Kedi mamaları kedilerin sağlıkla gelişmesi ve yaşaması için elzemdir. Her üründe olduğu gibi kedi mamasının da kalitelisi ve kötüsü bulunur. Kötü mama ile beslenilen kediler bir süre sonra birçok hastalıkla karşılaşabilir. Örneğin ben 3 üç yıl bonacibo ile besledim ve gastrit oldu birçok kez veterinere götürdüm ve ortalama 1000 lira harcadım ki gastrit de geçen bir hastalık değil. Dolayısı ile kedilere kaliteli mama vermek şart. Ev yemeği kesinlikle kabul edilebilir bir şey değil. Yağlı, baharatlı yiyecekler bir süre sonra sağlık sorunlarına yol açar. Özellikle ev kedileri bu duruma daha hassas. Sokak kedileri yiyor bir şey olmuyor demişsiniz. Ne demek olmuyor? Sağlıkla nir kedi 10 15 yıl yaşarken, sokakta çöpten beslenen kedi en iyi ihtimal ile 5 yıl yaşar.
Dolayısıyla kedinizi proplan, royal canin gibi mamalar ile besleyip aşılarını yaptırın. Özellikle iç parazit ve karma aşılarını aksatmayın.

Karbonhidratlı gıdalar diş eti hastalıklarına ve dış kaybına yol açar, kedi doğru düzgün beslenemez ölür.

Bazı sebzeler, yemeklerdeki baharatlar, tuz ve yağ hayvanlar için iyi değil. Artı olarak düzgün kuru mamaların içerisinde kedilerin ihtiyacı olan lifler, vitaminler, aminoasitler, taurin, kalsiyum vs var direkt ev artığında olmayan.

Kampüslerdeki kediler maalesef zannettiğiniz gibi yıllar boyu sağlıklı bir şekilde yaşamıyor. Çoğu gençlik döneminde soğuktan, hastalıktan ya da farklı sebeplerden dolayı (köpek saldırması, kaza gibi) ölüyor. Şanslı olan birkaç tane çıkabiliyor aradan. Sokak kedilerinin ortalama ömrü daha da kısa, 3-4 yıl civarı olduğu söyleniyor. Yüzyıllarca neden yaşadılar sorusuna biyolojiye daha hakim birinin cevap vermesi daha doğru olur ama benim düşünceme göre çok fazla çoğalıyor olmaları bir neden. Bir de genel olarak survival skilleri köpeklere vs. oranla daha kuvvetli hayvanlar. Küçük olmaları da bir avantaj sanırım.

Kediler pişmiş olduğu sürece etli yemekler yiyebilir arada ama devamlı yediklerinde en basiti ishal olan pek çok hastalıkla karşılaşırlar. siz sokaktakilerin yemek artığı yiyerek ve çöpten beslenerek sağlıklı olduğunu zannediyorsunuz ama değiller, ölüyorlar farkında değilsiniz sadece.

Sokaktaki kedilerin omurleri pek uzun olmuyor malesef.
Insan yemegiyle beslenince ozellikle bobrek hastaligi gibi hastaliklara yakalaniyorlar.
Kediler bazen tadi guzel oldugu icin ev yemegini tercih edebilirler. Ama cocuklar da ev yemehi yerine mcdonalds tercih ederler. Cunku onlar sagligi dusunemezler, sadece tat onemlidir. Ayni durum yani.

Sorularinin ozetle cevabi:

Sakincasi var. Ne gibi sakincalari var? Kedilerin yaşar ama: Omurleri daha kisa olur. Cesitli hastaliklara yakalanma ihtimalleri cok daha fazla olur ve bunlardan biri sebebiyle de aci ceker ve erken ölür.

Kampuslerde yillarca yasayan kediler dediklerin 3-5 sene yasiyor. Kedilerin uremesi icin ilk 1 seneyi doldurmalari yeterli. Sonra ucer beser doguruyorlar zaten, sonra da ölüyorlar. Kedilerin kendileri degil soylari yasiyor. Iyi bakilan bir kedi genetik bir problemi yoksa 14-20 sene arasi yasar.

Insan yemeklerindeki maddelerden bazilari kediler icin direk toksik. Ornegin yemeklerinizde sogan kullaniyor musunuz? Sogan icindeki thiosulphate maddesi kedi ve kopekler icin toksiktir ve kan hastaligi yapar.

Kediler icin en onemli aminoasit taurine'dir ve bu da hayvansal besinlerde bulunur. Kedi mamalarinda dengeli miktarda bulunur ve evdeki yemek artiklariyla bu dengeyi saglayamazsiniz. Baska bir sey bilmeyen kedi onu yer ama saglikli olmaz.

Ucuzluk meseleyse biraz arastirma yapin, mamalari toptan almak suretiyle bugunlerde bir kediyi evde gunluk 75kurus - 1 lira arasina beslemek mumkun.

tuz şeker baharatlar kediler için zararlı ve ömürlerini kısaltıyor ama onun haricinde davranışlarına da etkileri var. Benim bir ev ark. kedisi ev yemeği de yiyordu. ortlıkta bir öp dahi bırakamıyoduk her şeyi yiyordu. çekmeceden ekmek poğaça bile çalıyordu. artık illlahlah etmiştik. şimdi iki tane kedi ile açık mutfak olan bir evde yaşıyorum ne çöpe musallatlar ne de yemeğe gelip arada kokluyorlar o kadar.
Diğer kediyle her gün evde bir yer kirleniyordu. Çorba içmeye çalışırken devirmekten tut, sıcak menemene saldırmaya hep açtı hayvan :D

fiyatlarını şu anda çok bilemiyorum, ama Levent'te ada veteriner aklınızda olsun.
en azından ciddi sorunlar olduğunda götürebileceğiniz bir klinik.

Beşiktaş yuvam veteriner kliniği

yeter yeter:)

1- kapalı tuvaletin giriş kapağını cikartırıp kullanirsaniz sıkıntı olmaz
2-kedili evde toprağın ne işi var balkona alın tabi
3-üzerinizde başka bi hayvanın kokusunu falan almış olabilir, sebepsiz de olabilir, kediler enteresan canlilar

1- benim kedilerim hep kapalı kumlarda yaptı. alışması için kapağını koli bantıyla üstten yapıştırın açıkken birkaç gün girsin sonra kapağı kapalıyken de girip çıkar.
2- bazı çiçekler kediler için zararlı evdekiler neyse ona göre bakabilirsiniz.
3- benimkisi de arada çoşar odanın bir kenarından bir kenarına koşup duruyor. dolabın üstüne falan çıkıyor. tıslıyaıp mıslıyor ama hiç takmıyorum bir zaman sonra sakinleşiyor. rahatsız olursam elime alıyorum hemen sakinleşiyor o zaman.

benimki yaklaşık 6-7 aylık dişi.

KApalı balkon bizim. Kum kabı da orda. Ee haliyle orada çiçekler de var. Çözüm ondan çiçekleri kaçırmak olacak sanırım..

1-kum sorun olmaz. açık kuma yapıyorsa, yerini öğrendikten sonra kapalı kuma da kapısından girip çıkarak yapar. hatta dışarıdan izlenmediği ve karanlık olduğu için daha rahat eder.

2- çiçek saksıları büyük ise toprakta oynamak ve yatmak eşelenmek istiyordur. o yüzden saksılara dadanmıştır. saksılar küçük ya da büyük fark etmez toprağa çubuklar saplayın. kalem gibi şeyler yani. toprakta yatabileceği ya da eşelenebileceği rahatlık olmayacak şekilde birkaç çubuk saplarsanız uzak durabilir. böylece konforu bozulur saksıda kendine yer bulamaz. dükkan önlerindeki saksılarda, sokak kedileri oturmasın diye cam şişe saplıyorlar saksılara belki görmüşsünüzdür.

3- kedi bu! hikmetinden sual olunmaz. bir an karşısında görünce anlık tırsmış olabilir. yaramazlık yaparken yakalanmış olabilir. canı öyle istemiş olabilir. neredeydin sen diye çemkirmiş olabilir. bazı davranışlarında çok da mantık aramayın :) kedidir kedi deyip geçiverin :)

1) garipseyeceğini sanmıyorum benimki garipsemedi,
2) çiçeklerin etrafına tel örgü koyabilirsiniz
3) bilemedim.

Bi kutu hazırla, içine eski battaniye polar vs bişey koymuş ol. Köşesine pet şişe içinde sıcak su koy, şişeyi çorap veya havlu gibi bişeyle sararak ama. Anne kediye göster. O ısıyı algılar, korunaklı olması da hoşuna gider. Muhtemelen kendi koyar yavrularını oraya. Birazcık da mama alıp verirsen, yeni doğum yapmış kediler için mamalar var. Çok mutlu olur...

anne kediler doğurdukları yerden çok memnun değilse yavruları taşıyabiliyor. siz evde bir yer ayarlayıp mamayla anneye gösterseniz, orayı benimserse yavruları da getirir. apartmanda doğurduğuna göre insanlardan kaçmıyor. kediye ayarladığınız yer evin hemen girişinde olursa daha kolay olur işiniz. yastıklı minderli rahat bir köşe, mama ve su kabı koyarsanız gelme ihtimali yüksek. özellikle yaş mamanın kokusu daha baskın oluyor.

bizim balkon kapısının önüne doğurmuştu, ben bulduğumda anne de yoktu el mahkum kedileri bir bez gibi bir şeyle tutup kutuya almıştım, bir süre sonra anne gelmiş kapıya, baktım yavruları arıyor onu da içeri aldım, direkt yavruların üzerine yattı zaten. aslında en güzel bir koli ayarlayın, içine de biraz emziren anne için mama koyun, sonra tutabilirseniz anneyi kutunun içine alın, o mamaya da kendi gelebilir. o arada yavruları elinize sürmeden yanına koyun farketmeyecektir, sonra da hemen kutuyla eve alın.

evde ben 2 ay besledim. bir büyük bavulum vardı, içine havlular ve sıcak su torbası koydum, tüm kediler içinde zaten anne iki gün filan aralıksız uyudu çok yorgun oluyorlar, maması suyu yanındaydı arada kalkıp yemek yiyordu, yavrular da birkaç hafta ayaklanmaz zaten emip duracaklar. siz kutuyu mamayı ayarlayın hepsini eve alın en iyisi. arada anne bir iki yavruyu götürmeye kalktı ama geri döndürdük bavuluna.. bir de bavulu evin sakin köşesine koyun korkmasın kaçmaya kalkmasın güvende hissetmesi, sizi çok görmemesi daha iyi.

ortam ne kadar sıcak olursa o kadar iyi. nereye koyarsanız koyun sıcak su torbasını eksik etmeyin. yavrular çok üşüyor.
kedim doğurduktan sonra en zayıf olan yavrusunu emzirmeyi reddetti. veteriner ne dediyse, aklımıza ne geldiyse yaptık ama ne yaptıysak olmadı. iki hafta sonra öldü yavru. diğerlerini yaşatabilmek için yapıyorlarmış bazen. bu durumda yapacak bir şey olmuyor. allah korusun böyle bir durum olursa ben nerede yanlış yaptım demeyin, üzülmeyin.
süt içmeyen yavru kediler için tarif: yarım çay bardağı sıcak keçi sütü, yarım çay bardağı sıcak su, yarım çay kaşığı tereyağ, yarım kesme şeker karışıtırıp damlalıkla verebilirsiniz.

eldiven gibi bişeyle bebekleri alırsan sıkıntı olmaz, annenin müsade edip etmeyeceğini tıslamasından anlarsın zaten.

bu sezonu izlemedim ama çocuk adamla almanyadaki türk sevgilisinin, filizdi sanırım adı.
eleman hülya ile evlendiğinde kız hamileydi ve aldırmasını istedi. ama hülya kıza para teklif ederek doğurmasını sağladı ve kendi doğurmuş gibi elemanın ailesini kandırdı. eleman da kabullendi durumu. ama sonradan filiz çocuğunu tekrar almak istedi filan falan.

Nasıl yani bu kerim 9 ay boyunca Hülya nin karnını gormedi mi? Çok enteresan.

kerim kenyaya mı ne bir yere gitmişti ama dediğim gibi kerim biliyor zaten hülya'nın çocuğu olmadığını, zira hiç birlikte olmamışlardı zaten.

Kargo oraya geliyorsa temizmamanin 50 liralık 15 kg maması bir ay yeter. Yavrular da et ya da tavuk suyuyla islatirsaniz yerler.

kasap/marketten kemik al. az bir parayla ya da ücretsiz veriyorlar.

derin bir tencere içine atıp 45 dakika kadar suda kaynat. kemikleri ayrı bir yere al, suyu dökme. O suyun içine 3 paket makarna at. Enfes bir yemek oluyor kendilerine :)

kasap, market için yakınlarda bir köy var, denedim ama vermiyorlar. kemik bulunmuyor pek.

normalde kargo gelmiyor ama dolaylı olarak getirtebilirim. bir köpek için, gram ya da göz kararı olarak ne kadar mama 1 öğün yeter acaba?
ve günde kaç öğün mama verebilirim?

Kemik bulamıyorsanız kemik suyu alın. tablet olarak. makarna suyuna 7-8 tane atıp yapabilirsiniz. ben öyle yapıyorum bazen.

Günde 1 kez beslemeniz yeterli bana kalırsa, herbiri icin 1 yemek tabaği kadar kuru mama ve bol su yeterli olur.

Ben ofislerinden ucuza almıştım online denemedim hiç

goeuro.com u deneyebilirsin ben burdan almıştım hızlı tren biletini kendi sitesinden daha ucuza.

@benim de soyleyeceklerim var, o site de satın alırken italo ya yonlendiriyor, alamıyorum:(

Fotoğraf alabilirsek daha çok yardımcı olabiliriz. Ağzının içini gözlerini ve mümkünse kakasını fotoğraflarsan.

acil bir durumu var gibi duruyor, pişman olmamak için çok geç olmadan veterinere götürmelisiniz.

enfeksiyon kapmış olabilir. acil veteriner :(
serum vs takarlar, ilaç başlarlar, belki bi kan testi yaparlar

İstanbul'da kentsel dönüşüm, mutenalaştırma, toplumsal ayrışma gibi konuları kabaca "mekan ve konut üzerinden" ele alan çeşitli çalışmalar var.

Kent Çalışmaları adı altında anabileceğimiz bu çalışmalar; temel ilgi alanı mimari olan çalışmalar değiller, hatta yer yer mimarinin çok geri planda kaldığını da söyleyebiliriz. Ancak mekan, kimlik, toplum gibi ögelerin birbirlerine bağımlı değişkenler olmasından ve değişimi ayrı ayrı değil iç içe yaşamalarından dolayı mimariden çok uzakta değerlendirilebileceklerini sanmıyorum.

Aklıma gelen birkaç eseri sizinle paylaşayım.

Örneğin Amy Mills'in "Hafızanın Sokakları: İstanbul'da Peysaj, Hoşgörü ve Ulusal Kimlik" adlı eserinde ağırlıklı olarak komşuluk ilişkileri, mahalle pratikleri, kimlik gibi konular üzerinde durulsa da mutenalaştırma, restorasyon, mekansal değişimlere de değinilmektedir.

Hatice Kurtuluş'un "İstanbul'da Kentsel Ayrışma: Mekansal Dönüşümde Farklı Boyutlar" adlı eserinde ise İstanbul'daki kapalı yerleşmeler, güvenlikli siteler gibi oluşumlar ele alınmaktadır. Beykoz Konakları gibi dışarıya kapalı siteler hakkında tartışmalar yürüten eserde de sözde "neo-osmanlı mimarisi" olarak tanıtılmaya çalışılan yapıların arkasında ne gibi ekonomi-politik, kurgusal, mekansal ve toplumsal süreçlerin yaşandığından bahsetmektedir. Tabi ki çok daha fazlasından bahsetmektedir ancak benim aklımda kalanlarla, senin bahsettiğin konular arasında böyle ortaklıklar kurabiliyorum.

Türkiye'de güvenlikli sitelerin ortaya çıkışıyla ilgili bir diğer eser de Jean-François Perouse'un "İstanbul'la Yüzleşme Denemeleri: Çeperler, Hareketlilik ve Kentsel Bellek."

Türkiye'de kent çalışmaları diyince akla gelen bir diğer olgu da gecekondu. Fakat gecekondu çalışmaları ve tartışmaları sanki biraz geride kalmış gibiler. Benim ilgisizliğim de olabilir.

Chicago Okulu, Ekolojistler, Çağdaş Kent Kuramları bunlara da bakabilirsin. Aklıma ilk gelen isimler Lefebvre, Castells, Simmell, McKenzie, Burgess, Park, Wirth...

Belki ihtiyacın olan fikri bulmanda yardımcı olur. Başarılar.

hazır oradayken cumhuriyet döneminde Türkiye'ye gelen Alman mimarlar ve onların tasarladığı yapıların kent silüetine ya da iç mekanlara getirdiği yeni yorum açısından bir inceleme yapabilirsin belki, kim bilir.

bruno taut'u inceleyen bir tez yaz.eserlerinde renkleri kullanımıyla ilgili. türkiye'ye gelen alman mimarlar denince çağrışım yaptı...
www.tautes-heim.de

Kardeş, google scholar ve online dergi veri tabanlari varken kütüphane mi kalmış? 10 yıl önceki yl tezimi bunlar ile yazdim.

@pazardan'in dediği gibi bisey olabilir. Hatta ulusal mimarlık akımı cephe öncelikli yaklaşımıyla bilinir. O nesil ülkemizdeki alman mimarlarin olaya nasıl baktığı, cephenin iç mekana yansimamasinin sorunları falan tartışılabilir.

gece gözüme uyku girmiyo o dereceyim. dün gece tüm enerjimi veritabanlarına ulaşmaya verdim. uzaktan veri tabanlarına ulaşmak iyi fikir dediğiniz gibi. bir de bir başlangıç noktam olursa devamı çorap söküğü gibi gelecek biliyorum. şu anda veritabanlarına ulaşmaya çalışıyorum çünkü itü'nün veritabanı için itü öğrencisi, yıldız için yıldız'ın öğrencisi vs olmak gerekiyor. bu süre içersinde de google schoolar a falan bakıyorum...

nasıl yani yök'ün sitesine giriş yapınca örneğin İTÜ'nün veritabanlarına da giriş yapabiliyo muyum? yök'ün sitesindeki tezleri giriş yapmadan da indirebiliyorum?

YOK'un sitesindeki tezlerden yazarlarin izin verdiklerine erisebilirsin, tum ogrencilerin tezlerini oraya yuklemesi zorunlu ama tam metne izin vermeyebilir. En azindan ozetleri oluyor, kendinle ilgili olanlara mail atip tam metnini isteyebilirsin.

Scholar'dan arastirma yapip tam metnine erisemediklerini sci-hub.bz'den ucretsiz indirebilirsin. Istedigin kitaplari da Libgen sitesinden ucretsiz indirebilirsin. Buralardan erisemediklerini sozlukte makale araniyor duyurulari basligina yazarsin, erisimi olanlar gonderir.

Hicbirisi olmuyorsa bunlarin, Mimar Sinan'in kutuphanesinden talep formu doldurarak, yurtici ve yurtdisi kutuphanelerdeki kitaplari isteyebilirsin.

Dogrudur, tek dezavantaj asiri duman çıkarması, kokusu 2 gün kalıyor bizim evde. İkea dan almıştık biz, ucuz ve başarılı.

pişirmeye başlamadan önce 10 dakika kadar yüksek ateşte ısınması gerekiyor. bunun dışında hızlı sayılır aslında. ben lava marka almıştım metrodan.

en uygununu esse mağazalarından alabilirsin, inanmayacak okuyanlar ama 17 Tl'ye aldım. Pazar günleri bazen %50 + %50 indirim oluyor ona denk gelmiştim. Döküm demir.

metro'dan alabilirsin. lava marka. oldukça ucuz, 40 lira filandı.

döküm tava alacaksın, dedikleri gibi duman yapar, pek yıkamayacaksın, yağ kalacak üstünde biraz, pişirme yapmadan 5-10 dk kızdıracaksın tavayı, daha önce sorulmuştu, ararsan daha detaylı cevaplar var.
lava alabilirsin f/p ürünü

carrefour'da lava marka var. iki tane t-bone sığıyor ve çok iyi pişiriyor. 30 tl'ye aldım. f/p çok iyi tavsiye ederim.

www.carrefoursa.com

Şu nasıl: www.hepsiburada.com/sinbo-cift-tarafli-dokum-tava-32-cm-p-MTSINBO32TAVA

Biz lava marka döküm tava kullanıyoruz, memnunuz.

lava döküm tava eşşek ölüsü gibi ağır ve ısıyı çok uzun süre tutuyor. bu sayede eti mühürleyip içinin sulu kalmasını sağlıyorsun. bu ve diğer orta sınıf tavaları eline aldığında ağırlığınıdan normal tavaymış gibi bir hissiyat veriyor ve pişirme olayı zayıf. çift taraflı olmanın tek avantajı yağ sıçramasını önlersin.

Şunu aldık: www.esse.com.tr Ve gayet güzel.

benden zengin olduğunu düşünüyorum. daha doğrusu biliyorum.

Benden zengin olduğunu düşünüyorum +1

Azıcık silkelesen üstünden oracıkta en az 3-4 bin tl dökülür gibi geliyor bana.

Bu yeni bi dilencilik yöntemi sanırım çünkü ben de bır kere sokakta resmen ağlayarak bağıran ve allah rızası için para isteyen bır adama denk geldim, hiçbir şekilde inanmıyorum.

acıma yetime döner koyar dötüne kategorisinde bu dilencilerin alayı. ben baya dikkatli incelerim hal hareketlerini dileniyorsa. karnım aç diyosa ve inanırsam gel bişeyler ısmarliyim derim yok para ver derse genelde sktir lan yavşak diyorum.

ya bırak düşündüğün hata, alayı kansız o şerefsizlerin. hepimizden zenginler. gidip bir işin ucundan tutmak varken oturdukları yerde köpeklik yaparak daha fazlasını kazanmak işlerine geliyor.

Günde 100tl kazansa ayda 3000tl ediyor. Tek yaptığı da oturup dilenmek.

@elitist adamlar vergi vermiyor, mesai harcamıyor, giderleri yok bunun karşılığında sosyal olarak sorunlu bir "meslek" yapıyorlar. Dilencilik bir çeşit meslektir işsizlik değildir. Kemiksiz para kazanıyorlar. Zengin olmayacaklarını düşünmek için saf olmak gerekir.

@elitist Aynı yolu izleyip farklı sonuca varıyoruz. Benden farklı olarak siz dilencilere kaygı ve üzüntü duymayı genel geçer şart olarak benimseyip bunun üzerine inşa ettiğiniz bir yargıyı öne sürmüşsünüz. Ben dilenen insanlara üzülmüyorum. Üzülmememin sebebiyle çok para kazanmalarının bir korelasyonu yok. Üzülmüyorum çünkü yaptıkları şey çevrelerindeki herkese hakarettir.

çoğu yalancı oluyor. kendi gözlerimle gördüm. köşede sakat bir adam dileniyordu. para topluyordu. bir süre sonra öteki sokağa geçti. oraya bir araba yanaştı. arabaya binerken sakat ayağını pantolonun içinden çıkardı. yürüyerek bindi arabaya. sahtekarlık diz boyu.

bir de bu üst geçitlerdeki dilenciler de alayı mafya. birisi polisin geldiğini görüyor. hemen bir kaç telefon görüşmesi yapıyorlar. üst geçitlerki dilencilerin hepsini bir arabada toplayıp gidiyorlar.

Yanlış bilmiyorsam her halukarda şehir - ülke dışına çıkacğını amirine bildirmen gerekiyor.Memurlukta prosedürlerde olan birşey olması lazım.

Elimde öyle bir dilekçe var amirimin imzaladigi ama mühürlü rektorlukten çıkmış bir yazı alamıyorum, elimdeki dilekçe yeterli olur mu dersiniz

Olur. Bolum baskanindan alinan imzali bir belge bir akademisyen icin gecerli sayildi. Ylalniz tatil degil de bir konferans icin. Farki da yazayim da yanlis bilgi olmasin.

Devlet memuruysan zaten senin bildirmen gerekiyor konsolosluk istese de istemese de.

İspanya' dan başvurdum ben de. İlk başta yurtdışı iznimi, bayram tatili nasıl olsa resmi tatil diyerek onaylattım. Sonrasında sorun oldu. Her halükarda yıllık izinden düşüyor resmi tatil bile olsa. Onayı değiştirmek zorunda kaldım süreden dolayı. Kurumdan kuruma fark eder mi bilmiyorum ama bana bazı arkadaşlar çok yardımcı olmuşlardı burdan. Editleyip eklerim kullanıcı adlarını.

kartı iptal et yenisini istet ve bu tür rezervasyon olaylarında her zaman limiti 1 kuruş olan sanal kart açtırt ve onu kullan.

@house md

incittiysem özür dilerim arkadaşım. aslında teknik olarak dolandırmaya niyetim yok, ilk önce hostel'e mail attım rez'i iptal etmelerini rica ederek. şimdi cevap bekliyorum, rezervasyon günlerine 20 gün var, mağdur olmayacaklardır.

Teşekkürler.

booking.com'a da mail atabilirsiniz. bu durumlarda yardımcı oluyorlar.

Direk oteli arayip gelemeyeceğinizi bildirin, para almadan iptal etmişlerdi bizimkisi.

adınız soyadınız nedir? eft için gerekiyor

Editledim, sağolun

Yarına elinzide olur umarım, eft geçtim ben de. Şu an tedavisi devam ediyor değil mi? Henüz para tamamlanmadığı için tedavide bir aksaklık söz konusu değildir umarım.

@ kedi sahibinin el kitabı, çok teşekkür ederiz, kedicik klinikte tedavi görüyor herhangi bir aksama yok, durumunu buradan haberdar ederim, sevgiler.

Duyarlılığın için insanlık adına bizim sana teşekkür etmemiz lazım, güzel haberlerini bekliyoruz :)

share.pho.to

Kediciğin keyfi yerinde, iyileşmesi biraz uzun surecekmis ama toparliyor:)

postimg.org

Kedicik bugün klinikten çıktı, yarası kapandı, destek olanlara cok teşekkürler:)

su yemek koy eline eldiven tak pusuda bekle kafasından kolundan yakala çıkar. Sahipleri uğraşmayabiliyor riske girmeye gerek yok.

5 gün uğraştığım oldu bu motora giren kedi meselesiyle. Geçen sene 3 bebek kardeş apartmanın otoparkında bir aracın motoruna girmişler. Aracın sahibini çağırdım kaputu açtırdım falan derken hoop kaçıp yan arabanın motoruna girdiler, onun da sahibini çağırdım kaputu açtırdım hop bu sefer hepsi birden yine kaçtı. Bi kaç saat sonra yine miyavlama sesleri, başka bi arabaya yine girmişler. Hiç abartmıyorum 5 gün uğraştım, bu 5 gün boyunca bi arabadan diğerine gezdiler ve sürekli miyavlama halindeler. Birini yakalayabildim sonunda. Diğer ikisini mümkün değil yakalayamadım. Sonunda bi gün sesler kesildi, muhtemelen öldüler.
Bu da böyle bir anımdır. Hala üzülüyorum. Neyse demem o ki motora giren yavrular bazen çok korkmuş ve böyle çok inatçı olabiliyorlar. Yapılacak şeyler:
1. Kokusu güzek bir yiyecekle kandırmak, misal ton balığı
2. Fısfıs gibi bir şeyle aracın altından su sıkmak
3. Kaputa vurarak ses çıkartmak, korkar çıkar belki
4. Aracın sahibini bulup kaputu açtırıp yakalamaya çalışmak

Başka da bir şey yok yapılacak. Sabırlı olmanız lazımç

Arabanın camında not var ancak sahibi gelecek gibi durmuyor, kaput acmadan da çıkarmak imkansız, cok korkmus alınacak gibi degil:( yaş mama koyduk tekerin oraya ama inmiyor.

Hayır bi de istese çıkabilir ama korkudan çıkmıyor çok küçük olduğu için aptal şey uykumu kaçırdı gece gece.

bizim apartmanın önünde de böyle bir kedi vardı geçen pazar günü. bir an yakaladım arkasından yaklaşıp, kedicik parmağımı ısırdı bu yaşımda aşı kartım oldu. kedicik akşama kadar miyavladı, geceleyin etrafta başka kedi vs ve insan da yokken kaçtı gitti sanıyorum. yapacak birşey yok yakalayamadıktan sonra böyle durumlarda.

Disaridayim su an. yarin evde tuttugum notlarin birinde bir tarihcinin tavsiyesi vardi bu konuda. burada mesaji düzenler eklerim.

(Ben unutursam mesaj atabilirsin)

abdülbaki gölpınarlı +1

Aslında eklemeyi unuttuğum şey, aradığım şeyin akademik, bol editör notlu ve non-muslim okuyucuya yönelik bir basım olduğu. Bu açıdan tarihçi tavsiyesi gerçekten yardımcı olur, teşekkürler.

evet baktim notlara mesnevi degil ama şerhiymiş.

Mesnevi şerhi - şefik can

Benim okuduğum bu linkteki, ama artık kalmamış nuhtemelen.
Basımı vs.vs.vs. şahane. Kuşe kağıttır.
www.idefix.com

@microfiction+10 üzeri 23

Yakalayamıyorsanız mama verin karnını doyurun, kendi kendine iyileşir.

Eğer ayağında kırık varsa kendi kendine iyileşemeyebilir maalesef, taşıma kutusu bulabilirseniz bir yerden, içine yaş mama koyarsınız yerken arkadan gelip farkettirmeden kutuyu kapatabilirsiniz, başka türlü zor.

@pazardanaldim; Almaya çalıştığımizda ustune basarak kostur kostur kaciyodu. O yuzden kirik olduguna ihtimal vermedim pek ama bilemem tabi. Benim kedişin kutusu vardi deneyeyim bi gorursem.

En ucuzu ortaköy sokak hayvanları koruma derneği, 150 TL olması lazım

barbaros veteriner klinigi

fiyat olarak ne kadar isterler bilmiyorum ama bu aralar gidecegim, sorarim kendilerine. eger kendim sorayim diyorsan: 0212 227 3677​

Beşiktaş olmasın?
Arattım şurası çıktı

Adres: Çırağan cad.Yıldız Parkı Girişi no:1 Beşiktaş

Telefon: 0212 227 72 65

200 TL fiyat verdiler. Çok mu acaba?

Barbaros'u aradım.

400TL :)

fiyat hakkinda fikrim yoktu acikcasi, indirim yaptirabilirim diye soyledim orayi aslinda. taniyorum sahiplerini ama eger 400 lira dedilerse cok makul bir fiyata inmezler. o yuzden kusura bakma :)

Ben uzun araştırmalar sonunda orada kısırlaştırdım, 200 tl normal.

Günde 1 çay kaşığı karıştırıyorum ben yas mamaya, ama 3 günden fazla vermemek lazım, iylesiyorlar zaten 3 gunde

kedinin göz tedavisini yaptırıyor mu bir taraftan? en önemlisi bu, eğer yaptırıyorsa;
kitty milk denilen kedi sütü ve biberonla besleyebilirsiniz. nerdesiniz bilmiyırum ama bende fazla bir biberon olacaktı.
kasanın altına çiş pedi denilen büyükçe kare şeklinde çişi emen pedlerden serebilirsiniz. yattığı yer çişli çişli ıslak olmaz. Ondan da fazla var bende veririm ama nerdesiniz bilmiyorum
peluş hayvan olabilir, onun dışında battaniye gibi birşey de koyabilirsiniz buruşturup. uyuyacağı zaman ona sığınıp uyur belki.
tık tık diye ses çıkaran saatlerden koyun derlerdi, annesinin kalp atışı sanıp sakinleşirmiş ama işe yarar mı bilmiyorum.
şimdilik aklıma bu kadar geldi.

sık beslenmesi gerekiyor küçük kedilerin. kısa sürede susuz kalıp ölebiliyorlar. düşük sıcaklıklara da duyarlılar, hipotermi tehlikesi var.
annesinden ayırmaktan ziyade bunlara dikkat etmemek öldürür hayvanı.
peluş hayvandan önce bunları düşünmek gerek maalesef.

Ne kadar küçük? Eğer çok küçükse yavru kediler için olan sütten içirip, ondan sonra nemli bir pamuk yardımıyla poposuna masaj yapmak lazım. Yoksa kakasını yapamaz. Yavru kedilerin devamlı beslenmeleri gerekiyor. Bir de sıcak tutun. Tüyleri adam akıllı çıkmadığından çok çabuk üşüyüp hasta oluyorlar. Bu arada göz tedavisini de yapın tabii.

çok teşekkür ederim cevaplarınız için. dün gece karanlıkta telefonun ışığıyla baktım kasanın içine sonra tesadüfen teyze çıktı apartmandan anlattı durumu. ne yiyor ne içiyor diye soramadım o an. bugün iş çıkışı gidip bakacağım. kaç haftalıktan itibaren kendi kendine yapmaya başlar çişini?

kedi yaklaşık şu resimdeki gibiydi;
s3.amazonaws.com

ya çok küçük güvenli bir yere almak lazım.
tek başına, kaçamayacak bir hayvanı kapı önünde, kutuda bırakmak da tehlikeli.

çok minikmiş daha ya yazık :( bari apartman içinde bir yere koysaymış, dışarıda çoluk çocuk oyuncak eder elinde.
semt neresi bu arada?

dostlar bir bakın lütfen kedi bu sizce yapabilir mi çişini falan


i.hizliresim.com


Güzel bir örtü örttüm bi de pelus ördek koydum hemen emicek yer aradı :(

Tuvaletini kendi yapiyordur o bir aylik olmus gibi gorunuyor fotograftan. Yalniz keske anneden ayirmasaymis gozler o kadar kotu degil. Yas mama yer. Kuru

---mamayi bile tikirdatmaya baslar hatta yavastan bu cocuk. Takviye olarak kedi sutu alip verebilirsiniz yine de, bizim bebekler bir aydan sonra cok az emmeye basladilar ama mamaya gecip, dudak tiryakisi kivamindalar su an birbucuk aylik olacaklar uc gun sonra. Gozlere terramycin surun iki gune iyilesir zaten. Yalniz eve alin ya geceleri serin oluyor artik usur yavrucak. Sicak su torbasini ihmal etmeyin disarida kalacaksa ozellikle gece. Bir havluya sararak koyun tabi.

pek anlamam bu işlerden ama bu kedinin gözleri gayet normal geldi bana.

bilen birileri onaylarsa kediyi annesinin yanına götürün, yazık olmasın derim ben

teşekkür ederim cevaplarınız için tekrar.

kedi hatırladığımdan biraz daha büyükmüş evet :D ama hala annesinden ayrılacak yaşta değil annesini arıyor.

teyzeyle bu sabah konuşabildim anca dün yoktu evde. kendi kendine yapıyor çişini dedi, şırıngayla sulu süt veriyormuş. dün gece ağlamadı. galiba peluşun faydası oldu :)

O teyzeye söyleyin kediyi öldürecek.
Yavru kedi o sulandırılmış inek sütüyle beslenemez, hiçbir besleyiciliği yok,.
1 aylık yavruyu annesinden ayırıp sulandırılmış süt vermek de ayrı bir vaka yalnız.
Anne sütü alamıyorsa yaş mama ve yavru kedi maması yemesi lazım yoksa beslenemez, hastalanır ve ölür.
Allah akıl fikir versin diyorum böyle insanlara.Ayrıca bir gün evde yok sokakta sepetin içie bırakmış gitmiş.Olmasın böyle hayvanseverlik.
Siz o teyzeye biraz yavru maması ve konserve alırsanız makbule geçer.

Bundan 15 sene kadar önce kedi sütü diye birşey yoktu piyasada. bulduğumuz annesiz yavru kedileri sulandırılmış inek sütüyle beslerdik. hiçbirini öldürmedik. hepsi büyüdü sağlıkla. Tabi ki şimdi bu kadar imkan varken süt verilmese daha iyi olur ama süt içti diye ölmez merak etmeyin. zaten hiç anne sütü emmediğini sanmıyorum şimdiye kadar. Mutlaka bu kadar büyüyene kadar içmiştir.
imkanınız varsa yavru kedi maması alıp verin teyzeye, ondan versin yiyebilir gibi duruyor.

peluş meluş yalan, 1 ay bakacaklar öyle kutuda kediye, sonra alışacak insana, bağımlı olacak, sonra da salacak sokağa iyileştin git giye, bi kaç hafta sonra kedi mefta.

götürün annesinin yanına, yolunu bulur onlar. ya da sahiplenin kediyi. ne o öyle. bina dışında kutuda kedi mi beslenir ?

çanakkale otobüsü nereden gidecek başka? gelibolu'dan gider. sen de oradan adaya geçersin

1- Kurban Bayramı ve Bozcaada? Emin misiniz? Bozcaada'ya daha önce gittiniz mi? Adadaki normal zaman yoğunluğunu, özel gün yoğunluğunu, normal zaman fiyatları, özel gün fiyatları biliyor musunuz?

2- Adaya feribot sadece Geyikli'den var. Bir de İstanbul'dan direkt feribot var diye duymuştum ama ondan emin değilim. Eğer o yoksa mecbur Geyikli'ye gideceksiniz. Geyikli merkezden iskele 4 km ve orada çalışan dolmuş falan görmedim. Dolmuş yoksa nasıl gideceksiniz o yolu? İskeleden başka bir şey olmadığı için millet arabasıyla gidiyor tabii.

@grgn sanmıyorum ki bayram tatilinde yurtiçi sakin ve ucuz bir tatil beldesi olsun, Kamil koç un otobüsü direk geyikli iskelede indiriyormuş sanırım onu tercih edeceğiz, teşekkürler.

Rezervasyonsuz giderseniz hiçbir yer bulamazsınız adada. Büyük ihtimalle rezervasyon da kalmamıştır zaten. Ada diğer yerlere benzemez.

öğrenciye uygundur, iki arkadaşımın evi vardı orada. biri taşındı falan da, oturuyorlardı yani. mahalle klasik türk mahallesi.

uygun. sorun yok. insanı türkiye ortalamasının üzerinde, yani vasatın bir tık üstü.

sıkıntısız. öğrenci için son derece uygun.

selimiye, zeynep kamil ile kartalbaba arası tam koşuyolu na inmeden yanılmıyorsam iyidir iyi. hem 110 un geçtiği noktalara yakın, merkezi, öğrenciye de uygundur.

çok kötü ,ipsiz sapsızı bol,2 ay anca dayandık sonra gerisingeri abbasağa'ya.

selamsız taraflarına çok uğramazsanız ok.

selamsiz kalmadi artik, ya da eskisi gibi degil adamlar cevik kuvvet kurdu mahallenin ortasina :) biraz daha butceniz varsa sahile daha yakin yerleri tercih edin. zeynep kamil tarafi pek ic acici degil bogdu beni.

kedi yavrularını sütten kesilince terk ediyor. orası kalabalık gelmiştir daha rahat yemek bulacağını düşünmüştür belki.

yemekten yana çok sıkıntı olduğunu zannetmiyorum.

Erkekler çiftleşmek için rahatsız ettiyse kaçmış olabilir.

Annelik bağı bir anda bitiyor böyle. İyi bir şey mi kötü mü bilemiyorum.
Stresten de olabilir, yavrularını koruma olayı filan, sürekli ayık olması.

popülasyon artınca, kendi yavruları bile olsa kaçıyor. kimsenin ekmeğine mani olmamak ve kendi ekmeğine bakmak için. bir de kendi yavrularından erkek olanlar aralarında kavgalaşıp kendi haremlerini kuracak o alanda, analara yer yok.

@donut,

inciswf.com

@demirKamil, hocam BB drama olarak mı geçiyor? onun tarzında istiyorum. böyle tam dozunda trajedi heyecan dram falan böyle şeyler olsun.

@donut +999.

bb amateru eğlendirir eğer oz u izlemediysen.

Hooop true detective

Breaking Bad gibisi yok, ben onu izledikten sonra uzun süre dizi izleyemedim,hiçbiri sarmadı, ama Hannibal izledim tatmin oldum.

True detective

@donut, o halde,

inciswf.com

oz'u gerçekten çok övüyorlar. diğer duyurularda da gördüm. the wire - oz ikilisini izlemek lazım o zaman.

Mobilim editleyemiyorum gotham da olur gibi gibi.

ne, dexter mı kolpa. valla çarpılırsın, kaç bölüm izledin biraz daha şans verseydin. hem dexter hem bb izledim ikisi de harika diziler. bence dexter'a bir şans daha ver.

daha iyisi var (bkz: six feet under)
konu ve tempo olarak breaking bad ile benzerlik göstermez izlediğim en iyi dizidir. müthiş bir dramadır.

Hannibal.

fringe izle de gel.

benim en sevdiğim dizi de BB pescador.

oz ile benzemiyorlar ama oz da sıkı dizidir. wire'ı izlemedim, bilmiyorum o yüzden onu ama onu da çok överler.

the sopranos iyidir. farklıdır. serttir.

hannibal'ı da tavsiye ederim. çok iyi dizi.

western, tarihi tarzda dizileri seversen mutlaka deadwood'u da tavsiye ederim.

dexter kara mizah dizisi. ondan sarmamıştır. komedi diye izlemek lazım onu. o zaman geriyor.

bir de sen psikolojiye meraklı mıydın tam hatırlayamadım ama kenarda köşede bulunsun, bir ara izlersin belki: in treatment

@pescador emmy ödüllerini yanlış vermiyolarsa drama. Ama breaking bad başkaydı be.

dexterı kara mizah yapmışlar ya la.

dexter tabi ki kara mizah. onun o iç sesleri, başkalarına kendini çok tatlı, evcimen, dünya iyisi biri gibi göstermesi, kurbanlarını kandırırken takındığı sahte tavırlar...

dram hat safhada o ayrı ama dexter'da göz ardı edilemeyecek kadar komedi unsuru var.

edit: aslında bu açıdan dexter ile walter white benzerler biraz. :) walter sert ve gerçek bir kötü tabi. fark bu. o yüzden komik değil o.

six feet under tabii ki. dizi ustudur artik o. ben de bb'yi deli gibi seviyorum hatta izledigim en iyi 10 dizi arasinda. ama six feet under, the sopranos ve mad men fenomenler varken, esamesi okunmaz.

Ben de six feet under derim. Tabi konular çok farklı ama seversin diye düşünüyorum.

breaking bad izledim. oz, true detective, hannibal izledim dediğin türe yakın.
o bahsettiğin etki varya iste tam olarak bende 'oz'la oldu. bb, true detective, hannibal hepsi ayrı ayrı güzel ama oz apayrı bir yerde benim için.
@advocatusdiaboli çok güzel demiş bak tebrik ettim "yok abi ryan o'reily gibi karakter hiç bir dizide yok anasını satayım."

senin sıraladığın şu kriterleri okuyunca true detective geldi ama aklıma ilk, bunu da belirteyim hani.

durduk yere breaking bad'i hatırlatmayaydın iyiydi. efsane kelimesinin karşılığıdır. izlediğim en iyi 5 diziden biridir. dexter'i ben de sevmedim. oz iyidir, sert bir dizidir ama ağır ilerler. bb'deki aksiyonu, gerilimi oz'da bulamazsın. benim önerim fargo olacak. ilk izlemen gereken dizi. 10 bölüm zaten, bikaç gün içinde bitirirsin. bittikten sonra yeni diziler önerebiliriz.

not: uyku sorunu çekiyorsan the wire izle. uykusuzluğa birebirdir.

edit: cevapları şimdi okudum, benden başka fargo diyen olmamış. ayıp lan. 10 bölümde efsane kategorisine erişmiş bir diziden bahsediyorum. filmini izlemedim ama dizisi böyle.

BB'yi oz ve the wire ile karşılaştıranlara ağır bi küfür et bence, BB gibi dramı gelmedi gelmezde, diğerlerinde başka duygular ağır basıyor

yukarıda önerilmiş ama breaking bad'i seven insan six feet under izlemesin. yazık etmesin güzelim dizime :(

breaking bad şişirilmiş bir balondur.

@devilred, aklıma burcu esmersoy'u getirdin :p

(bkz: scarlett johansson'a güzel diyen bana demesin)

evet aynı dizileri izlememişiz belli ki. 1 dk bile aksiyonsuz bölümü yokmuş oz'un alkjsdhjas. oz'da 1 dk bile aksiyonsuz bölüm yoksa prison break ne o zaman?

c0.thejournal.ie

eğer kızmazsanız şey dicektim, oz hariç tüm bahsettikleriniz tırt diziler. bb ve fringe extra tırt.
ben the prisoner derim. eskisi yeniden tahayyülü vs hepsi. h2g2'nin eski dizi versiyonu da iyidir. bsg has dizidir. draması sci-fi'si mystery'si hepsi tam kararındadır. house md de bi daha izlenir. kalan yapımlar film şeridi israfı.

@ninja

yahu gerçekten merak ettim soruyorum; six feet under ya da the sopranos, tırt mıdır sence?

@mermize
abi :( yüzünü maviye boyayıp fırlatma baltasıyla arkamdan koşmayacaksan.. evet. yani o kadar şeyetmedim ben ama belki ben anlamamışımdır. tabii saygı duyarım sizin kararlarınıza abi. hürmetler abi.

la olm... çok üzücü yahu /:
üzüldüm bildiğin... neyse, bir bira daha alayım dolaptan.

Oz,Oz,Oz .. daha iyisini izlemedim henüz

temizmama.com

Hepsiburada'da ecocat ve ecodog var 15'er kiloluk 40-50 lira bişey,sokak köpeklerine çok yaklaşmadan yakınlarına koyarsın,hiç sıkıntı olmaz,kedilere mama bırakılıyor genelde ama köpeklere mama bırakan çok az
:(

@neferkitty
Marka fark etmez mi?

köpeklerle kedilerin mamalarını birbirlerinden olabildiğince uzağa koyun. biz öyle yapıyoruz. diğer türlü sorun çıkabilir.

veterinerlerde ve bazı hayvan malzemesi dükkanlarında da açık mamalar satılıyor. uygun fiyatlı.

çoğu pet shopta 4-5 tl civarında genelde dr sachi marka mama vardır. oradan alabilirsin.

www.bulabilirim.com

Yarım kilosu 3.12 TL Daha ucuzu ve markalısı olmaz sanıyorum...

Bu da kargo bedava kodu : 2FQH 2S67 KSRE DH3Z

Çok cocuk istedikleri falan yok bana kalırsa,
1-dogum kontrol diye bişeyden haberdar olmamaları
2-dogum kontrolunun günah olduğunu düşünmeleri
3-dogum kontrolune para harcamak istememeleri

eğitim seviyesi yükseldikçe çocuk sayısı düşüyor. eğitimle alakalı olduğu gibi vicdanla da alakalı tabii ki. bakamayacağını bildiği halde bir sürü çocuk yapan sonra da o çocukları perişan eden insanlardan nefret ediyorum. kısırlaştırmak lazım.

"İsteyerek" yapmıyorlar ki sadece "allah veriyor".

Doğum kontrolü diye bir mantığa sahip olmamaları, sevişmelerin çocukla sonlanmasına sebep oluyor. Napsınlar, seks de mi yapmasınlar :p

Daha eğitimli - iş güç sahibi dediğin insanlarda da (ben rastlamadım ama) aşiret kültürü hala devam ederek "soy devam etsin" ya da "ileride birbirlerine sahip çıksınlar" amacıyla çok çocuk yapılıyor olabilir.

aklima groucho marx'a mal edilen bir soz geldi:
izquotes.com

istemiyor ki, cahilliğinden oluyor.
sonrasında ise allaha sığınıyor kendin kandırıyor.

eğitimli, iş güç sahibi bir insan olarak maddi imkanım olsa 4-5 çocuk isterim ben de.
her ne kadar biz 2 kardeş olsa bile kalabalık bir ailede büyüdüm. annem de babamda beşer kardeşlerdi ve çok güzel bir aile ortamları vardı.

dediğim gibi maddi durumum el verse hepsiyle eşit miktarda ilgilenebileceğimi bilsem ben de 4-5 çocuk isterim.

not. bu konuda tek taraflı düşünmüyorum. eşimle ortak fikrimizdir. sohbet ederken aynı konudan dem vururuz ikimiz de.

maddi durumum el verseydi 4 ya da 5 çocuğu ben de isterdim. bunun okumuşlukla, okumamışlıkla ya da eğitimle eğitimsizlikle zerre alakası yok.

ben de maddi durumun varsa 1 çocukta kalma olayını anlamam mesela. annemler 5 kardeş. kalabalık bir ailede büyüdüm. hepsi de birbirine çok bağlı. keşke ileride benim çocuklarım da benim büyüdüğüm gibi bir ortamda büyüyebilse.

yine de ileride gerçekten iyi diyebileceğim meblağlarda kazanırsam, en az 4 çocuk düşünüyorum. düşünüyoruz, zira kız arkadaşım da bunu savunuyor.

ve not: akp'li değilim.

6-7 çocuğu olanların yapacak daha iyi bir şeyleri yok. bir tek bu yanıtı bulabiliyorum ben. ilgilendikleri alanlar kısıtlı, gelecek planları yok, hayatta bir motivleri yok. bir kadın başka türlü nasıl kısa aralıklarla devamlı hamile kalabilir?

3-4 çocuğum olduğunu düşündüğümde bile enerjim tükeniyor. çocukları çok seven biri olarak vakit geçtikçe çocuk fikrinden uzaklaşıyorum. büyütmesi, ilgilenmesi, eğitmesi kolay değil.

ayy ben de çok çocuk istiyorum. mesela bi üçüzüm olsun sonra dördüzüm olsun diyorum. sürekli doğuramam çünkü.. vücut sarkar..
ama çok çocuk istiyorum. sanırım sebebi kardeşlerimi çok sevmem. ayy canlarım onlar benim. ve küçükle aramda 12 yaş var.. ama bir yere giderken en çok onla gitmek isterim kafa dengi bir kere.. bütün arkadaşlarımın gözdesi kız bir kere..
bilmem ben en azından bir üçüzde ısrarcıyım. bunun için tüp bebek düşünecek kadar da manyağım :)

Asiret/derebeylik sisteminde ne kadar cok cocugun varsa sozun o kadar gecer, hanimaga olaylari bundan cikiyor. Game of thrones gibi iste birini kacirsalar digerj aileye sahip cikiyor falan. Dogu tarafimiz hala derebeylik yonetiminde.

kalabalık aileyi seviyorum. hele de aile içi dayanışma varsa, tadından yenmez.

Kalabalık olmak her zaman avantajlıdır. En basitinden senle öyle kolay kolay kimse dalaşamaz, itip kakamaz. Erkek çocuğun fazla olması demek eve giren paranın artması demek. En kötü yevmiye günlük 50 TL den başlıyor bugün. Ayrıca, çocuklar çoğu aile için sosyal sigorta. Yaşlanınca birisi annesine babasına sahip çıkıyor en kötü.

İkisinin ortası en iyi. Tek çocuklu ailelerin de onca ekonomik duruma rağmen çok mutlu olduğunu sanmıyorum. İmkanım olsa 3-4 çocuk ideal bence.

Nane karamel ve böğürtlen iyidir

En güzeli beyaz çikolata ama satmıyorlar maalesef, karamel veya vanilya olabilir.

fındık ya da frambuaz. net.

zevkler ve renkler tartışılmaz. herkesin beğendiği şeyler değişiktir.

böyle sorular sorulunca çok şaşırıyorum.

@mea ben de herkesin deneyip beğendiği şeyleri merak ettim zaten, denemek üzere. tavsiye diye bi olay var yani, şaşırılacak bi durum yok.

herkes naneyi çok sever ama benim hiç aram yok.

vanilya ve fındık her zaman iyidir.

ancak gerçekten herkesin zevki farklı sen de dene ara ara. sonuçta bir şurup koydurmak 1-2 lira farkettiriyor.

latte irish cream süper oluyor. ahududu da tavsiyemdir. Latte vanilya klasik güzel bir lezzettir.

mesaj yoluyla.

[email protected] a mail yoluyla olmasi lazim

@teknikekip; mesaj butonu yok sayfalarında.

@pazardanaldimbirtane; teşekkürler :)

aynen [email protected] 'a mail atın. konuya acil yazın acilse

adalara gitsek mesela? hiç gitmedim ben adalara. yapılacak bişeyler var mı? orada denize girebilir miyiz?

izmir'de uzak ama. 2-3 gün için gidilmez. ayyy şiştim valla.

Gelin istanbula tabi de denize adalarda girmeyin, yosunlu pis vs. diye biliyorum, marmara sonuçta. Kilyosa gidersiniz, belediye otobüsü var yanlış hatırlamıyosam.

Istanbul haftasonu gelinecek yer değil.

gelin yahu adalar güzel buyuk adanın arka tarafındaki plajda gayet güzel denize giriliyor.kirli olan yerler başka.
1 gün adalar
2. gün taksimfelan takılın turist gibi.
3. gün kadıköy bagdat cddesi cadde bostan sahili felan yeter moralinizi bozupda ankaranın o somurtuk haline geri dönmek icin.

"yarın öğretmen olduğunda her gün aynı çift yırtık ayakkabıyla gelen öğrencin olursa, onun yüzüne bakabilecek misin? yüzün kızarmayacak mı?" bu konuda haklı olduğunu düşünüyorum. 30+ çift ayakkabım var, utandım ben.

5 galiba ne gerek var be o kadae ayakkabiya

Vay be. Bundan hoslanan elemanin mesaj atmasi sana nasil kapak oluyormus, bunu cozemedim.

terlik sayılıyo mu? :(

bir çift var benim, 2.5 yıldır giyiyorum. sonunda annem "wtf dude" dedi,, içi parçalanınca kendisi yeni bir tane almaya karar verdi. ama ne zaman bilmiyorum. ilgilenmiyorum. memnunum ben bu ayakkabıdan.

e alsın arkadaş sana ne? onun için saçma olan ama senin bütçe ayırdığın şeyler yok mu hiç?

berk olayı çok iticiymiş yalnız. sanırım ona çok sinirlendin sen ayakkabı olayının gerginliğini atamadın.

cevap olarak: 20 civarı.

bilmiyorum benim 20-30 yok -ama çok almışlığım var bütün ayakkabılarım kayboldu mesela bi ev taşıma hikayesinde :)
bu muhabbette soru hakketen kaç çift ayakkabımız olduğu mu? Allah size kolaylık versin.

Tüketim toplumu işte. Az bile demişsin. Ayrıca orospuluk ne alaka. Millet zevkinden orospu olmuyor.

Hesapliyorum==> 9-10 topuklu + 2 cizme + 1 bot + 1 tiger + 1 converse = 14-15 cift ayakkabim varmis. 1 tane de spor bi sey alicam bakalim yakin zamanda. 16 olur.

3 çift günlük
3 çift resmi/klasik ayakkabı
1 çift spor ayakkabısı
1 çift halı saha
1 çift bot
1 çift sadece bakkala giderken falan giydiğim eski ayakkabıyı da sayarsak

toplam 10.

Kac cift oldugunu inanin bilmiyorum, bazen 2-3 cift annemlerde unutup gittigimde 'aaa bu da mi varmis?' dedigim oluyor ama söylediğinizi düşününce ben de utandim sahsen. Oyle alışveriş manyağı da degilim ama nasil bu kadar birikmiş bilmiyorum.

Berk olayi da söylediği gibi cok abesmis. Ben olsam ben de iyi o zaman berke git derdim. O nasil tepki oyle yahu?

20 çift ayakkabı bir kadın için fazla değildir bu arada,3 çizme 3 keten ayakkabı 3 topuklu 3 sandalet 3 babet 3 bot zaten 20 etti, erkek gözüyle değerlendirmeyin.

bot, 2 yürüyüş, 1 halısaha, 1 basket, 2 klasik tarzda. klasik olanlar babamdan hacıladım lazım oldu diyerekten normalde öyle ayakkabım yok. 5 diyebiliriz yani.

ancak olay hakkında yorum yapmak istemiyorum, sadece merak ettim. ondan hoşlanan tip var, hoşlandığı belli, kafasına göre mesaj atabiliyor ve sevgilin sevindi?

bence bir kez daha düşün.

berk olayı saçmaymış ama eleştirinizi çok haklı bulduğumu söyleyemem. seksen9'a katılıyorum bu açıdan.

benim 25 falandır herhalde, annemle birlikte giyiyorum, bunlardan 10 tanesini falan 8 9 yıldır giyiyorum.

canımızın bir şeyi istemesi ya da çok beğenmemiz her zaman ihtiyacımız olduğu anlamına gelmez.

benim için de fazla tüketim israf fakat bunu sevdiğim birine açıklarken kullandığım kelimeleri seçerken özen gösteririm, daha uzlaşmacı kelimeler kullanmaya çalışırım

sadece iki çift.
bunların bir tanesi spor tarzda, diğeri ise bot.

6-7 çift falan. param olsa daha da çok olur beğendiğimi gördüğüm gibi alırım.
şimdi mesele ayakkabı meselesi değil esasen, biri teknoloji manyağıdır senede bi telefon değiştirir biri de ayakkabı. imkanı varsa alır. o kadar alakasız şeylere çarçur ediyoruz ki parayı. ama etmesek de kazan ama istediğini alıp kendini kısa süreli de olsa mutlu hissedemedikten sonra ne anlamı var. imkanları zorluyorsa orada bi sıkıntı var demektir. ihtiyacı olmadığı şeyler için borca girmek gibi mesela.

berk olayına bişey diyemicemm mevzuyu anlayamadım orda.

2 cift spor ayakkabi
2 " bot
1 " terlik

erkeğim. üç çift ayakkabım var. bir de yılda üç kere falan giydiğim botlarım var. eşimin 40 çift falan vardır. hastalık bu, kendisi de kabul ediyor.

2 bot
1 sandalet
2 topuklu
1 bootie
2 spor
1 Babet
1 günlük
Bunlari sık giyiyorum. Birkaç tane daha var ama onları nadiren giydiğim için saymadim. Ayağıma uyan, vurmayan nadir ayakkabı olduğu için bulduğumda alırım. Nasılsa bir gün ihtiyacım olacak ama o zaman bulamayacağım.

30+ var sanirim. Hatta evde ayni ayak numarasinda 4 disiyiz, 100+ ayakkabi var. Seviyoruz; aliyoruz.

5 tane var 3 tanesini giyiyorum. Oh Berk mesaj attı tavrı terbiyesizlik. Onun dışında haksızsın, senin paranı harcamıyorsa istediğini alabilir. Hele yırtık ayakkabılı öğrenci ajitasyonu çok gereksiz, bir sürü aç insan da var o zaman bir dilim ekmekle doyurun karnınızı hiç zevkine bir şeyler yemeyin.

1 çift eski, acil kısa mesafe kullanımlık, çorapsız arkasını ezerek giydiğim var terlik gibi...
1 çift spor salonunda kullanmalık ve bir çift günlük kullanmalık adidas koşu ayakkabılarım var üst/orta seviye.
toplam aktif kullandıklarım sadece bu üçü. kışlık da bir çift botum var.
kenarda neredeyse hiç kullanmadığım 3 çift daha var ama biri hediye zaten, 2 kere giydim 2 yılda.

senin abarttığın seviyede bir sorun değil yinede.

Yaptığı yanlış, bence bu tarihi not et +28 gün koy ve karşına çıkan tarihlerde olabildiğince sabırlı davran.
5-6 çift ayakkabım var, erkeğim.

Bak o kadar sakin sakin yazdım o yüzden geçmedi sinirim, sevgilisi olan kıza yazan o berk g... neyse sakinim, baktın olmuyor zorlama koy tekmeyi.

hala elim ayağım titriyor amk

birader ayakkabıyı siktir et bu kıza tekmeyi vur. ne demek kapak olsun filan. her kavgada hoşlanan insanlara sevinecekse takar boynuzu. ayriyetten bu kız bildiğin açgözlü. yapma etme

Çizmelerde sayılırsa 50 den fazla

sen cimrisin
kız da patavatsız.
ayrılın.

annem emekli ilkokul öğretmeni, oturup saymadım ama hayatı boyunca hep 4-5 çift ayakkabısı oldu sanırım. benzer şekilde kardeşim (erkek) öğretmen, onun da farklı durumlarda giymek için 4-5 ayakkabısı var sanırım.
ben evden çıkmayan bir çevirmenim, 2-3 yılda bir siyah bir gore-tex benzeri bir şey alıp her yerde giyiyorum, bana yetiyor.
buna karşın 5 yaşındaki yeğenimin ayakkabı ve terlik sayısı hepimizi katlar.
kadınların farklı durumlar için giyecekleri ayakkabılar düşünüldüğünde 4-5 çiftin altına düşmesi pek mümkün değil. ortalama 10-15 çiftin de normal olduğunu düşünüyorum. kendi sevgilim olsa 20 çifte kadar homurdanmam sanırım, ama sonrasında biraz homurdanabilirim. hadi ayakkabıları geçtim, o kadar ayakkabıyı nereye koyacağız:)
neyse çok zorlarsa kedim yer zaten ayakkabıları:)

Ben erkeğim. 13 çift ayakkabım var. Genel olarak benim değil ama çoğu insanın ayakkabı tutkusu var. Gerçekten çok ihtiyacı da olmasa alması bu tutku neticesinde normal. Ona çok karışmayın cidden abartılı birşey yapmadığı sürece. Ki bunun 2-3 katını gördüm bazı arkadaşlarımda. Zengin falan da değiller. Ama engel olamıyorlar işte.
Bunun yanı sıra kız arkadaşın görgüsüz ve patavatsız bu anlattıklarından çıkardığım kadarıyla. Ben ailemden böyle gördüm ve aha çocuk mesaj attı demesi bunlara işaret. Bence sırf bu tutumunu ileride sorun edeceksin.

1 tane spor ayakkabı.
1 tane de krampon.

1 tane de eski bir ayakkabı var, bebelerle minyatür kale maç yaparken giyiyorum.

kız arkadaşın çok iğrenç bi insanmış. "al işte kapak olsun" nidaları falan. ağzına kürekle vur ve terk et.

ayakkabı bilmiyorum, saymadım. ayağım küçük olduğu için ben de bulabildikçe mutlaka alıyorum ama zaten çok nadir buluyorum.

ayrıl.

4

sandalet, spor, ciddi, biraz ciddi.

bana gayet yetiyor.

giyebildiğim 2.
eskiyen yıpranan 2.

sana helal olsun çok güzel anlatmışsın kıza olayı.biz ailemizden böyle gördük lazım olmasada alırız mantığı çok saçma bence. sen o kızla anlaşamayacan abi ayrılın siz.

15 civarı. Ayakkabıyı dert etmezdim ben. Sonuçta herkesin lüks sayılabilecek harcamaları olur.

Mesaj konusunda da direkt saçmalamış. Sinirlendiğinden demiştir büyük ihtimalle ama yine de saçmalamış.

1 bot- 2 spor ayakkabı, 1 converse

4 çift ayakkabım var her an yetiyor.

O piçin de onu yetiştirenin de allah cezasını versin. İstanbul taarus veteriner kliniği de 24 saat açık buradaysanız.

ilaç vermeyin fazla gelebilir. kaş yaparken göz çıkarmış olursunuz.
biraz kurutun saç kurutma makinesinin ılık ayarıyla. sonra anneye geri verin, en iyi o bakar.

dediklerini yaparsan o kedick sabahı görmez.hemen annesinin yanına götür. illa ki 24 saat hizmet veren bir veteriner vardır. ona ulaşıp veterinerin dediklerin yapman çok daha iyi olur. henüz meme emen bir ufaklığa (kedi ya da insan farketmez) doktor kontrolü olmadan ilaç verilmez.

cevaplar için sağolun. gece vakti bir veterinerle telefonla görüşebildik, yarın öğlene götüreceğiz. kedicik kuruyup, mama yiyince biraz hareketlendi, etrafta azıcık dolaştı, benim kablolara birkaç kroşe çaktı.

gece yağmur yağma ihtimali dolayısıyla bir kapalı koliden yuva yapıp, geceyi annesinin yanında geçirmesini sağlayacağım. yarın öğlen de veteriner görecek.

sağolun.

Siz sağolun, hayvan düşmanı ya da eylemsiz çoğunluğuna karşın bu canlar için bir şeyler yapmaya çalıştığınız için.

iyi de bu şekilde yavruyu anneden ayırıp eve getirip sonra annesine geri bırakırken anne kedi hiç sorun cıkarmıyor mu? lan yavrum nerde diye hayıflanırken sizi elde yavryla görünce size saldırmıyor mu? veya yavruyu görünce neden reddetmiyor? bu saate kadar nerdeydin lan defol git neden demiyor yani.

@kosun lan mevzu var iyi ki anne kedi siz değilsiniz. :) hiç öyle yapmadı. hatta, içiniz rahatlasın diye, resimdeki gibi yaptı: www.dropbox.com
hayvan sevgisinden dev ego yapacak yaşı geçtik ama sanki, sağol arkadaş, hadi var sen de evine git der gibi bakmamış mı? bence bakmış.

o genç anne 1,5 aydır muhteşem bir annelik yapıyor. biz birbirimizi tanıyoruz diye sanırım, yerinden bile doğrulmadı yavruyu kucağına koyarken. tepkisini gördükten sonra, içimiz rahatladı, kutuya taşıdık. minik, annesini de emdi. yarın veterinerimiz de görecek. içler rahat, gönüller ferah olsun.

bu arada muhtemelen o miniği biz sahipleneceğiz.3 muhteşem kardeşi daha var. masmavi gözlü, aşırı oyuncu, anne ilgisi ve sevgisiyle büyümüş sağlıklı bebikler. eğer sahiplenecek, güzel bakacak olan olursa, 15 güne kıvama gelirler. ilk aşılara da ben sponsorum. yer: üsküdar, meydan.

evet sulandırarak veriyoruz.
imkanım olsa bu duyuruyu hiç açmazdım ama yok maalesef.

Yuvalandırmak yerine o çevrede anne kedi varsa onun yanına götürün derim, çoğu emzirir ve bakar, neredeyse her sokakta anne kedi var bu zamanlarda, parklar vs bi bakın derim, sütanne olmadan zor.

off içim gitti ya :( nolur haysev'e falan ilan verin. ben de facebookta takip ettiğim gruplara yazayım belki birileri ulaşır.

hayseve de ilan verildi.
yanına biraz yün koyduk annesi sanıyor garibim.

Üsküdar'dan Kabataşa geçip biraz yürürsen Küçükçiftlik parkın orda mac var.

sadece-o da belki- A iş görür. diğerleri kötü ötesi.

b iyi olabilirdi ama o saçma sapan yazılı etiket bok etmiş her şeyi

b

1a, 2b diğerleri kötü bence

b

A B'den daha iyi,diğerleri berbatov.

b - a...

d kamil ayakkabısı baya

c'le d iyi marka ve deri. ondan onları ekledim.

başkan benden 1 yaş büyüksün ama dede ayakkabısı seçmişsin gözünü seveyim ya. a ve b idare eder, gerisi çöp.

a ve b gerisi c d direk emekli amca ayakkabısı

toplu taşıma mı kullanacaksınız?

Taksim'den Beşiktaş'a gelin. Beşiktaş'tan boğazdan geçen otobüslere binin. Kuruçeşme'den geçiyor otobüsler.

evet toplu taşıma ile. numarası falan var mı bu otobüslerin.

birkaç tane otobüs geçiyor oradan zaten. Ortaköy otobüslerinin dışında hepsi geçer. sanırsam Bahçeköy, Sarıyer ve İstinye Dereiçi otobüsleri geçiyor.

Şişhane metro duragından metroyla taksim,taksimde inip taksim-sarıyer otobüsü,ceylan otel'in aşağısından kalkar.

Beşiktaş'a getirebilirseniz bizim kuşçu kadın var. Ona veririz hemen sahiplendirir. Kediler de yeni evlerinde mutlu olurlar. Çok da güzellermiş.

Kuscu kadin kesin sahiplendirebilir mi?
Sari cok guzel hepsi ankara tavsani gibi tuylu tuylu:)))

Ben ona kuşçu değil, deli kadın diyorum ama kedi sahiplendirmekte neredeyse 1 numara. Yavruların 1 aylık olması gerekiyormuş alması için.
Ben iki aydan önce anneden ayırmak istemediğim için, 4 aylık yavru başıma kaldı işte (=

Deli kadın demek daha da doğru aslında. :) Kediler çok sevimli görmesinde fayda olabilir belki?

anne kediyi bir an önce kısırlaştırmanızı öneriyorum. Bol şans

Kim bu kadin telefon vs nasil iletisime gecebilirim? Kediler 35 gunluk oldular

Bu kuşçu deli kadın kimse açık adresini alabilir miyiz bende de sahiplendirilecek kedi var:)

Cok tatlilar masallah!daha cok fotoğraf yukleyin.cok guzelleer ;)

Kuşçu kadın:
harita.yandex.com.tr

Biraz daha spesifik olabilir misiniz? Haritada turkcell tattoo kasap vs var. yani kuscu kadin dediginiz bi petshop falan mi yoksa o cevrede dolasan bi kadin mi? Simdi kedileri kutuya koyup adrese gitsem kadini nasil bulabilirim? O civarda oturuyorsaniz(bizimkuscu dediniz) kendisinden telefon isteyebilir misiniz?

Tamamdir petahopu gorsum :)

gozlerini acmasi 1-2 hafta surer yavrularin.

anne guvenli bulmus, size guvenmis ve evde dogurmus. yavrularin sutten kesilmesi de en az 2 ay surer.

anladigim kadariyla evde buyusunler istemiyorsunuz ama yandiniz (:

evde besleyemeyiz.yazıktır günahtır hemen atmayalım dışarı dedik minnacık yavrular ölür,başka kediler köpekler zarar verir fln filan diye vicdan yaptık ama bırakıcaz yani dışarı mecbur.evde kimse yokken duramazlar :/

Ne yaparsanız yapın 1 günlük yavruları annesinden ayırıp sahiplendirmeye çalışmayın, dalga mı geçiyosunuz yaşama şansları sıfır annesiz. Hepsini anneleri ile beraber götürüp en yakın parka bırakın, sahiplendirilmelerine 2 ay var daha.

bir güzellik yapın, iki ay sıkın dişinizi. bahçeniz varsa bir süre sonra oraya bir alan da yapabilirsiniz. bu arada da sahiplendirebilirsiniz kedileri.

ay yazık bari 2-3 hafta kalsa sizde sokağa koymayın güvenli yerde olsunlar

oyy yarın sokağa bırakmayın :(
balkona şeyapsanız belki?

Sana kumla mama gondereyim kalsinlar iki ay evde he? Hem yalniz kalabilirler gayet merak etme. Dagitmazlar da ortaligi.

Ya ölürler sokakta. Farkında değilsiniz herhalde? Ayrıca annelerinden ayrılmamaları gerekiyor, annelerinden ayrı yaşama ihtimalleri çok çok düşük süt tozuyla falan bile.

hepinize çok teşekkürler, çok düşüncelisiniz de bakma imkanımız yok onlara.sahiplendirme ile ilgili olarak da;bilgim olmadığından onlar için daha iyi olur düşüncesiyle sordum.balkona koyduk şimdilik ama mamaydı kumdu onla ilgilenecek kimse yok.hadi dışarı bırakmayalım desek o yavrulara anne kendisi bakabilir mi? balkonda dursalar sadece ben sadece sularını koysam falan?

Anne bebeklerine elbette kendisi bakar, sadece bi kap mama ve su bırakmanız yeterli anne için.

Balkonda durabilirler ama güneşten kaçabilmeleri için bi yer ayarlaman gerek balkonda üstü kapalı olması lazım. Yoksa sıcak çarpar. Mamayı suyu da dert etmene gerek yok akşamdan akşama bakman yeter.

Balkondan da dusmesinler önlemini al.

kutudalar zaten, güneş direk gelmiyor balkona

gecici bir durum gibi dusun pampa. gelip bir sure calis, izmir'den is bakmaya da devam et ayni zamanda.

istanbul'u da seversin belki bu surede. oyle o kadar da kotu degil.

Güzel zamanında geliyorsun İstanbul'a. Kışın gelseydin daha çok bunalırdın. Kendini avutacak bir çok şey var. Burada sıfırdan güzel ilişkiler kurabilirsin, gezecek eğlenecek çok daha fazla opsiyonun var. Sevgilin yoksa, burada İzmir'in kızları kadar güzel olmasa da nicelik olarak daha fazla şansın var.

işe mecbur değilsen bi süre daha izmirde iş ara. yok mecbursan gidiceksin artık. bu arada da yine izmir de iş aramaa devam edebilirsin. bi kere istanbula gidince geri dönüşü olmayacak mı sanki. belki bi sene sonra dönebileceğin bi fırsat çıkar.

Gecenlerde istanbulda is arayip aramama konusunda fikir isteyen arkadas sendin yanlis hatirlamiyorsam. Suan yasadigin gecici bir sey, kisa surede istanbula alisacaksin. Illaki burada da bir cevren, yeni bir yasantin olacak. Ister ıstemez yeni hayatina kendini kaptiracaksin. Buyuk sehirden tasinip anadoluya yerlesecek olsan tamamda istanbula kolay alisirsin. Artik izmirdeki hayatini dusunme, yeni bir ise baslayacaksin ister istemez sikintin isine yansir, icini ferah tutmaya calis insanlarla kaynas guler yuzlu ol. Bunaldigindada yaz buraya:)

İnsanlar mecburi hizmet ayağına üç kuruş para için Doğu' da kuş uçmaz kervan geçmez köylere kasabalara gidip yıllarını heba ediyolar, onlar napsın, haline şükretmelisin.

hele istemiyorsan ve zorunda değilsen, muazzam, kariyerini ve hayatını değiştirecek bir teklif değilse istanbula gitme bence.
orada da birileriyle tanışırsın mutlaka ama hele çevrene düşkünsen ve ayrılmak istemiyorsan gerek yok.

istanbul güzel görünür, ama şehrin olanaklarından yararlanmak için çok ayrıcalıklı olman lazım. nerde yaşayıp, nerde çalışacaksın? işe gitmen gelmen 2 saat mi alacak? karşı yakada konser olacak da gidemeyek misin?
öyle boğazı gçrünce hepsi geçiyo falan yalan. insanlar çektikleri çileye kılıf arıyorlar.

izmir de doğup büyümüş ve sonrasında istanbula çalışmaya gelmiş biri olarak; oynaya oynaya geldiğim istanbul da ,ki benim kariyer hedeflerim de vardır. ona rağmen şuan izmir e gitme imkanım olsa bir dakka durmam giderim. ha istanbul bana tecrübe,deneyim ve hayat tecrübesi kattı, bunlar hepsi birer kazanım. ama yok ben kazanım filan istemem rahatıma bakarım filan dersen o ayrı.
ruhunu genç hissediyorsan hayatının bir köşesinde istanbul macerası da yaşamalısın, çünkü buna değer.

Birşey yapmana gerek yok, kullanabilirsin hatta aralık ayında 5 tl karşılığında vize uzatarak 2015 te de kullanabilirsin.

atandım öğretmen oldum hala öğrenci olarak geçiyo benim akbil :D

hemen cadde üzerinde, zeynep kamil durağında inip az geriye doğru yürümek gerekiyor.

Birincisi sen ne güzel bi öğretmensin öyle. Ankara'da böyle bir kurs olduğunu pek sanmam internetten öğrenebilirsen şöyle bi site var : www.ilizyon.net

öyle numaralarla igili bilgim yok, ama böyle bir fikriniz olması gerçekten çok güzel. bu ülkenin iyi öğretmenlere ihtiyacı var ve siz de onlardan biri olacakmışsınız gibi duruyor.

AnkaConcept

abi düzgün, türkçe isim verin sonra mail adresini verirken şekilden şekile giriyor insanlar.

Eskiz design
Just design

O kadar çok xxx concept/design isimli firma var ki xxx tasarım çok daha hoş duruyor bence, naçizane önerim öyle bir isim bulmalarıdır.

Ankara'nın ismi bildiğim kadarıyla şu an hatırlayamadığım bir dilde çapa anlamına geliyor. Belki Çapa Tasarım olabilir.

Konuyla alakasız olacak ama Girişimcinin el kitabı isimli bir kitapta bu konu hakkında baya güzel şeyler yazıyordu. Kesinlikle isim seçerken yabancı isimlere yönelmeyin, isim olabildiğince anlaşılır ve yaptığınız işi çağrıştıran bişey olmalı diyordu. Ayrıca isim seçerken alfabenin ilk harflerinden biriyle başlaması avantajlı oluyormuş. Nedeni ise; şirketçe katılacağınız bir yemek/kongrede katılımcı isimleri sıralandığında insanların algısı başlarda yazan firmaları algılayacagından daha çok akılda kalıyormuş.

Kitabı yazan kişi Apple'ın üst yönetiminden biriydi ama ismini şuan hatırlmıyorum.

Antakya'da kalmak daha mantıklı,iskenderun'a kıyasla çok daha yakın.
Toplu taşımayla da 40 dakika civarıdır dediğin gibi.

Antakya +1 İskenderun uzak kalır.

Elynza

2 kadeh kırmızı şarap, kalbe de faydalı.

yarım remeron

sizinle aynu durumdayım.gece yatmadan 1 saat öne süt ayran yoğurt fln deniycem birşeyler.
ilaçların etkisini bilemem de uyku hapı kullanırsanız şu olabiliyor uyumaya uyuyorsunuz ama ayılmanız çok zor oluyor.uyku bünyeye yetmiyor

unisom

Son çıkanlardan mı soruyosun?

Eğer genel soruyorsan bayadır film izlemiyorum ama en son izlediklerimden das leben der anderen çok iyiydi.

Life of Pi

(bkz: now you see me)

django, life of pi.

www.imdb.com

Trance

-5. kattayım.
Sanırım yeterli olur.

2 kişiyiz. karşılıklı masalarımız. 6. kattayım. çay kahve istediğim zaman istediğim kadar içebiliyorum. temizlik her aksam yapılıyor. çöpler bosaltılıyor masalar siliniyor hatta masamı bile topluyor, masamı topluyor derken dagınık evrakları toplu halde buluyorum. tabi gizlilik derecesi olan şeyleri masa da bırakmıyorum. bi maslak manzaramız var hiç yoktan iyidir.

30 civarı. dışardan pek ışık almıyor (binanın arasına bakıyor daha çok), gürültü yok, telefon sesi seyrek, konuşmalar genelde sessiz (dışarıdan birileri gelmedikçe). temizlik her akşam yapılıyor. çay kahve için otomatik makine var ama dandik. cafe var bir de. istersek kendimiz de kettle ile yapabiliyoruz.

tek basima kendi odamdayim. bolme duvarlarla ayrilmis kucuk bir oda ama penceresi buyuk ve ferah. gayet sessiz, aydinlik. duzenli temizlik yapiliyor. cay, kahve makinesi hemen koridorda.

aynı katta yaklaşık 100 kişi. yarısı müşteri ilişkileri. sabahtan akşama kadar 50 kişi aynı ağızdan telefon ile konuşuyor. senden daha kötüleri de var.

şu an ofiste tekim pencereden kar yağışını izliyorum. öğleden sonraları temizlikçi kadın geliyor. çay kahve gırla.

19 kişi büyük bir servis, gün ışığı pek almıyor ama paso çay kahve içiyoruz.

85 kisi acik ofis. ama 4'er kisilik ufak bolmeler var. Bolmeler baya yuksek cok gurultu olmuyor. 8.kattayiz 2.kopru manzaramiz var. Cay-kahve ve soguk mesrubat sinirsiz. Abur cubur dolu bir sepetimiz var. Her gun ogleden sonra meyve geliyor. Her sabah temizlik yapiliyor.

küçük bir odada 2 kişiyiz. temizlik sabahları biz gelmeden yapılmış oluyor. çay, kahve serbest.

uçak hangarında çalışıyorum,
yaklaşık 200 kişi aynı anda farklı uçaklarda çalışıyoruz,
ofiste çalışmıyorum temizlik sürekli yapılıyor gürültü oluyor
-10 derecede dondurucu rüzgarda gece 12 den sabah 5 e kadar kanat üzerinde ellerim titreyerek çalıştığım oldu.
40 derecede mezar gibi bir yerde günümü geçirdiğimde oldu.

Biz de 7 kişiyiz ofiste. genelde çok sessiz bir ortam oluyor, sadece klavye sesi duyuluyor. Bazen de biri müzik açarsa hafiften o çalıyor.
Çay kahve vs var. bir duvar sadece pencerelerle dolu, aydınlık yani ortam. Temizlik düzenli olarak yapılıyor.
şimdilik ofisten aktarabildiklerim bunlar, evet tekrar sanxis'e dönüyoruz.

ah ah çay kahve yasak :(

bizde de üretim gürültüsü var. fabrikanın köşesinde pimapenden yapılma küçük ofis işte. 5 kişiyiz. temizlik de ayda yılda bir...

Kahvem yanımda
Tek kişiyim odada
Evden çalışıyorum
Karşımda pencere ve kar
İstediğim zaman telefonumu kapatıyorum
Bazen arkadaşlarım geliyor
Onlarla muhabbet ederken de çizim yapabiliyorum
Gün ışığından faydalanmak için çok erken kalkıyorum

8 kişiyiz,önümüzde bahçemiz var,istediğimiz kadar çay kahve içiyoruz,o diil dışarıdan istediğimiz yemeği söyleyebiliyoruz(tutarına bakmaksızın),her akşamüstü meyve servis ediliyor,bunun dışında akşamüstü dışardan pasta börek de söylüyoruz.
( hepsini şirket ödüyor)

@sanxis soruna cevap vereceğim fakat nasıl oluyor da öyle sağlıksız bir ortamda çalışmanızı bekleyebiliyorlar? iş yeri kaynakları departmanınız yok mu? bir de ne iş yapıyorsunuz merak ettim.

Bizim ofis 15 kişilik filan yalnız genelde 10 kişi gelir. Telefon çok nadir çalar. Cep telefonlarıyla konuşanlar dışarı çıkar. kübiklerde oturuyoruz. kocaman camdan bir duvarımız var dışarıya bakan, ışık gayet iyi yani. ses durumu fena değil, konsantre sağlanabiliyor. temizliğimiz de pazartesi-çarşamba-cuma öğlenleri yapılıyor. çok detaylı olmuyor ama idare ediyor. Çay ve kahve mevcut.

-5. katta çalışan arkadaş ne iş yapıyor merak ettim, insaf yani.

@interview with the vampire eski çalıştığım ofis'te iki kişiydik. temizlik yapılmıyordu, çay kahve vardı ama bitince patronun tekrar almasını beklememiz gerekiyordu ki bazen uzun süre almadığı oluyordu. kışın ısınma kötüydü, temizlik yapılmadığı gibi bizden bekleniyordu ve yapmayınca bir de üstüne laf sokmaya çalışıyordu hain patron. çalışma saatleri "esnek"ti ve maaşlar da düzenli ödenmiyordu.
şirket küçük olduğu için başka departman yoktu ve salak gibi patronu yarı yolda bırakmamak için işten istifa etmiyorduk. Bir de sürekli düzelecek, büyüyeceğiz, birileriyle konuşuyorum ortak olacaklar vs deyip duruyordu. Bir süre sonra tübitak'tan destek alıp gebze'ye geçtik orada şartlar biraz iyileşmişti ama yine her şey düzensizdi ve sonunda istifa ettik iki çalışan da. şimdi biraz, yok yok çok salaklık yaptığımızı düşünüyorum. bence kötü ise çalışma ortamınız patronun yalanlarına inanmayın. patron her zaman patrondur. o bir şekilde kendini döndürür, onu yarı yolda bırakacağınızı vs düşünmeyin.

aynı odada demiyeyim de, aynı lobide 5 kişiyiz. açık ofis normalde şirket, ama biz biraz daha ayrılmış bir ortamdayız onlardan. florasan ışığı var, gün ışığı yok. ses olarak yalnızca çok hafif bir havalandırma sesi geliyor. çay, kahve vs kendimiz istediğimiz kadar alıp içebiliyoruz. çaycı çayı yalnızca demliyor, ve boşları topluyor.

ek: her akşam temizlik yapılıyor. 10-15 dakikada bir bizim lobiden bi kişinin mutlaka 3-5 dk lık bi görüşmesi oluyor.

ben tekim ama tüm odaların kapıları açık olduğundan pek izole bir ortam yok. çayım kahvem istediğimde gelir suyum masamdan eksik edilmez. üst katta dokuma makinası olduğundan sürekli titreşim ve ses var o olmasa çok mutlu olurdum. başka bir şikayetim yok

ben de yazayım bari.

-1. kattayız ama kotta. o yüzden manzaramız var fena değil. ofis aydınlık. düzenli temizlik yapılıyor.
3 kişiyiz ofiste ama bi şef var o da cam bölme gibi bir yerde onun haricinde 2 kişi orta büyüklükte bir ofis genişçe masalar ferah bir çalışma ortamı.

ha şantiyedeyken 25m2 de 7 kişi çalıştığım olmuştu 6 ay falan. ayrıca bir toplantı masası bir de plotter vardı. aşırı sıkışıktık ama öyle çalışmanın da avantajları vardı.

Merak eden arkadaşlar olmuş..
-5. kattayız, reklam ajansı.. 70 küsür kişi..
Gün ışığı yok. Sigara içmediğimden binadan çıkmıyorum.
Akşam olduğunu sadece saate bakarak anlayabiliyorum.

@barix e tabi canım o ne öyle ya. yarı yolda filan kalmaz kimse. böyle düşünmeyin.

5 kıattayım , halka şeklinde bir çalışma odası duvar yok tamamen cam ve ışık giriyor (camlar kısmen filtreli )

35 kişi aynı odadayız , (diğer birimlerden gelenleri saymıyorum ) 4 lü yonca şeklinde paneller bilgisayar ekranından alt seviyede , herkes birbiriyle konuşuyor , muhabbet ortamı bol ve gerekli.

telefonda konuşanlar kendi arasında konuşanlar , uzağa seslenenler herşey var..

herkes mühendis veya programcı..

çayın kahvenin dibini buluyoruz gün boyunca. telefonlar hiç susmaz , temizlik hergün yapılıyor.

Rahat pampa. Sağımda Galata Kulesi solumda Galata Köprüsü var. Genelde odada yalnızım. Ziyaretçi olmadığı sürece soran yok.

6 katlı binanın 2. katındayım, open office çalışılıyor, kat için 800 m2 desen burada 30 kişi vardır. en üst katta restoran, an alt katta çok güzel bir spor salonu var. katın her tarafı cam (plaza) güneş alıyor. temizlik vs akşamları yapılıyor. mutfak ve sohbet odası var, büyük yuvarlak koltuklar, çiçekler vs.

ofiste dönem kapanışları dışında sürekli geyik, muhabbet döner, sesli değil tabi, sohbet odasında ya da masa başlarında 2li 3'lü gruplar halinde. haftada en az 2 kere doğum günü partisi, bilmem ne partisi verilir, cuma günleri öğleden sonra da happy hour yapılıyor.

ben vergi ve finans müdürüyüm, gün içinde toplantı üstüne toplantı yapıyorum.

2. kat.
odamda tekim.
yaklaşık 25-30 kişilik bir ofis.
odanın bi duvarını kaplayan bi cam mevcut epeyce aydınlık.
çay kahve servisi var.
her akşam çöpler alınır masam silinir.
pazardan pazara temizlenir oda cuma akşamından dağınık olsa p.tesiye toplanır.
harbiye manzaralı
bilgiişlem odasından bildiriyorum.

aynı odada 3 kişiyiz ama oda zaten maksimum 3 kişi alabilecek kapasitede. ışık yeterli, yan taraftaki sekreteryadan biraz ses geliyor ama aşırı değil. çay, kahve servisi var. temizlik her haftasonu yapılıyor.

bizim de açık ofis 5'i devamlı 1 de ara sıra gidip gelen elemanımız var.elektronik sektörü olduğu için üretim gürültüsü hiç yok.ama satışcı da bu ofiste olduğundan sürekli müşteri gidip geliyor onların sesi çok rahatsız ediyor bazen.aydınlanma, ısınma konusunda sıkıntı yok. full cam bi cephe, kalorifer ve klimayla ısınıyoruz.çay kahveyi de sekreter yapıyor biz mutfaktan alıyoruz.

@justamiracle : Yazık bana :)