ilk başta alışma sürecinde çok fazla yalpaladık biz çünkü kızım ailemizin 23 sene sonraki ilk bebeğiydi. bir bebek nasıl büyür, nasıl uyutulur, nasıl oyalanır hiç bilmiyorduk. biraz da sorunlu süreçlerdi bizim için. 6 haftalık hamileyken işyerinde merdivenlerden yuvarlandığım için hamileliğim hep düşük riskiyle geçti. sonrasında 9.5 ay süren kolik sancıları ve buna bağlı olarak günde en az 20 saat süren ağlamalar günlük ortalama yarım saatlik uykular vs derken aşırı rahat bir hayattan cehennem azabına geçiş yaşadık resmen. bebeğe kızamadığımız için de birbirimize kızdık. ben ona ben hiç istemezken ısrarla çocuk isteyip bizi bu duruma düşürdüğü için düşman oldum, o ise bütün anneler çocuklarını sakinleştirip susturabilirken benim bunu beceremeyişime bilenip beni kötü anne olarak etiketledi. ama buna rağmen öyle kavgalı gürültülü bir evliliğe dönüşmedi bu süreç. yalnızca uzaklaştık mesafe girdi aramıza duygusal olarak.
cinsellik açısından bir şey değişmedi. öncesinde de fazlasıyla tatmin ediciydi, sonrasında da son derece keyifli devam etti. hamileliğimin son ayı ve doğum sonrası ilk 40 gün dışında ayrı kalmadık. uyumayan bebeğe rağmen fırsat yaratmayı bildik. bebek sevmeye gelen biri kapıdan girince sessizce arka odaya süzülüp hasret giderdik artık ayıpsa ayıp dedik buna da ihtiyacımız var. neyse ki her gün en kötü ihtimalle annem geliyordu ve zorluk çekmedik bu konuda.
yalnızca son istanbul depreminde kızım gündüz bakıcısıyla yakalandı ve kadın inanılmaz panik yaptığı için kızımda travmaya dönüştü bu durum. o depremden beri yalnız uyuyamıyor. şimdi daha çok zor bizim için sevişmeye zaman ayırmak çünkü zaten uykudan nefret eden bir çocuk. günde toplam uyuduğu uyku saati 6 7 saati geçmiyor. gündüz uykusu zaten yok. anne baba saatlerimiz zaten azken bir de uyurken birimizi esir almaya başlaması işleri hepten zora soktu bizim adımıza.
kızım artık 2 buçuk yaşında ama ben hala haftada en az 2 gece kafamı yastığa bile değdiremeden işe gidiyorum mesela. 4 saat deliksiz uyusam 3 gün uykusuz geçirebilecek kadar uykuyu sevmeyen biriyim ama kızım o kadar uyumuyor ki ne sabrım, ne tahammülüm kalıyor onunla ilgilenmek için. çalışan anne olmanın dramı mıdır bu, yoksa bana çocuğun böylesi mi denk geldi bilmiyorum ama hamileliğin sonuyla birlikte yaklaşık 3 senedir uykuya hasretim. deliksiz uyuduğum gecelerin sayısı 1! uyudu dediğim gecelerde en az 4 5 sefer uyanıp yanına çağırıyor odadan odaya mobilize halde geçiyor gecelerim.
çocuktan öncesi sonrası diye bakarsak öncesinde de çok dolu dolu hayatı olan biri değildim ev kuşuydum. eşimle güzel yemekler yapıp film maratonları yapalım, sabahlara kadar pes oynayalım falan tarzı aktivitelerimiz vardı. ilk 3 sene ekrandan olabildiğince uzak tutmaya çalıştığımız için hala öyle film dizi izleyemiyoruz, oyun oynayamıyoruz ama kızımızla oynamanın verdiği haz da onun eksiklerini fazlasıyla kapatıyor. dünyaya bir çocuk getirip onu iyi insan olarak yetiştirmeye çalışmanın mutluluğu bana yetiyor. eskiden başka şeylerden mutlu olurdum, şimdi başka şeylerden.
haa ama çok zor gerçekten bana kimse bunu böyle anlatmadı. eşim de ailem de çocuk yapmaya ikna etmek için hep toz pembe taraflarını anlattılar. sonrasında kendimi hep iyiye hazırladığım için aylarca lohusa depresyonundan çıkamadım kendimi öldürmemek için verdiğim mücadeleyi ben bilirim! çok şükür atlattım o günleri. ama 2.bir çocuk benim için hala kabus gibi. asla düşünemiyorum, rüyamda hamile kaldığımı görüp ağlaya ağlaya uyanan dakikalarca sakinleşemeyen biri haline geldim, gerçekten kazara falan hamile kalsam kafayı yerim sanırım. bu süreci bir daha yaşamaya gücüm kalmadı çünkü. ne kolik sancıları, ne diş çıkarma sıkıntıları, ne sendromlar, ne yalnız kalma ihtiyacını anlayamayan ve 5 dakika soluklanmak istesem "ama bebek seni istiyor annesi" diyen insanlar, sıkıntılarını anlatınca şımarıklık olarak görenler...
iyi ki yapmışım asla yeri doldurulamayacak şeye sahibim, hayatım zenginleşti duygusal anlamda. ama asla bile isteye bir daha yapmam...
0