Melatonina tablet kullanmayı deneyebilirsiniz, bir araştırın isterseniz.

kabus ya da rahatsız edici rüyalar kısmını saymazsak, çok rüya görmek, çok zor uykuya dalıp gece boyu 50 kere uyanmak, çok hafif uyku/her harekete sese uyanmak gibi sıkıntılar mevcut. bonus olarak da huzursuz bacak sendromu var.
düzenli olarak kan tahlili yaptırıyorum. her hangi bir vitamin eksiği yok fakat demir eksikliği var sadece, bir de B12 fazlası var.
magnezyum takviyesi duymuştum bir yerde. bir ara başladım ama ekstra bir faydasını görmedim.

@jacque'yi görünce aklıma geldi. melatonin aldım ben de. onun da sıkıntısı tam 5 saat sonra uyanmak. her gece almayın yazıyor üstünde, ben de sadece baktım dalamayacağım o zaman alıyorum 5 mg'lık bir tane, ya da 3 mg'lık iki tane. kaç tane alırsam alayım tam 5 saat sonra uyanıyorum, ondan sonra aman sabahlar olmasın.

Ben yıllardır deliksiz uyur abartısız senede 3-4 kez rüya görürdüm, her gün rüya görenlere şaşırırdım. B12 eksikliği olduğu için B12 vitamini alıyorum. Bir ay kadar da Omega3 takviyesi almıştım. B12 aldığımdan beri yani takribi 3-3 aydır ben de böyleyim. Sabaha kadar saçmasapan rüyalar. Ama bu gece bir başkaydı Lotr evreninde Gandalf ile spin-off çekiyorduk djdjdjd

yılların uykusuzu olarak bunlar vitamin eksikliğinden değil.

yaşadığın evde bir gerginliğin olabilir, örneğin hırsız girmesinden korkuyorsundur ve en ufak ses seni uyarıyor. hayatınla ilgili seni bu kadar geren ve sürekli alarm durumunda tutan stresin ne olduğunu bulup çözmen lazım.

iyi bir psikiyatr-psikolog ile rüya analizleri işine yarar.

Cinsiyetinizi bilmiyorum ama ben regl öncesi yaşıyorum bunu. Yalnızca bu dönemde kullandığım magnezyum takviyesi uyku problemim çözdü gibi.. Yani diğer zamanlardaki kadar rahat uyuyamasam da hala, en azından gecenin ortasında uyanıp uykuya geri dalamama sorunu yaşamıyorum.

Orpheus +1
Sadece alkol aldığım akşamlar rüyasız ve derin uyuyorum. Tabii bunu da sürekli yapamadığım için hayatım uykusuz geçiyor.
Ben düzenli terapiye gidiyorum. Terapiye gitme sebebim bu olmasa da uykusuzluğumu ve rüyalarımı da konuşuyoruz zaman zaman. Benim gördüğüm kabusların hepsi, günlük hayatımda korktuğum şeyler. Bu korkular günlük hayatta azalınca, kabusları da geçiyor. Mesela ben iş yerimle ilgili kabuslar görüyordum. Her sabah da ağlayarak uyanıyordum. Evden çalışıyorum 1 ayı geçti, o kabuslar kalmadı.
Bunun yanında hala devam eden kötü rüyalarım da var. Mesela 4 yıl önce hiç tanımadığım birisi beni eve kadar takip etmiş, gece de kapıya dayanmıştı. Şimdi gece mesela bazen merdivenlerden inenler kapıma çarpıyor, o sese uyanıp tekrar uyursam muhakkak kapıya birinin gelmesiyle ilgili kabus görüyorum. Bunların da geçeceğine inanıyorum. Güvenlikli bir sitede oturursam mesela veya evde başka birisi olursa, gibi..
benim kötü rüyalarım anlatmakla bitmez de vitaminle alakası yok, düşük değerleri bulup onları yükselttikten sonra da aynı rüyalar devam etmişti .
Carl Gustav Jung okuyabilirsin. Kendimi anlamamda bana iyi gelmişti.

uykuya dalamamak, derin uyuyamama sorunlari icin genelde magnezyum onerirler. Benim de benzer problemlerim vardi, 1 ay kadar (belki daha fazla) duzenli ocean megamag 200mgx2 aldim. Yaninda omega 3 falan da vardi. Ciddi derecede fark etti. Ama bana doktorum soylemisti. O yuzden sizin icin de aynisi gecerli olur mu bilemeyecegim.
Ruyalarla ilgili olarak da, haber izlemeyi, gundem takibini bir sure azaltin. Cahilim mutluyum düsturuna yoneldim ben, rahatladim:))

öğle saatinde güneşte yarım saat durursan iyi gelebilir.

Standart şivenin İstanbul şivesi kabul edilmesi ve bu şivede bu seslerin bulunmaması sebebiyle 1928 öncesi Osmanlı alfabesinde bu seslerin harf karşılıkları (kaf ve kef) bulunmalarına rağmen Latin harfli Türk alfabesinde yer almamıştır.

@le jeune turc, ñ tamam ama k harfi için değişen bir şey olmuyor. İstanbul şivesinde de aynı sorun mevcut?

oyle her ses icin yeni harf eklenecek diye bir kural yok. Isin icinden cikamayiz. Bizim gibi toplumlarda okuma yazma orani daha da duser, millet alfabeyi bile ogrenemez. Imamoglu ile konusan Gumushaneli teyze daha okuma yazma bilmiyordu ama pabuc gibi dili vardi, 2019un Turkiyesi, Avrupanin gobegi Istanbuldan bahsediyoruz:) Atiyorum Ingilizcede gold derken o'yu ou diye okur adamlar gould gibi. Bizim gibi duz o okumaz. Ama pot derken duz o okurlar pot derler, pout diye okunmaz ordaki duz, bildigimiz o dur. Bunun gibi bir suru ses var, her ses icin harf uretmeye gerek yok bence.

kebap ve kara derken seslerin değişmesin kendisinden sonra gelen harf değiştiği için olabilir mi? böyle düşünürsen panzer ve pense'yi ele al 2 tane p oluyor?

İstanbul Türkçesindeki kalın k’ler aslında o kadar kalın değil. Arapçadaki, Kazakçadaki kadar geriden telaffuz edilmiyor. Kar ve kâr farkını da şapka diye bilinen düzeltme işareti gösteriyor.

Söylediğin olay v harfinde de var. Mavi ile davul kelimelerindeki v sesine dikkat edersen seslerden birinin v diğerinin w olduğunu görürsün.

Ancak Amerikan filmlerinde, özellikle isimlerin telaffuzunda sıklıkla tanık olduğumuz, 'Nasıl yazılıyor? Heceler misin?' sorularına biz hiçbir zaman tanık olmuyoruz ülkemizde.

Bu sadelikle bu mükemmelliği yakalayıp bizi 'bir gecede cahilleştirenler'den ve 'dedemizin mezar taşını okuyamaz hale getirenler'den Allah razı olsun.

Her sese karsilik verebilen bir alfabe sistemi var, IPA, ama linguistler disinda kullanani yok. Gunluk kullanimda pratik degil bu kadar nüansin gosterilmesi.

Her dilde durum bizdekine yakin.

Acik e, kapali e de gosterilmiyor standart alfabemizde.

Cevap asla Latin alfabesi kullanmamizla alakali degil. Arap alfabesinin kullaniminda evet daha fazla harf kullanimi vardi, ancak daha fazla ya da farkli bir ses kullanimi yoktu! Osmanli Türkcesi ve Türkiye Türkcesi arasinda bildigim kadariyla farkli ses kullanimi yok!

Ses ayri, harf ayri bir sey.

Düzeltme: Imla.

konunun uzmanı değilim, tam da bugün laf aramızda programının tüm videolarını izledim. belki bu biraz yardımcı olur
www.youtube.com

@donisse sonraki harf zaten baştaki sessiz harf farklı olduğu için değişiyor olabilir mi? P de K'deki gibi bir değişiklik de olmuyor sanırım.

@mirket tam onunla ilgili değil sanırım. çünkü orada mesela c harfini hem k hem s sesini göstermek için kullanıyorlar, aynı bizim yaptığımız gibi, yani asıl sorun farklı sesleri aynı harflerle göstermeye çalışmak. ek olarak başka şeyler olabilir tabi bilmiyorum.

@MtKrt güzel kaynakmış hocam.

buf-e kür güzel özetlemiş.


panzer ve pense'deki p sesleri arasında bir farklılık yok. p sesi sadece dudakların kapanmasıyla biriken basıncın dışarı salınmasıyla oluşturulan bir ses, kendinden önce veya sonra gelen seslerle çok fazla bir etkileşimi yok. olsa olsa p yerine b dersiniz, en azından türkçe için.

türkçede bildiğim kadarıyla nazal n (n seslerinin tamamı nazaldır bu arada, sizin burada bahsettiğiniz n'ye velar -artdamaksıl- n deniyor) herhangi bir anlam farklılığına sebep olmuyor.

ama hava olayı olan kar ve yapılan işin olumlu geridönüşü olan kar arasında anlam farkı var. ama bunun örnekleri de o kadar kısıtlı ki (hatta kar dışında başka örnek gelmiyor aklıma) alfabeye tek bir kelime için ekstra bir harf eklemenin faydası olmaz.

k için dediklerim h için de geçerli.

bu söylediğiniz sembollerden oluşan alfabeden ziyade fonoloji ile ilgili, örneğin ingilizcede de -i- sesi biri uzun olan i:, diğeri kısa olan ı diye gösterilir ama alfabede tek bir sembolle ifade edilir.

alfabetik sembolleri alt dalları olabilen simgeler dizesi olarak düşünebiliriz.

@buf e kür

Osmanlı Türkçesi dediğiniz 450 yıllık bir dönem. Geriye gittikçe damak n’sinin ve kapalı e’nin sesletilmediğini düşünmek gerçekçi değil. Ne yazık ki yazdığımı anlamadan ses ve harf farkını vurgulamışsınız. Osmanlı’ya Karahanlılara kadar götürebileceğimiiz bir harf sistemi miras kaldı. Bu harf sisteminde kaf harfi de art damak ünsüzü olarak çok büyük ihtimalle bugünkü Kıpçak lehçelerindeki gibi sertçe telaffuz ediliyordu. Yani kaf hem sembol hem ses olarak da mevcuttu.

@le jeune turc, hayir ses ve harf farkini vurgulamadim, son cumlede soyledim, size cevap degildi zaten. Karistirilan bir konu genel olarak.

Türkiye Türkcesi dedim, Istanbul Türkcesi degil. Anadolu´da hem safi kelime avlarinda, hem de fonetik calismalarda ortaya cikiyor ki, hala farkli ses kullanimlari var standart dilde yaygin olmayan. Nurettin Demir hocanin cok calismalari vardir bu konuda.

Osmanli Türkcesi´nde kapali e sesi kullanilmadi gibi komik bir iddiam yok? Kapali e zaten bircok yorede hala kullaniliyor. Nazal n, alfabe karsiligi olmasa da Türkiye Türkcesi´nde hala yeri olan bir ses olarak gosteriliyor, oyle ogretiliyor üniversitelerde. Demek ki standart agiz disinda kullanimi var.


Kef kullanimi elbette ozel bir konu, uc noktali kefin kullaniminin azaltmasindan da anliyoruz ki, yine Osmanli´da da pratiklige gidilmis, okuyucu zaten bilmis o harf g sesi icin mi k sesi icin mi yazilmis, neyi simgeliyor. Her sese harf verilmemesi durumunun zaten Osmanli dönemi alfabesinde ornegi bol.

Gozumden kacmis, "Istanbul agzinda kaf ve kef ayrimi yoktu, o nedenle yer almadi." fikrine katilmiyorum, plutongezegendegilmi´nin sorusundaki ornek, kʰaɾa ve k̟ʰebapʰ, IPA karsiliklariyla gosteriyor ki, standart dilde hala farkli k sesleri kullaniliyor ama gosterilmiyor.

Takva

zamanin ruhu

The imam

İslam eleştirisi değil de genel olarak din eleştirisi deyince benim aklıma Agora ve The broken circle breakdown geldi.

Edit: Goya'nin hayaletleri de olabilir.

Peekay var. Uyarayım Hint filmi.

İtirazım var

itirazım var (2014). islamla birlikte direkt sünnilik eleştirisi.

unorthodox da din eleştirisinden ziyade tarikat eleştirisi. kızın mensup olduğu cemaat/tarikat neyse tüm yahudiler o kadar katı kurallara bağlı yaşamıyor ki.

(bkz: les hirondelles de kaboul)

Az önce İtirazım Var’ı izledim ve beğendim. Ben de tavsiye ederim.

hayatımın ilk 25 yılını izmir'de geçiren biri olarak abartılıyor diyebilirim ama bu kötü olduğu anlamına gelmez tabii. ben severim ama öyle övmem sürekli sağda solda. uzun konu özetle böyle.

bu ilçeler 3-5 sene önce değişti karabağlar da epey büyük bir alanı kaplıyor. şimdi baktım göztepe-güzelyalı-poligon civarı bile karabğlar'da görünüyor google'da. buralar iyidir tabii. karabağlar'ın neresinde olacağını söylersen daha çok fikir verilebilir belki.

izmir'in en kötü yerlerini saymışsınız, bunları kimse övmez dfjjfd. şahsen başka yerde yaşamak istemem. göztepe ve ya karşıyaka'yı abartabiliriz bence çünkü güzel. birde o başlıkları deneyin. :)

@tepedeki psychedelic adam valla ben de bilmiyorum tam neresi olduğunu. 6 aya bir de değişecekmiş çalışacağım yer. karabağların çeşitli yerlerine sirkülasyon olacak yani. ulaşım sorunu olmaması en önemli konu benim için yani.

teşekkürler bakacam oralara.

35,5 muhabbetinden bağımsız olarak sahilleri dışında merkez ve çevresini güzel veya yaşanabilir bulmuyorum. Bostanlı, Mavişehir, Atakent ise tam benim kalemim.

Buca, Karabağlar, Konak, Yeşilyurt ne kadar çirkinse Bayraklı (sahili hariç), Gümüşpala, Çiğli de o kadar çirkin bence.

İzmir’in en güzel yerleri sahilleri. İstanbul’u çok beğeniyorum ancak manzaraları dışında sahilleri İzmir kadar güzel değil.

dediğim yerlerden bakarsan bolca yokuş çıkman gerekebilir gibi ama o zaman. haritada baktığında inönü caddesi-polat caddesi arası ful yokuş. o da aklında bulunsun. karabağlar dahilinde yaşanabilecek en iyi yerler de inönün caddesi civarı ama diğer yandan. metro da var zaten o caddede.

karşıyaka dışındaki bölgelerin herhangi bir yerden farkı yok.

Buca dediğin yer bile CHP’de. İzmirin farkını burdan anlayabilirsin. Esenler, güngören, ankara yenimahalle ile karşılaştıralamaz. Bostanlı, Karşıyaka, Mavişehiri saymıyorum bile oralar en iyi yerler. Özet; binalar türkiyeden farklı değil ama insanlar farklı.

İzmirde yaşıyorum

Abartılıyor.

Asıl soruya gelecek olursak o biraz karışık. İzmirlinin Karabağlar denince anladığı şeyle ilçe olan Karabağlar çok farklı.

Hayatı Konak ilçesi (ki İzmir'in kalbidir) sınırları içerisinde geçmiş biriyken 2009 yerel seçimleri öncesi çeşitli kaygılarla Konak'ın bir kısmı da alınarak Karabağlar diye bir ilçe oluşturulmasıyla kendimi Karabağlar Belediyesine bağlı buldum bir anda mesela. Ama Karabağlar'da oturuyorum/çalışıyorum desem kimsenin aklına gerçekten oturduğum yer gelmez. O açıdan Karabağlar'ı biraz spesifikleştirmeniz şart. Gerçek Karabağlar mobilyacılarıyla bilinen ve yaşamak için pek güzel olmayan bir yer açıkçası. Ama dediğim gibi İzmir'in kalbi sayılabilecek pek çok yer de (Üçkuyular, Hatay, Üçyol vs.) 10 yıldır Karabağlar Belediyesine bağlı. Yine merkez İzmir'in (Konak'ın) ana damarlarından biri olan İnönü Caddesi'nin yarısı Konak, yarısı Karabağlar sınırları içinde oldu bir anda mesela.

Sahil şeridinden çok uzaklaşmamak gerektiğine katılıyorum. İnönü Caddesi'ne yakın yerlere bakabilirsiniz.

buca yeni yeni gelişen bir bölge. karabağlar iş merkezlerinin olduğu varoş bir bölge. izmir karşıyaka konak göztepe gibi daha iyi semtlere de sahip. istanbul da bağdat caddesi nasıl abartıysa izmirde de abartılan yerler var.karşıya göztepe yalı balçova taraflarında daha rahat yaşarsın. karabağlarda çalışacaksan göztepe yalı tarafından gidip gelmek daha mantıklı gibi.

@le jeune turc +1

En son calisirken aksamlari 1.5 saat yolda geçiyordu nefret ederdim.
Şimdi yazin tatile gelince seviyorum çünkü ne is saati umrumda ne trafik görüyorum ne avmler kalabalik ben gittigimde.

Bu bahsettigim hayati İzmir'de yasarken buluyorsan (kısacası trafige girmiyorsan belki evden calisiyorsan ya da zenginsen) süper yer. Bir de urla, Mordoğan falan dibi zaten...

Bi tık abartılsa da Türkiye'de en yaşanabilir büyük şehir İzmir. İstanbul'dan bin kat daha güzel ve yaşanılabilir olduğu da kesin.

Buca ve Karabağlar demişsiniz. Ben 24 yıllık İzmirli olarak Buca'ya toplam 5 kez gitmişimdir, 3'ü YGS-LYS gibi sınavlara girmek içindir. Buca'da oturmuyor ya da çalışmıyorsan Buca'ya gitmezsin zaten, merkezde olup merkezle bağlantısı çok zayıf bir yer, arabayla git desen gidemem şu an dshshd

Karabağlar da çok büyük bir alan. Konak'tan ayrılan kısımları gayet nezihken Gaziemir'e yakın kısımları varoş. Tabi Konak'tan ayrılan Limontepe gibi yerleri de var bol bol gecekondu olan. Sırf Akp merkezden ilçe kazansın diye 2009'da ilçe yapılmış bir yer ama hala CHP kazanıyor. @kelepir bu konuda haklı. Merkezde kötü dediğimiz yerlerde bile eğitim seviyesi, dünya görüşü vs her şekilde İstanbul veya Ankara'dakilerden iyi.

İzmir'in avantajı ilçeleri. Uzak ilçeler Türkiye'nin en iyi yerleri olabilir ve Balçova ya da Karşıyaka'da oturan biri 1 saat içinde istediğine gidebilir arabayla. Bu özgürlük hali müthiş bir his. Ayrıca İstanbul'daki keyifli aktiviteler gibi kısıtlı bir kitlenin sahip olduğu lüks de değil bu. Arabası olan herkes yapabilir.

Onun dışında merkezinde Güzelbahçe-Balçova hattı, Konak ve Karabağlar'ın sahilden 1 kilometreye kadar uzak olan kısımları, Karşıyaka Bostanlı civarı ve Bornova'nın merkezi muhitleri Türkiye'deki en nezih ve yaşanılası semtler listesine girer. Çarpık kentleşme ve altyapı problemleri tabi ki var ama internette insanların dert yandığı kadar da yok..

Evet İzmir abartılıyor ama Buca çok kötü, Karabağlar şöyle kötü denilemez. Semte göre yorum yapmak gerekir. Zaten bu iki ilçe de büyük ve İzmir'in en kalabalık ilçeleri.

Karabağlar'da oturulacak yerler metro güzergahı üzerinde, İnönü Caddesi civarında bir yer olabilir.

Şehir olarak kesinlikle abartılıyor. İzmir’de büyüdüm, bucada ve gaziemirde yaşadım. Şuan karşıyada yaşıyorum, sanırım zorunlu olmadıkça başka yerde yaşamak istemem. Şehiri boşverin de İzmirin tek güzel yanı insanı bence. Ankara şehir olarak çok güzel mesela bence ama gel gör ki bir ege samimiyeti yok. Buca, ücyol vs çok çarpık yerler olsa da belkide oralarda büyüdüğüm için herkes ayrı samimi geliyor.

Smart tv alacaksanız axen falan almayın. Hatta samsung bile almayın.

Bunlar yerine LG'nin 43" modelleri daha mantıklı bence.

Samsung UE-40N5300

İnterneti televizyonda kablosuz olarak kullanıyoruz. İyi çekiyor. Menüler bayağı hızlı. 4K değil ama gayet kaliteli. Netflix ve YouTube var. Blu TV, Amazon Prime falan da var sanırım gömülü olarak. 20 Ağustos 2019’da almışım. Herhangi bir problem yaşadığımızı hatırlamıyorum. Nazar değmesin tabii djdjdj

samsung bile neden alınmasın ki. samsung'un smart tvleri gayet hızlı ve stabil.

axen smart olayı bence de riskli. bizde axen var mi box ile bağlı netflix ve youtube için sorun yok ancak digiturk play'i kurup oynatmak biraz işlem gerektiriyor.

samsung'dan şaşmayın.

kendi televizyonum zaten samsung 55NU7400 serisi ve çok memnunum, bütçeye göre sorduğum için 55 veya 49" de ürün bulmak biraz zorlaşıyor.

@ayin yazari

çünkü 3000 tl'ye yeni seri bir samsung yok. seri eskidikçe de uygulama anlaşmalarını sonlandırıyor samsung. google'da "samsung netflix old version" diye aratın ne demek istediğimi anlarsınız.

duydum çünkü aydın-izmirde oturuyorum. buralarda herkes bilir. buralarda oturmasaydım sanırım gene duyardım. çünkü: 1. gezmeyi severim. 2. eşim turist rehberi.

3 gittim ben oraya, haciyim bir nevi:p
İlk gidisim cok eski nedeni hatirlamiyorum ama danirim arabyal bodrum-kusadasi falan yaparken gidildi.
Sonra anne goturuldu. Sonra da anne ve ablayla falan gidildi. Turistik gezi mahiyetindeydi. (Anne cok sever oyle maneviyati olan yerleri)

*3 kere

yerli muhafazakar turist meryem ana evine çok sıcak bakacağını düşünmüyorum. seküler kesime hitap edebilirsiniz. efese gidildiğinde yakın olduğu için oraya da gitmiştik. izmirli olduğum için ilk ne zaman öğrendiğimi bilmiyorum. çok küçükken öğrenmiş olabilirim.

Ay editleyemiyorum mobilden!! Yazim hatalari icin cok ozur dilerim. Gondermeden once okumaliydim:(

Selcuk merkezden efese bizi birakan arkadasin tanıdıgindan duydum. Yolda giderken surdan giriste meryem ana evi var , Pek bsy yok degmez gibi seyler dedi. Sanki yolu bozuk oranin da demis olabilir oyle seyler hatirliyorum.

efes antik kente giden çoğu turist meryem anaya da uğruyor. tek başına değil de antik kentle birlikte reklamı yapılmalı diye düşünüyorum.

ben de gittim hem de iki kere. efes’e giden buraya da mutlaka gidiyor bence. kuşadasına giden herkes bir şekilde öğreniyor varlığını.

edit: gidip gitmediğimizi yazacak mıydık? sanırım 15-20 olmuştur. ama bir pazar ayini ya da 15 ağustostaki ayine gidemedim bir türlü.

tavsiye istiyorsunuz madem, ekleme yapayım. efes'e gitme ve meryem ana'ya gitme oranını araştırın. efese gidenlerin büyük kısmı meryem ana'ya da gider. ya da efesi bilen meryem anayı da bilir. hatta iyice abartıp yedi uyurları da sorabilirsiniz. muhafazakar kesim yedi uyurları bilip gidiyorsa ve meryem anayı bilmiyor ya da biliyor fakat gitmiyorsa oradan bir şey yakalayabilirsiniz. araştırmanın ne olduğunu bilmeden öneri vermek de ne bileyim biraz şey oldu gibi

2 kere gittim:) İlkokulda Selçuk'a yapılan okul gezisinde Şirince Köyü, Efes ile birlikte buraya da gidilmişti.
Bir kaç sene önce gittiğimde de Meryem Ana Evi'ne Selçuk Garajı'ndan dolmuş vs. yoktu. Şimdi nasıl bilmiyorum ama İzban ve trenle gelenler için taksi dışında alternatif şart.

Turla geziye gittiğimizde tur şirketi götürmüştü bizi.

duydum, çocukken 3 aile toplaşıp gitmiştik.

Efes antik kenti duydum, babam alman arkadaslariyla gitmisti bize anlatti. Sonra o zaman arastirinca falan meryem ana evini de ogrenmistim, bi kere de ne kadar dogru tam hatirlamiyorum hiristiyanlarin haci olduklari yer diye izlemistim

Evet, bir kere de ziyaret ettim.

Selcuk´a zaten Efes icin gidecegim icin, arastirip yakinlardaki gorulecek yerleri bulmustum. Ulasimi sadece ozel aracla mumkundu, biraz caydiriciydi boyle olmasi, taksi tutup gitmistim. (Yakinindaki harika gozleme yeri ve buz gibi nar suyundan dolayi da gitmis olabilirim.)

Biliyorum, gittim. İzmirliyim. Lisede iken okul gezisinde Efes’e Meryem Ana’ya ve Şirince’ys gitmiştik. Daha sonra Efes’e 3 kez daha gittim ancak şirinceye her defasında uğramama ve son ikisinde yanımda Hıristiyan biri olmasına rağmen Meryem Ana’ya çıkmak masraflı olduğu için gitmedik. Dünya düzeldiğinde bir dahakine kesin gideceğiz.

Duyduk gecen yaz gittik gezdik

Efese giderken yol üstü olduğu için uğramıştık. İzmirli değilim.

ben hep meryem anayı biliyordum öğrenme diye birşey olmadı ben 2 yaşındayken bizimkiler gitmiş 90lı yıllar malum sıkıldıkça fotograf albümüne bakılır oradan hep meryem ana'daki fotoları görüyordum benliğile ilgili ilk anılardan desem yeri var. o yüzden bilmemek bana çok garip geliyor.

efes'e gitmeye karar verdikten sonra araştırırken duydum, fark ettim. efes'in çok net gölgesinde. zaman kalınırsa gidiliyor.

Dokuz Eylül üniversitesi mezunuyum. Ögrenciyken efes şirince tarafına neredeyse her hafta gezi olurdu okulun etrafı da tanıtıcı afişlerle dolu olurdu. İlk o afişlerde gördüm ama gitmek kısmet olmadı

22 yaşımda İspanya'da otostopla gezerken, şöför-hacı abimizden duymuştum ilk defa. aa süperdir falan demiştim ama o zamana kadarki hayatımın yarısını ege'de(bodrum) geçirmeme rağmen ilk defa o zaman duymuştum.

bir kere efes-şirince turuna katıldığımda götürmüşlerdi, tur programından görüp öğrenmiştim. sonra bir kere de arkadaşımla birlikte o taraflara gitmişken gittik. izmir'e taşınmadan önce duymamıştım.

genel kultur olarak biliyorum. muhtemelen ilk genclik ergenlik cagimda duymusumdur.

Eskiden daha çok duyuyordum. Artık duymuyorum tek.15 sene önce falan gitmiştim

Tim burton kendine has bir evren oluştuyor filmlerinde. Edward makaseller e bir bakabilirsiniz.

Bir de bilekkesenler:bir aşk hikayesi beklentinizi karşılayabikir.

Swiss army man
Guns akimbo

Swiss Army Man

www.imdb.com

Groundhog Day

The fall
Dogville

The fall’u yorgunken izlemiştim. Rüya mı gördüm film mi izledim ikisi karışık bir şeydi

the enemy

wristcutters
the lobster
hunt for wilderpeople

assault on precinct 13

Mickybo and Me

pieles

Kesinlikle dogtooth. filmin orijinal adı kynodontas, izlemediyseniz tavsiye ederim.

The Lobster

Tuhaf ve çok cezbedici bir film, tam bir başyapıt!

Valla dayanabilecekseniz Bad Boy Bubby:
www.imdb.com

hayır. olmaz.

Ben olsam çıkmazdım

Herkes senin gibi düşünse kimse evde kalmaz. Az biraz dayanın yav.

ben 3-4 günde araçla şehir turu atıyorum ama arabadan inmiyorum ve havalandırmayı bile çalıştırmıyorum. eldivenim maskemde takılı.
gelince önce ellerimi, sonra ağzımı burnumu yıkayıp sonra ağız gargarası yapıyorum.
bu şekilde bir risk oluşturduğumu sanmıyorum.

hocam virüs havadan geçmiyor. bir yere dokunma, insanlara 1,5-2 m'den fazla yaklaşma eve gidince ise temizliğini yap. gerekirse üstünü vs de değiştir.

mesela almanya'da 3 kişinin yan yana gelmesi yasak. insanlar başkasıyla görüşürken mesafesini koruyor, bu kadar yani.

eger iceride kalmak kafaniza vurduysa gece hem de maskeyle cikmanizdan bir sey olmaz. en sert karantina olan ulkelerde bile kopekle falan gun icinde gezebiliyorsunuz zaten. cok abartmayin da.

Köpeklere dikkat

çok darlandıysanız gece ufak bir turun zararı olacağını sanmam

sosyal mesafeni koruyarak

Varsa çantanda arada ekmek parçaları bulundur. onlara yakınken koşar adımlarla yürüme.

öneri demeyeyim ama kendi yaptığımı yazayım. havadan bağımsız olarak, normal zamanda (işe gidiş-dönüş gibi) yakınlarından geçmeyecek şekilde yolumu değiştiriyorum. sabahın köründe havaalanına gitmek gibi sık olmayan ve etrafın tenha olduğu durumlarda en az tenha olabilecek yoldan gidip gözüme açık bir dükkan kestirmeye çalışıyorum ki bir enayilik durumunda sığınabileyim. veya sağda solda çomak gibi bir şey var mı diye bakıyorum, köpek yaklaşırsa fırlatayım da dikkatini başka yöne çekeyim diye.

hic goz goze gelmemeye calis
cok yakinlarina girme, uzak kalmaya calis (ben bir seferinde 6-7 kopek yolun ortasina yatmislardi ve salak gibi aralarindan geceyim dedim, hirladilar ayaga kalkmaya yeltendiler falan ama ben goz goze gelmeden hizli adimlarla kosmadan aralarindan kacmistim.)
tedirgin oldugunu belli etmeden yandan yandan gec uzaklarindan

korktugunuzu hissettirmeyin ve de konusun onlarla. kisaca renk vermeeee :)

ben korkmyuorum kopekten ama bi gun ISSIZ bir yerde yururken bos tarla gibi bir yerde kamufle olmus ben diyeyim 10 siz deyin 6 kopek hav hav hav diye bagirmaya basladi benimle yuruyup. ne kadar korkmasan da ucbucuk atiyosun oyle. noldu yavrum deyip yuzlerine bakarak yavas yavas yurudum gidecegim yone. vazgectiler.

bir kere de itude havlayarak bana kosup kucagima cikti iki kopek. sirta pat pat yaptim. sonra gittiler. biliyorum siz bunu yapabilecek durumda deilsiniz ama siz bence korktugunuzu hissettirmeyin ve kosmaya baslamayin. hicbir sey yokken de kosunca kovalama durtusu geliyor hayvanlara.

ya da semsiye ile rahatsaniz tasiyin baston gibi...

Vücut diline reaksiyon veriyorlar, ona zarar vermeyeceğini hissettirdiğin an sıkıntı yok, yada tam tersi belli olmuyor, bizim mahalledekiler geceleri beni tanımıyor bazen, havladıklarında kızıyorum hemen anlıyorlar, tanımadığım köpek saldırdığında şişş pişş yapıom düzeliyorlar. Köpeklere yaban domuzu gibi davranılmaz, kullanma kılavuzu olan hayvanlar bunlar.

köpekleri tanıyarak.

zor gibi görünüyor ama değil, nasıl karşıdan sana doğru yürüyen bir insanın niyetini fark edebiliyorsan durum köpeklerde de farklı değil. karşıdan sana doğru geliyor havlıyor, hırlıyor falan buradan geçme ya da yaklaşma diyor aslında. biraz bekleyip elini koklamasına izin versen hayvan anında normale dönüp banane ya geç naparsan yap moduna girecek.

bunun dışında hiçbir sopa, sprey, şemsiye aslında seni korumaz.

Burada dursun diye atıyorum. Geçen Trt belgeselde görmüştüm

youtu.be

İzlemek isterseniz Amadeus filmi

@proletarier, aşırıyı tanımlamamak için "aşırı" dedim zaten. siz aşırıdan ne anlıyorsanız o kadar yani.

duyuru bu konuda çok hassas. hemen herkes gelip uyarıcak.

benim aşırı sayılacak kadar kahve içme ölçütüm çarpıntımın başlaması ve 24 saat hiç uyuyamam. bunu görene kadar günde ortalama 2 karaf kahve içiyorum. sen de kendini bir süre gözlemleyip "başına bir şey gelme" noktasını saptayıp buna göre bir limit koyabilirsin.

Uzun vadede hepimiz öleceğimiz için ve uzun vadeli çok plan yapmadığım için ben uzun vadede "başıma gelecekleri" ignore ediyorum. sizin de bu sorunuz uzun vadede başa gelecekler (mide delinmesi, kalp krizi, ellerde titreme vs.) değildir diye düşünüyorum.

Sağlıklı ve güzel kahveli günler dilerim.

bir kere fazla içip dene... aşırı hassaslık, beynin kaşınması, sürekli bir huzursuzluk hali, uykudan kırılsan bile mümkün değil uyuyamama, kalp çarpıntısı..

çarpıntı yapıyor bende 10 fincandan sonra. o yüzden 9 ile limitledim. saat başı bir kahve.

başıma gelen en kötü şey 4 gün süren göz seğirmesiydi. geçmeyecek diye çok korkmuştum. çarpıntı yapıyor, anksiyete varsa o da tavan yapıyor ama hiçbiri beni bu kadar korkutmamıştı.

Kafein bende göz ve burun evet burun seğirmesi, evham ve çaprıntı yapıyor. Bir fincanı bile yapıyor. Bana galiba bir fincan bile aşırı geliyor. Siz de sınırları zorladığınızda bunlar olabilir.

350-400 mg kafeinden (3 kupa diyelim) fazlasının vucut için zararlı deniyor.
ben de çok kahve içen biriyim. günde 4 kupa içerim özellikle evdeyken.
kahve makinemde kahve miktarını minimuma ayarlayarak limiti geçmemiş oluyorum

Carpinti
Tansiyon
Bobrekte tas
Anksiyete

Bildiklerim bu kadar

Coronaya yakalananlarda olduğunu duydum ama dezenfektan kullanımı vs de buna sebep olabilir. Eğer varsa ya da alabilirseniz aloe veralı el kremleri iyi gelebilir.

Sanmıyorum. Büyük ihtimal ellerinizi sık sık yıkadığınız için olmuştur. Şuan dünya genelinde herkesin sorunu sık el yıkama yüzünden ellerin kuruyup çatlaması.

Varsa zeytinyağı, hindistancevizi yağı kullanabilirsiniz. Bana kalırsa kremlerden daha işe yarıyor yağlar. Birde eğer evinizde varsa ellerine krem/yağ sürdükten sonra eldiven takın, iyice nemlensin.

benim öyle oluyor ama coronayla alakalı değil çünkü yıllar önce de çok sıkıntılı bir dönemden geçerken aynısı olmuştu.

o zaman da bu sefer ki gibi ellerimi kimyasal temizlik malzemesine değdirmiştim bi kaç defa, sonra da arkası gelmişti 6 7 ay sürmüştü geçmesi.

yani o zaman da şimdi de tamamen aynı şeyler olduğu için hem psikolojik hem de temizlik malzemelerinin alerji yapması olarak görüyorum, mesela çamaşır suyu ve yağ sökücü

Benim ellerimi gorsen aglarsin ya zimpara gibi oldu pamuk ellerim. Günde 94397539 kere yikamaktan kolonyalamaktan:/ gun icinde kac kere krem suruyorum belli degil yine de dogru duzgun toparlanmiyor.

Gliserini direkt sürebilirsin ben öyle yapıyorum.

Coronadan önce de çocuktan dolayı sudan çıkmayan ellerimde geçmeyen kızarıklıklar oluştuğu zamanlarda iyi gelmiştir.

Kediye yalat hemen iyileşiyor

bende de oldu geçen hafta. sıvı sabundan kalıp sabuna geçin, geçecek. aktardan zeytinyağı sabunu alabilirsiniz 3-5 liradır. hacı şakir falan almayın onların da sıvı sabunlardan farkı yok artık.

Sıcak suda yıkamak da ekstra tahriş eder bu arada

dezenfektan fln ele değiyor ondan oluyor. Bepanten losyon iyi gelir, vazelin geçirmedi bende.

Mavi, klasik Nivea kremlerden alın, çok işe yarıyor.

Akşamları yatarken elinize krem sürüp pamuk eldiven giyerek yatın. Malum sebepten ellerimi günde kaç kere yıkıyorum, sayamam. Üzerine kolonya, dezenfektan... Yine de yumuşacık.

Covid olup bu sekilde olanlar var. Bagisiklik sisteminin zorlanmasi yoluyla olabilecegi yorumlaniyor. Virus belirtisi olmak zorunda degil ama temkinli olup bu ara dikkat etmeni oneririm.

yapmadım ama arkadaşımın yaptığını yedim, çok güzel oluyor.

çok nişastalı bir yufka, pişirince aynen baklava gibi çıtır çıtır ve yenmeyecek kadar aşırı lezzetsiz acayip bişey oluyor.

yapacağına at gitsin, en azından içine koyacağın malzemeyi ziyan etmezsin.


bizim geminin prof aşçısı yapmıştı bi kaç defa kumanya kalmadığından, yani eğer yılların aşçısı da yenebilecek duruma getiremediyse hiç şansın yok.

Patatesli yapmıştım, çok güzel oluyor.

Ben yaptım birkaç kere; gayet de lezzetli oldu. Yiyenler de beğendi.

şişko'nun yazdığına hakikaten şaşırdım. Acayip çıtır, lezzetli oluyor çünkü.

Kardeşim yaptı geçenlerde ve çok güzeldi. Malzemeyi bol koymaya çalışın hamur yoğun hissedilmesin

Yapiyorum ben, biraz uzun suruyor ama harika, benim sevdigim sekilde citir bir borek oluyor. Ozel gunlerde yapiyorum biraz ugrastirici buldugumdan.

Ispanakli yapiyorum. Ic harci ince kiyilmis sogan, zeytinyagi ispanak, tuz, karabiber. Bu kadar. Baklava yufkasini islatmak icin soda ve sivi yag kullaniyorum.

Refika'nın bir patatesli börek tarifi vardı baklava yufkasından yaptığı, öneririm

Bi coğu evden bağlanıyor görüntülü. Asıl mesele dışarda ava çıkan acar muhabirlerde

evde kalindan kasit, gerekmedikce disari cikmayin demek. gezmeyin, tozmayin, arkadaslarinizla gorusmeyin, kafelere, barlara gitmeyin vs.

Ben denk gelince sandalyeler arasındaki yarım metrelik mesafeyi gördüğümde panik atak geçirip kanalı değiştiriyorum :d

Ben de bunu dusundum. Bana garip geliyor. Kafeye gitmekten farki yok.

Yok studyo hijyenikse eminim midpoint vs de ayni hijyeni saglar. Bi ortamda da ha 5 kisi bir aradasin ha 50. Fark yok bence. Cunku duzgun bi restoran da hicbir zaman dip dibe oturtmaz musteriyi zaten.

Cok enteresan buluyorum yani durumu. Sanki bagisiklik sahibiymisler gibi davraniliyor. Ornek teskil edeceklerse sanal baglansinlar. Boyle komik oluyorlar.

Ayrica hepsi de ozel kuaforlere, makyaj uzmanlarina teslimler ahsj

Facebook üzerinden bilardo oynuyoruz biz :d

gartic i.o , town of salem , (barbbie giydirmece:PPPP ), satranç,okey,tavla,şans oyunları,batak..,facebook üzeirnden olan oyunlar

Var böyle bir rahatsızlık fakat adı aklımda değil. Bu hastalar toplum içinde gayet normalken evinde ve/veya sessiz tenha ortamlarda tuhaf sesler çıkarırlar. İnileme Çıglık anlamsız sesler v.s olabilir. Bunun altında yatan hastanın yaşadığı geçmiş travmalar olabilir.

Onun dışında tourette Sendromu yaşayan bir birey olabilir. En uç ihtimal sizofreni de olabilir. Yani tek bir septomdan hastayı görmeden dinlemeden teşhiş koymak çok zor.

Kulaklığı takıp oyun oynuyordur

herkes böyle değil mi ya?

Acaba benim komşum beni mi yazdı dedim bir an. Benim aşırı ciddi bir insan olmama rağmen tek kaldığımda sadece ailemin yanında çok garip hareketlerim oluyor. Bazı insanlar gariptir. Eşim der ki hep senin bu garipliğini seviyorum diye. Aşırı garip hareketlerim vardır. Mesela doğduğundan beri korkutucu bir sesle kızımın alnına tek parmağımı koyup "bana mordora layık bir ordu topla" diyorum. yüzüklerin efendisinde duymuştum sonra garip bir şekilde yapıyorum. değişik ses de çok çıkartırım. Hasta mıyım şimdi ben?

duolingo

Sıkılmazsanız Memrise, Lingvist

Bol bakliyatla (mercimek, nohut, börülce vesaire) çorba yapıp limonla için.

Mercimek çorbası güzel gider. Veya nohut yapılabilir suyu ile.

Pulbiber atıp kaşıklayarak için. Feci canım çekti şu an. :D

dolapta dayanır, tuzsuzsa biraz tuz at yakın tarihte bozulmaz.

tarhana çorbası, misss...

meyveyi bilemem ama dondurulmuş ya da paketlenmiş sebzeler alternatif olacak gibi.

Hersey normalmis gibi alisveris yapicaksiniz. Insanlardan uzak duracaksiniz, elinizin viruslu oldugunu dusuneceksiniz. Arabaya gidince elinizi el dezenfektani ile temizleyeceksiniz. Eve varinca elinizi cok iyi yikayacaksiniz.

Peki ya paketler sebzeler meyveler ?

meyve yemeden de olur, illaki yemek istiyorsan (ben meyve severim mesela) kabuklu meyveler (portakal, mandalina, vb.) alabilirsin, nasılsa kabuklarını yemeyeceksin, yıkasanda olur. virüs memelilerde etkili olduğundan bitkilerin hücrelerine dalacak hali yok.

sebzeleri zaten yıkayıp pişiriyorsun, birde bizim kültürümüzde pişirmek iyice pişirmek olduğundan bakteri/virüslerden kurtulmuş oluyorsun.

pişirmediğin sebzeleri (kıvırcık falan) tüketmezsin olur biter.

ekmek içinde benim bir arkadaşım ocakta ateşe tutuyoruz biz dedi, çok mantıklı geldi bana, hem ekmek ısınır, miss gibi kokar hemde virüs neyim varsa ölür gider.

Yıkamak kafi mi dır? Saçma gelebilir öğrenmek için soruyorum

Dün babam pazardan portakal ve limon almış. Onları sikeli suyla yıkadık. Patates ve soğanı ise kilerdeki kutuya direkt koyup geçtim mecbur. Yarım saat içinde ölüyor muhabbetine güvenerek. Yoksa yapacak bir şey yok gibi geldi bana.

Konuya hakim değilim ama mantık yürütüyorum; ölen öldü kalan kaldı, ölmeyenler hastalığı atlattılar.

Bitti gitti demek ki, ama çok ciddi karantina uyguladılar, insanların kapılarına tahtalar çivilediler bazı yerlerde.

Yeni insanlara bulaştırmayınca, bulaşanlardan da ölenler öldü kalanlar kalınca atlatılmış oldu zor süreç sanırım.

çok sıkı tecritler uygulandı. sokağa çıkma yasağı, koca bir şehrin karantinaya alınması. sokaktaki insanların hepsinin ateşlerinin ölçülmesi ve ateş çıkması durumunda çocuğuna mama almak için dahi dışarı çıkmışsa bile anında karantinaya ayrılması, hatta bazı evlerde içeride hasta olduğu tespit edilince kapının dışarıdan mühürlenmesi, içeriden açılamayacak şekilde.

böylelikle hastalığın yayılımı durduruldu, hasta olan herkes içeriye kapatıldı. dışarıda da hastalık giderek azaldı ve kontrol altına alındı.


çin zaten çok totaliter bir devlet, bireysel özgürlükler oldukça kısıtlıydı. bu önlemleri hayata geçirmek çok da zor olmadı. böylelikle yayılım bir şekilde kontrol altına alındı.

şu an çin avrupa'nın birçok ülkesinden gelen uçuşları falan iptal etti, ülkeye kontrolsüz bir biçimde corona tekrar yayılmasın diye.

elbette hastalar var, ölecek olanlar veya iyileşecek olanlar. ama hepsi karantinada, yeni vaka sayısı sıfıra dayandı.

Hayır hastalık Çin'de tamamen yok olmadı. Çin'de hala hasta insanlar var. Ama çok iyi bir karantina düzeni yönettiler. Yani hasta ve sağlıklı kişileri ayırdılar. Hastalığı yeni kaoan insan sayısı neredeyse yok düzeyinde. Ek olarak hastalığın başladığı Wuhan eyaletinde çok sıkı önlemler alındı, eyaletin belli noktları hayalet şehir gibi. Çin karantina sırasında vatandaşlarının evlerine yemek götürdü. Yurtlarda kalan öğrencilere gıda desteği yaptı. Yani elinden geldikçe insanların dışarı çıkmaması için uğraştı. Hastalığın Wuhan gibi yayılmadığı noktalarda bile vatandaşlarına dışarı çıkmamaları konusunda sınırlandırdı. Evden dışarı adım atan herkesin ateşini ölçtüler, maske dağıttılar. Hastalık sürecine kötü başladılar, ama devamını iyi getirdiler.

"Canlı hayvan pazarlarından çıkmamış mıydı bu?" Böyle söyleniyor. Ama bu virüs son 20 yıldır Dünya'da. Bu 20 sene boyunca ortaya çıkan iki-üç Coronavirus ailesinden virüs var. Bizim şimdi uğraştığımız yenisi.

"Pazarlar tamamen kapatıldı mı?" Evet, kapatıldı. Canlı hayvan pazarları kapatıldı. Bunu dışında Türkiye'ye dahil birçok ülke Çin'den et satın almayı durdurdu.

"Test edilmemiş birinde varsa yarın yine aynı şekilde başlamayacak mı?" Çin, Kore dışında sıkı şekilde karantina önlemleri almayanlar için süreç, tedavi bulunana kadar sürekli hasta insan sayısı artacak. Ama bu süreç bittikten bir iki sene sonra da hastalığı yine duyacağız. Domuz-kuş gribi gibi düşün, bitmedi. Bugün bile domuz-kuş gribi olanları duyuyoruz/görüyoruz. Ama tedavisi var artık, bu yüzden pek önemsemiyoruz.

"İlaç mı buldular yoksa yendikleri falan yok da güçlü çin imajı için mi?" Virüs için aşı-ilaç geliştirmeleri sürüyor. Ama 'kesin' aşısı ve ilacı var diyemeyiz. İlacı bulup piyasaya sürmek kolay değil. Ne yazıkki resmi prosedürler uzun.

Hastalığın Çin'de Aralık 2019'da ortaya çıktığı haber olmuştu. Tüm Dünya Aralık 2019'da bu hastalıktan haberdar oldu. Ama Çin'de hastalığın Aralık 2019 öncesinde devlet tarafından bilindiğine, saklandığına dair iddialar var. Hastalıkla ilgili haber yapan gazetecilerin tehdit edildiği biliniyor.

Güney Kore ise tüm süreci baştan sona en iyi yöneten ülke diyebiliriz. Hasta sayısındaki anlık sayı değişikliğini vatandaşlarının telefonlarına sms bile gönderdi. Herkese maske, yüz koruyucu şapkalar dağıttı.

En son tecrit için şüpheli apartman ve evlerin dış kapıları kaynakla açılamayacak duruma getiriliyordu. (Tlc kanalındaki belgeselde görmüştüm). Bildiğiniz şüpheli olanlar direkt karantinaya alınıyor, suçlu/mahkum muamelesi görüyor.

özetle hastalığın yayılma hızını muazzam derecede yavaşlattılar.

New cases:34 yazıyor www.worldometers.info
Buradan bitmediğini anlayabiliriz sanırım.

Öyle yok tutuklama, yok öldürme, kapalı kutuya koyma falan hikâyelerine inanmadan bakındım ve aşağıdaki belgeseli öneririm. Fransız bir kanal bu ve Pekin'deki karantinayı anlatıyor. Ayrıca çin'de aktif vaka sayısı dun itibariyle dünyada 8. Sıradaydı. İyilesenlerin sayısı yeni hastalardan fazla olduğu sürece perfetto diyebiliriz ki bence (eğer veriler dogruysa) çin bence bu işin üstesinden karantina ile geldi: youtu.be

Hepinize çok teşekkür ederim.
@GoodMorningTeacher okuyan herkes adına teşekkür ederim.

Marketlerde baharat reyonunda oluyor saydıklarınızın hepsi. Melisa da çaylar arasında vardır. Ben buradaki gibi açık satan aktara pek rastlamadım ama tüm baharatlar mevcut, en kötü Türk bakkalları var.

Goco kuto?

Kekik ve defne baharat reyonunda vardır.

Çaylar da, haliyle çay reyonundadır.

Bir bakın isterseniz?

Asian ve Middle Eastern market'larda olur genelde hepsi. Hic sorun yasamadik bunlari bulup almakta.

Defne tohumu yerine defne yaprağı yazınca direkt çay odaklı sormuşum gibi olmuş.

Goco kuto: goca kıta

Berlin'de gördüm de Berlin ne kadar sayılır bilemem :D

Tam aktar gibi değil (açık satmazlar mesela) ama Almanya'da bio storelarda aradığım pek çok şeyi bulabiliyorum. Ama her şeyi değil.

Aktar gibi acik satan yerler genelde herbalist filan diye geciyor ya da kräuterdrogerie vs.

Onun disidns dogal urunler satan marketlerde ya da turk marketlerinde bulunur. Buyuk supermarketlerde de bulunur.

Köt0

Kötü davranan, ters

Kaba

Kırıcı olarak hafızaya at. Jürili yarışmalarda çok olur bu. Biri yere yere vurur, diğeri destek çıkar, o kadar kötü değildi çok meansin, mean comments falan

Diğer anlamı da cimri zaten. Bu ikisini bil kotarırsın.

After life

The good place

Behzat ç
Narcos
Shameless

biz friends izliyoruz

Orphan Black bitirdik. Yeni bişiler arıyoruz. Aklım Mind Hunter var benim de

Desperate Housewives izliyoruz biz :)
Onun harici, True Detective ve Mad Men de favorilerimizden.

Akindilin 40 test isimli denemesini ve çıkmış soruları al. Çöz ve gir. 6.5 IELTS varsa bu şekilde rahatça yaparsın.

En çok çıkan kelimelere çalışın. Cümle içinde kullanın ve öğrendiğinizden emin olun. Denemelerde 65 alırken böyle yaparak 82,5 almıştım birkaç sene önce. İki hafta kütüphaneye giderek.

Valla üşenmeyip sınava çalıştığım kitabı buldum: Pelikan Yay. Bayram Kaya & Mehmet Murat Lüleci

Arkadaki bütün kelime ve prepositionları gözden geçirebilirsiniz.

Telefon kapları, kulaklık, bez çanta, sweet.

kırtasiye ürünleri. kalem, not defteri vs.

Ne tarz kalemler mesela? Bahisçilerin tükenmez kalemi mi yoksa siyah tükenmez kalem mi mesela? :))

maske

renkli mekli, cicekli bocekli, kirtasiye duskunu kizlara yonelik kalemler bence. oyle sekilli postitler falan var aliexpreste, o tarz seyler de olabilir.

anahtarlik da olur ama orjinal olmali, miniso'da satilan seyler tarzinda. oyle seylere bakardim ben muhtemelen de alirdim.

sigara tablası, çakmak, prezervatf, iskambil kağıdı...

Reddit subreddit’leri?

@yeteramadenedimherseyi eyvallah da orda içime fenalık geliyor karman çorman herşey, kullanıcısına Allah sabır versin

Tomshardware var ama?

quora?

reddit=internet gibi bir şey yalnız. aradığın reddit aslında da quorayı da seversin.

@le jeune turc geek adam işi o ya, daha genele hitap etse Noolacak bu Brexit'in hali, Durham'da Corona çıkmış beyler falan gibi bir şeyler lazım.
@AlsterWasser Quora'da Amerikalılar ağırlıklı, sadece İngiliz İngilzcesine maruz kalmalık bir yer olsa

Donanım Haber deyince aklıma donanım geldi ondan herhalde djdk

Sizin çareniz Reddit yine de. Britlerin takıldığı subredditler ilazım size.

www.reddit.com

Ben de reddit dicem.
Çok geniş bir mecra, neredeyse her gün girip bir yarım saat takılıyorum herhalde artık.
Masaüstü versiyonu bana da çok karman çorman geliyor ama mobil versiyonu gayet iyi bence. Telefondan giriyorum o yüzden ben genelde. Bilgisayarda tarayıcıda bakıyorsanız mobil versiyonunu açın derim.

the fall olması lazım

The fall

The fall teşekkürler

Sağlık alanından biri olarak söylüyorum, aşı karşıtları cahilin bayrak sallayanlarıdır. Düz dünyacılar bile daha akıllı kişilerdir.

Hepatit B direnciniz düşmüş belli ki. Siz en iyisi doktorunuzu dinleyin, gidin mis gibi aşınızı olun. Hepatitler mücadelesi tatsız hastalıklardır. Nereden nasıl kapacağınız da hiç belli olmaz.

Konunun uzmani degilim ama ogluma rota virus asisi yaptirdim doktorun tavsiyesiyle, ilk gunku biraz ates disinda bir etkisi olmadi. Yaptirmayip da atesler icinde 3 gun yogun bakimda yatan cocuk biliyorum. Allah korusun o cocuk toparlayamayabilirdi de.

Kisitli gozlemim bu sekilde.

hepatit b aşısı zararlı mıymış? 3 defa oldum. yetmemiş. geçen hafta 1 tane daha oldum. 2 tane daha olacağım. demek ki ölmüşüm ben :)

aşıyı ol dedilerse ol gitsin.

Sen milleti takma aşını ol hocam. Hepatit b'sinden tut gardasil'ine aşıları vuruldum, hiç de sorun yaşamadım. Hatta aşı vurulduktan çok sonra annemin 20 küsur yıllık hepatit c'li olduğunu öğrendik, doktor "sen b'ye aşılıymışsın, seni biraz buna karşı da korumuştur o" dedi. Aşı hastalanmaktan iyidir.

O aşı karşıtları götü yiyosa, tetonoz ve kuduz aşısına da benzer yorumları yapsınlar.

asi karsitlarinin cocuklari ya da kendileri hasta olmuyorsa bunu asi olanlara borclular. bir kac anekdot dinleyip kendini bilim insanlarindan akilli tutarlar, bir makale acip gostersen, anlamadigi icin onlari da pazarlamaci ilan ederler. duz dunyacilar daha iyidir en azindan kimseye zarari yoktur ama bu insanlarin cocuklarindan cocuklarinizi uzak tutmanizda fayda var.

Ben azılı bir tanesiyle karşılaştım. Kendisi şeriatçı ve cihatçıydı. Bu sebeple gidip Çeçenistan’dan kendine eş aldı. Aşıların insanlarda İsrail sempatisine yol açtığını falan düşünüyordu. Genlerimizi bozup IQ’muzu da düşürüyormuş. O sebeple çocuğuna hiçbir aşı yaptırmayacağını söylüyordu. Allah çocuğunun yardımcısı olsun.

oncelikle doktor yada konunun uzmani degilim, sadece kendi arastimalarima gore vardigim kendi bakis acimi paylasiyorum.

soylendigi gibi asilarin ciddi yan etkileri olduguna inaniyorlar. mesela cocuk felci asisinin cocuklari otistik yaptigini falan dusunuyorlar. bir de turkiye'de bunun ustune asilar yurtdisindan geldigi icin komplo teorileri ekleniyor. iste turkiye'ye gelen asilarin icine turkleri kisirlastirmak ve geri zekali yapmak icin ozel kimyasallar konuyormus vs.

butun ilaclar gibi asilarin da yan etkisi olabilir. sonucta vucuduna yabanci bir seyler sokuyorsun. bazi kisilerde digerlerine gore farkli tepli de verebilir ama genel olarka asilara karsi olmak bence mantiksiz. kuduz bir hayvan tarafindan isirilmis birisinin asi olmamasi intihardan farksiz. yada africa gibi sitmanin yaygin oldugu bolgelere sitma asisi olmadan gitmenin mantikli bir tarafi yok. etkin asilama sayesinde cocuk felci yada cicek hastaligi gibi hastaliklar tamamen yok edilebiliniyor.

obur taraftan gercekten cok bir anlami olmayan ve sadece ilac/asi sektorunun pazarlamasi olan asilar da var. bunun en buyuk ornegi grip asisi. grip virusu cok hizli mutasyona ugrayabilen bir virus ve her yil farkli bir versiyona evriliyor. sene basinda oldugun grip asisi seni eski grip viruslerine karsi koruyabilir ama o yil ki yeni mutasyona ugramis viruse karsi adam akilli bir koruyuculugu bulunmuyor. ayrica tam aksine vucudun grip virusu ile gercek manada mucadele etmesini engelledigi icin bagisiklik sisteminin guclenmesine engel bile oluyor olabilir. ben hayatimda hic grip asisi olmadim, son 15 yilda da toplasan maksimum 5-10 gun hasta olmusumdur, onlari da ayakta oksuruk ve burun akintisi seviyesinde geciriyorum. ama etrafimda her yil grip asisi olup, her yil yine grip olan kisiler dolu.

hepatitB cok yaygin ve cok olumcul bir hastalik olmasa da hafif bir hastalik da degil. iki kere yapilan hepatit B asisi cok uzun yillar bagisiklik sagliyor. eger endiseniz varsa oncesinde alerjik reaksiyonlar icin test yaptirim sonrasinda asiyi olabilirsiniz

benim bizzat karşı olan birinden duyduğum içinde domuz kaynaklı maddeler olduğu yüzünden karşı olduğu.

aşı demek bilim demektir.. dinci tayfa sevmez öyle bilimsel şeyleri..

Şu ana kadar karşılaştığım en mantıklı olanı aşılarda formaldehit kullanılmasıdır.

...bilimden

Çok yakın akrabalarımda var aşı karşıtı anneler. Çocukları adına çok üzgünüm. Birkaç facebook yazısı ya da doktor açıklamasına dayanarak tüm bunların İsrail, Batı tarafından neslimizi bozmak için yaptırıldığını iddia ediyorlar. Yan etkilerinden korkuyorlar. Bilimsel verileri sunduğunda bunların da batı kaynaklı yayınlar olduğunu, ilaç sektörü tarafından yazdırıldığını, aşının çocuğa gereksiz bir yükleme olduğunu, içinde domuz bilmem nesi olduğunu falan söylüyorlar. Susuyorum. Bilgi sahibi olmadığım konuda bilgi sahibi uzmanın görüşlerine önem veriririm ben. Size de doktor tavsiye etmiş. Yaptırın, tadınız kaçmasın.

Koçtaş benzeri yapı marketlerden alınır. Siparişle mahalle arasındaki mobilyacılara yaptırılıp genelde pişman da olunabilir.

ikea'ya bakmadan bu yola çıkmayın.

Koçtaş sunta, Ikea kaliteli ama pahalı. İnegöl’e gidip almak çok mantıklı deniyordu bir ara Ekşi’de.

mobilya dediğin kocaman bir alan.
salon takımı mı?
yatak odası mı?
oturma grubu mu ne dir isteğiniz.

hepsi ise fiyat performans olarak ider mobilya ya bakın derim.
koçtaş diyen arkadaşın yaşı 15 sanırım.

www.idermobilya.com

ticaret bence böyle ögrenilmez.

direkt ticaret yapan birinden ögrenmeniz lazim. dogrusu yanlisi ile siz tartip kendi sisteminizi olusturacaksiniz.

80 ürünle ticaret ögrenmek zor bence.

Eğer ürünleriniz üniversite gençliğine yönelik ise üniversite civarında tezgah açın. lise ortaokul diye gider. Pazartesi tezgah açın hafta başı harçlık olan gün, cumaya nazaran daha fazla paraları olur. Çıraklık ya usta yanında yada böyle bodoslama atlanılarak yapılır. Zabıtaya karşı önlem olarak bütün malınızı tezgaha yığmayın mutlaka zulanız olsun satıldıkça peyderpey tezgaha getirin ki baskında hepsi uçmasın. Suya girmeden yüzme öğrenilmez , dalın. Hayırlı işler bu arada :)

zebramo gibi online 2.el satış yerlerinede koy.

@synax çok teşekkür ederim hocam.

Zabıta yakalayınca nasıl bir işlem uyguluyor? Sicile işleniyor mu, para cezası ağır mı başına gelmiş olan var mı?

attan inip eşeğe binme. iphone'a devam.

androide hiç bulaşma. biraz daha zorlayıp üst model iphone al

Ayfon’dan devam en az 8

ben teknolojiye harcanan paraya acımıyorum çünkü insanın cidden organı gibi artık bunlar.
1 ay kadar önce casper excalibur aldık mesela sonra üstüne eşimin de bilgisayarı eskidi diye daha uygun bi bilgisayar daha aldık, çünkü ihtiyaç. birimiz excaliburla işini tıkır tıkır yaparken diğerimiz 2012den kalan bilgisayarlarla iş yapmaya çalışıp sinir krizi geçiriyordu.
yani eğer elinizdeki mevcut telefon işinizi görmüyor ve sizi strese sokuyorsa bence acımayın. iyi para kazandığınız bir işiniz de var, ailenizle yaşıyorsunuz, şimdi almazsanız böyle şeyleri sonra hiç alamazsınız. tabii ki kenara para koymak önemli ama ihtiyaçlarınızı da temin edin yani.

Telefona 10 bin birim para ödemek çok aptalca bence. Gelişmiş ülkelerde 10 bin birimin karşılığı düzgün bir arabadır ama maalesef bizim yarı diktatörlük ülkemizde anca telefon alınabiliyor. Tavsiyem Huawei gibi bir marka almanız. Fiyat performans olarak oldukça başarılı. İlla Iphone diyorsan garantili, çok yıpranmamış, pil ömrü iyi durumda bir 2. el Iphone 8 de olabilir.

çevrendekilerin iyi seninkinin eski olması seni rahatsız ediyorsa bu farklı bir durum. eğer gerçekten ihtiyacın varsa al. çevre baskısıyla telefon alıyorsan yarın bindiğin araba eski diye laf ederler. böyle gider. kişiye göre değişir bana göre 5bin üzeri tr şartlarında abartı.

@fobfilm'in dediği gibi Huawei çok güzel ben mate 20 lite kullanıyorum. Eğer olur da google ile anlaşmazlığı sona ererse bundan sonraki telefonum da Huawei olur ki ben iphone 3gs'ten bu yana iPhone dışında telefon kullanmadım ama telefon tavsiyesi istemediğiniz için alın dedim. Huawei iyi, güzel ama google'la arası bozuk.. Anlaşmazlıktan önce çıkan telefonlar hoşunuza giderse onlardan biri de olabilir.

Hem meslegim geregi, hem de gunluk ihtiyaclarim icin yaklasik 20 yildir Apple marka bilgisayar kullaniyorum. Dizustu de var masaustu de. Fakat telefon anlaminda fiyat/performans bakimindan Apple urunlerini yeterince basarili bulmuyorum.

En son Redmi Note 8 pro aldim 128 gb olanindan. 2150 lira para verdim. Aylik gelirimle yaklasik 2 adet iphone alabilecek olmama ragmen gereksiz buluyorum. Bahsedilen gereksiz "marka prestiji"nden baska bana saglayacagi herhangi bir artisi oldugunu dusunmuyorum.

Velhasil bilgisararda Apple kullaniyorum, telefonum da Apple olmali seklinde yerlestirilmis algidan kurtulmali bir sekilde.

hacı abi al xiaomi geç, 10 numara telefonları var. iphone'a para bayılma.

2 yıl önce sorsaydın kesin iphone al geç derdim ama şu an absürt fiyatlar gerçekten. 6k yakın maaşım var telefona max 5 veririm o da max yani. milleti boşver. kendini rahat hissedecek kadar para biriktirince en iyisini alırsın zaten.

en iyi alternatif xiaomi şu anda.

telefona kılıfı geçirdikten sonra hepsi aynı görünüyor. bence uygun fiyatlı 2000-3000 arası bir android telefon al. telefona o kadar para verilmez.

parayı siz kazandığınız için nasıl harcayacağınıza siz karar verirsiniz neticede. bu nedenle apple iphone üzerinden gidecek olursak şunu önerebilirim:

bir çok teknoloji marketi bankalar ile anlaşmalı 3-6 taksite telefon satıyorlar. bu şekilde ödeyerek bütçenizin sarsılmasını engellemiş olursunuz.

ben uzun süre kullandığım için telefonumu dört yılda bir iphone ile değiştiriyorum. eskisinin de bir değeri oluyor değiştirdiğimde dahi.

Telefon hâlâ akıyor. 64 gb olması hayat kurtarıyor. Bu sebeple ben bataryasını değiştirip kullanmaya bir süre daha devam edeceğim.

bak dostum. bir telefona o para verilmez. o parayı vermen için maaşının 15bin falan olması gerek. biriktirilmiş parayla ilgisi yok. sen 2 aylık maaşını telefona vermeye razımısın? bende sana benzer durumdaydım. iphone 5s'im vardı. onu sattım 500 tl'ye ve a70 aldım 2.800 cok memnunum. gidipte 10 bin para vermem.

sen kendin mi rahatsız oluyorsun başkası rahatsız olduğu için mi değiştirmek istiyorsun önce ona karar ver.

bir telefonu her şarj aletiyle şarj edememek ve pilini günde 2 kere doldurmak seni rahatsız eden durumsa ver servise şarj soketiyle pilini değiştirsinler 500tl gibi bir para tutar sonra rahat rahat kullanırsın.

10k kazanıp hala iphone 5 kullanan insanları tanıyorum. tamamen ihtiyaç ile alakalı adam whatsapp kullanıyor o kadar neden gidip 11 pro max alsın.

Tr’de varsa The good place

pineapple express, en son netflix‘te izlemistim hala duruyorsa.

that ‘70s show
dizi değiller ama nailed it ve magic for humans

brooklyn nine nine. toplamda izlediğim dizi sayısı 5-10 falandır. yani dizi seven bir insan değilim genel olarak ama bu felaket sardı çok eğlendiriyor.

Lucifer

big mouth

recuva kullanıyorum gayet başarılı

Recuva ile kurtardım hep

recuva pro mu yoksa parasız olanı mı kullanıyorsunuz?

DMDE (Disk editor and data recovery software) free edition bile iyi iş görüyor. kullanmak azıcık karışık gibi. zorlanırsan msjla yardım ederim.

bu konuda başı 2 defa yanmış biri olarak söyleyeyim:
programlarla kurtarabilmenin bir sürü koşulu var ama temel ve en önemli iki koşul şu:
1- fiziksel hasar olmayacak
2- kayıptan sonra harddisk üzerine yeni bir şey yüklenmemiş olacak.

bu durumlar sağlanırsa genel olarak kurtarılır ancak fiziksel hasar yoksa bile, bir kaç kez başarısız kurtarma denenmiş, formatlanmış, üstüne başka dosyalar yazılmış vb durumlarda bu programlar dosya falan kurtaramaz. saçma sapan binlerce dosya gösterir ama tamamı anlamsız olur ve kurtaramaz. eğer bu iki temel şart sağlanmıyorsa pek umutlanmayın.
bu arada, recuva+1

Gaziemir’den trene binebilirsin. Saatleri internette var. Uzun sürüyor. Otogardan otobüsle de gidebilirsin ama Gaziemir’e yakın durakları var mı bilmiyorum. Arayıp yazıhaneye sorabilirsin.

başka servisler var diye biliyorum google'dan bakabilirsiniz. Kuşadası-Söke için elinde tabela ile çıkış kapısında bekleyen servisçiler oluyordu mesela.

havaş var ancak 2 saate bir internetten saatlerine bak. atlas jet le geliyorsan ayrı servisi var.

Otogardan binmeye karar verirseniz şöyle yapacaksınız:

Havalimanından İzban’a binip Halkapınar’da ineceksiniz. Dışarıda otogara giden 555 numaralı otobüs olacak.

Halkapınar bir aktarma noktası. Dışarıda rayların iki tarafında da otobüsler görebilirsiniz. Ortaköy’deki camiye benzeyen küçük bir cami var, onun olduğu tarafı seçin. Otobüs durağı onun arkasına denk geliyor.

"bu mirasi almak icin turkiye'de nikah kiymasi gerekiyormus"

ilk aşamada açmamıştır. devamında açar.

@cesario inanan insanlar var ki dolandiricilar halen bu isten ekmek cikartabiliyorlar.

dayisi ile evlenecekmis gibi duruyor:) saka bir yana bu konunun buraya gelmesi basli basina bir scam, neresi inandirici merak ettim.

@tresriches :) sacma oldugunun ben de farkindayim bu topa ben girmezdim. yalnizca merak ediyorum ne zaman ve ne amacla para isteyecek diye su an...

silebilirim basligi ama bence burada kalmasinda yarar var insanlar arama motorlarinda arar ve belki dolandirilmaktan kurtulur...

büyük ihtimalle param yok, para gönder yanına geleyim evlenelim ve mirası alalım diyecek.

senin ki de şöyle desin: ben yarın arabayla selanik'e geleyim, konsoloslukta evlenelim, konsoloslukta yine sen bana vekaletname ver, senin miras işini halledeyim, hesabına düşen paradan sonra bana %20-30 bir şeyler ateşle

bakalım ne diyecek

@malheiros isin ilginc yani da o, kiz selanik'ten otobus/minibus oldugunu ve kendi imkanlariyla gelecegini soylemis. bir arkadasi da gelmesine yardim edecegini soylemis.

patlamis misirimi aldim para isteme sebebinin ne olacagini ogrenmeyi bekliyorum su an :)

"curiosity killed the cat" demiş atalarımız. bence fazla kurcalamasın.

Aklıma nafaka geliyor

yalnız bu konu ile tanıdığının ne alakası var ki? bana nikah kıy mı demiş? :)

bu sürece internetten birinin müdahil olması bile başlı başına mevzu değil mi? diğer abuklukları saymıyorum bile.

Yapmayın. İnanmayın lütfen.

eksiduyu.ru

Güzel bir tezgah hazırlayıp siz onları dolandırın, ava giden avlanır.

Faculty of open university diyor Tureng.

aöf sitesine gidiyorsun. ordan dili ingilizce yapıyorsun. bulduğun senindir.

Open (and Distance) Education Faculty
bizdeki AÜ, İngiltere'de Open University mesela.

Open değil ya. Distant education veya correspondence school diye geçiyor. Resmi adına kendi kendine open dediyse aöf bilemem. Ama konsept olarak open demiyorlar onu biliyorum.

'Milat' olarak "2016-2017 akademik yılı güz yarıyılı" kabul edildiğinden herkesin (derslerini tamamlamış olan herkesin) Haziran'a kadar hakkı var şu anda, ne zaman başladığından bağımsız.

benim de durum aynı, hatta bu dönem tez 1 dersini de geçemedim. önümüzdeki dönem tezi yazıp teslim etmem gerekiyor her iki dersi de alarak.

2014 girişliyim. Hepimiz 2016 girişli sayıldık. 2019 Eylül’e kadar mezun olmak zorundayız.

Sıcak duş alın derim önce

Önce bir ateşinizi ölçün. Ateş yükselmeye başladığında bu tarz üşümeler geliyor. Eğer ateşiniz varsa ona göre yoksa ona göre bir yöntem tarif etmeye çalışalım. Çok geçmiş olsun.

Sabır ve sebat edip dinlenip düzgün biçimde beslenirsen iyileşirsin maksimum 12 gün.

sicak su torbasina sarilin, yoksa pet sise (duzgunce agzi kapatilmis ve beze sarilmis)

Böyle durumlarda yalnız isem kendimi yatağın içinde terletip sıcağımsı ılık duşa koşuyorum. Mümkün olduğunca çok su tüketiyor, çok tuvalete çıkıyor ve çok sümkürüyorum.

Sicak suyu acik tut. Banyo tamamen isinsin. Gir dus al. Sacini falan da kurut oyle yat.

- atesinizi olcun.
- nurofenin bildigim kadariyla ates dusurucu ozelligi var. uzerinden 4-5 saat gectiyse bir tane daha alin .atesinizin 38 derece civarinda oldugunu varsayiyorum daha yuksek ise bir doktora gorunun.
- kendinizi terletmeye calisin. acili corba yapabilecek biri varsa super olur. iyice terledikten sonra ilik bir dus alin.
- bol sivi alin

atesiniz 38 uzerindeyse lutfen bir doktora gidin.

once dışını sonra icini ısıt,
kaynar bir duş al, sıcak bir sey ic, mumkunse bal nane limon tarcin kekik falan ne bulursan karistir,
uzerine aferin, nurofen ya da antibiyotik çak,
mumkunse iyi bir terle..
sonra yine duş
gecmis olsun

Ikinci hesap icin bekliyorlar belki. Yazar olmayan mi kaldi?

gençler için normal. çocuk belki 17 yaşında, ne yapsaydı 11 yaşındayken mi yazar olsaydı?

Hesap uçunca çaylak hesapla sürekli bir şey yazası geliyor insanın. Yazamadığım zaman gözümde yeniden büyümüştü yazarlık işi.

ssg kendi hesabını verse yine de girip iki şey yazmam +1

gençler için normal +1.

reklam yapılacaktır, bekleniyordur

google cloud photos app ücretsiz

Mail.ru vardı sanırım

Ücretsiz 200 gb yüklenebilen bir servis harddiskten daha güvenli olamaz. SSD değil düz harddisk hepsine bin basar. Alet elinde, şifreyi unuttum, mail hacklendi derdi yok.

lupelius'un dedigi gibi fotograflari Google Photos'a atarsan ve sikistirmayi aktiflestirirsen Drive kotasindan yemiyor. yani fotograf ve videolar icin sinirsiz depolama alani veriyor. sikistirma algoritmasi gayet iyi. eger profesyonel fotografci degilsen cogu fotoda farki anlamazsin. 16MB'dan kucuk fotolari orjinal halleriyle sakliyor zaten.

bundan ayri olarak 100GB ustunde ucretsiz depolama alani veren bir yere porno videolarini saklamak icin bile guvenmem. eger bu islerden biraz anliyorsan tek seferlik paraya kiyip kendi cloud'unu olusturabilirsin. 2 slot'lu bir NAS aliver, icine ihtiyacina gore WD RED 2/3/4/6/8TB disk al. ustune de NextCloud(open source cloud uygulamasi) kur. boylece hem datalarini hic bir yere vermemis olursun hem de cloudun nimetlerinden faydalanirsin.

Komik durur o metallerle

Microsoft Word -> Layout -> Spacing ?

Satır aralığını böyle ayarlayabilirsiniz.

Word’e atıp hepsini seçin, üst taraftaki paragraf kısmından satır aralığını 1 veya daha düşüğe ayarlayın

Bütün yazıyı word'e attıktan sonra Ctrl+H komutuyla aranan metin kısmına ^p
değiştirmek istediğiniz metin kısmına da bir adet boşluk koyarsanız tüm paragrafları kaldırır.

bazı bankalar banka satış kuru bazıları satış kuru + %1,5 gibi rakamlar

www.yapikredi.com.tr
www.bonus.com.tr
www.bankkart.com.tr

Evet mesai saatleri dışı daha pahalı

Evet ben pazar günü yurtdışında çekmiştim. Baya kurdan girmişti

Para cekmek yerine banka kartindan alisveris yapmak cok daha mantikli. Varsa kredi karti o da olur. Nakit calismayin yurtdisinda. Giderken yaniniza alin mecbur kalmadikca tuketmeyin nakit.

Soruya cevap: Evet giriyor her halukarda h.ici sonu farketmez. Hele de ABD falan degilse tam giriyor cunku once dolara sonra ulkenin kuruna ceviriyor namussuz bankalar.

Hiç sorma var ya sinir krizleri geçiriyorum düşündükçe.

Bu arada 1 nolu tekli koltuğu kaptım. Tek tesellim aakkakakakakaka

netflix deneme üyeliği alıp, indirilebilir içeriklerden bir liste yapılabilir.

tablet bilgisayar artık büyük ekranlı ne varsa al yanına yüzük 3 lemesi yap. tekli koltukta isen büyük ihtimalle priz de vardır o koltukta. o kadar saat yol anca bu şekilde biter. sosyal medya filan max 2 saat sürüyor.

Pilde sıkıntı yok ölüsü 10 saat ekran görüyorum

netflix +1
ya da aloha programıyla telefonuna baska sitelerden de dizi vs indirebilirsin.
her ihtimale karşı powerbank

25 saatlik bir otobüs yolculuğu yapmıştım. Bizdekiler gibi ikramlı falan da olmuyor. Kendimi yolculuğun aşırı uzun olacağına o kadar şartlamışım ki vardığımızda anaa geldik mi olmuştum. Tavsiyem yolculuğun aşırı uzun olacağına ve elden gelen bir şey olmadığına kendinizi hazırlamanız.

Ben olsam yanıma leblebi, çubuk kraker falan alırım çünkü mide bulantısı olursa bastırmak için gerekiyor.
Netflix+1

- e-kitap okuyucu edin madem 14 saatlik yolculuklara cikiyorsun
- powerbank al, dizi mizi yukle izlersin yolda
- agri kesici al nolur nolmaz
- su, biskuvi, cubuk vb gibi acil durumda tutacak seyler al

A

Amma

Kesin B'dir

b

Bununla ilgili Tük Dil Kurumu çıkışlı olarak tüm kurumlara gönderilen Nisan 2017 tarihli yazıya istinaden "kurumlara eklenen eklerin tırnak işaretiyle ayrılmayacağı" bildirilmiştir.

A

Tutarsız bir kural ama A işte. Konu üniversite olunca içiniz rahat olsun ama. Ona kesin gelmiyor.

Biz B diye öğrendik geçmişte. Kural değiştiyse bilemem.

1-2 sene evvel kamuoyu, sittin senedir uygulanan bu kuralı keşfetti ve yeni bir kuralmışçasına tartışmaya başladı. TDK da tartışmacılara şöyle bir yaylım ateşi ile karşılık verdi:

www.tdk.gov.tr

Doğrusu A. Ancak 90'lar boyunca bana B diye öğretildiğini de belirtmeden geçmek istemiyorum.

16 yaşımızda tanıştık 18de çıkmaya başladık şuan 20 yim ve ilişkimiz devam ediyor. bi kere ciddili ayrıldık. 2 ay ayrı kaldık. o sırada çok özlemiştim o da özlemiş, sonra yeniden çıkmaya başladık.

3,5 sene.

Az, cok az. Birkac ay belki.

28 yas. Yok, eskilerden kimseyi ozlemiyorum.

- 3 sene
- 1 sene
- Hayır özlemiyorum, aklıma bile gelmiyor.

2 ay once 30 oldum

7.5 yil olduk

25 yaşındayım. 1,5 sene sürdü en uzunu. Eskiden çok özlerdim. Zamanla geçti gitti ama hep iyilikle anarım. O beni muhtemelen öyle anmıyor, buna hakkı var. Dilerim hatalarımın etkisi geçmiştir ve dilerim onların kefaretini ödeyebilmişimdir. Okuyorsan selam olsun :p

23 yaş 1.5 sene ama bitti

5 yıl.
-
28, nö.

3 yıl 2 ay.
25'te ayrıldik. Sonrasında sevgilim olmadı.
Yaş 27. Ara ara deli özlüyorum.

4,5

1,5 (İlkokuldan lise sona platoniği saymazsak puhaha)

26

Eskiyi özlemiyorum. Sadece arada aklıma geliyor. Hiç keşke demedim.

6-8 aydan fazla hic surmedi galiba.

Yalnizlik; o sureler boyuncada mutlu oldugum icin galiba hic dusunmedim.

25

İste bunlar hep bazi seyleri hizli tuketmek..

1- 4.5 sene ve halen sürüyor.

2- lise sonrası yaklaşık 2 yıl tamamen yalnız kaldığım oldu. 28 yaşımdayım. eski ilişkilerimden 1 sene üzeri olan yok.

4,5 sene erkek.
aklıma geldikçe lanet okuyorum. ayılırken uzaktan pek hazetmedigim bi akrabamı uzun yola gidiyormuş da ana baba zoruyla otogara götürmüş bindirip gelmişim gibi hissetmiştim hissediş o hissediş hala da öyle. hep derler ya bitti denildiğinde için acımıyorsa gerçekten bitmiştir. özlem filan aklına gelmiyor insanın

yoktur.

yoktur.
dayanmak
dayanarak(duvara dayanarak yürüdü)
dayanamayarak(bu acıya dayanamayarak intihar etti)

"Dayanamayip" daha yaygin degil mi?

Yanlışlık yok. -Ip da -ArAk da zarf-fiil eki. İkisi de olur. Yazı dilinde -ArAk daha çok kullanılıyor diye düşünüyorum.

"Tuzlayarak", "yaglayarak" gibi normal bu da.

Bu saçmalığa daha fazla dayanamayarak oradan ayrıldım. Al cümle içinde de kullanalım.

Tek başına yok. Ama cümle içinde kullanımında bir yanlış olup olmadığını da görmek gerek. Zira sözcükte olmadığı halde cümle içindeki kullanımında olabilir.

ana yemekte mantar soteli birşeyler yapmakta fayda var. zira hem besleyici hem de amaca yönelik.

taze ıspanak kullanılan bir salata da yanında ilgi çekici olacaktır.

eğer orda varsa kuru börülceyi haşlayarak bir salata yapabilirsiniz.

kısır yapabilirsiniz, mercimekli köfte olabilir.

turşulu meksika fasulyeli bir makarna salatası güzel olur.

aklıma gelirse yine yazarım.

mercimek köftesi, menemen, yalancı imam bayıldı vs.

Herhangi bi sebzeli tencere yemeği yap sünnetler. Adamda yemek kültürü mü var da seçici olacak. Fırında sebzeli tavuğu görünce bile gözleri dönüyor.

zeytinyagli dolma

Misir kocani yiyordu bizim sirkettekiler, artik hangi yemekse o.

biber patkican ve kabak kizartma
uzerine sarimsakli domates sos
servis ederken uzerine cirpilmis yogurt
i.ytimg.com

Mutlaka patatesli bir şeyler yapın bence. Püre, patates salatası (ezme ve hardal soslu) veya patates kroket yapabilirsiniz. Lahana graten de olabilir. Lahana, soğan ve salçayı kavurup, üstüne beşamel sos yapıp, kaşar peynir rendeleyerek servis yapabilirsiniz. Fırında peynirli mantar da hoş bir seçim olabilir. Ayrıca, Türk klasiklerinden, zeytinyağlı dolma, zeytinyağlı barbunya, humus, terator (ceviz, sarımsak, ekmek içi, zeytinyağı, limon ve su) yapabilirsiniz. Patlıcanlı beğendi de, sıcak bir opsiyon olarak hoş olabilir. Peynirli börek veya sigara böreği de tercih edilebilinir.

Tatlı olarak da, cevizli kabak tatlısı yapabilirsiniz.

Tabii ki patates.

bir vejeteryan olarak almanyada yediğim en güzel şey susam kaplı kızarmış tofu

Kısır

Alman a patates yapma bence yemediği bir şey olsun
Mercimek çorbasına bayılıyorlar
Geleneksel normal bir türk yemeği pilav ve yanında çoban salata
Hatta elma tatlısı yanında krema ile

Söylemeyi unutmuşum fırınım yok :/
Patates öneren arkadaşlar, Türk yemeği yapmak istiyorum elimden geldiğince.
Herkese teşekkürler öneriler için.

Burokoli. Limonlu.

nohut pilav

kuru fasulye pilav

mercimek köfte

mücver (mümkünse sarımsaklı yogurtla)

Et yerine fake meat urunlerden al Lidl'da bolca mevcut, vegan degil vejetaryen bu kadar zor olmamali.

Kiyma, snitzel falan ne ararsan var fake meat olarak.

Fake meatler cidden kötü alma
Ben hemen hemen hepsini denemiştim öggh

Benim tahminim doğururken çocukla birlikte ölecek.

Bilinmiyor. Qyburn ile beraber Jaime’yi inandırmak için bir tezgah kurmuş olabilir deniyor. Hamileyse evet Jaime’den. Euron’a evlenmeden olmaz dediydi. Kitapla dizi ayrıldı ama sonu ikisinin de aynı olacak.