üniversite mezunuyum ve ben de cumartesi çıkacağım. öğrenci belgesi alınması gerektiğini hiç duymadım. babası emekliyse pasaportunda çıkıyorsun başka da bir şeye gerek yok.

zaten farklı bir yer var önce oraya gidip biletine görüldü damgası vurması lazım. ilk darbeden sonra çıkarken bana baya soru sordular. öğrenci belgesi görmek istedi yanımda vardı sıkıntı çıkmadı. ondan sonra 4-5 kez daha çıktım hiçbir soru sorulmadı. polisten polise değişiyor ya da eskisi kadar kasmıyolar.

öğrenci belgesine gerek yok, kurumdan alınan belge yeterli.

Türk Telekom'un 20 TL karşılığında bir ay geçerli 1 GB internet paketini kullanıyorum. Yurt dışında fazlasıyla yetiyor.
Bu arada gideceğinin ülkenin haritasını, gitmeden önce çevrimdışı olarak telefonuna kaydedebilirsin. GPS uçak modunda da çalıştığı için rahatlıkla kullanabilirsin. Trip advisor'ın da çevrimdışı özelliğinin olması lazım.

edit: seyahatin uzunluğuna bağlı olarak bazı durumlarda ülkenin kendi hatlarından en uygun olanı kullanıyorum. Bazıları cidden çok hesaplı olabiliyor.

prepaid paket al.

ben de ayrı soru açmadan sorayım buradan.
yurtdışı paketi falan kullanmayacağım. şuan faturalı hattım var. mobil veriyi kapatsam yeterli mi? arama yapıp mesaj atmadığım sürece para gitmez değil mi? eve dönünce 1000 liralık fatura görmek istemiyorum.

her ülke tarifelerin kapsamında olmuyor. bu sebeple 1 hafta 10 gün kullanmayın telefonu çok birşey kaybetmezsiniz.

offline harita yükleyin telefona, internet için de soluklandığınız kafe-restoranları kullanırsınız işte.

geçen hafta viyana'da hazır data kartı aldım, 4 gb 7 euro idi. 6 gün fazla fazla yetti (benim adığımın bir hafta süresi vardı). yurtdışında gittiğim otellerin hemen tümünün wifi'ı çok kötüydü. dolayısıyla otele güvenilmez, sokakta wifi kovalamaya da değmez bence. konu sosyal medya falan da değil, en gerekli olduğu nokta yer-yön bulma. kayboldun mu aç haritayı, yolunu kolayca bul. bu sefer rehberdeki harita bile yetersiz kaldı bana mesela.

@diff, buradan uçak kalkarken telefonu kapatıyosun ya, o sırada mobil veriyi de kapat, tamamdır.

prepaid alıyorum. ispanya'da orange'tan iki sene önce 20 euroya 2 gb paketli aldım. son her gidişimde 20 eur yükleyerek kullandım. diğer yandan telefonun internet bağlantısının olması, bulunduğum yerden keyif almaya engel. çok meşgul ediyor. Bu yüzden tavsiye etmiyorum. Otellerde, kafelerde internete bağlanıp internet aramalarınızı yapın. Çektiğiniz fotoğrafları paylaşacaksanız akşamı bekleyin. Hepsinden öte anı yaşayın.

prepaid +1.

bunun yanı sıra here maps indir. here ile, gideceğin ülkenin haritasını ücretsiz olarak telefonuna indirebilir ve internet bağlantısına gerek duymadan harita işini çözebilirsin.

yurtdışında hat açtırmak türkiyeden daha kolay. al bi kontörlü yabancı sim kart daya internet paketini gör işini.

Peki balkanlardan isviçreye giden bir rotamız var, prepaid kartı yunanistandan alsam bütün ab ülkeleri içinde geçerli oluyor mu, yoksa tek ülke için mi geçerli.

www.aljazeera.com.tr
uygulama yeni. biraz araştırmakta fayda var. riske atmayın.

1 daha temiz duruyor.

ama hostelde kalma amacın ne ? aynı paralara airbnb'den ev de bulursun. benim için hostelin anlamı sosyalleşmek ve farklı insanlarla tanışmak. yorumları bu açıdan değerlendirmek lazım.

1 daha güven verici

@orpheus temizlik ücreti ile baya pahalıya geliyor. ben de evde 1 kişi tanıyacağıma odada 15 kişi tanırım diye düşünüyorum.

airbnb de super host diye birşey var puanı çok yüksek kişiler filtrelerde onu aç. bir de temizlik ve benzeri ücretleri çok cüzi alan hostlar var denk gelebilir bir tane.

Airbnb'de yabanci sitelerde kod veriyorlar, 10-15 euro da indirim oluyor, bakabilirsiniz onlara da.
Seceneklerden 1 daha iyi duruyor eger uzak degilse merkezi yerlere

İkinciye bakarken cüzdanım kayboldu. O derece.

Hepsi dolu olamaz ama ya olursa? Rezervasyon neden istemiyorsunuz ki?

çıkış tarihim belli değil. 3 gün de kalabilirim 10 gün de. kredi kartım yok. bu durumda rezervasyon yapabilir miyim?

Gitmeden ara, dolu degilse gidersin.

rezervasyon yapın minimum kalacağınız gün kadar,
sonra orada hostelle konuşarak uzatırsınız. booking'den kredi kartsız rezervasyon yapabilirsiniz ancak diğer hostel siteleri kart istiyor bildiğim kadarıyla.

Çıkış tarihiniz belli değilse belli olunca rezervasyon yaparsınız? Bazı yerler kredi kartı bilgisi istemiyor bookingte. Çok geç saatlerde varacaksınız en azından ilk gecelik rezervasyonunuz olsun derim.

kredi kartı gerektirmeyen yerler de var en kötü rica edip bir yakınınıza yaptırın ödeme orada olanlardan, hele bir de yaz döneminde gidecekseniz rezervasyon yaptırın bence.
ocakta bizim kaldığımız hostel doluydu neredeyse. boş muhakkak bulunur ama kötü bir yer olmasın.

ayrıca hostel önerisi de yapayım, avenue hostel - oktogon'da. kahvaltısı da ortamı da çok güzeldi.

Film veya diziyi torrent'ten indirebilirsin.
Klavye kullanımı bence gereksiz. Fare kullanabilirsin.
Office kullanabilirsin, markette var uygulamalar.
İstediğin kitaplar varsa iş görür.

ilk kısmı tarayıcıdan zaten pc ile benzer şekilde kullanabilirsin.
ikinci cevap, otg kablo ile klavye-mouse takabilirsin.
üç için gelen kutuna bak.

1)Direk download edeceksin ya da pcden göndereceksin.

2)Evet

3)Ben işlevinin dışında kullanım olarak görüyorum. Denemedim ama klavye kullanacaksan direk laptop kullan, desktop kullan kafasındayım ben.

4)Ben e-book diyince kindle derim tablette olmaz o iş.. Tablet göz yormaktan başka bir işe yaramaz bana göre. O konuda yardımcı olamadım.

microduo flash bellekler var onlardan kullanabilirsin www.google.com.tr

128gb lık olanları da var, ben filmleri buna atıyorum, usb kısmı ile pcye takıp diğer kısmı ise tablette direkt kullanabiliyorum, büyük rahatlık.

tableti 2 senedir neredeyse hiç kullanmıyorum diyebilirim. hediye olarak gelmeseydi aldığıma pişman olabilirdim.

filmleri kablosuz olarak portal.pushbullet.com üzerinden atabilirsin.

yani genelde otel oluyor ama? sen nasıl bir şey istiyorsun?

galiba ucuz bir şey istiyor hostel gibi.

düzgün bir şekilde detayları belirterek duyuru aç ve moderatörlerden yukarı sabitlemelerini iste. burada seni misafir edebilecek birileri çıkacaktır illa ki.

couchsurfing uygulamasını bir deneyin.

cankurtaran'da öğretmenevi var sahilde. ben de daha dün keşfettim, eğer kalınabiliyorsa orada kalınabilir bence.

öğretmen yakınıysanız indirimli de kalmak mümkün. öncesinde bir aramakta fayda var yalnız.

Aslında seslerini hükümete değil bize duyurmaya çalışıyorlar. Başka şekilde duyursunlar seslerini demişsiniz de bu bile yeterince etkili olmamışken başlatacakları bir change.org kampanyasıyla mı duyuracaklardı seslerini? Ben de istemiyorum gencecik insanların sağlıklarını ve iş oraya varırsa hayatlarını kaybetmelerini. Ama onurlu bir mücadele içindeler ve bence biz onları hayal kırıklığına uğratıyoruz yeterince destek vermeyerek.

Dhkp-c li oldukları söyleniyor zaten. Ne kadar doğrudur bilmiyorum. Yine de bence de doğru bir yol değil, yani etkisi olacak bir yol değil. Ölmeseler bile kalıcı hasarlar oluşabilir.

sadece destekçilerinin duymasının yeterli olmadığına neden bu kadar eminsin? bu tür şeyler ufak kıvılcımlardır biri doğru yere doğru anda düşerse çok daha büyük bir şeyin sebebi olma potansiyelini taşır.

ayrıca bir sürü insan hala bir şekilde haklarını aramaya devam ediyorlar sen ana akım medyada sadece bu insanları gördüğün için sadece bu iki insanın hala hak arama mücadelesini sürdürdüğünü sanıyorsun sanırım.

bir siz saçma bulmuyorsunuz muhtemelen. bu da durumu daha vahim hale getiriyor aslında.

o kadar fetöcünün işten atılması hukuki süreçlerle mi gerçekleşti sizce? 20 yıl önce fethullah'a yelpaze sallayan adamı bulup hapise tıktılar, "ne istediler de vermedik" diyenler başkan oluyor yakında. adalet mi bu sizce? hukuk, adalet, savunma hakkı, insanlık onuru ayaklar altına alınıyor siz hala gelmiş "başka iş yapsınlar, bak biri avukatlık yapıyor" diyorsunuz. bu sığlıktır.

açlık grevi'ne gelecek olursak, sözlükte başlığını okuyarak bir çok bilgi edinebilirsiniz hakkında aslında ama bu insanlar ellerinde devlete karşı savaşacak, kafa tutacak bir şey kalmadığı için son çare olarak kendi bedenlerini ortaya koyuyorlar. açlık grevi ses getirmiyor da change.org da yapılan kampanyalar filan mı ses getiriyor, nerede yaşıyorsunuz?

bu kişileri ekşi hariç hiçbir yerde duymadım. görmedim de kimdir nedir bilmiyorum. başlığı gördüğümde kötü şartlardaki kedi köpekler için yardım kampanyası falan sandım hatta başlık o kadar başarısız. ülkenin %95'inin de haberinin dahi olmadığını düşünüyorum. sonuç olarak gereksiz.

diffarentin de dediği gibi bu insanları ekşi sözlüğü ve twitter'ı kullanan insanlar dışında kimse bilmiyor. bu da ülkenin %95'i falan. ya bu kadar alakasız bir eylem ki. tamam hakkını arama demiyorum ama devlet benim hakkımı gaspetse en son yapacağım şey açlık grevi. bilmiyorum ne yapabilirdim ama aihm'e git, elinin altında internet var. tv'ler seni haber yapmıyorsa başka şekilde sesini duyur. birçok şey var yapacak. bu insanlar ölünce olacak şeyi söyleyim. akp'liler oh iyi olmuş diyecek. ülkenin büyük kısmının haberi bile olmayacak. ufak bir kısım da üzülecek. siz de gelip burada oh ne devrimci, ne muhalif diye pohpohlayacaksınız.

ayrıca pkk nasıl bombalı eylem yapıyorsa belirli kesim de açlık grevi vs. yapıyor. o yüzden dhkp-c'nin adını duymama şaşırmadım. terörist demiyorum. terörist olsalar sadece kendilerine zarar vermezler. ama grup yorum'la falan aynı kesimden işte.

1. ölüm orucu değil açlık grevi yaptıkları.
2. khk ile işten atılan kişilerin birçoğu başka iş bile yapamıyor. adam hukuk okumuş avukatlık stajı yaptırmıyorlar. yurtdışına çıkış yasağı koyuyorlar.
3. nuriye ve semih'in adli sicilleri tamamen temiz. hiçbir suçtan ne hüküm giymişler ne de dava açılmış haklarında.
4. seslerini kimse duymuyor fikrine gelince, madem seslerini kimse duymuyordu semih ve nuriye'yi neden içeri aldılar? bugün avrupa birliği'nden bile bırakılmaları ve işlerine döndürülmeleri yönünde talep geldi.

khk ile binlerce insan işten atıldı ama başka işlere yöneldiler. şunu demiyorum. devlet seni işten attıysa kabullen. hakkını tabii ki ara. ama bu şekilde istediklerine de ulaşamayacaklar ki.

sicilleri nasıl bilmiyorum ama dhkp-c ile alakaları olmadığını sanmıyorum. en azından sempatizanları.

devlet bu. en ufak sesi bile bastırmak ister. ama çık dışarı ekşi'yi ve twitter'ı kullanmayan birine sor bu insanları. çoğu kimse adını bile duymamıştır. sadece solcu ufak bir kesim destekliyor.

polis yok hakim yok savcı yok. ee ne yapacaksın ?

asli mesele iş aş değil hak, hukuk. kendinden olmayanı zerre hak vermez bu çoğrafya egemenleri ama her zamanda buna karşı çıkacak ince memedleri karşılarında bulurlar.

Sadece ufak kesimin desteklemesi yanlış oldukları anlamına gelmiyor?

Senin karakterin sessiz mücadeleyi tercih eder, başka işe girmeyi tercih eder, o içine sindiremiyor haksız yere işten atılmayı. İşinden atılan ve açlık grevine gitmeyen başka akademisyenler de var. Hatta direkt dhkp c'li olup açlık grevi yapmayanlar da var.

Herkesin karakteri ayrı. Şurada yirmi satır bizi açlık grevinin saçmalığına ikna etmeye çalışmak yerine çevrende böyle bir şey yaşasa herkesin tepkisi aynı mı olurdu onu düşün.

Açlık grevi saçma, OLABİLİR?
Çoğu kimse adını bile bilmiyor, OLABİLİR?
İsteklerine ulaşamayacaklar, OLABİLİR?

Yaptıkları eylemle size hiiiçbir zarar vermeyen insanlara saygılı olun, olmuyorsanız da içinizden olmayın lütfen.

haklarını araması yanlış demedim ki. bu eylemi yapma amacı ne? ilgi çekmek. e insanlar ilgi göstermiyorsa o zaman yanlıştır. yanlış olan yöntem. yoksa farklı bir şekilde ilgi çekmeye çalışsınlar. 90'lardaki solcu kafası bu. romantik bir düşünce. insanlar sadece öldükleriyle kalacaklar. siz de gelip ince memed diye güzelliyorsunuz.

@black mamba
bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmaya çalışmanın en güzel örneklerini koyuyorsunuz ortaya.

halkın %95 inin bilip bilmemesi önemli değil, o halkın %95i dediğiniz kitle hala bilmiyorsa bu olayı, bilse de sizin gibi düşünürdü zaten. esas sorun bu.

"dhkpc ile ilgili oldukları söyleniyor" filan gibi safsataları bırakın. aihm'e nasıl gidilir, nedir ne değildir onları da öğrenin.
iki insan yakında açlıktan ölecek, siz burada neler söylüyorsunuz. bu kadar saçmalamak size bile lüks.

yahu nasıl halkın bilip bilmemesi önemli değil? sen sesini duyurmak için yapmyıor musun bu eylemi? duymuyor kimse işte. hükümetin de umrunda değilsin.

dhkp ile ilgili olmasının neresi safsata? en iyi ihtimalle sempatizanı bu insanlar örgütün. konuyu daha ilk duyduğumda açlık grevini öğrenince aklıma dhkp-c geldi. yanılmamışım da.

ben de onu diyorum açlıktan ölmesinler işte. ne yaparlar bilmiyorum ama hala 90'lardaki solcu kafasıyla açlık grevi yapmak kimseye yaramaz.

siz biliyorsunuz da ne oluyor işte? üzerine iki dakika kafa yormadan ezberden konuşuyorsunuz.

sizin başınıza gelirse -umarım gelmez- siz daha çok işe yarayacak şeyler yaparsınız. ve umarım yaptığınız şey karşısında "bunun kime ne faydası var yeeaa :(" diyen denyolarla karşılaşmazsınız.

bak kılıçdaroğlu da eylem yapıyor. onu da sallayan yok. bu tarz direnişler zaten kimseye fayda sağlamaz günümüzde. hadi diyelim pasif direniş yapacaksın. kılıçdaroğlunun yaptığı da direniş. ne bileiym cumartesi anneleri var. pasif direnişin bile çeşitleri var. bu kafayla sadece kendine zarar verdiğinle kalırsın. romantik solcu kafası bu. bu insanlar ölünce "şehitlerimiz :(, yoldaşlarımız, direniş!!!111!1" diye malzeme çıkıyor size de işte.

Saçma ya da değil bir yorum yapmayacağım ama yaklaşık 20000 kişi khk ile işlerinden atıldılar. En yakın arkadaşım, yan masamda oturan kız fetöden atıldı, nuriye ve semihin atılma sebepleri olan boykota katıldılar diye çok sevdiğim bi arkadaşımın ablası ve eşi atıldı. Eee devlet geri almak istemiyor kimseyi, her şey göz önünde açlık grevi yaptılar diye nuriye ve semih'i alsalar diğerleri nolacak? Devletin geri adım atmayacağı bu kadar aşikar olan bir olay için açlık grevi yapmanın sadece kendilerine zarar verdiğini düşünüyorum. Eğer ben zaten yaşamak istemiyorum, öleceksem böyle öleyim diye düşünüp başladılarsa da yine çok üzücü, bu işlerden atılmak onlar için dünyanın sonu olmamalıydı.

sanırım black mamba'nın istediği insanların dağa çıkıp, ses getirmek için şehirlerde bombalar patlatması. Bimer üzerinden devletimizin savcılarına kendisini ilettim. Orada açıklar derdini.

bana gayet onurlu, haysiyetli bir direniş olarak geliyor. nasıl direnirse dirensin, hangi yolu seçerse seçsin hepsi değerli insanlar. umarım amaçlarına ulaşırlar.

@protector ahahha ne kafası yaşıyorsun merak ediyorum. ne demişim ben yukarda? elinin altında internet var, aihm var. sen hala kalkıp 90'lardaki eylemleri yapıyorsan geri kalmışsın demektir. kanallar seni haber yapmıyorsa internetten duyur sesini başka bir şey yap. git kılıçdaroğlu gibi yürü ya da.

kullanıcıadımbuolsun + 1

İki insan dışında konuşayım.

Her gun o kadar çok eylem, o kadar çok direniş hareketi oluyor ki; hiçbirinden haberimiz olmuyor. Eğer her gün bianet, diken gibi siteleri takip etmiyorsanız, Türkiye'nin bir yerindeki direnişlerden haber almanız imkansıza yakın. Kazova Direnişi bilmemkaçıncı ayında ses getirdi, benzer direnişler de uzun sürede kamuoyu desteği gördü. Şöyle söyleyeyim kamuoyu oluşturan direnişler %1'i geçmez. Herhangi bir direniş televizyonda haber olmuyor, sosyal medyaya direnişçilerin ailesi ve arkadaşları dışında düşmüyor. Kılıçdaroğlu'nunki de direniş ama o önemli bir figür. O bir şey yaptığında haliyle haber oluyor. Uslu uslu direndiğinde kimsenin haberi olmuyor, kimse sesini duymuyor. Nuriye ve Semih 10 gün açlık grevi yapsalardı, haberimiz olacak mıydı? Bir iki en fazla 1000 kişinin okuduğu sitede haber olacaklardı, hepsi o. Direnişi abartmadığın sürece haber olmuyorsun, üstelik 'bir iki avuç solcu' damgası ile dalga geçiliyorsun ve kimse ciddiye almıyor, kimse görüşünü sormuyor, kimse 'Derdini anlat' demiyor. İnan bana, normalde kamuoyu oluşturulsa, onu geçtim, iki dakika dinleseler destek verecek insanlar bile kim olduğuna bakmadan 'Başınıza bu geldiyse bir nedeni vardır, gidin kendinize bakın' diyorlar. Sadece 'direniş', 'dayanışma' gibi kelimeler sol tandanslı olduğu için ne olduğuna bakmadan, iki dakika bilgilenmeden, neyin neden olduğunu bilmeden 'Iyyy, yivrançsin' yaftasını yapıştırıyor, yasadışı gözü ile bakıyor çoğu insan. Tabu oynar gibi bu kelimelerden kaçarak derdini anlatman gerekiyor, üstelik tam da bu kelimelerin anlattığını pasif, barışçıl bir yöntemle yaparken.

Açlık grevinin çözüm olacağını sanmıyorum ama gerçekten bir kamuoyu oluşturdular. Seslerini duyurabilmek için canlarını koydular ortaya, çünkü ses gerçekten duyulmuyor. Bir akademisyenin, bir eğitimcinin sesi ise zaten yutulur gider dakikalar içinde. Bir yandan büyük takdir ediyorum, hiç kimsenin yapamayacağı bir iş. Bir yandan 'Ah be, yitip gidecekler' diye üzülüyorum.

İki insana dönecek olursak, mahkemede beraat ettikten sonra, sakin sakin direnişlerine devam ederken, açlık grevi büyük destek ve tepki almaya başladığında birdenbire bir bakanın 'Bunlar DHKP-C'li' dendikten sonra, apar topar mahkeme kurulup tutuklanması bile yeterince ikna edici benim için.

bir eylemin ne zaman nasil sonuc verecegini tahmin etmek zor. gezi parkini hatirlayin. 10-15 kisiyle basladi, tum ulkeye yayildi. rte ucagina binip ulkeyi terk etti korkusundan.

nuriye ve semih'e gelince, asagida bazi arkadaslarin bahsettigi gibi kyk ile isinden uzaklastirilanlar herhangi bir firma'da is bulamiyorlar. devlet (akp), acik acik tehdit ediyor, firmaya yazi gonderiyor sen bu adami ise alirsan basina is acarim diyor. isten atilanlar, bari yurtdisina gideyim diyor. yok izin vermem diyor devlet, is de vermem (verdirmem) sana..burada acliktan oleceksin diyor. ve sen cikip diyorsun ki bu nuriye uzerine semih uzerine dhkpc suclamasi var falan da var filan da var. herhangi bir yargi karari var mi? cevap, yok. gecenlerde, internette nuriye ve semih'in yakin zamanda alinmis temiz kagidi vardi. haklarinda herhangi bir teror sucu vs yok.

kyklarla uzaklastirilanlarin %90ni akp'nin kendinden olmadigini bildigi tayfa. yani sen onlara yalakalik yapmazsan, seni pkkli dhkpcli ya da fethocu ilan etmemeleri icin bir sebep yok. bak, benim kardesimi kyk ile uzaklastirdilar. eminim burada da onun gibi onlarca, yuzlerce kisi vardir da sesleri cikmiyordur. bizim ailede, dayilardan-teyzelere kadar tut herhangi bir cemaat ya da akp ile baglantisi olan adam yok. biz, ataturkcu'yuzdur, mhpli akrabalarim vardir; ama akpye bir oy bile gitmemistir. nuriye ve semih'in basina gelenlerin kardesimin de basina geldigi icin neler oldugunu cok iyi biliyorum. akpnin nefreti, fethoculara karsi degil; cumhuriyet-demokrasi diyenlere karsi, halifeligi kaldiranlara karsi..

biz ailecek pkk vs turevlerinden nefret eden insanlariz. ama suan, siyasal islamcilardan daha cok nefret ediyoruz.

nuriye ve semih, neden bu aclik grevine basladi: cunku toplumun, kendilerine basina gelenlerini ogrenmesini istiyorlardi. ben, hukumette bir gram vicdan oldugunu dusunmuyorum. zaten olsaydi, hergun gelen sehit haberlerine karsi duyarli olurlardi. hatirlayin, zamanin basbakani-simdinin cumhurbaskani olen askerlerimiz icin "kelle" diyordu. kendileri altin klozetlere sicarken, copten beslenen insanlarin oldugu bir ulkede yasiyoruz biz. tum bunlari yapan, bilin adamlarda vicdan olur mu? semih ve nuriye bize, halka sesleniyor; vicdansiz haramzadelere degil..

elinin altinda internet var diyorsun da, turkiye'de genclerin bir kismi haricinde kim interneti bir seyler ogrenmek icin kullaniyor? internet, halkin geneline inebilseydi, suanki iktidar partisi olmazdi. insanlar, sacma sapan tvleri izlemekten baska bir sey yapmiyor. onlar da zaten, iktidar partisinin propaganda araci. sen, kac tane kanalda nuriye ve semih'in haberini gordun?

aychovsky+

öldükleriyle kalacak olan,bit kadar bir kitlenin belli günlerde anmalar düzenleyip sonunda unutulacak olan kişilerdir.
saçma,gereksiz,manasız bir grev.

bence de saçma gereksiz manasız ve bu insanların gerçekten de pkk ve dhkpc ile bağları olduğunu düşünüyorum :d
akp'den de nefret ediyorum ama solculuk adı altında kürtçülük yapanlardan da bi o kadar nefret ediyorum
onlara destek vermeliyiz diyenleri de anlamıyom? napcam ki destek vermek icin, ben de mi yemek yemiyim?

the beste +1

akp hükümetinden, çomarlardan, dincilerden ne kadar nefret ediyorsam kürtçülerden ve pkk sempatizanlarından o kadar nefret ediyorum. son zamanlarda sözlükte kürtçülük ve terör seviciliği çok arttı. mesela o kırmızı fularlı teröriste bir ton güzellemeyi okuyunca iyice nefret etmeye başladım.

nuriye ve semih'in terorist oldugunu dusunen arkadaslar hangi kaynaga guvenerek oyle dusunduklerini yazabilirler mi? kaynak gtunuz mu? heyallahim ya..

hadi diyelim, bu adamlar uzerine bir suclama vardi. devlet neden bu vakte kadar bekledi? ben ogrencilerine kendi siyasi dusuncesini yansitan hocalarin bulunduklari pozisyonda tutulmalarini dogru bulmuyorum. yalniz bu herkes icin gecerli bir durumdur. siyasal islamcilarin da dusuncesini ogrencilerine empoze ediyorsa, onlarin da orada olmamasini istiyorum. geciniz bunlar, bin yil onceki ilkel kafaniz birakin artik.

bu ulkede akan kana, yapilan yolsuzluklara, haksizliklara karsi cikinca zaten terorist olursun.

Nuriye ve Semih arkadaşımdır. Direniş sürecinde tanıştık, ilk gözaltıları yaşadıkları sıralar. Tutuklandıkları zamana kadar yanlarında olmaya çalıştım. Şimdi de eylemlerinin ve taleplerinin destekçisiyim.

Nuriye de, Semih de işinden atıldığının ertesi günü açlık grevine başlamadı. İşe iade davaları açtı, imza topladı, TBMM'ye gitti, fax çekti, insanlara neden işlerinden atıldıklarını anlattı, paneller düzenledi, tüm bunları yaparken ise defalarca kez gözaltına alındı ve polis şiddetine uğradı. Yaklaşık 6 aydır İnsan Hakları Anıtı heykeli önünde onlarla bir kez konuşmayıp "bence yapmamalılardı başka yollar var yani" demenin samimi olduğunu düşünmüyorum.

Tüm bunları görmezden gelmek demek, haksız ama güçlü olanın, yani şu anda devletin yanında saf tutmak demektir.

(bkz: açlık grevi ve ontolojik alçaklık)

Bunun haricinde, burada "ben de mi yemek yemiyim ya bence bağlantıları var yani :d" yazan insan en hafif tabirle ahlaksızdır. Bu insanlar her an geri dönülemeyecek şekilde sağlıklarını, hatta hayatlarını kaybedebilirler, ben göğsüm sıkışmadan, onları düşünmeden uyuyamıyorum, sizse kakara kikiri yapmanın derdindesiniz.

Nuriye'nin bir tek gülüşüne, Semih'in gitarıyla çalıp söylediği bir tek şarkıya kurban olun ulan.

Cevaplarin bir kismini ve sizin duyurunuzu okuyunca insanligimdan utaniyorum, kalbim paramparca. Biz ne zaman boyle olduk diye sormuyorum, zira bir onemi yok su noktada. Dhkpcli olsa ne olur olmasa ne olur? Kimin adalet hak edip etmedigine kim karar veriyor? kimin hukuk devletinde yasamayi hak edip etmedigine kim karar veriyor?

@kassi şu yorumunu okuyan da sevgi kelebeği, hümanist biri sanacak seni. dhkp-c'li olsa ne mi olur? bak bu örgüt terör örgütleri listesinde. insanları öldürüyorlar. ama kalbin paramparça öyle mi? adil olmadığını nerden biliyorsun? dhkp-c'li iseler atılmalarının neresi adaletsiz?

black mamba, bahsettigim baska bir sey. siz diyorsunuz ki, birileri bir listeye insanlarin ismini yazdi, bu insanlar fetocu oldu ve isinden atildi, ok, ve bunlarin bir kismi baska bir is buldu onu yapiyor. onlar da yapsin.
ben diyorum ki, kim olursa olsun, birisi bir listeye bu insanlarin adini yazdi diye - geri donusu olmayacak sekilde ve yargi yolu kapali olarak - isinden atamaz. atamamali. kim olursa olsun. hukuk devletinin gerektirdigi ilkeleri benimsemek sureti ile yargilamani yaparsin, bu insanlarin teror orgutu uyeligini tespit edersin atarsin. ancak yasadiklarimiz bambaska bir sey.

evet ocalan cok kotu, pkk kaka, dhkpc katil, ucuz milliyetcilikten kusmak istiyorum artik. yarin adiniz dhkpcli listesine yazilir isinizden olursaniz adaletin herkes icin gerektigini anlarsiniz. cunku, boyle insanlar var! gercekten hicbir teror orgutu ile alakasi olmadigi halde isinden atilan, hicbir yerde is bulamayan - ve aslinda baska is yapmak zorunda da olmayan - sesini duyuramayan, yasami alt ust olan insanlar var. sadece muduru kendisinden hoslanmadigi icin ve adini o listeye yazma yetkisine sahip oldugu icin isinden atilan, birak teror orgutu uyeligini, survivordan otesini izlemeyen, apolitik insanlar var.
nuriye ve semih dhkpc'li diye aslinda var olan bu insanlara gozunuzu ve kulaginizi kapayarak yasayamayi secmek sizin tercihiniz.

yasanan hukuksuzluga bir butun olarak karsi cikanlari populist bir yaklasimla terorist ilan etmek tam da gunumuz turkiyesine uygun. bu nedenle soylediklerinizi ciddiye alamiyorum.
ne onemi var evet. kim karar veriyor evet. idare ne zaman buna karar verir olmus?

Mahkemeler ne gune duruyor? ceza muhakemesi hukuku neden var? hukuk devleti, adil yargilanma, seffaf yargilanma ilkeleri neden benimsenmis? dhkpcli diye bunlari yoksaydik, bunun sonunu kim belirleyecek? kime gelene kadar bu ilkeler yok sayilacak? ne zaman bu ilkelerin yok sayilmasina dur denecek?

nuriye ve semih icin bu ilkeleri yok sayalim teroristler, peki black mamba ya da kassiopeia icin yok saymayalim'in kararini kim verecek? ne zaman ulke 'yeterince' yasanilmaz bir hale gelecek de ya hukuksuzluga dur diyelim diyecegiz?

ayrica, benim ve yasamim hakkinda en ufak bir fikriniz yok, benim humanist olup olmadigimin kararini vermek sizin haddinize degil.

birileri "bence terörist yaa:d" demiş. şaka mı bu?

nuriye hoca'yı bizzat tanıyorum. sevecen, güler yüzlü biri. solcu bir kimliği olan biri ama ulu orta haykırıyor da değil. dhkp-c ya da pkk'lı ya da terörist falan olduğuna inanmıyorum! madem bağlantısı vardı ve biliniyordu, kamuoyu oluşturulana dek neden alınmadılar gözaltına?

açlık grevine başlamadan önce 200güne yakın oturma eylemi yaptılar. haberiniz oldu mu? peki neden oturma eylemi yaptılar? çünkü demokratik haklarını kullandıkları için cezalandırılar. berkin elvan protestolarına katılmasıydı nuriye hoca'nın suçu. 3 ay kadar tutuklu yargılandı, beraat etti. öyp'li idi ve tez yazıyordu. hapisteki süresi tez süresine eklenmediği halde zamanında teslim etti. bürokratik gevşekliklerle tezi zamanında kabul edilmedi ve öyp'den ihraç edildi. tazminata mahkum edildi... sonra iade davası açtı, kazandı. işine geri döndü.

kaybetmek hükümete dokunduğu için khk ile atıldı. yine haklar arandı. oturma eylemi yapıldı. sadece oturdular. polis gözaltına aldı. falan filan...

sonra açlık grevine başladılar. 4 ay oldu, insanlar haberdar olup onları desteklemeye başlarken soylu ya da soysuzlar terörist ilan etti kendilerini. bu kadar. tüm olay bu.

başta sorduğum soruyu tekrar soruyorum; madem bunların bağlantıları vardı daha önceden, neden daha önce yargılanmadılar ya da beraat edildiler?

iki kişi kendi işlerini geri almak için açlık grevinde değiller artık, toplumsal bir simge haline geldiler. zaten hükümet de o yüzden bastırmaya çalışıyor onları. önemli iki figür onlar.

Hayir. 100 mlden buyuk kapta sivi sokamazsin. Su, krem, sampuan, parfum de dahil

değil.

Normalde mümkün değil ama şu ana kadar bütün yurtiçi uçuşlarda elimde su ile bindim ben. (500ml küçük sulardan bahsediyorum)

Yalnız şunu anlamadım siz uçağa 8lt su ile binmeyi planladınız ve bu miktarda suyu içemeyince mi kurudunuz?

kardeş duş mu alıcaktın mesafen çok mu uzundu? 8 litre suyu napıcaksın ucakta?benım cantamda genelde 500 ml su olur- sıkıntı da cıkarmazlar.nadir olarak uyarırlardı ucaga bınmeden bıtırın adın derlerdi.

münkğün son güvenlikten geçtikten sonra 4 tlye 0,5 litrelik sulardan istediğin kadar satın alıp uçağa sokabilirsin

o zaman elime 500ml su alayım sorun olmaz umarım. 30 kuruşluk şeye 4 lira bayılsam da vermem :(
çantadadaki boşlukları suyla doldurayım demiştim nolur nolmaz diye ondan aldım 8 litre su.

Normalde yasak ama geçen binişimde çantamdaki yarım litrelik suyu attırmadılar neden anlamadım.

güvenlikten geçerken yasak ama geçtikten sonra alıp sokulabiliyor. mantığını ben de bilmiyorum.

mantığı içinde antin kuntin sıvı dolruup uçağa bnilmemesi sanırım. bende de bazen geç diyorlar bazen attırıyorlar tam nalamadım. ama yurtdışında genelde attırıyorlar. yurtiçinde de gece ucağıysa kimse sikine takmıyor açıkçası çanta xrayden geçerken kimse ekrana bile bakmıyor

kural olarak 100ml'den fazla olan sıvıları sokmak yasak. reçeteli ilaç ve bebek mamaları gibi istisnaları var sadece ama türkiye'de çok fazla takılmıyorlar bu kurala. kaç defa 500ml'lik su ile geçmişimdir kontrolden. 6-8 litre abartı olmuş tabi onu affetmezler doğal olarak.

yasağın sebebi de dışarıdan kaynağı bilinmeyen bir sıvıyı uçağa almamak. o yüzden kontrolden sonra satılan sularla binilebiliyor. sorun su olması değil yani.

düzelmez.

Binaların arasında bazen çekmediği oluyor belli noktalarda.
O değil de allah çektirmesin.

Evdendir belki. Annemin evinde hangi hat, hangi marka telefon olursa olsun cekmez mesela. Komsu evlerde boyle bir sorun yok ama. Boyle bir sebepten olmadigini dusunuyorsaniz operatorunuzu arayin anlatin. Bir islem yapiyorlar hemen, işe yarayabilir. Daha once vodafonedayken telefonum full cekmesine ragmen iki gun boyunca tum arayanlara kapali calmis. Aradim Vodafone u duzelttiler.

Bir anne bin insana bedel. Insanlar demen iyi olmus. Guzel.

Cam kenarinda genelde daha iyi cekiyor gozlemledigim kadariyla. Cama yakin yerde de ayni sorun oluyorsa bence once operatoru aramak lazim.

sayın lamira,

evet cam kenarında daha iyi çekiyor gibi ama baykuş gibi cam kenarında yaşamak istemiyorum.

ben yapı olarak genelde iç kesimlerde yaşamaya programlanmışım.

o şekilde evrimleşmişim.

camdan insan görmek falan bana ters.

otobüste/uçakta bile cam kenarı değil koridor alırım.

evde de yatağı koridora aldım, orada yaşıyorum.

Hala gencsin, pencere kenarina alisman icin onunde uzun yillar var. Pencere guzel, pencere cici. Pencere mis. Ohh.

Aynı sorun sebebiyle telefonumun anakartı değişti. Gerçi çekmeme aralığı benim anlık değildi, baya uçak modunda gibi, wi-fi dışında hiçbir şeyi kullanamıyordum. Yine de seninki de teknik servislik bence.

Cihazı yurtdışından mı aldın?

hostellerde genelde paralı çamaşır makineleri oluyor, orada yıkıyor millet.

çamaşırı biriktirmeden yıkarım, birden fazla kişi toplanıp makinaya atılabilir çamaşırlar demi?

Ben olsam hosteldeki kimseyle camasirlarimi yikamazdim. Onun disinda camasir deterjani satiyorlar ve makine ile kurutucu oluyor.

Hostelde parasini verip yikarsiniz ancak ben de tanimadiginiz kimselere birlesip camasir yikamanizi tavsiye etmem. Ayrica pahali tisortlerinize o acayip makinalarda yazik olma ihtimali hic az degil... Kirli camasir atip daha kirli teslim aldigimiz oldu bizim hostel camasir makinalarindan mesela...

kaç gün gideceksiniz ki, eğer iç çamaşır ve çorabı her gün gözden çıkarıp atacaksanız -bunu yapan çok- her gün için tişört götürmeyi deneyin. Zaten ince oldukları için yer kaplamaz.
Olmadı, bir iki tanesini elde yıkarsınız.

Ben de her gün iç çamaşır değiştirmezse ölecek hastalığındanim. Yanımda sürekli kirli poşeti olur. O poşette camasirlarimi, tshirtlerimi biriktirir yıkanacak kadar çok olduğunda bı hostelde parasıyla yikatirim. Tek tek yıkamanın bı alemi yok, çok yer de kaplanıyor zaten.

makine 3-4 euro bir şeydi sanırım, kimseyle birleştirmek zorunda değilsin. istediğin gibi yıka

sınav senin format bilgini değil ingilizce seviyeni ölçüyor. %100 farklı olsa bile kelime çalışmış olursun, çöz gitsin.

İngilizce değişmedi sonuçta. Yardır gitsin. Hic bir sey olmasa Kelime ogrenirsin çevirilere sorulara aşina olursun

ilkokul mezunu olmak bile yeterli. kantin işletmeciliği, hademelik gibi kadrolara bakabilirsin.

öğretim görevlisi olarak çalışmayı kastediyorum

yoksis.yok.gov.tr

yeteri kadar protein alıyorsan spor yaptığın gün bile almana gerek yok. yediklerine bağlı.

Telefon ne hangi bilgiler

hafıza elemanları zarar gördüyse kurtaramazsın.

android ise, parçalanan sadece ekran ise, ekran çalışmıyorsa ve ekran desen kilidi yoksa usb'den bilgisayara takıp kendiniz de kurtarabilirsiniz.

iphone 5

Tenis oynuyorum.

Örneğin; şehirdeki etkinlikleri takip ediyorum aktif yaşıyorum. Uygun olanlara katılıyorum.. Birini davet ediyorum o da birini davet ediyor falan filan.. ya da direk davet geliyor uygunsa ok diyorum.. zaten hergün bir etkinlik oluyor.. böylelikle hem rutinden çıkmış oluyorsun hem mekan değiştirmiş oluyor şehrin yeni yerlerini keşfetmiş oluyorsun, insan içine karışmış oluyorsun, yeni insanlarla tanışıyorsun, sonra yeni planlar yapıyorsun.

yeni insanlar tanıyıp yeni şeyler keşfetmeye çalışıyorum.

(bkz: seks)

Sinema, tiyatro, festival, konser, gösteri ne varsa gidiyorum.

bulunduğum ortamlarda insanlarla kısa muhabbetlere giriyorum.

duyuruda zirve düzenliyorum

1. Kalacaginiz yerlerin booking sayfasinda yazar sac kurutma makinesi sagliyorlar mi olmadi yorumlara goz atin derim.
2. No idea.
3. Hirka ya da yagmurluk alsaniz yeter bence, o da aksam giymek icin cok soguk olacagini sanmiyorum.
4. Burda kucuk seyahat kaplarindan alip onlarla sampuan krem goturebilirsiniz. Ben dis macunu da goturuyorum yanimda orda aramayayim diye.
5. Hostel dolabi kilitlemek icin kullanacaksiniz sanirim, alabilirseniz asma kilit alin derim. Bisiklet kilidini dusunemedim.
6. Ben yastik kilifi goturmustum yanimda, yastiga gecirmedim uzerine serdim hep. Ama kagit havlu uyurken rahatsiz eder bence.
7. Mac filan kullanmiyorsaniz cidden yuk olur bir de onu nereye koyacagim ya calinirsa filan diye dusunurdum ben olsam.

Bonus : hic zorlamaya gerek yok, orada kesin birileriyle tanisirsiniz olmadi tek basina olmanin keyfini cikarsiniz en olmadi gidince yazarsiniz birileri cikar muhakkak.

Iyi eglenceler !

hayır kamp değil. gezmek yerine başka milletten insanlarla oynamak isteyecek kadar çok seviyorum tenisi. daha güzel anılar bırakır diye düşünüyorum.
terlik hiç aklımda yoktu, mutlaka alayım bir tane. matara da alayım. yastık kılıfına da güvenmiyorum evet.
tavsiyeleriniz için teşekkürler.

Bu dediginiz uc sehirde de cesitli hostellerde kaldim, yaz aylarinda hostele cevirilen ogrenci yurtlariydi cogu da. Sac kurutma makinasi genelde oluyor bu tip hostellerde, resepsiyona sorarsiniz.
Raket goturmeniz iyi bir tercih olmayabilir, saha bulacaksiniz, rakip bulacaksiniz da rakete kalacak is. Bu ikisini bulursaniz raketi de bulursunuz bir sekilde. Bilgisayar kesinlikle almayin.

Yastik kilifi alabilirsiniz. Bir hirka ve yagmurluk da isinizi gorecektir, ara sira yagmur yagabilir ama o tarihlerde soguktab donacaginizi sanmiyorum. Bonus olarak da turklerle filan takilmayin gidin baska memleketlerden insanlar taniyin. Iyi gezmeler.

Raket olayini hic aklim almadi benim. Yani tanidik yere gitseniz neyse de, hostelde zaten gezme derdinde olacak herkes tenis icin birini bulmak epey zor.
Bilg. almayin +1
Havlu unutmayin

Raketi kabine sokamayabilirsiniz ve bagaja vermek ister misiniz onu düşünün, bilgisayar da kesinlikle almayın. Partner bulmadan da gitmeyin götürecekseniz.

saç kurutma makinesini yük yapma. hostellerde genelde olur.
raket olayını ben de anlayamadım.
yağmurluk tarzı hafif bişey al mutlaka. avrupanın havasının ne olacağı belli olmuyo. günlük güneşlikten birden bardaktan boşanırcasına yağmur yağmaya başlıyo.
diş macunu, diş fırçanı buradan götür. şampuan olarak da küçük yol şampuanları var ya onlardan alabilirsin bence.
asma kilit almak mantıklı.
yastığın üstüne bez demişsin de bu kadar titizsen zaten hostelde kalman çok zor. bazı şeyleri görmemen lazım. korkma bitlenmezsin.
laptop kesinlikle alma. sana ekstra ağırlık yapar. gezerken bi de onu mu taşıycaksın. telefondan halledersin.
gelişine gez. yani türkmüş, yabancıymış, umursama. bulursan gezersin, bulamazsan tek takılırsın.
küçük bi el havlusu alabilirsin giderken. bol iç çamaşırı ve çorap al. bi de küçük para kesesi alabilirsin.
ağrı kesici ya da kullandığın ilaç varsa mutlaka al.
bi de terlik al, hostelde lazım oluyo. ben akıl edememiştim, hostelde spor ayakkabılarla pek rahat olmuyo.

Takilcak kimse buldun mu bilmiyorum ama bulamadiysan couchsurfingin mobil uygulamasının hangouts diye bi olayi var. Gezginler arasinda anlık bi araya gelme şeyi, baya işe yarıyor

şofben kullanılırken güneş enerjisinin vanası kapatılır kural olarak. bunun ne amaçla yapıldığını mı soruyorsunuz? öyleyse ben de merak ediyorum. sebebini hiç öğrenemedim.

cevabı basit, basınç. Güneş enerjisinin basıncı, soğuk suyun basıncından ve şofbenin giriş basıncından düşük olduğu için soğuksuyun bir kısmı yukarı tırmanır ve sonunda güneş enerjisinin deposunu doldurur.

@diffarentiationation evet

@cursor hocam iyi de şofben elektrikli resimdeki gibi. onun basınca nasıl bir etkisi olsun? yani su sadece içinden geçiyor. peder bey şofbenin elektriğini açmayınca (şofbenin sadece duş başlığını kullanmak için) su atmadığını söyledi. ben elektriğini açıp sıcak suyu (g. enerjisinden gelen suyu) tekrar ısıtmak için kullandığımda suyu atıyor.
hava yapıyor gibi durum mu var acaba?

cevaplarınız için teşekkürler.

Dengeleyici vana olduğunu sanmıyorum. Normalde sıcak su ve soğuk su hatları bağımsızdır. Ancak, şofben tarafında sıcak su ile soğuk su sistemi birbirine karışıyor. @soulforge'un dediği gibi bu durumda soğuk su hattı ile sıcak su hattı birbirine bağlanmış oluyor. Bu durumda soğuk su yukarı doğru çıkacaktır ve güneş enerjisinin tankına aşağıdan su çıkışından girdiği için yukarıdaki şamandıra sistemi de işlevsiz kalacaktır ve güneş enerjisi taşacaktır. Şofben'in basıncı etkilemeyeceğini düşünüyorsanız yanılıyorsunuz, şofben hem türüne göre belirli bir basınca ihtiyaç duyar ve girişlerinde akış sensörleri ve diğer kontrol elemanları olur, hem de içerisinde ince borularda ısıtma gerçekleştiğinden doğal olarak akış değişir. Soğuk su tarafından gelen daha yüksek basınçlı su, bu sistem ile karşılaştığında aynen elektriğin paralel bağlı dirence sahip elektrik devrelerinde olduğu gibi karşılaştığı direnç oranında hem yukarı hem de şofbenden akışa devam edecektir.

Bunu engellemek için güneş enerjisinin daire girişine bir çekvalf takacaksınız ve yukarı çıkışı engelleyeceksiniz. Yalnız yine güneş enerjinizden gelen su basıncı yüksek olamayabileceğinden yaysız bir çekvalf takmanız daha yerinde olacaktır diye düşünüyorum. Yoksa aşağıya gelen sıcak suyunuzun debisi azalabilir.

Sonuç olarak, sular bir noktada birbirlerine karışıyorlarsa güçsüz olan yönde akış sürer.

Peki hocam tesekkuler. Gunes enerjisine giden vana var. Eger sofben kullanacaksak g. enerjisini devreden cikartacagiz sanirim.

Sorularına cevap değil ama bi arkadaşım çalışmıştı, haftada en az 1 gün toplanıp koşu yapma gibi bi şartları vardı yanlış hatırlamıyorsam. Dur buraya yönlendireyim baksın bi :)

Bisikletlerine iyi diyorlar. Çalışma koşulları hk. bilgim yok.

dağ bisikletlerinden birini sürüyorum ben. yol bisikletleri de iyi. f/p ürünü hepsi.

btwin bisiklet sakın alma. ben aldım 2 sene sonra çöpe attım.

4 btwin bisiklet aldık şimdiye dek. İkisi tur bisikletine çevrildi. Çıkınca en az 300 km yapıyoruz. Sorunsuzlar. Ben aşırı kiloluyum. Triban 3 var, günlük işe git gel 40 km yaptığım zamanlar oldu, (avcılar-hadımköy) onda da sorun yok.

Bisikletim var iki yildir sorunsuz kullaniyorum.

Elektrikli katlanır bisiklet über bi icat bu arada ama tembelleştirir. Pedalları kullanmaz hale gelirsib.

"biz burada birbirimize bey/hanım yerine doğrudan adımızla hitap ederiz çünkü modern bir şirketiz" gibi samimiyetsizliklerden iğrenmezseniz, çalışma şartları fena değildir.

kısa bir süre reyon görevlisi olarak çalıştım, mağaza sorumlusuna bağlı olarak şubeden şubeye değişir tabii ama şartlar hiç güllük gülistanlık değildi.

bey/hanım demediği üstünün gözüne girmeye çalışan departman müdürleri ve mesai saati dışında insana kitledikleri angarya etkinlik ve aktiviteler(bugün halk koşusu yapalım sonunda herkese küçük çanta dağıtalım, yürüyüş yapalım, su kayağı yapalım, havuza gidelim insanları bilinçlendirelim ürünlerimizi övelim vs.) dolu.

eğer benim gibi böyle şeylerden hoşlanmayan biriyseniz tavsiye etmem. işe aldıkları tüm insanların sporcu bir kimliği olmasına önem veriyorlar, bu büyük ihtimalle genel merkezde de öyledir çünkü çekirdekten yetişip kademe kademe şirket içinde yükselen insan çok. ilgileniyorsanız başvurun, onlar da sizinle ilgilenirlerse geri döneceklerdir.


bisikletleri için reyondaki arkadaşlar size doğru şekilde yardımcı olur, fiyatına göre fena da bisikletler değil, montaj ve garanti süresince bisikletinizle ilgilenirler de ayrıca. başlangıç için alınabilir bisikletleri var sonradan daha düzgün bir şey almak daha mantıklı.

Ben geçen yıl şehir bisikleti aldım çok memnunum valla

abd başkanlık seçimleri sayesinde. çok okudum ve izledim. bunların hepsi de mecburen ingilizce idi.

başarıdan kastın ne bazısı 55 65 alınca seviyor ben ise 90 üstü almak için giriyorum sınava.

S90 üstü almak için kasan "dil ilahlarından" biri değilsen otur deli gibi kelime ezberle. Okuduğunu anlayamadıktan sonra gramer bilmen birşey ifade etmez. Yds kpds ve üds de çıkan paragrafları al önüne bilmediğin kelimeleri listele ve ezberle onları. Zamanla aşinalık kazanıyorsun zaten hepsine.

genel kanı çok fazla ingilizce okuma yapmak, haber sitelerini takip etmek

hayatıma ingilizceyi dahil ederek. oturup sırf yds için çalışırsan bir yerde mutlaka tıkanırsın, ilerleyemezsin. bunun yerine ingilizceyi sevmeye çalış, onu bir zorunluluk olarak görme. ingilizce müzik dinle, film izle, kitap oku, sosyal medyada ingilizce komikli siteler takip et, yabancı arkadaş edin onunla lafla. yoksa olmaz o iş.

samsung 4 senedir tık demedi.

samsung.

Samsung değil demeye geldim. 5 yılı dolmadan bozuldu.

Arçelik al 20 senedir tık demedi. Her ürününü en az 20 yıl kullanıyoruz.

Niye asıl işi buzdolabı yapmak olan bir markadan almıyorsunuz?

arçelik +1

Bosch

prag

sözlükte başlığı bile varmış ama herkes farklı yazmış. galiba bu karşılaşmanın kazananı yok.

bence prag ve budapeşte'yi gezip bratislava'yı sallayabilirsin.

yok illaki bratislava ve krakow'u görmem lazım planımı ona göre yaptım diyorsan bence kesinlikle prag'ı seç. ben genel kanının aksine budapeşte'yi bayağı overrated buluyorum ama bratislava'dan her türlü iyidir.

@i'm cool+1 illa ikisinden biri dersen prag

Bence ise ,illa ikisinden birini diyorsan BudaPeşte efsane şehir.

budapeşte der geçerim, prag kısmen daha popüler olsa da budapeşte tokatlar.

Budapeste. Prag'da pek bir sey yok, 1 gun takildiktan sonra "ee?" dersin. Bratislava hepten zaman kaybi. Bratislava sendromu:D

bu soruya ben senelerdir prag diyorum. hatta hala ucuslarimi mumkun oldugunca budapeste berlin falan degil prag aktarmali alirim gidip favori pubimda birkac bira icip arkadaslarimi goreyim diye.

ben sehrin dogal atmosferini seviyorum. insanlari sahane. budapestede o havayi yakalayamadim. ama budapesteyi pragtan daha cok seven bir suru insan gordum. ben budapesteyi pragla ayni klasmana bile sokmuyorum sahsen.

bu arada bratislavaya hic gitme. onun yerine prag'tan wroclaw'a gec 1-2 gun, oradan krakowa gecersin. prag - wroclaw arasi 4 saat.

Prag

krediye göre değil haftalık ders saatine göre. fiyatları da verilmiş.

2*3*14*1,69=142,96

bayır da çıkmamız gerekecek derken ne demek istedin? yokuş çıkmaktan mı bahsediyoruz, zemini toprak ya da daha zorlu olan bir yoldan mı?

baktığınız bisiklet dağ bisikleti, altus ve deore falan dediğiniz grup setler de dağ bisikleti grup setleri. üzülerek söylüyorum ki eğer gideceğiniz yol tamamıyla asfaltsa 2 haftadır yanlış hedeflenmiş olarak gözlerini kanatıyor olabilirsin.

Yokuş evet ama asfalt bir yokuş. Toprak zemin neredeyse yok diyebilirim.

Bu bisiklet şehir/trekking olarak geçiyor tüm satıcılarda. Gittiğimiz bisikletçi de bu bisikleti önermişti. Lastikleri gösterdi dağ ile yol bisikleti arasındaydı.

amatör olduğun için limit 2000 mi belirlediniz? ben 5 sene 300 liralık bisikletle okula gidip geldim hala da kullanırım, yeni mezun oldum. limiti fazla belirlemiş olabilirsiniz.

herkesin bütçesi farklı tabi. Neticede 10.000 - 20.000 TL'ye de bisiklet olduğuna göre 2000 TL bisiklet için çok yüksek değil diye düşünüyorum.

alanı büyük olan decathlon'lardan birine gidebiliyorsanız bir gidin. oradaki yol bisikletlerinden birini deneyin. ince teker, duruş şekli gibi şeyler sizi eğer aşırı rahatsız etmiyorsa -belli bir seviyede kesinlikle rahatsız edecek, ilk kez tecrübe edene zor gelir çünkü- yol bisikleti seçenekleri konusunda yardımcı olmaya çalışırım.

Kron Tx450 hibrite bakabilirsiniz, amortisorlu sehir bisikleti. Arazide, tas toprak yolda, elbette bir dag bisikleti kadar olmasa da sürüs keyifli. Su an hem sehir icinde hem de toprak yollarda kullaniliyorum; memnunum. Eger sadece beton ise, yollar düzgün ise amortisorsuz modellere bakin,daha hafif oluyorlar.

Yalniz lütfen Kron`dan bisiklet aliyorsaniz ilk günden gidip güzel bir sele alin kendinize. Seleleri korkunc, sadece rahatsiz olmasi degil; her sele belli bir yoldan sonra kicinizi agritir; ama deriyi inanilmaz tahris ediyor.

Onun disinda Merida´nin sehir bisikletlerine de bakabilirsiniz ayni fiyat bandindan.

www.ziraat.com.tr

hangi ülkede olduğuna bağlı olarak bu şubelerden birini arayıp, duruma dair bilgi ve yardım isteyebilirsin.

sözlükte eski bir entry'de numaranın başına 0090212 konulduğunda yurtdışından da ulaşılabiliyor denilmiş.

türkiye'de birine skype, facetime vs üzerinden ulaşabiliyorsan onun aracılığıyla da konuşabilirsin müşteri hizmetleriyle.

İspanya'dayım, bu şubeler arasında yok bulunduğum şehir de.

Skype ile atanabiliyor mu bir dener misin? Yoksa ailenden biri senmişsin gibi konuşsun. Kişisel bilgilerini ver. Ben anneme aratmıştım yurtdışındayken.

türkiye'den birini bul şubeye gitsin.

cüzdanı nasıl çaldırdın bu arada?

telefon numaranı bana mesaj at, ziraat bank ben ariyim senin durumu anlatıp numaranı veririm istersen

kinoalar, chialar, çörek otları, vs vs...
bunların hepsi faydalı ancak popüler kültür yüzünden bir ara yüksek fiyatlara satılıp sonra kimsenin tüketmediği ürünler haline geliyor.
bence beslenme konusunda 'her derde deva' gibi bilgilere kanmayın.
yerel ürünlere öncelik vererek çeşitlendirin. yulaf kepeği de tüketin. kararında ama!

onu yiyeceğime bir adet şeftali yerim çok daha iyi.

sütle iki dakka pişirip üstüne muz, ceviz ve tarçın koyup yiyorum. uzun süre tok tutuyor. ama masum değil, bu dediğimden bir kase 280 kaloriyi buluyor bu da bir öğle yemeği kadar. ekmeksiz tavuk döner 100 gr 160 kalori, ordan hesaplayın.

ben 4 kaşık yulaf kepeği bir yumurta ve bir kaşık lorla (az sutle kıvam verip) krep yapıyorum bu malzemeden uc krep cıkıyor ve birer tane kahvaltılarda tüketiyorum.

ben ferah diye bir yerde yemistim, pek begenmistim.

bu arada ben yasar pastanesine tamamen ideolojik nedenlerden gitmemistim, yoksa orasi da guzelmis.

Kervan diyenler var?

Yaşar, Ferah, Kervan. Benim sıralamam bu şekilde.

kesinlikle yaşar pastanesi çarşıdaki. olmazsa sırasıyla kervan, ferah, dondurmacı dene. son tercihin akdo olabilir.

uçuşları bağlarsa gaziantepden gelen uçak rötar yaparsa ve sen diğer uçağı kaçırırsan seni bir sonraki budapeşte uçağına bindiriyorlar bavulların vs otomatik transfer oluyor

ancak bağlı olmayan bilette antep uçağı rötar yaptı ve sen budapeşte uçağını kaçırdın soğuk su içiyorsun. bavullarını vs sen takip ediyorsun

farklı farklı alıp kontuarda bağlanmasını isteyebilirsin. genelde sıkıntı çıkarmıyor thy ise şirket

Aktarmali ucus yaa, bin tane sorunla karsilasma ihtimalin var, 150 icin degmez, direk git

@alttaraf
antepden budapeşteye direk uçuş yok her türlü aktarma olacak sadece fark biletlerin bağlı olup olmaması. Ben arkadaş onu soruyor diye anladım.

Direk uçuş varsa direk git tabi.

Direkt uçuş yok. Havadan dolayı rötar olmaz zaten, ben 150 lira cebime kalsın diyr ayrı almayı düşünüyorum, mantıksız mı?

Aktarmasız uçuşta 2 saatte varırsın gideceğin yere. Aktarmalıda ikinci uçağın kalkmasını artık kaç saat beklersiniz kimbilir. 3 saat mi 5 saat mi... toplam gidiş saatiniz 7-8 saat olur

ayrı ayrı al ama kontuarda mutlaka bağlat uçuşları
hava durumu nedeniyle olmaz teknik arıza olur herşey olur ben riske girmezdim.

edit:kontuarda bağlatman sıkıntı çıkınca sorunun çözülecek anlamına gelmez sadece bavul vs uğraşmazsın.

@sivrisinek hiç haberim yok ne ara kapanmış, ne olmuş anlamadım valla. kullanayım o zaman.

Aynen nuvo cortladı. Atma kartı dursun kenarda.

Yanlış düşünüyorsun.

yanlış düşünüyorsun

Reklam bu youtu.be

Reklami ilk kez gördüm şimdi, hiç denk gelmemiştim daha önce.. attigin videoda alttaki yorumlarda ikinci bahar dizisinin jenerik müziğinin duzenlenmis hali demiş biri.

Asil merak ettigim reklam arap dunyasi için yapılan reklamin arka plana Türkçe şarkı eklenmiş hali falan mi acaba, tiplerin hepsi arap çünkü. baya saçma geldi reklam.

ikinci bahar dizisinin jenerik müziğine söz yazmışlar.

www.youtube.com

arap değil de, daha çok hintli gibi bütün tipler.

benimki 1 ayda gelmişti yanlış hatırlamıyorsam.

Beko minibar 300 lira falan olabilir

küçük boy yoğurt alıp tek seferde bitirsen daha ucuza gelmez mi?

diffarentiationation +1

200, 150 hatta 100 ml'lik yoğurtlar bile var. marketten hazır almayıp evde yaptığın yoğurdu götürmeyi planlasan bile koy bi saklama kabına götür. gün içinde ye. sadece yoğurt saklamak için yapacağın masrafa değmez.

Termos tencere al en kucuk boydan. Evde yap her sabah koy. En iyisi.

(bkz: microblading)
sizinki aldırarak böyle olmaz.
ya kaş farıyla doldurup, jelle şekil vereceksiniz ya da microblading.

ben hiç anlamam ama bence göz ve kaş yapın çok uyumlu öyle bir kaş hiç yakışmaz diyorum.

bence kaşların güzel. doğallığı bozmaya gerek yok

@interwiew ve muti, microbladingi ilk defa duydum bi araştırayım siz yaptırdınız mı?

@proletarier yakışmaz mı gerçekten bir de bundan korkuyorum tabi. Doğallık takıntım var çünkü garip durursa çok üzülürüm.

yaptırmadım ama bildiğim bir teknik.
pat diye yapmıyorlar zaten önce bi çiziliyor bakıyorsunuz yakışıyor mu
en yakışanı yapılıyor.

bence de kaşlar bu haliyle çok iyi, bozarsanız pişman olmayın.

kaşların çogzel. elleme pls.
bak bu kız kalıcı bi işlem yaptırmış, geri de çevrilemiyomuş, kaşların haline bak :/
www.youtube.com

Bence de gerek yok hiç.

Microblading ile o attığın fotoğraftaki kaşı senin kaşlara copy/paste yaparlar. aynı öyle yaptırabilirsin yani, yapay da durmuyor gerçek kaşın gibi oluyor. iyi araştırıp yaptır. bir de yaptırmak istediğinden emin ol, kötü durmuyor kaşların. yüz ifaden değişecektir kaşlarınla beraber.

yani ben detayını bilmem erkek olarak ama ilk bakışta şu anki hali çok daha iyi geldi bana.

Kaşlarımla ilgili hayatımda ilk defa iltifat duyuyorum çok şaşkınım. Nesi güzel çocuk kaşı gibi :(

resimde cok doğal bir güzellik var. bence hic bozmayin.

kaslarin gayet duzgun. sekli de, yogunlugu da iyi. o gonderdigin fotograftaki kaslar cok tuhaf ve yapay duruyor. neden moda oldugunu da anlayabilmis degilim. hic elleme bence.

keşke benim de kaşlarım seninki gibi olsa.

çok kaşım var, aşırı, öyle böyle değil. kalın ve gür kaşlıyım. 3 günde bir almam gerekiyor, şekil versin diye güvenip gittiğim kadın en son çarkına sıçtı şimdi kalın, gür ve şekilsizler. ben çok imrendim sana.

@111111 en yakın arkadaşım gibisin onun da çok kaşı var ben ona imreniyorum o bana :d

ben pek anlamam bu işlerden ama bence kaşlarınız gayet iyi. hiç girişmeyin bu işe derim. ayrıca kesin kötü olur yaptıkları. diyelim ki kötü de olmadı. bu kaş modası (eğer modaysa) bittiğinde geri dönüşü olmayan işlemler çok bunaltır bence.

Kaşların dogalligi güzel ama çok hafif şekil verilebilir bence. Fazla oval duruyor. boyle belirgin kaş istiyorum dediğin şeyi kaş kalemiyle ya da diger kalici yollarla falan yapabilirsin ama bu kez çok dogal durmaz. Hem dogallik takintim var hem de belirgin kaş istiyorum dersen pek olmayabilir yani.

Türk kadınlarının kaşları genelde ince olur zaten. O kalın kaş tamamen Ortadoğu etkisi. Genetik bir şey yani bu. Bunu son soruna cevap olarak yazdım. Ne yaparsan yap yapay duracak. İşin tekniğini bilmem. Erkeğim. Göz çevren gayet doğal. Uğraşma böyle şeylerle. :)

yukarıdaki arkadaşlarla aynı fikirdeyim, kaşlarınız çok güzel. hiç bir şey yapmanıza gerek yok.

Gönderdiğin örnek fotoğrafta kaş kalemi ile boyamışlar hocam, o kadar seyrek kaş böyle yoğun görünmez. eğer makyajla boyayla uğraşamam diyorsan; kolay olsun diye kalıcı işe de girme pişman olanı çok..
Aldırmamışsın derdin de öyle çok büyük değil, bırak dağınık kalsın.

Cevap veren herkese çok teşekkür ederim. Microblading bana göre değil onu gözüm yemedi. Moda olduğu için böyle kaşları beğeniyorum sanırım cevaplarla aydınlandım vazgeçtim bu sevdadan. Sanırım kuaför araştırıp biraz düzelttireceğim bu kadar değişiklik bana yeter :d

kaşlar süper. elletme veya elleme.

Bence kaşını hiç bozma, böyle iyi. Kaş insanı aşırı değiştiriyor ya.
Benim kaşlarımı bir kere bu kalın kaş modasına uyarak, ısrar edip boyadılar da, aynaya bakınca "bu kim la" tepkisi verdim resmen, hemen sildirdim. Güya bir de iyi bir yerdi, sertifikalı, ödüllü makyözler falan...

Böyle doğal iyidir..

kaşlara dokunma +9999

o örnekte imrenerek gösterdiğin kaşlar da seksen tane dolgunlaştırıcı vesaireleştirici kullanıp çevresine belirginleşsin diye pudrası fondöteni allığı pulluğu sürülüp yapılıyor.

doğalı bozma lütfen.

erkegim, kaslariniz cogzel <3

Ben de kaslarini begendim.

Cok istersen kas rengine uygun kas fari al. Ve dene doldurmayi, 1 dk bile surmuyor yani surmesi. Ugrasilmayacak sey degil.
Ama bu halini begendim ben. 25 yasina kadar aldirmadiysan dokunma zaten derim.

kaşlarını havaya mı kaldırdın fotoyu çekerken yoksa doğal duruşu böyle mi? övülecek bi yeri yok kaşlarının arkadaşlar abartmış biraz. değişiklik yapmak için hem kısa hem oval ondan demişlerdir. makyajını da beğenmedim. sevgiler.

kaşlarınıza olur olmaz işlemler yaptırmayın. gayet de güzel orijinal hali.

@hasmet kaşlarım yukarda kaldırmadım normali bu. Evet şekil vermeye imkan vermediği için yapcak çok bi şey yok zaten. Makyajımı ben bu şekilde seviyorum teşekkür ederim ama yorum için :)

bence yakışıp yakışmadığını test etmek için, mikroblading'e hiç girmeden, bir yerde denemelisin. ama nasıl yaparsın onu düşünüyorum. kalem, kaş farı vs iyi kullanan birinin yapması gerekli. microblading dedikleri şey kıl tekniği - yani gerçekmiş gibi kaşı doldurma.

bence kendi kaşların çok güzel. ancak diğeri kötü durur da diyemiyorum. bunu kendin deneyip görmelisin :) iyi bir kuaförde deneyebilirsin, ya da microblading yapan yerlerde deneme imkanı var mıdır bilmiyorum ama aslında en iyi onlar yapar diye düşünüyorum.

erkek kişi gözüyle, kaşlar çok güzel, yaptırma +1

çok güzel falan demişler özellikle açıp bi daha baktım norma kaşların var ekstra güzel değil. kalınlığını bozmadan, sadece toparlayarak azcık da kalem kaşı ile boyayarak güzel bir kaş sahibi olabilirsin.

kadın gozuyle; kaşlarınız çok güzel ve yeterli dolgunlukta. özellikle gece makyajlarında daha belirgin olsun isterseniz kas kalemi veya kas farı ile boyayın.
hic dokundurmayin ben de. kuaföre şekil vermek için kesiyorlar, sonra cali gibi uzuyor. pişman olursunuz, yapmayın.

Kaşın da gözün de gayet güzel. Hiç dokunma..

Bahsettiğin kaşlar çok feci, cetvelle çizilmiş gibi duruyor. Herkesin kaşı aynı şu son zamanlarda. İnsanların kendilerine has ifadeleri kalmadı.

Arkadaşlar kaşların çok güzel falan demiş ama bana normal kaş gibi geldi. Hatta biraz rötuşa ihtiyacı var kaşlarının. Şu anki haliyle kaşlarını (bilhassa kaşlarının burnuna yakın kısmı) bayağı havada duruyor. Sanki bir şeye şaşırmışsın da kaşlarını yukarı kaldırmışsın gibi. Ha dersen ki "bu benim doğal ifadem ^^" o zaman elleme, ancak ben olsam üst kısımlara biraz şekil veririm.

Şöyle yapabilirsin, koyu renk bir göz kalemiyle istediğin şekli kaşlarına çiz, geri kalanları al.

Kaşların süper/ çok güzel/ elleme/ dokunma vb. +1

Doğallık takıntım var demişsiniz, istediğiniz tarzdaki kaşlar çok yapay görünüyor. Çok güçlü ve yoğun kaşları olan nadir insanlara yakıştırıyorum sadece. Bence risk almayın, böyle gerçekten yakışıyor size.

maşallah bir tane kızı kaşı gözü gördü diye 38 kişi cevap yazmış. ne desem bilemedim.

cevap: kuaförler yapar istediğin şeyi.

kaşınızın bu doğal hali güzel. kaş çevresindeki çok göze batan kılları cımbızla temizleyip kullanabilirsiniz. benim kaşlarım da sizinkine benzer ve ben ömrümde sanırım iki kez kuaförde aldırdım, denemiş oldum ama devamını getirmedim. gerek yok. sizinki de çok doğal ve güzel görünüyor, bence bunu bozmayın.

kusura bakma alakasız ama, nasıl çaldırdın? ben de çantamı çaldırmak üzereydim. trende kompartımanın üstüne koyup uyudum, son anda tren dururken kapıda yakaladım adamı tamamen benim aptallığım. telefon nasıl çaldırılıyor?

illa android olsun demiyorsan o fiyata iphone se öneririm.

@diffarentiationation Geçen hafta Barcelona La rambla da calindi maalesef. İspanya ya gitmeden önce bu tip hırsızlık vakalarinin cok oldugunu duymustum, o yuzden cok da dikkat etmistim aslinda. Cantami capraz takmak, elimin surekli üstünde olmasi vs. Ancak insan dikkatini 7/24 ayik tutamiyor maalesef. La rambla üzerinde bir butige girmistim, telefonum da cantamin ön gözündeydi. Birseylere bakarken dikkatim dagildi sanirim, çantami önümde tutamamis olabilirim. Kasaya ödeme yapmaya gittim, cantamdan cuzdanimi cikaracaktim ki, ön göz fermuarinin biraz acik olduğunu farkettim.Sonra da baktim ki telefon yok...Adamlar yan kesicilikte master sanirim,ruhum duymadi cunku.

ben xiaomi modellerine bakınıyorum bu sıralar.

Şarjdan çekmek derken neyi kastediyorsun? Bataryasında problem olabilir.

Yani şarj kablosunu çıkardığım zaman ekran bir saniyeliğine kapanıp açılıyor gibi oluyor. Aynısı tekrar şarja takınca da oluyor.

15 gun once aldiysaniz dogru garantiye.

Ekran parlaklığı pilde ve şarjda farklı ayarlanmış olabilir. Güç seçeneklerinden bir kontrol edin. Aynı ayara getirip tekrar deneyin. Eğer aynı ise ve yine gidip geliyorsa ileride başınıza iş açacak bir sorun olabilir.

muhtemelen laptop'ta iki tane ekran kartı var, biri nvidia ya da ati, diğeri ise işlemciyle entegre gelen intel. nvidia ya da ati'nin performansı daha iyi ancak güç tüketimi daha fazla, öte yandan intel'in güç tüketimi daha düşük ve performansı ise gündelik kullanım için optimize edilmiş halde. bilgisayarı şarjdan çekince, bilgisayarda yüklü olan bir yazılım, bilgisayarı peformans kipinden düşük güç kipine alıyor, bu esnada da nvidia ya da ati ekran kartını kapatıp, intel olanı açıyor. işte bu ekran kartı değişimi sırasında ekran kapanıp açılır.

çözümünü windows'un güç seçeneklerini pilde iken bile maksimum güçte tutacak şekilde ayarlamak, ya da nvidia veya ati kartı tamamiyle kapatıp, her daim intel ile yola devam etmek. bunların nasıl yapılacağı kısa bir google araması ile bulunabilir.

şimdiden kolay gelsin.

Hocam çok teşekkür ederim, dediğiniz gibiymiş yüksek performansa alınca geçti :)

üniversite mezun olduktan sonra göndermesi gereken yerlere yazılar gönderir. içişleri bakanlığı da bunlardan biri olabilir, göndermiştir bence.

@blue eyes white dragon eğer yazı gönderiliyorsa daha önce de gönderiliyordu bence. bu sebeple bu yazının bir değişikliğe yol açacağını sanmıyorum. Burada kilit nokta kanaatimce pasaport polisi veya pasaport polisinden önce gidilecek yeşil pasaport polisinin sorgulama yapması

Ben bu ay mezun oldum, yeşil pasaportla bayramdan sonra budapeşte'ye gitmeyi düşünüyorum onda bile korkuyorum geri yollarlar mı diye. sizin neredeyse 1.5 sene olmuş olacak. fazla riskli değil mi?

pasaport olayına vakif degilim ama mantiken düşünürsek olmasi gereken, okul mezun oldugunuzu icisleri bakanligi veya emniyete bildirir. orasi pasaport subeye bildirir bu arkadas 25 yaşından kucuk olsa da artik universite mezunu olduğu icin yesil pasaport hakki yoktur. onlar da sisteme girip pasaport icin zayi notu duserler. havaaalaninda pasaport kontrolune gittiginiz zaman da polis sisteme bakar bu pasaport eski sizi disari cikartmaz.

havaalanında pasaport memuru sadece elden bakmıyordur herhalde?

Günümüzde bu bildirim işleri yazışmayla yapılmıyor. E-devlet'ten mezuniyet bilginizi sorgulamanız yeterli. Mezun görünüyorsanız bütün devlet kurumları durumunuzu e-devlet üzerinden sorgulayabiliyor.

25 yaşının altındaysanız ve hiç çalışmadıysanız, pasaportu kullanmakta bir sakınca olacağını sanmıyorum.
Zira artık bildiğime göre pasaportların süresi öğrencilikten 25 yaşına kadar uzatıldı, mezun olmak değil ama çalışmaya başlamak pasaportunuzun iptaline neden olur.
Tabi bu bilgileri kontrol etmeniz de fayda var.

Herşeyi Google takvime atıyorum ben. Google dışında bir takvim, anımsatıcı vb kullanınca sonuçta ekstra bir uygulama. Pc de,tlf de tablet de her daim Google açık zaten, daha kolay geliyor

zaten çoğu telefonun kendi not uygulaması oluyor. ben de en başta google keep'i kullanırdım ama sonra kaldırdım, (lg) telefonumun kendi uygulaması aynısını yapıyor diye. widget olarak ekliyorum ana sayfalardan birine, orada post-it gibi duruyor liste.

iphone için reminders/anımsatıcılar.

android için de google kesin yapmıştır.

"to do list" formatındaki bu uygulamayla hem liste tutuyorum, hem de belli zamanı olanlara alarm kuruyorum. O an gelince zırt diye beliriyor, yapamıyorsam erteliyorum, yaparsam tik atıp listeden çıkarıyorum.

wunderlist.

unutacağımı düşündüğüm, önemli bir şeyse küçük kağıda yazar masanın üstüne koyarım.
uzun vadeli notları google keep'e yazarım. plan, hatırlatma falan hiç gerek olmadı.

Google keep şu an için iyi.
Hatta diyelim eve ampül alacaksın ampül diye not alıyorsun, sonra haritadan elektrikciyi isaretliyorsun, o elektrikcinin yanından geçerken uyarı veriyor ampül diye.

Ben sesli şarkı söylüyorum. Bence etkili olur.

iç sesin ingilizce olsun. evde yalnızken, kendi kendine ingilizce bir olay anlat.

ingilizce altyazılı ingilizce diziler / filmler izlemek de etkili oluyor. bu zaten en klasik yöntem.

shazam adlı program ile.

shazam +1 ama ben bu konuda soundhound'ı tvsiye ediyorum, daha başarılı.

olmadı, vocaroo'ya yükleyip burada paylaşılırsa biz de bulabiliriz.

şarkıyı arayan bir arkadaş. whatsapp'tan bana kaydı gönderdi ama telefondan nasıl laptopa atacağım bilmiyorum.

@runagain: telefon android ise şöyle görmek mümkün:
1. dosyalarım --> dahili hafıza --> whatsapp klasörü --> media --> whatsapp audio.

Whatsapp a bilgisayar üzerinden ulaşmanın daha kolay yolu whatsapp web. web.whatsapp.com üzerinden ulaşabilirsiniz.

Yukarıda söylenenlere ek olaram bir de musicmatch adli android uygulaması var

laptopun, telefonu tanımayacağı tuttu. giremiyorum dosyalara.

@dahinotha, sağolsun. web.whatsapptan indirdim ses dosyasını.

@m e b, vocaroo'ya yüklemeyi beceremedim. invalid or corrupted...

@diffarentiationation, shazam'ı deneyeceğim.

@tolkien kac olur?

ben 14bine düşer diyorum.

kesinlikle ama kesinlikle iner, 2015de 36 matematik 49 edebiyat kötü cog- geo ile 55 binden 10bine çekti arkadaşım

Gelir.

@6yas ya o kadar cokmus durumdayim ki sinavdan cikinca herkes farkli birsey soyluyor cevrenize gore mi konusuyorsunuz ?

Bence gelebilir ama geometri netini söylememişsiniz.
Ben 3 yıl önce YGS 5'te 16 bininci idim.
LYS'de
25 Matematik,
26 Geometri,
43 Edebiyat,
24 Coğrafya ile TM3 sıralamam 2080 idi.

@tahin ayni katsayi matematik ve geometri

sınava giren 1 milyon aday var, sadece bir kişinin netiyle kıyaslama mı yapmamızı istiyorsun? ortalama, standart sapma bunlar ne anlama geliyor, sende ne çağrıştırıyor merak ettim.

@dragon her sinav belli kademeler barindirir sinavla ilgili bilgisi olan egitimciler bunu cok net bir sekilde ortaya koyarlar. Belli bi aralik mutlaka bi sonuc getirir. O yuzden bu netler de sinav bilgisi olanlar icin bir olcut tasir.

gelmez

bence pc toplamanız daha performansa yönelik bir hareket olur. gtx 1070 li bir canavar toplanır o paraya .

ev dışında oynamazsanız masaüstü alın. yoksa da i7 şart, ssd gerekli, 8gb yeterli ama 16 daha iyi olur.

masaüstü +1000

i7 olursa güzeldir ama 16 gb ram artık standart haline geldi gibi bir şey. benim 4 sene önce aldığım laptopumda 16 gb ram var. o zaman için çok iyiydi ama aradan 3 - 4 sene geçti.

yine de tekrar edeyim, performans açısından laptop masaüstünden geri kalır. aradan 2 sene geçtikten sonra masaüstünü upgrade ile bir iki sene daha düzgün şekilde kullanabilirsiniz ama dizüstünde bu imkan neredeyse hiç yok. eğer anakart uygunsa belki ram i yükseltirsiniz o kadar. ayrıca dizüstünde özellikle yazın ısınma sorunları performans kaybına sebep olur. performans kaybı ilk yıl yaşamazsınız ama sonrasında cayır cayır hissedersiniz :) oyun için kesinlikle ya konsol yada masaüstü.

www.sinerji.gen.tr

Bence bundan al geç. Lan partilere gidiyor hafif ve küçük. Estetik. Her türlü götürür seni.

Ssd oldukça bilgisayarın açılış kapanış süresini azalttı.
Dışarıda kullanacaksan laptop ve adaptör ağırlıkları önemli
Almışken i7 olsun
Ekran kartı önemli oyun için

Monster kullanıyorum, 4 sene falan oldu. Kullandığım modelleri oyun için değil de ağır yüklü 3 boyutlu çizim, modelleme vs gibi programlar için kullanıyorum ve gayet memnunum. Kullanıcı desteği, müşteri hizmetleri açısından gayet iyiler, o yüzden tavsiye ederim.

Ben en son alalı bayağı bir zaman geçti, doları falan da hesaba katarsak fiyatları hakkında pek bilgim yok, lakin en az 8 gb, i7 ve gtx950 ekran kartı civarı bir şey olursa sıkıntı çekeceğini zannetmem. Ssd de olsun ayrıca, çok fark ediyor.

Araştırırkwn Dell inspiron 7567 modeli buldum. Fiyat performans bakımından özellikleri daha iyi. Ne dersiniz?

ben hep tek gidiyorum, birileri yancı olacak gibi olursa itinayla savuşturuyorum. çoğunlukla müze falan gezdiğim için sıkılmıyorum ama sen tek gezmeyi sevmiyosan sıkıntı olabilir. başına burada da kötü bişey gelebilir, en kötü polise rica eder konsolosluğa yönlendirmelerini istersin. bildiğin, bayılmana neden olan bi hastalığın varsa tek çıkma zaten. avrupa'da şehirlerarası yolculukta çoğunlukla otobüsler daha ucuz, bütçe yapıyosan o seçeneği değerlendirebilirsin. hostel'de hiç kalmadım, benden pas.

1-Lokasyona gore degisir ama ucuz 10 euroya falan da bulabilirsin.

2-Sana ve sansina kalmis bir durum. Ama kotu de olmaz..O da bir deneyim.

3-Turkiyede basina kotu bir sey gelirse ne yapiyorsan onu. Ingilizce bil gerisi gelir. Dikkatli olacaksin tabii.

4-lokasyonlara gore degisir genis soru ama o yazdigin yerler ucuz ve kismen yakin yerler. Otobus secenegininde degerlendirebilirsin

1- www.hostelworld.com buradan kontrol edebilirsin. bir seçenek olarak airbnb'den oda da kiralayabilirsin.
2- tabi ki mümkün. kötü olur mu bilemiyorum.
3- büyükelçilikler bunun için var.
4- hangi iki ülke arası? bir de otobüs daha ucuz olur.

tek gezilir. sana bagli, cok keyif de alabilirsin, sikilabilirsin de. kalacak yerini couchsurfing'den ayarlarsan belki kaldigin evlerdeki insanlarla arkadaslik edebilirsin.

basina kotu bir is gelirse onu o zaman dusunursun.

@manuel mandalina
1-hostelden başka ne seçeneğim var, sen nerede kalıyordun? en ucuz hangisi olur?
2-insanlarla muhattap olmuyor musun? hep tek mi gezerdin?
3-gitmeden tüm planın hazır mı olurdu? kalacak yer falan hiç ayarlamadan sadece uçak bileti alıp gitmek istesem bir noktada patlar mı?

1-ben genelde merkezi yerde kalmayı tercih ediyorum ve otel fiyatına çok takılmıyorum. yöresel yemek merakım falan olmadığından başka şeye de fazla para harcamıyorum zaten. ucuz istersen hostel bakabilirsin, çok iyi hosteller var.
2-cıks. evet. kimsenin nazını çekmiyorum işte, miss.
3-kalacak yeri gitmeden ayarlıyorum, istisnasız. sen de o kadar da boşverme yahu, azcık bi bak, fikrin olsun. elinde bi kaç tane hostel ismi olsun, spontane bişey bulamazsan b planı olur hiç değilse.

çünkü (bkz: compumaster)
ben de cepten masaüstü görünüme geçtiysem mobil görünüme dönene kadar geri tuşuna basıyorum. ya da www.eksiduyuru.com/m.php ile geçiliyor mobile

Geri gelerek yapabilirsin

O değil de mobilde düzenleme neden yok?

Güvenilir olup olmamasını ne yapacaksın ki? En ucuza hangisini bulursan yaptır geç.

Olur.

Çok fark yaratan bir olayı yok, belki mikroları biraz fazladır ama o da o kadar önemli değil. Ha ama alayım mı dersen alınır tabii iyi ürün.

sizin önerileriniz varsa lütfen yazın. yani bcaa değerleri yüksek denildiği için alayım diyorum. gold platinium ile aralarında 50 tl fark varmış.

Gereksiz derecede pahalı. 2 aydır yapıyorsanız kas oranınız bellidir daha düzenli bi diyetle yeteri kadar protein alabilirsiniz çok rahat bi şekilde. Sadece yeterli beslenemiyorsanız alın bunu. 4.5 senedir yapıyorum ve hala protein tozu kullanmıyorum.

O paraya Kreatin + Balık Yağı + Multivitamin alırsanız normalde dışardan zor karşılayacağınız besinleri vücudunuza sokmuş olursunuz ki ben öyle yapıyorum.

Ama yok illâ alıcam düzenli beslenme imkanım yok diyorsanız, inkospor'un protein tozunu öneririm. Daha ucuz ve aminoasit tablosu çok yakın birbirine. İkisi de alman markası.

not: Kreatin için biraz erken olabilir sizin için ama gerisi geçerli.

Protein tozundaki BCAA salt alınan BCAA gibi işlem görmüyor vücutta, o nedenle istediği kadar yüksek olsun hiçbir anlamı yok, ben Optimum Gold tavsiye ederim aradaki fiyat farkı senin için önemliyse.

kullanmak istememdeki amaç yumurta, tavuk, yulaf falan artık mide almıyor. o yüzden bu şekilde desteklemek istiyorum. sporu bırakmak istemiyorum ama bırakırsam bu yeme içme problemi yüzünden bırakacağım. korkuyorum. o yüzden protein tozu alsam iyi olur gibi geliyor.

aradaki 50 tl önemli değil. 230 veren 275 de verir. sadece ikisi de aynı ise neden 50 tl fazla vereyim ki.

Ben kullanacak olsam Optimum alırdım. Weider kötü değil, sadece pazarlaması iyi yapılıyor. O yüzden pahalı. Yani içerik olarak mükemmel fark yarattığı için değil.

230 olanı alıp üstüne geriye kalan 45 liraya bir multivitamin alırsanız inanın çok çok daha faydalı olur. İnkospor da 230'du en son şu an kaç bilmiyorum.

www.supplementler.com

şunu alıcam. 218'e geliyor. bir de el atmışken multivitamin de önerirseniz sevinirim. ikisi de aradan çıksın.

Multivitamini boş ver, işine yaramaz. Hatta içindeki yağda çözünen vitaminler vücudunda depo edilmişse, zararı bile olur. Ek bir şey alacaksan omega3 al.

Spor besin markalarının multivitaminleri biraz gereğinden daha pahalı olabiliyor. Normal eczanelerde satılan Pharmaton ya da Supradyn alabilirsin 1 ay gidiyor. Site olarak besindestek kullnabilirsin hala yapıyor mu bilmiyorum ama 200 lira üstü alışverişte 4 tane protein çikolatası + havlu + shaker hediye veriyordu. Bi sor bence :)

www.besindestek.com

Protein tozlarında güvenilir marka kullanmak önemli. Weider uzun zamandır kullanıyorum fakat 80 plus protein olan çeşidini. Nedeni ise herhangi bir tatlandırıcı olmayan sade seçeneğinin olması. Hiç bir katkı maddesi ve tatlandırıcı yok içinde.750gr olarak ve 500gr mevcut. Kasein , yumurta ve whey protein karışımı oldugu icin sadece yatarken kullanılır gibi bir algı ama yanlış.günün her saati kullanilabilir. Araştırmalar gösteriyor ki karışık protein kaynakları kas gelişimi ve antrenman sonrası yenilenme için daha efektif .

Olur. Çilek en güzeli hepsini denedim. Kurabiyeli var bunlara ek oda güzel ama sonra bayıyor. Muz da ilk başta güzel geliyor sonra bayar. Çikolata çok klasik sıkıyor artık beni. En iyisi yine çilek bence.

Hiç bilinmeyen bir marka alma. Aldığın markayı güvenilir yerden al, spor salonundan alma. Resmi distribütöründen alman en iyisi. Ucuz diye ne idüğü belirsiz bir siteden alma. Decathlon mesela ON'nin resmi satıcısıdır, oradan ON alabilirsin. Bir markadan diğer markaya ciddi farklar yok, içeriklerine baktığında da görebilirsin yani kafana çok takma.

Wilson'dan şaşma. 150 lira civarına güzel bir tane bulursun 27" olanlardan.

Çok teşekkürler @diffarentiationatio. O civarlarda gördüm sanırım decathlon ya da spx'te.

Rica ederim. Grip boyunu L3 almanı tavsiye ederim. İnternetten alacaksan linkini yaz bakayım, 4 raket kullandım şuana kadar kısmen anlayabilirim nasıl olduklarını.

Şunlardan birini birlikte seçebilir miyiz nolur? :)
1)(git: www.decathlon.com.tr)
2)(git: www.spx.com.tr)
3)(git: www.spx.com.tr)
4)(git: www.spx.com.tr)
5)(git: www.spx.com.tr)
6)(git: www.spx.com.tr)
7)(git: www.spx.com.tr)

www.spx.com.tr

L3 grip stokta olduğu için bunu almanı tavsiye ederim.

Cevaplarınız için pek teşekkürler @@diffarentiationation. Sipariş verdi bile.

Görmeyiz. Her şeyin kötüye gitmek gibi bir huyu var.

iş, aşk, para konusunda umutluyum. memleket konusunda ise tam tersi karanlığım. içim şişti artık karamsarlıktan.

hiçbir şey aynı kalmaz.
o yüzden her zaman umut vardır.

Ya hem de nasıl. Ama bence bu sadece umut değil. Mesela ben işlerimi çok iyi planlıyorum ve geçmişten ders çıkarıyorum. Dolayısıyla gelecek için daha iyi işler çıkaracağımı biliyorum. Bu çıkarımı yapabildiğim için gelecekten umutluyum.
Diğer yandan; hayatta saçmalıklar bitmez. Mutlu olmasını öğrenebilmek lazım. Güzel bi yemek yapmak, hoş biriyle tanışmak, tanıdık bi yüzle selamlaşmak, mahalledeki çocuklarla oynamak, arkadaşlarla derin bi sohbete dalmak, komik bi şaka duymak, yeni bi diziye başlamak, aylar sonra bisiklete binmek, yoldaki kediyi sevmek, hareketli bi şarkıya denk gelmek... Bunlar oluyorken mutsuz olunmaz. Unutma ki her şeyin çaresi var. Baktığın yerde pozitif olan ne varsa onu görmesini bilmen lazım. Yok mu sözlükte ya da burada sebepsiz yere kanının ısındığı birisi? Mesaj at hemen şimdi. Birilerini mutlu et, onlar da seni mutlu edecekler.
Hayat bu kadar güzelken de umut bitmez.

umut şu an en çok ihtiyacım olan şey. en küçük kırıntıya bilee sevinecek durumdayım.

hayır. beklentin düşecek, alışacaksın. başka şekillerde mutlu olacaksın. her şeyde başarılı olabilen azınlıkta değilsen. ki onların da başka türlü sorunları, aşması gereken engelleri olabiliyor. tavsiyem, fazla ciddiye alma hayatı ve olanları. olabildiğince sinirlerini bozmadan. geçinmeye bak.

Bir umuttur yaşatan insanı.
Güzel günler görme umudumuz olmasa, yaşamın ne çekilir yanı kalır?

Tabi ki değiliz :)

Hayır.

artık umutlanmamam gerektiğini düşünüyorum çünkü umut olunca sorumluluğu ona yükleyip hiçbir şey yapmıyorum. sadece belirsizlik var şu anda.

umutluyum!

(bkz: türkiye'den siktir olup gitmek)

bitmez. umutlu değilim.

ben şunu düşünüyorum:

www.hepsiburada.com

duyuru kaslıları gelir diye takip.

Döküm değil içi kum veya demir tozu dolu plastik plaka alman lazım.

decatlonda bakarsan pahalı tabii. sanal ortamda çok ucuza ağırlıklar var. internetten bak.

www.hepsiburada.com

bi arkadaş eminönünden almıştı. 20 kglik dumble çok pahalı diye. ucuza halletmişti döküm olanlardan. kilo ile satılmakta imiş.

Sahibinden'den falan bak. 50 kiloluk mu ne ayarlanabilir teknolojik dumbbell seti görmüştüm. 3 bin mi neydi fiyatı :) Sikilmeye can atan bir çok insan var, onlar da bunu değerlendiriyor. Eve 10-20 kg ağırlık alarak da kas geliştiremezsin haberin olsun. Ayrıca barfiks de almalısın.

tek başına gez çok daha güzel. insanlar en iyi arkadaşları ile bile tatillerde pek çok fikir ayrılığına düşüyorlar tanımadığın insanla çok zorlanırsın tadın kaçar.

Yurtdışına 1 kere çıktım onda da tek başımaydım. Ben trende gözümü kapattığım anda adamı çantamı alıp kapıdan çıkmak üzereyken yakaladım. Daha da cesaret edemem.

interrail yapsana :) interrail türkiye'nin twitter hesabını takip ediyorum, orada sürekli ilan veriyor insanlar. hatta interrail'in global hesabında da bu tarz ilanlar vardır, avrupalı biriyle yola çıkarsın belki.

şöyle de bir site varmış bak: rail.cc

yeşil yok. ama vizeler var. kızsan gelirim. erkekim :)

not: çalışmıyorum. müsaitim her daim.

İnterrail türkiye ekibi var facebook, instagram sayfalarından kendine gezgin arkadaşlar bulabilirsin.

Garsonun yok cevabı verdiğine dair kanıtın var mı?

nasıl bir kanıtım olabilir ki? ses kayıt cihazıyla mı dolaşmalıydım? çevremdeki çoğu kişi kırmızı et yemediğimi biliyor.

Hakimin ciddiye almasını, dava açılır mı açılmaz mı falan geçtim, sen kanıtsız gidersen adam "anlamadım, yanlış anladım, duymadım, hatırlamıyorum, meşguldüm" falan demez mi sence?

burası türkiye gardaş. hakim seni psikyatriste yollayabilir..

@wayfarer: ben de kendimi alt sınıf sayıyorum. fakir olmak başka sorumsuzluk başka. sana "pilavın içinde margarin var mı?" diyen adama "yok" deyip pilavı yedirirsen belki anaflaksi geliştirecek? ya da dini nedenlerle yemiyor belki...

Kötü şekilde beslenen hayvanlar belli bir yerde, belli bir süre tutulur. Tutulma süreleri hayvanın büyük veya küçükbaş olmalarına göre değişir. Büyük başlarda biraz daha uzundur. Bu şekilde istenilen şekilde beslenmiş olacakları için - temizlenmiş olurlar-
Dava konusuna gelince pek bir şey çıkacağını sanmıyorum. Garson yalan söyledi diyemeyiz sadece ne biliyorsa onu aktarmış. Asıl kilit adam aşçı :) nede olsa kazanı karıştıran kendisi.. Ama ilk muhatap olduğun kişi de maalesef o değil ama doğruyu söylüyor. Ayrıca yediğin yemeğin sana doğrudan bir zararı da söz konusu değil. O nedenle unut gitsin.

ya o değil de et suyunun tadını anlamıyor musun?
garson he he demiş geçiştirmiştir. haklı demiyorum ama derdini şeyapıyım derler muhtemelen.

et suyunun tadını alamıyorsan et yememen için sadece farkındalık diyebiliriz. hayır garsonun ona et suyu konulduğunu bilmediği ihtimalini kaçırıp topyekün garsonu suçlamak da saçma, bir yanlış anlaşılma olmuş beğenmiyorsan bir daha gitme içine et suyu konulmayan bir lokantadan hizmet alırsın, serbest piyasa zaten cezasını verir, söylemeyecektim sen dediğin için ama ilgilendiğin şey ağır saçma, ama illa başvuracağım diyorsan gideceğin yer tüketici hakem heyeti.

ben de köylerde kaldım ama hayvanlara saman, küspe ya da ot dışında bir şey verdiklerini görmedim, hayvanlara siyanür mü içirildiğini mi gördün de bu kadar etten iğrendin onu da anlamadım.

Garson etsuyu tableti olarak anlamış olmasın. Ben de ilk başta tablet olarak düşündüm.

Baya psikolojinin bozulmuş olması lazım, bununla ilgili raporların olması lazım ki gerçekten dava açmaya değecek bir sebebin ve/veya kaybın olsun. Şu yaptığına hakim 'milletin bin türlü derdi varken şu şımarığın işine bak' der ve yollar diye düşünüyorum.

Bu tarz konularda hassas idiysen vegas'ın dediği gibi içmeyecektin.

Hayvanların kötü koşullarda yetiştirildiğinden şikayetçiysen de bu kadar pasif olma. Bir denetim şirketi kur, sertifika ver, bu işlerin denetlenmesi için devletin gerekli organlarıyla çalışmalara katıl. En alakasız adamı şikayet edip ne elde edeceksin? Kime neyi kanıtlayacaksın? Yine hayvan üreticileri orada duracak.

Bu onun bunun et yemesini ayıplayanlar da aynı kafa. Gidin siz üretin, iyi koşullarda üretin.

Et suyuna allerjin olmuş olsa, zehirlenmiş falan olsaydın farklıydı ama şu haliyle
tüketici haklarıyla ilgili bir konu olduğu için ve belli rakamın altında kaldığı için sadece hakem heyetine gidebilirsin sanıyorum. O durumda da kanıt olmadığı için bir şey çıkmaz, çıksaydı da "alınan ürün vaadedildiği gibi çıkmadığı için" çorbanın parasını iade alırdın en çok.

Davayı kazanmanın önünde iki engel var: 1. İspat sorunu 2. Hakimin manevi zarara uğradığına ikna olması sorunu. Kazanma ihtimalini düşük görüyorum.

Kreatin dediğin şu bildiğimiz kreatin, aminoasit olan kreatinse ben şahsen şahit olmadım böyle bir olayına, kullandığım tek supp. kendisi.

Bir aminoasit almak neden saç döksün ki? İçinde protein olan besinlerde bolca var zaten, nasıl bu kanıya vardın?

2 gün önce Jim stoppani cevapladı, kesin olarak döker ya da dökmez denilemez ama dolaylı olarak etkileyebilir diyordu m.youtube.com

Bu arada 6 yıldır düzenli kullanıyorum ve dökülme falan Yok ekstra hızlı bir şekilde.

yok oyle bir sey. keratin desen ayri. kreatin o.

Aminoasit evet. Yani tek bir arastirma uzerinden boyle bir kaniya varilmis. DHT degerini %50 arttiriyormus ve genlerin yatkinsa sac dokuyormus. Ne kadar dogru tabi bilinmez sonucta herseyi soyluyorlar :) Sadece burda kullanipta saci dokulen oldumu bunu merak ettim.

Kreatin dediğin şey normalde vücutta sentezlenen bir aminoasit, dışarıdan subb. şeklinde aldığın kreatin de, bir servisinde 5 gram protein bulunan bir ürün. Öyle bir olayının olacağını sanmıyorum, olsa yediğimiz etten gelen kreatin nedeniyle de saçımız dökülebilirdi.

Kreatinin DHT dönüşümünü arttırabileceğini iddia eden çalışmalar var. Kelliğe yatkın bir genetiğin varsa kreatinin bunu hızlandırması olası.