16 yaşımdan beri ailemden ayrı yaşıyorum. Aileyle yaşamanın bireyi kuraklaştırdığına inanıyorum. “Aile bir mayın tarlasıdır, birey olabilmek için oradan sağ salim çıkabilmek gerekir” der Barış Bıçakçı.

Yaşı 20 ve üzeri olup bir de üstüne maddi açıdan yeterli güce sahip olmasına rağmen ailesiyle yaşamaya devam eden insanlara -ailede birinin bakıma muhtaç olması gibi ekstrem bir durum olmadıkça- pek hoş gözle bakamıyorum bu durumda.

20 yasindan beri yurtdisinda, ailemden uzak yasiyorum.

Isi gucu olup ailesiyle yasayanlari cok acayip buluyorum. Cogu da ailesine bayildigindan degil, anneyi hizmetci gibi kullanabildigi ixin kaliyor, yemek yapiliyor, bulasik-camasir yapiliyor, utu yapiliyor, ev temizleniyor.. bunlarla ugrasmak istemiyolar bence icten ice ama disariya ve kendilerine tabi ki yalan soyluyolar.

Isi olup, hala ailesiyle ayni evde kalanlarin evde anneleri yerine yemek yaptigini vb hiiic sanmiyorum.

Neyse, en azindan paylasimli evde odaya cikacak kadar geliri olan biri cikmali, cikmazsa acayip gozuyle bakarim, evet. Gecerli sebep baska, disaridan gordugumu soylerim.

25 ve üzeri. ailem ve işim aynı şehirde. üst sokakta tek başıma ayrı eve çıktım. erkeğim ve şu an ailemin evinde kanapede uzanırken yazıyorum. arada orda, arada burada yaşıyorum. cevabım mantıklı.

20den beri yurt dışındayım. bende aynen maddi açıdan problemi olmayan birinin 20-22 yaş sonrası ailesi ile yaşamasını garip buluyorum.

türkiyedeki arkadaşlarımın hepsi olgunlaşmamış, yaşamdan habersiz, erkekler kadınlarda anne yemeği, çamaşır yıkayan eve bakan adam istiyorlar, raconları var, erkek adam yemek yapmaz yapan kadının emrinde filan diyorlar. iyi eğitimliside kötüsüde bu mantık içinde 25ine kadar aileyle yaşayanlar.

çok garip. bazen telefon açıyorum, çamaşır yıkıyorum abi diyince gülüyolar, anlayamıyorum.

26 yaşındayım, ailemle yaşıyorum.
Aslına bakarsan pek hoşnut değilim bu durumdan, bi de kadın olunca illa kendime ait eşyalarım, kendi alanım falan olsun zevkime göre döşeyeyim istiyorum.

Ama ayrı eve çıkanların birçoğu pek huzurlu bi hayat sürmüyor bulunduğum şehirde. Tuhaf adamlar peşlerini bırakmıyor, sürekli kapıya dayanıp huzursuz etme hali var, bunlar hoşuma gitmiyor.

Çok ciddi bi ulaşım problemi, aile içi şiddet vs. olmadıkça çıkma taraftarı değilim.

14 yasımdan beri ailemden ayrı yasıyorum sayılır. o yaşımda bile yaz tatillerinde eve gelmek zulüm gibi gelirdi, çünkü ne bileyim yalnızken her anlamda kendine ait bir alanın oluyor ve birileri seni rahatsız etmeye baslıyor artık. şu an aileme çok yakınım ama beraber yaşamıyoruz. arada gidiyorum, canım sıkılınca dönüyorum. en güzeli böyle.

25 yasımdan sonra ailemle yasamayı düşününce korkunc görünüyor. böyle yaşayanları garipsiyorum fazlasıyla.

eğer kişinin iyi miktarda para kazandığı bir mesleği yoksa ve yalnız yaşama lüksünü göz ardı edebilecekse yapılabilir.

türkiyedeki düşük maaşlarla başka seçenek yok. tek yaşayan 35 yaşındaki bir arkadaşım geçenlerde maddiyat yüzünden ailesinin evine taşında bu yaşta.

Baska ulkede yasiyorum direkt. Ayni sehirde olsan bile eve cikmak mantiklidir.

Farklı şehirdeyiz, aynı şehirde olsak da ayrı yaşardım. Yeterli parayı kazanıp da hala ailesiyle yaşayan kişi birey olamamıştır, bu yaştan sonra olamaz da. Fragile lady ve kuehles blondes ile aynı görüşteyim böyle kişiler için.
Sevgilimden ayrılma sebebim oldu. Bundan sonra ailesiyle yaşayan adam dünya ahiret kardeşimdir. 29 yaşında kadınım.

26 yaşında erkeğim. 1 senesi yurtdışında tek, 1 senesi istanbul'da ayrı evde tek, 5 senesi yurt & arkadaşlarla ev olmak üzere 6-7 sene ailemden uzakta yaşadım. Şimdi işyerime yakın diye 2-3 senedir ailemleyim, maddi durumumu toparlayınca kendi evime çıkacağım (muhtemelen 2017 başında) Belli bir yaşın üzerinde aileyle yaşamak kesinlikle sorunlu bir olay ve kişilik gelişimini de etkiliyor (mesela çocuk gibi oluyorsun her işin hallolduğu için, sorumluluk duygun daha az oluyor, ikili ilişkilerine bile yansıyor bu) O yüzden her türlü evet, eve çıkılmalı, fatura ödenmeli, hayat kurulmalı.

ailemle yaşıyorum. kesinlikle ayrı eve izin vermiyolar. kavga dövüş ikna etmiştim ama sonra kendim vazgeçtim. bir maddi olarak geçinememe kaygısı iki ailemin dışarda kalma geç gelme konusunda çok da katı olmaması sebebiyle bi şekilde idare edebiliyo olmak. yani eyrı eve çıkıp rahat edeyim derken bu sefer eve tıkılı kalma korkusu olmuştu bence. ama maddi olarak gücümün yeteceğine inansaydım çıkardım. aynı şehir veya farklı şehir farketmez. 25k.

21-22 yasıma kadar aile ile birlkte yasadım. Bu süre zarfında sorumluluk anlamında eksilerdeyim. Sonra bin bir ugrasla evden cıktım iki sene farklı sehirde yasadım o süre içinde bile Tatillerde falan anababa evine geldiğimde yasadıgım Cendere tartısılmaz. Son bir senedir de yurtdışında yasıyorum. Gec yasta edinmeye calıstıgım sorumluluklar yuzunden şimdi geri dönesim yok tekrardan. Tatile geldim fakat bir gün aşklar biter hatıralar kalır diyorum..

Bir amacın yoksa mantıksız. Ailenle yaşarken kazandığın para cebinde kalır. Bir süre birikim yapma fırsatın olur. Ayrı eve çıkarsan kira verirsin, aldığın para bir anda yok olur. Diyorsan ki kız arkadaşımla rahat rahat takılayım, o zaman çık. Yok yine televizyon izlerim her aksam diyorsan çıkma. Olgunluk falan bunlar gereksiz şeyler. Nasıl rahat oluyorsan öyle yaşa. Bunun kuralı yok.

metrobüs daha hızlı olur gibi

saat kaçta?
cevabına göre cevabım değişir.

aksam saatlerinde

trafik saati ise metrobüs daha hızlı olur.
trafik sakin ise taksim sabiha daha avantajlı olur.

pegasusun 19.90 liraya dolmuş şeklinde servisleri var, biletiniz pegasustansa bu hizmetten faydalanabilirsiniz. oldukça makul.

diğer cevap, havataş en temizi olur.

metrobüs daha hızlı olur. otobüsle filan temiz 4 saat yolda geçirirsin sanki.

gündüz - akşam saatlerinde havataş hiçbir şekilde en temizi olmaz. gece vakti olursa belki.

metrobüs + e-11 yap.

contigo. amazon.

stanley +1

haftada bir sorulur oldu bu soru. arama kısmına bir yazın isterseniz.

Güvenilir satıcı soran olmamış veya cevap alamamış. Örneğin Stanley için güvenilir diyeceğimiz bir satıcı var mı bilmiyorum, alan varsa bu güvenilirdir derdi herhalde. O yüzden tekrar soruyorum.

Güvenilir satıcı ne demek onu anlamadım ben. Açık artırma sitelerinden ya da netten değil, gidip dağcılık ürünleri sata yerlerden alınız bence. Hem görmüş olursunuz.

Stanley iyidir.

Hayir.

masaüstü bilgisayarsa; evet. toplama bilgisayarın güzellikleri #34859

sen atıyorum bilgisayarının işlemcisini değiştirdin. değiştirdiğin tarihten itibaren işlemcinin garantisi 2 yıldır. sen hazır bilgisayar almadıkça, garanti bilgisayarın kendisine değil içindeki bileşenlere uygulanır.

türklerin ne kadar bilinçsiz tüketici olduğunu tekrar anladım şuan.

Ne alırsan al garanti değişiminden sonra süresi uzamaz. Aldın 1 yıl kullandın bozuldu değiştirdiler geriye 1 sene garantisi kaldı. Olay budur.

türkleri bilmem ama bu istek mantıklı:

www.hurriyet.com.tr

benim bildiğim de @Mustafa Can gibi. 2 senelik parçan son ayında bozuldu diye bir daha 2 sene garanti vereceklerini sanmıyorum.

Bizim insanımız çalışmaya gelemez pek. Yanımızda çalışan emekli oldu şimdi bir abimiz vardı sonrasında bir işçi alalım dedik teslimat çay getir götür temizlik işte herkes her işe koşuyor bende sabah gelince temizlik yapıyorum teslimata gidiyorum müşteriye çay veriyorum vs zaten ufak dükkan hani. Gelen adam bir iki hafta sonra her işe ben koşamam moduna giriyor yani bunlar yeni mezun falan değil ya 30-40 yaş arası ilkokul mezunu adamlar en sonunda çıkardık herkesi abim babam ben çalışıyoruz lazım olursa duraktan hammal tutuyoruz. Suriyeliler 2000-2500 arası para alıyor burda imalat da çalışıyorlar hemde işi öğreniyorlar kendi boya atölyesini açan Suriyeliler var o derece ama bizim millet kahvede pisti oynar birisi iş olursa hammal lazım olursa arar oda lütfedip gelir.

İnsanlar aynı anda belki onlarca yüzlerce yere iş başvurusı yapıyor. Ve kendince bir öncelik sırası koyuyor. Evet iş görüşmesine gelmemek ayıp ama çok da ilginç bir durum değil.

Zeytinburnu ve gıda İşi denince ben bi tırstım:)

Aradığın kişi garsonsa gelmez tabi her yerde iş var garsona... Ama yönetici falan ise anormal. Bir de iyi para verdiğini düşünüp yanılıyor da olabilirsin. Ben de gıda işine meraklıyım ama yönetici bile 2,5 falan alıyor ne diye koskoca dükkanı yöneteyim, haftasonum olmasın

Çalışanlarınıza verdiğiniz ücreti bilmediğim için sizi kastetmeden yorum yapıyorum.

İşçi arayan patronlar sürekli sizin gibi yakınıyorlar, ben en iyi patronum, servis var, yemek veriyorum, sigorta yatıyor, maaş zamanında vs. Bu sayılanlar zaten işçinin yasal hakları. Mesai falan vermiyorlar, cumartesi günleri tam gün çalışılıyor, işçileri mümkün mertebe fazla çalıştırıyorlar, yemeğinden tut çayına kadar her şeyi kısıtlıyorlar, tazminat ödememek için ellerinden geleni yapıyorlar ama nedense bunlar en iyi patronum dedikten sonra sayılmıyor pek.

Aradıkları ve bulamadıkları işçi ise ağır işte çalışacak ve asgari ücrette çalışacak olanlar. Bunları söylerken maaşı artırmak veya iş şartlarını hafifletmek nedense kimsenin aklına gelmiyor.

Evet insanlarımızın bir kısmı tembel olabilir ama herkesin en iyisini arama hakkı var. Adam asgari ücrete taş taşımaktansa masa başı bir iş bulabileceğini biliyor ve bunu arıyor veya taş taşıyacaksam iyi ücret almalıyım, cumartesi tatil olmalı diyor. İş ilanınıza kimse dönmüyorsa bence sorunu kendinizde aramalısınız.

evet yasal zorunluluk biliyorum ama bunları yapmayanlar dolu ülkede. Kurye için ehliyetim yok diye başvuruyor adam almıyorum ehliyetsiz deyince başka yerler alıyor sizde neden yok diyor. eh ehliyetsiz adam çalıştıran sigorta da yatırmaz.
kendim duymasam "çok iyi rahatız, mis gibi dükkan" dediklerini de duydum.

Gelismis ulkelerde de bu tip asgari ucretli isleri gocmenler yapiyor, ulkenin asil vatandaslari boyle isleri begenmiyor :/

O yuzden sasirmadim.
Bir de tabi tembellik var bir faktor olarak.

Yanlış anlama ama bence fazla iyi niyetli ve acemisin:) biriisi seni işin başına koymuş gibi bir durum var söylediklerinden anladığım:)

Aile sirketimizde iscisinden tut muhendisine kadar ayni sorun var. is gorusmesini araya torpil sokarak ayarlayip gelmeyenler, x mezunu aradigini bilip y mezunu gelenler, saglik sikintisi oldugu halde doktorun raporlamasina izin vermeden calismak isteyenler...

ben de restoran işletiyorum ve yıldım eleman sorunundan. gazeteye kesinlikle ilan vermiyorum gazeteden gelen insanların hepsi insan kılığına girmiş sahtekarlar. bu kadar da ağır konuşurum. iş görüşmesine gelir yol parasını isteyeni mi ararsın, restoran olduğunu bildiği için bi öğün yemek yerim diye düşünenimi. ve ilk soru şu oluyor, ne kadar alacağım. ne iş yapacağım bile demeden ilk maaş soruyorlar.

dediğin gibi 5 kişi işe alıyorsam 3 kişisi gelmiyor bile, arıyorsun açıyor ve unutmuşum işe başlayacağımı diyor. ben de zamanında maaşlı plaza insanı oldum o zaman anlamıyordum ama cidden inssn çalıştırmsk ve özellikle cahil vasıfsız adam çalıştırmak çok çok zor.

bu tip insanların aile yaşantısı da düzgün olmadığından, kadın alırsın oğlu karakola düşer, adam alırdın kızı evden kaçar, genç adam alırsın hap içer, genç kız alırsın internetteki sevgilileri dükkan basar.

hadi işe başladı diyelim bir hafta da kaçar yevmiyesini alıp, o yevmiyeyi bir hafta sağda solda yer sonra başka işe girer

ne iğrenç bir zihniyet bu ya. tamam patron maaşı beklemeleri saçma da bir insanın hayatını idame ettirmek üzere girdiği işten ne kadar kazanacağını en başta sormasının nesi bu kadar tuhaf? insanlar keyiflerinden mi yıllarını işe veriyor, sabahın 6'sında kalkıp kar kış demeden çalışmaya gidiyor? ne yapsınlar, sizin gönlünüzü hoş tutmak için günde 10 saat, ayda 1000 liraya mı çalışsınlar?

ne güzel lan. benim hiçbir insani hakkıma saygı duyma, üç kuruş paraya köpek gibi çalıştır ondan sonra İŞ BEĞENMİYÜRLER. he ya kusura bakmayın, iş olmadığı için gelip sizin köpeğiniz olmamız gerekiyor zaten.

yine götünden anlayanlar olmuş. adsm giriyor kapıdan aşçı yardımcısı ilanına geldim diyor, buyur otur konuşalım diyorsunuz, ilk soru saat kaç kaç çalışıcam oluyor, cevap veriyorsunjz peki kaç para alıcsm diyor. ulan dallama hangi mülakata girsen ilk maaşı sorsan siktiri çekerler adama. önce bi işi sor ne yapacağını sor ben beklentilerimi anlatıyım sonrs maaşı sor. belki aklımds bir skala var, soğuk biliyorsan ona göre artış vericem kebap biliyorsan ona göre vericem. bunları kapıma köpek bile yapmam

@der meister 8-5 çalışacağın bir işin ilk mülakatında oturur oturmaz mayış sor, dene bir bakalım...sonra konuşalım.

beyaz yakalı bir koordinatörden tut da en giriş seviyesi bir işe kadar mülakat yapıyor olsanız, adam koltuğa oturur oturmaz maaş sorsa, s...dersiniz. Adam ingilizce/almanca biliyorum diye CV doldurup yine mülakatta 3 kelime konuşamasa yine s...dersiniz.

Ama nedense anlamıyorum iş mavi yakalılara gelince bunlar normal oluyor.
ilk cümleden maaş konuşması normal, bilmediği şeyleri biliyormuş gibi lanse etmesi normal. şantiyede çalışan bir arkadaşım var, "işe girirken herkes usta, iş yaptırmaya gelince kimsenin ne elektriğin e'sinden haberi var ne tesisatın t'sinden", demişti. Aynısını o elektrik mühendisi yapamıyor ama işte. Gerçi dağbaşına okul açarak mühendislikleri de benzer hale getirdiler de neyse, o başka konu. Temel sorunumuz ülkenin genel ahlaksızlığı.

Sizin yanlışınız değil de şöyle bir açılım getirebilirim:
mavi yakalıya iş yaptırtabilmek için, içlerinden gelmeniz lazım. değilse çok zor. hani deveye diken insana s..derler ya. bizim ülkemizde, mavi yakalı için %90 çalışan formül bu.

Babam kamuda 400-500 lü sayılarda işçi çalıştıran bir kurumda müdür. Bakın kamu işçisi bu adamlar; babamdan fazla maaş alıyorlar :)Emekli olunca da daha fazla prim ve maaş alacaklar.

Gel gelelim devlet bot vs. verir iş sağlığı güvenliği için, bunlara giydiremezsin (ne demek giydiremezsin diyeni avrupada nükleer santralde, reaktörde sigara içen türk işçilerin yanına ışınlamak isterim), üstüne bunlar gider bir de satar bu ekipmanı :) Para desen diyorum ya, adam müdüründen fazla maaş alıyor yahu...Karakter bu. Babam h.sonu (devlet işçisinin mesai ücreti vardır memurun yok) sırf bu dallamalar doğru düzgün çalışmadığı için anaokulu öğrencisi gibi başlarında durmak için günde 12 saatini işyerinde geçiriyor. neden; bir kaza bela yapmasınlar diye. Neden çünkü adamlar öküz. o kurum o işi çıkartıyor ama nasıl çıkartıyor o sırada namusuyla çalışanlar nasıl böbrek taşları döküyor....

Ha ama bulabilirseniz, göçmen işçi (hayır mülteci değil, o eski muhacırlardan) ve dinibütün alevi işçi (o ne demek diyen bana dönebilir) o adamlar 10 numara ahlaklı çalışıyor.

"eleman"dan kastınız ne? düşük kalifikasyon mu, yüksek kalifikasyon mu? istediğiniz işi yapması için üniversite mezunu olması gerekiyor mu? yoksa okuma yazma bile bilmesine gerek yok mu? iş zihinsel emek mi istiyor, fiziksel emek mi istiyor?

türkiye'de yoğun bir üniversite mezunu işsizliği var. ancak okuma yazma bile bilinmesine gerek olmayan işler için işçi sıkıntısı var. üniversite mezunları düşük kalifikasyon gerektiren işler istemiyorlar (haklı olarak). çünkü bu işlerin maaşı düşük. üniversite mezunları fiziksel emek yerine zihinsel emek gerektiren, en az 2000tl maaş aldıkları işleri istiyorlar. ve bu alanda ciddi bir işsizlik var.

İnsanlarin calismamayi tercih edecegi ucret yukselmis demek. Enflasyon, maas beklentisi vb.

açıkcası "okuma yazma bilsin, müşteriye güler yüz göstersin" tek şartım.
yemeksepetinde yorum yazmış müşteri "abi bahşiş yok mu" diye sormuş kurye.
motor kaza yapmış ses çıkaran yok.
7 aydır kullanılan motorlar böyle giderse bi 7 ay daha dayanamadan hurdaya çıkacak.
şu boş koliyi çöpe atar mısın diyorsun adam onu o gün iş yaptım sayıyor.
mesaiye başlayıp bilgisayarı açıp tamam bitti bugün çalıştım demek gibi bir şey bu.
iş ağır değil. en fazla 40 adisyonla dükkanı kapatıyoruz. Piyasa zaten felaket. 16 saatte en fazla 100 pizzanın yapıldığı bi yerde kimse iş yükünden bahsedemez.
he bi de içerde hırsız var. plazada çal bakalım ne çalıyorsun.
adam aleni kasadan para yürütüyor. işten çıkarıcam deyince ortalık ayağa kalkıyor ama.
ya adam yürüyerek 10 dk mesafede ki yere sipariş götürüyor 45 dk yok ortada.
hiç yerinde duramayan çok ilginç bi çocuk vardı. vızır vızır adam. leb demeden çoruma gider gelir o derece. meğer adam atıyormuş hapı, içiyormuş bonzaiyi öyle geliyormuş. bir gün yan sokakta içerken yakaladım da jeton düştü.
seninle çalışamam deyince de üstüme yürüdü bi de bedavaya dayak yiyordum.
gibi gibi.

bundan 3 4 sene önce parttime diye anlaşıp girdiğim şirkete işler yetişmiyor diye sabahladığım oldu. ağzımı da açıp bişey demedim. 6 tane otele bakıyordum. diğer restorant sahipleriyle konuşuyorum. geçen sene 8 kişi vardı mutfakta yetişemiyordu bu sene 3 kişi 24 saat vardiya çeviriyoruz diyor.çok güzel maaşlar verdiğimi iddia etmiyorum. 7 ayda 85 bin lira zarar ettim. kimse kuryeye adisyon parası vermiyor. getir bile 75 kuruş verirken ben 1 lira veriyorum. zarar ediyorum demeden bayramlarda ramazanlarda harçlıklarını da eksik etmedim. Ama hala adam motorla kaza yapıp anlamaz zaten deyip sesini çıkarmıyor. Sabah geldim. 3 motorun biri kazalı diğerinin lastiği patlak. sorarsan kimse bişey bilmiyor. 16 saat mesainin 4 saati yoktum ortalıkta.
Merhaba çok dertliyim

hocam seni en iyi ben anlarim :) bu insanlari calistirmak cok zor bunu en iyi yasayan bilir. bu islere girmeden bana da soylerlerdi ben kizardim; ben patronluk yapmayacagim insan gibi davranacagim ona gore karsilik alacagim diye ama insan gibi davranip enayi yerine koyuluyorsun. adam gecen ortadan kayboldu, aradim neredesin sen diyorum, acunun goz alti die programi varmis onun secmelerine gidiyormus. haber vermek yok cikmis gitmis, isten cikariyim diyorsun, dikleniyor is bulmadan cikmam diyor. sigorta yapicam diyorsun sigorta istemem parasini ver diyor:) kask aliyorsun tak diyorsun, takmiyor ceza yiyor cezayi da sana ode diyor. bitmez bunlar :)

Aslında haklısın ama bahsettiğin durumlarla "iş beğenmemek" arasında bir ilişki yok. Yani o insanlar çok büyük ihtimalle hayatlarının geri kalan kısımlarında da aynı şekildeler.

mutluluktur tabii ki.

bilen adam hep daha fazlasını istiyor. ufku, vizyonu geniş olduğu için büyük düşünüyor. büyük düşününce stresi, çabası, uğraşı çok oluyor.

ama cahil adam öyle mi? candır o.

adam zaten her şeyi biliyor. adam her şeyi bildiği için yeni şeyler öğrenmesine, ufuk genişletmesine gerek yok. herif zaten buda'ya ulaşmış, gideceği yerin ötesi yok. yerinde sayıyor güzel güzel.

mutluluktur. hem de nasıl..

evet, cehalet mutluluktur.

Gerçek mutluluk değildir. Ancak onun gölgesidir belki, ya da canlandırmasıdır. Çünkü kavramayı reddetmek bir süre sonra kavrama yeteneğini de samimiyeti de öldürür. Yani kişi kendi uzuvlarını keser gibi yeteneklerini keser. Görüntüde ağırlık taşımıyor gibidir ama esasında eksik ve yanlıştır. Sahte mutluluk bence bu.

Dostum burada cahil bulamazsin sen :) yanlis yere gelmissin. Burdakiler gayet elit insanlar ve mutsuzlar.

Peki cehaletten kasit nedir?

Mutlulugun bilgiyle iyi ya da kötü herhangi bir bağı olduğunu sanmiyorum.

Değildir. Şundan 5-6 sene önce oldukça cahildim, depresif ve mutsuzdum. Şimdi ise hayatımın en mutlu dönemleri. İnsanlarla konuştuğum zaman görece anlamlı ve klişelerden arınmış konuşabilip geniş yelpazade bakış açısı kullanabiliyorum. Bilgi mutluluktur. Evreni, dünyayı, insanları anlamak mutluluk getirir.

Bilmemek mutluluktur, o olumsuz şeyleri bilmeyince en azından anın tadını çıkarabiliyorsun.

her şeyden mutlu oluyorsun işte, hayatta geçmeyeceğin köprüye seviniyorsun,
hayatta istanbul'a gelmemişsin 3.köprü hurra diyorsun.

dağda çobansın taksime kışla yapılacak diye seviniyorsun.
bayramdan bayrama namaza gidersin taksime cami şart abicim diyorsun.

vuruyor seviniyorsun özür diliyor seviniyorsun.

muhakeme etme yeteneğin yok sonuçta, güzel denilen her şey mutlu ediyor seni.

"zeki/bilgili olduğum için mutsuzum", "efsanevi olduğum için yalnızım" tripleri bence 16 yaşından sonra bırakılmalı ama cehalet mutluluktur konusuna katılıyorum ben. kendimi düşünüyorum. hayallerim, planlarım falan var işte bissürü. ne kadar "olmuş" ve "mutlu" olduğumu, bu hayallerle aramdaki mesafe belirliyor. bugün ben çok daha düşük standartlarda yaşamış, çok daha düşük standartlı hayaller kurmuş birisi olsaydım, belki zekiler için "dar görüşlü ve vizyonsuz" olacaktım ama istediğim hayatla aramdaki mesafe çok daha kısa olacaktı, dolayısıyla daha mutlu olabilecektim. günde 12 saat çalışıp iki tane lahmacun yiyince deli gibi mutlu olan bir adam olacaktım belki mesela, şimdi iki saat çalışsam kalan 10 saati kapitalizm sosyalizm işçi hakları hede hödö diye kafa sikerek geçiriyorum.

o açıdan, "ben akıllıyım o yüzden mutsuzum" demiyorum ama hayalleri ve standartları daha düşük olan insanlar bence mutlu olmaya daha çok meyilli. ben mesela bir roman yazamadan ölürsem mutsuz olurum. 45-50 yaşıma geldiğimde bile kendimi gerçekleştirememiş hissederim, "ulan yapamadık şu işi de" derim. bunun gibi onlarca, yüzlerce ve hatta binlerce pişmanlığım, ezilmişliğim, yetersizliğim olur. halbuki köpek gibi yetiştirilmiş, fakir, paspal, at hırsızının teki olsaydım belki dandik bir fabrikada iş bulduğuma sevinip BUNA DA ŞÜKÜR BE KARDSM diyerek mutlu mutlu yaşayacaktım. bu düşünce yapısının çok sağlıklı olmadığının da farkındayım, sonuçta hiçbir insan bilinçli olarak çok daha düşük standartlara ve berbat yaşam koşullarına sahip olmak istemez ama ne bileyim abi ben çevremde hep böyle gördüm. nerede eğitimli, beyaz yakalı var kendini bi bok sanıp dertlerinin havuzunda denizinde boğuluyo. nerde tek derdi günü çıkarmak olan adam var onun sülalesi raad, mutlu.

şimdi sözü "ama abi yeaaa bi stanley kubrick filmi izleyemedikten sonra nasıl mutlu olabiliyosun ki yaneee" diyecek olan kadıköylü varoş ve gavat hipster'lara bırakıyorum.

mutluluk görecelidir. mutluluğu neyden beklediğinizle alakalı bu. haliyle "cehaletin getirdiği mutluluğu" tercih edenlerin yanında "hakikatten de" mutlu olabilecek insanlar vardır. paradoksal birşey ama bu. cehalet mutluluktur diyebilenler sadece o cehaletin dışına çıkanlardır. cehalet içindeki adam diyemez yani o cümleyi.

Gamsızlıktır
Gerçi bedeli ağır bir Gamsızlıktır

Cehalet insanı gamdan kurtarmadığına aksine başına iş açtığına göre Gamsızlıktır denemez.

Cehalet akplilerin tüm eleştirilere sadece küfrederek cevap vermesi ve kendi sonlarına koşarak gidiyor olmalarıdır.

bence kendini bilge olarak görüp, her şeyi biliyorum, yaşamın ucu bombok bir yere çıkıyor diyerek mutsuz olmak aptallıktır. zira bilmenin sınırı yoktur. belki bilgelik mutluluktur.

cehalet ne güzel bir şey. her şeyi biliyorsun. özgüven tavan.

Kandırmacanın getirdiği yapay bir mutluluktur bence.

Ancak bilgelik mutsuzluk olarak algılanmasın. Bilge insanlar mutlu olmak için değil, ruhlarını doyurmak için sürekli yeni şeyler öğrenmeye çalışırlar.

evet

Evet, çünkü hem acının kendisi bir bilgidir hem de onun çoğu yine bilgiden gelir. Gerçek anlamda hiçbir bilgiye sahip olmayan kişi neredeyse hiç acı hissetmez ve doğal olarak kolayca mutlu olabilir. Buradan çıkarılacak sonuç mutlu olmanın ne olursa olsun sahip olunması gereken bir şey olmadığı. Yani mutlak bir değeri yok.

artık jöle kalmadı hocam. karanlık çağlardan çıktık.

schwarzkopf'un osis serisi vax'ı var. gayet kaliteli. orta ve sert seçeneği mevcut.
sprey olarak da yine schwarzkopf'un spreyi iyidir.

gecen gün sevgilimle bunu konuşuyorduk. harbiden bi ara jöleler vardı kırmızı yeşil mavi beyaz falan. garip geldi. jöleyi en son 2003 te falan sürmüşümdür herhalde.

bizim banyoda fön suyu diye bir şey var. ben ondan fıs fıslıyorum. kabarıklığını alıyor. saçlarım cüneyt arkın, tarık akan arası. onun dışında killi vax var. o da sert şekil versin diye. ama parlaması kötü. saçını parlatacak şeyler kullanma. eskide kaldı onlar.

Jöle bitti +1
Köpük var, wax var, dust var, sprey var, ot var, cigara var sana ne lazım ? Saç tipini söyle yönlendirelim.

Ben en son lisede sürmüştüm sanırım yani yıllar evvel.
Birkaç sefer de limon sürmüştüm, organik ve doğal :)

Hacıcım,
Şu var erkek saçında harikalar yaratan.
(Link temsilidir. Ürünü gör diye.)
www.hepsiburada.com

4-5e cevap veriyim eski lisansli yuzucu olarak.

Normali 3 kulacta bir nefes almaktir, yapamiyorsaniz 2 kulacta bir de olur. Duzgun nefes aliyorsaniz cok tikanma olmamali, yani agiz tamamen acik ve suyun ustunde, sanki tek kolun uzerine yatiyormus gibi.
Bir de yaristaymis gibi hizli yuzmenize gerek yok, ayaklari sakin cirpip sakin sakin de nefes alabilirsiniz. YorulmaZsiniz, surekliliginiz olur boylece.
7- antremandan sonra biz zink diye ilik dusa giriyorduk.
2- 20 dk kadar isiniyorduk biz.

1. hafif ye, mideyi şişirme. her gece yatmadan bir tablet suda eriyen magnezyum tabletini suya at iç.

2. bence 5 dakika ısınma yeter.

3. bu tamamen kondüsyonla alakalı. bir üst sınırı yok. yapabildiğin kadar yap ama kesiliyorsan zorlama.

4 ve 5. bunların bir kuralı yok. kişiden kişiye değişir. kimi iki kulaçta bir alır, kimi üç kulaçta bir bi sağdan bi soldan alır, kimi dört kulaçta bir alır. kimi sağdan, kimi soldan alır, kimi (ben mesela) ilk başta dört kulaçta bir alırken nefessiz kalmaya başlayınca her kulaçta alır. tamamen nefesine bağlı. olimpiyatlarda bile yan yana yüzen sporcuların hepsi farklı farklı nefes alıyordu. nefes nefese kalıyorsan temponu düşür, bir noktadan sonra nefes nefese kalmadan kesintisiz yüzebildiğin tempoyu bulacaksın.

6. havuzda palet kullananları görüyorum ama anlamıyorum. palet dalgıç ekipmanı yav. hızlı yüzmek için iyi de hıza ne gerek var? ayaklar yüzdürünce kollar çalışmaz ki doğru düzgün.

7. valla ben sıcak duş alıp üstüne de buz gibi suyla şoklarım. çivi gibi de çıkarım.

-eve geldiğinizde yemek yemeyin. belki 1-2 dilim sadece ekmek.
-ben 5 dakika esneme yapıp ısınmayı suya bırakıyorum. serbest 500-600 metre yüzünce ısınmış oluyorsun.
-doğru nefeste, soluksuz kalmamalısınız. ya soluk alırken ciğer tam dolmuyor. ya da içeride nefesi erken veriyorsunuz. içerde burundan değil, ağızdan verirseniz daha kontrollu ve 3-4 kulaça yaymış olursunuz nefes vermeyi.
-suya batıp çıkmalar hiç normal değil. yüzmeyi ilerletmek yerine baştan öğrenme ihtiyacınız olabilir mi? su da batmamalısınız. bırakın hareketliyken, hareketsiz bile batmamalısınız.
-palet yüzmeyi ilerletmede hıza alışmanızı sağlar. ve paletsiz yüzerken alıştığınız hızda gitmek isteyeceğinizden tekniğinizi verimli ve hızlı gitmeye göre şekillendirebilirsiniz. paletle neredeyse hiç antrenman yapmadım. buna cevap veremeyeceğim.
-antrenmandan sonra ılık duş alıyorum ben. çıkarken sadece bacaklar tamamen soğuk su.
yüzmede kaslı veya fit vücutlu olmanız pek önemli değil. teknik burada daha ön planda. atletik olmak daha önemli. belki de sizi fit gösteren fakat yüzerken asla kullanamayacaağınız, ihtiyacınız olmayan kaslarınız var?
- bol bol yüzen insanların videolarını izleyin. çok güzel birer ikişer dakikalık videolar var. emin olun birebir bir antrenörden ders almak kadar etkili.
-limonlu suyu tek yudum tek yudum antrenman sırasında içmek bana enerji veriyor.
-yüzmeden 1 saat kadar önce ise kola içiyorum. kafein ve diüretik etkisi fayda sağlıyor.
-her stilde yüzmeyi tekniğiyle çalışın. her stili bilin. yavaş da olsa tekniğini bilin.
-ısınma soğuma 300-600 metre sakin sakin yapabileceğiniz mesafeler.
-ve ve hız değil süreklilik önemli. yarışa girmeyeceksiniz.

lisanslı yüzüyorum bu arada.

P1mden mi bahsediyorsun?

a7000 aldim gayet memnunum.

bu aralıkta asus zenfone modellerine bakmanızı da tavsiye ederim.

al pişman olmazsın

a7000 +1 sadece arayuzu begenmedigim icin launcher yukledim.stabil ve sorunsuz calisiyor.

Babama 670 liraya lenovo k5 aldım geçen gün. Son derece memnunuz

P1m kullaniyorum 1 seneyi gecti. Telefondan cok memnunum. 32 gb hafiza karti taktim. Cok iyi. Ama dahili 16 gb hafiza var. Ona dikkat edin. 8 gb lik alirsaniz donma sorunlari oluyormus.sistem dosyalari asagi yukari o kadar.

@ykyt hocam 1.5 sene cevap vermek için mi beklediniz:d

Sadece hafta sonları dışarı çıkabilen aileler bir de çocuk taşımakla, kovalamakla uğraşmak istemiyorlar. Ben de 4-5 yaşında olanları görüyorum.

ben iki yaşımdan beri her yere yürüyerek gidiyorum kaymak, zamane çocukları da ebeveynleri de çok acayip. KALGYÜRİLAACCIK diyip tepiklemek istiyorum böyle arabalarda camış gibi çocuklar görünce, aklıma wall-e'deki obezler geliyo, sinirim bozuluyo, üzülüyorum.

valla çevremde gördüğüm çocuk yürümeyi öğrendiğinden itibaren salıyolar. hiç bebek arabalı görmedim.

Ay bebek arabasi buyuk luks hele alisvetise falan giderken. Yeni yuruyen cocugun kedi pesinden kosmasiyla mi ugrasacaksin, market posetlerini mi tasiyacaksin. Posetleri de arabaya takiyorum ooooooh. Ama esimle beraberlen yurutuyoruz markete kadar. 100 metreyi 15 dakikada falan aliyoruz gerci

ben de bayağı büyük çocuklar görüyorum, 5-6 yaşlarında çocuklar bebek arabasına biniyor. yalnız şuna da çok şahit oluyorum, çarşıda, pazarda, alışveriş merkezlerinde, sokak ortasında vs. beni kucağına al diye ağlayan bağıran yaygarayı koparan, annesinin babasının paçalarına yapışıp sarkan çocuk sayısı da yadsınamayacak kadar fazla. herhalde anne baba azıcık rahat edelim çocuk taşımayalım düşüncesi ile arabaya koyuyor çocuğu.

doğru mu? tabii ki yanlış ama ebeveynlerin bu tutumunu anlayabiliyorum (anlamaktan kastım hak vermek değil kesinlikle). bence de çocuk yürüsün, biraz bağımsız olmayı, yorulmayı, sabretmeyi öğrensin. yapılan davranış yanlış; fakat ebevenlerin biraz kendi rahatlarını düşündüklerinden biraz da çocuk ağlayınca kıyamadıklarından böyle davrandığını düşünüyorum.

benim küçüklüğüme gelince... ben arabaya bindiğimi hiç hatırlamıyorum. aksine hep koşmak hoplamak isterdim, annemin elini bile tutmazdım, yorulmak nedir bilmezdim.

Sorma ya bizde denk geliyoruz surekli. Ben neredeyse okula giden cocuk gordum arabada once hasta falan diye dusundum baktim benden saglam anne babasinin kolayina gelmis bence.

6 aylik bir sipam var yurumeye baslasin arabayi hemen kaldiricam ortaliktan.

çocuklar yetişkinler kadar uzun yürüyemezler. ben gayet normal buluyorum. kaldı ki çocuklar olur olmadık anlarda uykuya ihtiyaç duyabilirler. her şey normal ve yolunda.

@tavsan buyuk konusmaaaaaaaaaaa

Flood yapiyorum ama mobilden cikmaya usendim. Benim sikintim cocugumun hiperaktif olmasi. Gerci hala araba kullanilmasi normal olan yaslarda. Buyuk ihtimal onumuzdeki yaz arabaya gtmu de yirtsam bindiremeyecegim

Kucukken annem beni parka gotururken pasa pasa arabaya binermisim. Donusteyse parktan ayrilmak istemedigim icin annem kucaginda tasimak zorunda kalirmis :)

evet büyükler. çünkü aileler tembel artık. çocuğu oturt bağla kafana göre gez sonra. zırlar zırlar yorulur susar sonunda.

bu guzel ve cesur yorumlari yazanlar bu cevaplarini mutlaka saklasinlar bir sekilde, kendileriyle de iddiaya girsinler, mesela benim cocuk 4 yasinda hala cocuk arabasina binerse ben de yaninda ben bir esegim, zamaninda buyuk konusmusum seklinde aniricam diye...
bunun disinda cocuk sahibi olmak insan hayatinda cok buyuk bir degisiklik, pek az insan baska bir insanin dunyaya gelme sorumlulugunu almai hakedecek bireysel yeterlilikte dolayisi ile turkiye'deki cocuk egitimi ile elestirilecekler arasinda belki de en onemsizi bu bahsettiginiz konu. birey olamamis, evlenme karari tartisilir, kendisi bebekten farksiz insanlarin urettigi bir cana dair aldiklari kararlarin genelde cogunlugu hatali oluyor. zaten anne baba deniliyor, ama turkiye'deki babalarin cogunlugu yok hukmunde, cahillesen toplumda bebek bakimi gibi artik her turlu bilginizaten devlet ve toplum da bunu destekliyor, bu carpik toplum yapisinda cocuk yuruse ne olur, arabada gitse ne olur, elin almani isveclisi buyuyunce zaten bunlara tozunu yutturmayacak mi?

He ya. 7 yaşında gibi duruyorlar. Ben de hiç bebek arabasında gezdiğim günleri hatırlamıyorum. Demekki ben de fazla gezmedim. Zaten 5 yaşında okula başladım :(

Bugun ben de ayni seyi düşünmüştüm. Kocaman cocuklar görüyorum arabalarda. Tembel anne babalar tembel çocuklar yetiştiriyor gibi geliyor ama büyük de konuşmak istemiyorum.

doğrudan şunu al diye tavsiye veremem ama, eline aldığında ya bu ne hafifmiş, görüntüsü daha ağır izlenimi veriyor halbuki demediğin hiç bir bagajı satın alıp kullanma. ileride hem bisikletine hem de kullanırken sağlığına zarar verebilir. hafif olsun. ve şunu da belirteyim. bisikletin oturağının, yani selesinin bağlı olduğu boruya bağlanan bagajlar da uzun süreli kullanımda kadro çatlaklarına yol açıyor. bunlardan da uzak dur. bagaj en az 3 noktadan kadroya bağlanan cinsten olsun. ve hafif olsun. hafifi olsun demiş miydim?

attığın fotoğraftan gözükmüyo ama kadronun arkasında bagaj için delik var mı? yoksa çok sağlıklı olmuyo diğer yöntemlerle. kelepçelisi var mı bilmiyorum varsa o şekilde olabilir.

bi de zamanında 50 liraya taktırmıştım bisikletçide uğraşmaya değmez bence. ne kadarmış ki fiyatı?

evet arttırır. tiyatrocular. tiyatro metinleri.

Faydasiz mal ile düşük mal kast ediliyorsa eger; belirli bir gelir seviyesinden sonra gte normal malin bulundugu eksene dogru yatiklasir

Hayır kastı marjinal faydası sıfır olan,tüketiciye katkısı olmayan mal. Y ise normal mal @sendegitsendeunut

gelir arttıkça faydasız mal tüketimi artar.

Sanırım buldum y eksenine bitişik çizilecek. Fqydasız mal tüketimi gelirle artmıyor @karlmarx. Nötr diye sıfır alınıyor.

paçadaki dikim yerlerini aynı hizaya getir. ıslak tülbent koyarak ütüle...

pantolonun düğmesini ilikle. pantolonun önündeki ilk iki kemer köprüsünü üst üste getir ve düğme içeride kalacak şekilde katla. bu sayede bacaklardaki iki adet dümdüz ütü çizgisi üst üste gelmiş olacak. ütü çizgisini böyle yapabilirsin.

ters ütüle.

önce bel kısımlarını ütü masasına geçirerek 4 kerede ütüle. fermuar açık olacak.
(misal;
sağ ön cep tarafı
arka sağ cep tarafı
arka sol cep tarafı
sol ön cep tarafı)

sonra bacaktaki iç ve dış dikişler ortada üst üste gelecek şekilde katla. önce iç dikiş üzerinden yani orta kısmını ütüle. sonra aynı bacağın dış dikiş üzerinden ütüle. çok kenarlara gidersen pantolonda iz yaparsın, iz yapmak artık çok demode.

sonra dikişler kenarda olacak şekilde katla ve bu sefer de yine ortada kalan kısımları ütüle. anlatması çok uzun sürdü ama yaparken gayet basit ve çabuk oluyor.

the wall diye bir yer var. patates, sosis ve kroket kızartıyorlar.

yengeç

Kuzen beer cafe

belgrad'da mutlaka pljeskavica yiyin, loki'de baya güzel.
bir de ingilizcesi 3 hats anlamına gelen bir restoran vardı, akşam yemeği için tavsiye ederim, kaliteli bir yer.
eğer foursquare kullanırsanız mekanlar için, hep türklere denk gelceksiniz,, onun yerine kaldığınız yere sorabilirsiniz. tesla müzesi'n, unutmazsınız zaten, oraya kesin gidin bence.

biz ayrıca niş'e gitmiştik, ama pek bir şey yok. novi sad, belgrad'dan 2-3 kat daha eülenceli ve canlı bir yer. eğer fırsatınız varsa, eğlenmeye oraya gidebilirsiniz.

Kalemeydan'a git gez biraz tarihi kültür edinirsin. Gece klubü olarak da brankow diye bir mekan var, biraz kalabalık oluyo ama pek türk olmaz.

tito'nun mezarını(house of flowers) ziyaret edin oradan çıkınca ada ciganlija geçebilirsiniz. sava nehrinin kenarına kumsal yapmışlar. büyük bir yer bisiklet kiralayabilirsin.

zemun'a geçin orada tuna kenarında balık restorantları var. pazar günü gidiyorsanız Buvljak Zemun bit pazarı varmış. değişik şeyler bulabilirsiniz belki.

terezija meydanına yakın halk pazarı var kalenic pijaca diye geçiyor.

bide free walking tur katılabilirsiniz. cumhuriyet meydanında toplanılıp belli yerleri gezdiriyorlar.

Basketbol maçı izleyebilirsiniz. Sırpların basketbol kültürü iyidir.

Arkadaslar cok tesekkurler tavsiyeler icin ama bu dediginiz yerlerin fiyatlari konusunda bilgi vermemissiniz. O konuyu da es gecmeyelim? :)

Bir de genel olarak ucuz bir yer yazmislar bloglarda ama ne kadar dogru?

sirbistanda aklınıza gelecek her şeyi fiyatını düşünmeden yapabilirsiniz. o kadar ucuz. sadece yap. kazıklasalar bile normal fiyatı 20 liraysa 30 lira alırlar. 30 lira da mekanda açtırdığın ellilik votka :) iyi eğlenceler. bir de yemek için manifaktura diye 3-5 tane şubesi olan mekan var. orada gidebilirsin. boutique diye çay kahve bira mekanları var, onlar da şubeli. kaliteli yerler. gece sakinliğinde knez mihailova da yürüyün bol bol. kalemegdan var, mihailovanın sonunda, orada gündüz gidin. içerideyken birden hava kararınca yolumu zor bulmuştum. karanlık ve kıştı. korkmuştum açıkçası. kalemegdanın içinde askeri müze var oraya da girilir. ayrıca bütün şehri zemuna gitmek hariç yürüyerek gezebilirsiniz. st.sava klisesinden taaaa kalemegdana yürüyerek gidilebiliyor. bir de makedonski caddesinde müzik kafe var iki katlı. çok kaliteli bir yer. 01:00 a kadar açık. gidebilirsin. sonra tesla müzesi var. ilginç deneyim olur. orda deney de yapılıyor canlı canlı. programına bakarsan şehir tiyatrosunda tiyatro izleyebilirsin. ben aldığım bilete yetişemediğim için izleyemeyip onun yerine daha ufak bi tiyatroda musical izlemiştim. tiyatro konusunda tüm kuzey ve slavlar gibi iyiler. bir de basketbol ligine bak, ben zaman yettiremedim. denk gelirse basketbol maçı izlersin. tadını çıkart.

Sehirde alisveris yapmalik nereler var? Normal yerlere gore ucuz olan urunler var mi mesela makyaj malzemesi, giyim vs gibi?

Bir de hediyelik ne alinir Sırbistan'dan acaba? :)

kaç beygir?

95

95 hp...

astra h'tan sonra bir arkadaşın astra j'sini kullandım. çok basık geldi a sütununun eğimi ve kokpitin yüksekliğinden dolayı. araç astra h'tan çok daha ağır ancak piyasada çok satıldı çünkü ağırlığı dışında yol tutuş ve tasarım olarak kompakt sınıfın iyilerinden.

ancak paran yetiyorsa etraftan 1.6 136 hp'lik astra j'ler bakın derim. daha mutlu edecektir.

Misler gibi araba. Al kullan.

ne beklediğine bağlı.. bence yakıt ve şehir içi kullanım açısından oldukça ideal. biraz daha performans istersen 1.6 olanına bak derim. ya da tam yakıt cimrisi istiyorsan multijet 95 hp punto al derim. sonuc olarak ecotek dediginiz motor multijet'in makyajlanmışı.

şahsi fikrim 6 ileri vites araçtan şaşmamak.

Bu tip basliklara hep yazdim, hep de yazicam, fiat bravo o siniftaki en iyi araba. Kesinlikle bakin derim.

Aslında baştan belirtmedim. Pek niyetim değildi araç değiştirmek ama hem hacim için hemde tanıdık birisi temiz bir araba olduğu için yazdım bunu. Yoksa başka bir araç bakmayacam. Yine de başka araç tavsiyesi için teşekkürler. Amacım sadece bu araçla ilgili bilgi almak

Motor ve alt yapı fiat'ın. Bakımı parçası servisi ucuz ve boldur. O motor bir çok araçta var. Şanzıman Opel de 6 ileri olması gerek. Uzun yolda tasarrufa olumlu katkısı olur.
Performans polodan sonra üzmez. Ama ondan bir tık daha ağır bir araba. Bunu hissettirebilir. Geçmişi düzgünse onun dışında problem çıkaracağını sanmıyorum.

performans olarak uzun yolda turbo desteğiyle hiç bir fark hissedemezsiniz. istanbul trafiğinde de verdiği dizel torku 0-100 zaafını telafi edecektir. ayrıca yakıt tüketimi kullanıma bağlı çok değişken bir araçtır. bastığında tork istiyorsan yakar. ve polodan sonra saraya taşınmış gibi hissedeceksin. iki aracı da kullandım.

birinci linkteki her şeyin fotoğrafı çok derin düşündükçe

bu

i.hizliresim.com

birinci resmi bir yerde görmüştüm sanki. baris ozcan bahsetmiş olabilir mi?

www.jpl.nasa.gov
Buradan seçer seçer asardım. Kepler-16b afişinin küçük bir baskısı var şu an bi kenarda.

edit: yanılmıyorsam hepsi baskıya uygun yüksek çözünürlükte kaydedilebiliyor.

upload.wikimedia.org

i.hizliresim.com
Edit: Hangisini seçersiniz diye anladım...

amme hizmeti olsun
orig03.deviantart.net

ikisi de birbiriyle çok alakasız, ben ikisini de bastırmazdım. Battlestar Galactica seviyorsan tonla güzel afiş var, onlar daha estetik görünür.

Ayrıca baskıyı dakota üstüne almanı öneririm, çok güzel duruyor.

bir numara iyidir.

images.metmuseum.org

İkisini de asmazdım. İlk fotoğraf genel olarak insan gözünü andırıyor. Sanki biri beni izliyormuş gibi üzerimde gizli bir baskı oluşturabilir. 2. fotodaki diziyi hiç izlemedim. Sanatsal tabloların bu şekilde yorumlanmasını çok cahilce ve ucuz buluyorum.

i1.trekearth.com

şöyle bir foto beni motive eder.

www.youwall.com

ya da böyle.

Birinci foto gibi kapkaranlik seyleri asamam ben.

Icim daralir.

Ben genelde cok sevdigim sergilerin afislerini asiyorum.
Gerci bayadir degistirmedim, degisme zamani geldi :)

Bende Hayao Miyazaki'nin bütün filmlerinden görseller bulunan bu posteri var.
hizliresim.com

bende bu asılı.

upload.wikimedia.org

www.google.com.tr

rita hayworth ve nazım hikmet. ikisini de bastırıp astım. ikisinin de anlamını düşünsene?

Ben de su nasa sitesindekilerden birkacini asardim. Bir sey sormak istiyorum. Bunlari nerede bastiriyorsunuz? Hangi boyutta oluyor ve kac paraya basiliyor?

şunun büyüğü olsa belki bastırıp asardım, hem sevdiğim bir film hem de bu afişini beğeniyorum: snitt.hu
ya da kendi çektiğim ve güzel olduğunu sandığım fotoğraflardan falan bir şey de asabilirdim.

Şu yok ama şundan istiyorum
s-media-cache-ak0.pinimg.com

eşit fiyatlarda ise dizel, benzin ucuz ise benzin, dizel ucuz olmaz zaten.

ek olarak lpg opsyonlu araçlara bakabilirsiniz. hem çevreci hem ucuz olur.

lpg leş gibi kokuyor... trafikte arkasında kalırsam isyan ediyorum, sinkaflı konuşuyorum.

eski araba alırken mutlaka benzinli almak lazım diye düşünüyorum çünkü yaşından dolayı motor arızası çıkarırsa dizelin tamiri daha yüklü olur.

yılda 4-5 bin için atmosferik benzinli motor. daha diridir, bakımı daha ucuz ve kolaydır. düşük tork nedeniyle metal yorgunluğu daha az dolayısıyla daha az yıpranmış, yorulmuştur.

Benzin.

@karlmarx+1
Dizelin gürültüsü çekilmez yılda 5 bin kilometre için. Önerim klasik Honda ve toyota.

benzinli, mümkünse japon.

turbosu olmayan, lpg takılmamış benzinli araba. tercihen honda, suzuki, toyota veya daihatsu.

yılda yaklaşık 4-5 bin kilometre yapacaksan dizel yerine benzinli bir araba alman akıl karıdır. 1.6 litre atmosferik klasik bir motora sahip araba bile işini görecektir, chevrolet cruze gibi ağır bir araba olmadıkça. lpg işine ise hiç girmeyin. aracınızda klima olsun, yolu tutsun ve xenon far bulunsun (azıcık donanım iyidir). bu tarz özellikleri sağlayan bir renault megane 2 sedan (dynamique paket) bile işinizi görecektir.

-------

ayrıca 160binde dizel astra kullanıcısı olarak, bakımları kanıtlanmış bir dizel araba da sizi üzmeyecektir. ancak az yol yaptığınız için "alım satımdaki" dizel farkını vermemek için benzin diyorum.

enpara'dan aç işletim ücreti hiç ödemedim ben.
her farklı cins döviz için ayrı açman gerek.
benim başka bankada da var hesap işletim ücreti hiç ödemedim, ama eskiden maaş müşterisi filandım belki alakasız bir bankada açsam alınırdı emin değilim o konuda.

Enparayi kesinlikle tavsiye ederim. Sadece normal hesap ac, doviz altin vadeli hesaplari online islemlerden hemen acabiliyorsun. Ama sadece dolar euro altin var, kanada dolari yok. Belirli bazi atm'lerden doviz cekebiliyorsun ayrica. Bir tek para yatirmak icin finans subesine gidersin.

Halihazırda bir bankada hesabın varsa oradan açmanı öneririm. Ekstra hesap açıldığı için hesap işletim ücreti ödemiyorsun. En azından Garanti'de öyle. TL hesabıma HİÜ olmasın diye 2 tane faturam otomatik ödemede. Ekstra olarak dolar hesabım var. HİÜ kesmiyorlar.

Her döviz cinsi için farklı hesap olması lazım.

finansbankta maaş hesabım var.
finansbank enpara bu konuda en mantıklısı gibi.
hem hesap işletim ücretinin falan olmaması da önemli.
para falan çekmeyeceğim, birikim için.
cevaplar için teşekkürler gençler. bir gün böylece buluşalım bir şeyler içelim.

banka kanada dolarını nakit olarak kabul etmeyebilir. farklı bir para biriminden kanada dolarına satış yapabilir. bu işleme arbitraj denir. hesap işletim ücretleri de genelde tl hesabın aylık hesap işletim ücretlerinin o parabirimindeki karşılığı kadar oluyor.

mesele berber değil aslında, ne istediğini bilmek. sen saçına uygun bir saç modelini berberin önüne koy zaten ortalama berber bile yapar üç aşağı beş yukarı aynısını. önce modelde karar kıl.

ben bir iki hafta önce kestirdim. omzun biraz daha aşşasına kadar iniyodu. yanlar 3 üstler 5 kestirdim :D resmen rahatlık. kesinlikle öneririm.

gençtim saçlarım omuzlarda. üniversitede bütün kızların gözü üzerimde, başka başka kampuselerden kur yapıyorlar bana. resmen yakışıklılıktan parlıyordum. sonra bir gün saçımı 3 numaraya vurdum. o günden bu yana 6-7 sene geçti, hiç bir şey hayatımda saçlarım uzunkenki kadar güzel olup yolunda gitmedi. kendimi doğal seleksiyonda elenmiş gibi hissederim hala. cevap; kestirme. ha kestireceğim diyorsan da kesinlikle 3 numara yap. çünkü altından çıkacak şeyi sadece 3 numarayla görebilirsin. aksi durumda kuaförün yapacağı model seni gerçekten kendin değilmişsin gibi gösterir. hem 3 numara 3 dakikada kuruyor.

Kestirme +1

saçlarım kuyruk sokumuna kadardı, bir karış kestim. hala onun üzüntüsünü çekiyorum. nasıl kestiriyorsunuz olm o kadar uzatılmış saçı, manyak mısınız?

ek: saçlarım uzunken de kısayken de kızlar bakmıyor. hatta kısayken daha çok bakıyorlar, yani en azından önceden bakanlar 3 numara halimin daha iyi olduğunu belirttiler. ama önemli olan kendi beğenin.

yapabiliyorsan bir yerlere bağışla.

www.youtube.com

burda her zaman kestir diyenler olurdu, ne oldu şimdi yahu :)

jim morrison değilsen kestir. çektiğin çileye değmez. zaten her adama yakışmıyor.

Yok, şahsi kullanım için. Ticaret değil.

Anadolu yakasını bilmiyorum da Sirkeci'de bir sürü bisikletçi var, öncesinde internetten fiyatlara bakarsan zaten kazık yemezsin, üstüne nakit ödeme, pazarlık gibi yöntemlerle biraz daha fiyatı kırabilirsin.

cok profesyonel bir sey istemiyorsan decathlon'un bisikletleri güzel görünüyor. her keseye göre de var.

www.gurselakaybisiklet.com

hocam gürsel abi, daha önce başka bir bisiklet mağazasındaydı, bilgi vermeyi anlatmayı açıklamayı sever, buraya gitmesen bile facebook üzerinden falan en doğru net bilgiyi alabilirsin kendisinden.

sirkecideki bisikletçilerden alışveriş yaparken 2 kere değil 10 kere daha düşün. adamların ticaret ahlakıyla ilgili problemi olduğunu düşünüyorum. ankarada erdoğanlar bisiklet var. internet sitelerinden satış yapıyorlar. kargoyla geliyor. telefonla arayabilir, her türlü bilgiyi teknik olarak alabilirsin, sanki istanbuldaymış gibi. bilgili insanlar işletir orayı ve fiyatları da gerçekten ya piyasaya denk ya da ucuzdur. önce ne amaçla kullanacağını ve beklentilerinin ne olduğunu belirle. sonra bütçe. ona göre de burada sor marka model önerilsin. sadece fiyata odaklanma. yoksa 299 tl ye bisiklet var. bana bisikleti bıraktırır.

www.velespit.com
feneryolu tarafında dükkanları var.

Tandem bisiklet var kucukyalida, sahibi baya iyi insandir. Ben ordan almistim bisikleti, piyasaya gore uygundu.

dahil

yurt dışına çıkış yasağı demişsiniz ama kimlere yasak olduğunu belirtmemişsiniz. bunu herkese yasak zannedebilirler. kimlere bu yasak?

dostum inan bende tavadan alır almaz yiyorum hemen

Benim için yemek masasının ya da tepsisinin görseli önemli.
Özellikle sadece kendim için hazırlıyorsam feci derecede özenirim.
Her şeyi dört dörtlük hazırlamaya çalışırım.
O güzel görüntüyle önce gözümü sonra karnımı doyururum.

bir gün 5 arkadaş kahvaltı yapalım kreple dedik. sofraya oturmadan hepimiz doymuştuk. aynı senin gibi yedik ayakta ve çıktık. ama kız arkadaşımla kahvaltı yapacağımız zaman krepleri o yapınca bana el sürdürmüyordu doğal olarak masaya kadar geliyordu. neyseki ayrıldık da hala ayakta yiyebiliyorum. dünyanın bütün ayakta krep yiyenleri birleşin! :)

cevap kız arkadaşla krepli kahvaltı. anne de olur ama anne kıyamaz az az verir :)

bence de sonuçta yapamaman için hiçbir sebep yok. neden en iyi krebi sen yapamayasın?

@kale
başlığı düzelttim.

o değil ki olay. krep yapmakta ne var hocam. yumurta, un, tuz, şeker, zeytinyağı karıştır oldu sana krep.

öyle yenmiyor mu zaten:D

tamam da bu konuda neden en iyisi sen olamayasın? bana tek bir neden dahi gösteremezsin.

Biz iss'te havaya bırakıp öyle yiyoruz. Sen halt etmişsin.

götüm adına iltifatınıza teşekkür ederim deyip topuklarım.

Can dostuma konum gönderip "1 saat içinde seni aramazsam buraya polis gönder" der ortama dalarım. Böbrek mafyasıysa amacına ulaşamaz, gerçekse de pompikleyip taksiye atlar giderim.

Ortamda ikram edilen bütün katı, sıvı ve gazları da geri çeviririm.

"Metruk ne demek abi?" derim.

Tanımadığım insanlarla konuşmadığım için böbreklerim yerinde duracaktır.

Metruk kelimesinin cümle içinde kullanımı için tertiplenmiş bir organizasyon olduğunu düşünürdüm.

bu kadar güzel bir cümle kuran insandan zarar gelmeyeceğini düşünür ama yine de teklifi redderdim bazı ilkelerime ters olduğu için. ama hemen de okuduğumuz kitaplar hakkında tartışmayı teklif ederdim.

Bana 4 nisan 2045 tarihini Uygun gordu

sigarayla uyuşturucuyu çıkarıp denedim. 2şer yıl ileri aldı tarihi. alkolü çıkardım 5-10 sene falan aldı. ??

arkadaşlar Michael Jackson 2035 gösteriyor ama

Bruce willicede 2005te oldurmus bilgilerde hata olabilir siteye bk atmayalim hemen :-)

Ben girince beni hatırladı, kötü alışkanlıklara başlamadan önce 88 yıl yaşayacaksın demiş. Şimdi 47 dedi. :(

Siteye niye b.k atmıyoruz ki? Niye sahiplendin bu kadar, ahahah. Çok basit bir hesaplama yapıyor kendince işte. Bundan bu kadar etkileniyorsanız gazetelerin burç yorumu kısmını hiç okumayın bence. (bkz. barnum effect).

tamamen saçmalık. ben 60 yaşında ölüyorum. ulan spor bende, yediğine içtiğine dikkat bende. 60 yaşında öleceksek hemen eroine başlarım. saçmalık.

2 nisan 2063 dedi. ulan bi şey kalmamış. 66 yaşında ölünür mü? 1 haziranı geçeydik bari.

Apple Magic Mouse

Öyle boş boş duruyor evde.

drone.

uçurmak falan zevkli ama ayrı bir kabiliyet bende olmayan sanırım, bir de tar tar tar millet toplanıyor sesi duyunca. çok gereksiz alışveriş yaptım ama içime oturan en çok bu.

geçen sezon khl play-off'ları için 70 liraya paket almıştım. iki açıdan gereksizdi,

1) ücretsiz yayın zaten vardı. öyle ülker link falan da değil ha gayet yasal, laola1.tv yayınlıyodu maçları.

2) yurtta kalıyodum. 144p'de youtube videosu oynatamayan yerde internetten maç izlemek için para vermek neyin nesi aq.

üstelik sadece play-off'u kapsadığı için, bu sezon indirim de vermedi oçlar. neyse, lige katkım olsun diye avutuyorum kendimi ama öte yandan "sen kimsin koskoca lige katkı sağlıyosun, önce aç karnını doyur pezevenk" diyorum. taşınayım da bu sefer komple sezon paketi alıcam.

Pek gereksiz şeyler almam ama, bunun artısından çok eksisi oldu.

s10.postimg.org

65-10lt Deuter aircontact dagci cantasi.
Sadece bir haftasonu faaliyeti icin almistim. Bir daha da kullanmadim, 35lt olan canta hep isimi gordu.

Bir de kati meyve suyu sikacagi.

eve telsiz aldım. sivil vatandaşım. oynaması keyifli ama. roger that :)

Bas gitar. Kalbim acıyor, yüreğim kanıyor. Zaman yok.

İp atlamak için ip almıştım. 1 (yazıyla bir) kez bile kullanmadım çünkü zaten antrenmanlarımda yeterince spor yapıyorum.

Sony Action Cam

www.hindirim.com

bir kere kullandım sonra bıraktım, boş boş duruyor köşede.

tripod :) amk gemide çalışıyosun makine sabit dursa kaç yazar :) gemi durmuyo ki yerinde eheh

Kosu bandi, 12 mpfotograf makinasi. Kosu bandi bi boka yaramadi binmedim. Fotograf makinasi 1 kez kullandim. Bos bos duruyor hala ortalikta. Kosu bandini hayrina verdim birine.

katı meyve sıkacağı almıştım, toplamda 3 defa falan kullandım sanırım :/

uzak dur

mesela ben buna düşebilirdim. salak mıyım hayır? nesinden şüphelendiniz. bi açıklar mısınız? biz de öğrenelim.

Himm dogru soyluyorsunuz belirtmemisim, ben zaten boyle adi sani duyulmadik heryerinden flashlar patlayan sitelerden huylanirim da bunun verdigi fiyatlar piyasadaki en dusuk fiyatin bile cok asagisinda mesela benim baktigim model heryerde en dusuk 1750 burda 1300. Ayrica kapida odeme sistemi yok kaldirdik diyorlar ama neden, hic oldu mu o da mechul. Kaldi ki isim cok sakat , voit ana bayisi?

Ha birisi cikar der bunlar gecerli degil yasal bir site olmadigina diye, ona da ok.

verdikleri aderste google maps fotoları falan var
www.google.com.tr

sayın karlmarx,

sitede hakkımızda kısmına gidiyoruz. referans kısmında interspor gösterilmiş. hadi kabul ettik. interspora girip internet mağazalarına bakıyoruz. aralarında voit online var. gerçek site şu: www.voitonline.com

buradaki site: www.voitanabayi.com

aynı logo, isim benzer ama kolpa yani.

ayrıca sitede başakşehir olarak verilen adreste Interspor'un Difi Ticaret adlı bayisi var. arayıp şikayet etmek lazım aslında.

Sporty +1. Ya ben de onu demeye calisiyordum aslinda fiyatlar cok asagida olmasa ben de hemen huylanmayabilirdim. Tabii tasarim filan kotu ama, dusen var mi demeseydim daha iyiydi, dusulebilir cunku. Benim asil sorum satin aldiktan sonra kredi karti bilgilerini mi calacaklar, en dusuk kalite ya da muhtemelen hurda mal mi gonderecekler onu merak ediyorum.
Ve kediyi merak oldurdu.

para katışıp denemek lazım napıyorlar görmek için :D

valla tasarıs kötü demişsiniz ama bu hazır bi script herhalde herkes kullanıyor düzgün çalışanları da vardı yani. Ama logo, isim falan çakma ve fiyatlar gereksiz ucuz demişsiniz onlar sıkıntı işte.

İnternette bazı şeyler cidden ucuz olabiliyor ama güvenilmeyen pek yorum olmayan yerden gidip-yerinde görüp almak falan lazım. Mesela ben telefonu olan yerlere arayıp stok sorarım hep, sonra uğraşmaktansa.

cidden gönderiyor da olabilir bunlar, ama belki "voit demedik VQIT dedik" falan derler :D iade edilmiş belki hasarlı bişey çıkabilir ne biliyim...

@karlmarx site üzerinden ödeme yapacağım ve https olmayacak o sitede? hahaha çok komik gerçekten.

1. sitede ssl var üye olurken vs. https yönlendiriyor www.voitanabayi.com

2. hakkımızda sayfasında verdikleri bilgi şu: difi ticaret, telefon 02126695458
interspor'da listede ilk sırada da bu bilgiler çıkıyor www.interspor.com

yani difi ticaret internet sitesi olarak bu adresi almış görünüyor. interspor üzerinde verilen adres ve telefon da aynı olduğundan istiyorsan gidip adreste görüş istiyorsan git telefonla arayıp sor ama şuan bir yamuk görünmüyor. amatörce hazırlanmış hazır scriptle kurulmuş bir site sadece. ama çakma gibi görünmüyor.

bisiklet ve yüzmeye göre pahalı bir spor, malum kullandıkları malzemeler filan ithal olunca geçiriyorlar bize. Ama zaten yeterince sosyalmişsin bence bi' durul sakinleş kendini dinleyecek vaktin olsun. spor olarak ''durabilirsin'' iyi gelir. ciddiyim, neydi bi' atasözü vardı ''biraz duralım, ruhumuz geride kaldı bize yetişsin'' dur yani bence, karanlıkta filan otur.

Onun dışında seçeceğin spor dalının amacı olur, eğer vücudun şekle girsin istiyorsan malum yüzme iyi yanında da bölgesel ağırlık çalışabilirsin
Sosyalleşmek istiyorsan da imkanların dahilinde dağcılık, yürüme(amcaoğlusu zaten bu dağcılığın) kayak, kürek gibi aksiyonlara dalabilrsin bu tür mekanı olan sporlarda(yani bir yere gidilmesi zaruri) arkadaşlıklar çok hızlı gelişir zaten.

Bushcraft'a bak derim.

dağcılarda genellikle hayatı çözdüm duruşu vardır. aslında 21 yaşında üniversiteye yeni başlamış 3 aylık bebelerdir. bu kibirle baş ederim diyorsan bir kulube dahil ol. ben öğrencilğim sırasından bunlardan birisini bıçaklarım, uçurumdan yuvarlarım diye katılmamıştım.

Ben de bisikletçiyim ve lisanslı yüzüyorum. şimdi fitnısa da başladım, kardiyo yapıyorum sadece orda. ve düşünüyorum da bunların üstüne dağcılık kaldırılabilir bir şey mi? evet genç olsam, vaktim olsa falan fiziken kaldırılabilir şeyler.yapabilirsin yani vaktin varsa. günde 3000-3500 kalori yeter.

yapan bi kız arkadaş varı eline hep diken falan batmış ilk gittiğinde tüm vücüdum ağrıyodu ama zevkliydi demişti. ben olsam yapamam.

bu saatte yemek sepetinden birşey söyleme, bizim de canımız çeker.

Ben de dota oynadım işte, ilginç bir şekilde rakip kötüydü malesef. Genelde hep bizim takım kötü gelirdi ama işte, dedim ya ilginç diye. Şimdi de biraz ingilizce 1 bölümde behzat izleyip uyumayı düşünüyorum.

Benimde karnim ac.yemeksepetinden siparis vercekken son anda vazgectim.bu saate yenmez diye :)

yemeksepetinden çiğ köfte söylücem galiba. başka önerisi olan var mı?

içtim sonra da yağmura yakalandım. 2 gündür hasta olacak gibiydim bugün son darbeyi vurdum galiba kendime. zihnim dolu ama dolduranin s..inde değil. ff..

senin kadar küfreden bir kadın tanısam benim de s..imde olmazdı.

Ayrıca oğlum gece gece bana yemek yaptırdınız, yatacak yeriniz yok.

filmimi izledim, oturdum şoktayım şu an.

hangi film ?

benim de karnım açtı, yasmin pirinci haşladım yedim şimdi. inanılmaz lezzetli geldi. tavsiye ederim. yapması da o kadar kolay ki anlatamam. bir de duyuru çok güzel, kıymetli bir yer. kıymetini bilelim ve arada reklamlara falan tıklayalım. hep sömürüyoruz hep sömürüyoruz. faydamız dokunsun.

Ya birinin köpeği alerji olmuş yazmış facebook'a 3 yere götürmüşler 3'ü de hayvana kortizonu dayayıp göndermiş. Dedimki alerjinin tipini tespit etmeden öyle kortizon falan verdirtme bi daha dedim.

Normalde bu hayvana tam teşhis konulduktan sonra tam tedavi etkisini gösterene dek yapılan hayvanın refahına yönelik bişey.

Hemen altına "veteriner tıp" okumuş bir kardeşimiz "Bazı ilaçlar tedaviye yönelik bazı ilaçlar hastanın tedavi sürecinde refahını artırmaya yöneliktir. Tedavi protokolünün tamamını bilmeden yorum yapmayı etik bulmuyorum." yazmış. Adamın yorumunda öneri yok, bişey yok. Tamamen beni muhattap alarak yazmış. Tabi benim profilimde falan hiçbir şekilde veterinerlik okudu falan yazmıyo (teknisyenim zaten).

Dedimki bak BİLAADER 3 yere götürmüşler 3'ünde de durum tekrar etmiş sen hala bık bık etik metik konusuyosun, hayvan kaşınmaktan kendini kanatıyo. Refah falan kalmamış yani ortada.

Geçen de buna benzer bi olay oldu 4-5 yaşlarında bi pitbull geldi, hayvan nasıl nefes alıp veriyo ama. Önce doğal olarak astım mastım demedik alerjik reaksiyon dedik ama bi röntgen de çekelim nolur nolmaz dedik. Röntgende bişey çıkmadı önce astıma yönelik dolayısıyla alerjiyi iyice değerlendirdik. Bizim büyük veteriner abi tam kortizon iğnesini yapacakken vazgeçti ya dedi bi dur bakalım dursun bi yarım saat bi saat dedi. Hayvan tabi bu süre içinde biraz daha fenalaştı. Bi röntgen daha çektik bi baktık hayvanın ciğerler su doluyo tamam aga dedik plevral efüzyon bu dedik şiddetli olanından. Sıvıyı boşalttık hayvandan. Bikaç saat daha tuttuk baktık tekrarlıcak gibi durmuyo gönderdik gitti öyle kortizona falan girmedik hiç yani. İnsanda bile dünya kadar zararı oldugu bilinen şeyi hemen her veteriner hiç gözünün yaşına bakmadan pat diye çakıyo hayvana maksat hasta sahibi iğne yaparken görsün aq

Benim eve kimse gelmiyor :D

Sadece boxer.

Bir kere kapıyı şortla açtım, kız gülmüştü sadece. Sanıldığı kadar ayıp değil. Genelde gülümsüyorlar ve rahatsız mı ettim? diyorlar, ben de yooo diyorum.

Temizlik nedeniyle değiştirmeye çalışıyorum. Pijama olmasa da daha bol bir şort ya da tişört giyebilirim.

1-Boxer
2-Tam götümde bir eski şortum var hemen onu geçiririm.
3-Yatarken bir şey giymiyorum yaz/kış. Çıplak uyumak çok sağlıklıdır.

ben kapının yanında askıda şu penye ev elbiselerinden bulunduruyorum. kıyafetim uygun değilse giymem on saniye sürüyor. hemen kapıyı açabiliyorum. ama bana da su ya da haberli arkadaşlar dışında çat kapı kimse gelmiyor, kapımı çalan pek yok.

tayt tisort giyiyorum ben. yatarken çok sıcaksa ince gecelik giyiyorum normalse tayt tisort yatıyorum.

ben uzun pijamalar giyiyorum ki terlersem yapış yapış olup rahatsız olmayayım. bütün bün pijamayla dururum. sık sık değiştirmek gerekiyor böyle olunca yalnız. dışarıdan biri geldiğinde de sorun olmuyor.

hava 40 derece bile olsa ben çıblak kalınca psikolojik olarak üşüyorum, rahatsız oluyorum. o yüzden şort ve tişört giyerim. çok sıcaksa da sadece baksırla, üstsüz ve seqsi olarak takılıyorum. bahsettiğin durumlar için kolay ulaşılabilir yere de bir tane şortla tişört bırakıyorum işte, toplam 10-15 saniye ya sürüyor ya sürmüyor geçirmesi. kapıda o kadar süre bekleyemeyen kişi beni zaten kaybetmiştir....

Salaş tişört. Hani bakırköy ve kadıköy pazarlarında 5 tl ye satilan incecik salaş tişörtler var ya .onlar cok rahat. Hem yakası dar degil. Altina da kısa bol şort.

En incesinden tisort veya atlet altina da şort.sortlar genelde baya kisa oldugu icin kapiyi calan olursa kafa ve govdeyi gosteriyorum sadece :)

pamuklu tülbent tarzı kumaşlardan diktiğim elbiseleri giyiyorum çoğunluk. akşam da pijama yine pamuklu ve tabii yine kendi üretimim :)

@petekpare, aslında şimdi düşününce darlayıcı olabilir. Ama vücudum çok alışık galiba, çok rahat ediyorum. Sıkmıyorlar da.

Bu arada öyle penye ya da pamuklu ya da tülbent tarzı kumaşlardan elbisem hiç yokmuş ki benim. Aklıma elbise hiç gelmemişti hemen giymek için.

şort- tişört, elbise. bazen uzun ve aşırı ince, bol pijama.
boxer da giyerim ama şöylelerinden www.google.be
yani vücuda yapısan hiçbir sey giymiyorum.
bunlarla kapıya, balkona da cıkıyorum.
böyle uyuyorum.

Evde genelde kisa penye sort ustumde askili. Kapiyi boyle acinca sorun olmuyor genelde. (Ydisindayim)

Yatarken de hava cok sicaksa sadece don, az sicaksa sadece askili pijama ustu.

Bi sekilde hazirliksiz yakalandiysam da ev elbisesi style elbisem var, saak diye onu geciriyorum ben de.

1-burda pazarda 5 liralık pijama kumaşından şortlar oluyor ince. üstüne de atlet.
2-üsttekileri giyince sıkıntı olmuyor.
3-değiştiirmiyorum çünkü yazın neresi serinse orada yatıyorum.

Ben zaten dışarıya çıkareknde çoğunlukla atletle çıktığım için evde de şort atlet oturuyorum. Ama bu evde ne giyilme olayıyla ilgili şöyle de bir hikaye geçti başımdan

Eski evimizdeyken; bir akşam kapı çaldı ve apartman yöneticisiyle birlikte 1 adam geldi. Annem kapıyı açtığında delikanlıyla konuşabilir miyiz dedi, ben de içeride oyun oynuyorum(madeniyet)

Neyse çıktım kapıya,

- iyi akşamlar delikanlı evde şortla oturuyormuşsunuz sanırım karşı apartmanda ki xxx kızımız rahatsız oluyormuş.
+ karşı apartmanda kız mı var
- hıhım
+siz ne oluyorsunuz, yani hangi görevle buraya teşrif ettiniz. mesela ben de hükümetin bu durumundan çok rahatsız oluyorum tayyibin evine(o zaman keçiörende oturuyor) gidip bizim delikanlı hüküm
-ama evde otururken
+benim evimde
-anlı
+evimde dilediğim gibi otururum üzerinize vazife olmayan işlere karışıp benim sabrımı sınamayın illa çok rahatsız olan varsa ahlak büroyu arasın.
sonra yancı olan adam yöneticiye dönüp
-hakikaten abi biz niye geldik buraya
dedi ve bana biraz daha dikkatli olmamı tembihledikten sonra gittiler.
Annem tabi her zaman olduğu gibi ''aman oğlum tatsızlık çıkmasın'' formundaydı ama üniversitede okuyorum ve 10-15 gün için evime gelmişim, gündüzleri uyuyorum ve akşamları da madeniyet oynuyorum ve cam ve perde zaten hiç açılmıyor. arkadaşlarımın ''karanlık oda'' diye dalga geçtikleri bi' odaya sahibim. Bu karşı apartmanda ki kızın beni tek görme ihtimali, gece buzdolabına gidip su almam olabilir ki öyle olsa bile bizim mutfağın içini gözetlemesi lazım. (mutfak perdesi yok, değişik kelebeğimsi bir tüller grubu var)

Ya özellikle bol şeyler tercih edenler, onlarla nasıl rahat ediyorsunuz :)
Benim hareketim kısıtlanıyor direkt. Benim bahsettiğim şeyler çok rahat ama bedene yapışan dikişsiz şeyler/iç çamaşırları, bir tek bedenin var gibi oluyor. Sen yürürken etrafında bir de başka bir katman, ağırlık yok, anlatabiliyor muyum? :) Şaşırdım gece gece.

Ben tek parça gecelik ya da uzun t-shirt tarzı şeyler giyiyorum sadece. Şort mort giymiyorum hatta iç çamaşırı bile giymem çoğunlukla.

şile bezi baya iyiymiş. lakin bu yaz soğuk geçtiği için pek takılamadım öyle.

çalışıyorsam ciddi moda girmek için normal giyiniyorum ama çalışmıyorsam boxer.

@lesmiserables, tam da kimse "normal insan gibi giyiniyorum", ya da "dikkat ediyorum, şık oluyorum" falan yazmadı diye düşünüyordum :) Benim erkek arkadaşım da aynı, evde çalışıyorsa umumi alanda olabileceği kıyafetlerle oluyor. Ben de çalışıyorum ama hep çılgın atıyorum, ciddiyet sıfır. Bilemedim.

Normalde sadece şort.

Çok sıcaksa atlet eklerim. Aşırı sıcak olduğunda terlemeyi daha az hissettiriyor ve rahatlatıyor bayağı.

Yakında kısa sürede giyecek bir şey tutuyorum kapı çalarsa açabilmek için.

yaz aylarında deniz şortu giyerim. üstüme de pamuklu tsort.

ev eteğim var. uzunca biraz. direk onu üstüme çekiyorum.

ben yazın sadece bol tişört giyiyorum. kapı mapı çalmıyor, çalsa da açmıyorum herkesin anahtarı var sonuçta, kimse için keyfimi kaçıramam. eve gelir gelmez üstümü çıkarıyorum, evde ne giyiyorsam yatakta da onu giyiyorum.

Erkegim. Ust taraf ciplak, altta sort oluyor. Kapiya cikmam gerektiginde uste tisort geciriyorum 3sn suruyor. Kapinin arkasinda asili tisort bulunduruyorum. Aynisini yapabilirsin sen de. Neden bu kadar sorun ettigini anlamadim.

evde sadece şort giyiyorum.

@hobareyy, nasıl bir şeyden bahsettiğini çok iyi anlıyorum. Benim de iki tane çok çok eski t-shirtüm var. Hatta bir tanesi böyle üzerinde koyu mavi aslan gibi bir yaratık olan bir 10-12 yaş kısa kollu erkek çocuk atleti. Yani onu ortaokuldan beri giyiyorum, delindi, aslanın gözünün feri söndü falan ama en değerli şeyim gaiba şu anda :D Yaş 29. Ama kışın giyiyorum bu eski şeyleri ben. Yine de rahatlık tartışılmaz.

Zaten her kapı çaldığında koridorda telaş içinde ordan oraya koşturmamın mantıksızılığı ortadaydı tabii. Ama @eylul, etek giyip kol atına kadar çekme yaratıcılığı nedir :D Evde straplez şıklık. Ben kesin kollarımı falan da sokarım içeriye ahahahaaa. İyice tırtıl gibi dururum öyle. Çok güzel yöntmler varmış ya :)

1. bol bir tshirt, altta da sadece iç çamaşırı.
2. kapı çalınca altıma bir şort geçiriyorum.
3. yatarken üstümü değiştirmiyorum.

1. şort ve havanın durumuna göre bazen de tişört. ama son zamanlarda tişört de giyiyorum havalar soğudu.

2. eskiden şortu çıkarıp pantolon giymeye çalışıyordum bıktım artık şort tişört açıyorum kapıyı.

3. hayır değiştirmiyorum. zaten hep yataktayım pc kucağımda takılıyorum butun gun; sadece yemek, wc, duş falan gibi şeyler için kalkıyorum.

mahalle kahvesinde muhabbetini aç. çözüm olur.

mahallede hiç başka erkek yok mu? rahatsız olanlar kimler? madem herkes şikayetçi neden herkes bir olup da bu kişi ile önce bir konuşma, eğer dediğiniz gibi bir sapıklık varsa da bir müdahalede bulunmuyor.

ben o kişiyi haklı çıkaramam ama onun her yaptığını görmek zorunda mısın? madem orası alt kesim, sen de yukarı bir kesimdensen sanırım orada kalmak için fazla bir nedenin yok. kasaba giripte et kokusundan dert yanmak gibi bir şey bu. atletli gider başka bir belalı vs. gelir sonra o şikayetçi olunan atletli mumla aranır. hava soğuyunca artık kalın şeyler giymeye başlar sanırım.

atlet giymesine tek bir şey dahi diyemezsiniz bu çok net.

fakat sapıklık yapıyorsa rahatlıkla şikayet edebilirsiniz.

O esnaftan alisveris yapmazsiniz, yaptirmazsiniz filan

Bizim spor salonunda erkekler atlet ile spor yapamıyor, yasak. Ama kadınlar üstünde sadece sporcu sütyeni ile çalışabiliyor. Tayt niyetine külotlu çorap giyebiliyor içinde tanga ile. Göt yanağı gösteren şort da giyebiliyor. Ama beni atlet giydiğim için şikayet ediyorlar. Konuyu da aile olarak yazılıyor aboneler olarak kapatıyorlar. Adam atleti calvin klein den almış olabilir. Havasını atıyordur belki. Biz sizin kıyafetinize karışmıyoruz, siz de karışmayın bi zahmet. Ortada taciz varsa verirsin şikayet dilekçeni. Sapık olan adam değil burada, deli olan başkaları var bence

ahlak zabıtasına şikayet ediebilirsiniz. atlet için değil, diğer davranışı için.

R1 üçgen demeye gelmiştim, değilmiş :(

L1 üçgen
aşırtma da L1 kare
plase R1 kare (R2 kare olacak)

L1+ücgen diye hatırlıyorum.

Aa l1di la cidden

yahu sadece ücgen. o kadar. ne r1 i ne L2si. ücgene bas atamak istediğin yön oku o kadar.

@cekilmis gayfe plase r2 kare

o tür şeyler peste hep l1 ile yapılır. mantığa göre hızlı koşarken yerden ara pası atılamaz çünkü r1 hızlı koşma tuşu.

niceguy evet R2 kare haklısın :)

sali basvurdum, cuma elimdeydi

bayram gibi yoğun yurtdışı tatillerinin olabileceği veya yaz aylarına yakın dönemlerde biraz uzayıp 2 haftayı bir ayı bulabildiği oluyormuş. ben istanbul beşiktaştan başvurdum ve kasım ayında 3 gün içinde elime ulaştı.

bu arada randevu ile ilgili sorun yaşayıp randevu alamazsan sabah erkenden gidip randevusuz başvuru da yapabiliyorsun. aklında olsun. acil pasaport muydu öyle bir adı da vardı bu uygulamanın.

teşekkürler. cümleten gününüz güzel olsun.

üç iş gününde aldım ben de geçenlerde. istanbul bahçelievler.

4 gun surdu sanirim, yazin yogun oldugu zamanlardi, kocaeli.

Kendini kurtarabilen kurtarır. Toplu kaçış yok. Hepsi çalışmak zorunda. Welcome to the real world.

Kendisi için doğru mesleği seçen biri için yaptığı iş zaten yaşam biçimi. Çalışan herkes bu dediğin kadar olmasa da buna yakın bir hayat sürüyor. Burada önemli olan kazanç. Çok kazanan yaşam standartını yüksek tutar ve biraz daha mutlu olur

bu çalışma şartlarında ufak ufak depresyon ilaçlarına başlıyorlar. alışveriş bağımlısı oluyorlar ve kredileri ödeme çabasına giriyorlar. evlilik ve çocuk da oldu mu, köprüden önce son çıkışı kaçırıyorlar. etrafımdakiler böyle.
evet ben de sabahtan akşama kadar robot gibi çalışıp akşam trafik çekip evde 2 saat oturup uyuyorum.

bu tamamen senin yeteneklerine bağlı..eğer spor ve sanat, müzik alanında bilgili ve yetenekliysen oraya doğru yol al..şu hayatta öğretmenlik dışında rahat edebileceğin, kendine vakit ayırabileceğin bir memuriyet veya özel sektör işi yok bana göre.

bir de tabi yaş ilerleyince mutlu olacağın şeyler daha farklılaşıyor. mesela en son haberlerde izledim adam üçüncü köprü açıldı diye sevincinden ölecek. burası paralı mı, benim ne işime yarıyor, benim arabam bile yok vs..gibi düşünmüyor. çok basit yaşıyor ve o kadar mutlu ki...

eğer böyle bir hayat yaşayabilirsen, yani küçük şeylerle mutlu olurum diyorsan istersen günde 12 saat çalış fark etmez..evine gidip yemekten sonra çay eşliğinde 1-2 saat tv seyrederek eşin ve çocuklarınla mutlu bir hayat sürebilirsin.

yok beklentin farklıysa welcome to kapitalist dünya ve depresyon :)

İnsanlar bi de mutlular.

evlenmek bataklığın dibine kazık çakmak olur bu şekilde.

bende yarım numara ediyor.

adidasa göre yarım numara daha büyüğünü giyiyorum. nike ayakkabım hiç olmadı amca :(

agrı kesici ve alkol aynı anda alınmaz. bunun yerine agrıyı daha az hissetmen için nabzını yükselt. mekik çek, zıpla. ama nabzını yükselt bi şekilde. daha az agrıyacaktır.

turkish.cri.cn
Denemek birşey kaybettirmez

sirke+tuzlu su ile ağız çarkala, beklet. bu olmazsa ağrıyan dişe/çevresine macun sürüp beklet

gönderdikleri ayakkabının birinin numarası farklı olmasından firmanın battığı bilgisine ulaşamayız. eldeki tek veri ayakkabının numarasını yanlış göndermiş olmalarıysa cevap hayır batmıyorlar. diğer veriler neler? indirim kuponu da gayet gönüül almaya benziyor iste.

Batma değil, üstüne büyümüş bile olabilirler. Yoğunluktan çalışanları zor zamanlar yaşıyor olabilir.

bir sonraki siparişte de bir teki farklıydı bide ilk mesaja eklediğim resimdeki biçimde iki aynı teki gönderdiler.

batıyor olabilirler, idealtepe sahilde açtıkları mağazayı kapattılar. sözlüğe bakarsan bir sürü insanın satın aldıkları ürünlerin gelmediğini yazmışlar birileri de siparişlerinin iptal edilip para iadesi yapıldığı yazmış.

@hernezıkkımsa, bir sürü avmde mağaza açmak şirketin mükemmel yürütüldüğünü ve şirketin büyüdüğünü göstermez, hatta sırf bu hamleleri batmalarına bile sebep olabilir.

xiami x5 veya sony xperia xa

Şimdi ben de iPhone SE alın diyeceğim ama böyle de marka savunuculuğu gibi olmasın diye belirli açıklamalar yapmakta fayda görüyorum.

Neye göre kime göre telefon?

Öncelikle hangi amaçla kullanacağınızı iyi seçmeniz gerekir. Sadece telefon olarak mı kullanacaksınız? İş hayatınızda çok fazla rol oynayacak mı? Sosyal medyada takılmak yeterli midir? Son olarak en önemlisi Android mi? iOS mu?

Ben hayatımın her alanında senkronize olarak apple ürünleri kullandığım için kullanmakta zorluk çekmiyor ve aileden biriymiş gibi hissettiğim için SE yi tercih ettim. Bununla beraber metal kasa takıntım olduğu için de 6 serisine hiç bulaşmadım mesela. Üstelik geniş ekran taraftarı da değilim. Android kullanmayı denedim alışamadım. Hayatımda ne kadar lazım olsalar da windows'un ve android'in yeri yoktur bu sebeple bu markayı tercih ediyorum.

Bunun dışında tüm ihtiyaçlarını karşılayacak bir telefon olarak LG G3 D855 Gold'u önerebilirim. Üstelik bu aralar çok ucuz. Fiyat-Performans'a yönelik bir cihazdır. Araştırın kolay gelsin hayırlı olsun sevgiler...

iphone se/5s uzun süre kullanılabilecek bir telefon.

lg alma. varsa seçeneklerde ele gitsin. lg 2 lg 3 kullandım. etrafımda kullanan cok var. cok ısınıyor

Öncelikle teşekkürler.

@genç irisi, xiami yeni çıkan bir şey mi? nasıl bir şeydir bir de?

@eksicigeldii şu an kullandığım telefon iphone 4 ve artık güncelleme almadığı için hayatı zehir etti. Alacağım telefon uzun ömürlü olsun istiyorum. Ben de çok memnunum iphonelardan. Çok düşürüyorum telefonları, biraz ona dayanıklı olsun istiyorum. Önerin için çok teşekkürler. :)

@infernalcadre çok teşekkürler.

@hononu lg ye bir türlü içim ısınmadı. herhalde tasarımını beğenmedim. çok teşekkürler uyarı için.:)

sony için de yorumlar alabilir miyim?

asus zenfone laser 2

2 Önerim var. Sadece ararım, konuşurum, whatsapp facebook falan takılırım diyorsan iPhone SE. Çok kaliteli bir cihaz ve uzun seneler idare eder.

Ben illa kurcalarım, rootlarım program kurar kaldırırım, oyunları denerim, Android'in her türlü minnetinden yararlanırım diyorsan Asus Zenfone modelleri.

dergiler icin sepet kullanabilirsin, hatta guzel renklere boyayabilirsin ya da boyanmisini al
makyaj sungerim yok ama hemen hemen butun malzemelerim camasir makinasinin uzerinde duruyor, kimi kavanozlarda (kalemler fircalar) kimi minik sepette. heyheylenince bazen toparliyorum. bir kagit havlunun ustune koysan olur sanki.

makyaj süngerini ıslatıp mı kullanıyorun bilmiyorum ama genel olarak öyle kullanılıyor bu yüzden ne olursa olsun makyaj süngerini kapalı bi kutuda falan muhafaza etme. Zten süngerlerin belli bi süresi oluyor youtubeda beutyblender makyaj süngerini ortasından kesen bir kız vardı ve içinden böcekler çıkmıştı.

makyaj pamuklarını tekrar kutularına koysan daha derli toplu olur ve sağ sola temas edip mikrop bakteri toplamaz.

lavabo derken tuvaleti kastediyorsun sanırım. lavavo deyinde ıslak ıslak dergi nasıl okuyorsun diye düşündüm. banyoda klozetin yanında hani şu ısıtma sistemine bağlı havlu asmalık şey var ya, ondan varsa kitap dergi mecmualarını oraya sıkıştırabilirsin.

erkeğim bu arada. kimse yazılıp mesaj atmasın.

az kullanılmış tanga kelepir

pazarda vardir ucuz tanga. kendin mi giyip satacaksin?

istanbul mahmutpaşada toptan bulabilirsin. giyilmiş olduguna nasıl ikna edeceksin? yani üzerindeki sıfır kokusunu nasıl alıcaksın tanganın? :)

Alan kisi muptelasiysa sikinti cikarir yok bunun kokusu az, bunun aromasi eksik vs.. Bence giyilmis corap isine gir.

Eminönü o alışverişin merkezi. Toptan alır, iki gün giyer giyer paketlersin. 20 lira pahalı bile sayılır diye tahmin ediyorum. Yalnız cidden günde iki donu kokutabilmen için epey bi pis gezmen lazım.

Yalnız iğrenç derecede mantıklı bir iş, Allah kahretsin! Bu memlekette kamyonla bedava BOK dağıtıp, insanların nasıl izdiham yaratacağını görmek gibi bir hayalim vardı. Parayla apış arası kokusu satabilirsen ruhum ruhunun önünde diz çöker tövbe ister.

Dur yeni fikirle geldim, elbirligiyle seni zengin edecegiz insallah.

Sevgili yap, gelen zaten 4837365 tane tangasiyla geleceginden kirli sepetinden calar calar satarsin. Hatun farketmez zira her ay bi tomar ic camasiri aliyor default bi kadin. Zengin olunca pirlanta filan alirsin ona nebleyim, etik acidan sey olmasin.

cogu yemegin temelinin yag sogan ve salcaya dayandigi icin olabilir.

yemeklerde kullanılan etler çoğunlukla atık parça ve sıyırma etlerden oluşuyor. kıyma vb. etler de baharatlarla kötü kokularından arındırılıp et dye ekmekle harmanlanıp iteleniyor. güzel mi güzel. köfte patates pilav dünyanın en güzel yemeği. karşıdan bak dediğin için böyle yazdım.

türk mutfağı derken güneydoğu'yu daha doğrusu mezopotamya (kürt-türk mevzusundan bahsetmiyorum) mutfağını ayrı tuttuğunu varsayarak söylüyorum.

türkler göçebe bir millet, zira yakın zamana kadar anadolu da öyle, pek şehirleşme yok. bu da mutfak kültürünü kolaycılığa hapsediyor. yazın başka kışın başka yerde yaşayan veya sürekli konan göçen adam hayvanı kesip yiyecektir veya tuzlayıp saklayacaktır. değişik sebzeler ve baharatlar elde etmeye vakti ve de imkanı olmayacaktır. dikkat edersen zengin mutfaklar genelde yerleşik kültürlerden çıkıyor, çin, hint, mezopotamya, fransız, meksikalı vs.

türk mutfağı dediğimize dışarıdan bakalım:
kebap lahmacun lahmacun kebap adana kebap iskender kebap lahmacun
kimsenin haberi yok, zira birbirimizden de haberimiz yok, mardinlilerin türlü acayip lezzetli yemekleri var ama mardinli bir arkadaşım var o olmasa duyma imkanım olabileceğini zannetmiyorum
siz türkler nasıl derler: piar çalışması eksikliği bile değil yokluğu

turk mutfagi ya da anadolu mutfagi, diger akdeniz ulkelerinin mutfagi kadar zengindir. pekcok kisi, italya diyince makarna ve pizza disinda adamlarin yemeklerini pek bilmez. yurtdisinda bulunan birisi de sadece donercileri ziyaret ettiyse, bizim yemeklerimizi bilmez. yoreden yoreye farkli yemekler var, her yorede guzel yemekler var. Diyarbakir'in, mardin'in yemekleri ayri guzel; antep'in adana'nin ege'nin yemekleri ayri guzel. suanki kendini turk kabul edenlerin cogu, turkler anadolu'ya gelmeden once bu bolgede yasayanlarin torunlari. bu da anadolu'daki pekcok lezzette onlarin payini da gosterir. ve sunu unutmamak gerekir, gunumuzdeki yemekler 15-16.yy sonrasi yaratildi diyelim de o zaman herkesin anadolu yemeklerinde biraz da olsa katkisi oldugunu anlatmis olalim.

Meshur ispanyol mutfagi da sarimsak, domates, zeytinyagindna olusur ve cogunlukla isci yemekleridir. O nedenle turk mutfagini asagilayanlari anlamiyorum. Hatta bir riavyete gore david backham'in ispanya'dan ayrilmasinin sebebi victoria'nin sarimsak kokusundan artik tiksinmesiymis

Adana kebaba bok atanlar benc ebir osmanli sarayinda neler pisiyormus baksinlar. Turk mutfagi 3-5 kebaptan ibaret degil. Osmanlilar bunu kayit altina almadigindan su anda tam olarak tarifleri bilemiyoruz ve pazarlayamiyoruz. Esas sebebi budur. Yoksa tartare'dan cok daha sofistike yemeklerimiz var

evet, tam vermeyin dediğim cevabı vermişsiniz. hadi "tanınmıyor, bilinmiyor" savunması bir nebze de ne siyaseti arkadaş? jangbogo'nun cevabı oku. bu arada lahmacun nedir mesela? at üstünde mi o da gelmiş orta asya'dan?

nax'ın dediği şekilde söylediler bana. 'Çoğu yemek soğanla salçayı kavur, üstüne yemekle suyunu ekle' şeklinde karşı çıktılar. Açıkçası ben de çok bilgili değilim zaten bu konuda; çok fazla argüman bulamadım. Sadece 'Gaziantep'in yüzlerce yöresel yemeği olduğunu söylüyorlar. Mantı, lahmacun, kısır, vb.' dedim. Gerçekten de Gaziantep'te 250'den fazla yerel yemek varmış. 'Türkiye mutfağı fakirdir' demek biraz haksızlık olur ama o zenginliği ben kendi adıma pek tanımıyorum. Bir arkadaşım bir Hatay sofrasına götürdü. Kerebiç diye bir şeyi ilk defa orada gördüm mesela. Beğenmedim tadını ama kim bilir yemediğim ve kaçırdığım neler var. Ben de dafaisss'e hak veriyorum bu noktada. Yemek varmış ama biz tanımıyoruz. Bu kadar kültürün kesişim noktasındaki bir yerin mutfağı çok da fakir olmasa gerek.

2 side, 2sinin de ''kombin'' için farklı seçenekleri var çünkü, nasıl diyorlar yeri ve zamanı ayrı şeyler bunlar.

deri, ama düzü, damarsız olanı.

çelik robot gibi, çevresiyle uyumsuz hissettiriyor.

Deri. Çelik kordonu hiç sevmiyorum.

Duz,siyah deri.
Daha şık duruyor.celik sevmiyorum.

deri kayışlı saatleri yaz aylarında kullanmak kötü kokulara neden olabiliyor. ve o deri kayışları yılda bir değiştirmek gerekli. çelik kordonlar deri kadar dayanıklı olmuyor, kopabiliyor. aslında bu tam tersi olması gerekirken çelik daha dayanıksız. deri kayış pimlerinden atmadıkça kopmaz. bağlantı noktası daha az. daha yekpare. çelik sağlıklı, koku yapmaz ve suya daha dayanıklı.

saatin tipi de onemli.

deri ve metal: ablogtowatch.wpengine.netdna-cdn.com

resin/plastik: www.google.com.tr

Ben çelik seviyorum.

Çelik veya plastik. Deri ıslak kalırsa ölümcül kokular salıyor.

toshiba satalite aldım vatan bilgisayardan 1299 lira. cd room var. tam ofislik. findovss 10. pili gayet iyi.

iki bira içtim.

www.youtube.com

ben içemiyorum. çok fıstık yedim. sana afiyet olsun.

open.spotify.com

burdaki çalma listesini dinleyebilirsin. bir arkadaşımın listesi. güzel çalıyor.

dün ve bugün içtim. yarın içemeyeceğim.

yarın içecektim. içemiyorum plan iptal. benim yerime de iç, afiyet olsun.

şarkı da bu olsun www.youtube.com

noterde imza atıldığı an her şey biter. isterse önceki sahibi bagajda 100 kilo altın unutsun. onlar yeni sahibinin.

kötü niyet muhabbeti vardı sanırım. hukuki olarak bi yol var gibi.

sorumluluk olmaz mı var tabii ki. alıcı ayıbı kabul etmediyse, kolayca ilk bakışta anlaşılabilecek bir şey değilse, satıcı teslim anındaki ayıplardan sorumludur. ayıplı ifa var işte. upuzun bir konu araştırabilirsiniz. 4 seçeneği var alıcının bu durumda: iade, ayıp oranında indirim, tamir ettirme, ayıpsız yenisiyle değiştirme(bu çeşit satışında geçerlidir, olayda parça satışı olduğu için mümkün olmaz).

imzadan sonra her şey biter diye bir şey yok. ayıplı mal diye bir durum söz konusu. alıcının bildiği ayıplar konusunda satıcının herhangi bir sorumluluğu yok. ancak diğer durumlarda (satıcının bilgisi dışında bile olsa) satıcının sorumluluğu var.

blog.radikal.com.tr

arkadaşlar noterde şöyle bir metin vardır 'aracı son gördüğüm haliyle begendim, son durumunu kabul ettim' gibi bir metnin altına imza atılıyor. hukukçular baksın devamına ama metin böyle.

Kilometresi düşürülmüş araç satmanın cezası var mesela. Mantıken düşündüğünde misal airbagleri açılmış bi aracı bunu bilip kazasız diye satıyosan bunun da bi cezası olmalı ama o yasalar o mantık çerçevesinde işliyo mu onu bilemiyorum.

diplomat dediginin bir sürü cesidi var. egitim, maliye, disisleri vs gibi farkli bakanliklardan olabilecegi icin sorun muglak kalmis.

ama konsolosluk/büyükelcilik icin cevap vereyim. Disislerinin actigi bir sinav var, kpss sarti bu sene kaldirildi. bahsettigim sinav da en az 1 senelik calisma gerektiren bir sinav. Sartlari icin bakanligin sayfasindaki eski duyurulara bakabilirsin.

Burda da agir torpil dönmüs sanirim, gecen gazetede cikti 2013 itibariyle yapilan sinavlar incelemeye alinacak diye.

torpil var. 6 dil bilen bir arkadaşım sınavı geçtiği halde mülakata bile alınmamıştı. siyasal mezunu, yan dal yapmış. yükseği falan. demokratik banana repablik işte.

yabancı diller ne?

@cekilmis gayfe, ingilizce, fransızca, italyanca örneğin

kpss şartı kalktı ne olacağı belli değil ama ingilizcen iyiyse şansın vardır sanırım tercüman gibi multilingual olmak geremiyor sanırım artık.

ispanyolca olsa yüzde 90 derdim de bu dillerle şansın daha düşük ama bi dene. bu arada uluslararası ilişkiler yüksek lisansı şart meslek memuru için.

söyledigin dillere makale yazacak kadar hakimsen gayet büyük bir avantaj. zaten sinavda ingilizce disinda bir dilden de makale gibi birsey yaziyorsun ve ayrica tercüme oluyor.

eskiden kendi sinavlarina kpss puanina göre göre cagiriyorlardi. kendi sinavlarindan belli bir puanin üstünde alanlari da mülakata. basarili olursan mülakata kadar gelirsin.

baktim da eski duyurulari kaldirmislar simdi, yüksek ihtimal sartlari degistirecekler yine. Sinavi kasim ayi civarinda yaparlar genelde.

Contigo termosu amazondan yeni aldim daha 16oz olanini ve harika bir sey. 12 dolar bi de. Turkiye fiyatlarina da bakmistim da turkiyeden almak ahmaklik gercekten.

Tantitoni nin celik termoslari ısıyı 6-8 saat koruyor. Alternatif olarak bakabilirsiniz.

amazondan 16 ve 20 oz boyluk 4 tane sipariş ettim. hepsi 220 lira tuttu. türkiyede bir adet auto seal contigo 120 lira. ve bu işin en iyisi. amazondan contigo al. starbaks nedir.

kutuda seri numarası varsa belki oradan kontrol edebileceğin bir sayfa vardır.
sahte olduğuna inanmıyorum. içinden ersa ithalat vs yazıyor diyorsun.

bim in sahte urun satabilme ihtimali sifir.hayirli olsun

erse resmi dağıtıcıdır casionun. orjinal ürün yerine sahtesini orjinal diye bim e itelediyseler, ki buna ihtimal vermiyorum evet ürün sahtedir. ama buna kimse cesaret edemez. model olarak saat tutmayan bi model. o yüzden fiyat uygun ve saat orjinal. yüzde 95 orjinal yani.

elde kalanı satmışlar işte. mis gibi casio saat.hayırlı olsun.

Nerden aldıysan söyle biz de alalım. :)
Güle güle kullan.

vay be hangi şube? yıkalım orayı.şimdi gider alırsın hepsini çakal:)sahte o sahte:)