Onun üzerine 12 yıl 15 saniye ekleyeceksin, malum yıldızlar geç görüyor biraz.

baban heyecandan sıkıntıdan tam saati bilmiyor olabilir ama hastane de dakikası dakikasına yazmamıştır büyük ihtimalle. ama saat 5 ile 7 küsür arasında olduğunu biliyorsun. bu kadar sürede bir burç atlamış olur gene emin olamazsın, bu yüzden güvendiğin bir astrolog varsa rektifikasyon (doğum saatini belirleme) yöntemiyle öğrenebilirsin. yaşadığın önemli olayları alacak ve uygun konumları hesaplayıp o yasananlara en uygun doğum saatini belirleyecek.

bu rektifikasyon olayını da duydum ama yoğun bir işlem olduğundan kimse hayrına yapmıyor, bu gibi durumlar için de para dökemiyorum yani
kendi kendime çıkarıyorum, bir aralar kafayı sıyırdığımı farkedip bıraktım ama tekrar bir yönelme oldu keşke şu belirleme olayını bilsem de kendim yapsam..

uygun bi zamanında yaptırırsın öyle çok paralar alınmıyor bunun için. çünkü haritanı iyice anlamak, üzerine çalışmak istiyorsan doğum saatini kesin olarak belirlemek durumundasın. aldığın her bilgi yanlış olabilir yoksa. ama tabii ne düzeyde ilgilendiğin de önemli.
tamamiyle hakim olmak gerekiyor astrolojiye, doğum saatini doğrulayabilmek için.
ama aylık yıllık yorumları okumak için gerekliyse örneğin, hangi iki burç arasında kaldıysan ikisinin de yorumlarını oku, hangisi sana uyuyor tahlil et.
genel yükselen yorumlarıyla da bunu sağlayabilirsin. en iyi çözüm bu şimdilik.
ama saati kesin bilmen durumunda yükselene gelen açıları da bilirsin ve yükselen astrolojide bazıları için en önemli nokta oldugundan cok da bilgi edinirsin. bir de ay ortalama iki saatte bir derece ilerler. onun dışında haritandaki diğer değişkenler zaten yerlerinde olacaklar.
ama orta noktalar harmonikler arap noktaları gibi çok özel bilgiler dakikalık işliyorlar.

atılan tuzu yokedemezsin :/

O tuzun tadını götürmen tuzu yediğin gerçeğini nasıl değiştirecek anlamadım. Patates tuzu yok etmiyor sadece tadını seyreltiyor.

maalesef patates dışında başka bir seçenek yok.patatesi yemek pişerken at yemeğe,piştikten sonra çıkar.tadı falan geçmiyo ki yemeğe.

annene söyle rafine tuz değil de kaya tuzu veya deniz tuzu kullansın daha sağlıklıdır. bir miktar tuz zaten insana gerekli onu da almasan olmaz ki onu zaten zeytin ve peynirden alıyoruzdur.

gidiyorsun ama bu değerler senin şişman mı yoksa zayıf mı olduğunu gösteriyor o değerler ise normal sınırı ifade ediyor yani 210 boyunda 107 ile 91 arasında isen normal kilodasın şuan sen zayıfsın hemde çok zayıf.

peki o gitmeme değerleri neye göre belirleniyor yani kaç olsam gitmem gibi bir soru soruyorum aslında.

birhelkedolusubilgi.blogspot.com

58 kilo ve altina tehir verilir yuksek ihtimal.

Onlar alt ve üst değerler değil mi? Arasında olman gerek. Yani bunlar normal değerleri gösteriyor.

Yalnız bunların üst değerleri niye bu kadar az? Emin misiniz 3 yıl bunun dışında kalınınca askere gidilmediğine? Hiç mi yağ-kas oranına bakmıyorlar anlamadım ki.

Edit: Hmm, entrapmenin verdiği linkteki gibi galiba.

3 yilda kesin "curuk" alinacak diye bir sey yok. o tablo dogru ama oradakiler minimumu gosteriyor.

exodia'nin ornegindeki gibi 186 boyda olursaniz 68 kilo ile 83 kilo arasinda tam elverisli, sulu armut gibi goruluyorsunuz. topluyorlar siz. 58 kiloya kadar herhangi bir sorununuz olup olmadigina gore aliyorlar. 58 kilo altina sen biraz sulan oyle gel diyorlar. 3 veya 4 veya 5 kere git-gel cektikten sonra yuksek ihtimal sen gelme ulan celimsiz ayi diyorlar.

benim zamanında 53 kg kadar düştüğümü varsayarsam (üniversite yıllarında) iyimiş peki bu kontroller belli zamanlarda mı oluyor yoksa herhangi bir zamanda yarın gel kontrole mi diyorlar ?

şubene gideceksin, yoklamanı olacaksın, boyunu kilonu soracak sana, söylediğin zaman bilgisayara girecek eğer bu sınırlar dahilinde değilsen bilgisayar sevk edin bunu hastaneye diyecek. adam da seni hastaneye sevk edecek. randevu alacaksın, asker hastanesine gideceksin. eğer ilk defa rapor alıyorsan ve standart kilo ile senin olduğun kilo arasında çok büyük fark yoksa, mesela 60 kilo olman gerekirken 55-59 arası bir kilodaysan sana en iyi ihtimalle 1 yıl erteye bırakma verecek. yani 2014 ocak-şubat ayında gel diyecek. ama yok kilo farkı büyükse direkt çürük yapma ihtimali de var. ama şöyle diyeyim senin kilon 68-83 arası olmalı, 62 kilo isen 6 kilo eksiğin var sana %80 bir yıl erteleme verir. seneye de aynı kilo ile gidersen bir yıl erteleme daha verir ama 3. yıl da böyle gidersen &99 çürük alırsın.

62 kiloya erteleme vermeyebilirler. benzer durumlarda sorun olmadigina dair belge verip, askerlik subesine geri yolladiklarini gordum. bir nevi kosullu kabul gibi bir sey bu soyledigim. evet, boyle bir azligin farkindayiz ama sorun olmaz gibisinden. 58'in altina %99 tehir. ya asker hastanesinde de mantik yok askerlikteki gibi. abuk subuk bir suru sey var gordum sirf iki gunluk gidisimde.

3 senede kesin diyenler olmus ama 21 yasindaki cuceye 3. senesinde yine tehir verdiler gozumun onunde. doktor uzarsin demis. bir baska spastik cocuga 4. senesinin sonunda askerlige elverisli degildir raporu verildi (annesi sevincten agliyordu). fazla kilosu olan (160 kusur boya 135 kilo) bir cocuk 5 senedir tehir yiyormus ve yine o sene de tehir yiyeceginden korkuyordu (benim siram gelip iceri girip sonradan ayrildigimdan akibetinden haberdar degilim).

gumussuyu asker hastanesine gittigimde sira beklerken doktorun oradaki hemsireyle olan muhabbetini aktarayim daha iyi anlayin.
giristeki oturdugu yerden bagirarak konusuyor hemsire:

- doktor bey, tam okunmuyor bu. hani bu az evvel gelen gozlukluye de mi tehir?
- evet ya, seneye gelsin yine, elle duzelt okunmayan yeri ya da yeniden cikti alalim.
- dort olmus ama? (seneden bahsediyor)
- benim donemimde daha kilodan uygun degildir dedigim olmadi biliyorsun
- e veremiyordur belki
- (hafif bagirarak) kilo dedigin istenirse alinir, istenirse verilir. yeter ki istesin!
- peki doktor bey

zaten o an ben kilo eksikliginden tehir ve neticede uygunsuzluk pesinde kosmaktan vazgectim :) gideyim diye bayagi ugrastim ama almadi adamlar.

Alakasi yok bu liste ile. Ben 173 - 56 olarak gittim zamaninda.

madem hortladı bu duyuru benim de katkım olsun artık tik gelir mi bilmem ama :)..

www.istahed.org.tr

Hey maşallah bea :) resmen Ağladım ve tikleri attım

Siteye özeldir. Mağazada indirim olsa bile sitedeki fiyat kadar olmaz.

Vay şerefsizler yapacaksan yıl başında yap yav. Bildiğin 15 lira daha ucuza alırmışım.

Sadece siteye özel diye biliyorum ama arayıp sormakta fayda var. Belli olmuyor çünkü.

sadece siteye özel, bugün gittim baktım daha d&r'a, indirim falan yok.

Bu arada bugün yky kadıköy şubesinde gördüm. Koleksiyon kitaplarda %50 diğer tüm kitaplarda %20 indirime girmişler. İstanbullu duyurucuların bilgisine.

onun kolları senin kollarından daha güçlü demek. bu kadar basit. senin biraz zamana ihtiyacın var. yavaş yavaş sende 30kg devireceksin. sabır ve çalışma ile oluyor ancak. ee tabi düzgün beslenmede lazım.

Zamanla. Ayrıca o biraz yağlıdır, kaslı olmadığı anlamına gelmez bu.

Ayrıca arkadaşım şu de'leri ve mi'leri düzgün yazın yav.

pek yağlı, "ben gençken peheey" diyenlerden bir amca olsa gerek. içten içten geliştirmiştir kendini.

Tamam da minnacık bir şey de ileri atsam yine aynı şey oluyor. Ayıp yav.

ben de artık indirip izliyorum yutuptan.
defalarca yüklemesinden ve takılmasındansa daha az uğraşmış oluyorum.

çok bozdu yutup, çok...

Cozumu malesef bilmiyorum ama dedigin olay tam bir izdirap. Bundan farkli olarak bazen bir sahneyi tekrar izlemek icin tutup geriye suruklediginde, videonun cogu dolmus bile olsa biraktigin yerden tekrar yuklemeye basliyor.

labrador retriever ile kurt kırması gibi geldi bana.

labrador ve husky kırması da olabilir.

"wolf's rain"deki "blue" değil mi bu (bunlar) ya :)

black norwegian elkhound diyorum ben.

www.google.com.tr
en.wikipedia.org

edit: ikinci linki düzelttim.

bir de black german shepherd varmış.
www.google.com.tr
en.wikipedia.org
en.wikipedia.org:SolidBlackGSD-1-Year.jpg

Kesinlikle kırma ama ne kırması bilmiyorum.

karabaş işte.

Hocam çok bilmişlik gibi algılamazsan ufacık bir düzeltme yapmak istiyorum.

Aynı hayvan cinsi içinde ayrım yaparken "ırk" kavramı kullanılır."cins" farklı hayvanları ayırmada kullanılan bir kavram.
Yani kedi veya köpek cinsi olabilir.Fakat labrador veya husky birer ırktır.Köpek cinsinin ırklarıdır.
Mesela insan cins(tür)'inde 3 ırk vardır.
1) Beyaz Irk (Beyaz derili veya Caucasoid)
2) Siyah Irk (Siyah derili veya Negroid)
3) Sarı Irk (Sarı derili ya da Mongoloid)

Kedilerde "Ankara kedisi" veya "Brazilian shorthair" ırkları vardır mesela.

Saygılar.

Elbette biliyorum cins ne tür ne ırk ne :) Gelişine yazdım işte anla. Ayrıca benim bildiğim insanın o dediğin 3e ayrılma olayı epey süre önce kaldırıldı.

Avrupa'da sadece İngiltere için vize gerekiyor, gerisine gerekmiyor mesela. Çıkartabilirsin 25'in altındaysan.

Pasaportu alırken defter harcı veriyorsun sadece, o da geçen yıl 62 liraydı.

Vayt be.

Dün kısa yazabildim acelem vardı neye hatırlamıyorum:

www.mfa.gov.tr

şuraya bakarsan burada her ülke için hususi pasaport durumlarına bakarsın. o yeşil pasaport demek oluyor. çok güzel bir şey, ab vatandaşı gibi giriyorsun avrupa'da. ama sonra 25 yaşında elinden alınacak olması ise bana bayağıdır kabuslar gördürecek kıvamda heheh.

bir sürü şeye de para vermiyorsun çıkartırken, sadece evet defter harcı tarzı bir şey veriyorsun. vize parasından da yırtmış oluyorsun yani. ankara'ya girer gibi giriyorsun. havaalanında 15 tl'lik falan bir pul var onu alırsın sadece.

babandan doğru alabiliyor olman lazım emin değilim, tekrar bir bak sen.

Vay Marmara Kâzım vay, olur elbet, ne gibi bir sıkıntı çıkacak?

ne sıkıntısı?

edit: yok bence bişiy olmaz.

kafan mı güzel amk. ne sıkıntısı. diktirirsen diktir.

pardesünün kumaşına bağlı, böyle bi ağırlıkla sünüm sünüm süner mi ola?

sıkıntı derken müdürüm?

Evet sünmedir, deforme olmadır ondan bahsediyorum.

hacı iki taraflı diktir, sonra matara dolu iken düşme yapıyor tek taraflı.

4 saatten kasıt nedir direksiyon dersi mi?

10-12, 13-15 arası dersler var diyor ancak benim bildiğim ilk gün sadece simülatörde seviye ölçümü yapılacaktı. Bunlar 2'şer saatlik 2 seans mı yoksa yazılı sınav dersi mi anlayamadım.

ders anlatacak yolda şu şerit kullanılır aradaki mesafe şu kadar olur vs.

açacağın başlığa tüküreyim ben. professionaltools yaz açılır.

fakers.statuspeople.com

evet diş fırçalarken de diğer elinle dambıl kaldır indir. ama bir gün başka kolunla fırçala diğer gün başka, dengeli gelişsin kollar.

Az yap, duyduğuma göre o teknik 1 ayda 60 santim pazu yapıyormuş.

youtube'da tekniklerin videolarını izle.

hoca dambıl işi öyle ne kadar yapsam o kadar şişer mantığıyla yürümüyor. doğru çalışmazsan bir süre sonra abuk subuk bi şekil çıkabilir ortaya. fazla yapmak kası zedeler bi sonuç alamazsın. dambıl varsa programlı şekilde çalış barbel yada hammer curl şeklinde 2 şer set yaparsın. film izlerken bileğini geliştirmek için şu sıkılan hedelerden alabilirsin.

www.youtube.com bu video çok iyidir,3-4 hafta yapınca farkı göreceksin.

vermem

"abimin bi' arkadaşı" nedir ya? 20.000'den bahsediyoruz burada.

koşarak uzaklaş. borç alabilmek için insanlar ne yapacağını şaşırıyor. a okadar parayı belge olmadan verme enet gibi mesela. artı parayı alan veya sana senet imzalayan kişinin malı mülkü var mı? şu an işin en kötüsünü düşünmen lazım. tefeciler vermiyor o kadar parayı.

verme paranı.

o parayi birak arkadasinin abisinin arkadasina, babana bile verme..
sakin.
eger ki bu parayi degerlendirmek istiyorsan, git kredi cek 10bin liralik, sonra, git, 2012 model fiat linea al, git bi tane rent-a-car'a, arabani 2 senelik kiralatmak istedigini soyle.. aylik sana 800 lira gibi bi para getirir bu. 2 senede hem 1 tane araban olur, hem 20bin liran degerlenmis olur hem de 10bin daha kazanmis olursun.

selamlar..

bunu sizden alacagına bankadan alsın madem o kadar kazanabiliyor . banka yıllık %25 faiz alıyor.. eger boyle bır ımkanı olsa sonsuz zengınlıgı elde ederdi..

paranıza sahip olun . bahsedılen seyın gerceklıgı yok..

sakın verme.

1 yılda 20 bin lira olan paranı 44 bin lira yapıp sana geri vereceğini söylüyorsun yani. borsada bu parayı çok çok çok ama çok risk almadan yapması imkansıza yakın. borsa kazandırsa kazandırsa en sağlıklı, en az riskli şekilde şu günlerde yıllık yüzde 20 kazandırır. sen yüzde yüzün üzerinde bir kazançtan bahsediyorsun. rasyonel düşün. ana paranı bile alamazsın. bir soru;

bir yılın sonunda arkadaşın sana gelip, abisinin arkadaşının parayı borsada kaybettiğini, batırdığını, hiç ettiğini söylediğinde ne yapacaksın?

eğer niyetin varsa bir yatırım şirketine sözleşme karşılığında muhafazakar risklerle paranı teslim et. emin ol daha akla mantığa yatar. uzak dur.

hocu,

www.isbank.com.tr

bak şu adrese, işbankasından 20 bin lira kredi çeksen ayda 1900 lira ödemen gerekiyor. senin arkadaşın abisinin arkadaşı parayı bankadan alsa 1900 lira ödeyecekken senden alıp 2000 lira ödeyecek ve 1 sene sonunda 20.000 lira daha verecek sana. buna inanıyorsan o para muhtemelen lotodan çıkmıştır zira 20 bin lira çalışıp kazanıp biriktirecek zekada bir insan buna sadece güler.

zaten vermeye meyilli değildim, ama kafamda bi acaba vardı.. çok teşekkürler görüşleriniz için..

verme sakın. gitsin kredi çeksin bankadan.. sen banker misin amk?

Senet yaparım.

1- Parayı tabi ki vermeyin.
2- "Yediğinizin içtiğinizin ayrı gitmediği" o arkadaşlığı bir gözden geçirin. Eğer arkadaşınız aşırı saf ve iyi niyetli biri değilse... Bildiğin yarım ağız dolandırıcılık teklifi.

Dostum sakın verme sakın

Sakın verme, çıldırma, aklını başına devşir. Sen olsan verirler miydi, bence kimse vermezdi.

verme

bu işte tefecilik deniliyor. faizli para alıp bir süre sadece faiz ödeyip sonra anaparayı ödemek yani.

gene de oran manasız derecede yüksek. ancak her noktadan batmış kimseden para bulamayan bir insan bu şartları kabul eder.

%99 olasılıkla ne paranı ne de aylık ödemeleri alabilirsin.

Ver diyince vereceksen, git ver.

Borsada bu kadar yetenekli ise zaten senin 20 bin lirana ihtiyacı olmaz, çok daha büyük bir yatırımı yönetiyor olurdu.

ver gitsin haci sen yiyemiyosan ver yesin adam

git bak için rahatlasın. buraya sorduğuna göre baya düşünmüşsün. aklında kalmasın sonra pişman olma.

git bak tabi. tatile gireceksin zaten sonra. 2.5 saatini o zaman değerlendirirsin.

ortalama tutturma gibi bir hedefin varsa ve tüm gün evde boş oturacaksan git ve kontrol et. boş oturmayacaksan kağıt kontrol etmekle olası diğer işin arasında bir forsat maliyeti yap ve karar ver. cc ya da cb olsun bizim olsun diyorsan ve de öyle görünüyor ki zaten geçiyorsun dersi otur dinlen.

Notum 82-83 civarı bir şey oluyor böyle. Eğer çan eğrisi varsa zaten epey üstündeyim, a- bile gelebilir ama yine de gitsem iyi olacak sanırım.

bazen hocalar "tamam kağıtlara bakalım ama fazla not verdiysem geri alırım" der eğer öyle bir şey söz konusu değilse ben git derim şahsen. öğrenci adamın olayı oula gitmektir zaten eline yapışmaz.

ben olsam gitmezdim, porno izlerdim evde.

kalın giyin.

tayyip'i de alsana.

Uyuşturucu madde bağımlılık yapabilir.

neyle gidiyosun o önemli?

ben de gelebilir miyim?

Valla mars-one diye bi projenin müdürü aradı, randevu istedi. Ben de ajandama baktım zorla bir yere sıkıştırdım işte. Yarım saat konuştuk anlaştık. Kolonimize alpha-male lazım dedi, koşullar da güzeldi hani. Reddedemedim.

iphone 6 getirir misin?

Giderken looneytoones tekniği kullanıp tayyibin ayağını kendi ayağıma uzun bir iple bağlayabilirim isterseniz.

marsa giderken attığın zarlar çok önemli.

dr.manhattan'ı görürsen selam söyle.

Lan koloni diyorum, alfa meyl diyorum. Dişiden bol ne var. Üremek için bolca zaman olur merak etmeyin siz, karışmayın bende.

Orda NASA'nın piç bi robotu var, onu kurcalamazsan gelme hiç.


türk hastalığı olarak elektronik aletleri kurcalamak

deepak chopra ünlü bu konularda, hücrenin hafızası filan...

Yok. Açıp bizim türklerin parapsikoloji forumlarına bakarsan bütün deneyimleri "ay galiba göz bebeğimin en dışındaki ince halkanın rengi değişir gibi oldu"dan ibaret.

Kepstekini kaplan sanıyorsan alma bence.

amerikada bazı eyaletlerde kaplan beslemek serbest. millet bahçesine dev kafesler falan yaptırmış. çoğu evcilleştirmiş bu kaplanları ama adamın biri eski eşinin yanına göndermiş kızını, kadının yeni kocası kaplan besliyormuş çocukla oynarken kaplan kızı öldürmüş.

olmuyor içgüdüsel olarak 1 yaşından önce filan saldırmaya başlıyorlar
bir de masrafı çok aşırı et yiyorlar.

nerde ne yapcağını asla kestiremezsin.cidden hayvan yani ne yapcağı hiç belli olmaz karnı tok olsada.onun yanında sen yavru oyuncak gibisin.şakalaşırkende olsa sende ciddi yaralar açabilir pençesiyle en basit örnek,kaldı ki haberde görmüştüm;kaplan tek pençe darbesiyle aslanı öldürmüştü hemde kafesten.

O değil de aklıma geldi; geçen sene bir duyuru vardı. Arkadaş, kedi diyerek ülkeye kaplan soktuğunu yazmıştı duyuruda. Eğer duyuru duruyorsa sahibine bu soru sorulabilir.

bizim enişte kaplan beslerdi. sonu iyi olmadı. önermem.

www.youtube.com

şöyle de bir gerçek var

abi siz ne cani insanlarsiniz ya. kedi kopek yetmedi mi de yirtici hayvanlari hapsetmeye calisiyorsunuz? birakin dogal ortamlarinda yasasinlar. ne lan bu?

@gerizekali sukunu verdim. o hayvan muhtemelen bir cita.

kediler bile gayet tahmin edilemez iken kaplan haliyle baya zor olur eğitmesi. bir de yine kedileri baz alarak konuşuyorum hırçını var uysalı var varoğlu var. tars birine denk gelirsen vay haline.

Capsde olan Çita yanlız, kaçarsa sittin sene yakalayamazsın.

bence uysal olur. ama 2 gün yemek verme işte o zaman seni bile yer :)

psikolojik olmasın bazı insanlar da gözlerini filan elletmez ya da içleri kalkar biri kendi gözünü ellerken bile.

Sen seçilmiş kişisin kardeş bunu da bana onaylatıp ağzımdan duyduğuna göre artık erebilirsin, izin veriyorum.

sinüzit geldi aklıma ilk. var mı? olabilir mi?

kaşı bozuk, yabancı ya da tanıdık birini görünce mutlaka ama mutlaka elini uzatıp düzelten bir muhasebeci kız vardı tanıdığım, kaşını önünde bozunca çılgına dönüyordu.
bir de yolda yürürken gözünün takıldığı bir objeye, eğer yanından geçerken dokunmadıysa, 5 km dahi geçmiş olsa geri dönüp illa ki dokunan birini daha. bebekte bir saat yolda oyaladı beni yıllar evvel lüzumsuz.
elini yıkamadan 15 dakika geçirmeyen bir başka birini daha bilirim, avuç içlerinde deriler dökülüyordu artık.

boyutlarları farklı obsesyonlar bunlar.

bazıları kendiliğinden geçer bazıları hayat boyu kalır. tedavi olma yöntemleri de var.
seninkisi ise büyütülecek türden gelmedi bana lakin bilemem.
beynindedir herşey. bitirirsen oradan yapacaksın, ezip geçivereceksin.

agy3'ün verdiği örneklerin hepsi obsesif kompulsif bozukluk, fakat seninki bana öyle gelmedi, yine de uzman değiliz ama psikolojik olma ihtimali yüksek. bunun gibi başka gariplik/sıkıntın var mı bunları sorgulayıp belki bir psikologdan yardım alabilirsin çok rahatsız ediyorsa bu durum seni.

yan yatır.

komut arayüzünü açın (konsol) komutla utorrent yükler komutla çalıştırırsınız belki.
Linux sistemlerin desteklediği uygulama uzanlantıları var bi bakmak lazım.

ubuntu yada linux yüklü mü terminalden bağlanabiliyormusun

10-20 metre kablo cekilecek, sen bile yapabilirsin ama bilmiyorsan hiç bulaşma. 10-20 liraya her hangi bir eletrikci yapar muhtemelen.

kapıcı falan da yapar büyük ihtimal

10-20 liradan biraz şüpheliyim. genellikle sırf geliş için bile para alıyorlar, bir de bunun işçiliği var. birini çağırmadan evvel mutlaka detayları ver ve fiyatı konuşun. kapıcı yapıyorsa o yapsın bence.

10-20 liraya nası yapıyorlar abi adamların eve gelişi bile 20-30 lira. Üstüne bir de onu ekle bi 50 isterler en az. Bizim burdakiler eve gelip 2 priz, 2 avizeyle uğraşıp 50 alıyor.

siz nerede yaşıyorsunuz merak ettim

Ankara, ve ustalarla çok haşır neşir oldum son 2 sene içinde malesef. Hem işimde hem de ev hayatımda.

Evet de niye manyağın ilk harfi büyük?

o ye

taşıyorum

başkasına taşıtıyorum.

herkes manyaktır. manyaklık kıstasları çok farklıdır. evet, ben de manyağım biraz.

Kanımdaki manyaklık oranını bilemiyorum.

değilims

hafif.

uu beybi

fazlasıyla

god is an astronaut

Camel.

Mogwai tabii ki. Explosions in the Sky.

maybeshewill

Vast

#postrock

"i will to go" hariç diğerleri var.

evet ne yapmam gerekir, ne yapacağım gibi anlamları var. "i was to go" bu açıdan yapacaktım, yapmam gerekiyordu gibi bir anlama denk geliyor.

be to nun iki anlami var.

birincisi i was about to do da oldugu gibi going to anlami iceriyor.
ikincisi ise must ve supposed to ya yakin, what am i to do? ne yapmam gerekiyor, ne yapmam bekleniyor anlaminda. you are to serve the drinks de senin görevin içkileri dagitmak gibi.

ah oxi ah :)
@ack bir örnek cümle yazar misin kardesim, pek görmedik de bir görelim kullanisi.

"i will to go" da olur aslında. ancak burda will "istemek, arzu etmek" manasına gelir:)

supposed to

i will to go diye bir şey olsa i am to go ile aynı anlamı taşırdı zaten. o yok. yapmam gerekir değil de biraz farklı bir anlamı var.

simdi ack'nin günahini almis gibi olduk ama 40 yillik betty azar okuruyum, ilk kez duydum will to go'yu. ama megerse varmis, google un yalancisiyim. ama orada da söyle bir durum var. ezberci türk ingilzce egitmenleri if ten sonra will gelmez der ve getirenlerin diline kirmizi biber sürer. halbuki su mümkün

if you will buy the tickets = if you are willing to buy the tickets

will to go da, kimsden duymamis da olsam, hic görmemis de olsam, teknik olarak bu anlama yakin olmak kaydi ile mümkün görünüyor google a göre. daha iyi bir bilene sormak lazim.

will to go "want to go" gibi bir anlam taşıyacağından soruya aykırı olmuş. soru zaman kalıpları üstünden sorulmuş. willing de hevesli, istekli anlamlarına gelen bir kelime. haliyle "if you will to come" "gelmek istiyorsan" gibi bir anlam taşır, gelecek zamanla alakası yok.

gelecek zaman olan will if'le kullanıldığında "ısrar edeceksen..." (if you will do...) gibi bir anlam taşıyormuş: www.bbc.co.uk

won't, would ve wouldn't ile ilgili örnekler de var bu linkte.

Susturduk, çok şey biliyordu.

yeni nick almıştır. belki de want2die sensin panpa.

(git: 540387)
daha dün buralardaymış en azından.

ben hep görüyorum, burda.

ben de bi süre yok olsam böyle soran olur mu la acaba? merak ettim bak şimdi.

o değilde bi seyduna vardı burda o nerde yav bende onu göremiyorum uzun zamandır.

bi de bryan furyes galiba.

eskisi gibi sık değil bende farkettim. işler yoğun bence.
bir de sanal uyku +8

eski akıcılık yok artık burda.bence nedeni aylardır açılmayan üyelik.yani tazelenmiyo site.benim düşüncem bu.

edit:yılbaşında bir günlüğüne açılmış o istisna..

eşi hamile, cocuk bekliyorlar.

adam baba olacak işi gücü vardır rahat bırakın:)

hanımı hamileydi yanlış hatırlamıyorsam, onunla ilgileniyordur devamlı. :)

Haklısın. Günde o kadar dershane ve okul süresinin dışında ayrılan 2 saat bile ziyan bence.

haklısın. sınavlar zor falan değil, aynı. çoğu şey bilgiden ziyade yoruma dayalı ama tabii eğitim sistemimiz buna teşvik etmediği için arkadaşlarımızın %90'ı çok zorlanıyor.

günde 10 saat çalışmak isteyenlere de "he" deyip geçmek lazım. bu 300 kiloluk bir adamın "4 ay sonra sevişiyorum aga" deyip günde 90km koşmaya kalkması gibi bi şey. ne beyin kaldırır ne vücut.

abi çocuğun hedefi ne?

ben ikinci senemde ege ziraat'e girmiştim. günde üç saat çalış diyene "yuh o kadar çalışılır mı lan" diyordum. ondan iki sene sonra tekrar sınava girip türkiye derecesi yaptım ve günde çok rahat 7-8 saat çalışıyordum. az geliyordu hatta.

yani hedefi neyse ona göre değişir bu sorunun cevabı. ayrıca sistem zorlaştı bence. ama herkese zorlaştı. bu da ilk dediğime getiriyor bizi: hedefler.

panpa bıktık kusuyoruz artık bu ben az çalışarak kazandım geyiklerinden. tamam sen aynşıtaynsın git uyu şimdi.

Mesela geçen yıl geometri (lys) ve türkçede (ygs) yorum ağırlıklı çıktı, insanlar döküldü. Olay günde 50 test çözmekte bitmiyor yani.

@mehmettt günde yarım saat çalışarak kazandım gibi bir şey yazdığımı sanmıyorum.ayrıca neyin artistliğini yapacağım burada onu anlamadım?ne ben başkasını tanıyorum ne de başkası beni.

günde 12 saat çalışmak ne ya. 4-5 saat deseniz tamam da bu ne ya. bu kadar da gaza gelmeyin la.

hiç dershaneye gitmeden Tm'de 10 000 e girdim.Ortalama 4-5 saat evde kendim çalışmıştım.Sözelde de 4000 lerdeydim.

ama şöyle birşey var ki bu sınava milyonlarca insan giriyor.Ne kadar çok çalışma o kadar çok başarı.Ben günde 300 soru çözerken, 1000 tane çözen arkadaşlarım vardı.Doğal olarakta benden yüksek puan yaptılar.

ÖSS'ye 6 sene önce girdim, ciddi ciddi günde 2-3 saatten fazla çalışma gerektirdiğine inanmıyorum. Bİlgisayar, internet, cep telefonunu at, günde 2-3 saat dershanede gördüğün şeyi tekrar et, kitaplardaki testleri çöz. Bitti. Bu kadar.

Ha ben yaptım mı, hayır. Bilgisayar falan vardı, farklı durumlar vardı, sikko yerlere düştüm. Ama gerçekten kolay bir sınav.

2009'da girdim öss'ye ben de. 10-12 saat çalışan çok çok fazla arkadaşım vardı ancak onların yaptıkları binlerce soru çözerek soruları ezberlemeyi tercih etmekti. dershane ve lisedeki bu arkadaşlardan başarılı olanlar (başarı = ilk 5000) düşünüyorum da 6-7 taneydi. başarılı olamayan elemanların sayısı ise yaklaşık 25-30 falandı. böyle bir teknik tercih edilebilir, ancak çok disiplinli bir şekilde soruları iyi ezberlemek ve gerçekten pek çok kitabı bitirmek gerekiyor.

2-3 saat çalışarak da başarı elde edilebilir, ancak o zaman da konuları gerçekten anlamak gerekiyor. böyle bir durumda da soruları hızlı çözmek için antrenman maksatlı soru/sınav çözmek gerekiyor. soruları ezberlemediğinizden her soruda mantık yürütmeye çalışıyorsunuz dolayısıyla zaman kısıtı altında sınavı bitirememekle sonuçlanabiliyor. antrenmanlarla tecrübeyle bu soruda böyle yapmıştım diyorsunuz belli bir süre sonra.

birbirinden farklı iki yöntem var bence, bu yöntemden herhangi birini seçmek kişiye kalmış. birini 6-7 saat çalışıp soruları ezberliyor diye itin götüne sokmak da gereksiz la bu diyerek, ya da 2-3 saat çalışanı yermek de gereksiz. kim kendini nasıl rahat hissettiriyorsa öyle çalışsın.

bahsettiğin duyuruya da baktım, kişi ilk yönteme inanmış bu doğrultuda tavsiyeler istemiş, tabii ki 4-5 ay boyunca o kadar az uyku ile süreklilik sağlamak pek olası görünmüyor ama bu yargıyı değiştirmekten ziyade soruya yönelik çözümler sunmak daha doğru olurdu benim fikrime göre.

doğru.

that ve if'i çıkartıp ikisinin yerine whether da koyabilirsiniz.
yemek derken ne yemeğinden bahsettiğiniz de önemli. herhangi bir yemek mi, yoksa genel beslenmeden mi bahsediyorsunuz?
"the" da ona göre değişir.

that bence de fazla. whether olcaksa da if olmamalı diye düşünüyorum.

whether'la if arasında bir fark var mı ki?

do we know whether the food is healthy or not? bence pek yakışıklı durmuyor. the doğru. şüphe yok kesin doğru o the.

He de geç. Hayatında 450 milyon tane şeyi bir arada görmüş mü acaba onu söyleyen zurna.

Dawkins'in madara ettiği fosiller mi bunlar? Keşke gerçek olmadıklarını kanıtlama fırsatı olsaydı..

sahtelik lisansı vardır anca. üniversitelerden, sergilerden kovulmadı mı hep bu fosiller?

ya olduğunu iddia ettiği fosiller bile başka başka türlere ait, aynı tür bile değil. adam yılan balığıyla deniz yılanına aynı tür dedi, var mı ötesi?

bir de birkaçının el yapımı olduğu ortaya çıkmıştı. hahah hala neyin lisansından bahsediyormuş o?

fosil sergisi gezme kılavuzu:
www.ozgurdusuncehareketi.org

boatshow çıkışında gördüm açtıkları sergiyi yıllar önce. bu malum gruba ait olduğunu sonradan anladım. meraklı olduğum için sorular sormaya başladım, gösterdikleri herşey çakma, el yapımı fosillerdi. kendileri de söylediler hatta. ama adamına göre cevap verdiklerine eminim.

kafe.

cafe ecnebicesi. aslında cafe de değil, café. kafe ise sözcüğün türkçesi. restaurant - restoran, hotel - otel gibi. bence olacaksa kafe olsun. cafe kullanımı özentilik.

tdkterim.gov.tr

cafeterya idi cafe oldu ve kafe haliyle dilimize katılmaya çalıştığı ama bence başaramadığı haldir. o bu değil vatan caddesi üstünde adam büfesine büfeterya demiş. olayın bittiği yerdir.

Yeni trend café kanka. Sen geride kalmışsın.

Üstteki cafeterya diyen arkadaşı da ayrı tebrik etmek gerek.

cafeteria (veya kafeterya)yı cafeterya olarak yazıp "cafeterya idi cafe oldu" diyen arkadaşın etimoloji bilgisini de ayrıca tebrik etmek gerek(!)

kafe. bir nevi kola.

Vay arkadaş edebiyat kooperatifine gelmişiz haberimiz yok. Merak ettim kafe-cafe daha dile katılmamışken ne diyordunuz?

@mega idea kafe sözcüğünün türkçeye girişi 1880'den öncesine dayanır. dolayısıyla türkçeye girmesinden öncesi beni pek ilgilendirmiyor. tabii bizdeki bir kısım yeni nesle sorsan onlar her gündelik tabirin son on-yirmi yıl içinde geçtiğini zannederler.

fazla bilgi göz çıkarmaz; kafe de 16. yüyılda batı dillerine türkçedeki kahve sözcüğünden geçmiştir.

@microfiction dil üstüne bir şeyler söylerken öncesi beni ilgilendirmiyor. fazla bilgi göz çıkarmaz doğru, yanlış bilgi göz çıkartır. Türkçeye kahve sözcüğü arapçadan girmiş sonra bizim üzerimizden avrupa'ya yayılıp yayılmadığı tartışma konusudur.

@mega idea Türkçedeki kahve sözcüğünün Arapça özsuyu, yoğun, koyu sıvı anlamındaki قهوة 'dan girdiğini reddetmemiştim. Batı dillerine sözcüğün Türkçe üzerinden girdiği konusunda ise bir tartışma konusu falan değil.

Öncesi beni ilgilendirmiyor diyorsunuz ama "Bu sözcük Türkçeye girmeden önce ne diyorlardı arkadaşlar" diyen sizdiniz, ben de yanıtını verdim. Kafe/café sözcüğünün kullanımı sizin dedenizin bile doğumundan eskisine dayanıyor. Dolayısıyla ben doğduğumda da var olan bu sözcüğe zaten kafe diyordum. Retorik de olsa sorunuzun yanıtı da bundan ibaret aslında.

Tebrikler, nerene takıyoruz? Madalyayı yani.

o kadar büyü, o kadar yetenek falan var elflerde büyücülerde vs. ama elektriği dahi bulamıyor adamlar.
tolkien bunu da açıklasın.

mana'sı az.

adam büyücü ama büyü yapamıyor asıl mesele o. en fazla yaptığı sopayla yere vurup shockwave yapmak. mana falan demeyin sinirliyim sikerim.

@durdenist, Aslında Saruman' ın o beyaz topunun içinden elektrik akımı geçiyor gibi oluyor ama emin değilim. Yanlış bilgi veriyor olamayayım ben.

Sanırım ciddi bir hata var ki seride, hayranları birden çöksün istemiyor. Yoksa birisi de gelir alay etmeden cevap verirdi.

çünkü bildiğim kadarıyla istari'ler büyülü yaratıklara karşı büyü yapabiliyorlar (örn 3. filmde nazgülleri ışıkla defetmesi) ancak büyüden ırak yaratıklara büyü yapmaları yasak. o sebeple gandalf ve diğer istari'ler bir elde staff (asa), öteki elde kılıç, sopa vb bulundururlar. (hobbit unexpected journey'i izlemedim henüz ama tahmin ediyorum ki orada da böyledir)

Filmde trollere ve orklara(?) karşı büyü yapıyor diye hatırlıyorum. Bir de bazıları "Büyü yapmak aslında yasak" gibi bir şey söylüyor da Gandalf şu küçük adamları eğlendirmek için havaya fişek atan büyücü değil mi?

çünkü sadece büyü yapabilenlere karşı yapabiliyorlar birde büyü yapmak çok yoruyor ilk kitapta mesela şöyle bir olay oluyordu gandalf kapıya kapama büyüsü yapıyordu o sırada balrog gelip gandalfın büyüsünü seziyor ve o da büyü yapıyor bunun sonucunda gandalf bir hüküm sözcüğü söylüyor ve kapı paramparça olup dağılıyor. Daha sonra gandalf legolasın "ay, ay balrog bu gelen" sözünden sonra şöyle diyor "ne kem talih ben ise gücümü neredeyse tükettim"

@lathspell hacı tamam yorabilir de, en güçlü 4 büyücüden biri değil mi bu adam? iki büyü yapınca mana bitiyorsa dükkanı kapatıp gidelim komple. bu arada duyuruyu ben açmadım ama en çok ben kasıyorum herhalde :D

tolkien mantık hatalarıyla dolu bir eser yaratmış bu da onlardan biri.

İstari'nin öyle paşa gönlünün dilediğince büyü kullanması gibi bir durum yok müdürüm. Ayrıca Gandalf işleri büyü yahut kaba güçle değil, mantık ve ikna ile halletmesiyle bilinir. Bir de Gandalf'ın karşısındaki elemanlar güçlerini Melkor'dan alıyorlar. Melkor, Sauron'a kendi gücünden aktarıyor. O da o gücü ve iradeyi kendi uşaklarında kullanıyor. Baş edilmesi zor bir güç bu. Gandalf'ın ona yetişen bir güç kullanması mümkün fakat onun Valar tarafından konulmuş kısıtlamaları var. Ve büyüyü aktarmak yorucu bir mesele. Balrog gibi Melkor tarafından safi büyü ile yaratılmış bir yaratığa karşı durabilmesi bile büyük mesele bence. Altı üstü İstari bu adam da. Güçleri sınırsız olaydı Saruman tüm Orta-Dünya'nın eline verirdi. Bu tarz durumlar yaşanmasın diye kısıtlamaları var. Ayrıca Tolkien her detayı ince ince dokumuş zamanında. Kalan notlarından On ansiklopedik ciltlik bir Orta Dünya Tarihi derlenmiş ki daha bize çevrilemedi. Çevrilse de şenlensek.

@dunedan panpa, elfler çok zeki varlıklar hatta insanlardan bile zekiler diye biliyorum. bu kadar zeki varlıkların olduğu bir dünyada en basitinden elektrik dahi nasıl bulunamamış. en ufak bi teknolojik alet nasıl keşfedilememiş. bisikleti bile akıl edememişler amk.

@durdenist, kitabın fantastik bir dünyada geçtiğini bir tarafa koyarak savunuyorum; Elfler "Aman abi, doğaya zarar vermeyek" modunda takılan bir örnek ırkken, ev yapacakları zaman bile yakın civarda bulunan ağaçların müsaadesi yoksa vazgeçerlerken nasıl bu adamların endüstri çağına girmelerini bekliyorsun? Hem Elfler Orta-Dünya halkı değil. Orta-Dünya'daki Elfler, Ölmeyen Diyarlar'dan sürgüne gönderilmiş olanlar. Sürgünleri bitince, ki Yüzük Savaşı'ndan sonra sona erer sürgünleri, geri dönecek adamlar. Ayrıca, yapılabilecek tüm işleri hâli hazırda doğanın rızasını alarak yapabiliyorken (iletişim, seyahat, ısınma, barınma) neden bu işler için ayrıca uğraşıp alet-edevat icat etsinler ki? Adam bir bakışta senin dürbünle göremediğin yeri görüyor. Fersahlarca uzaktan telepatik iletişime geçebiliyorlar. Yüksek Elfler'in ışınlanmaya benzer bi' olayları var. Ölmüyorlar, neden işleri hızlandırmak istesinler? Neden telefonu icat etsinler? Bisiklete, arabaya ne gerek var?

Ayrıca edit: "Büyü henüz anlayamadığımız bir bilim dalıdır" -Arthur C. Clarke-

hocam 4 tane film var ama, kitaplar ıvır zıvır, tolkien in yarattığı dünya ile ilgili bir sürü detay var, onu bilmeden sakın atlama, koskoca yönetmen jackson ve yazar tolkien bu detayları düşünmüştür raad ol

kitapların hepsini okumanız lazım bu konuda bilgi sahibi olmak için. filmde bazı şeyler değiştirilmiş. En çarpıcı örneklerinden biri haldirin miğfer dibinde öldürülmesi kitapta ise haldir savaşa bile girmedi.

şimdi şovenligin bir göstergesi yerelcilik (nativism) dir ve "bizden karakterlerin", "icimizden cikmis yerel unsurların" benimsenmesini ve öne cikarilmasini gerektirir.

demem o ki, akp nin bir oyunu kendisi.

Aga adamın tipini görünce içeri kaçıyorum yeminlen. Leyla ile Mecnun'dan sonra o sol altta ismi çıkınca hadi bana eyvallah diyip ayrılıyorum resmen.

bu arkadaşın bir çeşit yarışma programı vardı trt de yine. haber öncesi. baya da çok izleyen var. ayrıca kendisi behzat ç de konuk oyuncu ve genel olarak behzat ç. severlerden beğeni almış durumda. demem o ki kalitesiz durabilir beğenmemiş olabilirsiniz ama "bu da kim" gibi birisi bir program değil.

zaten trt de bir bbc değil maalesef.

ya o cocugu cok severdim ben:/ bi zahmet'te falanken. ama caylar benden'e bi defa denk geldim tahammul edemedim.

ilk defa senden duydum şimdi merak edip youtube'dan bir bakayım dedim. 10 saniye bile tahammül edemedim. bu neymiş hakkaten.

Aferin çok doğru dusunmussun

oh be. allahıma bin şükür yıllardır beklediğim an.
bu karardan bi süre sonra vazgeçip çılgınlar gibi delicesine sevişeceğini biliyorsun değil mi?

vuralım istiyorsun?

çok canın sıkılmış dostum.

Dibs!

ettiğimi bulamam, ilgilenmiycem ilişki bazında kimseyle.
madem bu işi beceremiyorum bari üzmeyeyim kimseyi di mi?

hosgeldin harun abi

ablacım doktora git

biseksuel ol. primin artar.

haha harun abi demeyin be
neyse, özür dileyemedim içimde kaldı. bu vesileyle hepinizden özür dilerim.
artık iyi bir insansın desin biri nolur. günah çıkarıyorum bi yerde

bunu sana hissettiren arkadaşla bi zirve yapsak diyorum. Belki herşey değişir, belki bu bir umut ışığıdır bizler için...

ben aseksüelliğe sürükleyen kezbanlığı merak ettim.

Testosterona başla.

@oldboy zirve mantıklı. keşke sözlükçü olsa, nickini verirdim.
facebookdan da silmedi allah kahretsin. utandırıyor iyice.

sen gelme!

ben gelmem zaten. sözlerinizle döversiniz beni orda. kezban linci zirvesi :/

gerçekten de günah çıkarmak istiyorsan ne olduğunu anlat burada herkese?

Bilgimize niye arz ediyorsun bacım? Giren çıkan sana :)

tamam. anlatmaya çalışayım;
ahmet olsun adı.
ahmet üniversiteden arkadaşımdı, 6-7 yıldır tanırız birbirimizi. harika bi adamdı :( bana hep ilgisi olduğunu bilirdim, ben de pek boş değildim ama hiç konuşmadık bu konuyla ilgili.
bi gün bana yazdı. konuşmak istediğini söyledi, tamam dedim, görüştük. evlenme teklif etti bana. direkt,beni uzun zamandır tanıdığını, şimdiye kadar herhangi bir uygunsuz hal hareketimin olmadığını, bana zaten olan ilgisinin zamanla daha da arttığından söz etti.
ben de boş değilim ya hani, aklıma yattı. bi an, neden olmasın dedim.
sizi sinirlendirecek kısma gelelim: sevgilim vardı.
bunu ahmete söylemedim. sevgilimle de berbat bir ilişkimiz vardı zaten, nihayetinde ahmetten bağımsız olarak kısa bir süre sonra ayrıldık.
herneyse, ahmetle bir kaç kez görüştük ve hep sevgilim vardı, o bilmiyordu. bana bayağı ilgiliydi ama benim hevesim kaçmıştı :/ sanırım evlilik fikri baştan cazip geldi, sonra sarmadı.
off uzadı.
nihayetinde ahmet sevgilim olduğunu öğrendi.

Üzmek istemem ama kadınlığı bırakıp aseksüel oluyorum demek de başka bir kezbanlık ya :( şimdi okudum yazdığını da yaptığın kezbanlık değil ama başka bir şey :)

Ahmet zirveyi tek başına yapmış zati... Vay arkadaş nabıyonuz arkadaş siz böyle..

çok utandım :(

bu kezbanlık değil bambaşka bir olay. sevgilin varken başkasıyla evlenmek ne lan? yuha.

(bkz: bana faydası olmayan)

ahahahaha çok iyi hikaye. elde var sıfır.

cinsiyet ve cinsiyet imgelerine takılmaktansa bu tip hmmm bilmemenesizlikler sonucu insanlığı bırakmayı tavsiye ederim, öyle 3 internet kullanıcısı saydırdı rahatladım olacaksa zaten bırakmayın siz master yapın bu konuda daha iyi.

kendini biraz daha iyi hissettirirse eger yaptigin iyiligi dusunebilirsin. adami senin gibi bir kadinla evlenmekten kurtarmissin.

saint +1

la olur mu öyle şey.
manyak mısın sapık mısın? titre ve kendine gel.
patron bana fırça attı diye bir daha hiç çalışmamam gerekir o zaman.
evlilik herkesin harcı değil zaten kendine güvenmiyorsan evlenmemen doğru karar.

olay bahane.

hahahahaha o ne hikayeymiş lan sen aseksüeli geç @yirtik foto haklı harbiden biseksüel ol prim yap yoksa kendine gelemezsin yıllarca BOL ilgi aşıla kendine

tam bu duyuruyu çerçeveletip duvara asasım gelmişti sonunda birisi kezbanlığını itiraf etti diye.

ama sonra açıklamalarını okudum...kezbanlık demişsin ama maalesef bu kaşarlık. =(

lunedor +1

olan ahmet'e olmuş. çocuk saf saf seni 6-7 yıl beklemiş. sende aseksüel oldum diyerek vicdanını rahatlatıyorsun, isteyerek olunmuyor maalesef. ah ulan ahmet kendimden sonra tanıdığım en şansız adam senmişsin.

hahah haketmişsin ablacım. etrafımda senin gibi arkadaşlarım var ve darısı onların başına. onlar da göt gibi ortada kalırlar inşallah :)

bu konuyla ilgili bi duyuru açılmıştı sanki?

ben de gelirim herhal

gelmem ama uzaktan bakıp gülerim:p

tarih benim için sıkıntı yaratsada bundan sonrakilere katılmak isterim

özele de yazdım ama olsun, sen beni de yaz bakalım kanka.

19una mı karar verildi :( 12si olaydı iyiydi

malum final haftası, çoğunluk 19'u uygun gördü.

12 si olsaydı bende gelirdim =/

selamlar. beni de yazabilirsiniz. sevgiler.

edit: şehir dışına çıkma durumları oluştu. bir dahakine.

Eskişehir'de zirveler gerçekleşiyor, sen atlamışsın sanırım.

www.eksisozluk.com

www.eksisozluk.com

www.eksisozluk.com

www.eksisozluk.com

yapmayalım bence.

zirve oluyor zaten arada. zirve takip enstrümanı var ya, limon... oradan hallolur bu işler.

:) vay beee.. güzel memleketimdeki suserlara baaaele.. :)

bu akşam tripubdayız :)

pelinn.
fotoğrafı çekip yollayana benden bi bira
merak ediyorum da

ben gelmiyom.

18inde gidiyom ben:( facebook hesabım olmadığı için büyük zirve için pablozgr bana bi msj neyin .. .

bir hafta daha erteleyebilirseniz ben de katılırım =)

eskişehir'deki sözlükçü kızları pek beğenmiyorum o yüzden gelmeyeceğim.

Bu tripub nerede oluyor tam olarak?

Eskisehir'e pek asina degilim.

"zirve mi? ben de geliyorum!" diye gireyim olaya. facebook olayına nasıl dahil olucaz? var mı bi' kontrol mekanizması?

maps.google.com

genjler bu akşam 8 gibi tripubdayız

yapma volkan+1 ''hayvan gibi güldüm''
Yani şimdi saat 8 de filan mı..hımm.Peki.
Şimdi şöyle de birşey var;yazmaya utanıyorum ama durum şu;normalde ben maddi durumumu her zaman iyi tutmaya çalışan biriyimdir,lakin elimde olmayan sebeplerden dolayı bu hafta çok zor durumda kaldım.Yine de gelecegim..maksat insan tanımak.Büyük zirvede de ben ısmarlarım..görüşürüz. :)

bir ihtimal geçerken uğrayıp uzaktan kesebilirim.

zirve ne kadar sürer ne ederiz bilemiyorum ama peyote'de yora'nın konseri var. 11 gibi felan başlar. tripub'dan peyote'ye akmak hoş olabilir de olmayabilir de. kararsız kaldım. kalsın böyle.

Siyah, beyaz, lacivert, füme, kırmızı, diğer bütün renkler ve en son gri. 300 bin TL'lik aracı Clio Symbol havasına sokabilen tek renk.

günün konularından biriydi

siyah olarak karar verdik. (4 erkek 2 kızdan oluşan ekip)

porsche panamera ise mat siyah. ötekiler için ise yine siyah.

En havalısı kesinlikle MAT siyah. Onu da sadece hayatımda 1 kere Mercedes'te gördüm. Müthiş bir şey idi.

en sıkıcı renkler siyah ve beyaz. arabam turuncu renk :)

siyah, kırmızı.

Turuncu, bal rengi gibi değişik renkler bence. Beyaz olanların ucuz olması (eğer alt ve orta seviye arabalardan bahsediyorsan) beyaz olduğu için değil şirket aracı olduğu içindir. Sanki öyle bir kanun varmışcasına neredeyse bütün şirket araçları beyazdır. :)

siyah ve beyaz. en sıkıcısı gri

Biz kız arkadaş ortamında tartışmıştık bunu bir keresinde. Siyah ortak fikir.

kırmızı

sıfırlarda da genelde beyaz ucuzdur. (honda hariç :)
metalik renk için genelde fark alırlar.

mustang olucaksa eğer mutlaka mat siyah olmalı. aynı şekilde jantlar da siyah.

kes.

kes

caps alıym, çok ciddi yorum yapıcam hadi.

ben de kestirince stres manyağı oluyorum, zorunluluktan 4,5 yıldır uzattığım saçlarımı kestirdim, 1000 lira verselerdi kestirmezdim. stres oranın ile 1000 liranın güzelliğini kıyaslayıp kararını ver.

1000 lira az para mı.ayrıyetten 3 numara kadar güzel bi saç modeli de yok abi,kes takıl 3 numara en iyisi.bi de üstüne para veriyolar daha ne istiyosun birader.

bana versin 1000 lira, ben keserim.

Saçın dökülmüyorsa kestir tabi 1000 liraya ben kestirirdim. Ha dökülüyorsa kestirme bidaha uzatamazsın o ayrı mesele. Bu arada eski bonuslardan olarak bonus saçın modası geçti diyorum. Moda olduğu zaman az canlar yakmazdı ama pehey pehey öhöm neyse.

static.becomegorgeous.com

Saç şunun biraz daha dolgunu. Kabarıklığı çok değişiyor.

amına bile koyardım moruk.

kafanın şekli güzelse 3 numara seksi bile durabilir. sen bi düşün.
1000 lira da iyi.
yemişim stresini.

pazarlik yap ve 1500-2000e kes

saçın onun gibiyse kestir aga. 1000 lira temiz ama parayı garantiye al.

min. 10.000 $

ünide belime kadar saçım vardı, staj için kesmek zorunda kalmıştım. ağlamıştım lan eve gidip. ama saçlarım dehşetengizdi, yarıya kadar düz ondan sonra hafif dalgalı ipek gibi saçlarım vardı, sabah erken saatte okula gitmişsem kızlar durdurup soruyordu, sabah sabah fön mü çektin diye.. böhhüüüü aklıma geldi bee..