randevusuz almıyorlar.

almazlar. VIP servisi var ücretli, sorun isterseniz.

1 ay sonraya veriyor ama, çok saçma değil mi ?

neden saçma olsun? Konsolosluk noel tatilinde ve yılbaşı vs derken çok yoğunluk var. Normalde 2 gün sonraya bile alınıyor.

vip servisi ile ilgili bilgi bulamadım web sitesinde

www.vfsglobal.com

çok iyisiniz :)

sakal'ın hamburgerini çok beğenirim.

Bigos'un Godzilla'sı çok lezzetliydi. Şimdi nasıl bilemem.

Big bang seviyoruz

ev yapimindan kastin ne? mcdinalds ve burgerking harici sanirim. oyle bir dunya yok ama
big bang > big baker > bigos

Bence big bang overrated, en azından benim pek hoşuma gitmemişti.

Armada hmbrgr fena değil. Çok da iddialı değil ama.

Piel roja.

Big banginkiler mc be burgerkingilerin cok otesinde ama ev yapimi tadini verir mi bilmem. Keza evde yapilan iyi bir hamburger yemedim

Hmbrgr ve Bigos varken başka yere kesinlikle gitmem

Antalya da burger sound a giderdim, bilen bilir efsanevi orası bana göre.

Ankara'da yok mu yani bu işi hakkıyla yapan?

Hmbrgr belki iyi gibi foursquare de yazan kadar

valla cafe des cafes in hamburgeri de surpriz bir sekilde cok basariliydi. tabi big bang oldukca basarili, hakkini yememek lazim.

Çevrimdışı dinleme olayı guzel. Biz arklarla kampanyadan almıştk yıllık 30 TL falandı ben memnunum

aylık 3 lira veriyoruz. 10 lira verirken de hak ediyordu. çünkü süper hızlı ve kolay kullanımlı arayüzü, pek çok müziği barındırması, istediğin albümü çat diye indirebilmen ve sonra offline dinleyebilmen internet harcamadan vs.

sonuna kadar hak ediyor.

hiç bilmediğim parçalar keşfettim, offline olayı var.

Hak ediyor. Her istediğim şarkıyı her istediğim yerde dinleyebilme imkanını sunuyor bana, çok güzel şarkılar ve gruplar kattım arşivime sayesinde, daha ne olsun.

Ses kalitesi yeterli bence.

ugrasmiyorsun.

arama cubuguna yaz ve dinle.

kesinlikle hakediyor.
aylık 10 tl veriyorum ben de.

Discover Weekly ve yeni müzik radarı vs. en çok kullandığım özelliklerinden.
Bir de sevdiğiniz bir listenin radyosunu oluşturup ona benzer müzikleri getiriyor önünüze, ve bu da çok muhteşem bi özellik.

arkadaşlarının dinlediklerini de görebiliyorsun yanda.
çevrimdışı dinlemeyi tekrar söylemeye gerek yok sanırım :)

ben kendi mp3lerimin yanımda olmasını tercih ediyorum. o yüzden spotify'e kişisel olarak karşıyım

Çevrimdışı ve kütüphane olayı çok güzel ama birde last.fm veya pandora gibi yeni şarkılar keşfetmeyi geliştirse tadından yenmez.

fountain of life

interstellar

solaris

(bkz: solyaris)

2001 a space odyssey

Blade runner
2001 a space odysses
Mr. Nobody
Her
Wall-e
Donnie darko
Moon

moon

www.imdb.com

Blade Runner

another earth

(bkz: La Jetee)

(bkz: twelve monkeys)

niye alınmasın alınıyor? giderek de alınıyor online da alınıyor.

ben alamadım, seçilemiyor cumartesi günü

kim bilir. istersen tam istediğin bilgileri ver bir de ben deneyeyim senden kaynaklı mı yoksa cidden bir sıkıntı mı var görmek için.

cumartesi herhangi bir filme deneyin, ben mobil uygulamadan da denedim şimdi perşembeden ötesi yok.

rogue one a yer kapacaktım

aynen öyle. ilginç valla.

Cuma gunu yeni filmler gosterime girdigi icin olabilir. Cumadan persembeye alinabiliyor diye biliyorum.

Ayrica gitsek te derken "de" olur. Ama sonrasi virgul kullanilmaz, noktalama isaretinden (?) once degil sonra bosluk olur.
:)

Windows üzerinden yaparsin. Başka bi ortamda yapma, sistem gider

technet.microsoft.com

yaparsın etkilenmez. partition magicler yapıyor o işi. eğer ki bölmede sorun yaşarsan harddiskini gpt'ye çevirmen gerekebilir. onu da AOMEI Partition Assistant yapar.

www.disk-partition.com

Konum neresi? Vamos ehh 1200 1400 tl bandındadır. Ben panora macteyim 2000 üstü olması lazım ama baya iyi bence

macfit mi ?

bunlar çok kalabalık oluyor diyorlar o yüzden hiç bakmadım.

bu verdiğiniz fiyatlar yıllık mı ?

konum olarak yenimahalle ye yakın olsa iyi, iş çıkışı arabayla geçeceğim, o yüzden 10-15dk lık mesafeler uygun

Macfit değil onun daha kompleks olanı ama yenimahalle civarına alakasız olur diye düşünüyorum kentparkta mos var gezmeden anlamak zor bence vakit ayırıp gidin aynen yıllık fiyatlar

Ankyra.

anteras'da gymfit plus var 1500 civarı fiyat

Vamos is yerime 10 dk, is çıkışı gidince çok sorun olmaz o taraflar. Hem trafiğe takılmamis olurum.

Antares te uygun bana aslında, gündür nasıl bir yer? Avm de olan salonlar pek iyi olmuyor genelde ama?

ankara'da sports international açık ara en iyisi.

vamos üyesiyim. fiyatları ucuzdur ilkbaharda 1250tl ye abone oldum. Hizmeti de fiyatına göre. Ben sadece basketbol oynuyorum, diğer alanlarını kullanmıyorum. O yüzden hizmet hakkında fazla yorum yapmayım ama soyunma odaları dar ve duşları bakım istiyor. Havuzu bir ara kullanmıştım ve iyiydi.

vamosta kalabalık durumu ne acaba ?

aksam 5.30-7 civarı ve haftasonu için

subatta hollandadaydim. cok soguktu.

geçen şubat gittik biz, sadece bir gün yağmur denk geldi, diğer günler de öyle aşırı bi soğuk yoktu karlı ankara havası, polar, atkı, eldiven yetmişti bize fakat rotterdam çok pis soğuktu baya yakmıştı kırmızı kırmızı.

Iyi bir kis montuyla sikinti olmaz.

Ben de subatta gitmistim, kalin pofidik montum tutmustu gayet

soğukla aranın nasıl olduğuna bağlı tabi.

ben bir kez şubat ayında, bir kez de ağustos ayında gitmiştim. şubattakinin tadı başkaydı. evet ciddi soğuk oluyor ama öyle lodos alan olan bir şehir olmadığı için uçmuyorsun yürürken veya yüzün yanmıyor rüzgardan. iyi bir termal içlik takımı, kalın çoraplar, sağlam bi bot, sağlam bi kaban, kulaklık, eldiven, bere iş görür. keyif de alırsın baya.

Soğukla aram iyi. O konuda sıkıntı yok, tadı çıkar diyorsunuz yani.

Selamlar,

Amsterdam'da yasayan birisi olarak christmas da dahil olmak uzere son iki haftadir oldukca soguk. Metrodan cikip eve yuruyene kadar soguktan dolayi basima agri giriyor oyle diyeyim. Gecen sene subat ayinin soguk oldugunu hatirliyorum ancak efsane dilden dile aktarilacak bir durumu yoktu. Gun icinde yagmur ve soguk ruzgar gelip gider, bunlara biraz dayanmak lazim. Onun haricinde sehir zaten kompakt oldugu icin keyfini cikarirsin diye dusunuyorum.

bunlar hep ego işte.

düzgün doktor da var devlette, gayet anlatıyorlar fln, o kendini bi nane sanıyor işte

Bir kısmı ego, diğer büyük kısmı bıkmışlık. O hastaneye hep senin gibi insanlar gitmiyor. Öyle insanlar geliyor ki, çıldırmamak, akıl sağlığını korumak elde değil. Bunu nereden biliyorum, kuzenim doktor ve onun anlattıkları, şu an mesleğini bırakmayı dahi düşünüyor. bunun yanında bir dönem sürekli hastaneye gitmiş biri olarak analiz ettim, ben bir hasta olarak oradaki hastalara tahammül edemedim.

Ego degil, büyük oranda mutsuz ve bıkmış olmalarından.

Gunde yaklasik 120-130 hasta goren ve sizden onceki bir hastayla arasindaki münakaşa nedeniyle uzerinde oluşan bikkinlik buna sebebiyet vermis olabilir. (Ilce devlet hastanelerindeki durumdan biliyorum bizzat)

Bu kadar da hassas olmamak lazim. Beklentinizi yuksek tutmamalisiniz bu anlamda. Ayrica sordugunuz soru da gercekten cevap vermesi gereken bir soru degil. Insanla ilgileniyor diye sizin her merakiniza cevap vermeyebilir, ha verirse guzel olur ama insiyatifine kalan bir durum.

Kendi kendine geçme ihtimali varsa ilaç kullanmak iste miyorum. YOksa dkullanmak istemiyorum aslında.

@mandy
hastalığıyla ilgili soruyu kime soracak? mahalle muhtarına mı?
ayrıca başkasıyla yaptığı münakaşası kendini ilgilendirir, ters birine denk gelecek, sonra vay efendim doktorlara şiddet zart zurt.

kendi kendine geçecek bir şey olsa adam sana neden ilaç yazsın. kbb sorunları gayet ciddi oluyor, o zaman modern tıbba ne gerek var ya iyleşiriz biz kendimiz.

neyse, cevap bıkkınlık +1.

ben kendi ofisimdeki 30 kişiyle bile bazı günler çıldırma noktasına geliyorum o adam her gün yeni 100 kişiyle aklını nasıl kaybetmiyor o bile mucize.

şikayet et resmi olarak

doktor olsam aynısını söylerdim valla.
sebep hem bıkkınlık hem de sorunun saçmalığı.

1.hastalanıp doktora gitmişsin, adam muayene edip ilaç yazmış tedaviye başlamış. o noktadan sonra kullanmama ihtimalin olamaz, öyle bir ihtimal yok yani. dolayısıyla soruya cevap vermeye gerek yok.

2."sadece hastalığıma çözüm bulsuun ilaç vereyim gideyim mi olay yani devlette?" sadece devlette değil her hastanede böyle ve tüm doktorların hedefi bu değil mi? başka ne olacaktı?

@sour @supermatik size ters gelen her şeyi kırıp dökerek, vurup döverek ilerleyecekseniz nerede kaldı sizin insanlığınız? biraz anlayış ve biraz empati lütfen. karşınızdaki doktor da olsa, sucu da olsa hiç fark etmez. kbb'ci doktor bağırıp çağırmamış sonuçta. kibarca "seninle uğraşamayacağım, bak daha elli tane hastam var, hadi çocum zıpla" demiş. ha doğru mu yaptığı, hayır. ama o doktoru böyle demek zorunda bırakan sistem utansın. sizin haberiniz var mı sağlık sistemindeki sözde yaptırımlardan? bir iki doktor bulun da sorun bakalım devlet hastahanelerinde işler nasıl yürüyormuş, sorun bakalım kafalarını kaşımalarına zaman veriliyor muymuş?

ayrıca olayı hemen şiddete bağlamak neyin kafası? bakın "doktora şiddet" demiyorum, "şiddet" diyorum. anlatabiliyor muyum? konu ne olursa olsun, şiddeti savunan biri insan olamaz. hele ki böyle bir konuda "sonra doktoru dövünce olay oluyor" demenize inanamıyorum. hasta olur da o şiddet uygulanmasını savunduğunuz doktorların eline düşerseniz bu günü hatırlarsınız umarım.

niye yanlış anlayalım abi çoğumuz bu gri şehirden nefret ediyoruz. ankara sadece doğru arkadaş ortamıyla çekilir. buda baya zor iştir. duyurudan birileriyle tanış bi tane whatsapp sanat grubu vardı mesela buradan bazı kişiler tiyatroya sinemaya falan gidiyorlar onlara katılabilirsin

çevre edinme konusunda iyi değilim.

ama bireysel olarak ne yapabileceğini soruyorsan eğer sinemia alıp sinemaya gidebilirsin. ben neredeyse 3 aydır sıkıldıkça çıkıp sinemaya gidiyorum. sinemia ile ekonomik bir zaman geçirme şekli bence.

sosyalleşmeyi seviyorsan koro önerebilirim. haftanın 2 günü koroya gidersiniz. aktiviteler falan oluyor.

Samanpazarı ankara kalesi civarında fotograf cekebilirsiniz. Haftasonu için trekking grupları var Ankaraya dair en çok özlediğim şey bu doğa yürüyüşleri.

Trekking grupları bana uyabilir, var mı tavsiye?

Orion esas tavsiyem olmak üzere alternatif olarak terra anatolia da düşünülebilir.

Sabirsatone o sinemaya tiyatroya giden gurup nerde??

bizim de 5.5 ay oldu ama yapacak şey çıkıyor istedikten sonra. misal geçen hafta kardeş türküler konseri, ardından modern dans ve finali de bir bar konseriyle kapattık. ha bizim artımız evli çiftiz, birilerini bulamasak bile en azından kendi kendimize yetiyoruz.

sen de "la var la" sitesini takip edip etkinlikleri görebilirsin. konserdir kültürel faaliyettir epey var burada da..

Ben de senin gibiyim, aktivite olsun diye halk oyunları kursuna yazıldım. Hem eğlenceli vakit geçiyor hem de hareket oluyor. Grup kaynaştıkça etkinlikler de olacak.

ölçüsüne bak
lastiğin üretim tarihine bak
diğer kalitesi aşağı yukarı fiyattan belli olur

bende de fiesta var, nokian d4 aldım, 800tl verdim. çok memnunum, işe arabayla gidip geliyorum, ankara

Nereden aldin nucleon?

Ankara'da paradan kaçma, kaliteli bir lastik al. Continental öneririm.

nokian ın sitesinden baktım bayilere, ary lastik mi ne var, ordan aldım, 1,5 saat bekldim ama sıra vardı

pirelli snowcontrol 3
2012 fiesta kullanıyorum.
nette biraz araştırdım, testlere baktım. farklı sitelerde farklı birinciler vardı ancak bu lastik hep üst sıralardaydı. istikrarlı buldum aldım, bir yamuğu olmadı(kendisi ile 2. kışım).
yılda en az 30000km yol yapıyorum.

nokian w d4

alman adac testlerinde her sene ilk ikiye girer nokian. dünyanın ilk kış lastiği üreten markasıdır.

Üstat önce arabanın lastiğine bak. Üzerinde ölçüleri yazar
ölçüyü öğren
ardından;
www.otopark.com

yukarıdaki link'ten aracının ölçülerine uygun test sonuçlarına bak. İlk 10 15 e giren markaların hepsi belirli standartların üstündedir. Bütçe durumuna göre seç birini satın al.

Nereden aldın diye sormuşsun arkadaşa. İnternetten al dostum, en uygun fiyatı öyle bulabilirsiniz, genelde dışarıda esnaf iyi sokuyor. Sonra 50 tl'den her hangi bir lastikçide taktırabilirsin lastikleri.

2-3 senedir düzenli kullanıyorum, yavaş yavaş ama dökülüyor. işte yanlardan ufak açılma var. "keşke kullansaydım" dememek için kullanıyorum. dene şansını bence, maddiyattan başka zararı olmaz.

Kullanmadım ama ugrasilcak bir şey değil. Ben gerektiği zaman toppik kullanıyorum.

bence kullanılmaz. bırakınca dökülüyor zaten, bu bir gerçek.

ömür boyu da kullanamazsın.

e tabii bi de vücuda madde giriyor gereksiz yere, onun da zararı vardır illa ki.

kelin ilaci yok, ektir

hmm, sanırım bir tavsiye üzerine geldiniz.
bence eğer saçlarınız hafif seyrek ise ektirmek gerçekten çok daha mantıklı. iyice dokulurse ektirme işlemi başarısız oluyor.

ama yine de minoxil ve bioxcin quantum oneriyorum ben size.

sonrasında ektirme işini bence düşünün :)

hazır konu açılmışken sorayım ben de minoxil kullanıyorum 1.5 yıldır bırakırsam daha mı çok dökülmesine neden olur saçımın?

Ben nadir kitap sitesinden almistim

acemi birliğinde yapılıyor o sınavlar.
fransızca, almanca ve ingilizce sınavı vardı benim zamanımda (2009, burdur)

heh tamam acemi birliğindeyse kaçırmadım demektir. bir de oraya gidince takip edip soruşturmak lazım sanırım.

Kısa dönem yapacaksan öyle bişey yok. Uzun dönemde bilmiyorum etkisini.

Ben kısa dönem yaptım, YDS 90+, bana ing-türkçe çeviri yaptırdılar :) ama bunun yanında askerdim de, her türlü eğitime de gittim, hiç yirtamadim

uzun dönemde de öyle bir şey yok.

askerlikte yabancı dil sınavı diye bir olay duymadım. askerlik şubesine yök tarafından onay verilmiş (tercihen yds) bildiriyorsun yabancı dil notu olarak ve o not msb tarafından işleniyor.

imza: yds 86.25, makina mühendisi, meslek kurasına tabi yedek subaylık yapmış bir birey.

yok öyle bi sınav. acemiliğin ilk günleri bi albay gelir "var mı iyi yabancı dil bilen" der sonra alır seni.

@acemi öyle saçmalıklar da var yani di mi. illa askeri müze de değil düşüncem ya, ne bileyim yazışma çevirisi olur vs olur daha böyle dil odaklı bir iş olabilir babında. ama dediğin örnekler de düşündürmedi değil :)

karşı cinsseniz aşık olmanın başlangıcı. değilseniz bunun adı iletişimsizlik değil kendinizi onun yanında biraz sönük görmen. onun diyeceği ya da dediği şeylerin üstüne bir şey koyamamak seni suskun yapıyor...

e canın konuşmak istemiyor demek ki???
ben de mesela kız arkadaşımla bir yerlere gittiğimizde genellikle dinleyici konumundayımdır.
çok güzel konuşuyor, hiç bölmek istemiyorum.
o anlatır, ben dinlerim.
çokta mutluyuz böyle.

Bazı insanlarla oluyor öyle. Enerji uyumsuzluğundan. Onunki daha yüksektir.

gotic +1

karşı cinsim bu arada, o kadın oluyor, ben erkek.

o zaman işler başka yöne gidiyor diyorsunuz?

o zaman abayı yakmışsın. ondan telefon geldiğinde için kıpırdanıyorsa geçmiş olsun. efkarlı günlere hazır ol...

egoist bir insan değilsen eğer (mesela; karşımdakilerin ne anlattığı umrumda değil, ben anlatayım bol bol, onlar dinlesin ve onaylasınlar.. gibi bir algın yoksa) kızdan hoşlanıyorsun ve farkında olarak ya da olmayarak beklentidesin. diğer insanlarla rahat konuşman bu yüzden. çünkü onlardan beklentin yok. kaptırıp gidiyorsun. "nasıl akarsa aksın" diyorsun. bu kızda ise ister istemez beklentin olduğundan (beğenilmek, değer verilmek, önemsenmek, sevgili adayı olarak kabul görülmek) olayı "kontrol etmeye" çalışıyorsun ve bu da konuşmalarını dahi "aman çok dikkat etmeliyim, pot kırmamalıyım" diye baskılıyor bilinçaltında. kısaca konuşacaksam "boş konuşmamalıyım" diyorsun. etkili ve dolu şeyler konuşmak istiyorsun. korkuyu da tetikliyor bu. olasılık hesabı yapıyorsun "ya anlatacağım söyleyeceğim şeyler yeterince dolu, tatmin edici olmazsa" şeklinde. o da seni tutuyor. sessiz kaldığın her anı, hiç olmazsa karavana atış yapmaktan iyidir şeklinde değerlendiriyorsun.

tahminen olan bu. ve eğer buysa zittiret kontrol etmeye çalışma.

benim daha da merak ettiğim kısım şu. çok konuşmak önemli mi gerçekten? şahsen ben de pek konuşkan biri değilim ama ne zaman bundan rahatsız olup, kuyusunda kaybolurken bulduğumda kendimi sonra dank ediyor ve kendime geliyorum. farkettiğim şey şu oluyor. egom beni kandırmaya çalışıyormuş. konuşkan ol. ilgi çekersin. ortamları sen yönetirsin. egom, daha çok ego yapabilmem için beni dürtüyormuş. bunu farkettiğim an zaten bu rahatsızlık da duman gibi poff olup kayboluyor. gerçekten de ortamlarda çok fazla konuşan insanların, çok konuşması değil, ne konuştuğu önemli olmalı. yani gevezelik de yapıyor olabilir, goygoy da yapıyor olabilir mesela. ikisi de sıfır işlevli durumlar.

evet çok konuşmak önemli diyorsan ve gerçekten içerik olarak dolu olduğuna inanıyorsan diğer sorum da şu. şu an bu kızın yanında sessiz kalma halin seni rahatsız ediyor mu? yoksa sadece "neden böyle" kısmını mı merak ediyorsun? eğer rahatsız olmuyorsan zktiret o nedeni. ama rahatsız oluyorsan bunun cevabı senin içinde. kendine sor bunu ve cevap bulmaya çalış dürüst olarak. "ben neden kızın yanında sessiz kalmaktan rahatsız oluyorum?" diye. :) bakalım ne çıkacak ortaya..

Ben buradan 8 adet sipariste toplam 15 urun aldım, bir sorun olmadı. Hatta siparişlerden bir tanesi takipsiz kargoydu, urun ulaşmadı, takipli kargo ile yeniden gönderdiler. 25$ ustu takip kodunu ücretsiz veriyor, altında ise küçük bir ücret odeyerek takip kodu alabiliyorsunuz. Bence takipli kargo ile alın, eliize ulaşmaması ihtimali olmaz.

Bir suru sey aldim, hepsi kredi kartiyla. Hala da aliyorum. BIr sorun yasamadim.

Ortalama gelme süresi ne kadar peki?

Üç dört haftaya gelir, takipsiz alırsan 5 hafta da olabilir

en.wikipedia.org

www.google.com

resmin üzerine sağ tıklayıp google içinde ara dersen yerini öğrenebiliyorsun.

Valla edebiyatsever biri ise bence harika olur. Arkadaşının yerinde olmak isterdim.
Güzel Kelimeler Dükkanı'nda böyle çok güzel başka şeyler de var bakmadıysan.

Eski kelimeleri seven birisi olarak bana hediye edildi bu kitap ve çok hoşuma gitti. Bence güzel bir hediye.

Güzel bir armağan. Niçin garip olsun? Ayrıca buff'ın dediği gibi, Güzel Kelimeler Dükkanı'nda başka güzel şeyler de mevcut.

İşte garip gelmiyor bana da, dışardan nasıl görünür diye düşündüm.

madem öyle düzgün bi hediye olur bu. Vereyim

Çanak hangi uykuya bakıyo? Eutelsat ti galiba digi, Dsmart turksat

Nereye baktığımı tam bilmiyorum ama tum kablolar var apartmanda

Digiturk kartını başka kutuya taksan da çalışmıyormuş. Sanırım kutu ve kartı eşleştiriyolarmış.

Değer al.

Istanbulda kullaniyorum karda, yagmurda, normal havada hepsinde cok memnunum

nokian daha iyi bir lastik tabi ki. ama en kötü kış lastiği en iyi yaz lastiğinden iyidir kış koşullarında bu arada hepsiburada'da gayet ucuzlar nokian lastikler oradan bi fiyatını kontrol etsene

Petlasın yan ürünü var bir de. Snow.... diye. Adını unuttum. Ben ondan aldım çok memnunum. Gözü kapalı al derim araban çok lüks değilse.

Benim araba Ford Fusion 2010

www.youtube.com bu videodan sonra Nokian öneriyorum.

ben nokian aldim, çok memnunum

Petlasin yan urunu dediginiz Starmax. Snow... dediginiz petlasin kis lastiklerinin ismi snowways.

Petlasin kis lastikleriyle bildigin binek arabayla offroad bile yaptik biz karli zeminde.

Kis lastikleri ciddi anlamda basarili. Yaz lastikleri ise fiyat performans urunleridir. 2 kati paraya daha iyi alternatifleri var. ama parasina gire petlas mukemmeldir. Yazliklarda da pt741 veloxsport performans lastiginin yol tutusu muazzam. Sadece biraz gurultuludur.

Aychovsky

ayço +1, kesinlikle ayço.

sanal hayvan
shi aila
microfiction

ben de ayçoyu arardım

konuya göre değişir o iş. 1960 avrupa şampiyonasında sovyetler birliği'nin kalecisi kimdi diye sorsa ayço yarım saat makale anlatır adsfasdf süre biter

kadinlar baskin.

futbol sorarlarsa cuvallariz.

madonna madonna madonna kim bu adam abi?

@lonelyman: madonna derken? aychovsky mi?

Der mesiteri arardım soruyu bilemeyince de zuhaha diyerek güler idim.

Valla yukarda yazılanlara bakmamıştm, mobilden giriyorum, soruyu görünce açıym da AYCHOVSKY yazıyım dedim.
Baktım herkes yazmış :)

Soru güzel soru, tebrik ederim.

Eksik olduğum konuları belirleyip ona göre düşünürdüm ama ilk sıraya godoşu beklerken'i yazardım muhtemelen, soruyu bilmese bile akıl yürütme yoluyla doğruya ulaşma durumunu da göz önünde bulundurarak.

Google a hakim bi arkadaşı arardım.

Teknikservis nikli biri vardı o yapar gibi mesela

şu ana kadar tanıştığım herkes ilk olarak sen niye milyonere katılmıyosun lan diye soruyor, ikinci olarak da bak kesin başvuruyorum ben ilerde bir telefon jokerim olarak seni yazıyorum ok? diye ekliyor, annemin benle bir hafta konuşmamışlığı var sırf başvurmadım diye.. neyse katılmam ama katılacak olsam der meister'ı yazarım ya böyle değişik bi şeyler düşünüp doğru yaptırtır gibi

Kimse dememiş ama aychovsky tabii.

Çünkü diğerleri bilse de kindar oldukları için doğruyu söylemezler muhtemelen. :)
Sevmeyenim çok.

aychovsky demeye gelmiş idim.

Sağ olun, var olun da; makale yazmayı geçtim, heyecandan cevap veremeyebilirim. Bir arkadaşım vermişti adımı ama o gün karnıma ağrılar girdi. Arayacaklar da bilemeyeceğim ya da daha fenası 'Anaaaam, anamanamanamanam, ayayayayayyayayyy' diye saçmalarken süre dolacağından çok korktum. Sonuçta arkadaş yarışamamış, birkaç yarışma boyunca oturmuş sanırım. Bir de cekilmis gayfe'nin dediği gibi '1960 Avrupa Şampiyonasında Sovyetler Birliği'nin kalecisi' gibi sorularda etkisiz eleman görevi görürüm, 30 saniye dolana kadar ben ancak Google açarım; seyirciye sormak daha anlamlı. Yine de elimden geleni yapmaya çalışırım. Bilirsem de kırışırız, bilemezsem aradaki farkı ihtiyaç kredisi çeker öderim artık, n'apayım.

Ben de biraz uzmanlık alanına göre aramaya çalışırdım. Rusya, Ukrayna'lı bir şey olsa der meister'ı aramak isterdim mesela, edebiyatlı bir şey olursa papillon7, arabanın şasisi ile ilgili bir şey olursa bir3iki7 (yanlış da olabilir, karmaşıktı) ama gitmeden önce soruları bilmiyoruz; o yüzden çok riskli durum. Yukarıdan kopya çekeyim, sanal hayvan ile godoşu beklerken'i yazardım kenara.

@godoşu beklerken: yok ya, merak etmiştim sadece :)
ayrıca yarışmadan önce zaten üç kişinin numarasını veriyorsun. sonra sorunun durumuna göre o üç kişiden birini seçiyorsun.

Compadrito.

bilgisayar kullanmaya hakim ve kültürü yerinde birisi olurdu delineron, celeron 300a olurdu sanırım ilk tercihlerim, edebiyat ve genel kültür bakımından eşim duyond u yazardım.

film ve müzik alanındaki bilgileri ile de kesinlikle rare yi yazardım.

Basond'ın cevabını çok beğendim, buradakilere onun gibi hakim değilim ama Angelus'u bir yazardım şişkolarla ilgili bir soru gelirse diye:) ya da spor falan.

@e haliyle Futbol sorarlarsa çuvallarız demiş ama der meister var bugüne bugün futbol için de:)

Dune

contact

Solaris

asimov vakıf serisi hatta asimov kitapları
stanislaw lem kitapları
arthur c. clarke

genel olarak solaris gibi beyaz perdeye aktarılmış kitaplar iyi oluyor.

Dune demeye gelmiştim ben de, demişler

philip k. dick yazılmamış, hayret. valis özel bir kitap ama türkçeye çevrilmedi sanırım. onun dışında popüler kitapları mevcut işte. ancak başlangıç için, çevirisi de nispeten vasat üstü olduğu için ubik diyorum ben, güzel kitap.

klasikleri okuduktan sonra kafası kırık şeyler istersen philip k. dick. ama klasikler içinde asimov'un robot öyküleri ve clarke süper tabii. Öykü derlemelerinin bazıları romanlardan 100 kat iyi oluyor, tanrının 9 milyar adı'nı bulduğun dakika oku bitir mesela.

edit: valla üsteki postu görmemiştim philip k. dick yazarken. O yüzden farklı olarak Heinlein önermiş olayım. Mesela bu yıl bayağı ses getiren predestination filmi onun "All You Zombies" öyküsündendir. Bilimkurguda kısa öyküler candır. TAbii öykü sevmiyorsan çıktığı zaman dünyayı sarsan "yaban diyarlardaki yabancı" gibi tuğlaları da okuyabilirsin.

Bulabilirsen; Kaplan! Kaplan!

Konusma ben konusuyorum daha bitirmedim bana seslenmiş ama benim ilk aklıma gelecek kitaplar yazılmış zaten :)

Bulabilirseniz Kaplan! Kaplan! +500 (Bulamazsanız Yıkıma Giden Adam'ı okuyun, yeni baskısı var)
Dune, Contact, Solaris ve Lem, Vakıf, Clarke, Le Guin +1
PKD'nin 6 45 basımlarında çeviri zayıf, o yüzden önerirken tereddüt ediyorum, çoğunu henüz okumadım ben ama yeni çevirilerine ve öykü derlemesine de bakılabilir.
Listede Ray Bradbury eksik, sadece Fahrenheit 451 değil, Mars Yıllıkları, Yakma Zevki, Sonbahar Ülkesi'ni de öneririm.
Daha yeni yazarlardan Hugh Howey var, üçlemesinin iki kitabı yayımlandı (Silo ve Vardiya) üçüncüsü de 2017'ye yetişecek sanırım.
Yine yeni yazarlardan Ann Leckie var, Adalet ve Kudret yayımlandı (bunlar da seri)
China Mieville, fantastiğe yaklaşıyor ama steampunk severseniz kesinlikle öneririm.
2312 (Kim Stanley Robinson) yeni basıldı sayılır, ben daha okumadım ama çevirmeni çok sevmiş kitabı, o yüzden öneriyorum.
Asimov'un kitaplarını bulmak biraz zor, Sonsuzluğun Sonu ve Ben, Robot'un yeni basımları var, ikisini de şiddetle öneririm.
Sovyet bilim kurgusu isterseniz Strugatski Kardeşler var, Kıyamete Bir Milyar Yıl ve Pazartesi Cumartesiden Başlar kitapları var piyasada.
Şimdilik bu kadar, devam edersem baskısı bulunmayan kitaplara gireceğim :)

eğer iyi bir kasap bulursan aynısını hatta daha güzelini yarı fiyatına evde de yaparsın. adamın yaptığı şey güzel et bulup azcık tuz biber atıp ızgarada medium rare pişirmek başka bişey değil.

medium rare'e kadar ben de inanarak okuyordum ki, medium rare'de bi' kafa karışıklığı yaşadım.

Ben de merak ediyordum, geçenlerde günaydın'a gittim(nusr-et'i merak edip günaydına gittik ama olsun, fukaralık) etin yumuşak olması dışında pek bi' şey anlamadım. Zaten ben ekmeksiz yerken de çok fazla tat almıyorum.
kültürel bi' olay sanırım, biz fukaralıktan hep ekmekle yediğimiz için artık ekmeksiz tadını bi'şeye benzetemez olmuşuz.

yok aynısı evde biraz zor olur. olur da zor olur.

nusret'in eti dry aged denilen yöntem ile doğrudan hayvandan çıkarılıp satılmıyor. özel buzdolaplarında belirli bir süre bekletiliyor. sanırım asıl püf noktası bu.

ikincisi, hiç gitmedim ama kömür ateşi kullandığını tahmin ediyorum. yani döküm tava diyecekler şimdi ama gaz ocağı üstünde göküm tava ile kömür ateşinin çok farkı var. ev tipi mangal ızgarası da değil üstündeki muhtemelen kömürün üstündeki de döküm bir ızgara. bizim tel ızgaralardan değil.

gerisi suyunu kaçırtmadan mühürleyip içi pembe kalacak şekilde pişirmek. yukarıdakileri sağlarsanız bunu yaparsınız evde.

özel et alıyor çünkü. aldığı etin yetiştirilme maliyeti daha fazla,
ayrıca o etler dinlendiriliyor haliyle onun maliyeti de daha fazla oluyor. (21 gün mü ne dinlendiriyordu etleri özel dolaplarında)

ha yine de o para eder mi?
et tek başına o para etmez.

ama oradaki eti, hiç pişmeden almak istesen şuan kasaptan aldığın etin 2 katı fiyatına alırsın yine, öyle söyleyeyim.

paranın kalanı; eti ustaca pişiren şefe, etin yanında kullanılan malzemenin kalitesine, mekandaki ambiyansa veriliyor.

nusretteki et neden pahalı? (etin maliyeti dışında söylüyorum)
çünkü nusretin o işletmeye harcadığı paraya oranla düzgün bir kazanç elde etmesi gerekiyor. o yüzden pahalı.

nusret orada 50 tane garson çalıştırıyorsa, o işletmeye bilmem kaç milyon tl lik dekorasyon vs. masrafı yaptıysa, pr çalışmaları falan yapıyorsa bütün bu giderlerini topluyor ve diyor ki: bu masaya oturan bir kişiye en az 70-80 lira masraf yapıyorum. eğer ben o kişiden 200tl kazanmazsam bu işletmeyi hiç açmam giderim köşede tavuk dönerci açarım kalan parayı da inşaat işine harcarım.

der.

işte asıl sebebi bu yani.

Bazı yerlerde para yemeğe değil ambiyansa, orada yeme imajına verilir.

@d max, işin o yönü de vardır elbette ama ben lezzet olmasa bu kadar tutmaz sanki diye düşünüyorum.

vedat milor nustret diye youtebada arat. orda acikliyor.
etleri ozel almasi, dinlendirmesi, duzgun yerlerden kesmesi, az pisirmesi sulu olmasi vs vs

tutuyor olmasının sebebi lezzet değil, popülerlik.

nerde o günaydın'a gittim, napalım fukaralık diyen arkadaş? hah yukarıdaymış. nusr-et dükkanları daha portakalda vitaminken bildiğim kadarıyla nusret gökçe isimli şu ilginç adam günaydın'ın şefiydi. kim elinden tuttuysa ayrılıp kendi zincirini kurdu. ona da ferit şahenk el verdi, birkaç trendsetter orada yemek yiyince boynuz kulağı geçti. oldu sana zincir.

mevzu et değil. bu adama kimse el vermese, bu hala günaydın'da et pişiren herhangi bir şef idi. günaydın'a da takılan olmayınca sıradan bir stek house'un sıradan şefinden öteye gidemezdi.

bazen gerçekten şu illuminati falan olaylarına inanıyorum. acun'un sıradan bi muhabirken çok matah programlar yapıyor gibi türkiye2nin en ünlü televizyoncusu olması, etçi adamın bir anda bu kadar popüler ve para kıran mekanlar olması, abuk şarkıcıların, şovmenlerin bir anda parlayıvermesi. bi numaralar dönüyor da du bakalım.

günaydın'da çırakken biriktirdiği parayla güney amerika'ya gidip işin inceliklerini öğreniyor, geldiğinde de yaptığı iş beğeniliyor ve doğuş grubundan yatırım alarak yeni bir marka yaratıyor.

et pişirmekte ne var, ateş var ızgara var et var gibi yorumlar bence saçma. adam olaya katma değer ekliyor, yaptığı etler günaydın'ın etlerini filan sollar. onun dışında da bir marka / bir konsept yarattı ve oradan da para kazanıyor.

ben anormal bir şey göremiyorum. "birileri elinden tuttu öyle zengin oldu yeeeaaa" derken sizin niye elinizden tutmuyorlar mesela? madem o kadar kolay siz de yaptın.

sermaye övücüsü gibi gözükmek istemem ama nusr-et e tepki göstereceğimize ankara'dan birilerinin yğeeni diye trt'ye müdür olarak atanıp hiçbir şey yapmadan 10binlerce dolar maaş alanlara tepki gösterelim...

nasıl et pişirmekte ne var?

dünyanın en elit restoranlarının en önemli meziyeti et pişirmektir. et pişirmek ağır sanattır.

hepsinden önemlisi çok pahalı malzeme olduğu için, çoook daha büyük ustalık gerektirir.

tchuck +1 pişirme ve hazırlama yöntemi lezzeti yakalamada çok önemli bir faktör. et ne kadar kaliteli olursa olsun beceriksiz ellerde ziyan oluyor diye düşünüyorum.

Sadece etin tadının güzelliği değil onun reklamı daha önemlidir. Okuduğum kadarıyla asıl etlerle nusret değil abisi Uğur ilgileniyor diye biliyorum. Arka tarafta abisi Uğur var diye biliyorum. Nusret ise daha çok ön planda çalışıyor tabiki iş tecrübesi var kasaplıkta kötü değil. İnsanlar sadece et güzel diye gelmiyorlar biz Türk'ler belli bir kesime kendimizi kabul ettirmeyi severiz. Örnek veriyorum 6s'imiz varken ve sağlamken sırf almak ve göstermek için 7 alan insanlarız. İnsanlarda nusreti sevdiler her anlamda ve bir marka oldu artık. Parası olduğunh göstermek içinde giden fotoğraf çekip instagramda paylaşan insanlar yok mu? Var. O yüzden olay sadece etin güzelliğinde değil aynı zamanda da reklamda bunu da nusret çok iyi yapıyor. Ben bile instagram hesabındaki paylaşımlarına gülüyorum açıp izliyorum. Arkadaşlarla aramızda espirisini yapıcak duruma geliyoruz. Öğrenci olmama rağmen (para kısıtlı tabiki) et de çok sevdiğim için izledikçe canım çekiyor ben bile merak ettiğim için gitmek istiyorum olay bence tamamen reklamda. Etker kötü mü? Zannetmiyorum.

bu isin olmayan sirri iyi malzeme. gerisi de hikaye.

yemek pisirmeyi bilmiyorsa "et pisirmek..." diye degil, "et yemek..." diye konusmali insan.

nusr-et'in basarisi reklamdir. darbeyle mahvedilen makul insanlarin yerini alan soytarilar ve onlarin copleriyle beslenen medya, yaratilan kolpa degerler, ve saire...

et pisiriyormus. hahah, he...

Topçular popçular gelsin. Fakir müşteri gelip onları rahatsız etmesin. Ortamlarda da böyle et yok ağa diyelim.

not: dizi bolumu basi 50 bin alanlar "oyuncu" mesela bu mantiga gore. konser basi 100 bin alanlar "muzisyen", kitaplarindan 1 milyon kazananlar da "edebiyatci."

fiyatlar nasıl burda? t-bone yesek mesela ne kadar ?

@nucleon

t-bone 100
dallas steak 120
nusret kobe 150
lokum 90
kuzu kafes 240.

Reklam artı kalite/fiyat'in her işte olduğu gibi burda da parabolik artıyor oluşu.

Nusret'in püf noktası bence %90 kullanacağı eti seçmek kalan %10 da pişirme,sunum,reklam vs.

Etin lezzeti daha hayvanın nerede otlatıldığından başlar.Bizde sıradan restoranlar pek önem vermez ete.Nusret muhtemelen etin yediği otlara,merada ne kadar dolaştırıldığına,yağlanması için ne kadar bekletilmesi gerektiğine vs. ve bunun gibi bizim bilmediğimiz bir ton detaya dikkat ederek et alıyordur.

Ben köyümde merada otlatılan kuzuların etinin lezzetini İstanbuldaki çoğu restoranda bulamıyorum.Bunlara dikkat edenler fark yaratıyor

adidas da 44 giyiyorum, timberland de.
oyum 46dan yana

46 al bence, kışlık çorapta kalın olur neticede

gereğinden fazla geniş hemi de.

iki yıldan sonra da kalın çorapla giyilmediğinde muhteşem acılara sebebiyet verebiliyor. büyüğü makbuldür.

ayaginiz kac cm? size chart'a bakin?

bence buyuk degil kaliplari...

www.timberland.co.uk

buraya göre 45 oluyor yine

speedtest.net

yavaş değilse sana göre, hızlıdır :)

www.speedtest.net

teşekkürler arkadaşlar. edit'leyerek sayıları yazdım. bi yorumlar mısınız? hiç anlamıyorum ben. yani full dizi izlesem bir şeyler indirsem olur mu?

48 mbps gayet güzel bir hız. yeter artar

türkiye'deki ortalama internetin 15-20 katı hızlı. nasa'nın tahtına göz dikmediysen o internetle yapamayacağın şey yok.

oha çok iyiymiş. bir de ucuz.
ashdjkalsds

upload'a takıldı gözüm ya. ulan biz burda 2 mbps upload hızı yakalayınca takla atıyoruz. 82 nedir!? şanslı insansınız vesselam. bütün değerler süper.
online oyun oynayan bir insansanız o ping değeriyle çok rahat edersiniz. biz burda 20'nin altına düşemiyoruz ki serverların çoğu almanya veya fransada oluyor oraya ping atınca 80'in altına zor iniyoruz :D

hangi ülke hangi şirket ve kaç para veriyorsun merak ettim

@azizakin
bulgaristan, teknolux, 15 lv(30 liraya yakın bi para)

hangi ülke ve ne için gittin ben de merak ettim.
sürekli bi iş mi?

@safepassage
tr'den kaçma amaçlı geldim. buraya yerleştim. ucuz olduğu için. küçük bir şehirdeyim.

Nası kaçtım adlı bir yazı yaz buraya at. Herkes okusun örnek alsın.

soruya cevap internet hızın çok iyi !

@kahramanirakus
çok yazılacak bir şey yok ya. plansız programsız çektim geldim. ama burada doğduğum için pasaportum var. o yüzden kimseyle muhattap olmadım. bindim otobüse; 2 tişört, 1 mont 1 kotla geldim işte. bakalım daha yeni planlar yapacağım.

Her yerde kar, soğuk, yağmur uyarıları veriliyor. Dikkat edin.
O yolu bilemiyorum; söz, bilenlerde.
iyi eğlenceler.

Ben de o kar yağış muhabbetinden tereddüt ettim açıkçası.

Yolu ve bolu tarafına da hakim değilim.

hiç yedigöller mevsimi değil şu anda.
ilkbahar gibi gidin

yaklaşık 30km'lik bir yolu var çok kötü, uçuruma uçmamanız için engel olarak sadece bir bariyer var. biz akşam vakti geri dönerken sis çökmüştü, oldukça zor bi yolculuk geçirmiştik. buzlanmaya oldukça elverişli bir yol olduğunu düşünüyorum, dikkatli olmak lazım.

bolu merkezden giden yol yeni asfaltlanmis gecen sene ama kenari ucurum. ve yol da dar. saganak yagmurda donus yolumuzda ve gercekten asiri stresli oluyor. hic gerek yok bence o strese simdi.

bir de bu hafta ve gelecek hafta icin marmaradan gelecek kar bekleniyor, bence riske girmeyin.

gecen hafta instagramda takip ettiğimiz birisi kardan dolayı çıkamamıştı yedigöllere. bolu'nun karı zaten eksik olmaz. yedigöller için de zaten dağlara doğru çıkıyorsun. kar kesin vardır. geçen sene yol iyiydi. yeni yapılmıştı ama riske girmeye değmez yan taraf uçurum direk.

ışıklı alın kesinlikle, paperwhite yani

ışıklı tereddüt bile etme. farkı biri ışıklı diğeri değil.

ikisini de kullandım, ışıklı alın.

gece yolculuk yaptığınızda ya da yatağınıza lambayı kapatarak uzanmak istediğinizde çok işe yarıyor.

Peki isikli olarak kullandigimizda karanlikta goz yorma olayinda bir degisiklik oluyor mu?

ışıklı +1

iş yerinde bir arkadaşımda vardı, birkaç saat kurcaladım gerçekten ışıklı olanını almanı öneririm.

Oluyor, ışık ekrandaki mikro kanallardan sağdan soldan geliyor. Ekran arkasından değil. O sebepten tablet gibi göz yormuyor

Işıklı var bende
Tavsiye ederim. Göz yorma olmuyor. Yirmi otuz kademesi var ışığının. Parlaklığını ayarlayabiliyorsunuz.

Işıklı olanı al mutlaka. Geceleri çok rahat ve keyifli oluyor. Göz yormaması için özel olarak tasarlandigindan öyle bir korkun da olmasın. Gayet kullanışlı.

Herkes gibi ben de ışıklıyı öneriyorum. Işık ayarı olduğu için geceleri ışık seviyesini düşürerek çok rahat okuyabiliyorsun.

Paperwhite +1 Işıklı +1

Casio gshock'larin ışığını bilirsin, öyle yanıyor paperwhite. Mükemmel alet, kesinlikle ışıklı al.

"according to your suggestions..." desem çok mü sözlük çevirisi olur acaba? ben olsam böyle kullanırdım.

In line with your...
In light of your...
Taking your .... İnto consideration

NoktLi yere duruma gore suggestion, direction, feedback gibi kelimeler

As per your suggestions...

as per your advice

Not: according to suggestion, [godosu beklerken]n d dedigi gibi durum belitmeye deha uygun... Keske tum cumleyi yazsaydniz, contexti daha iyi anlardik.

@ parcxerox, cümle su sekilde idi:
I improved my categorisation in line with your suggestions.

öneriler icin tesekkürler!

yenir tabii ki. buzluğa atıp aylar sonra çıkarıp yemek çokça yapılan bir uygulama.

Yenir, ama tazesi gibi olmuyor.

Not: Denedik.

balık temizlenince bozulur derler ama

yenir, hic bisey olmaz.

göm.

Yenir

Sen simdi tek yiyemezsin en iyi ben yerim. Hem sana birsey olmasin. Bana birsey olmazsa sen de yersin

biz yiyoruz, bir şey olmuyor. ölmedik şu ana kadar.

biz de yiyoruz ama nucleon'un dedigi cok dogru, bana da balıkcımız tembihlemişti, hiç bıcak vurmadan oldugu gibi buzluga atmak lazımmıs.

şaka mı bu soru? tabi ki yenmez arkadaşım zehirlenir ölürsün allah muhafaza

bilgisayarı sadece oyun oynamak için kullanmıyorsun ki, oyun sadece bir kısmı. konsolda ise oyundan başka bişey yapamıyorsun. konsol bilgisayarın yerini tutamaz ama bilgisayar konsolun yerini tutar yani. klavye mouse ile oynamaktan daha konforlu kontrolcü ayrıca, mantığı yok yani klavye mouse desteğinin. uğraşsan yaparsın zaten, araştırmadım ama çözüm vardır kesin klavye mouse için.

@baba jo

hocam o kısım doğru iş yapan insanlar var ama bu bahsettiğim sadece ama sadece oyun oynamak için pc toplayanlar, yoksa render şu bu pc başka elbette. ben sadece amacı oyun olanları kastediyorum ki bu pc toplama pccilerin %50 si rahat sadece oyun için topluyor.

ondan merak ediyorum.

eğer sadece fare ve klavye desteğiyle pc oyun camiası kaybolsaydı zaten öyle bir destek gelirdi.

"bilgisayara ihtiyaç kalmaz böylece"

her iş için bilgisayarın kullanılabilmesi? 60 fps? daha yüksek çözünürlük? oyun modları? steam ve oyun fiyatları? kolay parça değişimi?

amacı isterse %100 oyun olsun, konsol alanın evinde bilgisayar da oluyor(o veya bu nedenlerden). madem bilgisayarım var niye konsolla ayrıca uğraşayım ki diyor ki mantıksız değil. kaldı ki herkesin evinde tv sürekli müsait olmuyor. cumartesi gecesi evdekilere "dağılın odalara ben tv'de ps oynıycam" dersen çıngar çıkar.

olay tamamen ne kadar süre ve ne tür oyunlar oynandığıyla ve yaşam tarzıyla alakalı. hikayeyi yaşıyayım kafasında; çok sayıda senaryolu oyun oynayıp bolca vakit ayırıyorsan, bütçe sıkıntın çok yoksa, işy erinde de masa başında akşamı ediyorsan, konsol alır oyunlara parasını basar koltuğunda uzanarak oynarsın. iş yerinde masa başında fazla vakit geçirmiyorsan, senaryolu oyunlar yerine moba tarzı müsabakaları tercih ediyorsan, oyunlara verecek fazla paran yok ancak vaktin çoksa "oyun sektörünün" fiyat politikalarına muhalefet edebileceğin güzel bir alan oluyor pc. yada bir örnek daha vereyim, oyunla falan alakan yok, pes-fifa-nba takılan casual bir ilgisizsin diyelim, sırf bunlar için de gidip 5 bin liralık pc toplamak yazık olur. yapıp yapacağın oyun masrafı yıllık 200-300 tl dir.oyun piyasası uzaya çıksa tek oyun için fiyat farkı çok koymaz.yada yada yada, parasal hiçbir sıkıntın yoktur, iş güç de yormuyordur, teknolojinin ille de son basamağını çıktığı gün göreceğim diyen bir tipsindir, zaten pc'den başkası paklamaz. bu örnekler çoğaltılabilir tabi. şahsım pc de çalışmaktan bilekleri nasır tutan bir gariban olduğundan, ille de konsol diyorum. ancak dotaya csgo ya da hasret kalıyoruz böyle böyle. :)

konsol candır. öğrenciyken konsol da neymiş toplarım pc mi yardırırım sabahlara kadar diyodum. şimdi kim uğraşcak pcle diyorum. aç konsolu yayıl koltuğa oyna geç daha çekici geliyor.

Konsolda mouse olsa fps oyunlarında mouse kullananlar üstünlük kurar. Millet gamepad e alışsın diye öyle oluyo o işler

Bende Fiesta var. Dizel Manuel. Yakıt olayı çok iyi, araçtan memnunum ama bagaj hacmi az

Hyundai i20 diyorum. 2013 modeli var bende. Yeni kasalar harika. Az yakıyor.

Fiesta.

208'lere bir bak derim, peugeot. Memnunum.

fabia

Pejo kullanıcısıyım 208e bir bakmadan geç derim.(düzlerde bir problem yok otomatikleri için diyorum).
Dsg en az sorunsuzu polo yerine ibiza öneririm aynı şeyin laciverti.
Ben olsam sıfır araba almam ama illa sıfır olacaksa lpgli i20 öneririm sınıfının çok üstünde bir araba dizel otomatiği yok diye biliyorum.

Benzinli alacaksan Polo-Fiesta olabilir. yalnız bu parayla polo otomatik alabileceğini sanmam.

Otomatik alacaksan çift kavramalı modellere yönelmen daha iyi olacaktır. Polo ve clio 4 sadece otomatik yüzünden diğerlerinden önde.

Poloda iç mekan kalitesi fena değil golf hissiyatı hoşuna gidiyor insanın ama hız sabitleyici falan hep ekstra oluyor en dolusunda bile.

Clio multimedya olarak oldukça güzel yalnız iç tasarım biraz fazla şirin duruyor. ben birkaç gün kullanınca takmadım ama sahibi olan tanıdığım bu olaydan şikayet ediyor. boş versiyonunda bile hız sabitleyici/kartla çalıştırma gibi özellikler var.

anneme 1 ay önce sıfır toyota yaris 1.0 life aldık 44 bin liraya. park sensörü ve boya koruma hediye etti aldığımız bayii (toyota nataş kozyatağı). acayip memnunuz. az yakıyor, 1000 cc motoruna rağmen hızlanması çok iyi, içi dışı ses yalıtımı kaliteli, markası toyota sorunsuz bir araç. tavsiye ederim. ama 55 bin bütçeyse 1.33 yaris düşünülebilir veya 1.33 auris (ama manuel olur auris)

ikisinden de uzak dur derim. samsung sıkıntılı bu aralar.

samsung sıkıntılı değil yahu, son modeli sakat çıktı sadece. son model murtaza olunca eski stabil modeller de yamulmuyor.

ikisi de güzel. büyük ekran ve kalem lazımsa note 5, değilse s7.

bir de s7 daha pahalı sanırım.

S7 edge var, muazzam.

Samsung'un en iyi serisi; Note serisi, bunu unutmayın. Ayrıca Note 5 değil, Note 4 öneririm. Aralarında uçurum yok. Note 4'ün avantajları: SD kart girişi, batarya değişimi.

note 5 kullanıyorum, stabil. ben kalemini aktif kullandığımdan ve dizi vs. izlediğimden note 5 aldım. sende de aynı ihtiyaç varsa note5 düşünebilirsin.

@sorumatik

note 4 ile 5 arasında biraz fark var. 32 gb modelini alıp bulut sistemlerini kullanırsam sd kart olmayışı çok sıkıntı olmaz diye düşünüyorum. s2 telefonumda epey batarya değiştirdim ama batarya için note 4 değer mi bilemiyorum. hem daha eski model, yazılım desteği de daha erken kesilecek muhtemelen.

@senolll

Fark tabii ki var ama über değil. Batarya ve SD kart önemli şeyler. Ben Samsung Pro 64 GB Class 10 taktım, telefon 100 GB oldu :) Bulutla filan uğraşılmaz.

batarya ve kart çok da önemli değil. yedek batarya gezdirmeyecekseniz, amaç batarya patates olduğunda çıkarıp yenilemek ise o iş yaş. zaten batarya bozulana kadar telefon şişiyor, illa değiştir beni diyor. garanti falan da kalmamış, şişmemişse bile servise verip bataryasını değiştirtebilirsiniz.

kart yeri olduğu halde kart kullanmayan 32 gb hafızalı note 3 sahibi eşimin mayıs'tan beri kullanıp dünyanın hd videosunu, fotoğrafını çektiği hafızası daha yeni doldu, ki arada yurtdışı seyahati, yaz tatili falan var, çokça foto ve video çekildi. kabloyla bağlayıp bilgisayara attım hepsini, bi 6 ay daha götürür şimdi. zaten doldukça galeriyi açmak yavaşlıyor. 128 gb kart takıp her şeyi telefonda taşımanın ne alemi var? hem telefon yavaşlıyor, hem sonra suya düştü, kart ıslandı, bütün fotolarım gitti diye üzülüyorsunuz.

Her türlü Note 5 derim. "Kalemi var yeaa, başka bişiyi yok"çular olabilir. Kalemi gerçekten var. Note 5.

Saçmalıyorsun? Bu dengenin iki ay sonra değişmeyeceği ne malum? Ayy derdinizi s*keyim diycem olmayacak

şimdi maaşın ne kadar olduğuna bağlı bu durum. erkek 5k kadın 6-7k ise hiçbir sorun yok. ama erkek 2k kadın 4k gibi bir maaştan bahsediyosak değişik hissettirebilir. ama yine de rahatsız olmazdım.

@füt ne alaka? Bir soru sordum ve bunun saçmalamakla alakası yok. Gördüğüm kadarıyla bu bazı kişilerde sorun olabiliyor daha yakın zamanlarda bu yüzden başlamayacak ya da bitecek evlilik, ilişki duyuruları okudum. Bundan rahatsız olacağını söyleyen ya da içten içe rahatsız olan erkek ve kadınlar var, ben de açıkça soruyorum ne düşünüyorsunuz diye. Ayrıca 2 ayda yüksek lisans diploması, bir üst title ve birden zam artışı olmuyor ya da sana bunlar olurken karşıdaki de yükseliyor vs. Saçmalayan sensin, benim için sorun yok dersin vs. verecek bir cevabın yoksa kimsenin derdini s.kmene de gerek yok, çünkü burda bazı insanlar rahatsız olabiliyorlar ciddi ciddi.

@kanzuk 1. dediğin gibi bir skala için mesela. Gerçek bir durumu yansıtmıyor atıyorum

Maaş oranı fark edebilir, 2-4 muhabbeti yani, ama pekte önemli degil. Ama yüksek lisans nedir yani, şimdi başlasam 2 sene sonra ben de yüksek yapmış oluyorum. Bi olayı yok.

Zaten bunlar basit meseleler, bunlar sorun oluyorsa hiç bişey olmasın daha iyi :)

asla olmam. hatta kazancı 10 bin tl fazla bile olsa sıkıntı yok. mutlu olurum. yahu zaten evliliğin olayı bu değil mi? para kişisel değil ortak?
örnekte geçen benzer bir çift tanıdığım var. 1 yıl önce evlendiler. aralarında hethangi bir sorun yok.

bu seviyeler arasındaki makasın çok açık olduğu bir insanla olan ilişkinin evliliğe gitmesi zor zaten. gidiyorsa, sorun yok demektir.

bu olaydaki erkeğin yerinde olsam da umrumda olmaz. sorun eden adamın kendi kazancına ya da eğitimine dair bi özgüvensizliği vardır.

Kadın olarak ben rahatsız olmam. Fakat bildiğim bazı örneklerden yola çıkarak bu işin aradaki farkın ne kadar olduğundan ziyade tarafların insan olup olmadığına baktığını söyleyebilirim. Yani 5 kuruş fazla kazanıyor diye kadın adama terbiyesizlik yapar o farkı hissettirirse çekilmez olur. Aynı şekilde erkek de kadın 5 kuruş fazla kazanıyor diye ezik hissedip türlü yöntemlerle huzursuzluk çıkarırsa, kadına kötü hissettirmeye çalışırsa çekilmez. İlişkiyi yaşayan sizseniz karşnızdakini de tanıyorsanız bahsettiğim gibi iki tip değilseniz gül gibi geçinirsiniz, sorun etmezsiniz

sosyal acidan, entellektuel acidan, kulturel acidan ortaklik varsa hicbirsey olmaz. tabii iki taraf da klasik kadin erkek rollerinin temsilcisi degillerse...

yok abi ne rahatsız olması ya, bana kalsa ben "ev adamı" olurum direkt ama toplum buna hazır değil :(( çalışmaktan nefret ediyorum. evliliği falan geç herhangi bi kadın "arpanı suyunu battaniyeni yatağını vercem, karşılığında beni evde hiçbir şeyle uğraştırmayacaksın" desin direkt 4 yıllık sözleşme imzalarım. projeyle, geçim sıkıntısıyla, uyuz iş arkadaşıyla, istanbul trafiğiyle o uğraşsın amk ben temizlik yapıp maç falan izliyim. eh haliyle kafa yapısı buyken ben 3 alıyom da eşim 5 alıyo vs. umrumda olmaz açıkçası, bana öyle "ben senden üstünüm cnmm" atarı gideri yapmadığı sürece sıkıntı değil.

der meister +1860 münih.
ben "zengin karı" bulsam diye, "keşke özel okula gitseydim de zengin bi ailenin kızını ayartsaydım" diye dövünüyorum; hiiiiç rahatsız olmazdım.

sorun çıkabilecek tek nokta birilerinin parasına muhtaç kalma durumu, benim aldığım maaş kendime yetiyorsa sorun yaşamam. fazla kazanan o, eve de daha çok o versin bi zahmet!

Fark etmemesi ideal olandır tabii. Title ve maaş olarak arada uçurum yoksa iki tarafın da dert etmemesi gerekir ama bunlar kişiye göre değişir tabii. Eğer çok yakınsa ben dert etmezdim ama uçurum varsa sanırım genel manada biraz alıngan bir kişiye dönüşebilirdim belki.

Kişiden bağımsız olarak da çevre faktörü var bence. Çift bu durumu belki dert etmemiştir ama çevrelerindeki herkes sürekli bununla ilgili konuşursa bence bir noktadan sonra mutlaka etkilenecek ve birbirlerine yansıtacaklardır diye düşünüyorum.

rahatsız etmez.

bunun bir üst seviyesi zaten kadının herhangi bir şekilde çalışıp para kazanmasından rahatsız olan, kadının evde oturmasını isteyen erkektir. arasında pek bir fark yok benim için. insanların kafasında aşması gereken cinsiyet rolleri bunlar işte, sonu yok.

Rahatsız etmez. Kadın bunu erkeğin üzerinde koz olarak kullanmazsa bi sıkıntı değil bence bu.

Kadın olarak rahatsız olmam. Paranın lafını yapan biri değilim ancak çok fazla tahrik ederse bunu dillendirebilirim (kavga esnasında çirkefleşebiliyorum) bir kere döküldü mü zaten daha da kurtarılmaz olay.

hiç sorun etmem. hatta ben işimi de bırakabilirim karım bana bakacaksa.

Erkeğim.
Erkekler kadından az kazanırsa kadının gücünün altında ezileceğine inanan, kadından çok kazanırsa aldatacağına inanan bir kadın gördüğümde o kadınla tüm irtibatımı kesiyorum.
Meslek ve para üzerinden ilişkilerin yürüyüp yürümeyeceği yargısına varan tüm insanlar net biçimde gerizekalıdır ya da zekilerdir ama niyetleri samimi bir ilişki yaşamak değildir, sürekli "başkaları ne der" adlı puta tapıyorlardır.

Samimi ortamlarda hava bile atarım. "Benim hatun da ayıptır söylemesi yüksek mühendis/fizikçi. Maaşı da çok iyi yahu. Ehehe. Sehr schön." falan derim yani. Nolcak. Böyle bir hatunla birlikte olmam beni motive eder.

Çok büyük bir fark yok. Erkeğin maaşının daha yüksek olması daha iyi ama bu denge kısa vadede değişedebilir kafaya takacak bir fark yok

Esimle tanistigimda o ogretmen maasi ben asgari ucret aliyordum. Simdi ben onun uc misli kazaniyorum.
Bence bunlar sorun olacak seyler degil. Tum bu rakamlarin degismeyeceginin garantisi var mi?

Olmam /E

Olmam.

yoo hiç rahatsız olmam. yeter ki kocam yakışıklı olsun, az kazanmış çok kazanmış umrumda değil eheh.

olmam.

valla olmam. işime gelir.

E

kadın kişisi olarak cevap vereyim. erkek benim için önemli diğer parametreleri sağlıyorsa ve onu seviyor olsaydım bu durumu sorun etmezdim. lakin gerçek dünya biz kadınların ki gibi esnek görüşlü değil malesef. erkekler bunu sorun ediyor ve kompleks yapıyorlar onların kompleksli davranışları da çekiciliklerini öldürüyor ve ilişkiyi zedeliyor. sonuçta olmuyor.

erkeğine göre değişir. erkekse sorun eder.

İlk dediğin gibi bence

"40 yapar" bozması gibi geldi bana ama net bir bilgim yok.

bence de ilki

ikincisi

bağımlılık yapar asosyal olursun

Yenisi zamlı olarak olarak geleceği için s7 al. 800 lira çöpe atma. Samsungun kullanımı zor. Apple candır dostum. İpad 2 mini güzel seçim.

s7 edge alma normal al. o kıvrımlar kanser sebebi.

iphone 6s al

ekran boyutu farklı. buna paralel pil kapasitesi farklı.

ancak fiyat farkları 800 değil 350 TL. abd'de de bu kadar (100 usd). ben s7 edge aldım, bu boy beni tatmin ediyordu, farka değdi. alımını samsung'tan değil n11 'den (distributor garantili) yapın. asıl fark resmi mağazalardaki fiyatlarda.

arkadasınız kabul edecekse neden samsung olmasın. ipad'lerin yapabildigi çok da farklı bir şey yok imajı dışında.

s7 ile s7 edge arasında boyut ve batarya farklı var. ikisinden biriyse eğer s7 edge. ekranı 1000 liraya değişiyor kırılırsa yalnız aklında bulunsun.

ben android fanboy olarak tablette retina ipad diyorum.

S7 edge.
Kız arkadaşa da Kindle Paperwhite

s7 aldım mutlu ve huzurluyum, edge tek elle kullanmak için biraz fazla buyuk geldi bir de o kadar az fark için 800 tl fazla ödemek hiç mantıklı gelmedi.

kindle güzeldir ama alması sıkıntı bir tek istanbul bilişimde var kobo d&r larda bulunuyor, param olursa kobo glo alıcam kindledansa

@mr2alp @yalnizliktan devren kiralik

iphone'dan sıkıldım artık. 7'ye baktım cazip gelen bişe bulamadım. 600 700e samsung tablet alsam sanki daha güzel olur diye düşünüyorum ya ne bileyim ipad güzeldir de yapıcağı şey de bişeyler izlesin oyun oynasın hepsi o. öyle işe yönelik bir kullanımı vs olmayacak yani.

@cekilmis gayfe
ya beni de o yandaki kısayol menüsü cezbetti ama bi müddet sonra yorar beni diye düşünmedim değil.

@507
ben de gidip samsung bayisinden almayı düşünüyodum yamuk olmasın diye n11 güvenilir diyosan bakıcam bugün bi teşekkürler

@aşksız prens
ben de iphone fanboydum ama bıktım yahu heriflerin vizyonsuzluğundan aynı şeyi değiştirip satıyolar gibi geliyo artık bana:)

@empty man @eja
kindle'ların kitaptan başka tablet özelliği de var mı?(yani ben en son 1 sene önce takip ettim bunu yoktu acaba yeni bi özellik mi geldi?) eğer gelmediyse eliyorum çünkü dün bi yokladım kobo okuyucuyu gösterip "ıyy iğrenç kitap okudun mu sayfayı hissedeceksin" dedi:) kobolar da samsung tablet fiyatında bu arada..

iphone 7+ alacak iken s7 edge aldım, çok memnunum, o kavisli ekran tasarımı mükemmel kılıyor.

s7 edge al

s7 edge tek elle kullanılamıyor. avcunda dururken elin o kıvrıma değiyor ve başka tıklama yapmana izin vermiyor. bana pek kullanışlı gelmedi açıkçası

yorumlar gerçekten şahane. teşekkür ederim herkese.

bu arada n11'de s7 edge samsung 2 sene garantili ürün 2600 diyo. inanıp almalı mı yamuk olmaz dimi?

ben s7 edge i tek elle kullanıyorum.

elden ele değişir o iş :)

şurdan rengini seçip distribütörü kutucuğunu işaretle kafana yatan siteden al.
www.akakce.com

incehesap ve teknolojiankara sağlamdır.

bunu direkt yapan bir program var mi bilmiyorum ama sayfalari jpg yapip veya pdfi photoshopla acip renk ayarlariyla oynayabilirsiniz.

bunu yapan program var, hatta androidde bile var, ama adı aklımda değil

Photoshop'ta arkaplan silip beyaz yaparsın sadece yazılar kalır.

nasıl yapılıyor photoshop'ta?

@tabudeviren acrobat reader ın print menüsünde color seperations ayarı var. Orada Cyan Magente Yellow blacK renkleri gösteriyor. Print ederken CMY renkleri kapatıp sadece K yı bırakırsan siyah olan renkleri bastırmış olursun.

adobe acrobat ve adobe reader dc'de baktım, öyle bir seçenek bulamadım.

Okunmaz.
Hem okuması çok zor, hem de bitince değeri o kadar yok artık. Babanız eski ve tanınan bi avukatsa okuyabilirsiniz tabi.

yok ya babam avukat falan değil klasik emekli devlet memuru. :/

Aslında okunur da okunmaz. Şöyle açıklayayım. Hukuk dediğimiz şey aslında bir anlamda tarihtir. 1982 Anayasası dediğimiz zaman o anayasanın yapısını iyi anlayabilmek için belki de o yılları yaşamak gerekiyor. O yılları yaşayan biri o anayasayı daha iyi anlar. Tarihteki önemli olaylara tanık olmuş biri uluslararası alandaki hukuk davalarını ya da ceza davalarını daha rahat kavrayabilir. Tam tersine 18 yaşındaki birine göre 30 yaşındaki birinin hukuk okuması daha kolaydır. 18 yaşında olmanın getirdiği en önemli şeylerden biri de parlak bir zekadır. Hukuk okuyabilmek için az da olsa bir ders çalışma becerisi gerekli. 30 yaşındaki biri ders çalışma konusunda 18 yaşındaki birinden daha geridedir. Bizim bölümde 30 yaşında olanlar da var, çok basit fizik sorularını bile anlayamıyorlar, aynı soruları biz kafamızdan çözüyoruz. Gelecekte iyi kötü bir mesleğim olsun diyorsanız okunur. İnsanlarla uğraşmak büyük sorun bana göre.

işine devam edip bir yandan da okuyacaksan olur neden olmasın. bir sürü fakültede yönetmelikte devam zorunluluğu olmasına rağmen hocalar yoklama almıyor diye duydum. ata üni. de okuyan öğrenci bizde alınmıyor dedi.

işi gücü bırakıp vize-final-ders arasında full time öğrencilik olmaz bence de.

ben okumam, aklımdan bile geçirmem.

seviyorsan olabilitesi var ama, ne gerek var ?

şu an bi işim yok var olanlar da 1500 lira bandında ücret teklif ettiğinden artık yıldım böyle yaşamaktan. ya hukuk kazanıp hukuk okuyacağım ya da artık bi şekilde kendi işimi(burası ne henüz bi fikrim yok) yapacağım. :/

okunur bence de dissendium a katılmıyorum. yani 30 yaşında öğrenme zorluğu diye bir şey yoktur. ancak 20 yaşında tek olayın ders çalışmak olduğu için kafan daha rahattır. kendini daha iyi verebilirsin. yani akademisyenler sürekli bir şeyler araştırıp öğreniyor. öyle olsa yaş ilerledikçe mesleki olarak gerilemeleri gerekir.

bir de şu olabilir. 18inde hukuka giren adam zaten parlak bir öğrencidir. ama daha sonra giren zor girmiştir ve diğerleri kadar parlak olmayabilir. bu da etki edebilir.

ancak hukuk gibi bir bölüme geç başlamak avantaj olabilir. olgunluk gerektiren bir alan çünkü.

girebilirsen oku bence. ne kaybedersin? hem giremesen bile 2-3 yıl daha hazırlanırsın kesin girersin. sonuçta hazırlanmak ve okumak için işi bırakmana gerek yok. devam zorunluluğu olmadığı için de maddi olarak zorlanmazsın. ama mezun olunca yüksek paralar kazanamayabilirsin.

@black mamba

2 sene hem çalışıp hem sınava hazırlandım kazanamadım. hem de tek yaşıyordum çok kısıtlı zamanda çalışamadım. bu sene ailemin yanına geldim oturup çalışacağım ve öyle 2-3 sene gibi bi zamanım yok sadece 8 ayım var son şansım yani.

yok şu yüzden dedim 2-3 yıl diye. bu yıl girdin olmadı seneye girmene engel ne? girdikten sonra da devam zorunluluğu olmadığı için kafana göre okursun.

bu arada hukuk tm3 ten almaya başladı. matematik sana bağlı ama edebiyata kasarsan 56 soruda rahat 50 yaparsın.

@black mamba

ben dgs'den girdim 2 sene zira adalet mezunuyum 2 yıllık aynı zamanda. fakat dgs'ye o kadar çok öğretmen giriyor ki hukuk için özellikle matematik öğretmenleri hem de atanmış öğretmenler pes ettim artık. lys'den girmek daha mantıklı geliyor fakat edebiyat'ı hallederim de mat-2 hiç bilmiyorum integral türev trigonometri logaritma limit gibi konuları en son 12 sene önce lise sonda görmüştüm ki o zaman öss zamanı olduğundan öss'de çıkmıyordu o konular dolayısıyla sınava çalışmıştım :)

ama ciddi ciddi lys'ye girmeyi düşünüyorum hem kontenjan daha fazla bu sene sadece misal sadece bahçeşehir üniversitesinden 46 kontenjan boş kalmış ücretli bi de bu düşün. dgs de 18 kişi aldı sanırım bahçeşehir ve full doldu :)

matematik-2 temelim azıcık olsa hiç dgs ile uğraşmazdım da işte maalesef :/

@pomaks

durumun zor. tıpkı benimki gibi. işin ders çalışma psikolojisi kısmını geçiyorum. iki konu var.

birincisi; hazırlanıp, sonrasında okuyabileceğin rahat bir ortam. maddi manevi. aileden bi gelir, imkan yok, çalışarak okuyacağım diyorsan iş hepten ütopikleşecek.

ikincisi; bu yaştan sonra okuyup hangi bölümü bitirirsek bitirelim, 5-0 geride başlayacağız. 35-36 yaşında yeni mezun adama kimse iş vermez. verse de sömürecektir muhtemelen. okuduğunun anlamı kalmayacak. bildiğim kadarıyla hukuk da staj ve belirli süre çalışma zorunluluğu gerektiriyor.

malesef şartlar çok boktanlaştı. senin diploma var sanırım. ben lise mezunuyum. şartlar benim için daha da zor. eğitimin ve iş hayatının içi boşaltıldı. üniversite ve diploma çok ucuz bir şey haline dönüştürüldü. haliyle para etmiyor artık. eskiden lise mezunları bile bir anlam ifade ediyordu.

hocam bence okuyun böyle bir isteğiniz varsa, 30 yaş hiçbir şey için geç değil. hukuk okumak size sadece diploma vermeyecek, hayata bakış açınızı da çok değiştirecek. ayrıca hayatınızın geri kalanında sevdiğiniz mesleği yapıyor olacaksınız belki bu sayede, sadece bunun için bile okunur.

@format

hadi ailem finanse eder diyelim ki bunu ben hiç istemiyorum yani 30 yaşından sonra hala onlara yük olmak benim canımı sıkıyor... diplomamın olması bi şey ifade etmiyor. keşke liseden sonra gidip bi marangozda çalışsaydım mobilya ustası falan olsaydım yani inan benden daha çok para kazanıyor çok çok hem de. kuzenim var lastikçide çıraktı ben lise sondayken 12 senede evlendi 4 çocuk yaptı ev aldı araba aldı dükkan açtı ve iyi kötü iyi de para kazanıyor ben hala işsizim iş bulsam da max. 1500-1600 veriyorlar.

35-36 yaşından sonra zaten şayet kısmetse avukat diplomamı alırsam kendi büromu açarım kimse o yaşlarda tecrübesiz birini tercih etmez dediğin doğru evet ama işte hayat ne yapalım...

Öğrenme zorluğu kısmına takılanlar olmuş. O örneği sizi hedefinizden soğutmak için vermedim. Yaş ilerledikçe öğrenmenin daha yavaş gerçekleştiği tıbbi bir gerçek. Akademisyenler akademisyen oldukları için yılların verdiği bir şeyleri takip etme alışkanlığıyla öğrenme yeteneklerini koruyorlar. Mesleklerine bir yıl ara versinler, belki de en iyi bildikleri konularda bile karamsarlığa düşmeye başlarlar. Ki ülkemizde ciddi şekilde bilimsel yayınları takip eden akademisyen sayısı çok az. 60 yaşına gelip de İngilizcesini geliştiremediği için yardımcı doçent doktor olarak kalan hocalar gördü gözler. Eğer yaş ilerledikçe öğrenme zorluğu oluşmasaydı İngiltere'de, Amerika'da öğrenim görmüş hocaların hepsi şu anda profesör olurdu. Benim Almanya'da doktora yapmış bir hocam şu anda günlük Almancayı konuşamıyor. Hatta kendi unuttuğunu söylüyor. Unutmak herkes için geçerli bir olay. Bunu önlemek için çok sık çalışmalar yapmak gerek. Hele ki bahsedilen bölüm hukuksa maalesef 18 yaşındakilerin çalıştıklarının iki katı kadar çalışmalısınız bölüm derslerine.

puanza.com diye bir site var. oradan yapman gerekennetleri hesaplayabilirsin. mat2yi bir işte çalışmasan halledebilirsin. edebiyatta konu yok zaten. 2-3 haftanı kapat rahat 50 net yaparsın. hukuka girmek hayal değil. hem devam zorunluluğu olmadığı için ailene yük olmazsın.

ancak maliye de kötü bir bölüm değil. yani hayalin avukatlık değilse hukuka kasacağına maliyeden memurluk kasabilirsin.

dissendium 30 yaş büyük değil ki. gömdün direkt. tabii ki 60 yaşında biri ile 6 yaşındaki birinin mesela dil öğrenmesi aynı değil ama 30 yaş sıkıntılı bir yaş değil bence. 20 ile 30 arasında pek bi fark yok. tek fark 30 yaşındaki adam ders çalışmaya uzun ara verdiği için adaptasyonu zor olur. 20 yaşındaki biri liseden direkt geçtiği için antrenmanlıdır. yoksa +30 olup hukuk okuyan, yeni bir dil öğrenen, programlama öğrenen, farklı alanlara kayan çok insan var.

@black mamba

matematik 2 için nası bu kadar kolay konuşuyorsun valla ben yazarken geriliyorum :)

yani full yapmıcaksın sonuçta. edebiyatta bir şey yok. 2-3 hafta geceli gündüzlü çalışsan yutarsın. e 50 net edebiyat yapsan matematikte daha az net de işini görür. ayrıca matematik sandığın kadar zor değil. öss tamamen ezbere dayalı. yeteri kadar soru çözersen olur. ama 2 günde olcak iş değil tabii. 8 ay çalışcaksan mesela 8 ay boyunca düzenli olarak çalışmalısın.

Falanca yaşından sonra falanca okunur mu sorusu görünce nasıl öfkeleniyorum anlatamam.
Okunur.
Elli yaşında Lati Dili okumaya başladı bir tanıdığım.
Kırk yaşında Tıp okumaya başlayan tanıdığım var.
Altmış yaşında Hukuk okuyan ve emekliliğiyle beraber mezun olan insan tanıyorum.
Bu üç insanın da hayatı sahiden zordu. Sonuncusu dışındakilerin işi gücü de yoktu. Bugün kazanıp akşam yiyecekleri türden işlerde çalıştılar.

@black mamba

lys daha erken ya haziran gibi falan sanırım. 7 ay kalıyor geriye :) edebiyatı hallederim de matematik 2 ne bileyim ezber de olsa düzenli de çalışsam ben onları lisede bile yapamıyordum şimdi nasıl yaparım hiçbir fikrim yok valla :/

okunur tabi ki neden okunmasın ki? türkiye'de bir çok üniversitede hukuk için devam zorunluluğu yok. bizim fakültede kimi dersleri 500 kişilik sınıf mevcudunda 15-20 kişiye anlatıyor hocalar. mevcut çok olduğu için bir çok okulda not sistemleri fazla gelişmiş oluyor. ankara hukuk'ta beta copy istanbul'da salt hukuk serhat notu marmara'da cenart, temyiz hukuk, dökümanevi ve daha bilmediğim bir sürü üniversitede deli gibi notlar çıkıyor. okula gitmeye gerek kalmadan doktrin tartışmalarını kitaplardan okuyarak ders geçen bir sürü insan tanıyorum.
değer mi mevzusuna gelirsek tamamen kişisel idealistliğe bağlı ama hukuk okumak gerçekten zor. en kolay dersten bile dönemlik 200 300 sayfadan sorumlu oluyorsunuz. zor dersleri söylemedim bile...

yas mevzusuyla ilgili reddit'de basliklar oluyor kimi zaman denk geldigimde okuyorum. orada sistem parali oldugu icin insanlar okumak icin para biriktiriyorlar uzun zaman. 30larda 40larda okuyan cok. bizim avantajli oldugumuz taraf devlet universitelerinde ucretsiz egitim alabiliyoruz. tip hukuk icin henuz bir lisans, onlisans bitirme zorunlulugu da yok. diger meslekler icin cok yorum yapamayacagim ama ben turk forumlarinda da okumustum cok kere asker olan baska mesleklerde olup hukuk egitimi alan cok kisi oluyor. hukukun dogasinin boyle oldugunu soyleyen bu sekilde yorum yapanlarda oluyor ki anglosakson sistemini buna bagliyorum biraz. bir arkadas insan dogasi tibbi gercek filan demis ancak kadere teslim olmadan ama realist beklentilerle yola ciktiginiz surece herhangi bir sorun yasayacaginizi dusunmuyorum. gercekten okumak istiyor musunuz sorusunu kendinize sormalisiniz. birlesik devletlerde 90ninda mezun olan bile vardi:)

shutter sayısına bak, görüp alsan daha iyi

şey var clean clear uygulaması var android'de. onun ekran koruyucusunda gösteriyor misal şemsiyesiz çıkma ya da gözlük kullanmana gerek yok yağmurluk giy falan diyo. lakin yağmur yağma olasılığı nedir onu yazmıyor o da olsa enfesto olacakmış.

iOS'da Weather On var. Sabahları "Bu gün biraz soğuk ve yağmurlu olacak" gibisine özet veriyor. Uygulamaya girince de önceki güne göre farkı gösteriyor.

celeron300a ya sor o bahsediyordu böyle birprogramdan

play.google.com

Çok değil ama en nihayetinde part time çalışıyor gibiler. Çalıştıkları saat karşılığı olarak çok. Kadrolu öğretmenlikten bahsediyorum tabii.

ek ders hariç 3 bin mayış.

bir öğretmen olarak cevap veriyorum. öğretmene verilen maaş kesinlikle fazla değil. ha diğer meslekler de hak ettikleri değeri almıyor olabilir. ona bir şey diyemem. part time çalıştığımızı düşünen @cilekli krep arkadaş bu düşüncene nasıl bir cevap vereyim bilemedim.

memurlar içinde en az kazanan belki de öğretmen. saat mantığına göre bakarsak bir hoca 5 kere namaz kıldırıp 2.500 tl alıyor kemiksiz. belki daha fazladır. yeni başlayan bir öğretmen net 2.500 civarı bir maaş alır. ek dersler bu senelerde çok arttı doğru çünkü dershaneler kapandı ve okullar dershaneye döndü. öğretmenler cumartesi de çalışıyor çoğu yerde. o zaman da 2.500 tl olan maaş 3.500 belki 4.000'i bulabiliyor. matematik gibi branşlarda özellikle. ama sosyal hayat falan kalmıyor tabii.

öğretmenlik rahat mı? bence değil. 50 kişilik sınıfta ders verdiğim de oldu 1 kişilik sınıfta ders verdiğimde. davulun sesi uzaktan hoş gelir diyorum ve o sorumluluk ve mesleki tatmin duygusu çok çok az.

@vodafona kayıtlı böyle bir kullanıcı yoktur:

ek ders hariç 3000 mayış alan öğretmen 20 yıllık öğretmendir ancak eşi de çalışmıyordur 160 tl eş yardımı alıyordur. 6 yaşından küçük iki de çocuğu varsa 60 tl de çocuk yardımı alır. ben 10 yıllık öğretmenim. eşim şu an çalışmıyor. iki çocuğum var. kpds dil tazminatım da var. aldığım maaş 3200. ilk başladığımda 960 tl ile başlamıştım. sene 2007

Matematik bölümünde okurken ilk yılımda bir etüt merkezinde çalışmıştım. Özel sektör için konuşursak öğretmenlik zor. Bizim dershanedeki fizik öğretmenimiz sabah saat yedide dershaneye geliyordu, akşam yedide dershaneden çıkıyordu. En kötü 12 saat çalışmak demek bu. Devlette çalışmak biraz daha iyi. 4 bin olmasa da 3 bin alanlar var. Lisedeki öğretmenlerimiz de eylem yapıyorlardı. Neredeyse hepsinin arabası vardı. Hatta felsefe öğretmenimiz okulun karşısına yapılan yeni evlerden birini satın almıştı. Böyle bir söylenti vardı. Düşün artık gerisini. Mühendislerin iş hayatında kullandığı bilgiler çok daha teknik. Matematik bölümünde okuyup matematiğin dibine vursan bile lisede anlatılan konular çok basit. Mühendislerin teknik anlamda daha çok şey bilmeleri gerektiğinden başlangıç için maaşlar düşük oluyor. Öğretmenlik böyle değil. İş hayatında edinilen tecrübe mühendisliğe göre çok farklı. Öğretmen okulda ders görmez, seminer falan haricinde, ama mühendis mezun olduktan sonra bile kursa gider, hep bir şeyler öğrenmeye çalışır. O yüzden öğretmenler daha önde başlıyor.

eve iş getirmeyen öğretmen ben görmedim duymadım, 7 ay süren öğreticilik görevimde beni en çok zorlayan şey "yarın ne anlatıcam ulan ben bunlara" oldu. bunu plana programa koyabilirsin, hatta uygulayacağın sınavı quizi bile çok erkenden hazırlayabilirsin ama dinamikleri değişebiliyor anlatacaklarının ve ertesi güne hazırlık yapmak çoğu zaman için elzem, en azından işini düzgün yapmak istiyorsan.

böyle olmasa da çok kazanıyorlar demezdim, hatta sırf "topluma hayırlı" birey yetiştirme potansiyellerinden ötürü fazla fazla kazanmaları gerektiğini düşünüyorum. bu ülkede birileri emeğinden fazla kazanacaksa bunlar çok rahat öğretmenler olabilirler; hiç itirazım olmaz.

Öncelikle kazandıklarını düşünmüyorum. 3 bin alan öğretmen hem yılların öğretmeni hem eş yardımı çocuk yardımı alıyor. 6-7 yıllık öğretmen 2600 küsur alıyor. Zaten kiralar 1000 lira. Herkesin kredisi var. Şayet ailede kalıyorsanız, kimsryr para vermiyor ve maaşınız sadece size aitse evet şahane bi para.

Maaşı bi kenara bırakırsak öğretmen olmak zaten zor. Ben kesinlikle önermiyorum. 3 sınav yetmezmiş gibi bir de mülakat yapıyorlar ve sonucu sınavlar değil de mülakat etkiliyor. Üstüne yıllarca sözleşmeli çalışacaksınız ve her an görevden atılabilirsiniz. Varsa öğretmen olmak fikri kesinlikle vazgeçin.

bir öğretmen bir milletvekilinin yedide biri kadar kazanıyor. az mı çok mu sen karar ver.

ogretmen olmak cok zor bir sey, ben de ogretmen tanidiklarimla dalga geciyorum uc ay tatil yapiyorsunuz diye ancak sadece dalga geciyorum. fazlasiyla yorucu bir meslek ve surekli kendinizi gelistirmeniz lazim.
gun icinde cok fazla telefonla konustugumda ya da toplantilara girip ciktigimda kafa beyin kalmiyor, ki karsimdaki insanlar cocuk degil, gurultu yapmiyorlar, surekli dikkatlerini toplamak icin caba gostermiyorum, ugultuyla bas etmek zorunda degilim, onlari egitmek zorunda degilim, onlara okuma yazma/saatleri/mevsimleri/matematigi ogretmek zorunda degilim.
deneyimlemek isteyenler en basitinden bence her gun bir konuyu calisip saatlerce kendi kendilerine sesli olarak anlatsinlar, ya da kuzenlerine falan saatleri ogretmeye calissinlar kafa beyin kaliyorsa o zaman ogretmenlik kolay yeaaa dersiniz. diger mesleklerin maasini az bulabilirsiniz, bazi ogretmenlerin islerini gerektigi gibi yapmadigini soyleyebilirsiniz (ki bu her meslek icin gecerli) ancak ogretmen maasi cok degil.

bir öğretmen olarak yorumum şu,

öğretmenliğin kolaylığını/zorluğunu mesai saatiyle ölçmek büyük bir yanlışlık.

başka meslekleri yapanların, aldığı ücretin düşük olması, öğretmenliğin kolay olduğu sonucunu kesinlikle çıkarmıyor.

teog denilen, öğrencilerin puanlarına göre okulları tercih ettiği sisteme geçildiğinden beri, pek çok okul, akademik başarı anlamında en alt kademe öğrencilerin ''istiflendiği'' yerlere dönüştü.

her şeyden önce, ortalama 35 kişilik sınıflarda (kendi çalışma ortamımı söylüyorum) en fazla 1-2 öğrencinin öğrenmeye birazcık olsun ilgi duyduğu sınıflarda, bir şeyler öğretmeye çalışmak, bunu planlamak, insan yönetimi yapmak, bunda sürekliliği sağlamak, aynı zamanda bir memur olarak, idare ile muhattap olmak, velilerle muhatap olmak aynı zamanda bir birey olarak kendi problemlerin, dertlerin, sıkıntıların, sosyal yaşamın vs. yi bir kümede yönetebilmek çok kolay bir eylem değil.

bir müşteri/satıcı ilişkisi olmamakla beraber, nihayetinde bir hizmet veriyoruz, hizmeti almaya çok az kişi gönüllü ama bunu yapmak zorundasın. mümkün olduğunca iyi yapmak zorundasın ve dokunduğun şey insan.

üstelik çok gamsız biri değilseniz, kesinlikle ama kesinlikle eve iş geliyor. ben öğretmenin 1 saat çalışması ile herhangi bir memuriyetin 1 saatinin kesinlikle aynı yoruculukta olamayacağını düşünüyorum.

üstelik kadrolu öğretmen olmak hiç de kolay değil, atanma açısından. ki artık iyice saçma bir hal aldı. gerekli olduğunu düşünürsünüz/düşünmezsiniz orasını tartışmayacağım ama zorunlu hizmet denilen bir olayın olduğu ender memurluklardan.

fiziksel anlamda emek yoğun bir iş değil ve doğası gereği, yaz tatili var. bu bir avantaj ama dünyada bir tek türkiye'de değil bu. bir de ek ders sebebiyle, bir sene sonra eline geçen net miktar azalabilen bir meslek. örneğin ben gecen seneden yaklaşık 600 lira daha az kazanıyorum. ders sayım azaldığı için ve bunun tek sebebi, okul yönetiminin norm ayarlamasını becerememesi, öğretmen ihtiyacı olmadığı halde, benim branşımdan okula sürekli yeni öğretmen gelmesi. gecen sene bir kredi falan çekmiş olsaydım, maddi dengem elbette bozulurdu.

bir de doğrudan kısa vadede somut ürün, somut sonuç olmayacağı için (işin doğası gereği) mesleki tatmin yönünden handikaplı bir iş.

tabii ki türkiye ortalamasında, çalışma saati/maaş açısından çoğu alandan iyi ancak kendine has, dışarıdan görülmesi ve topluma ifade edilmesi güç zorlukları var. mesleğimi seviyor muyum, seviyorum ama şu sözlükte öğretmenlere galiz küfürler içeren başlıklar açan, entry yazanları, öğretmen yapsak, bir yıl sonunda önemli bir çoğunluğunun, pişman olacağına inanıyorum.

para konusunda da şu bir kıstas olabilir, tek başına yaşayan bir insan olarak ve bu yaşımdan sonra, ev arkadaşı filan kesinlikle istemediğim için, istanbul'a tayin istemeye asla cesaret edemiyorum mesela. bu maaşımın ortalama yaşanabilir, sıradan bir semtte yarıya yakınını belki yarısını sadece kira giderine vermem demek. demek ki çok da abartılı bir meblağ değil maaş bence.

ki devletteki 3.yılım ek ders hariç 3000 lira falan kazandığım yok. başkalarını bilemem. en az bir üç sene geçmeden de, standart 3000 rakamına ulaşacağımı düşünmüyorum, zam ortalamalarını düşünürsem.

resmen part time çalışıyorlar, arada 15 gün yatış, yazın 2 ay yatış, resmi tatillerde yatış, kar yağar yatış.

türkiyede fiyat performans oranı en iyi iş milletveliklliği, sonrasında da öğretmen bence.

bence tatillerde başka kamu görevlerinde yer almaları gerek, yoksa diğer çalışanlara haksızlık.

seminer meminer hikaye, seminer adı altında 3 aylık tatilin bir ayında öğretmenler odasında kısır börek takılıyorlar. yazın yazlıktalar sorsan madendeki işçiden zor şartlarda çalışıyorlar ve sırtlarını devlete dayamış durumdalar mamuriyet dolayısıyla, haftada 3 gün bi kaç saat derse girip haftada 4 gün yatan ve hala şikayet eden insanlar gördüm, bence böyle bir durumda anca boş zamanlarında yemeye yetmeyecek maastan şikayet edileblir :)

üzgünüm öğretmenler ama durum bu.

bu tabii kadrolu öğretmenler için geçerli, ücretli öğretmenler az kazanıyor.

bi kişi 3000 demiş başka cevap veren olmamış.

ben de merak ediyorum ne kadar maaş alıyorsunuz ?

özel sektörle karşılaştırılabilecek şey değil
sınıfa girsen ve tüm gün put gibi dursan kimse bir şey yapamıyor
ankaranın göbeğinde ingilizce 3 kelime bilmeyen inglilizce öğretmeleri var -diğer branşlar da farklı değil. insanlar özel hoca tutuyor harıl haıl.
yani konu haftada 15 saat (ki maaş karşılığı ders yükleri bu kadar) derse girmek değil. özel sektörde olsan, böyle yapsan, seni öperler...
buna mukabil çabalayan, anlatan, öğrenci için uğraşan öğretmen yok mu ? var tabi ki ama kaç tane?
bizim zamanımızda iyi okullar, iyi hocalar vardı hoca da mesleki tatmin yaşıyordu o olayları da bitirdiler. tamamen saçma sapan bir kaos hakim şimdi.
herkes öğretmen olmak istiyor çünkü yatsan yatarsın, istersen yani, müsait.
böyle başka kurum yok mu, devlette dersen
elbette hiç iş yapmayan başka devlet memurları da vardır ama boş boş otursan da 8-5 dairede olman gerekir -misal bu yüzden çocuk varsa bakıcı tutman gerekir en kötü 800 lira bakıcıya verirsin oysa öğretmen olup biri sabah biri öğleden osnra çalışan zibilyon tane çift biliyorum, çocuklar bakıcısız büyüdü, bunun gibi bin tane şey sayarım
senede en kötü 30-40 bin alım olan, memleketin her köşesinde tayini olan (insanlar 1memur olayım 2evleneyim diye baktıkları için olaya), okuması kolay olan, ben ek dersi kursu açarım, sıvav gözetmenliği yaparım parasını almak için dersen bunları yapabileceğin, vs vs. çok yok. Öğretmenlik tüm kıstaslara uygun.İster yat, ister 6 gün 8 saat çalış 4bin lira al.

4000 de hiç fena değilmiş yani, performans kaygısı olmayan bir öğretmen için, sana demiyorum @üipouy genel olarak

Hiç ağlayıp durmasınlar, Türkiye nin en ballı mesleği öğretmenlik. Yok kendini geliştiriyormuş ta yok 50 kişilik sınıfmışmış, yok yorumcuymuşmuş... hadi len oradan! Ne bekliyordunuz beleşe maaş almak mı? En sıfırdan başlayan hoca bile senelik 4000 alıyor ve yata yata alıyor özel sektöre göre burada ağlayanlara inanmayın

Eşim 10 yıllık öğretmen branş gereği ek dersi pek olmuyor. 2400₺ mayış alıyor. Bu eğer kurs açarsa 3000₺ civarına çıkıyor.

Evet saatlik hesap yapınca iyi görünüyor ama devlette öğretmen olarak çalışıyorsanız ben daha çok çalışmak istiyorum deme şansınız yok. Öğretmenliğin kötü yanı da bu. Çalışma saatini arttıramıyorsunuz. Ancak branşınız müsaitse (Matematik, İngilizce gibi) özel ders verebilirsiniz.

@üğpoiy sen niye çarpıtıyorsun ki:)
2600 senin dip maaşın. Yani 1.5 gün için verilen maaşın.

Matematik ve İngilizce Türkçe branşları İyidir bence hem de değer yapmaya teog kurslarıyla beraber 4000 ni geçer bu arkadaşların aldığı para
Ancak bir sınıf öğretmeni işte o bu işin tam olarak cefasını çeken branştır.

Annem 20 yıllık öğretmen 2997 lira maaş. 500 civarı ek ders. 2 çocuk parası dahil.

Carrefour dan aldım ben. F/p oranı çok iyi. Yurtdışına da gitti geldi bisey yok hala

kırılmaz değil onlar en başta, ben çocukluğumu mercan- kapalıçarşıda geçirmiş adamım. yazın bavul almak için oradaki tanıdıklara gittim, babamın arkadaşları zaten baya bi.

ben hard case bavul almadım mesela, hatta direk kendileri üretiyorlar o hard case'i, sağlam tamam, normalde pek bir şey olmaz ama oldumu yarı yolda kalırsın. tamiri yok, cam gibi işte, sağlam olur bazen ama kırıldımı kalırsın elinde bavulla.

sen bilirsin elbette ama soft bavullara yönelmeni öneririm.

hard case valiz esas kirilir valiz :)
kirilmaz istiyorsan kumas samsonite.

titanyum dolu ve göze daha güzel geleni
çok bişey beklemiyosan param cebimde kalsın diyosan trend al çok bişey kaybetmezsin bence

Titanyum al

Titanyum alın tabii ki bir de hangi versiyonları tutuluyor ona dikkat edin mesela en son zamlardan sonra 1.25 benzinli modele binilmez 8lt | 100km gibi değerlerle kullanırsınız ki ocağınıza incir ağacı diker en mantıklısı 1.4 yada 1.5 dizel bulmanız. 2012 nin 6. Ayından sonrakiler euro5 motor öncekiler euro4 motor... Dizeller daha ekonomiktir tabii fiyatı da benzinli modellere göre yüksek olacaktır.

Ben titanium x kullanıyorum. 1.5 dizel full paket on numara arac... Genc isi ama ... Aile icin biraz dar. Yakıtı da iyi...

titanium.

çünkü hem daha donanımlı hem de fiesta'ların neredeyse 2/3'si titanium. dolayısıyla satmak istediğinizde de alıcılar bir sürü donanımlı fiesta dururken trend olanı almak istemez.

trend kurtarir, ikinci el piyasasi daha genis. 2013 1.6 otomatik benzinli su an 40 civarinda

standart şehir içi arabası, az yakar klasik dizel, standartlarını bilirsen üzmez. benim nazarımda bu paraya değecek bi araç değil ama piyasa da arttı. imkanınız varsa puntolara da bakın iç hacim olarak bi tık daha öndeler + bi kaç bin lira daha cebinizde kalabilir.

bende 2011 titanium x var, 17000km de almıştım. boyasız değişensiz. 38.750 ye. 2 sene oldu. şimdi 24000kmde. satsam 43 fln isterim herhalde. boyalar hangi parçalarda? hasar kaydı ne kadar görünüyor ?

araba iyi, az yakıyor, çekişi de güzel. bagaj hacmı dar, aile işi değil pek o açıdan.

fiyatı biraz pahalı. 4 parça boyalı fiesta için.
94 binde triger bakımı yapılmadıysa yetkili serviste 1500 civarı masrafı var zaten.
renk de beyaz özel renk değil.

Araç donanım olarak tam bir şehiriçi arabası. İçi konforlu, direksiyonu hafif, katlanır aynalar, otomatik yanan farlar, kendi çalışan silecekleri falan var.
Yakıt tüketimi de az ama 130-140 geçince şehirlerarası yolda çok yakmaya başlıyor. Sanırım 1.4 olduğu için.

boyalı olması, yaş ve km açısından 36 bin çok. Daha az kusurlu bir araç bakın. 40bine kadar satanlar var.

Ben de fiesta bakıp sonra citroen c4 almıştım. (2011 ve sonrası)

turktorrent