tatil köyü olayını sevmesem de ben rixos premium belek'e gitmiştim. memnun da kaldım. adam&eve falan da tercih ediliyor balayında..

adam & eve tabi ki ama güzel ve seksi dansçı kızlar falan yüzünden olay çıkabilir derseniz bilemem :D

amara dolce vita cok güzel. cok lüks

maxx royal

olympos lounge. gitmedim, ama param olursa bir gün gitmeyi istiyorum. her şey dahil tadında bir yer değil, nitekim mekan çok süper.

Cornelia diamond. Açık ara tek geçerim.

Firma sponsor olabilir belki basvur. Basvurmadan once ab veya o ulkenin gocmenlik yasalarini arastir.

Kastiniz calisma izni olmadan is basvurusunda bulunup, daha sonra bu kabul gördügünüz takdirde calisma izni edinmek ise avrupa'da bircok firma bu tarz bir durumla ugrasmaya pek sicak bakmaz. Cunku onlar icin muhtemelen hem yeterince kalifiye degilsinizdir, egitim ve tecrube acisindan, hem de ise alim surecinde zaman ve para olarak ekstra kulfet bindireceksinizdir. Diger turlu ise zaten beyaz yakalilar icin illegal calismak diye bir sey pek soz konusu degil.

İllegal zaten girişmem bile. Ama atıyorum "işe alınılması durumunda çalışma izni sürecini ben yürüteceğim" demek çok mu komik ve imkansız?

cok imkansiz degil ama senin yeteneklerine, firmanin uluslararasi olup olmamasina, seyahat ozgurlugune bagli. adam belki seni 2 sene sonra baska bir ulkeye gonderecek. buna evet diyecek misin?

Eveeet! Ne güzel olur hatta :D

Aslında ben şu aşamada bu iznin kendi tarafımdan alınıp alınmayacağını bilmek istiyorum. Prosedür olarak mümkün mü böyle bir şey?

öyle birşey mümkün değil
bizim ülkemizde de çalışma iznini birey almıyor zaten çalışacağınız şirket neresiyse orası alıyor, --tek fark şu: daha öncede Avrupada yaşarsınız, AB vatandaşısınızdır, orada okumuşsunuzdur (okul bitirenin 2 sene izni olabiliyo mesela) gibi gibi şeyler vardır onlar ayrı
yoksa normal Türk bir kişi X şirketindn işe kabul aldım hadi bana çalışma izni verin diyemez
şirket, ben şu şu şu sebeplerle bu kişiyi işe kabul ediyorum hadi ona izin çıkartalım der, demek isterse tabi.

zaten o ulke de bizim sana dedigimiz diyecek haci. git bir sirket sana sponsor olsun diyecek.

önce basvuruyorsun sonra bu firma beni kabul etti diyerek calisma iznine basvuruyorsun, hatta seni kabul eden firma da yazi göndererek kolaylastiriyor. niye ama nin dedigi gibi. bizde böyle oldu

ocakta tahta kaşık ısıtıp uçugun uzerine bas. çok sıcak yapıp kendini yakma dikkat. ama hafif karıncalanacak kadar da sıcak olsun. kocakarı yöntemi gibi gelebilir. saçma bulabilirsin ama kesinlikle işe yarayan bi yöntem. lokal olarak bölgeyi ısıtup uçuk virusunu öldürüyor.

lekeye önlemim, kimyasal madde sürmemek. o geçecek. az sabret.
bunun yerine bağışıklık sistemini güçlendirecek takviyeler almalısın.
beslenmeni ve uykunu düzene koy. yürüyüşe çık.
beta glukan içeren gıda takviyeleri kullan.
sigara alkol kullanma.

Ucuk normalde iz birakmaz demek ki bir sekilde enfekte ediyorsunuz. Ucuk kremine direnc kazandiysa ve etkusiz kaliyorsa yesil cay yapraklarini ezip islatip, merhem gibi ucuga 10-15 dakika birkac kez uygulayin, yesil cay ozutunun erken dinem herpese etkili oldugu bilimsel olarak kanitlanmistir, makaleler mevcut kocakari onerisi degildir.

sonraki zamanlar icin söylüyorum. ilk hissettiginde zovirax sürersen ucuk bugünkü gibi büyümüyor. yok oluyor hemen

Uçuk enfeksiyon kapmadığı ve/ya da siz patlatmaya falan çalışmadığınız sürece iz bırakmaz. Burada başkalarının da dediği gibi sıcak kompres yapmayı deneyebilirsin çay poşetleri ya da sıcak bir kaşık ile.

panik yapmayın. geçmiş olsun. banka bu işi çözer.

dilekce verin. kardesimin de basina gelmisti banka ödedi. galiba atm deki kameralari inceliyorlar

Hesabınızda başka para varsa veya yatma ihtimali varsa hesabınıza bloke koydurun ki daha fazla gitmesin. ATM kameralarıyla çözülür iş.

Çok teşekkürler de yarınp bankaya gideceğim oraya nasıl işlemler yapılıyor? Acayip paniğim şu an. Paranın iadesi için ne gibi işlemler yapılmalı? Müşteri hizmetlerinden hesaba bloke koydurttum evet.

aynı gün mü olmuş?

Ben ikisinde atmden cektim, ucunde cekilmis, hemde esenler subesinden :((

PAnik yapmayın, durumu anlatan dilekçenizi alıp muhtemelen sizi yollayacaklar. Esenler'de çekilen yer off-site ATM'yse biraz daha uzayabilir iş, Şube ATM'siyse daha kısa sürer. Bence 2-3 iş gününü gözden çıkarın. Parayı çeken kişiyi tespit edip (yani çekenin siz olmadığınızı görünce) paranızı iade edecekler size büyük ihtimal, sonra adamı şikayetle falan uğraşacaklar o kısmı sizin için önemli değil.

Banka güvenlik zaafı oluşturmuş konumda olduğu için kasasından size ödeyecektir, diye düşünüyorum.

Şöyle bir durun var kardeşimin de ayni atmden benden once para cekti 2 haziranda yanimda iken, simdi baktik onun 30 lirasina dokunmamislar. Bu konuda bize ispat yukunde sorun cikartmalarindan korkuyorum.

Atm kamerasından halledilir. Annem bankacı olduğu için bir kaç kere ben de izleme fırsatına erişmiştm. İşlemin saati falan belli olacağından direk bulunur çeken diye düşünüyorum.

bu yüzden hep kartsız para çekiyorum. bu ülkenin atm'lerine bile güven olmaz.

Kart kopyalama durumunda sizden bağımsız bir mağduriyet olduğu için banka size geri ödeme yapar. Bankaya durumu bildirmeniz yeterli.

selam, geçmiş olsun.
panik yok.
önce bi ev sahibini ara, olayı anlat. yatırıcam ama geç yatırıcam abi falan de, içten bi üzgün olduğunu belirt.

sonra dilekçe yazıyorsun.
geçens ene benim de başıma geldi, üsküdar'da kart kullandım ve küçükbakkalköyde aynı günün akşamı kalan paramı kopmple çekmişler.
tabi beni banka arayıp uyardı, şarta blokaj koyduklarını söylediler.
dılekçe yazdım, ulaştı mı diye kontrol ettim arayıp.
kamera kayıtlarına falan bakıyrolar o bankamatiğin.
sonra sen değilsen iade ediliyor.
yaklaşık 15 gün sürmüştü yalnız, bilgin olsun.

edit: sen, kardşein yanında diye şifreni raat girdiysen, onlar da kartı kopyalayıp senin şifreni kullanıyorlar :)
yani bana söylenen çalınma planı bu.

Sabah gidip dilekçeyi verdim, hesapları da kapadım, beklemedeyiz. Teşekkürler herkese.

Evet, banka iade edecektir, ama öyle 3-5 gün sürmüyor, çoğunlukla 15 gün 1 ay arasında bir süre alacaktır. Kendini buna göre ayarla, ev sahibin ile görüş.

Kendini sakatlamayacak kadar düzgün bir form oturtacaksan Squat+Deadlift. Yapamam dersen hiç bulaşma.

squat

bisiklet.

Bisiklet.

Squat, lunge, deadlift, good morning. Ama form çok önemli.

hepsi.

ayrıca akdenizin başketin marseilledir

ek. parisin amk

St.Paul de Vence demeye geldim!

@gis St.Paulde Vence nasil??

açıkçası kişisel zevke çok bağlı fakat dar sokakları, mimarisi, bitki örtüsü doğallığı, tertemiz havası yeter benim için.

ek olarak st tropez ve monacoya gördüm demek için gidilir sadece gün harcamaya değmez fikrimce.

marseille ve nice tabiki görülmeli montpeiller yi henüz bilmiyorum.

@ gis nice den barcelonaya arabayla gidilecek. ama aralarda konaklanacak. hangi sehirlerde konaklanmali ve gezmeli onu planlamaya calisiyoruz. belki konaklamadan st.tropez de ve monacoda gecerken gezebiliriz. St.Paul de Vence normalde yolumuzun disinda kaliyor, o nedenle sordum

ben gidip görmedim ama allahınız varsa benim için nice ve montpellier'ye gidin ya. ben buraları göremeden ölcem sanırım, siz benim için de görün. montpellier hoş güzel şehir diye biliyom ama öyle çok turistik atraksiyonu yok sanırım. öyle güzel sakin bi şehir yani büyük beklentiyle gitmeyin. tabii bu benim istanbul'dan yaptığım bi gözlem, belki efsane bi şehirdir bilemem. ama nice çok güzel kesin oraya gidin.

Evet st paul de Vance rotanız dışı kalıyor bu aslında biraz da sizin daha önce nereleri gördüğünüz ve beğendiğinizle alakalı?

öncelikle kaç gününüz var ki ?barselona hariç bu önemli.

toplamda 7 gün falan. 8 belki.
barcelona disinda 5-6 falan yani.
daha önce gördügüm cok yer var ama buralara yakin olarak italyada venedik floransa mesela begendigim yerler.

barselonaya 3 günden az ayırmazdım ben olsam. ki o bile az çünkü ben müzeci gezici filanım.

kalan 5 günü 6 yapabiliyorsam erken kalkmalı geç yatmalısından düşünerek full yararlanmalı:
2 gün nice-cannes-st paul de vance(çünkü buraya başka zaman özel arabasız gitmek zor özel araba varsa mutlaka gider bi görür inerdim nice ten yarım saat uzaklıkta bi kasaba yav hatta köy özelliği nostaljik olması)
2 gün marseille
1.5gün montpeiller ye ayırırdım.

haa bu tatilden beklentim deniz kumsa ve erken kalkıp yollara düşmeceli bişey istemiyorsam monpeiller yi tek güne indirir nice e eklerdim.

şu haliyle bile çok kompakt. en güzeli 1 hafta güney fransa 5 gün barselona :)


şu da var belki marseille e gidip çok kozmopolit güvensiz biyer görüp sıkılacaksınız o zaman tekrar bi plan değerlendirmesi yaparsınız. evet marseille çok önemli bir liman fakat herkes sevemeyebiliyor.

önemli olan taşımak balım

nasil doverler?
oyle giyiniyoruz biz zaten?

yakismiyor mu size nedir?

nasıl öyle giyiniyoruz? şunu giyip sokağa çıksan sosyal şiddete maruz kalırsın, yemeyelim birbirimizi

süper olmus bence

seni döveceklere soruyorsun soruyu. dolayısıyla burada da yersin dayağı.

kişisel fikrim: üstü recep tayyip erdoğan, altı sırrı süreyya olmuş.

sonuç: bizimla deyılsın brad.

sanki pembe dar tayt giymiş olm neresinden dayak yiceksin. bu kılık yuzunde dayak yiyorsan oturdugun semti terk et

ben de etek falan giydi sandım, giydiğinde bi gariplik yok ki :s

Eh. Brad Pitt sonucta.

çok da yakışmamış zaten. giymiş olmuş işte.

ben de behlülün kırmızı pantolunundan giymiş sandım. bunda ne var ki? hiç sokağa çıkmıyosunuz sanırım. neler giyiyo erkekler.

ya biz malum sebepten dolayı ekose ceketten nefret eder olduk, aslında dünyada hipster modasında ekose ceketli çok güzel kombinasyonlar mevcut.

fight club'da fena dövdüler adamı.

döverler derken elbette bıyıklı amcaların sopayla dövmesinden bahsetmiyorum. kadınların gözleri ve sözleriyle dövmesinden bahsediyorum. kombinasyona bak:

kareli kırmızı-kahve karışımı gömlek
üstüne çizgili yeşil kravat
üstüne ekoseli yeşil ceket

kahverengi kemer siyah ayakkabı

ve taşlanmış kot

bıyık mevzuuna hiç girmiyorum...

İçine pay katladılarsa geri götür terziye açsınlar. Ama çizgi halinde bir iz kalabilir eski katlandığı yerde.

İç kısımda biraz pay vardır ama o da çok çözüm olmaz gibime geliyor.

icindeki pay azsa gecmis olsun.

ayni olayi isvec icin yaziyorum. ilk sefer oldugu icin beni ulke disina cikartmislardi. beklemistim hatta berline gittim isvec konsolosluguna. orda oldugumu kayit altina aldiklari anda verdiler oturma iznini. hem de turkiyede arayip sorun olmaz ordan alirsiniz cevabi almama ragmen istanbul isvec konsoloslugundan. iyi ogren.

neden riske atiyorsun ki? yesil pasaportunla vizeyi simdiden hemen verirler zaten

git başvur vizene. orada eksik belge vs çıkacak sonra uğraşacaksın

Niye sürülmesin?? Bebeyağı kullanıyorum ve öneriyorum.

intime jeller var onlarla yıka

Surulur sürülür. Krem de surulur de. Tavsiyen vucut sutu ya da vucut losyonu

bunun gibi bir sey kullan

3.bp.blogspot.com

baska markalarin da var nivea falan

aylık lensi hıç çıkartmadan iki buçuk ay taktım bir sıkıntı olmadı, belki de oldu ben anlamadım bilmiyorum. yinede 1 aydan uzun takmamak lazım.

Unutuyorum ben ne kadar taktığımi. 2 ay olup geçmiş bile olabilir, 1 aydan önce attigim da.

Evet zaman zaman bulaniklasma oluyor, zaman geçince lensi daha çok hissediyorum gözümde bir de. Sadece solüsyonun içine atmak yetmiyor, hafif ovmak gerek avucun içine lens solüsyonu alıp.

Ben de tam olarak ne zaman taktigimi unutuyorum ama "Su zamanlardi" diye bir hatirladigim oluyor. Genelde de 1.5 ayi gecmedigini tahmin ediyorum. O yuzden bir bulanma yasamadi ama batiyor bir noktadan sonra.

tehlikeli, oksijen geçirgenliği azalıyor. göze zarar verme ihtimalin var.

bir noktadan sonra batiyor evet
ama ben sunu gördükten sonra cok dikkat ediyorum. kiz lensini 6 ay cikarmamis gözünü amipler yemis :S

www.iflscience.com

iki ayda batma olmuyor. 27 yıllık lens kullanıcısıyım. 27 yıllık doktoruma da güvenirim. aslında iki ay dayanacağı halde bir ay denerek daha fazla satış hedeflendiğini söylemişti. yani normalde süresi iki ay. bana da "siz gayet titiz kullanıyorsunuz, üç ay kullanabilirsiniz." demişti. bu tavsiyeye uyuyorum, sorun yaşamadım. ama çok istisnai durumlar hariç lensle uyumam. süresi dolunca göze oturmamaya başlar zaten batmasa bile.

aa ben de unutmusum. google da arattim görseller hic bir sey ifade etmedi :D
donùn iliski yasadigi komsu kadin miydi acaba

edit: hatirladim hatirladim. bunun giyim magazasi vardi, ajansla calisiyodu.

türkiye'de almanca öğrenmek zor iş benden tavsiye, zorunlu değilsen hiç bulaşma bu dile. ben üniversite eğitimini almanca alıyorum türkiyede bi üniversitede kaç sene oldu olmaz olsun böyle dil :) illa ogrencem diyosan goethe instutit bunun merkezi.

sorry klavye azizliği olmuş :)

michel thomas'ın audio dersleri var. bir başlığına gir bak istersen. detaylı bir şekilde öğretmez, farklı bir yaklaşımı var, ana çat pat seviyede öğrenmek istersen gayet yararlı bir enstrüman.

paran varsa zaten orijinal dvd setini alırsın zaten de, olur da durumun yoktur, rahatça torrenti de bulunuyor.

öncelikle duolingo'yla bir kabasını al.
devamı için de bir kurs öneririm. en azından ben öyle yaptım.

tek başına duolingo: yetersiz
tek başına kurs: sıkıcı
önden duolingo + kurs + almanca film/dizi (fatih akın rocks) önerimdir.

valla ben 3 bucuk senedir almanyadayim, tamam ögrendim baya ama hala akici seviyede konusamiyorum. hedefin akici konusmak ise cok cok calisman gerekecek :/

hedefim en azından almanyada bir staj yapabilecek kadar almanca öğrenmek :(

Okulda almaya başlayabilirsin ilk adım olarak. Özel kurslar çok pahalı :(

basta tutku heyecan sonrasinda iyi anlasmak

bence beş sene sonrasını planlarken / düşünürken yanındakinden aşşırı sıkılıp sıkılmayacağını hesaplamak. en ufak bir sıkılma ihtimali görüyorsam demek ki olmaz diyorum. sıkılmayacağın insan da hem tutku hissedebildiğin hem de çok iyi takım olabildiğin olacaktır diye düşünüyorum. ikisi de bir araya zor geliyor.

önemli olan saygılı ve güzel bir hayat geçirmek mi derken ikinci senede aldatırsan bir manası kalmaz. hepsinin birlikte olması lazım.

Ruhuna, kalbini iyi gelen, gerçekten iyi anlaştığın, ortak istekler ve ortak amaçlarla hayata baktığın, huzurlu bir ilişkiyi ömür boyu yaşayacağın biri çok önemli bence.

Tutku heyecanla deli gibi aşık evlenip artık hard core kavga eden çok çift tanıyorum. Tek kriter o olmamalı yani.

Evli ve iyi bir gözlemci olan bir kadın olarak şahsi fikrim, hayattan beklentileriniz aynı doğrultuda mı, uyumlu musunuz, (birebir aynı olmak değil kasttettiğim) bunlar çok önemli.

İyi geçim çok önemli, karakterler örtüşüyor mu iyi tartılmalı. Misal bir arkadaşım, çok naif pıtı pıtı çok zarif prensens yetiştirilmiş bir kızla evlendi çok da severek. Şimdi anlıyor ki kız tek başına markete alışverişe bile gidemiyor, evde yalnız kalamıyor, hep ille de kocası olsun yanındacı bir kız çıktı. Arkadaşım da boğuluyor artık tabii, anlaşamıyorlar.

2 yıl tanımalı evlenmeden önce.

Takim olabilmeyi tetikleyecek bir tutku, sonrasi uyumlu bir takim ruhu bence.

ben evli değilim baştan diyeyim ama önümde ya da arkamda duracak bir adam istemiyorum yanımda olsun ve ömür boyu konuşabileceğim biri olsun. susalım da tabii ama ben konuşamadığım biriyle ne yapayım arkadaş. uyum olsun. bence uyum ciddi önemli. birbirinin eksiğini hoş görmek ya da anlayışla karşılayabilme duygusuyla hareket edilebilmeli. hiçbirimiz mükemmel değiliz en nihayetinde.

bu kişi olsun ben teklif edeceğim kendisine. yoldaş arıyorum sanırım.

Takım olabilmek güzel bir bakış açısı.

Ben şöyle özetlerim: Beyinlerin, bedenlerin, isteklerin, keyiflerin uyuşması

Tutku geçiyor, işte o gün geldiğinde birbirinizde beğendiğiniz ve eleştirdiğiniz yönleriniz yer değiştiriyor. Birbiriyle dalga geçebilen çiftler daha uzun ömürlü oluyor

demek ki en uzun kalacağın ülkeden değil ilk giriş yapacağın ülkeden alacaksın şengeni

Schengen vize yönetmeliği uyarınca, birden fazla Schengen bölgesine seyahat edecek kişilerin, vizelerini, asıl gidecekleri ülkenin temsilciliğinden almaları gerekmektedir. Asıl gidilecek ülkeyi,en fazla kalınacak ülkenin gün sayısı belirlemektedir.

almanyadan al, oraya girip cikmis gibi görümeceksin. ordan fransaya gidip orada daha uzun süre kaldigini kim anlayacak ki?

Işte ben de onu soruyorum, kim anlayacak, nasıl anlatacağız? Bu çoktan olmuş bitmiş bir olay, tur şirketi kurala göre Fransa’dan aldı ve üzerinde bir güzel Almanya damgası var. Bu vize 3 aylıkken sonraki tek girişli geldi, üstelik ticari vizeydi. Benim sorum bundan sonraki başvurularda kuralına uygun davrandığımı nasıl kanıtlayacağım? Mülakatta mı söylemeli? Dilekçe mi yazmalı?

evet bu benim de aklıma takılan bir konu. ben de benzer şekilde çok ülkeli bir tura katılmıştım ve en çok kalınacak ülke hollanda oldugu için hollanda vizesi ile almanya'dan giriş çıkış yapmıştık. şimdi ise italya'ya gideceğiz. bugün vize başvurusu için evraklarımı verdim, bakalım ne olacak... sanırım stutgart ve düseldorf havalimanları vergi açısından avantajlı oldugundan tur şirketleri bu noktaları seçiyor ancak almanya'dan transit geçip konaklayacağınız ülkeye karayolu ile gidiyorsunuz. gelişmeleri yazacağım buraya.

yunanistan'ın bosna hersek elçiliğinde çalışan bir arkadaşım ne olursa olsun ilk giriş yaptığın ülkeden alacaksın vizeni demişti.

@cekilmis gayfe: İstanbul – Yunanistan Vize Uygulamaları Resmi Ortağı Kosmos Vize’nin sayfasında tam öyle demiyor:

www.kosmosvize.com.tr

Yunanistan Schengen vizesi ana şartları:
Ana konaklama yeriniz (en uzun süreyi geçireceğiniz Schengen ülkesi) Yunanistan ise veya;
Schengen ülkelerinde kalış süreniz aynı, ancak Yunanistan, Schengen alanına ilk giriş noktanız ise.

Birden fazla Schengen ülkesi ziyaret edilecek ise hangi ülkenin temsilciliğinden başvuru yapılması gerekmektedir?
Schengen vize yönetmeliği uyarınca, birden fazla Schengen bölgesine seyahat edecek kişilerin, vizelerini, asıl gidecekleri ülkenin temsilciliğinden almaları gerekmektedir. Asıl gidilecek ülkeyi,en fazla kalınacak ülkenin gün sayısı belirlemektedir.

bugünün tarihini at? formu doldurdugun günün tarihi yani
ben öyle yapmistim kimse de ne bu demedi

oluyosa öyle atayım, başvuru günü tarihi diye bi şart yoksa

kağıt üzerindeki form değil mi bu?

öyleyse boş bırak orda gişede sorar yazarsın. benim formda 2-3 tane hata vardı orda düzeltti görevli kendisi. orda yazıverirsin

pcde doldurup print edicem de saçma sapan olmasın diye dediydim

5 Eylül 2015

5 eylül
büyükten kücüge gibi düsün

amerikan tarihi ise 9 mayıs, avrupa ise 5 eylül

edit: az once ters yazmısım

i.imgur.com

valla orada halil usta varmis oraya bi kesin ugra herkes övüyor

baklava koçak'ta yenir. ben yemedim ama çok övülüyor.

Tutun hanı, zeugma müzesi, kalealti, alleben göleti falan gezilebilir.

bey mahallesinde turla eski konaklar var, bazilari cafeye cevrilmis otur bi kacak cay ic. oradan kalealtina sonra da bakircialr carsisina falan ugra tur at iste. zeugma muzesine git carsida mutfak muzesi de var oraya da ugra. allaben goleti mesire alanidir sakin gitme isin yok orada zaten aracin yoksa gitmen baya zor. yemek tatli olaylarinda populer yerler var herkesin bildigi ya da bizim gibi anteplilerden yabancilarin pek bilmedigi cok lezzetli mekanlari ogrenirsin :)

küşleme kebabı meşhur.Gidersem ben de yiyecem.

Türkiye'nin en güzel müzelerinden biri olan Gaziantep arkeoloji müzesini gezmeden gelmeyin, Zeugma dan çıkarılan Çingene Kız mozaiğni muhakkak görmelisiniz. Nerede yersen ye kebap muhakak lezettli olacaktır, imam çağdaşın kuru baklavasını tavsiye edebilirim.

Mozaik muzesini. Onun disinda cok ahim sahim bir yer yok.

her gün spora gitmeyin zaten.

1 gün aralıklarla gidin. bacak harici şeylerin çoğu için 12 set fazlasıyla yeterli. bacak hareketleri için 15 seti tercih edebilirsiniz.

gittiğiniz yerde size program yazan birisi yok mu? neye göre çalışıyorsunuz?

programim var. bacak harici olanlar 15 set bacak hareketlerim (squat) 20 set. ben 2-3 kez gidiyorum
ama acaba daha az setlerle her gün yapsam daha etkili mi olur merak ettim.
günasiri gidemiyorum 2 gün falan ara veriyorum mesela pazartesi persembe pazar gibi.

Bir gün mola bir gün çalış.
Bildiğim kadarıyla hayvan gibi yemek yemelisin zayıfsan zaten kilo almadan kas olmaz.tavuk,yumurta,makarna,süt yani iyi beslen.

kadinlar icin gecerli mi o hayvan gibi yeme kismi'? zayifim evet ama ben biraz güclenmek bi de selülitler gitsin diye yapiyorum

çok genel bi soru. Doğru bi cevabı yok.

Biraz daha detaylandırın şu anki konumunuzu, ve de amacınızı, yeni bir program yazalım.

Benim önerim her hareketten 5 set 5 er tekrar yapmanız.

Beslenme konusu en önemlisi, makro alımlarınızı (protein karbonhidrat yağ) kilonuza ve yağ oranınıza göre hesaplayalım.

@varoluscusanri tesekkürler

163 boyunda 51-52 kiloyum.
yag oranimi %30 olarak ölctü bir alet ama emin degilim. O_o

su anki programim
10 dk 6-7 km hizla isinma kosusu

40 kg leg press (15*3)
40 kg adductor (15*3)
40 kg abductor (15*3)
12 kg ters butterfly (15*3)
40 kg lower back (bel) (15*3)
7,5 kg abdominal crunch (karin) (15*3)
7,5 kg triceps pushdown (su workoutlabs.com ) (15*3)
4 kg biceps (15*3)
squat (20*3)
one leg hip bridge (15*3)
bazen de ekstradan su www.alimcwilliams.com (12*3)

bu sekilde. amacim selülitler bitsin, zaten zayifim ama karin kaslarim belirginlessin ve genel olarak sikilasayim.
tesekkürler

Buradan şimdi gördüm, yoruma açık olsun diye buraya da ekliyorum:

abductor ve adductor u çıkarın, çok gereksiz. Sadece ısınma amaçlı, asıl bacak egzersizlerinizden önce yapabilirsiniz isterseniz.

Karın kaslarını görünsün gibi bi derdiniz yoksa crunch da yapmayın. Karın kaslarınıza ihtiyacınız kadarı kuvveti squatla da kazanaksınız.

Lower back için hangi hareket var onu yazmamışsınız, süpermen ya da makinedir sanırım. Onu da ısınma gibi değerlendirin, asıl lower back egzersizinden önce uygulayın. Asıl lower back egzersizi olarak dumbell deadlift yapın. 4 er kg lık dumbellar ile başlayın zamanla artırırsınız duruma göre.

Biceps, zaten diğer birçok harekette çalışacak, ekstradan çalışmaya, ilk başlarda gerek yok, size kalmış. Tricep pushdown da aynı şekilde.

One leg hep bridge de ısınma-streching olarak yapıalbielcek bi hareket, çok bi faydasını göremezsiniz.

Swiss ball leg curl yapılabilir, ama bence gerek yok böyle şeylere, leg curl unuzu gidin normal leg curl makinesinde yapın :)

Program için söyleyeceklerim bunlar. Squata ağırlık verin. Mümkün olduğunca ağır kiloyla çalışmaya çalışın.

Bu yazdığınız şekilde, bu program, çok çok basit bir program, hiç bir şey elde edemezsiniz. Uygulayacaksanız iki hafta, 3 hafta uygualyın.Fitness'a alışma, ısınma süreci gibi düşünün. Sonrasında yukarıda yazdığım değişiklikleri yaparak uygularsanız, muhakkak daha iyi verim alırsınız. Ancak bunu da çok uzun süre uygulamayın, bir ay en fazla. Sonrasında bir full body workout programına geçin. İnternette uygun programlar bulabilirsiniz, veya tekrar mesaj atarsınız yardımcı olurum. İki üç ay civarı da onu uygularsınız, ardından da split programa geçersiniz. İşte bunda, uzun süre devam edebileceksiniz.

Şunu unutmayın, asıl faydayı göreceğiniz hareketler, compound hareketlerdir: squat, deadlift, gibi. Bilhassa squat, şahane bi egzersizdir.

Egzersiz bu şekilde. Hedef kilonuzu ve yağ oranınızı yazarsanız, beslenme konusunda da yardımcı olurum.

Başarılar.

beslenme konusunda yazıcam bilaare.

selülitler, yağ oranı düşünce büyük ölçüde gidecek. Gerisi de güzellik merkezlerinde Lumishape, lenfdrenaj gibi cihazlarla yapılan işlemlerle bitirilir.
Şimdi gelelim yağ oranınızı nasıl düşüreceğinize.

Egzersiz programının nasıl olması gerektiğiyle ilgili bişeyler yazmıştım. Bahsettiğim zaman dönemeçlerine gelince, yeni programlar için yine iletişiriz. Programları haftafa 3-4 gün uygulayın. Kilo alma-verme döneminde egzersiz programının farklı olması gerektiğini düşünmüyorum. Kardiyo ekleyebilirsiniz daha hızlı kilo vermek isterseniz, ama program başına 20 dk yı geçirmeyin. Bana kalırsa hiç yapmayın. Kilo vermede kilit nokta, belenme programınız oalcak.

Günlük almanız gereken enerji aşağı yukarı 1900 kcal. (şu kalkülatörü kullanabilirsiniz, gâyet iyi: scoobysworkshop.com) Kilo vermeniz için bunu 300 kcal aşağı çekiyorum, ve almanız gereken 1600 kcal civarı. Kalori azaltımını büyük ölçüde karbonhidratlardan yapacağız. Gün içinde alacağınız protein : ~150 g karbo : ~150 yağ : ~35 gr
Besin içeriklerine göre bu miktarları hesaplayıp öğünlerinizi ayarlayın. Bu konuda da yardımcı oalbilirim, şimdi bu postta detaylandırmayalım, çok dallanıp budaklanacak.

Bu şekilde iki hafta deneyin, makro miktarlarını artırıp azaltmayı tekrar değerlendirelim.

ben sevmem brüksel lahanasi ama limon falan var icinde belki iyi gider. dene bence

tarif değişik ama güzel görünüyor. bence sebze sevmeyen bir insan da beğenir bunu. eğer yöntemi denemeye cesaret edemezseniz normal zeytinyağlı pırasa gibi garnitürlü pişirin, soğuk yersiniz, o da güzel olur.

brüksel lahanasi yedigim tek tarif bu, bence cok basarili. tavsiye ederim.

valla çoğu kişi sevmeyecektir ama ben brüksel lahanasını temizliyorum tüm tüm buharda pişiriyorum. soğuyunca zeytinyağı tuz bol limon döküyorum nefis oluyor. sade tuz döküp bile yiyebilirim gerçi :)

brüksel lahanası çok lezzetlidir,

tarif de güzel görünüyor,

ama istersen bütün bütün ve kıymayla beraber de pişirebilirsin.

@cusoon +1

ben de çok severim. yemeğini de haşlayıp zeytinyağlı limonlu halini de. karnıbahar, brokoli ve brüksel lahanası üçlüsüyle yapılan salatasına bayılırım.

ben çok severim. brokoli, karnabahar ve havuçla beraber soğuk suya atıp, haşlayıp, yoğurtla yiyorum.

sonra sularını da buzdolabında saklayıp ferahlatıcı bir içecek olarak içiyorum.

sebze pek sevmeyenlerin de sebze yiyebilmesi için çok değişik yemek tarifleri var. aratınca bir sürü şey çıkıyor. özellikle yabancı yemek bloglarında çok yaratıcı ve güzel tarifler var. pinterest'te de oluyor bazı güzel tarifler.

Eğlenceli olur da maliyetsiz olacağını pek sanmıyorum. Aralardaki feribotlar pek ucuz değil, ayrıca Mykonos'ta falan konaklama da oldukça pahalı. Ha, Rodos ya da Girit gibi tek bir adaya giderseniz olabilir.

biz gecen sene öyle yaptik. ama yine de feribotlari tur sirketinden ayarladik cünkü kendimiz saatleri denk getiremedik. bizim bulduklarimizda gece 1 de falan variyordu feribot.

kos -rodos - simi yaptik cünkü gece hayati vs den ziyade plajlar falan güzel olsun dedik.

Nike stefan janoski modellerine bakin

nike capri
siyah olanini giyiyorum ben yillardir. eskidikce aliyorum. spor ayakkabi gibi degil ama rahat.
isyerinde de giyiyorum siyah olunca.

www.guncelsayfam.com
Böyle şeyler?

bizde ikisinin ortalamasi aliniyordu. ikisinin de %50 sini alirlarsa 90 dogrusu olan gider yuzdeler degisirse 3. torbadan gelen rakip bile gidebilir oyle iste.

hesaplamada agirliklari bilmek lazim vardir onlar biryerlerde, arastirsana bi

yüzde elli elli.

Mobildeyim mesaj atamiyorum. Sorarsan cevaplarim.

kullanmadim ama bakarim ne soracaktin?

*cevaplar için teşekkür ederim.ben Cumayı cumartesi bağlayan gece 1 de stuttgart'tan berlin'e gitmeyi düşünüyorum yalnız anlamadığım nokta bu bilet tüm trenlerde geçerli midir?Anladığım kadarıyla Berlin'e gitmek için cnl ve ıce trenlerine bineceğim.Bunlarda da geçerli olur mu?

ice'lerde geçerli değil maalesef. hızlı trenlerde kullanılamıyor yani.. o gün için hızlı tren bilet fiyatlarına bakın bence. bahn.de üzerinden.. indirimli olabiliyor

This ticket is valid in 2nd class of all DB regional trains (Regional-Express, Regionalbahn, S-Bahn), many local traffic associations, non state owned railway companies according to their regulations as well as on some section of line in Poland.

@burya nin dedigi gibi ICE lerde gecerli degil, ayrica IC lerde de gecerli degil. Sadece RE, RB, diger regional trenler, U-Bahn, S-Bahn, Tram gibi araclarda gecerli. Gece 1 de bindiginiz trenle 2 saat yolculuk yapabilirsini cünkü gece 3 de diger güne gecmis sayiliyorsunuz ikinci bir Schöneswohenende bilete ihtiyaciniz var.

Eger size uyamazsa blablacar.de veya www.mitfahrgelegenheit.de kullanabilirsiniz.

Bunun yaninda Bulundugunuz sehir + bus diye google aramasi yaparak o sehirdeki otobusleri de degerlendirebilirsiniz, cok avantajli oluyorlar. "Berlin Bus" gibi.

Kindle touch var. PDF okunabiliyor ancak PDF'yi kindle uyumlu uzantiya cevirip atinca daha lezzetli oluyor. Gozu yormaz.

200 lira civari olanlar isiksiz, 450 civari olanlar isiklidir.

pdf formatını çevirsen de çok iyi olmuyor sayfalarda kaymalar oluyor okurken. orjinal hali mobi versiyon ile pdf den çevrilmiş mobi arasında çok fark oluyor.

calibro touch lux kullanan birkaç kişiye sordum, okunabiliyormuş. çok yakında alacağım ben de. babil.com'da 310 lira mı neydi en son.

şimdi işin aslı şöyle... benim internetten indirdiğim binlerce pdf formatında kitap/dergi var.. bunları nasıl okuyabilirim derken aklıma bu aletler geldi.. ancak araştırınca bunları kullanarak e book lar satın alındığı ve bunların bu aletlerde okunduğunu gördüm..

dolayısıyla bu alete 300-400 para verdikten sonra bir de e book satın almak istemiyorum.. asıl derdim elimdeki pdf formatındaki kitap/dergi ne varsa onları okumak.. bu konuda bi sıkıntı olmayacaksa almayı düşünüyorum, öteki türlü 300-400'e gider onlarca kitap alırım..

bir meritrokrasi'ye göz atın isterseniz, e-book bulmak o kadar zor değil.
e-book reader aldıktan sonra e-booka para verme ihtiyacı duyacağınızı sanmıyorum.

ebook'un asıl faydası mobi,epub gibi versiyonlarda. hiç e-book formatı okumayıp sadece ve sadece pdf okuyacam diyosan tablet bile işini görür.

pdf leri e book formatına çeviremez miyim?

bunu ben de merak ediyorum takipteyim
bende de word ve pdf formatinda birsürü kitap var

epub converter diye arat.

ben de şu sıralar araştırıyorum da pdf'i kindle'larda kullanmanın çeşitli yolları var. en sorunsuzu ise kindle dx deniyor sanırım pdf için. gerçi satılıyor mu hala bilemiyorum tabii. bu yüzden paperwhite'lara bakalım.

videoda paperwhite 2 ile kobo aura karşılaştırması var. 11. dakikadan itibaren pdf görüntüsüne bakıyorlar: www.youtube.com

kindle ile pdf okumak için dosyayı calibre üzerinde çevirebiliyorsun ancak tablolu falan bir makale ya da kitapsa kaymaları...vs engellemek için de şöyle ekstra bir programa ihtiyacın olabilir: www.willus.com araştırdığım kadarıyla oldukça toparlıyor.

Yok aga olmaz
Ama geçen fb ts maçında çökmüştü, gerçi o yüzden bi maç hediye ettiler.

Yani görüntü tatmin eder

biz hep öyle izliyoruz.
yurtdisinda oldugumuzdan internetten digiturk play e üye olduk. hdmi ile tv ye baglayip izliyoruz sürekli, sorun yok.

ben sopcastten bile öyle izliyorum. güzel oluyor. digiturk playde daha güzel olur heralde.

büyük ihtimal digiturkplay çökeçek veya çok fazla takılma olacak. geçen trabzon maçinda göçtü sinirden 1 haftalık üyeliği yarı fiyata sattım ama göçme olmazsa dediğin şekilde neredeyse hd görüntüde izleniyor

Tatmin olursun bence. Barcelona ve romada kalabildigin kadar cok kal<3 Madridte sikilabilirsin. Venedik de guzeldir. Ama italya pahali. Roma venedik arasi tren biletini mutlaka netten al gitmeden.

gittin mi? :)
venedik roma vs güzel, tatmin eder ama ryan air i de takip et
bizim arkadaslar amsterdamdan barcelonaya gidis gelis 24€ ya bilet bulmuslardi. gidip gezdiler ucuz ucuz.

biraz sana bağlı. akdeniz insanıysan, akdeniz kültür mimari ve insanını seviyorsan bunlar yeterli. ama yok, başka kültürlere daha çok ilgiliysen paris ve amsterdam önemli merkezler.

2 ama çok fazla hatırlamıyorum.

benimde iki 4 yaştan sonra hemen hemen her şeyi hatırlıyorum ama bazen dün ne yedim unutyorum :)

2. Aklımda bir sahne var, yapılan konuşmalara kadar her şey aklımda, hatta o konuşmalara karşılık aklımdan ne geçirdiğimi bile hatırlıyorum.

bende de 2

benim inanılmaz kötü bir hafızam var, 1 veya iki tane 5 yaş altı anım vardır onlar da bölük pörçük

4 yaşındayken salondan gelen çay karıştırma sesleriyle babaannem bize gelmiş diye sevinerek uyanmam. hmm bir de 3,5 yaşındayken kardeşim doğacak yaşasın diye annem hastanede doğururken babamla yatağın üstünde zıplamıştık. ama annemle babam hatırlamıyo. ne alaka baban hastaneydi diyolar :D

2 yasinda balkondan düsmüstüm, komadan sonraki tüm detaylari hatirliyorum
hastaneler arasi sevkedilisim, cok susamam ve su verilmeyisi, yanimizda olan babamin arkadasi kemal amca, doktorlarin refleks kontrolü icin ayaklarimi kalemle cizmesi vs

Dedemi 3 yaşımdayken kaybettim. Cenaze gününün çoğunu ve dedeme dair bir sürü şeyi hatırlıyorum ama onlar bölük pörçük.

bir sürü anım var ama o anılarda kaç yaşındayım hiç bilmiyorum. siz nasıl yaşı kesin olarak söyleyebiliyorsunuz?

fakat 3-4 yaşlarındayken bir kızla dudaktan öpüşürkenki bir fotoğrafım var mesela, onu hiç hatırlamıyorum ilginç şekilde :D

2. yaşgünümü ve sonrasını hatırlıyorum

3 yaşındayım, babam kucağında kardeşimle yaklaşıyor, sinirli, sağ elini boşaltıyor, kardeşi sol ele alıyor, bana sağlam bir tokat atıyor. hatırladığım en eski görüntü bu.
detayıyla anlatmasam hadi lan diyecekler. detayıyla hatırlıyorum. bahçe duvarının üstünden tokat aşırdı ipne.
günlerden bayram, aklı eren ermeyen bir grup çocuk, bayram günü köyün mezarlığına dua etmeye giderken benim de elimden tutmuş götürmüşler. orspu çocukları yüzünden tokadı yiyorum.
arif var mahallede, onun mavi gözlerini hatırlıyorum, hayatımda ondan daha tuhaf bir mavi görmedim.. kafası kesilen tavuğun badi badi koşması. hepsi aynı mahallede. millet, bütün mahalle, salça yapıyorlar, çarşafların çamaşırların arasından mahalle karılarını izliyorum. püre domatesler çok güzel. tıksırana kadar sür sür yeeee.
mahalle kovboy kasabası gibi, tek sokak, iki yanı tarla. iki sıra ev var.

1 yaşından küçük, yürümeyi öğrenmemişken yürüteçte geçirdiğim bir kaç anı kare kare hatırlıyorum. 3 yaşımdan da kesik kesik şeyler var. ama genel olarak hafızam baya kötüdür.

Valla imrendim ben ilkokulu bile zor hatırlıyorum bir yaşını hatırlayan var benim bir dr a görünmem gerek herhalde

3 yaşındayken bizim üst katın liseli kızına bırakmışlardı beni bakması için. Arkadaşları da gelmişti 4 kız daha vardı ortamda. Kızın kucağından inerek masanın altına girmiştim. Kızların bacaklarına dokunup kaçıyodum. Çok net olaylar beni sevsinler diye şirinlik falan yapıyodum rol falan kesiyodum.

net olarak hatırladığım ve tarihini kestirebileceğim en eski, beşiktaş'ın şampiyonluk kutlamaları var sanırım. tarih kümesinde de beşiktaş'ın şampiyonluklarıyla anıların yaşandığı mekanları kesiştirince 4-5 civarı bir yaş çıkıyor ortaya.

2 silik olarak. fotolara bakarsam hikayeleri hemen aklıma gelir.

Sunnetim. 4 yasindayken.

4 yaşındayken. Ayağımın üzerinden fare geçmişti

2.5 yasimi hatırlıyorum; kardeşimin dogumunu.

Taş çatlasa 3'ü parça pinçik hatırlıyorum. Açıkçası birtakım anılar var ama kimbilir hangi yaş. Hiç merak etmedim, kimseye yaşımı sormadım. "Zararı yoksa, bende de olsun" şeklinde yaklaştım. 3'ü de fotoğraflardaki saç uzunluğumdan çıkarım yaparak hatırlıyorum.

4-5 aylıkken yaptıklarımı gayet net hatırlıyorum.

4 yaş gibi hatırladıklarım var. ilk okul öncesi çok çok şey hatırlıyorum ama tamamının tam yaş aralıklarını bilmiyorum açıkçası. Ama 4 yaş gibi tahmin ediyorum.

4. yaş doğum günümü hatırlıyorum.

Bulanık hatırladığım şeyler var. Yaşım 1,5-2 civarı; annem beni ayağında sallıyor, babam da gazete okuyor ama ben ters yönde olan televizyondaki ayılı bir çizgi filme bakıyordum.
En net hatırladığım en eski şey ise, Özal'ın ölmesi. Yaşım 4,5 o sıralar. Bildiğin üzülüp ağlamaklı olmuştum yahu.

1.5 yaşındaki olayı hatırlıyorum ailem de onayladı hatırladıkça güleriz hep beraber..

ben daha güzelim.

evet bence baya güzel

ne sonradan mı oldu? soruyu anlamadım. eskiden açıklardı şimdi neden kapalıları mı soruyorsun? eğer öyleyse 1979 İran İslam Devrimi.

@sheridans evet aynen onu soruyorum :)

diğer soruya cevap; kadın oldukça güzel bence.

(bkz: persepolis)

makyajsız hali çirkin bana göre.

Çirkin bir kadın değil bana göre ama cok daha guzel olan iranli kadinlar taniyorum ben.

evet sonradan. devrimden önce iran kadinlari gayet acik ve rahatti.

iranli bir tanidigim bizim su anki durumumuzun da onlarin o zamanki durumuna benzedigini söylemisti

Çok güzel

fraise +1. cırkın degıl guzel ama cok daha guzel ıranlı kadınlar var.

kadın bana ortalama güzellikte göründü. lakin videoyu kuzey avrupalı biri izlese büyük ihtimal bu kadını çok güzel bulurdu. kişinin büyüdüğü coğrafyaya bağlı olarak değişiyor çünkü beğenileri. herkes kendi bulunduğu çevredeki alıştığı, bildiği tiplerden sıkılıyor. farklı güzellik arayışlarına giriyor. en azından şu ana kadar benim karşılaştığım örnekler hep bu yönde oldu.

Iran devrimini okumani tavsiye ederim,kapanmak zorunda birakiliyorlar.

Kadin makyajsiz cekici ve guzel degil ama makyajli cok guzel. Yuzu makyaja cok uygun ve notr.

güzel

hoş hatun ama tipim değil :p

yalnız ben sabrina'ya takıldım, kadının adı mı o? sabrina diye iranlı mı olur be?

fraise + 1
Güzel bir kadın ama çok daha güzelleri mevcut. Aslında böyle olması daha iyi. Diğer iki videoda da dünya güzelleri yok ve bu da iyi aslında. Bir kadının güzel görünebilmek için saç ve makyaj modasının dönemlere ayrılmasını, fena olmayan ama bir o kadar da sıradan bir kadın üzerinden anlatması iyi olmuş.

Önceki dönemde açıklardı, o yüzden "Türkiye İran mı oluyor", "Türkiye Malezya mı oluyor" tartışmaları başladı.

kalbimi titretmedi.

çenesi hariç güzel bence.

ilizyon.

normal hali son derece sıradan, makyajla güzelleşiyor.

Güzel kadın. Güzel kadınların %80'inin makyaj ile güzelleştiğini varsayarsak makyajla güzelleşmesi benim için bir sıkıntı yaratmıyor.

evde 7*24 makyajlı dolaşacaksa; güzel

kadın güzel, sonda çıkan koreli de güzel, hepiniz güzelsiniz, bütün kızlar güzel..

İyi ve doğru olanı yapan erkek sayısı o kadar az ki, kadınlar biraz haklı olarak genelleme yapıyorlar. Yani bana göre, siz de haklısınız onlar da haklı.

e ülkemizde erkeklere laf ediyoruz. kadin hakki falan bildikleri yok hepsi cahil vs diye. kadinlarda ayni sekilde mükemmel degil

kim savunsuz istersiniz paşam? ona göre haber salalım.

Sanırım mayeskuel burada bütün erkeklerin aynı şekilde görülmesinden ve ayrım yapmadan hepsine karşı düşmanlık beslenmesinden şikayetçi olmuş. Ben sorusunu o şekilde anlayıp ona göre yanıt verdim. Eğer konuştuğumuz şey feminizmse, bugün feminizmi besleyip büyüten kitle kadınlar değil erkeklerdir. Kadınlara karşı yaptıklarıyla. Hiçbir kadının, kendisine veya bir hemcinsine yapılan bir olumsuzluk olmadığı halde erkeklere düşmanlık besleyeceğini düşünmüyorum. Burada kesinlikle kadınların değil erkeklerin konuşulması gerekmektedir.

Ne yalan soyleyim ulkede bu kadar ayiogluayi barzo varken varsinlar istediklerini soylesinler. Ben hak veriyorum biraz. İkinci sinif insan muamelesi yapiliyor kadinlara son yillarda.

söylediklerin herhangi bir akıl emaresi, değer, önem taşımıyor ve sadece ayrımcılık içeriyor, düşmanca. Genel olarak susmakla dünyaya en fazla katkı yapabilecek türde bir insansın, bunu yapmayı dene.

bellona çok pahalı olmayan ortopedik yatakları var bazalı yastığı uyku takımı falan 1100 civarı

almanyada kaltschaummatratze denen yatak cesitleri var. yayli degil. onlardan aldik biz. inanilmaz memnunuz. ben normalde yatak secmezdim simdi baska yerde zor uyuyorum. türkiyede de vardir kesin.
sunun gibi bir sey
moebel-boss.de
moebel-boss.de
bir de ben burada ögrendim cift kisilik bazalarda tek bir yatak degil de ayri ayri dösekler tercih ediliyor. ikisini ayri ayri koyuyorsun yanyana. ikinizin de yatagi kendinize özel oluyor. yanindaki kisinin hareketinden etkilenmiyorsun. yatagin ortasinda cökme olusmuyor. bazanin kendi tarafinin sertligini falan kendine göre ayarliyorsun.
ben ortadaki olusacak bosluktan endiselenmistim ama hic hissetmedik bile.

bak galiba su bahsettigim gibi olandan. tchibo da var cünkü tchibo her ülkede ayni ürünleri satiyor.
www.tchibo.com.tr

Bizim alırken dikkat ettiğimiz konu, eşim dönerken benim hep uyanmamdı. Uykum inanılmaz hafif çünkü. Eski yatağımızda gece kim dönerse ya da tuvalete kalkarsa otomatik olarak öbürü de uyanıyordu. Bir de benim bel problemim var.

Yatak alırken mağazada denemelerimiz de çok komikti. Ben yatıyorum ve o yatıp kalkınca hissediyor muyum diye. Çok araştırdık, biraz pahalıya geldi açıkçası ama Yatsan Switzerland'da karar kıldık en son. 2 senedir epey rahat uyuyorum. Bel ağrısını da, gece yatağa kedi atlamasını da hissetmiyorum:) Kriterlerinizden ikisi bunlar ise tavsiye ederim.

evet

Evet ayıb olur.

kravatsız görüşmeye gidilmez.

Aga. Kravat giyersen ne kaybedersin ki? Yani bu kadar kucuk dusunmeye ne gerek var ki?

kravat yoksa takımın ne anlamı var ki a dostlar

taam lan vurmayın öldüm, takıcam :(

takim elbise giy demislerse kravat takmani beklerler tabi. kravatin mi yok?

Papyon tak bence.

kravatsız giyilen şeyin adı takım elbise değil ki

Takım elbisesiz iş görüşmesine gidilir. Bir yazılımcı olarak iş görüşmelerinin çoğuna kanvas pantolon-yarı spor gömlek ile gittim ve birçoğundan teklif aldım. Ama takım elbiseyle gel diyorlarsa tam takır gideceksin hacı.

Kiravatsiz takim elbise diyince aklima ilk polat alemdar ve tayfasi geliyor. Bence kseinlikle kravat takmalisin. Yani takim elbise ve kravat takip gel demeyeceklerine gore. Zaten kravatla gelmen gerektigini anlamissindir diye dusunmuslerdir.

Yaşın ne, mesleğin ne, dil biliyor musun? Esas önemli olan bunlar.

uzman olduğun bir konu varsa, bu konuda lisansın varsa, o ülkedeki denklik şartlarına bakmalısın. Finans alanında Türkiye'de SPK lisansların olması önemli ve yeterli ama uluslararası geçerliliği olan CFA lisansın varsa aynı işi istediğin ülkede yaparsın.

Bazı ülkeler de denklik için sınav yapıyor. Avustralya gibi.

Ayrıca, Türkiye'de çok uluslu bir şirkette iken bu şirketin başka ülkelerdeki ofislerine geçmek en temiz yoldur.

@long Bana yönelik değil de genel bakalım istedim. yani, atıyorum: yabancı dil şart ya da dilin yoksa, kursa git 3 ay... filan gibi. kendimi kamuya adadım :)

Şu an bir kaç ülkeyi zorluyorum ama dil ve meslek gerçekten çok önemli. Skill shortage list olayları falan bir dünya olay var.

Valla en temizi oradan biriyle evlenip oturma izni almak. Varsa yurtdisinda yasayan bi kankan anlasmali evlilik yapin bacim. Ama sehirdisina bile gitmemiş biri yurtdisinda sudan cikmis baliga döner gibime geliyor ve de orada yasayacagin en ufak bi olumsuzlukta "uğruna sılayi terkedip geldiğim yer burasi mi? Laned ossun!" kafasina girmek neredeyse garanti. Yani ki, ülkedenkacmak kurtulmak iiçin değil de varsa bi idealin onun için kaç yurtdisina.

İşinde iyi olan ve İngilizcesi de iyi olan bir yazılımcı linkedin'inden firmalara başvurarak, pek de zor olmadan yapabilir bu işi. Diğer meslek grupları için durumu bilmiyorum.

Kanada'daki co-op programları cazip geliyor. Yani 9 ay eğitim 3 ay staj. 12 ay eğitim için kaldığından çalışma ve oturma iznin oluyor, sonrası da network, kişisel yetkinlik.

En kolayı expat olarak çalışmak ya da uluslararası bir şirketin yurt dışı birimlerine geçiş.

yurt dışına en rahat yerleşenler burada kaybedecek hiçbir şeyi olmayanlar, kaçak giden, iltica eden, düzmece evlenen vs. Onlardan değilsen işler farklılaşıyor
İyi bir okuldan mezunsan, iyi bir mesleğin varsa (iyi meslek gaz altı kaynak ustalığı da olabilir tabi, pek çok teknik iş de aynı kapsamda), dil biliyorsan işin bir nebze kolaylaşır.
Bir uzmanlığın varsa daha da kolaylaşır.
Hiçbiri yoksa en olası yöntem master filan bulmak,eğitim bahanesiyle gitmek, tanımak okul bitince de iş bulup kalmak.
tüm niteliklerini yazarsan ona göre daha mantıklı şeyler söyleriz
cinsiyetin, yaşın, eğitim durumun, askerlik, burada çalışmışlığın var mı, hangi ülkeler gibi gibi?

Cok farkli degiskenler var yurtdisina gitmek icin.
Önce hangi ülke? Her ülkenin kanunu cok farkli, avrupa birligi icinde bile ülkeler arasinda mevzuat farklari var.

Yabanci dil? Ingilizce her ülkede kapiyi acan bi anahtar, ama o ülkenin kendi dilini de biliyorsan avantajli. Sadece bilmen birsey ifade etmez cogu durumda sertifika saglamak gerekli.

Egitim? Orta okul lise mezunlari icin is imkanlari var ama genelde agir isler oluyor. Üniversite mezunu olmak tek basina yetmez, ama o ülkede master yapmak yerlesme asamanin ilk adimi olabilir. Master yapmis olanlar daha rahat is bulacagi icin avantajli.

Is? isin en zor kismi is bulmak degil calisma izni almak. Buldugunuz is yeri sizi o ülkeye getirmek icin ciddi prosedürlerle karsi karsiya kaliyor. Öncelikle bu kisinin benzerini bu ülkeden bulamadinmi da Türkiyeden getiriyorsun? diye soruyorlar. Sizin yaptiginiz isi sizden baska kimse yapamayacaksa, ya da o ülkede o konuda isci acigi varsa avantajlisiniz. Genelde de isyerleri böyle bir yükün altina girmekten kaciniyor. O nedenle türkiyede uluslararasi bir sirket üzerinen gecis yapmak da bir cözüm olabilir.

Evinden maksimum 2 hafta ayri kalmis biri olarak ocak ayinin basinda 1.5 ayligina ingiltere'ye gittim. Gittigim ilk gunden itibaren de pisman oldum. Cok gezdim, guzel vakit gecirdim ama gercekten sudan cikmis baliga dondum. Gitmeye yakin daha yeni baslamistim alismaya. Diyecegim o ki oyle pat diye gidince insan once bir alisamiyor. Is bulmadir, kalacak yer bulmadie gibi sorunlar bu alisma donemini cok daha kotu hale getirir bence. Bir de Ingiltere'yi dusunme, pahali.

almanyaya geldik biz 3 sene önce. özellikle ugrasmadik ama firsat cikinca ülkenin durumu da belli olunca degerlendirdik.

öncelikle is.

bu konuda emrahday +1

herseyi dogru yazmis.

evlenip gelip mutlu olan görmedim. cünkü o zaman bence mutsuz oldugun anlarda evlendigin kisiyi sebep görüyorsun. onun yüzünden buralara gelmissin gibi. bir de ona zorunlu olma hissi var. neyse

uluslararasi bir amerikan sirketinde calismayacaksan eger (unlever, pg, ford vsvs) seninle isyerinde ingilizce konusmak istemiyorlar. o nedenle bu tarz sirketler haricinde cok iyi seviyede almanca sart. is ayarlandiktan sonra isyerinin yazisi ile vize cikiyor. isyeri diyor ki iste bizim bu elemana ihtiyacimiz var. bu konularda özel bilgiye sahip ve biz bunun aynisinin alman versiyonunu bulmakta zorlaniyoruz diyor.
vize is sayesinde cikarsa gelip calismaya basliyorsun senden bir sey istenmiyor ama esinden a1 seviyesinde almanca bilgisi isteniyor. normal zekaya sahipsen 1 aylik kursla gelebilecegin bir seviye. sertifikani iletiyorsun ve vize görüsmesi sirasinda bugün hava nasil kac yasindasin falan soruyorlar almanca. basitce cevaplaman yeterli oluyor.
buraya geldikten sonra da esin b1 seviyesine kadar almanca kursuna gitmesi gerekiyor. normal zekaya sahipsen bu da 6 ayda gelebilecegin seviye. aylik 100 saat 120 euro. sonra pesini birakiyorlar.
is icin gelmen sebebiyle vizen bu ise bagli oluyor. isten atilirsan vizen de bitiyor. is degistiremezsin bir süre. sirket kuramazsin ama esin kurabilir. önce 3 mü 6 aylik mi ne kisa bir vize veriyorlar. sonra 2 yil sonra bir daha 2 yil veriyorlar. 4-5 yildan sonra süresiz oturma izni aliyorsun ve o sirkete bagliligin da kalmiyor. 8 sene sonra da vatandaslik icin basvurabiliyorsun.

ha bir de; 18 den itibaren bir yere bagli olmadim. önce baska sehirde üni okudum, sonra istanbula tek basima tasindim orada da calistim. farkli yerlere adapte olabilmekte sorun yasamam. ama buradan önce de hollandada erasmus icin 6 ay bulundum. kafayi yedim hic sevmedim cok bunaldim. cünkü yalnizdim. ortam benzer olmasina ragmen almanyada bu sorunlari yasamadim cünkü buraya esimle geldik ve birbirimize destek olduk.
sehir bile degistirmemis insanin yalniz basina baska ülkede zorlanmasi yüksek ihtimal.

eyyorlamam bu kadar

almanya= www.douglas.de

Karstadt'a da bakabilirsin almanya için. Karstadt'tan noel indiriminde 110 euroya aldığım parfümün sonra burada yine indirimde 450'ye satıldığını görmüştüm. Çoğu zaman douglas'dan daha ucuz, bir de indirim yakalarsan süper olur

Www.easycosmetîcs.de

Nayir tok al mideye zarar

belin gecebilir ama bir hafta miden agrir!
en azindan ekmek ye önceden

su yerine sütle iç illa içeceksen.

daha hizlisini bilmiyorum ama o siteden alabilirsin. oldukca güvenli. zaten o resmi site, baska secenek düsünme. ben hollanda da erasmus yaptim ve hep trenleri kullandim.
erkek arkadasim yanima geldiginde önceden o siteden bilet almisti. bileti zamaninda gönderemediler. erkek arkadasim geldiginde ikinci bilet almak zorunda kaldi fakat mail atip durumu ilettigimizde ulasmayan biletin parasi hesabimiza yatti.

Yargıcı'nın kıyafet ve aksesuarları çok güzel. Akıllıca bir seçim olur bence. Bu arada accessorize mağazasında da indirim var. Takı, çanta, oraya da bakabilirsiniz. Nice 3 yıllara :)

www.wwf.org.tr

duyuruda bir arkadaş paylaşmıştı. ben dünden önceki gün evlat edindim, sitenin tabiriyle.
tavsiye ederm.

Evet yargıcı yı ben de beğeniyorum. Tahminim çantayı değiştirmek isterse de birsürü güzel şey bulabilir orada kendine göre

@sen olmayan cocuk benim +1000
sevgililer günü'ne bin kere karşı biri olarak, hem böyle bir günde beklentiyi karşılamış hem de iyi bir şey yapmış oldum sağolasın. muhteşem fikir.

siz de böyle yapın bence.

bir sey daha eklemek isterim. 14 subata karsi kisiler icin o evlat edinme olayi cok iyi olabilir ama bir sey yapilmadiginda trip atacak birisi, bu tarz bir hediyeden belli etmese bile memnun olmaYABILIR.

git oyhso'dan pofuduk pijama takımı al, şirin bişey. hayat kurtarır.

Geçmiş olsun. Ne aldınız ağrı kesici olarak? Apranax varsa o iyi gelebilir
Bir de bir yana harket etmiyosa sıkıntı var gibi. Çıkık da olabilir korkutmak istemem ama... Sabah kesin doktora gidin

acile git röntgen çektir

"kırık değil çatlaktır o, kırık olsa duramazsın."

@kucukharfler çok teşekkür ederim. Apranax plus aldım şu turuncu olandan. 2 saat öncesine kadar öyle önemsenecek bir ağrım kesinlikle yoktu. Yürürken çıkan sorun da hani şu topuğumuz yukarı doğru kalkar, parmak uçlarında kalırız tam adım atarken. İşte o hareketi yapamıyorum ayağımı sürüyerek yürüyor gibiyim.

Hemen gidip baktırmamı gerektirecek kadar şüpheli mi yani durum? Büyük ihtimalle çatlamış mıdır ki?

Ayrıca ayağım fazlaca şiş, içten yanıyor gibi hissediyorum ama morluk yok

Bilemiyorum ama ben düşüp kolumu duvarın köşesine çarpmıştım. Acilde röntgen çkildi bişe yok dendi. Ben 1 hafta bekledim düzelmedi.
Parmaklarımı açıp kapatıyodum ama bileğimi kesinlikle oynatamıyodum. Meğer çıkıkmış.

Çıkıkçıya götürdü annem kadın bişiler yaptı ben kolumu sallaya sallaya çıktım ağrı acı kalmamıştı.

Buyuk hem de cok buyuk ihtimalle bir sey olmamistir xamanla gecer. Tabii krem ve bandaj ile sarip ustune mumkun oldugu kadar az yuklenmek lazim. Bir de bu burkulma cok lanet bir seydir yer eder orda bir sene boyunca tekrar burka riskin var kolayca dikkatli olman lazim uzunca bi sure.

voltaren'in iğnesini öneriyorlar ama ben hiç kullanmadım. eğer imkanın varsa vakit kaybetmeden acile git derim ben, ben de geçer diye bekletmiştim ertesi gün bayıldım tabii sende de böyle olacak diye bir kaide yok ama olabilir de. git onu güzel bir alçıya alıp 1 hafta istirahat versinler. buz uygulamayı da unutma tabii.

@kucukharfler abimin sürekli kolu çıkardı ordan biliyorum böyle arasında boşluk var gibi oluyor, bende o durum yok, parmaklarımı da oynatıyorum o yüzden çatlamış olmasından çok korkuyorum,

krem ve bandaj buz vs hiçbir şey yapmadım ben, yarın ilk iş onları alayım o zaman :( umarım çatlamamıştır

bir hafta mı :( peki çatladıysa ne kadar sürer bir bilginiz var mı? bir de ayağımı yükseğe koymam yazıyor ama bunu yapınca ayağım uyuşuyor feci halde.

çatladıysa da muhtemelen 2-3 hafta durur en fazla ama muhtemelen çatlamamıştır, ayağını yukarı koyunca uyuşma durumunu bilemiycem.

abicim git bir an önce göster o ayağını. ciddiyim, bekletmeye gelmez. orada bir hasar var ve ayağın bu yüzden o durumda. verdiğin bilgilere göre de ufak bir şey değil. sağlık bekletmeye gelmez. sıcağı sıcağına müdahale etmeleri her zaman daha iyi. ayrıca ''kırık olsa duramazsın'' lafı tamamiyle hurafe. en acısızı (aşağı sarkıtmadığın ve basmadığın sürece) kırıktır. ve ayrıca kilo ve kemik yapını bilmiyorum ancak kimi zaman en ufak burkulmalar dahi bileği çatlatabiliyor.

durum ''hemen gidip baktırmanı gerektirecek kadar şüpheli''.

edit: internetten bakıp ayağına müdahale etme ve iyileşme süresi senin kilona ve kemik yapına göre değişiklik gösterir ancak bir süre çekeceksin. bu süreyi kısaltmak istiyorsan bir an önce gidip baktır ayağına.

kızım dalga mı geçiyon, git acile hastaneye nereye gidiyosan, yarım saatlik iş röntgen çekip doktora göstermek. dua et de MR istemesinler. yaklaşık bir yıldır doğru düzgün yürüyemiyorum ben benzer bir kazadan dolayı. nörolojik falan dediler teşhis koyamadılar meğer buz pateninde anasını skmişim ayağın, ağrı sızı yok diye hiç gitmemiştim şimdi ödem olmuş falan filan ne bok olacağı belli değil.

belli ki sağlam burkmuşsun, bi şeyler yapmışsın. ayrıca not olarak ekleyeyim, muhtemelen kırılmamıştır ama "kırılsa/çatlasa yerinde duramazsın" diye bi şey yok. ben rıhtım'dan bahariye caddesine çatlak bilekle çıkmış adamım, gayet de duruyosun. gerçi eve varınca bağıra bağıra ağlamıştım acısından ama olsun oluyo yani öyle, gezebiliyosun çatlak ayakla falan da.

Doktora gittim rontgen vs cekmedi, eliyle hareket ettirdi ayagimi butun yonlere, sonra da bir voltaren verdi sargi beziyle sardi. Onemli bir sey yok dedi. Baska yere gitsem mi? Agrim da bayagi azalmis durumda

Basit burkulma gibi duruyor morarma da yoksa ama ses çıkması şüphe uyandırıcı. Ben olsam adam akıllı bir ortopedi uzmanına görünürdüm. Bağlardaki bir zedelenme, boşverilirse yırtık ve kopmaya ilerleyebilir.

Başta şişmişti ama şu an şişme yok morarma da olmadı. Ayaklarım hep çıtır çıtır ses çıkarır benim aslında :o
Bilemedim ki yeniden gitsem mi..

Dayanamadim onkolojiye gittim. Rontgen cektirdim. Zedelenmis dedi. Sardilar, ilac verdiler, buz da aldim geldim icim rahatladi:) Herkese cok tesekkurler arkadaslar

Gecmis olsun. Uzun bir sure dikkat et bilegini destekleyici ayaklabilar giy veya bileklik tak. Tekrar burkulma riski var bir sure dikkatli olmazsan.

6. fincan boyu da önemli. amerikan filmlerindeki gibi hulk'un ebatlarına göre fincanlardan içeceksen 6. insani boyutları içn 4 yeter. tepeleme koy.

Bi su bardağı su için 1 yemek kaşığı
Kişiden kişiye değişir ama üstte yazdığım ortalama sertlikte oluyor

filtre kağıdı koymayı unutma :D

yakınlarında real varsa orada 100 lük filtre kağıdı 3,5 tl

farketmez orada hoca kime hayran olduğuna değil cümle kurup kuramadığına bakmak için ödev veriyor

rte'yi anlatırdım. adamın halkı ayakta uyutma özelliğine değinirdim bol bol. cidden hayranım sayın cumhurbaşkanımızın yeteneklerine.

Bence Ajdar'i anlat. Yanlis deyimler kullanir, hatali cümle kurarsan "Hocam, bu adami düzgün cümle ile anlatmanin imkani yok ki!" der, çikarsin isin içinden.

atatürk?

(bkz: neşet ertaş)

Kişi illa gerçek bir kişi mi olmalı? Ben olsam sevdiğim bir roman/dizi/çizgi film karakterini falan anlatırdım. Hem eğlenceli hem de değişik olurdu.

@wish i could find a way to disappear bu da güzel fikir. ama illa gerçek bir kişilik mi ister onu bilemiyorum işte.

Olur, olur. Roman kahramani da olur, mahallenin kedisi de olur. Hocanin bekledigi dogru düzgün cümle kurman.

orhan veli.

ona gelisi ucuzdur. taksimde tanidigim bir bar isletmecisi vardi. alkolleri daha alt sinif secip daha uyguna satiyordu

siz tabii tüm mekanların orjinal alkol sattığını düşünüyorsunuz değil mi?
eminönüne gidin bir gün millet kasa kasa rakıları, viskileri alıp nereye götürüyor bir bakın.

sorun olmaz. italyaya girerken o 5 aylik vizeni göstermek zorunda da degilsin
5 aylik vize almanin sebebi sadece yesil pasaportla 3 ay kalabilecek olman.

yesil pasaportla italya'ya girebiliyorsun. bence en fazla; dangalak, yesil pasaportun ne oldugunu bilmeyen bir polise denk gelirsin. ona da simdi giris yaptigini ama erasmus icin (bu arada o vize degil de oturma iznidir bence ) 5 aylik oturma izni cikarttirdigini, kalacagini aciklamak zorunda kalirsin.

ulusal vize aldım,oturma iznine ayrıca başvurmam gerekiyormuş gidince , başvurmazsam suç dediler o kısmı ayrıca sorucam burada :)

herkes kendi durumunu kötü görür.. @5648 ama en azından sosyal bir çevren var, sinemaya-tiyatroya gidecek insan var en azından.. insan sosyal bir varlık ama yaşanmıyor böyle kahretsin ölüm bile bazen daha sevimli geliyor gözüme.. her haftasonu evdeyim ve ruhum ölüyor sanki, içime bir çirkin kasvet hissi çörekleniyor ailemle kavga filan ediyorum artık bu sıkıntıdan onlara sarıyorum :(((

nerde oturuyorsun?

@sta Ankara'dayım

Kadıköydeysen gel kahve ısmarlayim.

şu ikinci paragrafta kaybettin bence. arkadaş edinme büyüsü derken şaka yapıyorsun ya da dikkat çekmek için böyle bir başlık seçtin sanmıştım.

belki de sıkıcı, sürekli şikayet eden, hiçbir plana sıcak bakmayan, muhabbeti kötü olan vs. bunlardan bir ya da birkaçısındır o yüzden arkadaşın yoktur. o zaman böyle büyüler ile bilmemneler ile kendini kandırmaya devam edebilirsin.

eğer bu saydıklarımdan biri değilsen sorun sende değildir muhtemelen. çevreni değiştirmen, yeni çevre edinmen gerek demek ki. çok fazla üzülecek bir şey değil. burada birkaç kişi ile konuşmayı dene ya da zirve oluyor, orada bir dene mesela şansını. yeni bir ortam neticede.

istanbul olsa görüşürdük. kızlar buluşmasına da gelirdin bir sürü kişiyle tanışırdın :/

@nawar gayet ciddiyim. plana sıcak bakmayan değil atlayan bir insanım, yüzyılda 1 davet gelse atlıyorum resmen gözlerim sevinçten parlıyor, sevinçten sakarlaşıp eşyaları kırıp döküyorum :(

muhabbetim kötü? yani ne kadar eleştirel olabilirim ama kötü değil gibi geliyor bana.. çok okurum, ilginç şeyler bilirim, sense of humour um da var.. hatta bazen "ya sen bunları nerden biliyosun" derler.. ama nice kötü muhabbeti olup sessiz sakin silik mayhoş-somurtuk suratlı tiplerin çevresi var..

bu şanssızlık.. bu lanet..

Arkadas edinmek icin kurslara gidebilirsin. Ha bak dost edinirsin demiyorum ama bi avmlik bi kahvelik arkadas edinirsin :)
Dans kursu ya da seramik olabilir

@photo85 bir iki kurs denedim aslında ama yaş grubu 93-95'liler geliyodu. ben parasında da değilim kursun napar eder veriyim yeter ki çevrem olsun diyodum. ama gençler geliyodu.

benle yaşıt (29) bi kız vardı kursta o da beni rakip gibi gördü ve ilgi göstermedi.. zaten devamlı "benim arkadaş çevrem uzay" diyip dolanıyordu kurs süresince..

ya bu ankara'da bir de kimse teklif etmiyor ya ? yurtdışında boktan bir etkinliğe gidersin anında arkadaş olursun ankara'da niye böyle ? yahu yabancılara gavur derler gavur soğuk olur derler yeminle 100000000000 kat sıcaklar ve misafirperverler. asıl türkler soğuk.

Düzeliyor zamanla merak etme :) Mesaj attım sana bir kahve içelim.

zamanla nasıl düzelir ki bilemiyorum :((

@sta ben o buluşmalara da inanmıyorum yani gerçek :( eminim orda olan orda kalıyordur, yani zirve sonrası düzenli buluşuyor musunuz ? ben ankara'da dil gruplarının toplu buluşmasına gittim, couchsurfiing zirvelerine gittim, internations toplantılarına gittim o kadar hiçbir halt olmadı. orda oldu,orda kaldı.

adinin bas harfi ç mi?

aaa aynı ben, ama sen çok daha tepkiselsin bi de ben büyüye inanmam.
neyse çok sıkıldığın bir gün söyle kahve ısmarlarım, tepe primea gelemem ama arabam yok
:(

Okurken sanki beni anlatıyormuşsun gibi hissettim:(

Uzun zamandır senin durumunda olan birisi olarak kötü haberi veriyorum; bir müddet sonra arkadaş bulsan bile sen sıkılacaksın bu defa, tek tabanca olmak hem çok sıkıcı hemde bir kere bu duruma alışınca bir daha kimseye tahammül edemiyorsun.

Sevgili bul bir tane. En kestirme çözüm bu.

@zikardo, beni anlayan insanların da olduğunu görmek, acımı yok etmiyor ama bir toplu iğnenin ucu dahi olsa teselli buluyorum :(

sevgili de maalesef sosyal çevreyle olan birşey :(( evden işe işten eve bir hayatım var. haftasonları devamlı evdeyim, erkeklerle tanışma ortamım hiç yok ki :((( tek yol internet onu da bir kere denedim ve soğudum. hesabı 3-4 defa bana iteleyen, hesabı ödemeden önce lavaboya kaçan, üniversitedeki 9. senesi olan okulu hala bitiremeyen, aramayıp sadece wahstaptta yazışan, haftada 1 defa buluştuğum bir herife şans verdim. 3 ay sürdü sonunda bana hakaretler etti orospu çocuğu. olan bozulan psikolojime oldu :(

yani sevgili bulma konusunda da ümidim sıfır :((((

buyuden anlamam :) gel bisiklet surelim haftasonlari ben de Ankara'dayim.

bacım git başkasınla eylen

ohoo sen kız halinle sevgili bulamıcaksan biz napalım :(

Yalnız tam danaya denk gelmişsin bu arada söylemeden edemicem. Bi tane çürük elma dişledin diye elme yemicen mi bir daha? Öyle ümidim sıfır falan yok, uğraşmıyosun belli ki, azcık çaba göstermen lazım, malum azimle şeyapan duvarları deliyor.

Çok çok çirkin değilsen- değilsin dimi?- öyle bir dünya yok, illa ki bulursun gönlüne göre birini.

Aglattin :( allah kurtarsin

@gram altin
öyle bi dünya yok hocam be!

benim de aynı, bahar gelince dürt bisiklet binmeye gidelim eymir'e.

@zikardo, güzellik görecelidir ama ben çirkin olduğumu düşünmüyorum, aynaya baktığımda gördüğüm yüzden memnunum. çok kısa değilim, kilo problemim de yok.. o yüzden sevgilisizlik sorununu sosyal çevre eksikliğine bağlıyorum :(( sevgilisi olan kızlar hep arkadaşları sayesinde buluyor :(

nasıl çabalamam lazım bilmiyorum :( yeni ortamlara girmeye çalışıyorum ve ilgilenen erkek çıkıyor ama ciddi olmadıklarını düşündürüyorlar. ben cinselliğe dayalı maceralar değil bir bana destek olacak birini isterim ama bu yüzyılın erkekleri ilişkiden sevgilikikten kaçıyor, az buçuk sorumluluk var ya!

Bu devirde kim kalmış ki seni görür görmez hadi evlenelim diyecek? Bu işler zamanla, hem sen vakit geçirmek için birini arıyordun rota ne ara evliliğe döndü.

Her şey sırayla, sen önce o seninle ilgilenlerden birine şans ver bi sevgili yap sonrasını sonra düşün.

ben hemen evlilik demiyorum sadece düzgün bir sevgili istiyorum. yani o demin anlattığım dana gibi sadece whatsapp tan yazıp hiç aramayan, haftada 1 defacık buluşan, derdimi dinlemek istemeyip de sadece öpüşmek isteyen birini istemiyorum :( karşıma biri çıksa şans vermeyi tabi ki isterim de kimse çıkmıyor ki :((

Bak burada bile kaç kişi kahve içelim, sohbet edelim demiş. Bence senin derdin üzüm yemek değil bağcıyı dövmek. Kimseye tik de koymamışsın.

Erkek olarak söylüyorum, "kahve içelim" derken amacımız illa ki üçüncü buluşmada yatağa atmak değil. Kıraathaneye gidip emeklilerle "ne olacak bu memleketin hâli?" muhabbeti yapacağımıza karşı cinsten yaşıtımız biriyle sohbet muhabbet etmek tabii ki daha çekici bizim için. Haftada bir iki kere birileriyle dışarıda buluşup vakit geçirsen bu duyuruyu açma ihtiyacı hissetmezsin. Ki seninle buluşmaya gönüllü kaç kişi var gördüğün üzere. Lütfen.

20cm+1
Ağlayıp sızlanıyosun sadece. harekete geç, 10 tanesi dana çıkar 11. adam çıkar, denemeye devam.

bu tarz günler sadece odunlar için gerekli. yılda bir kere mecburen hatırlıyorlar birşeyleri.

nötrüm. eğer sevgilim olsaydı ve 14 şubat için heyecanlansaydı onu mutlu etmeye çalışırdım. eğer umursamasaydı ben de umursamazdım.

iki türüyle de karşılaştım, 14 şubatta iki türünü de yaşadım. sonuç: yalnızım. demek ki 14 şubat etkisiz elemanmış.

e

görüşlerim:

gereksiz,
para tuzağı,
hediye beklemiyorum,
ekstra romantizm beklemiyorum,
tüketim çılgınlığı en üst noktaya ulaşsın diye yaratılmış bir gün.

sevgilim de benimle aynı düşünceleri paylaşıyor, bu yüzden problem yok. başka zamanlarda hediyeleşiriz ama sevgililer gününde değil.

b

gereksiz bir gün. anneler günü, babalar günü, x'ler günü, y'ler günü hakkındaki görüşlerim de aynı.

en büyük fenerbahçe...

b
Bir beklentim veya hazırlığım yok.

gereksiz
para tuzağı
beklentim yok
e

Şöyle başlıklar olmasa 14 Şubat'ın gelmekte olduğunu bile unutacağım. Tamamen para tuzağı olduğunu düşünüyorum. Sevgilim var, 14 Şubat diye bir şey kutlamıyoruz. En son lisede kutladım. O da okuldan kaçmaya bahane olduğu için.

d
ilişkinizde küçük jestler yapmayı unuttuğunuzda size hatırlatan bir gün.

tabi ki e

Doğum günü ve evlilik yıl dönümü dışındaki günleri anlamsız buluyorum. Hele 14 şubat en gereksizlerinden, yılbaşı, tanışma yıl dönümü filan da çok saçma.

f-en büyük Fener.

cevabım b. yarım yamalak 1 kez kutlamak zorunda kaldım :) olay şöyle;

flört dönemimizin ilk sevgililer günü, 14 şubat 2012 :) o kucağını doldurmuş bir yığın hediyeyle çiçekle vs. ben de sallana sallana karşıdan geliyorum. bu ufak bir şok geçirdi tabi, konuşmamışız da kutlanır mı kutlanmaz mı diye. yüzük, çanta, çiçek ve sevimli bir cüzdan almış bana... o deri hastası ben yüzük, ortaya böyle bir tablo çıkmıştı. sonra bir kafede saatlerce oturmuştuk, sonra ben aşırı sancıyla acillik olmuştum, sistit olmuşum meğer. üstüne bir de hastane masrafını ödemişti. o öğrenciydi ben çalışıyordum. kartal'dan şirinevler'e benim için gelmişti o soğukta. şuan bile düşününce utanıyorum :D pişman olmuş mudur hep merak ederim, bir de eve döndüğünde kaynanamın tepkisi ne olmuştur acaba diye de düşünürüm :D her şeyimizi paylaşırdı malum :/

f-sevgilim yok & olsaydı da kutlamazdık, en büyük fener.

normalde cok önemsemem ama esim o gün icin bir seyler ayarliyor genelde, keyifli geciyor.
ama bu sene dedi ki, ya bu beni strese sokuyo sen beni öp yeter. ben de dedim sen strese giriyorsan hic bisi yapmayalim ne önemi var? stres olduktan sonra hic geregi yok böyle seylerin. hatta ben bir kurabiye yaparim yanina da cay demler iceriz :) valla bu sogukta planimiz bu. bence cok da keyifli olacak :))

son soru icin:
b

F: sevgilim olsaydı keşke ve 14 şubat çok gereksiz.

Sevgilime derim ki 13 şubatta veya 15 şubatta istediğin her ne ise yapalım alalım vs ama bu 14 şubat şaklabanlığına ikimizi de sokma.

c)


zaten sevgilisi olana her gün 14 şubat, ama bugün sevgilisiz olmak ayrı koyuyor psikolojik olarak. dışarı adımımı atamam.

f- en büyük fenerbahçe.

sevgililer gününü esnafın tuttuğunu s**me günü olarak görüyorum. sevgilim varken de yokken de aynı şekilde.

f-
www.whydidyouwearthat.com

@capitatum iyimiş :))

ya bu sevgilisi olunca özel günlerde strese giren insan olma olayını anlayamıyorum.
iki hediye almanın nesi insanlara angarya gelir?
sonuçta sevgilini mutlu edip, ilişkini tatlandıracaksın.
sevgiliye hediye almak bir insanı neden strese sokar?

bunlar saçma yani.
sevgiliyle her şeyi yapmak güzeldir.
özel gün kutlamak da güzeldir.

sevgilim varsa özel günlerde hediye beklerim.
buna 14 şubat da dahil.
yani pırlantalar değil de, hiç değilse bir çiçek de olsa alsın yani öyle ruhsuz olmanın anlamı yok.
sevgilim yoksa hiç takılmam sevgililer gününde yalnızım falan diye.
aklıma bile gelmez.

Keske azcık senin gibi olsaydım. Ben arkadaşın gibiyim, ork çok şeye dikkat etmiyorum ve bu da çok kötü bir şey.

Telefondan saçmalamış, pek çok olacaktı

Benim de kafa gitti migfer dibine orku gorunce

Düşünme olayı bende de oluyor aynı şekilde. Mesela gece yatmadan önce yarın görüşeceğim biriyle yapacağım muhtemel konuşmayı zihnimde prova ediyorum,ben şunu dersem o şöyle cevap verir diye bildiğin senaryo yazıyorum zihnimde.

en ufak ayrıntılara dikkat ederim.

mesela metro beklerken tren rayları arasında gördüğüm çamur arasında kamufle olmuş parmak kadar fareyi gözlemlerim.

etrafıma baktığımda insanlar boş boş panolara bakıyor. ben üst panellerin nasıl vidalandığına, elektrik tellerinin nerden geçiriliğine, duvar arasındaki ufak girintilere ve suyun nerden sızdığına bakarım. o yüzden etrafımdaki her şey artık çok sıradan geliyor artık.

bazen de o raylara atlayasım gelir. düşünmek iyi ama onun da çoğu zarar... (bari bişey keşfetsek...)

not: o değil de gökkuşağı rengi bir örtü koysaydın farkederdi belki de ve hatta "ben ipne miyim la" diye çıkışabilirdi :D

Ya biz bi toplanip sohbet edelim grup terapisi gibi birsey yapalim. Yalniz olmadigimi bilmek rahatlatici

(bkz: küçük vampir)
(bkz: der kleine vampir)

Akıllı pireler, başını vermeyen şehit.

demiryolu çocukları
dev şeftali
bi de enid blyton'un serilerini severdim
ama en çok harry potter

Şeker Portakalı
Küçük Prens

kucuk prensti. hala oyle

Yeniyüzyıldı galiba, her günbir ktaip veriyordu bir ara. Dünya klasiklerinin çocuk versiyonlarını onun sayesindeo kudum diyebilirim.

Hayal gücüme büyük katkısı olan Jules Vernenin kitapları, aya yolculuk ve Jack Londonunkiler favorimdi ve David Copperfield teki o duygusallık. Define adası. Pinokyo. Ömer Seyfettin hikayeleri. Kaşağı özellikle. AĞlamıştım.

Muzaffer İzgü'nün Anneannem serisi, Rifat Ilgaz'ın Bacaksız serisi, Cahit Uçuk'un Herte Verte Pitte serisi, Samed Behrengi elbette, Enid Blyton'un serüven serisi (soluksuz okurdum), Küçük Vampir serisini de çok severim, Pıtırcık serisi tabi ki, Dört Kafadarlar'ın korku kitapları vardı onları çok severdim, bir de resimli Hint Efsaneleri ve mitoloji kitaplarım vardı bayılırdım.

Saydıklarının hepsini hatırlıyorum, Yalvaç Ural'ın bilmeceleri vardı bende de:)

cevap arası derlemesi; şu ana kadar geçenlerden tanıyabildiklerim: jules verne, gülten dayıoğlu, muzaffer izgü, enid blyton, r.l. stevenson, vasconcelos, dickens romanları; Seyfettin öyküleri, j.k.rowling

harika harika döktürün durmayın

@cursed chico: david copperfield duygusaldı da iki şehrin hikayesi vardı bi de dickens'ın o da çok fenaydı ya

london'ın vahşetin çağrısı di mi her klasikte vardı

çocuk kalbi vardı aklıma vasconcelos'tan geldi ne alakaysa :)

Ökkeş serisini hatırlıyorum.severek okurdum.

Kimse yazmamış ama bir de Gülten Dayıoğlu vardı. Çok okudum çocukken ama lanet ediyorum şimdi o ucuz dramlara. Daha şanssız bir çocukluk geçirmiş olanlar Kemalettin Tuğcu falan da okumuş olabilir.

kara elmas vardı. ah ulan 38 defa okumuşumdur. gururlu bir aygırın hayat hikayesi. sarı vardı sonra sefil bir köpek. demiryolu çocukları, robinson, Huckleberry Finn, mercan adası bir çırpıda saydıklarım.

@buff: benim okulda sınıf kitaplğında kemalettin tuğcu, gülten dayıoğlu, ömer seyfettin vardı zaten kitaplığı biz oluşturuyorduk.

dayıoğlu'nun ucuz dramları vardı belki ama Türkiye'nin gerçeği ucuz olmaya mahkum edilmiş dram ki. Tuğcu'da da durumun bu olması tesadüf değil. Yapacak şey yok, alın işte benim şansım ailemin abim ve bana çocukken çocuk klasiklerinden iki seri alması.

edit: Mark Twain geldi, evet yav huck finn ve kedüsü :)

@godoşu beklerken hiç mi hiç katılmıyorum sana. Dram sündürülüp cıvıtılarak ucuzlaştırılabilir de ya da misal Sait Faik'in öykülerindeki gibi olduğu haliyle alınıp basitliği içerisinde bir kıymetle sunulabilir. Gülten Dayıoğlu bokunu çıkarmıştır işin, kullanmıştır dramı. Çocuk bünyesi için de fazladır ayrıca o kadar ucuz dram. Biraz hayal gücü açıcı şeyler yüklemek gerekir çocuğa. Her neyse.

Ülkü Tamer'i ekliyorum listeye. Günışığı Hoşça Kal diye bir kitabı vardı mesela, kaliteli dram nasıl olur mük-kemmel bir örneğidir. Hala duruyor bu kitaplar kütüphanemde, olmayanları da alıyorum kendi çocuğum olursa okuturum diye.

@buff

Doğru diyorsunuz. Denecek çok şey var aslında. Ben şöyle özetlesem işin bana nasıl göründüğünü: Bize Arabesk hayatımızın her alanında değişmeden ayak uyduralım ve yetinelim diye öğretildi sanki... Size katılıyorum ama nasıl desem şimdi koyduğum başlık bile duyarsızlığın daniskası gibi geliyor. Kitap okuma şansınız oluyorsa Dayıoğlu'nu bir süre sonra eliyorsunuz zaten. Ama okulun tek rafına biri gidip Dayıoğlu koymuşsa, 50 cm kara bata çıka falan km uzaktaki okula yürüyen çocuğun başka şansı yok...

Ülkü Tamer'in anca bazı şiirlerini bilirdim, şahsen not ettim, teşekkür ederim.

Alexander Dumas geldi aklıma ek (Siyah lale)

Çocukken hayvan gibi okurdum 1. Sınıfın sonunda 3. Sınıfın Kitaplarını okumaya başlamıştım.

Kemalettin Tuğcu Gülten Dayıoğlu filanda okudum. Sevmiştim ben çok mükemmel olmayabilirler ama b.k atmaya gerek yok bende kötü bir etkisi olmadı lisede Yüzüklerin efendisini okudum. O zamanlar filmi yoktu çok sınırlı bir kitlesi vardı. İlk ve orta okulda Jules Verne, küçük Çaplı klasikler, bolca çizgi roman ve küçük çocuk Edebiyatı okudum. Çocuk kalbi sokak Çeteleri, Robinson Cruise, filan falan.Lisede Türk ve dünya klasiklerini okudum. Komple 1 2 eser Hariç. Üniversite'de ise çok daha fazla okudum.

Inanılmaz faydasını gördüm. Evlenince tv almak yerine salonu kütüphane yapacağım tv izlemek yerine evleneceğim kişiyle kitap okurum diye düşünüyorum. Çocuklarımı da Kitaplı ortamda büyüteceğim.

Monte kristo kontu ilk oduduğum ve sonra her 2 3 yılda 1 tekrar okuduğum klasiktir en Sevdiğim kitap.

Insan ne ile Yaşar ise beni en çok etkileyen kitaptır. Hala Yön verir bazı konularda.

Harp ve sulh geç okudum iyi ki öylr olmuş tadını öylr aldım.

Sefiller , suç ve ceza sonraki favorilerim. Mükemmeller
Faust ayrı bir deha.
Beyaz geceler aşk için birebir.

100. Ad, Afrika'lı Leo, ve Semerkand okumadan geçilmemeli

Ve tabii Agatha Christie. Mükemmel dedektif hikayeleri

bi dakka bi dakka.

faust'u mu okudunuz çocukken, anlamadım :D

Ortaokul dönemi çocukluğa giriyorsa evet

@kbkb: yav teşekkürler, ben bunu da merak ediyordum tam.

bazı çocuk kitaplarını oturup tekrar okusam mı diye düşünmüyor değilim de :) nasıl olur acaba.

kitabın güzelliği yıllar geçtiği gerçeğini bastırsa, ben yine çocuk olsam.