Uyarmışsınız zaten bence takip edin durumu.

Bence burada bakmanız gereken şey adam işini düzgün yapıyor mu? Geç gelme haricinde de işini de boşluyor mu? Eğer boşluyorsa direk gönderin.

Eğer bu durum haricinde çalışması düzgünse uyarıdan sonra kendisine çeki düzen vermesini beklerdim ben olsam.

uyarı yaptın sonucunu beklemelisin bence.
seni tanımış, düzenini görmüş hatta muhtemelen işi de öğrenmiş birisi. adam değiştirmek ciddi bir emek istiyor.
uyarının etkili olup olmadığına bak, tek seferde harcama, gerekirse düzeltmesi için emek harca (detaylı konuşma, bir uyarı daha vs)

Hocam bu nasıl dil sonra diyorlar ki avukatlara karşı neden önyargı var. Dil ile bu kadar içli dışlı olan bir mesleğin içine sızan kibir dışarıdan komik görünüyor.

Orası profesyonel bir ortam bir yandan, sen de çalışana makul beklentilerini, iş yapış şeklinizi açıklarsın, yeniden bir çerçeve çizilir.

Çıkar tabii. En hayırlısı.

@grimavi kibirli değil de sabrı taşmış gibi düşünebilirsin. çünkü inanılmaz bir esneklik ve anlayış gösterdim. saat 11.20'de arıyorum adam daha uykudan yeni uyanmış oluyor. işe geç geliyor, sebep; "kedilerim kavga etti" , işe geç geliyor , sebep; "kız arkadaşım trip attı" , işe geç geliyor , sebep; "kulağımda egzema vardı uyutmadı". yani anlayış gösterdikçe alay eder gibi bir pozisyon alıyor karşımda.

Galiba gene depresif dönemdesiniz. Asistanın işe geç gelmesi işleri aksatıyor mu ? Eğer aksatmıyorsa bırakın modern kölelikte azıcık rahat etsin adam. Mesaiye kalırken sıkıntı yok, geç gelince lololo olmaz.

@kimlanbu -mesaiye kalma gibi bir durum yok ki. mesaiye kalan benim. tek başıma :) cumartesileri çalışmıyor. iş yoğun bir iş değil. hatta iş yoğun değil diye izin istediğinde, izin vermediğimde gergin gergin davranıyor. rahat battı diye düşünüyorum "kölelik"ten ziyade :)

mesai kaçta başlıyor? 9'da mı? eğer öyle olduğunu varsayarsak trafik ve benzeri bir bahanesi yoksa uyarınızı yapmışsınız, bekleyin. hatta 9.15 gibi bir toplantı veya bir iş verin ve tavrını izleyin. toplantıya geliyor mu işi yapıyor mu izleyin.

uyarıya rağmen yine aynı alışkanlıklara devam ediyorsa yolları ayırmakta fayda var.

Mesai 08:30'da başlıyor 18:30'da bitiyor. ne de olsa yöneticim görmüyor mantığıyla geç gelmiş hep. ama son zamanlarda dozu o kadar arttı ki artık gözüme sokuluyor gibi.

Bence çıkarın şansını fazla zorlamış. Para veriyorsunuz ve hizmet almak hakkınız.

ilk uyari yapilmis.
ikinci uyariyi da yaparim gerekirse.
3.yu yapmam.

en sevmedigim insan tipi, uyarilmasina ragmen arkanizi donunce kaytarmaya yer arayan profil. isleri aksatmiyor olsa cok dert degil ama kapi onunde pasamin gelmesini beklemek zorunda olmamalisiniz.

benim bu islere bakis acim biraz profesyonel/kalpsiz. zira siz kendi isinizi benzer performansla yapiyor olsaniz sizin isvereniniz sizi aninda postalar.

ben sizin konumunuzda olsam uyarinin ciddiyetini anladigindan emin olurdum, bir nevi "ultimatom" gibi. "ya uyariydi cok ciddi degildi" gibi dusunmesin ki sonra surpriz olmasin.

sonraki adimda hic yuz goz olmaz isten cikarirdim, cikartirken de son paragraftaki cumlenizi soylerdim: amacı sizi toparlamak olan bir görevde, sizinle birlikte dağılmaya ve tembellik etmeye yöneldiği takdirde asistana ihtiyac kalmiyor. cumle yalan degil, yanlis degil.

görevi sizi toparlamak da adam da robot degil yani.
cok acik dilli uyari yapin. zaman taniyin.

Anlayışlı davranın, hayat herkes için zor, onu o karakteriyle olabildiğince kabul etmeye çalışın.

tarih-arkeoloji seviyorsanız bergama'ya kesinlikle uğrayın.

Sanal dünya tüm zihinleri dağıtıyor. Elinde telefonu olan herkes dehb li bence. Dağınık zihin kitabını oku. Tabi sendekinin şiddeti ne oranda ona doktor karar versin

aşırı düşünme, maymun iştahlılık, dalgınlık, sıkılganlık, sürekli mutsuzluk ve yalnızlık.

genelde bu teşhisi koymuyorlar diye görüyorum neden bilmiyorum ama ben de normal bir insanın düşünce yapısı nasıl, bizim onlar gibi olma şansımız var mı diye merak ediyorum.

bence açın. bir de çocuklukta böyle belirtileriniz var mıydı?

asıl konu dehb veya diğer hastalıklar değil, esas konu insanın doğanın ve doğalın dışanda yaşamaya bir anlamda itilmesi. Ve bunun sonucunda çeşitli sorun ve hastalıklarla karşı karşıya kalması, tabiki her kes kalacak diye bir şey yok ancak, her insanın bünyesi ve verdiği reaksiyonlar bir değil.

İnsanoğlu bir çok fiziki ve mental hastalıkların önüne geçmesinin tek yolu, kendi yaratılışına uygun şartlarda yaşaması.

Dehb gibi hastalıklar zaten aşırı bir şekilde telefon ve bildirimlere maruz kalan insanlarda , doğal olarak gelişiyor.
Hatta Yapılan araştırmalarda , insan beyninin fiziki olarak bile değişim gösterdiğini yönünde.

Yani şahsi tavsiyem, rahatsız doktorlara gitmek yerine, rahatsız olmadan kendimize sağlıklı bir şekilde yaşayabileceğimiz bir
ortam oluşturmak.

Evet teknolojiden de uzak kalayamıyz ancak bunun dozunu ayarlayarak sağlığımızıda koruyabiliriz.

psikoloğunuza bu durumu açmanız sizin adınıza bence çok yararlı olur. ilaç tedavisi, terapi vs. tam olarak bunun için var. ben 28 yaşında OKB tanısı aldım. takribi 12-13 yıldır gerizekalı gibi yaşıyordum söylemesi ayıp. hayatta kalmak için gereken minimum aktivitenin ötesine geçemiyordum, mental olarak paralize olmuş gibiydim. kendimi çok üzdüm, yıprattım bu süreçte.

sonra bir şekilde imkan oldu terapistle görüştüm, bir ilaç yazdı, yemin ederim "leke mi lan o?" deyip domestos'la sağa sola girişen manyak biri oluverdim. ha elbette sihirli değnek değil; hayat boyunca yaşadıklarımız, genetik vs. bazı şeyleri etkiliyor. kimi insan hep depresyona veya takıntıya meyilli. ona yapacak şey yok. ama ilacın bende yarattığı değişimi görünce açıkçası biraz kalbim bile kırıldı yani, "ben bunları yapabiliyordum da bu zamana kadar hasta olduğum için mi yapamadım?" diye düşünüp üzüldüm.

psikoloğunuza kesinlikle anlatın. yalnız teşhis için şişirmeyin, bu çok önemli. dürüst olun, samimi olun, ne hissediyorsanız onu paylaşın.

saydığınız belirtiler herkeste bir ölçüde olan/olabilecek şeyler. bu yüzden dehb tanısı konulurken hayatı ne kadar etkilediğine çok önem veriliyor, birkaç alanda etkilenmeniz bekleniyor. benzer şekilde uzun zamandır (çoğunlukla çocukluktan beri) olması da tanı için gerekli görülüyor.

yetişkin dehb tespiti zor çünkü kişiler standart yaşama zorlanarak da olsa bir şekilde adapte olmuş oluyor. ama bunun arkasında potansiyelin ne kadarı ziyan oluyor ne kadarı işe dönüşüyor tartışılır.

dehb tespiti için aslında devlet hastanelerinin dehb klinikleri var. direkt overthinking ve koordinasyon eksikliğini dehb ile etiketlemek yanlış olur. overthinking-koordinasyonsuzluk bunların hepsi kaygıya bağlı da ortaya çıkabilir.

Bende var dikkat eksikligi bozuklugu, ama teshisi benim terapistim onerdi bana. Su su su davranislarin ve dusunce seklin bana adhd olabilecegini dusunduruyor dedi, testler biseyler yapildi.
Bendeki onemli kriterlerin biri insanlarin acilarina dertlerine duyarli olmama, kendimce yardimci ve kibar biri olmama ragmen cocuklugumdan beri insanlara ilgi duymamamdi. Yani biri yanimda otuz saat otursun donup "merhaba" demem, biriyle bes saat konusayim adini sormam, yillardir tanidigim insanlarin hayatlarina dair onemli detaylari sormak aklima gelmez. Neredeyse kirk yasindayim, uc tane falan arkadasim var. Herhangi bir seyi dinlemem gerekirse "yeteeeeer bu cok can sıkıcı" diye bagirmamak icin buyuk caba harcamam gerekiyor. Is toplantilari, konferanslar vs tam bir savas. Asagi yukari dort bes dk icinde one arkaya saga sola sallanip ayaklarimi yere vuruyorum vs cunku baska turlu oturup bir sey dinleyemiyorum. Film izleyemiyorum. Onceden zaten izlemis olmadigim seyleri izleyemiyorum, ama saatlerce kitap okuyabilirim. Sozlu verilen instructionlari anlamiyorum.

bir de tam olarak alakasini hatirlayamiyorum ama adhdli kisilerin denge problemlerini siklikla yasadigini okumustum bir kitapta. Ben de ayakta dururken duvara carparim, yururken yanimdakinin ustune duserim vs. Komik bir detay olarak da bu var.

Terapistinize bahsedin tabii.

psikoloğunuzla mutlaka konuşmanız gereken bir konu bu bence. bazen yetişkin dönemi dikkat dağınıklığı, overthinking, korodinasyonsuzluk vb. şeyler çocukluk travmalarının da uzantısı olabiliyor. koordine olamayan, bir türlü bir işi toparlayıp tamamlayamayan bir arkadaşımızın terapisinde annesinin hemen her gün sen hiç heves etme zaten beceriksizsin, bu kızımız da saftirik olan, aman ona iş vermeyin yapamaz eline yüzüne bulaştırır vb. demesinin uzantısı olduğu ortaya çıkmıştı mesela.

ayrıca sanal dünya, uygulamalar, bildirimler vb. şeylerin de dengeyi bozduğuna inanıyorum. bankacılık, çok elzem birkaç program, wp vb. dışında hiç bir uygulama yüklü değil benim telefonumda. haber, hava durumu, uygulama bildirimleri vesaire hiç biri yok. ekranıma bildirim düşmüyor. misal wp girince görüyorum gelen bildirimleri ki onların da tamamı sessiz, bildirim sesi yok gibi gibi. sosyal medya zaten çok sınırlı kullanıyorum. özellikle ofis ortamında dikkat, odaklanma gibi konularda hepsinden yaşça çok büyük olmama rağmen hepsinden ilerdeyim ve kesinlikle bunlarla alakası olduğunu gözlemliyorum.

bu anlamlarda sadeleşmek size de iyi gelebilir.

Yani bende overthinking, bir dusunceden bir dusunceye atlama, organize olamama, odaklanamama, ortamdan kopma, yeni seyler ogrenememe cok var. yani nerdeyse kendimi bildim bileli var.

Gecen bir siseye yakin sarap ictim, aman allahim birden bire her sey sustu. Yani sadece o anin icindeydim, baska hicbir sey dikkatimi cekmedi vs.

Sema terapi aliyorum, ve yetersizlik/basarisizlik semasi var. ama cocukluk travmalarina bagli olan mutsuzlugum gecti gibi. Takmiyorum artik, degistiremeyecegim seyler, ailemle arama mesafe koydum, artik beni o kadar da etkilemiyorlar. Ama yine de bu saydigim semptomlarda bir sey kaydedemedim giib ve isimi etkiliyor…

ne giyileceğine bağlı olarak değişir. gömlekse beyaz derim. mümkünse siyah olmasın. tişört giyilecekse beyaz, gri veya siyah-beyaz çizgili olabilir mesela. kazak giyilecekse kahverengi, bordo gibi koyu renklere gidilebilir.

Tabiki açık mavi.
Beyaz gömlek garson gibi durur.

kırmızı, turuncu gibi saçma renkler hariç toprak ton, pastel ton her şey güzel gider.

açık yeşil

www.youtube.com

Lütfen yıkan. Liste içinde en acil o geldi şimdi benim gözüme.

ümit var. aynı durumlardan geçtim, düzeldim. şahit olan arkadaşları sildim yenilerini edindim. sağlığımı kaybettim sağlığımı kazandım. kilo aldım kilo verdim. son kalan insanların yüzüne bakamadım sonra hepsiyle gece içmelere eğlenmelere gittim.

düzeliyor her şey sabredersen. kimse için değmez lafının klişe olmadığını anlıyorsun. bu gudibik yüzünden mi hasta olmuşum, yaşama sevincimi kaybetmişim diyecek hale geliyorsun. gülüyor geçiyorsun.

her şey düzeldikten sonra da o bakamadığın arkadaşların aradığında dışarı çıkmaya üşenip gitmiyorsun. annen aradığında sırf şu an çekemem diyerek açmıyorsun. her şey iyi gidiyorken tekrar kilo alıyorsun çünkü neden? her şey iyi gidiyor dedim ya, kendini salmanda sakınca yok. hayat tekrardan ibaret. bu tekrarlardan bazen keyif alırız bazen de almayız.

ayrıca kime rezil oluyormuşsun? kime neymiş? kendine rezil olursun en fazla, onun da çözümü "o şey" değil.

Gerçek savaş sandım. İlk önce yıkanın. Suya ördek atın arkasından da siz girin. Film izleyin. Hepsi bu Afgan'ın enkazı mı?

her şey sizi sıkıyorsa bir hayır vardır. yaratıcınız belki de siz ona kavuşun diye size böyle acılar nasip etmiştir.

tüm bunlar hayır olabilir. nasıl ki metal yanınca parlarsa siz de ona yönelin ve acılarınızla parlayın.

eczacılık okuyun

yurtdisina gitmek istiyorsan o yolu turkiye'de eh iste bir bolum okuyarak acamazsin. gitmek istedigin ulkede yuksek lisans yap, turkiye'de 4-5 sene okuyacagina. ingilizce yoksa ingilize ogrenmeye ada kendini onumuzdeki 1-2 sene.

yurt disina gitmek istiyorsan orada tekrar lisans okuyabilirsin. sonrasinda istersen yuksek de yaparsin.

bilgisayar şirket bilgisayarıysa hakkı var demişti türk yargısı.
o nedenle şirket bilgisayarında kişisel hiçbir iş yapılmaması önerilir.

Adamlar haklı. Okuyabilirler. Şahsi platformlarınızı kullanmanız daha iyi olabilir.

Ama bir şeyi merak ediyorum. Niye pardon deyip geçmek varken; hukuksuz bu özür de dilemem. İsterseniz insiyatif kullanın(sanki senin iznin gerekiyormuş gibi isterseniz demişsin.) gibi ifadeler ve üstüne peşini bırakmam demenin sebebi nedir? Hukuksal olarak bilmediğin bir konuymuş hem de.

okunduğuna dair önceden bilgilendirmediyseniz haklı nedenle fesih + kvkk şikayet yapılabilir.

okunduğunu size bildirmiş ve onayınızı almış olmaları lazım. sözleşmenizde falan bir yerlerde illa ki yazıyordur. yazmıyorsa karsiyakaliyiz +1

Evet, böyle bir bildirim yapılmadı tarafımıza. Hatta bu olay şirket içinde ses getirince "madem olay ayyuka çıktı, evet özel yazışmalarınız da okunuyor" gibi bir açıklamada bulundular.

@Amory Lorch, evet hukuksal boyutuna hakim olmadığım bir konu. Olayın sıcaklığı ile dile getirilmiş sözlerdi tabii ki ve KVKK kapsamında haklarının olmadığını düşünüp "pardon" deyip geçemedim. "Pardon" demenin bir anlamının da olmadığını düşündüm.

İş yerinin donanım ve yazılımlarını kullanırsanız özel yazışmalarınızı okuma hakları var. İş bilgisayarı falan değilse zaten hacklemişler demektir.

Bilgi güvenliği alanında çalışıyorum. Hukuksuzluk değil. Lancelot-du-lac'ın belirttiği gibi iş bilgisayarı - iş interneti - iş ağı (buna işle ilgili teams gibi cloud hesapları da dahil) bunlardan biri kullanıldığı sürece kişisel yazışmalarınız da dahil her şeyi takip edebilirler.

Hala 2010 tarihli yargıtay kararı veriliyor. O köprünün altından çok sular geçti. Anayasa mahkemesinin kararları çok açık: önceden işçinin onayını almalısın, bu bir. Onay alsan bile denetlerken bazı koşullara uymalısın, bu iki. Bunlara uymazsan insan hakları ihlaline sebep olursun, bu da 3.

Okumak isteyenler için yakın tarihli aym kararını bırakıyorum buraya. İhlali gerçekleştirenin de avukatlık bürosu olduğunun da altını çizeyim :)

www.resmigazete.gov.tr

Olay işyerinin bilgisayarından yazıştıysan işveren haklıdır kadar basit değil. Bu konuda AİHM kararı da var. Bu işlemin yapılabilmesi için Birçok kriter belirlenmiş. İşçiye önceden bildirmek, çok haklı bir sebebin olması, doğrudan özel yazışmaların denetlenmesine gelene kadar başka bir denetim yolu geliştirmek gibi bazı hususlar var. İşyeri bilgisayarını kullanmak işvereni tek başına haklı göstermiyor yani. Bir sıkıntı olursa hukuki yollara başvurun bence.

okuyamaz. hukuki olarak hakknızı arayabilirsiniz

Yanıtlarınız için hepinize teşekkür ederim.

İş ile özel'i keskin çizgilerle ayırmak lazım.

Arkadaşlarınıza iş mailinden yazmayın, görüşmeyin. Özel mailiniz ile irtibat kurun.


.

şikayet gelmiş olmasın
gıybet taraması mı yapıyor koskca şirket

Bana da eleştirel yorumunuzu yaptığınız kişilerden birinin ihbarı olabilir gibi geliyor. Sorsanız hiçbiri "ben yaptım" demez ama tahminim bu bilgiyi kendisine haber verenler olmuştur. Böyle eleştirileri özel yazışmalarınızda bile iş arkadaşlarınızla yapmayın. Sözlü olarak istediğinizi söylersiniz ama yazılı kısmı sıkıntılı...

@bir soru sorcam,

@SiyamkedisiZorro,

Hayır bir ihbar söz konusu değil. Özel yazışma yaptığım arkadaşım bir gün önce yine söz konusu yönetici yüzünden istifasını sunmuş biri. Kendisi dışında bu yazışmaya tanıklık etmiş biri yok. Kaldı ki yönetici Teams yazışmalarının belli bir süzgeçten geçtiğini açıkça söyledi.

müdür stalklıyor

@bir soru sorcam;

içeriden mi bildiriyorsun?

Açlık- Knut Hamsun
Okuduğumda kıştı ve kütüphanede okuyup bitirmiştim, çıkışta karanlıkta yol boyu ağlamıştım, parmak bölümünü hatırlaya hatırlaya. Bunun dışında ise:
Onca Yoksulluk Varken
Katip Bartlebly
Momo
Fareler ve İnsanlar

daha önce yazılmış olanlardan açlık ve momo için +1 eklemek isterim öncelikle, ben de bu ikisini çok sevdim. momo'yu bitirdiğimde hüngür hüngür ağladım ben çok duygulandığım için, 26 yaşında herifim.

bunlar dışında tatar çölü'nü önerebilirim. tam olarak "ufku iki katına çıkaran ince kitaplar" kategorisinde muazzam bir eser.

onun dışında belki çok klasik olacak bu ama 1984-biz ikilisini de herkesin okuması gerektiğini düşünüyorum.

Sol Ayağım
Pal Sokağı Çocukları
Satranç
Fareler ve İnsanlar
Martin Eden
Parfümüm Dansı
Alamut
İnsan Ne ile Yaşar?
Oblomov
Hayvan Çiftliği
1984
Uçurtma Avcısı
İnce Memed
Kuyucaklı Yusuf
Cemile (Aytmatov)
Serenad

Körleşme
Dorian Gray in Portresi
Katya'nın Yazı

Eduardo Galeano'nun da tüm kitapları.
Jose Saramago da tüm kitapları ile sayılır ama Kabil en etlileyicilerden.

Panait istriati

Vakıf serisi
Androidler elektrikli koyun düşler mi
Kaplan kaplan
Körlük
Kurt kanunu
Rızanın imalatı
Bitmeyen savaş

Varoluşçuluk, Jean Paul Sartre

Çeşitli açılardan bana ilham veren başka kitaplar da oldu elbette ancak insan hayatını yorumlama biçimimi en derinden etkileyen kitap buydu.

ince memed
beyaz gemi
toprak ana
gün olur asra bedel
kaplumbağalar

Martin Eden
Fareler ve İnsanlar


Kötü Çocuk Türk'ü lisede okuyunca çok şaşırmıştım ve etkilenmiştim. Çünkü sayfalar boyunca Orhan Gencebay, Ferdi Tayfur ve İbrahim Tatlıses'in arabesk şarkılarıyla hem bu kültürü inceliyor hem sosyolojik çıkarımlarda bulunuyordu. Elimdeki akademik bir kitap değildi fakat çok kişilerce altkültür olarak görülen, içinde kendini façalayan insanların bulunduğu arabeskin böyle kaliteli bir kitapta yer alması ufuk açıcıydı benim için. Sonra arabesk ve aklıma gelebilecek her konu üzerinde çok çeşitli müstakil araştırmaların olduğunu öğrendim, biraz daha şaşırdım :)

Martin eden
Bozkırkurdu
Şato

Tutunamayanlar
Sevgili Arsız Ölüm
Yalnızız
Dost-Yaşamasız

Engin Geçtan - Hayat

kara kitap. kabus kadar karanlık bir kitaptı. esrarengiz, puslu değişik bir kitap. en çok etkilendiğim kitaplardan biridir.

diğeri de 1984 tabi ki. cep kitabından koleksiyon versiyonuna kadar bir sürü baskısı var evde.

puslu kıtalar atlası ve suskunlar, ihsan oktay anar’dan.

bir de carn, çarpıcı bir romandı.

tolstoy- hacı murat

ve tabii ki

victor hugo- sefiller

Tekrar ettiklerim olacaktır ama

Catch 22
Flowers for Algernon
Vakıf serisi
Kumsalda
Denizler altında 20000 fersah (çocukken aklımı alan kitap)
Yer açın! Yer açın!
Sonsuzluğun sonu
Tembellik hakkı

Kesin İnançlılar (Hofer)
Martin Eden
1984
Yabancı (Camus)
Fedailerin Kalesi Alamut (Bu kitaptaki tasvirleri unutamıyorum. Adeta o ortama ışınlanıyordum okurken)
Bozkurtların Ölümü
Ruh Adam (Bayağı enteresan bir kitaptı. Çok fanı değilim ama bazı sahneler etkileyiciydi)
Kürk Mantolu Madonna (Bu kadar ayağa düştüğü hâlde bu kadar kaliteli olacağını düşünmezdim)
Aytmatov’un çoğu kitabı

Hiç gelirin yoksa gelir testi yaptır. Borç birikmez.

gelir testi yaptır arkadaş doğru demiş.

ayrıca yapılandıracaksın da ödeyemezsen sonra bir yaptırımı , tüm borcun tek seferde ödenmesi gibi bişey olursa eğer daha zora düşebilirsin. onu da araştır.

gelir testiyle borçtan kurtulmak birlikte yaşadığın haneye asgari ücretin 3 te 1 inden az maaş girmesi gerekiyor diye biliyorum.

bir araştırmanızı öneririm dostum.

Gelir testi için baya fakir olman lazım, evdeki birinin üzerine ev araba varsa yapmıyorlar bile. Aylık gelir de kişi başı 800 lira falan olacaktı en son.

Üsttekiler sana uymuyorsa yapılandır.

Yıllar evvel bana da büyük tutarda bir şey yansıtmışlardı. Kafalarına göre af çıkarıp düşürdüler de düşürdüler. Ödeyeni düdüklesinler dedim ben de.

yaşadığın ev gelirinin asgari ücretin 3'te 1'i olması lazım gelir testi yaptırıp muaf olmak için. ailenle yaşıyorsan o iş zor.

zamanında gss'yi aylık 400-500 tl'den başlatmışlardı sonra aylık 70-80 tl'ye düştü. bakarsın ileride muaf tutulursun. sigortalı işe girince eski borçların siliniyor diyorlardı, ama doğru mu bilmem.

Yaşım 25 olunca gelir testi yaptırmıştım, haneye çift maaş giriyor, muaf olamadım tabii. Babam ısrar ediyor yapılandır, ödeyelim diye ama ödemek hiç akıl kârı gelmiyor. En kötü ne olabilir ki? İşim düşerse parasını öder hastaneden hizmet alırım sonuçta, değil mi?

Gözüken borç, yapılandırılmış şekli zaten.

Gss borçları başvuru aranmaksızın otomatik olarak yapılandırıldı

ben 20 binliraya yakın gss prim borcu ödedim şaka gibi ama gerçek.

geçmişten toplu borcum vardı ilk çıkığı zaman, 3000 5000 2500 2500 ödedim.(yurtdışında çalıştığım için gelir bildirimi yapamadım en yüksek dilimden borçlandırdılar) ha bitti dedim, bitmemiş, ilaveten bir sürü borç çıkardılar onları da ödedim, zaten her ay düzenli ödemeye başladım ilk ödemelerimi yaptıktan sonra.

yine yetmedi geçtiğimiz sene 2015 yılından kalma borç çıkardılar ona da yasal faiz işletip 100 liralık borcu 900 küsür olarak önüme sürdüler ve onu da ödedim.

ödemeyene bişey yok ama ödemeye başlayınca adamın yakasından düşmüyolar.

en son sgk daki memur dedi, seni gözüne kestirmişler bu kadar da olmaz arkadaşım diye. itiraz mitiraz ettik öyle yaptık böyle ettik ama olmadı yine de ödedim. üstelik türkiyede bile yoktum o tarihlerde, pasaporta, giriş çıkışlara, yabancı yerde çalıştığıma dair bir sürü evrak almama yani hukuki olarak ispatlamama rağmen.

işsiz insandan haraç alan bir sisteme her şey mübah.. evde tek yaşayan işsiz bir arkadaş veya akraba yanına ikametgahınızı taşıma imkanınız olursa gss borcunuz çıkmaz. ya da bildiğim kadarıyla gitmediği halde yurtdışında bir yeri ikametgah gösterenler de varmış.

banka otomatik olarak çekiyordur sizden diye tahmin ediyorum. ekstrelerinizi ayrıntılı okuyun bence.

selamlar, yurtiçi tabi değil yurtdışı %10 stopaj vergisi mevcut yabancı hisseyi fonlardan alırsanız.

@co2s2 yok hocam ekstreden kesilen tek şey komisyon

@konsomatrix fonlardan alırsanız dediğin ney hocam?

benim bildiğim sadece hisse senedi hesap kullanım ücreti ödüyorsun. o da yaptığın iş hacmine göre.

yurtdışı hisselerinden oluşan fonlar var. yapı kredi global teknoloji fonu gibi mesela. fonu al sat yaparken %10 stopaj vergisi alıyor. otomatik keser zaten.

Ben gittim birsey olmadı. Yıllardır sigortam yok. Hicbirsey ödemedi.

corona sebebiyle yıl sonuna kadar borcu olsa da ücret ödemeden gidebiliyor.

öncelikle; noktalamalardan sonra lütfen boşluk bırak, bu şekilde hiç okunur değil yazın ne yazık ki.

avukatlığın daha bir forsu vardı, şimdilerde itibar zedelenmesi yaşıyor da olsalar avukatlık bu ülkede doktor ve mühendislikle beraber top 3 jenerik meslekten biri. öğretmen bunların arasından yeni düştü, mühendislik sallanıyor, avukatlık ise mühendisliğin hemen arkasında. bu yüzden idealist olmasalar da yapabileceğini düşünenler hukuk okuyor.

türk alman hukukta okuyan bi tanıdığım var. on numara üniversite. bir kere almanca hazırlıkta kafalarına vura vura öğrettiler o almancayı. diğer devlet okulları b1 derecesi ile salarken bu adamlar c1 testdaf belgesi istiyor hazırlığı geçmek için. tanıdığım kız bir senede hazırlığı bitirmek için hastanelik oldu çünkü almanca temeli yoktu. neyse, sonra hukuk fakültesinde almanca hukuk derslerine giren hocalarının bazıları almanyada birebir yasaları yazan ekipten proflar doçentler. ben tırt bi okul sanıyodum ama arkadaşı gördükçe anladım ki baya sağlam.

yalnız bu sene 12binden aldı ta hukuk. tutturması çok zor.

Hocam sözel, sayısal ayrımları bu ülkedeki eğitim sisteminin en büyük sorunlarından biri. Öğrenciler hayata direkt sınırlanmış olarak başlıyorlar. Sınırlanan öğrenciler alanlarındaki en yüksek puanlı bölümlere girme eğilimindeler. Sayısalcılar için eğilim tıp, diş hekimliği yönündedir. Eşit ağırlıkçılar için eğilim hukuk yönündedir. 18 yaşındaki bir lise öğrencisi hak, hukuk bilmiyor. Puanına göre, çevresinden duyduklarına göre tercih yapıyor. Avukatlığın son durumu bildiklerime göre çok iyi değil. Staj süresince düşük ücret teklif edebiliyorlar. Avukatlık aynı zamanda çevre meselesi. Kişisel çaba gerektiren bir iş. Karakteriniz buna uygunsa, hedefleriniz varsa okuyabilirsiniz.

(bkz: #69397004 )

Türk-Alman'da yüksek lisans yapıyorum, 10 numero okul, devlet üniversitesi olduğuna hala inanamıyorum.

para kazanmak ve meslek olarak yapacağınızı düşünerek hukuk okumanızı önermem. belli bir yaştan sonra asgari ücretin biraz üzerinde maaşla işe başlama çok zor geliyor.

Arçelik/Beko.

Arcelik/Beko

arçelik/beko/grundıg/altus/keysmart

Beko +1

Arçelik
Beko

ben annemlerin evine ve kendi evime hep bosch aldim. cok memnunum servisten.

Arcelik

kesinlikle arçelik ve grubundan şaşmayın.

özellikle izmir konak tarafı servisi çok hızlı çalışıyor. antalya'da da deneme fırsatım oldu.

hiç gerek yok öyle yabancı beyaz eşyayı almaya veya dandik vestel almaya.

not: indesit de türkiye'de üretiliyor, manisa'da whirlpool fabrikasında. yabancı zannettiğin türk çıkar yani.

siemens/bosch. servişçi çok anlayışlıydı 2 kere masraf çıkarcak parçayı hata olarak girip beni 2 kere kurtardı.

Arçelik kesinlikle.

Evdeki makinalar 30 yıldır çalışıyordu modeli yenileyelim diye değiştirmistik.

Ben tıp okumanın ve bitirmenin tam sürecini birkaç gün önce öğrendim, aile hekimi olmayı amaçlamıyorsan olmaz o iş 50 yıl falan sürüyor.

Hayır asla değil! Kendinizde o azmi ve potansiyeli görüyorsanız okuyabilirsiniz elbet.

hayir. okuybiliriniz. yas sadece sayidir.

ancak doktor maaslarina bakinca, harcadiklari o cabaya degmedigini dusunuyorum.

Özellikle de devlet hastanelerinde kaç kişi hocaların yaşı ve deneyiminden haberdar muayene olmadan önce?

Bana saçmalık gibi gelmedi, peşinden gidin.

Tıp puanları yüksek. Temeliniz yoksa ilk seferde kazanmak zor. Ama severek yapabileceğiniz bir meslekse saçmalık değil.

Saçmalık değil okumanın yaşı olmaz yaş sadece rakamdan ibarettir bazen.

büyük ihtimal ile sıfıra yakın sosyal hayatın olucak 5. yılda sen 35 aynı dersi aldığın kişiler 23 olucak. iletişim kurmakta zorlanmam diyorsan sorun yok.

şimdiki siemens health'in almanya'da bir yöneticisi var adam hindistanlı. ailesi çok fakir olduğu için tıp'da okuyamamış elektronik mühendisi olmuş sonra para biriktirip 32 yaşında tıp okumuş.

şimdi siemens'in beyin takımını yönetip tıp sektörüne patent üretiyor.

yanlış anlamaz isen adam artisliğine okumamış yani adam için bu bir yaşam tarzı. zaten hayatı tıp.

ben mesela 100 kere dünyaya gelsem bir kere tıp okumam. o derece uzak konu bana.

yurtdışında hem kariyer değişimi hem de tıp fakültesinin ikinci bir fakülte olarak okunması sebebiyle çok yaygın görülüyor 30'larında tıp öğrencileri.
ama tabii burası türkiye. insanların belli şartlanmaları var. üniversiteler yüksek lise kıvamında ve yetersiz oldukları için "bir an önce mezun ol, iş bul, evlen" zincirinin bir parçası. çok az kişi okuduğu bölümü gerçekten içselleştiriyor.
bunu yapabileceğinize inanıyorsanız buyrun okuyun bence.

Hiç mantıklı değil. Sen bitirene kadar tıp mezunlarının durumunun ne olacağı belli değil. Özel üniversitelerin yeni hedefi Tıp. O kadar okuyup da hekimlik yapma fırsatı bulamayabilirsin.

Bir de şu ekonomik krizde genel anlamda okumak eğer ki çok başarılı değilsen mantıklı değil.

hiç mantıklı değil. her şey zamanında güzel. okumanın yaşı yoktur doğru ama bu yaştan sonra tıp okumak hem ruhen hem de zihnen insanı çok yıpratır.

İngilizceniz ve fen bilimleriniz çok iyi ise italyada aynı türkiyedekine benzer yabancı öğrenci sınavı var. Onunla ücretsiz ingilizce tıp eğitimi alıp bologna gibi üniversitelerde okuyabilirsiniz. Hem köklü ve dünyada sıralamaya girmiş hem avrupa diploması veren bir yerde okumak (ingiltereye gidip doktorluk yapmak mesela) çok daha mantıklı. Tabi orada geçiminizi idame ettirecek iş ya da hazır para da lazım.

eksisozluk.com

Ben 30 yaşındayım fizik tedavi ve rehabilitasyon kazandım bizim bölümde de bir kadın 41 yaşında o da kızı liselere giriş sınavına hazırlanırken ben örnek olmak adına hem de birlikte çalışmak adına sınava girmiş kazanmış. Yani yapabilirsiniz istedikten sonra hersey olur.

Yalnız zor. Hani bi noktadan sonra kafam almıyor o yüzden biraz zor olabilir

Bana mantıklı gelmiyor ya. Şimdi bu sene hazırlansan anca seneye başlayacaksın, yaş oldu 31. İntörn olduğunda 35'i geçeceksin, yeri geldiğinde 36-40 saat çalışman gerekecek. 24-25'te beden kaldırıyor da 36-40 yaş arasında kafayı sıyırabilirsin bence. Vücut yeter ulan ben 20'li yaşlarda değilim diyebilir.

"okumanin yasi yok" palavradan baska bisey degil. okursun ama sonunda bir cacik olmaz, kendini tatmin edersin o kadar.

Ustune ekleyerek gitmen lazim. Eger simdiye kadar yaptigin seyin ustune tip ekleyince ortaya bulunmaz hint kumasi cikacak ve sen koseyi donecek isen, kendinde de dayanma gucunu goruyorsan girilir. Yoksa duz prastisyen hekim olmak icin 30'dan sonra
yapilmaz.

Okursun gayet de güzel ve keyifli olur ama her şeyin bir bedeli var. Ailen çocuğun varsa etkilenir, özel hayatın etkilenir. Yurtdışında okumak daha iyi olabilir

tip fakültesinde asistanlik yaptim, neden tip diye sordugum da en cok gelen 3 cevap, parasi iyi, gercekten tibba ilgisi olanlar, ailesi doktor olanlardi. cok zor bir bolum ders yuku cok fazla, gercekten istiyorsan yaparsin. yoksa durulacak bir bölüm degil, ki normalde doktorlari pek sevmezdim, egitimi görünce saygim kat kat artti.

baska bolumlere de bakabilirsin. doktor olmmazsin ama tip alaninda calisirsin.

Bu yola girin bence 36 yaşında biter. Çok guzel

asistanlık sırasında birbirlerine insanca davranmıyorlar. tertipçilik var resmen. yaş orada sorun olabilir. kendinden 10-12 yaş küçüklerden fırça yemek.

50 küsür yaşında hukuk fakültesi bitiren tanıdığım var.
Şimdi bu insan çevresini dinlese ne işin var diyeceklerdi. Otur oturduğun yerde diyeceklerdi. Bu yaştan sonra okumak zor diyeceklerdi. Sen yaşına uygun davran diyeceklerdi.

Bunları dinlese çoktan emekli modunda yaşıtları gibi boş boş takılacaktı.

Yani insan isteyince yapar. Ama bahsettiğiniz durumdaki isteğin çok büyük olması lazım ki maddi ve manevi yükünü kaldırabilin:)

İskansiz evde oturursaniz inşaatta oturuyorsunuz demektir. Birine bir şey olacak olsa hafezanallah başınıza iş olur birincisi ikincisi elektrik şu abonesi inşaat olarak yapılmış olmalı veya eskiden normal abonelik almış olabilirler. Buna bakmalisiniz. Ben olsam almazdım. Sizi bilemiyorum

İskan olmayıp da suyu elektriği ayrıysa 15 yıldan daha eski bina olabilir, o zamanlar elektrik su aboneliği için sıkıntı çıkmıyordu. İstanbul'un yarısı bu haldedir, belki de fazlası.

Bunlardan önce bina gerçekten 15 yıl önce ve de deprem yönetmeliğine uygun mu yapılmış ona bakın.

Binanın fotosu ya da ilan linki varsa at bakalım, proje tipinden belli olur yapısı.

Bırak istanbulu tr de bulunan evlerin yüzde 80 i bu durumda, ben daha önce bir sıkıntı ile karşılaşmadım, ama karşılaşılmayacağı anlamına da gelmemeli tabi ki bu.

selamlar,

kat mülkiyetine çevrilirse alacağınızı iletebilirsiniz.

aksi halde belediyeye gidip oturma ruhsatı vs. sormanız gerekli

O kadar eski binalarda iskan olmaması abonelik için sıkıntı olmaz normal abone gibi oluyor daireye fatura geliyor binaya değil. Yeni binalarda şantiye olarak geçiyor ve uçuk ödemeler oluyor.

hocam
tapuyu bankaya at
kredi cikiyorsa
güvenilirdir

ama arsa tapusuna kredi cikmaz

Tapu arsa tapusu mu diye geçiyor emin değilim ama kat irtifakı kurulmuş olsa gerek. Ben böyle bir ev için kredi talep ettim, halkbank sebep vermeden reddetti, akbank kredi verdş. Yani kredi talep et, veriyorlarsa sıkıntı yok diye düşünmeyin. İlk akbank'a başvursam haberim bile olmayacaktı.

var

var, anlasma yoluna gitmeye calisin. 3 ay değil, 2 ay ödesek vesaire gibi.

Var.
O sizi zamanından önce çıkaramaz . siz de "sözleşme yapıldığından" son ana kadar evde kalmazsanız dahi o kiraları vermek zorundasınız.

bildiğim kadarıyla kontrat bitim tarihinde çıkacaksanız 15 gün öncesinden, kontrat bitim tarihinden daha erken bir tarihte çıkacaksanız 3 ay öncesinden haber vermeniz gerekiyor. Bu sebepten 3 aylık istemiştir.
Tavsiyem; çok acil değilse, 3 ay daha oturun o evde ve 3 ay sonra çıkacağınızı beyan edin. Böylelikle oturmadığınız ayın kirasını vermemiş olursunuz.

Yalan yanlis yazmis gene millet.
Sen eski kiracisin. 2017. Ilk yilda bile mahkemeye verecek de anca oyle alir o 3 ayi ama alabilme ihtimali olur. O uygulama da ev kolay kiralanamayacak bi yerdeyse gecerli bu arada.

Yani su an senin 15 gun onceden haber verip cikman yeterli. Her yil kontrat yenileniyor diye yeni kiraci statusune gelmiyorsun yani. Ev sahibin pek uyanikmis.

kesinlikle bir avukata danışın.

bi de cevap yazan insanlar arasaydı.
3 ay önceden bildirim yapılması gerekliliği.
www.emsal.co

Bilene danışmanını tavsiye etmekle beraber bildiğimi aktarayım.

Her seneyi devirde aksi söylenmedikçe kontrat yenileniyor.

Temel olarak kontratı tek taraflı iptal ettigin icin parasını talep etmekte haklı adam.
Ancak erken çıkıyorum, bak yeni biri gelir bir ay kalmadan gel yarı fiyatta anlasalim gibi orta yolu bularak ayrılmanız en doğrusu.

son yaptigimiz sozlesmede (2018 Eylul), "kiraci kiralanani bosaltmak istediginde BIR AY evvelinden bildirim yapmak zorundadir" diyor. Bu durumda bildirim yapmak suretiyle bosaltmakta bir sorun var midir?

Sözleşme yoksa hiçbir şey alamaz. Kirayı elden veriyorsanız ya da mobil bankacılıkta kira ödemesi kısmını işaretlemeden parayı gönderiyorsanız siz de onu şikayet edeceğinizi söyleyin vergi kaçırıyor diye. Direk r yapacaktır. En fazla depozitonun üzerine yatar. O da varsa.

Sözleşme yapıldığı dönemi bağlar ayrıca. 2018 de yapılan sözleşme 2020 yılını bağlamaz.

sözleşmenizde otomatik olarak yenilenip yenilenmediğine dair ibare muhakkak vardır ve genellikle matbu kiralama sözleşmelerinde bu madde oluyor.

sözleşme her sene otomatikman yenilenir.
eski kiracı da olsanız, yeni kiracı da olsanız, sözleşme sonuna kadar kiradan sorumlusunuz.

kontratlarda genelde bir aydır (30 gün) haber verme tarihi.
benim atölyemin iki ay mesela.
en başta imzaladığınız kontratta yazar zaten ne kadar süre önce haber verilmesi gerektiği ve o tarihte haber verilmezse kontratın otomatikman yenileneceği.

icra ya da mahkeme yoluna giderse kiraları vekalet ücretleri ve masraflarla birlikte alır.

anlaşmaya ya da evi devredebileceğiniz bir kiracı bulmaya çalışın.
evin kolay kiraya verilip verilemeyeceği, yerinin iyi olması ya da olmaması kiracıyı ilgilendirmediği gibi görecelidir de.
talep etmek için yasal hakkı var.
sözleşme yapıldığı dönemi bağlar, önemli olan sözleşmenin "yenileniyor" olması zaten.
çıkmadığınız her yıl, sözleşme otomatik olarak yenilenir ve dolayısıyla yapılan dönem de yenilenmiş olur.

ingilizce oku. hukuk okuyup ne yapacaksın, hukukçu dediğin adam üç kuruşa sana hizmet etmeye hazır zaten her türlü ihtiyacın için. ki sen bilgili bile olsan bu konularda yine hukuki hizmet almak için bir avukat tutman gerekebilir.

ingilizce bildiğini iddia edenlerin yüzde 90'ı ingilizce bilmiyor doğru düzgün nasıl olsa. o yüzden ingilizceni geliştirmek için iyi olur bence. ama öğretmenlik değil de dil ve edebiyat veya tercümanlık.

Eğer makine mühendisliğine devam edecekseniz ikisi de çok mantıklı gelmedi. Yani hukukta o çileyi çekmenize değecek mi mesleği yapmadıktan sonra?

İngilizce öğretmenliğinde malum pedagojik formasyon alacaksınız ve programın önemli bir kısmını eğitim dersleri oluşturacak. Bu konulara ilgiliyseniz okuyun tamam ama yoksa İngilizce anlamında aman aman bir şey katar mı, bilmiyorum. İlginize göre dil edebiyat ya da tercümanlık daha mantıklı proletarier'in dediği gibi. Eğer mesleğinizi değiştirecekseniz İngilizce öğretmenliği. Hali hazırda makine mühendisi iseniz. 24 25 yaşında varsınız e az. Neredeyse 30 yaşınızdayken okul bitecek. Bedavaya ya da cüzi miktara hukuk stajı yapmak insana her yaşta ağır gelir belki ama 30 yaş bunun için geç bence. (Dgs ile geçince 2 sene mi yoksa 4 sene mi okuyorsunuz bilmiyorum, yanlışım varsa düzeltin)

abi sen zaten mühendis olmayacak mısın, ingilizce öğretmenliği ne alaka allasen? illa okuyacaksan bence hukuk oku. sonuçta hukuk hayatın her alanında lazım, kendi alanında iş yapabilirsin belki, yani mühendislik kollarında hizmet verebilirsin. ingilizce öğretmenliği okursan yapabileceğin tek iş (istisnalar haricinde) ingilizce öğretmenliği olur ki bu tip mesleklerin artık bir cazibesi kalmadı, herkes fakir zaten.

halihazırda mühendis olmuş bir adam bence kendi alanındaki yenilikleri, teknolojileri vs. öğrenebiliyorsa onları öğrenmeli, onun dışında ingilizceyi çok iyi bilmeli. gerisi kişisel tercih olur artık.

ben bir dilci olarak cidden şoktayım, mühendis adam niye öğretmenlik okusun dayı nabıyon allah aşkına. kursa git, ingilizce falan öğren, başkasına öğretip napcan senin mis gibi işin var zaten.

ingilizceye yeteneğiniz vardır ama öğretmenliğe yeteneğiniz var mı? konusunda çok başarılı ama bildiğini aktaramayan veya on dakikadan sonra dinleyemediğim öğretmenlerim oldu. herkesin olmuştur. başka bir iletişim türü öğretmenlik.
hukuk eğer başka bir alanla birleşirse işe yarar bence de.

@proletarier çok saçma bi mukayese bence hukukçu neden üç kuruşa hizmet etmeye çalışan adam olsun? vekalet ücretlerine bak istersen.

bana ikisi de mantıklı gelmedi. başka meslek yapacaksanız adalet zaten yeterli hukuk okuyup ne yapacaksınız? yani miras hukuku öğrenmek size bir şey katmaz ki? Borçlar falan temeliniz var ilgilendiğiniz alanla ilgili yargıtay kararlarıyla destekli bir kaynak çalışmanız yeterli olur iş için. İngilizce öğrenmek için okul okumak da mantıklı değil. 2. bir dil öğrenmek daha iyi olabilir fransızca, çince, rusça vs.

Biraz daha bilgi vereyim.

Hukuk okursam mühendislikle ilgili bir alanda çalışmayı düşünebilirim. İngilizce öğretmenliğini İngilizce öğrenmek için okumayacağım. Kazanıp da bitirirsem iyi bir okulda çalışmak isterim. Atanmak da bir seçenek. Mesleğimi seviyorum ama öğretmenliğe de uzak değilim. Mühendislik okumadan önce matematik bölümünde okuyup bırakmıştım. O sürede öğretmenlik tecrübem olmuştu.

Öğretmenliğin geleceği hukuktan daha parlak. İngilizcenin taban puanları oldukça düşük, ataması kolay bir bölüm.

meslek değiştirmek istediğiniz varsayıyorum. planlar türkiye'ye göreyse ikisi de makul seçenekler değil ve ikisinin de okuması eziyet olacak. okullarda deli gibi ödev veriliyor son iki yıldır, hele alengirli üniversitelere girerseniz çok vakit ister. öğretmenliğin parası iyi değil, hukuku bilmiyorum ama bana fazla eziyetli bir iş gibi geliyor. öğretmenlikte para kazanmak için okul+dersane+özel ders falan sürekli çalışmak lazım. mühendislikten yola çıkarak ilgilendiğiniz alanlarda yüksek lisans falan bakarsanız muhtemelen daha iyi seçenekleriniz olabilir.

Bence de ogretmenligin gelecegi hukuktan daha parlak. Ama madem hayatindan memnun degilsin ve standardlarini yukseltmek istiyorsun biraz daha kas ve tip falan oku. Ingilizce ogretmenligi/hukuk biraz lateral degisiklik gibi ve memnun kalacagin muglak.

avukatım önümüzdeki sene dgs'ye girip bilgisayar mühendisliği okuyacağım. benim hayalimdkeki meslekti. Ancak sen de mekatronik gibi bir alana kayabilirsin

Ing öğretmenliği atama puanları düşük değil. Sadece diğer branşlara göre düşük. Hele ki 5 sene sonra hepten yükselir. Is istiyorsan sağlıkla ilgili bölüm oku. 2 yıllık falanca teknisyenlik gibi. Ya da tip dis hekimliği v.b.

selamlar,

tıp ve eczacılık öneririm.

kalanı maalesef sizin için çok zor olur

3 hafta önce yapsaydın bir nebze de, şimdi sakın o topa girme derim. Elbette ytd

ne değişti 3 haftada?

Ortalama bir gelirin var ise evet çok riske girersin ama aylık gelirini, yaşam standardını, yatırımcı profilini bilmediğimiz için net yorum yapamayız. Kendi adıma asla krediyle yatırım yapmam.

Ne olduğunu iletirsen teknik analizine bakmak isterim.

En basitinden kredi faiz oranları 0,89 lardan 1,50 lere geldi.

pınar su 12 tl diyorlar. ytd

çekme. krediyle borsa işi sakat.

türkiyede borsa oynuyorsanız(evet borsa oynamak), paranız tl üzerinden işlem görüyor doğal olarak.

sizin çekeceğiniz 50bin (kaç ödeyeceksiniz onuda koyun), para kazanmayı öngördüğünüz sürede, aynı miktarın dolar bazında kazandıracağından fazla olduğunu düşünüyorsanız yapın derim.

geçtiğimiz aylarda borsadaki yükseliş aslında döviz kuruyla karşılaştırıldığında komik. buna pandemi sebebiyle ertelenen iddaa vs. şans oyunlarının bağımlılarının borsaya girişinin yarattığı şişme payı da var.

Taşıma suyla değirmen dönmez. Gerek yok.

Kesinlikle önermem. Bir bomba atılır, covid onlemi gelir borsa çöker.

Selamlar,

Yasal yollara basvuracaginizi söyleyebilirsiniz. O sizin hakkiniz

Bu şartlarda yatırım tavsiyesi almak/vermek yasadışı olduğu için burda kimseden istediğin cevap gelmez. Ama şunu söyleyebilirim ki bu tür işler için 6 ay uzun bir vade değildir.

benim bistteki yatırımım 2 yıldır aynı kaldı.

hatta param azaldı bile.

onun için türk borsasında uzun durursam kazanırım diye düşünmeyin derim.

ben altın ya da döviz alsaydım param 3 katına çıkacaktı. elbet artar diye bekledim o kadar süre param aynı kaldı hatta azaldı borsada

Neden iş bulmadan istanbul gibi bir cangıla taşınma kararı verdin ki? Sürecin en baştan çok saçma başlamış. Ben olsam mevcut işime geri dönmenin yollarını arardım ilk etapta. İş işteyken aranır.

Tanıdığım bütün yazılımcılar istanbul'dan kaçmanın yollarını arıyor, sen adamların hayal ettiği hayatı bulup vazgeçmişsin :)

şu durumda sayıldan yada milli piyangodan para çıkmasını veya bir iş kurup zengin olmayı falan da istemezsin, nede olsa bunlarda değişikliğe yol açacak şeyler?

mealen: her değişiklik kötü değildir.

kendi adıma; memnunum hatta biraz daha kafa yoracak proje/iş falan olsa da onunla uğraşsam keşkem. paslanıyorum biraz.

uzaktan çalışıp köy/kasabada yaşamayı da tercih ederim açıkcası.

Öncelikle sağlığının, yaşadığın hayatın, mesleğinin kıymetini bilerek olaya geniş bakmanı tavsiye ederim. 10 senedir yazılım sektöründe çeşitli pozisyonlarda çalışıyorum. İyi yazılımcı bulmakta gerçekten zorlandığımız gibi, eldekileri kaçmasın diye her türlü imkanı da sağlamaya çalışıyoruz. Ekipler şu an istedikleri yerlerden çalışabiliyor ben de dahil. Kimi memleketinde, kimi tatil yerinde. Böyle bir imkana dünyada kaç meslek grubu sahip?

Hiç iş aramadığın halde Linkedin vb. platformlardan görüşme teklifleri geliyormuş, daha ne istiyorsun? Kendi adıma her ay mutlaka 1-2 yer iş görüşmesine çağırır birçok arkadaşım da böyle. Avrupa ülkeleri de dahil birsürü yerden iş önerileri geliyor. Farklı meslek grupları özellikle salgın sürecinde ya işlerini kaybetti, ya düşük maaşlara razı oldular. Kimi onlarca yere başvuruyor sonuç alamıyor. Hiç başvurmadığın yer seni görüşmeye çağırıyorsa bu senin moralini neden bozuyor?

Allah'a şükür salgın sürecinde mesleğimizin kıymetini bir kez daha anladım. Üstelik istediğimiz yerden çalışma özgürlüğüne de sahip olduk. Sabahları uyku, trafik, gün boyu oradan oraya koştur derdi kalmadı. Bundan sonra da belli ölçüde böyle devam edecek gibi görünüyor.

Senin sorunun elinin altındakinin kıymetini bilmemen, boşvermiş olman. Kendini motive et, doğru dürüst bir cv hazırla, başvurularını yap. İstanbul gibi yerde işsiz kalman neredeyse imkansız. Diğer türlü kusura bakma şımarıklık ediyorsun.

Covid başta belli ölçüde sektörü etkilemiş olabilir ama yeni pozisyonların açılması, iş değişiklikleri gayet süratle devam ediyor. Daha 1-2 gün önce bir arkadaşıma referans oldum görüştüğü yerden kabul alsın diye. Eylülden itibaren daha da hızlanır şu an çok insan tatilde.

İş işte, eş eşte bulunur. iş bulmadan istifa etmen çok doğru bir hamle olmamış sanki.

Bir de herkesin yolu kendine hocam. sen takma başkalarını, kim ne yaparsa titri neyse ona baksın, sen de kendi yoluna bak

Psikiyatr a gidin faydası olacaktir

allah yardımcınız olsun, bizim ev sahibi de avukat. o da bize %50'ye yakın zam yapmaya kalktı, kabul etmedik. sonra bir sabah posta ilmuhaberi geldi bir baktık ki emlakçıların zorla imzalattıkları tahliye taahhütnamesi ile icradan tahliye emri göndertmiş. hem onun avukatına para ödedik, hem icraya dosya masrafları ödedik hem de %50 zamlı oturuyoruz şimdi. her kira transferinde küfür ve beddua ediyorum.

soruya cevabım yok, bilginiz olsun, her şeye hazırlıklı olun demeye geldim.

zam tefe-tüfeyi geçemez. rayiç olayı 3 değil 5 diye biliyorum ama imzaladığınız sözleşmede yazan madde de önemli. bu tip durumlarda sulh hukuktan kira tespit komisyonu istenebilir.

her 3 senede bir rayiç düzeltmesi yapılacaksa, siz de 3üncü seneye yeni girecekseniz; o halde henüz zamanı gelmemiş? rayiç düzeltmesini önümüzdeki sene yapmalı.

Öncelikle avukat değilim, bir avukata danışmanız daha doğru olur ama;

1) Kira sözleşmesinde ne yazıldığından bağımsız olarak, ev sahibinin kira miktarını son 12 aylık tüfe oranından fazla artırmaya hakkı yoktur.

2) Ev sahibi kafasına göre kiracıyı evden çıkartamaz.

3) Kendisine kirayı tüfe oranında artırabileceğinizi, rayicinin 3.000 TL olduğunu düşünmediğinizi, dilerse 'kira tespit davası' açabileceğini söyleyin.

4) Kiranızı 12 aylık tüfe oranında artırarak yatırmaya devam edin.

@fever

2017 ağustos'ta girdik eve. 3.seneyi dolduruyoruz yani.

Anladığım kadarıyla yasal olarak hakkı var. Ömrüm boyunca kirada oturdum her ev sahibimizle anlaşıp uygun zamlar yapıyorduk. Çevremdeki herkes 100-150 TL zamla devam ediyor. Rayice yükseltmeye çalışanı ilk kez görüyorum. Eski kiracı kavramını ortadan kaldırmaya ant içmiş sanırım. Ben ev sahibinin profesyoneline ve duyguya yer bırakmayanına denk geldim çıkardığım sonuç bu.

Pandemi sürecinde işlerim bozulduğu için kendisiyle anlaşmıştım. 4 ay kira ödemeyip temmuz ayında kredi çekip toplu borcumu kapatmıştım. Maddi olarak zorda olduğumu bilmesine rağmen ya 2.750 TL ver ya git dediğine göre olay profesyonellikten ibaret.

Güzel kardeşim geçmiş olsun.

1) Kira sözleşmesinde ne yazıldığından bağımsız olarak, ev sahibinin kira miktarını son 12 aylık tüfe oranından fazla artırmaya hakkı yoktur.

Size bunu yapan ev sahibinin evinden de çıkın.
Ben buradan sinirlendim.

bir avukata başvurmanızda fayda var ancak bende kira tespit olayının 5 yılda bir dava ile yapılabileceğini biliyorum. kira tespit davası ile.

avukata avukatla cevap verin.

kral sözleşme nüshası sizde yok mu? rayiç meselesi yazması lazım orada. genelde standart şablon kira sözleşmesi kullanılıyor öyleyse de rayiç meselesi orada yazmıyor diye biliyorum. bi kontrol edin efenim.

@zoque

sözleşme elimde kontrol ettim öyle bir madde var maalesef. benim sorum böyle bir madde konmuş fakat hukuki olarak uygulanabilir mi?

@mr rosebud: sözleşmeler kanunlara aykırı maddeler içeremez.

Sozlesmeler kanuna aykiri olamaz, kanundaki maddeleri ezemez, baska bir avukata danisin ancak ben yasal olarak hakki olmadigini dusunuyorum, yasada uc yilda rayic gibi birsey oldugunu sanmiyorum.

kardeşim kanun hükmü çok açık, "MADDE 344 - Tarafların yenilenen kira dönemlerinde uygulanacak kira bedeline ilişkin anlaşmaları, bir önceki kira yılında tüketici fiyat endeksindeki oniki aylık ortalamalara göre değişim oranını geçmemek koşuluyla geçerlidir. Bu kural, bir yıldan daha uzun süreli kira sözleşmelerinde de uygulanır."

bu madde aleyhine yapılan artışlar geçersizdir. bu maddede yazılı hükmü kiracı aleyhine düzenlenmiş her türlü sözleşme maddesi geçersizdir. gönül rahatlığıyla "ben kanunda yazılı olan neyse onu uygulayıp o oranda artırıyorum" diyebilirsin. kiralayan kim olursa olsun, tahliye vb. hiçbir şey yapamaz.

not: avukatım.

Bu konuyla ilgil yasa Borçlar kanunu 344. madde ve bu konuyu net şekilde açıklıyor. Evsahibi tüfe üstünde artış yapamaz, rayice göre düzeltme de ancak 5. yıl dolduğunda yapılabilir. Sözleşmeler yasanın üzerine çıkamayacağı için sözleşmede böyle bir madde olsa bile geçersiz olması gerekir. Yasal orandan artış yapıp geçin, sorarlarsa yasaya göre 5 yıl dolmadan rayiç düzeltmesi yapamayacaklarını söyleyin. Tahliyeden bahsetmeleri komik, önce kira tespit davası açıp kazanmaları ve sizin karara uymamanız falan lazım ki tahliye süreci başlayabilsin. Bence bilginizin az olmasına güvenip şansını deniyor ve muhtemelen daha da korkutmaya çalışacaklardır çünkü işleri bu. Hatta dava açarsak dava masraflarını da öderseniz vs. diyecekler. Aslında yapabilecekleri hiçbir şey yok.

bu profesyonellik değil dolandırıcılık. ona göre önleminizi alın.

Evsahibiniz berbat bir avukat.

selamlar. istanbuldan avukatım.

buna dava açarak hakkınızı savunma şansınız mevcut.

mesaj atıyorum.

hemen bir avukata başvurun. o evlerden alınan kira gelirleri varsa 1/5 i annenizindir.
ayrıca satılmak vs istendiğinde de imza falan vermesin. yine o malların 1/5 i annenizin.

oh ne güzel olay bulmuşlar ya.

ben olsam ortaklığın giderilmesi davası açacağım der ve ondan sonra gelecek tepkileri beklerim.

bu arada kirada olduğu ispatlanabilirse her biri için 5 seneye dönük olmak üzere kira talep etme ve sizden onaysız kiralandıysa sıkıntı çıkarma hakkınız mevcut. yasal olarak tapuda siz varsanız kiranın 1/5 i sizin ibanınıza yatmalı. bunun vergisini de ödemelisiniz. tarsus gibi bir yerde kiralar ne kadar banka üstünden yatıyordur ve sözleşme var mıdır yok mudur bilmem ama evlerden alınan kira varsa bu kısmı önemli.

o evlerin vergilerini ödeyemezseniz evlerden bir kısmını satarsınız rahat olun :)

bu arada tapular annenizin üstüne geçti değil mi? öyle anladım ama teyit edeyim dedim.

En yakın tapu dairesi gidip yerler kimin adına onu öğrenmeniz lazım. E devlet ten anneniz adına olan varsa çıkar. Siz imza vermeden satamazlar değerini öğrenmek isterseniz ada parsel listesi ile tkgm.gov.tr den yerlerine bakabilir yerel emlakçılardan fiyat bilgisi alabilirsiniz. Emlakçının verdiği rakamın % 20-25 düşüğü gerçek değeridir. İmza ve gayrimenkuller size aittir baskı zorlamalara karşı gelin. Miras bırakan istemese bir şekilde sağlığında dağıtırdı mallarını.

Geçmişe yönelik alacaksınız, vergi vs çok paralar değil inanın. Düzgün bir danışmanlık alın, hem hukukî hemde gayrimenkul değerleme uzmanından. Fazla anlamıyorsanız

kesinlikle bir avukat vasıtası ile işlemleri yürütün.
karşı taraf dolandırıcıymış gibi varsayın ve ona göre güvenin (zaten öyle gözüküyor)

Koşa koşa bir avukat bulun. Mersinde bizimkilerin çok canı yandı arazi olayından. 15 sene oldu hala içlerine oturuyor milyonlar. 1.2 ye satılan yerin dükkanlarla dairelerle 7 milyon karşılığı verildiğini biliyorum. Her yer aynı değil ama önemli de değil.
Annenizin hakkı 1 tane saksı olsa bile önemli değil. Milyonlar ile hiçbir farkı yok. Mal sizin. Güvenebileceğiniz iyi bir avukat bulun o size her şeyi toparlar.

kesinlikle hukuka başvurmalısınız. vergi vs arazilerin değerine göre devede kulak kalabilir. mesaj attım.

kosa kosa avukat bulun. Sanirim bu islerden hic anlamiyorsunuz, pek cevrenizde yok. Durup dururken kaziklanmayin, her kurusta sonuna kadar hakkiniz var. acil avukat tutun, o gerekeni yapacaktir

evliysen de çocuk var mı, düşünüyor musun gibi sorular geliyor :) evlilik - çocuk gibi şeyler hayatı ve düzeni doğrudan değiştirebilen şeyler. özellikle de kadın için. Bir kadın evlendiğinde sadece evliliğini bahane ederek tazminatını alarak işten ayrılabiliyor en basiti.

2,5 saatte 7 kişi mi ? Subaylık mülakatı sanki mübarek.

1- Kadın isen çocuk doğurma ya da evlilik tazminatı olayından dolayı soruyorlardır.
2- Erkek isen, verecekleri maaş ile ev geçindiremez bu yarın gider mantığı nedeni ile soruyorlardır.

Üzücü ama bir çok kurum hala böyle düşünüyor.

bana ne zaman çocuk yapmayı düşündüğümü bile sordular. bişey diyemem şu an için dediğim halde mutlaka vardır bir planınız diyor. seks takvimi mi açayım önünüze...

sorulmaması gereken sorular.

ama onların düşündüğü muhtemel nedenleri:
- evlenirsen işi bırakabilirsin.
- çocuk doğurursan işi bırakabilirsin.
- sevgilin varsa evlenebilirsin.
- evlenmeyi düşünüyorsan eşin çalışmanı istemeyebilir.

bunun sorulması ile bu konuda muhtemelen ayrımcılık yapıldığını düşünüyorum. hoş bir durum değil ama işsizliğin çok büyük problem olduğu ülkede bununla ilgili sağlam davalar görür müyüz hiç emin değilim.

Premium hesap naif bakmış, yukarıdaki cevaplar +1

Medeni hali geçtim, tek mi yaşıyor aileyle mi arkadaşla mı sorularından yola çıkıp "aile hayatı yok gecikip durur bu kesin" diyen ik'cı tanıyorum. Kafalarındaki kalıplara göre bi çıkarım yapmaya çalışıyorlar işte, geniş düşünemiyorlar.

konusma becerisi falan olcmuyorlar, gereksizce bu soruyu soruyolar ki etik olarak sorulmasi yasak bir soru bu.

ayrica bu sorunun evrimi su sekilde

iliskiniz var mi?

evlenmeyi dusunuyor musunuz?

kac senelik evlisiniz? cocuk dusunuyor musunuz?

olursa kac yasina kadar siz bakmayi planliyorsunuz?

cocugunuz kac yasinda?

kardes dusunuyor musunuz?

cocuk-cocuklariniza kim bakiyor? bakici mi aileden biri mi yoksa okula-krese mi gidiyor?

bir kadin olarak ben bu sorularin hepsiyle muhattab oldum ne yazik ki.

bana ik, açık açık benden önce görüştüğü kızın kısa süre içinde evlenmeyi planladığını bu nedenle onu seçmediklerini, benim de böyle bir planım olup olmadığını sormuştu.

çünkü medeni hale göre muamele gösteriyor vizyonsuzlar.

şu an ekipte tek bekar olduğum için evim ekipteki herkesten daha uzak olmasına rağmen kıta değiştirecek olmama rağmen ilk ben ofise dönüyorum. çünkü onlar evli :) ben bekar ve yalnızım.
bunun bir tık ilerisi de çocuk muhabbetleri işte. özel hayatına göre muamele görüyorsun.

edit: bu arada yöneticim birkaç kez ee ne zaman düğün ne zaman evleniyorsunuz diye de ağız yokladı. sana ne diyememek çok üzücü.

geçen yıl bir lisans için ciddi mobing yedim, almazsan zam yok terfi yok vs vs. neyse aldım lisansı. zam konuşmasında bana şöyle bir cümle kuruldu; '' bu sene evleneceğin için x zam yaptık ''. nasıl yani ? lisans diye tutturdunuz ve aldım lisansı aldığım için de zam almak zaten hakkım. ayrıcalık tanır gibi evleneceğin için zam verdik ne demek. bu konuda çok doluyum.saçma sapan şeyler işte.

Erkeksen evliysen işten kolay kolay çıkamazsın her dediklerini yaparsın, kadınsan evliysen her an işten çıkabilirsin veya hamile olup bir süre uzaklaşabilirsin gözüyle bakıyorlar.

Ayrıca şirket içinde de, ekstra çalışması gereken varsa haftasonu, gece vs genelde bekarlar, mümkünse bekar değilse evli erkekler öncelikli.

Seni nasıl kullanabileceklerini-sömürebileceklerini anlamaya çalışıyorlar. Bir keresinde iş görüşmesinde direktör seviyesinde olan adam aynen şunları söyledi."Tam istediğim gibi bir adaysın ama bekarsın, sorumluluğun yok, mecburiyetin yok, istediğin zaman işi bırakıp gidebilirsin. Şu anda seni işe alamam ama eğer evlenirsen mutlaka tekrar görüşelim" İçimden koca bi siktir çekip çıktım görüşmeden. Çok zor durumda değilseniz böyle bir firmada zaten çalışmayın.

Görüştüğünüz firmaya göre değişir. Biraz iyi niyetli bir yaklaşımla geleyim: özel sağlık sigortası ve olası yurt dışı iş seyahatleri için gerekli olabiliyordu. Yurt dışı merkezli şirketlerde çalıştım, bu sebepten soruyorlardı, TR şirketlerinde farklı olabilir.

sorulması hukuka aykırı..

türkiye insan hakları ve eşitlik kurumuna şikayet edebilirsiniz.

diğer öğrenciler kopya çekecekse, ki çok büyük ihtimalle çekecek, çekerim.

çekerim.
normal sınavlarda önüme kitap tutsanız bakmam. gözetmen gelip doğru cevabı gösterse, gözetmeni şikayet ederim. ama online'da çekerim. çünkü çekilir. bilen de çeker. ve belki de yüksek puanla çan eğrisinden kalacağım.

bu durum bütün dünyada böyle. asla "bu ülkede böyle aga" falan denmesin. online sınavlarda kopya çekilmemesi imkansız.

ben normal yazılı sınavda da çekilebiliyorsa çekilsin mentalitesinde bir insanım. O yüzden çekerdim rahat rahat.

100 alınca da farkedilir ya? çok ufak bişeye hemen bakıp belki bilmiyorum, o gün dünyaya adaleti getirmek üzere de uyanmış olabilirim. belli olmaz.

Çekerdim neden çekmeyeyim.

çekmem, ahlaklı olmak için birilerinin görmemesi mesele değil. insan her zaman ahlaklı olmalı. kitap okumak insana bu ahlakı kazandırır.

ilkelerinden taviz vermemek için ölüme gitmişti sokrates...

Çekmem, çekmedim, notum da çekip itiraf edenlere göre düşük geldi. Aferin zaten böyle devam etsinler. İlerde de k.çımın bilimini yaparlar. Zaten akademik ilerlemek isteyip kopya çekenleri temelli anlamıyorum, o ucuz embesil zihniyeti de anlamak istemiyorum zaten.

sonuna kadar çekerim.

çekerim. kopya çekilebilecek sorular sormuşsa o hocanın problemidir. öğrencileri düşünmeye veya öğrenmeye itsin onlar da kopya çek(e)mesinler.

Bugüne kadar sadece lisedeki iki derste kopya çekerek yüksek not alabildim. Hayatta kendimi en çaresiz hissettiğim sınavlar açık kaynak girdiğimiz sınavlardı. Kopya çekilerek 100 alınabilecek bir dersse çok da vicdan yapmam açıkçası. Uzaktan sınav yapıp cevapları kabak gibi kitaplarda/notlarda olan soru sormasınlar mümkünse.

Öncelikle kopya çekilemeyecek bir soru yok. Öyle “yaratıcı sorsun öğrenci çekemesin” diye bir şey yok.

70-80 değil, geçebilecek kadar biliyorsam çekmem. Kopya çekmek daha çok yoruyor çünkü. En fazla belki bitikten sonra kontrol etmek için bakarım.

Marmara Hukuk mezunu arkadaşım asgari ücrete yapmıştı stajını. gece gündüz adliyede koşturuyordu hatta ben bu mesleği yapamam bünyem dayanmaz dedi oturdu çalıştı hakim oldu :)

Arkadaşlarıma tek tek sormadım ama şu anda staj yapan arkadaşlarımdan 2000 alan da var; 1750 alan da. Ama geneli asgari ücret bandında alıyor.

edit: eger bir onemi varsa benimkiler Galatasaray hukuk mezunu bu arada.

Yok öyle bir ortalama. Ben Marmara Hukuk mezunuyum, akademik açıdan vasat sonuçlanan bir lisans dönemi geçirdim. Öğrencilik ve resmî staj dönemlerini birleştirirsek toplamda 5 farklı yerde çalıştım. İlk çalışma tecrübem 2016 yılı Mart ayında başladı, o zamanlar dolar şimdikinin yarısı kadar anca vardı, sadece bir alanda çalışan (şimdiki tabiriyle uzmanlık alanı) bir büroda öğrenci halimle 1300 lira alıyordum. Başlarda çok mutluydum, kız arkadaşımla birlikte yaşıyor eve ekmek götürüyordum. Bir yandan da kendimi geliştirdiğimi düşünüyordum. Çok geçmeden kendimi Gogol'un öykülerindeki memurlar gibi hissetmeye başladım. Otomatize olmuş bu çalışma düzeni bir süre sonra ruhumu fıtık etti. Patronum genç ve kibar bir insan olsa bile, yaptığım işin bana pek uygun olmaması sebebiyle kavgasız gürültüsüz güzel bir şekilde ayrıldım. Sonra dava çeşitliliği olan eski usûl avukatlık yapan yerde 250 -iki yüz elli- liraya çalıştım (en çok okuma yazma işini burada öğrenciyken yaptım), sonra okul bitip resmî staj başlayınca oradan çıktım aşırı kurumsal şirkete girdim geceler gündüzler karışık 2500 liraya çalıştım. Girmek için herkesin kendini yırttığı, beyaz yaka kariyeri açısından güzel vaatlerde bulunan yabancı sermayeli şirketin hukuk departmanından "sizin yapacağınız işin..." diyerekten ayrıldım. Hiçbir şey öğrenmedim; öğrendiklerimi de unuttum. İnsanî yönü bir gıdım da olsa gelişmiş kişiler için hiç uygun bir yer değil, kalmakta ısrar edildiği takdirde kapitalin törpüsüyle muntazam bir şekilde yontulmak işten bile değil. Tümör gibi bir şeydi. Daha sonra işin koşuşturma tarafına geçip adliye adliye icra daireleri ve mahkeme kalemleribu gezip, her gün boylu boyunca bir İstanbul turu yaptığım ancak günde bir paragraf yazı yazmama bile mâni bir büroda işe girdim. Burada ilk başta bir şey öğrenmediğimi düşünsem de, laf ebeliğini ve ayaklarıma kara sular inmiş bir vaziyette dâhi çalışabilmeyi öğrendim. Avukatlıkta bazı hâllerde bu özellikleri haiz olmak beklenir ancak sohbetkeş olmak ile gevezelik arasındaki farkı bilerek konuşmak önemlidir kanımca. Bu büroda da 2200 ya da 2500 gibi bir şey alıyordum, tam hatırlayamıyorum. Daha sonra buradan ayrılıp Baro'da etkin, çalışmaları ve muhalif tavrıyla beni etkilemiş yaşlı kurt bir ceza avukatının yanında büyük umutlarla parasız bir şekilde staj yapmaya başladım fakat kendisinin tavırlarına dayanamayıp bir müddet sonra buradan da ayrıldım. Kendisi bu tavırlarıyla bilinen, halihazırda birçok suçun sanığı olan tutuklu bir avukat. Hatta dosyasında aleyhine tanıklık da yaptım sonradan. Neyse, bu serüven beni bir hayli yıprattı; özel hayatımda yaşadığım sorunlarla bu durum birleşince muhtelif psikolojik rahatsızlıklar baş gösterdi. Bundan mütevellit salt para kazanmak ve doktor masraflarımı çıkartmak adına resmî stajım bitene kadar öğrenciyken ilk çalışmaya başladığım yere geri dönüp stajımı orada sona erdirdim, staj bitiminde aldığım ücret 2500 liraydı, dolar ise 5 buçuk 6 civarı.

Şimdi diyeceksiniz ki bu kadar şeyi neden anlattınız, paraları söyleseniz yeterdi sadece. Geçtiğimiz 4 yılda gördüm ki, avukatlıkta başarılı olmanın koşulu ancak ve ancak okuyup yazmaktır. Eğer başarı sizin için paraysa, bunu da ancak okuyup yazmakla elde edebilirsiniz, hem de başka hiçbir şeye ihtiyaç duymadan. Ezcümle, okuyup yazabileceğiniz bir yerde çalışmanızı tavsiye ederim, para geçim için gerekli olsa da pek takılmayın; size bu paraları layık görenlerin karşısına çıkma fırsatınız olduğu gün söyleyeceğiniz sözün hem karşınızdaki kişi veya kurumda, hem de toplum nazarında gerçek anlamda tesiri olması için kendinizi donanım anlamında hazır etmeye çabalayın derim. Şimdiden başarılar dilerim.

arkadaşlarım şu an 1000 civarı alıyorlar.

Çok farklı maaşlardan duydum: 2000 tlden 7000 tlye kadar çıkan bir skala. 7000 tlye özel sigorta ve yemek dahil değil. Yurtdışı menşeili bürolarda çalışıp döviz üzerinden maaş alanlar da duydum. Tabii bu arkadaşlarımın hepsi iyi yerlerden mezun, ingilizceleri anadil gibi olan stajyerler. Bu maaşlar çoğu stajyer avukat için yüksek olabilir, çünkü piyasa emeği sömürme üzerine kurulmuş.

maaş beklentiniz olmasın, 1000 liradır ortalaması. hakim savcılık için de ekşi de yazılanlara bakabilirsiniz nasıl kişiler ne şekilde hakim savcı oluyor diye.

hachiko: bir köpeğin hikayesi.. her izlediğimde ağlarım..

benim agladiklarim:
Schindler's List
Cinema Paradiso
Once Upon a Time in America
Requiem for a Dream
Raging Bull
Million Dollar Baby
Amores Perros
In the Mood for Love
Dancer in the dark

Bunu yazmak için giriş yaptım. "Şampiyon"
Bold Pilot' un hikayesi.

Mommo +1

(bkz: Hotaru no Haka)

canım kardeşim

ben ayla filminde sağlam ağlamıştım.

(bkz: grave of the fireflies)

Incendies
The stoning of soraya m.
Oldboy
The cut- Fatih akın
Duvar
Dancer in the dark
Kaplumbağalar da uçar
Dekalog 7

Dünyanın orta yerinde aşk için ağlıyorum

Grave of the fireflies ciğer komple gitti

filmlerde ağlayabilmek kendinle özdeşleştirebilmekle alakalı bence yani empati. bende manyaklık derecesinde yksek empati yeteneği var o yüzden bayram şeker reklamlarında bile ağlarım ama. annemin hüngür hüngür ağladığını gördüğüm tek film, babam be oğlumdu. çünkü babam o dönemde kanser tedavisi görüyordu, babam ve abim küslerdi ve ortada 10 yaşında bir annesi olmayan bir torun vardı. sinemadan çıkınca annemi hastaneye götürdük tansiyonu tavan yaptığı için.

kısaca rastgele duygusal filmler yerine, onun kendisiyle özdeşletirebileceği bir karakteri olan, ya da kendisinin yaşamış olduğu hikayelere benzer hikayeleri olan filmler arayın.

Canım kardeşim +1

sanirim aradaki 10 liradan gelir vergisi odemen gerekiyor ama tam emin degilim. bir seyler odemen gerektiginden eminim. tam ne oldugundan emin degilim.

hocam cok iyimsersin
bkz stopaj

yahu 2006 sonrası stopaj %0 diye yazıyorlar. emin misiniz?

yok bir şey ödemiyorsunuz. banka komisyonu dışında kesinti de olmuyor.

Abi sizin her duyuruya cevap verme zorunluluğunuz mu var ? Bilmiyorsanız yazmayın.

Alış ve satışta ödediğin onbinde 10-15 gibi komisyonlar hariç vergi vs yok. Hiç bi şey ödemezsin.

hisse alım satımında vergi yok.

vay arkadaş. bilen de yazıyor bilmeyen de yazıyor

hisse senedi alım satım gelirlerinden stopaj, vergi gibi kesintiler olmaz.
alım satım sırasında aracı kurum sizden masraf alır o kadar. gelirden vergi olmaz.

hisse senedi temettüden ise stopaj kesintisi olur.

Arkadaş mantığıyla düşünüp var demiş:) var böyle her konuda bilgisi olduğunu düşünenler maalesef. Var diyen arkadaş dışında diğer arkadaşların verdiği bilgiler doğru.

ümit erdim korona öncesi pilotaj eğitim,ne başlamıştı. korona'dan dolayı bitiremedi muhtemelen.

eğitim süresi 6-8 ay olan okullar var. yani bi sorun göremedim.

Şu arkadaş o yaşlara yakın bir dönemde almıştı ve pilot oldu: www.youtube.com

çevremde eğitim alanların çoğu macaristanı tercih ediyor. görece ucuz olddğunu söylüyorlar. Ayrıca ABD'de dışında çalışacağında ABD'den alınan lisansın çevilmesi ile de uğraşman gerekiyormuş.

30+ arkadaşlar var, ama corona sektörü mahvetti. corona yüzünden birçok tecrübeli f/o ve kaptanlar bile şu an işsiz ve sayı artacak. malı mülkü satıp bu işe girecekseniz zorlanabilirsiniz.

benim arkadaşlar avrupa'da eğitim alıyordu. easa lisansı diye araştırın.. galiba tr'de de easa geçerli oluyormuş. amerika'dan eğitim alınca convert işleri falan mı varmış ne..

var benim,

oluru senin ne yapmak istediğine bağlı ve ne kadar sürede bitireceğine bağlı. bir line şirketinde mi çalışmak istiyorsun, private jet mi yoksa sadece eğitimci pilot mu olacaksın gibi çok çeşitli iş kollarına karar vermen gerekir.

neden amerika? uçuş süreleri uzun ve çevirim için yeniden birçok masraf edip (eğer TR lisansa cevireceksen) vakit harcamanı, sınavlara girmeni gerektirecek.

başka sorun olursa özelden yazabilirsin.

30 yaş üstü bir tanıdığım macaristan' da çok kısa sürede bu eğitimi alıp pilot oldu. en son thy' de çalışıyordu sanırım.

Soruya ek olarak ben de bu işin maliyeti nedir diye merak ediyorum. Burs imkanı falan olabiliyor mu?

www.youtube.com

kendisi benim fi tarihinden bir arkadaşım.

belki sorularına yardımcı olacak cevaplar bulabilirsin diye paylaşayım dedim.

benim yaklaşık 1 arkadaşım ve onun da 6 arkadaşı var .

şöyle benim arkadaş kurmay kıdemli yüzbaşıydı,

ev alacak kadar para biriktirmiş ev alacaktım ama bu kurs cazip geldi dedi.

onunla görev yapan 6 arkadaşı da aynısını yaptılar, 2 sene bir şekilde hem iş hem de uçuş eğitimlerini tamamlayıp hepsi pilot oldu. kalabalık oldukları için ders, uçuş saatlerini ona göre ayarlayabildiler. hepsi karacıydı ve hepsi anıtkabir'de görevliydi.

tabi iyi bir eğitim, tsk seviyesinde fiziksel kusursuzluk, ingilizce falan onlar için sorun değildi.

thy de göreve başladı ,en son 3 ay önce görüştüm, qatar hava yollarına geçmişti, şartları çok iyi ve memnunmuş.

arkadaşın eğitimi 2 yıl sürdü tam olarak.

Sabah 373ten altın aldım, şu an 900 lira kar gösteriyor. Acayip bi dönemden geçiyoruz, söylemesi zor. Ama bence virüs erkisini yitirene kadar altın yükselmeye devam edecek.

*Yoksa euro’ya mı

altın arttıkça, alacağınız gıdanın, elektriğin, suyun, giysinin fiyatı da artar. altın bir yatırım aracı değildir. sadece tl değer kaybından kurtulmuş olursunuz, aslında sizin için zarardan kar gibi bir mantığı vardır. altın 1 ken 1000 liraysa bir koltuk. 1.5 olduğunda o koltukta 1500 olur aslında

Altına tabi ki de. Tarih boyunca enflasyon olduğunda veya para basılması durumlarında her zaman altın kazandırmıştır.

altın-döviz internetten alıyor musunuz ?
bankalardan döviz alan var mı ?

Altın-euro-dolar paylaştırmak mantıklı geliyor.

Konsomatrix’i dinleme. Sepet yap.

Zarardayım ama göreceli düşük fiyattan aldım düşmey başladığında. Dip fiyatını tahmin edemedim, daha da düşer konusunda çok da emin olamadım coronanın buralara geleceğine inanmıyordum.

Thy maliyetim 8.7, Tüpraş 92, halk 5.06 beklemedeyim. Şu sıralar tekrar alım yapmak gibi bir niyetim var ama cesaret edemiyorum.

14,32 Maliyet, ne olacaksa olsun dedim bıraktım

thy bende de zarar ama bekleyeceğim bu kağıt için nasıl olsa yükselecek. nakit ihtiyacı yoksa satmanın anlamı yok.

O mlaiyetle zarar kesilmez. Beklemek zorundasiniz artık. Herkesin zararı en az yüzde elli. Nakitiniz varsa sular duruldugunda maliyet indirirsiniz.

borsa 110 bin altına indiğinde kademe kademe alım başlamıştım ama buralara kadar geleceğini herkes gibi ben de tahmin edemedim. zarardayız sorun değil illa ki çıkacak.

ancak yükselirken al diyenleri de anlamıyorum, piyasa döndüğünde cebinde parası olan ağalar tavana 100 bin lot koyacak, hisseler belki bi hafta tavan tavan gidecek nasıl alacaksınız yükselirken bana da söyleyin.

sıra size gelinceye kadar kağıtlar zaten %50 prim yapmış olacak
bilemedim ..

bir miktar para gecti elime. su dusen bankadir bilmemnedir hisselerinden alasim var what say you?

burdan denenir. ama 80bin kırılsa satmak üzere denenir.

Maliyet düşürücem dipten alıp beklemedeyim

sokağa çıkma yasağıyla falan daha da düşebilir. artması için bir ışık şu an için yok. 2 hafta daha düşer diye düşünüyorum. ben ne olursa olsun satıp zarardan kar etmeye çalışıyorum. zararın neresinden dönsen kardır.

yatırım tavsiyesi değildir

THY'yi 5'lerden almıştım 2016 civarı. Satmayan beynimi sikeyim :)

cimer şikayeti resmi yazıyla müftüye iletilir. müftü gereğinin yapılması için başka kişilere havale eder.

şikayetçi kimlik bilgileri çoğu zaman paylaşılıyor ilgili tarafla :)

cimer'in tam bir devlet kurumu işleyişi var. Kimse "şikayeti yapanın başına bir şey gelir mi?" diye düşünmüyor.
bir şikayet yaptığınızda, eposta benzeri formatta cimer'e gidiyor. bu "eposta formatlı" yazının en tepesinde ad soyad TC numaranız var, cimer'dekiler de bunu ilgili kuruma "forward" ediyor. sonrasında olaylar olaylar. bu nedenle size dokunacak konularda şikayette bulunmayın derim.

resmi olarak çalışıyorsa ki nasıl oluyor o iş anlamadım 1150 TL maaşla bir dilekçe daha yaz. ben böyle böyle dilekçe yazınca işten çıkardılar vs. diye. yine sonuç alamazsan dilekçelerinle beraber bir avukata git. dava aç.

cimer olayının o kadar saçma bir işleyişi var ki anlatsam bi tarafınızla gülersiniz. siz yazı yazarak durumu bol bol kayıt altına alın. eşimi çıkardılar diyin, maaşı asgari ücretin altında diyin, yazdıkça yazın kısacası. bırakın cevap versinler. olumlu bir dönüş alamadığınızda da dediğim gibi hukuk yollarına başvurun.

Sizinkisi tipik bir "anneni kadı öptü, derdini kime anlatıyorsun" olmuş.

Türkiye'de hukuk bu kadar ne yazık ki.

Boyle skandal olmaz. Konuyu sozcu gazetesine anlat, ekşide baslik actir destek olalim, konuyu basina tasi... Allahim yoket boyle kendi egosuna yenik dusenleri. Tek kelime Skandal bu.

bence de tekrar yaz, nasıl olsa daha kötü ne yapabilirler? müftünün canı sıkılır en azından

kesinlikle hukuki süreci başlatın. acilen dava açılması lazım. öncelikle işe iade süreci başlatılmalı. gerekirse avukat olarak danışabilirsiniz. acilen arabulucu başlatılmalı.

fesihten itibaren 1 aylık süre var. aman kaçırmayın

sözlü beyan varsa bir anlaşmaya uyulmama durumu var. avukat bulup dava açabilirsiniz.

3-4 sene sonra ankastreleri alırsınız geri.

çok ayıp etmiş ama.

Ayıp filan etmemiş bildiğin hırsızlık. Dupeduz hırsızlık. Asabim bozuldu. Ben olsam arar soylerim. Ama dava açmak yerine anasına küfür etmeyi tercih ederim. Terbiyesiz.

önce icra takibi, sonra dava. bir avukatla görüşmenizi tavsiye ederim.

En iyisi vi avukatla görüşün size sözleşme hazırlasın.

kombi hazır sadece bağlanması kaldıysa rest çekin mütahite bağlanmadan satışı yapmayız diyin.

sözleşme yaptınız diyelim ki mütahit de sözleşme şartlarını yerine getirmedi, ne yapacaksınız? dava açacaksınız 5 senede sonuçlanacak mevcut hukuk sistemiyle.

bu riski kesinlikle almazdım, garantinin erken başlamasını kabul ediyorum ev benim dersiniz gerekirse.

Petek olayı saçma olmuş. Genelde müteahhit gibi büyük alımlar yapanlara sistem devreye alındığında garanti başlatma imkanı veriyorlar. Nasılsa kullanılmayan bir daire, montajı yapıyorlar. Taşındığında arıyorsun geliyorlar sistemi devreye sokuyorlar garanti başlıyor.

Biz de sıfır daire aldık, dönüşümden çıkma. Mutfakta mikrodalga vesaire bile vardı. Fişlerine poşet geçirmişler bağlamışlar, aradık geldiler fişleri taktılar garanti başladı, kombide de öyle oldu, klimada da.

Yalan söylüyor, peteklerin garantiyle zaten alakası yok. Kombiyi de alır ve montajlarız, servisi ne zaman çağırır kombiyi açtırırsak garanti o zaman başlar.

Zaten servis de İGDAŞ onayı ve aboneliği onaylanmamış kombiyi devreye almaz.

Kesinlikle yalan söylüyor, kombiyi ve petekleri bağlatsın satışı öyle yapın, ya da 10 bin lira eksik verin, kombi ve petekler bağlandıktan sonra 10 bini verin.

Tapu satışı için noterle işiniz yok, doğrudan tapuya gideceksiniz.

Tapu satışı yapılırken aldığınız dairenin tapusunu aldığınıza emin olun, başka bir binaya ait daireyi yanlışlıkla veya hile ile size satıyor olabilirler. Çok zor ihtimal ama olmayacak şey değil.

Kaldıı ki bina doğru ama daire numarası yanlış olabilir, bu çok olağan.

İmza müteahhit.

Eğer, apartmanda ve dairenin içindeki doğalgaz tesisat çekildiyse ve yine daire içindeki ısıtma tesisatının borulaması yapılmış ve tek eksik radyatör ve kombi kalmış ise; anlaştığınız tutarın 20.000TL'sini bu eksiklikler giderilince ödeyeceğinizi söyleyin ve isterse de 1 sayfa sözleşme yapın. Notere gidecek olursanız da dairenin fiyatı ile ilgili bir ibare koymazsınız ve sadece 20.000TL kombi + petek yapılınca müte ödenecektir dersiniz.

Ama bu devirde bitmemiş binadan daire alınmaz. O iskan bile alamamıştır büyük ihtimalle ve size kat irtifakı olarak satış yapacaktır...

Kombiyi peteği bilmem de noterde satış olmaz.Satış işlemi tarafların aynı anda imzası ile tapu müdürlüklerinde yapılır, memur imzanızı almadan önce taşınmazla ilgili bütün bilmeniz gereken şeyleri söyler para alışverişini yaptınız mı diye sorar, imza esnasında aklınıza takılan bir şey varsa sorabilirsiniz hatta o esnada işlemden dilerseniz vazgeçebilirsiniz. Harç oranı doğru taşınmaz satış bedelinin %4'ü,tkgm harç 2020 google aramasıyla detaylı bilgi edinebilirsiniz.

yazılı sözleşme yapın şu tarihte kesin yapıcam diye imza atsın, bir de ceza koşulu koyun. istanbul' daysanız mesaj atıyorum.

şirketin bakış açısına bağlı benzerini yapıyorum 2-3 gün yıllık izin aldığımda oluyor toptan aldığımda oluyor ancak bunu adet haline getirirseniz çakallıkla yaftalanıp uyarı alabilirsiniz.

Kardeşim sürekli o şekilde kullanıyor ve sıkıntı yaşamadı hiç

Teknik açıdan bakarsak yıllık izinlerin bir seferde en az 10 gün olacak şekilde kullanılması lazım, kalanı tek gün olacak kullanabilirsin. Yani işveren senin istediğin gibi vermeyebilir, bu hakkı var.

Pratik açıdan bakarsak normal ya da az-çok olması tamamen iş yerine ve yoğunluğuna bağlı. Pazartesi salı izin alsan 2 ay boyunca haftada 3 gün çalışmış olacaksın; birçok sektör bunu kaldırmaz mesela. Bende sorun olmaz diyorsan ayrı ama normal bir beyaz yakalı için göze batar diye düşünüyorum. Çünkü bunu sen yapıyorsan başkası da yapmak isteyebilir, yöneticin de bu sebeple zor durumda kalabilir.

Normal tabii ki. Hatta daha olumlu bakıyorlar genelde, çünkü bir çalışanın 1 ay gitmesi işleri yavaşlatır / durdurur. Ve herkesin yazın kullanması da sıkıntı. O yüzden aktif olarak teşvik ediliyor söylediğiniz şey

Teknik açıdan dediğiniz böyle bir yönetmelik mi var? @brnbrs

şirket olarak kafası rahat bir şirketiz. Zaten 10 kişiyiz şu an, herkes sorumluluğunu bilir öyle çalışır. Ama ben kendimi iş hayatında yeni olmamdan mütevellit bi sorguladım doğru olur mu diye.

@zannedersem tek eksiginiz bendim, evet
www.muhasebeweb.com
www.sinerjias.com.tr

hukuki olarak en az 10 gün kesintisiz kullandırılmalı iş kanunumd 56 ya göre.

onlarin bazilari haftasonu iznidir. haftasonu calismiyor bile olsaniz.

14 gun tatiliniz varsa 2si haftasonuna sayilir

Sözlesmem de soyle yaziyor yillik izin ile ilgili. Acikcasi bahsettiginiz 10 günlük süreç hakkında bir bilgi yok;

You will be entitled to 1.17 working day per month of paid annual leave. This equates to 14 working days leave per twelve months of continuous work. Annual leave is to be taken at a time mutually agreed by you and the Company; however, the Company may direct you to take annual leave at certain times of the year.

Bir de haftasonu olayini anlamadim o neymis?

geçmiş olsun,
sanmıyorum ki bir sonuç çıksın dava ile. siz yine bir örnek dava var mı araştırın.

bu süreçte size temettü veriliyormuydu hocam?

Bir hukukçu ile görüşün mutlaka ve peşini bırakmayın. Mantık olarak elindeki ya geçersizdir ya da bugünkü değerindedir. Yok öyle 2012 yılındaki değerinden almak. Parayı alma o zaman hisseni al. Temettülerin de peşine düş bence. Ayrıca şirket yönetimi ile de iletişime geç. Nihayetinde elindeki belge onların imzalı sözüdür ve karşılığını yerine getirmek de onların birinci derece görevidir.

@osssy hisseyi devletten almam mümkün durmuyor hocam. anladığım kadarıyla devlet 2012 de bütün bu hisseleri artık benim diye satıyor parasını alıyor. Sonra anayasa mahkemesiyle bu yasa bozuluyor. millete elinde olmayan hissesini geri veremeyeceğinden parasını 2012 de sattığı haliyle geri veriyor. 2012 den önce başvuru yapsaydık fiziki hisselerin kaydı yapılacaktı ama bizim böyle bir durumdan haberimiz olmadığı için tabiri caizse yastık altında unutulmuş hisseler olduğu için böyle bir imkanımız da olmadı.

aynı şeyden biz de muzdaribiz. babam vefat ettikten sonra bir dosyada hisseler çıktı. araştırdım söylediğiniz gibi.
açıkçası ne kadarlık hisse var hakkımız kayboldu diye düşünüp bakmadım bile.

dostum selamlar, konu hakkında bilgi sahibiyim. özelden mesaj attım. spk' ya başvuruda bulunmuş muydunuz?

www.ankarabarosu.org.tr

İlgili bir avukattır. Görüşebilirsiniz.

neyle ilgiliydi?

Gizlilik sözleşmesi olmadan açıklayamam.

Bizim bir arkadaşa 12 ay internet cafe'ye gitmeme cezası vermişti hakim aynı durumda.

Değişiyor hakime göre.

hangi mahkemede

bu tamamen avukatınız ile olan anlaşma kapsamı ile ilgili olabilir. Burada maalesef şu karıştırılıyor, avukat ile el sıkışırken sizin için tam olarak ne yapacağı konuşulmamış olabiliyor, hele bir de arkadaşınız ise. açık ve net bir şekilde konuşun avukatınız ile, sizin sadece dava ve/veya icra takipleri ile ilgilenmeyeceği sözleşme süresince de size size destek olmasını isteyebilirsiniz. avukat tamam olur diyebilir veya kabul etmeyebilir,zira sözleşme süresi ve sözleşme müzakeresi tamamen farklı bir alan, bu konuda uzmanlaşmamış olabilir. bu halde başka bir avukat ile çalışabilirsiniz. bunun ücretlendirmesi de elbette farklı olacaktır. Burada bir iş sahibi olarak sizin yapmanız gereken avukat ile açık bir şekilde hangi kapsamda çalışmak istediğinizi, ondan beklentinizi belirtmek ve talep etmek. O da buna karşılık ücretini vs. belirtecektir. davalarınıza bakmak için anlaştığınız avukattan başka ek bir ücret ödemeden sözleşmelerinizi incelemesini isteyemezsiniz. Arkadaşınız dahi olsa gerekirse yapılacak işleri ödenecek ücretleri net olarak belirleyip kağıda dökün.

Geçmiş olsun.

atlayanlara da selam olsun ahahdhsga.

Ne gerekiyorsa ödüyorum derken nasıl bir anlaşmanız var? Hukuki danışmanlık sözleşmesi yaptınız ve aylık sabit ödeme falan yapıyor musunuz mesela? Her problemi danıştığınıza göre bu şekilde olmalı. Böyleyse ve bilgi alamıyorsanız değiştirin tabi ki.Bir de siz niye iş yapıp para almıyorsunuz onu anlamadım.

bilmiyor da olabilir.
Her durumda değiştirin avukatınızı.
Benim yurtdışı işlerim için özel uzmanlığı uluslararası mahkeme ve uluslararası ticaret sözleşmesi olan avukatım var mesela.
İş başka arkadaşlık başka.

@aquarium

açıkcası bu ay şu kadar ödemen gerekiyor diyor ödüyorum. çünkü masraflar falan da var. karşılaştırmadım ama o da elinden geldiğince az söylüyordur diye tahmin ediyorum.

@Corc

ya ben marketing uzmanı değilim ama kafam çalıştığı kadarı ile şöyle düşünün böyle yapın diye onların ürünlerine yorum yapıyorum sonuçta. bilemiyorum işte avukatlar bu konularda nasıl düşünüyor onu soruyorum.

seni koruyabilecek bir çok trick var. irtibatta olalım. :)

şaka bir yana avukatınız muhtemelen dümdüz bir hukuk mezunu "avukat". arkadaşınızla sadece arkadaş olarak kalmanızı ve bir an önce size faydalı olabilecek işinin ehli bir avukatla anlaşmanızı tavsiye ederim.

değiştir tabii ki. değiştirdiğinden memnun olmazsan onu da değiştir. bi faydası yoksa neden tutuyorsun??

avukatlık bir güven ilişkisidir. size güven vermemesi bile çalışmamanız için bir sebeptir.

selamlar,

bulunduğunuz ilin adliyesine gidip arabuluculuk bürosuna başvurmanızı talep ederim.

arabulucuya gidin +1. ihbar vermeleri lazım en azından.

500 kişinin çalıştığı bir fabrikanın kütüphanesine koymak için Atatürk ile ilgili olanlara (eğer varsa) ben talibim.

Hangi alanlardan kitaplar?
Sosyoloji, felsefe hatta genel olarak kuram ve düşünce kitaplarina kargo alici odemeli talip olabilirim.

İlk-orta-lise dengi çocuklar için olan kitapları almak isterim. Bir köy kütüphanesi kuruluyor, onlara teslim edeceğim. İzmir'deyim, elden teslim alabilirim.

ben de karşı ödemeli kargo ile kitaplara talip olabilirim.

şirinyer migros var ya, durağın hemen arkasında public camekan bi kitaplık var ot-raya bırakabilirsin

geçmiş olsun. sorunuza cevap değil ama rahatsız etti dediniz diye soruyorum. kim satıyor bu bilgileri? nasıl ulaşıyorlar size? merak içindeyim.

@sttc bilginin kaynağı acil servisler gibi. Bilgiyi ele geçirme şekillerini bilmiyorum ama sadece kazazedelerin iletişim bilgilerine ulaşıyorlar. Arayanların tamamı kaza nasıl oldu, ne zaman oldu, sizde sorun ne gibisinden sorular soruyor. Ücretsiz avukat yönlendirmek istiyorlar yüzyüze görüştürmek için. Farklı bir iş kolu olmuş ama etik değil.

Doğrudan benzer bir olayı yaşayan taraf olarak söylüyorum. bu kişiler bu bilgileri hastanelerden elde ediyor. ölüm/yaralamalı trafik kazası kaydı tutuyor hastaneler. bu kayıtlar sayesinde insanları arayıp sigorta firmalarından para koparma gayretleri var. Evet yasal olarak bir hak doğmuş olabilir ancak bunu mağdurun talep etmesi gerekir. Şöyle; yaşadığınız olay için öncelikle geçmiş olsun ancak tedaviniz sonrası bir şikayetiniz yoksa ve aracınızın maddi hasarını karşı taraftan halihazırda tanzim ettiyseniz bir talebinizin olmaması gerekir. bu avukatlar sizi bulup size hastanelerden %5-10 iş görmez/engelli raporu aldırıp sigorta firmalarına dava yoluna gidiyorlar. kanımca bu raporlar bile şaibeli ve rüşvetle sağlanıyor olabilir. bu sayede size 5-10 bintl para verip sizden aldıkları vekaletname ile sigorta şirketlerinden 15-20 bin belki daha fazlasını almak için uğraşıyorlar.
bu mekanizmayı denetleyen, engelleyen bir yapı olmadığı için bu iş dolandırıcılık boyutuna da varmış durumda. mağdurlardan para alıp dava bile açmadan ortadan kaybolan sahte avukatlar bile duydum :)
varsa bir şikayetiniz karşı tarafın ya da kendi sigorta şirketinizi kendiniz arayıp bilgi edinin.sigorta şirketleri kazadan haberdar ve sizin yaralandığınızı bildiği için yardımcı olacaklardır. şikayetiniz yoksa da hayatınıza devam edin. 5-10 bin tl için 17 yaşında bir haytanın hayatını karartmayın. affeden, bağışlayan olun.
sigorta vb detaylı bilgi için bana ulaşabilirsiniz. tekrar geçmiş olsun.

“17 yasindaki bir hayta” bir insanin olumune de yol acabilirdi! ben olsam direkt dava acardim. guzel bir ders olsun diyecegim ama ders falan da olmaz.

öncelikle geçmiş olsun. yorumlarda yazılanları okudukça daha da üzüldüm.

arkadaşlar, sigorta şirketleri veya avukatlar olmazsa 17 yaşındaki velet yarın daha kötü olaylarda da yer alabilir. caydırıcı bir ceza gereklidir.

avukatlar ile ilgili yazılan diğer yanlış yorumlara da şöyle bir açıklık getireyim; kazazedelerin bilgilerini araç sigorta şirketi zorunlu olarak bildirmektedir. yaralanma durumu da olduğu için kamu davası olma ihtimali de göz önünde bulundurulur. ve ne yazık ki ülkemizde dava açma hakkı olduğunu bilmeyen ve canıyla uğraştığı için bu işlere akıl yoramayan tonlarca insan var. avukatlar da bu insanların hakkını arıyor ve koruyor sigorta şirketleriyle birlikte ki 17 yaşında ehliyetsiz şekilde trafiğe çıkan ve çıkarttıran daha dikkatli davransın böyle süreçlerden sonra.

o yüzden gönül rahatlığıyla bir avukatla anlaşıp dilekçe takip, yanlış oldu kabul görmedi vs. ugrasmayın, kafanız ağrımasın. avukat ve sigorta şirketi takip etsin durumu, siz de kendi işlerinize kafa yorun. herkes kendi ekmeğini yesin.

üstteki arkadaşa katılıyorum.

hakkınızı savunmanızı dilerim.


mesaj attım.

üstteki arkadaşa katılıyorum.

hakkınızı aramanızı dilerim.

mesaj attım.

Tazminat hesaplaması yapılırken şu temel unsurlar göz önünde bulundurulur:

Mağdurun yaşı ve mesleği
Gelir seviyesi
Çalışma gücü kaybı oranı (maluliyet oranı)
Hastane ve rehabilitasyon masrafları
Geçici veya kalıcı sakatlık durumu
Bakıcı ihtiyacı
Manevi tazminat talepleri
Bu unsurlar uzman bilirkişiler tarafından değerlendirilerek, belirli hukuki hesaplama yöntemleriyle tazminat miktarı belirlenir.

cozumavukatlik.org

arabanin parasi + isgöremez durumdaki maddi kaybinizin karsilanmasi + manevi tazminat

cok temiz para karsim. hayrini gör.
maluliyet döneminde evde bakicim vardi + yemegimi hep disaridan istemem gerekti + evimin temizlenmesi gerekti gibi sebepler geliyor, siz is yerinden maasinizi almis olsaniz dahi.

İcraya verin, tez elden haciz işlemlerini başlatın.

icra olmalı.

mesaj attım.

Adresin 1000 km uzaksa (il farklıysa diyelim) hakim, sorgunun bulunduğun ilde yapılması için gerekli işlemleri yapacaktır diye tahmin ediyorum. Ama dosyayı bilgisiz bırakma, gerekirse bulunduğun ilden dosyaya bir dilekçe gönderip devletten avukat iste.

Segbis

suç neydi? mesaj attım.

Evet bulunma ihtimali var.

Iban numarası
İsmi
Telefon numarası
Kimlik numarası

Bu bilgiler mevcut.

Savciya gidip sikayetci olacaksiniz

mesaj attım.

mesaj attım.

Öyle bir imkan yok sadece cift kullanılabiliyor

aile mahkemesinde dava açmanız gerekiyor soyadı değişikliği için. şu kararı emsal gösterebilirsiniz: kazanci.com.tr

bir avukata vekalet vermekte fayda var yine de.

sadece kızlık soyadınızı taşımanız mümkün. adli süreçle yalnız. mesaj attım bilgilendirmek amaçlı.

bu arada bana yüzde75 kusur verilmişti.

kaza tutanağına itiraz etmeniz gerekiyordu, ancak itiraz etmediğinize göre yargılama sırasında tutanağın doğru olmadığına ilişkin mahkemeye beyanda bulunmak, bunu ispatlamak gerekecektir.

sigorta şirketine siz kazayı bildirdiniz mi? davaya müdahil olmaları için sigorta şirketine ihbarda bulunmanız gerekmekte.

o arayan hukuk bürosu ne diyor tam olarak size?

Kaza raporu tutulduğunda karşı tarafa sizin trafik sigorta poliçe fotokopinizi ve ruhsat ehliyet fotokopilerini verip sizin sigortanızdan hasarı almaları gerekirdi.

Bunlar olmadı mı? Bunlar oldu da sigorta firmasının ödeyeceği rakamdan daha mı fazla bir hasar çıktı?

Ya da ehliyetsiz veya alkollü filan mıydınız?

Karşı tarafın hukuk bürosu ne diyor? +1

selamlar, bir avukata danışırsanız daha ayrıntılı yardımcı olacaktır. en kısa sürede başvurmanız gerekmekte.