çok fazla yükselmez.

çünkü şöyle bir durum var. Bu krediler ekspertiz raporlarına göre verilecek. Ekspertiz raporlarında da anlık fiyat yükselmeleri daire değerine yansıtılmaz. yani satıcılar yükseltse bile istedikleri fiyatlardan satamazlar.

Talep artacagi için fiyatlarin yukselise gececegini dusunuyorum Ben.

Fiyatların yeni faiz oranlarına göre şekillenmesi biraz süre alacaktır. Alıcı buldukça artacak yani.

işin teorisine göre fiyatlar kesinlikle artacaktır.

kesinlikle artacaktır. imkanınız varsa hemen alın.

tekrar söylüyorum, çok küçük bir artış olur.
abartırlarsa yarrağımın kafasını satarlar.

neye göre küçük artış olur.Daha şimdiden birkaç projede kontrol ettim.Eskiden lste fiyatını söyleyip daha pazarlık yapmadan size şu olur diye %10 indirim yaparlardı anında.Şu an direk liste fiyatını dayıyorlar pazarlıksız.

Furkey diye bir marka gördüm. fiyatları ve tasarımları güzel gibi gayet. Bursa'nın en büyük 2. imalatçısı olduklarını iddia ediyorlar.

www.furkey.com.tr

Biz daha geçende 5 yıl yaşanacak bir öğrenci evini, evimizin herşeyi ikea'dan düzdük(bu böyle deniyordu değil mi?) fiyatları filan o tür aksiyonlu eşyalara göre uygun filan diyorlardı, gerçi sağlam mı değil mi bilmiyorum. Ama şık bir ev oldu, sağlamlığından ben anlamıyorum

Onun dışında geçende yeni evlenen bir arkadaşım da bu enza mı ne diyordu çocuk oradan almışlar ama pahalı diyordu o arkadaşım, tüm bunların dışında ona akıl veren bir arkadaşım da(keza kendisi öyle yaptı ben şahidim) ''oğlum bak versace'nin filan tasarımlarına aynılarını sitelerde çok uygun fiyata yaptırırız diyordu'' bir de böyle birşey var. yani beğendiğiniz koltuğu da bildik bir marangoza yaptırsanız daha mı ucuz olur sanki onu da bilmiyorum.

bu kadar bilinmezlik yaşadığım kerbelada daha fazla da duramam ben. gidiyorum bu.

İder mobilyaya git kesin bir şeyler alırsın. Fiyat/kalite konusunda mükemmel.

Salon falan ikea. Yatak odasini koctastan almistik ama memnun degildim, tasinirken boyfan boya dolap yaptirdim. Yatak zaten idas'ti, o kaldi. Yatak harici mobilyaya cok para gomme taraftari degilim. Perdeler icin de pazara bakabilirsin, gercekten guzel modeller oluyor, pencereye gore de dikiyorlar. Annemler perpa'dan bi yere diktirdiler, ben de 2 odayi orda diktirdim ama secime gore ufak capli bir servet verebiliyorsun, tasinilacaksa hic gerek yok bence.

Ikea'nin ektorp koltuk takimi, liatopr (bu muydu adi ya) kutuphanesi, tv unitesi be adini unuttugum sade yemek masasi ve bufesini almistik. Aksesuarlarla guzellestirdim. Yazligin oldugu yerdeki perdecide efsane kumaslar var, ordan bi suru ortu aldim. Gittigim yerlerden resim topluyorum, onlari da sade cercevelere koyuyorum. Yine pazarda guzel kirlentler var

Beyaz eşyaları internetten, mobilya ve takımları hanımla gezerek mobilyacılardan (Doğtaş vs.). Perdeleri hanım halletti mahalle perdeceilerinden zevkine ve kafasına göre. Halıları idareten ailelerden aldık, zamanla güzel halılara rastladıkça eskilerini emekli ettik. Alışverişin de keyfi var, her şeyi bir anda alırsan, ilerde rastladığın güzel şeyleri alamıyorsun.

Biz mobilyacıdan ömürlük dayanacak eşya alıyoruz genelde. Atmalık ama şık eşya için IKEA daha ucuz oluyor. Daha uyduruk şeyler içinse mobilyacılarda paket halinde oluyor, yemek+yatak odası 3000 lira diye.

bütçe meselesi biraderim. tepe, doğtaş, kelebek bunlar orta sınıfın az üstü diyebilirim. daha üstünde ve daha altında birsürü firma var. enza'ya bakabilirsin biraz daha düşük fiyatlı. ama bu olay öle bişeyki gidip ucuz bi mağazadan çok pahalı birşey alabiliyorsun. modalife diye bi marka var 3 takımı 6bine satıyor.

gebzede bir spotçu vardı, poly mi ne öyle bir şey. bekar evi için çekyat takımı, yatak, baza, dolap, beyaz eşya vs için 2011 de 3000 tl vermiştim.

Yatak odamdaki tüm eşyaları Ikea'dan aldım, halılarımı da.

Perdeleri kumaş alıp diktirdim. Şimdi neresi olduğunu hatırlayamadım ama İstanbul Avrupa tarafında böyle uzuc toptan perdecilerin olduğu bi semt vardı, ordan almıştık. Adamlar kendileri dikip kargoyla bana gönderdiler.

Beyaz eşyalarım önceki evimde vardı, onları getirdim yeni almadım. Bi tek ocak aldım Termikel'den.

Yemek masamı antikacılardan aldım, sandalyelerini de Koçtaş'tan. Bi de yine Koçtaş'tan balkona masa sandalye takımı aldım.

Kitaplık ve koltuk takımımı internetten aldım. Koltukları evgör diye bi siteden almıştım hatta. O zaman tam öğretmenler günü zamanıydı ve öğretmenlere indirim kampanyası vardı, ben de akademik çalışan olduğum için güzel bi indirim yapmışlardı. Koltuk takımımı almadan önce ben de epey gezdim hem bilinen markaları hem de Ankara'da Siteler diye bi yer var, mobilya mağazaları var hep orada ama internetten alınca çok daha uygun fiyata geldi. Kapıma kadar da getirdiler. Lakin aşırı kaliteli çıkmadı ürünleri ya da benim evdeki hayvanlar helak etti bi kaç senede, orasından emin değilim.

Ekleme: Belki fikir verir bütün bu saydığım eşyaların tutarı 5000 6000 lira civarında oldu.

ikea +1 (koltuklarım, kutuphanelerim, yatagım ikea, aynı mantıkla almıstım, halen saglamlar)
parasını bir senede çıkartıyorsun zaten cok pahalı bir sey alma bence ayrıca enza mobilya satış magazasına gidersen ellerinde eski senelerden kalan bazı takımlara ciddi indirim yapıyorlar, baya ciddi. onlara bakabilirsin.

Aslında kaliteli bir şeyler alıp tasinirken eşyaları da götureyim diyorum ama yolda onlar da mahvolursa uzulebilirim. O yüzden uygun fiyatlı fakat ucuz durmayan eşyalar bulursam alıp, tasinirken atabilirim ya da ihtiyacı olan birilerine verebilirim. Bu yazılanlar doğrultusunda internet satışlarına ve ikea'ya bakmak cepte. Diğer yazılan yerlere de bakayım tek tek.

karışık
ikea inegöl masko evgör idi sanırsam.
yani taşınmaya müsait falan diyosan demonte bişiyler tercih et.
masko ve modoko genelde çok pahalı uğradığına değmeyebilir.

ben eskiciden alıp çılgın şeyler yaptırdım. bi kısmını da imalathaneden ham alıp boyattım.

konfor mobilya dan sakın alma aman diyim. zirve inegol mobilya diye de geçiyor

5 kisi danaya girer gibi aile pakedi yapabilirsiniz.

Valla premium müthiş bişey. çevrimdışı dinleme olsun istediğin şarkıyı anında dinleme olsun gerçekten çok güzel. Yıllık aile aboneliği ile çok da ucuza getirebilirsiniz. Arkadaşın dediği gibi aile yıllık premium üyeliği alarak 6 kişi 120 lira toplamda 1 yıllık kullanım hakkı veriyor ki gayet güzel.

10TL'yi bir yemeğe bile veremeyeceğimiz şu günlerde bence mükemmel. reklamsız müzik dinleme keyfi olsun, kaydedebilme mevzusu olsun, internetten şarkı indirmenin bir işkence haline gelmesi olsun süper bi hizmet. üstelik gerçekten dinlediğiniz şarkıcılara değerince para ödüyor olması da cabası.

turkiyeye geldigi ilk gunden beri kullaniyorum premium olarak. kesinlikle deger. simdi aile paketinin de limiti artti cok sukela oldu.

Ya hiç kullanmayın ya da premium kullanın bence.

güzel, kesinlikle değecektir. ben 1 sene falan kullandım, sonra bıraktım, çünkü doğru düzgün bir müzik zevkim yok. tekrar başlarım yakın zamanda.

vodafone red tarifesi kullanıyorsanız bedava bu arada.

Minübüs var ama yarım saat falan beklersiniz

minibus var, 20-30dk da bir filan geciyor.

olmayabilir. olabilir de. genelde kadıköy'den kartal yönüne oluyor ama onlar bile azalıyor baya. yani ben kartal yönüne bostancı'dan 20-25 dk beklediğimi bilirim 2-3 civarında. nadir geçiyor o saatlerde.

Demokrasi nobeti seysine vardir bence ama en 20-30 dk beklenir bence yine de.

Gece havasa gitmenin baska yolu var midir?

Maltepenin neresinde olduğuna bağlı olarak e-10 kullanabilirsin.

2-3 gibi havaş yok ki :/04:15'te başlıyo.

E-5 e çık ve e10 veya e11'e bin. Ya da sahilden e9.

Ya da e5 den Gebze harem e bin. Kaynarca da in. Taksiye bin.

Net'inde sorun var sanırım hocam. modemi falan aç kapat.

Güler yüzlü, pozitif, yardım sever

takıntılı, toksik, gavat

adil, dürüst, sempatik.

işi kaptım mı?

adil, mert, kararlı asdfg

aynı zamanda da;

güven, özveri ve tecrübe sahibiyim de derdim :D

Evli mutlu çocuklu.

kaygılı, komik, sakin.

iş görüşmesinde kaygılı demezdim. her zaman sakin de değilim aslında. burda bile yalan söyledim. :( +yalancı.

narsist, şerefsiz, bencil

uyumlu, sakin ve yardımsever derim ben.

tanıtmam. ne kadar salak salak sorular bunlar ya

yaptığın işe göre değişir söyleyecekelrin.

takım oyuncusu, pozitif, işini takip eden, kendini motive edebilen, detaycı, işine hakim, insiyatif alabilen vs gibi birçok şey ekleyebiliriz.

kendimi tanıtmam derim.
herkes kendini taraflı şekilde tanıtır bu yüzden vereceğim bilgiler anlamsız olur derim.

patates, şifonyer, geyik

3 kelime

ezik, tembel, salak

iş görüşmesindeysem yazacağım üç kelime;
analitik düşünen, dirayetli ve irade sahibi olurdu.

youtu.be

geldim gördüm gittim.

facebook'unu sil, tekrar aç.

bir kaç kere hesabı dondurup tekrar açmıştım ama öyle bir sonuca ulaşmadım. silmek daha mı farklı bir işlem?

Normal bi saatte karsiya gecersen sikijti olmaz. Yani illa sabihaya git demiyorum ama en azindan anadolu yakasina gecmis ol miingten once ya da sirasinda

olmaz olmaz.

Model öneremiyorum ama izleme mesafene göre gereğinden büyük ekran almamaya dikkat et. Yoksa HD olmayan kanal veya HD çekilmemiş programlar kötü görünür ve hiçbir ayarla bunu düzeltemezsin.

40 veya 46 inch. lg.

4k için 4-5 yıl erken daha bence gerek yok. aradaki farkla ses sistemi al (amfi'si ayrı olacak)

3d aldım: gereksiz/ 4k aldım: gereksiz / curved almadım: çok gereksiz

curve olanlardan alın.

curved'ün çok bir olayı yok. 4k almanı tavsiye ederim, ama küçük ekranda denemedim, 65 inç televizyonda baya etkili bir deneyim sunuyor. Mesela netflix'in şahane 4k dizileri ve belgeselleri var

lg 49uf8507.
tavsiye ederim, 1 yıldır kullanıyorum. muhteşem bir tv.

Bu muhabbetlerin bu kadar sık olmasının bence iki sebebi var.

1- Beşiktaş taraftarı bu konularda biraz görgüsüz. Galatasaray ya da Fenerbahçe şampiyon olsa mesela, 1 hafta konuşulmaz bu konu sağda solda. Beşiktaş olunca daha 3 ay öncesinden şampiyon ilan edilmesi bir yana (bu beşiktaşa özgü bir sıkıntı değil) şampiyon olduktan sonra da konusu bitmiyor. Yakın arkadaşım var beşiktaşlı, sanki yani dünyaları kazanmış gibi konuşuyor mesela. Olum diyorum şampiyonluk iyi güzel de memleketten avrupada başarı elde eden takım çıkmıyor, "ya siktir git şampiyon biziz lan" diyor hala falan. E mesele o değil ki, biz her sene oluyoruz, ne katıyor acaba? Böyle olunca adamlar ne bilsin, alışık değil ki başarıya zaten 10 yılda bir şampiyon oluyorlar diyor dallamalar çıkıp.


2- Beşiktaş taraftarının da bu olayı destekler halleri var. Mesela yine aynı şekilde Galatasaray Fenerbahçe şampiyonluğu yakın mücadele sonucu elinden kaçırdığı zaman, git bir tane taraftarına, hemen "seneye şampiyonuz olum biz" falan der. Beşiktaşta mesela lüzumsuz "sevinmek için sevmedik" geyiği var sürekli. Tamam kardeşim, kimse zaten rasyonel bir yaklaşımla takımları inceleyip, "bu takım beni en çok sevindirecek olanı" diyerek maça gitmiyor ki. Senin bu lafları edip, bu şovları yapman başarısızlığı kabullenmen olarak algılanıyor, ki yanlış bir algı da değil açıkçası.

Evet, bana kalırsa durum bu. Bak delirmiş beşiktaş fanatiği bir arkadaşım var, takım bu sene kupayı kaldırdı 10 dakika sonra "seneye biz şampiyonuz lan ehehehe" dedim dalgasına (galatasaraylıyım), herif "ya biz bi 10 sene daha olamayız zaten, kim olursa olsun" dedi.
Sıkıntı sizde abi, cidden bak.

fenerbahçe 1. olamazsa 2. oluyor, beşiktaş fener kadar içinde olamadı yarışın son 10 senede.

(bkz: buralar karışcek)

transferler, harcamalar vs derken daha büyük kulübüz algısından dolayı olabilir mi?

@baba jo,

bu algıyı da abuk bulurum valla.
sanki 2. oldu da şampiyonlar ligine mi gitti, 2. ile 4. arasında hiçbir fark yok ikisi de uefa oynuyor ve ikisinin de kupası yok.

Öncelikle şike şampiyonluğu diye bir şey yok. İkinci olarak 3 şampiyonluğa, 1 şampiyonluk bayağı büyük bir üstünlük.

Ve bunun üstüne 10 sene içinde Fenerbahçe'nin Şampiyonlar Ligi'nde çeyrek finali, Avrupa Ligi'nde final kapısından dönmüşlüğü var. Çoğu finalde ve sezonda ikinci olmuşluğu var.

Gaziantepspor maçı, Andre Santos 90+4 www.izlevideo.net

Galatasaray maçı, deplasman, 1-0'dan 2-1 dönüş: www.youtube.com

Beşiktaş maçı, deplasman, 4-2, Alex'in hattrick yaptığı: www.youtube.com

naberabi'nin cevabı çok uzun okumadım :) ancak bu olaya şampiyonluk sayısı olarak bakılmaz...fener 10 senede 3 kere şampiyon olmuş ki şikeli olduğu tartışılır bunu yanında son 10 sezonun 6'sında 2. 1 kerede 3. olmuş...

hatta ligtv'nin yaptığı bir istatistikte son 10 senede ligde en çok puan toplayan takım fenerbahçe...finalde kaybedelilen kupalar...son saniye şampiyonluk bırakışlar felan...

algı buradan geliyor hacı...

t0abii şampiyonlar ligi çeyrek final, avrupa kupası yarı final unutmamak lazım...

Not : şike şampiyonluğu geyiklerini de beşiktaşlıların yapması komik geliyor...türkiye kupasını alın abi alın bizi karıştırmayın mantığıyla geri veren kendileri değilmiş gibi...kendinizi aklamak için mükemmel bir yöntem gerçekten..

@6 yasimdan beri

3 şampyionluğa 1 şampiyonluk gibi bi durum yok.

3 şampiyonluğa 2 şampiyonluk gibi bir durum var.

Fenerin şike ile şampiyon olmadığına inanmak fanatikliktir. Bir kere de kabul eden bir fb li göreyim arkadaş. Çılgınlar gibi ispatlandi ama hala yok diyorlar. Ben de bunu anlamıyorum.

ahahahha FB finans başarı oranında türkiyenin en kötüsüdür çok da tartışmaya gerek yok... Fenerin tek avantajı hep 2. olmasıdır. beşiktaşla 3. diye taşak geçen fener gs arkasında ya da bjk arkasında 2.likleri ve şampiyonlar ligine gidememesi ile meşurdur. Avrupa ligindeki başarısında da geçtiği takımlara bakın süperligde ilk 4e giremezler..

@hakim oynayın dedi

hocam o da fetönün işiymiş ya öyle dediler bilmiyo musun hasdhasdhasdas yoksa şike ne arar la fenerde

ülkemizde maalesef algı yaratılmaya çalışıyor bu şekilde.

bursaspor son 10 senede 1, beşiktaş 2, fenerbahçe 3, galatasaray da 5 şampiyonluk kazanmıştır. öyle 10 senede 1 şampiyonluk yorumu, kahve muhabbeti yapan, tahminen ayağı futbol topuna 3-5 sefer değmiş, boş beleş, futboldan anlamayan insan yorumudur.

seneye biz şampiyonuz, 10 sene bırakmayacağız şampiyonluk hikayelerini her takım taraftarı yapıyor. size, sizin tuttuğunuz taraftarlar yapmıyor gibi gelebilir fakat yapıyorlar. rakip takım taraftarı yapınca gözünüze batıyor sadece.

ayrıca fenerbahçe, yaptığı transferler itibariyle son 10 senenin en başarısız takımıdır. ülkemizde şampiyonlar liginde gruptan çıkmak, uefa avrupa liginde gruptan çıkıp ilk elemeyi kazanmak büyük başarı olarak görülüyor. bunlar başarı falan değil kimse kimseyi kandırmasın. bunlar sadece tesadüf. bir takım avrupada elde ettiği başarıyı, önündeki 10 yılda en az 5-6 kere daha tekrar edemiyorsa bu tesadüften başka bir şey değildir. maalesef ülkemiz takımları avrupada başarı konusunda rezalet durumda. galatasarayın aldığı 2 kupa dışında avrupada başarımız yok. başarı kupa kazanmakla olur çünkü, finale kalmakla değil.

selam, onceki duyurunuza da cevap yazmistim. benim de basima geldi bu. dedigim gibi, azalarak bitecekler. bu surecte yapilmasi gereken kendinizle birlikte her seyinizi cok temiz tutmaniz.

evin köşelerine, tüm süpürgeliklere ip gibi tarçın dökün. zamanla hiçbirşey kalmayacak.

şuan tamamen aynı sorunla karşı karşıyayım üstüne eve güve kurtçuk pire den sonra kertenkele dadandı. bir şey yapmaz demeyin korkuyorum fobi bu yapıcak bir şey yok . ben benek benek ve şiş hallerdeyim ayrıca lekede kalıyor . evi ilaçlattım sonra temizlendi falan ama yok hala sorun devam ediyor napıcam bilmiyorum sokakta bile vücudumda bişiler geziyor gibi geliyor ve asla kaşınmadan duramıyorum . psikoloji diye bişi kalmadı geçen kerkentele kafamdan düştüğü için az önce gözlüğüm saçımdan düşünce bile panikle çığlık attım .

eczanelerde boceklerin vucuda gelmesini engelleyen spreyler var. hani piknige giderken falan alip kendine surersin de kene sivrisinek vs sana gelmez. oyle bir sey al.

Ben kadın tarafım. bu kişiye olumlu bakmamin sebebi daha önceden de anlatmıştı,ev arkadaşlarindan hep saygısızlık, yasam alanına mudahale gibi sebeplerle ayrılmıştı. Ben de ona sapik muamelesi yapacak biri değilim. Evde genelde kendi halinde takılan biri.

Bana da karşı cins olması olumlu gelmişti halbuki. Maalesef ki genelleyecegim, kadınların bu her şeyi kişiselleştirmesi,sacma sapan tripleri, açık olmamalari gibi durumlar olmayacak mesela ya da daha az olucak.

sevgilime şey demiştim bi keresinde: şimdi ev arkadaşı bi kız bulurum eve her hafta başka bi tip getirir, iyisi mi efendi bi erkek ev arkadaşı bulayım :D

Cinsiyetten daha onemli iki konu ortak alanlarin temizligi ve faturalar. Bunlari duzgun yapacak birisiyse bence bir sorun olmaz.

her şey olabilir aman diyim :)

ben daha once deneyimlemistim. benim tek sikintim tuvalet (cunku deligi cidden denklestiremiyorlar) ve genel ev temizligi konusunda oldu. ya benim eve ciktigim kisilerden kaynaklaniyor ya da genel anlamda boyle bilemiyorum ama cidden daginiklar ve hijyenden hoslanmiyorlar :D bunlar rahatsiz etmiyorsa hic bi problem yasamazsin.

kesinlikle sevişirsiniz haberin olsun, kaçarı yok yani.

"Duzgun" biri olabilir, ayni eve cikmadan bilemezsin ne ile karsilasacagini. Risk buyuk her halukarda.

Aksine ben çok samimi arkadaşlarla aynı eve çıkılmasına karşıyım. Hele ki kadınların arkadaşlıkları bu anlamda çok fena yıpranabiliyor.

Ben de iki kez erkek bir arkadaşla eve çıkmıştım, hayatımın en rahat ev yaşamı dönemlerindendi. Aramızda hiçbir flört, hiçbir çekim, hiçbir farklı yakınlaşma olmadı. Yabancı olmaları kaynaklı olduğunu düşünüyorum. Tek sıkıntı böyle bornozlu, göt bacak açık gezemiyordum evde :)

olmaz o iş.
klasik ama ateş-barut olayı var.
evet abi düz baktım dümdüz.
alengirli düşünüp, düz adamların sözüne gelen çok oluyor.

Kesinlikle düz bakıp ateşle barut muhabbetine gidersiniz diye düşünüyorum. Gerçekten olmuyor ne kadar efendi düzgün olursan ol bi noktada sıkıntı oluyor yani.

birinizden biri sevgilisiyle kavga edip hafif alkollü bir şekilde eve gelip de diğerine derdini anlatmaya başladıktan yaklaşık 1 saat 14 dakika sonra yataktan aşkım diye kalkmanız mümkün.

genlerimizde yok bizim, zorlama boşuna :)

erkeklerin önemli bir kısmı samimiyeti "güldü verecek" olarak algılamaya meyilli olduğu için ilerki zamanlarda onun niye beni friendzoneladın mızmızlıklarıyla uğraşacaksınız. yapmayın derim. erkekle eve çıkacağıma hamam böceğiyle çıkarım.

üniversitede 1 sene bir kadın ile aynı evi paylaştım...hiç sorun yaşamadık...burada ki gerçekten en önemli kıstas ortak yaşam alanları temizliği ve ödenmesi gerekenlerin düzenli ödenmesi...

eğer karşında ki adam hakikaten düzgün biri ise sıfır problem yaşarsınız...hatta hem cinsin ile ev arkadaşı olmaktansa bunu yeğlerim...muhtemel ev arkadaşın için söylemiyorum ama bir erkek olarak şunu söyleyebilirim...erkekler bir süre sonra "amannnn yaparız yaaa" kafasıyla evi salıyorlar...yok kadın çağıralım bilmem ne derken...bi bakmışsın evde ki her boku sen yapıyorsun...ama kadınla yaşamak öyle olmuyor...eşek gibi köpekler gibi o bulaşığı yıkayıp, oturma odasına bir şey döktüysen temizliyorsun...kalkıp ben tv izlerken ayak parmaklarımın arasıyla oynamayı çok severim diyen varsa da bi zahmet kendi odasında yapsın bunu...

edit : kesin sevişirsiniz kafasınıda anlamıyorum...abi siz bir kadınla sevişmeden iletişim kuramıyor musunuz? kadın ev arkadaşınla yatıp işi boka çeviriceğine wingman olarak kullan hacı...herkese kerkinmeyin lütfen

Türk erkeği beklentiye girecektir. Kimi gizli, kimi açıktan.

gkhT +1

Türk erkeği olarak genellememek gerek. Kişi zaten kendini bilir gizliden veya açıktan. Keşke erkekler "kadın - erkek" paylaşımını "ateş ve barut" olarak görmeyi bıraksa.

Erkek tarafıyım, hayatım boyunca farklı dönemlerde 4 ev arkadaşına sahip oldum. Bunlardan 2 tanesi kadındı. Bir kaç şey söyleyeceğim bu konuda.

Değerlendirmeyi farklı cinsiyetlerden iki kişinin aynı evde yaşaması üzerinden yapmak yerine, kişilerin kafa yapısı/uyumu üzerinden değerlendirmek her zaman çok daha gerçekçi ve faydalı olur. Cinsiyet gerçekten ikinci planda kalıyor çünkü aynı cinsiyetten olmak hiç bir zaman size düzgün bir ev ilişkisini garanti etmez. İlk değinmek istediğim konu buydu. Dolayısıyla ev arkadaşı seçerken her şeyden çok uyumunuza dikkat etmenizi öneririm.

Fakat illa cinsiyetler üzerinden bir değerlendirme yapacak olsaydım, bir kadın ve bir erkeğin beraber yaşamasının daha ideal olduğunu düşündüğümü söylerdim. Elbette bu farklılığın farklı sıkıntıları var, evin içerisinde rahat giyim konusu başta olmak üzere. Fakat genel olarak baktığımda artıları daha fazla.

Misal farklı cinsiyetler bir arada yaşadığında aralarında her zaman ideal bir mesafe oluyor. Banyo ve diğer ortak alan kullanımları, görev dağılımları çok daha profesyonel. Haliyle bu diğer alanlara da yansıyor ve ortaya daha saygılı bir ilişki çıkıyor. Bu mesafenin oluşmasının ateş-barut olayıyla alakası var elbette, sizi motive edecek olan şey de bu zaten. O patlamanın yaşanmaması için, evi paylaşanlar mesafeyi korumaya özen gösteriyorlar. Aynı cinsiyetten birisiyle yaşandığında mesafe bir illüzyondan ibaret olarak kalıyor. Çünkü kısa bir süre sonra kişisel alan, sorumluluklar, paylaşımlar idealden yavaş yavaş uzaklaşıyor.

Her iki kişinin de sevgilisi yok ise canınız isterse zaten yakınlaşırsınız. Bunu tartışmak bize düşmez. En az birinizin bir ilişkisi varsa bu hem iyi, hem kötü bir durum. Partneriniz kıskançlık yapabilir bu kötü, ama ev arkadaşınızla aranızdaki mesafeyi düzgün bir şekilde ayarlayabileceği için iyi bir şey. Ha buna rağmen ayarlanamıyorsa o zaman elveda deme vakti gelmiştir. Fakat sorunlar aynı cinsiyetten insanlar bir arada yaşadığında da vardı ve hep olacak. Sadece konular farklı.

Mesafe konusuna çok taktığımı düşünebilirsiniz, fakat nihayetinde bu bir ev arkadaşlığı. Sevgililik, kardeşlik veya dostluk gibi değil. Bir doz samimiyet, biraz anlayış, bolca uyum ve saygı yeterli bu profesyonel olması gereken ilişkide.

üniversite zamanında erkek ev ark.m olmuştu. 2 kız 1 erkek yaşadık. hepimizin sevgili vardı, hepimiz aynı arkadaş grubundandık, kimse yadırgamadı bu durumu. buradakileri okuyunca ben başka bir ülkede mi yaşıyorum acaba diye düşünüyorum ve düzgün bir arkadaş çevrem olduğu için şükrediyorum.
sevdiğin, güvendiğin biriyse, efendi, dürüst, ahlaklı biriyle neden olmasın?
ön yargılara kapılma.

biz 2 yıl boyunca 3 erkek 2 kadın şeklinde yaşadık ev 4+1 dublexdi. Son sene 1 erkek parise gitti erasmus için (sevgilisi olanlardan) sonra parise gidenin sevgilisi boşta kalan 1 erkekle aldattı.

Bizde çekirdek alıp izledik. Sonra o ikisi evlendi. Bundan önce de 1 sene kadın ile paylaştım tek başıma kalırken öncesinde de 6 ay misafir gelmişti birisi. Karşı cins kesinlikle daha güzel. Zaten önemli olan noktaları saymışlar. Fatura temizlik vs.

Valla geçen sene bende 2 kızın kiracısı olarak eve çıkmıştım. Ben evdeyken duşa falan giriyorlardı. Ben odamdan çıkmıyordum hiç. Güvenmişlerdi bana. Daha önceden hiç tanışıklığımızda yoktu. 6 ay böyle devam etti. Memleketi döndüm ben.Yani diyeceğim teke tek çıkmayın. 2 kız olun o tek olsun bacım.

Umarım güzel olur. Benim için sorun yok ama insanların önyargılarindan çekinir miyim bir sure sonra diye kendimden korktum. Tesekkurler cevaplarınız için. Ayriyeten şu ' ateşle barut' olayını da hiç anlamıyorum.

harbi cevapları okuyunca başka bir dünyada yaşadığımı hissettim. yok ben varken duşa girerlerdiler, yok kesin sevişirsinizler havada uçuşuyor. ben 2 sene bir kadın arkadaşımla aynı evde yaşadım. eve çok alkollü de geldim. sevgilimden de ayrılmıştım ama hiç sevişmedik. bu düzgün bir insan olup olmamakla ilgili bir durum da değil. sevişebilirdik de o zaman kötü adam mı olacaktım. yemin ediyorum bir çocuğunuz zihniyeti şu eleştirdiğiniz zihniyetten farksız. 10 yıldır öğrencilik yapıyorum. ikinci üniversitemi okuyorum. birbirinden farklı ev arkadaşlarım oldu. en huzurlu ev arkadaşlıklarım kişiliğini ve karakterini bilmeden eve çıktığım kişiler ile oldu. kurulan bir dostluğun ardından çıktığım ev arkadaşlıkları hep kötü bitti. bu bir tesadüf olabilir, benim arkadaş seçimimdeki beceriksizliğim de olabilir ama buraya gelip saçma sapan kesin sevişirsiniz diyecek kadar da dünyanınızı küçültmeyin. gidin iki üç kadınla tanışın. bu kadınlar arkadaşınız olsun. bu zihniyetteki erkeklerin yüzdeyüzü tanıştığı her kadını "ben bunu acaba sike*lirmiyim" gözüyle bakmıyorsa da başka birşey bilmiyorum. uzun lafın kısası aklı çoluk çocuk olanlardan akıl almaya çalışmayın burda. kafanız karışmasın. umarım iyi bir ev arkadaşlığınız olur.

sana bir tavsiye vereyim, bi miktar toplu paran varsa kendine bir motor ve ekipman al, sonra yavaş yavaş gezmeye başka. bi süre sonra hayatın değişecek.

hele ki doğayı seviyorsa bir çadır, uyku tulumu vs topladın mı haftasonunu iple çekersin.

@prezerlatif

Herhangi bir psikiyatri bölümüne vereceek param bile yok. Olsa olaya bilimsel yaklaşıcam zaten. Teşekkürler.

Başka cevabı olan??

Bu sorunun cevabını ben de merak ediyorum, özellikle bu ülkede nasıl mümkün oluyor anlamış değilim.

olamıyoruz.

Herkesin bildiği ama bizim bilmediğimiz birşey var herhalde, bende anlamıyorum nasıl bu kadar mutlu oluyorlar.

hayat her türlü devam ediyor kardeş. Yani umut dolu olsan da, köşede oturup beklesen de.

Dehşeti içimizde sır gibi saklıyoruz.

geçmişi düşünmeyi, üzülmeyi bıraktım. o kadar hayat dolu değilim ama bundan sonrası bana bağlı.

Bu ülkede herkes -mış gibi yapıyor merak etme :)

Ben de herkesin bunalimda olmasini anlamiyorum. Nasil oluyor? Bunalimda olmamanin ozel bir formulu yok, mesele neden nasil bunalima girdiginiz, hayattan bezdiginiz. Yani normali hayat dolu olmaktir zaten, ozel bir yontemi yok.
Psikiyatriste gidecek imkanin bile yoksa hayat dolu olmamani anlayabilirim de ornegin su duyurunun yarisi, hatta yarisindan fazlasi bunalim, disaridaki hayatta da bunalim insanlar goruyorum surekli (mesela isyeri) ve anlamiyorum.

Amk hayat çünkü bu ve hayat güzel. Belirli trickler var (spor, düzenli hayat, işini sevmek vs.). Böyle yaşamak lazım.

elini taşın altına sokamıyorsan, taşı kaldırıp elinin üstüne koymalısın.

kendini bazı mecburiyetler altında bırakmadan mutluluk gelmiyor azizim. hayatında bir zaman dilimi belirle ve de ki ben bu zaman diliminde farklı bir insan olmaya çalışayım. ben de evlenene kadar karamsar bir insandım, hayatımda çok fazla şeyi kafaya takardım ama evlendikten sonraki felsefem " nasılsa bir şekilde çözersin oğlum sen " oldu. kendine güvenmek farklı bir olay. ben güvenmezdim ama güvenmeyi zorla öğretmelisin kendine.

biraz da kontrollü olmaktan geçiyor sanırım bu hayat dolu olmak. ayrıca motor al diyen arkadaşa katılıyorum. basit gibi gözüküyor ama motor almak çok farklı bir olay. 1 hafta elektrikli motor sürdüm, resmen mutlu oldum anasını satayım. rüzgarı yüzünde hissetmek farklı be üstadım.

Gün içerisinde devamlı stres altında, iş/güç/ev/okul düşüncesiyle dolan zihni rahatlatacak, bir diğer deyişle kendini mutlu etmek için yapmaktan keyif alacağın yönlerini mutlaka keşfetmelisin. Bunu sana hiçbir psikiyatrist veya psikolog öğretmez. Hiçbir doktor dolu dolu yaşayan insan profili yaratmaz. Önce kendinle bir konuş, kendini bir dinle.

Mutsuz olan insanların genelde pek kendilerini dinlemediğini düşünüyorum ben. Bir arkadaşın "sana çok ihtiyacım var" dese koşarak gideriz ancak kendimizi hep göz ardı ederiz.

Arada durağanlıklar yaşansa da emin ol hayatındaki bir takım memnun olmadığın yönlerini değiştirebilirsin. "Neden, niçin" soruları yerine hep "Nasıl?" sorusunu aklına getir. "Nasıl kendimi daha iyi hissedebilirim?", "Nasıl hayattan daha fazla keyif alabilirim?", "Bugünümü nasıl daha verimli hale getirebilirim?" gibi.

- Hayatimda mesai kavrami yok; internet uzerinden kazaniyorum parami.. En onemli faktor bu olsa gerek
- Gundemi pek takip etmem(hani haftada bir konu basliklari halinde bakarim), sosyal medya kullanmiyorum.. Bazi onemli haberleri bir hafta sonra duydugum oluyor misal. Yarrak kurrek olaylardan haberi olmamis oluyor cogunlukla..
- Tek basima yasiyorum; pek fazla da disari cikmiyorum.. Gereksiz insanlarla muhattap olmamak guzel bir sey.

Yani oyle hayat dolu degilim asiri ama merak ettigim, ogrenmek istedigim bir ton sey var hala..Ne bileyim izlemek istedigim filmler, okumak istedigim kitaplar mrvcut bir suru.. Misal dun aa suna da bakiyim derken wikipedia"da saatler gecirdim, bir suru sey ogrendim, mutlu oldum sacma sapan. Hele de son zamanlarda yemek yapmaya ve play stationa verdim kendimi yeminle 24 saat az geliyor bazen.. Ucundan kiyisindan da olsa Spor ya da motor da guzel seyler tabii usttekilerin dedigi gibi. Isin sirri oyalanacak seyler bulmakta sanirim.

Beklentin yoksa sevmediğin şeyleri yapmak ızdırap verir.

bazen modum düşse de hayat doluyum. zaten düşük olduğu zamanlar olmasa yüksek olduğu zamanların değeri kalmaz.

kimseyi kendimle kıyaslamıyorum bana kalırsa hayat dolu olmanın birinci şartı bu olmalı. kıyaslamaya başlayınca "neden onlarda var da bende yok", "neden onlar gibi değilim" tarzında sorularla kendimizi mutsuz yapıyoruz.

elimdekiyle yetiniyorum, yetinmeye çalışıyorum. sana da öneririm.

Güne Refik SARIÖZ ile Hayat Enerjisi ile başla haftaiçi saat 7-10 arası RadyoMüzik dinle gerçekten iyi gelecek. Adam inanılması pozitif enerji veriyor derdi kederi unutuyorsun.

@fakyoras

Acaba alınganlık mı ettim bilemedim ama, hissim kıskanma hissi değil de, daha çok şaşırma hissi. Yoksa insanların yaşama sevinci beni rahatsız etmek bir yana, mutlu ediyor. Sadece kendimi çok ümitsiz buluyorum, hiç çözüm bulamayacakmışım gibi hissediyorum, ondan şaşırıyorum.

e devlete girip hakkında icra davası açılmış mı bir kontrol et.

e-devlete girdikten sonra nerden bakabiliriz ona ?

google'a ismi yazmak yeterli, sağa sola aynı mesajı gönderen dolandırıcılar. itibar etmeyin.

Yeni tezgah boyle,banada evde olun olmayin haciz islemi yapilacaktir diye geldi.aradim actilar gelirken annenizde gelsin dedim.karakola gidip sikayetci olmak lazim.

birisi yanlışlıkla sizin telefonunuzu vermiş olabilir mi ? isminiz selma mı yani, mesaj doğru mu gelmiş.

ev telefonundan aradım açmadılar, Google'dan baktım ama isim benzerliği vs de olabilir dedim

Yalan dolan bunlar, inanmayın.

@duptıs aksjdsdkf

yok ismim selma değil

e-devlet'ten girdim Mahkeme Dava Dosyası Sorgulama'dan tekrar girdim
Adınıza açılmış ya da müdahil olduğunuz bir dava kaydı bulunamamıştır diyor
ortalık öyle karışık ki valla insan şüpheleniyor, teşekkürler arkadaşlar.

Oyle deniyor.ben hala kaldirilacagina inaniyorum ama faizlerin silinip anaparaya taksit deniyor.oyle okudum iki sefer.

peki kyk borcunu etkiler mi ?

kanun çıkınca bakmak lazım. şimdi söylenenler net olmaz.

Banka hesaplarina el falan koyuyorlar. Odeyene kadar serbest birakmiyorlar hesaplari.

benim eşim de 2011'den beri bir kere bile ödemedi, hiçbişey olmadı la. biz ne yapalım peki ?

@hakim oynayin dedi

Korkutuyorlar yok banka paralarına el koyarlar haciz gelir evine falan diye de ben de merak ettim. Sanmıyorum öyle bir şey başına gelen görmedim hiç.

Vergi dairesine yonlendirildiyse olmadik bir zamanda mevcut tum hesaplara bloke koyup ilk taksidi yatirana kadar blokeyi kaldirmiyorlar. Tabi o parayi bloke edilmis banka hesaplarından nasil cekecegin onlari ilgilendirmiyor. Bi yerlerden bulup oduyorsun sonrasinda her vadesi geldiginde yine bloke yine açtırma vs boyle devam ediyor.

ben başına gelen gördüm. banka hesabına bloke koyuyorlar.

@kedilerinefendisi
kuzenimin ve üniversiteden ev arkadaşımın başına geldi. herhangi bir yapılandırma zamanında yapılandırıp ödemeni tavsiye ederim.

vergi affı gelecek zaten. bir kere bu artık vergi borcu bu nedenle hesabın belli bir kısmına el konabilir haciz de gelebilir.
en iyisi siz af geldiğinde hemen yapılandırın taksitlendirin filan az az ödemeye başlayın. iyi niyetinizi göstermiş olursunuz bence ödeyemeseniz de:)

banka hesaplarına bloke geliyor. benim 2011 di sanırım ödeme başlangıcı. ödemedim tabi, bu yılın basında bloke geldi gittim mecbur bir kısmı peşin yatırıp gerisini taksit yaptırdım. af vs yoktu faizleriyle beraber ödüyorum şu an. yaklaşık aldığımın 2 katı swh af bulduğunda yapıştır :)

Af gelince nereye başvuru yapılıyor?

Af çıkmazsa haciz mi gelecek şimdi eve?

Eğer ki geri ödemeleri yapmazsanız önce vergi dairesine iletiliyor borcunuz. Yine ödeme yapmazsanız banka hesabınızdaki para bloke ediliyor. Sonra mecburen vergi dairesine gidip tüm borcunuzu yapılandırıyorsunuz ve ödemeye başlıyorsunuz. Ancak bu günlerde borcunuzun faizinin silinmesi gibi bir durum söz konusu. Galiba bir yasa çıkacakmış.

peugeot pişmanlıktır :(

honda city 2008

hocam pejo için kimse sorsam pişmanlık diyor hakkaten. benim de neredeyse hiç pratikliğim yok şoförlükte. o yüzden daha ufak bir şey ile mi başlasam diye düşünüyorum. bir yandan da koca adam oldun ulan, al doğru düzgün bir şey altına da demiyor değilim. kararsızım açıkçası.

sana tavsiyem focus heçbeklere bak, oldukça iyi bir araba.

Ford focus, mazda 2

ya mesela abimde peugeot 407 var 2006 model bir kere bir sorun çıkarmadı...iş arkadaşımda 308 var idi geçen sene sattı ilk sahibiydi o da memnundu...ancak dışarıdan birilerine sorsam hep aynı şeyi diyorlar anlamadım

eğer üzerine 3-5 daha koyabilirseniz spor bir araba alın bence. peugeot'un cc kasaları vardı. 206-307-306'ydı yanlış hatırlamıyorsam. 1-2 sene takılıp hem de şoförlüğünüzü geliştirip sonrasında satarsınız daha iyi bir araç alırsınız. fakat renault, ford, fiat, honda gibi markalarda satarken daha kolay elden çıkarırsınız arabayı. modelden çok elden çabuk çıkan ve parçaları ucuz olan araçlar alırsanız daha mantıklı bir seçim olur.

Megane 2 alirdim.

O paraya Reno al biraderim. yedek parçası ucuz.

25000 e megane 2 varsa haber edin biz de alalım yaw.
edit: varmış la megane 2, şaşırdım.

Fiat Palio
Hyundai Getz
Ford Fiesta
Audi A3 (eski model)

alınabilir araçlar.

2008-2009 model i20 veya Clio alınabilir.

İlk araban olacak, büyük bir şehirdeysen ufak bir şey işine yarayabilir. Sahibinden'e bakma, fiyatlar çok yüksek. Tanıdıktan, gerçek sahibinden bulmaya çalış. 1.4 motor, LPG'li almaya çalış. Hyundai deyip geçme, güvenlikte de yakıtta da Clio'yla yarışır.

google maps, mapmyride, strava gibi sitelerden mesafeye ve hatta eğime bakabilirsiniz. kalori işi göreceli.

15 km gidersin sanırım.

Runtastic road bike i indirme imkanin varsa onu kullanabilirsin. Km kalori egim sure maks hiz ort hiz falan hesapliyor.

en hızlı menüsüne eklemeyi unutma.

Teknik olarak yaptığın şey, bir kredi kartına para aktarma oluyor. Bu da ödeme olarak sayılıyor zaten. herhengi bir kredi kartına da bu şekilde para gönderebilirsin.

o iş olmuş dostum, kasmana gerek yok, yakın bir zamanda ararlar, mail adresine evrak listesini gönderirler.

@hakim oynayin dedi
İnşallah

tarihi yeniköy börekçisi

belgrad ormanının içinde varmış da ismi gelmiyor aklıma şimdi. orası iyi.

çengelköy börekçisi

Acil doktoru arkadasm diyor ki yukardaki yorum +1

6 sene doktorluk okuyup nasıl oluyor da hala karar veremiyorsunuz, nasıl bir olay bu arkadaş. kimler doktor olarak geziyor bu ülkede. doktorluk öylesine yapılan birşey mi ? doktorluğu yazan insan daha 1.sınıfta hangi bölümistediğini bilen bir insan olmalı ya yanlış mı düşünüyorum. mühendislik okuyup satınalma'da çalışmak gibi birşey değil ki bu.

sırf yazmış olmak için mi yazdınız siz bu doktorluğu arkadaş. 4 sene göz bölümü isteyip, son senede genel cerrahiye mi dönmek gibi saçmalığın daniskası. sinir oldum okuyunca.

komuta kontrol merkezleri çok rahattır. şahsen 20 yıllık doktorlar varken yeni mezun adamın komuta kontrol merkezine atanmasına karşıyım. tsm'ler fena değildir; çalışılır. istanbul ambulans yoğun olur. acil gibi yormaz ama uykusuz kalırsın; uykusuz kalırsan ertesi gün ders çalışamazsın. il merkezi aciliyle ilce merkezi acilini onume koysalar il merkezi acili derim. hem imkanları bol hem danisabilecegin birileri olur. 3 aylik tecrube bile cok sey farkettiriyor. elinin altinda universitede hersey varken, ilcede rontgenimiz bozuk denildiginde mal gibi kaliyorsun. ama iki turlu de acilde calisirken tus calismak zor. ilce acilleri cehennemle cehennemden hallice arasındadır. yazacagin yerleri iyice arastir, telefonla konuş, kac hasta geliyor, kac nobet tutuluyor gibi seyleri ogren; ondan sonra tercih yap. istifa etmek istersen ohal durumundan dolayı o işler sıkıntılı.

@hakim oynayın dedi arkadasin sorduguyla senin dusundugun sey farklı. kaldi ki bir bransin stajini gorunce, oradaki hastalari ve calisma kosullarini gordukce istegini degistirmesi normal ve olasi.

Asistanlar TSM'nin TUS çalışmak için daha iyi olduğunu söylüyor. Daha az yorucu, yıpratıcı, işe göre maaş olarak tatmin ediciymiş.

@hakim oynayin dedi, yeni mezun olmuş biri. Okul bittikten sonra mecburi hizmet ataması için soruyor. Bu bahsettiği yerlerde maaş, nöbet, iş yoğunluğu, iş yükü, hasta sayısı olarak farklı yerler.

@bass solo da istediği bölüme girebilmek için rahat bir yere atanıp TUS çalışmak istiyor. Bu yerlerde çalışanlardan, bilenlerden tavsiye istiyor.

ambulanslarda 7-8 gün 24 saatlik nöbet oluyormuş ardından kalan günlerinde boşmuşsun.

@hakim sorduğum şey çok farklı. ama anladığın şeye de bir cevap vereyim.
tusun nasıl bir süreç olduğundan haberin var mı bilmiyorum. yoksa da bir öğren. ileride sunacağı imkanları, kariyerinde ilerlemenin ne kadar mümkün olabileceği, nöbeti, huzuru, hastası, şehri, parası gibi çokça değişkenin gösterdiği bölümlerin en uygununu kendine göre ve alacağın puana göre seçmek çok da kolay olmasa gerek. manavdan karpuz seçip 3 günde tüketmiyoruz burada. bundan sonraki hayatımızı etkileyecek bir seçim yapıyoruz. çoğu yeni mezun insanın kafasında da birkaç bölüm halihazırda var ama yanında soru işaretleriyle birlikte.

Ben de hep TSM daha rahat diye duydum şimdiye kadar.

@hakim oynayin dedi Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmayalım pls. Adam mecburi hizmete gidecek, dediğin gibi istediği branşı seçebilmesi için oturup ders çalışması lazım. Hangisinde rahat eder onu soruyor. Şimdi gelip ona da laf edersin 6 sene yatmak için mi okuyor falan diye. Hadi diyelim ki asistanlık için branş seçiyor, stajı alınca fikrinin değişmesi gayet doğal. Hayat boyu yapacağı branşı seçerken dış kapının mandalının fikirleri kimsenin umurunda olmaz.

@hakim oynayın dedi arkadaşlara katılıyorum.

soru ile ilgili ayrıntılı fikrim yok ama tsm daha mantikli her zaman için, tus çalışmak istiyorsan. Hele ohal sebebi ile istifa edemeyeceginizi de düşünürseniz mantıklı ve iyi düşünerek tercih yapılmalı.

Ben ağız ve diş sağlığı merkezinde yaptırdım. Gayet güzel temizliyorlar ama diş taşı temizliğiyle sararmaları yok edemezsiniz. Onun için diş beyazlatma işlemi gerekir.

beyazlatma işlemini yaptırabiliyor muyuz peki?

hayir

Beyazlatmayi sgk karsilamiyor

ben İstanbul samandıra ağız ve diş sağlığı merkezinde yaptırdım, gayet iyiydi. yıl bitmeden 1 kere daha yaptırırım.

bu başlık kafidir. 3 ömür yeter sana.

eksisozluk.com

banyo çok korkunç, asansör yok, ayrıca anladığım kadarıyla ön daire değil, arka daire ve diğer apartmanlarla aranızda üç metre var gibi duruyor.

ironi yaptığını düşünüyorum, başka bir açıklaması yok.

1650 bu eve ucuz mu? öehh.

şimdi bu daire ucuz mu ya?! iyi ki istanbul'da yaşamıyorum dedim bininci kez.
kolay gelsin, umarım istediğiniz gibi bir ev bulursunuz.

bir de evet banyo çok korkunç gerçekten.

mutfak banyo sadness.

İstanbul'da ev aramamışlar cevap vermesin :)

Emlakçı yok arada sanırım, ev sahibinin kendi ilanı. O yüzden ucuzdur. Emlakçı olsa geçirebildiğini geçirmek için pahalı koyuyor.

Banyo korkunç değil, ev eski belli ki, istanbulda metroya yakın yeni yapılı evler 3000 TL kiraya olur. Bu paraya bu lokasyonda ancak bu banyo olur.

Ha ben 6 yıl istanbulda yaşadıktan sonra üç ay önce Kuşadası'ına taşındım şimdi 190 m2 deniz manzaralı eve daha az kira veriroyum. Ama istanbul piyasasını ve lokasyona göre ev kalitesini bildiğim için, senin bu evi ucuz bulmanı, hatta bundan kıllanmanı anlayabiliyorum. Görebildiğin bariz bir sorunu yoksa tut.

Keşke ironi yapsam, dağda bayırda saçma sapan evlere öyle fiyatlar biçiyorlar ki hayattan soğudum bir haftadır :(

ben de şu ilandan kıllandım, bizi bu hale getirenler utansın.

www.sahibinden.com

Gebze'den sekerpinara 562 veya 563 numarali otobüs ile gelip, taksiyle gidebilirsiniz.
direkt otobüs yok.

taksiyle gitmeni tavsiye ederim, çok yakınlar ama oralara otobüs yok ne yazık ki.

Olmuyor ole,gidip topragi aliyorsun,tesisi kuruyorsun,gelip inceleyip oyle veriyorlar.onuda dolandirici degilsen alamiyorsun,alip alip kaciyorlar.senin dedigin kanada da var.

Ama kiralama diye bisi var,nasil bilmiyorum ama devlet arazisini kiraliyorsun.

tüm sorularının cevabı aşağıdaki linkte.

www.tkdk.gov.tr

arkadaşın verdiği linkten yararlanacaksın. ciddi olarak düşünüyorsan bir firma önerebilirim sana, daha detaylı bilgi verirler.

Gerçekten seninle çalışmak isterlerse dönerler verebileceğimiz bu diye.

abartılı bir fark yoksa ve dönecekleri varsa mutlaka dönerler.

son maaşınızdan bahsedip daha üzerine çıkmayı isterim derseniz iki tarafta kırılmaz.

Bunu söylemende kendi içinde bir mantığın varsa ve bunu söylediysen hiç sorun olacağını zannetmiyorum. Unutma, bu sadece IK ile ilgili değil bağlı olacağın kişide de söz hakkı var. İşim gereği bu tarz durumları çok gördüm. Yani şunu IK'dan çok duydum ''istediği bizim skalada değil, ama siz ne düşünürsünüz?''

direk rakam söylemelisin, edebiyat yapma sakın. minimum 500 lira fazlasını iste, vereceklerdir. asgari ücret 1300 lira zaten.

seni beğendilerse sorun yok bence. sonuçta kendi maaş skalalarına uygun bir rakam teklif edeceklerdir.

hiçbir zaman.

Ucuzlaması için dolar ve Euro'nun en az bi %10 değer kaybetmesi lazım. Öyle bir şey olsa bile 45'ten 43,5'a falan düşer en fazla.

Aralık ayında kampanya olur, 2 bin liraya kadar indirim olur. O ayrı.

İthalatçı ülkeyiz mümkün değil ucuzlamaz. Ancak devlet elini cebimizden çekmeye karar verir vergileri düşürür o vakit ucuzlar. Zira o 45 bin dediğin arabaya verdiğin paranın %50 si vergiye gidiyor.
2. alternatif kendi arabanı üretirsen devlet olarak (parçalar ithal olmayacak tabi) o zaman yine ucuza araç üretilebilir.
Devletimiz ucuza araç kullanmanı ister mi? istemez. Niye? çünkü; petrolün yok çok araç olursa petrol tüketimin artar ve yine ithalatın zirve yapar bütçen sıçar filan... böyle gidiyor işte.

İşin özeti senden kat kat zengin almanların, ingilizlerin X TL. vererek bindikleri araçlara sen bu fakirlikle min. 3X TL vermek zorundasın. Benzer oran yakıt için de geçerli.

Daha da özet: sizofren06 +1

ekmek bile 1.25, araba niye ucuzlasın.

araba zaten ucuz. vergi yüksek.

vergi insaflı alınırsa ucuzlar. yoksa ucuzlamaz. yüksek ihtimal bu hengamede bir kazık daha çakarlar, artar gene fiyatları...

ilk aldığım arabayı 4 sene kullanıp aynı paraya sattım. 1,5 sene önce aldığım arabayı da 5000 TL daha yükseğe sattım.

vallahi yatırım. bindiğim gezdiğim yanıma kar.

Üstte aynı fiyata,daha pahalıya sattım yuppi diyen arkadaşaların enflasyondan haberi yok sanırım

ucuzlamaz. Net.

demişler ama yetmedi
ucuzlamaz asla

ucuzlamayı bırak pahalılaşır

ticari araçlara yapılan ötv indirimi aslında binek araçlara da yapılmalıydı. vergi yükü çok fazla, üstüne döviz artıyor. azalmasını beklemeyin.

ucuzlamaz.

2 sene önce 2. el araç bakıyordum, 5 ay takip ettim 6bin tl arttı piyasası. sonra vazgeçtim başka araç aldım.

keza benim şimdiki aracım da şu an değer kazanmış durumda, satsam aldığımdan pahalıya gidiyor.

araç alacaksanız ucuzlar mı fikriniz olmayacak yani, her geçen ay zarar

girerler diye düşünüyorum.

Normalde sorun olmaz (özel sektör olsa) fakat bence kpss'de sorun olabilir.

Ben illa ki arşivleri ne olur ne olmaz diye tuttuklarını düşünüyorum. Fişlenme değilde mini tedbir. Mülakatı etkilemez.

o topa girerlerse akp'liler komple içeri girer :)

aslında mantiken doğru. akpliler daha cok gitti, bunun disinda milyonlarca insan gitti tabi. ama iste mantiken olmamasi gerekse de mantik disi bir duzenle yonetildigimiz icin merak ettim.

bişey olmaz merak etme. gitmeyen var mı o dershanelere. bunların kimler olduğunu tüm millet biliyor.

tuvalet banyo tavanlarına dikkat et. rutubet su sızıntısı vs bir şey var mı diye. mutfak dolaplarının içi aynı şekilde. pencereleri ve kapıları kontrol et. onun haricinde bir şey gelmedi suan aklıma.

Aidat - ek masraflar vs iyice sorun. Keske firsat olsa da komsulardan biriyle konussaniz. (1 saat once gidip birilerini yakalayabilirsiniz gerci adresi biliyorsaniz.)

Hasar vs varsa fotograflamayi unutmayin. Aradan 2 3 sene gecince ustunuze kalmasin. (Gerci ev yeni ama)

su basıncına bakın musluklarda ip gibi akıyor olmasın su, apartmanın içinde ve tuvaletlerde vs. koku var mı ona bakın genellikle varsa o kalıcı oluyor (apartmanın gideri kötü ise), balkon varsa içerden tavanlara mutlaka bakın akan kokan olmasın, ısınmaya bakın her odada cücük kadar petek varsa kışın zor olur, hangi yöne baktığını sorun/bakın, kuzeye bakan ev kışın soğuk olur,

Sabah direkt güneş alıyorsa bütün gün çok sıcak olur onu anlamaya çalış. Mesela bi de ev yalıtımlı mi hem ısı hem ses. En üst kat en alt kat iyi değil. Ana caddeye çok yakınsa çok trafik gürültüsü olur.

deprem?

ek yapayım;
ses yalıtımı + üst kattan yan daireden ses geliyor mu?
elektrik tesisatı ve priz kontrolü yap

dairenin mimari projesini edin belediye ve tapudan. projesine aykırılık var mı yok mu ona bak.
gezdiğin dairenin konumu mimari projede örtüşüyor mu onu kontrol et
belediyeden hakkında herhangi bir olumsuz karar var mı onu araştır. ruhsat ve iskanını da kontrol et.

not: eğer evi kredi ile alacaksan bu dediklerim ekspertiz raporunda bakılacaktır mutlaka.

dairenin fiziksel formu ile alakalı olarak da güney cepheli olmasına dikkat et.
odalarda yeterli priz var mı ona bak.
odaların orta yerinde kolon olmamasına dikkat et.
pencereleri kapatıp dışarıdan çok ses geliyor mu ona bak.

çekmece boyuna bak. benim önceki evde çekmecelere dikkat etmemiştim, kaşıklar sığmıyordu dikey olarak. öyle deme çok önemli bir detay bu.

www.zaytung.com

Burdan da biraz fikir edinebilirsiniz.

Isıya dayanıklılık.

Isıya karşı dayanım. Bir cismin dayanabileceği en yüksek sıcaklık değeri olarak düşünülebilir.

evet 90 derece yazıyordu bir anlam veremiyordum çok teşekkür ederim. demek 90 dereceden sonra sertliği gidiyor.

Sertlik başka bir kavram. Ürün metal ise sertliği kolay kolay değişmez. Eğer ütün plastik ise 90 dereceden sonra kimyasal yapısı bozuluyor olabilir.

dayanabileceği değil, kimyasal yapısının bozulacağı, eskisi gibi verim alınamayacak maksimum sıcaklık değeridir.

@hakim oynayin dedi, dediğiniz şey dayanmak oluyor zaten. O sıcaklıktan sonra dayanamaz yani.

%20

otuz da fena değil istanbul için.

%25

ancak ise yuruyerek gidip geleceksen evet buyuk bir luks hem zaman hem para tasarrufu on numara.

%10. Ama ev ile iş arası 25 km.

iki kişiyiz bana düşen pay %30 bence mantıksız değil ama yoruyor :(

%27

Tek kisi icin %30 normal bence.

Ben de yuruyerek gidip geliyorum, ise yakin olmak cok buyuk rahatlik.

bireysel olarak %40 gömüyorum ama evliyim. totale vurunca % 15 gibi bir oran çıkıyor. işim için 1,5 saat önceden kalkıyorum, servis falan.

%10

Ankara'dayım. %15

istanbul'da kira + aidat %30'a kadar normal bence. ben de işe yakın bir yerde ev tutmak istiyorum. şöyle 1+1, havuzlu mavuzlu rezidanslarda tutarsam aidat ile beraber %20-%25 gibi olacak.

%5 ama ev, isyerine 50 km.
Yürüyerek gidip gelmek isterdim %30a razı olup..

%50 - kredi ödüyorum.

%18, İstanbul. İşim merkezi bir yerde olsaydı maaşımın %30'unu kiraya verip işe yakın oturmayı tabii ki tercih ederdim.

%10-%15 arası değişiyor.
vergi dilimi

yuzde 15iydi. simdi yuzde 5i.

%50 :(

hocam teknik olarak bilgim yok ama teknosa'dan alma bir şey yaw. ben 30 liraya bi kulaklık aldım, kapıdan çıktım çalışmadı anasını satayım. iade etmek istediğinde de edemiyorsun, sana o fiyat kadar bir çek veriyorlar. tekrar sadece teknosa'da harcamak zorundasın falan. çok uyuz bir yer. başka bir yerden al bence ama teknosadan alma. 30 liralık kulaklığa böyle yapan firma, 4000lik bilgisayara neler yapmaz.

lol @insan opusen hayvandir.
üşenmeyip ergen ergen verdiğin cevap için teşekkürler. azıcık zahmet edip okusaydın, sorunun 2015/2016 spesifikasyon farklılıkları değil, iki ürün arasındaki bariz fiyat farkının bu spek farklarına değip değmeyeceği olduğunu anlardın diye düşünüyorum. neyse, sözlük ahalisinden fazla şey bekliyoruz anlaşılan.

@hakim oynayin dedi: teşekkürler ama fiyat farkı çok bariz. 4177 nere, 5300, hatta 6300 nere, o yüzden genelde teknosa kapısına uğramasam da, bu fiyatlar cezbediyor açıkçası.

apple ürünlerinin nerden alındığından bağımsız olarak 2 yıl apple store garantisi var. sokaktan bulsan fatura tarihinden itibaren 2 yıl garantin olacak. o yüzden teknosa'dan alınır. early 2015 al bence. çok ciddi farklar yok ikisinin arasında.

edit: satın alımlar türkiye sınırları içerisinde olduğu sürece 2 yıl, aksi halde 1 yıl garanti oluyor.

@himmet dayi teşekkürler, zaten aynı şekilde düşünüyorum.

@karakteristik maalesef yanlış ürünün ekran görüntüsünü paylaşmışsın. macbook pro değil, macbook almayı düşünüyorum. macbook'un abd'de 1300 dolar+tax satılan versiyonu TR'de şu an 5309 TL.

ABD'de 1600 dolar+tax satılan versiyonuysa şu an 6300 TL. İşte bu cihazın 2015 versiyonunu 4200 TL'ye alıp almamaktan bahsediyoruz. ABD'den 1300 dolarlık versiyonu alsam bile vergisiz 4000 TL yapacak. ve harddisk 2015/2016 sırasında herhangi bir değişime uğramadı.

3. dünya ülkesi kısmına katılıyorum, orası başka :)

O 1300 dolar fiyatı vergisiz zaten. vergiyle beraber 1430 falan ediyor. Yine de ucuz gerçi ama diğer bilgiler yanlış aktarılmış. Macbook 2015 versiyonunda HDD yok zaten alayı SSD'li. Mid-2016 ile Early 2015 arasında da ciddi farklar yok.

iki cihaz arasında fark var, ilk cihazın internette gezinme sırasında bile kasıldığını duymuştum, (shiftdelete.net inceleme videosunda) ikincisi çok daha akıcı denmişti.
şahsi önerim macbook pro al, pro olmasına rağmen çok taşınabilir, çok ufak ve çok özellikli, hiç olmadı ipad pro al.
şahsen hiç alınmayacak apple ürünü: macbook.

çekmece gibi bir şey var ya mavi

bak o tonlar ya da mor çok güzel oluyor.

ben öyle çok seviyorum.

kediyi değiştir siyah beyaz tonlarda olan bi kedi al.
uçuk sarı falan değil de böyle net pastel sarı varya, o renk olabilir diye düşünüyorum.
olmadı çimen yeşili.

makarnacanavari +1

bir de yastığın fon rengi de iş görür de çok çabuk kirlenir sanki. berjer isteseydin o yastığın deseniyle berjerler çok şık olur derdim ama 2li koltukta öyle desen nasıl durur bilemedim açıkçası.

Bu yesilin ilaci turuncu hayir asla olmaz diyincede krem.butun renkleri goZunde canlandir denk gelmeycek.abi ben ne diyorum hala turuncu diyorsun dersen makarna canavarinin dedigi mor,patlican moru.aynisini soylemisler ne sacmaliyorsun abi secenegi fistik yesili,koyu yesil,acik yesil buna muteakip gri olur.

tek renk seçmek zorunda mıyız? bence patchwork ya da yastığınızdaki gibi desenli bir koltuk çok güzel olur.

tek koyu renk istiyorsanız lacivert, bordo, mor olabilir. açık renk istiyorsanız bu tonun birkaç perde açığı olabilir, zeytin yeşili veya daha açık tonları diyorum.

bence almayın, çok sıkışır eşyalarınız.

hardal sarısı olmalı.
kiremit turuncusu da olur.
perdenizdeki pileler çok sıkı olduğu için içeriye ışık girişini engelliyor.

hardal sarısı +1

hardal +1

haki yeşiliyle taba güzel olabilir ama koyu istememişsiniz. onun dışında haki yeşiliyle en uyumlu renkler pudra, krem, vizon, taş rengi tonları.

artık genel olarak maya kullanılıyor. modelleme, rig, animasyon. hepsini yapabiliyorsunuz.

sadece modelleme yapacaksanız da zbrush gibi programlar var. Bu arada ben de animasyon işine ilgiliyim. takip.

autodesk inventor'u tavsiye ederim.

(bkz: rhinoceros)

kıza çelme takmaz, ayağının altından halı filan çekmezseniz düşürmeniz çok zor.

hedef kitlene göre değişir. duruma göre kedili kitaplı ifşa, arka planda arabalı ifşa, koltuk ısıtması hangi araba daha iyi gibi başlıklar olabilir.

düşürme kaldırma vs. çok çirkin tabirler. bunları kullanmazsan olabilir niye olmasın. kullanmana rağmen sana bakan kızlardan da entellektüelliğe dair medet umma.

duserse yika once, dusmezse daha olmamistir.

No way.

Kiz dedigin seyin de insan oldugunu farkettigin zaman belki. Sanki dersin rpg oyununda boss avliyo da belli bi expye gelince yenecek hffsss

nah düşer.

affedersiniz.

Kaslı ficiyudunu ifşa edersen düşer.

Ben kassız olduğum için düşüremiyorum :(

düşmeyi newtoncu fizikle mi, kuantum fiziği paradigmalarıyla mı yoksa batlamyus fiziğiyle mi ele aldığına göre değişir adasdfsdgas ^^'

devamlı boş ifşa yapman lazım. "x ile ifşa qeyfi, y qanqam nasıl" gibisine.

belki birisi sıkılıp "eeaah yeter be" diye düşmeye karar verir.

piremses +1 ahahah

douchebag gibi arkadaşları dinlemezsen yeterince düşürürsün. huzurevi ziyaretinin detaylarını bilmediği için sallıyor bu arkadaş. duyuruda birbirlerini pohpohlayarak konuşan tipler ne yazık ki.

Entellektüelden kastın??

"Postmodern belasını birkac yuzyila birakmis vebali ressam? arkadaslar, acil plsss" diye soru mu soracaksin yoksa; "imla isaretlerini kullanmayan yazar vardi, himmss gecenlerde bilmem ne ansiklopedisinde imlanin kelime kokenini karistirirken aklima geldi de..." mi diyeceksin?

Bence frenk sistemi tam anlamiyla sacmalik :/

disputandum non est de gustibus!!!

Bol şans ;)

büyükadaya gitme mesela, diğerlerini dene. Büyükada'da tezek kokusundan hiçbirşeyden tat alamıyorsun.

büyükadaya gitme

Büyükada'ya gitme demek için tekrar geldim.

haftasonu mümkünse hiçbi' adaya gitme. büyükada'ya haftaiçi de olsa bu mevsimde gitme. burgaz'ı ben çok seviyorum misal, sessiz sakin oluyor. kalpazankaya plajı'na git. akşama doğru restorana çıkıp, gün batımı kombosu yaparsın.

urun.n11.com

şöyle çakmaklar var.

once cakmagı yakıyorsun sonra ocagı kısık olarak acıyorsun.

gaz açılır 5 cm öteden çakmak çakılır. taşlıysa yakmana gerek yok taşı sürttür yeter.

ocağı en kısa ayara getiriyosunuz önce yüksekte açarsanız yanar. çakmağı ve elinizi ocağın dibine değil hafif bi açıyla tutuyorsunuz. hatta şunlar çok işinizi görebilir.

www.yakaladinyakaladin.com

arkadaşım kılların gitmesini anlarım ama parmağı nasıl becerdin? gaz kıvılcımı görünce alev alıyo zaten, hop hemen çekiveriyorsun elini. tadaa. bi' şey değil.

ocağın yanma kademesini ayarlayan düğmeyi en düşük ayara getirip öyle deneyin. çakmağın alev seviyesi de orta veya yüksek derecede olsun.

Bi kagidin ucunu tutustur da yak, kadidi lavaboda sondur

Ben bu iş için kağıt kullanıyorum genelde, çakmağı çakıyorum küçük bir kağıt parçasını tutuşturup onunla ocağı yakıyorum, evet bu yaşıma geldim hala korkuyorum.

gazı aç. çakmağı yak ve fırlat.

geçen sabah çorludan, istanbula giderken silivride polis çevirme yaptı. gbt yapılmadı. araç arandı. nereden nereye yolculuk diye soruldu.

ben 16 temmuz akşamı yaptım Kütahya'dan İstanbul'a, Kütahya çıkışında polis durdurup meslekleri ve otobüste asker olup olmadığını sordu.
18-19 Temmuz tarihlerinde de İstanbul-Çanakkale gidiş-dönüş yaptım, durduran olmadı.

Çarşambayı perşembeye bağlayan gece balıkesir-ankara yaptım. Bir şey olmadı.

doguya gidildikçe kontroller artabilir. (90lı yillar tecrübesi)

ankara'dan aydın'a geldim 18'inin gecesi, hiçbir değişiklik yoktu.

Olaylardan önce geçtiğimiz hafta pazartesi yollculuk yaptım. Ankara çıkışında araç durduruldu ve kadın erkek genç yaşlı herkesin kimlikleri alındı ve kontrol edildi.

arkadaşlar sıkıyönetim değil bu, sakin olun. kimliğiniz yanınıza olsun, sıkıntılı bir gbt'niz yoksa zaten bir şey olmaz.

Babam otobüs şoförü, dur durak bilmeden yolcu taşıyor, şu an asayiş berkemal.
Ayrıca dün diyarbakirdan malatya-ya geldim, en az 2 yerde arama olurdu ama hiç bișey yoktu.

Girişte, çıkışta çevirme, gbt'ye bakma olayları bir süredir vardı zaten İstanbul'da? işıd'in Taksim saldırısından sonra sıklaşmıştı yanlış hatırlamıyorsam..Çevirmeye yakalanıp bilmem kaç dakika beklememek için İzmit'ten trenle döndüm hatta son 4-5 sefer..

gönder, yenisini gönderir ya da düzeltir apple. kendin bir şey yapma.

Garantisi yok ki

büyük ihtimalle pili şişmiştir. geri yapıştırmaya çalışsanız da tekrar çıkar.
garantisi bitmiş olsa bile bedava yapma ihtimalleri var bir deneyin şansınızı.

Pili fena gitmiyor ama. Pil şişse çok çabuk şarjı biterdi. Neyse şansımı deneyeyim ben.

Kızılay Giyim Bağış Kutularına bağışlayabilirsiniz.

Edit : şimdi biraz araştırdım da sanırım sadece İzmir'de var bu kutulardan, ancak emin olamadım. www.kizilaykonak.org.tr

instagramda temsili ücretlere satabilirsin, alan kargo parası + 5 tlye almış olur mesela, sonra o 5 tllerle mama alır sokak hayvanlarına dağıtırsın, bunu da instagramdan yayınlarsın ne güzel olur :') istifçilik çok fena üç ay içinde iki kere taşındım ikisinde de torba torba kıyafet verdim, iki ay sonra yazlık kışlık yaparken daha torbalar çıktı. içim ağlıyor bi yandan ama kullanmayacağım belli şeyleri tutmamayı başardım bu sene :')

en kötü ihtimalle çöp kutusunun yakınlarına güzel ve ağzı açık bir torbayla bırakırsanız bence sahibini bulur.

kadın koordinasyon merkezi

444 00 93 ara bağışlamak istiyorum de

Guneydoguda bir ildeyim arkadaslar. Burda kiz yurdu disinda topluca verebilecegim bir yer yok. Oraya goturmek icin de arabamiz yok.
@freya yikayip utuleyip gondermek lazim onu da degil mi? Ceketler falan kuru temizleme gerekir o zaman. Offf patladi bunlar elimde :) Sokak hayvanlari icin mama fikri cok guzel bu arada.

beyaz masa'yı arayabilirsin. gelip alıyorlar.

ben hepsini askılara koyup çöpün tutamağına asmıştım.

Lokman Hekim Vakfı ile çalışıyoruz biz. Şirkette belli noktalarda "iyiliğe dönüştür" kolileri var. herkes kıyafetlerini atıyor kolilere. doldukça vakfa gönderiyoruz. İhtiyaç sahiplerine veriyorlar. dilersen Lokman Hekim Vakfına gönderebilirsin.

benim de aynı şekilde giymediğim iyi durumda ve bazıları da hiç giyilmemiş kıyafetlerim için ne yapacağımı bilmiyorum bu başlığı takip edeceğim .

KYK web sitesinden online ödeme yapabilirsiniz

ziraat bankası atm'si.

Gündüz tabii ki, malum firmadan da uzak durursan bi şeycik olmaz. İyi yolculuklar şimdiden.

şoför uyuyakalmasın diye gündüz diyorlar sanırım. Ben hep gece yolculuğu yapıyorum valla arada uyuklayınca daha rahat geçiyor, ayrıca gündüz trafik ve bazen uğradığı otogar sayısı da artabiliyor. Aynı yeri gece 6 saatte sabah 8-9 saatte gittiğim oldu.

en güzeli 3-4 gibi binilip 7 gibi inilen yolculuklardır. ama bence gece yolculuğu. yollar nispeten rahat ve yapacak başka bir iş yok. herkes uyuduğu için sessizce arabasını sürüyor şoförler.

bende geceden yanayım, en azından uyuyabiliyorsunuz, yada insanlar uyuyor otobüs daha sessiz oluyor

otobüsün ortalarından bilet alın. emniyet kemeriniz takılı olsun. cam tarafı değil koridor tarafına oturun.

al bakalım. kickassunblock.net

rarbg

kickassunblock.net sanırım eski database'e ulaşmak için. ben güncel şeyler adına aradığım için işimi görmeyecektir malesef. mr robot 2x3 aradım bulamadım mesela.

ama rarbg işimi görecek gibi. orada buldum.
teşekkürler...

Bursa Podyum Macfit inanılmaz gürültülü... Eşim kayıt olacağı zaman gittiğimizde bu ne gürültü nasıl spor yapılır burada demiştim... Her yerde ayrı bir disco havası... Bir yanda zumba, zumba sesini bastırmak için başka, öte yanda başka... Bodrum Barlar Sokağı gibi spor salonu...

Ömür macfitte bizim okuldan bir çocuğun beli kırıldı. Çocuğu karga tulumba aşağı indirip ambulansa bırakmışlar. Trafik kazası diyip yollamışlar. Yanında kimse gitmemiş. 200 kiloyla squat yaparken 2 yerinden kırılmış. Kaç saat ameliyatta kaldı tek başına. Aileye vs haber veren yok. Çantasını da ambulansa sıkıştırmışlar. Pişkin pişkin sorumluluk bize ait değil diyolar. Çocuğun yürüyüp yürüyemeyeceği bile belli değil. Yaklaşık bir yıl boyunca fizik tedavi görecek.
Bu olanlar bir hafta önce oldu
Twitter'a macfit yazarsan görürsün.

Bursa carrefour da ayni durumda,kapidan donduk kayit olmadan.

ben de bi ara düşünüyordum ama iyi ki Ekşi'deki başlığını okumuşum. hiçkimse memnun değil, şikayetvar'da da baya şikayet var. farklı alternatiflere bak bence.

kartalı bilemiyorum ama maltepe'dekinin kritik saatleri var. işten çıkıp 7'de salonda olurum diyorsan o iş yalan. 5 kişi sıra beklersiniz valla bi aletin başında.

gündüz rahat, ya da 9'dan sonra. onun dışında gelinmez.

kartaldakinin önünden geçiyorum bazen akşamları 9dan sonra baya dolu oluyor ama öyle sıra beklenecek kadar dolu gibi de gözükmüyo. sabah-öğlen daha boştur diye tahmin ediyorum. ben de yazılmayı düşünmüyor değilim hatta.

sabahları oluyor, sonra düzeliyor.

coursera'ya bir bak bence, orada vardır belki eğitimleri.

youtube yeterli bir kaynak.

Şimdi böyle sordum diye bana da sarlamanizdan korkuyorum açıkçası. :/

kendi kendine kuruldukça kuruluyorsun bence.
gayet normal hayat devam ediyor ben çıktığımda hep aynı boktanlığı görüyorum
15 ağustostan önce nasılsa şimdide öyle insanlar.

Ignorance is bliss diyorsun. Nasıl yok abi? Sırf burayı okuyarak bile anlarsın durumun vehametini. Ama ben görmek istemiyorum dersen, o da senin bilecegin iş.

boşver sende toplu yaşama, ayrıl sürüden iki bira aç kendine buz gibi :) basit ama etkili.

*belki bir tatile falan çıksan hani..

bundan sonra böyle gider,
hatta daha da kötüleşir ama düzelme olmaz.

buradakilerin çoğu pireyi deve yapan goygoy seven insanlar (darbe olayından bağımsız)
o yüzden burası benim için referans değil. Sözlük de değil.
ben hiç dışarıda biri bana ters baksa da dalsam, kafasında şişe kırsam,
yanımdan geçerken nefes alsada tacizci diye cırmalasam falan diye bakmıyor.

Ha bakıyorsa da zaten hep böyleydi olaydan sonra ortaya çıktı diyemiyorum. Görmek istememek farklı görmemek farklı. İnsanlar hep arızalıydı hala aynı arızalıktalar sadece farklı bahane geçti ellerine arızalık için.

Belki benim gözlerim açılmıştır. Insanlar hep böyleydi de ben görmüyordum belki, olabilir. Ama dün aynı otobüste bi saat içinde iki kez yer kavgası oldu mesela. Adamın biri annesi yaşında bi kadına "Kafayı yemişsin, git bi timarhaneye yat!" falan dedi. Normalde böyle şeyler duymuyorum.

Yani yaşadığım yerde(akpil-chpli sayısı birbirine yakındır epey)bir değişiklik gözüme çarpmadı, 10-15 gün önce nasılsa şimdi de öyle. Daha boktanlaşsa söylerdim niye görmezden geleyim ki.

"Hepiniz olan biteni görmezden geliyorsunuz" gibi bi çıkış yapmadım. Öyle de davranilabilir, sonuçta zor zamanlar. Herkes kendine göre bi savunma mekanizması yaratıyor. Hiç görmeyen, görse de umursamayanlara da lafım yok ama ben geçen cumadan beri havada inanılmaz bir gerilim hissediyorum. Kafamı dağıtmak için internete giriyorum, belki abartı belki insanların günlük hayatlarında paylasamadiklari gerçek hisleri, herkes alarm durumunda. Sakin kalabilen çok az insan var.

Benim yaşadığım yerde her gün ayrı bi mevzu oluyor. Akşamları biber gazı solumaktan, kornalardan, konvoylardan, tekbirlerden, bütün bu hengamenin içinde normal hayata donme, işime gücüme bakma çabalarından yorgun düştüm. Şimdiye kadar suların durulması lazımdı sanki. Daha önce hep öyle oluyordu. Insanların ısrarla sakinlesmiyor olması beni huzursuz ediyor, korkutuyor.

Senin yenilmişlik hissi ve kendini karşı tarafa ait hissetme duyguların bunlar.
Karamsarlık içinde olduğun çünkü son umudunda kayıp gitmiş gibi geldi bana.

Kimsenin cinet geçirdiği yok, asıl cinnet geçirenler de şimdi tutklandı zaten.

Akpli ya da cemaatçi değilim yahu. O nerden çıktı? Genel atmosferden bahsediyorum. Her neyse, laf anlatmaya çalışmak boşuna. Herkes anlamak istediğini anlıyor.

O insanlar zaten boyleydi. Firsat bulduklari icin de eyleme dokmeye basladilar.

Sadece kendilerinden olmadığı için diğerlerinin yaşam haklarını hiçe sayan, insanlar canlarının derdine düşmüşken, kişisel zevkleri için kaygılanabilen, şiddeti ancak kendine etki ettiği ölçüde kötüleyebilen, onu sömüren, korkunç şekilde bencil ve ikiyüzlü yaratıklar, düşünceleriyle birlikte geberip gittiği zaman.

"O insanlar" diye bir öcü grup yok maalesef. Benim yorumlamama göre Türkiye'de işler hep böyleydi.

6-7 Eylül 1955 olayları
1978 maraş katliamı
1980 çorum katliamı
1993 sivas katliamı

bunlar, 93 yıllık cumhuriyet tarihimizde ilk aklıma gelen olaylar. elbette, toplu histeri ve vahşet olayları bunlarla sınırlı değil.

bazı arkadaşlar çıkıp, şu an yaşanan olaylarla yukarıda sayılan olayları karşılaştırmanın saçma olduğunu öne sürebilir. elbette hedef kitle, saldıran kitle, saik, bilanço ve benzeri pek çok konularda fark bulunabilir. ancak bütün bu olayları çok rahatlıkla "benden olmayanları öldüreyim/yaralayayım." ortak parantezine alabileceğimizi düşünüyorum. elbette bu kadar basit bir ortak paranteze almak saçma ve basit olacaktır; ama neticede şurada sohbet ediyoruz.

darbe girişimi sonrasında yaşananlar da farklı değil. "bende olmayan" olarak cemaat sempatizanları, solcular, kemalistler filan belirlenmiş durumda.

özetle, şaşıracak çok bir şey yok. neydik ki ne olduk diye bakıyorum ben.

sanırım 3 nesil geçmesi gerekiyor, tahmini 50 sene.

kartal hasan doğan spor kompleksine gidebilir, yüzme kursu var diye biliyorum

hasan doğan demeye geldim ben de

Hasan doğan Bağdat pazarı gibi oluyor, başka alternatif bak

özelden yazdım ama buraya da ekleyelim belki birinin işine yarar.
hasan doğan bağdat pazarı gibi, doğru ancak kursa gidenler o kalabalıkla birlikte olmuyor, ayrı kulvarda daha az kişiyle devam ediyorlar.
ayrıca kadın ve erkek saatleri farklı dolayısıyla gidecek kadınlar için rahatsız edici bir kalabalık olmaz diye düşünüyorum.

alternatif olarak bostancı'da sporium ve idealtepe'de aydınoğlu var.