Aynı dert bende de var, ancak tek başına işitme kaybı engelki raporu almaya yaramıyor. Kesin yol psikolojik sorunların da olması. Kulaktan en çok %35 veriyorlar, negatif sonuçlanıyor, üzerine bir de protez takmanı istiyorlar.

Öncelikle erişkin sağlık kurulu randevusu alacaksınız, sorunu belirtip sizi sevk edecekler, bu poliklinik KKB olacak, gözü de yazdırın... Poliklinik yoğunluğuna göre size o günde randevu verebilir sonrasına da... Muayene olun, durumu izah edin, dinleme ve konuşma, harfleri anlama odaklı odyometri testi yapılacak, çıkan sonucu doktora verin o da kurul kağıdına yazar. Sağlık kurulu sekreteri sizi kurula çıkmanız için gün verecek, hepsi bu kadar.

@mahsus mahal teşekkürler ancak buradaki sorumuz aslında engelli raporu almak değil. sözleşmeli personel için işe giriş heyet raporu (sağlamdır) alabilmek...

o zaman alacağın randevu genel muayene polikliniği olacak; ehliyet yenilemek, işe girmek için bu polikilinik sana olur belgesi ya da rapor düzenleyip verecek. Ücrete tabii olup 220 TL ödeyeceksin, sonra seni KKB'ye yönlendirecekler, muayene, test ve yeniden muayene sonra alacağın raporla genel muayene polikliniği verecek raporu, hepsi bu kadar.

Bu insanlara care bulunamadi ama change.org da evsel gurultu icin kampanya var. Siz de imzalayin.

böyle insanlarla insanca bir çözüm bulunmaz maalesef

Sanırım kapıların gürültülü kapatıldığının farkında değiller bu nottan da bunu anlamamış olabilirler. Bazı insanların hareketleri sert oluyor, kapıyı sert çarpar, masaya bişey bırakacaksa sert bırakır, oturması kalkması bile hep sesli gürültülü olur ancak ona normal geldiği için farkında bile olmaz rahatsız edici bir durum olduğundan.

Bence özellikle de gece olunca apartmanda küçük bir ses bile yankı yapıp büyüyor, kapı sesi çok şiddetli duyuluyor falan diye farkındalığına yönelik konuşma yapmak daha iyi olabilir

Yıllarca türlü türlü gürültü probleminden muzdarip olup şu an kendi evimde (sıfır bina. bunu açıklayacağım) muhtemelen tam tersi duruma düşmüş biri olarak cevap veriyorum; eğer tam böyle bir durumsa pek bir şey yapamayabilirsiniz çünkü apartman.

Şimdi, magandalığı özendirdiğim sanılmasın. Kendi durumumu özetleyeyim, apartman bu kentsel dönüşüm rantında yapılmış, ısı yalıtımı vs gayet güzel olmasına rağmen ses yalıtımı epey kötü, duvarları oldukça net ses geçiren bir bina. Hele bir de karanlık odası olan, banyosu falan apartman boşluğuna bakınca her şey daha da direkt yankılanıyor. Evde halı kullanan biri değilim, kaba saba biri de değilim fakat kimi zaman 05:30 veya 06:00 gibi alarmla uyanıyorum; hatta zor uyanıyorum. Sonuçta o saatte - gecenin sessizliğinde- kalkıp evde tıkır tıkır sakince takılsam da çıt çıkmayan bir atmosferde “fazla” kaçabiliyor. Yani sizin için normal olan 3 birimlik bir sestir ama gece o saatte 1 birimlik ses çıksa 5lik gibi oluyor bazen. Bam güm kapı çarpmasam da alt katta adeta deli biri yaşıyor. Henüz sizin gibi nazik bir uyarı vs almamışken hatta merabam bile yokken sabah veya gece (ilkini şimdi hatırlamıyorum) “hayvaaann! Yeteeerrr!” falan diye bağrışlar duydum, muhtemelen bana veya rahatsız olduğu başkasına sesleniyordu. Bu hakaretli ikazların devamı da geldi/geliyor. Mesela geçen hafta böyle bi sesle uykumdan uyandım 4 gibi, muhtemelen bana yönelik fakat yan apartmanda sahura kalkan ailenin sesi yüzünden rahatsız oldu. Benim anlamadığımsa o saatte uykusundan rahatsız olup uyanan biri bu bağırış performansından sonra nasıl konforluca hayatına devam edebiliyor?!

Anyway, sizin durumun bambaşka olduğunun farkındayım ama devam edeceğim, aynı şahsın 0-5 yaş arası bir çocuğu var, benzer şekilde bizim katta da bu yaş grubun başka bir ferdi mevcut. Her iki dairede de gümbür gümbür koşturmalar çocuk bağırışları gece anne-babayla oyanan oyun gürültüleri eksik olmuyor. Tek temennim kendileri gibi birileri taşınsın benden sonra.

Ancak ben kendi adıma evinde tv bulunmayan hatta evi uyumadan uyumaya ve +/- 2 saat vakit geçirmek için kullanan biriyim. Duş alıp, saç kurutma makinesini açmam gerek, yapmıyorum ama başka ülkedeki veya yan sokaktaki biriyle telefonda konuşabilirim, açıp tvda veya işte başka bi cihazda bişeyelr seyretmek isteyebilirim. Demek istediğim özen göstermek şart elbette (insan olan bi zahmet dikkat etsin) fakat konuşmaları olduğu gibi aktaran duvarlı evimde hele bir de gece sessizliği başladığında her şey daha dikkat çekici şekilde duyuluyor. Ne yapayım?
Dangul dungul koşturan çocukları ne yapayım? Mesela ben de bazı günler gündüz uyumak istiyorum yani vardiyam gereği böyle belki, yan daireye gelen 7-8 kişilik grubu ne yapayım?

Özetle kendinizi harap etmemenizi, komşunuzla daha samimi bir diyalog geliştirip en azından kapıları ellerinden geldiğince yavaş kapatmalarını rica etmenizi öneririm. Ancak bunu yapsalar bile size iyi gelmeyebilir bu yüzden de uyku hassasiyeti nedeniyle slikon kulak tıkaçlarından alabilirsiniz.

Hepimiz müstakil eve çıkamadığımız fakirlikte ve hayat/iş koşullarında olduğumuz için apartmanda yaşıyoruz. Dolayısıyla katlanılabilir olduğu müddetçe bazı eksileri var diye düşünüyorum.

hangi kapı bu
apartman kapısı değil heralde
evlerinin dış demir kapısı mı, öyleyse onlara çaktırmadan kapıları tam oturuyor mu diye bakardım, kapalıyken aralık varsa bi yapışkan keçe sokuştururdum kapı çerçevesiyle kapı arasına. evet

Valla ben hiç umursamızdım. Özellikle kapıyı dan dun diye hani kavga olup çarpılmadıysa, bi ekstra organizasyon olup da çarpılmadıysa evimde açılıp kapanan kapıya ses eden bir komşum oldugunda güler geçerim. Tüm günün koşturmacası, kaos, sinir stres bitmiş evime gelmişim ve belki o stresi beraberinde getirmiş bi rahat edecem. Yani artık özel sınırlarım dahilinde kendimle başbaşa kaldıgım yerde "aman komşum" diyeceksem ne konforu kalacak bu işin. Kaldı ki cidden wc'den komşunun osorugunu duydugumuz nazik yalıtımlı evlerde ne hakka adamın konforuna rahatına limon sıkabilirim. Banane, ona ne. Rahatsız oluyorsa kulaklık taksın. Süpürge açmadıysam, özel bi gürültü çıkar adıysam hayvan mı terbiye ediyor, kapıyı dan-dun çarpmadım, nazik kulaklarına bu ses fazla geldi diye oldu paşam bunu düşüneyim. Ve evet, sizin için gün sonu ise, belki başkaları için gün yeni başlıyordur. Kime ne? Ben bi ara işimden dolayı gece 12 gibi telefonla konuşmak zorunda kalıyordum. Uyarıldım. Abicim, banane. Abicim size ne? En özel alanımda naptıgımdan size ne? Sen uyuyosun diye napayım? Bağırmadıgım sürece bence sorun yok. Sorun olan bu sese katlanamaman. O da beni zerrece alakadar etmez. Okul yurdu mu orası 12'den sonra telefonla konuşmak yasak desinler. Sizin de o misal, yurt mu orası, adamın evindeki kapılara karışıyorsunuz. Kavga gürültü yoksa sizi alakadar etmez. Bizim eski evdir, kapılarsa eski ahşap tip. Camlar illa en azından biri açıktır ve kapıyı hafifçene itsem bile çat siye kapanıyor. Evin içinde hane halkım rahatsız olup uyarmıştı. İyi de dedim ben nazikçe kapadım. Eski kapı, vurması bile o sesi çıkarıyor. Yani alalade doğal şekilde elimi vurup kapatıyorum. Osmanlı tokadı atar gibi kapıyı itmedim ya. Ama o ses çıkıyor. Kapıya yaklaşınca uçurumun kenarına gelmişim gibi bünyesel olarak bilinçsel uyarı vermek istemiyorum. Hayat yeterince zor, bi de bunu düşünemem, kusura bakmasınlar. Rahat edeceğim tek yer evim ve mezarım. Rahat bırakın la.

Siz haklısınız ama bir noktaya kadar. Şeytanın avukatlığını yapmış gibi olacağım ama yukarıdaki cevaplar biraz doğru. Sesler eğer sistematik ve sürekli şekildeyse kavgada çarpılan kapılar gibi, veya kapı sesi harici bam güm kaba saba biriyse ikazınızda ısrar edilebilir. Ama gece geç saatte kapı kapatma sesiyle uyanıyorum diyorsanız kulak içi tıkaç falan takın. Komşunuzun gerçekten iş/yaşam düzeni bu olabilir.
Eve gelince 1 dakikalığına blender açabilir, sabah bulaşık makinesini dizebilir, dedikleri gibi duştan sonra saçını kurutabilir ve sadece 1-2 dakika süren bu seslerden de rahatsız olabilirsiniz o zaman. Hatta kıyaslayınca kapı çarpa sesi saniyelik bişey. Veya kısık sesle bişeyler seyredebilir ama gece dedikleri gibi her şey daha fazla çınlıyor, sokak sesleri falan kesildiği için. Tabii burada daha elzem ve kısa süreli şeylerden bahsediyorum. Ev süpürmek veya gece 3 te eve kalabalık misafir çağırmak gibi şeyler değil.
Bir de işim gereği çok fazla evde kısa/uzun süreli yaşadım. Yeni evlerin ses yalıtımları ayrı kötü eski binaların ayrı. İlla apartman tipi ortak yaşam alanı olacaksa sadece ultra lüks dap yapının iyi evleri veya varyap meridyen gibi ses yalıtımına ayrıca özen gösteren daireler farklıydı.
Dairelerin odaları arası düz örme duvar olan binalar var, bir de aradaki dış kapı alanındaki akustik eklenince aynı evdeki iki odadan daha fazla ve net ses geçiriyor, falan filan.
Komşunuzun uygun ve düzgün bi cevap verdiği için aşırı kaba ve kötü biri olmadığı fikrine kapıldım, kendince de haklı kulak tıkacı alıp rahat edin. Veya yukarıda saydığım gibi bir yere, olmadı müstakil evli sitelere falan taşının imkan olduğunda. Ha eğer komşu aşırı hödük biriyse zaten laftan anlamaz, bu yaştan sonra eğitilemeyecek. Sonuç olarak elden bişey gelmez.

tüm yorumlar için teşekkürler. özellikle yapıcı olanlara alkış ama burası benim özel alanım istediğim gibi davranırım demeyi kendinde hak gören komşu sorunsalı ülkemizde bu mantalite ile asla bitmez... apartman gürültü yönetmeliği 19:00-07:00 saatleri arasında gürültülü hareketler yapılamaz der. nokta.

kapıyı bam güm çarpıyorlar diye yazmışım, biriniz çıkıp dan dun kapatmıyorsa sorun yok diye yazmış, güldüm. dan dun ile bam gün arasında bir fark var galiba, ben bilmiyorum. bildiğin birisiyle kavga edip de kapıyı çarpar gibi kapatıyor kapıyı daha nasıl tarif edeyim bilemedim. ve sürekli bu şekilde, sistematik yani.

gece seslerin daha çok gelmesi, binalarda ses yalıtımı, hareketlerinin gürültülü olduğunun farkında olmamak konularında da hepinize sonuna kadar katılıyorum, haklısınız. biz uyarı notunu koyarken kimseden 'yardımcı olmasını' istemedik aslında. bkz. apartman gürültü yönetmeliği.

olay kim daha haklı da değil, çünkü o yolun sonu yok. bkz. burası benim özel alanım, rahat edeceğim tek yer, aman komşumun 'nazik' kulakları rahatsız olmasın kafasını aynı mantıkla burası benim özel alanım ve rahat uyumak istiyorum noktasında buluşturmak çok mümkün. neyse uzatmaya gerek yok, notu yazan komşunun hangi daire olduğunu bilsem düzgünce gidip konuşacağım ama apartman toplantısına kaldı. bakalım.

kulaklık takın

ben denedim bir kere hiç güzel olmadı. daha doğrusu tam karışmadı ve üstte topaklandı.

Ben arada koyuyorum. Tad olarak pek farkı yok, normal sütlü kahve tadında oluyor ama fincanın üstü kaynamış süt gibi yağ tutuyor, ince bir kaymak tabakası çıkıyor.

Ben filtre kahveyle hep coffe mate ve muadili süt tozlarını kullandım şimdiye kadar, kötü bir yanını görmedim açıkçası.

alternatif olarak bunlara bir bakabilirsiniz, galiba buzdolabında saklamaya da gerek yok diye biliyorum:

www.migros.com.tr

eksisozluk.com

marka model söylersen en azından teknik detaylarına bakar arkadaşlar.

muhtemelen zaten bir tolerans payı vardır.

ciğerlerine aldığın oksijen miktarı da her seferinde sabit olmadığın için değişiklik gösterebilir diye bir fikir yürüttüm.

ha hastanede 2 sene evvel 100 200 liralık parmaktan ölçen cihaz kullanıyolardı hemşireler annem akciğer ameliyatı olduğunda görmüştüm. omrondu sanırım markası tabi sonradan fiyatları çok artmıştır da o zaman öyleydi.

Ortamdaki isiktan da etkileniyor.
Note4 gun isigi varsa bir terslik var deyip olcmuyor.

aldığım şuydu: www.hepsiburada.com

markası bile yok sanırım ahahah

bu ara sanırım çok test yaptıran var, herkesten duyuyorum benzer bir şikayeti. ben 6 ocak'ta özel bi hastanede sabah 11 gibi yaptırdım aynı günün akşamı saat 5 gibi sonuç çıktı.

son haftalarda 24-48 saat arası yansıyor sisteme.

geçmiş olsun

İzmir de 12 saat içinde çıkıyor

bende dün 13gibi süreyyapaşada yaptırdım benimde hala çıkmadı.

sanırsam testleri toplayıp feriha öz acil durum hastanesine gönderiyorlarmış. oradaki laboratuvar çalışıyor, bütün hastanelerinki orada toplanınca sonuç çıkması uzun sürüyordur.

Hangi modemi kullanıyorsunuz? Dsl mi docsis mi? Bazı firmalar 25 mb e kadar diyerek 16 mb lik dsl modem veriyorlar. Fiber hizmet alınca kopmalar oluyor. Benzerini türk telekomda yaşamıştım.

docsis 3.0 modem, şu linkteki: netmaster.com.tr

Dandik modem yüzünden. Rooter alıp modemi bridge modda kullan düzelir.

dün gece yaptırdım çıkmadı

bu ara herkes hasta, yoğunluk vardır muhtemelen.

Bugün sabah cıktı. Genel bir yoğunluk var galiba.

bu sabah 11 gibi yaptırdım akşam 5.30 gibi çıktı.

İzlemedim ama white collar sanki biraz öyle gibi...

izlemediyseniz koşarak sherlock izleyin.

Ben de Sherlock demeye geldim ama izlemissinizdir herhalde diye düşünmeden de edemedim.

person of interest

coroner - the rookie - blindspot - Prodigal Son - person of interest - blacklist - the following

Sherlock izledim ve okudum ama o da aradığım hafif polisiyelerden değil. Person of interest de değil. Diğerlerine mutlaka bakacağım.

White collar olabilir.
Blacklist de ayni hatta çekimleri, kamerasi bile ayni geliyor bana.

Ağır olursa bosch olabilir.
Elemantary olur belki.
Aslinda psych var ama o cok ciddi degil :) ama bence süper dizi. Mentaliste laf attiklari falan da oldu.

Monk ve elementary

sezon tek olay: Bosch eksisozluk.com
hiç duygusal yanı yok bence biraz odun karakterler :D ama akıyor.

Bron/Broen

Homeland(tam polisiye olmasa da bence kesinlikle seversin)

Babylon Berlin alman polisiye. 1920 li yıllarda geçiyor.

The fall

yeni değil ama izlemediyseniz CSI serileri ve daha eskisi için columbo

Bordertown/Sorjonen

Pushing daisies

Bron/broen
Deadwind
Midnight sun

Bosch

Bron/Broen +1

Bosch
Behzat Ç.
BlackList

Besevlerde kahve akademisi diye bi yerde baya farkli cesit cay gordum

Tea Co

tea co var, bence gayet tatmin eder: www.teaco.com.tr
bir de next level'da keifi var, yıllar önce gitmiştim güzel çay çeşitleri vardı.

next level keifi +1

Terra Shiraz. Konum: Tekel

geçen oops diye bir şarap içtim bence güzeldi..
bir de moldova şarabı vardı carrefourda.. onu tavsiye ederim

Chianti tipik bir toscana şarabı. Chianti Piccini migroslarda oluyor.

Likya patara saraplari. Metro marketlerde ve carrefoursalarda satiliyor. Fiyati da yaklasik 50 tl.

Kapadokya markası olan Kocabağ’ı öneriyorum. Özel bir serileri var “K Kocabağ” diye, enfestir. İnternet sitelerine baktım online satış yok ama iletişim kısmında bilgiler var, kontak kurarsanız size yardımcı olacaklarına eminim.(yardımcı olmazlarsa gel beni bul)
Bir de yine kapadokya markası olan Turasan vardır. Meşhur ürgüp markasıdır.

likör şarap için turasan ve gallipoli harika. beyaz içilmez

izmir'deyseniz alsancakta george wine club var mesela. yerli üreticilerin şaraplarının satıldığı bir mahzen. 60 TL'ye güzel şaraplar alıyoruz oradan. Bu tarz butik yerler bulabilirsiniz bence.
Henüz denemedim ama iyi olduğunu duyduğum yanık ülke şarapları var, online satış yapıyorlar, deneyebilirsiniz.

Vedat Milör önermiş. www.instagram.com

Chianti çok iyi fakat benim bulunduğum şehirde yok. Mecburen sizin gibi denemeler yapıyorum. Denediklerim arasında Buzbağ rezerv daha iyiydi. Bir chianti değil tabi :(

casal mendes 10 numara 5 yıldız

Süryani şaraplarını seviyorum, en son manastır isminde bi şarap deneyip sevdik. Evinize en yakın tekel'e sorunuz. ^^

kocabağ kalecik karasi ve leo's. casillero del diablo cabernet sauvignon. cesitli yerlerde bulunabiliyorlar.

kocabag telefonla siparis alip kargo ile gonderiyor ama paketleri 6 sise sanirim. ya da 6 sise olunca kargo ucretsiz, oyle bir seyler.

(bkz: chateau londre)

metro markette satılıyor, fiyatı 80 tl. fransız şarabı ve içimi kolay, kalecik karası gibi. şiddetle öneririm. hatta biraz daha paraya kıyıp kimyonlu gouda peyniri ve kuru et alırsanız orgazmik yiyecek kombinasyonu oluşturmuş olursunuz. :)

Antik Narince Emir /Beyaz 50 tl ydi en son migrosta

Kavaklıdere Egeo Sauvignon Blanc - Migros'ta satılıyor.
Gelibolu'dan Suvla şarapları var. Onlar da fena değil ama satış noktalarını bilmiyorum. Bütçeniz el verirse Sarafin şaraplarını da öneririm, Tekirdağ/Saros tarafından.

O değil de ne güzel bir hafta sonu aktivitesi yapıyorsunuz. Keyfiniz bol olsun :)

Gitar alabilirsiniz elektro veya klasik, çocuk ne kadar erken başlarsa enstrümanlara o kadar çok gelişir gelecekte.
Sevdiği basketbol takımının formasını alabilirsiniz.
Kitap alabilirsiniz, harry potter mükemmel bir seçenek

Ben lego alıyorum genelde.

burda sorulmusu var benden: www.eksiduyuru.com benim yogunluguma geldi bir sey alamadim sonra baska bir gune kebap falan soylemistim adresine mutlu oldu:)

e-kitap okuyucu

ben de 10 yaşındaki erkek çocuğuna sevdiği futbolcunun t-shirtini ve sevdiği çizgi filmin (esrarengiz kasaba) kitabını almıştım yakınlarda. sevdiği başka karakterler varsa onların kupaları, t-shirtleri falan olur bence çok seviyorlar üzerlerinde taşımayı ve seviyorsa lego tabii. bütçeniz varsa mekanik / mimari lego setleri güzel.

Binada bisiklet için ayrı bir yer var her otopark katında, oraya bırakıyorum. Otoparksız evdeyken 3 kez bisiklet çaldırmışlığım var.

Elektrikli scooter'ı da evde tutuyoruz ama asansör var.

4. katta yaşıyorum asansör yok ve elektrikli bisiklet olduğu için dışarıya bırakmak istemiyorum. o yüzden hep indirip çıkartıyorum. maalesef...

3. Kattayım içeri alıyorum, hatta yeni duvar askısı yaptım asıyorum duvara.

Ortaokuldayken aldigimin ertesi gunu bisikletim calindigi icin ( kallavi de bir kilidi vardi, o yuzden kilitlere asla guvenmiyorum) o gunden beri eve sokuyorum. Artik yer de iyice sorun olmaya basladigi icin son yillarda da katlanira gectim. Mutluyum :D

3. kattayım eve çıkartırım her seferinde.

4. Kattayım apartmanın bodrumuna indiriyorum. Bodrumun kapısına da asma kilit taktım, içeride de bisikleti kilitliyorum.

ekimde ne kadar çok güneye inerseniz deniz suyu o kadar sıcak olur. yüzmek istiyorsanız buna göre plan yapın bence.

bodrum civarlarında ekim ortasına kadar giriliyor (su biraz soğuyor ama girilmeyecek gibi değil) sonrası için yorum yapamam ama hiç kalmadım o kadar.

bir de arkadaşın dediği gibi, akdeniz taraflarına gidersen işi garantiye alırsın bence de :)

ekimde çoğu tatil yöresi sakinler kuşadası çeşme gibi yakın yerler hariç. corona olmasaydı tatil yöreleri bu aylarda bom boş olurdu.

Ben iki sene üst üste Muğla'ya gittim 29 Ekim tatillerinde 1-2 gün izin alıp birleştirerek. Ölüdeniz ve Akbük'te yüzdüm, hiç de üşütmedi. Şansıma hava hep güneşliydi iki senede de. Muğla şehir merkezi hariç neredeyse tüm ilçeleri istisnasız harika. İlginiz varsa eğer, meşhur Likya yolunun ilk güzergahını da yürüyebilirsiniz, Kelebekler Vadisine kadar olan kısım. Abartıp daha da gitmek mümkün tamamıyla size kalmış.

Ekip çalışması öyle bi şey değil. Patron mal.

ekip çalışması değil bu patron sizden bebek bakıcılığı istemiş, işini yapmayan arkadaş sizin altınızda çalışan birisi değilse patronun çıkış yapması çok gereksiz olmuş

işi yaptın mı diye hatırlatayım deseniz, bu sefer de sen ne ara benim amirim oldun der...

küçük bir edit girdim, yanlış yazmışım.

Ben bu durumdan o işte veya en azından işin takibi konusunda senin de sorumluluğun olduğunu ve işi daha fazla sahiplenmenin beklendiğini anlıyorum.

Peki sen adının CC’de olmasının amacının ne olduğunu düşünüyorsun?

Yahu konunun ekip çalışmasıyla hiçbir ilgisi yok. Yani birçok yönetici bu kavramı anlamıyor, beceremiyor, öyle bir durum mu var diye 2-3 kere okudum, alakası yok.

Hatanız yoksa "sizin hatanızmış gibi" özür dilemeyin. Kimseye bir şey hatırlatmak gibi bir sorumluluğunuz da yok. Normalde bu işin birebirde halledilmesi bence daha iyi ama eleman kötü niyetli gibi görünüyor, dolayısıyla toplu bir ortamda "bu senin kendi sorumluluğun, beceremediğin için beni suçlama" diye yüklenin üstüne.

Bu söylediklerim tabi alıcı kısmında iş arkadaşınızın olmasının, o işin sorumlusunun o olduğunu ifade ettiğini varsayıyor.

Bir de yazarken paragraf kullanırsanız daha okunur olur duyurunuz.

ekip çalışması denilen olgu her işi birlikte yapmak olduğunuz anlamına gelmez.ama sizin de mailde olmanızın bir amacı var.biraz iyi niyet çerçevesinde uygun bir dille işin yapılıp yapılmadığı ile ilgili hatırlatma tadında geri bildirim alınabilir.

hocam zamanında çok alttan alıp fazla destek olup buna alıştırmışsınız. şimdi de normali şeklinde davranınca yüzsüzlüğü abartmış. sallamayın, hatta abartırsa patrona çıkarın konuyu. haddini bilsin.

ekip çalışması ortak projelerde geçerli. Sen orasından tut ben de burasından durumlarında geçerli. örneğin ben elma sen de armut alacaksan burada herkes kendi işinden sorumlu. ama elmayı sen seçeceksen gidip ben alacaksam bu ekip çalışması olur. CC'ye kişi bilgi amaçlı eklenir. Bir aksiyon almana gerek yok ama bil demektir. O nedenle mesela beni CC'ye koyduklarında, eğer o konuda bilgim olmasına bile gerek yoksa "ben neden bu maildeyim,beni çıkarın" yazıyorum. Bu işler böyle olmalı.

Ve bu duyuruda da arkadaş arasında da söylediğim tek bir şey var: özellikle Türkiye'de (yurtdışı deneyimim yok) iş hayatında hakkınızı siz kendiniz korumazsanız, başka kimse korumaz. Net olmak lazım.

sonuçta ortada eksik, geç yapılmış bir iş var. bunun bir muhatabı olmalı. kendisini eğer değerli bir çalışan olarak görüyorsa, buradan bir gol yememek için sorumluluğu yansıtmaya çalışıyor. insan doğası anlaşılabilir.

siz bu durumda alttan almayın, ezik davranmayın. yaşadığım bir örneği anlatayım. benim hiç dahil olmadığım, cc bile olmadığım bir konuda en en son anda hata alınınca haber veriliyor. ben de üst düzey bir kişiyim şirkette. yapılan hatadan geri dönülmesini istiyorum. mümkün olmadığı anlatılıyor. ben de bu durumdan şirketin en az zararla kurtulmasını sağlıyorum. aslında yaptığım krizi neredeyse sıfır hasarla çözmek. telafisi olmayacak sonuçlar doğurabilirdi. ama bunu duyan GM, oradaki en baştan yapılan hatanın sorumluluğunu bana atmaya çalışıyor. GM de olsa kendimi ezdirmem. en başta anlaşalım, burada bir sorumluluk varsa, en küçük pay benimdir. %99 bana gelene kadar işi yapanlar yapılan hatanın sorumlularıdır, ben de bu sorunu asgari risk ile çözdüm. bunun aksini mi iddia ediyorsunuz, aksini iddia eden varsa sözü alsın ve konuşalım, nasıl daha farklı yapabileceğimi lütfen sizden duymak isterim diye GM dahil yönetim toplantısında tüm yöneticilere söyledim.

açık net, ekibin tamamının olduğu bir yerde, sesinizi yükseltmeden bu durumun sorumluluğunun işi yapmayan x kişide değil de sizde gibi görünmesinin doğru olmadığını anlatır bir konuşma yapın.

İngilizcen varsa YouTube da "Yoga with Kassandra" kanalını tavsiye ederim.

Down dog uygulamasi

youtube: yoga with adriene, cihangir yoga başlangıç seviyeleri, çetin çetintaş

Yoga with Adriane +1 ve Cihangir yoga ekin teymen

benim de yakın zamanda uçuşum var 3 saat önce gideceğim ne olur ne olmaz diye çünkü büyük ihtimal bagaj meselesi yüzünden kontuarda deli gibi sıra olacak. bu soruyu takipteyim.

bir fikir veren yok mu sayın duyurucular.

evde deli damgası vuracak kimse yoksa, bütün gün boyunca ne yaptığını kendi kendine anlat. buzdolabını açıyorum, elmayı çıkartıyorum, şimdi yıkıyorum, bir ısırık alıyorum, elmanın tadı hiç güzel değilmiş, dişimin arasına kaçmış... bir adım sonrasında cümlelerini bağlamaya başla. az önce buzdolabından aldığım elmayı şimdi yıkıyorum. elmadan bir ısırık almamla, dişimin arasına kaçması bir oldu.

"shadowing english speaking practice" olarak aratarak bilgi edinebilirsiniz.

kendi kendinize konusun.

bir geyik vardir dusta kendi kendime yaptigim her tartismayi ben kazaniyorum diye. bunu türkce degil ingilizce yapin.

Bir tiyatro oyunu/senaryo vs alip/download edip yuksek sesle, rol yapar gibi (tercihen ayna karsisinda) okuyun.

@duygusuzromantik duş tartışmasını okuyunca kahkaha attım :D
Ve evet; eğer dile hakimseniz her ne yapıyor, aklınızdan geçiyor iseniz bunu sesli bir şekilde ingilizce yapın. Hem kendi sesinizi dinler gerçekten duyarsınız hem de sadece zihninizden geçirmez gerçekten var etmiş olursunuz.

Ben İspanyolca öğreniyorum ve ödevlerimi yaparken, ders çalışırken, okurken filan hep temiz, tane tane ve yüksek sesle okuyorum. İçinizden okumayın derim.

evde arka planda hep ingilizce dinleyin. ilginizi çekerse, tvdeki karakter ile konuşun.
bitkiler varsa onlarla konuşun, nasıl büyüyecekler göreceksiniz, win-win!

konuşmanın temeli dinlemektir. bilinçsiz dinleseniz de kelime hazneniz genişler.

ayrıca online speaking dersleri veren bir sürü insan var, native speaker. ben de verdim bir ara. ders başı düşük ücretle bunu da yapabilirsiniz.

if there is a will, there is a way.

sarkilari eslik et.
sevdigin film repliklerini taklit et.
ac bbc'yi makaleleri sesli oku.
ielts cambridge test serilerindeki speaking kisimlarinda kendini test et.

herkesin dediği gibi evde yüksek sesli konuşmak iyi bir pratik. hem gündelik hayatta 'oha bunun ingilizcesini nasıl söylerim ki' diye şaşırdığınız bir sürü şey karşınıza çıkıyor ki bu da kelime hazinesini geliştiren bir şeye dönüşüyor aslında. youtube'dan IELTS speaking örneklerini mutlaka izlemişsinizdir diye düşünüyorum ama o da bir tavsiye olarak dursun burada. progam/uygulama olmadan demişsiniz ama bence en güzeli italki'den native speaker bulup onunla pratik yapmak ve aslında birçok opsiyona göre (özel hoca tutmak, kursa gitmek vs.) en ekonomik olanı. ingilizcesine güvendiğiniz bir arkadaşınız varsa, onu telefon ile arayıp size sorular sormasını da isteyebilirsiniz ama bu sanırım istediğiniz değil zira tek başıma demişsiniz. neyse silmedim belki benzer konuda arama yapan başka birine fikir verir... bol şans!

bir ay önce gitmiştim.

aylardır gitmedim. makineye devam

www.hepsiburada.com

şöyle bir makina al, fiyatı da uygun, evde yap

edit: linki verdiğimde 240 lira fiyatı vardı, uygundu

ilk açıldığı hafta gittim dün de gittim.

-tek kullanımlık havlu kullanılıyor.
-berber full maskeli

saç kesimden önce de saçı yıkadığı için, makine temiz saça değiyor, berberin eli kirliyse bile şampuana değdiği için temiz olur diye düşünüyorum. zaten traş süresince maskeye hiç dokunmadı.

saat başı randevu alabiliyoruz diye bizim berber zam yapmış. korona mevzu geçsin indirecez fiyatı dedi. inş cnm.

gitmek istiyor ama çok kararsız iseniz, ilk gittiğim de uyguladığım taktiği paylaşayım.

günün ilk randevusunu aldım. sabah 9a. akşam 9da kapandığı için sabah 9a 12 saat geçiyor. bu sürede ortam, aletler kirli olsa ile 12 saatte oldukça azalacağını düşünüyorum. en azından benden önce birine temas edeli 12 saat olmuş olacak.

git,

20 gun once ben de tereddut ederek gittim ama her seyi de erteleyemeyiz. maskeni tak, her zaman gittigin berbere git, sabah ilk gitmeye bak. ilk seni alsin, zaten sen tiras olurken baska birini almiyrlar genelde, maskeni hic cikarma, eve gelir gelmez de banyona at kendini

Sakal tıraşı da var ama maskeyle nasıl olacak o.

sakal tıraşı olma

diğer bütün sosyal mesafe kurallarına uyuyorsan gitme, uymuyorsan git.

hocam saç yıkanırken de maske çıkıyor.

berber taktıktan sonra, sizim takmamanız bence riski o kadar arttırmaz kısa sürede.

berber taktığı için tükrük vs saçılmayacak

makineye devam +1 zira berbere gitmelik bir durum yok. yakisikliysan veya cirkinsen berber farketmeksizin oylesin. risk almaya degmez.

randevu alın telefonla ve randevu saatinde orada bulunun. maskenizi takın. paranızı ödeyin ve çıkın. eve gidince de elleri bol bol yıkayın.

makineye devam +1.

berberimi değiştirerek gittim. ilk gittiğimde önlem almadığını gördüm. sonra internetten hala önlem almadan çalıştığını görünce başka berbere gittim. her işlemi yapmıyorlar mesela sakal traşı yasak ancak sorgulayın, her yere gitmeyin.

sakal tıraşı da serbest bırakıldı ptesi itibariyle berberin attığı mesaja göre :)

berber, bilim danışma kurulunun güncellenen bakım rehberi falan filan yazmış.

ben o süre boyunca hiç gitmedim 7-8 numaraya 3 kere kendim vurdum. zaten hep öyle tıraş oluyordum bir daha da gitmem heralde.

saç sakal makineyle 50 tl almaya başlamıştı en son. pandemiden sonra 60 falan yapmıştır. gerek yokmuş hiç. makineyle yapıştır geç.

makineyle devam 20 yıldır gitmedim.

bi tane moser 1400 orjinal

1 tane de burun, kulak içi, taraklı kaş kısatmak vb için ufak ama kaliteli bir set alırsan çok kabiliyetsiz biri değilsen berber traşının aynısını yapabilirsin, kendi saçlarını seçkilli kesen 2 3 arkadaşım var.(ben hep sıfıra vuruyorum diye söyliyeyim dedim)

hatta braun'un falan moser 1400 den çok daha güzel makinaları var.

gop funda çok başarılı, özellikler eklerleri ankara'da yediğim en iyisi diyebilirim. poğaça/kek falan da başarılı bence. filistin'deki kafes fırın da epey başarılıydı zamanında, son durumunu pek bilmiyorum.

söğütözü kafes fırın, çukurambar pelit.

Genel olarak Liva'nın birçok ürününü çok başarılı buluyorum. Özellikle Farabi ve Yıldız Liva.

Edit: aklıma bambino geldi şimdi! onu de ekleyelim :)

Ekşi mayanın tatlı/ekmek bölümü var, ekmekleri çok başarılı oluyor

Rollingstonesoğlu

Plakçalar

@scheherazade alınabiliyor

süpertitiz on numero.

Bananahammock

Az bilinenoglu.

Yöreoğlu
Ziyagil

hehe

Üzümyemezoğlu

kıral.
kral gibi ama değil.

süpertitiz +1

tabutta rövaşata'cılara selam.

Adını yazsan daha şık öneriler gelir aslında ama değişiklik sonrası direkt ifşa olur :)

Yılkı olsun. Kelime olarak da hayvan olarak da asil bulmuşumdur yılkıyı.

Başkan
Reis
Müdür
Osmanoğlu
İmamoğlu
Erdoğan

erdogan? memleketteki en prestijli soyadi

Koramiral Mehmet Otuzbiroğlu vardı hey gidi.

Ama bence Wakabayashi.

Koç veya Sabancı. Orjinalliği boşver, karizması olsun.

dakikason bayılıyorum hem isveç havası var hem de ben böyleyim karşim son dakika karar değiştirebilirim.

koç yap hem kısa hem tertemiz anlaşılıyor. soyadının doğru yazılması için beş kez tekrarlamak zorunda kalmazsın ne güzel :-(

verderveremem

duyduğum en komik olmadan orijinal olan soyadları: evrentan, karavus, kanatsızkuş. yardımcı olur belki.

Hasan

Nigger

pinkfloydoglu

Dakikason ne kahkaha attım:d

Mika olsun. Hem ingiliş menşeli gibi hem de türkçede de yeri var.

O değil de soyadı istediğimiz gibi değişiyor mu yav?

Kıral +1

yılmaz.

kalabalığa karışır gidersin.

Benim duyduğum türk en karizmatik soyadlarından biri "Toogood", siz de "Mükemmel" diyebilirsiniz kendinize.

Şuanda aklıma ilk gelen Cafe Botanica oldu.

www.verginet.net

şu linkte brütten nete hesaplayabilirsiniz.

@benaslinda teşekkürler daha evvel bulmuştum aynı sayfayı ama burada işveren ödeyecek deniyor %17.5'ini. Bu durumda daha farklı bir hesaplama mı olacak ondan emin olamadım. Yani mesela net maaşı hesaplamak için %15 benim payım artı gelir vergisi düşerek mi olarak hesaplanmalı?

yukarıdaki linki tıkladığınızda çıkan tabloda brüt ücret sütununun yanındaki sütunda işçiden kesilen (işçinin ödediği yani) sgk (%15 dediği) sondan üçüncü sütunda da işverenden kesilen sgk (%17,5 dediği) görülüyor. yani size brüt maaş teklif ettiklerini maaşınızdan yapılacak sgk kesintilerini detaylandırmışlar. haricen işsizlik kesintisi de olacak. ayrıca da gelir vergisi ve damga vergisi kesintisi.

işverenin ödeyeceği tutarın sizin elinize geçecek tutarla bir ilgisi yok. sizin brüt maaşınız üzerinden hesaplayacak sadece.

sgk işçi payı (%15) ve gelir vergisi (ilk başta %15 [brüt maaşın değil, brüt maaştan sgk işçi payı düşüldükten sonra kalan tutarın %15'i], ilerleyen aylarda üst dilime gideceğiniz için değişecek) ise sizin brüt maaşınızdan kesilir, kalanı net ücretiniz olur.

italyanlar her ortamda sümkürürler, yemek toplantı vb.

Hintliler eğitim araç greçleri yere düşünce bizim ekmek (nimet) yere düşünce yaptığımız gibi öpüp başlarına götürüyorlar.

Yunanlar doğum günlerinden çok isim günlerini önemsiyor ve kutluyorlar,
İsim günü olan kişi arkadaşlarına hediye alıyor,

Ruslar ve ukraynalılar tek yanaktan öpüyor . İlk seferinde mal gibi kalıyorsun

Araplar (bilhassa urdunluler) ticaret yaparken paranın bir kısmını anlasma yapılırken firmanıza gelip veriyor. Kalan kısmını yükleme yapılırken veriyor. Faturada bedeli neredeyse yarı yarıya düşük göstermenizi istiyor.

Birde üç defa opuyorlar. Üçüncüsünde iki-uc saniye yanaginiza yapışık kalıyorlar.

polonya:
- icki sisesini acmadan once dibine dirsekle 2-3 kere vuruyorlar kotu ruhlar ciksin diye :)
- isim gunleri dogum gunlerinden daha onemli
- tek yanaktan opuyorlar.
- erkek-erkek tokalasiyor erkek-kadin hafif sariliyor

Oldum olasıya bizi sevmezler. Bizden de vaz geçemezler. Böyle nesilden nesile aktardıkları tuhaf bir kültürleri vardır.

ruslar sabah kahvaltısında pembe havyar ve krep yiyor.

Almanlar kadeh tokuştururken karşısındaki insanın gözlerine bakarlar, (bu da laf mı şimdi başka nereye bakılır diyeceksiniz tabii ki) özellikle gözlere odaklanma olayı var. adamlar gözleri kaçırmak, bardağa bakmak ya da başka yere bakmanın 7 yıl boyunca kötü sex getireceğine inanıyorlar, batıl inanç gibi bir şey

İtalyanlar bağıra bağıra konuşur, naçizane gözlemim Avrupa'nın kekoları Italyanlardır

İngilizler ota boka teşekkür eder, otobüste oyster basınca şoföre thank you diyen tipler var.

İtalyanların sümkürmesi artı bir. İtalyan profesörümü dün gibi hatırlıyorum, adam ders anlatırken cümlesini yarıda bırakıp sesli sümkürüyor, hiç bir şey olmamış gibi devam ediyordu.

Birleşik krallık’ta sadece kraliçe kuğu yiyebiliyor.
Hatta geçen senelerde bir türk de yemişti de haber olmuştu.

14 şubat finlandiya'da sevgililer günü değil arkadaşlık günü. millet arkadaşına hediye veriyor.

finlandiyada şubat tatilinin başladığı okulun son günü (yazın denk gelmedik, kış arası verildiği gündü, yazın da yapılıyor mu emin değilim) öğrenciler kamyonlara doluşup şehir turu atıyorlar ve yoldakilere şeker atıyorlar. sokaktan geçenler de şekerleri topluyor. ayrıca yüzlerini boyuyorlar, kostüm giyiyorlar vs.

www.google.com.tr

Slovenler 1 Mayıs işçi bayramını mangal yaparak kutluyorlar.
Slovenya'da börek çok meşhur ayrıca 2 milyonluk ülke ama zibilyon tane diyalektiği ve şarap çeşidi var. Haa en tuhafı ve bence güzel olanı da okullara (lise dahil olmayabilir emin değilim liseden) ayakkabı ile girmek yasak tüm öğrenciler ev terliği ile dolaşıyor okulda.

En çok bağıran Avrupa milletinden emin değilim. İtalyanlar mı İspanyollar mı yoksa Yunanlar mı...

Finliler (muhtemelen diğer avrupa ülkelerinde de vardır) saunaya anadan doğma çıplak giriyorlar, yalnız erkek kadın ayrı tabii.

iranlılarda "taaruf kerden" diye bir olay vardır. aşırı nezaket gösterisidir ama kesinlikle samimiyet içermez. örnek vermek gerekirse;
kapıdan iki kişi geçerken birbirlerine önce sen geç, yok önce sen geç diye birkaç kez söylenirler. mesela taksiciler, esnaflar vs ücreti önce almazlarmış, kalsın derlermiş. 3. kez falan ısrar edersen o zaman alırlarmış. bir iranlıya kıyafetini beğendiğini söylediğinde "çıkarayım senin olsun" dermiş. :D ama samimi bir davranış değil, gelenekleştiği için yapılırmış.

not: derste işledik, doğru bilgidir.

Vietnam'da erkekler evlenmek istedikleri kadilari sokak ortasinda kacirabiliyor, bu durumda kadin evlenmek zorunda -Vietnamli bir arkadasimdan duymustum-

Trobriand adalari yerlileri cocuk yasta cinsel hayatlarina basliyorlar. Yanlis hatirlamiyorsam yine bu adada deniz kenarina minik evler insa ediliyor, cocuklar gunduzleri orada oyun oynuyorlar ama bu oyunun icinde cinsellik de var -bu son bilgi baska bir ada da olabilir, emin olamadim yazarken.

Afrika'daki bazi diller click languages diye adlandiriliyor, Khoisanlar da boyle bir dil konusuyor. Nasil bir sey oldugunu Youtube'dan aratabilirsiniz.

Ceklerin buyuk bir kismi ateist. Ilginc bir bicimde Orta Cag kilisesine bas kaldiran ilk kisilerden biri -Jan Hus- Cek. Dahasi, 16 Nisan Referandumunda en yuksek Hayir orani Cekya'dan cikti :p

Tanimbar Adalarinda cocuklar icin takas sistemi vardir. Cocuk biyolojik ailesinde kalmak zorunda degil.

Papua Yeni Gine'deki Etoro halkinda hame diye bir kavram var. Gucun kaynagi oldugu dusunuluyor ve menide yogunlastigina inaniliyor. Bunun dogustan gelmedigi, sonradan kazanilmasi gerektigi dusunuluyor. Bu nedenle, erkek cocuklar 10 yasindan 20'li yaslara kadar erkeklerle oral yolla iliskiye giriyor ve bu gucu kazanmaya calisiyor. Yetiskin erkek genellikle cocugun ablasinin kocasi oluyor. Homoseksuel iliskinin, yetiskin olanin gucunu tukettigine inaniliyor. Bu gelenek devam ediyor mu bilmiyorum ama NNeoliberal Genetik kitabinda okumustum.

Bundan sonrakiler sordugun kapsamda degerlendirilemeyebilir, emin degilim ama yaziyorum yine de. Belki birilerinin ilgisini ceker.

Polinezya yerlileri agaca bagli bir yasam suruyordu, adalardaki agaclari yok edince kendileri de yok oldu.

Ketler, Yenisiean dil ailesine bagli bir dil konusan tek toplum, Sibirya'da yasiyorlar. -izole baska diller de var.

5 bin yil once Avrupa'da yasayan Otzi bireyinde dovmeler bulundu.

Venezuellada yaşayan piaroa toplumunun bize neredeyse zıt özellikler içeren bir kültürleri var.

Yamyam ve tam anlamıyla barışçıl bir toplum Piaora toplumu.
Onlarda hastalık ve ölüm tehdit /düşman olarak algılanıyor, tepki veya savunmayı hakediyor. Her öldürme yamyamlığın bir biçimi ve her ölüm bir yenme işlemi. Asla fiziksel şiddet kullanarak öldürmüyorlar, büyü, taşlar vs kullanıyorlar. Fiziksel şiddet kullanmayı tasavvur bile etmiyorlar, felaket getiren doğrudan yamyamlık olarak görüyorlar.
Bitkiler, balıklar ve galba kuşlar hariç diğer canlıları kandaş, akraba olarak görüyorlar.

Mülkiyet kavramları yok. Hiç kimse toprağın sahibi olamaz, birbiri üzerinde tahakküm kuramaz, bir başkasının emeğine hükmedemez.
Günlük yaşamlarında sakin hayata aşırı önem veriyorlar. Ötekilerle ilişkilerinde ılımlılık, sükunet başarıldığında olgunluğa erebiliyorlar.

"piaroların şiddet ve yamyamlık ideolojisi, son derece barışçı bir yaşantı şeklindeki sosyal durumla ilişkilidir. piaroa ülkesi, fiziksel şiddetin hemen hemen hiçbir şeklinin bulunmadığı bir yerdir. çocuklar,gençler ve yetişkinler hiçbir zaman öfkelerini fiziksel araçlar kullanarak ifade ermezler. çocuklar fiziksel yollarla tekdir edilmezler, eşlere el kaldırılmaz. piaroa'lar fiziksel saldırı şöyle dursun, saldırının herhangi bir dışavurumu karşısında dehşete kapılırlar, kişisel tavırlarında ılımlılığa büyük değer verirler." (joanna overing 1985)"

---/---

Hindistanda başlık parasını kız tarafı veriyor.

Almanların burun temizlemesi de meşhurdur. Ortam ne olursa olsun o burun büyük gürültüyle temizlenir.

kahve

Kahve

ben de grilisini daha cok sevdim. o kadar da acik renk degil hem. bagciklarini koyu gri bir bagcikla degistirdin mi mis!

kahverengi olanı.

2. Çok güzel. Kirlenirse de kirlensin. Ne farkederki dağda giydikten sonra.

2. Güzel. Kahve çok klasik.

2 daha güzel ama 1 doğa için daha uygun.

2. daha güzel, pilav'ın dediği gibi aynen koyu gri bir bağcıkla çok güzel durur. kirlensin, temizlenir yahu!

Kirlensin de süet olduğu için endişeliyim, çamur vs bulaşırsa temizlesen de izleri kalır, bu sefer kötü görünür gibime geliyor:D

Yoksa eski botum da krem-pembe rengiydi zten, siliyordum temizleniyordu, ama böyle süetli değildi.

gri daha güzel evet ama bence çok sıkıntı yaşarsın temizlemek adına. o süet kısımları silinse de çıkmaz gibi geliyor. kahvesinde bile sorun yaşayabilirsin. süetsiz modellere bak bence :/

Başka bot bak. İlla bu diyorsan kahverengi

trekkingle başla para bulursan dağcılığa yatay geçiş yaparsın. ilk etapta decathlon tüm ihtiyaçlarını görecektir

Tenis kesinlikle. Daha iyi bir spor ben tanımadım bugüne kadar.

boks

Uzakdoğu sporları. hem mental açıdan hemde bedeni iyi çalıştıracaksın.

yüzme olabilir.

çok kötü bir yüzücüyüm. suya atılıp debelenerek öğrendim ve o günden bu güne hiç bir stil kazanmadım açıkçası kamusal alanda yüzmeye çekiniyorum. Boks aklımdan geçmişti ama canımın yanmasına (düzenli olarak) ne kadar katlanabilirim bilemiyorum. Bir de ertesi gün iş var :)

Masa tenisi gayet uygun. Bizim kulüpte 40+ yaşta bir sürü sporcu var. Salon sporu olmasın diyorsanız bisiklet sürün.

özenle korunmuş tarihi eserler/binalar, yeşil alan bolluğu, geniş kaldırımlar/sokaklar, kimsenin kimseyle ilgilenmediği, sokaklarda rahatça yürüyen, giyinen insanlar...

basit ama etkili, verimli toplu taşıma ağı. arabası olan insanın bile "lan ne gerek var" deyip de işine, arkadaşına, sevgilisine toplu taşımayı kullanarak gitmeyi düşünebilmesi, bunun o şehirde makul bir şey olarak kabul görmesi.

düzgün şehirleşme, tarihi binaların/tarihin korunmuş olması, yeterli otopark, trafik kurallarına uyan sürücüler, tanımadığınız halde size merhaba/günaydın diyen insanlar.

trafiksiz bir yaşam (bol raylı sistem ve bisiklet yolu)
yeşil alanlar
sokakta küfretmişim veya sikecekmiş gibi bakmayan insanlar (hem kadın hem erkek)
sokaklarda az güvenlik gücü görmek
az korna
birbirini incelemeyen insanlar

Kaldirimlarin yuksekligi.

Kaldirimlar ne kadar yuksek ise bir ulke o kadar az gelismistir.

Temiz sokak, hayvanlar için sokaklarda su ve mama konulması, cadde ve sokaktaki ağaç çokluğu

Insanlarin rahatca giyinebilmesi, etrafta tek tip insan cogunlugu gormemek.

- bisikletler için özel yolların olması
- yeşil alanların bolluğu
- temiz sokaklar
- gece gündüz çalışan toplu taşıma
- köpeğinin pisliğini temizleyen hayvan sahipleri
- geri dönüşüm çöp kutuları ve bunların düzgün kullanılması
- korunmuş tarihi binalar
- ücretsiz kültür & sanat etkinlikleri

ülkedeki çikolataların içindeki bütün fındık oranı arttıkça gelişmişlik ve zenginlik artar.

Yazılanlara ek olarak sokak hayvanlarının insanlara karşı davranışları. Bir yerdeki sokak hayvanlarının çoğu insanlardan gördükleri yüzünden insanlardan kaçıyorsa ya da korkuyorsa "gelişmiş" diyemem asla o yere.

Memlekette kullanılan küfürlerin içeriği
eksisozluk.com
Eğitimde fırsat eşitliği
Yaşlıya, hamileye ve engellilere saygı
Yere tükürülme sayısı
Toplu taşıma kullanım sıklığı ve yeterliliği
İsteyenin istediğini rahatlıkla giymesi
Tarihi eserlerin korunumu

Hocam sokaktaki kadın erkek oranı.
Eğer bir şehirde sokakta gezinen kadın sayısı az ise bombok oluyor genelde. Ben bunu direkt o şehrin genel sosyolojik durumu ile ilişkilendiriyorum.
Türkiye için bu durum.

Biri varsa diğeri de vardır diyerek istemesi mantıklı sonuçta riskli bir cinsel ilişkiden bahsetmişsin. Tedavisi tek doz antibiyotik. Türkiye'de erkeklerde akıntı varsa Gonore mi diye bakılır ama Klamidya ve Ureoplasma da varmış gibi tedavi verilir. Tek seferde hepsinden kurtulursun. Trichomonas kadında varsa eş tedavisi yapılır. Erkekte bakılmıyor.

olay doktordan daha iyi biliyor kafası değil. problem non-eu olduğum için burda herkese verilen reçeteyi alamıyor oluşum ve bu testleri yaptırmam için üniversitenin aciline gidip o reçetenin oluşturulmasını sağlamam (bunun için doktorun durumumun acil olduğuna karar vermesi gerekiyor) ardından doktor acil olduğuna karar verirse üniversite hastanesinden gün alıp sonra özel sigortam ile iletişime geçip tüm parayı ödeyeceklerinden emin olup sonra verdikleri günde bu testleri yaptırmam. sıkıntı orda uzun lafın kısası. o sebeple öyle sordum soruyu bu testler sahiden gerekli mi diye. doktordan daha iyi bildiğimden, doktora ısrar ettiğimden de değil. kaldı ki arada bir bu tarz testleri yaptırmak sağlık açısından da önemli. sadece doktora risk taşıyabilecek bir ilişkiden bahsetmişken elisa testi dışında bu testleri istemesine şaşırdım hepsi bu.

mermize'a sonuna kadar katılıyorum.

buffy +1

konar konmaz omer konur +1

Ekşi duyurunun başka tarafından anlama olayından çıkması lazım. Adam doktordan daha iyi biliyorum dememiş, sizce gerekli mi demiş.

Bir sonraki gidişinde elisa testi ile bunların arasındaki fark nedir, neden onu istemediniz diye sorarsın, hem kafan rahat olur hem de bilgilenmiş olursun.

elisa bir yöntem adıdır. sadece hiv'ye değil, diğer birçok hastalığa da bakar ve tüm şüpheli ilişkilerden sonra elzemdir.

ancak elisa ilişkiden kısa süre sonra kesin sonuç vermez. en az 3 ay geçmesi gerekli. belki bu yüzden şu an için gerek görmemiş olabilir.

akıl sağlığın için yaptır. yoksa sürekli bunları düşüneceksin. ama 500 euro çok. istanbula gel devlet hastanesinde ücretsiz yaptır. daha ucuza gelir.

yaparsın ama sırbistan ve hırvatistan sınır polisleri biraz kıl haberin olsun. çok arkadaşımı kapıdan döndürdükleri oldu kara yoluyla girenlerden

www.mfa.bg

Bulgaristan için konuşacak olursam evet, giriş çıkış yapabilirsin ama karayoluyla ya da trenle Bulgaristan'a gireceksen Bulgar polisi gereksiz yere sorun çıkartabilir. Israrla senden Bulgar vizesi isteyebilir ya da seni saatlerce gereksiz yere bekletebilir. Genelde rüşvet istedikleri için böyle yaparlar. Pasaportun içine bi' 10-20 eur koyarak halledebilirsin. Başıma geldi, oradan biliyorum.

evet daha gecen hafta duyuruda birisi sirbistana giremeden geri ulkeye yollandi. havalimaniydi gerci o ama yine de sinir kapisi sonucta. tipin duzgun olsun sac sakal isidliye benzemesin.

birkaç formalite sorusu (nereye gidiyorsun, yanında kaç para var, kaç gün kalacaksın vs.) dışında sorunsuz olarak tüm ülkelerden geçilmiştir.

bahisleri açıyorum 2 ay multi.

1 aylık mult.

20 gün single

kardeşim. daha önce vizesiz balkan ülkeleri gezdi. bir kere dubai'ye, iki kere de tel aviv'e gitti. ilk defa schengen'e başvurdu. 5 günlük almanya gezisi için 6 aylık vize aldı. sabit geliri yok. vizeye başvurduğunda işsizdi.

ben parayı altı ay ve üstüne yatırıyorum.

Ben ilk defa yurtdışına çıkarken Almanya'dan 7 günlük tatil için 3 aylık-MULTI vize almıştım.

Almanyanin bu ara bol kese durumu var,normalde 3 ay 45 gun derdim ama 6 aya 90 gun diyorum bende.

3 ay diyorum.

Esim basvuru yapti 1 haftalik icin 6 aylik vize verdiler.

3 ay çok girişli

neredeyse benzer durumdaki bir arkadaşım 6 aylık almıştı diye hatırlıyorum.

6 ay verdiler.

3 aylık asusun klavyesi bozuldu ekran klavyesinden selamlar

asus pimanlıktır

ayrıca fan sesi var 3 aylık laptopta ucuz bi model de değil

aralarında 1000 lira var. Bak internet film müzik ofis falan mac'te gayet keyifli olur neden, bataryası özellikle ofis ve internet kullanımında 7-8 saat gidecek. Ama alacağın Asus 15.6" iken Macbook 13" olacak yani film zevkini -biraz- azaltabilir. Ben büyük ekran seviyorum şahsen.

Video editing kısmı... Ultrabook işlemcileri nasıl emin değilim, ikisinde alacağın performans aşırı farklı olmayabilr ya da dedileri kadar varsa 6.nesil Intel işlemcili Asus fark atabilir. Esas olay soğutma, Macbook'tan korkma o konuda ısınsa da bir şey olmaz. Bizzat kullandım yandığını görmedim. Asus iyi kötü diyemeyeceğim çünkü bu modellerini bilmiyorum.

Ben macbook'tan sonra Asus g550jk oyun laptopu aldım, daha çok video kurgu ve compositing için kullanıyorum memnunum. Asus'un üretim kalitesi modellerine göre değişiyor galiba, mesela n550 serisinin harddiskinde ekranında problem yaşıyordu donanımhaberdekiler. Bazı serilerde bir şeyler olabiliyor, ben benimkinden çok memnunum. Diyeceğim o ki araştır yorumları oku. Asus kötü diye bişey yok, ama Apple gibi her ürününde kalite tutturan bir marka değil sadece.(ki apple'ın da ilk retinalarında ekran sorunları olmuştu hatırlatırım.) Ha böyle demişken, Asus ya da MSI ya da Lenovo vs. markalarında çok daha yüksek donanımları Apple'dan daha düşük fiyatlara alaiblirsin. Kaybedeceğin en önemli şey batarya ömrü.

eğer mac'e 3199 vericem diyorsan bi de 3500 liralık MSI'lara bak bari :P

bu arada ben olsam basit kullanımlar için Macbook air alırdım. Yine güzel batarya ömrü ve i5 işlemci + ssd, video editing hariç dediğin her işi görüyor. Ki video editing dediğin basit bir iki kanal h264 video ise onu da yapar. Bi export alırken daha fazla beklersin.

acikcasi ben 13 inch'i, 15e her zaman tercih ederim, tasinabilirligi daha yuksek. sirf daha buyuk diye 15 almak mantikli gelmiyor cunku bakildiginda 15 inch de ufak bir ekran boyutudur, ozellikle 20 kusur monitorlerin fiyatinin makul oldugu su donemde. ekran alani isteyen uygulamalar icin her zaman bir external monitore baglamayi ve cift ekran calismayi tecih etmisimdir.

halen daha 2009 mbp'mu kullaniyorum, sorun cikartmadi masallah. ama tabi en son ram'i 8 gb'a yukselttim, bir de ssd taktim. core duo islemci tabi artik zorlamaya basladi. yeni makine olarak da yine mbp dusunuyorum, ozellikle pil omru ve muhendisli,k kalitesi dusunuldugunde. arada dedim, mac pahali, windows kuracak bi laptop mu alsam, gittim butun magazalari gezdim, soyle bir dokundum makinelere, acikcasi hicbiri mac hissini vermiyor. klavyesi, trackpad'i, kamerasi, ekrani falan derken.

amerika'dan gelen birini bulsam girisicem, burada cok pahali malesef.

macbookpro kullanıyorum, müzik video photoshop işleri için osx'i oyun ve genel kullanım için mbpro nun içine kurduğum windows 8 i kullanıyorum.

iki işletim sistemindede hiç sıkıntı yaşamadım. yeni çıkan tüm oyunları oynuyorum. fakat mac te bence önemli noktalardan birtanesi ssd. bence ssd olmazsa olmaz abi.

bide benim bilgisayar mbpronun en üst modeli yani seninki mac te bile ssd olmadığı ve ram düşük olduğu için uçmayacak bence. ekran kartıda cacık, retinada değildir muhtamelen ben şahsen sana biraz daha para biriktirmeni öneririm.


asusta güzel değil, ben müzikle video editle uğraşıcam diyosun fakat iki bilgisayarda bence buna uygun değil.


aynı mac te 2 işletim sisteminin farklarını kısaca şöyle açıklıyaıym, osx oldukça stabil ve kaynak kullanımı konusunda çok cimri, mesela uzun süren bir video edit yaparken bile fanların sesini duyamıyorum. ısınma katiyen yok. windowsta ise sistem boştayken fanların çalıştığını hissedebiliyorum, oyun falan oynadığımda bilgisayar her ne kadar aluminyum kasa da olsa ısınıyor fanlar tam güçle çalışıyor ama işimi görmüyorda değil.

o macbook alınmaz. eski model o. hem ağır ve kalın hem de retina display yok. o kadar paraya kesinlikle alınmaz. mac'e heves ettiysen bin lira daha ekleyip retina display almalısın. pişman olmazsın onu söyleyeyim. nobody'nin dediği gibi mac ayrı bir dünya. ama ilerde lan bi oyun oynayayım dersen onu unut.

mac'e windows kurmak gibi bi amelelik yapmayacaksan işlerini çok zorlaştıracaktır bunu aklında bulundur. indirdiğin neredeyse her programın mac uyumlusunu indiriceksin cart curt bi sürü dalgası var.

Mac'e Windows kurmak niye amelelik olsun?

Adamlar sırf sen bunu yapabil diye Boot Camp diye bir şey koymuş işletim sisteminin içine. Bende mesela disk 2 parça ve windows 10 da kurulu. Gerçi hiç kullanmıyorum ama ihtiyaç olursa canavar gibi çalışıyor.

mac'e ssd takmayacaksan alma. hdd'li bilgisayar kullanmak amelelik cidden artik

bana göre mac'e windows yüklemek androidli iphone çakması üretip Phone6 diye satmak gibi birşey. adamların windows yüklemene müsade edecek donanım sunması bunu istediklerinden değil yoğun talepten kaynaklanıyor. satış stratejisi.

Yoğun talep var madem, neden amelelik olduğunu da açıkla.

Sonuç: Macbook Air 13' 128 GB SSD :)

hadi hayırlı olsun iyi günlerde kullan :)

turna.com'dan bakabilirsin.

THY Atatürk - Ankara arasında tekel firma. Başka firma yok. Ama Sabiha 'dan var

aynen, başka firma yok.

Sahibinden de olabilir.
Ticaret gibi Yaparsanız vergisel sıkıntı olabilir. Evdeki üç beş parça eski eşyayı satmAkla sorun yaşayacağınızı sanmam

instagramda garage sale gibi bir hesap açıp fotolarını fiyatların ekleyin, duyurudan da alınık satılık ya da ekşimarket kısmına linkini verin en kolay öyle olur diye düşünüyorum. sahibindende hepsine ayrı ayrı detay girmek çok yorucu oluyor.

letgo'yu deneyin bence.

letgo +1

facebook'ta bir dolu ikinci el eşya grubu var, ben birkaç parça eşyayı oradan rahatlıkla satmıştım.

yazdım bari kalsın. yapı krediyi aradım, önce USD sonra Euro'ya çeviriyorlar yani çifte kur farkı yemiş oluyorsunuz. ama yine de bir alternatif... yıllık hesap işletim ücreti 64,5 TL (6 ayda bir) yani 129 TL.

ama hala emin değilim hangisini yapsam diye... garanti'deki hesabımdan mı çeksem ihtiyaç halinde yoksa yapı kredi'de hesap mı oluştursam bilemedim.

yapıkredide bir euro hesabı açsanız ve o hesabı kartınıza bağlasanız olmaz mı ki? paranız TL hesabınızda durur, çekmeden önce internetten euro'ya çevirip o hesaba aktarırsınız.

ama bu duruma önlem olarak yapıkredi döviz hesapları karta bağlanamz gibi bir şey yapmış olabilir tabi onu bilmiyorum. Garanti bankasında yapılabiliyor ama, şu an kartıma bağlı bir euro hesabım var benim. (gerçi garanti de işlem ücreti alıyor yurtdışında, iki ucu boklu...)

Gittiginiz ulkede bir hesap aciyorsunuz, yapi kredide de euro hesabi aciyorsunuz. Iki hesap arasinda havale yapip, gittiginizulkenin bankasindaki hesaptan cekiyorsunuz.

Gittginiz ulkede mutlaka hesap actirin. Faturalar vb icin gerekli olabiliyor. Enpara gibi bankalar da var, online olarak. Onlari da kullanabilirsiniz hesap isletim ucretleri ilk 1 yil ucretsiz oluyor.

1 seneliğine gidiyorsan cepteteb aç, ben öyle yaptım. kullanmadım ama heryerde anlaşmalı bankalardan ücretsiz yazmışlar o sebeple güvenirim yani.

Güzel tarif etmisin:) arada oluyor bende

asla.
yalandan sürekli kaçma çabasındayım.
bazen söylediğim oluyor tamam ama durduk yere asla.

Taksicilere yalan soyluyorum. Genelde yasimi gostermedigim icin beni ogrenci saniyorlar, "hangi bolumde okuyosun" diye muhabbet actiklarinda "isletme" diye kestirip atiyorum. Obur turlu yasimi isimi vs soylesem 5 saat adamin muhabbeti cekilmiyor, isletme de hakkinda soru sorulmayan tek bolum zamanla o cevapta sabitlendim.

hiç olmuyor ya :/ buna üzülüp duruyorum ben de. kendimi her daim gerçeği söylemek zorundaymış gibi hissediyorum. bir de genelde sözlü iletişime geçince aklımdaki ilk şeyi söyleyiveriyorum karşımdakine, kafada hızlıca kurma ve dile dökme gibi bir yetim yok. senin varsa kıymetini bil.

genelde t.şak geçerken sallarım bir şeyler. ama abartı olduğundan anlaşılır. bunun dışında öyle yalanlar söylemem.

Evet :-/ Sonra kendime kızıyorum. Yavaş yavaş üstesinden geliyorum ama sanırım.

duruma göre ad soyad, oturduğum yer, yaşım gibi belirleyici şeylerde yalan söylüyorum, bu duruma göre olan kısımda yalan söylediğim kişiler genelde hayatımın geri kalanında tekrar görmeyeceğim yada görsem de selam vermeyeceklerim. Bir anlamda aslında anonim kalma endişesi bendeki. birazda fişlenme korkusu

aslında dediğim yalan tamamen amaçsız olacak. çok basit bir örnek vereyim mesela arkadaşınızla konuşurken dün erken mi uyudun diye sordu sen de geç yattığın halde evet erken uyudum dedin ve konu kapandı. yani geç uyudum desen de erken uyudum desen de bi anlamı yok ama sen doğruyu söylemedin. bunun gibi bir yalandan bahsediyorum.

uyurken telefon çalarsa ve keyfim gelir o telefonu açarsam , karşıdaki " uyuyo muydun la " diye bir soru sorduğunda kesinlikle "yok oğlum ne uyucam bu saatte " derim.Sebebini bende bilmiyorum.

Evet soyluyorum ve neden yaptigimi ben de bilmiyorum. Mesela basim agriyor sebebi sorulunca aslinda ac kaldigim icin agrimasina ragmen birden sacim islak ciktigim icin diyorum. Boyle cok cok gereksiz ve anlattigin gibi iki taraf icin de hic anlam ifade etmeyen bircok konuda yapiyorum ve sebebini ben de bilmiyorum.

Durup dururken yalan soylemiyorum. Aciklamaya usendigim seylerde ya da kisa kesmek istedigimde soylerim bazen.

Normalde söylemem ama neferkitty'nin verdiği örnekteki gibi muhabbet kurmaya çalışan insanlar için yedek bir ismim, okulum ve bölümüm var.

hayır. bence uzun vadede insanın kendine zarar veren bir şey yalan.

gereksiz insanların gereksiz sorularına bazen yalanla cevap veriyorum. bkz. taksici vs. o yalanlar da genellikle gerçeğe yine de bir şekilde yakın oluyor. durduk yere yalan söylemiyorum.

taksiye söylenen falan nedensiz yalan değil ki, çoğu kişi yapar.
bende şöyle olabiliyor.
geçen mesela arkadaşım "napıyorsun?" diye mesaj attı. film izliyordum ama "işte face'e fln bakıyorum" dedim. bi amacı yok. bilinçaltındadır belki böyle şeylerin açıklaması.

gerekince yalan söylüyorum, gereksizse söylemem.

Marketing airline yani adria kuralları geçerli oluyor.

Havayolundan gelen cevap:

thank you for your message. Since these flights are operated by Turkish Ailrines, their rules regarding luggage applies.

In this case weight of checked-in luggage is 30 kg.

pinterest

eksisozluk.com

buzzfeed
9gag

isitfullmoon.com

ekşi sözlük. süper bi site.

youtubeu düzgün kullanirsan orada devasa bir bilgi, eglence arsivi var. kimi takip edecegine bagli olarak inanilmaz faydali bir olusum. 9gag ergen, buzzfeed listelist vs gibi siteler inanilmaz popüler kültür kokuyor, imgur daha farkli bir ortam, daha da spesifik girer subredditlere hükmederim dersen reddit bir tik üstü.

dedigim sitelerden hicbiri cok taninmamis degil, ancak düzgün verimli kullananini görmedim pek. bense hergün oralarda moduma göre seyler bulabiliyorum.

www.stumbleupon.com

renkli renkli baksırlar

ciddiyim.

Güzel bir mekanda rakı için beraber.

Beni bir M4 çok mutlu ederdi mesela şu anda.

şömine başında, beyaz ayı postu üzerinde beraber sıcak şarap içmek.. bir hafta sonu kaçamağı.

"dışarıda da lapa lapa kar yağacak tabi.

güzel bi atkı ve eldiven olabilir, mevsime uygun. bere belki.

play station 4.

uzaktan kumandalı helikopter & drone vs.

tesla model s

madem bütçe sınırı yok, en mutlu olacağım şeyi yazdım.

cinsiyetinden başka hiçbir özelliği bilinmediğine göre oldukça subjektif cevaplar almanız muhtemel.

beni en çok mutlu eden hediyeler ps4 ve tuttuğum takımın futbolcuları tarafından imzalanmış forma olmuştu şimdiye kadar.

rolex

drone

playstation 4

saat-spor ayakkabı

xbox one . kinect te çinde olsun

nasıl biri olduğuna bağlı ama misalen şile dolaylarında bir yerde bir hafta sonu baş başa kalmak (manita ise tabii) hem huzur hem mutluluk verir.

bunun haricinde eğer sevgili falan değilseniz ama yakın arkadaşsanız eğer, sizin yaptığınız her hangi bir şey daha makbule geçer (benim için en azından)

gömlek, pantolon, bere/eldiven/atkı takımı gibi şeylerde kullanışlı ve iyi olabilir.

-ps4
-saat
-maç bileti

Oyuncak klasik araba

drone beni de mutlu eder
şöyle fpv li kameralı falan
öperim yanaklarından

küçük düşünün.

Bütçe sınırı yoksa böyle sürekli uğraşacağı şeyleri almak mantıklı. Ha merak etme seni ihmal etmez. Sadece onun için ayrı bir heves olur.

Bilgisayar oyunları
xbox
drone
ihtiyacı varsa ayakkabı, kazak, atkı gibi şeyler
Telefon kılıfı, bilgisayar fanı, yeni fare gibi şeyler
Maç bileti
vs vs.

profesyonel fotoğraf makinesi

teknolojik herhangi bir aygıt.

www.konyalisaat.com.tr

www.bahriyeli.com.tr

arnold schwarzeneger+1

www.youtube.com
sadljfsd :D

Sırasıyla fiyat olarak çoktan aza (kendimden örneklerle geldim)
- 67 model ford mustang
- fenerbahçe - fenerium üst d blok kombine
- cep telefonu
- laptop (oyun ve performans olarak uygun)
- play station 4 + fifa 16
- 21 yıllık macallan (viski)
- deri ceket
- kaliteli bir puro (marka veremedim)
- cep matarası (viski vs. için)
- deri cüzdan
- atkı

www.driveatank.com

@nawar dogru yerden girmis, takimla bozmus. saglam single malt viski, robdösambr seklinde gidebilirdi, futbolu cikar, mustangi vurgula o zaman +1.

röpdoşambr, viski, puro ve terlik. hepsi bir arada olmalı.

Ne sevdigine bagli.

Fotograf icin :

SONY DSC-RX100M4

Oyun icin :

PS4

Hiç fena olmaz.

meme diyen olmamış. hiç mi erkek yok lan burda.

neyse. meme harici bir şey dersen de. yine meme demeyeyim. memeyi unut. meme yok.. meme yok.. meme yok..

şey. onun için çabaladığını gösteren şeyler.
elle çizilmiş kötü resim, meme, elle örülememiş bile olsa şal, meme, liflerine kadar soyulmuş mandalina, meme, ama yinede meme demişken. bir erkeği tabi cinsel şeyler sevindirMemeli ama pahalı bir hediye verilMemelide.. hemen karar da verilMemeli, ama alacağın hediye tükenMemeli,

Oncelikle elinize saglik.. simdii.. atki takmaz,xbox i var oynamio bile, kiyafeti zaten kendisi de aliyo. Siradan olur. Ickisi sigarasi yok. Bi futbolcu vardi onu sevio ki ben adini unuttum. Yazik lan bana.. yandi walla beyin hùcrelerim..

@aynadakiyabanci tuttuğun takımın diye oku onu. Ben kendi takımım için yazdım listeyi yukarıda yazdığım gibi :p

@stevie biz erkeğin sevgili ya da eş olduğu önkabulü ile geldik. O ilişkilerde memenin, seksin ve memenin ödül-ceza sistemi parçası veya hediye olmasını istemiyoruz. Doğal olarak mevcut bulunsum istiyoruz. O yüzden yazmadık. Tabii aile üyesi ise bu erkek. Bu maddeyi ve o tavsiyeleri yakıp imha edelim ama belli ki değil :p

@chezsoi o zaman seni aşağıdaki klişelere davet edelim:
- puzzle
- kitap
- çerçeve

Kıyafeti zaten kendisi alıyor da, bunları alamıyor mu? :D

Hobisi varsa ona yönelik birşey alın bence. Mesela bana birisi koga world traveller alsa çok mutlu olurum.

Kiyafeti 2 giyip atacak.. ben daha kalici bir o kadar da severek kullanacagi bir sey ariyorum.:)

Tuttuğu takımın forması,
Deri cüzdan,
Kamplarda falan kullanılan çok amaçlı gadget'lar, survival tool'lar (Alüminyum araç gereçler, ıvır zıvırlar)
Saat denmiş ama fiyatı dört haneli olmalı bence güzel bir kol saatinin.

Tüm bunlar dışında fiyatı olmayan ama paha biçilemeyen şeyler de olabilir. Kişinin yeteneğine bağlı. Örgü, çizim vesaire.

Ayrıca memeyi erkekler değil, oğlanlar ister. :) Stevie'ye selam.

Formayi da aldiydim.. :))

27 yasinda xbox i var ama dedigin gibi zaten 1 yildir hic oynamiyor. Aynen forma da dolapta còp oldu. :))

klibi izlemedim ama, bu olabilir mi?
The Weeknd - Can't feel my face

@uuth ta kendisi! Çok teşekkürler.

Çok kötü abicim çok. Valla bak.

önerilere de açığım, hiç anlamıyorum bu işlerden :D kışın sıcak tutsa yeterli, tip önemli değil :D

Kent içinde değil de, böyle ne bileyim dağda-ormanda-nehirde falan ava-balığa çıkılır soğuk havalarda, oralarda iyi gider gibi anca.

para o kadar önemli değilse, jack wolfskin veya north face modellerine bakabilirsiniz. 300-400 bandında güzel modelleri var.

ben beğenmedim. inşaatta çalışan mühendis montu gibi.

"inşaatta çalışan mühendis montu gibi." yorumu cok dogru cunku zaten cat marka. dogrudan insaatta calisan insana yonelik urunler.

Eger kisin -20'leri goren bir yerde yasamiyorsan benim gibi, cek bir yun peacoat, her seyle gideri var.

www.google.ca

bence güzel ya, ben giyerdim. mis, içine her şeyi atarsın. cüzdan, telefon, e-book reader vs.
tam benlikmiş aslında:)

Valla basima bir sey gelmeyecekse ben de begendim.

bunların 3ünüde alacaklarını sanmıyorum. Hele en sondaki çok sakıncalı. Ama tamamını bagaja verirseniz sorun olmaz.

benim isviçre cakisi italya, belcika, ispanya vs. yerlerde gecti sadece fransa'da takildi. hatta parmak arasina alip, olcusune bakti ve kucuk geldi ama yine de sokmadilar ucaga. her sey olabilir.

hiçbirini kabine alamazsınız.

Çok tehlikeli bir yerde mi yaşıyorsunuz garibime gitti bu kadar delici aletle dolaşmak, ve evet almazlar.

Sanki hangisini alırlar desek onu alıp öyle bineceksin uçağa ve bir şey yapacaksın gibi :D nolur yapma bir şey :(

tirbüşonlu magneti almadılar bunların hiçbirisi geçmez

düzgün kontrolden geciyorsan hicbirinin gecirilmemesi gerek.

üçünüde almazlar

3. sü harikaymış alabileceğim link atar mısın :D

çamaşırın arasına sıkış tepiş koyarsan görmeyebilirler ama risk.

Fransa ise takilabilir. Siki tutuyorlar orada.

@mesgul, hediye geldi.

bi uçuşta yanımda keman yapımı öğrencisi bi arkadaş vardı. onun da yanında
özel keman yapımında kullanılan kesici aletler vardı. italyaya gidiyorduk.
bavula koymamıştı arkadaş. dolayısyla xrayden geçerken polis durdurdu, sordu.
çok yalvardı arkadaşım vermemek için, sonunda polis hosteslere vermeye ikna oldu.
inince alırsınız hostesden dedi... biz de inince almayı unutup 2 saat havaalnında
thy ofisin açılmasını bekledik vs. sonra da bulamadık.

3ünün de alınmayacagını söyleyen olmadıysa ben söyleyebilirim. aklından bile geçirme.

alkol, kolonya, tiner, aseton gibi maddeleri deneyebilirsin.

aseton çözer.

bunları kullanırken pembe eldiven takmanızı öneririm. ihmal etmeyin.

bizim banyoda da her fayansın üstünde vardı, temizlik malzemeleri satan yerde sihirli su fayans ve derz temizleyici diye mavi bi su satıyolar. biz 1 litresini 3 liraya mı ne almıştık nilem marka. hem spreyli hem normal şişede olanı var. derz aralarını da fayansları da cidden tertemiz yapıyo ama yaparken mutlaka eldiven ve maske kullanman lazım çok ağır kokuyo. spreyle bi güzel sıkıp kapıyı kapat biraz beklet sonra üstüne duşu tutunca bütün kirlerle beraber o yapışkan izleri de akıyo gidiyo ovalamaya bile gerek kalmıyo

Olur da biri bakarsa diye yazıyorum: zeytinyağı ve pamuk. Biraz uğraştırıyor ama çok da güzel geçiyormuş, tecrübe edildi.

çıkarkenki sayaç numarasını not edin. fatura gelince ev sahibin sana bildirir, metreküpüne göre bölüp ödersiniz...

Aynen dediğiniz gibi oluyor. Eski bir faturayla birlikte sayaç üzerinde yazan kullanımları not alarak ilgili kuruma başvurabiliyorsunuz.Onlar beyanına göre sana fatura çıkarıyorlar hemencecik.

@delicevat orda da usulsüz kullanım diyip yakmasınlar başımı ondan tırsıyorum :D

Neden yaksinlar baskasinin faturasini oduyom dersiniz.

boya hariç 400 e boyattık ama byaz renkti dduvarlar biz de beyaza boyattık. renkliyse duvar fark ettiriyor baya fiyatı.

bulunduğunuz muhite göre değişir. ama 250-400 arası normal. bunun üstü çok pahalı... boyalar hariç...

armut.com dan 600 Tl fiyat aldım malzemeler dahil. Sanırım iyi bir teklif yazılan cevaplara bakılırsa.

nasıl bir yamukluk olduğunu tam anlamadım ama slightly tilted olabilir.

@cinsi kisi hafif eğimli işte sanki bir ayağı çok az kısa olduğu için sağa doğru çok hafif bir eğim var onu demek istiyorum.

sallanıyorsa "wobbly" olabilir

burda kuna bulursan çevir de nereden bulacaksın

bankadan istersen getirtirler kuna'yı. ama kur farkından üzebilirler.

burda euro yapın, gidince kuna yaptırın. biz öyle yaptık. havalimanından ulaşım için minimum bozdurup sonrasında şehir merkezinde bozdurduk ihtiyaç oldukça.

her anı fotoğraflayarak. daha sonra fotoğrafları birleştirerek videoya yaparssanız olur.

kamerani sabitle, kipirdatmadan zaman zaman fotograf cek. cektigin fotograflari gif olarak cikartabilecek bir programda sirala ve zaman araligini ayarla...

buna stop motion degil de daha cok time-lapse photography deniyor. stop motion daha ziyade animasyon icin yapiliyor ve devam eden bir hareket olmasi gerekiyor.

@klassno Fotoğrafları hangi programla birleştiriyoruz?

@idexo Çektiğim fotoğrafları gif olarak çıkartabilecek hangi program?

gifmaker.me

eğer biliyorsan photoshop ile de rahatlıkla yaparsın...yanılmıyorsam telefonlar içinde basit gif yapan uygulamalar mevcut

play.google.com

Kopuk kedi ismi diil mi ya?

orgül - eksisozluk.com

kıyafet adında bir kız vardı ilkokul 1-2-3'ü beraber okumuştuk.

sonuc (ch)

çavlan =şelalenin küçüğü demekmiş çok şaşırmıştım.
kız ismiydi