bitkisel hayata giren bireyin bitkisel hayattan çıkma ve beyin aktivitelerini yeniden kazanma ihtimali varmış. bu ihtimal genç hastalarda oldukça yüksekmiş. 1 yıldan uzun süren bitkisel hayatlarda hastanın bilinçle ilgili beyin aktivitelerinin geri dönme ihtimali çok düşükmüş ve dönse bile birçok nörolojik problemi oluyormuş.

en.wikipedia.org

house'daki olay bir kurgu. lakin şöyle bir deneysel ilaç var: news.bbc.co.uk

bu 2006da yapılmış bir çalışma. yani baya ilerlenmiş olabilir bu haberden beri. haberde diyor ki, bu ilaçla beynin ölmüş olan korteks dokusundaki bazı sinir hücreleri tekrar aktif hale getirilebiliyormuş. hastalar televizyon izlemeye ve basit cevaplar verebilmeye başlamışlar. ama bu kalıcı değil ve tam olarak bilinçlerini kazanamamışlar.

orada kullanilan ilac levodopa ama oyle pat diye komadan cikaran bir ilac yok elbette. bitkisel hayatin neredeyse her zamanki sebebi (bolumde de bu sebepten) beyindeki oksijensizlikten dolayi olusan hasar oldugu icin geri donusu olmuyor.

yazarlarin bahsettigi konunun gercekle alakasi ise oliver sacks'in awakenings kitabinda bahsettigi letarjik ansefalit hastalarinin koma benzeri durumunda l-dopa ile bu koma benzeri durumun duzelmesinden geliyor.

yani izlediğinizin bir televizyon dizisi olduğunun farkında olamayacak kadar kendinizi kaptırmak nedir arkadaşım?

yine de şöyle bir araştırma var:
www.ncbi.nlm.nih.gov

All patients had previously been treated with protein restriction, orally administered non-absorbable antibiotics, fluid and electrolytes, and in some cases, steroids. L-Dopa was given orally in 21 patients, and as a retention enema in 14. Thirteen of the 35 patients did not respond to therapy. Seventeen responded, but did not survive, and 5 patients responded and survived.

house migren e de çare bulmuştu o an yanında olmak için neler verirdim.keserdim kolunu alırdım o migren ilacını

amına kodumun hayvanları hemen çeteye bağlıyolar evet birbirlerini gazlıyolar hep :) Köpek kaçıran düdük var yüksek frekansta köpekleri rahatsız eden bir ses gönderiyormuş, ama hiç denemedim.

Nerede satılır bu düdükler, istanbul içerisinde elden alabiliceğim bir yer var mıdır?

abi köpek psikolojisi biraz cinstir. ters bi zamanda seni görür, tehdit olarak algılar, saldırgan tavırlarla üzerine gelir, kaçarsın yardır yavdır kovalar. kaçmayı bırakırsın döner arkasını gider. sen kaçınca köpek içgüdüsel olarak kovalıyor. sen karşı saldırıya geçsen bu sefer iki taraflı saldırıp kaçmalı bir gerginlik oluşuyor. bir köpek saldırgan tavırlarla üzerine geldiğinde yapılacak en mantıklı hareket sabit durmak ve karşı tepki vermemek. ısırmak için yaklaştığında sen de çantanı veya elini kaldırıp vururmuş gibi yapacaksın. o da biraz ürküp geriye kaçar ve tekrar ileriye atılmaya hazırlanır. sana doğru gelirmiş gibi yaptığında çantanı veya elindeki birşeyi tekrar kaldıracaksın. sonunda vazgeçer ve yoluna devam edersin. sürekli köpeklerle haşır neşir olan biri olarak çok fazla saldırgan köpekle karşı karşıya kaldım, ısırıldım da birkaç kez. ama köpek korkusunu yersiz buluyorum çünkü korkan birisinin salgıladığı adrenalinle dudakları ve teni donuklaşmaya başlıyor, kan kaslarına hücum ediyor, davranışları keskinleşiyor. köpek de bunu tehdit olarak algılıyor.

çok uzun diye okumadım kusura bakma ama köpeklerle göz göze gelmemeye dikkat edersen ortada bi sorun kalmaz.

@cro.magnon

Malesef anlattığın gibi olmuyor bu durum, hayvan üzerime hayvalarak koşmaya başladığında, ilk aklıma gelen kaçmak oluyor. Karşısında hareketsiz durabiliceğimi sanmıyorum. Kaldı ki artık sokağın başında gördüğümde bile nefesim kesilmeye başladı. Senin dediğini yapabilmem pek mümkün gözükmüyor.

@punish

Bu saldırıların 2 tanesinde köpekleri farketmemiştim bile, göz göze gelmedim. Zaten elimden geldiğinde onlara bakıp dikkatlerini çekmek istemiyorum, çoğu zaman kafamı öne eğip, etrafı kolluyorum.

üzerinize doğru koşmakta olan köpek yada köpeklermi var. onları hiç önemsememiş gibi yolunuza devam edin. gittikçe yaklaşıyorlar değilmi. şimdi çok ama çok ani bir biçimde arkanıza dönün, köpeklere doğru sert ve kararlı 1 adım atın bu 1 adımı atarken hoşt şeklinde bağırın elinizle de hareket yapın. ama bunu çok ani yapın. büyük ihtimalle şaşıracak ve oldukları yerde çakılıp size havlamaya devam edeceklerdir. biraz sabit kalıp havlamayı kesmelerini bekleyin. sonra yavaşça yolunuza devam edin. tekrar koşmaya başlarlarsa aynı hareketi tekrar edin.

Acayip sesler çıkarıp ayağını falan yere vurursan aniden kaçarlar dicem ama dışarıdan da garip görünür. Gerçi ben ne zaman rastlasam mağara adamı gibi bağırırım. Bir de cidden göz göze gelme, aniden delleniyolar.

yanında yemek taşı. gelirlerse yanına at ve yürüyerek uzaklaş. koşunca daha çok saldırırlar. kalabalık ve açlarsa "hoşt" yöntemleri işe yaramayabilir. ama kampüs içinde o kadar saldırgan köpek yoktur sadece bölgelerine giren yabancıları uzaklaştırmaya çalışıyorlardır.

düdük yöntemi var bi de dendiği gibi ama ben de denemedim. köpek için zararlı olabilir belki...

geceleri mala bağlıyor kampüs köpekleri. bütün gün camış gibi ayağımın dibinde yatan köpek gece kovalıyor.
sakin kal ve kıpırdama. yukarıda da demişler zaten.
yanında köpek kurabiyesi fln taşı sürekli küçük bir torbada. ama o zaman kovalamasalar bile dibinden ayrılmama ihtimalleri var.
eğer güvenlik görevlisi varsa onlardan rica edebilirsin, seninle yürüyebilirler eğer çok uzun mesafe yürümüyorsan.

(bkz: sana kıtmir'in selamı var)

köpekler aç susuz kalmışsa sinirleri gerilmiş olabilir, başkalarına da saldırıyorlar mı öğrenmeye çalış. yemek su falan bırak biraz geri çekil köpekler gelsin yesin zaten minnet duyarlar sana. ama yemeklerini yerlerken dokunma, yiyip yanına gelirlerse seversin filan alışırlar.
saldırı olduğunda olabildiğince uzun ve büyük görünmen gerek, köpeğin durumuna göre bağırman ve karşı saldırıya geçmen işe yarayabilir, ama gözü pek bi köpekse kavgaya girebilir. en güzeli napoliten çikolata gibi bişey olsun yanında hep, köpekler saldırıya geçmeden önce atarsın önlerine, onlara tatlı veren güzel amca olursun :)

pek iyi değil. daha özenli konuşursa daha iyisini yapabilir gibi duruyor, yani chat ortamından kaynaklı bi dilsel özürlülük mevcut ama gene de iyi değil.

İngilizce öğretmeni olmaktan çok uzakta bence.

Trde devlet okullarındaki birçok ingilizce öğretmeninden iyi durumu da orda iş yapar mı bilemeyiz.

gayet iyi. cunku oldukca ense tokat bir muhabbet bu...

gayet iyi gayet güzel temel var.. nesini begenmediniz o da begenmemiş kendi ingilizcesini bu yüzden öle bi yargı oluşmuş heralde.. topu topu 3 tane yanlış yapmış.. ki bu da geyik bir chat yani..

çokta iyi sayılmaz bize göre. ama korede geneli ingilizce bilmiyor. hatta bu kadar bilmesi bile başarı. öğretmen olmaz ama guzel turist rehberi falan olur. ayrıca asyalıların alayı mail ortamında penfriend tarzı arkadaş buluyor kısa sürede geliştirebiliyor bu sayede.

A2+, zorlarsak B1 derim. 3-4 gramer hatası var. imla noktalamayı saymıyorum.

her şey çok güzel olacak

Benim tavsiyem "Her Şey Çok Güzel Olacak" olsun. 1998 zamanlarının görüntülerini izlemiş olursunuz, hem "Bu Ne Biçim Hikâye Böyle" dahi tek başına izleme sebebidir.

herşey çok güzel olacak.

her şey çok güzel olacak

herşey çok güzel olacak.

www.youtube.com hasssiktir be rıfat abi diyerek Pardon diyorum.

madem ikisinide izlemişsin o zaman Bizim Buyuk Caresizligimizi izle rahmetli Seyfi Teomanın filmi.

(bkz: güneşin oğlu)

herşey çok güzel olacak.

Pardon

herşey çok güzel olacak.

herşey çok güzel olacak

pardon trajikomik olduğu için can da sıkabilir..

açıklamış işte serdar. alkol kullanılmaz, içilir.

"alkol kullanmak" deyimine laf giydirmiş. sonraki cevabında bu belli oluyor zaten: evet ama ona 'alkol kullanmak' denmez. O ne oyle tendurdiyot kullanmak gibi?

tamamda dostum söyleyiş dışında bir farklı var mı?
alkol genelde zararlıdır, şarabın yararları da vardır gibi..

alkol kullanmak bence mantıksız bir deyim de değil hani.

üslup problemi arkadaşım. "alkol kullanmak" içki içmeyi kötü ve ayıp bir eylem olarak niteliyor. derdin serdar kuzuloğlu'nu eleştirmek mi, yoksa cevabının anlamını öğrenmek mi?

alkol kullanılan bir şey değil ki, aynı sigara gibi. araba mı bu neyi kullanıyorsun yani?

senin söylediğin gibi bir şeyden bahsetmiyor, yani alkol zararlı kullanmam ama şarap yararlı içerim gibi bir durum yok orda.

yabancılar da kullanıyor use alcohol diye

şarap alkol değildir, şarap "bade"dir. onu diyor bence :p

aşağılayıcı tarzda üslupla cevap yazmana gerek yok benim için çöpten daha değersiz bunu bil yani.

evi pislemez. kediler akıllı ve temiz hayvanlardır. kum alırsınız, gösterirsiniz oraya yapar.
2-3 gün mama su koyarsanız evde kalabilir.
ayda mama ve kum 50-60 tl falan tutar.
aşıları para eder. tanesi 30 tl falan.

ama 2,5 yıl tek kedi, 1,5 yıldır da 2 kedi ile yaşayan biri olarak 2 kedi alın diyorum.
canları sıkılmaz o zaman hem. aklınız evde kalmaz.

kedi bakımı aslen çok zor değil. ama maddi açıdan öğrenciye ek bir yük demek. bu yük ileride batmaya başlayabilir haberiniz olsun.

kumu bulduktan sonra tuvaletini hep kuma yapar o. yalnız kum temizliği de biraz can sıkıcıdır. bok püsürden iğrenmeyen biri olsanız bile seve seve yapmazsınız. kakasını her yapışında kumdan almanız gerekir. aksi takdirde kumda kakası birikir ve sıkıntı çıkarır. kedinin ayaklarına filan bulaşır.

zemin kattaysanız kedi bakımının hiçbir fiziksel zorluğu olmuyor. biraz büyüdükten sonra dışarıya çıkışını özgür bıraktığınız takdirde tuvaletini eve bir daha yapmıyor. ama sokağa çıkan kedinin aşılarının her zaman düzenli yapılması gerek. evdeyken de gerekli tabi bu, ama sokağa çıkan kedinin parazit aşılarının her ay yapılması gerekir.

kedinize değer veriyorsanız markette satılan boktan mamalardan almazsınız. daha kaliteli mamalara yönelirsiniz. bu mamaları 5 kiloluk paketler halinde almak daha ucuza gelecektir, ama yine de masraf demek.

kedi tüyünden iğrenmeyeceksiniz. kediyi kıyafetlerinizle çok haşır neşir etmeyeceksiniz. öbür türlü bütün gardolabı döktüğü tüylerle kaplar.

özgür bırakma niyetiniz yoksa kesinlikle kısırlaştıracaksınız. sanırım 6 aylıktan itibaren yapılabiliyor bu. 100 lira veya daha fazlasına patlayabilir. ondan sonra bu konuda sıkıntınız olmaz.

problem yaratabilecek olan şeyler kıyafetlere ve eşyalara yapışan tüyleri ve kakasıdır. kedinizi seviyorsanız bunlar büyük bir problem teşkil etmiyor. değişebilmekle birlikte aylık 60-100 arası masraf çıkarır. kuduz, mantar gibi aşıları başta size masraf yaptırır. çünkü bir aşısı 30-40 lira tutar. ilk aşı döneminden sonra aşıları seyrekleşir. senede 1 kez filan yaptırmanız gerekir. parazit ilaçlarını ise 1-2 ayda bir düzenli alması gerekir. iç ve dış parazit aşısı aşağı yukarı 40 liraya patlar.

net söylüyorum kedi şu dünyada en kolay bakılan hayvandır.

mamasını koyarsın kaba günde bir kere kumunu temizlersin biter. aşıları için veterinere götürürsün.

bunun haricinde hiçbir şey yapmana gerek yoktur.

acayip titiz ve pimpirikli bir insan olarak, kedi ile uyuyabilir hale geldiysem herkes kedi bakar arkadaş.
ayrıca kediler insanlardan daha temiz.
ona iyi davranırsan o da sana o kadar iyi davranacaktır.
öyle hadi şunun notlarını bir dağıtayım demeyecektir en azından :)

Ciddi ciddi, kakasını bir avuç dolusu yaptıktan sonra poposu yine de tertemiz kalabilen bir hayvan. Boş vakitlerinde üstünde-başında ne kadar kir varsa yalayarak temizliyor. Daha temiz bir ev hayvanı olabileceğini sanmıyorum.

Kedilerle aram hiç kötü değildi ama birlikte uyumak diyen arkadaşıma da katılıyorum. Ne olursa olsun, sabah kalktığınızda battaniyenin bir ucunda biri, yastığın bir köşesinde de diğerini görünce güne mutlu başlıyorsunuz.

İki kedi konusuna katılıyorum. İmkan varsa zolayıp iki kedi alın. Yavru kedi almak iyidir. Tadı başka, sevimliliği başka. Her anına şahit olmak bambaşka.

Royal Canin 36 mamanın açık şekilde kilosu 15 liradan satılıyor. En iyilerinden birini örnek verdim. Kedi acıkırsa yemek de seçmez ama imkan varken biraz iyi mama da görmeli ev kedisi derim ben.

Kuru mamaya ne kadar çabuk alışırsa o kadar iyi. Tuvaleti 1 aylık olmadan öğrenmişti bizim sıpalar. Eve geldikten sonra 2 gün sağa-sola, üstümüze-başımıza yaptılar ama bir haftanın sonunda tamamen kum alışkanlığı kazandılar.

Alırsam golden retriever alırım ben abi havasında dolaşan biri olarak, kediden başka ev hayvanı beslemeyi düşünmeyecek hale geldim. 3 ay önce kedim yoktu. O kadar da rahat konuşuyorum. :)

Yalnız şunu da ekleyeyim; öğrenci evinde de kedi sağı solu dağıtıp, kumaşları, perdeleri tırmalayamayacaksa, bence hiç bulaşmayın. Köpek gibi değil, öyle dur, yapma etmeden anlamaz çoğu kez. Daha geçen ay yeni aldığım kulaklığı kemirip bir tarafını çalışmaz hale getirmişlerdi. Gözümün içine bakıyorlardı hiçbir şey olmamış gibi. Sarılıp öpüp, olsun lan bakmayın öyle sıpalar diyemeyecekseniz kedi almayın.

İki de fotoğraf atayım, tam olsun:

i.imgur.com
i.imgur.com

piyasada sıkıntı var diyorlar. detaylarını ben de bilmiyorum. arz eksiği var galiba.

tek bir fabrika değil de bir çok fabrika hasar gördü sel/deprem. yani marka bazında değil, daha çok ürünün oluşmasında gereken parçaları üretenler de hasar görünce sorun bu kadar uzadı.. veya spekülasyon. bilemiyoruz.

usta şimdi bu haricilerin fabrikası sel olan yerdeymiş alayı. devrik cümle oldu evet ama o ülkeyi hatırlayamadım amk dert oldu.
işte amı götü dağıtmış fabrikalar zor toparlarlar diyorlar. daha böyle gidecek yani.

direk paypal'a kayıtlı karta yatmış olabilir. paypal'daki hesap hareketlerini biraz inceleyin.

orada da gözükmüyor baktım, bankada da gözükmüyor.

1)c.
2)c.
3)c.

ccc macnon reyiz ccc

ilk ikisi c, 3. soru d olmalı diyorum ben.

reyizler iyi güzel de keske acıklama yapsanız.

@neira,

virgül varken neden olmasın?

1 - cumle icinde kesin bir zaman diliminden bahsedildigi icin burada past tense olmasi gerektigini ayirt edebilirsiniz.

1- 19. yüzyıldan bahsettiği için ya past ya past cont olur (bir cümlecik daha olsa past perfect de olabilirdi ama burada öyle bir durum yok, simple past trnse.
a şıkkı olamaz. witnessing diyorsa başında "is" olmalıydı. b şıkkı olamaz, pasif yapı. "görüldü-was seen" denecek bir şey yok, cümle aktif fiil içermeli. d şıkkı olamaz, "which witnessed" relative clause yapan kelimeler olduğu için o cümlenin tamamını clause-cümlecik yapar, cümle yarım ve boşta kalır.
(kullandığım bazı gramer terimleri tam doğru değil farkındayım, hatırlayamadım şimdi acele yazıyorum).

2- elimizdeki kelimelerden şunu anlıyoruz: adam hırsızlıktan suçlu bulunmuş.
o halde bulundu anlamını verecek pasif fiil yapısı aramalıyız. bu da bir tek c şıkkında var, present perfect'in pasive yapısı: have been+V3. Burada pasif yapı olduğu gibi ayrıca relative clause kullanmayıp artistik hareketlere girişilmiş, bu nedenle having been found olmuş.
a olamaz: "adam suçlu buldu" anlamı verir ki olmaz.
b olamaz: a şıkkı gibi sadece şimdiki zaman yerine present perfectle söylemiş, yine "adam suçlu buldu" anlamı taşıyor, olmaz.
d olmaz: c deki gibi olanı dğeil, olacak olanı anlatıyor: "suçlu bulunmak üzere" anlamı taşır, yani önce hapise gönderiliyor sonra suçlu bulunacak, o da olmaz.

çünkü teknosa mağazalarında yazıyor. ellerinde var mıdır yok mudur bilmem de, mağazaya müşteri çekmek amaç. muhtemelen yoktur da, gidince elimizde kalmadı derler. mağazaya müşteri çekmekten başka, ucuz fiyatlı ürünleri bulan sitelerde üst sıralarda çıkıp, internet mağazasına da müşteri çekmek. bir taşla çok kuş. sonuç olarak müşteri aldatmaca tabi.

fiyatı gayet normal. yaklaşık 7-8 ay önce western digital essentials 750 gb 2.5 inç hdd'yi 165 aldım mediamarkt'tan.

zara.

sarar, m&s

US Polo

efor

sürtünme yoksa zaten harekete geçmezsin en başta. sürtünmeyi bi şekilde sonradan kaldırdıysak da tren durur, sen devam edersin.

tren de nasılsa sonsuz olduğu için gidersin öyle. durman, yavaşlaman söz konusu değil. yalnız tren içindeki havayla aranda sürtünme olursa neler olur bilemiyorum. saatte 2000km hızla nefessiz kalabilir veya sarsıntı geçirebilirsin. o durumda bir süre sonra durursun zaten.

not: sürtünmeyi kaldırmak, patenle ve yağlanmış tutacakla olacak iş değil tabi, o ayrı.

Anladım, sonradan ortadan kaldırıyoruz sürtünmeyi, yani tren ve biz 2000 km/saat hıza ulaştıktan sonra.

Paten ve yağlanmış tutacağı demek istediğim kolay anlaşılsın, yanlış terim kullanmayayım diye söyledim:)

Newton'un 1. hareket kanununa göre bir cisme etkiyen bir kuvvet olmadığı duru mda hareketini sürdürür, cisim başta durgunsa durgun kalır, hareketliyse sabit hızla harekete devam eder. saatte 2000km ye çıktıktan sonra tüm kuvvetler, sürtünme kuvvetleri(hava sürtünmesi dahil) ortadan kaldırılırsa sonrsuza kadar 2000 km hızla devam edersin. bir kuvvet olmadığı için yönünde de değişiklik olmaz ve düşmezsin. yerçekimi var saysak bile düşmen için ayağında sürtünme olması gerekir, sürtünme olmadığından sonsuza kadar dümdüz gidersin. tabi nefes alma, kan basıncı gibi fizyolojik faktörleri hesaba katamıyorum. ama o durumdaki herhangi bir cisim sonsuza kadar aynı hızla gider.

Peki havada sürtünme varsa ölür müyüm? Bir de yerden yayla fırlatılacağımızı düşünürsek (ayrı bir soru) zarar görme ihtimalimiz var mı?

sürtünmeden dolayi sicaklik artisi olur ama ne kadar olur bu vucununun aerodinamiklerine bagli.

hee sürtünmeden ölmezsin ama acliktan ölürsün sürekli havada olacagindan dolayi.

ya da sürekli isi artisindan dolayi vucut sicakliginin bi süre belli sicaklik üstünde olmasi sonucu da ölebilirsin.

Yani aniden ileri fırlama, kemiklerin kırılması gibi bir şey olmaz diyorsunuz yani.

hava sürtünmesi öldürebilir. örneğin paraşütle atlayanlar yüzlerine birşey takmazlarsa ağızları gözleri yamulur. üzerlerine birşey giymezlerse vücut derileri gerilir arkaya doğru meyillenir. 2000 km/s hızda bu daha güçlü olur.

aniden ileri fırlama olur trenin içinde. yani yolcu 2000 km/s hıza ulaştıysa ve bütün sürtünmeleri iptal edersek tren durduğunda yolcu aynen devam eder trenin içinde. hava sürtünmesi de yoksa ve yolcu trenin herhangi bir yerine çarpmazsa kemiklerinin kırılacağını sanmıyorum.

2000km hızla hava sürtünmesi ile tutuşursun büyük ihtimalle. birşey olsa da olmasa da hava sürtünmesi yavaşlatır ve bir süre sonra durursun.

hava sürtünmesi titreşime sokar seni. rijit olsan sadece ısınmadan dolayı zarar görürdün ama ben ısıdan değil, iç organlarının vs hasar görmesiyle öleceğini düşünüyorum.

bak kardeşim seni takip ediyorum sürekli bu tarz duyurular
eehehe şaka şaka


(Hava olmasaydı eğer)-----Sürtünme yok diyoruz, hava sürtünmeside yok. Ne ala, tren bi anda durursa, sen hızına devam edersin, kılında bile kıpırdama yahut en ufak bir ivme vücudunda sezmezsin. Kemik kırılması felan saçma bu noktada.

(Hava olsaydı eğer)Tren bir anda duruyor, ama atmosfer ortamındasın. İçerisindeki tüm sabit olmayan cisimler konumunu hızını korumaya çalışacaklar. Sen ve bulunduğun hava bir anda 2000 km/h hıza ulaşacak. Kimse çıkıp dememiş, insan o hıza ulaşır, hava da o hıza ulaşır diye.
Bu noktadan sonra;
Trenin içerisinde ki hava 2000 km/h hıza ulaşır, sürtünme; trenin duvarlarında oluşacak ve o kısımlarda kuvvetli bir sıcaklık ortaya çıkacak. Sürtünmeden ötürü havanın hızı düşerek azalacak.

Sense; bir anda durunca tren; yine 2000 km/h hıza ulaşacaksın. yüzünde hafif rüzgar hissetmeye başlarsın. Rüzgar giderek artacak; bunun sebebi yukarıda anlattığım havanın senden önce yavaşlaması. Senin de hava ya karşı maksimum hızın misal 320 km/h ise en fazla böyle bir dirence maruz kalırsın. Ama bir zaman sonra.
Yani neymiş? Tren durunca pat diye hava ortamıda durmaz, insanla birlikte trenin içinde seyahat eder, hava tren duvarına yaptığı sürtünmeden ötürü yavaşlar, hava insana göre yavaşladığı içinde insanda yavaşlamaya başlar.

Esenle kalın

Edit: Asıl cevabı vermemişim; ağzını sıkı kapa; gözlerini yum; hiçbirşey olmaz.

en temizi armutlu'daki tatil köyü gibi görünüyor. ikinci sıraya zara'yı koyarım.

Mağaza işi bunaltıcı ve sıkıcı.
Starbucks ve Zara olabilir. Özellike Zara deli gibi para veriyor. Arkadaşım çeyrek part çalışıyordu sanırım 700 liradan fazla para alıyordu.

günlük fix ücretli işler verimsiz oluyor tavsiye etmem, gidip hemen harcayasın geliyo.

starbucks veya zara olabilir, hele de yukardakinin dediği gibiyse ücret süfer olur

Garsonluk agir istir kaldirabilirim diyorsan yap.

fiziğinizin durumu iyiyse ajansları teklif edebilirim.zira ben üni de okurken 4 sene ajanslarda çalıştım.harcımı ve ihtiyaçlarımın hepsini karşılamaya yeticek ücretler almıştım...ahh eski günler ahh

uyumam mümkün değil şişme yatakta. direk yere yatmayı tercih edebilirim. değişik birşey.

somya-döşek candır. döşekle büyüdük lan biz, ne şişme yatağı. ayrıca hiç rahat değil şişme yatak, bir kere yatmayı denedim, başaramadım. havasını indirdim öyle yattım yerde.

yazın çok terletiyormuş.

Şişme yatak bende var, odama misafir geldiğinde pıs pıs şişiriyorum misafiri yatırıyorum. Çok rahat değil ama portatif pratik, hafif :)

@goldentitan bu aralar kullanacağım şimdi çok sıcak değil de evet dediğin gibi yazın kullanışlı olmayabilir.

sıcakta falan ustune nevresım falan serer yatarsın orası sorun degıl

ama cok rahatsız, yerde mı yatıyorsun altında balon mu var bellı degıl, belın falan tutuluyor ama parasızlıgın gozu kor olsun iyi bir sey alana kadar yatılır okadar da kotu degıl dıyeyım

bence şişme yatak gayet kullanışlı. amcam geldi kaldı bizde adam bir buçuk ay o yatakta yattı. çift kişlikti. hiç de şikayeti yoktu.
ama işte hergün indir şişir meselesi oluyor. uraşırım dersen bence kullanışlı.

@vakumlu bunu her gün şişirmek mi gerekiyor?
bir de bisiklet pompası falan almak gerek değil mi? yoksa yanında aparat da veriyorlar mı?

ben bir-iki hafta şişme yatakta yattım sabaha kadar sönüyordu, nerdeyse yerdeydim. her şişme yatak öyle midir bilmem ama dandik bişeye de benzemiyordu pek. öyle şişman birisi de değilim ondan oldu desek. ben beğenmedim yani.
bendeki elektrikliydi. fişe takıyordun şişiyordu.

spotçu diye tabir ettiğimiz yerlerden yastık al dostum çok parasızsan.

at yere yatağı. şahsen son 1 yıldır böyle yatıyorum ben :)

bende şişme karı var gayet kullanışlı.

haftanın 4 günü şişme yatakta yatan biri olarak derim ki
çok da rahatsız değildir, bendeki sabaha kadar sönme durumu yaşatmadı, 2-3 gün sonra gevşemeye başlıyor ama sıkıntı değil, şişir gitsin.
kaskatı olacak kadar şişirmek de iyi değil, biraz pay bırakınca gayet rahat....

şişme yatak 2-3 gün idare eder de bel sıkıntısı falan varsa olmayacak bişey(ben 2 gün yatsam direk sıkıntı yaşıyorum). somya-döşek, hiç olmadı 4-5 yastığı dizerek yatmak bile daha iyi.

1,5 ay şişme yatakta yattım ve ara sıra özlüyorum. yemin ediyorum ortopedik yataklardan çok daha rahattı. çok güzel uyku çekiyordum. tek sorun çok fazla dönen biriyseniz azıcık ses yapıyor :)

sisme yatak olayi az da olsa rahatina duskun olan adam (ve elbette kadin) icin zulumden ote birsey. ucuza bulabilirsen tamam ama cok rahatsiz yani. dosek de cok pahali olmasa gerek. kesinlikle dosek

uk izlemedim us'den memnunum. çok memnunum hatta acayip keyif alıyorum. genelde ing versiyonları daha güzel olsa da uk'e bakmayı düşünmüyorum.

us iyidir.

UK izlemedim ama US çok iyi diyerek kavgayı başlatıyorum

edit: ne de meraklıymışsınız kavgaya! benden önce davranmışlar...

uk'in ilk bikaç bölümüne baktım, cezbetmedi. belki ilk onu izlesek daha güzel gelirdi bilemiyorum.

us

cnbc-e de yayınlanan hangisiyse o güzel.

cnbc-e'de us yayinlaniyor.

uk'den bir bolum izledim. ben de us diyenlerdenim.

UK izlemedik ama hep Amerikan espri anlayışıyla büyüdük. Bu yüzden US yeterince keyifli. US'deki karakterler ve tipler kesinlikle UK'den iyi.

UK'i izliyorum ben panpalar, vaktiniz olursa bence bir bakın, hani US'i izleyemediğim için karşılaştırma yapamıyorum ama bu da gayet keyifli.

yok haxşball
beni kovuyolar ztn

kim kovuyo la kur hacı sen oynarız biz

elimin altındaki internet 1 mbit, lag sorunu yaşarız o yüzden başkası açsa daha iyi olur.

neira'yı kovan densiz kimmiş :/

emin misin bir oturuşta 1 kg haşlama et yediğinden? et sizi tok tutar yiyemezsiniz falan diyolardı bu diyet hakkında.

yiyebileceğimden demiyorum, farzedelim ki yiyorum diyorum.

dukan diyeti hikayedir. ama prensip şöyle, et proteinleri ve genel olarak proteinler daha zor sindirilir ve sindirimi sadece midede olur. daha uzun sürer. dolayısı ile daha uzun süre tok tutar.

hikaye kısmı için; 20kg verdim, 1 yıldır da üzerine kilo almadım.
kısa sürede ama etkili bunun yanında nispeten zor geçen bir süreç:dukan
uzun süreli, daha sağlıklı ancak tek kötü yanı her şeyin doğalını bulmak olan karatay diyeti
önemli olan şu: kitaplarını alın okuyun ama halihaızrda bir sağlık probleminiz varsa, şeker, kalp, gut, tansiyon vs. bir endokrin uzmanı ile görüşün derim.

death note'u izlemişsindir herhalde?

rurouni kenshin tv serisi
özellikle ovaları

death note ghost in the shell izledim.

Elfen Lied sadece 13 bolum ve muhtesem

code geass
ergo proxy
darker than black
trigun
noir
golgo 13

one piece, dragon ball

yok abi erkeğim :D
elven lied ergo proxy code geass neon genesis evangelion one piece izledim pek sarmadılar açıkçası.
çok çok hoşuma giden bir tek cowboy bebop oldu.
neyse siz tavsiyeye devam edin ben de dedikleriniz arasından izlemediklerime bir bakayım.

Seç, beğen, izle:
divxplanet.com
Afişli, özetli (ve daha fazlası) kapsamlı bir liste.

en.wikipedia.org

safkan ırk olma ihtimali yok zaten. ama sanıyorum üreme yetisi var.

özel üretim derken ne demek istiyorsun? fabrikada mı üretilecekler.
hayır, bütün köpek ırkları belli cinslerin çaprazlanmassıyla ortaya çıkıyor. boylarını değiştirmek için de ortaya çıkan nesillerin küçük ya da büyük olanları kendi içinde çiftleştirilip (bazen de araya başka ırktan ekleyerek) daha küçük ya da büyük versiyonları elde ediliyor.
üretilen köpekler de köpek federasyonları tarafından kabul edilip standartları belirlenince ırk oluyorlar. standartları sağlayan köpekler de safkan oluyor.
teacup denen köpekler bunların en uç noktası.
genelde sürekli sağlık sorunları olan köpekler oluyor. üremeleri ayrı problem, yavrulukta bakımları ayrı problem, yetişkinlikte bakımları ayrı problem. normal yorkilerin bile hemen hepsinde belli hastalıklar/sorunlar yüksek yüzdeyle ortaya çıkarken teacup almak hiç akıl karı değil.

almanya da özel olarak yetiştiriliyor, çiftleştiren kişi hangi ırkları çiftleştirdiğini söylemiyor, işin ticareti büyük sonuçta, niye söylesin dimi ?

birşey olmaz birkaç kere mail gelir ödemesini yap diye sonra satıcı yeniden listeler. çok problem değil.

odemiceksin. dolayisiyla satin almamis olacaksin.

www.ebay.com
ürün bu türkiyeye kaç lira tutar bi yerden hesaplayabilir miyiz

@aaaaa ya kargolanırsa

ödemesini yapmadan kargolanmaz öyle bir dünya yok. satıcı yeniden listeleyecek. sen onun satışını baltalamış oldun. listing bittiği için kargo ücretini göremeyiz şu an.

kargosu ortalama ne kadar tutar peki

onu satıcı belirler. isterse 100 dolar koyar. ama 30 dolardan aşşağı olacağını sanmıyorum, ki zaten türkiye'ye bireysel gönderimler en az o kadar.

ürün ne ikinci el elektronikse ügmrükten hiç geçmez. sıfır ürünse kargo fiyatı orada yazar. 75 eurodan fazla ise gümrük vergisi alınır. bir de türkiyeye gönderim seçeneği varmı bazı ürünleri göndermiyorlar.

ürünün linkini koydum
bu arada o arkadaşa da mesaj attım ingilizcem yettiği kadar cevap bekliyorum

neyse cevap da geldi oh rahatladım

la sakin ol gerilme o kadar. ben en az 10 kere birşeyi satın alıp parasını ödemedim ebay'den. bir haftaya yeniden listeliyor eleman. korkma lan :)

eyvallah cro.magnon çok yardımcı oldun ya ben şu para konularında çok geriliyorum dediğin gibi
sırf sorun çıkmasın diye ödeme bile yapabilirdim
not:zengin değilim

hahah sakin ya. bana da olmuştu bundan. gerilmeye gerek yok. parasını ödemediğin sürece bir şey olmuyor. yasal bir yükümlülük altına da sokmuyor seni. sakin.

aynisi bana da olmustu. birazdan bir zenci kapini calicak ve wheres my money bitch dicek, agzina tekme aticak hazirlikli ol.

@esenus güldüm ama şuku yok

özet geçiyorum:

damien rice
yann tiersen
ayreon
dark tranquility
the kooks
eluveitie
nouvelle vogue
yasemin mori
tamburada
woodkid
korhan futacı ve kara orkestra
the manchester orchestra
iron maiden
muse
pilli bebek
17 hippies
gevende

mp3 çalarımda en son dinlediklerim böyle. gördüğün gibi her telden çalıyor.

şöyle: www.last.fm

www.lastfm.com.tr
bu da benden

infected mushroom !

ayrıca www.lastfm.com.tr

dire straits
massive attack
infected mushroom
django reinhardt
pink floyd
karate

ark just little
dirty loops( bak muzıkten gercekten anlıyorsan bu grubun adını youtube a yaz ve adamların sarkıları nasıl coverlardıgını dınle bayılacaksın)
skid row(iremember you,monkey business)
flört dıye bır grup var sevmez olaydım dıye bır sarkısı var degısık bırsey onada bak ıstersen.

kondisyon = ciğer hacmini artırmak

"ve nefes kesilmesini nasıl önlerim, nasıl daha uzun süre koşabilirim."

kondisyon yaparak. bu uzun süreli uğraş ve azim gerektirir.

şekeriniz düşmüş anladığım kadarıyla. olağan bir durum. çözüm yine aynı. tok karna spor yapmayın bir de, 2 saat önce filan yemiş olun en son.

sen hic sahada kalb krizi gecirip olen futbolcu duymadin galiba...

Kondisyonsuz yapılır mı hiç böyle bir şey? Sıkça maç yapıyorsanız her gün koşu antrenmanı yapın.Bunun kadar zorlamadan.

kusma olayında korkulacak bir durum yok.
kan şekeriniz düşmüş olabilir. uzun süre koşmayı kondisyon kazanarak yaparsınız.
ayrıca aç karınla maça çıkmayın, tok karınla da. bişeler atıştırın maçlardan önce. mümkünse şekerli olsun.

düzenli spor yapmanız lazım. spor yaparken normal kalp atım sayınız %60-80 nin üstüne çıkmanız lazım. diyelim kalp atım sayınız normalde 60. yüzde 60ını üstüne ekleyim 36+60=96. yani spor yaparken 96ya vurarsa nabzınız bu size yeterli kondüsyonu sağlatır. maçlara 2 saat öncede yemek yiyerek çıkın. gazlı bir şey içmeyin, ısının açma germe yapın, enerjinizi bir anda değil maçın geneline yaymaya çalışın. özellik bu halı sahalar çok tehlikeli. koşun bisiklete binin yüzün vs. vs.

bana 5-6 sene önce olmuştu, maça deli sikmiş gibi koşarak başlamıştım (o zaman sigara da içmiyordum), yaklaşık 15 dakika sonra gözlerim karardı, midem bulanmaya başladı, kendimi kenara zor attım. yıllardır oynuyordum daha önce hiç başıma gelmemişti. tabi sonra tırsıp kardiyologa falan gittim, testlerde ıvırda zıvırda bir şey çıkmadı. doktor bana maçlarda ilk 10-15 dakika kendimi çok yormamamı, fazla depar atmamamı, sonra vücudun ritme alışacağını ve sıkıntı yaşamayacağımı söyledi. işe de yaradı netekim. kondisyonun için düzenli spor + maçlara sakin başlama tavsiye ediyorum. ha bir de paranoyak bir insan olarak diyorum ki büyük ihtimalle bir şey olmasa da imkan varsa ne olur ne olmaz bir baktır kendine.

var. şu an 20 mbit fiber internetimle 1 mbitte sürünmekteyim. akk 100 gb. upload dahil. 5 mbit upload hızını görünce torrent hayır kurumuna dönmüş.

bende yok. 10 mbit fiber internetimle krallar gibi yardırmaktayım.

evet var paketlerine göre 20 mbps'de 25 50 100 gb olarak hız alanı.

Bütün internet sağlayıcıları adil kullanım kotası uyguluyormuş. Sözleşmemde yer almıyor bana uygulayamazsınız diye şikayet ettim 2 gün önce. Bana aynen şu maili gönderdiler. Deli oldum artık 59 lira para ödüyoruz üzerine birde kısıtlanıyoruz...

[[[ ŞİKAYET

Ttnet'in yaklaşık 10 senedir müşterisiyim ama bu ay olduğu kadar hiçbir zaman kızmamıştım. İnterneti ilk bağladığım zaman imzaladığım sözleşmemde Adil Kullanım diye bir madde bulunmuyor; fakat 2-3 ayda bir internet hattımın hızı ay sonuna doğru yaklaşık 10 gün 1 Mbit'e düşüyor.

59 TL'lik sınırsız tarifeye geçtim mi? Geçtim. Online işlemler sayfasında kullanmış olduğunuz tarifede kota kısıtlaması bulunmamaktadır yazıyor mu? Yazıyor. Neden benim imzaladığım sözleşmemde olmayan bir madde bana uygulanıyor? Ben neden 59 TL sınırsız tarife adı altında her ay cereme ödüyorum? Dünya'nın en pahalı internet hizmetini alıyoruz. Yetmiyormuş gibi birde kısıtlamaya uğruyoruz. Çağrı merkezleriniz zaten modemi açıp kapatın demekten başka bir çözüm bulamıyorum.

Son olarak belirtmek isterim ki ciddi anlamda sıkılmaya başladım. Ya hakkım olan hizmeti sağlayın ya da ben müşteri olarak sizlerle yollarımı ayırayım. Türkiye'de ilk internet hizmeti başladı başlayalı sizden alıyorum bu hizmeti. Kullanıcılara yaptığınız çok büyük ayıp. Sorunumu umarım dinler ve çözersiniz. Aksi taktirde en geç Temmuz ayında son borcumu ödeyip farklı bir servis sağlayıcıya geçiş yapacağım. En kısa zamanda geri dönmeniz dileğiyle.

[[[ CEVAP

Değerli Müşterimiz,

“Türkiye’nin İnterneti” sloganı ile Türkiye’nin lider internet servis sağlayıcısı olan TTNET, müşterileri ile %100 müşteri memnuniyeti odaklı ve uzun soluklu bir birliktelik hedeflemektedir. Bu anlayışla, siz mevcut müşterilerimiz ve TTNET ailesine yeni katılacak olan müşterilerimiz için taleplerinize uygun servis, hız ve kampanyalar hazırlamak adına tüm samimiyetimizle çalışmalarımızı devam ettirdiğimizi bilmenizi isteriz.

Bu kapsamda siz değerli müşterilerimize mümkün olan en yüksek hız seçenekleri ve uygun fiyat alternatifleri ile 1024 Kbps ile 8192 Kbps arasında hattının desteklediği en yüksek değeri alabilen abonelerimize aynı ödeme seçenekleriyle daha hızlı bir internet hizmeti vermeyi amaçlamaktadır.

8 Mbps'e kadar ADSL paketlerinde, hattın desteklediği hız ile bağlantılı olarak 8 Mbps'e kadar hız sağlanmaktadır. Tüm "8 Mbps'e kadar ADSL paketleri" için aylık 50 GB adil kullanım* uygulanmaktadır. Aylık indirme miktarının 50 GB'ı aşması durumunda, ay sonuna kadar indirme hızı en fazla 1024/256 Kbps olarak uygulanacaktır. (8 Mbps'e kadar Limitsiz olan tarifede kota aşımı uygulanmamakta olup, 50 GB’ı aşan kullanımda ay sonuna kadar hız düşürülmektedir.)

Adil kullanım nedeniyle hızınız düşürülmüştür.

* “8 Mbps’e kadar son sürat ADSL paketleri”, şebeke kaynaklarının en verimli şekilde kullanılmasına ve bu sayede abonelerin internet deneyimlerini en iyi şekilde yaşamalarına imkân tanımak için tasarlanmıştır. Adil kullanım uygulaması, tüm abonelerin interneti kullanmaları durumunda şebeke üzerindeki yoğunluğun dengelenmesi amacıyla uygulanmaktadır.

Türkiye’nin lider iletişim teknolojileri şirketi olarak, günün şartlarına uygun ve değişen kullanım alışkanlıklarına paralel olarak, 01.04.2012 tarihi itibari ile adil kullanım hakkı 25 GB ’den 50 GB ’ye yükseltilmiştir. Adil kullanım noktasından sonraki ADSL kullanım hızı 1 Mbps olacak şekilde düşürülecektir.

Bilindiği üzere; xDSL üzerinden İnternet Servis sağlayıcılarına ülkenin tüm bölgelerinde altyapı hizmeti sunan Şirket Türk Telekomünikasyon A.Ş.’dir. Şirketimiz de, altyapı sağlayıcısı konumundaki Türk Telekomünikasyon A.Ş.’ den toptan seviyede temin etmiş olduğu internet erişim hizmetini abonelerine perakende seviyede sunmaktadır.

Adil Kullanım Noktası (AKN) ile ilgili değişiklik; altyapı hizmeti sunan Türk Telekomünikasyon A.Ş. tarafından toptan seviyede yapılmış olup Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumunun “29.02.2012 tarih ve 2012/DK-07/94 numaralı DSL Tarife Teklifi ve AKN Değişikliği” konulu kararında yer almaktadır.

Yukarıda açıklanan bilgiler doğrultusunda; Adil Kullanım Noktasının, Şirketimizce, sektörde düzenleyici ve denetleyici role sahip olan Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu tarafından onaylanan DSL Tarife Teklifi ve AKN Değişikliği konulu kurul kararı kapsamında uygulandığını bilgilerinize arz ederiz.

Türkiye’nin iletişim ve eğlence şirketi TTNET’e gösterdiğiniz ilgiye teşekkür eder, düşünce ve önerilerinizi bizimle paylaşmanızdan mutluluk duyarız.

Saygılarımızla,
TTNET A.Ş.

20 mbit icin 100 gb ben daha 2 kere asabildim onda da hizim dusmedi. modem kapanip acilsaydi dusermis ondan bi sey olmamis dedi adamlar

uyguluyor .net

Uyguluyor. 3 seneden fazla süredir superonline kullanıyorum, sırf bu sebeple uydunet'e geçeceğim.

kozmetik komple yasaklandı en son.

bahar indiriminin bitmesine dklar kaldı ben de doldurdum sepeti ama altta uyarı çıktı This order may be subject to Sales Tax & Customs/import Duties. Please be aware that if these charges are levied they will not be reimbursed. diye. onaylamayayım mı? 120tl toplamda 150nin altı takılmıyor falan diyorlardı sanki?

75 euro üst sınır

alışverişin türkiye'ye giremeyecek boşuna alışveriş yapma. yasaklandı dedim ya.

ben klavyeli modelini kullanıyorum çok memnunum.
dokunmatik olanı da kullandım o kadar sevmedim.
klavyelinin tasarımı çok daha şık bence. klavyeyi çok kullanıyor muyum? hayır. alırken seçme şansım var mıydı? hayır. pişman mıyım? hayır. iyki bunu almışım.

ben de aynı ikilemde kalıp, standart (dokunmatik değil) aldım. çok not alırım ben okurken diyorsanız klavye uygundur ama 10-20 sayfada bir hatırlatıcı not alırım derseniz standart (ya da dokunmatik -ama o nasıldır bilemiyorum-) işinizi görecektir. sadece okumak için ise hiç bir klavyeye ihtiyacınız yok ara sıra kindle-shop a bağlanırsanız da kitap ismi, ağ bilgileri vs. şeyleri rahatça yaparsınız zaten standart ile.

ve ayrıca tasarım olarak kalvyeli biraz daha büyük haliyle.

dokunmatik kullanıyorum gayet memnunum. pek yazı yazmaya ihtiyacım olmuyor ama olduğu zaman da ekran klavyesi çıkıyor o işimi görüyor. eğer sürekli not almak gibi bir derdiniz yoksa dokunmatik olanı tercih etmenizi öneririm. sayfa değişimi çok kolay, font değiştirmek kolay. ve en kolayı sözlük kullanma. kitap okurken kelimeye bir saniye basılı tutuyorsunuz ve pop-up olarak sözlük açıklaması açılıyor. başka bir yere dokununca da kapanıyor. klavyelide bunu bu kadar kolay yapamazsınız. benim not alma gibi bir derdim olmadığı için klavye olmayışı hiçbir eksiklik yaratmıyor, ki dediğim gibi zaten dokunmatik klavye de çıkıyor gerektiğinde. ayrıca bir paragraf veya parça seçmek daha kolay, parmağınızı yazı boyunca kaydırıyorsunuz ve seçiyor. dokunmatik olmayan seçeneklerinde bunu yapmak çok daha zor oluyor.

dns çözmez. proxy veya vpn çözer sanırım. ama steam bilgilerinizde ülkenizi de değiştirmeniz gerek. ücretsiz bir vpn kurulumu yapın, ingiltere'den filan ip alın, ülkenizi ingiltere olarak değiştirip bir deneyin.

boğaziçi peteğin manzarası?

kirazlıtepe var, çengelköy'ün yukarısında. manzarası da şöyle:

www.propiksel.com
tecrubem.net

anadolu hisari falan da guzel..

Ulus Parkı

muhteremlegeziye.blogcu.com

o nasıl bir sayı yahu? o şöyle olmasın? 29.668.280,80 bunu 50'ye bölünce sonuç; 593.265,616
okuma kısmı ise yirmi dokuz milyon altı yüz altmış sekiz bin iki yüz seksen nokta seksen olur benim dediğim gibiyse senin formatını ben koordinat sistemi dışında görmedim ki onda da tam böyle değil.

not: gerçi excel'de üç basamak arasına virgül ondalık kısmın önüne . koyuyor galiba yani senin yazdığın gibi yazsak bile benim dediğime geliyor a-ha google ispatım
www.google.com.tr

29 binli bir sayı değil o. işlemi yaptığın platform virgülü ondalığa geçiş olarak algılamış.

29 milyon 668 bin 280 nokta 80

işaretlerde hata var. binlik basamakları virgülle gösteriyorsan ondalık basamakları noktayla gösterirsin. veya tam tersi, binlikleri noktayla gösteriyorsan ondalık basamakları virgülle ayırırsın.

cevap 593,365.616 olacak. yani 593 bin 365 nokta 616

la bide bu kadar uzun sayıları ben nasıl okucam? bize lisedeyken hoca demişti en sondan başla soldan üçüncüye nokta koyup git falan demişti unuttum.Lütfen bir mala anlatır gibi bana anlatırmısınız

aynen öyle. mesela 92365973264 sayısını en sondan başlayarak üçlü üçlü ayırırsın.

92,365,973,264 veya 92.365.973.264

92 milyar 365 milyon 973 bin 264

çift virgül kullanmışsınız. o yüzden hatalı sonuç çıkmış.

birler
onlar
yüzler
binler
onbinler
yüzbinler
1 milyonlar
onmilyonlar
ilkokul okumadın mı birader sen?

ihtimaller dahilinde, kritik gibi gözüküyor.Bu arada bişeyi merak ettim, neden Shure se215, bunun western um1'i var , etymotic mc5'i var , brainwavz m4'ü var? se 215 dinlemişmiydiniz, bass,tiz,mid ?

normalde geçer çünkü sınırın altında. ama kıllık yapıp kargo ücretini de ürünün fiyatıyla birlikte kabul edebiliyorlar.

geçmezse geri gönderirler paranı geri alırsın. bence denenebilir. ben bu ay geçmesi tamamen yasak bir ürünü geçirdim mesela.

giden birine aldır kafan rahat olsun

@kozm bu ürünü birincisi shure diye ikincisi 100 doların altında diye seçiyorum. yoksa sitede onlarca kulaklık var bütçem 100 dolardan fazla ama sorumda olduğu gibi mesele gümrükten geçme meselesi. ee kalkıpta burada se215 için 250 lira da vermekte istemem.

aldırabileceğim bir arkadaşım yok bu arada :(

ben de birşey yazmaya çalışırken başkasıyla konuşuyorsam konuştuğum şeyleri yazıyorum istemsiz olarak. ama elim klavyeye giderken amacım onu yazmak olmuyor.

konsantrasyon eksikliği. bazen de cümleyi değiştirmeye karar verip yazılan önceki kelimeleri silmeyi unutmandan olur. bana olur arada.

cevaplarla beraber şu sayılanların hepsini sık sık yaşıyorum..

kendi kendime telkin verip kafamı oradan uzaklaştırmaya çalışıyorum kontrol etmek istediğim zaman.

''sinirim pembe bir balon ile uçtu, gitti'' bunu iki -üç kere tekrarla. ben öyle yapıyorum sonra gülmeye başlıyorum. etrafımda insanlar var ise onlar da gülüyor :))))).

uyku ilaçları işe yarar

@ifiwereyou mutlaka deneyeceğim :)

apple tamamen farklı bir işletim sistemi kullanan bütüncül bir makinedir, içi ve dışı minimal biçimde tasarlanmıştır. apple alırken herhangi bir laptop almış olmazsınız ve bunun artıları ve eksileri vardır.
apple şovenistiymişim gibi oldu, değilim. ama durum böyle.

1) abi ekonomi öyle işlemiyor. arz talep kâr oranının optimum olduğu değerlere göre oluyor o iş. daha pahalı olan her zaman daha kalitelidir diye düşünüyorsan orada bi dur :)

işçilik kalitesi, yazılım + marka değeri de zaten teknoloji ürünlerinin fiyatlarının çoğu malzeme değil mühendislik ve ar-ge payıdır. garanti süresi, verimi, aynı gibi gelse de ufak ama önemli parçalardaki(fan, kasa, ekran vs) kalite farkı vs vs
ha apple çoğunlukla marka değeri ama gayette stabil ve en üst verimde çalışan, nerdeyse sorun çıkarmayan bir cihazdır.

Çünkü işlemci vesaire aynı olsa da gerisi değil. Apple'ın malzeme kalitesi yanında o saydıkların oyuncak bile kalamıyor. Parasını hak ediyor yani kullanmasını biliyorsan.

apple da saçma bi mail atsan bile hemen cevap veriyor.casper ya da diğerleri için böyle bişey söz konusu değil.

bu da farklı bi bakış açısı.

temeli nedir bilmiyorum ama ben pandapow kullandım bağlatıda UK seçiyordum. memnun kaldım.

acevpn kullandım geçen aya kadar uk'de server'ı vardı. memnundum.

Beleş:

(bkz: expat shield)

(bkz: pubic hair)
(bkz: facial hair)
(bkz: vellus hair)
(bkz: androgenic hair) buna body hair de denir.

almancada da ingilizcedeki gibi.

haar/haare saç demek.
vücut kılı için körperhaare kullanılıyor, aynı şekilde yüz kılı için gesichtshaare.
kıl/tüy ayrımını yapmak için de härchen ("saççık") kullanılır.

önce izlenebilir. herhangi bir spoiler yok. house'un çektiği böyle arada geçmişe dönen röportajlı gibimsi bişey olmuş.

iyi bari önce onu indirmiştim ben. esas bölüm inerken ordan öyle şeyedem.

Ruzgari hissediyorsun, bir de dus alirken tuhaf geliyor.

saçlar 3 numara olduğunda bile kafayı yastığa koyduğumda bi üşüme hissediyosam kazıttığın zaman bu hassasiyet en az 3 katına çıkacaktır.

yazın ortasında bile kafa üşüyor. bir daha yapmam.

acııı, bayıltıcı bir acı.


hey gidi hey. babam keldi, amcam kel, dedem kel...babam keldi dedim ama neden bilmem, amcamdan ve dedemden daha az keldi. örnek vermek gerekirse; amcamla dedem, süleyman demirel tarzı kellikten mustaripken, babamın kelliği daha çok esat kıratlıoğlu tipi kellikti. esat kıratlıoğlu'nu bilmeyen genç nesiller için gelsin:
img.internethaber.com

babam, saçının sol tarafındaki saçları uzatıp sağa doğru tarıyor ve böylece kafasında adeta pazar filesi taşıyormuş gibi bir görünüm arz ediyordu. kafasında, babasına ve kardeşine nazaran daha fazla kıl ve bir adet pazar filesi taşıyan babama "bu gürbüz saçların sırrı nedir?" diye sorduğumda, "sarımsak" demişti, "saçlarını kazıtacaksın. sonra, havanda ezdiğin 2 diş sarımsağı kafana sürüp bekleyeceksin. bu sarımsak kürünü birkaç kere uygula, saçların gürleşecek, daha az dökülecek" demişti.

o zaman da lisede okuyorum, okulun tatil olmasını nasıl sabırsızlıkla beklemeye başladım, anlatamam. hesabım şuydu, okul tatil olunca saçları kazıtıp bu sarımsak kürünü uygulayacaktım. 3 ayda saçlarım da 3-4 cm uzayacak, okula tam dazlak kafa ile gitmemiş olacaktım. okul bitince babamın çılgın tekniğini uygulamaya karar verdim. babamın eski model, bıçağı çıkan bir traş başlığı vardı, yeni bir jilet taktım, önce makasla elimden geldiğince saçları kısalttım, sonra kalan kısma sabun sürdüm ve jiletle daldım kafaya. iş bittikten sonra kafama bir havlu sardım, mutfağa gittim, havanda 2 diş sarımsağı ezdim, banyoya döndüm, sarımsakları avuçladım, yağını ellerime iyice bulaştırdım ve 2 elimi kafama götürdüm, sonra... sonrası acı, ama öyle böyle değil, kelimelere dökülemez. 30 yaşıma geldim, ömrümde böyle bir acı hissetmedim.
birisi size "kazınmış kafaya sarımsak sürünce saçlar gürleşir" falan derse, ardınıza bakmadan hemen uzaklaşın oradan.

gürleşme falan hikaye. döküleceği varsa dökülür. elini kafana koyunca kafanda bi soğuk hissediyorsun ilginç bir his kafa derisine dokunabilmeye pek alışık olmayınca.

belime kadar gelen dread'lerim vardı kazıtmadan evvel , ilk bir kaç gün onca yıldan sonra enseme dokunmak kafamı kaşımak garip gelmişti. saçta gürleşme tazelenme yenilenme hem saç tipinle hemde yaşınla alakalı bir durum

3 numara sac daha karızma durur kafa seklın duzgunse bence kazıt hemde rahat sacın dokulmez kolay kolay

iki günde bir kazıyorum. hissizleştim eheh. bu arada gürleşsin diye yapıyorsanız gürleşmiyor malesef.

Kafamda serinlik hissetmiştim.

vallahi ben yıllardır vlc kullanıyorum bir artısını göremedim. az sistem kaynağı tüketiyor olabilir belki, km biraz fazla gösterişli geliyor bana. gom da reklam almaya başlamış o sebeple ayar oldum biraz. genel olarak vlc iyi de kullanımında birkaç farklılık var işte.

hiç gerek yok gom'a vlc'ye falan. full hd'ler dahil envai çeşit dekode edilmiş bütün videoları k-lite mega codec pack'in media player classic-home cinema'sıyla açıyorum. mutluyuz. gom, bs, vlc alayı yüklü. gene bunu tercih ediyorum.

bir de bunun 64 bitliği var. haliyle daha hızlı ve efektif çalışıyor. media player classic - home cinema 64 bit şeklinde aratırsanız ulaşırsınız. freeware zaten.

sağolun ya GOMumla mutluyum ben diğerleri bi itici geliyo. @wanttodie in dediği gibi kısayollarda tam benim istediğim gibi. GOM candır

gom kraldır. turuncu turuncu iç açar.

gomun reklamından kurtulmak için şunu yapın.
C:\Program Files (x86)\GRETECH\GomPlayer klasörüne gidin. burada "popup.exe" var. onu silin. tamamdır.
bunun dışında gom iyidir sahiden.

Ben de gom kullaniyordum uzun suredir. Um player'a gectim sonra. Eksigi yok fazlasi var acikcasi, hizli ozellikle hd videolarda.

VLC az sistem kaynağı kullanır, candır...

www.videolan.org

Gom'dan vazgeçen bizden değildir!

mpc ve vlc iyi ama özellikle vlc'nin kısayollarını sevmiyorum ve ayarlama ile de uğraşmak istemiyorum. gom seri bir uygulama. çatanak açılıyor. reklam sorunu da kalkınca, mis..

Ben de GOM kullananlardanım. Bir ara KM'ye meyilim oldu ama lanet altyazıyı video'nun altına alamadım (görüntünün altında kalan siyah bölüme). Varsa bunu yapabilen bana bi anlatıversin KM de alternatifim olsun.

BS player'ın Gom'a göre aynı film üzerinde yaptığım bir araştırma sonucu daha iyi görüntü verdiğini gördüm. Ancak tüm medya dosyalarını BS player file yapma isteği ve Gom'un basit yapısı nedeniye GOM kullanıyorum.

hoca sen bi de kmp player i dene

birinin yaptığın şeyi bilmesini istemiyorsan, onu yapma.

çok mantıklıymış.

Kimsenin bulmasını/bilmesini/öğrenmesini istemiyorsanız, hiç yapmayın.

kaç dakka istiyorsun? mesaj istiyor musun? değişir o rakamlar. ama 25 lira civarına her yöne 500 dakka 1000 sms civarı birşey veriyor artık tüm operatörler.

faturalı her açıdan daha avantajlı, faturalıya geçmen daha mantıklı olur kanaatindeyim.

Şöyle en az 300 dakika, 300 mesaj hakkı olsa mesela... Ve faturalı olmasa mümkünse.

avea kullanıyorum,

1000 dk heryöne - 30 tl
1000 msj heryöne+10000 mesaj avea ya 11 tl

toplam 45 liraya falan paşalar gibi kullanıyorum. tavsiye ederim.

19 liraya şöyle bir şey var:
www.avea.com.tr

şart olarak 25 yaş altı birinin TC kimlik numarası yeterli.

Hope ender, çok dedin yahu. Ben daha da azını arıyordum.

Ve hatta arkadaşımdan az önce gelen tavsiye üzerine tam aradığımı buldum gibi. Kantin paketi varmış; kantinli olduktan sonra, her yöne 300 dakika, her yöne 300 mesaj hakkı ve 1 GB internetin her birini 9 TL'ye alabiliyormuşsun. Üyeliğe mahsus 9 TL gidiyormuş sanırım ama sonrasında 18 lira -dakika ve sms- işimi görecek olmam gayet güzel olacak..

Sfenx, güzelmiş hatta fazla bile benim için ama konuşma hakkı sadece Avea içi tanımlı imiş o pakette..

Numaranı hazırkarta taşırsan şöyle bir olay var:

19 liraya her yöne 400 dakika ve 2.000 SMS! Üstelik gençlere Turkcell’lilerle 5.000 SMS daha! Ayrıca numaranızı taşıyarak Hazır Kart’a geldiğinizde 10 ay boyunca aylık HER YÖNE 50 dakika da hediye.

www.turkcell.com.tr


Bir düşün derim.

Bunun dışında Hazırkartlılara ayda 30 liraya 500dk+500sms+500MB olan bir paketi daha var ama yukarıdaki işini görür diye düşünüyorum.

papa john's bir numaradır bence.

hele o sarımsaklı sos yok mu..

little ceasers'tan bahsetmişsin zaten. benim ilk sıralardaki tercihimdir. turkcell kampanyasıyla da birincidir genelde. Tavuk Jalapeno + Nefis kenar.

Önermediğim Sbarro, önerdiğim pizza pizza

aşağı yukarı bütün pizza şirketlerinin çok çirkin bulduğum bir politikası var, pizzayı piyasa değerinin iki buçuk kat üzerinde satıp yanında aynısından bir tane daha vermeleri. malesef bütün pizzacılar aynı taktiği uyguladığı için bu durum değişmiyor. bu aynı zamanda bir kanı da oluşturuyor, o da 10 lira civarına orta boy pizza satan pizzacının kalitesiz olduğu yönünde. tıkanmış bir sektöre ve değerinin çok üzerinde fiyatlara pizza almak zorunda kalmamıza yol açıyor bu durum. ve tabi ki tek pizza almanın aşırı dezavantajlı olmasına. bu da pizzayı tek başına yiyecekler için mantıklı bir seçenek olmaktan çıkarıyor.

pizza hut uzun süredir çok boktan pizza üretiyor. isminin ekmeğini yiyor. little caesars'ın pizzalarını severim. özellikle acılı olanları ve italiano'su başarılı. dominos eh işte.

papa john's super papa's gayet bol malzemeli güzel pizzadır.
diğer her pizza için pizza bulls.

bim/yuva pizza

pizza huttan ben de uzun süredir yemedim ama bu aralar baya sıçma dönemlerinde oldukları için fiyatları indirmişler. söylenenler arasında tek pizza pizzada yemedim onun dışında en güzeli pizza bulls. fiyat olarak ortalamanın altında o yüzden ordan söylerim genelde. little ceasers lezzet olarak 2. sıramda. kenarlarını susamlı falan yaparsan baya güzelleşiyor ama fiyatı çok artıyor. papa john'sun pizzası daha bir tatlı değişik bir sosu var. o kadar sarmadı beni ama ilk 3e koyarım.

pizza bulls'un üzerine tanımıyorum.

pizano (ortaköy).

bahçelievler civarında olan varsa bilir yemeksepetinden, pizza fan diye bir pizzarcı var, peynir olarak gouda peyniri kullanıyorlar. Saydigin markalardan sıkılıp uzun süredir bırakmıştım ama burası hakkaten lezzetli.

8Limitsiz'de yok. netlimitsiz plus'ta adil kullanım kotası 100 GB. 100'ü aştıktan sonra hız 1e düşer.

uydunet'e geçsene.

ttnet ile 2 yıllık sözleşmem henüz bitmediği için ttnetden başka alternatiflere geçemiyorum şimdilik o yüzden paket değiştirdim.

arkadaşın dediği 115 lik pakete geçtim az önce arayıp ama yine sinir etmeyi başardılar. normalde 8'mbite kadar olan 59 liralık pakette 12 mbit falan hız görünüyordu modemde 2 katı fiyatındaki pakete geçince tam 8 mbit görünüyor hız testlerinde 6-7 arası geziniyor. şimdi böyle şirkete sövmeyip de ne yapılır?

" 'ye kadar " gördüğün tüm hızların adil kullanım kotası var. diğerlerinde herhangi bir kota yok.

ikisinde de adil kullanım kotası yoktur..ikisi arasındaki fark adil kullanım kotası değil sadece hızıdır. ilk seçenekde hız 8 mb'e kadarken( yani 1,2,3,4,5,6,7,8 duruma göre değişebilirken) ikinci seçenekte sabit mb hızındadır.

sizin kullandığınız internetin adil kullanım kotası 50gb,
89 lira olan paketin ise 100gb,
115 lira olan ise sabit 8mbit hızında ve kullanım kotası yok.
selamlar.

onur yayınları okudum fena değildi.

Versus Kitap'ı öneririm. Onur'un bazı çevirileri oldukça sorunlu olabiliyor. (İbni Haldun'u ve Mukaddime'yi ayrı tutuyorum) Geri kalan yayınevlerinden kayda değer bir tane yok. Zaten gönderdiğiniz linktekilerin birkaçı manga, resimli uyarlama türü kitaplar. Bir tanesi de DVD.

diğer kitaplar 500-600 sayfayken, versustaki 164 sayfa. sebebini anlayamadım açıkcası

Dikkat etmemişim, şimdi fark ettim. Versus'tan çıkan aslında Türlerin Kökeni hakkında yazılmış bir kitapmış. Türlerin Kökeni'nin kendisi değil yani. Bu durumda Evrensel Basım Yayın veya Onur Yayınlarından birini tercih etmek gerekecek. İkisinin çevirisinin düzeylerini bilmiyorum açıkçası.

gerilemeden kastın nedir? taliban yönetime geldikten sonra kadınların kapanmasını zorunlu kıldı ve ağır dini yaptırımlar getirdi.

bu fotoğraftan bağımsız olarak geri bıraktırıldı jeopolitik konumundan ötürü soğuk savaş vesilesiyle içişlerine karışa karışa anasını siktiler ülkenin elbirliğiyle.

şu an afganistan'ın ekonomisi öyle kötü ki kişi başına düşen gelir 1000 doların altında. halbuki ankara'ya gidip bir afganistan başkonsolosluğuna bakın 40-50 yıl önce kadar inşaa edilmiş sanırım, sizce o durumda bir ülke öyle bir şey yaptırabilir mi, wikipedia'yı açıp son 80 senesiyle ilgili bilgilere şöyle hafif bir göz gezdirseniz adamların yaşadıkları rezaleti siz de göreceksiniz.

sivil savaş, taliban vesaire derken girift bir yapıya dönüştü.

düşün, zamanında kurtuluş savaşımıza afganistan destek veriyordu.. nerden nereye..

fotoanaliz.hurriyet.com.tr

bu fotograflar beni cok etkilemisti, nereden nereye gelmisler..

soldakiler hiç afgan kadınına benzemiyor ingilizler büyük ihtimal

kullanamazsın. 4'ün tamamı windows kullanımına ayrılmaz. forum.donanimhaber.com

sorunun cevabı değil ama:

4 ram slotun var ise büyük ihtimalle dual channel'a izin verir ve eğer öyleyse 2 tane 2 gb olanları tak 1 gb ı salla dual channel çalıştır bilgisayarı.

Windows 32-bit 4 GB'ı desteklemiyor; biraz altını destekliyor. Ama Vista ve 7'de son SP'leri yükleyince bilgisayarda 4 GB RAM olduğunu doğruluyor olması lazım.

çamasır makinesinde yıka sonra tekrar kurut geçer o koku

yastık kılıfına sokup çamaşır makinesine at. bağçıklarını çıkar. bağcıkları da elde yıka istersen.

yıkayınca koku geçer büyük ihtimal.

ama bazı ayakkabı dayanır bazısı dayanmaz ayakkabının tipi kötüye gidebilir görünümü bozulabilir.

cro.magnon doğru diyor önlem şart.

çamaşır makinesinde yıkayacağım bakalım. kaloriferde kurutmanın bir sakıncası var mıdır acaba?

ıslanan ayakkabıyı doğrudan sıcak bir şeye tutmak hatadır. bir köşede, oda sıcaklığında kendi halinde kurumaya bırakılmalıdır. eğer küflenirse filan, musluk suyu ile yıkayabilirsin ki seninki muhtemelen küflenmiş..

edit: pardon arkadaşım, düzeltmem gerek. ıslanmış ayakkabıyı musluk suyuyla yıka. sabun filan karıştırma işin içine ama. küf muhabbeti içinse bir köşede iyice kurumasını bekle, sonra bir güzel fırçala. çamaşır makinesi biraz risklidir..

gunes isigina koy birkac gun

yaa yıkanır mı makinede..
gidiyoruz bir deichmann'a, inci'ye, olmadı flo'ya, antibakteriyel ayakkabı kokusu/spreyi alıyoruz, ayakkabılaırn içine açık havada sıkıyoruz ve 24 st açık havada bıraktıktan sonra aynı şeyi tekrar yapıp tekrar 24 st açık havada bırakıyoruz- mis.

Aynısı başıma geldi: Adam olmaz artık onlar. Ayak sağlığı önemli şeydir, riske atma.

teşekkürler ama sonraki cevapları görmeden makineye atmıştım zaten. şu anda bir köşede kuruyorlar, sorun yok gibi görünüyor, bakacaz.

nope, benzemiyor. önceki de benzemiyordu.

hayır,ikisinin de tombik olmasından başka bi benzerlikleri yok bence

Zorlarsan belki birbirlerini hatırlatabilirler ama o kadar..

Yok be hiç benzemiyorlar, bir de buraya koymuşsun çı çı çı :)))

en fazla birbirini anımsatıyor o kadar, benzerlik yok.

alakası yok.

aslında benzemiyorlarmış

benzemiyor

nope, benzemiyor. önceki de benzemiyordu.

öncekinin gözler ve dudaklar biraz benziyor ama bu iki fotoğraf benzemiyor birbirine..

bildiğin aynısı.

Siz daha sevimliymişsiniz. Soldaki güzel masal anlatıyor ama bildiğin tipsiz. :)

cihan kırmızıgül mevzuu, fransa'da seçimler. ilk aklıma gelenler bunlar. türkiye yerel saati değişikliği mevzuu var bir de.

mark zuckerberg'in evlenmesi
chelsea'nin şampiyonlar ligi şampiyonu olması

aklıma gelenler:

obama eşcinsel evliliklere evet dedi,
cihan kırmızıgün kararı çıktı,
uludere'de işler karıştı,
fransa'da sosyalist eğilimli başkan,
yunanistan'da hükümet kurulamadı tekrar seçim,
çinli bir adam vardı abd konsolosluğuna sığınan geçenlerde manşetti hep, o da amerika'ya gidiyormuş.

fransa ve yunanistanı geçin başka ? türkiyede mesela cihan hariç . son olaylar falan ?

G-8 zirvesi

futbol hariç.

Çarşamba, muhtasar beyannamesinin son günüydü.

diablo 3

türkiye 3. cinsiyeti yasallaştırmayı konuşuyor

garantisi de vardı heralde daha. garantiye mi göndersem?

çok fazla bad sector var. garantiye ver tamir etsinler ya da yenisini versinler. iflah olmaz ondan.

08/2009 da almışım cihazı. garanti yalan oldu. mecbur uğraşacağız.

üçünden de metroya binip macunköy durağında inerek yürüyebilirsin. kızılay ve ulus'tan daha yakınına giden dolmuşlar mevcuttur lakin.

ulustan 19 mayıs stadının karşısındaki duraklardan dolmuşlara binip gidebilirsin. yahyalar dolmuşu geçer sanırım. aynı dolmuşlar sıhhiyeden geçer mi emin değilim ama. yarım saat falan sürer heralde.

Macunköy durağından yürüme uzak be hacı. Hastane metro durağında inceksin ordan 210 no'lu otobüse binceksin neredeyse tüm kapıları dolaşır o ego. Hatta bazıları (saat başı olanları sanırım) mezarlığın yukarısına kadar çıkar.

sek günlük süt. bir de evde kefir yapabilirsiniz.

uzun ömürlü süt değil pastorize süt sanırım. yani geçen gazetede okudum herkes pastorizenin sağlıklı olduğu konusunda hemfikir. ankarada aoç. değilse sek. (not:doktor değilim, anne değilim)

sık süt tüketen biri olarak sek'in tadını daha çok beğeniyorum. üzerindeki değerler pek değişmiyor, hangisi daha sağlıklı anlamak zor. en mantıklısı günlük süt gibi.

tebrik ederim :)

sek'teki koruyucu miktarı pınar'a göre falan daha az. hemen bitiricekseniz sek.

bebek için tebrikler <3

Sutu bilmem, tebrik etmek istedim. Anali babali.

Tebrikler gözünüz aydın
ankarada günlük süt aoc
uzun ömürlü süt moova

inek sütünün insan sağlığına yararından çok zararı olması haricinde, özellikle uzun ömürlü kutu sütlerde yararlı hiç bir bakteri, protein vs yok. boşu boşuna laktoz sindiriminde zorluk yaratıyor bünyeye. doğal olarak canlılar sadece anne sütü içer. keçi sütü daha iyi. asıl yararlı olan yoğurt ve kefirdir. özellikle kefir acayip yararlı. yani mayalanmış olması gerek, sindirime yararlı bakterileri barındırması gerek. ben uzatmayayım link vereyim. haber.gazetevatan.com

tebrik ederim, hayırlı olsun.

uht süt hakkında çok spekülasyon var, garanti olsun uht'den uzak durun. şehir vermemişsiniz ama ankara için cam şişe aoç süt. başka şehir için yine cam şişe sek süt. aynı sütten yoğurt yapmayı da öğrenin, yoğurdu da kendiniz yapın.

sebzeleri, yeşillikleri çok iyi yıkayın, sirkeli suda bekletin. çiğ veya az pişmiş et yok. etler iyi pişsin. salam sucuk sosis gibi ısıl işlem görmüş etlerden de uzak durmaızda fayda var. bizim hatun gibi aşererse de kalitelisinden alıp (gerçi apikoğlu olayından sonra hangisi kaliteli onu ada bilemiyoruz ya) güzelce pişirin.

dışarıda yemek yiyecekseniz içine ne çekip kattıkları belli olmayan köfte türleri yerine et türlerini tercih edin. salataları nasıl yıkadıkları belli olmadığı için dışarılarda salata da yemesin. parazit aşısı olmayan sokak hayvanlarından da uzak dursun. yani sokak kedisi sevmesin bir müddet.