ideefixe.com da e-kitap satışı yapılıyor; ama o dediğiniz kitap var mı yok mu orasını bilmiyorum.

shank var şahane oyun.


bir de blur var araba yarışı ama değişik biraz. ama yine pistte dönüyorsun tabi.

gamepad ile star wars the force unleashed ii oynamak zevkli oluyor. oyun tirt ama yine de isin kilici falan guzel yani.

Geyik oyun olarak LEGO® Pirates of the Caribbean yada LEGO Star Wars Complete Saga önerebilirim. Eğlenceli olmuş ikiside ama tabi casual oyunlar ikiside.

resident evil 4

@ayiadam
shank iki boyutlu ama hoş duruyo onu deniycem

@entrapmen
the force unleashed harbiden tırtmış :D görüntü önemli benim için

@Vicy89
biraz daha babaç oyun aıyorum.

@lieutenantmono
assasin's creed in tüm seriyi oynadım. prince of persia nın sadece forgotten sandsi oynadım iyiydi diğerlerine hiç bakmamıştım şimdi onlara da bakiyim bi

@saiko
resident evil 4 sanki half life oynuyomuşum gibi hissettirdi valla

portal 2,

ayrıca shank + 1,
hem fazla uzun değil hem de cidden keyif aldırır, özellikle atari salonlarında daha önce vakit öldürdüyseniz.

dirt 3.
müthiş bir yarış oyunu. benim gibi araba cahili birini bile başına kilitleyebiliyor.
o derece.

Super Smash Bros Brawl süper bir oyun.

www.nintendo.com.tr

Beni 7 yaşındaki oğlumun oynadıları

Ben 10 serisi 3 oyun
Wii Parti ( Bunu beraber oynuyoruz)
Örümcek adamın daha bir çocuklar için olanı
minik ninjalar mı ne. Ona yeni başladı severek oynuyor.

guita herolar!

super mario galaxy
super mario galaxy 2

ikisi çok farklı diziler.
kafayı çok yormadan güzel bir dizi izlemek istiyorsan behzat ç. derim.

behzat

behzat iyidir

ezel forever.

behzat ç.

akasya durağı

tabiiki behzat

behzat seyretmedim ama ezel'in ilk sezonu lost'un ilk sezonundan güzel.

ezel in başları çok güzel aga.

behzat ç.

behzat ç izle. ezel herkesin dediği gibi 2. sezonda çok bozdu. sırf final yapıcaklar diye yarım bırakmamak için zorla izledim açıkçası.

ezel aslında biraz prison break gibi. ilk sezonu enfes, sonrasında o lezzetin dozajı düşüyor. prison break ise 2. sezonda düşüyor, 3. sezonda boka sarıyordu iyice. ama ben sorana yine de ilk sezonunu izlemesini öneririm.

ezel'in ikinci sezonunu eksiksiz izleyemedim, fırsat buldukça yakalayabildim. ama en azından prison break'teki kadar vahim değil durum.

bana göre, ikinci sezonu ilk sezonun gölgesinde kaldığından bu hayal kırıklığı :)

Ezel siker, doggy style Ccc

bnde behzo diorm

behzat ç tabi ki.

ezel bugüne kadar yapılmış en iyi iş. başka söze gerek yok dostum.

behzat amirimi izlemek için mad-man'i bile feda ederim.

BSG
Coupling
Dexter
Breaking Bad
Fringe (beğenmedim)

Misfits (izlemedim)

Bir tek Dexter'ı 2 sezon izledim.
Prison Break çok çok sağlamdır. Öneririm.

breaking bad, dexter ve battlestar galactica izlemiş biri olarak sıralamam da aynen bu şekildedir. aslında battlestar galactica benim için ayrıdır ama bilim kurgu çok sevdiğim için. hatta dexter ve breaking bad için ayrım da yapmayayım ayıp olur birbirlerine.

Tavsiyelere de açığım :)

breaking bad ve dexter'a öncelik ver

öncelikle coupling'i izle. zaten 28 bölüm, 20 dakikadan. kassan bir günde bile biter. ondan sonra da aa coupling'in yazarı doctor who'yu da yazmış de, onu izle.

aksiyon, heyecan ariyorsan breaking bad ve dexter iyi gibi.

yok ben izlerken biraz da egleneyim diyorsan coupling den once entourage gelir. mukemmel bir dizidir, tum sezonlarini maksimum 1 haftada bitirirsin.

önce dexter sonra breaking bad sonra bsg

Şimdilik Coupling ve Entourage dizilerinde karar kıldım.Entourage gerçekten ilgimi çekti teşekkür ederim icebeach :)
Bunlar 2 haftaya bitince de sırasıyla dexter,breaking bad ve Bsg i izlemeyi planlıyorum.Onlar bitine kadar da sanırım diğer takip ettiğim dizilerin yeni bölümleri gelir.
Teşekkür ediyorum herkese.Yine tavsiyeleriniz olursa yazmaya üşenmeyin,iyi geceler :)

sıralama yapıyorum;

battlestar galactica
coupling
breakingbad
dexter
fringe

the sopranos.
ömrü, hayatımda daha kalitelisini izlemedim henüz.
mad-man'de güzeldir bu arada.

kadıköy'de akmar padajı'nda aradığınızı bulabilirsiniz.

tinyurl.com

şurada eski osmanlı sokağı var ya, otopark yazıyor bir de. o otoparkın orada görmüştüm sanki. ya internet kafeydi ya da playstation. yakın zaten, bir bak.
edit: casper servisinin yanı.

profilo iş merkesine giderken, cafe de internet var(mekanın adı bu). böyle yerin biraz altında;ama tabelası var kocaman.
dükkanın yanında en son görüdğümde simit sarayı benzeri bir dükkan vardı.
kulaklık fln da veriyorlar orada rahat, rahat takılıyorsunuz.

(bkz: worms armageddon)

Kesinlikle ama kesinlikle Jazz Jackrabbit 2!...

tekken tarzı oyunlar. shodown 2 oynanıyordu sanırım iki kişi.

Yıllar yılı önce tek klavyede arkadaşla NeoRageX'de attığımız Street Hoop'ların zevkini hiçbir oyun vermedi bana şimdiye dek.

mortal kombat
street fighter

basit oyunlar daha zevkli oluyor

hatta klavye üzerinde 3 kişi bomberman oynamıştık tanıdıklarımla

mame + metal slug 1-2-3.
tam, tarife uyan bi oyun.

acer'ın aspire modelleri var.
hem estetik olarak; hem de sistem olarak gayet makul.
dediğiniz fiyatada da uyuyor zannedersem.

asus ul50v gayet hafif ve kastırmazsan pil ömrü 6 saat civarı, fiyatı da o civardaydı. Yanlız aldığımdan beri hiçbir yerde görmedim o da ilginç, sen araştır yine de...

vatan bilgisayarda süper fiyata asus'lar var.

bi arkadaşıma sordum. azeriler fazla dedi.

uykusuz her gece' nin arkadaşı doğru söylemiş Azeri nüfus Iğdır da çok.

bilişsel tembellik nedeniyle doğu diye genelleme yapıyoruz; ancak doğu dediğimiz yerde farklı özelliklerde bir sürü şehir var.
şuna benziyor biraz:
"asyalılar şöyle böyle oluyormuş pana."
"hangi asya? tayvan mı? çin mi? japonya mı? filipinler mi tayland mı hindistan mı? vs..

yapılan propagandalara bakarsan doğu tamamen kürtlerden oluşmakta. ama bunun tam aksine, azeri, arap ve ermeniler de cidden büyük bir potansiyel oluşturuyor doğuda. dolayısıyla şaşırmamak gerek.

metro ile

metro

şişli'ye en güzel metro ile gidilir.

kpds'den 70 alıp, times'ı ve cnn'deki haberleri anlayamamak ilginçmiş cidden. ayrıca anadiliniz gibi konuşabilmeniz için o dilin konuşulduğu bir ülkede en az 2-3 sene kalmanız lazım. o düzeyde bir konuşmayı hiçbir kurs veremez size.

kurs içinse,

ankara'da gidilebilecek en iyi ingilizce kurs odtü'nün bence. haftaiçi her gün ve haftasonları olmak üzere iki ayrı kursu var. googlelayıp daha fazla bilgi edinebilirsiniz.

londra.

hiç boşu buşuna servet ödemeyin oralara. amaç, cnn izlemek, dergi okumaksa, inanın düzenli bir çalışma temposuyla 1 sene gibi kısa sürede halledilebiliyor bu ingilizce işi.
en az 3 farklı ingilizce grammer kitabıyla ( ki ben, raymon murphy'nin ilker uzbay'ın bir de fono'nunkini öneririm.) aksatmadan günde 2/3 saat çalışarak o seviyeye gelebilirsiniz bence.
kursa fln hiç gerek yok yani.

tavsiyeler için teşekkürler dostlar. birkaç görüştüğüm yer ile de konuşma işinin olmayacağını tecrübe edindim. artık o olduğu kadar. odtü kursunu yarın bi araştıracağım./kurs biraz da tetikleyici faktör olacağı için olur o iş bence, yoksa tabi ki kendi çalışmamla olacak bir iş olduğunu ben de kestirebiliyorum./londra'ya gidecek imkanım olsa bu soruyu sormazdım/kurs programlarına baktıktan sonra düzgün bir şey bulmazsam evde düzenli çalışma methodunu izleyeceğim.

cevaplar için teşekkürler tekrar.

eve yerleşmeden bir ilaçlatmak lazım. mutfak dolapları da kötü durumdaysa ev sahibiyle anlaşıp kiradan düşmek lazım ama adam yanaşmıyorsa o evi tutmam ben olsam. bu tip konular hep sonra problem olur çünkü.

Öncelikle geçmiş olsun.
Bu haşareler muhtemelen yumurta fln bırakmışlardır dolaplara.
Bence, önce mutfakta bir dip-köşe temizliği lağzım. Bol çamaşır suyu katılmış suyla dolapların arkasını, altını yanını yöresini bir güzel temizlemek lağzım.
Ardından, ne kadar dolap ve eşya varsa şu kahverengi böcek tabletlerinden konmalı altlarına.

bence temiz bi ev bul kendine aynısı bizim evdede oldu böcek yok filan dedi ev sahibi eve taşındık ana hamam böcekleri filan var tabii ben iğrenirim aldık raidin(pangeanın dediği) şöyle yere konanları var böcekler içindeki zehri yiyor ölüyor felan diye ulan koymaz olaydık böcekler onu yiyince kafayı buldu 3 -4 tanesi gelir ayğının üstünden geçer güpe gündüz salonun ortasıda dolaşırlar süpürgenin arkasında ölümüm bekler tabii sen onu ölüsünü görünce kendinden geçersin en ama en kötüsü kopardığım ekmeğin içinden çıktı onu görünce attım ekmeği yere haydii yürü yeni ev aramaya

evsahibi evi gerçekten ilaçlatmış olabilir ama o esnada yumurtalamışlarsa böcükler, yumurtadakiler ilaçtan etkilenmemişlerdir.

sen evi bi daha ilaçlattır, 1 ay sonra tekrar ilaçlattır. yumurtadan yeni çıkanlar da gider.

bazı ilaçlar silikonlu oluyor, sen evi silsen süpürsen bile o sıkıldığı yerde kalıyor ve üstünden geçen böcekleri öldürmeye devam ediyor. onlardan yaptırt.

gerekirse on kere daha ilaçlatırım ama kesin çözüm olur umarım dolapları değiştirmek şart oldu sanırım ama adam yanaşmıyor benim dolaplarım güzel diyor, kontrat da imzaladık artık ne halt edecez bilmiyorum.

adam gibi ilaçlanırsa asla böcek olmaz.
biz kendi büromuzu arkadaşımızın şirketine ilaçlattırdık. hiç böcek yok.
ama yan taraftaki dairede her gün bir sürü böcek hayatın kaybediyor.
en etkili ve kesin çözüm ilaçlama ama ev boşken yapılsa çok süper sonuç alınırdı. bu durumda dolap değiştirmek çok masraflı.
böcek tabletleri daha mantıklı geliyor.

dolaplari degistirsen bile ilaclama gerekir bence cunku sadece dolaplara degil en ufak catlaga bile yumurtluyor o uyuzlar. bide bence adam gibi bir ilaclama yaptir, tablet falan bizde bir ise yaramamisti.
ilaclamadan sonra ara ara kendinde ilaclama yap -kothrine adli ilaci ozellikle oneririm- cunku baska dairelerde bocek varsa size de gelme ihtimali her zaman vardir. hamam bocekleri gun icerisinde rahatca 5 katli bir apartmani gezebiliyorlarmis. eskiden ben ne zaman firinda bir seyler yapsam geceyarisi karsilasirdim cunku komsudan gelirdi. careyi ayda bir ilaclamada buldum artik hic olmuyor.

geçmiş olsun, eğer böcek varsa hiç geçmeyecekler haberiniz olsun. ev sahibi yalan söylemiş ilaçlattıktan sonra bir süre ortadan kayboluyorlar. ayrıca bu böcekler tesisattan çıkıyorlar. tesisat ağızlarını (yer süzgeci, lavabao giderleri, vs) ilaçlatmanız lazım. eski bir mutfak dolabı var ise söküp arkasını temizleyin mutlaka. henüz vazgeçme imkanınız varsa vazgeçin, derim. böcekli bir evde 1 sene yaşadım 2 kere ilaçlatmama rağmen yatağımdan böcek çıkıyordu. bahsettiğim ilaçlama ise profesyonel şirketlerce tüm apartmana yapılmalı, yani o gün apartmandaki herkes dışarıda olmalı.

ürün reklamı olarak görülmesin ama, detan maxi bu konuda hârika. sonuç almanız bir haftayı buluyor. önceki oturduğum binada giriş katındaydım apartmanda cirit atarlardı benim mekâna giren muhakkak mefta idi. 3 -4 daireyi ikna edip hep beraber ilaçladık. bitti. şu an bulunduğum yerde de geniş bahçeler ve türlü ağç parklar dolu. yine bu emmiooları doluydu. benim civârda görünmüyorlar artık.. denenmenizde fayda var. 10 -12 lira arası bir şey olsa gerek.

www.hepsiburada.com

Herkese cevabı için teşekkür ederim. Ev boş olduğundan adam gibi bir ilaçlama yaptıracağım ama asıl korkum eski mutfak dolabının böceklere yuva olacağı. Umarım dolabı değiştirmek zorunda kalmadan ilaçlama ile halledebilirim.

(bkz: #20564083)

zamunda

zamunda + demonoid, türkçe içerik için de arena-tr yetiyor bana.

thepiratebay ve demonoid

zamunda+btjunkie+bitturk
bu üçünde arayıp bulamadığım şey çıkmıyor. olmadı torrentleech deniyorum; ama onda da ratio kasmak yoruyor.

hemen hepsinde üyeliğim var ama sadece zamunda ve torrentleech yetiyor.

torrentreactor & bitturk

isohunt da iyidir.

torrentz. her yol beşiktaş.

demonoid+zamunda+gogil ne bulursa.

Bonus: bakabt, asiatorrents, nyaatorrents.

demonoid,çizgiroman ,ıvır zıvır için
torrenleech,torrentday dizi,film için yeterli oluyor.

(bkz: kickasstorrents)

çocukları askere gitmiş.

adan freud gibi. kadın da martha freud. adam bunla ilgilenmiyor kadın derin düşünceler içinde.

Adam sükûnet istiyor, kadın rahat durmuyor. Aynı hikaye :) Başlangıç repliğini veriyorum:
- Beey bey bak şu herif bizim arabanın başında 20 dakikadır!

adamın dünyadan haberi yok ama kadın bunu aldatıyor. gözü dışarıda.

Birbirilerini pek tanımadan evlenmiş bir çift. Muhtemelen evleneli 10 yıl filan olmuştur. Erkek varlıklı, asil-yarı asil bir aileden geliyor. Muhtemelen "normal" insanların sahip oldukları bir işi asla olmadı. Kadın çoğu kadının yapamayacağı şeyi yapıp daha 2o'li yaşlarının başında mantıklı bir karar vermiş, sevmediği ama ona rahat bir hayat sürdüreceği bu adamla evlenmiş.

Erkek, entelektüel tutkusu olabilecek birisi. Büyük bir ihtimalle cinsel yaşantıları yok. Eşyalarla, ne bileyim giysileriyle filan duygusal ilişki kurabilecek, onlardan uzun sene kopamayacak birisi.

Mekan kendi evleri. Ama yeni taşınmışlar. Adamın düzgün bir işi olmadığı ve miras suyunu çekmeye başladığı için eski ve pahalı evlerini satıp daha alt sınıfın yaşadığı yeni muhitlerine taşınmışlar.

Kadın geldiği aileden de kaynaklanan nedenlerle yeni insanlara ve yeni yerlere uyum sağlamaya daha yatkın. Taşınmalarının üzerinden kısa bir süre geçer geçmez yeni birini bulacak ve hayal kırıklığına uğrayacak.

adamin erken bosalma problemi var, kadini tatmin edemiyor, ama adam kabullenmiyor da bu durumu.

kadın, kültürlü, akıllı bir insan. adamın kadında gözü var, entel ayağına yatıyor.

adam zengin tüccar, sosyal hayatı güçlü, hatta hükümet yanlısı bir politika güden parti-dernekle ilişiği var. ama yatakta başarısız. işini bitirip sırtını dönüyor. ruhsuz-tutkusuz. etliye sütlüye dokunmayan bir tip. kadın kesinlikle aldatıyor. genç bir erkekle platonik takılıyorlar, henüz icraat yok ama elektiklenme had safhada. bu genç erkek de anarşist. kadın da sosyal yardımlaşma türünden bir dernekte takılıyor, orada öğrencilere yardım etkinliğinde falan tanışıyorlar. genç erkek öğrenci. daha gider bu...

kadın kör, adam sağır.

ikilinin en dikkat cekici ozelligi ayni oda icerisinde yarim metre mesafeyle duruyor olmalarina ragmen (burdan anliyoruz ki bunlar bir sekilde yakinlar birbirlerine) iletisim kurmuyor oluslari. kadin arkasini donmus, adam okuyor...

gündüz saati ama adam evde. demek ki ya adam emekli ya da haftasonu veya tatil.
kadin bu adam madem evde iki laf etse, azicik benle ilgilense ya diyor ama adam gazetesine dalmis durumda. hos o da super vakit geciriyor gibi gorunmuyor.
perdelerin susune bakarsak hali vakti yerinde bunlarin. ve kadin ev hanimi. olumune sikilmis her seyden. paralari var ama huzurlari yok, kadin birazdan arkasini adama donmeden kavga baslatici bir diyaloga baslayabilir. veya lanet olsun, zaten yasimiz gecmis isimiz bitmis, ugrasmayayim sunla deyip susmaya devam edebilir. sonra adam kadina, bir cay koy da icelim hanim, diyecek. bunlar yine sessiz sessiz oturmaya devam edecekler.

niye sessiz olduklarina bir neden bulmak lazim.

kadın adamı aldatıo ve hatta kadın lezbiyen karşı binadaki yine çılgın bir ressam kadına aşık olmuş.

adam çok zengin iş adamı kadını mutlu etmek umrunda değil.

mekansal açıdan kadın adama bi köpek alsammı çok yalnızım felan diyo adamda bakarız diyo felan.

"- Son nefesimize kadar, olanları hiç yaşanmamış sayabilecek misin?
- Başka bir seçeneğimiz var mı?
- Artık yok Albert, ama vardı. Vardı ve biz bunu kullanmadık. Vicdanım asla rahat etmeyecek. Tek sorunum da bu değil.
- Başka ne var ki?
- Korkuyorum. Yaşattıklarımızın hesabını bir gün vermek zorunda kalacağımızdan korkuyorum.
- Şartlar böyle gerektirdi, artık kendini üzme boş yere.
- Hüzün... Hayır içimdeki bu değil. Hissettiklerim, duyduklarım, gerçeğin ta kendisi. Onu biz öldürdük. Ruhunu bedenden ayırmadık, toprağa gömmedik belki, ama elini tutmadığımız, onu oradan kurtarmadığımız her an öldürdük. Oğlumuzu düşün Albert, onun emanetiydi o, bilmiyorum. Gerçekten sevmişti onu.
- Oğlumuzun asıl emaneti içeride uyuyor. O bizim hazinemiz, pırlantamız diğeri ise sadece kutusuydu, değerli olanı aldıktan sonra, ondan kurtulduk.."

Clara 40lı yaşların sonunda, zengin bir aileden gelen kültürlü bir kadındır. Kocası Edward ise Büyük Buhran'dan sonra servetinin büyük kısmını kaybetmiş bir İngiliz tüccardır.
New Jersey'nin ücra bir kasabasına yerleştikten sonra hayat onlar için hiçte kolay olmamıştır. Alıştığı yaşam tarzından uzak kalan Clara, kocasına belli etmese de zor günler geçirmekte ve eski günlerininde ufak kaçamaklar yaptığı Alman iş adamı Robert'a duyduğu özlemi bastırmaya çalışmaktadır.

kadın için önemli olan biri evlerine gelecek lakin misafir gecikmiş. adam ise kadının ısrarı ile evde bulunuyor ama aslında gelen kişi umrunda değil. adam sakin bu durumda sevmediği biri değil herhangi bir isteksizlik endişe nefret yok. şu an sen istediğin için buradayım ama çok da tın diyen bi havası var.

araları kötü değil. tersine ılımlı bir çift gördüm ben. kadın ellerini önünde tutmuş ama sımsıkı kapamış değil. demek ki tartışma gibi bir şey olmamış. kendini iletişime kapatmamış.

çok gezen(kadın) mi bilir? çok okuyan(adam) mı bilir? resim bu soruyu soruyor. ama yine cevap yok :( iki ayrı insan, biri okuyarak, diğeri ise gezerek öğrenmek istiyor bence. ve bunlar aynı evde ve birbirlerine çok yakınlar. çünkü ortak paydaları var öğrenme isteği.

konuşulmak istenmeyen bir mevzu var.
bu sebeple üç-maymun oynanıyor.
kadın, ellerini ovuşturuyor; yalnızca kendisinin duyabileceği şeyler mırıldanıyor ve o "saklı" mevzuyu, konuşmaya istekli.
erkekse, bu konuda daha katı; daha kararlı.
"saklı" mevzuyu, cehennemin dibine gönderip; bir daha da onla ilgili bir şeyler duymak istemiyor.
Erkeğin, pek çok cephede gösterdiği bu çetin zihin savaşı, gazetenin havadan sudan yazılarının yoldaşlığı ile bir nebze de olsa ferahlıyor.

beyoğlu'nda oturan fransız kimseler onlar, r harfini 'n' olarak düşün, orası istanbul işte.

neden hep pencerede bekleyince daha çabuk gelir sanır o bekleyenler

bir pazar günü. kuşluk vakti ya da 13:00-15:00 arası bir saat. Bu çiftin kızı, damadı ve torunu gelecek, eli kulağında. adam bu vakti gazate okuyarak geçiriyor, kadın ise pencerede nerede kaldılar diye düşünerek bekliyor. hayat sıkıcı, monotonlaşmış iyice. kadının en iple çektiği gün.

şaka yapmıyorum, bakar bakmaz aklıma bu geldi.
esprika.com

bagirsakta kurt olabilir.

iyi yemeğin yanına bir de ağırlık çalışırsan köpek gibi kilo alırsın. kas yağ dan daha ağırdır.

bende çok zayıftım verem hastalığına yakalandım dikkat et.hayvan gibi yedim ve 10 kilo aldım iyiyim şimdi :D

ben zayıf olduğunu güşünmüyorum.burada da benim tıpatıp aynı bir duyurum var ona da bakabilirsin:(git: 251704)

hipertiroidi?

nedenini bilmiyorum; ama çözümü omega-3(yani balık hapı.) pulse var. onlar işe yarıyor bayağı.

olursun kardeş acele etme.
tahmin ediyorum bekarsın, uzun süre bende senin gibi kilo alamamaktan şikayet ettim. kesinlikle bu düzenli yemekle alakalı bişey gerisi foso fiso.3 sene önce senin yaşında senin kilonda senin boyundaydım şimdi 77 kiloyum.reklam metni gibi oldu.

tahminimce yaşın 27 ye yaklaşınca istediğin kiloya gelirsin. göbek çıkabilir dikkat et.

ben vermiyorum. hava yağmurluysa, aşırı soğuksa falan belki olabilir. maaşları var elbet. belki primleri de vardır.

ben genelde veriyorum. 1 tl.

versen iyi olur. 18 liraysa 20 ver işte. yüzde on iyidir.

ne vericem yeaa

ben tutarın yüzde 10'unu veriyorum ama o da bazen. hemen getirdiyse, geç kalmamışsa, güleryüzlüyse... dış faktörler de havanın kötü olması. bunlar kriterlerim.

ben veririm.
adam zaten işe girerken maaş+bahşiş diye giriyor.
tutup 10 lira da vermiyoruz.
2-3 lira yeter.
zaten günde 10 kişiden 2 lira alsa ayda +600 tl eder ki günde sadece 10 kişiden bahsediyorum.
ama verin yani eliniz kopmaz,birşey olmaz.iyidir.

Ben veriyorum,oyle bir iste calissam beklerdim ben de karsi taraftan ne biliyim,empati yapiyorum biraz:)

para üstü dört beş liradan azsa ben üstünü almıyorum, bahşiş oluyor.

bazen %10 veriyorum, bazen 4 liralık şeye 5 lira verip üst almıyorum, bazen daha az veriyorum, bazen de hiç vermiyorum.

mantığı var mıdır yok mudur bilmiyorum ama ben vermem. ancak bilmemkaç lira 90 kuruş tutuyorsa siparişimin miktarı 10 kuruşu istemeye utanırım o kadar.

acayip kufur yersin, ama onun disinda bi sey olmaz, vermeyebilirsin tabi. kuryenin kurye olmasi ve yollara cikip turlu sey yasayip sana yemek getirmesi aslen bahsis olayi yuzunden. yani adam restoranda oturup garsonluk, kasiyerlik falan da yapabilir ama bahsis gercekten guzel bi etken bu durumda. ama tabii ki maasi var oyle dusunursen. ama ben varsa veriyorum bir iki lira. aramiz guzel olsun, herhangi bi durumda arkamdan is cevirmesin, pizzayi yerlere dusurup boklu pusurlu getirmesin (hep ayni yerden siparis verdigim icin bu boyle tabii)

paran çok olduğu halde ikilemde kalıyorsan verme bence sana kalsın paran ha öğrenciysen verme 2 lira çok lazım oluyor. otobüs, siğara falan..

biri bunu yapmalıydı neyse konu tam o değil ama, bozuk paranın olmaması gibi istisnai durumlar dışında ben veririrm.

Mr. Pink: I don't tip.

Nice Guy Eddie: You don't tip?

Mr. Pink: I don't believe in tipping.

Nice Guy Eddie: You don't believe in tipping?

Mr. Blue: You know what these chicks make? They make shit.

Mr. Pink: Don't give me that. She don't make enough money, she can quit.

Nice Guy Eddie: I don't even know a fucking Jew who'd have the balls to say that. Let me just get this straight. You don't ever tip, huh?

Mr. Pink: I don't tip because society says I have to. Alright, I mean I'll tip if somebody really deserves a tip. If they really put forth the effort, I'll give them a little something extra. But I mean this tipping automatically--it's for the birds. I mean, as far as I'm concerned they're just doing their job.

Mr. Blue: This girl was nice.

Mr. Pink: She was OK. She was nothing special.

Mr. Blue: What's special? Take you in the back and suck your dick?

Nice Guy Eddie: I'd go over 12 percent for that.

Mr. Pink: I ordered coffee, right. Now we've been here a long fucking time and she only filled my cup 3 times. When I order coffee I want it filled 6 times.

Mr. Blonde: 6 times. Well what if she's too fucking busy?

Mr. Pink: The words too fucking busy shouldn't be in a waitress' vocabulary.

Nice Guy Eddie: Excuse me, Mr. Pink, but the last fucking thing you need is another cup of coffee.

Mr. Pink: Jesus Christ! I mean, these ladies aren't starving to death. They make minimum wage. I used to work for minimum wage and when I did I wasn't lucky enough to have a job that society deemed tip-worthy.

Mr. Blue: You don't care that they're counting on your tips to live?

Mr. Pink: You know what this is? It's the world's smallest violin playing just for the waitresses.

Mr. White: You don't have any idea what you're talking about. These people bust their asses. This is a hard job.

Mr. Pink: So is working at McDonald's but you don't feel the need to tip them, do you? Why not? They're serving you food. But no, society says don't tip those guys over there but tip these guys over here. That's bullshit.

Mr. White: Waitressing is the number 1 occupation for female non-college graduates in this country. Its the one job basically any woman can get and make a living on. The reason is the tips.

Mr. Pink: Fuck all that. I mean, I'm very sorry the government taxes their tips. That's fucked up but that ain't my fault. I mean, it would appear that waitresses are one of the many groups that the government fucks in the ass on a regular basis. I mean, if you show me a piece of paper that says the government shouldn't do that I'll sign it. Put it to a vote, I'll vote for it, but what I won't do is play ball. And as for this non-college bullshit you're giving me, I've got two words for that: learn to fucking type. 'Cause if you're expecting me to help out with the rent you're in for a big fucking surprise.

Mr. Orange: He's convinced me. Give me my dollar back.

Nice Guy Eddie: Leave the dollars there.


[Joe returns from paying the bill.]
Joe: Alright Ramblers, let's get rambling. Wait a minute. Who didn't throw in?

Mr. Orange: Mr. Pink

Joe: Mr. Pink. Why not?

Mr. Orange: He don't tip.

Joe: [to Pink] You don't tip. What do you mean you don't tip?

Mr. Orange: He don't believe in it.

Joe: [to Orange] Shut up. [to Pink] What do you mean you don't believe in it? Come on you. Cough up a buck you cheap bastard. I paid for your goddamned breakfast.

Mr. Pink: Alright, since you paid for breakfast, I'll put in, but normally I would never do this.

Joe: Never mind what you normally would do. Just cough in your goddamned buck like everyone else.

bence var mantığı. sonuçta adam o kadar ayağına kadar getiriyor yemeğini.
bir, iki bişeyler vermek gerekir.
yarım elma; gönül alma.

pos makinesi isterim ben genelde ordan çektiririm ücreti. bahşiş derdim de olmuyor haliyle.

tek bahşiş verdiklerim kuryeler. riskli, stresli bir iş yapıyorlar. uzun vadede sağlık sorunları yaşamaları da olası. yaptıkları işe göre maaşları da düşük, iyi para kazanıp başka işlere yönelsinler falan istiorum. hiç kimse bahşiş vermese maaşları yükselir muhabbetini de bir kenara bırakmak lazım bu sektörde.

para üstü kalırsa 2-3 lira, istemiyorum geri.
öteki türlü vermiyom utanıyoum.

ben veriyorum. sonuçta adam türkiye'nin bu manyak trafiğinde hayatını tehlikeye atıp yemeğini ayağına getiriyor. ha dersen ki maaşı var, sonuçta sen de bir iyilik yapmış olursun. ayrıca eve yemek söyleyecek paran varsa 2-3 lira bahşiş verecek paran da vardır.

legal illegal farketmeden tüm siteleri engelliyorlar.

ana, avrat dümdüz gitmeknin dışında herhangi bir görüş bildiremiyorum.

bi süre oynadım, troll karakteriyle oynardım hatta sürekli. ama şu her hafta karakterlerin değişmesi durumu can sıkıcı. bi de bi oyun multiliyse, böyle teamspeak'e falan uygun olmalı. LoL'da o yoktu.

Rome Total War
Call Of Juarez Bound In Blood (İşlemciniz yetmeyebilir)

@digits zaten aşırı sıcak işlemcim şu ara, bir de zorlamayayım hocam. rome total war'ın da kamera açılarını sevmedim, ben sevmiyorum öyle devletle falan uğraşmalı oyunları. ya tam devletle uğraşıcaz ya tam orduyla.

@adslmodem bakiyim bi konularına

bulletstorm,dead space 2, ve crysis 2 -evet o-...hd 3600 de tabi ayarları şöle birkaç kademe aşağı çekerek oynayablrsin..gayet optimize oyunlar dır...overrated değiller

haxball.appspot.com

çok basit ama çok zevkli

dragon age.
ingilizcen varsa, başından kalkamayacaksın.

tee trailer'ı çıktığı zamandan beri oynamak istiyordum dragon age'i, ama kaldırır mı pc, emin misiniz?

eksiduyu.ru

arkadaslar 2011 ya :v eyvallah ama

vallahi ,kendi adıma; böyle meselelerde beni , ilk başta korkutan, tırstıran seçenekler çoğu zaman en doğru olandır benim için.
o bakımdan, seçimlerimi genelde "tırsınçlık" oranına göre yapmaya çalışıyorum.
tabi, bazen göt korsunundan hasır altına atıp; beklemeye bıraktığım kararlarımda oluyor bu yöntemle.

iki seçimin sonuçlarını hayal et. kendini içlerine koy ama. önümüzdeki 1 sene içerisinde ya da daha uzun vadeli bi kararsa neler olup olamayacağını hayal etmeye, kendini o kararı yaşıyormuş gibi düşünmeye çalış. hangisinde mutlu, heyecanlı hissediyorsun? bir de ben insanın kendisi için iyi olanı hissedebileceğine inanıyorum. etki altında kalmadan sakince otur, tek başına "hissetmeye" çalış. en azından dene.. bol şans.

geleceği hayal ettikten sonra "acaba kendimi kandırıyor muyum" gibi bir düşünce de giriyorsa kafaya ve inatla da "hayır" deniyorsa içten içe, yine de kendini kandırmak oluyor bu. sadece o anki cazipliği için seçimi o yönde kullanmak oluyor.

ben ne zaman "kendimi mi kandırıyorum" demeye başlasam karar verme aşamasını erteliyorum. ertelenmeyecek bir şeyse de "hayır kandırmıyorum" diyerek kendimi kandırdığımı sonradan fark ediyorum. "istediğim" şeyde kendimi kandırma payım olmamalı.

istediginin ne oldugunu cözebilmen icin, önce ' ben buyum ' demen gerek. cogu insan yapamaz bunu, gercekten de gecilmesi zor bir yoldur. o kadar maskelere alismisiz ki... o maskeler ne istiyorsa onu yapiyoruz cogu zaman. önce sen kimsin? neler seni mutlu eder onu bi düsün. sonra da mutlu olmak mi istiyorsun yoksa tatmin olmak mi ona karar ver.

öncelikle sezgilerine güven. eğer şüphen varsa dostluğuna ve tecrübesine güvendiğin bir iki kişiye sor, sonra tekrar değerlendir.

isinize yarar mi bilmiyorum ama yanlis numara adli filmde de kadin polis var.

Miss Congeniality vardı.
Telafuzu hala muammadır benim için.

en.wikipedia.org(TV_series)

(elle kopyala yapistir, ya da acilan sayfada TV series olanina tikla)

4 yil suren bir diziymis

the wire'da da ana karakterlerden biri kadındı, ama tv dizisiydi kendileri.

behzat ç.'de de eda var.

eski bir amerikan dizisi vardı. bir sarışın bir de esmer. iki ortak kadın polis. ismini hatırlayamıyorum.

Cagney & Lacey. 1981-1988 arasında yayınlanmış.

www.imdb.com

Bunu hatırladım ya kendimi tebrik ediyorum.

rizzoli&isles var şimdilerde ama benim tavsiyem closer'daki brenda leigh jones karakteri.

kareteci kiz'da (1974) filiz akın intikam peşinde bir kadın polisi canlandırıyor.

pars kiraz operasyonu da işine yarayabilir.

the bone collector

lost-michelle rodriguez

ısınma dicemde ısınmadan dolayı mavi ekran görmedim. donanımsal gibi geldi bana. parçalar yerinden oynuyo olmasın usb takınca falan. birde driverlarınızın güncel olduğundan emin olun kesinlikle. mesela bendede amsn den kamera açmaya çalıştıımda hop mavi ekran alıyorum. driver problemi benimkisi uğraşmadım daha. donanımdan önce driverları güncelleyin. laptopsa üretici firmanın web sitesinden değilse her parçanın üreticisinin sitesinden (dell, asus gibi desktopsa direk o markanın sitesinden tabiki) driverlarını kurun.

iyi hoş diyon da, hangi driverla başlasam ki bu işe? ekran kartı olabilir mi? ne olabilir ki?

driver_irql_not_less_or_equal yazıyordur kesin. bu hatayı google'da araştırın. donanımsal falan diyenler oluyor ama bakmayın siz ona. neyden kaynaklandığını bilmiyorum ama sorun çıkarması muhtemel (mesela usb demişsiniz, torrente yüklenince dediğinize göre wireless veya kablolu ağ kartı olabilir) driver'larını günvelleyin. hele intel pro wireless lan ise kesinlikle güncelleyin.

www.resplendence.com

bu programı kur, sonra analiz etti crash dump dosyalarını, orada saati ve tarihi yazar, hatta hangi modülün (.dll mi .exe mi .sys mi) adıyla birlikte hata kodunu da yazar. Bu bilgileri googledan aratırsan muhtemelen sorununun kaynağını bulabilrsin.

patlak ram de olabilir tabi sebep

usb'yi takınca benimki de mavi ekran veriyodu. şöyle katılımsız ve güncel bi windows 7 indirip kurdum, oldu. belli versiyonlarda öyle abukluklar oluyor galiba.

system mechanic kurup bir analiz yaptırın.
büyük oranda sorunu çözüyor.

evet driverlar intel. zaten netten indirip kurmuştum windowsu da. umarım donanımsal değildir. daha yeni girebildim pc'ye. boost'u default yaptım, bi rahatladı. önerileri deneyeceğim tekrarlarsa, çokca sağolun.

bay jöle tabi ki..

bir yerde yazması için mi? okumak için mi aranıyor?

@dembedem

bay jöle kim ki?

okumak incelemek detaylı tahlil etmek için aranıyor

@yasakani
tinyurl.com

www.swfcabin.com

engin ardıç

yılmaz özdil

emre aköz ve yılmaz özdil

sanırım artık yazmıyor ama tarife cuk oturuyor
sevan nişanyan

nisanyan.blogspot.com

muammer sarıkaya.

dostlar bilmece sormadım :)).. yılmaz özdil, emre aköz gibi cevaplar çok bariz değil mi? Hani pek tanınmayan, en azından paçozluğu çok fark edilmediğini düşündüğünüz ama fena sallayan ya da en azından eleştirilmesi gereken bilmediğimi düşündüğünüz bir yazar olursa çok yardımcı olur.. cevaplayanlara da teşekkür

yaptıkları herşeyde olduğu gibi bu konuda da kafalarına göre davranacaklar..

mesela bir tanesi müstehcen kelimeler yasaklanmış site adlarında bulunmayacak. içinde sarışın, haydar, girl, büyütücü, gibi kelimeler yasak. ama müstehcenin içeriği anlatılmamış. tanımı yok. adam kendine müstehcen gelen her şeyi bloke edebilir. biri der ben bundan tahrik oluyorum, gider kapattırır...

"yasak" kelimesi bile yasaklı o listede.fikir verir sanırım...

"gelecek internet filtrelemesi hakkında" başlığını arattığınızda konuya yakın şeyler bualbilirsiniz. bir tane daha başlık vardı ama silinmiş sanırım.

hoşlanmadıkları herşeyi engelleyecekler. herşeyi.

vob da görüntü kaybı yaşarsın,eğer videolar 1080p değil de 720p ise dvdconverter ile dvd ye dönüştür öyle izle.boyut olarak 720p filmler bir dvd ye sığar 1080p de emin deilim

Orijinal firmwarelarda izlemek için MKV converter porgramları var ps3 için.
çeviri işi biraz uzun sürüyor yalnız.

fikir vermesi açısından iş bankasının reklamı vardıo geldi aklıma ilk olarak. bunun gibi şeyler olabilir sanki.. reklamlardan biri şuydu hatta:

www.youtube.com

tekrar bakınca doğrudan bir ilgisi yokmuş gerçi, neyse kalsın burda.

dersanecilik üstüne bi fikir verebilirim. sabah 8den gece 10 kadar çalıştığımızı bilirim. özel hayat diye bişe kalmıyo afedersin ama eşşek gibi çalşıyosun, sinir sistemin harap bitap düşüyor vs...
hatta bazen yemek aramız bile olmuyor ve müdürümüz bize bi günde yemek yemeyin ölmezsiniz diyor.
yani bu sektörde çalışma saatleri bakımından olumsuzluklar deryası var.
(içimi döktüm gibi oldu da yardımı olur belki.)

havacılık sektörünü deş, için kan ağlasın. insanlar(bizzat ben misal) 14.00-24.00 çalışıp ertesi gün sözde off olup gece işe gidip 04.15-14.00 zaman diliminde yine çalışıyorlar falan. ve o off, o hafta için tek oluyor.
değil özel hayat, değil sosyal dünya evini temizlemeye vakit bulamıyorsun o kadar diyim.

proje-inşaat sektörü.mesai adı altında hiçbirşey yok artık iş aleminde.esnek çalışma saatleri hep çalışana doğru esnemekte.düşünkü iki haftalık yıllık iznim için hala bir tarih belli değil.ve bir kerede 10 günden fazla izin kullanamamak gibi bir şartları var.bu şartlar altında işini severek yapan bir tane insan göstermek bile zor artık.memurluk en güzeli herkes için.girişin belli çıkışın belli mantığı.

(bkz: modern kölelik )

böyle durumlarda, kan veriliyor diye bilioyrum; ancak tam emin değilim.
allah, tüm böceklerin belasını verse de; kurtulsak.

doktora git, belki paslı bir yerde dolaştı ve sana geçirdi?? belki tetanos aşısı olman gerekirdi?? geçmemişse bilemeyiz tabi ama mesela o etkilere karşı antihistaminik (anti-alerjik) bir ilaç verecekti bu kesin. ve sen şimdi bu ilaçtan mahrumsun. git bi doktora hem yarayı görsün hem de sana bir antihistaminik yazsın. bu arada not: bütün böcek sokmalarına antihistaminik veriyorlar, semptomlar hafifliyor. bir de sana stilex/fenistil jel yazar, bu da bölgesel üşümeyi ve kaşıntıyı alır.

olsa olsa sosyal fobi olur.

güzel kız fobisi diye bişey duymuştum kim bilir nereden/kimden?
Belki alakalıdır.

performans anksiyetesi diye araştırın. adı bu değil ama çözümler benzer.

(bkz: badakizm)

(bkz: caligynephobia)

özgüven eksikliği gibi bir şey de olabilir mi? :) reddederse eder dünyanın sonu mu? seni tanımak istemeyen kaybetsin bıraksana..

sorunun soru olmadığını okumadan söyleyemezdim. Diziyi ben de hiç izlemedim(kısaca gücüme de gidemez) ama bu durum zaten konuyla alakalı değil. Neyse görüşümü bildirdim, söyleyeceklerim bundan ibaret, iyi akşamlar.

bence gayet dangalakça :/ ağızları argodan kurtulmuo

ilginç bir yorum olmuş dizi hakkında..liseli oğlanların hormon vermeleri hususu özellikle..bence siz izlemeyin, kafanızı da yormayın, amirime şans da (!) vermeyin

8. bölümdeyim; bu topraklarda çekilmiş en başarılı dizidir bence behzat ç. sokaklarda konuştuğumuz dil, nihayet tv ekranlarına girmiştir. bu bir devrimdir kanımca türk tv tarihi bakımından. elbette her kesin zevki birinci mevki.
solculuk olayına gelirsek;
çok saçmaymış hakikaten! içki içip karı-kız muhabbeti yapmak, erkek olmanın bir gereği bir yerde. Sağcısı da yapar; solcusu da.
dizideyse, behzat ç'yi bilmem de; eski eşi kesin solcuydu kanımca. flashbeklerle dolu bir bölümde behzat ç, eşine kızıyordu küçük kızını kastederek "bacak kadar çocuğa öğretiyorsun faşist diye. gelip soruyo sonra. daha çocuk o." şeklinde.
eski karısı da az arıza değilmiş hani.

behzat bir bölümde " ulan adam akıllı konuşabileceğim bir tane bile solcu yok mu lan bu memlekette?" der.

Dizilere bu kadar anlam yüklemeyin.

behzat amirim doğru solcudur.

kanal d'deki fatmagül de şakirt.

bence hakka tapan sıfat orada, yani hakkıdır milletimin istiklal ama millet hakka tapan millet.

bence yani

Hakka tapmasaydik hak etmeyecektik. Türk olmasaydık mutlu olmayacagimiz gibi. Bence

istiklal yine türk milletinin hakkı olacaktı ama sen o milletin bir üyesi olmayacaktın demek istemiş şair.

ilgili: (bkz: losing my religion)

adalet anlamında da kullanılmış olabilir.

nazım hikmet şöyle demiş benzer başka bir kıta hakkında :

saat beşe on var.

kırk dakka sonra şafak
sökecek.
"korkma sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak"
tınaztepe'ye karşı kömürtepe güneyinde,
on beşinci piyade fırkası'ndan iki ihtiyat zabiti
ve onların genci, uzunu,
darülmuallimin mezunu
nurettin eşfak,
mavzer tabancasının emniyetiyle oynıyarak
konuşuyor :
-bizim istiklâl marşı'nda aksıyan bir taraf var,
bilmem ki, nasıl anlatsam,
âkif, inanmış adam,
fakat onun, ben,
inandıklarının hepsine inanmıyorum.
meselâ, bakın :
"gelecektir sana vaadettiği günler hakkın."
hayır,
gelecek günler için
gökten âyet inmedi bize.
onu biz, kendimiz
vaadettik kendimize.
bir şarkı istiyorum
zaferden sonrasına dair.
"kim bilir belki yarın..."

(bkz: kuvayı milliye destanı)

istiklal milletin hakkıdır. öte yandan bu istiklali hakeden millet ayrıca hakka da tapmaktadır. sen kendini bu millete dahil edersin, etmesin, o senin bileceğin iş.

"dönemin şartları" savunması gelecek hazır ol.

klasik şeyler işte. müslümanlığın ve türklüğün yüceltilmesi o dönemde vardı. bu tür şiirlerde de kullanıldı.

şahsen istiklal marşını sevmiyorum, sevmeyi de düşünmüyorum.

şimdi kendi görüşlerimi söyleyeyim, evet mehmet akif fazla kişisel davranmış bu konuda, kimse türk milletinin yüzde doksanı müslümandır, inanmıştır diye caz yapmasın o yüzde doksanın kaçının inancı din hanesinde yazandan ibaret olup olmadığı başka bir tartışma meselesi,

fakat bu milletin çoğunun inançlı olması , bu millet inançlı insanlardan oluşur, gerisi de bu milletten değildir anlamına gelmez, bu anlama gelir diyenlerden korkunuz en büyük vatan hainleri onlardır.

mehmet akif görüş olarak da inancını genellikle şiirlerine yansıttığı için, istiklal marşında da böyle bir tablo çıkmış ortaya, fazla üstüne durmaya da gerek yok açıkçası, söylediğiniz bölümden isterseniz o anlamı çıkartmayabilirsiniz.

bu vatan iman gücüyle kazanıldı demek istiyor. adam haklı.

sen hakka tapmıyorsun da o zamanlar hakka tapanlar çoktu, tapmayanlar azdı. o zamanın şartlarına göre yazılmış bir kıt'a...

bence istiklal allaha tapan milletimin hakkıdır denmekle biz allaha inanıyorduk onunla kazanacağımıza inandık ve kazandık gibi anlam çıkıyor. ona inanmasaydık kazanamazdık iyi ki müslümanız gibi bir anlamı var sanki. allahı övmüş. hakka tapmasaydılar yine kazanırdılar.
not: ben de hakka tapmıyorum.

istiklal marşı'nda bu ve bunun gibi ifadelere rastlamak mümkün. Bunun bir nedeni, dönem şartlarının zorluğunndan ve bu zorluklar neticesinde insanların inanma ihtiyacının yüksek olmasıdır.
diğeri de akif'in dünya görüşünü, marşa aktarmya çalışmasıdır kanımca.

Evet olmayacaktı..Millet haklı olmayı üstün saymayıp kaba kuvveti üstün sayanlara karşı direnmeseydi bağımsız olamazdık.

Not: Bana ne istersen krem peynire tap.

yanlis bi yol olabilir ama genellikle sozluk kullanmak yerine cumlenin tamamindan anlamini bilmedigim kelimeyi anlamaya calisiyorum (bilmiyorum duzgun ifade edebildim mi:)pc ve kitap onumde acik ve okurken bilmedigim bi kelimeyi aratirsam inanilmaz vakit kaybediyorum:( hade suna da bakayim buna da bakayim diye. ama okudugumdan hicbisi anlamamissam bakarim tabi:)

ipad ve iphoneda ki ibook uygulamasinda dahili ingilizce sozluk var. anlamadigin kelimenin uzerine basili tutup cikan menuden sozlugu seciyorsun, hoop.

pop-up olarak, taranılan kelimenin anlamını oracıkta gösteren babylon var.

ancak ben Cambridge Advanced Learner's Dictionary kullanıyorum, kelime dağarcığı istiyorsanız bu tam size göre. bir kelimenin etimolojik yapısından cümle içindeki kullanımlarına kadar her şey var içinde.

chrome kullanıyorsan google dictionary extension'ı var. ama ing-ing elbette.

amazon kindle ın ingilizce sözlüğü var normalde. bir de forumun birinde rastgeldim. birisi ingilizce türkçe sözlük uyarlamıştı kindle için. kullanıyorum, fena değil. sözlük kullanımı çok kolay. yazıyı okurken imleci kelimenin yanına getirdiğinizde kelimenin anlamlarını gösteriyor.gayet kullanışlı. tek sorun yüklenilen ing-türkçe sözlüğün kalitesi. zamanla kaliteli sözlükler de eklenebilir.

ben bakmadan geçiyorum,kelime çok ilgimi çekerse o zaman sözlüğe bakıyorum.

parçanın gidişinden anlamamışsam zargan.com var oradan bakıyorum hemen. bayaa geniş kelime haznesi var. bana yetiyor en azından.

ingilizce kelime haznemi bahsettiğin şeye borçluyum.
pc'de bu uygulama için budaneki diye bir firefox eklentisi var. o da olmadı, tureng'in sayfasında çok yararlı eklentiler var.

evet çok güzel olmuş. beklediğimden daha açık renk. çok tatlı lan.

hiç güzel değil bence

arda'nın sitemi gelmiyor değil hani :P

cinsiyetçi ve homofobik malları kızdırmasından ötürü daha da çok sevmeye başladım. keşke her yer pembe ve mor olsa. belki defolup giderler şehirden de aydın insanlarla beraber yaşarız biraz.

koyu yeşil ve maviden iyi olduğu kesin. bakınca rahatlıyor bayağı insan.

www.eksisozluk.com

göbek için haftada en az üç gün, ip atlayıp mekik çek. ip atlayarak yağları yakarsın; mekikle de karın kaslarını toplarsın.

numbernine + pangea ip atlama tavsiye edilir o halde.

imacros?

fire gestures.
addons.mozilla.org

süt
su
çay

bomonti

bananazura

üç dört büyük kadeh şarap.

maden suyu iyidir. kana kana, yaka yaka. :)

winston box

yapıyorlar? star'da diziler hakkındaki bilgi yarışması yapıldı, tutmadı mesela.

acun işini biliyor kesinlikle. taner diye bi adam koydu survivor'a, daha önce survivor izlememiş bir çok insan bunun için izliyor*. iş sadece formatı uyarlamakta değil bence.

şöyle cevaplamaya çalışayım eksik yanlış olabilir... acun endemol yapımı işleri getiriyor ve dolayısıyla başka bir kanal ya da kişinin getirmesi söz konusu olmayabilir... ve acun faktörü de var... akp gibi sevmiyorum diyen cok ama acun un yaptıgı işler gırla gidiyor... aramızda 2 kişiden 1i acun seviyor işte!!!

şans da önemli. acunun patladığı var mısın yok musunu birkaç yıl öncesinde atv getirmişti. özkan uğur sunmuştu. tutmamıştı.

türkiye'de bugüne kadar yayınlanmış bütün yarışmalar copy/paste değil mi zaten?

bahsedilen programlar, bir format ve kurallar bütünü. bu yarışmalara büyük bir telif ödeniyor fikir sahiplerine. yani sırf bu tür yarışmalar için format şirketleri var ve kurallar belirleyip belirli yarışmalar hazırlıyorlar. diğer ülkelere pazarlıyorlar bunu.

acun da buralardan satın alıyor. yani aslında tam copy paste değil bu. çünkü satın alıyor o yarışmayı ve büyük bir yatırım yapıyor yani. ve iyi reklam etmesini de biliyor, izleniyor.

not: bugüne kadar hiç bir acun programını izlemedim, ama bunu bir yerde okumuştum.

diğer kanallara gelince, biraz yatırım meselesi. acun bu riski alıyor büyük paralar yatırıp. başka kanal almayabilir bu riski.

acun'da bi de tabi, şeytan tüyü var. inanırım ben buna. bazı insanlarda vardır bundan. acun'da da var.

Bu acun'un programı sunma biçimiyle alakalı. Mesela bir var mısın yok musun'u izlerken acun yarışmacıları, onların kendi kişisel yaşantılarını ve birçok faktörü ortaya koyarak bir program sunuyor. Bu da programın izlenirliğini artırıyor. Acun program'da izleyiciyi sıkmayan bir format sunabiliyor.

shoutcast'teki smooth jazz radyolarıyla başlanabilir. tür farketmeksizin, sanatçı keşfi için iyi bir yöntem. (bence)

www.jazzradio.com

nacizane yorum yapacak olursam, her şey ses kalitesi değil. ultra steril smooth jazz kayıtları yerine arkada müzisyenlerin seslerinin duyulduğu, hataları olan, misal charlie parker veya dizzy gillespie kayıtlarını tercih ederim.

www.allmusic.com

sagolun,
ben bu jazz olayindan genel olarak anlamiyorum, mesela rock dersin aklina 5-10 tane grup, onlarin 5er-10ar tane sarkisi gelir. smooth jazz@da kimlerdir bunlar, "sarki" denilen bir kavram var mi? yoksa klasik muzikteki gibi garip bir durum mu var? bu olaylari netlestirecek bir cevap bekliyorum aslinda.

ya biraz da müzik tarzıdır bu... kulağına hoş gelmedikten sonra dinlemezsin ki zaten. arabesk deyince müslüm orhan ferdi falan dersin, ama buna net bişey söyleyemezsin, geniş bir yelpaze yani...

e tabi, ben de dinleyeyim diyerek degil, deneyeyim diyerek yola ciktim bakalim.

Cazın "banal" ve "ortamlara" mahkum türüdür smooth jazz. Gerçekten "caz" tadı almanız hayli güç olabilir. Ancak bu türde de pek kaliteli örnekler mevcut elbette.

Grover Washington Jr.'dan Winelight'ı öneriyorum. Steve Gadd ve Marcus Miler'ın da çaldığını söyleyeyim.

andre delano diye bir abi var, bu tarzda müzik yapan. şimdi okuyunca aklıma geldi.
şu da sitesi: andredelano.com bir sürü parçasını koymuş; dinleyebilirsin.

smoothjazz.com

online radyosu da var.

fourplay candır

oynanır fakat x6 hızda falan yazdır.hızlı yazınca yanabilir oyun

çok güzel oynanıyor.

Çipin olsa gerek bunu sorduğuna göre, yoksa hiç bulaşma.

çipim var.bir de oyunları indirebileceğim güzel bir torrent sitesi söylerseniz çok güzel olar.

oynanır elbet; yalnız God Of war 2 gibi oyunlar için duble-layer(çift katmanlı) dvd'ye ihtiyacın var. yoksa olmuyor.

touch'ın hafızası ne kadar?

8GB.

soruya ek olarak; üstüne ne kadar para eklemeli veya üstüne para istemeliyim? ne kadar bir fark oluyor, ya da eşit mi olur?

FYI turk alisveris sitelerinden birine girip, ayni model urunnleri bulup fiyatlarini karsilastirbailirsin.

ben olsam kesin ederdim. Psp' miladını doldurdu artık.
yakında psp2'de çıkınca iyice gözden düşecek; dolayısıyla takas, geleceğe yönelik akıllıca bi hareket bence.

teşekkür ediyorum, psp'yi 250'ye satıp 220'ye ipod touch alıyorum.

uygun eklentiyle çoğu media player'da açabilirsin. eklenti filan ne diyorsan da direkt aimp2 kur, o açar.

www.aimp2.us

Winamp açıyor, itunes açmıyor mesela.

@deliberte artik itunes da fluke araciligiyla aciyor

media player classic. www.free-codecs.com/download/media_player_classic.htm -

foobar2000

bisküvit ve simit tarzı şeyleri yerken, yemeyi kolaylaştırması açısından

yemekten sonra sigaranın yanında bi çay derde deva :) hani sindirsin gibisine içmek ihtiyacı duyuyorum. sigarayla da çok güzel gidiyo.

muhabbeti ve alışkanlığı için. bir hal bir duruş haline gelmiş bir eylem. sigara içmekle benzer yanları var fiziksel bağımlılık dışında.

gün içinde içmezsem eksikliğini hissediyorum. sanırım babam yüzünden. çay tiryakisidir, çaysız kaldı mı başına ağrı girer. o kadar alıştım ki, 4 yıldır ayrı yaşamama rağmen ben de çay delisiyim ve bırakmadım. kupada içmem falan o cins. başım ağrıdı mı ilk olarak bugün çay içtim mi diye düşünürüm.

ben de bağımlı olduğum için içiyorum sanırım. şu anda da çay içiyordum bir yandan mesela. ofiste günde 5-6 bardak içiyorumdur.

sabahları boğazımı yumuşatması için içiyorum. boğaz yumuşamazsa sabah içilen sigaralar fena yapıyor boğazı. daha çok çay içmemin sebebi sigarayla iyi gitmesi.

içmezsem gün başlamamış gibi geliyor

sürekli çay içiyorum. iş yerinde fincanım hiç boş kalmıyor. Hatta çok içince tansiyonum düşüyor ama yinede içiyorum. Aksi halde sürekli başım ağrıyor. Yemekten sonra içmezsem doyduğumu anlamıyorum. Bir de "ciğerim yandı" deriz biz. Bu yangını sadece çay söndürüyor.

keyiften içiyorum, beni çok mutlu ediyor. tadını çok seviyorum. ama her çayı değil, heryerde çay içmem mesela. kritelerim var kendimce.
çayın seramonisini seviyorum.
sabah işe başlarken , işteyken bi soluk almak için ve akşam yemeklerden sonra çay içiyorum.
çayı çok seviyorum....

kahvaltıda içiyorum sadece çünkü kahvaltılıklarla iyi gidiyor.. portakal suyu ya da herhangi başka meyve suyu reçelle yumurtayla falan gitmiyor. gün içinde çok nadir içiyorum, kahvaltıdan başka saatlerde aramıyorum

karadenizliyim.

sakinlesmek ve daha kolay tuvalete cikma amaciyla yesil lotus cicegi cayi iciyorum.

sigaraya başlamadan önce çayı çok gereksiz ve sıradan bir içecek olarak görüyordum ama sigaraya başladıktan sonra çay'ı kesinlikle sigarasız yada sigarayı çaysız içemiyorum. aralarında bir bağlantı var. evet

sanırım çoğunlukla sigaradan daha çok keyif almak için boğaz tazeleme maksatlı içiyorum.

alışkanlık oldu artık sabah kalkılır içilir okula gidilir kantinde içilir eve gelinir yine bir demlik demlenir içilir.önceden sevmezdim aslında ama annem bağımlı benim de içmeyince başına ağrılar girer, körle yatan şaşı kalkar misali benim ki.ama artık seviyorum güzel demlenmişse bardak bardak içerim.

ben de tiryakiyim. içmediğim zaman başım ağrıyor.

demlenmek için. çayın, nedense böyle, dinlendirici, mayıştırıcı bir etkisi var. bi de bişeyler okurken iyi gidiyor; dikkati arttırıyor.

www.redmolotov.com

harareti alır...yorgunluğu giderir...ondan içerim. karadenizliyim bi de tabii.

kahvaltıda. herkes içiyor diye. zorluk olmasın şimdi süttü neskuikti kasmayalım diye.

masanın karşısından geçen bir zat için, neden bir gazete, göz atmak/okumak için 10 kat daha ilginçtir?/ilgi çekicidir?

Komsunun Yeni Asir'i komsuya Bulvar gorukur... :P

Neden masanın karşısındaki kişinin okuduğu gazete 10 kat daha ilginç gelir insana?

neden bir gazete masa karşısında biri okurken 10 katı kadar daha ilginçtir?

absinthe'i tek geçerim. ayahuasca çayı da acaip çirkin

viski

benzin. çünkü tadı yok sadece koku ve berbat bir kayganlık hissi.

arrowhead su..

tekel 1967, öldürme garantili

Alkollü olarak tekila alkolsüz olarak Doğadan Phyto Slim..

bence rakı. o koku bile midemi bulandırmaya yetiyor.

sonra da su o ne lan öyle tatsız tutsuz.

sonra da vat 69. saf alkol olsa içsek daha iyiydi be. çok keskin tadı. çikolata bastırmaya yetmiyor.

duff biraları.

martini

bence votka. sek içildiğinde hiç çekilmiyor.

sek tekel cini de leştir. ama tonikle bir o kadar süper olur.

Absinthe +1

Bi de Absolut votkanın biberlisi var. trilyon verseler içmem bi daha

gusta bira. "saf buğday birası" diye az yemiyorlar billeti.

gideri var

ürünün, modelini yazıp, yanına da review ya da inceleme diye arat google'da. belli başlı inceleme siteleri hangi notları vermiş... ona göre politikanı belirleyebilirsin.

aşırı yoğunluk oluyor; galiba ondan. bana da olmaya başladı bu sıralar.

ikinci eleman icin zaman ilerlemeyecegi icin 1. elemanın 1 yılı, onun icin bir kac saniye gibi gelecektir. bu durumda belirli bir süre sonunda ikinci eleman daha az yaşamış, daha az yaşlanmış olur.

gençleşme yok panpa. sadece az yaşlanma var.

ışık hızını aşınca zamanın yavaşlayacağı üzerine bir teori var, az önce öğrendiğime göre ışık hızının iki katına çıkıldığında zamanın geriye doğru işleyeceği yönünde de bir düşünce varmış( fakat bundan emin değilim başka bir kaynaktan doğrulatmaya üşendim bu saatte) teoride bunlara bağlı olarak öyle bir örnek verilmiş

tr.wikipedia.org

hoşgeldiin öncelikle rölativite teorisini öğrenmen dileğiyle. modern fizik kitapları alıp karıştırısanda konuyla ilgili bilgiler edinebilirsin. gençleşme yok sadece zamanda genleşme oluyor lorrent dönüşümleriyle formuller felan yazılıyor (işin kısa teoriği) mantıken aynı şey boyca kısalmada da oluyor. oradada mantık şu bir s referans sisteminden başka bir s üssü referans sistemine baksam s üssü deki cisime ışık hızıyle gelsem veyahutta s üssündeki cisim bana ışık hızına yakın hızla yaklaşsa o cismin boyu normalde 5 metre ise bu bakış sonrası 5 metreden daha kısa olacaktır.
bu durumlar zamanda genleşme ve boyca kısalma sadece ışık hızlarına yakın hızlarda geçerlidir. öteki hızlarda sistem klasik fiziğe dönecektir ve normal zaman denklemleri yazılabilecektir. dediğim gibi konuyla ilgili daha net bilgiler almak istersen rölativite teorisi veyahutta modern fizik kitaplarını karıştırarak bu iki konu üzerinde akademik bilgiye erişebilirsin :D
ailenizin fizikçisinden selamlar :)

bu bilgilere ek birşey yazmak istedim işte bu referan sistemleri farklığından dolayıdırki bir fizikçiye bir şey sorulsa neye göre kime göre der. arkadaşlar arasında yaptığımız bir şey vardır bir yere bir cisim konulur ve ahaha hadi potansiyeli ne bunun gibi bir soru sorulur senin referansınla benimkisi farklıdır herkesin cevabı da farklı olacaktır.
bunu şu referans sistemi olayını daha iyi anlayabileceğini düşünerek anlattım.

aman, yok
* andromedus. akademik bilgi sizlerin olsun, öğreneceğimi öğrendim ben. (- :
teşekkür ederim.

solda ki resime baktım; herşey yolunda gözüküyor. 1080 p yazıyor çözünürlükte. tv'de "oyun modu" gibi bir şey varsa onu dene bence.
yoksa böyle bir ayar contrass ayarlarını da bir arttırıp, bir düşürüp "denge" noktasını bulmayı deneyebilirsin.

kutusunda da belirtildiği gibi fifa 11'in doğal çözünürlüğü 720p'dir. 1080p ayarladığınızda televizyonunuz upscaling yapar. ve televizyonunuz bu işte iyi değilse piksel sorunları yaşarsınız. fifa için tüm ayarları 720p yapın.

upscaling +1 Çözünürlüğü AUTO yap,o zaman sorun kalmaz.

çözünürlük auto yapılmıyor illa seçmek gerekiyor. 720p yaptım değişen birşey yok.

ayrıca ben detaylı ayarları merak ediyorum. google daki sorunlar yok ekrar kararmıyor. yemyeşil olmuyor. google daki sonuclarda hep karar gitti soruları filan var.

bana en detaylı ayarlar bilgisi lazım sunu on yap sunu off yap gibi

Anlattığınız sorun PS3 değil, tamamen televizyonunuzdan kaynaklanıyor. Bence televizyonunuza odaklanın problemi çözmek için.

bence kabahat konsolda değil tv'de. görüntü ayarları nasıl, nedir bilemiyorum ama orada egzotik bulduğun NE VARSA kapat. "ultra kontast" yok efendim "vivid renkler" bilmem ne, keskinlik arttırma, gürültü azaltma vs vs.

alayını kapat. herşey off, görüntü "mod" ayarı varsa standart, bir de öyle dene. ayrıca ilk ayar ekranındaki görüntü (böyle dandik bir fotoğrafta bile) bence cillop gibi görünüyor - belki fifa 11 o kadar iyi değildir ?

ps3 ün kendi menüsünün olduğu yerde sıkıntı yok sıkıntı fifa 11 de
mesela bi gol oluyo ağır çekimde top havada hareket ederken uzuyo yani tam bildğn top gibi durmuyo taşıyo top sağa sola

IP'ni aldım.

www.ntvmsnbc.com'e göre bu kopya gerçek. başın belaya girerse yanında en az bir kaç yüz bin arkadaşın olacak endişelenme. hatta beni bul orda.

yarın emniyete gidip ifade vermeniz gerekiyor.

hatta birisi alındıgında haberimiz olsun ki orada zirve düzenleriz.

www.ntvmsnbc.com

bu haberi okudun mu? burada kitabı daha önceden okuyan birinin ortadaki kopyanın orijinal olduğunu onayladığı yazıyor. sendeki kopya da büyük ihtimalle bu kopyadır.

hocam korkutmayın, daha notebook un taksiti bitmedi gelip almasınlar şimdi makineyi. en iyisi 298 sayfayı çıktı alıp sakin sakin okuyayım ben.

Orijinal kopya hatta indirilen kitap "sansürsüz" versiyon. Yani aslında resmen kitabın basılmasına izin verilmiş olsaydı ve kitap yasaklanmasaydı, kitapta bazı isimler verilmeyecek ve bazı bölümlerde gerekli düzenlemeler editörler tarafından yapılacaktı.

KİTABI İNDİRMEK SUÇ MU?
TV8'in yayınına katılan bilişim hukuku uzmanı Gökhan Ahi şunları söyledi:

"Yasada kitabın yayınlanması 'içerik sağlayıcı' sıfatını doğurur. Tabii içerik sağlayıcı için ceza ve güvenlik tedbirleri farklıdır. Fakat, konusu suç olan yayını indirmek diye bir suç ceza Kanunu'nda tanımlanmış değil. Kaldı ki; bu kitabın örgütsel bir döküman olup olmadığı bir dava sonucunda belli olacaktır. Bir kitabın kesin hükümle örgütsel döküman olup olmadığı belli olmadan bir örgütsel döküman saymak güçtür. Soruşturma kitabı internete koyan kişiyle ilgilidir."

başını belaya sokacak adamlar sızdırdı zaten o dosyayı,rahat ol.

hacı şimdi burası türkiye. yarın öbür gün bişey olur, örgüt bağlantısı diye tutar götürürler bilgisayarında bu kitabın kalıntısı var diye

bi halt olmaz. ayrıca, sadece indirmekle kalmayıp, paylaşıma açmak gerekir.

bu kadar koyun olmayın, bi sik olmaz.

çocuk pornosuyla nasıl kıyaslıyorsunuz ki bunu..

çocuk pornosunu indirmek için, bizzat gidip aranıp, zor olan mevcut bu siteleri bulup, oralardan indirmek gerekiyor ki bu gayet zor bir iş. indirdiğinizde yırtabileceğiniz bir yer yok.

ama ben internette dokunan_yanar.pdf diye gördüğüm bir dosyayı nerde görsem indiririm arkadaş. bu beni sorumlu yapmaz, yapamaz. içinde yok örgütsel zırva varmış yok yarrak varmış ben nereden bilebilirim, tv izleyip haberleri takip etmek zorunda mıyım? dokunan_yanar.pdf içinden çocuk pornosu dahi çıksa suçlu olmazsın.

*bence*

(bkz: 10'u 10 geçe)

inanilmaz ama gercek. inanilmaz. ama gercek. inanilmaz. evet ama gercek.

tinyurl.com

estetik durması, saatin kadrajını önlememek kapatmamak için ve yukarı duran ibreler sayesinde olumlu / pozitif bir mesaj verdigi icin böyle olabilir diye bi yorum yapıyım...

simetrik olması olabilir diye sallayım hemen
edit: vay be cevapları okumadan iyi sallamışım

Bu ayrıntıyı bir yerden araklamadıysanız, Uykusuz'a gönderiniz. İyiymiş.

yelkovanla akrebin arasında logo oluyor. o logo gözleri. akreple yelkovan bütünleşince sırıtan dudakları oluşturuyor. bilinçaltımıza gülen bir haldeki surattan oluşan saat yerleşiyor.

sonra saat satın alırken "lan bi saat vardı, gülüyordu sevimli bişeydi?" diye düşünüp adını hatırlayıp onu alıyoruz.

yok, bir yerlerden araklamadım bunu. behzat ç izlerken, birdenbire geliverdi aklıma. subliminal mesaj mevzusu da ilginçmiş. Bu bağlamda, 10'10 geçmesi de, iki elini yumruk yapıp, havaya kaldıran birisini simgelemesin sakın ? hani, zafer, başarı vs gibisinden.

itü sözlük'te bayaa incelemişler, google it.

bu arada ben de fark etmemiştim, teşekkür edeyim.

barbarian invasion kesinlikle. kavimler göçü temalı zaten.

Shogun Total War 2 çıktı; daha çiçeği burnunda.
Tam tarif ettiğin gibin bir oyun sanırsam.