Hocam 110 beygir işaretlemişler ama 83 beygir olmasın bu. Bu fiyata pek ilan yoktu. Eğer 83 beygirse bayiden sıfır düşünebilirsiniz. Liste fiyatı 180 civarı ama geçen hafta bir şube arayıp 167 fiyat teklif etti bana. Ayrıca faizsiz kredi kampanyası da varmış

Sakın sakın. Bu çakallara prim vermeyin. Bir kaç ay önce Citroen bayileriyle sıfır araç için görüşüyordum. 3-4 bin lira daha vererek 2021 sıfırını alırsın bunun. Bayiler indirim yapıyor, özellikle Ankara'daki iyi fiyat veriyordu.

Bu araç bir kaç ay önce 2020 elde kalanları 140-150 civarına satıyorlardı. ikinci eli bu fiyata satmaları çok absürt. 2021’ini 170’e bulmaya bakın bence

2 3 yılda elektrik arızaları vermeye baslar muhtemelen. Citroën aynı dsg gibi şans işi.

@ergenpezeveng

böyle bir durum yok. bu şehir efsanesi 90lı yıllarda citroenin diğer araçlara göre çok daha fazla elektronik aksam barındırması ve ucu ışıklı kontrol kalemi ile arıza tespit yapmaktan öteye geçememeleri nedeniyle araçlara bok atmaları.

2020 yılında artık daha az veya fazla elektronik aksam barındıran bir otomobil yok hepsinde bu aksamlar var.

ayrıca bu elektronikleri hiç bir markada markanın kendisi yapmaz. aracın ecusunu bosch ya da valeo üretir, esp delphi üretir, sensorünü siemens yapar vs. vs. kablolaması bile bitmiş harness şeklinde satın alınır.

Aracın sıfır 2021 modeli 180 bin zaten, üstelik yukarıdaki arkadaşların da dediği gibi çoğu bayi kampanya ile fiyatı daha da aşağı çekebiliyor ve müthiş kredi kampanyaları var.

Cerrahpaşada Prof.Dr. Sabahattin Saip

Ankara - Prof.Dr. Rana Karabudak. Geçmiş olsun..

İstanbul- Prof.Dr. Aksel Sıva (hala hasta bakıyor mu bilemiyorum. Araştırınız) Geçmiş olsun...

Merhaba, sevgili doktorum Doç. Dr. Serkan Demir

İstanbul’da en iyi olduğuna iddia girerim:) dilerseniz özelden numarasını yazarım. Ayrıca tecrübelerimi paylaşmaya da hazırım. Ms olan kim ise aramıza hoş geldi:)

2002 polo o fiyata satılır mı bilmiyorum. 2007-2008 model araçlar var o fiyatlarda. yinede hayırlsıı olsun.

180k TL'yi Sandero'ya vermezdim ben. Ha yine de iyi bir tercih değil de diyemem piyasa sürekli yükselişte.

Şahsen Sandero yerine Kia Rio veya Hyundai i20 tercih ederim. Bagaj hacmi hariç bu ikisinin teknik verileri Sandero'dan daha iyi.

Edit: 0 km şart değilse 2 yaşında Elantra alırım.

180K ve sandero aynı cümle içinde hiç gitmiyor. taksi veya şirket aracı yapmayacaksan sandero almanın manası yok. 180k gibi rakamlara 5 yaşın altında çok iyi araçlar alabilirsin. 180k verip sandero alsam gece uyuyamam.

Ben olsam 0 sandero alırım. 2. el risk. motor ne durumda bilemezsin. Birde dizel sandero çok az yakıyor.

Kendi aracımla kaza yaptım, sigorta şirketi, ikame araç olarak Dacia verdi. İnan bana şoförlüğe lanet ettim. Ben olsam sıfır egea alırdım.

Iyi baktır ve ikinci el al. Empati yaptım canım sıkıldı.

0 otomatik Hyundai i20 bakabilirsiniz

dacia sanderonun segmentini bilmiyorum ama i20 yerine skoda fabia öneririm. 2017 benzin otomatik vuruk kırık yok 24k km de, 154k ya aldık şubatta. pazarlık yanınız iyiysen ucuza da bulunabilir. konforu iyidir polo ayarındadır. donanımı daha iyidir.

@komando kani var bende

dizel sandero yok artık. 1.0 benzinli var.

Kullanmayi cozmek bir sey degil de bazi aliskanliklar kolay atilmiyor. Sol ayagini kullanmamaya alismasi lazim. Birkac gun icinde alisilir diye dusunuyorum.

Ben 2-3 saatte alıştım. 1 gün max.

10 dakka bile sürmez. Önce teorik bilgiyi öğrensin, pratikte bir şey yok. Temel olarak gaza basıyorsun gidiyor, frene basıyorsun duruyor zaten.

D: İleri
R: Geri
P: Park
N: Boş

Frene basılıp vites değiştirilecek. Vites P ve R'ye geçerken üzerinde bir buton bulunuyorsa bu butona basılarak geçirilebilir (yeni nesil elektroniklerde o da yok artık). N ya da D'ye geçişlerde o tuşa basmak şart değil. Mekanik bir kilit zaten. D/N arasındaki vites değişikliklerinde frene basmak da şart değil.

İlk seferde yavaşlayıp dururken yandakine ön camı öptürürsün. Sonrası kolay. En fazla 10-15 dakika diyorum ben de.

Bir iki kere sert frene basmalar olacak ama hemen alışırsın.

bindiği an alışır.
sonra der ki "yahu bu da duyuruda sorulacak soru muymuş hay allah ehehehe. ne güzel la viyuuuvvvvv ehehehe"

cok ama cok kolay alisirsiniz, bunca yil niye kullanmadim dersiniz :D

Oturunca sol ayağı koyabileceğiniz kenarda Bir yer var, oraya koyun yeter
İkinci kilometrede tamamdır

0 dakika

0 dk +1

Ben de sizin gibi çekiniyordum. Bir kere arkadaşımın otomatik arabasını kullandım. Max 1 dk d nedir n nedir gösterdi. Sonrasında hiç zorlanmadan kullandım

ben hemen alışmıştım hemen dediğim 1-2 dk

faizsiz 80k krediyi shine otomatik için veriyorlar sanırım, ama feel düz vites için de başka bir şey yapabilirler.

bunu nereden biliyorum derseniz geçen ay citroen çanakkale'den bahsettiğiniz araç için teklif almıştım. 147.000tl feel düz vites metalik renk 2021 model. 50k 24 ay 0.89 faiz.

borca girmek istemediğim için aracımı yenilemedim. fakat izlenimlerim çok olumluydu, hoşuma gitmeyen tek yön yolcu ön koltuğun derinlik ayarının olmamasıydı. koltuk biraz dik kalmış. onun dışında dediğim gibi clio'dan falan çook daha dolu ve şık bir araba. zaten kasa değiştirecek olmasa bu fiyata vermezlerdi.

Uzun süredir giriş yapmıyorum, öylesine girip gördüm.

Bence Citroen C3'in iki farklı modeli var şu anda. Bir tanesi 2021 model 6.000 km'de otomatik, diğeri de 2007 Model 283.000 km'de manuel. İkisindende memnun olduğumu söylemeliyim.

Sorunuza gelirsek: Bayi ile konuşursanız daha iyi yanıt alırsınız, yardımcı olacaklarını düşünmekteyim.

merhaba

2020 aralık ayında c3 aircross 1.2 puretech shine-otomatik modelini sıfır olarak satın aldım. öncesinde de c3'ü uzun süre araştırmıştım. benzer araçlar olduğu için tecrübelerimden bahsedeyim istedim.

aracım şu an 3400 kilometrede. henüz çok fazla yol yapmadım, ancak genel olarak memnun olduğumu söyleyebilirim. bir önceki aracım olan 2012 model 1.6 benzinli opel astra ile kıyasladığımda çok daha rahat ve atik bir araç olduğunu hissediyorum. özellikle sport modunda hızlanması, gaz tepkileri vs inanılmaz tatmin edici geliyor.

içerisinde kullanılan malzeme kalitesi çok yüksek değil. ucuz plastik kullanılmış gibi geldi, ancak sağlamlık açısından bir problem yaşayacağımı sanmıyorum. yine eski aracım ile kıyasladığımda daha basit bir malzeme kullanıldığını tahmin ediyorum.

çok ciddi bir problem değil, ancak benim için aracın en büyük sorunu, klimanın dijital olarak kontrol ediliyor olması. henüz alışamamış olduğumdan olabilir, ancak araç kullanırken dokunmatik ekrandan klimayı ayarlamak gerçekten çok zor geliyor. ancak, klima kontrolleri dışında dijital ekranı gayet kullanışlı buldum. bir de yine çok ciddiye alınmayacak bir problem olsa da, klima ızgaralarının mıknatıslı telefon tutuculara uygun olmadığını da söyleyeyim :)

aracı hep istanbul içerisinde kullandım, hiç uzun yola çıkmadım. yakıt tüketimim şu an 9lt/100km seviyesinde. 1.2 motorlu bir araç için yüksek mi düşük mü pek bir fikrim yok. c3'ten daha ağır bir araç olduğu için, c3 için yakıt tüketimi değerinin daha düşük olacağını düşünüyorum.

c3 ile de bir kere test sürüşüne çıkmıştım. kullanım açısında pek bir fark olduğunu düşünmüyorum. aircross biraz daha büyük olduğu için bayide iken son anda fikir değiştirip c3'ten vazgeçtim. ancak beklentileriniz benimkiler ile benzer yöndeyse, c3 de gayet tatmin edici bir araç bence.

Almıştım , şehiriçi için bence kullanışlı araç , 6 bin km kullandım şikayetim olmadı

faizsiz diyorlar ama satış fiyatını 5-10 k arttırıyorlar

Bir arkadaşımda vardı güzel bir araç gibi duruyor. Siz en boş paketine bakıyorsunuz sanıyorum. Aslında hazır nakit de varmış elinizde, geçen ay toyota'da kampanya vardı, 180bine toyota corolla alabilirmişsiniz.

Şu an sıfır araç olarak fiyatı en uygun araçlardan biri c3.
Diğer duyurunuzda hyundai i20 de sormuşsunuz. O da kötü bir alternatif değil aynı sınıfta iki araç olarak değerlendirdiğimizde.

Hatta ben i20'yi seçerdim. Neden? Çünkü fiyatı uygun. Otomatik almak istesem bile uygu c3'ten.
Konfor olarak C3'le aynı noktalarda.
Tahminimce hyundai yedek parça ve servis konusunda çok daha uygundur.
Servisi olmasa bile sanayide çok fazla hyundai ustası bulabilirsiniz.
Bunu söylemeyi hiç sevmem ama ikinci elde hyundai satmak daha kolaydır c3 satmaktan.

İkisi de atmosferik motor seçeneğini de sunuyor. Yani bana göre daha tercih edilebilir, uzun ömürlü ve bakım maliyeti daha düşük olduğu için.

Dediğim gibi ikisi çok çok yakın araçlar aslında. Ama derdiniz ayağımı yerden kessin, az biraz da konfor sunsun ise aynı işlevi biraz daha uyguna yaptığı için i20'yi seçerdim sırf diğer duyurunuzda da sordunuz diye yazıyorum. i20 daha fazla donanım sunuyor gibi şöyle kabaca baktım. Yani çok ufak detaylar belki ama i20'nin sunduğu aynada ısıtma bile kışın eksikliği hissedilen bir şey.

Tüm cevaplar için teşekkür ederim

@anten ikisinin de boş donanımları hemen hemen aynı. C3'de 1-2 ek özellik var. Sanırım kredi kampanyalarına göre fiyatlarını kıyaslayıp en ucuzunu alacağım.

kurslar yeterli fazladan ödeme yaparsanız. moov falan çok pahalıya gelir. kimse size şu kadar günde tek başınıza çıkarsınız diyemez. yıllarca tek başına çıkamayan insanlar var. bu size bağlı.

Kurs hocaları sinirli gibi. Öyle duyuyorum hep. Biri azarlamaya kalkarsa ben de ters tepki veririm. O yüzden çok muhatap olmamak için bir yakınımdan öğrenmek istiyorum. Bir de moov saatlik 70 liraya kiralanıyor. Kurs daha fazladır sanırım.

Kursa da belge almak için giderim sanırım. Youtubetan direksiyon dersi izledim. Teoride öğrendim bir şeyler gibi. :d

geceleri trafik boşken çık sür. zor olan araçtan ziyade trafiğe alışmak. bu şekilde problem yaşamadan kullanmaya başlarsın trafikte de.

tanıdıktan değil de hocadan ders almanı öneririm. kendi aracıyla ders veren hocalar da var. kaç dersin yeteceği de sana bağlı. ben biraz kazmayım, kurstan 22 saat ders alıp direksiyon sınavını geçtim ama trafiğe çıkabilecek gibi değildim, özel ders aldım 7*2 saat. sonra kullandıkça kendime güvenim geldi.

tamamen kişiye göre değişiyor. Kardeşim ilk defa ehliyet kursunda araba kullandı. Ehliyetini aldı. Sonra yıllarca araba kullanmadı hiç. Ehliyeti aldıktan 5 yıl sonra falan araba aldık. 1 gün mahallede pratik yaptı.

Ertesi gün yanında benimle trafiğe çıktı. 1. ayın sonunda birlikte dönüşümlü kullanarak uzun yol yaptık.

Tamamen kişisel bir şey olduğunu düşünüyorum mevzunun.

1- trafik dışında pratiği öğrenme: 30 dakika (manuel vites ise hadi 1-2 saat diyelim)
2- sakin trafikte: 2 saat (2-3 gün üst üste)
3- kalabalık trafiğe balıklama dalış: günde 2 saat (1 hafta boyunca her gün)

artık hazırsın.

trafikte heyecanlandığın yerde yak dörtlüleri hiç sorun değil. başlarda ayna kullanmayı bilmeyeceksin. sen buna özen göster, aynaları unutma. şerit değiştirirken de akan trafiğin ritmini bozmamaya özen göster, çok yavaşlama. dediğim gibi baktın stres oluyorsun bir noktada, yak dörtlüleri.

Araba kiralamaktansa sürücü kurslarından hoca bulup özel ders alman çok daha mantıklı. Sana bir hoca önerebilirim ama İstanbul'daysan. Yoksa araba kiralamak sana çok pahalıya patlayabilir gerek yok.

@1bir1bir1 moov saatlik 70 lira. Kurs 100 liradan az değildir. Kiralamak daha uygun değil mi? Aslında derdim düzgün birinden öğrenmek. Hoca nasıl bir tip bilemem. Saçma sapan pazarlamaya kalkar ters tepki veririm.

En ideali referanslı bor hoca bulmak olur.Para verdiğiniz hocanin size bağırması gibi bir durum olamaz. Onun da önünde pedallar oluyor. Tanıdıktan öğrenmekten farkı, hem daha sakin ve öğretmeyi bilen biri, hem de size her şeyin tekniğini söyleyecek ve bu hep aklınızda kalacak. Ben ehliyet aldıktan sonra 5 saat ders almıştım ve yetmişti. Hoca park etmeyi, aynayı kontrol etmeyi, trafigi takip etmeyi vb. Birçok noktanın hepsini bir teknikle anlattı, bende de refleks olarak oturdu bunlar. Tanıdıklar bunu katamazdı ve katamadı da zaten.

Kiralık arabayla alıştırmaya çıkılmaz. Acemilik hali, çarparsınız vs başınıza iş çıkar. Kurs arabasında kafanız rahat eder bu açıdan

Normal fiyat.

Bağcılar medipole bi ara sor. Fiyatları uygun. Toplu taşımaya da yakın rahat gidebilirsin

Ben İzmir’de çene cerrahına 500e yaptırmıştım, hiçbir sıkıntı da yaşamadım. Önerim yok malesef ama çok fazla geldi 1000.

Acıbadem de 1400 mü 1600 mü ne diyordu sanırım. İstanbul'da iyi bir yer bulursan yazar mısın benim de yatık gömülü dişi aldırmam lazım bekliyor öyle.

Ama minimum 1000 gidecek sanırım, biraz da İstanbul faktörü. (ve gömülü diş olduğundan)

geçtiğimiz sene istanbul-küçükyalı özel klinikte 500 TL ödedim

Buradan asgari fiyatlara da göz atın derim. Bir fikir edinirsiniz,
Bu arada uzmanı olduğum bir iş değil mesela sadece çekim fiyatı değil belki üstüne atıyorum "dikiş" fiyatı da eklemek gerekiyordur.

www.tdb.org.tr

Ben ikiser ikiser Marmara Uni. Maltepe'de cektirmistim. Ucretsizdi.

seneler evvel devlet hastanesine gidip sevk kağıdı aldım. sonra özelde çektirdim. devlete geri gidip teyit ettirdim. sonra özelin 1/3 ücretini iade aldım. hala bu işlem devam ediyor mu bilmiyorum

ben İzmir'de 4 sene evvel 2 tane 20liği 1000 TL'ye çektirmiştim, gömülü değildi ama 7-8 dikişliydi. Çene cerrahı, özel muayenehane.

fiyat normal geldi bana.

Bana da fazla geldi. Kirik ve curumus dis cekimi 350tl Izmirde. Daha 1 hafta once bizim burdaki guvendigim ozel dis klinigine arayip sormustum. Sinirlere cok mu yakin bi ameliyat olcak?

Marmara üni. +1 yeri biraz ters ve randevu sırası geç geliyor ama ücretsiz

bence cok yuksek. hele islem o kadar kisa suruyor ve anlasilmiyor ki kartal radixdentte 500 liraya cektirdim cok tavsiye ederim

100 Lira civarı röntgen parası + Sgklılara ücretsiz

Okan Üniversitesi Diş Hastanesi Tuzla
Ulaşım Marmaray + Taksi

gömülü için standart fiyat 1000 heralde hocam.benim doktor da yarı gömülü için 600 tam gömülü için 1000,normal diş çekimi için 300 alıyor.

Guvenmistir olabilir bence ayni durumu freelance islerde yapiyoruz. once para sonra is seklinde

90 lira için dolandırılacağını düşünmeyip güvenmeyi tercih etmiştir.
sonuçta yüzlerce ya da binlerce liradan bahsetmiyoruz.

Kucuk meblag, ilan detayi ve fotolarini da durust bulmustur.

Cok da ekstrem bir durum degil.

nasıl da zehirlemiş dimi canım ülkem bizi. hocam merak etmeyin arada böyle normal şeyler de yaşanabiliyor. herkes herkese dolandırıcı diye bakmıyor. şaşırtıcı ama bakmayan da var işte. güvenilir bir imaj çizmişsinizdir.

valla gayet haklısın. beni liseli kız dolandırdı. görsen ailesiyle falan gelmiş heyecanlı şirin kız çaktı geçti.

Bence de normal, 200 tl’ye kadar forumdan falan çekinmeden attığjm alışveriş yaptığım çok oldu

90 lira giderse en fazla küfür eder adam o kafada biraz bence

ben de iki tane ekran kartı sattım, ikisi de şehir dışına, üstelik epey epey eskiler. Biri 60 tl, biri 120 tl. -"Çalışıyor mu" "Evet hocam çalışıyor". Sırf bu kadar diyalogla ikisini de sattım. Ha dolandırabilir miydim evet. Güvenmeyi tercih ettiler sağolsunlar, bir sorun çıkmadı. Ama yoğurdu üflemekte her zaman yarar var. Ben hayatta letgodan öyle bir şey almam ama blatta hiberna'nın dediği gibi "o kadar para için dolandırılacğını düşünmeyip güvenmeyi tercih etmiştir."

Gayet normal. Yapmışlığım var.

Ben de bir mutfak aleti satmıştım. Alıcı 650 lirayı direkt gönderdi. Ben de para hesabıma geçtikten sonra kargoya verdim

Bana da ilginç gelmişti ama insanlar güvenebiliyor

Ölçü olmaz belki ama ben duyurudan daha önce tek satır yazışmadığım birinden 1000 tl'lik ürünü sizin şartlarla almıştım. Sağolsun ürünü gönderdi, hala canavar gibi kullanıyorum :)

Ben satış yapıyorum önce parayı alıyorum sonra kargoya veriyorum. Olması gereken bu. Ayrıca ilk satış değilse letgo da müşteri satıcıyı değerlendiriyor bu da alıcıya fikir verir

Normali bilmem ama parayı yolladıktan sonra arkadaşına aldırtıp ben almadım ayağı çekip dolandırmaya çalışabilir. Parayı geri ver falan diye...başınız ağırır saçma durumun içine düşmekten.

Aklıma gibi dizisinin 10. Bölümü geldi:)

ben ürüne göre davranıyorum. örnegin ekran kartı, laptop vs hiçbir sekilde buyuk para yollamam. ama arada ozel test cihazları, dart oku falan alıyorum. o kadar özel urunler ki bunlarla dolandırıcılık yapmak için ihtisas gerek bir de aylarca satılmayabilir. bu durumda 2k-3k kadar parayı yolluyorum bu gune kadar da bir sorun çıkmadı. zaten satıcının tavrı neyin pesinde oldugunu hissettiriyor.

geçenlerde 3000 tl'ye bir kumandalı araba sattım şehir dışına. öncesinde alıcı ile oldukça uzun sohbet ettik.

paketlemeden önce kapora istedim. düzgünce paketleyeceğim ama almayacaksan beni uğraştırma 300 tl gönder paketleyim dedim. tamam dedi gönderdi.

sonra kargo şubesine gittim, oradan bir fotoğraf attım. kalan 2700'ü gönderdi para hesabıma geçti ben de kargoyu yolladım.

@rapisa aslında doğru olmakla birlikte bir açık var o kısımda.
Satıcı, alıcıyı engellerse olumlu olumsuz hiçbir yorum yapamıyorsun.
Bir ürün aldım, satıcı tanıdık çıktı. İlanı oğlu açmış. Tanımamış üstelik. Biz sözleştik ve ürünü sohbet muhabbetle aldım. Evden çıktım tam puan vericem, engellenmişim. Oğlu tedbirli olmak için yapmış.

Trihed.com

Aynı adres ama yerleşke içinde farklı binalara taşınmış bölümler

bi kavanoza, bitmiş süt kutusuna falan koyup çöpe atıyorum. kırk yılda bi azıcık kızartma yağı çıkarırım onun için de 1 ay belediyeye yalvarmak gerekiyor gelip almaları için gördüğüm kadarıyla etrafımdan.

şişe ya da kavanozlarda biriktirip belediye ya da marketlerdeki atık yap çöplerine atıyoruz.

lütfen ama lütfen lavabodan dökmeyin. 1 litre yağ, 1 ton temiz suyu kullanılmaz hale getirir.

Carrefourlarda atık yağ bidonları var kasaların arkasında.

Bir şişede biriktirip atık yağ toplayan bir yere veriyorum. Genelde mahalle muhtarlığı bakıyor bu işe. Yaşadığınız yerdeki muhtarlığa bir sorun derim. Ya da belediyeyi arayarak nerede toplandığını öğrenebilirsiniz.

Yağ şişesindr biriktirip muhtarlığa veya atık yağ toplayan yerlere verebilirsiniz

Pet şişelerde biriktirip okula götürüyorum. Toplayan okullar var

Eski 5 litrelik yağ şişelerinde biriktirip muhtara bırakıyorum.

Biriktirip belediyeyi arıyorum. Karşılığında bulaşık deterjanı da veriyorlar

Camilerde de oluyor atık yağ bidonları. Apartmanla alakasını çözemedim though.

Bi şişeye koyup çöoe atıyorum atık yağ yeri yakınımda olmadığı için ama değişen bir şey var mı bilmiyorum

Diş macunundaki florur kana karışmaz ki yutmadığınız sürece. Yutarsanız da dozu yüksek olduğu için zararlı olur. Diş macunundaki florur dişle temasta mine tarafından emilerek diş sağlığına yardımcı oluyor.

Diş macunu mideye inmediği için kana karışmaz.

Sende eksik olup olmadığını bilmediğin bir şey için sudan, sodadan ya da diş macunundan mı alayım gibi ince hesaplara niye giriyorsun? Özel bir durumun mu var?

dişlerimde sıkıntı var.sodadan aldığım dişe gitmiyorsa florürlü diş macunu kullanmama gerek varmı onu anlayama çalışıyorum. 7-8 senedir hep florürsüz macun kullandım. her yerde florrlü kullanın yazıyor
www.harwooddentalcare.co.uk

Yetişkinlik döneminde florürün kan yoluyla dişe etkisi yok/yok denecek kadar az. Diş macunu ile temasla alınan florürün etkinliği bile tartışmalı. Çünkü temas süresi kısa, bu yüzden de dişlerinizi fırçaladıktan sonra ağzınızı max. 1-2 kere suyla çalkalayın deniyor ki florürün dişlere temas süresi artsın.
Diş macununu yutmadığınız sürece kana geçmesi mümkün değil.
Mine-dentin hipoplazisi/defekti gibi bir rahatsızlığınız varsa bir diş hekimine (hatta üniversite hastanesine giderseniz daha iyi olur) danışabilirsiniz

Aşı tarihi yaklaşınca açılıyor sistem. Ara ara kontrol edin

tarih yaklaşınca alabileceksiniz muhtemelen. yarın sağlık çalışanları için 2. doz başlıyor. daha vakit var acele etmeyin.

182’yi arayabilirsiniz

Ben de anneme 5 subatta asi yaptirdim. 5 mart icin randevu alabiliyorum simdi denedim. Mhrs uygulamasindan baktim.

Daha yeni olmuşlar ya, bi sakin :D Bizimkiler 26 ocakta oldu yeni aldık şubatın sonu için.

kendi oluşuyor ikinci aşı randevusu.bekle arada kontrol et.

Aaa bilmiyordum çok teşekkür ederim

Kendisi oluşmuyor, yine sizin almanız lazım. Her yerde farklı zamanlarda açılıyor. Örneğin Muğla'da arkadaşım 2 hafta önce 11 Şubat için randevu alabildi, ben de aynı gün için dün anca alabildim (İstanbul)
Ara ara kontrol etmenizi tavsiye ederim.

ben yemek sepeti üzerinden vermiştim bi keresinde bahşişi. gelen kuryeye sordum "uygulama üzerinden verilen bahşişi alıyor musunuz?" diye. almadığını söyledi. yemek sepetine yazdım hemen. "kuryenin hesabına geçiyor." dediler. durumu belirttim, tekrar ettiler. teslimattan sonra kuryenin hesabına geçiyormuş direkt.

uygulama zaten kesemez. o dolandırıcılığa girer.

Bi getir kuryesi Twitter'dan paylaşmıştı. Kendisine uygulama üzerinden 100 lira göndermişti, hesabına 5 liradan daha az bi para yatmış.

uygulamdan verilen bahşişten, firma kesinti yapıyor.
o yüzden elden veriyorum.

Dolgu gerektirir mi bilmiyorum ama dis hekimi kontrolu gerektirir. yoksa o curuk buyur, agri yapar, kanal tedavisine kadar gider. Dista kucuk nokta olabilir, disin icine dogru genislemis olabilir vs.

Kısa vadede gerektirmeyebilir. İyi bakılmazsa (fırçalama, diş ip vs) ilerleyecektir.

evet

Daima ilerler. Ne kadar erken tedbir alınırsa o kadar iyi.

Her zaman gerektirmez. Hiçbir zaman çürük lezyonu eski sağlıklı haline dönemez. Ancak ilerlemesi durdurularak dolguya gerek duyulmayacak kadar küçük boyutlarda tutulabilir.

araba almak "zorundaysam" max. 150bin arabaya ayırırdım. gerisiyle yatırım yapardım.

Ehliyetim olmadığı için bu soruya cevap vermemin çok anlamsız olduğunun farkındayım ama ödenecek kredim varsa (yani borçtaysam) araba almazdım borcumu kapatırdım.

Ben olsam sabit gelirime göre belirlerdim. Sonuçta masraf arabayı almakla bitmiyor. Ne kadar pahalı bir araba alırsanız sigortası, kaskosu, bakım-arıza masrafları da o kadar artıyor.

Ev kredisini kapatır kalanı ile araba alırdım. Krediye girme işini sevmiyorum. Ayrıca arabanın da sabit gideri olacak onu da gözönünde bulundurun.

Dsg şanzımanı olmayan, otomatik, benzinli B sınıfı bir otomobil alırdım 200.000 civarı, clio olabilir

100'e araba, 400 de krediye veya yeni bir ev alıp kiraya verirdim, gelenle de krediyi öderdim. hem evim hem arabam olurdu ve kafam rahatlardı.

180k araba alırdım. Geri kalan para garantim olurdu. Neden 180? Çünku otomatik ve yeni model arabalar o fiyattan başlıyor.

Bi 500 de kredi çeker 1 milyonluk araç alırdım.

Bu soruyu cevaplamak için yeterli veri yok. Topal doktorun dediği gibi genel gelirini de paylaşman lazım. 500 bine alınacak arabanın kaskosu yıllık 7-8 bin tl çıkacaktır, vergi, servis, lastik vs dedin mi aylık 1000 tl giderin var. Lüks arabanın masrafı da standart bir arabadan 2 kat falan daha yüksek oluyor.

Örnek veriyorum ayda 20 bin kazanıyorsam 500'ün tamamını arabaya basarım, sıfır alırım ikinci elle falan uğraşmam. Muhtemelen volvo xc40 alırdım. Ama ayda 5 bin kazanıyorsam alacağım araba taş çatlasın 200 bin tl olur.

Ha bir de araba almak zorunda değilsen, sırf yatırım olarak bakıyorsam hiç almam zaten, bildiğin dert ve masraf kapısı çünkü. Gider bi ev daha alırım o zaman istanbulun güzel semtlerinden.

250 ile arac alip, kalan 250 ile yatirim (sepet) yaparim. 100'e otomobil alacaklar ne almayi dusunuyor merak ettim :D

200e alırdım. sıfır alırdım.

Ben 300-400 daha kredi çekip 800-900 bine güzel bir araba alırdım.

150 binlik araba alırdım diyoruz ama o araba da küçük beyaz en az 90bin km'de bir hatchback olacak. 200 ve üstü diyenlere kızamıyorum bu nedenle.

ev kredisini kapatırım. kalan paraya biraz ekler 2. el preminyum bir araç alırım. 2014 c180 vb. 350 bin

alacağım araba sıfır kilometre otomatik vites bir hatchback araba olurdu.
honda jazz, toyota yaris, opel corsa, ford fiesta gibi bir şey alırdım.

evin kredisini kapatırdım.
bir şeyler kalırsa yatırım yapardım.

250 ye falan golf alırdım ben geri kalanı da bilmiyorum artık

koladan pepsiden çıkma 98 99 2000 model dizel kangoo alırdım ben. arabayla tek ilişkim bazen eşya taşımak zorunda olmam ve genelde de saçma sapan paralar ödüyorum bunun için.

çevrem de var. eksiğini gediğini herşeyini yaptırsam harcayacağım maksimum para 20 lira tabi öyle üstünden tır geçmiş değil, normal olarak yıpranmış eskimiş bi araç.

benim arkadaş 2500 iraya aldı muayene yok, motor şanzıman pert., arabayı görsen kırmızıymış güneş yanığından pembe olmuş, kapılarda blmemne pepsi yazıları sökülmüş ama güneş yanığından izleri kalmış, ne boya var ne sinyal, içi ahır gibiydi.çok dalga geçtiydim.

adam araç tamircisi zaten, bi topladı arabayı 10 lira para harcadı sanki fabrikadan yeni çıkmış gibi oldu oha dedim yani. parçaları çok ucuzmuş meğerse. zaten elektronik de yok, valla herşeyi sıfır koydu taktı eleman, motoru şanzımanı herşeyi de kendisi topladı, bi kaportacıya 1000 lira falan verdi komple kaporta boya, o da arkadaş ayağına. şimdi iyi de para veriyolar satmıyor. iki sıra koltuk ve bagajlı olan versiyon, arkayı karavan yapıcam diyor.

bir de yakmıyor araba inanılır gibi değil.

Tamamen kesildiyse başlayabilirsiniz.
8 mg metil prednizolon ile bile tuz yemeye izin veriliyor.

Annem iki yıl önce yüksek doz kortizon kullanmıştı iv yolla. Doktoru ilaç kullanımı bittikten sonraki 14 gün de diyete devam etmesini söylemişti.

İlacın vücuttan atılımı uzun sürdüğü için bir süre daha devam edebilirsiniz.

Yurtdışında bazı ülkelerde dozlar 5in katları şeklinde. Son dozu 5 mg ve 2 hafta demişti doktorum mesela.

Ben 5 gün daha 4 mg kullanıp öyle bıraktım ve ertesi gün az tuzlu yemeye başladım ve bir sıkıntı yaşamadım
Şekeri zaten mümkün olduğunca az tüketin.

Bana tedavim bittikten sonra 1 ay kadar tuz ve şeker kullanma dendi.

hastalık aktif devam etse de bulaştırmadığı düşünüldüğünden rahat davranıyorlar.

Bakanlık, 10 gün sonunda semptomların devam etse dahi test yaptırmadan karantinayı sonlandırıyor. Semptomların ilk ortaya çıktıktan 10 gün sonra bulaştırmadığını iddia ediyorlar.
Bana kalırsa bu pek de mantıklı değil ama sayın bakanımız +10 gündür yoğun bakımda yatan hastanın başına koruyucu önlem almadan girerse ikna olabilirim :)

@housedaki topal doktor 'un önerisine +1

çünkü mallık bunu gerektirir. hastanın hayata karışıp para harcaması gerekiyor, ayrıca köleliğe devam etmesi ve çalışması lazım galiba. başka bir şey gelmiyor aklıma.

Peki Avrupa'da durum nasıl? Bilen var mı?

Oto çekici ile çekilir.
Araba otomatik ise zaten çekmeyi düşünmeyin.
Değilse de dik yokuş işi tehlikelidir. Verin 300 TL çekici alsın görürsün

Trafik sigorta poliçesine bakıp çekici ile çektirseniz. Geçmiş olsun bu arada.

Hangi sehirdesiniz? Ankara da ise açık yerler bulabilirsiniz yarın belki. Siz hiç kendi arabizla çekmeye çalışmayın derim.gerekitse 1 gün dhaa dursun ya da şantiye çektirin cekiciyle.

Belki sigorta ile bir tane çekici hakkı vardır ücretsiz.

Bir de depriyaj teli illa gerekiyor mu? Emin misiniz? Debriyaja basınca ileri mi kaçıyor debriyaj kolu? O zaman teli geçici olarak bağlayamaz mı usta? Çok kötü durumlarda gerekiyor yedek parça ama bir çok zaman geçici tel başlayabiliyorlar. Hatta benimkini plastik bir şeyle bağlamışlardı benim debriyaj böyle olmuştu (Citroen C3-2006) Sonra plastik şeyin sesi beni rahatsız etti ustaya götürdüm başka bi usta, o usta da orijinal teli birbirine mi ne bağladı, orijinal teli bulmayı gerektirecek bir durum olmadı.

Yani demek istediğim parça çıkacağına emin misiniz? Belki de minnacık bir işlemdir. Bu arada ben yolda kaldığımda usta bu işlemi 15 dakikada yaptı ve 100 TL aldı, evden gelmişti adam 100 TL verdik tabii o yüzden.50 km yol yaptım bir şey olmadı.

Umarım hafif bir şeydir ve usta hemen halleder.

Citroen ile sizin markanız zaten aynı değil mi? Bunların hep debriyaj tel sorunu oluyordur belki ve umarım sizinki de hemen halledilecek bir şeydir.

Cevaplarınız için teşekkürler.

@bepicolombo İstanbuldayız

@kırmızıayakkabılıgargamel valla tam nasıl koptu tel bilmiyorum, artık arabanın başına gidip bakıcaz herhde

@housedaki ne oldu hocam? Neymiş sorun?

Debriyaj teli kopmuş. Pazar sabahı gidip arabayı yan sokaktaki otoparka ittik. Bu sabah da ustaya yaptırdık.

Bir arkadaşımda hastalık sonrasında kalıcı astigmat oluştu.

Şuan annemde de aynı sorun var. Bulaş riski çok yüksek. Havlu, peçete vs. ayırın muhakkak. Yastık yüzünü her gün değiştirin. Mümkün oldukça telefonunu bile kulağınıza götürmeyin.
Annemde lekeler olmadı. Kızarıklıkları 3 haftada geçti. Şuan 1 ayı geçti ve sadece bulanıklık var ama doktor geçeciğini söyledi. Geçmiş olsun.

Geçmiş olsun,

Berbat bir hastalıktır. İlk önce yakınlarına bulaşmaması için ciddi önlemler almanız gerekiyor. Doktor zaten rapor yazmıştır, işe falan gitmemeli bir süre. Ayrıca aynı evi paylaştığı bireylere de bulaştırmamak için çok dikkat edilmeli. Kapı kolları, kullandığı eşyalar vs alkolle silinmeli. Havlusu kesinlikle ayrı olmalı (kağıt havlu daha iyi). Çok yakın temastan da kaçınılmalı. Aile bireylerinin de sık sık ellerini yıkaması gerekiyor. Ellerini gözlerine götürmek, dokunmak büyük risk.

İlaçları doktor ne dediyse harfi harfine kullanması lazım. Hiç aksatmadan. Hastalık sonunda herkeste korneada leke kalacak diye bir şey yok. Oluşan leke pupilin önünde olmadığı sürece de görüşte pek sorun olmaz. Ama ilaçları düzgün kullanmak çok önemli.

İstanbul'daki depremden sonra çok araştırdım. Belediye ve müteahhitlik şirketleri genelde çürük raporu verme derdinde oluyor diyorlar. Bu işi gerçekten hakkıyla yapan deprem mühendisliği firmaları sayıca az ve pahalı maalesef. Bize daire başına 1400+KDV fiyat çıkardılar. Fiyattan dolayı diğer ev sahipleri kabul etmedi ve yaptıramadık.

mikrodalgaya benzer bir makineye koyuyorlar.

Dezenfektanla temizlenir genelde

Her türlü hastalığı önleyen o kudrette bi dezenfektan var mı öyle

(bkz: otoklav )

aletler dezenfekte edilir. diş ile temas eden kesici parçaları, yani frezler otoklav ile steril edilir

Poşetleyerek makineye atıyorlar temizlemek için, hani enjektor poşeti olur ya onun benzeri. Böylelikle kullanılana kadar hijyenik kalıyor poşetinde Bir de bir makine daha var o da farklı bir dezenfekte aşaması. Yani hayvan gibi temizliyorlar.

metroyla maltepeye geçip ordan başıbüyük/hastane minibüsüne bineceksiniz

Ya da metroyla küçükyalıya geçip e5in Ankara yönünden km41 ya da km45 e binerek okulun içinde inebilirsin. Taksi de 10 lira tutuyor ordan

Sandık görevlisi/müşahit olmayan, sadece kendi partisinin görevlendirdiği binada dolaşanlara dikkat edin. En küçük tartışmada geliyorlar ve ortam geriliyor. Böyle durumlarda polis zoruyla bu kişileri uzaklaştırma yetkisine sahipsiniz.

Ayrıca sandık kurulundakiler yemek yemek, sigara içmek için sınıf dışına çıktıklarında yerlerine birini bırakmaya çalışıyorlar. Bu da yasak, sandık kurul üyesi olmayan kimse oraya oturamaz.

Gün boyu diğer görevlilerle iyi ilişkiler kurun, somurtup beklemeyin ama yeri gelince de müdahaleden geri durmayın ve kararlı olun. Bir de bundan önceki her seçimde görevli olduğunuzu söylemeniz de sözünüzü dinletmekte yardımcı olacaktır.

Son olarak kendi güvenliğinize dikkat edin.

Şimdiden kolay gelsin.

oyveotesi.org
oy ve ötesinin sitesinde her türlü bilgi var. 31 mart için henüz çalışmaya başlamadılar. kendi ilinizdeki eğitimlerden birine katılıp her şeyi öğrenebilirsiniz. hatta hazır seçimde görevliyseniz gönüllü de olabilirsiniz.

işin kolay kısmı oylama bitene kadar. zor kısmı oylama bitip sayılmaya geçince.

hemde şimdi yerel seçimler olduğu için 4 ayrı(büyük şehir, ilçe, ilçe meclisi, muhtar) oy sayacaksın. her birinden emin olmak için en az 2-3 kere sayacaksın işin zor.

bence en önemli şey sandık başkanının ve sandık üyelerinin kafası çalışan insanlar olması. geri zekalılardan oluşan sandık kurulu insana harakiri yaptırır.

Hala alamadım ben :/

akbili doldurma makinelerinin fiş bölmesinde mutlaka bulursun istediğin kadar.

Geçenlerde biri işlek bir büfenin önünde bekliyordu. 3-5 dakikada baya fiş topladı milletten

tam aylık fişi arıyosan akbil bayiileri satıyomuş. öğrenci aylık olur diyosan ben veriyim.

olursa tam akbil güzel olur 205 lira

bebek bezi diyorum. :)

Bence de. Ayıp da olmasın diye istersen "bu da yeğenimin harçlığı" falan diye çocuğu severken kıyafetinin cebine çorabına falan sıkıştırırsın hem de abinleri mahcup etmemiş olursun.

Para verirsen abinin gururu incinebilir. Yeğenine giysi al, bebek bezi al, mama al, süt al. Bence en doğrusu bu.

Zaten adettendir, bir çeyrek takılır.

eger dogumda altin takmadiysan durumuna gore ceyrek, yarim, tam, ata bir altin takiver. yok eger altin taktiysan daha once bebek bezi, mama olabilecek en uygun yardim olur. eger kac numara bez giyindigini yada ne yedigini tam bilmiyorsan, bebek kiyafetleri, bebek bezi vs satilan bir bebe magazasindan(e-bebek vs) hediye ceki alip verebilirsin. direk para degil ama para olarak kullanilabilecek birsey

geçmez.
dümdüz para vermek ayıptır, görgüsüzlüktür.
bebek bezi ya da ihtiyacı olan bir şeyler alın.
ayakkabı, kıyafet de olabilir ya da başka bir şey.

Altın falan alın bence, dümdüz para vermek pek hoş değil. Bir alternatif de e-bebek'ten falan hediye kartı almak; bez, kıyafet, her ne lazımsa alırlar.

Bez mama alacaksanız sorarak alın bari çocuk sevmeyebiliyor.

e-bebek'ten butcenize gore hediye ceki alin. mamadir-bezdir kendilerine gore alirlar.

Yastığa altın takmak en iyisi bence

Valla para vermek bence görgüsüzlük değildir. Güzel bir zarfa koyarsınız. Abinizede abicim oyuncak alacaktım ama bu konularda bilgim yok yararlı bir şey siz beğenip alırsınız dersin. İster oyuncak alır ister bez alır onlara kalmış.
Kendi abim ilk çocuğumda bayağı pahalı bir oyuncak almıştı. Ama benim hiç kullanmayacağım bir şeydi. Ayıp olur diye değiştiremedimde öle kalmıştı.

maddi durumunuza gore
altin +1
hediye karti+1 ya da

cebine harclik+1

yasi ne kadar kucuk olsa da her cocuk oyuncak sever. maddi hediyemize ek olarak oyuncakcidan 20 liraya plastik ordek ya da banyo oyuncaklari, kurbaga vb plastik hayvanlar veya bir araba vb alinabilir.
cocuktur anlamaz demeyin biliyor ve bazen cok sevip baglaniyorlar.

Para vermek kesinlikle en güzeli. Bu soruya anne baba olmamış birinin cevap vermesi hiç doğru değil. Kızım Maya 16 aylık. O kadar çok hediye geldi ki artık düşünmeden edemiyorum bu hediyelere verilen paralarla neler alınırdı neler. Çok yakın arkadaşlarım artık hediye yerine para veriyorlar. Ben de Maya için birikim yaptığım hesaba yatırıyorum. Artık HEDİYE ALMAYIN PARA VERİN ANNE BABALARA!!!

Bir de bebek bezi almayın. Ne zaman kaç numara kullanacağını bazen anne bile kestiremiyor. Yeğeniniz 6,5 aylık sürekli değiştiği dönem. Aldığınız ellerinde kalabilir. Veya fazla gelebilir. En iyisi hala para vermek.

e-bebek, joker gibi yerlerden hediye ceki, net. altin falan bile hikaye. altini ihtiyac durumunda insan bozmaya kiyamiyor bazen.

direkt para yerine maddi durumuna göre altın alsan daha mantıklı bence.

Bizim bebiş doğduğunda bir arkadaşımız bize şöyle bir hediye vermişti: bir çerçeve içinde çocuk odasına asılabilecek bir naif resim. Resme dikkatli bakınca gemilerden birinin katlanmış bir 100 dolar olduğunu fark ettik. Çocuk doğduğunda hediyeyi ne yapsın, anne- babaya destek olmak lazım diye düşünmüşler sağ olsunlar.

Direkt para vermek ayıp değil bence sonuçta abiniz, "gidip bilmeden işinize yaramaz bişey almayım dedim" der yavaşça abinize verirsiniz parayı

maddi durum zorlamayacaksa kesinlikle özel hastane

bence ameliyati yapacak doktor onemli.

Hacettepe disinda hicbir devlet hastanesine "dusmek" istemem Türkiye´de. Istanbul´da birkac sene oncesine kadar Cerrahpasa´da kisin ortasinda kaloriferler calismiyordu, tavanlar akitiyordu. Doktor iyiyse de "hastane hastaligindan" korunmak cok zor.

Devletin iyi doktoru da zaten ozelde ameliyat yapanlari taniyor, yonlendirebiliyor. Emin olamazsaniz bu yolu deneyin.

özelde ameliyathanelerdeki sterillik konusunda devlet kadar dikkat etmiyorlar genelde. Özellikle üniversite hastanelerini tavsiye ederim. Hani olmasın ama ileride ameliyat olmam gerekse muhtemelen üniversite hastanesini tercih ederim. Tabi belli bir ekole sahip Çapa, Cerrahpaşa, Marmara, Hacettepe, Ankara, Gazi, Ege, Dokuz Eylül vs. gibi. Yoksa dandik dershane bozması üniversitelerin özel hastanelerden farkı yok.

Anestezi uzmanlığı okuyan bir arkadaşım, hem devlet hastanesinde hem de ünlü bir özel hastanede staj yapmıştı ve özelde tek kullanımlık aletlerin yıkanarak yeniden kullanıldığını söylemişti. Bunu yapan da öyle kıytırık bi özel de değil yani. Devlet ameliyathane açısından çok daha iyidir diyorum

Tartışılıyor florür yararlı mı zararlı mı kimse emin değil. Modern tıp yararlı diyor ama sen ona bakma becel margarin de kalp dostu onlara göre.

Florür aslında beyin fonksiyonlarına zarar veriyor demişti benim dişçi. Askerler daha itaatkar olsun diye çıkmış florürlü macunlar.

Florür İsrail'in oyunu.

Bunu geçen ben de sordum ama bilimsel bi yanit yok yani, hatta yararli florur dişlere normalde. Tabi aşırı alimi zararli ama normal diş macunundan alacagin miktarın bi zararı yok. Yani florsuz diş macunu bence saçma.

Bu beyin kontrolu, İsrail'in oyunu falan tabi saçmalık. Bu çağda o tarz şeylere inanmak tuhaf geliyor bana. İşte bazilari da, pineal bez insanda 3. Göz, flor orda birikip 3. Gozümüzu kapatiyor diyo. Yani bilimsel bi zararı yok normal miktarların

florür diş macunun 1 paketini ekmek arasına sürüp yemediğiniz sürece zararsız. hatta dişler için çok sağlıklı bir şey. florürün diş macunu aldığında çalışma mekanizması şu: normalde dişin yapısı hidroksiapatit denilen şeyden geliyor.temeli bu yani. flor dediğimiz şey geliyor bunun yapısındaki kalsiyuma bağlanıyor ve floroapatit denilen daha sert bir doku oluşturuyor böylece çürüğe karşı daha dayanıklı hale geliyor dişler.
florürsüz diş macunu dolandırıcılıktır, özellikle tamamen doğal diye geçinenleri kullanmak yerine suyla fırçala daha iyi.
minimal düzey: flor iyi, diş macununda alınca sorun yok. diş hekiminin 6 ayda bir yaptığı uygulama iyi bir şey.
edit: bilimsel kanıtı var, o da benim arkamda, aksini söyleyenlere kanmayın.

TDB konuyu gayet güzel açıklamış:
www.tdb.org.tr

çok iyi bilmemekle birlikte bu olay ithal etten kaynaklandı.
ve yine çok iyi bilmemekle birlikte bu meret 80 derecenin üzerinde ölüyormuş ama köfte gibi şeylerde orta bölgenin sıcaklığı bu kadar yükselmeyebiliyor bu nedenle risk de artıyor. fakat tencere yemeği gibi kaynayan yemeklerde risk daha az.
ben bildiğim yer de olsa eti şu ara sadece sulu yemekte tercih ediyorum. köfteden, orta pişmiş etten falan uzak duruyorum ama bu daha ne kadar böyle gider bilmiyorum. etsiz hayat hayat değil...

ben takip etmedim ama takip eden yakınlarımdan dinlediğim çok abzürt hiç yapılmayacak hatalar silsilesi yapılması.

örnek olarak meksika şuan bir çok ülke tarafından şarbon sebebiyle ambargo altında.

kimse meksikadan hayvan almıyor , almak istemiyor.

sen bunca olaya rağmen kalkıp devasa bir gemi hayvanı türkiyeye getiriyorsun, sonra burada kıyamet kopunca da gemiyi geri göndericem almıyorum deyip izmir açığında bekletiyorsun.

veterinerler kontrol etmek görmek istiyor, izin vermiyorsun.


şarbon çok çok tehlikeli.

1 deri yoluyla bulaşan deri şarbonu var. tedavisi sadece pansuman yada şarbonlu yeri oyarak çıkarmak

2 sindirim sistemine giren şarbon var, bu öldürücü ve tedavisi yok.

3 akciğerlere giren şarbon var. bu da hayvan tüyleri ile yerleşiyor akciğere bu da öldürücü.

yani düşün bak ne kadar tehlikeli bir hastalık. evet ben de senin gibi düşünüyordum, tanıdık kasabımdan alırım kendisi yetiştiriyor hayvanı diye de.

aralarına 1 tane şarbonlu hayvan karşısa ötekileri de hasta edecek, dolayısıyla bize bulaşacak. bu saatten sonra kesinlikle ama kesinlikle kırmızı ete ağzımı sürmem.

salam sosis türü şeyleride katiyen alıp yemem, hangi marka olursa olsun istisnasız olarak.

dışarıda da katiyen yemek yemem. et yemeği yemesen aynı kaplarda pişiyor ediyor, öteki yemeklere bulaşmayacağının garantisi yok.

şarbonlu eti 126 derecede 20 dakka kaynatırsan şarbon zayıflıyormuş, yine ölmüyor.

dün annem gelip açıklama yapana kadar benim bu olaylardan pek bi haberim yoktu, ülkede net haber olmadığı için haber izlemem.

yanlız bundan önce dikkatimi çeken şey oldu, süpermarkette herşeye aşırı derece zam gelmesine rağmen, bazı kaliteli marka işlenmiş et ürünleri sanki 5 ay önceki fiyatlardaydı, bunu gördüm almadım ama bi bokluk olduğunu oradan anladım.

hala uyarılar çok yetersiz, sanki bu olay hiç olmamış gibi bir durum içindeyiz, kimbilir kaç kişi bu hastalığa yakalandı ölüyor ya da hastalığı devam ediyor ama haberimiz yok.

bence böyle her koldan saldıran bir hastalık çok çabuk yayılır ve çok can yakar. umarım kendimizi bu durumdan koruyabiliriz.

ayrıca ben kırmızı et yemiyorum demek te bizi sanırım kurtarmayacak. çünkü bu et tavuk üreticilerinin bir çoğu entegre tesise sahip. et de işliyor, tavuk da, et olarak da satıyor, çiğ tavuk olarak da, salam , sosis, füme bilmem ne olarak da.

şarbon tencere yemeklerinde ölmüyor, 126 derecede 20 dakika kaynatırsan eğer zayıflıyormuş, yine ölmüyor yani.
tr.sputniknews.com

hayvandan hayvana, etten ete bulasan bir sey. hatta trakya bolgesi icin 20 yil iyilesme suresi var diye bir haber okumustum. sporlu bir bakteri oldugu icin hayvanlarin yedigi ottan ya da ne bileyim topraktan bulasma riski var deniyor.
acikcasi ben kafayi yedim, paranoyak oldum. afedersin bok yoluna gitmek bu resmen. o yuzden yemiyorum, yedirmiyorum, burasi guvenli diyebilecegim bir yer de yok!

hepimizin vejetaryen olması için güzel bir sebep.

Bir sevgi faresine katılıyorum. Bununla ilgili başlığa da yazı yazmayı düşündüm şu an bunun aklıma ve başıma nasıl geldiğiyle ilgili.

Yurtdışından gelen şarbonlu hayvanlar pek çok şehirde hayvan pazarlarına giriyor. Aynı ahırdaki diğer hayvanlara da bulaşıyor. Sonra o ahırda hastalık kapan inek satılıyor başka bir ahıra hastalık taşıyor derken sizin güvendiğiniz kasabın da ahırına kadar ulaşabiliyor. Kurban dolayısıyla çok büyük bir hayvan transferi yaşandı. Mesela normal zamanda Yozgattaki canlı hayvanlar sadece civardaki 7-8 ile satılırken kurban dolayısıyla İzmir'e İstanbul'a gitti. Bu transferler sırasında yüzlerce inek direkt birbirine hastalık bulaştırabilir. Bi de dolaylı yoldan teması da düşünürsek salgının boyutu korkunç düzeylere çıkabilir.

Tedbir açısından dışardan et yememek en garantili çözüm. Veteriner kontrolünden geçtiğine emin olduğunuz ya da geçmişini bildiğiniz (yaylıma çıkmamış vs) ineğin etini alıp iyice pişirerek tüketilebilir.

Konuşulan iddia döviz hesaplarına el konulması diyorlar

yunanistan yapmisti. bankalardaki dovizlere el koymayi planliyor.

ekonomi cahiliyim ama bankalardaki dövizlere el koyulması sistemi tamamen çökertmez mi yahu? dolar 6'yken 10-11'e fırlamaz mı öyle bir durumda?

@der meister öyle olsa bile bunu aniden ve kimse duymadan yapmalılar. aksi takdirde bu haber duyulduğu vakit herkes bankadan hesabındaki miktarı çekmeye çalışır(sadece $ olarak düşünmeyin, ₺ si olan bile yapar bunu, çünkü piyasa artık iyice güvensiz bir hal almıştır ve yarın öbür gün sıranın bütün banka hesaplarına gelmeyeceği ne malumdur)

ayrıca herkes $ çekmeye çalışırsa sistem sıçar, büyük ihtimalle çoğunluğu kredi olarak verilmiş haldedir, ilk gidenler çeker yani :)

sonuç olarak elinde $ veya € olan vatandaşların büyük kısmı hesaplarını vb. gibi bankacılık işlemlerini mobil uygulamalar veya internet bankacılığı ile hallediyorlar, yani aslında bizim paramız dediğimiz şey sadece ekranda gördüklerimiz bir nevi :)

Üniversite 1. sınıfta verdim. Türkiye'de okul dersleri için yardıma ihtiyaç duyan öğrenciler, lise için sınava hazırlanan öğrenciler ve üniversite için sınava hazırlanan öğrenciler olmak üzere üç ayrı grup var basitçe. En fazla öğrenciyi bu gruplarda bulursunuz. SAT gibi sınavlar için öğrenci bulmak zor olabilir. Eğer bahsettiğim üç grup için ders verebilirseniz geçinecek kadar para kazanma şansınız var ama genel olarak tavsiye etmem.

Bir tanıdığım ayda 30bin lira civarı kazanıyor. Başka yerde çalışmıyor, sadece özel ders veriyor.

Bir başka iş arkadaşım da saati 200 liradan IB English A dersi vererek haftada 1600-2000 lira civarı gelir elde ediyor. Zaten maaşı da 12bin civarı. Onun aylık geliri de 20bine yakın oluyor yani.

Yani evet.

Bu işler çevreyle alakalı biraz. Geçen sene bi dershanede soru çözüm öğretmenliği yapıyordum. O dönem 5-6 öğrenci özel ders istemişti. Bu sene çalışmıyorum ama hala o dersaneden tanıyanlar vasıtasıyla teklif geliyor. Öğretmenler de birbirine çok iş paslıyor ama komisyon alıyorlar ve kimse yadirgamiyor (ben öğrenciyim diye benden isteyen olmadı ama)

tutturursan gecinmeyi birak koseyi donersin. ilk baslarda cevre sart sonrasinda olay mufredati sindirip, bilal'e anlatir gibi millete sunmaktan geciyor.

ünide ben de çok verdim. bi öğrenci için oldukça iyi kazandım. başka bi arkadaşımsa okulu bırakıp bu işe yöneldi. 2 arabası var ve askerliği bedelli yaptı. şimdi devam ediyor. ve bunlar ailesinin olmadığı bir şehirde oluyor. branşına da bağlı biraz. matematik ve ingilizce her türlü iş görüyor buna yakından şahidim en azından. diğerlerindeki piyasayı bilmiyorum.

Mümkün. Eğer Seyrantepe yönünden biliyorsanız, zaten Göksu sitesinin önündeki duraktan geçiyor

müzik al, o şart. sandviç, termosta çay kahve, bolca su, peçete, ıslak mendil ilk aklıma gelenler. güneş gözlüğü, terlik ve seyahat yastığı opsiyonel.

4-5 saat icin yolluga gerek yok bence...

meyve al mutlaka, su, güneş gözlüğü bir de

Cekirdek uzun yolun olmazsa olmazıdır

4-5 saat için su yeterli, hiç olmadı atıştırmalık bir muz, kek falan. onun dışında olur da mideniz bulanırsa diye kusma amaçlı torba olabilir.

Yanıma Eti tartini almadan asla yolculuğa çıkmam. Tavsiye ederim

müzik.

gerisini benzinciden falan halledersiniz zaten

Haksız, işçi isteyerek zarar vermediği sürece talep etmemeli

%100 haksız, patroncu olmayın.

hepsi aynı. önemli olan iki dakika kadar fırçalaman.

Opalescence

Splat Blackwood kullanıyorum memnunum.

Önemli olan fırçalama yöntemi ve süresi, macunsuz bie işe yarar diş fırçalama. Macun sadece işi kolaylaştırıyor ve bir ferahlık temizlik sağlıyor.

İyi macundan kastınız dişi fazla beyazlatan demekse, çözücü zarar verici bir şeyler vardır içinde.

glister

Florürsüz olan +1. Ben bi tane biolojik marketten aldım markayı hatırlamıyorum ama aloe ve kil bazlı.

DK dent kullanıyorum, kil ve doğal içerikli, memnunum.

Arm&hammer

White Glo

Florürsüz diyenler neye dayanarak söylüyorlar merak ediyorum. Eğer diş eti rahatsızlığınız yoksa herhangi bir florürlü diş macununu tercih edebilirsiniz. Diş eti rahatsızlığınız varsa paradontax iyidir. Ağız/diş temizliğinde asıl önemli olan dış fırçası ve fırçalama tekniğidir

florursuz olanları tercih ediyorum

Türk Dişhekimleri Birliği ve Türk Pedodonti Derneğini 2016 yılında konuyla ilgili yaptığı ortak açıklama metnini bırakayım:

Dişlerin sağlığı, ağız içerisindeki ekolojik ortamda bulunan dinamik dengeye bağlıdır. Ağız boşluğunda
bulunan bakteriler ile şeker, bu dengeyi olumsuz yönde etkilerken, tükürük ve florun dişlerin sağlam
kalmasında olumlu etkisi olduğu bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Diş çürüklerinin kontrolü ve
engellenmesi için florların kullanımı dişhekimliği alanında uzun yıllardır güvenli ve etkili bir yöntem
olma özelliğini sürdürmektedir.
Flor kullanımında genellikle iki yöntem uygulanır. Bunlar topikal (diş macunu, gargara, vernik, jel)
veya sistemik (flor takviyesi, florlu sular ve tuzlar) yöntemlerdir. Günümüzde flor koruyucu etkisinden
topikal uygulamalar ile daha fazla yarar sağlandığı bilinmektedir. Topikal florlar oldukça etkilidirler ve
flor içeren diş macunları dünya genelinde kullanılmaktadır.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), Dünya Dişhekimleri Birliği (FDI), Avrupa Pediatrik Dişhekimliği Birliği
(EAPD) ve Amerikan Pediatrik Dişhekimliği Birliği (AAPD), toplumsal bir sağlık problemi olan diş
çürüğünün azaltılmasında, içme sularının florlanması da dâhil olmak üzere çeşitli yöntemlerle flor
uygulamalarının etkili olduğunu bilimsel raporlarla açıklamışlardır. Günde 2 kere dişhekiminin
önerdiği miktarda florlu diş macunu ile dişlerin fırçalanması çürüğün azaltılmasında önemli rol
oynamakta, ayrıca yüksek çürük riski taşıyan bireylerde dişhekimi tarafından uygulanan flor
uygulamalarının da çürük oluşumunu engellemede etkili olduğu bilinmektedir.
Çürükle mücadelede büyük önem taşıyan flor ile ilgili kamuoyu yanlış bilgilendiriliyor
Son zamanlarda basında yer alan yüksek dozda sistemik flor alımının zararlı etkilerinin zekâ geriliğine
ve bazı sağlık problemlerine yol açtığı iddia edilmektedir. Söz konusu haberlere konu olan bilimsel
araştırmalarda çok yüksek toksik dozda flor içeren doğal içme suları kullanılmıştır.
* Yüksek doz sistemik flor alımının düşük IQ ile ilişkisini gösteren çalışmalar doğal içme sularında
kabul edilen optimum seviyeden çok daha yüksek seviyelerde flor bulunan Çin, Moğolistan ve İran
gibi ülkelerin fakir ve kırsal topluluklarında yapılmıştır. Bu çalışmalarda, IQ seviyesi üzerinde çok etkili
olduğu bilinen ebeveynlerin eğitim düzeyleri, sosyoekonomik durumları, hava su kirliliği gibi faktörler
değerlendirilmemiştir. Bu çerçevede IQ seviyesi ve içme suyundaki flor seviyesi arasında ilişkinin bu
çalışma sonuçlarına göre kurulması şüphe uyandırmaktadır.
* Deney hayvanlarında yapılan bir çalışmada, 3 hafta süresince hamile hayvanlara 0.5ppm, 30ppm ve
100ppm olacak şekilde florlu su içirilmiştir. 0.5ppm ve 30ppm flor ilave edilmiş su içen hayvanlarda
beyinde herhangi bir değişiklik izlenmezken 3 hafta boyunca 100ppm flor içirilmiş hayvanlarda kronik
flor toksisitesi meydana gelmiştir. Kronik flor toksisitesinin uzun süreli olduğu durumlarda, nöronal ve
serebrovasküler bütünlük bozulmakta, anormal davranış paternleri açığa çıkmakta ve beyinde
metabolik lezyonlar meydana gelmektedir. Yüksek dozda uzun süre flor alımını içeren hayvan
çalışmaları sonuçlarına dayandırılarak insanlarda da uzuvlarda paraliz, vertigo, eklemlerde spastisite
ve mental keskinlikte bozulma gibi nörolojik komplikasyonların olabileceği yönünde değerlendirmeler
yapılmıştır. Ancak bu hayvan çalışmalarında deney grubu hayvanları tarafından tüketilen flor dozu
insanlar için optimal olarak belirtilen dozun çok çok üstündedir.
Çocuklar için koruyucu diş bakımını reddetmek ciddi bir halk sağlığı sorunu yaratıyor
Tüm bu bilgiler ışığında günde 2 kere yaşa uygun dozda florlu diş macunu ile dişlerin fırçalanması ve
çürük risk grubuna uygun topikal flor uygulaması yapılması diş çürüğünün azaltılmasında önemli rol
oynar. Topikal uygulamalar sonrası yutulan flor miktarının tehlike arz etmediği gösterilmesine karşın
özellikle tükürme kabiliyeti olmayan küçük çocuklarda kullanılan yüksek konsantrasyonlu topikal flor
ajanlarının konsantrasyonu, uygulama protokollerine uyulması, yutulmasının önlenmesi için tükürük
emici kullanımı, uygulama sıklığı gibi faktörler çocuk tarafından alınan günlük flor miktarının doğru
değerlendirilmesi bakımından çok önemlidir.
Küçük çocuklarda yutma riskinden dolayı toksik riski azaltmak amacıyla flor verniği kullanımı önerilir.
Uygulama aralığı ve sıklığı da çürük risk grubuna göre planlanmalıdır. Bu anlamda, bahsi geçen yazıda
belirtildiği gibi “kan yoluyla dişe gitmesi” ifadesi bilimsel olarak alt yapısı olmayan ve içi boş bir
ifadedir. Güncel araştırmaların güvenirliğinin en yüksek derecede kanıtlandığı meta-analizler ve
kılavuzları (guideline) içeren araştırma sonuçları incelendiğinde flor verniğinin yılda 2 kez
uygulanmasının A (en güçlü) kanıt seviyesinde olduğu görülmektedir Ülkemiz içme sularındaki flor
oranı göz önüne alındığında, bahsi geçen yazıdaki olasılıklar mümkün görülmemekte ve kamuoyu
yanlış bilgilendirilmektedir.
Pediatristler ve dişhekimleri arasında bu koruyucu ve durdurucu tedaviler büyük önem taşımaktadır.
Çocuklar için koruyucu bakımı reddeden ebeveyn ve bakıcılarda önemli bir halk sağlığı sorunu
olmaktadır. Çürük önlemek için kullanılan oral flor kaynakları toksik dozda flor içermemektedir ve
güven vericidir. Dişhekimleri flor uygulamalarında gereken önlemleri alacak eğitim ve beceriye
sahiptirler. Dişhekimlerinin önerdiği uygun miktarlarda kullanılan flor insan sağlığı üzerine hiçbir yan
etki oluşturmamaktadır.

Kaynaklar
1. Policy Statement “Maintaining and Improving the Oral Health of Young Children” American Acabemy of Pediatrics 2014;134(6):1224-29. H
2. ttp://www.who.int/water_sanitation_health/ oralhealth/en/index2.html,
3. Guidelines on the use of fluoride in children: an EAPD policy document. European Archives of Paediatric Dentistry 2009; 10(3): 129-135.
4. Guideline on Fluoride Therapy American Academy of Pediatric Dentistry 2014;37(6):176-9.
5. Kundu H, Basavaraj P, Singla A, Gupta R, Singh K, Jain S. Effect of fluoride in drinking water on children’s intelligence in high and low fluoride areas
of Delhi. J Indian Assoc Public Health Dent 2015; 13: 116-121.
6. Wang SX, Wang ZH, Cheng XT et al. Arsenic and fluoride exposure in drinking water: children’s IQ and growth in Shanyin county, Shanxi province, China.
Environ Health Perspect 2007; 115: 643-647.
7. Trivedi MH, Verma RJ, Chinoy NJ, Patel RS, Sathawara NG. Effect of High Fluoride Water on Intelligence of School Children in India. Fluoride 2007; 40:
178-183.
8. Sebastian ST, Sunitha S. A cross-sectional study to assess the intelligence quotient (IQ) of school going children aged 10-12 years in villages of Mysore
district, India with different fluoride levels. J Indian Soc Pedod Prev Dent 2015; 33: 307-311.
9. Shivaprakash PK, Ohri K, Noorani H. Relation between dental fluorosis and intelligence quotient in school children of Bagalkot district. J Indian Soc
Pedod Prev Dent 2011; 29: 117-120.
10. Lu Y, Sun ZR, Wu LN, Wang X, Lu W, Liu SS. Effect of High-Fluoride Water on Intelligence in Children. Fluoride 2000; 33: 74-78.
11. Topical fluoride for caries prevention ADA Center for Evidence-Based Dentistry, 2013

nereye gidilecek?
nereden gidilecek?

100 tane otobüs firması var günlük sabah akşam gidip gelen.

Alpar
Huntur
Nişikli
Kamil koç gidiyor metroya alternatif.

Arda tur vs bulgaristana gidip gelen baya cok otobus firmasi var.
ayrica bulgaristaninn neresi

Biz birkaç şehir dolaşacağız. Direkt şuraya değil, alternatifleri görüp ona göre seçim yapıcaz.
@nigeo firmaları paylaşabilir misiniz? Bir de tecrübe ettiyseniz memnuniyet durumunuzu?

50den fazla kez bulgaristan'a gitmiş olabilirim.
:)

ama biz oralı olduğumuz için tam aynı şey değil.
:)

nereden gittiğinizi söylemeniz de önemli burada.
istanbul olduğunu varsayıyorum.

bayrampaşa civarında bir köşeden her akşam ve sabah otobüsler var. bazıları çok kötü. bazıları vasat. bana vasat olan yeterli açıkçası. çok bir beklentim yok. zaten okulların açılması kapanması, bayram vs gibi yoğun bir zaman değilse sınırda da çok vakit kaybedilmiyor.
benim bahsettiğim bu otobüsler bursa turizm vs gibi sırf bg-tr çalışan şirketler. sınırın hemen ardındaki türk şehirlerine gittiğimiz için yeterli oluyor. sofya gibi büyük kentlere gitmiyor bu şirketler.
çok bir beklentim yok açıkçası. sağ salim götürüyor. çay kahve su veriyor. hepsi bu işte. totalde 6-7 saat yolculuk.
dilerseniz mesela sınırdan hemen sonraki kent olan haskovo'da inersiniz. aynı gün orayı gezip akşamına oranın otogarından sofya veya plovdiv'e giden otobüslere binersiniz.
yahut da arkadaşların dediği bu diğer daha bilinen firmaları kullanabilirsiniz.

tamamen ne aradığınıza bağlı. çünkü sınırın ardındaki türk yoğun şehirler olan kırcali, haskovo gibi şehir civarlarında da kültür turları yapılacak eski önemli yerler var. ancak şehirler küçük ve yapılacak bir şey yok.

dilerseniz direkt sofya'ya gidersiniz. zaten oradan 1 gün plovdiv'e kaçsanız yeterli olur. varna vs de görülesi ama heralde kışın tercih etmezsiniz.

Tren +1

sirkeciden tren kalkiyor diye poster gormustum, bir gecede sofya gibi bir sloggani vardi

Merhaba,

4 Levent civarı (Çeliktepe, Kanyon'un arkası vb) genellikle en uygun bölge. Genellikle Levent'te çalışanların tercihi. Metroya yakın, yürüyebilirsiniz ya da dolmuş var.

İşyerinizin servisi varsa Seyrantepe ya da Kağıthane tarafı da olabilir çok yakın olmamakla birlikte.

Onun dışında Levent ve civarı (Etiler, Gayrettepe) bölgelerinde kiralar genelde belirttiğiniz tutarın üzerinde, ancak belki iyi bir aramayla küçük bir daire bulunabilir--bir ihtimal.

Kolay gelsin.

PS. Aynı duyuruyu yanlışlıkla 2 kez açmışsınız sanıyorum.

@st curse'ün yazdığına ithafen: 4 Levent/Çeliktepe civarını ben de "elit" olarak örnek vermedim, belirttiği gibi ancak fiyat kriterini sağladığı ve yakınlıktan ötürü baz alınabilir.
İstanbul'da elitliği fiyatlamaya çalışınca fiyat eğrisi artı sonsuza gidiyor malumunuz :)

-----------------------------------

@housedaki topal doktor @rocka rolla

Napalım, İstanbul'daki konut istihdamını mı çözelim tik için? :)

Burdaki önerilerin tamamı kapsamlı ve doğru, belirtilen tutarda Etiler'de belki -2'de karanlık ve "nezih" bir daire bulunabilir-- belki :)

Maalesef olan durum bu, çoğumuzun yaşadığı.

PS. Hisar tarafına da bakabilirsiniz belki, daha çok öğrenci ağırlıklı olduğu için belki bir nebze uygun olabilir, ancak evler genelde çok eski.

Elit olarak size önerebileceğim yer Gayrettepe. Ancak o tutara ev bulabilir misiniz bilemiyorum.. Çeliktepe, Gültepe de ancak o fiyata ev bulursunuz ancak elit bir mekan olarak değil :)

Nezih bir mekan arıyorsanız minimum 2500-3000'ni gözden çıkarmalısınız.

Bu bütçe ile benim tavsiyem de emniyetevler, çeliktepe, gültepe(kanyonun arkası dedikleri yer) civarı. Ben emniyetevlerde 1 yıl oturdum. Bir şey olmadı hani. Sokak boğaziçi-itü öğrencileri ağırlıklıydı.

Seyrantepe, çeliktepe ve sanayi mahallesinden daha nezih ama ulaşım bu tik daha zor

Mazda 323 bulabilirsen.

Chevrolet Kalos

Opelcorsa bulabilirsin ufak ihtimal de olsa

Fiesta 2001 1.25 ghia

eski efsane kasa corollolar da olabilir 1.6 enjeksiyonluları güzel araçtır.

Lada kalina

Alesis dm6 kullanıyorum, gayet iyi

Yaaa çok güzel yere gidiyorsunuzzz. Şarap için hatta yanınıza alın bol bol.

Vizesiz, denizli, doğalı, tarihli ancak bu kadar güzel bir yer olabilir bence de. Buradan balayına gidecek çiftlerimize duyurulur:)
Wine&dine <3 @ Icha
Aklınızda kalan bir mekan var mı peki?

Araç kiralayacaksanız lake skadar tarafları da güzel.
www.montenegropulse.com
www.montenegropulse.com

şarap tadımı için,kotor taraflarında da vardır belki ama biz podgorica'dakine gitmiştik ,plantaze.
www.tripadvisor.com.tr

Tivat limadan çok şık mekanlar var yemek için.
www.yachtagent.me

kotor ve budva dışında her yer için bir şey söyledim galiba:P

bari budva'da şurada foto çekin:P
www.tripadvisor.com.tr

500. edit: kotor'un mükemmelliği için bir şey diyemiyorum.sokak sokak gezin.kedili dükkanlara girin.

Kalenin içindeki sokakta minnak bir pizzacı vardı,oturma yeri olmayan.Dilim pizza fln.baya güzeldi.çok iç kısımlarda değildi.:)

Havalimanından şehir merkezine sadece taksi var. Eğer direk havaalanından taksiyle kotor'a gitmek isterseniz 50-60 Euro gibi bir para istiyor taksiciler. Ama havaalanından otobüs garı 10-15 Euro tutuyor. Ordan da normal taksiciler 36, korsanlar da 15-20 euroya götürüyor. Otobüsler de kişi başı 7 Euro. yol biraz uzun sürüyor ama manzarası çok iyi.

Biz kotorda apartmens cetkovic'de kaldık. Bahçeli ve deniz manzaralı, temiz bir yerdi. Denize 2-3 dk, old towna 5-6 dk mesafede bi yer. çok memnun kaldık.

Kotorda mutlaka kaleye çıkın, yaklaşık 1400 merdiven, çıkarken rahat ayakkabı ve giysiler giyin ve mümkünse sabah gidin öğleden sonra ışık fotoğraf çekmeye pek müsade etmiyor.

Kesin olmasını istiyorsan, Karadağ'da iki uçağa da check in yap. Atlas'ın uçağına online yapmışsan bile görevliden biniş kartını iste, tekrar bassın.

İki uçağa da Karadağ-Belgrad için check yaptığın bankoda tek seferde check in yapacaksın.

Çok teşekkürler. Yani firmaların farklı olması farketmiyor tek seferde check-in oluyor. Çünkü atlasjetin Karadağ uçuşu yok

biletleri tek seferde almadıysan yani uçuşlar bağlı değilse öyle bir şey yapamazsın.

Yok biletleri tek seferde almadım. Peki şimdi belgradta inince çıkış yapıp tekrar mı giricem

Evet. Valizini kendin alıp sonra Atlasjet kontuarından check-in yaparken yeniden vereceksin. İlk uçakta rötar falan olursa ve ikinci uçak kaçarsa ortada kalırsın.

Teşekkürler. Bagaj vermeyeceğim ondan dolayı pek sıkıntı olmaz herhalde

Beşiktaş'taki Sait çiftçi devlet hastanesi aynı gün veya ertesi güne veriyor. Ama fiyatını hatırlamıyorum, arayıp fiyat sorabilir

www.youtube.com şu linki inceleyebilirsiniz, bir tanıdığım bu grupta. Yarın iletisim için telefon numarası da gönderebilirim

b daha iyi, kırıkkale yolu virajlı ve çok kamyon var. iki yoldan da kapadokya'ya gittim.

3 hafta önce o güzergahı kullandım. Hala kimi yerlerde yol çalışması olmasına karşın a şıkkını tercih ederim.

b şıkkını tercih ettim, tertemiz yoldu, teşekkürler @cedex

Pasaportla kullanabilirsiniz.
Ehliyetle de kullanabilirsiniz ama haftaici dogum kayit ornegini alip ikisini birden goturmeniz lazim.

Kimliğin ispatında Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarasını taşıyan; Türkiye
Cumhuriyeti Kimlik Kartı, Geçici Kimlik Belgesi, nüfus cüzdanı, resmî dairelerce verilen
soğuk damgalı kimlik kartı, pasaport, evlenme cüzdanı, askerlik belgesi, sürücü belgesi,
hâkim ve savcılar ile yüksek yargı organı mensuplarına verilen mesleki kimlik kartı, avukat,
noter ve askerî kimlik kartı gibi kimliğini tereddütsüz ortaya koyan resimli, resmî nitelikteki
belgelerden birine itibar edilir.

şunlardan birine de sahip değil misin?

ustunde tc kimik numarasi yazan resmi kimlik belgesi olmasi gerekiyor diye biliyorum.

@blue eyes white dragon hocam sadece es-tram diye tramvay kartı ile öğrenci kimlik kartım var. ikisinin de üstünde fotoğraf ve tc kimlik numaram,ismim cismim yazıyor. bunlarla kullanabilir miyim?

@kuehles blondes peki bu doğum kayıt örneği ile öğrenci kimliğimi götürsem kullanmamam mümkün mü?

onlar-estramvay kartı- resmi belge kabul edilmeyebilir. ilçelerde yanılmıyorsam hep kaymakamlıklarda oluyor ilçe seçim kurullları ve nüfuslar. hafta içi bir gün hemen gidin sorun. biroybiroydur.

@tekbeer

Hayir.
Universite resmi makam degil cunku.

Nufus idaresine gidin, belki gecici kimlik verilir tekrar.

nüfusa gidin kimliğimi kaybettim diyin ınlar geçici bir kağıt verebilirşer. eğer hayır oyu verecekseniz nufusds derdiniz
anlatacağınız kişiye renginizi belli ermeyin hatta evetci ise evet vericem gibi davranın o zaman kesin ayrlarlsr bişey

Nüfus müdürlüğünden, soğuk damgalı üzerinde fotoğrafınızın ve TC nonuzun olduğu geçici kimlik belgesi almalısınız. Hafta içi halletmeniz tavsiye ederim ama halledemezseniz seçim günü de nüfus müdürlükleri açık olacak

kıbrıstan gelen biri varsa ona aldır. kıbrısta telsim satıyo bunu. tr kayıtlı ve garantili, taahhüt falan da yok. buraya göre daha ucuz.

ben gm 5 plus kullanıyorum. telefonu aldıktan sonra üç ay içinde hiçbir sebep yokken telefon kapandı ve açılmadı. servise gönderdim anakarti değişti. o günden beri pek sorun çıkarmadı. bir de şarj aleti patladı :') telefon aşırı ısınıyor, sarjdayken daha da ısınıyor. sanırım patlama bunla alakalı.

telefonun kullanımı iyi aslında. işleyiş açısından bir problemi yok. ama her an her şey olabilir de.

general mobile 4g kullanıyorum.

GM artısı:
en güncel, sade android.

GM eksisi:
güven vermiyor.

gm çin'de fason üretip yada fason üretilmiş telleri alıp, logoyu basıp sattığı için önermiyorum. xiaomi, lg g3, sony, htc, huawei falan bakın.

Ben de 3 aydır kullanıyorum, şarjda falan biraz ısınma yapıyo ama onun haricinde memnunum

endüstri mühendisliği

en yakın okula götürüp herhangi bir öğretmenle görüşüp maddi durumu el vermeyen çocuklara kendiniz verin.

Adıyaman'da koy orta okuluna yardım vardı

Kadıköy belediyesinin böyle bi çalışması vardı. "ipi bizden ormesi sizden" gibi bi ilanlarını gormustum