe dönüyor. belki şu an sorun yok. hitler iyi. para akıyor. ama uzun vadede sitenin kalitesi düştükçe zararı göreceksiniz. altın yumurtlayan tavuğunuz hastalanmış. winter is coming ismail.

ancak bu kadar yanlış anlaşılabilirdi tebrik ediyorum hepinizi. açıklamalarımın yeterli olduğunu düşünüyorum. bir tarafınızdan alt metinler uydurma konusunda çok başarılısınız, başarılarınızın devamını diliyorum.
şahsi fikrimi üçüncü kere söylemyeceğim. nasıl olsa umursayan yok, ne dersem diyeyim moderatör sıfatıyla düşüneceksiniz, bir türlü burada moderatör olmak dışında sıradan bir kullanıcı olduğum gerçeğini anlatamadım. ne kadar şahsi fikrim dediysem de biri çıkıp "moderasyonun düşüncesi bence şu şekilde, alt metin şöyle böyle" diye şahsi fikirlerimi moderasyona mal ediyor. tekrar etmeyeceğim, ne anlarsanız anlayın.

@minik donut canavarı:

"adam dedi ki şu duyuruyu sabitleyin görmeyen kalmasın
www.eksiduyuru.com
baktınız mı buraya acaba?"

demişsin. hemen yukarısa, üstten üçüncü cevap. yani adamın nick mick verdiği ifşa duyurusunu sabitlemedik diye sitem etmişsin. niye sabitlemediğimizi yazınca da "nick verin mi demişim" diye çark ediyorsun.

"bir tarafınızdan alt metinler uydurma konusunda çok başarılısınız"

bravo. sen bu seviyede yazarsan kullanıcılar herşeyi yazabilir. moderasyon biz kullanıcıların derdini anlamama konusunda ısrarcı.

ha yani istiyorsunuz ki biz sana istediğiniz kadar hakaret edelim, ama sen salon adamı kimliğini koru.

adam benim onca açıklamamı okumayıp "dolandırıcıyı uçurmaktan aciz adamlar yeaa" desin, "hll spr aynen dvm" diye dalga geçsin, ben çıkıp ona "okumaktan aciz" diyemeyecek miyim? duruyor yukarıda bakın. şahsi fikrim diye diye fikrimi söylüyorum, "altından moderasyonun alt metni hede hödö" diye bir şey çıkıyor.

arkadaşlar tekrar söylüyorum. ben de bir kullanıcıyım oğlum burada. her yaptığımı moderasyona mal etmeyin. moderatörden önce kullanıcıyım ben burada kullanıcı. moderatör olarak saygılı bir şekilde açıklamamı yaparım, ama şahsi fikrimi yazıyorsam kimse "moderatör hede hödö" demesin, şahsi üslubum budur benim.

bak tekrar yazıyorum. ben ŞAHSİ fikrim olarak "uçurulmaması daha iyi değil mi yahu" dediğim zaman biri çıkar da" moderasyon uçurmaktan aciz, alt metninde hede hödö diyor, hllaynn dvm" diye lakayıt cevap verirse ben de buna moderatör olarak değil, duyuru kullanıcısı kibritsuyu olarak kendi üslubumla cevap veririm. MODERATÖR OLARAK DEĞİL.

''bunu demek istiyorum. uçurulmaması, bilinen bir nickle dolandırıcılık yapmaya devam ederse, bunun bilinirliği açısından daha koruyucu olacaktır.''
imza, kibritsuyu


Bu nasıl bir laf yahu hafsalam almıyor.

hafsalanız alsın diye daha somut örnek vereyim.

jet fadıl'ı hepiniz biliyorsunuz değil mi? sürekli dolandırıcılık faaliyetinde bulunuyor. şimdi siz saf olamyan, aklı başında insanlarsanız, gidip jet fadıl'dan bir şey alır mısınız? almazsınız değil mi? biliyorsunuz onun dolandırıcı olduğunu.

peki devlet bu adam dolandırıcı diyip adamın adını, kimliğini, hatta estetik ameliyatla yüzünü değiştirip salsa, saf olmayan akıllı insanlar olarak bile bu adama inanabilirsiniz. "aa bu jet fadıl yahu" demezsiniz, bambaşka bir adammış gibi sizi inandırıp kandırbilir. ama adam jet fadıl olarak dolaşırsa "ulan bu jet fadıl, bundan ekmek bile alınmaz" dersiniz değil mi? sizi dolandırmamış bile olsa kimliği belli bir dolandırıcıya inanmazsınız değil mi?

jet fadıl açıklaması efsane olmuş.

kimseyi uçurmayın o zaman. küfür edeni niye uçuruyorsunuz. insanlar o nicki küfürbaz olarak tanısın. uçurunca adam gider yeni bir nick alır.

bu arada bir duyuru kullanıcısı olarak objektif olmak zorunda değilim, hepiniz gibi.

bir moderatör olarak objektif olmak durumundayım sadece.

yazdıklarımın çoğu şahsi görüşüm sanırım yedinci keredir söylüyorum bunu. saçma bulabilirsiniz, istediğiniz gibi de tartışabiliriz. burada şahsi üslubumu kullanacağımı da bilmelisiniz. hani lanlı lunlu sokak üslubuyla konuşursam çıkıp da "moderatörün üslubu" falan demeyesiniz.

lakin şahsi fikirlerimi moderasyona mal edip site yönetimini şahsi görüşlerim üzerinden eleştirmeyin. benim de herkes kadar fikirlerimi belirtmeye hakkım var, moderatör olmam, bu sitede aynı zamanda kullanıcı da olmama engel değil.

moderatif fikirlerim üzerinden mdoerasyonu istediğiniz gibi eleştirmekte de serbestsiniz.

uçurulmamasının daha iyi olacağı şahsi fikrimdir. dolandırıcı olduğu kanıtlanmadan uçurulmayacağı ise moderasyonun düşüncesidir.

bu minvalde devam edebiliriz konuşmaya. birbirine karıştırmayın yeter ki.

Çok merak ediyorum kibritsutyu dostum, sen neden ve nasıl moderatör oldun?
Yani madem ki örnek bir kullanıcı değilsin ya da moderatör olarak iş yapınca kullanıcı halinden farklı aksiyonlar içerisinde oluyorsun; nhangi vasıfla moderatör oldun burada?
Merak ediyorum.

sitede çok vakit geçirmem, kurallara hakim olmam gibi sebepler olduğunu düşünüyorum.

ayrıca "aciz, hll aynn dvm, yav hee hee" gibi sinir bozucu ve aşağılayıcı konuşulmadığı sürece gayet de saygı çerçevesinde cevaplar verdiğimi düşünüyorum. saygı göster, saygı bul. çok basit. geçmişim açık, 1500 tane duyurum, 8000 tane cevabım var, arama bölümünden inceleyebilirsiniz. yine de şikayetiniz varsa compumaster'a iletebilirsiniz.

şahsi olarak dolandırılsam, moderatör olarak yetkilerimi kullanıp uçurmazdım. uçursam elime ne geçecek ki? adam "ühüü duyurudan uçuruldum" diye ağlayacak mı sanki? çok ciddi söylüyorum bunu. uçurmazsam tekrar geri gelmesi mümkün ve siteden ne zaman online olduğunu takip etmem daha kolay. ha belki benimle jübilesini yapıp hiç uğramayabilir bile, ama en azından hesabı duruyorken uğrama ihtimali var ve ben bu şekilde takip edebilirim.

yapılan eylem dolandırıcılık, verilen ceza uçurmak. peh. sizce caydırıcı mı bu? veya yerini bulan bir yaptırım mı sizce?

Öncelikle şunu söyleyeyim: Amacım suçu ve suçluyu övmek değil, söyleyeceğim şeylerden bu tür anlamlar çıkarılsın istemem fakat ortada şöyle bir gerçek var: Burası bir E-Ticaret sitesi değil. Bu tür siteler de malumunuz bu tür dolandırıcılık işlerine karşı hazırlanmış pek çok prosedür var, alışverişin riski bu yolla en aza indiriliyor. Hatta çoğunlukla olmuyor. Satıcı ürünü gönderiyor alıcı parayı ödüyor para havuza giriyor alıcı ürünü alıp okey verdiğinde ise para satıcıya aktarılıyor alışveriş tamamlanıyor. Bu kadar. Gel gelelim bu site bir e-ticaret sitesi olmadığı için bu tip prosedürler olmuyor. Kişiler kendi aralarında bu tip işler yapıyorsa eğer, ben buna "Her türlü riski göze almış o şekilde yapıyor demek ki" gözüyle bakarım. Yani burada bir kişinin dolandırılmış olması, tamamen kendisiyle alakalı bir durum. Burada yönetimin herhangi bir kabahati yok. Ha site yönetimi "Evet bu site ticaret yapabilirsiniz, garantisi de biziz" deyip böyle bir şey olsaydı eğer o zaman hepimiz küfrederdik. Fakat öyle bir şey yok. O nedenle yönetime buradan vurmak saçmalık. Bununla birlikte, biz her "Bu beni dolandırdı" diyen kişiye inanmak zorunda mıyız, ya da sırf böyle bir beyan var diye bir kişiyi dolandırıcılıkla suçlayıp uçurmalı mıyız ben bu konuda pek emin değilim. Neticede burası mahkeme bizler de hakim savcı avukat değiliz, kimseyi bu şekilde burada suçlamaya hakkımız yok. Ha olduğu iddia ediliyorsa mahkemeye verilir, buradan da gerekli bilgiler talep edilir sorun bu şekilde çözülmeye çalışılır. Normal olan da budur. Hayır yarın bir başkası sizin için "Bu beni dolandırdı uçsun bu" dediğine ne yapacaksınız? O zaman herkes uçsun duyurudan. Dediğim gibi; burası bir ticaret sitesi değil, bir alışveriş oluyorsa eğer bu alışverişi yapan kişinin tercihidir. Dolandırılıyorsa da bu riski göze almış demektir. Yapacak bir şey yok. Tabii bu dediklerim duyurunun sabitlenmesi için de geçerli. Burada kimseyi "Bu dolandırıcı" diye ifşa etmeye hakkımız yok. Bu, en temel insan haklarına aykırı bir durumdur. Linç kültürü o kadar işlemiş ki dna'mıza verdiğimiz tepki direkt olarak "Yakalım bunu!!" şeklinde oluyor.

3 kere sahibi var mı diye sor. Cevap gelmezse çatır çatır ye

sahibini bulma imkanın yoksa (ofis, ev, sınıf, vb. yerde değilsen) senindir. ister ye, ister bağışla.

faturanı öde :/ ben oyle yapmıstım

millet ne beleşçiymiş. sahibini bulma imkanın yoksa ihtiyacı olan birine bağışla.

gidip köpek maması alabilirim, olmadı gözümün tutmadığı site yöneticisine gideceğim.

sahibini bulmak zor ise direk bağışla. fakir olduğundan emin olduğun birine, lösev'e, vesaireye..
iyi hissedeceksin.

edit. köpek maması da iyi fikirmiş.

yöneticiye güvenmiyorsan bulduğunuz paranın miktarını söylemeyin. ilan panosuna asın, bi miktar para bulunmuştur şu numarayı arayın diye.

kızılay'a bağışla.

bağışla bence de.

Bağış

ben de yolda 150tl bulmuştum yanında da alışveriş merkezi fişi vardı. düşündüm ne yapsam acaba diye gitsem markete versem alıcısı gelmezse kendileri kasaya atar dedim, ama yine de gittim verdi markete belki sahibi gelir ve parayı onlara sorar diye umarım da gitmiştir. bence sende böyle bir durum yoksa etrafına bak sor soruştur ama paranın sahibi olmayan ve benim diyenler çıkabilir.bu yüzden o parayı güzel bir işte kullan bir kısmı ie sokak köpeklerine, kedilerine mama kalanı ile çocuklara hediyeler alabilir bir kısmını da kendine ayırabilirsin kardeşim.

yok kendime alamam, panoya ilan asmalarını söyleyeyim, ıssız bir yerde bulsam karma der geçerim de, burada olmaz, çıkar bir şekilde, çıkmasın.

ziçev'e ya da darulacezeye bağışla.

site içinde bulduysan bir sor, 120 lirayı kaybeden farkeder. sadece bir miktar para buldum de, kaybeden gelip söylesin 120 lira kaybettim diye.
bulamazsan bağışla. boştan gelen para ilerde gene senden çıkar diye inanırım ben.

sahibini sor bi, baktın ses yok harca gitsin. 120,00tl ne seni zengin eder ne de kaybedeni fakir. orucu bozar mı bilmiyorum. türgeve bağış yapabilirsin.

olduğu yerde bırakmak bence en doğrusu. adam geri gelip arayacaktır parayı. o olmyorsa polise gidip bir miktar para buldum, soran olursa gelip benden alsın de. gelene de para miktarını sorarsın, doğruysa verirsin. bir iki gün bekle, haber gelmezse o zaman istediğini yap.

not: sitedeymiş. bulunur o para. kapıcıya söyle bir miktar para buldum diye.

Sürekli para bulan ben çocukken çatır çatır yerdim fakat bir iki defa para kaybettikten sonra "ihtiyacı olan biri bulsa keşke" diye geçirdiğim oldu.

Dükkan önünde bulursam genelde dükkanda yardım kutusu oluyor. Adamla anlaşıyorum "biri para kaybettiğini söylerse bu parayı verin 2 gün içersinde öyle bir şey olmazsa parayı kaybeden adına kutuya atın" diyorum. Genelde anlayış gösteriyorlar. Şimdi diyeceksiniz "dükkan cebine atıyordur nerden bilelim" evet o ihtimal var ama vicdanınız rahat olur.

unutmayın bir gün siz de para kaybedebilirsiniz. Hem de en ihtiyacınız olduğu zamanda.

Bim a101 den alisveris karti al. Ihtiyaci olanlara dagit. Amaonce sorustursan iyi olur. Belki bir garibankn son paradidir. Mobilfe duzgun yazamadim

mikail oruc oldugundan bu sene saatler uzunya alısamamıs ondan

insan denen yaratık, bütün pozitif değerleri mahvetti, gerçekle yalanın, iyiyle kötünün, güzelle çirkinin, doğruyla yanlışın yerini değiştirdi, haliyle iklim de bu korkunç bozulmadan nasibini aldı.

harvey+1500

bişeyler yapılıyo zaten. en azından kağıt üstünde.
bkz: kyoto protokolü, karbon salınımlarının azaltılması, karbon piyasası vs vs.

tabi sen de bişeyler yapabilirsin. daha az klima, daha az benzin, daha az doğal gaz, daha az plastik, daha az enerji kullanabilirsin. hes ya da tes yerine yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı için yerel ve ulusal ölçekte düzenlenen kampanyalara katılabilirsin.

küresel ısınmadaki kişisel katkı payını da ölçmekle işe başlayabilirsin mesela. www.karbonayakizi.com

Kuresel isinmanin illa ki etkisi vardir ama ne bileyim su da var, duzensizlik ya degismez ya artar biliyosunuz, entropi.

Yani illa ki gidisat bu. ha, surec daha hizli son sanayilesme ceyreginde, de ne farkeder? Genis bakmak lazim.
Bedel gibi de dusunebilirsiniz esasinda, bugunku ulasim, iletisim, yasam standardinin bedeli.

Buna bi sey yapsinlar derken ne istiyorsunuz tam?

Bu arada istanbul serin gidio da egede oyle degil mesela falan filan, bolgesel de olabilir mi sanki?

Bi arkadas ramazan dolayisiyla havalarin serin gittigini soyluyor. Cok sicak olursa oruc tutanlar zorlanirmis.

Cok iyi bi arkadastir beni ikna etti bu konuda.

çok fazla etken var.

mesela sana discovery'de izlediğim bi belgeselde öğrendiğimi anlatayım:

bir şehirdeki gökdelen sayısı ne kadar artarsa rüzgar yönü de o kadar değişir.

bunu ilk öğrendim, ben dumur o_O düşün taşın gerçekten de ihtimali var. hal bu olunca rüzgar değişirse bulutların hareketlerinden tut yağmur zamanlarına vs.ye kadar değişiyor. ha küresel ısınma da cabası..

öte yandan want2die 'a katılmakla beraber almanların hava tahmininde çok çok iyi olduğunu söyleyebilirim. bugüne kadar resmi web sitelerinden yaptıkları (almanya için) tahminler neredeyse %100 doğrulukla işliyor.

Küresel ısınmayla ilgili çoğu şey spekülasyon. Milyon yılda bağlanan karbonu tekrar ait olduğu atmosfere yolladık, kesin olan bu. 150 yılda falan hem de.

Küçük ölçeklerde anormallikler olur denir, tartışmaya açıktır. Sıcaklık buharlaşmayı arttırır bu da bulutların kapladığı alanı. Bu da tekrardan soğumaya yol açar. Yani durum karışık. Kesin cevaplar yok. Kaos ve türbülans gibi konularda bilimin elinde genel geçer bir teori de yok. O yüzden spekülasyon yapıp duruyoruz.

çalışmalar gösteriyor ki, böyle giderse çok değil, 2025'te dünya nüfusunun 3'te 'si susuz kalacak. iki nesil sonra, yani torunumuz zamanında şu an bildiğimiz hayvanların %75'inin soyu tükenmiş olacak.
bütün bunların nedeni ise insanların çılgınlar gibi üremesi.

bu bilimsel nitelikteki çalışmaların hepsi ortada gözümüzün önündeyken hiçbir hükümetin bir şey yapmaması veya yapılan çalışmaların etkisiz olması bana garip geliyor. işi gücü bırakıp herkes doğayı kurtarmak için çalışmalı.

İstanbul'da birçok mağazada satılıyor?

hepsiburada'da bile vardi.

Super step mağazaları kadıköy'de ve Akasya'da var( bildiklerim) bağdat caddesi Suadiye'de de sketchers'ın kendi mağazası var

Bir de boyner

Sony Nex Serisi (gerci A5000, a6000 gibi geciyor artik)
Fuji XT Serisi

Bunlara bir bak.

geçenlerde burada anket yapılmıştı. aynasız diye aratın çıkar.

tuvalette otur kestir biraz

bi bahane uydur, postaneye felan gitcem de, cik biraz yürü, acilirsin temiz havada...

@ytse jam, hakkaten millet yapiyor bunu. :)
@menny, olabilir yahu disari cikmak iyi gelir belki.

ben de 3 saatlik uykuyla duruyorum. işe konsantre olamadım zaten. komikli şeylere bakıyorum uykum kaçsın diye. dolaştım geldim ama gelince yine ağırlık çöktü.

- Git yüzünü soğuk suyla yıka.
- Enerji için çikolata, Tadımca ye (yer fıstıklısı en iyisi), kahve ve taze meyve suyu iç. Sık ama az ye. Aç kalırsan enerjin daha da azalır.
- Limon kolonyası kokla. Onun sert kokusu uyandırıyor.
- Baş ağrısı için Sedergine gibi hafif bir ağrı kesici alabilirsin. Hem onda C vitamini de var.

EDIT: Şimdi fark ettim "sahurdan sonra" kısmını. Oruçlusun demek oluyor sanırım bu. Oruçlu uykusuzluk çok zor, yapabileceğin tek şey yüzünü yıkamak, açık havaya çıkmak, ya da kestirmek.

cevaplar için teşekkürler arkadaşlar. biraz hava aldım, sonrasında toplantı oldu zaten kendime geldim toplantıda :)

Ben kullanmadım, ilk gün sürekli buz tuttum şişmesini engelledim.
Diğer günlerde bir sıkıntı olmadı.

antibiyotik vermişlerdi bana 20lik diş aldırdığımda.

ben de kullanmamıştım, gerek yok. ama ağız gargarası kullanabilir, listerine çok iş görecektir ağız temizliği konusunda. mümkünse alkollü olanı tercih etsin, ağrıyı da dindirir.

bana çekmeden önce vermişti(iltihaplı mıydı neydi) sonrasında sadece "ağrırsa" diye apranax fort yazmıştı onu da 1 kere kullandım.

ha kişiden kişiye değişiyor bazılarının ağzı yüzü şişiyormuş öyle bişey olursa doktora danışın.

Doktorumun söylediği kadarıyla antibiyotik diş enfekteyse, o enfeksiyon vücuda yayılmasın, yayılırsa ağır durumlardan kaçınılsın diye verilir. Arkadaşın doktora gittiğinde dişinde enfeksiyon yoktuysa, ve iyileşme döneminde yara enfeksiyon kapmazsa doktor antibiyotik kullanmasına gerek görmez.

Bu arada @bykush "ağız gargarası kullanılabilir" demiş, ama en azından ilk 24 saat gargara kesinlikle yapılmaz. Sonrasında ne zaman yapılır doktor söyler zaten.

antibiyotik önlem amaçlı verebiliyorlar. ben 4 dişte de kullanmadım. ağız temiz tutulduğu sürece sorun olmaz.

bende oldum o ameliyatı vermediler.

Cevaplar için teşekkür ederim.

@iamelf: Doktorlar malesef bazen bazı şeyleri söylemeyi unutuyorlar.

o tür şeylerle ne kadar ağaç katliamı yapıyorlar farkında mısın?
ayrıca istanbul'u daha da büyütür bu tarz yatırımlar. oysa yapılması gereken istanbul'un hacmini küçültüp üretimi anadoluya yönlendirmek, göçü engellemek. ne havaalanı ne de 3. köprü çözüm değil.
bu saatten sonra boğazı doldursan trafiği bitiremezsin.

en kuzeye yapılacak karayolu ve köprü trafik açısından pek bir sike derman olmayacak da ondan. ona ayrılan mali kaynak havaray benzeri raylı sistemlere harcansaydı trafikte daha büyük rahatlama sağlanırdı. kuzey ormanları talan edilmezdi. iklimi, ortalama sıcaklığı, yağış miktarında radikal değişim riski olmazdı. ilgili yönetmelik ve yasalar yapboz misali değiştirilmezdi.

türkiye istanbuldan ibaret değil.
nüfusun dağılması lazım, yatırımları diğer illere kaydırmak lazım.
sadece istanbula yüklenirsek 5.köprü de yetmez.
istanbul kanser gibi büyüyor.
beton içinde, sıkış tıkış bir hayat yaşamak zorunda değiliz.

3. havaalanı ihtiyaç. bunu herkes kabul ediyor ama yeri yanlış.
3. köprü ise trafiğe çözüm değil.
her ikisi de kuzey ormanlarını bitirecek.

Anadolu yakasında trafik Kozyatağında sıkışıyor mesela, 3. köprü bunlara ilaç değil. Zaten bir şehrin kaldırabileceğinden çok daha fazla kalabalık var, öğlen 1 de 30 km öteden köprü trafiği var 3. köprü olsa ne olur? ayrıca oradaki ormanlar yok edilip bir çok canlının hayatıyla oynandı, göçmen kuşların konak yerleri tahrip edildi, iklim değişikliği ve yağış azalması riskine girildi. Ayrıca bildiğim kadarıyla Atatürk Havalimanı'nda pistlerin birisi biraz yana kaydırılırsa kapasitesi oldukça artıyor ve başka havaalanına gerek kalmıyor.

lemmiwinks +1

RTE vaktiyle kendisi belediye başkanıyken bu iki yapı işi gündeme gelmiş ve canım pahasına onları istanbula yaptırtmam demişti. Çünkü biliniyordu ki İstanbul'a yapılacak özellikle kuzeyine yapılacak her yapı şehri katletmek demekti. İstanbul'u büyütecek her yeni yatırımdan kaçınmak ve kuzey ormanlarını ve su havzalarını korumak gerekiyordu. Melen suyunun da İstanbula yetmeyeceği 15milyon üstünde nufusun susuz kalacağı trafik vs vs sorunların içinden çıkılmaz hale geleceği çıkıyordu araştırmalardan.

Şimdi ise kendi adıyla 3.havalimanı tam da önemli tatlı su kaynaklarının ve ormanların olduğu avrupa kuzeyine bir diğer saçma iş olan 3.köprüde tüm kuzeyi boydan boya delecek şekilde yapılıyor. Hatta o kadar adice yapılıyorki 3.köprü inşaatı öncesi sunulan projelerde ormanı korumak adına yapılacağı söylenen toplam 17 adet tünel ve viyadük şimdi iptal ediliyor ve tamamı açık otoyola dönüştürülüyor. Durum o kadar adice ki bugün halen 3.köprü ve 3. havalimanı çevresinde çekim yapmak yasaktır mesela görmeyelim diye.

Bunların üstüne bir de bu inşaatlara karşı çıkanlar gelişim düşmanı vandal terorist vs ilan ediliyor.

yani yapılması kötü elde var bir, yapılış şekli kötü elde var iki, sonuçları vahim olacak üç, bu projelerin her yerinden yalan ve kibir akıyor dört ( almanlar kıskanıyormuş vs gibi ) ayrıca bu işler problemlere çözüm getirmeyecek ( bkz Fatih Sultan Mehmet köprüsü) yeni problemler doğuracak..

bir de unutmayın 3. havalimanı aslında üçüncü havalimanı değil. çünkü o açılınca Atatürk kapatılacak ve o güzelim araziye ne olacak tahmin edin :)

www.youtube.com

3.köprü ile ilgili bir animasyon var.bir süre sonra aynı sorunların olacağı ile ilgili onu bulabilirsen izle.

Trafiği Rahatlık umurlarında değil.yeni yerleşim yerleri rezidanslar Mağaza ve bina peşindeler.insanları başka şehire nasıl çekerim diye Uğraşacaklarına nasıl daha çok ev yaparım emlak balonunu şişirilen peşindeler.aç Eskişehir'e Konya'ya Adana'ya 10-15 tane fabrika insanlar gitsin orada çalışsınlar.ülkenin 3 te biri İstanbul'da bildiğin.

3. kopru acilinca kopru yolu cevresi de yerlesime acilmis olacak. yeni yerlesim yerleri sayesinde istanbul goc almaya devam edebilir hale gelecek. atiyorum, yirmi yil sonra da trafigi rahatlatsin diye actigin yaptigin kopru sehrin goc almasi ve nufusun artmasi sebebiyle etkisiz eleman haline gelecek.

ben de istanbula yapılan göçlerin engellenmesi ve nüfusun azaltılmasının daha mantıklı bir çözüm olacağını düşünenlerdenim. anadolu mevcut haliyle bitmek üzere. köylerde tarım ile uğraşan insan kalmadı. millet ineğini koyununu satarak şehre göç edip asgari ücretle geçinmeye çalışıyor. bu da tüketimi artırıyor. zincirleme felaket tamlaması meydana getiriyor. ayrıca beton bir şehir haline getiriyor istanbulu. bu da sağlık konusunda bir sürü problemlerin orta çıkmasını sağlıyor. falan filan.

3. köprü ve 3. havalimanıyla istanbul'un kalan son oksijen kaynağı tahrip ediliyor. 3. köprünün yapıldığı yerin çok yakınında yaşıyorum. oralar istanbul'un kalan son ormanlık alanı ve bu görüntüler beni cidden korkutuyor:
i.milliyet.com.tr
i.radikal.com.tr
www.timeoutistanbul.com
s3-eu-west-1.amazonaws.com

15 milyon insan betonlar arasında, sıkış tepiş yaşıyor. hiç yüksek bir yerden istanbul'a ve her daim üzerinde olan gri sise baktınız mı?
yaşanacak yer kalmadı ve boğuluyoruz.

3. köprü boğazın karadeniz'e açıldığı yere yapılıyor. kim gidip geçecek ordan? o bölgede nüfus çok az zaten. kimse de karşıya geçmek için taaa oralara gitmez. trafik kesinlikle rahatlamayacak.
artı, 3. köprünün bağlantı yolları mahkeme iptal etti geçenlerde. bu bile kanıtlamıyor mu yasasız, kanunsuz iş yaptıklarını? çevre bakanlığı göz göre göre bir çevre kanununu ihlal edebilir mi? şaka gibi. muhtemelen "biz başlayalım, nasıl olsa hallederiz yav" diye düşündüler. her şey rant. o yolları neden o kadar geniş yapıyorlar, niye o kadar ağacı kazıdılar? çünkü o ormanın içinden sadece yol geçmeyecek, oteller, avmler, siteler bir sürü şey yapılacak.

kesilen agaclar yuzunden o kuzey ormnlarindan yaban domuzlari kacmak zorunda kaldilar bogazda yuzup bebek'e ciktilar yahu. dusunun siz tahribati

karrimor'un çantasını ve çadırını kullanıyorum, memnunum, kalitelidir ürünleri.

yalnız bu iki ceket birbirinden farklı, yani birbirinin alternatifi olamaz bana göre.
en basitinden, karrimor su geçirmiyor, jack wolfskin ise kaz tüyü, ıslanırsa yandın:)

peggy +1

karrimor kötü bir marka kesinlikle değil. bu da ortalama bir ceket. kendi sitesinden baktım şimdi 5000mm su geçirmezliği var. kötü bir değer değil en azından şehir içinde sağnaklarda kuru kalacağının garantisi. çok uzun süre doğada kuru tutmayabilir ama o amaçla almadığını düşünüyorum zaten.

yurtdışında 1 yıl geçireceğim.o yüzden almak istiyorum.

yurtdışından kastın rusya falan ise mont kadar içine de bir kaç katman giymen gerekebilir.

çin.

Sende sıkıntı var.

sende sıkıntı yok.

empatin fazla kaçmış.

Ufkun aciliyor

korku değil ama adını koyamadığım bir duygu bende de oluşuyor. bazen aklımı alan, 1000 sene yaşasam düşünemeyeceğim şeyler okuyor/dinliyor/izliyorum. o kadar etkileniyorum ki gözüm falan doluyor. ama bu endişe ya da korku değil. yani sende sıkıntı yok. sadece sen böyle hissediyor olsaydın da sende sıkıntı olmazdı. diğerlerinde olmayıp da sende olan bir duygu seni sıkıntılı yapmaz, farklı yapar. neyse konumuz bu değildi pardon...

uzayı falan da düşünürken ben de panikatak geçiriyorum. interstelları falan izleyemedim mesela hala o yüzden.
bence de korkunç ya ben baya korkuyorum.

ben gece sivrisinek sesi duyduğumda korku oluşuyor.

ben henüz okuyamadıklarımızı(bilemediklerimizi) düşündükçe ürperiyorum.

bu kadar ağır olmamakla birlikte bana da oluyor. neferkitty'ye katılıyorum, "ufuk açılması" bu. çok sevdiğim bir histir.

Esasen, bildiklerinizin yanlis oldugunu anlama korkusudur. Insanlar yanlis sanrilarla yasadigini ogrenmekten nefret eder. Siz de okuduklarinizi gercek addediyor ve yanlisinizi gorme ihtimalinden cekiniyorsunuz. Ornek verdiginiz olayda, ogrendiginiz sey aslinda cabuk zarar gorebilecek, kirilgan, biyolojik bir varlik oldugunuz. Halbuki icten ice bunu ogrenmek istemiyor, vucuduna guvenen ve zarar gorebilmeyi aklina getirmeyen biri olarak yasaminiza devam etmek istiyordunuz.

düşünmekle değil ama google earth'de az geri kaçınca, dünya kuculunce bi yurek hoplaması olmuyor degil.

ben de uzayı düşündükçe korkuyorum. o sonsuz boşluğu, ne bileyim uzayın sonsuzdan beri var olup sonsuza kadar var olacak olmasını falan beynim algılayamıyor ve anlayamadığım şeyden korkuyorum. aynı korku bir tanrının varlığını düşündüğümde de ortaya çıkıyor.
pek düşünmemeye çalışıyorum o yüzden.

new balance rahat öneririm

skechers (memory foam olanlar aşırı rahat)

Camper'a da bakın, şu an indirim de var.

küçük sandviç ekmeğine sandviç yapıp götürüyorum ben. bunun dışında meyve, kuruyemiş, mısır gevreği vs yiyorum.

Ne koyuyorsunuz sandavuce?

fazla abartmamak kaydıyla kuruyemiş de yiyebilirsin. ceviz, fındık, leblebi, kaju, fıstık gibi.
tabi bu karnını doyurmak için değil, biraz olsun açlığını bastırıp bir sonraki öğüne kadar idare etmen için bir tavsiye olabilir.

Badem ve Fındık önerebilirim ben de.

taze-kuru meyve
meyveli yoğurt
yarım simit-ayran

filan yiyebilirsin. bence her gün her gün fındık fıstık abanma sonrası malum ;_;

www.haberistanbul.org
şu ekmekten alıp içine domates, peynir, salam koyuyorum, bazen çılgınlık yapıp nutella veya fıstık ezmesi sürüyorum, streç filmle sarıp ofise götürüyorum.

Findik fistik yiyeymiyorum. Acken bunlarla karnimi doyuramiyorum, midemi bulandiriyor. Bulandirmasa da bir avuc bile yiyemeden kesiyor.
Karin doyurucu bir seyler lazim.

Fena değil

bence de pek çirkin

Renkler cidden çok kötü.

su renkleri de var, bunlar da cirkin degil mi?

www.matras.com

www.matras.com

bir de parlak deri seklinde olanlari var;

www.matras.com

siyahı nispeten iyiymiş ama genel olarak sevmiyorum bu modeli.

Koyu kahverengi olan bir tık daha iyi. Bir de bu ayakkabılar biraz kışlık değil mi?

eşinizin tarzı nasıl bilmiyorum uygundur belki ama bence çok kötü ayakkabı.

arkadas ne guzel ayakkabi alacagima, modeline karar vermistim, renk konusu kalmisti sadece. o kararsizlik gecsin diye buraya sorayim dedim simdi iyice kararsizim sayenizde, ayakkabi almasama mi acaba?

hediye bulun bana!

birkenstock terliklerinden alın :)

Ben begenmedim ya ama cok begendiysen de bize bakma..

Sandalet alabilirsiniz.

sadece çizgi şeklinde olan dövme çok fazla acı vermez ya dayanırsın:)
bence fotoda bulunduğu yer ideal.

Bu dovme guzel olarak ekteki gibi sirta olur bi tek ama bence guzel degil.

Gölge filan olmadığı için bu tarz bi' dövme canınızı acıtmayacaktır, hem fazla da sürmez yapılması, o yüzden hiç korkmayın.
Bence sırt ve bel uygun böyle bi' dövme için.
Ama eklediğiniz fotoğraftakinden daha güzel bi' harita bulabilirsiniz bence yaptırmak için.

@peggy @omygod zaten bir dovmem var ve sadece cizgilerden olusuyor, 2 kere bayilmak uzere oldugum icin durdurmak zorunda kaldim:)

@self dediginiz yer de guzelmis ama bir dovmem var o da kolumun dis kisminda o yuzden kol disinda bir yer olsun istiyorum.

ek bilgi: bu arada ileride sleeve tamamlayabilirim.

Aile yakinlarindan ve kendimden edindigim tecrübelere göre, dirsegin altinda bir yere yapilan dövmeler kisa sürede pismanlik yaratiyor. Devamli göz önünde bulunan bir yer olmamali. Düsün bunu bence :)

sonradan sleeve olacaksa bilek içi bence.

bunu yaptırmayın yahu artık.
-üzerine alınma- neredeyse kabataş-üsküdar teknesine bile binenler "ben denizciyim" diyip bu dövmeyi yaptıracak. bence daha yaratıcı daha değişik bir şey bul. çapa olayı şok yavanlaştı.

kol içine dövme pişmanlıktır. bende de var ilk elden uyarımı yapayım. ön kolun dışına doğru kemiğin geçtiği hat üzerine yapılabilir.

güzel günlerde taşıman dileğiyle.

Soruyu tam anlayamadım, doğum kontrol hapı adet görmeni engellemiyor ki?

Reglini geciktirmek için yapabileceğin bir şey yok. O ne zaman olacağı varsa o zaman olacak. Ama şu an stres yapıyorsun "Tatilimde regli olacağım" diye, stres adeti geciktirebilir ya da erken başlamasına neden olabilir. Belki stres nedeniyle kendi gecikir.

sex

primolut ile geciktirebilirsin ama yasminle birlikte kullanımını bilemem

soru çok anlaşılmıyor ama anladığım sanırım reglini geciktirmek istiyorsun. hadpı ara vermeden kullanmaya devam edersen regl olmazsın. atıyorum hapın bittiği gün tatilde olacaksın ve 1 haftalık tatilin var. o bi hafta daha kullanmaya devam et. tatilin bitince bırak.

birkaç kere böyle yaptım bi sorun da yaşamadım açıkçası.

yasmin bitince 7 günlük arayı vermeden diğer kutuya başla.

edit: tatilin bitince hapı bırakma, kutu bitene kadar devam et. yoksa düzensizlik yaşarsın. doktorumdan bizzat aldığım bilgidir. sen de bir doktoruna danış yine de.

7 gün bitince yeni kutuya geç. O kutu bitince ara verme, tatilin bitene kadar sonraki kutudan kullanmaya devam et. Tatilin bitince bırak.

kutu bitince ara vermeden ikinci kutuya geçersen adetini 1 ay itelemiş olursun. ama 2. kutuyu da bitirmelisin, tatil bitti ilacı da bitireyim deme, o zman döngün bozulur.

Lim5 + 1

kesinlikle bu şekilde doğrusu. tabi hal böle olunca yanına fazladan bir kutuya daha ihtiyacın olacak, tatil yerine göre alamayacağın bir yer ise buradan alıp git.

ilaç bugün bitti ama ben 1 hafta daha kullanmaya devam edeceğim. sonra 7 günlük ara vereceğim

umarım sıkıntı çıkmaz :(

bak ikinci kutuyu bitir dedik, yoksa döngün bozulur reglin düzene kolay kolay girmez bir daha.
birşeyi biliyoruz da söylüyoruz.

değişik, güzel

arka fon deniz mavisi oldugu icin o resim guzel gorunuyor. dovmede nasil durur bilemedim.

güzel, yaptır.

medievalma +1
bacakta kapıda durduğu gibi durmaz sanki.

Ayak bileklerinin arkasi derken asil tendonunun oldugu bolge ise hareket esnasinda dovmenin sekli bozulur yazi icerdigi icin o bolgeye sadece minik bi sekil olur bence. Bu dovme o bolge icin pek uygun degil. Bir de hareket nedeniyle deri kivrimlari da var o bolgede estetigini bozabilir.

fikir güzel ama uygulama ve lokasyon önemli. kesin kararını vermeden geçici dövmeyle bi dene bence. nasıl duruyor bakalım.

bilek derken bileklerin üst kısmını düşünerek söyledim aslında, bacağın bileğe yakın kısmı diyelim yani.

mavi olmazsa güzel olmayabilir derken hak verdim size, dövmeciyle bir görüşeyim, belki mavili bir tasarım yapılabilir arkaya da? sanatçı olmadığım için tam da şeyyapamadım da...

sanırım şu noktaya yaptıracaksın:
www.tattoostime.com
www.tattooshunt.com

arka plana mavili fon kötü olur, karışık olur, alan küçük çünkü. yaptıracaksan siyah güzel bir font ile yaptır geç derim:)

Dövmeye karşı falan değilim, yalnız söylemeden geçemeyeceğim, ileride sildirmeyi göze almıyorsanız yaptırmayın. Küçük olan dövmeler fazla problem olmaz, ama sizinki uzun, o kadar uzun yazı falan küçük olamaz. Yaşlandıkça deriniz sarkacak, dövmeniz kötü görünmeye başlayacak. Ha diyorsanız ben ileride sildirebilirim (sildirme işleminin acılı olduğunu hatırlatayım), güzel bir dövme. Ama ömür boyu kalsın istiyorum diyorsanız çok daha küçük bir dövme seçin.

sadece meslek eki değil bu ekler, yandaş anlamı da katar.
dinci, laikçi, milliyetçi, ulusalcı..

google'a cı cu cü ekleri yazdım ve sanırım 10 saniyede turkdili.gen.tr adresinde şu açıklamaya ulaştım,

"Meslek, alışkanlık, taraftarlık isimleri yapar:"

tamamını merak edersen şurada,

turkdili.gen.tr

sorunun ciddi olduğuna inanmak istemiyorum.

ciddiysen yazik sana, ciddi degilsen de hic komik degil.

Bunu anana sor delikanlı

allah troll'ün de zekisini versin
amin

mail atma. Yardır.
her gün, aynı mesajı copy past copy past gönder. Bıkma. Onlar bıkınca zaten mesaj atıcaklar

üniversitenin erasmus birimi yok mu? bizim okulda erasmus ofisi vardı, bütün işlemleri onlar aracılığıyla halletmiştik.

erasmus plus denilen cacıkta artık herkes kendi hallediyor sanırım. Arkadaşa o yüzden yazdım, çünkü bende kendim hallettim .

@peggy'e katılıyorum bence üniversitenizde böyle bir birim vardır yoksa üniversite hocalarından bu iş için görevlendirilmiş olanlar vardır.Eğer onları da bulmazsan mesaj atmaya devam

ingilizce öğrenci belgesi
ingilizce transkript
pasaporta uygun fotoğraf
pasaport
hibe aldıysan eğer hibeyi aldığına dair uluslararası ofisinden alacağın belge
aynı zamanda dersleri öğrenip learning agrementinide hazırlayabilirsin.
bunların haricinde onların göndereceği belgeler olan application form ve yurt için application formu doldurup uluslararası ofisin koordisine imzalatman gerek. tabi ilk onlar yolluycak.
bunlar okula göre değişiklik gösteriyor ama bütün avrupa birliğinde mobility online kullanımı arttı. neredeyse hepsi kullanıyor. eğer sizde de varsa bunları sırayla yapacaksın.

anlaşmanız yoksa bilateral agreement belgeleri gondermeniz gerekiyor, telefonla dış ilişkiler birimini ara facebooktan bolum ogrencileri ile irtibata gec vs

Arkadaşlar yardımlarınız için hepinize teşekkürler.

okulu aradım benim direkt okulla irtibata geçmem söylendi. Pasportum yok bu arada sanırım 1 haftaya çıkar.

transkript ve öğrenci belgesi de sanırım yeminli tercümana çevrilecek?

okulundan ingilizce talep edebilirsin.

Kabul belgesini gönderebilmek için muhtemelen bu mailde application formu doldurmanızı isterler. Lodz Üniversitesinin sitesinde böyle bir form var mı ona bakın. Bunun dışında öğrenci belgesi ve transkript isterler.(ingilizcesini okuldan alabiliyorsunuzdur umarım)

Bazı okullar erasmus dil sınavından aldığınız puanı da belgelemenizi de istiyor,okuldan onaylı vs.

Learning agreement ve diğer belgeleri bir sonraki adımlarda tamamlamanızı isterler.

Koordinatörlere güven olmuyor bu arada. En iyisi geçen yıllarda gidenlerden bilgi almak.

okuldan istenilen belgeri buldum
Application Form (Printed and signed by your supervisor)
Learning Agreement (Printed and signed by your supervisor)
Transcript of records (issued by your university)
1 passport-size photo
copy of your passport or ID
copy of EU health card
copy of civil liability insurance

Bu son ikisi nedir nasıl çıkarılır
copy of EU health card
copy of civil liability insurance

sağlık sigoartası yaptıracaksın anladığım kadarıyla ,

PTT değerli servisi kullanılabilir. belge ve poset üzerine acil yazılırsa sevki hızlandırılabilir. izmir-ankara taşra aracı varmı diye sorun memura var ise akşamı çıkan gönderi yarın ankarada olur ogün dağıtıma çıkar.

yurtiçide aynı hızda ürün teslim eder. izmirde ankaraya gönderi aldığı günün ertesi günü teslim eder.

aras kargonun hızlı hizmetleri var. sitesine girip öğrenebilirsin.

fantastik türler için "Ejderha Mızrağı Destanı" üçlemesi iyi bir başlangıç diyebilirim.
harry potter de öyle

İlk defa okuyacaksanız Fantastik tür için Ejderha Mızrağı Serisi'nden başlayabilirsiniz. Daha karanlık, aksiyon ve farklılıklarla dolu bir okuma içinse Unutulmuş Diyarlar Serisi'nden Kara Elf Üçlemesi ile başlayabilirsiniz. Bunları okuduktan sonra da Zaman Çarkı Serisi, Ölüm Kapısı Serisi, Farseer Serisi, Karakılıç Serisi, Kralkatili Güncesi gibi bir sürü serilerle yolunuza devam edebilirsiniz.

fantastik olarak, ejderha mızrağı serisi +1

bilim kurgu, otostopçunun galaksi rehberi serisi

Merhaba

Ejderha Mızrağı serisini başarılı bulmakla birlikte başlangıç olarak tavsiye etmiyorum, iyi bir giriş olmayabilir. Tavsiyem Yerdeniz Büyücüsü olur, modern fantastik edebiyat serisi olarak da Harry Potter güzel bir seçim olabilir. Bu seriler sonrasında seçimlerinizi çeşitlendirebilirsiniz, nacizane tavsiyem :)

bilimkurgu asimov - vakıf serisi

yerdeniz serisi.

ilk defa bilimkurgu okuyacaksan sürükleyici bir başlangıç yapman lazım: vakıf, mülksüzler, ender'in oyunu, yaşlı adamın savaşı ile başlayabilirsin.

asimov-vakıf serisi
alfred bester-kaplan kaplan/yıkıma giden adam
ursula k. le guin-mülksüzler, karanlığın sol eli
p.k.dick külliyatı
rama serisi
joe haldeman-bitmeyen savaş
john scalzi-yaşlı adamın savaşı
brian stableford-merkeze seyahat


fantastik:
china mieville-perdido sokağı istasyonu
michael ende-bitmeyecek öykü

yasemin

yasemin. bunun sarısı da olur beyazı da. ikisi de muhteşem kokar.

hanımeline de benziyor.

bizim apartmanın bahçesinde de var bundan. sokaktan her geçen bir durup kokluyor, çaktırmadan minik bir dal kopartıyor.

yasemin ve izmir yasemini diye ikiye ayrılır. güzel kokar ama bana ağır geliyor.

yasemin diye bildiğim bitki bu: upload.wikimedia.org

taç yaprakları da yeşil yaprakları da daha sert ve kalın, kokusu da bundan baya farklı.

belki beltur ya da aynı sıradaki diğreleri?

ya şöyle ki o cenahta çok bilgisayar seven yer yok. barbaros bulvarında cafe nero var, ya da ortaköy taraflarında bir yerlere bakabilirsin. taksim'e gelirim diyorsan mihrimah sultan genel olarak sakin bir yer olduğu için öneririm. hizmet açısından çok bir şey beklemeyip ağaçlara, sakinliğe odaklanmak gerek belirteyim onu.

adeks güzel. normalde büyük bir internet cafe ama bilgisayarıyla gelenler için büyük boş masaları var. yemekleri de güzel.

starbucks cok kalabalik beabi, interneti yetmiyor.
ihlamurdere'de coffee co var, mahalo var. belki latife'nin ust kati.

Mambocino?

Bahçeşehir kütüphanesi
Ortaköy starbucks

Bu arada beşiktaşta sakin düzgün sıkıntısız kafe ihtiyacı büyük. Bu konuda uygun mekan ve konsept bulan parayı götürür

self-taught veya self-educated olabilir sanki

hass o kablo sıyırıcı mıymış yahu :)) ben de ne işe yarar diyordum. sayende bir şey öğrendim.
Kadıköydeysen 50-75 TL arasına çok güzel bıçaklar var, victorinox da var hatta. Kadıköy çarşısına girersen bir sürü av malzemesi satan yer var zaten göreceksin.

d&r'larda bunların çok fazla modeli mevcut. penseli olanlarından da var. bence D&R'a gidip görerek modeli belirle derim.

pense için leatherman türü ürünlere bakabilirsin.

www.askeriavurunleri.com
www.askeriavurunleri.com
www.askeriavurunleri.com

victorinox icin verdigin fiyat araliginda bulabilecegin modeller sunlarin duz ve daha az aleti olanlar. Gerci doviz artisi ile fiyatlar artmistir belki. www.victorinox.com

tamirat seviyorsa leatherman +1

wenger de iyi markadır, alternatif olarak bakabilirsin.

linkini paylaştığın victorinox'un aynısı var bende, ancak çok küçük, ufacık bir şey. ben pişman oldum aldıktan sonra.

izlemedim ama millet övmeye doyamıyor: www.imdb.com

Ya izledim onu malesef

the conjuring
www.imdb.com

orijinal evil dead'e başla ya da yakın zaman olsun diyorsan orijinal garez'i izle. exorcism of emily rose da tatmin eder.

The conjuring ve evil dead'in yeni versiyonunu izledim. Ama orijinalleri iyi fikir evet.

He bir de exorcism of emily rose'u da izledim

rosemary's baby

evil dead korku komedi bu arada, favori filmlerinle alakası yok yani, ama izle onu da. tabi ki orijinalini izle.

o zaman texas chainsaw massacre'ı da izle elin değmişken.

Rosemary's baby i de izledim hatta top 5 icin 5. siradan girer.
Texas'in da yine yeni versiyonunu izledim.
Ya kisacasi cogu populer korku filmini izlemis olduğum icin benim ricam biraz kiyida kosede kalmis, uzak dogu yapımi olur (bkz. Shutter), avrupa olur vs filmler onermeniz.

korkudan altıma ettiren korku filmiyle karşılaşmadım daha ama korku janrasını severim yine de, the ring benzeri kuchisake onna belki hoşuna gidebilir:

www.imdb.com

izlemediysen a tale of two sisters da güzeldir, ilk önerdiğime göre çok daha kaliteli bir film olduğunu söyleyebilirim ama dram yönü de var. soundtrack.ini beğenmiştim ben özellikle.

www.imdb.com

haute tension.

film zaten güzel de başroldeki kızın performansı on numara bence.

Izledim maalesef :(

In the mouth of madness

Dagon

ispanyol filmlerini çok izlediğim için ispanyol sinemasından örnek vereyim:
REC
www.imdb.com

El orfanato
www.imdb.com

Thesis
www.imdb.com

Herkese teşekkür ederim. Yazdıklarınızdan izlemediğim 3 tane var. kuchisake onna, In the mouth of madness ve dagon'u deneyeceğim. geri döneceğim...

In the mouth of madness da az bilinir değil esasında. izlememişsiniz madem onu, john carpenter'ın diğer filmlerine de bakabilirsiniz o zaman.

Bu çantayı dün mağazada incelemiş biri olarak şunu söylemem gerekiyor, 1.90 boyunuz varsa önermiyorum.

Arkadaşım eşine aldı dün, fakat eşinin boyu 165. Biz bile kararsız kaldık renkli olanlar okul çantası gibi durur diye koyu renk füme yani sizin sorduğunuzu aldık.

Çanta alışılagelmiş çok fonksiyonlu sırt çantasının yerine içine çok az şey atabilmeniz için yavru tasarlanmış bu yönüyle güzel ancak tekrar ediyorum 190 boyda gerçekten tavsiye etmiyorum, ben eşime almamayı tercih ettim mesela o da istiyordu ki boy 180.

188 boyum. aynı çanta var bende. şimdiye kadar kimse öyle bir şey demedi. evet biraz küçük kalıyor da o kadar değil. bel çantasından az büyük bir şey. öyle düşün.

bende de var bunun mavilisinden. garip gelmedi alırken ama daha takmadım. yurtdışında gezerken takmayı planlıyordum.

nonoş.. dönüşeceğin şeyi tanımlayan en şahane kelime.
o çanta hakkat çok küçük. amatör bisikletçiler olaraktan bizim grupta onu yaygın kullanıyoruz ama küçük ve daha az yer kaplayıp daha az sıcaklattığından ötürü.
nonoş dediğime bakma. sokarım cinsel kodlara, ben her türlü kullanırım ama toplumun ortalama bireyinin gözünde biraz şey görüneceğin aşikar.

Ben kullanıyorum çok memnunum. Ben 1.63 boyunda bir kadınım ama kullanan erkek arkadaşlarım da var. Abes kaçmıyor bence. Zaten amaç kullanışlı ufak bir şey olması sırtını kaplaması değil.

gay çantası gibi.

Turuncu ve lacivert çok hoş.

Gay çantası gibi olduğunu sanmıyorum bilakis rahatına düşkün kişi işi gibi duruyor.

Tekrar belirteyim benim çevremde bunu kullanan çok erkek var ve hiç olumsuz tepki almadılar.

Çok çirkin ya almayın artık şu çantaları metrobüse binen insanların %70i bu çantayı kullanıyor. Alma sakına

bugün gidip bi büyüğünü aldım hehe

ben sadece bisiklet sürdüğümde takıyorum. yeri geldiğinde kaskım bile sığıyor. bunun dışında iç lastik, pompa vs de iyi duruyor içinde. günlük hayatta nasıl olur bilemedim ama..

bence erkekte bu kadar küçük çanta güzel durmuyor. bir boy büyüğünü al derim.

yağlamakta fayda var.
yoksa zor çıkıyor.

Peki tepsinin uzerine yagli kagit koymadan koysam yapisir mi tepsiye

yapışmaz. silikonları her ihitmale karşı azıcık yağla:)

muffin dedigimiz sey bayagi yagli zaten. Silikonla genelde sorun olmuyor ama kagit kullanirsan yarisi kagidin uzerinde kaliyor.

Muffin yapıyorsan muffin kağıtları ile yap bence, garanti olsun. Muffin kağıdının içinin yağlı kağıttan yapılmış olmasına dikkat et, o zaman kağıtta falan kalmıyor.

Yok direkt silikon kabın içine koyabileceksen şu an, kağıt yoksa yani, biraz yağla her ihtimale karşı.

direkt et ile değil de et içeren sebze yemekleri ile başlasan?

Ataturk orman ciftligine git.bi tüm kokorec ye. sonrasi gelir zaten.

Bebekler nasıl besinlere alıştırılıyorsa sen de vücudunu bebek gibi yiyeceklere alıştıracaksın. Bir kere kokulu etten uzak dur, kuzu eti falan girme hiç şimdiden. İkincisi eti küçük parçalar halinde yemeye çalış. Büyük bir parçayı ağzına atıp yutana kadar belli ki sıkıntı yaşayacaksın. Bir de haşlama olayına girme, yine kokusuyla ilgili sıkıntı yaşayacaksın belli ki.

doğuştan vejetaryensin yani. amaaan çok kasma et yiycem diye. kokuyosa kokar, yiyemezsin. sağlıklı beslenme derdindeysen vejetaryen beslenme şeklini araştırabilirsin. kırmızı etteki gibi olmaz ama tahıl mahıl bişeyler yiyo onlar protein açığını kapatsın diye. ek besin takviyeleri falan var onlara bi bak. yengem senelerdir vejetaryen, nası yapıyo bilmiyorum kaç yaşında kadın, benden genç duruyo vallahi, yüzü sağlıkla al al parlıyor. o yüzden doğru beslenildiğinde et yememek çok da büyük eksiklik değildir heralde diye düşünmeye başladım.

little, o tur seylere dikkat ediyorum zaten ama yine de eksiklik oldugunu dusunuyorum. proteini tam olarak karsilayamiyormusuz gibi geliyor.

bir de kokusundan da rahatsız oluyorsan pişerken ortamda bulunma, kokusu iyice rahatsız edebilir. pişirip getirsinler önüne.

nezir bir mekanda tavuk döner ile başla olaya.

sac tavuk vs..

ben de aynen senin gibiydim. küçüklükten beri ailenin zorlamasıyla alıştım ancak hala daha eti rahat yiyemem, her eti yemem, çok seçerim.

yiyeceğin et iyi pişmiş olsun, baharatlı olsun, et kokusu ve tadı mümkün olduğunca bastırılsın. homojen olsun, içinde yağ, damar, kas gibi farklı dokular bulunmasın. yanında mutlaka sevdiğin başka bir yemek ye, o yemeği yerken küçük küçük etten alıp at ağzına. ben öyle öyle alıştım, şimdi zorla da olsa yiyorum.

kokoreç ile başlasan?

yani sonuçta ıyyy yenir bu be diyen insalar hastası oluyor sonradan... yerken biliyorum hayvanın neresini yediğimi...

çok cahil cühela bi fikir oldu ama fikir bu da.

Köfte ye.

ben et yemeyi seven bir insan olarak bile çoğu zaman pişen etin köftenin kokusuna dayanamıyorum. çoğu yerde de yiyemiyorum. tavsiyem çok iyi olduğunu bildiğin bir kasaba gidip durumu anlatmak. kokusu insanı rahatsız etmeyen, çiğnedikçe ağızda büyümeyen, yerken ağızda dağılan en güzelinden bi parça et istemek. bunu damak zevkine uyacak bir şekilde pişirmek. bir de yine çok iyi olduğunu bildiğin bir dönercide ( öyle hd döner gibi tırt zincirlerde değil de, kaliteli yaptığını bildiğin bir yerde) döner yemek. güzel bir et döner diğer et çeşitlerine kıyasla daha kolay yenir bence.

koyun ve kuzu eti kokar, yiyemezsin, onları deneme.
tavuklu salata da kötü kokuyor bence.
şinitzel deneyebilirsin belki.
bol baharatlı köfte de olur.

bi de, etli yemekteki etin kokusu tüm yemeğe diner, eti ayırıp yemek nedir? kokusu sinmiş komple ayırsan kaç yazar :D bu noktada sen bana takıntılı geldin bi an. :p

lezzetinden emin olduğun bir yerde köfte ye. köftesiz hayat boş gelecek sonrasında :)

Kanka İstanbul'daysan Alibeyköy'de Sedat dürüm var, soslu lavaşla yapıyor. böyle bir şey yokkk. yedikten sonrada karşısındaki hamama gittin mii tamamdır.

füme et ye soğuk. kuru et de yiyebilirsin.

Döner ya da iskender deneyin bence.

Vejetaryen değilim ama döner, köfte dışındaki etleri yemem, aramam, sevmem. Sebze içinde denemeyin bence bugüne kadar yemediyseniz, ben bile et seven halimle o tip sebze yemeklerini yiyemiyorum.

ben de pek sevmezdim sonra abdullah ustanın lokantasını keşfettim. bir tas kebabı yapıyor kokusu insanı mest ediyordu, ekmeği de fazla tüketmezdim, işbu lokantaya devam ede ede ekmekleri tas kebabın suyuna bandıra 100 kilo ve etobur oldum. allahtan boyum var da kaldırıyorum kiloyu.

O saydığın kebap iskender vs hatta kokoreç hepsinin hayvansal içermeyen versiyonları var.

gidince seni soyunma odasına yönlendirip kilitli bir dolap veriyorlar. havlu, peştemal, terlik vs de veriyorlar. peştemale sarınıp çıkıyorsun. saunaya giriyorsun. sonra masaja alıyorlar. masaj sonrası havuz vs kullanabiliyorsun. işin bitince giyinip çıkıyorsun. yönlendirirler zaten, genel hatları böyle.
bir de masaja çıplak giriyorsun üzerinde sadece peştemal oluyor, gerekli yerleri masajı yapan kişi peştemal ile örtüyor. ama altına mayo da giyebilirsin tercih meselesi, ben öyle yapıyorum.

Alamanyaya ilk kez gitmis turk gibi olma gerisi kolay. :)

ben yazarken zaten yazılmış ama kıyamayıp gönderiyorum yine de :)

- danışmadaki kıza yaklaşılıp yapılan masajlar hakkında bilgi alınır
- masaj tipi seçilir
- o seans için uygun masöz - masör varsa üst baş değişimine yönlendirilinir
- soyunma odası vs.. gibi olan yerde duş, kıyafet değişimi halledilir. eşyalar kilitli dolaba konur. iç çamaşırının üstüne peştemal ya da muadili hede giyilip beklenir
- daha sonra masaj yapılacak yere kadar eşlik edecek personelle birlikte içerlere gidilir

mutlu son dene.

yönlendirmeler için teşekkürler.
peki siz hani msajı önerirsiniz?
Klasik, Aromaterapi, Bali veya Lomi Lomi

şappi şappi masajını öneririm.

isveç masajı. biraz sert ama çok rahatlatıyor.
ya da klasik.

Ben dekatlondan alicam ayni sekilde. Oneririm.

100 liraya dekatlondan aldım gecen. Giriş icin alınabilir

bim'de a101'de falana da oluyor arada. kurulumu falan da çok iyi. varsa orlardan da alınabilir.

akşam tv'de bir reklamda gösteriyordu o fiyatlara çadır ama hatırlayamadım markasını.

a101'de 59 tl -hatırladığım kadarıyla- satılıyor:D
inceledim fena değildi. kış kampı yapmayacaksanız, çok rüzgarlı havada kurmayacaksanız işinizi görür.

Soguma ve esnemeyi asla es gecme. Agri kesici olayini bilemiyorum. Sauna ve ustune masaj iyi gelebilir.

kamfolin pomat 4 liraya satılıyor. alıp sür, iyi gelecektir.

evet ağrı kesici biraz hafifletebilir. bol su iç.

Muscoril krem ile masaj. Antrenman sonrası bölge başına 30 saniyeden kısa olmamak üzere statik esneme.

Yorumlara bakacaksınız. Fotolara bakacaksınız. Mail atıp soracaksınız.
Sonuçta risk varsa gitmeyeceksiniz.
Bu sistem ne kadar güvenli derken ben organcı olsam bir sürü güzel referans bulur sonra gelenlerin böbrekleri toplardım. Bir böbrek 50 bin usd olsa zaten oh mis.
paranoyalarınıza hizmet edebildiğimi düşünüyorum. ;)

@ozdek doğru diyorsunuz. ya böbrek filan öyle çok aklıma gelmiyor da, şimdi oraya kadar git adamı bulama, ondan sonra bir de otel ara. tatil zehir olsun. bir de ab ülkeleri olsa neyse, rusya olunca gideceğimiz ülke insan iki kez düşünüyor. ama sizin cevabınızdan sonra hostele karar kıldım gibi.

airbnb zaten ev sahiplerinin üye olduğu bir sistem. ödemenin de airbnb üzerinden yapılması güvenilir olmasını sağlıyor zaten, direkt adamın hesabına havale etmiyorsun.
artı olarak, bazı üyelerin en altta "doğrulanmış kimlik" simgesi vardır ona dikkat edin. bu demek oluyor ki, o kullanıcının resmi kimlik belgesi sisteme tanımlanmış, facebook gibi sosyal medya hesapları airbnb hesabına bağlanmış vs.
rez. yaptırmadan önce ev sahibi ile mesajlaşın, adres tarifi isteyin.
yurt dışında da iki kez kullandım, sıkıntı yaşamadım.
evin durumu konusunda yorumlara bakabilirsiniz.
fotoğraflar bazen yanılıtıcı olabiliyor, hep geniş açı kullandıkları için olduğundan büyük gözüküyor mesela:)

İstanbul'da yaşıyorken istanbul'da birkaç gunluğune kalabileceğim bir yer bulmak için kullandım bu siteyi. Fotoğrafları harika olarak yotumlanabilecek bir yerin ne kadar iğrenç ve rezil bir yer olduğuna tanıklık ettim. Zaten fotoğrafları da airbnb'den gelen profesyonel fotoğrafçılar çrkiyormuş, yani onlar gelmeden evi derleyip toplamış evinde kaldığım pis insanlar. Bizim millet çakaldır, normal karşıladım durumu, ama o derece iğrenç bir yere de istedikleri fiyat akılalmazdı, bunu normal karşılayamadım ama bir daha bulaşmam bizim gibi 5688363783. Sınıf dunya ulkelerinde. Rusya da fiyatı uygun olsa dahi ban pek guven vermiyor açıkçası.

Gömülü diş 200 tl muayene ücretsiz. Devlette bedavaya yaptırdım ben

iki hafta önce yarı gömülü değil ama çok geride yamuk bir şekilde yarısı çıkmış, ve çürümeye başlayan yirmilik dişimi 15 liraya çektirdim. herhangi bir cerrahi işlem yapılmadan, normal diş çekimi yapıldı. muayene ücreti alınmadı. (Çengelköy Dişevi)

Bazı diş klinikleri muayene ücreti almıyor. Genelde gömülü olmayan dişlerin çekimi diş başına 100-150, gömülü dişin çekimi 200-250 lira arası değişir. Eğer diş çıkmamışsa onun için ağız röntgeni de istenebilir, o da 50-75 lira arası tutar.

İstanbul'da özel bir diş hastanesi, yana eğik şekilde gömülü durumda 3 adet diş çektirdim, her biri 275tl. biraz pahalı ama diş hekimim çok iyiydi, çok kolay geçti, sonrasında da sıkıntı olmadı.
röntgen ve muayeneden bir şey almadılar.

3 diş 750'ye yaptırdım, doktorumdan çok memnundum, hepsi de gömülü ve yamuk geliyordu, üçünü aynı anda aldı, sonraki gece sıkıntılıydı ondan sonra şişlik ve morluk oldu, ağrı yoktu.

hediye önemli değil, bana olan sevgisini, aşkını hiç kaybetmesin sadece.

sen ona ne alacaksın?

edit: ya da o sana ne alacak diye sorayım.

sadece kadın evlenmiyor, erkek de evleniyor, birlikte kutlayabilecekleri bir şey yapılsın bence.

tatile götürün. haftasonu kaçamağı filan.

not: erkeğim. eşimin en beğeneceği hediye bu olur ama.

tatil +1. kadınım :) bütün tatillerimizi ben organize ettim.
oteli, uçak bileti, bütün ayrıntıları organize edilmiş bir yaz tatili süpermiş :)
yaz tatili olmazsa gitmediyseniz kapodokya da olur.

yok o benim, yani ben alacağım erkek olan benim.

tatil +1 ama kadın çalışıyorsa ve izin almakta sıkıntı çıkabilirse bu ayrıntıyı atlamadan plan yapın.

bütçe sıkıntısı yoksa iki günlük venedik tatili mesela. izin sıkıntısı da olmaz.

birlikte ilk defa yaşayacağınız outdoor bir deneyim. scuba dalış, paraşütle atlayış, rafting vs.

Valla bir araba ya da yurtdışı tatili müthiş olurdu.

çocuk yoksa, Mısır tatili öyle 15 günlük değil biraz uzun bi tatil.

ülke olarak Mısır ı meraktan öleceğim. firavunlar piramitler falan ay yerim.

Rock im park bileti. 3 gunluk kombine. Hemen, simdi :(

Norvec'e kuzey isiklarini izlemeye bi tur ayarlamis olsa sanirim cildiririm.

tatil +1 yurtdışı mümkünse. 3 günlük yeter de artar bile.

eve geldigimde butun esyalarim toplanmis olsa ve ustunde iki tane bilet olsa delirirdim. nereye gitmek isteyebilecegini de sen bileceksin.

bir şey almak değil de sevgililik döneminde yaptığınız bir şeyleri tekrarlamaya çalışın birlikte o gün mesela. böylece ona olan aşkının ilk günkü gibi olduğunu da ifade edebilirsin. illa tatile gerek bile kalmaz, sevgili gibi bir hafta sonu geçirebilirsiniz.

teritori + 1

Evli çift iki arkadaşım var, tıkanınca karar vermişler. "Özel günlerde haftasonuluk bir yerlere götürelim birbirimizi, daha önce gitmediğimiz ya da doyamadığımız yerler olsun" diye. İkisi de durumdan çok mutlu.

ailelerine şikayet et abi. terbiye verememişler belli ki

aileleri de hayvan düşmanı zaten, neden bu kediler burada diye kapıya dayanmaları yakındır onların da.

süt ve kuru ekmek vermeleri iyi bir şey yapmaya çalıştıklarına işaret değil mi?
sen kovaladığında onlar kedilerden nefret edecek ve o zaman zarar verebilirler asıl.
belki çocukları toplayıp açıklama yapabilirsin, hem kediyi nasıl tutacağını öğretebilirsin. böylece severken canlarını da acıtmazlar.

nası fikir?

evimin karşısındaki parktan 5 yavruyu bu şekilde yuvalandırdık, sevmeye gelen çocuklar ailelerine diretince evlerine aldılar mecbur :) belki kedi sevgisi oluşur çocuklarda da.

Çocuklar küçükse zarar verebilirler, civcivi sevmek için sıkıp öldüren çocuk gibi algıları henüz gelişmemiş yaştaysa kediler zarar görebilir.7 yaş üstüyse filan topla hepsini, nasıl sevmeleri gerektiğini filan anlatcam dicem ama laftan anlamayacak gibilerse şöyle 1 haftalığına filan kedileri sakla, çocuklar kediler gitti sansın geri piyasaya çıkar.

"kedileri, canlarını yakmadan seviniz, zorlamayınız" diye bir not asabilirsin.

@aithra'ya katılıyorum, bu şartlar altında en iyisi çocukları toplayıp düzgünce konuşmak. "Böyle zorla yedirmeye çalışmak onlara şöyle hissettiriyor, sana yapılsa nasıl hissedersin" diye işin mantığını açıklamak ve empati kurmalarını sağlamak. Hem onlara yavru kedilere nasıl davranır onu da öğretmiş olursunuz.

@aithra'ya katılMIyorum.

aynı durum benim de başımda. kapıda tonla yetişkin kedi var hiç bir çocuk gelip gitmedi şimdiye dek. annesi terk etmiş bir yavru geldi kapıya, çocuklar doluştu. kediye cacık ve süt veriyorlar (ki süt kediler için zararlı bir besin). illa da kutunun içinde yatacak diye zorla kutuya sokuyorlar. iki tane aklıselim çocuk varsa 5 tane afacan oluyor, kediyi yerden yere atıyorlar.

demem o ki, bu yaşta çocuklara tek tek aileleri tarafından verilmesi gerekiyor bu hayvan sevgisinin. öyle kapıdaki kediyi onların elinde kaderine terk ederek değil. tamam hayvana dokunmaları lazım ama hayvan oyuncak da değil.

@mutevazi: bu yüzden bunun pek bir çözümü yok. eğer daim evdeysen sürekli kulağın orada olsun, çocuklar geldikçe kovala, seveceklerse başlarında ol. ya da yavruları azıcık daha büyüyene kadar farklı bir odaya al.ne bileyim ufak çitli bir yer yaparak azıcık geniş bir yuva falan oluştur.

Aithra +1

bin kere anlattım aynı şeyleri arkadaşlar. mama verdim hepsine alın bununla besleyin diye. sırf oyun olsun diye yapıyorlar bunları. iki senedir ne çocuklarla beraber kedi evi yapmadığım kaldı, ne her birine mama dağıtıp sokakta hayvan görünce onları vermelerini söylemediğim. yemin ediyorum hayvanlara nasıl davaranacaklarını öğrensinler diye harcadığım zamanın da paranın da haddi hesabı yok artık ve bıktım uğraşmaktan sürekli daha iyi insanlar olsunlar diye. hayvanlardan uzak dursunlar, köpek görünce taşlamasınlar, kedilerimle uğraşmasınlar başka bir şey istemiyorum.

kediler yavru değiller bu arada. yavru olsalar yuvalanırlardı zaten bir şekilde bakardım o zamana kadar da.

ayrıca çocuklar normal değil diye özellikle belirtmişim değil mi yani on tane cevap var dokuzu nasıl sevmelerini öğret diyor, hiç aklıma gelmemişti ya...

sakin canım.
otistik mi çocuklar?

edit: kendimi açıklama gereği duydum. senin daha öncesinde ne yapıp ne yapmadığını bilmiyoruz. elbette denemişsindir de birden kızarak yazmışsın sanki çocuklara kızmışsın gibi. öncesini bilmiyoruz işte. mesela neye göre normal değil çocuklar? normal çocuk neredeyse yok ki, çünkü normal ebeveyn yok etrafta.

kediler pireli aman çocuklar yaklaşmayın falan demek işe yaramaz mı?

bizim mahalledeki çocuklar 2 tane yavru kedinin bacağını kırdılar. sözde oyun oynamak istemiş piçler.
kedileri saklamak veya çocukları güzelce pataklamak lazım.

edit: aileyle konuşma. kedi köpek yüzünden çocuklarına bok atılmasından çok rahatsız olurlar. bir de kavga çıkar sen suçlu olursun.

"ayrıca çocuklar normal değil diye özellikle belirtmişim değil mi yani on tane cevap var dokuzu nasıl sevmelerini öğret diyor, hiç aklıma gelmemişti ya..."

Belli ki çözüm bulamamışsın ki burada soruyorsun, biz nereden bilelim ne aklına geldi ne gelmedi. :-) Çocuklarla konuşmak işe yaramıyor, aileleri ile konuşmak işe yaramaz, kedileri eve alamam. Biz sana ne diyelim ki o zaman, çok fazla seçenek yok ki? Kedilere ev bulmaya çalışacaksın, belli çocuklar senden korkmuyor, iri cüsseli bir arkadaşını getir o konuşsun bir de, o da olmadı topla kedileri başka mahalleye götür bırak, çocuklar devam ederse polise şikayet ederim diye korkut. Başka hiçbir seçenek göremiyorum.

Kediler tırmalamaya falan kalkmıyorsa, sinirli ses çıkarmıyorsa, koşup gitmiyorsa sandığın kadar fazla rahatsız olmuyorlardır. "Zorla ekmek yedirmeye çalışıyorlar" kedi bundan senin rahatsız olduğun kadar rahatsız olsa o zorla yedirmeye çalışanı tırmalar, yüksek bir yere tırmanır, ya da koşar gider. Hayvanın canını acıtmadıkları sürece, taş falan atmadıkça, bir yere hapsetmedikleri sürece, çözüm yolu yoksa canını fazla sıkma.

@kuzey li Kedi yavru olunca iş değişiyor tabii, soruyu soran kediler yavru değil demiş.

kediler icin cocuklarin yapabilecegi bir yardim belirleyin. yardim karsiliginda cocuklara her gun 5 lira vereceginizi soyleyin.
bir kac gun sonra 2 lira verin, sonra 1, sonra elli kurus.. kusura bakmayin bu kadar verebiliyorum artik diyin.
o noktadan sonra artik kedilere iyilik yaparken, para, sebep olmaktan cikacak ve mantiklarina oturtmak adina kedileri gercekten sevmeleri gerekecek! cunku insan beyni bir yere oturtmaya calisiyor.

bunun yahudili versiyonu psikoloji dersinde anlatilir.
sizin durumda da ise yarayabilir ama size bagli biraz da bence.

asil mesaji okumamistim yazarken, uykusuzluktan..
neyse ama dedigim sey ilgili durum karsisinda uygulanabilir.

çocuklar tehlikeli olabiliyor. bir de o çocuklar kediyi rahatsız eder kedi de çıldırıp aralarından birini tırmalarsa tüm aileler kapıya gelip bu kediler gitsin diye bağırır.

çocuklara görev vermek iyi olabilir. kedilere baktığınız yere mama ve su kabı koymuşsunuzdur. o su kabını doldurma görevi onlarda olsun. süt verince ishal olduklarını söyleyin. hepsi anlamaz ama aralarında anlayan çıkar, o da diğerlerine siz yokken söyler. birkaç güne ilgileri geçer ama bu zamana kadar kediye ip bağlayıp gezdirme gibi şeylere kalkışabilirler.

ailelere şikayet etmek işe yaramaz. çocuk onlar, alttarafı kedi vb. şeyler söyleyip canınızı sıkarlar. hatta çocuklarının dokunduğunu görürlerse kedileri at derler!

aile içinde insana,hayvana,doğaya sevgi öğretilmemişse o çocuğun sonradan,sizin çabanızla öğrenmesi çok zor diye düşünüyorum.
o çocuk yaşlanınca sokaktaki kedileri zehirleyen orospu çocuğu dedeye dönüşüyor.
(mahallede bir tanesi var da ondan sinirleniyorum aklıma geldikçe.)

sokakta beslediğim birkaç kedinin kulakları kuyrugu fln kesildi,yakalarsam laf söz dinlemeden dalacağım.o yüzden; nush ile uslanmayani etmeli tekdir, tekdir ile uslanmayanin hakki kötektir.

kendi cocuklugum aklima geldi, kedi delisiydim, annem cok dovdu ama hicbir sey vazgecirememisti beni. bir gun isirdi kedi, kuduz asisi yapacaklardi gobekten cok agladim, soz bir daha dokunmayacagim dedim, ondan sonra mi yoksa kopeklere asik olduktan sonra mi bilmiyorum kedileri rahat birakabildim.

kedilerden birini saklayin, cocuklara da kedi oldu, veteriner sut verildigi icin oldu dedi deyin mesela? vicdan yapsin veletler.

bir de her hafta cocuklardan yasi buyuk olanlardan birini kedi baskani ilan edin. baskanin da ucreti bir dondurma olsun. baskan kedileri korumakla gorevli olsun. her gun gelsin size rapor versin. birseyi oyuna cevirince, gorev yukleyince fln bi gaza geliyo bunlar.

kedilerle çocukları tanıştır. sakin sakin oynat bir kaç gün göz kulak ol. mamalarını onlara verdir ekmek yemez bunlar evladım kedi bunlar de. yamuk yaparsanız uykunuzda boğazınızı keserim diye de ekle akıllanırlar.

vimeo.com

bu olabilir mi?

tam nokta atışı olmuş, çok teşekkürler! beni tırstıran ilk şey bu oldu, bi film tanıtımı olduğunu düşünüyordum ama kısa video imiş zaten kendisi :( var mı bu tarz bildiğiniz güzel filmler peki?

Daha birkaç gün önce denk geldim şu linke:

m.imgur.com

keşke kısa olmasalar :((((((

Aynalı Nikon, aynasız Sony.

Edit; ya bi de iki sene evvel fujifilm x100t kullanma fırsatım olmuştu, çok güzel makinaydı, hala aklımda kereta.