Motor temizliği yapıyor araba yıkama yerleri. Gidip bilgi alabilirsiniz

Valla öyle her yıkamacıya girip motor temizliği yıkaması yaptırma, araştır ne gibi solusyon ve malzemeler kullanıyorlar ona göre yıkat derim. Sonra arabanın beynine zarar verebiliyorlar.

Eger yag kacagi yoksa asla yikatma.

kaputu aç hava püşkürt. benzinliklerdeki süpürgelerde hava basma tabancası var onunla hava tutun.motor öyle herkese yıkatılmaz.

aslında pis motor daha sağlıklıdır derler ama psikolojik olarak motorun temiz olması önemlidir. kaputun altının tertemiz olmasını tercih ederim şahsen.

ama detaylıca uğraşarak temizleyecek iyi bi yer bulmak lazım. hortumla girişen adamlar var aman diyim.

su kullanılacaksa elektronik yerlerin kapatılıp temizlenmesi gerekiyor.

Bosa heyecan aramamak lazim. Ozel bir durum yoksa hava tutun veya islak bir bezle görünen yerleri silseniz yeter.

2017 polonun motoru yıkanmaz. paslanmadan daha çok sensörlerde ve kablolarda sıkıntı çıkar.

detaylı yıkama yapan yerlerin özel solüsyonları oluyor. onları sıkarak temizliyorlar. su tutmuyorlar.

Dizelse tazyikli sıcak suyla yıkamacılarda yıkatabilirsin. Benzinliyse heyecan arama.

ben tazyikli su ile senede bir tozu kirilsin diye yikarim. bir kere de ufak bir yag kacagindan sonra tamirci direk sabunlu su/yag sokucu ile girismisti, piril piril oldu.

kisacasi sigortalarin ve beynin oldugu yere dikkat ettigin surece birsey olmaz..

Hiç gerek yok, hele ki basınçlı su ile yıkamak ve yıkadıktan sonra kurutmak için basınçlı hava tutmak resmen kanser sebebi. Suyun nırmakde giremeyeceği yerlere bile su sokarsınız.

Kısa vadede asla bir şey olmaz ama uzun vadede yazık olur. Çok kafanıza takıyorsanız bir paket ıslak mendil alın girişin. Çok daha kolay olacak görürsünüz.

bulunduğunuz yerde telefonla ulaşabileceğiniz veterinerlere ulaşın. kapalı diye dönmeyin. telefonla arayın gelirler. iç kanama tehlikesi olabilir kedide.

Iç kanama tehlikesi olabilir. Veterinere götürmeniz şart. Avcılar veteriner fakültesi aciline götürebilirsiniz acilse. Kusmugunda kan var mı diye bakın. Tuvaletini yaparsa kan var mı diye bakın.

Ayrıca hareket ettirmemeye calisin. Kalcasinda, bacaklarında kırık olabilir. Ama acilen veterinere götürmeniz lazım. Hem ağrı kesici hem de kanama iğnesi yapar.

Acilse değil, istanbuldaysaniz*

Gebzedeyiz. veterinerler telefonu açmıyor. Ulaşabildiğimiz de şu an bakamam diye geri çevirdi. Kusmuğunda kan yoktu.

iç kanama riski yüksek. hemen seruma başlanması gerekiyor.

www.patikavet.com

kurtkoyveterinerklinigi.com

kurtköyde açık veterinerler var acil birine gidin. ailenizden biri 3. kattan düşse sabaha kadar beklemezdiniz değil mi ?

kurtköy veteriner kliniği ertuğ var. açıktır kesin.

kedinin son durumu nedr

Kusura bakmayın duyuruya girecek zamanım olmadı. Hastaneye götürüldü. Sadece sağ arka ayağı biraz hasar görmüş kırık falan yokmuş ve iç organları da hasar görmemiş. Antibiyotik ve ağrı kesici verildi. Yavaş yavaş toparlamaya başlamış. Yardımlarınız için çok teşekkürler.

eksisozluk.com

Göçmesi dert olmayacaksa al.

Nakit veriyorsan öldür fiyatı. Benim liste fiyatının yüzde 12 aşağısına aldığım arabalar oldu. Teslim almaya gidebilecegin tüm bayileri ara. Indirimi al bi de üstüne hediyeleri iste. Bakım, jant, alarm, kamera, boya koruma aklına ne gelirse pazarlık unsuru yapabilirsin. Limit sensin.

Çok güzel araba. Emin değilim ama göçük problemi de en son 2017 kasalarda olması lazım, düzeltildi diye biliyorum. onu bi araştır derim, göçük problemi olmayabilir. emin değilim.

bütceniz 120bin tl civarı sanırım. temmuza kadar bekleyip zf9'lu dizel motorlu modelini almayı düşünmez misiniz?

genelde bayiler fiyat üzerinden %5-6 indirim yaparlar. hediye boya koruma ve cam filmini isteyin. jant hediye etmezler büyük ihtimalle.

&false pretension. Dizelin otomatigi yok hocam. Otomatik alicam.

temmuzda gelecek dizelin otomatiği. o yüzden temmuza kadar bekleyin dedim :)

Yeni Ford focus bekliyorum ben

@false pretension kusura bakmayin hocam :) o zaman beklenebilir tabi ama dizelle lpg arasinda yakit olarak birsey kalmamis oek. Bakini suyu buyu pahali. Gerek var mi beklemeye yoksa deger mi?

sırf zf9 için beklenir. şu anki bmw'nin son modellerinde kullandığı (2 serisi tourerlardaki hariç) zf8 şanzımanın 9 ilerisi. bence beklenir derim.

2014'üne bindim. o kadar beğendim ki anlatamam. favori aracım haline geldi. japon'u alman'a tercih ederdim.

Soğuk memlekette değilsen, kısa mesafe sürmeyeceksen al. Benzinden lpgye geçmesi kışın biraz sürer. Kullandım aracı gayet yumuşak bir arac süspansiyonları güzel emiyor yoldaki tümsekleri. Motor turbosuz olduğundan seri kullanacaksan üzebilir. Devirlenmesi uzun sürüyor. Stepne yok, onun dışında 10 numara sıfır araba için f/p aracı. Sıfır alırken birkac bayi ile görüşün hatta bütün bayileri arayın 1000 lira bile inseler kardır gider otobüsle alir gelirsiniz.

Tezden teze değişir. Lisans tezlerinin genelinde alıntı daha yüksek oluyor. Yüksek lisans ve doktorada kendi bulduğun verileri önceden yapılmış verilerle karşılaştırman ve desteklemen gerekebiliyor.

Lisans tezi mi yazıyorsun?

Sesli guldum.

Hangi duzeyde arastirma, tez, makale olursa olsun, simdiye dek süre gelmis bilgiler var, tartismalar var. On kez Amerika´yi yeniden kesfederiz, birilerinin soyledikleri uzerinden gitmesek.

Ve yeni hicbir sey de soylenmez/bulunmaz bu sekilde. Eski bilgiden yararlanilmiyorsa, eski bilgi tartisilmiyorsa neyin uzerine ne katarak siz kendi ozgun fikirinizi insaa edeceksiniz? Aslinda dediginiz sey, ozgunlugu ve yaraticiligi bitiren seyler.

@kunfeyekün ya bakıyorum adam ingiliz arşivinde ne varsa doğru kabul edip kitabı ona göre yazmış. O zaman ingiliz arşivi dışında tarih yazılmasın. Ben anlamıyorum önceden yazılmayan bilgi yalandir düşüncesini.
Bu şekilde yeni fikir üretilemez ki.

tezde kimse fikrini sormuyor ki, x arsivindeki bilgi yanlis diyorsan bunu kanitlayabilirsin herhalde? yoksa "bence yanlis" dedigin zaman kim senin fikrini neden sallasin? burda boyle yaziyor ama su su ve su sebeplerle, su su ve bu kaynaklarla beraber karsilikli bunlari incelersek bu kaynaktaki bilginin dogrulugu supheye duser dersin olur, bak bir suru referans vermen gerekti. "bence bu yanlis digeri dogru, yeni fikrimi onun uzerinden ureticem" dersen neyin neden dogru neyin neden yanlis oldugunu aciklayamazsan, urettigin sey yeni bilgi olmuyor. inanclarini yazmis oluyorsun sadece.

yoksa ben de referans vermeden, eski bilgi agina atifta bulunmadan dunya yuvarlak degil duz diye tez yazabilir miyim? yazarim. ille yeni fikir olsun dersen derim ki dunya bir torus. yeni fikir olmasi degerli oldugu anlamina gelmiyor. fikrini / one surdugun bilgiyi gercekligi makul olcude irdelenmis ve dogrulanmis bir seylere dayandirman lazim, yoksa ne kiymeti var? ha o bilinen dogru yanlis diyorsan neden yanlis oldugunu da aciklayabilmen lazim.

Mesela sey dersin hiçbir kaynakta yazmıyor ama kaynaklar ve olaylar düşünüldüğünde bence böyledir denebilmeli. Bu kaynaga bağımlılık bilgiyi de egemen guclerin tekelinde tutuyor

>Mesela sey dersin hiçbir kaynakta yazmıyor ama kaynaklar ve olaylar düşünüldüğünde bence böyledir denebilmeli.

Bunu zaten yapabilirsin, istenen de o. Butun literaturu taradim, su kaynakta buraya kadar gelebilmis, bu kaynakda oraya kadar gelebilmis, literaturde kimse bu sorunun cevabini dusunmemis ama su ve bu kaynaklardan gelen su ve bu veriler isiginda bu meselenin boyle olduguna dair bir teori ortaya atilabilir dersin.

bak elli bin tane kaynak verdin.

ha "bu boyledir" dedigin seyi temellendirebilecek hic bir sey yoksa literaturde, "o zaman bu sonuca nasil vardin?" denir yani zaten cok abes imkansiz bir sey olur.

genel olarak senden istenen o yani, butun gecmis arastirmalari gosterip hepsinin isiginda, bu kaynak verdigim verileri baglayarak soyle bir sonuca varabiliriz dersin - bu sonucun hic bir kaynagin dedigiyle celismez, celisiyorsa bu kaynak yanlis dersin ve neden yanlis oldugunu aciklarsin.

sonucta yine milyon tane kaynak gostermis oldun, senden istenen de bu.

ama sen kendini gecmis kaynaklarla desteklemis X kaynagini gormezden gelip yok varsayip onunla celisen bir sav ortaya atarsan, kaliteli bir universite sana "hooop" der. yani gecmiste ne yapilmis gostermeli, dogru bildiklerini birlestirmeli, yeni savlar ortaya atmalisin zaten. ama birileriyle celisiyorsan neden yanlis olduklarini da gosterebilmen gerekir.

Evde oturmaca :/

Kitap okuyordum balkonda ama gs şampiyon olmuş çok gürültü yapıyorlar. Herkes efendi gibi sevinsin lütfen! Kafam şişti.

Denizden geldim. Oturuyorum evde.

şarap içiyorum, stand up izliyorum.
Günüm şahane geçiyordu aslında ama şu an çok üzgünüm.

Bilgisyaraım saçmaladığı için çok kızgınım, 23 yaşında hala istediğim hayata sahip olamadığım için de çok mutsuzum. Boş boş sandalyede oturuyorum.

Müzik dinliyorum.

www.youtube.com

cin-limonla beraber müzik dinleyip gelecek planı yapıyorum.

@antikitleruhlu : onu az sonra bende deneyecegim

@denef : besiktas :’(

@beyaztenlikiz : nick ile cevabın sonrası bronz tenliye gidiyor gibi

@sopiro : senin olay enteresanmis, stand up sonrasi uzgunluk

@dedi ayca : merak etme yas daha fazla ama istedigim hayati bulamiyorum bile

Bütün gün bisiklete bindim. Eve yeni döndüm duş almaya üşenmekle meşgulüm.

@dissendium : guzel muzik

@neverlose : gelecek bombok icinde diyorlar

@acemi : yanim yok be

@bass solo take one : nickini yazana kadar bende bi ter attim

dans ediyorum:

www.youtube.com

Gezi blogları okuyorum önümüzdeki hafta işime yarayabilecekleri için. Bir yandan da Friends açık yine, arada ona bakıyorum.

Ama en en çok yaptığım şey yarın nasıl nöbete gideceğimi düşünmek. Bunu düşününce ne tatil planının etkisi kalıyor ne Friends'in. :(

iş başvurusu ve dota :D

Nası olsa dolapta majezik var diyerek saatlerdir oyalıyodum baş ağrımı. Az önce baktım yokmuş. Bi paket unuttuğum sigara buldum içiyorum. Yapacak başka şey olmadığı için uyumak fikri hoş gelmiyodu. Saatin 12ye yaklaştığını şu an fark ettim. Şimdi uyumak için güzel bi bahanem var.

Steam üyeliği diye bir şey yok. Oyunu alıyorsun ve sadece bir kez çekim yapıyor.

Çoğu oyun böyle...

Sanal kart aç, oradan limiti belirle oyle al. Sonra sanal kartin limitini 1 kurus yap. En guvenlisi.

bir kere alman yeterli. ama steam'e güvenmiyorsan kredi kartını hiçbir yerde kullanma bence.

Steam'e üyelik ücretsizdir ve hiçbir ücret talep etmez. Oyununuzu satın alırsınız, oyunun fiyatı ne kadarsa o kadarını kartınızdan çeker ve oyununuzu size teslim eder. Bundan başka da hiçbir ek ücret talep etmez.

Bu arada siz sormasanız da söyleyeyim ben : Steam dünyada görüp görebileceğiniz en güvenli alışveriş platformlarından birisidir ve hiçbir zaman dolandırıcılık gibi bir şeyin söz konusu olacağını düşünmedim ve düşünmüyorum. Steam kullanıcılarına en rahat ve en güvenlinalışveriş imkanını sunmak için profesyonel ödeme şirketleriyle çalışır. Aldığınız bir oyunu iade etmek istediğinizde 2 gün içinde paranızı size iade eder. Biraz fanboy açıklaması gibi oldu ama yeni olduğunuzu söylediğiniz için sizi rahatlatmak istedim.

yalnız değilsin karşim.

www.youtube.com

bunu dene bi de bilmiyorsan. 1 saat 6 saniye eved.

işte bu tam aradığım tarzda müzik albüm mü bu yoksa tek şarkı mı?

Yalnız değilsin +1.

Dur ben de sana bir şeyler önereyim madem.

www.youtube.com

Yargılamadan bir kez sonuna kadar dinle, beğenirsen diğer güzel şarkılarını da öneririm. :)

ikisi de. tek şarkılık albüm :) sözlükte başlığını da oku. çok da manidar, kıymetli bi şarkı. metal müzüüün doruklarından amma bileni de çok az

yirmisantim eyvallah hocam dinliyorum şu an zevklerimiz uyuşuyor galiba.

Yalnız değilsin. Ben çoğu şarkıda hüzünlenirim zaten.

opeth progressive bir grup. prog albümleri var. hüzünlenmen normal.

Sanal klavye olmalı

fare varsa sanal klavyeyi açıp şifreni girebilirsin.

o da yoksa ağ üzerinden daha önce RDP erişimine açılmışsa başka bi pc den RDP atıp yine pc'yi kullanabilirsin.

kilit ekranında sağ altta ekran klavyesi var.

sharemouse ile aynı ağdaki 2 bilgisyarı bağlayıp tek klavye ve mouse ile yönetebiliyorsun ama kilit ekranında klavyeyi hiç denemedim.

Windows kotulemezse olecek hastaligindan ileri geliyor o kotulemeler. Evde nuh nebiden kalma (10 yillik masaustu), us yerinde canavar bi masaustu ve canavarimsi bi dizustunde kullaniyorum. Hicbir sorun yasanadim.

chrome'da gezinip film izleyip en fazla 2 oyun oynayanların her windows hakkında ciddi yorumları oluyor. "kasıyor, dandik abi yea, bok gibi ya, çok iyi abi" gibi. ciddiye almamak lazım. memnunsan iyidir.

edit: ben 8.1 kullanıyorum mesela herkesin fanatikçe kötülediği. neden dediğimde "kasıyor abi yea" diyorlar. "ok" deyip geçiyorum mesela. ben bir sorun yaşamıyorsam iyidir.

sıkıntı yok valla. 2 senedir kullanıyorum. bir kere bile format atmadım. mavi ekran gördüğümü de hatırlamıyorum açıkçası. cillop gibi çalışıyor.

kötü.

Günde 8-10 saatimi aktif olarak win 10 üzerinde geçiriyorum ve başlığa girip ne diyor amk bunlar diye bakmıyorum bile. O kadar memnunum.

önce win 8.1 bilgisayarıma kurduğumda bir sürü sorun çıkarmıştı. sonra temiz format attıktan sonra tekrar kurdum ve hiç sorun yaşamadım. bence şimdiye kadarki en iyi windows. ssd olmamasına rağmen gayet hızlı çalışıyor. windows 7'yi kullanmadım ama 8.1 cidden kötüydü bence.

windows 10 kötü değil. yavaş da değil. bu kadar bok atılmasının sebebini anlamıyorum. ileri düzeydeki kullanıcıların çok kötülediğini görmedim. benim 2011'de aldığım o zamana göre değeri 2200 dolar civarında olan bilgisayarımda hiç bir zaman sıkıntı yaşamadım. donanım yönünden ssdsiz ve donanım yönünden zayıf bilgisayarda işkenceye dönebilir. windows phone'daki gibi mağazadan app yükleme çok iyi olmuş bana kalırsa. tek kötü yanı windows 10 ile gelen gereksiz applerin gereksiz çalışması. ve tabiki bir de windows defender var. kapatıp yoluma devam ediyorum.

ince ayar yapmayı bilen bu işletim sistemiyle çok güzel zaman geçirir, sıkıntısız kullanır. kullanamayan MacOS falan kullansın.

Win 10 kullanıcısı olarak ben de memnunum. Yalnız en iyisi Linux bence.

bir it uzmanı olarak rahatlıkla hiç bir sıkıntı olmadığını söyleyebilirim. donanım önemli tabi eski pc'lerde leş gibi yavaş olabiliyor ama en önemlisi alışkanlık tamamen. win7 çıktığında xp daha iyiydi onların gözünde, win 8 çıktığında ise win7 daha iyi :) güncel işletim sistemin kullanmak güvenlik açısından her zaman sizin hayrınızadır.

Donanimin cok iyiyse sikinti yok da o bicim makinen yoksa sikinti. Bende lisansli win10 var, 7ye geecegim tekrar. COk ciddi hiz farki var. Benim gibi sabirsiz tez canli isen cok sikinti oluypr.
bunun aliskanlikla falan alakis yok. Bir sey yavassa yavastir. Oncekinden yavassa yavastir.
Bir de guncellene isi kanserlik. Isyerinde anamizi aglatti. 7 kullaniyorken hic sikintimiz yoktu, win10 bizi mahvetti.

Gayet iyi

ebru gündeş yaşadı işte.

Evet, kurtulabilir.

kafasına ak 47 mermisi yiyip yaşayan adam var daha ne olsun.

benim babam 2 kere ağır denilebilecek beyin kanaması geçirdi. yaşı da var. ilk kanamada toparladı az çok ama az çok hasar bırakmıştı. son geçirdiği kanamada yatağa mahkum oldu, zamanla konuşması gitti, yutkunma refleksini kaybetti. kanamanın olduğu bölge biraz önemli bu konuda.

tamamen sans, nereden kanama gecirdi ne kadar cabuk mudehale edildi vs. sorunsuz da atlatabilir, kismi veya butun felc olabilir bunun kimisi fizik tedaviyle baya iyilesebilir, iyilesmeyebilir... cok bilmek mumkun degil.

Robokot +1. Benim dedem de beyin kanaması geçirdiğinde konuşma yetisini kaybetmişti ve sol tarafı felçli olmuştu. Ancak o şekilde 5-6 sene daha yaşadı. Umarım ciddi bir hasar kalmaz akrabanızda, geçmiş olsun çok çok.

eniştem geçirdi ve kurtuldu. ancak ruh hali çok değişti. cimri bir insanken çok eli açık oldu ki bu normal.

tüy dökücü kremler aslında daha fazla çıkmasına ve kalınlaşmasına neden oluyor. eğer lazer epilasyon imkanınız varsa tavsiye ederim. 4-5 seans sonrasında bariz azalma olduğunu görürsünüz. karınca yumurtası yağı ile kür yaparsanız da bir daha çıkma oranı çok azalmış olur.

killari kokten aldiktan sonra uzamalarini geciktirmek icin surulebilecek seylerden biridir ancak o. hem dokecek, hem tekrar cikmasina engel olacak... hadi canim... lutfen boyle seylere inanmayin. boyle birsey olsa millet lazere binlerce lira dokmezdi, degil mi?

lazere para saglayincaya kadar bence sicak agda yapin.

ben lazer yaptırdım. büyük ölçüde kıl sorunumu geçirdi ama %100'lük bir sonuç alamıyorsun bazen. bende %90 %95 gitti diyebilirim kol, sırt ve omuzda.

lazere yat sonra keyfini sür derim.

çok klasik olacak ama cevabı biliyorsun. sadece alışkanlıklardan kurtulmak zor olduğu için bir şey değişmiyor.

cevap bence : düzen. haftaiçi enerjin yoksa haftasonu mutlaka düzenli yaptığın bir şey olsun. spor olabilir, yüzme, basketbol için grup bul, hobi edin. couchsurfing gruplarındaki buluşmaları takip et. meetup a bak.

bu yaştan sonra arkadaş edinmek zor. ama arkadaş bulucam diye yola çıkmamak lazım, keyif aldığın şeyleri bulmak daha önemli. önce evden dışarı çıkacak sebebi yaratmak gerek.

Yerinde olsam dağcılık kampçılık filan gibi etkinlikler bulup katılırdım. Ordan arkadaşlık edinilir diye düşünüyorum

bir ekşisözlük klişesi olarak: spor yap, hobi kurslarına katıl.

cevapları biliyorsun ama asıl olay "comfort zone"dan çıkmak. yeni yerler görmelisin. gezmelisin tozmalısın. facebookda etkinlik grupları oluyor. istersen sana link yollayabilirim.

gezmek, tozmak zorunda değilsin. gezmeyi bir "gereklilik" olarak görenlerden uzak dur.

evliyim bir sürü arkadaşım vardı, evlendiler ve hayattalarını eşlerine adadılar kendilerine bile zaman ayırmıyorlar. yani arkadaş yalan. kendine hobi mobi bul. arkadaş edinipte sonradan üzülme.

@falsepretension link yollarmısın bir bakayım...

seni tanıyorum galiba. gerçek isminin ilk ve son harfini yazar mısın? :)

Belki kendine bandırmışsındır :)
E ve o

Belki de kendinle karistirmissindir.

Ben şahsen kurslara gidiyorum, bi de yüzmeye gideceğim bu aralar. Tavsiye ederim.

buna benzer çok başlık açıldı. bir süredir yoktu. gelin bir mini zirve yapalım; çay/bira içelim, konuşalım, tanışalım deyince de olmuyor. bir tavla eşi bulamadık halâ :) hoş zaman da yok artık.

Spor seviyorsan saona git. Salon sevmem ama spor severim diyorsan bisiklet al gruplara katıl. Dans seviyosan dansa git. Hangi şehirde olduğuna ve ne sevdiğine bağlı olarak herkesin dediği gibi bir hobi bul kendine. Sosyal sorumluluk gruplarına da katılabilirsin. Hayvanları seviyorsan sokak hayvanlarıyla ilgilenen gruplara katıl. İstanbul'daysan gece yemek dağıtan gruplara katıl. Sonuç olarak asıl sorun şu; ne seviyorsun?

25-26 falan

30'um, henuz beyaz yok.

18'de filan ilk beyazı gördüm. Genetik böyle, ne yapalım.

18 de iki tel beyaz vardı sayılıyor mu bu hem motivasyon olsun sana.

24

17-18 sanirim.

Ilk beyaz sanırım 20 21 gibi, ama şu an baya arttı dikkatimi çekiyor yaş 27

17

15'ti sanırım ama hiç artmadı.

25-26

19-20.

yaş 32, tek tük. 27 de falan başladı bu tek tük muhabbeti. hala aynı.

15 gibi beyazlarim vardı. Şimdi 34 yaşında yarıdan fazlası beyaz saç.

Beyazım yok.
24.

İlkokul 2. sınıftayken beyaz saçım vardı diye hatırlıyorum en eski. 8 yaş falan oluyor yani. Şimdi 25 yaşındayım ve hayatımda hiç saçımı boyatmadım. Beyaz saç benim için o kadar normal ki asla rahatsız olmuyorum beyazlarımdan. Saçlarında beyaz 1-2 tel görüp panikleyen insanlar 8 yaşında bir çocuğun beyaz saçının olmasından daha tuhaf geliyor saçma bir şekilde.

32

15 :(

14-15

19-20

Bu soruyu bir kere daha sormuştun diye hatırlıyorum.
Neyse, karakterini beğenmiyorlardır belki.

Edit: karakersizsin demedim ki. Varolan karakteri beğenmiyorlardır.

Amaranta@ sordum ama moderasyon ''REKLAM'' gerekçesiyle sildi............

karaktersiz değilim ama ben?

aklı başında hiç kimse troll ile ilişki yaşamak istemez.

Duzgun kizlara yuru tek kriterin seksilik olursa apaciler kapar onlari tabii

homtekten vazgeç bi mekbuk falan al.

burada hepimiz birbirimizi duyurularından, cevaplarından az çok tanıyor, olanaklarımız el verdikçe desteklemeye çalışıyoruz.

bu yüzden dost acı söyler atasözüne bir örnek verecek dostlarından biri olarak:

kusura bakma ama kültür de yok.

Sen tipsiz kızlara bakıyor musun peki?

Belki de kriterlerini biraz düşürmenin vakti gelmiştir.

esra erol'a cik diyecektim ama onun subesini kapattilar. bu sene mark zuckerberg esra erol'dan bu bayragi devraldi. facebook hesabi ac, medeni durumunu single yap ve kendini zuck'a birak. o sana bulur.

single'larin umudusun zuck.

sen efendi degilsin. kizlar efendi erkek sever. bu yok sende, gosteris meraklisi yaramaz seni.

Parayı bana ver moruk. Bende de hepsi vat para yok :)

Şükür et. En azından kültür ve para varmış. Bende bunlarla birlikte tipte yok.

şükür et.

derdinin dermanını söylüyorum: mehmet ali erbil izlemek, kadınlarla diyaloğunu örnek almak. fikrimde ısrarlıyım.

www.youtube.com

çok kültürsüz, çok parasız ve çok çirkin bir insan olarak benim de son umudum lazer yazıcı idi..

o da mı kurtarmadı ? benim de umudum yok artık o zaman..

note 8 almayı 5 aydır düşünen bi insanda para yoktur.:d özelden foto at bakalım.

ayrılalı 1-1.5 ay oldu. uzak mesafeydi artık bitirdik.

tabiki hemen tinder ve okcupid açtım. sevgiliyken tabiki bu programları kullanmıyordum. onu geçtim, kız arkadaşlarımla bile iletişimi kesmiştim. ne kadar yanlış yaptığımı hissettim.

neyse programları açtım. amacım tabiki birileriyle tanışmak ama en kötü arkadaş oluruz kafasındaydım. tinderda çok olmasa da bir ayda 10-15 eşleşme almışımdır. birkaçıyla konuştum, 1-2 tanesi eskort çıktı. birkaçı konuşmadan eşleştirmeyi kaldırdı. hiçbiriyle buluşmadım.

sonra okcupide baktım. orda fazla kullanıcı yok zaten. bi tane kız gördüm. zamanında çok sevdiğim bir kızdı. hani insanın bir sevme hakkı olurda o insana harcar ya öyle bir kızdı. biosuna "başarısız ilişkilerden sıkıldım" ve bu site üzerinden evlenecek bir insan aradığını yazmış. eşleşmemiz %90'a yakın. zaten iyi anlaşıyor gibiydik. ama neden olmadı biliyor musunuz? kız benden 1-2 cm uzundu. bundan önceki bütün ilişkileri bildiğim kadarıyla uzun kişilerdeydi ama hep sıkıntılı ilişkiler yaşamış benim gözümde. insan az çok anlayabiliyor. kızı bu durumda görünce hiç üzülmedim hatta gülesim geldi. ama tabiki tip, boy, pos önemli. karakteri siktir et gerek yok ona.

sonra bi petplay ve daddy roleplay yapmamı isteyen bir kızla tanıştım. o ayrı bir hikaye. olmadı, olmamış iyiki.

buraya kadar okuduysanız helal olsun. asıl anlatmak istediğim, über yakışıklı değilsen dışarı çık, programla falan zaman kaybetme. dışarda insanlarla iletişim içinde ol. en güzel iletişim kurabileceğin yerler kurslar, topluluklar vs. internette çok var aslında araştırma yapmak lazım.

aslında sözlük ve duyuru da tanışmak için güzel bir yer ama senin nickine troll damgası vurulduğu için işin biraz zor :) mesela sözlükten insanlarla tanışmak daha kolay çünkü insanlar genel içlerini burada dışa vuruyor. burdan ve sözlükten konuştuğum kadınlar var. yazdığım entryden bir mesaj atıyor sonra iş tanışmaya kadar gidiyor. illaki sevgili olacaksın diye birşey yok. o kadın başka bir kadının yolunu açacak belki sana bilemezsin.


neyse....

iş bir zaman sonra karakter olayına dönüyor. ben ne at hırsızları gördüm, melek gibi kızlarla çıkıyorlardı, ben ne atlar gördüm, kelek gibi kızlarla çıkıyorlardı.

bu kadar kafana takma bu konuyu lazer.

Hiçbir şey yapamazlar. Öyle kafakola alıp hemen askere yollamak onları da çok uğraştırır. Maalesef tecil hakkın 1 yıl. Yükseklisans yapmadığın sürece 29 dolduğunda inbizatlar çevirmeye başlar :D

az sonra öğrenirsin zaten ama 2 yıl tecil veriyorlar yaşa bakmadan. arkadaşıma öyle oldu en azından.

Yaşa bakmadan lisans mezunlarına 2 yıl tecil veriyorlar. Kesin bilgi.

seninle aynı durumdaydım ve verdiler tecili, iki yıl sonunda da bedelli çıkmıştı. aynı şansı sana da diliyorum :)

*gerçi benim şansıma 30bin olmuştu o dönem o ayrı konu

Askerlik şubesi de onayladı 2 yıl tecil hakkım varmış çok teşekkür ediyorum.

yanlışım varsa düzelt ama 2019'un sonuna kadar tecil hakkın olması lazım.

elon musk'ın yeni sevgilisini tanımlamış sanırım :D

elon musk grimes yaz anlarsin

investing.com'un aplikasyonu var. Tavsiye ederim

yapı kredinin borsa cepte uygulaması var. tavsiye ederim.

Seçime kadar artmaya devam eder, 2. tura kalıp tayyip kaybederse uçar, seçilirse biraz düşer önce ( 20-30 krş ) bir süre sonra yine artış gösterir. direkt elden çıkarırsın seçilirse tekrar.

ekonomi bilgim pek yok, sadece böyle olacağını tahmin ediyorum. yani bence kâr edersin. ytd.

al.

(yatirim tavsiyesi degildir.)

abd'nin iran açıklaması ve israil'in suriyeye saldırması doları arttıracaktır bana göre. çok kısa zamanda 4.50 tl'yi görürüz.

ytd.

Merkez faiz artırmadıgı surece al 4.11 aldım 4.18 sattım elime para gecti 29 aldım 34 35 satarım

uzun vadede zarar etmezsin.

geçen sene doları 3.90'dan almıştım sonra 3.50 küsürlara kadar düştü, ama hiç dokunmadım şu an 4.30'u da geçti. yani uzun vadede dolar her türlü kazandırır türkiye'de.

Doların düşmesi için pek sebep yok. Seçimlerin her iki sonucu da belirsizliğin artışı demek. ama 2 hafta bekle.

kör nokta tam. ben genelde böyle sokaklarda yavaşlıyorum, frenle durabilecek hıza kadar düşürüyorum. hatta gerekirse korna ile yokluyorum ben geliyorum diye.

bence %50 %50 gibi görünüyor.

belediye de suçlu. öyle kontrolsüz kavşak mı olur. öyle yerleşim mi olur.

İkisi de esit derecede suclu. Tuymuna gidiyorlar. 4 yol agzina gelmeden once sagdaki sokak girisinde de 4 yol agzinda da yavaslayip yolu kontrol etmesi gerekirdi. Diger surucunun de ayni sekilde. Onume cikab yolu goremiyorsun, sansina guvenirsen kaza yaparsin ama en kotu ihtimali dusunup onlemini alirsan kaza yapma ihtimalin cok cok dusuktur.

sağdan gelenin önceliği var o nedenle soldan çarpan suçlu.

yolda bir işaret yoksa sağdan gelen öncelikli olur.

çeken haklı. ikisinin de sokak olduğunu kabul ediyorum. sağdan gelene öncelik var bu durumda.

eşit şartlarda karşılaşmalarda, sağdakinin geçiş hakkı vardır. kameraya çeken bu konuda haklı ama, öyle kör noktalara şansa girilmez.

ben neredeyse duracak kadar yavaşlıyorum. kontrol edip geçiyorum. gerekirse uyarı amaçlı korna çalıyorum, fark edilmek için.

bu sayede, kameralı tarafın olduğu pozisyondayken çarpışmaktan kurtulmuştum. hemen durabildim. gelen araç, kısa mesafede durabilmem sebebiyle, boş kalan alandan gecebilmişti. gecebileceği mesafe olmasaydı çarpışacaktık. duramamıştı hızlı geldiği için.

öğretmenevi lokalinde çay içiyorduk

Kuşadası’nda gençlik festivalindeydim. Sahnede pilli bebek vardı haberi aldığımda . Tabii hiç ciddiye almamıştım, başka bir ülkeden bahsediyorlar sandım. Sonra gece piç oldu tabii, panik hali falan.

cuma gecesi olduğundan mütevellit evde içiyordum. telefon trafiği ve jet sesleri yüzünden içki faslı yarım kaldı.

İzmir'de balkondaydım. Gövdemin üstü balkon dışında dumanı dışarı üflüyor, altı içerde üstü tutuyordu. O an aklımdan şu geçiyodu: "kalkışma ney la?"

Nöbetten daha o gün düşmüş, 3 gün çarşı izni almış ve atarsa 3 diyen bir askerdim. Silahım, şarjörüm, çelik yeleğim ve kompozit başlığımla gelecek emirleri bekledim. Allah'tan komutanlarımız bizi kışlanın dışına çıkarmamıştı da ucuz kurtulmuştuk.

Yalnız öyle böyle tırsmamıştık. O sabah 9'da uyumuştum. 1 saat sonra kaldırdılar nöbet tutturdular. 3 gün sonra terhis ettiler bizi.

362 kd.

Koreli misafirlere kore gecesi düzenliyorduk. Kimçimi kemirirken "ne darbesi amuğagoyim bu saatte darbe mi olur" dediğimi hatırlıyorum.

Istanbul ev. Kulakligi takmis bangir bangır muzik dinliyodum. Telefonum sarjda uzakti. O sirada annem darbee oluyoo diye evi inletmis duymamisim. Telefonum calmis gormemisim. Sevgilim falan ulasamamis tirsmis. Sonra bi baktim annem gel gel yapiyo odanin kapisinda. Tv de koprude tanklar.

o günü çok iyi hatırlıyorum. geç kalkmıştım. saat 12 13 gibi haberlerde ilginç birşey gördüm. tayyip erdoğan marmarise tatile gitmiş. bunda anormal birşey yok. asıl anormal gelen tatile geldiği otel ve etrafındaki her yeri boşalttırmıştı. içimden "milleti tatilinden etmiş" demiştim. 100lerce koruma ordusuyla gezdiğini biliyorum da neden etrafındaki yerleri boşalttırır ki diye içimden geçirdim ama fazla takılmadım.

akşam saatlerinde tankların köprüye doğru gittiğini duydum. sözlükten mi yoksa haber sitelerinden mi hatırlamıyorum. twitter da olabilir. sonra köprünün kapatıldığını televizyondan gördüm. o sıra babamın hasta bakıcısı geldi. konuşuyoruz. aklımızdan darbe geçmedi bile. direk aklıma "işid köprünün altına bomba falan yerleştirdi" geldi. geçtiğimiz saatlerde "bu askerler neden tek taraftan kapatmışlar polisler nerde" dedim. normalde iki taraflı kapatılması gerekmez mi diye içimden geçiriyorum. anlamsız geldi. sonraki saatlerde bildiri okutulması, meclisin bombalanmasını canlı izledim. darbe olduğu kesinleşti. cnntürk'te olan biteni de canlı izledim.

dışarı baktım kimseler yoktu. o gece sabah 7'ye kadar uyumadım. stresten hasta oldum ne olacak diye. başımın çok kötü ağrıdığını hatırlıyorum. olm bu adamlar kimyasal bomba falan atarlar diye evdeki bütün panjurları kapadım, camları kontrol ettim. mantıklı düşünemedim uykusuzluktan sanırım. niye böyle birşey düşündüm bilmiyorum.

Gündüz arkadaşlarımla dışarıdaydım. Bir gün önce Işid'in Nice saldırısı olmuştu, onun üzerine konuştuğumuzu hatırlıyorum. Akşam da ablamdaydım, spiker darbe konuşmasını yaptığında baklava yiyorduk.

ofiste işler uzamıştı. o nedenle geç çıktım. genel kurmay'da operasyon olduğu sırada oradaki kavsaktan otobüs ile geçiyordum. tabi o zaman olayın daha ne olduğu belli değildi. deli'nin bir genel kurmay'a ateş etti galiba diye düşündüm. daha önce de öyle bir olay nedeni ile orası karışmıştı. 15 dakika sonra evde anladım mevzuyu.

Sabah istanbula dönmüştüm.
Erkek arkadaşımla Bağdat caddeainde yürüyüş yaptık beni eve bıraktı o bursaya yola çıktı. Eve girmemle son dakikaları gördüm. Caddede tankları kaçırmışım maalesef asdfg

14 temmuzda hayatımda ilk defa günübirlik seyahat dışında istanbul'a gitmiştim yaz okuluna. ertesi gün darbe oldu, yurtta kalıyordum. yol iz bilmiyorum tabi, yurtta da kimseyi tanımıyorum, yurt beşiktaş'ta. sokağa çıkma yasağını duyunca arkadaşımın evine gitme kararı aldım, zaten istanbul'da 1 tane arkadaşım vardı, evine de daha önce hiç gitmemiştim. gece 2 gibi çıktım sanırım, herkes telaş içinde koşuyordu, para çekiyordu, marketlere yüklenmişti vs. beşiktaş'tayken insanlara 'abi mecidiyeköy ne tarafta?' diye sorduğumdaki yüz ifadelerini hala unutamıyorum asdfgh. içecek suyum bile yoktu yanımda, şarjım bitti bi de. çatışma ve bomba sesleri arasında zar zor aklımda kaldığı kadarıyla arkadaşımın evine yaklaştım. yollar falan kapanmıştı hep. otostoplara kimse durmadı, 1 taksici sağolsun yine yolun kapandığı yere kadar götürdü, gerisini tarif etti para da almadı. vardığımda tekrar açtım telefonu, %1 şarjla arkadaşa mesaj atabildim. o da geldi beni aldı. asdfghjk efsaneydi ya.

yaz okulundaydik ve arkadaslarla menemen yiyorduk.

Ankara'da teyzemlerde idim. Diğer teyzemlerden dönüyorduk. Benzinciye uğradık benzin almak için. Sonra teyzemin eşi telaşlı telaşlı arabaya bindi "m e b, darbe mi oldu İstanbul'da?" dedi. Ben de "Yav darbe olsa burada, Ankara'da olur herhalde. Hem darbe basit bir şey değil ki böyle." dedim. O da "Benzincide televizyonda spiker bildirge okuyordu. Diğer kanallar da altyazı geçiyordu köprüde askerler, tanklar varmış." dedi. Anlam veremedim. Eve döndük ve haber kanalları böyle şeyler diyordu yine. İstanbul'u aradım, babam "Yok, ne ilgisi var?" dedi. Meğer uyuyakalmış da haberi yokmuş. O gece sürekli Ankara'da selalar susmadı, jetler vs camları gümbür gümbür sallıyordu. Uyuyamamıştım. Sonraki birkaç gün işe filan gidemedi kimse. Millet hep sokaklardaydı. İstanbul'da da aynısı olmuş tabii.

pokemon avlıyordum.

lokasyon: kütahya.

Eskiden yaşadığım Foça'da tatildeydim, eski bir tanıdıkla dışarıda dolaştıktan sonra onların evine döndük ve tv'de gördüm olayı.

o gün ankara'daydım ben. ukrayna için öğrenci vizemi almıştım. hayatımın en değişik, en yoğun günlerinden biriydi duygu açısından. haberi çoğu kişiden önce aldım, dışişleri ya da ona benzer bir yerde çalışıyordu arkadaşlarımdan biri. otobüsteydim ve sakarya'da falandık sanırım. neyse ki kocaeli'ye gidiyordum da köprüyle işim yoktu. ben otobüsten eve geçtiğimde gölcük'te daha çoğu kişinin haberi bile yoktu sanırım, hatta taksici "darbe oluyomuş abi galiba" dediğimde (bu da ne demekse) "yok la bi şey yapamazlar" demişti jsfjsjsk. eve gittim ve yarım saat sonra falan tijen abla bildiriyi okumaya başladı. ben çıldırdım tabii, ülkeden kurtuluyorum dediğim gün darbe oluyor deyip ağlamaya başladım. sonra silah sesleri, korna sesleri, donanma vs. bizim orası da karıştı. öyle yani. sonra gittim ukrayna'ya ama bu ne biçim ülke aq deyip geri döndüm.

Benim için çok zor bir gündü;

O gün bir ortak arkadaşımızın en yakın arkadaşı 3 kattan atlayarak intihar etmişti, ama ölmedi.. Karaköy de özel bir gümrük firmasında ihracat bölümünde çalışıyordum, genelde cuma günü ihracat aşırı yoğun olur hatta cumartesi işe gelmek zorunda kalırsın, biz de bir arkadaş ile beraber cumartesi günü gelmemek için mesaiye kaldık yemek falan yedik tam çıkacağımız zaman güvenlik bizim yanımıza gelip darbe oluyor sizi dışarı bırakmam diye geldi. belinde silah vardı çok korkmuştum, şirketin en üst katından boğaz içi köprüsü gözüküyordu tanklar vs falan, tam üstümüzden f16'lar geçiyordu. sabah 4 gibi eve gitmeye çalıştık ama gidemedik yolda kaldık saat 4den sonra sabaha kadar sokaklardaydık beşiktaşa doğru yürüdük sela veriliyordu ailem memlekette tatildeydi bir daha onları göremeceğim diye çok korkmuştum. saat 6 gibi eve geldim televizyonu açtığımda polisler köprüye müdahale etmişti haberleri izledim yine uyumadım. evimiz ataköy de uçaklar atatürk h. limanına üstümüzden iniş yapıyor ve ve nerdeyse her akşam helikopter oluyor sonrasında 5-6 ay boyunca her helikopter geçtiği zaman korkuyorum. benim için çok endişeli korkutucu bir geceydi...

Ayrıca ben de o gün pokemon oynuyordum ve o gün pikachu yakalamıştım.

evde balkonda tavla oynuyordum, darbe oldu diye telefon gelmeye başladı.

kütahya'da memleketimde ziyaretteydim sabaha istanbula dönüş uçağımız vardı yalan oldu hepsi tabi. Tam uyusam mı falan diye düşünürken olaylar oldu. Kütahya'da asker falan yoktu hiç halk dışarıdaydı.

Napoli'de şarabımı yudumluyordum

İşimden birkaç gün önce istifa etmiştim. Ev sahibiyle bir ay kadar önce 16'sında evi boşaltacağım konusunda anlaşmıştık. Eşyaları bir gün önce memlekete gönderdim, 16 temmuz sabahı için otobüs bileti aldım. Boş dairede 1.5 lt su ve bir paket bisküvi ile bilgisayar karşısında oturuyordum.

Anker

telefonun ne marka? flac dinleyeceksin de, özel bi dac a sahip bi telefon olmadıktan sonra çok detaylı ses alamayabilirsin.

lenovo p2

bir yerden şase yapıyor olabilir. sigortaya da bakmakta fayda var. benim aklıma bunlar geldi.

mevsim sıcaklığına göre üzerinde yazan oranda suyla karıştırıp koyuyorum. örneğin -18C° için karıştırmadan koy diyor. -10C° için 1 ölçek cam suyuna 1 ölçek su, -2C° için 1 ölçek cam suyuna 2 ölçek su koy diyor.

yazın normal su koyuyorum. antifriz özellikli suyu direkt boşaltabilirsin. - değerine göre suyla seyreltebilirsin.

Ben normal icme suyu koyuyorum. Kirecsiz olsun diye. Sonra da konsantre camsil koyuyorum.

5 ltlik suyu kaynatıp pet şişe içine cam temizleme sıvısını ekliyorum sonra calkalayip arabanın haznesine boşaltıyorum

Belli bir yerden sonra dalga geçildi di mi?

Dereceye göre seyreltenler, karışım yapanlar, suyu kaynatıp içine kimyasal ekleyenler vay anam vay :)

Gençler istasyonlardaki hava saatinin yanında su hortumu var bildiniz mi? Doldurun ordan devam edin abartmayın ya hu!

Kışın don olacak zamanlarda da antifriz ya da hazır antifrizli su koyun yeter.

Ki 20 yıldır antifrizli su bile kullanmamış adamım, bu sene aldım bagaja attım ama don yapacak kadar soğuk olmadı. Zaten motor belli bir ısıya ulaştıktan sonra donan cam suyunu da yavaş yavaş çözüyor.

direkt boşaltıyorum.

saf ve kireçsiz su bulamayınca mecburen kaynatıyoruz @acemi

araçların içersindeki soğutma görevi gören yada bu tür yıkama tecizatlarının boruları zamanla kireçleniyor. genelde kullanım kılavuzlarında bu konuya dikkat çekerler.

Normal su konulan araçlarda zamanla silecek suyunu püskürten kafalar tıkanabiliyor. Daha once basima geldi ordan biliyorum. @acemi

aynen aynen tıkanan boruları da sirkeli su ve iğneyle kolaycacık açılıyor. zamanla kirecin yapamadığı aşınmayı sirkenin sahip olduğu asit ile yapalım. ama yok enerji önemli :))

Motor yag yakiyor. Revizyon istiyor. Segman atarak da kurtulabilir, kurtulmayadabilir
Motoru acmak lazim. Acmisken silindir kapagi da revizyondan gecer. Kurtulmayacak olan pistonlar. Gomlek falan da cakalim derler. Masraf supriz. Ama motor acilacak. Alma yani o arabayi.

Bu sorun o motor bloğunda kronik. Polo Gti mıydı aynı motoru kullanan 1.4 turbo benzinli model o da yakıyordu. Yurtdışında geri çağırmalar oldu Türkiye'de oldu mu bilmiyorum ama bu sorun motorun bitik olmasından ötürü değil sıfır araçlar da yakıyor. Nette araştırın çözüm yollarını bulursunuz. Kesinlikle normal bir durum değil yağ eksiltme.

wankel motor haricinde bir sıralı dizili bir motorun yağ yakması normal karşılanamaz. üstteki cevapların aynısını ben de verecektim. motor rektefiyesine kadar gider sıkıntı olur.

eğer 2-3 litrelik yağ eksiltmesi yağ kaçağındansa, çok fazla masraf tutmaz. motordaki contalar değiştirilir. motor bloğunda çatlaktan kaçırma varsa o zaman hepten kötüdür.

2.0tfsi kullaniyorum benzinli, 6-7bin km'de yagin neredeyse yarisini yiyor. arac 3 senelik, aldigimda neredeyse sifirdi ve aldigimdan beri boyle. motorun alti kupkuru, hicbir yag kacirma belirtisi yok. diger audi kullanan arkadaslara sordum, hepsi turbolu motorlar ve hepsi yag eksiltiyor. audi'ye sordum normal dediler. 3-4binde bir birkac litre yag ekleyeceksin kisacasi, baska caresi yok.

cevaplar icin tesekkurler, araci cok begenmis olsam da vazgectim :(

@ahoy kaptan
bazı araçlarda kronik yağ yakma mevzuusu var. kimisi bunu problem olarak algılamıyor. örneğin polo gti in 4-5 sene önceki versiyonu hayvan gibi yağ yakıyordu. kimisi bunu normal kabul ediyor ve küçük motorla 200hp almanın bir dezavantajı olarak görüyordu. ancak yağ yakma segman-piston ilişkisindeki bozukluktan da kaynaklanabilir. öyle bir durumda ciddi masraf çıkartır. bence böyle bir problemi olan aracı almaktan vazgeçmeniz doğru karar. hız tutkunu gti delisi iseniz maddi kaygınız da azsa belki alınır. ben de almazdım.

@hailtothethief sizinki normal ya, burada 10binde 4-6lt arasi yag eksiltmekten bahsediyoruz (egsozdan duman atma vs. yok).
ben killandim o yuzden ya baska model bakicam ya da biraz daha beklicem ayni modelden dusmesini

Saçmalamış

helyum balonu sana verirsem balonla birlikte uçarsın demeye getirmiş sanki.

Sana bir deri bir kemiksin demiş.

"go down" hem aşağı inmek hem de gerçekleşmek, olmak anlamına geliyor. helyum balonu da yapısı gereği yükselen bir şey. yani eşleşmemizi kutlamak için sana helyum balonu alırdım ama aşağı inmezdi/uygun olmazdı demiş oluyor, kelime oyunu yapmış. piçli, laf sokmalı bi' şey yok; helyum balonunun yükselmesini "go down"la şeyapmış.

biraz "ay'a baktım seni gördüm, sana baktım ayı gördüm" tarzında bir espri ama onun zararsız olanı sjfsk

you're hot demek istemiş de olabilir.

pek iyi bi espri değil.

eyy match, sen kimsin ya? diye bir cevap verebilirsin. ama ingilicce yaz.

google'a yazınca bestpickuplines.com mu ne geliyor o derece dandik bir laf. are you an angel falandan bile çok çok daha dandik.

altın uzun vadede daha karlı.

altının fiyatı bazen artar bazen düşer. dolar ne kadar artarsa o da o kadar artar kabaca. ekstra ise alacağınız mevduat faizidir o da yıllık 1-2 puan arasında olur. faizin denki degil. diger dovizlerin ve hisselerin muadili.

tr.investing.com

1 Yıllık Değişim 17,98%

Ya da geçmiş verilerden iki tarih seçip oranlayabilirsiniz.

Dolar ne kadar artarsa o da o kadar artar çok yanlış. Dolar ve altın ikame yatırım araçlarıdır. Ama trde altın gram fiyatı da dolar tlden etkilendiğinden dolar arttıkça o da artıyor gibi oluyor. Tl faizi oldukça cazip bana kalırsa

1 milyonun hepsini altına yada faize yatırmak hata olur. altın ve faiz'e ek olarak fonlara, hisse senetlerine bakın derim.

tam olarak ne arşivi?

eğer siteye giremiyorsan google'a tpb yaz ilk siteye gir ordan proxy ile girebiliyorsun.

dota ve csgo için yeter de artar bence. pubg için birşey diyemeyeceğim.

ram 16 gb olsun derim ek olarak.

Yani bunlardan başka oyun oynamayacaksanız Gtx 970'e falan düşürebilirsiniz ama ben hiç uğraşmayın derim. Malum kırıma uğrayasıca miningciler yüzünden ortalıkta ekran kartı kalmadı, şu anda alabiliyorsanız 1050 yapıştırın derim. Genelde 1050 ben dahil oyuncuların burun kıvırdığı bir kart ama size yeter de artar belirttiğinz şartlarda.8 gb ram de artık yetmiyo, zaten bilgisayarlar kendi işlemleri için minimum 2-3 gb ram harcıyor, false pretension' ın da dediği gibi 16 olsa iyi olur.

ram i sonradan da arttırsanız olur bence. 8gb vs 16gb kıyaslamaları var yutupda çok farketmiyor. bence amd yerine intel toplayın mümkünse. amd de sıkıntı yaşayan arkadaşım oldu pubg de.

gtx 970'e düşürebilirsiniz?

gtx 970, 1050ti'yi her türlü tokatlar.

gtx 980'im var 2k'ya ucu ucuna yetiyor. 1050ti 1080p ye bile meh. bu sene var seneye yok.

bu arada bunlar şuan 4200tl ediyor (klavye mouse la beraber)

aynı parçaları googleda ayrı ayrı bulduğumda 3860tl'ye denk geldi. bu şekilde toplayıp birleştirsem bi zararı olur mu sizce?

şu devirde mininciler yüzünden pc toplamak pahalıya geliyor. açıkçası hazır kasalara da iyice bak bence.

bu arada bi çok kişi amazondan, gümrük bedeli ödeyerek alıyor. gümrük ödeyerek almaya rağmen uygun olduğu söyleniyor, acelesi yoksa bir o yolu araştır.

hani genelde ufak şeyleri oradan alıyolar, kasa, ekran, klavye gibi şeyleri türkiyeden, nispeten ufak, anakarat, ekran kartı, ram vb gibi şeyleri amazondan.

tamircilik de yapıyorlar, ben götürmüştüm bir kere.

iyi satış yapıyorlar

saat ve saat mesela

aynı saati eşime daha ucuza internetten alabilecekken (Skagen), son anda dur ulan garanti olsun deyip saat ve saat'ten aldım.

Sonuç: Saatin kordonu 2 yıl dolmadan sarardı, geri götürdüm. Bir hafta sonra fatura bedeli kadar istediğim saatten alabileceğim söylendi çok istediği bir başka saati aldık.

başka yerden aldığın bir saatte, benzer bi hikayeyi siksen duyamazsın.

Adam geliyor, saat alıp çıkıyor. Bu kadar.

2 ay önce saat almıştım avm içersindeki saatçiden. ayrıca elimizdeki çok eski ve değerli bir saat için tamirci sormuştum yardımcı olmuşlardı.

Saatçiler uzun süre harcanacak ya da içerisi uzun gezilecek yerler değil. Ondan boş gelmiştir size. Tahminen tek kalemde en az +500 lira üzeri satış yapıyorlar ve üst limit Yok gibi bir şey olduğu için bence rahat dönüyordur.

en temiz yöntem, içindeki resimleri, verileri vb. yedekleri alındıktan sonra factory reset atılması. garantisi bittiyse root atıp, aynı yazılımı tekrar atmak.

ilk önce ayarlara girip uygulama yöneticisinden bu uygulamaları durdurun. Google Play hizmetlerini de durdurun. telefona restart da atın.

çözüm olmazsa, yone cihazın ayarlar kısmına girip fabrika ayarlarına geri yükle deyin. yalnız bunu yapmadan alacağınızı alın. her şey silinir.

2d turkce dublaj

Ben izninizle kaynak yapiyorum. Can sikintisindan bilet aldim ama daha onceki hicbir filmi izlemedim. Cok mu keyifsiz olur, hic mi anlamam? 3d izliyorum bu arada.

Altyazı

3d altyazılı tabiki.

@voyager 1 nispeten keyifsiz olur. hikayeyi ve karakterlerin dinamiklerini bilmiyorsanız zevk vermez. filmi izlerken kendi içinizden şu karakter şöyle yapabilir şunu yapabilir diye sorgulatıyor film.

2d altyazılı. 3d ile filme konsantre olamıyorum.

türk telekom'un kendi müşteri hizmetlerinin olaya uzak olması çözüm sürecini epey yavaşlattı ama sonunda modemin kendi müşteri hizmetlerini arayarak çözüme ulaştım, yapılması gereken 2 ayar varmış onları yapınca modemin yanında 40'lara odamda 25'e çıktı hız olması gerektiği gibi, benzer sorun yaşayanların bilgisine

channel ayarı ...

müşteri hizmetleri uzaktan ayarlayabilmeleri lazım. olmadı modemin arayüzüne girip, channelları tek tek speedtestte hız testi yaparak denemen.

udemy'de güzel dersler var ama ücretli. türkçe dersler de var ingilizcede. bende bir süredir python öğreniyorum udemyden. fena gitmiyor :)

@acemi yok şu an değil zaten uzun vadede düşünüyorum. şu an ilanlarda nelerden bahsediyor o bile bana bir şey ifade etmiyor. merak ettiğim o yeterliliğe sahip birinin şu an bu işleri alıp alamayacağı. hani zaten mümkünse değilse o topa hiç girmem. o kadar kolay olsa herkes böyle çalışır gibi geliyor. yani istanbul'da 5 bin kazanan bir frontend olsam basarım istifayı yukardaki işe başvururum.

yukardaki şirketler pek öyle ölücü durmuyor sanki. hatta hotjar baya çalışan dostu bir yer gibi. ne kadar ciddiler bilmiyorum ama home office budget diye kalemleri var. iki şirketi de sosyal medyadan stalkladım ve açıkcası çalışmak isteyeceğim yerler gibi duruyor. eğer günün sonunda bu imkanlar varsa uzun vadede gecemi gündüzümü katarım.

adamların aylık 200 euro Working Space Allowance diye bir kalemleri var. türkiye şartlarında maaşı boşver bana sadece yan ödenekleri versinler it gibi çalıştırsınlar. :D ama bilmiyorum bu işi işte :(

şu an ayrıntılı baktım şaka mı bu yoksa adamlar gerçekten aşmış mı?

hotjar'da şu şartlar var aklımı kaçırıcam. :D

-yıllık 10 gün hastalık izni, 40 gün ücretli tatil
-4000 euro ev-ofis ödeneği
-aylık 500 euro dergi, kindle ödeneği (gönlü bolluğa bak :D )
-yıllık 2000 euro tatil ödeneği ( hey yavrum hey )
-aylık 200 euro çık kafede çalış parası

belki bilmiyorum atıyorum bu seviyedeki bir insanın piyasası 80.000 euro'dur maaşı 60 bin gösterip kalanı da gönlünden kopuyormuş gibi göstermiş olabilirler ama olmayabilir de.

iki isin de bir gelistiriciden istedigi istekler ve sunduklari sartlar gayet makul. Bu is ilanlarindaki teknolojileri okuyup hicbir fikri olmayan biri icin bu islerden kabul alacak seviyeye gelmek (durust olmak gerekirse) en az 5 yil hem teorik hem de pratik tecrubeyle olabiliecek birsey. is ilanlarindaki "Experience Level: Senior" ibaresine dikkat etmek gerekir. Bu yillarca suren emek ve deneyimden sonra bile bu is ilanina basvuran en az 10 aday olacagi ve bu 10 aday arasindan 1 kisinin secilecegi dusunulurse kisinin motivasyonunun da yuksek olmasi gerekiyor.

Ayrica bu iki is ilani da cok cok farkli klasmanda. Ama ben birincisi icin bir front end developer olarak bir yol haritasi cizersem o kisi icin html ve css gibi konular cocuk oyuncagi olmali. Javascript dili hem pratikte hem de teoride cok cok iyi ogrenilmis olmali yani Hoisting, Closure, Event-loop gibi kelimeler yabanci olmamali. Ayrica javascript ile yaninda ES6 gibi yeni standartlar da cok cok iyi biliniyor olmali, yani promise, async/await gibi terimler yabanci olmamali (cunku bu pozison icin is gorusmesinde 100% eminin bu sorulari soracaklardir). Tum bu asamaya gelmek kisi icin en az 1 yil surer. Daha sonra kisi kendini modern javascript teknolojileri ve front end teknolojileri konusunda egitmeli. Ornegin React, Babel, Webpack, Babel, Sass konusunda yeterli sekilde ogrenmek bence o kisi icin ekstradan 2 yil surecektir. Bu ogrenme surecinin de evde tek basina olacagina inanmiyorum hem teoride hem de pratik uygulama tarinda tecrube gerektirir. Tum bunlarla beraber en az 1 yil da kisinin zamanin gelistirme araclari, ve methodlarini ogrenmek gerkir. ornegin jira, jenkins, github scrum gibi konular evde kendi basina ogrenilmesi cok cok zordur. cogunlukla bir yerde calisarak ogrenilir ve tecrube edilir. Bunun yaninda "Mocha" denince akla kahve degil de bir Unit test framework gelmeli. Unit testing nedir bilinmeli. Tum bunlar yaninda 1 yil da algoritamlar gibi yazilim gelistirmenin matematik tarafina kafa yorulmali ve is gorusmelerine hazirlanilmalidir. Toplam 5 yil yazilim gelistirme alt yapisi olmayan biri icin bu pozisyonlar icin kabul almak cok zordur.

Bu is ilanidaki anahter kelimeler ile ilgili fikri olmayan biri daha cok Junior pozisyonari hedefleyerek kendine bir yol haritasi cikartmali bence. sirketlerin sunduklari imkanlar cok cekici olabilir ama Senior pozisyonda calisandan beklentileri de ayni seviyede olacaktir.

@emrahday tabii bu ilanlar özelinde konuşmuyorum. zaten şu an jr pozisyonlara bile başvuramam. sadece şirketler sempatik geldiği için onları seçtim. bu yeterliliğe sahip biri için bu işlere kabul almak kolay mı peki? sonuçta bir türk bir hintliyle yarışacak. uzun vadede zamanımı buna ayırırım ancak sonuçta remote çalışmak zorsa bir düşünürüm. mesela sen başvursan bir frontend olarak ne gibi zorluklarla karşılaşırsın? başvurmayı düşünmez misin mesela? ya da şu anki işine ek iş olarak yapmaz mısın? maaş şu an yazmıyor ama kodify 50-60 bin dolar veriyordu sanırım. şu an türkiye'de bir frontend ne kadar kazanıyor bilmiyorum ama remote olarak yılda 200-250 bin lira kazanmak hiç de az değil.

bir de şu var. beklentim çok değil. mesela bir sr frontend 4k dolar kazanıyorsa 2 yıl sonra ben jr olarak 1000 dolar kazanayım. döviz kurlarının düşeceği yok bunu değerlendirmek istiyorum aslında.

Benim de çok merak ettiğim bir şeydi. Web olayına sırf bu yüzden başladım hatta. Lütfen silme soruyu çok güzel şeyler yazmış adamlar.

yazilim alaninda is basvrularinda en buyuk zorluk ve kolayliklari su sekilde siralayabilirim.

Kolayliklar;
- dunyanin neresine gidersen git is bulabilirsin.
- isi ogrenme imkani diger bircok alana gore daha genis, bircok kaynak var ve kisi kendi cabasi ile junior pozisyonlar icin yeterli seviyeye gelebilir. diger bircok sektorde ogrenme sadece is yerinde olur, yazilim alani bu konuda buyuk kolaylik sunuyor

Zorluklar;
- bir is ilani icin tum duyadan rakiplerle yarismak gerekiyor. Bu rakiplerin arasinda ana dili ingilizce olanlar cok cok avantajli konumda. Hindistan gibi eski ingiltere somurgelerinden gelenler de buyuk avantaja sahipler. yani o guzel paralari veren pozisyonlar icin avusturalyali, alman, brazilyali, cinli, hintli gibi dunyanin her yerinden, aralarinda cok cok zeki insanlarin da oldugu genis bir kitle ile rakabet etmek gerekiyor. Kisi bu rekabete hazilanmali.
- is gorusmelerinde olceme degerlendirme is veren icin cok daha kolay. iyi bir uzman yazilimci birkac saatlik gorusme sonunda karisindaki adayin neler bilip neler bilmedigini cok rahat testpit edebilir, onun zayifliklarini ortaya cikartabilir.
- olcme degerlendirme kolay oldugu icin birseyi bilen degil en iyi bilen olmak gerekiyor, cunku degerlendirme yapan kisi cok rahat bir sekilde adaylari bilgi seviyesine gore siralayabiliyor. Diger bircok is alaninda degerlendirme subjektif, yani biraz agzin laf yapiyorsa eksik oldugun kisimlari gizleyebilirsin, ya da lafi dolandirabilirsin. Ama yazilimda senden istenen cevap 2+2=4 gibi, yani verdgin cevap ya dogrudur, ya da yanlis. biliyorsan sallama imkanin pek yok. o nedenle en iyi olmak gerekiyor, guzel para veren islerde en iyi olmak giderek zorlasiyor.
- cok farkli alanlarda gelisme gerekiyor, temel olarak ozellikle yurt disindaki populer is pozisyonlari, yani rekabetin cok oldugu pozisyonlar adaydan bazi temel konularda yeterli olmalarini bekliyorlar. programlama diline hakim olmak, genel yazilim algoritmalarina hakim olmak, programlama mimarilerini bilmek, program gelistirme sureclerine hakim olmak. kisinin is gorusmlerinde bu konularda hakimiyetei mutlaka test edilir.

Zorluklari vurgulamam bu is ogrenilmesin anlami tasimiyor, merakli olan kisi mutlaka bir an once ogrenmeye baslasin. Ama ogrenme sureci genel gorusun aksine cok kolay degil (her meslekteki gibi). bu alanda kaynak bollugu ogrenmenin kolay olacagi izlenimi verse de uzun sure motivasyon gerktiriyor. ogrenmek de yazilim dilini ogrenmeye indirgenmemeli, bir is yerinde calismak icin yazilim dili bilmek bircok gereksinimden sadece biri. ama benim sana tavsiyem motivasyonun yuksekken ogrenmeye basla, uzun bir yola girdigini bil, harcagidin hicbir emek bosa gitmez. Ogrendigin hersey ilk gunden itibaren isine yarayacak seylerdir. ogrendikce de kafanda bazi seyler sekillenir, onunu daha net gormeye baslarsin.

Yazilimi isini futbola benzetirim, en iyi yazilimcilar en iyi futbolcular kadar para kazaniyor. disaridan bakildiginda herkes yapabilir, biraz calisan herkes futbolcu olabilir. ama mahalle arasinda mi futbol oynayacagin, 3. ligde mi oynayip anca kendini gecindirecegin, ya da ulkenin en iyi takimlarinda mi oynayacagin, ya da dunyaca yildiz bir futbolcu olup paraya para demeyecegini yolun basinda kestirmek guc, ama oynadikca ne noktaya gelecegin yavas yavas sekillenir.

düz vites-otomatik? opel corsa'lara bak istersen. ama otomatiği çok yakar. Fransız markalarından kaç

corsa ford fiesta alabilirsin.

düz vites olacak

polo dizel.

O bütçeyle 2011-2012 model olursa ancak B sınıfı bir araç alabilirsin. B sınıfı benzinli ve düz vitesli en uygun seçenek Fiesta olur.

psikoloğa gitmenizi tavsiye ederim.

az kazandıran az sorumluluk gerektiren bir iş bulabilirsiniz.

öncelikle yaş kaç? kaç yaşındaki insanlarla muhattap oluyorsun? ilaç kullanmanı tavsiye etmeyeceğim ama doktora görünürsen illaki antidepresan yazacaktır. o dönemlerden ben de geçtim. geceleri uyuyamamak yada sinir stresten dolayı yatak içinde ter içinde uyanmak gibi. zaman herşeyin ilacı. imkanınız varsa tatil...

Ben de psikologa gitmenizi tavsiye ediyorum.

uçak olayının kralı amerikada bile firmalar var çok yaygın olmasa da.
yani uzunca bir süre daha piyasada kalırlar.

Karayolu asıl, hava ve deniz talidir insan için. Yani karayolu vaz geçilmezdir. Uçak korkusunun yanı sıra aracı olmayanlar için de mecburi bir çözüm sonuçta. Ve yine her yerde havaalanı da yok.

Tren ağları genişlemedikçe uzun mesafe otobüs yolculukları bitmez. Uçak korkusu annemde var mesela. Hem korkuyor hem de otobüs yolculuklarında etrafı izleye izleye gitmeyi seviyor. Böyle insanlar çok :)

Bizim toplumumuzda uçak yolculuğu yapmak yok, yeri geliyor zaman zaman low cost uçuşlarda A noktasından B noktasına gitmek otobüsten daha ucuz oluyor ama adam bunu araştırma zahmetine bile girmeyip yine otobüsle gidiyor, kültüründe yok böyle bir şey çünkü, üç beş jenerasyon sonra belki olabilir ama otobüs yine kalır tabii, zira kara taşımacılığı hiçbir zaman bitmez sadece şekil değiştirir, o da ancak raylı sistemle olur.

Bugün arkadaşlarla aynı konu hakkında konuşuyorduk. Arkadaş grubumda ben dahil kimse otobüs yolculuklarını sevmiyor. Havaalanı olmayan şehirler, uçak bileti fiyatları, uçak korkusu gibi sebeplerden uçak yolculuğu da her zaman için uygun olmuyor. Raylı sistem kapasitesinin geliştirilmesi çok iyi olurdu. Hala yeterli ve düzenli bir sistem yok.

ışınlanma bulunana kadar bitmez.

bitmez. örnek erzincandan vana nasıl gidicen uçakla? erzincan ankara ankara van ölme eşşeğim ölme.

acemi +1

500 km ve ortalama 4-5 saatlik yolculuk için uçak ve havaalanı eziyeti prosüdürü çekilmez.

ben ön konsolu meguiars'ın ultimate protectant diye bir ürünü var, onunla temizliyorum.

piyasada sıfır araç kokuları satılıyor parfüm olarak, onlardan kullanıyorlardır.

1- su bazlı ürünler. evet kimyasal sürülmez. oto yıkamacılarda süt sürelim mi derler mesela sürdürtmeyin. su bazlı ürünü yüzeye fıslayarak yada bir beze sürdükten sonra siliyoruz sonra kuru bir mikrofiber bez ile üstündeki kalıntıyı alıyoruz.

2- sıfır kokusu istiyorsanız satılıyor. würth'ün sanırım öyle bir kokusu vardı. ama asıl olay ozon gazıyla araç içi dezenfekte ve strelize edildikten sonra o kötü kokuların çoğu gidiyor.

1- herhangi bir markanın apc’siyle önce temizliyorsunuz. Sonra da atas plak2 ile korumaya alıyorsun. Bu dediklerimi erdem boya’dan doldurtabilirsin istanbuldaysan.

1- valla ben direkt içini buharla yıkattırıyorum. sanırım o nemli halini almak için düz bezle konsolu siliyorlarmış gibime geliyor. bende alerjik vakalar cok oldugu ıcın, buhar olayı arabada ıyı oluyor. sorunuza tam cevap olmadı bu gerçi ama yazayım dedim. belki buhar olayının sakıncalı oldugunu yazan bırı olur. aydınlanmıs oluruz:)

1 badem yağı.

Kaliteli ürünler var sırf ön konsol için kullanılan. onların hiçbi zararı olmayacağı gibi uv'den de korur BENCE.

kokuya gelince. benim tanıdığım oto yıkamacı nerden geçirdiyse eline bir parfümü var, kesinlikle satmıyor da ismini de söylemiyor, mükemmel ötesi her binen bu ne ya? diyor hatta. hiç böyle bir koku duymamıştım bugüne kadar. 15 gün de net bir şekilde kalıcı.

büyük markalara (sarar tekzen vesaire) özel üretilen profesyonel kullanım için parfümler var. markalar kendilerine tescillettiriyorlar hatta. büyük ihtimal bu markaların birininkini bi yerden bulmuş, söylemiyor da. uğraşsam bulurum da..

rent a car işi dolandırıcılık işi eğer büyük firma değilse. bulunduğum şehirde çoğunluğu rent a car adı altında tüm yasal olmayan işleri yapmaktalar.

genelde çoğu mafyatik faaliyet gösteren paravanımsı oluşumlar.

arabadan anlamadığını hissederlerse eğer çok büyük üçkağıt çeviriyolar, mesela arabaya zorla yağ kaçırtıp yatak sardırıp, serviste tamir ettiricez 20 bin tl masraf var deyip parayı senden alıp 3 liraya sanayide yaptırmak gibi.

en azından potansiyeli var.
çoğu ilde bu işi yapanlar aynı zamanda pis işlerle bağlantısı olan, nüfuzlu tiplerdir. normal esnaf gibi işlerini ilerletseler bile herhangi bir anlaşmazlık durumunda "mafya" moduna geçiş yapıp işlerini illegal şekilde görebiliyorlar. örneğin benim kuzenimin arkadaşı bmw kiralıyor bir tane, teslim ettiğinin ertesi günü vitesle ilgili bir sorun çıkıyor, arıyor bundan 2-3bin lira istiyorlar. bu da diyor ki benlik bir durum değil, teslim ettiğimde de sıkıntı yoktu teslim aldınız. adamlar yok ben anlamam ödeyeceksin, yok ödemeyeceğim derken evine gidip anne babasını tehdit ediyorlar. sonra bunun da o işlerde tanıdığı var, o araya giriyor halloluyor problem.

ortada güvence yok, mal sahibi de bir şekilde kendini güvenceye almaya çalışınca böyle abukluklar yaşanıyor. çoğunluk böyle tipler, hatta şahsi olarak tanıdığım 6-7 rentekarcının hepsinin karanlık taraklarda bezi var.

çoğu dolandırıcı. milleti s.kmek konusunda master yapmış bir iş alanı. allah kimseyi bunların eline düşürmesin. bilgisiz ve acemisen sana herşeyi kitleyebilirler.

kurumsal rent a car şirketleri genelde kredi kartı puanınıza ve ehliyetinize göre kiralama yaparlar. aracı kiralarken herhangi bir cezaya karşı tedbir için kredi kartı bilgilerini alır ve bir süre saklarlar. ceza yemeniz durumunda karttan cezanızı öderler. bu adam büyük olasılıkla böyle birşey yapmamışlar ki bu kadar ceza birikmiş ve tamam biz öderiz demeye getirmişler.

Araba kiralama işi çok pis iş. Sadece yurtdışı menşeli araç kiralama şirketlerinden kiralamaya çalışıyorum (Avis, Sixt, Enterprise gibi), %40-50 daha pahalı olmasına rağmen riske girmiyorsun en azından ve genellikle 0 araba geliyor. Garenta'da bile 35 bin kilometrede araba sürmüşlüğüm var, arabadaki mevcut hasarları bana kitleme eğilimleri de cabası

hepsi değil, güvenilir olanlar da var. hepsi dolandırıcı olsa bunca insan ne kiralayıp kullanacak.

www.avecrentacar.com

3 vakte kendi çapında bir devrim yapacaksın.

Yani bu tür şeylere direkt yorum yapılmaz, biraz çevresel etmenlerle incelemek lazım; ama genel yorumlarsak,

Falda Devrimci çıkması:

Falda devrimci çıkması hayatınızda değişikliklerin olacağına delalettir. Bu değişiklikler birinden miras kalması, birden fazla uzak ülkeye seyahate çıkmak gibi büyük şeyler olabileceği gibi, silahlı paramiliter örgüte katılmak gibi ufak değişiklikler de olabilir.

Falda Arjantinli çıkması:

Yakın zamanda oynanacak Boca Juniors maçının üst biteceğine delalettir.

@g man ahaha :D, tersine yorumlanabilir. fasist diktator biriyle birlikte olacagina delalettir. babannem bana el verdi olmeden, yorumlarim tutuyor.

1- kas
2- 3
3- protein tozu, kreatin ve glutamin kullaniyorum
4- hepsi ayrilmaz bir butun. uykusuz git, bildigin yapamiyorsun.
5- deadlift yaparken herkul gibi hissediyorum.
6- sakatlanmamaya calis.

1 plaj vucudu.
2 3-4 kere GRIT Strength, Bodypump
3 multi vitamin + probiyotikler (mutlaka öneririm)
4 antereman %40 beslenme %40 dinlenme %20
5 hareket olarak degil ama agirlik kullanilan gurup fitness anteremanlari benim favorim.

1- kas + hacim
2- 4 gün. her gün iki bölge. ağırlık ve kısa kardiyo programları. bazen de grup dersleri.
3- protein ağırlıklı öğün bulamazsam o gün için ek olarak protein tozu takviyesi. piyasada çok ürün var.
4- antrenman %30 / beslenme %35 / dinlenme %35
5- tüm kas grupları. buna bacak egzersizleri de dahil.
6- yapabilirsen kalori hesabını yapıp beslenme programı hazırla. ben bunu yapamıyorum. çalışma saatleri ve vakit sıkıntım olduğu için.

6 aydır spor yapıyorum, haftada 4'ten 7'ye çıkardım, çünkü 30 day shred denen bi programa başladım.

1) göbeğimi eritmek dışında herhangi bir hedefim yok. haa yazarken aklıma geldi, hedefim, ömrüm boyunca spor yapmayı bırakmamak. bi yerde bırakırsam 30 kilo alacakmışım gibi geliyor. başıma gelmedi değil.

2) başta cevaplamışım.

3) protein tozu kullanıyordum, bıraktım.

4) beslenme konusunu bir türlü istediğim şekilde ayarlayamıyorum. gırtlağıma söz geçirmem çok zor. benim için en önemlisi beslenme.

5) dont skip the leg day

6) hiit, intermittent fasting yapmak.

Antrenmanlara yoğunluk nedeniyle ara verdim ama en son duruma göre yazayım. Bir spor kulübünde karateciyim.

1) Şimdilik hedefim siyah kuşak almak. Kahverengi kuşağım şu an. Bunun için de dayanıklılık ve form gerekiyor.
2) Karate. Haftada üç gün.
3) Şu ana kadar hiçbir ek gıda kullanmadım. Vücut geliştirme yapmıyorum.
4) Hastalanacak kadar, zayıf düşecek kadar yorulmamak gerekiyor. Profesyonel sporcu değilsen hiçbir aktivite (spor dahil) günlük işlerinin önüne geçmemeli. Öğrenciysen ders çalışacağın yerde spor yapıyorsan o iş de mantıklı değil. Dediklerinin hepsi önemli ama bana göre sadece dikkat etme seviyesinde önemli. Yediğine içtiğine dikkat edeceksin. Bazı insanlar görüyorum, sorsan dünyanın en iyi vücut geliştirmecisi ama adam sigara içiyor. Böyle insanları komik buluyorum.
5) Ben kardiyo egzersizlerini öneririm. Dinç olmak için şart.
6) Spora gereğinden fazla anlam yükleme. Keyif alarak yap. Hayat bu kadar formül haline getirilecek bir şey değil. Ne sporcular sporu bıraktıktan sonra tanınmayacak hale geliyorlar. Sporu hayatında tutabildiğin sürece başarılısın. Bir ay deli gibi çalışıp sonra bırakmak egodan fazlasını desteklemez.

1- kas kütlemi arttırma, koşuda gelişme
2- 4 gün ağırlık + kardiyo (kardiyo olarak yüzme veya koşu), 1 gün koşu, 1 gün yoga
3- whey. gün içinde protein açığın kalıyorsa öneririm
4- hepsi eşit
5- kardiyo+1 erkek değilim ama bence erkeklerin çoğu kas yapmaya fazlaca odaklanıp kardiyoyu dışlıyorlar. Oysaki kalp ve dolaşıp sistemini güçlendirmek de bir o kadar önemli.

1- kilo vermek ve biraz şekile ulaşmak ve tabiki kas kazanımı.
2- 2-3 gün 1.5 saatten fazla. kardiyo ve ağırlık. %50 %50.
3- kreatin, l-carnitine, termojenik, protein tozu (yoksa pınar süt protein)
4- %10/%80/10
5- koldaki kasları çalıştırmak için dambıl ve makine ile yapılan hareketler ve bench press (makine ve dambılla).
6- kan tahlili yaptırıp bir uzmana görünmek.

karşı cins konusundaysa eğer: kadınlar ruh hastası o yüzden yalnızlığı tercih ediyorum.

Genel olarak: etliye sutluye karısmam, kendi kendime yeterim, arkadaşım var ama o kadar cok değil. ne yalnızım ne değil yani.

Vaktim yok. (Ciddiyim)

Sosyal olarak beceriksizim. İnsanlar genelde biraz tanıyınca seviyor ama yeni tanıştığım birisiyle kolay samimiyet kuramıyorum.

benimkisi kalabalıklar içindeki yalnızlık.

mesleki zorluklar, uzaklarda olma, insan ilişkilerinin uzun vadede sürdürülebilir olmaması, yeni heyecan arayışı

@bugunku +1. Bir de ek olarak çirkinim.

Sanırım bir yaştan sonra kafana uygun içine sinen birini bulmak çok zor.

aseksüellikle ilgisi olabilir.

romantik yalnizliksa eger, sisko olmama ve bunun getirdigi iliskilerdeki ozguvensizligime bagliyorum.

sosyal olarak çok şuursuz ve yeteneksizim. daha önce girmediğim bir kafeye girerken bile tedirgin olurum, ürkek tavşan gibi davranırım. yalnızken veya arkadaş ortamında sorun olmuyor; çünkü yalnızken ne olduğum kimseyi ilgilendirmiyor, arkadaş ortamında da genel olarak gayet konuşkan ve eğlenceli biri sayılırım aslında ama işte bi' kızla buluşacak olsam aptal gibi davranıyorum. konuşma kısmında yine sorun yok ama aksiyon kısmı sıkıntılı. fazla tedirgin, özgüvensiz ve heyecanlıyım.

bende genelde şöyle oluyor... ya internet üzerinden tanışıyoruz ve öylelikle hoşlanıyorlar. buluşunca bir sorun olmuyor, iki sorun olmuyor ama üçüncüde "bu ne biçim adam aq" deyip bitiriyorlar. yüz yüze görüşerek tanışmış isek bu genelde arkadaş ortamında oluyor. oradaki eğlenceli adamı orada bıraktığımı, bire birde salak gibi davrandığımı anlayınca orada da geri basıyorlar.

mesela şu ara da biri hoşlanıyor gibi hissediyorum, kız sürekli bir yerlere çağırıyor ama ekiyorum sürekli. istemediğimden değil. birlikte çok güzel vakit geçirebiliriz, benim için şahane bir tecrübe olur falan ama iyi bir arkadaşımı kaybetmek istemiyorum açıkçası; ne kadar tırt biri olduğumu görsün istemiyorum. sıkıldım aynı şeyi yaşamaktan.

bunun dışında bi' de kendi dünyama çok gömülüyüm ki o dünyada da bir şey yok zaten. işte ya hokey izlerim, ya suriye savaşını takip ederim vs. kendi ilgi alanlarım var ve sürekli onlarla uğraşıyorum. karşı cinsle uzun vadede konuşabileceğim, ortak noktada buluşabileceğim, keyifli vakit geçirmemi sağlayabilecek hiçbir özelliğim yok. aslında süper bir "takılmalık adam" olabilirdim ama o da benim tarzım değil hem de özgüvenim falan yok bunun için.

Eski sevgilim başka bir ülkeye taşındı.
Ben de ilişkilere dair bir kazanımlar/kaybedilenler değerlendirmesi yapınca, bundan sonraki hayatımın öngörebildiğim kadar uzak geleceğini “single” olarak geçirmeye karar verdim (burda yaş faktörü de önemli tabii). Kimseyle takılmak falan da istemiyorum. Aslında bence gayet hoş bir insanım.

Bilmiyorum.

bütün çevrem muhafazakar çomarlardan oluşuyor

bence gerçek yalnızlar -zaruretten olmayan yalnızlık- buna cevap vermez.

ne kadar cokmusuz. sebeplerimiz farkli olsa da sonuc ayni.

yillar yillar evvel, buyuk ustat ve dusunur ismail yk'nin dedigi gibi (git: open.spotify.com): beni begeneni ben begenmem; benim begendigim ise beni begenmez.

durum bu.

Arkadaş ilişkileri konusunda sıkıntı yok. Herhangi alakasız bir şehirde bile bir bara falan oturduğumda nedense yan masadakiler ile ilişkimiz hemen ''lost çok bozmuştu di mi?'' oluyor. Telefonlarımızı, sosyal medyamızı falan verişip ertesi sabah ''Aga, Bugün napcan?'' diye haberleşiyoruz.

Sevgili ilişkilerinde ise sıkıntı var :( Gerçi yok diyebiliriz. Uzun sürmüyor sadece.

Yaş geçti +1

Ne istediğini bilen, geçmiş ilişkilerinin sıkıntısını veya depresifliğini yansıtmayan birisi yok. O yüzden yalnızım.

Kaliteli ve gerçek bir şey arıyorum

kimse beğenmüyür + asosyal ekşici piçin tekiyim.

çünkü vaktim yok.

o kadar deli bir işte çalışıyorum ki, unutamıyorum dediğim eski sevgiliyi bile unuttum neredeyse.

çok az boş zamanım var bu zamanı da kendimi dinleyerek ve sevdiğim şeyleri yaparak geçirmek istiyorum.

hep de yalnız takılmıyorum ama genelde öyle.

Benim sevdiğim beni sevmiyor, beni seveni de ben sevmiyorum. Bu yüzden.

asosyallik
vakit olmamasi

kuehles +1
Benim sevdiğim beni sevmiyor, beni seveni de ben sevmiyorum +1

Çünkü geceleri yaşıyorum ve süper kahramanlar yalnız takılır!

"GECENİN İÇİNDE KANAT ÇIRPAN TERÖRRRR!!"

encrypted-tbn0.gstatic.com

Elimden geldiğince sosyal olmama rağmen, beğenilerime hitap eden kişilerle karşılaşamıyorum, yani ortamım ve çevrem yok. tek başıma bir sosyallik çabası. karşı cinsi peşimden sürükletecek, radarına girecek düzeyde bir tipim yok. hayat görüşüm, fikirlerim sebebiyle toplumun %1'lik kısmına dahilim. haliyle yalnızlık kaçınılmaz oluyor. böyle olmaktan nefret ediyorum ve kırmak için her yolu deniyorum.

format c+1

ayrıca beni beğeneni ben beğenmem benim beğendiğimle de konuşmaya cesaretim ve enerjim yok. olsa da onlar beni beğenmez .
ayran gönüllü gibiyim başta hevesim var sonra hemen sönüyor. birini uzun vadede ilgi çekici bulmam çok zor. kolay sıkılıyorum.

serdar ortaç'ın dediği gibi '' kafamda deli sorular, kolayca sevemiyorum ''

son ilişkim nispeten uzundu, 3-5 ay önce bittiğinde adeta ovit tünelinden çıkmış gibiydim; hala alışabilmiş değilim gün ışığına. tünelde baya paslanmışım ve hevesimi kaybetmişim anlaşılan, bu işleri "kovalayasım" gelmiyor. halbuki ne flörtöz, ne yere bakan yürek yakan bir zalımdım, peheyyt...
kovalamadan da olurdu aslında ama olamadı, albenimi kaybetmişsem demek :(

yalnız -cevapları okuyunca aklıma geldi- şu kısımda arkadaşlara katılmadan edemeyeceğim; ilişkilere bakış açısı paralel insan bulmak harbiden zormuş, önceki seferler çok şanslıymışım demek ki. burada olsun sözlükte olsun, günlük hayatta iletişim kuramayacağımız kadar çok insanın görüşlerine vakıf olduğumuz için mantıklı bir tümevarım yapma imkanı tanıyor diye düşünüyorum.
gönül işleri soruları ve cevaplarının çoğu benim ilişkilere bakış açımla zıt şeyler, bazı cevapların verildiğine inanamıyorum bazen. hadi etrafımda yok diyelim, genel olarak toplumda da bulması zor demek ki diye düşündüm şimdi üzerine yoğunlaşınca.

bütün kezban, ruh hastası kızlar beni buluyor.

yalnız olmamak çok zahmetli ve maliyetli. (para maliyetini kesinlikle kastetmiyorum)

Vaktiyle göbekli bir adamdım, başarılı olsam da beğendiğim hatunlardan cevap alamıyordum.

Sonra göbeği erittim, iyi giyinmeye başladım, az biraz spor filan ekledim. Zaten ağzım laf yapardı, başarılıyım durumum iyi filan.

Bu seferde çoğu kızı elde edebilmeye başladım. Eskiden uzaktan bakabildiğim hatunlar artık beğenmediğim hatunlara dönüştü. Sürekli bir flört tanıma etme derken kadınlardan sıkıldım. Güzel olanlar güzelliklerine güvenip kendilerini geliştirmiyorlar, çoğu boş yapıyor.

Sonuç olarak şu an görüştüğüm çok hatun var, sevgili olalım mı desem saatinde oluruz. Amma ben kimseyi beğenememeye başladım. O yüzden yalnızım.

bi tek bana tik koymamışın. aşk olsun.

guncel kasa di mi onlar? oyle hatirliyorum. benimkini almadan ona da bakmistim. golf-leon-1.16-giulietta arasinda kalip giulietta aldim :)

hb'lerde arka dar olur normalde ama bunda on taraf da biraz dar, onun disinda baya guzel araba. kronik bilgidim bir arizasi yok.simdiki arbaami satarsam almayi dusundugum arabalar arasinda.

suraya bakabilirsin: forum.donanimhaber.com

yakmıyor şerefsiz, resmen kokluyor. bunu bilir bunu söylerim. şehir içinde de uzun yolda da yakmıyor. 2015 ed modeliyle istanbuldan ankaraya gitmiştim krallar gibi...

kasnak problemi yaşamıştı arkadaşım. 2016 model.

eklemek istiyorum. 2014 ve öncesi benzinli motorlar oldukca sorunludur. bu motoru 116i 118i ve 316i 320ied modellerinde kullandığı motor.

benim önerim kaliteli bir wax ile boyayı koruma altına almaktan yana, arabayla uğraşmayı da seviyorsanız 3 ayda 1 uygulanan wax hem daha keyifli hem daha ekonomik hem de daha verimli olacaktır.

seramiğin artısı daha uzun süre kalıcı olması. ama seramiğin de fırça gibi, kostikli şampuan gibi şeylerden uzak tutulması gerekiyor; arabanın üzerinde korunması gereken 1000 tl'lik bir yüzey ile dolaşacaksınız.

bunlar benim şahsi görüşüm tabi.

ben yaptırdım. uzun süre gidiyor. arkadaşım 2500 tl'lik bir seramik yaptırmıştı. neredeyse 2 sene olacak. halen arabası yeni alınmış gibi. sadece arada yıkıyor o kadar. su tutmama özelliği çok iyi. benim şahsi görüşüm, aracınız kırmızı mavi gibi göze çarpan renkler ise kesinlikle yapılmalı seramik.

ben de unutmuştum. akmamıştı.

tam dolu kağıt bardağı cuma çayla bıraktım, pazartesi günü buharlaştığından azalmıştı ve dibinden ufak ufak sızıntı başlamıştır. ama masaya bir damla bile sızmamış. standart küçük kağıt bardaktı. muhtemelen bir şey olmaz. bir de dörtte biri doluymuş. hiç bir şey olmaz.

burada asıl soru kağıt erir mi? bence erimez.

@diffarentiationation Bir kere basima gelmisti bardagin alti baya çıkmış gibiydi ama belki icindeki kola diyedir. Bi kere de kahvede olmustu ama ikinci gunde filan görmüştüm. Yani ne kadar surede akitmaya basliyor bilemedigimden sordum. Doğru kelime erimek olmayabilir belki de butunlugunu kaybedebiliyor yani.
Cevap veren arkadaslara tekrardan teşekkürler, sabaha biraktim.

tamamen o kağıt bardağın kalitesine bağlı. günlerce kalıp akmayanı da var. 3 saat içinde sızdırmaya başlayanı da var.

mcdonalds'tan falan aldığım kola genelde 24 saat sonra sızdırmaya başlıyor.

Ben de yalniz takilmayi sevmiyorum, daha disa donuk bir insanim sanirim. Yani tabii ki insanin yalniz kalmak istedigi donemler olabilir ara sira ama ara sira yani, fanatigi degilim oyle.

ben de sevmiyorum. hayat paylaşınca güzel.

ben de çok yalnız bir adamım.
geçenlerde tek başıma minik bi seyahate çıktım. hiç sarmadı.
eğlenme işi falan da hiç sarmıyo.
biriyle bişey paylaşıcaksın abi.

belli bir yere kadar eyvallah ama sonrası gerçekten sıkıyor. geyik yapmak bile bir tad yani.

dostlarım sevdiklerim hep uzaklarda kaldı. bi yaştan sonra da dost edinmem baya zorlaştı. çok özlüyorum o günlerimi ama devam etmem gerekiyor.

Çabuk sıkılan bir yapıda olduğumdan uzun süre yalnız kalınca kafayı yiyorum. Yalnız eğlenebilen insanları da hiç anlayamıyorum. Birileriyle takılmak, bir şeyler paylaşmak kendimi çok çok daha iyi hissetmeme neden oluyor kesinlikle

o yalnızların kuyruğu dik tutma olayı. yalnızlık bok gibi, sürünüyorum diyecek halleri yok :)

daha önce açılan/açtığımız duyurularda hep konuştuğumuz gibi...

yalnız kalmayı, yalnız olmayı seviyorum. yalnız da gayet iyi zaman geçirebiliyorum. ama bir yere kadar tabii ki...

iki çift laf edebileceğin, takılabileceğin biri olması güzel. yine de arkadaş/sevgili kim olursa olsun, özel bir alana ihtiyaç duyuyorum hep. bir masada ya da koltuktayken ya da sokakta yürürken ya da yataktayken bile yeri geldiğinde yalnız kalabilmeliyim. kendimle baş başa kalabildiğim bir anım olmalı.

kafa dengi arkadaş/sevgili olursa daha cazip tabii ki birlikte olmak.

Seçilmiş yalnızlık alanları/anları ile kronik yalnızlığı karıştırmamak gerek. Kendimle geçirdiğim zamanlardan inanilmaz mutluyum (sinema, tatil ve güzel bir yerde yemek&kahve vesairede dahil). Ama gayet sosyal çevresi de olan ve onlarla da çokca zaman geçiren biriyim. Ben sadece yalnızlıktan bu kadar korkulmasını, insanın kendiyle zaman geçirememesini, sanki kendinle kalmayı sevmek eziklikmiş, acınacak bir şeymiş gibi algılanmasını anlayamıyorum. Gözlemlerimde yalnız keyifli zaman geçiremeyenlerin, arkadaşlık ve ilişkilerinde daha çok hayal kırıklığı yaşadıkları, bağlı olmakla bağımlı olmayı sıklıkla karıştırdıkları yönünde.

yalnız kalmayı çok severim, ayda yılda bir dışarı çıkarım.

bunun yanında, asla yalnızlığımı güzelleyemem, uzun vadede aklımı kaçırmama sebep oluyor. aradaki çizgiyi geçmemeye çalışıyorum.

Ben sevmiyorum. Evde yalnız kalmak güzel fakat tek başıma eğlenemem. Arkadaşım olsun isterim

2 gün gidiyor. Mobil veri ile kullanırsam 1 gün.
Samsung Galaxy S7 edge.

ben de lenovo p2 kullanıyorum. 2 gün civarı.

Note3
Çok kullanirsam yarim gün ama pek işim olmazsa sadece muzik ve whatsapp ile 1 gün. 3 yıllık telefon ve batarya.

moto z play.

4g ya da wifi hep açık. 6-8 ekran açık süresi. 2-3 gün.

ben memnunum.

ayrıca android 8'de alıyor.

Benimki normal kullanımda bir gün, nette çok fazla takılmazsam iki gün gidiyor. telefonum leeco pro3 ama türkiye'de yok. şarj konusunda en iyisi de lenovo. p2 gibi birkaç modeli var, onların uzun süre gidiyor. tavsiyem en az 4000 mah'lik bir şey almanız.

hicbiseyden kısmadan sabah uyanınca sarjdan cıkarıyorum aksam yatana kadar idare ediyor. 6 plus ama pilini yeni degistirdim sayılır.

iphone x

10-12 saat ekran süresi, beklemede 48-56 saat.

lenovo k6 power, 2-3 gün gittiği oluyor bazen

bu mevzu genelde ekran suresiyle alakalidir. xiaomi mi note 3 kullaniyorum, 8 saat ekran suresi aldim gecen gun. ama mobil haldeyken, gps acikken dusuyor. 8 saat maksimum alinabilecek bi deger normal kullanimda.

İphone plus modeller bence aşmış durumda. Hayvan gibi kullanıyorum sabah 6 başlangıçlı gece 12de en kötü yuzde 30larda oluyor

Huawei mate 10 pro, 2-3gün

samsung j7 prime kullanıyorum eğer full kullanırsam bütün gün 1 gün yetiyor elleşmez isem 2-3 günü bulur.

ben aşırı memnunum

xiaomi mi note 3 - 1 aylık cihaz - sabah 7.30'da şarjdan alıyorum,
00.30 civarı %30-40 aralığında oluyor.

Ama kimse Lenovo P2'yi kolay kolay geçemez bence.
5000 mah batarya var alette..

Iphone se. Benim de Wifi ve mobil verim hep açıktır ama tasarruf modunda tutuyorum 2 gün gidiyor. Telefonu çok eline almayan biriyim.

skoda.
subaru levorg da güzelmiş bu arada.

audi a6 veya mercedes c serisi diyorum ben.

Merso C +1

mercedes c serisi 230binden başlıyor. o olmuyor :/

skoda superb.

ötv muafiyetli hali mi 200bin olacak yoksa ötv muafiyetsiz hali mi?

ben olsam tucson alırdım. gayet konforlu ve keyifli bir araba.

alman arabalarından biri. bence audi veya bmv.

zaten bmw aracımız var o yüzden düşünmüyoruz ve fiyatlar oldukça uçmuş. 1 ve 2 serisi dışında 3 ve üstü 200 bin tl üstü fiyata çıkıyor.

@sütlü nescafe

ötvli fiyatı 200 bin tl olacak. sınır 200bin tl.

Hiç bir bilgi yok.

-Ne için kullanilacak?
-Ne kadar kullanilicak, yilda kaç km yapilacak ortalama?
-Kaç kişi binilecek genelde, uzun yol yapilacak mi?
-Dizel tercih edilebilir mi, yoksa benzinli mi?

Acilisi subaru levorg ile yapasim geldi nedense.