yani olay şu.

dizideki escobar: www.irishexaminer.com
gerçek escobar: www.inkfry.com

aynı foto üstünden gidelim dedim aslında ama dizideki vesikalık fotoğrafını bulamadım gerçekle karşılaştırmak için.


edit: şimdi ilgili bölümü açıp kndim çektim foto. dizi rezil olmasın diye nete koymamışlar herhalde.

imgur.com bu dizideki.
bu gerçekteki: baypipocu.files.wordpress.com

Çok aile babası tripleri vardı, haklısınız.

İnternette yer alan kaynaklara göre Pablo escobar halk tarafından sevilen birisi bu yüzden psikopat olduğunu düşünmüyorum. Ayrıca tehdidi de çok güzel yapıyor.

ben de begenmedim.
gercek pablodaki cin bakislar yok.
tipi de benzemiyor zaten, tonton aile babasi olmus.

@murtiii, pablo escobarın psikopat olduğunu nasıl düşünmüyorsun acaba onu merak ettim sadece. gözünü kırpmadan çoluk çocuk anne yaşlı genç dinlemeden katleden birinin nasıl psikopat olmadığını düşünebiliyorsun ki?

hepsini geçtim. adamın bakışları psikopat zaten. 3-5 fotoya bakmak yeterli.

aynı fikirdeyim. adam rolü karşılayamıyormuş gibi bir hissiyat söz konusu. o etkiyi veremiyor.

spoiler


ben hapishane sahnesinin basladigi bolumden itibaren begendim adamlari sopayla oldurmesi, o korkulan patron imaji vs tam oturuyor.. bence bu da senaryoya dahil zaten escobarin o noktaya gelmesi dizinin basinda anlatiliyor. makul mantikli biri oldugu icin kokain kacakciligi teklifi ilk ona geliyor.. o piskopat imaji yillar sonra olusuyor..


spoiler

bi de bu escobar dediğimiz adam;

öldükten 6 yıl sonra bile kendisinn çevresinde yer alan veya onunla temas kurmuş herkes onun aleyhine ifade vermekten korkuyor. yarattığı korkuyu ve baskıyı düşünün.

dizideki adamın götüne parmak atmamak için kendini zor tutar insan.

8. veya 9. bölümde galena ile moncada ikilisine delirdiği bir sahne var. o sahne kendisinin zirve noktasıydı.

bence dizi çok hızlı ilerlediği için walter white gibi tam özümseyemedik rolü. karakterdeki gelişimi fazla göremedik bu yüzden diye düşünüyorum.

bence gayet başarılıydı oyuncu. "Çok aile babası tripleri vardı" denmiş, escobar zaten aynı dizideki gibi ailesine çok düşkün bir adammış. yumuşak bakışlı falan oluşu da muhtemelen favori uyuşturucusunun ot olmasından kaynaklanıyor. parayı kokainden yapmasına rağmen ot içermiş paso, ki dizide de içerken görülüyor. ağır psikopat olduğunu da düşünmüyorum, zevk için şiddet uygulayan ya da adam öldüren birisi değil sanki. ama muhtemelen ot paranoyasının da etkisiyle kendini ve ailesini korumak için her şeyi yapabilecek bir kıvama gelmiş. ve bir misyonu var, kendince Kolombiya'yı kurtaracak, yani kendisini bir özgürlük savaşına komuta eden kumandan gibi görüyor, simon bolivar takıntısı da ondan. o yüzden polis de öldürtüyor, uçak da düşürtüyor, her şey kafasındaki kutsal ideal için. bir politikacı gibi düşünüyor yani, ki bugün Türkiye'de de bazılarının iktidardan gitmemek ve yargılanmamak için nasıl iç savaş çıkartmayı bile göze aldıklarını görünce garip gelmiyor.

Karakter derinliği yok dizide. Oyuncudan kaynaklanmıyor bence.

kesinlikle katilmiyorum.

Ben kadın halimle Edward Scissorhands ruhu taşıdığımı düşünüyorum bazen, hoşuma gidebilirdi.

Not: Tim Burton karakterlerine fiziksel olarak benzeyen normal bir insan yoktur zaten, benzeten de karakter olarak benzetiyordur diye düşünerek cevap verdim.

gitmezdi. tom burton un götüne koyim.

ya ben +1
gitmezdi :D

Ergenlik donemimde sorsan giderdi derdim.
Tim burton hayraniyim ama su yasimda benzetilmek istemezdim sanirim

Fiziken.

asimetrik, tuhaf filan mı demek istemiş acaba?

gitmezdi bu arada, ne tim burton'ı kaç yaşındasın derdim.

İltifat olarak yapılan, hiç şüphesiz ki iyi niyetli bir benzetme.

giderdi. bayılırım zaten tim burton filmlerine.

gitmezdi. o karakterlere benzeyen son adam 1849'da öldü.

bilemedim.

www.google.com.tr

Birden fazla kişi tarafından yapılmış bir benzetme değil sanırım? O bir kişi de olsa olsa gotik vb. demeye çalışmıştır. Hoşuma gidip gimediğinin analizini bile yapmazdım yani ciddiye almazdım.

Tarzımı, tipimi, halimi tavrımı.

bir iki benzetildim hoşuma gitti
evet tuhaf biraz

Hayır

alt + shift yap bi dene

teşekkürler, çözüldü sorun.

azar azar baslaniyorsa mantik olarak azar azar birakirdim ben olsam.
not: hekim degilim.

Olabileceği en iyi yer olsun. Vatandaşlık alabilme vb faydalarını düşünmek gerek

Valla cocugun buyuyup imkaniniz vardi da neden yapmadınız diye sovmesinden iyidir. Deger tabi. Gelecegine faydası olacaksa.

Avrupa'da bu şekilde vatandaşlık veren ülke var mı bilmiyorum ama Amerika ve Kanada'da kesinlikle oluyor, ve değiyor. Kadın doğumcu bir sürü Türk doktor var internetten detaylı araştırın, dil çok sıkıntı olmayabilir. Finansal olarak çok zorlamayacaksa ilerisi için çok güzel bir yatırım, özellikle memleketin hali düşünüldüğünde.

Vatandaşlığın getirilerinin yanında götürülerini de düşünün tabi. Örneğin Amerika vatandaşlarının dünyanın neresinde yaşarlarsa yaşasınlar vergi beyanı yapmaları, belli bir miktarın üstünde kazanıyorlarsa ayrıca Amerika'ya vergi vermeleri gerekiyor. Ayrıntısını internette bulabilirsiniz.

cift vatandas olursa iki ulkeye de vergi oder, onu iyice bi arastirin.
kara kasiniza kara gozunuze vatandaslik vermiyorlar.

Sadece vatandasliksa olay esimden ayri sistemini bilmedigim bi yerde dogurmak istemezdim. Imkan su anda varsa ona gore cocuguma yatirim yapardim, sonucta kanada parayi bankaya koydun mu 5 sene sonra vatandaslik veriyor

Burda kral kral saglik sisteminden yararlanip oralarda surunen cok kisi taniyorum

Çifte vergi vermemek için ülkelerin anlaşmaları olabiliyor. Kanada ile vardı sanırım. Şimdiki yatırımınızı sadece üniversiteyi gidip orada okusa yine çıkartır.

@la noix yatırılması gereken para milyonlarla ölçülen bir para yanlış hatırlamıyorsam. Ayrıca başvuru yaptıktan seneler sonra veriyorlar oturumu. Oturum aldıktan sonra da gidip belli bir süre bilfiil orada yaşamak ve vatandaşlık sınavını vermek gerekiyor tam vatandaşlık için. Doğumla alınan vatandaşlık çok çok daha kolay ve masrafsız diğer göçmenlik programlarına göre.

six feet under. black mirror tadında değil, bitmesi de uzun sürer.

ama hayatı sorgulatır, öyle böyle değil hem de...

utopia.

battlestar galactica
sopranos
oz

utopia + 1

OZ.
Six feet under daha ilk sezondayım tam hayatı sorgulayacak tadı almadım ama merak ettim şimdi.

utopia

O kadar iyi bir dizi yok. Utopia da öyle ahım şahım bir şey değil. Çok saçma gelecek belki ama True Detective belki sana yardımcı olabilir. Hayatı daha derinden sorgulamanı sağlayabilir.

Note 4 kullanıyorum

10:27

edit: android'ler işi düzelteyim derken daha da batırdı.

Accuweather ı napayım? O düzelmiyor

Kış saati düzenlemesine ne zaman geçeceğiz?

8 kasimda gecilecek turkiyede.

Telefonu bagdat saatine al. Gmt +3 ayarla yani. Ikisi ayni oluyor o zaman.

simdi kac peki saat? :(

aile ileyken hiç olmadı, çocukluk hariç.
yalnız yaşarken çok nadir olsa da oldu bir kaç kez.

bi süre yalnız kalmıştım. oluyor. aile iken de oluyordu çünkü bi kez hırsız ile aynı odada bulunduk ve çok yakından uyuyup uyumadığımı kontrol etmişti.

ooo nööö

üniversite zamanında yalnız yaşadığım çok oldu. tüm kapıları kapatmıştım evde, odamınki dahil olmak üzere. o şekilde rahat edebildim.

"Acaba şimdi ölsem cesedim ne kadar süre sonra bulunur?" şeklinde bir huzursuzluğa giriyordum bazen. Bunun dışında yalnız yaşamak, karanlıktan tiksinmeme yol açmıştı. Hafif bir müzik ya da bilgisayarın ışığı bunu aşmamı sağlamıştı.

hayır ve hayır.

bazı geceler, kafam rahat değilse özellikle, huzursuz olabiliyorum. zaten boğazım ritmik bir şekilde pıt pıt diye ses yapıyor, o delirtecek yakında. gece tüm sesler kesilip ışıklar kapandığında, o sebebini anlamadığım, balon patlamasına benzeyen sesle baş başa kaldığımda bazen rahatsız hissediyorum. dediğin gibi, korku veya ürkü değil de, huzursuzluk işte. iyi bir gün geçirmişsem, kafam rahatsa veya çok uykum varsa problem yok. hue hue hue hue diyerek uyurum.

yalnız yaşamaya başlamadan önce, yalnız kaldığımda korkmuyordum. atıyorum lisedeyken evde geceyi yalnız geçirdiğim zaman hiç korkmadım ama şu anki yalnız yaşama deneyimim, evin tamamen bana emanet olduğu ilk deneyim. o yüzden, ilk günlerde tedirgin oluyordum biraz. yani gece yangın çıkmasından, aynı zamanda arkadaşım olan ev sahibimin "tanıdıktır dedik kiraya verdik, evi yaktı ayı oğlu ayı" demesinden falan korkuyordum haha. o acemilik, "benim mi lan şimdi burası" hissi geçince korku da kayboldu.

bir kac sene yalniz kaldim, karanliktan korkarim cok.
elektrikler gidince cok korkuyordum.
arada hirsiz girer vs diye de tirsiyordum :)

diyarbakır'da iki yıl kadar yalnız kaldım. ilk zamanlar geceleri en ufak bi çıtırtıda yüreğim ağzıma geliyordu, ki bunlar 'mantıklı' korkulardı (en çok hırsız korkusu). bunları zamanla aştım, çok nadir tekrar ettiler. onun dışında bi yıl da istanbul'da yalnızdım, yer değişikliğinden, yeni yere alışamamaktan yine bi süre korktum. sonra daha çabuk geçti, tecrübeli olduğumdan. bu üç yıl boyunca en kötüleri durduk yere uykumdan uyanıp, sebepsiz yere korktuğum, vücudumun kaskatı kesildiği zamanlardı. böyle zamanlar nefesimi tutmaya falan çalışırken bulurdum kendimi, galiba yokmuş gibi olmak içindi. bunun beni daha çok kaygılandırdığını fark edip böyle zamanlarda derin nefes almaya başladım. hatta elime telefonumu alıp mesajlarımı falan tekrar okuyup, normal şeyleri düşünerek, plan falan yaparak mahmurluğumu atınca rahatlayıp uyuduğum çok oldu :)) bir de öyle zamanlarda en ufak bi ses kafamda büyürdü. tedirginliğimi atmak için mutlaka kalkıp sesin kaynağını bulurdum. şimdi de zaman zaman evde yalnız kaldığım oluyor ama korkuyla uyandığım çok nadir, o da ilk yalnız kaldığım zamanlara göre çok çabuk sönen bi korku oluyor. geliştirdiğim tekniklerle daha çabuk atlatıyorum sanırım :P

18 yaşımdan itibaren hep yalnız yaşadım evlenene kadar, şimdi de eşim bazen gece çalışıyor.
hiçbir zaman korkmadım ama önlemlerimi de aldım. arka taraflar hep demirli, çelik kapı+bütün pencerelerde alarm sistemi var. "mantıklı" olmayan şeylerden korkmam zaten.

5 yıldır yalnız yaşıyorum. Ilk haftalarda her ses duyduğumda kalkıp bakınıyordum sonra alıştım. Şimdi hiç korkmuyorum. daha önceleri de oyle bir korkum olmadı.

geçenlerde tükrüğüm boğazıma kaçtı, ondan beri bok yoluna gitmekten tırsıyorum

Kiz arkadasim bende kalmadigi zamanlar tek kaliyorum. Bazen yalan yok tirstig8m oluyor. Yatmadan once k9rku filmi tarzi bisey carptiysa gozume ya da kapi carpma sesi falan gelirse icerden hafif tirsiyorum.

çok afedersiniz osbir esnasında ölüp kalırım diye korkuyorum sadece. o da bazen. sonra öldükten sonra bunun çok da umurumda olamayacağını düşünüp işime kaldığım yerden..

Bir kere ikinci kattaki evimizin balkonuna gelip kot pantolonları alıp giden bir hırsızımız olmuştu. Evden herhangi bir şey çalınmadı. Eve girip girmediği belli değildi yani, o dönem ailemle yaşıyordum, ve bir süre korkmuştum. Sürekli eve girerse ne yapacağımı düşünüp dururdum.
Şimdi hiç olmuyor. Ne yalnız yaşıyorken ne de ailemleyken.

Normalde ailemle yaşıyorum ama evde yalnız çok olduğum oluyor. Bu zamanlarda eğer bir komşu korkmuyor musun filan derse ya da annemler arayıp korkmuyorsun değil mi, diye filan sorarsa o gün hafif bi nerden çıktı ki şimdi bu, deyip tedirgin oluyorum. Bir gün sürüyor.

İki ayda bir kaç gün de deprem korkusu yaşarım. Sonra o da geçer.

Aklıma bir şey gelmediği, ya da biri bir şey getirmediği sürece tedirginlik huzursuzluk olmuyor yani.

mantıklı olmayan şeyler derken hayal gücünden bahsediyorsan, eğer çok içten dürtecek bi film vs izlemediysem hayır, yalnız yaşamaya başlamadan önce ailemle yaşarken olurdu ara ara ama alışkın olmadığımdandı galiba.

evde eğer misafir varsa ki çok nadirdir, o zaman huzursuz olurum asıl.

evime hırsız vs girerse buradan çıkamaz bundan da baya bi eminim o yüzden kafam rahat.

komedi icun; raising hope ve arrested delevopment. nine nine ayarinda ikisi de hos diziler.

lie to meye benzeyen forever vardi onu izlemissiniz, cok sevmistim bitmesi kotu oldu :(
mentalist var bunlara benzeyen.

aboov, o kadar dizinin arasında it's always sunny in philadelphia ve workaholics yok, çok şaşırdım. yazdıklarınızın çoğunu izlemiş biri olarak bunları şiddetle tavsiye ediyorum.

Hello ladies

blackadder
fawlty towers
mrs browns boys

izlediklerinizin çoğunu severek izlemiş biri olarak şunları öneririm:

house md
breaking bad
misfits
coupling
weeds
the mentalist

komedi olarak parks and recreation öneririm

yeni bir şeyi de dinlemezler, ben olsam dinlemezdim. düşündüm de liseye ortaokula filan giderken törenlerde okunan hiçbir şeyi dinlemedim. mesela şu anda en çok okunan şeyi getirsen koysan önüme benim için 'yeni bir şey' olur (aynı zamanda öğrencilerin büyük kısmı içinde) ancak onu bana tören sırasında zorla dinletirsen yine dinlemem. tören sırasında zorla dinletilen hiçbir şeyi dinlemem, ne kadar yeni ve farklı olsa da... öğrencilerinizde dinlemeyecek. hevesinizi kırmak istemezdim ancak öğrencilerin doğasında var bu. aslında öğrenci doğasından da öte, insanlara zorla bir şeyi dinletmek doğru değil.

ancak diyorsanız ki ders saatinde ya da dışında gelmenin zorunlu olmadığı ve gelmeyenlerin yok yazılmayacağı bir etkinlik, o zaman bir şey diyemem.

çocuklara işkence etmen, yeter gari!

En guncel telefonlar yeni alindiginda hizlidir hep. Onemli olan uzun vade onda da nexus haric hepsi ayni durumda gordugum kadariyla.

nexus 6p :P

en hızlısını bilmem fakat z3 ile herhangi bir hız sorunu yaşamıyorum.

note 5 - s6

Bozuk

torrent dosyasini surukle calistirir.
not: hatta simdi self/less isimli filmin magnet urlsini yapistirdim acti.

çalışmıyor butter project diye bir şeye geçiş yapıyorlar. nexflex gibi olacakmış.

Çalışmıyor maalesef :/

şuan için kapalı.tekrar açılacak ve aynen devam edecek. ama butter adında çıktıkları başka bir proje olacak. o tamamen yasal olacakmış.

ARKADASLAR CALISIYOR ALOOO
sadece database i calismiyor.

sürüklemek işe yaradı. çalışıyor.

Yeni güncelleme yapmıştım dün değil önceki gün. Sapasağlam çalışıyordu.

@chaotic, torrent dosyasını bulduktan sonra indirir oynatırım. önemli olan direkt izlemekti...

"popcorn time is gone, there is butter" diye bir haber görmüştüm

@bigbada
herkesin interneti cok hizli degil, benim degil mesela indirip izleme gibi bi secenegim yok.
magnet url ile de acabilirsiniz.
ben size yol sundum neyi nasil yapacaginiz beni ilgilendirmiyor :D
program calisiyor sonucta.

bira+fıstık

canin sikkinsa evde bi iki lokma ye uzerine bira ic.

Bira

Biraz içince rahatlama sağlıyorsa, bira.

gece acıkırsın pizza

3 saat önce yazsaydın bimden 7 liraya pizza 2 de bira al derdim. ama şu an hem bim kapalı hemde saat 10'dan sonra alkol satışı yasak. :(

bira

sağ olun kardeşlerim. bira 4 e karşı 1 oy ile kazandı gidiyorum.

bu arada 10'dan sonra bira satmayan yer kaldı mı :D

bira+beyaz leblebi

bira ic de sonra miden kazinsin gece. pisman olacaksin!

bohr atom modeli +1 Gandalf edasıyla sinirlendim.

bana yazan 2-3 lezbiyen arkadas oldu.

Oldu.

Oldu. Garip gelen bi samimiyet kurma çabası hissettiğim insanlar oldu ama hiçbir zaman kaıtlama fırsatım olmadı. Zaten samimi olamıyorum ben pek.

gittiğim kuaförden şüphelenmiştim bir ara, şüphem geçmedi ama kuaförü değiştirdim.

ancak arkadaş bırakılmaz gay diye, yanlış örnek olmasın bu. kuaför değdirebilir diye değiştirdim ben :D arkadaşında değdirmeye kalkarsa bırak ya da uyar işte.

oldu. standart bi muamele yapılmaz.
kulampara denk gelirse zaten bin metreden belli eder kendini. reddedersen senle vakit kaybetmez.
eşcinsel fahişe denk gelebilir, travesti ya da kadın fahişeden farkı yok.
yakın arkadaşın platonik falansa dert. platonik aşk her türlü dert çünkü.
onun haricinde, biseksüel de var, ne bilem bear var, kuir var.. hangi birine koşacan. bir erkeğin ilgisini çekmek çoğu zaman iyi bir şey. dert etmen lüzumsuz.

Oldu. Mesafe koyabilirsin gerekirse. Gerek olacağını sanmıyorum.

oldu ama eşcinselliği abazanlıkla bir tutmadım hiçbir zaman...

Olmadi. Benden suphelenen oldu.
Arkadas degistirilebir gay olmasi nedeniyle bence gayet de. Gaylerden hoslanmayabiliriz, gay ile arkadaslik yapmak zorunda degil kimse. Rencide edilmez ya da kinanmaz gay diye, o kadar.

soruna cevap değil ama gay arkadaşım oldu. bana yazmadı öyle. bana denk gelmemiş demekki.

biz bi arkadasa gay diye takiliyorduk cok efendi cocuktu normalde. olayi biraz abarttik herhalde. su an ciddi sekilde gay oldugunu dusunuyoruz..

2 kedim ve 1 köpeğim var ve diyebilirim ki kedilerim benim diyen insandan daha temizler ve mis gibi kokuyorlar, hayvanın ağzı bile çok güzel kokuyor gidip gidip öpüyorum dudağından :f Ve kediler, köpeğime kıyasla resmen hiç tüy dökmüyor ancak tüy tutan kıyafet giyersem "aa bunlar da tüy döküyormuş" diyorum.

Özetle, kediler kokmaz ve temizlerdir, nispeten az tüy dökerler. Ama köpek evet resmen kokuyor, beni de kokutuyor ona bir şey diyemeyeceğim.

çocukluğumda, yengemlerin evine sık sık giderdik. beyle kocaman villaları vardı. üç katlıydı. bahçesi mahçesi o biçim. 3-4 tane kedileri vardı ve ev kokuyordu. ağır veya çirkin bir koku değildi ama farklıydı, net bir şekilde kedi kokuyordu. "hayvan olan ev pistir" demek doğru değil. hayvan temiz olduktan, sağa sola affedersin sıçmadıktan sonra niye kötü koksun? ama o ev hangar gibi olmasına ve yengem de gayet titiz/temiz birisi olmasına rağmen kedi kokuyordu bildiğin.

ikinci olarak, bir sene boyunca, üçüncü ev arkadaşı olarak üç kedili bir evde kaldım. o evde de kedilerin takıldığı, arkadaşın odası kokuyordu. dediğim gibi bu çiş, kaka, pislik türü bir koku değildi ama odaya girdiğinde ortamın daha farklı olduğunu fark ediyordun yani.

üstelik ben kendim sağa sola işeyip sıçan biriyim, buna rağmen ben o kokuyu duyabiliyorsam kedi kokutuyordur.

doğrudur, kedili ev kokar.

bakimi yapilmayan, kumu temizlenmeyen kedili ev kokar.
kisirlastirilmamis erkek kediler de kokutuyo evi.
onun disinda kokmaz.

ne aglamasi kizim sacmalama yahu.
millete laf ettirmesene sen de :D

Herkes kokar deyince acaba ben mi alıştım da almıyorum dedim de bundan 1 sene öncesine kadar kedim yoktu ve arkadaşımın kedisi vardı bir tane tekir, resmen o ev dünyanın en temiz eviydi, koku falan yoktu.

Herhangi bir sağlık problemi yoksa kedi kokmaz, çok eminim. chaotic good +1

gittiğim kedili evler gayet dağınıktılar hep. kedi dağıtır etrafı onun dağınıklığı kadar sahiplerinin de dağınıklıkları var. her tarafa tüy bırakır evet doğru. ayrıca kedinin kumunu değiştirmezsen, kedinin maması konusuna dikkat etmezsen kokar tabii. gaz çıkarması, ağzının kokması vs. de var.

yalnız bunlar neden moralini bozsun ki? bunları bilerek al kediyi. o dağıttıkça arkasından toplayacaksan, kumuna yemine dikkat edeceksen, rulosu vs. ile de tüyleri toplayacaksan moralin bozulmasın.

chaotic + 1

kedinin kumunu temizlemezler, su kabını her gün yıkamazlar kediyi de habire tek odaya kapatıp odayı havalandırmazlar, evde temizlikten eser yoktur ama sonra da kedili ev kokar diye ağlarlar genelde.

benim kedi teras katında full balkonda geziniyor, kapılar hep açık. açamıyorsan sineklike taktırabilirsin.

evin kokması bakan kişinin pisliğinden kaynaklanıyor diyebiliriz.

beğendiğiniz yavru benden güzel kokuyor. ha dersen "kaka" diye, evet, herhangi birimizin kakası yasemin veya leylak kokmadığına göre onlara da anlayış göstermek gerekir.

sevgilin en akıllısını seçmiş bu arada, tebrik ediyorum.

Kedi kokmaz ama kedi boku ve kumu fena kokar. Kedi dışkısını bıraktığı an alman gerek kumundan. Diğer türlü oluşacak kokuları az çok tahmin edersin. Kediler minik sevimli hayvanlar ama bir malzeme bırakıyorlar aklın çıkacak :)

Kedisi ishal olup kumu hariç her yere bok bulaştıran bakıcısı bildirdi.

ek olarak 'cahillik' faktörünü de eklemek istiyorum.

'hayvan giren eve melek girmez' , 'hayvan dokunursa abdest tutmaz' , birde üçüncüsü olacaktı günaha girmekle ilgili de onu tam hatırlayamadım. bu ve buna benzer şeylerde o algıyı yaratıyor.

iyi bir kum kabı, iyi kum, kakaları her gün atıp, kumu havalandırmak önemli. güzel de bir oda spreyi
he bir de bazı mamaların kokusu ağır, ona da dikkat edilebilir. onun dışında kedinin kendisi kokmaz eve de koku bırakmaz. geğirmeye de koptum yani ajhdskaj

tüy meselesi de kedinin cinsine göre değişiyor tabii ama aşırı sıkıntılı bir durum değil bence.

evimizde farklı dönemlerde hasta kediler baktığımız oldu. hiç koku problemi yaşamadık. her gün havalandırıp kumunu temizliyorduk.

nasıl pis insanın evi pisse kedili pis insanın evi de pis oluyor. benim evimde kedi yok ama kedisi olan arkadaşlarım var evleri çiçek, temizlik malzemesi, oda parfümü kokuyor.(kediden öncede öyleydi)
çok tüy doktüğü doğru onuniçin sık sık kediyi tarıyorlar, yapışkanlı temizlik şeyleriyle tuylu eşyaları sürekli temizliyorlar. etrafta kedi tüyü olmuyor.

kedi kumu demişler evet o çok önemli temizlemezsen pis kokar.

kedim var ve evet kokuyor. kullanmadığımız bir banyoyu kullanıyor ve iyi ki orası var yoksa çekilmez olurmuş. feci de tüy döküyor, taradığım halde koyu renkli her şeyin üzerinde tüyleri var.

eşimin ailesinin 2 kedisi var, 2si de erkek. onlar bizimkinden daha kötü kokuyor. kedilerin tuvaletlerini koydukları yere yakınlaşmak bile istemiorum ama sanırım onlar o kokuyu almıyorlar çünkü hiç rahatsız olmuyorlar. ayıp olmaması için belli etmemeye çalışarak nefesimi tutup geçiyorum oradan.

edit: kendileri pistir diyenler gelmiş yine. evimiz sık sık düzenli temizleniyor ve kedinin bakımını ihmal etmiyorum. yine de ko-ku-yor. o tüy temizleme bantlarını kullanıyorum yine her yer tüy. her şeyi ısırıyorlar ve tırmıklıyorlar ayrıca, kitaplarımın kenarları, halıların köşeleri hep kedimizden izlerle dolu. kedi alıcaksan bunu düşünerek al.

kokuyor. tuvaletini hemen temizleriz buna rağmen kokusu yerleşti özellike çok zaman geçirdiği odaya

hayvanların da bizim ten kokumuz gibi kokuları kendilerine has ama bu ev kokutacak kadar değil. cevapları okudum, titiz ev sahiplerinin kokan hayvanlarından bahsedilmiş. titiz insanların hayvanları daha çok kokuyor, özellikle köpekleri. çünkü hayvanı sürekli şampuanla yıkayıp, pudralayıp (kuru şampuan), parfümlüyorlar. hayvanın derisini mahvediyorlar. evime geçici bir sürü kedi gelip gidiyor. parazit ilacı verilen ve düzenli beslenen kedinin kakası ve ağzı pis kokmuyor. iç paraziti olan bir kedinin tırnak kadar kakası büyük bir odayı kokutma gücüne sahip. kapalı tuvalet ve topaklanan kum kullandığınızda sağlıklı kedinin kötü kokusu olmaz.

kazağınızda, koltuğunuzda elbet tüy bulacaksınız. bizim saçımız gibi düşünün, onlardaki tüy miktarıyla kıyaslayın. tüy toplayıcı yapışkanlı rulolarla bunu da özersiniz. evde kucakta mırlayan, ayak altında dolaşan bir kediden vazgeçmeyi gerektirecek şeyler değil bunlar.

neden evde hayvan beslemem? sırf şu tüyleri uçuyor yiyeceğin, içeceğinin içine giriyor ya o yeterli. geçen arkadaşlarda oturuyoruz evde 2 kedi var, şarabın içinden tüy ayıklıyordum.

zaten söylemişler kokmuyor diye. benim kızım kokuyor ama miiisslerr gibi kokuyor zira nerde yeni yıkanmış çamaşır, çarşaf havlu vs varsa gider üstüne yatar, o yüzden hayvan mütemadiyen yumuşatıcı kokuyor, bizimki de böyle bir cins yani.

yalnız kedinin kokmaması için 2 etken var, yukarda da belirtmişler, parazit ve mama. kaliteli mama kullanırsanız, kedinizin pisliği de kokmaz. he ne kadar kokmaz tabi her gün kumunu temizleyeceksiniz, o zaman kokmaz. topaklanan kumlardan alırsınız, kedi onun üzerine yaptığı zaman, yaptığı yer kalıp gibi kalır, kürekle atarsınız biter gider. mama değişimi yaparsanız da bir dönem felaket koku olabiliyor ama yine alıp attığınızda sıkıntı olmaz. kötü mamalar kullanan arkadaşlarım var, kedilerine el süremiyorum elimden o koku geçmiyor diye. yani kaliteli mama önemli.

tüy konusunda haklılar yalnız. bizimki o kadar iyi besleniyor, ilgileniliyor, taranıyor ediliyor ama her yerimiz tüy. beyaz bir de, siyah kıyafetlerimiz felaket. tabi bunda yeni yıkanır yıkanmaz gidip bizimkinin üstüne yatmasının da etkisi var. hele de mevsim geçişlerinde tüy değişimi de olduğundan o zamanlar ekstra bir döküyor. he napıyoruz, çamaşır kurutma makinesi aldık, o filtresinde bütün tüyleri topluyor. elektrik süpürgemiz turbo başlıklı, ucunda gırgır gibi bişey var döne döne evdeki tüyleri de topluyoruz. bir de kadife eldivenimiz var o eldivenle de koltuktur sandalyedir onları topluyoruz. öyle "tüy içinde" yaşamıyoruz, ama hayatımızda bir miktar tüy var yani. en kötü koli bandını elinize terstan sararsınız, cırt cırt temizleyiverirsiniz tüy olan yerleri, çok zor değil.

perdelerin anasını ağlattı yalnız bizim kız tırnaklaya tırnaklaya, onu belirteyim. koltuklarda da çeşitli denemeleri var. feda olsun kuzumm benim, onun ömrü benden hızlı geçiyor diye üzülüyorum.

kedi uğur getirir derlerdi de çok sallamazdım. benim kedimin eve gelişiyle hayatım değişti gerçekten, inanılmaz birşey. ya da bütün stresimi mi aldı ondan ben pozitif olunc mı birşeyler değişti bilemiyorum. hele de yavru kedi, allahım, keşke benimki de arada yavruluğa dönse.

hiç üzülmeyin ayrıca, gelmek istemeyen de gelmesin evinize.

Kedi pislik demek ne demek yahu, bunu kedi cahili biri söyler ancak. Kedi zımpara gibi diliyle kendini devamlı olarak temizliyor; fabrika ayarları öyle yani, sen öğretmiyorsun. :) Benim evim kokmuyor. Kum kabı kapalı, her gün de temizliyorum. Maması suyu da hep taze.

Tüy oluyor sadece, o olmasın diye de her gün taramak gerekiyor. Ha yine de oluyor bazen. Evi süpürme sıklığını arttırınca o sorun da çözülüyor. Kedi bakılması en zahmetsiz hayvan. Günün çoğunda uyuyor. Kakasını, çişini kuma yapıyor bir sağlık problemi yoksa. Duygusal ihtiyaçları bakımından sorumluluğu yüksek, o da olsun zaten, oyuncak değil ki; arkadaş, çocuk, bazen de battaniye. :)

Küçük çocuğun bezine, lazımlığa kaka yapınca temizlemezsen o da kokar mesela; o zaman çocuklu ev kokar da diyebiliriz. :) Olur mu böyle saçmalık.

hayvanı kendi yediğin yemeklerle besler ve kum temizliğine de dikkat etmezsen doğrudur, çok pis kokar. ancak güzel bir kuru mamayla besler, koku tutma özelliği yüksek kaliteli bir kum kullanırsan büyük ölçüde koku işinin üstesinden gelirsin. ha buna rağmen yine de kediye has bir koku vardır ve o eve siner, buna bir çözüm yok. sen rahatlıkla alışırsın o kokuya ama dışarıdan gelenleri ilk etapta rahatsız edebilir.

Olmaz.

depolama amacli ise mail.ru kullanablirsin en son 100gb alan veriyorlardi.

100 GB dosyana erişemezsin, kısa zaman sonra da silinir. depolama amaçlı kullanmak için çok yanlış bir yöntem.

kötüymüş o zaman. dropbox'da dosyalara erişebiliyoruz ve dokunmadığın sürece silinmiyor da. sadece yeni dosya yükleyemiyoruz. bunda da öyle olur diye ummuştum.

Cevabimi düzeltiyorum. Google drive da dropbox gibi, dosyalara erişebiliyorsun ama değistiremiyorsun'muş.

kafanin sekli duzgunse vur 5 numaraya, tertemiz olsun hem cok seqsi olur.

kestirme

kafa şekli düzgünse aynen 5 numara çok seksi olabiliyor

sikayet et sherolari.

rahatlik senin icin cok onemli ise karda kista mundar olursun vazgec derim.
o ozel giysileri giymezsen oyle bi soguk alirsin ki aman diyim.
kazada belada da beyninin pekmezi akar.
dizel aractan cok yakmaz
ist. trafigi motorlu suruculer icin b.k gibi

1) yağmurda vs kullan sorun olmaz ama karda motosiklet yok.
2) +18 +18 +18 iğrençli fotolar www.google.com.tr
3) dizelden az
4) allah kahretsin.

dostum 2. maddeye baktım bence sen hiç bulaşma bu işlere. motor kullanan adamlara sorarsan muhtemelen sana kas ve ceket aldın mı tamamdır başka şeye gerek olmaz diyecekler :) bunlara da inanacakmışsın gibi bi his var içimde çünkü bunu duymak için yazmışsın :)

yok ikinci maddede şunu dedim..atıyorum gün içinde 4 farklı yere uğramam gerekli..korumaları tak çıkar tak çıkar zor mu demek istedim..çünkü bildiğim kadarı ile çeket var kolluklar var dizlik var vs..

abi toplantidan toplantiya hadi giymedin onlari, kaza gecirdin, ne olacak koruman olmadan?
her zaman takacaksin evet.
cok da dert degil ama is kiyafeti ile nasil olur bilmiyorum kirisik burusuk isleri.
is kiyafetini goturup orada giyerdim ben olsam.

tek bir mont ile üst tarafı halledersin, giy çıkar çok dert değil, ama takım elbise ceketinin üstüne olmaz tabi, kırıştırırsın. Motosiklet pantolonu ise düz görünümlü olarak bulman kolay, illa deriler içinde veya outdoor görünümlü olmak durumunda değil.

o zaman tezimde doğru çıktım.. motor daha çok

'hava güzel ve hafta sonu motorla bi 200km yapıp geleyim'

kafasında işe yarayan birşey..sanırım..

iş için veya günlük yol için de kullanan çok insan var ama senin profiline uymuyor aynen.

Ben motor alacaktım güvenlik olayı için vazgeçtim. sadece ceket filan yetmiyor. Marka ve model bile çok önemli.

kask. ceket. omurilik için ayrı sırtlık (ceket takılıyor bu). eldiven. pantolon. dizlik. Kolluk. motor botu(çok önemli ayağının bilekten kırılmasını ve parmaklarını koruyor) olmadan motora binmek intihardır söyleyeyim sana. Bütün bunları görünce motor almaktan vazgeçtim.

Pcx 125 var. Tulum giyersen içine takım elbise giyip, toplantıya da gidersin başka yere de. Yağmurda kışta nasıl giyindiğine göre işkence tabiri değişir ki ben 365 gün motorlayım. Geçen sene karda bile sürdüm, sıkıntı yok ama riskliydi.

5-10 kilo sorun çıkartmaz.

Motor hacmine göre değişiyor yakıt tüketimi.

Küçük motorları köprüler için tavsiye etmem. Rüzgarda savrulursun. Onun dışında İstanbul'da yaşayan biri için motor, can simidi.

ergenpezeveng aslında mont dediğim zaman dirseklik, omuz koruması ve sırt korumasını içeriyor.
Pantolon dediğim dizlikleri ve kalçanın yan tarafındaki korumaları kapsıyor. Bunların haricinde alacağın eldivenin zaten günlük kıyafetine engel bir durumu yok, o yüzden ondan bahsetmedim.
Çizme konusunda haklısın, ayak koruması çok önemli. Ama takımın altına bile giydiğinde sırıtmayacak modeller var. Herkes supertech R alacak değil ya :)

okumayı sevmeyen okur şimdi insanlar genelde bilmiyor adama mont kask dedin mi gidiyo 200 e kask alıyo 250 ye mont sonra ilk kazada pert oluyo. bi kere ufak bile olsa motora binince illaki bi gün kaza yapacaksın bunu bi anlamak lazım. millet 4 tekerle kontrolü kaybediyo motor daha riskli o yüzden her an sanki kaza yapacakmış gibi hazır olmak lazım. 2 mahalle öteye de gitsen bunları hep giymek gerekir kaza dediğin 1 2 saniye zaten ayağın kırıldı mı en az 6 ay hatta belki ömür boyu çekersin. bunu iyi hesaplamak lazım.

dediğin gibi kaliteli malzeme aldığın zaman hepsi içinde oluyo zaten. :)

ben scooter ile takım elbiseyle işe gidip geldim bir ara.

1. karda kullanılmaz. yağmurda çok daha dikkatli sürüş gerekir. sağda solda arkada yerin yoksa sırt çantası kullanacaksın mecburen. ama o bagaj alanların varsa da kaskın, dizliğin, yağmurluğun falan oraları dolduruyor, ya da yanında taşıman lazım.

2. her zaman, evet.

3. 125-150 cc bir scooter çok az yakıyor.

4. Trafik zor, kolay değil.

Arabaya göre daha tehlikeli mi, evet. Fakat tehlikesiz bir şey var mı?

Günde 100 km yol, biraz fazla. Yorucu olabilir. Motosiklet konforlu değildir araba gibi. Soğuktan, bozuk yoldan, sıkışık trafikten (kıyafetler konforsuzdur) arabaya göre çok çok daha fazla etkilenirsin.

Öte yandan daha özgür hissedersin, tıkalı trafikte daha hızlı gidersin, daha ekonomik gidersin. Sahip olmak da çok daha kolaydır ekonomik bakımdan. Park sorunun hemen hemen yoktur. VIP gibi gittiğin her yerde kapı önüne en yakın yere çekersin. 7/24 seni dilediğin ücra noktaya alır götürür, toplu taşımada da bu yoktur.

Ben seviyorum, tavsiye ederim. Al, bin, olmuyorsa keyif için binersin sadece.

evet

İnternet varsa kütüphane veya kafelerde çok güzel çalışabiliyorum. Hatta bazen evden daha verimli oluyor.

Kütüphanede ay sandalye gıcırdadı ay fermuar cırtladı falan diye strese giriyorum. Kafe zaten ı-ıh. Starbucks vardı orada da koltukları dışarı koymuşlar. Olmuyor yani. Yalnız otobüste metroda o vın vın sesiyle çok güzel çalışırım.

evde ay pcye bakim yok surayi toparlayayim diye sacma sapan islere girisiyorum calismamak icin.
disarida daha iyi calisabiliyorum.
kendimi oraya "calismak icin" gitmeye ikna ediyorum ondan sanrim.
evde olmuyor :/

evde çalışmak mı kafede çalışmak mı desen kafeyi seçerim. evde dikkatimi dağıtan çok şey var.

evde gerçekten çalışmak zor dikkatini dağıtacak çok şey var ve her an istediğini yapabilirsin. ama kütüphanede yapacakların kısıtlı o yüzden derse daha iyi konsantre oluyorum ben kütüphanede

yapiyoruz aslinda da koskoca capada calisilabilecek yer yok. uzak bir yere gitsen o da commute ile ayni sey gereksiz.

ben de evde odaklanamıyordum, kütüphanede çalışan insanları görünce motive olup çalışmaya başlıyordum. priz ve internet de var oh. deniz kenarında çalıştığım oldu, antalya'da okuduğumdan.

Ben de genelde starbucksta calisiyorum, ozellikle cevahirin disindaki, eski iett binasi olan starbucksta ders calismak icin ayrilmis gibi olan bir oda tarzi yer var, orasi cok verimli oluyor. 5 saat falan cok verimli sekilde calisiyorum.

Evde odaklanamiyorum sebebini de yazayim, sandalyem cok rahatsiz, belimde de sorun var, hep belimi agritiyor, ikincisi masam da cok rahatsiz Bu iki sebep cok temel benim icin. Gerisi onemsiz detaylar.

akici. ama.kendi icinde mantiksiz bence.

dandik, ben begenmedim.

Ben de değiştircem. Tavsiyelerine güvendiğim 11 yıllık kedisi olan bir arkadaşım açık satılan Royal Cannin Fit 32 al dedi. Ben de bi sebepten ona geçebilirim. Pro Plan çok pahalı lanet olsun. 3 kilosu 90 tl...

Vegan kedi mamalari

Royal+1

acana aliyoruz kisirlastirilmis kediler icin olani.
2.5 kilosu 60 tl ye geliyor, acaip degistirdi hayvanin tuyleri guzellesti biraz gobusu vardi o gitti.
grain-free bu arada.

lokasyon neresi hocam? göztepe'de bi pet shop açık proplan satıyo, yavru mamasını 19 liradan alıyorum 1,5 kilo. piyasada açığı dahil 30'dan aşağı bulamadım. bu abi biraz değişik. onda muhtemelen daha ucuzdur yakınsan bi sor derim.

Royal Canin -
Kısırlaştırılmış kediler için olanının açık olarak kilo ile satılanından alabilirsiniz.
Çok tasarruflu oluyor açıkta almak. Bizim kedi çıldırıyor bu mama için. :)

Peki bunlardan acik mama olarak satilan yer bilen var mi avcilar ya da beylikduzu tarafında?

et yemeye gidemiyoruz fakiriz.
gidebilsek t bone yerdik sanirim. evet.

T-bone güzel oluyor.

kuzu kuzu kuzu kuzu

Kuzu ama ne? Kuzu sis mi, kuzu kulbasti mi, kuzu pirzola mi, oyle soruyorum.

ben oldum olası hem tavuk hem de kuzu külbastıyı severim. intiba kosept değiştirmeden önce güzel yapardı kuzu külbastıyı.

kuzu bonfile. ya da mermer antrikot.

Bonfile severim.

pirzola. ben danayi ince severim evde kendim iyice dovdurup alir az yagda pisiririm ama is kuzuya gelince beceremiom bi de yagli et iyidir ya oyum kuzunun her seyinden yana aslinda

steak severim. gecen kuzu sırtı mı daha sırtı mı ne yemiştim süperdi.
bi hayvandan 800 gr falan cıkıyormuş.

Turkiye'de kuzu cop sis. Yurt disinda sirloin/striploin steak (medium rare).

Kusneme ve cop sis.

T-bone steak cogzel. ama yıl oldu lan

eti dışarıda en fazla köfte, döner olarak yiyebiliyoruz.

tbone'un fiyatı kasapta 60 lira, restoranda kim bilir ne kadardır?
60 liraya 4 kişi yemek yiyoruz.

Bira icmeye para bulursunuz ama:) 4 tane bira icsen bir porsiyon et fiyati.

t-bone ya da new york steak.

cukka sağlam olduğunda rib eye.

iskender :D zaa

ben dışarıda hiç öyle et yemedim herhalde ya. En "et restoranı" olan Virginia Angus'a gittim birkaç kere, hep farklı hamburgerler yedim/denedim.

kuzu sırt. evde yapılamadığı için ama.

etçi memet spesyal :)

Hiç yemedim. Arada bir sevgilimden tırtıklandım sadece. Ama yemek isteseydim,

www.garlokantasi.com

Bu olmazdı.

c1.staticflickr.com

Bunu yerdim. Ama daha homojen pişse hoş olurdu.

ciğer. kuyruk yağına karşı koyabilsem vegan olurdum zaten.

kebap yiyorum sadece, o da beyaz mı kırmızı mı bilmiyorum. fakirim evet eheheh.

Antrikot ya da kuzu pirzola. Kuzu tandır da severim.

Ben olsam saklardım, 3 kiloluk dambıl nedir. İnsan utanır.

3 kilo ne ya pii, sakla sakla utanc verici +1

niye utanasin ya sanki herkesin dambilla isi olmasi gerek. benim odamda da var hic saklamiom ama eger bunla dalga gecebilecek tiynette biri gelse saklardim gerek yok gerilmeye di mi

dambıldan utanilir mi ya. saklama ne sakliyosun ben degil gelen kizlar calisiyo bazen de hem havan olur.

dostum ne havası gelen kızlar çalışıyor nedir ahahah

kaldır koy bi kenara bu kadar kafana takıldıysa madem, utanılacak bir şey yok ama ortada.

gerçi karşındaki insanın tıynetine bağlı biraz bu ama.

Kadınsan saklama.

Diğer ihtimali söylemiyorum bak dikkat ettiysen.

utanılacak ne var la? balon gibi şişmek isteyen ağır dambılla çalışır kollarını güçlendirmek isteyen hafif dambılla sık çalışır. şurda "3 kilo ne la" diyenler hayatında body buildingle uğraştı mı acaba :)

babaannemde kireçlenme var diye doktor yazdı de.

edit: adpkasdlşasdadşlasdşlkads random gülemiyorum ben diğer insanlarınki daha güzel duruyor. neyse 3kg neden lan.

kid: 3kg "hafif" klasmanına girmiyor. en hafif ağırlığı iğne vuranlar kaldırır. onlar bile 5kg kaldırır.

kotu

edit: "haliyle sana tik vermeyecegim" diyor arkadas.
yuzugu kendi yapti sanki aksjdhaks

Doksanlı yıllarda uzun ve kirli saçlı metalci gençlerken takıyorduk bunları, sonra bıraktık. Böyle leş bir akıma nasıl kapıldık bilmiyorum o dönem. Utanıyorum aklıma geldikçe. Bu yüzük o günleri hatırlattı bana.

berbat.

tarifsiz kötü :/

Güzel ben sevdim.

edit: ek iş olarak palyaçoluk yapıyorum evet. hayat şartları naparsın.

bu nasıl bir zevksizlik abidesidir ya. inanılmaz komik siz bu ülkenin palyaçoları mısınız arkadaşlar?

açmayın beyler korkunçlu yüzük.

Her şarkı küfür mü ediyor amk, ne alakası var şimdi. Benimki ram jam'den black betty mesela, introsu çalıyor. sözler girene kadar cevaplamış oluyorum çünkü. He, iş yerinde telefonum sürekli titreşimde, orası ayrı. Sikimsonik samsung melodisi olsa da titreşimde kalırdı ama. Ayrıca herkeste aynı melodilerin çalması ne kadar tekdüze, ne kadar standart; sıkıcı!

Melodi mi? Ayy ne kadar da 2000'ler modası öyle.

benimki the hanging tree remix çalıyor noolmuş yani.

edit: iş güç var.

süngerbob bitiş müziği. bilenler gülümsüyor, bilmeyenlere normal geliyor. işli güşlüyüm

Sikimsonik samsung melodisi. Hic de degistirmedim zaten cogunlukla titresimde telefon.

game of thrones kullanıyorum, iş güç sahibiyim. bi aralar south park kullanıyordum. "oh my god they killed kenny you bastards" diye bağırıyordu.

www.youtube.com

iş güç sahibiyim ve kullanıyorum ama motherfucker diye bağırmıyor :\

Zedge diye bir program var, yillardir onun uzerinden indirip sherlock theme'i kullaniyorum. Isimde gucumdeyim.

Oturdum 30-40 tane melodi hazirladim iphone icin. Ama oyle sozlu degil hep enstrumantal sarkilarin sevdigim kisimlarini kestim. Telefonda sozlu melodi kullanmak sacma geliyor.

Bir tek msj sesim beavis and butt headin gulme sekli o kadar.

Hayır. Normal lülülülülü telefon sesi.
Sahibiyim.

Benimki de lülülü
Çalışan insanım evet

10 sene önceydi galiba en son melodi ayarlamam

Toplum içinde yaşayan biri için evet, ayıptır. Dağ başında tek başına yaşıyorsa hayvanlar ürker ama o kadar.

ben arcade riven login screen theme kullanıyorum ama kimse farketmedi şu ana kadar ühühü. öğrenciyim.

Kendi bestelediğim müziği zil sesi yaptım.

melodi deyince dandik midi melodiler geliyo benim aklima.

www.youtube.com
guile amcanin temasini kullaniyorum.

Bee gees - staying alive çalıyor son 4-5 yıldır.

super mario - overworld. 15 senedir iş güç sahibiyim.

telefonun kendi melodisini kullanıyorum. iş güç sahibiyim.

eskiden hususi saatlerce parça seçerdim arşivimden. ne güzel günlermiş onlar.

Zil seslerim hep özel olmuştur, başkasında duyulmayan zil sesleri tercih ederim, kendimle özdeşleştiririm. İşim gücüm varken de böyleydi, derste telefonumu sessize almayı unuttuğumda da böyle.

Genelde girişi hafif olan, 15. saniyeden sonra coşan melodiler seçerim ki, telefon uzağımdaysa kapanmadan yetişeyim diye.

game of thrones opening theme

ama yapabilseydim polifonik ferdi tayfur - fadime'nin düğünü yapardım.

iş güç sahibi bir insanım.

depolama alanını okuma ve yazma yetkisi de isteyecek mecburen. dediğin biraz zor.

IF ile yapabilirsin belki, ya da tasker ile

diffarensiyel, evet, full internet access gormeyeyim yeterli.

Soruya tam cevap mı, bilmiyorum ama ek programa ihtiyaç duymadan kişiler Google Play ile sekronize edilebiliyor, istenilen cihaza da aktarılabiliyor.

hocu yanlis bilmiyorsam vazelin nemlendirmez, sadece nemi hapseder. ama ben de takipteyim duyuruyu, bakalim ne onerilecek. lazim sonucta.

eyüp sabri'nin ürünü güzelmiş. acaba nerede bulabilirim migros'ta falan olur mu?

eyup sabri'nin losyon ya bim'de, ya da a101'de var, yazin basinda almistim. hangisi oldugunu bilemiyorum, cunku ayirt etmeden ve bilincsizce giriyorum her ikisine de.

zeytinyağı direk kıyafete bulaşır ve leş gibi kokar, onu çekeceğime kimyasalı tercih ederim.

zeytinyağının içine mavi anemon çiçeği yağı ya da kokulu başka doğal bir yağ koyulursa şahane oluyor.

vaseline in bugday ozlu vucut kremleri var, hem kokusu hem bulasmamasi cok guzel.
fiyati da uygun.

duşta vücut kremi veya bebeyağı duşakabinde arınmadığı için yerler yağlı yağlı kalıyor ve bir sonra duşa giren kişi düşebiliyor. (tecrübeyle sabit)

vaseline'in sprey kremleri var, uygulaması gerçekten kolay. deodorant sıkar gibi sıkıp elle şööyle bir üstünden ovuşturunca işlem tamam.

konuyu anlamamış biri olarak neden bu ürünleri kullandığınızı sorabilir miyim?

duş jeli ve banyo sabunu yerine hatay'ın ev yapımı defne sabunu kullanırsanız duş sonrası kremlenme seremonisine gerek kalmıyor.

ciddi kuruluk yaşıyorsanız eczanede excipal lipo ya da excipial hydro alabilirsiniz. sadece nemlendirmek istiyorsanız body shop vücut kremi gayet güzel.

has zeytinyağı en güzel seçim. banyodan sonra vücut kurumadan kullanın. vücudun yağı nasıl emdiğine şaşacaksınız.
aynı şekilde zeytinyağından üretilmiş doğal sabunlar kullanmak da iyi oluyor.

Balmandol eczanede satılır ve üstüne tanımam

Tüm dizi bu şekilde.

dea amcalar haric evet hep bu sekilde olacak.

Herkesin övdügü kadar var mı ?

ben beğendim. efsanemsi dizi. ayrıca dizimag den izlersen ingilizce altyazı seçeneği de var. ve evet ispanyolca konuşuluyor hep. dea amcalar bile ispanyolcayı söküypr

herkesin övdüğü kadar var bence bende izledim yeni sezonu bekliyorum.

karakterler ve yaşanmışlık olayın yansıtılması gayet güzel olmuş.

benim en çok hoşuma giden escobarın benzerliği karakter cuk diye oturmuş tip olarak yakın

tum dizinin bu sekilde olmasi acayip keyif veriyor. (bilmediginiz halde) evde ispanyolca parcalamaya basliyorsunuz bir noktadan sonra.

zorunda degilsin.
evet 10a gecerken format yaparak 10 kurabilirsin ben oyle yaptim.
dosyalarini saklama sansin var ama her zaman yedek al, bisiler ters gidebilir belli olmaz.
ayni pcye yukledigin surece lisansini otomatik olarak goruyor.
win 10 olarak tekrar kuracak format atinca.

8,1 den kurtul bas geçsin bişi olmuyor dosyalara 7 makinaya kurdum bazıları külüstür dü.

1-evet ve öneririm. temiz kurulum yap sifirlayarak.
2-saklama sansin var ama önermem. temiz kurulum yap sifirlayarak.
3-donanimda kaliyor sifren, bir yere not etmek ya da degistirmen gerekmiyor. biosta saklaniyor yamulmuyorsam.
4-gene yamulmuyorsam, eger 10a gectikten sonra sifirlama/refresh vs yapmazsan 8.1e dönebilirsin. ama yok yaparsan, daimi olarak w10da kaliyorsun.

ek olarak diyeyim,

windows 10 daha stabil. sli kart kullanan biri olarak w8de w8.1de düzenli olarak sorun cikartiyordu. w10 cok daha temiz, kullanimi rahat, stabil. öneririm. özellikle multiple desktops özelliginin standart gelmesi cok güzel bir detay olmus, günlük kullanimimi bayagi degistirdi.

adam sana is ogretmekle zaman kaybetmek istemiyor.
sen isi ogrenene kadar bir kac ay boyunca bir ise yaramayacaksin ve sana para verecek, bunu istemiyor.

is bulanlar torpille, iyi yerde staj yapmayla buluyor diye dusunuyorum.
cogu da az bi paraya kanaat etmek zorunda zaten ise baslarken.

filtreliyorlar.
boğaziçi odtü itü bilkent vs.
yabancı dil tecrübe vs.

önce 15 gün sürdü o girdiğim işe sadece ingilizce bildiğim için girmiştim
2 ay sonra istifa ettim sonra 5 ay sürdü onu da daha önce staj yaptığım yer aradı öyle girdim.

Benim fazla tanıdığım yoktur, şansım da yoktur zaten :) Stajlarımı iyi yerlerde yaptım iyi insanlarla tanıştım mezun oldum iş arıyorum dediğim de sürekli bir şeyler çıkardılar sağolsunlar.

diğer seçenek ise işte yeni mezun alımları sınavlar falan.

ben de hep bunu düşünüyordum ama kimse tanımadığı insanı almayı tercih etmiyor bu nedenle çalıştığı yeri tanıyan veya müdürünü tanıdığı yerlerden almayı tercih ediyor.

bende yeni mezun sayılırım. tek dersten okulum yarım dönem uzadı. bir kaç kurumsal olmayan firmaya iş başvurusu yaptım ama takmadılar bile beni. askerlik, tecrübe gibi kriterler gerçekten etkiliyor. benle beraber okuyan arkadaşım askerlikten muaf olduğu için işe girebildi mesela.

Yeni mezunsan internetle sakın vakit kaybetme tanıdıkları devreye sok bi şekilde bir yere kapağı atmaya bak.

ya çok kaliteli bir okuldan mezun olacaksın ya da tanıdığın olacak. misal benim e-5 kenarı üniversitelerden mezun arkadaşlarım var adamlar mezun olur olmaz, türkiye'nin en büyük şirketlerine kapağı attılar. babanın nüfuzu varsa iş bulmak çok kolay bu ülkede.

(bkz: kenacort a)

propolisli bal ye

karbonatlı suyla gargara
karadutlu herşey olur- yazdan dondurucuya çiğden koyanlar oluyor bulursanız mesela ağzınıza atın emin :)
bir de genel olarak bağışıklık sistemini takviye etmek

Oralmedic al eczaneden

Karadut receli. Hemen geciriyor. Bizim evde yemek yasak mesela ilac cunku o.

sirke ile gargara. tabi çok tavsiye verilmiş ama herbirini sırayla ve uzunca bir süre denesen daha iyi olabilir. (ve stresten uzak durmaya çalış)

b12 + piraldyne
kenacort bi halta yaramiyor.

Aftlar için çok net bir çözüm olmamakla beraber, önerebileceğim ülkemizde de rahat bulabileceğiniz:

Protefix Ağız içi Yara Kremi,
Kenakort-A Orabase Pomad olabilir, Kenakort'u içeriğindeki steroidten dolayı dikkatli kullanmak gerekir,
diğeri ise bitkisel bir üründür.

Eğer bulabilrseniz Almanya'da satılan:
www.parodontcreme.de

Bugüne kadar gördüğüm en etkili jel diyebilirim. Ayrıca aftlar stres ve travma ile oluşur ama B12 ve folik asit eksiklikiğinde
de görülebilmektedirlar, diyetinizde bunları takviye ettiğinizden emin olun. Daha fazlası için:

onurozturk.com

Okuyabilirsiniz.

ankara'dayım 2 gece önce kara sineklerle mücadele etmekten uyuyamadım yemin ederim. sprey aldım şimdi durumlar iyi.

Bi haftadır sivrisinekten uyku uyuyamıyorum. Kuşadası,aydın.

o konuda kara sineklere ben de kırgınım. bir haftadır fena.

ankara

Ankara kırıkkale arasında bi dertleri olduğunu düşünüyorum ben de.

Istanbulda sehri değil, evimi isgal ettiler. Kurtulamiyoeum bir turlu. Artik alistim, yakinda isim koymaya baslarim.

geçen haftaya kadar izmirde durum fenaydı ama artık pek gözükmüyorlar.

Burayı da bastılar. Didim, Aydın.

Ankara'dayım ve şu an monitörümün üstüne 2 sinek var:)

n'ayir

Adana, geçen hafta gelip gittiler. Aynı sinekler olabilir, işaret koysaydım keşke.

şirket (dudullu), ev (ataşehir), arkadaşımın okulu (fındıklı) ve evi (maltepe) dahil son dönemde inanılmaz bir kara sinek artışı var. sivriye kıyasla daha az rahatsız edici olduğundan ve öldürmesi daha kolay olduğundan benim için pek sorun teşkil etmiyo.

Benim şehrim deri osb olduğundan sehrimi işgal ettiler diyemiyorum ben onların evini işgal ediyorum galiba

sekspir amcayi tamamen anlayabilmek kendi basina egitim ile olacak bir sey degil ablacim :(
yani "sadece" ingilizce ogrenmek yetmez zaten.

orjinalinden herşeyi ingilizler bile anlamaz zaten. ne de olsa dili çok eski.
açıklamalı bir simplified version ile olmayacak şey değil.
zaten oyunlar kısa. roman gibi uzun değil.
önce türkçesini okursun, çözersin. olur olur.

ingiliz dili ve edebiyatı bölümündeki öğrenciler dahi orijinal dilinden okurken okutman rehberliğine ihtiyaç duyuyorlar, son sınıfa kadar böyle genelde. basitleştirilmiş, yani günümüz ingilizcesiyle okumak diyorsanız normal ingilizce üzerine çok şey katmanıza gerek kalmaz ancak kendi yazdığı dille(thou vs. gibi eski kullanımları içeren) okumak oldukça zor olucaktır. ha, ben derim ki orijinalden okumanın ahenk dışında çook da bi olayı yok, güzel basitleştirilmiş ingilizce versiyonları da katıyor duyguyu.

ingilizceyi yapamassınız diye birşey yok. günlük düzenli olarak çalışırsanız iyi bir seviyeye gelirsiniz ama ne kadar çalıştığınıza bağlı tabi. şekspiri tam anlayabilir misiniz orası için birşey diyemeyeceğim. iş güç çoluk çoçuk derdi yoksa her gün günder 3-4 saat vaktinizi ayırın derim.

shakespeare'in en çok yaptığı söz sanatlarından biri cinas (pun). sırf bu cinasları anlayabilmek için kişisel eğitimin ileri düzey diye bahsettiğiniz ikinci yılı yetmez.

bence yaparsınız. ama buna bir süre hedefi koymamanız ilk kabul etmeniz gereken şey. siz işe odaklanın ve hep zevk alacak şekilde çalışmaya özen gösterin.

her zaman yanınızda bir sözlük olmalı. sizin öncelikle hedeflediğiniz şey normal bir ingilizce sözlüğü, diyelim ki webster collegiate dictionary'yi sorunsuzca kullanabilecek düzeye erişmek olmalı. ondan sonrasını yönetmek sizin için kolaylaşır zaten(hatta shakepeare'e de başlarsınız). neyi nasıl yapmanız gerektiğini biliyor olacağınız bir seviye çünkü bu.

böyle şeyler istemek çok güzel bence ve sabırlı olursanız zor falan olmaz. ama gömülmeniz lazım bu işe. ilk başta grup grup kelimeler öğrenin. hani ingilizce eğitimde ilk bir iiki sene liste olarak verilen tarzda şeyleri. sonra jack london'ın bir karakteri gibi -ernest everhard mıydı martin eden mı hatırlamıyorum everhard olacak- kağıtlara kelimeler yazıp buzdolabının üzerine kapılara falan asın. usage'larıyla birlikte, yani cümle içlerinde, farklı kullanım şekilleriyle falan. kendi kendinize cüümleler kurun. sesli söyleyin. görsel ve duyusal bütünlük olsun; hafızada daha kolay kalır. kendi kendinize konuşun; çocuklarınızla da fırsat buldukça ingilizce konuşun.

kolay gelsin, hatta iyi eğlenceler :)


edit: thou'lar, thy'lar çok önemsiz çünkü bunların karşılığını textten bile anlıyorsunuz, anlamazsanız da internetten öğrenirsiniz zaten ve bunların sayısı az. mesele tamamen kelime dağarcığı. dil thee, thy ye vs dışında öyle eski falan değl yani günümüz ingilizcesi yetiyor. fazla abartmışlar. ama hep sözlüğe intiyaç duyacaksınız. sadece başvurma sayınız epey azalacak zamanla.

önce şekspire odaklanmayın bence -hayattan soğursunuz belki :)
ingilizcenizi bi canlandırın, başka metinler okuyun buradan okuma listesi isteyebilirsiniz mesela. edebiyat okumuş arkdaşlar var burada çokça onlar da size daha çok yardımcı olabilir yol haritası konusunda. çocuklarınız günlük hayattaki kullanımlar konusunda yardımcı olur da sanmam şekspir anlamak konusunda olsun: yine de başta onların desteği de önemli birlikte dizi filan izleyebilirsiniz.
şekspir içinse -ki soneleri ben de ilk okunca ben de bişey anlamıyorum :P ki ben tercümanım yahu ancak edebi orta çağ inglizcesi ayrı şey dil bilmek apayrı şey (bi de tabi benim alanım bilim, edebiyat çıkışlı değilim) sanırım anlamasan da okuyacaksın başlarda bi süre öyle gidecek, nasıl derler, gözün alışacak :P
bazı sözlükler filan var -okutman bulamazsınız herhalde ama bu sözlükleri bulabilirsiniz gibime geliyor. en olmadı gelecek senelerde gider edebiyat bölümünden bilen birinden rica edersiniz, size derste kullanılan materyallerden verir kimse yok vermem demez sanırım.
aşama aşama hepsi olur neden olmasın, siz yaparsınız

dil dile değmeden öğrenilmezmiş :)
ancak şekspir biraz ağdalıdır, hedefi küçültseniz?
bir uğultulu tepeler yapsanız bile çok. bence tom amca'nın kulübesi

bol bol ing dizi ama ing altyazı ile seyredin.
ing-ing sözlük karıştırın.
en temeli de, ing kökler ve ekleri öğrenin.

örneğin: manuscript
manu: el (manikürden)
script: yazılı belge

sonuç: elle yazılmış belge

kelime öğrenmenin en kolay yolu bu bana göre.

başarılar.
wish you success from the bottom of my heart.

cevaplarınız için çok çok teşekkür ederim arkadaşlar.

kaynak, zaman ve dirayet konusunda sıkıntım yok. karar verdiğim her şeyi yaptım şimdiye kadar.

bebek öğrenmesi gibi cümlelerden gitmeyi planladım. iyi demi bu yöntem?
kulağım ezelden zayıftır, okumam iyidir. duyma ağırlığını biraz ilerleyince yapayım şimdilik okumalardan mı gideyim, karma mı gideyim, ne dersiniz?
planım şöyle:
günde 5 veya 10 kelime öğrenme, uzun zaman hafızası için tekrarlar en az iki saat bilfiil çalışma olur. uzun zaman hafızam iyi, orta zaman hafızam kötü o noktada zorlanacağımı sanıyorum. tekrarları diğer bilgilerimle bağlayacak şekilde yapmalıyım. o zaman unutmuyorum.

1 saat kitap veya metin okusam, 2 saat de kitapta yeni karşılaştığım kelimeler ve cümle yapılarını anlamaya ve öğrenmeye harcasam. başlarda metin okuma yarım saat gerisi anlama olur sanıyorum, ilerledikçe süreler değişir.

günde 5 saat çalışırsam iyi yol alırım gibi geliyor bana. seneye şekspir olur olmaz bilmiyorum, olmadı öbür seneye kalır o da olmadı bakarız bi çaresine :)
----/----
burası hikaye bölümü, okumasanız da olur :

ben her sene ya yeni bir şey öğreniyorum ya da var olanı ilerletiyorum. bu benim rutinim.
önceki yıl sıfırdan kukla yapmayı öğrendim. muppet, ipli, gölge, parmak kuklaları öğrendim ve öğrettim. önümüzdeki yıl kendimi bu konuda geliştirme planım vardı.
geçen yıl satrancımı -kendi çapımda- oldukça ilerlettim. kuklaya artılar ekledim. çocuklarla oyun sergiledik.

geçen gün birkaç soneyi değişik çevirmenlerden okudum, her biri kendi yorumuyla yazmış, bu sefer soneden hiç bir tad alamadığımı fark ettim. sonelerin büyüsü kaçtı. şimdiye kadar okuduklarım can yücel çevirisiydi, çok da güzellerdi.
bu durum beni "şekspir gerçekte ne diyor" merakına, merak da böyle büyük laflara sürükledi.

büyük laf ettiğimi kızımın yorum yaparken gözünü yana devirmesinden anladım zaten. (o da çeviri yapıyor da @niye ama'nın belirttiği gibi şekspir düzeyinde değil tabii. alanı fen zaten onun)
işte o an nasıl paniklediysem bi geri çekilip düşünme gereği hissettim. hafta içinde 3 gün iyi çalışma yapmıştım, iki gündür ara verdim. şimdi kaldığım yerden devam edeym bari.

tekrar çok teşekkür ederim.

kolayını söyleyeyim
şekspir ingilizcesi-günlük ingilizce karışımı olan kitaplar var. amcam zaten aynı lafları döndürüp döndürüp kullanmış. 1-2 oyunu o şekilde okunursa, dile hakimiyet oluşursa çok rahat diğerleri de anlaşılır :)

@janderzel zartanyan, güzel dileklerin için çok teşekkür ederim:)

mesela son cümlede bottom kelimesi dışındakileri biliyorum. cümleye bağlamakta zorlanmadım. sözlükten baktım, anlamını doğru tahmin ettiğimi gördüm. bundan sonraki adımım bottom kelimesini içeren başka kelimeler bulmak, iyice pekiştirmek.

ben bu yöntemle çalışıyorum. kelimeleri cümle içinde veren site de öğrendim (tabii onu da sizlerden öğrendim) tatoeba.org:3?query=fellow&from=eng&to=tur
buradan değişik kullanımlarına bakıyorum, anlamadıklarımı da "bu neden böyle" diye soruyorum.

Bildiğim kadarıyla Sekspirin kullandığı farklı kelime sayısı 30 bin civarı.Normal düz İngilizce bilen biri 2-4 bin kelime arası kullanır günlük işlerde.Bence hedefini düşür yoksa vazgeçeceksin

kulakiçi sennheiserim vardı benim 2 yıl dayanmıştı.

adam headphone diyor bende kulakici vardi diyorlar ya hahah
disarida mi kullanacaksin yoksa hep evde mi?
oyun kulakliklari cok kaliteli oluyor muzik icin de kullanabilirsin.
(bkz: steelseries)
(bkz: razer)
www.google.com.cy

@chaotic good her yerde. biraz fazla kullandığım için erken bozuluyorlar sanırım. sadece müzik dinliyorum kulaklıkla ve kibar görünümlü bir şey arıyorum. oyun kulaklıkları pek öyle olmuyor gibi :/

www.teknosa.com

bunu al ben kullandım tek kelimeyle süper.

www.gold.com.tr

Koss PortaPro güzel ve oyun kulaklıkları kadar kaba değil ama tasarımı retro biraz, kibar sayılır mı bilemeyeceğim.

@whoosie retro şeyleri sevmeme rağmen valla bunun görünümü sevemedim :( ama teşekkürler yine de.

headphone modelleri dışarıda kullanmak için çok iri. En iyi çözüm evde kullanmak için sennheiser marka 200 tl civarı bir headphone ve yine dışarıda kullanmak için sennheiser ın efsane kulaklığı mx 375 (bu kulakiçi ama rahat bir kulaklık-bendeki bir örneği 3 yıldır 0 sorunla çalışıyor).

oyun kulaklıkları alma,

amazon'da kulaklık bölümünde top seller kulaklık modellerini sırala, aç bak yorumları oku ve mümkünse şenayzır al

@tururo kulakiçi kulaklıklar kulağımda durmadığı için headphone modellere mecburum. dışarıda da mecburen kullanıyorum. sennheiser bakayım ben o zaman.

bu cidden kotu gozukuyor :D
bitter cikolata + tarcinli yapmistim ben cok guzel olmustu.

cevabimin nesini begenmedin yahu?
tarif mi istiyorsun? tarif istiyorum desene madem?

mini fırında istediğin kurabiyeyi keki yapabilirsin tabii.
dağınık kurabiye veya ekşi kurabiye diye arat.
resimdeki bar malzemeleriyle yapılmış gibi. bar kurabiye de arat istersen. barlar kuru yemiş ve yağlı tohum ağırlıklı oluyor daha besleyici ve kilo aldırmaması nedeniyle daha iyi seçenek bence.

bütün dünyada sevilerek yenilen kurabiye-cookie lerin şekli şemali ile ilgili iğrenç laflar bir tek duyuruda söylenir, kurabiyelerin görünüşü ile ilgili tartışma bir tek duyuruda çıkar.

arkadaşım nasıl insanlarsınız siz ya. kurabiyeye öyle söylenir mi?

resmen tiksindirdiniz internetten de, duyurudan da, insanlıktan da. sorunlarınız varsa doktora gidin. kurabiyeleri dışkıya benzetiyorsanız, bunu da tutup sorulara cevap olarak yazıyorsanız sizde ciddi sorunlar var.

soruya cevap olarak da mini fırın kullanmadım ama mini fırında kurabiye yapılır diye biliyorum. tepsiler küçük olduğu için ölçülerini ona göre ayarlamak gerekebilir.

eksisozluk.com

malware icin malwarebytes
virusler icin norton 2015 iyi diyolla

ya bunu gecen biri yasadi. boyle bir virus var. mac'e takarken dosyalari mi gormuyordu falan. youtube'da nasil yapildigina dair videosu var.

eset veya kaspersky

@ertalpius çok kasıyorlar bilgisayarı.

işletim sistemin?
işlemci? ram?

Bazı antivirüsler pentium ile bile çat pat çalışacak şekilde optimize edile edile kısılmıştır, bazıları ben işimi yaparım bana işlemcini kullandırtacaksın der. Ramin de olacak, yetmezse swap yaparım işlemciye çökerim der yine işlemciye çıkarsın.

Özetle önce işlemcini sonra da ramini alalım.

bi ay daha bekleyin christmas dönemi büyük ihtimalle indirime girer.

ne kadara düşer acaba? oynamakta istiyorum işte 100 lira civarına falan düşecekse şimdi de alırım ama emin olamıyorum.

cok bi indirim olmaz, beklemek istmeiyorsan al gitsin 20-30 tl icin seyetme.

Ay sonunda tahminen halloween sale olacak.Bir şansını dene derim..

oyunu alirken "hediye olarak al" diyorsun, sonra arkadas listenden arkadasini secip gonderiyorsun.

mümkün panpa olmadı steam hesabının kayıtlı olduğu mail adresine yollayabilirsin oradan aktif eder

oyunu secip satin al'a bastigin an sonraki ekranda sorar kendine mi aliyorsun baskasina mi diye.
bu arada ay sonunda yuksek ihtimal hallowen indirimi olucak onu bekleyebilirsin, yilbasinda da oluyordu sanirim

bisi yapamazsin :(
yabanci dil ile ilgli bi bolumde degilsen cevirecek kadar bilmiyorum diceksin her zaman, cok bildigini belli etmiceksin basina is cikariyolar.

Ceviriyi yapip, hocani da okulun ve makalelerini yayinlattigi dergilerin etik kurullarina sikayet edebilirsin. Ayrica yok'e de sikayet edebilirsin.

Bizim bir hocamiz bunu yaptirdi, 120 kisilik sinif herkes kendi basina. Bu arastirma 5 yil boyunca her sinifa yaptirildi, simdi bu datayla yazdigi makale sayesinde almanyaya arastirmaya gitti. Referans ya da onsoz kisminda ogrencilere dair bir atif yok, sikayet etmeyi dusunuyorum.

telefona para takibi yapabilecegin bi app yukle
wallet manager tarzinda
neye ne vermissin orada cikar.
sacma sapan seylere para verdigini gorursen belki bir farkindalik yaratir.

paranin bir kismini ayri bi hesaba koy orada dursun.
kredi karti vs gibi bisi olmasin sadece banka karti olsun.

eline seni kurtaracak kadar bir para geçmiyordur. yatırım ya da benzeri işler anlamsız geliyordur. hobi işlerine para ayır. kısım kısım inşa edebileceğin projeler bul. mesela bi elektrikli testere alıp ahşap işlerine başla. yerin ve hevesin varsa tabii.

Paranızı harcayacağınız, satın alacağınız şeyler "istek" mi "ihtiyaç" mı? Satın almadan önce bunu düşünün. İhtiyaçsa alın, istediğiniz birşeyse hiç değilse bir süreliğine ertelemeye çalışın. Ne yazık ki istediğimiz (ama ihtiyacımız olmayan) şeyler ile gerçekten ihtiyacımız olan şeyler arasında ayrım yapmakta zorlanıyoruz günümüzde ve düşünmeden hareket ediyoruz ya da bazen o isteğin bir ihtiyaç olduguna ikna ediyoruz kendimizi.

Grip başlangıcı olabilir mi? Ateşinizi ölçtünüz mü?

burun tikali mi?

Burnum tıkalı değil, atesim yok.

Hipoguzi olabilir.

www.tibbiyardim.com

the martian

yüzyıllık yalnızlık

öncelikle (bkz: e-kitap servisi meritokrasi)

sonralıkla, orada bulacağın bilimum stephen king, clive cussler, agatha christie, dan brown, jack london... kitabını önümüzdeki 30 sene boyunca okuyabilirsin.

iyi okumalar.

hyper+1

o kadar çko kitap var ki bunu mu okusam şunu mu derken bırakıyorum yarıda. bir yandan faydalı oldu bir yandan kötü.

ingvar ambjörsen in beyaz zenciler i tam öyle mesela. irvine welsh in büyük şeflerin yatakodası sırları kitabı ya da tutkal adlı kitabı da. phillip dick in çoğu kitabı da okunmaya değer. jack london un suikast bürosu nu okudum daha yeni, o da çok ilginç öyle tuhaf tipleri seviyorsan.

hard scifi seviyorsan inheritence +1
diğer hallerde hyper +1

dip not: kindle ile okumak bir keyif. mahrum etme kendini. kitap okuyamıyorsan webde okuduklarını gönder oradan oku.

yuzyillik yalnizlik okuma sakin sikintidan camdan assa atarsin aleti.
asimov vakif serisini oku sci-fi seviyorsan.

görünmez canavarlar-chuck palahniuk ilgi çekici şaşırtıcı ve duygulu bi kitap. aklıma geldikçe alıp hediye ediyorum birilerine. meritokraside de e-kitabı var. dorian grey'in portresi de bende bahsettiğin duyguları uyandırmıştı ilk okuduğumda ama yıllar oldu tabi, belki okumuşsundur gerçi.

Ameraika'da kirk yil - Yilmaz erolgac
Al, oku.

telefon ozel bi kelime mi de kesme isareti ile ayiriyoruz?
telefonunuz tabii ki.

bu kesme işareti sadece özel isimlerde mi kullanılıyor?

bir kelimenin telaffuzuyla alakalı vurgu yapmıyorsan, evet. yalnızca özel isimlere gelen eklerin ayrılmasında kullanılıyor.

chaotic +1 telefonunuz denir.
kesme işareti özel isimlerde kullanılır.

yeni ayakkabı aldıysam, dışarıda giymeden önce evde giyerim biraz. ayakkabılarımı evde, kapının önünde giyerim, çıkarırım. Bunun dışında normalde içeride ayakkabı giymem, anca acele dışarı çıkmam gerekiyorsa ve içeride bir şey unuttuysam ayakkabı ile içeri girerim.

ayakkabı ile eve girmiyoruz. saçma bişey yatağa da ayakkabı ile çık pis pis. ha ev için ayakkabı alırsın dışarıda giydiğini evde giymezsin o ayrı

ben dolasiyorum, yerde hali yok. sadece oturdugum bi taburenin altinda hali var orda da cikariyorum ayakkabilari essek degiliz.

mümkün değil dolaşmam, dolaştırmam.

inheritance+1

acil durumda girerim bir şey almaya filan.
kıyafet denemesi vs gibi durumlarda giyip denerim çıkartırım.

normal zamanda asla gezmem. temizliğinden değil, çok rahatsız bir şey olduğundan.

disaridaki pisliklere basip evde onunla gezmem.
hem cok rahatsiz bir sey +1

hayır. evde ayakkabı ile dolaşılır mı yahu. özentiliğin dik alası

ama yeni alınan temiz ayakkabıyı hepimiz evde giymişizdir o hevesle, o ayrı

sadece yazlıkta. yerde halı yok. bir de bahçede sofra falan kuruyorsun ya da verandada, ikide bir içeri girerken ayakkabı mı çıkarıcaz. her gün yerleri paspaslamak gerekiyor her halukarda, denizden kum açık camdan ot çöp doluyor içeri.

bu ülkede yere tüküren sağa sola işeyen insanlar var. o ayakkabıyla eve girilir mi yahu, girmem girdirtmem. galoş giyip girebilirler o ayrı.

bir arkadaşımın amcası bunu yapıyor. evde halı falan yok, zaten sürekli kiralıyor evi araplara, lüks bir ev. aynı evden bunlarda da var ama ayakkabıyla girmiyorlar içeriye.

türkiye'de girmem, abd'de yaşar iken girerdim:) çok takılmayın böyle şeylere.

(bkz: when in rome do as romans do)

o foto ney ya dalmislar insanlarin evine ayakkabi ile resmen.
cok ayip.

dil konusunda evet.
okul hayatımda ve biraz daha sonrasında yabanı kelimeleri çabucak öğrenip hafızamda tutabiliyorken daha dün bu kelimenin anlamı neymiş diye baktığım şeyi bugün görünce neydi ulan diyorum.

ama onun haricinde her şeyde öğrenme yetim şimdi eskiye göre çok daha iyi.

kesinlikle zorlasiyor bence. bence bunun konsantre olma ve uzun sure konsantre kalabilme ile alakasi var.

vakti zamanında bir şey okudum, ne kadar doğru bilemem; 21 yaşından sonra öğrenme daha da zorlaşıyor diye okumuştum.

bana hiç zormuş gibi gelmiyor.

Doğru tabi ama böyle olmaması için ya da en aza indirgemenin de yolları da olmalı, uygulamak gerek.
istediklerimizi hemen öğreniyorken istemediğimiz ya da zorunlu olarak öğrenmemiz gerekenleri hafizaya almak ve hafizada tutmak daha zor oluyor.

Dil zaten öğrenmesi zor olan bir bilgidir. Yaş ilerledikçe yeni öğrendiğiniz dilde düşünmeniz zorlaşır. Tabii bu dediğim dili ezberden öğrenmeyenler için.

Evet, gittikce gerizekali oluyorum. Eskiden hicbir seyi, asla 2. kez sirmaz ya da okuma ihtiyaci duymazdim.

Ote yandan soyle bir sey var, bir seyler ogrebmeye devam etmek beyinde hucre yenilenmesini arttirir. Yani ogrenme kabiliyetinin korelmemesi icin ogrenmeyi birakmamak lazim. Ayni sekilde uyku duzensizligi, stres, cok yuksek kalorili beslenme, alkol tuketimi de hucre yenilenmesini engelleyen seylerden. Yasin ilerlemesi de bu etkenlerden biri.

ben zorluk çekmiyorum.
@stavro o bilginin bir kaynağı var mı? benim bildiğim beyin hücreleri hiçbir zaman yenilenmiyor.

nöronal plastitite yaşla beraber azalır.

belli lokasyonlar aktive, belli lokasyonlar deaktive olur.
kabaca söylersek: o güne kadar eğitim alıp kendinizi yetiştirdiğiniz alanlark daha iyi;
yeni başladığınkz alanları daha zor öğrenirsiniz.

öğrenme zorluğundan ziyade herşey boş geliyor. aman napıcam diyorsun :)

ogrenme zorlugundan degil de tembellikten ogrenmeye ugrasmiyorum.
stavronun dedigi de dogru olabilir, kafayi calistirdikca korelmiyor kendimde onu gozledim.
tembellik yaptigin zamanlarda ogrenmek guclesiyor.

@safepassage
Aksama paylasirim kaynagi, su an mobildeyim. Mesaj atabilirsin hatirlatma icin.