Kabloları bi kontrol et derim

Kurcaladım düzelmedi, başka? Şöyle ki biri hue'ya basıp desaturate'e yaklaştırmış gibi ekran... kırmızılar gri, yeşiller sarı vs vs

manyetik birşey yaklaşmış kendisine yahut hoparlörler etkilemiş tahminim.

Hoparlör hep yanındaydı da rgb cmyk ayarlarına bakayım dedim, normalde bir tane ekli olması lazım hiçbir şey ekli değil, sıradan deniyorum hatırlayamadım :/

fabrika ayarlarına dönün "reset to factory default" yaparsanız o ayar karmaşasından kurtulursunuz. bi de renk sıcaklığı ile de oynayın.
9300 k genel kullanım
6500 k image düzenleme
5500 photo retouch
(bunlar philips 109b7 ayarlarındandır)
ve srgb gibi ayarlar arasında dolaşın. belki bunlardan birisi işiniz görür.

Mac için paraya kıyarım diyorsan biraz bekle. Bu hafta büyük ihtimalle Intel Sandy Bridge işlemcili yeni Macbook serileri çıkacak. Onlara gözatarsın.

dısardan alabiliyorsan ordan al baya vergi farkedıyor.

bekle sandy bridge li modeller cıkacak ay sonuna kadar. onlardan alırsın. i5 li bişi işini cok rahat gorur.

Açıkçası paraya kıyan ben olmayacağım, yaptığım işin karşılığını macbook'a çevireceğim. Yani sonuçta yine ben olacağım ankaralı mırnav kediler! neyse, böyle deyince de hin hesaplar peşinde koşuyor gibi oldum. Şimdi normalde ben öküz boy inch ekranda çalışmaya alışkınım ama 11 inch minicik macbook air'e de gönlüm hep kaymıştır.

Zaten bakmaya da en erken cumartesi başlayabileceğim, o zamana kadar gelir herhalde? şimdi the very cahil soru: bu i5 bridhe'liler macbook pro mu macbook air mi?

Dışarıdan getirtme olayı dışarıdan gelen bir tanıdık ve taksit işlemleri şeysinden ötürü pek olmaz zannımca, ve zannımca avrupa değil de amerika'dan getirtmek gerekir... di mi?

Bir de tabletimi sorunsuz kurarım di mi?

Sandy Bridge'ler Macbook Pro'lara geliyor.

Evet, Avrupa'da fiyatlar cok farkli degil burayla. sebebi tahminimce gumruk birligi.

Tabletinin Mac uyumlu olmasi gerek, markasini modelini ogrenip google'dan arastirabilirsin.

Ve bence bir tasarimciya 11 inc ekran zulum olur.

tasarim vb icin macbook pro 15" oneririm. ama yenileri cikana kadar bekle.

air ile i5 li macpro yu karsılastırma bile. eet amerkadan getirtmen lazım ucuz olsun dıye.

teşekkür ederim arkadaşlar, bir yandan 11 imç ay ne sevimli diye içim giderken bir yandan o ekranı çalışma esnasında kullandığımı düşünüyorum ve cıks diyorum, bu durumda zaten pro'lara bakıyor olacağım zannımca. Ağır olmasın, her yere götüreyim diye aldığım için 17 inç den ancak bir seviye indirip 15 lsam diye düşünmüştüm, yeterli olur demişsiniz. bu durumda amerika'dan şu ara getirtme şansım olmadığına göre geriye duygusal nedenler karşılaştırması kalıyor.

bir de mesela başka ekran bağlayabiliyor muyum? laptop cahili bir insanım, pc'lerde oluyor diye biliyorum, evdeyken yine 22 inçe bağlasam mesela?
düşünüyorum da ben pc'mi toplatırken deli gibi araştırma yapmıştım, ping ming şununla şiu bununla bu diye... mac için model yeterli oluyor sanırm hmm hmm...

macpro larda ne cıkıslar var bilmiyorum da baglanıyor elbette.

HDMI ile televizyona bile baglayabilirsin.

kapıların altını tıkayın. kendinize güvenli oda yaratın

hacıtt fare yiyeceği canlının üzerine önce uyuşturucu bi sıvı salıyomuş vücuttan sonra yiyomuş!!onbir!11 aman dikkat ayağınızı burnunuzu falan yiyebilir çaktırmadan.

kedi al eve

bi fare zehri var, kesinlikle el değdirmeden yerleştiriyorsun kuytu köşelere, birebir çözüm ama ismini hatırlayamadım. bi de fare yapışkanları var, el kadarsa ona da yapışır sanırsam.

yakalamaya çalışmayın boşuna. korkuyorsanız hiç denemeyin bile. kapan işe yarar ama kapanı bir kartonun üzerine koyun ve kartonun çevresini peynir gibi yiyeceği yiyecekler koyup fare yapıştırıcısı (adı ne bu zımbırtının) sürün iyice. bir süre varlığını unutun bir gün içerisinde mutlaka kapana ya da yapıştırıcıya yakalanacaktır.

zehir falan vermeyin bir köşede ölür kalır öylece.muhtemelen fındık faresi yani küçük fare yapıştırıcıları var marketler de satıyor ondan kullanın.

bi kapan alın ama kafes tipi yani tuzak onun adı daha doğrusu.bi yakınınız da kalın bi kaç gece daha sonra da bi yakına eve girip tuzağı kontrol etmesini söleyin.tuzak doluysa alsın tuzağı kırsal bi yerde salıversin hayvanı öldürmenin bi manası yok

canım benim, 8 ay farelerle yaşamış biri olarak şunu söyleyeyim. her şeyi denedik. yapışkanla yakaladık yenileri geldi, kapan kurduk yakaladık yenileri geldi, zehir aldık öldürdük yenileri geldi, ithal zehir aldık yine yenileri geldi... sonuçta kaynak kurumadıkça -bizim durumumuzda en alt kattaki lokanta idi sebep- o fareler her seferinde semirip gelecektir...

ama bak en süper yöntem şuydu bence, süper derken şöyle: kesinlikle elini değdirmeden un ve saten alçıyı karıştırıyorsun, gazete ile felam, bir yere dök kuytuya, bunlar gelip un diye yiyorlar sonra da susuyorlar tabi böyle söyleyince cani gibi hissettim ama yani ucuz ve etkili bir çözüm... kedi en temizi ama önünden geçen fareye bön bön bakacak olanı olmayacak, geçici kedi ister misin?

yapıştırıcı bizzat denedim gerçekten işe yarıyor. bir karton üzerine yapışkanı sürüp, üzerine de bir kaç adet fındık, fıstık, peynir vs... koyarsanız hemen sonuç alırsınız.

peki fare büyükse napcaz, bizdede kocaman bi fare var sofbenin borusundan iniyo mutfaga, götürüyo orda tıkır mıkır sonra hooop geri ordan yallah.

biyy okurken bile duylerim diken diken oldu. byyyy allah kolaylik versin. o yapiskanlar etkili oluyor ama denildigi gibi kokunu kurutman imkansiz. bence sen yarindan tezi yok tasin.

(bkz: pest control)

rahatsızlık büyük seviyelere ulaşırsa, işi profesyonellere bırakmanız gerekebilir belki de.

yapışkan var fareler için:
bir kartona sürüyorsun ortasına biraz peynir
fare geliyor ve yapışkana yakalanıyor.
ama canlı kalıyor onu bilesin.
yada bir derin tenekenin içine peynir koy
atlasın çıkamasın.
en önemlisi ortada yiyecek bir şey bırakmayın.
yemek bulamazsa zaten gider.
çabuk üremesini göz önüne alırsak işiniz zor.
olmadı evi kompileyin ilaçlamanız gerekir.

zehir falan vermeyin, çlür ondan sonra nerde öldüğünü de bulamazsınız leş gibi kokar her yer...

yapışkan iyidir.

bir tabağa alçı, bir tabağa su koyun.
2-3 saat sonra taş gibi olur.

kedi onları çat diye yakalar, ama yenileri gelecektir. bi de kedi öldürüp bırakır kokutur etrafı. aynı sorun benim eski evimde de vardı, hatta tuvaletin içinden çıktıklarını keşfedip kendi evimde tuvaleti bile kullanamaz olmuştum. dediğiniz gibi büyük, "sıçan" denen cinstendi. o kadar rahatsız olmuştuk ki taşınmak zorunda kalmıştık. bence kedi olayını hafife almayın. olmazsa taşının, o şekilde yaşanmaz.

söylentilere göre fıstık ezmesi, peynirden daha çok çekiyor fareyi.

benim farem ama ikisini de sevmedi. daha çok makarna ve portakallı çay poşedi seviyor.

Evet kedi belki çözüm olabilir ama kedi almanız durumunda evdeki fare için kurmuş olduğunuz kapan, zehir, yapıkşan vb. bütün tuzakları kaldırmalısınız ki kediciğe bir şey olmasın. Aman dikkatli olun.

bizde bir speedy gonzales vardı, herif ne kapana yakalanıyodu, ne zehri yiyodu, en son yapışkan aldık o şekilde kurtulduk ondan. önce onu dene derim.

hiç zehre girme, bir sokak kedisini eve al, fareleri yemesine yakalamasına gerek yok, hayvanlar kokudan kaçıyorlar,kedi olan evde.

alçı- su kombinasyonu işe yarıyor yalnız ölürken seslerini duyuyorsun. evin her yerine alçı tozu dök ya da bulursan zehir dök. ölğ fare kokusu da korkunçtur ayrıca hemen ürerler. çok fena. geçmiş olsun.

http yerıne https yazıp densene

yine aynı şeyi söylüyor.

gmail adresinize girerken mi oluyor bu? bana hiç olmuyor, başka bir sorun olmasın?

bilgisayarın saat ve tarih ayarları değişmiş, düzeltince kendine geldi.

yetisemedim ama cok kisiye kaynak olmustum bu konuda

(bkz: #20535678)

İtalyanca candır:)Öncelikle dil yapısı ve okunuş kuralları gereği bu dili dinleyerek audio kaynaklı bir eğitim setinden öğrenmen şart.Çünkü İtalyancanın belkide en zor yönü kendine has okuma kuralları.Birçok harf kombinasyonun farklı okunuş biçimleri var.Bunlar dilin temel taşları zaten.Onun haricinde dilbigisi olarak ilk başta eğer Fransızca yada İspanyolca bilmiyorsan zorlanırsın.Eril-dişil olayı biraz kafa karıştırıcı olabiliyor.Ama zamanla,öğrendikçe daha çok seveceğini düşünüyorum.Rosetta Stone'u önerebilirim.Sana oldukça faydası dokunur.
Bol bol dinlemeni,kulağını İtalyanca'nın fonetiğine alıştırman lazım.Seni düzeltecek biri olmaması biraz zorlayıcı bir faktör.Ama gözünde asla büyütme.Dil öğrenmenin en büyük kuralı o dili sevmek.
Türkiye'de bulmak biraz sıkıntı olabilir ama amazon.com yada amazon.uk'den birçok İtalyanca kaynak bulabilirsin.
Dediğim gibi kesinlikle dinleyerek öğrenmen şart.Diğer türlü İtalyanca öğrendiğini zannederken tarzanca birşey çıkabilir ortaya:)

ankara'daysan elimdeki michel thomas ve pilsmeur mp3lerini ve rosetta stone'un üç seviye italyancasını verebilirim. Toplamda 10 gb civarı olduğundan harici bir belleğe kopyalamak daha kolay olabilir. Yanında elimdeki birkaç italyan filmini de ekleyebilirim.

Sourberry'de dj auro l'appuntamento diye bir program yapıyordu, yeni başlayanlar için italyanca kursları gibi.

Podcast'leri indirip bu derslere de göz atabilirsiniz, gayet keyifli, tembellikten 3. derse geçemedim gerçi ben ama sırf meraktan dalmıştım derslere :)

www.sourberry.org

www.bbc.co.uk

eglenceli olabiliyor. ben ispanyolcasını takip ettim birkaç bölüm.

"bunda yatar" anlamında, nedeni budur falan yani.
blok diyagram temsilinin(temsil diil de gösterim gibi daha çok, tam sözcüğü ben de bulamadım) avantajı sadece bileşenlerin bloklarını sinyal akışına göre birleştirerek sistemin tamamı için blok diyagramı oluşturmanın kolay olmasında yatar.
cümle çok düzgün olmadı ama yaklaşık bu anlamda.

bıd bıd bıd kolay olmasında yatar diye bitirebilirsiniz, lie in the fact gerçeğinde yatar gibi düşünürseniz eklemesi çok da zor değil, ayrıca temsildense sunum denme representation için daha iyi bence.

ilaç içmemiş olsaydın rakı tavsiyem olurdu.
bu şartlar altında ya soğuk ya sıcak bir şeyler iç birisi iyi gelir.
bende genelde öyle oluyor.

kardeş ben 2 sene önce yaptırdım kaplama.sıcak soğuk ta 1 hafta ağrıdı.dikkat ettim ama sadece ısı farklarında ağrıyordu.ağrı da geçmek bilmiyordu.advil ibuprofen li olanından 400 mg atınca 20 25 dakikaya geçiyordu.çok rahatlatıcıydı.dişler tam oturup (herhalde sinirler iyice öldükten sonra)hiç bi ağrı olmadı.

özet geç dersen :geçince bişeyi kalmaz.

şimdi bu diş tek bir diş mi? hangi diş? şimdi içi metalse ve metal diş etine değiyorsa hassasiyet de yapabilir ama benim hiçbir ağrım olmamıştı.

Diş ağrısı için karanfil yağı varsa onu kullan mesela ya da karafil varsa onu dişin olduğu kısımda çiğne. Rakıyı pamuğa döküp de sürebilirsin bir de.

Eğer oturmasında bir sorun varsa söküp tekrar takar ve olmadı iki isim vereyim ben sana, biri diş eti konusunda ultra mega uzman, ona danış olmadı.

ne kıl tüy işler şu diş işleri yahu...

6 seneden fazla oldu kullanmaya başlayalı. çok memnunum hiçbir sorun yaşamadım yıllardır. tam emin değilim ama 3 çift lensi 55 liraya almıştım sanırım bi kaç ay önce.
bi göz doktoruna danışıp almanı tavsiye ederim yine.

- lens ciddi anlamda bir rahatlık. hele ki göz numaran ileriyse. buğ yapmaz, kirlenmez falan. temiz iş. kesinlikle kullanabiliyosan, doktor onaylıyorsa kullanmalısın.

-uzun süredir kullanıyorum, bi zararını görmedim. benden daha uzun kullananlar da tanıyorum, onlar da bir zarar görmedi. retinayı korneayı inceltir diyen doktor da var, retinayı inceltmez onlar lazerle ameliyat işine girip para kazanmak için söylüyor diyen doktor da var. aslını bilmiyorum açıkçası.

- çeşitli markalar var, gene doktoruna danışarak marka önerisi alabilirsin ama genelde, 6lı olan paketler 60tl civarı, markaya göre değişir. bir tanesi 1 ay diyor içinde, ama temiz kullanırsan 2 aya kadar yolu var 1 adetin.

son olarak benim de tek gözüm 0,50 diğeri 6 numara. bu sebeple tek gözüme lens takıyorum. zaten lens iki ayrı göz için birer paket alınır. yani tek gözün bozuksa pahalıya değil aksine ucuza gelir sana. tek göze kullandığın da şeffaf olduğu için belli bile olmuyor. rahat olabilirsin :)

sorularınızın hepsine yeterli cevap veremesem de, lens kullanmaya başlayınca çok büyük bi rahatlık olduğunu farkedeceksiniz ve evet keşke daha önce başlasaynışım kullanmaya diyeceksiniz.uzun süreli kullanım derken, gün içerisinde saatler boyu kullanmak ve bunu alışkanlık haline getirmek göz kuruluğuna yol açabiliyor, tabi lensiniz gece çıkarmalık lens ise. öte yandan, en fazla 10-15 yıl kullanabilirsiniz lens sonrasında birtakım göz rahatsızlıklarınız olur, ne bileyim korneanız incelir diyenler de var, ne kadar doğru bilmiyorum. son sorunuza gelirsek, ben aylık lens kullanıyorum. bir pakette 6 adet lens oluyor ve fiyatı tabi aldığınız yere göre ve markaya göre değişiyor. ben 50tl ye almıştım en son paketini. tek göz için lens derken, gözünüzün numarasına göre bi paket alırsınız ve onu kullanırsınız. benim ikisi farklı numaralarda olduğu için iki ayrı paket alıyorum.

umarım yardımcı olmuşumdur. iyi akşamlar.

-7 yıldır lens kullanıyorum, gözlükle aram hiç iyi değil ve hiç olmadı bu sebeple tavsiye ederim tabi. hem de sigara dumanı ve soğan bile gözde lens varken yakmıyor :)

-doktorum her retinanın bir lens kullanma ömrü vardrı kiminin 10 yıl kiminin 30 yıl dayanır demişti.nihai süreçte lazerle çizdirirsin demişti.

-oksijen geçirgenliği çok olanlarından kullanmanızı tavsiye ederim. Len türleri ve markaları da giderek gelişiyor yenileniyor her seferinde daha konforlusu çıkıyor. Şu anda accuve oasis marka lens kullanıyorum ve mutluyum. Hepsinin kendince bi niteliği var tek döyleyebileceğim focus markalılar daha kalın ve rahatsız edici.

-Fiyatlara www.lensmarket.com 'dan bakabilirsiniz, tüm marka ve modeller var, 1- gün içinde getiriyorlar ve yanında len solüsynu da getiriyorlar. Bana solüsyonlar dahil 6 aylık 150 gibi bişeye maloluyor.

-Tke göze takılan lens hiç duymadım açıkçası, baş dönmesi sorunu yaratabilir gibi geldi, göz doktorunuza danışmanız daha iyi olur bu konuda.

-Tavsiyelerim:
*oksijen geçirgen bir lens bile olsa mümkün olduğunca lensinizle uyumayın her akşam solüsyona koyun, iki lensi ayrı kutulara koyun, 4
*üstünde ip makyaj toz kaldıysa avuç içinize koyarak diğer elinizin bi parmağıyla temizleyşn mutlaka.
*tırnaklarınız uzunsa takıp çıkarırken ayrıca özen göstermek gerekiyor.
*lens takmadan önce değil taktıktan sonra makyaj yapmak gerekiyor
*gözünüzün derecesinden 0.25 düşük lensi kullanmak gerekiyor sanırım göz tembelliği yapmasın diyeç yani -3 miyop iseniz -2.75 lensiniz olmalı. doktorlar hep öyle yazıyor reçeteyi.
*uzun süre bilgisayar başında duracaksanız lens kuruyabilir gözlük takmanızı tavsiye ederim.
*haftanın bigünü mesela evden çıkmayacağınız bir pazar günü evde lens yerine gözlğkle durmak da gözlerinizin dinlenmesini sağlayabilir.
*denize/havuza girerken ya çıkarmanız gerekiyor ya da hiç dalmamanız gerekiyor. yoksa lens suya düşebileceği gibi düşmese bile mikrop kapabilir.

Bunca detaya rağmen hala tavsiye edebildiğime ben de inanamadım ama evet tavsiye ediyorum hala :)

önceki cevapları okumadım.

- 17 yıldır gözlerim bozuk ama aşırı rahatsız etmedikleri için gözlük kullanmıyordum çok fazla. arabada, sinemada, okulda falan kullanıyordum sadece. 9 aydır falan ev dışında lensle geziyorum hep. evde gerek duymuyorum, bilgisayar kullanırken de rahatsız ediyor.

- doğru galiba ya. mümkün olduğu kadar az kullanmak en iyisi.

- lens var lens var şimdi, toric (astigmat) lensler daha pahalıdır mesela. acuvue oasys ya da acuvue advance'ler fena değil. (johnson and johnson'ın) piyasada çoğunlukla 3 çift lens olan kutular var ama bu çift tabirine takılmayın, 6 tane demek o işte. tek gözde kullanabilirsiniz tabi ki. fiyatta sorun olmaz, 6 tane aynı lensten almış olacaksınız sonuçta.

ek: astigmat 0.75 ve üzeriyse genelde toric lens veriliyor, daha düşükse sadece kontact lensle geçiştiriliyor. kontact ve toric arasında nerden baksanız kutu başına 20-40 lira fark oluyor.

Oasys(yanlış yazmış olabilir), Actuva(gene yanlış yazmış olabilirim).
Gayet sağlam, kullanışlı ve dayanıklı lensler. 50 kağıt civarı ederi.
Bir kutudan 3 tane çıkar ve 3 ay gider.

sürekli kullanacaksanız yeni nesil bol oksijen geçiren lensleri tercih edin, şimdi hiçbir markayı hatırlayamadığım için sadece şunu yazacağım: gözlük numarası ile lens numarası arasında 0.25 gibi bir farkın bulunma nedeni gözlük merceğinin göze uzaklığının gözle sıfır olan bir lenste sıfıra inmesinden kaynaklanır. yoksa gözünüz her türlü tembelliğe alışabilir, onunla ilgisi yok.

lensli dönemlerim çok rahattı, sonra bir saçmalıklar oldu, bir doktor gözümün lense uygun olmadığını dahi iddia etti bir dönem. sonra anladım ki markaya şuya buya göre değişiyor. sürekli bilgisayar başında olduğum için gözlük kullanıyorum ama yine de lens gibisi yok.

adını hatırlamıyorum ama hatırlayacaklara yardımcı olayım. ekranın ikiye bölündüğü oyunlar var. bir tarafında tetris, bir tarafında renkli balonları üçleyip patlatmaca var mesela. iki ayrı tuş setiyle aynı anda oynaman gerekiyor oyunları.

flash oyun tabii ki.

(bkz: satranç)

kare karalamaca
(bkz: griddlers)

komik olacak ama zuma da olabilir bence, o renk top gelirken diğer yerleri kontrol ediyorsun falan, bir de sudoku da iyi olabilir ama multitasking için değil de odaklanma için iyi olabilir o.

Şöyle ki benzer bir durum bizim başımıza da gelmişti, ev satıldıktan sonra yeni sahibi evi boşaltmamızı istedi ve bize bir ay mühlet verdi. Yeni ev sahibinin insafına ve nasıl kullanmayı düşündüğüne bağlı sizi çıkarıp çıkarmaması.

Ve evet, ev sahibiniz çıkmanızı istedi ise siz en az 15 gün önce haber vermiş olmalı ve de depozitonuzu her halükarda vermeli, zorunda yani.

ev satımı olsa dahi sözleşmenin geçerliliğini koruduğu yönünde bir madde yoksa sözleşmede
siz evden çıkarsınız.
çıkmaz işi inada bindirirsiniz ama sonuç aleyhinize olur.
size depozitoyu her halde vermesi lazım gelir.
şöyle bir durum olabilir eğer siz yeni ev sahibi ile evde kalmak konusunda anlaşırsanız depozitoyu yeni ev sahibine verebilir o durumda evden çıkarken depozitoyu yeni ev sahibinden alırsınız. ya da yeni ev sahibi ile sözlşeme yapar depozitoyu alır ona verirsiniz hemen.

Aydınlatıcı bilgileriniz için çok teşekkürler arkadaşlar.

145T - Beylikdüzü-Taksim İETT hattı var. Genelde 1-1,5 saat arası sürüyor yol açık olduğu durumlarda. Taksim'den de Harbiye'ye ister yürüyün isterseniz de geçen herhangi bir otobüse binin.

Mecidiyeköy veya Taksim'den metroya da binebilirsiniz.

taxim veya mecidiyeköy metrosunda Harbiye durağı var mıydı?

osmanbey durağı var, harbiyeye çok yakın.

otobüsü tercih etmektense metrobüs ve metro'dan yararlanman zaman yönünden kaygın varsa yararına olur.
metrobüsten mecidiyeköyde in, metroya bin osmanbeyde in.

kediler günde 16 saat uyuyan/uyuyabilen hayvanlar, çok anormal gelmedi bana. karnı da doymuş daha ne olsun :)

küçük bir not; sütü biraz sulandırıp vermeniz kedinin sütü sindirmesini kolaylaştırıyormuş.

bir sorunu olmamasına sevindim.bakımı ile ilgili pratik bilgilerde işime çok yarar.

Çok sıklıkla süt vermeniz hiç sağlıklı bir şey değil, hem de tek başına süt bir kedinin beslenmesi için yeterli değildir. Mutlaka kuru mama vermenizi tavsiye ederim. Ekonomik olsun isterseniz pet shoplardan açık mama satın alabilirsiniz, ya da imkanınız varsa paketli kuru mamalardan alabilirsiniz.

yaşlı bir kedi olabilir, sadece süt ile beslenip hep uyuyorsa bu pek iyi değil, sırf mama satan yerler var, iyi mamaların büyük paketlerini açıp kilosunu 10 liraya falan satıyorlar, o da bir kediyi epey idare eder.

siz sürekli sıvı ile beslenseniz nasıl olurdunuz, onu düşünün, bunun dışında kedilerin 14 16 saat uyuması normal. bahsettiğim gibi bir mama alırsanız hastaysa bile uyuyarak ve iyi mama tüketerek kendisini toparlar.

var böyle bir kuaför, elmadağ harbiye arasında, uzak mı sana? manikürcüsü süper bi hatun zaten, yerin adı cizzy detay için hmm detay istersen manikürcünün telefonunu veririm.

ayrıca saç için erdem kıramer'in tünel'deki akademisine gidebilirsin. oranın manikürcüsünü hiç denemedim ama saç için uğraşıyorlar epey, hocaları başlarında zaten.

bu cizzy önceden tizzy miydi?
dame de sion'u geçtikten sonra dia'nın köşeden sağa sapınca sağda mı?

ay evet evet hala tizzy, ben resmen uydurdum! ahah

Statik elektrik birikiyor olabilir. Bağlı olduğu fişte toprak olmayabilir. Kasa da kaçak olabilir.

Kontrol kalemi alıp kasaya bir değdirmen gerek.

Kasada kaçak olup olmadığını anlamak için kontrol kalemi ile tam olarak nereleri kontrol edeyim?

shift ve alt'a aynı anda basıyor olabilirsin.

denetım masasından dil ayarından klavye ayarından turkce q haici tum dilleri kaldır. arada yapıskan tuslar mı ne onlara farkında olmadan basıyor olaiblirsin.

shift ve alta geri döndürmek için bastım ama dönmedi, bir de ilginç yani mesela second life'ta bozuluyor ya da messenger da bozuluyor ama diğerleri sağlam, sadece bir kez toptan bozuldu. yapışkan tuşlar şeysini ben de düşündüm ama anlam veremedim :/

1 yaşına kadar yapılmaması iyi oluyor, 1 yaş olsun 1,5 olsun ideal dönemler. misafir olduğu evde oraya buraya spreylerse kokudan durulmaz, teslim etmeden önce yaptırın, iki güncük de yanında durun derim ben.

Erkek kedimi kızgınlık dönemine girmeden kısırlaştırdım. Sebebi ise evde dişi kardeşinin olmasıydı. Herhangi bir etkisi olmadı. Aksine şu an besili dana gibi :)

Yani hiç sevişemeden mi kısırlaşacak? :/ Bir kez sevişsin en azından, benim bi kedim de öyle geç azdı, daha doğrusu annesine aşıktı platonik takılıyordu, 3 yaşına kadar evden dışarıya adımını atmadı ama sonra bir çapkın oldu bir sokak hergelesi oldu, derken yaş 7 oldu, o yaştan sonra da tehlikeli diye yaptırmadıydım... neyse bir diğer kedimi 1 yaşında kısırlaştırdım, herhangi bir kızgınlık belirtisi göstermemişti ama zaten dışarı çıkıp kızlarla oynuyordu, belki ben fark etmedim. hiçbir erkek kedim sprey olayına girmedi, oğullarımı seviyorum...

ben her zaman dişi olsun erkek olsun bi kere sevişsin önce derim, zürriyetlerine o kadar da müdahele etmeye gerek yok, şimdiye kadar azmadıysa başkası ileyken de sanmam azsın. sokağa çıkan bi kedi mi arada da olsa? bir de erkek kedilern kısırlaştırma sonrası c/d yemeleri gerekiyor 2 ay boyunca, yoksa idrar kanalları tıkanıyor bilmemney. bence siz yanındayken kısırlaştırın geldiğinizde. hala çok geç olmuş olmaz. 1 ila 1,5 yaş uygundur gerçi ama 3'e 4'e kadar rahat yolu var.

Kürşat hoca vardır cerrahide, zaten dahiliye ve cerrahi diye ikiye ayrılıyor iü. Kürşat hocanın zeytinburnu'nda bir kliniği var diye biliyorum, şimdi cerrahi'de kiminle karşılaşacağınıza da bağlı. Kürşat hocayı sorun ama koşun bir an önce çünkü bir saate veteriner kalmaz orada. Hocalar belki de çıkmıştır. Yine de oraya götürün röntgeni möntgeni ne varsa kimseyi bulamazsanız da Kürşat hocanın Zeytinburnu kliniğini sorun.

havuzu büyük, güzel sağlıklı...
2 tane açk, bir tane kapalı tenis kortu var.
futbol sahası da baya büyük.
bsaket sahası yok sanırsam ki:S ya da 4 sene boyunca ben dikkat etmedim:D
jimnastik salonu var.
her şey var işte:D sen ne bakmıştın ?

Olan birimlerin boyutlarına ve eksik kalan birim var mı eklenebilecek ona bakmıştım ben. Sitede iki futbol sahası diyor mesela, büyük küçük ama ebatları yok mesela. Veya işte bu nasıl olmaz denecek bir alan var mı? mesela squash için bir mekan var mı?

bağyan gözüyle ancak bu kadar oluyr :D:D futbol sahası hakkında hiç bi fikrim yok:D sadece birinde seyircilerin oturması için yerler var, diğerinde yok.(bu küçük olan oluyor :D)

(bkz: abi seviyorsan git konuş bence )

hmm,neden lenssiz kutusuz? lensli kutulu fiyatı 1500 değil mi zaten?

nerede o fiyat gidip alayım öyleyse? makine sıfır.

arkadaş daha 3-4 ay evvel d90 almıştı lensli, kutusuz hayyamdan..1600 liraya. çarp böl işte sen.

git o fiyata d90 al ne d80 i ya

evet çok haklısınız. şimdi ebay den bakıcam. hiç anlamıyorum bu işten. 2. el alırken nelere dikkat edilir. adamlar bi sürü özellik yazmış 5000 shot falan demiş. çok mu az mı? hiç fikrim yok.

5-6 bin pozdaki bir makinenin genel olarak iyi durumda olduğu söylenebilir eğer başka bir kusuru olduğu belirtilmemişse.

cgi.ebay.com alınır mı bu?

shutter : 43669 diyor, şahsen ben almazdım.

zaten taksikle alıyorlar onu ya. kyknın sitesinden tc kimlik no ile bakabiliyorsun diye biliyorum. benim borcun ödeme zamanı gelmedi daha ama daha önceden bakmıştım 2011in sonunda ödemeye başlayacağım yazıyordu. bi bak istersen

@lameth

hocam, benimkisi kyk'ya ödemediğim için vergi dairesine gönderilmiş zaten. 2 sene falan oluyor geçeli.

kyk'nın sitesinden numaranı öğrenip bakabiliyorsun.benimkini 3 ayda ödeme kosuluyla 4 taksit yapmıslar.bi senede ödeniyordu yani.
ödeme planı gözüküyor zaten numaranla girince siteden.

hmm pardon abi yanlış anlamışım. o zaman sen en iyisi yarın vergi dairesine git. büyük ihtimalle taksit yaparlar gibi geliyor bana

gidip durumu izah edersiniz, taksitlendirebilirsiniz elbette ama fazi işler en azından katkı payını ödeyin, harcın faizi daha az diyebilirler. kaç yılında başlayacaktı ki ödemeler?

2008 yılının sonuna doğru geri ödemeye başlamam gerekiyordu ancak sallamadım o zamanlar. geçen yaz af vardı galiba. ona da başvurmadım.

yakın zamanda vergi ve sigorta borçları için ödeme kolaylığı sağlanacağı yetkili ağızlarca birkaç defa dillendirildi. normal ödemeden çok daha avantajlı olacağından bunu beklemenizi öneririm (36 taksite kadar çıkılabileceği, ayrıca gecikme zammından önemli oranda indirim yapılacağından bahsedenler var). ancak kyk borcu vergi ve benzeri bir alacak olmadığından kapsama alıp almayacaklarını bilemiyorum. bu yöndeki son haberleri araştırabilirsiniz.

beklemek istemiyorsanız vergi dairesinden tecil ve taksitlendirme talebinde bulunabilirsiniz. bu durumda taksit sayısı (10 taksidin üzeri pek mümkün değildir) vergi dairesi ile yapacağınız pazarlığa bağlı. ayrıca tecil için bir miktar peşin ödeme de talep edebilirler.

halis, saf, süzme zeytinyağı iç.

(bkz: tantum verde)
(bkz: strepsils)
(bkz: adaçayı)

Strefen... Ağrı kesici ibuprofen de var içinde, strepsils'den iyidir...

bal (üç çay kaşığı) + zencefil (yarım çay kaşığı)

ye hemen su içme.

yarına bişeyin kalmaz

süt ve pirinç ununu karıştırıp pişiriyorsun.üstüne biraz da tarçın. mama kıvamına gelince iç. ama ılık olsun mutlaka, iyice tahriş olmasın.

boğazında acıma da varsa acı ye, bir arkadaşım soğan pul biber karabiber acı ne varsa salata gibi yapıp karıştırıp yiyordu böyle hissedince. ben o kadarını yiyemediğim için aldığım acı miktarını artırtmaya çalışıyorum işe yarıyor. adaçayı ve ıhlamur da süperdir. ılıkken bal dök bu çaylara, oh mis.

yorumlarınız için teşekkürler. şuana kadar adaçayını denedim bu başlığı açtıktan sonra. zencefille falan karıştırdı annem hepsini, garip bir tat oldu ama zorla falan içtim onu. uygun olan diğerlerini de deneceğim. olmadı yarın sabah eczaneden ilaç takviyesi ya da gargara falan bakalım.

acı derken çiğ köfteyi kastetmemiştim :) mesela çorbaya bol karabiber ek gibi soğanlı vs karışımı yiyemiyorsan demiştim. tahriş varsa iyi gelmez, enfeksiyona doğru gidiyorsa gelir, faranjit neyim olmazsın ;)

öncelikle geçmiş olsun,

adaçayını kaynar suda bir kaç dakika bekletip adaçaylarını süzün. su ılınınca sık sık bu suyla gargara yapın. cidden faydalı oluyor.

kediyi gözle derken işte saldırganlık, ağız köpürmesi, su ve ateşten korkma vs. tipik kuduz belirtileri var mı demek istemiş olabilirler. bir de kuduz çoğunlukla tilki vs. vahşi hayvanlardan köpek, kedi gibi evcillere geçtiğinden şehirlerde çok sık görülmüyor diye biliyorum.

kedilerde kuduz olunca bir müddet sonra ölür, senle temas ettikten sonra kedi ortadan kaybolur ölürse diye denir. ha birde tabii, aksiyonlarının gözlenmesi.

şehrin ortasında kedinin kuduz kapma olasılığı çok çok düşük. korkmana gerek yok. için içini yiyecekse kediyi görünce bir veterinere göster.

tutmaya çalışınca ısırması normal. tipik sevilmekten sıkılan kedi davranışıdır. zaten kedi de bildiğiniz bi kediymiş. bence korkmanıza gerek yok.

bir şey olmaz. beni de hastanede bir kedi ısırmıştı elmayralık yaparken, hastanede olduğum için yırtamadım, 3 adet kuduz aşımı oldum paşa paşa ama gereksizdi. ısırılıp tırmalandıktan sonra ellerini sabunla dezenfekte ettiyseniz ve olmadı terramicin vs sürdüyseniz başka bir şey olmaz.

hep gördüğünüz ve belirli bir yerde takılan kedide kuduz vakası olması sıfır diyebilirim. zaten görürsünüz kediyi, sanmıyorum ki ağzı köpürsün delirsin bu arada. boşuna evham yapmayın. kedidir, ne yapsa yeridir.

hamileye verirdim. sebebi yok.

Hamile,ani bi frende kotu sonuclar dogabilir.Digerleri duserse pek bisi olmaz ama hamile kadin duserse bebegin ve annenin hayati riske girebilir.

90 yaşındaki adama yer verirdim. diğerleri dayanır gibi geldi bana.

kesinlikle hamileye. sebebi de zaten hamile olması. oturmaya en çok onun ihtiyacı var.

hem oturunca diğer bir aylık çocuğu da annesinden ister kucağına alır. mis.

yasli adam ayakta durmaya dayanamayip olurse pislik olmaz, ayrica sosyal sigorta acisindan topluma yarari olur, elinde 1 aylik cocugu olan abla daha cocugunun bagisiklik sistemi tam oturmadan toplu tasima araclarini kullaniyor, cocugunu elementlere acik birakacak sekilde sokakta gezdiriyor ise cezalandirilmalidir, ayrica 1 aylik cocuk cok agir degil, ve yorgunluktan ikisi de olurse pislik olmaz, kor abi sadece kor, kapilari kapali ve oturacak yer olmadigina gore nispeten dolu olan bir tramvayda goz zaten bir ise yaramaz, hem kapinin oradan fazla ilerlemesin cunku o hengamede koltugundan kalkip disari cikma yolunu bulana kadar ya birisinin uzerine cikar ya da sofor kapilari kapatir, ama sekiz aylik hamile kadin ani bir tramvay freninde $oka girip cocugu orada birakirsa her taraf pislik olur, hatta uzerimize bile sicrayabilir. o nedenle toplum sagligi, tramvay temizleme masraflari, kiyafet temizleme masraflari, kan gorup $oka giren, saga sola kusan genc kizlari engellemek adina, + cia world factbook a daha yuksek canli cocuk dogum orani ile girerek vatana millete hizmet etme istegim nedeniyle kesinlikle hamile kadina yer ve yol verirdim.

oha, çok kolay soru.

bariz hamile kadın.

85-90 yaşındaki amca zaten çok yaşlı, ölse de olur. e 1 aylık anne de bi zahmet 1 aylık çocuğunu tramvay yolculugu suresınce sıkı tutup koruyabılır. e kor abı zaten sorun degıl, kor olması cok da sorun degıl tramvayda. tutar bı dırek ılerler.

daha zor sorular beklıyoruz.

normalde dort tane duyarli vatandas kalkmali, hepsi de oturmali.
hamileye kesinlikle. diyecektim ki, yok yok cocuk 1 ayliksa kesinlikle once cocuklu abla, sonra hamile, sonra yasli ve en son gorme engelli...

hareket eden bir aracta hem denge saglamak icin tutunmak ve hem daha 1 aylik bebegi sarsmadan tutmak en zoru. akabinde gebe bir insan en azindan tutunabilir ama sarsilmamali. cocuk rahmin icinde kucaktaki cocuktan daha stabil bir sekilde duruyor neticede. yasli amca ayakta durabiliyorsa mesele yok onun icin, dizlerinde derman kalmayana kadar dayanir. sonrasinda sendelerse biri mutlaka yer verir. gorme engelli olan ise goremiyor, tutunabiliyor, mesele yok...

hamileye veririm. neden çünkü kör abinin oturmaya ihtiyacı yok zaten, bir aylık bebeği oraya getiren anne en azından kolunda taşıyacağı için hamileye göre daha avantajlı, yaşlı amca ayakta zor duruyor olabilir ama hiç duramayacak olsa tramvayda işi ne, zaten çoğu kabul etmiyor. yani en riskli hamile ve elbette ki cevab hamile olan.

hamileye yer verirdim.

bana mi güvenmişler ak tramvaya binerken, ciddi ciddi kimseye yer vermem, utanmadan gözlerine bakarım.

yok desdinovaya guvendiklerinden degil limuzinleri ariza yaptigi icin taksi icin nakitleri olmadigindan, kart da gecmediginden binmisler...

şimdi kadın 8 aylık hamileyse götündeki basur çay tabağı kadar olmuştur ve de zaten kendisi bir tramvay kadar olmuştur, oturayım kalkayım derken, en az 4 kişiyi deli eder. anasına bacısına küfür ederler, "hay sana yer verenin de" ekolünden sen de küfürü yersin.

çocuklu kadın 1 aylık bebeğiyle tramvaya biniyorsa o bebeği sevmiyordur zaten. kadının kişilik bozukluğu olduğunu hareketlerinden de anlayabilirsiniz. kesinlikle haketmiyor bence.

kör arkadaşa yer vermek istesen bile, tramvay onun oturmasını bekleyemez. adama yer vercem diye yuvarlanıp boynunu kırarsın. acı bir durum ama körlerin kapıdan çok uzaklaşmaması lazım bence.

ah dedem, garip dedem. kim bilir ne ihtiyacı için dışarı çıktı, hayırsız evlatları, torunları gelip bir hal-hatır bile sormazken. belki 300 lira emekli maaşı için 5 saat sırada bekledi. belki de diyabet ilacını almaya taa oralara geldi. ama tek başınaydı, yılmadı. "olmaz olsun öyle evlat" dedi ve kendini çarşıya attı. sırf bu onurlu davranışından dolayı o yeri hakediyor bence. belki de bir kore gazisi idi. hem yaşlı, hem gazi, hem de hasta. per yapmış olm adam. kesin amca diyorum ben.

bi kere köre yer verecektim "bakar mısınız?" dedim. yaşlıya yer veririm ben.

hem yaşlı hem hamile hem de kör ise işte o zaman benim yerimi haketmiştir. "buyrun, soğumadan oturun" derim.

kalkar kaçarım hangisi kaparsa. hiç uğraşamam valla.

orpheus'un cevabını beğendim. birini seçip diğer üçünün bakışlarına hedef olacağıma ses etmeden kalkar giderim.

şimdi onlar düşünsün.

uyuyor numarası yaparım :))

edit: hamileye tabi ki

(bkz: otobüste yer verme önceliği)

ben de hamile diyorum.

hamile.

diğerleri ayakta olmay dayanır gibi ama hamile kadın için cidden eziyet olur o kalabalıkta ayakta durmak, sağa sola savrulmak.

Bu sebeple hamile.

hiç kimseye yer vermezler boşuna takılmayın. engelliye değilde bir hatuna yer veren bir öküzle tanıstım geçen gün. o süslü hamın kızımızda hiç itiraz etmeden oturdu.

yani istanbullu pek sallamıyor bu olayı. başka şehirlerde nasıldır bilemem.

hamileye verirdim

yaşlının zaten işi bitmiş
köre bi şey olmaz

ikinci paragrafın ilk cümlesinden çıkardığım kadarıyla fransızca bi cv istemişler hocam.

not: zerre fransızca bilmiyorum

translate.google.com|en|
ingilizce çevirisi oldukça anlaşılır.

"en français en précisant" olaya burda noktayı koymuş adamalar. fransa başbakanı yapmışlar seni.

Anlamadığım cv de bildiğim dil sadece inglizce. neden böyle bir şey yollarlar. mail de bana staj departmanı seç demiş birde:S mail e eklediği departman tanıtımları dahil fransızca.

Cv bilgileri ile diğer bilgiler arasında eşleşme mi olmamış bişiler olmuş, o yüzden Fransızca cv istiyorlar. Bazı staj pozisyonları zaten dolmuş, ne zaman başlayabilirsiniz, ne kadar süre staj yapacaksınız, bunları da belirtin lütfen denmiş. Asgari 2 ay, en fazla 4 ay staj yapabiliyorsunuz (zannımca.)
Bilgilerinizi bekliyoruz demişler. Ben bu kadar anlayabildim.

not: benim de zerre fransızcam yok

Google translate çevirisi:

EUROGROUP staj için başvuru için teşekkür ederiz. Firmamız ve biz muhtemelen sunabilir farklı kurslar hakkında bazı bilgiler ekte bulabilirsiniz.

bazı pozisyonlar zaten dolu olan var çünkü ve bulunabilirlik (süresi ve başlangıç) tarihlerinizi ilgi Fransız belirterek hizmetleri bana CV'nizi gönderin, bu çok önemlidir. Bu kurs, staj sitenin minimum süresi 2 ay ve dört ay merkezinde staj olduğuna dikkat ederim, tam zamanıdır.

Ayrıca, biz sizi bir staj teklif eğer bizden alacaksınız staj için Avrupa Birliği Sözleşmesinin bir okuldan bir imza gerekir.

Sizden zevk beklentisiyle, benim en dikkate güvenceleri kabul edin.

Saygılarımla,

belediye yerlerinde genelde pire için damla değil sprey yapıyorlar ve daha ucuz ama damla daha uzun süre korur ve dışarı çıkmıyorsa bir daha hiç gerekmeyebilir. 20 lira ense ilaçları ve sadece ense köküne sıkıyorsunuz. sonrasında tekrar pire gelemiyor, gelse bile ölüyor.

her mimarlığa giren heves eder, alanın da elinde kalır 2 sene sora. hiç bulaşma, ucuz yemek masalarıyla idare et, bi süre sora ihtiyacın kalmayacak zaten.(ha mimar sinandaysan bilemem)

ben geçen dönem bir uygulama projesini kendi düz masamda çizdim. 1 haftalık çiizm sonunda bel ağrım oldukça üst seviyelerdeydi (bahsedilen 3. sınıf dersidir, dinazor bir hocam sağolsun elde çizmek zorunda kalmışımdır). Yani cidden gerekebiliyor eğimli masa ama eğimli masaya sahip arkadaşımın masanın büyüklüğünden dert yanıp atacağını söylediğine filan da şahidim. cam filan isteyerek uçmuşsun biraz ondan fiyat yükseliyor bence. Cam masayı napacaksın ki? Al eğimli bir masa, sonra bir de paralel cetvel tak üzerine mis gibi çizersin.

cam masa almana gerek yok. 100 tl civarlarında normal ayarlanabilir bir masa alsan yeterli. o kadar çok kullanmayacagına eminim. sadece 2 proje için kullandım. şu an 4. sınıf ögrencisiyim :) aldıgım normal çizim masasını normal masa olarak kullanıyorum :)

istanbulda oturuyor isen cağaloğlu taraflarından ucuza alabilirsin

Karşıda kadıköy civarlarındayım cağaloğlundan nasıl gelecek?Alabileceğim başka yerler var mı bildiğiniz?camdan vazgeçtim tamam :)

cağaloğlu'ndan aldığın zaman eve gelip monte ediyorlar zaten. sen getirmiyorsun. cam ihtiyacın olursa da bir cam kestirirsin, bir sehpayı ters çevirip altına akrobat lamba koyarsın, oh mis. cam masa schöller kullanırsan ihtiyaç duyabileceğin bir şey ve o da genelde bir veya 2 projedir zorunlu olarak.

tamamdır cağaloğlunda tam olarak nerede?Biraz tarif ederseniz yabancısıyım buranın :)

kadıköyden eminönü vapuruna binip ordan cağalogluna cıkabilirsin bence.
cam masayı muhtemelen bir ya da iki proje için kullanacaksın ama o projelerde de
cam masa sahibi değil isen ,cam kestirip altına ısık koyup kabaran schöller kagıdı düzeltmeye çalışırken çok küfretceksin =)
bir de normal çizim masaları için okulda koridorda fln ilan asıyor genelde öğrenciler eski masalarını satmak için fln.
hangi okuldasın bilmiyorum ama bi iki sene sonunda bilgisayarla çizmeye başlayıp
kenarda katlı duran dev gibi bi çizim masan olacak.=)
tüm çzim masalarının hazin sonu bu.

horkes diye bir ürün duymuştum, horlama problemim olmadığı için hiç kullanmadım. şuradan bakabilirsiniz:
(bkz: horkes)

breathe right ise yariyor bunda.

normalde 5-6 saatte falan geçmesi lazım. gözü açık tutamamaktan kasıt ışık hassaslığından dolayı gözleri kısma dimi?

ışık hassaslığı mı bilmiyorum da gözlerimi kısıyorum hep yani yakına ve uzağa uzun süreli bakamıyorum.

ertesi gün geçer ya da akşama geçer. o nedenle ben hep akşamüzeri gidiyorum göz muayenesine. o akşam sonlarına doğru biraz açılıyor gözüm, sabaha da geçmiş oluyor. göz bebekleri dana kadar olduğundan sürekli kısma ihtiyacı hissetmeniz ve görememeniz çok normal.

tamam işte, göz doktoru gözleri daha iyi incelemek için gözbebeğini büyütüyor o damlayla, normalde ışık arttığı zaman gözbebeği küçülerek kendisini ışığa göre ayarlar, ama damla yüzünden gözbebeği sürekli büyük olduğu için gözleri kısıyorsunuz.

dediğim gibi, 6 saatte falan geçiyor genelde, ama bünyeden bünyeye değişebiliyor demişti doktor. geçene kadar kitap okumayın, kol saatinize bakmaya çalışmayın, objelere uzaktan bakın.

hangi teşhise hangi ilacı verdi dr.

bir ilaç vermedi miyobim var dedim, damla damlattı işte.

miyopsan damla ne alaka. boş yere damla kullanılmasından kaçınır benim bildiğim dr.

miyop muayenesinde doktor tam sayılı numarayı damlasız muayene ile belirler, virgülden sonrasını daha doğru belirlemek amacıyla damlalı muayene yapar, damlasız yaparsa kuşku çeker zaten. birkaç saate geçer rahatsızlığın. çok rahatsız olduysan, fazla etkisi olmasa da, suni gözyaşı damlasından birer damla damlatmayı bir dene.

benimde gözümde batma vardı ona karşılık gittim. göz bebeği büyütücü damladan damlattılar. her taraf bembeyaz ve kar içinde güneş gözlüğüyle dolaşıyorum mecburen. ışık gözlerimi çok rahatsız ediyor. Ayrıca damladan sonra bugün 3. gün göz bebeğim küçüldü normale döndü ama hala puslu görüyorum ve ışıkta gözlerimi açamıyorum. etkisi ne zaman geçecek bilmiyorum. Bana bir gün sürer demişlerdi. 2 gün net sürdü. Yarına yani 4. gün inşallah geçer.

yaş sınırı yok fakat, yeri iyileşir iyileşmez yaptırman senin açından daha iyi olur diye biliyorum. yoksa gayet yaşlı insanlara da implant yapılabiliyor.

annem 40 küsür yaşında, gençken çektirdiği dişin yerine implant yaptırdı geçenlerde. bu durumda pek de sınır yok gibi.

o dişçi sallamış gibi geldi bana, implant yapan hekimlerin çoğu işinin ehli değil. laçin berber bu konuda bir tanedir. zamanı gelince ona gidersiniz. diş eti üzerine ihtisas yapmış birisi emin olun çok farklı şeyler diyecektir. benim de var öyle bir dişim implant takılacak, sıra ona gelince yaptıracağım ben de ve sizden büyüğüm ;)

diş çekildikten sonra oradaki kemikler kullanılmadığı için eriyor. o yüzden en iyisi çektirir çektirmez en kısa zamanda yaptırmak, daha iyi olur.

istanbul'da turkiye hastanesinde omer atar vardi. tavsiye edebilirim.

üst cenede diş cekildikten sonra yasanacak kemik rezorpsiyonunun yanında sinüsün aşağıya doğru sarkması da görülebilir.ilerleyen dönemde implant için, ki arka bölgede olduğu için daha kalın ve uzun bir implant gerekecektir cünkü burada çigneme kuvvetleri daha yoğun, yeterli kemik kalınlıgı ve uzunlugu olmayabileceğinden dolayı doktorunuz bunu söylemiş.sallamamıs, gayet mantıklı konusmus.
ilerleyen dönemlerde sarkan sinüslerden yer kazanmak için sinüs lifting teknikleri var ama biraz komplike ve kazanılan mesafenin yeterli olmadıgı durumlar da olabilir

çok alakasız ama bursa'da kapansınlar diye cemaatler kadınlara "sana her 6 ayda bir 2 adet ipek Vakko başörtü" tekliflerinde bulunuyorlardı. aklıma ilk Vakko geldi ama adamların tercihinden ötürü. ötesi var mı bilemiyorum... aklıma makale vs gelirse yazarım.

markaların dinlere göre şekillenmesidir bahsettiğim. yahudilikle alakası olmamalarına rağmen dünyanın dört yanında koşer satan firmalar gibi.

sitesinden başvuru formunun çıktısını alıp okuluna başvurabiliyorsun.

vakıfbank'a ödeme yapıp iett sitesinden başvurabilirsin.

siteden başvurduktan sonra da mail adresine "bastık kartını gel al" temalı bir mail atarlar..

sen de gidip beklemeden alırsın.

Peki lise öğrencileri alabiliyor mu bu karttan? Kardeşim Istanbul'a gelecek de, yararlansın çocuk normal akbile para yetirmeye çalışmasın diyorum.

karaköy'e gidiyosun. kapıdan içeri giriyosun. hemen karşıda merdivenler yukarı çıkar. ama bir görevli seni durdurur. olsun bekle dibinde. biraz sonra senide alır içeri. yukarı çıkabildiysen tamamdır. öğrenci belgeni, fotografını ve kimliğini verip 5 dkda hallediyosun. 1 hafta sonra gelip arka taraftan kartını alıyosun. yanlız orda da bir kuyruk var. bunun kestirmesi yok ama korkma sıra çabuk ilerler. kimliğini gösterip alıyosun pasonu.

okul sürekli savsaklıyoda, öğrenci belgesiyle iett'nin websitesinden kolay bi şekilde başvuru oluyor yani anladıgım kadarıyla?

duyduguma göre pendik tarafında fazla sıra olmuyormuş. eğer pendik sana yakınsa düşünebilirsin.

Pendik : (Sadece Bireysel Başvuru Yapılabilmektedir)

Halkla İlişkiler ve Seyahat Kartları Şube Müdürlüğü Pendik Şubesi

Pendik Belediye Başkanlığı Özürlüler Koordinasyon Merkezi (Batı Mh.1.geziboyu cd.No:64 (Sahilde)Pendik/İSTANBUL Tel(Faks):0216-4835248-585 11 19

ben pendik'ten almistim. ama onlarda basim cihazi yok, basvuruyu alip evraklari hasanpasaya gonderiyorlar. 1-2 gun suruyor gelmesi o sebepten. 2 kere gitmek lazim.

(bkz: open relationship)
?

sevgilin olarak gördüğün kişi senin kimle ne bok yediğine karışmıyor. sen de ona karışmıyorsun. kıskanmam dersen rahat iş. biraz da karşındakine bağlı tabii. mesela ben 3 günlüğüne denedim, pek tutmadı..

biri var ama ara vermiş, başka biri ile mutlu olursa eskiyi kapatacak, değilse tekrar deneyebilir, hesabı.
Türkiye'de yok bu ilişki çeşidinden. bakma sen, facebook'da falan yazıyor bazıları. ama bu tür buralarda yok. var diyen, bunu gitsin mahalle kahvesinde anlatsın. ne ağız ne burun kalır afedersin.

kimin eli kimin şeyinde belli değil, kim kime dum duma vb. gibi türkçeleştirebiliriz.

i've been mistreated en doğru cevabı vermiş.

koy göte rahman ilişkisi

bir ilişkim var ama tekliflere de açığım demek.

ha unutmadan. bu videonun tam görüntülü olanı var. orospu cocuklarının gelişi ve gidişini içeriyor. açın o videoyu, bütün kaldırıma kedinin kanları aktıktan sonra kedinin can çekişini izleyin. ve hala linç kültürü çok banal, bence medeni toplum bunu yapmamalı :/ gibi konuşuyorsanız SİZİN DE ANANIZI SİKEYİM.

biri o herifin agzını burnunu kırar dayaktan öldürüyesi döverse bu ona mustehaktır.

ona oksijen sağlayan ağaçları s.keyim afedersin, sonuna kadar haklısın.

git adamı bul kediye yaptıklarının aynısını yap. kameraya çek gel bu sefer sadece türkiyede değil tüm dünyada aynı muameleyi gör. ufuk günaydın'ın senin yanında esamesi okunmasın. sonra ama ben adaleti sağladım diye ağlarsın. eyleme geçmesende fikri açıdan ondan farkın yok.

off sus sus, izlediğim kısa versiyonun etkisini bile atlatamadım. normalde o pisliğin yeri tıımarhane ve müebbet. elbet cezalar yetersiz kaldığında cezayı elleri ile vermeye kalkanlar olacaktır. belki o zaman hayvan haklarına dair kapsamlı bir yasa çıkarmayı akıl edebilir meclis...

bence sırf o değil arkadaşları da aynı işlemden geçmeli... hala dalga geçiyorlar... sakat falan kalsın, leoparlara atılsın... eğer sosyopatlık düzeyinde biri salıveriliyorsa kimlik ifşası hukuken etik olmasa da halkın yararına, sicile işlenmiyor ki eline sicili alan görsün. dileğim hayatının ve o şerrefsiz arkadaşlarının hayatının kayması, hala burnumdan soluyorum, böyle birini linç etseler üzülmem. şu anki hali ile herkese zararı var.

ben bu herifi seve seve linç edip kültürlenmeye hazırım, var mı lan ötesi ? o da bir kültürmüş sonuçta, peeh.

haklisin ama tavirlarina dikkat et, hitabetinden oturu agzini yuzunu sikerim.

herkes daha iyi bir ceza almasını umuyor iken böyle bir ceza alması durumunda tabi ki bu kültür oluşacak, ama kötüyü örnek teşkil edip yine kötü bir davranışa yönelmek de kötü.

yarın adam toplayıp evini basalım reyiz.

çalıştırılıp maaşının yüzde 80 ine devlet tarafından el konulup işte 5 sene falan kedilere bakım bilmem ne kurulması gerekir. anca akıllanır. döversin, yarası geçer, unutur herşeyi..

daha kendi düşüncelerinle aynı olmayan insanlara katlanamazken, kime neyin hesabını soruyorsun? ayrıca bir suç işleniyorsa elbet cezası verilir. gaza gelip ana avrat düz gitmenin, ah bir elime geçirsem şöyle yaparım demekte neyin nesi?

ocaklar senin gibi cevherlere nicedir hasret, hemen en yakındakine gidip kaydoluver reyiz.

ccc kamera motor reyiz ccc

ajsdfkl komık mısnız lan.

o ettiğin küfürler sana girsin.linç kültürü işte ak. insanlık, iyilik yada hayvan sevgisinden değil bu kadar kudurmanız. sadece, kedi hayvanının masum, şirin bir yaratık olarak, hayatınızın odak noktasında olmasından mütevellit böyle kuduruyorsunuz. insan, ,insana veya diğer canlı türlerine neler yapıyor sesiniz çıkmıyor; ama buradaki kedi için hayatınızda göstermediğiniz duyarlılığı gösteriyorsunuz. yok üniversitesine mail atmalar, tanımadığınız adamlarla organize olup ad, adres afişe etmeler, buluşup dövmeler vs..

yapılanı tasvip etmek elbette aptallıktır. sana zararı dokunmayan savunmasız bir canlıya o şekilde davranmak o.çocukluğudır tıpkı, bu tepkilerinizin abartılı olduğunu söyleyen bizlere o.ç diyen sizlerin yaptığı gibi.

o kedi hayvanını sadece ama sadece bir canli olarak düsünebilir misiniz
en azindan bir an, o kedi aslinda tecavüze ugrayan bebek degil mi, irzina gecilen kadin, erkek, hayvan degil mi
calinan paralariniz, kursunun hedefi, gasp edilen haklariniz degil mi
tüm insanliğin anlamlarindan, sistemlerinden, düzeninden muaf bir canli
zor, gercekten zor

ne alakası var yaa....sırf, abartılı tepkilerinizi makul bir seviyeye indirmek için tecavüz edilen bebek, calinan haklar vs..hedehödö gibi şeylerle bağlamayın. çok komik hatta cahil oluyorsunuz. böyle bir mantık yürütmenin nazarımda, örümcekleri duvara yapıştırmalıyız, çünkü peygamber efendimiz bir hadisi şerifinde bik bik diyen dinci zırvasından farkı yok.

not : duruşum itibari ile beni kedi düşmanı ilan edecek sığ beyinleri baştan uyarıyorum. böyle bir manzarayı tasvip edecek kadar şerefsiz değilim.

tam bir klavye delikanliligi ornegi, aferin.

derdim o ruh hastasının acı çekmesi falan değil, başka canlılara(bak kedi demiyorum insan, hayvan hepsi) da eziyet etmeyeceğinin garantilenmesi ama hepimiz biliyoruz ki aldığı/alacağı (bilmiyorum son durum ne) cezanın bundan snrası için de caydırıcı hiçbir yönü olmayacak. linç kültürü dediğiniz şey bu adam için bu durumda gerekli bence. asalım, keselim değil de o mahalle baskısını her saniye hissetsin de kimsenin sokakta yürümesini istemeyeceği bir adam "kedinin helvasını ne zaman yiyoruz kanka =)" laflarıyla başka canlılara da eziyet edemesin

who doesn't like a whisper in the ear? yakın.

who dont like whispering to ear. diyesim geldi

who doesn't like being whispered in the ear?

ain't no man to despise a whisper in the ear

gibi bir sarki sozu mu hatirliyorum, kafadan mi atiyorum, emin olamadim..

who doesn't like to be whispered in the ear

it is unusual that someone would not like someone whispering in their ear...

who doesn't like being whispered in the ear?

1000 karakter 50-75 lira.

normali 30 lira filanmıştı. (düz metin)

edit: bu bilgi yanlış, öğrendim; 6-7-8-9 lira civarı imiş 1000 boşluksuz karakter.

@oldu görüşürüz; bana biraz yüksek bir fiyat gibi geldi söylediğin. ne fiyat çeksem alırım ama hakkına da girmek istemem kimsenin.

şimdi özel uzmanlık isteyen konularda 1000 karakter 8 liradan aşağı yapmayın, genelde çeviri bürolarının çalıştıkları kişilere verdiği miktar bu. 10 ila 15 lira arası bir fiyat vermeniz uygun olur bence.

oldu görüşürüz'ün dediği kelime sayısı mı bilemedim ama 1000 boşluksuz karakter olarak hesaplanır.

freelance çalışan insanlar uzmanlık alanlarına ve bildikleri dildeki hakimiyetlerine göre kendilerini kanıtlamaları oranında fiyat istiyorlar ve bu oldu görüşürüz'ün dediği gibi 30 civarlarında oluyor boşluksuz 1000 karakter için. 50- 75 e çıkanı hiç duymadım ne yalan söyleyim.
8 10 genelde yeni mezunlara çeviri bürolarının amelelik yaptırırken verdiği ücrettir, hatta o kadar bile vermezler (4-5). tıp öğrencisi iseniz ve bu konuda kendinizi geliştirmek niyetindeyseniz 15 civarında fiyat verebilirsiniz. hakkaniyetli olacaktır. dediğiniz gibi şirketler tıp metni için ~35-40 ister (1000 karakter için) bunun yarısından çok azını çevirmene verirler.
imza: bir çevirmen.

@ahandanick ve @deliberte;

şimdi size durumu şöyla anlatayım, ben uzmanlık yapıyorum ve kıdemli asistanım bitirme tezi için bu makaleleri verdi bana. geçen sene başka bir makaleyi ricası üzerine çevirmiştim. Hatta şu şekilde verdi bana makaleyi; ''kendal ben bu makaleyi bir çevirmene vermiştim ama çevirisi pek iyi değil gibi, terminolojiden anlamıyor o yüzden kaynaklanıyor senin ingilizce bilgin iyiymiş duyduğum kadarıyla bir çevirsene''. ben de textbook okuyan biriyim sürekli ve deneyeyim dedim; verdiğim çeviriyi çok beğendi ve tam istediğim gibi oldu elina sağlık dedi. 10 sayfaya yakın bir ceviri olmuştu ve 3 gecede çevirebilmiştim. şimdi bana gene verdi bu defa bitirme tezi için gerekti ve bu defa parasıyla yaparsan veririm başka türlü hakkına girmek istemem dedi. ama 40 sayfaya yakın gibi olacak görünüyor. ilk makaleyi çevirdim bile hatta ve 14000 karakter tuttu. şimdi sevdiğim bir abim ama çok ucuza da gitmesin emeğim diyorum. profesyonel olacak değilim bu işte yani ama ricasını da kırmak olmaz ablamın :) bu yüzden sordum.

en son bir arkadaşım, katilin yakalandığını ve 300 türk lirası para cezasına çarptırıldığını söyledi. mükafat mı demeliydim!

burdan (duyurudan) biri dövmeye gitti. valla. yonjada adresini mi ne bulmuştu başlık açtı ama silindi :((

ff de ağız burun girişiyolar:

friendfeed.com
friendfeed.com
friendfeed.com
friendfeed.com

Egede Su ürünlerinde okuyormuş, 1.sınıftaymıi. Sanırım yarın dövücekler. Edebiyatçılar toplanıcakmıymış neymiş.

yarın keserler abi bu çocuğu, ülkü ocakları devreye girmesse namerdim. nerde toplumsal sorun, nerde adaletsizlik, haksızlık CcC li arkadaşlarımız orada. yazık oldu çocuğa valla.

dövmekten beter etsinler, sakat bıraksınlar. ne biliyim hapiste yatması lazım bence. ibretlik olsun diye şiddetli ceza vermek lazım böylelerine.

sadece bizzat yapan ceza ödedi, onun yanında duran ve hiçbir şey yapmayanların kimliği de bilinmiyor, herhangi bir ceza yaptırımına da maruz değiller. türkiye'de "hayvanlar" gerçekten korunuyor.

işde böylelerine neden müebbet vermezler kedinin canı yokmu yaaa ha insan ha hayvan aynı şey bence allahın cezasına inş mahkeme açılır ve hapse girer bence kedi öldüren adam insanda öldürür hiç farkı yok...

hayır, mesela twitter.com/deliberte yazdım ben sözlükçülerin twitter adresleri başlığına, sonra geçti zaman, tekrar gündeme getirmek istedim, sildim tekrar en sona yazdım ki insanlar görsünler. işte bu suistimal oluyor.

Hayır, silip tekrar yazmak. Mesela on ay önce bir şey yazdınız ve istediğiniz tepkiyi alamadınız. Şimdi onu silip dur biraz daha tepki alayım diye yeniden yazarsanız pis iş yapmış oluyorsunuz. Burada aynı duyuruyu istediği cevapları alana kadar açanların yaptığı işe benziyor.

hayır sanırım entryi komple silip, yeni entry girmek. sürekli sol frame de güncel tutmak gibi olmalı.

benim anladığım tekrar sol framede gözüksün vs. diye var olan entryyi silip aynı başlığa aynı entryyi tekrardan girmek şeklinde.

anladım. mantıklıymış. ama moderasyon takibini nasıl yapıyor bunun?

telefonları dinliyorlarmış, oradan tespit ediliyormuş..

sanırım ya göze batacak kadar entry silmek lazım ya da moderasyona şikayetle takibi sağlanır.

modlog'tan bir yazarın sildiği entry leri moderasyon rahatlıkla görebilir.

baslik icinde o yazarin silinmis dahil ne kadar entry'si varsa gorebiliyoruz. kolay oluyor yani.

@guybrush threpwood tamam da yinede dolaşırken denk gelmek lazım böyle bir şeyi yakalamak için ancak. o da "sözlükçülerin last.fm sayfaları" gibi bi başlıkta hiç mümkün değil zaten.

moderatörler zaten sil/yaz'ların bir çoğu gözden kaçacağı için bu konuda bu kadar entry yazıp duyuru yayınlıyorlar. ben silip yazacağım, modların gözünden kaçacak, sen silip yazacaksın, bir mod farkedecek, seni çaylak edecekler. haksızlığı minimuma indirmek için "takibi çok kolay yea, hemen yakalıyoruz" deyip korkutuyorlar. dolayısıyla millet de tırsıyor sil/yaz yapmaktan, gayet mantıklı.

@karmarulez sil/yaz genelde "sozlukculerin x sayfalari" gibi basliklarda yapiliyor. o baslikta da mesela sagdaki arama kutusuna @karmarulez yazinca senin silinmis dahil tum entry'lerini gorebiliyoruz. bunu disinda modlog var deliberte'nin de dedigi gibi. fakat atiyorum "elma" basliginda sil/yaz yapani tespit etmek cok daha zor. anca denk gelinecek, ya da biri mesajla bize bildirecek.

mybrute ve e-castig'de benzeri uygulanmisti, uzun zamandir "sozlukculerin x sayfalari" basliklarinda da kismen uygulaniyordu, bu sebepten bir duyuru yapilmasi iyi olur diye dusunuldu. korkutmak icin genelde yazarlarin arkasindan yaklasip "bö!" diyoruz. daha etkili.

guru'ya söyle?

(bkz: torrent)

torrent programi varda site adresi verirmisin?bide siteye uye olmak icin davetiye kodu istiyorlar lutfen varsa davetiye kodu yollarmisin bana

coda.fm

btjunkie.org

bittorent adlı programı indirdikten sonra hiç kasmadan albüm veya albümlerene ulaşmak istediğin sanatçıyı google yazman yeterlidir. (örn. rihanna ... album torrent / rihanna discography torrent) açılan sayfalardan herhangi birine girip download torrent sekmesini tıklayıp indirdikten sonra açarsan program tarafından otomatik indirilmeye başlar

www.zamunda.net
üye olabilirsen oda.

Laçin Berber var ama doğum yaptı, henüz muayenelere başlamış olacağını sanmıyorum, yine de şansınızı deneyin.

cevap bu degil ama aklima geldi, bir de kavun vardi sanki?

evet var ama nadir bulunuyor, eskisi kadar sık değil, büyük marketlerde var ancak zannımca.

hey dostum wiki ha?

tr.wikipedia.org

Pdr öğrencisiyim. biraz daha basit bi anlatımı olsa daha iyi olur wiki beni aştı biraz:)

otizm derneklerini araştır, onlardan bilgi al.

www.otizmnedir.com

www.otizmoted.com

www.otizm.org

bu gibi siteleri incele ve daha fazla bilgi için kendileri ile iletişim kur?

ocağa yaklaşmıştır, öyle kıvrık kıvrık kalır kaşlar ama büyürken kaş bıyık değişimi esnasında değişebilirler de. dengesi nasıl? önemli olan o. bizim kedinin bir bıyığı ömrü billah ucundan kıvrıuk kalmıştı ama yaşlıydı o bıyık burduğunda, kediniz erkekse çabkın olacak.

kedilerde bıyık bir nevi radar işlevi görür. bıyıklar direk sinir sistemine bağlıdır. havada oluşan bir esinti, ya da göze kaçması muhtemel bir parçacık ilk bıyık ile buluşur ve erken tepki vermesini sağlar kedinin.

dikkat edilmeli, sizinkinde böyle bir durum yok gerçi ama, tırnak keser gibi bıyıklar uzamış traş edeyim tazı bir yaklaşımda bulunulmamalıdır.

sizin durum evde yaşayan bir kedi için çok mühim bir sorun oluşturmaz, yenisi çıkar bu
konuda rahat olabilirsiniz.

ama tabii ki "ne oldu lan bunun bıyılarına" diye bir kendi kendinize sorup müfettiş gecıt moduna geçmenizde fayda var.

muhtemelen yürürken sola çeker.

ya biliyorum ben de ondan korktum. çünkü tek tarafta bütün bıyıklar yanmış sadece iki tel kalmış onlar da kıvrık kıvrık.. dengesine bakmaya çalıştım ama sanki bir garip gibi geldi yürümüyor pek. oynamaya çalıştım hiç tepki vermedi. bir ara hareket etti, denge normaldi ama sanki kendi bir korkak sevmemi filan da istemedi. bunalıma girmiş bir hali var. bir köşede oturuyor. umarım sadece uykusu olduğu için böyledir.

oy iki bıyık mı kaldı? ocakta yakması için tezgahın üzerine çıkıp yemeği koklaması lazım ve o derece yanması için çok daha olağanüstü şeyler lazım. evi kedinin başına bir iş gelmeyecek şekilde kullandığınızdan emin olun. oynamaması, hareket etmek istememesi doğal bu durumda. kucağa alın sevin, bıyıkları yakmanın şokuyla korktuğu için de pusmuş olabilir.

Bütün baktığım yabancı kaynaklar zamanla geri uzadığını söylüyor.

bildiğim kadarıyla kediler bıyıklarını kaybettiklerinde biraz sıkıntı yaşıyorlar, hatta kedisi evden dışarı çıkmasın diye bıyığını kesen geri zekalı psikopatlar var. Bıyığı zamanla uzar kedinizde eski haline döner.

Starwars?

+ star trek

sanırım bu bir grup insanı uzaya gönderip sonsuzlukta salınan bir gemi olmayacak değil mi? uzay gemisi dediğiniz uzayda olur. dünyanın teknolojisi verilen cevaplardan da gördüğünüz üzre o kadar gelişmedi henüz. eğer tasarlanacak mekan uzay gemisi şeklinde olacaksa -artık nasıl bir şekilse o, siz karar verin- detail dergisini tavsiye ederim. karıştırın bir.

stanley kubrick filmlerindeki tasarımlar.

www.tr3d.com galeri bölümünü incele vardı yanlış hatırlamıyorsam uzay gemisi modellemesi.

www.scaled.com

burdaki spaceship one ve space ship two yakin zamanda uzaya gonderilecek gercek araclar.

tek gecerim zart diye kesti kepegimi..

www.clear.com.tr

Ben aşağıda linkini verdiğim şampuan ve duş jelini kullanıyorum. Çok hassas olduğum bir dönemde kullanmaya başladım. Hala da kullanmaya devam ediyorum. Hararetle öneririm.

haber.mynet.com

benim kepeğimi herbalife cart diye tek yıkamada hem de kestiydi. ben de onu tek geçerim.

jamswerty: onu da nişanlıma alırım artık =)

july14 ve deliberte: bunları nereden bulabilirim acaba?

Ben medical kozmetik ürünlerin de, satışa sunulduğu bir yerden alıyorum. Bana oldukça yakın olan bir yer. Eminim size yakın olan bir yerden, servisleri ile gelebilirsiniz.

ASM J.Hopkins Hastanesi içinde bir yer.

Sanırım başka yerlerde de vardır.

çok sağolun july14 ama yine her istanbullu gibi siz de beni istanbul'da sandınız default olarak sanırım =))) neyse, ankara'da da bulurum elbet..

ahım şahım bir ingilizcem yok; ama

sanki "chlidren should be just children" daha doğru gibi.

leave us kids alone :) belki "let the kids be themselves" bence çocukları yanlız bırakın gibi bir şey olmalı. ingilizce olunca daha anlaşılır bir şey.

children are (just) children

Let kids only be kids!

let kids be kids!

children should stay kids

ee hangisini seçtiniz ama? =)

Sizinkini efendim :)

''children should only be CHİLDREN'' ?!? çocuklar sadece çocuklar olmalı? children should be child?

@une ange, sakın ortalıkta ingilizce biliyorum deme :/ biz kimseye söylemeyiz, söz.

eheh iyi bari, yardımcı olabildiğime sevindim..

vefakar bir hatun sev, o da seni sevsin geçer

panik atak dedikleri şey olmasın o?

yaş kaç hacım? o da belirleici bir rol oynayabülü.

manik depresif deniliyor.

yaş 22

(bkz: bipolar bozukluk)

düzeliyorsundur bence ya zaten hepimiz yalnızız

manik depresiflerde duygu durum geçişleri o kadar çabuk olmaz. bence depresyon hala geçmemiş ve anksiyete bozukluğuna yol açıyor ama bunun kararını verecek olan ben değilim elbet. en azından bir devlet hastanesinin psikoloğu ile görüşüp durumunuzu tartabilirsiniz. eğer bipolar bozukluk sahibiyseniz çok üzgünüm ama o desteği almak ve düzenli ilaç kullanmak zorundasınız.

flamel +1 teşhisden çok bu yönde arayışta ol bence.
herkese zaman zaman oluyo be hafız koy gitsin yani bakma.

diyetisyene gidin? ya da spor yapın. spor yapınca sağlıklı iklo alırsınız ve düzgün bir vücudunuz olur

yaramaz gakkoş.

şu an 174 ve 59 kiloyum bir sene önce 53 kiloydum. yıllarca pediasure ensure iştah açıcısı göt büyütücü falan her şeyi denedim bi sike yaramadı ama son bir senedir spora başladım 6 kilo aldım.

1 sene de 6 kilo ne olm nolcak ondan diyebilirsin ama bence kilo alamamaktan muzdaripsen bunun ciddi bir rakam olduğunu bilirsin. spor yap.

birinde balık yağı hapının işe yaradığını gördüm.çocuk 8 kilo almıştı bu sayede.

boy kısa olmasa bady yap derdim ama kaslı ve kısa hoş olmaz. şimdi bi 10 kilo almanın yollarını bulmalısın, bunun için bisiklet sürebilirsin felaket bacak yapar.

dayıoğlu ye, ye, sıçma!


(zaten tik koymuyorsunuz, sallıyorum bundan sonra.)

Lise sonda, 52 kiloydum, boyum 1.79 sonra üniversiteyi kazanamayınca boş bıraktım kendimi o ara da alamadım ama okula başladıktan sonra spora başladım. en son sağlam şekilde sporu üniv. 2-3 arası yaptım. 56 kiloydum başladığımda, şimdi 68 kiloyum. Ek besin vs de almadım. Kilomu sabitledikten sonra 65'e, kas kütlesi arttırıcı ürünler kullanmaya başladım creatin benzeri, oldukça da işe yaradı. Hem kız arkadaşımın yanına yakışır oldum, hem aynada kendimi beğenir oldum...spor yapınca iri vücutla yatak performansı da arttı tabi. :)

not:bayanım

Kız arkadaşım 1.59 ve 40 kiloydu. Doktora gittik. Kan tahlili falan muayene oldu. Doktor ona Ensure Plus mama yazdı. Muz ve vanilya aromalı. Yemekten önce içiliyor. 3 öğün. Çok yoğun yağlı süt bence. Meraktan tadına baktımda :) Sonuç şu 2 ay sonra 9 kilo aldı. Hatta göbek oldu dalga geçiyordum. Ayda 90 paket ve 85 lira vermişti. Sonra bıraktı ama 5 ay falan kullanılıyormuş sanırım.

aynı sorun bende de var.188 boy 61 kiloyum.sigara kullanıyorum.
not erkeğim 25 yaşındayım.tavsiyelerinizi bekliyorum

herbalife.

bırakamıyom.bağımlıyım.11 senedir içiyom.

sürekli şekerli bir şeyler iç :) bnm gibi kahve tiryakisi olabilirsin


edit : günde 3-5 kupa orjinal sütlü şekerli az kahveli ;) hala uyumamışsın mesela ılık sütün içine bir tatlı kaşığı bal bide gece yatmadan önce yemek ye hamur işlerine aban hareketlerini azalt :)

Benimde aynı sorunum var geçen hafta endokrine çıktım bi kaç test için kan , idrar aldılar. 15 gün sonra test sonucu çıkıyomuş ona göre belli olacak. yani kısaca diyeceğim önce bi doktora görün ondan sonra kilo aldırıcı falan bakarsın

yatmadan önce pilav ye. üstüne bir bardak da su iç. (tercihen ayran. +2)

sigara içme,
spor a başla ve spordan sonra yemeğini ye,
sağlıklı beslen sebze ye ama meyve fazla tüketme.
madem alacaksın kiloyu bari dengeli al sonra armut gibi bi vucut olmasın derim hani bi de bayansın.

uyuma öyle. onun altında bir düğme bir şey vardır çevirmeli, bizim yükselince onu çeviriyoruz, su filan boşalıyor.. yeni bağlanmış şey adam yapmadı mı ayarlarını? mümkünse yarın filan yeniden göster.

hocam, eleman bana 1-2 yi geçince ibre, mandal var bir tane onu çevir demişti, o zaman düşecek demişti, ben mandalı çevirdim ama aksine yükseldi ibre..

kombinin gazını kesip geceyi geçirmek sizin için en iyisi olacaktır.

sevgili chichionai,

kapat herşeyi; suyu, doğal gazı. seni zehirliycek bir şey kalmadığına emin ol. sonra bir pencere aç, git, yat uyu. sabah bu adamları çağır. yaptığınız işi sikiim de. düzgün yapsınlar bu sefer.

bende öyle düşünüyordum. donacak halim yok ama zehirlenecek halim var. o yüzden bugünde kalorifersiz geçireyim yarın tel açarım.. teşekkürler millet

doğalgazı dış kapıdaki sayaçtan kes.

:)))))))))

öldüm gülmekten yaaaa arkadaşım o su basıncı ile ilgili aşırı ısınan suyun hacmi artar tesisat içerisinde bu artan hacimi üzerine çeken kombinin arkasında duvara dayalı olan yerde bir imbisat deposu (genleşme tankı )vardır bunun içerisindeki membran patlamış olabilir ayriyetten içerisindeki hava kaçar daha çok tesisatin içinden su boşaltırsan içersi soğukken kombi çalışmaz az su gösterir suyu tamamladığın zamanda kombi yeterli dereceye ısındığında basınç artar 3barı geçerse emniyet ventilinden su boşaltır :) uzun uzun yazıyım ki belki tamir edersin

1:) kombinin su giriş vanasını kapatacaksın
2:) o dediğim tankın üzerinde bir ünyon (aaraba tekerleğindeki gibi) hava basma sibobu var o siboptan içeri bakıcaksın içinde hava mı var su mu var
3:) kombiye yakın bi yerden sıcak su musluğunu açacaksın ve kombinin doldurma vanasını açık bırakacaksın kombinin içinden su boşalacak
4:) o tankın sibobundan içeri ayak pompası ile 15-20 kez hava basıcaksın
5:) sıcak su musluğunu kapatıcaksın
6:)kombinin su giriş vanasını açıp kombinin su doldurma vanasını kapatırken içindeki suyu tamamlayacaksın
7:) 150 tl lik servis ücreti yerine bir fakire 10 tl sadaka vereceksin
8:) arkamdan bir dua edeceksin
9:) paraya kıyın kombinize bakım yaptirin HERKES için %5 yakıt tasarrufu iki yılda o bakım parasını çıkarır
10:) ASLA tesisatı boşaltmayın ;))))))))))

banane çok karışık anlatmış :) kombiye en yakın petekten su boşalt, ibreye bak o sırada. düşünce peteğin vanasını kapat. bu kadar yahu, amma yapmışsın :)))

hayır eminim o suyu fazla doldurmamıştır imbisat deposundaki hava kaçmıştır %99 %de 1 membran patlamıştır

abi o ibre radyatorlerdeki su basincini gosterir. gazla bi alakasi yok.

su basincinin kombi calismazken 1-2 bar arasinda durmasi lazim evet, ama kombi calistigi zaman icindeki pompa sisteme coşkuyu veriyor. dolayisiyla artar o basinc. 3'ten de pek fazla yukariya cikmaz. 4 bari gecerse fazla suyu atar zaten emniyet valfi. ellesme sen.

terkos pasajı

tahtakale. kadıköy'de de varmış öyle yerler ama bilemem.

tedi mağazaları

outletler var aslında merter'de ve halkalı'da. eskiden yenibosna'da hangar diye bir yer vardı. aldığım beymen ceket hala sapasağlam durur.

o bahsettiğiniz yerlerde pek uçuz değil. bi polar sordum geçen. ithalat fazlası mı ihracat fazlası mı bilmem ne dedi 85 lira çekti. arkama bakmadan uzaklaştım.

yer; beyoğlu iş merkezi

merterde falan büyük markaların fabrika satış mağazaları oluyor. oralara bakabilirsin.
yada viaport var kurtköyde orası çok uygun.

boyner mağazalarında yüzde 50 indirim var şu an, bi düşünün derim.