korur sanırım ama yakın mesafede zamanla çatlayabilir.

İki üc metreden yersen çatlar suratında.

Onun için orijinal bir V maskesi veya Batman'in kullandığı maske gibi bir şey kullanmanız lazım. Şaka yapmıyorum. Alçıdan yapılmamış sağlam bir maske olmalı. Paintball maskesini yakından görmedim ama paintball kapsülü plastik mermiden daha dayanıksız ve etkisiz olduğu için riske girmeyin diyorum.

hocam bu plastik mermi denilen nane, dün akşam sokak tvde falan izledimde, polisin elinde paintball silahı gibi bi dalga var onu mı kastediyorsunuz? yoksa mp5 yada m16carbine ile bildiğimiz plastik mermi mi atıyolar? yok yani dün bayan bi muhabir sırtından 3 kere vurulmuş, sokak tv de söylediydi fakat ne bileyim lan bu normal plastik mermiler çatır çutur giriyor inanın içine kadar?

merminin nasıl bir mermi olduğunu silahın ne olduğunu ben de bilmiyorum. dün seyrettim oyun oynar gibi paintball silahıyla sıka sıka gidiyordu polis.

ama gezi de en az 10 kişi tek gözünü kaybetti.

bu yüzden plastik mermiden korunmak için sağlam bir şey lazım.

suratımda çatlasın sorun değil. önemli olan nereden geldiği belli olmayan ilk atıştan kurtulmak..

havalı silahla atılan plastik mermi ile barutlu silahtan atılan plastik mermi aynı olmaz.
pop star ajdar top star kont'un bahsettiği gibi yani...

havalı silah dahi olsa göze gelirse kör eder, verdiğin örnekler havalı silah için koruyucu olabilir.

olurda gerçek plastik mermi kullanırlarsa zaten direk abi maskeyide deler, beyninede girer, hatta arkadan bile çıkabilir, öyle masum bişey değil o plastik mermi

aynı şekilde gaz bombası attıkları bombaatarlar, adamın komple gözünden beynine kadar giriyo, sırtına giriyo, maskede bir işe yaramaz.

plastik mermiler tasarım olarak delici değil, vurduğu yerde darbeyi yaydığı için korur diye tahmin ediyorum.

benim gördüğüm kadarıyla birkaç farklı çeşitte plastik mermi kullanılıyor. Ona göre muhtemelen farklı silahlar vardır. En çok kullanılan plastik mermi sanırım kauçuktan(veya benzeri bir malzemeden) yapılmış olan ucu şişirilmiş, vurduğu yerde genişleyerek delmek yerine darbeyi dağıtarak 4-5 cm çapında morluk bırakan mermiler. şu resimdeki upload.wikimedia.org

bir de boyalı mermiler var, galiba paintball mantığına yakın. paintball da koruma olmayınca çok acıtıyor diye bilyorum ve polisin kullandığı daha etkilidir büyük ihtimalle.

ama ikiside göze geldiğinde kör etme olasılığı yüksek. maske en kötü ihtimalle merminin şiddetini büyük çoğunlukla azaltır diye tahmin ediyorum.

güzelinden bi motor kaskı al hoca. temiz.

kümülatif artış denen bir şey var. Eskiden az kişi vardı, az artıyordu, şimdi çok kişi var çok artıyor. 100 yıldan daha önce o kadar artacak yani.

verdiğiniz hesaba göre nüfus artış hızı %1.1 civarında bi şey oluyor. bunun son 100 yıldır sabit olduğu varsayımıyla 100 yıl önceki nüfusa ulaşmak için 7 milyar bölü 1.011üzeri100 yapabilirsiniz. bunun sonucunda da 2 milyar 344 milyon gibi bi sonuca ulaşılıyor.

demem o ki sayılar değil oranlar üzerinden giderseniz sağlıklı sonuçlara ulaşırsınız.

ek: ama tabii ki bu nüfus artış oranı da sabit değil. zaten sabit 1.1 gibi bi oran olsa 2500 yıl önce ilk insanın filan gelmiş olması gerekiyor.

hesaplarım tümüyle yanlış da olabilir :)

(bkz: logaritmik artış)

insanlık tarihi milyonlarca yıl önceye gidiyor. milyon yıldır yaşamış insan sayısı toplam 100 milyar civarı. şu an yaşayan insan sayısı ise 7 milyar.
sanırım yaptığın hesap hatasını açıklamak için bu yeterli. bütün insanlık tarihi nerdeeeee şimdiki zaman nerde, ama nüfusa bakınca sadece 15 katı civarı. çünkü Nüfus artışı doğrusal değil logaritmiktir.

90'larda baya popilerdi ama artık pek duymuyorum işin aslı. öncelerden isim sorar gibi burç sorarlardı.

inanmıyorum tabi ama geyiği güzeldi.

Şöyle, mesela şu burcun özelliği şudur diyorlar, dikkat ediyorum harbidende öyle. Ben başak burcuyum mesela, burcumun çoğu özelliği evet bende var. Ama o dediğin mallara inanmam.

Yıldızı bahçendeki ağac düşün.. Ağaç dalları sallanıyorsa&sallanıyorsa ... O zaman bi kısmetin var senin.. Düşmanların çok olacak bu yıl.. Tabi... Ağac sarksın yeter ki :D

Yani başka bir alemde olan fiziki şeyler senin kaderinin emaresi olacak ha? Saçma oldugunu dusnuyorum tabi..

burçlarla çok ılgılenmem ama genel mantık, yılı element gruplarına ayırmıs olması. ates su hava ve toprak. herbırını bellı ay aralıklarını kapsar ve bu aralıklarda dogan ınsanların ortak ozellıklerı var, bu da aslında mevsımsel bir etkı. mevsımlerı de etkıleyen sey gunese yakınlık fln, ayrıca ay ın dunya uzerınde cekım nedenıyle etkılı yuksek dolayısıyla insanlar üzerinde de. dunyada hersey bırbırını etkıler, dolayısıyla evrende de..

inanmam. gezegenlerin oluşturduğu manyetik hareketlerin insan psikolojisinde etkili olabilmesi çok da imkansız gelmiyor bana fakat astrolojinin yaptığı genellemelerin içi boş bence. venüs geri çekilecek dolayısıyla kaynınızla birtakım problemler yaşayabilirsiniz. yok deve.

hayır, inananları da ciddiye almıyorum.

bazen gerçekten çok tutabiliyor ama ben sebebinin gezegenler, doğum tarihi falan değil; döllendiğimiz tarih olduğunu düşünüyorum. sadece tahmin tabii ki oturup da araştırmadım pek ilgimi çekmiyor.

Hayır. Bilimsel araştırma yöntemleri diye bir şeyler var. Bilimsel araştırma yaparken çeşitli yöntemler kullanılır. Bu yöntemlere göre astroloji hakkında deneyler yaptığınızda, komple astrolojinin yalan olduğunu görüyorsunuz. Astroloji zaten bilim değil, sözdebilim. Sözdebilim diye bir şey var bu arada.

evet inanıyorum

başka bir varlığın varetmediği ve her zaman varolan cezalandırıcı-ödüllendirici bir varlığın her şeyi varettiği, her şeyi gördüğü-bildiği halde günahlarımızı, sevaplarımızı yazan birer meleği omuzlarımıza konduran 'affedici' olan ama yine de karaoke odaları gibi temalı cezalandırma odaları bulunan bir yaratıcı fikrinden daha akla yatkın geliyor.

bu, nedensiz yere sevemediğimiz bir insan birden bulunduğumuz ortama girdiğinde vücudumuz garip sinyaller veriyorsa (huzursuzca bacağımızı ritm tutar gibi sallamak), ya da aşık olduğumuz insan yanımızdayken hayatı nasıl daha toz-pembe görüyorsak ya da uyuşuk biriyle takıla takıla uyuşuklaşmanın bir benzeri. sadece her bir insanı bir gezegen olarak düşünmek gerekiyor. o insanların yaydığı enerjiden etkileniyoruz ister istemez, gezegenlerden neden etkilenmeyelim?

gezegenlerin manyetik çekimlerinin insan fizyolojisi üzerine etkisine dair uluslararası bilimsel dergilerde yayınlanmış tek bir makale dahi bulamazsınız, çünkü böyle bir etki yok.

güneş sistemindeki gezegenlerin adını sayamayacak düzeyde astronomiden bihaber insanların, astroloji denen soytarılığı götlerini yırtarcasına savunmasında da ironinin en nadide çeşitlemelerini görebilirsiniz.

insanlar neye inanmak istiyorlarsa ona inanabilirler, bunda hiç bir problem yok. ancak bunların bilimsel olduğunu, gerçek olduğunu iddia etmek; işte bu gerizekalılar konvoyonun en önünde bayrak taşımak demektir.

nasıl olur, gezegenler bizi etkilüyür, psikolojimizi şeyedüyür diyen arkadaşları, bu konuda yayınlanmış bilimsel bir makalenin linkini vermeye davet ediyorum. ( şair burada bilimsel derken harun yahya bilimselliğinden bahsetmiyor. (bkz: bilimsel makale)

Burçlar saçmalıktır, şarlatanlık ürünüdür. İtibar etmeyiniz.

www.youtube.com

ikizler burcu var,buna kesinlikle inanıyorum.

insanın burçlara inanması için salak olması lazım. uzun tecrübeler sonucu söylenmiş bir sözdür.

Koşulur, sağlıklıdır. Geçen gün saat 10:00 civarında Yeşilyurt sahilde koşan, yürüyen insanlar gördüm. Florya yerine oraya gidebilirsin. Miss.

bir diz, kas probleminiz yoksa koşulur. ama genelde sert zeminde çok fazla koşulmaması önerilir. eğer koşacağınız zemin sertse bunu göz önüne almanız gerekir.

Koşulur da alışık değilseniz ilk günden temiz bir hasta olursunuz.

Başkası gelip kızmadan ben düzgünce söyleyeyim, dışişleri bakanlığının sitesinde yazar.
(bkz: aramaya inanmak)

www.google.com.tr

Yeni Zelanda: Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir.

O zaman şöyle sorayım.Kolay mı almak?

istiyor, 1'inde arkadaşım gitti hatta.

zorluğunu bilmiyorum ama uzun sürüyor alması. o dil okuluna gidecekti. belgelerini falan toparlayıp verdi, sanırım 1 ay kadar sonra geldi vize. karşılaştırmak için söyliyim, polonya vizesi işlemim 10 gün kadar sürmüştü. vermediler ama sjfhsk

Evet, istiyor. Bize dört günlük turist vizesini vermeleri tam üç hafta sürdü. Pasaportunuzu ve belgelerinizi ya elden teslim etmeniz ya da DHL-UPS gibi özel kurye hizmeti veren firmalarla Ankara'ya göndermeniz gerekiyor. Onlar da size vize verilmiş pasaportu yine aynı şekilde kuryeyle gönderiyorlar. Türkiye içinden yapılan başvurularda başvuru ücreti yok. İstanbul'daki konsoloslukta vize işlemleri yapılmıyor, haberiniz olsun. Gereken belgeler de şurada var:

www.nzembassy.com

Bir de sahte vize gibi bir vizeleri var, görünce "Bunun için mi bu kadar beklettiler" diyeceksiniz. :)

olur.

Zaten çay öyle olur. İyice kuruttuktan sonra çok çok küçük parçalar halinde (mesela piyasa satılan siyah çaylar gibi) keseceksiniz. Ondan sonrasını biliyorsunuz.

azeriler normal çayın içine kurutulmuş kekik koyuyor çok güzel oluyor.

olur da, kaynatmayın.
3 kaşık kadar kuru kekiği bi kaba(bardak,cezve) koyun, kaynamış suyu üzerine dökün, 5 dk demlensin sonra bunu başka bi bardağa/fincana süzün. öyle için. aynı kekiğin üzerinden tekrar sıcak su geçirerek bir bardak daha çıkarabilirsiniz.
çok da içmeyin ama.

tabii ki olmalı

onlar açmaz, senin açmaz lazım, hiç bekleme onlardan

Bence iyi kötü geçinebileceğiniz bir para vereceklerse arttırmalarını istemeyin. Arttırsalar bile sıcak bakmayacaklar bu duruma, boşu boşuna antipati toplamayın. Siz dershaneye sadece özel ders çevresi bulabilmek için gideceksiniz. Seneye de kapanır zaten. Kapanmazsa da dershanede uzun süreli çalışmayı düşünmenizi önermem.

modaflnil zaten uyarıcı bi madde üstüne bi de kafein almışssınız bir de sigara içiyorsanız zaten 3 gün uyumassınız.

bol bol su için bence tabip arkadaşlar daha iyi bişe önerir.

heh sigara içme 2 3 saat o zaman

Birde sigara içiyorum evet. Onu unutmuşum.

Kahveyle etkileşime girerse/girdiyse sakata gelirsiniz söyleyeyim.
Sigarayı kesin bugünlük ve yarınlık.
Su için.
Mümkün olduğunca hareketsiz kalın.

kalbinizin hızlı atması gayet normal ilaç işini öyle yapıyo zaten ama bi tane içtim diyosunuz bi tanenin pek bi etkisi olmaz gibi düşünüyorum bünyeye göre de değişir tabi. normalde böyle şeyler kullanmadığınız da belli bunun üstüne o kadar kafein almak nerden geldi aklınıza onu merak ettim. hatta neden onu daha çok merak ettim=) sınav zamanı da değil diye biliyorum da çünkü..=) paniklemişsiniz madem içmeyin sigara falan. üç gün böyle gezicenizi falan da düşünmeyin yarın mışıl mışıl uyursunuz=)

100 normal merak etme. yürürken bile daha fazla olur.

toyota nın dizeli hondanın dizeli mevcut,nissanın dizelide var diye biliyorum, mazdayı bilemiyorum.

Ha motor dışardan ithalse orası ayrı.

içten yanmalıda uzmanlaşmış onlar

bu yüzden:

www.zaytung.com

dizel motor içten yanmalı değil mi sayın dafuq?

Turkiye nın mazotuna guvenmiyorlar. Toyota yeni girdi sayılır. Honda nın dizelleri daha turkiye pazarına girmedi. Japonlar motorda öndeler. Kacak veya kalitesiz mazottan dolayı motorlarının arızalanıp prestij kaybetmek istemiyorlar

Başkalarının dizelle sağladığı ekonomi avantajını, benzinli ama az yakan araba üreterek başardıkları için olabilir mi? Sonuçta dizelin bazı teknik dezavantajları var. @efruz'un dediği durum var.

japon firmalarin pazarindaki dinamiklere göre üretiliyorlar, örnegin toyota, amerika pazarini primal pazar kabul ettiginden, oraya odakli ürünler üretiyor, diger firmalarda benzer sekilde hangi region, ülkeler varsa ana pazarinda ona uygun araclar üretir.

türkiyenin azotuna güvenilmediginden satis olmadigi filan pek dogru degil.

zayıf değiller. toyota'nın çok başarılı dizel motorları var. mitsubishi'nin kapak açmadan milyon km giden dizel motorları var.

Kumarhane

askerliğim.

girne

kumarhane
mehmet ali erbil
hellim
rauf denktaş
komik aksanlı tipler

Kardesim

Mayis gibi gidecegim

Gittim.

Yeşil hat
Kıbrıs ağzı
Serdar Ortaç
Sezercik Küçük Mücahit (vre cikmazsaniz vuraceyiz)
Mavi Köşk
Ruslarla hamam
Susuz yaz

kumar ve özel üniversitede okuyan zengin piçi arkadaşlarım.

trafiğin soldan akması, kumar ve magusa geliyor.

evet gitmiştim yıllar evvel.

Kumarhane ve beleş içki

gittim ve alkol komasına girdim, geçen seneydi

NAPAN GARDAŞ GEZDİREN GENDİ GENDİNİ geliyor ... okumaya gidiceksen sağlam paran olmalı hayat çok pahalı askere gidiceksen orda çok anormal askerlık hıkayelerı dınledım aman dıkkat

Kumarhane

Besparmak dagları'nın zirvesindeki tank. Mehmetcige savaş sonrasi sormuşlar bu tankı buraya nasıl çıkarttın diye, ben tankı sürerken burası dümdüzdü demiş diye anlatmıştı bana bir Kıbrıslı amca. En az çanakkale kadar önemlidir, gidip görülmelidir.

Gittim.

zenci orospular

Kibris agziyla Turkce konusan insanlarin tatliligi.
Gittim

Yes be annem

Kumarhane +1

(bkz: bonzai)

gittim.

Eyvallah bro, iyiki varız biz, kendimiz gaza getirelim, paraynanmı.

nasıl seviyosun, ekmeği tuza banıp yer gibi mi seviyosun? ona göre sevicem ben de.

3.bp.blogspot.com

yok la tuza banar gibin deil, umarsız bir çocuk gibi, yeni alınmış bisikletine koşar gibin.

<3

hayat kalp atışlarına bağlıdır çünkü. kalp yoksa hayat da yok. insanşar da bu gibi duyguları hayatla eş tutabiliyor.

bir de ben üzüldüğümde kalp tarafımda fiziksel bir acı oluyor. belki bir sağlık sorunudur bu, bilemeyeceğim ama ondan da olabilir.

Açılın bilen konuşuyor. kimilolo doğru söylemiş, devilred de ikinci kısımda doğru söylemiş. Sebebi şu: Psikolojinin insan vücuduna fizyolojik etkileri vardır. Mesela ağır bir üzüntü, acı yaşarsanız böbreklerinizde sorun çıkabilir. Yoğun stres, mideyi hasta edebilir. Sevgi ile ilgili kısımlar da kalp ile doğrudan bağlantılı. Aşık olunca kalp atışlarının hızlanması, üzücü bir durum olunca kalp çevresinde ağrı oluşması...Sebebi bu yani.

bence eros mitinden ya da başka kültürldeki benzer mitlerden geliyor. sevişirken insanın kalp atışları hızlanır işte falan o da oradandır herhalde.

ogrenirsin kitaba bile gerek yok. zibilyon tane video var nette. ingilizce olanlari tercih et.

kitaptan öğrenirsin. çizimlere baka baka çiz. kurs değil pratikle iyi olursun. ben kursa falan gitmedim okulda da öğrenmedim ama inanılmaz hakimim. pratik pratik herşey de olduğu gibi pratik illa bir kursa gitmen gerekmiyor

Öğrenebilirsiniz. Az biraz İngilizce varsa hiç zor değil.

autocad çok kapsamlı olmadığı için rahat öğrenirsin. Bir kaç komutla işini görecek konuma gelirsin.

youtube videoları

Videolar +1
Autocad baya kolaydir. Kursa gitmek icin ya aptal ya enayi olmaniz gerek. O derece gereksiz.

Kurs standart 300-500 tl lik bir kurs diyelim, o kursun sana öğreteceklerini öğrenirsin evet. Ama autocad'i öğrenemezsin.

bankaların internet şubesinden gram al

Hakikaten, ne fark ediyor?

çeyrek ya da gram fark etmez o kadar sonuçta uzun vade yatırımı yapıyorsun ,
ben enpara'ya at derim öyle uğraşacağına 700 lirada ayda 6 lira garanti .

"ne fark ediyo aq" diyeler 2 çeyrek fiyatlarına ve 1 yarım fiyatlarına baksınlar.

edit: sadfasdf her kaynakta tutmuyormuş demek ki. @freekara hocam nereden baktın bilmiyorum ama kuyumcularda bu fark oluyor hep.

gram altın al. ya da altın hesabı aç...

Ben de hep iki çeyreğin fiyatının tam tamına bir yarım fiyatına eşit olduğunu gördüm. O yüzden dedim, ne fark ediyor diye.

ya ben altın hesabı açtım, ama ne işe yarıyor bilmiyorum aslında, sırf gadın anam çilekeş anam dedi diye para atıyorum, sonra zarar etmesek bari :/

ben olduğuna inanıyorum ama hiç denemedim.

yok.

evet kesinlikle böyle olduğunu düşünüyorum. her şeye iyi tarafından bakmaya çalışırım. kötü tarafını görmek istemem. her işte bi hayır vardır derim. pozitif hayaller kurarım ve beklerim sabırla. hayatım şu an istediğim gibi şükürler olsun. =)

tabi ki var. mesajları nasıl gönderebileceğin ve hayatında pozitif dönüşlere yol açabileceğine dair detaylı bilgileri içeren kitaba sadece 99TL'ye hem de kargo parası ödemeden sahip olabilirsin, üstelik şimdi sipariş verirsen piyasa fiyatı tam 230 TL olan 12 CD'den oluşan set de ücretsiz!

Benden mesaj bekleyen evrenin ben ta amk. Mesaj gelince bir düğmeye mi basıyor bu evren amk, kaç karakter kaç kelime gerekiyor bu sktiğimin evrenine bir tepki vermesi için...

Olayın özü şu:

Karşılaştığın olaylar, karşılaştığın insanlar vb karşısında olumlu ya da olumsuz tavır takınman, gülümsemen ya da surat asman senin verdiğin kararları, ve karşılaştığın insanların verdiği kararları etkiler. Dolayısıyla olumsuz düşünüp, olumsuz kaşılayıp olumsuz da kararlar verince hayatının büyük bölümü olumsuz oluyor. Sen güleç yüzle karşılarsan insanları, hoşgörülü olursan, küçük şeylere takmazsan, istediğin şeylerin olması ya da olmaması bile bazen farketmez mutlu bir insan olarak yaşamını sürdürürsün.

Sen gül ki dünya da sana gülsün ve seninle gülsün amk.

bence var. ben karşılığını alıyorum.

gelmiş geçmiş en büyük salaklıklardan biri olduğunu düşünğyorum. lütfen bu işten para kazanan şarlatanların çarkını döndürmeyin; kuantum düşünce tekniği, nlp, bu, hepsia aynı bok. eskiden "büyücü" diye para kazanıyolardı, günümüzde ise bu şekilde.

insanlar kötü olaylar için birilerini / bir şeyleri suçlamak için can atar. çünkü sorsan kimse başına gelenleri haketmiyor - çok özeliz ya, çok farklıyız ya biz hep iyiyi hak ediyoruz.

yok öyle bir şey abi. yarın sokağa adımını attığın an sana bir tır çarpma olasılığı ne yaparsan yap aynı. yarın kanser olduğunu öğrenmen için de geçerli bu, az sonra bir yakınının ölüm haberini alman için de.

beyin aktivitesiyle evrende değişiklik yaratabileceğine inanan herkesi bunu açıklamaya davet ediyorum, lütfen beni de aydınlatın.

evet var.
o olumsuz sandığının aslında olumlu bir karşılık olduğunu göremiyorsun sadece.
bu normal çünkü büyük resmi göremiyoruz her zaman.

var. cem yılmaz'ın dediği gibi "hayri şuradaki de 1 aydır dolanıyo yolla onu geri" diyo, dileğin kabul oluyor.

www.edize.com

Offfff! Tabii ki yok!
(bkz: olumlu düşünce)

inanıyorsan var, inanmıyorsan yok. laf olsun diye değil, net olarak böyle bu.

kopegin duasi kabul olsaydi gokten kemik yagardi

not: mobilden giriyorum editleyemedim:

agnostgim.

karşılığını alabilmek için tam manasıyla saf enerjiyi göndermen gerek. insanın bilinci ne yazık ki buna engel. bunu yapabilmek için çok uzun yıllar çalışmak lazım ya da gerçekten temiz-saf olmak lazım. diyeceksin ki neden çocuklar her istediğini yapamıyor o zaman? korku engelliyor. işte bu tür duygularımız ve bilincimiz olmasa belki de her istediğimize daha kolay ulaşabiliriz.

ben caldiriyorum o beni ariyor

Mesaj yollamaya, özellikle "Olumlu düşün, güzel şeyler olsun" olaylarına, hatta genel olarak sözdebilim (bkz: pseudoscience) dallarına kesinlikle inanmıyorum. İnandığım şu: Mutlu veya neşeli isen biraz daha dayanıklılığın yüksek oluyor, özgüven verdiğinden, bazı yapamayacağını sandığı şeyleri yapmaya cesareti daha fazla olabiliyor kişinin. Bu da bence insanın kendini tanımamasından geliyor. Kendini iyi tanıyan ve bilen insan, bence bunlara gerek duymaz. Tabii kim kendini tanımış, o da ayrı konu ama bunlar bence konu konu ayrılması gereken ve konu ile ilgili bilinci de kapsayan şeyler. Örneğin, bir insan kariyer konusunda kendini çok iyi tanıyor olabilir, neyi yapacağını ve neyi yapamayacağını iyi biliyor olabilir. Bu nedenle de olumluya-olumsuza ihtiyaç duymaz, temiz bir şekilde yapar veya yapmaz. Ama aynı kişi aşk-meşk olaylarını bilmiyordur, kendini tanımıyordur. Bu nedenle, iyimserlik-karamsarlık kavramları onun atacağı adımları etkiliyordur. Bu nedenle, çevreden alamadığı gazı kendinin vermesi gerekir. Bu nedenle, işe baştan pes etmeden yaklaşması önemli olabilir. Örneğin, ölümcül hasta bir kişinin erken teşhiste olumlu düşünmesi önemlidir, kendisine savaşma gücü verir. Kişinin kendine kendine plasebo vermesidir. Salata yaparken kimse olumlu-olumsuz düşünceye ihtiyaç duymaz ama büyük bir karar vermesi gerektiğinde veya olaya kendi müdahale edemediğinde biraz da onun sorumluluğunu üstünden atmak ister. Bence buradaki olumlu düşüncenin de etkisi atla deve olmaz, ancak birtakım küçük engelleri atlamaya güç verir. Tabii, mutsuz mutsuz oturacağına, mutlu mutlu oturmak da daha rahattır, bu da bir faydadır.

Ama olumlu ile bunu kastetmeyip "Çok güzel şeyler olacak diyelim, güzel şeyler dileyelim, güzel şeyler olsun. Evren bu mesajı alsın, bize güzel cevaplar versin. Hadi bakalım hayırlısı." diye düşünmekse, o çok ama çok saçma. Feci hayal kırıklığı olarak geri döner. "Saldım çayıra, mevlam kayıra" bile daha iyi bir hayat felsefesi bence. Şansı ise tesadüf olarak yorumluyorum, büyük resimde aşırının da çok aşırısı derecesinde önemsiziz.

Bir de bunların çok kişisel olduğuna inanıyorum, toplumsal, evrensel veya uzamsal olarak baktığımda iyice gereksiz geliyor bana. Uzayın büyüklüğünün hayalgücüne bile sığamayacağını iyi bilen bir kişi, hala kuantumlarla oynuyorsa, vay onun haline. Tabii, burada da herkesin ayrı bir eşiği var. Kimininki yüksek, kimininki düşük. Herkesin de kendine göre bir kırılma noktası var.

ne mal arkadaş çevren varmış diyecektim ama baktım aynıları burda da doluymuş vazgeçtim

ne zaman buna inanmaya kalksam dostum murphy ile karşılaşıyorum...

vimeo.com

55:00 dan itibaren :)

nasıl düsünürsem düsüneyim kupon yatar son mactan hepsini denedim

Bence yok.

ben öyle bir şey anlamadım. gayet güzel ve insanı empati kurmaya zorlayan bir slogan.

Bence yok. Hatta "asıl engelli biziz" deseler yeriydi.

Bence de biraz küçük görücü, "İleride biz de sizin gibi olabiliriz" demek garip. "Biz birlikteyiz, bizim bir parçamızsınız"dan ziyade "Allah korusun, ya bir gün de biz de sizin gibi olursak" der gibi.

Yardımın kibirli olmayanı makbuldür. Bugün el vereyim yarın ben de belki bu duruma düşerim diye yapılan şeylerin samimi olduğuna inanmıyorum. Başkalarının eksiklikleri üzerine şükredilen hayatlar...
Peh! Her "sağlıklı" insan nedir? Engellilere "sağlıksız" demek değil midir?

atalarımız boşuna dememiş "ne oldum dememeli ne olacağım demeli" diye. gayet yerinde, bir ana bakar.

Ben de boyle ayrintiya cok takilirim boyle hassas konularsa 2 degil 20 dusunup 1 soylemek gerek.

Hepimiz engelli adayiyiz dogru bir soylem degil.

"siz (engelliler) eksiksiniz, biz (engelli olmayanlar) tamız"

altta yatan metin bu bence.

var evet. yatın kalkın şükredin siz de onlardan olabilirdiniz gibi bir anlam var. ayrım yapma, ötekileştirme gibi.

elbette var rahatsızlık unsuru. benim fikrime göre bu ne destek ne de pozitif ayrımcılık. ha oraya ne yazarsın desen cevabım da yok ama özel ilgiye ihtiyacı olan bu kişilerin de dediği gibi, ''sen kim oluyorsun da bunu engel olarak belirliyorsun'' cevabını verebilirdim. bence haklısın yani rahatsız olmakta.

bu tarz yardım kampanyalarında bilerek ya da bilmiyerek bu tarz kibirli laflar sarfediliyor. ben daha çok dilin kullanılmasının bilinmeyişinden kaynaklandığını düşünüyorum.

@cigerdelen sanırım yeteri kadar naif. "unutmayın ki geleceğin ve sağlığın garantisi yok"

yes, benimde asıl sorunum enstrümana dokunurken zaten. yarışmada sahneye çıkarken ellerim tuşlardan kaymasın diye kullandım pudra, etkisi hemen gidiyo ama o gün terlememişti zaten elim. ben de çözemedim. neyse eyvallah

Panpa, krem mrem hikaye, doktora gittim ben bu sorunun krali var bende cunku,

Iyontoforez diye arattir google da,

Terkur diye bir krem var. Eczacıya danışmadan kullanmayınız.

kronik bi olaysa ben şu elektrikli su içerisinde yapılan tedaviyi evinde uygulamanı tavsiye ederim

eczacıya değil doktora danışmadan ilaç kullanmayınız.

terleme önleme diyince kullanıpta çok memnun kaldığım tek roll on maxim'dir. geçen bitmişti nette aratırken jel olanına denk geldim. bu eller ayaklar için idealmiş. ben ise şikayetim olmadığı için sadece koltukaltı için roll on kullanıyorum. sen jel olanına bakabilirsin.

google da: maxim plus jel diye aratabilirsin, ya da maxim roll on diye.

@fayfim, doktora gitmek istemiyorum dediği için öyle dedim.

Kredi kartına 12 ay taksit. Honda yapmaz bayii yapar.

1 ve 2 birbiri ile çelişiyor.

50 tl civarı 8mb kotalı iyi gider.

kota bitince 3 mb olur

Bin defa dedik, yine deriz: kablonet/uydunet. TV + Sınırsız internet bir ara 25 tl idi.

abicim hem karnım doysun hem köftem dursun olayı yok, tekini seçmek zorundayız. eğer "video izlerim bol bol, internette gezerim. yavaş olmasın kesinlikle." diyorsan kişi başı 10 liradan fazlasını vermek zorundasın. bizimki 120 lira neredeyse bu bile yetmeyecek.

o fiyata olmaz o, tamam imkanınız yoktur eyvallah o zaman kriterleri düşürürsünüz ama 2013'te internet kişi başı 10 liradan fazlasını ister ve hak eder.

tamam lan uzatma, sen ihtiyacımızı görebilecek bir şey söyle yeter fiyatı biz hallederiz diyorsan, minimum 300 gb akk'li bir internet al. 20 mbps internet de lazım, 20 mbps'e kadar değil 20 mbps. 300 gb akk yok zaten, direk akk'siz var. fiber olursa daha ucuz olur elbet, ama adsl'lere de bakmakta fayda var.

tahminim 150 lira tutar bu. oha amk, 50 liradan bir kuruş fazla vermem diyorsan efrasiyab söylemiş zaten...

koltuk altına sürülen stickler vardı. işe yaramıyor mu?

Terkur diye bir krem var. Muhtemelen teri tutan bir yapısı vardır, yan etkisi yoktur ama yine de en doğru bilgi için eczacıya sorunuz.

abi ter bezlerini durduramazsın. terlemek sağlıklıdır. kurban olduğum rabbim hepimizi farklı yerlerinden terletir. benim bi kardeş memelerden, biri götten çok afbuyur, ben ise sırttan terlerim. o yüzden birimizde ciğer, birimizde kronik bel ağrısı bende de böbrek taşı sorunu var. sen yine iisin bence.

bu konuda en önemli etken terleme miktarınız. eğer doktora görünürseniz ve terlem miktarınızın fazla olduğunu düşünürse size gerekli çözümleri sunar.

ancak miktar konusunda vs bir sıkıntı yoksa, terlemeyi önlemek doğru değildir. vücudun kendi dengesini ayarlama yöntemlerinden biri terleme. bunu engelleyip bünyenin kafasını karıştırmak yerine terlediğinizde kokmamaya yönelik önlemler almanız yeterli.

misal sevgili kocam durduğu yerde terleyebilen bir insandır. her sabah duşunu alıp çıkıyor. giyinmeden önce roll-on kullanıyor. parfüm kokusuna zaten ikimizde ifrit olduğumuz için kullanmıyoruz. böylece terlediğimizde o parfümün kokusuyla birlikte leş gibi bir hale gelmiyoruz. parfüm kullanılacaksa da kaliteli bir parfümü vücudun uygun yerlerine kullanmak gerek. sıcak günlerde yanımızda ya da ofisimizde yedek giysi bulunduruyoruz.

kristal deodorant , gratislerde var. tavsiye ederim.

terlemeyi değil, kokusunu önlüyor.

zaten deodorant, parfüm, vs kullanıyorum. haftada 4-5 gün banyo yapan biriyim. ama insanların gözüne çarpıyor, benim de huzurum ne bileyim güvenim kaçıyor sonra.

işi kendin bırakırsan kıdem alamazsın.

işi kendim bırakacağım. ama işi kendin bıraksan bile alabiliyorsun diyorlar. internette de net bir şey bulamadım.

Kıdem tazminatı ile kovulunca verilen para ayrı. Kıdem tazminatını alırsınız ama işte bu yeni çıkan yasa ile 15 yıl çalışmadan alamıyorsunuz. Yani şimdi sizin SGK hesabınızda 14 aylık yarım tazminat birikecek, siz onu 15 yıl çalıştıktan sonra alabileceksiniz. Orada duracak o.

işi kendin bırakırsan alamazsın
erkeksen askere gitmek için, kadınsan evlendikten sonraki 1 yıl içinde bırakırsan alırsın. bir de haklı sebepten (işyerinin maaşını ödememesi vb.) bırakırsan

arkadaşlar yeni yasa eski yasa fark etmiyor.. (yeni yasayla ne değişti daha bilmiyorum zaten)
eskiden de bu böyleydi kendi ayrılan kıdem alamaz... emekliliği dolmuş olanlar filan onlar istisna 1 sene çalıştım ver kıdemi ben gidiyorum diye bişey yoktu eskiden de.
ihbar tazminatı da bambaşka bişey zaten..

app.csgb.gov.tr

hayır.

bangır bangır çalması hiç hoşuma gitmiyor.. sırf bu yüzden girmediğim mağazalar oluyor..

çabuk çıkma sebebim, zaten alış verişten nefret ediyorum..

kısık seste sakin müzikler olursa hoşuma gidiyor, diğer türlü, bir şey alacağım varsa bile bakamıyorum, çıkıp gidiyorum..

yok hocam, dışarda zaten ses içerde ses. yok.

evet hoşuma gidiyor. özellikle o dönem popüler olan yabancı şarkılar çalıyorsa özellikle hoşuma gidiyor.

hayır. müşterilerin gürültüsü zaten kafa ağrıtıyor bir de müzik çekilmiyor...

bangir bangirsa hic hosuma gitmiyor. hafif caliyorsa fena degil.

hayir.

cok alakasiz yerlerde cok komik muzikler caliyor o zaman hosuma gidiyor.
sozlere hic bakmiyorlar listeye koyarken heralde en son watson's ta miydi nerdeydi ana avrat duz giden bir rap parcasi caliyordu :)
onun disinda gitmiyor ozellikle yuksek sesliyse

hayır. bir de sesi kısmalarını rica etsek, tripler tripler... itici

hayır

asla asla asla.

sadece önünden geçerken bile rahatsız oluyorum. şikayet edesim var ama ilgilenmezler biliyorum.

kişiye-ruh haline-girilen mekana vs. göre değişir bence, genelleme yapmak zor. mesela şöyle mağazaların bulunduğu yerlere girerken metal müzik sesi duymak hoşuma gidiyor. 2.bp.blogspot.com

hayır hoşuma gitmiyor.

hani bi karikatür vardı . "LSD kullanmayın düğüne gidin" diyordu.

aynı düğün efekti. aynada sağa sola gidiyorum falan filan..

gidiyor. çünkü müzik çalınmasa bu sefer de özellikle büyük bir kadın güruhunun sesini duyuyorsunuz. en azından müzik kapatıyor. yani müzik çalınmasa da mağaza sessiz olsa evet hoşuma gidebilirdi ama zaten içerideki kalabalığın sesi var her türlü. bu yüzden müzik tercihim.

gitmiyor. hiç fon müziği çalınmayan yerleri tercih ediyorum veya çalan yerlerden müziği kapamalarını rica edip öyle alışveriş yapıyorum.

Hayır.
Sırf bu yüzden gitmediğim...+1
Çabuk çıkma sebebim +1
Hiç müzik yoksa rahat rahat girip alışveriş edebiliyorum.

hayır

Evet. Muzigi her halukarda severim.

gün içinde sakın uyuma

kahveyi kes de çay kesilir mi yav yavaşşşş

hacı ben remeron atıyorum kafamı oynatınca yığılıp kalacak gibi hissediyorum o yüzden zorunlu yatıyorum. yav ne zorun var uygun gelince gir yat işte. ayrıca süd zehri alır

gün içinde uyumayınca da uyumak istemiyorsun, ben denedim bir işe yaramadı. şahsen 2 yıldır çözüm bulamıyorum. çözüm arayınca daha da boka sarıyor, en iyisi kendi haline bırakmak. eninde sonunda vücudun isyan edip yorgun düşecek ve beynine hükmedecek! yani ben öyle umut ediyorum :((

üstad sen kendini yatağa atmadıkça olmaz ki. biz burdan yazarız anca sen okursun değişen bir şey olmaz. uyku önemli hacı tamam biz de sabahlıyoruz da bokunu çıkarmamak lazım. öbür gün sabun yapmaya başlarsın sonra bir bakmışın project mayhem. dikkat etmek lazım

tyler

edit: sildiğin cevaba yazdım hacı

cigarette, (bkz: kalk yerine yat)

problemlere yoğunlaşıyorsan bunu uyumadan önce değil gün içinde başka vakitte yap dude

bende de var aynısı normaliz bence.

normalsin.

Bende genelde iki uc kisi konusuyor
Hepsi de benim.

Ben de yapıyorum, hatta ikili konuşmada o kadar konuşmuyorumdur. Hatta bazen kaptırıyorum, hayalimdeki cevap ağzımdan sesli olarak çıkıyor.

uykuya dalmadan önce oluyo bana da. normaliz normal.

o sırada hayatımdan memnunsam konuşmam, yok eğer beklediğim/istediğim ama elde edemediğim bir şey varsa bol bol düşünür, konuşurum.

ben kendimi azarlayıp daha sonra diğer kendimle yine kendimi göt ettim bi kere. Tartıştım felan.

aynısı bende var fakat ben hiç "ben napıyorum ya" demedim. demem de. inanılmaz zevk duyuyorum bundan.

ohooo o bişey mi. Ben karşımda biri varmış gibi dakikalarca konuşuyorum tartışıyorum.Dimi ya dediğim bile oluyor. o derece.

Sorun yok. Bende yapıyorum gece uyumadan.

yapıyorum ama yapmamaya çalışıyorum zira kafamda kurduğum senaryo ile gerçekleşen çok ayrı oluyor.

Seninki yine iyiymis;kendimle kavga ettigimi bilirim ben.

Bende de çok var. Hatta ben de bi duyuru açacaktım bu konuda.

Kafamda her şeyi planlıyorum bazen, o onu der ben de bunu derim diye. Bu biraz normal.

Ama genelde kafamda inanılmaz muhabbet dönüyor. Bazen kafamda karşı tarafın konuştuğu şeye gülüyorum.

Birkaç haftadır "oğlum ne yapıyorsun sen, ne yapıyorsun lan. Kendine gel, sen iyi değilsin" diye kendime geliyorum. Gerçi şimdi düşündüm de onu derken bile kendi kendime konuşuyormuşum.

Ben neler neler konuşuyorum aklımdan ya. Bir olay oluyor, hemen arkadaşıma anlatmaya başlıyorum kafamın içinde.

Ben delirdim mi ya.

edit: Hee bazen bir de aklımda biriyle konuşurum, kötü anlaştığım abimle falan. Kafamda bir şey söylediğini hayal ederim, sonra sinirim bozulur. Gidip kızmak isterim falan. Sağlıklı şeyler değil bunlar

herkese bir çengel de benden :D

üstüne bir de ben geçmişte olan konuşmaları tekrar ediyorum falan. mesela diyelim gün içinde biriyle oturup konuştuk sohbet muhabbet diyelim. öyle özel bir şey olmasına bile gerek yok. akşam eve geldiğimde o muhabbet içinde geçen bazı sözlerimi istemsizce tekrar ettiğimi görüyorum. birkaç gün sürdüğü bile oluyor bunun. sebepsizce o anı tekrar yaşamak gibi bir hissiyat var.

deli miyim lan ben de ? psikologluk olabileceğimi düşünmüştüm çok zaman. ama diğer taraftan da farkettim ki bu en azından içinde birikenleri zararsızca boşaltma yöntemlerinden biri.

hasılı senden kötüler de var be ! :D

Hayır hayır bu yanlış bir şey değil, aksine çok iyi bir şey. Hatta bunu kendi kendinizle yüzleşmek amacıyla yaptığınızda, psikolojide var olan bir tedavi yöntemini uygulamış oluyorsunuz. Sakın öyle düşünmeyin, böyle yapmaya devam edin. Ayrıca, ertesi günkü konuşmayı önceki gece içinizden yaparsanız daha akıcı daha rahat bir sohbet olur. Tiyatro gibi işte. Ne kadar prova, o kadar rahat oyun.

valla ben herkeste böyle sanıyordum zaten

Bence bu düşünme şeklinizle ilgili, ben görsel düşünürüm mesela aklımda konuşmalar geçmez, görüntüler dolaşır. Sizin yaptığınızı çok fazla canım sıkıldığında ve uzun süre yalnız kaldığımda eğlencesine yaparım sadece. Yaparken de kafayı yediğimden şüphelenirim, komik gelir. Normalsiniz yine de.

ben ödüyorum. fırsat buldukça sildiriyorum. yurtdısını siliyorlar ögrencilikleri siliyorlar. işe başladıgın dönemde gss aktifse siliyorlar. ama ödüyorum da..

bunun affı falan olmayacak deniyor.

en güzeli gidip gelir testi yaptırıp 235 lira yerine 30 küsür liraya sigortalı olmak. uygulama aslında güzel. sağlık hizmeti herkesin ihtiyacı.

@ykyt

İşe başladığın dönemde siliyorlar derken, otomatikman gelirinden mi siliyorlar?

@eksi571

Gelir testi yaptırdım zaten. 235 tl alıyorlar benden.

Bir de uygulama güzel falan değil. Hem paralı yapıp hem mecburi tutamazsın bu hizmeti, ama tutuyor adam işte. Özel sağlık sigortası yaptıracağım ben belki? Sana ne? Adam diyor, yok benim sigortamın primini de ödeyeceksin. E sktr git.

Demek istedigim gss yi baslattin odedin sonra ise girdin. Gss yi kapatmazsan borcun devam ediyor her ay. Iste gidiyorsun bu tarihte calismaya basladim diyorsun ise giris tarihinden sonra isletilen gsa prim borcunu siliyorlar..

Uygulama güzel falan değil, insan haklarına aykırı. youkoso +1
235 yerine 30 TL ödeyince de adil hale gelmiş olmuyor.

Size önerim youkoso, zamanınız varsa bu uygulamanın iptali için yargıya başvurun. İnsan haklarına aykırı olduğu için kazanma olasılığınız yüksek ama avukatınızın etkili çalışması gerekiyor. Ha diyelim devleti dava ettiniz, bir şey çıkmadı. Yine de dava açmanız işe yarıyor. Çünkü kayıtlara geçiyor bir kere. Mutlaka başkaları da dava açacaktır bu konuda. Zamanınız varsa yapın bunu. GSS'ye vereceğiniz parayı avukata vermiş olursunuz.

yeni yapılan kanunlar teknik terimler dışında sadeleştiriliyor zaten. sadeleştirilemeyenler de kalıp olarak o halde kullanılageldiğinden kalıyor. yani doktrinde kendisine o isimle yer bulan kavramlar o halde kalabiliyor.

ama temelinde eskiden yapılmış olmaları var tabii. 1930lardan kalma kanunlar var hala yürürlüke günümüz türkçesiyle yazılmasını bekleyemezdik elbette.

fikir yürütüyorum sadece.
bizler günlük dilde kelimeleri kullanıyoruz ama çoğunun içi boş olduğunu fark etmiyoruz.yani yaşam diyoruz ama hayat kelimesini kast ediyoruz halbuki.tam karşıladığını düşünsek de kavramları tam bilmiyoruz çoğumuz.

hukukta da adaletin tam sağlanması adına yanlış anlaşılmayı engellemek için doğru kavramlar kullanılmak istenmiştir belki.vazgeçmeyi sen farklı ben farklı nitelendirebilirken cayma kelimesini herkes tek bir anlamda kullanıyor da onun içindir.
bir de yasalarımızın en temelden farklı ülkelerden alıntılar,uyarlamalar olması da etkilidir bu terimlerin oluşumu ve kullanımında.

Türkçe bilmedikleri için. Ciddiyim. Açın bakın herhangi bir yasa maddesine, Osmanlı'dan kalma Arapça-Farsça bir sürü sözcük bulursunuz. Türkçeleri var elbette ama kullanmıyorlar.

kanunlar ilk çıkarıldığındaki dile uygun olarak hazırlanıyor. üzerinde oynanma olmadığı sürece kanun metni sabit kaldığı için hukuk derslerinde ya da davalarında aynen kalıyor. ayrıca bazı terimler sadesinden daha iyi karşılıyor anlamı...
mesela icra kelimesini karşılayacak türkçe bir kelime yok...
bazıları da öztürkçesi karışıklığa yol açabileceği için tercih edilmiyor.

insanlar anlamasın ve hukuku kendilerinden "üstün" görsünler diye.
Bilgi, bu şekilde bir tahakküm aracına dönüşür.
Bu şekilde de devletler kendi çıkarlarına dokunacak ya da bürokrasilerine ve onun itibarına dokunacak her şeyi gerektiğinde aklamak için açıkkapı bırakmış olurlar.

evet. insanlar anlamasın diye öyle karmaşık bir türkçe. bu yüzden biz avukatlar, internetteki ve piyasadaki bütün hukuk sözlüklerini yok ediyoruz ki insanlar bu terimleri asla anlayamasınlar. boru mu lan? fakülteye girerken kafama yerleştirilecek "eski türkçe az bilinen hukuk terimleri v. 2.4" çipine 20.000 dolar saydım. hukuk terimi bilmeyenlere tahakküm kuramayacaksak, biz ekmeği nereden kazanacağız?,

sarkazm bir yana, şu entryde güzel anlatıldığını düşünüyorum. okumanızı tavsiye ederim: eksisozluk.com

mühendislikte neden teknik terimler varsa, tıpta neden teknik terimler varsa aynı sebeple: yani ihtiyaçtan. bir de hukukta birtakım terimleri basitleştirmenin mümkün olduğunu kim söyledi? sözgelimizilyetlik sözcüğünün yerine ne diyeceğiz? böyle bir olguyu karşılayacak bir sözcük gerekli. tıpkı demans sözcüğünün tıpta gerekli olduğu gibi. ayrıca deneyimle sabittir ki yasanın dili tamamen açık bir dille yazılsa bile hukukçu olanların anlamadığı veya daha kötüsü yanlış anladığı bir sürü şey oluyor. ve bu yanlış anlamaların çoğu da "hukuk dilini basitleştirelim" çabası yüzünden meydana geliyor.

bir de türkiye'deki halkın çoğunun sözcük dağarcığının dar olmasının da etkisi var. bu arada dilimizde halihazırda bir sürü arapça-farsça kökenli sözcük var. bu sözcükler olmasa insanlar türkçe konuşamaz hale gelirdi. ayrıca söz konusu olan teknik bir terim olunca bir şey değişmiyor. zilyetlik yerine elmenlik desen de insanlar bir şey anlamaz. veya temyiz kudreti yerine ayırtım gücü, ya da müeyide yerine yaptırım. ki ben yasa metninin ve hukuk dilinin anlaşılır olmasından yanayım. ama teknik terimlerle dolu bir alanı da 300-500 sözcüklük düz adam dağarcığıyla kotaramazsınız.

karamel diye biliyorum ben

(bkz: karmin)

ya da karamel.

hamamböceği kanı

tr.wikipedia.org ?

fişne

ulan hamam böceğini buldunuz kanını çıkarıyosunuz :D karamel,en olmadı kahverengi gıda boyası

ama uzunuzunilgi'nin dediği olay doğru. sadece kola turka yapmaz bunu

devilred ve uzunuzunilgi aynı şeyden bahsediyor ama o kırmızı renk için.
siyah rengin kaynağı gıda endüstrisinde kullanılan bir tür şurup, gördüm ama adını unuttum.

Coca colanınki nasıl bilinmiyor? Coca cola özütü denen bir şey var, o bilinmiyor sadece. Siyah rengini veren şey Cochineal Böceği.(yanlış yazmış olabilirim.) Fabrikasında çalışanlar söylüyor bizzat. İnternette her yerde mevcut bu bilgi. Turka olanı bilmiyorum.

Bilen, araştıran, takip eden olarak söylüyorum.
1-Hiç bozmayın, bağını sormayın, bahaneyle bırakın o bisküvidir gofrettir şeyleri.

2-Bir dakika bir dakika, sakin. Şeker gereksiz diyen biri yoktur sanırım :) O öyle değil, elbette çeşit çeşit pentoz, heksoz, trioz almalıyız vücuda. Zararlı olan şeker yerine kullanılan şeyler. Fruktoz şurubu, glikoz şurubu, x şurubu...ayrıca ürün bileşiminde glikoz, fruktoz diye de yazsa o yapay olarak elde edildiği anlamına geliyor. Doğalını yerseniz hiçbir sıkıntı yok. Mesela elma tamamen fruktozla doludur. Şekeri doğal yollarla ve dozunda tükettiğiniz sürece elbette zararı yoktur ve asla gereksiz diyemeyiz. Başka bir örnek, markette elinize bir gıda alın, içinde tuhaf tuhaf kimyasallar olduğunu göreceksiniz. Şu an sadece fruktoz şurubunu örnek veriyorum, pankreas kanserine doğrudan sebep olduğu kanıtlandı ve makale yayımlandı bu konuda. Yani riskli değil, kesin kanser oluyorsunuz tükettikçe.

Ayrıca isteseniz de sıfıra yakın şeker alamazsınız.

anladığım kadarıyla rafine şeker tüketmiyorsun fakat meyvalardan da şeker alıyorsundur. şeker en hızlı enerjiye dönüşüyor diye biliyorum; fazlası yağ gibi depolanıyor. iyi yapıyorsun; keşke bende yapabilsem:) çikolata aşkımı bir türlü bırakamıyorum

1. nefsini terbiye etmişsin
2. normal bir bünyenin günlük ihtiyacı yarım küp şekerden fazlası değil.

bu konuda daha bilgili olanlar açıklarlar ancak benim bildiğim vücudun şekere ihtiyacı yok.

şeker ta 17-18. yüzyılda avrupa'ya gelmesi ile kullanılmaya başlanılan bir ürün.

ayrıca o marketleri dolduran çikileta-püskevitler orjinal şekerden bile yapılmıyor. mısır şurubu denilen normal şekere oranlar çok zararlı ve GDOlu ürünlerden yapılan bir şey. daha bunların üstüne bir şey yazmaya gerek var mı bilemiyorum.

ben eskiden çok az yerdim, şimdi hepten bıraktım şekerli, asitli, katkı maddeli yiyecekleri. artık bir markete girdiğim zaman tedirgin oluyorum. çünkü her taraf zararlı maddelerle dolu. ve ne yazık ki çocuklar hep bunları yiyor.

şekeri bir bıraksam başka bişi istemem

(bkz: insülin direnci/@compadrito)

bu yazidaki videoyu seyredebilirseniz, (ingilizce ve sabir olmasi lazim seyredebilmeniz icin), cok sey ogrenirsiniz bu konuda.

"sekerin gereksiz hatta zararli oldugu kanisi" ifadesini yaziyosaniz sorunuza, bu konuda oldukca cok bilgiye ihtiyaciniz oldugu ortada. evet cok zararli. misir surubunun cok daha zararli oldugu ortaya cikinca, abd'de bu tur zararli gidalari satan sirketlerden bazilari, sugar cane juice adi altinda bi soytariliga giristiler.

bazi gidalarin ustune etiketler var, icinde asla misir surubu yok, valla billa seklinde... e ne var ulan diye bakiyosun, sugar cane juice. ulan o zararsiz mi dallama?

@ mea maximacim hay o sekersiz agzini opeyim senin!

sadece misir surubu olsa, bi de hidrojene nebati yağ diye bir sey var ki onlarin icinde, misir surubu ile birlikte damarlari sikip atiyolar.

(bkz: metabolik sendrom)

dusunsenize lan, bu hastalik yeni tarif edildi. eskiden yoktu boyle bi hastalik. AIDS bile vardi ama bu hastalik yoktu. Tarif edilmemisti. Durumun ne kadar vahim oldugunu, ne kadar salgin haline geldigini ve ne kadar acil tedbir gerektirdigini ordan annayin. Tedbiri kim alacak? Biz alacaz. Maallede bi bina yaniyosa, gidip icine mi girersin, yoksa, uzak mi durursun? Durum bu kadar ortada, kendimizi biz koruyacaz. Doktor gelip sizin markette gofrete, puskevite uzanan ellerinize şap şap diye vuramaz. Kendinizi koruyun kardesim. Vucudunuzu koruyun bu illetten.

Icinizden bir kisiyi bile vazgecirebilirsem misir suruplu, sekerli ve tatlandirici iceceklerden ve yiyeceklerden, bir kisiyi bile aydinnatabilirsem bana yeter. Denize atilan deniz yildizi misali...

Yahu şekere ihtiyaç yok denir mi hiç? Şeker dediğiniz şey çaya attığınız toz şeker değil. Bir karbonhidrat grubu. Tek şeker çeşidi beyaz toz şeker değil. İsteseniz de istemeseniz de şeker tüketiyorsunuz, zaten normali de bu. Bütün vücut hücreleri şeker tüketir, hatta beyin hücreleri sadece glikoz tüketebilir. Yani şeker tüketmemek mümkün değil ve şeker vücut için kesinlikle gerekli bir şey. Halen daha gereksiz demeyin.

biyoloji ya da tıp uzmanları bunu açıklasın.

şeker vücuda gerekli olabilir. ama hangi şeker?

şerbet içinde yüzen tulumba tatlısı mı gerekli? yoksa ne idiğü belirsiz katkı maddesi, kötü trans yağlar ve GDO lu mısırlardan yapılmış mısır şurubu ile yapılmış çikolata ve şekerlemeler mi gerekli?

bu mısır şurubu öylesine işlemiş ki gıdaların içine geçen gün aldığım tuzlu krakerlerde de mısır şurubu olduğunu okudum ve tiksindim. :/ tuzlu krakerin içinde ne işi var bunun???

@grgn

evet hocam, seker gereksiz.

yediginiz zeytinyagli yaprak sarma, iskender kebap, lahmacun, portakal, kestane, menemen, ayvalik tostu, ictiginiz ayran yani agzinizdan giren hersey karacigerde glukoz'a donusuyor.

ihtiyaci olan butun dokular, basta beyin hucreleri o glukozu yakiyorlar. kaslariniz da o glukozu yakiyor. yani sifir sekerle beslenseniz bile, yediginiz diger seylerin tamami zaten karaciger tarafindan glukoza donusturuluyor.

dolayisiyla ilave seker, glukoz almaniza hic gerek yok.

karacigerde sentezlenen glukozu kaslariniz, beyin hucreleriniz yakti mi? yakti.
ama hepsini yakamadi, biraz artti. cunku biraz fazla beslenmissiniz.

fazlasi ne oluyor? karacigerde glikojen halinde depolaniyor. glukoz molekulunu tek bir uzum tanesi gibi dusunun. glikojen molekulu ise uzum salkimi.

karacigerin glikojen depolama kapasitesi SINIRLI. karacigerdeki glikojen depolari dolunca ne oluyor?

cunku hala fazla glukoz var, ornekteki bunyemiz hayvan gibi yemeye devam ediyor cunku.

glikojen depolari da dolunca, bu defa, yag sentezi basliyor. yag olarak depolanmaya basliyor fazla glukoz. gobek, ask tutamaclari, got oluyo o glukoz fazlasi. sismanliga ilk adim o gobek, o ask tutamaclari. onun ardindan belinize araba ic lastigi gecirmissiniz gibi bir sismanlik geliyor. onun pesinden de metabolik sendrom.

ozet: beyin hucreleri glukoz yakiyo, ben seker yiyeyim, glukoz tuketeyim demek, bilgisizlikten oluyor.

bilgi su: agzinizdan ne girerse, idrar, diski ve glukoz oluyor sonunda. idrar ve diski atiliyor. glukoz harcanabildigi kadar harcaniyor, fazlasi depolaniyor.

ama dogrudan seker, glukoz, fruktoz almak cok zararli. o da yukarida bahsettigim videoda cok guzel anlatiliyor. anlatan da, soytari degil, Kaliforniya Universitesi San Francisco tip fakultesinde pediatrik endokrinoloji profesoru.

Cocuklarda salgin hale gelen obeziteye isyan ediyor. Ama devlere karsi gucu ancak bu kadar.

Dusunun ki, o videoyu YouTube'a 2008'de koymus. 5 senede sadece 3 milyon kisi seyretmis o videoyu. Bunlarin bir kismi da, yeniden seyredenlerdir.

Dunyanin nufusu 7 milyar. Bunun kacinin internet erisimi, kacinin YouTube'a erisimi var bilmiyorum.

Feysbukta gevezelik ve sebeklik yapacaklarina su videoyu seyredip aydinlansalar ne guzel olur, etraflarina da anlatirlardi.

Ama cehalet ve sebeklik kol geziyor, gida devleri de butun insanlari zehirlemeye devam ediyor.

Ortalik yangin yeri hocam, uzak durun yangindan.

Size soyluyorum, metabolik sendrom diye bi hastalik yoktu eskiden.

Ozet: Evet seker gereksiz ve hatta zararli.

Isterseniz bi deney yapalim. Sifir miktarda rafine seker ve ambalajli gida tuketin ama hayvanlar gibi meyve tuketin, taze meyve suyu icin. Bakin bakalim insulin direnciniz ne hale geliyor?

Yani meyvedeki fruktoz bile olcusuz alindiginda zararli. O video da bunu anlatiyor.

marketlerde satılan gıdaların hemen hepsi çok sağlıksız.

%100 meyve suyu diyor, tamam ama bunlar da konsantrelerden yapılıyor ve konsantre meyve suları taze sıkma meyve sularına oranla daha fazla şeker içeriyormuş.

bunları içerken çok dikkatli olmak lazım.

şimdilerde "taze sıkma" mevye suları çıkmaya başladı. ararsanız bulabilirsiniz. dimes ve elite markalarının böyle ürünleri var.

ancak bunları da çok az tüketmek gerekli. minimum diyelim.

@mea maximacim bari sen soyleme boyle seyler!

(bkz: taze sıkılmış portakal suyu/@compadrito)

Ne söylemeyeyim?

meyve suyu minimum diyorum, yani çok lazımsa

tüketmeyin, oh ne güzel meyvenin suyu diye bardak bardak

bunu yapanlar var

(bkz: bariatrik cerrahi)

sadece baritarik cerrahi ile ugrasan merkezler aciliyor artik.

ahan da bu Brooklyn'deki:

www.brooklynbariatric.com


Tokyo'da cocuklara bariatrik cerrahi uygulaniyor. Bu ne demek biliyo musunuz? Cocuk patolojik derecede sisman ve hayatini kurtarmak icin midesine kelepce takiyolar, yok bilmem (bkz: roux en y) yapiyolar.

Tokyo lan Tokyo! Japonya, sushi memleketi, ortalama yasam beklentisinin en uzun oldugu ulke!!!

Orada bile bu salgin basladi.

Biz bu kafayla, bu cehaletle ve bu tempoyla gidersek, Turkiye'de de bariatrik cerrahi alaninda uzmanlasmis merkezler acilacak.

Ne ozellikleri var? Yataklari 500 kilo tasiyabiliyo, sedyeleri ozel, ameliyat masalari ozel, kapilari genis, asansorleri genis. Cunku morbid obezleri, evin duvarini yikarak vincle cikariyolar evden ve kamyonet kasasina yerlestiriyolar, yataklarini. Onlari tasiyacak ambulans yok, kabul edecek hastane de yok.

Ben morbid obez ameliyatina girmedim ama obez ameliyatina girdim, herkes icin buyuk eziyet. En cok da hasta icin tabii.

Goreceksiniz, 90'lilar ve 2000'lilerden yani 90'dan sonra doganlar arasindan morbid obez olan, metabolik sendroma yakalanan, pankreas kanserine, meme kanserine, diyabete yakalanan ne kadar cok kisi olacak. Goreceksiniz, diyabet nasil patlayacak ve insanlar endokrinoloji polikliniklerinin onunde nasil kuyruga girecekler.

Bu bir salgin ve cok saldirgan bir sekilde mucadele edilmesi gerekiyor. Ben de kedileri cok severim. Ben de kediciyim.

Ama hicbiseyden haberi olmayan, 3 yasinda 5 yasindaki bebelere de yazik degil mi? Kedi yavrusuna acidiginiz kadar acimiyo musunuz onnara? Guya universite mezunu ama zir cahil anne babalarin elinde, fast food ve sekerli, misir suruplu icecek tuketerek buyuyolar. Iste bu nesilde diyabet, morbid obezite, metabolik sendrom ve pankreas kanseri patlamasi yasanacak, onumuzdeki 20-30 sene icinde.

Bunun tedbirinin acilen alinmasi lazim.

Bilgisayar, televizyon, akilli telefon, video oyunu, uzaktan kumanda, otomobil hepimizi cok hareketsiz hale getirdi.

1+1 2 degil de 5 ediyosa, ona sinerji diyoruz. hareketsizligin ve bu tur zehirli icecek ve yiyeceklerin sinerjik etkisi var.

bariatrik cerrahi icin masaya ameliyat masasina yatacak insanlar cogalacak.

diyabet, metabolik sendrom, pankreas kanseri, meme kanseri, felcler patlayacak.

bunnar nostradamus kehanetleri degil. gostere gostere geliyor. siz sahildesiniz, ben tepedeyim. tsunami dalgasini ben sizden daha once goruyorum.

tek farkimiz bu.

Bazı fotoğrafçılar yapıyor. Özellikle "bazı" diyorum. Onu basan alet hayvan kadar çünkü.

tabela vs yapan reklamcılarda bastırabilirsin istediğin gibi

büyük ihtimal zehirlenmiş olabilirsin derhal bir acil servise git ve mideni yıkattır.

yav nolucak bi bok olmaz dikkatli ol bundan sonra

ekstra protein almış oldun

korkuttunuz dostum :D

Kurt sadece girip biraz elma yer ve çıkar. Oraya kendi vücudundan çıkardığı bir maddeyi enjekte etmez. O yüzden kurdun girdiği deliği yemeniz, kurt orada olmadığı sürece zararsızdır.

Ayrıca, elmanızda kurt deliği bulunması, kurt girmesin diye bir takım kimyasal maddelerin kullanılmadığı anlamına geliyor.

olmaz üstat bir şey

ya uzak doğuda her tür böceği kurdu dürüm edip yiyolar sen bi kurttan tırsmışsın bişey olmaz yediysende protein işte.

protein almış oldun fazladan sadece. raad ol.

şimdiye kadar farkında olmadan meyve sebzenin içinde neler yemişsizdir kimbilir..

bu kadar takılmamak lazım, bağışıklık sistemin güçlenmiştir, hiçbir şey olmaz. çok ciddiye almaya gerek yok bu tarz şeyleri.

Ayna kapagi diye geciyor, mesela bu m.aliexpress.com

Ya verin polise yakalansınlar ceza alsınlar. Ucuz bir şey diye cezasız mı kalsınlar?

cok sinir bozucu bi olay ama ben bu kadar ugrasmaktansa gider kendim yaptirirdim.
aynisini benim arabanin kelebek camini kirdiklarinda yapmistim, sigortayi aradim, benzer bi aciklama yaptilar. ben de gidip kendim taktirmistim.

Dikkat edilmesi gereken nokta şu: Panelin çıkış gerilimi sizin şarj cihazınızınki ile aynı olmalı. Çıkış akımı ise en az şarj cihazınınki kadar olmalı. Fazla olması sorun değil. Marka fark etmez, hepsi çin malı. Çin malı dediysem, illa ki dandik olacak diye bir şey yok. Şu an Çinliler çok sayıda panel üretiyor o yüzden.

iyi dedin hocam da valla, teknoloji konusunda bir anne kadar bilgili oldugumdan ne manaya geldikleri hakkinda zerre fikrim yok acikcasi :)
dx.com surda bir suru cesit var mesela.

dx.com
su 4200 mAh ama $50

dx.com
bu da 7500 mAh $27

mesela niye boyle bunlarin fiyatlari veya bunlarin disinda o ilk linkteki aletlerden hangisi daha mantiklidir?

bizim site yönetimi aidat ödemeyenleri mahkemeye verdiğini duyurdu. demek ki olabiliyor.

yöneticiye gerek yok. kat mülkiyetine göre komşunun da açabilir.

acar. niye acamasin?

Elbette. Ama kiracı aidat ödeyeceğine dair bir şey imzalamadıysa muhtemelen kazanır davayı.

icra davası açamaz, zira icra davası diye bir dava yok. icra talebinde bulunur. icra müdürlüğü gerekli işlemleri yapar. kişi icra talebine itiraz ederse itirazın iptali davası açar yönetici.

özet: yönetici icraya başvurabilir.

yönetici aidatlar için kiracıya dava açamaz. bunun muhattabı kat malikidir.

kiracının aidat ödeyeceğine dair imzalayacağı bir şey yoktur. genel kurulda kat maliklerinin 2/3'ü tarafından alınan karar (ki, aidat, demirbaş ödemeleri vb. ödenecekler, aksi belirtilmedikçe, genel kurulda kararlaştırılır.), ödeme yapmayan kat maliki toplantıya katılmışsa 1 ay, katılmamışsa 6 ay içinde sulh ceza mahkemesinde itiraz davası açmamış ise genel kurul kararını kabul ettiği varsayılır.

kat mülkiyeti kanunu 25. madde der ki; "kat maliklerinden biri bu kanuna göre kendisine düşen borçları ve yükümleri yerine getirmemek suretiyle diğer kat maliklerinin haklarını, onlar için çekilmez hale gelecek derecede ihlal ederse, onlar, o kat malikinin müstakil bölümü üzerindeki mülkiyet hakkının kendilerine devredilmesini hakimden istiyebilirler." bu yükümlerden biri "ortak giderlerden ve avanstan kendine düşen borçları ödemediği için hakkında iki takvim yılı içinde üç defa icra veya dava takibi yapılmasına sebep olunması"dır. bu durumda sulh ceza mahkemesinden tahliye talebi ve mülkün satışına karar verilmesi talep edilir.

bu yönetici tarafından yapılabileceği gibi herhangi bir kat maliki tarafından da yapılabilir.

ısırır. kopartır bile!

arkasında dolanırken niyetinizi anlarsa hiç affetmez!

çifte atıyor. ısırır mı bilmiyorum.

at, eşek, deve ısırır bunlar.

e bu kadar çifte atan, ısıran, kükreyen, kafa kesen hayvan nasıl oluyor da kolombiya'da ergen erkeklerin ilk seks aracı olabiliyor ki? eğitiyorlar mı nedir.

hepsini yapar kızdırır yada o an onu korkutan bişey olursa. çok uysal sevimli hayvanlar ama

Çifte, tos nedir bilmiyorum ama ayaklarından biriyle tekme atarsa neye uğradığınızı şaşırırsınız. Bu sebepten ölen insanlar var.

tavsiye vermek gibi olmasın, atla eşekle deveyle ilişkiye girmenin tekniği var sanırım. öyle direk arkasına geçerseniz duvara yapıştırır

ahahah herkes ne meraklıymış eşekle ilişkiye girmeye arkadaş. eşeği mesela köpek sever gibi sevebiliyor muyuz manasında bi soru sordum, ne cevaplar geldi. dün yolda karşıma bi eşek çıkmıştı köyde yürürken, kedi sever gibi sevilebilen bi hayvan olup olomadığını merak ettim, az kalsın eşek sikmenin tekniklerini öğrenecektim ekşiduyuru'da, valla helal.

Yazın yazın ne olacak? İşiniz var sonuçta.

bana öğle geliyor ki en kötü ihtimal ders ekle bırak haftasında yaparsınız. ders seçme kontenjan sıkıntınız yoksa. telaş etmeyin.

Spotçular?
Küçük esnaf?

ofise alacaksanız ikea iyi olur. mudo falan daha pahalı.

spotçuları hiç düşünmedim sıfır düşündüğümden. küçük esnafta hiç yok ki öyle etrafta gidip bakayım fiyat sorayım, bilemedim.

ikea iyide, ne bileyim pahalı geliyor çiftine 1400 lira.

spotçularda da var sıfır?

Birileri motoru o parmaklıklara kilitlemenizi istemiyor olmalı.

belkide bir kaç kıçı bklu liselinin işidir.

probıbli.

Ya çocuktur ya da "hacı bu plakayı buradan sök, sivri kuyruk yap mis gibi" mesajı veren birileridir.

beyaz boya, tebesir tozu, yag filan sürün beyaz kismina bükeni takip edin izlerle.

plakaya 220v bağla eheh. Site bebelerinin işidir bence.

bunu yapan elinde anahtarla arabalari cizenle ayni kisi

çanakkale, lapseki civarlarında tenha bir yerde yaptık biz bunu. yalnız yazlık gibi bir yer. 100 metrekare bir ev. gerçi bizim arsa biraz büyük. 4 dönüm filan. ama sanırım 1 dönüm arsa artı 100 metrekarelık bir ev 130-150 bin arası bir fiyata çıkar. 100-120 metrekarelık betonarme bir ev 80'e çıkıyor bildiğim kadarıyla.

Prefabrik evler var, tesisatı bile döşenmis, tak diye oturtuyorlar, maliyeti hakkında bilgim yok.

Arsa değil tarla alacak, o çok önemli. Önce onu söyleyin. İkisi arasında fark var çünkü. Bolu'nun bir köyünün yakınından alsın bulabilirse. Ev çok para tutmaz. Öyle 100 bin falan değil yani. 5-10 bine halleder. Yani tarla fiyatı (bakın arsa değil) + 5-10 bin ev + 3-5 bin çittir şudur budur. Ne yapıp ettiğini haber verin mümkünse. Mesaj atın buradan.

@sadegazoz: Prefabrik tak diye oturtulmuyor. O dediğiniz konteyner.

Belki emlak sitelerinden satılık köy arsası vs diye aranabilir.
Her durumda ben de çok para tutacağını düşünmüyorum. @grgn+1.

Kendi internetini etrafa yayma özelliği var mı? Wireless Modem gibi kullanılabiliyor bazı telefonlar.

Wifi tethering ozelligi varsa, paylasirsin cok rahat. Ben oyle yapiyorum bendeki ipad icin. Ancak androidli telefonum var. sanirim senin bahsettigin telefon nokia. Onda da vardir menuden ayarlardan bi bak bence

İzmir deyince olmadı, İstanbul deseydiniz söyleyecektim.

Bursa'da mahmut usta var

Zonguldak / Merkez - Medyatik Döner

Arkadaş böyle döner yapan bir kişi daha yok. O kadar iddialı konuşuyorum. Üst üste 3 bütün ekmek döner yiyerek kendi rekorumu kırdım...

Antalya

Üniversite'den çıkıp hastaneyi geçtikten sonra ışıklara giderken bir amca vardı tek başına ailesiyle işletiyordu. Sonradan dükkanı kapattı diye duydum. Oda efsane dürüm döner yapıyordu...

Soran oldu. İstanbul'daki: Karadeniz Döner, Beşiktaş Çarşı. İkinci kartalı geçince sağda. Asım Usta.

istanbul kavacık - bayramoğlu

Zonguldak Medyatik +1
Kadıköy Bahariye'de Mayer

karşıyaka çarşı mis ve sakıpağa fena değil bence.

Urla'da İbrahim Usta var tavsiye ederim.

del mundo/varuna'da dünya yemeklerinin tadına bakabilirsin, ortamı güzel ayrıca.

hemen yan tarafında yum yum noodle house var chesee burgerı harika.

papağan'da çibörek
adını hatırlayamadığım bir yerde(köhne bi dükkan - salaş demedim bak) balaban (iskender gibi bişey)
köfteci ali'de köfte
regülatör'de kahvaltı
eğer hala duruyorsa 222'de külbastı
hamamyolu taraflarında haşhaşlı
lalezar pastanesinde potiför
şimdilik aklıma gelenler bunlar

varuna gezgin kahvaltı yahu her gün git bıkmazsın farklı farklı şeyler dene(tortilla özellikle)

Köfteci Ali'ye gitmeyin, çok bozdu, önünü alamadık o derece bozdu.
Köfteci Apo var, Kanatlı AVM'nin tam karşı sokağında. Gidiniz, yiyiniz.
Dönerde de Taşan iyidir. Taşbaşında.

papağan'ı geç, hayatımda gördüğüm en abartılmış yerlerden biri.
balaban yiyebilirsin
köfteci ali'yi geç, sıradan
regülatör olabilir
222'i bilemem ama dünya et'te külbastı iyidir.

benim tavsiyem;
birincisi eskişehir'de iskender falan yiyemezsin, güzel döner yapan tek bir yer bile bilmiyorum, 10 senedir yaşıyorum neredeyse.

En iyi kebap Eski Otogar'ın orada Urfa Kebap'ta ve Cengiz Topel Cd. üzerindeki Ağam Kebap'ta yenir.

Del Mundo'da et şnitzel güzel, gerisi bayağı.

Del Mundo ile aynı kişiler işletmesine rağmen Memphis'te burgerler hariç neredeyse her şey güzel ki pizzası yediğim en iyi pizza diyebilirim.

Çibörek yiyeceksen Kırım Çibörekçisine gideceksin Kırım Caddesinde.

Ha tabi bir de Tadım'dan bitter çikolatalı dondurma var tatlı olarak.

Not olarak; Eskişehir'lilerin Pino takıntısı vardır, sakın diyeyim. Eskişehir'deki en eski fastfood'cu pino ve Eskişehir'liler bu nedenle bir duygusal bağa sahipler bu işletmeyle ama biraz pizzası hariç yemekleri çok sıradan.

Öncelikle, Doyuran'da en az bir kez kahvaltı etmelisin. Özellikle menemeni dört dörtlüktür.

Alkol almaktan hoşlanıyorsan, Cafe Del Mundo'da her ay yemek artı içecekli kampanyalar olur. Genelde daha ekonomik oluyor bu şekilde.. kahvaltıda ne yersen ye 'dulce de lecce' sor mutlaka. Dulce de Lecce arjantine ait bir karamela. Tadı enfestir.

Akarbaşı'nda Eskişehir Çibörek Evi var. Orada da tatar yemekleri deneyebilirsin. Göbete böreği, kuzu sorpa.. bunlar benim favorilerim.

(bkz: first world problems)

Hadi hayırlı olsun :)

tebrik ederim.

Hayırlı olsun kirdişim,
Yoga okulu var barbarosdan çitlenbik sokağa girince az ileride, onun dışında hemen biryerlere kayıt olmadan önce havalar da güzelken adada bisiklet turu yapabilirsin.

O Cumartesi çalışmalarınızı ispat edebilirseniz patronunuzdan fazla mesai olarak dava açıp "çatır çatır" alabileceğinizi biliyor muydunuz?

Negzel, tebrik ettim.

Ama su an bence yer kuredeki en buyuk poroblem 6 bucuk da kuafore gelip hala hazir olamamak, bekle bekle kiymetli mabadim duzlesti.

Hadi lan dis cekime gidecegiz ama..

hadi hayırlı olsun

Ödemeyeceksiniz. (Bu yasa maddesi sadece bu seneyi kapsar. Yani 2013-2014)

Gaziantep üni. halk bankasıyla çalışıyormuş bu sene. İnternet bankacılığından öğrenci numarasına göre sorgulama yaptım az önce, borcum yok diyor. Sizin de cevabınızı okuduktan sonra bu durumun görünürde sadece bu sene geçerli olduğunu öğrendim en azından.

tok bir sesin, duzgun bir turkcen varsa 4

öykü yazabilirsin aslında.sonra kitap haline getirirsin.bence güzel olur,böyle bir tavsiye vereyim sana.

onun da müşterisi vardır. arkadaş çevreniz ona göre şekillenir. fakat böyle bir arkadaş çevresi edinmek ister misiniz bilemem :)

aha aynı eşim. kaptırıp karşınızdakini sıkmadığınız sürece bence sorun yok. eşim çok sevilen biridir mesela, anlattığı şeyler insanların ilgisini çeker genelde. o da çocuklara çok güzel tarih, bilim anlatır. ama oldu ki çok dallandırıp budaklandırırsa ben arada "asıl hikayeye dön" derim. kendi ailemdeki erkekler de hep lafı kısa keser, bir şey paylaşmaz. çok sıkıcı. her konuda uzun uzun muhabbet edebilmek ve beraber kaç yıl geçerse geçsin hep konuşacak ilginç mevzu bulmak süper bir şey bence. öte yandan bir şeye kırılırsa mevzu kolay kapanmıyor, o kadar kusur da olsun artık. yani bence 4, kendiniz olun.

@nax, türkçem hayli düzgün fakat sesim tok değil. Biraz alıştırma yaptım aslında kalın sesten konuşmak için, fakat unuttuğum anda eskisine dönüyor. İnce sesli de değilim. 4 nedir, anlayamadım.

@rock n roll, öncelikli derdim konuşacaklarımı konuşmak değil, insanlar arasında daha az konuşmak. Nesir yazmayı pek sevmem ama öykü yazmayı deneyeyim. Belki de denemediğimden sevmedim.

@nereye bu gidis, ümidim zaten o yönde. Arkadaşlarım beni şimdiye dek terketmediyse pek de rahatsız etmiyorumdur herhalde. Ya rahatsız ediyorsam endişesine kapılıyorum ara ara.

@quasiromantic, tamam süper. Ben de müstakbel (ve henüz tanışmamış olabileceğim) eşimi bezdirmekten korkuyordum içten içe. Meğer bizim gibiler de sevilebilirmiş, sevindim. Asıl hikayeyi kaçırmıyorum genelde, yine de dizginleyecek birisi lazım olabiliyor. 4 nedir, sadece ben mi bilmiyorum bunu :)

4) böyle devam edeyim mi?

kendi sorunuzun parçası olan 4 :p

yazımın bile oldukça akıcı görünüyor, okutuyor kendini. eğer konuşman da böyleyse elbette devam et. ayrıca çok konuşan, hele de konuşurken ''bir şeyler anlatan'' erkek, cool takılmaya çalışıp ağzını bıçak açmayan ''sıkıcı'' erkekten bin kat daha tercih edilebilirdir.

4 :)

Okumadım ama 2.

herşeyin fazlası zarar.

boyle soru olmaz olsun.

1 dersek, konusmaktan vaz mi gececeksiniz yani?

baskasi olmayin kendiniz olun. kasmayin, takmayin, sallamayin, pasa gonlunuz nasil istiyosa oyle olun. hayat o kadar kisa ki, aman su boyle mi dusunur, aman sunu rahatsiz mi ederim filan gibi kaygilariniz hic olmasin. ne guzel! keske sizin kardesiniz olsaydim, ne cok bilgili olurdum ve hayal gucum de ne cok gelisirdi!

yarin ayni seyi cocuklariniza da yaparsiniz insallah. onlarin da hayal gucleri cok gelisir, siz boyle yaptiginiz icin...

aynen devam hocam, ihtiyac duyuyosunuz cunku. sizin fabrika ayarlarinda, cene dusuklugu switch'i on gelmis. oynamayin ayarlarla...

100.yıl?

tc kimlik no

Mimar Sinan'daki kaydı sildirmeden mi AÖF'ye kaydolacaksınız? Bunun için ÖSYM ile işiniz yok. Başvurular da henüz başlamadı zaten.

Meb'e şikayet edin. Soruşturma açılır belki.

soruyu takipteyim.
ayrıca bende dikine olanları geçtim -ayaklarda- hem dikine hem enine çizgiler/tırtıklar/kabarıklıklar oluştu.
düzenli olarak çinko, biotin falan da içiyorum.
nasıl geçer çok merak ediyorum.

vitamin veya kalsiyum eksikliği diye biliyorum.
eğer uzun süredir varsa bi doktora görünmen şart...

Bildiğim kadarıyla demir eksikliği ve tiroid bozukluğunun habercisi ama çok da emin değilim açıkçası doktorun cevabından sonra seni de bilgilendiririm :) yine de cevaplara açığız arkadaşlar

Çizgi ayrı kabarıklık ayrı ama. Madde eksikliğinden kaynaklanmayabilir. Aile hekiminize sorun, gerekli testleri de o söyler zaten yapacak kişilere.

Vitaminsizlik diye konuşulmuştu bi' ara arkadaş ortamında, aynı belirtiler. Doktor görmeden olmaz ama...

nedeni hakkında çok bir fikrim yok ancak tırnak yüzeyi düzgünleştirici törpüler var onlar sayesinde pürüzsüzleştirebilirsiniz.

@jimjim enine çizgi ve kabarıklık tırnak mantarı olabilir.

anlatım bozukluğu yok, cümle tamamen doğru.

en son oynadığımdan beri çok zaman oldu ve oynamayalı çok zaman oldu doğru kalıplar.

oynamayali dogru iste. sair burada oynamadigim zamanlar cok oldu demek istiyor.

anlatım bozukluğu yok.
anlattığın durumda iki farklı ifade var bu cümle sadece birini anlatıyor. sorun yok.
hatta "oynayalı çok uzun zaman oldu" orada bir (yine anlatım bozukluğu değil ama) bir düşüklükten söz edilebilirdi. sanki oynamaya başlamış, hala oynuyor ve o sırada "oynayalı çok uzun zaman oldu" (dur biraz oturup dinleneyim) diyormuş gibi anlaşılabilirdi.
**son, en son gibi bir zarf yok çünkü.

tamam ben galiba "oynamayalı" kelimesindeki anlamı yanlış düşünmüşüm. "görmeyeli çok büyümüşsün" cümlesindeki gibi düşününce oldu.

oynamayalı: oynama eylemini gerçekleştirmeyeli / çok zaman oldu.

bozukluk yok.

Birincisi, konuşma dili ile yazı dili arasında anlatım bozukluğu açısından fark olmaz. "Konuşurken tamam ama..." diye bir şey yok.
İkincisi, "oynayalı uzun zaman olmuş ama..." değil, "oynamayalı uzun zaman olmuş" doğru olanı.

@grgn tabii ki, bozukluk bozukluktur, demek istediğim hoş görülebilir olma durumuydu, yanlış olmasına rağmen konuşma dilinde kalıplaşmış bazı kullanımlar var ya hani.

Anladım. Konuşma dilinde de "oynayalı" deseniz, yazı dilinde de "oynamayalı" deseniz yanlış oluyor sonuçta. Anlatım bozukluğu olmuyor ikisinde de, sadece eylemin yapılıp yapılmama durumu değişiyor.

"Oynanmayalı çok oldu, yani uzun zamandır oynuyorum" :/ valla böyle bir çıkarım doğuyor.

Diğer arkadaşın dediği gibi "oynama işlemini gerçekleştirmeyeli" çok oldu uzun zamandır sürekli oynuyorum.

Ama kullanılışda ki amaç çok farklı, amaç uzun zamandır oynamadığını belirtmek. Çok sakatmış gerçekten...

kendi dinimden birine veririm diyen bu platformda nadir çıkar.

ama taşralarda daha muhafazakar yerleşim yeri ve topluluklarda diyen vardır.

zaten hemen hemen hiç yok başka dinden bi aday.

İnanıyorsam adamın kapasitesine veririm neden olmasın.

seçim sistemimizde kişilere oy 'yerel seçimler'de veriliyor. yılmaz büyükerşen'in din hanesinin dini tercihinin seçilip seçilmemesine bir etki yapacağını düşünmüyorum mesela.

adam gibi calısacağını düşündüğüm herkese oy verebilirim, dil, din ırk ayrımı gözetmeksizin.

böyle bir adam oldugunu düşünmediğimden dolayı ise hiçbir partiye veya kişiye oyum yok

Bu nasıl bir soru ya? Buna evet diyen mi çıkar mı çıkmaz mı bilmem de, sanki herkes böyle davranıyormuş gibi genelleyici bir soruyu burada sormanız...

Yanıtım: Din ne alaka? Yaptıklarına bakarım. (Diyanet işleri başkanlığı için de oy kullansam aynı şeyi yaparım.)

(bkz: keşke şeriat çıksa)

şeriat olmadığı için benim için dini önemli değil. ama müslümanlara antipatisi de olmamalı oy vereceğim kişinin. politikaları, aydınlanmacı değil, kültürüyle barışık fakat enternasyonel ve sosyal politikalar olmalı.

Avustralya başbakakanı ateist, dinin devlet yönetiminde alakası yoktur. Budist de olsa iyi yönetiyorsa iyi yönetiyordur. Ben din ayrımı yapmam. Burda müslüman olanı var islam barış ve kardeşlik dini(!) olduğu halde yaptıklarına bak.

ben veririm. mesela ben müslüman değilim. ama atatürk gelse mesela gözüm kapalı oyum gazi'nindir.

arkadaş nerede bu
"hülooooğ"lar

nerede bu "göd kılları"

onları dinlemek istiyorum

@neil artik degil. gonderdiler guzelim kadini, o memlekete bile kalin geldi amk :(