Geçen hafta iki tane randevu aldım. Sorun yaşamadım.

covid aşı randevusu alamıyorum

BEn de 1 haftadır alamıyorum ama hiçbir randevu alamıyorum çünkü "randevu ara" tuşu aktif değil. yine saçmaladılar bence ama 182 çalışıyor.

zengin arabasıdır.

nasildir derken?

hangi araba bu? eger clio ise fazla yakiyor, sikinti var. benzinli bmw ise hangi sehrin ici onu ogrenmek lazim.

araç opel mokka, 1.4 benzinli otomatik, şehir istanbul.

SUV olduğu için normaldir.

normal, iyi bile.

Katalog verisi de 8.4. Ortalama hız yüksek sanırım yoksa kolay kolay katalog verisi tutturulmuyor. Yoksa İstanbul için benzinli araçla 8.4 iyi değer.

katalog verisi ise bu 10'a kadar yolu var.

bir de benzin, alınmaz.

masraflıdır.
benzinli ise hiç alınmaz..

Hangi şehirde? Yozgat ile İstanbul bir değil mesela. Muallak olmuş biraz. İstanbul içinse normal denebilir. Bende de benzinli otomatik suv var, 8 litre falan yakıyor şehir içinde. Şehir dışında 5.8-6 civarı.

aynen öyle, bekle daha pertevniyal'in önüne 5 saatte geleceksin.

evet geçen sene bitmişti

bitti bitti, çoktan bitti. hiçbir güzelliği yok artık. ha boğazda yalın varsa, önünde de teknen varsa belki bir şekilde zevk alırsın da onun dışında eziyet. ya da şehrin dışında izole bir hayat yaşayacaksın. o da istanbul'da yaşamak olmuyor zaten pek.

o geçit neresiymiş diye baktım da oha yürüsen çok daha hızlı varırdın zaten. Tam nereye gidiyorsun bilmiyorum ama o aralık hep öyleyse Eminönünden Sirkeciye yürü, tramvay ya da metro ile yoluna devam et otobüse tekrar binebileceğin son noktaya kadar.

cevap olarak da, 18 milyonluk şehir mi olur olm ülkedir o olsa olsa :D ama şu var buralı akrabalarım olsa da ben de dışarıdan gelip yerleşenlerdenim, Türkiye'de başka şehir zor ama bi burs bulup yurtdışı düşünüyorum inşallah. Ama dönersem döneceğim yer yine İstanbul.

tükeneli yıllar oluyor da yeni müdahalelerin durumu iyileştirmek yerine daha da rezilleştirmesi problem.
bu akşam -çok şükür evdeydim- sırf meraktan trafik yoğunluğuna baktım 18.30 gibi, %82'ydi. her yer kilit ve düzelmesi mümkün değil bu kafalarla.

Bitik Şehir istanbul. buna en iyi gidecek müzik Broken Cityden open.spotify.com

Bu havada eminönünden Yenikapıya IETT ile gidiyorsan kusura bakma ama hafiften sadistmişsin.Metro var, Tramvay var.

turkuaz haklı ben hep transit taşıt kullanırım. hadi bari metrobüse bin..

İstanbul artik sadece mecbur olanlarin ya da yogun saatlerde yasamak zorunda olmayanlarin yasadigi bir sehir, benim patron vardi mesela, trafikten yirtmak icin aksam 5 te trafigin olmadigi yonden ise gelirdi, gece on bir de isten cikardi, o trafige uymazdi yani, trafigi kendine uydururdu, boyle bir lux lazim.

istanbul şu an batmış ve uzun bir süre de bu bataklıktan çıkamayacak maalesef

Ne öğretmenliği abi ya. Adamlar bir günde binlerce memuru görevden aldı. Öğretmen olup 30 yaşına kadar KPSS'ye hazırlanıp sonunda da intihar mı etsin? 47 bin sıralaması olan birinin öğretmenlik yazması ayıp olur. Endüstriyi bilmem ama kafası çalışıyorsa çatır çatır makine, elektrik-elektronik, mimarlık yazabilir. Benim bölümümde (makine müh.) bile taş gibi kızlar var. Kız diye alanı daraltmayın. Şantiyede gece yarısı beton döken kadın inşaat mühendisleri de var. Kocaeli rahatlıkla yazılabilir.

öğretmenliği niye bu kadar hafife alıyorsunuz anlamıyorum.

çevremdeki kimse 30 yaşına kadar kpss kasıp intihar etmedi adam gibi çalışan en kötü 2. girişte atanıyor. hem şimdi malum olaylardan sonra bissürü boş yer olacak. biraz atamalar rahatlar diye düşünüyorum.

yani bunu öğretmenlik yazsın diye demiyorum sadece eğer aklında varsa, nefret ederek girmezse çok da güzel okur diye diyorum.

evet bende öğretmenlik okuyorum ama branşımı sevmediğimden zorlanıyorum net

öğretmenlik yazma.
bilgisayar müh. veya e.elektronik müh. yaz.

endüstri mühendisliğibden yeni mezun oldum. şu andaki aklım olsa anında öğretmenlik yazarım. ayrıca 30 yaşında atanmak nedir yahu. fizik öğretmenliği falan değilse rahatlıkla atanırsın 1.de

osmangazi veya kocaeli endüstri bitirip sağlam torpil bulabilirse yazsın ama kariyer net hesabı açıp iş arayacaksa kesinlikle önermiyorum. öğretmenlik seçip çok rahat bir hayat yaşayarak 2500 civarı maaş alabilir.

öğretmenliğin "hmm tutuyormuş yazayım" diye yazılacak bir bölüm olmadığını düşünüyorum. bu kafayla ya da annemin durumunda olduğu gibi aile zoruyla öğretmenlik tercih edilince mutsuz, bunalmış, çocuklardan hatta öğrettiğin konudan bile sıkılmış bir insan olabiliyorsun. mesela annem ingilizce öğretmeni ve ben televizyonda ingilizce bir program açtığımda çevirttirirdi bıktım diye. gerçekten sabır ve tutku varsa tercih edilmeli.

onun dışında bilgisayar mühendisliğinin endüstri mühendisliğinden daha geniş ve maaşı daha yüksek iş olanaklarına sahip olduğunu düşünüyorum ama bilgisayar mühendisliğinde de kesinlikle ilgi, merak ve hatta tutku olması lazım. yoksa bir şirketin IT departmanından öteye geçmek zor olur.

son olarak cinsiyetin seçilecek bölüm ve meslekle ilgisi olmamalı diye düşünüyorum.

turkiye'deki hangi endustrinin muhendisi olacaksin ayiptir sormasi? odtu endustri mezunlari bile iyi isler bulamiyorlar haberiniz olsun. ha biri cikar benim dunurum, kayincim, arkadasimin arkadasi buldu surada burada der 5. elden bir bilgi paylasir. ben de 2009 odtu mezunu olarak torpiliniz yoksa nah bulursunuz derim.

sahibinden
e&y bunları çok yakından biliyorum.

sahibinden'de maaşlar çok düşük, ortam da pek güzel değilmiş.
e&y nasıl o listede anlamadım bile :) maaşları düşük, mesai yükü çok fazla.

bunların 2 tanesinde çalıştım fakat bence listede olmalarının sebebi internette gördüğümüz google kampüsü gibi ortam süper heyo ne kadar eğleniyoruz modunda takılanların yeri olduğu için değil.

microsoft hariç bu şirketlerde çalışanlarının yarısından fazlası çalıştığı yerden nefret ediyor. babasının şirketi gibi çalıştığı yeri sahiplenenleri zaten hiç anlamam.

fakat bu şirketlerde çalışmak güzel kazanç getiriyor, yan haklar vs iyi oluyor ya da cv'de ilerisi için çok büyük avantaj sağlıyor.

Decahtlon'u arkadaşımdan biliyorum deli gibi sirkülasyon olan kimsenin memnun olmadığı bir yer o da bıraktı gitti zaten bir süre sonra.

- hilti muhteşem bir firma. hilti'ye sürekli üretim yapan bir firmayız ve kriterlerini sağlamak oldukça zor.

- novartis de akrabaların birbirini soktuğu bir şirket. tanıdığın olmadan girmen imkansız diyebilirim. kadınları çalıştırıyorlar ama çalıştırdıkları kadınları görmen lazım, anlatmama gerek bile yok. patatesi koy daha faydalıdır.

bu nasıl bir şişirme liste anlamadım.
sahibinden berbat.

e&y görünce doğrudan kolpa olduğunu anladım. e&y'un en iyi işveren olma ihtimali yok. Sıfır. 2000 tl maaşla kölesin. Bazen sen çok mesai yaptın git 1,5 ay tatil yap diyebiliyorlar ama sabah 4'te arayıp kalk ofise gel diyen şirket de yoktur herhalde.

Microsoft'ta maaşlar olağanüstü, insanlar çok güzel; büyük ihtimal sürekli birbirleriyle seks yapıyorlar. Yerinin etiler olması da trafik çilesini önlüyor.

Novartise iş görüşmesine gitmiştim, çok babacan bir insan kaynakları sorumlusu vardı. Ofis fena değil ama çok düz bir yerdi.

www.greatplacetowork.com.tr
Bu gibi ödüller iş yapılan/sponsor olan firmalara verilir. Körler sağırlar birbirlerini ağırlar. Linke bak ödüller kime gitmiş anlarsın.

Ben şahsen Türkiye'de iyi işveren ve mutlu çalışan olduğuna inanmıyorum. Bir kere ülkenin psikolojik durumu buna müsait değil. Her geçen gün artan bir sömürü düzeni var iş ortamlarında. İşsizlikteki artış da bunu tetikliyor tabi. Çalışma süreleri çok uzun, maaşlar buna göre düşük. Çok büyük bile olsalar, yerli firmalar bu sömürü mantığından uzaklaşabilmiş değil. Haketmeyen kişilerin yönetici pozisyonunda olması ve mobbing çok yaygın ayrıca. Yabancı firmalar ise ülkeye girdikten sonra türkleşiyor zaten. Yasalarda kendi lehlerine olan konuları çok güzel kullanabiliyorlar. Normalde kendi ülkelerinde yapamayacakları şeyler bunlar. Dışarıdan ne kadar iyi de gözükse, içine girildiğinde anlaşılıyor her firmanın esas olayı. Bu liste de belli ki şişirme ve gerçek dışı, ciddiyetsiz.

ben varım. personele anket gönderiyorlar (great place to work gönderiyor) çıkanb sonuçlara göre sıralıyorlar.

sorular da yöneticin seviyor musun fikrini özgürce ifade edebiliyor musun ik bik.

külliyen yalan bence.

teb'in iyi olduğunu duymuştum bi tek

Burada soru bana geldi sanırım az önceki cevabımdan ötürü :)

Bazı hediyeleri kullanıyorum, işime yaramayacak olanları hediye ediyorum (satmak yasak zaten). Mesela gelen hediyelerden bir tableti babama vermiştim kullansın diye, akıllı saati stajyere vermiştim.

Ek olarak şirkette 3 öğün yemek, atıştırmalıklar, meyveler vb her şey ücretsiz (4 tane açık büfe restoran var ofiste).

Spor salonu ve kapalı yüzme havuzu var ofiste, onlar da ücretsiz.

Nasıl şirketler sorusunun cevabı; çok uluslu, "sektöründe lider" bir şirket.

@crown, kariyeri bırakıp stajyer olarak geleyim oraya. : )

baya köklü bir yer. full time spor. biz en köklü, yerli olusumuz. yemek olay kafaya takilmamasi lazim diye dusunuyorum. yemekhanesi olup da gosteris olsun diye disarda saglikli takilmaya calisan kitleleri de biliyoruz.

subat dahil maasimi alamadim oyle bi yer benimki.

bizde servis ve yemek yok. sosyal tesis, tatil kampı, özel günde hediye falan da yok. suyumuzu kendimiz alıyoruz. ama tuvalet kağıdı ve kağıt havlu bol bak, yalan yok.

bi tek bayram sonrası baklava töreni var, ama katılmayınca onu da yiyemiyosun. adres: "kamu sektöründe lider" bir müze.

insanlar tarafından en iyilerden biri olarak görülen bir türk şirketinde çalışıyorum (Uluslararası değil ama yabancılar satın almış)

Yılda 1 kere ramazan kolisi veriliyor. İçerisinde 1 kg nutella var ama helva falan çok dandik.

Su-Çay-Kahve ücretsiz.

Ayda 1 kere de öğleden sonra Çiğ köfte-Pamuk Şeker-Karper/Simit-Donut tarzı süprizler yapıyorlar.

Hediye olarak da takvim ve ajanda var her yıl o kadar.

İstediğin cevap; türkiye'de sağlam pazar payı olan uluslararası şirketler.

Ya satışta, ya satınalmada çalışırsan hediyesi bol pozisyonlara denk gelebilirsin.

12 yi 10 gece son havalimanı metrosu kalkıyor yenikapıdan ona bin

metrobusle yenibosnaya gelip oradan taksi ile gecebilirsin. 10-15 lira arasi tutuyor.

taksimden havataş ile, yada metrobüs ile yenibosna oradan taksi ile ulaşılabilir

havabus ile ulasiniz en temizi o.

nereden

metrobüs yenibosna + taksi

Eğer havalimanında çalışan vardiyalı tanıdığın varsa servisle gelebilirsiniz beraber.

Yağ oranı ne?

bilmiyorum hocam hiç ölçtürmedim. Göbeğim hiç yok ama.

Genetik. Üst tarafı büyüt.

Bacak bölgesi çalışmalısın. Bisiklet, squat özellikle eliptik bisikletin ben çok faydasını gördüm kısa bi sürede inceldi.

Yağ oranın düşükse yapacak bir şey yok.

Bu >> 4

Bu arada Google a "Karakteristik burun" yazdım, hep kadın resmi çıktı. Bizi mi yiyonuz?

Damdanakan??

Bu arada erkeklerde karakteristik burun nasıl diyesordum.

Yani kadınlarda aranan bi özellik sanki. Karakteristik burun talep edenler erkek cinsiyetliler gibi geldi bana. O da çok saçma geldi şimdi. Neyse mobilden çıkınca silerim cevaplari. Siz go on.

bence çirkin burunlular için uydurulmuş bir deyim, aynı kel'e saçı seyrek, hafifi önler açılmış demek gibi bişi.

-ya burnumu hiç beğenmiyorum çok çirkin böhühüü
+yok aşkım/kanka/dostum/vs bence çok karakteristik

Genelde kocaman burnu olanlar icin teselli amacli soylenir.

Burun 3D demek. "Şişmansın ama yüzün güzel" gibi bir şey.

onemli lan goz, agiz vs ile orantisi yoks akemerliymis vs bence o kadar sorun degil. Karakteristik derken dogal denmek istiyor bence. Gulse Birsel'in mesela kemerli bir burnu var ama kadin cok hos. Tarkan'in burnu da kemerli , uzerind ebirkac rotus vardir eminim ama onun da burnu cok dogal duruyor mesela

Hocam ben de sordum bunu, tam olarak poyraz karayeldeki sadrettin'in burnuymuş. Araştırırsın. Kemerli laz burnuna karakteristik demiyorlar.

kibarca çirkin burun demek

misal louis garrel burnu.

misal standart bir burun vardır ya güzel kabul edilen, estetik yapıyorlar hani herkesin burnu aynı oluyor. kemersiz, ucu düz ve hafif kalkık.

karakteristik burun bu standardın dışında kalan, bi' boka benzemeyen ama aslında yüzüne de baya yakışan burun demek. karakteristik bi' burnun olmasa sen de herkes gibi olursun demek. örnek veriyorum, cate blanchett.

Aslında kemerli vs olan ama burun sahibinde o kadar da sırıtmayan, bir farklılık katan burna deniyor galiba. Çekici olan burnun kendisi değildir.

yakışıklı değilsin ama sempatiksin demek gibi bir şey.
burnun çirkin demek.

budur: www.tarsuscatalburun.org

dev bir yalan bence.

pike + 1
Burnun kendisi çirkin ya da çirkin olmasa bile diğer burunlara göre farklı ama bir şekilde kişiye çekicilik katıyor.
Çirkin olup da bir şekilde hava verenler için Adrien Brody + 1
Şekli hokka gibi ya da düzgün olmayan ve kişinin yüzüne giden, değişik hava veren için Bradley Cooper
www4.pictures.zimbio.com
www.topnews.in
Aynı şekilde Jennifer Gray
s-media-cache-ak0.pinimg.com
moviehole.net

Özetle: Karakteristik burun = Burnun güzel değil ama biz seni böyle seviyoruz. O yüzden değiştirmene çok da gerek yok.

baska ozellikleriyle on plana cikabilmis insanlarin, burunlarindaki cirkinligi goz ardi etmek icin uydurulmus bir terimdir bu. yani, karakteristik buruna sahip olabilmen icin, baska vasiflarinla kendini ispat etmis olman gerekir. Burada karakterist burun diye gosterilen insanlarin hepsinin turlu turlu meziyetleri vardir, olmasaydi "ayyy su cirkin buruna bak" denirdi.

böyle olmasa binlerce insan deviasyon ameliyatına gitmezdi, hepsi karakteristik buruna sahip nihayetinde.

sony z2 kullanıyorum. kamerası iyi, şarjı uzun gidiyor.

www.hepsiburada.com

youtu.be

Z3 compact veya sony c4-c5-m5

:)

xiaomi mi4

ayfon 6

www.hepsiburada.com

bu telefonu erkek arkadaşım aldı, fiyatına göre çok güzel bence. boyutu da iphone 6 kadar.

Kesinlikle asus zenfone max. İki gün önce şarj ettim hiç elimden düşmedi hala % 25 şarj var. 5000 mah batarya var boru mu?

ekranı büyük olmasın demeseydin lg g4 diyecektim ama bu durumda en mantıklı seçenek:

www.bilio.com

bir çılgınlık yap ve oneplus 2 al. cok niyetlendim ama en son samsung inadım agır bastı yine :\

nexus 6p

bimeks iphone 5s 1399 tl kaçırma.

hayır değişiklik olmadı. her taraf bok dolu, soğusam herkesten soğumam gerekir :)

Ben komple insandan soğudum.

nedendir bilinmez +1

anadoludan kasıt iç ise valla anadolulusu da bir sahildeki adam da bir okumuşu da cahili de... hepsi aynı bok.

cankiri corum ve yozgati haritadan silsek olur bence, anadolu cok genic bir comar arazi aman corak

türkiyede yaşayıp avrupa kafasiyla düşünmek böyle bir şey :)
uçak düştükten sonra aslen türk olup rus hissiyatina ve taraftarlığına da şahit olmuşluğumuz var maalesef.
anadolu insanindan kastedilenin, çoğunluğu müslüman olan kesim oldugunu hepimiz biliyoruz. o nedenle asıl olarak soğuma ya da uzak kalmanın temelinde müslüman ve ya gayri müslimlik olduğu bir gerçek.
deger yargilarimizda bir değisme olmadı. onlardan birisiyim zaten.

Anadolu insanına karşı bi nefret oluştu bende ama bunun nedeni siyasi ortam ya da onların oy vercihleri değil onların hoşgörüsüzlükleri , yarı cahillikleri , dindar görünüp vergi kaçırmaları , partizanlıkları , ikiyüzlülükleri , ahlaksızlıkları vb vb.

bu arada anadolu insanı diyorum ama ben de Osmaniyeliyim yani pirens çarls değilim.
Ama ne onlar gibi hırsızlık yapıyorum ne hoşgörüsüzlük ne ahlaksızlık. Ee ben bu boktan kasabadan bozma ilden ahlaklı namuslu bir şekilde çıkabiliyorsam çıkamayanın kendi ahlaksızlığı namussuzluğudur.

Edit 2 : Artık Anadolu insanı diye de sınırlandıramayız bu ahlaksız kesimi Anadolu'dan çok İstanbul , İzmir'de var bunlardan.

saf, fedakar, cefakar anadolu insani turkiye'de 50'lerden sonra azalarak bitti.

kişiliksiz basiretsiz insanlardan soğudum ben
karakteri gelişmeyen her insan, güçlü karakter görünce onun emrine girmek istiyor.
Tayyip'e reis, ona patron, buna usta.
Bu tip zayıf adamlardan nefret ediyorum.

babamın ve dedemin tüm hayatı anadolu'da geçti. Elektriksiz dönemleri bile görmüşler. Bununla ilgili ekşi sözlükte bir entry vardı. Bizler anadolu insanını güler yüzlü, gözleme yapıp buyrun çay da koyduk gelin olarak biliyoruz ama öyle değil arkadaşlar. Ensest/Zoofili/Pedofili gibi şeyler her dönem varmış; sadece medya olmadığı için örtbas edilmiş. Eğitimli adam düşmanlığı, kendinden olmayanı dışlama, hoşgörüsüzlük falan da hakim. Aldatma olayları falan da çok yaygınmış. Zamanında yahudi diye insanların kapılarını taşlamışlar anadoluda. Bugün bak bütün gıda hilelerini anadoluda yaparlar. Zamanında korkunç cinayetler falan da olmuş.Oldukça bağnaz, biatçı ve düşünmeyen bir kitle.

anadolu insanı dediğin, kent ve kasaba kültürü pek olmadığı için, köylüdür. genelde de köylü kurnazı bir insan profili vardır. bu ben kendimi bildim bileli böyle.

95 yaşındaki anneannemden dinlediğim kadarıyla da yüz yıldır falan böyle.

ben şahsen, anadolu'dan uzak kalan, kendi dandik dünyalarına kapanan, anadolu'nun sıradan insanlarına hiçbir şey vaad etmeyen, ufkunu açacak hiçbir şey yapmayan toplumdan bezdim.

yerim lan cefakarını, bugün lüks araba satış ofisi olmayan anadolu şehri mi var? o köylü amcalar senden benden zengin.

ama eğitim kalitesi, sağlık hizmetlerinin dandikliği, anadolu'nun büyük şehirlerin arka bahçesi ve hatta sürgün yeri gibi kullanılmasından bıktım.

dolayısıyla sadece anadolu insanından değil, tüm toplumla olan mesafemi açtım.

nedendir bilinmez +1

mal mal insanları hayatıma sokmayayım derken cicili bicili insanları da harcıyorum.

o yüzden bence.

mükemmel bir sevgili oldum, aldatıldım. 4s kuralı hep devrede, bu yüzden yalnızız.

Düzenli ilişki istememek korkmak değildir. Hayat tarzına uymuyordur basitçe. Herkes romantizm aramıyor.

kendi adıma ben iyi anlaştığım ve yanında rahat olduğum huzur bulduğum biri olsun istiyorum. yakın zamanda başıma geldi mesela, karşı taraf aynı fikirde değildi.
ben genelde herkese iyi arkadaş oluyorum ama sevgili olmayı deneyelime gelince karşı taraf istemiyor.. çünkü sanırım ben duygularımdan emin olana dek friendzone olayına girmiş oluyoruz falan filan. çok detaylı ya. anlatamadım burda da.

Benim uzun ilişkimle iş fazla erken ciddiye bindi. Aileler bütün akrabalar tanıyordu birbirini. Oturacağımız ev nikah tarihi vs konuşulmaya başlanınca korktum bıraktım. Bir daha da kimseyle o kadar anlaşamadığım ve hala da sevdiğim için olmadı başkasıyla.

Ben mükemmel aşkı değil rahatlığı arıyorum. Ailem çok rahat yetiştirdi. Sıkılmaya darlanmaya gelemiyorum.

Geçen bir yerde görmüştüm, "flört şiddeti" mi "ilişki şiddeti" mi ne diye bir kavram varmış tam adından emin olamasam da. Bu telefonu karıştırmak, tüm şifreleri bilmek istemek, arkadaş çevresinden soyutlamaya çalışmak, zırt pırt küsmek vs. hep bunun kapsamına giriyor olarak yazılmıştı.

Zamanında "sevdiğinden yapıyor heralde ya, neyse bırak yapsın" diye farketmesem de ben bunun baya ağır bir versiyonuna maruz kalmışım. İş bitip de geriye bakınca anlıyor insan bunu. Hayattaki en büyük başarım o kişiden kurtulmaktır. Böyle kötü bir maceradan sonra insanın üzerinde bir tutukluk kalıyor elbet. Belki karşındaki normal bir insan ama korkuyorsun yine de "ulan yine mi yaaa" diye. "Bu saatten sonra kimse bana öyle şeyler yaptıramaz" da diyemedim ben. Bu yüzden pek bulaşmak istemiyorum. Ha halimden memnunum, o ayrı.

1-evden çıkmadığım için

2-hayır 2.3-kızların çekingenliği

3-hayır. ortalama biri işte.

4-ben yalnız arıyom. bide şüphe edecek bi zeka. kızlar aptal oluyo niyeyse.

5-yeter. öyle birine zamanla tutulursun zaten.

6-hayırda arıyolar ondan böyleyiz belki.

bende bi kusur yok abi.

armudun sapi uzumun copu cunku khflsjkfhssdjkf

ya sans iste. ayrica yarim yamalak olacagina hic olmasin.

yalnızlıktan kasıt karşı cinsle gönül ilişkisiyse, evet yalnızım.

onun nedenini de çözemedim. 2014 senesinin ekim ayında terk edilmiştim. o günden bu yana, bir kahve içtiğim birisi bile olmadı. evdeyim sürekli, şu aralar, kpss kursu için çıkıyorum dışarı orada da etrafa bakasım yok. ya bir şeyler bitti ben de, ya da şu sınav olayı psikolojimi öyle bir etkiledi ki, bu tarzlar şeyler düşünemez oldum.

zaten bu konularda şansız kere şansız bir insanım. bu saatten sonra ne o şanssızlık kırılabilir ne de benim içimde bir şeyler canlanabilir.

haa, eskiden sevgilileri görünce kıskanırdım. şöyle bir ilişkim yok diye ama şimdilerde kıskançlık falan yok. olgunlaştım galiba amk.

iliski bazinda yalnizliksa eger karsima devamli paket program gibi istekleri bitmeyen insanlar geldi. daha ilk bulusmada sana ne tur is geliri ve neleri olmasi istedigini soyleyenler (ben de bilerek alt gelirli oldugumu soyluyorum) olsa sen ne yapardin ?

bu gibi tipler sonra sagda solda aforizma kasar. oyle boyle. kimse kusursuz degil. bir defa insan iletisim kurabilen bir canli. karsindakinin bir seyini begenmediysen veya makul bir yerde bulusulacaksa yuzune soylenir. devamli bir eziklik ve magduriyet goruyorum. bu kadar kisi farkli dunyalar yasiyor o zaman iclerinde.

benim sorunum durust olmak, cana yakin olmak, insnalari dinleyip onlara cozum bulmak vs. hep iyi niyetten geliyor yani.

Evlenmek istemiyorum. Korku değil istek. İş oraya gidecek diye başlamadığım ve de bitirdiğim ilişkiler oldu. Hatta bir dönem ondan korkup uzak durdum.

Onun dışında karşıda beklentiler, ilişkiden beklentiler, zeka, dış görünüş ve zevkler hatt imla bilgisi konusunda beklentiler seçicilik ile seçenek azaltırken saçma sapan tripler ve kavgalar falan derken dert çekmek istememek büyük etken oluyor. Hani kadını televizyonlardaki programlardan, ilişkileri de buranın gönül işlerindeki halden ibaret sansam ilişkilerden elimi eteğimi çeker manastıra kapanırdım. Mesela o kadar aptal ilişki sorunları okuyorum ki burada umarım troldür onlar. Yoksa yazık onların sevgililerine, eşlerine vs. çekilmez onlarla hayat.

Bunun dışında da iki klasik cümle var kendi tercihleri dışında yalnız olanlar için "armudun sapı, üzümün çöpü..." ve "beni beğeneni ben beğenmem, benim beğendiğim beni beğenmez" :P

devilred artı bir. Çok şükür arkadaşlarım var ama sevgilim yok hala yahu. Uzun süredir yalnızım, illa sinemaya gidecek biri olsun diye sevgili yapmadım. Tamamen hoşlandığım için bazı insanlara gereğinden daha fazla değer verdiğim için kaybediyorum.

Farklı bir mizah anlayışım var, o sebeple bana bakacak 10 kızdan 5'İni doğrudan kaybediyorum.

Çevremde sevilen biri değilimdir. Öyle telefon çalsın, kanka bak biz melislerle oturuyoruz gelsene falan kesinlikle denilmemiştir ömrümde. En yakın arkadaşım olarak gördüğüm kişi bile interraile başkasıyla gidip sinemaya gitmek için beni arar. kısacası içinde bulunmaktan mutluluk duymadığım bok gibi bir çevrem var; ama o istediğim çevrede de mutlu olamıyorum.

yakışıklı değilim bir de.

ben galiba kendim gibi birini buldum. kendimde sevmediğim, değiştirmeye ya da en azından törpülemeye çalıştığım huyların 10 katı karşı tarafta vardı. her ne kadar sevsem de adama inanılmaz ilkel zaaflarım olsa da en ufak tartışmada gidip günlerce gelmemesini yediremiyorum artık. insan gibi iletişim kurmuyor, çocuk gibi gidiyor. geldiğindeyse her şeyin aynı olacağını sanıyor. özür bile dilemeden koltuğuna geçiyor resmen. sanırım, önceki ilişkilerinden almış bu rahatlığı. ben de artık karşı geldiğim için yürütemiyoruz.

lan bu zaaf ne kötü bir şeymiş be. ilk defa başıma geliyor.

"insanları beğenmeyen, kendini yüksek gören, mükemmeli arayanlardan mıyız? egomuz bu kadar yüksek mi gerçekten?"

Evet.

Beğenmiyorum. Buradaki kabahatim ise benimle aynı frekansta insanların olduğu ortamlara girmemek. Etrafım yetersizlerle çevrili. Bu durumdayken yalnızlıktan şikayet edemem.

kendi adıma, karşı cinsle ilişki temelli konuşacak olursam,

- genel olarak yaşam enerjisi düşük biriyim. insan ne kadar asosyal olursa olsun, kendisi kadar bitkin ve bezgin birini istemez. bu açıdan, düşük enerjili hanımlarla da yapamıyorum. kaldı ki ben de sevgilimin benim kadar bezgin olmasını istemem açıkçası.

- çocukluktan, ergenlikten gelme ve artık yapılaşmış, karaktere dönüşmüş bir "yalnızlık" hali var. arkadaşlarımla çok eğlendiğim ortamlarda bile genelde kendimi yalnız hissediyorum. dışarda yürüyoruz diyelim, yanımda birinin olmasından rahatsızlık duyuyorum. insanlara tepki vermek, dışarıya yönelik herhangi bir harekette bulunmak yorucu geliyor. bu, ilişkin olduğu zaman, otomatik olarak "ilgisiz, kendi dünyasında yaşayan adam" olman demek. benim mal olduğum çok bariz olduğundan, karşı cins bunu daha flört aşamasında fark ediyor.

- hayatım düzenli değil. böyle söyleyince de sabah akşam gece kulüplerinde takılıp fuhuşturucu kullanan liseli kızların sevgilisi olduğum düşünülmesin. net planlarım ve fikirlerim yok. yere sağlam basmıyorum. yarın "hadi bay bay" deyip saçmasapan bir şey yapmayacağımın garantisi yok. çevremdekilere güven vermiyorum. "bu adamla olur" demelerini sağlayabilecek hiçbir özelliğim yok.

- biraz fazla patavatsız ve insan ilişkilerinde beceriksiz biriyim. mesela bugün bir olay oldu. patron (aslında arkadaşım sayılır ama işveren neticede), bana vereceği işin ödemesini almamış daha. kadın, kendisine maaşı alır almaz ileteceğini söylemiş. dedim peki sence bugün alır mı maaşı? "soralım hemen" dedi. ben "olur mu ya öyle, sorulur mu kadına" diye düşünürken, kendisi sormuş bile. demiş ki, "ödemeyi bugün yapma şansınız var mı acaba?" ben işte bu durumda gidip kadına "maaşınız bugün yatar mı" diye sorardım örneğin. aklıma gelen buydu. salak değilim, iyi kötü konuşmayı, nerede durmam gerektiğini de bilirim ama nasıl desem insanların o "normal" kabul ettiği tavrı oturtamadım. çok küçük detayları kaçırıyorum. eskiden, bu sebepten ötürü, çekingendim. şimdi çekingen de değilim pek, o yüzden eğreti ve sinir bozucu görünüyorum sanırım. eskiden "ay kıyamam canısı"lı, sessiz sakin çocuktum. şimdi o "sempatiklik bonusu" da kayboldu gibi.

***

aklıma ilk etapta gelen, "major flaw" diyebileceğim saçma özelliklerim bunlar ve bunların karşı cinsle hemhal olamamamda etkisinin çooook büyük olduğuna inanıyorum. çünkü yüzüne bakılmayacak birisi değilim. çok fazla kızın "mmmm seksi mmm nefis" dediğini duydum, gördüm benim hakkında. iş ne zaman daha ciddi olmaya başladı, o zaman hepsi kaçtı. dışardan bakınca bir bok zannediyorlar işte ama iş derinleşince "bu herifle olmaz" oluyor. haklılar da bence. kız olsam ben de kendimle sevgili olmazdım.

az ve öz dostum olsun dedim sattılar.

Kendim için çok sebep uydurabilirim fakat bir tane tuhafından söyleyeyim, galiba fazla belgesel izledim. Çoğu davranışın altında biyolojik, genetik, metabolik veya psikolojik tutumlar olduğunu görüyorsun ya... Her şeyi bu kadar "bilimsel" görmek benim heyecanımı kaçırmış olabilir. Geçen ay bir hanım kızımız benden hoşlanma hatasına düşerek, bir iki muhabbet açmaya çalıştı, adını koyamadığım iç seslerle konuştum o sırada. Atomların belirli örüntülerle hareket ettiği bir evrende senin bu tutumunun hür iradenle olduğuna emin misin diyecektim az kalsın. Sonra zaten kaçtı gitti. İyi yaptı bence. Bir de ilginç konulardan nüktedan üslupla bahseden insanlara çok denk gelemiyorum. Ben öyle biriyim demeyeceğim tabii de, bakındığım hâl bu.

Yukarıdakilerin hepsinden biraz +1

Bir de ben yalnızlığa alıştım galiba artık herhangi bir yere gitmek için birini aramıyorum sanırım. Ayrıca geçenlerde 3 kızın bir arada olduğu bir grup laf attılar kendilerince ama ben naptım kulaklığın sesini yükseltip devam ettim. Biraz tipsizlik ve korku da var sanırım.

28 yasinda erkegim. bir kac ciddi iliskim oldu. sonu olmayan seyleri sevmiyorum. dolayisiyla uzun sure birlikte olamiyorum. yalnizliga alistigim icin hayatima girecek kisinin duzenimi bozmasindansa yalnizligimi devam ettiririm diye dusunerek kisir dongu icerisinde yerimi muhafaza ediyorum.

Gönül işi anlamında cevaplarsam.
- Çok fazla şekilciyim.
- Konuşkan değilim. Çok konuşan arkadaşlarımı görünce imreniyorum gerçekten. Kendimi konuşmaya zorlayınca da olmuyor işte bir garip hissediyorum kendimi. Sosyal zekam 0ın altında sanırım.
- Şekilciyim demiştim ve gerçekten beğendiğim karşı cins sayısı çok çok çok az.
- Az insanla tanışıyorum. Ama gariptir ki tanıştığım neredeyse her insanla çok iyi anlaşırım. Benim en büyük sorunum networkum çok sınırlı. Aslında sosyalleşebileceğim ortam olarak okulum var ama insanlarla ilk o tanışma anı çok zor geliyor.
- Şu ana kadar hoşlandığım 2 kızdan da karşılık göremeyince(dolaylı olsa da) özgüven düşüklüğü yaşadım epey bazen diyorum s*ktir et insanları, kızları bilmem neyi ver kendini oyunlara teknolojiye. Kendi halinde yaşa ama bir eksiklik duygusu hissediyorum hep.
- Yaşım 23 ve sanırım ölüp gidene kadar yalnız olucam.

Benim şeklim şemalim pek düzgün değil. Şekilci de değilim

Yalnız birini arıyorum ama yok herkes sanırsın ortam kızı, çok sosyal. Tek istediğim mutlu bir omuz ve baş. Sevgi, sevecek birisi.

Sebeplere bakalım;

Modaya uyayım, saçımı şöyle yapayım, şu şekilde sakal bırakayım gibi dertlerim yok. Ha üstüme başıma bakmıyor muyum, bakıyorum elbet. Mümkün mertebe uyumlu kıyafetler giyerim. Uzaktan bakınca hoş görünüyor bence ancak küpe, saat, yüzük, bileklik vs aksesuar takmam. Kısacası dış görünüş -1.

Günlük sohbetler sıkıyor. Fazla da konuşmam, fazla espri yapmam. Bir süre sonra ekşici entel piç haline bürünüyorum, bu da muhtemelen onları sıkıyor. -1 de buradan alıyorum.

"Ortam bebesi" dediğimiz tiplerden değilim. Evinin erkeği modunda da değilim. Eğlenecek olursam eğlenirim, sürekli şuraya gideyim, burada takılayım gibi bir derdim de yok. Buradan da -1.

Yukarıdaki sebepten sosyal çevre de -1 aldı.

Ve son olarak: beni seveni ben sevmem, benim sevdiğim beni sevmez.
Herhalde "kendime layık olmayanları" istediğimden bunlar.

Şey olayı çok başıma gelmiştir, mesela iki arkadaşsınız bi kadın var siz kadına yazacaksınız ama kadınlar hep yanınızdaki kişiyi tercih etmiştir. Özgüvenimi mi zedeledi nedir artık pek oralı da olmuyorum.

Bu yüzden kırmızı tuborg ve www.youtube.com

ek: olm herkes uzun uzun yazmış bunları okuyan var mı lan acaba ?

Ayrıca küçük gözüken şeylerden büyük soğumalar da olabiliyor :(

Ekleme: Yine ve yeniden oldu da :(

1. ne alakası var?

2. bence değmez ama mecbursan yapılabilir.

@devilred, işte tecrübesizliğimden soruyorum ben de. bir alakası olabilir mi diye.
hiç bir şeye mecbur değilim. sadece iyi bir cv yaratmak istiyorum.
ben bazı hocaların cv'sine bakıp böyle saçmalıklar görünce gülüyorum mesela.
"aa, o vasat üniversiteye gidecek kadar mı çaresizdi? ben olsam taş yerdim yine de orda bulunmazdım"

Akademik camiadayım ama tarifi anlamadım.

Akademik kariyeri en top üniversitelerde yapmayı düşünmek güzel, herkesin hayali de o işler o kadar kolay olmuyor. Hayata çotank diye en üst yerden, en istediğin yerden başlaman imkansız değil ama zor. Bu noktada uzun vadede iyi bir üniversiteye geçmeyi düşünürsen özel bir ünide ar gör olarak çalıştığın dönemler kariyerini sekteye uğratmaz, aksine deneyim açısından faydalı olur. Akademik kadro alımlarında nereden geldin nereye gidiyorsuna zaten neredeyse hiç bakmıyorlar merak etme, iş %85 torpile, tanıdığa bakıyor.

İkinci olarak da o paraya o iş akademik gelecek düşünen biri için değer ama öbür türlü değmez. Çünkü özel ünilerde ar gör olan arkadaşlarımdan duyduğum kadarıyla eşek gibi çalıştırıyorlarmış. Tam bir stajyer kafası. Her işi yaptırmak, giriş çıkış saatlerini milimetrik denetlemek, hocalara ayakçılık yaptırmak vs vs. Biz devlette gayet rahatız. Ben yerinde olsam özelde değil devlette kadro yakalamaya çalışırdım.

Doçentlik torpil olayı zaten . Özel Üniversitede çalışmış olmana bakmazlar. Vasat üni falan demiyor millet. anadoluda dandik bir yerde yüksek lisans doktorayı tamamlayıp Prof olan çok kişi var. Burası Türkiye , boğaziçi Odtü mezunu değilsen oralardan kabul alman çok zor. Kendi öğrencileri için bile zor. Ama ALES ve ortalama yüksekse zorla bence

gidilmez o üviv'e yaaa. rezalet bi yer orası. ıyyy.
ayrıca arkadaşlar çok karşı çıkmış ama bence cidden CV kirletmek diye bir şey var.
bence mesela
- lise: tr'nin en iyi liselerinden biri
- lisans: tr'nin en iyi üniv'lerinden biri
- yüksek: kocaeli ya da uludag ya da antalya falan gibi bi üniv.

bence burada bu lise ve üniv'den sonra bu okullarda yüksek yapmak CV kirletmektir. hiç yüksek yapılmasa daha şık. tabi çok yanılıyor da olabilirim.

buff + 1
En iyi üniversitelere girmen için iki şeyden en az biri şart:
1. Doktoranı yurtdışında (mümkünse Amerika'da) yapmış olman
2. Politik tanıdıklarının, yakınlarının olması
Tübitak son 8 senede 1000 kişiyi yurtdışına doktoraya gönderdi. Seçilmelerin çoğunun neye göre yapıldığını tahmin edebilirsin. Onların doktoraları bitiyor ve büyük bir kısmı üniversitelerde kadroları doldurmak üzere geri dönüyorlar.
33a kadrosu yakında kalkacak gibi görünüyor, devlette çalıabileceğin kadronun da 50d olduğunu hatırlatmak gerek.
Tabii ki hayal et ve bu doğrultuda çalış. İstisnalar hep olacaktır, sen de bu istisnalardan biri olabilirsin de; yine de bunları bilmek gerek.

İlk soru için, asistan olduğun yer o kadar önemli değil; önemli olan yüksek lisans - doktora yaptığın üniversite. Boğaziçi'nin öğrencilerinden Kültür'de asistan olanlar var mesela. Onlar mezun olduğunda Kültür Üni. mezunu değil, Boğaziçi mezunu olacaklar.

İkinci soru için, akademik kariyer düşünüyorsan değer ama düşünmüyorsan değmez.

En güzeli, bu asistanlığı alıp yapılabildiği kadar parayı biriktirmek, sonra da doktora için kapağı yurtdışına atmak. Sonrasında döndüğünde istediğin üniversitelerde çalışabilme olasılığın daha yüksek, ki bu da tanıdığa bakabilir.

kesinlikle devlet kadrolarını zorlayın. Olmuyorsa özel sektörde biraz deneyim kazanmak da sorun olmaz. Bizde genelde lisans-yl-doktora-postdoc-evlilik şeklinde gider. Gelişmiş kafalarda bu yok. Gidersin 2 yıl çalışırsın sonra tekrar dönersin.

Bana da kızacaklar ama ben de cv kirletmek olarak görüyorum. Hele ki patron üniversitelerinde akademik kadronun durumu rezalet.

aklı olan özel okulda çalışmaz.

bana ne tarafındayım

beni ilgilendirmez isteyen kendi parasıyla istediğini yapar eleştirmiyorum ama şaşırıyorum, nedenini anlayamıyorum. ne şartlarda çalışıp kazanıyor sonra gidip saçma sapan birşeye o kadar para veriyor. insan emeğine hiç acımaz mı diye düşünüyorum. bir telefon için 3 ay çalışmak bana saçma geliyor.

2k maaşıyla kredi kartına güvenip tatile gidenler, 3k maaş alırken hiçbir birikmişi olmadan kredi çekip araba alanlar, 4k maaş alırken 2k kira verenler neler neler var çevremde. neymiş efendim bu mevsimde uludağa gitmezsek olmazmış sanki anasından kayarak çıkmış, istanbulda araba büyük rahatlıkmış (ulan bi dışarı gidiyoruz kredi geri ödemeleri yüzünden götüne don almaya paran yok arabayı otoparka koymayacağım diye 2 mahalle öteye koyup 20 dk yol yürütüyorsun), 2k kira veriyosun o eve yeri güzel diye de içine oturmaya koltuk alamıyorsun onu nabıcaz?

iyi oldu böyle bir duyuru epey dolmuşum. bunu kendilerine söylemem sonuçta kendi paraları kendi hayatları ama iyi geldi valla.
40.media.tumblr.com

Ne bok yerlerse yesinler. Ama ağlamasınlar karşımda. Çok pis kayıyorum. Ulan ekmeğe dürbünle bakıyosun, gidip ayfon altı es 64 cigabayt alıyosun. Sonra da abi cepte beş lira var valla.

Ben hayvan gibi çalışıp 12.000 Tl maaş alıp haftada 3-4 gün 2 hatun çağırıp kızları seviştirip onların sevişmelerini izleyen adam tanıyorum. Dokunmuyor kızlara viski içip izliyor sadece.

Evi şirket veriyor. Bütün parası oraya gidiyor bi de viskiye.

Kendince dünyanın en mutlu adamı.

Hayat mottosu da "Yaşadığım hiçbir şeyden pişman değilim. Öfkem yaşayamadıklarıma" yazmış geçende masa arkası duvarına.

Doğru ve yanlış her kişi için değişebiliyor bazen.

Para onun. Beni ilgilendirmez. İstediği gibi harcayacak tabii ki. Öte yandan eğer bunu yapan kişi, yine bir lüks yüzünden kredi ya da kredi kartı borcuna girer ağlarsa, gülerim. Gelip ağladığı kişi bensem itin götüne sokar sokar çıkarırım.

Kim ne bok yerse yesin. Hiç beni ilgilendirmez. İsterse 2 aylık maaşıyla iphone alsın, isterse 1 gecede yediği parayla iphone alsın. O, onun bileceği iş.

Benden borç istemedikten sonra hiçbir sıkıntı yok.

ben kızmıyorum. herkesin bileceği iş. Öğrencilik döneminde en sevdiğim şey antep fıstığıydı. Çok pahalı diye alamazdım. İlk maaşı alınca gittim 1 kilo fıstık aldım hem de kilosu 78 tl olanından.

Oha ne güzel falan filan derken fıstık alerji yaptı, yüzüm ergenlikten öteye döndü. Özetle her şey zamanında. İnsanlar ne isterse onu yapsın. ilerde 20.000 tl kazandığında belki ne iphone almak isteyecek ne de uludağa gidecek sağlıkta olmayacak.İnsan mutlu olduktan sonra sorun yok.

Aile geçindiriyor vb ise kızarsın. Ama bekar ve şirket evinde falan kalıyor ve ihtiyacı yoksa saçma bi telefon alıp masraf edeceğine bir kere düzgün birşey alıp yıllarca kullanmak daha mantıklı

ben, bana parasızlıktan şikayet ettiklerinde deliriyorum. yoksa bana ne kısmındayım.

Devlet yarın birgün çıkıp şu borç affı, bu borçların silinmesi yapmadıkça umrumda olmaz.

Battıklarında zırlayarak kendilerine kıyak geçilmesini sağlamadıkları sürece beni bağlamaz.

beraber dışarı çıktığımızda hesap gelmesine yakın bende para yok diyen arkadaşlarım sonra gidip pahallı şeyler aldıklarında kızıyorum evet . bütün parasızlığınız bana mı diyorum kendi kendime .
bir de bunların " sen ver ben sana sonra vereyim " diyen çeşidi var . bende son 5 tl var diye uzatırlar.ben veririm veririm onlar da gidip kendilerine iphone 6S Plus alıp hava atarlar.

istediğini yapar. maddi olarak zora girer bankaya borçlanır borç faizine çalışır icralık olur vs. kendi mallığının cezasını çeker. ha borcunu ödeyebiliyorsa ve istiyorsa da 3 değil 5 aylık maaşıyla alsın isterse kimseye hesap vermek zorunda değil adam...

Ben arabamı 1500 tl maaşım varken tamamen krediyle almıştım. Kimin ne düşündüğü de sikimde olmaz. Çünkü yaptığım en mantıklı işlerden biriydi. Kaldı ki mantıksız da olsa sana ne amk benim paramdan, aldıklarımdan. senin götüne giyecek donun var diye milleti eleştirmeye ne hakkın var dingil.

Şunu da ekleyeyim, 3 yıl boyunca hiç aksatmadan ödedim krediyi. Ödeyemeyecek duruma düşen adam için de iyi şeyler düşünmem. Örneğin iş yerinden adamın biri 4-5 kredi çekmiş, araba almış falan filan, kalan parayı pavyonlarda yemiş, her gün içiyor, sonra gidip milletten borç istiyor falan. o adam eleştirilir işte.

türk erkeğinde gözlüklü sekreter fantezisi var, o bahsettiğin çirkin betty bizde geçerli değil yani; korkma tak.

bacım dert ettiğin şeye bak ya. hatun güzelse gözlüklü de güzeldir, değilse gözlüğü çıkar at yine değildir yani.

hep çirkin beti türevi filmler yüzünden oluyor bunlar. yüz tipine yakışan bi gözlük bul geç yani.

baba jo +1

gözlüklü kadın = sekreter. +10.000 seksapel demek gözlük.

malesef kalın camlıysa hoş olmuyor. (unisex)

ayrıca gözlüğün de kendine göre dertleri var.

tabi en güzeli "çizdirmek"

gözlük hatunların seksapelitesini arttıran bir aksesuar. baba jo + 1

çok problem oluyorsa çizdir.

@elorelia+1
güzelliğin gözlükle bi ilgisi olmamalı...
Gözlüğü alınca bi ifşa yap daha somut değerlendirmeler gelir.

gözlük kullanması lense göre daha çok işkence oluyor. lensi gözüne uygun ve kaliteli lenslerden kullanırsan bir sıkıntı olmaz. bayan olduğun içinde çantana lens kabı koyarsan ani ortaya çıkan başka evlerde kalma olayından da etkilenmezsin.

gözlüğün camı kirlenir. kirpiklerin uzunsa camda sürekli kirpik izi, yağlı bir cilde sahipsen gözlüğün camıda yağlanır.(nasıl yağlanıyor bilmiyorum.) uzun süre takınca yüzünde iz yapması,birisi ile tokalaşıp öpüşürken gözlüğün sapları sıkntı çıkarıyor. soğuktan sıcağa geçince cam buğulanması oluyor.

aklıma gelenler bunlar. ama hevesin gözlük kullanmaksa yüzüne uygun bir çerçeve seçebilirsen. çirkinleştirmez.

genel olarak kadınlara bordo renk kemikli çerçeveler yakıştırıyorum ama bu ten rengine yüz şekline göre değişiklik gösterir.

ya bırak o sacma filmleri. yakısabilir. seksi gösterebilir. şirin gösterebilir.
gözlüge ve sana bağlı.

gözlük kadının güzelliğini götüren bir şey. O sebeple bir model önerim yok.

bazı yüz şekillerine, saç kesimlerine gözlük cuk oturuyor çok şık yada sevimli durabiliyor. Yüzünüze uygun bir gözlük seçerseniz bence karizması olan bir şey gözlük.

gözlük 99,999% kötü durur hem erkekte hem kadında. lensle de rahat edemiyorsan lasik. hatta lens kullanabiliyorsan bile yine de lasik, direkt çözüm...

erkekler kemikli gözlükleri daha çok seviyor.
edit: as in the below example

saçını da at kuyruğu yaptın mı tadından yinmez.

www.google.com.tr

Romantik komedilerin gerçek hayatı yansıttığını düşünmeyi bırakalım.

bana gozluklu kizlar hep daha seksi geliyor. simdi bide kemik gozlugun damla versiyonu cikmis :P cok acayip

gözlük insanı çirkinleştirmez. ama kayda değer güzellik anlayışını sadece yakışıklı erkeklerin görüşlerinin belirleyeceğini düşünmek seni iğrenç bir insan yapar. gözlükten önce kafanda değiştirmen gereken başka şeyler var.

amma trolllemiş ha.

çerçeve ve model kişiden kişiye değişir, onu sen bulacaksın. çok saçma ötesi bir şey takmadığın sürece hayır, gözlük seni çirkinleştirmez. ama yüzüne, tipine uygun bi çerçeve bulursan işte o zaman müthiş olur. gözlük 100 kadından 20'sini çirkin gösterirse 60'ını seksi gösterir, kalan 20'si için değiştirmez. öyle diyim.

"asla klasik giyinmiyorum" cümlesinden ben kendini çok kastığın sonucuna vardım açıkçası, yani sen kendini zaten "çirkin" kabul etmişsin en başta. rahat ol. gözlük seni daha çirkin yapmaz. hatta diyorum ya uygun bi model çok daha seksi gösterir.

bi de "gözlüklüyken çirkin, çıkarınca güzelleşiyor" ne ya, olur mu öyle şey? gözlüklü insan, gözlüğünü çıkarınca çok komik görünüyo benim gözüme. gözlüksüz birinin kaşlarını çıkarmak gibi oluyo yani.

@icim urperiyor elbette ki sadece yakışıklı erkeklerin fikrini sormuyorum, duyuru başlığını daha dikkat çekici ve eğlenceli kılmak adına öyle yazdım sadece. ciddiye alınacak ya da üstünden karakter analizi yapılacak bir şey değil gerçekten...

@cedrus deodara kim kimi trollemiş anlayamadım?

doğru gözlüğü takarsan @baba jo +1 diyorum.

eğer firmaların pozisyon açığı varsa işe yarar, yoksa çok zor.

özel sektörde maliyet her şey olduğu için olabildiğince az elemanla işler yürütülmeye çalışılıyor. eğer ihtiyaç varsa gerçekten ihtiyaçları var demektir ve ilan açarlar bir yerlerde, sen de haberdar olursun iş arayan biriysen. ilanları yoksa elemana çok büyük ihtimalle ihtiyaçları yoktur ve ekstra özelliklerin yoksa pek tercih edilmezsin. ellerinde cv'in olsa bile sonradan oluşacak ihtiyaç halinde "hmm önceden gelmiş cv'lere bakalım" diyen ik sayısı çok yüksek değil. bunun için de özellikli bir aday olman lazım ki cv'ni ayrı bir yere koyup "bak şöyle şöyle biri vardı onu arayalım bakalım hala işsiz mi" derler. ve hatta genelde bu tarz özellikli adayların boş kalmayacağını düşündükleri için "kesin bulmuştur bu" diye bile düşünebilirler.

kısacası; çok beklentin olmadan başvur, kötü bir intiba bırakmaz. belki de işini hakkıyla yapan, düzenli bir ik'ya denk gelirsin, yukarıda saydığım profesyonellik dışı süreçler yaşanmaz.

gidilebilinir. onların formunu doldurursun .

Hiçbir yararı olmaz. Zaten etkileyici bir cv'n varsa sana internetten de ulaşırlar, mail sonrası dönüş de yaparlar. Kalifiye değilsen istersen şirkete 5000 kere git yine daha kalifiyesine linkedin'den ulaşırlar.

Bir de aşırı kurumsal bir yer değilse ik'yı buyütmeyin arkadaşlar. İk işe alım falan yapmaz.

Tavsiyelerim;

Şirketlerin mail gruplarına cv atmayın, sadece gülüyorlar.
İk mensuplarına mail atmayın. İşe yaramaz.
Çalışmak istediğiniz departmanın direktör veya müdürüne ismine hitap eden etkileyici bir mail atın. Sade bir dil kullanın. Hatta adamın-firmanın geçmişini araştırıp şöyle şöyle başarılarınız var, beni de ekibinize dahil edin falan diyin. 2 paragrafı geçmesin. Göreceksiniz, size ulaşacaklar bir şekilde. Olay cv'nizi şirket içinden birinin ik'Ya atması.

Başarılar...

ben varım, henüz bir çalışma alanım yok ama aklımda olan bir kısım var. hocayla da uyum sağlayabilirsek o alanda çalışmayı istiyorum. science direct dosttur bu konuda.

ben varım.
Diğer Genetikciler gibi işsizim.
Aynı zamanda işletme ve dış ticaret lisansına sahibim.

ne p.k yediğim belli değil.

Millet genom projesi yapıyor ya... hah...


bizde de duble yollar var:)

Ben varım.

Boğaziçi mbg 15 mezunuyum. Ortalamam 2.7 olduğu için amerika'da doğru düzgün doktora programı bulmaya hiç kasmadım. Türkiye'nin de a.q olduğu için yüksek lisans yapma gereği görmeyip iş aradım. Bilim yapmayı şifa getirmekten çok para kazanmak için istediğim için olmadı belki de. Torpille inanılmaz alakasız bir sektörde çalışıyorum şu an. Yine de bunca bilgi excel için miydi demeden edemiyorum. Biyoteknolojiyle ilgili bir master yapıp sonrasında endüstriyel maya üretiminde ciddi para olduğunu düşünüyorum.

Moleküler biyoloji ve genetik mezunuyum. Özel bi genetik tanı merkezinde çslışıyorum. Ben bence eşşeğin kuyruğundan beterim uzamıyorum ama kısalıyorum ya. Bi ara biyoteknoloji masterı mı yapsam diorum teknokentlerin birine girerim belki, kpss var bu sene onu mu denesem acaba diye düşünüyorum sonra da. Geçen annem araştırmış sizin meslek Almanya'da iş yapıyo bence sen oraya git dedi

ben 2005 mezunuyum bilkent MBG
benim hikaye uzun, kısa kesersem önce yurtdışında takıldım ama doktorayı bıraktım
şimdi akademik dünyanın diğer tarafndayım klinik arştırma yapmıyorum: yapılmış olanları raporluyorum, makele yazmıyorum yazılmış olanları derliyorum, çeviriyorum, düzeltiyorum vb. okurken bilmediğim bi sürü şey varmış bu işe girince öğrendim.

wet-lab'çıyken hep hücre biyolojisinde kaldım kanser yolakları filan çalıştım (aslında genetikçi değil mol. biyoloğum daha çok)
şimdi Allah ne verdiyse oldu biraz konular genişledi.
Tekrar master doktora yapmak aklımın bir köşesinde hep var ama wet-lab bişey yapamam gibi, lab'a giremiyorum (hastayım ben böhüü)
biyoetik, tıbbi bilişim, en olması biyoinformatik/istatistik filan gibi bişeyler olur sanırım. değilse yurtdışında scientific writing/management vb. programları düşünüyorum.
acıbademde biyoetik programı 20bin lira olmayaydı geçen sene ona oraya gidecektim Cengiz hocaya sitemlerimi iletiyorum :(

@gates: dönem mi değişmiş nedir bilmiyorum ama en azından bu'de sizin ortalamaya sahip fizikçileri uni. of illinois at urbana-champaign gibi yerlere direkt MSc'a alıyorlardı, oradan da doktora yapıyordu millet. boğaziçi'nde temel bilimlerde öyle çok yüksek notlu olmanız gerekmiyordu böyle yerlere girmek için. özellikle mbg'te durum başkaysa bilemem, yine de keşke bir deneseydiniz. belki de bilim yapmayı istemekle ilgili söyledikleriniz ayaklarınızı geri geri itmiş.


neyse biri bir çeviri sormuştu, kimse bakmamıştı, ondan hadi deneyeyim dediydim ama jargon vardı, upregulate'in türkçesi nedir bilen varsa dil kısmındaki dkk geni ile ilgili çeviri kısmına bir el atar belki www.eksiduyuru.com hücre reseptör sayısının artması imiş, bunun için türkçe'de biyolojik tek bir terim var mı, biliyonguz mu?


@niye ama: eyvallah ben bunları bilmem zaten; sizler yoktunuz, elemanın sorusu ortada duruyordu, ben de oralarda geziniyordum ;)

ancak uyarınızdan bunu da eklemem gerektiğini anlıyorum, teşekkür ederim, biraz kişisel merakımı da giderdim bu arada, duyuru güsel bir yer (sadece receptorlar için geçerli olmadığını eklemiş durumdayım)

hücre reseptör sayısının artması imiş,

dediğiniz şey tam doğru değil, evet bu bir upregülasyon örneği ama genel olarak herhangi bir uyaran (hormon, toksin, başka maddeler) sayesinde (ya da bu sayede oluşan bir ihtiyacı karşılamak için), sayıca çoğalma yönünde yapılan herhangi bir düzenleme demek .reseptör sayısı artabilecğei gibi, RNA sayısı, enzim miktarı, gen expresyonu vs. de artabilir.
türkçesi yok upregüle olan deniliyor

Ben varim. Turkiye'de yuksek lisans yaptim, antik DNA calismaya calistim. Simdi yurtdisinda doktora yapiyorum, insan populasyonlarinin karismasi, insanin goc yollari ve populasyon tarihi, genetik-linguistik evrimin kolerasyonu uzerine calisiyorum. Calistigim projelerden birinde Sibirya populasyonlari ve Amerika'ya gecisleri calistim, o calismanin ilk yayini gelmek uzere ama devam edecek. Doktora tezim Tayland populasyonlari ve Austroasyatik dil ailesinin gocleri gibi bir sey olacak. Bir baska projede ise yine Tayland'taki ilginc bir populasyonun tarihini arastiracagim.

Bu kadar cok proje olmasinin sebebi doktorayi bitirmem icin en az 3 farkli yayin yapmis olmam gerekiyor.

Google scholar'da alarmlar kurdum, Twitter'dan Nature, Science gibi dergileri takip ediyorum. Yine ayni dergilerin haftalik icerikleri mailime geliyor. Arada Science Daily gibi sitelere bakiyorum.

Operim.

Cvplar çok güzel.İşin içinde olduğum için demiyorum ama bu alanlar çok önemli alanlar. Arkadaşlar lütfen yılmayın çalışın. Malesef ülkemizde gereken değer verilmiyor hem maddi hem manevi. Belki burda küçük çaplı bile olsa bi şekilde iletişimde olabiliriz.
Var mı fikirleri olan?

eksici biyolog'lar adi altinda grup kurup, orgutlenelim :) saka bir yana, boyle bir olusuma gidersek hem beyin firtinasi yaratilir hem de benzer konularda calisanlarin birbiriyle isbirligi yapmasi saglanabilir. bilimsel gelismeleri tartisacagimiz bir ortam olsa fena mi olur? :)

Takibe almışım yazarım diye şimdi gördüm.

Master yapmaya çalışıyorum hala şu sıralar. Okuldaki mali sorunlar nedeniyle 1 senedir bekliyorum ve hala bir şey olacak gibi görünmüyor. Çok çok emek harcadığım ve yapmayı gerçekten çok istediğim tez konumdan vazgeçme eşiğindeyim, basit bir şeyler yapıp mezun olmaya çalışabilirim ya da hala daha bekleyebilirim. Bilmiyorum kafam şu an bu konuda çok karışık açıkçası.
Şizofreni üzerinde epigenetik değişiklikler çalışıyorum. Phd için de behavioral neuroscience istiyorum, bakalım. Tr'de bilimle uğraşmak gerçekten zor. 1 senedir malzeme bekler mi bir insan ya. Sırf bu sebepten iş de bulamıyorum, parasız pulsuz öyle kendi kendimi geliştirmeye çalışıyorum kısaca. Aklımdaki fikirleri anlatabilsem, çalışabilsem öyle güzel olur ki ama olmuyor olamıyor ne yazık ki.

Kaynaklar açısından da schizophrenia research forum, nature (molecular psychiatry), elsevier üzerinden de psychiatry research takip ediyorum. Bir de app olarak science news var, o da güzel.

Ayrıca evrim halkasi'na katılıyorum. Oluşum içerisine girilse ne güzel olur.

Ben unutmusum bu meseleyi. Cidden bir adim atmaya ne dersiniz? Hicbir sey yapmasak oturur bir mail grubundan bilim tartisiriz. Hatta tartismalari metin haline getirip, ekside yayinlariz. Kaliteli bir seyler cikabilir. Olur derseniz, bir google grubu olusturabilirim.

@evrim halkasi, bence çok güzel olur. Yapılsın hadi. :)
(maksat up olsun)

Tamam o zaman, katilmak isteyenler bana mail adresi yollasin. Anonim kalmak isteyenler, isimleri olmayan mail adresi yollayabilir. Hatta bir duyuru daha mi acsak? Bunu gormeyenler de gelsin.

Suraya bi' bakiverin. (git: 1052584)

selam meslektaşlar, ben de biyologum. Şu an resmiyette ağır işsizim ama birkaç aydır freelance çalışmaya başladım şükürler olsun. Mücbir sebeplerden dolayı aktif çalışma hayatıma biraz ara vermek zorundayım. İşkolik olduğum için yeniden çalışma hayatına dönmeyi iple çekiyorum. yine de boş durmayıp birşeyler buldum neyseki uğraşacak

Cahillik mutluluktur.

lim5 +1 çoğu kişi için. ben ise korunmadan asla, çok şükür o kadar çükümün esiri değilim.

Lim5++;

prerzervatif ile ilişkiye gireceğime girmiyorum bu kadar basit. Çünkü hiçbir zevk almıyorum. O sebeple seçici davranırsanız sıkıntı olmaz. Günden güne başkaları ile yatıyorsa insan farklı tabi. Dikkat etmesi lazım.

Son 10 yıldır sanırım kimse ile prezervatif ile bir cinsel ilişki yaşamadım ve bir kere olsun hiç bir sorunla karşılaşmadım.

Bunu öneriyorum demiyorum sadece olanı yazıyorum.

Evet çok cahilim.

bu kadar basit mi ya :D neyse hadi devam madem.

@ihanet anlıyorum ama çok riskli. neyse zaten biliyosun, ne denir:)

abi ben seks yapmiyom. hanimefendi bulsam vebaymis cuzzammis dinlemem intihar bombacisi gibi yururum.

prezervatif igrenc bi sey ya. yapis yapis, kokusu da mide bulandirici. allahtan seks hayatim falan yok yav olsa prezervatif kullanmak zorunda kalirdim. cok pis bi sey yahu.

Tanımadığım kimse ile ilişkiye girmiyorum

@gazoz

1- tanıdıklarına nasıl güveniyorsun?
2- onlar kendisine nasıl güveniyor? ya hasta olduğunun henüz farkına varmamışsa o da?

daha önce sorulmuştu "sağlık raporu istiyr musunuz? beraber test yaptırıyor musunuz diye" çok mantıklı aslında.

prezervatif ile gireceğime girmiyorum diyoruz da, diyelim çok güvendiğiniz tek eşli sadece önceki sevgilisiyle sevişmiş bir kişi var karşımızda. O "önceki kişi"nin geçmişini bilmiyoruz ki! Ki böyle ilk sevişmede sevgilisinden hastalık kapanlar var, özellikle hpv gibi şeyler -erkekte pek sorun olmuyor mesela- kıza geçiyor. Hastalığı geç hamilelik olayından da mı korkmuyorsunuz, birkaç arkadaşım "ertesin gün hapı kullanıyor ya" diyor. Ee abi kızın hormonlarını alt üst etmek istemiyorum ben şahsen, haksız mıyım?

erkeğim ve insanların buna dikkat etmemesi delirtiyor. Kadınlar da, erkek "korunmadan yapalım" derse pek karşı çıkamıyor galiba.

haklısın zaten. öyle ilaçlar ağzı kesiciye benzemez. kalıcı etkiler bile gösterebilir.

Ertesi gun hapi degidir o, ertesi gun hapi olsa duramazsin. Dogum kontrol hapi kullaniyordur kadin, hamilelik korkusu olmaz. Beraber olacaginiz insanlari duzgun secin, cinsel sagliga onem veren insanlar olsunlar.

Şans hacu elektronik alet gibi işte

Bu sorulari tekrar tekrar sormayin. Burda evrimsel süreci hizlandirmak icin seleksiyonu arttirmak icin kasiyor, internette asilarin etkisiz olduguna dair kampanya yapiyor, hastaliklara nane limon lneriyor, prezervatifle seksin zevk vermedigini, lastik gibi koktugunu söylüyoruz.

Siz de sorup sorup toplumsal farkindalik yaratip süreci zorlastiriyorsunuz. Biraz anlayis ama lütfen.

Bu arada cinsel hastaliklar, günahkarlari kandirmak icin uydurulmus bir yalan, süpheniz varsa bir bardak zeytinAgina greyfurt dograyip, bir gün dolapta bekletin icin, kesin cözüm.

Pesin edit: kinaye ile araniz yoksa ekleyeyim, bu bir saglik tavsiyesi degildir.

cunku cinsel hastaliklarin abartilmis palavralardan ibaret oldugunu dusunuyorum. oyle bir anlatiliyor ki sanki prezervatifsiz seks yapinca bir gun sonra aids olma ihtimalimiz yuzde 97.
herkes seks yapiyor aids oranina bakiyorsun bi afrikada var dunyada.

Allaha sığınıyorum. :')

Iste "prezervatif yapis yapis oyk ihrenc" diyenler yuzunden bati dunyasinda aids var :) 10 senedir basina bisey gelmemis ama yarinki iliskisinde gelmeyeceginin garantisi yok. Ustelik bisey olursa tamamen darwinizm (hani prezervatif yirtilmasi falan disinda). Neyse ki bazi cinsel yolla bulasan hastaliklar infertiliteye neden oluyor da bu mantalitenin sonraki nesle aktarilmasi bi nebze engelleniyor

Ust paragraftan da anlasilacagi uzere cevap prezervatif. Karsilikli test yaptirirsiniz ondan sonra korunmasiz takilirsiniz. Ha ama karsi tarafa da guvenmek yetmiyor bu durumda :)

işiniz şansa kalmış o kadar söyleyeyim. kadınlar genelde ilk sevgililerinden sonra acayip dağıtıyorlar. bunda da bekaretin bilinçaltı etkisi olduğunu düşünüyorum. nasıl olsa olan oldu artık deyip önüne gelenle olmasa bile beğendiği her adamı yatağa atıyorlar. kadın için çok kolay. yani bi kadın özgürce seks yapabiliyorsa rahatsa öyle az kişiyle yetinmiyor. hiç alakası olmaz o işlerle dediğiniz hatunlar neler neler yapıyor.

bu yüzden de prezervatifsiz ilişki sandığınızdan daha riskli.

abi ben girmiyorum 4 senedir, yeni teknolociler mi cıktı? noldu?

ilişkiye girmiyorum.

cahillik mutluluktur +1

güveniorum ne demek ya. hiç güvenmezdim (yaşadığım bi durum değil sorduğun, ayrı). partneri biliyorsun diyelim -nereden biliceksen?- onun önceki partnerinin partnerlerini nereden bilebilirsin ki yani. bana bu tür kişiler hep siğilli, değişik akıntılı (öğ) falan geliyor.

bence de cahillik mutluluktur. 1-2 arkadaş hastalıklara inanmadığını söylemiş. yahu bu inanç meselesi değil :) neyse tartışılsa bile sonuçsuz kalacaktır, sadece fikirlerinizi almak istemiştim.

maalesef artık yok. lanet federaller kaldırdı bu seçeneği.

Yapılabiliyor, çok sayıda yapan kişi var.

Zaten birçok kişi bu amaçla yapmıyor mu yüksek lisansı?

tabi ki var dolu. Sorunuz nedir?

yapılır tabi. neden yapılamayacağını düşünüpte sordun merak ettim

tecil hakkı sadece daha yüksek kurulara kayıt yapanlara verilir. yani 4 yıllık bir lisans programı bitiren biri, tekrar lisans programına kayıt yaptırırsa tecil hakkı doğmaz. en az yüksek lisans programına kayıt yaptırması gerekir.

not: mevcut durumda kazanılan 2 yıllık tecil sürecinde 2 yıllık bir programa kayıt yaptırılabilir. yukarıda söylediğim durum ek bir tecil hakkının doğup doğmaması ile ilgili.

hocam benim kazandığım okul 4 yıllık, 2 yılını okuyup askere gidicem diyelim, o zaman 4 yıllık okula kayıt yaptırmazlar mı beni?

Yaptırırlar hocam. Kayıt yaptırmazlar diye bir şey yok. Daha önce yine 4 yıllık okuldan mezun oldun sanırım. Yeni okula kayıt yaptırırsın, dediğin gibi 2. yılın sonunda askere gidersin. Bu esnada okulu dondurursun. Geldiğinde devam edersin.

o iki yılın sonunda da bi yükseğe yalandan kabul alıp kayıt yaparsan daha da tecil edersin, lisans öğreniminin ortasında bir daha askere gitmezsin.

up lütfen

geç kalmadıysam eğer, yeni sahra e-5 durağının 40-50 metre ilerisinde havaş var.

nexus 5 bir yerlerden bulursun

paralel ithalat alma bence. distribütör garantili olsun alacağın telefon. şarj olayı da senin kullanımına bağlı. whatsapp,gsm in açık olması, internet vs

pil ömrü değil. aletin ömrü. :)

mimarlık

bence de mimarlık, zaten inşaat sektörü tavan yaptı ülkede heryere beton dikiyorlar.

neye göre, kime göre? hiçbir detay vermediğin için ben boğaziçi kimya diyorum. yani ben bu iki seçenek arasında olsaydım, kimyayı seçerdim. çünkü kimya süper. elementler, gazlar, reaksiyonlar falan. çok tatlı. kafam sayısala bassa kimyager falan olmayı çok isterdim şahsen. BOĞAZİÇİ KİMYA. heyt be. qıral.

hem mimarlık amelelik yea. sürekli cetvel taşı, çizim yap, proje yap falan. kim uğraşacak. kimyada da bissürü detay vardır tabii ama güzeldir be. kimya sonuçta. deney meney. kimya be.

Tabi ki mimarlik

ben boğaziçi kimya diyorum. Bir kere hangi bölüm olursa olsun boğaziçinin ingilizcesini, vizyonunu ve etiketini alıyorsun.. Kulüp ve sosyal imkanları yıldız tekniğe fark atar diye düşünüyorum. Evet, başka üniversite olsa temel bilim kesinlikle seçme derdim ama boğaziçi olunca işler değişiyor.

Genel kaygın işsiz kalmamaksa 2. sınıftan itibaren doğru yerlerde staj yaparak boğaziçiyle çok daha öne geçeceğini düşünüyorum. Boğaziçi kimyadan mezun çok sayıda arkadaşım var, kimi amerikaya doktoraya gitti (hoca referansları sayesinde) kimi de ilaç sektörüne geçti.

up

İstanbul Hukuk halen daha Türkiye'nin en iyi hukuk fakültesi durumunda. Bununla birlikte "hukuk" mesleği konusunda Türkiye'de büyük bir sıkıntı var. Boğaziçi ekonomi açısından bir şey diyemiyorum.

valla daha geçen gün boğaziçi ekonomiden 2 arkadaşım 3.000 lirayla başladılar işe. Hem boğaziçi hem ekonomi gibi bir altın bilezik. Ben olsam şüphesiz ki boun seçerim.

up

up

ekonomide ve boğaziçide önün daha açık. diğer türlü daha fazla çabalayıp yine de bir yerlere gelememe ihtimalin de var.

arkadaşlar come on

Fitredir o fidye olsa duramazsn.

Bence kuruma vermektense belli bi kisiye verin. Uğraşmak istemiyo olabilirsiniz ama gereği gibi yerine getirmek varken riske girmeyin. Hangi kurum yüzde yüz güvenilir? Gozunuzle gorduğunuz, tanidiginiz ihtiyacı olan biri vardır mutlaka.

türgev. oradan gerekli yerlere dağıtılır.

fitreni lösev'e verebilirsin

fidye dediği ramazan ayına ait günlüğü en az 13 liradan olan bir sadaka biçimi. lösev uygun duruyor. çocuk esirgeme yine bunun için ideal.

taksime ataköy sahilden gider diye düşünüyorum. en mantıklısı o gibi. E5'ten daha az trafik vardır.

yenikapiya giden servise bin. kisa surede ulasir ordan yenikapi haciosman metrosuna binersin ve leventte aktarma ile Hisarüstü metrosuna gecersin

havalimanı metrodan aksaray'a oradan yenikapı aktarması... hiç gerek yok otobüs falan.

evet hocam lisanstı. O zaman okula girsem de girmesem de 2017'de askerlik beni mi bekler yani?

@birdenbire. Tam olarak binmem gereken araçları yazabilirmisin

Tabii ki Atatürk.

4. Levent'ten Yenikapı'ya kadar metroyla gidip, oradan Yenikapı-Havalimanı metrosuna bineceksin, son durakta ineceksin.

4. leventten sabiha gökçene otobüs kalkıyor. bildiğin belediye otobüsü. safiri geçince otobüs garajı var oradan kalkıyor.

yol tam 65 dk sürer.

Sabihaya otobüsle gidebilirsiniz ama trafik faktörü var. Ataturk risksiz.

sen doğru yapmışın moruk. karşındaki tamam deyip geçecekken sanki anasına sövülmüş gibi tepki vermiş.

Haklisin. Kafaya takma.

haklısın.

alınması doğal ama sen durumu açıkladıktan sonra "haa yok bolm rahat ol" demesi lazım, bu işler genelde böyle olur. canını sıkma ortada bir kabalık ya da öküzlük yok.

Haklisin hocu. Daha diretirse de ki "gel yan yana koyalim gecen sefer teslim ettigimiz odevi, kendi emeginle mi okumussun gorelim" de.

hic de ayip etmedin. bana sorduklarinda "yapmadim" diyorum. siksen ugrasamam o tip insanlarla.

o değil de senin nick'in ne güzelmiş yahu.

karşındakinin (atarlanan kişinin) geçireceği varmış bence.

sana atarlanası gelmiş.

siktirsin gitsin ya. yüzde yüz haklısın.

Ödev isteyen arkadaşın çirkefliğini anlarım da, etrafındaki millet kim oluyor da "aaa hocu ayıp etmişsin, büyük öküzlük" diyor. Göt laleleri kendileri versinler çok seviyorlarsa birbirlerini.

sende sikinti yok, kafaya takma s. et

Hocan olarak say oyle dinle. Akademik ortamda bunu birbirine yapan profesorler var. Intahal davasi bile açılır. birbiriyleriyle kusenler var. Kimse kimseye ne verisini gosterir ne de basilmamis yayınını paylasır. Biz o zaman hepimiz okuzuz. O arkadasın yayacagina odevini yapıverseymis. Sen emegini kullandirirken kalbin kirilmiyor mu? Yarin bir gun senin notlatinla gecenler seninle aynı işe basvuracak bunu da unutma. Kendi emeğini götürsün hocasina cabaladigi belli oluyorsa zaten kalmaz.

arkadaşlığı bitirmeye gerek yok içine sinmiyorsa mesafe koy.

saçını başını yolmadın mı hala?

Yolmadım çünkü her yaptığına kılıf uydurdu.. @justinho26

Sen de o kılıfları her defasında yedin?

Yol ver gitsin, geç bile kalmışsın.

mesafe lazım böylelerine.hatta iletişimi şak diye kes bişey deme.

Lol. Hala konuştuğun hata.

Konuşmuyorum artık hatta bu ve bunun benzerlerinin bulunduğu arkadaş grubu Yüzünden mezuniyet balosuna bile katılmadım ama acaba yanlış mı Yaptım diye düşünmüyor da Değilim sabrımı taşıran son olayda insanların kıyafetleriyle dalga geçmesiydi @humblebirth @indescribable @an engineer

uzaklaşırım ben öylesinden ister istemez. yakınımda tutmam. çok güzel mesafe koyarım.
normalde bu tür davranışları yargılamadan önce düşünürüm. 'acaba kendince mantıklı bir açıklaması var mı, ben yanlış anlamış olabilir miyim?' gibisine. sakin sakin düşünürüm ama mantıklı bir açıklamasını bulamazsam kusura bakmasın, tutamam.

hatan yok diyenlerdenim.

Hic tereddutsuz bitirirdim, net. Kendinize yazik ediyorsunuz bence.

hiç bozulmamış gibi yapın, birgün yardıma ihtiyacı olduğunda yardım etmezsiniz. yada mesafe koayabilirsin

Ben olsam hiçbişi demem ama muhabbeti meraba meraba seviyesine çekerim.

içten içe seni kıskanıyor bence, çekememezliği var. bende de vardı bi tane öyle arkadaş görüşmüyorum, kendi başarısız olduğundan ben de başarısız olayım istiyordu mal. kıskanıp milletle aramı bozmaya çalışıyordu.

arkadaş vs tanıdık

ya sizin arkadaşlık bakış açınız çok farklı.

her arkadaş olduğunuz insana anneniz, babanız muamelesi yapıp sınırı bilmiyorsunuz sonra da üzülüyorsunuz.

işine yarıyorsa salağa yatıp devam et, işene yaramıyorsa bas götüne tekmeyi gitsin bu kadar basit.

bitirme konuşması yapma,

ama hiç cevap verme, yazarsa not falan da isteme. tanımıyormuş gibi yap. o seni umursamıyor ve çalışmanı başarılı olmanı falan da istemiyor belli ki.

Düz ilişki sviyesine yavaşça indirin. Ondan size dost olmaz. Ama bence de bitirme ya da yüzleşme konuşması yapmayın, yavaşça mesafe koymalar başlasın, ufak ufak kopun, anlayamasın kopuşu siz bile anlayamayın hatta. Yaz tatili filan derken eski bir arkadaş kıvamına gelirsiniz.

ya şimdi doğruya doğru herkes herkesin dedikodusunu yapıyor ona alışmak lazım da öbür hareketlerinden dolayı bitirirdim net.

Çoktan siktiretmistim.

ders notunu aldığı kişi şuna verme demiş olabilir, veya kimseye verme demiş olabilir bu durumda kimseye vermemesi mantıklı.
kendisine göre yeterince çalışmamıştır.
çalıştığı gruptakiler seni vermiyordur o yüzden bağırmamıştır. Ayrıca arkadaş olmak demek hep birlikte ders çalışalım, hep birlikte gezelim demek değil.
hediye beklemek her zaman saçma.
dedikodu sevmem ama sevenle alıp veremediğim yok.

@kuzey il notları aldığı Kızın esinsin Hariç kimseye verme Demiş .. Zaten kız söylemese sen notları almadın mı ben yolladım diye haberim olmayacktı

evet.

net ırkçılıktır. insanlık suçudur.

ayrımcılıktır evet diyelim ki Türk ve Sünni bir kızı seviyorsun o da seni seviyor ve evlenmek istiyorsun kızın babası aynı şeyi söylese ne hissedersin. Türk de Kürt de olsa, Alevi de Sünni de olsa insan insandır kişilik önemlidir ama sosyokültürel ve sosyoekonomik yakınlık da avantajdır

değil, ama sen sevdiğin birinden sırf alevi / kürt değil diye vazgeçersen o geri kafalılıktır.

Yanlis ya da dogru diyemeyiz, sizin seciminiz. Ornegin bu benim icin cok sacma bir dusunce ama siz boyle istiyorsunuzdur, boyle yaparsiniz. Butun irklar sizinle evlenmek icin sirada beklemiyordur zaten. Istediginiz kisiyi secmekte de ozgursunuz, istediginiz kategoriden de.

Bana gore asiri derecede sacma bir dusunce meshep vs. olaylarini karistirmak ama ben de sisman bir kadinla evlenmek istemem, ayni sey temelde.

bence net yobazlık. hatta bana yazan alevi kürt bi cocuk vardı, din mezhep işlerinden konusurken ben dindar oldugumdan bahsettim. o da oo beni gören sunni arkadaslarımın hepsi birden dindar kesiliyor zaten falan demişti. oysa ben kendimi asla mezheple tanımlamadım, ve alevilik hakkında ondan cok daha fazla bilgim ve araştırmam vardı. dedigim gibi yobazlık kötü bişiy.
ha bu arada, annem de bazen takılmaya calısıyor kürt damat istemem diye onu da şarlıyorum:) maalesef toplumda onyargılar cok

YANLIŞ.

Geri kafalılık ama ırkçılık değil.

Üstte ırkçılık diyen arkadaşlar sanırım İsveçte yada paralel bir evrende yaşıyorlar.

arada bir kültür farkı oluşuyor bunu düşünerek söylemiş. fakat her durumda geçerli değil bu durum. anlaşabileceğin ve inancının sorun olmayacağı birisiyle neden sorun olsun. bende mesela dindar birisiyle evlenmek istemem.

Tarhana koktu be ortalık.

irkcilik degildir.

kendi tercihi ama o zaman da başkasıyla gezip ona ümit vermicek, duygularıyla oynamıcak, zamanını harcamıcak kimsenin.

Evet geri kafalılık.

Biriyle sırf Alevi diye evlenmemek ne kadar geri kafalılıksa, biriyle sırf Alevi değil diye evlenmemek de o kadar geri kafalılık.

Mesela babanın "Alevi gelin istemiyorum" dediğini düşün, bu durumda ayrımcılık yapmış olur tüm Alevi gelin adaylarını elemiş olacağı için. Burada da yine bir eleme söz konusu.

Bu yanlıştır, doğrudur/baban haklıdır, haksızdır diyemem. Her ailenin değerleri farklı, gelenekler görenekler kolay kolay bırakılamıyor ve illa ki altında yatan mantıklı/mantıksız sebepler oluyor ama geri kafalılık olduğu da gerçek.

baban haklı. çünkü sen kürt alevisin diye senden olmayanlar kız vermek istemeyecekler. bir sürü problem yaşarsın.

Alevi ve Kürt ailelerinde "biz çektik, çocuklarımız çekmesin" algısı çok yoğun anladığım kadarıyla bu konularda. Kafaların uyuşamayacağından, eş tarafının ailesinin bazı konularda baskı yapıp çocuklarının mutluluğunu bozabileceğinden vs. endişe ediyorlar.

Yanlış elbette ki. Nasıl ki ben Alevi damat istemem diye ortalığı yıkan Sünni anneye "sen bir köşende dur bakalım, gençler ne istiyorlarsa o" dememiz gerekiyorsa, aynı şey burada da geçerli. Aileniz evlenmmiyor, siz evleniyorsunuz sonuç olarak. Aile sadece size destek olmakla ve mutluluğunuzu paylaşmakla mükellef.

Bu arada, ırkçılık ney abi? Alevilik ırk mı? Te allam yarabbim, bazen eleştireceğiz diye iyice abartıyoruz sanırım.

geri kafaliliktir orasi kesin ama amerika'da buna anambabam stili irkcilik gibi bisiy diyorlar, yani kisacasi eski neslin kotu niyetsiz onyariglarindan oluyor, yani bir cesit tanisan seversin olayi, tabi bu kavramda kirilma noktasi bu insanlar taniyana kadar yabanci bir kulturden cekinseler de genelde tanidiktan sonra olumsuz bir soz ve eylemde bulunmuyorlar. eger babaniz da bu tipte biriyse sizin de hali hazirda sevdiginiz kisi baski bir millet, irk veya dindense tanistirarak bu gruba girip girmedigini yoklayabilirsiniz. fakat tabi ortada fol yok yumurta yokken boyle bir sey dediyse babaniza biraz kitap okutmanizin zamani gelmis gibi gozukuyor, bilmemek degil ogrenmemek ayip, degismemek ayip, gelismemek ayip. bir de tabi soyle bir olasilik var sizin begendiginiz kizi biliyordur, begenmiyordur, kulp takmak icin bu din mexhep islerini bhane ediyordur veya ayni mezhepten olunca hem senin hem de onlarin daha rahat bir surecte beraberlik yasayacaginizi dusunuyordur. kaygilarinin kaynagini bulup, o kaygilarin yersizligini ispatlamak sizin elinizde...

evet, biliyoruz ırkçılıktır,geri kafalılıktır vs. vs. bunlar sanal dünyanın gerçekleri.

gerçek hayata gelince ;

Adet, gelenek, görenek ve diğer dini ritüellerin farklı olduğu birisiyle evlenmek sizi uzun vadede sıkıntıya sokar. İleri çocuklarınız olduğunda onları yönlendirirken bile sorun çıkar. evlilik zaten zor zanaat, dahada zorlaştırmayın.

zaten bu kafayla alevi olmayan birisi ile sıkıntı yaşar kız ve ailen.

Bence değildir. Biriyle çok iyi anlaştığın halde sırf Sünni diye evlenmiyorsan bu geri kafalılık, yobazlıktır ama Alevi bir insanla daha iyi anlaşabileceğini düşünüp öyle bir insanla evlenmek istemen gayet normal bence.

Benim gördüğüm Alevi aileler çocuklarının genelde kendileri gibi Alevi insanlarla evlenmesini isterler ama bunu bir zorunluluk olarak görmezler.

İstemesi normal.
Ben de kendi kafamdan, benzer geçmişten biriyle evlenmek isterim sadece alevi/sünni meselesi olarak görmemek gerekir. Müzik zevki bile bir ayrımdır öyle bakacak olursak. Herkesin önceliği farklı baban da aleviliği öncelik görmüş hayatında.
Ha tabii zorunlu kıpması ya da sen aleviyle evlenmezsen kötü davranması anormal olur.

Neyse ki para diye bir şey yaratmışlar en "ille de şu" diyen bile susuyor karşısında. Çok gördüm de bu hikayeleri.

Aslında hoş bir şey değil tabii fakat doğru demiş baban. Alevi-kürtsen eğer -ki ben de öyleyim-, sünni/şafii birinden kız almak kolay olmasa gerek. Açıkcası ciddi sıkıntı çıkarabilir kızın ailesi. Yani konuşma sırasında "Siz abdest almıyorsunuz" falan gibi şeyler söyleyip, seni incittiğin farkında bile olmayacak kadar aleviliği bilmeyen insanlarla dolu sünniler. Yani bilmek zorunda değiller ama en azından yanlış bilmeseler daha iyi olur bizim için. Kızın ailesi aydın bir aile ise sorun olmaz tabi ama kaç tane öyle aile var ki? Aleviliğine laf etmeyen, kürtlüğüne laf eder; kürtlüğüne laf etmeyen, aleviliğine laf eder.

Mesela iki amcam var, ikisi de yabancılarla(Türk-kürt-ermeni vs. bu topraklarda yaşayan ırklardan değiller) evli. Birisi hristiyan, birisi sünni. Biz hristiyanla iyi anlaşırken, sünni olanla anlaşma kısmında zorluk yaşıyoruz. Babannem vefat ettiğinde helva kavurdular, o sırada en büyük erkek bendim işte yemeden önce dua okuyalım dedik. Duayı türkçe okuduğum için yarıda kesti, tutturdu arapça oku diye. Kadına diyorum arapçasını bilmiyorum diye, hala inatla arapçasını istiyor.

Yani biz sünnilere karşı herhangi bir baskıda bulunmuyoruz fakat onlar ciddi bir şekilde bizi asimile etmeye çalışıyorlar ve daha da kötüsü, çoğu bunun farkında bile değil. O yüzden hayatının geri kalanını birlikte devam ettirmek istediğin kişiyi seçerken dikkatli ol. İlla "alevi değil bu olmaz" deme fakat kızın düşüncelerini de anlamaya çalış. Hayata bakış açısını, aleviliğe bakış açısını öğren mutlaka.

baban yerden göğe kadar haklı... mutlu olamazsın, aileler hep bir sorun çıkarır. baban ülke gerçeklerini göz önünde bulundurmuş ve sen mutlu ol diye seni yönlendirmiş.

mezhepçi, ırkçı işte.

valla bizimkiler de sunni musluman istediler, dayadim katolik hristiyan kokenli ateisti . evlatliktan men edildim ama fazla uzun surmedi 1 gun sonra düğünü biz yapacaz dediler , simdi torunlariyla abudik gubudik oynuyolar..

Annene beni ever de

Evet.

Beyimize hatun yönlendirin!

evlenme zamanın gelmişte geçiyor

Evlenip yakma kendini 35 e kadar takıl iste, çok ararsın bu zamanları.

evlenmek zorunda değilsin ki. kadınlarla bu amaç dışında iletişime geçmiyor musun sonuçta. onlardan biri ile olur olacağı varsa. yoksa da siktret.

en azından önceden olmuş, hiç olmayabilirdi. her zaman demişimdir hayat yalnız ve sevgilisiz geçmiyor sıkılman normal. birilerini bulman lazım, en azından ilgi görüyormuşsun buda bir şey.

bende sıkıldım. oluyor yani. kimseyle tanışmak istemiyorum bir süre. çok sıkıyor gerçekten. kızlarımız kendilerini o kadar kapatıyorki kılı kırk yarmak zorunda kalıyoruz. böyle olmasında bizde suçluyuz aslında burası ayrı bir konu. neyse biraz kafanı dinle ki zaten dinliyorsun yazdığına göre. zaman da ayırıyorsun. kız meselelerini hayatının odağına koymayı bırakırsan, akışa bırakırsan birşeyler olur.

Herkesin evlenmesi gerekmiyor. Mutluluğun tek kaynağı bir ilişki ya da evlilik değildir. 27 de gayet genç bir yaş ayrıca ortalama ömrün 70 yıldan fazla olduğunu hesap edersek. Madem yoruldun bırak bu işleri. Zaten gerçekten seveceğin bir kişi çıkarsa karşına o zaman bir adım atmak istersin.

yakışıklı olsan böyle sorunların olmazdı ya. sorun tipte bence. çok hoş olsan onlar arardı seni. napalım. erkeklerde böyle bi trip var işte, hep ben aranayım, aman ben iltifat alayım, nazımı çeksin bilmem ne. ondan sonra neden türk erkekleri sevilmiyor. rörörö. asşkjsd.

Bu şekilde mesaj gelmez.

eksi itiraftaki eski sevgililerden ya da sevgili bulamamaktan vs'den yakinan, kadin yazarlara mesaj at :) belki bir seyler cikabilir.

hacı çok net evlen.

şimdi bana laf edecekler başını yakma hede hödö 35'den önce evlenilmez diye de, o başını yakmak istemeyen tayfa her hafta seks yapan partilerden partilere akan tipler. yani belli sen efendi adamsın. doğanda öyle şeyler yok.

bununla beraber tipsiz olma muhabbetine inanmıyorum ben hiç mi gezmiyorsunuz avm'leri kimler yakışıklı amk.

Özetle erkeğin dişil enerjiyle buluşması çok önemli. o sebeple evlilik sucks.

Bende de boyle oldu. 20 kusur yere mail attim, 4 tanesinden cevap geldi. Bazilari daha gec cevap veriyorlar. Bir iki gune icinde donmeye baslarlar. Mutlaka bir yer bulursun, sorun olmaz.

new yorkda 120 yere mail attım 1 tanesi 2 hafta boyunca mail atmadı. son gün buldum craigslistden. Tamamen şans işi. Ne tarz bir mail attığın da önemli tabi.

Yani madem geri donmeyecekler telefonu acmayacaklar ne diye ilan verirler anlamiyorum, cok sacma gercektem. Work&travel baslamadan sikintilar basladi sanirim internetteki kotu tecrubelerin dogruluk payi yuksek

en kötü oraya gittiğinde cottage tarzı siteler mevcuttur,çalıştıgın yer büyük bir yer ise mesela eğlence parkı tarzında,orada cok wat öğrencisi çalısacagı için yakınında konaklama ayarlamıştır orayı öğrenip dışardan bende burda calısıorum social security im şu diye (21 günde çıkar) başvurup orada kalabilirsin....yeterki oraya gittiğinde girişken ol çekinme,sıkıntıya düşersen benzinlikteki kasiyerlere sor buranın taksicileri gibi her boku bilir seni yönlendirirler ve ne olur ne olmaz en yakın polis merkezini öğren çok dara düşersen onlar yardımcı olurlar.çünkü bazen dünyanın en gelişmiş ülkesinde bile köyden beter şartlar olabiliyor telefon çekmemesi internetin olmaması gibi..kafana ne takılırsa sorabilirsin bana yardımcı olurum seve seve

Tesekkur ederim, en kotu oraya gidince halletmeye calisacagim gibi duruyor.

Facebookta da bulamadim bisey bir tek craigslist cikiyor karsima

Belki bunlarin hepsine dikkat etmissindir ama aklima gelenleri yazayim, ne olur olmaz:

- Senin orada olacagin tarihler arasinda evini ya da odasini "sublet" etmek isteyenlere odaklan, bir senelik kiralama amaciyla verilen ilanlara 3 aylik istiyorum deyince geri donmeyebilirler (bir kac ayligina gidecegini varsayiyorum, work&travel oldugu icin)
- Cok mu uzun yazdin yada apartmanla ilgili cok mu soru sordun acaba? Usenmis olabilirler mi diye dusundum, ozellikle hic bir soru sormayan "ben tutucam o evi" diyen insanlar varsa.
- Genel olarak work&travel'cilara karsi bir onyargi mi var? Senin gibi yurtdisindan gelen ve bir kac ay sonra donecek insanlara kredi skoru yok, referansi yok guven olmaz buna deyip supheyle yaklasiyor olabilirler mi? Bilemedim.

Bu kadari geldi aklima su an.

Adamlar sana guvenmiyorlar ama onlara da hak vermek gerek. Baska bir ulkeden geliyorsun, soz ile falan olmaz, birisi sana odasini kiraya veriyor sonucta. Adamlara parayi pesin yollarim diyor musun? SMS ile falan ugrasma,l email at. SMS atinca yabanci telefon numarasindan gelince killaniyorlardir. Baktin olmuyor hostel tarzi yerlere bak. Uzun sureli hosteller var her yerde, genellikle sehir merkezlerinde oluyor.

25 yasindayim en az 20 en fazla 27-28

yaş 25

en az 23, en fazla 27

Cinsiyet kadın.

@cesario sevgiliniz hangi yaş aralıklarında olsun efendim?

36 yaşındayım +5 -4 olabilir.

31 yaşındayım / kadın
en az 25 en çok 33

onun cevap anahtarı olmuyor. 30 yaşındayım. bir önceki kız arkadaşım 22 yaşındaydı. 26 yaşındayken 33 yaşında kız arkadaşım da vardı.

nazım hikmet'in dediği gibi; it's depends on.

nasil bi yokluktaymissin karakteristik.

25 yasindayim. en az 28 en fazla 40 olabilir.

arayışım yok, yaşıtımla nişanlıyım da farazi olarak cevap vereyim: 29'um. en az 29, en çok 40 olurdu.

Ben 24, kız arkadaşım 26 yaşında.

@karakteristik nasıl bir karışıklık olmuş olabilir aşsllsls

yaş 25 e

18-45

cinselliği ilk yaşama yaşı sorulmuyor di mi? ben mi yanlış anladım?

beraber olacağınız kişi en az kaç, en çok kaç yaşında olabilir değil mi soru?

edit: tamam ben doğru anlamışım.

29
-6 +2

@whimsical kast ettiğim duygusal beraberlik yani sevgili olmak
@tetriste çubuk bekleyen adam o yaşlarda olmadığını tahmin ederek pedofili olmayalım diyorum

Yaklaşık 20 yaşındayım. Laylaylom değil ise 18 de olur ama ben yaşıtlarımda dahi öyle birini görmedim henüz. 26 yaklaşık max diyebilirim sanırım, dahası kuşak farkı oluyor.

22 yaş..

20-23..

yaş 23.

20-25 falan olur herhalde.

24 - erkek

En az 20 e fazla 35

22 yaşındayım şu an ki sevgilim 23

en az gene 22 en fazla değil aslında aradığım 27-28

cinsiyet:erkek

25 M İstanbul

21 ile 30 arası gibi bir şey

25+

20K

benim yaşım 21 ama sevgili 31 yaşında tam. olunca oluyor kafa meselesi biraz :)

24. +5~10 dolaylarında.

k

28, +-5

tebrik ediyorum çok güzel bir online dating database'i olmuş, hemen çıtır kızları filtreliyorum agdsadf

26.5
89-92

ne kadar yakın o kadar iyi diye düşünüyorum. anlaşma ihtimalini artıracaktır. yüksek fark kısa vadede değil belki ama uzun vadede ciddi sorun yaratabilir. ha, amaç uzun vade değil sadece ansa tabi yaşın önemi epey düşer.

yaş 23

19-25

erkeğem

Şuan oturduğum mekanda bunun gibi 3-4 tane var

aşırı değil ama güzel.

güzel. abartmaya lüzum yok.

güzel ama aşırı değil gibi.

ortalama

bence bayağı güzel.

taş gibi. ama yatakta nasil o da çok önemli.

Güzel, bundan güzelleri VS meleği zaten.

muthis

Gideri varda 3. fotoğraftaki çorumlu oturuşu olmamış bak.
Aklıma bu geldi;
karikaturistan.files.wordpress.com

Bence güzel bir kadın değil, sadece hoş. Ama fotoğraflardaki kıyafetlerle, yani bohem tarzıyla güzel görünüyor. Yolda görsem bakardım. Ama kadından ziyade saça, kıyafete, tarza bakardım.

www.koton.com.tr

www.koton.com.tr

"Çene geniş, yüz hatları sivri ve erkeksi"+1 ama Anne Hathaway'e benzetemedim hiç.

çok zayıf kadın sevmiyorum. ancak fena değil diyebilirim.

verse ş'apmaz mısın klişesini yapmayalım lütfen. artık yapmayalım.

ben beğenmedim çene geniş. yüz hatları sivri ve erkeksi. ama beğeneni çok olur. bunu beğenen şunu da beğendi: (bkz: anne hathaway)

gördüğüm en güzel kadınlardan biri olabilir.

güzel ama aşırı değil. adam kesmem.

elleri ve özellikle ayakları çirkin.

güzel ayak parmakları hariç.

abi bu kadına sıradan diyenler nerede yaşıyorsunuz söyleyin biz de gelelim:D

dalgasına söylüyorum tabii, herkesin beğenisi kendine. ama bence çok güzel bir kadın, abartmıyorsun.

güzel ama abartılacak kadar değil, ayrıca çok erkeksi, 3. fotodaki oturuş da çok kabadayıca cool değil.

Kadının hammadde olarak çok güzel de, bu saçla başla güzelliğini seçene kadar zorlandım. Konsept olmamış bence, yoksa kadına tü tü tü, maşallah.

Bir de sabah şunu gördüm, ondan sonra güzel deme çıtam çok yükseldi. Normalde tanrıça bile derdim ama şundan sonra diyemedim.
data1.whicdn.com

Bir de biraz kemikli yüzlü bu, kemiklidense yanaklıyı seviyorum ben.

abi bu kemik torbalarını size güzel diye pompalıyorlar siz de ayılıp bayılıyorsunuz. etli butlu olsa biraz güzel hatun tabi.

buna ortalama diyenin suratını görmek istiyorum.çok güzel bence

aynen, demek istediğim o işte. meme yok, çocuk gibi zayıf, bacaklar dal gibi, vs... güzellik kavramı=zayıf olmamalı.

Beğenmediğiniz doutzen kroes buna bin basar ama hiç kusura bakmayın :3

Fırat?

tamamdır çok saol gardaşım