var. soyle bir sey:

beta.amanzi.co.nz

hatta daha guzeli, m-audio'nun kendi arayuzu var cok daha gelismis:

www.soundonsound.com

yine de sadece input level'lari gorebiliyorum mixer'da; ama ayni anda dinleyemiyorum.

deneme icin tesekkurler. :)

not: hicbir yerde "do not monitor" gibi bir sey yok. "disable asio direct monitoring" var; ama o zaten secili degil.

Vista'nin bu ses ayar mekanizmasi daha farkli calisiyor muhtemelen ondan kaynaklaniyordur. Hangi program ile kayit yapmayi deniyorsun, o program calisirken ona ait ekstra bir ses ayari cikiyor mu ses kontrollerinde?

farkli programlar denedim su ana kadar: (birden cok versiyonu olmak uzere) cakewalk, acid, cubase... eskiden hicbir program kullanmiyorken bile sesin disariya verildigini duyabilirdik, ses duzeylerini ayarlayabilirdik. vista'dan supheleniyorum acikasi ama emin olamiyorum.

ve ayrica hayir, programlardaki kontrollerden de bir sey bulamadim ne yazik ki. yine de fikir icin tesekkurler. :)

İyi de Delta'nın mönitör çıkışını kullanıyorsan 5-10ms lik gecikme ile monitör edebilmen lazım.

Şimdi kartı bilgisayara bağladın, driverlarını kurdun ve enstürümanı line dan girdin (gitar diye düşünüyorum) driver ile gelen softmixer dan gerekli yönlendirmeleri yaptın ve kayıt programını açtın bu durumda sorun olmaması gerekli, kullandığın DAW nedir? Audacity ile de denesen.

Edit: en aşağıdaki mesajını gördüm delta gibi bir kart mutlak surette bir DAW a ihtiyaç duyar windowsun ses kaydedicisi ile hiç bir şey duyamazsın Audacity kurup oradan gerekli ayarları yaparsan cillop gibi oluyor.

thefin,

onerin icin cok sagol. kullandigim daw'lari sayarken eklemeyi unutmusum; ama audacity'nin 1.2.6 versiyonunu da denemistim. simdi sen boyle deyince bir de 1.3.5 beta versiyonunu kurdum.

1) su anda kayit yaparken kendimi duyabiliyorum; fakat gecikme cok fazla (yarim ile bir saniye arasi). gordugum kadariyla audacity bunu yazilim araciligiyla gerceklestiriyor; bu da bir gecikmeye sebep oluyor. halbuki bilgisayarin donanimi da hic fena degil: 4gb ram, 2.40ghz core 2 duo islemci var. gecikmeyi azaltmak icin kayit ve geri calma kalitelerini dusurebilirim; ama o zaman ne anladim ben bu isten? :)

2) kayit sirasinda kendimi duyabilme olayini cakewalk'ta falan da yapabiliyorum. ama kendini sadece kayit dugmesine bastiktan sonra duyabilmek cok sacma ve hic kullanisli degil. yani, bir studyo ortaminda olay nasil isliyor? kayit yapmiyor olsan bile kendini dinleyebilmelisin diye dusunuyorum. boylelikle ses ayarlarini falan yapiyor insan. su anda kayda baslamadan once sadece gorsel olarak ses duzeylerini goruyorum, clip olmayacak sekilde ayar cekmeye calisiyorum, hepsi bu. ama ses nasildir, duyamiyorum.

3) acik kaynak kodlu programlari tercih edesim var esasinda. ne var ki audacity'nin yetersizlikleri beni bezdiriyor. bir midi destegi dahi yok. sadece gorsel olarak gosterebiliyor onu da. bu konuda baska onerisi olan var mi? acid music studio (pro olani degil) sadece $54.95 (malum ciddi bir daw yuzlerce dolar'i buluyor cogu zaman.) su ana kadar cok da kullanisli buldum bu programi. yine de acaba acid'e o parayi vermeme deger mi?

4) xp kursam eskisi gibi ses kartini normal (fiziksel) bir mixer olarak kullanabilir miyim acaba? butun istedigim bu! bu kadar zor olmamasi lazim. kac sene once bile var olan bir sey bu.

biraz gec oldu ve belki cok yardimci olmayabilir lakin ben kaydi soundforge ile yapiyorum, sonra cbase'de kanal kanal birlestiriyorum. ilk verdigim cevaptaki gibi bir monitoring secebilme ozelligi, soundforge'da da bulunuyordu. xp kullaniyorum o noktada vista'dan kaynaklandigini dusundum.
bi de sample rate kontrol edilebilir, belki bir derece dusurulunce gecikme azalabilir.

fan isisini olcen speedfan isimli program mevcut yalniz windows acildiktan sonra hemen calistirmaniz gerekiyor. ayni zamanda sistemin programla uyumlu olmasi gerekir isiyi gormek icin. programin acilmasi 10 saniye filan aliyor.
o olmadi, everest isimli programi deneyebilirsiniz cpu isisini olcmek icin.
bilmiyorum her bios'da var mi bu ozellik, cpu isisi pc ilk acilirken post ekraninda altta fan hiziyla beraber goruntulenir. o da olmadi bios'a girip bakabilirsiniz. isiyla alakaliysa cozmek cok zor olmaz lakin ram-ekran karti vs bir sebeptense teknik servis yollari tasli..

iart

jet audio diye bir program (ayni zamanda muzik calar olarak da kullanilabilir) yapiyodu sanki bunu. bi suredir kullanmadigim icin emin olamadim.
olur ki programi indirip kurarsaniz,
parcayi calmaya basladiginizda f4'e basip parcanin ozelliklerine girebiliyorsunuz ve album kapagi ekleme isi de buradan yapiliyordu.

tag&rename diye bir program. bu işleri en güzel o yapıyor.

mp3 içine albüm kapağı gömecek bir insanın, id3'ün diğer kısımlarını da adam gibi değiştirmek istediğini düşünüyorum.

iart canavar gibi çalışmaktadır.. teşekkür ederim.

id3 lere el attım... hepsi hallocaktır.

(bkz: ders çalışmamak için yapılan anlamsız hareketler)

son zamanlardan once var ilk aklıma gelen, geçenlerde la strada'ya denk geldim yine güzeldir o da. i am sam eğer sean penn severseniz. i wanna hold your hand vardı zemeckis filmi the beatles temalı acıklı değil de ısıtan diyelim. la daldan dala oldu ama bunlar sevme garantili diyebilirim sanki.

into the wild olabilir ornegin..

(bkz: mar adentro)
(bkz: los lunes al sol)

Karakterle ozdeslesmek istiyorsaniz Alfred Hitchcock filmlerini izlemenizi oneririm. Fakat bu filmler sizin istediginiz turde aglatan/sizlatan tarz degil, gerilim filmleridir. Ama gerilim filmi nedir ne degildir, Alfred babadan ogrenmeli insan.

Is bu duyurumu sayet hala Alfred babayi izlemediyseniz dikkate aliniz.

(bkz: station agent)
(bkz: taste of tea)

tape
before sunset
before sunrise
dead poets society
once

(bkz: la haine)

(bkz: klass). Aşırı sinir bozucu ancak mükemmel.

(bkz: little miss sunshine)

(bkz: big fish)

(bkz: the straight story)

(bkz: historias minimas)
adı yeter:)

kesinlikle profesyonel çekim yapılır bu aletle.

www.fotokritik.com

body cok ust duzey degildir, nikon'un dslr listesindeki alt siralardaki modellerinden biridir. su an bu body ile, asil degerli olan objektifler oluyor. d40x'i satip ne biliim bi d200 alinirsa soz konusu objektiflerle super isler cikarmak mumkun olabilir..

makineyi aldığımda, en azından bir süre kullanmam gerekecek, sonuçta hediye. dayım alınabilir yani aldığım gibi satarsam. satma durumu şimdilik söz konusu olamaz. portre ve kurgu konuları üzerine çalışmalar yapmak istiyorum ayrıca. önereceğiniz objektifler nelerdir?

elinizdeki mevcut lensleri bilmiyorum fakat portre calismalari icin 50mm'lik bir objektif ya da odak araliginda 50mm olan bir lens isinizi gorur..
bunun disinda dis mekan cekimleri icin 10mm'lik bir genis aci objektif super isinizi gorur lakin pahali olabilir biraz.
50mm prime lens de portre cekimi icin idealdir. ornegin nikkor serisi 50mm 1:1.4 objektifle -bu lenste manuel focus mecburidir- super portre fotograflari cekilir gercekten.
ek: sigma ve tamron'da nikon icin objektif uretmekteler. biraz daha ucuz cozumler olabilir nikon'un objektiflerine gore.. (orn. sigma 10-20mm 1:4- 5.6 wide angle lens)
www.gittigidiyor.com

bence başlamak için ideal satmaya hiç gerek yok su an için.ileride yetersiz gelmeye başlarsa o zaman düşünürsünüz dah üst bir model almayı.

evet tum bunlar sonrasinda giris seviyesi ve kendini guzel bi makineye kadar gelistirmek icin cok iyi bir secim olacaktir d40x. hayirli olsun, gule gule kullanin =)

efendim ben kullanıyorum d40x. son derece de memnunum. bir arkadaşımın d80'ini bir süre kullanmıştım. d40x'ten sonra kütük gibi gelmişti (ağırlığını kastediyorum).

ağırlık olarak böyle... (ancak tabi ki d80 mükemmel bir alet)

piyasadaki diğer makinalarla performans/fiyat oranı baz alınarak karşılaştırılacak olursa mükemmel bir makina olduğunu düşünüyorum. sizin bu makina için fiyat ödemeyeceğinizi düşünecek olursak perforformans/fiyat oranı tanımsız çıkıyor. :)

kesinlikle memnun kalırsınız.

aletle birlikte gelen 18-55mm f3.5 objektiften pek hayır gelmez ancak. onu da söylemeden geçmeyeyim.

fotoğrafçılıkla hayatınızı kazanmayı düşünmüyorsanız (yani kısa vadede) ve fotoğraf hobinize deli gibi para saçma imkanınız yoksa gayet yeterli bir makine.

sevgili paradoxical kendi gözüyle bakarak d200 al falan demiş de d40x nasıldır acaba diye soran biri için çok çok iyidir emin olun. :)

#10434862
(bkz: cift cekirdekli islemci)
(bkz: dort cekirdekli islemci)

bildiğim kadarı ile core duo işlemcilerin sadece mobile olan versiyonları var. ve hiçbirisinin hızı 3 ghz'e yakın değil; www.intel.com . ikisi arasında en göze çarpan fark core duo işlemcilerin 64bit desteğine sahip olmaması. bunun dışında teknik farklar için; www.anandtech.com performansları arasında iki kat gibi uçuk farklar yok. faydalı olması açısından www.thgtr.com www.anandtech.com linklerine göz atılabilir.

2- msn hep vardi agile messenger in super bi surumu ile su an iphonedan cvbi yaziyorum. (1. nesil)
hatta fring i kullanirsan msn icin, sesli arama da yapabiliosun ama agile detay anlaminda super gercek msn gibi. yahoo icq gtalk vs onlari da kullanabiliyosun.

flash yoktu, yine yok.
bluetooth kulaklik headset gibi seyler icin sadece.

ilk olarak 1.nesil artık satılmıyor. 1.nesil almak istersen belki ikinci el ya da doğubanktan alınabilir ama imkanın varsa yani amerika'dan falan getirtebiliyorsan 2.nesil al derim ben.

bir telefon olarak eksikleri varmıdır emin değilim ama ekran kalitesi, sonradan yuklenebilir uygulamaların çeşitliliği, dizayn olarak pek çok alete basar diye düşünüyorum. ben yaklaşık 1 senedir kullanıyorum. daha iyi bir telefon kullanmadım daha önce ve GPS dışında herhangi bir eksiklik hissetmedim zaten bu da 2.nesil ile birlikte geldi.

3G için ise henuz bu bizim ülkemizde mümkün değil belki önümüzdeki sene

illa bir eksik bulmak gerekirse belki kamerası olabilir. 2mp bi kameraya sahip pek çok telefonda artık daha iyi kameralar var.

ayrıca 2. nesil iphone'un henuz kırılıp kırılmadığını bilmiyorum ama eli kulağındadır.

detaylı bilgi için www.iphoneturkey.blogspot.com

suradaki ufak inceleme yardimci olabilir; (git: 31772)

iyi yorumlar dışında, şöyle bişey var:
benim kuzenimde var(dı). baya bi süre kullandı. kendisi hiç kullanışlı olmadığını söylüyor.
sürekli takılıyomuş, hantalmış vs. bi de takılınca kapamak için pilini çıkaramıyosun. dolayısıyla pili bitene kadar bekliyosun. falan gibi saçma şeyleri var.

değil demişsin ama, eski winampler gibi bir şey arıyorsan en iyisi eski bir winamptir. tam hatırlamıyorum ama altın sürüm 2.95 falan olsa gerek. oldversion.com dan çekilebilir.

jet audio guzel bir alternatif olabilir muzik calar acisindan. alismasi hafiften zaman alir fakat alisinca $ukeladir.

foobar2000 onerrim bende. bi de aimp diyorlar.

indirgec icin orbit.

hum-cancelling normalde humbucker'la aynı şey idi, ama son yıllarda farklı bir anlamda kullanılıyor.

hum-cancelling denen hadise humbucker'ın single coil görünümlü olanı. ama geleneksel humbucker gibi iki single coil'in farklı yönlerde yanyana sarılmasıyla değil, tek single coil'in altında iki sıralı sarılmasıyla elde ediliyor.

hiç hum-cancelling manyetikle çalmadım ben. duyduğum kadarıyla ton karakteri single coil ile humbucker arasında bir yerlerde, single coil'e daha yakın. halbuki bir fizikçi olarak buna bir anlam veremiyorum ben.

--

çok sert ton için aktif manyetik seçmelisiniz, buna dikkat etmelisiniz :) ama "ben tuşemden taviz vermem" diyorsanız solo için single coil, ritm için humbucker, her ikisi için single-hum kombinasyonunu tavsiye ediyorum.

hum cancelling, frekans tasmasini onleyen bir ozelliktir. gitarin siskin ve ugultulu bir ses vermesini onler ki bunlar feedback'in tam tersi diyebilecegimiz, yuksek siddetli ugultulardir, rahatsizlik verirler.

en iyi markalar emg, dimarzio ve seymour duncandır. yanılmıyorsam dimarzio'nun sitesinde her manyetiğin ses örnekleri ve anlatımı vardı. manyetik almak hiçbişeye benzemiyo zira denemeden göremiyosun. o yüzden yorumları okumakta fayda var.

bi de nasıl bi sound istediğinize karar verirseniz almak daha kolay olur.

Şebeke meşgul ne ola ki! Bende "Aramaya izin verilmiyor" bile diyor.. 8-| kodumn avea'sı.. Biz onu kntrsüz bırakmayalım onun yaptıklarına bak! nankör..

avea başlığında yazıldı bi şeyler. bende böyle bi sorun var(dı) (bkz: avea/@infernal majesty)

bugünler de bizim buralarda (edirne) gece gündüz demeden mesajlar gidio, aramalar şebeke meşgul demiyo. kısım kısım geliştirme çalıştırması yapıyo olabilirler.

edit: şimdi bi mesaj attım ve arama yaptım deneme amaçlı (hem de 2si de beleş), sorun çıkarmadı. bölgesel olsa gerek.

edit 2: bölgesel mölgesel değil. bi halt yapmıyo artık.

an itibariyle izmir/hatay 'da oturan sevdicegim beni ariyor ama bendeniz karsiyaka'dan kendisini ne vodafone ne avea ne de sabit hattan ariyamiyorum/mesaj gonderemiyorum.

istanbulda genel bi problem var.
bu gibi durumlarda şebeke geldikten sonra ##002# ve arama tuşuna basın sonra #330*0000# ve arama tuşuna basın.teli bi kere kapatıp açın.
durum düzelecektir.ama dediğim gibi şebeke geldikten sonra bunu yapın.

tedas kaynakli bir sorun yasanmakta, bazi linklerin elektrik kesintisi nedeniyle server'a baglantisi koptu ve duzelmesi biraz zaman aliyor. ayni zamanda bolgenize hizmet veren baz istasyonu ya da istasyon kontrol birimine limit uzerinde yuklenme vardir muhakkak (baz istasyonlarindan bir kaci devre disi kalinca calisan istasyonlar daha uzak mesafeye sinyal gondermek icin sarj olurlar ve kapasite yetmezligi soz konusu olur.)
tedas'taki sorun giderildikten kisa bir sure sonra sorun kalmaz (belki elektrik sorunu giderilmistir ancak bu tur problemler yerinde mudahele gerektiriyor ve bu bir gun surebilir)
not: avea'da calismiyorum efenim.

Bir tane haber sitesi yada gazete bu konuyla ilgili bir haber yapmadı. Bütün türkiyenin avea üzerinden haberleşmesi kesildi ve önemsiz bir olaymış gibi algılanıyor ve hiç ses seda çıkmıyor çok ilginç geliyor bana. Son dönemlerde avea da konuşurken sık sık telefonda kesilmeler oluyordu ve haksız yere kontorlerimiz dakikalarımız çalınıyordu. Bu olayda bu işin üstüne tuz beber ekti.Sanırım şark kafası ile telkomculuk oynamak böyle birşey olsa gerek. Resmen dolandırılıyor ve hakkımız gasp ediliyor. Birtane yürekli avukat savcı yokmu bunları dava edecek. Sikayetvar sitesindeki şikayetleri bir görmeniz lazım..

yüklemeye calistigin ms office sp3 paketi olmasin? "support.microsoft.com"

2'yi yükleyemiyorum zaten ben 3'ü nasıl yükleyeyeim sp3 de "ürünün sisteminizde olması beklenen sürümü bulunamadı"" uyarısı veriyor.

bulabilirseniz sp2 ile entegre xp pro'lar var, onlardan edinmeye cali$in. korsan olmayan :p genelde ustune kurunca pek saglam olmayabiliyor. ve hatta dahi sp2'yi kurup tekrar kaldirmaya cali$tiginizda mavi ekran ustune mavi ekran gorme ihtimali de fazla.

once service pack 1'i yuklemeyi deneyebilirsiniz, ayni yanit aliniyorsa; varsa farkli bir cd ya da dvd rom kullanarak xp'yi yuklemeyi deneyiniz.. bir iki deneme olmayinca mutlaka ucuncu dorduncu denemede sonuca ulasilabiliyor (zor da olsa evet olabiliyor dostum).

windows u yasallaştırdınız mı? ya da crack herneyse...

kurmaya calistigin sp2 ile windows unuzun dili farkli olabilir. ya da kazara bir office sp2 si kuramaya calisiyor olabilirsiniz. sp2 ler yuklemek icin sp1 gerekmedigi gibi sp3 yuklemek icin de sp2 gerekmez. direk sp3 kurmayi deneyebilirsiniz.

ayrica windows media center gibi bir xp surumu kullaniyor olabilirsiniz. bu durumda goruntu dili turkce olsa bile, sp2 dilini ingilizce olarak kurun.

evet evet xp yasal.. sp1 yükledim şuanda.. ama sp2 ı-ıh. aynen devam. windows live messenger da öyyle. kurulmuyorlar.

2- istanbul avrupa yakasinda bir adet poligon biliyorum, (hala aciksa) kagithane'den topkapi yonune giderken genelde polislerin kullandigi bir poligon mevcut ancak ayrintilarini bilememekteyim.. halka acik midir, ne tarz silahlar kullanilir, ruhsat durumu filan bilemiyorum.

emniyetin sayfasinda okumustum bi aralar, yardimci olmaya calisayim nacizane.

1- silahinizla ruhsatta yazili adresten disari cikamiyorsunuz evet, yalniz emniyetten aldiginiz bi kagitla sanirim bu oluyordu. ama galiba bu dedigim saniyorum sikahi emniyete goturmek icin falandi. neyse

3- bunun cevabini da emniyetin sayfasinda okumustum.

yanlış hatırlamıyorsam şöyle idi bulundurma ruhsatı olan silahların taşınması;

misal arabadasın silahı bagaja koyuyorsun şarjör torpido da oluyor o şekilde taşımaya izin vardı sonuçta bir yerde bulundurma ruhsatı aldı isen elbet bu silahı nakletmek zorundasın adres değişikliğinde falan.

edit: yılların tecrübesi 30 yıllık emniyet mensubu babamın verdiği cevap; "bulundurma ruhsatı ile ne şekilde olursa olsun dışarı çıkmak istediğinde mutlaka emniyetten yazılı izin almak gerekliymiş" oldu.

1.poligona kendi silahınızla gidebilirsiniz.gideceğiniz poligonu belirleyin,ruhsatınızı aldığınız ilçe emniyet ruhsat büroya gidin ben şu gün şu saatte şuradaki poligona gidicem gelicem diyin,izin belgesi alın gidin.
3.bir silahın sadece bir ruhsat sahibi olabilir.her silahın ruhsatı ayrıdır.bir ruhsata iki silah kaydedilemez.babanız size bu silahı devreder olur biter.tabi bunun da işlemleri var.aklınıza takılan birşey olursa sorun çözeriz.

güzel ama ben bu izlediklerim "ayarında" dizi tavsiyesi istedim, yani orda bir ton dizi var farklı tazlarda. mesela komedi, sitcom sevmem, yukardakilerde bunu gösteriyor. bu arada unuttum, 4400 ü de izledim.

dexter o zaman.

(bkz: carnivale)

csi, 4400 ve yaninda cerez olarak hastasi oldugum dizi how i met your mother

kesinlikle how i met your mother derim, bide siddetle (bkz: weeds ) tavsiye ederim.

carnivale sizi biraz sikabilir, malum 1930 larda geciyor ama kesinlikle izlenesi.

avatar the last airbender ve dexter ve çerez niteliğinde my name is earl olabilir

"the unit" bence tavsiye ederim fakat "prison break" i de bırakma

the office

pek aynı ayarda sayılmaz ama, house md

THE SOPRANOS!!

kesinlikle dexter ve full metal alchemist.

dexter ve six feet under.. gerçi bu sonuncusu biraz farklı sanki ama pişman olmazsın

THE SOPRANOS , hoş. 22:15 e-2 de.

neyi alacağınız, ne amaçla kullanacağınıza bakıyor. ne amaçla kullanmak istiyorsunuz fotoğraf makinasını?

not: genelde fotoğraf makinası araştırmak istiyorsanız, özellikle kullanıcı yorumlarını merak ediyorsanız. flickr'ın ve fotokritik'in fotoğraf makinalarına özel sayfaları var. her fotoğraf makinasına ait kullanıcı yorumları, o makinayla çekilmiş fotoğraflar var.

yarı profesyonel olacak diyelim. kişisel kullanımın dışında biraz da fotoğrafçılık oynayayım diyorum.

yarı profesyonel bir makinaya ait örnek bir görüntü vereyim size:

www.letsgodigital.org

yarı profesyonel makinaların şekli genelde bu resimdekine benzer.
lens genişliği çok önemli, profesyonel görüntü yakalamak istiyorsanız...

amacınıza pek uygun değil sanki bahsettiğiniz makina. 400-500 ytl arasını gözden çıkarmanız gerek en ucuzundan yarı profesyonel bir makina için ayrıca...

emin olmamakla birlikte sony foto makinelerinin carl zeis lens olmayan modeli. yani bu modelden sonra carl zeis lensler başlıyor ve onlar gayet iyi, ya da bu kötü onlardan. öyle birşey. fiyat uygun

evet lensi carl zeiss degilmis. bu noktada cok fazla kalite beklemeyiniz.
sirrikadem arkadasin verdigi linkteki fotograf makinesi, slr like tipi olup kullanimi sinirlidir. hatta bu yari profosyonel bir makine degildir. sunun gibi bir seydir bunlar;
a.img-dpreview.com

yari profosyonel makineleri "full frame olmayan dslr makineler" diye siniflandirabiliriz. tabi bunlarin da giris seviyesi amatorler icin olanlari var.
misal: canon eos 400d, nikon d40x, pentax k100d, Olympus E-510, sony alpha dslr a100 verilebilir. bu makineler dslr olduklari icin ihtiyaclarinizi daha fazla karsilayacaklardir.
prosumer denilen bir sinif da var, ne tam ne de yari profosyoneldir bu siniftakiler, ikisinin arasidir. orn: nikon d300, canon eos 40d, sony alpha dslr a700, pentax k10d gibi makinelerden ornek verebiliriz.
tam profosyonel makineler icinse canon eos 5d, nikon d3, olympus e 3 sony alpha dslr a900 gibi ornekler verilebilir. daha daha profosyonel bir sey icin, rollei ya da hasselblad basligina bakiniz.
*fakat su da bir gercek, bahsettigim butun makineler minimum 1000 yetele'den baslamakta..(maksimum fiyatlari ne siz sorun ne ben soyleyeyim..)
bu makine, kisisel fotografcilik oyununda sizi yari yolda birakabilir ne yazik ki..

teknosa'da bile sıfırı 129 ytl zaten o aletin.. 180 ytl'ye biraz dolaşıp çok daha iyi bi makine alırsın, hem de sıfır..

bas çek makineleri profesyonel olarak kullanamazsın ama bazılarında manuel çekim modu nispeten gelişmiş oluyo (samsung s760 mesela)

ben canon eos 350d kullanıyorum, 700 ytl civarına çıkabilirseniz tavsiye ederim. nikon d40 da o civarda ve gayet iyidir. yarı profesyonel olsalar da olayı kavradığınızda profesyonel ayarında resim çekersiniz..

ama diyorsanız ki o kadar vermem o halde samsung s760'ı tavsiye ederim.. teknosa fiyatı 199 ytl. artı 19 ytl'ye taşıma çantası ve 2 gb sd-kart veriyorlar. bu makineyi de kullanıyorum günlük çekimlerde ve gayet iyidir..

hepiniz yorumlarınız için saolun. kafamda ne istediğim ve ne alacağım konusunda net fikirler oluştu. (:

evet normalde bu fiyata satilmakta. lakin iki tane pil de beraberinde alacaginiz icin fiyat yine 300'e filan gelebilir..

bildiğim kadarıyla 400 ya da 450 kit alırsan yanında battery grip i çok komik bir fiyata veriyorlar (400 d için yanılmıyorsam 30 ytl gibi bir fiyat gördüm bu gün). toptancılar, herkes battery grip almadığı için, promosyon fiyatına üreticiden bu gripleri toplayıp piyasa fiyatının altına satabilir diye düşünüyorum.

waltz of the butterfly (istiklal'de çalan şarkı)

Cannonball Adderley ve John Coltrane'den Grand Central.

Lost'un 1. sezon son bölüm/2. sezon ilk bölümünde Desmond'ın uyanışıyla başlayan Mama Cass Elliot şarkısını, (bkz: make your own kind of music)'i kullanıyordum bir ara. Moda sokucu, gaza getirici.

Arkadasim telefonuna Ibrahim Tatlises'ten "Ben Insan Degil miyim" adli sarkinin, tam da o yanik yanik nakarat kismini yuklemisti. Bi kere arkadasta kalmistim da, gune neseyle baslamistim vallahi. Bence alarm olarak herkes Ben Insan Degil miyim melodisini kullanmali.

Sabah sabah telefonunuz aniden "beeeeen innnnsaaaannn deeeeeeegillll miyiiigggggmmmmm" diye ottugunde beni anlayacaksiniz, eminim :)

steve miller - serenade (sanırım buydu adı)
konsepte de uygun
wake up wake up wake up and look around you....

mad season - wake up ile içinde "wake up" geçen en nefis şarkıyla uyanınız.

audrey - mecklenburg ve hatta
www.lastfm.com.tr

şener şen'in sesinden "hababam koğuşuu kaaaalkk" ve arkasından hababam sınıfı müziğinin oynak neşeli versiyonunu kullanan birini duyup harıl harıl aramaktayım şu an.

ben haggard derim. melodik olmasindan dolayi uyanamazsan, isi garantiye almis olursun.
einherjer - dead knight's rite bu da ayni isi gorur kanimca.

(bkz: nikos economopoulos )

su belki farkli kulvarlara yelken acmanizi saglayabilir?
www.santralistanbul.org

koudelka dir.

henri-cartier bresson, abbas, rene burri, eugene smith, elliott erwitt, robert capa..

www.magnumphotos.com

Philip Jones Griffiths

teknik olarak gürültü belli bir desibeli geçmediği sürece siz haklısınızdır efenim. bu sınırın ne olduğunu hatırlayamadım şu an, araştırmak lazım

çok çok emin olmamakla beraber, sesi yaratan ekstrem bi kaynak olmadıktan sonra bi yaptırımı yok, polis çağırsa bile polisin de bişey yapmaya hakkı yok diye biliyorum.

böyle bilmemin sebebi de şey, avukat olan bi tanıdıklarımıza gitmiştik oturmaya, 1-2 yaşında bebekleri vardı çocuk baya hopluyo zıplıyodu, en son alt kattan komşuları yukarı çıkıp çok gürültü yaptıklarını, polis çağıracağını falan söyledi, bizim avukat adam da hiçbişey çıkmaz o işten dedi. sonra sordum, yok öyle bi olay, evimde yürüyemeyecek miyim, dayanağı yok şikayetinin falan dedi. belki sallamıştır o bilemiyorum.

aynısını ben de yaşamıştım bir öğrenci evimde. biz de odada 3-4 kişi normal bi ses tonuyla konuşuyorduk, gülüşme kahkaha da yoktu saat de 22-23 arası. bizim oturduğumuz odanın alt katında yatak odası olan komşu oklavayla tavanına vurmuştu. ben de çok sinirlenip bütün gücümle topuğumla vurmuştum vere aynı miktarda. sonra bişey olmadı, ilerki bi zamanda bunun lafını etmişti. bizi korkak, çemiş öğrenciler sandıklarından hakimiyet kurmak istiyorlardı. vesselam siz haklısınız efendim. ancak bütün apartman falan toplanıp şikayet ederse bi durum oluşabilir ama ona gerekçe olacak bi taşkınlık, abartılı gürültü yok. evimde konuşuyorum kardeşim.
kısmen alakalı olarak (git: 33803)

çift simkartlı symbian telefon yok eğer symbiana alıştıysan onların menüsü de sana çok kötü gelir bence 2 telefon kullan daha iyi

piyasada sadece bi tane çift simli win mobile telefon var. symbian'lı yok.

www.weblebi.com

@want2die istediğim symbian ya da windows işletim sistemli bir telefondu.

@enter saltman tek telefon zaten yeterince gereksiz benim için ikincisini hiç taşıyamam :)

@hububrad hocam teşekkürler ama fiyat az değilmiş hani. yok mudur acep şöyle gerçek araba fiyatına değil de maket araba fiyatına olanları şunların?

abi o zaman bence de 2. bi telefon al sen. çift sim kart olayına çinliler ve samsung girdi sadece. ikisinin de işletim sistemli üretimi yok çift sim kartlı.

general mobile w serisi telefon windows isletim sistemine sahip.. (DST w1)

@hububrad galiba öyle olacak bu gidişle.

@paradoxical tek telefonu var general mobile'ın. Ona da baktık zaten. Yine de teşekkürler.

GM'in dört adet çift hatlı telefonu var. hatta bir tanesi bayağı büyük onda win mob olabilir. bence sen paradox'un dediğine bir bak.

edit: onu görmüşsün zaten. hocam sen de ama şimdi hem 100km hıza 3 saniyede ulaşayım istiyosun hem de arabam lpg'li şahin olsun diyosun ;:)

@teritori valla fiyat beni aşmaz ama acırım o paraya yani kıyamam gibi birşey :) Ama istediğimiz de Lpg'li şahin değil o kadar küçümseme :) Modifiye edilebilir bi astra yeter bize :)

general mobile dan şiddetle uzak durmanızı tavsiye ederim.

eğer öyleyse yine de yazık. günde 15-20 kişinin trafik kazasından hayatını kaybetmesi çok acı.

normal gibi aslinda, okullar kapandi sinavlar bitti, millet ya tatile cikiyor ya da uni. ogrencileri memlekete donuyor filan.
calisan kesim de hep bu tarihlerde izne cikiyor.. kimse gerekmedikce kisin izin almiyor..

bi de cok sicak havalar var evet. asfalt eriten sicaklari..

mevsimlik işçi taşıyan araçları katın birde. 12-15 kişilik arabalar 40 kişiyi doldurup uzun yola çıkıyorlar. resmen cinayet.

medeniyete doğru koşar adımlarla gidiyoruz ya ondandır barda payvonda sigara yasaklayıp insanımızı koruduğumuzdandır.

sıcakların artışıyla beraber insanların karar alma mekanizmaları da sorun yaşamaya başlıyor maalesef. sadece kaza sonucu ölümler değil, cinayetlerin de sıcak havalarda arttığı istatistiksel bir gerçek. buna ek olarak şehirler arası trafiğin yoğunlaşmasını da alın.

otobüsle 4 - 4 buçuk saat, kendi aracınızla hiç mola vermeden, otobanda kaptırarak 3 saat sürer.çine'ye kadar yollar iyi ama çine yatağan arasından itibaren oldukça zorludur ( acemilikte zordur buralar ).

mugla-marmaris arasi da baya virajli, ozellikle mugla-marmaris yolu arasinda gokova'dan marmaris'e geciste sakar gecidinde yol agir ilerler. 4-4bucuk saat surer evet.

denizli uzerinden giderseniz biraz daha uzar, otobandan aydin'a gittikten sonra direkt mugla'ya devam edin. (aslinda eski cine yolu cok guzeldir, ama uzatabilir o da sureyi)
mugla'da da 3 yol var zaten. kaybolmazsiniz. marmaris/koycegiz/dalaman yolu, izmir yolu, kale/denizli yolu.
dalaman yolundan devam edip dagdan indikten sonraki kav$akta marmaris'e sapacaksiniz. (zaten fazlasi ile tabelalar mevcut)

kesinlikle kendi arabanızla gidin. sakar'ın tepesinde arabayı kenarı çekip gökova'yı seyredin fotoğraf çekin. hatta aslında marmarisi boşverin siz fethiye yoluna girip köyceğiz, ortaca, dalyan, sarıgerme, dalaman, göcek ve aralardaki minik cennet koyları gezin. hazır kendi arabanız ve vaktiniz varken :)

Ben de acemi şoförüm. Arabayla gidecekseniz gökova kavşağına kadar rahat olur yollar. Tüm yolları genişlettiler artık, sakar tepesi sorun olmaz. Kavşaktan sonra dalamana transfer yapan otobüs, minibüs, otomobller can sıkabilir. Aynı yolu günde 3-4 kez gittiklerinden deli süratle ve kaygısızca araç kullanıyorlar. Hızınızı düşürmeniz yeterli olacaktır. Marmarise gidince aracınızı hemen bir otoparka bırakın. Hemen girişte tansaşın otoparkı var. Şehir içi trafiği korkunç.
Arabayla giderseniz gökova koylarını, datçayı vs gezebilirsiniz. Otobüsle giderseniz, Turunç a minibüsler kalkar. Denizi muhteşemdir. İçmeler de 15dk mesafededir. Marmarise nazaran denizi daha yüzülesidir. Gece hayatı ve eğlence için barlar sokağı şahanedir. Cevabının yanında bi ton da tavsiye vermiş bulundum. Çok özledim marmarisi napayım.

belki alakasiz olacak ama diger ozellikleriyle beraber total commander bu isi gorebilir. "search" ozelligi gayet guzel ve bulmakta uzerine yok.

google desktop search ?

ava find, windows desktop search

Aradığım şey tam olarak win98'deki gibi bir "arama" ama bu verdiklerinizden ava daha sâde gözüktü onu deneyeceğim galiba...

su an firefox'da gayet normal aciliyor. herhangi bir dns degisikligi olmadan. hata kodunu aratinca gecici bir baglanti problemi oldugundan bahseden cozumler var. baglanti yaptiginiz bolge ile ilgili olabilir. baglantiyi kesip tekrar baglandiktan sonra denemek belki yardimci olabilir..

limewire

www.worryaboutyou.com

bearshare

teoride limewire, pratikte öyle bir program yok :) eskiden vardı napster, şahaneydi. kazaa vardı sonra, ama şimdi... teey tey...

ares

soulseek'de de deli arsiv bulmak mumkun.

limewire pro versiyonu bulundu mu candır canandır

her şey var

not düşeyim, sağlam bi antivirüs kullanmanız gerekir bu programlarla.. ares limewire falan iyidir ama 2-3 şarkıdan biri virüslü olabiliyo

en güzeli google'a "(sanatçı adı) (şarkı adı) rapidshare" yazıp aramak. ben genelde ulaşıyorum sonuca :)

mac os icin cabos. keza cabos ta limewire aglarina baglaniyor zaten.

torrent yazilimlari genelde torrentin icerigini gosteriyor downloaddan once, ordan sadece istediklerini secersen sadece onlar gelir.

stüdyo aramak, araştırmak için en iyi yer garaj.org'dur. hatta;

www.garaj.org

Azazel var. göt kadar bi yer olmasına rağmen iyidir güzeldir.

arkadaşım açtı diye söylemiyorum ,
barlar sokağında rexx büfenin üst katında Stüdyo Red var.
Geçerseniz oralardan göz atın derim.

yine rex'in sokagindan duz girince sagda (hayal kahvesinin karsisinda) bir studyo var teritori bey. tama'si var mekanin. 5 tane filan da zili var. twin pedali var. bir davulcunun cosacagi turden yani. tavsiyeliktir (ama adini hatirlayamadim) amfileri de guzel gayet.. hatta istersen elemanin cep numarasini atiim sozlukten?
*hah hatirladim, adi da studyo monk

Özellikle sarı kantaron çayının uykusuzluğuğa çok iyi geldiğini söylüyorlar.. Sözlükte sarı kantaron yazıp araştırmanı tavsiye ederim..

e bunun nesi kötü anlamadım? uyuma o zaman...
eskiden uyuyan bir insan olsan ilaç, alkol, kantaron, seks, spor vs önerebilirdim, ama yapın buysa boşver uyuma. daha iyi hem, hayatı daha fazla yaşıyorsun işte...

yatma saatlerine yakin az tuzlu marulu deneyebilirsiniz efenim. misal ufak bir ornek, uyumaya hazirlanmadan once bir adet elma yendiginde uyku kacabilir. normal saatlerde elma ile hasir nesir olunup gece orta seviyede marul iyi gelir diyeyim. az da olsa belki faidesi olur.

ya yalnizken hurum hic kotu degildi az uyumaktan memnundum aksam gec saatlere kadar calistigim icin gece uyanik kalmak benim icin kardi yapamadigim isleri yapiyordum simdi oyle degil. zamanim bola doke var uyumam lazim ruh sagligim acisindan artik ama yok. doktora da gittim uyku ilaci verdi vaktin birinde ama onu alinca da uyumak soyle dursun daha beter acildi uykum. rekorum 2 hafta uyumadan hayati idame ettirmek ha sonunda gozde damar catladi felan ama yok arkadas ilac da ise yaramadi. yuruyus yapiyorum spor olarak eskiden gelirdi bu sekilde simdi yok. kondusyon denemistim bir ara o zaman ise yaramamisti.

sari kantoron burada bulamam. marulu deneyeyim tesekkurler

1.grup kendine güveni olmayan, yanlışlanabileceği veya anlaşılamayacağı kaygısı yaşayan dolayısıyla kaygı bozukluğu olan birisi olabilir gibi geliyor bana.
2,grup ise tahakküm kurmak, etki altına almak isteyen ve bu noktada kararlılığını göstermeye çalışan bir model gibi anladım.
(veya bunların hiç birisi değil tamamen yanıldım)

1. grubu da ikiye ayırmak lazım. -2-3 cümlenin sonunda değil tabiki sadece birşey anlatma derdine düşüldüğü zaman- benim gibi "anladın mı" yerine "anlatabiliyor muyum"u tercih edeneler (tevazudan dolayı) ve çoğunlukla anlaşılamamış olmanın verdiği rahatsızlıkla herkesi kendini anlamadığını sanarak "anlatabiliyor muyum" diyenler.

neyse soruna bir kıssadan hisseyle cevap vereyim (zamandan bol ne var anasını satiyim) -ömer baba mode on-

hz. hasan ve hz. hüseyin bir gün yürürlerken derenin yanında abdest alan bir adam görürler. ama farkederlerki adam yanlış abdest alıyor. ona doğru abdest almayı, kendisini kırmadan nasıl anlatacaklarını düşünürler. ikiside gider adamın yanına ve sorarlar "amca bir baksana hangimiz doğru abdest alabiliyoruz?". önce hz. hasan alır bir abdest sonra da hz. hüseyin. ikiside aynı şekilde ve doğru olarak abdest alırlar. sonrasında adam hatasını anlar ve "siz ikinizde doğru abdest alıyorsunuz, yanlış alan benim" der.

diyeceğim o ki, herkesin bir kusuru olması çok normal insan fıtratı gereği. bu hatasını onun anlayabileceği şekilde anlatmakta çok normaldir. yeterki başlangıç noktasını bulabilin.

farkli komplikasyonlar ortaya surulebilir bu durumla ilgili.
1: "anlatabiliyor muyum" kismi, karsindaki insana bi seyi anlatirsin anlamaz, kufretmek yerine soylenir
- ya da kisi yalan soyluyordur, onay alma ihtiyaci hisseder
- teatral bir halet-i ruhiye icindedir, coskuyla sorar "anlatabiliyor muyum?!" seklinde. bu bahsedilen konuya gore degisir

2: tekrarlama da, tahminimce "cok buyuk is yapmis" olma veya "buyuk bir seye engel olma" hissi sonucu ortaya cikabilir. karsisindaki insandan onaylayici tepki bekler bazen.. "ben bunu yaptim, zor oldu baya kastim, baskasi olsa yapamazdi" gibisinden. bu durumda "helal olsun abi/abla en iyisini yapmissin, senden de bu beklenirdi" gibi bi sey soylenebilir, gerci daha bi suslu soylenmesi daha guzel olur.
- tekrarlamada onleme ya da zorlama varsa, guc gosterisi tavri ortada olabilir. "yaptirmam tamam mi, yaptirmam!" ya da "yapacaksin anladin mi, yapacaksin!"
bazen bu duygusallik olcutu de olabilir, "seviyorum abi, seviyorum!" yani icgudusel beslenimlerin dis dunyaya coskuyla cikmasi gibi bi sey.
anlatabiliyor muyum? (eheh saka)

2. grubu köprü dizisinde yazıcıoğlu'nu canlandıran adam teşkil ediyor, bir gün dalacam bu gruba, benim de sinirlerimi bozmaya başladı. artist oluyorlar sanırım.

kişisel görüşüm, her iki grubun da farklı şekillerde özgüven sıkıntısını saklamak için bu kalıplara başvurduğu şeklinde. 1. gruptakiler "genel manada" bilgi eksikliği, yalan söyleme, karşı tarafı ikna etme eksikliğinden korktuklarından her cümle sonunda onay alma ihtiyacı hissediyor.

2. grup ise, belki yine 1. grubun temel sıkıntılarıyla aynı, ya da güç/otorite ihtiyacından hem dolaylı yoldan onay bekliyor, hem de bu şekilde o güç odağını üzerinde kurmaya çalışıyor.

eğer sürekli iç içe olduğunuz ya da çıkarınız için yüzüne gülmek zorunda olduğunuz zatlarsa, ihtiyacı olan ilgi, otoriter ilişki, inanç vs her neyse, sizin egonuzu ezmeyecek şekilde verin. sonuçta, ne onlar farkında yaptıklarının ne de herhangi bi kusur söz konusu.

ha, sinirlerinizi yersiz geriyorsa, tabii ki konuşup üstü kapalı, onu anladığınızı, bi susması gerektiğini, onun aslan, koç, yürü be vs. olduğunu söyleyip yolunuza devam edebilirsiniz.

ama annemin çok sevdiğim bir lafı vardır: "görme çocuum, konuşsun."

çok yardımcı bi cvp olmayacak belki fakat, 1. gruba giren insanlarda bu her zaman özgüven eksikliğinden olmayabiliyor, tamamen konuşma alışkanlığı olduğunu da gördüm. Mesela eski işyerimdeki genel müdürüm, her birşey anlattığında sonunda ne demek istediğimi anlatabiliyor muyum derdi kafasını eğip psikopat bakarak :) artık belki siz de karşınızdaki bu şekilde konuşurken ona aynısını yaparsanız accık farkeder... belki....

öğretmen olan kişi sen değilsen, öğretmen olan kişi yapabiliyor sanırım bu işlemi.

oncelikle hattin faturali olmasi gerekiyor. bilmiyorum bu tarifedeki hatlar kontorlu de olabiliyor mu? eger olabiliyorsa, kontorlu hattin numarasini degistiremiyorlar.

avea merkezine gidin yaptırın (tabi hat sizinse)
ama 30-40 lira gibi bir masrafı sanırım.

faturalı hat. gerçi ben de öğretmenim ama hat babamın üstüne. neyse bakacam bi çaresine.

bence eskisini iptal ettirip kendi adiniza baska bi hat cikartin.

"yapılabiliyormu bu? ara avea öğren dürzü demeyin, üşeniyorum."

duyuru-nick uyumu :)

benim bildigim kadariyla slr makinelerde objektif/flash/filtre gibi olaylari takip cikartip kafaniza gore bir makine dizayn edebiliyorsunuz (govdenin el verdigi olanakta)

compact makinelerdeyse boyle bir seceneginiz yok. yani her sey govdeye sabitlenmis oluyor. mesela ek flash takamiyorsunuz, objektif falan takamiyorsunuz.

haliyle compact makineyle sadece 1 sekilde cekebileceginiz bir fotografi, slr makine kullanarak farkli objektif/filtre/aydinlatma secenekleriyle bircok sekilde cekebilirsiniz.

alacaksaniz kesinlikle slr veya slr-like bir makine alin. slr-like olayi da yari slr gibi bir sey iste. kisitli degisim imkani sunuyor.

kompakt makinelerde manuel ayarlarla çekim diye birşey yoktur. auto modunda çek çekebildiğin kadar. artık makinenin işlemcisinin şansına..

slr'de bu manuel ayarlardır vardır (ki poz zamani, f stop ayari, diyafram açıklığı, pozlandırma suresi) makineyide çekici kılan budur, her bir değeri değiştirip öyle çekersini. manuel değerlerin ne olduğunu bilecek kadar fotoğrafçılık bilgisi yoksa yeni kullanıcının kaldırıp çöpe atabilir kullanıcı, kullanması müthiş zor gelebilir. auto modu'da vardır slr'lerde ama bunun için dizayn edilmediği için genelde bu mod kompakt makinenin çektiği fotoğraftan bile daha kötü o anı yansıtabilmekte.

slr'lerde objektifin önüne bir kısım filtreler(polarize filtre özellikle) konularak fotoğraf şaha kalkabilmekte. önündeki objektif kulanım alanına göre tak çıkar yapılır bu güzel birşey. birde tele objektiflerle dürbün olmakta bir anda makine. uzağı yakın eder(ki zoom değil bu!)

vizörden bakarken gördüğün o anı aynen fotoğrafa döker.(ki tercih edilme sebebi budur)
kompaktlarda ise fotoğraf çekildikten sonra "iyi çıktı mı acaba? dur bakayım" derdi vardır nokta

kompakt makineden direk slr'ye geçilmesi de pek önerilmez. vita vinum est'in dedği gibi öncesinde mutlaka slr-like olarak adlandırılan fotoğraf makineleri kullanılmalıdır. kendisindenki manuel ayarlarla haşır neşir olunduktan sonra slr'ye geçilebilinir. ayrıca slr-like dedik ama bunlar dijital makinedir. slr ise filmli olduğundan dslr'ye de geçebilirsiniz.

slr isim itibariyle "single reflex lens" seklinde ifade edilir. bu su anlama geliyor, vizor'den baktiginizda ne goruyorsaniz, fotograf o sekilde cikar. compact makinelerde ise, vizor'den bakilinca gorulen ile fotografta cikan goruntu arasinda fark vardir.
dijital compact'larda ise, goruntu objektiften lcd ekrana aktarilir. dijital slr'larda durum yine aynidir, vizor'den ne goruluyorsa fotografta da o cikar.

slr makinelerde goruntu, pentaprism (ya da pentaprizma) adi verilen bir sistemle vizore aktarilir.
objektife gelen isik, filmin hemen onunde yer alan aynadan yansimakta, pentaprism'den gecip vizor'de gozumuzle bulusmaktadir. fotograf cektigimiz anda filmin onunde yer alan ayna kalkip gordugumuz isigin filmle bulusmasini saglamaktadir.
upload.wikimedia.org
www.hamarlaser.com
compact makinelerde ise goruntuyu vizor'den baktigimiz gibi goruruz, ancak cekilen fotografta %20'ye varan farklar vardir. vizor ile objektif arasinda 3-4 cm kadar fark olabiliyor cunku.

ayni fotografi bu iki tur makineyle cektigimizde, temel olarak bahsettigim bu faktor belirleyicidir. slr makinelerde fark en fazla % 10 olabilir. compact makinelerde ise her zaman fark vardir. farm1.static.flickr.com
bkz: vizorden baktigimiz yon ile, tam filmin onunde duran objektifin baktigi yon

tabi bunun disinda, slr makinelerin en buyuk ozelligi objektif degistirilebilir olmasidir. objektifin turu de, cekilen fotografi farkli kilacaktir.
temelde 2 tur objektif vardir, dar aci ve genis aci. (50mm'nin altindakiler genis, ustundekiler dar acidir)
bunlar kendi aralarinda farkli turlere ayrilirlar.
orn, dar aci objektiflerde, uzak mesafeler icin kullanilan tele objektifler mevcuttur. ya da mikro objektifler, goruntuyu 1'e 1 aktarmak icin kullanilir.
genis aci objektiflere ornek ise, balik gozu objektifler olabilir. bir cok balik gozu objektif 180 derece gorus acisina sahiptir. yusyuvarlak bir goruntu verebilmektedir fotografa.
ayni zamanda bu objektiflerin hizlari birbirinden farklidir, objektifin de belirleyici ozelligi, odak uzakligi ve max. diyafram degeridir.
ornek: bir objektifin odak uzakligi mm cinsinden verilir. orn: 50mm. bu rakam dustukce obje uzaktadir ve koselerden uzamaya baslar. rakam yukseldikce obje yakinlasacaktir. hatta yuksek odakli objektiflerle cok uzaktaki bir nesneye zoom yapmak mumkundur.(oranlari hatirlayamadim)
diyafram degeri ise, objektifin insan gozune oranla ne kadar acik olabilecegini ifade etmek icin, 1: degerinden sonra ifade edilen rakamla anlatilir. misal, 1:2.8
1:'den sonraki rakam ne kadar dusukse, objektif o kadar hizlidir.
bu hiz, net alan derinligini etkileyecek temel faktordur. net alan derinligi ne kadar coksa, fotografta net olan objenin onunde ya da arkasinda kalan kisim o kadar bulanik olacaktir. ayni zamanda makro objektifler de, cok kucuk objeleri butun ayrintilariyla fotograflayabilir. tum bunlar slr makinelerde kullanilabilecek ozelliklerdir.
compact makineler ise bu tarz ayirici ozelliklere sahip degildirler. manuel ayar yapmak mumkun degil gibidir, objektif genelde sonsuza oranlidir ve belli bir uzaklikta olmayan objeler net cikmaz (genelde vizor'den bakinca guzel gorunur ancak filmde ayni olmayacaktir)
slr'da objektif manuel odaklama ve manuel netlemeye izin verirken compact makine onceden ayarlanmis sekilde fotograf ceker.
ek olarak slr makinelere grip takilabilmektedir. bu da baslangicta makinenin ihtisamli gorunmesini saglar. kontrol olanagi daha fazladir. bazi grip'lerde dik kadraj icin ek bir deklansor bulunmaktadir. dslr makinelerde bu ek deklansor standart olup, makineyi 2 pil ile kullanmanizi saglar. (bkz: battery grip)

ha bi de evet, slr kullanmak gercekten zor bir istir, deneyim ister.. (bir de medium format var ki ne siz sorun ne ben soyliyim)

evet, özetle compact bir makinenin vizörü, objektiften bağımsızdır. sadece bir referans oluşturur. slr makinelerdeyse vizörden baktığınızda direkt objektife gelen görüntüyü görürsünüz.

bu açıdan slr makineler, profesyonel çekimlere çok daha uygundur. dolayısıyla en fazla teferruat, en yüksek fiyat ve en şahane sonuçlar slr makinelerden alınır.

ee myspace ?

ee arkadaşlık sitesi gibi bura? nereye yüklüyoruz şarkıları?

myspace biraz karışıktır ama biraz karıştırınca hemen öğrenirsin.

burasi ilginizi cekebilir:
www.jamendo.com

www.ultimatemetal.com

myspace mantığında çalışan bir site vardı ya, neydi adı unuttum?
ama oranın amacı tamamen müzikle alakalıydı. myspace gibi birçok şeyi bir arada yapmıyordunuz.
hatta bir-iki türk grubun da sayfası vardı orada. neydi ya. bilen arkadaşlar?

not: ben de merak ettim, şimdi...

purevolume.com
icompositions.com
imeem.com
last.fm

cnet downloads kismina da aktarabiliyordun sanirim ==> music.download.com

lastfm de yardimci olabilir size.

www.herkesdinlesin.com tasarımı kötü ama amaca hizmet ediyor.

valla haftalarca bir tarafımı yırttım "sözlük müzisyenlerinin şarkılarını yayınlayacağım bir radyo programı hazırlıyorum" diye.

size değil sözüm, ama 100'den fazla olduğunu bildiğim sözlük müzisyenlerinden çok azı eser gönderdi. artık çekince midir, üşengeçlik midir, cesaretsizlik midir, bilemiyorum. güzel bir şey yapmaya kalktım, destek alamadım, kötü oldu.

scart ile olur mu bilemiyorum fakat ekran kartinin s-video cikisina uygun kablo ile baglamaniz mumkun olabilir.
s-video cikisi: akamaipix.crutchfield.com

s-video çıkışı olsaydı güzel olurdu tabi

buldum bi tane
urun.gittigidiyor.com

s-video kablosu ile "s-video + video + audio -> scart adaptorleri" var.bu adaptörler 5 ytlye falan bulunuyordu en son bizim burda kipada.

%50-60 çalışmıyor bu nanaler baştan söyleyeyim. zira görüntü aktarmaya o şekilde destek vermeyebiliyor laptoplar.

Cok dandik oluyor goruntu zira televizyonlarin cozunurlugu cok dusuk.

Açıkcası senin tarif ettiğin gibi bir oyun eskilerin dışında pek yok.

Adventure Company'nin oyunlarına bakabilirsin. Çok uzun değiller ama insana kafa yordurtuyor. Mesela Still Life, Post Mortem, Sinking Island.

Bir de Fahrenheit var, güzel ama ben muvaffak olamadım.

bitmeyen bir oyun olarak (bkz: mount and blade)

adventure ise (bkz: grim fandango)

Syberia =) bulabılırsen oynaman kesın gereklı
özellıkle ben escape from monkey islanddan sonra cok etkilenmiştim..

sonsuz olması ve grafiksiz olması açısından football manager tabiki :)
ikinci önerim tarife pek uymasa da (bölüm atlamalı çünkü) gelmiş geçmiş en iyi zeka oyunlarından biri olan supaplex. eski de olsa ben bilgisayarla tanıştığım ilk günden beri oynuyorum (aralıklarla tabi). hala bitiremedim sonsuz sayılabilir. bilgisayara format atcağım zaman ilk bu oyunun savelerini yedekliyorum :)

@arwear: grim fandango'yu bitireli çok oluyor. mount and blade'i deneyebilirim. teşekkürler.

@cubuk makarna: football manager da çok oynuyorum. sıkıldım diyebilirim.

kolay olmasın? ahah o zaman woodruff and the schibble of azimuth. walkthru kullanmadan (ve kafayı yemeden) bitirebilirseniz güzel bi jubile olur, "ya bırak hacı ben adventure'ları yaladım yuttum" gibilerinden..

civilization'un son versiyonunu düşün bence. epey bir oynatıyor kendini, daha dün gece savaş yaptım mesela. olabiliyor bu.

e o zaman full throttle diyecem ama monkey island'ı yalayıp yutmuş biri kesin lucasarts'ın bu oyununu da bitirmiştir.

bölüm geçmeli falan ama yine de gerek atmosferi gerek bulmacalarıyla montezuma's return'u kesinlikle tavsiye ederim.

lost via domus son zamanlarda çıkan nadir adventure oyunlarından. fakat hiç iyi değil. onun yerine sinking island'ı öneririm. gerçi onun da senaryosu saçma. batan ada mı olurmuş bırak allaşkına.

yeni evlenmis ve ev hediyesi olarak arkadaslarindan ps3 almis biri neden ps3 e yeni cikmis oyunlari almak istemez de baska tur oyun sorar.

gta4 al, metal gear solid al, ne bileyim.. yok almicaksan, o dev perdeyi bana ver : )

1 ve 2. için might and magic serisi (özellikle 6)
3. the longest journey.

bonus olarak (bkz: wetrix)

bahsettiginiz oyunlarin tarzini pek bilemedim ama, "bitmesin" dendiginde aklima ilk diablo 2 gelir. grafikleri de guzeldir icerigi de. kolay da degildir baya bi kastirir. hem yakinda diablo 3 de cikiyor, belki antrenman olur seversiniz onunla devam edersiniz efeem.

teşekkürler arkadaşalar, bunları alıp deneyeyim bir.

full throttle hariç, bitirdim onu da (:

eskidir meskidir ama oynadıgım en iyi adventure muhakkak edinin oynayın: FAUST (dreamcatcher oyunumuş ve seven games of the soul olarak da biliniyomus)

bitmesin diyosanız kesinliklee : oblivion ve morrowind i oynayınız derim
bide sims 2 bitmez bitirmek istemediginiz sürece.

kayıpsız sıkıştırma diyeceğim, mp3 çaların muhtemelen desteklemeyecek. o nedenle, bence yapabileceğin en iyi şey, auido cd'ni 192kbps gibi 'vasat üstü' bir kalitede riplemek ve 'gerçekten iyi' bir kulaklık kullanmak olabilir. ayrıca araya equilizer sokma.

mp3 yerine ogg vorbis, aac ve wma gibi formatlari da dusunebilirsin. Ayni kaliteyi daha dusuk bitrate'te yakaladiigni iddia ediyor bunlar.

"gercekten iyi' bir kulaklik" kismina ek; frekans araligi oldukca genis bir kulaklik kullanman ses kalitesini biraz daha artirabilir. orn: 15-22500 hz arasi. (genelde standart 20-20000 hz'dir)
tabi bu parcalar 320 kbps ile de mp3'e convert edilebilir ama cok farkeden bi sey olmayacaktir.

belirli oranda sıkıştırılmış bir mp3'teki kalite kaybını çok iyi kulaklar bile ancak hisseder.

128-192-256 kbps farkını hemen anlayan biri olarak; 256-320 arasındaki fark önemsenmeyecek sevidedir diyebilirim, amaç hem kalite hem çok şarkı ise aralığınız 192-256 kbps olmalıdır. Bu ikisinden birini seçebileceğiniz gibi, vbr yapmak da bir başka seçenek. Ayrıca joint stereo değil sadece stereo yapmanızı öneririm.

bi de minnacık mp3 player'ın verebileceği ses kalitesi de çok kısıtlayıcı bir etken. genelde eh işte oluyor performansları.

minnacık mp3 player ve equilizer yok diyenlere katılmıyorum.
mp3 player alırken max desibeline, desdeklediği formatlara dikkat etmelisin. 110 db.lik bir mp3 player'ın varsa ve ona göre bir kulaklık alırsan zevkten dört köşe olabilirsin.
sonuçta müzik zevki senin. basları/tizleri falan zevkine göre ayarlarsın.

(bkz: flac)

Fotograf makinasinda hala duruyorlarsa bilgisayardakileri silip yeniden aktarmayi deneyebilirsin.

Ya da ondan once acdsee yerine baska bir programla acmayi dene.

raw formatinda cekilmis olabilirler mi? acdsee raw okuyamiyodu bildigim kadariyla.

@wpi: bilgisayara hiç atamadım ki zaten. hata veriyo onları atarken. acdsee dışında da denedim. ms office picture manager, windows resim faks gösterici, photoshop gibi.
@paradox: hayır abicim gayet jpg fotoğraflar.

"bilgisayarda thumbnail olarak görünüyor " dedigin zaman ben fotolari bilgisayara aktardigini anliyorum. Degilse nedir? Bir bastan anlat istersen.

fotograflari direkt makineden mi aktarmayi deniyorsun? kart okuyucuda deneyebilirsin. ya da tam tersini deneyebilirsin?

kartı laptop'ın lart okuyucu bölümüne takdığım zaman gelen windows penceresinde görünen thumbnaillerden bahsediyorum. sanırım yeterince açık oldu burası :)

paradox dediğim gibi laptopın kart okuyucusundan denedim. akşam eve gidince kabloyla direk makineden atarım bir de.

alakasiz olabilme ihtimali var ama yine de bahsedeyim, kartin salt-okunur ya da yazma-okuma korumasi gibi bi ozelligi varmis gibi geldi bana.
bi de simdi teritori bey tatilde leziz fotoraflar cekmistir, bize gosterip kiskandiracaktir ama bilgisayar bizim tarafimizi tutuyo nihoho =) (eheh cok gicik bi durum eet)

ya iyi de salt okunur şeysinden olsa diğer fotoları nasıl attım. bir kısmını atabiliyorum, bir kısmını atamıyorum. bu bakayım eve gidince direk makineden atmayı deniyim ben bi de. ayrıca güzel foto pek yok için rahat olsun. ama eğer kuyu kebabını seviyosan seni az sonra eksibition'a alalım :):)

Kart okuyucusundan thumbnail bakmak falan gibi isleri ben karistirmam genelde. Kart okuyucusunda thumbnail goruntusunden list veya details gorunumune gec bence. Sonra dosyalari copy+paste ile C'ye atmayi dene. Bu en basit harekettir ve olmasi gerekir. Olmazsa kartta veya okuyucudaki sorunlara bakariz. C'ye attiktan sonra olayin cozulmus olmasi gerekir.

Cozulmezse dedigin gibi kameradan USB ile baglan, oyle C'ye aktar.

Benim elimde de 2 GB lık amerikadan gelen bir sd kart var aynı problemi yaşıyorum. Dosyalar ne açılıyor ne de kopyalanabiliyor. Ben toplam dosya boyutu belli bi eşiği geçerse windows sapıtıyodur gibi bi teori geliştirmiştim. Kamerayı kablo ile bilgisayara bağlanınca sorun olmaz diye düşünmüştüm ama kablosu yanımda olmadığı için deneyememiştim...

İzlediklerine izlediğim dizileri katarak daha super bir ortam yaratayım dedim =)
Zira izlediklerinden 2 tanesini izlememiş bulunmaktayım (Twin Peaks, Californication)
Ek olarak
-Stargate Atlantis
- Smallville
- The Sopranos
- How I Met Your Mother
- Friends
- The Rome
- The 4400
- CSI Las Vegas, New York, Miami (Las Vegas Tercihimdir herbirisi 4-5 sezondan oluşmakta)
- Cold Case
- Bionic Women
- Nip Tuck
- Avatar The Last Air Bender (Anime)

rapid accountun ve sabrin varsa, friends'in 10 sezonunu birden izleyip ustune de 2 sezon joey patlatabilirsin. the simpsons'a ba$tan ba$layabilirsin ya da haz ediyorsan (ve tv'den takip etmediysen) 11 sezon kadar south park var $imdiye dek yayinlanmi$, family guy var, misal.

bi de nip/tuck ya da dirt'ten en az birini izlemek lazim. nip/tuck'i cnbce'den dirt'u ise e2'den takip etme $ansin var.

rome kesinlikle izlenmesi gereken bir dizi.

bi insan chuck izliyorsa, The O.C. de izler. Chuck ile yapimcisi ayni zaten; izlemediysen The O.C.'yi de izle 4 sezon.

bi de ben mesela u$enmedim, izlemi$ olmama ragmen, seinfeld'in tamamini edindim, eger buyukce bir harddiskin varsa 9 sezonu birden atip kafana estikce izleyebilirsin, keyifli oluyor.

$imdi en can alici kisma geciyorum,

24 izlememi$sin. izlemen lazim. askerde zorluk cikartirlar. tus'ta da en az 4 soru geliyor 24'ten.

bi de weeds diye bi dizi var, ba$ta uzak geliyor insana ama zamanla seviyorsun. 3 sezonu bitti, 4. sezonu an itibariyle devam ediyor. guzel dizi.

$imdi aslinda 24, six feet under, south park falan yazmami$sin sen ama muhtemelen cnbc'den falan takip etmi$sindir onlari. ama six feet under'i izleyip bitirmediysen buyuk kayip. izlediysen de kazanc tabii.

hurmetler.

eger izlemediysen oz oneririm.
www.imdb.com

tabi ki oz u izle 6 sezon ama sadece 4. sezon 16 bolumden olusuyo diğerleri 8.

@Quadim avatar icin anime demek yanlıs olur. bizim bildigimiz animeyi japonlar yapar amerikalılar değil :)

battlestar galactica oldukca ilgi cekici olacaktir diye tahmin ediyorum..

the wire
futurama
fear itsef
my name is earl
one tree hill
bunları da izleyebilirsin güzel diziler.

yaptığım analizden senin tam Alias fanatiği olabilecek birine benzediğin sonucunu çıkardım. 5 sezon zaten sana 1 ay gider. sonrasında Rome, Tudors gibi tarihi birşeylere bakabilirsin. OZ olabilir ayrıca. İyice vaktim var çok eğlenmek ve beynimi de geliştirmek isterim dersen CSI'ın 3 bölümünü birden öneririm. Harika adam öldürme şekilleri var adamın beynini bir açıyor bir açıyor sorma.

24 24 24 24 24 24 24 24

(git: 30070)
(git: 17967)

;)

yargıç grey (sanırım boyle yazılıyodu)
(:

Kesinlikle OZ.
Son 10 yılda gelmiş hemen hemen her diziyi izlemiş biri olarak söylüyorum; OZ kadar kalitelisi gelmedi, gelemez de.

Öncelikle bana bu kalbiniz kadar temiz cevapları hazırladığınız için teşekkürler jdklsajdklas

Evet hafızamın kayıp kısımları ortaya çıktı:)
diğer izlediklerim
24
south park
rome
CSI NY
Stargate SG1
Nip/Tuck
My name is earl

Bunları da izlemişim,şimdi hatırladım:)
o değil de @jack o lantern abi yazık yahu chuck'a OC ile aynı demişsin,emeğe saygı jdkalsjddnaslk

OZu eskiden cine5'te izlerdim ama toplamda 10 bölümü geçmemişimdir. iyi oldu hatırlattığınız
Alias- oldukça ilgi çekici duruyor
24- şimdi dizinin piç olması durumunu bilir misiniz? bir bölüm cnbce de izlersiniz,iki bölüm başka bir sezondan arkadaşlarla,sonra tekrar cnbce,birden atv ilk sezonu verir uykusuzken ona bakarsınız. ve dizi piç olur:(
Carnivale aklımdaydı,hatırlattığın için sağol egotm +rep
Battlestar galatica bir yerlerde inmişti o bir bakmak lazım arşive

önerilmiş zaten ama tekrar önerilcek kadar güzel
how i met your mother.

life on mars
monk
the office
surface
journeyman
bleach - anime
death note - anime
full metal alchemist - anime
ghost in the shell - anime
naruto - anime
robin hood
without a trace
E.R.
cheers
fraiser

son olarak; iki saattir konuşuyoruz bir married with children dememişsiniz.

xenon 2 falan olabilir mi?
renk olayını bilemiycem.

hmm xenon 2'nin screenshot'larina baktim, degilmis. bu oyun soldan saga dogru ilerliyordu.

Galaxian ?

i-ih bu da degil :( daha guzel grafikleri vardi diyebilirim. hatta hatirladigim kadariyla "p" ve "s" harfleri olan bonus puanlari da oluyordu

tubular worlds olabilir mi acaba ?

www.crackman.de

pulstar

oha pulstar cok benziyo fakat diilmis.. tubular worlds'de degilmis. ay cildiriciim ekie

muzik formatinda kaydetmek icin yardimci olmaya calisayim, ses kaydi yapabilen bir program varsa (easy recorder, sound forge gibi)(windows'un kendi recorder'i ayni isi yapar mi bilmiyorum, denemedim) video baslamadan once ses-kayit ayarlarinda kayit secimi olarak "what u hear"i secin.(ses simgesine cift tikladiktan sonra secenekler->ozellikler->kaydetme). video ile es zamanli kayda baslayin. fakat ayni anda bilgisayarda baska ses cikmiyor olsun. video bitince kaydi da bitirebilirsiniz. kayit yaptiginiz dizinde formatina gore ses dosyasina ulasmis olacaksiniz. (aklima gelen cozumlerden biri bu tabi, daha kolay bi yontem olabilir de)
(*edit: her ses karti 'what u hear' gibi bi ozellik tasiyor mu tam olarak bilemiyorum fakat sanmiyorum artik ses kartlari gelisti baya=)

olu piksel (bkz: dead pixel) tedavisi olmayan bi sey olabilir.

fazla bütçesini kasmak istemiyorsan elbette 350d olur ya da ne bilim d40 olur nikon en ucuz olmadı d50 belki... de avusturyanın o buraya göre o kadar avantajlı olacağını sanmam uzakdoğu ya da amerikayla kıyaslanırsa.

350d ile 400d arasında çok fiyat farkı yok, olmusken 400d olsun tam olsun.

hassasiyetim ögrenci olmasından, yoksa parası vardır itin :)

cok saolun.

450d aldır aldırmışken 400le arasındaki fiyat farkı az, özellik farkı çok

arayıp hemen kapatinca son aranan numaralar listesine girdiginizde eger kayitliysa ismi gorebilirsiniz. aradiktan sonra beklemeye gerek yok yani.

süper ya nasıl düşünemedim...

ya da #31#

Everest

speedfan

surekli kullanim icin speedfan is gorur. everest arada bi kullanilir guzeldir (bana gore tabiy)
hatta: www.almico.com (speedfan)

tamamen kaldırın yeniden başlatın, sonra program dosyalarında yükleme dosyasyı duruyor olmalı oradan yükleyin okeydir.

soruya eklediğim şekilde bir hata veriyor silmeye çalıştığımda.

guvenli mod'da acip kaldirmaya calismak belki sonuc verir? olmadi your uninstaller kullanarak kaldirmak super bi olay. (your uninstaller'a takmis durumdayim evet.)

sanirim bi upgrade ile oluyodu, binalari havalandirip bi yerlere tasima seysi. hangi upgrade oldugunu hatirlayamadim uzun sure oldu =)

yok yok tam tersine $imdi baktım ve anladım ki yapılan updatelerle bu buglar kaldırılmı$. $urda buldum: www.teamliquid.net

'nec' marka dvd rom'da basima gelmisti bu. agzina kadar dolu dvd, raw olarak gorunuyordu, bombostu. firmware guncellemesiyle gidermistim sorunu. belki yazilim guncellemesi sorununuzu giderebilir.

denedim ama olmadı.

ha bi de zamaninda $ey okumu$tum, alcohol %120 ya da daemon tools gibi emulate programlari da dvd-rom'da sorun cikarabiliyordu. programlardan kaynaklanabilir..

(bkz: driver) playstation'da bakılıyordu bazı kurallara, mesela polis'in yanında hızla geçemiyorduk, polis varken kırmızı ışıkta geçemiyorduk. ama bilgisayar versiyonlarında nasıl bilmiyorum. driver 3 pc içindi bakabilirsin mesela ona.

ayrıca gta vice city, gta san andreas'da falan taksici, polis, dondurmacı, ambulans şoförü falan olup, verilen görevleri yapıyorsun. taksiciysen müşteri alıp, istediği yere götürüyosun veya ambulans şoförü ise yaralıyı hastaneye yetiştiriyosun.

driver's education diye bir simulasyon vardı bende on sene önce falan. tam olarak böyle birşeydi. 100 puan ile başlıyodun, hata yaptıkça puanın düşüyordu, bölüm sonunda belli bir puanı tutturamazsan bir sonraki bölüme geçemiyordun falan.

eyvallah. gta serisinde bu tarz olaylar biraz abarti oldugu icin driver serisine ya da driver education'a goz atacagimdir.
hard truck oynamistim fakat oyunu cozmeye kasamadim. aslinda o da iyi fikir bi deneyeyim

Pek iyi bir oyun olmasa da bus driver'ı öneririm.Ayrıca hard truck tır oyunu serisi çok iyidir.

bus driver dı galiba bir oyun var. farklı tipte otobüslerle real time otobüs simülasyonu yaptırıyor :) kapıyı aç yolcuyu bekle yola çık sağa sola saparken dikkat et gibi.

bus simulator 2008 diye yeni bir oyun çıkmış. tam aradığınız tarzda sanırım.

www.merlininkazani.com

kullanmadığım için emin değilim ama isterseniz şu sayfaya bir göz atın:

service1.symantec.com

norton removal tool diye bir programcık var. symantec ürünlerini komple silip tertemiz ediyor. google'dan aratabilirsiniz.

(bkz: your uninstaller) isini gorur bence? (=

mission accomplisheddır. thanks a lottır. mir mehmet fırat dengdir.

1)güvenli kipte dene
2)program cd si varsa tekrar yükle(repair).sonra silinir zaten

Çok lanettir.vista ile beraber gelir yapısır kalır :!

ikincisi.

neden?

santa rosa islemci farkiyla ilk pc. aradaki en belirgin fark islemci turu. diger laptop'ta 1gb'lik ram farki varmis ama onu da sen kendin taktirabilirsin hatta lazimsa 4gb'a bile cikarabilirsin. fiyatta da cok fark yokmus..

şu modele de bir bak derim ben. sanırım işlemci modelinde fark var, gerisi aynı:
www.hizlial.com

oncelikle gecmis olsun. ilk goz agrim minolta'da 2 objektifi cope attim ayni sorun yuzunden. ama iciniz rahat olsun benim objektiflerim eskiydi ve yedek parcalari artik uretilmiyordu. nikon'un kesin vardir. eger aceleniz yoksa istanbul-sirkeci~ hayyam pasajinda tanidigim bi kac yer var, bi hafta icinde yolum duser diye tahmin ediyorum. sizin icin sorarim. en azindan parcayi istanbul disinda temin edebilecek bir yer varsa bilgi alirim.
eger parcayi bulursaniz bence kendiniz degistirmeyi denemeyiniz, o vidalari cikarip takmak icin degisik ekipmanlar kullanilmakta, objektifin fiziksel yapisini bozup netleme-zoom vs fonksiyonlarda bozukluk ortaya cikmasi soz konusu olabilir. tedbirli olmakta fayda var. en azindan ankara'da yetkili servis varsa montaj konusunda bilgi alin, bozarlarsa da onlar bozsun (gerci garantisi var mi yok mu bilmiyorum..)
*nikon objektifleri ile ilgili bilgim pek yok o yuzden ikinci sorunuzu diger arkadaslara biraktim..
*ha bi de eger yeni objektif almaya karar verirseniz body-bayonet montaj kisminin metal olmasina dikkat ediniz, eger fiyat farki yoksa o model objektif aliniz efenim. ayni sorun ilerde tekrarlayabiliyor.

bende var o parca. mail adresi gonderebilirsen resmini bi gondereyim. begenirsen parcayi da gonderirim..

tamir olabilecek bir şeyse, sirkeci hayyam pasajinda tamir ettirebilirsiniz. sanirim en uygun fiata orda yapıyorlar.
18-55 objektif kullananlar memnun genelde. ama doga börtü böcek macro fotograflar cekecekseniz diyaframı daha açık 17-70mm (f2.8-4.5)sigma objektifi tavsiye edecegim size.yaklasık bir yıldır sorunsuz olarak kullaniyorum.

www.macrofoto.com.tr

gsm kismiyla ilgili,
-sebekelere verilen elektrik ayri bir kanaldan saglanmaktadir, gsm sebekeleri icin bunlarin hepsi ayni kaynaga baglidir. bu kaynakta sorun olmus olabilir.
-telekomunikasyon kurumu'un bu firmalara verdigi kanallarda sorun olabilir (link kesintisi gibi)
(bildigim kadariyla gsm 900'e 50, gsm 1800'e 100 kanal veriliyor, turkcell ve vodafone gsm 900 kullanmakta, avea da gsm 1800)

eğer bulunduğun yere devlet büyükleri falan geliyor ise, jammer kullanıyorlar bildiğim.

ana omurga genelde telekomdan çalışır.. yani gsm şirketleri de aslında belirli bir yerden sonra bazı illerde sadece telekom şebekesinden iletilmekte.. telekom kesilirse herkes kesilmiş sayılır.. evet..

Aydınlattınız beni çok teşekkürler hepinize...

parkormanda geçen haftasonu gerçekleşen unirockfest'te bu gibi makinaların (SLR) toplandığını okumuştum,emanete almışlar çıkarken geri vermişler. kaynak bulursam yazarım.

konserlerde makinaları alıyorlar. 350d yi kesssin alırlar prof çünkü.

Unirock fest'te böyle bir sorun yaşandığını görmedim. Hatta benim eskilerden kalma bir zenith makinama benzer bir makine ile dolaşanı görmüştüm içeride.

yahu 350d prof değildir bana kalırsa

parkormanda 2006 yılında efes one love festivalde canon powershot is2 makinamı pro. bu diyerek almamışlardı. güvenliğin profesyonel makina ölçütü şudur, makina büyük mü küçük mü?

kocfest'in sebnem ferah-hayko cepkin konserinde makine almislardi iceri. sahne onunde elinde 40d olan birini gordum misal. selamlastik soyle bi, bende de 40d vardi eheh.

teşekkürler arkadaşlar, güvenliktir ne yapsa yeridir diyerek telefonun kamerasıyla idare etmeye karar verdim, napalım.