Normalde bir çok alışveirişi kartla yapıyorum, o yüzden az bir nakit taşıyorum bahşiş verirken falan lazım oluyor

20-30 tl

bunu cevaplamak için sanırım cüzdan kullanmak lazım.

ben kimliği arka cepte ehliyet ile nakit gibi şeyleri de ön cepte taşıyorum.

Bankadan yalnız 200 tl çekerim. 30 40 tl kaldı mı tekrar 200. Cevabım en fazla 240, en az 0 TL.

200. Fakat eğer aklımda almam gereken bir şey varsa bankamatikten çeker ve cash yaparım alışverişleri. Sevmem kart banka kartı bile olsa:)

90-150 arası

bayramdan sonra 400 lira atmıştım cebime. hala 250 lirası duruyo. çok nadir nakit kullanıyorum.

nakiti cüzdana koymuyorum. kartların hepsi cüzdanda.

30-40. Bazen hiç. Kağıt para nedir ya

Max 50 falan, fazlasi olunca tedirgin hissediyorum.

Evet fakir bir öğrenciyim :(

Yaklasik 150 max 200 lira nakit tasirim. Tum alisverisimi kartla yapiyorum.

cüzdanda 50-100 arası. evde dolapta 400 civarı para tutuyorum. sürekli atm ye gitmiyorum. cüzdanımda para azalırsa eve gittiğimde tazeliyorum. evdeki para tamamen bitince atm'ye gidiyorum.

Eksiden nakit para tutma takintsi vardi ama artik yok. 1
50-200tl tutuyorum artik. Nadiren 1000tl ye kadar cikti oluyor ama genelde maks 200.

Max 20₺
Nasıl o kadar nakitle geziyorsunuz anlamıyorum. Düşmesi bile ihtimal.

genelde 750 - 1000 arası

Her banknottan bir tane olsa yeter

50 tl kadar. nakit kullanmıyorum hiç.

300-500 arası

Bulunduğum yerde pek atm sırası olmuyor yine de evde iki ayrı yerde bir miktar nakit bulunduruyorum. Cüzdana harcamayı planladığım / öngördüğüm kadar koyuyorum, n'olur n'olmazlık kadar da cüzdandan ayrı bi yerde olmak üzere yanıma alıyorum. Ayrıca evde daimi olarak acil durum için bir miktar nakit bulunduruyorum, evdeki para bitse bile ona dokunmuyorum.

150 lira her daim duruyor içteki ceplerden birinde. malum akbil doldurmak gerekiyor, atm de kuyruk oluyor vb tak çıkarıyorum parayı hemen... onun dışında normal gözde 50 60 lira oluyor.

200-400 arası. Daha az oldu mu rahatsızlık duyuyorum. Eskiden daha fazla nakit kullanırdım, harcadıkça çekerdim. Şimdi daha uzun süre gidiyor olsa da miktar değişmedi pek.

Elinize ulaştı derken, nasıl bir e kitap o :D

Evet ya karıştırmışım orayı :) Ama konuyu değiştirmeyelim lütfen.Kapaklı,okumalık kitap bu aldığım.

Yok maksadım ayar vermek değil. Meritokrasiyi müteferrikayı libren'i şikayet edeceksiniz ve burdan soruyorsunuz sandım :D Koruma sağlamayı teklif edecektim, kelleyi koltuğuna alır bunu burdan soran :p

Arkasınsa 15 tl yazıyorsa şikayet edilebilir ama bu sefer de ürünün internet fiyatıyla etiket fiyatının ayrı olabileceğini iddia ederler. Yine de cimer'e bilgi edinmek için yazılabilir.

Bir tane kişisel gelişim kitabı vardır yeryüzünde, geri kalan hepsi para tuzağıdır.

Marcus Aurelius - Kendime Düşünceler (ing. Meditations)

hocam bravo valla ben tebrik etmeye geldim. ben 2 kilo fazlamı veremiyorum şu an. helal olsun.

helal olsun.

Kardeş, gerçekten bravo. Sırf tebrik etmeye login oldum. Büyük başarı. Eline sağlık.

-71 kg ifşası yapmaya itiyor bu ifşa beni :D

Tebrik ederim :)

Bravo, büyük azim.

Kardes tebrikler. Calisan kazaniyor,

gecerken tebrik etmeden edemedim. Azmin zaferi falan...
Respect!

Teşekkürler gençler, moral oldu azıcık. Umarım artık aksilik olmaz ve hayalimdeki son şekle yakın bir zamanda ulaşabilirim.

tebrik ederim. büyük başarı. dating life da ne gibi değişiklikler oldu ?

@charlotte, dating life tahmin edileceği gibi büyük oranda değişti. Ama bunca emek ve zamandan sonra ister istemez "gym is life" moduna giriyor insan :)

işine odaklan. boş şeylere kafa yorma.

Bu "küsme" dediğinizi şeyi ben de yapmıştım.

Yapmayın.

Çok kötü bir şey ve sadece size zarar. Herkesle iletişim kurun. Her şeye kafayı takmayın. Esnek olun kısacası. Yoksa hayat çok zor olur. İstifaya kadar da gider.

Para kazanmak için ordasınız. Herkesle kararında iletişim kurun işiniz dışında beğenmediğiniz kişiyle görüşmeyin. Hepimiz benzer şeyler yapıyoruz, yapmaya mecbur kalıyoruz. Yine de moralini düşürür insanın. Zamanla takmazsınız.

Maaşı işinizi yapmanız, çalışmanız için ödüyorlar. İş arkadaşlarınız ile olan iletişiminiz bu durumu değiştirmiyor. Demoralize olup işiniz olmayan şeyleri üstlenmek istemiyorsanız üstlenmeyin. Sorumluluğunuzu yerine getirin yeter. Ruh sağlığınız için herkesle tadında geçinmeye çalışın. Her gün 10 saati bir arada geçirmek zor olur.

cocukca davranmayin küsmek falan ne öyle. onlar sizin aileniz degil. herkesle profesyonelce iletisim kurun. pek cok kisi digerleri hakkinda gercfk düsüncelerini göstermiyor zaten. Ha ama durum sizin icin katlanilmaz olursa, sabahlari ise gitmek istememek gibi, degistirin.

sorun şu ki önceden katkı sağlamaya çalıştığım bu oluşumda artık işimi yapayım gerisi beni ilgilendirmez modundayım. bunun tek sebebi de iş arkadaşlarımın tavırları. onlar yokmuş gibi davranıp insiyatif almayıp sadece bendeki işleri yaparsam sonucu benim için kötü olur mu kestiremiyorum.

Anladığım kadarıyla elinize çoğu önemli işler yapışmış. Bence amiriniz ile bu konuyu konuşun arkadaşlarınız ile küslüğü katmadan.

45 kilo bir kadın değilsen hiç girme bu işlere salona git.

Bir de barfiks çubuğu eklerseniz elbette forma girmeniz mümkün. Zamanla bi de daha ağır dumbelllar edinirsiniz.

aga ifrit gibi adamsın, bunlar çerez ya.

bence de salona git.

bukbuk(ilk kez duyuyorum adini) ve cektirmeli yay yerine TRX seti al.
dambillar yerine powerblocklardan al daha az yer kaplar daha cok agirlik calisabilirsin
bir tanede de barbell alsan fena olmaz aslinda ama olmazsa olmaz degil.

Alete gerek yok, barfix, mekik, şınav. Bunlar yeterli. Kendi vücut ağırlığınızla yapabileceğiniz sporlar en iyisidir.

Evde yatıp göbek büyüteceğine illa ki az da olsa gelişme olur, ama gözle göremezsin bence.

5 kg dambıl nedir hocam :)

Cidden gelişmek istiyorsan çok fazla ağırlıkta dambıl lazım, sehpa lazım, z bar lazım, düz bar lazım, barlar için çeşitli ağırlıklar lazım, düz barla sehpada çalışmak için lack mıydı rack mıydı o desteklerden lazım.

Çok zor yani, barfiks/şınav/mekik gibi vucut ağırlığıyla yapılacak hareketler ile sürekli bir gelişme olmaz. Çünkü ağırlığı arttıramıyaz, farklı kasları çalıştıramazsın.

Sonra mesela en azından 3x8 barfiks yapabilecek seviyeye gelene kadar sırt kaslarını geliştirmek lazım, zart diye barfikse başlayamazsın.

Salonda her hafta birer ikişer kilo arttırıyorsun dambıllarda ya da makaralı makinelerde, cm cm gelişiyorsun.

Evde zor, ama salona gitme imkanı yoksa da popoyu yayıp göbeği büyütmemek lazım. Yapılabilecek her hareketi yapmak lazım.

Salonlarda tekno calmiyorlar ki. RnB zart zurt caliyor genelde.

Abi ne istedigine bagli yetip yetmeyecegi. Bilemeyiz. Ama iradeli olursan bir seyler illa ki olur vucut agirliginla bile. Ama istedigin seyler olur mu bilmem.
Ama evde olmuyor o is. Evde duzenli calisamazsin.

Kendisi, fotoğrafını yaşamasıyla fotoğrafa bir ruh kattığına inanıyor. Bilimsel açıdan da hem fotoğrafçının hem de fotoğrafı çekilen objenin motivasyonlarınıh artmasına bağlanabilir diye düşünüyorum bu. Eline makine alıp bir köye gidip çobanı fotoğraflamak yerine o köyde konaklıyor, çobanla hasbihal ediyor, beraber hayvan otlatıyor ve en son çobanı fotoğraflıyor. Bu minvalde açıklamaları var hatta çoban örneği kendisine ait.

Fotoğrafçı olduğu kadar tarihçi ve hikaye anlatıcıydı ara güler, fotoğrafı tarihi kaydetmek için bir araç olarak kullanıyordu. Ve tabii gazeteciydi de, bu anları sadece tarihin bir kısmını kaydetmek için değil, haber vermek, anlatmak, başkalarına aktarmak için de kullanıyordu. Bunların hepsini yapması yetmiyormuş gibi üzerine bir de şairine bir anlatım katıyordu. fotoğraflarını hikayesiyle dinleyince film izlemiş gibi oluyorsun, yakalanan o anın öncesi ve sonrası zihninde canlanıyor.

psikolojik. sırf güzel olduğu söylendiği için güzel olduğu düşünülüyor. ara güler ayarında ve çok daha iyi binlerce insan var. ha bu demek değil saygı duymayalım, bence bir işe böyle ömür veren herkes saygıyı hak ediyor. ama gökten inme ulvi bi varlık değil. abartılacak bir durum olduğunu düşünmüyorum.

bir başka unsur da şu: adam çok çalışmış. yüzbinlerce kare çekmiş ve arşivlemiş.

kimi fotoğrafları çekebilmek için (bkz: picasso) gidip adamların kapısında yatmış.

çok çalışmış, bu konudaki "zanaatini" ince ince geliştirmiş.

Ara Güler'den çok daha iyi fotoğrafçılar var. Hatta ara Güler günümüz şartlarında çok iyi bir fotoğrafçı bile değil.

Zamanında kimsenin yapmadığı bir işi yapıp o işin zamanla popülerleşmesinin ekmeğini iyi yemiş biri.

ne çıtası arkadaşım? ara güler türk fotoğrafçılığının sırtındaki en büyük kamburdur.

buruşuk yaşlı, sümüklü çocuk, yük taşıyan hammal fotoğrafı çekmekle iyi fotoğrafçı olunmuyor.

senlerce fotoğraf yarışmalarında jüri oldu güler milletin hakkını yediler, nerede sümüklü çocuk, buruşuk yaşlı fotoğrafı var verdiler ödülü.

günümüzde türkiyede fotoğraf yarışması kazanmak aşırı kolay. boktan fotoğraf çeken herkes ödül alabilir, klişeleri taklit eden herkes ödül alabilir.

bu tür insanlar bırak fotoğraf değerlendirmeyi, fotoğrafı yorumlamaktan aciz insanlar.

sözlükte oku hakkında yazılanları.

ara gülerin ne kadar klişe olduğu şuradan belli.

nerede kezbanca, çomarca, arabesk yazılmış facebook postu varsa bu adamların fotoğrafları üzerine yazılmıştır.

varoşun/ popüler kültürün tuttuğu insanların hiç birinden de bi cacık olmaz.

nasıl sinema tv okuyan ya da eline dslr alan herkez küçük küçük nuri bilge ceylan taklidi yapmaya çalışıyorsa bu adamı da taklit etmeyi kendine görev edinenler yüzünden türk fotoğrafçılığı bir gram ilerleme kaydedemedi.

ayrıca dünyanın en güzel coğrafyasına ve en geniş kültürüne sahip bir ülkeyiz.

elin patagonyasında olsan neyse

Açık havaya çıkmasanız bile evi havalandırın. Spora gidecek kadar iyiyseniz açık hava iyi gelebilir.

75 civarı tutar

Montumu 20den deri pardesümü 100den yaptı benimki

geçen kaşe kaban (çok uzun değildi) için 30 tl
abiye için 42,5 tl verdik

armut.com'a ihale açabilirsiniz

Nebuch' bilmiyorum ama diğer söylediğin şahıs tek taraflı okuma yapıyor, çoğu felsefeciden ve filozoftan bihaber ve ağzı gereksiz bozuk (diğer saydıklarımın neticesi zaten sonuncusu). The School of Life'ı öneririm Ingilizceniz varsa. Okunması gerekenler büyük derya, Platon, Hegel, Marx, Engels... gibi filozoflar dışında şahsi önerilerim: Max Stirner, Michel Foucault, Ludwig Feuerbach. Stirner'in felsefesinin takipçisiyim.

Film olarak eğer varoluşçuluğa ilgi duyuyorsanız (özellikle hıristiyan varoluşçuluk) ve Kierkegaard da okuduysanız Anders Thomas Jensen ve Lars von Trier'in tüm filmlerini izleyebilirsiniz.

kitap.ykykultur.com.tr

the man from earth. bu filmi kesinlikle izlemelisin bence.

Bisiklet binecekseniz Büyükada derim. Şöyle güzelinden bir uzun tur yapın, oh.

Heybeliada bence daha güzel ama kışın iyice hareketsiz oluyo. Uzun yürüyüşler yapalım ormanda yürüyelim çok az insan olsun derseniz heybeliada.

Büyükada heybeliye göre biraz daha hareketli oluyor daha çok insan oluyor nispeten daha fazla mekan var. Ve bisiklet binmeye daha uygun tabi ocakta iyi bir hava yakalayabilirseniz.

Tam popcornluk mevzu.

Sevgilinize hiçbir şey anlatmayın. Sadece ne yapın edin şeytana uymayın. Gerekirse kaçın, koşarak kaçın ama öyle bir üçgene dahil olmayın.

Kız niye durduk yere buna kalkıştı? Muhtemelen kalkıştığının kendisi de farkında değil. Bilinçli olarak yapmıyor. Karşılık verseniz sizi rezil ederek ilişkinizi de bitirebilir, misliyle mukabele de edebilir; altından her şey çıkar bu durumun.

sessiz kalmaya devam et. elinde daha aleni veriler olursa kız arkadaşına söyleyebilirsin.

işin aldatma boyutu aklına bile gelmesin. zaten asla gizli kalmaz. her türlü ortaya çıkar ve bilmem kaç dakikalık zevk için evlilige giden ilişkinin içine edersin. ayık ol.

1- bitmiş ilişki sonrasında yeni heyecan arıyordur, belki de aralarında yataktaki performansın konuşulmuştur. ilgisini çekmişsindir (ki kızlar senin cinsel uzuv boyutundan en sevdiğin pozisyona kadar konuşur genelde). ama şu noktada sebep önemli değil. sadece uzak dur.

2- sevgilin agresif ya da nevrotik bi tipse kesinlikle sessiz kal. soğukkanlı bir insansa bilmesinde fayda olabilir. bilemedim ya boktan bi durum.

kadın olarak dusunuyorum. ben mutlaka bilmek isterdim. kız belli ki 1.şıktaki hali yasıyor ama sevgilinle arana guvensizlik sokamaz. sadece emin olmak adına bir veri daha bekle, gorursen direk sevgiline anlat. tabi arkadaslıkları bitecek:/

bence kiz arkadasinin istegi uzerine yapiyor. evlilik yoluna girmissiniz, kiz arkadasin senden emin olmak istiyor gibi algiladim ben.

Kız arkadaşının isteği üzerine yapma ihtimali bana zayıf geldi. Hiçbir kadın erkek arkadaşına, eşine vs. başka bir kadının bu derece yakın temasta bulunmasını istemez. Minimum kıskançlık hissine sahip olsa da.
Evlilik yoluna girmeniz ve kızın ilişkisinin bitmesiyle beraber kız kıskançlığa kapılmış olabilir, sizi ayırmak istiyor olabilir, sizinle beraber olmak istiyor olabilir ki bazı insanlar da başkasının sevgilisi, eşine karşı nedendir bilinmez bir zaaf olabiliyor.
Olmaz demeyin neler gördü bu gözler, neler duydu bu kulaklar.
Sevgilinize söyleme kısmı size kalmış, onu en iyi siz tanıyorsunuz. Söyleseniz ne yapar, söylememe durumunda sonradan öğrendiğinde ne yapar bunları hesap edin. Ama ne yaparsanız yapın diğer kızla bu konuda konuşmayın, uyarı yapmayın bir anda işler tersine dönebilir.
Kolay gelsin.

Söyleme. Araya mesafe koy. Kendini taciz ettirtme. Yanınıza bi erkek daha alıp 4’lü takılın ya da. İlgisi ona kaysın. Kızgınlık dönemindedir belki de

Söylememekten ziyade bir de farkında değildim pozisyonunu kaybetme bence. Yani tepki de verme.

valla bu kadın milleti acayip bir millet bir bakmışsın sen tacizci konumuna düşmüşsün. sevgiline bahsetme o kızdan da olabildiğince uzak dur.

bu kabak dönecek sana patlayacak söyleyeyim. bir şey yapmadığın için kızla yatmış kadar suçlu olacaksan kız arkadaşının gözünde. bir şey yapsan da o kız zeytin yağı gibi üste çıkacak ve gene sen suçlu olacaksın.

bi kere kız arkadaşın seni test etmek istese seni böyle şüphede bırakacak bir yöntem yerine, hiç tanımadığın bir kız üzerinden test ederdi ki o zaman zaten şu an bambaşka bir duyurunu okuyor oluyorduk.

eğer kızın sana yürüdüğünden yüzde iki bin eminsen önce kızı bir uyar, dünya ahret bacımsın mesajını ver. ama bunu öyle bir şekilde yap ki, yarın bir gün kız, kız arkadaşını fişteklemeye kalktığında hoop birader işin aslı burada diyeceğin kanıtların olsun. artık ses kaydı mı alırsın, video mu çekersin, şahit mi tutarsın onu sen ayarla. yalnız muhtemelen kız böyle bir şeyi kabul etmeyip üste çıkacağı için çok çok dikkatli olmalısın seçtiğin kelimelerde. kızı bir intikam savaşına sokmadan, kırmadan, incitmeden halledebilirsen ne ala.

eğer ki bu uyarıyı dikkate almazsa ve asılmaya devam ederse, o zaman kız arkadaşına hafifçe ispiyonla. çok açık ve bütün çıplaklığıyla değil de o kızdan hoşlanmıyorum, hareketleri hoşuma gitmiyor gibilerinden imalı sözlerle arana mesafe koymak istediğini belli et. yoksa kız arkadaşın kıza gider sorar, o da üste çıkar, o bana asıldı ben yüz vermedim der, buyrun size pimi çekilmiş el bombası. unutma ki kızların hele ki bu kadar eski arkadaşların birbirini manipule etme kapasitesi seninkinden çok çok fazladır. ha senin kız arkadaşın her halükarda şüpheye kapılacak, sürekli gözü üzerinizde olacak, seni de onu da sıkıştıracak, hatta ilk etapta ondan değil senden şüphelenecek ama, bundan sonraki süreçteki tavrınla, sorunun kızda olduğunu yavaş yavaş belli edeceksin sen. tabi bu durumda diğer kızın bir şeyden şüphelenmeden eskisi gibi sana asılmaya devam ediyor olması gerek ki senin kız arkadaşın kendi gözüyle görüp anlasın işin aslını.

her türlü durumda o bomba senin kucağına düşecek de işte o zaman elindeki kanıtları ortaya serip kim ak kim kara göstereceksin. sonra gelsin chick fight.

Salağa yatmaya devam et, fark ettiğini belli etme, asla dillendirme. Kimse buna kolay kolay inanmaz sonuçta sana patlar.

Kızın karakter analizini iyi yapıp bir kaçamak yapsanız hiç renk vermeyeceğinden emin olsanız bi kurcalayın denebilir :)

olayı kız arkadaşımın planladığına pek ihtimal vermiyorum, vermek de istemiyorum açıkçası. çünkü bu ona bakışımı değiştirir. olayı kafamda canlandırınca, amacı başta test yapmaksa bile cinsel istekle hareket ettiği netleşiyor. beraber olduğum kişiler beni böyle avuçlamadı ya...

kız arkadaşım normalde soğukkanlıdır ama yine de öğrenirse vereceği tepkiyi tahmin edemiyorum. şimdilik sessiz kalacağım. olay daha da pisleşirse ona göre hareket ederim.

cevap veren herkeşe teşekkürler.

Olayın kız arkadaşınla ilgisi olduğunu sanmıyorum. Yakın kız arkadaşlardan biri evlilik yoluna girmişken diğeri yalnızsa bu davranışı gösterebiliyorlar. Neden? Bilemem fakat örneğini birkaç kere gördüm. Evrimsel psikoloji konusu. Sen salağa yat +1

Tacize uğruyorsun çok çok üzüldüm.
Yapanı sert bir dille tek başınızayken uyar.
Eğer ben bir şey yapmıyoruma gelirse yaptığını ikimizde biliyoruz de.
Tacize sessiz kalmamalısın hoşlanmadığın bir insan senin bedenini elleyemez.
Açık ve net söyle”benim hoşlanmayacağım şekilde bana dokunuyorsun bunun adı taciz. Bunu yapmaya devam edersen sonuçları olacaktır” de
Herkesin bu kadar sessiz kalma yanlısı olması beni çok üzdü.
Burada hatalı değilsin erkek olduğun için susmak zorunda da değilsin.

halanne +1

Bi dunya sey gitti iyi mi!,
Neyse ozet geceyim. Sevgilinize soyleyin! Ama bunu salaga yatarak yapin. Senin bu arkadasina ayrilik iyi gelmedi galiba biraz tuhaf davraniyor sanki yanlis anliyorumdur umarim ama ben biraz rahatsiz oluyorum diyin. Bi de sen baksana davranislarina falan diye salaga yatin ama mutlaka soyleyin. Ilk sizden duysun. Olurda kiz abuk bir sey yaparken sevgiliniz gorurse ya da kiz abuk bir seyler soylerse sevgilinize, kabak size cok fena patlar, kendinizi aklayamazsiniz.
Mutlaka ilk sizden duysun.

Sana da yi geceler bunlar da benim loopa aldıklarım:

Leonard Cohen - Leaving the table
m.youtube.com

Victor Jara- El cigarrito
youtu.be

Zbigniew Presnier - Lacrimosa
youtu.be

Marisa Nadler- famous blue raincoat
youtu.be

Noir desir - L ' Apartments
youtu.be

Calexico - Bullet and Rocks
youtu.be

Yakşamlar.

Aleykümselam. Başlıyorum sıradan dinlemeye.

Black mi sabbath <3

charlie kaufman diye bir adam vardı sanki. o iyidir bak

Lars von Trier, Anders Thomas Jensen. Aklıma ilk gelen iki isim bunlar, sanırım Kopenhag'ta bir sokak itiyim :(

Benim de aklıma bunlar geldi gerci çoğunun işi salt senaristlik değil.

Trier+1
Nolan
Ruben Östlund
Kübrick
Bergman
Tony gatlif
Ghobadi
Abbas Kiyarüstemi

Nbc
Zeki Demirkubuz
Metin Erksan

komedi olarak selçuk aydemir ve burak aksak.

Çok normal.

Profesyonel sporcuların diyetlerine bakarsanız sedanter birine kıyasla ne kadar çok tüketim yaptıklarını görürsünüz. Enerji vardan yok, yoktan var olmaz; harcadığınız enerjiyi geri kazanmak isteyecek vücut. Mühim olan yeme içmenizi sağlıklı olarak arttırabilmek, yoğun karbonhidrat ve şeker yerine sağlıklı alternatiflere yönelmek.

Ağırlık çalışıyorsan karbonhidrat almak zorundasın zaten; ağırlık çalışmalarında kas glikojenlerinden ATP üretilir, eğer antrenman sonrası kas glikojenleri karbonhidratla dolmazsa benzer etkiler olabilir, o nedenle özellikle antrenman günlerinde güzel kaynaklardan beslenme rutinine göre belli bir miktar karbonhidrat almalısın.

Bir tek Barış Özcan.

Ruhi Çenet ilgi çekici konulara el atıyor, bakarım denk geldikçe.

Sinirbilimci Serkan Karaismailoğlu'nun Ortapia adlı kanalında paylaşımlarını da sıkılmadan izlerim.

Almancası olanlar için çeşitli konularda araştırma yaparak düzgün bir dille bunu aktarabilen "MrWissen2go" kanalını tavsiye ederim.

Socrates in yutup kanalı. Üst düzey. Kaliteli. Doyurucu.

Vsauce
Veritasium
Smarter Everyday

Turk yok.

The School of Life
Serkan Karaismailoğlu

danla bilic diyerek seviyeyi düşürüyorum. bence eğlenceli.

nerd writer
now you see it
every frame a painting

genelde sinema-sanat üzerine.

talha ugurluel var. tarihi yerleri gezip doğal olarak tarihlerini/hikayelerini anlatıyor.

plaza gurmesi

Uras benlioğlu
Mende ur lamur(buna ayni zamanda uyuz oluyorum)
Barış özcan
Ve satranchess kanali

Suat Durmuş. Kendi çapında yemek yapar.
Yakışıklı yemekler. Bu da aynı
Kelime kutusu ve Akın Altan, sesli kitap.

(bkz: scarification) böyle bir şey var.

En yakın midyeciye gidip küfrederek dilediğini yaraya sahip olabilirsiniz, hem de ücretsiz :p

Bir defaya mahsus olmak üzere hesap kapatılıp açılabiliyor ama bunu sen yapamazsın.

Kapatip zamani gelip acmak istedigimizde mail atacagiz yani degil mi? Gececi olarak kapatma bu sekilde mumkun oluyor yani?

Evet öyle, moderasyondan birine ulaşıp söylersen eğer öyle de olabilir.

Ebeveyn filtresi indirip filtre hazırlayabilir, tek yasaklı siteyiyse burası yapabilirsiniz.

çakılma olduğunu varsayarsak ilk travmadan kurtulabileceğini sanmıyorum. kafa travmasından ölür bence. acı falan da hissedeceğini düşünmüyorum.

Eğer pilot kontrolü tekrar elde etmeye çalışıyorsa bayılabiliyormuş yolcular, dönmeden ve basınç değişiminden dolayı.

Bir de bu acıların saptanması için yollar yöntemler var. Soruyla alay etmeye hiç gerek yok.

uçak yerle temas ettiği anda konserve kutusu gibi ezilip dümdüz oluyor, diye biliyorum.

Uçak serbest düşüşe geçerse, astronotları bilin mi, kemerin takılı değilse aynen öyle uçağın içinde yerle temasın kesilir. Yukarıdan serbest düşen bir nesne haline gelirsin. Uçak yere çakıldığında sen de aynı hızla uçağa çakılırsın. Hayatta kalsan bile alevden dolayı yanma ihtimalin yüksek. Kemerin takılıysa uçağın yerle temasında koltuk sana muazzam bir tepki kuvveti uygulayıp senin vücudunda kırılmadık yer bırakmaz. Hatta uzuvların ayrılabilir. En azından düşünce olacakları bu.

Hocam cogu vakada aninda oluyorsun aci hissedemeden. Vudun herhangi bir yerinde yaralanma olmasa dahi yuksek hizla giderken aniden durmaktan dolayi G loading den ici kanama gecirip yine aninda oluyorsun.
Onun disinda yolcularin kismen hayatta kaldigi ve ucagin alev aldigi kazalarda buyuk cogunlukla yanmaya kalmadan dumandan olup gidiyorsun.
Yine de carpma esnasinda yarali olaral kurtulup yardim gelene kadar aci cekerek olen kurbanlar da var, Japonya'da daga cakilan meshur uçaktaki gibi.

Ucaklar bir anda tamamen calismaz hale gelip gokyuzunden birakilmis bir kaya parcasi gibi serbest dusmezler, herhabgi bir kazada serbest dusus deneyimlemek cok dusuk ihtimal. Cogu kazada son ana kadar kintrol ya da kismen kontrol var. Dolayisiyle konserve kutusu gibi ezilip pestil olma durumu ekstrem durumlar haric (germanwings 9525 gibi) soz konusu degil. Hatiri sayilir oranda kaza da "controlled flight into terrain" turunden (google it). Yani serbest dusus akliniza gelmesin dusen ucaktan bahsedildiginde. He bu da yasanmamis sey degil tabii.

Bu arada denizle temasta da kara ile temasa benzer durumlar oluyor, miracle of Hudson'i saymazsak. Adi ustunde miracle.
Suya carpan govde de karaya carpmis gibi parcalaniyor. Zaten govde genel olarak butun halde kalsa bile carpma sırasında ucagin icinde ki kolktuktan bagaj raflarinin kapaklarina, her sey bir tarafa savruluyor muthis bir hizla. Kafana gozune seni oldurecek bir suru sey carpiyor zaten. NASA'nin crash testi var, aslında crarsh degil de crash landing testi. Onda bile yolculari temsil eden dummy ler ciddi yaralar aliyor.

Hudson olayi miracle degil alakasi bile yok tv de oyle denmesi tamamen olayi dramatize etmek ucakta gayet "ditching" diye mod var(denize inme modu) prosedurlerde olan bir olay o an kaptanin aklina gelip icat ettigi bir sey değil.

Soruna cevap ilk carpma aninda etki ile oluyorsun aci falan pek yok ama duserken yasadigin heyecan sıkıntı bayginlik ve bayilmada ucagin düşüşüne gore degisiyor

Ölümlerin büyük kısmı kalp krizi diye okumuştum.

@stavro iyi açıklamış. Özetle uçak kazası var uçak kazası var. Havada infilak eden bir uçakla sisten pustan dağa çarpan bir uçaktaki yolcular ya da denize iniş yapmaya çalışırken takla atan bir uçaktaki yolcular çok farklı şeylere maruz kalmıştır.

Prosedurlerde olan olay da pratikte olamyan bir olay, bunun gibi bir ditching ornegi yok (varsa biz de ogrenelim) ve olayi miracle yapan da bu. "Hadi ditching mode active yapip guvenle suya inelim simdi motorsuz nesiz bilmemkac tonluk bir glider olarak" diye bir durum yok bildiginiz gibi.

Bireysel olarak boykot ettiğim ve kitlesel boykotlara katılıp da kendilerinden alışveriş etmediğim esnaflar ve kurumsallar dışında: Sigara! 21'inde tam 6 ay olacak, daha da almayı düşünmüyorum. Dünya varmış şerefsizim.

Damla su+1 ilk çiktigindan beri nefret ediyorum kendisinden. Suyun tadına çok önem veren biriyim ve net lezzetsiz su.

Onun dışinda karpuz almam sanirim. Kendisini hiç sevmiyorum, yapiş yapış şekerli su gibi bi şey, aşiri abartı geliyo karpuz sevgisi

vestel.

Bağdat baharat, pınar falan gibi birkaç markanın ürünleri.

İphone x.

Apple ürünleri. Kendimi bildim bileli iPod'undan tut MAc'ine kadar bu ürünleri kullanan insanlar bana aşırı özenti geldiği için markadan tiksindim. Tek yaptığı iş WhatsApp'tan yazışmak olduğu halde borç harç ayfon alan bir kitle ile aynı kümeye girmek istemem.

Bir de artık asla Converse ayakkabı almam. Gençkken bir şey olacakmış gibi giydik, ayak anatomim bozuldu. Hâlâ arada gözüme güzel görünse de zinhar alıp ayağıma giymem.

Ayrica Apple ürünleri de +1 nasil unuttum tam bir apple haterıyım

Eskiden fatih kolejinin yüzme havuzuna kaydolunabiliyordu. Ama şimdi imam hatip oldu, bilmiyorum. Otomobiliniz varsa bucadaki maksimum 20 dk mesafede göztepeden.

İfk mezunu olarak orayi yazmaya ve kapanmasina ağlamaya gelmiştim Farabi yazmiş :(

İtk ya da amerikan koleji'nin vardır belki, onlar da yakın.

Öncelikle şunun cevabını verelim: Kas nasıl oluşur?

Ağırlık kaldırdığınızda kaslarınız zarar görür. Zarar görülen kas ise tamir edilir,aldığınız proteinler ile! Yani zarar görmeyen bir kas onarılamaz da.

Krallar gibi 3000, 4000 hatta yer yer 5000 kalori tüketen sporcu emekliye ayrılınca bu alışkanlığından vazgeçmezse ya da spora devam etmezse şişmanlar. Bizzat gözlemlediğim örnekleri var, mahalleden bir abim emekli bir ağırsiklet boksör ve şu an morbid obez. Hem de şeker tüketmiyor, ekmek tüketimi de abartılı değil. Ama et ve tavuğa gelince halen gençliğindeki gibi tüketimi.

İhtiyacı kadar beslenirse sağlıklı olur; fazladan kalori alırsa şişmanlar.

Yeteri kadar enerji tuketmiyorsa kilo alir. Adam spora falan gitmiyordur ama insaatta kalfa falandir, o enerjiyi yine tuketiyordur simsiki kalir ama yerinden kalkmayan ofis calisani adam aygir olur ayni yeme ile atiyorum.

Vücudun depo maddesi yağdır. Kullanmadığın her kalori protein de olsa karbonhidrat da olsa yağ sentezine katılır ve sonuçta yağa dönüşür.
Tabi besin tipine göre bu sentez farklılık gösterir. Mesela fruktoz gibi şekerler direkt yağ sentezine gider direkt yağa dönüşür. Nişasta gibileri ise büyük oranda karaciğerde glikojene dönüşür, yağa dönüşümü daha zordur. Ama bitiş noktası her daim yağdır.

Kalori yakar spor yaparsan ve vücudun kendisini inşa ettiği aminoasitleri alırsan aldığın besin çalıştırdığın(bu çalıştırma kısmı çalışma şekline çok bağlıdır) kas grubunu yeniden inşa etmene yardımcı olur. Bu öyle kolay bir süreç değildir karmaşık metabolik işlemler de işin içindedir. Bu nedenle bir noktadan sonra o kas grubu daha fazla büyümez. İşte o 38 cm kol neden steroidsiz 40 olmuyor sorusunun cevabı da burada yatar.

Özetle şişmalar, obez olur.

Sağlığına dikkat etmeyen zenginler var ya hani, ensesi kalın dediğimiz.

image1.masterfile.com

spora gidenlerin çoğu da zaten fazla yediği için löp löp yağlı oluyor. oturduğu yerden yerse obez olur. iğneci tayfa bile dikkat etmek zorunda yediklerine.

O iş yaş. Sonu hüsran.

Bu işi 2006 yılında yaptım. Daha doğrusu yapmaya çalıştım. Başarısız oldum. O günden beri otobüsteki hiçbir kızdan hoşlanamıyorum. Yani konuşacak kadar hoşlanamıyorum.

Pat diye konuşmaya girip sansini denemen lazim. Yoksa ruyanda gorursun her gece.
Şansını dene, olur ya da olmaz hayat kisa.

Ne kadar cool olduğuna göre tavır takın. Sonuçta konservatuar öğrencisi. Otobüs bu is icin ideal bir yer değil. İsmini cismini öğrenip sosyal mecradan yürü sonra zaten gerisi gelir. Bazen de zorlamaya gelmez aga.

göz teması kurabilirsen, ama sağlam bir göz teması yani öyle kaçamak değil hafifçe gülümseyerek günaydın de. bunu birkaç defa tekrarla, daha sonra baktın birkaç karşılıklı günaydınlaşmadan sonra kafasını hemen çevirmiyor, ortaya bir iki laf daha at ama garip ve sıkıcı sorularla girme bu konuya:

www.youtube.com

kemanı işaret ederek, x konservatuarda okuyorsun galiba falan de oradan zaten ilgisi varsa o da sana "nerede okuyorsun, ne okuyorsun" gibi sorular sorar. yoksa da evet hehe der önüne döner. orada bırakman lazım gerektiğini anla. bırakmasan bile en azından ondan bir daha adım gelene kadar günaydının ötesine geçme.

toplu taşıma karşı cinsle tanışmak için en sakat yerdir aklında bulunsun. 3-0 geridesin unutma.

Toplu taşımada ve spor salonlarında karı kıza yazılan tiplerden hiç haz etmem. Ne yapacaksan yap ama çevredekilerin gözüne batma.

Cevredekileri kafana takarsan hicbir halt yiyemezsin. Etrsfindakolerin keyfi kacmasin diye sana kismet olacak nimetlerden mahrum olma. 10dk sonra yok olup gidecek insanlari onemsemek mantikli degil pek.

@stavro teşekkür ederim. Katılıyorum herkes sevgilisi ve eşiyle zaten, aynı iş yerinde veya aynı okulda tanışıyor

Hergün aynı şekilde oluyorsa göz göze gelip gülümsemeye çalış belki onun da sende gönlü vardır. Hangi bölüm falan diye sorarak muhabbeti ilerletebilirsin. Insanlar spor salonunda, barda biriyle tanışmayacak da nerde tanışacak hazret? Reddedilince ısrar edip yavşaklık etmekle aynı şey değil bu.

Bence önce bir süre göz aşinalığı yarat. Fark etsin yani seni ve ilgini. Gelip konuştuğunda cok garip hissetmez boylece. Tanış yani ne olabilir en kötü

Belediyeden belediyeye değişiyor galiba o iş; bazı belediyeler tamamen yasakladı bazı belediyeler belli bir oranda Türkçe kullanımını zorunlu hale getirdi ama genel anlamda bi yasaklama ya da serbest bırakma durumu yok sanırım.

Cimer olabilir. En azından bilgi alırsınız sökülmese bile.

net köfte.

Benim oyum "kisir"dan yana :D Nar eksili soyle.. Uff yanina da kefir ya da ayran..

Köfte. Kısır sevmem. Yalnız ebeveyninizin evinde yapacaksanız bunu kokar ve günahıma girersiniz haberiniz olsun, çok yakın oturuyoruz (nickinizi doğru hatırlıyorsam) :D

tabi ki kısır:)))))

köfte. çünkü canım onu çekiyor. taptaze marul da olacak ama...

Köfteeee

köfteeeee

kısır ulağn kısıırr!!!

hatta

KISIIIAAAAÖÖÖĞĞĞĞRRRRRRR!!!!!

Kendi evimde yapıyorum köfte yapmaya karar verdim öpüyorum hepinizi bebeklerim

bir gece ansızın gelebilirim...

köfte +1

köfte

Köfte lobisi algı operasyonuna başlamış bakıyorum.

Kısır tabii ki, kısıır yahu

Yapacağınız işe göre mekan fark eder maalesef. Kız arkadaşımın fotoğrafı öğrenci kartı için onay aldı ama pasaport ve vize için uygun değil, çünkü saçı alnına dökülmüş...

Size uzak ama Güzelyalı parkının karşısındakinde çektirmiştim ben pasaport ve vize için. Pasaportu 10 yıllık ve schengen vizesini de 16 günlük olarak almıştım, size de uğurlu gelir belki :p

Gayet uygun. Dünya şampiyonu yetiştiren hocamın sistemi de bu. Yoksa Umut Norgaz'dan mı ders alacaksınız :D

@farabi bilmiyorum şu an için :)

Eğer Izmir'deyseniz Umut hocayı tavsiye ederim.

Adam Türkiye Türk'ü asıllı. Soyadı gerçekten kaşıkçı.

Suud Arabistan yabancı ülkelerdeki muhalif vatandaşlarına göz dağı veriyor. "Sonunuz Kaşıkçı gibi olmasın istiyorsanız itaat edin" mesajı.

3- Bir Suudi vatandaşı Suudi Arabistan toprağında kayboluyor. Bu durumda hiçbir ülke hiçbir şey yapamaz. Hatta S. Arabistan yargıladık idam cezası verdik bile diyebilir (sonuçta elçilikte s. Arabistan kanunları geçerli). En fazla persona non grata ilan eder türkiye ve elçilikteki suudi görevleri gönderir (ing-rusya olayındaki gibi), yenileri gelir ama bunu da yapacaklarını sanmıyorum, tr-sa ticaret ilişkileri var ve iki ülke için de önemli ve bilinçli bir şekilde hem erdoğan hem de çavuşoğlu öldürüldü gibi kesin yargıya varacak açıklamalardan kaçınıyor. Amerika da biraz bu durumdan endişeli çünkü suudi arabistan ortadoğuda abd’nin temel direği ve böyle bir durumun gerçekleşmiş olma ihtimali bile abd’nin imajına zarar verebilir (trump ve pence o sebeple bu konunun bu kadar takipçisi). Daha çok yazmak isterdim ancak mobildeyim. Belki daha sonra eklemeler yaparım.

2- konunun üzerinde durması olayın bizim üstümüze kalmaması için. yanılıyor olabilirim ama bu adam kaybolduğunda gözler ilk önce bizim üstümüze çevrildi. biz kaybetmişiz, yok etmişiz gibi bi algı oldu.

kamera kayıtlarının sonrasına olay suudi arabistan konsolosluğuna kaldı.

sonuçta herşey olabilir, türkiye'ye çeşitli yaptırımlar uygulamak için bunu öne sürebilirdi amerika, işte gazeteciyi yok ettiniz böyle böyle diye.

aynı şekilde bu olayı amerika planlayıp suudilere yaptırım uygulamak için bahane olarak da kullanabilirdi.

pis işler gördüğün gibi adamlar 2 jetle geldiler, yanlarında kemik testeresine kadar getirdiler, gelenlerin bir tanesi de adli tıp uzmanı çıktı, yetmedi kapalı çarşıdan bavul bile satın aldılar, kaldı ki mit'in takibi sonucu ortaya çıktı bu, haberlerde bu bilgileri mit'in verdiği söylendi çoğu kez.

3 konsolosluk o ülkenin toprağı sayılır orada görev yapan güvenlik güçleri de konsolosluk izni ile içeride bulunuyolar, konsolosluk çıkın derse çıkmak zorunda, başka bir ülkenin toprağına girmek bildiğin gibi savaş sebebi, savaş olmasa bile iki ülke arasında büyük bir kriz çıkartabilir.

aynı şekilde gemiler de öyledir. türk bayrağının dikili olduğu gemi türk toprağı sayılır, izin vermediğin sürece asker polis giremez.

şimdi luminol testi ile delil aramak için izin istediler ama karşı taraftan gördüğün gibi red cevabı gelmedi ama erteleme geldi.

bu ne demek? dur allahını seversen diego, ortalık karışık zaten, adamı öldürdük elimize yüzümüze bulaştırdık, ortalığı bi temizleyelim ondan sonra gelir ararsın demek.

suçlu olan adamın konsolosluğa gitmesi pek aklıma yatmadı. yani bu adam tc vatandaşı ise, türk konsolosluğuna gitse yakalanır.

3. Kısımla ilgili olarak, konsolosluklar başka ülkenin toprağı değildir. Türkiye'nin toprağı ve orada Türk kanunları geçerli. Lakin çeşitli uluslararası anlaşmalar var bunu kısıtlayan.
Her ülkenin taraf olduğu ana anlaşmaya göre konsolosluk çalışanları dokunmazlığa sahiptir, yani yaptıkları Türk kanunlarına göre suç olsa bile polis onları tutuklayamaz. İkinci olarak konsolosluk arazisi evsahibi ülkenin güvencesi altındadır, polis veya kolluk kuvvetleri giremez ve TC oranın güvenliğini sağlamak zorundadır. Polis ancak konsolos veya elçinin izni ile girebilir.

Yani sadece bu hakları var, orası o ülkenin toprağı değil. Ha Türkiye yok sayıp girse nolur? Tabiiki savaş çıkmaz ama diplomatik bir kriz çıkar ve daha kötüsü Türkiye bu uluslararası anlaşmayı çiğnediği için ilerde başka bir ülkede kendi elçilik veya konsolosluğuna aynı hareketin yapılabilmesine zemin hazırlar.

sudileri siyasi arenada sikistirmaya calisiyorlar. anladigim kadariyla, sudiler bu adamin ailesine kinliler. kardesini ve esini, arabistan'da ortadan kaldirmislar. bu adamin da ortadan kaldirilmasinda, gozler direk sudilere cevriliyor ki bunda baskalarinin parmagi olma ihtimali yuksek. katar ya da turkiye ya da ikisi bir arada, bu olayi organize etmis olabilir. ucuncu bir secenek, israilin bu komple icinde olmasi ve sudileri, olasi bir iran savasina karsi kiskirtmak istemeleri. ayrica, suud kralinin kizinin seks kasetleri oldugu soyleniyor, bununla ne ilgisi tam olarak var bilmiyorum; lakin batili devletlerin, suudlarin yaptigi bazi reformlardan rahatsiz olduklarini duydum.

peki neden böyle bir yöntem seçildiğiyle ilgili bir teori falan ortaya atan oldu mu?

yani bu adamı ortadan kaldırmak istiyorlarsa bunu sokakta, evde, otelde, ofiste, restoranda vs. milyon tane farklı şekilde faili belli ya da meçhul olarak yapabilirlerdi ama adama şu gün şu saatte buraya gel diye randevu vermişler. adamın eşi, dostu biliyordur gideceğini. zaten nişanlısıyla da gelmiş ve bir şüphesi varmış ki ben çıkmazsam şuna buna haber ver demiş falan. şimdi bütün tepkiler üzerlerinde. başka türlü olsa ülkenizde bi gazeteciye sahip çıkamıyorsunuz diye ihaleyi bize bile yıkabilirlerdi.

bir de bu adamın ölmemiş, kaçırılmış olma ihtimali çok mu zayıf?

ikisi de eşit. K.

ikisi de birbirinden beter

Retorique +1

E

Hatta bu bir aldatmak dahi değildir bence. Umarım feykimdeyimdir.

İkisi de eşit.

E

Erkeklerin bu kafasını hiç anlayamayacağım, aldatma aldatmadır hemen işin fantezi boyutunu düşünüp onu aldatmadır saymamak nedir? Yetmemekse yine yetmiyorsun hatta o kadar ki kadınla aldatmış, ama yok yeter ki kadın bir erkeği ondan daha iyi bilmesin kafası, İlginç tabii. Herneyse, benim için hiçbir farkı yok, erkekle aldatırsa hatta daha çok tiksinirim çünkü bu ekstra bir kandırmaya girer, hayatı yalan üzere demektir. K.

eşit. k.

İkisi de eşit, kadınla aldatsın bir şey olmaz hatta sayılmaz diyen erkek zaten çok ağır çomardır. Çakralarınıza tüküreyim.

ikisi de eşit üzer. cinsiyetim erkek.

Farkı yok bence de. Ama hemcinsiyle görürsem daha bi şaşırırım. K.

Eşit.
Hemcinsi olursa eğer sezmemişsem ek duygu olarak şaşkınlığı da yaşarım sadece.
Kadın.

Nasıl herkes eşit demiş şaşırdım. Kendi cinsiyle aldatıyorsa eşcinsel olduğunu anlamıştır, ama karşı cins ile aldatıyorsa benim yerime benim cinsimden başkasını tercih etmiştir, kendimi yetersiz hissederim. İlk durumda ben ilgi alanında bile değilim, o kadar koymaz.

Kendi cinsiyle aldatması sıkıntı değil. Hatta aldatma olarak görmem. Üçlü yapalım mı derim

Öteki türlü çok sinirlenirim ve üzülürüm.

Eşit

Erkek

Hemcinsiyle aldatsa "amaaan zaten kadinlar onu tatmin etmiyormus, benle alakasi yok, beni hetero gorunumu vermek icin kullanmis" diyebilirim. Direkt biseksuel saymam, sayarsam uzulurum cunku. Kendi ruh sagligim icin gay oldugunu dusunurum.

Kadinla aldatsa daha cok uzulurum. Bende ne bulamadi da baska kadina gitti? Yetersiz miydim vs.

Cinsiyet anlasilacagi uzere k.

aldatmanın cinsiyeti tabii ki olmaz.

son kız arkadaşım biseksüeldi, benden önceki sevgilisi kadınmış, hatta orta seviye bir mankendi, oldukça güzel. kadınlardan hoşlanan biri olarak kız arkadaşımı o kadınla düşününce akla otomatik olarak ffm geliyordu, kıskançlık hissetmiyordum ama işin içinde benim de olduğumu farz ediyordum. normal şartlarda lezbiyen porno izlemeyen biri olarak kız arkadaşımı başkasıyla sevişirken izlemek ayrıca tatmin edici gelmez gibi geliyordu, haliyle lezbiyen bir aldatmada seksilik bulmam zor.

kendimce şöyle bir tezata düşmüştüm; işin içinde ben olsam dahi ffm'de kız arkadaşımı başka bir kadınla öpüşürken görmek rahatsız edici olmalıydı çünkü onun için karşıdakinin erkek olması ya da kadın olması fark etmezdi. normal şartlarda erkekler mmf'i sevdiği kadınla kabul etmezler çünkü kadını başka bir rakiple paylaşmak istemezler. biseksüel biriyle beraberseniz herkes rakip, haliyle herhangi bir threesome kombinasyonu rahatsız edici olmalı. ancak ben de kadınlardan hoşlandığım için ffm senaryosu bana çekici geliyor. deneyimlemedim, haliyle tam olarak nasıl hissedeceğimi bilemiyorum ama böyle bir kafa karışıklığı üzerine düşünmüşlüğüm vardır, soruyu görünce aklıma geldi.

söz konusu aldatmak ise fark etmiyor dediğim gibi, ben zaten aldatmayı seksle alakalı görmüyorum, o yüzden kiminle seviştiğinin bir önemi yok.

biraz kaba ve seksist bir benzetme olacak ama mevut durumu daha iyi nasıl açıklarım bilmiyorum.

bizim erkekler kadının içine kendisi dışında başka bir erkeğin penisi girmedikçe aldatmadan saymaz pek. bu tip konulardaki algımız temel olarak girip çıkan şeyin niteliği ile alakalı. başka bir kadının eşine-sevgilisine vibratör sokmasını sallamaz hatta tahrik olur ama başka bir erkeğin penisinin girme düşüncesi bile delirtmeye yeter.

keşke bu soruya bugün cuckold başlığında yazanlar cevap verse.

sorunun cevabı, üzülürdüm her halde. ayrıca birlikte olduğum kadının bir başka kadınla birlikte olması lezbiyen olduğu anlamına gelmez, biseksüel de olabilir.

erkişi.

Erkek,

İkisi de eşit.

threesome yaptıktan sonra yol veririm. ikisi de üzücü tabi.

e

Şarkı cins

Özellikle künyeyi verip "bu sana emanet, onu iyi sakla" dedi mi?

Size emanet ettiği eşyaları hiç açtınız mı?

Cevaplarınız hayırsa siz emanetleri gerektiği gibi korumuşsunuz, bir sorumluluğunuz yok. Yine de jest yapmak istiyorsanız yaptırın. O da ilişkinizi sizin gibi güzel bitirdiyse eskisinden dahi değerli olacaktır. Benim için öyle olurdu.

Kötü fikir.

gerek yok.

koşu bandına göre seviyeler değişiyor mu bilmiyorum ama ben 5.5 kullanıyorum.

uzman değilim ama bu kişiden kişiye değişir. mesela ben 7'ye kadar çıkıyorum hızlı tempoda yürüyüşte. ortalama 6-6.2 arası. 10 dakikada 1 km yürüyüşe denk geliyor. 5 benim için çok yavaş geliyor. birde eğimsiz yürümüyorum. 6 eğim.

Fit/fite yakın bir insan olduğunuzu varsayarsak 5.5 - 7.5 arası speed walking değerleri oluyor. Alt sınırın çok az altındasınız, biraz fazla kilonuz varsa ideal.

Ben Izmir'e gittim otobüsle istanbuldan ve izmitten. Pamukkale'den şaşmadım, öyle büyük bi sorun da yaşamadım. Bursa'ya 4 saat civarında varıyorduk. Alternatif olarak mudanya feribotunu da düşünebilirsiniz.

Eskiden trafik sıkışmadıkça 2 saat 45 dk falandı. Şimdi Osmangazi Köprüsü ile birlikte bu süre daha da kısaldı ama tabii trafik olmazsa gerçekleşiyor bu durum. Cuma akşamları 4-5 saatte vardığımı bilirim Bursa'ya.

Çoktandır otobüs yolculuğu yapmadım Bursa'ya ama sık gittiğim dönemlerde Pamukkale'yi kullanıyordum ben.

Oscar wilde eserleri
Alis harikalar diyarında
Rudyard kippling
Başta king john çevirisi olmak üzere incil çevirileri
Mormon kitabı


"Books without copyright" yazarsanız daha çok sonuca ulaşırsınız.

Yazarının ölümünün üzerinden 70 yıl geçince telif kalkıyor.

Project Gutenberg bu ise yarıyor

pamuk mu kale? siz hangi yoldan gidiyorsunuz?
polatlı-gordion
nasrettin hoca
sivrihisar'da pessinus var ama pek bir şey yok galiba, ya da ermeni kilisesi var
afyon'da kuzeyde avdalas kalesi ve ayazini kilisesi
uşak'ta taşyaran vadisi ve blaundus antik kenti
manisa'da sardes ve aigai

Selçuk ve şirinceyi gezmeyi kafaya koyduysanız key museum'u da gezin! Yeni haberim oldu o güzel müzeden.

salihli'den sonra sardes var.

pamukkaleye doğru gidecekseniz kesinlikle afrodisias.

Yemek için Uşak şehir merkezine girip asırlık İlyas Usta lokantasına gidin.

Giderken denizliden dönerken usakdan dönebiliriz. Km olarak cok fark olmuyor gibi.Teşekkür ediyorum arastiriyim hemen yazdığınız yerleri

200 km fark az diyorsan evet az

Morbid obezken squat yapamazdım, leg press'te ağırlık ayarlayıp rahatça yapabiliyordum. O sebeple benim için leg press hayat kurtarıcı oldu. Şu anki programımda ikisi de var.

squat zamanla dizleri eline verir, leg press daha sağlıklı bir harekettir. sağlık ise her şeyden önemlidir.

Türkiye'de ve tüm dünyada Wattpad edebiyatı (maalesef) önlenemez bir çıkış yaptı. Bazı başarılı yazarlar piyasaya çıktıysa da özellikle Türkiye'de "liseye yeni gelen yakışıklı gencin okuldaki kızlardan biriyle aşkı" x 1000 olarak türedi, aynısının serseri versiyonu, vampir versiyonu, uyuşturucu bağımlısı versiyonu, efendi versiyonu vs de çıkınca korkunç bir durum oluştu. Eski blog yazarlarının (pucca gibi) kitapları da ergenler arasında çok tutuluyor.

Bir "tık" daha üstü distopya edebiyatına merak saldı. Hunger Games, Divergent, Maze Runner, The Giver, Matched, The Selection gibi kitaplar büyük bir hayran kitlesi oluşturdu geçtiğimiz yıllarda. Bazıları klasiklere de dönüyor, Fahrenheit 451 gibi.

John Green'in kitapları Kaplumbağa Kabuğunda Dünya, Kağıttan Kentler, Tek İsim Tek Kader, Aynı Yıldızın Altında gibi romanlar çok tutuluyor.

Çoğu Stephen King ve benzeri korku yazarlarını seviyor. Gillian Flynn'in Sharp Objects'i falan da dizisi yapıldı diye dikkat çekiyor.
Filmi de çekilen fantastik şeylere ilgi duyuyorlar. Mesela, Ransom Riggs'in "Miss Peregrine'in Tuhaf Çocukları" serisi veya Percy Jackson serisi gibi.
Sherman Alexie - The Absolutely True Diary of a Part Time Indian
Rainbow Rowell ve Lois Lowry kitapları
Stephen Chbosky - Perks of Being A Wallflower
Jenny Han - All The Boys I've Loved Before
Markus Zuzak - Book Thief
David Levithan - Everyday
E. Lockhart - We Were Liars

Bir kerede düşününce bunlar geldi aklıma. (Öğrencilerimi baz alarak söyledim bunu)

Vampirliler ve bol seksliler, wattpad hikayeleri dışında: Ali Lidar ve Murat Menteş. Özellikle ilki.

Linççi tayfa gelmeden gaçhayım

22 iş günü varsa, 22x8 = 176 saat yapıyor. 3000/176 = saati 17 TL bu dursun, bunun da dörtte biri dediniz, 4.25 tl . Sizin çalışacağınız süre 22x12 = 264 . 264-176= 88 saat fazladan. 88x4.25=374 TL yapıyor. Muhtemelen doğru değil ancak buna yakındır.

Konu hakkında bilgim yok, söylediklerinizden yola çıkarak hesap ettim.

@farabi hocam yorum icin cok sagol oncelikle, ama bi yanlislik var gibi:) en asagi 800 tl almam lazim sanirim sitelerde hesapladim kimisinde 800 tl cikti kimisinde 1100 tl cikti farkli sonuclar cikan da vardi

hocam günde 12 saat nedir robot mu arıyorlar ? ek olarak mesai ücretinin normal maaştan daha yüksek katsayıda olması gerekir.

@kureseltikinma aynen hocam ya valla yapcak birsey yok.. mesai iyi para ederse guzel olur aslinda. dedigim gibi nasil hesaplaniyor bilmiyorum ama. normal maastan daha yuksek katsayida olmasi derken anlamadim

internette saatlik mesaiyi bulmak için bir aylık çalışma saati olan 225'e böldüklerini gördüm. Ayrıca saatlik mesaiyi bulmak için brüt ücret kullanılıyor.

3000TL net maaş = 4200tl brüt

4200/225=18.7TL

Ayrıca %25 değil, %50 fazla olarak hesaplanır. Bu fark @farabi'nin dediği gibi saatlik ücretinden çıkarılmaz toplanır.

Yani saatlik fazla mesai ücretin 18.7*1.5=28TL

edit : bu arada günde 11 saatten fazla çalıştıramazlar. Gerçek hayatta çalışılıyor ama bu kadar yoğun çalıştıracaklarsa mesai ücretinin nasıl hesaplandığını mutlaka net olarak öğren. Bazı çakallar gidip asgari ücretten hesaplıyorlar, %50 artışı koymuyorlar vs vs...

eskiden hep fazla mesaili işlerde çalışırdım yöntem aynı ise maaşı 225'e bölüp saatlik ücretini bulacaksın. ondan sonrasını hesaplarsın.

şöyle ki (%25' e göre hesapladım ama en azından %50 olmalıdır)
3000/225=13,33
13,33*1.25= 16.66 fazla mesai için saatlik ücret
72*16,66=1200 lira civarı yapar.

3000/225=13,33 saatlik ücretin.

brütten hesap yapmak muhasebeci değilsen çok da önemli değil. adam brütten hesaplasa da neticede onun da gelir vergisini, damga vergisini sgk kesinitisini vs zaten düşecek. hesabı etkiler ama birkaç kuruş. o kadar ince hesap yapamayacağım şimdi. anlamlı bir farkı olmaz senin için.

Bu arada peki neden 225? iş kanununa göre 6 gün üzerinden 7,5 saat çalışılır. ama haftalık 6 günlük çalışmaya karşılık 30 günlük ücrete hak kazanılır.

sağlamasını yapalım.

3000/30

100 tl günlük net kazanç.

100/7,5 = 13,33 tl saatlik net kazanç.

neyse konuya dönelim.

f.mesai %50 fazla hesaplanır o yüzden f.mesai ücretin 13,33 x 1,50 = 20 tl

haftada 72 saat çalışacaksan 72-45 = 27 saat fazla mesain var

(burada senin verdiğin bilgiye göre bir hesap yaptım. işyeri seni 12 saat çalıştırdıktan sonra 12 saatten fazla dinlendirmek isterse fazla mesai saatin değişir. Ama hesap mantığı aşağıdaki şekilde.)

27*20 = 540 tl haftalık fazla mesain ediyor.

540*4 hafta 2160 tl. net maaşın da 3000 + 2160 = 5160 tl olması lazım.

Ama kanunen günde 11 saatten fazla fazla mesai olmaz o yüzden belki hesabı 11 saat üzerinden yapabilrler.

o zaman 66-45 = 21 saat

21*20 = 420 tl haftalık fazla mesai. toplamda 1680 tl fazla mesai ödenebilir.

%25 meselesi fazla mesai ile ilgili değil. kanunda "fazla sürelerle çalışma" diye ayrıca bir şey var:

işyeri iş sözleşmesinde (iş kanunundan farklı olarak) "benim iş yerimde haftalık çalışma saati 40 saattir" derse kanuni süre ile aradaki farkı, (45-40) 5 saatlik mesaiyi %25 zamla alırsın.

bir de ayın kaç çektiği ve hangi günle başladığına bağlı olarak bilfiil çalıştığın gün sayısı bazen diğer aya göre 1-2 gün eksik veya fazla olabilir. yanılma payım varsa oradan var. o kısım fazla mesai ücretini etkiliyor mu net bir şey göremedim internette.

olay bu.


bu arada (ben de yeni öğrendim) yaptığınız fazla mesai saatinin 1,5 katı serbest zaman (yıllık izin gibi düşünün) talep edebiliyorsunuz. misal 16 saat fazla mesai için 24 saat izin gibi. Ama işveren para vermeyeyim izin vereyim diyemiyor. daha doğrusu sizi buna zorlayamıyor.

Iyi günlerde otursunlar.

200-1000$ arası bir miktarı gözden çıkarıp parayı legal yollarla gönderin derim. O parayı Japonya'dan valizde çıkarsanız bile Türkiye'de o parayla yakalanma riskiniz var. Ve o parayı gören emniyet hakkınızda hiç iyi şeyler düşünmeyebilir, hele uzakdoğudan geliyorsanız. Madem hayırlı bir iş için yollayacaksınız, nefse ağır gelse de legal yolları tercih edin derim.

Transferwise

Western union avrupa da aylik online 5000 euro'yu 5 euro masrafla gönderiyor. Bir de hesap acip kimlik dogrulamasi yapiyorsun, o da birkac hafta sürüyor.

Japonya'da nasil olur, internet sitesi üzerinden bir bakmak gerekir. Bu sekilde ekim, kasim, ve aralik aylari icin her ay 5'er bin euro limitle paranin yarisini yollayabilirsiniz az bir masraflar, tabii ayni kurallar orada da gecerliyse.

transferwise arti 1. ucuz, hizli.

o rakamda swift'in daha ucuza gelmesi lazım sanki. ama banka araştırın.

bunu biz açıklayamayız, belki tıp bile açıklayamaz şu an.

yani çok ani gelişen ve sonradan kaybolan bişey, ne diyebiliriz ki?

ben senin yerinde olsam doktor doktor gezerdim, ya kör olursam diye.

eksisozluk.com diye bir şey varmış.

www.healthline.com burdan daha detaylı bilgi edinilebilir. Sandığınızdan daha yaygın. Genelde göze kan gitmediğinde oluyormuş. 10 dkya kadar sürdüğü vakiymiş. Geçmiş olsun.

Benim tansiyonum çok aşırı düşünce 2 defa olmuştu.
Şöyle soyleyim hamileyken çok Düşüyor du biraz iyi hissettiğim küçük 3 büyük 5 gibiydi.

Belki ani tansiyon düşüklüğü yaşamış olabilirsin sende.

Tansiyon düşüklüğü

Bugün okuduğum bir yazıda migren hastalarında geçici körlük sıklıkla gözleniyormuş. Sizde de migren varsa bundan kaynaklı olabilir.

Amaranta bir de o çıkmasın, şık sık gözlerim kararır ama bu keisn korluktu.

seyler.eksisozluk.com

ben de çok evvelden bir akşam tuvalete kalkmak için yataktan kalktığımda sağ bacağımı hissetmemiştim.

şöyle ki kalktım sol bacağımla adım attım. 2. adım için sağı tam attım sanki o bacağım yokmuş gibi yere düştüm ve çok korktum bağırdım direkt. yok gibiydi o bacak. ama sonrasında geçti. vücud bazen öyle şeyler yapabiliyor. korkmayın

Tutup size Tire den bir kasap önersem hakikaten oraya gidecek misiniz ? İzmir’de kasap önerisi sizce de çok saçma değil mi ?Sorunun sınırlarının çok geniş olmasından dolayı ciddi olarak soruyorum .

Pehlivanoğlu'ndan alıyorum, sorunsuz. Lezzetli.

Mahallemdeki kasabı önerebilirim O.o

kınık merkezde kardeşler kasap var, birkaç kere aldım sorunsuzdu.

Mutluluk değil de. Bazı şeyleri eksik yaşamıştır.

Daha az kalbi kırılmış

Ve daha az kalp kırmış

çok sevgililik = çok mutluluk olacak diye bir şey yok. az veya çok mutlu olduğu yönünde bir şey söyleyemeyiz.

ama mesela şöyle düşünebilirsin. 2018 güzellik yarışmasına katılan hatunların hepsiyle sevgili oldun. farklı farklı insanların seni sevdiğine şahit oldun. farklı insanların hepsi seni birbirinden farklı şekilde sevdiler, senin için farklı şeyler yaptılar.

bir de bunlardan sadece ikisiyle sevgili olduğunu düşün.

sadece ankara istanbul izmir'i gören kişiyle, bunlara ek olarak paris, londro, moskova, newyork vb. şehirleri gören kişiyi karşılaştır. daha çok şehir görmek daha mutlu/mutsuz yapar diyemeyiz ama farklı bir vizyon katar. çok az sevgilisi olmak da böyle bir şey.

kargoda alici nosu yanlis girilmistir.

yanlislikla senin telefonunu vermisler iste, baska ne olacak ki?

Kargo sirketi adrese teslim ediyorsa aliciya surpriz olacak ama oyle habersiz habersiz teslimat.

Yok canım banka kredi kartınızı yeniliyor da olabilir. Sipariş vermeseniz de yola çıkarmıştır. Gönderi nodan kontrol edin.

9 yılda 70bin kullanılmışı var bende :D

@farabi

oo süper değişelim mi? değişe değişe kullanmayız. :p

4.5 sene 21bin km var bende :)

Dizelde biraz soru işareti oluşturur ama iç döşemesinden, varsa yetkili servis kayıtlarından anlaşılıyor durum. Böyle araçlar çok ve alınıp satılıyor anında. Piyasası olmayan 9 yılda 35-40bin yapmış araç 1 gün içinde satılmıştı.

12 yılda 50bin km kullanılmış olanı satmıştık, bir problem yaşamadık. kazasız ve temizdi.

O araç ideal aractir yahu. Onu soran net maldır. Ben bir senede 55 bin km yaptim, satarken kimse fe sorun etmemisti.

Hic binilmeyen aracin rodaji da duzgun yapilmamistir der, 5 yillik aracta asiri dusuk kmyi o zaman sorgulardim.

12 yaşında 40 km görmüştüm.

@binder dander Değil takas hibe bile ederim bisikletime dokunma yeter :D

Her trafiğe çıkış ömürden en az 20 dk çalıyor. Trafikte geçirilen süre hariç... (yazın bunu güzel laf)

eksisozluk.com

Tarifini yaptığınız tanıma uyan entelektüeller kendilerini popülarize edecek alanı bulamadıkları için pek tanınmazlar.

Verdiğiniz isimlerin bu tarife uygunluğu bile tartışmalı.

işte bu senin entelektüel tanımın oluyor.
Entelektüelden anlaşılması gereken muhalif olması değil. Entelektüel olmak başka bir şey muhalif olmak başka bir şey. entelktüel kendine göre doğru eylemlerinde muhalefeti de iktitarı da beğenebilir. Bu beğenme fikir birliği yerine salt maddi çıkar için olursa o iktidar yalakalığı oluyor.

Entelektüel salt muhalefet olma adına iktidar veya muhalefetin bütün eylemlerini peşinen reddetmeli mdiir?

Ne güzel bir tanımlama yapmışsın gözlerim yandı.
Bir daha düşünmelisin çok çiğ.

Sizin bahsettiğiniz ölçütte, Niyazi Berkes ve Aziz Nesin olabilir.

Benim kafamdaki entelektüel tanımı o değil. Entelektüel birikiminizin olması demek, sizin kesinlikle toplumda tartışma yaratacak, yeniden düşündürecek ya da sorgulatacak, değiştirecek kabiliyetiniz olduğu manasına gelmiyor, bence. Çoğu zaman, evet, entelektüel güç değiştirici güç olabiliyor. Son Osmanlı ya da erken Cumhuriyet Dönemi’nde olduğu gibi.

Sizin dediğinize yaklaşan bir kavram daha var: aydın. Bence onun “işi” rahatsızlık vermek, hem akademik çevrelere, hem hitap ettiği kitleye, hem de sıradan sokaktaki insana... N. Berkesler, Boratavlar elbette cadı avlarında kovalandıklarına göre bir rahatsızlık vermişlerdir. Bu demek oluyor ki, her içeri atılan ya da hükümetçe sevilmeyen yazar, akademisyen, gazeteci entelektüel ya da aydın olsun. Analojiden kaçınmak lazım burada.

Kimseye yaranmama entelektüellik tanımı değildir, entelektüel basit bir tabirle bilgisine başvurulan insan demektir;

tr.wikipedia.org

İlber Ortaylı da sapına kadar entelektüeldir aynı şekilde Celal Şengör de.

yılmaz vural futbol dünyasının entelektüelidir.

futbolcusunu entelektüel bir biçimde dövüyor, sövüyor ve seviyor.

tanım yanlış +1

ömer koç ve ilber.

Sevan nisanyasshdehagshdhdhdhahha :)


Adam elinden gelse diri diri türk kesecek. Ermenilerden bahsederjen "bizzzzzz bizzzzzzz" demesi tarafsizligi zaten.

tanim meselesi bir yana,
tanil bora ve murat belge pekala sayilabilir.

Açtım iki sözlüğe baktım entelektüel tanımı için, tüm tahminlerimi bir kenara bırakarak. Biri "bilgi"yi andıktan sonra "ileri görüşlülüğü" diğeri ise "fikrî meselelerle uğraşan" ibaresini kullanmış. Buf-e kür'un "değiştirici güç" katkısını ve biryervarbiliyorum'un gramsci hatırlatmasını da oldukça değerli buluyorum.

Bunun dışında aydınla entelektüel arasındaki ayrımlar kesin değil. Bizde de "okumuş, bilgili" anlamında "aydın" sözcüğü kullanılıyor. Entelektüel'in bu anlamından sıyrılıp topluma yön veren kişi anlamını kazanması bir kavramsallaştırmaya, hem de çoktan yapılmış bir kavramsallaştırmaya bakar. Burada "esasen" şu ya da bu anlamda değildir, iddiasında bulunarak kolaya kaçmaktan ziyade soruyu "bilgili, fikrî meselelerle uğraşan ve topluma yön verecek potansiyeldeki kişiler, ahlaken, anaakım normlara ve yerleşik siyasal düzene muhalif olma sorumluluğu taşırlar mı?" diye genişletirsek mesafe alırız gibi geliyor.

-Gece bu mesajı düzenleyip tamamlamayı umuyorum, sevgiler:)-

senin tanımına göre aklıma sadece "nihat doğan" geliyor.

aklima (bkz: recep tayyip erdogan) geliyor

kendisi entelektuel. bildigini okuyor.

entellektüel, belirli alanlarda derinleşebilmiş; bu alanlar hakkında öyle veya böyle bir takım kendine ait hususi fikirler yaratabilmiş bir kimsedir. bu şekilde tanımlayabilirz entellektüeli... tanımlarız tanımlamasına da, böyle yaparsak işin ahlaki boyutu eksik kalır; zira, bence entellektüel'in bir de özgülrükten yana olmak gibi ahlaki bir ödevi olmalıdır. o da şu tanımlamayla ifade edilebilir: " yalnızca benim gibi düşünenlerin söz aldığı bir yerde, tek yapabileceğim, tüm gücümle bu duruma karşı çıkmaktır."
bu bağlamda aklıma ilk gelen zat, enis batur'dur.
hatta, kendisinin alternatif:aydın adında tam da bu mevzularla ilgili ufuk açıcı denemelerinin olduğu bir eseri mevcuttur. buradan tavsiye ederim.
sonra... mehmet ali kılıç bay'da çok kıymet verdiğim bir entellektüelimizdir.

Bence taniminiz entelektüelden ziyade aydin terimine daha cok uyuyor gibi.

Ilber ortayli örneginden yola cikarsak, kendisinin entelektüel birikiminin sorgulanmaya ihtiyaci yok, fakat tüm bu elde ettigi bilgileri objektif bir cerceve yerine, kendi ideolojisi baglaminda yorumlamasi onu aydin sinifinin disinda tutuyor bana kalirsa.

Ali nesin ve ahmet insel benim aklima gelen ilk isimler.

Entelektüel birikimi cok yüksek olmasa da ben kanat atkaya'yi da sayabilirim mesela bu alanda.

araplarda yok çünkü araplarda boşanmaya cüret edemiyor kadınlar. biz birçok konuda olduğu gibi bu durumda da geçiş ülkesi medeniyetine sahibiz. ileri adım atacak cesareti gösterenlerimiz oluyor ama bir kısım ileri gitmemek için elinden geleni yapıyor.

erkek için kadının boşanmak istemesi toplumda erkeğin otoritesini en çok zedeleyen konulardan biri. insanların aklına "tatmin edemedi" düşüncesi gelecek diye düşünüyordur eminim hepsi, bu bile işin ucunda "erkekliğe" dokunduğu için konu gurur meselesi haline geliyor.

sadece bizde böyle olduğunu düşünmüyorum bu arada, dediğim gibi çoğu yerde kadın boşanabileceği ihtimalini bile göze alamadığı için ses çıkarmıyordur ama bizim gibi olanlar da vardır.

Aynen araplar süper.

Bruce'un dediklerine katılıyorum. Ülkemiz el menziletü beynel menzileteyn durumda; iki uç arasındaki bir başka uç.

İran da hindistanda asit atıyorlar kadınların suratına.
Sadece evlilik durumunda falan da değil çıkma teklifini kabul etmeyene bile yapıyorlar çok üzücü

Monster derecesinde bi kütlesi yok ama tabii ki doğal değil, normalde fotoğrafların çoğu pump etkisiyle çekilmiş pumpsız hali daha yumuşaktır fakat omuz başlarının yuvarlaklığı quadları biceps üstü damarlarları (kuruluk bakımından) küçük bir küre girdiğini gösteriyor.

Daha uzun zamanda yapılır belki ama profesyoneller illa kullanmak durumundalar kondisyonlarını hep yüksek tutmaları gerektiğinden.

before after videosu var, 10 senedir yapıyormuş yani, mümkünatı var bence.

bence mümkün

Ablamız bir ayıboğan değil. "Female body builder" şeklinde bir arama yaptığımızda gördüğümüz kadınların belki çeyreği. 10 yıldır bu sporu yaptığı göz önüne alınırsa mümkün.

@angelus'un dediği gibi düşünüyorum. benim bilgim de o adamın zibilyonda biri falan sdfahasdg. ama bu kadından ben çok hoşlanıyorum maşallahı var ^^

(bkz: anavar)

Duyuru sahibinin affına sığınarak soru içinde soru sormak istiyorum. Çalışarak bu hale geldiğini düşünürsek kadının belden aşağısı erkek gibi, basen yok, bu sporla mı olmuş yoksa kadının yapısı zaten basensiz midir? Omuzları biraz aşırı olsa da hoş fakat belden aşağısını beğenmedim, fazla spor böyle yapıyorsa bilelim de abartmayalım. yalnız saçları, ipek kirpiği fazla olsa da yüzü ve muhtemelen solaryum olan ten rengi güzelmiş.

WhatsAppleri olduğuna emin misiniz?

Sizi kendi rehberlerine eklememiş olabilirler. Durum böyleyse hemen sıkıntı etmeyin derim, format sonrası 3 gün rehbersiz gezdiğim oluyor senkronizasyona üşenip.

biri eşim biri abim. beni eklememe ya da whatsapp kullanmama durumları yok

whatsapp'ı uygulama olarak kapatıp tekrar açın.

henüz okumadım ama : Akış-Mutluluk Bilimi Yazar: Mihaly Csikszentmihalyi

www.dr.com.tr

Albert Camus, Yabancı

çalıkuşu( r.nuri güntekin) bu benim kişisel favorim aslında, beni çok etkiliyor, her okuyuşumda kitabın içindeymişim gibi hissediyorum.
atatürk'ün de en sevdiği kitaplardan biridir derler.

kırmızı pazartesi.(g.g. marquez) çünkü kitap toplumun(en azından bazılarının) nasıl bir şey olduğunu gerçekçi bir şekilde ortaya koyuyor.

koleksiyoncu. (john fowles) okuduğumda beni çok etkilemişti. aslında aynı olay anlatılıyor ama bakış açıları...

puslu kıtalar atlası (i.oktay anar) görsel şölen, muhteşem bir anlatım (başka bir şey söylemem)

Madde 22
Vakıf serisi
Kaplan! Kaplan!

yüzyıllık yalnızlık. çok fazla kitap okuyan biri değilim ama okuduklarım arasında beni bu denli etkiliyeni olmadı. daha sonra marquez'in kolera günlerinde aşk'ını ve kırmızı pazartesi'sini okudum. kolera günlerinde aşk'ı okumak çok sıkıcıydı ama bitirdiğimde hikayeden aşırı etkilenmiştim, kırmızı pazartesi de o kadar etkileyici gelmedi ama ana fikri çok güzel gelmişti onun da. yine de yüzyıllık yalnızlık'ın tadı ayrı.

Okumadan ölme diyemem tabii, fakat vedat türkali ve orhan pamuk kitaplarını okurken aşırı keyif alıyorum.

Karamazov kardeşler, Suç ve ceza, Budala, Ölüler evinden anılar - Dostoyevski
Gazap Üzümleri - Steinbeck (yeni bitirdim, harikulade bir tat bıraktı)
Germinal - Emile Zola

Aklıma gelenler bunlar şimdilik.

* Kıyamet sonrası istersen Dmitry Glukhovsky' nin Metro Serisi,

*Fantazi istersen Lovecraft' tan Deliliğin Dağlarında ( O kadar kitap okudum da beni içine hapseden ve keşke devamı olsaydı dedirten sadece bu kitap oldu. Yazarın diğer kitapları bunun yanına bile yaklaşamaz gözümde)

*Suç, polisiye istersen Heinrich Böll' den Katharina Blum' un Çiğnenen Onuru

* Bilimkurgu istersen Stanislaw Lem' den Solaris, John Scalzi' den Yaşlı Adamın Savaşı, Hayalet Tugay, Son Koloni üçlemesi

* Distopya istersen George Orwell' dan 1984

Dino Buzzati - Tatar Çölü.

Vakıf serisi
Ender oyunları 1. Kitap.
Dune serisi
Sandman serisi
Y son erkek
Hakkaride bir mevsim

Martin Eden
Huzur

cengiz aytmatov kitapları

irvin yalom nietzsche ağladığında

www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com

www.youtube.com

Truth hurts - Addictive
www.youtube.com

Christina Aguilera - Dirty
www.youtube.com

Blackstreet - No Diggity
www.youtube.com

sting'in shaggy'yle yaptığı son albümü

Ben tersinden vereyim bir örnek. Rap ile başlayıp düz şarkıya dönenlerden:

www.youtube.com (Don't Rock The Boat - Midnight Star)

Eminem - Hallie's Song

açılmamışsa bir şey olmaz. marketlerde hep oluyor dolaba konmamış

kutu hiç açılmadıysa zaten sorun yok. markette sütü dolaptan almıyorsun.

yok açıldıysa da 24 saat saat boyunca ağzı açık kalmamışsa yine bozulmamıştır.

markette sütü dolaptan alıyorum. günlük süt diye satılanlardan. uzun ömürlüler dışarda oluyor sanırım. açıp biraz içmiştim de ağzı kapalıydı tabii. neyse bişey olmaz herhalde evet.

Açılmış olanının 24 saatte bozulduğuna şahit oldum. Uhtydi hem de, günlük sütse daha çabuk bozulabilir.

bozulduysa ilk yudumu aldığın anda anlarsın.

gunluk sut ise bozulmus olabilir. icmeden once lavaboya biraz dok. anlasilir bozuk olup olmadigi. hala emin olamadiysan bi yudum ic. o zaman kesin anlarsin bozuksa.

Açılmadan dursaydı bozulmayabilirdi, ama açılıp hava (bakteri) aldığı için bozulabilir. Riske atma kendini, kaynat önce istersen.

günlük süt ise bozulur. uzun ömürlü uht süt ise bişey olmaz. açık süt ise kesin bozulur.