malesef :(

yuh o nasıl bi yavşama modudur arkadaş
annene bahset bence
seni evladı gibi sevmiyorsa şayet, böyle şeyler söylemesi pek normal değil.

haha, kadın niyeti bozmuş. :) çok tiksindim yalnız, annemin arkadaşlarını düşündüm de.

tehlike kapıda hacı kaç kaç kaç.

ben bile anladım. biraz milf filmi izle ve kendini şova hazirla. uuuuuuu beybi !!!

arkadaşının çocuğuna "yeğeni" gözüyle bakmıyor gibi.

ne apmak lazım hacılar?

aynen öyle. milf fantezin yoksa ve ortaya çıkmasından tırsıyorsan kibar yoldan siktiri çek.

hacı abi mature seviyorsan bence düşün ama "yok lan anam yaşında kadın" dersen annenle konuş bence. uygun bir dille anlat. annen ayar çeker.

gideri varsa kaçırma.

facebooktan sevgilinin adına yaz: sevgilime böyle şeyler yazıp durmayın gibisinden.

aradığında da sevgilimle planım var dersen birkaç kere bir daha aramaz.

kötü ihtimal: hırs yapıp kaçtığın için kovalayabilir

iğrenç. ya tersle ya da hiç cevap verme uğraşmak istemiyorsan.

toplum derken, amazonda bazi kabileler o.

o kadar uç, tek bir rengin bütününü görememe durumuyla karşılaşmadım ancak bazı tonlarda farklılık yaşandığına dair incelemeler vardı. mesele şuradaki bbc belgeseli, renk algısının da öğrenmenin bir parçası olduğunu söyleyip öyle içten gelen, doğal bir yetenek olmadığını anlatmaya çalışırken bir namibia kabilesindiklerle ufak deneyler yapıyorlardı bu konuda.

www.youtube.com

Öyle değil. Mesela yavruağzı rengi onların lugatında yok. O rengi bilmiyorlar, tanımıyorlar da.

Genel olarak erkekler temel renkler dışındaki renkleri tanımazlar :))

Kaç kere söylüyorum eşime, bana pembe kazağımı getirme, ayvapişmişi gerek diye anlamıyor. Aynı şey limonküfü için de geçerli, takmış yeşil diye. Ona yeşil denmez ;)

apaçi ise evet.

edit: even god can't judge me yazdır havan olsun.

only adra can judge me yazsana la.

dindarsan yaz tabi manalı sonuçta :P
yok değilsen only women yaz

çok güzel bir söz ama ne yazık ki çok klişe. yaptıracaksan bile cogunluğun okuyup anlayamayacagı bir dilde yaptır.

Çok istiyorsan yaptır. Ben olsam yaptırmam.

can't touch this yazdır.

ya bunu şahinlerin arkasına yazdırıyorlar. emin misin sen?

Only Allah can judge me yazdır Kıvanç Tatlıtuğ gibi.

şaka şaka, yazdırma öyle şeyler apaçi gibi.

kulaginin arkasına "bari buraya dokunmayın" yaz.

yaptır çok orjinal bir fikir.

çok klişe, 10 yıl önce olsa yaptır derdim

bi de
urlybits.com

Yaptirmazsan adam degilsin!

ö dövmeyi ekşiduyuru gibi bi yerde takılan kişinin yaptırması trajikomik bence. benim amcam 6 sene hapis yatmıştı, çıktığında o yazıyı dövmeletmişti kendine. kendisine hayran olan akrabam (20 yaşında şimdi) o da dövme yaptırdı, o da "independent" diye yazdırmış koluna 40 cm boyunda.

yani modası geçti o judge bilmem neyin.

only sibel can judge me yazabilirsin.

Var tabi de baykuş diyince aklıma bir film geldi. Aman izleme, aman birisi söylerse fragmanına bile bakma. Aklın çıkar gece gece.

puhu gibi bir baykuş türüdür ama başka da ses çıkarmazlar.

deprem alameti olabilir . ege de cok deprem oluyor marmaris bodrum tarafları dikkatli olsun .

hemen git sev onu panpa.

www.youtube.com

şimdi bu cümleleri tekrar ediyoruz kendi kendimize:
o bir kuş.
kendine has bir ötüşü var.
dışardaki kuştan bana bir zarar gelmez.

the fourth kind
www.imdb.com

edit: 3 harfliler okey de uzaylılar okey değil mi yani? olayın anlam ve önemine uygun film önermek istedim sadece. baykuş da var filmde :)

hiç dalga geçilecek durum değil ben korkuyorum şu an
habire tıkırtılar geliyor dışarıdan
bütün pencereleri kapattım o derece
kuştue dimi?

3 harflilere dikkat !!!

anadoluda baykuş hakkında pek iyi konuşulmaz panpa. kendine dikkat et!!!111111

fatih erkoç geldi ilk aklıma. o dönem yaptıklarını dinliyorum ama diğerlerinden farklı değil o da pek.

hakan kurşun

candan erçetin

mustafa sandal

tarihte yamulmuyorsam 'levent yüksel' den büyük 'iyi müzisyen' mi var?!

Rengin, Bendeniz, Ege, Bora Öztoprak, Akın, Umay Umay, Mete Özgencil, Grizu, Fatih Erdemci, Feridun Düzağaç.

(bkz: 90'ların türk pop müziği)

sertap
ümit sayın ve daha nicelerri

yaşar

iyi müziyenlerin çoğu 90 larda çıktı zaten.

bu yukardaki isimlerin çoğunu sayana kadar yavuz çetin var.

levent kırca'nın taşı toprağı altın şehir filminde vardı.

barış manconun belgesellerinde vardı sanki.

levent kırcanın filmi o

tutanağı imzaladıysa sıkıntı olmaz.evrakların teslim edilmemesi halinde aracı haricen kendinizin yaptıracağını ve masrafı tazminat olarak kendisinden isteyeceğinizi beilirten bir mesaj atın.

umarım gerekmez ama tekrar kaza olursa bu belgelerin de fotoğrafını çekin. illa fotokopi olması gerekmez. sigorta bu belgeleri ister. ya adam ehliyetini kaptırmışsa veya trafik sigortası yoksa. zaten böyle bir durum varsa tutanak tutmayıp polise haber vermeniz gerekiyor.

adamı arayıp, evrakları göndermezse "çarpıp kaçtı" diye polise ihbar edeceğinizi söyleyin bence. acentanıza sordunuz mu?

acenta bu evraklar olmadan bir şey yapamayız diyor. hadi benim aptallığıma geldi, resmini falan çekmeyi unuttum evrakların, imkanı olmayan ne yapacak? yolun ortasında nasıl kopyası alınır bu evrakların yahu?

olan olmuş sıkma canını. adamdan zorla almaya çalış. olmadı dediğim gibi tehdit et. baktın olmadı harbiden şikayet et polise. çarpıp kaçmadığını o ispatlamak zorunda.

masraf fazla değilse ve uğraşamam diyorsan kaskodan yaptır gitsin.

adamın elinde tutanaktan bir örnek varsa çarpıp kaçmadığını annda ispatlar olan size olur.

evet bir sigortacıya denk geldin şimdi ; arabanda hasar ne kadar bu önemli,kaskon varmı bu önemli .. detayları paylaş biraz. tutanak eksiksiz dolduruldu ise adamın tüm bilgileri sende mevcut olmalı .. sürücü lisansı no ,trafik poliçe no v.b . .polise anlat hemen ulaşıp ayağına getirirler ..ayrıca gişelerde oldu ise kamera kaydıda mevcut bu kazanın .. her türlü ibre senden yana . .

@ground "olan size olur demişsin" ne olacak ki?

polise "evraklarını vermeden kaçtı" dersin. harbiden de onun gibi bi şey olmuş.

durden kardeşimin vesilesi ile herkese cevap vermiş olayım; kaskom yok -arabam eski, her sene niye ödüyorum dedim, bu sefer yaptırmayacağım dedim, aha bu oldu-

arabadaki masraf 500 tl, servis 2.300 fiyat biçmişti, yürü işine dedim, bulduk bir tamirci hallediyor.

servis, acenta ve ben her yönden tutanak üzerindeki bilgileri test ettik, anladık ki plaka hariç bir şey tutmuyor. bu da başka bir aptallığım, o sinirle çocuklara mı bakayım, adamı mı kalaylayayım hiç kontrol etmedim. yazdı verdi tutanağı al abi diye. elimdeki bilgi kamyonun plakalı resmi, adamın telefon numarası.

dün akşam mahalle karakoluna uğradım ne yapabilirim diye, trafik mahkemesine başvurun dedi nöbetçi memur, uzun sürermiş.

her zaman ki gibi "allahından bulsun olacak" işin sonu ama dert oldu valla bu yüzsüzlüğe haddini bildirmek lazım, klasik deyişle para pul meselesi değil tabii ki.

herkese teşekkür ederim arkadaşlar

pas çözücü spreyler var, çok kötü durumda değilse onları deneyebilirsin.

ingiliz anahtarı açar.

bunun için bi sprey var eğer çok fena sıkıştıysa.. nalbura sor verir.

pas çözücü yoksa sıvı yağ da işinizi görür. ama biraz bekleyin.

wd40

wd40 yada fren hidroliği 3-5 damla

biç biri işe yaramazsa en garanti çözüm boru anahtarı. o sıkıştırdığı için yuvarlak somunları bile açabiliyor. normal somun ona vız gelir.

@c1b2k3

Aynen öyle oldu, kaç saat uğraştık açamadık, en sonunda bir adam geldi dediğiniz gibi bir boru anahtarıyla açtı.

not: yarım şişe wd40 bitirdim.

kendileri gibi abdal biri ile evlenmemesi sebebi ile gelinini reddeder muharrem usta. leyla hanım şehirli bir kadındır çünkü.

kendi gibi abdal dan ziyade, bu kız bize uymaz diyor. örf bilmez adetten anlamaz, gel beni dinle vazgeç oğlum diyor. neşet baba alıyor leylayı. sonra bakıyor ki olmuyor. neşet evlendiği sıralar babası ağıt ediyor. neşetse babası öldüğü zaman cevap veriyor. yaa yaaa.

neden böyle büyük olay olmuş dersen o zamanlar bu coğrafya da boşanmak ne demek? ölümden beter birşey. zaten ölüme zor güç razı olurken ana yaşarken baba yaşarken öksüz kalan çocuk ise öylesi kötü bir durum ki. insanları nasıl yakarmış.


ulan her gece biri neşet diyo beni benden alıyo yapmayın etmeyin zalımlar.

Bu adam ilk kocası. Bundan ayrıldıktan sonra fadılla evleniyo Lütfiye. İlerleyen bölümlerde geliyo.

peki bu ben çocukken(90lar) yayınlanan bölümler mi yoksa sonra tekrar yayınlanmaya başlayandan mı?

sen çocukken yayınlanan bölümler. zaten bittikten sonra yayınlanan bölümlerde fadıl yoktu ortalıkta.

abi 2 lira ister mi yeni bölümler olsa :).

bir de baba ölmüştü çoktan yenilerde..

ilk meşhur olmadan önceki bölümler bunlar.

bunlar eski bölümler çocukluğumuzdan ama star ın S si ozamanlar mavi değilmiydi yaa??bilemedim, bide adamın adı fadıl fıdıllıoğlu:)

ya tamamını izlememiştim bölümü izlerken evet 2 milyon falan olunca uyandık tabi artık. ya ama görüntü çok güzel böyle bulunmasına çok şaşırdım.

en eski bölümler. lütfiye daha fadıl'la değil hıdır'la evli.

star amblemi yeni, zira bu da ilk yayını değil. alttaki reklamlara bak. çok yeni dedeğim ama 2000'li yıllardaki bir tekrar gösterimden riplemişler sanırsam.

hıdır dır isimli postacı rolünde suat sungur

Teşekkürler cok sagol.

eğer marmara hukuk veya istanbul hukuk gibi sınıflar 100-200 kişilik olursa zaten yoklama imkanı da kalmıyor. marmara hukukta yoktu mesela.

benim bildiğim kadarıyla hukuk fak. bakımından esas olarak devlet üniversitelerinde yok devam zorunluluğu özellerde var

www.barobirlik.org.tr

cevap e şıkkı.
açıklamalarından hiç bir cevap çıkmaz aslında. anladığım kadarı ile bir dava takibinden çok hukuki danışmanlık yardımı almak istiyorsun. bir avukatı arayıp randevu alınız ve önceden fiyat ile ilgili bilgi alırsan daha rahat olur.avukatın sizin durumunuz ile ilgili anında mı cevap vereceği ile araştırma yapıp cevap vermesi arasında fiyatlar değişecektir. ayrıca serbest meslek olması sebebi ile fiyatlar hakkında net bir şey sözlenemez.ancak;

büroda sözlü danışma için (ilk 1 saat);500 tl, 1 saati aşan her 15 dakikalık süre için 200 tl fiyat belirlemiş izmir barosu.

maalesef değil. :/

biri mirildansa aklima gelcek ama...

www.youtube.com

santana sarkisi olan mi kastettiginiz acaba?

banada santana şarkısı gibi geldi ..

www.youtube.com

değilmiş.. adam ilk cevapta vermiş zaten santanayı ..

Yenilerden bu var.Ama google a yazdığın sözlerle alakası yok.

www.youtube.com

keywordlerde hata olmazsa bulmustun aslinda bide soyle ara
marina marina marina no non mi lasciare

dr. alban veya o tarzda söyleyen birinin şarkısında geçiyordu evet.

şarkıyı bulan juice, teşekkürlerimizi iletip öpücüğe boğduk seni. :))

buyrun şarkıyı :)

www.youtube.com

desperate sana da teşekkürler, uyku uyutmadı bize. :))

servise git

görebildiğim kadarıyla katalitik konvertör arızası. servise git gitmesine de çok ciddi arabayı eline alacağın bir problem değil bence.

katalitik konvertör +1 araban gider böyle de ama hem çok yakar hem de performansı düşer. uygun bir zamanda servise gidin.

araç lpg li ise gaz ayarında bir sorun da olabilir.

lpgli ise olabilir her ne kadar resimden bişi anlaışılmasa da. genelde usstalar bir şey yapma olur böyle falan diyorlar.

katalitik konvektör ise servis en az 1000 liralık bir masraf çıkartabilir. benim arabamda da olmuştu bu arıza. tanıdık egzoz'cu vardı konvertörün içini boşalttı (katalitik kısmı) geri taktı. zararı olmaz, havayı biraz fazla kirletir ama lpg'de o kadar hava kirletmiyor demişti.

yağı doldurdum.. yine aynı hata vermeye devam ediyor :( araç benzinli

el freni çekili kalmış.

@keller ünlem işareti el freni cekıldıgınde cıkıyor onu bılıyorum. sordugum sarı ısaret olan. sureklı yanıyor.

daha iyi bir resim çekebilirsen bakayım neymiş diye.

benzini çok seçiyormuş o modeller hep aynı yerden alınmalıymış.farklı yerlerden alınca yanıyormuş.bir de fren müşiri deniyor.

pkk-akp zıtlaşması tamamen, kck operasyonlarına tepki olarak kendi kozunu oynuyor vahşetle.. akp'yi devirmek için yemin etmiş de olabilirler başka açıklaması yok.

oslo görüşmelerinde terör örgütü muhatap alınıp üstelik bir mutabakat ortaya çıkarılıyor. "seçimlere kadar operasyon-eylem yok" deniyor. seçimden sonra akp-malum şahıs, kendisini ddev aynasında görüp, yemişim mutabakatı uleyn diyor, görüşmelerin sızdırlmasını da eklersek. sözde milliyetçi takılıyor falan.

suriye'yi fazla kaşıdık. örgüt içindeki suriye hizbini -ki çok güçlü- suriye, iran, abd şu bu saldırtıyor.

Pkk şuan yapabileceği her şeyi yapmaya çalışıyor. Bunun sebebi başbakanın "silah bırakana kadar operasyonlar sürecek" diye zıtlaşması.
Geçen kış TSK'nın jet uçaklarıyla kamp yerlerini ağır bombardıman altında tutması.
Operasyonlara o günden beri aralık vermeden devam etmesi.
Pkk'nın kışın doğa şartları sebebiyle eylem düzenleyememesi. Kış aylarının da iyice yaklaşması.
KCK ile ilgili ara vermeden sürdürülen gözaltılar ve tutuklamalar.
Abdullah Öcalan'la Avukatının ve ailesinin görüştürülmemesi.
Pkk'nın kendini güçlü gösterme, sesini duyurma çabası.

Kısaca Türkiye devleti Pkk ile topyekün savaş halinde. Haliyle Pkk da topyekün savaşma çabasında. Ve kış yaklaşıyor...

yukarıdakilere ek olarak saldırılar tunceli'de yoğunlaştı.açık açık halkı sindirerek bdpnin adamlarının seçilmesi için altyapı hazırlamaya çalışıyorlar.ayrıca ticari hayatı kesmek için de çabalıyorlar.

pkk bitiyor da o yüzden.
(miş)

1966 yapımı düğün gecesi filmindeki rol arkadaşları zeki müren ve ajda pekkan’dır.
kaynak ekşi sözlük...

www.dailymotion.com

o film ,o atlayış ,zeki müren'in o mutlu surat ifadesi bilinmez mi hiç @old possum link vermiş zaten:)

600d al bence. emınonunde hayyam pasajı var orda bulursun

60d daha ıyı ama pahalı alabılıyorsan onu al

şimdi 60d'yi bir kenara bırakalım. eos 550d ile 600d arasında ekran dışında bir fark yok. hem fotoğraf çekimi için hem video çekimi için (özellikle video performansı diğer dslr'lara göre çok daha mükemmel) 550d almanı öneririm 600d'den daha hesaplı çünkü. 60d'ye gelecek olursak bu modellerle arasında çok büyük bir fiyat farkı mevcut. yani tercih etmemen için önemli bir sebep sayılabilir. aradaki fiyat farkı ile (yaklaşık 1200-1300 tl) kaliteli bir iki lens alırsın ve 550d, 60d'den çok daha iyi bir performans verir. en ucuz bulabileceğin yer ise istisnasız hayyam pasajı'dır. tüm dükkanları tek tek gezersin en uygun olanı hangisiyse oradan alırsın ki pazarlık yapabilme şansın bile var hayyam'da.

yukarıda bir duyuru vr 1800 e satıyor birisi.
600d

600d yeter sana ilerde lazım olursa geçersin ama şuan hiç gerek yok kanımca.

video için alacaksan 600d al. 550d tavsiye etmem hareketli ekran dışında fark var. en başta manuel ses kontrolü video için olmazsa olmaz. kaldı ki low angle shot'larda hareketli ekranın çok faydasını görürsün.

Herkese tesekkurler bugun 600d aliyorum.

şirince şarapları olabilir belki. böğürtlenli, karadutlu güzeldir.

Boğazkere öküzgözü üzümlerinin karışımı bana içimi en yumuşak gelen şaraplaar olmuştur

içimi en kötü köpek öldüren diye tabir ettiğimiz şarapları gazoza karıştırarak gayet keyifle içebilir hızlıca sarhoş olabilirsiniz :)

ayrıca bir şişe ucuz şaraba keyife göre bir kaç çay kaşığı vişne tang gibi tozlardan koyarsanız enfes meyveli şarap oluyor :)

Terra - kalecik karası ve terra - pinot nua ( yanlış yazmış olabilirim)

pinot noir, gerçekten çok iyi.

kayra'nın leona serisinden bloom, blossom olabilir. meyve suyu gibi bu şaraplar, başlayınca bütün şişeyi içesin gelir.

öküzgözü boğazkere diyen arkadaşları da tebrik etmek lazım :) buruk tat bırakmasın demiş arkadaş..

Dömisek beyaz sarap dene. Mesela doluca moskado'nun domiseki var.

vermut iç.

yarra yering yada yarra valley

13 iç. 10 lira falan. gazoza falan gerek yok kaliteli şaraptır. 2 şişe içtiğimi hatırlıyorum.

herhangi bir beyaz şarabı, sade gazozla deneyin..

kara uzum habbesi

Yurtseven kardeşlerin "Makaram sarı bağlar" eğlencelidir. İstanbul kasabı (kasap havası) olabilir ama onu ne kadar severler bilemem. Lorke de eğlencelidir sevebilirler. hem hareketli

evrim daha farklı ilerlerdi.

diğer hayvanlar da hayatta kalabilmek adına daha dikkatli, atik ve güçlü olurlardı.
canlı çeşitliliği değişirdi.

insanlar olmazdı bence. en azından günümüzdeki gibi olmazdı.

kurbanda 800 kişi birleşir dinazora girerdik.

taş devri çizgi filmi gibi olurdu.

İnsanlar yaşayabilmeleri ve gelişimlerini devam ettirebilmeleri için birlik olup dinozorların ırkına savaş açardı.Alayının türünü kuruttuktan sonra aynı şekilde yaşantısına devam ederdi.Fakat zannedersem taş devri biraz daha uzardı..

dinozorlarla ilgili ntv'nin bir belgeseli vardı. dünyanın her kıtasında en büyük otobur dinozorların bulunduğu yerlerde bir de onu alt edebilecek bir etobur dinozor türü türemiş doğanın kanunu yani. o etobur dinozorlar da boyutlarından dolayı zorla avlıyormuş bu büyük otoburları ve zeki hayvanlarmış taktik filan yaparak anca karın doyuruyorlarmış.

düşün onların en kolay avı biz olurduk çerez gibi yerlerdi. otoburlar yaşasaydı sadece uyum içinde yaşayabilirdik aslında ama onları da insanlar avlardı kesin.

edit: ntn'nin demişim bbc'nindi ntv de gösterilmişti sadece belgesel.

ermanen dinozorların nesli tükenmedi.

muhabbet kuşundan horozuna kadar bir çok akrabası aramızda.

*Some birds survived the extinction event that occurred 65 million years ago, and their descendants continue the dinosaur lineage to the present day.

Miras kalan gayrimenkulü üzerinize almadıkça doğal olarak üzerinde tasarruf edemezsiniz, satamazsınız vs... Gayrimenkulü üzerinize almak için bir süre yok ancak Veraset ve İntikal Vergisi açısından vergi dairesine beyanname verip, bu vergiyi ödemeniz gerekiyor. Ceza var ise, yalnızca bunun geç verilmesinden doğan bir ceza var. (3 veya 4 ay olması lazım). Bu da çok cüzi bir rakam zaten.

Aslında hukuk tekniği olarak farklı olabilir bu iki kavram ancak halk dilinde Veraset İlamı ile Mirasçılık Belgesi aynıdır. Mahkemeden veya noterden alabilirsiniz. Anladığım kadarıyla siz mahkemeden mirasçıları gösterir mirasçılık belgesi almışsınız ve o yeterlidir.

gerekmeyebilir ama sonra o mülkü kullanacak varisiniz sizi pekte hayırla yadetmeyecektir. üstünüze almanız daha iyi. bildiğim kadarıyla ceza yok. mirasçılık belgesi diye bir belge yok. sizin almanız gereken belge veraset ilamı ve onu da mahkeme veriyor.eğer mahkemeden veraset ilamı çıkarttıysanız o mülke ilişkin rahatça işlem yapabilirsiniz. çıkartmadıysanız da çok zor çıkan bir belge değil. babanız eceliyle vefat ettiyse (başınız sağolsun) mirasçıların tamamının y ada avukatlarının mahkemeye gidip hakimin kararını duymaları gerekiyor. karar da her zaman için miras kalan mülkün mirasçılara verilmesi şeklinde oluyor ve 10 dakikada bitiyor.

@tururo

Mirasçılık Belgesi diye bir belge vardır ve yeni çıkan kanunla birlikte hem mahkemeler hem de noterler verebilmektedir bu mirasçılık belgesini (veraset ilamını). Ecel ile vefat edip etmemesi ile de bir ilgisi yoktur. Yalnızca ölen kişinin mirasçılarını gösterir ve aksi sabit oluncaya kadar geçerli bir belgedir. Mahkemeden çıkan karar da sizin dediğiniz gibi bir karar değildir ve 10 dakikayı bırakın, 6 ayda alınması bazen mümkün olamıyor. Hukukçu değilseniz eksik bilgi ile yanlış yönlendirmemeye dikkat etmelisiniz.

önce veraset ilamı (mirascilik) belgesini alıyorsunuz. sonra tapu ve trafikten kendi adlarınıza intikal yaptiriyorsunuz. sonra da satabilirsiniz.cezasıyok. vergileri var.

bi de yönetmelik falan değişmediyse, miras olarak kalan şeylerden veraset ve intikal vergisi alınabilmesi için belli bi eşik değer vardı. onun altında kalanlar vergiden muaftı. kalan mirasın değeri atıyorum 100bin liradan az ise vergi alınmıyordu, 101bin ise o zaman vergi söz konusu oluyordu.

Cevap yazan herkese teşekkür ediyorum. Veraset ilamı var şu elimde ve anladığım kadarıyla bu da hem mirasçılık belgesiyle aynı şey hem de gerekli işlemleri gerçekleştirmek için yeterli. Tekrar teşekkürler.

bi doktora götürün. psikolojik hep bunlar.

ikik kizimda da ayni sorun vardi. bir sekilde ogrenilmis hareket. yani siz kustukca uzerine dusuldugunu ogreniyor ve bunu kullanarak istedigini yaptiriyor. bizimkiler kusamasa da parmaklari da degil elini bogazina sokarak kusmaya calisiyordu. taviz vermedik inatla yaptirdik. kendiliginden biraktilar. biraz sabir ve kararlilik cocuklarda her zaman ise yarar.

acilen iyi bir çocuk psikiyatristini gidin, pedagogtan önce böyle birinin görmesinde fayda var.

psikolojik olduğunu düşünüyorum çocuk psikoloğuna götürücem ama henüz konuşamıyorki yada konuştuğumuzun ne kadarını anlıyor??????????yani bizim bilgilendirilmemiz gerek...kusma,tuvalet eğitimi,ve konuşma bunları nasıl aşıcaz bilmiyorum işimiz zor

öncelikle konuşamaması psikiyatristin onun tepkilerini anlayamayacağı anlamına gelmiyor, o insanların uzmanlığı bu.. sizin konuştuklarınızı da çocuğunuz doğduğu andan itibaren algılamaya başlar,1 yaşından sonra da anlamaya başlar. ayrıca çocuğunuz 27 aylık demişsiniz, 2 yaşını geçkin bir çocuğun artık konuşuyor olması lazım, bence bu da bir sorun. lütfen vakit kaybetmeyin..

senin gibi hissediyor olabilirler mi ? sen de onlarin hukuku anlayip anlamadikarini bilmiyorsun. nerden geliyor bu ozguven ?

ha bir suru atip tutma var evet. o da iste milletin birbirinin agzindan duydugu seyler.

e burası ekşisözlük.
gayet normal değil mi?

@charlotte blanc,
açıkçası, yazılanlara baktığımda, kimin hukuku anlayıp anlamadığını rahatça görebiliyorum. karar aşamasına gelmiş bir davada, mahkemenin görevsizlik kararı vermeyeceğini biliyorum. konusu suç teşkil eden bir emrin yerine getirilemeyeceğini biliyorum. böyle bir emir yerine getirildiği takdirde, emri yerine getiren suçlu olduğunu biliyorum.

@etne,
isteyen istediği yorumu yapsın da, hukuk bir ilim değil mi? ben de şimdi (tıp eğitimi almamış birisi olarak) konsültasyona girip "hocam, yanlışınız var, hastayı hemen ameliyata almamız lazım" desem, beni kim ciddiye alır? konu hukuk olduğunda, insanlar nasıl bu kadar rahat konuşabiliyor, onu merak ediyorum.

insanlar, bir şey söylemek zorunda hissediyor bazen. makul, tıbbi ya da bilimsel olup olmamasına bakmıyorlar. yeteri kadar çok ve yüksek sesle konuşurlarsa haklı çıkabileceklerine inanıyor bazıları da.

dunning-kruger sendromu deniyordu, yanlış hatırlamıyorsam.

hukukcuyum ancak bu dava hukuki bir dava degil, siyasi bir davadir.
diye dusunuyorum ben.

izmirin en büyük firmasıdır. yapılanmadan kastın nedri bilmiyorum ama izmirde en çok çalışılmak istenen şirket olduğunu maaş ve sosyal güvenceler açısından tatmin edici olduğunu biliyorum. ayrıca çalışan tanıdığım da var.

Arkas Holding İtalyanların. Uluslararası faaliyet gösteren bir şirket. www.arkas.com.tr

Lucien Arkas 2006 itibariyle Türkiyenin en zengin 100 listesinde.

Lucien Arkas Türkiye vatandaşıdır. Bildiğiniz levanten aile. Arkas şirketi de aile şirketi. Schenker ile ortaklıkları vardı artık herkes kendi yolunda. Eğer mesleğe yeni girecekseniz iyi bir öğrenme yeri ama çok çalış az maaş sistemi.

Çalışma sistemleri ile bilgi almak istiyorum daha çok.Yani şu anda çalıştığım firma Türkiye'de sektörünün önemli firmalarından ama içerisi kaynıyor. Kimsenin birbirinden haberi yok,sistemsizlikte 1 numaralar. Ben Arkas'ın da bu şekilde çalışıp çalışmadığını öğrenmek istiyorum daha çok. Yani firmanın sitesini falan çoktan gözden geçirdim.

İstanbul ofisi için bu arada.

benim arkadasim calisiyor. yaklasik 7-8 ay once girdi calisma saatleri cok yogun. Her gece 9-10 dan erken cikamiyor. Sabahlari da 8'i gecirmemesi gerekiyor. Verdikleri maas da baya kotu. Gerci arkadasim yeni mezun olarak girdi onun da etkisi vardir. ama boyleyken boyle

Plakaya gōre sigorta yapıldığını da ilk defa duydum devam et bence sen Ankara plakasıyla hadi İstanbul olsa neyse belki olabilir de çok sorun olmaz bence ya neden ugrasacaksin ki, mesela küçük sehir plakasının ne faydası var diyeyim yolda korna çalan oluyor bazen samimi insanlardan :)) sonra bazen bazı kapılar o plaka için açılabiliyor enteresan gercekten eheh ama masraf yaptığını değmez yani uğraşma geç.

kasko ve zorunlu sigortada farkediyor evet. ben de bodrumdan almıştım aracı ve izmirde daha fazla sigorta bedeli. satış yaptığın yerin değil ikametinin olduğu yerde daha doğrusu nereyi adres gösterirsen oradan alıyorsun plakayı da.

aga değişme çok şey farketmiyor uğrastıgınla kalıyorsun elleşme ankara plaka daha hızlı satılıyor hem

Evcili oluyor ya da evcilleştiriliyor.
Geçen sene bir yerde kafesiyle birlikte 200 liraya gördüm mesela.

kafes dışında tehlikeli bu arada uyarayım. bence doğal ortamından alınmaması gereken bir hayvan. kedi kuş papağan neyse de bu hayvan ağaç orman olmadan nasıl yaşayacak ?

uykusuzda bi yazar vardı o bakıyordu her haftada anlatıyordu..evde bitki falan varsa onları eşeliyormuş falan..perdelere falan tırmanıyormuş..fazla titiz iseniz zor bence..

Isırığı ciddi anlamda zehirlidir bu arada

bir arkadaşım zamanında beslemiş. kendisi çok memnundu. burada abartılanlar gibi hiçbir şey duymadım ondan. hatta yeni bir tane sahiplenmeyi istiyordu.
eğer sizi annesi bellerse, üzerinizden hiç ayrılmazmış. üniversiteye bile hayvanla beraber gidermiş, omzundan hiç ayrılmazmış.
ama yavruyken almak gerekiyor, size alışması için.

ben de o alışma mevzusunu duymuştum. ama işte yavru halinde nereden bulabilirim bu ibişlerden? yasal olarak tabii.

ısırığının zehirli olması konusu muhtemelen taşıdığı hastalıklardandır. doğadaki hayvanda hastalık olabilir tabii, eve alacağımın aşısı maşısı olacak.

yavru bulursanız bana da ulaşın lan! bende bakayım yavruya..

sincaplar mikrop yuvasidir hic bulasma ancak yavrudan itibaren kontrollu yetistirilmis dogayla temasi olmamis sincap bulursan bilemem. yoksa kesinlikle yabani hayatta her turlu kemirgenden uzak durmak gereklidir ciddi mikroplar tasirlar. abd yosemite milli pakindaki kampcilardan birsuru kisi hanta virusden oldu sirf yabani fareler yuzunden.

yaban hayati mikrop yuvasidir bunun musebbibi de vektor olan yaban hayvanlaridir ve tasidiklari kene pire vs..

mısır çarşısında vardır büyük ihtimalle.

rusyayı bilmem de. "kız düşürmeye çalışırken" olsa olsa türkiyede pıçaklarlar.

st petersburgda sıkıntı olacağını sanmam. ama moskova rusyanın ankarasıdır ona göre.

hahaha sakin ol :D

bişey olmaz.

st petersburgda paranın yetmemesinden başka korkacak şey yok.
rusyanın geri kalanından çok farklı.
sabahın dördünde dahi sokakta hayat var.
boktan yerlere gitmezseniz bişey olmaz.

ben geçen nisanda gitmiştim, "Rusyaya güvenmiyorum. Uçağına hastahanesine, polisine, halkına, kızlarına güvenmiyorum. Tehlikeli bir ülke bence." kısmına tamamen katılıyorum. biz polisten dayak yiyorduk misal. halkı gram ingilizce bilmiyor zaten, gitme bence.
opera için viyana, gece hayatı için de prag a gidersin.

hata yapma. kamu görevlileri rüşvet almak için fırsat kolluyor.

direk st petersburg'a gideceksen şunu söyliyim. Pulkova 2 havaalanı çok boktandır ,eskidir ve şehrin merkezine uzaktır. kalacağın yere hangi otobüsle nasıl ne şekilde gideceğini iyi öğren.

taksiyle giderim diyorsan pazarlık yap. 1000 ruble istediyse çat diye eyvallah deme pazarlıkla 700 e kadar indirirsin.

pasaportunu yanına almadan sokağa çıkma. st petersburg da değil de moskova da başımıza geldi. polis çevirdi arkadaşımızı , yanında pasaportu yoktu. aldı götürdü karakola 5-6 saat nezarette tuttular çocuğu.

Azerilere güvenme. Kazıkçı , yalancı , dolandırıcı , hırsız ibnelerdir. Petersburg'da "metro" diye bi tisko vardı. nerde olduğunu hatırlamıyorum şimdi. 3 katlı baya büyük bi mekandı. tiskolara girerken turistlerden ve kadınlardan para almıyorlar , aklında olsun.

it kopuk her yerde var. kıçını sağlama alıp dolaşacaksın. hatunlara gelince , düşürdün diyelim bardan , meyhaneden bi yerden. deplasmana gitme sakın. kendi kaldığın yere götür hatunu. ki bir harf rusça bilmediğini söylüyorsun , bu şartlar altında kız düşürmen çok zor. üniversite öğrencileri hariç ingilizce bilen yok.

geceleri sokakta dolaşırken arabalar yanına gelip yanaşırsa korkma. orada usul çok farklı. arabaya otostop çekiyosun , şuraya gidecem ne kadara götürürsün diyorsun eğer adamla fiyatta anlaşırsan adam seni götürüyor. ya da adam geliyor , nereye gidecekseniz götüreyim şu kadar para verirsiniz diyor.

kanzuk'lu başlıkları oku.

kanzukla mı başladı? daha önce yok muydu?

@kimilolo

olaya bakış açın bu mu? para alıp almama olayı bakış açısıyla alakalı bir şey. ben de para alınmasını saçma buluyorum gönüllü bir işte mesela. bunun mallıkla ya da gözünü açmakla alakası yok. yazar olmak için de kimse fiziksel olarak sıraya girmiyor. sen ne kadar yazıyorsan o kadar okuyorsun ve ufkun da bir o kadar gelişiyor. ( bunu söyleyeceğimi düşünmezdim ama şimdi çöplüğe döndü gerçi, eskiden öyle değildi. ) neyse, daha fazla uzatmaya gerek duymuyorum.

@ya ben lan neyse

moderasyonun istifası kanzuk olayından sonra oldu. mevzu bahis para değil yani.

kanzuk
yazarlara açılan davalarda sağ nin tutumu
moderatorlerin keyfi uygulamaları
sözlüğün bozulması
ssgnin siklememez tavırları
ve bence
en
önemlisi
eskiden yazarlarla ssg arasında daha bir yakınlık , mahallemizin çocuğu duygusu vardı. şimdi ise ssg artık hali vakti yerinde zengin züppe gibi bir algı olustu ve sempatiklik antipatiklige dönüştü. en son kanzukun yazarlardan çok şirketleri koruyan tavrı ve ssgnin bu konuda pasifligi bardağı taşırdı.

El frenini çek bekle, bu kadar düşünme.

en mantıklısı hazır duruyorken değiştiri ve vites 1 de hazır beklesin nasıl olsa ayağınız debriyajda. sarı yanınca da frenden ayağınızı çekip debriyajı da hafifçe kaldırarak yoola devam etmek. diğer türlüsü hazır siz de acemi iken zaman alır ve ardakan dat daaat sesleri iyice kafanızı karıştırır. ama pratiikleştirdikten sonra 1 de beklemenize gerek yok saliselerle o işi halledersiniz.

Yavaslarken debriyaja basma bölümü artik durmaya yakin bölümdür..

Kirmizi isikta beklerken arac viteste ve ayak debriyajda beklemek israftir.. debriyaj baski balatanin ömrünü cok kisaltirsiniz..

arac durdugunda, vitesi bosa alir, ayaginizi debriyaj pedalindan ceker diger ayaginizi fren pedali üstünde tutarsiniz..

sari isik yandiginda benriyaja basip 1. vitese takar ve araci acele etmeden yavasca hareket ettirmek icin ayaginizi da yavasca debriyajdan cekip diger ayaginizla gaza basarsiniz..

100 metre önceden debriyaja basip ayak debriyaja basili fren yapilmaz.. 100 metre ötede kirmizi yaniyorsa sadece vites kücülterek yavaslayip, gerekirse yavasca frene de basar ve durmaya yakin debriyaja basip durunca vitesi bosa alir ve ayaginiz debriyajdan cekip digeriyle frene basili sekilde beklersiniz..

Arabanız iyice devir kaybedene kadar sadece fren ile yavaşlayın, vitesi 2 veya 3'e kadar küçültün, sonra boşa atın ve fren ile tamamen durun. rampa aşağı inerken sakın debriyaj-fren yapmayın, hem zararlı hem araç gerektiği kadar yavaşlamaz, uygun vitesle sadece fren yapın. debriyaj-fren ile yavaşlama alışkanlığı zararlı ve balataları tüketen bir alışkanlıktır. bir de motor freni kavramını öğrenmenizi tavsiye ederim.

madem acemisin vitesi beklerken takma, unutursun ayağını çekiveririsin öndekine gömersin yayalara zarar verirsin :) ne zaman kalkacaksan o zaman tak vitesi.

zamanla alisirsin. aslinda hic de zort diye one firlamiyor. hafifce basarak yavasliyorsun iste.

sen şimdi böyle teknik meknik tabirlerle girmişsin ama özet geçiyim sen Fren yapmayı bilmiyorsun.
Fren dediğin hassas olur. Dokunur dokunmaz tepki verir. Adı üzerinde Fren bu gaz ile karıştırmayalım.
Ayrıca kim bilir nasıl bir ayakkabı ile kullandın aracı? Üstelik muhtemelen ilk defa kullandın. Meeh boşversene hiç frene laf atma yarın öbürgün o hassasiyete şükrettiğinde anlarsın adamlar iyimi yapmış kötümü.

Araba kullanıldıkça frenleme daha uysal oluyor, ama bu normaldir. Balata eskimesi, hidrolik vs. Yeni araçlarda frenleme ilk başta serttir evet.

zaman icinde alisiliyor... yillarca 77 model bir arac kulladiktan sonra 2-3 yasinda yepyeni bir arac kullandigimda bana da degisik dahasi alisilmadik gelmisti dogal olarak.. zaman icinde onun hassasiyetine alisip dozunda ve net fren yapabiliyorsunuz.. alismak hic uzun sürmüyor..

@skywalkeremre

Muhteşem şekilde araba kullanamayan ve fren nedir pek bilmeyen tek türk erkeği olarak şunu belirteyimki benim kendi aracımda bu sorun yok. Bu kadar milimetrik olmasını sevmediğimi belirttim kısaca.

Senin gibi muhteşem araba kullanan, frenin kitabını yazmış muhteremlerin fikirlerini sordum sadece

abi o genelde markadan markaya ve şanzıman tipine göre değişiyor.
99 sonrası renault'larda da çok serttir fren tepkileri. o dönemlerdeki ford'larda da tam tersi yumuşaktır, durmayacak hissine kapılır insan. vw ve toyota iyidir mesela.
yakındığınız konu pedalın gerginliği doğru anladıysam, ama fren mesafesine etkileri olumsuz olabileceğinden ben ayarlanacağını düşünmüyorum, veya ayarlanmasına izin vereceklerini sanmıyorum. biliyorsunuz bir çok yardımcı sistem çalışıyor frenler üzerinde. onları da ayarlamak gerekebilir, ve bu da zahmetli bir iştir, yapılabilecek olsa bile "garanti dışı kalır" deyip geçiştirirler.

bu arada ben teknik tabir göremedim soruda.

daha önceden eski bir tip araç kullanıyorsan muhtemelen aracın frenine kökleyerek basıyorsun. halbu siki yeni nesil araçlarda abs var normal basarsanız durur zaten. çok sert basarsanızda alttan takır tukur sesler geldiğini göreceksiniz ki adına da derler abs.

sizinkine buldu da bunuyo denir. ne güzel işte zart diye duruyor araç. geçenlerde son model symbol kullandım, şantiyeden çıkana kadar zorlandım, fren inanılmaz hızlı şekilde cevap veriyordu. ama bikaç dur-kalktan sonra alıştım. siz de alışırsınız eminim.

sakın ha ayarlatmaya kalkmayın, iki gün sonra gazetenin 3. sayfasında sizi okumayalım.

İntikam zamanı.

eskiden çocukmuş, yetişkin olmuş eklemiş tekrardan, eski günlerin hatrına.

tamamen nostaljik, gülücüğe odaklanmayalım=)

olum sevgilisinden ayrılma arifesindedir, alternatifleri değerlendiriyordur.
bkz: daldan dala konmak.

facebookta kendine bir hayran kitlesi oluşturmaya çalışıyordur. her boku beğenen çok güzel çıkmışsın diyecek bir güruh oluşturma derdindedir muhtemelen.

dipnotlar olayı karışık hale getirmiş ama burdan görünen şu: "ya 4 sene önce çocuktuk şimdi büyüdük unuttuk olanları, hatta bak benim sevgilim var. artık arkadaş olmamamız için bi sebep yok." diye düşünüyor.

efrasiyab ve dikenlitele katılmakla beraber
kalede kaleci var diye gol mü atamayacağız diye düşünebilirsin-keza kendi de düşünüyor olabilir-. belki aldatmaya meyillidir. evet benim için de etik değil ama, sevgiline olan sevgin azalmadığı müddetçe sevişmeyi aldatma olarak görmeyen insanlar gördüm,görüyorum.

çıplak fotolarını göndermek istiyordur. hacı biliyorum ki aklından geçenler bu minvalde ama boşa ümitlenme hiçbir şey olmayacak.

normal bir durum bence. art niyet aramaya gerek yok. kabul et ne olacak sanki. bu şekilde birsürü kişi var arkadaş listemde. 10 yıl önceki arkadaşlarım bile ekli bende.

Bence sevgilisinin ilgisizliğinden ya da başka bir nedenle yarattığı boşluktan dolayı aklına gelmişsindir, eklemiştir. Belki öyle konuşuruz, hala bana ilgisi var mıdır vs gibi sorular vardır kafasında.

egosunu tatmin etmek istiyordur, salla gitsin.

not. kadınlar asla unutmaz.

Belki sen pas verirsen çıktığından ayrılacaktır ondan sıkılmıştır , aklına sen geliyodursun.


Sevgilisini çok sevipte eski aşkı masumca eklemek ne öyle bir dünya yok!

ya kardeş korkma facebooktan,internetten tacize falan uğramazsın.kabul et gitsin.hem arkadaş sayın artar popüler olursun.ameka bi kız bana yazıcak ben reddedicem ? affetmem lan sonuna kadar giderdim...(son cümle konu dışı oldu kabul :d)

arkadaş sayısına +1 eklemek ve şu fotoğrafımı beğenirmisin diye sormak için olabilir

turkcellin mi bilmiyorum ama var oyle bir hizmet.

nasıl yararlanılıyor?

elimde bir sözlük olsa cevabını verebilirdim ama bence olmaz o iş.

küfür ediyorum. çünkü çok büyük çelişkidesin.

çelişki yok ya, distopyan hayallerim var..

düzenli çalışmak beni kasıyor.
çalışmayınca da boşluk içime doluyor.
evlensem, kaynanam olmasa.
çocuk yapsam, sesi çıkmasa.
az çalışsam, çok maaşım olsa.
ömrüm boyunca tatil olsa diyorum.
ama yok öyle dünyalar :)

dünya zaten öyle ki...

türkiye yeterince post apocaliptic bence, gayet heyecanlı bir hayatta kalma savaşı veriyoruz.

ben de çok severim öyle filmleri. aslında öyle bir dünyada yaşamak istemiyorum ama yakın bir gelecekte, herhangi bir şekilde gerçekleşeceğine dair kuvvetli inancım var.

leyla ile mecnun başladı sanırım.

the road'da çok atraksiyon yok. ben romero filmlerinde yaşamak isterdim

var çelişkin de söylemiyorum düşün bul.

bu konseptteki bilgisayar oyunlarina saracan babus. adi uzerinde computer role playing game. hayal gucunu isin icine katarak biraz da kendini oyunun icinde hissetmeye calisarak oluyor bu is. fallout 3 ve fallout new vegas'la basla. onceki falloutlari oynamis olman bu younlardan alacagin zevki arttiri ama otekileri oynamaya usenirsen direk bunlara da dalabilirsin.

yanlışlardasın kirpit. aynı kuralı otoyollara da uygularsan mantıksızlık ortaya çıkar. hızlı gidenler soldan yavaş gidenler sağ şeritten gidiyor. yani senin mantığınla yollar %50 veya &33 daha az araç alıyor ve trafik sorunu yaşanıyor gibi bir şey. yürüyen merdivenlerde dikkat edersen binerken sıra falan olmuyor. hatta izmirde yaşıyorsan seni metro üyol durağına davet ediyorum. devasa uzunlukta merdivenler var ve sanırım yürümeyen merdiven seçeneği yok. toplamda 2 upuzun merdivenden sonra metroya veya yer yüzüne ulaşıyorsun. hatta 2 adette kısa merdiven vardı galiba epeydir kullanmadığımdan hatırlamıyorum.iddianızın aksine sağda duranlar ve soldan ekstra yürüynlerle daha çok insan alıyor bu nalet olası merdivenler.

Teoride öyle ama pratikte öyle olmuyor. Yürüyen merdivende sürekli bir insan sirkülasyonu olduğu için normal şartlar altında yürüyen merdiven dolu olmuyor ve sağ tarafta boş yer oluyor. Bu durumda illa solda duranlar biraz rahatsız edici bence.

Tabii ki kalabalık oldu mu kimse "Soldan hızlı gidicem, sağda dursunlar" demiyor ama merdiven boşken, insanların dama tahtası dizilimine sahip olması sinir bozucu bir şey.

Bu arada ben yürüyen merdivende yürümem, sağda dururum insan gibi.

50 kişi merdivene eksik binmiyor, bilakis sol taraftakiler yürürken daha fazla kişi kullanmış oluyor merdiveni.
sağda beklemek zorunda kalanlar ise soldan sağa geçerken en fazla 1-2 saniye kaybeder.
kim bencil acaba?
rusya daki yürüyen merdivenlerde- ki aşağı inmesi 5 dk falan sürer- yürüyen merdivende sol tarafta mal gibi bekleyenleri uyarmakla görevli çalışanlar var. adamların tek işi bu.

* mod on
yürürken çıktığın/indiğin 3,50 merdiven rıht yüksekliği+basamak genişliği ortalama)
yürüyenlerde aynı işleme 1 basamak karşılığında denk geliyor.
* mod off

ayrıca şahsen insanlar dururken merdivende yürüme bandında falan çok komik geliyorlar.

sonuna kadar katılıyorum. yürüyerek çıkacaksam normal merdiveni kullanırım, kimseyi rahatsız etmem. Yürüyen merdivende de paşa paşa dururum merdiven sen yürüme diye yapılmış zaten. 5 adım az atmak için böyle bir kültür yaratılmış olması mantık sınırlarının tamamen dışında. akıllılar ya ben den önce binecekler metroya. 15 saniye sonra vagonda yan yana duruyoruz.

Anam ben ne cahal kalmışım bu dünyada :) yürüyen merdivende, duracakların sağda durduğunu, ekstradan yürüyüp gideceklerin de soldan yol aldığını ilk defa duydum. Zibilyon kere kullandığım o alette de daha önce hiç sağı solu yardırarak koşa koşa çıkmaya çalışan kimseyi görmedim. Yoksa ben Mars'ta mıyım? Herkes biner ve yukarı çıkar, kalabalıksa zaten koşturamazsın, değilse de insanlara takılmak gibi bir sorununun olmaz.

filmlerde falan rastgeldiğimiz bir elemanı takipte metro geçişlerinde elemanı kaybetmemek için bile önem arzediyor solun boş olması:) artık modern kent hayatında 3-5-10 saniye önemli hale gelmiş. ha bir de örneğin bir hatunun fordçu-abaza bir tip varsa arkasında 1 dakika süren bir merdiven macerası bile ızdırap olsa gerek, soldan yardırma ile bir nebze daha rahat edebilir insan.

soldakilerin yurumesiyle yuruyen merdivenin kalabalik zaman diliminde tasimis olacagi insan sayisi artmis olacak. 50 kisi kalmayacak.

otoyol ornegi de guzel orneklemis daha rahat anlayasiniz diye.

hafif oturup sistem modellemesi mantigiyla bakilsa, objektif dusunulse gorulebilecek seyler bunlar.

pardon gecebilir miyim diye seslenenlerden biriyim.

otoyol örneği iyi olmuş da dediğiniz sistem alternatifi olmayan, tek çıkışın yürüyen merdiven olduğu durumlarda mantıklı. otoyolun bir başka alternatifi olsa haklısınız, onun başka bir alternatifi yok, daha hızlı gidene yol açmak lazım. kimse size illa yürüyen merdivende dur, tıngır tıngır çık demyior ki, sabit merdivenden çık?

inanmazsınız ama kalabalıkta bile "solda durmayın ben koşayım" diyenler mevcut. kızılay metro istasyonunun çıkışına yazı bile asmışlar ki kızılay metro istasyonunun çıkışlarını bilen bilir ben anlatmayayım. "kuyruk olmuyor" diyenler gelsin bi görsün.

ayrıca da herkes sol şeridi boş bırakıp sağda dursa gören de zanneder soldaki boşluktan gürül gürül adam yürüyor. belki 2-3 kişi yürür oradan, merdivenin solu boş boş durur. bu "solda durmayın" diyenler de o 2-3 kişi olur zaten. zira yine ankara'daki bilumum metro istasyonunda merdiven bomboşken bile daha fazlasını görmedim.

peki niye normal merdivenden yürümediğinizi sorabilir miyim? hususi saniye tutarak ölçtüm yine kızılay istasyonunda, trenden inip yeryüzüne varmam (3 kat) tüm yürüyen merdivenlerde beklemek ve yürüyen merdivende koşmak arasında 1,5 dakika falan fark ediyor. yürüyen merdivenden koşmak ile sabit merdivenden koşmak arasındaki fark ise taş çatlasın 30 saniye. hatta ikişer üçer atlayarak çıkarsanız yürüyen merdivenden daha hızlı bile çıkıyorsunuz. yürüyen merdivenin basamakları geniş olduğu için ikişer üçer atlamak zor. ama biraz yoruyor.

sen yorulmayacaksın ve sadece 30 saniye kazanacaksın diye niye insanları hizaya sokuyorsun ki buyur sabit taraftan koş, azıcık yorul ve sadece 30 saniye kaybet. hatta hızlı koşarsan erken bile varırsın. hem yorulmayayım, hem hızlı çıkayım, herkes de bana yol versin. engelli asansörü de var, en hızlı o çıkıyor. zerre kadar da yormuyor?

ha diyorsanız ki "yürüyen merdivenden başka sabit merdiven yok, tek yol yürüyen merdiven", o zaman sonuna kadar haklısınız.

50 basamaklık bir yer için;
yürüyen merdivende 20 adım atarak o mesafeyi çıkarken,
normal merdivende 50 adım atarak çıkarsınız.

yürüyen merdivende bir adım için bir birim yorucuyken,
normal merdivende üç-dört birim yorucudur.

o saniyeler bazı insanlar için sandığınızdan daha değerli olabilir.
önümdeki insanların ter kokularını çekmekten hoşlanmıyorum.
önümdeki arkamdaki insanların gerizekalıca ve bağırakak konuşmalarına maruz kalmaktan da hoşlanmıyorum.
müzik dinlemesini bilmeyenlerin saygısızlığına da maruz kalmak istemiyorum.

yarım adım ile sağda durma herkes için çözüm oluyorken, bunun bu kadar sorun olmasını da ben anlamıyorum.

***
ekleme:
kitap okuyorsam ve yukarıda sebeplerden herhangi birisi mevcut DEĞİLSE sağda dururum, diğer hallerde ve/veya acelem varsa soldan geçerim.

@holy diver: peki bunların hiçbirini istemiyorsan normal merdivenden çık tutan mı var? haa onca şey istiyorum, bir de yorulmayayım istiyorum. hepsini de aynı anda istiyorum. bence bu kadarı fazla.

boş merdivende sağda dur, nerede istersen dur. kalabalık olmayan merdivende zaten nerede durursan dur çok fazla makas atmadan çıakrsın yukarı yürüyerek. ama kalabalık merdiven. makaslaya makaslaya çıkamayacağın kadar kalabalık demek ki. hesap yapmışsın, ben de yapayım. kalabalık bir metro çıkışında 50 basamaklı merdivene yan yana durarak 100 kişi biner. sol şeridi boş bırakırsan 50 kişi biner. metrodan 120 kişi indiyse, o merdiven 100 tanesini tek seferde yukarı taşır. solda durmadan merdivene binerlerse 50 kişi merdivene biner, en yukarıdaki tepeye vardığında daha 51. kişi daha en aşağıda merdivene yeni biniyor olur, 100. kişi ise epey gerilerde olur. niye? kalan 20 kişi daha az yorularak azıcık daha hızlı çıkabilsin diye mi? mantıklı mı peki?

@kibritsuyu,

evet tutan var valla;) 160cm ve 47 kiloyum. ve sırtımda da sürekli bir sırt çantası oluyor genelde kitaplar,vs olan. ve beni yoruyor o kadar merdiveni çıkmak. ama yürüyen merdivenin hızıyla çıktığım/indiğim zaman o kadar yorulmuyorum.

ve saydığım diğer sebepler de bu yorulmadan daha da önemli bir yere sahip. işe gidip gelirken metroyu kullanıyorum. daha biraz önce gelirken, arkamda duran kişinin hemen altta basamakta durup ağzımın içine girmesinni verdiği rahatsızlığı burada hangi kelimelerle hangi cümlelerle anlatabilirim acaba bilmiyorum ki. aslında ben anlatabilsem de anlaşılacağından o kadar şüpheliyim ki... insanlar daha "özel alan" diye bir şeyden haberdar değil, bunu kadını da erkeği de yapıyor. ve istanbul'un maslak gibi en büyük en lüks iş alanlarından birinden bahsediyorum. her sabah/akşam birileriyle tartışayım mı, özel alandan haberleri olmadığı için ağzımın içine girdiklerinden dolayı?

artı, hiç taksim metrosunun maslak çıkışını iş saatlerinde kullandın mı bilmiyorum ama insanların o kalabalığını ve sağda durmak için nasıl sıra oluşturduğunu görmek lazım. bak soldan gitmek için bile değil, sırf beklemek için.

"hem bla bla bla hem de bla bla istiyorsun" tarzı bir şey söylemişsin ya;
benim (ve benim gibi düşünen hatta hali hazırda yıllardır da uygulayan) kişilerin bu davranışları beklemek isteyenlerin hiç birine bir zararı yok ki? 20 cm sağa kaymak mı bu kadar büyük dert olan. sanki bekleyen kişilerden dünyanın en büyük lütfunu istemişiz gibi ifade etmişsin. solda bekleyen insanlar da oluyor, ben onlara denk gelince ya bekliyorum ya da müsaitse yol istiyorum. senin gibi birine denk gelirse ve negatif bir şeyler sayarsa zaten "peki" diyerek beklerim, konuyu uzatmam bile.

neyse, ben seni gördüğüm zaman sağda beklerim bundan sonra, yeter ki senin istediğin olsun;)

****
önemli bir noktayı eklemeyi unutmuşum;

insanların saygısızlıklarına dair saydığım o maddelerde; bahsettiğim insanların görgüsüzlükleri/saygısızlıkları/medeniyetsizlikleri/yetersizlikleri olarak görmek yerine, insanların saygısızlıklarına maruz kalmak istemiyorsam normal merdivenden çıkmam gerektiğini düşünerek o saydığım şeyleri meşrulaştırma mantığı da derin düşüncelere gark etmedi değil.

o maddeler bile bana soldan geçme hakkını veremedi yani, tüh ya;)

öğrendiklerimi tekrarlıyorum; yürüyen merdiven kullanmak istiyorsam mutlaka durmak zorundayım ve diğer insanların yapacağı her türlü görgüsüzlük ve terbiyesizliğe boyun eğeceğim, bağırarak yaptıkları konuşmaları dinleyeceğim, kulaklıktan zorla bana da dinletmek isteyenlerin müzik olmaktan çıkmış gürültülerini dinleyeceğim ve ağzımın içine giren insanların pis kokularını çekeceğim (burnum fazla hassas).

namaste,

evet ifadeler biraz havada kalmış. keşke bir sözleşme yapmış olsaydınız.

şimdi burada hem aradaki farkın %10'u kadar bir dava vekalet ücreti ödeyip, hem de bu tahsil edilecek para icra yoluyla tahsil edileceğinden bunun %12'sinden başlayan oranlarla yapılacağından hem borçludan hem de alacaklıdan alınan icra vekalet ücretini de ödemeniz istenebilir. Bence konuşun avukatınızla davaya ilişkin ne kadar borcunuz olduğunu öğrenin.

tam açık yazmamuışsın ama olması gerekeni söyleyeyim;
eski kira 1000 olsun yeni kirada 1500. 1500-1000=500*24=12.000*%10=1.200 TL vekalet ücreti.

ben bu işlerde hemen hemen herkes benzer şekilde sözleşmeler yapıyordur diye sizlere sorayım dedim. genel olarak nasıl oluyor?

@emininsel: dediğiniz gibi elbette avukatla konuşacağım, teşekkür ederim
@ground: senin yaptığın hesap benim tahsil edilecek paranın yüzde10'u dediğim şey oluyor. burda aklıma takılan şu, tahsilatın yüzde 10'u alınacaksa davanın uzaması avukatların işine gelir (bizim avukat böyledir demiyorum), isteyerek davanın uzaması yönünde hareket ederler, bu adil değil. keşke başka bir avukata bu avukatla yapacağım sözleşmeyi hazırlatsaydım

bende avukatım ve yazdığından anladığım kadarı ile yorumlayarak hesap yaptım. avukat eğer aradaki farkın %10 demişse bu dediğimi kastederek demiştir muhtemelen. yoksa benim hesbımdaki gibi arada 500 tl fark varken %10 u 50 tl yapar bunu kastetmemiştir. veya 3 kira alsan 1500 yapar bunun da %10 u 150tl yapar ki yine mantıksız bir rakam ortaya çıkar. ikinizin arasında net olmayan bir durum var ve bunu açıklığa kavuşturun bence. yoksa diğer türlü hesaplarda avukatın alacağı rakam komik hatta avukatlık kanununa göre asgari ücret tarifesinin de altında olduğundan kanunen de yasak bir durum var ortada.

islam dini özünde radikaldir. tabi bizim ilahiyatçılar x ayetini evirip çevirip başka manalar yükleyerek hoşgörü diniyiz diye pudraladığı için öyle bir algı oluşuyor. kuran'ı okumuşsun. sen söyle. hiç öyle liberal, ılımlı bir kitap intibası bıraktı mı sende?

konuyu x'lerce insan yanılıyor olamaz seviyesine indirmen yanlış. bu konuda çok güzel bir söz var mesela;
bok yiyelim, milyarlarca sinek yanılıyor olamaz.
bu seviyeyi yakaladıktan sonra bir tartışma ortamına girilemez zatenç. senin dediğin hakaret vs taraftarlık oluşturan her alanda var. x ilçenin insanları y insanlarına, z takımının taraftarları t takımına demediğini komaz hakaret vs etmekten çekinmez. hatta galaksi vs ayfon taraftarlarında dahi görürsün.
şimdi dinle ilgili eleştiriler sokaktaki adam tarafından değil kelli felli bilime ayırdığı zamana saygı duyulası insanlar tarafından bilimsel olarak yapılıyor. sen ben ne yapıyoruz ? bir birimize hakeret tehdit, sıçarım tükürürümden ileri gidemiyor malesef. saygılarımla . ışıkla kalın.

isteyen istediğini söyler. onlar peygamberini kötüleyen bir film çektilerse müslümanlar da gitsin peygamber öyle değil esasında böyledir diye başka bir şey yapsın ama büyükelçi öldürmek islamın nasıl acımasız bir terör dini olduğunu desteklemekten başka bir işe yaramaz.

şimdi büyükelçiyi öldürüp ortalığı yakıp yıkan müslümanlar "biz barış diniyiz" dese kim hak verecek? madem o kadar mükemmel bi dinin mensubu bu insanlar, biz neden göremiyoruz?

kuran'ı okuyup da islam'ın hoşgörülü bir din olduğunu düşünen varsa gitsin soğuk bir duş alsın.

@mayeskuel, @ground, @there is a light that never goes out, @keltikfrost;
Ben bambaşka bir şeyden bahsediyorum. Hazırınızda yanıtlar var, onları seriveriyorsunuz; konuya uysun uymasın.

Metnin birinci paragrafı girizâhtır, her hangi bir soru öğesi içermez. Kendi inancımı, doğru bildiğimi burada tartışmaya açacak kadar benliği, zihni zayıf biri değilim; umarım aramızda öyle biri yoktur.

Soru ihtiva eden ikinci kısmı tekrar okuyup, vermek isterseniz yanıt veriniz. "Allah yok"lu, "Muhammed katil"li söylemler bahsettiğim mevzuunun yanıtı değil.

@charlotte blanc;

Neyin gazına geldin dostum, anlamadım ki...

"Kitaplarda bir takım çelişkiler bulunduğunu kabul ediyor muyum? Evet. Ve fakat bunları "saçmalık" başlığı altında toplayabilir miyim? Hayır. Neden? Konu hakkında derinlemesine bilgim yok. Bilgisayardan götümü kaldırıp yapılan araştırmaların en azından çoğunu okumadım, tüm ritûellerden haberdar değilim, alt metinleri araştırmadım."

paragrafı mı gerdi seni? Bak, konu hakkında bilgim yok demiyorum. Benim ya da senin ne kadar bilgili olduğunu sorgulayacak hüviyete sahip biri yok aramızda. Ben ahkâm kesecek, fetva verecek, "Doğrusu budur lan" diyecek kadar bilgim yok diyorum. Sonuç itibarla tüm tefsirleri, alt metin okumalarını, olayın tarihsel sürecini ve tarih/sosyoloji bağlamda incelemesini yapmadım ben. Ha, sen yaptın da doğrusunu diyeceksen, dinliyorum.

@ein lied;

Aynı fikirde olduğumuz için değil, tutarlı yanıtın için teşekkürler.

@ground;

"Milyarlarca insan inanıyor, o hâlde doğrudur" kalıbını üstteki soruda bul, ondan sonra gel bi' daha tartışalım. Terbiyesizliğin âlemi yok. Birbirimizi göremiyoruz diye bunca seviyesizleşme mâzur görülmez.

zeitgeist the movie diye bi belgesel izlemiştim, baya sağlamdı.

....onun hakkında "atılıp tutulmasına" göz yummalı mıdır? Bu gibi tutumlara hoşgörü ile yaklaşmalı mıdır? Kendisinin benimsediğine, dolayısıyla kendisine saygı duymayana, üstelik kendisine saygı duymadığı için saygı duymalı mıdır?

bahsettiğin konuda cevabını aradığın şey "sevilen x,y,z kişi hakkında atılıp tutulma" davranışına dair tavrın nasıl olması gerektiği...

bu noktada mihrak yaratarak anarşiye sebebiyet verecek ve kamu davasına girecek hakaret, tahrik vs olduğunda legal yollar kullanılıyor.

"atıp tutmanın" bir bilgi birikimi ve edep dahilinde yapılmadığını varsayarak (zira öyle olmasaydı buna argumanlarla tartışmak derdik) bu şekilde davranan kişileri 2. kez bulunduğum ortama ya sokmuyorum ya da kendim o ortamdan çıkıyorum.

dakikalar kıymetli zira.

gayet mümkün ama bunun için özellikle internet hattınızın niteliği önemli.

Flash'lı siteleri açabilmen için xda ya da benzeri sitelerden flash bulup yüklemen gerekecek. En azından S3 için. Ben de birkaç gün önce aldım, flash ile birlikte gelmiyor ve artık markette de yok Flash. S2 halen Flash'la geliyor olsa gerek ama %100 emin değilim.

www.barobirlik.org.tr

gel. sana beleş. avukatlık ucretlerinin her ne kadar asgari tarifesi olsa da üst limiti epey yüksek.en az 1000 tl den 4-5.000 e kadar yolu var.

manisa çıkışında olabilir mi? tam spil dağına çıkarken?

tam olarak nerede bu istanbul- bodrum arasında rahat 50 tane anıt var. dumlupınar anıtından falan bahsediyorsun sanki.

bana da manisa çıkışındaki gibi geldi. atatürklü olan hani?

evet galiba bu

www.panoramio.com

gece hali korkutucu ama.

ahahaha bak gözlüğüm ne dedi; 40 yıllık tinerciyim böyle kafa görmedim. :))

yapsan yapılır da kimse izlemez.

Emprovize edelim, başlık çıktıktan sonra entry de yazmaya başlasın misal eleman kafadan. 40 yıllık yoğurtçuyum böyle kase görmedim başlığı da mesela güzel bir yer bulabilir senaryo içinde.

Bak şimdi düşününce ssg bunu yarışma haline getirse süper tanıtım yapar.

alkollü alkollü duyuru açmayın gözünüzü seveyim .

kuşak çatışması gibi olabilir, yaş ilerledikçe beğenmeme gibi anısını yüklediğin şarkıyla günümüz şarkılarını kıyaslaman gibi vs

Bana eskiden müzikle uğraşan insanlar daha donanımlıymış gibi geliyor. Günümüzde popüler müziğin bir kirlilik oluşturduğunu düşünüyorum evet fakat bu durumu kendim için bir problem olarak görmüyorum. Sonuçta 200 sene önce de yazılmış olsa müzik bir yere kaybolmuyor. Açıp dinliyebiliyorum. Yeterince akıllıysam, beğenmediğimi veya kötü olanı dinlemeye mahkum olmuyorum. Bunlar bir yana, iyi müzik dinlemek biraz da rafine zevklere sahip olmayı gerektiriyor. Bugün oluşan bu kirliliğin sebeplerinden biri de -ki bence en önemlsi- talep kitlesindeki kalitesiz müzik zevki.

www.youtube.com

hissiyat kalmaması bence. eski şarkılar daha içten, aşkı da nefreti de içten anlatarak yapılıyordu. şimdi her şeyde kalite gitgide ucuzluyor. müzik de öyle, artık tutan şarkılar seks, am, göt, meme, parti üzerine, normalde böyle şarkı yapmak istemeseler de mecbur yapıyorlar, yapmayanlar tutmuyor. içtenliği kalmıyor tabi, ayrıca alt yapılar ve müziklerde tek tipleşti. aç bi müzik kalanı çalan şarkıların alt yapısı hep aynı.

abi eskiden plak çıkarmak kolay değildi gerçekten iyi besteler şarkılar menejer yapımcı bulup plak oluyordu şimdi işler ucuzlayınca her önüne gelen ve orasını burasını açan şarkıcı oldu eskiden sanatçı vardı ( bence )

şunu unutma ki sen o yılların hit olmuş popüler şarkılarını dinliyorsun. aynı zamanlarda çok saçma sapan şarkılarda vardı ki çoğu gırgır amaçlı olarak video sitelerinde bulunuyor. ancak yine de şimdikilerden daha kaliteli. bunun en büyük sebebi de o zamanlar albüm yapmanın zor ve pahalı olması sebebi ile öyle her önüne gelenin albüm yapamaması olabilir kanımca.

yarısı çay, yarısı süt. (çayı nasıl yaparsın bilmiyorum.)
sütü ılık koyunca seviyorum ben. o sana kalmış bir şey.
şekeri sütü koymadan önce koy eğer sıcak süt koymayacaksan.
çay, su, süt sırasuyla koyuyorsun işte.
çok da bir olayı yok.

edit: eh ben çay sevmem, sütlü çayı sadece çayı içebileyim diye içerdim.

@goldentitan sütün oranı 1/8 olmalı falan yazmışlar da bi yerlerde :)

demin %50 %50 yaptım ve pek beğenmedim. sütü inanılmaz severim, çayla da alıp veremediğim yoktur ama bu eşitlik ilkesi oranı pek tatmin etmedi ve döktüm malesef. sütü az koyma taraftarıyım, daha iyi olabilir kanımca. azar azar arttırarak optimum oran bulunabilir gibi.

olay damak zevkine bakar her şeyde olduğu gibi. ben sallama çayların tadını adam etsin diye eklerken 1/5 gibi, demlemede ise daha az oranda katıyorum...

kaynar sütün içine direkt sallama çay da atabilirsin

sallama çayı genel olarak sevmediğim için onu hiç kullanmadım bide süt şekeri bana yeterli geliyo ekstra şeker atmam ben, 3te2 çay 3te1 süt gibi bi oran içerim genelde acı falan bulursan kendine göre ayarla şekeri sadece dem ağır olur dersen de 3te2 lik kısmı biraz suyla seyrelt kendi çabalarınla ölçünü bul bence.

şurada güzel bir tarifi var; alkislarlayasiyorum.com

ingilizlerin orjinal sütlü çayı, sallama poşet ile yapılır. bizim demlediğimiz onlara çok sert geliyor, içine süt koysalar da.. o yüzden sallama çay ile denemek daha iyi sanki...

kaşar kız ile otis tartıştı. kız otisden ümidi kesti. amatore verecek galiba. istiyor musun beni falan dedi. bir de, kız yeni dergi ile ilgili bilgileri otise söyledi. haftaya son bölüm bu arada.

iyi oldu,ben de kaçırmıstım.

bu ne lan? okuyor musunuz bunları amk?

çünkü çarşıyız her şeye karşıyız;
1) eğitime her sene yeni müdaheleler sıktı artık
2) 5 yaş gerçekten küçük diye düşünüyoruz. (aynı zamanda anaokulu işletmecisiyiz)
3) malesef hükümetin her hamlesinde başka bir niyet var.
4) pat diye bu sene başlanmasına okullar hazır değil bu nesil karambole gidecek.
5) mevcut altyapı müsait değil
6) bu yıl 2 farklı yaş grubu aynı sınıfta eğitim görecek bu nedenle olmaz.
7) müfredatlar henüz hazır değil
8) sırf akp yaptı diye de karşı çıkıyoruz ki haklılık payımız var.

sebepsiz değil. biraz araştırmayla sen bile sebeplerine ulaşabilirsin.

www.egitimsen.org.tr

sites.eksiduyuru.com

facebook app kullanıyorum share tıklattım ama save to sdcard secenegı gelmedı, yok öyle bir seçenek

çok acilse ekran görüntüsünü alabilirsin. güç tuşu+sağdaki tuş ile

güç tuşu hangisi oluyor

en kocaman tuş sanırım.

o gün orada yediğinizi ve akşamında zehirlendiğinizi ispatlayabilirseniz bir sıkıntı olmaz. ama kesin olarak oradan zehirlendiğinizi nasıl ispatlayacaksınız bu önemli.. diğer arkadaşlarınızı da delil olarak gösterebilirseniz sıkıntı olmaz.

Hayır. Hiçbir sorun çıkmaz.

P.S: Hukukçuyum. Bildiğim kadarıyla ground da hukukçudur. Ben burada TCK 125 anlamında bir hakaret ya da tazminatı gerektirecek bir durum görmüyorum. ''X restoranında yemek yedim ve zehirlendim'' ile ''X restoranındaki yemekler zehirlidir'' aynı şey değil.

sahildeki ilçelerinden birine giderdim yerinde olsam.

yok, merkezde almalıyım.

Akşam yemeği için kötekli yolu üzerinde Alabi restoranta gidilir.Bi karışık ızagara ki süper yaparlar, yenilir.
Akşam bi çay kahve içeyim için merkezde Asos kafeye gidilir.
gece de bara mekana takılayım diye gene merkezde mabolla yada pabuca gidilir.Mabollada günün içkisi neyse bi duble içilir.
hafta içi olması sebebiyle pek de kalabalık olmayacaklardır. Tahminime göre.

cok zoruma gidiyo gunde 1 paket winstin light iciyorum ayda 200-250 lira kadar ama kendime gicik oluyorum bu para yuzunden

içerken deli gibi kahrediyordu beni. 6 ayda 1.800 tl'ye yakın para vermişim. bıraktık gitti.

değer kardeş.

acımayan var mı acaba diye sorman gerek.

cigerlerine acimiyacaksin da paraya mi aciyacaksin yani? bi mantik hatasi var galiba.

18 yaşından itibaren içseniz.. vereceğiniz parayla son derece güzel bir ev alırsınız.

4 gunde 1 paket içiyorum..
o yuzden acımıyorum.

Bir adet golden virginia tütün alıyorum, bir ay götürüyor. hem daha az içmeye başladım, hem de aylık 12TL'ye sigara ihtiyacımı karşılayarak ekonomik olarak kazanç sağlamış oldum. ayrıca içinde zilyon tane kimyasal bulundurmuyor. size de öneririm.

Edit: Düşündüm de önermem lan, niye zehirleyesiniz kendinizi. bırakın en iyisi..

ben 2 yıldır içiyorum ama şöyle bir hesap yaptıgımda bir araba parasına yakın gitmiştir :D

12 senedir. günde ortalama 2 paketden.. hazin...

cebimdeki son paramı verdiğim zaman acıyorum...

bana aynı zevki veren sağlığa zararlı olmayan bir şey bulsam mesela sigara parasının 10 katına kadar veririm . ama yok işte.

Sevdiğim için acımıyorum. Acısaydım bırakırdım.

amaç göz korkutmaktır belki sadece.

göz korkutmak değil de, "biz buradayız" mesajı.

orayı korumakla görevli polis memurudur o. elinde telsizle gizli takip yapılmaz.

sadece mecliste milletvekili olan siyasi partilerin ilçe binalarını polis korur.
onun dışında ne oluyor ne bitiyor, bilgi almak, takip etmek amacıyla siyasi şube polisleri dolaşır.

abi geçi erkeni yok bence. senin için olması gereken buymuş olmuş. takma o kadar kafana. sevdiğin bir bölümde de okuduysan bal kaymak.

Geç değil.. okumana bak.

biz 30 yaşında bitirdik. geç değil.

bitirdiğin bölüme bağlı hocu..hemen işe girebileceğin bir bölümse hiç takma..hatun kaldır bol bol :)

arkadaşımın halası 45 yaşında tıp okumaya başladı geçen sene. hiçbir zaman hiçbir şey için geç değil. sıkılmana gerek yok bence.

Değil.

liseden mezun olur olmaz üniversiteye başlayanlara göre daha verimli okursun...18 lik biri %70 verimle üniversite hayatı geçiriyorsa seninki %90 a çıkar.

benim bölümümdeki akademısyenlerin bir çoğu 25 yaşından sonra mezun olmuşlar..lisansı 32 de bitirip yüksek lisansı 35 te bitiren bile var.

yok bolm ne geçi.

babam 21 yaşında liseye başlamış. adam emekli mühendis şu an.

geç tabi. doktora bitiren var o yaşta.

yoo normal gibi, ne okuduğuna kaç senelik okulda olduğunla falan ilşkili elbet.
rica ederim.

o yasta prof olan var bev

25 yaşında okula başlıyorum amk ölem mi ? :D

benim yaş 27 oldu. daha iki yıl okumam lazım. tabi 3 sene de ara vermiştim ekonomik nedenlerden dolayı. şimdi gitsem 29 yaşında mezun olacağım. üstelik babam da vefat etti. şimdilik çalışıyorum bir yerlerde. ama ailemi bırakıp da gidemiyorum. zaten ben çalışmasam geçinemeyiz doğru düzgün. okula gitsem, hem aileme verdiğim ekonomik destek yok olucak, hem de ben okuyayım diye bana para göndermeye çalışacaklar ve hepten perişan olacaklar. üstelik evimiz de kira. inan senin yaşadığın anksiyeteyi ben yıllardır yaşıyorum. hatta iki sene major depresyon tedavisi görerek. sana bir şey diyeyim. yerinde olmak için dünyaları verirdim. bunu daha kötüleri de var deyip moralini yükseltmekten ziyade, hayatının tadını çıkarman amacıyla yazıyorum.

ben de seneye ikinci uniyi okuyacam oku tabe ya herkes cahil is icin okuyor hayatta amaci evlenip cocuk yapip emekli olmak diye sen de mi cahil olmak zorundasin

Şu an 23 yaşındayım, okulu dondurdum başka bir bölüm için sınava hazırlanıyorum.

Geç değil.

genele göre geç elbet ama hayatın sonu da değil. ben 27 yaşımdaydım okulu bitirdiğimde. sonra askerlikti, iş aramaktı derken olduk mu 28... yalan yok çok sıkıntısını çektim. hem maddi, hem manevi büyük dert. çok bunaldığım zamanlar oldu. neyse şimdi iyi kötü bir işe kapağı attım, gerisi ne olur bekleyip göreceğiz bakalım, kısfmet.

geçi erkeni yok, o sürede ne yaptın o var. çok boş geçtiyse biraz anksiyete yapar evet, ama doldurmuşsundur illa ki, bi iki bişi koyduysan ne mutlu sana ya.

tıp ya da mimarlık okumuyorsan oldukça geç bi yaş.

sürekli böyle duyurular aciliyo,

bunu ancak sen bilebilirsin.cünkü bu duruma bagli bir sey.

mesela tip ya da hukuk gibi alanlarda önemsiz. zaten yapilacak is ve standartlari belli farketmez.

ama özel sektör düsünülüyorsa önemli olan nokta bu sürede neler yaptigin.yani mühendislik okuyosun mesela, bu sirada calismazsan, basarilar elde etmezsen, notlarin iyi olmazsa ya da sipesifik seyler yapmazsan gec.

ama sürekli calistiysan ya da dolu dolu gecirdiysen bu süreyi bi problem cikmiyor kendimden biliyorum.

bende 25 te bitiricem. geç olduğunu düşünüyorum kendim için
edit: aradaki farkı yurtdışında 1 yıl yüksek lisans yaparak düşünüyorum. malum burda 2,3

yav ben yirmi iki yaşında mezun oldum şu an yirmi yediyim, okulu bu kadar erken bitirdiğime çok pişman oldum. bu lanet ülkede hala adam gibi bir iş güç bulmuş değilim. kpss, kpds bilmemne derken zaman geçti. sen bu aptallıklarla oyalamazsın kendini olur biter. öğrencilik en iyisi.