schindler's list izledigim en iyi filmlerden biriydi. ama hayati degistirmek bir film icin cok iddiali

@exlibris doğru biraz iddialı bir giriş olmuş. Allah’ını seven üstüme film atsın demek istemedim gerçekten etkileyen filmlerin paylaşılmasını istedim :)

The Big Kahuna.

Hayata Bakış açımı değiştirdi.

titanic

Superman sanırım. 1978 yapımı ama ben 1984-1985 gibi izlemiş olabilirim. aklımı almıştı. o zamana kadar izlediğim en iyi filmdi. camı açıp uçmak istemiştim. o yüzden hayatım değişti diyebilirim. evdekiler camlara kilit taktılar.

titanic'ten cok etkilenmistim. o zamanlar asiktim tabi.

amelie de cok beğendiğim bir diger film. oyle ki film bitince ayakta alkislayasim geldi.

gone with the wind (1939) izledigim en mukemmel filmdir. asmis bur film.

titanic degil ama diger ikisi hala en beğendiğim filmlerdir.

iyi kotu cirkin de tavsiye ederim. orada da oyunculuklara hayran olmustum.

fight club tüketim toplumuna bakışımı değiştirmişti.

the fountain

beni daha çok etkileyen bir film olmadı.

La meglio gioventu

Lord of the rings diye bir film izlemiştim çok iyiydi

Fight club ofkors!

geçenlerde ruben brand collector'u izledim.çok enteresan ve güzeldi.

Stay

hayatımı değil belki ama belli olgulara bakış açımı değiştirenler olmuştur contact, interstellar, mr nobody, kynodontas, in bruges ilk aklıma gelenler.

synecdoche new york

hayatımı değiştirmedi ama bakış açımı değiştiren black mirror bölümleri oldu.

(bkz: man against fire)

ikinci bahar
ruhsar
çılgın bediş
çiçek taksi
tatlı kaçıklar (favorim)
ayrılsa da beraberiz
sıdıka
baskül ailesi
çarli
küçük ibo lol
eyvah baba
süper baba
kaygısızlar

2000'ler başı olur mu? olursa çemberimde gül oya diyorum.

bence gelmiş geçmiş en iyi yerli dizidir. ezeldir, behzat ç'dir, leyla ile mecnundur hepsi hikaye. hiçbiri çemberimde gül oya'nın kalitesinin yanına bile yaklaşamıyor.

Bizimkiler elbette :)

bir premier lig olarak
şaşıfelek çıkmazı

kaygısızlar+1

2000ler başı; yeditepe istanbul.

Yapım yılı 2001 ama Yeditepe İstanbul ve tam 2000 olan Yedi Numara diyeceğim direkt. Ayrıca, bol İstanbul görüntülü ve pek Kara Melek tarzı değil ama bulabilirseniz Ana'ya da bakın lütfen.

kelebek.

bu kadar keskin bir soru olmamalı ama oyunculuk açısından en çok beğendiğim film The Dark Knight herhalde. Allah rahmet eylesin Heath Ledger reyiz..

En guzeli cok zor bir soru.
Ama son zamanlarda hangisiydi dersen Sicario 2. Filmi.

The 400 blows

en iyi birkaçını sayabilirim ama en iyisi hangisi bilmiyorum.

amadeus
the big lebowski
lost highway
a clockwork orange
salinui chueok
the fountain

bu sorunun akrabası bir soru var, tam olarak aynı şey değil: "dünyada tek bir film kalacak, hangisi kalsın?"
Cevap elbette Tarkovski'nin Stalker'idir.
En "güzel" midir, bilemiyorum, güzel herhalde.

The Godfather

tek filme indirgemek guc. bu yuzden listeler yapiliyor, tur tur, farkli acilardan, farkli zamanlardan.

bunca guzel film icinde beni en etkilemis hangisiydi?
sanirsam "cidade de deus"tur.
ozge kisisel sureclerin, filmin parladigi gunlerde o topraklarda olma kismetimin, halkin uzerindeki etkisine, bir sanat olayinin dalga dalga buyuyusune dumduz tanik olmamin filan da esbabiyle.

The fall

Fight club

Plase forrest gump

the fountain

Hiç birini bilmiyorum.

Ben de hiçbirini bilmiyorum

Reproach, Ajar, Throttle, Mawkish'i biliyormuşum.

Edit: Bu kelimelerin bir kısmını universite mezunu Amerikalılar bilir. Yani yaklaşık 20 bin kelime bilmen gerekli. Bir Amerikalinin üniversite okuması durumunda 20.yasina kadar yılda 1000 kelime öğrendiği söylenir. Kaynak: Paul National - How to learn foreign languages

4 tanesini

throttle, reproach, pittance ve botch

throttle çok duydum özellikle bilgisayar & network alanında en kolayı o herhalde içlerinde.

pittance ve reproach dizi ve filmlerden duymuşluğum var.

botch ise botched up bodies diye bi tv programı vardı ordan aklıma geldi

diğerleri zormuş yalnız ilk defa duyuyorum.

teknik oldugundan throttle'i biliyorum.
Pittance duydum ama anlamini bilmiyorum.
Digerlerini ilk kez gordum.

ajar throttle reproach pittance ve botchu biliyorum. diğer kelimelere açıp bakmadım, ama legerdemain-uxoricide-mawkish üçlemesini çoğu native speakerın da bildiğini sanmıyorum.

throttle ve reproach denk geldiğim kelimeler olduğu için biliyorum. diğer kelimeleri denk gelsem aa böyle saçma bir kelimeyi daha önce de görmüştüm derdim büyük ihtimalle ama resmen hiçbirini daha önce duymadım bile. bu kelimeleri bilmesen de olur çünkü büyük ihtimalle bunları cümle içinde kurabileceğin bir ortamda bulunmazsın bile.

edit: reproach'ı tahmin ettim ama yüzde yüz emin değildim. konuşurken aklıma gelse kullanmaktan çekinip alternatifine yönelirdim.

zor bunlar sanki bilmiyorum

Şu kadarını bildim bu kadarını bilemedim --doğru yaklaşım değil. Bu bakış açısı sınavlarda da yardımcı olmaz. Üstteki arkadaşların da belirttiği gibi çoğu "native speaker"ın da bu sözcüklerin hepsini bilebileceğinden şüpheliyim.

"Sözlüğe bakmadan okuyup geçmek" ise bu sözcüklerin anlamını bilip bilmemekle çok alakalı değil. Örneğin "uxoricide". Eşini öldürmüş birinin hikayesini okurken sadece bu kelimeyi bilmemek "allah allah adam karısına ne yapmış anlamadım şimdi?" demenize neden olmaz / olmamalı. Yazının akışından zaten anlaşılır. O yazıyı okuyup geçtikten sonra "evet uxoricide eşini öldürmek manasına geliyormuş" dersiniz, ha kalıcı olur mu -sanmam. Çünkü bunu tekraren yapmak, uxoricide kelimesine başka yerlerde de denk gelmek gerekir. Böylesi bir kelimeyi de çoğu yerde göremeyeceğiniz için -atıyorum- 2 sene sonra karşınıza gelince (böyle tekil olarak) sözlüğe bakma ihtiyacı hissedebilirsiniz. O yüzden bu sözcüklere takılmak bence doğru değil.

üniversiteyi abd’de okudum ve sadece 3’ünü biliyorum

ezel

edit: şimdiye kadar çekilmiş en iyi yerli dizidir. bi şans daha ver tabii.

Ezel, kayip, suskunlar.

ezel

Ya herkes ezel demiş ama daha önce ezele başladım 11. Bölümde falan bıraktım bir şans daha vermeli miyim

Şahsiyet nedir bilmiyorum, izlemedim ama behzat amirim var.

masum. (blu tv)

bana göre çekilmiş en iyi yerli dizi çemberimde gül oya'dır. zaman zaman açar baştan sona izlerim hep aynı tadı alırım, her defasında aynı şekilde etkilenirim.

ben de senin gibi düşünüp acaba bu kadar sevebileceğim başka bir yerli dizi bulabilir miyim derken en çok övülen ezel'i bir ara izlemeye kalkmıştım ama hiç sevmemiştim bitiremedim bile. keza aynı şekilde behzat ç'yi de bitiremedim.

yani hala bulamadım çemberimde gül oya'nın yanına bile yaklaşabilecek bir dizi.

7 Yüz
kesin izlemen gerek

şahsiyet muhtemelen türkiye'de çekilmiş en kaliteli dizi. Yani en iyi mi bilemiyorum ama çekimler, sinematografi falan çok yüksek kalitede.

Ezel'e ben de başlamış ama 13 bölüm sonra dayanamayıp bırakmıştım. Kenan İmirzalıoğlu'nun oyunculuğu tek kelimeyle rezaletti ve eyşanla aşk sahneleri falan aşırı sıkıcıydı.

diriliş ertuğrul

blu tv'de börü, 7 yüz ve masum çok güzel diziler ben çok sevdim. ayrıca behzat ç.'yi de izle. çok samimi ve efsane dizidir. içerde de fena değil.

Uçurum

Fi

Şaşıfelek çıkmazı. Böylesi bir daha gelmez, gelemez.

tv dizisiyle streaming service dizilerini karşılaştırmak adil olmaz tv dizileri adına. şahsiyet sevdiysen benzer platformlardaki muadillerine bak. ne kadar güzel olursa olsunlar , örneğin ezel de çemberimde gül oya da yayın kıstaslarına uymak zorunda kaldıkları için sağından solundan çekiştirilmiş, sündürülmüş, bölümün tamamını izlemesi çok zor olan diziler.

Ferahlatıcı olabilir mi? Soğuk bir şey içince gelen ferahlama gibi değil de uzun zamandır beklenen güzel haber gelmiş gibi ya da herkesin mantıksız konuştuğu bir yerde birisinin nihayet mantıklı konuşması gibi.

"It's refreshing to hear somebody speaking common sense" --> Mantikli konusan birini duymak rahatlatici.

"He was refreshingly honest" --> Insani rahatlatan bir durustlugu/aciksozlulugu vardi.
/ya da (metnin gelisine gore)/ Insani umutlandiracak kadar durusttu.

1-1 cevirisi olmaz bence. Metne gore cevirmek lazim.

"iç rahatlatmak" gibi geldi bana.

insanın içini rahatlatıyordu falan...

normalde refreshing tazeleyici, serinletici, ferahlatıcı.

ama sizin örneklerinizde daha çok : rahatlatan, huzur veren.

rahatlatmak, iç rahatlatmak olarak kullanılabilir bence de. yerine göre "yüreklere su serpmek" deyimiyle de güzel açıklanabiliyor hatta.

bu tarz çeviriler için adaptasyon öneriyorum her zaman.

refreshing kelimesini illa ki literal çevirmek zorunda değilsiniz. yukarıda verdiğiniz ilk örnek çok basit bir "sonunda" ifadesi eklenerek çözülebilir. örneğin:

"sonunda birisinin mantıklı konuştuğunu duyduk/duyabildik"

yine ikinci örnek için aslında içini ferahlatmakla birlikte şaşkınlık ifadesi de var. onu da şu şekilde çözebilirsiniz.

"dürüstlüğü içimi rahatlattı"

ama bu verdiğim çözümler bağlamdan tamamen kopuk çözümler. bağlam aksini gerektiriyorsa bilemem.

doğru bence de 1-1 çevirisi olmuyor sadece türkçede benzer bir kelime var mı acaba diye merak ettim aklıma bir şey gelmedi bir türlü bir de sorayım dedim.

@jason bourne seksapeli dışında herkes sadece verilen 2 örnek cümleye odaklanmış ancak asıl önemli nokta farklılık vurgusu. yani izlediğin çok farklı alışılmışın dışında bir filme de refreshing diyebilirsin. rahatlatıcı kelimesi bu durumda yine kel alaka duruyor.

benim aklıma gelen en yakın şey "şaşırtıcı" ya da "şaşırtıcı derecede" olmuştu eğreti durmayan ve farklılık vurgusunu içeren @jason da söylemiş zaten ancak yine de bir şeyler eksik kalıyor. farklılık vurgusu tamam ama kelimenin altındaki diğer manalar vurgular olmuyor yine. "pleasantly different" değil "different" oluyor.

"sonunda" örneği iyiymiş hiç aklıma gelmemişti doğrusu hem farklılık, hem çok hafif şaşırma, hem "pleasantly" vurgusu var gibi.

tam olmuyor ama ferahlatıcı bir tık daha iyi gibi

(bkz: benjamin linus)

john locke mu yoksa?

"diğer insanlar da hep kendi istedikleri oluyor sanıyormuş."

jacob tabii ki

edit: aslında 2 karakter var aynı etkiye sahip olan (diğeri de jacob'un kardeşi). ama jacob'un etkisi daha büyüktü sanırım.

şimdi sen muhtemelen benjamin linustan bahsediyorsun manipülasyon yeteneği en yüksek seviyede olan kişi o. locke' da çok yaptı aslında ama linus locke'a da yapıyordu sjkdjf

jacop değildir sorduğun kişi çünkü jacop zaten tanrı gibi bir şey.

Spoiler

----

Son sezonda bu abimiz baya patates oluyormuş bi de bu bilgi var :)

Aranızda uzlaşın hangisi :))

vol2 linus.

locke da olabilir ama linus diyorum yine de jskdjf

benjamin linus. soyledikleri aklima yatmis olmali ki hic unutmadim. birine bisi yaptirmak istiyorsan o fikri kendi bulmus gibi ortam hazirla. fikri kendisinin bulduguna inandir. guzel bi taktik

son sezonda patates oluyorsa benjamin linus'tur o zaman.

"diğer insanlar da hep kendi istedikleri oluyor sanıyormuş." diyince jacob dedim çünkü bunu linus dahil herkes üzerinde yapan esas kişi jacob.

Hazır buradayken gibi since you are here geliyor aklıma

Since you are here let me ask you a question

Olabilir sanki

“while you are here” da olabilir

Well, now that you're here, I'd like to ask you about... derdim sanırım.

Since you're here da diyebilirdim

Ben böyle bir kullanımı neredeyse hiç duymadım. Türkçe düşünüp onu İngilizceye çevirip konuşunca karşı taraf nezdinde komik durabiliyor.

Yani sen "hazır sen buradayken sorayım" dediğinde ingiliz adam "ben yokken zaten soramazsın ki" gibi düşünebiliyor. O yüzden Türkçe düşünüp İngilizce konuşmaya çalışmayın. Yaygın konuşma dili neyse ona ayak uydurmaya çalışın.

@himmet dayi

burada amaç benzer bir karşılık bulmaya çalışmak. bir altyazıda geçiyor diyelim çevirmen gerekiyor nasıl çevirirsin gibi. gidip de senaryoyu yazan adama abi niye türkçe düşünüyorsun burada diyemezsin değil mi?

Ben de diyorum ki Türkçe bir cümle kuruluyor diye illa mota mot çeviri yapmak gerekmez.

Yani filmde karakter "hazır seni bulmuşken sorayım" dediğinde "let me ask you something" diye çevirirsen de olur demek istiyorum.

"while we have communication opportunity, i want to ask..."

olabilir. tabi yabanci dil uzmanlari daha iyi bilecektir :)

ecnebi şöyle düşünür herhalde:

-seni gördüğüme sevindim, tam da senin cevaplayabileceğin bir soru vardı aklımda.

-hah, seninle rastlaşmamız iyi oldu. sen anlarsın, deyip soruyu yapıştırmak.

birebir çevirmek yerine o kültürde böyle bir sohbet doğal olarak nasıl cereyan ederdi diye düşünmek lazım bence.

tartışmak istemiyorum sayın himmet dayı ama böyle bir kalıbı hiç duymamış olmanız o kalıbın var olmadığı anlamına gelmez.

ingilizcede gayet de sık bir şekilde kullanılan bir kalıptır "since you are here" kalıbı ve de sorduğun sorunun tam cevabıdır sevgili disfori.

jason bourne seksapeli +1

ne demek ingilizcede böyle bir şey yok, böyle düşünüp çeviri olmaz falan her gün kullandıkları şey.

3 yıldır şekerden uzak duruyorum. 4-5 ay geçtikten sonra asla şeker tüketemiyorsunuz. Mide bulandırıyor. Tekrar şekere dönmek oldukça zor bu yüzden.

zannedersem 3 ay gibi bir süre sonra hiç aramamaya başlamıştım. normalde dondurmayı çok severdim mesela ancak şekeri bıraktıktan 6-7 ay sonra filan birkaç kaşık dondurma tadayım demiştim o bile öyle tatsız, iğrenç, mide bulandırıcı geldi ki. cidden insan 1 sene şekersiz kaldıktan sonra şekerli her şeyin tadı mide bulandırmaya başlıyor. sanırım gerçek tadını o zaman anlamaya başlıyoruz bağımlılık bittikten sonra. hani şeker içeren her şeyin tadı aynı gelmeye başlıyor ve hepsi iğrenç tatsız geliyor bir süre sonra.

bi buçuk ay falan oldu ben bırakalı. aynı şekilde basit karbonhidratları da bıraktım. bıraktığımda büyük boşluğa düştüm. neye elimi atsam yüksek glisemik indeks. yulaf ezmesi, çiğ badem, antep fıstığı falan yemeye başladım. can sıkıntısından kendimi meyveye verdim. bi buçuk ay sonunda bayramda zorla -evet- iki dilim tatlı ikram ettiler. aslında bi dilim yiyecektim ama kendimi durduramadım ve hepsini yedim. yani damak zevkim hala nasıl bıraktıysam öyleydi. hala mutfağa girince bi buruk, eksik hissediyorum. ben de o evreye gelmeyi dört gözle bekliyorum anlicağınız.

martin eden ve ruth

neo ve trinity

lizzy bennet & mr.darcy ;)

tomris uyar, turgut uyar, cemal süreya, edip cansever meselesi

Uwe ve marina'nın (abramovic) çin seddi üzerindeki yürüşleri esnasındaki mektuplaşmalarını içeren 'bizi ayıran duvar' serisini severim.
Özetle;
“Belgradlı Marina Abramovic ve Alman Uwe Laysiepen adlarında iki sevgili, 1980 yılında geliştirdikleri ortak bir projeye göre Çin Seddi’nde karşılıklı olarak yürümeye başlayacak ve tam ortada buluşup evleneceklerdi. Çin Hükümetinden izin alabilmeleri sekiz yıl sürdü. Ama bu sekiz yıl içinde ilişkilerini bitirmeye karar verdiler. Proje biraz değişti: performans sonunda evlenmeyecekler, ayrılacaklardı. İkili, doksan gün süren yaklaşık iki bin kilometrelik yürüyüşün ardından ortada buluştu ve ilişkilerini bitirdi."

"Ben bu alemde en çok rayihayı sevdim"
Mevlutla rayihanın aşkı.

"Söyle tanrın kimse ona inanayım"
im july

Mevlananın şemse olan aşkı (en sevdiğim bu olabilir)

Bekirin uğura olan aşkı.

Desmondın penny ye olan aşkı. See you in another life brother!

Kemalin füsuna olan aşkı. Çukurcuma güzeli, hayatımın en mutlu anıyımış, bilmiyordum.

catherine & heathcliff (kurgu olarak)

kafka & milena (gerçek olarak)

bu hayatta beni en çok etkileyen film olan the fountain'daki izzi & tommy aşkı tabii ki.

www.youtube.com
www.youtube.com

melih kibar - çiğdem talu

gençken ingiliz hasta'dan çok etkilenmiştim. kitabı mı filmi mi daha çok etkilemişti hatırlayamıyorum.
buralar spoiler...


şimdi çok hatırlamıyorum ama uçak düştükten sonra kadının mağarada yaralı bir şekilde adamın geri dönüşünü beklerken bir şeyler yazması, sonra ışığın ya da mumun neyse tükenmesi. çok etkilemişti zamanında.

şu da bazı sahneleri
www.youtube.com
www.youtube.com

Mevlana ve Şems

Swarmda tanıştığı erkeğe sevgililik teklif etmeden önce eve atan kız ve fuckboy eleman. Yeni yüzyılın standart aşkı

kendi aşk hikayem

donald trump&ivana trump aşkının üstüne tanımam
reza&ebru ve acun&şeyma plaselerim

bonnie&clyde

Hicbirinden etkilenmedim.

Hard diskte olabilir. Bi arkadasin da surekli farkli hata kodu veriyordu, hdd cikti problem

Yazilimsaldir buyuk ihitmalle.hard disk testi yap bi de bad sector taramasi yani. Bir de korsan isletim sistemi kullananlarda denk geldim ben bu merete bu gune kadar.

ramlardan birini söküp açmayı dene olmadı ekran kartını sok dene ama once bıos ayarlarını sıfırla sonra dedıgımı dene

yazılımsal olma ihtimali yok. donanımdan olduğuna eminim de hangisi olduğunu bilmiyorum işte. harddisk olabilir gerçekten. bir de onu kontrol edeyim bari.

Mavi ekran olayı hem yazılımsal hem de donanımsal olabilir. Hatalar her seferinde farklı olduğundan dolayı yazılımsal olduğu kanısındayım. Öncelikle temiz bir format atın, daha sonra driver'ları teker teker kurun, her driver kurduğunuzda reset atıp; problem olup olmadığını kontrol edin.

İkinci ihtimal donanım. Eğer donanım ise; bugüne kadar karşılaştığım hatalara göre öncelikler; ram, ekran kartı, hdd ve diğerleri şeklinde gidiyor. Öncelikle birkaç raminiz varsa hepsini sökün, teker teker takarak kontrol edin, bakalım hatayı almaya devam ediyor musunuz. Daha sonra ekran kartı, harici bir ekran kartınız var ise; kabloyu anakartınızdaki On Board ekran kartınıza takıp süreci kontrol edin. Üçüncüsü Hard Disk, yine yedek Hard Disk'iniz varsa ona Windows kurup deneyebilirsiniz. Bunun dışında İşlemci ya da Anakart'tan dolayı da olabilir, ama düşük bir ihtimal.

masaüstü mü laptop mu? masaüstüyse sata kablosunu değiştir. laptop ise problem büyük

kitap zaten öyle.

benim gibi edebiyattan anlamayıp ününü duyupta alan kişiler pek anlamıyor sanırım :)

bende senin gibi 20 sayfa sonra bıraktım. ancak bir başyapıt olduğunu biliyorum.

Kitabı verirken; "çok sürükleyici, iki güne bitirirsin" demişti :)

Demek ki ben de bu işin edebiyatını anlamayanlardanım

Anlattıkları ilgi çekici gelmemiş olabilir. Ben de çok okuyan biri değilim ama bu kitabı rahat okumuştum, bana bayağı akıcı gelmişti.

o kitap için çok sürükleyici, iki güne bitirirsin diyen arkadaş rica ediyorum kitap okumasın bir daha.

benim okurken en keyif aldığım kitaplardan biridir. ama sürükleyici diyeni allah çarpar.

ben lisede okumuştum edebiyattan filan da anlamam ama gayet rahat okumuştum. akıcılık yönünden bir sorun yaşamamıştım. yukarıda dendiği gibi anlatılanlar ilgini çekmemiştir. benim için oldukça etkileyici bir kitaptı o yüzden merakla ve keyifle bitirene kadar okumuştum ara vermeden.

sen bence pucca kukka oku. zeytinyağı gibi hafif, ne güzel.

türk edebiyatının peygamberi oğuz atay için "choq ağırr :(" demek büyük saygısızlıktır.sırf dandini dastana kesiti için bile okunur.

öooof bitmiyorrr. sonuna geldim 600lerdeyim ama bir türlü bitiremiyorum.
Başlarda baya yardırdım ama 200-300 arası sıkılma oldu sonra açıldı tekrar.

kitap zor bir kitap. benzer eserler okumama rağmen bu kitabı 2 kez 200 küsür sayfalara gelip bırakmıştım, 3. denememde bitirdim. kitabın kafanızda daha fazla somutlaşabilmesi için önce korkuyu beklerken'i okuyabilirsiniz. böylece yazarın ne anlatmak istediğine daha çok aşina olursunuz.

now you see me (2013)
kingsman the secret service (2015)

bunlar güzel aksiyon filmleriydi

prisoners iyiydi.

Edge of Tomorrow
Rush
Fury

Intouchables?

leviathan
kış uykusu

bu iki filmi beğendim. ah bi de festival-formatlı-sinemacılık türemeyeydi, daha iyi olurdu.

bi de sinematografik açıdan "ida" çok iyi. film olarak çok çok beğenmesem de yine de iyidir.


edit: felsefik olmasın demişsin ama eğer bu tarz filmleri sevmiyorusan bunlar uyutur seni :/ sorry, okumamışım sonunu.

interstellar- savaş diyemeyiz ama hem bilim-kurgu hem de gerilim barındırıyor hiç yoktan. ama biraz bilimle, bilimsel teorilerle alakan varsa epey seveceksindir. nasıl önermemişsiniz lan bunu!1

zikir cemaat ile de yapilabir. yapiyorlar bizim iki alt komsuda belirli aylarda.

kime sikayet edilir? Cok basit yoneticiye.

eğer yönetici ve apartmandaki diğer kişiler de seninle aynı fikirdeyse, zihniyetteyse yöneticiye gidebilirsin ancak söylendiği gibi. imza falan toplanır şikayetlere rağmen yaparlarsa. tek şikayet eden ya da azınlık olursanız zor maalesef bir çözüm.

Yöneticiye önce, sonra tercihen ev sahibine, son olarak da polis ilgileniyor bu işlerle. Gelip uyarıyorlarmış aradığımda polisi böyle söylediler.
Tabi yüzlerine karşı ilk önce rahatsızlığınızı ilettiğinizi varsayıyorum. Bu perşembe gecelerinin bi önemi var heralde eskiden alt komşumuz cemaat eviydi aynı şekilde toplanıyorlardı.

çözüm istiyorsun ama bunun çözümü çok zor, apartmandakilerin çoğu rahatsızsa belki imza toplayarak halledilir ama apartmandakiler onaylıyorsa yapılacak iki şey var ya yeniden taşınacaksın yada kulaak tıkacı takacaksın.

Oncelikle yonetici yok malesef. Kiraciyiz ve ev sahibimiz bu adamlar. Evet cemaatten zaten bunlar, fetocu. Her persembe 10-11 arasi oluyormus bu. Azinlik meselesine gelince bizim aileden baska sikayetci yok. Varsa da kimse orali degil. Imza isi yas. Kimse bulasmaz ona. Polis ne yapabilir ki? Biz muzik acsak gelir kapattirirlar, insanlar rahatsiz oluyor sikayet var diye. E bunlar dibimizde tef calip aniriyorlar. En az 30 kisi hem de.

Afrika yerlilerinin ateş başında yaptığı dans, semazenlerin dönmesi, zikir çekmek, hep müzikle transa geçme halidir. Bazıları bu arada yerini günümüzde sentetik hapların aldığı uyuşturucu etkili otlar, kimyasallar da kullanır ki tanrısına daha kolay ulaşsın. Yani aslında dans bir trans halidir, zikir bunun bir çeşididir. Diyorum ki sen de katıl attırın dokuz sekizlik.

Yok çok rahatsız oluyorsan polise şikayet et.

Böyleleri adını dinsize çıkartır, mahalle baskısı görürsün haberin olsun

@imparatorolmayikolaymisandin, evet biliyorum. Kimligimi aciga cikarmam zaten. Polisin pek bir sey yapacagini dusunmuyorum aslinda. Kulak tikaci mi lan benim cozumum.

eskiden gürültü hattı diye bir şey vardı hala var mı bilmiyorum. arayıp şikayet edebiliyordun anonim bir şekilde gelip desibel ölçümü yapıyolardı. sonra uyarıyorlardı falan.

ara polisi paralelciler ayin yapıyorlar de, çevik kuvvetine kadar doluşur kapıya afsgdhjasd

edit: ancak zeth'e katılıyorum; cemaat evi değildir, cemaat evi olsa duramazsın :/

İl ve ilçelere göre gürültü kavramı değişir, desibel miktarı ve olayin saati itibariyle polis karışmaz siyasi olabilir diye

Son olarak gülen cemaati tef çalmaz ve fazla gürültü yapmaz ve genelde sessiz sakın tiplerdir

Senin komşular menzil tarikatı ve kadiri tarikatından olabilir ve ters tepki verebilirler.

Bence dayanılmaz degilse idare et

1.adım : yüzyüze adam akıllı kibarca uyarı
2.adım : yöneticiye şikayet
3.adım : çarşamba akşamları sizde gürültülü müzik dinleyin
4.adım : imdaaaaaatttt polis yok mu.......

Simdi yazilanlari okudum da aslinda cemaatci tiplere benzemiyorlar hic. Daha cok dediginiz gibi tarikat uyesi falan sanirim bunlar. Cemaatten dedim cunku ilk tasinirken oyle duymustum ve eve gunluk olarak zaman gazetesi geliyor. Kibarca uyarin denmis. O imkansiz. Ne diyebilirim ki? Her ne sekilde soylersem soyleyeyim ters teper. Dayanilmaz degil ama oldukca rahatsiz edici bi sekilde toplu olarak bagiriyorlar ama nasil bagirmak. Tef sesi ayri bi rahatsizlik veriyor zaten. Bunca zaman insanlar nasil sikayetci olmamis ona da anlam veremedim. Ben mi normal degilim bir?

bunca zaman kimse şikayetçi olmamışsa vardır bir şey bunun altında. dikkat et o zaman. bi sivri sen olma.

the fountain beni şimdiye kadar en çok etkilemeyi başarmış filmdir

immortal beloved
big lebowski
monty python's holy grail

Bi de kieslowski'nin üç renk üçlemesi

gummo

grave of the fireflies

bence zararlı.

canlı öldüren bir şey sonuçta. zararlı olmaması mümkün değildir.

bunlar da bulduğum kişisel görüş olmayan cevaplar:
www.zaman.com.tr

"Bu maddenin sadece davranış değişikliğine sebep olan basit bir kimyasal bileşim olmadığını, aynı zamanda merkezi sinir sistemi için çok önemli olan asetilkolinesteraz adlı bir enzimi engellediğini de tespit ettik"

duyuruda da biri şöyle bir cevap vermiş benzer bir soruya:
"gecen discovery'de izledim. bir hatun iyi bir uni. ogrencisiyken manyiyor. fiziksel, ruhsal suruyle tetkikler, derken sizofreni baslangici diyorlar. ilac kullaniyor ama onlar da ise yaramiyor. sonrs sonra bir doktor sikayetlerinin temelinin bir olaya dayandigini anliyor. o da su: dogumgunu civari kedisinden, ev pirelenmis ve bunun icin evi ilacliyor. sanirim kokusuz olanlardan bir de. neyse normalden daha cok ilac kullanmis, odayi havalandirsa da hatunun sinir sistemini etkilemis." www.eksiduyuru.com

yani kısaca sinir sistemine zararı varmış.

sineklere zararlı

yeni hesap al. iş görmez artık o hesap

ne yeni hesabı yahu iş görmez ne demek :) zaten 1-2 hafta sonra temizleniyor sicilin.

yok 5 kez ceza aldım arka arkaya olduğu için sıkıntı oldu. 1 hafta yokum yine.

dediğim gibi 2 hafta falan rahat durursan temizleniyor zaten competitive cooldown süreleri. yukarıda verilen linklerle competitive cooldown cezaların bir alakası yok. onları görmenin bir yolu yok şu an. sıkıntı şurdan oluyor arkadaşın da demek istediği temizlenip temizlenmediğini bilmeyince 1 hafta ceza yiyosun kötü oluyo. oysa temiz olduğunu görebilsen mesela bi maçtan çıkmak gerekiyosa rahatça çıkarsın yarım saat ceza yersin 1 hafta yemezsin.

Sanırım endurance ın itici güçleriyle uzağa seyahat edip, gezegenlerin atmosferine girip, kara delikten kaçabiliyorlar. Veya ben yanılıyorum.
Mann kenetlenme tam olmadan kapağı açmaya çalışıyor ve o yüzden patlıyor gibi geldi.
geri kalanı bilmiyorum, zaten bildiklerimden de hiç emin değilim. dün izledim filmi, hala anlamaya çalışıyorum.

Radyofrekans vb ile iletisim kuramiyorlar evet, tek iletişim yöntemi gravity. Yer cekimini etkileyerek mesaj gonderebiliyorlar. Nasanin koordinatlarini da o şekilde gönderdi. Yelkovani da o şekilde etkiledi. O bulunduklari yer teserract. Yani zaman'in somutlastirilmis hali. Dr. Brant anlatmıştı o insanlar zamanda yolculuğu tepeye tırmanmak gibi kolayca yapabiliyor demişti. Teserract onu sembolize ediyor.
ikinci ve ucuncu sorunun cevabi verilmiş.
Dördüncü soru: rangeri alsa bile dünyaya gitmek icin enduranca baglanmasi gerekecekti. Oradaki herkesi ölüme terk edecekti yani. Hazır firsati yakalamisken cooperdan kurtulmak istedi.
son soru: cooper gezegeni yapay bir varil olarak düşün. Jupitere yakin konumlandirilmis. Tars karadeligin icinden topladigi bilgileri cooprrin kizina ulastirdi ve kizi da insanlari dünyadan kurtarabilmek icin gerekli denklemi cozebildi. Ve insanlar gibi buyuk bir kutleyi dunyadan kurtarip gecici olarak kuupir gezegenine yerlestirdi.
Copper drbrandi getirmek icin değil orada koloni kurmasina ve gezegeni hazirlamasina yardimci olmak icin gitti.
imla için kusura bakmayın.

5- filmde onun açıklaması yapılmadı diye hatırlıyorum. biz mesaj gönderebiliyoruz ama nedense onlardan mesaj gelmiyor sebebini bilmiyoruz filan diyorlardı. saçma olmuş bence de orası.

6- iki dünya yok. satürn'de yaşamıyorlar satürn'ün yakınında büyük bir uzay istasyonunda yaşıyorlar. hatta sadece 1 tane değil. benzer istasyonlardan birden fazla var. cooper'ın yaşlı kızını başka istasyondan cooper'ın yanına getiriyorlardı hatta.

cooper brand'ın yanına yardım etmeye gidiyor. dünyadan ayrılanların yaşadığı istasyonlar da uzayda sürüklenip durmayacak sonuçta o gezegene varacak hepsi. cooper'ın arkasından onlar da gidip yerleşecek yani.

1) Evet iletişime geçemiyorlar ama yer çekimi dalgalarını kullanabiliyor. Yerçekiminin nasıl iletildiğini bilmiyoruz. Ama 5. boyuta geçince yerçekimsel olarak mühale edebiliyor. Kitap düşürmek saatin yelkovanını oynatmak vs. Evet istese belki tüm kitaplığı yıkabilirdi belki ama bu amaçsız olurdu. Tüm olay yerçekimi dalgalarını kullanarak bir şekilde iletişime geçmek. Saat ne kadar küçük olsa da sonuçta karadeliğin içinden aldığı verileri başarıyla aktardı değil mi? Yani küçücük kol saati de olsa önemli olan boyu değil işlevi.

2) Endurance ana gemi. Küçük olanlar, hem yakıt olsun hem de yolculuk sırasındaki beslenme gibi gereksinimlerini karşılayacak kapasiteye sahip değil. İçine yakıt ve diğer elzem malzemeleri koydu diyelim. O ağırlıkla gezegenden ayrılması için Dünya'dan ayrılırken olduğu gibi büyük rokete ihtiyacı olurdu. Dikkat etmişssindir belki. Dünya'dan ayrılırken roketle ayrılıyor ama diğer gezegenlere kafasına göre girip çıkıyor. Bunun sebeb muhtemelen yanında ekstra yakıt ve yaşam malzemeleri taşımasıydı. Ayrıca yolculuğun uzunluğunu düşünürsek yapay yerçekimsiz kaslar günlük yaşamsal ihtiyaçlarını karşılayamayacak kadar zayıflayabilirdi.

3) Mann kenetlenme işini düzgün becremiyor.

4) Kendi kıçını kurtarmak için yaşanılabilir gezegen olduğu yalanını attı. Ee tabi ufak dolaşmalarının sonunda vaadettiği her şeyin yalan olduğu ortaya çıkacaktı. İşini bitirmek istedi ayrıca diğerlerini de temizleyecekti ki geriye kanıt kalmayacaktı. (bomba patlaması) Yani dünyaya onlar olmadan dönmesi gerekiyordu ki kendini aklayabilsin. Yoksa tüm dünyanın geleceğini etkileyecek bi projenin içine ettiği için muhtemelen müebbet cezası alacaktı. (Sinyal vermeseydi Mann'in gezegenine gitmeyeceklerdi. kendi gezegeninin yaşanılabilir olduğuna dair yalan söyledi ve sözde kıçını kurtaracaktı işte ama tüm projeyi riske attı)

5) Bu soru sonradan eklendi sanırsam yazarken yoktu. Bunun cevabını hatırlamıyorum tekrar izlemem lazım filmde var mıydı diye ama düz mantık kuracak olursak. Dünya üzerine 100lerce metrelik çok geniş kapsamlı verici uydular kurabilirler alan ve imkan bol sonuçta. Ama uzay aracının kendince sınırları var belli bir uzaklığa eriştikten sonra çok çok daha büyük vericilere ihtiyaçları olacak. Belki de uzay aracının kapasitesi buna yetmemiştir. Sorun var deniliyorsa verici de sorun vardır işte alıcı da yoktur. Doğru frekansa ayarlandığı sürece güçlü bir vericiden gelen sinyalleri alabilir ama verici sorunlu ya da yetersizse geri dönüş yapamaz.

6) Filmin sonunda iki dünya yok uzay aracı o. Dünya'da yaşayan kişileri istasyonlar halinde o yaşanılabilir gezegene götürmek üzere yola çıktılar. Dikkat edersen hem yerde hem de yukarda evler var. Filmin tüm amacı buydu zaten yerçekiminin nasıl iletildğini anlayıp onla oynayayıp topyekün insani göçü mümkün kılmak. Cooper'ın olay ufkunun içinden gönderdiği verileri ile "Her şeyin teorisini" buluyorlar. Dr. Brand her şeyin teorisini bulma konusunda yalan söylemişti. Yani Dünya sakinlerinin kurtarılabileceğine inanmıyordu o yüzden 100lerce embriyoyu yanında götürdüler ki yaşanılabilir gezegende insan soyunu devam ettirebilsinler.

5. cevabı da ekledim.

Sonuç olarak coop reyiz bir şekilde karadeliğin içine girdi ve tamamen sıçmık olan sözde aşkın gücü zorlamasıyla doğru zamanda kızına doğru mesajı ulaştırdı ve dünyayı kurtardı aferin ona. Ha tabi bi de 5. boyuttan çıkınca tesadüfen rangerlar ve uzay istasyonları o bölgede takılıyordu ki fütursuzca ölmek yerine kurtuldu ve kızına kavuştu. İlla mutlu son yapacak ve ortalama izleyiciyi tatmin edecekler diye zorlamışlar bayağı ve olmamış. Ticari kaygıyla asıl senaryo değiştirilmiş zaten. Kardeşinin yazdığı orjinal senaryo daha farklı daha sağlam diyollağ ama okumadım.

evet onu ben de okudum. kardeşinin yazdıgı senaryoda böyle mutlu son olsun diye anasının amı gibi sahneler yokmus daha gerçekçiymiş. keske bir de alternatif son cekilseydi o sekilde. bu haliyle fazla zorlama.

peşini bırakmayın derim, çakal dolu ortalık. burada da ne olduğu bilinsin.
tabi eğer öyleyse dediklerinize istinaden söylüyorum bunları.

Ne alışverişler gerçekleştirdik buradan. Siz dikkat edin.

Savcılığa gidiyorum yarın, belgeleri paylaşacağım zaten.

@minik donut canavari, o kadar düzgün insanlarla iletişime geçtim ki burada. Aklıma bile gelmedi böyle bir şey.

Geçmiş olsun da bişey merak ettim. Adsense hesabı neden alınır?

@enerji muhendisi, pin almak zor olduğu için.
@duyulmasi gerektigi kadar, haklısın.

adamın nick altı mesajları yazıları evvelden silinmiş. bu yüzden insanlar göremediler.

KARDEŞ geçmiş olsun.ama şöyle bir durum var 100 liraya pinli adsende bulmak zor.bende fazladan bir tane var ama her ihtimale karşı yedekte tutuyorum fazla olsa satardım.

Ödemeniz geçsin zaten 40 güne İrlanda'dan geliyor.bence azıcık bekleyin kendiniz ALIN kafanız rahat olsun.

Pinli olunca noluyor?

adam herkesi çarpmış vay anasını:

www.r10.net

www.nivu.net

google arama çubuğuna dolandırıcı mahsum yazınca aslanı kendi tamamlıyo lan ^_^

Ortalık dolandırcı kaynıyor, adam kendine kolay para bulma uöntemi bulmuş, tokatlıyor milleti. Keşke bi araştırsaydın... Neyse hacım paranı geri almana yardımcı olurum, yalnız yüz kaadını alırım. Sen şimdi şu hesap noya....

[i]
Olsa ne olacak ki? Benim hali hazırda iki tane sözlük hesabın var. İkisi de kayıp. Girmiyorum.
Şimdi ben dolandırıcı mı olacağım bir şey alıp satmaya kalksam? Böyle mi bakacak insanlar yani?
Ben Sözlükten birileri ile alışveriş yaparken hiç korkmuyorum. Fazla tedbir de almıyorum açıkçası.
Ama bu arkadaşın başına gelen şeyden dolayı da çok üzüldüm. Çünkü ben de bu tipe inanabilirdim.
50 lira 100 lira bir şey değil, ama sözlük ya da duyuruda bu tip şeylerin olması hoş değil.
Bu tiplere yönetici sıfatındaki kişilerin bir önlem olması gerekiyor.

o değil de bir sürü kişi adamı savcılığa vereceğinden filan bahsetmiş. acaba gerçekten savcılığa verdiler de bir sonuç mı çıkmadı yoksa hepsi öyle diyip sonra uğraşmak mı istemedi. görünen o ki adam yıllardır bu işi yapıyor ama başına hiçbir şey gelmemiş çok ilginç.

r10'dan biri savcılığa gerçekten vermiş fakat dolandırıcılık değil hakaret suçundan. Cenazemiz olduğu için ben henüz gidemedim savcılığa.

Bu arada adam facebooktan beni ekledi, pişkin pişkin kendisi olmadığını söylüyor dolandırıcılığı yapan kişinin.

ilk şarkı: www.youtube.com

hiç sakata gelme. ban yersin veya illegal dosya engeli.

@sansar belki ben manyagım paralı cd aldım zevk olsun diye yine engel koyar mı sonuçta steamden ödemişim key im var

ttnet roket diye bir şey var eğer ttnet kullanıyorsan. öbür türlü sıkıntı çıkabilme ihtimali var indirirken arkadaşın serialini girdiğinde.

steam'de böyle bir özellik vardı bulunca yazıcam şimdi.

edit: buldum burada anlatıyor nasıl yapacağını: support.steampowered.com

Real entry: herkese tşk.
-------------------------------
Paranoyak oldum sayenizde..
Böyle böyle delirtin beni :)
Işıkları kapattım gece kimse görmeden indirdim sabaha kadar. 1-2 kere polis dolaştı sokakta ama ışıklar kapalı perdenin altından kolaldığım için polisleri bulamadılar evi. Neyse indi çok şükür. Akşam oyundayım artık.

Nikita? Çok güzeldi.

Edit: Nikita'da 2 adet cool kadın var :P

how to get away with a murder

broad city. Hatta iki tane cool kadın.

başrol cool erkek ve daha cool bir erkek sonralarda cool kadınlar da giriyor
person of interest

Shameless - Fiona baş rol sayılır.

Alias
The Fall
The Good Wife

Üçü de çok farklı cool'luktalar.

Ek: Banshee de var! Cool kadınlardan geçilmiyor dizi. İlk sıraya koyarım.

fringe
continuum
buffy

orphan Black

killing

person of interest.
(bkz: sameen shaw)

homeland.

bron/broen

forbrydelsen

ikisi de acayip cooldur. ikincisi daha bir cool ama.

sex and the city, bir değil iki değil üç değil tam dört adet cool kadın ile.

fringe+1

orphan black+1

scandal diye de bir dizi var cool kadınlı ama biraz overrated bence. bak istersen.

ahs-fiona goode'u eklemesem olmazdı. büyük hayranıyım.

house of cards

walking dead

game of thrones

gilmore girls

aklıma geldikçe ekliycem :D

Castle

agent carter

şiirin orijinal ismi: to the virgins to make much of time (başlıkta şiirin tamamı mevcut)
şairin ismi: robert herrick

türkçesini aynen google'a yazınca çıkmıyor bu bilgiler açıkçası. sadece film adı çıkıyor.

Şimdiki an'ı diyorum.

bu galiba: eksisozluk.com

başlıkta solak diye aratınca buldum.

Bu düşünceleri okuma kitabı gibi bi kitaptan alıntı bilgi.

hesabımda tanımlı değil henüz. bir yerden key geldi sadece amerika serverında çalışağı yazıyor o yüzden etkinleştirmedim.

dün bi duyuruda isteyen varsa key verebilirim yazmıştı birisi. onu aratsana?

aha da bu: eksiduyu.ru

tüm insanlar o istasyonda mı yaşıyor artık yani? dünyada kimse kalmamış mı? ben orayı az kişinin yaşadığı geçici bir yer gibi algılamıştım.

peki cooper döndüğünde yaşlı olan kızı orada değildi. bir yerden getirdiler. nerdeydi nereden getirdiler?

benim bildiğim henüz gezegene gitmediler, gidiş yolundalar ve tek bir araç yok. birden fazla uzay aracı ile gidiyorlar. brand ise gezegende koloni kurmakla meşgul. hatta en sonda murph, brand için orda yalnız falan diyodu, gitmesi için teşvik ediyordu cooper'ı.

bütün insanlık o geçici satürn'ün yörüngesindeki istasyonda. brand'in gittiği yer ise asıl gidecekleri gezegen.

Kızı başka bir istasyondaydı, dünyada değil. Yaşlı birini aktarmak zor ve tehlikeli olduğu için zaman alıyor gelmesi.

Dünyayı terk etmişler. Muhtemelen yaşayan da kalmıştır arkada, bilinmiyor sanırım.

Diğer gezegene ise henüz gitmemişler. Dünya dışına çıkıp yaşama ortamı kurdukları için henüz aciliyeti yoktu belki, ama zamanla kaynaklar tükenince gideceklerdir herhalde.

@senialanaglasinalsinsikinicaliyabaglasin_yine

zamanda yolculuk yaptıgı yok. yeni dünya'nın kurulacagı gezegen orası. aynı zamanda gerçekleşen olaylar bunlar.

ben de henüz koloni kurulmadı olarak anlamıştım. anlaşılan dünyayı terketmişler ama henüz bir gezegene yerleşme durumu gerçekleşmemiş. uzayda birden çok istasyon ile birlikte sürüklenerek yaşıyorlar hala.

brand ile cooper kayalıklı gibi gezegen fos çıkınca bari b planını uygulayalım, yakıt da yok amk. mekiği boşa alıp karadeliğin çekim gücünden zıplayıp şu öbür gezegene gidelim diyorlar. tam giderlerkene cooper artislik yapıp "ben karadeliğe gidiyom hadi eyvalla diyip ayrılıp karadeliğe dalıyor. sonra oradan mors alfabesiyle genç kızına formülleri yolluyor, kız da yerçekimi ile ilgili denklemi çözüp dünya halkını kurtarıyor. satürn yakınlarına götü başı bir, rulo şeklinde bir yer kuruyorlar. buranın geçici veya kalıcı olduğuna dair bir bilgi hatırlamıyorum. gerek de yok, insanlık kurtulmuş, dünyadan ayrılmış.

sonra brand'i öbür gezegene dondurulmuş döllenmiş tohumları ekerken görüyoruz. meğersem o da oraya ulaşabilmiş, b planı diye bahsettikleri şeyi uyguluyor, o gezegene koloni kuruyor.

tek bilinen şu ki, insanlık dünyadan ayrılıp kurtulmuş, ve ayrıca brand öbür gezegende koloni kurmaya başlamış.

sonra öbür gezegene gidecekler falan yok filmde. zaten olmasın da o ney lan öyle, brand cepten arayıp "heyooo bura iyiymiş kalkın gelin sokim kolonisine" deseydi olmazdı pek.

yaşlı murph bir yerden gelmiyor. onu da dünyadan rulo istasyona getirmişler. karadelikteki cooper'ı da bulmuş oraya getirmişler. buluşuyor bunlar. yaşlı murph "git sevdiğinin yanında ol, hiçbir baba çocuğunun öldüğünü görmemeli" diyor. cooper da uçağa atlayıp adana'ya halasını görmeye gider gibi gidiyor. nereye gittiğini de görmüyoruz ama bu lafın üstüne sahilde turlamaya çıkmadığını, öteki gezegene brand'in yanına gitmek üzere havalandığını tahmin etmek zor değil.

Copper'ın uyandığı hastanenin olduğu istasyon, O'Neill cylinder diye bi yapı: en.wikipedia.org'Neill_cylinder
Teori olarak ortaya atılmış. Silindirin sürekli dönmesi ile yapay bir yerçekimi etkisi elde ediliyor teoride. Santrifüj gibi. Bu teori zaten uzayda kolonileşme için ortaya atılmış.

Filmdeki durumda da Murphy'nin beş boyutlu ortamdan gelen datayla yerçekimi olayını çözdüğünü düşünebiliriz. Yerçekiminin olduğu uzay istasyonları kurabiliyorlar yani artık. Brand de gittiği gezegende bi istasyon kuruyor o kısmı görüyoruz zaten (sevgilisinin mezarının başındayken arka planda görünüyor). Böyle böyle evrene dağılıyorlar, farklı yerlerde yaşamaya başlıyorlar diye anladım ben.

Dünyadan da ayrıldıklarını düşünüyorum. O'Neill Cylinder gibi istasyonlar kuruldu, oralarda yaşıyorlar. Murphy başka bir istasyondan geliyor çünki.

beyler filmin sonunda ihtiyar murph'in diyaloglarından anlıyoruz; "yeni güneşimizin altında" "yeni evimizde" diyerekten geçici bir yerde bulunduklarını ve oraya basıp gideceklerini

danica'ya katılıyorum ben de o sözlerden istasyonun geçici olduğunu çıkarmıştım zaten. anladığım kadarıyla cooper ile brand o gezegende koloni kuracak falan iyice yerleşecekler. bir süre sonra da konvoy halinde dünyadan ayrılan insanların yer aldığı istasyonlar gelip yerleşecek oraya.

tamam ama brand ile cooper beraber maruz kaldı o etkilere. yani brand'ın o gezegende yalnız kalışı 70 yıl önce filan değil. cooper uçağı kaçırıp brand'ın yanına gitmek üzere yola çıktığı sırada brand oraya yeni inmiş durumda pek zaman geçmemiş. zaman yolculuğu yapmayacak yani cooper.

uzayın her noktasında zaman farklı akar. bu dogru. ama bahsettiginiz zamanda yolculuk olayı farklı bir durum. zamanda yolculugun yapıldıgı tek durum o boyutta yasanılanlardı mesela. sadece gözleyebildiler. onu da zaten fiziksel olarak baglayamadıklarından ötürü "sevgi" kartıyla aştılar.

yaz dizisi olacakmış sanırım. ben de başlamayı düşünüyordum ama her bölüm 3 saat fazla geldiği için başlamamıştım. iyi yapmışım. yaz dizisi yaptıklarında süreyi kısaltırlar umarım.

diziyi izledim. hikaye guzeldi ama abi bolumler cok uzundu. 2,5 saat dizi mi olur?

muhtemelen kaldiracaklar istediklerini bulamadilar. ama guzeldi suresi disinda

şundan dolayı; www.youtube.com

İkinci kadın ve kız çocuğu ilk bölümden çıkmamalıydı.

bir boka benzemiyordu ekşici abartması 3 bölüm izledim bayılıyordum bir kere kel bodur ve fakir adamın 2 tane manitası var dizide siktir. koşturmaca bağrışma yanlış anlama, bir dinle beni klasik türk dizisi. leyla ile mecnunuda sevmezdim çok absürt komediydi ama başarılıydı onun ekmeğini yiyecekler.

tamam ya sizin neyinize dizi, oturun küçük ağa izleyin :)

ikinci sezonu çok güzel onu izle. Ben önce 2 sonra birinci ve üçüncü sezonunu izledim. Bir fena değildi hoşuma gitmişti aslında, üç de güzel ama dördü izlemedim ilk iki bölümde sıkıldım.

(bkz: american horror story asylum)

Efsane olan ikinci sezon zaten.

ilk sezonu pek iyi değil zaten. üçüncü sezon en kötüsü. ama ikinci sezon efsanedir harbiden. sezonlar bağımsız olduğu için sadece ikinci sezonu izleyebilirsin.

Yahu sabahın 8'inden beri soğuk savaş var aranızda. O da "Bundan sonra kana kan, dişe diş. Bana olumsuz yazana ben de çok fena giydiricem; salon kadını kimliğimden uzaklaşıcam." tadında bir duyuru açmıştı. Sanırım senin onun duyurusu altına yazdığından hareketle. Ama tabi duyurunun kamera arkasında da neler neler oluyormuş.

Soruna cevap olaraksa; hayır başıma hiç garip bir olay gelmedi. 2008'den beri burada olmama rağmen çok uzun bir süre aktif olmamamdan ve hala da çok aktif takılmamamdan sanırım.

nickini vermeyeyim sonra hedef gösteriyorsun diye bana kızıyorlar ama daha önce başkasına da yapmış aynı şeyi, duyuru açılmıştı hakkında "mal mı bu" diye. bir şey yazıyor, hoşuna gitmeyen cevap verirsen seni mallara ekliyor ve mesaj atıyor sürekli. duyuruyu da siliyor.

@thredith, kjashfjsk salon kadını mıymış normalde? haha. ben sadece bir duyurusuna cevap verdim, tavrını görünce de konuşmanın anlamsız olduğunu anlayıp sustum. kendisi bana hakaretler yağdırıp mesaj atmaya devam etti komik bir şekilde.

ilginç değil de sataşanlar oldu. bir de şakalaşan, espri yapan arkadaşlar da oldu, ona da karşılıklı güldük.

haha çok iyiymiş bu :) nick vermedim ve direkt yazışma paylaşmadım, sorun olacağını sanmıyorum. yani o bana böyle böyle dedi diye anlatıyorum, yazışmayı paylaşmıyorum. bi şey olmaz.

(bkz: ben seni korurum kuddusi)

@what is love

hatun bugün açtığı bütün duyuruları silmiş; şimdi baktım. halbuki "okula gitmem lazım ama hiç 'mood'um yok; hadi beni biraz dürtükleyin" tarzında duyuruları vardı sabah. bundan ve senin de cevap verdiğin duyurudan anlıyoruz ki depresyon kaynağı okul. belli ki arka planda da içinden şeytan çıkmış. acil şifalar diliyorum kendisine.

evet aynen öyle, ben de onu söyledim işte ama doğruları duyunca tepesi attı herhalde. sık dişini okulunu bitir, macera arama, şu an üzerinde yoğunlaştığın çok önemli ve seni 10 sene sonra bile rahat tutacak bir şey yoksa okulu bırakıp fanteziye girişme dedim. okulu bırakıp dünyayı gezdin, çok deneyim kazandın iyi güzel ama 28 yaşına geldiğinde işin gücün olabilecek mi, paranı kazanabilecek misin dedim. karşılığında, benim "okula gitmedim ikinci dönem geçmem için ne yapmam lazım" duyurumu yakalamış araştırıp, HAHAHA LOSER OLDUĞUNU BİLİYORDUM GERİZEKALI diye mesaj attı bissürü jsfhsjk

valla kullanıcı ile tartışmaya girmedim ama başıma gelen en ilginç olay duyuru'nun bozulup nicklerin kaybolması idi. nasıl olduysa herkesin nicki kayboldu. herkes sanki tek kullanıcı oldu. herkes birbirinin duyurusunu editleyip silebilir oldu. kim kimdir belli olmadı.

facebook'taki ekşi duyuru sayfasında caps'leri var o anların.

edit: i.imgur.com

burdan kızın teki bana kafayı takmıştı hatta sonra buluştuk bir kez garipti

Burada bir duyuru açtıktan sonra küfür ve hakaret/aşağılama olmadığı takdirde (espri amaçlı söylenenler dışında) yazılan her türlü eleştiri ve görüşe açık olabilmeliyiz. Sonuçta birisinin fikrini soruyorsak, o kişinin bizimle aynı pencereden bakmasını gerektirmediği bilincinde olmamız lazım. İnsanlar dönem dönem depresyonda olabilir ya da her şeye patlayacak aşamada olabilir elbet ama sırf bir düşünce hoşumuza gitmedi diye, karşıdaki insanın duyurularını aratıp küfür etmek ancak küfreden kişiyi yıpratır. İnternet ortamı sonuçta, bu kadar kasmayın vallahi sinir strese girdiğinize değmez, her şeyden önce kendi canınıza yazık yani. Burada bana da küfredilmişti vallahi boşu boşuna gerilmiş sinir olmuşum diyorum, takmayın ve muhattap olmayın, yorumunuzu beğenir beğenmez, siz yazın yazacağınızı, gerisini kendi bilir.

Böyle özel mesaj yoluyla küfredip, hakaret edenlerle de hiçbir şekilde münakaşaya girmeyin çünkü konuşup anlaşabileceğinizi düşünmüyorum.

Sorunun cevabına gelince: çok sevdiğim kendi hastalarımdan birisine burada denk gelmiştim, benim için çok pozitif güzel bir olaydı :)

Aa ben bildim kim olduğunu. Kız miymis o? Erkek sanıyordum.

Beni zirvelerde değişik pozisyonlarda hayal edip duyurular açan birkaç arkadaş vardı. Onun dışında arada laf atanlar, mesajla sacmasapan yürümeye çalışanlar, kendilerince duyurunun namusunu kurtarmaya çalışan nevrotik, başıboş tiplerle ister istemez muhatap oluyorum. Çoğuna cevap vermiyorum. Dun akşam "Dur lan, ben de koyjam he!" dedim, ablanin biri "Kufretmez misin benim duyurumun altına .s.s.s" diye bi saat kafa utuledi.

Yani burada enteresan, renkli kişiliklerle çok sık karşılaşılıyor. Brace yourself!

bir keresinde sifremi yanlis girmistim baya garipti.

@senialanaglasinalsinsikinicaliyabaglasin_yine ve @damdanakan aynı olayın iki tarafı galiba :)

duyurunun altında küfür konusu.

@golgi, çok spektaküler bir deneyim kardsm

biri sorduğum bir sorunun altına "cacık" yazmıştı. evet sadece tek kelime cacık. soruyla hiçbir alakası olmadığını söylememe gerek yok. neyse sallamadım geçtim. sonra tiklemedim diye mesaj atmıştı. yazdığı mesajda da tek bir tane anlamlı cümle yoktu zerre bir şey anlamamıştım. saçma sapan rastgele kelimelerin bir araya gelmesinden oluşuyordu. "kafası iyi herhalde" diye düşünüp cevap vermeden mallara ekledim.

ondan sonra da mallara ekledim diye hakkımda duyuru açmıştı. bu sefer gayet güzel cümleler kurabiliyordu ama uzun uzun hikaye yazmış. disfori bana küfredip engelledi falan demiş. halbuki adamla muhatap bile olmamıştım ne duyuru altında ne attığı mesajda.

Pegasus' a acayip uyuz oldugum bir gun havaalanında sinir krizi gecirirken 'pegasus' tan bilet almayın, nereden alirsaniz alin ama pegasus'tan almayın' tarzı bir duyuru acmistim, cocugun biri 'oldu .... thy aliriz bla bla' seklinde kufurlu mesaj atmisti. Ben de 'siz once bir duzgun konuşmayı ogrenseniz?' demistim tekrar hareket dolu bir mesaj atmisti. Engelledim ben de.
Kendisiyle hic konusmuslugumuz da yok, niye oyle yapti hic anlamadim. Pegasus calisani miydi acaba?

Biri de erkek arkadasimla tartismis, duyurulardan/ cevaplardan onun kiz arkadasi olduğunu anlamis. 'Seni de mallara ekliyorum' diye mesaj atip engellemisti. Sonradan ogrendim tartistiklarini. Bunu yapani da tanimam etmem.


3 yılda basima gelen en ilginc iki sey buydu.

edit: asil pembe dizi kivamina olan bir olay daha var ama olaya karisan biri daha var, belki anlatilmasini istemez diye anlatmiyorum. anlatsam 'yuh' dedirtir diyeyim sadece.

Buradan birinin duyurusuna cevap verdim, duyuru subjektif ve onun hakkındaki fikrimizin de dolaylı yoldan sorulduğu bir duyuru idi. Cevabımin hemen peşine özelden mesaj attı, sanki ben hakaretler etmişim gibi abuk subuk konuşmaya başladı. Salaklık bende, yanlış anlaşılmayı ve karşı tarafı incitme ihtimali doğurmayı sevmem, güzel güzel anlatıyorum kendimi. Ben anlattıkça bu saydı, sövdü. Ne beni bıraktı, ne ilişkimi, ne sevgilimi. Ben ona, "saygı sınırını aşıyorsun, sağlıcakla kal." dememle, engelledi beni, hayır bir şey geliyor aklına mesaj atıyor, iki saat sonra benden cevap gelmeyince tekrar başka şey yazıyor, sonra akşam tekrar. Dur ya aklıma gelmedi bunu söylemeyi nasıl unuttum diyen tipler gibi.:))

Tam sustu şükür dedim, bu sefer de hiç tarafı olmadığını bir konuda bana sözlükten mesaj attı, mesaj da şu, "Umarım bebeğin ölü doğar, en büyük acıları yaşarsın." Buna da güzellikle cevap verip muhatabının ben olmadığımı, tavrının yanlış olduğunu, doktora gitmesi gerektiğini söyledim,hatta ısrar edip konuşmak isterse ulaşabileceğini söyledim.(hamile olma ihtimali olduğunu, acıdan benim yüzümden kivrandigini, bebeğini düşürebileceğini söylüyordu.)
devamı daha da komik, bu insan kulis yapıp herkese bebeğini bizim yüzümüzden düşürme ihtimali olduğunu, sevgilime hakaretler ederek özel mesaj yoluyla kulis yaptı.sonra da burada gelip ben bebek istemiyorum aslında, kendime zor bakıyorum, ama deneyeceğim ileride diye cevap verdi milletin sorusuna.

fragmanlardan dedim güzel bir diziye benziyor sonra izledim ilk bölümü, pek beğenmedim. sarmadı beni.

Guzel dizi, ben eğlenerek izliyorum da bu zaman konusunu insanlar neden bu kadar abartti, anlamıyorum. Adamlar keyiflerinden 2.5 saat dizi çekmiyor, kanallarin yayin politikası böyle; onlar da el mahkum cekiyor. Sanki ilk kez 2 saat dizi cekiliyormus gibi tepki vermeye gerek yok ki.

Biz bu yüzden yayin saatinde televizyondan izliyoruz. Bir yandan da baska islerimiz varsa hallediyoruz.

Şimdiye kadar izlediğim en güzel yerli dizi desem olur. Ya da en iyilerin arasında diyeyim.
Her yönden doyurucu.
Akşam gülmekten karnıma ağrılar girdi. Repliklerin altı dolu, tempo güzel, müzikler güzel. Sımsıcak, nefis bir yapım. Umarım hep böyle gider diye diye izledim. Ki önceki yapımlarına bakarsak böyle gidecektir.

Dün izledim ilk defa beğendim ben de.

gayet güzel dizi ama dediğin gibi 2.5 saat çok uzun. dizinin yarısında ne kadar güzel olsa da sıkılıp başka şeyler izlemeye ya da internette dolaşmaya başlıyorum.

bütün dizi ekibi de muhakkak rahatsızdır konudan ama belli ki kanal böyle istemiş.

biraz izledim daraldım orada kalan süreyi hala 2 saatten fazla gördükçe. yok abi türk dizileri kısalmadıkça izlenmez. onur ünlünün yaptığı işleri çok sevdiğim için denemek istedim ama 2-3 saat bir bölüme veremem kendimi.

o kadar tepki gösterdiler dizilerin uzunluğu için kısalacağına daha da uzuyorlar git gide bu nedir ya. en son 1,5 saatti bunların ortalaması ona çok uzun diyorduk şimdi 3 saate çıkarmışlar ahahah. 2 sene sonra da 5 saatlik dizi görürsem şaşırmam artık.

ilk bölümle dizi değerlendirilmez a dostlar, dizi bence çoh hoş o imam karakteriyle aralardaki ince ince giydirmeler falan gerçekten güzel, sonra mecnunun dedesi şimdi osman amca o karakter için diyordum bir yerde bu karakteri patlatıcaklar yine, dün akşam gördüm o sinyali ganyan oynama muhabbeti ve tutan ganyan bence onun işi ;)

gramerinden tam emin değilim ama düzgün gibi. "muhtemeldir ki..." diye gittiğini düşün. "bu adamlar muhtemelen onları kızdıracak bir şey yapmıştır" diyor.

daha önce filmlerde dizilerde falan çok duydum bu kalıbı.

Legal, boyle cumle kursan hapse atmaz seni gramer polisi yani. "Chances are"dan sonra virgul de kullanilmasi daha uygun olacaktir.

the office amerikan versiyonu
parks and recreation
trailer park boys

misfits

Coupling (İngiliz versiyonu)
How Not to Live Your Life?

Bu ikisi BBC dizisidir, güzellerdir.

Friends izleyen mutlak surette Seinfeld de izlemeli, onu da listeye ekleyebilirsiniz.

Friends formatından çok Seinfeld formatına yakın ama özgün bir komedi olarak Louie.

Modern Family güzeldi.

black books tvunderground.org.ru

community
the it crowd
that '70s show
black books
the office + 1
parks and recreation + 1
2 broke girls

monty python diyeceğim ama ne kadar kıymeti bilinir artık bilmem.

Herkese tek tek çok teşekkür ederim, hepsine bakacağım önerilerin.

2 broke girls

How Not to Live Your Life

benim en çok güldüğüm dizi budur

çok net Workaholics

big fish
www.imdb.com

brazil (orijinal, uzun hâli)
pi
The Fountain

daha hafif bir şey istersen:
the guitar

in the name of the father
sophie scholl: die latzen tage
the dreamers
noviembre
a few good men
do the right thing

the fountain

beni en çok etkileyen filmlerden biri.

"acaba geçmişte şu yolu seçseydim hayatım ne kadar değişirdi?"

mr nobody izleyebilirsin... çok bir mesaj yok ama.

edit: yazıyomuş zaten mal olduğumdan göremedim

yeni tavsiye olarak 12 angry man benzeri "Anatomy of a Murder" filmi var, fena değil.

Yeni filmlerden whiplash'ı tavsiye ederim. Kendisine bir hedef koyup başarılı olmak isteyen bir insanı anlatıyor. Kriterlere uyuyor.

the fountain muazzam otesi bir film. icinde ask temasi gecen sevdigim tek film diyebilirim. sikik fransiz ask filmlerinden sikildiysaniz ilac gibi gelir.

jagten izle; ama kesin izle. önyargının ne olduğunu ve bir insanın hayatını ne kadar etkileyebileceğini gör.

(bkz: i origin)

(bkz: the theory of everything)

Uc sorudan bagimsiz olarak iki farkli cozum onerebilirim, zorlugu kolayligina gore sen kararini verebilirsin.

1) diski sokerek baska bir makineye ikinci bir disk olarak takmak ve dosyalari tarayip bulduklarini da bir usbye falan kaydetmek.

2) ubuntu live cd indirip bilgisayari bu cd ile acmak ve dosya dizinlerde arama yapmak, buldugun dosyalari usb ye kaydetmek.

Ardindan temiz kurulum tabii.

Akilli birisin linux ve libreoffice kullanmani tavsiye ederim eger windows da kullandigin mesleginle alakali bir uygulama yok ise.

bad sector sorunu gibi geldi bana.

klasöre sağ tıkla, özellikler, güvenlik, gelişmiş, yukarıdan sahip, düzenle, oradan seç ismini alttaki nesnelerin sahipliğini değiştir sekmesini işaretle, uygula çık.

@hzben
Sonradan aklıma geldi o yöntem ama ortada klasör yok. Aratınca da hiç yüklemediğim adwcleaner diye bir programın karantinasında görünüyor. Programı yükledim, karantina dosyalarına baktım, orada sadece chrome dizinli dosyalar vardı. Çözemedim problemi.

söylediğim şeyi bir de disk için yap.

@hzben
Yaptım. Halen aynı.

Dün steamgifts.com site içi duyuru yapmıştı bir hafta süre için bakıma gireceklerini ve yeni arayüz/içerikle yeniden kaldıkları yerden devam edecekleri yazıyordu st'in de kapalı olma sebebi bu olabilir..

25 ocak'ta açılacak komple yeniliyorlar siteleri altyapısını arayüzlerini filan.

kingdom rush. efsane.

Warhammer 40000 Storm of Vengeance

tam istediğin tarzda

Kingdom rush..

www.vazgectimsenden.com

işte farklı sınıflar falan var her sınıfın görevi ayrı farklı taktikler geliştirilebiliyor ama bana biraz fazla casual geldiği için sarmadı.

Sapka toplayabiliyorsunuz. Komik bir oyun.

bazen tek noktaya saldırı yapıldığında, acayip derecede curcuna çıkıyor, hatta o kadar çok komik ölüm oluyor ki kara delik gibi çekiyor milleti o noktaya. tabi bunun için karşı takımla anlaşmanız lazım. spy'lar da işin eğlencesi.

*şakalı, komikli. Şiddet/mizah oranı çok başarılı.
*çok hızlı, 15 yıl önce quake 3 oynayan adama çok uygun.
*karakterler dengeli ve iyi ayarlanmış.
*deli gibi ticaret dönse bile pay to win değil. Zengin olman daha efektif bir silaha sahip olmanı sağlamıyor.
*yetenekli adamla yeteneksizin farkı çok açık belli oluyor.

oyun bir kere çok makara. o yüzden sıkma gibi bir şey olmuyor kesinlikle. karakterlerin yürüyüşlerine bile bakınca insana bi gülme geliyor.

www.youtube.com bu oyundan sıkılıyor olamazsın ya.
bu ara oynamıyorum ama 400 saate yakın oynamışım, vaktim olsa tekrar yüklerim.

biraz daha zaman ver alıştıkça daha çok çekiyor içine.

TF2, 2011 oncesi free to play olmadan once guzeldi. Oyuna benim gibi asik olan, 2000 saatin uzerinde oynamis kisiler, oyun f2p olduktan sonra butun itemlarini satip biraktilar oyunu.

ya bu bana windowsta oluyor ama çok sık değil. ctrl+alt+del ile işlemi sonlandırıp steam'den oyunu tekrar açıyorum bi çözüm yolu aramadım açıkçası. çünkü oyundayken değil henüz menüdeyken olduğu için bi kayıp yok çok rahatsız etmiyor.

ha sende her açılışta oluyosa durum kötü. bende çok nadir oluyor dediğim gibi. steam'de oyunun özelliklerine girip "verify integrity of game cache" olayını yapmayı dene bir istersen?

@disfori @minik donut canavari denedim onları ama olmuyor.

cs forumlarında elemanın birisi şöyle bir çözüm üretmiş

I ended up fixing the issue by disabling the mouse acceleration in the OS, by running the following command in the terminal:

defaults write .GlobalPreferences com.apple.mouse.scaling -1


terminale bunu yazmayı da denedim. ama emin değilim becerip beceremediğimden. macte yeniyim. ama terminale yazdım ve hala değişiklik yok.

defaults write .GlobalPreferences com.apple.mouse.scaling 0

yapınca halloldu.

nutella'nın reklamını, henüz sarelle yememişler yapar.

nesquik var bide sari renkli olan bol sutlu o da nefis.

Uludağ limonata dediler oda dandik çıktı.

Fındık ezmeside Fisko-birlikten iyi midir arkadaşlar, sorum sizlere?

nutella sarellenin onunde diz cokertogbe ister. - bernard shaw-

ben torku banada'yı beğeniyorum.

Nutellayi tek geçerim. Adamlar sağlığımızi da düşünmüş üçüncü kaşıktan sonra yemiyorsun :))

fiskobirlik fındık ezmesi sadece fındık, şeker ve yağ. sarelleninki biraz pralin gibi. baya baya fındık ezmesi istiyorsan fisko birlik al.

yalnız olmadığıma sevindim. sarelle çok daha lezzetli geliyor bana da. nutella koca bir balon

nutella kadar berbat bir şey yok. overrated kelimesinin birebir karşılığı. bim'de satılan çokokrem muadilleri bile nutelladan daha iyi.

la bu nutella size ne etti gardaşım? yalnız torku banada gayet güzel.

fiskobirliğin krema şeklinde olanı da var bu arada o da gayet güzel

hay yaşa! nutellayı bir türlü sevemedim, sarelle candır, canandır.

Sağolun gençler, kahrolsun Nutella emperyalizmi, yaşasın yerli malı sarelle.

ikilisinin tadı nasıldır?

Fındık ezmesinde fiskobirlik'e devam o halde.

Asıl Nutella eski usül çeşmeden doldurmalı Sagra kakaolu fındık ezmesi karşısında diz çöker, tövbe ister.

Ben nutellaya alışkınım, çoktandır yemiyorum şimdi bozulmuş olabilir bilemicem.(yasak bana)
Çocuklar torku diyorlar, torku alıyorum. (arada kaçak yapıyorum valla yalan yok, güzel yani torku da. eski nutella gibi olmasa da)

bi eti karam değiller yine de.

hah, tarif etmek isteyip de kelime bulamadığım durumu sen anlatmışsın. nutella'nın o kaygan tadı falan daha güzel bana göre. herkesin zevki farklı tabii.

@arnold sivastanegezer +1 sagra special candır canandır. akarrr

yurtdışında üretilen nutella da iyidir ama yerli üretim nutella sarelle ile yarışamaz.

videoların formatı nedir? mkv uzantılı olanları mkvtoolnix ile bölüyorum ben encode etmiyor gayet hızlı bir şekilde hallediyor. ama diğer uzantılar için bilmiyorum.

edit: şimdi mkvtoolnix'e baktım da input olarak her türlü videoyu destekliyor aslında. ama çıkan dosyaların uzantısı sadece mkv oluyor. sonuç olarak encode etmeden bölebiliyorsun her türlü videoyu.

gonullu falan degiller, sanirim seviyeleri var ve gunluk kotalari var ona gore aliyorlar parayi. o kotayi doldurmali. ayrica baskalarini referans etme olayi da var sanirim network marketing gibi. maas miktarini bilmiyorum ama net olarak.

gönüllü falan değil ya hepsi part time iş olarak yapıyo. bi arkadaş çalışıyodu maaş aldığını biliyorum ama ne kadar bilmiyorum.

günlük 40 lira civarı.

Günde minimum 5 tane yiyorum. Haşlama veya omlet şeklinde yiyorum. Ve hayır, bu kadar çok yumurta veya hayvansal gıda tüketiminin hiçbir zararı yok. Ayrıca kötü kolesterolü/LDL'yi yükseltmez; iyi kolesterol/HDL için de oldukça faydalıdır.

her sabah 3 tane katı haşlanmış yiyorum. o kadar.

günde 5 (bazen 4 bazen 7 oluyor. günlük protein alımıma göre değişiyor) tane. 2 tam 3 beyaz. haşlama. daha pratik olduğu için.

edit. köy yumurtası haricinde yumurta yiyemiyorum. silikon kemiriyormuşum gibi oluyor.

dusundum tasindim, tavuklarin ve insan dahil hicbir hayvanin benim icin kolelestirilmemesi gerektigine kanaat getirdim.

hic yemiyorum.

günde 1 - rafadan/katı

ben bu aralar az yedim ama angelus'un tarif ettiği şekilde yemek lazım.

bu akşam et pişirdim hala ev kokuyor. bir de üstüne pahalı :/

günde 2 tane yiyorum. genellikle rafadan. arada bir maydonozlu omlet.

Haltetmişin sen. Benim kanımda yumurta akıyo be asdfadds

ben günde 1-3 tane yerim. haşlarım ya da omlet yaparım.

kahvaltıda yediğim de olur, acıkınca "yumurta haşlayıp yiyeyim" deyip yediğim de olur, haşlayıp akşamleyin salatanın veya ton balığının yanında "garnitür" gibi yediğim de olur.

sabahları iki tane haşlama. haftasonu omlet de olabiliyor.

günde 2 tane. haşlayıp yeşilliklerle salata yapıyorum. biraz da zeytinyağı ekliyorum.

açık dosyayı kapatırsan o da silinir, yedek o yedek

excel'i ve diğer ofis programlarını kapatınca onun otomatik olarak silinmesi lazım zaten. temp dosyası o.

kapattım hocam açık dosya yok hala o yedek var?

aynen tamamdır :)) çok teşekkürler.

bir excel dosyası açtığınızda otomatik olarak oluşur normalde görünmezdir. tüm excellerinizi kapatırsanız o dosya da otomatik olarak yok olur.
oo yazanakadar bitmiş bile :)

Karagarga'da seeder'ı kalmamış ama şanslısın ki TorrentLeech'te 1 seeder sahibi "Classic Sci-Fi Monster Movie Pack-TL" altında bu film bulunuyor ve 10 tane de leecher'ı var.

TL hesabın var mı? Yoksa, ben bu pack'in torrent dosyasını sana gönderebilirim ama torrent kullanmayı bu paketin içerisinden sadece bu filmi indirecek kadar biliyor musun? Diğer filmlere ait dosyaları indirmeyecek şekilde download içeriğini ayarlaman lazım, roket bilimi değil ama bilmeyen de bilmeyebiliyor.

www.dailymotion.com

@hiko seijuro, mesaj attım şimdi :)

@phoarbix, hoca IMDB'de sci-fi olarak etiketlenmiş olmasını şart koşuyor, o olmaz maalesef.

@turkuaz, @disfori, şimdi iki adrese de bakıyorum, çok teşekkür ederim.

Ila 40 mi olacak 41 olmaz mi?

Olursa dr jekyll and mr hide var.

Maalesef yalnızca '40 yapımı filmlerden birisinin sunumunu yapmamı istiyor hoca, '41 başkasına ait.

hiko seijuro yardımcı oldu sağolsun, şu anda %99.2'deyiz :) teşekkür ediyorum kendisine.

primer'ı izledim. iddia ediyorum mindfuckta lider.

soru çok güzel.

ne cevap versem bilemedim. after hours olabilir.

The idiots olabilir Trier'in.

David Lynch'in Eraserhead'i tabii ki. Ama kafa açmada Luis Bunuel filmlerinin üstüne pek film olduğu söylenemez.

dogtooth olabilir

conspirators of pleasure - jan svankmajer
emperor tomato ketchup - shuji terayama
gummo - harmony korine

www.imdb.com

being john malkovich

Elepmant man haric tum david lynch filmleri.

Mauvais sang

Otobus

Pvc

Bay e

Exam

Dreams

Ölüm savascisi

Cradle of fear

Dracula istanbulda

(bkz: bay e) garip mi desem trajikomik mi desem...

pi

Srpski Film.

tree of life. Hiç bir şey anlamadım çok garip geldi.

David lynch - Eraserhead

ve

Alejandro Jodorowsky - Dance of reality


eğer kategori ayırmayacaksanız
Bir kaç absürd japon pornosu var liderliğe oynayan.

Almodovarın çoğu filmi

seyrederken "benim burada ne işim var" dediğim bir festival filmi vardı:
a hole in my heart. www.imdb.com

film de sayılmıyor sanırım mockumentary diyorlarmış, philosophy of a knife.

srpski film bunun yanında çocuk filmi gibi kalır. 4 saat falan sürüyor. ben normalde doktor, ameliyat, hastane vs. fobisi kesinlikle olmayan biriydim. çok rahat girer çıkardım, korkmazdım. bunu izledikten sonra dişim çekilirken ağlayacaktım neredeyse.

el vardı tarlada filan dehşet saçıyordu asdfdasd

www.imdb.com

hayır eskiden korsanlar da öyle yapılıyomuş. tam da bu konuyla ilgili güzel bir video var bak izle bence: www.youtube.com

bu dediğine de değiniyorlar birkaç örnek de gösteriyorlar.

ben sevdigim oyunlari degistirecegim zaman kapaginin renkli fotokopisini cektirir, kitapcigini saklardim hehe. orijinal degillerdi benim bildigim kadariyla da. orijinaller buyuk karton kutularda oluyorlardi. bir de 2000 civari bandrol uygulamasi getirmislerdi. fiyatlarda artis olmustu gereksiz yere onu hatirliyorum.

dedigim olay eksisozluk'te varmis:
eksisozluk.com

orijinal değildi, aldığımız yerde çoğaltılan korsanlardı.
epey bir almışlığım var da oradan biliyorum:)

evet original degildi ama o sekilde basarlardi.

Nerede o eski korsancılar değil mi?

CD'nin üstü baskılı olur, içinden kitapçık çıkardı oyun dair. Ama onlar da korsandı tabii. Orijinal olanlar büyük kutuda satılıyordu bugün olduğu gibi.

Zamanla kitapçıklar gitti tek sayfa kapak geldi, sonra plastik kutular gitti, cd'lerin içine konduğu poşetler geldi. Sonra da internet ele geçirdi galiba hatırlamıyorum :)