Niye akıllı telefon peki?

Öğrenmek istiyor, ben de hevesini kırmak istemiyorum.

Annem için samsung galaxy j7 almıştık bir sene kadar önce, kullanabilir mi kaygıları yaşarken şimdi bin türlü oyun-uygulama kullanıyor, tam verim alabiliyor telefondan.

Bu tecrübeden yola çıkarak Samsung galaxy j5 prime ya da j7 prime tavsiye edebilirim. Eski j5 ve j7 hala piyasada bulunur mu bilemiyorum, onlara da bakabilirsiniz biraz daha uygundur fiyatları. Prime adıyla çıkarılan sonraki seri benim bile hoşuma gitmişti hem estetik açıdan hem de teknik özellik açısından. Fiyatlar da 1000tl civarıdır +-100 oynayabilir.

gm 5 plus

Ben anneme casper via v10 almıştım, fiyatı (ben aldığımda 900 kusurdu) oldukça uygundu. Ayrıca çok hafif ve çok ince bir telefon, görüntüsü ve şekli şemali de çok hoş gözüküyor. Mağazada bir bakın derim.

Anneye nineye telefon duyurularına bir iphone kullanıcısı olarak iphone yazılmasını anlamıyorum. Neresi daha kolay iphoneun. Kaldı ki bu kişi güne gidecek, orda evin çocuğuna annenin telefonundaki mevlüt videosunu bana atsana evladım diyecek. Ha çevresindekilerin çoğunda iphone varsa neyse ama yine de iphone çok kolay ya olayını anlamıyorum. Nineye anlatır gibi bana da anlatırsanız sevinirim. :)

O sebeple iphone yerine fiyat performans ürünü bir ürün al derim. Normalde sevmememle birlikte senin durumunda anneme Samsung alırdım çünkü en bilinen marka o ve sen atıyorum GM 5 plus alsan da o her yerde samsung duyacağı için, özellikle de yaşıtı arkadaş ortamlarında oğlum ana samsung almadı olacak. Samsung kötü performans öeh, touchwiz illet ama bunlarla hangi anne ilgileniyor

Lenovo k5.

paraya kıyarsanız j7, kıyamazsanız j5 bence de.

lenovo k5 +1.

Casper cok iyi.

casper ile gm'nin neresi iyi anlamıyorum. "çok iyi" yazan arkadaşlar, bu dandik markaları hiç kullanmadılar heralde.

@sfteses

900 liraya alınan 2 sene garantili bir telefon için çok iyi. 900 liralık telefonu 4-5 bin liralık markaların amiral gemisi telefonları ile kıyaslayacak halimiz yok.

Gidere vs domestos dökün ve Raid Hamam böceği yemi alıyorsunuz, kenara köşeye koyuyorsunuz. 2-3 gün sonra artık hiç görmezsiniz. Eğer ilacı koyduğunuz dönemde görürseniz öldürmeyin yuvasına gitmesini bekleyin. Diğerlerini de öldürüyor böylece. ( çok cani geldi anlatınca ama 3 gün banyoya giremediğimizi biliyorum. o nedenle mecburen ...

evet çıkar.taş gibi ağır bir şeye poşet geçirip içine koy. delik iyice kapansın yanları boş kalmasın.

Evi tamamen ilaçlamadan zor.

apartman yönetimine söyleyin. Apartmanı şirkete ilaçlattırın. Hamam böcekleri market ilaçlarıyla veya sağı solu tıkayarak azalmaz.

siz tıkarsanız bir yıl sonra daha fazla sayıda apartmana yayılır.

Firma ilaçlayınca anlarsınız dediğimi yerlere basılmayacak kadar çok hamam böceği çıkmıştı. biz sağda solda 1-2 görürdük.

video.nationalgeographic.com

Bayer-k othrine sc50 hamam böcekleri üzerinde cok etkili değilmiş ama diğer tüm ev haşereleri konusunda cok faydalı. Böceklerle ilgili sorun varsa evinizde bu ürünü tavsiye ederim.

Ancak hamam böceği için yine bayer'in ürettiği jel ilaçlar var. Şırınga içerisinde satılıyor internetten bulup temin edebilirsiniz. Bu ikisini beraber kullanırsanız sorun çözülecektir diye düşünüyorum.

Ben 2 tane görmüştüm bi hafta içinde ve Raid koydum evin 3 yerine bi daha görmedim hiç, 2 yıl geçti. Arkadaşlar haklı olabilirler ancak. İlaçlatmak için bütçem yoktu o ara sorunu çözmüştü.

Satış belgenizle beraber gidip iptal ettirebilirsiniz. Eger mevcut hgs içinde para varsa sahibi gidip ptt'den almali, o da çoktan unutmuştur zaten hala iptal etmediyse.

İptal için gittiğinizde de kendi adınıza yeni hgs etiketi çıkarabilirsiniz. Ancak etiket yerine kartlı sistemden almanızı tavsiye ederim, etiket yapıştırmaya uğraşmazsınız böylece.

Sebebini kendiniz yazmışınız zaten, birçok evde olur bu. Hatta evdeki başka eşyalardan da evin ısınıp soğumasıyla benzer sesler gelebiliyor. Patlar falan diye mi korkuyosunuz yoksa ses yüzünde uyumak mı zor oluyor?

Ses yüzünden uyuyamıyorum. Sadece benim odamda oluyor belki bir çözümü vardır diye sormuştum. Aklımı kaybedeceğim 3 gün önce taşındım 3 gecedir uyumuyorum.

Borularin etrafına sarılan ve ısı kaybını engelleyen yalıtım malzemeleri vardı, küçük bir araştırma ile bulabilirsiniz. Bu malzemeden kullanırsanız borunun sıcaklığını biraz daha stabil bir hale getirip sesten kurtulabilirsiniz sanıyorum. Tamamen kurtulamasaniz bile soğuma daha geç gerçekleşececegi icin mutlaka faydası olacaktir.

Örnek;

www.kendin-yap.comım-adım-talimatlar/25/Boruların-izole-edilmesi

@md11 in teknik işe yarayabilir.

ikinci seçenek borunun diğer ucunda petek var mı? ya petekten geliyorsa ses?

üçüncü seçenek, borunun dönüş yaptığı nokta varsa gevşetmek. böylece esneme imkanı olacak.

ses demek mekanik bi hareket oluyor, gözle görülmese de bişeyler yerinden oynuyor. işte bu oynama yapan yeri tespit edip kolaylaştırmak gerek.

sistemde hava oldugu icin, suyla birlikte bu hava hareket ediyor olabilir. bu da ses yapar. genel bir bakim lazim, radyatorun havasi varsa alinsa da pek paydasi olmaz.

Hepinize teşekkür ederim. Sorunu sanırım buldum. 2 ana boru yukarıdan iniyor(petek diğer tarafta ondan ses gelmediğine emindim zaten) ana borunun birinin etrafından küçk bir boruyla yan odaya geçilmiş. Bu küçük boru ile ana boru birbirileri ile kesişiyorlar. Yer yapmışlar artık birilerine. Baktım arasında hiç boşluk yok. O genleşmeler sırasında sürtünüyorlar sanırım bu da lanet bir ses çıkartıyor, sabah nöbetten çıktım hala uyuyamıyorum. Bunun bir çözümü olur diyen biri varsa lütfen özelden mesaj atabilir mi? numaramı verip fotoğrafını atacağım belki görmesi gerekiyordur. Teşekkür ederim hepinize, umarım hallolur...

Bence kalıplara girmeye çalışmayın. Verim istiyorsanız kısa süreli yoğun tempoya katlanmayı göze alın, durumu kabullenin. Uykunuz geldiğinde 5-6 saat uyuyun ve tekrar uykunuz gelene kadar çalışın. Ben en yüksek verimi bu şekilde elde ettim.

Peki saatlerce çalışacak enerjiyi, motivasyonu nasıl buldum? Cevabı arcalion. Belki plasebo etkisidir ama çok faydasını görmüştüm mezuniyet öncesi son final dönemimde.

oyle az ders calismayla sikilan biriysen gece erken yatip sabah erken kalkip ders calis. obur turlu buyuk ihtimal yine ders calismayip vaktini de zayi edersin :)

benim aliskanlik oldu. bi oturdum mu uzun sure ders calisirim. zamanla oturuyor bu mesele aslinda. bir esik noktasi var onu gecmek gerek.

sabahlama ya. uykum varken asla çalışamam ben. sabah kalk efendi gibi kahvaltını yap duşunu al gerekiyorsa mastürbasyonunu yap başla.

@eksisozluk kullanici; evet, dediğinde haklısın sanırım. bu gece sabaha kadar çalışayım dedim ama görüldüğü üzere ekşi'deyim, vakti verimli kullanamadım, yorgunluk da çöktü zaten.

sabah erken kalkıp çalışmak daha iyi olacak sanki.

Ssd'lerde hareketli mekanik aksam bulunmadığı için ses gelmez diye biliyorum. Hdd sesidir o.

gelmez ya flash disk gibi düşün. ses yapacak bişey yok.

Ses gelemez. Hdd veya fan gibi bişeydir kaynak.

Evet, HDD ve SSD'yi birlikte kullanıyorum.
Sistem SSD üzerinde kurulu. Büyük boyutlu dosya, programlar vs hard-disk üzerinde.

ssd'den ses gelmez olsa olsa hdd'dir o.

Sözlükte başlık açabilirsiniz.

Bir sonraki sefer için tavsiye, eğer sonradan iz sürecek bir durum oluştuysa gidip doğrudan iletişim kurmayı deneyin. En kötü ihtimal tanışmayı reddeder olur biter.

instagram'daki mekanlara bakılabilir, belki bir şey paylaştıysa yer etiketleyerek

Yan masada oturan kıza ulaşamamışsın, bulsan ne yapacaksın sanki? Profil fotoğrafında bentley falan yoksa hiç kasma. Şansın sıfır. Bulamazsın zaten. Evet

aynı saatlerde yine aynı yere git, elbet görürsün kızı orada tekrar.

Oturduğu saatlerde orada olduğunu bir yerlerde paylaşmamışsa kendi imkanlarınızla bulmanız çok zor. Çekinceleriniz olduğundan gidip tanışmadınız belli ki ama gidip merhaba demek karton bardaktan ismine bakıp sonrasında sosyal ağlarda bulup mesaj atmak gibi weirdo bir durum değil. Bir dahakine artık.

4-5 sıralarında oturduysa maaşlı çalışandan ziyade öğrenci olma ihtimali daha yüksek. İsim yanıltıcı olabilir. O tip yerlerde gerçek ismini kullananların sayısı ben dahil çok az, kaldı ki soyadı olmadan bir sonuca varman zor. Belki çalışanlara durumu izah edip sık sık gelip gelmediğini öğrenebilirsin. Birkaç gün daha civarda dolaşıp tekrar gelmesini bekleyebilirsin, olmazsa farklı alternatifler denenebilir.

Ayrıca çocuğun neden bu kadar üstüne gittiniz yahu.. Belki kızın yanında birkaç kişi daha vardı, belki sürekli telefonla konuşuyordu, belki tam kızın yanına yaklaşırken kalktı, belki çocuğun o anda kılık,kıyafeti,saçı,sakalı düzgün değildi veya başka bir nedenden kendine güvemedi... Siz her zaman hoşlandığınız kızın yanına gidip tanışmak istediğinizi söyleyebiliyorsunuz sanki..

kızıl artık demode olmadı mı :/

Moda ile ilgilenmiyorum.

ikinci birinciden daha güzel, ama biraz bankada çalışıyorum bari saçım renkli olsun rengi gibi ya. belki de annem senelerce bu renk saçla dolaştı ondan böyle diyorum, bilemiyorum.

1'deki renk çok kötü. Çok afedersin orospu kızılı. Peruk rengi gibi.

2'deki rengi de beğenmedim. Ama illa ikisinden biri diyorsan 2.

Kızılın bunlara benzer hafif mora çalan tonları benim hiç hoşuma gitmiyor. Biraz daha bakırlı bi şeyler düşünsen?
Misal
www.saclarimveben.com

@buff

Ben de bakırdan tiksiniyorum, gerçek anlamda mide bulantısı yaratıyor kendimde düşününce. İkinci rengi bulamadığım için ilk rengi kullanacağım :(

Bence 1 güzel

O zaman bi de koleston kızıl viyole'ye ve şuna da bak, sanki 2.ye biraz benziyolar.

www.garnier.com.tr

Böyle internetten tam anlaşılmıyor gerçi ama

Baktım onlara hep, benzer değiller :(

Kızıl yapma lütfen, kızıl mı kaldı artık +1
İllaki yapacağım diyorsan kahvemsi canlı bir kızıl yapsan keşke, bu linktekiler çok kötüymüş.

2

gecenlerde de bir boya sormuştunuz, resimdeki kadının sacı kac numara diye, o soruyu hatırlıyorum da oradan hareketle cevap vereyim.

ben de sizin anlattığınız gibi kuaförüme anlatmıştım, karanlıkta soyle olsun guneste boyle olsun falan diye. 3-4 farklı tupten gramlarını olcerek boya sıktı ve tam da istedigim rengi tutturdu. piyasadaki hazır kutu boyalarla bence istediğiniz rengi yakalayamayacaksınız.o yüzden bir karışım yapmak icin sağlam bir kuaforden öneri almak en iyisi sanki.

Ben normalde kızıl rengi beğenirim ama 1. cidden peruk gibi, 2. de cok güzel değil. İlla bunlar olacaksa 2. olsun.

Yoksa kostebek'in bahsettiği kızıl tonları daha hoş bence.

3- Bence kesinlikle 1. Diğeri çok "kızıl yapmaya cesaret edemedim kahve- kızıl arası birşeyler olsun bari dedim" rengi gibi geldi bana.

Erkekler kulübündenim.

@devilred, rengin bende uyandırdığı düşünceyi aktarmıştım, sizin cesaretinize lafım yok. Bir gün ben de sıkılırım umarım. :)

@md11

Valla cesaretle ilgili sorunum yok, uzun süre ateş kızılı saç kullandım ama sıkıldım artık o kadar kızıldan. Belli belirsiz bir renk katılması daha çok hoşuma gidiyor şimdi.

4,7

3,2

6.5

1,66

0,4

2.05

1.8

7

0,6

130.000 / 0 = baba parasi

Gelen oranlara bakilirsa duyurucular bekledigimden daha bilincli araba almak konusunda. Ortalama 3 gibi bir oran var ve bu 40bin liralik bir araba icin aylik 10 bin lira gelire denk geliyor. Turkiye genelinde bu oranin 1den fazla oldugunu dusunmuyorum.

0/130000 imiş pardon. O da imkansız ya gerçi matematik için.

1,07

2,64

9,6

0,3

vay arkadaş, oranlara şaşırdım.

mesela ayda 15.000 kazanan varsa senede 180.000 yapıyor.
40.000 tl'lik arabaya binse 4,5 yapıyor.

ayda 5.000 tl kazananın senelik geliri 60.000
4-5 gibi oranlara göre 10.000-15.000lik arabaya biniyorlar.

gelirlerinizi ve araçlarınızı merak ettim.

2

2,15 çıktı

0,25

@tabudeviren aynen bir terslik var gibi yada deli paralar kazanılıyor :) ama mutevazi arabalar tercih ediliyor

Arabam yok ama bakınıyorum almak için.hesapladım koyduğum bütçeye göre gelirimle oranı 2 civarı. Ki ucuz bir şey alacağım acemiliği atlatmak için diye bu bütçeyi koymuştum. Oranlara çok şaşırdım hele 6, 7, 9 gibi oranı olanların arabalarını çok merak ettim.

4.3

1,2

3.14159 26535 89793 23846 26433 83279 50288 41971 69399 37510........

bence herkes yanlış hesap yaptı :D ya da duyurudaki herkes zengin. ya da çok ucuz arabalara biniyorsunuz. 4,5 -3,5- 6 oran nedir? 50 binlik arabaya binsen yıllık 200 binden fazla gelirin var demek.

4,76

benim önerim işe girmen ama zaten provizyon için en az 30 gün sigorta yapması gerek ve senin o kadar zamanın yok.

geriye 1. seçenek kalıyor ucuz yöntem olarak. gelir testinde belki alt grup çıkıp daha az ödersin ama en kötü koşulda 8*220,00=1760,00 TL borç çıkar.

üçüncü seçenekte ise ucu bucağı yok çıkabilecek faturanın. şöyle diyim. 2010'da medical parka böbrek ağrısıyla gittiğimde hemen ameliyat olmam gerektiği söylendi. kaç lira diye sorunca da 2400 TL sırf ameliyat için istediler. ameliyat öncesi tetkikler ve ameliyat sonrası hariç. var sen hesap et.

geçmiş olsun. biz eşimle gelir testi yaptırdık aylık 50 lira gibi bir ödememiz oluyor. öğrenciyiz. yalnız yaştan dolayı fark eder mi onu bilmiyorum. düzgün bir gelirimiz yok, kira gideri vs derken en düşük seviyeden yararlanıyoruz diye biliyorum. eğer ilk taksiti ödeyince sorun olmayacaksa özele gitmekten daha mantıklı duruyor. kaldı ki geliriniz yok ve öğrenciyseniz muhtemelen size de düşük ücretli prim çıkacaktır.

@hosein ;
cok sağol verdiğin bilgiler için, bugün ben de medikal parka gidecektim sormak için, dediğin gibiyse iyi ki gitmemişim bi de ona canım sıkılacaktı :D

diyelim ki 1760 tl borç çıktı, o borcun hepsini tek seferde mi ödemem gerekiyor?

@who cares wins , eğer ilk taksidi ödeyince sorun olmazsa en mantıklı yol bence de birincisi, onu bi arayıp soracağım. gelir testinde sadece beni sorsalar devletin bana para vermesi lazım, ama anne baba kardeş falan ne varsa hepsinin mal varlığını falan soruyorlarmış, onların benle ne alakası varsa. tam olarak neler soruyorlar hatırlıyor musunuz? bankada kaç liran var falan bunları belge olarak istiyorlar mı yoksa benim beyanıma göre mi?

ben de salca olayim
son 1 yilda 1 aylik taksit odeyen faydalanabiliyor mu gercekten?
bilgisi olan var mi?

sgk'ya gidip sor bi güzelce anlatacak birini bulabilirsin yoğun olmayan bi saatte. bi de acilden giriş yaparsan hastane devlet olsun özel olsun fark etmez 5 kuşur para ödemezsin. diyelim acilden giriş yaptın oradan seni başka bir bölüme sevk ettiler aynı şekilde ücretsiz. böbrek taşından bu yolla kurtulunabilir mi orasını bilmiyorum ama yine bi devlet hastanesi aciline sorabilirsin.

bizden bankadan vs. belge istememişlerdi diye hatırlıyorum. ailelerimizle ilgili de sormadılar çünkü biz evliyiz, onlardan ayrı bir aileyiz yani. ama mesela kira bedelimizi ailemiz karşılıyor, bunu gelir olarak sayıyor sistem. giderlerimiz hakkında tahmini rakamlar söyledik, belge istenmedi. kyk'dan aldığımız kredileri vs. söyledik. bu kadar hatırlıyorum.

loser blueser ;

teşekkürler, güzel fikir. yarın gidip doktor'a soracağım o şekilde yapabilir miyiz diye.

Öncelikle gecmis olsun,

Sgk'ya gidip borc dokumunuzu cikartin, taksitlendirmek istediginizi soyleyin. En yuksek gelir seviyesinden cikarilan borcunuxu taksitlendirip ilk taksidini ziraat bankasina odeyin. 36 aya kadar taksit yapiyorlardi ben yaptirdigimda. Odemeler iki ayda bir oldugu icin 72 ayda oduyorsunuz yani.

Sonrasinda bu ay icin gss priminizi yatirin. O andan itibaren sigortanizi kullanabilirsiniz.

Bunu gelir testi için vaktinizin olmadigini düşünerek yazdim. Vaktiniz varsa bu islemlerin öncesinde gelir testi yaptirin, borcunuz ciddi oranda azalabilir. Onu da taksitlendirirseniz sorun kalmaz.

Bazen çok sıra oluyor. Daha çok gişe oluşturmanız gerek.

Bir de benim Kocaeli'den Ankara'ya bir belge yollamam gerekiyor da, bir gün içinde iletilir mi yoksa kargoyla mı yollayayım? Şunu da araya sıkıştırdım. Teşekkür ederim. :)

Acele bir evrak gönderileceği zaman nedense insanların aklına önce kargo şirketleri geliyor. PTT geç gider gibi bir algı var galiba. Fakat bugün iş yerinden arkadaşım kargo firmalarının 40 lira istediği kutuyu PTT kargo ile 15 liraya gönderdiğini, bundan sonra hep PTT kargo kullanacağını ifade etti.

bakalım sayın pis işler müdürü, asposla kıbrıs'tan bi kutu yollattım. duruma göre mesaj atarım. ucuz ve dandik bir imajınız var ama. neden bilmiyorum. algı.

yurtdisindan gelen kargolari kapiya birakip kacmayin olm!

Tek adam kargo kısmında çalışıyor yanındaki de hiçbir şey yapmadan duruyor. Sorduğumuzda işi değilmiş. İşi ne onu s bilmiyorum gerçi. Evrak mevrakla ilgileniyor d uzunca kuyruklar oluşuyor ve ilgilenen kişi de yavaş yavaş yapıyor. Tartma, bantlama, adres girme filan. İnsanın ruhu çekiliyor yeminle. Normal kargoya gittiğimizde içeri girdiğimiz gibi verip çıkıyoruz. Ptt'de bekle babam bekle. Şahsen birkaç kere kargo verdim bir daha da vermem.

belki de diğer tüm büyük kargo şirketlerinin toplamı kadar şubeniz var, en ücra köşelere kadar ulaşabiliyorsunuz ama kargo taşımacılığında nedense hiç aklımıza gelmiyorsunuz veya gelse de ptt dandik ya boşver 3 kuruş daha vereyim şu firmayla göndereyim diyoruz.

halbuki o firmalar o kadar da süper değiller. hergün yurtiçi kargo aras kargo sürat kargo vb başlıklarda teslim edilmeyen kargolardan vasıfsız it kopuk serseri personelin davranışlarından şikayet edilen bir sürü entry giriliyor ama buna rağmen ptt kargo tercih edilmiyor, buna bi çare bulmak lazım.

aha madem tek tek cevap geliyor azıcık uzatayım;
güvenemiyoruz, ptt'nin imajı "kargonu en ücra köşelere kadar ucuz taşırım ama allah'a emanet gider, kaybolursa da hesap vermem, müdür bu(marul gösterir) buna konuşursun."

ben iş yerim için kargo kullanıyorum ve müşterim muhatap kargo şubesinden kaynaklı bi zarar görürse sıkıntı yaşarsa arayıp çözebiliyorum, problemli şubede 1 dalyaprak varsa ben 2-3 telefon açıp 1 tane insan gibi insan buluyorum, biraz zahmetli oluyor ama muhatap bulup çözebiliyorum, ptt'de de ise görevliler memur ve afedersin iğrenç tipler. değil teslimatta, daha kargoyu teslim ederken yaşıyoruz bunu. kargo vermek için şubeye gittiğimde bazı memurların bomboş oturduğunu ve kargo alan memura yardım etmediği görüyorum. sorunca da "kargodan o arkadaş sorumlu :/" diyorlar. ptt'den paket yollamam gerekirse allah'ım ne olur sorun çıkmasın diyerek veriyorum kargomu zira sorun çıkarsa muhatap şubeyi arayıp her biri alanında uzmanlaşmış bu yokuş reislere derdimi anlatıp çözüm bulamayacağımdan eminim.

ptt şu anda insanların zorunlu olmadıkça kullanmadığı bir firma gibi, keşke toparlanıp en iyisi olduğu için tercih edilen bir kuruluş haline gelse.

özet: ptt olsam bu organizasyona sahipken 180 yıldır posta paket taşıyorum demeye utanırım, devletin buna bişey yapması lazım.

çok kötü buluyorum. Postcrossingciyim ben de, sürekli kartpostal gönderip alıyorum ve ne gişe görevlileriniz yeterli bilgiye sahip ne postacılarınız düzgün çalışıyor. 2 hafta postacı gelmez mi ya? Yurtdışı yurtiçi kartpostal fiyatını adam gibi bir gişeci bilmez mi, her seferinde farklı ödeme yapıyoruz. Ayrıca başka şok, fb grubumuzda diğer arkadaşların birkaçı postacıların nadir pullu postalarından pul yolduğunu söyledi fotoğraflarla. Epik.

edit: Ayrıca özel gün tebrik kartlarını kimin yeğenine tasarlatıyorsanız allah rızası için kursa gitsin.

Yoldan geçeni çevirip gişe görevlisi yapmışlar sanki. Cahil olmayanına, küfür eder gibi işlem yapmayanına rast gelemedim. İnsan her gün yaptığı işi bilmez mi...

Tutarsızlıklar çok fazla. Şubeyi erken kapatmalar, bir müşteriyi kargoya sıvı almıyoruz diye gönderirken diğerinin ısrarına dayanamayıp kabul etmeler. Bir gün başkası adına gelen kargoyu isim bile sormadan teslim edebilirken, başka bir gün nüfus cüzdanı fotokopisi ve vekalet dilekçesi istemeler. Yahu THK yardım pulunu kabul eden ptt görevlisi gördüm, daha ne diyeyim.

Ayrıca madem yetkili bir abisiniz, ne olur subelerdeki havalandırmaya biraz dikkat etsinler. Çok mu zor doğru düzgün bir havalandırma sistemi kurup küçük bir oda spreyi koymak. Ahır gibi kokuyor her şube.

Kusura bakmayın ama gerçekten tiksiniyorum ptt'den.

şu an yoğunluktan müsait değilim. tek tek cevaplayacağım..

bence hiç gerek yok öyle bi şeye.
samimiyet falan da değil iğrençlik.
arada kaçabilir tabi ama yanımda cayır cayır yapsa sürekli. saygısızlık algılarım.
sonra aradaki çekicilik, seksilik kaybolur ayrıca . tam seksi seksi konuşuyosun öpüceksin aklına gelcek
ıyyyk

Eşinin yanında sen sen değilsen, neredesin? Kasmaya gerek yok. Osuruyorsa osurur sıçarsa sıçar.

Böyle sorular bana saçma geliyor. Eşimin yanında osursam ne olur sıçsam ne olur? Hayatımı birlikte geçirmek için yemin ettiğim kişi sonuçta. Sevişirken eşinizin nasıl osurduğu aklınıza geliyorsa bir doktora görünün bence.

Zorlu bir hastalık geçirdim vaktinde. Hastanede yaşadığı dönemi eşime sormalısınız. Demek bu durumdan rahatsız olan eşini anında satar kaçar gider.

her ilişkinin dinamiği farklıdır, eşinizin yanında zırt pırt patatatarart diye pervasızca salıveriyorsanız bence eşşeğin tekisiniz ama ne bileyim kaçtıysa ve eşiniz sizden soğuduysa da eşinizde çüke sürülecek akıl yok misal.

eşim yanımda osurmuyor, keşke yanlışlıkla osursa da gülsem. bu da benim stilim.

Bir sağlık sorunu veya dalgınlık gibi sebeplerle olursa elbette normal karşılarım, tiksinmem ya da iğrenmem, üzerine dusunmem.

Ama 5 yasinda çocuk gibi zart zort gaz çıkarırsa ve bunu eğlenceli görürse cidden iğrenç gelir, tiksinirim.Dusunsenize, oturmuşuz bir şey izliyoruz, zaaaaart diye bırakıyor. E ben de sıçayım o zaman şuraya afedersiniz.

Bu demek değil ki eşim hasta olduğunda onu terk edip gideyim. Ama bana sindirim esnasında oluşan ve kötü koku yayan bir gazı ortalık yerde salmak komik ya da eğlenceli gelmiyor. Sebebi olsun, her şeyine katlanırım ama "rahatlık" abartılmamalı. Saygısızlık boyutuna ulaşmamalı.

Böyle dusundugumden ben de eşimin yanında dikkat etmeye çalışırım.

hastalık vaktinde ya da insanlık hali olarak herkesin kaçabilir bir şeyler bu arkadaşın da olsa, ana baban da olsa, kardeşin de olsa, sevgilin de olsa eşin de olsa, kadın-erkek fark etmez görmezden gelirsin, duymazdan gelirsin. insanlık halidir herkesin başına gelebilir. ama halihazırda tuvalet-banyo gibi bir mecra varken eşlerden birinin 'nasıl olsa evlendik, o halde ko götüne gitsin, sal canım nolcek' mantığıyla bir davranış sergilemesin iğrençliktir ve kesinlikle soğutur. yoksa insan hasta olur eşi b.kunu da temizler mesele o değil. mesele saygı ve bakış açısı. eş olmak birbirinizin mahrem alanına bu derece girmek olmamalı. evlenmeden önce nasılsa çiftlerin ilişkisi evlendikten sonra da öyle olmalı. her şey evlenene kadar sonra ko götüne gitsin mantığı olunca, sonra ağlaşılıyor evlenmeden önce hiç böyle değildi evlendikten sonra çok değişti diye

herhangi bir insanın yanında osurmam. osurmanın sen olmakla ben olmakla da alakası yoktur. insanın özeli var. eşinle her şeyini paylaşmak zorunda değilsin. benim yanımda bilerek osurursa da kızarım. hatta boşanmaya bile gider. o kadar basit bi şey değil bu. bu kadar laubali olmamalı insan.

ablam ve eniştem hakkında konuşayım.

biri diğerinin yanında zart zart atıyor resmen. artık nasıl sindiyse diğeri de ya tepki vermiyor ya da "üf aşkım yhaa aç şu camı kaç defa dedim içerde osurma diye" diyor en fazla.

Kendine saygısı olan insan yalnız başınaykende bunun doğal bir ihtiyaç olduğunun bilincinde olarak herhangi bir şeyi yaptığı gibi nazikçe(öyle biriyse tabiiki) yapar. Osurmmak, sıçmak gibi şeyler insani ihtiyaçlardır. Gülüyorsak bu bizim sexi ve cinselliği ayırdığımız baltaladığımız gibi baskı altında tutuşumuzdan kaynaklanan mizahtır. Yani sen kendine saygılıysan yapacağın her şey kimin yanında yaparsan yap nezih gözükecektir.

Evde liyakat kalmamis +1

Vakti zamanında annemle babam böyle karşılıklı osurur ve birbirlerine gülerlerdi. Dehşet içinde izlerdim. Önemli kriterlerimden biri olmuştur osuruk samimiyeti benim için.
Ama ne yaparsan yap büyük konuşmayacaksın.
Evlendikten sonraki dönemde huzursuz bağırsak sendromu denen bir illetle tanıştım. Mümkün değil olmadık zamanlarda hem sesli hem de kokulu olarak çıkıveriyordu. Önceden geleceğini hissedersem bir depar atıyordum eşimden uzağa ama bazen hiç yoktan zaaarrrt. Bir de ben hatun kısmıyım. Hiç yakıştıramıyordum kendime. Utandığımı bildiği için eşim de görmezlikten ve duymazlıktan geliyordu.
Rejim, filan daha bir düzeldi durumum ama aman diyeyim büyük konuşmayın.

Evli değilim, olsam evde liyakat kalmamis'in dediği gibi isterdim.

Aslında godoşu beklerken'in dediğinde doğruluk payı var. Osurmak aşırı sağlıklı bir davranış. Hatta bununla ilgili bir söz vardı ama unuttum. Terlemek gibi sağlıklı olduğundan bahsediyordu. Bazı ameliyatlardan sonra hasta osursun diye beklerler, hastanın osurması milat gibi bir şeydir, hastanın iyileşeceğine işarettir.

Yine de banyo, tuvalet diye bir şey var. Seviştiğimde tabii ki aklıma osuruk gelmez, ama normal zamanda da yanımda geniş geniş osuran birinden rahatsız olurum. Ben annemin, babamın, kardeşimin yanında osurmam. Onlar osurduğunda ben rahatsız olurum. Osuruk bana komik değil, çirkin geliyor.

Kazara osurulur, uyurken kaçar falan, banyodan sesi gelir; böyle şeyler olacak tabii ki. Ne olacak, üstüne mıncıklarım bile.

Bir dizide vardı, kocası 'Aramızda bazı sınırlar olsun, gizemli kalalım' falan diyordu; kadın da 'Sevgilim, dün banyoda bacaklarımı traşlarken içeri girip sıçtın. Bizim sınırımız yok' diyordu. Bazı ilişkilerin dinamiği bunu kaldırıyor ama büyük olasılıkla içinde benim bulunduğum ilişki kaldırmaz. Oda arkadaşı osurur da, eşimin benim yanımda sürekli ve pervasızca osurduğu gün, artık alışkanlık olduğum ve bana artık aşık olmadığı gündür. Belirli bir noktadan sonra karşıdaki kişinin teni sevgilinin teni değil, kendi gibi hissettiği ve dokunmanın artık bir heyecanı kalmadığı gündür. Bu şekilde, anlam da yüklüyorum şimdilik.

Yurtta kaldığım için olabilir bu. 5 sene yurtta kalıp milletin yanında osuramayınca, insan osuruğuna yabancılaşıyor.

biz prensip olarak hiçbir durumda osurmuyoruz.

md11+1.
8 senelik evliyim. Mideyle ilgili rahatsizlik disinda birbirimizin yaninda osurmak/gegirmek gibi seyleri asla yapmiyoruz. arada kacabilir, onda da gülümseyip geciliyor.
bunun hastayken bakma ile ilgisi yok. agir hastalik sebebiyle bundan cok daha antipatik seylerle karsilastigimiz oldu ama mevzu hastalik olunca insanin gözü sevdiginden baska birseyi görmüyor isterse salonun ortasina sicsin.

ama rutin zamanda yapmayin arkadaslar, birbirinize sayginiz kalsin, he cinliler gibi yemegi begendigini göstermek icin insanlarin yüksek sesle gegirdigi tarz bir kültürden geliyorsaniz da karsinizdakininin de ayri kültürden geldigine emin olun.

cevaplarda osuranlara lanet yağdırılmış biz asla yapmıyoruz denilmiş falan ama ulan sizin hiçbiriniz yapmıyorsa kim yapıyor bunları peki?

gerçek hayatta böyle değil, kimse dümen yapmasın şimdi. adam osuruyor, geğiriyor, sümüğü top yapıp atıyor, elini taşaklarına sokup kaşıyor. lafa gelince ben asla yapmıyorum.. he sen yapmıyon kardeş.

Hesaplarıma göre senelik 20bin km yaparım gibi.

ben bu senelik 10.000 muhabbetini anlamıyorum. seneyle ne ilgisi var ki bunun?

2012 yılında 1500 liraya taktırdım. benzinle 1 kilometrede ortalama 40 kuruş yakan arabam, gazla 25 kuruş yakmaya başladı. kilometre başına 15 kuruş tasarrufum oldu. yap bi içler dışlar kamil, 10.000 kilometrede lpg kitinin fiyatını çıkardım. yıllık da 50 lira bakımı var, uyduruk bi filtreyi değiştiriyorlar. ayarına mayarına da bağlayıp bakıyor o arada ek para almadan.

bu 10.000 kilometrenin kaç senede 10.000 olmasının ne önemi var? 1 senede 10.000 yaparsan 1 senede çıkarırsın, 2 senede 10.000 yaparsan 2 senede çıkarırsın, 3 senede 10.000 yaprasan 3 senede çıkarırsın. kaç senede o kilometreyi yaparsan o kadar seneden sonra yaptığın her kilometre senin kazancınadır.

o kilometreden önce arabayı satmayacaksan, hesaplayacağın şey, bugünki fiyatı sabit tutarak benzinle kaç lira yakarsın, gaz ile kaç lira yakarsın. lpg kiti fiyatı/kilometre başına aradaki fark = lpg kitinin parasını çıkaracağın kilometre. arabayı o kadar kilometreden fazla kullanacaksan taktır. kullanmadan satacaksan taktırma.

Avmlere girişte sorun yaşamıyorum ama prosedür nedir bilemedim.

8-9 litre civarı şehiriçi tüketimim var, otomatik vites 1600cc motor. Benzer sebepten lpg taktırmıstım, ortalama 3 yılda benzine kıyasla 9000 lira kar ettim.

Dizel ise hem alırken pahalı hem bakım ve tamir işleri pahalı hem de yakıt eskisi kadar avantajlı değil, dolayısıyla ben olsam dizel almazdım.

2012'nin ekim ayında, araba 88.000 kilometrede iken taktırdım. aradan 4 yıl geçti, araba 158.000 oldu. 4 yıl 70.000 kilometrede 4 sefer filtre değiştirmek dışında hiçbir masraf veya sorun çıkarmadı bana.

hatta bujilerin çabuk eskir, kurum yapar, kömür olur falan dedilerdi. bakımda değiştirirken bakıyorum, ustaya da soruyorum, gayet normal. bi kömürlük yok çıkan bujilerde.

öyle sorunlar yaşıyorsanız ya kitte, ya takan ustada ya da arabanın lpg uyumunda bir problam vardır bence. sağlıklı bir kitte ve uygulamada sanmıyorum öyle şeyler.

15-17bin falan bi kyk var. başka da borcum yok, kartın ekstresini geçen hafta ödemiştim misss.

0 tl. olabildigince pesin alis veris yaparim.

kyk kredisini saymazsak (mezun olduktan sonra ödemeye başlayacağım onu galiba, haliyle daha 4 senem var - evet 3 sene kredi aldım hala okula başlayacağım jsfks) 2 bin kadar. haziran'da allah'ın belası yurttan ayrılıp da eve dönünce kapatacağım.

11000 TL. 7500 KYK + 3500 dondurulmuş kredi kartı. Artık sadece nakit kullanıyorum.

sıfır + 64.000 tl alacak ama bu gidişle de nah alacak.

35.000 kredi kartı
8.000 kyk
12.000 devlet alacağı
95.000 banka
120 bin diğer

6944.89 TL Geçen gün hesaplamıştım. Ocak ay sonunda 4000 TL gibi bir ödeme yapmayı düşünüyorum kalanı da 2 ay içinde kapatırım.

16 bin küsür kyk borcum var.

65.000 tl. :/

Sifir. Hatta alacagim var bir kac arkadastan.

Hic borclu olmadim hayatimda, borc yigidin kamcisidir ve yigitler kamcilanmayi sevmezler :)

1100 gss borc 1450 arkadaştan alacak.. Artıdayım.

Borcum yok ama aylık taksitlerim var. Yaza kadar da devam edecek böyle.

20bin borcum, 8bin alacağım var.

12bin kyk :(

Kyk ve bankalar olmak uzere 8000 - 13000 arası

0

0 borç 0 alacak
öğrencilik rulz
kyk yok.

henüz kyk'yı ödemeye başlamadım. herke yazınca aklıma geldi. 15binden aşağı.
130 lira yoklama kaçaklığı cezası var askeriyeden.

henüz vadesi gelmemiş taksitleri sayarsam 2500 daha oluyor.

14 küsur kyk
210 trafik cezası

sıfır.

ev kredisi 160 bin 42x3800
araba bakım arıza vs 5bin
kasko sigorta mtv 6bin
devlete vergi 4500
kredi kartı 2500
üstüne dolar kurundan aylık duzenli kayıp 1200 dolar tadı vazgeçilmez:)

Bunu hasarı kaskonuzun anlaşmalı olduğunu mini onarım servisi ile görüşmenizi tavsiye ederim. Mini onarıma girerse (düşük olsa da girme ihtimali var) orada yaptırın, tramerde görünmez. Girmez derlerse sanayiden fiyat alınabilir 100-200 lira civarındaysa yaptırılabilir.
Ben araç alacak olsam tampon hasarına hiç takılmam ama ölücü tayfa sağolsun en küçük şey bile pazarlık kozu olarak kullanılabiliyor. Bu tamamen ne tip bir alıcı ile karşı karşıya olduğunuzla ilgili. Risk almayayım derseniz mini onarım veya cepten yaptırma seçeneğini değerlendirin derim. Kaskodan yaptırmanız hasarsızlık indiriminizi de bozacak, seneye kasko yenilemesinde belki çok daha büyük bir ödeme olarak karşınıza çıkabilecektir.

Kasko poliçenizin de etkisi var böyle konularda. Şöyle ki, bazı poliçelerde o yıl içinde gerçekleşen ilk hasar için kasko delinmiyor,yani hasarsızlık bozulmuyor. İkinci kazada hasarsızlık indiriminiz bir basamak geriliyor (%40 ise %30a dusuyor). Üçüncü kazada sıfırlanıyor.

Benim kaskom böyle olduğu için iki kez tamponu kaskodan yetkili serviste yaptırdım ve bir olumsuzlukla karşılaşmadım. Kayda geçme konusundaki cekincenizi de anlıyorum ancak ilgili kaydın tampon tamirinden kaynaklandığını alıcılara belgelerseniz sorun olmayacaktır.

Tampon tamiri yüzünden fiyat kırmaya çalışacak ölücüler ise ne yaparsanız yapın bir bahane bulacaklardır.

Ben olsam kaskodan yaptırır ilgili tutanakları faturaları fotoğrafları vs. sakladım.

Araç bmw gibi duruyor. Serviste değiştirirsen çok para işler gibi hasar kaydına. Ki hasar o kdr büyük değil. Gözüktüğü kadar basit ise dursun. Rahatsız ediyosa onu spreyle fln tutturuyorlar ama yine atıyor sonra.

Cevap gelmemiş,istanbul'u bilmem ama yazmak istedim yine de.

Bahsettiğiniz türde yıkama işlemi yapan yerler her oto sanayide mutlaka olur. Size yakın bir oto sanayi sitesine girip bir iki dükkana ya da taksi durağına sorarak öğrenebilirsiniz.

ben yine iphone alirim. her gittigim yere powerbank goturuyorum zaten. batarya her turlu bitiyor.

para sıkıntısı yoksa direk iphone alırım.

iPhone SE. Canavar gibi bataryası var.

Para sorunu yoksa CAT s60 alırdım.

Ama benim de elim varmıyor o paraları vermeye.

iphone 7 plus iyiymiş o konuda.

ama ben kendim naptım biliyor musun, daha iyi batarya ömrü istediğim için daha kötü telefon aldım. Arkadaşımda Samsung galaxy s6 var(o zamanın en üst androidlerindendi), ben galaxy a5 2016 aldım. Benimkinin ekran çözünürlüğü düşük, işlemcisi daha yavaş, ama pili daha fazla. (s6 2500 olması lazım, benimki 2900mah)

Noluyor? Arkadaşımla aynı anda şarjdan çıkarıp benzer şekilde kullandık bir süre, onunki %60 iken benimki 80lerdeydi. Artık orta düzey telefonlar da öyle takılan bilmemne olan telefonlar değil gayet güzel aletler. Sadece uygulamalar azıcık geç açılıyor, mesela ekran çözünürlüğü düşük dedim qhd olmuyor da fullhd oluyor :D düşük dediğim fullhd yani. Ben böyle bir çözüm ürettim bana mantıklı geldi.

batarya ömrü kısmı dışında, lenovo moto z (daha doğrusu motorola üretti de türkiye'de lenovo markası altında sunuldu) çok iyi cihaz. onu alırdım herhalde.

bataryayı çok bilmiyorum ama google pixel almaya çalışırdım amerika'dan

Samsung Galaxy edge 7 alırdım heralde

xiaomi mi 5 32gb kullanıyorum, memnunum özelliklerinden de bataryasından da. pek kullanmazsam iki güne yaklaşıyor, çok kullanırsam bile bir 24 saati geçiyor.

iphone se+1 hem bataryası iyi hem de uzun süre kullanılabilir.

teknoloji cok sevsem ve kullansam da fiyat konusunda katiliyorum: inanilmaz pahalilar. 2000-3000+ liralar nedir oyle ya? yani ne kadar kullansam da ve param olsa da telefona 1000 liradan fazla vermek koyuyor bana. ikinci el temiz yeni alinmis garantili falan bir 5s veya iphone se geliyor aklima, 800-900 liraya 5s duserse iyi 1200'e kadar bir temiz se bulunursa o da olumlu.

Fantastik olsun istiyorsam xiaomi mi mix alırdım (bunda da düşme problemi var iyi korumak lazım), dayansın iyi gitsin istiyorsam iphone 7 plus alırdım. Valla yurt dışından alıyorum ben, arkadaşım 7 plus'a 4200 lira verdi ağzım açık kaldı, hayatta veremem heralde. Bi telefona verebileceğim max fiyat 2500 ötesi zoruma gidiyor.

Iphone 7
Bütün gün kullanıyorum yine de bitmiyor. Canavar gibi telefon.

Note 3 alır custom rom atardım. Eclipse ROM. Cillop gibi olurdu. Batarya hiç sıkınıtı değil. Custom rom zaten halihazırdaki note 2'nin batarya ömrünü yarım günden 1,5 güne çıkardı. Kadı ki telefon ikinci el telefon.

se kullaniyorum. se alirim.

Se kullaniyorum bozulursa gider yine se alirim. Kisacasi apple, 4 inch ekranli yeni bir iphone cikarana kadar se kullanirim.

xperia z2 kullanıyorum gene aynı serinin üst modelinden alırım.

iphone 7 plus. 2 günü "rahatlıkla" deviriyor, 3 gün gittiği dahi oluyor.

iphone 7

Hayir yapmiyorum.

Yani yapan yapar bir sey dusunmuyorum pek. Gerci duvarkagidini kendi fotografi yapmis bir kiz falan gorunce icten ice eziyorum kafamda bir yere koyuyorum sanirim o kisiyi. Belki de aslinda oyle yapilinca mutlu olunuyordur, ben yapmiyorum da noluyor basim goge mi eriyor sanki, ne bileyim yaa. Asamadik be kardesim su onyargilari

Bunu yapan bir insanla ilgili sırf bu yüzden bir şey düşünmem ama bana da çok saçma geliyor kendi fotoğrafını duvar kağıdı yapmak.

Ben zaten doğru düzgün fotoğrafı olmayan bir insanım. Sevmiyorum fotoğraf çekilmeyi. Duvar kağıdı olarak kendi fotoğrafımı kullanmak hayatta yapacağım son şey falan olurdu sanırım.

Kendi fotoğrafımı duvar kağıdı olarak kullanmıyorum. Kullananları da hep garipsemişimdir.

Bana saçma ve sıkıcı gelse de birçok insanın kullandığını gözlemledim.

ben kendimi açık görüşlü, insanları kolay yargılamayan biri olarak görsem de benim gözümde bu insanlar maldır.

bunu yapana bunu yapmamasi gerektigini soyler ve telefonunu kirardim

proletarier aller lander vereinigt euch +1

Bunu yapan insanları, isminin veya isim-soyisminin baş harflerinin dövmesini yaptıranlarla aynı kefeye koyarım.

eskiden çok gıcığıma giderdi şimdi alıştım yapanlara tepki vermiyorum çünkü çok yapan var.bizim ülke böyle narsist insan kaynıyor alışmak lazım.

Açıkçası şu peşin ve önyargılı yorumlar tuhaf bence. Sevdiğim her türlü fotoğrafı her yere duvar kağıdı yapabilirim. Kaldı ki fazla gezen biri iseniz veyahut içinde oldugunuz o fotoğrafın anısı varsa, seviyorsam koyarım. Kimseyi de iplemem.

şöyle söyleyeyim, bende narsist kişilik bozukluğu var, ben bile yapmıyorum bunu. bu benim gibi bir insan için bile fazlasıyla malca bir hareket. düşün artık.

bu arada "ben bile" ifadesini, "benim psikolojime sahip biri bile" anlamında kullandım, yanlış anlaşılmasın.

Oldum olasi merak etmisimdir hakikaten ne dusunerek koyuyorlar kendi resimlerini. Bilmiyorum belki kendini unutmamaya calisiyordur.

Birleşseler tek başlarına iktidarlar

seviyorlar kendilerini herhalde garip tabii. iki sene önce bi arkadaşımın arkadaşının evine gitmiştik, kız duvarlara kendi fotoğrafını asmıştı, tek başına olduğu poster gibi bir sürü fotoğraf, hayatımın şokunu orda yaşamıştım ondan beri garipsemiyorum.

Telefonu kişiselleştirme olarak görüyorum ve buradakilerin çoğunun aksine hiç yadırgamıyorum. Telefon onların, keyif onların.

Eskiden kapaklı küçük bir telefonum vardı, çok da sevdiğim bir fotoğrafım vardı, duvar kağıdı yapmıştım. Telefonu açınca mutlu oluyordum.

Eski kiz arkadasimin dallama kocasinin facebook kapagi daha kendi fotosu muhtemelen telefonunun duvar kagidi da kendi fotosudur. Bence cok net sacmalik

Narsist mal olduklarıni düşünüyorum

Benim ailemle beraber çekildiğim bir fotoğraf duruyor yaklaşık 6 aydır, kardeşimin mezuniyetinden. Narsist miyim bilmiyorum ama baktikca o günü hatırlıyorum; mutlu oluyorum. Hepimiz için guzel geçmişti. O yüzden kaldırmayı da şimdilik düşünmüyorum.


Öncesinde de uzun süre erkek arkadaşımla çekildiğimiz fotografinı duvar kağıdı olarak kullanmisligim var.

Tuhaf gelebilir ama saygı duyarım. Mal vs nitelemem. Nedenini onu yapana da sormak lazım. Her insanın bakış açısı farklıdır.

@fraise burada sordugum sadece kendi fotosunu koymak. Ailesiyle veya sevgilisiyle.. vs koyanlar bana normal geliyor.

Saçmalık.
Bunu yapan birkaç insan tanıyorum çok yakınlarım dahil ve mal olduklarını düşünüyorum evet.

Herkese de soramıyorsun nedenini, halama sordum birkaç kez yanıt vermedi. Konuştuğu gün aydınlanacağım ama dur bakalım.

benden çok kendini seven, önemseyen, narsist biri daha yoktur diye düşünürdüm ama bunu ben bile yapamam.

geçmiş olsun :( çok bilgim yok ama şunu söyleyebilirim daha önce bir serçeyi bulmuştum yolda baygındı. ellerimle ısıtıp veterinere götürmüştüm elimde çok tutmamamı bayılabileceğini söylemişti sıcaktan. belki sizin de öyle bir durumunuz olabilir.

O paniği çok yaşadım, anlayabiliyorum şu anki halinizi o yüzden. Dilerim çabucak iyileşir...

Benzer durumlarda ballı kraker ile kandırırdım ben, toparlanırdı hemen. Ama sizinki beslenemeyecek kadar halsiz sanırım, o yüzden tek yapabileceğiniz onu sıcak tutmak. Hafif bir müzik açarsanız sakinleşmesine yardımcı olur.

Yerde bulmanız felç olma ihtimalini dusundurdu, dilerim basit bir soğuk algınlığı ve halsizliktir.

Ben en kısa zamanda veterinere götürün derim, öneri bulamıyorsanız internetten bulduğunuz klinik adreslerini sıradan arayıp kuşlardan iyi anlıyorlar mı sorup ona göre gidin.

Facebookta muhabbet kuslari ile ilgili gruplar var. Orada cok gecrubeli insanlar oluyor. Oralara da yazin.

felç değil, ufak ufak hareket ediyor, bana kafasını çevirip bakıyor , arada da ayaklaının üzerine çıkıp bir kaç sn yavaşça hareketleniyor. konuştuğumuz veteriner, şuan bir veterinere götürsek de yaptığımızdan fazlasını yapamayacağını söyledi. arada kanatlarını açıp kapıyo ama çom yavaş ve titrekçe. suyu zorla içirmeye çalıştım, çok direndi. klasik yalama refleksini de yapmadı. vitamin almaz şuan.ballı su deniyorum.hala avcumda tutuyorum. 5dkda bir uyanıp hareketlenip geri uyuyor.

çok değil mi ya? 120ye a3 var. bu paraya passat var.

o paraya renault almak yazıktır, günahtır.

eksiduyu.ru

yukarıdaki duyuruda hb'den bahsedilmiş ama sedan için de fark eden bir şey olmayacaktır. duyuruyu açan aracı almış olabilir, ona da danışabilirsin. ben de aracı beğendim.

passatın en alt paketi var bu paraya. üstüne 10 bin daha koyarız passat alırız. passat alacağımıza 10 bin daha koyarız audi alırız vs vs bu işler pek yürümüyor öyle :(

90-100 bin lira arası megane'ın orta paket aracı mevcut. otomatik vites dizel (yamulmuyorsam)

abi bak benden tavsiye: fluence'ların ömrü doldu, 2-3 ay içinde tüm şirket aracı fluence'lar megane sedan ile değişecek. dolayısıyla HER YERDE göreceksin bu arabayı ve bıkacaksın. ben o paraya değeceğini düşünmüyorum, bence de astra sedan ne bileyim jetta falan al.

Verilir.

Megane'ın rakipleri astra, focus, golf, jetta, civic, octavia gibi modeller. Bu modeller arasında hepsinin ayrı avantajları ve dezavantajları var. Ve hicbirisi dizel otomatik seciminiz düşünüldüğünde megane'dan uygun ve donanımlı olmayacak.

Renault, insanımızda negatif önyargı oluşturmuş, nasıldır nedendir bilemem. Motorlarını birçok markaya satan bir firma, satış sonrası desteği en azından doğuş grubu kadar sorunlara gebe değil, edc sorunsuzluğu ve stabilitesiyle ün salmış, yolcu ve yaya güvenliğine verdiği önemi euro ncap testlerinde ilk kez 5 yıldız alan marka olmasından biliyoruz. Parça ve tamir maliyetlerinin düşüklüğü, ikinci el pazarının geniş olması gibi unsurları da düşününce "renault alınır mı teneke abi yaaaa!" diyemiyorum üzgünüm.

Özetle hepsi küçük farklar dışında benzer araçlar. Şişirme fiyatlar ile satılan sıradan c sınıfı araçlara premium muamelesi yapıp megane'ı gömmek olmaz. Her şey bir yana, koca bir ömrün emeği var ortada, bırakın babanız ne isterse onu alsın. Varsın bagajı küçük olsun, tipi bozuk olsun, kapı sesi tiz olsun ama gönlünce binebilecegi bir arabası olsun.

Renault fanboy gibi göründüm sanırım, Focussporluyum.

Azı dişimin kökünde oluşan apse için bana da iki farklı antibiyotik yazmıştı doktorum. Augmentin ve biteral'di sanırım benimkiler. Doğrusu nedir nasıldır bilmiyorum ama iki doz antibiyotikten ölünmediğini söyleyebilirim. :)

etkin maddeleri birbirinden farklı olabilir..üst solunum veya yumuşak doku enfeksiyonlarında yazılıyor.

bana da yazmıştı bir kere, birkaç gün yaşadığım o tatlı kafayı unutamadım. ara sıra kendi başıma kombinleyesim gelir yine.

Kombine antibiyotik kullanımı yanlış bir şey değil, flagyl de biteral gibi anaeroplar üzerinde oldukça etkilidir ve prospektüste yazmasa da şiddetli oral enfeksiyonlar için de kullanılır. Apse için ilk ve doğru tercih herhangi bir yöntemle drenaj yapılmasıdır, ancak çeşitli nedenlerden ötürü drenaj yapılamıyorsa kombine antibiyotik uygulaması ile baskılanabilir (sadece bu kısım tartışmalıdır ancak yazılan ilaçlarda bir hata yok). Ayrıca flagyl augmentin sonrası baskın hale gelebilecek c.difficile enterekolitini de engellemiş olur. Yani doktorunuz son literatürde geçerli olan penilisin + metranidazol /ornidazol kombine ilaç kullanma prosedürüne hakim, deli değil.

arkadaş olur da ben flagly i içmedim. bu antibiyotik tedavisini yarıda bırakmak kadar tehlikeli olur mu? bırakınca antibiyotiğe karşı direnç oluyormuş ya vücutta, ondan dedim.

apse gelişirse bu 2 antibiyotik şart. bunları kullanmadan apseli dişine dokundurtmanı önermem. çünkü apse= mikropçuk evi. kana karıştığında ne olacağını tahmin edebilirsin.

Yurtiçi kargo "vision van" kullanmaya başlarsa hayatımızın bir parçası olabilir aslında. :)

Güzel bir örnek var aşağıdaki videoda ama ortadoğuya gelişi ne kadar sürer, bilemiyorum.

m.youtube.com

dronelar için pek hayata geçmemişte olsa halihazirda bir cok kısıtlama mevcut. ilk önce bir drone sahibi olduğunuzda bunu emniyete tescil ettirmelisiniz. ondan sonrada uçuşa yasak alanları tanımlayan bir belge imzalatıyolar size. Bunların ihlali durumunda 17.000 tl ye kadar cezası var.

ya şu kişisel bilgisayarlara gereksiz diyen eleman gibi olmak istemem ama bence dronelar hiçbir zaman hobi ötesine gidemeyecek biz normal kullanıcılar için. amazon vs. endüstriyel kullanımını bilemem.

droneların yayılma ve gelişme eğrisine baktığımızda 5 yıl falan oldu ama çok bir gelişme yok.

misal phone çıktıktan 5 yıl sonra piyasa akıllı telefonlarla dolmuştu. tabii telefon gibi hayatın merkezi olmuş bir araçla karşılaştırmak mantıklı değil. sadece fikir vermesi için söyledim. direk karşılaştırmadım.

Sedat dayım ösoya türkmenlere yolladı büssürü, çoktandır weapon of mass destruction sınıfında.

enerji sorununu çözmeden hayatımıza yerleşmesi uzun sürecek bence

kişisel bilgisayar, tv falan bböyle dertleri yok. drone denen şeyin şarjı ne kadar gidiyor, öncelikle bunu konuşmak alzım. bkz elektrikli arabalar, aynı sebbbepten fail yedi.

kullanılır, ama tv veya bilgisayar gibi olmayacak ileride bbence.

20 yıl sonra.

günlük hayatta atıyorum kargo drcne'ları için wifi şarj istasyonları yapılabilir aslında. zaten tesla'nın da yapmaya çalıştığı şey bu arabalarında.

Benzer kaygılar uzun süredir mevcutsa profesyonel yardım almayı düşünün. Bitki çaylarıyla, basit uyku haplarıyla falan uyuyabilirsiniz belki ama derinlerde bir problem varsa önceliğiniz onu çözmek olmalı bence.

müzik eşliğinde uyumayı dene ve müziğe konsantre ol

kesin çözüm: bilinçaltını tetikleyen şeyleri yok et

psikiyatriste git.

Uyku kalitesini arttırmak için bazı ot kök vs çaylarını kullandım, işe de yaradılar ama tavsiye edemem çünkü durum aşırı farklı geldi. Şimdi evhamı vesveseyi tetiklemek istemediğimden detay vermekten çekiniyorum ama bir belirtidir belki bunlar, hastalığa, hastalığın ruhsal yansımasına, basit bir eksiklik ya da fazlalığa bağlı olabilir durum.

merhaba,

Kalkmalıyım! Üstümü mü açıldı, sırtımı duvara dönücem daha güvenli! Kalkmalıyım!"

bunlara kaygı deniyor. kötü durumdayken kendin için sürekli olarak bişeyin daha iyi olduğunu düşünüyorsun. sonra sürekli olarak kendine söylediğin şeyleri eyleme döküyorsun ve durumunda değişim olmazsa (bazen kaygıların haklı oluyor ve söylediğin şeyi yaptığında düzeliyorsun ve harika hissediyorsun ama bunu boşver.) önceki konumundan(kötü olduğun) daha kötü oluyorsun. kaygının boyutuna göre bu durumun paradoks gibi uzayıp gidebiliyor. kendimden biliyorum :P psikiyatra gideceksin.

psikiyatriye git + 1

doktora gidin. uyku çok önemli.

Düz koysaydın keşke ehehe.

metroda kendi kendine "farkında değilmişim gibi çek" mi yaptın. tatsız

bira içip muhabbet edilecek adam tipi var.

Hahah kiss konserine mi gitsek napsak :D

ben yaptırcam dreadlock, yaptırma sen, olmaz bana ne

@devilred tamam duzelttim.
@naberabi haha uzaklara bakinca nasil oluyormus diye merak etmistim de.

şapşik

düzadam

en sevdiğim arkadaş tipi çok samimisiniz lan

46 tane midye yiyebilecek bir kapasite.

Saçlar güzel,kalsın bence böyle. :)

Tam bir "hasta olunca çorba yapcak arkadaş" tipi insan :)

olmuş bu

biliyoz seni yakışıklı bebe

işte aranan kan. ben bunun için başlattım zaten ifşayı :P

çok sert

ilk fotografi gormedim kabul ediyorum, o hatli surata dudak buzus yakistiramadim, umarim retrica kullanmiyorsundur onun disinda sacli ve sakalli hos

tam da unutuyorum derken, yine nerden çıktın sen allahsız :(

Aha duyuru yakışıklısı! Hatırladım. Ama önceki ifşalarda daha iyiydin

yakışıklısın ama o ağız göz büzmeler olmadı.

abi helal olsun diyorum, tam bir david gandy profili.

Ay cok sert.
Ama kaslar cok catik yaa

İfşa yapan en yakışıklı kişisiniz. Kadın olsam verirdim.

hiç mesaj geldi mi acaba?

çenenizin köşelerini nasıl sivriltiyorsunuz?

gerçekten obaa yani :D

@nbilgesahan
teşekkürler

@kanmucuk
belki siz bana benziyorsunuzdur :))

@basond
selamlar :)

@elorelia
yeşillendirmedin :(

@tiredpanda
insta dahi kullanmıyorum :)

@jonestown
selamlar! :)

@mandalina kokusu
bi dahaki sefer daha iyi gelmeye calisacagim :)

@pamuk helvalar cebe
olmaz efendim :)

@fyodor fyodorovic
ahha! teşekkür ederim, gurur duydum.

@tahin pekmez yoğurt
aman abi öyle demeyelim :)

@toua tokuchi
tabii ki :)

@condom kurşunu
zımparayla :)

@manuel mandalina
:)

yaptığın ayıp, seni kınıyorum ve sana laflar hazırladım

Yessss <3

"omuz lazım mı abi?" karikatürünün vücut bulmuş hali adeta.
bütün özgüven akıp gitti bu arada...

Duyuru erkeklerinin gururu, yüz akı
Henüz ben ifşa yapmadım tabii, hadi yine iyisin

baba yine çıtayı dağlara taşlara koydun ya.

obaaaa :)

sen sadece ifşa yapıyon galiba bu sitede reyiz

sana da hayırlı işler diyelim de ayıbolmasın :)))

boş

(bkz: üzgün kaslı)

ben şu ikisini görmemiştim bak iyiymiş onlar da

caps yok olum.
edit: he geldi de sende hiç bisikletçi tipi yok hocam ya pembeli falan hiç olmamış :/

liseden arkadaşım suat'a benzettim, direkt olarak kanım ısındı. çok hoş. #nohomo

ben böyle adamlar reklamların içinde yaşar falan sanıyordum. baya duyuruda takılan insan varmış böyle.

abi nerelerde pedal tepiyorsun?
tam arkadas olmalik birisin, benim dahonla ayak uydurayim istanbuldaysan.

kıyafeti bisikletçi numarası yapmak için giymişsin gibi duruyor üzerinde ^^

güzel beğendim

@basond geç başladık bisiklet işine. 3 sene oldu amatör takılıyorum bir de işe gelip gidiyorum.
@fakyoras daha çok işe gelip giderken. bir de fırsat bulursam günü birlik şehir dışına kaçıyorum.

bu da düldül i.hizliresim.com

tipik bir karadenizli :d uiyy uşağuumm :d
10 üzerinden 7
bence biraz kilo al.

abi duyuruda gördüğüm en karizma adamsın yeminle

ivan basso sandım bir an. çok benziyorsunuz.
bir ifşa da ben yapayım be...

@freetakilir 10 tane foto içinden seçtim. normalde tip yerlerde.
@fatih3289 boy kilo aynı. baba karadenizli anne trakyalı.

güven veriyorsun abi.

gerçek bir lazmışsın doğrusu..

Atanınca pisiklet alcam. Yardım edersin artık. Surat erkeksi. Klasik kavgacı karadenizli gibisin :D bi de erkekler :) kullanmasa keşke. Kadın diye giriyorum erkek çıkıyor hep

o pisiklet yerine 125 cc bir scooter ı tercih ederim.

Apocalypse +1

Profesyonel, ciddi, güvenilir gorunuyorsunuz.

maşallah hocam mütevazi bir tipin var.
ibret aldım.

of orda boşluk varmış yahu, popon ne esnekmiş dicektim.

popo kısmı benim de dikkatimi çekti
biliyorum görmüştüm seni daha önceden

Zayıfım diye sızlanıyordun. Kilon iyi bence.

her an dostane bi tavırla çiğ köfte yoğurmaya başlayacakmışsın gibi duruyosun abi, sevdim ben samimi ve güzel, kaybolsam "pardon bakar mısınız" diye yanaşıp yol soracağım ilk adam, rispek

@jonestown + @limoncello: bende her şey var ama öyle bir popo yok, merak etmeyin :P

@der meister: teşekkür ederim. bir gün yollar kesişirse, çiğ köfte ısmarlayacağım sana.

@haydi bre: o zaman 58'dim, şimdi 57'yim.

Dünya Karate Şampiyonu Rafael Aghayev'e benzettim.

aghayev.pro

Samimi, hoş sohbet bir insan gibi duruyorsunuz.

Popo yanılgısı güldürdü. :)

Abi kıyamam sana lütfen güneş gözlüğü al, bak kısmışsın, ağrı yapar.

Yo nicke bakmadan cevaplıyorum ben.

Nicke bakıyorum, daha önceden tartıstıgım biriyse cevap vermiyorum.

Faydalı olabileceğime inandığım bir konu görürsem kim olduğuna bakmaksızın yaziyorum.

nicke bakmıyorum bile.

bence sorunun kolaylığına göre cevap geliyor. mesela yemek tarifi sorsan bilenler hemen üşüşüp veriyor cevabı. ama bazen sağlık konuları olsun, engin bilgi gerektiren konular olsun pek yanaşmıyor kimse.

birde şurda en sevdiğiniz özelliğiniz nedir diye sor 20'yi geçgin cevap gelir eminim. kendini anlatmayı seven bi güruh.

nayn, bi fikrim varsa yazıyorum.

hiç bakmadan cevap veriyorum.

Sözlük hesabından sorarken duyuruyu internet kullanıcılarına açmayı unutuyor olabilir misin?

Yoo soru hakkında bilgim ya da fikrim varsa yanıtlıyorum, nickle alakası yok.

2 kişi var mimlediğim. Yazdıklarını okumuyorum bile duyuruda. Okusam da cevaplamıyorum. Ama tahminimce duyurudaki insanların tutumu böyle o tiplere (tespitlerime göre, kendi duyurularına yapılan yorumlara göre) beyni yok fikri var derler ya heh onlardan.

bildiğim nick'lere cevap yazmak değil ama şöyle bir durum var: birkaç nick var, onların hiçbir duyurusuna yazmıyorum. bazıları aynı şeyi 15 kere soruyor (ben de dahilim bu gruba) ve yazdığını boşuna yazdığını biliyorsun. bazıları ise net gerizekalı oluyor, hiçbir şekilde muhatap olmak istemiyorum. troll'leri falan geçiyorum zaten. onlara cevap verdiğim oluyor ama troll olduklarını bilerek veriyorum, faydam olsun diye değil.

bunun dışında "aa bildiğim nick, yazayım" ya da "aa bilmediğim nick, neme lazım cevap vermeyeyim şimdi" durumu olmuyor ama nasıl desem, verdiğim cevabı okuyacağını ve verdiğim cevaptan yararlanabileceğini bildiğim kişileri kendimce daha öne koyuyorum elbette. bu senin başka hesaptan girmenden ziyade, benim "bu kişiye yazdığım şey boşa gitmez" diye düşünmemle alakalı.

Nicke bakıyorum meraktan ama bildiğim bir konuysa cevap veriyorum, nikine göre ayırmam yani. Tartıştığım tipleri de hatırlamıyorum ben ya.

ben bazı nicklere yazmıyorum bilerek.

nicke hiç dikkat etmem. var aslında bir kaç yazılmayası tip ama ona bile dikkat etmiyorum. bildiğim bir şeyse yazarım hemen.

of çok ergen bi genç var onun sorularını okuyorum. benim üzerinden 7-8 yıl önce geçtiğim konuları görünce bi sıkılıyorum valla.

devilred i çok gergin bulduğum için onun sorusu varsa geçerim, gerisine bakmam, cevaplayabilirsem cevaplarım

Ben de nicklere genelde bakmayanlardanım. Tartıştığım insanları bile unutuyorum, belki de birkaç gün sonra sorusuna cevap veriyorumdur. Ben yapım gereği kin tutabilen biri değilim.

Burada 2-3 kişiyi tanıyorum sadece (ki onlar da sevdiğim insanlar). Diğer herkese eşit uzaklıktayım, hiç kimseye karşı bir şey hissetmiyorum.

nick ayırmadan elimden geldiğince yardım ederim,cevap yazarım. bazen soruya cevap yazana kadar 50 kişi en ince ayrıntısına kadar bilgilendirmiş oluyor, o zaman da benim yazmama gerek yok ki diyip geçiyorum.

Nick'e hiç bakmıyorum. Geçen gün bir soruda cevabı yazdıktan sonra gözüme çarptı, 'Ya bu böyle biri değildi. Troll mü acaba' diye merak edip vazgeçtim. O da kaç yılda bir kere oldu. Engellediğim hiç kimse yok. Can düşmanım olsa ve cevap vermiş olsam, sonra fark etsem 'Belki arayı ısıtırız, fena mı olur' diye silmem.

Gönül işleri, anketsel sorulara cevap vermek kolay. Herkesin ya kendisinin ya çevresinin gönül işi tecrübesi var ve bir noktaya kadar yoruma bağlı, bilgiye bağlı değil. Keza anketler de öyle. Kendini biliyorsun, dolayısıyla soru bildiğin yerden geliyor. Biri gelip de 'Elimde iyon lazeri var, potasyum sülfatla tepkimeye soksam ne olur' dese nasıl cevap vereyim; iyon lazeri görmemişim, potasyum sülfat görmemişim. Soru ne kadar çok bilgi isterse, gelen cevabın da o derece az olması ve hiç cevap gelmemesi normal.

kendi yazdığım bi eklenti ile engellediğim kişilerin cevaplarını ve duyurularını görmüyorum. o yüzden daha böyle birşeyle uğraşmadım. engelli listesinde değilse cevap veriyorum listedeyse zaten görmüyorum.

nicke bakıyorum.

bazı arkadaşların hayali hayatlarından gelen sorularına cevap vermiyorum örneğin.

Bazilarini seciyorum cunku hem soru sorup, uzerine de ukalalik yapiyorlar. Bilgi vs. bunlara çok. Elimden geldigince islerine yarayacak sekilde herkese cevap vermeye calisiyorum.

nicke bakarım.

önce soruyu okuyorum soruda sıkıntı yoksa cevaplıyorum
acayiplik sezersem nicke bakıyorum haaa troll diyorsam yazmıyorum yoksa olabilir böyle şeyler diyip bilgim dahilinde cevaplıyorum.

nicke bakmam çünkü binlerce adam var hangisini aklımda tutayım. ancak duyurularda bazen görüyorum adam trollüyor belli. bir iki gözüme çarparsa unutmam sorduğu sorulara cevap vermem.

içeriğe ve yazma stiline göre cevap veriyorum.
Nike bakmıyorum bile, burda insan ya da gündem takip etmiyorum. Trol mrol olsa bile (ki bildiğim bişi yok kimdir nedir), çok saçma bi soru olsa bile, aklıma gelen bişi olursa yazmaya çalışıyorum ekstra bi durum olmazsa (üşenmek)

Numan Kurtulmuş-Hükümet sözcüsü

Prins'in yeni bir kiti var, 1700 lira civarina satılıyordu ona bir bakın isterseniz. Ben 2100'e prins silverline almıştım, 400 lira kadar artmış fiyatı. Akaryakıt zamları sonrası oluşan talep, dolar falan derken 1500 civarina iyi bir kit bulmak zor görünüyor malesef...

Ruhsat ev adresinize posta ile gönderiliyor, ilgili trafik tescil şubesini arayıp ruhsatınızın durumunu sorabilirsiniz.

noterden aldiginiz belgeyi bu sure zarfında yaninizda bulundurursaniz, herhangi bir sorun olmaz.

Trafik sigortası yaptırmanız gerekiyor 15 gün içinde. Yaptırırsanız o zaman gönderiyorlar eve. Yoksa göndermiyorlar.

bi buçuk ay oldu bana hala gelmedi.

@teknik ekip
trafik sigortası yapıldı. emniyete gitmeden kendileri eve ruhsat mı gönderecek?

@bahodilo

Evet eve göndermeleri gerekiyor. 15 gün bekleyin, eve gelecektir.

eve en yakın ptt şubesine göndermişlerdi benim ruhsatı 4 yıl önce.

teşekkürler cevaplar için.

posta parasını veriyorsunuz o kadar başka bir sıkıntı yok.

Aynı durum başıma gelmişti, maalesef ikinci verilen tarih doğruymuş.

Mezun olduktan hemen sonra aldığımız belgeler tarihlere çok dikkat edilmeden düzenleniyormus, sonra sistem mi güncelliyor nasıl oluyorsa mezuniyet tarihine denk düşecek şekilde geriye çekiyolar tecil bitiş tarihini.

Su sıralar yüksek lisans ilanları açıldı sanırım, bu dönem başvurup garantiye almanız mantıklı gorunuyor.

Bu hep buna benzer şekildeydi. Hoş, geçenlerde bir teciller geri alındı iddiası vardı ama ona mı bağlı, bilemedim.

Fakat işleyişi şöyledir, 2017 Kasım celbinde gideceksindir ama ertelemen Haziran 2017'de bitiyordur. Haziran 2017'den sonra denk gelen ilk celp Kasım 2017'dir. En son tecil ettirdiğimde durum böyleydi.

Aynı durumdayız, benim de tecilim 17.06.2017'de bitiyor. Fakat faith no more'un da dediği gibi celp tarihi farklı bir şey sanırım. Askerlik şubesinde bana 30 Eylül 2017'ye kadar tekrar tecil için başvurabileceğimi söylemişlerdi. Yani herhalde bizim tecil tarihi 17 Haziran ama askere gidişimiz Kasım.

bir şey olmaz. bir süre bakaya gezersin. sonra yüksek lisansa kabul alınca askerlik durum belgesi isteyecekler. şubeye gidip böyle böyle bakayayım ben şimdi mastera kabul aldım askerlik durum belgesi istiyorlar diyeceksin. bir sonraki dönem için işlemlerini yapacaklar kağıdını verecekler. sonra okula gideceksin bana ön kabul belgesi verin diyeceksin. onlar da sana şu şu şu tarihte okulumuza yüksek lisans için kabul almıştır gibi bir yazı verecek. onu alıp tekrar şubeye götüreceksin. sevkini bir dönem daha erteleyecekler. sonra okul başlayınca okul zaten tecil edeceği için ortada sorun kalmayacak.

kaynak: hepsini yaptım.

benzer sikintilarla defalarca karsilasinca artik bir alisma evresi oluyor. o yuzden ben zamana birakiyorum. elimden gelen baska bir sey olmuyor. zaman gercekten bircok seyin ilaci.

Bazen yürüyüş, bazen bir şarkı, bazen gecenin ortasında bir sigara. Genelde yalnızlık ve sessizlik rahatlatıyor beni. Rahatlatıyor demeyelim, sakinleştiriyor.

Asıl rahatlatan ise tüm kaygıları bir kenara bırakıp, sorunlarla ilgili açık açık konuşmak oluyor. Sorunun kaynağı kişiyle olabilir, yakın bir arkadaşla olabilir, bir yabancıyla olabilir. Ben tüm duvarları yıkıp içimde büyüyen sözleri dışarıya attığımda rahatlayabiliyorum tam olarak, en verimlisi bu oluyor.

Paylaşın, paylaştıkça azalacak o sıkışıklık.

Problemleri çözerek. Çözüm yolları arayarak ve iman(bana, yani sana iman) dolu bir arkadaşla.

Alternatif olarak, deniz kıyısında oturmak ya da dışarı çıkmak, şarkı dinlemek, eğlenmek sorunu ertelemek ve çoook düşük bir ihtimalle size farklı bir bakış açısı kazandırmak dışında hiçbir işe yaramaz.

Eğer problemin içinden asla çıkamıyorsanız ya da ertelediğinizde bir şekilde birileri tarafından çözülebilecek birşeyse (iş yönetiminde çok fazla kullanılır bu; ertele ertele ertele yoğunlaş) gidin alternatif sosyal faliyetlerde bulunun. Ya da yalnız kalarak olayı daha da obsesif hale getirin farketmez. Ama en iyi yaklaşım sıradan insanların dost dediği kişilerle bakış açısı ve çözüm yolları aramak ve bulmak.
o sancılarda ortaklaşa aralacağınız şu aksiyon bile; ''bu işin sonu yok aga, olmicek iş. boşver düşünme'' çözümdür.

Merhaba, bahsettiğiniz problemi serviste çözmeye çalışmanız bence ciddi zaman kaybı yaratır. Ayrica böyle bir sorun ile ilgilenmeyebilir servis.

Müzik sistemi ile ilgili parçalar genelde kolay sökülebilecek şekilde tasarlanıyor. Bu sebeple elinizden gelirse kendiniz söküp, açıp, geri toplayabilirsiniz, yoksa oto teypcilerden yardım alabilirsiniz.
Kaskonun böyle bir masrafı karşılayacağını zannetmiyorum. Teypcilerin de ciddi bir ücret talep edeceklerini sanmıyorum.

Ekleme: Ne kadar tutar demişsiniz, 30-50 tl aralığında bir ücret alırlar sökme takma için.
Bu arada aracın markası modeli nedir?

aracın kontağı kapalıyken dış plastiği üstünde duran zil teli veya cat5, cat6 kablo ile çekmeyi deneyebilirsin.

uç kısmını 1-2cm kadar kıvır, dibe kadar sok, sonra tarayarak yukarı çek.

servise götürmene gerek yok.
senin aracının markasına hizmet veren herhangi bir tamirci (oto sanayi sitelerindeki) bunu halledebilir bence.

en olmadı araçlar için müzik ve ses sistemleri işleriyle uğraşan dükkanlar halleder bence.

Eve yakın, maaşı daha yüksek olduğu için Y firması diyorum.

paraya çok ihtiyacınız yoksa x diğer türlü y

y

y

y

Y

x

Y

Y, tereddütsüz.

Tabiki Y. birde annen hakatten arge mühendisi mi?

Y

Y tabiiki.

Onun tercihidir banane derim. Bazı insanlar yalnızlıktan hoşlanır, bağ kurmayı sevmezler, bazılarına bağ kurabilecekleri insanlar denk gelmez, bazıları birisine bağlanmadan bir hafta bile geçiremez.

Bu arkadaş da onlardan birisi işte, araştıracak bir gizem ya da çözülmesi gereken bir problem göremiyorum.

her insan aynı olmak zorunda değil. bana ne kendi kararı der geçerim.

kendi tercihi

kendi tercihi; uzun vadeli bir ilişki düşünmem

Sorunlu gibi ruhsal olarak

Herkes ilişki kurmaktan, sevgili moduna girmekten hoşlanmak zorunda değil. Hemen hasta ruhlu ya da sorunlu yaftası yapıştırmaya gerek yok. Herkes birilerine bağlanıp, fedakarlık yapmak için can atmıyor. Kendiniz gibi olmayan insanlar gördüğünüzde hemen onu yargılıyorsunız. Yav onu da öyle kabul edin işte. Farklılıklara açık olun biraz.

@basubadelmevt sorunlu diyenlere sorunlu demedim ki ben.

@kostebek kurabiye

Ben kabul ettim de genel olarak ne düşünülüo merak ettim. Sorunlu diyenler neden sorunlu sizce?

s2.quickmeme.com

yorar bir süre sonra, bir ilişkide sana değer verilmediğini anlarsan gitgide sen de soğursun.

Kendi tercihi vs vs vs böyle bağlanamayan insanların geçmişten gelen problemleri olduğu da bir gerçek. 2 yaşına kadar kendisine bakan insanla nasıl bir bağ kurmuşsa ileride de benzer bağlar kuruluyor. Bu tarz şeyler kimsenin tercihi değil küçüklükten temelleri atılıyor. Araştırmak isterseniz John Bowlby bağlanma kuramına bakabilirsiniz.

Buderus kullanıyoruz, 15 yıl kadar önce birkaç komşu ile beraber almıştık. Hepsi hala kullanıyor ve oldukça memnunlar.

Kombi bakımına gelen ustalar da genelde Buderus'u öve öve bitiremezler. Yeni modellerinin de fiyatı uygun gibi hatırlıyorum, bir bakın isterseniz.

Buderus +1

Viessmann kullanıyoruz 3 yıldır şimdilik uzmedi bizi.evin büyükse yogusmali
Al.servisi iyi olsun onada dikkat et.

Buderus ve viessmann en iyi iki marka. Yalnız viessmannın bazı modellerinde sıkıntı olabiliyor. Buderus daha güvenli bir liman ve daha uygun fiyatlı

Gecen hafta itibariyle bulundurmaya basladim. Jenix aldim montun cebinde duruyor. Denemek icin bir kere siktim baya etkili.

Umarim kullanmama gerek kalmaz.

Çelik jop var kapanıp açılan ama biber gazı da almayı düşünüyorum hatta alıcam kesin.

Arabada ve çantamda bulunduruyorum. Ayrıca x-ray bulunmayan yerlere gideceksem bıçak taşıyorum.

Malum, ortaçağda yaşıyoruz.

arabada biber gazı+levye, evde biber gazı+levye+bıçak+silah bulunduruyorum.

19mm glock var arkadaşım kuyumcu 100 liraya dükkana ortak yaptı beni

çantamda biber gazı var arabada da ufak elektroşoklar varya el feneri görünümlü onlardan var. ha bunlar var ama acil bir durumda aklıma getiripte kullanableceğimi zannetmiyorum.

hayır, tabancam var. www.dhresource.com

Uzun süredir araştırıyordum, bunların akıllı olanları çıkmış. Işık ve ses yapıp saldırganı kaçırıyor belki sıkmaya bile gerek kalmaz bu durumda. Bir de bastığınız an istediğiniz yakınlarınıza otomatik olarak konum gönderiyormuş başı şurada belada diye. Umarım kimse kullanmak zorunda kalmaz ama bu kadın cinayetleri ile birlikte ne kadar çok sayıda manyak olduğunu gördük ülkemizde :(

Şok cihazı, Muşta; biber gazı. Beyzbol sopası var. Arabada bunlar.

evde haydar, cantada caki

gecenlerde 6 arac birbirine girdi; en onde ben vardim... ancak benim arkamdaki 2 cm ile durmustu. ortadaki araclardan biri polisdi sanirim, geldi bakti ben aradim trafigi siz gidebilirsiniz, sizlik bir sey yok demisti

Biz de 3 arac birbirine girdik. En onde ben vardim. Arkadan girdiler, polis sende hic kabahat yok raporu ona gore duzenlicem ben dedi. Ama hatasiz olsak bile bir ceza oduyormusuz, var mi boyle birsey?

beni de bir kere otobüs biçti. 6/8 oydu suçlu. zaten karıştığın anda 1/8 mi 2/8 mi ne yazıyorlarmış. bir şey ödemedim. hasarsızık bile bozulmadı, demek ki kasko da ödememiş.

Oyle bir sey yok diye biliyorum. Benim de karsi tarafin 8/8 suclu oldugu kazam oldu. Bisey odemedim. Belki kazada elektrik diregi, agac, otobus duragi gibi kamu malina zarar gelirse ve sizin de kabahatiniz varsa ceza oduyor olabilirsiniz.

Bildiğim kadarıyla kamu malına zarar gelmemişse, ölüm ya da yaralanma yoksa ve kaza yapan sürücüler aralarında tutanak tutup olay yerinden ayrılmayıp polis çağırdılarsa ceza yazılıyor iki tarafa da. Gerekçesi de trafiğin tıkanmasına sebep olmak, polise iş çıkarmak vs.(trafik polisinin işi protokol için yol açmak zaten bu ulkede.)

Kesilen cezayi da 400 kusur tl gibi hatırlıyorum ama tamamen yanlış da olabilir söylediklerim, şu an teyit edemedim.