bu hangi biopolitics bilmiyorum ama devilred'in dediğiyse onu bilemem.
siyaset felsefesinde kullanılan biopolitics ise özellikle
michel foucault'nun geliştirdiği bir kuram üzerinden ilerlemektedir. foucault'ya göre 17. ve 18. yüzyıllardan itibaren yeni bir yönetim tarzına geçiş yaşandı. yönetim zihniyeti dediği bu tarza foucault liberal yönetim sanatı ya da liberal yönetim tarzı demektedir (liberal art of government). daha öncesinde kralın veya hükümdarın keyfiyetine dayanan ve ülkede yaşayan insanların henadanın keyfine göre yaşadığı bir sistem vardır. machiavelli'nin formüle ettiği bu toprağa dayalı egemenlikten özellikle de 18. yüzyıldan itibaren nüfusa dayalı bir egemenliğe geçiş oldu.
artık amaç nüfusu düzenlemek, nüfusu hayatta tutmak ve nüfusu mükemmelleştirmek olmuştur. bunun için iki önemli yöntem ortaya çıkmıştır. liberal yönetim tarzı öncelikle anatomo-politics denilen kavram üzerinden insanın yaşamsal bedenini uysallaştırmaya ve de mükemmelleştirmeye başlamıştır. modern hapishaneler, hastaneler, psikiyatri klinikleri, modern ordular, modern okullar ve üniversiteler ve modern işyerleri ve atölyeler bunun için ortaya çıkmıştır. insan ekonomik bir varlık olarak iyice ortaya çıkmış ve liberal yönetim tarzı da her zaman için ülkenin var olan durumundaki refahı ve zenginliği arttırmak istemiştir.
zenginliği arttırmak için de daha çok insan ihtiyaç duyulmuştur, daha çok insana ihtiyaç duyulduğunda ortaya bir güvenlik meselesi çıkmıştır. insanların güvenliği sağlama ve insanları hayatta tutma meselesi. bu durumda da biopolitics dediğimiz iktidar stratejisi ortaya çıkmıştır. anatomo-politics insanın yaşamsal bedenini uysallaştırırken, biopolitics insanın biyolojik varlığını kontrol altında tutmaya ve onu bir nüfus siyasetinin içine koymaya çalışmıştır. biopolitics demografi, nüfusa kayıt, sağlık politikaları, güvenlik politikaları ile işlemeye başlamıştır ve bu işlevin temeline de istatistik birimi oturmuştur. insan nüfusun içinde istatistiki bir veri, bir şey olmuştur.
biopoliticsin amacı insanı hayatta tutmaktır, hayatta tutmaktaki amaç da ülkenin daha zenginleşmesi ve yönetim zihniyetinin daha tutumlu davranmaya başlamıştır. ne kadar çok insan o kadar tüketim, üretim ve kar demektir. ayrıca çok insan oldukça işsizlik artar ve emekgücü fiyatının düşmesine neden olur. yani bir tür liberal kapitalist mantık bulunmaktadır.
biopolitics işte insanı hayatta tutmak üzerinden bir güvenlik paradigması yaratır ve kimin yaşaması ve kimin yaşamaması üzerinden ilerler. hangi insanları yaşatmak için kimleri feda edebileceğimizi bize gösterir.
artık savaşlar krallar için, o ülkedeki diğer insanları yaşatmak ve korumak söylemiyle yapılmaktadır. idam artık gösteriş için değil, topluma zarar vereceğini düşündüğümüz bir şeyi ortadan kaldırmak için. hapislik artık işkence için değil bir tür bedeni disipline etmek için yapılan bir ceza yöntemidir...