uzun uzun anlatirim da kisaca cevap vereyim : cesaret

kimisi icin de vicdan yapmamak.(ahlaksizlik)

Hayatta şöyle bir kanun yok: "Nitelikli insanlar çok para kazanır". O yüzden, nasıl ki havaya attığın bir top yere düştüğünde bunu sen kabullenmesen bile gerçekleşiyorsa, aynı şekilde bunu da kabullenmesen bile gerçekleşecek

hümanist tabutçu +1

ayrıca "nitelik" dediğin şey çok sübjektif.
sadece doktor, mühendis, avukat olmak bir insana zannedildiği kadar nitelik katmıyor.
vizyon başka bir şey ve kimde olduğu da genelde pek belli olmaz.

çok vizyonsuz bir doktor ya da avukat, kafası çalışan bir esnafın yarısı kadar bile başarılı olamayabilir hayatta.
o yüzden nitelik denen şeyi neye ya da kime yüklediğine dikkat etmek önemli.

sinir bozucu değil. bu gerçeği çoktan kabullenmiş olmanız gerekirdi. epey geç kalmışsınız

para kazanmak nitelik degil yetenek isidir, o yuzden en zenginler filozoflar degil tuccarlardir..

Çünkü maaşlı çalışarak zengin olunmaz. Ya devlete kapağı atıcaksın(siyasi anlamda) ya da kendin iş kuracan.

Nitelikle kastedilen diploma mi?
İki diplomam var ama esnaflık yaparak on kat fazla kazanıyorum. Demek ki senin nitelikte saymadigin niteliklerin varmis. Biri çok kazanınca sanılıyor ki kesin hodugun teki, hile hurda yapıyor öyle kazanıyor. O adam o kazancı hangi tecrübelerle, kimlerle mücadele ederek, hangi cilelerden geçerek elde etmiş soran yok.

Üniversite mezunu adamlar bir şe girişmeden önce sürekli düşünür. Risk almaktan korkarlar, cesur değillerdir. İlkokul mezunu adam ise fazla düşünmez , gözü karadır cesurdur. Bunun sonucunda zengin olurlar. İlkokul mezunu adamların şirketinde üniversite mezunu adam çalışır.

Bilgi güçtür.

Daha fazla bir şey yazmayacağım, aradığın her sorunun cevabı üstteki cümlede var.

bir akrabamin insaat sirketi var. kendisi ilkolulu bitirmemis. isleri iyi gitti ve eskisi gibi olmasa da iyi gidiyor.
yaninda bir suru mimar muhendis calisti. muhendis mimar begenmeyip degistiriyorlar.

kendisi girisken, esnek, cesur ve isini biliyor. siyasete bulasmaz, isinde gucundedir.
o kadar turkce de bilmez.

adamin suan milyonlari var, bir suru dairesi var ama her sabah saat beste kalkip, isciler ve muhendislerden once insaata, santiyeye gidiyor.

bildigim kadariyla universiteden mezun olmak, unvan ve diplomalara sahip olmak sizi zengin yapmayacak.

bilgi paradan daha degerlidir, orasi ayri tabii ki. ikisi kiyaslanamaz.

cok guzel bir soz var: filozof kral olmak istiyorsan, once kral ol.

para kazanma eğitimden ünvandan apayrı bir olay. ayrı bir motivasyon.

nitelik dediğin diplomaysa o nitelik falan değil. okumak yerine göre bir zaman kaybı.

Nitelik derken diploma, bilgi birikimi, genel kultur gibi ticaret yapabilme de bir niteliktiktir bana sorarsan. Dolayisiyla ilkokul mezunu zengin bir tüccara niteliksiz demem.

Beni soyle rahatsiz ediyor, birisi sadece anlamsiz videolar cekerek servet yaparken bir başkasi o miktarda parayi kazanmak icin koca fabrika isletiyor, onlarca kisiye istihdam ve onlarca tedarikciye is sagliyor. Bir ton da vergi oduyor, uretim yapiyor deger katiyor. Bu durum beni rahatsiz etmiyor değil. Ama tabiat idealist falan degil. Ya bu deveyi gidecek ya bu diyardan gideceksin.

Aslında cevap veren çoğu kişi de yanlış değerlendirmiş, okumak ve diploma sahibi olmak size çok kazandıracak bir iş garantisi sunmaz, eyvallah.

Ama her okumayan da ticarete atılıp başarılı oluyor gibi algılanmış sanki.

Üniversite bitirmeyen herkes zengin olmuyor arkadaşlar, ticarete atılan herkes de başarılı olmuyor.

Azınlık bir kısım başarılı ve zengin olabiliyor, işte bu azınlığa okuma ve yetenekli olduğun alanda seçim yapma imkanı verilseydi yine başarılı biri olurdu.

Her doktor aynı mı kazanıyor, deli gibi kazanan zengin doktorlar var mesela. Muayene ücreti 400-500 TL olan ve günde en az 10 (ki normalde daha fazla) hasta bakan doktorlar var.

Ayda 100 bin üzeri bir kazanç demek bu, hatta çoğunda pos cihazı bile yok, genelde hep nakit çalışılır ve fiş fatura hak getire.

Peki neden bu doktor ayda 100.000+ kazanırken diğer bir doktor atıyorum 7-8 bin sabit maaşla çalışıyor?

Aynı şeyi avukat için de örnekleyebiliriz, maaşlı çalışmak yerine kendi işini yapan mühendisle de.

Peki neden bu doktor, avukat, mühendisler diğerlerinden çok kazanıyor? Çünkü diğerlerinden daha iyi ticaret yapıyorlar, kendilerini geliştiriyorlar, kendilerini pazarlıyorlar vs.

Dünyada da çok örneği var, iyi üniversitelerde okurken okulu bırakıp ticarete atılan ya da bir üretim için girişim yapan çok başarılı insanlar var.

Ülkemizde kast sistemi yok gençler, okulu bırakın ya da basın istifayı atılın ticarete. Ama unutmayın başarılı olan ve çok kazanan tüccar sayısı batanlardan ve az kazananlardan çok çok az.

@john bloor:

verilen cevaplardan "okulu bırak, ticarete atıl, kesin köşeyi dönersin" anlamını çıkartmak için çaba lazım.

burada soru zaten diplomalıların niteliksiz olan kesimiyle, diplomasızların fazla kazanan kesimine odaklanıyor.
bunun küçük ya da büyük yüzde olması değil mesele.
kimse zaten çok iyi ve kariyerli bir cerrahı ya da avukatı tartışmıyor ki.

muayenesi 400-500 olan doktor çok az bu arada. amatör eğlendirir.

1)bir kere yok inşaat işi yapıyor çok para kazanıyor, yok bakkalı var, bilmemne, bunlar yalan. inşaat işi bir gün batar bir sonraki gün o adam el elde göt götte kalır. sanki bana michelangelo amına koyayım. ayrıca muhatap olduğu kişiler inşaat işçileri, ustalar belediyeciler, tapu vs. yani dünyanın en pislik en ortamı leş işlerinden biridir inşaat. bakkallık falan o ne amk göt kadar yerde 10 saat otur.

halbuki hem güzel hem zeki 50 tane mini etekli hatunun etrafında fırfır döndüğü işlerde daha az paraya çalışmak kesinlikle daha keyifli. plaza şöyle beyaz yaka böyle. binada o kadar az erkek var ki diğer erkekler sırayla dönüyor karıları. hepsi de odtü, itü, boğaziçi sayısal bölüm mezunu; okumuş kültürlü.

2)fazla para kazanmak, ticaret, günahtır. kimse iki efendiye birden hizmet edemez. ya paraya taparsın ya tanrıya taparsın. zengin adam cennete girmeden önce deve iğne deliğinden geçer diye söylenmiştir.

günahta başarılı insanlar benim sinirimi niye bozsun? araplar, yahudiler bunu başarı sayıyorlar. ikisi aynı millet zaten.

sen kendin dürüst doğru bir hayat yaşa kardeşim boşver arapları yahudileri.

Çok para kazanıp zengin olan mühendisler de var, asgari ücretten hallice çalışanlar da.
Aynı bölümden, aynı sınıftan aynı dönemde mezun olan iki mühendisin bile yıllar içindeki gelirleri çok farklı olabilir.

Günün sonunda Mehmet Öz de tıp fakültesi mezunu, mahallemdeki aile doktoru da.
Konu tamamen vizyoner olma, girişimci ruha sahip olma ve şans faktörüyle ilgili. Ama insanın şansı da bir noktaya kadar kısmen kendinin oluşturabileceği bir konu. Evde oturup kös kös işte eve evden işe çalışan birinin böyle fırsatlar yakalama şansı, çevre edinen, organizasyonlara katılan, eğitimlere gidip kendini anlatan ve insan tanıyan birinden çok daha düşük.

Özellikle bizdeki mühendislerde çok var bu eksiklik. "Mühendisim ben, hem de XX Üniversitesi'ni bitirdim" diye geriniyorlar. Sonra da ben şu kadar para kazanmalıyım diyorlar, kendinden çok kazananlara hasetle bakıyorlar. Eeee napalım senin diplomanı? Sen insanlara ya da içverene ne vadedioyrsun? Ya da kendi işinse rakiplerden daha iyi olmanın sebebi ne?

İşte zengin olmanın sırrı burada yatıyor. Kendine ne kadar değer katabildiğin ve bu değeri ne kadar iyi faydaya çevirebildiğin önemli.

lol kanka hangi semt??

çok geçmiş olsun, gerçekten hangi semt?

alajahalsksj
Şu geldi aklima direkt:
m.youtube.com
Tam 10:00'da başlıyor senin olay

Burada ben sinir oldum, kim bilir sana neler olmuştur. Keşke açsalarmış kapıyı. Çilingiri ve komşuyu dava ederdin.

bu cureti tamamen kendilerinden buluyorlar. Muhattap olma.

Ahahhaja bu ne lan :) Oha yani

efsane duyurulardan biri olacak bu. lütfen silme.
yeni komşu görünümül yaratıklarla hayatta başarılar diliyorum sana.

Bence ev anahtarının bir kopyasını onlara verin. Arada bir kullanmak isteyebilirler. Böyle çilingir çağırmak filan çok masraflı olur onlar için.

sutlu nescafe +1

Yanlış anlamadım Di mi asjsjs
Karşı daireye yeni biri taşınıyor ve sizin balkondan taşımak daha kolay olur diye sizin evde olmadığınızı düşünüp çilingir çağırıyor. Tam dayaklık bak. Dövsen polis filan çağırsa bir de polis dövmeli bence bunları.

Geçmiş olsun hocam, benzerlerini günlük hayatta çok yaşıyoruz ama bu baya abartı olmuş, direkt dava açın, buna okey derseniz daha neler yaparlar tahmin edemiyorum

Sert konuşun.Bi daha muhatap olmasınlar sizle.Gerekirse şikayetçi olun.

Geçmiş olsun, bu kadar abartı olmasa da buna benzer bir durum yaşamıştım. Üst komşu balkonda asılı olan halısını benim balkondan geçilebilen sundurmaya düşürmüş. Kapıyı çaldı, balkonundan geçip alayım diyor. Ben yarı çıplağım, evde tek değilim, balkona geçilecek oda hiç müsait değil. Ev müsait değil sonra gel dedim. Ya hemen girip alayım çıkarım geri diyor. Yok müsait değil ev dedikçe hala hemen alır çıkarım diyor. Yaklaşık bi 4-5 kez ısrar ettikten sonra kapıyı kapattım direkt. Bu arada bu, bu komşuyla ilk ve son iletişimimizdi. Bu samimiyeti nereden buldu anlamadım.
Sendeki durum bu yüzsüzlüğün çok daha ötesi tabi.

Bazı insanlar gerçekten diğer tüm insanları kendi hayatlarındaki figüranlar olarak görüyor, herkes onlar için var olmuş, ne isterlerse yapabilirler gibi geliyor sanırım. Narsisizmle bağlantılı bir hastalık olsa gerek.

Siz çok kızmışsınız ama kusura bakmayın ben çok eğlendim. Elalem deliye, siz akıllıya hasret durumu olmuş.
Hadi komşunuz manyak onu anladık ama bu arada çilingir kapıyı açarken ya bir kolluk görevlisi ya muhtar en olmadı apartman yöneticisi ile açmak zorunda

bir yasima daha girdim. sinirlarim zorlandi su an.

Ben de bir apartmanın giriş katında yaşıyorum. Dairemde apartmanın arkasına bakan bir bahçe var benim kullanımıma ait. Salondan kapı açılıyor bahçeye. Ama ben hiç kullanmıyorum, pek de güvenli değil gibi geliyor, o yüzden o kapının önünde kitaplık vs var açılmasın diye. Çıkmıyorum yani. Bir gün üst kattaki komşu gelip bir şeyler sordu, cevap verdim. Bahçenizdeki otlar da uzamış, temizlesenize, dedi. Yok temizlemiycem dedim. "E kullanılırdı ne güzel" dedi. Bütün gün işteyim zaten, geldiğimde de kullanacak durumda olmuyorum falan dedim. E biz kullanırdık, dedi. Nasıl olacak o ben yokken, dedim. Ya bir anahtar bırakırsınız işte, ne olacak yani dedi. Ben de tersleyince bayağı bozulmuştu, evimin anahtarını istedikleri zaman bahçemi kullansınlar diye kendilerine vermediğim için.
Sizinki süpermiş.

sorusuyla cevaplarıyla efsane olmaya aday bir duyuru.

Bunlarla işin iş valla. daha ilk günden hırboluğa başlamışlar hiç acıma canlarına oku derim. laftan anlamazlarsa bi gece yarısı kapılarını çal, komşu olcaz madem beş dakikalığına karını versene de adama bak bakayım napcak tövbe tövbe lskgllgşsşdl

Bu arada şu müthiş tespit cidden diyanet takviminin cevabı
"Bazı insanlar gerçekten diğer tüm insanları kendi hayatlarındaki figüranlar olarak görüyor, herkes onlar için var olmuş, ne isterlerse yapabilirler gibi geliyor sanırım." ayyyynen öyle.

Bu arada semt/ilçe neresi aşırı merak ettim.

benzer şekilde olmasa da bende nerede ise her sabah bu şekilde her şeyi kendilerinde hak gören insanlara daha evimden dışarı çıktığım anda karşılaşıyorum, sinirden kendi kendimi ...., neyse insanlar bu hale nasıl gelebildi nasıl oldu bütün bunlar bir türlü bilmiyorum. allah sana kolaylık versin.

oha çok iyiymiş. şaka maka büyük terbiyesizlik diyecem de başka bi seviye bu

anten ya da kablo bağlama nedeniyle izin alıp girenleri anlarım da bu başka bir şey..
değişik bir şey, acayip bir şey, yok böyle bir şey.
Hatta çilingir ağır hipnoz altında bunları söylemiş olabilir.

Senaryosu yazılsa "absürd komediyi de iyice abartmışlar" denir.

Ama bence kızmadan önce bi düşünmekte fayda var, bunu düşünme sebepleri hırtoluk, cüret filan da olamayabilir.

Bu yapmak istediklerinin bir sıkıntı olmayacağını düşünecek kadar saf ve naif de olabilirler.

Hayır yani bundan nasıl korkmazlar, siz evde olmasanız ve bunu yapsalar, siz de sonradan "lan benim evde 11 tane bilezik, 34 tane yarım altın, 49 tane de çeyrek altın vardı. çalınmış hepsi" diyecek biri olsanız ne halt yiyecekler?

oha+1

tabi zaman gecti ustunden ama keske o sirada hic uzatmadan polis cagirsaydiniz.

yer görükle/nilüfer.
bu olaydan sonra sınav için şehir dışına çıktım ama nasıl çıktım bilmiyorum.

hahahaha iyi güldüm ha.
evinin kapısını açık bulsalar girip diş fırçanı falan kullanabilir bu tipler.
sen uyurken eve girip ödünç don falan alabilirler.
:) :)

bunun devamı gelecek hissediyorum. maceralarını ara ara yazsana buraya :-)
karşılaşınca napıyosunuz falan

windows95 +1

bana da öyle geliyor ki bu insanların eylemleri artarak devam edecek. Bizi habersiz bırakma.

Ya bu komşular ne oldu?

bende merak ettim şimdi. güncelleme alabilir miyiz acaba?

şehirdeki etkinliklere katılabilirsin, direkt konaklama değil de şehri gezdirebilirsin gelenlere, ilk etapta hemcinslerini (özellikle 2li 3lü erkek gruplarını vs.) misafir edebilirsin.

sonra kopup gidiyor zaten ev yol geçen hanına dönüyor.

bu arada tecrübelerim eskiye dayanıyor, 6-7 yıldır kullanmıyorum.

kadınsanız dikkatli olun. şu an herkes tinder gibi kullanıyor. 10 yıllık kullanıcıyım artık kullanmıyorum.

evinize ait misafirlerinizi nerede ne şartlarda ağırlayabileceğinizi açık seçik gösteren fotolar koymalısınız, gelecek olan kişilere neler sunabileceğiniz ile neler sunamayacağınızı açık seçik yazmalısınız, urgend couch vs. gibi forumlarda aktif yer almanız ve siteyi takip etmelisiniz.

birde insanlar gelip kalayım dedikleri gibi sizin insanlara gel kal demenizde gerekebilir.

Ücret ödeyerek verified accounta geçebilirsin yeşil tik alıyorsun

Verified yapmak mantıklı olabilir. Ancak hostlar için çok sorun olmaz sıfır yorum olması. Özellikle de zor host bulunan şehirlerde.

Profili doldurun, daha ayrıntılı yazın.

Size uygun gelen kişiyi direkt davet edin.

çok tırt bir şeye benziyor. gırgırdan hallice. 3-5 ay sonra perte çıkacak bir ürün için 750 fazla geldi. hakkı 300.

Daha paketi açarken bi tarafı kırılacakmış izlenimi verdi.

gerçeğinin oyuncağı, wifi olmayanı kendini şarj istasyonuna götürmeyeni almayın

amazon'dan direkt buraya kargolatsan daha avantajlı olur. (eğer türkiye'ye shipping kapalı değilse)

arkadaşın hem yüksek bir kargo bedeli ödeyecek hem de ürün gümrüğe takılacak ve kdv+gümrük işlem bedeli vs. ödeyeceksin. hem de amazon gibi bir şirket olmadığın için gümrük işleriyle kendin ilgileneceksin.

o zaman amazon daha mantıklıymış evet. bayağı yüksek bir deposit fee çıkarıyor ama, sanırım iade ediyormuş vergi daha az olursa, bu konuda bilginiz var mı?

amazon deposit fee cikariyorsa odeme ekraninda, urun kapina kadar gelecek ve sen bir seyle ugrasmayacaksin. (ek belge isteyebilir ups cok nadir de olsa, mail atarsin)

eger gumruk vergisi ve harclar odediginden az cikarsa arta kalani amazon sana iade eder, eger fazla cikarsa fazlasini amazon oder.

yanisi, amazon'a urun bedeli+deposit fee+kargoyu odedigin zaman max o bedeli odeyerek urune sahip olursun. gumruk az cikarsa -ki sanmam- bi kisim iade alirsin.

arkadasin gonderirse kallavi bi kargo parasi cikar. ups falan 100-200 usd'ye gonderiyor.

anladım, çok teşekkürler;)

script ile eklenebiliyordu o olay ama kaybetmişim scripti. kısayol olarak ctrl+1 yada ctrl+alt+0 belki hızlı işini görmeye yardımcı olur.

www.computerhope.com
yok galiba.

* If you want to zoom to 100% after opening a document press the Ctrl+0 (zero) keys to zoom into the full size of the window.

@mr goognick;

@kobuzchu kiz;

öncelikle teşekkür ederim her ikinize de.

bu yüzde kısmı tam olarak neyi ifade ediyor?

mesela ben, 25x8 cm'lik yeni bir sayfa açtığımda, %50 olarak görünüyor sol alt kısım.

%100 olmaması çıktı alınırken kağıt ölçüsü açısından bir sıkıntı yaratır mı?

orası sadece çalıştığın görseli ekranına sığdırmak için (zoom in - zoom out)

baskı kısmıyla bi ilgisi yok.

Bulunur. Ancak vpn, bilgisayar, internet bağlantın falan seninle ilişkilendirilemeyecek şekilde olursa ve işlediğin suç da mesela birilerinin anasına bacısına küfretmek ise pek tenezzül etmezler. Fakat büyük suçlar işlediysen ve işlemeye devam ediyorsan, artık o kedi fare hikayesi gibi, bir yerde hata yaptığın an ensene çökerler. Ama öyle düz vpn + gizli mod falan hiç güvenme...

Hocam sistemin çalışma prensibini öğrenmek için soruyorum aslında nasıl buluyor ki internet kafedeki bilgisayarı kullanmak gibi değil mi?

Yok öyle bir şey.

TOR kullansan bile isteseler bulurlar seni. İşlediğin suçun ne olduğuna göre ertesi gün de tepene binebilirler, altı ay sonra da.

İnternette hayalet olmak o kadar kolay değil. Edward Snowden'i NSA'yı bi araştır istersen.

vpn firmasi baglandigin ip'yi paylasiyor yetkili merciyle.

(gizli sekmenin bi esprisi yok zaten)

Deep web olayı yalan o zaman

deep web teknik olarak daha başka bir şey. domain sistemi kendine has siteleri var. ama teknik olarak istenirse deep web'te takılan biri de yakalanabilir.

tor browser'dan başlayarak araştırabilirsiniz.

ne yaptığına bağlı. uyuşturucu kaçakcısı ve benzeri illegal bir suç içersindeysen fbi buluyor valla onların yalancısıyım. deepweb'teki insanları bulabiliyorlarmış. hatta geçenlerde yaptığı açıklamalarda bitcoin üzerinden yapılan aktarmaların şifrelerini çözdüklerini iddia ediyorlardı. okuduğum bir haberde tor üzerinden bir glitch mi bug mu tam bilmiyorum bir hata üzerinden kullanıcının gerçek ip'sine ulaşmışlar ve anında enselemişler.

gizli mod sadece cookiesleri kaydetmiyor. internetteki anonimliğini korumaz. insanlar genelde cinsel içerikli şeyleri izlemek için kullanıyor:P

Hocam reddit'te yazıldı, o çocuk istismarı şebekesinde yakalananlar, gidip de exchange'lerden kendi kredi kartları ile bitcoin alıp sonra da şebeke içinde alışveriş yapan tiplermiş. Yani en dangalaklarını yakaladılar.

Öncelikle Gizli Pencere modu sadece girdiğin sitelerin içeriklerinin lokalde kaydedilmesini önler, girdiğin sitelerin css, js, imaj ve içerikleri cashe'de tutulmadığı için birisi gelip bilgisayarını kontrol ederse girdiğin yerleri göremez, Session'lar normal oturumda olduğu gibi tutulmaz böylece farklı session açılabilir vb bunu geçelim.

VPN olayına gelince, VPN bir vekil sunucudur, bugün bir internet sitesine girmek istediğinde o sitenin adresini yazdığında sana en yakın DNS sunucuya gidip ben bu adrese girmek istiyorum bana yardımcı olur musun diye sorarsın aslında, DNS sunucu da al bu sitenin IP adresi seni yönlendiriyorum der, eğer o site devlet tarafından yasaklanmış ise, kusura bakma birader sana o sitenin io adresini veremeyeceğim gbii seni oraya yönlendiremem de hadi başka kapıya der.

VPN kullandığında ise Sana en yakın DNS sunucuya gitmek yerine VPN' üzerinden çıkış yaparsın o seni yönlendirir, VPN için herhangi bir yasaklama söz konusu olmadığı için buyur birader diyerek seni yönlendirir. Ayrıca VPN sana özel bir tünel açar yani sen aslında doğrudan o siteye gitmek yerine VPN sunucu üzerinden çıkıp gidersin bunu tıpkı birden fazla bilgisayara çıkış sağlayan Proxy Sunucusu olan iş yerleri gibi düşünebilirsin çıkarken Proxy sunucu IP adresi üzerinden çıkarsın VPN'de de sana özel tahsis edilmiş IP adresi üzerinden çıkış yaparsın sana özel bir . tünel açılır girdiğin site senin gerçek IP adresini göremez (!) ama, işte aması var;

VPN sunucuya çıkarken de sana hizmet veren IIS'in ağını kullanırsın doğal olarak IIS dilerse senin VPN üzerinden dolaştığını takip edebilir, eğer çocuk pornosu gibi ağır bir suç işlemek nedeniyle bunu yapmışsan yasal yollarla o VPN sunucusu ile iletyişime geçip bu adam senin üzerinden bir şeyler yapmış de bakalım nerelere girip ne boklar yemiş diye sorabilir.

Gelelim Tor'a Tor'da işler daha da karmaşık hale getirilerek ağ yumağı denilen bir sisteme dahil olursan nereden girdiğin nereden çıktığını takip etmek zordur ama önünde sonunda onda da takip edilmek imkansız değildir sadece daha zordur.

sarı olanda Türbin Aparatı yok (genelde en çok kullanılan o başlık zaten).

ayrı olarak alırım derseniz de aynı fiyata geliyorlar hemen hemen.

Cinetic olanından alın yoksa filtre temizlemeniz gerekir.
Ben cinetic big ball animal pro 2 kullanıyorum filtresi yok başlıkları tam. Tavsiye ederim.

Ben de cinetic big ball animal pro kullanıyorum. Memnunum. Yalnız biraz gürültülü.

abd gumrukte aninda indirirler onu. akrabaniz malzemeleri orada bulup yapmaya calissin.

@ubi hocam ürün legal bir şey, yani daha önce arkadaşlarım ve annem giderken yanlarında götürdüler sorun olmadı. Sorun olabilecek bir ürün değil bunu bildiğimden zaten rahatım.
Ayrıca ürünü türkiye' den direk yollayan web siteleri de var ama adamlar fiyatı çok yüksekten çekiyorlar.(tabi bunda doların da etkisi var)

tanıdık olmadıktan sonra yiyeceği kimsenin alacağını sanmam. 1 muz için 3 saat bekletip 6 tane valizi didik didik arayan adamlar bunlar. evet çok fazla yiyecekle giren insan var eyvallah da yakalanıp ceza yiyen tanıdığım da var.

ürünün ne olduğu belli değil tam olarak. bu bir kere sorun. ne belli havaalanında bu uyuşturucu demeyecekleri? ne olduğunu tam olarak yazın da bilinsin.

parayı öncen mi havale edeceksiniz? yoksa gidecek olan kişi teslim edince mi? önden havale edecekseniz dolandırılma ihtimaliniz var. yok sonradan havale edecekseniz, ne belli edeceğiniz?

yani tanımadığınız biri size böyle bir teklifle gelse ne dersiniz allah aşkına. azıcık izanlı, azıcık makul olun ya. sanki şehirlerarası otobüsle turşu taşınıyormuş gibi muamele etmişsiniz. içinde fda tarafından sakıncalı bulunmuş bir madde olsa al başına belayı.

abd'ye asla başka birinden alacağım yiyecekleri taşımazdım. kendi taşıdıkların için bile form doldurup yüz binlerce soru soruyorlar, bavulları açıp tarıyorlar falan. yanlış anlamayın ama o kavanozlarda neler neler olabilir yani. kendine güvenen yapsın askdj.

edit: editli kısmı şimdi okudum.

herkese teşekkürler sağolun. Ürünü türkiye'de yurtdışına satış yapan firmadan aldım. 24 TL lik ürüne 200 tl ödedim ve artı olarak kargo. En azından komplo teorilerine falan dinleyip sinirimin bozulmasına gerek kalmadı.

bu ceza banan erden kesilmiş fotoğrafını falan nasıl bulurum?

66004 kesildiği yer diyor. bunun tam notkasını nasıl sorgulayabiliyoruz?

onlineislemler.egm.gov.tr
şuradan oluyo mu? google'a yazdım da bu çıktı. sen de bi öyle arat istersen.

bu cezayı nereden yediğimi ve fotoğrafını vs. içermiyor.

sadece eds kamerası kodu koymuşlar

O kodun hangi noktadaki eds'ye ait oladuğunu bulursan neden ceza yediğini anlarsın, paraya bakarsak hız limiti aşımı.

Büyük ihtimal koridor eds uygulaması, çok dikkat etmek lazım.

Ceza zaten fotoğraflı ve radar bilgileriyle size posta edilecek, e devlette yeni gördüyseniz bir iki hafta içinde gelir.

Muhtarınıza sorun ona teslim etmişlerdir, edilmemişse her hafta sorun ki indirimi kaçırmayın.

ben emniyete gidip kendim öğrenmiştim, ama cezanın üstünden baya baya geçmişti. postayla gelmediği için gitmiştim yıllar önce. geçmiş olsun.

E devlette cezanın hangi maddeye istinaden kesildiği yazıyor normalde

konu hakkindaki isyanim ve yanitlar icin : www.eksiduyuru.com

abi cezanın niye kesildiği yazılmış zaten.

ama ne lokasyon bilgisi var ne fotoğraf.
nassıl yedim bu cezayı anlamış değilim.

bana fotoğraf tebliğ etmeleri gerekyior.
mobese kamerası kodu vermişler, hangi mobese oldugunun bilgisini eşleştirebileceğimiz bi db yok.

gerçekten çok ilginç ya.

böyle saçma bir ceza bende yemiştim.

ankara'dan eskişehir yönüne doğru en sol şeritte 110-115 ile gidiyorum. bir süreliğine müziğe kaptırmış gidiyoruz. arkayı da o süre zarfında 3 uzun arkadaş oturduğu için göremiyorum. yani dikiz aynasını görmüyorum. ama bu durumu farketmiyorum bile. neyse bir kornalar patırtılar filan. bakıyorum yan aynaya. polis arkamda kovalıyor gibi geliyor. el yapmalar vs. neyse çekiyorum kenaya yavaşça. bir şey olacağını düşünmüyorum. lakin polis diyor ki. sol şerit ihlali sebebi ile 488 yazıyorum. dur hop aman bıdı bıdı öğrenciyim mık mık derken 230 tl'ye gönderiyor beni. şaşırıp kalıyorum.

www.ikea.com.tr

bu islerden anlayan bir marangoz yapar ama pahaliya patlar. hazirini bulmak daha uygun olur

İlla bankada para görmek isterler üstelik döviz vs hesabı da değil kullanılabilir tl hesabı görmek isterler. Orada ne harcayacaksınız, konaklama vs nasıl döndüreceksiniz görmek istiyorlar.

konaklama ve ulaşım prepaid olsa bile hesapta para gösterseniz iyi olur.

maaşlarınızın çok üzerinde bir miktarı tek seferde girdi yapmayın ama. o şekilde olunca daha negatif bir etkisi oluyor.

Hesapta para gösterme dedişi şu şekilde;

Maaşınızın yattığı gün önce birinizin parasını çekin diğerinin hesabına yatırın ve son 3 ay dökümü alın

Sonraki ay da diğeri için aynı işlemi yapın

Sorun olmaz

Ben hep öyle yapıyorum

8-10 shengen’im var

kullanacaginiz duruma göre ikisinin artilari eksileri var.

aksamlari film dizi icin kesinlikle projeksiyon.

82 inç tv oled ya da led bile olsa projeksyonu yer bitirir.

eğer vampir olsanız bile ve gündüz hiç tv izlemem gerekmiyor hep hava kararınca izlerim diyorsanız aldığınız projeksiyonla dünya kupasını gündüz vakti izlemeye çalışırken görürüm sizi.

ekstrem örneği adilik olsun diye verdim ama gündüz bir şey HİÇ izlemiyorum dediğim bir zaman olmadı hayatımda. mutlaka gün geliyor gündüz de izliyorum. ve projeksiyon bunu önlüyor. kusura bakmasın.

projeksiyonun diğer eksileri: ampul olayı, ses kalitesi genelde düşük olması, aktif soğutma ihtiyacı, mesafe gerektirmesi, tavana monte gerekliliği, oraya elektrik data vs götürme gerekliliği, akıllı projeksiyon pek olmadığı için ayrı bir cihaz bağlama ihtiyacı: misal netflix için ayrı bir cihaza bağlamak gerekmesi. aynı zamanda tv yayınını nasıl alıyor? uyduya bağlama ihtiyacı. daha devam edeyim mi bilmedim?

@ozdek

kadar kötü bakmiyorum ben. tv her halukarda daha pratik lafim yok ama projeksiyon saydigi kalemleri abartacak kadar dertli degil.

tvye data elektrik götürüyoruz sonucta. projeksiyonda bir kere yapilacak bu islem zaten. ben her seyi kendim yaptim 1-2 saat sürdü sadece her seyi ayarlamak. tv icinde neredeyse ayni süre harcanacak. duvara monte/sabitleme etmeden tv kullanmak sacmalik yani.

ampül ömrü sikinti gibi ama cok degil, cogunda standart kullanimda 4 bin saat ömür var, eco ile 8-10 bine cikiyor cogu zaman.

4 bin saat kullanimi yapamadan alet eskiyecek zaten. en kötü durumda ampülleri eskisi gibi degil, orjinal ampüller 100-150€ arasi. bedava bu ürünler icin bence.

projeksiyon zevk isi biraz, tvden ayni zevki kesinlikle alamiyorsunuz. tv ise cok pratik oluyor, gündüz kullanimi daha rahat.

projeksiyon için yakın atım bir cihaz bakıyorum zira tavanı falan delesim gelmiyor, oraya elektrik ve data götürmek sorun olacak..

Projeksiyon için Epson LS100 var gözüme kestirdiğim 15k fiyatlı
Ses için Bose Acustimass 10 baktım 10k da orası
Perde için Prolyte bakıyorum o da 2.5k

burası toplam 27k yapıyor, tabi amfi henüz bu fiyata dahil değil. tahmin ediyorum 31-32k gibi bir rakam ortaya çıkacak..

bu fiyat aralığına Sony'lerden 85" 4k bir tv alınabiliyor. tabi ses sistemini egale ederek düşününce..

bilemedim..

tv her türlü alır. gece-gündüz perdeye duvara ihtiyaç duymadan izlersin. görüntü kalitesi iyidir. projeksiyon gibi fan sesi yoktur. daha uzun ömürlüdür vs vs saymakla bitmez

Ben kesinlikle 82" TV alırdım. Şu an 75-inch tv kullanıyorum evde, maç film dizi vs izliyorum. Güzel bir ses sistemiyle harika oluyor. 82 daha iyi olur eminim.
Projeksiyonu oldum olası sevemedim.

ls100 full hd degil mi :(

onun yerine w1700 alip, duvardan gizli kanalla tavana koyardim ben olsam. ugrastirir ama 1 gunluk is. kisa atim cihazlara sicak bakamiyorum nedense.

bluetooth protokolu yeni nesil bi amfiyle de tum iletisimi kablosuz hale getirip tertemiz bir sistem kurulabilir. (apple tv zaten projeksiyon cihazinin ustunde yasiyor, ona ayrica bi yere gerek yok)

itü'de okuyan herkesin çağdaş olduğu kanaatine nereden vardık?

anlaşılması mümkün olmayan kısmı hangisi onu anlayamadım?

arkadaş itülü olup hayal dünyasında gerçekleşen bir eylemi de yazmış olabilir veya olayı gerçekleştirip hayalinde itüden mezun olmuş olabilir. hatta her ikisi de yalan olabilir, internet bu. her okuduğumuza bu kadar kafa yorsak başımızda saç kalmaz.

bugün milletin iq'su mu düştü ne olduysa biri kardeşinle mi evlendin diyor, diğer ben hiç kalp krizi geçiren görmedim yaygın değil mi diye soruyor. ilginç.

anlatan para verip camı çerçeveyi indirtmiş, sonra da adamın nasıl kızdığını görmeye gitmiş işte.

77 sulalemi bacak omuza yapıyordu -> sinirden bütün sülaleme cinsel içerikli hakaretler ediyordu

itü mezunu olduğuna emin misiniz? :D

ettirdi > ettiydi
100er tl verdi'm'
iceride > iceriye
77 sulalemi bacak omza yapiyordu > 7 sulaleme kufur ediyordu

araya da 3-4 tane virgul serpistirilirse tamamdir.

anlatıyorum.

şimdi bir dükkan sahibi varmış. sözde itülü arkadaş da bu dükkanın önünü işgal ediyormuş. dükkan sahibi de doğal olarak bıdı bıdı ediyormuş. sonra birgün itülü arkadaş sokaktaki çocuklara 100'er lira vermiş ve geceleyin dükkanın camlarını kırmalarını istemiş, çocuklar camları kırdıktan sonra üstüne dükkandan içeri bok da atmışlar. tabii o zamanlar kamera az olduğu için kimin yaptığı belli olmamış ve adamın dükkanı toparlayıp temizlemesi 2 gün sürmüş. neyse efendim itülü arkadaş olayın ertesi günü adamın halini görmek için dükkana gitmiş, gittiğinde de adam "bunu yapanın 7 sülalesini şey edeyim" diye küfür ediyormuş. yani itülü arkadaşa küfür ediyormuş bilmeden :) ama şimdi olsa yapamazmış, her yerde kamera olduğu için anlaşılırmış. djjdjdjjs

tahsil cehaleti alir, eseklik baki kalir.

itü'de .ok arkadaşım var daha kötüsünü de yazarlar.

bilader allah senin yardımcın olsun sen ölmüşün toprak atanın yok vesselam...

Bu aciz halinden allaha sığın töbe ve tevekkül et

son paragrafta cevabi vermişsin zaten. sürekli benzer kültüre sahip ülkelerde gezmek bir süre sonra 'eee ne ki yani' duygusu oluşturabiliyor. sosyalleşerek bunu aşabiliyorsun ama sen onu yapmak istemediğin için dediklerinde haklısın.

senin çözümün amerika'da da değil mesela. orada da bu duyguları yaşarsın. asya-afrika-güney amerika senin ilacın :)

boşver kanka seyahat meyahat bozar adamı. hem düşünsene havaalanına gidiş gelişi, uzun pasaport ve bagaj kuyruklarını, rötarları aksilikleri soğuğu yağmuru..çağır hatununu eve mis gibi takılın!

geçmiş olsun, ruhun ölmüş. bence de evde otur hocam, boşa masrafa giriyor seninki. sen bu tavırla aya gitsen "ee zaten görüyoduk bunu dünyadan dümdüz gri yer" der mekikte beklersin.

instagrama fotoğraf ekliyorsun işte başka bir olayı yok gezmenin
3 gün bir şehre gittin diye fazla beklentiye girmeye gerek yok

Yazdiklariniza bakilirsa seyahat etmeyi pek sevmiyorsunuz, sevmek zorunda da diilsiniz, nedense son yillarda herkes seyahati sevmeli gibi bir kanun var (bu arada ben cok seviyorum, seyahat etmediğim zamanlarda bir sonraki seyahatimi dusunuyorum ve hayal ediyorum)

Kendi adima sehirlerde sokaklari, insanlari izlemeyi seviyorum en cok, farkli bir yerde olmak bile basli basina ruhumu tatmin ediyor.

Dogasi guzel yerlerde dogayi izlemek ve fotograf cekmek hosuma gidiyor, yazin seyahati hic sevmem (anca golgede yatmali) kisin da yagmur camur olmadikca cok usume problemim yok,o nedenle park bahce, cicek bocek beni mutlu eder.

Tipik turist aktivitelerini de seviyorum, aptalca oldugunu bile bile bir duvarda elimi 360 derece dondurmeye calismak, bi cesmeye bozuk para atmak bana eglenceli geliyor.

Daha once kitaplarda okudugum, filmlerde dizilerde izledigim yerlerde bulunmak bana zevk veriyor.

Yolda olma halini seviyorum, ozellikle tren yolculuguna bayilirim.

Aslinda bakinca yukarida yazdiklarinizdan cok da farkli bir sey yapmıyorum ama bu dediklerin bana zevk veriyor.

Bence sorun bahsettigim dayatmada, herkes seyahati sevmek zorunda degil. Eksikligini de hissetmiyorsan evde otur ne sakincasi var.

vizyon dediğimiz şey tam da bu işte. sende yok ondan baboli.

evde çekirdek kola akıt gitsin.

Bu kafayla, her boka bir kulp bularak hiçbir şeyden keyif alabileceğini sanmıyorum. Güney Amerika ya da Asya da farklı olmayacak. Yine müze, manzara, eğlence mekanları falan olacak.
Madem aksiyon istiyorsun, safariye falan git dicem ama belli ki sen ona da 2 saat sonra "ya anladık işte aslan kaplan amk" diyeceksin. Boşver otur çayını iç.

Ben tarihi yerleri gezerken zevkten dört köşe oluyorum mesela. Bambaşka kültürler, yaşantılar varmış lan bizim gördüklerimizden diyorum ve aşırı ilgimi çekiyor. Müze falan gezerken bu tarz düşünürsen belki biraz daha ilgi çekici olabilir.

millet de bir şey yapmıyor pek. dediklerini veya azını yapıyor.

ben mesela farklı yerde olmayı seviyorum. bir şey yapmasam bile 2 gün paris'te olsam önümüzdeki günden itibaren bana iyi gelir. ama herkes sevmek zorunda değil.

enerjin düşük bence senin, tempolu yürüyüş yap ya da kapalı havuzda bol bol yüz bol bol taze meyve suyu içi kelle paça karışık çorba falan iç. sonra gezersin önce enerjini yükselt.

aslinda gezmek zorundaymisiz gibi bir algi olustu sosyal medya etkisiyle. keyif almiyorsaniz gezmeyin. bir anlami yok ki oyle.

ote yandan bahsettiginiz durumlardan keyif almiyorsaniz neden keyif aliyorsunuz? cunku bu durumda yasadiginiz yerde de cok keyifli bir hayatiniz olmaz. yani durup beni ne mutlu ediyor diye dusunmek lazim cerceveyi genisletip.

bana yurtdisinda gordugum her sey muazzam geliyor. farkli insan yuzleri, farkli diller, bambaska yemekler, aliskanliklar, gormedigim meyveler, agaclar...

bir de bir hobiniz varsa, atiyorum ata binmek, onu farkli ulkelerde gerceklestirmek keyif verebilir.

avrupa hep aynı evet. tokyo'ya falan git belki seversin. seyahat etmeyi sevmiyorsan da kendini zorlama.

surekli benzer yerlere gitmissin anlasilan ama o bile keyif verici aslinda... dedigin gibi baska yerlere gitme vaktin gelmis senin ama onlar da cok mutlu etmeyebilir seni; hayata karsi tutumunu degistir bence :)

genelde 5-8 gun arasi ayni sehirde kaliyorum ben. hem cok bilindik yerlerini geziyorum, hem de sehrin icinde kayboluyorum; sehir ici yuruyorum bol bol ve kesif yapiyorum. yemekleri bilindik ve turistik yerlerde degil halkla konusup ya da yuruken kesfettigim local yerlerde yiyorum, iciyorum. ayrica sehre yakin guzel yerler varsa da sabah erkenden cikip tren,otobus ile tum gun pass alip, gezip dolasip geliyorum merkeze.

her seferinde de cok keyif aliyorum seyahatlerimden :) asya tarafini deneyebilirsin, doga olarak cok daha muazzam

"bilader allah senin yardımcın olsun sen ölmüşün toprak atanın yok vesselam...
Bu aciz halinden allaha sığın töbe ve tevekkül et" +1

anaaa :D
kız vizyonsuz musun?

müze geziyorum, her şeyi anlamak zorunda değilim bir sanat eserine bakınca tarihinden estetikten etkilenmem de yeter. ayrıca böyle şeyler zamanla gelişir. hiç gitmeyip hiç ilgilenmezsen nasıl bakış açısı kazanacaksın sevmezsin müze falan tabi.

bit pazarlarını, sahafları geziyorum.

özel yemeklerini/içeceklerini/tatlılarını falan deniyorum.

o şehre özel bütçemin el verdiği cafeleri deniyorum.

ilgi alanımın olduğu bir etkinlik varsa; konser tiyatro falan onlara bilet bakıyorum önceden.

online platformlardan birileriyle tanışıp buluşuyorum, bişiler içiyoruz, geziyoruz falan.

hediyelik eşya bakmıyorum, onun yerine türkiyede olmayan ya da pahalı olan yiyecek/içecek alışverişi yapıyorum marketlerden ve kapanış.

Duyuru komik cevaplar ondan da komik, gülmekten okuyamıyorum. :))

Hakikaten kendinizi bir kontrol edin ölmüş olabilirsiniz.
Ben bu kadar hayattan zerre zevk almayan ve memnuniyetsiz birini görmedim.:)

Ben olsam yeni bir yer görüyorum diye sevinçle gezerdim ki yurtdışına çıkma ihtimal ve imkanım yok.
Dediğiniz yerlere gitmeyin tamam kafe, müze vs sıkıcı diyelim.

Çıkın sokaklarında kaybolun, insanlarının içine girin vakit geçirin bazen dil bilmek gerekmiyor insanları tanımak için, yemeklerini keşfedin.
Çocuklarını görün onlarla vakit geçirin. Aslında yapılacak o kadar çok şey var ki.
Starbaksa gidip tabii ki mutlu olamazsınız.

sevişmek de belki bu anlarda ilaç gibi gelebilir.

Sevmiyorsanız seyahat etmeyi, etmeyin. Bence insanları bu konuda “itelemek”, seyahati övmek etmek çok saçma. Instagram’da havalı dursun diye gezeceğinize evinizde istediğinizi yapın. Aptalca bir zorbalık yapılıyor bu konuda. Herkes gezmeyi, yeni yerlerden zevk almayı “görev” ediniyor. Saçmalık.

Sorunuza gelince, merak ettiğim yerleri geziyorum, orayla ilgili planlarım oluyor gitmeden önce. Spontane bir geziyse, en güzel barlarına giderim, daha turistik olmayan yerleri de keşfetmeye çalışırım. Gidip sokaklarında aylaklık da yaparım, insan izlemek hoşuma gider. Bit pazarlarına giderim. Varsa ilgilendiğim bir müzesi, oraya kesinlikle gitmeye çalışırım. Müze gezmeyi severim zaten, arkadaşlarımla buluşup da gezerim kendi yaşadığım şehirde.

Dağ-taş, tırmanma beni zorladığı için ayrı bir zevk alıp gezerim. Bisiklet sürerim. İnsanlarla iletişime çok kapalı gözükmemeye çalışırım. Zaten yalnız seyahat ediyorsam, kesin oradakilerle uzun-kısa muhabbete girerim. Tavsiye alırım. Bunlar bana yük değil.

Sırtımda çantayla epeyce dolaştığım bir vakit, yatağımı özlediğimden bir iki ay seyahat etmemiştim. O sırada bana spontane gelen bir teklifi kabul edip Amsterdam’a gittim ve çok da zevk alamadım oradaki gezimden mesela. Yük geldi bana, modum düşüktü. O günden beri asla istemediğim yola çıkmam, belki evde oturup film izlemek daha iyi gelecektir bana. Gezmek için gezmem.

walmarta git şişko arabalarına bin gezin, tam senlik aktivite.

www.youtube.com

bu video geldi aklıma :)

çok bir beklentiye girmeye gerek yok, çok abartılacak büyülenecek bir durum yok, oralar da yaşanılan yerler, insanlar normal olarak yaşıyor.
Farklı şeyler görmek ilgi çekicidir. Mesela yolda yürürken sıra dışı bir insan görürsen ilgini çeker, aynı mantık, sıra dışı şeyler görüyorsun ve ilgini çekiyor. Nerede olduğunu sorguluyor kafa, kendini sorguluyor, insanları sorguluyor, memleketini sorguluyor, karşılaştırıyor, yeni fikirler ediniyorsun. Ne kadar sıra dışı ise gördüğün gittiğin yer o kadar derin bir şekilde yaşıyorsun bu tecrübeyi.
Herkesin gittiği yerlere gitmekte korkulacak bir şey yok.
Mesela endonezya ya gittim, motosiklet kiraladım ve rastgele dağlara köylere kökledim 5-6 ay kadar önce. Çok sıra dışı bir tecrübe, çok değişik kafası var. İnsanlar gidiyorlar, atıyorum bilmem ne dağında gün doğumunu izliyorlar bali adasında, bunu yaşamak çok sıra dışı, insanın kafasını açar, farklı bir tecrübe.

Tabi seyehatin %100 ünde bu kafada olmayı beklemeyin. Seyehat etmek aktif olmak demek, gidip otel odalarında bol keseden karın şişirmek içmek sıçmak falan bunu seyehat etmek olarak değerlendirmiyorum, o farklı bir şey. Ne kadar yorulursanız o kadar çok experience yaşarsınız.

Özet geçmek gerekir ise ilgini çeken bir coğrafya / toplum da ilgini çeken tecrübe ( experience) ler kovalayacaksın ve oralara gideceksin ki bu hoşuna gitsin.

Sizin gibi biriyle kazara gezmeye çıkmam umarım.

İlgimi çeken konularda ne varsa onu yapıyorum. Gitmiş olmak için müzeye ya da tarihi bir yere gitmem. Sıkılıyorum. Genelde doğa ile ilgili yerleri seviyorum. Park bahçe köy kasaba gezmek gibi.

Club cafe gitmem. Sevgilimle gezerken yemek yemeyi vakit kaybı olarak görürdük. En hızlı şekilde halledip yola devam ederdik.

Alışveriş çok yapıyorum. Paramı bitirmeden gelmeyi sevmiyorum. Sadece bardak altlığı gibi standart şeyler değil gittiğim yerin butiklerini çok gezerim.

Birde çıkıp rastgele gezmeyi seviyorum. Çok kayboldum ama çok güzel yerler buldum.

Genel olarak depresif ve mutsuz bir ruh haliniz olabilir. Bazen bir yerden sonra insan her şeyden sıkılabiliyor. "Ee ne oldu ki şimdi?" moduna girebiliyor. Eğer sizde bu durum yoksa gezmeyi sevmiyorsunuz demektir. Sevmek zorunda değilsiniz zaten. Sevmiyorsanız yapmayın, sevebileceğiniz farklı şeyler bulun kendinize. Burada size laf sokan tiplere de takılmayın.

Bu saydiklarindan keyif almiyorsan deniz tatili yap. Plaji, denizi güzel olan ülkelere gidip denize girer, yemegini yer uyursun.

Ona da "Ee noldu suya girdik ciktik simdi!" diyorsan gercekten ölmüssün dostum :D
O zaman seyahat etmemelisin.

Sorun olaya tersten yaklaşıyor olmanız, herkes x ülkesine gidiyor ben de gideyim diyorsunuz, gidince de rutine düşüyorsunuz. Önce ilginizi çeken bir şey bulun, bu ilginç bir yeri görmek olabilir, adrenalin aktivitesi olabilir, çok istisnai yöresel bir aktivite olabilir, belli bir yemek olabilir, karşı cins olabilir, bir şeyin eğitimini almak olabilir, sevdiğiniz bir muzisyenin konserine katılmak olabilir vs. vs. o şeyi bulunca da hangi ülkedeyse oraya gidin. Bu yer belki küçük bir kasaba da olabilir. Aklınızda şu an bir şey yoksa keşfedene kadar gitmeyin zaten. Seyahat etmek Paris'e gidip fotoğraf çekilip instagrama koymak demek değil, hatta bundan daha berbat bir seyahat düşünemiyorum.
Yazılmış zaten herkes seyahat etmeyi sevmeyebilir, tatilde seyahat dışında aktiviteler de yapılabilir.

herkes seyahat etmeyi sevmiyor, siz de sevmek zorunda değilsiniz. bir kenara gidiş dönüş bileti diğer yana 20-30 kitap koysam, hiç düşünmeden kitaplara sarılacak bir arkadaşım var benim. yemeğe düşkün, tüm seyahat planlarını buna göre yapan tanıdığım da var. insanlar çeşit çeşit, zevkler de öyle. biri diğerinden iyi demek anlamsız.

ben ne yapıyoruma gelirsem, farklı yerler görmeyi seviyorum. aklımda kalan bir müze için ikinci kez seyahat ettiğim şehir de var, gidip en ünlü müzesine gitmediğim şehir de. gitmeden vaktim varsa blogları okurum ama genelde kafama göre takılıyorum. hava çok soğuk değilse yürüyerek gezmeyi, ilgimi çeken sokaklara dalmayı, yerellerin takıldığı kafelerde oturmayı seviyorum.

5.60

6.20

5.8

6.40

Aralık 2019: 6.05-6.20 arası

silme duyurunu

6,13

edit: 5.80'lik ilk tahmini update ediyorum 6.15

5.50-5.70 arası

Arkadasimin cocugunda da ayni problemler vardi.

Laktoz alerjisi testi yaptirdiniz mi?

Çocuklarda mide ile yemek borusu arasındaki bölüm gelişmesi birkaç yıl alabiliyor ve buna bağlı bazı bebeklerde kusma sık olur. Eğer fışkırır tarzda bir kusma yoksa fizyolojiktir. Fışkırır gibi her beslenmeden sonra oluyorsa mide çıkışında darlık açısından ultrason gerekebilir. Normal dedilerse çocuğu doktor doktor gezdirmeye gerek yok.

3. ayina kadar bizimki de fiskirtarak kusuyordu. (ozellikle 3. ayinda, oncesinde o kadar yoktu).

midesindeki acikliga baktilar ultrasonla normal dediler. sonraki aylarda kesildi kusmasi zaten.

gazi da zor cikiyordu.

reflu yastiklari var onu mu deneseniz?

bir de doktor yatar pozisyonda degil de biraz dike yakin emzirmeyi onermisti. yedikten sonra da 10-15 dakika o pozisyonda tutun demisti. (tabi bizimki durmuyordu o ayri :D

laktoz intolerans gibi görünüyor. memeyi kesip 1-2 gün mamayla beslendiğinde ne olacak acaba merak ettim.

anne sütünden de rahatsız oluyor muydu ya laktoz intoleransı olanlar? bilemedim.

Fışkırır tarzda kusuyor. Laktoz alerjisi testi yaptırmadık istemedi hiçbir doktor. Reflü yatağında yatıyor. Reflü için mama önermişti doktor anne sütünün yetmediği durumlar için. Onu da kusuyor. Böyle ağız kenarından akma değil. Peynir gibi kusuyor afedersiniz.

Kalbine baktirin bence bazı doğuştan kalp rahatsızlıklari ya da alcapa gibi doğumsal anomaliler doğum sonrası standart muayenede farkedilmeyebiliyor ve belirtileri gaz ve kolik ile benzesiyor. Varsa erken teşhis çok onemli bir şey yoksa da emin olmuş olursunuz.

İlk 2 satırdan sonra reflü olduğu anlaşıdı zaten.
Yattığı yatağı 45 derece eğimli hale getirin.

sakin olun, gayet sık görülen bir durumla karşı karşıyasınız.

bebeği dik konumda emzirin, az az sık sık besleyin, beslenmeden sonra bir süre dik tutmaya çalışın, yattığı yeri eğimli hale getirin vesaire.

zamanla düzelecektir.

hekim istiyorsaniz yıldız perk'e gidebilirsiniz iyi hekimdir. istanbul fenerbahcede. biz aile olarak gidiyoruz hep memnunduk. biraz pahalidir ama emin olun degecek ve telefonla dogrudan iletisim kurabiliyorsunuz bir sey olunca.
hastane olarak da baskent hastanesi iyidir.

cok gecmis olsun.

edit sakin 45 derece yapmayin. 45 derece nasil bir egim herhalde gozunuzun onune geliyordur. cocugun 45 derece durmasi imkansiz. yuzde 10-5 artik ne ise oyle yaparsiniz yataginin altina takoz koyarak bunu en iyi hekimler soyleyecektir.

bebeklerde bu durum çok normal karşılanır. kilosu ve gelişimi için doktoru normal dediyse sorun yoktur. Bizimkisi 6 aydır sürekli kusuyor. Arkadaşımın çocuğu 9 aylık olana kadar kusmuş. Emdikten hemen sonra gazını çıkarmayı unutmayın ve emdikten 10-15 dakika içinde sarsmadan karnına baskı yapmadan dik tutarsanız biraz azalacaktır. Gazını hemen çıkarmanız önemli ve vazgeçmeyin emme bittikten hemen sonra vazgeçmeden gazını çıkarın.

"benim icin buyuk paraydi borc da."

sizin için büyük olan tutarları borç vermemeniz gerektiğini böylece öğrenmiş oldunuz. tecrübe iyidir.

iyi niyetinizi suistimal ettigini dusundugu icin utaniyor olabilir. karsina borcunu odeyerek cikmayi tercih ediyor muhtemelen.

bin lira icin arkadasligini bitirecegini sanmam.

parayı da arkadaşını da unut artık. geçmiş olsun. kimseye hiç bir zaman size dokunacak miktarda borç vermeyin.

arkadaşa borç verilmemesi gerekiyor ya 100 200 olsa neyse. kötü olmuş umarım verir ama cevap bile vermediğine göre vermez o parayı. tecrübe olmuş.

bence de parayı bulamadığı için utanıyor çok yakınsanız. getirir diye düşünüyorum. bekleyin sadece bir açıklamayla gelecektir.

Saçmalamış,sizin düşündüğünüzü o neden düşünmez acaba ? Ulan 1000 lira için biter bu arkadaşlık diye neden düşünmez?

bin lira için arkadaşlığımızı bitirdin diye mesaj at.
o da aynı mesajı sana yazacaktır.

kim para isterse istesin "valla şu an hiç param yok hatta eksideyim :))" diyorum.
hem arkadaşlığım devam ediyor hem kafam rahat ediyor.

bu kafaya ulaşmam kolay olmadı ama %100 çalışıyor, kesin bilgi.
bunu yapmak için de sağa sola bende şu kadar para var dememen gerekiyor bu arada.

borc alırken ve harcarken kolay öderken zor gelir. gereksiz gerginlikle parayı hepten kaybetme bence.

karşındakinin zora düşmesi lazım yoksa parayı ödemesi uzayacak. kafasında muhtemelen rahat olunca öderim, 100 lira kaçmıyoruz ya, 1000 lira için sıkıntıya mı düşecek gibi düşünüyor. telefonla arayıp bir tarih iste. mesela ayın 5inde kesin ödeyeceğim gibi. bu paranın o tarihte çok net biçimde lazım olduğunu (bişey taksidi, ödemesi falan) gelmezse ciddi sıkıntı çıkacağını hissettir. ancak böyle psikolojik baskı ile alırsın.

kim para isterse istesin "valla şu an hiç param yok hatta eksideyim :))" diyorum.
hem arkadaşlığım devam ediyor hem kafam rahat ediyor. +1

bu kafaya ulaşmam kolay oldu, kendimi bildim bileli cimriyim, üç kuruşun lafını yaparım, böylece alacak verecek işlerinden uzak olurum, üç kuruş için arkadaşlıklarım bitmez

geçmiş olsun arkadaşlık bitmiş. şanslısınız ki nispeten ucuza önemli bir ders aldınız.

Borç vereyim de mi kötü olayım, vermeyeyim de mi kötü olayım derler :) siz vermeyi tercih etmişsiniz. Geçmiş olsun. Ben bu durumlarda kendime bi sınır çizdim. Kardeşlerim dışında ne kimseden borç isterim ne de borç veririm.

Bence zaten arkadaşlığınız eskisi gibi olmayacak, o parayı illaki kurtarmam geregk diyorsan arkadaşını ara, tarih iste. Sonra da kırtasiyeden bi senet al, tarihi at, imzala diye önüne koy. O gün içinde getirir parayı.

swift degil havale olur, swift masrafi yok.

@brkylmz +1

Cepteteb’de ucretsiz

projeksiyonu mor renkli bir duvara mı yansıtıyorsun :)

tabi ki mevcuttan çok daha iyi görüntü alırsın beyaz perdede

@teritori evet, hiç bilmiyorum bu konuları, o yüzden sordum :)

10 yıldır mat beyaz duvarımı kullanıyorum.
Mor perdeden sonra beyaz duvar sizi Rönesans dönemine sokacaktır :) Hatta bir çağ bitip başka bir çağa bile ayak basacak olabilirsiniz..

projeksiyonu haliya da tutsan goruntu verir bu yuzden perde ya da yansitilan alan cok fark yaratiyor. senin mor perdede sari diye gorduklerin aslinda beyaz, kahverengi gorduklerin siyah.

istanbuldaysan boyut dijitale gidip perdeleri canli demo yapanilirsin.

perde görüntüyü ucurur sizin durumunuzda.

beyaz kirec duvardan perdeye bile baya fark yaratiyor.

perde olarak sunu aliyor avrupada millet

www.ikea.com.tr

turknet belli bir meblağa kadar cayma bedelini karşılıyor(sen ttnete ödüyorsun sonra faturayı turknete gönderiyorsun onlar aylık olarak faturandan düşüyor). zaten taahhüt bitmek üzere olduğu için cayma bedeli de 1 aylık indirimsiz ücret olabilir en fazla. o olaydan faydalanabilirsin.

Sen bitmeden turknete başvur. Onlar hallediyor devir işlemlerini, ttneti kapatma işini falan. Sana gönderdikleri evrakta TTNet iptal sözleşmesi de oluyor. Turknete yetki veriyorum tarzı bi kağıda imza atıyorsun. Sen ara ve hallet sadece

telekom'u arayıp cayma bedeli ne kadar sorun. eğer 120 tl ve altındaysa direkt geçiş yapın turknete.

eğer telekom'u iptal edip sonra başvurursanız işler daha da boka sarıyor.

3-4 gün kala başvur, sakın ttnet'i kendin iptal etme. turknet işi çözer.

İsterse 500 lira çıksın geçin kurtulun başka çaresi yok soygundan kurtulmanın.

Benim sözleşmemde bi de ev sigortası yapmışlar haberim olmadan 320 lira da onun cayma bedeli çıktı. Böyle bişey olursa tüketici hakem heyeti de seçenekleriniz arasında bulunsun.

Ayın yirmisinde türknet ile işlemleri başlatın ve evrakları kargolayın, 21 en kötü 22 Ekimde kargo türknete gitmiş olur.

Geçiş işlemi de 23 veya 24 Ekimde hallolur, bir iki gün erken olursa da cüzzi bir cayma bedeli çıkar belki de çıkmaz. Onu da Türknet ödüyor, ya da bir iki gün geç geçiş olsa da çıkacak fatura çerez parası olur.

sen hiçbir şey ile muhattap olma.
diğer arkadşaların da dediği gibi turknet her şeyi hallediyor.
gerekli bütün evrakları gönderecektir tutk.net.

iar gram altin alin.

gramaltin.com

İstanbul için az, ama Çorum'da iş yapar

bence az değil. azsa ben fakirliğimden ölmüşüm de ağlayanım yok :/

Az degil bakma sen o para kaznamayanlara 10bin guzel paradir yasatir istanbulda dahi

az değil, güzel maaş. gayet güzel yaşatır.
sözlükteki dallamaları boşver.

k.bakma böyle soru soranında cevaplayanın da .ike sürülcek aklı yok. Şartlar neler, yalnız mısın, evli misin, çocuk var mı, hangi muhit, nasıl bir yaşam tarzı yaşanıyor, hayat beklentileri neler, ev kira mı senin mi, haftada kaç saat çalışıyor, iş stresli mi, zor mu, yan haklar var mı?

Hayvan gibi iyi maaş. Sözlüğün %99'u hayatı bilmeyen liseli ya da Üniversiteli ergenler.

Çok temiz maaş sen bakma sözlükte Levent’te otursan yarısı kiraya gider yarısı da araba taksidi diyenlere . Gülüp geçiyorum öğrenci tayfanın bu ayranı yok içmeye hallerine

iyi para
sözlük ergen yuvası, onlara ne bakıyorsun

az değil.

iyi maas. yan haklari da varsa mis.

sozlukteki ergenler ya hayati bilmiyor ya da hic dayak yememisler.

bu konuda bence ülkede kafa karışıklığı var. 10 bin lira maaş almak zor mu? çok zor... sanırım çalışanların %40'ı asgari ücret alıyormuş, bugün itibariyle en az %20-30'u da 2000-3000 alıyordur. çok insan var öyle yani, asgari almıyor adam ama üzerine 500 lira koymuşlar işte, fark o kadar. bu açıdan bakarsan 10 bin lira muazzam para türkiye şartlarında. 3-5 yıl tecrübeli adamlara 5 bin lirayı fazla görüyorlar.

öte yandan 10 bin liranın alabilecekleri açısından değerlendirirsek yıllardır sabah akşam didinen, evli barklı insanlar için öyle acayip bir para değil. standartların iyi olur ama para birikmez sanırım. istanbul'da mesela ev alabilir misin? araba desen bir yıllık maaşını gömünce en fazla vasat üstü bi' şey alırsın, daha ötesi olmaz.

ekşi'de poser gavat çok eyvallah, hatta ben de aç karnıyla burda 10 bin lirayı beğenmeyen birisi olarak onlardan sayılırım ama öfkemizi poser'lardan ziyade ülkenin ekonomisine ve biatçı anlayışa yöneltsek bence daha iyi olur.

iki adım ötemizde yaşanan hayatları görüyoruz. hepimiz bilgi çağında büyüdük. elimizin altında internet var. tamam "ben niye alman kadar kazanmıyorum" diye çocuk gibi mızıldanmanın lüzumu yok ama insan soruyor yani kendine arada. 10 bin lira dediğin bugün €1600 yapmıyor. aldığımız her şey dışarıdan geliyor zaten. ne kadar süper yaşayabilirsin?

ben şu an 10 bin lira maaş için gtümü veririm ama bunun nedeni 10 bin liranın çok para olması değil, benim fazla fakir olmam. bu ayrıma dikkat etmiyoruz biz. 10 bin süper para değil, biz beş parasız olduğumuz için göze süper geliyor.

Yoksulluk sınırının 6bin küsur olduğu bir ülkede ne fazla ne de az.ortalama bir maaş.

Der meister cok guzel anlatmis. Aynen ve de harfiyen katiliyorum. Ayriyeten eksidekilerin cogu salak. Onlara bakma sen.

değil. ben aileme destek olmama rağmen ayda maksimum 6000 liraya mis gibi yaşıyorum. dışarda canımın istediğini yiyorum, haftada bir rakı sofrası kuruyorum, taksi kullanıyorum vs.. fiziki koşullar anlamında kendimi kısıtlamıyorum. yani bazen 7000'i buluyor harcamam ama yine de 10 bin lirayla her türlü rahat yaşarsın. kıyas meselesine girersen onun sonu gelmez, elbette yaşam kalitesi dediğin şey görecelidir ama şurası kesin ki temel ihtiyaçlar anlamında insan gibi yaşarsın, bu da yeter zaten.

Öğrenciyken Akbil param olmadığından yürüdüğüm olurdu yemekhanede sıra beklerdik napalim. Şimdi 6k evin kirasına veriyoruz. Hayat. 10k iyi para bence her turlu is görür. 10k lik ısın de onu acıktır ilerisi icin getirisi daha da artar diye düşünüyorum.

9 senedir sektordeyim. hani mevkim de fena degil ama oyle bir maasi galiba 3 4 sene sonra anca gorurum. Ankara icin yuksek bir maas, Istanbul icin normal-yuksek arasi birsey

Neye göre kime göre yüksek. Türkiye'deki ortalama maaşlara göre yüksek. Bu doğru. Ama hayat pahalılığına kıyasla düşük. 1750 dolar falan ediyor. Abd'de über sürerek kazanabileceğin bir para. Bence bu maaşın yüksek olarak algılanıyor olması üzücü. Ülkemizin fukaralığını gözler önüne seren bir vaziyet yani. Bir mühendisin, doktorun, iyi bir avukatın 2000 dolar bile kazanamaması üzücü bence.

sektore, alanina, isine, tecrubene gore degisir.

7 yil once 3 yillik is tecrubem varken 6500tl net aliyordum. sonra yurtdisina ciktim. tr'de kalmaya devam etseydim su anda muhtemelen 15-20k arasinda net maasim olacakti. sirkette benimle benzer seviyedeki arkadaslar su anda bu civarda maas aliyorlar. universiteden mezun arkadaslarimdan 4000-4500 euro maas alan arkadaslarim da var. ama tabi ben ve arkadaslarim toplum ortalamasini yansitmiyoruz, bunun da farkindayim. istanbul icin konusursak, ay sonu hesabi yapmani gerektirmeyecek, sekilde yasamani saglayacak, keyfi harcamalar, gezmeler yapabilecegin ve ay sonunda birikim de yapmani saglayacak bir para. diger sehirler icin cok cok daha iyi sartlar demek tabi ki. ama zengin sayilmazsin. orta ust sinif olur en fazla.

almanyada bile fena maas degil(1300 cogu is icin asgari maas), millet maasla hava attigini saniyor ekside.

bizzat bir arkadasim var ben nickini biliyorum, o benim bildigimi bilmiyor. yazsam buraya deli diye millet dalga gecer. adam yeleli bozkurt gibi. yok surada sunu yapiyorum, burada su arabaya biniyorum, olmayan rezidansinda basina gelen seyleri filan yazmis mal.

3-5 bin maasi olan plaza calisani normalde.

10bin tl günü iyi bir şekilde kurtarmanı sağlar, daha fazlası değil. İstanbul'da merkezi düzgün bir yerde 2+1 ev kirası ortalama 2500-3000tl. Sağlıklı besleneyim, kaliteli yiyecekler alayım dersen, hele bir de spor yaptığın için yemeğe ekstra dikkat ediyorsan market alışverişi aylık 1000tl tutar. 4000 gitti bile. Faturası, haftada bir etkinliğe ayırdığın parası var daha. Hobin falan varsa zaten geçmiş olsun. Kenara her ay 3000 tl atsan yılda 36000tl'ye ne yapabilrsin sen düşün. Biraz rahat etmek için otomobil alayım dersen 4 sene hiçbir şey almadan para biriktirmen lazım. Ne öldük ne olduk derler ya. İşte o durum aynı.

plaza çalışanıyım binlerce kişinin maaşını biliyorum. 10bin lira maaş, plazada müdür maaşına denk gelir.
ekşi yazarlarının hepsi ceo, cfo, coo en kötü departman direktörü olduklari için 10bini begenmiyorlar normaldir!
5000 calisani olan bir sirket düşün; 10bin maaş, en yüksek ilk 100e girer. iyi mi kötü mü sen karar ver.

10000tl az ise müsadenizle ben öleyim.

İşsizim. Beni de @late ile gömün lütfen.
12 sene iş deneyimim var (10yılı aynı kurumda) yabancı dilim var ben daha onun yarısını alamadım.

çok güzel maaş.

kaliteli bi yaşam yaşatmaya yeter, her şehirde.

İstanbul için de az değil, ama çok da değil. Optimum normal bi yaşam sürdürür işte. Bu kadar ama. İstanbulda yaşamak için asgari bir para.

Tabii ki degil

nasıl harcadığına ve hayat standardına göre değişir. Temizlik işçisi maaşıyla 2 ev sahibi olup bir de çocuklu ev geçindiren biliyorum.

tek kişi için gayet güzel bir para.

3 bin küsur maaş alıyorum kaç yıllık öğretmenim, millet on bini beğenmiyor sonra öğretmen maaşı diye tatava yapıyorlar sözlükte.

@tantunizade murat efendi +1

ben çok güzel yaşarım 10binle. çok daha düşük olan maaşımla, düşük bütçeli olarak bi çok ülke gezdim. 10bin maaşımla olsa çıldırırım her gün yurtdışı tatil planı yaparım herhalde :) tabi o rakamı kazanıyorsam ne kadar tatilimin olacağı meçhul :/

şu andaki bana göre az. insanlar gerçekten 2-3 bin liralara nasıl yaşıyor anlamıyorum. yaşamak değil, ölmeyi ertelemek.

30 bin tl üstü kazanıyorum, 10 bin tl almış olsam depresyona girerim. neyine yetecek 10 bin lira? araba, ev, kıyafet, kurs, sosyal aktivite, dışarıda yemek, tatil vs. masrafları, bunları şu anda 10 bin liraya yapamazdım. 10 bin lira aldığım dönemlerde de 5 bin lira için bunları düşünürdüm. gelir artınca insanın yaşam standartları da yükseliyor, beklentileri yükseliyor. 10 bin aldığım döneme göre 3 katına çıkartmadım masraflarımı, tabii ki büyük bir kısmıyla birikim ve yatırım yapıyorum ama 10 bin aldığımda masraflardan sonra yatırıma bir şey kalmıyordu.

mis gibi maaş da;

maaşla asla zengin olunmaz. bunu unutmayın. insanın beklentileri ile alakalı.

Güzel bir maaş, rahat yaşatır.

mizahi bir seyler olabilir derseniz : www.instagram.com

birkaç yıl önce şuradan almıştım, güzeldi baya.

www.threadless.com

threadless + 1
designbyhumans
sweatlerinde var mı bilmiyorum ama t-shirtlerinde kumaş farkı var 3 tane. en ucuz olanını alma pazardakinlerde daha kaliteli ama premium diye geçen efsane 10 yıldır solmadılar, çekmediler.

Thereadless ve designbyhumans yabancı siteler sanırım. Nasıl ailsveris yapacağım hiçbir fikrim yok? Kargo bedeli vs

Retrobirdstore , instagram ve website üzerinden erişebilirsiniz

Kimse söylememiş Kaft’a bakın

Retrobirdstore kadınlar için.
Kaft hariç diye sormuştum.

Buyuk tuvalete de cikamiyorsaniz apandisit de olabilir. Zaman kaybetmeden dr gidin

ozel icin hastaneyi arayip sgk anlasmasi olup olmadigini sorun, muayene ucretlerini ogrenin.

doktorun yanina gittiginizde illa ki bir suru test/film isteyecektir. istedigi testlerin bolum bankosundan toplam fiyatini ogrenip oyle isleme baslayin.

ozel hastanede hicbir sey sormadan tum istenenleri yaptirirsaniz cikista 4 haneli bi borc cikarirlar. karin agrisi bas agrisina donmesin sonra. gecmis olsun.

Karın-Mide rahatsızlıkları hemen teşhisi koyulabilecek cinsten hastalıklar değildir. Çok fazla çeşidi mevcut. Teşhiş için sizden endoskopi ve kolonoskopi isteyebilirler. Ağrı çok şiddetliyse acile gitmelisiniz. Onun dışında aşağıdaki konuları internetten araştırın belki sizin rahatsızlığınıza benzer belirtiler çıkar.

akdeniz ateşi (fmf)
huysuz bağırsak sendromu
apandisit
chron

cep telefonunu pos'a tutup odeme yapilabiliyor ama iphone'larin hepsinde yok sanirim bu ozellik.

apple pay türkiyede olmadığı için, sadece android nfcli cihazlarda posa göster okut yapılabiliyor.

Bunun dışında devlet qr kod işlemlerini yasakadığı için ödemeler sonlanıyor.

a101 de fastpay geciyor karekod okutarak

samsung earbuds

Bir kere göm tam göm daha da gömme diyorsun. Mantıksız değil. Teşekkürler.

Hocam 4 yıldır iphone kulaklığı kullanıyorum. Bi de her gün kullanıyorum yani öyle ayda yılda bir değil. Ses kalitesi standart ama aşırı sağlam, hiçbir şey olmadı.

Valla hocam hiçbiri ya :/

Hicbirisi.

Istanbul'daysan "Alice" müzikaline bir bak bence.

caddelerde boş boş yürüsünler

silahla tehdit söz konusuysa onur gokce

off, profil çok kötü. onur gökçek standup gösterisine gidin hocam en ucuzu o. (onur gökçek kimse artık)

Kalakaldım kisin ortasında...

standup daha iyi duruyor

hiçbirisi diyorum bende ilk ikisini tanımıyorum çok güzel hareketler para vermek bana göre değil. şahsen evde takılıp dizi izlemek daha güzel bir opsiyon. Ev söz konusu değilse güzel bir cafede takılmak daha uygun.

Hatta sinema çok çok daha uygun

Biraz daha koyup cem yılmaz bileti kovalayın. ya da mesut süre.

Onur Gökçek iyidir ya. Instagram'dan bakın biraz mizah zevkinize uyuyorsa gidin derim.

joker filmine gidin

çghb 2

serkan kaya'yı tanımıyorum.
çghb'ye üstüne para verseler gitmem.

onur gökçek fenda değildir. instagram'da standup partları gayet güzel.
onur gökçeği tercih edebilirim.

O parayi sokaga atin, bir kisi sevindirirsiniz daha mantikli

herhangi bir tiyatroya gitmek daha iyi olur. şunlara silah zoruyla bile gitmezdim.

kim bu insanlar

hem aldim hem sattim. yanisi alinir.

lambali mi lcd mi?

menusunde kullanım sayacı vardır, ordan kontrol edebilirsiniz

ledse alınır. faturasını iste alınış tarihine göre hesap et. led cihazların ampul ömrü ortalama 30.000 saat civarı. 2 ay bile kullanmış olsa maksimum günde 5 saatten, 2 ayda tahmini en fazla 300 saat izlemiş olabilir. bu da yepisyeni demektir.

menüdeki kullanım sayacı sıfırlanabiliyor bizim epson'da. bilginize.

düğünlerin aranılan insanı,

her merhaba diyene gramla gidiyosan tabi çağırırlar :D

Yakın gördüğüm insanlar haricinde düğünlere gitmiyorum.

Birbirini tanımayan 2 kişiye yaptım. yıllık iznime denk geliyor, şehir dışındayım diyip gitmedim. Reddedemiyorum enteresan bir sebepmiş. Yeterince kararlı olursan edersin bence.

Çok yakın olmadığı sürece gitmiyorum. En son 1 yıl beraber kaldığım ev arkadaşım çağırdı gitmedim.

gitmem. hadi bir delilik yapıp gidiyorum diyelim gram asla takmam.

çok net gitmiyorum ben.
birinci derece akraba olmadığı sürece işim olmaz.

yakın arkadaşlarımınki de dahil hiçbir düğüne gitmedim. düğünleri sevmiyorum diyorum bitiyor olay.

çok yakın biri değilse gitmem. çok yakın olmayan akraba arkadaşa da gitmem. son 5 yılda 2 düğüne gittim. gitsem de altın falan takmam. amaç mutlu gün paylaşmak. bahaneye ihtiyaç varsa, çok istemek ama: işten izin alamamak, o tarihte o şehirde olamamak, o tarihte yurt dışında olmak, o tarihte çok hasta olmak, o tarihte aşırı yakın akrabanın düğününde olmak zorunda olmak :D

teşekkürler arkadaşlar ,sanırım biraz daha kararlı olmam gerekiyor :)

belediyeye gidip bizzat gorusun cimerden mimerden once.

karsi tarafi da bi dinleyin. halka acik bir spor tesisini saatlerce isgal etmeniz belli ki sorun yaratiyor.

Ücretli ders verdiğinizi düşünmüşlerdir veya şikayet edenler o şekilde söylemişlerdir. Gidip konuşun. Özellikle ders vermiyorum, düşük seviyeden beni çağıranlara öğretiyorum. deyin. Yoğunluk problem oluyorsa aylık veya haftalık bir kota belirlemelerini rica edin. Yokuş yaparlarsa belediyede ilgili başkan yardımcısına ulaşmaya çalışırsınız.

google'a @xxx (sayfanin ismi) su boregi vs yazarak denenebilir

şu iş görür mü acaba : amzn.to

Led mi acaba dediğiniz?

Direk tavana bakan ayaklı lambalar var. Bunlar eski tip lamba olduğu için 200W civarı elektrik harcıyor ama içindeki sokete uygun led lamba ile 10 kat kadar düşük enerji harcar.

i.postimg.cc

genel olarak gözü yormayan aydınlatmalar füme veya siyah camlı olan avizelerdir şu modellere bakabilirsiniz
www.evbu.com

UGR adı verilen bir gösterge vardır. Bu, bir armatürün göz kamaştırma ve rahatsızlık yaratma seviyesini gösterir.
Bu değerin ne kadar düşük olması, o kadar konforlu bir aydınlatma anlamına gelir.
En konforlu armatürler, ışık kaynağının doğrudan görünmediği modellerdir. Örneğin, tavan armatürlerinde ışık kaynağı gövdenin içinde derin bir şekilde yerleştirilmelidir.
Aydınlatmayı, ışığın doğrudan görüş hattınızı kesmeyecek şekilde planlamanız gerekir. Ana ışık ise yansımalı olmalıdır.
Bu şekilde tasarlanan bir mekânda bulunmak çok daha konforlu olur.

Ayrıca spot lamba (ulight.com.tr) seçenekleri ile de doğru yönlendirilmiş ve kontrollü ışık çözümleri oluşturabilirsiniz.

Web/yazılım/tasarım/domain alış satış gibi konularda piyasanın bi kısmının döndüğü mecra. Forum sitesi. Donanımhaber ölücülerine çok benzetiyorum.

r10 13 yaşındaki seo gurularını barındıran yerdir.

bu toprakların silikon vadi'si, nevada'sı :D asjaslşfjas

5e5 arka fonsuz, rötüşsüz kulaklarınızın göründüğü ve abartı sırıtmadığınız bi foto iş görecektir.

tr.usembassy.gov

Benim son vize başvurumda fotoğrafı kabul etmediler. Fotoğrafçı hangi ülke olduğunu sorup ona göre çekmişti güya. Ama Schengen vizesiydi benimki. Abd için nasıl olur bilemedim. Sadece fotoğrafçıya çok da güvenmemek lazım demeye geldim.

Kendiniz çekin idphoto4you ve başka kaynakları da kontrol edip kendiniz baskı alın.

Türk Telekom telefon hattını binanın kapısına kadar getiriyor, iç tesisata karışmıyor. Eğer içeride aşağıdan sizin evinize çıkan kablo yoksa onun için elektrikçi çağırıp kablo çektirin diyor.

telekom apartmana kadar hat getirdi mi?

telekom mahalledeki santral kutusundan, apartmanın girişine kadar internetinizi getirir ve orada bırakır. o interneti evinize çıkarmak sizin sorumluluğunuzda ki bunu da elektrikçi halleder.

eğer dediğim gibi apartmanın içinde bulunan ankastreye kadar internetinizi getirdilerse kolay iş, elektrikçiyle anlaşıp yaptıracaksınız. ama port sorunu dediğiniz şey varsa telekom çözecek o işi.

gel gelelim siz adamların ne dediğini anlamamışssınız :D

Aynen anlamadim sanirim internet var ama elektiekcinin eve getirmesi gerekiyor.

Bina yeni mi? Yeni ise her daireye hat çekilmiş olmalı ama daha önce o dairede kullanılmadıysa karışıklı olabiliyor, tesisatcı çeken elektrikçi kolayca bulur uçları.

Yok hat hiç olmadıysa, yeniden çekilmesi lazım. Ki çok zor, internet olmadığı tarihlerde bile telefon hattı çekilirdi, aynı hattı kullanıyor ADSL zaten.

Bölgedeki iki üç elektrikçiden fiyat alıp karar verin kime yaptıracağınıza.

yok, garantiden olmasa da değişim programlarından da yararlanabiliyorsun burda. (klavye ve ekran değişimi için 2 kere zorlu apple'da değişim yaptırttım). satarken tr klavye olmadığı için zorlanabilirsin belki ama ing klavyenin de alıcısı var. (yazılımcılar vs.)

Yeni nesil macbook'lar klavyeden dolayı arızalanmaya daha yatkın, 2017 model macbook'um 3 kere servislik oldu sırf klavyeden. Dolayısıyla garantisi türkiyede geçmeyen bir ülkeden almanı önermem, elinde çok pahalı patlayabilir.

Lego diyecektim siz de yazmissiniz. bebek filan almayin zaten, daha kafa calistiran seyler güzel olur, boyama kitabi boya kalemleri olabilir, puzzle olabilir o yasa uygun. zaten böyle oyuncakcilara gidince öyle cok sey cikiyor ki karsiniza bu zamanda, insan ne alacagini sasiriyor:) gidin bakip secin bence.

lego duplo olur tabi ama geçen bi kitap gördüm çok hoşuma gitti. çocuk kitabı ama içinde yazı yok, sadece genel resimler var. her gece o resimlerden bi hikaye uydurup okuyabiliyorsun.

ponny evi,
barbie evi.

bunlara bayılır.bütçene göre büyük-orta büyüklükte olandan seçebilirsin.

Ahşap oyuncaklar. Eşleştirme, yerleştirme, geometrik şekiller vs. Ahşap oyuncağa bayılıyorlar

2 yaş için küçük parçası çok fazla olmayan, fazla teknik beceri gerektirmeyen (becerisinin çok üstünde olunca sıkılıyorlar), oyun kurabileceği figürlü, evli, ağaçlı bir oyuncak güzel olur. oyuncakçılarda çok var böyle konseptli şeyler.
oyun parkı, hayvan, doktor, yiyecek içecek vb temasını ilgi alanına göre seçersiniz..

aklıma sonradan geldi, oyuncak bebek arabalarını da seviyor kızlar. (bu kadar girly oyuncakları sunmak başta insanın içine sinmiyor ama bizim kıza tornavidalı kamyonlar gibi oğlan çocuğu oyuncakları da aldım, yine de dönüp dolaşıp bebek arabasıdır, oyuncak bebektir bunlarla oynamaya başladı. legoları bile annesi yavrusu diye ayırıp kundağa sarıyor. legodan duş başlığı filan yapıyor bebekleri yıkamak için.. ben elime tornavidayı alıp hadi bu arabayı sökelim desem ne olacak :) neyse konu bu değildi.. sonuç olarak kafaları çalışsın istiyoruz, çalışıyor da, ama kendi istedikleri şekilde.. bu da böyle bi anımdı)

iki yaşındaki çocuklar küçük detaylı barbielerden, legolardan ziyade daha basit şeylerle oynamayı seviyorlar. ben geçen gün bi tanesine sesli kitaplar ve -komik ama- faraş aldım. şöyle bişi; www.toyzzshop.com
doğum gününde gelen onlarca hediye içinden en çok faraşla oynuyor :s

başka bi tanesine de bowling seti almıştım o da şöyle; urun.n11.com

Cenaze teshis ve kisiye ozel cenaze islemleri uygulanamiyor bildigim kadariyla, belirlenen alanlara topluca gomuluyoruz.

istanbul'un altyapisi ve deprem hazirligi yetersiz bir megakent olmasi nedeniyle gida, su ve temizlik konularinda cok cok buyuk sorunlar yasanmasi muhtemeldir. Elbette devlet ve yardim kuruluslari yardima kosacaktir fakat nufusun fazlaligi ve enkazlar isi fazlasiyla zorlastiracak, ilk haftalarda depremden sag cikmis olsak dahi temiz su ve gida konusunda sikintilar yasayacagiz. Bu surecte kolluk kuvvetlerinin yeterli varligi gosterememesi durumunda da farkli kaotik durumlar bas gosterebilir. Hatta gordugum kadariyla insanlar simdiden bireysel silahlanmaya basladilar bile.

Ozetle buyuk bir deprem olmasi durumunda istanbul icin cok da iyi senaryolar gorunmuyor maalesef.

Ben bu felaket senaryolarina katilmiyorum. Ulkemiz 80-85 milyon ve hala baskentimiz Ankara. Sabahina hava deniz yolu ile bir sekilde sivilden cok kamu gorevlisi ile dolar istanbul. Yurtdisi yardimlar da cabasi. (Istanbulda yasiyorum)

Diyelim binalar yıkıldı bu durum gündüz yaşandı ise Marmara ve cevresi ucuz kurtuldu diyebiliriz. Lakin gece depreminde gerçekten savunmasız kaliyoruz. 1. Ordu cb'nin emri ile İstanbul'u kuşatır kesin vur emri verilirse güvenlik bir nebze sağlanır.
İstanbul için en kritik yer Atatürk havalimanı tam biçilmiş kaftan eğer orası acil durum için kullanılırsa vatandaşların yaşama şansını arttırıriz. Türkiye'deki helikopterlerin %80i cb'nin emri ile kullanılması ile hava trafiği doğru yönetilirse acil durumdakiler yakın illerde hatta komşu ülkelerdeki hastanelere iletilebilir. Radyo çok önemli radyodaki yayın tek frekanstan verilirse doğru bilgi tüm Türkiye ye ulaşır. Telsiz kullanımında askeri birimler iletisim ağı için tsk yardımını alırsa problem olmayacaktır.ulkeye en büyük yardım havan gelecek yardımla kurtarabiliriz karadan gelecek yardım için b planı bu olmalı çünkü insanlar İstanbul'u terk etmek isteyecek ve d100 kilitlenecek tır.

seyler.eksisozluk.com

izmit depreminde hayatta kalanlar için ilk gün olmasa da ikinci gün tonlarca yardım getirmişlerdi. bir mahalleye yığdıkları yiyecek içeçeklerle bir şehir doyardı öyle diyim.

ikinci gün yakın illerden, üçüncü dördüncü gün üzerinde van-kayseri-malatya ve diğer bir sürü il yazan kamyonlar geliyordu.

yıkım çok büyüktü ama kimsenin aç kaldığını, sokakta derbeder olduğunu görmedim.

burada ve sosyal medyada yazan arkadaşların yaşı biraz küçük sanırım. olacak şeyleri oyunlarda gördükleriyle ya da filmlerde gördükleriyle çok ilintiliyorlar. depremden sonra yapılacakları yazanlar var burda, sanırsın john wick 4'ü çekiyor. olay basit, depremde evinde ya da her nerdeysen orda kalıyorsun (zaten istesen de çıkamazsın), deprem biter de dışarı çıkabilirsen de etrafına yardım ediyorsun. sonrasına sonra bakarsın zaten. ac susuz kalmazsın yani korkma.

istanbul için zorlayıcı tek şey iletişim kesileceği için yakınlara ulaşmak ve dezenformatif bilgiler olur. (ergenin biri illa ki yok sultanahmet yıkılmış vs. diye ortalığı velveleye verecektir).

cenaze için tören yok, toplu olarak büyük çukurlara gömüyorlardı.cenaze namazları gıyablarında kılınıyordu sanırım.

99 depreminde 9 yaşındaydım tvds
e gördüğüm toplu olarak büyük çukurlara insanları gömmelerini asla unutmayacağım. Sanırım ortam saha kaotik olacak o dönem bile diyarbakırda yaşadığımız halde gecenin üçünde marmarada olan depremin sarsıntısıyla uyanmak, o birkaç gün elektriklerin sürekli kesilmesi, tv başında olan biteni anlamaya çalışmak bir de o anı yaşayan insanların ne hissettiğini aNlamak gerçekten zordu.

Muhtemelen ulaşım, haberleşme vs. bir çok altyapı çökecek. Şanlıysanız, eviniz ayakta ise bir şekilde yaşayacaksınız. Yardımların ulaşması haftaları bulacak.

Sonra "bu işin fıtratında bu var. Olur böyle şeyler, 1800 küsur depreminde şurda da şu kadar insan öldü" denecek ve şehir enkazı temizlenecek. Açılacak alanlar, yandaş müteahhitler tarafından paylaşılacak. Şehrin enkazında birileri rahat gezsin diye, deprem parasından 15-20 helikopter alınacak.


.

Alıntıdır:


1999 depreminde izmit, yalova ve adapazarı gibi istanbula nazaran daha küçük şehirler zarar gördü. istanbulun hastaneleri, ambulansları, arama kurtarma ekipleri, iş makinaları o şehirlere akın etti. istanbul sağlam kalmıştı, çok büyük bir şehirdi, çok az zarar görmüştü ve o küçük şehirlere çok yakındı. fakat istanbulda deprem olduğunda, zaten normal bir günde tıkalı olan istanbul trafiğinin nasıl olacağını siz düşününün. o zaman boludan nasıl ambulans ve iş makinası istanbula ulaşacak. atıyorum öyle bir deprem olduğunda zaten istanbul itfayesinde çalışan itfayecilerin çoğu kendi dertlerine düştüğü için işe gitmeyecekler. herkes yakınına, akrabasına ulaşmaya çalışacak. şehre kara yoluyla giriş çıkış imkansız olacak.

devlet kurumları arasında bu gibi felaketlerde en büyük görevi şimdiye kadar hep türk silahlı kuvvetleri üstlenmiştir. hava, kara ve deniz birlikleri türk silahlı kuvvetleri içerisinde çok kordinelidir. görev tanımları bellidir. kim ne yapacak bilir. kimsenin o gün işe gelmeme şansı yoktur. ama devletin malesef diğer kurumları arasında böyle bir koordine yoktur. buna tıkanan trafiği, göçen viyadükleri, patlayan doğal gaz hatlarını, göçen binalardan sızan doğal gaz yüzünden çıkan yangınları ve zehirlenen depremzedeleri, deprem olduğu için görevinin başına gelemeyen itfaiyeciyi, ambulans şoförünü, doktoru, hemşireyi, sivil savunma memurlarını eklersek tam bir kaos ortamı olacağını görebiliriz. ama en kötüsü dediğim gibi çevre illerden gelen yardımların, çevre illerde kullanılacak hastanelerin istanbulu kurtarmak için çok yetersiz kalacağı gerçeğidir.

izmit'te turkiyenin dort yanindan gelen tek sey yardim degildi, hirsizlar, gaspcilar gelmisti kilometrelerce oteden.

Istanbul zaten karisik sehir, 20 yilda daha da karisti nufus. fakirlik, issizlik artti. insanlarin suc islese bile yanina kar kalabilecegi fikri yerlesti. silahlanma da artti haliyle. cunku adelete, polise, hukuka guven yok. cok buyuk kaos olacak. daha cok hirsiz, gaspci daha buyuk istahla saldiracak bu sefer.

hız sınırı olmayan yer yok ülkemiz yollarında. sadece kamera olmayan yerde basıp gidiyorlar işte. bu kadar şaşırmanıza şaşırdım.

Bazı yerler radarlı bazı yerler ise sadece kameralı.

bazı kameralar mimli e5'te. çok kişiye o kameradan ceza geldiği için oralarda herkes yavaşlıyor. ama misal eski havaalanının yan yoluna dönen yerdeki kameradan ceza yiyen olmayınca yardırıyor millet.

Bazı yerlerde ceza yazılıyor, bazı yerler sadece izliyor şu anda. Ben hepsinde yavaşlıyorum zira paldır küldür 1 sene sonra geliyor cezalar.

Kamera dediğin eds değil mi işte? Eds yazıyor yolda, millet yardırıyor. Eds olduğu halde ceza gelmeyeceğini nereden biliyoruz?

Kameraların çoğu çalışmıyor. Çalışanı da ceza geldikçe tecrübeyle veya fısıltı gazetesinden öğreniyorsun işte.

Diyalogsuz bir şey izleyeceksem balkona çıkar bahçeyi izlerim, yapay göl falan var balıklar yüzüyor onları izlerim.

sıkılmam. nbc'nin çoğu filmi, 2001 the space odessey güzel filmler. filmine göre değişiyor.

Diyalogsuz olacaksa aksiyon filmi olmali. Patlama catlama izlerim, aksiyonu guzelse az diyalogluysa da sikilmam. Aksyion filmlerinin senaryolari tirt olur, surukleyiciligi de olmaz, sevmem film olarak ama sahneler icin izlerim. Sonrasinda netten behind the scenes izlerim hangi aksiyon sahnesini hangi teknikle cekmisler diye. Oyle bir hobim var, o yuzden o filmlerde diyalog cok onemli degil. Bir dram filminde diyalog yok, karakterlerin bir birine bon bon bakismasiyla, muzikle neyle geciyorsa sikilirim. Vakit kaybettigimi dusunurum.

Tamamen filme, yonetmenin becerisine ve bana hitap etmesine gore degisir, hic diyalogsuz filmi zevkle izledigim de olmustur, geveze filmleri de severim bazen, benim icin aslolan filmin uzerinde dusunecek bir hikaye anlatmasi, bhnu sozlerle de goruntulerle de yapabilir.

yonetmenine gore degisir. bin-jip'te toplasan 3 satir cumle var ama izletiyor kendini.

Şahsen bazı yönetmenler sinema değil festival izletiyorlar. Diyaloga fazla takılmam bu tarzda. Tümevarımda ne anlatmak istiyorsa ve bu gaye ile metodolojisi, sanatı kaliteliyse izlenir.

sıkılmam sanki fakat filmine göre de değişebilir, john wick mesela görece az diyalog var aksiyon ön planda izlerim ama the man from earth için aynı şeyleri söyleyemem.

sıkılmam
revenant,space odessey,cast away ve daha bir sürü film var diyalogsuz güzel

edit: marslı The Martian
aklıma geldikçe yazarım :)

çok önemli ama şöyle; diyalog varsa sahte olmayacak. en nefret ettiğim şey karaktere uymayan, düzgün yazılmamış diyaloglardır. son dönem türk sineması bu konuda felaket mesela.

ama illa diyalog olacak diye bir kaidem yok. az diyaloglu müthiş filmler de var.

Sıkılmam. Şart değil. Sinemanın güzelliği de bu zaten. Birçok dili var.

En çok diyalogsuz belgeselleri seviyorum. En son Geyrhalter'in belgeselini izledim, hiç eksiklik hissetmeden.

Dafuq'un yazdiklarimi gorunce farkettim, sıkılmıyormusum diyalog az olsa da. Demek ki filmine gore.

İskan konusunda herkes öyle der iskan kesin alıyoruz diye de pek öyle olmuyor

yapi denetim dediginin parasini muteahhit veriyor. belediyeye bi sorun siz

dostum iskan ücretini düşerek evi al. sıkıntı cıkmaz iskan almakta.

hocam
yapma
eve izin cıkmaz
kacaktır vs.
aglarsın

tapusuna kredi cikmayan evi alma bu kadar basit

İnkansız eve kredi çıkıyor. Biz aldığımızda da iskansız aldık. Müteahhit sözleşme yaptı bizimle şu tarihe kadar iskanı alacağım almazsam cezai şartlar şunlar diye. Gerçektende söylediği tarihte aldı. Ama başka bir arsamızı başka müteahhite verdik belki 4 yıl iskan alamadı. Siz bir sözleşme yapın derim. Etraftanda firmayı araştırın

Cezai şart olsa adam batsa ne fayda. Iskansiz ev bende almazdim. Kirasina bile çıkmadım faturalar fazla geliyor diye.

Sağolun cevaplar için. Ankara’da Bahçelievler’de bu daire. Kredi kullanarak almayı planlıyordum ama bir süre daha düşüneceğim gibi görünüyor

hocam
kredi ile alacaksan
tapuyu goster yine
kredi cikarsa al
iskansız da olsa
evin degeri var
benim demek istedigim
bitirecegiz vs. bu sozlere inanma.
banka ne derse o.

aksine zararı olur. adam gibi demokratik kurumları kurmadan doğal kaynaklara sahip ülkelerin hepsi failed state (arap ülkeleri, iran, rusya, venezuela, azerbaycan vs vs).

bugunleri mumla arariz +1

turkiye'de petrol olmadigi icin seviniyorum sahsen.

m.youtube.com
şu videoda anlatıyorlardı yanlış hatırlamıyorsam

Arabistan'da petrol olması kadar oluruz en fazla.

Yaptırım, ambargo gibi olasılıklar da var.

Lefkoşa merkezinden(otogar) Girne'ye dolmuşlar var. Pahalı değil. Ama havaalanı lefkoşa arası geçiş nasıl bilmiyorum.

Girne"ye kibhas gidiyor turkiyedeki havas gibi düşün ama Girne girişte bırakıyor. Otelin mesela çok disaridaysa yine işini görmez.

direkt otelle iletisime gecip sordunuz mu? onlar surekli kullandiklari icin uygun fiyat verebilirler.

Kibhas ile kendini girneye at. Oradan taksi ile devam

Kıbhas. Bence araba kirala ama. Arabasız tuvalete bile gidemezsin kıbrısta

Kıbhas - kibhas.org

Havaalanından çıkınca hemen solda Kıbhas ofisi var, Girne otobüsüne binin 22,50 TL'ydi en son yanlış hatırlamıyorsam. Girne'de dolmuşların olduğu yerde iniyorsunuz, oradan Kıbrıs'taki tüm otellere dolmuş kalkıyor.

niye seviniyolar ben de bilmiyorum muhtemelen etkileşimi çok olan (izlenme/yorum) videolar trende düşüyordur ama ben de hiç açıp izlemem ki evde normal televizyonu açmıyoruz ya youtube ya netflix açık ki %80 youtube açık. ama belki trendleri açmasak da izlediğimiz video türüne bağlı olarak öneriliyor olabilir trende düşünce..

Açmıyorum ama en az2 günde bir bakarım

Evrendeki en aptal seylerin Top listesi oldugu icin bakmiyorum.


Trendlere girince sevinmelerinin nedeni trende girecek kadar trafiklerinin olmasi. Dusundugun gibi degil yani. Kimsenin Trende bakmasina gerek yok, bir video trend'e girdiyse zirt pirt kullanicilarin karsisina cikaracak demek onu youtube algoritmasi.

Gerizekali falan degilse trende girince sevinir adam.

Ben bakıyorum ama genelde ilgimi çeken bir şey çıkmıyor.

ilk 10 dizi bolumleri (arada bir iki tane youtube fenomeni), 10-14 arasi magazin-show haber, 15-20 arasi cocuklar icin salak icerikler ve 1-2 tane arapca video.

bakacak bir sey yok.

ilk açtığımda bakıyorum.bir nevi dünün en beğenilen entryleri gibi :)

Hayır.
Login olmadan giriş yaptıysam yanlışlıkla hemen çıkıyorum.

Trendler beni üzüyor

bir kez bile bakmadım.

Hiç bakmadım. Youtube'da zaten sürekli oturumum açık.

çoğalma isteği işte. iki, üç, beş olsun. mantıksız gelene kadar devam ediyorsun.

ayrıca ileride bana bakar diye çocuk yapanlara da pek gülüyorum. genelde 4-5 kardeş olanlar anne babalarına pek bakmıyor. sen 5 çocuğa nasıl bakmış olabilirsin ki o da sana baksın...

ben de ilk ikiyi anliyorum, ilki bir cocugumuz olsun (ureme/soyun devami muhabbeti), 2.si hadi bir de kardesi olsun. 3+ gunumuz dunyasinda buyuk sikinti eger tarlaya salamiyorsan.

etrafimdaki 3+ cocuklu adamlara sorarim genelde abi nasil cesaret ettin seklinde, %90'i ikinciden sonrasinin kaza oldugunu ama aldirmaya kiyamadiklarini soyluyor, turk/yabanci benim karsilastiklarimin ezici cogunlugu boyle, o son kadehi icmeyecektik hesabi..

Bazı bölgelerde kalabalıklık güç anlamına geliyor (Doğu bölgesi ve karadeniz gibi).

2. çocuğumuzu kazara yaptık.

İlk çocuğumuz (erkek) bildiğin melek, anlatamam. 10 yılı aşkındır bir kez bile azıcık pişmanlık yaşamadık. Ben burada saatlerce anlatamam. Okulunda tüm hocaları hayran, tüm arkadaşları kıskanıyor. İlkokulu birincilikle bitirdi. Akıllı, sevecen, zeki (biraz taşkın zekası), inanılmaz düşünceli, karıncayı incitmez. Yani anlatılmaz, yaşanır bir çocuk. Dünya bir tarafa, kendisi bir tarafa...

O yüzden biz hep "yavrumuz sağlıklı, sıhhatli olsun; ikinci bir çocuk istemiyoruz" kafasındaydık. Ama ikinci çocuk 3 yıl önce "geliyorum" dedi. Biz de "buyur, gel; bunca zaman değil şimdi gelmeye karar verdiysen bir bildiğin vardır" dedik.

Tabii yaşlarımız eskisi kadar genç ve dinç değildi ikinci çocukta (kız).

Şimdi burada lafı dolandırıp uzatmayayım. Başımıza gelen en güzel şeylerden biri oldu 3 kişilik bir aileden 4 kişilik bir aileye evrilmemiz. Hem kendim, hem eşim, hem de oğlum açısından... Eğer yeterince enerjimiz olsa ve bir beş yaş daha genç olsak (bir de maddi özgürlük kriter) üçüncü çocuğu gözüm kapalı isterdim...

Her şeyinizi bölmüyorsunuz aslında. Her şey paylaştıkça çoğalıyor. Anlatması zor, yaşamak lazım. Ama eminim mevzuyu güzel bir şekilde tasvir edenler çıkacaktır...

Madem bu kadar güzel birşey neden tek çocukla yetineyim ki? Maddi gucum varsa 18 tane çocuğum olsun ne güzel işte. Çocuğum yok. İki kardeşiz bazen keşke bir tane daha olsaydı diyorum.

Bir yakınım aynı duyuruyu açan arkadaş gibi düşünüyordu.Tek çocuklarını 22 yaşında kanserden kaybettiler.Kendileri de hem yaş hem sağlık açısından çocuk sahibi olma yeterliliğini kaybettiklerinden,”neden ikinciyi zamanında yapmadık”gibi bir pişmanlığa girdiler.Belki de kimilerinin böyle bir yedekleme düşüncesi vardır.Bana sorarsanız ben çocuğum olsun istemiyorum,12 yıllık evliyim,zaten şu andan sonra da olmaz.

Biz aslinda cocuksuz takiliyorduk hanimla yillardir. Sonra benim kardeslerim patir patir cocuk sahibi olmaya basladilar (6 kardesiz, 4u arka arkaya yaptilar) gidiyoruz seviyoruz oynuyoruz falan, esimin icgudusunu mu tetikledi nedir bilinmez, illa yapalim cok istiyorum dedi ve yaptik. Sonra cok sevince ve mutlu olunca niye daha da mutlu olmuyoruz diye ikinciyi yaptik. Ama bir tane daha yok olmaz. Maddi ve zaman acisindan.

Sadece kendilerini değil, ülkemizi ve gezegenimizi de mahvediyorlar.

ilkinin tadını alınca insan ikinciyi de istiyor :D

maddi açıdan rahat ettirebileceğimizi bilsek 4-5 taneye kadar yolu var da iki iyidir şimdilik.

aynı oteli başka yerden bulmaya çalış?

hocam tripadvisor olsun ets olsun hepsi hotels e yönlendiriyor. eurobookins sanırım kendi sitesi üzerinden yapıyor ama onları hiç bilmiyorum başlıpğı bile yok

çok kullanıdım, herhangi bir sıkıntı yaşamadım. booking kadar olmasa da uluslararası ve çok büyük bir firma.

eyv hocam cevap için

ben 2 defa yurtiçinde kullandım. gayet başarılı

yaklaşık 150 kez kullandım. problemi site değil, otel çıkarır. problem çıkaracak oteli booking'ten de alsan, trivago'dan da alsan o problem çıkacak; bir şey değişmeyecek.

booking in tr deki eş değeri. sıkıntı yaşamadım.

bir kere kullandım, TRdeki büyük bir otel zinciri için. etsden felan daha uygun fiyat vermişti ve sıkıntı yaşamadım.

eyv arkadaşlar cevaplar için. sorun yok sanırım