mobilden giriyom resimleri giremedim ama oyle ucuz isler degil. mahalle arasi degil de duzgun bi veterinere git sor yonlendirir seni o protezler basit gibi gorunuyo ama cok pahali bi kere kendi imkanlarinla becerikli biri oldugunu varsayarak yaptin diyelim goruntu olarak tamam duzgun gibi durur ama agirligi vs. uygun olmayabilir. prof. biri bi aciklama yapar umarim.

eskişehir'de bir firma varmış engelli hayvanlara karşılıksız protez takıyorlarmış.
bilmiyorum siz nerede yaşıyorsunuz ancak farklı bir ildeyseniz kendileriyle iletişim kurup yaşadığınız yerde böyle bir imkan var mı ya da ne yapılabilir, öğrenebilirsiniz sanırım.
www.hayvansevergazetesi.com

@tsirkul
Dogru soyluyorsunuz ama acikcasi anne ve kardeslerinden ayirmak cok uzucu olur gibi geliyor. Biraz daha buyudugunde ayirmak daha kolay olur gibi

yusuf ile züleyha

sarı-kırmızı

etle tırnak

bal-kaymak

etraf kro dolu olm

tatvan online i begenmis, belli ki abla kontor avlayacak ordaki genclerden :/
editey$in: abla dedim ama hani yani lafin gelisi. abla olarak avlayacak nihayetinde.

asdfghjk kapak fotoğrafı yardı yalnız ahahajdjskj

kız fakemidir bilmem ama "kız tavlama" artık buna benzer ama daha naif yollarla yapılıyor.

bir de nasıl bir yol izledin ki karşına bu kızın profili çıktı :)

tırrık bir çöp insan dana gibi balinaları bile yönetebilir!

balinaların ve hatta yunusların su altında çıkardığı seslerin, insanların yaptığı güzel müziklerle eşdeğer olduğunu düşündüm ilk gördüğümde. ki bence de öyle, hayvanlar çok güzel sesler çıkarıyorlar.
aynı zamanda bu durum aklıma bir star trek filmini getirmişti."the Voyage Home" idi adı. izlemediyseniz tavsiye ederim bu vesileyle :)

okyanusun sesi

önemli olan boyu değil, zekası.

deniz memelilerininin orkestrası. çünkü bu hayvanlar (balinalr ve yunuslar özellikle) deniz altında muhteşem sesler çıkarıyorlar. aynı bir enstrüman gibi.

ilkinin baş tarafı stayin alive'a mı benziyor acaba?

www.youtube.com

ilki 80'lerin michael jackson şarkılarını andırdı ama ikincisini bilemedim.

teşekkür ederim ama bunlar değil.sanırım björk şarkısıydı ama bulamadım o da değil.

sevgi görünce kaçarım

@tafafb ama neden? bağlanma korkusu mu nedir? tanımlayabilir misin?

kadınım. bugüne kadar hangi ilişkimde dobra olduysam karşı taraf bir şekilde kaçtı. eski erkek arkadaşım bir keresinde "sen bana bu kadar açık davranmasaydın ben arkamı dönüp gidebilirdim rahatlıkla ama şimdi o ihtimali elimden aldın" demişti. sanırım durumu özetliyor. öküz.

oho, "biz şimdi neyiz?" evresini atlıyorsun, sonra da kaçmamızın nedenini sorguluyorsun. ambale olmaya ihtiyacımız var.

kamil onlar. evet korkuyorlar muhtemelen. veya kolay görüyorlar, sürünmek istiyorlar. belki de kendileri bir şekilde elde ettiklerini düşündüklerinde tatmin oluyorlar. ama o elde etme şansı elden gidince soğuyorlar.

boşver onları. sen aynen devam et lütfen.

erkekler avcı karakterlidir. kezban tripleri yapmamak lazım evet ama avlanmasına müsade edeceksiniz.

ya belki çok alakalı olmayacak ve erkek olarak üslubum hoş gelmeyebilir size; ama şöyle birşey var (bir nevi murphy kanunu gibi)
bi süre kendiyle ilgilenen kadın olmayan erkekle biri ilgilenmeye başladığında ve belli bir seviyeyi geçtiğinde erkek çevresinde onunla ilgilenen başka kadınların da olduğunu farkediyor.
bu durumda ne oluyor doğal olarak? "lan bu hatuna takıldım ama şu da iyiymiş yea" diyip oraya kayıyor biraz. derken "aa bu da iyiymiş" çorap söküğü gibi slkdjfgfh.
sahiplenme veya sahiplenilme konusunda kadınlar erkeklerden daha net. bunu çokça yaşadım. kadınlar sahiplenilmek isterse bunu bütün varlığıyla hissettirir. tam tersi de aynı şekilde.
ancak erkek bu konuda tereddütlüdür. çünkü erkeklerin çoğunluğu tek eşliliğe alışkın değildir. gizli egoya bağlı bir popülarite merakı vardır belli etmedikleri. bu da özetle erkeğin kendi bakış açısına göre "çevremde bana ilgi gösteren çok kadın olan erkeğim ben, ne güzel" fikrini ortaya çıkarıyor.
tabi bu dönemler geçicidir ve herzaman öyle olmaz.
biraz daha psikolojik olarak irdelersek (umarım bu kısımdan rahatsız olmazsınız)
işin içinde seks varsa erkek kaçmaz. eğer bir erkek karşısındaki kadına kayıtsız şartsız bağlanmışa bu istisna olur ama sizin hakkınızda düşündüklerinde tereddüt ediyorlarsa "seks varsa huyuna git" denklemi çalışmaya başlar. eğer bu ihtimali göremiyorlarsa kaçabilirler.

son olarak yazdıklarım bahsettiğiniz kişiyi tanımamamla beraber onun hakkında bir karlama çabası içermez, genel olarak anlatmaya çalıştım. sonuçta er kişiyi siz daha iyi tanıyorsunuz :)

senin gibi kadınlar ne yazık ki karşıma çıkmıyor :(

çünkü mallar. hakikaten. kendi uğraşıp peşinden koşması, sonra bir şekilde elde etmesi lazım. aynı senin gibiydim ben de, sonradan akıllandım. taktik vs hiç sevmeyen biriyim ama bu şart, %100 çalışıyor: gerçekte sen yönlendirsen de, onun seni tavladığını düşünmesine izin vereceksin. hakikaten anlamıyorlar. tecrübeme göre, erkeklerin hemen hemen hepsi bu şekilde.

İşte bu dediğin tipleri anca taktik yapan kezolar paklar. Kendisi elde edecek ya haspam... Sana karşı hisleri yoksa aynı ortamda aynı modda devam etmek istemeyebilir o da var. İlişki fikrinden korkuyor da olabilirler.

erkek içgüdüsünden sanırım, belki kendisi başlatmak istemiş olabilir veya dobra dediğiniz tutumu kendisi takınmak niyetinde olabilir.

malum koruyup kollama dürtüleri. öylesine denk gelmiş olabilirsiniz.

erkek tarafı olarak çok açık, pat pat sevgisini anlatan bir kızdan ben de uzamıştım. geriye dönüp bakınca saçma geliyor fakat o dönem nedense şimdi uzaklaşayım yoksa bir daha bırakamam gibi düşünmüştüm ben de.

her seferinde ilk adımı kendisinin atması, atıp reddedilmesi, reddedildikten sonra peşinden sürünerek ikna etmeye çalışması, ikna ederek kadını kazanması beklenen bir grubuz. hoşumuza gidiyor mu? kişiye göre değişir. "asıl eğlenceli olan kovalamaktır, yakalamak değil" diye bir durum var. gerçi bunu flört dönemi için de kullanıyorlar. neyse konu bu değil.

işte bu yukarıda bahsettiğim sebeplerden dolayı erkek daha önce de bu tip bir şeyle karşılaşmadıysa afallayabiliyor. ne yapacağını bilemiyor. belki de bu "erkeğin görevi" ilan edildiği için böyle bir durumda kendini eksik hissediyor olabilir. bir de pek ilgi gören bir cins olmadığımız için, görünce şımarılabiliyor. tabii paradoxical'ın yazdıklarını da unutmamak lazım.

çünkü mal falan değiller. açık sözlü olmak iyidir ama dobralığı biraz kısık tutmak lazım. yani nazlanmayın tabi ama çok da dobra olmayın. ufak bir sinyal vermek yeterlidir. çünkü dobralık gibi durumlarda erkekte bu geri tepebilir. bana karşı mesela şanslıydım çok kız bu şekilde açıldı, ama sonradan bunların aslında yarısından fazlasının biraz problemli insanlar olduklarını farkettim. dobralıkları da hayatta pek bir şeyden gocunmamalarından geliyordu. neticede önyargılı olmaya başladım zamanla. bir erkek sizin gördüğünüz tüm kızların sayısından fazla kızın çeşitine denk geliyor. önyargı oluşması doğal. garanti oynayın o yüzden.

bir ekstra daha var ki o çok daha içten bir şey. sizi hakikaten iyi bir arkadaş olarak görmüş ama ardından açılmanız sonucu yıkılmış olablir. yine kendimden örnek vereyim. yakın geçmişte sevdiğim iyi bir arkadaşım bana açıldı. gerçekten çok güzel bir kız falan ama hiç öyle bir şey düşünmemiştim ve sinirlerim bozuldu. neticede kendimi rahatsız hissettim. böyle bir şey de olabilir.

vay ansını. böyle kadınlar da var ve bir de böyle kadınlardan kaçan erkekler de var ha?

içgüdüyle alakası olmadığından emin olabilirsin. ben de baya erkeğim yani. içgüdü olsa bende de olurdu o içgüdü. ilişki dünyasında en nefret ettiğim şey işin stratejiye dönmesi, satranç oynar gibi oynanması falan. seviyorsan belli et, söyle, bu kadar basit ya. saygılar diyorum. karşılaştığın bu aptal tripleri erkek dünyasına mal etmemek lazım. vardır mutlaka kıymetini bilecek birileri. senin gibi çok yok çünkü.

kadına erkeğe empoze edilmiş bir takım ilişki normları var, bir kadın/erkek modeli oturmuş kafaya netekim, bazısı bunlara sıkı sıkıya bağlı bazısı değil, neyse uzatmayalım, bu kalıpların dışında davranışlar/kadınlarla karşılaşınca adam korkuyor işte bir çok adımın atlandığını düşünüyor, bildiğin yandan çevirme yapılıyormuş gibi hissediyor la la la la kaç kaç diye geri çekiliyor, dengesi bozuluyor. bir de dikkat ettim kadın/erkek özellikle kendisine kötü davranana süründürene bir tapınma hali kendisini seveni, iyilik edeni ise bir nevi küçümseme hali iyice aldı yürüdü, güce tapmanın fonksiyonumu nedir ne değildir çözemedim.

yani bizim erkekler aman oyun oynayan kadın, aman torrent kullanan kadın, yok özgür kendi ayaklarının üstünde durabilen kadın, zeki güzel entelektüel kadın filan istiyorum diye yardırır sonra en bir yaralı ceylan modeli sünepe mıymıy ve kendine kötü davranan kadına koşar.

hani ilişki başında hele ilgiliz bir kadın/erkeğe karşı iken bir bilinmezlik süreci oluyor olmuyor dur olacak galiba filan vaziyetleri vardur ya bilmiyorum artık o bilinmezlik sürecinin heyecanı adrenalini midir nedir, onun bağımlılığı mı.

ha tabi bir de bir çok erkeğin bir ilişkiden esas beklentisinin seks olması da var hele ki kuuuul takılan tiplerin.

hemen öyle sevgi mevgi diyince deploy flare&evasive manouver durumu da oluyor

kartları açık oynayınca iyice denge kaçıyor.

çok böyle kuuul takılan elemanlar hele ki böyle aynada çalışılmış gülüşlü, böyle pozumsu duruşlu, ağır hareketli, kendi hayatının baş rolünü oynuyor havalarındaki adamlar davardır genelde, hakkaten aradığın aşksa, duygularını açtığında kaçmayacak birileri ise badaklara koş, kuuuldan ıssız adamdan filan köfte olmaz.

Belki çok çirkinsin. Belki duygularını ifade ederken kullandığın dil, "belediyeden nikah tarihi haftaya mı alalım1!!!!1!!" havası uyandırıyor.

Bir kadın erkekleri korkaklıkla itham ediyorsa genellikle orada kabullenmek istemediği başka bir acı gerçek oluyor.

Gayet normal bence. Ben de işler ciddiye binerse kaçanlardanım. Demek ki uzun vadeli düşünmüyorlarmış seninle bıyık kardeş. Erkek olmakla falan alakası yok.

arnold +1

erkeğim.

sana bir ilişki şansı "verecek" ve "sürdürebilecek" kadar seni beğeniyor, ancak seninle olan ilişkisinde her koşulu gözardı edebilecek kadar beğenmiyor.

anladığım kadarıyla ikinci kısımda olmadığın için de, onun izin "vermesi" gerekiyo bazı şeyler için, bunlar da "dobralık" olarak değerlendirdiğimiz duygu ifadeleri.

bu tarz ilişkilerde erkekler genelde kendileri ilişkide yeni bir seviyeye geçmeden, (ör: senden hoşlanıyorum, seni seviyorum, seni çok seviyorum..., ,...çocuğumuzun adı ahmet olsun) en azından bir süre için, onun "güvenini kazanana dek" karşı tarafın geçmesini istemiyorlar diye düşünüyorum.

ama bu yolu izlemek, erkeği "peşten koşmasına", "kendi elde etmesine" teşvik etmek değil. Sadece bir psikoloji, çünkü muhtemelen, dışardaki diğer kızları da elde edebileceğini düşünüyordur ve daha iyi olarak gördüğü kızlar varken başka birine ilişki "lütfetmek" onun için zor bir şey.

tabii erkeğin kendini nasıl gördüğü de önemli, eğer, gizlimsi bir narsisist bozukluğa sahipse, sadece kendinin muhtemelen "sahip olmasının" zor olacağı kızları kendine layık görmesi gibi bi durum ortaya çıkıyor.

bence erkeği manipüle etmeye çalışmadan en azından ilişkiye razı olmasını sağlamak gerekiyor. muhtemelen kafası karışıktır ve biraz hayallerde yaşıyordur o çok afedersiniz ibne.

psikolog vs. değilim, sayısız ilişki problemi, durumu, başarısı dinledim ve yaşadım. benim diyeceklerim bunlardır. sadece o ilişkiye kendisinin fark etmeden ikna olması gerekiyor.

bence aynı şeyleri kadınlar da yaşıyor. ama bunu farklı şekillerle ifade ediyor. (ör: "biraz hızlı gitmiyor muyuz?")

iyi akşamlar.

grupsuz olmaz.
nota ihtiyacın olursa yardımlaşırsın, derse girmezsen senin yerine yoklama kağıdını imzalar, senin gitmediğin gün hocanın önemli bir şey söyleyeceği tutarsa seni durumdan haberdar eder vs gibi nedenlerden dolayı okulda grup lazımlı.

bende de aynı durum. düşe kalka devam ediyoruz bakalım ne olacak.

kırıcı olursa şimdiden özür diliyorum.

şişmansan ve antipatik bir tipsen hemcinslerin bile tipine göre yanaşabiliyor bazen. öyle değilsen umut hep var.

bence de arkadaşsız, grupsuz olmaz. insanın okula gidesi gelmez. okulda da çok meraklılar zaten grup çalışmalarına illa ki bi şekilde insan gerekecek. derse gitmesen arkanı kollayacak insanlar lazım. sana haber verecek insanlar lazım. duygusal boyutunu atıyorum yine de lazım yani.

ilk seneyse zor olabilir bi şekilde öyle ya da böyle uyuz bir insan değilsen - bak sessiz demiyorum - uyuz değilsen son seneye kadar kaynaşmış olursun birileriyle. erkek misin kadın mısın onu ayıramadım erkekler daha kolay kaynaşıyor sınıfta. kadınsan daha zor. tek takılan, daha az kişiyle takılan, daha az burnu havada olan birini kestirip gözüne onunla yakınlaşmaya çalışabilirsin. elbet vardır öyle birisi. kaçıncı sınıftasın onu da bilemedim bilgi yok yeni değilsen de boşver zaten. son senense hele sallama. benim de hiçbir zaman adam gibi grubum olmadı okulda. ama bir sürü arkadaşım vardı. ben hiçbir gruba dahil olabilen bir tip olmadım hep fındık fıstık gibi kim davet ederse, kimle uyuyorsa onla takıldım. bir tane de yakın arkadaşım vardı o şart. gerisi teferruat. 1 tane edinmeye çalış. ama çok büyük beklentilere girme.

bahsettiğiniz şeyin bir kısmını, özellikle "İnsanlarla birebir diyalogda sıkıntı çekmiyorum. Ama çok kişi olunca bir şeyler ters gidiyor" bölümünü yaşamıştım bir zamanlar.
tavsiyem, eğer bu konuyu çok kişinin olduğu bir ortamda kafaya takarak "ya şimdi ne söylesem kimse beni takmayacak" düşüncesi yüzünden susmamanız, hatta bu fikirden uzaklaşmanız yönünde. insanları gözlemleyin, ortamdaki arkadaşlarınızı tanımaya çalışın. sıradansa sıradan, muhabbetin gidişatına ayak uydurun.
gözlemlerinizde hangi konu açıldığında bir hararetlenme oluyor onu not edin gerekirse, o konuyla alakalı veya benzer birşeyi anlatmaya başlayın sonraki sohbette. bakın bakalım insanlar sizinle konuşuyor mu, zamanla sizi aranıza alıp konuştuğunuzda size "aa evet abi o da var" diyorlar mı, gözlemlemek önemlidir.

@kirazıseviyorum erkegim, 1.siniftayim. Daha once iki yil da hazirlik vardi ve gene benzer sorunlari yaşadim. Neyseki o zaman bi iki kafa dengi eleman vardi, idare ettik. Şişman degilim. Boyle moralimin bozuk oldugu donemler kendime bakmiyorum pek sac sakal karişik ve yaşca buyuk biri galiba "antipatik" olabiliyor insanlarin gozunde. Bi de bu problemler dolayisiyla insanlar beni sessiz ve belki de suratsız buluyo olabilirler.

@klar hiç üzülme. zevklerine göre kulüplere gruplara katıl. 1. sınıflarla takıl, birkaç arkadaş edinince sınıfta da rahat olacaksın. sınıfın en güler yüzlü ve egosuzunu bul.

@kirazıseviyorum tamamdır deneyeceğim sagolasın:)

abi bırak jet audio'yu film izleme onla, müzik dinle. müzik programıdır, müzik programı olarak kalsın.
kmplayer ya da bsplayer yükle kurtul.

bs player kurdum sildim arkadaş, neyse bi daha indirip deneyelim.

@montauq dvd derken tv demek istemedim :d filmleri cdye attıktan sonra sorun yaşıyorum, cevaplar için tşk

özür ya ; dvd'yi tv diye okudum ben. cevap da saçma olunca sen görmeden sileyim dedim ama geç kaldım.

bs player çok büyük oranda görür işini altyazı konusunda. hata sende değil programda bence.

1-bs player kurulu olsun.
2-filimi indir ve bilgisaayarda filimi bs player da ac.bs player otomatik alt yazısını bulur..(dvxplanet den alt yazısı varmı yokmu kontrol edebilirsin).
3-film dosyasinin icinde filmin adiyla aynisi olacak sekilde srt uzantili alt yazı dosyasini ve filimi dvd ye yaz.
4-seyretmeye basla.
puf nokta fılım alt yazısı ve fılım ısmi birebir aynı olmalı.

ben bi keresinde çok iyi durulamamıştım saçımı ondan olmuştu ama başka sebepleri vardır kesin.

bana genelde üşüttüğüm zamanlarda oluyor öyle.

saç nezlesi olmuşsun.
saçlarını sıcak suyla yıka. dipten sıcak fönle kurut. dışarı çıkman gerekmiyorsa kuruttuktan sonra havluyla falan sar kafanı.
dışarıda da kafan üşüyorsa şapka,bere mere tak. sıcak tut geçer bi iki güne

herhangi bir sekilde herhangi bir oyun oynamayi dusunuyorsan ikisini de alma. ekran karti berbat cunku.
ben sony derim.

sırf şu ikisine bakmak gerekirse, ufak tefek detaylarla samsung biraz daha iyi.

aha sony'nin işlemcisini görmemişim harbiden.
evet evet sony.

Sony iyidir

rexin paralel sokağında (burger kingin hizasında) adı zırt pırt değişen bi mekan var ben orayı çok seviyorum, yemekleri de güzel. son ismi ne oldu bilmiyorum ama bayadır gitmedim :(

Pehlivan lokantasi var fena degildir. Muhurdar ve bogadan asagiya inerken iki subesi var.

Tavuklu salata ve turevleri icin de zalattayi oneririm. O da muhurdarda.

rexx'in aşağısında "bay yengeç" var. biraz tarz bir yer. azıcık tuzlu olabilir.
aynı sıradan aşağı inerken sağda hatay soslu döner satan bir yer var ismini hatırlamıyorum ama zaten tek. çok leziz döner yapıyorlar, çalışanları da iyidir.

kebep mebap ıcermıyor ama bay yengecın asagı caprazı, munich barın yanında biber var. on numara yemeklerı ! özellıkle tavuklu ana yemekler.

dürümcü emmi güzeldir, beyran 9 veya 10 liraydı, kebapları da iyidir (antepteki mekanlarla kıyaslanamaz tabi ama kadıköy ortalamasının çok üstünde)
balık pazarının oralarda yanyalı fehmi var, o da güzeldir.
ciğerci hulusi de iyidir, orda da ciğer ve içecek 20 civarındadır şimdi, uzun zamandır gitmedim.
barlar sokağının üst paralelinde pidenem vardır, lahmacunları çok iyidir, normal lahmacun 3 lira, özel lahmacun 4 lira.. borsamın lahmacunları da güzeldir ama pidenem çok farklı bi mekna, gidersen anlarsın ne demek istediğimi.
pehlivan-hd-ramiz vs. fena mekanlar değil, kötü sürprizlerle karşılaşmazsın.

daha ucuz yemek istersen, moda iskelesinin karşısında park büfe var, oranın tavuk döneri fiyatına göre süperdir, fiyatı 2,5 lira

Shaft'ın oraya yakın (berberciler sokağını kesen sokak) karşılıklı 2 kanatçı var. Parmaklarını yersin...

happy moons var bahariyede (rexx'in hemen asagisinda) kebap var mi hatirlayamadim ama tavsiye ediyorum.. begenmeyen gormedim henuz..

TÜYAP otoparkını kullanabilirsin biraz yürümeyi göze alırsan.

kazık mı değil mi bilemem ama odakule'nin karşısında trt binasının yanında otopark var.
www.iku.edu.tr
haritada işaretli yerin üstünde "halas sokak" yazan yerde, tarlabaşı tarafında.

Soru hala geçerliyse, Cihangir tarafındaki Ispark otoparkı da kullanılabilir.

bostancı dolmuşlarının orada da otopark var.

ev misler gibi kedi kokar. ama kedi kokusu çok güzel bi şey bence. köepk kokusu gibi değil. ben ikisinden de istiyorum evimde ama bu böyle.

kedi bakımı kolay. bunla ilgili 8439750943 tane de duyuru var zaten. ama şöyle söyleyeyim. kumunu düzenli temizle, profesyonel bir mamayı düzenli şekilde ver, sev okşa o istedikçe, tamamdır. kediler daha az ilgi isteyen hayvanlar zaten. hı tabi evinin düzeni değişecek. kedin her yri tüy yapacak, sağı solu tırmalayacak, hastalanırsa veteriner masrafı ve stresi olacak, yeri gelecek bokunu yeri gelecek kusmuğunu temizleyeceksin. öyle basit bir mevzu da değil.

ben hem yalnızlığımda yanımda bir can yoldaşı olsun istiyorum hem de evim mis gibi kalsın temiz koksun tüy kıl olmasın istiyorum :( ayrıca burnumda hassas köpekle en büyük sorunum buydu çok sevmeme rağmen elimle okşadığımda hemen gidip ellerimi yıkıyordum.sanırım kediylede benzer sorunları yaşarım :(

*-öncelikle biraz uzun oldu, kusuruma bakmayın.
kedi bakmak köpek bakmaya kıyasla çok kolaydır. şahsen ben köpek bakmadım ama bakan arkadaşlarımla çokça haşır neşir olduğumdan zorluklarını gayet iyi biliyorum. iki defa da kedi besledim, şu an evde bir tane var. iki tane de ablamlarda var.

konuyu ikiye ayırmak gerekiyor bence. fiziksel ve psikolojik diyelim.
az önce bahsettiğim kolaylık fizikseldi. kediler genelde çok daha temiz ve kokusuz hayvanlardır.
* kediniz yavruyken bir ya da iki denemeden sonra tuvalet alışkanlığı kazanır. iki tür kedi kumu vardır; silikon ve toprak formunda.
silikonlar daha emici ve kokusuzdur.
kumunu düzenli olarak temizlemeniz ve tazelemeniz, ayda bir kum kabını yıkamanız yeter (çiş birikebilir bazen).
* mama konusunda kedinin cinsine ve yaşına göre belirli ölçüler vardır. bu ölçüyü ayarlamanız yeter. kediler aç hayvanlardır ve ölçüyü kaçırırsanız obezite sorunu yaşarlar. bu da hoş olmaz.
* kediler yine cinslerine göre çok veya az tüy dökerler. bu töy dökme durumu yılda iki kez gerçekleşir. yavruyken bu tüylülük çok anlaşılmayabilir ancak sahiplendiğiniz kediyi veterinere götürdüğünüzde bu konuyu danışabilirsiniz.
-misal benim kedim sokak kedisi ve o kadar çok az tüy döküyor ki, bu konuda hiç problem yaşamadık. ancak bazı kediler çok tüylü olurlar ve gerçekten de bu sorun olabilir. misal ablamların büyük kedisinin tüyleri yerlerde topak topak birikiyor gün içinde.
* bir de dikkat edilmesi gereken nokta, tırnak bakımı. kedinizin tırmalayacağı yerler olacaktır. özellikle mobilyalar ve deri veya sünger herhangi bir şey. bunları en baştan göz önünde tutmamanız ya da üzerine bir örtü örtmenizle beraber, tırmalama tahtası dediğimiz aparata alışmasını sağlamak çok faydalı olacaktır.
bununla kalmayıp tırnaklarını periyodik olarak kesmeniz, bu kesimle de "ödül maması" diyebileceğimiz özel mamaları ya da ton balığı gibi ekstra şeyleri ilişkilendirmeniz fayda sağlayacaktır. misal tırnaklarını kestikten sonra başka hibçir şey yapmayıp ödül maması verirseniz kediniz sonraki kesimlerde daha az sorun çıkarır.

buradan sonrası kedinizin psikolojik durumuyla ilgilidir.
* kedilerin kendine has karakterleri vardır ve köpeklerdeki sadakat hissini pek göremezsiniz. başına buyruk yaşamayı severler ve bazı konular hariç eğitilmeleri çok zordur. o açıdan kedinizin bazı şeyleri karakteri yüzünden veya inatla yapabileceğini söyleyebiliriz.
örneğin kediler vücutlarındaki bazı yerlere dokunmanızdan hoşlanmayacaktır. arka patileri veya göbeğinin alt kısımları olabilir (kediye göre değişir)
ya da kediniz bir odada kapalı kalmaktan hoşlanmayacak, buna tepki olarak kapalı kaldığı odada bir yere çiş ya da kaka yapabilecektir.
bu tamamen trip atmasından veya üzülmesinden / korkmasından kaynaklanır.
özellikle bebekken kedilere sergilediğiniz yaklaşım önemlidir. bazı hareketleriniz ilerde hiç hoşlanmayacağınız alışkanlıklar edinmesine sebep olabilir.
hiçbir insanın veya hayvanın karakteri bebekliğinden itibaren anlaşılamıyor olduğundan kedinizin bu davranışları normaldir.
* bir başka konu da evinizin ne kadar kalabalık olduğudur. kediler bu açıdan ikiye ayrılır; sosyal kediler ve asosyal kediler.
sosyal kediler hangi yaşta olursa olsun insanlarla etkileşim içinde olabilirler. örneğin sokakta gördüğünüz bir kedi sizden kaçmıyorsa, sevmenize izin veriyorsa sosyaldir.
asosyal kediler ise tahmin edebileceğiniz gibi sizi görür görmez kaçarlar.
kedinizi çok küçükken aldıysanız ve kalabalık bir evde yaşıyorsanız her insanla kurduğu iletişimi gözlemleyin. herkesle korkmadan aynı ilgi seviyesinde iletişim kurmasına dikkat edin.
misal kediyle, bebekliğinde sadece tek başınıza ilgilenirseniz ve büyüdüğünde birtakım insanların ortasında bırakırsanız bu kedinizin farklı davranmasına sebep olabilir. bu bir anlamda da kedilerin yalnızlığa köpeklerden biraz daha alışkın olduğunu göstermektedir.

--
hepsinin dışında, kediler hakkında yazacak çok şey var. ben sadece yavru bir kediyi ele almaya çalıştım. tabiki de köpekleri çoook çok seviyorum ancak evi bir kediyle paylaşmanın daha kolay olduğunu söyleyebilirim :)
şimdiden tebrikler (:

son cevabınıze edit:
kediler günlük bakımlarını tüylerini oralarını buralarını yalayarak kendileri yaparlar; dillerindeki ve ağızlarındaki kediye has sıvı mikrop öldürücüdür. bu anlamda iyi beslenen, temiz bir yerde sağlıklı yaşayan ve en önemlisi sevgiyle büyüyen bir kedi kesinlikle pis tüylere sahip olmayacaktır.
yani dilediğiniz gibi sevebilir, kucağınızda oturmasına izin verebilirsiniz. ellerinizi yıkamanıza gerek kalmayacaktır :)

Herkes gezdirme derdi yok demiş kediler için, çok imrendim. Benimkileri kucağıma alıp mahallede gezdiriyorum ben her gün. Kapının önüne oturup bıktırana kadar miyavlıyorlar, pes ediyorum her seferinde komşular kapıya dayanmasın diye. Sokaktan alacakları mikroplardan korktuğum için, tasma takıp yere de bırakamıyorum, bunlar da gittikçe ağırlaşıyorlar, bilmiyorum ne olacak halimiz. :)

Ben ilk ve tek hatayı bir kere çok miyavladı diye markete giderken kediyi de yanımda götürmekle yaptım. O gün bugündür de mahallenin ünlüleriyiz işte :)) Kucaktan kucağa geziyorlar sokakta arsızlar :)) Siz siz olun, benim yaptığım hatayı yapmayın.

ya benim burnum alıştı ya da benim kediler kokmuyorlar. ama yok yahu başka kedili evlere de girip çıkıyorum, tek kumları bakımsız kalmışsa kumun yakınlarında koku oluyor. bir de çok çok pis bir arkadaşım var o iyice koyverince temizlik işini, onda koku oluyor. benim evde tek, kakanın çıkışı esnasında kokuyor biraz kumun yakınları, o da örtünce geçiyor.
e hiç kedili arkadaşın yok mu? onların evleri kokuyor mu, git bi kokla bak.

kediyi, köpeği alırsın evine, sonra hayvan tüyüne karşı alerjin olduğunu yada astım başlangıcına yakalandığını anlarsın, sonra hayvanlarını sahiplendirmek zorunda kalırsın benim gibi.

etrafımda hiç kedi besleyen yok hatta doğru düzgün hayvansever bile yok :( eve alırsam gelmeyeceğini söyleyenler sayıca daha fazla :)

"hem de evim mis gibi kalsın temiz koksun tüy kıl olmasın istiyorum"

Şu cümleniz gözümden kaçmış. Evde kedi varsa, kedi yerinden kalkmaya üşenen bir cins olmadıktan sonra o ev mis gibi kalmaz, hiçbir şey olmasa dağılır. Kıl tüy dökmeyen kedi diyorsanız sfenks derim, zira tüyleri yok. www.pet.gen.tr O da aşırı alerjen bir kedi. Bünyeniz hassasa hayatta yaşayamazsınız onunla.

Alın tembel, yerde pas pas gibi yatan bir chinchilla diyeceğim, onun da tüyüyle baş edemezsiniz. Siz en iyisi gördüğünüz anda kanınızı kaynatan, aklınızı başınızdan alan bir kedi yavrusuyla karşılaşıncaya kadar bekleyin. O zaman ona ait hiçbir şey gözünüzde büyümez. Ama böyle "niyet ettim kedi yavrusu almaya" diye yola çıkarsanız, muhtemelen sonu, hem kedi hem de sizin açınızdan, hüsranla bitecektir.

Yürümen zor.

evet.
kadın değilim ama mülayim tipler eğlenceli sayılmazlar. ne bileyim genelde dert dinleyen, zor zamanda eşlik eden filan, başka bi işlevi olmayan tipler olarak görülebilirler.
başka şeyler de vardır tabi.

Kızlar serseri tipleri sever maalesef, pasif ve mülayim tipler anca zenginse şansı olur. Zamanın gerçeğini söylemiş kötü hissetmene gerek yok.

o diyor diye olması mı lazım hacım ya devam et. sigara içmeyen mülayim, içen psikopat mı gözüküyor mantığa bak

Cok iyisin aMa ben ben seni arkadaş olarak görüyorum tipi çocuksu n

şöyle insanlara nasıl ağızlarının payını vermiyorsunuz hayret ediyorum. böyle tipleri densizliğini yüzüne vurmadan salmayacaksın. şu 'zaten sen şöylesin böylesin' gibi doğrudan kişisel eleştiri yapma hakkını kendinde gören insanlara neden medeni memleketlerde rastlanmıyor ya. sen sessiz durdukça yüklenmiş, ezik durma bi daha.

öncelikle @quasiromantic +1
(bkz: hatunların efendi adam yerine piç tercihi)
ha bende sendenim o ayrı mesele ama ben en azından "sen kimsin lan" diyorum yada bundan yakınmıyorum.

www.youtube.com

"yatak odamda acayip bir cisim var, bomba olabilir. bi gece gelip patlatır mısın?" diye eklemediyse kötü anlamda demiştir.

o kadar büyütülecek bir şey değil yahu. Alışırsın bi haftaya. + klavyen fiziksel olarak F olsa bile windowsa q olarak tanıtabiliyorsun, klavye üstündeki f'ye başınca mesela normal q'daki q çoıkıyor.

www.tknlj.com

eller için şöyle bir duruş şekli var, gerisi kolay. eğer q klavyede çok hızlıysan f klavyeye tepkin nasıl olur bilemiyorum. ben orta derecede q klavye kullanırken bir haftada orta derecede f klavye kullanır oldum.

www.turkegitim.net
şurada kendinizi test de edebilirsiniz, gayet faydalı görünüyor.

zor bir durum değil benim pederin iş yerindeki klavye f klavye her yaz 1 ay falan yanında çalışırım. günde de toplasan 10 dakika klavye ile işim olur. en az q klavye kadar hızlı yazabiliyorum.

ErrorDocument 404 /404.php
veya
(404 template'in oluşturulduğu bir klasör varsa)
ErrorDocument 404 /errormessages/404.php
olması lazım?

Tek l ile evladım. entelektüel olmanın ilk şartı entelektüel kelimesini doğru bir şekilde tek ''l'' harfi ile yazmaktır. Şaka bir yana önerim şu;

Sartre; Bulantı

sartre, camus, gide, dostoyevski. ama kombo yap, araya baska kitap sokmadan 20 tane bu yazarlardan oku mesela. o zaman muthis oluyor.

oscar wilde - dorian gray'in portresi. (zira lord henry ayaklı aforiz'man')
albert camus - yabancı
ivan gonçarov - oblomov
a. hamdi tanpınar - saatleri ayarlama enstitüsü

İnsanın Hikayesi-James C. Davis

90larda yazılmış ilginç bir bilim kurgu - tarih karışımı kitap vardı oldukça sürükleyici; "kıyamet kitabı" (bkz: doomsday book)
www.idefix.com

murat menteş - dublörün dilemması yeni okudum bende çok beğendim.

Dünya Klasikleri bir kenarda dursun. Okuyacak kitap bulamadıkça el atın.

Ek: Sanırım bir yanlış anlaşılma olmuş, Dünya Klasikleri her zaman önde gelen, doyurucu, bazen de dikkat gerektiren eserler. Ancak her zaman peşpeşe okunmuyor. O yüzden belli başlılarını okuduktan sonra, bazılarını güncel, akıcı kitapların aralarına sıkıştırmakta fayda var.

tezer özlü, yusuf atılgan, sabattin ali mutlaka okunması gerekli olan türk yazarlardan. bunlarıda bir ara okumalısın.

klasik diye yüzünüzü buruşturduğunuz kitaplardaki cevherleri keşfetmeye başlayın bence bir an önce. örneğin dostoyevski - suç ve ceza; ne kadar sürükleyici ve insan psikoloji tahlillerinin ne kadar başarılı olduğunu okuyunca göreceksiniz.

örneğin jack london - martin eden; idealler, sınıflar, entelektüelite, mücadele hakkında size pek çok fikir veren ve bir o kadar da sürükleyici bir kitap.

örneğin gabriel garcia marquez - kolera günlerinde aşk; aşkın her yaştaki her halini, migros kitaplarında bulamayacağınız bir dil zenginliği ile okuyabilirsiniz.

yerli yazarlarımızın da zihin açıcı süpersonik kitapları mevcut;

örneğin anadoluyu ve anadolu insanını anlamak için yaşar kemal - ince memed serisini okuyabilirsiniz. yaşar kemal'in dili, sanki kitap okumuyor da sinema filmi izliyormuş hissine kapılmanıza yol açacak. kitaptaki yemeklerin, dağların kokusunu bile alabildiğinizi görünce şaşıracaksınız.

ahmet hamdi tanpınar - huzur, peyami safa- yalnızız gibi kitaplar, insan psikolojisini anlamak içik birebir.

murat menteş ve tayfası benzeri yazarlar, eğlencelik, çabuk okunan ama okunduktan sonra ardında sabun köpüğünden bir balonun bıraktığından fazlasını bırakmayan yazarlar. elbet bu benim fikrim.

Sartre, camus, dostoyevski, garcia marquez ,yaşar kemal, ahmet hamdi tanpınar, peyami safa.. Bu yazarların cogu kitabını zaten coktan okumuş bulunmaktayım. Entelektüel denilince acaba neden pek fazla gunumuz yazarlarından cıkmadı bunu da merak ettim şimdi?

e çerez gibi okunan ve zamanı boşa harcayan kitaplardan sıkıldım dersen elbette senin bu kitapları okumadığını varsayarız. zira bu kitaplar zamanı boşa harcayan kitaplar değiller.

daha yoğun kitaplar istiyorsan örneğin umberto eco, jose saramago, john fowles gibi yazarların romanlarına yönelebilirsin. ya da slavoj zizek, noam chomsky gibi fikir adamlarının kitaplarına bir göz atabilirsin. ayrıntı yayınlarının bastığı seriler var. o serilerdeki kitapları takip edebilirsin. örneğin başlaangıç için lacivert kitaplar serisi güzeldir.

günümüz yazarlarından kastettiğin şey, murat menteş, emrah serbes, alper canıgüz gibi yazarlarsa, soru sorarken koyduğun " entelektüel birikimime katkı sağlayacak" filtresinden geçemedikleri için duymuyor olabilirsin.

bak şu anda tam üstünde bir duyuru var. (git: 669372)

bi iletişime geçsen belki de universiteye yeni başlamış bir genç kıza yardımcı olmuş olursun :)

o olmazsa şu
twitter.com

başlık okumama alışkanlığı (:
Ama bikaç kızlık eşya var ya. 4-5 kişiye yeter ( çok utanıyorum)

kalitesiz yatak.

öleceksin.

ben zaten ölmüşüm be hacı. alksfjdg

bazı meditasonlarda vücudun her parçasını düşünerek gevşetip bütün ağırlığını hissetmeye çalışırsın ve o şekilde uyumak müthiş dinlendirir. belki de vücudunuz direk olarak aşırı rahat ve gevşek bir duruma geliyordur? aşırı yorgunluktan da olabilir..

Tembellik için bir hap yok. Konsantrasyon eksikliği için gıda takviyeleri var.

Bence senin sorunun tembellik. "Hedeflerini yaz, kısa-orta-uzun vadeli planlarını not et, gözden geçir" tarzındaki her şeyi siktir et. Hepsi palavra.

Bence tembellik egonun okşanmamasından ileri gelir. Egoyu da bir şeyde başarılı olarak, onu iyi yaparak yakalarsın. Yani iyi yaptığın şey egonu tatmin eder, iyi yaptığın için seversin ve daha çok ilgi gösterirsin, dört el ile sarılırsın; bu da hâli hazırda iyi yaptığın şeyi daha da iyi yapmanı sağlar ve başarılı olmanın gazıyla alır yürürsün. Bu döngüye girebilmen için de başlangıcı iyi yapman lazım. Yani her ne yapıyorsan, mesela dil öğreniyorsan, başlangıcında iyi olup kendini göstermen lazım. Seni motive edecek olan şey başarının kendisi. Hocadan olumlu bir yorum aldığında veya sınıf arkadaşların sana iyi göz ile baktığında egon okşanacak ve bu döngüye girmeye başlayacaksın.

Kontrasyon eksikliğin olduğunu düşünüyorsan da B12, ginseng, omega 3 ve 6 yağ asitleri gibi gıda takviyelerine yönelebilirsin.

tembellik konusunda- ne kadar etkili olabilir bilmem ama yapmadığınız ya da aksattığınız şeyler için kendi kendinize bir ceza vermeyi deneyin. ya da çok sevdiğiniz bir insana bundan bahsedin, o versin cezayı.
yapmazsanız da bi şeylerden mahrum bırakın kendiniz ne bileyim. belki faydası olur.

tarayıcının arama çubuğuna "chrome://chrome/extensions/" yazdığınızda ulaştığınız kısmından skype'ı çöp kutusuna gönderdiğinizde de gitmiyor mu yani? bir önceki sürüme dönmeyi denediniz mi?

olmazsa, yine tarayıcının arama çubuğuna "chrome://plugins" yazın, ve çıkan listede skype varsa devre dışı bırakın.

teşekkürler işte bu! sanırım oldu, performansı biraz bekleyip göreceğim mecburen...

ilk verdiğiniz cevaptaki gibi yapıyordum. ancak o zaman çıkan iletişim kutusunda disabled seçeneği ve çöp kutusu kullanılmaz durumda. anlamadım neden.

geliştirici modu'nu tikleyince de mi silinmiyor?

belki skype'ı bir windows servis hizmeti olarak çalıştırıyor da olabilir. görev yöneticisindeki görevlere ve hizmetlere de göz atmak gerekebilir.

www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com

(bkz: django unchained soundtrack)
www.youtube.com

aklıma tek bir fikir geldi, biraz meşakatli ama belki faydası dokunur;
eğer yayını tvarşivi'nden izleyebiliyorsanız kesik kesik gelmesine çok takılmayın.
(bkz: camtasia) tarzı ekran görüntüsünü kaydeden bir yazılımla ekran görüntülerini kaydedin (izlerken)
sonra vegas ya da movie maker gibi yazılımarla birleştirip aradaki kesintileri ortadan kaldırabilirsiniz.
belki daha kolay bir çözümü vardır ama ben bilmiyorum şahsen.

bildiğim kadarıyla bir çevirmeli ağ bağlantısı oluşturuyorsunuz, erişim noktasına "internet" yazıyorsunuz, telefon numarası kısmına *99# yazıyorsunuz, kullanıcı adı şifre filan boş kalabilir.
vınn'ın içindeki hat sorunsuzsa bağlanabilmeniz lazım.

çarpılacan lan sus, izlemeye değer mi ne demek.

bir kimya öğretmeni var kanser olduğunu öğreniyor ve ailesine öldükten sonra para bırakmak istiyor. eski bir öğrencisi sayesinde de uyuşturucu yapma işine giriyor. ve olaylar gelişir. müthiş bir drama.

bence abartı bir dizi
prison break'ın eline su dökemez

hayat ağacı, eduardo, bizimkiler ile dizi hayatına başlamış lost izlemiş, prison break, vs vs diye ilerlemiş 31 yaşında bir adam olarak sana harbi harbi derim ki, şimdiye kadar izlediğim en iyi dizi breaking bad. üstelik 5 yıl boyunca inat ettim izlememek için bu diziyi. izlediğim en sağlam kurgu.

konusu aslında güzel sayılır ama gavur ağzıyla "overrated"

oyunculuk iyi ama

bana göre efsanedir.

ben sevemedim
izle ama yinede bakalim begenecek misin

bi şeyler söylemek isterim uzun uzun ama gerek yok.
kısaca ise, muhakkak izlemeni tavsiye ederim. konu sıkmıyor, merakla izliyorsun, sık sık "vayaminodöpoint" diyeceksin.
ama izlemeye karar verirsen de başka bir tavsiye; hızlı hızlı izleyip bitirme.
yavaş yavaş, tadını ala ala izle.
hatta o zaman breaking bad'i izleyip bitirmiş olan arkadaşların sana imrenerek bakacatır, nıhaha! :D

no counrty for old men diye bir film vardır hani, bayağı ağır akar. onu sevdiysen buna taparsın. hatta kısıtlı bir bütçeyle bunu çektiklerini öğrendiğinde gözünde daha da yükselir falan. ilk 2-3 sezon çok ağır akıyo yæ diye eleştirenler olur ama sonuna kadar sabredip de bok atana rastlamadım. prison break'e övgü düzen zevk fukaralarını tenzih ederim.

eroin yapan örtmen dizisi değil mi o

konusu şu kimya öğretmeni var ama adam iyi bir kimyager, maddi sıkıntıları var falan, ilk bölümde akciğer kanseri olduğunu öğreniyo sonra ailem parasız ne yapacak en iyisi uyuştrucu yapıp satayım diyo, eski öğrencisine ortaklık teklif ediyo sonra olaylar gelişiyor.

Dizi çoook yavaş ilerliyor ilk sezonda sıkılırsın ama ilerlerde sarar.

Hemen başla dostum. Zaman kaybetme.

güzel dizi, izlenir ama dünyanın en iyi dizisi falan değil. çok abartılıyor işte özellikle türk insanı tarafından. "bireyking bed süppper dizi abiii". dexter ve oz bence breaking badden daha iyi.

Kesinlikle izlemeye değer.. Ben yeni başladım sayılır her gün en az 5 bölüm izliyorum, şuan son sezondayım final bölümü yayınlanana kadar bitirmeyi düşünüyorum.. Prison Break ve The Walking Dead gibi etki yaratmadı benim üzerimde onları izlemeyi bırakamıyordum, heyecanla yeni bölümü açıyordum günde en az 10 bölüm izliyordum bilgisayarın başından kalkmak zorunda olmadığım sürece izlemeye ara vermiyordum.. Mesela walking dead in tekrar bölümlerine rastladığımda televizyonda tekrar izliyorum, prison break i yeniden izlemeye başlayabilirim breaking bad i bilmiyorum belki tekrar izlemem ama kıyasladığımda içinde çok fazla hareket olmamasına rağmen diğer iki diziden daha fazla seviyorum.. İlginç bir durum ben anlamadım nasıl olduğunu ama çok kaliteli, oyuncular çok başarılı..

Dizinin durağan olmasının sebebi gerçeklik duygusunu sonuna kadar hissettirmesidir. Mesela bir adam ölür cesedi bir bölüm boyunca ne yapacaklarını düşünürler. Diğer diziler gibi oldu bittiye getirmezler. Çünkü dizinin başrol karakterleri içimizden biri gibidir. Kısaca ağır aksiyon sahneleri yerine gerçeklik duygusunu sapına kadar hissettiren oyunculuklar var. O yüzden evet izlemelisin.

konu standart değil en azından, tek, benzeri yok.
izle izle

teen wolf. ben begendim. izle

bi yerden sonra boka sarıyo ama izlenebilir. fena değil.

film - dizi standartların yüksekse izleme, zaman kaybı.
çıtır çerez olsun dersen olabilir.

www.youtube.com

to live is to die

cacophony
jason becker
vinnie moore
dream theater
malmsteen

fusion'a girerim dersen guthrie govan

estatic fear- a sombre dance albümü iyidir.

www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com

normalde hiç metal dinlemem ama yıllar önce arkadaşımdan duymuştum bunu, o zamandan beri dinliyorum. bence seversin sen de.
www.youtube.com

foma aynısını atmış benden önce ya çok pardon :(

www.youtube.com

www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com

verilen örneklerde doom metale rastlayınca isteğin açısından yakınlık gösterecek psychedelic stoner müzikler de hoşuna gidebilir diye düşündüm, bir örnek vereyim.

Monkey3 - Je et Bikkje

www.youtube.com

www.youtube.com

doppler

haah sağolasın.

addictive drums'ı v-stack ile açarsanız problem kalmayacaktır. tabii ki korsan yazılım kullanmayı önermiyoruz... değil mi?

yazdığınız notaları kaydedip cubase'e atar üstüne de çalarsınız bir güzel.

teşekkürler, deneyeceğim hemen.

3 browser da da giremiyorsan site adı yanlış yazılmış demektir.
sitenin adını yaz biz de girmeye çalışalım...

bazı siteler "engellenmiştir" sonucu döndürmese de yasaklanmış olabiliyorlar. ve evet sitenin adresini yazabilirsen anlamak daha kolay olur...

legal değil. sonuçta telif hakkı olan eserleri açık bir şekilde izinsizce yayımlıyorsun.

soulseek'in diğer programlardan bir farkı var ya hani, dosyalar herhangi bir database'e kaydedilmiyor, kullanıcı bir dosyayı diğerinden kopyalıyor. aracı olarak sadece internet kullanılıyor. dosyaları elden vermekle ya da mail atmakla, kargo göndermekle aynı şey sonuçta. bu durumu değiştirmez mi peki?

oyun için veya win 7 için bi şey bulamadım ama başka oyunlar ve win xp için bi şeyler var, belki işinize yarar;

support.microsoft.com

support.microsoft.com

consumerdocs.installshield.com

bunları ben de denedim..
googledaki sonuçların hiçbiri işime yaramadı..
mümkünse daha önce bu sorunu yaşamış ve çözmüş birilerine bakıyorum :(

buradan en iyi yardımı alabilirsin, forum.donanimhaber.com

oyun oynamayacaksan ekran kartına fazla para verme, çok çabuk eskiyor

iyi bir kasa ve psu 1000 lira eder. bence bunları al, sonra bütçen olunca öbürlerini alırsın. böylece bilgisayarın bizlere ömür olmaz =).

Vegas gibi programlar cok cekirdek destekli oldugundan quad core sistem belki daha mantikli olabilir-di-. fiyat/performans olayina girildiginde pek oyle oldugunu soyleyemeyecegim. ne de olsa quad core'larin fiyatlarinin masallahi var. ustelik eski teknoloji. i7leri hesaba katinca olay zaten abariyor, sizin butcenize sadece islemci ediyor :)
en uygun quad core islemci bile amd'nin benzer sistemlerine gore 2 kat pahali.
ornegin core2 quad 8300 2.5 ghz (4 mb) islemci 270 lira iken, amd phenom ii 955 3.2 ghz (8 mb) 265 lira. benzer sey anakart mevzusuna gelindiginde pek belli olmuyor gerci.

normalde sadece vegas kullanacak olsaniz ekran karti onemsiz olabilirdi. lakin photoshop gibi programlar icin ekran karti da onemli oluyor (yaniliyorsam duzeltin) 3dmax de falan da boyle yamulmuyorsam. bu sebeple her halukarda *en az* orta halli bir harici ekran karti sart diye dusunuyorum.

anakartinizin gelecekte olabilecek degisimlere nispeten uygun (ornegin 6 cekirdek ve yuksek fsb) olmasi ve bol ram slotu ile gelmesi diger onemli nokta.

ornegin donanimhaber bu tur seyler icin bir sistem onermis.

AMD Phenom II X6 1055T (2.8 GHz) 9MB 938p 125W
Asus M4A87TD/USB3 /DDR3 2000MHz
2x A-DATA 2 GB 1333 MHz DDR3 (bunun yerine kingstondan hesapladim)
PNY Quadro FX 580 512 MB 128Bit GDDR3 16X
Gigabyte Setto 1000 550w Atx Kasa Siyah

boyleyken 1300+ liraya mal oluyor sistem. bir fikir vermesi acisindan fena degil. birebir buna uygun urun toplamaniza gerek yok. parca parca dusunerek, sizin icin hangisinin daha uygun olduguna google aramasi ile ulasabilirsiniz.

ben her halukarda madem bahsi gecen programlar coklu cekirdegi destekliyor o halde amd'nin 6 cekirdek seceneklerini dusunun derim. fiyat/performans acisindan en mantikli duran sistem o zira.

surada intel ve amd ile ilgili kucuk bir karsilastirma mevcut; computershopper.com
www.overclock.net
www.legitreviews.com
bunlara da *kesinlikle* bakmak isteyebilirsiniz.

nvidia quadro ilen, fermi 480 arasındaki performans farkını bilmiyorum ama 480 daha iyi gibiydi.

@ erwachsene - gayet güzel tavsiyeler varmış gerçekten değerlendirilesi.
@ desdinova - eheha aslında haklısın, fiyatlara baktım da almak istediğim konfigürasyon uçuk rakamlara doğru gidiyo. acil ihtiyacım olmasa 2 ya da 3 ayda tamamlardım ama çok lazım
@ entrapmen - abi saygıyla eğildim çok faydalı bilgiler vermişsin. belki şansım olursa biraz daha çıkabilirim, ama tabi önümüzdeki pazartesi pc masamda olursa çok daha şükela olacak.
@ büryan günaydın abi naver :) nvidia pek tercih etmediğimden sanırım hangisi daha iyi çok şeyetmedim lan. ati candır diyorum sana da.

o halde ati 5850 veya 5870 kalıyor geriye.

tavsiyelerinize teşekkürler arkadaşlar, bir kaç güne almış oluyorum çok sağolun (=

çok kısıtlayıcı bir soru; ancak sour times'ı dinledikten sonra nedense hep sia breathe me'yi dinlerim. yakınlar birbirlerine.

ne kadar uyar bilmem


(bkz: one million miles away)

getir.net

fader'ın verdiği linkteki çoğu parça trip-hop. sen ki trip-hop sevmeyen bir insansın, niçün tik koydun ona? :) trip-hop sevilmez mi heç?!

lamb'dan gorecki ve gabriel'i bi dinle ama. sevmezsen kapatacağım çenemi söz.

(bkz: my brightest diamond) bu grubun bütün şarkıları neredeyse istediğiniz tarza çok yakın ve şarkılar çok çok güzel. deneyin kaçırmayın derim.

önceki araç ne marka modeldir?

(bkz: vw golf)

önceki araba emektar broadwaydir, ancak bu daha bir ortak kullanıma hitap edecek. golflar da cok dar gibi sanki..

citroén öneririm o halde, geniştir ve dizelleri en az yakanlar arasındadır.
misal citroen c3 olabilir, dar göründüğüne bakmayın, gayet geniştir içi.

az km'de, temiz jazz...

devamlılığı en yüksek araç golf'tür, fabia'dan daha kullanışlı olduğunu düşünüyorum bir de. golf ile astra skalasında birkaç otomobilin içinde bulunun, nasıl bir şey istediğinize karar verirsiniz.

citroenler de alçak dicem şimdi olmayacak, köye gitcek araba:) fabia da hem ekonomik, hem geniş gorundu gozume. cok övülüyor motorunu vw üretti diye.
@yurdum insanı, golflerin fiyatı yuksek, bakım masrafları da yuksek olur sanki.

model olarak yardımcı olamam ama kesinlikle benzinli alın. çünkü bir aracın en basitinden dizeli 5-10 bin tl farkediyo fiyatına göre. ve zaten siz aradaki benzin farkını ödemiş oluyorsunuz ki zaten benzinle mazotun arasında uçurum yok artık. ayrıca dizel aracınızı her bakıma götürdüğünüzde 2 katı para ödersiniz.
Örnek:
Toyota Corolla 1.4 Dizel, 42.000 tl idi, 2008 yılında, bakım başı 500 tl civarı
arkadaşımda aynı araç dizel, 34.000 tl, bakım başı 200-300 tl

yani hem ilk başta o benzin-dize fiyat farkını ödüyorsunuz hemde ardından her bakımda bi daha ödüyosunuz. yılda 100.000 km altı yappıcaksanız direk benzin

o fiyat aralığında gayet bakımlı bir skoda octavia alınabilir. şöyle bir ilan çarptı gözüme

www.sahibinden.com

arayıp bilgi edinmek lazım, fiyatı eşdeğer araçlardan bayağı düşük.

volvo s40 2000 üstü modeller dedgniz fiyat aralığında uygundur. :)

scoda fabia kaza anında taş gibi araba afedersin. onu söylerim.

(bkz: vw golf)
hatta örnek: www.sahibinden.com
yada bagaj lazımsa bora:
www.sahibinden.com

(git: 153798)

(bkz: jet audio) bu programla ilgili 2 farklı yöntem önereceğim,
jet audio bu formattaki dosyayı istediğiniz formata convert edebilir, diyelim ki mp3'e convert edip tek bir dosya elde ettiniz. daha sonra bunları kesip kaydedebilecek başka bir programla düzenleyebilirsiniz.
2. öneri ise, jet audio'nun audio trimmer eklentisi var, bu eklentiyle de parçayı kesip istediğiniz formatta kaydedebiliyorsunuz. yapması biraz karışık gelebilir, ama denemeye değer :)
ek: convert ya da trim için programın full versiyonuna ihtiyaç olur mu bilemiyorum...

@yons saol aramayı unutmusum bak.o değilde bu flac e cevrilip mi bölünüyo sadece.hayır ben mp3 olarak dinlemek istiyorum diyelm ape i flac e cevirip bölüp sonrada mp3 e mi çevirmem lazım.yokmu bunun kısayolu??

ape lossles bi format, ape calabilirsin ha illa mp3 dersen foobar a ape eklentisi kurup bunları convert de yapar.

pes 09'u düşükte oynayabilirsin bence. ama pes 08 de iyi olabilir, en iyisi pes 6yı maximumda oyna, en güzeli o zaten :D

o zaman 6-7-8-9 hangisi hoşuma giderse, deneyeceğim teker teker çok sağol :)

valla low'a bile razıyım, keza düşük detayda rahatlıkla gta san andreas ya da fifa 10 oynanıyor pc'de. pes'in pc versiyonunun fifa 10 - pc versiyonundan daha güzel olduğunu düşündüğümden böyle şeyettim. işte. eheh

@dampire +1

pes6 yükle oyna hem hiç kasmaz hem de en güzeli.

olay şu ki, misal facebook'daki durum güncellemeleri gibi bi amaçla kullanılıyo bu tivitır. "şu an şunu yapıyorum, şu an şunu yiyorum, şunu düşünüyorum" gibisinden şeyler yazıyorsun. istediğini yazarsın tabi sana kalmış.
birine mesaj gönderme olayı ise, gönderebiliyorsun. ama listende olması gerekiyor bildiğim kadarıyla (izliyor olman gerek) kullanıcının sayfasına girdiğinde sağda "message" şeysini kullanıp mesaj gönderebilirsin.

hmm peki izleyicisi olmam için onunda kabul etmesi mi lazım...
face de arkadaş olmak gibin mi yani?

kabul etme kısmısı iki şekilde olmakta, bir kullanıcı özel ya da genel profil açabilir. genel profil açmış bir kullanıcıyı istediğin gibi izleyebilirsin, onaylaması gerekmez. ama profili özelse, talep gönderdiğinde kabul etmesi gerekir.
şöyle ayırt edebilirsin;
profiline girdiğinde yazdığı her şeyi görebiliyorsan, genel profildir. ama yazdığı şeyleri göremiyor da "This person has protected their tweets.
You need to send a request before you can start following this person." diye bir yazıyla karşılaşıyorsan, özeldir. gönderdiğin talebi kabul etmesi gerekir.

vaktim olmadığı için kısa yazıyorum.
mesaj göndermek için onun da sizi takip etmesi gerek evet ama normal tweet'inizde @ulaşmayaçalıştığınızkişi yazarsanız o kişi görür.

tr de değilsen sifre vs değiştir direk, bi de dili değiştir, tam uyarı msgını ingilizce bak bakalım.

ilk defa cep telefonundan vs. giriş yaptıysan eğer bu uyarı çıkabilir.

iopd tan opera ile face girince de benzer bir uyarı vermisti norvecten giriyorum seklinde algılamıs. bunun gibi bi durum olabilir

@burjuva, opera mobil opera sunucusundan cekiyor sayfaları o nedenle oyle gosteriyor normal o dedigin.

Gmailde sıkıntı var bu aralar nedir bende hoş görmedim..
sayfayı açmıyor çok yavaş vs.. Anlamadım yahu nedir problemi :\

cinsiyet?

erkek

olumsuz değil de olumlu özelliklerine odaklandığın vakit şansın var.

her insana uygun bir eş mutlaka vardır üzülme.

Mutlaka artı yönleriniz vardır. Onları daha da vurgulayın.

çeşitli sanatlara yetenek var mı? müzik & resim & el sanatları vs.
ya da ne bileyim, okuduğunuz okul, bölüm vs bunlara bağlı sürekli ilgilenmeniz & takip etmeniz gereken durumlar, aktiviteler vs?
konserler, dinletiler, sosyal aktiviteler (arkadaşlarla beraber gidilmesi önemli tabiy)

tabi sürekli bunların yapılıyor olması sevdicek bulunmasını sağlamaz, şans da lazım.
az konuşuyor olsanız da, espritüel yaklaşımlar belki durumu kurtarabilir.
kitap ve mizah dergisi okumak faydalıdır, bazen de magazin dergileri ya da programları faydalı olabilir...
yaş önemli bir etken.
son olarak da sözlükte yazar tanıdığınız varsa, zirvelere filan sizi +1 olarak götürmesini rica edebilirsiniz vs.

Hayatı modayı takip etmek olan ve erkek arkadaşım aptal da olsa yakışıklı olsun, arabası olsun yeter diyen bir kız bulamayacağınız kesin. Ağzınızın laf yapması demek bilgi birikimiyle birini etkilemekse, aynı zevkleri paylaştığınız birini bulduğunuzda bülbüle döneceğinizi söyleyebilirim.

benim pastamdan dilim yiyemezsin. kendi pastandan ye!

Zeka, genel kültür ne alemde?
Güzel giyinmek modayı takip etmek değildir, ne giyiyorsun ki kötü? Erkek olduğunu düşünerek bi kot t shirt gayet normaldir yani...

Ha bir de en önemlisi kendine güven.
Ne çirkin heriflerle çıktım, özgüvenleri tavandı çekici yapıyordu.

türk kızları için kişilikten önce bu söylediğiniz maddeler ve bunlara ek olarak şöhret, popülerlik herşeyden önce gelir.

neden bu yaz tatile antalya yada fethiye bölgesine gidip bir ingiliz bir amerikalı yada bir ispanyol açılımı yapmıyorsun. göreceksin ki bu dünya sınırları içinde seni sadece sen olduğun için kabul edecek, başına tac edecek, saygı gösterecek, sevgiden başka bir beklentisi olmayan kadınlar olduğunu göreceksin...

yazada birşey kalmadı. açılımın tam zamanı sence değil mi?

Bu arada yüz çok iyi olmasa da uzun boy, geniş omuz gayet iş yapar ;)
Spor yap vücut geliştir falan...

tipsizim demişsin de mahsun kırmızıgül'e bak, özcan deniz'e bak. ilk halleri "tipsiz" iken şimdi düzelttiler.

sende tipsizim güzel giyinmem diyeceğine kendine bak biraz, özgüvenini oluştur. Yattığın yerden kucağına atlamıyorlar zaten, girişken ol.

Girişken ol dedim de herkes limitlerini bilmek zorunda ne yazık ki, ha kendi ayağıyla limitlerin üstünde birisi denk gelir, olmaz değil. onlar da bonus.

gülümsemeye odaklan, öyle bir gülümse ki dünya da ki en tatlı erkek sansınlar, sempatik ol. asık surata kimse prim vermez. bunu yazan dünya nın en tatlı en sempatik erkeği seçilmisti ofis ortamında. kolay gelsin...

tipsizlik , kılık kıyafet sorun değil ,
ağzım laf yapmaz deyip kesip atma, laf yapmasına çalış.gerisi kendiliğinden gelir.

özgüven dışında hiç bir sorun yok bence. özgüvenini kazanmaya bak. hatta özgüven kazanımıyla ilgili "kişisel gelişim" kitapları falan var. faydası olabilir.

cok para kazan.

senin de dedigin gibi materyalist bi toplum.

tipsizlik, güzel giyim - moda takibi önemli değil..

ağız laf yapmalı ama.. en azından arkadaş ortamlarında.. bende tipsizim. güzel giyinmeyi bırak hemen hemen her gün aynı şeyleri giyerim. ama sıra geldiğinde konuşabilmek lazım.

son bir ekleme: bekarlık sultanlıktır =)

her körün bir topal alıcısı vardır.

tipsizliğe ve konuşamamaya bir şey diyemem ama, cool olmayı converse ve abercrombie sanıyorsanız zaten olmaz bu işler... converse i bebeler giyiyor ve üzerinizdeki her şey marka değilse zaten abercrombieniz gerçek de olsa pazardan almış gibi durursunuz.

doğru düzgün kendi durumunuza göre giyinin işte... sizin levelınızda birisini bulursunuz.

ben de tipsizim, ben de güzel giyinmem, moda falan takip etmem. ama şu anda dış görünüşüne çok özen gösteren birisiyle güzel bir yolun başındayım.

öyle bir fark var ki arada, daha geçen gün, "sana ayak uydurmak için ben de tarz sahibi olacam, gidip kendime ejderhalı gömlek alacam" dedim. var sen düşün benim ne kadar kılıksız, karşımdakinin de ne kadar ince eleyip sık dokuyan biri olduğunu.

ama oluyor işte bir şekilde. arama. ararken bulunmaz. olmadık anda karşına çıkar sen kendin bile şaşırırsın.

vivaz x10'a gore tip olarak cok daha guzel gorunuyor. defalarca gidip magazada inceledim. hafif kavisli gibi, buyuk degil, olmasi gerektigi kadar.

teknik olarak x10 daha bir onde ama boyut farki var, oldukca buyuk vivaz'a gore.

ben vivaz'i tercih ederdim. ancak son dokunmatik ekranli/klavyesiz telefon maceram iyi gitmediginden pro'sunu bekliyorum vivaz'in.

www.gsmarena.com
şuna bir göz atınca, xperia biraz daha iyi bir tercih gibi görünüyor açıkçası.

x10 teknolojik olarak daha iyi tabii ki. ama tip olarak nasil desem koseli, tugla gibi geldi gozume. dukkan'da telefon incelerken yanimda bulunan bayanlar da vivaz'i begendiler tip olarak. yani 4 kisinin 4'u de vivaz dedi.

performans daha onemliyse sizin icin x10 derim ben de.

vivaz symbian xperia android kullanıyor. xperia da daha yüksek işlemci var. bu özelliklere bakacak olursak xperia döğüyor. vivaz ekran kalitesi olarak daha iyi sankim.

bence xperia her türlü.

ne yazık ki mümkün değil. fantastik olacak biraz ama iki ethernet kartıyla mümkün olabilir belki.

hadi ya :// tüh ben de umutlanmıştım ne güzel olur diye /=

Uzun uzun cevap yazmıştım ama o arada düşmüşüm uçtu gitti. kısaca tekrar yazayım. Sizin için kullanışlı olmasada teorik olarak öne koyacağınız bir bilgisayar veya router ile routing yaparak bahsettiğiniz şey yapılabilir. öndeki cihaz iki bağlantıyıda kullanır http isteklerini bir bağlantıya p2p isteklerini diğer bağlantıya route edebilir. İşyerinde birden fazla bağlantıyı benzer bir şekilde farklı bir amaçla kullanıyoruz. Sizin için aklıma gelen emuleyi vmware veya virtual pc içinde çalıştırıp bridge connection olarak adsl bağlantısını kullanmak. Bu durumda emulenin sadece adsl bağlantısını kullanmasını sağlayabilirsiniz ama browserınızın sadece 3g yi kullanmasını sağlayabilirmisiniz bilemedim şimdi. Direkt sizin isteğiniz yerine getiren değil ama sizin isteğinizede cevap verecek program olarak nat32 öneriyorlar. Denemedim ama bir bakın isterseniz. (bkz: http://www.nat32.com/)

hemmen deneyeceğim efenim çoteşekür ederim (=

notebook bağlantısı izlenimlerim..

salak VINN ile benim BB8320 bluetooth EDGE bağlantısı arasında bir fark göremiyorum ! yani EDGE olsa ne oluuuur babında dedim.. (zate EDGE 2.5G değilmiydi)

belki bulunduğum yer ile alakalı olabilir ama

Edge 256k dsl hızında 3G'nin ise 21 mbit'e kadar yolu var, hoş Bold 9700 3.6 mbit destekliyor ama o bile 10 kattan fazla hız farkı demek.

3g hızıyla çalışır evet. ama detay geliyor aklıma, bildiğim kadarıyla pc için yapılan bağlantıda blackberry ya da blackberry.net apn'leri kullanılmıyor, default internet apn'i ile çıkış yapılmakta. bu da ücretlenme olarak farklı şeyler olabileceğini göstermekte.

Turkcell'in Blackberry Mega paketi diğer apn'leri de kapsıyor, modem olarak kullanırsan 4GB'lık kotayı aşmadığın takdirde sıkıntı yok. Ama benim asıl merak ettiğim telefonun kendisinden bağlandığımız zaman BIS hizmetini yani Blackberry Apn'ninden 3G hızında hizmet alıp alamadığımız.

3g ya da edge farketmez, bunlar aynı altyapının farklı elemanları. yani bağlanabilir, 3g hizmetini alabilirsiniz.

(bkz: ievan polkka)

fransızca değil ve şarkı da aslında :)

ehehe evet oymuş :) çok sağolasın eheh
(bkz: Loituma)

papa roach - last resort olabilir mi?

www.youtube.com

yo tam okudum ama pek nu metal dinleyicisi sayılmam, klip tarifin o şarkıyı çağrıştırdı yazayım dedim.

valla şu an aklıma ilk chevelle geldi ki pek sanmıyorum değildir,
diğerlerini de sayayım belki faydası olur;
onesidezero, earthone 9, glassjaw, thursday,
belki alakası yok ama, 3 ve coheed and cambria diyeyim son olarak.

malesef hiçbiri değil. vokalist aynı zaanda gitar da çalıyor öyle bir detay var en bariz şekilde.

ill nino belki de?

num pad hakkında yorum yürütebilirim: hesap makinesiyle aynı olması muhabbeti.
telefon için de, ilk çıkan tuşlu telefonlarda böyleydi sanırım aynı gelenek devam ediyor gibi. ama diziliş farkının nedenini bilemedim tam olarak..

Tamer Korugan'ın "Lüzumsuz Bilgiler Ansiklopedisi 1" adlı kitabında şöyle bahsediliyor:

- alıntı -

Telefondaki tuşlarda en üst sırada l, 2 ve 3 rakamları yer alırken bilgisayarımızda ve hesap makinemizde tam ters şekilde 7, 8 ve 9 rakamları dizilmiştir. Bu diziliş şeklinde hesap makinelerini ve bilgisayarları yapanlar, en süratli hesaplamayı esas almışlardır. Tarihi çok daha eski olan telefonun başlangıcında ise, hızlı tuşlama pek önemli kabul edilmemiştir. Ancak ev kadınları arasında yapılan bir araştırmada, telefondaki dizilişin onlara daha kolay geldiği ve daha süratli uygulayabildikleri saptanmıştır.

- /alıntı -

muhtemelen bi eklenti çalışıyordur browser'da, işte "şurda arat", "çevirisini yap", "alakalı fotoğraflara bak" gibi gibi..

ee nasıl kapatıcam ben onu?

davul var mı bilmiyorum ama fl studio ya çok benziyor arayüzü. ayrıca yok yok gibi bir şey fl de. elektro gitar vardı mesela.

ve hatta hatırladım. gayet var. hatta boy boy davullar. ziller. fl studio diyorum son kararım.

eyvallah, deneyecegim (=

gomplayerın sömürdüğü işlemci yüzündendir o daha az işlemci yiyen birşey denemelisiniz. kmplayer gibi mesela

sadece update ediliyor gom player bildiğim kadarıyla. Aslında çalıştırması lazım.güncelleştirmeleri yapmak için Gom player'ın üstüne sağ tıkla about gom player'a gir, oradan da update butonuna tıkla. Bu bilgisayarından da kaynaklanıyor olabilir. Laptop ise güç planını yüksek performans yapmalısın.

kmplayer da deneyebilirsiniz, gom player'dan daha iyidir gözümde..

mediaplayerclassic de işe yarayabilir. hatta vlc player'i bile deneyebilirsiniz.

laptopun güç planını yüksek performans yapınca düzeldi. teşekkürler

kötü bir görüntü oluşturuyor kısmını ihmal etmeniz ? çerçevelettirmeyecekseniz (yuh baya uzun kelimeymiş.) dursun ne olacak ki ?

orjinali kopyasından daha değerliyse bilemedim
lakin,
taranıp photoshop'ta filan temizlendikten sonra iyi bi baskısı çıkarılır hani kopyası olaraktan, o şekilde işe yararsa aklıma gelen tek çıkar yol budur efenm.

@lejant; açıkçası diplomayla adam olunmaz diye düşünenlerdenim ancak çerçeveletip asma ihtimalim olduğu için (işyeri için) burda sıkıntı oluyor yoksa bir tarafımdan aşağı kasımpaşa hesabı.

@paradoxical; diplomada hologram etiket ve gümüş yaldız baskı kullanılmış. iyi bir öneri ama bu sebeple sıkıntı oluyor. olmazsa öyle yapacağım.

normal silgiyle sil. hatta hi polymer diye bi silgi var pentel in onu dene yardımcı olabilir.

okuldan kayboldu diye yenisini çıkarttırın

@bullet-tooth; deneyeceğim.
@ilse; mail attım. bakalım cevap bekliyorum.