ödev pazartesine ise yarın hepsini yapar gönderirim , cevaplayan insan çıkmazsa ama sorular kolay duruyor işte az da olsa çalışsan keşke

3. soru için "2x-a = 5 = 3-bkarex" sürekli dediği için bu eşitlik olmalı ve x yerine -2 koyarsan a=-9 geliyor, b ise +1 ya da -1 olabilir ama soruda R- dediği için b=-1 olur.


4. soruda dediği şey verilen fonksiyonun türevini al x yerine 2 yaz (limitli kısım türev tanımıdır.)
f'(x)=3*(x^2-5x)^2*(2x-5)

bu fonksiyonda 2 yazarsak -108 yapıyor.

valla bunları beceremiyorsan okuma dostum sen..

2. soruda paydaları eşitleyin. x 4e gittiğinden 0/0 tanımsızlığı mı denir ne denir neyse l'hopital kuralını uyguladığımızda(yani numerator ve denominator'ın ayrı ayrı türevini alıyoruz). 3/2x çıkıyor. x 4e giderken 3/8 oluyor sonuç.
4. soru zor gibi gözükse de türevin formal tanımı aslında. f'(2)yi istiyor. fonksiyonun türevini alın sonra x yerine 2 koyun.
5. soru basit bir türev sorusu. türevde çarpım kuralını bilmek gerekiyor kısaca (fg)'=f'g+fg'. internete yazsanız bile hesaplar ama ben birazcık da öğrenmenizden yanayım. türevleri aldıktan sonra xin yerine pi/4 koyarsınız.

Ufonun buhar üfleyen vantilatörü güzeldir ama ortam çok sıcaksa pek işe yaramıyor, evde 2 yıldır ufonun buharlı vantilatörünü kullandım, artık dayanamadım klima taktırdım bu yıl. Klimayla, vantilatör kıyaslanamaz bile, birisi ortamdaki havayı rüzgar şeklinde üflüyor, birisi buzdolabı gibi üflüyor.

Sonuç olarak bulunduğun yer çok sıcaksa, vantilatör yerine kesinlikle bir klima al, fark çok hissediliyor, mobil klima falan düşün.

Su buharı üfleyenleri alma. Serinlemek için karşısına geçiyorsun, ıslanıyorsun doğal olarak :D Kullanışlı bulmadım ben. Ayrıca nemlenir yani odan

klima almak benim de tercihim ama dediğim gibi 2 ay boyunca taktıramıyorum, geçici, pratik ve pahalı olmayan bir çözüme ihtiyaç var..

o zmn bi süre idare ettirecek vantilatör al bence.. soğutmasa bile serinletiyor ortamı.. hem klima gibi zararlı da değil.

Rowenta VU-5540 aldım ben sanalreyonum.com'dan, 132tl'ye geldi kargo dahil, çok memnunum. Klima gibi sağlıksız da değil, şiddetle tavsiye ederim.

"evi kiralarken ev sahibi laf arasında "iskanı yok" demişti. ama iskanın olmayışının şantiye suyu olarak geldiği ve onun da daha pahalı hesaplandığı anlamına geldiğini bilmiyordum."
bilmen gerekiyodu. böyle kabul etmişsin başta.

büyük ihtimal kirası ucuz diye tutmuşsunuzdur orayı. eh ucuz etin yahnisi diye bir laf var türkçede. pek zannetmiyorum konuttan ödeteceğini ama bi sorun müteahhide.

benim tahminim iskanı önleyen bir engel vardır yoksa o işi halleder 100-200 lira fazla kira alırdı sizden.

@camasirsuyu,

kendi başımıza ilk kez eve çıkıyoruz, kimse de yardımcı olmadı, bi başımıza bilemedik işte affet hocam:)

ben ilk başta sadece faturada isim olarak farklı geliyor diye anladım niyeyse. arada fiyat farkı olduğunu da sonradan araştırıp öğrendim.

@hosein,

bana göre 650tl ucuz sayılmaz. daire sıfır ve her gören de beğeniyor açıkçası. ayıptır söylemesi, banyoda bayağı "vitra" markasını, pencere ve kapılarda da "pimapen" markasını görüyorsun, birinci sınıf malzeme kullanılmış yani. ucuz ete girmez, ucuza gelmiş kaliteli ete girer hatta;)

açıkçası iskan sorununun kirayı o derece etkileyip etkilemediğini de bilmiyordum. dediğim gibi ilk kez kendi başımıza yapınca ne kadar acemi ve konu cahili olduğumuzu görmüş olduk.

benim anlamadığım, eğer binanın bilmem ne açısından sorunu varsa, iskanı yok diye suyu vermiyor da peki elantirik ve doğalgazı nasıl veriyor?

neyseki bu tecrübeyi ucuz bi şekilde atlatmıssın :) çok bi fark yok idare et oturma izni verilene kadar.

@camasirsuyu,

ben tamamen sessiz kalmak yerine en azından sinmiş olmadığımızı göstermek babında yüksek sesle değil de kibarca bir şeyler söyledikten sonra idare etmeyi düşünüyorum.

elektrik olayini da kontrol ettir, elektrik de santiye hesabi ise fena girebilir (her ay kol gibi bi sabit ucret aliyolar, ama yiyebildigin kadar elektrik veriyolardi diye hatirliyorum) aman diyim. bol sans.

@disq,

elektriği ve doğalgazı üstüme aldım. ona rağmen şantiye falan olabiliyor mu? yarın bedaş ödeme noktasına gidip göstereyim sözleşme kağıtlarını bari, onlar anlar herhalde?

elektrigi uzerine aldiysan artik santiye olmamasi-olamamasi lazim ama emin de olamiyorum.

hiçbir şey olmaz. varsa bir yapılan, yanlarında kalır.

(bkz: kpss 2010 kopya skandalı)

Elbette o anlama gelmez. Bu memleketten de bir bok olmaz.

birileri datmin olur,
olay kapanır.

sağda solda iptal olacağı ali demire tahammülün kalmadığı konuşuluyor. dedikodular böyle :)

peki iptal olsa, yapılacak olan sınav biraz zaman alır mı? atıyorum 2 ay sonra yapılacak gibi. yoksa hemen 1 hafta içerisinde gerçekleştirilir mi sizce? ne dersiniz çalışmalı mı şimdiden?

kpss iptal bile olsa bir kişi çıkıp istifa ediyorum demez.

yargıtay'ın da artık tamamen akepe dümeninde olduğu düşünülecek olursa ordan bişey çıkması zor.

Valla ben de o sınava girdim. İptal olursa bize yeniden eziyet edecekler. Şimdi bu skandal ortaya çıkmasaydı, güllük gülistanlık gidecekti her şey di mi? Ben biliyorum ki bunlar, yeniden sınav yapılsa yine kopya çekecekler, soruları yine çalacaklar. Ha yine gün yüzüne çıkar mı, onu bilemiyorum. Ama ben artık Türkiye'de şaibesiz bir sınav olacağını sanmıyorum, ancak kopyanın açığa çıkmadığı sınavlar olabilir diye düşüünüyorum. O yüzden sınav iptal edilse de edilmese de zerre kadar umrumda değil, çünkü hiç ufacık bir umudum bile kalmadı benim...

ilk aklıma gelen arwen ve aragorn aşkının kitapta sadece eklerde geçen bir parça olmasına rağmen, filminde başrole taşınan epik bir aşk serüvenine dönüşmesi var. ticari kaygılardan dolayı yapılmış, anlayış gösterilebilir.

Sauron'un ağzı var.Ciddiyim.

Hobbitlerin yanına gittiği bir Druid var, filmde yok öyle bir sahne.

tom bombardil yok filmde.

bir de ilk kitapta atla kurtarma sahnesi daha farklı.

---ağır spoyler içerir---
sarumanın sonu ciddi biçimde farklı. kitapta orthanctan ayrılıp kuzeye gidiyor ve shire da egemenliğini kuruyor ardından da grima tarafından bıçaklanarak ölyor, filmde ise yine grima tarafından bıçaklanıyor ve kurduğu değirmenlerden birinin üstüne düşüp ölüyor (bir de bu sahne extended edition da görünüyor. tabii shire savaşı da (ki tolkien kitapta ayrıntılı bir bölüm ayırmıştır bu savaşa) yok.
---ağır spoyler bitti---

aragorn ölüleri ruhları çok çabuk ikna ediyor, hatırladığım kadarıyla onları ikna etmeden önce bir mücadeleye giriyorlardı kitapta

sadece 3. kitapta geçenleri sayıyorum. öncelikle düzeltme noxell'e gelsin. kitapta da bu ikilinin aşkı epik bir birliktelik olarak aktarılmıştır. gerek sonunda aragorn ve arwen'in hikayesi olarak gerekse kitapta geçen olaylar boyunca. isimleri birlikte az geçiyor, ama sadece eklerde geçen bir aşk serüveni falan değil durum. ha abartılmıştır ekranda ona katılırım, bence de ticari kaygı sebeplidir, kabul edilebilir.

3. kitap;
gondor yardım isteğini rohan'a kırık ok(iki memleket arasındaki acil durum destek sembolü) yollayarak yapıyor elçi aracılığıyla. bu elçi de haberi verdikten sonra geri dönüş yolunda öldürülüyor bu sebeple gondor umutsuz oluyor rohan gelmeyecek diye.

prens imrahil önemli yer tutuyor 3. kitapta, filmde bi iki saniye hariç görmüyoruz adamı.

rohan'ın saruman'la görüşmeye giden atlı ekibi(theoden, gandalf, aragorn vb.) aragorn'un ırkdaşları ve akrabaları olan dunedain'lerle yol üstünde buluşuyorlar. dunedainlerden halbarad aragorn'a ARWEN'in kendi işlediği bayrağı veriyor, ondan ve geri kalan dunedainden, nazgullerden haber veriyor.

aragorn ölüler yoluna sadece lego ve gimli ile değil, elrond'un oğulları eledan ve elrohir, ve bu dunedainlerle birlikte giriyor. ölüleri laneti kaldırma karşılığında ona yardım etmesi ve umbar korsanlarını yağmalamaları için ikna ediyor. ölüler sadece umbar korsanlarının ordusunu yok ediyorlar. aragorn'un oradaki amacı bölgedeki gondor halkını tehlikeden kurtarıp minas tirith'e savaşa götürmek. gondor'a yardıma gelen aragorn, yoldaşları ve güney gondorlular. minas tirith ve pelennordaki savaşı ölüler olmadan kazanıyorlar yani.

gandalf'la witchking cümle kapısı(ana kapı)'da karşı karşıya geliyorlar, birbirlerini tehdit ederlerken rohan yardıma yetişiyor. boruları ötüyor. witchking'in gandalf'a verdiği bir ayar yok yani normalde ki gandalf siker.

rohirrim sauron'un ordularından biriyle savaşmamak için, yerli bir orman halkı olan halktan yardım alıp gizli yollardan geliyor minas tirith'e. bu sebeple sauron'un 3000 kişilik bir ordusu rohan'ı yavaşlatması gerekirken mal gibi bekliyor boşuna.

batının halkı savaşı kazanıp kara kapılara yürürken sadece 7000 adam buluyordan ziyade, şehiri eğer onlar savaşı kaybederlerse diye koruması için daha çok sayıda adam bırakarak terkediyorlar, aynı zamanda 1000 kadar rohirrim yanılmıyorsam bu savaşmamış sauron'un ordusuna dalmaya gidiyor aragorn kara kapıya ilerlerken.

kara kapılar açıldığında sauron'un ağzı denen bir eleman elçilik yapıyor. filmde aragorn onu öldürüyor halbuki kitapta aragorn gitmesine izin veriyor bu ibnenin elçiye zeval olmaz kral öyle değil böyle olunur diyerek.

aragorn troll'le vs atmıyor.

saruman shire'a gidiyor, orayı ele geçiriyor. hobbitlerle konflikt yaşıyor ve hobbitler kazanıyorlar. grima saruman'ı hobbitler de grima'yı öldürüyorlar. daha çok var da üşendim yazmaya.

kitapta filmde gösterilmeyen çok fazla konu ve hikaye var.

hobbitler ilk filmde kılıçları aragorn dan değil, tom bombadil den alıyorlar ki tom bombadil çok garip bir karakterdir esrarengizliğini korur :)

höyük yaylalarında höyüklü kişilere yakalandığı sahne hiç gösterilmemiş.
yaşlı orman da geçen sahneler yok

frodo nun morgul kılıcı yediği sahnede, onu kurtarmaya gelen arwen değil glorfindel dir.

saruman extended versiyonda gösterilen şekilde ölmüyor shire da ölüyor. shire da normalde hobbitlerin olduğu bir savaş var. son filminde böyle bir sahne ve aksiyon yok ki olsaydı film 5 saat sürebilirdi.

gandalfı filmde çok güçsüz göstemişler aslında bakmayın. extended versiyonunda whitch king onun asasını parçalıyor. gandalf kan alır onun götünden kan. sauronla birlikte en güçlü maiar olduğu söylenir gandalf bu.

pippin minas tirith savaşındaydı yanılmıyorsam, orada bir çocukla muhabbet ediyor. o çocuğun esamesi yok.

fakat benim şahsi görüşüme göre bu sahneler ancak ekstra bir paketle gelseydi iyi olurdu. fakat bu unsurlar olursa filmin gidişatı tamamen değiştiği için yönetmen bunlara hiç değinmemiş. bana sorarsanız güzel de olmuş. bazı noktalar hikayeden oldukça uzaklaştırabilir.

yeni nesiller için de aşk hikayesinin ön planda olması, bir elf in ölümsüzlüğü, umutsuzluk ve kılıç yarasıyla ölmesi ( iki kule, miğferdibi savaşı. haldir in kılıç darbesiyle ölümü, arwen in aragorn un ölümünden çok sonra ölmesi v.s tabii filmde bu sahne yok ) elfleri bir çırpıda anlatmaya yetmiş. zaten isteyen bu filmden sonra kitabına başlasın diye düşünüyorum.

(mesela legolas ın gri limanlarda denizi gördükten sonra hemen bir sal yapıp gimliyle beraber orta dünyayı terketmesini bu filmi izleyen her kesime anlatamazsınız. denizi gördüğü zaman nutku tutulan ve o denizlere açılmak için yanıp tutuşan bir elfin hislerini anlatmaya kalkarsan saatler sürer bu film.)

dolayısıyla filmde de kesilen ve gösterilmeyen sahneler çok profesyonel bir biçimde hikayeyi fazla bozmadan yapılmış. o yüzden tonla oscarı götürdü bu seri.

@ardolf rendall;
gndalf en güçlü değil en bilge maia. en güçlü maia melian (oluşturduğu büyülü bir kuşağı morgoth bile aşamıyor). zaten gandalf moiraya girerken dünyada çok eski güçler olduğunu ve bazılarına karşı gücünün henüz sınanmadığını söylüyor. muhtemelen saurondan daha güçsüz ama kesinlikle daha zeki.
tom bombadil de maia. ama diğerlerinden farklı bir şekilde kendi başına yaşamayı seçenlerden (diğerleri kim derseniz, balroglar (hepsi maia), shelob un annesi ungoliant).
filmde yer almaması affedilmeyecek iki olay var. ilki hobbitlerin höyük yaylalarında höyükten aldıkları bıçağı aragorndan almaları. adamın kendi kılıcı (narsil tekrar dövülmeden önce. yoksa narsil her koşulda orta dünyada o gün varolan kılıçlardan çok daha iyi) zaten sıradan bir kılıç. daha iyilerini (hem de bir tane filan da değil) hobbitlere dağıtıyor.
ikincisi de shire savaşı (gandalf bree de konaklarken hobbitlere bunun için eğitildiniz diyor. bu atlanmaması gereken bir sahneydi ama çekmemişler işte.

ulan işimi gücümü bıraktım şuna cevap vericem diye;

@tururo

bol keseden sallamışsın arkadaşım. işimi gücümü bıraktım şuna cevap vereyim diye :P

tom bombadil maia değil, ne olduğu bilinmiyor. adam bir enigma kitaplarda, keza shelob'un soyundan geldiği şeytani örümcek ungoliant da maia falan değil o da başka bir enigma, ne olduğu belirsiz.

@madby;
(bkz: silmarillion) ve (bkz: güç yüzüklerine dair)

@tururo

aç silmarillion'u oku, ezbere bildiğim kitabı bana bakınız vererek atma. ne tom bombadil ne ungoliant ne valadırlar ne de maiar. ikisi de belirsizdirler. özellikle bombadil'in ne olduğu çok büyük muammadır ki binlerce teori vardır ne olduğu hakkında.

@madby;
ngilizce basımını bundan 15 yıl önce okumuştum. bence siz ainulindale kısmını unutmuş olmalısınız. o kısımda ilk başta sadece erunun varolduğu ardından ainuru yarattığı ve onları eanın oluşturulmasında kullandığı, ea oluşunca da valar ve onlarla beraber çok daha fazla sayida maiarın ardaya gittiği yazıyor. bir de valardan bağımsız hareket eden maiar var. ayrıca tulkas örneğini de unutmamak lazım. Gerçi Tolkien'in kendisi ungoliantın kökenini açık olarak belirtmese de maiara daha yakın bir karakterdir.

bombadil konusunda ise yine Tolkien o karakterin önemli olmadığını ve tek bir örnek olduğunu yazıyor. bunu karşılayan tek olasılıkta da bir maia olması.

arkadaşım öncelikle şu niki bi kere doğru tuttur yahu, 5 harf epi topu :) :P.

15 yıl önce okumuşsun, muhtemelen aklından uçmuş gitmiş. ben yılda birkaç kere tüm Tolkien kitaplarını okuyan biriyim, hem de birden fazla dilde(diğer bildiğim, ama kullanmaya çok fırsatım olmayan dilleri unutmamak adına iyi egzersiz oluyor zira) okuyorum her sene. Tulkas örneğinin konumuzla alakası yok. Tekrar ediyorum gandalf yüzüklerin efendisi’nde söylüyor zaten tom bombadil’in ne olduğunu kimse bilmiyor, ne vala ne maia, keza ungoliant da öyle. Elinin altında internet var, google var iki dakika şuraya cevap yetiştirene kadar bilgilerini tazelesen de şu gereksiz muhabbet daha uzamasa. yanlışsın işte ve hala devam ediyorsun şu muhabbete :)

@madyb;
nickinizi yanlış yazdığım için özür dilerim. hızlı klavye kullanırken böyle hatalar oluyor.
Silmarillionu 15 sene önce okudum ama gerek hurinin çocukları, gerek kayıp öyküler kitabı, her iki (aslında üç-kayıp öyküler 1 ve kayıp öyküler 2) kitabı okurken silmarillion da el altında bulundurulması gereken bir başvuru eseri, her ne kadar onlardan sonra yazılmış olsa da. ne de olsa kayıp öyküler silmarillionun temelinde yeralan taslak. yani kitabı okuduktan sonra kütüphanede unutmuş değilim.

bence bu iki karaterin ne olduğu konusunda en yetkili kişi bu karaterleri yaratmış olan Tolkienin ta kendisi.

ungoliant ile ilgili olarak şu link var.
www.thetolkienwiki.org

tom bombadil içinde şunlar bulunuyor;
www.tolkien-online.com
www.thetolkienwiki.org

iyi günler

evet ve eğer okumaya zahmet ettiysen sevgili dost ungoliant için kendisi bile ne olduğu belirsiz demiş. wikia'da da ne olduğu belirsiz denmiş(questionable).

tom bombadil ise gördüğün gibi "Tom Bombadil is perhaps the most hotly-debated and enigmatic character in all of JRR Tolkien’s writings."
"A being, the master of the OldForest and the endless enigma in the LotR..."

daha devam ettirmeye gerek yok bu muhabbeti bence. kendi sunduğun kaynaklar dahi ben ne diyorsam onu diyorlar zira :).

silmarillion ungoliantı sizin söylediğiniz şekilde tanımlıyor. ama kayıp öykülerde de ainur içerisimde olduğu referred ediliyor. ben kayıp öykülerdeki tanımlamayı tercih ediyorum. Her iki eser de aynı kaynaktan geldiği (ve her ne kadar yayınlanmış olsa da silmarillion da asla tamamlanmadığı) için her iki tanımda doğru kabul edilebilir. ben onun bozulmuş bir maia (bunun örnekleri de çok; balrog) olduğunu düşünüyorum.

tek yüzüğün tomu etkilemediğini düşününce bana da maia olması biraz mantıksız geldi. galiba maiadan daha kuvvetli biri. vala ya da eru olmadığını da tolkien söylüyor. lost tales de ise adı bile geçmiyor. romana numenor silahlarını hobbitlere versin diye eklenmiş bir karakter o. belki de tolkienin kendini karikatürize ederek romanda kullanma örneği :))

yanlış hatırlıyorsun, onu da geçtim zaten kaynağı okursan kayıp öykülerde de, bitmemiş notlarda da, silmarillion’da da ungoliant ne olduğu belirsiz karanlığın bir yaratığı olarak tanımlanır. Hiçbir zaman bir maiar referansı verilmemiştir. Her iki tanımda doğru kabul edilemez yani, resmen yanlışım ama kabul etmiyorumculuk oynayıp saçmaladıkça saçmalıyorsun, bir enigma olarak yazılmış karakterden bahsediyoruz burada ve bir kez olsun maia olarak refere edilmemiş. Kitaplarda da notlarda da tüm bozulmuş maila’ra zaten bozulmuş maia deniyor. Sauron’du, balrog vb., ama söz konusu ungoliant olduğunda öyle bir şey yok.

Şimdi de internetten teorileri okumuşsun tom bombadil hakkında onları buraya kendi fikrinmiş gibi yazıyorsun : )), en başından demen gereken şey ha pardon dost, yanlış hatırlıyormuşum teşekkürler sevgiler. Ama yok illa ki inatçı türk insanı olarak yanlış da bilsen ortaya bilgi kirliliği katarak ve ufaktan ha aslında öyle de sayılabilirlerle bir toparlama yapıyorsun.

Romana kılıç versin diye eklenmiş bir karakter o dersen zaten okuduğun kitapları, ya da tolkien’ı hiç anlayamadığını anlamış oluruz. Tarihin en büyük edebiyatçılarından biri, kitabına sadece x yapsın sonra ortadan kaybolsun diye karakter eklemez, her şeyin makul bir sebebi vardır.

ungoliant konusunda ne yazık ki ikna olmuş değilim. bence o "corrupted" bir maia.

tom bombadil konusuna gelirsek bu konuda haklı olduğunuzu kabul ediyorum (evet ikna oldum:) ). maia olmak için fazla güçlü. öte yandan iluvatar ya da valardan olmadığı da tolkien tarafından söylenmiş. enigmatik bir varlık.

tartışma için teşekkür ederim.

ben de teşekkür ederim, sevgiler.

özsüt, starbucks, gloria jean's(kapandı gerçi), çeşitli nargile kafeler falan..

galatasaray lisesinin hemen yanındaki aşağıya inen sokaktaki kafka,
galatasaraydan tünele inerken sağdaki sokaklardan birinde yine şirin kafeler var,
istiklal'den imam adnan sokağa dönünce sokağın sonunda karşınıza çıkan orhan veli şiir evi,
kumbaracı yokuşu'nda mihrimah sultan.
demirören avm'deki nosta. balkonu güzel.

(tabii mado - dilek - saray gibi yerlerden biraz daha karakterli mekanlar ben yolumun üzerindeliğine göre dalıyorum birine.)

nargile cafe olarak cafe keyf'i önerebilirim.

tabii gidip nargile içmek zorunda felan değilsin. kola, icetea, meyve çayları vs.

galatasaraydan tünele giderken barcelona cafenin yanında bir pasaj vardır. oranın kahvesi de çayı da harikadır. avluda çınar ağacı felan güzel yerdir.

(bkz: ara kafe)

Biraz pahalı sayılabilir ama Midpoint de iyidir. Galatasaray'dan Tünele giderken Sol tarafta geniş girişli bir pasajın sağ duvarından giriliyor. Terası da var, yazın ideal oluyor.

yine galatasaray lisesinin aşağısından bir mekan,
yokuş aşağı yürüyünce sağda "limonlu bahçe".
modern magazin deyimiyle "keyifli bir mekan" :D

aslında beğendiğiniz kafeleri değil de, daha özelliksiz kafeleri arıyordum ama bu cevaplar da güzel tabi. sıradan ve bilinen kafeler var mı başka?

altyapın var mı? algoritma bilgisi?

war ya o kolay

çay demlemenin algoritmasını yazmak her zaman kolaydır. Algoritman iyi ise şu an deli gibi program yazıyor olman lazım?

programlamaya heveslendim diyerek veritabanı işlemlerinden başlarsan sıkıntı çekmen doğal. kodları okumaktansa bu işler nasıl yürür bunları öğrenmeye çalışsan kod daha mantıklı gelir.

direk başlamadık hacı ya yıllar warki hala bende ilerleme yok anasını satiyim benim actığım baslıklarda mı bole ne bende şevk kalmıo he burdakiler yazınca ulan ne cok bilmiş insan war insan biraz gurur okşar gaz verir ya sanki siz yüz yıllık yazılımcısınız

W yerine V'ye yazmaya başladığın an yazılım işini de çözeceksin.

@bilan eVet eVet ondan kilit nokta orasıydı.

bu işin sürükle-bırak "programcılığı" da var, kernel kodlaması da var. yeni başlayanların en büyük sorunu, bu işi sadece kendi gördükleri kadar zannetmeleri. 10 küsür yıldır bu işle uğraşıyorum, halen daha kendimi çoğu konuda yeterli görmüyorum ve geliştirmeye çalışıyorum.

sana algoritma bilgin var mı diye soran birisine var ya o kolay diye cevap vermek mesela sadece konu hakkında ne kadar az bildiğini gösterir, eleştirimi yanlış anlama dost acı söyler. NP-Hard problem desem burdan kopyalayıp wikipedia'yı açarsın direkt mesela ama algoritma sorulunca "o kolay ya" diyebiliyosun.

dediğim gibi beni yanlış anlama, madem bu işi öğrenmek istiyosun ve sorun nerde diye soruyosun, sorun bence şu kendini hiçbir zaman yetkin görme. çünkü emin ol, bu meslekte herşeyi öğrenemezsin. Jeff Atwood gibi bir adam kendisi için ben kötü bi programcıyım diyebiliyorsa, burda sana bi şekilde yardımcı olmaya çalışanlara "sanki siz yüz yıllık yazılımcısınız" demek çok doğru değil bence.

tavsiyem; blog oku. stackoverflow.com'a takıl mesela. kendini bu kültüre alıştır.

eywallah 6*7 ya abi bazen cok fena gaza geliyorm bazende bugun ki gibi bi halt olmaz dıyorm walla tavsıyelerle bana yardım etmenz lazım

ögrenme ve gelistirme islemleriniz yanlistir belki. nasil bir siralamada ogreniyorsunuz? ne kadar problem cozuyorsunuz/kod yaziyorsunuz? Kaynaklariniz neler. "ugrasiyorum ama olmuyor" derken ne yapmaya calisiyorsunuz da ne olmuyor? syntaxlar mi zorluyor? problemi mi cozemiyorsunuz?

zaten piyasanın içine edip de bilgisayar mühendislerini işsiz bırakan da sizin gibi tiplerdir. üç beş kursa gidip "ben yazılımcıyım" diye dolaşırsınız sonra da ters bir durumda tepe taklak gidersiniz.

sana önerim bolbol tutorial ve blog oku. gününün rahat bi 8-10 saatini bu işe ver. başka türlü "hobi" kıvamından öteye gidemezsin. joomla'yla site tasarlarsın.

ben de senin gibi bir heves girdim/itildim yazılım işine ama okul bittikten sonra baktım ki benim yapabileceğim iş değil ayrılmak için iş bakmaya başladım. tam o sırada şans güldü ve onlar attılar o sayede 3 bin lira tazminatımı da aldım :) şimdi kendi mesleğimi yapıyorum ve çok daha mutluyum. sorumluluğu ve stresi daha fazla ama çok daha rahat gidiyorum evime. ne iş yapıyorsun diye sorarsan da elektrik mühendisiyim.

v yerine w ya basmaktan vazgeç gerisi kendiliğinden gelir

tabi zaten mezun olan her bilg. mühendisi köepk gibi yazarak mezun oluyor değil mi

yeni mezun bilgisayar mühendisi köpek gibi yazamayabilir ama stack nedir heap nedir bilir. operating system dersi almıştır mutex bilir race condition bilir parallel programming bilir, process nedir thread nedir critical section nedir bilir. yazdığın kodda çağırdığın boktan bi prosedürün arka planda nasıl dallandığını bilir, pass by reference-pass by value nedir bilmese bile anlattığında anlar.

ülkemizde bir çok bilgisayar mühendisliği bölümü var, bunlardan %10'u için konuşuyorum bunları tabii. dershane-fakülte'lerden bahsetmiyorum. bilgisayar mühendisi, bilmese de anlattığın zaman anlar dostum, hatta işinden zevk alan birisiyse "oha lan çok güzelmiş kim düşünmüşse taşşağını öpeyim" der gözlerini parlatarak.

@altikereyedi o %10dan bile azdir bence. universitelerden degil de mezunlardan bahsediyorum gerci ben. bahsettiginiz cogu seyi cogu sinif arkadasim hatirlamaz mesela su anda..
bunun yaninda bir cok akademik bilgisayar muhendisligi egitimi görmemis(bunun sebebi zamani olmamasi olabilir, öss gibi bir sistemin olmasi olabilir..), bahsettiginiz seyleri bir sekilde kendi kendine arastirmis ogrenmis cokca insan var. (bkz: ssg)

@hosein'in bahsettigi durum hic de bu insanlarin sucu degil bence. eger bu adami(bilmeyen adam) ise alan adam bilenle bilemeyen arasindaki farki anlayamiyorsa zaten o firmanin gelecegi parlak olamaz.

altyapım var diyorsun madem o zaman kod yaz. bir projeye başla bitir. ama tutorial değil kendi projen. yolda yapman gereken şeyleri araştır ama projeyi bitir. bitiremezsen zaten sende o heves yok demektir.

dört yıldır çalışıyorsan en az bir ay daha çalışman gerekir. istifa dilekçeni ver ve duygusallığı bir yana bırak. yardım etme hususunda şöyle bişey yapabilirsin. benim eski çalıştığım yerde bölüm yönetici ayrılacağı zaman kendi yerine geçecek kişinin görüşmelerine girmişti. belki o tarz bi yardım olabilir. onun dışında işten kalan zamanımda sana yardım ederim dersen senin kendine zamanın kalmaz.

İstifa etmek istersen 4 yıllık süreye takabül eden 8 haftalık ihbar tazminatı ödersin yada 8 hafta daha çalışırsın.

evet 8 hafta. ihbar süresi zaten bunun için var. işverenin mağdur olmasın, bu süre esnasında senin yokluğunla oluşacak boşluğu doldurabilsin diye. yani hiç takma kafana. profesyonel düşün. bu arada o 8 haftayı da işvereninle görüşüp kısaltabilirsin. en kötü ihtimalle 8 hafta yani.

işverenin o 8 haftayı pek azaltacağını sanmam :) 8 hafta da çokmuş ya :)

Süper über kurumsal bir firma değilse, her patron bunu isteyecek diye birşey yok. Ancak 2 hafta daha çalışmak adettendir, nezaket icabıdır.

İstifayı verdikten sonra 8 hafta geçmez zaten, iş arkadaşlarınız sizi dışlar, amirlerinizle garip garip bakışırsınız vs...

öyle amirlerin vs yok. zaten pek kurumsal bir yer değil, hatta kurumsal değil :D
patron şirketi işte. Patron yeri geliyor iş analisti oluyor yeri geliyor proje yöneticisi :) biz de yeri geliyor proje sorumlusu, yazılımcı, test elemanı, iş analisti oluyoruz :)

İş arkadaşım da zaten okuldan beri tanıştığım ve tırmanış partnerim aynı zamanda :D
diğeri ile o kadar samimi değiliz ama iyi anlaşıyoruz. evet yazılım ekibimiz 3 kişi :D

İşte bu sebeplerden dolayı patronun bizi hemen bırakmak isteyeğini sanmıyorum. Ha bu arada diğer arkadaşım da bırakmayı düşünüyor işi :)

Daha önce 2 sene çalıştığım bir yerden istifa etmiştim, orada 2 hafta beklemiştim, ama orası nispeten kurumsal bir yerdi. Şimdi ne olur bilemiyorum da 8 hafta gerçekten çokmuş. İşe alacak şirket de o kadar bekler mi bilmiyorum.

bizim sirkette eski calisanlarin yardimi gerektiginde pasalar gibi danismanlik ucreti odeniyor o kisilere.

bu arada yaklasik 4 yil ise, yani 4 yili tamamlamamis iseniz daha kisa olabilir bu sure..

türlerin kökeni (tabi ki darwin)

kör saatçi (richard dawkins)

www.facebook.com

bir çok kitaptan çok daha faydalıdır.

www.facebook.com

dawkins+1

kitap sormuşsunuz ancak bunu da öneririm.
evrim gönülleri tarafından türkçeye çevrilen çok güzel bir site...

evrimianlamak.org

olacak... sınav demek devlet için kazanç demek :) atama olsun olmasın sınav şart...

olmayacak.çift rakamla biten yıllarda oluyor kpss b

sadece bir kaç yer uzman alıyor. o kadar.

@jet_ski_degil_at_ski 2 senede bir yapılıyor falan diye duymuştum o yüzden sordum ??

kpss lisans mezunları için her sene yapılıyor. lisans mezunu olmayanlar için iki senede bir.

@Wolfware örneğin 2011 de yapıldı mı ki?

2011 de yapıldı 2013'de de yapılacak, lisans mezunu derken branşın önemli, uzman yardımcılı vs. bazen de sınav + mülakatla alan yerler var, o yüzden girmek gerekir.

@jet_ski_degil_at_ski genel yetenek ve genel kültür olacak mı yani onu soruyorum.

b grubu kadro için iki senede bir, a grubu kadro içinse her sene yapılır.

a grubu kadro uzman yardımcılığı, müfettiş yardımcılığı gibi kadrolardır. kpss haricinde kurumn açacağı sözlü ve yazılı sınava girmen gerekir. yani kısaca torpillileri alırlar.

b grubu kadro ise geri kalan tüm mühendis - memur - hemşire kadrolarıdır. bunda açıktan atama yapılır. ösym'den tercihlerini yaparsın ve puan sıralamasına göre atanırsın ya da atanamazsın.

sıkılır yay erkeği. tutamayacağı sözleri vermek zorunda kalır.
nihayetinde de kaçar gider.
oğlak kadını da çabuk toparlanır gerçi. o da mağrur çünkü.

ama yayı gerecek bir ilişki de olabilir. sakinlik ve stabilite de kazandırabilir kendisine. ama yay erkeği bunlardan dolayı sığınılacak liman/kendini dönüştüreceği bir ara hazne olarak görüyorsa, o da yanlış. çok ayıp. ama yay erkeği bu, yapar.
*yapçakbişeyyok*
yayın gazını, oğlak kadını şimdi aşka düştü anlar. yayın kararlılığı birkaç noktada teste tabi tutulur. bence o sırada bi yerde yay erkeği baybay der ve ufka açılır.

ab Jove Principium.

yay burcu erkeği oğlak burcu kadını ilişkisi pek itibar edilen bir başlık olmamış. sadece 3 entry var, ukteymiş dolmuş.

gerer hacı

bi yay kadını olarak, oğlak erkeği olan biriyle bi birliktelik yaşamıştım, aman nası kaçtığımı bilemedim. sıkılır yay.

ikiside pis burç,bakımsız evi bok götüreceği kesin.

yazılanları görünce şaşırıyorum, ben hakkat böylemiyim diye soruyorum. sıkıldığım zamanlar oluyor, bazen çok geriliyorum ama çok seviyorum. bir şekilde sabrediyorum. sorunları çabuk düzeltiyoruz ama, ilerde nasıl olcak acep bilmiyorum. 4 yıllık ilişkimiz var, inişli çıkışlı da olsak saygılıyız mutluyuz ama bazen ağzını burnunu kırasım geliyor :)))

,@macellan 2 sene aynı evde yaşadık, ben bunun kadar titiz hatun görmedim. her gün mü temizlik yapılır amk.

zaten 4 yıllık ilişkin varmış, daha ne uyumundan bahsediyosun (:
uymuşundur uycağın kadar.. devam et sen. burç murç hikaye.

evlilik yakın gibi durunca artık şüpheleri gidermek adına soruyorum.

filmlerde bütün damatların kaçası geliyor, neden buluyorlar nikah öncesi.

@bürütal ben 1 sene çöp evde yaşamak zorunda kaldım

@maco o burçlarla alakalı değil kişilikle alakalı, üşenmeyip temizleyeydin

tam olarak böyle bi ilişkide 1,5 yılımız bitti ve evlilik hazırlığı yapıyoruz. iki dene yıldız peşpeşe gelmiş de götün başın oynuyo laflarına kanmayın, kişilere bağlı özetle.

haremden mi gelecen ümraniyeden mi bi karar ver önce

haremden geliyorsan hemen her otobüs geçer uzunçayır'dan. 16A-F-M-U, 320A, 18Ü. Sonra gebze-harem dolmuşları var onlar da geçer. dolmuş daha ucuza gelir eğer aylık akbilin yoksa. dolmuş fiyatı 1,60 tl idir.

uzunçayırdan 14 dk geçiyor, tam önünde indiriyor.

hosein, sen kozyatağı carrefour sandın galiba ? Ümraniye carrefourda gebze harem dolmuşunun ne işi var müdür ?

ağır olmak başka birşey 100 kilo body ci ile 100 kilo mr göbek bir olmaz.
Ben sadece yaşlı teyzelere amcalara hamilelere sakatlara yada kucağında bebek olanlara yer veriyorum. öle sırf bayan diye yer vermiyorum.

Edit: sorunun cevabına gelince yer veriyorsun mesela teşekkür bile etmeden pat diye oturuyor o zaman keşke yer vermeseydi(m). dediğim zmanlar oluyor bölelerini kaldıracaksın yerinden kalk len oturma sen diceksin ama olmuyor işte. Öle tşk etmeden kendi yeriymiş gibi oturan ablalarada uyuz oluyorum.

@basond hoca abla filan da değil aynı yaşta kadına kalkıp yerini verenler var.

" Ulan otobüs de bayağı sıkışık, kadın da rahatsız oldu bayağı etrafında değişik değişik tipler var. " deyip veriyorsun mesela.

valla orada içgüdüsel olarak falan veriyolar heralde delikanlı mode on oluyor sanırsam.

ihtimaller ;

1- yer verilen kadından hoşlanıldığı(yer veriyim, iki muhabbet eder, muhabbetin sonu evde biter düşüncesi) için
2- gerçekten hiçbir çıkar amaç gütmeden,sırf kadın olduğu için
3- durakta inecektir, ben kalkıyorum ayaktaki öküzler oturmasın bari sen otur mantığı

kadın her halükarda kendisine yöneltilen bu teklif için teşekkür etmeli diye düşünüyorum

genelde de türbanlılara yer veriliyor. ayrıca dikkat ediyorum bazen otobüse yaşlı bi amca biniyor, hatun benden bariz küçük, tipten de belli güne gidiyor, elinde terlik poşeti var, uyuz oluyorum öyle tiplere.. kalkıp yer de vermiyorlar yaşlılara..ben sabah 8de şantiyeye girmişim, ebeme atlanmış yorgunluk açısından o hamfendi güne gitçek diye yer verecem heee. hadi ordan..

"kibarlık/görgü,vs" diyoruz ona biz.

ben kadın halimle benden büyüklere, hamilelere, çocuklulara, engellilere yer veriyorum, bir sürü mallar otururken.

erkek olsaydım da ayrım yapmadan kadınlara yer verirdim, bir yerden geçerken kadınların geçmesine öncelik verirdim, asansöre binerken ve inerken kadınlara öncelik verirdim.

bunlar erkek için görgüdür, nezakettir. kadına saygı; bir erkekle ilgili en önemli kriterlerden biridir.

fark yaratmak/kişilik kalitesini yükseltmek bazen çok basit şeylerle sağlanıyor ama bu kadar basit şeylerin bile farkına varmıyor çoğuları.

centilmenlik yapıyordur. bana yaşıtım bi erkek hiç yer vermedi ama ne garip ortayaşlı adamların yer verdiği oluyor ki benim onlara yer vermem gerek. teşekkür etmeden kendi yeriymiş gibi oturanı da hiç görmedim. sen nerede gördün bu insanları ya :)

(şu an olduğu gibi, bazen "düzenle"yemiyorum yazdığımı. neye göre oluyor ki bu?)

önemli bir eki unuttum:
verilen yer için teşekkür etmemek de kadının "mallığı" oluyor. ve böyleleri de çok maalesef.

@hosein hoca aynen lisede bir arkadaş vardı beraber okula gidiyorduk birgün baktım iki tane türbanlı kadın bindi 18 19 yaşlarında önceden de bir sürü kadın var arabada elaman sırf bunlar türbanlı diye kalktı yer verdi o kalkınca ben de kalkmak zorunda kaldım o günden sonra ilişkimi kestim bununla.
bir de otobüsün dolu olduğunu göre göre nasıl olsa biri yer verir diye tıklım tıklım arabaya binenler de var.

@holy diver niye ayrım yapmadan kadınlara yer vereyim?yaşlılara hamilelere sakatlara zaten yer verilir.fakat bir erkek niye bir kadına kadın olduğu için yer versin ki.sorsak sabaha kadar ataerkil düzen kadın erkek eşitliği der durursunuz.ama sırf vajinan olduğu için bir erkeğin sana yer vermesi gerektiğini düşünmen ne kadar da aptalca.

@neira o kadar çoklar ki öyleleri.teşekkür edince erkeğin kendilerine sarkacağını filan düşünüyorlar heralde.

Kadınların yapılarının daha nazik olması olabilir mi?
Sıkışıklğa, ayakta uzun süre beklemeye erkekler kadar dayanıklı değiller. Bu sebeple yer veriyoruz. Daha doğrusu bu en önemli nedenlerinden biri. Bir de hemcinslerim arasında aklına yanlış düşünceler gelenler tarafından rahatsız edilmesine razı gelinmeme durumu da oluyor. Ve başka birinin de senin hayatında değeri olan kadınlara yer vermesi veya zor durumda yardım etmesi konusunda karma yaratıyorsun. Ayrıca hiçbir şey olmasa bir erkek olarak, ben otururken bir kadının ayakta olmasından rahatsız oluyorum.

nezaket. kadının teşekkür etmemesi ise öküzlük. ayılığın yüceltilmediği bir ailede yetişmiş erkekler böyle durumlarda kadınlara nazik davranır (kadın fiziksel olarak daha naziktir ve kadın ayaktayken erkeğin oturması ayıptır) ve kadın da karşılığında teşekkür eder. kadın erkek eşitliği de fiziksel değil fikirsel anlamdadır. erkeklerin kas yapısıyla kadınların kas yapısını eşit tutan da kadın erkek farketmeksizin maldır.

@sorhuna,

cevabımdaki ilk cümleyi tekrar oku istersen?
hatta tekrar yazayım;

"'kibarlık/görgü/nezaket,vs' diyoruz biz ona."

yazdığın cümlelere bakılırsa, (kapasite/içerik)sen ve senin gibiler vermesin zaten. çoğunluk da vermiyor. buradan da çoğunluğun senin gibi düşündüğü sonucuna varabiliriz. diğer yandan; benim gibiler de senin gibilerden zerre kadar nezaket/kibarlık/görgü beklemiyor zaten.

bu tür zihniyetlere ne anlatırsan anlat, ne kadar anlatırsan anlat; bakış açıları "sırf vajinaları olduğu için yer vermek"ten öteye gidemeyecektir.

he; yaşlı bir teyzeye yer verince "sırf vajinası olduğundan yer vermek" olmuyor da; daha genç bir kadına (çevrede yer verilme önceliği olan kişilerin olmadığı bir ortamda) yer verince "sırf vajinası olduğu için yer verme oluyor" değil mi akıl küpü kardeşim benim?

işte olaylara bakış açıları da kimin neyi ne olarak gördüğünü açıkça ortaya koyuyor zaten.

o yüzden sen takıl "hocu" kafana göre..
herkes kendi kapasitesince/meşrebince hareket eder/konuşuk eder/kendini belli eder vs vs.. ;)

*****

"sorsak sabaha kadar ataerkil düzen kadın erkek eşitliği der durursunuz."

şu cümlede "kadın-erkek eşitliği"nden ne anladığını gördükten sonra ne sabaha kadar sürmesi, 10 saniye bile sürmez merak etme. cevap bile verilecek bir şey değil çünkü?

@ex902, @albayrak +1
aynı şeyi farklı şekilde ifade etmişler.

@holy diver gerçekten tebrik ettim kafan güzelmiş.

he; yaşlı bir teyzeye yer verince "sırf vajinası olduğundan yer vermek" olmuyor da; daha genç bir kadına (çevrede yer verilme önceliği olan kişilerin olmadığı bir ortamda) yer verince "sırf vajinası olduğu için yer verme oluyor" değil mi akıl küpü kardeşim benim?


ben yaşlı bir teyzeye benden yaşlı olduğu için yer veririm aynı şekilde yaşlı bir amcaya da.fakat yaşıtım bir kadına yer vermem.karşındakini cinsiyetine bakmadan görebilmeyi başardığın gün çok şeyi aşacaksın buna inanıyorum.

özet:Sakat değilsen,fiziksel bir engelin yoksa,hamile filan değilsen ayakta kalacaksın herkes gibi.sırf kadın olduğun için sana engelli muamelesi yapılmasını kabul ediyorsan diyecek birşeyim yok.kapasitemle dalga geçenin kapasitesi yaşlı bir teyzeye vajinası olduğu için yer verdiğimi düşündüren bir kapasite.kadın olduğunuz için size nezaket vs kılıfıyla kaşıkla verilenlerin nasıl kepçeyle alındığını bir anlayabilseniz.

yani fiziksel olarak biraz daha dayanıksızlık var bunu yaşıt olan erkeklerde böyle düşünüyo ama tabi gerek yok zaten benim bol eşyalı(çantalı valizli) bi günümde değilsem kabul etmem teşekkürümü sunarım.
türbanlılara yer veriliyor olmasıda yorgunluk, dayanıksızlık değil. biz açık olduğumuzdan taciz edilmeye zaten bizim teşvik etmemiz ve bunun için hiçbirşey söyleme hakkımızın olmaması malum.

@sorhuna,

senin gibiler benim gibilerin kafalarını sadece tebrik edebilirler maalesef, keşke kendilerine yarayacak daha fazlasını yapabilseler ama olmuyor işte. akıllar satılırken herkes kendi aklını beğenmiş almış..

ilkokul çocuğuna anlatır gibi deneyelim son olarak;

"büyüklere yer/öncelik vermek" de görgüdür, nezakettir, kendine saygıdır.
"kadınlara yer/öncelik vermek" de.
"cinsiyetten bağımsız, insanlara yer/öncelik vermek" de.

kadına nezaketi kabul etmediğine göre sen de;
o an yanında olan sevgilin / karın / kuzenin / kız kardeşin / teyzen / annen / ninen / komşu ayşe teyzen, vs kim olursa olsun;

toplu taşıma araçlarında yanyana otururken o kadınları cam kenarına da oturtmuyorsun; binerken, inerken onlara öncelik de tanımıyorsun; ellerinde çantalar varsa almıyorsun; bir kapıdan girmek ya da çıkmak olduğunda sen onlardan önce geçiyorsun demek ki.

görgü, nezaket, kibarlık karşındakinin yaşlarına ya da cinsiyetlerine göre olmaz.

elinde ağır yükü olan yaşı ne olursa olsun her insana yardım teklif ediyorum ben de aynı yöne gidiyorsam. bir yerden geçme söz konusuysa, hemcinslerime zaten öncelik veriyorum da; üstüne bir de senin gibi zihniyetteki erkeklere öncelik veriyorum, hiç merak etme. karşımdan gelen "erkek" tam üstüme üstüme geliyor, ben çekiliyorum. tek kişilik geçiş yeri var, ben önce gitmişim, bakıyorum o da devam etmiş yolu kapatmış, çekiliyorum yol veriyorum. (nezaketi bilmeyen insandan nezaket beklenmez. tek kelime de edilmez, neye yarayacak ki ona saatlerce anlatsan da.) bu ne oluyor peki? "erkeklerin penisi olduğu için yer verme" mi? ben bu zihniyete tüküreyim.

o tür davranışların ana başlığı şudur: "görgü, nezaket, kibarlık, kendine saygı,vs"

ben daha ileri götürüp "cinsiyetle de alakası yoktur" diyeceğim ama daha bir önceki konu ağır geldi taşıyamıyorsunuz, bu kadarı sizin neyinize.. (kişilere sahışlara değil genel zihniyete sesleniş)

sonuç;
he canım, haklısın paşam...
selametle..

www.eksiduyuru.com

@sorhuna,

karşıdakinin hak ettiği şekilde davranmak/saymak yerine, kendi kişiliğine uygun cevap vermek/yorum yapmak da "kendine saygı" ve "kapasite" meselesidir mesela.

sana bir şeyler sayılmıyorsa; bu, sen hak etmediğin için değil, kendimize yakıştıramadığımız içindir, anladikos "kibar ve zeka küpü" seni...?

son yazdıklarınla (şahsıma yazdığın "beyinsiz, embesil") uçurulmazsan buraya dair tekrar düşünmek gerek..

@holy diver yazdıklarım silinmiş ama daha fazlasını da yazmayı düşünmüyorum zaten.kendi çelişkilerini aşabilmeni temenni etmekten başka elimden birşey gelmiyor.


elinde ağır yükü olan yaşı ne olursa olsun her insana yardım teklif ediyorum ben de aynı yöne gidiyorsam. bir yerden geçme söz konusuysa, hemcinslerime zaten öncelik veriyorum da; üstüne bir de senin gibi zihniyetteki erkeklere öncelik veriyorum, hiç merak etme. karşımdan gelen "erkek" tam üstüme üstüme geliyor, ben çekiliyorum. tek kişilik geçiş yeri var, ben önce gitmişim, bakıyorum o da devam etmiş yolu kapatmış, çekiliyorum yol veriyorum. (nezaketi bilmeyen insandan nezaket beklenmez. tek kelime de edilmez, neye yarayacak ki ona saatlerce anlatsan da.) bu ne oluyor peki? "erkeklerin penisi olduğu için yer verme" mi? ben bu zihniyete tüküreyim.

he; yaşlı bir teyzeye yer verince "sırf vajinası olduğundan yer vermek" olmuyor da; daha genç bir kadına (çevrede yer verilme önceliği olan kişilerin olmadığı bir ortamda) yer verince "sırf vajinası olduğu için yer verme oluyor" değil mi akıl küpü kardeşim benim?

şu yazdıklarının içinde barındırdığı boşluğu çelişkileri aşabilmelisin.bunlara cevap verebilmelisin.çünkü bu yazdıklarının benim söylemimle zerre kadar ilgisi yok.ben yaşlı bir insana engelli bir insana cinsiyetine bakmadan yer veririm demişim sen ne demişsin.hoş dediğin gibi akıl pazarda satılmıyor.hadi iyi günler.

@sorhuna,

bu kadar yazılanı anlamayıp bir de özele dalmak (hatta küfürler, hakaretler vs) kendi düşüncelerini başkalarına kabul ettirmenin bir yolu değil. bunu kafana sok. ne kadar görgülü, nazik ve kibar olduğunu da gösterdin.

*****

@duyuru sakinlerine,
bu nikli kişinin özelden yazdığı küfürleri,(malum tahmin edersiniz, eziklerin, kendine güven ve çap sorunu olanların ilk sarıldıkları sikme, sokma, anneye küfür, beni sikecekmiş ama kalkmazmış vs) gelip yüzüme de söylemesi için cumartesi günü saat 18.30'da taksim'de mcdonalds'ın oraya gelmesini söyledim.

sonra bu "senin karşında kalkmaz bile. kezbanlarla işim olmaz" diye kuyruğunu kıstırdı falan.. sonra adres istedi, gelecekmiş. yukarıdaki adresi ve saati verdim.

delikanlılık öyle klavye arkasında olmuyor haspam. gel de burada yazdığın kadar erkekmiymişsin göster bakalım..

****
ha, bu arada özel mesajlarla savcılığa suç duyurusunda bulunacağımı da belirteyim. terbiyesizlik ve görgüsüzlükle hiç üşenmem her zaman mücadele ederim.

bekle bekle gelir kağıt, postada gecikme varmış :)

ulen hala mı bekliyorsunuz kağıt?!

www.osym.gov.tr

kağıt gelmiyor, ösym den kendiniz çıkartıyorsunuz.

ais.osym.gov.tr

böyle durumlarda başvuru kılavuzu adam gibi okunmalı.

eski çalıştığım yerin böyle bir departmanı vardı. ismini duymuşsundur belki, exelect.

şirket içinde en rahat insanlar bunlardı, sürekli bir kahkaha ve neşe halindeler. ayrıca insanların başvuru sırasında yaptığı aptallıklar da cabası. 16 kişilik fotoyu cv'sine koyan mı ararsın, forma yazdıkları abidik gubidik şeyler mi dersin.

genel olarak sözelci ve hatta halkla ilişkiler mezunlarını çalıştırıyorlar. çalışma koşulları ise cmt pazar tatil ve tek örnek üstünden gidersek gayet keyifli.

evet duydum hatta başvurdum internet üzerindeki iş bulma sitelerinden. teşekkür ederim.. başka ne yapabilirim?

yetiştirilmek üzere dönemlik stajer alımı yapar exelect firması, bi şansınızı deneyin derim. genelde kadınlar çalışır bu sektörde, cinsiyetinizi yazmamışsınız ama erkekseniz şansınız düşük.

kadınım başvurdum net üzerinden umarım işe yarar..

Beraber yaşayıp napıcaksınız ki, orayı anlayamadım. Yetişkin adamlarsınız anladığım kadarıyla, ev işlerinde üzerine düşeni yapıyorsa ortamı germenin anlamı yok bence.

hacı elemanı bırakman çok büyük ayıp olur.

bu konuyu niye dert ettiğinizi de anlayamadım açıkcası. Yani eleman odaya çekilip temizlik, bulaşık, yemek vs.. işlerine el atmıyorsa uyarırsınız olur biter ama bunun dışında işte sırf odasına kapanıyor diye aynı evde yaşamamayı düşünmeniz bana pek mantıklı gelmedi.

daddy +1

adı üstünde ev arkadaşı, evdeki görevlerini yapması yeter. zaten sana iyilik de yapmış daha ne istiyorsun. ha sürekli sizinle gezsin tozsun istiyorsanız orası ayrı.

Şimdi şöyle ki sizi satan arkadaşlarınız seninle yola devam eden elemanın -kendilerine göre- bir yamuğunu görmüşler ki (Kavga da edildi diyorsun) yollarını ayırmışlar. O süreçte senin o elemanla bir problemin yokmuş ama sevgili bulduktan sonraki hal ve tavır değişimi de senin için sorun teşkil etmekte öyle ya da böyle, yani aynı elemanın sen de bir yamuğunu görmüş bulunmaktasın anlattığına göre.

Aynı şekilde sonradan size katılan ev arkadaşınızın aynı evde bireysel takılma durumuna istinaden senden daha büyük bir sıkıntısı var belli ki. Hatta senin bu konudaki görüşlerine bariz bir şekilde etki etmiş bile olabilir ki öyle görünüyor. Ama üzülerek söylemeliyim ki herif ödemeleri aksatmıyorsa, evin dirlik ve düzenine istinaden formaliteden de olsa yapması gereken her şeyi kuralına göre yerine getiriyorsa senin kuruntulu ev arkadaşına bok yemek düşer.

Bu durumda eleman suçlu değil. Ha ödemeleri aksatıyor, o, bu, şu durumları varsa o zaman açık açık konuşun ve yollarınızı ayırın derim. Ama şu durumda size sonradan katılan ev arkadaşına bireyselliğe ve kişi özgürlüğüne ilişkin 2-3 kelam ederek ihtar çekmen, sorun çıkarmaya, mızmızlanmaya devam edecek olursa da kendisini sepetlemen yerinde olacaktır diyorum.

bence sonradan bulduğunuz elemanda tüm problem.koy götüne tekmeyi gitsin.ailemisiniz karı koca mı ne beraber yaşaması bişeyler paylaşması.diğer arkadaşın kral adammış bu arada ( tabi diğer arkadaşların da dediği gibi ev ile ilgili konularda vazifelerini yerine getiriyorsa).

"En yakın arkadaşım manita yaptı, arkadaşlarını umursamıyor artık" şeklinde olsa soru gene anlarım biraz. Ama neticede yetişkin insanlarsınız. İyi anlaşmak, ev arkadaşları olarak zaman geçirmek güzel ama herkesin kendi hayat planları var neticede, ve öncelikleri. Büyütülecek bir konu değil bu. "Adamın yüzüne bakasım gelmiyor artık" gibi bir durum yoksa 3 kişi arasında, herkes kendi hayatına baksın.

demek ki benimle ev arkadaşı olsa o arkadaşın birinci ay sonunda evi terk ederdi :) ne o öyle karı koca gibi sürekli beraber takılmak felan. bulaşıktır yemektir temizliktir onları aksatıyorsa apayrı tabi de onun dışında "ama odadan çıkmıyo kiii" diyenin ağzına ağzına terlikle vurasım gelir benim. sana ne amk benim sosyalliğimden kız arkadaşımdan.. bak sinirlendim şimdi..

kaçıncı sınıftasın bilmiyorum da okul bitene kadar sen bu elemanla takıl, bitince de zaten herkes kendi yoluna gidiyor. sonradan çok arayacaksın ah ulan şimdi felanca olsa da iki takılsaydım diye.. kıymetini bil bu zamanların.

hasta mıdır nedir bırak konuşsun gören de size zararı dokunan birşey yapıyor sandım

"Biz ortada kaldığımızda, bu arkadaşın burada tanıdığı insanlar onu eve almayı teklif ettiler, beni ortada bırakmamak için onların yanına gitmedi zamanında. "
size bu kıyağı yapan adamı sevgilisi var siye bırakmayı mı düşünüyorsunuz. Nası birisin sen arkadaşım ödemeler tamam, görevler tamamsa size ot yemek düşer. Eleman kırk yılda bir hatun yapmış bırakın keyfini çıkartsın. Ha çok beraber takılmak istiyorsanız yengenin arkadaş çevresinden birer hatun da siz yapın mutlu mesut yaşayın.

benim ev arkadaşından anladığım, arada salonda denk gelince iki geyik çevireceğin, evin işlerine giderine ortak adamdan ötesi değildir. istersem 1 hafta odamdan çıkmam. kendi evimde de gidip konuşayım ayıp olmasın diye mi takılacağım la? ev arkadaşı işte, coşmayın fazla.

1.si satmadım seni :))
2.si olayı eksik anlatmışsın...

@caglayanli bi dur ya.

yapma etme @tanterosa riskin en yüksek olduğu dönem doğurganlığın en yüksek olduğu reglin bitmesinden bir hafta sonrasıdır. reglin hemen öncesi pre menstrual dönemdir ve herangi bir hamilelik riski yoktur.

risk yok, hosein in dediği gibi pms denir o döneme

bebegimonline.com ' dan bildiriyorum, regl öncesi risk azalıyor.
So sorry.

cok cok dusuktur.
Regl doneminin basladigi gune 1. gun dersek, 13. gun ile 15. gunler arasi gebe kalma riski en yuksektir.

%27,4

yine tesisat işi ha, tahminim iki gün sürer ve 500 civarı olur..

Bu iş için tavanı kırmaya gerek yok. Su sızıntısı nereden geliyor? Eğer rezervuar ya da su borularından birinin patlağı söz konusu ise kırım döküm yapmadan yeni bir boru çekerek (polyetilen) dışarıdan hallederler. Akan su pis su ise ve giderden geliyorsa o zaman aşağıdan değil yukarıdan gider ve borusunu değiştirecek kadar şap kırılır ve tamiratı yapılır bunun tüm maliyeti 200-300TL olur malzeme dahil ve bol bulamaç fiyatlarla.

Kırılacak alan da 1m2 den fazla olmaz. Öbür türlü tavanın tamamının kırılması çok maliyetli olur 4-5 bin lirayı bulur tamiratıyla. Alttan demir görülen yerler de sıvayla tamir edilir.

İyi bir usta fazla masraf çıkarmadan halleder bu işi.

panpa geçmiş olsun, yakında ev üzerine göçecek amk. önce elektrik sonra su.

işin inşaatçıyla değil, su tesisatçısıyla. tesisatçı gelip bakacak, temiz su mu pis su mu diye. ona göre, tuvalet boruları, lavabo boruları, su tesisatı borularından birisi olabilir. buna göre o borulardan, dirseklerden birini yada bir kaçını, değiştirecek. borular ucuz şeylerdir genelde fakat burada asıl önemli olan işçilik ve kaçağın tespiti, asıl para tutan ustanın tecrübesi yani.
üç dört ay önce alaturka tuvaletin altındaki çatlaktan sızan su yüzünden alt kata su gidiyordu, sadece doğru şekilde tespit etmek 5-6 saat sürdü. yanlış yeri tespit edip onarırsan bütün her şey boşa gidiyor, üzerine bir de seramik döşendiği için bir hafta önce döşediğiniz seramiği mecburen kırmak zorunda kalıyorsunuz. gerekirse ustanın kafasını sikin ama doğru yeri bulduğunuzdan emin olun.
ben istanbul'da tesisatçıya 300tl verdim. bunun içinde tuvaletin kırılması, kaçağın bulunması, alaturka tuvaletin alafrangaya çevrilmesi ve tuvalete 2-3mt su tesisatının çekilmesi bir de hazır gelmişken kombinin altına da bir musluk takalım diyip bir musluk taktırması dahil. tuvalet değişmeseydi de 200 lira gibi bir şey verirdim. onun dışında bir de seramikçi çağırmıştım yerleri tekrar döşedi ona da 50 lira verdim, 3-4 saatte bitirdi işini.

bir de şöyle bir ekleme yapayım, bazen tuvaletin yer döşemesinde sorun olabiliyor, derzler eskiyor, aşınıyor ve tabana su çekiyor. tuvalet ıslak bir alan olduğu için o tip bir şey de olabilir. başta da dediğim gibi iyi tespit etmek gerek

ciddi misiniz? jaw seni bursa'ya götürebilir miyim? hosein de tesisatçı gönderir ...

yalnız şöyle, su sızıntısı nereden henüz bilmiyoruz ama buski eğer kimse yokken o hale geldiyse pis sudur dedi, bi test önerdi ona göre gelip bakacaklar çünkü bir tek temiz sudan hele kapalıyken o hale gelmez boşuna bize para vermeyin tespit için dedi adam, o testi yapacaklar önce.

Sorun şu, boruların zaten değişmesi gerekiyor, daha sonra yine aynı sorun çıkabilir, yani boruların çoğu çürümek üzere olabilir ama dediğiniz gibiyse içim acayip rahatlar... yukarıdsan değil aşağıdan kırma olabilir...


sizin fiyatlarınız ne kadar iyimser... allaaaam inşallah ööledir ya :((

Vincenzo, daha 2 sene önce sırf bu yüzden küvet değişti ama başında olamadık, annem hastaydı ben de onu bırakamazdık, çok özür diliyorum sik gibi yapmışlar, sorun oradan bile olabilir... önce şu testi bir yapsınlar da...

Yeni fayans bulmuş kiracım kendi döşeyecekmiş, şunlar olmadan yapma demeyi unuttum, su kesilir belki diye saçma bir tahmin yürüttü başka biri.

Banyo gderinden de olabiliyor, çekomastik çek demiştim annemin çok hatırı olan kapıcıya yappmamış, ben alçı çektim, bakalım neler olacak...

talepte bulunursun da kabul etmeleri çok zor. şirket iyi niyetlidir bilemem de 12 günlük izne hazırlıklı ol üstelik o da seneye olmak kaydıyla.

hayır

yıllık izin hakkı sigortalılık sürenize değil, çalıştığınız şirketteki kıdeminize bağlıdır. dolayısıyla hayır.

marmara forum, istinye park, capacity, galleria

ekonomik olarak aradığın bütün markaları internetten daha ucuz alabilirsin.
fiyat önemli değil diyorsan çıkıp gez tabii.
cevahir, forumistanbul, kanyon,
bu üçünü gezsen yeter bence.

erkek veya dişi farkettirir. dişiysen optimum göztepe yeter de artar bile. ama erkeksen palladium diyorum.
anadolu yakası kişisiyim, çok belli ettim değil mi? =)

ucuz olsun diyorsun optimum ya da olivium, para bende diyorsan istinyepark ve cevahir.

torium.

Marmara Forum güzel. Nişantaşı Osmanbey'deki mağazalarda da kadınlar için uygun fiyata bol çeşit bulabilirsin.

ketıl

hangi şehirde olduğunu hatta muhitten bahsetsen? ya da türkiye mi orası?

Bulaşık makinası. Elimde yıkarım hesaplarını hiç yapma gerçekçi değil.

yalnız yaşamaya alışkın değilsen ve çok sosyal biri de değilsen zor günler geçirebilirsin.

şuan belli değil şehir,üniversite için gideceğim puanım büyük kentlere yetmeyecek gibi.uzun bir süre çalıştım ve üniversite okumaya karar verdim.yalnızlığı seviyorum.

evcil hayvan besleyebilirsin. yalnızlığa iyi gelir.

yangın söndürücü olsun evde.

soğuk havada portatif kalorifer işe yarayabilir.

acil durumlar için arayabileceğin biri olsun.

hep yalnız kalmazsın ama çoğunlukla gecenin sonunda kapının ardında tek sen kalacaksın. yalnızlığı seviyorsan ihtiyacın olan motivasyon sende var demektir. gitar neyn bi şey deneyebilirsin yalnızken müziğin yardımı olabilir. muhtemelen küçük bi arkadaş grubun olur ve yurtta kalanlar bazen gelir senin evinde kalır. bikaç arkadaş bulduktan sonra sorun olmaktan çıkar.

mahalle baskısını çok sorun etme bence en büyük problemin o olsun.

ben izmirde yaşıyorum ama küçük bir şehir için tahmin yürütürsem; kira fatura mutfak 800-900 tl olur diye tahmin ediyorum.

araç gereç konusunda önem sırasıyla;
1- buzdolabı(mini filan mutlaka olmalı)
2- yatak

gerisi teferruat.

yalnızlığa kapılma, yalnız yaşarken ev gel bana gel bana diye çağırır, miskinliğe davet eder, fazla uyma çünkü rutin işlerin seni evde fazlasıyla tutacak zaten(temizlik, yemek, bulaşık vs)

araç-gereç olarak bi insan lazım, ciddiyim devamını oku.

yeni eve çıkacağın için telefon internet bağlatıcaksındır, bunlar içinde bi sorun çıkarsa ya da çıkmasa bile biri lazım o evde duracak. bi yerden bi usta mı gelecek birisi mi gelecek evde birisi bulunması gerekiyor.

onun dışında makarna süzgeci derim ben ve kaçarım.

buzdolabı + çamaşır makinesi

Bıçak ve sarımsak döveceği panpa. Yemin ederim bu ikisi varsa yapamayacağın yemek yok. Gerisini yavaş yavaş halledersin.

çaydanlığı unutma her türlü çay malzemesi alıp sabah kahvaltı için çay yapalım dedik çaydanlığın olmadığını farkettik aklımıza gelmemişti onu almak,
Sen unutma al..

türbişon mutlaka lazım, arkasıyla da bira şişesini açarsın oh mis..

(bkz: yalnız yaşamak isteyenlere tavsiyeler)

ben staj yapmak istediğim yerin insan kaynaklarına okulun verdiği "öğrencimizin firmanızda staj yapma isteğini olumlu değerlendirirseniz seviniriz" gibi bi şeyler yazan dilekçeyi götürüp "merhaba elimde şöyle bi belge var staj yapmam gerekiyo burda yapabilir miyim?" dedim, olur tabi, ilgili birimle konuşalım kesinleşirse biz sizi yarın ararız dediler, aramadılar. ertesi gün bi daha gittim ararız demiştiniz, aramadınız diye, aa evet dediler, ayarladılar stajı. gittiğim yer de baya köklü bi yer, tanıdığım falan da yok.

mart geç bile kalınmıştır, şubatta halletmeliydin.

değme mi;) hastasıydık zamanında..
hemen başla...

kesinlikle değer.

ama kimsenin böyle şimdiki diziler gibi bi oturuşta iki sezon falan bitirebileceğini sanmıyorum.. konulu lan

tgrt izleme sebebimdi benim x-files. gercekten cok bomba bolumleri vardir. bence fringe'i 3'e 5'e katlar.

şu an izlediğin çoğu bilim kurgunun bir şekilde esinlendiği dizidir. çok tanıdık konular göreceksin izlerken, ilk sezon biraz yavan gibi gelebilir ama devam edersen fringe filan hikaye gelir,

ha fringe'in de hastasıyım ben o ayrı :)

bilim kurgu dizilerinin anası denebilir. bu zamana kadar izlememiş olman büyük kayıp.

x files ı çok çok sevmiş ve baya izlemiş biri olarak fringe'e 4 bölüm falan dayanabildim sonra izlemedim. x files dan sonra acayip çakma geldi. bi kalite ve temel farkı var. ama eski olduğu için görüntü kalitesi ve efektler yeni dönem yapımlarından sonra içini açmayabilir.

24 ocak gelse de yeni sezonu izlesek. İkisini de çok özledim :)

@mulder kaç yıldır hasetle sizi bekliyoruz neden sadece 6 bölüm?? :(

@historien fringe'in ilk sezonunda sık sık the x files'dan esinlenmeler var. bence izle. izlediğim en iyi dizilerden biri.

2012'nin duyurusunu hortlatmak. ben de mi duyuru hortlatsam acaba. hatta sonra niye tik atmıyorsunuz filan desem eğlenceli olur. kendi kendime konuşmuş gibi olurum. şu an yaptığımdan pek de farkı olmaz. *_*

@kuzey li
David Duchovny'nin bir röportajda verdiği cevap: Ben, Chris Carter ve Gillian Anderson'ın yaklaşık 3 aylık boş zamanımız vardı. Bu da 6 bölüm yapıyor!
(Bence de çok az)

izledim beğenmedim.

2 sezon bitirdim daha da dayanamadım.

o yıllarda izlesem müptelası olurdum eminim, oysa şimdi aynı etkiyi yapmıyor.

fragmanlarına denk gelmek için tgrtede ihlasın reklamlarını ezberlerdim be, küçücük çocuktum ama cuma geceleri kaçırmazdım, bence şimdi sarmmaz, konu olarak efsane olsa da efekt falan olmayınca bilim kurgunun %40ı falan etkisini kaybediyor

sınavların olduğu günler açık olabiliyor bazen, özellikle de büyük sınavların olduğu zamanlar. onun dışında resmi tatillerde kapalı durumda.

1) eğer çok büyük aksilik olmazsa mayıs ve kasım aylarında olmak üzere iki atama yapılıyor.

2) önce alanını yazarsan daha rahat cevap verilir bu soruya.. misal inşaat mühendisi isen 85'le istanbula en kötü ikinci tercihinde atanabilirken endüstri mühendisi olarak 95'le açıkta kalabilirsin. eğer büyük illere gözüm kapalı atanmak istiyorum diyorsan 90 üstü en garantisidir.

alanım iktisat.

savcılığa gidip suç duyurusunda bulun. hangi siteden verildiğini öğrenirsen daha kolay olur. savcılık ip'den tespit eder nerden yapıldığını. ha internet kafe ise kamera kaydının tutuluyor olması gerekir. o da senin şansına bağlı.

savcılık +1 peşini bırakma görsünler cezalarını

Savcılıktan bir şey çıkmaz.
Geçmiş olsun, kötü bi durum.

anasına selamı fiili olarak gönderdiysen savcılığa gitmeni pek tavsiye etmem. hattını değiştir. eğer senin bir yanlışın olmadı ise karşı tarafa savcılığa başvur.

dizimag'i dene

yabancidiziizle var
webte izle var
ikisi de iş görür

arkadaşlar teşekkür ederim, ama bunlar bildiğim kadarıyla online olarak izlemeye olanak sağlıyor. indirip, flash belleğe alıp televizyondan izlemek için değil gibi sanki, öyle mi?

dvd veya vcd oynatıcınız divx oynatmıyorsa dvd versiyonunu indirmeniz gerekiyor bildiğim kadarıyla.

güzel kardeşim torrent kullanmayı biliyorsan kafan rahat bir şekilde torrent ile indir derim. gördüm ki dublaj demişsin aman ha sakın, insanlığa mâl olmuş bu dizilerden soğursun mazallah.

hahaha:) dublaj ha:) evet maalesef dublaj istiyorum, ben her ne kadar hayatımın son 20 yılını ingilizceye adamış olsam da, eşim bilmiyor ve altyazı takip etmeyi de sevmiyor. bana kalsa, altyazı bile istemem görüntü kirliliği olmasın diye ama napalım.

gelelim torrent işine. işte onu kullanmayı bilsem demek ki hayatım toz pembe olacak. aslında benim istediğim de bunun bir linki falan yok mudur, sebat edip indireyim?

hayır lisans mezunları orta öğretim ve liseye giremiyor.

lisans mezunu olarak kpss b grubu sınavına giremezsiniz.

direkt memur atamaları için kpss a sınavından alacağınız (genellikle) p3 puanı ile başvurabilirsiniz.

b grubu sınavlarına yalan beyanla girip, atanırsanız bile evraklarınızın teslimi esnasında ilgili evrakı ibraz edemediğiniz için atamanız geçersiz sayılır. üstelik yalan beyanda bulunmuş olursunuz.

KPSS A sınavına giricem , oradan aldığım puan türü B grubunda bulunan yerlere tercih yapmamı sağlayabilir doğru mu anladım?

Hayır ortaöğretim ve önlisanslara açılan tercihlere başvuramazsınız.

kpss A grubu sınavına gireceksiniz. atamalar yapılacağı zaman ösym tercih kılavuzu yayınlayacak. O kılavuzda sadece "lisans" mezunları için ayrılan kontenjanlara başvurabilirsiniz. hatta örnek olması açısından şu an ösym sitesinde bulunan kılavuzu inceleyebilirsiniz.

bu arada bu yıl için kpss A grubu sınavına girme şansını kaçırdınız. en erken 2013 kpss lisans sınavına girebilirsiniz.

@balık kraker biraz kavramları karıştırmış. A grubu atamalar sözlü ve yazılı sınavlarla eleman alımını ifade eder. örneğin gelir idaresi uzman yardımcısı gibi. bu kadrolar ya uzman yardımcısıdır ya da müfettiş yardımcısı. B grubu ise geri kalan memurluklar/mühendisler ve sağlık çalışanlarıdır.

şimdi gelelim soruna. ösym en son mezun olduğun okulu baz alır, o sebeple 23 eylüldeki sınava girsen ve atansan bile atama onayın yapılmaz. sınav ayrı günler, lisans 7 temmuz, önlisans 23 eylül

Teşekkür ederim verdiğiniz bilgiler için ,A grubu için başvuru yapmıştım harcımı ödedim sınav tarihini bekliyorum.

1) parayı atm'ye yatırıyorsun.

2) ösym'nin sitesinden sana en yakın ösym merkezi/okulu bulup oraya gidiyorsun. sınava girmek istediğini söylüyorsun. onlar kalan işleri halleder.

3) ortaöğretim ve myo'lar için oturum kavramı yok. tek oturumluk sınav o da zaten 23 eylülde.

4) memurken okuyabilirsin herangi bi sıkıntı olmaz. yalnız 40 saati doldurman gerekir memur olarak.

Bunlara ek olarak diploma aslı lazimmis

Modem ve tv aynı sigortaya bağlıdır ama sigorta yetersizdir. Elektronik aletler ilk açıldıklarında anlık olarak normalden daha fazla tüketim yaparlar. Bu nedenle tv'yi açtığında dalgalanmadan dolayı modeme yeterli akım gitmiyodur resetleniyodur.

hocam bu arada aynı yerden çıkan kablolar hat kabloları, güç değil. o nedenle nedeni başka da olabilir.

aralarında 50 cm bırakmaya çalış, büyük ihtimal üstüste biniyordur sinyaller. eğer yapamıyorsan da adsl kablosuna alüminyum folyo sar.

Arayın insan kaynaklarını. Böyle böyle adam bana şunu dedi, hangi belgeler lazım deyin. Zaten durumu size açıklarlar. Haberleri yoksa da ilgili kişiye sorup size de bildirirler.

bence de ara ama onlar dönmediyse olumsuz sonuçlanmıştır zaten başvuru.

yahu başvuru gibi değil ki tamam dedi ay başında başlarsın, alıcam seni dedi. olumlu veya olumsuz döneriz demedi ki :/

Anlıyorum ben. Bir önceki işimden delicesine ayrılmak istiyordum. Şu anki işyerimle görüştüm. Patron dedi ki "ok ama genel müdür de okeylerse gelin başlayın" Genel Müdür'le de görüştüm. "Ok hemen başlayabilir misiniz?" dedi. İki hafta sonra başlayabileceğimi belirttim ben de.

Sonra ne insan kaynakları ne bişey kimse aradı. Ben de aradım insan kaynaklarını, ben patronla görüştüm işe başlayacağım ne belgeler lazım dedim. Bizim haberimiz yok ama belgeler şunlar dediler. Sonra patronu aradım ardından da genel müdürü ve istifa edeceğimi, sakata gelmek istemediğimi anlattım. Onlar da tekrar onayladılar. Böylece işe başladım. Hiç tezcanlılık filan değil gayet normal ...

daha 10 gün varmış rahat ol bence sen alındın. ara ara.

ara ve işlerini de ona göre ayarlayacağını söyle. onlar seni ne kadar seçiyorsa sen de onları seçiyorsun sonuçta.

on lisansa girin lisans tamamlanlnca atamanlz yapilir maaslnlz artar ne guzel iste
millt istiyorda onlisansa giremiyor

@demlikposet niyetim o zaten ama lisanstan mezun olabilecek vaziyettesin deyip önlisansa almamazlık etmesinler

ataman yapıldığında mezun olduğun son yer lisans olacağı için bi pislik çıkar mı bilemeyecem. iyi araştır derim.

avm bayisi artı kirayı koymuştur üstüne.. geçenlerde evkurda çamaşır + bulaşık maiknesi ve buzdolabına 3400 fiyat çektiler üstelik samsung marka.. biraz pahalı geldi bana..

outlook'un kategorilendirme, tikleme olaylarını kullanıyorum ben.

ajandama yapacaklarımı yazıyorum saati saatine.. ardından kırmızı kalemle tik atmanın keyfi paha biçilemez.

ajanda

wunderkit

saatli ajanda.

google calendar, gmail task

şantiyedeyim, ajanda candır..

outlook calendar, outlook kategorileri ve bayrakları, ajanda, postit

hepsi lazım oluyor.

ajandadan sürekli excele güncelliyorum.

İşletim sistemini yazarsan ona göre daha detaylı bir açıklama yapılabilir. Administrator hesabı ile girmeyi dene öncelikle olmazsa kullandığın sürümü söyle ona göre yardımcı olalım.

windows 7

Eskiden bir metot uygulardik hala gecerli midir bilmiyorum ama admin sifresi belirlenmediginde ise yariyordu (XP'de). Bilgisayar baslarken surekli ctrl-del yahut baska bir ikili kombinasyona basiyorduk. Sifre istemeksizin aciliyordu bilgisayar. Eger admin sifresi belirlemediysen arastirabilirsin bu dedigimi.

en basit ve kolay yolu www.howtogeek.com

içindeki verilerin hiç birine zarar gelmez.

ctrl+alt+del kombinasyonunu yapıp kullanıcı değiştir. yeni kullanıcın "administrator" olsun. şifresiz ve tüm haklara sahipsin böylece. sonra da bilgisayarım'dan kullanıcı ayarları'na girip şifreyi değiştir/öğren.

hiren's bootcd de şifre sıfırlama bölümü var, herhangi bir şeye zarar vermeden sıfırlayabilirsiniz

@hosein admin olan hesap benimkiydi, diğer hesap öylesine duruyordu onun şifresi yok zaten de ctrl alt del denedim yemedi.

Elcomsoft System Recovery Professional


bu programi bulacaksin once. sonra bir cd' ye yazip bilgisayarini bu cd uzerinden acacaksin. gerisi gelir zaten. basit bir ekran uzerinden sifreni resetleyebiliyorsun.

www.akakce.com

sadece ömrü daha uzun olur. görüntü farkını da gözlerin anlayamaz.

karaköyde bulabilirsin.

valla Philips kablolar yıldızlarla sınıflandırılmış. Bazıları 2-3-5 yıldız falan.. Bende 5 yıldız olanı var "great for 3D tv" "4x 1080p speed" "lossless audio" vs vs birşeyler yazıyor ama ne kadar işimize yarar ne kadar fark ederiz bilemem..

İnternetten bak işte sanalpazar'da falan mağazalardan daha ucuza satanlar var.
İstanbul'daysan Karaköy'e gidip tünelin oradaki altgeçite de bakabilirsin mesela..

hdmi kabloların altın olması o kadar önemli değil. kablonun uzunluğu önemli olan. 1.30 mu 1.80 mi neydi. bu metreden uzun olan kablo yolda kayba sebep oluyor. kadıköy yazıcıoğlunun oralarda yanyana koyup gösteriyorlar bile fark olmadığını.

ilk bağlantı anında ilk birleşimin ilk temasın gerçekleşmesinden mili saniyer önce yaklaşan plakalar arasında ufak bir elektriklenme ve akabince minicik bir kıvılcım oluşur ya da elektrik akımı olarak nitelendirin. sürekli tak çıkar yapılan beğlentı parçaları altın kaplanır ki bu korozyon minimuma indirilsin.

yani kısacası altın kaplama ömür uzatır o da şöyle diyeyim 50 yılın üstünde kullanıp günde bir tak çıkar yap yap belki o zaman farkı farkedersiniz.

kalite ses ve aktarım hızında mikrodünyada değişimler olabilir ama lakin siz de mikroda yaşamıyorsunuz.

hdmi kabloların markadan markaya, ya da modelden modele görüntüsü kalitesini değiştirmediği kanıtlandı. ister sony olsun, ister platoon, ister altın,ister gümüş uç. farketmez.

tek dikkat etmeniz gereken şey hdmi versiyonu, 1.4 ile 3d aktarımı, 4k çözünürlük falan geldi ama 1.3 her şeye yeter ve genel olarak bulunan ürün 1.3. özel ihtiyaçlarınız yoksa en ucuzunu alın gitsin, gerisi cidden para tuzağı.

altın ucu falan çok kafaya takma kablonun kılıfı kaliteli olsun, böyle örme desenli kablolar var, normal plastik kablolara göre daha kalın, onları tavsiye ederim ben s-link almıştım bir sorun çıkarmadı.

bi diziye başla panpa. ayrıca sınav nası bitti la? haftaya?

lys-5 benimki sadece :)

tatile kaçmayı dene arkadaşlarınla ama sakın sınav muhabbeti yapacak insanları yanınıza almayın, boşuna darlanmayın

bence hiç üzülmene dert etmene gerek yok, o sınava bende girdim ve iyi geçti, üstelik alanım dil bile değildi lisedeyken, yani iyi bir sonuç alır güle oynaya yerleşirsin, son olarak bunları düşünmen güzel ama zamanı uygun değil, takriben 1 ay sonra düşünürsen, yani tercih döneminde, yerleşme tercihi yaparken sana daha çok yardımı dokunur.

@amaltheia, bir tane arkadaş var tatile gidebileceğim.o da beynimi ütüler sınav muhabbetiyle malesef.

vizelere odaklanmaya başla geçer bence.

youtube'dan filozof reyiz'i izle. hayatın anlamsızlığını gör, dertlerinden sıyrıl bir anda.

ben kendi yaptıklarımı anlatayım genç.. ayrıca sene 2001 idi ve daha adsl kavramı yoktu ortada öyle diyim sana..

sabah 8:30 gibi kalkmaya alışmıştı bünye, her sabah o saatte kalkar, kahvaltımı yapar ve roland garros izlerdim. yaklaşık bir ay idare etti bu turnuva.. eh bi de o zmn ergeniz ve martina hingis kortları sallardı o yıllar.. neyse peşinden trt2'de gençlik dizisi vardı onu izlerdim. sonrasında öğle yemeği. öğle yemeğini yedikten sonra çıkıp bi arkadaşla buluşur ve onunla birlikte counter oynardık. ardından da 5 gibi eve gelirdik.

şehir de küçüktü, bi baştan bi başa yürümek bir saat civarı sürerdi. her yere yürüdüm o yıl..

yüksek lisans ve burs istiyorsa dişini sıksın dizini kırsın otursun yapsın, niye engel oluyorsun çocuğa. haklı gayet.

tamamen aynı durumdayım ve ben de ortalamayı 3'e çekmek için yaz okuluna gideceğim bu yaz. 3 altında iyi bir yerde master zor. hele yurtdışı falan düşünülüyorsa 3'ün altı yalan dünya.

iş hayatı için gereksiz, yüksek lisans için zorunluluk.

ayrıca büyük firmalar(ibm, hp...) 3,00 ortalama altını pek almıyorlar.

o yüzden bence tutma küçük enişteyi, gitsin yükseltsin ortalamasını.

erkek çocukların arabaya ilgisi yadsınamaz. uzaktan kumandalı ya da düz bi araba alın derim ben.

Araba iyidir. Yaratıcılığını da geliştirelim derseniz maketini alın kendi yapsın kendi arabasını. Hatta bir de boyasın. Fakat ona eşlik etmek de gerekir.

tabii ki lego.

Legoyu geçen sene almıştım :)

mini puzzle'lar olabilir.

action man tarzı

sg - atlantis ve peşinden de sg - universe çekildi ama en berbat olanı universe'tü kesinlikle.. sg1'de bırak derim ben..

@ hosein, dostum 6. sezondan sonra atlantisi izlemeyeni dövüyorlar zaten, atlantisteki ortamları, sg1 deki felsefe ve dinlere bakış açısını çok seviyordum :D

@unpacked, eyvallah dostum verdiğin linke hemen akıyorum, o diziyide not aldım ama ben universe kötü demedim sap gibi bitti dizi ortada kaldı demek istedim :D the 4400 mü ne bi dizi vardı en son onun bitişi yaralamıştı beni universe gibi :D

1- kanlıca için üsküdar'a geçin, üsküdar'dan sarı dolmuşlara binin beykoz'a giden, kanlıca'da inersiniz.

2- tantuni için istiklal'de güzel bi mekan var. mersinli suat usta, benetton'un olduğu aradan sola giriyorsunuz(meydan arkanızda kaldığını farz ediyorum), sokağın sonundan sola sapın sağda göreceksin mersinli suat ustayı..

edit: yönler...

hosein sadece ist.daki değil türkiyedeki en iyi tantunicilerden birini söylemiş. mutlaka gidin. (adana/mersin'de oturuyorum)

10

10

tr.wikipedia.org

nasıl böldüğüne bağlı. bilimsel olarak 10 saniye ancak bazı yerlerde milisaniyeyi salise olarak algılayıp binde birine indirgerler bu durumda da 1sn olur cevabı. yani kısaca nerde kullanılacağına bağlı.

bence bi b.k alamaz.

belli zaman aşımları var. 10 yıllık alamayabilirsiniz.

5 seneydi diye hatrlyorm böyle bı durumda zamanaşımı.

emin değilim.

asgari ucretle mi calisiyor?

bir sozlesme olmadigindan zor.

@entrapmen

Hacı şöyle bir durum var sen somuşken söyleyeyim; yüksek bir maaş alıyor fakat asgarinin biraz üstünde maaş görünüyor resmiyette.

Birde ekleme yapayım soruya: Çoğu zaman yukarıda ki çalışma saatlerinin üzerindede çalışılıyor onları alırmı?

iddianı kanıtlaman lazım, atıyorum kamera kayıtları, işten çıkarken attığın mail vs. bunları kanıtlarsan hepsini alırsın.

asgari ücretin biraz daha üzerindeki maaş üzerinden ücret hesaplanır.

45 i geçen her saatin ücreti yüzde 50 fazla ödenir.

belgeleyebilirseniz tabi.

işçinin özlük dosyasındaki belgelerde çalışma çizergesine bakın. belki tam 45 saat çalışıyorsunuzdur? :)

@hosein

Aynı dönemde çalışmış olan şahitler olsa ıspat olarak kabul edilirmi?

@kakoy

Bulunduğu pozisyonu ıspatlarsa aldığı maaşı piyasaya göre tespit edilse yine resmi görünen maaş üzerinden mi hesaplanır?

Açılın iş hukukçusu geldi.

Ücret alacaklarında zamanaşımı süresi 5 yıldır (İK 32). Dolayısıyla 10 yıl çalışan biri son 5 yıl içinde doğmuş fazla mesai ücretlerini isteyebilir. Bu bir.

İkincisi, 8:30-18:00 çalışarak 45 saatin altında kalan şirketler var. Ara dinlenmelerini (varsa) ve öğle tatilini hesaba katıyor musunuz?

Üçüncüsü, bazı şirket sözleşmelerinde belli bir saate kadar olan fazla mesai ücreti ödenen maaşın içinde gösterilir. Durumunuz böyleyse hava alırsınız. Sözleşmeye iyice bir bakın.

Dördüncüsü, fazla mesai yaptığınızı giriş-çıkış kayıtlarıyla ve tanıkla ispat edebilmeniz mümkündür. Talep halinde işveren giriş-çıkış kayıtlarını mahkemeye sunmak zorundadır. (Tanık belli bir saate kadardı, gerisi için Yargıtay yazılı belge istiyor ama görünüşe göre sizin durumla ilgili değil bu)

Beşincisi, iş mahkemeleri paso işçiye çalışıyor gerçekten de. Gidip çalışmadığım yerlerden para falan istemeyi düşünüyorum, o derece.

Altıncısı, imzalanmış bir sözleşme yoksa hizmet tespiti davası açarak orada çalıştığınızı tespit ettirmeniz gerekir. Bu başarılırsa yine tanıkla fazla mesainizi ispatlamanız mümkündür.

Görebildiğim soruları cevapladım. Daha fazlası için ofisime beklerim :P

@terelelli

Dostum öncelikle teşekkür ederim. Sonralıkla şunları sorayım abuk sabuk bir öğle yemeği arası mevcut bunda da 10-15 dakika yemek yiyip işe devam edilmişliği baya var şaitlerle ıspatlanabilir fakat komple bir saat olarak dinlenme süresi hesaplansa dahi haftada 45+4 saat çalışılmış oluyor. Bu durumda 5yıl x 48hafta x 4 saat = 960 saat min. fazla çalışma demek oluyor. Yazılı, imzalı bir iş akidi filan yok. Dolayısı ile fazla çalışma olarak hesapladığım bu süre herhangi bir şekilde ödenen maaşın içinde gösterilebilirmi?

Birde gerçekte alınnan maaş ıspatlanırsa (şahitler veya bilirkişi vs ile) geriye dönük SSK primleri ödettirilebiliyormu? Oluyorsa kaç yıl geriye dönük olur? (yine 5 yıl mı?)

bordrolara fazla mesai yaptığına ve bu ücreti almadığına dair bir şerh düşmese yani maaşı olduğu gibi kabul edip imza atsa bile aksini ispatlayabiliyorsa çatır çatır alır ki, iş davalarında 2 tanık yazılı belgeleri harcıyor. fakat burada işçinin "üst düzey yönetici" niteliğinde olmaması gerekiyor. bu konudaki yargıtay kararları çok açık.

iş hukukunda işçinin ispat yükümlülüğü, her türlü delille ispat olarak geçmektedir. Yani tanık beyanları, kamera kayıtları, iş yerine girişteki turnike kayıtları gibi her türlü delille ispatlarsa; fazla çalışma ücretini isteyebilir. Zaman aşımı 5 yıldır. Lakin eski fazla çalışmalarına veya maaş bordrosundaki fazla çalışma kısmının azlığına bir itirazı varsa ve bu itirazını yazılı olarak ileri sürdü ise, eski ücretlerini de alabilir.

Notlar sisteme işlendikten sonra değiştirilmesi çok çok zor oluyor.İtiraz süresini geçirmeden dilekçe yaz ya da hocayı bul konuş.

faxla dilekçe verebilirsin sanırım, öğrenci işlerini ara bi.

sınava itiraz için dilekçeyi ıslak imza ile 3 gün içinde öğrenci işlerine vermen gerekir. tabi yönetmeliğe de bi bak istersen ama hemen hemen tüm okullar aynı.

Boşa uğraşma sene içinde alır gene geçersin nasılsa.

o zamanlar öyle birleşmiş milletler yasasıydı nato' ydu insan haklarıydı bilmem ne yok. eline gücü geçiren direk sağa sola dalıyor. öyle bir düzen var. sen bugün elinde güç varsa ve etrafındakilere dalmıyorsan yarın o etrafındakiler biraz güçlenince direk sana dalıyor. böyle bir durumda her ülke gibi mecburdu osmanlı da öyle davranmaya. günümüz şartlarıyla kıyaslamamak lazım. bugün öyle bişey olsa kötü tabi.

Anakronizm'i bir araştırlamlısın, günün koşullarını dünün koşulları ile karıştırma, eğer osmanlı istila dediğin şeyi yapmasaydı diğerlerinin de buna saygı duyup boş boş bekleyeceğini zannetmek yanlış olur, eğer osmanlı o gün 3 kıtaya hakim olmasa, belki şu an türkiye diye bir yer yoktu.

Osmanlı'nın yönetimi cidden diğer devletlere göre farklı, osmanlı kazandığı topraklara kendi toprağı olarak bakar, dolayısıyla sömürme gibi faaliyetleri yoktur. Hatta osmanlı'nın batıya yaptığı yatırım doğudakine kıyasla kat be kat fazladır. Tamam, zalimlerin hükmündeler miydi bilmiyorum ama batıda çıkan isyanlar ya yerel yöneticilerden ya da milliyetçilik ve batı kışkırtmalarından kaynaklı diye biliyorum.

O zamanki savaşlar ile şimdiki ırak savaşının da çok farkları var, mesela ben atatürk'ü osmanlı padişahlarından daha az savaş yanlısı bulmazken, padişahlar olsun atatürk olsun günümüz koşullarında ırak veya libya'ya saldırmasına imkan vermiyorum.

Aslında savaşlar bitmiş gibi bir his var insanlarda ama öyle değil, öyle veya böyle devam ediyor, tabi savaş anlaşmaları değişti, önceden o toprağı kendine bağlarken artık o topraklarda kukla hükümetler kuruyorsun.

@nawres, kim oluyorsun da böyle hüküm verebiliyorsun anında? başka insanlardan önce kendini sorgulamalısın biraz.

fetih = tecavuz + istila + babarlik + turlu turlu pislikler

bunu osmanli ya da muslumanlar yapinca da ayni.

"onlarca emperyalist ulkelerin ordularina diz cokturen" komikmis bu da.

tarih okumak, resmi tarihten başka şeyler okumak iyi olabilir, atilla'nın türk mü, moğol mu moğolların ayrı bir ırk mı türklerin bir kolu mu olduğu bile tartışmalı. ki mete için bile var böyle söylentiler. bunları bilelim sonra okumaya devam edelim dönemleri için yapılabilecek bir şey yok ama gerekli dönüşümü de gerçekleştiremedikleri bir gerçek türklerin.

bütün dünya tatihine bakmadan sadece osamanlıyı onu da sadece 10. padişahına kadar bilen kimselerle tarih tartışmasına girmeyin, sonra da okuyun. osmanlı kurulurken avrupa'da, amerika'da yanı başımızda neler oluyordu diye bi bakın sonra çok benzer şeylerle birlikte çok farklı şeyler de bulacaksınız. matbaa ne zaman bulunmuş, ya da çiçek aşısı bütüncül bir tarih algısı lazım, parça parça olmaz.
hiç bir türk tarihe bu kadar romantik bakamayacağı gibi hiçbir ulus? da bakamaz.

durduk yere kimse kimseye bir sey yapmiyor. her savasa uygun bir nden bulunuyor ve bunun uzerinde zamanla uzlasiliyor. tarih dedigimiz sey de bu uzlasmalarin birbirine halkalanmis hal bir nevi
degil de tarih denilende senin kusku ile baktigin meseleleri yabanci tarihciler nasil ele almis diyerekten bir miktar bu kapsamda okuma yaparsan, saniyorum soruna tatmin saglar bir yanit bulursun

fatih dışında demişsin ama fatih de istanbul'u alıyor. sonuçta über süper biri olsaydı o kadar bilim adamı kaçıp da italya'da rönesansı başlatmazdı.

tarihi çözmüşsün, sonuçta osmanlı sadece işgal ve talanla biyerlere gelen devletti. tc kurulduğunda eldeki sanayi yalnızca yabancıların kurduğu şeylerdi.

osmanlının en parlak olduğu döneme bakıyorsun, yine talan, yine işgal..

tam dediğin gibi, bizim tarih tezimiz pembe hayaller üzerine kuruludur, hiçbi zaman kendimize toz kondurmayız. zaten almanya yenildiği için biz de yenilmiş sayıldık, 15 cepheyi açan da babamdı.

Osmanlı'nın fetih politikası gaza ve cihat anlayışı üzerine kurulmuştur. aynı soruya bakın ne cevap gelmiş. buyurun : www.tarihpostasi.com

İnsanlar bilip bilmeden ne kadar çok konuşuyor. Osmanlı'da über padişah varsa bu da fatih'tir, ilber ortaylı'nın hakkındaki görüşlerine bakabilirsin.

Ayrıca o sanayici dediğin adamlar'ın afrikada ve hindistan'da yaptıklarına bir bakmanı tavsiye ederim.

Osmanlı devleti'nin büyümesi ordusunun kuvvetiyle ilgilidir, doğrudur, ancak, talan ve işgal olarak nitelendirdiğin şeyleri yapmayan toplum gösterir misin bana, rica ediyorum.

İslam'da ve Osmanlı'daki fetih ile Avrupa'daki conquer'in anlamları çok farklıdır, biraz araştırın, osmanlı fethettiği yerlere ne yapmış, avrupa ne yapmış?

Okuduğum kötü yorumların hepsi bilgisizce ortaya atılmış fikirler, gayet iyi tarihçilerimiz var, alın birer kitaplarını okuyun ondan sonra yorum yapın.

o zamanlar orman kanunu var, ya işgal edersin ya işgal edilirsin. 4 kıtaya hüküm sürecek kadar güçlü olmak da övünülmeyecek bir şey değil. şu an yaşamını devam devletlerin çoğu aynı şekilde bugünlere gelebilmişlerdir. özellikle büyük devletler büyük olmasını buna borçludur.

osmanlı aldığı topraklardaki insanlara iyi davrandığı için, sömürüp onları zorlamadığı için türkiye bugün ingiltereye fransaya muhtaçtır çünkü onlar sömürerek sermayelerini güçlendirmiş, kendi insanlarını rahat ettirmiş ve eğitim ile bilime daha çok para ve zaman yatırabilmişlerdir. osmanlı topraklarında herkes kendi dilini inancını sürdürmüştür, ingiltere hindistana, kendi içinde 3 ayrı dili olan ülkeye ingilizce dayatmıştır.

evet tabi ki savaşmak falan övünülecek şeyler değil, bizim derslerde anlatıldığı gibi de toz pembe değildi, illaki fethedilen şehirde talan yapılıyordur ama roma'nın gladyatörleri eğlence için dövüştürdüğü, vikinglerin kendi halinde yaşayan demiri bilmeyen kabilelere saldırıp onları medeniyet görmemiş yabani olarak adlandırdığı dönemlerden söz ediyoruz. herkes savaşıyor, savaşmayan yok oluyor, böyle bir ortam da varlığını yüzlerce yıl sürdürüp üzerine imparatorluk kurmak kolay işler değil.

bugüne göre değerlendirmemiz imkansız, o zamanki şartlar, düşünceler çok farklı.

cauchy'nin ispatı var bu linkte aslında birden fazla ispatı var ama en anlaşılırı bu.

w3.gazi.edu.tr

Trigonometrik dönüşümleri bir çoğu euler formundan bulunabiliyor.

hoca bunların ispatları var.google da aratırsan bulursun.

Herkese teşekkürler. Telefondan girdiğim çin bakamadim google'a, kesin yönlendirmeler için teşekkürler.

ay bak şimdi belki altına sıçarak gülüceksin buna ama ben şöyle tutuyorum.

sin ve cos iki kardeşler. babaları onlara a ve b pastalarını almış.

sin paylaşımcı ve mülayim kardeş. eğer kendisi a pastasından yiyosa b pastasını cosa veriyo. ve mülayim olduğu için aradaki işaret artıysa artı eksiyse eksi.

yani böyle

sin(α+β) = sin α.cos β + cos α.sin β
sin(α-β) = sin α.cos β - cos α.sin β

cos açgözlü sinsi pislik kardeş. pastaları yiyo yiyo sonra ancak kalanları sine veriyo. ve aksi bi çocuk o yüzden aradaki işaret eksiyse artı, artıysa eksi oluyo.

cos(α+β) = cos α.cos β - sin α.sin β
cos(α-β) = cos α.cos β + sin α.sin β

tamam mantığını falan anlatmış değilim ama işe yarayabilir diye düşündüm.

ingilizcen varsa biraz wikide zibilyon tane ispat bulabilirsin. işin mantığı kolay zaten, sinüsoidal ifadenin ne anlama geldiğini biliyorsan kendin de çıkartabilirsin.

Bu cos ne kadar orspu cocuguymus. Vermiyo pastayi.
Cok sagolun :)

1) tabi ki kütüphane

2) herhangi bi starbucks'a gidebilirsin. tabi çevrende varsa

3) çevrende kitap kafe varsa oralar

(bkz: orhan veli şiir evi)

taksim'de.

starrbucks candır.

geçen gün gittim 8 saat proje hazırladım. dışarısı yanıyordu içerde kilma açık püfür püfür. koltuklar falan geniş zaten ev gibi.

evet candır starbucks.

1- işsizlik maaşı için bin gün priminin yatması gerekir. askerlik sebebiyle işinden ayrıldığında sadece tazminata hak kazanırsın. ancak kısa dönem yapıyorsan ücretsiz izne ayrılıp askerlik sonrası tekrar aynı işe başlayabilirsin.

2- (bkz: askerlik borçlanması)

askere gidecek kişileri iş veren işten atamaz. istersen tazminatını alıp çıkabilirsin elbet. istifa dilekçesi yazdırmaya kalkabilirler.

hayır. çoğunlukla da öyle değildir.

aliden ziyade hasan ve hüseyin daha yaygındır. nasılki bizde muhammaedden çok onun türevi mehmet olması gibi.

Böyle bir şart tabi ki yok.

Tarikatlarda yer almış bir Sunni tanıyorum, oğlunun adı kombo alevi ismi Ali Haydar.

ali genelde başka bir isimle kombine edilir. ali ekber veya ali ali haydar gibi

türkiyede yaygın bir mezhep ismi yok.. benim baba taraf alevi, alevi kökenli bi ismim var ama verilişi sunni anne tarafındaki dedemin ismi olması.

evet adı musa olanlar yahudi, isa olanlar da hıristiyan.

@oglumbakgit yanlış.

@inancsiz deve yanlış.

Tayyip Erdoğan Başbakan olduktan sonra ilk yurtdışı ziyaretini 8-9 Nisan 2003'te Sırbistan-Karadağ'a yapmıştır.

tr.wikipedia.org

tabi bildigin gibi ak parti secimlerde birince parti oldugunda erdogan basbakan olamadi, cezaevi vs. nedeniyle. resmi unvani basbakan olmamasina ragmen secimi kazanan parti lideri olarak ilk yurt disi gezisini abdye yapti.

AK Parti genel başkanı olduğunda (yani parti kurulduğunda) bu sıfatla ilk yurt dışı seyahati ABD'ye olmuş. Hatta kendisine eski görüntülerindeki Radikal İslamcı tutumu sorulmuş. Tayyip Erdoğan: "Ben değiştim, artık yeni Tayyip Erdoğan'ım demiş".

Kaynak, Can Dündar'ın Recep Tayyip Erdoğan belgeseli.

Yani aslında sormak istediğim biraz daha farklıydı.

başbakan olmadan önce giderler aslında.. tayyip icazet almaya gitmişti oraya.. sarıgül de bi abd'yi denedi ama baktılar bi bok olmaz chp başkanlığına bile gelemedi.