Ameliyata girerken zaten ameliyat önlüğü giydirecekler, üstünüzdeki giysilerle girmeyeceksiniz. Ama sonrasında giymek için pijama vs alacaksanız gömlek gibi önü tamamen açılanlardan olsun mutlaka. Gece kalacaksanız yanınıza almanız iyi olacak şeyler var, onları da ekleyelim :)

Geçmiş olsun.

Edit: Öyle bir soru vardı, onu buldum. (git: 1438986)

@kobuzchu kız teşekkürler. Hastanede kalmayacağım. Çıkış için gömlek mantıklı evet.
@adse lipstick de aklıma gelmemişti teşekkürler

buz maskesi

xx bey/hanım uygun olur.

@theseachange o sekil gönderdim sagol. Bazen insanin kafasi duruyor :)

forum.mutlubebekleriz.com
forum.mutlubebekleriz.com
Bebeğimin takibi için kullandığım uygulamanın forumu burası. Sekteye uğramayan nadir görünüyor.

turkiye'de bu soruya kadinlardan dogru cevap alman imkansiz, reddit gibi sitelerde sormak daha mantikli. cinsellige hastalikli bir bakis acisi ile yetismis bir toplumuz, kadin erkek iliskilerimiz gercekten cok sagliksiz bakis acisi uzerine kurulu, herkes degersizlik hissinden muzdarip. kadinlar koca ve bebek sahibi olunca kendini gerceklestirdigine, degerli olduguna inaniyor. bu kadinin zaten eskiden daha guzeldi diye sorgulama yetisi yok.
erkekler bir tik daha acik, cunku hayatin icinde zaten daha cok varlar kucuklukten itibaren.
cok cok yakin arkadaslarimdan duydugum cinselligin kesinlikle eskisi gibi olmadigi, iki cocuklu olanlar iptal zaten. erkekler daha cok kadinin cocugu hayatinin merkezine koyarak yasamasindan muzdarip, bunun nedeni de 'adi olmayan' kadin nihayet kendine bir kimlik buluyor. ancak yine de genelleme yapmak yanlis bence, iliski emek istiyor.

cok etkiledi

Başlığa cevabım evet. Nasılını da anlatayım.
Ben kadın tarafıyım. Anneyim yani.Eşimle ilişkimiz de gayet dengeliydi, iş bölümü filan çok daha hakkaniyetli idi bebek öncesi. Sonra bebek geldi. Tamamen bağımlı bir yaratık. Ki başlarda bunda bile nisbeten yükü paylaşıyorduk. İlk çocuğumuzda hele ilk 6 ay ben çocuk uyutmadım. Gün içinde ben emzirdikten sonra annem uyuturdu. Eşim işten gelince annem kendi evine gider bize çekirdek aile olarak bebeğin keyfini çıkarmak kalırdı. Akşam uykusuna da eşim yatırırdı kızımızı. Sonra benim de süt iznim bitti, mesaimin başlamasıyla hayatım kaydı diyebilirim.
Detaylara girmeyeceğim ama ilişkimiz evrim geçirdi seneler içinde. Hala daha birbirinden çok zevk alan bir çiftiz, sadece daha organize olmak, hesap yapmak gereken bir yapıya dönüşüyor evlilik. Yan odada çocuk varken salonda sinema seyrederken olayın romantizmine kapılıp uçamıyoruz artık. Ya da "bugün çok yorgunum, yemek/içmek herkes kendi başının çaresine baksın" da bir opsiyon değil. Daha mutlu değil ama daha az sorumluluk gerektiren bir hayatım vardı.

ilk başta alışma sürecinde çok fazla yalpaladık biz çünkü kızım ailemizin 23 sene sonraki ilk bebeğiydi. bir bebek nasıl büyür, nasıl uyutulur, nasıl oyalanır hiç bilmiyorduk. biraz da sorunlu süreçlerdi bizim için. 6 haftalık hamileyken işyerinde merdivenlerden yuvarlandığım için hamileliğim hep düşük riskiyle geçti. sonrasında 9.5 ay süren kolik sancıları ve buna bağlı olarak günde en az 20 saat süren ağlamalar günlük ortalama yarım saatlik uykular vs derken aşırı rahat bir hayattan cehennem azabına geçiş yaşadık resmen. bebeğe kızamadığımız için de birbirimize kızdık. ben ona ben hiç istemezken ısrarla çocuk isteyip bizi bu duruma düşürdüğü için düşman oldum, o ise bütün anneler çocuklarını sakinleştirip susturabilirken benim bunu beceremeyişime bilenip beni kötü anne olarak etiketledi. ama buna rağmen öyle kavgalı gürültülü bir evliliğe dönüşmedi bu süreç. yalnızca uzaklaştık mesafe girdi aramıza duygusal olarak.

cinsellik açısından bir şey değişmedi. öncesinde de fazlasıyla tatmin ediciydi, sonrasında da son derece keyifli devam etti. hamileliğimin son ayı ve doğum sonrası ilk 40 gün dışında ayrı kalmadık. uyumayan bebeğe rağmen fırsat yaratmayı bildik. bebek sevmeye gelen biri kapıdan girince sessizce arka odaya süzülüp hasret giderdik artık ayıpsa ayıp dedik buna da ihtiyacımız var. neyse ki her gün en kötü ihtimalle annem geliyordu ve zorluk çekmedik bu konuda.

yalnızca son istanbul depreminde kızım gündüz bakıcısıyla yakalandı ve kadın inanılmaz panik yaptığı için kızımda travmaya dönüştü bu durum. o depremden beri yalnız uyuyamıyor. şimdi daha çok zor bizim için sevişmeye zaman ayırmak çünkü zaten uykudan nefret eden bir çocuk. günde toplam uyuduğu uyku saati 6 7 saati geçmiyor. gündüz uykusu zaten yok. anne baba saatlerimiz zaten azken bir de uyurken birimizi esir almaya başlaması işleri hepten zora soktu bizim adımıza.

kızım artık 2 buçuk yaşında ama ben hala haftada en az 2 gece kafamı yastığa bile değdiremeden işe gidiyorum mesela. 4 saat deliksiz uyusam 3 gün uykusuz geçirebilecek kadar uykuyu sevmeyen biriyim ama kızım o kadar uyumuyor ki ne sabrım, ne tahammülüm kalıyor onunla ilgilenmek için. çalışan anne olmanın dramı mıdır bu, yoksa bana çocuğun böylesi mi denk geldi bilmiyorum ama hamileliğin sonuyla birlikte yaklaşık 3 senedir uykuya hasretim. deliksiz uyuduğum gecelerin sayısı 1! uyudu dediğim gecelerde en az 4 5 sefer uyanıp yanına çağırıyor odadan odaya mobilize halde geçiyor gecelerim.

çocuktan öncesi sonrası diye bakarsak öncesinde de çok dolu dolu hayatı olan biri değildim ev kuşuydum. eşimle güzel yemekler yapıp film maratonları yapalım, sabahlara kadar pes oynayalım falan tarzı aktivitelerimiz vardı. ilk 3 sene ekrandan olabildiğince uzak tutmaya çalıştığımız için hala öyle film dizi izleyemiyoruz, oyun oynayamıyoruz ama kızımızla oynamanın verdiği haz da onun eksiklerini fazlasıyla kapatıyor. dünyaya bir çocuk getirip onu iyi insan olarak yetiştirmeye çalışmanın mutluluğu bana yetiyor. eskiden başka şeylerden mutlu olurdum, şimdi başka şeylerden.

haa ama çok zor gerçekten bana kimse bunu böyle anlatmadı. eşim de ailem de çocuk yapmaya ikna etmek için hep toz pembe taraflarını anlattılar. sonrasında kendimi hep iyiye hazırladığım için aylarca lohusa depresyonundan çıkamadım kendimi öldürmemek için verdiğim mücadeleyi ben bilirim! çok şükür atlattım o günleri. ama 2.bir çocuk benim için hala kabus gibi. asla düşünemiyorum, rüyamda hamile kaldığımı görüp ağlaya ağlaya uyanan dakikalarca sakinleşemeyen biri haline geldim, gerçekten kazara falan hamile kalsam kafayı yerim sanırım. bu süreci bir daha yaşamaya gücüm kalmadı çünkü. ne kolik sancıları, ne diş çıkarma sıkıntıları, ne sendromlar, ne yalnız kalma ihtiyacını anlayamayan ve 5 dakika soluklanmak istesem "ama bebek seni istiyor annesi" diyen insanlar, sıkıntılarını anlatınca şımarıklık olarak görenler...

iyi ki yapmışım asla yeri doldurulamayacak şeye sahibim, hayatım zenginleşti duygusal anlamda. ama asla bile isteye bir daha yapmam...

Açık yürekle cevap veren herkese çok ama çok teşekkür ediyoruz. Umarım sıkıntılarınız en kısa zamanda son bulur, hayatınız normal düzenine bir an önce kavuşur.

Cocugun hayatinizi en çok aksatacagi rutinleri bozacağı zaman ilk birkaç yıl sonrasi daha kolay. Eğer aşkınızın ilişkinizin iletisiminizin bu birkaç yılı geri donulmez hasar almayacak şekilde atlatabilecek kadar güçlü olduğuna inaniyorsanız ( ki böyle olmayan zaten hiç evlenmemeli bence çocuk olmasa da bir yerde zortlar o iliski) düşünmenize bile gerek yok bence.

elbette degisecek, cunku 7/24 size bagli olan birisi olacak hayatinizda. eski hayatiniz kalmayacak... bunun da bir suru artisi var, eksisi var; her seyde oldugu gibi... cocuk evet dunyanin en guzel seyi ama ayni zamanda dunyanin en zor seyi de.

birakin iliskinizi, cinselligi; tum hayatiniz degisecek...

fransızlar mercimek yemeklerini seviyorlar çorbayı mercimeğe çevirebilirsin veya yapabilirsen mercimek köfte
tatlı olarakda bas sütlacı gitsin süt memleketi sonuçta

Semizotlu yoğurt (yoğurt şakşuka ve lazanya yanına iyi gider)

Tecrubesiz olduğunu söylediğin için yemek değil de salata sayısını arttırabilirsin. Sana şimdi güzel bir salata tarifi vereceğim.

Yeşil mercimek ve yıldız şehriyeyi haşla. (Ayrı ayrı haşla ki şehriyenin rengi kararmasın, yıldız şehriye yoksa herhangi bir şehriye de olur, arkadaş diyette ise hiç koymayabilirsin) haşlanınca süz içine maydanoz, dereotu , taze soğanı ince ince kıy. Közlenmiş kırmızı biber ve domatesi de kabuklarını soyup ince ince doğra. Zeytinyağı , nar ekşisi, tuz. Bu kadar.

Hadi kolay gelsin.

Yayla pirinçli, lazanya öncesi gitmeyebilir. Mercimek ya da sebze çorbası daha iyi bence. Lazanyanın yanına sadece salata yeter aslında. Şakşuka da bonus olmuş. Tatlı olarak trüf ya da çikolatalı mousse gibi basit ama lezzetli şeyler yapabilirsin.

Ay cok sagolun:))
Yemek yapma degil de misafir agirlamada tecrübem yok. Ama tarifi yapicam cok tesekkürler:))

bi de cacık cacık
baya seviyorlar

Tatlı olarak magnolia yapın bence çeşitli meyvelerle, kivi olur, muz olur ya da dondurulmuş kırmızı meyvelerden koyabilirsiniz. Hem kişiye özel porsiyonluk olur çok şık görünür hem de ağır olmaz.

Yoğurtlu semizotu, közlenmiş kapya biber, brokoli karnabahar havuç üçlüsünden bir çeşit salata gibi çeşidi artırabilirsiniz bence.

Benim fikrim: Ikisi de cihazlara ve durumlarina gore cok cok pahalı. 2 misli butcele sıfır ve harika otomatik Delonghi marka alırsın. O cihazlarin da degeri istediklerinin yarısından az gibime geliyor.

Evet biliyorum. Jura takıntım var

Bunların sıfırları 550-650euro

www.amazon.de

Sagol @acetaminophen bugün bi e60 a bakmaya gidicem

Ne aldın ne sattın?

@acetaminophen aynen dedigin gibi yaptim:))

işi var diye girmemiştir ama hediyeyi de bir an önce vermek istemiştir. kesin bir şey düşündürtecek şeyler değiller bence bunlar. tarzı soğuktur belki de. evinin müsait olduğuna emin olamamış olabilir. pek çok ihtimal var. hangisi oldu bilemeyiz.

Belki disaridan oyle gorunuyordur.

Baska olaylar da var da uzatmayayim, cok bariz degil. Beni cok sevmediginden eminim. Fazla belli etmiyor.

iyilik yapmak istemese hediye falan vermezdi. Genel olarak iceri cagrildigimizda "yok ben rahatsiz etmeyeyim" cevabini veririz zaten, bu bir kultur.

Ok tesekkürler

Seni engellememiş. Takipçileri arasından atmış seni. Engellese hiç göremezdin.

Engelleyip hemen ardından engeli kaldırmış.
Böylelikle ikiniz de birbirinizi takipten çıkmışsınız.

Tamam anladim ne hali varsa görsün ahshd:D

"Engelleyip hemen ardından engeli kaldırmış.
Böylelikle ikiniz de birbirinizi takipten çıkmışsınız."

durum böyleyse arkadaşının kafa çalışıyor :)) ulan millet neleri hesaplıyor, helal olsun :)

Ayakların değmediği için korkuyorsan bir yere tutunup dikey olarak kendini dibe batırabilir ve ayaklarını havuz tabanına değdirebilirsin. Havuzun sınırlarını öğrenirsen korkun daha da azalır. Bu hareketi yaparken boğulma tabi. Ayakların tabana değdiği anda kendini yukarı ittirip balina gibi su yüzeyine sıçraman lazım. Suya yüz üstü uzanmaya çalış. Bir anda yüzmeye çalışma.

herkes suya kolay alışamaz. ikinci ders demişsiniz, ne olmasını bekliyordunuz ki?

kendinizi suyu seven, az buçuk suyun üzerinde kalabilen insanlarla karşılaştırmayın.

eğer çok ciddi bir su fobiniz yoksa (olsa yazardınız) eninde sonunda, ne olursa olsun
yüzeceksiniz, merak etmeyin.

suyun üzerinde kalıp kol atmayı ve nefes alma tekniğini çıkardıktan sonra gerisi gelecek. ben de sizin gibiydim, sonra iyi bir yüzücü oldum. vazgeçmeden derslere devam.

Bir de 2.10 mu ne havuzun derinliği. Ayağım yere değse daha iyi olacaktı aslında.

Ayağınız yere değerse hiçbir zaman yüzmeyi öğrenemezsiniz.
Bende ciddi bi fobi var, şimdi 1.60lık havuzlarda yüzebiliyorum çünkü ayağım yere rahat değiyor. Ama daha derin bir havuzda veya denizde asla yüzemem ki bu yüzmek değil zaten.
Hala su üstünde duramıyorum 10 yıldır zaman zaman ders aldığım halde.

yüzerken poponu yukarida tutmaya calis. yüzme bilen insanlar bunu bilincsiz yapiyor. bu tavsiyeyi verdigim birisi bu sekilde yüzme ögrendi.

2.10luk havuzda öğrenemezsin, çocuklara kolluk veriyolar, yaş itibariyle de vücutları çabuk adapte oluyorlar da öğreniyorlar. Fakat yetişkin ve daha önce suya değmemiş bi bünyeye 2.10 çok. Çünkü askıda kalıyorsun, yani batmıyosun çıkamıyosun. Derinliği az olan bi havuzda eğitim talep et. Yoksa da naparsın bilmiyorum, ben bıraktım çünkü.

ben de limonlu colaya katılıyorum tarzını değiştirsen fena olmaz. yakışıklısın zaten onu bilmiyo değilsindir :)

hahah o sakalı öyle bir denedim birkaç ay, şimdi bakınca bana da çok itici geliyor. başlığında 23-30 ekim yazan normal hali. evet saçımı da kısaltıcam artık.

www.youtube.com

@klar pek bilmiyorum, sağolun :)

sakal konusu @limonlu cola +1

o sakalla dolaşmıyorum ya hep :( son eklediğim videodaki haline bakınız :(

sakal :(

Sakal cidden olmamış. Bir de youtube videolarında genelde gereksiz laf etmemeye çalışıyorlar, insanlar sıkılmasın diye.
Mesela senin isveç videona atlaya atlaya baktım. "Yurda hırsız girebilir" diyebilecekken; konuyu uzattığın için ben çok sıkılıp kapattım. Bu feedback i de verelim:)

limon cola +1 sac sakal düzelmeli

koyulur

Amara Dolce Vita oteli iyiydi. Deniz cok güzel. Tüm yabanci ickiler dahil. Bizim gittigimiz dönem servis gayet iyiydi. Her sabah kapiya güzel bir cantada günlük gazete birakmalar, odaya kahvalti servisi vs. Balayi ciftleri icin özel bir aksam yemegi düzenliyorlardi, menüde mezeler, kerevit corbasi, lagos baligi, yine bir kac bir sey daha ve en son kutlama pastasi vardi. Yedigim en güzel yemeklerden biriydi.

Ozellikle antalya demissiniz fakat, yakin zamanda kibrista balayina gittik ve inanilmaz memnun kaldik. Cratos'a gittik her sey cok guzeldi. Sehrikeyiften ucak bileti, havaalani transferleri, 5 gece hersey dahil superior oda, meyve sepeti, italyan restoranda alacarte yemek, bir oda kahvaltisi gibi seyler de icinde 2500e geldi. 7 gece de 3500 kadar tutmaz herhalde. Doneme de bagli tabi. Otel cok guzel. Aklinizda olsun.

eğer vize yetiştirebilecekseniz o parayla yurtdışında yapmak daha mantıklı görünüyor. barcelona, mallorca ikilisi şiddetle önerilir.

Evet çok iyi olurdu ama şu an için yurtdışına çıkabilme şansımız yok :(

Bir şey olmaz.

O kadarcıktan bişey olmaz. Devam edersen zehirler.

Ne olacak canım ufacık bir şeymiş; bir şey olmaz, merak etmeyin.

çocuğun colossus olacak bacım.

şaka şaka bişey olmaz adiyet olsun :)

Bi yerde takilir falan diye de korktum.
Hep House MD izlemekten oluyo bunlar :/

bi kac gun gaita'yi kurcalayin, cikmazsa bi dr.a danisin.

bir şey olmaz ancak size tavsiyem alüminyum folyoya sarılmış yemekleri tüketmemeniz. sıcakla birlikte etkileşime girip yemeğe alüminyum geçebiliyor ve bu da vücudunuzda birikerek kanserojen etki gösterebiliyor.

Yurtdisindakilerin yapabilecegi pek bir sey yok. Üyeliklere 2 kati para ödeyip böyle durumlardada, lisans anlasmasi bahane edilip yayinlanmiyor.

Yapilabilecek en akillica sey. Digiturk paketini türkiyeden almak ve hic bir engelle karsilasmadan izliyebilmek.

Online izleyenler icin pek saglikli cözümler yok.

pptp server desteği olan routerlar var. misal bende var bi tane. fransaya giden bi arkadaşım fransadan benim router a vpn kurup bu sayede türkiye IP siyle internette geziniyor görünüyordu ve mis gibi izlyordu maçları.

Normal yasal olmayan linklerden izliyorum ya da bahis burosuna gidip izliyorum. Cok net yayinliyolar tum maclari, 10-15 ekran oluyo.

Ya da turk lokantasinda

o zaman rahat rahat evimizden online izleme imkani pek yok. pptp destekli routeri olan arkadasimiz da yoksa. cevaplar icin tesekkurler

Sopcast kullan, bu tarz maçların yayınını bulursun

Para verdigimiz halde izleyemiyoruz evet sinir bozucu :/
Maclarin yayinini yapan sitelerden izliyoruz. Artik arapca, portekizce ne denk gelirse ://

şantiye işleri var.

Satis sorumlusu. Müsterileri geziyorlar gün boyu.

Pazarlama tabiki. Satış sorumlusu, bölge sorumlusu, satış koordinatörü gibi isimleri oluyor.

Dönercilik

Sigortaci. Finansal Danışman olarak da geciyo. Arkadasim musteri musteri dolanip sigorta satiyo, musteri oldugu gun de genelde ofise dönmeyip disarlarda takiliyo. Satıs isi yani kisaca.

hostluk / hosteslik. ilk 10 sene için beyaz yakanın maaşını da döver.

çok severim +1

Anlamını bilmiyorum, telaffuzu da ekstra hoş değil. Biraz amca adı gibi.

kısa ve net bir isim. yabancılar için telaffuzu da sorun olmaz.

Ad bir boncuk , koyun gitsin.
İsimler , bir iki isimli olunca , kısacık geldi valla düşününce .

ülkücü çocuğu ismi gibi, ya da emekli albay torunu. benim sevdiğim isimlerden değil

eski türk isimlerinin hepsini severim

Türklük = ülkücülük = ırkçılık

ne güzel kafa. yavuz hırsız


Direkt +9 beyefendilik veren bir isim.

aslında güzel isim ama ben bir türlü ısınamadım. sanki adı mete olanlar biraz fazla alık oluyorlar gibi geliyor bana. saf ve iddiasız. ya da benim şu ana kadar tanıdığım mete'ler böyleydi, bilemeyeceğim. o yüzden adı mete olanlar alınmasın.

çok severim. eşimin ablasının çocuğunun adı mete olmasaydı kendi çocuğuma koymak isterdim.

bence çok türkçü/milliyetçi algısı yok. temiz isim, koyulabilir, hatta ben bile koyabilirim.

cok güzel.

Hiç sevmem.

@dissendium belli bir sebebi var mi?

@kucukharfler, Öyle Bir Geçer Zaman Ki dizisinde Mete karakteri vardı. Çok ağlak, gereksiz kasan, sorunlu bir tipti. Oradan biraz kötü olarak aklımda yer edinmiş. Ayrıca çocuklara mert, mete gibi sert bir karakteri ifade eden isimler koyulmasını sevmiyorum. Bana göre bir çocuğa daha klas isimler koyulmalı. Mete diyince aklımda yaramaz, şımarık bir çocuk canlandı. Fonetiği de iyi değil. Me-te çok basit bir isim ve sanki peltek biri konuşuyormuş gibi algılanıyor. Kusura bakmayın bayağı gömdüm ismi ama ben beğenmiyorum. Yine de siz sevdiyseniz koyabilirsiniz. Tebrik ederim. Umarım sağlıklı ve mutlu bir hayat yaşar.

aside zeytine göre ve yıla göre de değişiyor.

eğer dibinde tortu var ise iyidir kesinlikle. en azından fabrika olmadığı anlaşılır.

@hosein tortu yok ama yeni doldurulmus olamaz mi siseye? sonradan doldurulmus bir sise gibi görünüyor.

yunanistanda kötü zeytinyağı yemedim hiç. acı olmamasının ne gibi sıkıntısı olacak?

İyiliği sizin damak tadınıza bağlı, bazı zeytinyağları daha ağır -asiditesi yüksek- tadıma sahip olur. Antakya tarafınınki böyledir mesela, salatalara/çökeleğe şahane olur ama yemeklerde kullanılırsa bayar.

Orijinal/organik zeytinyağını nasıl anlarım derseniz, içine nitrik asit döküldüğünde (ya da daha kolay ulaşılabilir bir alternatif olarak: tuz ruhu), rengi değişiyorsa o zeytinyağı kimyasal işlemden geçmiş demektir. Has zeytinyağı bu durumda renk vermeyecektir.

Görüntü ve koku olarak nasıl anlarım derseniz, direkt üretim yerinde gördüğüm organik bir örneği açık yeşil renge ve has zeytin kokusuna sahipti.

Buz dolabina koy donuyorsa gercektir. Kontrol amacli yanina aycicek yagi da koyabilir aradaki farki gorebilirsin

yunanistan yağ piyasası asite pek önem vermiyor fabrika bazında tabi bu, tr de vermiyor ama yunanlar bizden daha beter.
mesela ben zeytinlerimi toplarım hasır organik çuvallara koyarım 3 gün içinde sıkılacak kadar biriktirip veririm fabrikaya ve sıkarım ama o 3 gün bile yağımın asitini biraz arttırıyor geçen hasatta 0.6 aldım ben hepsini biraz beklediği için bu ağacın yerine,türüne ve en çok bakımına göre değişiyor tabi sırıkla vurarak toplayanların asiti el tırmığıyla toplayanlara göre çok oluyor mesela her şey önemli o konuda,fabrikasyon olmasın demişler mesela o konuda yanlış biliniyor fabrikaya sıkması için verilir ve sen zeytininin başında beklersin ve kendi yağını alırsın öyle düşündüğünüz gibi fabrikasyon değildir ama asiti ayarlanmış zeytinyağıdır o direk sıkımdan 0.4 almak çok çok kastırmak demektir bide başta dediğim gibi yunan zeytinyağcıları çok verim almak için ocak ayına kadar hasat bekletiyolar vıcık zeytinden çok yağ çıkar ama tat ve asit hak getire

insanların oturması için yapılan sandalyelere dolu bir saatte eşyalarını koyanların varoşluğu evet.

güvenliği çağırıp boştaki çantayı ihbar etmeniz gerekli, havaalında sahipsiz valiz bırakılmaz.

onun dışında bu kadar kafaya takmayıp pardon oturabilir miyim deyim.

ya allaaşkına varoşluk nedir? bu hareketlerin varoşlukla ne gibi bi' alakası olabilir onu da açıklar mısınız zahmet olmazsa?

yorgunsam, vücudumla ilgili herhangi bir sıkıntım varsa sahibi nerede diye sorar, bulamazsam maksimum üç dakika sonra o bavulları indirir kendim otururum. yorgun değilsem ve yine de oturmak istiyorsam yine indirir otururum ya. sahibi geldiğinde de kusura bakmayın ama burası valiz bekletme yeri değil derim. gerekiyorsa kavga ederim.

ikinci durum da ruh halime bakar, eğer sinirliysem gerçekten çantama dokunduğuna pişman ederim, çünkü bence hakettiler. sinirli değilsem hiçbi' şey söylemeden onlar rahat otursun diye kalkar arkaya otururum.

anket güzel he yalnız.

Zaten valizleri bırakıp gidip gelip bi de bağırmak varoşluk mu demiştim kaldırmak değil. Bu arada 40 dk. falan kimse ellemedi durdu, sahibi de 1 saat sonra geldi.

sinirli bir günümdeyse bütün yerler boş olsa bile o gerizekalı, valizini ayaklarının önüne koymayıp insanların oturması için yapılan sandalyelere koyuyorsa kaldırtırım. kaldırmazsa da karşımdakinin tepkisine bağlı olarak şikayet ederim görevlilere, terbiyesizlik yaparsa da dalarım. varoşluktan ziyade aptallık olarak algılarım kişinin o hareketini.

edit: yarın havaalanına yorgun gidip, çantamı yanımdaki sandalyeye koyacağım gibi geliyor ama neyse lol.

ilkinde otururum. valizin sahibi bi sikim diyemez.

ikincisinde de aslında çantanın ağırlığına falan bağlı. duruma göre çok değişebilecek bir madde.

bu varoşluk değil görgüsüzlük.

yoğun yerlerde koltuğa çanta koyulmaz. bu yasak filan değildir ama görgü kuralıdır.

ama koyulduysada siz onu alıp kenara yere koyamazsınız. kimsenin çantasına dokunmazsınız.

yapılması gereken görevli çağırıp aldırtmak. gıcıklık diye şikayet edebilirsiniz. el koyulur ya da hemen işlem başlatılır. zira havaalanlarında sahipsiz çanta bırakmak yasaktır. hukuki olarak hemde.

yani kısaca görgü bunlar hep.
sahibi hemen yanındaysa ve eğer yoğunsa şunu kaldırır mısınız derim hafif tepkili.

kendim de bırakmam, bırakanı da yere indirmem.

hayır ama sinir olurum, çok ters günümdeyse belki ırdı bış yır vır diye söylenirim :')

varoşluktan çok izansızlık, hadsizlik, akılsızlık, görgüsüzlük hepsi aynı anda.

ben baskasinin esyasina dokunmazdim.
kendim de koltuga birakmam ama esyami. üzerinde cok düsünmeden dalginlikla biraktiysam da gelen kisinin oturmasi icin kucagima alirdim. metroda falan da oluyor, yan koltuga koyuyorsun cantani metro bosken, dolunca da insanlara yer acmak icin kucagina aliyorsun bunda sinir olacak bisi yok bence.

eskiden ara dönemde bu konuda olağanüstü takıntı sahibi olduğumdan askılı giymeyerek süpersonik bir çözüm üretmiştim. bence makina, en kısa zamanda da lazer.

Uzun vadeli kesin cozum lazer

lazer + jilet. zaten 2-3 ayda bir geliyor, ayrıca uzamasa da bahsettiğin gibi görüntü olmuyor lazerden dolayı çok inceldiği için.

Ben erkeğim ve tüy dökücü kremle alıyorum.

Öyle yapmayı denedin mi? Belki çıkmadan kötü görünmez onu kullanırsan.

koltuk altına ağda ile uğraşmıyorum. makine daha kolay geliyor.

Lazer kesim cozum orada renk yansimasi filan kalmiyor hicbir sekilde. Tum vucut icin para tuzlu gelirse sadece koltukalti icin gidebilirsin.

en yakındaki lazer yapan yere gitmelisin. bir iki seans sonunda aylarca pürüzsüz geziyorsun. o siyah noktalı, batıklı iğrenç manzarayı en son iki yıl önce görmüşümdür. lazerden başka çözüm yok.

lazer ile tamamen bitti bende. azalmadi, bitti. dolayisiyla o siyah görüntü yok, hep yeni alinmis gibi. 7-8 senedir aklima bile gelmiyor kol alti killari, yok böyle bir özgürlük ^^

Teşekkürler herkese cevaplar için. Gerçekten de lazer çare gibi gözüküyor. Bu fırsat sitelerindekiler gerçek lazer değilmiş diye okudum, doğru mudur? Bir de Avrupa yakasında gittiğiniz, memnun kaldığınız, aşırı pahalı olmayan yer önerileriniz var mıdır?

bu duyuruyu her gördüğümde kol altını deyince aklıma bilezik geliyor kol altını ney la diye tıklıyorum.

Cevabım lazer kesin çözüm.

uzak mesafede dikiz aynası iş görür ama sık trafikli ve yakın mesafeyi gözlemlediğiniz yerlerde dikiz kullanmazsanız kör nokta alanını çok genişletirsiniz. en doğrusu ikisini birbiriyle tamamlayıcı kullanmak.

Geçtiğin araca bakıyorsan çok mantıksız değil. Ancak sollama dışında diğer şerit değiştirmelerde dikizi geçtim sağdaki ayna da (onun adı da dikiz değil mi ya?) bazen yeterli olmuyor. Aracın kör noktası var. Sağ arka kapının orasını göremezsin sağ aynadan. O yüzden ben aynaya bakıp bir de kafamı çevirip arka camdan bakarım biri var mı diye yoğun yolda.

göz doktoruna görün.

ayna nereye bakıyor acaba merak ettim. gece zaten farları göreceksin daha net görüş olarak ne isterdin?

sollama yaparken sağ aynada geçtiğiniz aracı görmeden kesinlikle şerit değiştirmeyin.. babam direksiyon usta öğreticisi ve yanımda araç kullanırken mutlaka uyarır beni.

Kisa bir bakis atabilirsin omuz üzerinden geriye dogru. Bu sekilde kör noktayi da görürsün. Hatta almanyada bu sekilde standart ögretiliyor. Omuzdan bakmadan serit degistirirsen ehliyet vermiyorlar.

sen de ben herseyi yaparim süpermen gibiyim falan de. o sekilde seciyorlar elemani da. iki taraf da birbirini kandiriyor. basliyorsun ise bi bok yokmus

öğretmenim biyerlerde. adam derse girip çıkıyor örneğin. normal görevi bu. şöyle ders anlattım böyle örnek yaptım falan bir anlatıyor ki görsen görelilik kuramını anlattı da çocuklar yalayıp yuttu sanırsın:) sonra çocuklarla konuşuyorum ağızlarından laf almak için bazen. ortada bir bok yok.
anlayacağın artık insanlar yaptıkları en ufak işleri bile öyle bir abartıyorlar öyle bir kendilerini övüyorlar ki akılalır gibi değil.
maalesef.

sende bir yanlışlık var. Şunu isteriz bunu isteriz diyemeyecekleri, fiyatını ve koşullarını kendin belirleyeceğin bir konuma gelmen ya da en azından öyle bir imaj çizmen lazım. O zamana gelene kadar adamın kucağındasın, her türlü uyuzluğu yapabilir.

Zaten epey turistik bilgi gelecektir. Genelde hep arada kaynadığı için ben de bunu önereyim: www.dailymail.co.uk

Bir de, eğer 3 tam günün olacaksa bence bir gününü şu kilisenin bulunduğu yer için ayırabilirsin: gezimanya.com

Prag çok güzel bir yer, iki tam gün ile rahat gezersin, ben otobüs saatini kaçırdığım için bu kiliseyi görememiştim. Belki sen değerlendirmek isterin.

dövizi surda bozdur, en iyi orani veren yer burasi

www.prague-airport-transfers.org

ana meydanda (old town square) kösede, hemen görürsün.
Onun disinda herkes kafasina göre oran belirlemis ve genelde cok düsük öneriyorlar.

@re 1809, allah razı olsun :P çok iyiydi. Bugün de başka bi yere gideyim diyorum. Var mıdır tavsiye?

İngiltere. İngiltere'nin havası tam bana göre.

İngiltere.

@biraz daha tanisam seni bu gece gelecekten geliyorsun galiba. İngiltere henüz AB'den çıkmadı. Birkaç yıl daha üye kalır.

yunanistan. çünkü çok güzel asdfasdf aradığım her şey var. yemek, içki, müzik, kültür, sanat, spor. tam benlik memleket.

şu an birliğin genel durumu (terör korkusu, yükselen aşırı sağ vb) dolayısıyla avrupa'da yaşamayı istemem açıkçası. kaldı ki zamanında vize başvurumu reddettiği için schengen bölgesine kırgınım. yani türkiye'ye kıyasla tabii ki şu an bile tercih ederim ama eskisi kadar istemiyorum diyeyim.

şu an gidecek olsam finlandiya, estonya veya litvanya'yı seçerdim. hangisini, bilmiyorum. "gel seni götürelim" demedikleri sürece oturup araştırmam da. sadece baltık ülkelerini çok seviyorum.

Almanya. Yasam sartlari

Belçika - fransızcamı kullanırım, hollanda yakın, ingiltere yakın.. ayrıca o kokuşmuş belçika siyasi/idari yapısını inceleme fırsatı.

programı izlemiyorum anlattıklarına göre tahmin yürütüyorum sadece, o kaldıraç dediğin şey türdeş bir kaldıraç değil demek ki. bu kadar...

türdeş olmasın, fark etmez. neticede bir taraf ağır gelmeye başlayıp o tarafa ağdırıyorsa, karşı tarafa en ufak bir ağırlık koymak, kaldıracı tekrar o tarafa eğmez mi?

alakasiz olacak ama "agdirmak" diye bir kelime var mi dilimizde? ilk defa duydum.

tam anladım mı dediğini bilmiyorum ama kaldıracın kalkmasından hızlı şekilde tüm suyu boşaltıyorsun o zaman. çubuk özdeş olabilir. lönk diye suyu boşaltsan durum bir tarafında 1 kilo olan terazinin diğer tarafına ardı sıra 1 ve yarım kiloyu koymak gibi oluyor. yani o terazi kalkarkan öbür taraftaki ağırlığa eşit miktar su döküldüğünde zaten kalkmaya başlıyor, dengeye geliyor, sen demek ki dökmeye devam ediyorsun ve denge tekrar bozuluyor? anlamadım yani bunun neresi garip. pek çok zaman olan bir şey bu?

hayır yani o kovaların tam da düzeneği dengede tutacak kadar su taşıdığına emin olman gerekmiyor mu bunu zannetmek için? öyle bir bilgi veriyorlarsa anlarım.

ben mi anlamadım sorunu acaba ki.

@kucukharfler: "ağdırmak" daha çok yöresel ağız. bildiğim kadarıyla sözlükte yok. ama "bir tarafın ağır basıp aşağı doğru inmesi" durumunu daha iyi anlatabilecek başka bir kelime de yok maalesef. "eğilmek" tam etkiyi vermiyor.

@goduşu beklerken: evet kovaların düzeneği tam dengede tutacak kadar su taşıdığından emin değiliz, ama adamlar birbileriyle yarışıyor. konan sularla düzeneğin dengesi bozulup kalkmaya başlayınca su koymayı bırakıyorlar. ben de maksimum yarım kilo falan ağır gelmiş olduğunu düşünüyorum. yani dengeyi bozup yakın tarafa ağdırmaya başladığı noktada su dökmeyi bıraktıklarına göre yakın taraf karşı taraftan az bir şey farklı olmalı. ama tekrar karşı tarafı ağdırtmak için adamlar karşı tarafa üç tane eşşek kadar kum torbası atıyor. nerden baksan 2-3 kilo vardır. yakın tarafa denge bozulsun diye o kadar fazla su koymuş olamazlar. ilk torbayı atar atmaz zadank diye uzak tarafın inmesi lazım bence. ikinci üçüncü torbaya bile kalmadan.

@kucukharfler ağmak ve ağdırmak var. Ağmak, şeklini kaybederek bir tarafa doğru sarkmak, bir tarafa doğru eğilmek, dengenin bir tarafa doğru bozulması gibi anlamlarda kullanılıyor. Örneğin, ip bir köprüden geçiyorsun ama ip köprü düzgün bağlanmamış, bir taraftaki ipler gevşeyip uzamış ama diğer taraf sıkı. Dolayısıyla gevşeyip bozulan taraf köprüyü diğer tarafa doğru ağdırmış oluyor, köprü de ağmış oluyor. O uzun olan tarafa doğru ağmış olur köprü. Ya da dolmuşun bir tarafında çok insan biner ve dolmuş o tarafa doğru yamulur ya, insanlar dolmuşu ağdırmış olur, dolmuş da ağmış olur.

Aklıma tek seçenek geliyor. O da düzeneğin homojen olmaması. Demek ki o kuş konsa inecek taraf ne kadar ağırsa, o kadarı kaldırmaya güç yetmiyor.

kovalara su dolduktan ve sulu taraf ağır gelip yere indikten sonra birinin gidip karşı taraftaki ağırlıkları almasından başka bir çözüm gelmiyor benim aklıma.

başka türlü özdeş olmasa bile, az bir farkla dengeye gelip ağır çektikten sonra, karşı tarafa 2-3 kilo koymayı gerektirecek ne olabilir?

yaşamdan örnek vereyim daha net anlaşılsın, hala anlatamadım.

manav amca çift kefeli terazinin bir kefesine 1 kilo elma koydu. diğer kefesine de 1 kiloluk ağırlık koydu. ne oldu? denge oldu. 100 gram daha ağırlık koydu, ağırlık kefesi 100 gram daha ağır bastığı için aşağı indi değil mi? şimdi tekrar elma kefesinin ağır basıp aşağı inmesi için en az ne lazım? bir tanecik elma koysak ağır basar di mi? hatta yarım elma bile koysak yeter. hah işte bu adamlar elma kefesine 3-4 tane elma koyunca anca ağır basıyor. bu nasıl olabilir? bunun olabilmesi için ağırlık tarafı aşağı indikten sonra birinin gidip 3-4 elma çıkarması lazım ki tekrar o kadar elma koyunca ağır bassın. başka türlü nasıl olur?

özdeş değil deniyor. özdeş olmasın fark etmez. neticede dengesi çok az bir farkla bozulan terazinin ( düzenek azıcık hareket edince su dökmeyi bırakıyorlar çünkü, iki kefe arasında 3 kum torbası edecek kadar fark olamaz) dengesini ters yöne çevirebilmek için karşıya az bir ağırlık koymak yeter, yetmez mi?

özdeş olmasının önemi yok evet, zaten o nedenle özdeş de olabilir. bana tek mantıklı açıklama söylediğim geliyor ama sen öyle yaptıklarını sanmıyorum demişsin. sen başta suyu sormuştun. su belli ki diğer tarafı dengeleyecek kadar değil daha fazla. öbür kol yukarı kalkıyor. bunda acayip hiçbir şey yok. sen sürekli net kuvvet uyguluyorsun; kalkmaya başladığı an dengeye geldiği an ama kalkmaktayken demek ki dökmeye devam ediyorlar. tek mantıklı açıklama bu.

artık o kol kalktıktan sonra attığın kum toralarıyla da aynı şey oluyor: diyelim ki oradaki su 1.5 kum torbası gerektiriyor, 1 yetmiyor, 2 tane atıyorsun. ne oluyor? dengeyi buluyor ve tekrar eski tarafa eğiliyor.

sen tamı tamına yeter miktar su dökecek kontrolü olduğunu varsayıyorsun bu kimselerin. evde aynı düzeneği kur, denge anını sen de kaçırabilirsin. garip hiçbir şey görmedim ben. adamları robot gibi düşünmüşsün, böyle milimetrik hareket ettiklerini falan.

ağmak ve eğmek aynı kök farklı yazılış formu mu merak ettim şu an, ben de ilk kez duyanlardanım.

Siyah klişe olur bence. Nude renkler çok moda, ama ters köşe yapmak istiyorsan pudra rengi veya su yeşili falan da sevimli olur.
Boynun uzun ise kolye takmalısın yoksa çok boş görünür. Değil ise küpe de iş görür.
Tamamen kişisel fikrim, modayla uzaktan yakından alakam yok:)

klasik bir tarzınız varsa dore / lame bir ayakkabı seçin. bahsettiğiniz tarz elbiselerde kolye gerçekten çok zarif duruyor, gerdanı sarandan kastınız umarım tasma gibi veya şaşaalı bir şey değildir. çünkü o biraz korkunçlu. minik ve gösterişsiz küpeler takabilirsiniz, takıyı da bu renklerden birine göre seçin.

yalnız dantelli demişsiniz elbiseye, o beni biraz düşündürdü. elbiseniz kaldırıyorsa kontrast ayakkabı hem şık hem biraz iddialı.

bu stil önerisi işe bile pijamayla giden biri tarafından yazılmıştır. ama fikir fikirdir, bence değerlendirilebilir.

Bence kolye olsun straplez oldugundan bos görünmemesi icin.

Ben narcicegi ile turkuazin uyumuna bayiliyorum.
Söyle
imgur.com

dantelli elbisenin etek kısmı boldur umarım çok darsa biraz basit kaçabilir düğün tarzı bi şeye. takıyı biraz ağır tutmak gerekebilir vs. modadan anlamıyorum :(

bence ayakkabı nude olmalı özellikle klasik platform vs olmayan, bantlı kalın topuklu bir ayakkabı daha modernleştiriyor. takı olarak da denildiği gibi boynunuz uzunsa yoğun, içinde çok az elbisenizin renginden olan renkli renkli bir kolye olabilir bence.

Siyah giymiyorum, kolye takiyorum, nude ayakkabi olumlu. Kolye rengine karar vermem lazim sadece sanirim. Ssgolun kizlar.
Elbisenin alti dar degil ya acayip şık. O konuda güvenebilirsiniz :)

ekin

ikisi de kötü isim. gülce daha kötü.

ekin

ekin

gülce kötü. gülcan gibi.

İlla ikisinden biriyse Gülce. Ekin erkek ismi diye tanıdım çünkü.

Gülce koymayın, ben koyacağım onu :(

dönence

gülin?

Soyisimle kombinasyonunu da deneyin mutlaka.

Gülce Cemre
Ekin Neki gibi söylemesi zor hale gelmesin :)

Ben Ekin'i daha çok seviyorum. Gülce daha kezban geliyor :(

Ekin unisex bi isim. Seviyorum ben unisex isimleri.

Gülin okuyunca çok güzel geldi ama dıştan söyleyince üi üi zor gibi söylemesi.

Ayşe koyun.

Ben ayşe koydum.

Ayşe güzel isim bence.

Soyismi hiçbir şeyle kombine olmayacak alakasız bir şey. Her şeye uyar ya da hiçbi şeye uymaz :))

bizim ekin cerrahpaşa tıp ingilizceye
gülce de marmara hukuka gitti.

bence sen ada koy. o türkiye 3.sü olmuştu. :S

ayça, tuğçe, ela

ekin hep ekim olarak anlasilacak ilk duyan kisiler tarafindan. tabi Bunda ekin'in erkek ismi olarak yaygin olmasinin da katkisi var.
gülce de maalesef kötü bi isim.

Gökçe daha güzel değil mi ?

gülce hiç güzel değil ya gülce deyince aklıma köylü kızı geldi.
ikisinden biriyse ekin. o da ekin? ekim? hı ney? sorularıyla karşılaştıracak çocuğu.

Ekin ne abi ya, bu isimleri nerden buluyorsunuz, hasat falan koysaydınız bari. Saçmalığını geçtim çocuğun ismini kimse asla doğru yazamayacak, telefonda falan yüz kere tekrar ettirekecekler. Gülce de kötü ama ekin ne lan, anaa.

ikisini de seçmezdim ama biri olacaksa ekin. ileride cinsiyet değiştirme kararı alırsa da kullanabilir adını. unisex isimler daha iyidir...

gülce kötü.
ekin'i severim ama adı ekin olan bir arkadaşım sürekli erkek sanılmaktan şikayetçi.

Cidden, zevklere saygısızlık yapmak istemem, ebeveyn olarak en güzelini istediğinize düşündüğünüze de eminim. Ama cidden ikisi de hem hoş değil henm sıkıntılı isimler.
İsim hem anlamlı hem de tınısı güzel olmalı bana göre.

ekin

gülce cok kötü yaa :(


ekin diyorum

ekin.
gerçi bana sorarsan defne veya ipek. çok güzeller ya, kızım olsun nolur.

Ekin unisex ama cocuk ilerde maillesirken falan herkes tereddute dusecek, erkek sananlar olacak ayse vs gibi bir ikinci ismi olmadigi surece. O yuzden ben gulce derdim.

Ekin
olsun.

Ekin ismi direkt tarla filan canlandiriuo aklimda.
Hatta ekinler dize kadar isimli marsi:///

Gulce ismi de cok klasik, gokce, ozge, cansu, canan... Bunlar guzel bence :)

ikisi arasından ekin derim

Ekin

Gülce çok kötü ya nasıl oldu da güzel geldi size?

Ekin böyle düz uzun saçlı, ince bir kız gibi canlanıyor gözümde.

Gülce ise paçoz. Haha.

Ekin

gülce , güllü gibi bir isim. kulağa hoş geliyor mu?

Gül Cemre nasıl olur acaba. İsterseniz gülce de dersiniz. Ayrıca sanki çok fonetik oldu.

Allah analı babalı büyütsün.

Tanıdığım çok güzel bir ekin var, ona rağmen ekin kötü. Insanlar nickimi ekin diye okuyup bana hep ekin diyor, düzeltmiyorum kimseyi ama hiç hoşlanmıyorum da.

Gülce ekin'den daha kötü bence. Bu ikisi arasından seç demişsiniz o yüzden ekin diyorum.

@ananiyimioguz; parantez içinde bana kültür demeyin diyecektim, sonra hangi kıl der ki zaten diye sildim. keşke silmeseymişim.

tdk isimler sözlüğünden haberim var efendim.

ancak günümüzde ekin'in kültür anlamına gelmediği çok açık. ölen anlamlara tutunmak nafile. bitti o, yok oldu. 70'lerdeki muhabbet. hars da diyor tdk. siz de çocuğunuzun ismini hars koyun soranlara kültür anlamına geliyor diyip göz kırparsınız :)

ekin

gülce -1

bu kadar ekin'e rağmen gülce kesinlikle

gülce güzel hiç de kezbansı, paçoz değil.

gülce'ye kötü diyen çarpılır yahu, ne yaptınız arkadaşlar :/

Çok teşekkürler, şu güzel, bu değil, ikisi de kötü, ikisi de güzel diye fikir belirttiğiniz yorumlar için.

Ama şu "böyle saçmasapan isim mi olur tahıl diye isim mi olur hasat koysaydın, gülce ne abi kafayı mı yediniz nası insanlarsınız bu isimleri çocuğunuza koymaya nası cüret edesiniz?" yazan kafalar, söyleyin de isminiz neyse ondan koymayalım, bu hadsizliğe huy çekmesin.

Sanki çocuğu doğunca karanlık odaya kapatıp kuru ekmekle besleyeceğim demişim gibi, tepkilere bak.

Yok öyle bir şey.
2-3 seneye kim öle kim kala.

Tur şirketi 3-4 ay sonraki turu bile kestiremezken..

ya bana da pek inandırıcı gelmiyor da adamlar anlattı baya ciddi ciddi detaylı falan, ben yine bi soruşturayım.

2-3 sene önceden ucus bile belli olmaz. Hatta 1 sene öncesinde bile cogu zaman belli olmuyor. En erken 9 ay öncesi falan.
Biz uzak bir ülkeye gidecektik ben bileti 1 sene önce alayim dedim ama acilmamisti istedigim tarihin 9 ay öncesinde acildi öyle aldim.

Su an aliyim derseniz ekim - kasim - aralik gibi turlar ucuz. Genelde local tur sirketleri simdilerde ocak ve sonraki birkac ay icin planlama yaparlar ve biraz olta fiyat atarlar iyi turlar icin. Bu sayede ortalam fiyat belirlenir. O yuzden en fazla 6-7 ay sonrasina tura bakin. 1 yil sonrasi icin aldiginiz tur daha sonra daha da ucuza gidebilir.

ani serit degisikliginden kacin. kor noktada araba olabilir.
orta dikiz aynasindan ve gececegin taraftaki yan aynadan seriti kontrol et, serit cizgisine paralele yakin bir sekilde saga-sola gec

arka aynadan once bir bak. sonra yan aynadan bak. yan aynadan bir iki saniye bak ki iki yan seritten senin gececegin seride gecen biri olmadigina emin ol. o durumlarda bazen sikinti olabilir. yine de sinyal verdigin surece o dikkatli olur ve kaza yasanmaz.

Arkadaslar anlatmis, tum bunlari yaptiktan sonra seride yavas yavas gir. İnsanlik halidir, bir seyi kacirmis olabilirsin, aniden serit degistirirsen gormedigin arabaya carpabilirsin ama yavas yavas girersen seride, gormedigin araba kornaya abanir ve kurtarma firsatin olur.

@signore nin dedigi iste o gormedigin araba olmasin diye kor noktaya kafani cevirip bakiyorsun hizlica. Yine de onun onerdigi gibi yavas gir

air optix aqua. 4 yıldır 1 ay dolmadan nadir çıkardım. çok sıcak suda banyo falan yaptığım zamanlar çıkarıyorum.

Bausch&lomb ve acuvue oasys i ben hic sevmemistim. Yasasin airoptix.

markalar bünyeden bünyeye çok değişiyor, ben 8-9 senedir purevision kullanıyordum, bugün ilk kez acuvue oasys denedim şimdilik çok daha net görünüyor ama kim bilir üç gün sonra ne olur :) yine de daha yumuşak ve daha hassas olabilecekmiş gibi geldi bana.

ilacınız acuvue oasys.

oasys bütün hassas gözlüler tarafından sevilir ama bana iyi gelmedi, airoptix biraz daha iyiydi. şimdi contact life söyledim bakalım ne olacak.

Biofinity denemistim, o da baya iyiydi.

Ben acuvue advance kullaniyorum. Oasys denedim cok rahatsiz etti ilginc bir sekilde. Bunyeye gore degisiyor bence de

purevision 2 hd kullanıyorum. 7 aylık lens kullanıcısıyım henüz. bu 2. kutum (gözlerimin numaraları farklı.) ilkince lens gözümden düşüp duruyordu ve batıyor sürekli bu kutu da öyle. yeni siparişte lensi değiştirmeyi düşünüyorum :(

Acuvue oasys kullanıyorum, baya memnunum.

klasik olarak kabak yemeği diyeceğim ben. kabakları küp küp doğrayıp yine küpküp doğranmış domatesle birlikte pişiriyoruz. az da su koyuyoruz içine, keyfe göre de baharat. güzel bir yemek çıkıyor ortaya.

ben de gecenlerde ilk defa denedim. cok güzel oldu. önce biraz yagda kiyma kavur. sonra sogan ve salca ekle biraz daha kavur. üzerine küp küp dogranmis kabaklar, 1 dis sarimsak, dereotu, pul biber, karabiber, tuz, yarim avuc bulgur ekle. biraz da su ekle cok sulu olmasin. sonra kabaklar yumusayana kadar pisir.
yogurtla beraber cok güzel oluyor.

Üzerine fırında eriyen bir peynir ekleyerek ve tuz-karabiber ile çeşnilendirerek fırına verilebilir. İçine ceviz de ilave edilebilir.

kabak dolması yap hem basit hem tadı güzel

annem klasik kabak yemeğinin üzerine yumurta kırıyor. benim aram yok ama onlar çok seviyor.

ben genelde ince ince doğrayıp, zeytinyağı ve baharatlarla karıştırıp borcama dizerek fırınlıyorum. sonra yoğurt döküp yiyoruz.

edit şuna benziyor: www.bizkadiniz.com

yemeğini falan pek sevmiyorum malesef :/

halka halka dilimleyip yağladıktan sonra fırın tepsisine dizerek bir kaç diş sarımsakla birlikte fırınlayınca da süper oluyor. yalnız kalın dilimlemeyin.

yue ve kakao +1 patatesi de halka yapip aralara karistirip ustune kremayi ve kasari da boca edersen nefis antidiyet olur.

salçalı ve bulgurlu yemek favorim

benim en sevdiğim kabaklı tarif, kabağı soyup rendeleyip suyunu sıkıyorsunuz. daha sonra iki kaşık zeytinyağında yumuşayıncaya kadar çevirin. biraz tuz, karabiber atıyorsunuz. kabaklar yumuşadıktan sonra içine iri çekilmiş ceviz ve dereotu koyabilirsiniz. üstüne de üç diş sarımsaktan sarımsaklı yoğurt yapıp nane ve pulbiberle süslüyorum. hem sağlıklı, hem lezzetli oluyor.

aklı başı yerinde deyil. iyi yapmışsın engellemekle.
malmış affedersin.

meryem anayamı inanıyorsun yoksa?

sagdashjdg bu nasil bir konusma boyle. gizem daha yazim kurallarini bilmiyor cok kirildim.

kiz gerizekali.

Son derece gereksiz bir muhabbete girdiğini düşünüyorum. Sizli bizli mi olduk sorusuna "ben deistim" cevabını neden verdin ki?

tipik türk insanı, başka bi şey düşünmüyorum.

ayrıca deist olduğunu neden belirtme gereği duyduğunu anlamadım ben de. belirt yine tabii ama bu şekilde değil, kandil kutlayan insanlara hiç değil.

niye giriyorsunuz ki böyle diyaloglara? Yani kandil kutlayan insana deist açıklaması yaparak zaten çanak tutmuş oluyorsunuz, bence efor harcamaya değmez.

ahaha çok efsane cümleler var içinde. kız biraz saf galiba.

ama sizli bizli mi olduk sorusuna neden ben deistim diye cevap verdiğini de anlamadım.

Kızın zekasını geçiyorum o ayrı konu.
Sana inancını soran olmuş mu? Direk deistim diye atlayan, inanç konusunu açan sensin. Karşındaki de belli ki bu konularda zayıf, bundan da faydalanarak burada reklam yapma çabasına giren yine sensin.
Arkadaşım senin inancın seni ilgilendirir, başkalarına bir şey kanıtlamana veya küçük görmene ne gerek var?

Kizin anlamasi kit, bariz gerizekali

bu kız senin için sağlam ümitlenmiş ama kendi kendine. yoksa niye bu kadar sinir yapar bir insan durup dururken.

"Neden deistin ne gibi"
kız sana yılın sorusunu sormuş sen hala bik bik aklsdasd.

baba jo +1, hahahah ben bir saattir o kısma kopuyorum :D

baba jo+1 asfsdfsda

Haşmet klasik müslüman tepkileri bunlar. Misal bir hıristiyanla budisle ne bileyim pastafaryanla bu muhabbete girsen "Ben deistim" dedikten sonra "Ha tamam abi ne siparişi veriyoruz ben köfte bira alacam" der. Bunlar böyle ne yazık ki, kendilerine öğretilenlerin dışında bir bilgi geldiğinde zihinlerinde sapma oluyor anlamlandıramıyorlar. Bug gibi bir şey bu mavi ekrana geçiyorlar. Yapacak bir şey yok.

kız gerizekalıymış ama ben deistim demene gerek yokmuş. he deyip geçseydin. bunu demek gereksiz olmuş. bir bakıma iyi olmuş gizemden kurtulmuşsun.

deistim diyerek gereksiz bilgi vermişsin. kız da malmış baya güldüm :D

asdfghjklş yaş kaç acaba bu kızın merak ettim. okurken gülme krizine giren de bi ben değilmişim. inanmıyorum diyosun hrıstiyan mısın diye soruyor. iyi etmişsin engellemekle.

kusura bakma ama iki ergenin konuşması gibi geldi. "dinler insanlar tarafından uydurulmuştur özge tamam mı?" gibi muhabbetler belli bir yaştan sonra olmuyor. yav hehe deyip geçiyorsun. zaten etrafında bu iq'da insanlar da barınmıyor. neyse.

Neden böyle birine kendini anlatma gereği duydun? Ben de deistim, kandilimi kutlayana amin senin de diyorum. Ne oldu yani, kızın ufku mu açıldı?

[07/04 14:10] haşmet: Ben deist im

[07/04 14:10] Gizem: Neden deistin ne gibi


ahahahahahahah ay ölüyorum. şu kısma bittim. safdgfdhgkh şu kısmı inci caps vs bi sayfa paylaşsa 10k rt bankosu varasgfdfdgfgh

hatun malmış ama sen de sallayıp geçebilirdin. gereksiz muhabbete girmişsin. eyv, senin de. diyip geç yani :)

Yalnız kız senin hala değiştiğini sanıyor. Orayı tam kavrayamamış. Gidip millete, "Haşmet değişmiş, artık müslüman değilmiş" diye anlatacak, ortak bir ortamınız varsa hazırlıklı ol. :)

kız kezban

ulan pis kafir! kız ne güzel kandil-i şerifini mübareklemiş sen hala haçlı zihniyetindesin. :P

bir insan bu seviyede nasıl bulunabiliyor bazen merak ediyorum. gördüğüm, psikolojisini toparlamak için dine sarılan insanlar var bir de. ben de onlara çok gıcığım.

[07/04 14:10] Gizem: Neden deistin ne gibi
[07/04 14:48] Gizem: Müsluman deilmisin sen
[07/04 14:48] Gizem: Hristiyanmisin


çok iyi lan bunlar asljkdh
bence bir çaya çıkıp birbirinizi tanıyın.

Sen allah - pardon- tanri bilir isanin da tanrinin oglu olduguna inaniyorsundur simdi!
afsdsgafd

Ulan babajo, ulan canercuxy.. Ben de hıyar gorup elimde tuzlukla gelmiştim ne güzel.

[07/04 14:10] Gizem: Neden deistin ne gibi

Her şeyi özetliyor bilader. Ama diğer cevaplara da katılmıyor değilim. Boş ver he de geç baba.

Çok gereksiz bir diyaloğa girmişsin yav. İyi efor varmış sende. Ben hiçbir şeye inanmıyorum ama biri kandilimi falan kutlarsa teşekkürler senin de deyip geçiyorum. Böyle tiplere kendini açıklamaya değer mi hiç?

ben dedim ama yukarıda bu kız sana ümitlenmiş diye. iyi ki deistim demişsin. yoksa ayvayı yerdin bu kızla takılıp.

Okurken kandil mesajı aldım.
Sen gereksiz diyaloğa girmişsin kız cahil.

sen cisıs da diyorsundur şimdi.

ona 2.8 milyon yaşındaki insan fosili hakkında ne düşündüğünü sor. cevap veremeyecektir. ademle havvası uydurması o kadar eski değil çünkü biliyo o bunu. ardından derin bi sessizlik olacaktır ve konu kapanacaktır. böylelerini bilimle dövüceksin sağlı sollu. fırsat vermeyeceksin. içimde gram merhamet yok antiteist olduğum için de inanılmaz mutluyum.

valla arada insanin icinden boyle bir patlama gelebiliyor, insallah bir gun birbirlerinin inacina ve inancsizligina saygili ve bilincli bir toplum haline geliriz. yani buradaki olay sadece senin bir alt yasam formuyla dalga gecmen degil, ki bunun da dogru uygulandigini dusunmuyorum, dedigim gibi artik akil ve bilgi eksikligiyle seni sinirlendirmesi sonucu patlamissin, fevri ve dusmanca cevaplar vermissin.

ideal bir dunyada sen kandille ilgilenmiyorum ama kutladigin icin tesekkur ederim, seninki kutlu olsun gibi nispeten notr bir cevap yazman, kizin da sen neye inaniyorsun dediginde, blah blah dedigin seyle ilgili, hmm evet onunla ilgili sunu okumustum vs gibi bir kendini bir adim geride tutan cevap vermesi belki gerekiyor. ikinizin de birbirinizin varligindan haberdar olup farkliliklara saygili olacagi gunleri insallah gorecegiz, insallah bir gun din, ahlak, felsefe ve mantik karisimi bir ders gelir okullara bunlar objektif olarak anlatilir.

[07/04 14:09] Gizem: Simdi sizli bizlimi olduk
[07/04 14:10] haşmet: Senin de mübarek olsun
[07/04 14:10] haşmet: Ben deist im
[07/04 14:10] haşmet: İnancım yok
[07/04 14:10] haşmet: O yüzden

Başta ekledigin hacli kilise emojisi her seyi karistirmis bence.

Bence kız, haşmet adında müslüman olmayan bir insanla karşılaşmanın şokunu yaşamış.

sadjlkasjdkaskdakdka Gizem: Neden deistin ne gibi. yolda molda yürürken, klozette otururken, yemek yaparken, kitap okurken vs vs mutlaka aklıma gelecek bu, her şeyi bırakıp ebleh ebleh sırıtacağım.

benim dini inancım yok, kandilimi kutlayan insanlarla da bu tip diyaloglara hayatta girmem. çok saçma, hiçbir faydası yok bana.

Kız sana kandil mesajı atmış, sizli bizli mi olduk diye de imada bulunmuş, sen de ben Müslüman değilim deyip kızı engellemişsin. Tamam kız mükemmel olmayabilir ama sende de bayağı bir sorun var gibi. Kızlardan anlamıyorsun sanırım pek. Biraz tecrübe kazan.

sabah sabah kahkahayı bastım astkydgaksygdb :D

-meryem'e söyle aramıza girmesin!

airbnb ?

oraya da baktım, orda biraz daha pahalı fiyatlar.

Booking'den hic daire kiralamadim ama Airbnb'den onlarca defa kiralamisimdir. Basima hic bir sey gelmedi.

biz kiraladık. check-in saatini 16pm olarak anlaştık, 17pm' de evde olduk. kapıyı açan olmadı, en sonunda zar zor tel ile ulaştık ev sahibine, bize dediği 2-3 saat takılın , evde önceki geceden kalanlar daha çıkmamış-yeni çıkıyorlarmış. booking'e yazdık bir yaptırım olmadı. o yüzden booking' den sadece resepsiyonu olan işletmeleri tercih ediyorum genelde.

studio/loft olayına giriceksen airbnb kullan. sağda solda indirim çekleri var, biraz da olsa yardımı dokunur.

Birden fazla kez kiraladık. Hiç sorun yaşamadık. Yorumlara dikkat etmek lazım tabi

ukrayna'da kiraladık biz. kadın "havalimanına inince arayın" demişti. inince taksiciye numarayı ve adresi verdik, abi sana zahmet şunları arayıp söylesene geldiğimizi dedik. o konuştu. gece 10'da oradaydık. tek kelime ingilizce bilmeyen bir sovyet teyzesi karşıladı bizi. daireye çıkarttı. parayı verdik, saydı ve çıktı.

kaldığımız süre içerisinde bir problem yoktu ama olsa da kimseye ulaşamazdık sanırım. çıkacağımızın önceki günü mail attı işletme booking'den, yarın kaçta çıkıyosunuz sovyet teyze gelsin ona göre diye. cevap verdim. ertesi gün söylediği saatte geldi kadın, anahtarları verdik, şöyle bi evi dolaştı, dasvidanya nenem deyip çıktık.

özellikle eve ihtiyaç duyacağın bir ortam yoksa bence ev işine girme, muhatap bulman gerçekten zor oluyor çünkü. bizim muhatap olduğumuz teyzenin orayla hiçbir alakası olmadığından eminim, muhtemelen üç kuruş para alan bi temizlikçi ya da o tarz bi ablaydı kendisi. çünkü işletme sürekli "housekeeper'ı gönderiyoruz" diyordu, kendileriyle irtibatımız olmadı yani.

o açıdan ben de resepsiyonu olan yerleri tercih ederim öncelikli olarak. biz üç arkadaş gitmiştik, hem kız kovalarız hem de marketten kırmızı et alıp (ukrayna'da bayağı ucuz) üç yamyam olarak ete doyarız diye ev kiralamıştık. bu tarz mutfak & yatak & özel alan gerektiren durumlar yoksa bence hiç riske girmeye gerek yok ev için.

ha bu arada bizim kaldığımız yerin puanı oldukça yüksekti ve fotoğrafları efsaneviydi cidden. dairenin kendisi de güzeldi allah için ama apartman dökülüyodu. basbayağı mahalle içinde apartmandı yani, evden çıkarken komşulara selam melam veriyoduk. birisi "biz burada yabancıları sevmeyiz" deyip tenhada kıstırsa kimsenin ruhu duymaz yav. ne muhatap var ne bi şey.

Biz belgradda kiralamistik. Ingilizce vb bikiyolardi.

Ev guzeldi ve asiri merkeziydi.
Ama sonra baktik ki kadin parayi aldiktab sonra booking.comdan iptal etmis rezervasyonu. Muhtemelen komisyon vermemek icin.
Sonra sikayet ettik biz booking.com a boyle oldu diye, sagol canim dediler. (No show parasi gircek diye korkmustuk.)

bir haftalık ise daire kiralamak kesinlikle daha mantıklı. hele kişi sayısı 2-3 hatta 4 ise çok daha uygun fiyata geliyor. bookingden ayarlamıştım ben de, paris'te kaldık, fakat en önemli durum şu, depozito isteyebilirler. biz 4 kişilik daireye, 400 euro civarı bir ücret ödeyip (geçen sene haziran) 360 euro civarı depozito vermiştik. bu tamamen kiralayacağınız yerle alakalı bir şey. otelde kalınca böyle bir durum yok tabii ki. başta 1 bardak kırılsa bizden çıkarırlar mı bunu diye düşünmedik değil ama nitekim 1 bardak kırıldı fakat böyle ufak şeylere takılmıyorlar. evi harabeye çevirmemek yeterli, sorun çıkmadan paramızı geri almıştık. fatura da alıyorsunuz elbette ki, bizim zarfın içinde hatırlıyorum öyle bir şey, bilgilerle beraber.

onun dışında önemli olan tabii ki kalmaya karar verdiğiniz yerdeki yorumları vs okumak. oldukça yardımcı oluyor, ben yurt içi yurt dışı bütün tatillerimi bookingden ayarladım şu ana kadar hiç sorun yaşamadım.

Biz de italyada kiraladik. Hic sorun olmadi. Bir ofis adresi verdiler oradan anahtari aldik islemleri yapti sonra bizi daireye götürdü. Hatta kalirken firin bozuldu aradik hemen gelip yaptilar.

Öyle yapacağına kötü notlu derslerini tekrar alsan? Alamıyor musun tekrar? Bizde alabiliyorduk

Benzer bir durumu yaşadım. Akademik geçmiş sıfırlanıyor, dönemden ya da derslerden kalmış olmak artık herhangi bir sorun teşkil etmiyor o noktada. Ancak geçtiğiniz dersleri not ortalamasına dahil ederler mi orası muğlak, benim geçtiklerim kredisiz YÖK dersleri idi. Sonuçta çok fazla AA varsa durup bir düşünmek lazım o durumu :)

Okulunda kaydını dondur, iyi bir yer kazanamazsan tekrar burada okursun.

Yönetmeliğe göre toplam ders yükünün belli bir kısmını saydırabiliyorsunuz. Bizde (Bilkent) C üzeri dersleri sayabiliyorlardı.

boğaziçili mühendis de aldatılıyorsa bu ülkede bir şey demiyorum. götü boklu banka memuruna bak ya...

aynen öyle değil mi hocam? boğaziçiliyim sonuçta. alayınızdan zekiyim ve geleceğim parlak. ben aldatmazdım beni mesela.

Bogazici mezunu muhendis olayina takilmadim ben.adam hakli hani kadinlar güce kariyere falan tapiyordu ? o da varmis eli yuzu de duzgunmus köpek gibi de sevgi veriyormus daha ne istedin diyor yani ben oyle anladim.

Ben aldatilmadim ama uzak mesafede aynen bu sekilde aldatan cok insan taniyorum.aldatan kadin tanidiklarimdan genelde ilgi eksikligi gibi kendilerince "gerekceler" duydum.yani aldattim ama sebebi var diyor hepsi.

Uzak mesafe topuna girmiyorum, aldatılmaktan korktuğum için.

sevgiliyken aldatılmadım, flört ederken aldatıldım ben de. telefonu çaldığında yanımdan uzaklaşıyordu sık sık. çok araştırmama gerek kalmadı, iki gün sonra facebookta durumunu "x ile ilişkisi var" yaptığını gördüm. o x ben değiildim tabii :) başka da bi bi şey gelmedi başıma.

bu arada bu hikayedeki aldatan kadın değil. onu da belirteyim.

Her şey çok güzel gidiyordu da Boğaziçi mühendis demenle bitti.

İyi yapmış.

sdfasdfasdfasdfasfd

aynen kanka 3 erkek idare ettireni gördüm.Orospular.

hemde boktan bir gişe memuru ile ha vay bee. koskoca boğaziçi mezunu bir mühendisi vay be

olum sen mühendislik okurken gördüğün erkek kadar herif iibf'de mankenlik ajansı gibi yerde kadın görmüştür. Çok daha normal senden iyi kız tavlaması. Salla sen yenisini bulursun koskoca boğaziçi mezunu mühendissin.

boğaziçiliyim ben diye her ortamda ego tatmini yapıyorsan kız yetti beya boğazina da içine de demiş.

kocaeli makine mezunuyum. basima gelmedi. sdjkfh

yalniz okul mu bolum mu daha onemli kizin gozunde belki bu onemlidir. tercih yaparken dikkat etseydin keske. dershanede yardimci olsalardi bugun burada aldatilmis bir erkegin mahzun yakarislarini sergilemezdin... kader diyelim.

ayrıldıktan sonra, beni aldattığı kişiyle ilgili problemleri için buraya gelip duyuru açtığında öğrendim aldatıldığımı. çok sinirlendim fakat hiç bir şey söylemedim kendisine, sadece oturup olayın gerçek yüzünü bilmeyen insanların masum bir şekilde nasıl tavsiyeler verdiklerini izledim.

Niye aldatıldığın hikayenin içinde saklı zaten amk

her şey yolundaydı boğaziçili yazınca sıçtın.

Yani boğaziçili birini bile aldatıyosa baya çirkinsin hocam,
yüzüne bile bakılmıyo demek ki.

Böyle bi şerefsizlik olamaz yahu.. Senden ayrılmaya cesaret edememiş(çünkü bu ucuzlukla bidaha senin gibi birini kafalayamaz)
Boğaziçili mühendis olmak değil de sevgin, uzak mesafede olduğun halde onu sevmeye devam etmen, kopma noktasında bile yanına kadar gitmen senin yüce bi insan olduğunu gösteriyor bence. Benim düşündüğüm, bu sosyal medya olmasa, hala 70lerde yaşıyor olsak, nasıl öğrenecektik bu dönen dolapları?

Benim şöyle bi hikayem var, eski sevgilim eski sevgilisi olan (hem statü hem karakter olarak bayaa ucuz olan kadınla) aynı ofisteydi. Ben de ofisten bi kadını kafalamıştm arada rapor alıyodum. Başka sebeplerden ötürü ayrıldık, adam hala ağlıyor yalvarıyor bana şans ver diye. Geçen gün yine ofisteki ajanıma sordum ohooo bunlar bayaa beraber müzik falan dinliyolar, sigaraya çıkıyolarmış falan.. Ee gerizekalı benim peşimi neden bırakmıyorsun ben de bunu anlamıyorum..

basond, bankacıdan iyiyim hacı. onu diyim sadece.

valla bunun kararını ikinizide gören birisi vermiş çoktan.

yakışıklısındır vs şaka bi yana da hepsi bi yere kadar demek ki her karşı cins farklı şeyler arıyor belli ki

haydan gelen huya gider kardeş. beni param için seçti demişsin; madem bu işler böyle, sen de sevilmeyi/saygı görmeyi neden bekliyorsun ki?

hep diyorum; bok çukurunda yaşadığınız için çevrenizdeki insanlar boktan oluyor. sonra kazık yiyince bir cinse mal ediyorsunuz olayı. düzgün insanlarla takılın.

basond, uzak mesafe işte. ben ankarada aselsanda çalışıyorum. kız izmirde eczane işletiyor. izmirden bulmuş birini. yine de ayrılıp yapaydı keşke. kendim zorlamasam öğrenemeyecektim.

insan kıskançlıktan kendini böyle avutabiliyor takılmamak gerek boğaziçi olayına. boş ver iyi olmuş. boğaziçili adamsın sana kız mı yok.

edit: istanbul üniversitesi spor.

bu boğaziçi'nin su şebekesinde falan mı bir şey var lan acaba, kaç tane boğaziçili gördüysem hepsi böyle çok önemli bir şey başarmış triplerinde falan, alt tarafı bir okul la.

olay üzücüymüş, geçmiş olsun, insanlara çok güvenmemek lazım da bu tespitimi de yeri gelmişken belirteyim dedim :)

hacım sen kendi dengin bi kız niye bulmadın ki en başından?
geçmiş olsun.

aklıma mustafa hakkında hersey filmi geldi..

Ne güldüm be cevaplara :)))

Koskoca boğaziçili mühendissin ama tezini kendin çürütmüşün.

Orospular güce tapardı, hanii
Kıytırık götü boklu rezil bankacıyı seçmiş.

Başka güce mi bakıyordu acaba? Sende bulamamış mı meselam?

okulu geç, bu mühendislik fak. mezun-öğrenci farketmez inceden sosyopat oluyorlar. ilişkilerde çok başarılı olamıyorlar vardı boyle tanıdıgım arkadaslar okuldan sonra eve, yurda giderlerdi ders çalışmaya. takılmazlardı sağda solda. mesela güzel sanatlardan çoğu tanıdığım hatun sallamazdı mühendislik fak. öğrencilerini. e herşeye analitik yaklaşım bayıyo olabilir, bilemedim. kafa yapısı önemli.

abi abartmayın, adamı tanımadığımız için bir şekilde diğeriyle kendini karşılaştıracak ne yapsın yazmış boğaziçini.
sadece şöyle bir şey olabilir "ben zekiyim" triplerine girdiysen kızı bunaltmış olabilirsin.
zaten uzak mesafe durumunun da farkındasın o iş pek yürümüyo, sonra o adam belki daha neşelidir, ne bilim kızı daha çok mutlu ediyodur, ilgileniyordur falan. onu seçmesinin zibilyon tane nedeni olabilir. şimdi tek taraftan dinliyoruz ilgileniyordum, çok iyiydik demen ne derece doğruyu yansıtıyor bilemeyiz.
haa tüm bunlar karşı tarafı haklı yapmaz elbette madem ondan hoşlanıyo ayrılsaydı senden elbette ama bazı insanlar daha gurursuz oluyo işte boşver zamanla unutursun nasılsa.

@dokuzeylul o dediğin hatunlar 30'undan sonra falan zengin muhendis avlamak için adamların kapısında yatıyorlar :) muhendisim, bölüm arkadaşlarımdan biliyorum.

Kardeş sen uzaktasın adam yakında. Büyük ihtimal hafif piçkaşar bir tiptir yataktada iyidir. o yüzden ıskartaya çıkmışsın. Hatun ise karaktersiz birisi. Siktir et kurtulduğuna sevin

itü'lü olsaydın keşke kardeşim.
onun dışında takma kafaya, kadın dediğin bugün var yarın yok nasıl olsa.

uzak mesafe ilişkisi yaşıyorum aldatılmadım.boğaziçi mezunu olmadığım için herhalde

drako, aldatılırsın hocam yakında. rahat ol.

Demek ki neymiş boğaziçili de olsan senden iyi s*ken biri var ise aldatilirsin.. Uzak mesafe zaten zordur MIT de olsan Harvard da, yemez..

@spina bosver karaktersizmis unut gitsin

aslında tam ben de bogazicili olsam ben de ovunurdum ama terkedilince bundan teselli bulmazdım normal degilsin dicektim ki trol olma ihtimalinden eski duyruularına baktım ki bogazic mezunu degilmissin yuksek lisansa baslamıs derslere de gitmemis sonra da bırakmıssın. bu durumda kız haklı sdjhsajfas

iyi ki böyle ilişkiler var yoksa yalnızlar nasıl yalnız kalmaya devam edecekler.

aldattığı kadının facebook'tan attığı mesajla öğrendim.

Sen zaten kızın seni maaşına statüne, ortamlarda Boğaziçi'li sevgilim var havasına vs göre seçtiğini biliyormuşsun böyle bir kızdan ne bekliyordun ki kusura bakma kendi düşen ağlamaz yarın öbür gün senden daha zengin statülü para babası muhtemelen daha yaşlı birini bulsa hak mı vereceksin. Ama bu aldatılma meseleleri pek akıl mantığa dayanmıyor. Bazı Erkekler de sevgilisinin eşinin ne güzellik eğitim kariyer görgü aile terbiyesi kültür olarak zerre tırnağı olamayacak prenses gibi sevgilisini çöp kadınlarla aldatıyor.
Hiç aldatılmadım sanırım en azından ben bilmiyorum

www.karikaturbul.com

uzak mesafe sıkıntı, askere gitmek falan da sıkıntı. Aslında hepsi aradaki sevgiye ve kızın karakterine bakıyor ama...

sana kız mı yok panpa boğaziçili adamsın :P sosyal statü etkiler ama ciddi işte çalışan çok para kazanan adam mı, neşeli bir barmen mi? Barmen götürür. Ha evlilik telaşı olanlar sana gelebilir dikkat et.

Ahaha baktım Bilkent mezunuymuşsun, ben de Bilkent'te okuyorum hem de kız dolu bölüm, sevgilim dahi yok bırak aldatılmayı.

senin gibi megaloman tipler genelde aldatılır. ders olur umarım.

Bence işi baştan sağlam tutmak lazım. Kız hoppa, halk arasında kaşar dediğimiz, ayran budalası bir tipse veya erkek uçanı, kaçanı döllemek isteyen, halk arasında çapkın dediğimiz bir tipse, baştan bu işlere girmemek lazım.

Anlamanın en kolay yolu dediğiniz gibi sosyal medya ve telefon. %90 çözersiniz.

Bel yastiklari da ise yarayabiliyor. Ben kocta tan almistim. Sandalyenin arkasina takiliyor.

Teşekkür ederim hic aklımda yokken yarin ilk is gidip aliyorum...

300 lira koltuğa verene kadar, beni buyuk bi dertten kurtardın hocam sagol :)

Rica ederim. O zaman soyle linkini de ekleyeyim m.koctas.com.tr

Saturn, mediamarkt

ama amazon.com'dan değil www.amazon.de sitesinden al.

www.ebay.de

burda buldum

taksim atlas pasajinda her renk ve sekilde lens bulabilirsin

Karbonhidrat yüklü beslendiğin için sık acıkman normal. Bitkisel yağ kaynaklarını -en iyi tercih zeytinyağı ve fındık yağı olacaktır- arttırıp, katı gıda porsiyonlarını biraz küçültebilirsin dengelemek için.

Kahvaltimi gec yapiyorum 10 gibi. Ekmek ve karbonhidrat iceren seyler yemiyorum ama karnim doyana kadar yiyorum. 5 saat falan hic acikmiyorum. Sonra yine ayni sekilde. Ögün aralarinda atistirmiyorum. Aksam belli bir saatten sonra yememeye calisiyorum ama bazen dayanamayip yiyorum. O da kuruyemis, yogurt, peynir vs oluyor.

kurgu land

Baya güldüm saol :))
Bence hırsız olmayanları koymamışlardır videoya

hırsızları koydukları için herkes hırsız zannetmişsin. abd sanırım plakalardan anladığım ve tiplerden vs.
yalnız hayatımda izlediğim en güzel şaka

Abd evet

oradan alırsan daha ucuza halledersin, net.

RO RO sistemi araç transferinde uygulanıyor ancak oradan satın almak daha ucuza denk gelecektir

bizim amerikalı patronlar yapardı bunu ama kaça maloluyor hiç bilmiyorum. konteyner kiralaman lazım evet. gümrük vb işlerini hiç bilmiyorum. beyaz eşya ve elektronik ile belki kafa kafaya gelir. kara geçeceğini düşünmüyorum eğer çok değerli eşyaların yoksa. burada satıp orada tekrar almak daha dertsiz olabilir. ikea evinizin herşeyi

Ortalama bir evdeki eşyaların hepsini taşımak 5000 euro civarında tutuyor. Eğer eşyaların kaliteliyse ve aynılarını alacaksan buradan almak bu rakamı geçebilir. Taşıma yapan şirketleri bulup anlaşmak lazım. Mesela avrupadan tr ye mal taşıyacak olan tırlar oradan buraya boş gelmemek için bu tarz anlaşmalar yapıyorlar. Böyle bir anlaşmada önemli olan m3 üzerinden pazarlık etmek.
Şirketler gönderiyorsa çalışanlarına eşya taşıma hakkı veriyor ve karşılıyor. En son duyduğum, bir şirketin 5m3 kadarını karşıladığıydı.

avrupada kiralık daireler genelde eşyalı zaten, faturalar ve eşyalar dahil kiraya veriliyor. ha benim bahçeli tripleks evim olacak dersen o başka :)

bazi sirketler kendileri karsiliyorlar bu masrafi. hatta ev kiralamak ve on gorusme icin ucak bileti masraflarini karsilayan sirketler bile oluyor.

ben de cantayi kapip gelenlerdenim. 3-4 yillik bur surec icin kalacagimi bildigimden esyalari y.disindan satin aldim. giderken de aldigimin ucte biri fiyatina satmayi dusunuyorum. ama arkadasin dedigi gibi 5000 Euro tutuyorsa konteynir masrafi, Amsterdam'dan almak daha mantikli. Ya da biraz fazla para verip esyali ev kiralarsiniz. Diger turlu hem masrafli hem de zahmetli.

Teyzemler geçen sene almanyaya eşya götürdüler ama burda tanıdık mobilyacıdan yaptırdılar. Mobilyacı da bir firma ile anlaşmış. 2 haftada teyzemin evine gitti ama ama ama rezillik sadece. Gelirken tipleri kaymış. Ölçmelerine rağmen eve uymama sorunları oldu. Adamlar evin önüne resmen atıp gitmişler. Baya da bir para ödediler. Hiç uğraşılacak bir şey değil.

Benim kuzenim türkiye'den götürdü, belçika'dan almaya göre daha ucuz dedi. eşyalar da sağlam gelmiş.

diğer çifti çıkarın. siz eşiniz/sevgiliniz ile gidin.

çok affedersiniz ama neden avrupa'da onca güzel yer varken böyle yrrak kürek yerlere gittiğinizi sorabilir miyim? bir de 10-12 gün bu rota için çok az bence.

veyszimmer +1

şimdi amsterdam'a gideceksiniz sen diyeceksin ben bir gideyim cigara patlatayım. onlar diyecek yok. onlar diyecek iki red light göreyim senin eş/hanım/sevgili diyecek yok falan filan.

biraz sallapati bir plan olmuş. çok geniş bir alana yaymışsınız. mesela salzburg'a kadar inmişsiniz ama 1 saat mesafede hallstat'ı atlamışsınız. avrupa birliğinin ankarası -her anlamda- brüksel'e gidilecek ama brugge' gidilmeyecek. olacak şey değil.

stationwagon arka koltukları ve bagaj 180 derece olan otomobil kiralayın. 2 termal tulum alın. arabada yatın hostel parasına michelin yıldızlı restoranlara gidin. doğuya o kadar yol tepmeyin.

acik söyliyim cok yalnis bu.

12 günde amsterdam, paris ve brükseli gezin. daha fazla sikistirmayin.

bunun alternatifi, bu plan iptal yerine, budapeste, prag, viyana, bratislava ve münihi de bu 10-12 günde gezersiniz hemde hakkini vererek.

isin icine paris, amsterdam girdimi tamamen baska.

birde kesinlikle 4 cift filan gitmeyin, zehir olur o tatil. tas catlasin 2 cift. o da belki kafaniz cok uyarsa.

özelden siz bana yazin detayli cevaplarim.

stuttgartta bir sey yok, neden gormeyi isteyeseniz ki? ben olsam prag, munih, amsterdam, paris yapardim 15 gun icin...

Kusura bakmayın ama bok gibi bi rota çıkartmışsınız. bir de bu dediğiniz rotayı yapmak için 10 kere seyahat etmeniz gerekiyor, 10-12 günde(9-11 gece) nasıl yapacaksınız anlamadım. Kendinize yazık vallahi. Oturup birkaç şehrin tadını çıkartın bence, maksimum birbirine görece yakın 5 şehir falan yapın(Brugge-Brüksel-Amsterdam-Lüksemburg-Paris gibi mesela).

*daha önce venedik, budapeşte,viyana, prag gezisi yapmıştık.sıkıntı yok. eşlerimiz gayet travellover insanlar. çift olarak düşünüyoruz bu yüzden.

*saydığım şehirlerin hepsinde kalmayı tabiki düşünmüyoruz. zaten onu soruyorum size. hallstada yani salzburga gitmek için o saçma yerlerden geçiyoruz.

*mesafe çok gelmedi bana nedense. 3000 km yol. sonuçta geçen sene van-batum-trabzon-van yapmıştık yine 3000km. hemde 5 günde.

*arkadaşlar interrail bileti normal araba kiralamadan daha pahalı geliyor. hem zamanımız kısıtlı 10 gün civarında. o sebeple böyle düşündük.

ben diğer arkadaşlara yazdıklarınızı göstereceğim, bakalım onlar ne der. yardımlarınızı esirgemeyin siz :)

Plani tam yaptiniz mi aradaki seyahatleri falan? Mesela Berlinden Praga, Pragdan Salzburga hepsini tek tek seyahat tarih ve saatlerini arastirdiniz mi? Cünkü sunun icin soruyorum, 10 sehir secmissiniz bu sekilde her sehre 1 gün kaliyor gezmek icin, e ögleden sonra varirsaniz mesela ne ise yaradi? Zaten bu sehirlerden bir günde hic bir sey anlamazsiniz. Kisaca rotayi kisaltin. Araba kiralayacaksaniz da bu rota cok yorucu olur.

Onun disinda iki cift olarak gezmek icin gercekten kafaniz cok cok uyumlu olmali ve rahat tipler olmalisiniz karsilikli. Biz de sadece bir kere baska bir ciftle tatile gittik ama hic güzel olmadi. @ayiadam in da yazdigi gibi, siz bir yere gitmek iteyeceksiniz onlar istemeyecek falan, öyle surat asmalar olacaksa zehir olur. Biz müze gezerken mesela diger cift sikildi, oflayip pufladilar. O zaman tadi kaciyor. Böyle durumlarda ayrilip herkes kendi keyfine bakabilecekse ve sonrasinda trip atmalar olmayacaksa ok.

BW sıkıcıdır özellikle stuttgart. illa o taraflardan geçmeniz icap ediyorsa frankfurt - wiesbaden - würzburg rotasını deneyin derim. sonra münihten yukarı akarsınız

Hocam masa tenisi bunun yanında çöptür, süper spor hareket vs.
cidden böyle dediysen normal bence. bana desen ben de oynamazdım senle.

hahaha @ghilleinthemist hakli :D

Tenis oynayalım değil de masa tenisi çöp demen hoş olmamış, sıçmışsın baya.

Bu arada masa tenisinin normal tenisten daha çok efor istediğini okumuştum tenis oynayan birisi olarak.

bence bundan sonra zaten seni unutmaz. benim hobime biri çöp falan dese kıl olurdum

Ne sordum bir çöpe takılmışsınız. Çöp demedim amk, koskoca adam oynuyorum dedikten sonra mal mıyım çöp diyeyim?
Teniste daha fazla efor sarfediliyor anlamlarına gelen şeyler söyledim, tam aklımda değildi buraya yazarken de kısa olsun diye çöp yazdım.
Müthiş problem çözüyorsunuz, teşekkürler.

Ula iki cümleyi yazmaya eriniyorsun, bizden durum analizi kasmamızı bekliyorsun. Müneccimle cima mı eyledik biz, yazdıklarından biliyoruz.

fark etmez keke, masa tenisini yerecek bi şey söylemişsen "çöpsün" demiş sayılırsın. adamda yaptığı etki aynı. bi de kusura bakma ama biraz densizlik olmuş yani, "OOO MASA TENİSİ DE İYİDİR" falan denir normalde o durumda, sen gidip "masa tenisi ne amk" tavrı takınmışsın. istediğin kadar kibar söyle, "masa tenisi oynuyorum" diyen adama "o da bi şey mi ben tenis oynuyom" demek hoş karşılanmaz genelde.

ayrıca iki sporu da (tenis her ne kadar yandan yemiş olsa da) yapmış birisi olarak söyleyebilirim ki masa tenisi gayet de hayvan gibi spor eğer seviyen iyiyse. yani ışıkevinde gülücükler saçarak oynanan masa tenisi, masa tenisi olmuyor aslında. düzenli oynayan adamın temposu & harcadığı enerji bambaşka olur masa tenisinde.

soruya bir cevabım yok ama hayatımda böyle havalı kurabiye görmedim.
süper bişeymiş ki bu

www.youtube.com

hangi malzemenin kurabiyenin kıvamını nasıl değiştirdiğini anlatıyor. hepsine geçerlidir sanırım :)

bazen benimde böyle çatlar anneme göre ununu fazla kaçırmışımmış :D

unu fazla gelmis olabilir mi?

Unu fazla gelmiş olabilir.
Tablet çikolatayı direk koyarak olmaz istediğin gibi erimez kalıp olarak kalır. Mikrodalgada tablet çikolatayı eritirken bile çıkarıp karıştırıp tekrar ısıtman gerekiyor. Çikolatayı rendeleyip koyabilirsin ya da nutella kullanabilirsin belki. Ben de çikolatayı eriterek kullanıyorum biraz da süt ya da krema katıyorum.

yarıya yarıya un azalt, yağ artır.
ben ortaya gömülü çikolata koyuyorsam beyaz tablet koyuyorum, yorum senin;
www.instagram.com

Kurabiyebiyelerin catlamasınin tek sebebi var. Koydugunuz tereyagı(kati yag cesitleri) ile fazla beklemistir. Aycicek yagi kullandiysaniz eger(ki kurabiyelere kullanmayin) o zamanda unu fazla gelmistir.
Bu yuzden biz pastanelerde alba yagı(kimyasal yag) kullaniyoruz. Hem tereyagi etkisi veriyor(lezzet, catlamama vs) hem de ucuz.

Diger soruna gelirsek. Sekil verdikten sonra parmaginla hafif bastirarak bir alan ac ve bakkaldan alacagin berbat cikolatalar yerine(ki eriyip dagilacaklari icin kurabiyenin tadini bastiracaklar) eminönünden, genelde kuruvasana koydugumuz, yuksek sicakliga maksimum dayanikli cubuk cikolatalardan al. En kotusu bile markettekilerden daha iyi tat ve sonuc veriyor.

Not: pasta sefiyim. Pasta ve ekmekle ilgili bir sorun olursa her zaman yardim ederim :)

bazen pahali parfümler de kalici olmuyor. edp veya edt olmasi da farkediyor tabi.
bir de tenle alakali derken o parfüm o tene uymuyor seklinde diyorlar. yani baska parfüm de sende kalici olabilir baska birinde kalici olmaz gibi. bunun dogrulugundan emin degilim ama.

black xs bende de öğlene kadar fıs oluyordu. şimdi

www.hepsiburada.com

kullanıyorum. bırak öğleni ertesi gün bile kokun çok güzelmiş diyenler oluyor. koku bana gelmese de saçılıyor hala sanırım. (ekleme sigara da içiyorum)

edp lere yönelmekte fayda var

kıyafetlerini yıkarken yumuşatıcı haznesine birazcık parfümünden sık, tenine siner, kıyafetlerinde daha uzun süre kalır. zararlı mıdır, i don't know.

SORUNUN NEDENİ:

1. Avrupa ordularının toplamının Rus ordusuna karşı koyacak gücü yok. Aralarındaki tampon ve müttefik olduğumuz uçak kriziyle fiziksel olarak ispatlandı.

2. Mülteci konusunda tampon işlevi görüp Avrupa'nın sınır deliklerini tıkadığımız için. (AB toplantısında Avrupa'lı bir katılımcı ayağa kalkıp "farkında değilsiniz ama Türkiye ve x üllke çoktan AB'ye girdi" dedi. Mülteci sorununun ilacı olduk ki bir oh çektiler.)

3. Etkileri henüz görülmeye başlamamıştır ama... Belçika'yı vuran suç makinesini geri iade edip bir de serbest bırakıyorsunuz aman bırakmayın dediğimiz ve bizi dinlemeyip kucaklarında patladığı için. Malum onlar PKK'lıkarı geri iade etmeye tenezzül etmiyorlar. Medyalarında bu konuşuluyor diyecek pek bir sözleri de kalmadı.

4. Nato gizli kararıyla Irağa ordumuzu sokup Kürtler Irak İran Rus'yanın çıkartmak için ellerinden geleni yapmalarına rağmen sıkıyorsa gel çıkart demeye getirdiğimiz için. Bkz. burada nato'nun borusu öter geç kaldın Putin.

5. Obama Erdoğan beceriksiz yoksa ben bu güçlü Türk ordusuyla Suriye'nin de üzerinden geçecektim dedi.

6. Alman kızını Sırp tacizcilerin elinden kurtarmaya çalışırken öldürülen Türk kızı için stadyumda saygı duruşunda bulunuldu.


Yani uzatmayalım batılı sivillerin gözünde bir nebze daha cici Türkler olduk mu? Yoksa hala gizliyor musunuz?

belcikanin terorist koruyan yapisi gotlerinde patladi, iyi oldu. adamlar terorizm diye bir seye inanmiyor diyor da. teroristse sucsuzdur gibi bir algi var. serbest biraktiklari adam ucurdu kendini. turkiyenin eline iyi bi koz gecti. turkiye yakaladi adamlara teslim etti bu adam terorist dedi, onlar da serbest birakti.

Ben gizlemiyorum ama cici falan olmadık.

Bilakis, terörü destekleyen ve Avrupa'yı mültecileri göndermekle tehdit edip para isteyen bir ülke durumunda şu an Türkiye. Zaten yabancı basını takip ederseniz görürsünüz bunları.

abi yazmışsın uzun uzun ancak avrupalı sıradan insan bu kadar pkk'ymış, nato'ymuş, bunlara göre karşısındakine tavır almıyor. bazı türklerin internette ya da avrupa'da sergiledikleri davranışlardan ötürü bu tutum. yoksa kim sikler rusya - türkiye arasındaki gerilimi. açıkçası gördüğüm kadarıyla, avrupa insanı siyaseti bizim kadar hayatlarının merkezine almıyor. haberleri takip ediyorlar fakat günlük hayatta düşündükleri ve zaman harcadıkları çok daha fazla şey var. dolayısıyla oturup da türkleri düşünmüyorlar ya da gelip geçici siyasi gündemden ötürü türklere karşı özel bir tutum sergilemiyorlar. en azından benim gördüğüm bu. olay daha çok ikili ilişkilerle ve deneyimle alakalı.

bu arada ben hiçbir zaman türk olduğumu gizleme ihtiyacı duymadım. buna rağmen türkiye'de gördüğüm saygıdan daha fazlasını görüyorum burada.

Almanyadan bildiriyorum: once bulgarlar ve romanyalilarin yaklasik 2013'te buralarda calisma iznine sahip olmasi, sonra suriyelilerin gelmesi turkleri birkac kademe yukari cikardi. Iclerinde en "kaliyeli ve gorgulu" olanlar bizmisiz ve bunu tanidik tanimadik cok kisiden duydum.

Her geçen gün kötüye gidiyor. Kuzey Avrupa'dan bildiriyorum.

@soso +1000

yahu yazmissin o kadar da bunlar benim kapi komsum alman benimle iletisim kurarken bunun ülkesi rusyayla aramizda tampon ülke oldu diyip ona göre davranmiyor.
ayrica dedigi gibi her seye siyasi pencereden bakmiyorlar, bizim gibi iki laflarindan biri siyaset konusu degil. ama su ara en büyük dertleri mülteciler gelmesin. haberlerde hep bu konu var. bence genel olarak da @crown un dedigi gibi türkiyeyi bu konuda sucluyorlar.

Elbette yazmalıyım o kadar çünkü 140 karakterlik gençliğe bilgi vermeden sorunca çok boş cevaplar geliyor.

Yaşadığınız ülkeyi ve fikrinizi hangi tarafsız gözleme dayandırdığınızı da belirtirseniz iyi olur. Sonuçta insansınız çoğunuz gençsiniz burnunuzun dibi hariç kitlesel etkileri tartacak ilgi alanlarına sahip olmayabilirsiniz.

evet ama sen bu bilgiler isiginda sivillerin gözünde türklerin imajini sormussun. devlet bazinda sorsan tamam ama ben de diyorum ki siviller tavrini bunlara göre takinmiyor. aslinda genel olarak takiniyordur. mesela sorsan -ortamda da türk yoksa- genel olarak türklerden hazzetmedigini söyleyebilir. türkiyeyi genel olarak suclayabilir. ama kisisel olarak tanidigi bir türkle ikili düzeyde iletisimini kurarken baz aldigi seyler farkli oluyor. o kisiyi taniyorsa seviyorsa siyasi konulardan bagimsiz olarak iyi iliskiler kuruyorlar. ya da günlük hayatta tanimadigin ama bir sekilde iletisim kurdugun kisiler senin tarzina, tavrina, toplumsal kurallara uyup uymadigina bakarak tavrini belirliyor. ben almanyadayim, burada metroda cekirdek yiyip kabuklarini yere atan türkler de var, genel toplum kurallarini bilen ve uygulayan, almanlardan bile daha fazla kurallara dikkat eden türkler de var.

ama kisaca "Türk algısında son günlerde bireysel toplumsal bazda bir fark hissetmeye başladınız mı?" hayir son günlerin gündemine bagli olarak bir degisiklik farketmedim.

ben almanyadayım 3 yıldır. türk deyince pek çok etnik köken işin içine girdiğinden yanıt vermesi zor. mesela polisi bile kürtten ve kürtlerin yaptığı gösterilerden vs sıkılmış durumda. bizzat şahit oldum bu duruma. öte yandan bi taksiciyle karşılaşınca yahu ne güzel adammış deyip ayrılıyorum hep. ha şöyle bişe var ancak: türklerden daha memnun olanını görmedim. bu almanlar şöyle bu almanlar böyle deyip dururlar. haklı oldukları noktalar da var ancak 30 yılı aşkın orda yaşıyorsan e biraz alışıcan ortama. işi tindervari muhabbete dökecek olursak alman hatunları türk erkeklerinden hoşlanıyor baya. alman erkekleri genelde beyaz tenli ve sarışın olduğundan esmer adam görünce yapışıyolar. ingilizler biraz daha değişiktir bu konuda. pek yüz vermezler

Soru biraz ağır geldi sanırım geyiğe bağladık. Yaş sınırı mı koysam ne yapsam :)