07.00 15.00 6 gün

07:30 - 17:00

08:15
11:30 gayriresmi
17:00 resmi

8.30-17.30

09:00 - 17:30
bazen müşteriye göre 15-20dk veya 30dk oynadığı oluyor

Ders saatine göre değişiyor. Bugün 19:00-23:00 dü, yarın tek dersim var. Para-cokomel eğrisi, ne kadar çok çalışırsam o kadar çok kazanıyorum.

Sabahları gidip bir dershanede mi çalışsam diyorum ama dünyanın en ağır emek sömürüsü dönüyor oralarda da

istediğim saatte başlayıp bitiriyorum.

genelde 9-5 arası.

9-6 çalışılıyor şirkette ama ben 10-6 arası ofisteyim genelde. Evdeyken daha erken açıyorum laptop'ı, daha erken kapatıyorum.

09.00-17.00
Ama sevdiğim için uyanık kaldığım saatler boyunca çalışıyorum.

08.00 - 17.30
Hafta sonu off

15:00-22:00

09.00-18.00
daily 10'da olduğu için çoğu zaman başlangıç 10

07:00-16:00
haftada 4 gün.

günlük mesai sürem normalde 8 saatti ama ekonomik krizden dolayı 7 saate düşürüldü. 45 dk. da öğle arası var. haftada 5 gün.

ne zaman olduğu ise çok ekstrem saatler olmadığı sürece flexible.

eğer uyarsa 07:00-14:45 de yapabilirim, 11:00-18:45 de.

ama toplantılar filan varsa genelde 09:00-16:45 arası.

Bu kısım ofisin kurallari;
Resmi olarak sabah 9 civarı işte olmam lazım.
12-2 arası öğle arası
Akşam da gene resmi olarak 4 mu 4.30mu ne isteyen çıkabilir. Ha ben 6-7 gibi çıkarim genelde.

Amma lakin harbici esnek çalışma saati var. Isini yaptığın sürece kimse kimsenin ne zaman geldigine gittigine bakmıyor. Misal doktor randevum varsa çıkıp gidiyorum. Sadece sigorta sebebiyle is yerinde olmayacaksam müdüre yazıyorum o kadar. Kart sistemi falan yok.
Onun dışında sözleşme gereği resmi çalışma saatim yok. Günde 20 saat de çalışsam 3 saat de çalışsam aynı parayı alıyorum ve yasal olarak ikisini de yapabilirim.

1. gün 08:00/20:00
2. gün 20:00/00:00>
3. gün <00:00/08:00
4. gün off

5. gün başa dönmüş oluyor. kısaca 12/24/12/48 düzeni diyoruz. sektör havacılık.

8-17. 8 de işe mi gelinir ............

7:45-17:45
5 gün

09.00-18.00 maalesef bıktım artık bu hayattan ag hayatı

08.45- 18,45
haftada 5 gün.

8:30-18:30
cumartesi pazar yok.

7-5, 5 Gün.
ev mesaisi var tabi

Resmiyette 8-5 herhalde ama bölümde kimse 8'de gelmiyor (belki personel hariç). Genelde 9 gibi gelinip 16.30 gibi çıkılıyor. 10'da gelip 16'da çıksan da kimse bi şey demez ki arada yapıyorum. Haftasonu deney falan yoksa gelmiyoruz, nöbet de yok bizim bölümde.

hafta içi sadece
10:00
18:00

08-16

Saha görevi yoksa sabah uyanınca başlar, akşam sıkılınca biter :)

Saha görevlerinde uçağa yetişmek için gece 3'te de başlar, akşam 8'de de başlar. Bitişi de genellikle belirsiz.

10:00 - 14:00 arasını kapsayacak şekilde istediğim zaman başlayıp bitirebiliyorum. Haftalık 40 saat çalışma süresine göre aylık toplam çalışma saatini tamamlamam yetiyor. Her gün 8 saat çalışmak zorunda değilim ama bir gün 7 çalıştıysam aradaki 1 saat eksiği diğer gün(ler) tamamlamam bekleniyor.

Rutinim 08:00 - 16:30.
Ama toplantım ve işim yoksa 14'ten sonra bilgisayarı kapatsam ve 16:30'a kadar çalıştım desem kimse sorgulamaz.

11-19 haftasonu yok. sabah geç gelmek çok güzel, uzun uyumak istersem uyuyabiliyorum. banka - hastane gibi işlerimi halledebiliyorum. gece erken yatmak zorunda kalmıyorum vs.

7/24

acil durumlarla ilgili bir iş yapıyorum:

1- telefonum 24 saat açık, sesi de açık.
2- ara ara beklenmedik yolculuklar yapıyorum, ne zaman döneceğim belli olmuyor. rekorum 35 gün. plansız bir şekilde evden çıktım, 35 gün sonra eve geri döndüm.

Sevilla 2-3 gün gezilebilir. Cordoba bence 1 gün bile yeter gece kalmaya gerek yok. Granada'ya gitmedim. 7 gece bence fazla.

Sevilla 2 , Cordoba 1 , Granada 2, Malaga 1, dönüşte Ronda ve Setenil gece Sevilla varış.

Arkadaşlar buna Madrid de dahil ama başlığı Endülüs olarak açsam da.

sevilla yazın çok sıcak, ekim sonu iyi.

güzel şehir, ticaret şehri olduğu için nehir vb. benim çok hoşuma gitmişti. Madrid insanlar beğeniyor da ben gitmedim, oraya ayırabilirsiniz.

Valencia'daki festival ne zaman baksanıza, İspanya'da festivaller çok zevkli oluyor.

@kveldulv

15-19 martmış eğer kastettiğin Las Fallas festivaliyse.

3 şehirde de bulundum.
Sevilla 2, Granada 2, Cordoba 1 gün yeterli.

4 gece sevilla
Günübirlik stenil de las bodegas
1 gece ronda
3 gece granada yaptık.
İçime sinen tatillerden biri oldu. Daha uzun kalsaydık cordoba, cadiz de istiyorduk ama o da başka sefere.

Madrid’e gitmeyin, Sevilla gidis-Malaga donus veya tam tersi ideal.

Arabayla rahat edersiniz ama sart degil arada kucuk yerlere ugramayacaksaniz. Keyif alan biriyseniz Cordoba’da 1 gece kalabilirsiniz.

Araya Madrid katarsaniz olmaz. Baska gezide yapin Madridi. 7 gun de az Endulus bolgesine ama en azindan ana gorulecek yerleri gorebilirsiniz

Valla eğer yeme-içme ve eğlenceye meraklıysanız, Madrid'e en az 2 gün ayırın derim.

onun dışında Sevilla 3, Malaga 2 gün ayırın bence. Cordoba ve Granada ile ilgili fikrim yok çünkü.

www.spain.info

şurayı bir inceleyin tarihlere göre bence =)

Sevilla 2 gün.
Cordoba 1 gün.
Granada 1 gün şehir 1 gün Alhambra.

sevilla'ya gitmistim epey guzel. birkac gun sonra da arkadaslarla malaga'ya gidecegiz. bir arkadasim 5 yil orada yasamisti ve malaga'daki deniz urunlerinin kalite ve fiyat olarak ispanya'da hicbir yerde olmadigini soyledi.

buradan hareketle malaga'yi da deneyebilirsin.

biz Pegasus ile gidiş-dönüş Madrid yaptık. Madrid den tren ile sevilla'ya geçtik. 3 gece orada kaldık. oradan sabah gidiş - akşam dönş cordoba yaptık. Sonra da Granada'ya geçtik ve iki gece kalıp tekrar trenle madrid'e döndük. tabii bunu neden yaptık. o zaman Pegasus'un Sevilla uçuşu yoktu. ayrıca madrid birkaç kez görülmeye değer bir yer. :)

bu videolarımız da belki işine yarar;

www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com

gezmedim ama gezmeyi çok isterim, hayallerimden biridir. öyle hayal kurarken bazen rota oluşturmayı denemiştim ama o kadar çok yer ve şehir vardı ki işin içinden çıkamamıştım, "ulan hayal kuruyoruz bu kadar mesai harcanmaz bu işe" deyip bırakmıştım. o yüzden sana iyi yolculuklar diliyor, rota ve gezilecek yer konusunda fikir/bilgi paylaşan diğer duyuruculara teşekkür ederek huzurlarınızdan ayrılıyorum

@eileengray

Arkadaşımla gideceğimiz için net değildi. Hava koşullarından dolayı İspanya yapalım dedi. Bana kalsa İsviçre <3

Uçak bileti bakıyoruz da, Ekim sonu o kadar pahalı ki her yer, üzerine ekleyip Japonya yaparsın yani. Pegasus bile 20 bine yakın fiyat.

PDF'ten dönüştürmeyin, epub formatında dosya indirin +1

Kindle Pw. pdf için ideal değil. Bende şu an Kindle Scribe var. PDF işini bunda halletmişler. hiç sıkıntı yaşamıyorum. tabii ki sorunsuz kullanmak için pc'den "send to kindle"ı kullanıyorum.

genel itibariyle işine yarayacak bir site; kindlebilgideposu.wordpress.com

epub'ları iPhone'daki kindle uygulamasında açıyorum. sync yaptığımda geliyor.

kaynak için de en kolayı bence
(bkz: hattusa)

Malta’da Valetta’da konakla, Mdina’yı gör.

Paris’te Montparnasse’ta kal tavsiyedir.

Sakın Roma, Floransa, Napoli yapma. Aynı rotayı yaptım önce kuzeye çıkıp sonra güneye inmek mantıklı olmadı. Ben roma gidişli napoli dönüşlü bilet almıştım. Mümkünse kuzeyden başlayıp güneyden dönüş yap. Roma-Floransa arası Siena’yı gör. Napoli’ye gitmişken Capri adasında bir iki gece konakla. Bu iki nokta romadan, floransadan daha çok hoşuma gitmişti.

Aralık ayında Kölne falan giderdim ben olsam. Ordan trenle ya da otobüsle diğer ülkelere günübirlik takılırdım.

"Roma -> Floransa -> Napoli" bu sıralama seni gereksiz yorar. illa Napoli'yi görmek istiyorsan seyahate oradan başlamalısın. Ama Başlangıç noktan Roma ise "Roma -> Floransa -> Bolonya" daha az yorucu olur.

Eger Ispanya'ya ilginiz varsa Kuzey Ispanya Galicia, Asturias ve Basq bolgesini tavsiye ederim, ayrica Portekiz. Italya'da da Toskana veya Amalfi. Sizin rotanizi dikkate almamis oldum ama buralar daha guzel:)

porto-lizbon
münih-salzburg-hallstat
kopenhag-oslo
bologna-floransa
basel-colmar-strasburg
sevilla-cordoba-granada-malaga
frankfurt-heidelberg

aralık sonu christmasa denk getirirsen her yer oldukça canlı ve cıvıl cıvıl olur. soğuğu göz önüne alarak seyahat etmeli o tarihte.

Selam, aşağıdaki vloglarımız işine yarayabilir.

Brüksel'de çok bir şey yok. aktarma olarak kullanabilirsin. Antwerp, Ghent ve Brugge en iyi seçim bence. bir de gideceğin mevsime göre amsterdam'ın küçük kasabalarına gidebilirsin.

www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com

1- amsterdam disinda utrecht ve den haag’i da sevmistim ben. A’dam disinda turistik olmayan bir sehir daha gormenizi tavsiye ederim ben.
2- van gogh kesinlikle. Tekrar tekrar gittim.

1 - Hollanda’da her şehir birbirine benziyor ama Amsterdam çok turistik bir yer olduğun için yerel havayı hissedebileceğiniz bir başka şehir daha görebilirsiniz. Utrecht, Leiden, Haarlem olabilir. Amsterdam’a yakın Zaandam ve Zaanse Schaans’ı da tavsiye edebilirim.

2 - Amsterdam’daki en iyi müzeler Rijkmuseum ve Van Gogh müzesi diyebilirim. Rijkmuseum aşırı büyük bir müze, uzun bir zaman ayırmanız gerekir. Bunlar dışında Den Haag’da Mauritshuis’da Rembrandt eserleri açısından çok zengin. İnci küpeli kız da burada.

3 - Bir gün Ghent bir gün de Brüksel de kalırdım. Brugge - Ghent ve Antwerpen - Bruüksel birlikte gezilebilir lokasyon açısından.

belcika ve hollanda'ya 10 gun fazla bence cok detayli gezmek gibi bir niyetiniz yoksa. fransa ya da almanya'yi ekleyebilirsiniz rotaniza.

Olabilir ama girişi staj-çıraklık değilse.
Hizmet süresi 18 yaşını doldurduğu tarihten itibaren başlar (2000 yılında) hizmet yılı da 2025 tarihinde tamamlanır.

selam. olabilir. sgk da 18 yaşından önce de sigortalı olabilidiğin için sıkıntı yok. ama 25 yıl saymaya 18 yaşına girince başlıyor. ben mesela. 2025 de emekli olacağım.

Olabilir cevremde var.

olabilir.
8.9.1999 tarihi oncesinde sigorta primai varsa olur. ama 2000 yilinda 18 yasinda olacagi icin (2000+25 erkekse) 2025 yilinda emekli 5xxx gun primi de varsa emekli olur. bu kisi kadinsa ve yeterli prim gunu varsa emekli olabilir.

Utrecht.

Amsterdamdan direkt trenle çok yakın ve benim en sevdiğim şehirlerden o bölgede.

ama soruyu tam anlayamadım sanırım amaç windmill görmek ise ha yine var ama o konu özelinde ahkam kesmeyeyim.

Zaanse schans‘a trenle yarim saatte filan gidiliyor. Ufak bir yer, acik hava müzesi tarznda. Giris ücretsiz. Tam merkezden gidip gelmelik. Istasyondan 10 dk filan yürünüyor herhalde.

Evet , Utrech gibi başka şehir değil de windmill falan görülebilecek ufak kasabalar, countryside, belki deniz kenarında ya da denizden uzak. Kış günü çok fazla doğa görmeyi beklemiyoruz zaten.

Zaanse scahns güzel ama şura şura daha güzel daha sakin bir yer varsa tavsiyelere açığım :)

sadece yel değirmeni görmekse amaç:

De Gooyer Molen, goo.gl şehir merkezinde denilebilir, öylesine dolanırken rastgelmiştim.

De Riekermolen, goo.gl Amstelpark'ın dibinde hem Amstelpark gezilir hem değirmen görülür.

Aradığınız yer zaanse schans. Amsterdam Centraal’den bineceksiniz, Zaandam Zaanse Schans durağında inip 15 dk kadar yürüyeceksiniz. Tren bileti 3-4 euro civarı ve 15 dk sürüyor yolculuk.

www.ns.nl Buradan da kontrol edebilirsiniz

Yel değirmenleri, doğal çiftlikler, büyükçe bir göl, ücretsiz peynir tadımı gibi atraksyonlar var. Giriş de ücretsiz.

Zaanse Schans ve Haarlem için bkz; www.youtube.com

bu vakitler bayağı bir soğuk olur. ona göre giyinmenizi tavsiye ederiz.

anlamadım yazdıgınızı. ben 99 öncesi 5000, 99 sonrası kademeli olarak artıyor diye biliyorum. 99 öncesi artıyor ne demek? :)
benim senem 98, o sene için 5000 prim günü degil miydi?

Henüz eyt şartları belli değil. Bambaşka bir şey de getirebilirler.

5950 prim gün sayısı adınıza yatırılan toplam prim olabilir mi?

eylül 99 öncesinde sigortanız yapılmış ve prim ödemesi de olmuş ise zaten eyt'lisiniz. yıl şartı da otomatik olarak doluyor. prim de 5950 ise aralık ayınca çıkacak kanunu beklemekten başka yapacak bir şey yok.

99 öncesi benim de prim başlangıcım. 57 yaş / 5900 prim gün / 25 yıl sigortalılık süresi diyor bana. Erkeğim.

Yıllardır böyleydi ama bu koşullar değişmedi hiç. Cinsiyetim dahil.

Ben uçak yolculuğu sırasında takıyorum.

hava rüzgarlı/soğuksa ve yanımda maske varsa soğuk havayı kessin diye takıyorum bazen.

Okula basladigimda cok hasta oldum iyilesmedigde takmaya basladim. pandemi donemi cok kullanmadim ama su an asiri kirli ortamda taktigim oluyor her seferinde olmamak kaydiyla

genelde metrobuste takiyorum sabah ve hafta sonu les gibi kalabalik oksuren tiksiran midem bulaniyor resmen o yuzden takiyorum.

Şu an ofiste kullanıyorum. 2 gündür burnum akıyor. Grip olduysam kimseye bulaştırmayayım diye takıyorum.

çok nadiren takıyorum ama önceden de çok nadiren takıyordum. toplu taşımaya binmiyorum. sağa sola çok fazla gitmiyorum.

toplu taşımada kullanıyorum sürekli, hatta çift maske takıyorum çünkü sırf covid korkusu değil etrafa saça saça böğüre böğüre öksüren aksıran tiplerden iğrenmeye başladım artık. onun dışında zaten çok kalabalık kapalı ortamlarda bulunmuyorum, bulundupumda takıyorum.

Toplu taşıma da kullanıyorum.

marmarayda takıyorum. (düz maske değil N95)

konuşulan işlerde sıkıntı bence. Ben maskeli kişilerin dediklerini bazen tam anlayamıyorum bu süreçte ciddi şekilde ağız okuduğumu fark ettim :D

Sadece hastaysam, o da kalabalık yere girerken kullanıyorum.

Toplu taşımada kullanıyorum.

Toplu tasimada kullaniyorum
(Co-virgin idim, 2 hafta once covid atlattim, buna ragmen kullaniyorum)

hayatta takmam daha. sadece hastanelerde o da zorunlu diye. bana işkence geliyor maske takmak. covid de oldum zaten doğal bağışıklık. hastalıktan kaçış yok. aşı da oldum bu arada ama maske bana çok gereksiz geliyor. hastaneler doluyken mantıklıydı ama şimdi öyle yoğunluk yok. covide maske takıyosak gribe falan da takmamız lazım. grip gibi geçiyor çünkü.

mecburi olan uçak vs harici hiç kullanmıyorum

Toplu taşımada

Kapalı ortamlarda takıyorum.

Apartmana giriş-çıkışlar esnasında da dahil.

kapalı ortamlarda kullanıyorum. eğer kalabalık bir yere gireceksem n95 takıyorum.

açıkcası her ne kadar covid'den korunmak için takıyor olsam da covid olmamış olsaydı ve maske takma alışkanlığım olsaydı diğer solunum yolları hastalıklarından korunmak için kapalı ortamlarda maske takmaya devam ederdim. çünkü bu millet halen öksürüp tıksırırken ağzını kapatmayı bilmiyor.

Toplu taşımada evet. Geçen çok kötü hasta oldum iki hafta sürdü iyileşmem. Sadece covid değil genel anlamda hasta olmamak için takıyorum.

Hastaysam genel olarak takıyorum zaten, Japonlar gibi oldum. Bunun dışında toplu taşımada, babamlara giderken (hem babam yaşlı, hem de babamlar ve özellikle onlarla yaşayan kardeşim halen teyakkuzdalar. Daha sipariş gelen şeyleri yıkamayı bile yeni bıraktılar, o kadarını diyeyim. Savaş bitince halen ormanda askerliklerini sürdüren Japon askerleri gibi olacaklar, yakındır), bir de sağlık kuruluşlarında takıyorum.

3d

derbileri ve cl'deki sağlam maçları 3d onun haricindekileri 2d oynuyorum. hatta düşük seviye maçları sadece spiker mi ne (şimdi aklıma gelmedi) o şekilde oynuyorum.

3d

3D. Kritik anlar. Kalanı spiker.

Maç günü oralarda otopark bulman çok zor.

kadıköyde iskeledeki otoparka parkedip vapurla geçin bence. yoksa çok büyük çile çekersiniz.

Maç gece 12 ye doğru bitecek o saatte vapur olur mu

Selam. maç sonu kabataş'dan Kadıköy'e vapur var. en mantıklı iş aracı anadolu yakasında bırakmak. beşiktaş ve civarında maç günü yer bulamazsın. uzak bir yere park etmen gerekebilir o zaman da çocuklarla rezil olursun.

kadıköy de bir otoparka bırak. sonra da vapurla geç beşiktaş'a. miss gibi.

Teşekkür ederim o saatte vapur oluyorsa bu şekilde yapmak en mantıklısı gibi gözüküyor

Beşiktaş pazarının oradaki isparka bıraktım maç çıkışı ordan giderim artık teşekkürler cevaplar için.

malesef staj başlatma sınavına girmek ve kazandıktan sonra gerekli sürelerde (max 3 yıl) -ki bu süreleri kısaltabiliyorsunuz- staj yapmak zorunlu. sonrasında yeterlilik sınavlarına girebilirsiniz.

en basitinden staj başlatma da türkçe, matematik ve ingilizce var (tabii katsayısı düşük) ama yeterlilikte yok.

Vakti zamanında bir şirkette staj süresi kadar muhasebe sorumlusu olduguna dair yazı verirsen staj yapmana gerek yoktu yanılıyor da olabilirim.

Staj yeterlilik sınavı bir şekilde veriliyor zaten önemli olan başlangıç sınavını kazanmak.

Muhasebe & Finans'ta çalışacaksanız alın dursun, nasılsa staj süresince bir şey yapmıyorsunuz üzerine askerlik tecil ettirebiliyorsunuz.

staj baslatma sinavini geciyorsunuz,
sonra gidip belgelerle odaya staj dosyasi actiriyorsunuz.
ancak dosya actirdiktan sonra staj yapacaginiz yerde gecirdiginiz sureler stajdan sayiliyor.
bu arada totalde 9 tane daha online sinav geciyorsunuz.
eger 9 sinavi sirali ve zamaninda veremez ve bu sureleri kacirirsaniz stajiniz uzuyor.

bunlari da gectikten sonra bu sefer yazili usul yeterlilik sinavina giriyorsunuz. belli bir puani alirsaniz basarili kabul edilip ruhsat almaya hak kazaniyorsunuz.

butun bunlari yaparken epey masraf ettiniz ve bu gune geldiniz. en buyuk masrafi da (an itibariyle 8-10 bin tl olmasi lazim) ruhsat alirken oduyorsunuz. sonrasinda ise klasik aidat vs... ile odemeler devam ediyor.

ayrica staj yeri bulmak sikinti olabiliyor ve staj durumundayken geciminizi saglamaniz da zor. ulkemizde stajyer = ucretsiz isci gozuyle bakildigindan bunlar boyle.

daha detayi da cok ama ozetle anlayacaginiz mali musavir olma beklentiniz yoksa harcadiginiz paraya ve zamana degmez. cunku bugun ruhsat hak eden biri bile hicbir sey yapmamissa 15-20bin tl masraf etmistir.

hele garanti is veya defterleriniz yoksa. es dost tanidik sizi kanatlari altina almayacaksa hic bulasmayin. calisirsiniz paranizi tahsil edemezsiniz.

roma-3 gün
floransa-2 gün (+sabah gidip öğleden sonra dönmeli pisa)
verona-2 gün
venedik- 1 gün
bologna - 2 gün

genelde arkadaşların yazdığını katılmak ile birlikte,

1 gün venedik, 1 gün verona yeterli. hatta sonraki durağa milano da ekleyebilirsin.

ben olsam şu rotayla ilerlerdim. ilk durak roma 3 gün-perugia 2 gün(hele umbria jazz zamanına gelirse 4 bile olur :))- floransa 3 gün- bologna 2 gün ve türkiye'ye dönüş için genelde en ucuz bilet bologna'dan olduğu için son durak bologna.

gidiş roma dönüş bologna olacak şekilde planlama yapmanızı tavsiye ederim. bir de aradaki geçişleri nasıl yapacağınız da önemli. araç kiralayacaksanız eğer yoğun bir tur planlamanız mümkün ama bütün geçişleri tren (biletleri erkenden almanızda fayda var) ile yapacaksanız çok yorucu olduğunu ve illaki trenler ile ilgili aksaklıklar olduğunu unutmamanız gerekir.

roma en az 2 gün.
verona max. 1 gün (hatta verona'ya gitmektense cinque terre'ye gitmenizi tavsiye ederim.)
bologna 2 gün
venedik 1 gün (tabii sadece venedik içerisinde kalacaksanız. etrafındaki adalara gidecekseniz eğer 2 gün)
floransa 2 gün (biz aynı gün sabah pisa öğleden sonra floransa yapmıştık ve bize yetmişti aslında)
milano 1 gün (sabah git akşam gel şeklinde. sadece klise ve etrafını görüsünüz güzel bir yemek yersiniz vs.)

bence 1 günü boşta bırakın. dinlenmek için ihtiyacınız olacak. biz bu rotayı bologna'da konaklayarak tren ile gidip geldik. bayağı bir yorucu olmuştu.

buradan da bizim gittiğimiz birkaç yerin videoları var. bir fikir edinmek isterseniz eğer; www.youtube.com

Salatalık turşusu.

ben bira yaninda tuzlu fistik seviyorum..

Bence bira yanına bol hardallı hotdog baya iyi gidiyor löps löps

Bol tuzlu patates kızartması

salatalık turşusu +1

Salatalık turşusu ve patlamış mısır aynı anda olucak yanına da güzel bir Efes :)

tuzlu fıstık çok güzel gidiyor.

Merhaba Kartal Gözü,

aynı şekilde mayıs ayında yaptırdım 1575 TL ödedim, kredi kartına 8 taksit

bizim grup şirketi daha uygun olabilir tabi

detay istersen özel mesaj ile sorabilirsin.

bizde eş ve/veya çocuk için yapılan TSS/ÖSS'lerin tamamı 10 taksit olacak şekilde maaştan kesiliyor.

Selam. kedi erkek. istanbul küçükyalı'dayız. sahiplenmek isterse eğer orta bir yerde de buluşabiliriz. ya da görüşmek isterse telefon numaramı verebilirim. teşekkürler.

selam. ben pw3'u amazon'dan amerikada seyahatte olan arkadaşımın otelinin adresini girerek satın almıştım ve birkaç gün sonra da otele teslim edilmişti. oasis özelinde de aynı işlem yapılabilir muhtemelen.

türklere vize istemeyen yerlere gitmenizi tavsiye etmem. vakti zamanında dubrovnik'e (o zaman vize istemiyordu) gittik ve bütün şehir türk turist doluydu. hiç keyif vermemişti.

Korona doneminde onermem. Oncesinde giden tanidiklarim oluyordu bazen, hatta instagram'da takip ettigim birkac gezgin de gitmisti. Sorun yasamadilar genel olarak. Guzel, otantik bir ulke. Ben de gitmek isterdim.

Dil olayini bilmiyorum, blog yazilarinda paylasilmistir sanirim durum.

İran benim hayalim ya!

Corona günlerinde uzak durulması gereken bir ülke. bunun haricinde ben de gitmek istediğim için iyice araştırmıştım. genel itibariyle bir sıkıntı yaşayanı görmedim. Tahran'a kadar türkçe ile gayet rahat idare edilebildiğini söyleyenler de var. muhtemelen azeri türkçesi sayesinde biraz daha rahat ediyoruz.

gidenlerin çoğu evlerde misafir edildiğini ya da couchsurfing ile konaklama yaptığını da söylemişti.

video kaydı yaparken ya da foto çekerken dikkatli olmak da fayda olduğunu düşünüyorum.

İran'da 40 milyona yakın Türk var. Pek çok bölgede Türkçe konuşarak, işinizi halledebilirsiniz.

Bir gezginin videosunu seyretmiştim. Tahran'dı galiba, girdiği hemen hemen dükkandan Türkçe konuşarak alış veriş yapmıştı.


.

bunu birebir bulamazsan bir kaç çelik raf profili ile kendin yaparsın

manfrotto'nunn yemek çekimlerinde felan kullanılan tripotları var. onlara bakabilirsin.

Multi Mount bar
fotografium.com

sıradan bir masa lambası ve bir selfie çubuğu ile ucuzca yapılabilir gibime geldi.

100 liraya amazon'daki zımbırtının telefon tutacağı olmayan versiyonu var. onu alıp bir şekilde ucuna telefon tutacağı monte edeceğim. diğer seçenekler manasız derecede pahalı.

urun.n11.com

telefon için bu ürün mantıklı ama kamerayı taşır mı bilmiyorum...

akrobat tutucu alın
www.amazon.com.tr

biz yapmaması gereken bir şey olduğu zaman sert bir tonda "hayır" diyoruz. ya da "cık cık". o zaman yanlış bir şey yaptığını anlayıp geri basıyor.

genel itibariyle böyle bir alıştırma yaparsanız daha rahat edebilirsiniz. biz çok rahatladık. kurduğumuz zaman meraktan gelip kokluyor ve tepkimizi duyunca bir daha bulaşmıyor. :)

Bizimki yeşil plastik kısımlarını yiyor : ( O yüzden kuramıyoruz.

@manyak, hayır deyince gözümün içine baka baka deviriyor. kedim tam bir troll ve oyuncu. nasıl eğitilir bu sıpa bilmiyorum

Bizimki demin yanan kucuk ampulleri dişliyordu, agac zaten her gun en az 3 kere devriliyor. Işık disinda sus takamadik henuz. Geldigi gunden beri yaramaz ve inatçı zaten hayir cık falan denmesini sadece isine gelirse salliyo.

bugün de devirdi, bi de altında kaldı ağacın ciyak ciyak ağladı. kaldırdım ağacı yok yeni yıl falan.

bizimki o kadar umursamaz ki, agaci kurmusuz toplamisiz donup bakmiyor bile.
belki de umursamazliktan cok tembelliktir. neredeyse 7 yasinda artik, daha bir kere bile dokunmadi agaca :/

Selam. en temel motivasyonun "bir şeyler üretmeyi sevmek" olduğunu düşünüyorum. eşim'in gezi kanalı (www.youtube.com) var. bu süreçte daha çok DIY'e dönüştü ama olsun. ilk başladığı zamanlar o da izlenme ve para kazanmadan çok istediği ve sevdiği bir şeyi yapmak ve üretmek motivasyonu ile hareket ediyordu. gerçi hala öyle ama bir süre sonra ortaya koyduğunuz ürüne olan ilginin kısıtlı olduğunu görünce moraliniz çok bozuluyor ve motivasyonunuz sarsılıyor.

burada en önemli olan şey sanırım vazgeçmemek. tabi bir de kanalınızı insanlara söylediğiniz de gelen tepkilere alışacaksınız. çünkü tek skala takipçi sayısı. ilk zamanlar bir ortamda kanalından bahsettiğinde (50-100 kişi takip ederken) insanlar burun kıvırıyordu. şimdi (yaklaşık 2k takipçi var -ki bu da aslında düşük bir sayı) daha farklı bir tavır sergiliyorlar. bu sayı yarın 10k olduğunda bambaşka bir tavır içerisinde olacaklar.. bunu niye yazdım. sektörde tanınır olmanın maalesef tek yolu takipci sayının çok olması. tabi işin algoritma vs. gibi teknik yönlerini sürekli araştırman ve yayınlarını ona göre ayarlaman gerekiyor. bunu da zamanla öğreniyorsun.

başlangıçta her ne kadar takipçi sayısı gibi şeyleri dert etmediğinizi söyleseniz de bu sizin motivasyonunuzu uzun süre ayakta tutacak saç ayaklarından birisi. ama pes etmemek en önemlisi.

şimdiden başarılar.

sgk zaten sorunlu yapılıyor. ama sgk ile sadece devlet hastanelerine gidip ücretsiz sağlık hizmeti alıyorsunuz. sgk anlaşmalı özel hastaneye gittiğinizde mesela mr çekimine 300 lira fark çıkıyor. siz sgk'nızı kullanıyorsunuz, tamamlayıcı sağlık sigortası çıkan farkı karşılıyor.

özel sağlık sigortasında sgk hiç devreye girmyior. sgk anlaşmalı olmasa bile ilgili sigorta şirketiyle anlaşmalı herhangi bir yerde sigortanın karşılayacağı şekilde tedavi olabiliyorsunuz.

anlaşmalı özel hastanelerde ücretsiz veya çok düşük ücretle muayene olabiliyorsun, sözleşmede yer alan tahliller ücretsiz oluyor.

Antalya için konuşursam özel hastanede muayene olmak oğlum ve eşim için 15TL (o da sgk katkı payı), tahliller ücretsiz.

ek olarak; 15 Tl'yi de bazı hastaneler almıyor. hiç para ödemiyorsun.

küçükten tasmaya alıştırmadıysan başta yadırgar. benim yaşlı bi kedime takmıştım salak çıkarmak isterken alt çenesini kitledi zar zor çıkardım tasmayı. ama küçükken alıştırdığım kedilerde hiç sorun teşkil etmedi. siz yinede bi tasma alın. alışmazsa çıkartırsınız.

ilk zamanlar bir heves sanırım takmıştık bizimkilere. birkaç senedir takmıyoruz daha rahat ediyorlar bence. dışarı çıkan kedimize bir şeylere takılma ihtimali daha fazla olduğundan takmıyoruz biz.

kendi evimizin içerisinde takmıyoruz. ama evın dışına çıkacağı zaman (tatil nedeniyle il değişikliği, veterine vs.) o zaman kesin takıyoruz. alışkın olduğu için çok sorun etmiyor.

kanunda "29 ekim günü özel işyerlerinin kapanması zorunludur" yazar. tabii buna uyan var uymayan var.

resmi tatillerde yapılan çalışmanın karşılığı ücret olarak ödenmek zorundadır. başka bir güne izin verilmesi gibi bir durum söz konusu olamaz. bu sadece normal zamanlarda yapılan fazla mesailer için geçerlidir.

yasak degil de, resmi tatil oldugu icin eger calisirsan ekstra ucret alman gerekir,

@exlibris

ben yasak diye biliyorum, cezası varmış diye duydum.

bir otomobil markasının en az 2 yetkili servisi bugün çalışıyordu.

hatta ustalardan biri ile konuştum. biz de ramazanda uzun süre tatil yapıyoruz ve zaten 1.5 - 2 katı maaş veriyorlar bugün çalıştığım için dedi.

yaptığınız işe göre değişir, bazı işler süreklilik arz ettiği için çalışmanız gerekebilir. çalıştığınız takdirde UBGT hesaplaması günlük ücretiniz x 2 olarak alınır.

Kanun sadece 29 ekim günü özel iş yerlerinin kapalı olması gerektiğini öngörüyor, 28 ekim öğleden sonra için böyle bir gereklilik yok. İşveren iş yerini açarsa nolur? Hiçbir şey olmaz, zira müeyyidesi yok.

Burda olay 28 ekim öğleden sonra ile 29 ekim gününün ulusal bayram olması, yani tatil günleri olması. Dolayısıyla işçiden izin alınması gerekiyor bu günlerde çalışma yapmak için. Eğer işçiden izin alınmışsa ve ubgt ücreti tam ödenmişse (bu günler için 2 yevmiye ödenir) yapılan çalışma hukuka uygun olur.

@kanla karisik, yasak olur mu abi? bugun acik market yok muydu gordugunuz, kacak mi calisiyorlar

o kadar otel restoran var hepsi hizmet vermeye devam ediyor, benzin istasyonlarinda calisanlar var, hastanelerde o kadar dr, hemsire calisiyor. yasak olamaz sadece kamu kurumlari vs gibi yerlerde mesai olmaz, hic kimsenin calismamasi demek sistemin durmasi demek bu da imkansiz.

Bizi normalde 29 Ekim'de çalıştıracaklardı. Patronumuzla arkadaşımızın arasında geçen konuşma :

- 29 Ekim de çalışacak mıyız ?
+ Çalışacağız neden soruyorsun ?
- Resmi tatil, neden çalışıyoruz ?
+ Hesap ona göre yapılır çalışırsınız (Mesai 2 katı yazılır demeye getirdi)

Sonra ne oldu ? normalde cumartesileri çalışmıyoruz, bize mesai vermemek için 29 Ekim'i tatil yaptı, cumartesi günü çalıştıracaklar.

İstifa ettiğim için bir kere daha şükrediyorum, şu ihbar süresi bitsin artık.

Çağdaş sanat balonu diye yanlış hatırlamıyorsam 40 dakikalık bir belgesel var. Onu tavsiye ederim.

www.khanacademy.org.tr

belki işine yarar.

Yavru kedi almamaya bak. İyi huylu yetiskin kedi tavsiye ederim.

İyi huylu yetişkin kedi gerçekten rahat olabilir çünkü yavru alınca bilemezsiniz, insan gibi her kedinin huyu suyu farklıdır. Delisi var, agresifi var, sakini var; hepsini çok seversiniz de bazıları daha zor olabilir. Bir de kısırlaştırılmış kedi sahiplenirseniz 1000 liraya yakın giderden kurtulursunuz.

Yemesi içmesi sıkıntı değil, kumunu temizleyin yeter.

ilk sahiplenmen olacağı için dişi kedi seçmeni öneririm. bize de bu şekilde önermişlerdi. bir mantısı illaki vardır. genelde kısırlaşma sonrası erkek kedilerde halen bir koku bırakma gibi şeyler oluyor. temel nedeni bu olsa gerek.

ben yavru kedi sahiplenmeni öneririm. süreç içerisinde size iyice alışır. tabii sonbahar da doğan yavru kedilerde genellikle gençlik hastalığı nedeniyle çabuk ölüyorlar. buna da dikkat etmek lazım. bunu Vet daha iyi bilir.

ayrıca, Instagram, facebook gibi yerlerde ilanlar oluyor. oralardan da sahiplendirilmek istenen kedileri bulabilirsin. cins kedi almamanı tavsiye ederim.

bunlar haricinde mama vb. şeyleri veterinerin tavsiyesine göre alırsın. oyuncak vs gibi şeylere gereksiz para harcama. bir lazer al. bir de olta gibi ince bir sopa ucuna takılı ip ve onun ucunda takılı ilgi çekici bir şeyler oluyor ondan al yeter.

gerisi zamanlar oluşacak şeyler.

Dişi mi erkek mi olayını ben de sormuştum, bakabilirsin. Farketmiyor ama ozetle, bahtina ne çıkarsa o.

Bize erkek denk geldi. Gayet memnunuz :) kısırlaştırma işi erkek kedide çok daha kolay ve ucuz. Dişi kedi iki kat pahalı ve zahmetli olur çünkü direkt ameliyat ediyorlar vs. Bu tercih sebeplerinden biri olabilir.

Alışır alışmasına. Ama kimi kedi sırnaşık olur kimisi kendi halinde takılır. Ama genel olarak gün içinde uyur ve geceleri uyanık kalarak evde terör estirebilir. Bizimki geçen gece aylardır masada duran şişeyi düşürdü ve kırdı mesela. Deliksiz uyku işi yalan olabilir yani. Bir senedir gece uyanmadigim geceler sayilidir heralde.

Sağlıklı ev kedisi çok uzun yıllar yaşayabiliyor. Değişen tüm durumlarda yanınızda kalmalı, tatile gidiyorsanız refakatçi ayarlamalısınız, ani hastalık durumlarına maddi olarak hazır olmalısınız. Ayrıca eşyalarınızın zarar görme ihtimali de var.

Yani aslında bir çok sey değisiyor, hepsini düşünmeniz lazım. Ama bir kere eve girince her şey halloluyor sanki ve önceki hayatınıza dair pek bişey hatırlamıyorsunuz.

Mama vs araştırmaniz gereken konular. Biz hep proplan verdik.

veteriner arkadaşımın önerisi üzerine dişi kedi sahiplenmiştik. erkek kedilerde koku bırakma olayı oluyormuş. kısırlaştırma olayı da çok rahat olmuştu.
yine aynı kişi 2-3 aylık kedi olsun demişti, hem annesinden yeterince süt almış ve tuvalet alışkanlığını görmüş hem de size uyum sağlayacak yaşta oluyorlarmış. sahiden de nasıl davrandıysak sonrasında da hep o davranışı sürdürdü (kafamda -evet kafamda- yatmasına kızıyorum diye ayak ucumda yatmaya başlamıştı, hala ayak ucumda yatar mesela). ayrıca büyüyüşünü görmek de çok hoş oluyor ^^ bence kesinlikle yavru kedi sahiplenin

oyun için elinizi ısırmaya çalışıyor, bence izin vermeyin ilk günden itibaren. bu davranışı bıraktırmak çoook zor oluyor yoksa.

dışarı çıkacaksa tırnağını kesmeyin, kendisini koruyamayabilir. tırnağını kesecekseniz de her tırnak kesişinizden hemmen sonra -burası çokomelli hemmen sonra olmalı- yaş mama verin, ya da ödül maması falan işte şu çubuklu olanlar da olabilir. bir süre sonra tırnağını keserken eskiden olduğu kadar debelenmeyecek sakin duracaktır.

sahiplenmeden önce mamasını (kedinize uygun mama olsun, yavru kedi mı kısır mı, hastalığı var mı vs hepsinin maması ayrı oluyor) kumunu (ben ince taneli bentonit kullanıyorum, kalın taneli çok çabuk tükeniyor, kristal olan da kanserojenmiş), tırmalama tahtası (bu çok mühim, evde koltukları yatağı vs tırmalarsa alıp tırmalama tahtasına götürün patilerinden tutup onu tırmalatın), bikaç oyuncak, mama ve su kabını hazır bulundurun. bunlar evde hazır olmadan eve getirmeyin kediyi. he bi de kedi taşıma çantası.

veterinere de muhakkak götürüp kontrolden geçirin, aşılarını yaptırın hem sizin hem onun sağlığınız için
bir de evinize yakın güvenilir bir veteriner bulun, acil durumlarda hemen ulaşabilesiniz.

şimdilik aklıma gelenler bunlar, başka gelirse eklerim
mutlu günleriniz olsun şimdiden ^^

evet sizden iyi kedi sahibi olur, şu endişelenmeniz bunun en büyük göstergesi. haklısınız bu bir oyuncak değil ve yaklaşık 15 yıl ömrü olan bir canlıdan bahsediyoruz, ailenin bir parçası olacak. tavsiyem sokaktan kedi alın, hem çoğu sevgi arsızı hem de bir can kurtulmuş olur. istanbul da iseniz birçok kedi var sahiplendirmeyi bekleyen bizde, yardımcı olurum. kısırlaştırma konusunu da çok çok uyguna hallolmasını sağlarız, hayvansever veteriner arkadaşlar var sağ olsunlar.

Selam. aşağıdaki linkten güncel database'i indirebilirsin. siteye kayıt olmanı isteyebilir. ben bu database'i kullandım ve memnun kaldım.

sortitoutsi.net

indirdiğin zip içerisindeki dosyaları;

Documents / Sports Interactive / Football Manager 2020 / editor data

bu dizine atman gerekecek. sonrasında oyun kurulurken 20.04.0 versiyonu altında bir yerlerde bunları görmen lazım. şu an oyun yüklü olmadığı için yeri ezberimde yok. ama yeri basit.

takip

Ben olsam umutlanmam, çünkü bana da yapılmıştı.

gecen hafta bana da yapıldı :)

Umarım olumlu sonuçlanır ama sırf bunun için beklentiye girme :) Ego tatmini için bile gezdirilir

iş görüşmesi bu adı üzerinde, tepkilerin ölçülüyor.

Bence henüz daha değerlendirme sonuçlanmamıştır. Fakat bu iyi bir şey, çalışacağın ortamı görüyorsun.
Sonuçta sadace onların değil senin de kabul edip etmeme kriterlerin arasında ofis ortamı olabilir.

açıkcası umutlanma derim. bir keresinde iş görüşmesi sonrası müdürüm olacak kişi ile ofisinde oturduk. hesap cetvellerini aldık ve akşama kadar şöyle yapalım, böyle yapalım. sistemi böyle düzeltelim diye çay ve sıgara eşliğinde tartıştık.

2 gün sonra aradılar ve sonuç olumsuz oldu. tabii bu başıma gelen muhtemelen istisnai bir durum ama olsun.

bizde genelde işe alındıktan sonra tur yapılır

8 sene önce bir iş görüşmesinden sonra
ofis gezdirildi, masam gösterildi, ekiple tanıştırıldım.
Bilgisayarının siparişini verelim dediler...

Sonra bundan sonra IK ile pazarlıklar başlayacak, siz IK ile anlaşınca başlayacaksın, teknik konular tamam dediler.

Ben de gittim normal işimden istifa ettim gaza gelip (8 hafta kalman lazım diyorlardı, onu kısaltmak için erken davrandım)
Sonra IK hiç aramadı... hiç...
Ben aradım sonunda, proje iptal oldu, alım durduruldu dediler.
Koç Sistem, Pixage

ofisi gezdirmek çok normal artık, ümitlenme hocam şimdiden.

en azından gezdirenler açısından o ana kadar süreç olumsuz değil demek, fakat tabi işe alım süreci sadece bir kişi veya bir aşamadan oluşmuyor.

kurum doktoru evony markayı önerdi. ama ona da sallayanlar var.

Hastanede hemen her doktoru çift maskeli gördüm ben. Bir cerrahi maske bir de bu n95 gibi olanlardan.

ffp3 al geç.

ben de hastane de personelin cift maske taktığını gördükten sonra metrobüs kullanırken birkaç kere denedim. 3 katlı olanlardan çift taktım ama akşamları eve geldiğim de ciddi derecede gögüs agrısı çektim ve bu beni çok rahatsız etti. şimdi tek maskeye devam

koruyucu gozluk tak ekstradan veya yuz kalkani.

www.trendyol.com

bende bunun turkuaz olanı var. 21 vites. yokuş performansı çok iyi. bence tek sıkıntısı katlaması biraz dert ve katlandığı zaman da sabit durmada problemi var. toplu taşıma (marmaray) açıkcası dert oluyor insana. ama sürüşü çok iyi. katlanır halde ve elde bir yere götürürken sıkıntı sadece. istanbul'da isen bostancı atek'ten almıştık biz. orada test de edebilirsin. ikisini de.

bunu sahilde cok goruyorum, cok gordugume gore tutulan bir model herhalde ama test etmek gerekir.

bende dahon vybe d7 var, oldukca memnunum. cevremdekilere de dahon oneriyorum, 3-4 kisi aldi bir sorunu olan yok.

alinacak yer olarak en son bir arkadasim bakirkoyden bir yerden aldi. www.bisikletforum.com su baslikta gormustu, normalde uyguna aldi baya.

evin isine yakin olacak, ev ne kadar guzel olursa olsun eger cok cok iyi paralar kazanmiyorsan yolda gecirdigin sureye+cileye degmez. istersen 1001 odali sarayda yasa

is ev arasi gunde 4 saat cekilmez cile. ev cok guzel olsa da o yol bir sure sonra gozunde oyle buyuyecek ki. ustelik servisle de degil aktarma filan yapacaksin, degmez o cileye cok net soyluyorum.

ayrica metroya guvenip plan yapma derim. lisans icin istanbul'a 2003'te geldigimde kadikoy kartal metrosu bu sene biter diyorlardi. ben yuksek lisansi bitirdim, calismaya basladim aradan yillaaar gecti o metro 2012de mi ne bitti :)

Oncelikle mecidiyekoy-kemerburgaz arasi icin hafta ici is cikis trafiginde 17.45 binis ve 1 saat 10 dk sonra inis... fazla iiyimser bir sure bicmissin. 2 saate yaklasir o sure.

Sirf ise yakin olacaklar diye berbat evlerde oturan tanidiklarim var cunku paralari aslinda ise yakin evlere yetmiyor :)

Bu tamamen tercih meselesi. Ise yakin ama berbat dokuk evlerdense temiz bi banyoda banyo yapmak oyle bi aliyor ki o trafik yorgunlugunu.

Ama umraniye, kemerburgaz bu tolerans sinirini cok asiyor.

Metro acilisina guven olmaz +1 ayrica

sefaköy'de çalışan ve bahçelievler'de oturan biriyken; daha düzgün bir yerde oturalım diyerek kalkıp altıntepe'ye (küçükyalı) taşındık. tamam ev ve semt çok güzel. hafta sonu sahil olayları felan da iyi ama hafta içi o yol çekilmiyor. gerçekten çekilmiyor. eve ölü gibi gidiyorsun ya da sinir stres ile gidiyorsun. hiç değişmiyor. köprü geçmek bile başlı başına bir stres.

ilk zamanlar kolay gibi görünse de bu iş gerçekten çok zor. bir süre sonra o metro'nun inışı çıkışı bile daha çok yoruyor insanı.

muhtemelen kemerburgaz'daki beğendiği gibi evler ümraniye ve o bölgeye yakın yerlerde de vardır. sen gel bu sevdadan vazgeç ve karşı (anadolu yakası) taşın. illa ki taşınacaksan. pişman da olmazsın. özellikle de e5'in deniz tarafından bir yere taşınırsan. bunu düşün ve bana dua et :)

Benim gçrdüğüm martılar hep tahıl yiyor, bi zararı olduğunu düşünmüyorum.

yıllarca martıları simitle besledik napsın hayvan ne bulursa yiyor.

martının ana öğünü simit yahu. zararı olmaz.

atın atın hayvan onlar da. teşekkür ediyorum onların adına.

kedi mamalarını bile yiyor çakallar.

karga ve martilar her seyi yer :) siz atmaya devam edin kucuk kuslar icin kucuk parcalar kalir illa ki

Küçükler için bakliyat atabilirsiniz

@elorelia +1 bulgur olabilir

Küçükler için ezerek büyük parçanın içine zulalayabilirsiniz

et

Maddi zararsız iptal edebiliyorsanız edin. İtalya'ya gitseniz müzesi ve ortak alanları kapalı olunca ne yapacaksınız boşuna virüs kapma riskini almayın ve geri dönünce 14 gün karantinada kalacaksınız vs pek mantıklı gelmiyor.

Etme

bide soruyor musun.

Yaza virüs kalmayacak deniyor, 25-27 derece sıcaklık üstünde yaşayamıyormuş yanlış hatırlamıyorsam. İtalya temmuzda kaç derece olur ki?

Baktım, geçen sene 28-29 dereceymiş.

@ebabil: üst perdeden konuşma. tabi ki neyin ve ne olduğunun çok iyi farkında ve takipçisiyim. sadece temmuz ayını öngöremiyorum. bir kesim yazın virusun tehdidi azalacak diyor ama euro2020'nin bile ertelenmesi söz konusu falan filan.

@bahoho benim de düşündüğüm nokta bu aslında.

gunde en az 100 insan oluyor. birkac aya toplam sayi yuzbinlere ulasir. isterse temmuzda vaka sayisi sifir olsun. yuzbinlerin oldugu yerde ne anliycan o tatilden. heryerde etkilerini goreceksiniz. biraz ongorulu olun please.

Temmuz'a daha 4 ay var, en az 2 ay daha bekleyip öyle karar verirdim yerinizde olsam.

Temmuza daha 4 ay var. Buyuk ihtimal hayat normallesecektir 2 aya. Bekleyin.

İptal edince ücret iadesi alabiliyor musun

sıcaklığa güvenmeyin singapur şu anda 32 derece mesela ama corona vakaları mevcut

Etme. O zamana kadar etkisi geçer muhtemelen.

Edit: Ayrıca 60+ yaş değilseniz virüsten korkmanıza gerek yok. Olayın salgın boyutundan dolayı toplumsal sıkıntı var şu an her yerde, ama münferit vaka işine döndüğü zaman ortalama sağlıktaki, yaşlı olmayan bir bireyin virüsten korkmasına gerek yok.

italya 1 yillik tum organizasyon, etkinli vb. iptal etti; kesintisiz ise iade su an, et gitsin; sonra gidersin

haziranda almanya-fransa yapicam simdilik iptal etmeyi dusunmuyorum. 2 aya durulur gibi geliyor.

o öyle olmuyor. İşkur tarafından işe aldığın birini eğer işkurun ödediği süre bittikten sonra işe almazsan işkur seni 1 yıl sistemde cezalı duruma getiriyor ve yeni eleman alamıyorsun.

teşviğin amacı zaten bu tarz çakallıkların önüne geçmek. seninle devam etmezse eğer ajans bir yıl işkur teşviklerinden faydalanamaz. ama seninle devam ederse eğer sgk üzerinden yeni teşvikler oluşabilir.

Evet, bana da terapi gibi geliyor. Zaten çok sakalım yok ve o yüzden angarya bir iş de olmuyor. Şimdilerde safety razor aldım, içine jilet koyulan tipten. Onunla tıraş oluyorum.

Ama bir şey fark ettim. Tıraş olmayı en zevkli kılan şey dolgun, etli, belki de şişman bir surat olması. Youtube da tıraş videolarını izliyorum, böyle tombiş herifler cırt cırt iki saniyede tıraş oluyorlar.

kendim yapmıyorsam alıyorum +1. üşeniyorum. üşenince uzuyor ve evde kesilmesi zor hale geliyor.

berbere gidiyorum. köpürtme, traş etme, kil maskesi, sıcak havlu, krem vs. hoşuma gidiyor.

ev ya da berber olması fark etmiyor. nefret ediyorum ve sakallarım beyaz olduğundan bir anda 55 üstü gösteriyorum. bazen keşke köse olsaydım diye iç geçiriyorum.

2013'ten beri jilet değmedi, sakallarım sert olduğu için mach3 kullansam da, en kral köpüğü kullansam da canım yanıyor.

berberdeki çok keyifli ya. böyle sıcak fırça ile sabunu sürme, sonrasında ustura ile cırt cırt kesme seansı.
yoksa bilmem ne markanın 150 bıçaklı zımbırtısı ile o kadar keyifli olmuyor.

Dışarda sakal traşı olmam. Kendim olurken de pek keyif aldığım söylenemez.

Her gün nefret ile oluyorum.

çok zevk alıyorum. hele berberde oluyorsam çok daha zevk alıyorum.

ayda bir traş olan birisi oldugum için hoşuma gidiyor olabilir, her gün traş olsam sıkılırdım belki.

Bende tam tersi :):)
Yıllarca gün aşırı traş oldum, şimdi son 8-9 aydır 15-20 günde bir makine ile sıfıra yakın vurup geçiyorum.

Berberde sakal traşı olmanın keyfi başka ama

Haftaici mecbur oluyorum iş nedeniyle ve nefret ediyorum. Tıraş ile uğraşmak istemiyorum. Normalde 3 numara sakalla gezerdim.

kaçınılmaz olduğu için zevk almaya çalışıyorum ama abv

kendini mıncıklayasın gelmiş. aksi durumda bir insan niye keyif alsın tıraş olmaktan.

böyle bir şeyin varlığından geçenlerde sözlükteki bir başlıktan haberim oldu. geleneklsel tıraş sevenler, bunun için malzeme alanlar bunu hobiye dönüştürenler falan varmış.
(bkz: geleneksel tıraş)

www.geltir.com
www.badgerandblade.com

çok da güzel yapıyorsunuz! aynı şey benim için kahve demlemede geçerli mesela. ağırdan alırım her şeyi, olması gerektiği gibi. hızlı yaşanan şu evrende ne ile uğraşıldığı, ne yapıldığı bilinmiyor çoğu zaman. yemek yemek 5-10 dakikalık bir olay haline gelmiş ki, ne yazık. sorsan ne yediğini söyleyemeyecek insanlar çıkar, neden? çok doğal, gereken dikkati ve saygıyı göstermiyorsun uğraştığın şeye!
insanın kendine değer vermesinin bir göstergesidir bence bu. en kıymetli şey değil midir zaman? onu kendimiz için kullanmak ne kadar da büyük bir imtiyaz kendimiz için!
biraz daha ilerlemek isterseniz, size reddit'i veya ilgili uluslararası fb gruplarını takip etmenizi öneririm. yalnız olmadığınızı görünce daha da seveceksiniz.
iyi günler.

"lakin sozlukkte ve bu mecrada olan nisbeten A ve B kategorisinden olan, az cok okumus yazmis belli bir bilgi/birikim/kultur sahibi insan neden ve nasil olurda oturup ciddi ciddi Survivor, Masterchef, Yemekteyiz, O Ses Turkiye ve adini sanini bilmedigim nice baska yarisma mi neyse ne idugu belirsiz seyi niye izler?"

A/B kategorisinde insanların bu yapımları izlediği verisine nasıl ulaştınız mesela? tanıdığınız ve A/B kategorisinde olduğunu düşündüğünüz 10 kişi bu yapımları mı izliyor?

yani A ve B den kastim , bircogunun universite mezunu ya da ogrencisi oldugunu dusundugum sozluk ahalisi ve bircogunu tanudigim plaza insanlari..
yani okuma yazma bilen herhangi birinin bile bunlari izlemesi bana cok sacma geliyor, tipki biraz tefekkur etme potansiyeline sahip bir insanin bir tanriya inanmasini anlayamadigim gibi, o baska bir mesel gerci..

hangi bahaneyi kabul edersiniz peki? söyleyin onu sunalım.

yıldırdınız ya yeminle. canımız öyle istiyor ondan izliyoruz.

aynen öyle, katılıyorum dediklerine. kafa dağıtmanın da bir adabı var, önce kafaya bakarım kafa mı diye, sonra dağıtmaya bakarım dağtokdfsdg

kimsenin ne izlediğine kimse karışamaz lakin harbiden de acun'a düşecek kadar bir sürü kabul edilebilir saçma şey var bu hayatta ya... bilemiyorum, anlam veremiyorum...

@anarsika, bahane aramiyorum, sebep ya da mantik ariyorum diyelim

Sozluk tayfa A ve B mi oluyor :)
Bence kafanızdaki sınıflandırmalarda sorun var.

@thelollok, classifikasyona cok takilmayalim, bir sekilde murekkep yakamis insanlar toplulugunu belirtmeye calisiyorum, isteyen istedigi sekilde ayirsin, mesele o degil, insaat/konfeksiyon iscisi ile agri cecen universitesi de olsa master yapan iki kisiyi ayirmak icin diyorum bunu

valla ben dayanamıyorum. televizyonla hiç alakam yok ama arada denk gelirse bu tip şeyler hızlı hızlı geçiyorum.
bu tip hafif tabirli şeyler ortalamaya hitap ettiği için seviliyor sanırım. izleyene bişey demiyorum ama benim zerre ilgimi çekmiyor.

ben de hiç anlamıyorum valla. bir kere bile oturup izlemiş değilim hiçbir programını. hiç de ilgimi çekmiyor hiçbiri, heyecanlı da gelmiyor. zaten hepsinde de reyting için salak salak tipler dolu.

Masterchef'i yurtdisi versiyonunu ve O Ses Turkiye'yi ilk ciktiklarinda 5-6 bolum izledim ve cok zevk aldim. Cunku bunlar cok basarili TV eglenceleri. bilgi/birikim/kultur anlaminda bu ulkenin onbinde 1'lik diliminde yer aldigimi da soyleyeyim.
Bunlar ne idugu belirsiz degil, bizi insanlara, kulturel zenginliklere yakinlastiran, siradan insanlarin hayatini olumlu etkilemis guzel produksiyonlar. Yurtdisi versiyonlari hele daha da canavar.
Survivor'dan cesitli nedenlerle hoslanmadim, bu yuzden izlemedim. Yemekteyiz'e denk gelmedim, bilmiyorum.
Ozetle bunlar bosuna seyler degil. Tespitin yanlis.

Cehalet, eğitimsizlik, kültürsüzlük, kalitesizlik, varosluk.

Uzar da gider. Memleket neden bu halede zannediyorsun. TV çöp olmuş. Bu sayede boş beleş insanlar zengin oluyor.

masterchef'in başlarında bayağı bir kalabalık vardı ve saçma sapan bir iki adam yüzünden izlemedik. daha sonra yarışmacı sayısı 6/7'ye düşünce izlemeye başladık ve yemek yapma seviyesi sucuklu yumurta olan beni bile yemek yapma konusunda heveslendirdi ve az da olsa bir yemek bilgisi kattı.

yani çemberden şov yapmak için gelen dangalakları çıkardığınız da orada şef olarak bir seviyeye gelmiş insanlardan bir şeyler öğrenebiliyorsunuz.

tabii bu survivor da pek mümkün değil. o ses için de jüri de tarzını beğendiğiniz birisi yok ise sadece eğlenmek için izlenen bir şeye dönüşüyor.

ayrıca ve bence survivor gibi şeyleri en çok da plaza da çalışırken anası ağlamış insanlar izliyor. gün içerisinde yeterince beynini yormuş ve eve geldiğinde pelteye dönmüş bir insan sadece izlemek için izliyor. sadece çalışmak da değil. trafik ve insanlar çok yorucular ve survivor gibi şeyler de bir nevi kaçamak oluyor.

bir de insanları izledikleri, dinledikleri üzerinden seviyelendirmenin modasının da cnbc-e ile birlikte tarihe karışmış olaması gerekmez mi?

survivor amerikada da en çok izlenen programdı. bunu anlamak için sorgulamadan izlemen lazım. ben izlemiyorum ancak mutluluğun formülü çok açık. Hükümetteki partiye oy ver, Şampiyon takımı tut, aspor izle ahaber izle acun izle. sorgulamak pişmanlıktır, mutsuzluktur. survivorda da ünlüleri tut ki hep kazan.

insanlar tüm gün iş, hayat stresinden sıkılıyor ve düşünmeyi gerektirmeyecek işler yapmak istiyorlar. bu programlar da ona yarıyor. düşündürmemeye.

metroda insanların oynadığı oyunlara bakıyorum. candy crush ya da dengi oyunlar oynuyorlar. bu oyunların ortak özellikleri zamanı hızlı geçirmek.

bahsettiğiniz tv programları da böyle. zaman hızlı geçsin de, nasıl geçerse geçsin.

"bilgi/birikim/kultur anlaminda bu ulkenin onbinde 1'lik diliminde yer aldigimi da soyleyeyim."

hahahahhahaha :D ulan :D kahkaha attım ya

soruya gelecek olursak ekşi'nin sık takıldığım 2004 yılındaki haliyle hiçbir alakası yok. şimdiki hali gerizekalı sürüsü olduğu için survivor başlıkları da futbol başlıkları da çok normal

RE1, RE6, S6, S11 bunlar 12Eur civarına götürür. Bir de FlixTrain var. 3 Eur olan o, FLX20 diye geçiyor. Kendi sitesinden bakabilirsiniz.

cdn.flixbus.de

omio.com burası işinizi görecektir.

eksisozluk.com

rotterdam 'a git oradan amsterdam'a geç

google flights'tan cesitli tarihlerde bak, pegasus falan ucuz bilet bulabilirsin birkac ay onceden. black friday icin "hatiri sayilir" bir indirim zor zira zaten gayet ucuz istanbuldan amsterdama ucmak.

rotterdam'dan amsterdama +1

1.5 saat ve 5€ karşılığında gidilebiliyor amsterdama oradan.

istanbuldan malasef yok. tek tuk rotterdam ucuslarina denk geldim pegasusus. o da astari yuzunden pahaliya geliyo (rotterdam-amsterdam tren biletleri / valiz parasi filan). en azindan benin baktigim zamanlarda hep oyleydi.

ns.nl > > > hollanda icin tren
nsinternational > > holllanda uluslararasi tren.


bruksel'den amsterdama gidip gelmen en iyi ihtimalle +60 euro olur diyorum, o de trenlerin baslangic fiyatini bulabilirsen (Intercity direct Brussel).
Flexbus var. cok ucuz. ama hic binmedim. ona da bi bak.


aegean airlines'a bak bi de.

Atlasjet'in vodafone kampanyası var. son tutardan %20 indirim yapıyor. sitesinden tarihlere bir bak istersen.

@lamartin
rotterdamdan amsterdama trenle gitmek saçma biraz. Aşırı pahalı oluyor süreyi de çok kısaltmıyor. 20€ civarı 40dkda gidiyor tren.

otobüs 1 saatten biraz uzun sürüyor 5€.

aynı gün bile alabilirsin

e-devletten öğrenci olduğunu görüyorsan alabilirsin. dün yenibosna'daki istanbulkart merkezinden almak istedim ama gittiğim de 50 kişi vardı sıra bekleyen. bilgin olsun.

İkinci dönem kayıt yenilemesem seneye aralık ayına kadar vize devam eder mi?

Öğrenci belgesi dışında bir şey istiyorlar mi?

fotoğraf istemişlerdi benden. aynı gün çıkarttım.

Evet eve bi tane alıp piremses gibi baktığımdan dolayı sokaktaki diğer (sağlıklı olanlar dahil) tüm kediler bana vicdan azabı olarak geri dönüyor. Özellikle yavru görünce duygulanıyorum hep, hele kötü durumdaysa zaten mahvolmalar.

evet. sırf bu yüzden; vicdan azabı ve hayvanlara insanlar tarafından uygulanan maddi manevi türlü işkence sebebiyle " keşke hiç olmasalardı" diye düşünüyorum.

olma mı, hele arkandan miyavlarsa eyvah eyvah..

Sitede var bi tane şimdi. Evdeki kedim istemiyor diye eve alamıyorum ama geceleri onu düşünüyorum..

kedi besleyen herkes aynı ikilemde kalıyor. şu dönem tam da yavruların sütten kesilip piyasaya çıktı vakit. dikkatli karar vermek lazım. her yerde yavrular cirit atıyorlar ve insanlara sevimli olmada konusunda ordinaryüs seviyesindeler.

www.sabihagokcen.aero

evet var ama ekstra komisyon alıyorlar. mümkünse eğer şehir içi bir yerde hallet işini.

Var ama cok karsiz.

Birkaç işveren daha duydum bunu yapan. Kanun diyorlar ama kesin bir dayanak gösteremiyorlar. Yasal bir dayanağı yok bu uygulamanın.

Cumartesi iş kanununa göre iş günüdür. yıllık izin iş günü üzerinden verilir.

1 haftalık izinde normal ama, cuma izin alınca çok saçma gerekiyorsa cumartesi çalışırım

iş kanunu'nda çalışma süresi için haftalık 45 saat der. ve başka bir yerde de yedi günlük çalışma süresinde 1 gün kesintisiz tatil verilir der.

genelde ctesi günlerini, fiili olarak çalışmasanız da bu tarz bir düşünce ile yıllık izinden düşerler.

burada dikkat edilmesi gereken (bence) hafta içi kaç saat çalıştığınızdır. biz 5 günde 45 saati dolduruyoruz ve bu nedenle ctesi günlerini yıllık izinden düşmüyoruz.

"4857 sayılı İş Kanunu kapsamında, bir hafta 6 iş günü olarak kabul edilmekte, herhangi bir işyerinde cumartesi günleri çalışılmaması bu konudaki genel uygulamayı değiştirmemektedir. Bu açıdan, çalışanların izin sürelerinin belirlenmesi sırasında, cumartesi günleri izin süresinden sayılmaktadır. "

yasal dayanagı yok diyenler bir okusun.

biz işyerinde 1 hafta alandan cumartesini kesiyoruz ama sadece cuma ya da perşembe cuma alandan cumartesini kesmiyoruz.

Fazlasıyla fikir ayrılığı oluşmuş sanıyorum. Benim görüşümün temelini belirteyim, aksi kanaatteki meslektaşlar yanlış olduğum bir yer varsa ve düzeltirse ben de nemalanırım. Şöyle ki;

Öncelikle kanunun 46. maddesinde haftalık izin "Bu Kanun kapsamına giren işyerlerinde, işçilere tatil gününden önce 63 üncü maddeye göre belirlenen iş günlerinde çalışmış olmaları koşulu ile yedi günlük bir zaman dilimi içinde kesintisiz en az yirmidört saat dinlenme (hafta tatili) verilir." şeklinde düzenlenmiştir.

Yine maddenin devamında "Şu kadar ki;
a) Çalışmadığı halde kanunen çalışma süresinden sayılan zamanlar ile günlük ücret
ödenen veya ödenmeyen kanundan veya sözleşmeden doğan tatil günleri,
b) (Değişik: 4/4/2015-6645/35 md.) Ek 2 nci maddede sayılan izin süreleri,
c) Bir haftalık süre içinde kalmak üzere işveren tarafından verilen diğer izinlerle hekim raporuyla verilen hastalık ve dinlenme izinleri,
Çalışılmış günler gibi hesaba katılır." denmekte olup, meali şudur ki; ben haftada 6 gün çalış 1 gün tatil yap desem de, işçiye işvereni cumartesi de çalışma diyorsa (sözleşmeden doğan tatil günleri) bugünler de ve yine izin alınan günler de çalışmış günler gibi hesaba katılır ve haftalık izne hak kazanılır.

Bazı işverenler işçiye "sen izin aldın, o yüzden haftalık izne hak kazanmadın" veya "normalde kanun 6 gün çalış diyor ama ben 6 gün çalıştırmıyorum sen aslında bir gün daha çalışmalıydın o yüzden bugünü de izninden düşüyorum" dediğinden ilgili maddenin ikinci kısmı bunun önüne geçer.

kanunun cumartesi iş günü olduğunu söylenmesine yönelik soruyorum: misal pazartesi - salı günü haftalık izni olan diğer 5 gün çalışan bir işçi de cuma için izin aldığında 2 gün mü kesilir hakkından, yoksa kanun onun için pazartesi yahut salı çalışma günüdür demiştir de onun için de

@kafa koparan manyak: çalışma süresi 45 saat demez kanun. kanun çalışma süresine karışamaz. yeri gelir 10 saatlik haftalık çalışma süresi olan iş sözleşmesi de akdedilebilir. kanun yalnızca 5 saatin üzeri fazla çalışmaya girer der. o yüzden işçinin sözleşmesi misal 40 saatlik çalışma üzerinden hazırlandıysa o işçinin izin almasında 45 saat gibi bir bahane ileri sürülemez.

kanuni olarak doğru uygulama.

ama vicdani olarak düşünceniz doğru.

Yasal dayanağı cevaplarda yazmışlar.
pazartesi salı izin al kafan rahat olsun.

Açlıktan çıkmış gibi saldırı olur

bence tl daha da deger kaybetmeden gidin. turkleri gorur gormez anliyorsunuz zaten, onlarin yaninda turk oldugunuzu belli etmeyin yeter. :)

biz 2018 mart ayında gitmiştik. hava -17 derece idi ve her yerde yine türk vardı. girdiğiniz mekanlarda bir süre konuşmadan etrafı dinleyin yeter. aptal aptal bir ton konuşmaya şahit olacaksınız.

lviv ile ilgili bilgi istersen eğer; [reklam on] www.youtube.com // www.youtube.com [reklam off]

iyi gezmeler.

Odessa'ya gittim daha önce. Ben beğendim şahsen fakat dikkatli olunması gereken bir yer diğer yerlerini bilemiyorum. Ucuzluk konusuna gelirsek pek fazla ucuz değil yani Türkiye ile hemen hemen aynı derecede bazı şeyler, fark etmiyor yani. Kimlikle gidecekseniz havalimanında elli saat sizi boş yere tutuyorlar bilginiz olsun. Ben pasaportla girdim bir sıkıntı olmadan direkt geçtim, arkadaşımı kimlikle yaklaşık 4-5 saat beklettiler. Diğer şehirlerini bilemem yalnız Odessa bana değişik geldi yani denizi olduğu için o şehre bir farklılık katıyor bana kalırsa. Akşama doğru deribasovskaya caddesi bayağı dolu oluyor insanlar eğlenceler falan ama dediğim gibi dikkat edilmesi gerekiyor. Türklerden ve Azerilerden kesinlikle uzak durun. (git: eksisozluk.com)

Edit: Unuttum bu arada Arcadia tarafları var bar, club tarzı böyle bir sürü mekan var. Ben True Man Club'a gitmiştim ve beğendim, Pazartesi günleri kokteyllerde yüzde elli indirim oluyordu içkilerde. Şehir merkezinden 7 grivna ile gidiliyor otobüsle. Otobüsler sabit para, yani benim bildiğim kadarıyla.

Lviv'e geçen yıl mart ayında gittik. yaz aylarında daha güzel olur muhtemelen. lviv için aşağıdaki videolarımıza bakabilirsin. (reklamlar :)

www.youtube.com

www.youtube.com

10 gün kadar öncesi Lviv'deydim. 3 gün fazlasıyla yetti. Paraları değersiz ve birçok şey ucuz diyebilirim(Giyim hariç, Lviv forum'a giderseniz fark edeceksiniz.). Ucuz olduğunu avrupa ile kıyaslayarak söylüyorum elbette, yoksa Türkiye ile yeme içme noktasında hemen hemen aynı. Ulaşım uber'le çok çok ucuz. Popüler yerler birbirine yakın, küçük kendi halinde bi şehir Lviv. Giderseniz yerel halkın arasına karışıp enteresan şeyler görmek istiyorsanız her gün kurulan bit pazarını ve meyve/sebze/et halini gezin mutlaka. Antalya Restorant'taki Çetin abiye Vedat abiye her konuda danışabilirsin, mutlaka yardımcı olurlar. Fiyatları ortalamadan bi tık yukarıda ama gerçekten iyi insanlar, her konuda yardımcı oldular bana.

Lviv'den Kiev'e trenle 7-8 saatte ulaşılıyor, Kiev'e de gittim. Tren yataklı ve biletler uygun, yaklaşık 120 liraydı tl ile. Kiev bi tık daha büyük bi şehir. Evlerde binalarda Lviv'deki doku yok. Lviv uzun yıllar Polonya'ya bağlıymış zaten, sınır şehir Polonya ile. Ben şahsen Lviv'i daha çok beğendim.

edit:
Kiev'de tanıştığım bi Ukraynalı Lviv'de kayak merkezine gidip gitmediğimi, gitmediysem çok şey kaçırdığımı söyledi. Güzel restoranın olduğu hoş yaz/kış gidilebilecek güzel bi kayak merkezi varmış Lviv yakınlarında. Ben gitmedim ama oraya da gidilebilir uber hazır legalken.

ucuz değil o kadar, işte türkiye gibi fiyatları. alkol dışında öyle ekstrem bir ucuzluk bekleme. tabii avrupa'ya göre ucuz kalıyor. lviv zaten avrupa kentleri gibi. kiev ve odessa belli başlı şehirleri. ben 2 yıl önce yazın 10 günlüğüne gittim, gayet beğendim. hatta odessa rotamızdan uzak kaldığı için gidememiştim, fırsat olsa da gitsem diye bekliyorum.

Geçen ağustos ayında Lviv'e gittim 4 gün yeterli oluyor. Rynok square'de 2 bira 2 pizzaya 300 grivna vermiştim o zamanın kuruyla 60TL falan yapıyor zaten şehrin en pahalı yeri burası düşün. Ağustos'ta bir gün yağmur atıştırmıştı. Onun dışında serindi hava Şuanki bahar ayları gibi.2 tane tur (üstü açık otobüs veya tren otobüs) var gider gitmez biriyle şehri gez ne nerde çözersin. Her yere yürüyerek gidebilirsin veya bisiklet kirayalabilirsin (next bike) yürümüycem dersen Uber var.

ssport yayınlıyor. ama anlatımı nasıl bilmiyorum. yakın zamanda uzun soluklu seyretmedim.

Yıllardır Serhan Acar anlatıyor. Ben beğeniyorum, Türkiye’de F1 konusunda en bilgili birkaç kişiden biridir zaten.

Serhan Acar'ı ben de çok beğeniyorum. Çok tutkulu bir şekilde yapıyor işini. Yarış 50 tur aynı gitse de gene de izletiyor.

s sport yayınlıyor. geçen sezonlarda bazen canlı yayını smart spor'a aktarıp daha sonra tekrarını s sport'tan veriyorlardı.

f1tv de var, ama burada türkçe yayın olmayabilir.

s sport ve s sport + ve s sport 2 serhan acar var yıllardır o sunuyor.

avrupa'da genelde 2 spiker anlatıyor ama türkiye için serhan acar işini kesinlikle iyi yapanlardan. s sport yayınlıyor yarışları. premier lig maçlarıyla çakıştığında digiturk'ün başka bir kanalında anlatıyor.

Ukrayna girişte muhtemelen, otel belgelerini, bir miktar para ve ülkeden neyle çıkacaksan onun belgesi(tren, uçak) yakınında bulundur.
hırsızlara dikkat et. bütün paranı bir yerde tutma.
yanına ilaç al. mide, ishal, vitamin vb.
geceleri tren/otobüs yolculuklarınında çantanı mümkünse kendine bağla. çalmasınlar.
merkezi lokasyonların birkaç sokak arkasında daha güzel ve ucuza yemek yiyeceğin yerler olabilir. araştırırsın.
bol insanla tanış. sohbet et.
vize sürene dikkat et.
bilmediğin, emin olmadığın şeyleri içme.

biraz ana/baba tavisyesi gibi oldu. idare et. (:

Belarus'a Ukrayna'ya gidilecekmiş zaten biliyorsunuzudur da söyleyeyim mutlaka kalın, sıcak tutan kıyafetler alın. Yazın olsa bile daha güneydeki ülkeler bile soğuk olabiliyor. Ağustos'ta Barselona, Paris ve Amsterdam'da üşüdüğümü, kız arkadaşımın donduğunu bilirim.
Cinsiyet bilmiyorum ama arka cepte cüzdan taşımayın, pasaport, kimlik ve para gibi şeyleri aynı yere koymayın.
Plandığınız harcamaların üstüne ek bütçe ayırın, şuraya gider gece de trene binerim denilen yerde yorgunluktan hostelde kalma hissi oluşabiliyor, ekstra masraflar çıkıyor.
Her gittiğiniz ülkede yerlilerle tanışmaya, onların gittiği yerlere de gitmeye çalışın, yalnız turistik yerlere gitmeyin.

portekiz'i es gecmek buyuk kayip olur gormediyseniz, arabayla 1 hafta - 10 gunde tamamini gezersiniz, kuzey ispanya'yi iyi inceleyin, tek kelimeyle muhtesem bir yer (butun sahil seridi) orayi da atlamayin ve imkan varsa yine araba kiralayin.

90 güne 20 şehir çok rahat sığar, kimileri 4-5 gün kimileri 2-3 gün. madem bu kadar süren var, şehrin meydanına uğrayıp başka ülkeye geçme sırf çok ülke görmüş olmak için. yalnız gece treni konusuna çok güvenme, bu kadar şehir değiştireceksen yarısından fazlasında gece treni bulamayacaksın çünkü kısa mesafeler gideceksin. gideceğin güzergahta hangi gün hangi tren kaçta var önceden bak railplanner'dan. 40 günlüğünü yaptım ben, gece trenine denk getiremedim mesela. gelsin diye uğraşsam verimli planıma uymuyordu. kaldı ki bazı şehirlerdeki hosteller o kadar ucuz ki gece treni-kuşet rezervasyonundan daha pahalıya gelmiyor.

önce önemli başkentlere git, yanlarına 1-2 güzel şehir ekle. italya, ispanya, almanya, portekiz, hollanda, belçika, isviçre, avusturya, çek cumhuriyeti; etti 9 ülke. hepsinde sadece 2 şehre gitsen bitti bile. öte yandan 2 şehir ispanya, italya, fransa için yetmeyecek mesela. granada, floransa, bask-san sebastian, napoli; bence bunlar avrupa turu yaptım diyen birinin görmesi gereken şehirler. daha bunların bir tık küçük ama güzelleri var aix-en-provence, verona, halstatt gibi. o yüzden ne kadar "büyük" desen de bölgesel olarak ayırman lazım.

bence çok kuzeye ve ingiltere'ye çıkma, oraları sonradan irlanda vs. ile görürsün. ya da illa görmek istiyorum diyorsan baltıklardan ve doğu avrupa-balkanlardan kıs. ama nereleri önceliklendireceğine karar ver. zaten yorulacaksın, o yüzden koştur koştur yaparsan bişey anlamazsın gittiğinden.

(bkz: reserved)

Ben de sırf çok yer gezeyim diye kostur kostur gezmeyi dusunmuyordum. Almanya Fransa gibi ülkelerde fiyat pahaliligindan dolayi cok fazla durmadan sadece baskentlerinde durmayi düşündüm. İtalyayi da boyle sayabilirim ama orda napoli roma venedik gibi yerler oldugu icin oralara gitmek lazim :) balkanlari cikarttim zaten, ilerde de giderim oraya vize problemi olmuyor turkiyeyle. Aklimda olan bir sey de su Estonya Litvanya Letonya gibi yerleri de mi cikarsam? Rotayi bozuyor gibi. Oralar icin deger mi degmez mi?

Araba kiralama, tren, otobüs, ucak maliyet açısından ne tur bir strateji izlemeliyim? Avrupada trenler cok pahali diye birsey duydum, uçak gibi pahali diye asli astari var mi?

evet, baltıkları çıkar derken estonya, litvanya hatta norveç işveç'i vs. de kastetmiştim. oraları kuzey teması dahilinde sonra da gezebilirsin.

interrail bileti alırsan ve daha çok bölgesel trenlerle gezersen tren daha ucuza gelir. pahalı olan trenler hızlı olanlar. kısa mesafelerde gideceğin için uçak işini görmez. gidiş-dönüş aynı nokta olacağı için tek arabayla dolaşabilirsin ama maliyeti ne olur toplam günde bilemedim. otobüs hakkında hiç bilgim yok.

Avrupa yakasında köprüye yakın bir yerde yaşarlarsa ters trafiğe gireceklerinden Maltepe ulaşımı da nispeten kolay olur.

şişli-mecidiyeköy. ortaklar caddesine bakabilirsiniz.

anadolu yakası yaşamak için daha ideal, ama levent'te oturan arkadaş biraz zorlanır haliyle. ben acıbadem metro civarı güzel bir ev derdim. ben üsküdar'dan 40-45 dakikada gidiyordum iş kulelerdeki işime. maltepe'deki arkadaş da metroya binecek.

ben kozyatağını tavsiye ederim. köprüye bağlantısı çok kolay levent için. idealtepe de nerdeyse dibi. aşağıda bikaç örnek daire bıraktım bakabilirsiniz.

www.sahibinden.com
www.sahibinden.com
www.sahibinden.com

avrupa'da yaşayıp anadolu'da çalışmak çok kolay trafik bağlamında. Icha'nın da dediği gibi ters trafik oluyor ve yollar sabah da akşam da boş. sarıyer'de yaşayıp kavacık'a araçla 15 dakikada gidiyordum.

ünalan

Kavacik'tan bakin. Ters trafik avantajini anadoluda calisan arkadasiniz da kullanmis olur. Siz de 500t ile tek durakla leventte olursunuz.

Altunizade!

Kozyatagi+1

Anadolu yakası +1 havalar da neşeleniyor. hafta sonların daha keyifli geçer.

Ben maslak partnerim kozyatağında çalışıyor acıbademde yaşıyor 3+1 eve 2600 kira ödüyoruz.
Acıbadem güzel

biletinde yazan üç harfli kısaltmalarda ne yazıyor?
ist-dxb mi yoksa isl-dxb mi?(dxb yi salladım) buradan bir çıkarımda bulunabilirsin en doğrusunu emirates in kendisi söyler
www.emirates.com

Yeni havalimanı sadece Kargo uçuşlarına açık olacak.

thy sitesinde;

"Büyük Taşınma Başlıyor!
Atatürk Havalimanı’ndaki tüm tarifeli uçuşlarımız 6 Nisan 2019 saat 02:00‘de sona erecek olup buradan planlanmış tüm uçuşlarımız aynı gün 14:00'ten itibaren İstanbul Havalimanı’ndan gerçekleştirilecektir."

diyor.

haluk tatar'ın video eğitim diye youtube kanalı var. oradaki eğitimlere bir bak istersen.